Dijital Fotograf

Transkript

Dijital Fotograf
Dijital Fotoğraf Nedir ?
Dijital fotoğraf, piksel olarak adlandırılan
milyonlarca minik noktacıktan oluşan
görüntüdür.
Bir ressamın ufak vuruşlarla resim
yapması gibi, sizin bilgisayarınızda minik
pikseller kullanarak fotoğrafınızı sergiler,
ekranınızı piksel şebekelerine ayırır.
Böylece her piksel için parlaklığını ve
rengini ayarlama olanağınız olur.
Fotoğrafınızı küçük parçalara böler ve
onun üzerinde isteğiniz oynamayı yapma
imkânı sağlar.
Görüntü Boyutu
Dijital görüntünün kalitesi sahip olduğu piksel sayına göre ölçülür.(Çözünürlük
olarak adlandırılır.) Daha fazla piksel, detayları ve keskinliği artırır.
Eğer herhangi bir dijital görüntüyü büyütmeye başlarsanız pikseller devreye
girer.Yeterli sayıda piksel içirmeyen fotoğraflar deforme olmaya başlar.
Dijital görüntü ne kadar fazla piksel içeriyorsa, görüntüyü o kadar büyütebilirisiniz.
Fotoğrafın boyutu 2 şekilde adlandırılır, 1. si piksel boyutu(1800 x 1600 piksel),
2. si ise piksel sayısı(2.88 milyon piksel)
Dijital Kameralar Nasıl Çalışır ?
Dijital kameralar, 35 mm film kullanan makinelerle birçok ortak özellik içerir.
Her ikisi de lens, diyafram ve enstantane özelliklerini içerir.
Bildiğimiz gibi lens, ışığı alarak görüntüyü oluşturur, diyafram ışığın boyutunu,
enstantane ise giren ışığın süresini ayarlar.
Pozlandırma
Dijital makinenin içindeki sayaç hücreleri lensin içenden geçen ışığın doğru
pozlandırılmasına yardımcı olur. Perdeniz açıldığı anda görüntü sensörunun içindeki
her piksel üzerine düşen ışığın parlaklığını elektrik akımıyla kaydeder.
Bu ışık görüntünüzün belli bir forma girebilmesi için gereklidir. Pozlandırmanın
sonunda perdeniz kapandığında her piksele bir numara verilmiş olur, bu numaraları
daha sonra yapacağınız renk, parlaklık vs. ayarları için kullanabilirsiniz.
Kalan Sadece Siyah ve Beyaz
Bu biraz şaşırtıcı gelebilir ancak, pikseller renkleri değil sadece parlaklığı
kaydederler.
Pikseller sadece, balık pulu renkleride olarak da adlandırılan saf beyazdan saf
siyaha kadar olan tonları kaydeder.
Balık pulu renkleri saf beyazdan saf siyaha kadar 256 renk içerir.
Pozlandırma
Film kullanılan makinelerle en büyük farkı görüntüyü kaydediş şekilleridir.
Dijital kameralar genellikle CCD (charge-couple device) adı verilen hareket
sensorları kullanırlar.
CCD’ler yüzeyindeki milyonlarca piksel sayesinde görüntüyü kaydederler.
CCD içindeki her piksel, fotoğrafa ait bir görüntü taşır.
Dijital Renkler
2 tür dijital renk modellemesi vardır. Bunlar;
•RGB ( Red, Green, Blue)
•CMYK (Cyan, Magenta Yellow Black)
RGB
RGB renk modeli ile tüm renkleri birleştirerek beyazı elde ederiz. Hiç rengin
olmadığı yer ise siyahtır. Diğer renkler ise kırmızı, mavi ve yeşlin belirli oranlarda
karışımıyla oluşur.
İnsan gözünün taklit edildiği dijital cihazlarda kullanılır. Örneğin dijital kameralar,
tarayıcılar, monitörler vs.
CMYK (Cyan, Magenta, Yellow, Black)
Siyah ortam üzerinde beyaz renk elde etmek için RGB’deki 3 ana rengi
karıştırdık. (LCD Ekranları düşünün)
Peki elimizde beyaz ortam varsa ve siyah elde etmek istiyorsak?
Bu durumda CMYK kullanılır. Buradaki mantık ışığı soğurmaktan gelir. Örneğin
magenta, yeşili soğurur, mavi ve kırmızıyı yansıtır.
Cyan, Magenta ve Sarı rengin karışımı ise siyahı verir.
Baskı teknolojilerinde bu renk modeli kullanılır. Teoride üç rengin karışımı siyahı
vermesi gerekse de tam olarak siyah değildir. Ayrıca siyahı elde etmek için 3 ayrı
mürekkep kullanımı maliyet getireceğinden, harici bir siyah renk kullanılır.
Siyah-Beyazdan Renkliye Geçiş…
Sensorun içine giren ışık, üzerindeki kırmızı, yeşil ve mavi filtre sayesinde siyahbeyaz olan ışığı renklendirir.
Yerleştirilen filtre ile her piksel diğer renklerin geçişini engellerken sadece
eşleştiği rengin geçmesini sağlar ve ışığın parlaklığını kontrol eder.
Örneğin kırmızı filtreli bir piksel sadece kırmızı ışığın parlaklığını ayarlayarak onu
vurgular.
Her pikselin ne renk olduğunu anlamak için interpolasyon denilen bir yöntem,
pikselin direkt olarak kaydedemediği rengi hesaplamak için iki komsu pikselin
renklerini kullanır.
Bu iki interpolize edilmiş rengin ölçülendirilerek karıştırılmasıyla, pikselin tüm
renkleri hesaplanabilir.
Makineniz içinde bilgisayar saklı…
Bütün bu işlemleri gerçekleştirmek için makinenizin içinde ufak bir mikro işlemci
bulunur…
DİJİTAL MAKİNE ÇEŞİTLERİ
Bas-Çek Makineler
Bu tip kameralar tamamen
otomatiktir. Yani makine üzerindeki
hâkimiyetiniz ve yaratıcılığınız çok
sınırlıdır.
Bu yüzden bas ve çek olarak
adlandırılır. ( “Düşünme Çek” de ayrı bir
mevzuat!)
Yarı Otomatik Makineler
Bu makineler üzerinde sabit objektif taşırlar.
Bas ve çek makinelerden en önemli farkı kısıtlıda olsa size yaratıcılık imkânı
tanımasıdır.
Yani çeşitli oranlarda enstantane, diyafram, ASA (ISO) vb. ayarlamalarında
bulunabilirsiniz.
Profesyonel Makineler
Bu tip makineler dijital SLR (dSLR) olarak ta adlandırılır.
Diğer makinelerden en önemli özelliği objektifinin değiştirilebilir olmasıdır.
Bu tip makineler, 35 mm film kullanan analog makinelerin sahip olduğu tüm
özelliklere sahiptirler. Ensantane, diyafram, ASA (ISO) değerleriyle, makine ve
objektif özelliğine göre oynama imkânına sahipsinizdir.
Yalnızca içinde film değil görüntü sensorları barındırırlar ve diğer makinelere göre
oldukça maliyetlidirler.
Görüntü Sensörleri
Bildiğimiz gibi 35 mm film kullanan makinelerle dijital fotoğraf makinelerin temel
farkı, dijital kameraların film yerine görüntü sensorları kullanmalarıdır.
Dijital makineler görüntüyü bu sensorlere kaydederler.
Burada iki ana sensor tipinden bahsedeceğiz. CCD ve CMOS…
CCD ve CMOS
CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler gibidir sürekli kullanılan
“elektronik film” görevi görürler.
Bu cihazların üzerinde, en az cihazın çözünürlüğü kadar sensör/devre vardır ve
bu devreler, o noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital ortama yansıtırlar.
Yani 5MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5
milyon adet mini sensör bulunur.
CCD sensörün avantajları:
Daha iyi ışık hassasiyeti:
Düşük ışıklı ortamlarda bile gayet iyi görüntü sağlama.
Daha parlak renkler, daha net görüntü:
Son yıllarda çıkan bazı yeni CMOS sensörler iki teknoloji arasındaki farklılıkları
kapatsalar da CCD görüntü kalitesi hala daha mükemmeldir.
Stabil görüntü kalitesi:
Aynı model iki CCD sensör arasındaki görüntü farklılığı en az seviyededir.
Düşük arka plan gürültüsü:
CCD sensör CMOS sensör'e nazaran daha düşük arka plan gürültüsü üretir.
CCD teknolojinin bazı dezavantajları:
Daha pahalı üretim:
CCD sensörler standart dışı süreçler ile üretildiğinden daha pahalıdırlar.
Network kameralara entegre etmek daha karmaşık ve pahalıdır:
CCD tabanlı bir network kamera üretmek daha karmaşıktır ve ilave bileşenler
gerektirir.
Parlak ışık izi:
Ekrana çok parlak bir ışık geldiğinde (doğrudan aydınlatma veya direkt güneş ışığı)
CCD sensör görüntünün altında ve üstünde şeritler oluşturabilir. Bu durum "lekeli
çiçek açması" diye tanımlanır.
CMOS sensörlerin bazı karakteristikleri:
Standard ve yaygın üretim sürecinden dolayı düşük maaliyet. Özel bileşenlere
gereksinim yoktur.
CCD sensöre nazaran newtork kameraya entegre etmek daha kolaydır.
CMOS sensör kullanarak daha küçük boyutlarda network kamera üretmek
mümkündür.
CMOS teknolojinin bazı dezavantajları:
Düşük ışık hassasiyeti:
CMOS sensörün düzgün çalışması için iyi bir aydınlatmaya gereksinim vardır.
Yüksek gürültü oranı:
CCD sensörden daha yüksek gürültü oranına sahiptir.
CCD (Solda) ve CMOS (Sağda) karşılaştırması
Crop Factor (Kesme Çarpanı)
Dijital fotoğraf makinelerinde sensör boyutu fotoğrafı etkileyen diğer bir önemli bir
özelliktir.
Yukarıdaki fotoğrafta sensör boyutları gösterilmiştir. Sensör ne kadar küçükse o
kadar az görüntü alabilir.
Full Frame, 35mm filmdeki bir fotoğraf karesini baz alır. Sensörün boyutları
24x36 mm ise lensteki görüntü 1:1 oranda sensöre yansır..
Crop Factor (Kesme Çarpanı)
Ancak sensör teknolojisi ve
maliyet yüzünden full frame
sensörler yeni yeni üretilmiştir.
Günümüzde yaygın olarak
18x24 mm boyutlarında sensörler
kullanılır. (Canon EOS 450D, Nikon
D80 gibi dSLR makinelerde bu
sensörlerden vardır.)
Sensör boyutu küçük olduğu
için görüntünün bir kısmı sensöre
düşer. Bu da fotoğrafa yakınlaşmış
hissi verir.
18x24mm sensör kullanan
makinelerde crop factor buradan
gelir. Örneğin 50 mm lens bu
makineye takılınca 80 mm gibi lens
kullanılıyormuş gibi fotoğraf çekilir.
Bunu hesaplamak için lens
değerini kesme çarpanı ile
çarpmak gerekir. Canon APS-C
için; 50 mm x 1.6 = 80mm dir.
18x24 mm Sensör (Solda) ve 24x36 mm (Full
frame) Sensör (Sağda) Boyutları
Görüntü Kalitesi
Dijital makinelerde, görüntünün kalitesi piksel olarak adlandırılan parçaların
orananına göre belirlenir.
Makinenizin piksel sayısı ne kadar fazla ise görüntü kalitesi de o kadar üst
seviyededir.
Görüntü Kalitesi
Çözünürlük kavramı fotoğrafın kalitesini belirleyen en önemli özellik değildir.
Günümüzde yaygın olarak bilinen bir hata vardır. Daha yüksek megapiksel
boyutunda çekim yapabilen fotoğraf makineleri daha kaliteli fotoğraf çekeceği
düşünülür.
Fotoğraf makinesinin kullandığı lens, sensör boyutu ve kalitesi, ISO başarımı
gibi özellikleri fotoğraf kalitesini daha çok etkiler.
Hafıza Kartları
Hafıza kartları, dijital fotoğraf makinesinin filmleri gibidir.
Bir elektronik bellektir ve makinenin içine takılır.
Çok az enerji tüketirler ve on binlerce kez yazılıp silinebildikleri için, sınırsız
çekim olanağı sağlarlar.
Günümüzde Compact Flash (CF) en yaygın olanıdır ama Memory Stick (MS),
Smart Media gibi çeşitleri vardır.
Dijital Kayıt Formları
Dijital dünyada fotografik objeler, bir sıkıştırma formatı ile bilgisayara aktarılır.
Dijital kameralar, bu işi çekim sırasında halleder.
Kimyasal fotoğraflar ise, (negatif) tarama sonrası dijital ortama aktarılırlar.
Bitmap Nedir?
Bitmap, bilgisayar ekranında bir resmi görüntülemek için gereken tüm renk
bilgilerinin ekranı oluşturan her piksel için renk bilgilerinin verildiği fotoğraf
formatlarına verilen genel addır.
GIF, JPEG, BMP, PCX örnek Bitmap formatlarıdır.
Bitmap dosyaları ekranda görebilmek ve yazıcılardan bastırabilmek için özel bazı
programlar gerekir (PhotoShop, XView, ACDSee, Picasa vb gibi).
BMP (Bitmap)
En temel resim formatı BMP'dir (Bitmap).
MS-Windows üzerinde BMP, 16 ya da daha çok renk kaydedebileceğiniz,
herhangi bir bir sıkıştırma yapmayan oldukça hızlı bir formattır.
Bu formatta resmin içindeki renk sayısı değil, resmin büyüklüğü önemlidir.
16 renk, 800x600 çözünürlüğünde bir BMP dosyası, 800x600x1/2=240000 byte
yer kaplayacaktır. (16 renk için 4 bit gerekli =1/2byte)
Resmin içinde 1, 2 ya da 12 renk olması hiç önemli değildir.
256 renk olarak kaydedilen bir dosya ise, 800x600x1=480000 byte yer tutacaktır
(256 için 8 bit=1 byte gerekli. 28=256)
BMP çok hızlı bir format olmasına karşın, oldukça fazla yer kapladığı için pek
tercih edilmez.
TIFF (Tagged Image File Format)
1, 8, 24 bit'lik formatları var.
Hepsinin sıkıştırılmış ve sıkıştırılmamış 2 farkli tipi mevcut.
1 bit olanı faxlarda dosya iletimi için kullanılıyor.
Çok renkle uğraştığınızda, dosyanızın kaplayacağı yer çok önemli değilse, TIFF'i
kullanmanızda fayda var.
JPEG'e göre dosya boyutunda daha az küçülme sağlasa da, kalitesi ve hızı ile
bu açığını kapatır.
GIF (Graphics Interchange Format)
Elinizdeki dosya 256 renkten fazlasını içermiyorsa, GIF (Graphics Interchange
Format) iyi bir çözüm olabilir.
İyi bir sıkıştırma algoritması var (LWZ) ve görüntüleme de oldukça hızlı bir
şekilde gerçekleştirilir. 256 renk dışında (8 bit) herhangi önemli bir sorunu yoktur.
Bunun yanında GIF, Web browserlar ile görüntülenen resimler (inline images) için
standart bir resim formatıdır.
Compuserve (GIFi bulan şirket), GIF'in yerini alacak, 48 bit true color, renk kaybı
olmayan yeni bir resim formatı oluşturdu. Bu format PNG olarak adlandırılır.
GIF formatının iki farklı versiyonu vardır : 87a ve 89a.
89a versiyonu, tek bir GIF dosya içinde birden çok GIF formatlı resim
yerleştirilmesine ve anime edilmesine olanak tanır (animated gif*).
*Avatar yapımında sıkça kullanılır. Ya da eskiden “banner” tabir edilen reklamlar gif
ile yapılıyordu, şimdi flashlar tercih ediliyor.
JPEG (Joint Photographics Experts Group)
Çok renkle (256 renkten fazla) uğraştığınız zaman GIF formatını kullanmanız
mümkün değil. BMP olarak saklarsanız, o kadar çok disk alanı kaplar ki, bir
arkadaşınıza internet üzerinden fotoğraf yollarken kanser olabilirsiniz.
Onun yerine JPEG (Joint Photographics Experts Group) daha iyi bir alternatif
olabilir. Yalnız, JPEG az renk içeren uygulamalarda hem kaliteyi düşürür, hem de
dosya boyutunda önemli bir değişiklik sağlamaz.
Standart JPG formatında, resmin kalitesinden bir miktar ödün vererek sıkıştırma
uygulanır. Böylece dosya boyutu bir hayli düşer.
Fakat 24 bit true color uygulamalarda resim kalitesinin düştüğünü anlamak
mümkün değildir. Bu tip uygulamalarda JPG tercih edilir.
JPG sıkıştırılmış formattır, insan gözünün fark edemeyeceği küçük kayıplar
vererek fotoğrafı sıkıştırır. Ancak JPG formatındaki bir fotoğraf üzerinde düzenleme
yapıp kaydettikçe kalite kaybı olur. Bu yüzden işlem yapılacak fotoğraflarda
sıkıştırılmamış format kullanımı daha uygundur. .
RAW (HAM - CANDIR CAN!)
Dijital fotoğraf makinelerinde filmin karşılığı olan sensör üzerine düşen görüntü,
dijital işlemci tarafından sayısal verilere dönüştürülüp fotoğraf haline getirilir.
Çekim sırasında belli işlemlerden geçen ham görüntü genelde JPEG bazen de
TIFF formatına dönüştürülür.
İşte bu değişikliklerin yapılmadan sensörden gelen sayısal verilerin doğrudan
belleğe yazılmasıyla oluşan özel formata RAW adı verilir.
RAW dosyaları sensörden gelen ham bilgileri içerdiğinden yaygın olarak tercih
edilen fotoğraf formatı JPEGten çok daha fazla yer kaplarlar. 6 Mpiksel bir fotoğraf
makinesi için bu rakam 5-6 Mbyte'a ulaşabilir.
Bu formatı daha çok üst seviyede ürünler desteklediği için her dijital fotoğraf
makinesinin RAW çekme özelliği bulunmaz.
RAW formatının en önemli özelliklerinden biri de çekim yapıldıktan sonra
üzerinde bazı değişikliklere izin vermesidir. Yani bir nevi zaman içinde geri giderek
yanlış ayarları düzeltebilmeye imkân tanıması.
RAW bir nevi dijital film gibidir. Fotoğrafın size ait olduğunu RAW dosyası ile
kanıtlayabilirsiniz. JPG işlenmiş dosya türü olduğu için fotoğrafın size ait olduğunu
kanıtlayamaz.
Beyaz Ayarı (White Balance)
Beyaz bir karton kağıdı düşünün.
Bu kağıda ışıkta bakarsak farklı , gece lamba ışığı altında bakarsak farklı
görürüz.
Bu ışıktan kaynaklanmaktadır.
Dijital makinelerdeki beyaz ayarı da bu ışık farklılıklarını düzenlemek, resminizin
en iyi şekilde görünmesini sağlamak amacı ile konulmuş bir özelliktir.
Otomatik Beyaz Ayarı
(Auto WB)
Bulutlu
(Cloudy)
Gün Işığı
(Day Light)
Flüoresans Lamba
(Fluorescent)
Gölgeli
(Shady)
Akkor Işık
(Incandescent Tungsten)
Sınavda Başarılar :)
HAZIRLAYAN: OZAN - RAZAN – MUSTAFA - ALİ CAN