PDF SAYI 108 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 108 - Hayat Online
Sayfa: 08
Sayfa: 13
Mustafa
Yeneroğlu:
Erken Seçim
Yurtdışındaki
Vatandaşlarımıza
Yeni Bir
Fırsat
Sunuyor
Saldırı Sonrası ATİB’e Olan Destek
Artarak Devam Ediyor
Türk Hava Yolları Uçuş
Planı Köln Bilboardlarında
Sayfa: 20
Sayfa: 10
Kurbanlarınızı Hem Uzaktakilerle
Hem de Yakındakilerle Paylaşıyoruz
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Z eitu ng • S a y ı / N r . : 1 0 8 • Yıl/Jahre: 12 • E ylül / Sept ember 2015 / Zilkade 1436
IGMG SSosyal
osyal Ya
Y
Yardım
ardım Derneğ
Derneğii
e. V..
Hilfs- und Sozialverein
Sozialverein e.
IGMG HilfsT +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42
w
ww.hasene.org | [email protected]
g
[email protected] |
haseneor
haseneorg
www.hasene.org
—
Havale için banka
banka bilgileri
bilgileri | Bankverbindung:
Bankverbindung:
Havale
ahibi | Kontoinhaber:
Kontoinhaber: IGMG HilfsHilfs- und SSozialverein
Hesap SSahibi
ozialverein ee.. V..
Bank
reissparkasse Köln
Bank:: KKreissparkasse
Bankaa | Bank
COKSDE 33
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE
Destekçi No veya
veya [Adresiniz]
[Adresiniz] | Spender
-ID oder [Adresse],
[Adresse], 0002351
A
maç | Verwendungszweck:
Veerwendungszweck: Destekçi
Amaç
Spender-ID
Mazlum
Mazlum ve
ve M
Mağdurlar
ağdurlar İçin El Ele
SunExpress’ten İstanbul Çık Aradan Kampanyası
Mazlum
Mazlum ve
ve Mağdurlar
Mağdurlar İçin El Ele
.XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU
.
XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU
.
.XUEDQ.DPSDQ\DVé
XUEDQ.DPSDQ\DVé
15.08. - 25.09.2015
Sayfa: 19
Fesat/
SalahMefsedet
ve
Maslahat
.XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q
.
XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q
5
Kurban-Kampagne
\ÕO
Jahre
15.08. - 25.09.2015
Dr. Yusuf IŞIK
Türk’ün,
Garp’tan
Şark’a
Siyaset
Mücadalesi
05 Mahmut AŞKAR
07 M.Salih AYDIN
Gurbet
Mektupları
21
21 Murat KUBAT
Vakit
Kurban
Vaktidir
09
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Kurban İbadet
Paylaşmak
Kardeşliktir
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
tar para yardımı yapmayı bile teklif edebiliyordu.
Türkiye yazımızı yazdığımız an itibariyle
yaklaşık 7 milyar dolar yardımı ülke sınırları
içerisinde kurduğu kamplardaki mülteciler
için harcamış bulunuyordu.
Bu işin Batı tarafından olan kısmına bakış
idi. Peki İslam Dünyası tarafından bakıldığında sizce nasıl görünüyor. “Komşusu açken
tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamber (s.a.v)in ümmeti olan bizler ne yapıyoruz.
Dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında pek
çok İslam Ülkesi bulunuyor. Peki bu ülkeler
ihtiyaç sahibi müslümanlara yardım etmiyorlar mı? Ediyorlarsa niye biz görmüyoruz. Petrol kuyularının sahibi, milyarlarca dolara
hükmeden sözüm ona müslüman kodamanlar yukarıda bahsettiğimiz manzaraları görünce hiç mi vicdanları sızlamıyor. Hiç mi
müslüman olduklarını, insan olduklarını hatırlamıyorlar. Hiç mi akıllarına gelmiyor bu
üzerinde oturduğumuz servetlerin hesabını
Allah`a nasıl vereceğiz diye. Göstermelik bir
kaç bina yapıp ve yine göstermelik bir kaç
kamyonla yardım dağıtıp sorumluluktan kurtulduklarını sanıyorlar. Vallahi hesaptan kurtulamazlar. Akıllarını başlarına alıp kendilerine gelmedikleri müddetçe.
Peki bizler ferdi olarak birşeyler yapamaz
mıyız? Veya nereye kadar birşey yapabiliriz.
Yapılacak çalışmalar ferdi olunca biryerden
sonra güdük kalır. Onun için Sivil İslami Teşkilatların değişik dönemlerde yaptıkları çalışmalara katkıda bulunarak -İbrahim A.S.ı
yakmak için oluşturulan ateşi söndürmeye giden karınca misali- bizler de yerimizi belli
edecek mütevazi çalışmalar yapabiliriz.
Özellikle bulunduğumuz yerlerdeki mültecileri tespit ederek çevre cemiyetler ile birlikte tüm sivil teşkilatların ortaklaşa buralara
yardımlar ulaştırmak için gayret göstermeleri
gerekmektedir. Maalesef Almanya`ya gelen
mültecilere Alman makamları da gereken
yardımları yapamıyor. Bu bizler için bir fırsattır. Zor günlerinde kardeşlerimizi bulup
onların dertleri ile dertlenelim. Nakti yardımların yanında yapılacak yiyecek ve giysi
yardımlarında da onların onurlarına dokunmayacak şekilde düzenli ve tertipli yardımlar
Buradan hareketle Kurban Bayramı vesilesi ile
bir kere daha kardeşliklerimizi pekiştirelim. Gelin en az birer kurbanınızı bu noktada kampanya
yapan kuruluşlara verin. Dünyanın bilmediğiniz
herhangi bir noktasındaki kardeşinize sizin kurbanlarınız da ulaşsın. Belki içimizdeki samimiyete Cenab-ı Allah bereket verir de dünya üzerindeki zulümlerin durmasına vesile olur.
yapalım. Lütfen yırtık pırtık elbiseleri değil,
eski olabilir ama temiz, düzgün ve ütülenmiş
şekilde ve mümkünse bir elbise kabının içine
koyarak ulaştırmaya çalışalım.
Bu tür zor günler Rabbimizin bizlerin
kardeşliğinin pekişmesi için verdiği fırsatlardır diye düşünüyoruz.
Ramazan`da ve Kurban`da değişik ülkelerde görev yapma imkanı bulduğumuzda
bunlara bizzat şahit olduk. İnguşetya`da bulunan Çeçen mültecilere 2004 senesinde kurban dağıtmak için gittiğimizde bir Çeçen
kardeşimizin söyledikleri hala kulaklarımda:
“Sizin bize verdiğiniz bu etlerden daha önemlisi, sizin bizi düşünerek ve kardeşlerimiz olarak buraya gelmenizdir” demişti.
Buradan hareketle Kurban Bayramı vesilesi ile bir kere daha kardeşliklerimizi pekiştirelim. Gelin en az birer kurbanınızı bu noktada kampanya yapan kuruluşlara verin.
Dünyanın bilmediğiniz herhangi bir noktasındaki kardeşinize sizin kurbanlarınız da
ulaşsın. Belki içimizdeki samimiyete Cenab-ı
Allah bereket verir de dünya üzerindeki zulümlerin durmasına vesile olur.
Şimdiden Kurban Bayramınızı tebrik ediyoruz. Rabbim Bayramı kardeşliğimize dünya üzerindeki huzur ve barış ortamının geri
gelmesine vesile etsin diye dua ediyoruz.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Ağabeyim Mehmet Kaya
Bey`in Kayınpederinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum.
Kıymetli dostum Faruk Çalgan Bey`in
Amcasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum.
Kıymetli dostum Yusuf Yılmaz Bey`in Babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum.
Merhumlara da Cenab-ı Allah`tan rahmet
yakınları ve sevenlerine de sabr-ı cemil niyaz
ediyorum.
Sizlerden merhumlar için birer Fatiha rica
ediyorum.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Eylül- September 2015
Zilkade 1436
Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
İnsanlık onuru özellikle de Avrupadaki insanlık onuru maalesef
Akdeniz sularına gömüldü. Son on sene içerisindeki gelişmelerin sonucu olarak mülteci
akını insanlık haysiyetini ayaklar altına alırcasına Avrupa ülkelerine varamayan hikayalerle
her gün haberlerde bize ulaşıyor.
İlk olarak Irak`ta başlayan daha sonra Suriye`deki iç savaşla devam eden, Tunus`ta
başlayan sözde Arap baharıyla Kuzey Afrikayı
saran gelişmelerin sonucu, zaten uzak doğudan sürekli olan göç dalgalarına bu bölgelerden kaçmak isteyen halkların mülteci akınları da eklenince her gün onlarca insanın Akdeniz ve Ege Denizinde bindikleri botların veya
kayıkların battığını ve çoğunun öldüğünü
haberlerden sıradan bir olay gibi öğrenir olduk.
Son olarak yine Suriye Kobani`den bir ailenin dramı yansıdı haberlere. Kıyıya vuran
bebek cesedi biraz olsun insanlık onuruna
dokundu. Kıyıya vuran Suriyeli çocuk dünya
gündemine oturdu. Bodrum'dan Kos'a botla
gitmeye çalışan 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin
cansız bedeni dünya gündemini sarstı.
Bu manzara karşısında özellikle Avrupalı
politikacılar biraz olsun yüzlerinin kızardığını hissettiler. Peşpeşe açıklamalar gelmeye
başladı. Özellikle Macaristan sınırındaki
mülteci manzaraları insan hafsalasının almayacağı kadar insanlık dışı idi.
Son olarak Avusturyadaki kamyon kasasında havasızlık ve açlıktan ölen 71 insan vicdanları sızlattı.
Ülkelerindeki savaş ve kaos ortamlarından
kaçmak isteyen insanlar maalesef yine ülkelerindeki diktatörlere silah ve malzeme temininde yardımcı olan ve bundan maddi menfaat sağlayan ülkelere göç etmek için tabiri
caiz ise yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlardı.
Türkiye`nin insanlık onurunu ayağa kaldıran yardımları maalesef Batı`dan sadece
sanki dalga geçer gibi takdir alıyordu. Hatta
bazı Batılı politikacılar daha bu mülteci akınlarının başlarında ülkelerine gelenleri Türkiye`nin almasını ve karşılığında cüzi bir mik-
❬
❬ 03 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
ATİB
Genel Başkanı
İhsan Öner:
“Terörün Her
Türlüsünü
Lanetliyoruz!”
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 04 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
2015 Yılı Hac Organizasyonu Görevlileri
Toplantısı Gerçekleştirildi
in Hizmetleri Müşavirliği ve
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) işbirliğiyle 2015
yılı Hac Organizasyonu’nda görev yapacak olan kafile başkanı ve grup görevlilerini bilgilendirmek amacıyla
DİTİB Köln Genel Merkezi’nde bir
toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıya Din Hizmetleri Müşavir Vekili Suat Okuyan başkanlığında,
Mekke ve Medine’de hacılarımıza rehberlik yapacak Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Mümin Şener, Karlsruhe
Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet
Tekin, Köln Din Hizmetleri Ataşesi
Ahmet Dilek, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Ilıkkan, Hac
ve Umre Hizmetleri Müdürü Ali Özdemir, kafile başkanları, grup görevlileri, bayan görevliler ve merkez görevlileri katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan
bilgilendirme toplantısında, Din Hizmetleri Müşavir Vekili Suat Okuyan
şöyle konuştu: “Dünyamızı ve ahiretimizi mamur edecek, manevi kazançları olan, sonucunda bizleri ayrıca mutlu edecek bir görevi ifa edeceğiz. Bu
hizmetlerin en şereflisi de insanlara
ibadetlerini yaptırırken aynı zamanda
kendi görevimizi icra ettiğimiz hac vazifesini yerine getirmiş olacağız. İçinde
bulunmuş olduğumuz bu yolculuğun
ve bu organizasyonun bizden neler
beklediğini, hangi samimiyet ölçüsünde çalışmamız gerektiğini hissetmemize vesile olmasını diliyorum. Hac sıradan bir ibadet değil, her anı her saniyesi birer ibadet olan, birer görevler
manzumesi olan bir ibadettir. Yani Allah’ın misafirlerine rehberlik ediyoruz,
bu yolculuğa da bizler vesile oluyoruz.
Bu kutsal yolculuğun toplantısıyla, intikaliyle, seyr-ü seferleriyle bizatihi yapılan ibadetleriyle her anı birer ibadet
boyutunu taşıyan hikmetli bir faaliyettir. Buna göre hizmet üretmemiz, hac
menasiklerini eksiksiz ve noksansız tamamlamamız gerekmektedir. Hac farizamızda yapacağımız hizmetin en
mükemmeli için gayret edeceğiz. Her
D
7.08.2015 Tarihinde ATİB Kornwestheim Derneğine yapılan terör
saldırısıyla ilgili ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in yapmış olduğu basın
açıklaması:
“Teşkilatımız, etnik kökenlerinden
dolayı hiçbir kimseyi çalışmalarının ve
faaliyetlerinin dışında tutmamış, aksine
farklılıkların birer zenginlik olduğunu
her fırsatta vurgulamıştır. Bizim bu tutumumuz teşkilatımızın tüm mensupları tarafından bilinmektedir. Bu yüzdendir ki Avrupa’ nın birçok önemli şehirlerinde dernekleri olan ATİB’ in, farklı etnik kökenlere sahip binlerce üyesi vardır.
Hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşla
bağı olmayan Avrupa Türk İslam Birliği,
kurulduğu günden beri, barışın, adaletin ve insan haklarının üstünlüğüne
inanmış her daim “hak neredeyse biz
oradayız” düsturuyla yoluna devam etmiş bir sivil kitle kuruluşudur. Teşkilatımız bugüne kadar insanlık dışı muamelenin, rengi, şekli nasıl olursa olsun her
türlü terörün daima karşısında olmuştur.
Son zamanlarda bazı Alman siyasilerinin ve meydanın, PKK’ya verdiği desteğinin, terörü şımarttığını ve buralara
taşıma cesaretini getirdiğinin belirtilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Terörün
milliyeti, ülkesi olmaz ve dünyanın her
tarafında terörün adı bellidir, terör terördür.
07.08.2015 tarihinde bünyemizde
faaliyet gösteren ATİB Kornwestheim
Türk Kültür Merkezimize yapılan saldırı sadece teşkilatımıza değil, tüm azınlıklara ve güvenliğimizden sorumlu Federal Almanya’ya yapılmış bir saldırıdır.
Dernek binamızın hasar gördüğü bu
çirkin saldırıda tek tesellimiz her hangi
bir can kaybı olmamasıdır. Bu menfur
olay karşısında insanlarımızı sükûnetlerini korumaya, tahriklere kapılmamaya
ve olayı sağduyulu olarak değerlendirmeye davet ediyoruz.
İç huzur ve barışına kasteden bu çirkin saldırının faillerinin biran önce adalete teslim edilmelerini umuyor, terörün
her türlüsünü lanetliyoruz.”
0
haber
bir kafile başkanımız, grup din görevlilerimiz ve bayan görevlilerimiz, organizasyonu bizatihi kendisi gibi sahiplenmelidir. Bayanlara, erkeklere ve genel olmak üzere çeşitli irşad programlarımız yapılacak. Bugünden başlayarak, hacılarımızın havalimanı intikali
ve son olarak dönüşte havalimanına
teslim edinceye kadar görevimiz devam etmektedir. Kutsal yolculuğa çık-
madan, her anını şimdiden çizerek,
planlayarak ve hacılarımızın girdiği
duygusal yoğunluğuna ortak olmamız
gerekir. Bu yıl Almanya’dan 18 kafile
ile 5 Eylül’de başlayacak uçuşlar 16
Eylül’de sona erecektir. Bu yıl düzenlenen organizasyonda organizasyon sorumlusu olarak 3 Koordinatör ataşemiz ve merkez ekibimiz olmak üzere
127 görevliyle bu yılki organizasyonumuzu sağ salim yapmayı rabbimden
niyaz ediyorum. Bu kutlu yolculukta
rabbim ayağımızı sürtüştürmesin.
Rabbim aldığımız emaneti idraki içerisinde emanetlerimize hizmet etmeyi
güler yüzle, tatlı dille, samimiyet içerisinde kutsal bir seyahat etmeyi bizlere
nasip eylesin.“
Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü
Ali Özdemir ise sinevizyon eşliğinde
vize, uçuş, havalimanı intikalleri ve
kargo hizmetleri hakkında geniş bilgi
verdi. Uçuşların İstanbul iniş bağlantılı olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun kafilelerimize
yardımcı olacağını belirten Özdemir,
her yıl olduğu gibi bu yıl da Mekke ve
Medine’de irtibat bürolarının oluşturulacağını söyledi. Özdemir ayrıca,
hacı adaylarının ve görevlilerin uçuş
öncesi en az 4 saat önce havalimanında olmaları gerektiğini, pasaport başta
olmak üzere ihramlarını yanlarına almaları gerektiği üzerine vurgu yaptı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Fesat/SalahMefsedet ve
Maslahat
[email protected]
esat; Herhangi bir şeyin itidalden (faydalı ve âdil olmaktan) çıkmasıdır.
Şu halde fesat bir şeyin önce düzgün, düzenli ve yararlı iken, sonradan bu vasıflarını kaybederek değişmesi ve bozulmasıdır.
Fesadın zıddı, salâhtır. Fesat kelimesinden türeyen mefsedetin zıddı da maslahattır.
Maslahat, fesadın zıddı olup, iyi olma, düzelme, menfaat ve iyiliğe vasıta olma gibi mânâlara
gelir. Bunun zıddı ise, mefsedettir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Fesat kelimesi, “anarşi, kargaşa, bozgunculuk ve istikrarsızlık” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. O halde Kur’ân-ı Mübîn,
toplum ve insanlık için gerek dînî, gerekse sosyal
manada, istikrar ve istikamet istemektedir.
Kur’an ölçüsüne uymayan her şey bozgunculuktur, düzensizliktir ve istikrarsızlıktır.
İslâm Dîni insanların canlarını, mallarını,
akıllarını, dinlerini ve nesillerini korumayı en temel hak ve en zarûrî meselelerden saymıştır. Zira
dînî hükümler; “maslahatı celb ve mefsedeti defetme” esasına dayanır. Nitekim İslâm bilginleri
“Had cezalarının uygulanmasından maksat, insanlığı fitne ve fesattan kurtarmaktır” diyerek, bu
inceliğe işaret etmişlerdir.
Heva ve heveslerini kutsallaştıran insanlar,
yeryüzünde kendi keyiflerine göre bir düzen kurmayı arzu ederler. Bunlar dünyevî şehvetlerini ve
hırslarını tatmin etmek için her yola başvururlar.
Hedeflerine varabilmek için hiç bir kaide ve kural tanımazlar. Diğer insanların haklarına, hürriyetlerine tecavüz etmekte asla bir sakınca görmezler. İşte yeryüzünde fesadın kaynağı budur.
Allah’a açıkça isyan, yeryüzünü fesada verme
hareketidir. Çünkü İslamî prensipler; insanlar
için konulmuş kurallardır. İnsanlar buna sımsıkı
sarıldığı müddetçe, düşmanlıklar ortadan kalkacak, herkes güven içinde ve kendi işiyle meşgul
olacaktır. Böylece hem yeryüzünün, hem de orada yaşayanların salahı gerçekleşmiş olur. Ancak
insanlar İslâm’ın prensiplerini bir kenara bırakıp,
herkes kendi nefsinin arzuladığı şeyleri yapmaya
başlarsa, o zaman da fesat ortaya çıkar.
Konu bu açıdan ele alındığı zaman, yeryüzündeki fesadı ve fesadın kaynağını tesbit etmek daha kolay olur. İnkârcılar ve çifte standartçılar;
daima gayr-i meşrû eylem ve söylemleriyle fesadı
gündeme getirirler. Hem de kendilerini
muslih/ıslah edici, inananları ise müfsit/bozguncu olarak tanıtırlar.
Kur’ân-ı Kerîm, onların bu ikiyüzlü hallerini
şöyle tarif ediyor;
-“İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, kendileri
iman etmiş olmadıkları halde, ‘Allah’a ve Âhiret
F
❬
❬ 05 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
Dr. Yusuf IŞIK
dosya
Zira İslâm, îtidal dînidir. Bu ümmet,
vasat bir ümmettir. Bizim aşırı uçlarla değil vasat/orta yolu takip edenlerle birlikte
olmamız gerekir. Unutmamak lazımdır ki,
bu ümmet bu güne kadar kötülük adına
ne görmüşse her zaman ifrat ve tefritten
(aşırı uç olmaktan) görmüştür.
gününe inandık’ derler. Halbuki onlar inanmış değildirler. Allah’ı ve îman edenleri aldatmak istiyorlar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını aldatmazlar, fakat bunun farkında değiller.
Onların kalplerinde bir maraz/hastalık vardır.
Allah da marazlarını/hastalıklarını arttırmıştır!
Yalan söylemekte oldukları için de onlara acıklı bir
azap vardır.
Kendilerine ‘yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiği zaman ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler.
Dikkat edin şüphesizki onlar, fesatçıların, bozguncuların ta kendileridirler. Fakat şuur erdiremiyorlar.“ (Bakara:8-12)
Bu âyetlerde de belirtildiği gibi müfsitler/bozguncular, hiçbir zaman gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmazlar. Bilâkis ıslahatçı ve kurtarıcı sıfatlarıyla görünürler. Onların literatüründe bir yerleri ifsat etmenin, oraları karıştırıp savaş çıkarmanın adı, ıslahtır, barıştır, huzur ve sükûneti sağlamaktır. En meşhur sloganları, insan hakları, demokrasi ve özgürlüktür. İcraatta ise bunların tam
tersine savaş, yıkım, kan ve gözyaşından başka
bir şey olmamıştır.
Nereye girmişlerse oraya terör ve anarşiden
başka bir şey götürmemişlerdir. Taş üstünde taş
bırakmadan giderlerken de fitnelerinin eseri olarak iç kavgaları hediye olarak bırakıp gitmişlerdir.
Bu gün onların fitnesinin bir eseri olarak İslâm Ümmetini kasıp kavuran çok tehlikeli iki
akım türemiştir;
Biri, rahatlıkla Ehl-i Kıbleyi tekfir edebilen
(her ülkede değişik isim kullanan) Hâricî zihniyet, biri de Ehl-i Sünnet düşmanlığını meslek,
mezheb ve de meşreb edinenlerdir.
Bunlar birbirleriyle amansız mücadeleye devam ederlerken merkeze büyük hasarlar veriyorlar.
Bunların atışmasıyla Ümmet fertleri arasına
kin ve nefret tohumları ekiliyor. Dışa karşı harcanması gereken enerji dahilde tüketilerek ümmete güç kaybettiriliyor.
Küresel fitne aktörleri ve yerli işbirlikçileri ise,
buna gaz vermekte ve neticede emperyal güçler
hedeflerine biraz daha yaklaşmış olmaktadırlar.
Şu halde, duyarlı ve şuurlu müslümanlara düşen görev; bu fitne ortamında oyunun bir parçası olmak değil, bu fitne ateşini söndürmek için
üzerine bir kova su dökmektir. Yani taraflardan
birini desteklemek değil, her ikisini de îtidâle çağırarak derhal bu dış destekli fitneye son vermektir.
Zira İslâm, îtidal dînidir. Bu ümmet, vasat bir
ümmettir. Bizim aşırı uçlarla değil vasat/orta yolu takip edenlerle birlikte olmamız gerekir.
Unutmamak lazımdır ki, bu ümmet bu güne kadar kötülük adına ne görmüşse her zaman ifrat
ve tefritten (aşırı uç olmaktan) görmüştür.
Öyleyse, sorumluluk bilinciyle ve ferasetle hareket ederek, şikâyet ve sızlanmayı bir tarafa bırakıp, Ümmetin birlik ve beraberliği (ittihad-ı İslâm) için çalışmamız gerekiyor.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
özel köşe
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Taziyeleri Kabul Etti
eçtiğimiz Ramazan ayı içerisinde annesi Saniye Ergün`ü Cenab-ı Hakk`a uğurlayan Milli
Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün hem Avrupa`dan cenazeye katılan yüzlerce dava
arkadaşlarına hem de telefon ve sosyal medya aracılığıyla kendine ulaşanlara, Köln`de taziye yemeği vererek helallik istedi.
Kalp kapakçığı problemiyle hastahaneye ameliyata
alınmasıyla tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayrak Cenab-ı Hakk`a yürüyen Saniye Ergün`ün vefatına T.C. 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Kemal Ergün`ü bizzat arayarak başsağlığı diledi.
Saniye Ergün`ün vefaatı sebebiyle T.C. Başbakan
Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Ordu Milletvekili İhsan Şener, Ordu Üniversitesi Rektörü, AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Ordu Valisi,
Ordu Belediye Başkanı, Sanayi Bakan Müsteşarı, Giresun Milletvekili, Ergün`ün evine taziye ziyaretine geldiler.
G
Yurtdışı Akraba Toplulukları Başkanı, Üniversite
Öğretim görevlileri, STK temsilcileri, Milli Görüş Teşkilatlarının başta Köln Bölge Başkanı ve yürütme kurul üyeleri, yine İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Bölge başkanları, Ergün`ün ailesi, akrabaları köylüleri olmak üzere Türkiye`nin pek çok bölgesinden
yoğun katılımla cenaze Fatsa İslamdağ köyünde defnedildi.
Yine Prof. Dr. Mustafa Kamalak hem bizzat gelerek
hem de sosyal medya Twitter hesabından taziyelerini
iletti. Diyanet İşleri Başkanı, Gençlik ve Spor Bakanı,
Akparti Bursa ve Balıkesir milletvekilieri, AKP ve Saadet Partisi Genel Başkan yardımcıları Kemal Ergün`ü
telefonla arayarak taziyelerini ilettiler.
Ordu Fatsa İslamdağdaki defnin ardından, İslam
Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün, Almanya`nın Köln Şehrinde annesinin vefatı sebebiyle yapılan Kur`an ve zikir ağırlıklı proğramla Taziyeleri kabul etti.
Almanya`dan Fransa`ya Belçika`dan Hollanda`ya
Mili Görüş Teşkilatlarının eski ve yeni pek çok idarecisi Bölge ve cemiyet Başkanları, Türk iş adamları Sivil
Toplum temsilcileri ve basın mensupları Milli Görüş
Köln Bölge merkezinde yapılan Taziye proğramında
hazır bulundular.
Köln Bölge hatiplerinden Selahattin Demirci, Abdullah Serkan Kaptan, Kur`an-ı Kerim ve ilahilerle Taziye proğramında Kemal Ergün`ü yalnız bırakmadılar.
IGMG Köln Bölge Başkanı Hasan Batır kısa bir selamlama konuşması yaparak taziye proğramında ev sahipliği yaptı. Proğramda gelenlere yemek ikramı yapıldı. İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün hem bizzat Ordu’ya gelerek cenazeye katılanlara hem de bu gün burada birlikte olduğum
siz değerli kardeşlerime teşekkür ediyorum. Allah tüm
geçmişlerimize gani gani rahmet etsin diyerek sözlerini
sürdürdü.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Türk’ün, Garp’tan
Şark’a Siyaset
Mücadalesi
[email protected]
❬
❬ 07 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
Mahmut AŞKAR
dosya
Geleceğinin bekâsı açısından başarıya mahkûm Avrupalı Türk, kuruluşlararası siyasete harcadığı
enerji ve zamanını artık Türkler
adına, Türkler için siyasete vakfetmeği öğrenmelidir.
lmanya’daki Türk basını ve sivil kitle ku- kadar açıktır?” şeklinde sorsak; istisnasız bütün rüşten Avrupa Türkleri arasında daha da hızlandı.
ruluşlarından bir grup temsilci, Alman- partilerden; “Tabii ki kapılarımız Avrupa’daki
Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin
ya Sosyal Demokrat Partisi, SPD’nin Gurbetçilerimize ardına kadar açıktır.” babından parlamentolarında Türk kökenli milletvekillerini
Berlin’deki genel merkezine davetli olarak gitmiş- siyasî bir cevap olacağını tahmin etmek zor değil- gördükçe yerine göre gururlanıyor, yerine göre de
tik. Konu; Almanya Türklerinin medya ve siyasî dir. Geçmiş dönemlerde Avrupa Türklerinden, şu insafsızca eleştirmekten geri durmuyoruz. Hangi
partilerle olan ilişkileriydi. Öğleden sonra benim veya bu partiden milletvekili seçilerek TBMM’ne siyasî görüşe sahip olurlarsa olsunlar, bir taraftan de dahil olduğum oturumda, Alman siyasî parti- girenler gözönünde tutulduğunda; “Ankara’ya her mensubu oldukları azınlık toplumuna diğer taraflerinin Türk azınlığa ne kadar açık olup olmadık- giden bizi unutur.” gibi bir genel kanaatın yaygın tan üyesi oldukları partilerine ve yerli-çoğulcu
larını tartışıyorduk. Alman siyasî partilerinin olması haksız bir itham değil, tam tersine; acı tec- topluma ters düşmemek gibi bir ayarı tutturmalaTürklere ne kadar açık olup olmadıklarının mu- rübelerden çıkan sonuçtur.
rı gerekir ki, işleri oldukça zor...
hatabı biz değiliz, onu kendilerine sormak lazım
Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 AsAVRUPALI TÜRK’ÜN YUMUŞAK KARNI
diye başladıktan sonra dedim ki: Almanya Türkle- kerî Darbelerinin öncesi ve sonrasında Türklerin
Etnik, siyasî ve dinî olarak son derece heterorinde yaygın kanaat şudur: Birincisi; bizden biri- işçi olarak gittikleri Avrupa ülkelerine siyasî iltica- jen bir yapıya sahip “Avrupa Türkleri” nin bu dulerinin herhangi bir siyasî parti içinde yükselmesi- cı, öğrenci veya başka yollardan gidenlerin öncü- rumu, kitleyi yeknesaklıktan kurtararak daha dine zaten fırsat vermezler. İkincisi de; şayet böyle lüğünde gerçekleştirilen siyasi/ideolojik teşkilat- namik kalmasına vesile olurken, öte yandan gerek
olmuş olsa da, şimdiye kadarki canlı örneklerinde lanmanın esas hedefi; Türkiye’nin siyasî ve huku- Türkiye ve gerekse Avrupa cenahından politikacıolduğu gibi, onlar bizi temsil etmekten uzak ola- kî düzenini kendi dünya görüşüne göre şekillen- lar veya siyasî partiler tarafından istismar konusu
caklar.
dirmekti. Zamanın “Jön Türkleri” ile başlayan, olmaya zemin hazırlamaktadır. Bu, Avrupalı
SOĞUK SAVAŞ SONRASI
Şark’taki değişimin teorik temellerini Garp’ta at- Türk’ün hem dinî hem de siyasî konularda en yumak sevdası, 1970’li ve 1980’li yıllarda da, her göSAĞCI VE SOLCU TÜRKLER
muşak karnıdır! O, siyaset yapacağım
Soğuk Savaş döneminde Almanderken, siyasilerin malzemesi olmakya’daki “sağcı” Türkler, Almanya’nın
tan kurtulamıyor... Türkiye’deki mevCDU/CSU ve FDP gibi partilerine
cut siyasî partilerin ve hatta dinî cekendilerini daha yakın hissediyor ve
maatlerin Almanya ve Göçmen Türkbirçok siyasî konuda da sınırlı bir dalerin yoğun olarak yaşadıkları diğer
yanışma ve fikir birliği içinde olabiliAvrupa ülkelerinde, şu veya bu isim
yorlardı. Sosyal demokratından radialtında uzantıları oldukları herkes takal gruplarına kadar Türk Solu ise,
rafından bilinmektedir zaten. Türkiye
daha çok SPD ve kısmen (özellikle
siyaseti, buradakileri maddî ve manevî
TKP’liler) de DKP (Alman Komünist
olarak sömürmeğe devam ederken, ne
Partisi) ile dayanışma içindeydi. Sovburadakilerin tecrübesinden faydalanyetler Birliği’nin çökmesinden sonra
ma gibi bir ihtiyaç hissediyor, ne de
C
e
m
i
y
e
t
l
e
r
e
v
e
Almanya Türk Solu için durum pek
onların bulundukları ülkelerde başarıdeğişmedi ama Türk Sağı, dünkü silı olabilmeleri için lojistik destek sağİşadamlarımıza Fırsat,
yasî/ideolojik hasımlarının kapısını
lıyor. Almanya’nın devlet siyaseti de,
Programlara Gelen ve
çalmaya başladı. Çünkü, yeni dünya
Türk azınlığın özellikle etnik ve dinî
A
l
m
a
n
c
a
M
e
a
l
i
l
e
düzeninde kutuplaşmalar din eksenli
konulardaki farklılığını, Türkler veya
sahnelenince, Alman Muhafazakârlar
Müslümanlararası bir çatışma zeminiİslamı Tanımak İsteyen
(CDU/CSU), zaten hep kapının eğine çekerek “terbiye” ediyor.
M
i
s
a
f
i
r
l
e
r
e
V
e
r
i
l
e
b
i
l
e
c
e
k
şinde beklettiği Muhafazakâr Türk’ü
Alman siyasî partilerinde kariyer
En Güzel Hediye
bu sefer mahallesine bile yaklaştırmayapmış, yönetici hatta parti başkanlımaya başladı. Hâl böyle olunca, Türk
ğına kadar yükselebilmiş Türk kökenSolu ve Türk Sağı, ağırlıklı olarak
li politikacıların yumuşak karnı, menPaket Halinde
SPD ve Yeşiller (Bündnis 90/Die
subu oldukları kitlenin kültürü ve taAlmak İsteyenlere
Grünen) gibi partilerde buluşmaya
rihi hakkında son derece sığ bilgiye saPosta Ücretini
başladılar. Muhafazakâr Türklerin pek
hip olmalarıdır. Onların, zaman zaBiz Karşılıyoruz
itibar etmedikleri, eski Doğu Almanman Türk, Türkiye ve İslâm üzerine
ya Sosyalist Partisi’nin (SED) bir deyapılan tartışmalarda tipik bir Batılı
vamı niteliğindeki Sol Parti’ye (Die
gibi görüş beyan etmeleri, kendi kitle13,5x19,5 cm
Linke) ise, yine Türk Solu’nun biraz
siyle ters düşmelerine vesile olmaktaOrta Boy
daha solundakiler daha çok ilgi göstedır. Mesela Türk kökenli bir Federal
Karton Kapak
riyorlar.
Meclis miletvekili, “Ermeni Meseleİki Renk Baskılı
si”yle ilgili bir beyanatında, neredeyse
Şimdi Alman partilerine yöneltibir Ermeni ağzıyla konuya yaklaşınca,
len soruyu Türkiye’dekilere de, “Türk
Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212
Almanya Türklerinden beklemediği
siyasî partileri Avrupa Türklerine ne
A
ALMANCA
KUR'AN
MEALİ
Al-Quran Al-Karim
(100 Adet
250,- Euro)
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
bir tepki almış ve bu sefer de geri adım atmak
mecburiyetinde kalmıştı.
GARP’TA ŞARKLI GİBİ SİYASET
Avrupa Türklerine ilk defa 2014 yılında, Türkiye seçimlerinde oy kullanma hakkının verilmesinden beri, Garp cephesinde gözle görülür bir
hareketlenme var. Türkiye’nin değişik siyasi partilerine mensup politikacılar buradaki Türk kuruluşlarının kapısını çaldığı gibi, Avrupa Türklerinden de onlarca insan kendine yakın bildiği partilerin kapısını çalarak milletvekilliği aday adaylığı
için müracaatta bulunuyorlar. Tüketim toplumunun bir nesnesi hâline gelmiş, apolitik, ben-merkezli (egozentrik) nesillerin politikaya ilgi duyması; anavatanla “yenivatan” arasındaki kültürel bağın canlanmasına vesile olacağından, olumlu bir
gelişme olarak görürken, Almanya veya Belçika
gibi yaşadığı ülkelere, sırf Türkiye’de politikacı olma sevdasından dolayı sırtını dönmesini de son
derece yanlış görürüz. Avrupalı Türk, ağırlıklı olarak yaşadığı ülkenin siyasî partilerinde etkin bir
rol oynamak için gayret sarf ederken; göçmenlik
ve azınlık tecrübesine sahip toplumların birikiminden istifade etmelidir.
Avrupa Türklerinin, yerleşik olarak yaşadıkları
ülkelerin siyasî hayatına ilgi duymaları ve katılımcı bir rol üstlenmeleri kadar, Türkiye siyasetiyle de
yakın temasta olmaları, kendi gelecekleri açısından hayatî bir önem taşımaktadır. “Çıkar Grupları” ve benzeri isimler altında değişik mahvillerde,
özellikle de siyasî arenada lobi çalışması yapan
odaklar gbi, Almanya/Avrupa Türkleri adına Av-
❬ 08 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
rupa ve Türkiye siyasî cephesinde varlık gösterecek güçlü şahsiyet ve donanım sahibi temsilciler
olmalıdır. Şimdiye kadar bu istikamette atılan her
adım, grup veya şahıs çıkarlarına endeksli olduğundan, kucaklayıcı ve kapsayıcı olamamıştır.
ALMANYA İÇİN BİR FIRSAT, TÜRKİYE
İÇİN BULUNMAZ BİR NİMET
Avrupa’nın Göçmen Türkleri, savaşlarla dimağımıza kazınmış son bin yıllık Türk tarihinde çok
önemli bir yer işgal etmiş olan Avrupa için bir
kültürel zenginlik, yeni bir nefes, barış ve diyalog
köprüsü, anavatan Türkiye içinse, her yönüyle bulunmaz bir “nimet”tir!
Avrupa Birliği kapısında yıllardan beri bekletilen Türkiye için Avrupa Türk’ü, evin içinden birisi olarak başka kapıların açılmasını sağlayabilir.
Bunun çin biraz siyasi tecrübe ve pratiğin yanısıra ilgiye ihtiyacı ihtiyacı var. Polemik konusu olmaması için isim vermek istemiyoruz ama bazen
Avrupa Birliği’nde Türkiye için siyaset yapması
adına öylesi çapsız ve nerede durduğu belli olmayan sözde siyasilerin arkasına takılan bir Türkiye
gördükçe, hem ülkemiz hem de Avrupa Türkleri
adına çok üzülüyoruz. Türkiye, devlet ve hükümet olarak, henüz daha Avrupa Türkünün nelere
muktedir olabileceğini ve hangi potensiyele sahip
olduğunu anlamaktan uzaktır. Avrupa’ya gelen siyaset ve devlet adamlarımız akıl dağıtmaktan,
Türkiye’nin günlük politik mülahazalarını buralara taşımaktan ve artık bu insanlara hâlâ “Gurbetçi” gözüyle bakmaktan kendilerini sıyırabilirlerse,
düşe kalka nihayet kendi ayakları üstünde durabi-
BFmF’nin Aile Şenliği’ne Yoğun İlgi
len soydaş ve vatandaşlarından Avrupa ve Avrupalılık adına çok şey öğrenecekler.
Hazır kıta veya yedek asker mantığıyla bakar,
yerine göre de, “bizden olanlar ve olmayanlar”
olarak zihninizde bu insanları kategorize ederseniz, beş milyonun üzerindeki Avrupalı Türk’e rağmen hâlâ “Ermeni Meselesi” gibi bazı millî meselelerde niye arzu ettiğimiz neticeyi alamadığımızı
anlayamazsınız! Tabiri caizse, “on ikiye beş kala”
birilerine kitap yazdırır, alelacele kitleleri toplamaya çalışırsanız, yine biz okur biz dinler, biz haykırır biz alkışlarız. Siz siyasetçi olabilir, siyasî düşünebilirsiniz... Fakat sizin bu yaptığınız siyasî değil!
AZINLIK OLMANIN AVANTAJI
Avrupalı Türk, “ötekileştirilen azınlık” olmayı,
daha çok meziyet ve hususiyet sahibi olabilme
avanatajına dönüştürebilirse, İslamafobi, Türk ve
yabancı düşmanlığının kol gezdiği Avrupa kamuoyuna rağmen kendine yer edinebilir.
Avrupalı, senin göstereceğin başarıyı kıskanabilir ama başarının karşısında şapka çıkarmasını
da bilir. Uzunca bir hukukî mücadelenin neticesi
olarak, Alman Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsünü “kamusal alan”da (şartlı) serbest bırakma kararında en önemli etkenin, bu ülkede yetişmiş eğitimli, genç ve başarılı Müslüman kadınların olduğu gözardı edilmemelidir.
Geleceğinin bekâsı açısından başarıya mahkûm Avrupalı Türk, kuruluşlararası siyasete harcadığı enerji ve zamanını artık Türkler adına,
Türkler için siyasete vakfetmeği öğrenmelidir.
Saldırı Sonrası ATİB’e Olan
Destek Artarak Devam Ediyor
TİB Kornwestheim derneğine yapılan saldırı
sonrasında gösterilen manevi destek artarak
devam ediyor. Birçok yerden gelen yazılı ve
sözlü destek mesajlarının yanı sıra dernek binasına
da bir çok kesimden ziyaretler yapılıyor.
Her türlü terörü kınamak ve teröre karşı birlik
mesajı vermek düşüncesiyle dernek binasına yapılan
ziyaretlere bir yenisi daha eklendi. Başta Türkiye
Cumhuriyeti Stuttgart Başkonsolosu Ahmet Akıntı
olmak üzere Kornwestheim Belediye Başkanı Dietmar Allgaier, SPD Eyalet Meclisi Milletvekili Claus
Schmiedel, ATİB Genel Başkan Danışmanı Nurdoğan Aktaş ile çevrede bulunan dernek başkan ve yöneticileri saldırıya uğrayan dernek binasını ziyaret
etti.
Yapılan ziyarette teröre karşı birik mesajları verilerek dernek yönetim ve üyelerine geçmiş olsun dilekleri iletildi.
A
öln’de BFmF e.V. tarafından “Aile Şenliği: Hep Birlikte - Birbirimiz İçin” adı altında düzenlenen etkinliğe yoğun ilgi ol-
K
du.
Sunuculuğunu Ayşe Doğan, İbrahim El-Zein
ve Kauthar Abdou’nun yaptığı Aile Şenliği’ne
farklı göçmen kökenlilerin katılımı, şenliği çok
kültürlü ve çok renkli bir etkinliğe dönüştürdü.
Aile Şenliği’nin açış konuşmasını yapan
BFmF müdiresi Erika Theissen, katılımcılara,
şenliğin düzenlenmesinde maddi-manevi katkıda bulunanlara ve tüm emeği geçenlere teşekkür
etti. Aile Şenliği’ni iki yılda bir düzenlediklerini
belirten Erika Theissen, yoğun katılımdan ve
gösterilen ilgiden dolayı çok memnun olduklarını dile getirdi.
Rapçi Musa’nın sahne aldığı şenlikte, Nadja
Mohammad flüt dinletisi sundu. Küçük çocuk-
ların halay gösterisi çok beğenildi.
Köln Ehrenfeld Belediye Başkanı Josef Wirges (SPD), BFmF-Babalar Kulübü’nün eğitimine katılan babalara sertifikalarını takdim etti.
Çocukların doyasıya eğlendikleri şenlikte, aileler
de hem birbirleriyle tanışma ve kaynaşma, hem
de güzel havanın tadını çıkarma fırsatı buldular.
Aile Şenliği’ne özel katkıda bulunanlara
BFmF müdür yardımcı Hanım Ezder tarafından
hediye verildi.
Aile Şenliği’ne Köln Sosyal Demokrat (SPD)
Büyükşehir Belediye Başkan adayı Jochen Ott,
Köln Ehrenfeld Belediye Başkanı Josef Wirges
(SPD), KRV Eyalet Milletvekili Gabriele Hammelrath (SPD) ve Belediye Meclisi üyesi Christian Joisten (SPD) katıldı. Jochen Ott, kısa bir
selamlama konuşması yaparak BFmF’nin uyum
çalışmalarını takdir ettiğini söyledi.
haber
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Vakit Kurban
Vaktidir
[email protected]
ünya bir durak, bizler
ise birer yolcu. Yolculuğun sadece bir bölümüdür, insanın yeryüzündeki hayatı.
Geçmişten geleceğe uzanan, bir
durağı dünya olan bir yolculuktur bu... Bir meçhulden diğer birine... Bu yolculuğun dünya durağında yapıp ettiklerimiz bir
sonraki süreçleri etkiliyor ve belirliyor. Ortaya koyduğumuz eylemler dünyada bir sonuç doğurduğu gibi sonraki süreçler için de
belirleyici öneme sahip. Bu manada güzel bir akıbet için iyi tohumlar ekmek gerekiyor dünya
tarlasına.
Ahlaki davranmak, erdemli
olmak insan olmanın, İslam’la şeref bulmanın bir gereğidir bizim
için. Paylaşmak bu erdemlerden
önemli bir tanesidir; kendinde
olandan bir kısmını kardeşi için
vermek, ihtiyaç sahibine infak etmek ve bunun için karşılık gözetmemek. Verecek hiçbir şeyimiz
olmasa dahi selam ve tebessümü
paylaşmak... Hem nihai manada
veren O (c.c.) değil mi?! Biz bize
verilenden bir kısmını vermekle,
bizde olanı paylaşmakla sahip olduğumuzun şükrünü eda ederiz
sadece. Sahip olduğumuz meta,
sırf bizim çalışmamız ve gayretimizle elde edilmiş değildir ki,
paylaşmakta cimrilik edelim! Bizim için aldığımız nefes; tutan ellerimiz, gören gözlerimiz, duyan
kulaklarımız, yürüyen ayaklarımız ve her bir organımız şükretmemiz için fazlasıyla yeterli gerekçelerdir. Onlar sağlıklı olmadan ne çalışabilir ne de yaşayabiliriz.
Zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir olduğu; adaletsiz bir paylaşımın, sömürgeleştirilmiş toprakların ve zihinlerin
çoğaldığı; tokun açın halinden
anlamadığı bir zamanda paylaşmayı kardeşliğin gereği sayan, dayanışmayı öne çıkaran adımlar
atmak, bu adımları hatırlatacak
eylemlerde bulunmak gerekir.
D
❬
❬ 09 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
Murat KUBAT
Kurban bu adımlardan biridir;
çünkü kurban paylaşınca güzeldir... kurban paylaştıkça güzelleşir...
Bugün yeryüzü adeta kaynayan bir kazan. İnsanlar mutsuz.
İnsanlar umutsuz. İnsanlar huzursuz. İnsanlar acı ve mağduriyet içerisinde. Umudunu yitiren
insan her şeyini yitirmiş demektir. Mültecilerin daha iyi bir yaşam için, kaos içerisindeki ülke ve
bölgelerinden kaçarak Avrupa’nın kapısına dayanmasını
umutlarını yitirmemek için son
şansları olarak okumak gerekir.
Bu olumsuz gelişmeler karşısında
banane diyebilir miyiz? Banane
dediğimiz her bir şey, duyarsız
kaldığımız her bir gelişme eninde
sonunda sıkıntı olarak bize tekrar
dönecektir. Afrika ve Ortadoğu’nun yer altı kaynaklarından istifade eden Avrupa, bugün kapısına dayanan mültecilere ne işiniz
var burada diyorsa en hafif tabirle ayıp ediyor demektir. O mazlumların dönüp, ‘Sizlerin ne işiniz vardı ülkelerimizde’ diyecek
mecalleri dahi yok. Çaresizler; eşleri ve çocuklarıyla nice bedeller
ödeyerek Avrupa’ya ulaşmışlar
ulaşmasına ama sıkıntıları burada
da devam ediyor. Geçtiğimiz
günlerde Avusturya’da bir kamyonun arkasında havasızlıktan ölen
71 mülteci, acının sadece gün yüzüne çıkan bir örneği. Ölenlerin
içerisinde dört tane de çocuk bulunuyordu. Bu bir insanlık ayıbı
ise, ki öyledir, bu insanlık ayıbına
hep birlikte ortağız.
Tüm olumsuz gelişmelere rağmen, bize paylaşmayı hatırlatacak
hatırlatıcılara ihtiyacımız var. Bu
manada kurban çok şey hatırlatır
bize. Bizi Rabbimize, bizi bize,
bizi kardeşlerimize yakınlaştırır...
Yoksulu ve fakiri gözetmenin gereğini hatırlatır... Paylaşmanın
önemini hatırlatır... Paylaşmak
için uzak mesafelerinin engel olArtık onmadığını söyler bize... “A
dan hem kendiniz yeyin, hem de
yoksula, fakire yedirin.” ayeti bu
yoldaki yürüyüşümüzün istikametini belirler... İşte o zaman anlaşılır ki, paylaşmanın tadı, paylaştığımız şeyi tatmaktan daha
tatlıdır; o zaman anlaşılır ki, bereket paylaşmakta yatmaktadır.
O halde şimdi vakit kurban
vaktidir... Vakit yakınlaşma vaktidir... Vakit; insanlığın ölmediğini, paylaşmanın değerini, kardeşliğin gereğini göstermenin vaktidir... Vakit, dağınık ümmet coğrafyamızın mahzun bireylerini sevindirme, uzakları yakın kılma,
bekleyenleri daha fazla bekletmeme vaktidir... Vakit bir yüreğe
dokunmanın, bir gönlü kazanmanın vaktidir. Vakit paylaşma
vaktidir...
Şimdi;
Kurban etmek,
İkram etmek,
Memnun etmek,
Şükr’ etmek vaktidir...
Zira, “Kurban paylaşınca güzeldir.”…
dosya
Yeneroğlu: Yurtdışında
Yerleşik Vatandaşlarımız İçin
TBMM’de 15 Milletvekilliği
K Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu
yaptığı açıklamada, Türkiye’de AK Parti iktidarı
ile birlikte Türkiye’nin kalkınmasının yurtdışında
yaşayan 6 milyon vatandaşa doğrudan yansıdığını belirterek, bu alanda atılan en önemli adımlardan bir tanesinin yurtdışında yerleşik vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede Türkiye’deki seçimlere katılımlarının gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti.
Yeneroğlu, “2012 yılında yapılan yasal düzenleme ile
yurtdışında sandık kurulmasının önündeki engeller kaldırılmış ve yurtdışındaki vatandaşlarımız ilk defa 2014
yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadıkları ülkelerde oy kullanma imkânı elde etmişlerdir. Bu icraat, yarım asrı aşan dış göç tarihinde 1987’de gümrüklerde sağlanan oy kullanma imkânı dışında, diasporanın siyasi
haklarının geliştirilmesine yönelik en önemli adım olmuştur. Bu ilk tecrübeden hemen bir yıl sonra 2015 Genel Seçimlerinde 1 milyondan fazla vatandaşımız, gerektiğinde yüzlerce kilometreye kadar yol giderek anavatanlarına karşı sorumluluk ve yükümlülüğünü yerine getirmiştir.”, dedi.
Yeneroğlu, son iki seçimde elde edilen sonuçlar ve
yaşanan tecrübe ile vatandaşlarımızın uzun yıllardan beri talep ettiği TBMM’de doğrudan temsil edilme hakkının verilmesinin zamanının geldiğini vurguladı. Hazırlanan kanun teklifinin öncelikle yurt dışı seçmenin
TBMM’de temsil edilmesi sorununu gidereceğini ifade
eden Yeneroğlu, “Bir seçmen kitlesinin en uygun temsili
yine o kitlenin içinden çıkan kişilerle sağlanır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, yurt dışının seçim bölgesi olmaması nedeniyle kendilerini TBMM’de doğrudan temsil edecek milletvekillerine sahip değiller. Yasa teklifinin
kabul edilmesi durumunda tesis edilecek yurt dışı seçim
çevresiyle birlikte yurt dışındaki vatandaşlarımızın doğrudan temsilinin önündeki yasal ve yapısal eksikliğin giderilmesi sağlanacaktır.” dedi.
Yeneroğlu kanun teklifinde yurt dışının ayrı bir seçim çevresi olarak öngörüldüğü bilgisini vererek, bunun
yurt dışında yaşayan vatandaşların TBMM’ye vekil gönderebilmesi için gerekli olduğuna dikkat çekti: “Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı olan 2.8 milyon seçmenin
toplam seçmen içindeki oranı, vatandaşlarımızın ülke
dağılımları ve seçim kanunu dikkate alınarak yapılan değerlendirmelerle 15 milletvekilinin diasporamıza makul
bir temsil imkânı sağlayacağı düşünülmektedir.”
Yeneroğlu ayrıca şunları kaydetti: “Daha önceki seçimlerde uygulanan randevu sitemi ya da yalnızca seçmen kaydının bulunduğu seçim mahallerinde oy kullanabilme zorunluluğu gibi uygulamalar vatandaşlarımızın
oy kullanabilmelerini zorlaştıran hususlar olmuştur. Mesela 30-40 km yakınında konsolosluk varken konsoloslukların idari bağlılıkları nedeniyle oy kullanmak için
500-600 km yol kat etmek zorunda kalınmıştır. Kanun
teklifinin kabul edilmesiyle randevu sistemine dayanak
teşkil eden düzenleme ilgili yasadan kaldırılacak ve seçmenler yurt dışı seçim çevresinde kurulan herhangi bir
sandıkta oy kullanabileceklerdir.”
AK Parti İstanbul Milletvekilleri Prof. Dr. Mustafa
Şentop, Mustafa Yeneroğlu ve arkadaşları tarafından sunulan kanun teklifi yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın siyasal katılımlarının artırılması için ihtiyaç duyulan
düzenlemeleri içermektedir. Bu düzenlemeler bir taraftan yurt dışı seçimlerin kurumsallaşmasını beraberinde
getirecek, diğer taraftan yurt dışında yerleşik vatandaşların Türkiye’ye aidiyetlerine katkıda bulunacaktır. Böylelikle yurt dışı vatandaşlar siyasi partilerin ve dolayısıyla
TBMM’nin devamlı ve doğrudan gündeminde yer alacak, ‘yurtdışı seçmenler’ Türkiye’nin siyaset alanında daha güçlü bir unsur hâline gelecektir.
A
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 10 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
haber
Kurbanlarınızı Hem Uzaktakilerle
Hem de Yakındakilerle Paylaşıyoruz
A
rtık mültecilik Avrupa’nın da görmemezlikten gelemeyeceği bir gerçeği. Bu gerçeği göz ardı etmek,
sorunları daha da artıracağa benziyor. Altıncı kurban kampanyasının hazırlıklarını sürdüren Hasene Derneği kampanya aracılığı ile Avrupalı Müslümanların kurban hisselerini uzak ülke ve bölgedeki mağdurlara ulaştıracak olmanın yanısıra, Avrupa’ya sığınmış mültecilere de
kampanya aracılığı ile ulaşmayı hedefliyor.
Dernek başkanı Mesud Gülbahar ile kampanyayı ve
detaylarını konuştuk.
Sayın başkan; Avrupa’ya sığınmış mültecilere kampanya aracılığı ile ulaşmayı düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Avrupa’daki mülteci gerçeğinden biraz bahsedebilir
misiniz?
Hastalıklar, doğal afetler ve savaşlar milyonlarca insanı göç etmeye zorladı. İnsanlar yerlerini ve yurtlarını terketmek zorunda kaldı. Afrika’daki kıtlık, Ortadoğu diye
tabir edilen ve şu an savaşın hakim olduğu, yüzbinlerce
insanın hayatını kaybettiği Suriye’de, Irak’ta ve diğer ülkelerden Avrupa’ya, daha iyi bir yaşam için, insanca yaşam için çoluk çocuğu ile göç yollarına düşmüş mazlum
ve mağdurlar var. Bu yolculuğun adı her ne kadar umuda yolculuk olarak gözükse de sonuç hüsran oluyor. Gün
geçmiyor ki, mültecilerin daha iyi bir yaşam için Avrupa’ya yaptıkları umut yolculuğu Akdeniz’de son bulmasın. Avrupa’ya ulaşabilmek için Akdeniz’i geçiş olarak
kullanan mülteciler çoğunlukla denizde can veriyor. Avrupa ülkeleri mültecilere destek olma ve onları kabul etme noktasında yeterince duyarlı davranmıyor. Bugün sırf
Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısı 2 milyonu geçmiş durumda. Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya daha fazla taşın altına elini koymalıdır.
Avrupa zenginliğini biraz da Afrika’daki kaynaklara
borçludur. Durum bu olunca; kaynaklarını kullanmaya
evet ama insanlarınızın buraya gelmesine hayır mı denilmek isteniyor? Gemiler dolusu yer altı zenginliği buralara taşındığında müsade ediyorsunuz, gemiler dolusu mülteci geldiğinde hayır diyorsanız bu sıkıntı katlanarak sorun olmaya devam edecek demektir. Petrole evet diyor,
petrolün çıktığı ülkelerden gelerek kapınıza dayanmış
mazlum ve mağdur insanlara el uzatmıyorsanız bu duyarsızlık sorun üretmeye devam edecek demektir.
Kurban kampanyası aracılığı ile Avrupa’daki mültecilere dönük neler yapmayı planlıyorsunuz?
Geçtiğimiz kumanya kampanyasında Avrupa’nın
farklı ülkelerindeki mültecilere gıda paketleri ulaştırdık.
Ramazan ayı içerisinde mültecilerle birlikte toplu iftar
programları düzenledik. Ramazan bayramında mülteci
çocukları sevindirebilmek için çocuklara has etkinlikler
gerçekleştirdik. Kurban kampanyası ile uzak ülke ve bölgelere gittiğimiz gibi, oradaki ihtiyaç sahiplerine kurban
etlerini ulaştırdığımız gibi, yanı başımızda bulunan mültecilere, birlikte yaşadığımız ülkelerdeki sığınmacılara da
bu çalışmalar aracılığıyla ulaşmayı planlıyor ve mültecilere yalnız olmadıklarını hissettirmeyi hedefliyoruz.
Kurban Paylaşınca Güzeldir
Kurban kampanyası sizin için ne ifade ediyor?
Kurban kampanyası bizim için iki nedenden dolayı
önemlidir. Birincisi; Hasene derneğinin ilk kampanyası
olması. İkincisi ise; organize ve katılım açısından en büyük kampanyamız oluşu. Bizim için kurban kampanyası
yüz binlerce hayırseverden milyonlara ihtiyaç sahibine
ulaşan bir hayır köprüsüdür. Hasene derneği bu güzel buluşmaya aracılık etmektedir. Bizim için kurban kampanyası, bilhassa Afrika ve Asya’ya nispetle refah içerisinde
yaşayan Avrupa’daki Müslümanların kurban bağışlarını
yeryüzünün mazlum ve mağdur coğrafyasındaki kardeşlerine ulaştırdığımız bir kampanyadır.
Röportaj: Murat Kubat
Kurban kampanyanızın bu seneki sloganını “Kurban
paylaşınca güzeldir” olarak belirlediniz ve paylaşmayı öne
çıkardınız. Neden?
Yüce Allah (c.c.) Hac Suresi’nin 28ci ayetinde “Artık
ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yediriniz” buyuruyor. Kurban kulu Allah’a yakınlaştırmanın
yanısıra toplumsal dayanışma ve paylaşmayı da teşvik etmektedir. Böylece kurban, paylaşma boyutu ile mazlum
ve mağdurlara yakınlaşmayı da kapsayan bir ibadet. Bu
düşüncelerden hareketle; bu kampanyamızda kurbanın
toplumsal bir boyutu olan, toplumları birbirine yakınlaştıran yönü olan paylaşmayı öne çıkardık.
Bu sene kaç ülkede ve bölgede kurban keseceksiniz?
Hasene Derneğimiz bu kurban kampanyasıyla 5ci yaşını dolduruyor. Bir kurban kampanyasıyla başlayan çalışmalarımıza destek Avrupa’daki insanlarımızın teveccühü ile artarak devam ediyor. 5 yılda toplanan hisse sayısı
nerede ise iki katına ulaştı. Bu sene 100 ülkede, Türkiye’de 65 ilde yürüteceğimiz kurban çalışmalarına Avrupa’nın farklı ülkelerinden tam 433 gönüllümüz gözlemci
olarak katılıyor. Her sene artan ülke sayısı ile farklı yerlerdeki, farklı mağduriyet içerisindeki ihtiyaç sahiplerine
ulaşma sayımız da artmaktadır.
Toplanan kurban hisse sayısının 5 yılda iki katına
çıkmasında ne etken oldu?
Herşeyden önce çalışmalarımızı sorumluluk bilinci
içerisinde yürütüyoruz. Zira kurban gibi önemli bir ibadetin, kulu Allah’a yakınlaştırmak gibi bir hassasiyeti olan
bireysel bir ibadetin ifasında aracılık etmek büyük sorumluluk. Bu sorumluluğun ağırlığını omuzlarımızda
hissederek hareket ediyoruz.
2010 yılındaki ilk kampanyamızda 80 binlerde olan
bağış beş yıl içerisinde 160 binlere dayandı. Kurban bağışlarını 5 yıl içerisinde nerede ise ikiye katladık. Bu ise
ciddi bir başarı. Hayırseverlerimizin teveccühü ile karşı
karşıyayız. İnanıyorum ki bu sayı ileriki yıllarda daha da
çok artacaktır. Bu teveccühe layık olabilme adına; yapmış
olduğumuz bu çalışma ve diğer çalışmaları, bizlere verilen
bağışları emanet bilme hassasiyeti üzerinden yürütüyoruz. Bizlere emanet edilen kurban bağışlarını hakkıyla yerine ulaştırmak için büyük bir titizlikle hareket ediyoruz.
Bu yüzden yüzlerce gözlemcimizi 100 ülkeye gönderiyoruz. Kurbanlıkların alımı, nakliyatı ve dağıtımına varana
dek gözlemcilerimiz takip ediyorlar. Ülke ve bölgelerin en
ücra köşelerine ulaşmak için binlerce kilometre yol kate-
diyorlar ve dağıtımlarda bulunuyorlar. Tekrar ülkelerine
döndüklerinde de gördüklerini ve yaşadıklarını anlatıyorlar.
Ağır sorumluluğu yanısıra, böyle anlamlı bir çalışmaya aracılık ettiğimiz için kurumumuz ve tüm çalışma arkadaşlarım adına memnuniyetimi dile getirmek isterim.
Bu sene kurban hisse fiyatınız yine aynı mı?
Bir kurban hissesi 100 €’dur. Bu fiyat para birimi euro olmayan bazı Avrupa ülkelerinde eşdeğer bir miktar
tespit ederek belirledik. Kurban hisse fiyatımızı her sene
100 € olarak tuttuk. Ülkelerdeki kurbanlık fiyatı ülkeden
ülkeye, bölgeden bölgeye değişiklik arzediyor. Bazı ülkelerde fiyatlar 100 €’dan yüksek iken, bazı ülkelerde ise biraz daha aşağı olabiliyor. Kesilen kurban sayıları ülkelerdeki fiyatlarla birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık bu
miktara denk geliyor. Bizler kurban hisse fiyatını kolaylık
olsun için tek fiyat olarak belirledik. Bu miktar Avrupa’daki bir kurban bedeli standartına da uygun.
Kurban bağışında bulunmak isteyenler sizlere nasıl
ulaşabilir?
Bizlere +49 223792942-11 nolu telefonla ve [email protected] mail adresi üzerinden ulaşabilirler. Ayrıca www.hasene.org sayfasından kampanyamız hakkında
bilgi alabilir ve www.facebook.com/haseneorg sayfasından da çalışmalarımızı aktif bir şekilde takip edebilirler.
Web sayfamızda yer alan temsilcilerimizle iletişim kurarak bağışlarını yapabilirler. Yine ilgili sayfalarda yer alan
banka bilgilerini kullanarak havale yapabilirler.
Eklemek istediğiniz başka bir husus var mı?
Hayırseverlerimizin kurban bağışlarını son güne bırakmamalarını rica ediyoruz. Çünkü bağışlarını kampanyanın son gününe bırakanların sayısı fazla olduğu takdirde yüzlerce, binlerce kurbanı son gün almak zorunda kalıyoruz ki, bu da organizeyi sıkıntıya sokabiliyor. Bu sayı
ne kadar az olursa bizim için o kadar iyi.
Paylaşmak bizde olanı azaltmamakta, çoğaltmakta ve
bereketlendirmektedir. Bunun ahirette karşılığını ise Allah verecektir. Tüm bu duygularla tüm müslümanların
kurban bayramlarını şimdiden tebrik ediyor, bayramlarımızın yeryüzündeki mazlum ve mağdurları gözettiğimiz,
kolladığımız anlara dönüşmesini temenni ediyorum. Zira
bayramın sevinci o zaman daha farklı olacaktır.
Kurban kampanyası çalışmanızda muvaffakiyetler dileriz.
Mazlum
Mazlum vve
eM
Mağdurlar
ağdurlar İçin El Ele
IGMG S
osyal Y
Sosyal
Yardım
a
Derneğii
ardım Derneğ
IGMG HilfsHilfs- und S
V.
ozialverein e
Sozialverein
e.. V.
T +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42
[email protected] |
haseneor
w
ww.hasene.org | [email protected]
haseneorg
www.hasene.org
g
—
Havale
banka
Havale için bank
a bilgileri
bilgileri | Bankverbindung:
Bankverbindung:
Sahibi | Kon
ozialverein e
toinhaber: IGMG H
ilfs- und SSozialverein
Hesap Sahibi
Kontoinhaber:
Hilfse.. V
V..
Banka | Bank:
Bank: K
reissparkasse Köln
Kreissparkasse
Banka
COKSDE 33
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE
Destekçi No veya
veya [Adresiniz]
[Adresiniz] | Spender-ID
Spender-ID oder [Adresse],
[Adresse], 0002351
A
maç | Verwendungszweck:
Ve
erwendungszweck: Destekçi
Amaç
.XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU
.
XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU
.
.XUEDQ.DPSDQ\DVé
XUEDQ.DPSDQ\DVé
15.08. - 25.09.2015
.XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q
.
XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q
5
\ÕO
Jahre
Kurban-Kampagne
15.08. - 25.09.2015
èèVYL©UH100
VYL©UH100 €**_'DQLPDUND800
_'DQLPDUND800 DKK_èVYH©1000
DKK_èVYH©1000 SEK
SEK_1RUYH©1000
_1RUYH©1000 NOK __èQJLOWHUH85
èQJLOWHUH85 £
£_$YXVWUDO\D100
_$YXVWUDO\D100 AUD | Kanada 150 CAD
* Tüm masraflar kurban bedeline dâhildir. | Alle Kosten sind im Preis für ein Opfertier enthalten.
** Kur değişimine göre bu fiyatta farklılıklar olabilir. | Dieser Betrag kann sich aufgrund von Schwankungen in den Währungskursen verändern.
Tüm Müşteri ve Dostlarımızın
Mübarek KURBAN Bayramlarını
En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz.
Bayram Tüm İnsanlık İçin
Huzur ve Barış Getirsin.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 13 ❭
haber
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
Keskin ve Çarıkçı Ailelerinin Mutlu Günü
Türk Hava Yolları
Uçuş Planı Köln
Bilboardlarında
iraat Bankası`nın Almanyadaki farklı şubelerinde üst düzey
görevlerde bulunan ve halen
Ziraat Bankası Müdür Yardımcısı, yine UETD Genel
Merkez yürütme kurul üyesi
çevrede sevilen bir isim olan
Bayram Keskin, Tıp eğitimini tamamlayan oğlu Dr. Kerim Keskin`i sıra dışı bir nikahla evlilik yolundaki ilk
adımını attıdı.
Çarıkcı ailesinin halen
ekonomi üzerine yüksek
tahsil yapan biricik kızları
Merve hanımla bundan sonraki hayatını beraberce inşa
etmek niyyetiyle Köln We-
Z
seling Belediyesinde nikahları kıyıldı.
Özel bir şatoda kıyılan
nikah merasimine UETD
Genel Başkanı Süleyman
Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kara, başkanlık divanından Ziya Çiçek, ATDF Genel Başkanı
Salih Altınışık, Ziraat Bankası Köln Müdürü, damadın doktor arkadaşları ve yine gelin hanımın akraba ve
arkadaşlarından oluşan davetliler, Keskin ve Çarıkçı
ailelerinin bu özel gününde
kendilerini yalnız bırakmadılar. Damadın daha çok heyecanlı gözüktüğü törende,
gelin hanım heyecanını gizlemeye çalıştı.
Nikahın karşılıklı anlayış
ve sevgi üzerine bina edildiğini gençlere ifade eden Nikah memuru Josef atılan imzaların ardından nikah defterini Merve hanıma teslim
etti.
Şato kapısında hatıra fotoprafı çekilirken genç çift
beyaz balonları göğe bırakarak kapıdaki kurdelayı kestiler. Davetlilere bu çok özel
günlerinde kendilerini yalnız bırakmadıkları için teşekkür eden Bayram Keskin
misafirlere Wesselig Ditib
camisinde yemek verildi.
T
HY’nın 2015’le başlay an
Sabiha Gökçen Uçuş Planı
Köln Bilboardlarında Gösterimde
Dünyanın en iyi hava yolları
ara sında ilk sıra larda gö ster ilen
THY bir taraftan yeni destinasyonlar açarken, diğer yandan yurt dışında mevcut sefer sayılarını artırmaya çalışıyor.
Sabiha Gökçen Havalimanına
dünyanın bir çok noktasından yeni
seferler ekleyen THY, 2015 Nisan’ından itibaren Köln’den günde
iki uçuşa kadar hizmet sunmaktadır.
Türk hava Yolları Köln Müdürlüğü’nce yapılan açıklamada bu yıl
entegre edilen gece seferi ile birlikte gurbetçilerin intikallerinde daha
da kolaylık sağlandığı bildirildi.
THY malum dünyaca ünlü
spor kulüplerinin yanı sıra insan
sirkülasyonlarının bulunduğu noktalarda reklam ve tanıtım faaliyetlerini de sürdürmeye devam ediyor.
Köln’de farklı güzergahlarda
yürüyen tramvaylarda devasa THY
uçak ve logolarının reklamı yapılırken günde yüzbinlerce insanın zorunlu uğradığı Köln Hauptbahnhof (Köln Ana Tren Garında) dev
bilbordlarda, tek bayrak taşıyıcı
özelliği olan logosunu Avrupalılara
tanıtıyor.
Bilindiği üzere THY Köln Müdürlüğü, Köln Bonn Havalimanı
Müdürü Ullrich Stiller’in katılımıyla bu sene frekans artışını özel
bir programla kamuoyuna duyurmuştu.
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
HED
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
dosya
Değiştiren İletişim: Sosyal Medya
Elif Zehra KANDEMİR • [email protected]
op sanatının (pop-art) öncülerinden olan
Andy Warhol, 20. yüzyılın ortalarında,
“Herkes 15 dakikalığına meşhur olacak.”
dediğinde, çok değil sadece 50 sene sonra bu sürenin 6 saniyeye düşebileceğini düşünmüyordu
şüphesiz. Warhol bu cümleyi, sıradan insanların
tüketici, ekranda görülen insanların ise ulaşılmaz olduğu bir medya ortamında dile getirmişti.
Doğu Afrika’da 80 milyon kişinin konuştuğu
Kiswahili dilinde bir ifade bulunur: “Hata ukinichukia la kweli nitakwambia”. Yani, “Benden
nefret etsen de, sana doğruyu söyleyeceğim.”1
Bu cümle Afrika’da, özellikle Tanzanya ve Kenya’da geleneksel kıyafet olan kangaların üzerinde
sıkça bulunur. Zira kanga, bu bölgedeki insanların, bilhassa kadınların sadece kıyafet olarak
kullandıkları dikdörtgen bir kumaş değildir; 1
metreye 1 buçuk metre uzunluğundaki bu kumaş, insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını
da sağlamaktadır. Kadınlar, üzerlerinde Kiswahili dilinde aforizmalar ya da sıradan cümlelerin
bulunduğu kangalarla çevrelerine mesaj verirler:
Bu, ülkedeki millî bayrama dair bir mesaj, kendisini çekemeyen komşusuna iğneli bir laf ya da
hayata bakışını özetleyen bir cümle olabilir. Yine kişinin hâleti ruhiyesi, düşünceleri ya da karakterine göre kangalar, dolayısıyla kangaların
üzerinde yazılı bulunan cümleler değişir. Eski
bir geleneğe dayanan kangalar, özlü, kısa, çoğu
zaman üstü kapalı mesajları vermek için çok uygun ortam sunarlar. Hatta kendisine hediye edilen kanganın üzerinde yazan cümlenin art niyetli olduğunu düşünen kişi, komşusuyla ilişkisini bile kesebilir.
Dünya üzerindeki 7.1 milyar insanın yüzde
85’inin internet erişiminin olması ve her dört
kişiden birinin sosyal medya araçlarını kullanması2, Afrika’daki kanga iletişimine bakıldığında çok da garip gözükmüyor. Çünkü aynı kangalarda olduğu gibi kişi, diğerleriyle iletişim
P
kurmak, ona kendisini anlatmak için tarih içerisinde bulunduğu coğrafya ve kültüre en uygun
iletişim dilini kurmaya/kullanmaya çalışıyor.
Fakat bu iletişim dili, sadece ihtiyaca binaen ortaya çıkan ve ihtiyacın giderilmesiyle olduğu
yerde duran bir dil değil; sosyal medyada kullandığımız iletişim dili, değiştiren/dönüştüren
özelliklere de sahip.
Sosyal Medyada Değişen İletişim,
Dönüşen Beyinler
İngiliz Beyin Araştırmacısı Susan Greenfield,
“Facebook beyinlerimizi değiştiriyor.” der.
Facebook’ta beş yüz aktif arkadaşı olan bir
insanın, her arkadaşının günde ortalama beş
gönderi yayınladığını düşünürsek, arkadaşlarından haberdar olmak isteyen bir kişinin tüm bu
içerikleri hızlı bir şekilde okumak, yorumlamak
ya da paylaşmak “zorunda kaldığı” açıktır. Bu
da, tüm paylaşımların kısa, kolay anlaşılır, net
mesajlar vermesi gerekliliğini ortaya çıkartır.
Greenfield’e göre 20’li yaşlarında tişörtlerini
giyinerek, “en iyi” ya da “en kötü”nün çok basit
değerlere indirgendiği bilim kurgu oyunları oynayan ve bu oyunlar arasında ancak sosyal medya aracılığıyla diğerleriyle bağlantı kurabilen
gençler için gerçek hayatta, yüz yüze iletişim
kurmak rahatsız edici olabiliyor. Zira çoğulcu
kişiliklerle üç boyutlu bir iletişim “hız” gerektiriyor. Tepki vermek için gereken hız, etki oluşturmak için kısıtlanmış zaman ise kişinin tüm
değerlendirmelerinin yüzeysel olması sonucunu
doğuruyor. Bu durumda yüzeysel, basit, hızlı ve
dolayısıyla üzerinde titizlikle durulmayan bir
iletişim varken, insanlar sonuçlarına katlanmak,
özen göstermek zorunda kaldıkları iletişimi tercih etmemeye başlıyorlar. Bu durumda hız, hem
beyni, beynin çalışma ve algılama kapasitesini,
hem de yüzyüze iletişim ve beraberinde getirdiği karakteristik özellikleri dönüştürüyor.
Bu değişim sonunda çağın ruhunu sayfalarca, titizlikle kurulan düşünce sistemleri değil;
140 karakterlik “tweet”ler oluşturuyor. Bu da
“doğru”, “yanlış”, “iyi”, “kötü”, “faydalı”, “düşman”, “dost”, “öteki” gibi rahatlıkla ayrışma unsuru olarak kullanılabilecek kavramların daha
keskin bir şekilde 140 karaktere ya da Vine videolarında 6 saniyeye sığdırılması gerekliliğini
ortaya çıkartıyor. Değerlerin kısa ve hızlı bir şekilde yeniden tanımlandığı bu ayrışma kimseye
tehlikeli gelmiyor, zira ayrışma sanal dünyada
en kötü ihtimalle “takip etme” ya da “arkadaşlıktan çıkart” gibi butonlarla sonuçlanıyor.
Bu yeniliğin ve beyin ile karakterlerde meydana gelen dönüşümün “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirilmesini bir kenara bırakıp, eskiden insanların şehir meydanları veya nehir kenarlarında toplanmalarına kıyasla sosyalleşme
mekânlarının değiştiğini ve sosyal medyanın
–iyi ya da kötü- bir buluşma mekânı sunduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Kanga ve Sosyal Medya
Afrika’da 300 yıl içinde gelişerek büyüyen
kangalar, nasıl insanların gün boyunca üstlerinde tutarak etraflarındakilerle iletişim kurdukları
nesneler hâline geldiyse, bugün de sosyal medya
benzer bir fonksiyonu üstlenmiş durumda. Belki aradaki fark, bir kanga, Afrika’nın köylerinden birinde ancak 50 kişiye hitap edebiliyorken,
Facebook ya da Twitter’da paylaşılan bir ileti
milyonlarca kişiye ulaşabiliyor.
Kanga, yüz yüze iletişim ve eleştirilerin pek
hoş karşılanmadığı Afrika kültüründe, varoluşsal bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmıştı. Sosyal
medyanın özellikle kapalı, demokrasinin hâkim
unsur olmadığı toplumlarda yaygın olduğu3
göz önünde bulundurulduğunda, ikisi arasındaki benzerlik ve insanın yeni iletişim araçlarına
olan ihtiyacı ortaya çıkıyor. Aksi takdirde, “Benden nefret etsen de, sana doğruyu söyleyeceğim.” cümlesine, hem bir kanganın üzerinde,
hem de bir Facebook iletisinde rastlanmasının
başka bir açıklaması olamaz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
dosya
Sosyal Medya Açmazı ve Gerçek Sosyalleşme
Taha F. ÜNAL
nsanın sosyal bir varlık olduğu fikri kadim
zamandan bu yana kabul edilmiş bir gerçektir. İnsan, tabiatını geliştirebilmek için
müsait bir çevreye ihtiyaç duyar. Nasıl bir tohum müsait şartlar altında toprağa ekilerek filizlenip sürgün veriyorsa, insan da uygun bir
çevre içinde beşerî karakterini geliştirebilir.
Yeni doğan bir insan, henüz hiçbir suret ve
kademede sosyal uyumu gerçekleşmemiş bir
varlıktır. Tam anlamıyla “ego-centric”, yani
ben merkezlidir; canlı ve cansız varlıkları birbirinden ayıramaz, etrafındakilere kendine verdiği zevk veya ızdıraba göre değer verir. Onlar ister canlı, sosyal bir varlık olsun, isterse cansız,
netice değişmez.
Sosyalleşme Nedir?
Çocuğun bu benmerkezci karakterinden
kurtulması, varlıklar arasında canlı-cansız ayrımı yapmasıyla başlar. Yani bir manada sosyalleşme, ferdin başka fertlerle sosyal münasebetlere girişebilmesi demektir. Sosyal münasebet
ise, birbirinin mevcudiyetinin farkında olan,
karşılıklı saygı ve manevi yönün idrakinde bulunan fertler arasındaki münasebetlerdir. Yani,
bir insanın sosyalleşebilmesi için, kendi haricinde de belirli haklara sahip insanların mevcudiyetini kabul edip benimsemesi gerekir.
Kendi dışındakilere, bir takım hak ve vazifelerle mücehhez varlıklar olarak bak(a)-mayan,
onları âdeta bir eşya gibi kabul edip haksız
muamelelerle ızdırap verdiğinde vicdanen rahatsızlık duymayan fertlerden oluşan bir toplum tam anlamıyla sosyalleşememiş demektir.
O hâlde sosyalleşme, insanın başkalarına bir
eşya değil, şahıs olarak bakabildiği, şahsına veya mensup olduğu gruba ait peşin hükümlerden uzak olarak, etrafındaki diğer insanlarla
karşılıklı anlayış ve müsamahaya dayalı sosyal
münasebetler kurup bunu devam ettirebildiği
İ
bir konuma ulaşmasıdır.
Sosyal Medya Neden Sosyalleştirmez?
Sosyologlar, insanın biri “iç”, diğeri “dış”
olmak üzere iki çevresi olduğunu söylerler. Evlerimiz, kullandığımız her türlü eşyamız, nakil
ve haberleşme vasıtalarımız, yiyecek ve içeceklerimiz, içinde yaşadığımız coğrafi şartlar ve teneffüs ettiğimiz atmosfer dış çevremizi oluşturur. Sosyal hayatın teşkilat ve nizamları, örf ve
âdetleri, kaideleri, müesseseleri, kıymet hükümleri de iç çevremizi meydana getirir. Dış
çevreye “maddi kültür”, iç çevreye de “manevi
kültür” adı verilir.
İnsan, asıl benliğini ve şahsiyet özelliklerini
ikinci çevre olan manevi kültürde kazanır. Ancak, iç çevrenin bu manevi şahsiyet özellikleri
dış dünyada gelişir. Ondan müstağni yaşamak
mümkün değildir. Yani, insan hayatı hem iç
hem de dış çevrede cereyan eder. “Hayatın şu
kadarı iç, şu kadarı dış çevreyi ilgilendirir.” diye bir ayrım yapabilmek mümkün değildir.
İşte sosyal medyanın en büyük açmazı bu
noktada düğümleniyor. Zira sosyal medya bir
taraftan, insanda binlerce insanla beraber olup,
onlarla konuştuğu duygusu uyandırıyor. Diğer
yandan da insanı gerçek benliğinden soyutlayıp çok farklı maskelerle buluşmayı mümkün
hâle getirebilmesi nedeniyle, bu ortamlar sosyalleşmenin en büyük engeli hâline geliyor.
İnsan asıl benliğini manevi kültürde kazanır
ve bu kültür sayesinde sağlıklı bir şekilde sosyalleşebilir. Sosyal medyanın sunduğu sınırsız,
yer yer şuursuzluğa varabilen ortamda, örf ve
âdetlerin, kaidelerin, manevi kıymet hükümlerinin de rahatlıkla yok sayılabildiğini göz
önünde bulundurursak, bu ortamın nasıl bir
sosyalleşme imkânı sunduğunu daha rahat idrak edebiliriz. Fakat bu arada sosyal medyanın,
manevi kültürü oluşturan bu temel ögelerden
kopmayı sağladığı kadar, bilinçli kullanıldığı
takdirde tüm bu iç çevreyi besleyen yanlarının
bulunduğunu da unutmamak gerekir.
İslami Bir Sosyalleşme
İnsan, pozitivist din anlayışına göre “sadece
vicdan işi olan” ibadetlerini ifa ederken bile
vicdanının içine sıkışıp kalmış değildir. Namaz, en basitinden ona seccade ve tespih gibi
yeni eşyalar kazandırarak dış dünyasını zenginleştirir. Diğer yandan namazı beş vakit cemaatle kılmayı kendisine şiar edinen İslami cemaat,
bunun için camiler ve mescidler inşa eder. Ayrıca bu toplumun ferdi, ilahi vazifeyi yerine getirirken çevresiyle girdiği sosyo-kültürel münasebetlerle kendinden beklenen olgunluğa da
erişebilecektir.
Bunun için İslam’a inanmakla yepyeni bir
çevrenin parçası olan Müslümanın, sosyo-kültürel çevresiyle daima irtibat hâlinde olması gerekir. O, namazlarını cemaatle kılmakla etrafındakilerle yakın ilişki kuracak ve olan bitene
bigâne kalmayacaktır. Çevresindeki fakir-fukaranın hâlini oruç vesilesiyle hissedecektir. Etrafındakileri kırmamaya, incitmemeye özen gösterecek, “hakiki müminin, diğer Müslümanların elinden ve dilinden gelebilecek zararlardan
emin olduğu kişi” düşüncesiyle adım atacaktır.
Bütün müminlerin bir vücudun azaları gibi olduğu anlayışıyla, kendisi için istediğini mümin
kardeşi için de arzu edecektir. İyiliği emredip,
kötülükten sakındırmanın gereği olarak toplumda iyiliğin hâkim olması için çaba sarf edecektir.
Kısaca Müslüman, “insanlar arasından çıkarılmış hayırlı bir toplumu” oluşturmak amacıyla, çevresiyle yakın ilişkiye girerek, hem ona
göre benliğini ve müminin şahsiyet özelliklerini kazanacak, hem de kazandığı bu güzellikleri
iletişime geçtiği insanlarla paylaşarak içinde yaşanır bir toplum için sosyo-kültürel çevresini
kuracaktır.
Bütün bu “gerçek sosyalleşme” çerçevesinden hareketle, içinde yaşadığı çevreyle doğrudan, yalansız, samimi bir irtibat kurması gereken Müslümanın, kimliklerin saklanabildiği ya
da farklı şekillerde takdim edilebildiği bir ortamda, ruh ve bedenen kurulabilecek münasebetleri imkânsız hâle getiren araçlarla kurduğu
“sosyalleşme”yi bu temel çerçeveye uygun duruma getirmesi gerekmektedir. Bu durumda irtibat kurduğu kişiyi sadece bir “nickname” ya
da sanal bir arkadaş olarak değerlendiren, bu
kişiyle ilişkisini kendisine haz verdiği sürece
canlı tutan ve bu kişiye karşı sorumluluk hissetmeyen bir insanın, sosyal medyada elde ettiği şeye “sosyalleşme” denilemeyeceği açıktır.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
dosya
Avrupa Müslümanlarının Sosyal Medya Kullanımı
İlknur KÜÇÜK • [email protected]
talyan Akademisyen Stefano Allievi, Avrupa’daki Müslüman popülasyonu hakkında
çok fazla çalışmanın bulunduğunu, fakat bu
topluluğun nasıl “oluşuyor” olduğuna, kendilerini nasıl “ürettiklerine” dair disiplinlerarası araştırmaların çok az olduğunu belirtir.
Allievi’ye göre etnik olmayan, ulusaşırı özelliğe
sahip Müslüman popülasyonu, “Avrupa’daki
Müslüman Neo-Topluluklar” (Muslim neo-communities of Europe) kategorisiyle isimlendirilmelidir. Bu topluluklar yenidir (neo), çünkü “topluluk” (community) konseptinden farklılık gösterirler. Zira ikinci jenerasyon Müslümanlarla Avrupa’daki Müslüman topluluklar, sosyal kademede aktif olmaya başlamışlardır. Dindardırlar, fakat
artık etnik ya da ulusal aidiyetleri onlar için belirleyici değildir. Diğer bir deyişle karşılıklı etkileşime açıktırlar.1
Bu yeni topluluk, Avrupa’da kamusal alana
kültürel ve dinî referanslarıyla yeni bir sosyal aktör olarak dahil olmuştur. Bu topluluğun oluşmasında kitle iletişim araçlarının farklı rollerini araştıran Allievi, bu topluluğun hem kendilerinin
dönüştüğünü hem de Avrupa’yı dönüştürdüğünü
vurgular.
Eski Medyaya Yeni Meydan Okuyuş
Küreselleşme ile ürünler, para ve insanlar bitimsiz bir hareketliliğe kavuştu. Bilgi de bu hareketliliğe katılınca, Müslümanlar için de farklı bir
sosyolojik gerçeklik oluşmuş oldu. Bu gerçekliği
iki başlık altında inceleyebiliriz: Birincisi, sosyal
süreci belirleyen bir etmen olan medyanın değiştirdiği/dönüştürdüğü Avrupalı Müslümanlar;
ikincisi ise Avrupalı Müslümanların değiştirdiği/
dönüştürdüğü medya.
Sosyal Medyanın Değiştirdiği
Avrupalı Müslüman
Sosyal medya, dünyanın birçok yerinden insanlarla buluşma imkânı sunuyor. Bu da insanların farklılıkları görerek daha hoşgörülü insanlar
olmaları sonucunu doğuruyor. Bu kapsamda sosyal medya aracılığıyla oluşan yeni Avrupalı İslam
diskurunu, ulus aşırı dinî bir diskur (transnational religious discourse) olarak betimleyebiliriz.
Zira “Müslüman nedir?” sorusunun cevabı, insanların zihinlerindeki eski cevaplardan artık farklılık göstermektedir. Amerika’da Slam sanatçısı bir
Müslüman, İngiltere’de iş adamı bir Müslüman,
Pakistan’da blog yazarı bir Müslüman, İsveç’te
müzisyen bir Müslümanla tanışan; farklı ilgiler,
zevkler ve kültürlerden Müslümanlarla buluşan
insanlar için artık etnik ve ulusal sınırların belirleyiciliği anlamını yitirmektedir. Böylece sosyal
medya Müslümanları dönüştürerek onlara şu hissi verir: “İslam etnik-ulusal bir gelenek değil; düşünülen, seçilen bir pratikler manzumesidir.” Avrupa’da, Arap, Türk, Boşnak, Afgan hatta Alman
ya da Avusturyalı Müslümanlarla karşılaşan insanlar için bu hissin ayırt edici özelliği şurada gizlidir: “Alman-Arap-Müslüman” ya da “Fransız-
İ
Afgan-Müslüman” kimliklerindeki üçlemelerin
her biri ülke içinde kendi içlerinde silikleşirken,
bir de sosyal medyada küresel anlamda birbirleriyle ayrışmalar da silikleşmeye başlamıştır. Sosyal
medya, bu sınırları kaldırmakla, “Müslüman
Neo-Topluluğu”nun oluşmasına en büyük katkıyı sunmaktadır.
Sosyal medyanın Avrupalı Müslümanı değiştirdiği ikinci alan ise, Müslüman cemaat ve derneklerin şeffaflığa daha rahat geçmelerini sağlamak olmuştur. Bütün buluşmalar, oluşturulan
proje ve toplantılar sosyal medya aracılığıyla paylaşılarak eskiden çoğunluk toplumuna karşı kısmen kapalı bulunan (ya da öyle algılanan) yapılar,
artık dışarıya açılmış, bu anlamda sosyal medyanın “mahremiyet sorunu” olarak algılanan ilan
özelliği, Müslüman cemaatler için kendisini çekinmeden ortaya koymanın ve tabuları aşmanın
da bir aracı hâline gelmiştir.
Avrupalı Müslümanın Değiştirdiği
Sosyal Medya
Cuma günleri hutbe, diğer günlerde hadis ve
âyetler yayınlayan özel gruplar, internet siteleri ya
da chat grupları haricinde Müslümanların sosyal
medyayı kullanış biçimleri müstakil bir şekilde
araştırılabilecek bir konudur. Bunun yanında Avrupalı Müslümanların sosyal medyayı kullanma
biçimleri ise, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki Müslümanların sosyal medyayı kullanış biçiminden farklılık arz etmektedir.
Almanya’da 2013 yılının başlarında FDP’li Siyasetçi Rainer Brüderle’nin gazeteci bir kadına
hoş olmayan tavırlar sergilemesi üzerine “Aufschrei” (“Çığlık at”) hashtag’i Twitter’de büyük rağbet görmüş, kadınlar günlük hayatta karşılaştıkları cinsiyetçi yaklaşımları bu hashtag altında paylaşma olanağı bulmuşlardı. Öyle ki bu hashtag,
21 Temmuz 2013’te Grimme Online Özel Kategori Ödülünü kazandı. Jürinin açıklamasına göre
#aufschrei, “birçok kadını, kendi hikâyelerini anlatma konusunda teşvik etti.”2 Twitter’da başlayan bu tartışma, siyaseti ve medyayı da etkileyerek gündemi uzun süre meşgul etti.
Buna benzer şekilde sosyal medyanın Avrupalı
Müslümanlar tarafından “azınlık sorunlarının
paylaşım yeri” olarak kullanılması da bir yenilik
teşkil ediyor. Örneğin Kübra Gümüşay tarafından
oluşturulan #SchauHin (“Buraya bak”) hashtag’i
ayrımcılıkla karşılaşan insanların tecrübelerini
paylaşabilecekleri farklı bir platform oluşturdu.
Gümüşay’a göre bu tarz paylaşımlar, insanların
kendilerini sadece kurban olarak göstermelerini
değil, aynı zamanda diğerleriyle paylaştıkları yüklerinin hafiflemesini de sağlıyor.
Sosyal Medya Aracılığıyla Siyasi ve
Sosyal Katılım
Avrupa’da yaşadıkları toplumlarda kitle iletişim araçları tarafından “kendilerini tanımladıkları/ hissettikleri şekilde” temsil edilmediklerini düşünen Müslümanların sosyal medyayı kullanarak
ulaştıkları imkânlar da, onların artık kendilerini
ifade gücünden yoksun olmadıklarını ortaya koyuyor.
Sosyal medyanın özelde Avrupa Müslümanlarına, genelde ise göçmenlere bir diğer getirisi siyasi düzlem ile sosyal medyadaki farklılığın doğurduğu katılım imkânlarıdır. Türkiye vatandaşı olarak bir Avrupa ülkesinde yaşadığınızı düşünün.
Eğer bulunduğunuz ülke, siyasi katılım için sadece ülke vatandaşlığını şart koşuyorsa, mevcut vatandaşlığınızla seçimlere katılamazsınız. Fakat demokratik katılım imkânlarının sadece sandıkla sınırlanmadığı günümüzde, ırk, din, dil, cinsiyet
gibi ayrımların gündeme gelmediği sosyal medyada ülke gündemi ile alakalı demokratik katılımınızı gerçekleştirebilir, fikirlerinizi en üst makamlara iletebilir ve kamuoyunun bir parçası hâline
gelebilirsiniz. Bu esnada size kimse, “Hangi vatandaşlığa sahipsiniz?” şeklinde bir soru yöneltmeyecektir.
1 Stefano Allievi, Jörgen S. Nielsen: Muslim Networks and
Transnational Communities in and Across Europe. Chapter
One: Islam in the public space: Social networks, media and
neo-comminities. S. 4.
2 h t t p : / / w w w . g r i m m e institut.de/html/index.php?id=1667#c10914
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
haber
UETD: Seçimlerde Gümrük Modeli Uygulansın
vrupa Türk Demokratlar Birliği
(UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik ve yönetim kurulu üyeleri UETD
Genel Merkezi’nde sabah kahvaltısında gazetecilerle bir araya geldi.
Düzenlenen basın toplantısında, Almanya’nın bazı eyaletlerinde yapılacak olan Belediye Başkanlığı Seçimleri ve Türkiye’de yapılması planlanan erken seçimlerle alakalı gazetecilere bilgiler verdi.
Çelik, "Malumunuz olduğu üzere 7 Haziran 2015 tarihinde Türkiye’de 25. Dönem
milletvekiliği seçimleri yapıldı. Sonuçta hiç
bir parti tek başına iktidar olamadı ve beraberinde hiç bir şekilde koolisyon gerçekleşemedi. Netice olarak önümüzdeki 1 Kasım`da se-
A
Atalay AVCI
Allianz Hauptvertreter
Fachagentur für die Allianz Bank
Her Türlü Sigorta
İşlemlerinizde Hizmetinizdeyiz
Tüm Müşteri ve Dostlarımızın
Mübarek KURBAN Bayramlarını
En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz.
Bayram Tüm İnsanlık İçin
Huzur ve Barış Getirsin.
Marienstr. 107 · 63069 Offenbach
Tel: 069-84845910 · Fax: 069/84845911
Mobil: 0173-3575687 · eMail: [email protected]
çim tekrarlanacak. Yurt dışında 2 milyon 866
bin seçmenimiz var. Sadece Almanya’da bir
milyon 410 bin seçmenimiz bulunuyor. Son
seçimlerde 1 milyon 60 bin kişi oy kullandı.
Her türlü zorluk ve sıkıntıya rağmen son yapılan seçimlerde çıkan sonuçları bizler başarı
olarak görüyoruz. Son yapılan gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse 7 Haziran seçimlerindeki eksikleri Yüksek seçim kuruluna bildirdik. Umuyoruz ki bu raporlarımız değerlendirilir. Şayet erken seçim kesinleşecek olursa
önümüzdeki günlerde tekrar YSK’ ile görüşmeye gideceğiz. Kendi lugatımızda "Gümrük
Modeli" diye adlandırdığımız yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın istedikleri her başkonsoloslukta oy kullanmalarına olanak sağlayacak bu modelin hayata geçirilmesini istiyoruz. Yani Fransa’da yaşayan bir vatandaşımız Almanya’ya ziyaret etmek için geldiğinde
orada bulunan en yakın konsolosluklarda oy
kullanabilmelidirler. "Bu bağlamda YSK’ya
bu üzerinde durduğumuz gümrük modelini
sunacağız" dedi.
BELEDİYE SEÇİMLERİNDE
MUTLAKA OYUNUZU KULLANIN
Almanya'nın alana göre dördüncü, nüfusa
göre birinci olan Kuzey Ren-Vestfalya, eyaletinde yapılacak Büyük şehir Belediye Başkanlığı seçimlerine de değinen Süleyman Çelik,
"13 Eylül’de Kuzey Ren-Vestfalya’da yapılacak
Büyükşehir Belediye seçimlerinde 1,3 milyon
türk ve Türk kökenli vatandaşımız yaşıyor.
Büyük şehir belediye başkanlığı seçimi Türkiye’de ki gibi düşünülmesin. Çok önemli yetkileri olan Belediye başkanlığına Emniyet ve
Eğitim Müdürlüğü bağlıdır. Bu bağlamda bulunduları şehirde hangi siayasi parti ve aday
olacak olursa olsun vatandaşlarımız gitsinler
ve oylarını kullansınlar. Mektupla ve bağlı bulundukları muhtarlıklara giderek oylarını kullanabilecekler" dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
özel köşe
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
SunExpress’ten İstanbul Çık Aradan Kampanyası
İ
zmir ve Antalya’yı hem iç hem de
dış hatlarda tarifeli seferlerle en
fazla noktaya aktarmasız bağlayan ve Türkiye’nin 15 kentinden Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli seferlerle uçan SunExpress, aktarmalı
uçuşlara karşı tanıtım kampanyası
başlattı.
Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress,
düzenlediği kampanya ile aktarmasız
seferlere dikkat çekmek ve yolcuların
zaman kaybı olmadan daha rahat seyahat edebilmesi için aktarmalı uçuşlara karşı kampanya başlattı. “İstanbul Çık Aradan” temalı kampanyada,
yolcuların direkt uçuşlarla hem zaman kazandığı hem de daha rahat seyahat edebildiği olgusu vurgulanıyor.
Tanıtım kampanya çerçevesinde,
aktarmalı seferlerin merkezi konumunda olan İstanbul’un zorunlu
uçuş güzergâhı olarak eleştirel karaktere büründürüldüğü beş ayrı film
çekildi. İstanbulcikaradan.com sitesinde ve SunExpress’in bütün sosyal
medya kanallarında yürütülen kampanyada Adana, Kars, Diyarbakır,
Trabzon ve Almanya olmak üzere çekilen reklam filmleri Sosyal Medya’da
büyük beğeni topluyor. Kampanya
çerçevesinde sunulan klipler ilk 3
günde 500 binin üzerinde kişi tarafından izlendi. Kampanya için oluşturulan mikro site, istanbulcikaradan.com’da filmlerin yanı sıra uçak
bileti ödüllü kelime oyunu da ziyaretçilere sunuluyor.
Aktarmalı uçuşlara karşı başlatılan
kampanya hakkında bilgi veren SunExpress’in Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın,
“İzmir ve Antalya’yı hem iç hem de
dış hatlarda tarifeli seferlerle en fazla
noktaya aktarmasız bağlayan SunExpress, Türkiye’nin 15 kentinden
Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli
seferlerle uçan tek hava yolu şirketi.
Diğer hava yolu şirketlerinin aksine
merkezimiz Antalya’da, HUB’ımız
ise İzmir’de. İstanbul’un hava trafiği
ise herkesin malumu. Bu noktadan
yola çıkarak, aktarmasız uçuşlara dikkat çeken, yolcuların zaman kaybı olmadan, direkt seferlerle daha rahat
yolculuk yapabileceklerine dair bir
farkındalık yaratmak istedik” dedi.
Tanıtım kampanyası hakkında
bilgi veren Aydın, “Kampanyamız
SunExpress’in bütün sosyal medya
kanallarında
ve
istanbulcikaradan.com sitesinde yürütülmekte. Aktarmasız uçuşlara dikkat çekmek için eğlenceli 5 ayrı kısa
klip hazırlandı. Aktarma merkezi
olan İstanbul ise eleştirel bir karaktere büründürüldü ve her klipte farklı
tiplerde karşımıza çıkıyor. Klipler oldukça ilgi çekti; ilk üç günde 500
binden fazla kişi tarafından izlenildi.
Ayrıca mikro sitemiz istanbulcikaradan.com’da kelime oyunu da mevcut,
oynayanlar ücretsiz uçak bileti kazanma şansını elde edebiliyor” dedi.
Tüm Müșteri ve Dostlarımızın
Mübarek Kurban Bayramlarını
En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz.
Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barıș Getirsin.
Asım TOZOĞLU
Dipl.- Volkswirt Vorsitzender
Lohnsteuerhilfeverein Tican (Krone) e.V.
Schwalbacher Str. 58 . D-60326 Frankfurt
Tel: 069-731919 • Fax: 069-73997163 • www.tican.eu • [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 20 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
DİTİB Tarafından Münih’te Vekaletle
Kurban Programı Düzenlendi
iyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet
Vakfı işbirliği ile yürütülen Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu kapsamında Almanya’nın Münih kentinde tanıtım toplantısı düzenlendi.
Almanya’nın Hannover kentinde başlayan, Köln,
Frankfurt, Karlsruhe ve Stuttgart bölgelerinde devam eden tanıtım toplantıları Münih – Ingolstadt
DİTİB Kocatepe Camii’nde yapılan programla tamamlandı.
Ingolstadt DİTİB Kocatepe Camii konferans salonunda düzenlenen toplantıda, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli
Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, DİB
Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Yurt Dışı Türkler
Daire Başkanı Kazım Türkmen, TDV Genel Müdür
Yardımcısı Mustafa Tutkun, Münih Başkonsolosu
Mesut Koç ve Münih Din Hizmetleri Ataşesi Kuddusi Uysal, bölgedeki din görevlileri, cami dernek
yetkilileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir
araya geldi.
TDV’nin vekaletle kurban programı hakkında
gerekli bilgilerin verildiği toplantıda, programın Almanya’da daha iyi gerçekleştirilebilmesi için nelerin
yapılması gerektiği konuları ele alındı.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hasan
Kamil Yılmaz, dünyanın farklı bölgelerinde Türkiye’den yardım bekleyen insanların olduğunu ifade
ederek, “Bir tarafta böyle bir ruh var. Bir tarafta da
gerek Türkiye’de ülkemizde gerekse Avrupa ve başka
ülkelerde bulunan vatandaşlarımızın bu şefkat talebi
karşısında gani gönüllü tavırları var. Bunların buluş-
D
turulması gerekiyor” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve
Türkiye Diyanet Vakfı’nın bu
amaçla vekalet yoluyla kurban
programı düzenlediğini belirten
Yılmaz, “TDV’nin vekaletle kurban programı bütün dünyayı saran
bir merhamet eline dönüştü. Bugün Afrika’da ve dünyanın başka
bölgelerinde Türkiye’ye karşı bir teveccüh varsa bunda, Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı hizmetlerinin çok önemli bir
yeri var” diye konuştu.
DİB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Yurt Dışı Türkler Daire Başkanı Kazım Türkmen de Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın yurt dışı hizmetleriyle ilgili bilgi verdi.
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV)
Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun da toplantıda yaptığı sunumda, vakıf olarak yurt içinde ve yurt
dışındaki vatandaşlarımızdan, kurbanlarını vekalet
yoluyla kestirmek isteyenlere yardımcı olmak amacıyla 1993 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığı ile
birlikte Vekaletle Kurban Kesim Programı düzenlediklerini belirtti.
Bu yıl kurban bedelinin Almanya için 150 Avro
olarak belirlendiğini ifade eden Tutkun, kurbanlarını
Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla kestirmek isteyen
gurbetçi vatandaşlarımızın, Din Hizmetleri Müşavirlikleri, ataşelikler ile bağlı dernek ve din görevlileri
vasıtasıyla kurban bağışı yapabileceklerini kaydetti.
dosya
Mustafa Yeneroğlu:
Erken Seçim Yurtdışındaki Vatandaşlarımıza
Yeni Bir Fırsat Sunuyor
A
K Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 1 Kasım’da tekrarlanacak seçimler öncesi yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın
seçmen bilgilerini kontrol etmeleri gerektiğini hatırlattı. Yurt dışı seçmenlerin Türkiye siyasetinde çok
önemli bir unsur hâline geldiğine dikkat çeken Yeneroğlu, seçimlere katılım konusundaki vatandaşlık sorumluluğunun yurt dışı seçmenler tarafından yerine
getirileceğini ve böylelikle katılımın son seçimlerden
çok daha fazla olacağını ümit ettiğini belirtti.
7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen genel
seçimlere yurt dışındaki vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ve toplamda 1.041.470 yurt dışı seçmenin oy
kullandığı bilgisini veren Yeneroğlu, “Böylelikle yurt
dışındaki vatandaşlarımız, kendi ihtiyaç ve taleplerinin TBMM’ye yansıması için son derece kararlı bir
sinyal göndermiştir. Hükûmetin kurulamaması nedeniyle tekrarlanacak seçim, yurt dışı vatandaşlarımızın
siyasi iradelerinin Meclis’e yansıması konusunda daha büyük fırsatlar sunacaktır.” dedi.
Yeneroğlu, vatandaşlarımızın oylarını rahat bir
şekilde kullanabilmeleri için seçmen kütüğündeki
bilgilerini kontrol edip güncellemeleri gerektiğini belirterek, vatandaşlarımızın Yüksek Seçim Kurulu’nun
(https://secmen.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgiYurtdisi.js
p) internet adresinden kolayca seçmen kayıtlarının
olup olmadığını, kayıtları varsa adresin doğruluğunu
kolayca kontrol edebileceğini söyledi. Yeneroğlu seçmen kütüğüne ilişkin verdiği bilgi de, “Seçmen kaydının olmaması ya da adresin yanlış olması durumunda
konsolosluk
web
sitesinden
de
(https://www.konsolosluk.gov.tr/ekonsolosluk/Sayfal a r / I s l e m Tu r B i l g i S a y f a l a r i /
IslemBilgileri?Type=5056&Name=N%C3%BCfus)
indirilebilecek adres beyan formunun doldurularak
posta yoluyla gönderilmesi veya kendilerine en yakın
konsolosluğumuzda doldurulması yeterli olacaktır.”,
açıklamasında bulundu.
Yurtdışında yerleşik 2,8 milyon vatandaş için yerinde seçim hakkıyla birlikte anavatanlarında siyasi
karar mekanizmalarına doğrudan ve daha kolay katılım için fırsat sunulduğunu ifade eden Yeneroğlu,
“2014 Cumhurbaşkanlığı ve 2015 Haziran Genel Seçimlerinde vatandaşlarımız 54 ülkede kurulan sandıklara koşmuşlar ve iradelerini ortaya koymuşlardır.
1 Kasımda tekrar yapılacak seçimlerde yurtdışındaki vatandaşlarımız kendi rekorlarını kırarak daha
fazla katılım göstereceklerdir. Buna inancım tamdır.
İnşallah, yurt dışı seçim bölgesi oluşturulmasıyla ilgili TBMM’ye verdiğimiz kanun teklifi yasalaştığı takdirde bir sonraki seçimlerde yurtdışı seçmenlerimiz
kendi vekillerini doğrudan seçeceklerdir. Sandıklara
gitmemiz ve yoğun katılım sağlamamız, tüm siyasi
partilerin yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın meselelerine daha yakın ilgi göstermeleri açısından da
çok önemlidir.
Türkiye’nin gelişiminin devam etmesi, istikrarını
koruması için 2.8 milyon yurtdışı seçmenimizin hepsini sandığa davet ediyorum.”, dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 21 ❭
Gurbet
Mektupları-21
[email protected]
❬
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
M. Salih AYDIN
evgili dostlarım, çoktan beri irdele- tilen mallar satılması gerekmektedir.
mek istediğim tutkusu olduğumuz
İşte burada silah üreten devletler silahlarını
teknolojik aletlerin ne kadar tesirin- satabilmesi için düşman kardeşler üretmeleri
deyiz?
gerekli diyerek, düşman kardeşler üretilerek
insanlar suni düşmanlıklarla birbirlerine gireVe bizi ne kadar tutsak yapmıştır?
rek
milli servetlerini silah sanayilerine yatırTeknolojinin gelişmesi insanların yararına
mı. Yoksa insan ruhuna ve bedenine ne kadar mıştır.
Fakat bu durum fazla sürmeyerek değişik
zararları vardır?.
olaylara gebe olunmuş, insanlar kendi güvenBöyle soruları kendimize sorabiliriz.
Teknolojik aletler yaşlısı ile genci ile haya- liği için güvenli olan diğer devletlere göç ederek, diğer halklar arasında ırkçılık yükselmiştımıza girmiştir.
tir.
İnsanların birçokları bu çekim kapsam alaBütün bunlara nisbet devletlerin harcamanına çoktan girdiler.
ları çoğalmış, fakat üretici firmalar kazanmışArtık teknolojisiz hayat olmaz diye düşütır.
nen insanların sayısı, bizim toplulumuzla, baVelhasıl ne kadar yazarsak yazalım, arkası
tılı toplum arasında kıyas yaptığımızda, bizim
toplum daima elekronik aletleri üretme de ge- bitmez.
Demem odurki; insanoğlu hesabını iyi yari kaldığımız halde, tüketme de adeta motor
parsa,
barış ve huzur içinde yaşamayı göz önüolmuşuzdur.
Artık tutkumuz hastalık derecesine varmış- ne alırsa, din, dil, ırk ayrımı yapmadan insan
ilişkileri içinde yaşamaya başlarsa inanın ne
tır.
savaşlar olur, ne kin.
Birçok insanın tedavi görmesi gerekmekteBazı aç doymaz insanların kazanımları artdir.
sın diye mazlum insanları feda etmenin hiçbir
Teknolojik gelişme insanların işlerini koanlamı yoktur.
laylaştırmıştır.
Dünya barışı insanlığın faydasına olduğu
Ayrıca erişim ve bilgi kaynağı hızlanmıştır.
gibi, üretim fazlası paylaşımdan bile pay alaBirçok işlerimizi yatarken bile halledebili- mayan, diğer insanlarda faydalanarak, aç ve
yoruz.
muhtaç insanlara derman olunur.
Ulaşacağımız insanlar evin içindeki insanBu hususta Rabbimiz, biz müslümanlara
lardan bile yakın.
zekat, sadaka ve kurbanı emretmiştir.
Doğru veya yanlış bilgiler elimizin altında
Mallarımızın temizlenmesi gerekmektedir.
hazır ve nazır.
Çünkü; garibin, fakirin hakkı vardır.
Fabrikalarımızda, işyerlerimizde bu sayede
Ayetlerde Alemlerin Rabbi olan ALLAH
üretim arttı işçi istihdamı azaldı, kâr yükseldi. c.c. ü şöyle buyurur:
Az insanla ceplerimiz doldu.
Ey muhammed! Doğrusu biz sana pek çok
Sunni teknolojik kimyasal yiyecekler rafla- nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için narı doldurdu.
maz kıl ve kurban kes. (Kevser süresi / 1-2)
İnsanlar tüketemediğini bile alarak israf
Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kenditoplumları oluştu. Bilinmeyen hastalıklar or- niz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında
taya çıkarken ilaç tüketimi had safhaya ulaştı. bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olİnsanlar tembelleşmiş olduğu gibi, özeli- duklarınızı noksansız görür. (Bakara / 110)
miz, gizlimiz, sırlarımız, tabularımız, insan
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden
ilişkileri kalmadı.
dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir
Dost dediklerimizi bile hatırlayamaz ol- hak vardır. (Zâriyât / 19)
duk.
Bu ayetler gibi birçok ayet vardır. Öyleyse
50 sene içinde bu kadar hızlı gelişmenin mallarımızı temizleyelim. Sadaka, fitr, zekat
baş aktörü ise sömürü amaçlı çalışmalardır. ve kurban gibi mallarımız da verilecek bir hak
Bu kadar gelişmeye bazı toplumlar ayak uydu- varsa biran önce eksik bırakmadan hak sahibiramadıkları gibi çok gerilerde kalmışlardır.
ne verelim. Dinen mesul olduklarımızı asla
Bu durum dünyadaki dengeleri alt üst yap- unutmayalım ki, kabirde ve mahşerde unutumıştır.
lanlardan olmayalım.
Tabii teknolojik gelişmeye bağlı olarak üreVesselam.
S
özel köşe
Remscheid Türk
Kültür Ocağında Bed-i
Besmele Programı
TİB Bünyesinde başarılı çalışmalara imza atan
Remscheid Türk kültür ocağı bu yıl okula başlayacak olan minik yavrulara hem hafızalarına yer
edecek güzel bir gün yaşatma, hem de çok önem arzeden bir geleneğimizin devamını sağlamak gayesiyle Bedi-i Besmele proğramı düzenledi.
Dernek Camii içerisinde gerçekleşen proğramda
Din görevlisi Abdullah Atay dinimizde besmelenin
önemine değinerek “Besmele her şeyin başıdır ilk adımıdır. Bu yıl okula başlayacak olan yavrularımız da hayatlarını ve geleceklerini önemli ölçüde etkileyecek olan
eğitimlerinin başındalar, duamız odur ki alacakları eğitim onlara hayırlar getirsin. Ailelerden de ricam her zaman sabırla bu çocuklarımızın yanında olsunlar”.
Dernek Başkanı Mustafa Bayrak ise çocuklarımızın
okulda alacakları eğitimin yanısıra dernek olarak kendilerinin de her türlü desteği vererek yanlarında olacaklarını ve bu yıl özellikle gençlik çalışmalarına daha fazla
eğileceklerini söyledi.
Proğramda misafir olarak katılan ATİB Genel Başkan Yardımcısı Harun Kılıç yaptığı konuşmada “Milletleri ayakta tutan inançlarıdır gelenekleridir. Değerlerimize sahip çıktığımız müddetçe varlığımızı devam ettirebiliriz aksi taktirde akibetimiz konusunda iyimser
olmamız mümkün değil dedi. Geçtiğimiz günlerde
ATİB Kornwesthiem derneğine yapılan saldırıyada değinen Harun Kılıç “Biz bu saldırıyı sadece binamıza yapılmış bir saldırı olarak görmüyor bilakis Maneviyatımıza, içerdeki bayrağımıza ve Müslüman Türk Toplumuna yapılmış saldırı olarak görüyoruz” dedi.
Proğramın sonunda okula başlayacak olan çocuklara hediyeler verildi ve Dua edilerek proğram sona erdi.
A
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Eylül · September 2015 · Zilkade 1436
bulmaca