YDG Sayı: 133 - Yeni Demokrat Gençlik
Transkript
YDG Sayı: 133 - Yeni Demokrat Gençlik
*192101* Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 133 *May›s 2008 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506 Kathmandu sokaklar›nda devrim cofl flk kusu ‹fl fltte 1 May›s ALANLARDAYIZ... ‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R ‹syan ....................................................... 4-5 1 May›s k›z›ld›r .......................................6-7 SUNU Merhabalar, Yo¤un ve hareketli geçen Nisan ay›n›n ve 1 May›s’›n coflkusuyla tüm okurlar›m›z› selaml›yoruz. Yine dolu dolu bir say› ile karfl›n›zday›z. Geçen say›m›zda dergimiz yeni bir biçimle elinize geçmiflti. Dergimizin yeni biçimine gelen olumlu elefltirilerden ve destekten dolay› teflekkür ediyoruz. Dergimizin içeri¤i ve biçimi üzerine elefltiri, katk› ve önerilerinizi bekliyoruz. Dergimiz, Nisan ay›nda bas›ld›ktan k›sa süre sonra tükendi. Bunda özellikle birçok alan›m›z›n gerek kampanyam›z gerekse de genel sürecin etkisiyle kitle çal›flmas›na daha fazla yo¤unlaflmas›n›n etkisini görmekteyiz. Bu geliflimin ve ilginin devam›n›n gelmesini ve daha da güçlenmesini bekliyoruz. Bu say›m›zda özel bir dosya konusu olarak 68 hareketini inceliyoruz. 40. y›l›n› kutlad›¤›m›z 68 hareketinin ülkemizdeki ve dünya çap›ndaki etkisini önemli olaylar ve kifliler üzerinden de¤erlendirmeye çal›flt›k. Kolektif flekilde haz›rlanan dosyam›za emek veren arkadafllar›m›za teflekkür ediyoruz. Burjuva bas›nda da çokça gündemleflen 68 hareketi gerçek kaynaklar›ndan, s›n›fsal özünden kopuk ve Avrupa-merkezci bak›fl aç›s›yla ele al›nmaktad›r. Dosyam›z›n, süreci genel hatlar›yla anlamada ve hareketlili¤in toplumsal dinamiklerini kavramada yararl› olaca¤› inanc›nday›z. 68 hareketini incelemeye, eksik b›rakt›¤›m›z konular› önümüzde say›larda iflleyerek, devam edece¤iz. Mart ay› Newrozla, May›s ay› ise iflçi s›n›f›n›n birlik-mücadele-dayan›flma günü olan 1 May›s’ta emekçilerin direnifliyle ülke gündeminde yerini almaktad›r. Egemenlerin suni gündemlerine etkili cevaplar içeren bu günler, ülkemizde ezilenlerin devrim ve demokrasi mücadelesi tarihine yazd›¤› olumlu vurgular olarak geçecektir. Devletin emekçi düflmanl›¤›n› gösteren vahfli sald›r›lar›na karfl› emekçilerin, devrimcilerin saatlerce süren militanca direnifli oldukça önemlidir ve egemenlerin 1 May›s’› kutlatmama karar›n› geçersiz k›lan bir içeri¤e sahiptir. Bu say›m›zda dosya konumuzdan kaynakl› belirli köflelerimize yer veremedik, baz› köflelerimizin ise yerlerini de¤ifltirmek zorunda kald›k. Geçen say›m›zda ilk yaz›s›na yer verdi¤imiz Göçmen Genç köflesinin 2. yaz›s›n› da dergimizde bulacaks›n›z. AT‹K-YDG’den yoldafllar›m›z›n haz›rlad›¤› bu köflenin ülkemizdeki ve Avrupa’daki YDG’lilerin aras›ndaki sars›lmaz ba¤› güçlendirece¤ine ve ilgi görece¤ine inan›yoruz. Son olarak bu say›m›zla birlikte dergimizin ücretini 1.50 YTL’ye yükseltmek zorunda oldu¤umuzu da belirtelim. Bu durumu anlay›flla karfl›layaca¤›n›za inan›yoruz. May›s ay›nda da hareketlili¤imizin devam edece¤ini umuyor, tüm arkadafllar›m›za devrimci faaliyetlerinde baflar›lar diliyoruz.✌ UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön matbaac›l›k Tel: (0212) 544 66 34 e-mail: [email protected] ISSN. 1302-7506 Liselerde örgütlü olmak ............................10 Sistemin düfltü¤ü acizlik: Aile polisli¤i .......11 Sakarya’da küfür ve savafl gecesi ..........18-19 Haluk Zorusevmez ...............................20-21 Denge Ciwane ......................................22-23 Göçmen Genç .............................................24 Ö¤retim Üyesi Derne¤i Baflkan› Tahsin Yeflildere ile röportaj ..........27-28-29 Kolektifin Sesi ………………...............30-31-32 Gençli¤e Notlar ………...………….............33-34 Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya yafl›yor, yol gösteriyor ….....................................35-40 71 Devrimci ç›k›fl›, Deniz Gezmifl, Mahir Çayan …..............41-43 Türkiye’de 68 ………………………………...44-47 Büyük Proleter Kültür Devrimi …………48-50 Vietnam Savafl› ………………………………51-52 1968 ve Naksalist hareket ………………52-53 Do¤u’dan Bat›’ya 68 ………....…………………54 Sorbonne iflgali ve Fransa’da May›s 68 …55 Almanya’da 68 hareketi ve RAF ………56-57 Kara Panterler ve ABD’de 68 dalgas› …58-59 68’in devrimci ruhunu YDG saflar›nda yükseltelim! …………......60-61 www.ydg-online.org www.egitimhakkinasahipcik.org BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 ➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAHALLES‹, N‹YAZ‹ M‹SR‹ CAD., ERSOY APT. NO: 9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0 446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri: [email protected] [email protected] ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N CEP:0 545 685 25 27 BANKA HESAP NUMARALARI Selma fiahin Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 48209849-5001 TL Hesab›: 48209849-5002 Vakflart Bankas› ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959 ‹stanbul/Aksaray fiubesi Yeni Demokrat Gençlik 4 Her yer Taksim, her yer direniflfl.... Egemenlerin sözcülerinin “provokasyon” 盤›rtkanl›¤› 1 May›s günü bofla ç›kart›lm›fl ve as›l provokatörlerin kim oldu¤u gösterilmifltir. Turistleri coplayan, fiiflli Etfal Hastanesine, D‹SK ve ÖDP binalar›n›n içine gaz bombas› atan, yere düflen eylemcilere tekmelerle sald›ran, kalaslarla eylemci av›na ç›kan kolluk kuvvetlerinin bas›na yans›mayan daha onlarca vukuat›n›n oldu¤unu bilmekteyiz. ‹flçi s›n›f›n›n ve emekçi halklar›n birlik-mücadele ve dayan›flma günü olan bir 1 May›s, ülkemizde Taksim’de, S›hhiye’de ve Adana’da yaflanan görüntülerle öne ç›kt›. Egemenlerin, 1 May›s alan› olan Taksim’de eyleme izin vermemek ad›na nas›l bir tahammülsüzlük gösterdi¤ine bu sene bir kere daha tan›k olduk. Kolluk kuvvetleri, kendilerine aç›kça tan›nan s›n›rs›z davranma özgürlü¤ünü sonuna kadar kullanarak sendika ve parti binalar›na hatta hastanelere gaz bombas› atm›fl, sopalarla, tafllarla, coplarla, silahlarla eylemcilere sald›rm›fl ve bu konuda daha da ileri giderek eylemci-eylemci olmayan ayr›m› dahi gözetmemifltir. 1 May›s günü ‹stanbul’da, Ankara’da ve Adana’da estirilen bu terörün aç›k bir tahammülsüzlük örne¤i oldu¤u ortadad›r. ‹flçi s›n›f›n›n, emekçi halk›m›z›n ve devrimcilerin-ilericilerin her hareketinden rahats›z olan egemenlerin estirdi¤i bu terörün kendilerini vurdu¤u/vuraca¤› 1 May›s sonras› oluflan tepkilerden de anlafl›lm›flt›r. Bu sene gerçeklefltirilen 1 May›s birçok yönden turnusol ka¤›d› ifllevi de görmüfltür. 1 May›s vesilesiyle eylemin Taksim’de yap›l›p yap›lmayaca¤› meselesi önemsiz bir alan tart›flmas› olman›n d›fl›nda aç›k bir demokratl›k s›nav› haline gelmifltir. Özellikle Türk-‹fl baflkan›n›n Taksim’de eylemden vazgeçtiklerini aç›klad›¤› konuflmas›nda “1 May›s mücadele günü de¤ildir” diyerek görüflü- nü aç›kça belirtmesi ve yapt›¤› aç›klama sonucunda AKP hükümetinden takdir kazanmas› oldukça anlaml›d›r. Bir hafta içerisinde “500 bin kifliyle Taksim’de olaca¤›z”dan “Taksim’e ç›kmayaca¤›z”a de¤iflen görüfllerin arkas›nda dan›fl›kl› dövüfl izlenimini veren bir durum vard›r. Ancak iflçilerin ve emekçilerin bask›s›yla gündeme gelen Taksim meselesinde sendika baflkanlar›n›n ve yetkililerinin nas›l bir tutum tak›nd›¤› emekçiler aç›s›ndan oldukça önemlidir. 1 May›s günü ülke çap›ndaki eylemlerde iflçilerin ve emekçilerin Türk-‹fl baflkan›n› protesto eden dövizler tafl›mas› ve sloganlar atmas› oldukça anlaml›d›r. Yine D‹SK baflkan› taraf›ndan erken bitirilen 1 May›s eyleminin iflçiler, emekçiler ve ilericiler-devrimciler taraf›ndan devam ettirilmesi, emekçilerin bu konudaki duyarl›l›¤›n› göstermektedir. Ülke genelinde 1 May›s’a damgas›n› vuran “Her yer Taksim, her yer direnifl” slogan› da bu aç›dan de¤erlendirilmelidir. Egemenlerin sözcülerinin “provokasyon” 盤›rtkanl›¤› 1 May›s günü bofla ç›kart›lm›fl ve as›l provokatörlerin kim oldu¤u gösterilmifltir. Turistleri coplayan, fiiflli Etfal Hastanesine, D‹SK ve ÖDP binalar›n›n içine gaz bombas› atan, yere düflen eylemcilere tekmelerle sald›ran, kalaslarla eylemci av›na ç›kan kolluk kuvvetlerinin bas›na yans›mayan daha onlarca vukuat›n›n oldu¤unu bilmekteyiz. Yeni Demokrat Gençlik Egemenlerin içine girdikleri kriz de düflünüldü¤ünde halka ve devrimcilere daha çok sald›rmalar› anlafl›l›rd›r. Oldukça genifl bir kesimin protestolar›na ra¤men ç›kar›lan SSGSS yasas› ve 1 May›s günü yaflananlar, Sakarya’daki linççi grubun DTP flenli¤ine yönelik müdahalesine göz yumulmas› ve bir kiflinin kalp krizinden ölmesine ra¤men gözalt›na al›nanlar›n tamam›n›n serbest b›rak›lmas›, Çukurova Üniversitesi’nde 1 May›s afifli asan ö¤rencilere uygulanan iflkence ve fliddet son dönemdeki sald›r› paketinin cüzi bir parças›n› oluflturmaktad›r. Kendi icraatlar› konusunda halka hesap vermekten kaç›nan, piflkinlikte s›n›r tan›mayan egemenlerin halka sald›r› konusunda bu 5 ve at›lan ad›mlar halk›m›z taraf›ndan dikkatle izlenmektedir. Yasan›n herkes kadar halk gençli¤ini de yak›ndan ilgilendiriyor oluflu, biz YDG’lilerin de özellikle dikkat etmesi gereken bir durumdur. Önümüzdeki süreçte benzeri hak gasplar›n›n artaca¤› da mevcut gerçeklik incelendi¤inde görülecektir. Halk›n biriken öfkesinin bu nedenle kendili¤inden s›n›rlar içinde kalmas›na ve parlay›p aniden sönmesine izin vermemek gerekmektedir. Önümüzdeki ay, halk gençli¤ini önemli oranda ilgilendiren üniversiteye girifl s›navlar› yap›lacak. Gerek ÖSS, gerekse de yaklaflan KPSS, halk gençli¤inin büyük bir k›sm›n› yak›ndan ilgilendirmektedir. Halk gençli¤inin okuma hakk›n› ve mesleki hakk›n› baltalayan bu adaletsiz s›navlara kampanyam›z çerçevesinde karfl› ç›kmam›z gerekmektedir. Halk gençli¤i aç›s›ndan adeta iflsizlik üreten bir fabrikaya benzetilebilecek bu s›navlar›n meflru olan hiçbir yan› bulunmamaktad›r. ‹çinden geçti¤imiz dö- 1968 süreci bilinmeden Türkiye’de devrimci hareketin mevcut durumu da do¤ru flekilde anlafl›lamaz. ‹lerici ve devrimci her de¤erin karfl›s›na dikilen egemenler, devrimci önderlerin resimlerinden dahi korkarken bizlere aç›k bir mesaj vermektedirler. kadar pervas›z olmas›, fazlas›yla tepkiyi hak etmektedir. Üst üste yap›lan zamlarla yetinmeyen sistem, artan enflasyona, iflsizli¤e çözüm bulamayaca¤›n›n fark›ndad›r ve yükselen seslerin devrimci anlay›flla bütünleflmemesi için elinden geleni yapmaktad›r. Dünya çap›nda yaflanan ekonomik sorunlar›n boyutlu biçimde Türkiye’ye de yans›yaca¤›n› saklayamayan egemenler için bu sürecin mümkün oldu¤unca çabuk “bafllay›p hemen bitmesi” temenni edilmektedir. Bu geliflmeler içerisinde özellikle önümüzdeki dönem aç›s›ndan büyük bir hak gasp› olan SSGSS yasas›na karfl› birleflik ve etkili bir muhalefetin yarat›lamamas› dikkat çekicidir. Kapsam› düflünüldü¤ünde etkileyece¤i milyonlarca insan›n varl›¤›, bu yasaya karfl› verilen tepkinin güdük kald›¤›n› göstermektedir. Pazarl›k masas›nda egemenlerin sözcüleriyle anlaflanlar, milyonlarca insan›n gelece¤iyle ve sosyal haklar›yla oynam›fllard›r. Ancak bu gerçekli¤e ra¤men emekçi halk›m›z›n SSGSS yasas›na karfl› büyük bir tepki duydu¤u ortadad›r nemde mevcut örgütlülüklerin durumu de¤erlendirildi¤inde söz-yetki-karar ve örgütlenme hakk›na yap›lacak vurgular›n ne kadar önemli oldu¤u anlafl›lacakt›r. May›s ay›, önemli baz› günlerin de y›ldönümü olma özelli¤i tafl›maktad›r. 1968 sürecinin 40. y›l›n› temsil eden bu sürecin, Türkiye Devrimci Hareketi aç›s›ndan önemi büyüktür. Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan’›n idam edildikleri 6 May›s, ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n katledildi¤i 18 May›s ve Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alparslan Özüdo¤ru’nun öldürüldükleri 31 May›s tarihleri biz genç devrimciler taraf›ndan unutulmamal›, devrimci önderlerin prati¤i incelenmelidir. 1968 süreci bilinmeden Türkiye’de devrimci hareketin mevcut durumu da do¤ru flekilde anlafl›lamaz. ‹lerici ve devrimci her de¤erin karfl›s›na dikilen egemenler, devrimci önderlerin resimlerinden dahi korkarken bizlere aç›k bir mesaj vermektedirler. Bu mesaj› do¤ru anlayarak de¤erlerimize sahip ç›kaca¤›m›z› bir kere daha içinden geçti¤imiz dönemin önemini bilerek ilan edelim. Yeni Demokrat Gençlik 6 1 May›s k›z›ld›r!.. ‹stanbul 1 May›s sabah› 6.30’da D‹SK binas›n›n önüne ç›kan emekçiler polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›. Saat 8.45’te D‹SK binas›na polis taraf›ndan ikinci bir müdahale gerçekleflti. Erken saatlerde D‹SK binas›na gitmek üzere yola ç›k›lmas›na karfl›n polisin engellemeleriyle karfl›lafl›ld›. Saat 9 s›ralar›nda caminin yak›n›nda toplanan ve 1 May›s sloganlar› atan kitleye polis taraf›ndan ilk sald›r› geldi. Emekçilerin ve 1 May›s coflkusunu yaflamaya gelen gençlerin üzerlerine gaz bombalar› ya¤d›r›lmaya bafllad›. Faflist polisin ilk sald›r›s›n›n ard›ndan çat›flmalar fiiflli’nin ara sokaklar›na s›çrad›. Emekçilerin bir araya gelip slogan att›¤› her noktaya polis olanca gücüyle sald›rd›. Emekçiler polisin müdahalelerine karfl› fiiflli’nin ara sokaklar›na barikatlar kurdu, üzerlerine at›lan bombalar› geri püskürttü ve var gücüyle çat›flt›. Sald›r›lara karfl› direnen ve gaz bombalar›n›n ve tazyikli gazl› suyun etkilerine karfl› birbirine destek olan emekçiler, ö¤renciler çevredeki esnaftan ve halktan da destek gördü. Polis panzerle emekçilerin üzerine tazyikli gazl› su s›karken, robokoplar emekçilerin üzerine yürürken halen var güçle savafl›l›yor ve sloganlar at›l›yordu. Ara sokaklarda ilerleyen kitle mücadele ederek Harbiye’ye kadar ç›kmay› baflard›. Burada da polisin sald›r›lar›yla karfl›lafl›ld›. Harbiye’deki çat›flmalar›n ard›ndan çat›flma Dolapdere’ye kadar yay›ld›. Her ne kadar Taksim’e ç›k›lamam›fl da olsa, 1 May›s 2008, tarihe polisin faflist sald›r›lar›n›n yan› s›ra emekçilerin direngenli¤iyle kaz›nm›fl oldu. ‹stanbul YDG Adana Adana’da bu y›l 1 May›s geçen y›la oranla daha kitlesel bir kat›l›mla gerçekleflti. Yaklafl›k olarak 10 bin emekçinin kat›ld›¤› 1 May›s oldukça coflkuluydu. Bu y›l devrimciler olarak en önde “Yaflas›n 1 May›s Biji yek gulan” fliarl› ortak pankart›n arkas›nda kendi pankartlar›m›zla yer ald›k. Saat 16’ya do¤ru kitlenin toplanmas›yla beraber yürüyüfl bafllad›. Arama noktas›nda BDSP’li arkadafllara müdahale etmek isteyen polislere devrimciler ortak bir tav›r sergileyince polis geri ad›m atmak zorunda kald›. Bizler bu y›l “Birlik Mücadele Zafer-PART‹ZAN” imzal› pankart›m›zla mitinge kat›ld›k. Program saat 18.30’da bafllat›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan Tekel iflçisinin okudu¤u bas›n metninde taleplerin yan› s›ra devletin Taksim’deki sald›r›s› da protesto edildi. Saat 19’da mitingin bitmesi ve kitlenin önemli bir k›sm›n›n alan› terk etmesinin ard›ndan mitingin coflkusunu ve kitleselli¤ini hazmedemeyen devletin kolluk güçleri Halkevi üyelerinin AKP önüne yürüyerek Taksim sald›r›s›n› protesto etmek istemelerini gerekçe göstererek kitleye azg›nca sald›rd›. Ç›kan çat›flmada aralar›nda 1 YDG’li arkadafl›m›z›n da bulundu¤u 47 kifli gözalt›na al›n›rken, kitleden çok say›da kifli a¤›r yaraland›. Yaralananlardan 2 kifli ameliyata al›nd›. Sald›r› ara sokaklarda da devam etti. Adana’da yaflanan sald›r› 2 May›s günü gerçeklefltirilen yürüyüfl ile protesto edildi. Saat 12.20’de Adana E¤itim-Sen fiube Binas› önünde toplanmaya bafllayan kitle “Yaflas›n 1 May›s” pankart› açarak sloganlarla ‹nönü Park›’na yürüdü. Yaklafl›k 100 kiflinin kat›ld›¤› eylem sloganlarla bitirildi. Gözalt›na al›nanlardan 2 arkadafl›m›z tutuklanarak hapishaneye gönderildi. Adana YDG ‹zmir 1 May›s günü saat 14’de ‹zmir YDG olarak Konak Sümerbank önünden “Söz, eylem, karar ve örgütlenme özgürlü¤ü istiyoruz-Yeni Demokrat Gençlik” imzal› pankart›m›z ile Gündo¤du Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçtik. ‹çinde YDG’li arkadafllar›m›z›n da yer ald›¤› LÖB korteji de “Eflit ve özgür gelecek ellerimizde yükselecek” pankart›yla YDG kortejinin arkas›nda yer ald›. Gündo¤du Meydan›na girildikten sonra çekilen halaylar ve ard›ndan hep bir a¤›zdan okunan 1 May›s Marfl› ve Enternasyonalin ard›ndan miting sona erdi. ‹zmir YDG Yeni Demokrat Gençlik Trabzon 1 May›s bu sene Trabzon’da geçmifl senelere oranla daha kitlesel geçti. Bizler de artan sald›r› ve hak gasplar›na karfl› “KTÜ ö¤rencileri” olarak alanda yerimizi ald›k. Saat 12’de Tedafl önünde toplan›p Trabzon Belediyesi’nin önüne kadar yürünen eylemde “eflit, paras›z, bilimsel e¤itim” yazan KTÜ ö¤rencileri pankart›n›n arkas›nda dövizlerimizle yerimizi ald›k. Kürtçe ve Türkçe sloganlar›n at›ld›¤› eylemde emperyalist yasalar genel gündemimizdi. Eylem, yap›lan konuflmalardan sonra halay ve horonlarla son buldu. Trabzon YDG Sakarya Sakarya YDG olarak, ‹stanbul’a giden araçlar›n engellenmesi üzerine 1 May›s’› ‹zmit’te kutlad›k. Kitle saat 17’de toplanmaya baflland›. EMEP’in organize etti¤i eyleme yaklafl›k 400 kifli kat›ld›. Çeflitli sendikalar›n da kat›ld›¤› eylemde 1 May›s Taksim protestosu da vard›. Yürüyüflün ard›ndan eylem küçük çapta bir mitingle sonland›r›ld›. Çevreden yürüyüfle alk›fllarla destek verildi. Gençli¤in kat›l›m› oldukça iyiydi. Sakarya YDG Mersin 1 May›s Mersin’de yaklafl›k 5000 kiflinin kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Miting Mersin Devlet Hastanesi önünden Metropol miting alan›na kadar yürüyüfl eflli¤inde yap›ld›. Partizan kortejine polis müdahale ederek, tafl›nan pankart ve flamalara el koymak istedi. Fakat Partizan bu tutumun keyfiyetini teflhir ederek alana pankart ve flamalar›yla girdi. Partizan eyleme “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz” ve “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” pankartlar›yla kat›ld›. Mersin YDG Malatya Malatya’da da iflçiler ve emekçiler 1 May›s’ta alanlara ç›karak sald›r›lara boyun e¤meyeceklerini, mücadeleye devam edeceklerini ilan ettiler. Saat 13’de Emeksiz Alt Kavfla¤›’nda toplanan kitle buradan yürüyerek Emeksiz Üst Kavfla¤›’na do¤ru yürüyüfle geçti. “Emperyalist sald›r›lara karfl› örgütlü mücadeleye Partizan” pankart› ve YDG imzal› dövizleriyle yürüyüfl kolundaki yerini alan YDG ve Partizan kitlesi 1 May›s alan›na geldi. Bütün gruplar›n alana girmesiyle beraber 1 May›s ve devrim flehitleri an›s›na sayg› duruflunda bulunulmas›yla alandaki kutlamalara geçildi. Türküler ve halaylardan sonra kitle eylemi sonland›rd›. Malatya YDG Amed Diyarbak›r’da son 30 y›ld›r miting için izin verilmeyen 1 May›s’a bu y›l da izin verilmedi. Demokrasi Platformu, ‹stas- 7 yon Meydan› için baflvuruda bulunmas›na ra¤men bahaneler uydurularak reddedilmifltir. “Mini Taksim” uygulamas›n› protesto etmek için Da¤kap› Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yap›lmas›na karar verildi. Üç ayr› yerde biraraya gelen emekçiler Da¤kap› Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Öncesinden Diyarbak›r’a gelmeyi kararlaflt›ran çevre illerin tafl›tlar› flehir giriflinde durdurularak flehre giriflleri engellendi. Tüm engellemelere ra¤men yaklafl›k 4 bin civar›nda kitle Da¤kap› Meydan›’nda biraraya geldi. Bizler de Partizan imzal› dövizlerimizle alanda yerimizi ald›k. Amed YDG Sivas Sivas’ta 1 May›s kutlamalar› saat 11’de Ethembey Park›’nda toplan›larak bafllad›. Sloganlarla 11.30’da yürüyüfle bafllayan emekçiler Mevlana Meydan›’nda topland›. Mesajlar›n ve konuflmalar›n ard›ndan halaylar ve sloganlar eflli¤inde miting devam etti. 500 kiflinin kat›ld›¤› mitingde YDG olarak “Söz ve karar hakk›m›z için örgütlenelim” pankart› açt›k. Miting saat 15’de sona erdi. Sivas YDG Dersim Saat 11’de Belediye önünde bafllayan mitinge “Yaflas›n demokratik halk iktidar›” pankart›yla kat›lan Partizan kortejinde s›k s›k “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz”, “E¤itim hakt›r sat›lamaz”, “‹flçi-köylü gençlik Halk Savafl›nda birlefltik”, “Savafl, ilerle, kazan Partizan” sloganlar› at›ld›. Ankara Kortejler içerisinde “Devrimci 1 May›s Platformu” bileflenleri Al›nteri, BDSP, DHP ve Partizan coflkusu ve disipliniyle görkemli bir durufla sahiptiler. “Yükselen Sald›r›lara Karfl› Yaflas›n Halk Savafl›” pankart› açan Partizanlar temsili olarak iflçi tulumlar› ve köylü k›yafetleriyle 36. y›l›n coflkusunu 1 May›s alan›na tafl›d›lar. S›hhiye Meydan›’nda kurulan arama noktas›nda ÖDP’ye sald›ran çevik kuvvet polislerine devrimci ve ilericiler h›zl› bir yan›t vererek sald›r›y› geri püskürttüler. Taksim Meydan›’n›n öfkesinin ve coflkusunun hâkim oldu¤u kitle polisin gaz bombalar›na karfl› tafllar ve sopalarla karfl›l›k vererek bütün kortejlerin alana girmesini sa¤lad›. Ankara YDG Kars Ülke gündeminin hareketli ve yo¤un oldu¤u bu dönemde Kars’taki 1 May›s kutlamalar›nda Bologna sürecini ve kampanyam›z› ö¤rencilerle iflleyerek haz›rland›k. Kars flehir meydan›nda YDG, KESK ve DGH’›n kat›l›mlar›yla 1 May›s kutland›. Ayr›ca D‹SK’ten de kat›l›mlar oldu. Ortak bir bas›n metni ve sloganlarla süreç ifllendi. Daha sonra gruplar sloganlarla 1 May›s kutlamalar›n› bitirdi ve da¤›ld›. Kars YDG 8 AMED YDG’DEN PANEL Geçen seneden beri gündemimizde olan Bologna Süreci ile ilgili bu dönem de çal›flmalar yürüttük. Halk gençli¤inin bu süreçten habersiz oldu¤u gerçe¤inden hareket ederek panel örgütlemeyi gündemimize ald›k. Öncelikle en genifl kitleye ulaflmak için paneli en genifl çat› alt›nda örgütlemeye çal›flt›k. Bunun Dicle Üniversitesi’ndeki karfl›l›¤› Ö¤renci Derne¤i oldu¤undan dernek ad› alt›nda örgütleme yönlü ad›mlar att›k. Ö¤renci Derne¤i ile olan görüflmelerimizde Bologna Süreci’ni aktararak bu süreci derne¤in gündemine sokmaya çal›flt›k. K›smi olarak bunda baflar›l› olabildikse de bu süreçte derne¤in farkl› gündemlerinin oldu¤u gerekçesiyle olumsuz yan›t ald›k. Fakat belli yönleriyle olumlu karfl›lad›klar›ndan kaynakl› panel yeri ile ilgili olarak yard›mc› olabileceklerini ve panele yo¤un kat›l›mlar›n›n yan›nda konuflmac› verebileceklerini bildirdiler. Paneli ortak örgütleme çabam›z sonuçsuz kal›nca YDG olarak panel çal›flmas›n›n ayr›nt›lar›n› tart›flmaya bafllad›k. Panele kat›lacak konuflmac›lar› belirlemeye çal›flt›k. YDG’den bir konuflmac›, Ö¤renci Derne¤i temsilcisi ve E¤itim-Sen’li ö¤retim görevlisi olmak üzere 3 konuflmac›y› davet ettik. Panelin yerini de belirledikten sonra üniversitedeki çal›flmalar› yapmak için haftal›k program ç›kard›k. Ç›kard›¤›m›z afiflleri kampüsün çeflitli yerlerine ast›k. Son- ERZ‹NCAN’DA YDG PANEL‹ Emperyalist sistemin krizi derinleflti¤i oranda biz halk gençli¤ine karfl› sald›r›lar› daha da boyutlanmaktad›r. Kazan›lm›fl hak olan e¤itim, burjuvazi için biz emekçi gençlere bir lüks olarak görülmekte ve bu lüksü istiyorsak paras›n› da ödememiz gerekti¤i Bologna süreci ile net bir flekilde gözler önüne serilmektedir. Üniversiteler zaten tart›flmal› olan bilim yuvas› olma özelli¤inden daha da uzaklaflt›r›larak burjuvazi için tam bir kâr kap›s› haline getirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Üniversiteler paral› hale getirilmeye çal›fl›larak, üniversitelerin kap›lar› halk gençli¤ine kapat›lmak istenmektedir. E¤itim üzerindeki bu sald›r›lara dur demek için YDG’nin önümüze koydu¤u “Söz, yetki ve örgütlenme hakk› istiyoruz” kampanyas› sürecimiz aç›s›nda oldukça anlaml› durmaktad›r. Bizler de Erzincan YDG olarak hem Bologna sürecini teflhir etmek hem de kampanyam›z› kitlelere duyurmak için bir panel örgütledik. Panele ilk önce anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal mücadelede yaflamlar›n› yitirenler an›s›na 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›k. Sayg› duruflundan sonra panelist arkada- Yeni Demokrat Gençlik ras›nda haz›rlad›¤›m›z bildirilerin yayg›n da¤›t›m›n› yapt›k. Bu dönemde ‘Bologna Süreci Uzmanlar›n›n’ Rektörlük bünyesinde yapt›¤› konferanslar bulunmaktayd›. Yap›lan 5 bilgilendirme konferans›ndan sadece birine ö¤rencilerin davet ediliyor oluflu bir yana konferanslardan bile ciddi anlamda çok az ö¤rencinin haberdar olufluna bildiride de¤inmemiz ayr› bir ilgi uyand›rm›flt›r. Paneli 13 Nisan Pazar günü yaklafl›k 50 kiflinin kat›l›m›yla gerçeklefltirdik. Programda Ö¤renci Derne¤i’nden kat›l›mc› olmas›na ra¤men kendileriyle ilgili teknik sorundan kaynakl› konuflmac› veremediler. Panelde YDG’nin ‘Söz-karar-yetki hakk›m›z› istiyoruz’ kampanyas›na da de¤inildi. Kat›lanlar›n süreç hakk›nda bilgi sahibi olmas› ve Ö¤renci Derne¤i’nin çal›flmam›za yard›mc› olmas› olumlu olmufltur. Amed YDG ÇÜ’DE PATRONLARIN PANEL‹ ENGELLEND‹ 24 Nisan Perflembe günü Sinerji Kulübünün düzenledi¤i “Kariyer Günleri” ad› alt›nda yap›lan etkinli¤e patronlar da ça¤r›lm›flt›. Patronlar›n bir panel yapaca¤›n› duyan ö¤renciler panelin yap›laca¤› salona girmek istedi. Salonun giriflinde siyah tak›m elbiseli korumalar ö¤rencileri “yer kalmad›” diyerek salona almak istemedi. Bunun üzerine ö¤renciler sloganlarla al›nmamalar›n› protesto etti. “Sermaye defol üniversiteler bizimdir” slogan› eflli¤inde barikata yönelen ö¤renciler, k›sa süreli bir arbededen sonra barikat› aflarak salona girdi. Olay yerine gelen ÖGB flefi ö¤rencilerden buray› terk etmesini istedi. Ö¤renciler ise panel iptal edilmeden olduklar› yeri terk etmeyeceklerini söyledi. Panelin iptal edilmesiyle beraber ö¤renciler o bölgeyi terk etti. Çukurova Üniversitesi YDG fl›m›z e¤itim üzerindeki emperyalist politikalara (Bologna süreci, yetkin mühendislik, mesleki yeterlilik vb.) de¤inerek bu politikalar›n halk gençli¤i üzerindeki etkilerini anlatan bir sunum ile devam etti. Bu emperyalist politikalara karfl› kampanyam›z›n ne kadar önemli bir yerde durdu¤una vurgu yaparak sunumunu bitirdi. Di¤er arkadafl›m›z ise YDG’nin k›sa geçmifli hakk›nda anlat›mda bulundu. Sunumlar bittikten sonra YDG’yi anlatan bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Panel fliir ve müzik dinletisi ile sona erdi. Erzincan YDG Yeni Demokrat Gençlik 9 Söz, yetki, karar; söz, eylem, örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz Yeni Demokrat Gençlik olarak 20 Nisan’da Taksim’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Aç›klamada; günümüzde gençlerin e¤itim ve sa¤l›k reformlar› ad› alt›nda nas›l bir emperyalist kuflatmaya al›nd›¤›na dikkat çekildi. Gençlik üzerindeki her türlü bask›n›n kendini en çok hissettirdi¤i alanlardan biri olan üniversitelerde son dönemlerde meydana gelen faflist sald›r›lara vurgu yap›larak ö¤rencilerin yükselen tepkileri pasifize edilmeye çal›fl›ld›¤›ndan bahsedildi. Bologna süreci olarak adland›r›lan esas›nda biz gençlere daha fazla iflsizlik ve geleceksizlik olarak yans›yacak olan emperyalist yasalar›n teflhiri yap›ld›. Mesleki yeterlilik, yetkin mühendislik/mimarl›k, sözleflmeli ö¤retmenlik, aile hekimli¤i, yaflam boyu e¤itim gibi sözde reformlar›n ö¤renciler aras›ndaki dayan›flmay› körelterek bireysel rekabetçi anlay›fl›n büyütülmeye çal›fl›l- d›¤›na de¤inildi. Son süreçte yasalaflan SSGSS’den de yine en çok gençlerin etkilenece¤inin dillendirildi¤i aç›klamada Kürt halk gençli¤ine yönelik sald›r›lara da de¤inildi. Üniversitelerde ç›kan her türlü gerginli¤in Kürt-Türk sorunu gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤› ve en demokratik haklardan biri olan anadilde e¤itim talebinin nas›l yok say›ld›¤› gözler önüne serildi. Tüm bu bask›lara karfl› gençlerin örgütlenme haklar›n›n da pek çok yolla engellenmeye çal›fl›ld›¤›n›n vurgusu yap›ld›. Aç›klamada; Ülke “yöneticilerini” seçme hakk›m›z oldu¤u iddia edilirken üniversitelerimizde, yurtlar›m›zda, liselerimizde rektörlerimizi müdürlerimizi seçme hakk›m›z›n olmad›¤› dile getirildi. “Söz, yetki, karar; söz, eylem, örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz.” sloganlar› ile noktalanan aç›klamaya çevredeki gençlerden ve emekçilerden de destek geldi. ‹stanbul YDG ‹zmir’de yürüyüfl Gençli¤i ilgilendiren gündemlerde söz söyleme, karar alma, gençli¤e karfl› gerçeklefltirilen sald›r›lara karfl› örgütlenme hakk›n›n önündeki engelleri teflhir etme ve bu çal›flma ile beraber örgütlenme faaliyeti yürüterek ele ald›¤›m›z ‘Söz, yetki, karar ve örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz’ kampanyam›z çerçevesinde ‹zmir YDG olarak 19 Nisan Cumartesi günü Özgür Yaflam Kooperatifi ile beraber bir yürüyüfl örgütledik. “Söz, eylem, karar ve örgütlenme özgürlü¤ü istiyoruz-Yeni Demokrat Gençlik” pankart› ve “Eleme s›navlar›na karfl›, çal›flana ö¤renim ö¤renciye ifl hakk›” pankart› ile de Özgür Yaflam Kooperatifi saat 15:00’de Konak Pier önünde topland›. Toplanma yerinden yürüyüfle geçen kitle s›k s›k, “Gençlik gelecek, gelecek ellerimizde”, “Söz, yetki, karar, örgütlenme hakk›m› istiyorum” sloganlar›n› att›. Yürüyüfl boyunca kitleye ve halka dönük ülkemizde iflçi, köylü ve ö¤renci gençli¤e iliflkin yeni yasalar› teflhir eden konuflmalar yap›ld›. Sümerbank önüne gelindi¤inde kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› YDG’li bir arkadafl›m›z okudu. Bas›n aç›klamas›nda; Bologna projesi ve bu proje nezdinde ortaya ç›kan tüm sald›r› yasalar›n›n geri çekilmesi, OKS-ÖSS-KPSS vb. eleme s›navlar›n›n kald›r›lmas›, gençli¤in örgütlenmesinin önündeki engellere son verilmesi, öz örgütlülüklerinin okul yönetimlerine kat›l- mas›, paras›z-bilimsel-anadilde e¤itim hakk›n›n sa¤lanmas› vb. talepler okunduktan sonra bunlar›n gerçekleflmesi için mücadele edilmesi ve örgütlenilmesinin gereklili¤inden bahsedildi. Aç›klama sonras› davul zurna eflli¤inde halay çeken kitle ‘Birlik, mücadele, zafer’ sloganlar› ile eylemi sonland›rd›. Kampanya çal›flmalar› için YDG toplant›lar›nda ald›¤›m›z kararlar do¤rultusunda üniversite, lise ve semtlerde kampanyam›z› anlatmak için bir dizi çal›flma yapt›k. Pullar›m›z› yo¤un bir flekilde semtlerde, üniversitede ve liselerde yap›flt›rd›k. Ayn› flekilde bildirilerimizi merkezi eylemlerde da¤›tarak kampanyam›z üzerine ajitasyon çal›flmalar› yapt›k. Yürüttü¤ümüz çal›flmalar›n bir parças› olan bu yürüyüfl kampanyam›z› devam ettirdi¤imiz flu günlerde bizlere eksikliklerimizi ve olumluluklar›m›z› da göstermifl oldu. ‹zmir YDG Yeni Demokrat Gençlik 10 ZGÜR OKUL Liselerde örgütlü olmak Okullar›n kapanmas›n›n yaklaflt›¤› bu dönemde örgütlenme kampanyam›za daha da yo¤unlaflmam›z gerekiyor. Sistemin durmaks›z›n oynad›¤› oyunlar›n›, emekçi anne babalar›m›z› sömürüde s›n›r tan›mad›¤›n› aç›kça belli eden yasalar, tasar›lar, zamlar vb. bizi örgütlenmenin önemini anlatmaya yöneltmelidir. 1) Liselerde örgütlenmeyi zorlaflt›ran birçok etmen var. Bunlar›n bafl›nda son dönemlerde iyice a¤›rlaflt›r›lan faflist disiplin kurallar› gelmektedir. Bu disiplin kurallar›yla, sisteme karfl› öfke duyan duyarl› kesimi engellemeye ve örgütlenmesinin önünü her türlü fliddetle, cezayla kesmeye çal›flmaktalar. Gerici, faflist ve sistemin koyu savunucu ö¤retmenlerinden oluflturulan idareciler de bu kurallar›n uygulay›c›s› olarak karfl›m›za ç›kmaktalar. Amaçlar› ö¤renciye sistemin ideolojisini dikte ettirmek olan bu “e¤itimcilerden” de baflka bir fley beklenemez. Bu disiplin cezalar›yla sindirilmek ve onlar›n adaletsizlik zincirinin bir halkas› haline getirilmek isteniyoruz. Lisede örgütlü hale gelmenin gereksiz oldu¤u, bir fleyler yapmak için en az›ndan üniversiteyi beklememiz gerekti¤i konusundaki söylemler de, lisede en demokrat bildi¤imiz ö¤retmenlerce bile ifade edilerek hak mücadelesinden uzak tutulmaya çal›fl›l›yoruz. 2) Liseli olarak yafl ortalamam›z da örgütlenmemizi zorlaflt›ran etmenlerden biri. Henüz ergenlik ça¤›nda olmam›z ve 17, 18 y›l boyunca sistem ideolojisiyle beslenen bir beynimizin olmas› –tabi bu ideoloji; içerisinde bar›nd›rd›¤› hak arama, hak alma mücadelesinin “yanl›fl ve tehlikeli” oldu¤u yönündeki “telkin”leriyle yapmakta bunu- örgütlenmeye so¤uk bakan bir gençlikle karfl› karfl›ya b›rak›yor bizi. Politik seviyemizin henüz yetersiz olmas› gerçe¤inin sebep oldu¤u birçok yanl›fll›k da liseli gençlik aras›nda güçlü bir örgütlenme kuramamam›za yol açmaktad›r. 3) Bir di¤er konu da biz liseli gençli¤in, gençlik içerisinde ailesine hem maddi hem de manevi olarak en çok ba¤›ml› olan kesimi oluflturuyor olmam›zd›r. 80 cuntas› ve sonraki dönemdeki bask›lar ve yozlaflt›rma politikalar›n›n etkisiyle sindirilmifl olan ailelerimiz de bizim hiçbir flekilde örgütlenmemizi, hak alma mücadelesinde yer almam›z› istemeyecek ve buna engel olmaya çal›flacakt›r. Bu da hem bizim hem de çevremizde örgütlemeyi amaçlad›¤›m›z kesimin bu mücadelede yer almak istemesini engelleyecek en önemli faktörlerden biridir. Bu tip sorunlar bizi en çok yoran ve engelleyen sorunlard›r. Ancak hak alma mücadelesinde örgütlenmenin gereklili¤ine inanan bizler, sadece sorunlar› ve engellemeleri de¤il ayn› zamanda örgütleme çal›flmalar›nda bize avantaj sa¤layan yönleri de görmeliyiz. Bunlar›n bafl›nda, liseli gençli¤in mücadelenin hakl›l›¤›na inand›¤› andan itibaren bunun savunuculu¤unu en ateflli flekilde yapabilecek olmas›d›r. Bunu YDG içindeki di¤er liseli yoldafllara bakarak da kolayca anlayabiliriz. Lisede arkadafllar›m›zla oldukça yak›n iliflkiler kurabilecek konumda olmam›z ve hemen hemen hepsinin ailesiyle birlikte bulundu¤umuz flehirde yafl›yor olmas› da bize liseli olman›n sa¤lad›¤› yararlardan baz›lar›d›r. Tüm bu zorluklar ve kolayl›klar biz YDG’li liselilerin örgütlenme ve örgütleme konusunda net olmam›z› sa¤lamal›d›r. Bugün sistem elindeki her türlü araçla gençli¤i sindirmek ve susturmak istiyor. Biz bilinçli gençler olarak bu politikalara karfl› uyan›k olmal› ve politik seviyemizi sürekli yükseltmeliyiz. Çünkü politik seviyemiz bizim örgütlenme kampanyam›zdaki en önemli yard›mc›m›z olacakt›r. Kampanyam›z bafll› bafl›na bir politik yönelim olsa da genel bir niteli¤e sahip oldu¤unu biliyoruz. Bu nedenle kampanyan›n ete kemi¤e bürünmesi aç›s›ndan politikalar›n çeflitlendirilmesi lise çal›flmalar›m›z aç›s›ndan da oldukça önemlidir. Bu politikalar, alanlar›m›zdaki her yerel sorun olabilece¤i gibi bu dönem aç›s›ndan biz liseli gençli¤in ortak sorunu olan ÖSS de olmal›d›r. Her sene de¤ifltirilerek yamalanmaya çal›fl›lan ama mevcut gerçeklik içerisinde a盤› kapat›lamayacak kadar da büyük olan üniversiteye girifl s›nav›n›n adaletsizli¤i, eflitsizli¤i körükleyen niteli¤i, gelece¤imizi fazlas›yla etkileyen bu konuda söz hakk›m›z›n dahi olmamas›, kampanyam›z için de¤inilmesi gereken en önemli konulardan birisi durumundad›r. Her süreç, politika uygulay›c›s› olan bizlerin ustal›¤›na ve örgütlenme konusundaki netli¤imize ba¤l› olarak yaflanmaktad›r. Lise çal›flmas› yürütüyorsak zaten sessiz kalmamam›z gereken ÖSS’ye karfl› özellikle kampanyam›z süresince daha fazla yüklenmemiz gerekti¤i aç›kt›r. O halde elimizden geldi¤ince örgütlenmeli ve çevremizdekileri de bilinçlendirerek örgütlü saflar›m›za katmal›y›z. Yeni Demokrat Gençlik 11 Sistemin düfltü¤ü acizlik: Aile Polisli¤i Egemenler aras›ndaki klik çat›flmalar›ndan kaynakl› AKP’ye kapatma davas› ve Ergenekon davas› flu an ülkenin gündemini iflgal etmifl durumda. Asl›nda bu tür olaylar›n neden ülke gündemini iflgal etti¤ini bizler çok iyi bilmekteyiz. Emperyalistlerin dayatt›¤› azg›n sömürü yasalar›n› geçirmek ve bu yasalara karfl› geliflebilecek halk muhalefetini önlemek için sürekli halk›n gündemini farkl› yönlere çekmek zorundalar. Bundan dolay›d›r ki burjuva bas›nda sürekli yapay gündemler yarat›larak SSGSS, e¤itimin özellefltirilmesi vb yasalar› bu klikler kol kola girerek y›ld›r›m h›z›yla yasalaflt›rmaktalar. “Gençlik kiminse gelecek onundur” belirlemesi bizim aç›m›zdan ne kadar anlaml› ve de önemliyse egemenler için de ayn› derecede önemini korumaktad›r. Sistem kendi varl›¤›n› devam ettirebilmek için bir flekilde genel olarak genifl halk y›¤›nlar›n› özelde ise biz halk gençli¤ini elde tutabilmek için çeflitli hilelere baflvurmaktad›r. Bunlardan en önemlisi de ailelerimize flirin gözükerek çeflitli yalanlarla bizleri denetim alt›na alma çabalar›d›r. Geçen sene bir arkadafl›m›z sigara içerken polis taraf›ndan kameraya kaydedilmifltir. Daha sonra bu arkadafl›m›za “YDG dergisini bir daha okursan bu kay›tlar› ailene izletiriz” denilerek arkadafl›m›z tehdit edilmifltir. Bunun gibi örnekleri ço¤altmak mümkün ama burada dikkat edilmesi gereken as›l nokta egemenlerin bizi engellemek için ne kadar da aciz bir hale düfltüklerini görmektir. Egemenlerin liseli gençli¤i elinde tutabilmek için bafllatt›¤› yeni uygulama aile polisi. Pilot bölge olarak Erzincan seçilerek “aile polisi” uygulamas›na geçildi. Uygulamaya geçilmeden önce e¤itim-ö¤retimin 1. döneminde ara karne ile birlikte Erzincan emniyet müdürlü¤üne ait broflürler velilere da¤›t›ld›. Broflürde; “- Çocu¤unuz özgürlük, eflitlik, iflkence gibi sözcükler kullan›yorsa çocu¤unuzun arkadafl grubuna dikkat edin. - Arkadafllar›yla birbirlerine yoldafl, kardefl gibi sözlerle hitap ediyorsa çocu¤unuzu denetim alt›na al›n›z. - Eve yasad›fl› yay›nlar getirip getirmedi¤ini kontrol ediniz.” gibi birçok madde yer almaktad›r. Broflürün yay›nlanmas›ndan 1 ay sonra uygulama tamamen bafllad›. Özellikle devrimci-demokrat kitlelerin yo¤un oldu¤u mahallelere “aile polisleri” verildi. Aile polisleri aileye bir broflür veriyor. Bu broflürün doldurulup emniyete verilmesini emrediyor. Broflürde ise ailelerimizin devrimci-demokrat düflüncelerden çocuklar›n› uzak tutmalar› nasihat edilmektedir. Ve emniyetle iflbirli¤i yapmalar› tavsiye edilmektedir. Egemenler bu flekilde yaklaflarak bizleri yaln›zlaflt›rmay› hesaplamakta ve örgütlenmemizi engellemeye çal›flmaktad›r. Biz Liseli YDG aç›s›ndan bu tarz sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bu süreçte kampanyam›z daha bir anlam kazanmaktad›r. Bizi yaln›zlaflt›rmaya çal›flanlara karfl›, bizden okulda çeflitli adlar alt›nda para toplanmas›na karfl›, ezberci-floven e¤itim müfredat›na karfl› Söz, karar ve örgütlenme hakk› istiyoruz! Erzincan Liseli YDG Can›m›z bu kadar ucuz mu? 27 Mart 2008 tarihinde Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü içerisinde devam eden yol çal›flmalar› sonucu üniversite ö¤rencisi Zeynep Umaç trafik kazas› geçirmifltir. Yol çal›flmas› yap›lan alanda herhangi bir uyar› levhas›n›n bulunmamas› sonucu meydana gelen kazada üniversite yetkilileri hiçbir flekilde ne uyar› levhalar› için ilgilenmifller, ne de kaza yapan arkadafl›m›z için bir yard›mda bulunmufllard›r. Bu olaylarla ilgili 28 Mart günü kaza geçiren ö¤rencinin arkadafllar› ve devrimci, demokrat, yurtsever ö¤renciler olarak bir bas›n aç›klamas›yla yetkililer ve sorumlular protesto edildi. Yap›lan aç›klamada ö¤rencilerin canlar›n›n hiçbir güvence alt›nda olmad›¤›n› belirterek, yard›m talebinde bulunan ö¤rencilerin ise azarlanarak rektörlük binas›ndan ç›kart›ld›klar›n› belirttiler. MEÜ YDG Rektörün 1 May›s rahats›zl›¤› Çukurova Üniversitesi’nde 1 May›s haz›rl›klar›ndan rahats›z olan Rektör, R1 derslikleri önünde kurulan stantlara müdahale etmek istedi. Devrimci ö¤rencilerin kararl› duruflu karfl›s›nda sinirlenen Rektör, ÖGB’lere afiflleri sökmesi için emir verdi. Bunun üzerine sloganlarla direnifle geçen devrimci demokrat ö¤renciler afifllerin sökülmesine izin vermedi. Direnifl karfl›s›nda Rektör, devrimci demokrat ö¤rencileri okula çevik kuvveti ça¤›rmakla tehdit etti. Ö¤renciler ise Rektöre sloganlarla cevap verdi. Bir fley elde edemeyen Rektör çaresizce R1 dersliklerini terk etti. Çukurova Üniversitesi YDG Yeni Demokrat Gençlik 12 Bir kez daha “Polis-idare iflbirli¤i”-“Soruflturma terörü” Ülke genelinde üniversitelerde estirilen faflist sald›r›lar ve soruflturma teröründen Mersin Üniversitesi ö¤rencileri olarak bizler de “nasibimizi al›yoruz”. Mersin Üniversitesi’ndeki devrimci-demokrat-yurtsever ö¤rencilere 120’nin üzerinde soruflturma aç›ld›. Ancak burada soruflturmalar bildi¤imiz soruflturmalardan de¤ildi, bunun ad›na “inceleme” deniliyordu. Bu incelemeyle beraber polis-idare iflbirli¤i bir kez daha ortaya ç›kt›. Mersin Üniversitesinde Azadiya Welat gazetesi stand› açt›klar› gerekçesiyle yurtsever arkadafllara aç›lan soruflturmalar devrimci-demokrat-yurtsever ö¤renciler taraf›ndan kitlesel bir bas›n aç›klamas›yla protesto edilmiflti. Bu eylem hakk›nda soruflturma bafllatan Mersin Emniyet Müdürlü¤ü, Mersin Üniversitesi arac›l›¤›yla üniversite ö¤rencilerinin sözlü ve yaz›l› ifadelerini almaktad›r. Yani Mersin Üniversitesi Rektörlü¤ü, Mersin Emniyet Müdürlü¤ünün tafleronlu¤unu yapmaktad›r. Üzerine ifade verdi¤imiz iddianamelerin üst taraf›nda “flüpheli” yazmas› olaylar›n boyutunu gözler önüne sermektedir. ‹çerisinde 2 YDG’ linin de bulundu¤u yaklafl›k 70 kifli hakk›nda “Bölücü örgüt yanl›s› gösteri düzenlemek”, “ED‹ BESE pankar- t› açmak” ve “yasad›fl› slogan atmaktan” inceleme bafllat›l›rken di¤er ö¤rencilere ise “Genç-Sen afifli yapmak, Karfl› Düfller stand› açmak, türban karfl›t› eylem yapmak” gibi gerekçelerle inceleme bafllat›lm›flt›r. Ayr›ca Mersin Emniyeti taraf›ndan 2 YDG’li ve Gençlik Derne¤i’nden 1 arkadafla “Kald›raç adl› derginin stand›n› açmaktan” inceleme bafllat›lm›flt›r. Bu incelemeden (yani Mersin Emniyet Müdürlü¤ü ve Mersin Üniversitesi Rektörlü¤ü aras›ndaki iflbirli¤inden) ç›kacak “sonuç”lara göre ö¤rencilere soruflturma aç›laca¤› belirtilmifltir. Tüm bu isabetsizce bafllat›lan “incelemeler” bizlere soruflturmalar›n rastgele aç›ld›¤›n› göstermektedir. Mersin Üniversitesi ö¤rencileri olarak bizler Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarla, YÖK Baflkan› Yusuf Ziya Özcan’›n aç›klad›¤› üniversitelerdeki yeni güvenlik paketiyle ve üniversitemizde yaflad›¤›m›z olaylar›n birbirinden ba¤›ms›z olmad›¤›n› düflünüyoruz ve tüm bu yaflad›¤›m›z olaylara, bask›lara karfl› mücadelemizi daha da yükseltece¤imizi, bask›lar›n bizi y›ld›rmayaca¤›n› belirtmek istiyoruz. Mersin Üniversitesi YDG ‹stanbul Genç-Sen’den faflist sald›r›lara tepki 24 Nisan gününde Genç-Sen, üniversitelerde meydana gelen faflist sald›r›lara karfl› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Galatasaray Lisesi’nin önünde yap›lan aç›klamada; üniversitelerdeki ilerici ve demokrat fikirleri ile tan›nan ö¤rencilerin sald›r›ya u¤ramas› ve hemen ard›ndan disiplin cezalar› almas› k›nand›. Medyada Akdeniz Üniversitesi’nde meydana gelen faflist sald›r›n›n, “karfl›t görüfllü gruplar aras›nda çat›flma ç›kt›, sadece k›z meselesiydi” fleklinde çarp›t›larak yans›t›lmas› teflhir edildi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda ö¤rencilerin kimlik göstermeden üniversiteye giremedi¤i yerlerde, ö¤renci olmad›klar› her halinden belli olan eli sat›rl›, döner b›çakl› ülkücü faflistlerin okula rahatl›kla nas›l girebildi¤i soruldu. Kendi ö¤rencisini dikkate almayan, talep ve flikayetlerini dinlemeyen rektörün polislerle iflbirli¤i yaparak Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylara alenen izin verdi¤i vurguland›. Antalya’da olan olaylardan hemen sonra polis 14 ö¤renciyi tutuklad› ve okul yönetimi gözalt›na al›nan ö¤rencilere emniyetten ald›¤› bilgiler do¤rultusunda soruflturma açt›. 110 ö¤renci de yurttan uzaklaflt›rma cezas› ald›. Bas›n aç›klamas›ndan hemen sonra Antalya’da tutuklu bulunan ö¤rencilere kart at›larak eylem bitirildi. ‹stanbul YDG MERS‹N LÖB’DEN ETK‹NL‹K Liselerdeki sald›r›lara karfl› Mersin LÖB 27 Nisan Pazar günü Kristal-‹fl’te bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte liselerde yaflanan sorunlar› içeren ve LÖB’ün bu sorunlara yaklafl›m›n› anlatan Mersin LÖB’den bir arkadafl›m›z sunum yapt›. Sunum bittikten sonra gerek sorulan sorular gerekse de liseli arkadafllar›n yaflad›klar› sorunlar› anlatmas› oldukça olumluydu. Daha sonra Bologna Süreci ad› alt›nda uygulanan/ uygulanmaya çal›fl›lan yasalarla ilgili liseden bir arkadafl›m›z sunum yapt›. Bologna Sürecinin liseler üzerindeki etkisini anlatarak bu sald›r›n›n ciddiyetinden bahsetti. Ard›ndan Mersin LÖB’ün haz›rlad›¤› slayt gösterimi izlendi. Ülkemizdeki sald›r›lar› ve dünya üzerinde yaflanan ö¤renci eylemlerini anlatan slayt gösterimi oldukça be¤eni toplad›. Etkinlikte sadece liseli ö¤rencileri de¤il tüm halk› ilgilendiren SSGSS yasas›na iliflkin YDG’den bir arkadafl›m›z sunum yapt›. Mersin LÖB’den arkadafllar›n fliir dinletisinden sonra en son olarak DEV-L‹S’den arkadafllar›n Mersin LÖB’e destek amaçl› verdikleri müzik dinletisi de be¤eniyle karfl›land›. Etkinlik alk›fllarla sona erdi. Mersin’den Bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 13 Bask›lar, bask›nlar bizi y›ld›ramaz! Biz kendi arkadafl çevremiz içinde YDG faaliyeti yürütüyor ve tamamen legal olan yay›nlar›m›z›n da¤›t›m›n› yap›yorduk. Fakat bu durum birtak›m mercilere rahats›zl›k vermifl ki bize yönelik bir yönelime girilmifltir. 28 Nisan gecesi saat 00.05’de sert bir flekilde kap›m›z çal›nd›. Kap›y› açt›¤›m›zda ellerinde silahlar› olan onlarca polis evin içine girdiler. Üstümüz arand›ktan sonra odalar›m›z aranmaya baflland›. Bu s›rada pencereden bakt›¤›mda evimizin etraf› akrep ve polis araçlar›yla sar›lm›flt›. Odalar›m›zda yap›lan aramalar sonucunda “ele geçen” yay›nlar›n tümü legal yay›nlar olmas›na ra¤men, illegal yay›n havas› yans›t›lm›flt›r. Evimizdeki kitap, dergi, gazete, afifl, pul, müzik parçalar›n›n yaz›l› oldu¤u defterler ve açmay› planlad›¤›m›z Umut Kültür Merkezi ile ilgili birtak›m yaz›lar›m›z›n da bulundu¤u ka¤›tlar›n tümüne el konuldu. Bu s›rada fiziki olarak herhangi bir darbeye maruz kalmasak da onur k›r›c› birtak›m küfür ve söylemlere maruz kald›k. Üç gün kald›¤›m›z gözalt› süresince ‘sohbet’ edilmek maksad›yla pek çok kez hücremizden al›nd›k. Sorunlar›m›zdan kaynakl› verdi¤imiz legal ve demokratik mücadelemizden ayr›lmam›z ve bu iflleri b›rakmam›z söylendi. Fakat bildi¤imiz gerçekler yapt›klar›m›z›n suç de¤il, onur verici bir ifl oldu¤unu göstermektedir. ‹nsanlar›n sömürülmemesini istemek, gençlik olarak sorunlar›m›z›n çözülmesini istemek suç ise suçlu olmaya haz›r›z. Gözalt› süresinin bitmesine ra¤men gözalt› süremiz bir gün daha uzat›ld› ve 1 May›s öncesi savc›l›¤a ve sonra da mahkemeye ç›kar›ld›k. Evimizde bulunan yay›nlar›n legal olmas› ve hiçbir flekilde bizleri illegal bir örgüt ile iliflkilendiremediklerinden dolay› tutuksuz yarg›lama karar› ç›kar›ld›. Bizler Van’da mütevaz› bir YDG faaliyeti veriyorduk. Fakat bu faaliyet dahi engellenmek istenmifltir. Çünkü Kürt halk›n›n sadece ulusal sorunla ilgilenmeleri dahi onlar› rahats›z ederken ezilen Kürtlerin s›n›fsal sorunlarla da örgütlenmesi ve buna yönelik harekete geçmesi hiç istenmemektedir. Fakat bizlerin tüm bu bask›lar karfl›s›nda hiçbir flekilde geri çekilme ve sinme yönelimimiz olmayacakt›r. Çünkü bugün hâla kanayan yaralar›m›z ve ezilen halk›m›z vard›r. ‹flte internet haberlerinde çarp›t›larak anlat›lan olay›n özü budur. Van YDG Mersin’de Nükleer karfl›t› çal›flmalardan Mersin’de kurulmas› uzun y›llardan beridir ak›llarda olan bir nükleer santral projesi bulunmaktad›r. Buna karfl› Mersin’de Nükleer Karfl›t› Platform kurulmufltu. Biz de Nükleer Karfl›t› Platform içerisine dâhil olmaya karar verdik. 40’› aflk›n kurumun oldu¤u toplant›da isteklerimizi dile getirdik ve dâhil olduk. Mersin’de Amatör Bal›kç›lar Derne¤i’nde 24 May›s’ta bir bas›n aç›klamas› yap›l›p flehir merkezinin 4 noktas›na stant kurulup imza toplan›ld› 2 gün süresince. Son olarak 26 Nisan’da Mersin Devlet Hastanesi önünde saat 12:30 da toplanmaya bafllayan kitle 13:00 gibi Metropol miting alan›na kadar yürüyüp miting alan›nda yerini ald›. Bizler eylemde YDG olarak “Nükleere geçit yok” yaz›l› pankart›m›zla yer ald›k. Mitingde nükleer santralin kurulmas›n›n düflünüldü¤ü Akkuyu köyünden konuflmac›lar ve yerel gruplar›n d›fl›nda Sevinç Eratalay yer ald›. Mitingde YDG, coflkusu ile dikkat çekti. Mersin YDG Nükleer Santral ölümdür! 26 Nisan’da Kad›köy’de Çernobil facias›n›n 22. y›l›nda Türkiye’de kurulmas› planlanan nükleer santrale karfl› eylem düzenlendi. Siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve kitle örgütlerinin kat›ld›¤› eylem Tepe Nautilus önünden bafllayarak Kad›köy ‹skele Meydan›’na yüründü. Eylemde Çernobil’in 22 y›l önce ölüm getirdi¤ini ve Türkiye’de kurulmaya çal›fl›lan nükleer santralin yine ölüm getirece¤ine dikkat çekildi. Nükleer karfl›t› eylemciler, Munzur’da yap›lmaya çal›fl›lan baraja “Munzur özgür aka- cak!” sloganlar›yla tepki gösterdi. Günefl ve rüzgar enerjisinin kullan›lmas› gerekti¤i ve nükleer santralin kurulmaya çal›fl›ld›¤› her yerin miting alan›na çevrilece¤i vurguland›. Yine nükleer santralin nükleer silahtan farks›z oldu¤u ve buna karfl› tepkinin büyüyece¤i vurguland›. Eylem çal›flmas›n›, söz, yetki, karar-söz, eylem, örgütlenme kampanyam›zla birlefltirerek alanda yayg›n bir flekilde bildiri, dergi da¤›t›m› ve pullama yap›ld›. Eylem, Grup Marsis’in dinletisi ve kitlenin halaylar›yla son buldu. ‹stanbul YDG Yeni Demokrat Gençlik 14 f rum 1 May›s’›n direngenli¤iyle, Gelece¤i Kazanmaya! ‹yi bir gelecek sunman›n koflullar›n›n “parayla” belirlendi¤i ülkemizde egemen s›n›flar›n s›n›rlar›n› çizdi¤i ve gençli¤i yok sayarak uygulad›klar› e¤itim politikalar›, mesleki hak gasp›na yol açan yasalar›, bizleri sonu belirsiz bir karanl›¤a do¤ru iterken, tüm bunlara ra¤men kurtuluflun tek ve biricik yolunun ör- gütlü bir gençlik oldu¤unu gençli¤e kavratmak önemlidir. Üniversite A.fi. Geçti¤imiz haftalarda gazetelerde ç›kan yaz›da ‹stanbul Üniversitesi’nin gelirlerini art›rmaya yönelik ataca¤› ad›mlar bir bir anlat›l›yordu. Buna göre Beyaz›t, Bahçeköy ve Avc›lar kampüslerine al›flverifl merkezleri aç›lacak. Rektörlük Binas› uluslararas› kongre merkezi haline getirilecek. Üniversite otopark› yeniden düzenlenerek paral› hale getirilecek. Üniversitenin içi reklam panolar›yla donat›lacak. Kaynak gelifltirmek için flirketlerle ve TÜB‹TAK gibi kurumlarla iflbirli¤i daha da güçlendirilecek. Özel hastane ve bir de vak›f üniversitesi kurulacak. Üniversite logosu ve tarihi d›fl kap› markalaflt›r›lacak. Kütüphane hizmetleri paral› hale getirilecek ve gelir getirmesi hedeflenecek. Teknopark ve KOSGEB birimleri arac›l›¤› ile flirketlere hizmet verilerek gelir sa¤lanacak ve en sonunda Bologna Süreci’nin uygulamalar›ndan olan “Sürekli E¤itim Merkezi” aç›lacak. (Hürriyet, 22/04/2008) Özcesi, üniversitelerimiz tamamen ticarete teslim ediliyor. Bologna Süreci ile birlikte ticaret alan› olacak olan “Yüksek Ö¤retim Sektörü”nde önemli birer kâr kurulufllar› olacaklar›, e¤itimin bununla beraber giderek daha da paral› hale getirilece¤i aç›kt›r. ‹Ü’de at›lmak istenen bu ad›m› di¤er üniversiteler de takip edecektir. Çokça bahsettikleri “giriflimci üniversite” modeli iflte bu flekilde devreye girmifl oluyor. “Giriflimcilik” özel sektörler için kullan›lan bir kavram olmas›na ra¤men üniversiteler için de kullan›lmaya baflland›. Giriflimcilik özel sektörün rekabet koflullar›nda vazgeçilmezdir. Bu “giriflim” bilimsel araflt›rmalar konusundaki “giriflimcilikten” çok, kâr getirecek bir kurulufl (üniversitelere biçildi¤i oranda) için oldukça anlaml›. Bilimsel araflt›rmalar›n son derece az oldu¤u ülkemizde bilimsel anlamda “giriflimcili¤e” rastlamak mümkün de¤ildir. Böylece üniversitelerde son birkaç y›ld›r dillendirilen bu kavram üniversitelere biçilen mis- Yeni Demokrat Gençlik yonu da bize özetliyor. Bugüne kadar YÖK’ün raporlar›n›n ço¤u, ticari planlar› üniversiteye uygulamak üzerine kuruludur. Söz konusu emperyalist e¤itim politikalar›na kap› aralamakla meflgul YÖK’ün en iyi yapt›¤› fley de bugüne kadar bu gözükmektedir. ‹yi bir pazarlay›c› konumundad›r. Bu sektörden elde edece¤i gelirle devletin s›rt›ndaki “yükü” ö¤rencilerin üzerine bindirerek gayet “iyi” ifller baflaracakt›r. YÖK Baflkan›’n›n bu konudaki ad›mlar› devlet taraf›ndan kendisine “hediye” olarak yans›m›flt›r, herkese “nasip” olmayacak kadar kendisine lojmanlar, trilyonluk arabalar tahsis edilmifltir. E¤itim Almak ‹çin Önce Paray› Göster! Emperyalist devletlerin ülkemizde üniversite kurmak için can att›¤› günümüzde YÖK’e “büyük” görevler düfltü¤ü apaç›k ortadad›r. ‹Ü bir bafllang›ç olacak ama üniversiteler özellefltirme politikalar›yla a¤›r bir flekilde sars›lacakt›r. Gelir için her fleyini pazarlayacak olan bir üniversite kendisini ö¤rencilere de pazarlamaya çal›flmaktan neden geri kals›n? “Bedava olmaz!” diyen YÖK Baflkan› zaten bunu aç›kça ortaya koymad› m›? Bizler aç›s›ndan en önemli konu ise bu flartlarda e¤itimin nas›l sunulaca¤› konusudur. Nas›l›n cevab› hayat boyu, paran kadar e¤itim ve sertifikad›r. Gelecekte üniversite okuman›n bedelinin çok daha zor olaca¤›, paral› üniversitelerin cirit ataca¤›, gelecek tasavvurunda gençlik; iflsizlik, çeteleflme, yozlaflma, h›rs›zl›k, açl›k gibi sorunlar›n da¤ gibi büyüdü¤ü koflullarda harcanmak istenmektedir. ‹yi bir gelecek sunman›n koflullar›n›n “parayla” belirlendi¤i ülkemizde egemen s›n›flar›n s›n›rlar›n› çizdi¤i ve gençli¤i yok sayarak uygulad›klar› e¤itim politikalar›, mesleki hak gasp›na yol açan yasalar›, bizleri sonu belirsiz bir karanl›¤a do¤ru iterken, tüm bunlara ra¤men kurtuluflun tek ve biricik yolunun örgütlü bir gençlik oldu¤unu gençli¤e kavratmak önemlidir. Örgütlenerek Söz, Yetki ve Karar Sahibi Olabiliriz! Söz, yetki ve karar hakk›m›z› istiyoruz derken örgütlenmekten bahsediyoruz. Gençli¤in söz, yetki ve karar hakk› 15 demek onun örgütlü ve birlik olmas› demektir. Güçsüzlü¤ümüz örgütsüzlü¤ümüzden ileri gelmektedir. Ancak örgütlü bir gençlik gelece¤ine yön verebilme kudretine, söz, yetki ve karara sahiptir. Örgütsüz ve da¤›n›k ise onun ad›na baflkalar› karar vermekte, hesap ve plan yapmakta bofl durmayacaklar ve gençli¤i s›n›rs›z kâr arzular›na heba etmekte geç kalmayacaklard›r. Keza bizler bunlar› birebir yaflamaktay›z. Sistem gelecek on y›llara haz›rlan›rken gençli¤i nas›l zapturapt alt›na alaca¤›n› da hesaplamaktad›r. Emperyalizmin tüm sald›r›lar›n›n bugünkü faturas› açl›k ve sefalet olmufltur. Özellikle geri kalm›fl ülkelerde yaflanan yiyecek ve k›tl›k üzerine ç›kan olaylar halka reva görülenleri bizlere göstermektedir. Emekçilerden Ö¤renmek Ülkemizde köylüler mahsulden elde etti¤i gelir ile, eylemlerle direnerek bu iflin bu kadar olmayaca¤›n› göstererek o¤lunu ve k›z›n› üniversiteye göndermektedir. ‹flçiler al›nteri dökerek, fabrikalarda direnerek eline geçen ücretle evlad›n› okutabilmektedir. ‹flçiler, emekçiler iflten atmalara, düflük ücretlere, Sosyal Güvenlik Yasas›’na karfl› eylemler yapmakta ve biz gençlere daha iyi bir gelecek b›rakmak için mücadele etmekteler. Taksim 1 May›s’›nda direnen emekçilere, bizlere b›rakmak istedikleri onurlu gelecek için bin selam olsun. 1977 Taksim 1 May›s’›nda AKM binas› önüne as›lan dev pankarttaki, bir eline ba¤lanm›fl zinciri koparan iflçiyi hat›rlayal›m. Emperyalizmin gençli¤i prangay› vurdu¤u zincirleri ayn› flekilde kopartal›m! 16 Yeni Demokrat Gençlik Biz YDG’liler olarak, gerek bize gerekse devrimci dostlar›m›za dönük sald›r›lara karfl› durmaya devam edece¤iz ve mücadelemiz bitmeyecek! Antalya’da sald›r› ve direnifl Ben Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde okuyan bir ö¤renciyim. Biliyorsunuz ki, geçen günlerde üniversitemizde baz› olaylar yafland›. Yaflanan olaylara birebir flahit oldu¤um için sizlerle paylaflmak istiyorum. Bu olaylar›n bafllang›c›ndan önce, üniversitenin yurdunda biz sol görüfllülere dönük büyük bir bask› vard› ve bu bask›larla bizi y›ld›racaklar›n› zanneden baz› faflist gruplar, emellerine ulaflamad›lar. Çünkü biz hiç bir zaman y›lmad›k ve y›lmayaca¤›z da. Faflistler sald›r›lar›na 4 Nisan Cuma günü akflam saatlerinde bafllad›lar. Arkadafllar›m›zdan birinin yurt kap›s› önünde tartakland›¤› haberini ald›k ve k›sa süre içinde yurt kap›s› önünde toplanarak küçük çapl› bir eylem gerçeklefltirdik. Yurt yönetimi ve polis bizi yurda sokmamakta kararl›yd›, ama onlar bizi içeri almad›klar› sürece eylemlerimiz sürdü ve sloganlar›m›z kampüste yank›land›. Arkadafllar›m›z›n yurt içine al›nmalar› karfl›l›¤›nda eylemimizi sona erdirdik. Arkadafllar›m›z›n ço¤u o gece yurda al›nd› ve da¤›ld›k. Fakat 6 Nisan Pazar günü bir grup faflist iki arkadafl›m›z› yurt giriflinde polislerin gözü önünde b›çaklayarak a¤›r yaralanmalar›na sebep oldu. Haberler bize geldi¤i zaman arkadafl›m›z›n acile kald›r›ld›¤›n› ve faflistlerin orada da rahat b›rakmad›¤›n› duyduk. Toplu bir flekilde acilin önüne yürüdük. Polis bizden önce acilin önünde adeta etten duvar örmüfltü ve arkadafl›m›z› görmemize izin vermedi. Biz de bunun üzerine sloganlar›m›zla yurt kap›s› önüne do¤ru yürüdük. Yurdun önüne geldi¤imizde faflistlerden biri belinden ç›kard›¤› tabancayla üstümüze atefl açmaya bafllad›. Bir anda grup da¤›ld› ve çevik kuvvetin de üstümüze koflmas›yla, birçok arkadafl›m›z yaraland›. Polislerin say›s› giderek ço¤ald›. Bir süre sonra bulundu¤umuz yerden uzaklaflmaya çal›flt›k. ‹lerledi¤imizde, silahl› adam›n elini kolunu sallayarak polislerin önünden geçti¤ini gördük ve hiçbir müdahale yoktu. Ayr›ld›¤›m›z s›rada sloganlar›m›z sürüyordu ve arkam›zdan panzerler boyal› su s›k›yordu. En sonunda kampusun duvarlar›ndan atlayarak d›flar› ç›kt›k. Tekrar topland›¤›m›zda arkadafllar›m›z›n birço¤u kay›pt›, haber alamad›k. Biz YDG’liler olarak, gerek bize gerekse devrimci dostlar›m›za dönük sald›r›lara karfl› durmaya devam edece¤iz ve mücadelemiz bitmeyecek! Akdeniz Üniversitesi’nden bir YDG’li Dicle Üniversitesi AÇLIK GREV‹NDE Dicle Üniversitesi’nde bu y›l aç›lan soruflturmalar›, gözalt›lar› protesto etmek için 14 Nisan günü YDG’lilerin de kat›ld›¤› açl›k grevi bafllat›ld›. Özellikle bu y›l artan soruflturmalarla beraber polisin kampüs içerisindeki rahats›z edici varl›¤› ö¤rencilerle beraber Ö¤renci Derne¤i’ni böylesi bir eyleme mecbur k›lm›flt›. Her ö¤rencinin bir gün kat›laca¤› açl›k grevinin günde 10 kifli olmak üzere iki hafta sürmesi düflünülüyordu. E¤er bu süre boyunca istenilen elde edilemezse iki haftadan sonra dönüflümsüz açl›k grevine girilecekti. ‹lk gün Fen-Edebiyat önünden çad›r aç›larak bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bas›n aç›klamas›na DTP milletvekilleri ile beraber Diyarbak›r’daki kitle örgütlerinin deste¤i oldu. Gerek eylemin oldukça net oluflu (öyle ki iki haftal›k açl›k grevine gireceklerin listesi bile haz›rd›) gerekse de açl›k grevinin ses getiren, burjuva bas›na yans›yabilecek bir eylem oluflu üniversite idaresini geri ad›m atmaya zorlam›flt›r. Açl›k grevinin ilk gününden daha üç saat geçmiflken Ö¤renci Derne¤i ile görüflme yap›larak ö¤renci derne¤inin birkaç iste¤ini kabul etmek zorunda kalm›flt›r. ‹dare taraf›ndan verilen sözler flunlard›r; -Üniversite içerisinde polisle beraber kameralar›n da varl›¤› asgariye düflürülecektir. -Herhangi bir durumda üniversite idaresi Ö¤renci Derne¤i’ni muhatap alacakt›r. -Mahkemesi süren ö¤rencilere üniversite taraf›ndan soruflturma aç›lmayacakt›r. Ö¤renci Derne¤i’nin muhatap al›n›yor oluflu oldukça önemli bir geliflmedir. Fakat idarenin okulun bitmesine yak›n bir zamanda manevra yaparak ö¤rencilerin öfkesini erteleme gibi bir niyetinin olabilece¤ini de unutmamak gerekiyor. Amed YDG Yeni Demokrat Gençlik 17 Da¤lar›n s›rr›na ermek... “K›y›s›nda de¤il köflesinde de¤il, tam orta yerinde olmal›yd›m savafl›n; da¤›n, ac›n›n, sevincin, zorlu¤un ve sevginin k›y›s›nda de¤il orta yerinde olmal›yd›m.” ‹flte böyle çiziyor yol haritas›n› Halil Uysal (Da¤). Ve 1995’te kat›l›yor gerillaya; yani savafl›n, ac›n›n ve sevincin tam orta yerine… Da¤lara… 1973 y›l›nda Almanya’da do¤du. 1995’te k›sa bir süre kalmak için geldi¤i Kürdistan da¤lar›na sevdalan›r ve burada kalmaya, gerilla olmaya karar verir. Halil Uysal art›k Halil Da¤’d›r… Kameraman Halil’dir yani bundan sonra yoldafllar›n›n deyimiyle… Ak›llara Kürt sanatç› Hozan Serhad geliyor. Hozan Serhad henüz Ege Üniversitesi Konservatuar›nda okurken flöyle demiflti: “Bir devrimci için ülkeye dönmek bir görevdir.” Ve henüz ö¤reniminin ikinci y›l›nda gerillaya kat›l›r. Halil Da¤ da Hoza’n›n dedi¤i gibi ülkeye dönmüfltür… Özgür topraklarda yeflerir ve geliflir sanat, gerçek anlam›yla. Yarat›c›l›k özgür atmosferlerde soluk al›r. Teknik donan›m bak›m›ndan son derece zengin olan burjuva ‘sanat›’ (özelde sinema) asla ve asla ihaneti, aflk› ve direnifli bu derece gerçekçi anlatan ‘Beritan’›* yaratamaz. ‘Beritan’› burjuva ‘sanatç›lar›n›n’ çekemeyece¤ini en iyi Halil Da¤’›n flu cümlelerinden zorlanmadan ç›kartabiliriz: “Benim da¤a getirdi¤im sadece kendi bedenim var. Ama benim da¤dan ald›¤›m fleyler çok fazla. Ben da¤larda yetifltim. Bir seyirci olarak de¤il. ‹çinde bir yaflayan olarak yer ald›m. Örnek Beritan filmini verebilirim. Kürt tarihinde ihaneti anlat›yor, aflk› anlat›yor, direnifli anlat›yor. Ben bunlar› birebir yaflad›m. ‹hanete de tan›k oldum. Direnen insanlarla birlikte kald›m. Aflklar› ile, ülkeleri ile birlefltiren, en ön cephelere koflarak giden arkadafllarla tan›flt›m. Bu hayat›n bir parças› oldum. Yani bu hikâye’nin içindeydim.” Ayn› zamanda bir yazar-muhabir de olan Halil Da¤, da¤lar›n kendisinde ve sanat›nda yaratt›¤› etkiyi, de¤iflimi flöyle anlat›yor: “Da¤a gelmeden önce çok k›s›tl› bir kamera ve foto¤raf e¤itimim vard›. Onun d›fl›nda hiçbir e¤iti- mim yok bu konuda. As›l da¤lar beni bu çal›flmaya sürükledi. Da¤larda benim de fark etmedi¤im ama hissetti¤im bir geliflme oldu. Bunun nas›l oldu¤unu izah edemem ama içinde yaflayarak, paylaflarak, da¤ atmosferinde ayn› havay› tadarak, hem düflünsel olarak, hem de teknik olarak birçok farkl›laflmay› yaflad›m. Benim foto¤raflar›m, kamerac›l›¤›m da¤larda geliflti. Ben bunun bir da¤ s›rr› oldu¤una inan›yorum.” Bir s›r… Da¤lar›n s›rr›… Ayn› s›r Hewlér flark›s›n› söylerken Hozan Serhad’›n kula¤›na f›s›ldanan s›r… Dara¤açlar›nda ölümle dalga geçmeyi sa¤layan, zindanlarda bedenlerini zulme karfl› atefle vermeyi sa¤layan hep o s›rr›n bilinmesindendir. Bu öyle bir s›rd›r ki düflman istedi¤inde ser verilir, s›r verilmez ve bunu ancak o s›rra ortak olanlar baflarabilir. Halil Da¤, Türkiye Kürdistan’›ndaki gerillalar› anlatacak olan ‘A¤r› da¤›na yürüyenler’ adl› bir belgesel film projesi için Türkiye Kürdistan›’nda oldu¤u s›rada TC ordusunun 28 Mart-1 Nisan’da Besta bölgesinde gerçeklefltirdi¤i operasyonda üç gerilla arkadafl›yla birlikte ölümsüzlü¤e ulaflt›. Halil Da¤ Türkiye Kürdistan›’na geçiflinin di¤er bir nedenini flöyle yaz›yor:’’Kuzey’e geçiflimin ilkinden daha önemli ve daha az arkadafl›mla paylaflt›¤›m nedenini düflünüyorum. Savafl›n orta yerinde olmak istemifltim. Hayat›m›n geri kalan y›llar›n› baflka bir yerde de¤il Kuzey topraklar›nda tamamlamakt›r hayalim. Denizler ortas›nda zehirlenmeye çal›fl›lan O güzel insana ve O’nun yaratt›¤› halka topyekûn bir savafl dayat›l›rken, k›y›s›nda köflesinde de¤il orta yerinde olmak istemifltim. Ve bütün malzemelerimi s›rtlay›p Kuzey yollar›na bu yüzden düflmüfltüm. Hiçbir fley yapamasam da, en az›ndan bu topraklarda gerillan›n izinden yürümüfl olurum...’’ *Beritan, Halil Da¤’›n da¤larda çekti¤i, oyuncular›n gerillalardan olufltu¤u filmin ad›d›r. Amed’den bir YDG’li 18 Yeni Demokrat Gençlik Bizim istedi¤imiz insanca bir yaflam, kendi kültürümüzü, dilimizi, dinimizi, rengimizi, sanat›m›z› ve her fleyimizle ve her fleyi kendi benli¤imizde içsellefltirerek yaflamak. S a k a r y a ’ d a k ü f ü r v e s a v a fl g e c e s i Her fley istedi¤imiz gibi gidiyordu. Kat›l›m, coflku, çocuklar›n yüzündeki yaflama sevinçleri, dedelerimizin bu anlaml› günde bizim yan›m›zda olmalar›, nenelerimizin bizi kendi torunlar› gibi yürekten sevmeleri, sahne dekorunun güzelli¤i, görevli arkadafllar›m›z›n görevlerini eksiksiz yapma telafl›, yaflama sevincine dair coflkunun gecenin en anlaml› karelerinden bir kaç›yd›. Bu y›l gerçeklefltirdi¤imiz Demokratik Toplum Partisi’nin Kültür ve Sanat Gecesinin bafllar›nda geçen haz›rl›klardan bahsediyorum. Herfleyle bafllad›m, “amayla” devam etmek istiyorum. Çünkü “ama” bizim eksik oldu¤umuz bir yan› teflkil etmekte. Salonu dolduran yüzlerce insan bu gecenin doyumsuz geçece¤ini her fleyin (ac›lar›n, sefaletin, yolsuzluklar›n, yitip giden bir sürü hayat›n vs.) bir nebze de olsa unutacaklar›n› zannediyorlard›. Ama gel gör ki TC devleti bizi hiç de yan›ltmayaca¤›n› gecenin bafl›nda belli ediyordu. Önce salonu boflaltmam›z› istiyorlar (Güya güvenlik önlemleri alacaklar!) Sonra bas›n içeriye girmek istedi¤ini söylüyor. Biz de “Hay›r içeri giremezsiniz. Bunca insan ölürken ‘tarafs›z’ olmuyorsunuz da buradaki ‘tarafs›z’ insanlara taraf tutturmaya m› geldiniz?!” dedik ve içeri almad›k. Daha önceki kültür ve sanat flenli¤inde polisin kamerayla çekim yapt›¤›n› söylediler. Ama çok çok tuhaft›r ki, polisler de böyle bir gecenin olmayaca¤›n› bildikleri için bu sefer gelmediler. D›flar›ya ç›kt›m, birkaç arkadafl› almaya gittim, geldi¤imde salonun önünde bizi “300 Spartal›” bekliyordu! Bafllad›lar koro fleklinde her zamanki “fiehitler ölmez, vatan bölünmez”… Derslerini iyi çal›flm›fllard›. Tabiî ki onlar›n öncü birlikleri olan “polis a¤abeyler” geldi. Güvenli¤imizi “sa¤layan” a¤abeyler! Yani biz güvendeymifliz. Zaten ben onlar› görünce sonucun nereye varaca¤›n› az çok tahmin etmifltim. TC Devleti’nde yafl›yorsan›z hiç de kahin olmak gerekmez bu tür olaylarda. Oysa polisler bunlar› rahatl›kla da¤›tabilirdi. Ama onlar kitlenin daha da fazla birikmesini beklediler. Orada ikinci bir Mad›mak olay›n›n yaflanmas› içten bile de¤ildi. Yani grubun büyümeden da¤›t›lmas› olaylar›n büyümesini engelleyebilirdi. Sonra fianl›urfa Milletvekili Sn. ‹brahim Binici geldi salona. Halk› sükunete davet etti: “Yani biz bu gece onlar›n istedi¤ini yapmayaca¤›z, hiç kimsenin hiçbir flekilde k›l›na zarar gelmeyecek flekilde herkesi sa¤duyuya ça¤›r›yorum.” Sonra bafllad›lar camlar› tafllamaya neyse ki Truva gibi sa¤lam bir yerdeydik. Yani Funda Dü¤ün Salonu tam pasaj›n içerisinde oldu¤u için bir fley olmad›. Ben bir ara pencereden d›flar› bakt›m. ‹ran’daki rejimi bilirsiniz, “recm” denilen tafllama, yani bütün günahlar›n bedelini tafllarla ödersiniz. Ne kadar fazla tafl atarsan›z o kadar daha fazla Müslüman olursunuz! Güya biz kutsal olan her fleyi kirletmifltik. Hepimiz masumduk. Ama yeterli de¤il. Ayr›ca hepimiz Kürt’tük. Bence bu, yeryüzündeki bütün ac›lar› çekmemiz için yeterli bir nedendir. Yeni Demokrat Gençlik Bizim istedi¤imiz insanca bir yaflam, kendi kültürümüzü, dilimizi, dinimizi, rengimizi, sanat›m›z› ve her fleyimizle ve her fleyi kendi benli¤imizde içsellefltirerek yaflamak. Sonras›nda Sakarya Valisi Hüseyin Atak geldi. Önce milletvekilini tan›mad›¤›n› yani hiçbir flekilde muhatap alamayaca¤›n› beyan etti. Aynen flöyle demifl, “Bu bir münferit olayd›r, yani kalabal›k hemen da¤›t›lacak, hiçbir olumsuz geliflme yok. Her fley kontrol alt›nda. Korkmay›n.” ‹brahim Binici DTP merkezini arayarak geliflmelerin hiç de valinin söyledi¤i gibi olmad›¤›n› söylüyordu. Salonun dolu olmas›, pencereleri kapatmam›z, birkaç kliman›n bozuk olmas›, salonun havas›z kalmas› saatler geçtikçe halk›n sabr›n›n taflmas› için yeterli nedenler aras›ndad›r. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde masum çocuklar›n yar› aç›k, yar› kapal› gözlerle bu korku ve panik ortama tan›k olmalar›, ayr›ca onlar için ne anlam ifade etti¤ini merak ediyorum. Sahneye Dengbej Ebubekir Kalkanl› ç›kt›. Birkaç flark› söyledikten sonra salonun havas›z olmas› ve gerginlik onu da baya¤› etkilemiflti. Aniden sahnenin ortas›na düfltü. Zaman durdu. Ç›¤l›klar ve çocuklar›n gözlerindeki o küçük ya¤mur damlalar› gibi gözyafllar› döküldü yanaklar›na. Acaba bu gözyafllar›n›n s›cakl›¤›n› yüre¤inde hissetmeyeniniz var m›d›r? Sonra m›? Doktor yok, ambulans yok, halk panik içinde, d›flar›ya ç›kam›yoruz. Polisler vas›tas›yla hastaneye götürüldüler. Haber ald›k öldü¤ünü. Kalp krizi geçirmiflti. Zaten y›llard›r bedel veriyorduk. Söylesenize bunun bedelini kim verecek? Ailesi için onun yerini kim dolduracak, Tayyip Erdo¤an m›? Ailesinin ac›s›n› yüre¤inde kim tafl›yacak? Ya bay›lanlar, tabii bizim için ölümün yan›nda bunlar pek bir fley ifade etmiyor. Yani biz isyanlar›n çocuklar›y›z, y›llard›r imha, inkar ve asimilasyon politikalar›na bafl kald›ran, nice bedeller veren, özgürlük ateflini yüre¤imizde tafl›yan bu yolun fedaileriyiz. En son ‹zmit’ten çevik kuvvet geldi. Saat gece ikiyi buluyordu. Polisler bizi konserve kutular› gibi arabaya s›k›flt›rd›lar. Sonradan duyduk baz› otobüsleri tafllam›fllar. Arkalar›ndan arabalarla, motosikletlerle takip ederek tafllamaya devam etmifller. Eve geldi¤imde kulaklar›mda hep flu sözcükler ç›nland›. “Anne eve gidelim” diyen sekiz yafl›ndaki Büflra’n›n sesi oldu. Hakk›m›z olan iki fleyi istiyoruz. ÖLÜM VE ÖZGÜRLÜK! Sakarya’dan bir YDG’li 19 stanbul YDG ‹s sald›r›lar› protesto etti Yeni Demokrat Gençlik 4 May›s’ta Taksim’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Gençlerin e¤itim ve sa¤l›k reformlar› ad› alt›nda emperyalist yasalarla geleceksizli¤e mahkum edilerek, faflist bask›lara/ sald›r›lara maruz b›rak›ld›klar›na de¤inilen bas›n aç›klamas›na halk ve bas›n taraf›ndan yo¤un ilgi gösterildi. SSGSS, mesleki yeterlilik, hayat boyu e¤itim vb yasalarla, kazan›lm›fl hak k›r›nt›lar›na dahi sistem taraf›ndan göz dikildi¤ine dikkat çekildi. Özellefltirmeler, tar›ma yönelik kotalar, köylülerin topraklar›na a¤alar›n el koymas› gibi uygulamalar›n emekçi halk›n yaflam›n› gün geçtikçe zorlaflt›rd›¤› vurgusu yap›ld›. Di¤er yandan Kürt halk gençli¤ine karfl›n sald›r›lar›n gün geçtikçe artmakta oldu¤u, milliyetçi-›rkç›-faflist bir dalgan›n yarat›lmaya/büyütülmeye çal›fl›ld›¤›na de¤inildi. Ard›ndan 1 May›s günü, Adana’da, Ankara’da, ‹stanbul’da alanlara ç›kan emekçilere pervas›zca yap›lan sald›r›lara dikkat çekildi. Özellikle ‹stanbul’da en demokratik, meflru haklar› olan eylem, miting örgütleme haklar›n› kullanan emekçilerin polisin “orant›l› güç” gösterisiyle karfl›land›klar›na dikkat çekildi. S›k›yönetimi aratmayan uygulamalara, polisin estirdi¤i teröre, fiiflli boyunca kurulan yüzlerce polis barikat›na karfl› 2008 1 May›s’›n›n Taksim’e ç›kmak isteyen emekçilerin kararl›l›¤› ile haf›zalara kaz›nd›¤› ifade edildi. Bas›n aç›klamas›, “Her yer Taksim, Her yer direnifl!”, “Tutuklamalar, Gözalt›lar, Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!” sloganlar›yla son buldu. ‹stanbul YDG Yeni Demokrat Gençlik 20 Galatasaray Laik mi? Merhaba sevgili gençler, Havalar›n daha fazla ›s›nmaya bafllad›¤› bugünlerde sizlerin karfl›s›na oldukça yo¤un bir gündemle ç›k›yorum. Buna ra¤men yer darl›¤› nedeniyle laf› çok uzatmadan konulara geçmenin faydal› olaca¤›n› düflünüyorum. Sevgili gençler, sizlerin de fark etti¤i üzere dolu dolu bir Nisan ay›n› geride b›rakt›k. Üniversitelerde ç›kan olaylar, Hakan fiükür’ün bomba etkisi yaratan aç›klamalar›, iflçiler ve emekçiler ile R.T. Erdo¤an aras›ndaki tart›flmalar bunlar›n küçük bir k›sm›yd›. Yani ben takip ederken dahi yoruldum bu gündemleri. Öncelikle de¤erli arkadafl›m Hakan fiükür’ün yapt›¤› aç›klamaya de¤inmek istiyorum. Sizlerin de bildi¤i üzere Hakan fiükür, Fenerbahçe-Galatasaray maç›n›n Kutlu Do¤um Haftas›na gelmesine oldukça sevinmifl ve bas›na bu yönlü bir aç›klamada bulunmufltu. Daha adam›n laf› bitmeden bir sürü insan Hakan fiükür’ü elefltirmeye bafllad›. Yok, efendim Galatasaray laikmifl, talihsiz aç›klamaym›fl, Hakan hemen jübilesini yaps›nm›fl falan da filan. Ne demek efendim Galatasaray laik? Ülke mi ki Galatasaray da laik olsun. Ben böyle garip bir iddia duymad›m daha önce. Hay›r, onu geçtim sevgili Hakan’›n aç›klamay› yaparken hangi amac› güttü¤ünü anlamadan konuflanlara çok k›zd›m. Koskoca Galatasaray tak›m› kaç haftad›r teknik direktörsüz maçlara ç›k›yor. Antrenmanlarda her biri bir servet olan futbolcular›n bafl›nda kimse yok! Skandal de¤il mi bu? ‹flte Hakan da bu konuya at›fta bulunarak asl›nda maç için “iflimiz Allah’a kald›” demek istiyor. Yani teknik direktörümüz yok zaten, Fenerbahçe de öyle küçük lokma de¤il, fiampiyonlar Liginde çeyrek final oynam›fl tak›m, ilk on birinde de 9 tane yabanc› var, o halde dua etmekten baflka yapacak bir fley yok demek istiyor ama kimse anlamak istemiyor. Bence k›z›lacak birisi varsa o da Kalli’dir. Yoksa Hakan’a k›zmaya kimsenin hakk› yok diye düflünüyorum. Konuyu uzatmadan flu 1 May›s meselesine de¤inmek istiyorum. Efendim bildi¤iniz gibi baz›lar› geçti¤imiz haftalarda medyaya “1 May›s tatil olsun” diye aç›klamalarda bulundular. Yani ben tatilleri çok severim ama bu kadar›na da pes do¤rusu. 19 May›s, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 A¤ustos bir de dini tatil günleri neyimize yetmiyor da ç›k›p 1 May›s’ta tatil istiyoruz anlamad›m. Ben bu konuda AKP hükümetiyle (kimse k›r›lmas›n) ayn› düflünüyorum. Ayr›ca bu Taksim ›srar›n› da anlam›fl de¤ilim. ‹lle de ç›kaca¤›z diyenlere baflbakan›m›z güzel bir cevap vermifltir bence. Bir sürü devlet erkan›, valimiz, baflbakan›m›z ve emniyet müdürümüz olay ç›kmamas› için Taksim’e izin vermiyor iflte. Hay›r, çok isteniyorsa y›lbafl› günleri Taksim serbest, o zaman ç›k›p ba¤›r›p ça¤›rabilir herkes. Ha o da yetmediyse flöyle bir maç sonras› sevinmek için ç›k›labilir. Yani bu ifller böyle ayarlanm›fl, öyle her isteyen her istedi¤i za- Yeni Demokrat Gençlik 21 ¤imizde Cumhurbaflkan›m›z›n da dedi¤i gibi “akl›selim man Taksim’e ç›karsa kaos olur efendim. Bence 3 kifli1 May›s’ta hakimdi” demek do¤ru olacakt›r. Polisler den kalabal›k Taksim’de gezmek de yasaklanmal›. MaTaksim’e eylemcilerin girmesi durumunda devletimizin azallah anarfliye yol açar böyle fleyler. Asl›nda bu kadar y›k›labilece¤inin bilincinde olarak gayet akl›selim davgerginli¤e hiç gerek yok bence. Keflke bu tart›flmalar ranm›fllard›r. Keza ‹stanbul Emniyet Müdürümüz de biraz erken bafllasayd› da ben araya girseydim. Ama olay günü bizzat Taksim’e giderek ciddi bir sorunun olmaalesef çok geç kal›nd›. Yoksa ne yap›p eder araya gimad›¤›n› gözlemlemifltir. rer uzlaflmay› sa¤lard›m. Gerçi bu konuda büyük sendika konfederasyonlar›m›za güvenim tam. Öyle kendiYani Makedonya’ya gitmekte olan Cumhurbaflkalerine ba¤l› bir iki laf dinlemez flubeleri olsa da konfen›ndan tutal›m da ‹çiflleri Bakan›na, Emniyet müdüründerasyonlar›m›z bence her sene oldu¤u gibi ayn› hatta den tutal›m da baflbakana ve çal›flma bakan›na kadar devam edeceklerdir. Keza Türk-‹fl baflkan›n›n son gün herkes Taksim konusunda yorum yapm›flt›r. Bir anda yapt›¤› aç›klama da benim bu görü75 milyon insan›n gündemi oldu flümü destekliyor. ‹zlemiflsinizdir bu Taksim meselesi. TÜS‹AD bi1 May›s meselesine herhalde, muhabir soruyor “siz le aç›klama yapt› konu hakk›nda. Taksim’e ç›kmayacaks›n›z ama size de¤inmek istiyorum. Ayr›ca ben bakt›m 1 May›s günü ba¤l› baz› sendikalar ç›karsa onlara ‹stanbul’da hiçbir yerde 100-200 Efendim bildi¤iniz gibi destek olup sahiplenecek misiniz?” kifliden kalabal›k grup yoktu. Debaz›lar› geçti¤imiz diye ve Say›n Baflkan Kumcu “neyimek ki kat›lan da öyle fazla kifli haftalarda medyaya ni destekleyelim” diyerek beklediyoktu. Neden bu kadar gündem ¤im cevab› veriyor. ‹flte buna sa¤du1 May›s tatil olsun diye oldu anlamad›m bir türlü. yu denir efendim. Adam ç›kmak is- aç›klamalarda bulundular. Neyse gençler son olarak, kötemiyor, bir de ifli gücü yok, ç›kanflem arac›l›¤›yla bir de Müslüm Yani ben tatilleri lar› sahiplensinmifl. Yok efendim, Babaya seslenmek istiyorum. çok severim ama öyle ifl. Bendeniz 40 y›ld›r Müslüm GürZaten 1 May›s eylemleri de ba- bu kadar›na da pes do¤rusu. ses’in büyük bir hayran›y›md›r. k›n›z hiç de hofl olmayan görüntüÖnceleri ç›k›p bu Teoman’›n “Pa19 May›s, 23 Nisan, 29 lerle noktaland›. Emniyet Müdürü- Ekim, 30 A¤ustos bir de dini ramparça”s›n› söyleyince bozulnün de ifadesiyle tam hat›rlam›yomufltum ama laf etmemifltim. Artatil günleri neyimize rum ama befl alt› tane tafl, on-on t›k vallahi flurama geldi. Bu son yetmiyor da ç›k›p befl sopa ve bir iki flifle yakalanarak reklamlara ne demeli efendim? provokatör terör örgütleri çökerHiç yak›fl›yor mu koca Müslüm 1 May›s’ta tatil istiyoruz tilmifl oldu. Ya bu adamlar Taksim’e Babaya? Hadi hepsi bir yana flu anlamad›m. girselerdi ne olurdu? Ama iflte gireyemek taba¤› içinde yeflillikli mediler. Hem de bu silahlara ra¤Müslüm Baba reklam›n› izleyince men ‹stanbul Emniyetinin çok ifllevli panzerleri (su s›kan›m dondu, oturup a¤lad›m çocuklar gibi yahu. Sevk›yor, bomba at›yor ve iflçileri önüne kat›p kovalayabigili Müslüm, bak buradan yazd›m ama o reklamlar deliyor) galip geldi. Ben flahsen çok be¤endim bu panzervam ederse telefon edip seninle arkadafll›¤›m› da keseleri, y›llard›r bir toplu i¤ne bile üretememekten yak›n›ce¤im. ‹lla ki oynamak gerekiyorsa bence bu reklamlar yoruz ama sonuçta elimizde çok ifllevli panzerlerimiz yerine Müslüm Baba lastik, araba reklamlar›nda oynavar iflte. Bu gayet teknolojik makineleri gördükçe içim mal›. Tabi böyle güldürmeden oynamal›. Müslüm Baba bir hofl oluyor. Muas›r medeniyet seviyesini daha fazla ki bizi bugüne kadar a¤latm›fl, düflündürmüfl bir insan, düflünür oluyorum. Velhas›l 1 May›s günü Taksim hem bugünse çoluk çocu¤u güldürüyor. Vallahi çok dar›leylemcilerden hem de o bölgede çal›flanlardan bir günd›m. Yazsam da bitiremem derdimi, avutamam kendilük de olsa baflar›l› bir flekilde korunmufl oldu. Anarfli mi. fiark› gibi oldu bu sözler ama gerçek böyle gençler. ve kaosun, devletin Taksim’den bafllayarak y›k›lmas›n›n Bir sonraki say› görüflmek dile¤iyle hepinizin gözlerinönüne geçildi. O nedenle bütün olarak de¤erlendirdiden öperim. Yeni Demokrat Gençlik 22 D e n gê Ci w a n ê Ulusal sorundaki tavr› s›n›fsal talepler için de gösterelim 2008’in ilk aylar› sistemin emekçi halk üzerindeki sald›r›lar›na h›z verdi¤i ve bu sald›r›lara karfl›l›k ciddi karfl› koyufllar›n sergilendi¤i bir dönem oldu. Sistemin gerek sosyal y›k›m politikalar› aç›s›ndan gerekse de Kürt halk› üzerindeki bask›lar›n› art›rmas›yla kitlenin tepkisi son dönemde kendisini de aflan bir seyir izlemektedir. Devlet içerisine düfltü¤ü ç›kmazdan kurtulabilmenin yolunu halka daha çok bask› uygulamakta görmektedir. Devrimci hareketin dura¤anl›k yaflad›¤› bir dönem içerisinde sistemin sald›r›lar›na karfl› verilen tepkiler kitle hareketlerinin yönünü bizlere göstermektedir. Sistem sadece sosyal y›k›m sald›r›lar› uygulamamakta, bu sald›r›larla beraber Kürt ulusu üzerindeki bask›s›na da h›z vermektedir. PKK lideri Abdullah Öcalan’›n do¤um gününü kutlamak için Amara yürüyüflünü gerçeklefltirmek isteyen DTP’lilere azg›nca sald›ran kolluk güçleri, TC’nin baflar›s›zl›¤a u¤rad›klar› operasyonun ac›s›n› buldu¤u her f›rsatta Kürt halk›na sald›rarak ç›karmaya çal›flt›¤›n›n bariz bir örne¤ini vermifltir. Ancak kitlelerin bu artan hoflnutsuzlu¤una ve tepkilerini soka¤a inerek göstermelerine ra¤men bu tepkiyi yönlendirebilecek bir önderlik düzeyi bulunmamaktad›r. Bununla beraber tepkiler örgütsüz ve da¤›n›k bir flekilde gösterilmektedir. Devrimci hareketin yaflad›¤› s›k›nt›lar, kitlelerin kendili¤inden hareketini devrimci harekete dönüfltürememektedir. Bu durum kendisini en bariz flekilde sendika yönetimlerinin emekçilere yönelik gerçeklefltirdikleri sald›r›lar karfl›s›nda sendika kitlesinin tepkisini manipüle ede- cek eylem yöntemleri belirleyen tutumunda ve ulusal hareketin sistemin sald›r›lar›na karfl› direngen bir tav›r gösteren Kürt ulusunun direniflini pasif bir seyirde tutmaya yönelik hareketlerinde görmekteyiz. Ancak bu durumda da ulusal hareketin önderli¤i ile taban› aras›nda da belli bir tak›m çatlaklar söz konusu olmaktad›r. 22 Temmuz seçimleri sonras›nda meclise girmeyi baflaran DTP’nin sistemle uzlaflma politikalar›n›n art›k iflas etmeye bafllamas› ulusal hareketin taban›nda da ciddi bir sorgulamay› bafllatm›flt›r. Özellikle seçimden sonra DTP’nin seçim politikalar›n›n sadece Kürt Ulusal Sorunu üzerine kuruldu¤unu, ekonomi ve e¤itim politikalar›n›n bulunmad›¤›n›, bunun ciddi bir handikap oldu¤unun tespitinin yap›lmas› ve bu flekilde hareket eden bir siyasi yap›lanman›n hedefine ulaflamayaca¤›n›n belirtilmesi ulusal harekette son dönemlerde gerçeklefltirilen emekçi eylemlerine kat›l›m ça¤r›lar›n›n yer almas›na neden olmufltur. Ancak ulusal hareketin içerisinde bulundu¤u politikas›zl›k bu eylemlere bak›fl aç›lar›n› da ciddi bir flekilde etkilemektedir. Özellikle T. Kürdistan›’nda bulunan sendika ve demokratik kitle örgütlerinin yönetimlerinin büyük ço¤unlu¤unun (hatta hemen hemen hepsinin) ulusal hareketin faaliyetçilerinden oluflmas› DKÖ’lerin de ulusal hareketin etkisinde kalmas›na ve bu kitle örgütlerinin gerçek misyonunu oynamalar›na engel olmaktad›r. Bu durumda ciddi bir handikap oluflturmaktad›r. Bundan kaynakl› da toplumsal refleks gelifltirmede T. Kürdistan› ile di¤er bölgelerde ciddi farkl›l›klar oluflmaktad›r. Yeni Demokrat Gençlik Nisan ay› içerisinde gerçeklefltirilen 1 Nisan, 6 Nisan SSGSS karfl›t› eylemlerini de¤erlendirdi¤imizde bölgeden kat›l›m›n var olan potansiyelin oldukça alt›nda olmas› ve kitle örgütlerinin bu eylemleri gündemlerine dahi yeterince almad›klar› görülmektedir. Hatta gerçeklefltirilen eylemlerde yasa karfl›t› sloganlar›n dahi at›lmamas› olumsuz bir durum teflkil etmektedir. Son olarak 1 May›s için bölge mitingi yap›lmas›n›n kararlaflt›r›lmas› ve bunun için giriflimlerin dahi son dakikalara b›rak›lmas› eylemin ne kadar ciddiye al›nd›¤›n›n bir göstergesi olmufltur. 1 May›s’ta bölge mitinginin devlet taraf›ndan engellenmesi, yap›lmas› noktas›nda da ciddi bir kararl›l›¤›n gösterilmemesi ve sonras›nda bölgedeki di¤er illerde refleks eylemlerin örgütlenmemesi, kitle örgütlerinin buradaki pasif tutumunu s›n›fsal aç›dan kime hizmet etti¤ini sorgulatmaktad›r. T. Kürdistan›’ndaki faaliyetimiz aç›s›ndan kitle örgütleri önemli bir yerde durmaktad›r. Kitleleri, örgütleyip s›n›f bilincinin verilmesi aç›s›ndan kitle örgütleri bize ciddi avantajlar sunmaktad›r. Ancak burada bizi zora sokacak durum yukar›da da söyledi¤imiz gibi buradaki kitle örgütlerinin yönetimlerinde ulusal hareketin ciddi bir etkisinin bulunmas›d›r. Bu durumun bizi buralara karfl› so¤utmas›na izin vermemeliyiz. Aksine bu durumda daha inançl› ve sab›rl› çal›flmalarla belirli plan ve programlarla faaliyetimizi örgütlemeliyiz. Amac›m›z sadece kendimizi de¤il, kitleleri de örgütlemekse o zaman kitlelerin bulundu¤u yerlerden asla uzak durmamam›z gerekmektedir. Az›nl›kta kalsak da buralar bizim kitlelere ulaflt›¤›m›z, kitlelerin de bizlerle bulufltu¤u yerlerdir. Örgütsel geliflimimiz bizim kitlelerle buluflmam›za ba¤l›d›r. Kendimizi buralardan soyutlayarak kitlelerle buluflmam›z› engelleyip geliflmemizin önüne set çekmemeliyiz. Ve mutlaka “y›¤›nlar›n oldu¤u yerde çal›flmak gerekir. As›l, kurumlarda, derneklerde, örgütlerde, proleter ya da yar›-proleter y›¤›nlar›n bulundu¤u her yerde yöntemli, azimli, inatç› ve sab›rl› bir bilinçlendirme çal›flmas›yla bütün fedakârl›klar› göze almak, en büyük engelleri gö¤üslemeyi bilmek gerekir. Sendikalar ve (baz› durumlarda) iflçi kooperatifleri ise, y›¤›nlar›n bulundu¤u örgütlerin ta kendileridirler” (Lenin, Sol Komünizm, sf 41). Lenin’den yapt›¤›m›z bu al›nt› çal›flma tarz›m›z›n nas›l olaca¤› noktas›nda bize yol gösterici niteliktedir. Ulusal hareketin etkisinin bulundu¤u kitle örgütleri gerici bir nitelik tafl›mamaktad›r ama ortaya koydu¤umuz politikalar ve pratiklerde belli bir tak›m çeliflkiler yaflayaca¤›m›z do¤al bir sonuçtur. Bunun sonucunda da bir tak›m engellemelerle kar- 23 fl›laflaca¤›m›z da ortadad›r. Ancak burada karfl›laflaca¤›m›z sorun T. Kürdistan›’ndaki kitle örgütlerinin gerici bir yönetimde olmas› de¤il, bu örgütlerin yanl›fl iflletilmesidir. Bizim burada esas alaca¤›m›z nokta kitle örgütlerini do¤ru bir flekilde iflletip kitleleri bu örgütler etraf›nda örgütlemeye çal›flmakt›r. Son dönemlerde baz› alanlardaki pratiklerimiz sonucunda içerisinde yer al(a)mad›¤›m›z kitle örgütleri ile iyi iliflkiler gelifltirmifl bulunmaktay›z. Bu iliflkileri gelifltirerek kitle örgütlerinin kararlar›nda söz sahibi olmaya çal›flmal›y›z. E¤er bulundu¤umuz bir yerdeki kitle örgütünün politikalar›n› yanl›fl buluyor ve kitlelerin yanl›fl yönlendirildi¤ini düflünüyorsak yapmam›z gereken kendimizi oradan uzaklaflt›rmak de¤il tam aksine sab›rl› bir çal›flma ile oradaki kitle ile ba¤ kurup do¤ru olan politikalar› kitlelere tafl›makt›r. Aksi takdirde kitleleri gerici sistemin kollar›na b›rakm›fl oluruz, ki bu da bizim amac›m›z de¤ildir. Bunun için de devrimci bir inanç, y›lmaz bir çaba, fedakar bir ruh gereklidir. Yeni Demokrat Gençlik 24 Göçmen Genç Ortak hareket etmenin önemi Ço¤u zaman, yaflamda bize ayr›lan karede yaflay›p gitti¤imizi düflünür, karfl›laflt›¤›m›z sorunlar›n çözümünü salt kendi gücümüzü hesaba katarak anlamaya çal›fl›r›z. Bizim d›fl›m›zdakilerle ‘iyi günlerde’ bolca beraber olur, ‘kötü günler’ için ise bir dostumuzun olmas›n› kafi buluruz. Halbuki her karesi kirlenmifl, haks›z savafllar, açl›k ve dengesiz gelir da¤›l›m› ile sömürüye bulanm›fl bu dünyada bizleri en çok bir araya getirmesi gerekenlerin bu çirkinliklere çözüm gayreti olmas› daha mant›kl› de¤il midir? D›fl›m›zdaki insanlarla bir araya gelerek birçok ‘kötü’yü iyiye çevirebiliyoruz oysa. Bireylerin sahip oldu¤u küçük enerjiler bir araya geldi¤inde, devasa bir güç olabiliyor. Dünyan›n en zengini Bill Gates’in saniyedeki geliri 250 dolar. Yere düflürdü¤ü 1000 dolar› aramas›na gerek yok. Çünkü 4 saniye sonra 1000 dolar kazanm›fl oluyor… Dünyadaki herkese 15 dolar verse dahi, cebinde 5 milyon dolar kalabiliyor. 35 y›l daha yaflayaca¤›n› düflünürsek, öldü¤ünde servetini bitirmesi için her y›l 6,7 milyon dolar harcamas› gerekiyor. Böyle bir servet karfl›s›nda s›radan bir bireyin gücü oldukça zay›f görünüyor de¤il mi? Halbuki her Microsoft kullan›c›s›, bilgisayar›nda oluflan teknik bir hatadan dolay› dava aç›p, Microsoft’tan 1 dolar alabildi¤inde, Bill Gates 3 y›l içinde iflas ediyor. ‹flte ortak hareket etmenin gücü. Belirlenen hedefe ulaflmak için, her organ ve komite birlikte hareket edebildi¤inde güç artmakta, baflar› kaç›n›lmaz hale gelebilmekte... Aksi halde ne kadar enerji harcan›rsa harcans›n, ne AT‹K-YDG’nin Merkezi Yönetim Kurulu ne de ona ba¤l› komiteler ve üyeleri tek bafl›na hedeflenen baflar›y› elde edemez. Komitelerimiz ortak hareket edebildi¤i oranda, etki gücü o denli artmakta, baflar› yak›nlaflmaktad›r. T›pk› bireyin yaflam›nda, di¤er insanlarla bir araya gelerek sorunlar›n› daha rahat çözebilmesi gibi. Gerek 18. Kongrede, gerekse önceli tecrübelerden yararlan›larak, siyasal yönelim ve buna uygun örgütsel sorunlar›m›z analiz edilip aflamal› hedefler belirlenmiflti. Bu hedefin ilk ad›m› olan ‘anket’ çal›flmas› ise iflin start›n› veren bir çal›flma olmas› aç›s›ndan önemlidir. 24 May›s’a kadar tamamlanmas› gereken bu çal›flma, YDG’nin örgütsel ve siyasal ihtiyaçlar›n› bütüne kavratabilme yetene¤i olan, çok yönlü bir pratik çal›flmad›r. Örgütsel aç›dan bakacak olursak, bugün aç›s›ndan k›sa vadede çözümlenmesi gerekenler: - Yerel alan özgül çal›flmalar›n›n merkezi çal›flman›n önüne geçmesini engellemek, - Belirlenen faaliyetin en deneyimlisinden deneyimsizine tüm komitelerimizce uygulanabilmesini sa¤lamak, - Yeterince kavratamad›¤›m›z, YDG’lilerin konumlar›na göre (iflçi-ö¤renci) çal›flma alanlar›na (okul-fabrika) yönlendirmek, - Baflar› ve baflar›s›zl›¤› daha bilimsel bir flekilde ortaya koyabilmek için zaman ve yap›lmas› gereken faaliyeti somut olarak belirlemek, - Çal›flmalar›m›z›n bir aya¤›n›n kuruma teorik bilgi ve birikim ak›fl›n› sa¤layacak biçimlerde flekillendirmektir. Esas olarak merkezi hareket etme yetene¤imizin daha ileri tafl›nmas›n›n temel tafllar›n› oluflturan bu durum karfl›s›nda belirlenen anket çal›flmam›z, bu sebeple sadece bir analiz faaliyeti olarak görülmemelidir. Ayn› zamanda, ayn› çal›flma alanlar›nda, ayn› perspektif ve yönelimle beslenen çok yönlü bir çal›flma olarak, bahsedilen yap›sal sorunlar›m›z›n da çözümünü kapsayan niteliktedir. Avrupa’n›n 5 ayr› ülkesinde,100’e yak›n okulda, binlerce ö¤renci ile yap›lacak bu çal›flma sonunda elde edilecek olan tecrübe ve birikimin önemli sonuçlar içerece¤i aç›kt›r. Ortak bir süreçte yaflanacak bu yo¤unlaflma, önümüzdeki dönem ö¤renci çal›flmalar› noktas›nda ilerleyece¤imiz maddi zemini oluflturacak olan bir pratiktir. Anti-emperyalist, anti-faflist bir gençlik örgütü olarak YDG’nin bu ve benzeri biçimlerde yöneldi¤i ö¤renci gençlik çal›flmalar›, bir yandan bizleri genifl gençlik kitlelerine, di¤er taraftan d›fl›m›zdaki gençleri YDG’ye tafl›yabilecek esasl› çal›flma tarzlar›ndan biridir. Bu sebeple, uzun vadeli kazan›mlar›n ön koflulu olan bu gibi k›sa vadeli hedefleri yerine getirmekle karfl› karfl›yay›z. Öyle ise baflar›, paylafl›ld›kça olas›l›¤› artan bu ‘küçük’ ad›mda gizlidir. Büyük ad›mlar› hissederek gücümüzü bir noktada yo¤unlaflt›ral›m. Böylece etki gücümüzü art›rarak, daha ileri kazan›mlara do¤ru ilerleyelim. Yeni Demokrat Gençlik 25 Erasmus Program› üzerine k›sa bir sohbet... AT‹K-YDG olarak, Bologna Süreci kapsam›nda ‘Erasmus Projesi’ olarak bilinen ö¤renci de¤iflim program›ndan yararlanarak Hollanda’ya gelen Mersin Üniversitesi’den bir ö¤renci arkadafl›m›z ile yapt›¤›m›z röportaj› sunuyoruz. - Erasmus program› hakk›nda yeterli bir bilgilendirme yap›l›yor mu? Asl›nda özel bir aç›klama yok. Oraya gidip, e¤itim sistemini ve kültürleri tan›yorsunuz denildi. Bizim üniversitede tek bildi¤im, okullar›n kapanmas›ndan iki hafta sonra bir oryantasyon toplant›s› düzenlendi¤i. Daha önce bu programdan yararlanan ö¤rencilerin tecrübelerini anlatt›¤› bir toplant› tarz›nda olmufl san›r›m. Ayr›ca bu konu ile ilgili özel broflür ya da bilgilendirme kurullar› falan yoktu. Daha çok bizlere iflin kültürel yönleri anlat›l›yordu. - Buradaki temel ihtiyaçlar›n›z› nas›l çözümlediniz? Ev, kay›t gibi bir çok fleyi gelmeden önce üniversitemiz çözdü. Finansal sorunlar biraz kar›fl›k… AB’ye ba¤l› bir fon taraf›ndan karfl›lan›yor ama s›k›nt›l›. Bize 3 ayl›k bir e¤itim için 1500 Euro verdiler. Ve bu paran›n % 80’i Türkiye’deyken ödeniyor. Geri kalan k›sm› ise, e¤er baflar›l› olursan›z döndü¤ünüzde al›yorsunuz. - Peki, bu mebla¤ yeterli oluyor mu? Kesinlikle hay›r. Çünkü bu mebla¤›n içinde, uçak paran›z, burada ev için ödemeniz gereken kira bedeli baflta olmak üzere tüm giderleriniz var. Mesela ben ayda 295 Euro kira ödüyorum. Buna ek olarak 125 Euro depozito, beslenme, uçak bileti ve di¤er irili ufakl› mecburi giderler eklendi¤inde paran›n yetmedi¤i aç›k. Kald› ki benim flans›ma, okulum eve yak›n oldu¤u için yol paras› vermedim. Yani kabaca hesaplad›¤›n›zda, fonun ödedi¤i 1500 Euro, 3 ayl›k kira ve uçak paras›na ancak yetmekte. Di¤er tüm masraflar›n›z için olanak yaratmak zorundas›n›z. Yani paran›z yoksa bundan yararlanman›z imkans›z. - Buraya geldi¤inizde karfl›laflt›¤›n›z durum neydi? Geldi¤imde çok daha farkl› fleylerle karfl›laflt›m. Alaca¤›m e¤itimin daha planl› ve kaliteli olaca¤›n› düflünmüfltüm. Fakat tam olarak böyle olmad›. Mesela e¤itim bir döneminde staja götürdüler bizi. Benim bölümüm, okul öncesi e¤itim olmas›na karfl›n, staj gördü¤üm okulun çocuklar› 10 yafl›ndayd›. Halbuki beni götürmeleri gereken okul, 6 yafl ve alt› çocuk- lar›n oldu¤u bir okul olmal›yd›. - E¤itim sürecinizde yaflad›¤›n›z en önemli s›k›nt›lar neler oldu? Kendimi ifade etme… San›r›m dilden kaynakl› oluflan sorunlar. Çünkü ayn› proje kapsam›nda gelen ö¤rencilerden oluflturulan s›n›flarda, ders dili olan ‹ngilizcede en fazla s›k›nt› yaflayan bizim gibi ö¤renciler oldu. Mesela Danimarka’dan, Almanya’dan gelen ö¤renciler ‹ngilizceye oldukça hakim. Onlar dersi anlayabiliyor, biz ise ancak denilenleri anlamaya çal›fl›yorduk. Bundan dolay› do¤al olarak bu gibi ülkelerden gelen ö¤renciler daha aktif ve baflar›l› olurken, bizim gibi ülkelerden gelenler ise ‘baflar›s›z’ ö¤renciler olduk. Çünkü Türkiye’de verilen ‹ngilizce dil dersinin kalitesi birçok geliflmifl ülkeninkine oranla oldukça geri. - Avrupa e¤itim sistemi ile Türkiye aras›nda ne tür farkl›l›klarla karfl›laflt›n›z? Mesela, Türkiye’deki saçma eleme sistemi halen duruyor. Burada böyle bir fley yok. Kald› ki, e¤itim süreci esnas›nda, yatay geçifller oldukça esnek. Türkiye’deki gibi okudu¤unuz bölümden vazgeçip de¤ifltirmek istedi¤inizde, her fleye bafltan bafllamak zorunda de¤ilsiniz. Farkl› bir bölüme geçifl yapma olanaklar› daha kapsaml›. Ayr›ca e¤itim sonras› iflsiz kalma riski, Türkiye kadar yüksek de¤il san›r›m. K›sacas›, ö¤renci burada Türkiye’ye oranla daha fazla olana¤a sahip görünüyor. - Buraya gelmeden önceki beklentileriniz karfl›land› m›? Asl›nda tam olarak de¤il. Ben daha fazla programl› ve özel bir durum beklemifltim. Ama staj konusunda oldu¤u gibi baz› fleyler tuhaf›ma gitti. Ama bunun sadece bize özgü bir fley olmad›¤›n› da gördüm. Mesela staj için gitti¤im okul ö¤rencilerinin tamam›, Türk ve Fas kökenliydi. Ve bu okullar›n e¤itimciler taraf›ndan dahi ‘siyah okullar’ olarak tan›mlamas›n› garipsedim. Bu yak›flt›rma hofluma gitmedi. Ayr›ca neden göçmenlerin Hollandal› çocuklardan ayr› okullarda okudu¤unu ise halen anlam›fl de¤ilim. Böyle bir ayr›fl›m do¤ru de¤il. - YDG dergisi ad›na bizi k›rmayarak verdi¤iniz bilgilerden dolay› teflekkür ediyor, yaflam›n›zda baflar›lar diliyoruz. Ben teflekkür ederim. Çal›flmalar›n›zda baflar›lar. Hollanda YDG Yeni Demokrat Gençlik 26 GEN Ç KADIN Bir televizyon program›nda “son derece ünlü insanlar”, toplumsal meseleler üzerine “görüfllerini” aç›kl›yorlar. Mesele gerçekten toplumu ilgilendiriyor ancak konuyu tart›flan flah›slarda mesele birden magazinsel bir hale geliyor. Problem ise flurada; bu hassas konunun do¤ru biçimde tart›fl›ld›¤›na, oradaki herkesin inanm›fl olmas›. Herkes kendi bak›fl aç›s›yla, bazen ciddi bazen kahkahalar›yla... Ama bu da ne? Birden ‘Rus kad›nlar›’ konuflmaya bafll›yorlar. Zekeriya Beyaz’›n araflt›rmalar›na göre (?) 60 bin ‘Rus kad›n’ Türk kad›n›n› ‘evde b›rakm›fl’. Konu bu... Ve bafll›yor rezalet. ‹çlerinden baz›lar› konuyu Ukraynal› kad›nlara getiriyorlar. Onlara göre son derece güzel ama güzelli¤inin fark›nda de¤il, bir iki üniversite bitirmifl, o nedenle ‘hizmet’ (?) için tercih ediliyor? (stüdyoda kahkaha kopuyor). ‘Allah’ kelimesi s›kça havada uçufluyor. Kurulan cümleler keskin ve tart›fl›lamaz. ‘Bence’ sözü hiç geçmiyor. ‘Bu böyledir’ havas›nda mesajlar... Onlara göre çal›flanm›fl, anneymifl, yazarm›fl, müzisyenmifl, ö¤retmenmifl, eflmifl, besteciymifl, her fleyden en önemlisi de insanm›fl ne önemi var... Onlara göre hepsi ‘Rus as›ll›’. Bu genellemelerle de kalmay›p, aç›yor a¤z›n› yumuyor gözünü, hakarete vard›r›yor ‘vaaz’›n›. Yuvarl›yor ve bütün ‘Rus as›ll›’ kad›nlar› “Natafla” ilan ediyor. Bu olay üzerine Tatyana Petruk isimli bir kad›n›n söylediklerini aktar›yoruz: “Türkiye’nin ünlü isimleri, ‘Rus as›ll› kad›n’› kolay ulafl›l›r, zaten iliflki ve ‘hizmet’ için her zaman haz›r, fahifleli¤e yatk›n, sadece bir ‘et parças›’ olarak sunarsan›z, sizce sokaktakiler bana nas›l yaklafl›r?” Yurtd›fl›ndan Türkiye’ye gelen kad›nlar›n önemli bir k›sm› tacize maruz kal›yor ve toplum bunu öyle meflru görüyor ki kendilerini müdafaa etmekte de çok zorlan›yorlar. Geçenlerde duydu¤umuz flok edici bir habere bakacak olursak, bütün bu anlatmaya çal›flt›klar›m›z tek kalemde özetlenebilir diye düflünüyoruz. Haber flöyle: Toprak ile Do¤an, Rusya uyruklu ‹rina Ryabchenko’a tecavüz ettikleri suçlamas›ndan beraat etti. Gerekçeli kararda flu ifadeler kullan›ld›: “Yabanc› uyruklu kad›nlar›n Türkiye’ye ne amaçla geldiklerinin bilinen bir gerçek oldu¤u, ancak kad›n pazarlay›c›lar› ile aralar›ndaki menfaat sürtüflmesinden kaynaklanan iddialar›n abart›lm›fl oldu¤u sonuç ve kanaatine var›ld›¤›ndan ›rza geçmenin t›bbi delillerinin mevcut olmad›¤›...” Sistem öylesine meflrulaflt›r›yor ki olan› biteni, delil b›rakmadan tecavüz de edebilirsin, öldürebilirsin de. Nas›l olsa yasalar da destekliyor bu yap›lanlar›, nas›l olsa biliniyor bu kad›nlar›n Türkiye’ye gelifl amaçlar›. Oysa yarg›n›n bu karar› tahammül edilebilecek gibi de¤il. B›rakal›m önyarg›y›, ülkede uygulad›klar› yozlaflt›rma politikalar›n› saklama gere¤i duymuyorlar art›k. Büyük bir piflkinlikle yaflan›lan fleyin kad›n›n tercihi oldu¤unu söylüyorlar ve yak›nda bu yaflananlar›n tek sorumlusu olarak kad›nlar› gösterecekler. Kad›n›n bedeni ve kimli¤i üzerine bu denli afla¤›lay›c›, keyfi uygulamalarda bulunan sistem, yine geçti¤imiz süreçte, bir arkadafl›yla birlikte ülkesinden bafllatt›¤› bar›fl yürüyüflünü, ‹talyan kad›n sanatç› Pippa Bacca’ya, tamamlatmad›. ‹ki kad›n sanatç›n›n bu y›l 8 Mart’ta bafllatt›¤› bar›fl yürüyüflünün amac›, savafl co¤rafyas› içinden gelinlikle yürüyerek Tel Aviv’e ulaflmak ve savafl›n insanlar üzerindeki tahribat›na dikkat çekmekti ancak Türkiye’den geçerken tecavüz edilerek öldürüldü. Pippa’n›n bu flekilde katledilmesi bir sap›¤›n yaratt›¤› tekil bir dehflet ya da sadece utanç verici bir istisna olarak de¤erlendirilemez. Pippa’ya reva görülen muamele, ülkemizde eril fliddet kültürü ve kad›na yönelik fliddetin ulaflt›¤› boyutun da bir göstergesidir. Ülkemizde militarizm, ›rkç›l›k, flovenizm, yabanc› düflmanl›¤› ve sistem eliyle yayg›nlaflt›r›lan fliddet dolu erkeklik kültürü birbirini beslemektedir. En sonunda bu gidiflat›n ulaflt›¤› yer Pippa’n›n katledilmesi oldu. Her ne kadar farkl› bir ulustan olmas› kabahat olarak gösterilse de asl›nda her gün bazen evinin dört duvar› aras›nda, bazen sokakta, bazen y›lbafl› kutlamalar›nda, okulda, iflyerinde maruz kald›klar› iflkencelerle her gün yeniden ölen kad›nlar›m›za uygulanan fliddet, cinsel kimlikleri üzerinden meflrulaflt›r›l›yor. Oysa Pippa’n›n ard›ndan dilenen binlerce özür, pratikte somutlanmad›¤› için çok anlam ifade etmiyor. Bir yandan özür dilerken yan› bafl›m›zdakini sömürdü¤ümüz sürece ne Pippa bu özürleri kabul edecek, ne de kad›nlar bu özrün samimiyetine inanacaklard›r. anc› b a y ” i l t e “Kötü niy ›nlar d a k u l k uyru Yeni Demokrat Gençlik 27 Ö¤retim Üyesi Derne¤i Baflkan› Tahsin Yeflildere ile röportaj Öncelikle üniversite sistemi de¤iflmelidir Bologna süreci nedir? Neden ihtiyaç duyulmufltur? Ç›k›fl› nas›l olmufltur? K›saca bahsedebilir misiniz? Avrupa ülkelerinde ö¤renci say›lar›n›n artmas›, üniversitelerde e¤itim-ö¤retimin kalitesizleflmesi, akademik ilerlemelerin önünde bir tak›m engellerin olmas›, üniversitelerin mali olarak ç›kmaza girmesi, devletin üniversitelerden elini çekmesi gibi bir tak›m ç›kmazlarla karfl›laflm›fl ve birkaç Avrupa ülkesi bir araya gelerek kendi ortak yüksek ö¤renim alan›n› oluflturmaya çal›flm›fllar. Kendilerine ABD’deki sistemi örnek alm›fllar. ‹lk olarak 1997’de bir araya gelerek Lizbon tan›ma sürecine giriyorlar. Sonras›nda 36 Avrupa ülkesi, Amerika, ‹srail, Kanada ve Avustralya bu Lizbon Deklarasyonuna imza at›yorlar. Fakat bu deklarasyonla ciddi ad›mlar at›lam›yor. ‹lk ciddi ad›m May›s 1998’de Fransa, Almanya, ‹talya ve ‹ngiltere’nin bir araya gelerek amac› Avrupa Yüksekö¤retim Alan› oluflturmak olan Sorbon Deklarasyonu yay›nlan›nca at›l›yor. Bir y›l sonra 1999’da da 29 Avrupa ülkesi ‹talya’da bir araya gelerek Bologna bildirisini yay›ml›yorlar ve Bologna süreci bafllam›fl oluyor. Türkiye de AB uyum yasalar› çerçevesinde, 2001 y›l›ndan sonra bu sürece girdi. Türkiye’nin bu sürece dâhil olmas›n› nas›l yorumluyorsunuz? Bologna sürecinden önce ülkemizdeki üniversite sistemindeki sorunlar önemli. Yani Bologna sürecini Türkiye kabul etmifl ama ilk önce ülkemizdeki üniversiter sistemin de¤iflmesi gerekti¤ini düflünüyorum. Bu merkeziyetçi sistem devam ettikçe bir yol kat edilemeyecektir. Üniversitelerin kendilerini demokratik bir flekilde ifade etmesi ve bütün bileflenlerinin bu yönetim biçimine, özerkli¤e kat›l›m› çok önemlidir: burada ö¤renci de söz konusu, ö¤retim eleman› da araflt›rma görevlisi de. Bugün sizin de bildi¤iniz gibi YÖK; 1980 askeri darbesiyle hem ö¤retim üyelerine karfl› hem de sol düflünceye karfl› üniversitedeki ö¤rencileri elimine etmek ve üniversiteleri tek tip bir yap› alt›nda organize ederek, üniversitelere bir tek elbise giydirmek yani bütün üniversitelerin bu ayn› sistem içerisinde çal›flmas›n› sa¤lamak için kurulmufltur. Bu tek tiplik üniversiter yap›ya ayk›r›d›r. Çünkü üniversitelerin de kendi içlerinde farkl›l›klar› olmas› gerekiyor. YÖK sistemi merkeziyetçi yap›s›yla üniversiteleri ö¤renciye dayal› olmayan, bilimsel olmayan, sorgulamayan, araflt›rmayan ö¤renciler yetifltiren bir kurum haline getirmektedir. Bu nedenle Türkiye yüksek ö¤retiminde as›l sorun sistemin afl›lamamas›d›r. Bu sistemi aflmad›¤›n›z sürece yüzeysel olarak birtak›m de¤ifliklikler yaparak bir yerlere dâhil olmaya çal›flmak geliflme getirmeyecek aksine geliflmelerin önüne bir engel olarak ç›kacakt›r. Türkiye’de üniversiter sistemin de¤iflip geliflmesi için gerekli ad›mlar›n at›lmas› yönünde giriflimlerin yap›lmas› laz›m. Bunu da üniversite bileflenlerinin yapmas› laz›m. Fakat bizim ülkemizde bu de¤iflimler hep yukar›lardan, hükümetlerden 28 geliyor. Asl›nda siyasilerin üniversitelerin geliflmesi konusunda üniversiteden gelecek talepleri önemsemesi gerekirken kendi görüflleri-ç›karlar› do¤rultusundaki taleplerin öne ç›kar›lmas›n› sa¤l›yor. Bu nedenle yap›lacak bütün de¤ifliklerde üniversite-YÖK/hükümet çat›flmas› do¤uyor. ‹flte bu karmaflada da bizler üniversitelerin önünü açam›yoruz. Bu süreç, YÖK yasa tasar›lar›yla, YÖK strateji raporuyla ve en sonunda Yusuf Ziya Özcan’›n “üniversiteleri paral› yapal›m” aç›klamas› ile devam etmektedir. Sizce üniversitelerde ne yap›lmak isteniyor? YÖK baflkan›n›n bu aç›klamas›n› esefle k›n›yoruz. Çünkü üniversite e¤er ö¤rencinin üstünde tamam›yla bir yük olarak devam edecek olursa yani özellefltirilip paral› bir üniversite haline getirilecek olursa bilim ve araflt›rman›n önünde büyük bir engel oluflacakt›r. Ayr›ca eflitsizlik ilkesi sa¤lan›r. Devlet üniversite ça¤›na gelmifl olan herkese eflit olarak e¤itim-ö¤retim hizmetini vermekle yükümlüdür. Fakat devlet flunun arkas›na s›¤›n›yor: üniversiteye gelene kadar gerek okullara gerek dershanelere bir sürü para yat›r›l›yor, üniversitelere neden yat›r›lmas›n? Bu da sistemde büyük bir bozukluk oldu¤unu gösteriyor. Çünkü kötü olan bir fleyi örnek olarak göstermek yanl›flt›r. Biz buna da karfl›y›z. Yani ortaö¤retim alan›n› da paras›z ve eflit olarak, ülkenin en uç köflesinden her taraf›na kadar nitelikli olarak bir e¤itim verilmesi gerekti¤inin taraftar›y›z. Paras›n› karfl›layamayacak durumda olanlara devlet taraf›ndan burs verilece¤i söyleniyor. Ama devlet daha sonra bu paray›, o kifliyi istihdam ederse alacak. Ancak flu anda istihdam oranlar›na bakt›¤›m›z zaman yüksek ö¤renim görmüfl olanlar›n istihdam oran› daha da az. Çünkü yüksek ö¤retimi görmüfl olan bir ö¤rencinin istedi¤i ücret, yüksek ö¤retimi görmemifl olandan daha fazla oldu¤u için iflveren ayn› hizmeti yüksek ö¤retim görmemifl olandan alacakt›r. Ve pahal› yüksek ö¤retimin ö¤renciden talep edilmesi tamam›yla o kiflinin hayat›n› karartacakt›r. Sonuç olarak devletin e¤itim-ö¤retimi tüm seviyelerde paras›z vermesinin yan›nday›z. “Bu paralarla olmuyor” deniyor, ama bu devletin sorunu. Üniversite açmak kolay, hemen bir yasayla açabiliyorsunuz. Üniversite açman›n da niteli¤i ve kriterleri vard›r, e¤er bu kriterler sa¤lanm›flsa üniversite aç›l›r, sadece k⤛t üzerinde aç›lmaz. Akademik insan yetifltirmenin önünde engeller var, ö¤rencilerin oralara gitti¤i zaman yurt/bar›nma sorunu var, beslenme sorunu var, spor alanlar› sorunu var, sosyal imkân sorunu var, sa¤l›k sorunu var. Dolay›s›yla bu hizmetleri veremedikten sonra “üniversite açt›m” demek çok yanl›fl bir durumdur. Yeni Demokrat Gençlik Yusuf Ziya Özcan’›n aç›klamalar›na birçok destek aç›klamalar› geldi. Bask›n Oran, Murat Belge gibi yazarlar da yaz›lar›nda bu konuya destek ç›kt›lar. Sonuçta bu insanlar muhalif olarak bilinen kesimin sözcüleri olduklar›n› iddia ediyorlar. Siz bu konuyu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Tabii sosyalist kesimin bu flekilde de¤erlendirmesini liberalleflme, neo-liberal politikalara ayak uydurma olarak görüyorum. Ve bu insanlar özellefltirmelerin yan›ndalar ve buna karfl› ç›kanlar› da köhnemifl sosyalistler olarak görüyorlar. Bu arkadafllar çok yanl›fl de¤erlendiriyor, devlet kendi üzerindeki yükü ö¤rencilere y›kmak istiyor. Bu da bizim gibi yoksul ülkeler aç›s›ndan ayk›r›d›r. Belki 25-30 bin dolar gelir seviyesine ulafl›rsa Türkiye’deki milli gelirden al›nan pay ve bu paylar da gerçekten eflit olarak gerçekten da¤›l›rsa bu mümkün olabilir. Fakat kimisi milyon dolarlar al›rken, kimisinin ayda 20 dolarla karn›n› doyurdu¤u bir ülkede e¤itimin paral› olmas›n› savunmak demek, yoksul çocuklar›n okumas› önündeki engel demektir. Çünkü o yoksul çocu¤un babas› kefil olamayacakt›r ve o çocuk okuduktan sonra istihdam edilse bile alaca¤› ücreti düflünürsek o paray› belki de 20 y›lda ödeyecektir. Bu da art›k o çocu¤un kültürel-sosyal yönden geliflmesinin önünde engel olacakt›r diye düflünüyoruz. Dolay›s›yla bizim gibi yoksul ülkelerde bunu savunmak neo-liberal politikalar› savunmakla, kapitalizmi savunmakla eflde¤erdir diye düflünüyoruz. Üniversitelerin paral› olmas›yla birlikte “özerk” olaca¤› söyleniyor. Buradaki özerklikten kas›t nedir? Bizim özerklik anlay›fl›m›z nas›l olmal›d›r? Devlete ba¤›ml› olmayacak diye düflünülüyor. Üniversite kendi finans›n› “giriflimci üniversite” yap›s›yla karfl›lamaya çal›flacak. Asl›nda bu do¤ru de¤il. Üniversiteler devletten paras›n› almal›d›r ve yine özerk olmal›d›r. fiu durumda bile devlet üniversitelere verdi¤i paray› kendi istedi¤i flekilde kulland›r›yor ve üniversitelerin de önünü mali olarak kapatm›fl oluyor. Buradaki özerklik flu anlama gelmelidir: devlet paray› vermelidir ve üniversite bu paray› ba¤›ms›z olarak kullanmal›d›r. Özerklik sadece mali anlamda m› olmal›d›r? Yani, bilimselli¤i tart›fl›lmadan, sermaye sahibi patronlara dan›fl›larak onlar›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda müfredat düzenlenmekte fakat bu anlaflma sürecinde ö¤rencilerin ad› dahi an›lmamaktad›r. Sizce, üniversiteler kalifiye eleman yetifltirmekle mi yükümlüdür? Yeni Demokrat Gençlik Üniversite bir meslek mensubu yetifltirmez. Üniversite kavram› gere¤i bilimin, araflt›rman›n ve düflüncenin önünü açar; Ö¤rencinin hayal gücünü, sorgulamas›n› gelifltirir. Bizdeki yanl›fl bir uygulamad›r: ille de mühendis ç›kmas› için ö¤renci yetifltirilmez. Ö¤renciye mühendislik e¤itimi verilirken özgürce düflünebilece¤i bir e¤itim de verilmesi gerekmektedir. Kültür ve felsefe derslerinin seçmeli olarak verilmesi laz›m. Çünkü bunlar ö¤rencinin ufkunu geniflletir, bilime ve araflt›rmaya yatk›nl›¤›n› gelifltirir. Özellikle Almanya, Fransa, ‹ngiltere ve ‹talya gibi ülkelerin ülkemizde üniversite açmak için baflvurularda bulunduklar›n› YÖK Baflkan› söyledi. Bu ülkelerin Bologna’n›n mimarlar› olduklar›n› da biliyoruz. Neden bunlara göz yumuluyor? Burada küreselleflmenin önemli bir etkisi var. Küreselleflme süreci içerisinde ülkenizi d›fl sermayeye karfl› koruyamazsan›z onlar›n ülkenizde her alanda etkili olmas›n› sa¤lars›n›z. Özellefltirmelerle bu zaten yap›l›yor. Dolay›s›yla bu ülkelerin belirli kanallar arac›l›¤›yla Türkiye’de üniversite açmalar› yasal olarak uygun. Ve buralarda yap›lacak olan e¤itim de yabanc› dilde olacakt›r. Bizler yabanc› dilde e¤itime de karfl›y›z. ‹çerik tam olarak nas›l olacak bilmiyoruz, burada bizim kafam›zda da soru iflaretleri var fakat her türlü özellefltirmeleri yapt›lar, bankalar›n› bile satt›lar, üniversiteleri de satacaklard›r diye düflünüyorum ama bunu bir olumsuzluk olarak de¤erlendiriyorum. Ayr›ca vak›f ad› alt›nda özel üniversiteler devletten yard›m da al›yorlar. Sizce Bologna Süreci ile birlikte ve yap›lan baflvurular› da göz önüne ald›¤›m›zda özel sektörün önünü açacak bir e¤itim reformundan bahsedebilir miyiz? fiu anda bile dikkat ettiyseniz vak›f üniversiteleri bile ö¤renci bulmakta zorlan›yor, kontenjanlar›n› dolduram›yor. Dolay›s›yla özel üniversite say›s› artt›kça kendi aralar›nda bir rekabet bafllayacak, ücretlerini düflürüp her türlü ö¤renciyi çekecekler ve niteliksiz bir e¤itim verecekler. Ve bugünkü yoz sistem daha da yozlaflacak. Türkiye’nin nüfusunun gittikçe artmas›, dolay›s›yla her y›l s›nava girecek ö¤renci say›s›n›n da artmas› ve üniversiteye giremeyen büyük ço¤unlu¤un d›flar›da kalmas› üniversiteleri cazip bir alan olarak gösteriyor özel sistemde. Yani yat›r›m yaparsak hizmet alacak olanlar da paras›n› verir, dolay›s›yla kârl› bir ifl yapm›fl oluruz, diye düflünüyorlar. Fakat Türkiye’de önemli bir yoksullaflma süreci var. Paral› bir e¤itim alabilecek insan say›s› var, belli bir süre sonra iflas›n efli¤ine de gelebilirler. Tüm bunlar daha çok yozlaflman›n bafllang›c›d›r. Ama önemli olan bunlar›n engellenmesi ko- 29 nusunda bizim gibi sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin ve ö¤rencilerin dik durmas›d›r. Özellikle mesleki yeterlilik, yetkin mühendislik gibi uygulamalar neye iflaret ediyor? Diplomalardan unvanlar›n kald›r›lmas› nereye hizmet ediyor? Diplomalardan unvanlar›n kald›r›l›yor. Sadece diploma veriliyor, unvan verilmiyor. Peki bu unvanlar› kim verecek? ‹flte buna da meslek odalar› sahip ç›kmaya bafllad›. Mesleklerindeki yeterlili¤i sa¤lamak için “yetkin mühendislik” fleklinde kendilerine özgü bir yönetmelik ç›kard›lar. Ve burada para karfl›l›¤›nda çok k›sa süren bir e¤itimle mühendislik belgesi veriyorlar. Tabii ki bu çok büyük bir saçmal›kt›r. Üniversitenin 4 y›lda veremedi¤ini 15-30 günlük bir e¤itimle bir mühendislik meslek örgütü veremez. Bizim ülkemiz özgülünde düflündü¤ümüzde ö¤renciler zaten üniversiteye gelene kadar çok fazla emek ve para harc›yorlar, üniversiteye gelince de bar›nma sorunu, sa¤l›k sorunu gibi birçok sorunla karfl›lafl›yorlar. Bir k›sm› okurken çal›flmak zorunda da kal›yor, böylece ne okulda ne de iflyerinde tam verimli olam›yorlar. Tüm bunlar yetmiyormufl gibi bir de mezuniyetten sonra önlerine bir sürü kurs ve uzun bir süre staj konuyor. Bu konuda sizlere ne gibi görevler düflüyor? Biz bu noktada bunun mücadelesini vermekle yükümlüyüz, bunun için var›z. 1300 ö¤retim üyesi olan bir derne¤iz, 1989’da kurulduk ve kuruldu¤umuz günden beri YÖK sistemine karfl› bir mücadele veriyoruz. Üniversitenin özgürleflmesi, ö¤rencilerin üniversitelerde özgürce örgütlenebilmesi, kendisini yöneteceklerin seçimine kat›labilmesi ve e¤itim-ö¤retimi sorgulay›c› bir yap›ya sahip olabilmesinin mücadelesini veriyoruz. Bizlerin Yeni Demokrat Gençlik olarak özellikle Bologna Süreci ile ilgili çal›flmalar›m›z oluyor. Ve gençli¤i ilgilendiren bu sürece ve yasaklara karfl› gençli¤in hiçbir flekilde söz sahibi olmad›¤›n› görüyoruz. Örgütlenme özgürlü¤ümüz engellenmek isteniyor. Tüm bunlara karfl› bizler, yönetimde söz, yetki ve karar hakk›na sahip olmak istiyoruz. Bu amaçla “söz-yetki-karar ve örgütlenme hakk›” adl› bir kampanya yürüyoruz. Bir ö¤retim üyesi olarak kampanyam›z› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Tam da bu süreçte olmas› gereken, anlaml› bir çal›flma diye düflünüyorum. Belki amaçlar›n›za k›sa vadede ulaflamayacaks›n›z ama bu süreçte bunu dillendirmek ve çal›flmalar yapmak çok faydal›. Baflar›lar diliyorum. Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 30 KO L E K T ‹ F ‹ N SES‹ Kampanyam›z›n baflar›s›, halk gençli¤inin örgütlenmesi için Kitle örgütlerindeki çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›ral›m Kampanyam›zda çok net bir flekilde emperyalist sald›r›lar›n genifl halk kesimlerine yönelik oldu¤unu belirtiyorsak, o halde halk gençli¤inin bütününü kapsayacak örgütlenmelerde çal›flmalar› yo¤unlaflt›rmak önemlidir. Ö¤renci dernekleri/sendikalar›, iflçi dernekleri/sendikalar› vb örgütlerde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmak, böylesi örgütlenmeler yoksa en genifl kitleyle ve di¤er devrimci/demokratik örgütlerle birlikte böylesi örgütlenmeler yaratmak önemlidir. Bunun katk›s› da örgütlenme çizgimizde h›zla bir düzelme olarak kendisini gösterecektir. Emperyalizmin ülkemizdeki uflaklar› vas›tas›yla halk kitlelerine ve onun parças› olan halk gençli¤ine yönelik sald›r›lar› artarak devam etmektedir. Sald›r›lar artarak devam ediyor, emperyalistler ve uflaklar› pervas›zlaflmakta s›n›r tan›m›yorlar. AKP hükümeti geçti¤imiz y›llarda bu ülkenin kuruluflundan bu yana en büyük özellefltirmeyi gerçeklefltirmesiyle övünebiliyor. YÖK Baflkan› hiç çekinmeden üniversitelerin paral› olmas› istemini dile getirebiliyor. Emperyalizm, kendi krizini yar›-sömürge ülkelere yaymak için bu ülkelerin zenginliklerini talan ediyor, halk kitlelerinin bin bir zorlukla yaratm›fl emeklerini gasp ediyor. Ancak ülkemizde bu sald›r›lar›n›n bu kadar pervas›z olmas›n›n önemli bir nedeni de halk kitlelerinin ve onun parças› olan halk gençli¤inin örgütsüzlü¤üdür. Tam da bu süreçte kampanyam›z›n söz, yetki, karar ve örgütlenme özgürlü¤ü talebi bu anlam›yla önemli bir yerde durmaktad›r. Halk gençli¤inin kendi gelecekleriyle ilgili kararlar› kendisinin verebilece¤inin propagandas›n› yap›yor, bu anlam›yla hak alma mücadelesini yükseltmek için emek harc›yoruz. Bu anlam›yla kampanyam›z›n hedefi k›sa sürede somut kazan›mlar sa¤lamak de¤ildir. Bunun bir anda olmayaca¤›n›n, görece uzun bir süreci kap- sayaca¤›n›n fark›nday›z. Ancak biliyoruz ki halk gençli¤ini örgütleme, halk gençli¤inin gerçek sorunlar›na yo¤unlaflmay› gerektirir. Kampanyam›z›n önemli bir hedefi güçlerimizi halk gençli¤inin sorunlar›na yo¤unlaflt›rmakt›r. Ve bu yo¤unlaflma içerisinde halk gençli¤ini ad›m ad›m örgütlemektir. YDG, Yeni Demokrasi mücadelesinde taraft›r. Ülkemizin faflizmle yönetilmesi, halk kitlelerinin demokratik hak ve kazan›mlar›n›n olmamas›, demokrasinin de ancak devrimle gelebilece¤i gerçe¤i YDG için belirleyicidir. Yeni Demokrasi mücadelesinde taraf›z, istem ve taleplerimiz de bu yönlüdür. Yeni Demokrasi’nin bir gerçeklik haline gelmesi kitlelerle birlikte olacakt›r. Aksini düflünmek büyük bir hatad›r. Bir avuç öncüyle bu mücadele baflar› kazanamayacakt›r. Her fleyi öncüden beklemek, geride destekçi bir pozisyonda yer almak kabul edilemezdir. Yeni Demokrasi mücadelesi her fleyden önce biz halk gençli¤inin mücadelesidir. Bu düzenden umudunu kesenlerin mücadelesidir. Bu yüzden bu mücadelede bir taraf›z. Bu yüzden YDG gibi bir örgütlenmenin içerisindeyiz. Yeni Demokrat Gençlik Ancak YDG olarak bugün gerçekli¤imiz de göstermektedir ki, kitlesel bir hareket de¤iliz. Bu durum bizim istem ve taleplerimizle bir çeliflki oluflturmaktad›r. Önemli olan bu çeliflkinin çözülmesidir. Kitlesel bir hareketi nas›l yarataca¤›z? Bu, teoride ifade etti¤imiz do¤ru tespitlerimizin yaflam bulmas›yla gerçekleflecektir. Bunun için de yo¤un bir kitle çal›flmas›na, yayg›n bir iliflki a¤›na ihtiyac›m›z bulunmaktad›r. Yeni Demokrasi mücadelesinde en önce örgütlenecek kitlenin ileri kitle olmas›, bizim ufkumuzu sadece ileri kitleyle s›n›rlamam›z› do¤urmamal›d›r. Kald› ki faaliyet yürüttü¤ümüz alanlarda kimlerin ileri kitle olduklar› al›nlar›nda yazm›yor. ‹leri kitlenin de örgütlenmesinin yolu en genifl kesime yönelik çal›flmalarda bulunmaktan geçiyor. En genifl kesimi hedeflemeden yürütülen bir çal›flma istem ve taleplerimizle uyumlu de¤ildir. Birçok devrim deneyimini inceledi¤imizde kitlelerin sayg›s›n› kazanan, kitleleri seferber edebilen kitle önderlerinin varl›¤›n›n önemli bir yer tuttu¤unu görürüz. Lenin, böyle unsurlar›n deste¤i olmadan devrimin iki buçuk ay bile yaflayamayaca¤›n› Sol Komünizm adl› eserinde aç›kça belirtiyor. Kitlelere önderlik edebilecek, onlar›n içerisinde etkili, dürüst, namuslu vb özellikleri bulunan, geri kalm›fl olanlar› ileriye götürebilecek kiflileri nas›l a盤a ç›karaca¤›z? Bunun iki yönü oldu¤unu düflünüyoruz. Birinci olarak her YDG’linin en genifl kesimle irtibata geçmesi ve onlar nezdinde kabul edilmesidir. ‹kinci olarak da hali haz›rda az da olsa kitle örgütlerinde örgütlü bulunan kesimler içerisindeki kitleleri yönlendirebilenlerle iliflkilerimizi s›klaflt›rmaktan geçmektedir. Her YDG’linin en genifl kesimle irtibata geçmesi ve zaman içinde kitleler taraf›ndan kabul görebilmesi bizim aç›m›zdan önemlidir. Bunu çeflitli kitle örgütlerinde bulunan kesimler içerisinde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmak olarak ele almak daha do¤ru olacakt›r. fiimdiye kadar örgütlenme sorunlar›m›z› de¤inirken genellikle kitlelerden kopuk bir çal›flma tarz›ndan bahsediyoruz. Ancak her ne kadar belirli bir ilerlemeden bahsetmek mümkünse de bu konuda yeterli bir kavray›fla ulaflt›¤›m›z söylenemez. Bunu çözmenin yolu örgütlene- 31 cek olan insan›n kendi ihtiyaçlar›na, politik düzeyine uygun örgütlerde örgütlenmesini sa¤lamaktan geçer. Komünist bir genç olma iste¤inde bulunan birisinin örgütlenece¤i yer komünist partisinin gençlik örgütüdür. Anti-emperyalist, anti-faflist bir gencin örgütlenece¤i örgütlenmeler anti-emperyalist, anti-faflist bir gençlik kitle örgütüdür. ‹fl koflullar›na yönelik rahats›zl›¤› bulunan bir iflçi gencin örgütlenece¤i yer ise sendika gibi kitle örgütleridir. Kampanyam›zda çok net bir flekilde emperyalist sald›r›lar›n genifl halk kesimlerine yönelik oldu¤unu belirtiyorsak, o halde halk gençli¤inin bütününü kapsayacak örgütlenmelerde çal›flmalar› yo¤unlaflt›rmak önemlidir. Ö¤renci dernekleri/sendikalar›, iflçi dernekleri/sendikalar› vb örgütlerde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmak, böylesi örgütlenmeler yoksa en genifl kitleyle ve di¤er devrimci/demokratik örgütlerle birlikte böylesi örgütlenmeler yaratmak önemlidir. Bunun katk›s› da örgütlenme çizgimizde h›zla bir düzelme olarak kendisini gösterecektir. Ancak kitle örgütlerinde istikrarl› bir çal›flma yürütme konusunda s›k›nt›lar yaflad›¤›m›z bir gerçektir. Bunun önemli ve nesnel bir nedeni gençlik içerisinde kitle örgütlerinde çal›flma deneyiminin az olmas›d›r. Birçok alan›m›zda YDG’lilerin önemli bir k›sm›n›n daha öncesinde herhangi bir kitle örgütünde çal›flmam›fl olmas› daha çok bu nesnel nedenle ilgilidir. Ancak bizlerin önemli bir görevi de bu nesnelli¤i de¤ifltirmektir. O halde belirleyici olan neden, kitle örgütlerindeki çal›flman›n öneminin anlafl›lamamas›, halk gençli¤inin birlefltirilmesinin öneminin kavran›lamamas›d›r. Çevremizin dar olmas›, ço¤unlukla ileri kitleden genç- 32 lerle ba¤›m›z›n olmas› nedeniyle YDG’nin mi derne¤in mi çal›flmas›n›n öne al›nmas› konusu karfl› karfl›ya getirilebilmektedir. Bunun en önemli nedeni derste, okulda, yaflad›¤›m›z çevrede hayat› birlikte geçirdi¤imiz insanlara kendimizi, politikalar›m›z› cesaretle, sab›rla tan›tma çabas› içinde olmamam›z, faaliyetimizi planlarken, politikam›z› tan›t›rken devrimcilerle tan›flmam›fl kitleleri göz önüne yeterince almamam›zd›r. Dolay›s›yla iliflkide oldu¤umuz, yay›n verdi¤imiz, eylemlere ça¤›rd›¤›m›z az say›daki kesimin devrimci demokratik düflüncelere yak›n gençlerle s›n›rl› olmas› ne çal›flmas›n› yürüttü¤ümüz özörgütlülü¤ü kitlesellefltirebilmekte ne de YDG’nin genifl kitleler taraf›ndan tan›nmas›n› sa¤lamaktad›r. Devrimci olmak yaflam›m›zdaki her türlü geri tutumu h›zla aflmakt›r. Devrimci olmak halk kitlelerinin ac›s›n› kendi ac›m›z, öfkelerini kendi öfkemiz bilmektir. Halk gençli¤ine yönelik yo¤un sald›r›lar›n oldu¤u bir dönemde onlar›n yan›nda, onlarla birlikte davranabilmektir. Devrimci olmak halk gençli¤ini örgütlemektir. Yukar›da da vurgulad›k hiçbir flekilde ileri kitleyle kendimizi s›n›rlamamal›y›z. Bunun için en genifl kesimi bir araya getirme çabas› flüphesiz ileri kitlede de yank›s›n› bulacakt›r. Niteli¤imiz bu flekilde geliflecektir. Pratikte gördü¤ümüz somut bir gerçek de iliflki a¤› en fazla olan arkadafllar›m›z›n kitle örgütlerine üye olan, orada faaliyet yürütmeye çal›flanlar oldu¤udur. Bu yoldafllar›n, di¤er yoldafllara göre sürece daha iyimser bakmas›n›n nedeninin çevresinde bulunan iliflkiler oldu¤u bir gerçektir. Kitlelerin oldu¤u her yer çal›flma alan›m›z olmal›d›r. Baflar› ancak böyle geliflecektir. Tarihte bunun çok say›da örne¤i vard›r. Rus devrimcilerinin 1905’e kadar en ufak legal olanaklar› yoktur. Çarl›k polisi, Rus devrimcilerini yenilgiye u¤ratmak için gerici iflçi derneklerini örgütledi¤i zaman Rus devrimcileri bu toplant› ve derneklere kat›l›p aktif çal›flma yürütürler. Rus devriminin baflar›ya ulaflmas›nda kitle örgütlerinde ve kitlelerin bulundu¤u her yerde ve her türlü örgütlerde çal›flma yürütmenin çok büyük pay› vard›r. Bir baflka örnek ise, ülkemizde 1933 y›l›nda ceza kanununda yap›lan de¤ifliklikle grev suç olarak tan›mlan›r. O dönemin hükümeti iflçi haklar› konusunda ABD’li Hines flirketinden dan›flmanl›k hizmeti al›r. fiirketin tavsiyeleri do¤rultusunda, iflçilerin illegal komünist partisi ve çeflitli illegal örgütlenmeler içerisinde bulunmas›n› önlemek amac›yla hükümetin denetiminde “‹flçi Cemiyeti” kurulmas› kararlaflt›r›l›r. Bunun için ‹zmir pilot bölge se- Yeni Demokrat Gençlik çilir. 11 Aral›k 1934’te ‹zmir ‹flçi ve Esnaf Cemiyetleri Birli¤i ad›nda bir dernek kurulur. ‹flçilerin derne¤e üye olmalar› flart konulmufltur. Derne¤e daha ilk y›l›nda 17.300 iflçi ve 6.600 esnaf üye olur. Amaçlar›ndan birisi iflçilerin grev yapmalar›n› engellemek olan dernek 5 y›lda 62 grevin yaflanmas›n› engelleyemez. Bunun sonunda her türlü sendikal örgütlenme yasaklan›r. Her ne kadar gerici amaçlarla kurulsa da iflçilerin bir araya getirilmesi, iflçilerin eyleme geçmesinin ilk ad›m›d›r. Devlet kendi denetiminde de olsa böylesi örgütlenmelerden dersler ç›karm›flt›r. Halk kitlelerinin bir arada olmas› onlar için tehlikelidir. Halk kitlelerini bölmek bu anlam›yla bu devletin temel politikas›d›r. Bunun karfl›s›na biz devrimciler “birlik, mücadele, zafer” anlay›fl›yla hareket etmeliyiz. Kitle örgütleri mevzusunda yaflad›¤›m›z bir sorun da farkl› anlay›fllar›n egemen oldu¤u kitle örgütlerinde çal›flma yürütmek konusunda duyulan isteksizliktir. Baflar›ya ulaflan tüm devrimleri inceledi¤imizde o ülkelerin devrimcilerinin güçleri dâhilinde mümkün olan en çok kitle örgütünde aktif çal›flma yürüttüklerini görece¤iz. Bunu bizler de gerçeklefltirmeliyiz. Kald› ki öznel gücümüzün azl›¤› nedeniyle kitlelerin bulundu¤u gerici örgütlenmelerden ziyade ilerici örgütlere yo¤unlaflmak önceliklidir. Ancak genelde bu örgütlerin yönetiminin reformist, uzlaflmac› nitelikte olmas›ndan kaynakl› kitle örgütlerinden, kitlelerin bulundu¤u örgütlerden uzak durmak yanl›fl bir tutumdur. Elbette çal›flma yürüttü¤ümüz tüm kitle örgütlerinde yönetime gelmeyi hedefleriz. Ancak bu bir anda olmayacakt›r. Hiçbir flekilde o kitle örgütünün yönetiminde bulunanlar›n dar grupçu, hegemonyac› anlay›fllar› oraya girmemeyi meflrulaflt›rmaz. Buna ra¤men o örgütlerde çal›flma yürütmek hedeflenmelidir. Çünkü faaliyetimizi engellemek isteyenler sadece bu ülkenin yöneticileri, kolluk kuvvetleri de¤ildir. ‹deolojik olarak sisteme ba¤l› olan, devrimci olmayan, demokratik kültürü kabullenemeyen anlay›fllar da bizlerle ayn› çat› alt›nda faaliyet yürütmek istemeyeceklerdir. Onlar da kitlelerin devrimci öfkesini bast›rmak için ellerinden geleni yapacaklard›r. Bulduklar› yaflam alanlar›yla mutlu, mesut yaflayacaklard›r. Bizim gibi devrimci örgütlerin varl›¤› onlar›n hofluna gitmeyecektir. Buna karfl› uyan›k olarak faaliyet yürütülebilir. Kendimize güvenmeliyiz. Anlay›fl›m›z do¤rudur. O halde çal›flmalar›m›z› kitle örgütlerinde yürütmek en önemli görevlerimizdendir. Bunun için her alandaki örgütlülüklerimizin her YDG’linin kitle örgütlerine üye olmas›, onun etraf›nda çal›flmalar›n› örgütlemesi önemlidir. Yeni Demokrat Gençlik 33 g Emekçi hareketi e önemli bir gündemimizdir n ç l i ¤ e Toplumsal mücadelenin ivmelenmesi, Yeni Demokrasinin gerçekleflmesi halk kitlelerinin kat›l›m› olmadan bir gerçeklik haline gelmeyecektir. Halk kitlelerinin kat›l›m› da onlara Yeni Demokratik Devrim bilincinin tafl›nmas›yla olacakt›r. ‹flte bu bilinci tafl›yacak olanlar objektif flartlar›ndan kaynakl› ilk önce ö¤renci gençlik içinden ç›kacakt›r. n o t l a r Üniversiteli gençlik içerisindeki çal›flmalar› esas almam›zdan kaynakl› YDG’nin örgütsel bileflimi a¤›rl›kl› olarak ö¤renci gençliktir. Bu mevcut durumun bir dizi olumlu ve olumsuz özelli¤i bulunmaktad›r. Yar› ayd›n niteli¤i ve sorgulay›c› yönü, ö¤renci gençli¤in h›zl› tepki vermesini ve saflaflmas›n› sa¤lamaktad›r. Ayr›ca bu ayd›n niteli¤inin bilinç tafl›ma konusunda da avantaj yaratt›¤›n› belirtmekte fayda vard›r. Ö¤renci gençlik içerisindeki çal›flmalar›m›z›n do¤urdu¤u çeflitli olumsuzluklar da vard›r. Özellikle üniversitelerin büyük oranda emekçi halktan kopart›lmas›, emek ve üretim sürecinden kopuklu¤u ö¤renci gençli¤in bu ülkenin halk›n› anlamas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu anlam›yla ö¤renci gençlik, içerisinde bulundu¤u topluma bir yönüyle de yabanc› kalmakta ve emekçi halk›n yaflam›fl oldu¤u sorunlar› yak›ndan bilmemektedir. Toplumsal mücadelenin ivmelenmesi, Yeni Demokrasinin gerçekleflmesi halk kitlelerinin kat›l›m› olmadan bir gerçeklik haline gelmeyecektir. Halk kitlelerinin kat›l›m› da onlara Yeni Demokratik Devrim bilincinin tafl›nmas›yla olacakt›r. ‹flte bu bilinci tafl›yacak olanlar objektif flartlar›ndan kaynakl› ilk önce ö¤renci gençlik olacakt›r. Bu yüzden üniversite çal›flmalar›nda bulunan YDG’lilerin toplumsal mücadeleye daha duyarl› olmalar›, iflçi, emekçi eylemlerine daha fazla kat›l›m sunmalar›, onlar›n yan›nda daha fazla yer almalar› devrimci niteli¤imizin geliflimi aç›s›ndan oldukça önemlidir. Bunun yan›nda sömürü biçimlerini kavramadan, incelemeden sadece emekçilerin yan›nda olmak da bir anlam tafl›mamaktad›r. Devrimci bak›fl aç›m›z›n geliflmesi gibi bir istemimiz varsa, s›n›f›n ve tüm emekçilerin içinde örgütlenmemiz gerekti¤ini hissediyorsak bu konuda merakl› olmal›, incelemeli ve dahas› her koflulda onlar›n yan›nda olmal›y›z. Geçti¤imiz ay ‹stanbul’da üniversite ö¤rencilerinin Tuzla Tersanelerine gerçeklefltirdikleri ziya- 34 ret bu nedenle oldukça önemlidir. ‹flçi s›n›f›n›n yaflad›¤› ac›lar› anlamaya çal›flarak, yaflanan gerçeklik içerisinde onlar›n yaln›z olmad›klar›n› hissettiren bu ziyaret önemli oldu¤u kadar da anlaml›d›r. Keza son y›llarda gerçekleflen emekçi eylemlerinin ve grevlerin parçal› oluflundan duydu¤umuz rahats›zl›¤› her f›rsatta belirtiyoruz. Bu durumun, ayn› saflarda olan kesimlerin birlikte vermeleri gereken mücadeleyi parçalad›¤›n›, böldü¤ünü ve nihai olarak etkisizlefltirdi¤ini biliyoruz. ‹flte genel olarak bakt›¤›m›zda çeflitli nedenlerle önemini vurgulad›¤›m›z emekçi eylemlerini daha yak›ndan incelemek ve takip etmek, devrimci görevlerimizin bafl›nda gelmektedir. Devrimcilik ezilenlerin yan›nda olmakt›r. Onlar›n sorunlar›n›, s›k›nt›lar›n› kendi s›k›nt›lar›m›z olarak bilmektir. Ancak çeliflkimiz de tam bu noktada bafll›yor. Ezilen halk kitlelerinin s›k›nt›lar›n›n ne kadar fark›nday›z? Bu çeliflkiyi nas›l çözece¤iz? Birinci ad›m olarak ö¤renci gençli¤i esas almam›z ö¤renci gençlik d›fl›ndaki halk kitlelerinden kopmam›z, onlardan uzak durmam›z anlam›na gelmiyor. Hatta en önemli görevlerimizden bir tanesi de ö¤renci gençlikle iflçi-emekçi kitleleri aras›ndaki kopuklu¤u giderecek ad›mlar› atmakt›r. Bunun da anlam› aç›kt›r. Bulundu¤umuz alanlardaki iflçi-emekçi eylemlerine kat›lmak, onlar›n içerisindeki çal›flmalara önem vermektir. ‹kinci olarak s›n›f savafl›m› üzerine kavray›fl›m›z› gelifltirmemiz gerekmektedir. Yukar›da da bahsetti¤imiz gibi emek-sermaye ve art›-de¤er, art›-emek kavramlar›n› incelemek, emperyalist-kapitalist dünya sistemini ve onun parças› durumundaki ülkemizdeki mevcut durumu anlamak için çabalamal›y›z. Üçüncü olarak da iflçi-emekçi eylemlerinde ve grevlerinde dayan›flma içerisinde olman›n, onlarla birlikte olmam›z›n önemi büyüktür. “‹nsan yaflad›¤› gibi düflünür” diyalektik tezini burada hat›rlatmam›zda fayda vard›r. Emek sömürüsünün teorik izah›n› birçok iflçiden iyi de yapabiliriz ancak bu tek bafl›na hiçbir fley ifade etmemektedir. Bunlar› bilmenin yan› s›ra onlar›n ac›lar›n› duyumsamak, sorunlar›na duyarl› olmak ve en önemlisi her zaman yanlar›nda olmak devrimcili¤in önemli bir k›stas›d›r. Bu nedenle grev ziyaretlerinin süreklili¤ini sa¤lamak, emekçi eylemlerinde aktif bir flekilde yer almak, fabrika önlerinde gazete da¤›t›mlar› gerçeklefltirmek ve iflçilerle sohbet etmek bizim emekçi kesimin sorunlar›n› daha yak›ndan görmemize, egemen sisteme olan öfkemizin daha Yeni Demokrat Gençlik da büyümesine neden olacakt›r. Öteki türlü devrimci duygular›m›z›n azalmas›, saflar›m›zdaki birli¤in gevflemesi vb bir dizi olumsuz koflullar› do¤uracakt›r. fiüphesiz tüm çal›flmalar örgütlemeye/örgütlenmeye hizmet eder. Ama bunu ak›ll›ca, do¤ru bir tutumla yapmak önemlidir. Kendisine yabanc› olduklar›m›z› örgütlememiz mümkün de¤ildir. Bizi yabanc› olarak görenler bizim saflar›m›zda örgütlenmeyecektir. E¤er onlar›n içinde örgütlenmek, emekçi s›n›flar› saflar›m›zda örgütlemek gibi bir derdimiz varsa, ilk önce bu yabanc›l›¤› gidermek asloland›r. Zor koflullar›nda yan›nda olmayan devrimci gençlere, iflçi-emekçiler de yak›nl›k göstermeyecektir. En önemli flikayetlerimizden birisi 6 Kas›m gibi ö¤renci gençli¤in önemli sorunlar›nda iflçi-emekçi s›n›flar› yan›m›zda göremememiz olmuyor mu? E¤er iflçi-emekçi s›n›flarla dayan›flma göstermezsek toplumsal mücadelemiz c›l›z kalmaya ve her zaman bask› alt›nda tutulmaya aç›k hale gelecektir. Fransa’da CPE yasas›na karfl› iflçilerin ve ö¤rencilerin son y›llarda gösterdikleri ortaklafla, kitlesel ve militan direnifller ufkumuzu açmal›d›r. CPE yasas›, sadece ne üniversite ö¤rencilerini, ne de tek bafl›na çal›flanlar› etkileyen bir yasa olmad›¤› için ortaklafla direniflle ö¤renciler ve emekçiler haklar›na sahip ç›km›fllar ve güzel bir dayan›flma örne¤i göstermifllerdir. Ayn› flekilde Güney Kore’de köylülerin ve ö¤rencilerin ortak düzenledikleri eylemler de bu bafll›k alt›nda de¤inilmeyi hak etmektedir. Ülkemiz devrimci hareketi tarihi de, üniversiteli gençlerin emekçi halk kesimleriyle nas›l bütünleflti¤ine dair bir dizi olumlu örnekle doludur. Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin üniversitedeki faaliyetleriyle kendilerini s›n›rlamamalar›, toprak iflgallerinde, grevlerde, 15-16 Haziranlarda emekçilerle omuz omuza olmalar›, tüm 68 süreci boyunca iflçilerin, ö¤rencilerin ve di¤er emekçi kesimlerin ortak mitingler örgütlemeleri, birlikte kürsülerde konuflmalar yapmalar› bunlardan sadece baz›lar›d›r. Onlar›n, emekçi kitlelerle bütünleflme çabalar› sonucu halk›m›z›n genelinde olumlu bir etki yaratt›klar›n› ve aradan geçen y›llara ra¤men örnek gösterildiklerini biliyoruz. Ufkumuzu hiçbir flekilde kampüslerle s›n›rlamayal›m. Kampüsler baflta olmak üzere tüm halk gençli¤iyle ve Türkiye halk›yla bütünleflmeye, onlar›n sorunlar›na duyarl› olmaya özen gösterelim. O zaman ezilen emekçi halk›m›z›n hissettiklerini daha iyi anlayacak, yaflad›¤›m›z sorunlar›n benzerli¤ini görecek ve halk›n tüm kesimlerinin birleflik bir mücadeleye neden ihtiyaç duyduklar›n› kavrayaca¤›z. Yeni Demokrat Gençlik 35 Dosya Katlediliflinin 35. y›l›nda ‹brahim yoldafl› an›yoruz Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya yafl fl››yor, yol gösteriyor! Dikkat çekici önemli noktalardan biri birkaç devrimci yay›n haricinde dönemi anlatma iddias›nda bulunan tüm kesimlerin baz› muazzam de¤erdeki geliflmeleri görmezden geldi¤i, de¤inmeye cesaret edemedi¤i hatta gizlemek için özel bir çaba harcad›¤›d›r. Bunun ülkemizdeki yans›mas› ‹brahim Kaypakkaya yoldaflta karfl›l›¤›n› almakta, dünyada ise Baflkan Mao’nun önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Devrimi baflta olmak üzere s›n›f-sosyalizm mücadelesinin önemli kilometre tafllar›n›n yok say›lmas› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. hareketinin 40. y›ldönümü vesilesiyle gerek devrimci-demokratik kamuoyunda gerekse de burjuva medyada yaz›lara, dosyalara, programlara s›kça rastlamaktay›z. Televizyonda tart›flma programlar›ndan belgesellere ve dizilere, burjuva yaz›l› bas›nda günlük gazetelerden kültür-sanat-edebiyat dergilerine ve daha objektif ve kapsaml› de¤erlendirmelere yer veren devrimci demokratik yay›n organlar›na kadar birçok kaynaktan dönem hakk›nda bilgi almak mümkündür. Yine artan ilginin etkisiyle 68 dönemini anlatan çeflitli kitaplar da kitapevlerinin raflar›nda yerini almaktad›r. Ancak dikkat çekici önemli noktalardan biri birkaç devrimci yay›n haricinde dönemi anlatma iddias›nda bulunan tüm kesimlerin baz› muazzam 68 de¤erdeki geliflmeleri görmezden geldi¤i, de¤inmeye cesaret edemedi¤i hatta gizlemek için özel bir çaba harcad›¤›d›r. Bunun ülkemizdeki yans›mas› ‹brahim Kaypakkaya yoldaflta karfl›l›¤›n› almakta, dünyada ise Baflkan Mao’nun önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Devrimi baflta olmak üzere s›n›f-sosyalizm mücadelesinin önemli kilometre tafllar›n›n yok say›lmas› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Genel olarak bu yay›nlar› inceledi¤imizde 68 hareketinin her türlü otoriteye karfl› isyan eden, bar›flç›l, “çiçek” çocuklar›n daha fazla özgürlük (genellikle de bireysel özgürlük) talebiyle yükseltti¤i bir hareket oldu¤u ön plana ç›kar›lmaktad›r. Gençlerin ABD’de ve Avrupa’da toplumun geleneksel yarg›lar›na, cinsel tabulara karfl› ç›kt›¤›, ayn› zamanda ABD’nin Vietnam Sa- 36 vafl›n› protesto ettikleri üzerinde durulmaktad›r. Avrupa’daki ö¤renci hareketinin ise görece daha radikal oldu¤u, iflçi-emekçi kitlelerle daha fazla ortaklaflt›¤›, ancak bununla beraber yine de esas olarak bir grup heyecanl›, romantik, özgür gencin afl›r›l›klar› olarak hofl görülür bir dille anlat›ld›¤›na tan›k olmaktay›z. Zaten döneminin birçok “önderi” de bugün Avrupa Birli¤i parlamentosunda parlamenterlik yaparak emperyalizme hizmete devam etmektedir. Bu anlat›mlar öyle bir hâl almaktad›r ki bütün dünyay› etkileyen Vietnam Savafl›nda Vietnam halk›n›n büyük bedeller ödeyerek Vietnam ‹flçi Partisi’nin önderli¤inde verdi¤i Halk Savafl›’ndan daha fazla, bu savafla Avrupa’da, ABD’de karfl› ç›kan gençler ön plana ç›kar›lmakta, Vietnam halk›n›n bu destans› direnifli neden ve hangi taleplerle verdi¤i göz ard› edilmektedir. Bununla beraber yaln›zca Avrupa’y› de¤il ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyan›n yoksullar›n›, emekçilerini, ezilenlerini, “lanetlilerini” etkileyen, harekete geçiren Baflkan Mao önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Devrimi de es geçilmektedir. Milyonlarca kitlenin komünistler önderli¤inde sömürüye, insan›n insana kullu¤una karfl› verdikleri mücadelenin sonucunda baflar›lan devrimlerin, elde edilen kazan›mlar›n ve özgürlü¤ün korunmas› için aya¤a kalk›fl› ve sosyalist ve halk iktidarlar›n› içten ihanetle ele geçiren revizyonist yönetimlere karfl› ç›k›fl› elbette ki 68 hareketinin en önemli kaynaklar›ndand›r. ABD’de siyah hareketin sivil hak taleplerinde ve silahl›-militan direnifllerinde, Vietnam halk›n›n, Latin Amerika ve Afrika halklar›n›n ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerinde, Fransa’da ve Avrupa’n›n birçok ülkesinde iflgal edilen okullarda, fabrikalarda kitlelerin elinde Baflkan Mao’nun resimlerinin ve K›z›l Kitab›n olmas› tesadüf de¤ildir. Sovyetler Birli¤i yönetimini Stalin yoldafl›n ölümünün ard›ndan ele geçiren revizyonist, bürokratik diktatörlü¤e karfl› proleter ideolojiyi savunmak ve her bir ülkede komünist partileri yeniden örgütleyip sosyal kurtulufl mücadelesini yükseltmek için harekete geçen genç devrimcilerin yüzünü Çin’e dönmesi flafl›rt›c› de¤ildir. Dünya çap›ndaki bu muazzam geliflmelerin ülkemizde de karfl›l›¤›n› bulmas› oldukça do¤ald›r. Bu geliflmelere paralel emperyalist-kapitalist sistemin dünya çap›ndaki krizinin ülkemizdeki yan- Yeni Demokrat Gençlik s›mas›n›n sonucunda iflçi-köylü eylemlerinin kendili¤inden yükselifli ve dünyadaki geliflmeleri takip eden devrimci gençlerin ö¤rendiklerini ülkemiz yereliyle bütünlefltirme çabas› ve sahip olduklar› devrimci coflku ve halk sevgisi faflizmin belirledi¤i s›n›rlar› parçalam›flt›r. Dolay›s›yla ülkemizde 68 hareketi, Mustafa Suphi ve yoldafllar›n›n Kemalist iktidar taraf›ndan katledilmelerinin ard›ndan bafllayan 50 y›ll›k suskunlu¤un devrimci bir ç›k›flla parçalanmas› sonucunu do¤urmufl ve bu niteliksel geliflim, ülkemizde birçok devrimci partinin yan›nda komünist hareketin de yeniden aya¤a kalk›fl›na vesile olmufltur. Gizlenmeye çal›fl›lan komünizmin geçerlili¤idir Bu anlamda burjuva medyan›n 68 dönemini anlat›rken ülkemizde ve dünyada bu döneme damgas›n› vuran komünist özü gizlemesinin nedeninin tamamen s›n›fsal oldu¤u aç›kt›r. Gizlenmeye çal›fl›lan, yok say›lan, korkulan emekçilerin komünistlerin önderli¤inde devrim için aya¤a kalkmas›n›n bir alternatif olarak sunulmas›d›r. Dönemi anlat›rken devrimcilere de¤inmemek mümkün olmayaca¤›na göre düzen medyas›n›n bir tercihte bulunmas› bir zorunluluk halini almaktad›r. ‹flte bu nedenledir ki, ‹brahim Kaypakkaya’n›n faflist düzenin s›n›rlar›n› parçalayan, gerçekli¤ini ortaya seren ve kurtuluflun yolunu berrak flekilde çizen görüfllerinin gizlenmesi, saklanmaya çal›fl›lmas› gerici düzenin temsilcileri aç›s›ndan anlafl›l›rd›r. ‹brahim Kaypakkaya’n›n gizlenmeye çal›fl›lmas›, katlediliflinin üzerinden 35 y›l geçmesine ra¤men son 1 May›s’ta da görüldü¤ü üzere flamalardaki resimlerine, afifllerine bile tahammül edilememesi, dönemi anlatan çal›flmalarda politik, katk›lar›ndan öte direniflçi yönüyle yetinilmesi ve bu direnifle kaynakl›k eden ideolojikpolitik duruflun yok say›lmas› elbette ‹brahim yoldafl›n sahip oldu¤u komünist bilinçten kaynaklanmaktad›r. Bunun bir nedeni yoldafl›n temelini sa¤lam bir harçla kard›¤› ve düflman sald›r›lar›na ra¤men Proletarya Partisinin günümüze kadar savafl›n› kesintisiz flekilde sürdürmesi, Türkiye Devrimci Hareketi içinde önemli bir alan› kaplamas› ve günümüz gerçekli¤ine yönelik sundu¤u yaklafl›mla devlet aç›s›ndan tehlike arz etmeye devam etmesidir. Bir di¤er nedeni ise ‹brahim yoldafl›n kurulu düzenin gerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤›yla net ve ke- Yeni Demokrat Gençlik sin ifadelerle a盤a ç›karmas›, döneminde tart›fl›lmas› tabu olunan konulara proleter ideolojinin do¤ru bak›fl›yla aç›kl›k getirmesi ve günümüze ve gelece¤imize ›fl›k tutan belirlemelerde bulunmas›d›r. ‹brahim yoldafl›n düflünceleri günümüzü anlamada ve aflmada önemli bir kaynak olmaya devam etmektedir. Bu, hem günümüzün politik sürecini anlama ve sistemin yaklafl›m›n› çözümleme aç›s›ndan hem de devrimci mücadelenin yükselmesi, kitlelerle bütünleflmesi için örgütsel çal›flmalar› gelifltirme aç›s›ndan geçerlili¤ini korumaktad›r. Devleti tan›mak için Kemalizm gerçekli¤ini do¤ru kavramak ‹brahim yoldafl döneminde herkes taraf›ndan kutsanan, tart›fl›lmayan, hak etmedi¤i payeler biçilen Kemalizmin gerçekli¤ini o dönemde MLM kaynaklar›n azl›¤›na ra¤men berrak ve net flekilde ortaya koymufl ve dönemin her türlü “fikir erbab›”na karfl› cesaretle Kemalizmin faflizm oldu¤unu, ilerici dünyan›n de¤il gerici dünyan›n bir parças› oldu¤unu sergilemifltir. Bu haliyle ülkemizdeki devletin niteli¤i ve devlete karfl› mücadelede rehberlik konular›nda ‹brahim yoldafl›n bu tespitinin muazzam önemi bulunmaktad›r. Kemalist iktidar›n daha savafl y›llar›nda emperyalistlerle anlaflmalar yapt›¤›n›, Sovyet Devriminin gericiler için yaratt›¤› tehlikenin de etkisiyle emperyalizmin deste¤ini k›sa sürede kazanabildi¤ini belirtmifltir. An- 37 kara hükümetinden ald›klar› siyasi ve ekonomik sözler karfl›l›¤›nda zaten 1. Dünya Savafl›n›n sonunda yorulan ve halklar›n›n tepkisini çeken emperyalistlerin Kemalistlere destek sunmaktan çekinmedi¤ini ‹brahim yoldafl göstermifltir. ‹brahim yoldafl Kemalist ideolojinin rehberli¤indeki devletin emperyalizmin yar›-sömürgesi olarak kuruldu¤unu, emperyalizmin ekonomide ve siyasi alanda hakimiyetini sürdürdü¤ünü göstermifltir. Kemalist devrimler ad› alt›nda gerçekleflen üstten reformlar›n emperyalizmin de¤iflen ihtiyaçlar›na uygun olarak yap›ld›¤› da belgeler sayesinde bugün daha net bilinmektedir. Osmanl› döneminde hukuki, ticari vb alanda çeflitli sorunlarla karfl›laflan emperyalistlerin bu alanlarda kendi kurallar›n› (medeni ve ticari hukuk vb) dayatmas›, bununla beraber Kemalistlerin de ceza hukukunda feyiz olarak faflist ‹talyan ceza hukukunu almalar› Kemalizmin karfl›-devrimci özünü bizlere göstermektedir. Kemalizm bafl›ndan itibaren emperyalizmin ülkemizde acenteli¤ini yapan komprador burjuvazi ile büyük toprak a¤alar›n›n ittifak›n›n ürünü olarak ortaya ç›km›flt›r. Ülkemizde sanayi, emperyalist kurum ve sermayenin talepleri do¤rultusunda flekillendirilmifl, a¤›r sanayinin geliflimi baltalanm›fl, montaj sanayi ve hafif sanayi ön plana ç›kar›lm›fl, sanayinin ülke geneline yay›lmas› engellenmifltir. Kemalizm köylülerin toprak talebine karfl› ç›kmak, yar›-feodal sömürüye karfl› köylülerin tepkisini bast›r- 38 mak anlam›na gelmektedir. Kemalist devrimle birlikte yar›-feodal yap› ortadan kald›r›lmam›fl, tersine güçlendirilmifltir. Toprak reformu gerçeklefltirilmemifl, tefecilerin-tüccarlar›n hakimiyeti perçinlenmifl, bu tarih öncesi sömürü biçimlerinin günümüze kadar yaflamas›na neden olmufltur. fiovenizm, düzenin temellerinde yer edinmifltir Kemalizm bafl›ndan itibaren Türk flovenizmi anlam›na gelmektedir. Kemalizm Kürt ulusunun düflman›d›r. Daha kuruluflundan itibaren Kürt ulusunun en meflru hakk› olan kendi kaderini tayin hakk›n›n gasp edilmesi, bast›r›lmas›d›r. Savafl y›llar›nda Kürt ulusunun çeflitli temsilcileriyle yap›lan anlaflmalara, ittifaklara ihanettir. Kürt ulusunun varl›¤›n›n reddedilmesi, Kürt ulusunun zorla asimilasyonu, Türklefltirilmesi politikas›n›n sistemli flekilde uygulanmas›d›r. Tüm bunlar günümüze kadar süren gerçeklerdir. ‹flte ‹brahim yoldafl tart›fl›lmas›n›n tabu oldu¤u bir dönemde Kürt ulusal sorununa komünist bak›fl aç›s›yla yaklaflm›fl ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› net flekilde savunmufltur. Devlet, kuruluflundan günümüze Kürt ulusunun hakl› taleplerini bask›yla, sald›r›yla, kanla bast›rmaya çal›flm›fl, 20’li y›llarda da, 30’lu y›llarda da, 70’li, 80’li ve 90’l› y›llarda da ve günümüzde de yüz binlerce askerle yapt›¤› y›¤›nakla, iflkenceyle, sürgünle, askeri operasyonlarla Kürt ulusunun en temel-meflru haklar›na sald›r›larda bulunmaktad›r. Kemalizmin flovenist yüzünü yaln›zca Kürt ulusu görmemifltir. Çok milliyetli bir ülkede yaflamam›za ra¤men hakim düzen ›rkç› sloganlar (Bir Türk dünyaya bedel, Ne mutlu Türküm diyene vb.) eflli¤inde yo¤un bir asimilasyon ve imha program› uygulamaktad›r. Kemalist kadrolar›n önemli bir k›sm› Ermeni-RumSüryani Soyk›r›m›nda yer alanlardan oluflmakta veya ayn› siyasi hatt› savunmaktayd›. Kemalizmin temsil etti¤i s›n›flar Ermeni-Rum-Süryani soyk›r›m›na öncülük eden ve onlar›n mülkiyetine el koyan s›n›flard›. Tarihin en büyük soyk›r›mlar›ndan biri olan Ermeni Soyk›r›m›n›n arkas›nda da Kemalizme kaynakl›k eden projeler yer almaktad›r. Cumhuriyetin kuruluflunun ard›ndan da flovenizmin-milliyetçili¤in-›rkç›l›¤›n en bariz ve kitlesel örne¤i yüzy›llard›r Anadolu’da yaflayan Rumlar›n zorla mübadeleye maruz b›rak›larak Yunanistan’a gön- Yeni Demokrat Gençlik derilmeleridir. Milliyeti, dini ve dili nedeniyle insanlar›n yüzy›llard›r yaflad›klar› topraklardan, kültürden, birikimden men edilmesi, tan›mad›klar› topraklara bu nedenlerle sürgüne tabi tutulmalar› büyük bir insanl›k suçudur. Kemalist devrime halk›n kat›l›m›n›n olmad›¤›n›, halk›n örgütlenmesinin önüne büyük engellerin ç›kar›ld›¤›n›, ilk dönemlerde örgütlenmeye çal›flan TKP’ye ve di¤er ilerici örgütlenmelere sald›r›lar düzenlendi¤ini, TKP’nin kurucusu Mustafa Suphi ve 14 yoldafl›n›n Karadeniz’de bo¤duruldu¤unu, grevci iflçilere silahlarla sald›r›ld›¤›n› ‹brahim yoldafl kan›tlarla ifade etmifltir. Kuruluflundan bu yana devletin muhalif, devrimci hareketlere yaklafl›m› özü itibariyle ayn› kalm›flt›r. Bunu günümüze kadar gerçeklefltirilen kitle katliamlar›nda, sürgünlerde, iflkencelerde, hapsedilen tutsaklar›n say›s›nda ve en son 1 May›s’ta ve Newroz’da devletin sergiledi¤i tav›rdan anlamak mümkündür. Bu nedenledir ki ‹brahim yoldafl ülkemizde devrimci mücadelenin bafl›ndan bu yana esas itibariyle illegal olmas› gerekti¤ini, ancak böylesi bir mücadele içinde devrimin temel silahlar›n›n infla edilebilece¤ini vurgulam›flt›r. ‹brahim yoldafl yaz›lar›nda ayr›ca hakim sistem içinde süren klik çat›flmalar›n› da net flekilde çözümlemifl, özellikle ordunun sistem içindeki yeri, cuntalar›n misyonu üzerine proleter s›n›f bak›fl aç›s›n› ifade etmifltir. Döneminde özellikle Kemalizme yönelik hatal› bak›fl aç›s›n›n sonucu olarak orduya ilerici misyonlar biçen, hatta devrimi ordudan bekleyen örgütlere ve ak›mlara karfl› tereddütsüzce faflizmin gerçek yüzünü göstermifl ve tahlillerin do¤rulu¤u 71 muht›ras›nda, 80 cuntas›nda ve bugüne kadar gelen süreçte oldukça teflhir olan ordunun prati¤i nedeniyle herkes taraf›ndan net flekilde görülebilmifltir. ‹brahim yoldafl ve halk sevgisi, halka güven ‹brahim yoldafl›n en önemli özelliklerinden biri halka duydu¤u büyük sevgi ve güvendir. Halk› tan›maya, anlamaya çal›flma, sorunlar›n›n ve taleplerinin savunucusu olma, halk›n her türlü hak arama eylemine de¤er verme ve tereddütsüzce kat›lma, do¤ru politikalar ve do¤ru bir çal›flma tarz› ile halk›n kazan›labilece¤inden ve devrimin gerçekleflebilece¤inden emin olma ‹bra- Yeni Demokrat Gençlik him yoldafl›n en ay›rt edici özelliklerindendir. Bunun sonucunda dönemin di¤er devrimci önderlerinden farkl› olarak, ‹brahim yoldafl devrimin proletarya öncülü¤ünde halk kitlelerinin eseri oldu¤unu bilince ç›karm›fl ve devrimin yolunu belirlerken her aflamada halk›n kat›l›m›n› sa¤layacak araçlar›n yarat›lmas› için çaba harcam›flt›r. ‹brahim yoldafl savunduklar›n› sözle b›rakmam›fl, prati¤iyle de halk›n yan›nda, aras›nda olmufl, eylem yapan, hak arayan iflçileri, köylüleri yaln›z b›rakmam›fl, halktan ö¤renmeye özel önem vermifltir. Halk›n yaflam›n›, s›k›nt›lar›n›, buldu¤u çözümleri anlamaya, ö¤renmeye çal›flm›fl, ö¤rendiklerini proleter s›n›f bilinciyle gelifltirmeyi görev edinmifl ve bu do¤rultuda haz›rlanan politikalar› halka ›srarla tafl›mam›z halinde halk›n sevgisini ve güvenini kazanabilece¤imizi, onlar›n da öncülü¤ümüzü kabul edece¤ini ve harekete geçebilece¤ini net flekilde ifade etmifltir. ‹brahim yoldafl kendisini ö¤renci gençli¤in devrimci mücadelesiyle s›n›rlamam›fl, ö¤renci gençlik içinde ç›kan kadrolar›n her f›rsatta iflçilerin, köylülerin aras›na gitmesini, emekçiler gibi yaflamas›n›, emekçilerle kopmaz ba¤lar kurmas›n› istemifl, ö¤rencilik y›llar›nda dahi emekçilerin her türlü hareketlili¤i ile genç devrimcilerin-ö¤rencilerin mücadelesi aras›nda ba¤ kurmak için çaba harcam›flt›r. Tutarl› bir anti-emperyalist anti-faflist mücadele ‹brahim yoldafl tutarl› bir anti-emperyalist anti-faflist önder oldu¤unu prati¤iyle ve teorisiyle kan›tlam›flt›r. Faflizme karfl› mücadelesini sivil-faflist gruplarla s›n›rland›rmam›fl, devletin siyasal sisteminin faflist yap›s›ndan kaynakl› anti-faflist mücadeleyi proletaryan›n devrimci iktidar mücadelesi ile iç içe ele alm›flt›r. Em- 39 peryalizme karfl› ç›k›fl›n› yaln›zca belirli bir emperyalist gücü hedef alarak s›n›rlamam›fl, yaln›za ABD emperyalizmine de¤il ayn› zamanda Rus Sosyal Emperyalizmine de karfl› ç›km›fl ve anti-emperyalist mücadeleyi ülkemizin emperyalist-kapitalist sistemden bir bütün olarak kopma mücadelesiyle bütünlefltirmifltir. ‹brahim yoldafl tutarl› bir anti-emperyalist anti-faflist olarak, emperyalizmin yar›-sömürgesi olan faflist diktatörlü¤ünün y›k›lmas› ve demokratik halk iktidar›n›n kurulmas› için silahl› mücadelenin belirleyicili¤ini aç›k flekilde göstermifltir. ‹brahim yoldafl yaln›zca silahl› mücadelenin gereklili¤ini iflaret etmekle yetinmemifl, bizzat harekete de geçerek ilk silahl› gerilla birimlerinin örgütlenmesinde ve ilk silahl› eylemlerin yap›lmas›nda yer alm›flt›r. ‹brahim yoldafl ülkemizde devrimin yolunun uzun süreli Halk Savafl› oldu¤unu vurgulam›fl ve bunun yar›-sömürge yar›feodal ülkemizde devrim için yegane strateji oldu¤unu göstermifltir. Devletin askeri-siyasi kuvvetlerinin görece daha güçsüz oldu¤u k›rsal alanlarda küçük gruplarla bafllat›lan gerilla savafl›n›n mücadele içinde geliflip güçlenece¤ini, zaman içinde halk›n deste¤ini kazanarak ordulaflaca¤›n› ve k›rsaldan flehirleri kuflatarak iktidar› ülke çap›nda zapt edece¤ini belirten ‹brahim yoldafl, yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde proletaryan›n askeri stratejisi olan Halk Savafl› stratejisinin ülkemiz özgünlü¤üne uyarlanmas›n› ve her aflamas›nda halk›n kat›l›m›n› ve örgütlenmesini içerdi¤ini vurgulam›flt›r. Önderli¤in niteli¤inden kaynakl› Halk Savafl› stratejisine dahil olmasa da gerilla savafl›n›n devlete karfl› mücadeledeki yerini, kitleleri örgütlemedeki gücünü ve flehirlerdeki genifl kitleleri seferber etmedeki önemini anlamak aç›s›ndan Kürt Ulusal Hareketinin deneyimleri oldukça de¤erlidir ve ‹brahim yoldafllar›n›n gerilla mücadelesine verdi¤i önemin hakl›l›¤›n› göstermektedir. 40 Bugünü anlamak için ‹brahim yoldafl› kavramak ‹brahim yoldafl›n görüflleriyle donanmadan günümüzün siyasal hareketlili¤ini bilimsel flekilde çözümlemek mümkün de¤ildir. Bugün özellikle medya üzerinden kopar›lan türban tart›flmalar›, AKP’nin bürokrasinin baz› kurumlar›yla yürüttü¤ü kavga vb fleklinde yans›yan klik çat›flmalar›n› anlamak ve farkl› klikler aras›ndaki ç›kar çat›flmas›nda taraf olmamak, proletaryan›n ba¤›ms›z s›n›fsal duruflunu sergilemek aç›s›ndan ‹brahim yoldafl›n dönemini anlatan yaz›lar› ayd›nlat›c›d›r. Bu yaz›lardaki birikimi günümüze uyarlad›¤›m›zda AKP’nin devlete muhalif, fleriat yanl›s› bir parti olmad›¤›n›, CHP’nin veya ordunun, yarg›n›n da ça¤dafl, laik ve ilerici olmad›¤›n› anlamak mümkündür. Dolay›s›yla bu çat›flmalar›n nedenini ve egemen s›n›flar›n kendi aralar›ndaki tüm çeliflkilere ra¤men halka karfl› düflmanl›kta ortak olduklar›n› görmek için ‹brahim yoldaflla donanmak gerekmektedir. Her gün TV’lerde onlarca dakika verilen operasyon ve bombalama görüntülerini ve devletin gerilla savafl›ndan duydu¤u korkuyu anlamak için, hükümetler de¤iflse de Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›nda ›srar›n nedenini kavramak ve iflçi s›n›f›n›n en temel hak taleplerine azg›nca sald›r›lmas›n› do¤ru yorumlamak için ‹brahim yoldafl›n aç›klad›¤› ülkemizdeki devlet gerçekli¤i ve mücadele yolu üzerinde durulmas› zorunludur. Devrim mücadelesini yükseltmek, halk› örgütlemek ve seferber etmek için ‹brahim yoldafl›n aç›klad›¤› mücadele yolunu, çal›flma tarz›n›, kitle çizgisini anlamak bize reddedilmesi mümkün olmayan bir rehberlik sunmaktad›r. ‹brahim yoldafl›n halka duydu¤u güvenin, sevginin bilimsel nedenlerini anla- Yeni Demokrat Gençlik mam›z, bu güven ve sevginin temelsiz olmad›¤›n›, halk›n gerçekli¤ini anlayan, yorumlayan ve de¤ifltirmek isteyen nesnel bir temele sahip oldu¤unu görmemiz oldukça önemlidir. Onun halk› anlamak, halktan ö¤renmek için emekçilerin mücadelelerine coflkuyla dahil olmas›, bu mücadelelerden devrim için dersler ç›karmas› günümüzün genç devrimcilerinin ustalaflmas› aç›s›ndan belirleyici de¤erdedir. ‹brahim yoldafl›n daha mücadelenin bafl›nda ve türlü zorlu¤un içinde olanaks›z› olanakl› k›lan cüreti ve imkans›z› talep eden gerçekçili¤i partiye, s›n›fa ve devrime olan sars›lmaz güveni ve derin ideolojik birikimi bugünkü süreci aflmam›zda, zorluklar› gö¤üslememizde bize rehber ve umut olmaktad›r. Onun haz›rlad›¤› örgütsel belgelerde net flekilde görülen ciddiyeti, ›srar›, nesnelli¤i, çözüm bulma ve harekete geçme çabas› her genç devrimcinin örnek almas› ve incelemesi gereken özellikleridir. ‹brahim yoldafl 35 y›l önce faflizm taraf›ndan katledilse de bugün yaflamaya devam etmektedir. ‹brahim yoldafl bugün ard›llar›n›n mücadelesinde yaflamaktad›r. Da¤lar›n doruklar›n› mesken edinen gerillan›n silah›nda, hücredeki tutsa¤›n direniflinde, emekçilerin eylemlerinde, ö¤renci gençli¤in akademik-demokratik mücadelesinde, devrimci gençli¤in anti-emperyalist antifaflist mücadelesinde, 1 May›slarda, Newrozlarda halk›m›z›n militan direniflinde, s›n›f mücadelesinin her alan›nda ‹brahim yoldafl yaflamaya devam ediyor. ‹brahim yoldafl en zorlu anlarda umut olmaya, direncimize güç katmaya devam ediyor. ‹brahim Kaypakkaya’ya yoldafl olan biz devrimci gençlerin onun mücadelesini gelece¤e tafl›ma görevini yine ondan ö¤rendi¤imiz cüret ve kararl›l›kla yerine getirece¤imizden eminiz. Yeni Demokrat Gençlik 41 Dosya Deniz Gezmiflleri, ça¤dafl› onlarca hareketten ay›ran temel konu ilericilikleri, anti-emperyalist durufllar› de¤il, esasta devrimci olufllar›d›r. 71 Devrimci Ç›k›fl› Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan 71 devrimci ç›k›fl›n› anlaml› k›lan ö¤eler mutlaka bir arada de¤erlendirilmeli ve bu flekilde sahiplenilmelidir. Reformist anlay›fllar›n parçalanmas›, tutarl› bir mücadele hatt› ve örgütlülük gerçe¤i bir arada de¤erlendirilmeyi fazlas›yla hak eden kavramlard›r. Halk sevgisi, koflulsuz kitlelere güven ve gerçekçi bak›fl aç›s›, bu de¤erlerin üzerine eklenmesi gereken konulard›r. ürkiye’de devrimci hareketin tarihinden bahsedilecekse, e¤er Mustafa Suphilerin k›sa dönemli mücadelesi say›lmazsa yönümüzü 1970’li y›llara çevirmemiz gerekecektir. 68 dönemi olarak adland›rd›¤›m›z bu sürecin Türkiye Devrim Tarihi aç›s›ndan önemli ve belirleyici bir dönüm noktas› oldu¤unu kabul etmeliyiz. Daha öncesinin her türlü reformist anlay›fl›n› devrimci fliarlarla parçalayan 68 hareketi, dönemin devrimci önderleri ile flekillendi¤i kadar, ayn› zamanda devrimci önderler, bu sürecin flekillendiricili¤inde kimliklerine kavuflmufllard›r. Hiçbir olay, tarihsel süreçten ba¤›ms›z T olarak de¤erlendirilemez. 68’li y›llarda tüm dünyada ve Türkiye’de esen ba¤›ms›zl›k, özgürlük, sosyalizm rüzgar›n›n etkilerinin devrimci hareketin oluflmas› ve dahas› olgunlaflmas› konusuna olan etkisi yads›namaz. Sol klasiklerin çevrilmesinin h›zlanmas›yla tart›flmalar›n yayg›nlaflmas›, saflaflmalar›n artmas›, mutlaka bu etkiye dahil edilmelidir. ‹flte 68’li y›llarda devrimci hareketin ilk temsilcileri olan Deniz Gezmifllerin bu çerçeve içerisinde de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Deniz Gezmifl, daha lise y›llar›ndan itibaren içine girdi¤i ba¤›ms›zl›k mücadelesine T‹P içinde örgütlü olarak bafllam›flt›r. Üniversitede okumaya bafllamas›ndan itibaren çeflitli iflçi 42 ve ö¤renci eylemlerinde hep en önde olan Deniz Gezmifl, bu sürecin devam›nda T‹P’ten ayr›larak kendi anlay›fl› do¤rultusunda örgütlenmeye karar vermifltir. Deniz Gezmifl’in ve di¤er mücadele arkadafllar›n›n att›klar› bu ad›m, reformizmden kopuflun da ilk ad›m› olarak görülmelidir. Kendi içerisinde eksileri ve art›lar›yla at›lan bu ad›m, bir ilk olmas› aç›s›ndan oldukça de¤erlidir ve devrimci görüfller çerçevesinde at›lan bu ad›m, sayg›y› fazlas›yla hak etmektedir. Bu kopufl, reformizmin tabiri caizse “kazas›z belas›z solculuk” hayallerine vurulan bir darbedir de. ‹deolojik sa¤laml›¤› ayr› bir tart›flma konusu olan Deniz Gezmifl ve THKO’nun ülkedeki yönetim biçimini anti-demokratik olarak de¤erlendirerek infla ettikleri mücadele yolu, do¤al olarak bu tahlilin üzerinden geliflen devrimci bir çizgi içermekteydi. Mücadelenin yolu ve biçimi üzerine dahas› esasta niteli¤i üzerine hiçbir bahane üretmeden, kendi görüflleri do¤rultusunda “ne gerekiyorsa o yap›lacak” anlay›fl›yla oluflan bu çizgi, tüm bu gerekçeler nedeniyle sorgulanamayacak kadar net bir devrimci durufltur. THKO’nun kurulmas› öncesinde gerçekleflen Çorum belediye iflçilerinin yürüyüflünde, 6. Filo eylemlerinde, 1968 ‹Ü iflgalinde, ayn› y›l ABD Büyükelçisi Kommer’in protesto edilmesi eylemlerinde, 1969 ‹Ü Hukuk Fakültesi iflgalinde ve daha onlarcas›nda mücadele hatt›n› çizmeye bafllayan Gezmifl’in Filistin’e gerilla e¤itimi almaya gitmesi de bu çizginin netleflmesi anlam›na gelmekteydi. Keza Yusuf Aslan ile birlikte gerilla mücadelesi vermek için düfltükleri yolda, Sivas’ta yakalanmas› da onun çizdi¤i yolun ne oldu¤unu göstermekteydi. Ba¤›ms›zl›k ve eflitlik gibi bir sorunun oldu¤unu kabul edenler için nas›l mücadele edilmesinin gerekli oldu¤unu, yalpalamaya, bahaneye yer b›rakmaks›z›n göstermifltir. Keza yakaland›ktan sonra da görüfllerinden taviz vermeyece¤ini, her koflulda savunaca¤›n› aç›kça iddia etmifltir. Burada k›sa bir parantez açarak, Deniz Gezmifl’in savunulmas› meselesine de¤inmek gerekmektedir. Baflta da belirtti¤imiz gibi Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan, Sinan Cemgil, Yusuf Aslan, Kadir Manga ve onlar›n hareketi hiçbir tahrife olanak tan›maks›z›n devrimci olarak ilan edilmeyi hak etmektedir. Bu hareket içerisinde yanl›fl görülen/görülebilecek anlay›fllar›n oldu¤unu kabul edersek, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Yeni Demokrat Gençlik Hüseyin ‹nan flahs›nda çok farkl› kesimlerin sahiplenici tutum tak›nmas›, devrimci çizginin reddini gerektirmemektedir. Resmi ideolojiye bak›fl konusunda görülen bu anlay›fl ile Deniz, Yusuf ve ‹nan’›n adam da öldürmedikleri gerçe¤i ile flekillenen bu sahiplenme dikkat edilmesi gereken yanlar bar›nd›rmaktad›r. Elbette ki insanc›l bak›fl aç›s›, ac›ma duygular› hayat›n içerisinde var olan hislerdir ancak e¤er Deniz Gezmifllere salt bu anlay›flla bak›l›yorsa, bu bak›fl aç›s› sorgulanmay› hak etmektedir. Deniz Gezmifllerin ihtilalci anlay›fllar›n› görmezden gelen, adeta onlar› sistemin çizdi¤i çizgiler içerisine çeken her düflünce bu sorgulamadan pay›n› alacakt›r. Bu anlay›fl etraf›nda Deniz Gezmifllerin suçlu olmad›¤› savunulacaksa, bu asla resmi anlay›fl do¤rultusunda yap›lmamal›d›r. Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan kadar Kadir Manga, Sinan Cemgil de ayn› flekilde görülmelidir. Böyle düflünmeyenler varsa Deniz Gezmifllerin de yakalanmasalard› ayn› fleyi yapacaklar›n› hat›rlatmak isteriz. Bu nedenle belirli bir anlay›fl do¤rultusunda Deniz Gezmiflleri “yak›fl›kl›, karizmatik, insanc›l” yönleriyle piyasaya adapte etmeye çal›flanlara tepkili olmam›z do¤ald›r. Onlar›n halk sevgisini, devrimci durufllar›n›, devrimci düflünce ve pratiklerini tüm bu piyasa bak›fl aç›s›n›n karfl›s›na dikmek önemli bir zorunluluktur. O halde e¤er Deniz Gezmifllerden bahsedeceksek öncelikle ve mutlaka devrimcilikten bahsetmemiz gerekmektedir. Deniz Gezmiflleri, ça¤dafl› onlarca hareketten ay›ran temel konu ilericilikleri, anti-emperyalist durufllar› de¤il, esasta devrimci olufllar›d›r. Deniz Gezmifl, Mahir Çayan ve ‹brahim Kaypakkaya flah›s ve örgütleri nezdinde bu devrimci duruflun o andaki temsilcileridir ve onlar› bir arada anmay› gerektiren ortak noktalar› iflte bu ayr›c›l›klar› yani devrimcilikleridir. Ancak devrimci duruflu, ilericilikten, anti-emperyalizmden, anti-faflizmden ay›rmak mümkün olmad›¤›na göre Denizlerin ve 71 devrimci hareketlerinin bu konuda da reformizme göre daha tutarl› olduklar›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Yani daha aç›k bir ifadeyle tutarl› bir antiemperyalist anti-faflist mücadele için devrimci olmak gerekmektedir. Devrimcilik, her anda reformizme göre daha objektif ve do¤al olarak daha tutarl› bir yaklafl›m› beraberinde getirecektir. Nesnel gerçekli¤i tan›mlayarak, onun alternatifini yaratmak için tutul- Yeni Demokrat Gençlik mas› gereken yolun ne oldu¤u meselesi, devrimcilikle reformizmi birbirinden ay›ran noktad›r. Reformizm, alternatif anlay›fl› için çizdi¤i mücadele yolu konusunda tutarl› olmad›¤› için özünde gerçekçi de de¤ildir. Kendisini s›n›rlad›¤› noktalar, asl›nda tam da sistemin alternatifini yaratabilme meselesinde gerekli olan konulard›r. Bu bak›fl aç›s›, içerisinde derin bir subjektivizm bar›nd›rmaktad›r. Devrimci bak›fl aç›s› ise alternatif için ne gerekliyse anda onu yapmay› önüne görev olarak koyar. Bu nedenle kendisini farkl› nedenlerle s›n›rlama yoluna gitmez. Bu konuda oluflan ayr›m, do¤al olarak di¤er konulara bak›fl aç›s›nda da ortaya ç›kmaktad›r. Emperyalizmin de¤erlendirilmesi, faflizme bak›fl aç›s›, iflçi s›n›f›na ve genel anlamda halka bak›fl aç›s›nda da devrimcilikle reformizm aras›ndaki fark görülebilir. 68 döneminde de devrimcilerin yön verdi¤i anti-faflist anti-emperyalist tutum kendisini aç›kça hissettirmifltir. Henüz partileflme ya da devrimci örgüt haline gelme konusunda ad›mlar›n at›lmam›fl oldu¤u süreçte dahi 6. Filoya karfl› eylemlerde, ABD yetkililerine karfl› örgütlenen militan karfl› durufllarda devrimci anlay›fl›n farkl›l›¤› görülecektir. Tutarl› anti-emperyalist duruflu devrimcilikle ba¤daflt›ran en net mesele, emperyalist zincirin k›r›lmas› amac›n› da güden bu topraklar› emperyalizmden ay›rma meselesindeki net duruflla alakal›d›r. 71 devrimci ç›k›fl›n›n di¤er önemli isimlerden birisi olan Mahir Çayan için de benzeri görüflleri vurgulamak mümkündür. Buna ra¤men aradaki belli farklar da dikkat çekicidir. Örgüte duyulan gereklilik ve verilen önem Mahir Çayan için daha ön plandad›r. Hem Mahir Çayan’da hem Deniz Gezmifl’te hem de ‹brahim Kaypakkaya’da geliflen netleflme sürecinin muazzam bir çabayla sa¤land›¤›n› aç›kla söyleyebiliriz. Burada Mahir Çayan’›n kendi yaz›lar›ndan oluflan Kesintisiz Devrim I-II ve III’te de¤iflimi görmek mümkünken ayr›m noktalar›n› (reformizmden) belirlerken Mahir Çayan’›n prati¤e verdi¤i önem dikkat çekicidir. Reformizme karfl› tak›nd›¤› net tav›r, onlarca laf›n, gerçeklikle bütünleflmedi¤i müddetçe anlam ifade etmeyece¤i fleklindeki görüflleri, Mahir Çayan’›n dikkatle incelenmesi gereken yönlerinden birisidir. Bugün Mahir Çayan’›n ard›l› olma iddias›ndaki onlarca yap›n›n bu nedenle reformizm konusunda netleflmeden yola ç›kmas›n›n her 43 fleyden önce Mahir Çayan’a sayg›s›zl›k olaca¤›n› aç›kl›kla söyleyebiliriz. Ayr› bir konu oldu¤u düflünülebilir ama devrimci duruflun önemli bir etkisi oldu¤unu düflündü¤ümüz dayan›flma anlay›fl› da 71 ç›k›fl›nda önemli bir etkendir. Bunun en bilinen örnekleri olan Denizlerin idam›n› önlemek için Mahir Çayanlar›n gerçeklefltirdi¤i eylem ve dahas› ölümü göze almalar›, ‹brahim Kaypakkayalar›n Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özüdo¤ru’nun ihbarc›s› olan muhtar› cezaland›rmalar›d›r. Bunun d›fl›nda daha onlarca dayan›flma eyleminden bahsetmek mümkündür. Gelene¤ini buradan alan devrimci dayan›flma olgusunun günümüze ne kadar tafl›nabildi¤i ayr› bir tart›flma konusu olsa da sürekli üzerinde düflünülmesi gerekti¤i aç›kt›r. Konuyu bitirmeden önce de¤inilmesi gereken di¤er bir önemli konu da 71 devrimci ç›k›fl›n›n sembol olmaktan öte anlamlar tafl›d›¤›na iliflkindir. Bu nedenle 71 devrimci ç›k›fl›n› sadece belli isimler çerçevesinde de¤erlendirmek büyük bir hata olacakt›r. Deniz Gezmifl “ünlü” bir isim olabilir ancak onu devrimcilik konusunda bir efsane, yi¤it bir insan olmaktan ötesine tafl›yan konu, örgütlülük meselesidir. Deniz Gezmifller ölene dek ortada bir partiden bahsetmek mümkün olmasa da at›lan her ad›m›n ve yap›lan her plan›n örgüte yönelik yap›ld›¤›n› görece¤izdir. Ayn› flekilde Mahir Çayan ve ‹brahim Kaypakkaya için de kiflilik özelliklerinin, yi¤itliklerinin yan› s›ra örgütlü bak›fl aç›lar›na sahip ç›k›lmas› gerekti¤ini ›srarla vurgulamak gerekmektedir. Bu nedenle 71 devrimci ç›k›fl›n› anlaml› k›lan ö¤eler mutlaka bir arada de¤erlendirilmeli ve bu flekilde sahiplenilmelidir. Reformist anlay›fllar›n parçalanmas›, tutarl› bir mücadele hatt› ve örgütlülük gerçe¤i bir arada de¤erlendirilmeyi fazlas›yla hak eden kavramlard›r. Halk sevgisi, kitlelere koflulsuz güven ve gerçekçi bak›fl aç›s›, bu de¤erlerin üzerine eklenmesi gereken konulard›r. Tüm bunlar› bir araya toplad›¤›m›zda “iyi, yi¤it ancak hayalci gençlerdi” yaklafl›m›n› kabul etmek mümkün olmayacakt›r. Aradan geçen 30 sene belki insanl›k tarihi düflünüldü¤ünde k›sa bir süreye tekabül etse de kendi içerisinde anlaml› bir gelenek yaratm›flt›r ve gerçekçili¤ini defalarca kez kan›tlam›flt›r. ‹flte bu yüzden onlar ölümsüzdür ve b›rakt›klar› de¤erler nice 30 y›llara ra¤men savunulacak, isimleri hat›rlanacakt›r. 44 Yeni Demokrat Gençlik Dosya Türkiye özgülünde 1968 sürecini farkl› k›lan en önemli olay, bu y›llar›n uzun bir süreden sonra devrimci öznelere flahitlik yapmas› olmufltur. 68’in gelene¤ini yafl fla at›yoruz 1960’l› y›llara gelene kadar gerçekleflen toplumsal hareketliliklerin sözde “sol” bir “devrim”le tamamlanmas›na tarihimizde 27 May›s 1960 darbesi denilmektedir. Kendi gerçekli¤i içerisinde düflündü¤ümüzde DP’ye (Demokrat Parti’ye) yönelik düzenlenmifl gibi görünen bu cunta asl›nda tüm halk› hedeflemekteydi. üm dünyada 1960’l› y›llar, ö¤renci eylemleri, iflçi grevleri ve köylülerin toprak iflgalleriyle an›lm›flt›r. Belli tarihsel olaylar›n birikimi ile s›n›flar aras›ndaki mücadelenin bu derece fliddetlenerek dünya genelinde a盤a ç›kt›¤› çok az dönemden birisidir 1968 dönemi. Kapitalizmin tekelci niteli¤iyle efl güdümlü olarak ortaya ç›kan emperyalizmin sadece 50 y›l içerisinde iki büyük devrimle sars›lmas› ve akabinde geliflen 1960’l› y›llar›n gerçekli¤i 20. yüzy›l›n asla unutulamayacak olaylar› olmufltur. ‹çinde bulundu¤umuz 21. yüzy›la deneyim olmas› bak›m›ndan 1968 sürecini incelemek ve emperyalizmin tahakkümünü parçalamak için dersler ç›karmak, bizler aç›s›ndan oldukça önemlidir. Türkiye özgülünde 1968 sürecini farkl› k›lan en önemli olay, bu y›llar›n uzun bir süreden sonra devrimci öznelerin hareketine flahitlik yapmas› olmufltur. S›n›f mücadelesinin kendili¤inden s›n›rlar› aflamad›¤› ve reformizmin etkisi alt›nda oldu¤u görece uzun bir dönemin ard›ndan amfilerden bafllayan isyanlar ve eylemler k›sa sürede iflçileri, köylüleri ve tüm emekçi kesimleri kucaklam›flt›r. Elbette ki bu sürecin oluflumunda baz› nedenleri aramak faydal› olacakt›r. T 1960’l› y›llara gelene kadar gerçekleflen toplumsal hareketliliklerin sözde “sol” bir “devrim”le tamamlanmas›na tarihimizde 27 May›s 1960 darbesi denilmektedir. Kendi gerçekli¤i içerisinde düflündü¤ümüzde DP’ye (Demokrat Parti’ye) yönelik düzenlenmifl gibi görünen bu cunta asl›nda tüm halk› hedeflemekteydi. DP nezdinde denenen halk muhalefetini bast›rma giriflimi baflar›l› olamay›nca siyasi arenada askerlerin görünmesi, bu nedenle egemenler aç›s›ndan bakt›¤›m›zda anlafl›l›rd›r. Keza bu çok “ilerici” cuntan›n hemen sonras›nda, yani cunta gerçeklefltikten henüz 4 gün sonra, 485 Kürt’ün tutuklanmas› ve Sivas’ta bir kampa at›lmas› bu “ilerici”li¤in niteli¤ini gözler önüne sermektedir. En küçü¤ü 14 yafl›nda olan 485 Kürt’ün tüm mal varl›klar›na el konulmufltu. Bunun yan›nda Musa Anter gibi önemli Kürt ayd›nlar›na 1960 cuntas›n›n ard›ndan af ç›kmam›flt›. Oysaki cuntan›n hemen sonras›nda genel bir af ç›kar›lm›flt›. (Kaynak: DengeMed.net) 1960 cuntas›, yaratt›¤› illüzyonda görece baflar›l› da olmufltur. Hatta bu baflar›lar›n›, niyetlerini aç›kça belirtmelerine ra¤men sa¤layabilmifllerdir. “NATO ve CENTO’ya inan›yoruz ve ba¤l›y›z.” (1960 cuntas› sonras› radyodan okunan bildiriden) Daha sonralar› reformistlerin yan› Yeni Demokrat Gençlik s›ra kimi devrimci çevrelerin de “devrim” olarak adland›rd›¤› 1960 cuntas›n›n gerçek yüzü böyleydi. Bu cuntaya ra¤men 1960’l› y›llar›n ortas›ndan itibaren s›n›f mücadelesi geliflmeye bafllam›flt›. 1960 “devrimi”ne ra¤men Türkiye’nin d›fla ba¤›ml›l›¤› art›yor ve emekçiler her gün öncekine göre daha fazla yoksullafl›yordu. Bu dönemde Türkiye d›fl ödemeler a盤› tutar›nda kredi çekerek (83,5 milyon dolar. Kaynak: Nermin Fermen, Kurtulufltan 12 Eylül’e Yak›n Tarihimize K›sa Bir Bak›fl) bu d›fla ba¤›ml›l›¤› daha da perçinliyordu. Hayat pahal›l›¤› ve iflsizlik nedeniyle 1961-1962 aras› 7000’den fazla insan çal›flmak için yurtd›fl›na ç›kma baflvurusu yapm›flt›. ‹flte tam da bu dönemde gerçekleflen Türkiye tarihinin en önemli grevlerinden olan Kavel grevinde (1963) 173 iflçi ifl b›rakm›flt›. Yine ayn› y›l, Avrupa ile Ortak Pazar Anlaflmas› imzalanm›flt›. 1964 y›l›nda ise 5000 Yunan uyruklu iflçi, çal›flma izinleri iptal edilerek s›n›r d›fl› edilmiflti. 1965 y›l›nda maden ocaklar›nda (Kozlu, Karadon, Gelik, Kilimli) bafllayan greve jandarma müdahale etmifl ve 2 iflçiyi öldürmüfl, 12’sini de yaralam›flt›. 1968 y›l›na do¤ru dünya çap›nda yaflanan hareketlilik, ayn› düzeyde Türkiye’de de yans›mas›n› buluyordu. 1966 Büyük Proleter Kültür Devrimi, 1965 Vietnam iflgali bu hareketlili¤in en önemli kaynaklar›yd›. Dünya genelinde konuflulan iki ortak konu, bu toplumsal hareketlenmeler üzerinden bafll›yordu. ABD’nin Vietnam iflgaline yönelik geliflen tepkiler ve örnek olmas› aç›s›ndan incelenen, dilden dile aktar›lan BPKD, Avrupa’da ve dünyan›n geri kalan bölgelerinde kitlesel hareketlenmelere kaynakl›k ediyordu. 1960 ila 1970 aras› süreç, Türkiye’de benzeri geliflmelere tan›kl›k etmiflti. Belli tarihsel geliflmeler iflte bu 10 y›ll›k süreçte h›zl›ca yaflanmaya bafllam›flt›. Bunlardan önemli olan baz›lar›na bakt›¤›m›zda 1967’de D‹SK’in kuruluflunu görmekteyiz. ‹flçi s›n›f›n›n biriken öfkesinin Türk-‹fl bünyesinde tutulamamas›, D‹SK’in kuruluflunu haz›rlayan bafll›ca etken olmufltur. 1961’de o y›llara damgas›n› vuracak T‹P’in (Türkiye ‹flçi Partisi’nin) kurulmas›n› da ayn› çerçevede de¤erlendirmek gerekmektedir. CHP etraf›nda tutulamayan ilericili¤in yine parlamentarist çizgiye mahkum edilmesi ad›na at›lan bu ad›m baflar›l› da olmufltur. 1966 y›l›nda binlerce iflçinin Paflabahçe, Pirelli, Kula Mensucat gibi sanayi kurulufllar›nda bafllatt›klar› grevler, iflçi s›n›f›n›n bu dönemdeki hareketlili¤ini gözler önüne sermektedir. Tüm bu süreçte gençlik, gerçeklefltirdi¤i 45 eylemlerle ve militanl›kla öne ç›k›yordu. 1968 May›s’›nda “NATO’ya hay›r” eylemleri ‹stanbul’dan bafllayarak Türkiye’nin dört bir yan›na yay›l›yordu. Ayn› çerçevede Ankara Fen Fakültesinin iflgali ve gerçekleflen çat›flmalar bu nedenle dikkat çekicidir. Ancak gençlik hareketlili¤inin daha da artmas›na neden olan olay, 1968 Temmuz ay›nda gerçekleflir. Amerika 6. Filosunun ‹stanbul’a demir atmas›, oldukça kitlesel eylemlerin de bafllamas›na neden olmufltur. Bu dönemde 68 kufla¤›n›n ilk flehidi Vedat Demircio¤lu olmufltur. Polisin ‹TÜ yurduna bask›n›nda camdan at›lan Vedat Demircio¤lu 24 Temmuz 1968 tarihinde ölmüfltür. Ayn› dönemde gerçekleflen “Tam Ba¤›ms›z Türkiye” mitingleri ve yürüyüfller, 1968’e damgas›n› vuran geliflmeler olarak tarihe geçmifltir. 1969 16 fiubat’›nda 6. Filoya karfl› örgütlenen mitinge kat›lan 30 binden fazla iflçi ve ö¤renciye sivil faflistler eliyle sald›ran egemenler 2 iflçinin ölümüne ve iki yüz kiflinin yaralanmas›na neden olmufllard›r. Bu olay, tarihimizde Kanl› Pazar olarak adland›r›l›r. Gençlik hareketi aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde 1969’da Dev-Genç’in kuruluflu da ayr› bir öneme sahiptir. Geliflim dinamiklerini 1969 öncesindeki kitlesel eylemlere de ba¤layabilece¤imiz Dev-Genç ve 1965 tarihinde kurulan FKF (Fikir Kulüpleri Federasyonu) dönemin en kitlesel gençlik örgütleri olmufllard›r. Türkiye’de devrimci hareketin oluflmas›nda bu iki gençlik örgütünün önemi oldukça büyüktür. Mahir Çayan, Deniz Gezmifl, ‹brahim Kaypakkaya gibi devrimci önderlerin bu gençlik örgütlerinin içinde mücadeleye bafllam›fl olmas›, bu tezin kan›t›d›r. Türkiye’yi bat›dan do¤uya ve kuzeyden güneye sarsan yüzlerce iflgal, eylem, yürüyüfl, boykot ve direniflte geliflmeye bafllayan devrimci düflüncelerin etkisi belirleyicidir. Bu dönemde ayn› zamanda Marksist klasiklerin h›zla Türkçeye çevrilmesi de önemli bir etkendir. 1970’li y›llara gelindi¤inde gençlik hareketi olarak bafllayan devrimci hareketin s›n›fla ve emekçi halkla bütünleflmeye bafllamas›na tan›k olmaktayd›. 15-16 Haziran 1970’de 150 bine yak›n iflçinin gerçeklefltirdi¤i eylem, bu çerçeve içerisinde de¤erlendirilmeyi hak etmektedir. 1970 bafllar›ndan itibaren devrimci örgütlere evrilen kitlesel eylemlerin tarihini k›saca böyle özetleyebiliriz. Bu evrilmenin, sistem taraf›ndan ustaca “tehlike” olarak görülmesi ve 1971’de askeri cuntan›n tekrar devreye girmesi bu nedenle anlafl›l›rd›r. Ancak 1968’den miras kalan her de¤erin 70’li y›llarda devrimci gelene¤i yaratmas›na ve bu gelene¤in günümüze tafl›nmas›na engel olunamam›flt›r. Yeni Demokrat Gençlik 46 Dosya 1968’in i l k d e v r i m fl fle ehidi: Vedat Demircio¤lu Polis yurda saat 4:40 civar›nda sald›r›r, inzibatlarsa geri çekilir. Polisler demir kap›lar› k›rarak ço¤u uyuyan ö¤rencilere vahflice sald›r›ya geçti. Polisler “Komünistlere vurun!” nidalar›yla ö¤rencilere sald›r›yordu. Bu vahflet içinde ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤rencisi ve Türkiye ‹flçi Partisi (T‹P) üyesi Vedat Demircio¤lu dövülerek pencereden afla¤› at›ld›. ürkiye’de 6. Filo karfl›t› ilk hareket 1967’de bafllad›, FKF ‹stanbul Sekreterli¤i taraf›ndan protesto için açl›k grevi düzenlendi. Olaylar›n ivme kazand›¤› 1968 y›l›nda 15 Temmuz günü 6. Filoya karfl› ‹TÜ’de devrimci gruplar bir toplant› düzenledi. 76 kurulufltan oluflan devrimci grup bir dizi eylem plan› yapt›. Toplant›n›n bitmesini d›flar›da bekleyen polis, toplant›dan ç›kan 11 ö¤renci önderini gözalt›na ald›. Gözalt›n›n ard›ndan FKF bunu protesto eden eylemler düzenledi, Gümüflsuyu’nun ara sokaklar›nda polis ile ö¤renciler aras›nda küçük çat›flmalar yafland›. Olays›z geçen 17 Temmuz gecesi saat 1.30’da yurdu kuflatan polis ve inzibat çemberinden geçerek Dolmabahçe’ye do¤ru giden ABD askerleri fitili ateflledi. Yurttan ç›kan devrimci ö¤renciler inzibat› afl›p ABD askerlerine müdahale ettiler. Ö¤rencilere sald›ran polisin bir ö¤renciyi gözalt›na almas›n›n ard›ndan ö¤renciler bir komiseri rehin alarak yurda götürdü. Arabuluculuk giriflimleriyle gözalt›na al›nan ö¤renci, rehin tutulan komiser ile takas edildi. Bu arada yurda müdahale için gerekli yerlerden gereken izin verilmiflti. Polis yurda saat 4:40 civar›nda sald›r›r, inzibatlarsa geri çekilir. Polisler demir kap›lar› k›rarak ço¤u uyuyan ö¤rencilere vahflice sald›r›ya geçti. Polisler “Komünistlere vurun!” nidalar›yla ö¤rencilere sald›r›yordu. Bu vahflet içinde ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤rencisi ve Türkiye ‹flçi Partisi (T‹P) üyesi Vedat Demircio¤lu dövülerek pencereden afla¤› at›ld›. Y›llar sonra Seher fiahin de Vedat Demircio¤lu gibi yurdu basan polislerce ayn› yöntemle katledilecekti. Yaflanan olayda 47 ö¤renci yaralan›r, 30 ö¤renci gözal- T t›na al›n›r. Arkadafllar›n›n durumunu ö¤renmek için hastanelere giden ö¤rencilerle polis aras›nda çat›flmalar yaflanm›fl, Taksim ‹lkyard›m Hastanesi önündeki polis jipi tahrip edilmifltir. Yurt bask›n›nda pencereden dövülerek afla¤›ya at›lan Vedat Demircio¤lu 24 Temmuz günü yaflam›n› yitirerek, 1968 döneminin devrimci hareketinin ilk flehidi olur. Vedat’›n ölümünün ard›ndan eylem karar› alan ö¤renciler Aksaray’daki T‹P binas›nda ve ‹TÜ’de toplanan Türkiye ‹flçi Partisi (T‹P) çizgisindeki Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) üyesi ö¤renciler kollar›na takt›klar› siyah bantlarla Vilayet’e do¤ru yürüyüfle geçerler. ‹lk eylem, ‹TÜ ö¤rencilerinden 30-40 kiflilik bir grubun ö¤le saatlerinde Vilayet’e üzerinde “Katiller” yaz›l› bir çelenk b›rakma eylemi olur. Polis 10 göstericiyi gözalt›na al›r. ‹stanbul Üniversitesi önünde toplanan Deniz Gezmifl’in de aralar›nda bulundu¤u Devrimci Ö¤renci Birli¤i (DÖB) üyesi ö¤renciler, Çemberlitafl’ta durdurulurlar. Polis ile ö¤renciler aras›nda çat›flma ç›kar ve 47 ö¤renci tutuklan›r. Ertesi gün, 25 Temmuz’da Vedat Demircio¤lu’nun cenazesi kald›r›lacakt›r. Ancak cenaze polis taraf›ndan gece Vedat Demircio¤lu’nun ailesine teslim edilerek Konya’ya do¤ru yola ç›kar›l›r. Vedat Demircio¤lu, ö¤le saatlerinde memleketi Konya’da topra¤a verilir. Vedat Demircio¤lu’nun ölümü üzerine Ankara’da da protestolar yap›l›r. Ayn› gün sabah› ‹stanbul Üniversitesi’nde bir anma töreni düzenlenir. Ö¤retim üyeleri ve ö¤rencilerin kat›ld›¤› törenden sonra devrimci ö¤renciler Vedat Demircio¤lu’nun sembolik tabutu ile yürüyüfle geçerler. ‹stanbul’dan bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik Dosya fiubat 1969 tarihinde yaflanan Kanl› Pazar›n gerçekleflti¤i dönem, tüm Anadolu’da örgütlenen T‹P’in legal endiflelerle neredeyse eylemsizleflti¤i, buna karfl› alternetiflerin oluflmaya bafllad›¤› bir dönemdi. Amerikan 6. Filosunun Türkiye’ye ziyaretlerine tepkiler artm›fl, Dolmabahçe Direnifli olarak bilinen eylem yap›lm›fl, yankiler denize dökülmüfllerdi. Bu hareketliliklere karfl›-devrimci güçlerin yapt›¤› ise “fiahlan›fl Mitingleri” ad›ndad›r, oysaki o dönemde flahlanan ilerici, devrimci harekettir. ABD emperyalizminin bölgedeki silahl› gücü 6. Filo demir alm›fl, buna karfl› anti-emperyalist güçler, devrimci gençlik, iflçi örgütleri, duyarl› halk kesimleri ayaktad›r. 6. Filoya tepkilerin ülke genelinde protestolarla yükseldi¤i dönemde, Beyaz›t Meydan›ndan bafllayarak Taksim’de kitlesel bir mitingle sonlanacak olan bir protesto eylemi yap›lmas›na karar verilir. ‹ki gün öncesinden Milli Talebe Birli¤i’nin haz›rl›k toplant›lar›nda ABD uflakl›¤› ad›na “flehadet” yeminleri edilmiflti. 14 fiubat’ta yap›lan “Bayra¤a Sayg›”(!) mitingi olacaklar›n habercisi niteli¤indeydi dolays›z olarak. Bir y›l öncesinde yine 6. Filo karfl›t› eylem nedeniyle yurt penceresinden at›larak katledilen Vedat Demircio¤lu’nu anma eylemi olaylar›n bafllang›c›yd›. ABD elçili¤inin organize etti¤i Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin baflkan› ‹lhan Darendelio¤lu, mitingde “Memlekete ihanet eden bu hainleri topra¤a gömme zaman› gelmifltir” diye ba¤›rmakta, “Din elden gidiyor!” söylemiyle provokasyon yaratmaktayd›. Endonezya’daki komünistlerin bir haftada “temizlendi¤i”ni gerici, burjuva bas›n balland›rarak anlatmaktayd›. 15 fiubat günü karfl›-devrimci “güçler” haz›rl›klar›n› yapmakta, illerden adam tafl›nmakta, sopalar, b›çaklar haz›rlanmaktad›r. Nur cemaati liderlerinden Mehmet fievki 16 47 Kanl› Pazar Eygi, 15 fiubat’ta Bugün gazetesinde, “cihada haz›r olunuz” diye emrediyor ve devam ediyordu: “Büyük f›rt›na patlamak üzeredir, Müslümanlar ile k›z›l kafirler aras›nda topyekün savafl kaç›n›lmaz hale gelmifltir... Müslüman kardeflim, sen bu savaflta bitaraf kalamazs›n. Ben namaz›m› k›lar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye kar›flmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak! Onlarda tafl, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de ayn› silahlar› kullanmaktan aciz de¤iliz... Cihat eden zelil olmaz. Sa¤ kal›rsa gazi olur, can›n› verirse flehitlik flerefini kazan›r.” Eylem günü gelmifl, art›k haz›rl›klar tamamlanm›flt›r. Beyaz›t’tan bafllay›p Taksim’de sona erecek olan anti-emperyalist miting için iflçiler, ö¤renciler toplanmaya bafllarken, ayn› saatlerde Beyaz›t Camii ve Dolmabahçe Camii doluyordu. Saat 14.00... Beyaz›t’ta toplanan yaklafl›k 30 bin kifli yürüyüfle geçiyordu sonunda. Bu arada Taksim’de gerici gruplar toplanmaktad›r. Polis de asker destekli gücünü Taksim’de y›¤m›fl, yaflanacak olaylar› beklemektedir. Karfl› devrimciler alanda toplan›yor, ard›ndan alan›n etraf›na aç›l›yor, orta bofl b›rak›larak alana girenin katledilmesi planlan›yor, nitekim olaylar da böyle gelifliyor. Anti-emperyalist yürüyüfl kolu Teknik Üniversitenin önüne geldi¤inde devrimci önderlerin de¤erlendirmesinin ard›ndan Taksim’e 400 kiflilik bir öncü grubun girmesine karar verilmifltir. Geri kalan kitleyse üniversitenin arkas›ndan dolanarak alana girecektir. Ancak öncü grubun Taksim’e girmesiyle sald›r› bafllam›flt›r bile. Toplum polisi de Opera’n›n önünden Vak›f ‹flhan›’na do¤ru bir kama at›p gelen irtibat› kesiyor ve girenlerin üzerine aletli hücum bafll›yor. Kitle silahs›z, can›n› kurtaran S›raselviler’e, Kazanc›’ya kaç›yor. Sonuç 2 ölü, 200 yaral›. Polisin hiçbir müdahalesi olmad›¤› gibi yere düflen silah› al›p sahibine veriyor. Bir k›ta 15 dakika sonra geliyor alana, ama art›k geç kal›nm›flt›r. Dönemin Valisi Vefa Poyraz ise aradan yirmi y›l sonra bile utanma duygusundan yoksun flekilde oldukça tan›d›k ifadelerde bulunuyordu: “Kanl› Pazar olay› ‹rticai bir hareket de¤il, sol bir hareketti. 171 say›l› kanuna göre sol yürüyor, bu yürüyüfle mani olmak isteniyor, ‹dare de bunlar› önlemek istiyor. Ama Taksim’de ani bir halk hareketi, ani bir karfl›laflma oluyor, iki kifli maalesef hayat›n› kaybediyor. Olay öncesi de Bugün Gazetesi’nde ç›kan Mehmet fievket Eygi Bey’in yaz›lar›, toplu namazlar, filan... Namaz k›l›yorlar, ama bunlar kendi içlerinde maksatl› olabilir, camiye gidip insanlar› yarg›layamazs›n›z.” ‹stanbul’dan bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik 48 Dosya Aradan geçen 40 y›la ra¤men burjuvazinin ve tüm gericili¤in tats›z bir an›s› olmas›, dünya halklar›n›n ise umudunu temsil etmesi aç›s›ndan 1968 hareketlili¤i önemli bir yerde durmaktad›r. Burjuva karargahlar› bombalay›n! E¤er bir 1968 sürecinden bahsedilecekse, o dönemi anlamland›ran, belirleyicilerinden olan Çin’deki Kültür Devriminden de mutlaka bahsetmek gerekmektedir. 1966 tarihli Büyük Proleter Kültür Devrimi iflte bu nedenle evrensel kazan›mlar› da içinde tafl›yan tarihsel bir kitle hareketlili¤idir. radan geçen 40 y›la ra¤men burjuvazinin ve tüm gericili¤in tats›z bir an›s› olmas›, dünya halklar›n›n ise umudunu temsil etmesi aç›s›ndan 1968 hareketlili¤i önemli bir yerde durmaktad›r. O döneme iliflkin de¤erlendirmelerdeki farkl›l›klar da bu kitlesel hareketlili¤in yaratt›¤› ortamda hangi s›n›f›n bak›fl aç›s›yla bak›ld›¤›n› belirlemektedir. E¤er bir 1968 sürecinden bahsedilecekse, o dönemi anlamland›ran, belirleyicilerinden olan Çin’deki Kültür Devriminden de mutlaka bahsetmek gerekmektedir. 1966 tarihli Büyük Proleter Kültür Devrimi iflte bu nedenle evrensel kazan›mlar› da içinde tafl›yan tarihsel bir kitle hareketlili¤idir. Burada söylemek istedi¤imiz, 1968 hareketlili¤ini BPKD (Büyük Proleter Kültür Devrimi) ile efl de¤er tutmak de¤ildir. Ancak yaz›m›z›n konusu olan BPKD, 1968 hareketlili¤inin belirleyicilerinden birisidir. Bu konuda do¤rudan ve dolayl› etkilerinin oldu¤unu reddetmek, tarihi de¤erlendirmeyi bilmemek demektir. A Tekelci kapitalizmin (emperyalizmin) ortaya ç›k›fl›n› ifade eden 20. yüzy›l›n ilk döneminde gerçekleflen Ekim Devrimi ile gericili¤in hakimiyetine büyük bir darbe vurulmufltur ve dünya genelinde yeniden bir saflaflma h›zla yaflanmaya bafllam›flt›r. Ekim Devriminin dünya halklar›na ve ezilen uluslara verdi¤i heyecan, bu saflaflman›n bir taraf›n› oluflturmaktad›r. Bu ad›m›n ikinci büyük halkas› olan 1949 Çin Devrimi, özellikle Uzak Asya’da tafllar›n yerinden oynamas›na neden olmufltur. Dünyan›n en “kalabal›k” ülkelerinden ikisinin emperyalist zincirin d›fl›na ç›kmas› konunun önemini göstermektedir. Bu gerçekli¤e ra¤men, s›n›f hareketlerinin ve ulusal kurtulufl mücadelelerinin kendi iç sorunlar› da ayn› ölçüde büyümekteydi. Teorik ç›karsamalar›n pratik karfl›s›nda denendi¤i bu dönemde, birçok konunun prati¤in içerisinde anlams›zlaflmas› sorunu güçlü bir yoruma ihtiyaç duyulmas›n› da beraberinde getirmekteydi. Daha henüz sosyalizm deneyiminin bafl›nda “tek ülkede sosyalizm mümkün müdür?” sorusuna geleneksel Yeni Demokrat Gençlik teorik cevab›n iflas›, SSCB prati¤inde karfl›m›za ç›k›yordu. O dönem ba¤lam›nda Troçki’nin en önemli hatas› da geleneksel teorik bak›fl aç›s›ndan s›yr›lamamas› olmufl ve fiili olarak devrimin karfl›s›na konumlanm›flt›r. Elbette ki bu bak›fl aç›s›n› daha sonras›nda prati¤ine de büyük oranda yans›tm›flt›r. Geleneksel teorik bak›fl aç›s›n›n tek ülkede sosyalizmi mümkün görmeyen anlay›fl›n› Lenin ve Stalin, hem pratikte hem de teoride bu nedenle parçalam›fl ve de¤ifltirmifllerdir. Ancak sosyalizm, 1917 y›l›nda ilk kez gerçek oluyordu ve daha onlarca sorunla karfl›laflmak durumundayd›. Ekonomik kalk›nma, NEP (Yeni Ekonomi Politikas›) deneyimi, Sovyet iktidar›n›n niteli¤i, parti içi mücadele, komünizme nas›l ve ne zaman geçilece¤i gibi onlarca soruya bu pratik içerisinde cevap olmak gereklili¤i bulunuyordu. Özellikle de 1956 y›l›nda SBKP’nin Stalin’in ölümünden sonra gerçeklefltirdi¤i 20. Parti Kongresiyle ortaya ç›kan sorunun kapsam›, o güne kadar cevab› verilmemifl konulardan birisini oluflturmaktayd›. Sosyalizm döneminde burjuva ideolojisinin kayna¤› neydi ve nas›l oluyordu da Parti içerisinde bu ideoloji vücut bulabiliyordu? ‹flte Mao’nun üzerinde en fazla durdu¤u konulardan birisi de buydu. Stalin sonras› SBKP’nin içine girdi¤i yol, sosyalist bir bak›fl aç›s›n›n ürünü de¤ildi. Mao, gerici sistemin y›k›lmas›n›n ard›ndan burjuvazinin kendisini ayr› bir parti olarak aç›ktan temsil edemeyece¤i için farkl› flekillerde iktidar› tekrar almaya çal›flaca¤›n› söylemifltir. S›n›f savafl›m›n›, diyalektik yöntemle de¤erlendiren Mao, bu savafl›m›n s›n›flar var oldu¤u müddetçe her yerde ve sürekli devam edece¤ini aç›klayarak, Marksizm-Leninizm’e önemli bir katk›da bulunmufltur. Bu nedenle SBKP içerisinde ç›kan revizyonist ve sosyalist görünümlü burjuva ideoloji flafl›r›lacak bir fley de¤ildir. Önemli olan bu ideolojiyle her zaman mücadele etmeyi kararl›l›kla savunabilmektir. Yukar›da da de¤indi¤imiz gibi Stalin sonras› SSCB, revizyonizmin egemenli¤inde biçim de¤ifltirmeye bafllam›flt› ve sosyal-emperyalist bir devlet haline gelmiflti. Bu çerçevede SSCB, kendisine ba¤›ml› devletler yaratmaya bafllam›flt›. Kendi yar›-sömürgeleriyle SSCB, sosyal emperyalist niteli¤ini pekifltiriyordu. 49 S›n›f mücadelesinin farkl› flekilleri Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) içerisinde de etkisini sürdürüyordu. 1949 tarihli kurtuluflu baz al›rsak ÇHC 1960’l› y›llarda henüz oldukça genç bir ülkeydi ve sosyalist dönüflüm tam olarak gerçeklefltirilememiflti. Tüm bu süre zarf› boyunca ÇKP içerisinde de kendisine ayr›cal›k tan›nmas›n› bekleyen, bürokratik, burjuva ideolojisi eksenli anlay›fllar oluflmaya bafllam›flt›. Mülk anlay›fl›, ayr›cal›k, kafa-kol eme¤i ayr›m› gibi konularda bu gerici ideolojinin anlay›fllar› rahatça görülebiliyordu. “Fakat devletin mevcudiyeti, baflka bir eflitsizli¤i içinde bar›nd›r›yor, bu da yönetilenlerle yönetenler aras›ndaki eflitsizlik. ‹ktidarda olanlar ayr›cal›klar yaratabilecek bir pozisyona sahiptiler ve kendilerini eme¤e göre ücret ilkesinden ayr› tutabilirler. Bu e¤ilim, Komünist Partinin baz› unsurlar›nda da mutlaka vard›r ve bireycili¤in ve bencilli¤in hakim vas›flar olarak kald›¤› devlette de mevcuttur.” (Çin Kültür Devrimi Tarihi, s.15) Bu e¤ilim ayr›cal›k oluflabilecek her alanda kendisini hissettirmeye bafll›yordu. Edebiyat ve sanat dünyas›, üniversiteler, Partinin kendisi bu alanlardan baz›lar›yd›. Buralardaki de¤iflimlere k›saca bir göz atmak, anlatmak istediklerimizin daha rahat anlafl›lmas›n› sa¤layacakt›r. Kurtulufltan sonraki ilk dönemde kadrolar›n durumunda bir de¤ifliklik yoktu ve asla onlara ayr›cal›k tan›nm›yordu. “Çinli görevliler, devletin verdi¤i görev baflka türlüsünü gerektirmedi¤i müddetçe ifle bisikletlerle ya da otobüslerle gidip gelirler ve yemeklerini iflçi kantinlerinde yerlerdi.” (a.g.e, s.24-25) Buna ra¤men 1950-1960 aras› 10 senelik dilimde aksi geliflmelerin yaflanmaya bafllamas› ve Mao’nun tüm çabalar›na ra¤men yöneticilere tan›nmaya bafllanan ayr›cal›klar, yozlaflmay› da beraberinde getirmeye bafllam›flt›. 1955 y›l›ndan itibaren de¤ifltirilen ücret sistemi de bunun bir göstergesiydi. Bunun yan›nda parti yöneticilerinin çocuklar› için aç›lan özel okullar dikkat çekiciydi. Bunun d›fl›nda Sovyetler Birli¤i ile Stalin’in ölümü sonras› geliflen gerginlik, Kruflçev’in Sovyet uzmanlar›n› Çin’den çekmesi ve daha onlarca geliflme sonucu Çin’de 50 parti içerisinden bafllayan bir muhalefet daha yüksek sesten konuflmaya bafllam›flt›. Bu elefltirilerden birisi de okullarda kol eme¤inin azalt›lmas› istemiyle besleniyordu. Mao, eflitsizliklerin kaynaklar›ndan birisinin de kafa ile kol eme¤i aras›nda oldu¤unu bildi¤inden bu konuda taviz vermeyi reddediyordu. Salt kafa eme¤i için e¤itim alacak olan ö¤rencilerin, toplumsal eflitsizli¤i besleyece¤ini iyi biliyordu. Bu anlay›fllar›n Kruflçev’in anlay›fllar›na benziyor oluflu durumu anlafl›l›r k›lmaktad›r. ‹flte bu süreçte Mao, ayr›cal›klara, bürokrasiye karfl› basitten karmafl›¤a do¤ru bir savafl bafllatt›. Bu süreçte tipik olan bir durum, hem bürokrasi yanl›lar›n›n hem de karfl›tlar›n›n Mao’yu sahiplenmesidir. Bu nedenle sadece Mao’yu savunuyor görünmek yeterli olmamaktad›r. Ancak bu gerçekli¤i do¤ru de¤erlendiren Mao, özellikle “Burjuva karargâhlar› bombalay›n” ça¤r›s›yla BPKD’nin özünü ortaya ç›karm›flt›r. Mao’nun esas sorunu, karfl› devrimci-burjuva ideolojiye karfl› kitleleri harekete geçirmekti. Bu konuda BPKD deneyiminin oldukça baflar›l› oldu¤unu da söyleyebiliriz. Lise ve üniversite ö¤rencilerinden bafllayan kitle hareketlili¤i, K›z›l Muhaf›zlar gerçe¤i, kitle hareketlili¤inin fabrikalar nezdinde iflçi s›n›f›na ve köylülü¤e do¤ru kaymas› dikkat çekicidir. Fabrikalarda yönetim meselesinde ortaya ç›kan bürokrasinin engellenmesi ad›na baz› uç olaylar yaflanm›fl olsa da bunlar asla genelleflmemifl ve Mao’nun do¤ru müdahaleleriyle engellenmifltir. Ayn› konu K›z›l Muhaf›zlar örne¤inde de görülmüfltür. K›z›l Muhaf›zlar, genelde lise ve üniversite ö¤renci- Yeni Demokrat Gençlik lerinden oluflan silahs›z birliklerdi. Baz› K›z›l Muhaf›z birlikleri burjuva ideoloji temsilcisi olan kiflilerin etkisi alt›ndayd› ve baz› birlikler de afl›r›ya kaçan olaylara neden olmufllard› ancak ayn› flekilde do¤ru müdahalelerle bu yanl›fllar düzeltildi. BPKD tarihi üzerine baz› kaynaklar›n ve baz› kiflilerin K›z›l Muhaf›zlar›n o dönem iktidar oldu¤u ve Mao’nun kendi iktidar› u¤runa bu devrimi tertipledi¤i yönlü mesnetsiz elefltirilerine verilen en güzel cevap o dönemki kitlelerin hareketlili¤inde ve Mao’nun düflüncelerinde görülebilir. Bu kitle hareketlili¤i, bürokrasi sevdal›s› çok say›da kifliyi yerinden etmifltir. Tarihin en görkemli kitle hareketlerinden birisi olan BPKD, kurtulufltan sonra da kitlelerin yöneticileri denetlemesi gerekti¤ini aç›kça ortaya koyarak as›l iktidar›n bir avuç kifliye de¤il kitlelere b›rak›lmas› gerekti¤ini göstermifltir. ‹flte bu büyük devrim, dalga dalga dünyaya yay›larak K›ta Avrupa’s›nda çok say›da ülkede büyük etki yaratm›fl, Türkiye’de de devrimci hareketin oluflmas›nda önemli katk›lar sunmufltur. Ülkemizde ‹brahim Kaypakkaya taraf›ndan kurulan Komünist Partinin kendisini BPKD’nin ürünü olarak tan›mlamas› da bu anlamda devrimin önemini göstermektedir. Mao’nun BPKD’yi de¤erlendirirken söyledi¤i sözler bu nedenle devrim tarihine b›rak›lan önemli bir miras olmufltur: “Kitlelerin ve kadrolar›n % 95’inden fazlas›na karfl› güven beslemeliydik… ‹flçilerin, köylülerin ve askerlerin karfl›-devrimci revizyonistlerle do¤rudan iliflkileri yoktu.” (a.g.e, s.323) ‹flte bu süreçte Mao, ayr›cal›klara, bürokrasiye karfl› basitten karmafl›¤a do¤ru bir savafl bafllatt›. Bu süreçte tipik olan bir durum, hem bürokrasi yanl›lar›n›n hem de karfl›tlar›n›n Mao’yu sahiplenmesidir. Bu nedenle sadece Mao’yu savunuyor görünmek yeterli olmamaktad›r. Ancak bu gerçekli¤i do¤ru de¤erlendiren Mao, özellikle “Burjuva karargâhlar› bombalay›n” ça¤r›s›yla BPKD’nin özünü ortaya ç›karm›flt›r. Mao’nun esas sorunu, karfl› devrimci-burjuva ideolojiye karfl› kitleleri harekete geçirmekti. Yeni Demokrat Gençlik Dosya 51 ABD emperyalizmine karfl› kazan›lan büyük zafer Vietnam Savafl fl›› Baflkan Johnson’n›n 1965 fiubat›’ndan itibaren bafllatt›¤› bombard›man›n amac› Viet Minh gerillalar›n›n gücünü kayna¤›nda yok etmekti. Bu bombard›manlar üç y›l sürdü. Fakat istenen neticeyi vermek bir yana Güney Vietnam’a s›zmalar ve gerilla faaliyetleri büsbütün artt›. Bunun üzerine Amerika Vietnam’a 80 binle bafllayan ve daha sonras›nda 600 bine ulaflan say›da asker gönderdi. ietnam Savafl›, Sovyetler Birli¤i ve Çin ile ittifak içinde olan Vietnam Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Vietnam) ile Vietnam Cumhuriyeti (Güney Vietnam) ve baflta ABD olmak üzere emperyalist müttefikleri aras›nda 1965-1973 tarihlerinde yaflanm›flt›r. Komünistler Frans›z sömürgecilerine karfl› 1940’l› y›llardan beri mücadele ediyorlard›. 1954 y›l›nda Ho Chi Minh önderli¤indeki komünistlerin Fransa’ya karfl› kazand›¤› zaferin ard›ndan yap›lan Cenevre görüflmelerinde Vietnam’›n komünist Kuzey ve Amerikan yanl›s› Güney olarak ikiye ayr›lmas› ve genel seçimlerin yap›lmas› karar› al›nd› fakat sözü verilen seçimler hiçbir zaman gerçekleflmedi. Güney Vietnam’da, ABD’de yaflayan bir Vietnaml› olan Ngo Dinh Diem bir referandumla kendini baflkan seçtirdi ve hiçbir demokratik yönü olmayan otoriter bir devlet kurdu. Güney Vietnaml›lar Diem’in bask›c› rejimine karfl› 1957’de silahl› ayaklanma bafllatt›. 1959’da Güney Vietnam’da Ulusal Kurtulufl Cephesi kurularak Diem rejimi y›k›ld›. Diem’in Aygon’da öldürülmesinin ard›ndan düflünce özgürlü¤ü sözü veren bir askeri cunta bafla geçti. Daha sonralar› bu cinayetin ABD istihbarat örgütü CIA taraf›ndan ifllendi¤i kan›tlanacakt›. Fakat ülkede huzursuzluk son bulmad›. ABD hükümeti, “Hanoi’nin Vietkong çetecilerini örgütledi¤ine ve silahland›rd›¤›na” dair radyo mesajlar› ald›¤›na ve Kuzey Vietnam devriye botlar›n›n, Tonkin Körfezi’nde seyretmekte olan Amerikan savafl gemisi ‘Maddox’a atefl açt›¤›na dair düzmece bir iddia ile Kuzey Vietnam’a karfl› genifl çapta bir bombard›man bafllatt›. ABD’nin Vietnam’a karfl› sald›r›ya geçmesinin ard›nda em- V peryalist ç›karlar bulunuyordu. 1954’te, “ABD Haberleri ve Dünya Raporu”nda, ABD Niçin Hindiçin’de Bir Savafl› Göze Al›yor ad›yla yay›nlanan bir makalede ; “Dünyan›n en zengin bölgelerinden birisi, Hindiçin’de zafer kazanana aç›lacak. Amerika’n›n artan ilgisinin ard›nda yatan fley budur… Bu savafl›n gerçek nedenleri, kalay, kurflun, kauçuk, pirinç gibi kilit stratejik temel ürünlerdir. ABD bu bölgeyi her ne yolla olursa olsun kontrol alt›nda tutmay› düflünüyor.” diye yaz›yordu. Baflkan Johnson’n›n 1965 fiubat›’ndan itibaren bafllatt›¤› bombard›man›n amac› Viet Minh gerillalar›n›n gücünü kayna¤›nda yok etmekti. Bu bombard›manlar üç y›l sürdü. Fakat istenen neticeyi vermek bir yana Güney Vietnam’a s›zmalar ve gerilla faaliyetleri büsbütün artt›. Bunun üzerine Amerika Vietnam’a 80 binle bafllayan ve daha sonras›nda 600 bine ulaflan say›da asker gönderdi. Vietnam’a, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda at›lan tüm bombalardan daha fazla bomba at›ld›. Bu, Vietnam’daki her bir erkek, kad›n ve çocu¤un bafl›na yaklafl›k 150 kilo bomban›n düflmesi demekti. ABD kimyasal silah kullanmaktan da hiç çekinmedi. Napalm bombalar› ülke yüzeyindeki bitki örtüsünün %10’unu tahrip etmekle kalmad›, binlerce insan›n yanarak ölmesine de sebep oldu. Amerikan askerleri yakalad›klar› Vietkonglar› ölümleri geç ve can çekiflerek olsun diye diri diri helikopterle alçaktan atm›fllard›r. Toplu halde yap›lan iflkenceler, insanlar› canl› canl› yakmalar, biyolojik sald›r›lar, napalm bombalar›, bir köyü bas›p çoluk çocuk kim varsa katletmeler s›radan hale gelmiflti. Vietnam’a asker gönderilmesi Amerika’n›n kendi içinde büyük çalkant›ya sebep oldu. Amerikan askeri ölmeye bafllay›nca Amerikan kamuoyunda tepkiler artmaya bafllad›. Bü- Yeni Demokrat Gençlik 52 yük flehirlerde ve özellikle üniversitelerde Vietnam Savafl›na karfl› protesto gösterileri bafllad›. Gençlik Vietnam Savafl›n›n ve orada ölme gere¤inin sebebini anlayam›yordu. Tek tek sendikalar da savafl karfl›t› gösterilere aç›k destek vermeye ve üyeleri de bu gösterilere ak›n etmeye bafllam›flt›. Bunun yan› s›ra illegal grevler de dahil pek çok grev gerçeklefliyordu. Vietnam savafl›, Amerikan halk› için orada ölme gere¤i anlamland›r›lamayan, anlams›z ve amaçs›z bir savafl haline gelmiflti. Amerika, Avrupal› müttefikleri taraf›ndan da bekledi¤i deste¤i bulamad›. Özellikle Amerika da dahil olmakla beraber dünyan›n pek çok yerinde savafl karfl›t› tepkiler git gide t›rmanmaktayd›. 1970’lere gelindi¤inde Amerika nüfusunun % 60’› savafl karfl›t› olmufltu. 1972 Temmuz’unda ABD baflkan› Nixon 200 bin Amerikan askerini Vietnam’dan çekti¤ini aç›klad›. Fakat bombard›manlar sürüyordu. 15 Ocak 1973’te Demokratik Vietnam Cumhuriyet’ine yap›lan hava sald›r›lar› durduruldu. 25 Ocak’ta Paris’te imzalanan silah b›rakma anlaflmas›na göre; taraflar aras›nda atefl kesilecek, Güney Vietnam’da bulunan Amerikan askeri personeli ve savafl gereçleri iki ay içinde bütünüyle geri çekilecek, savafl tutsaklar› serbest b›rak›lacak ve en önemlisi, yap›lacak demokratik seçimler sonucunda Güney Vietnam halk› kendi kaderini tayin edecekti. Fakat ateflkes hemen her gün ihlal ediliyordu. Güney Vietnam’da bulunan savafl tutsaklar›n›n serbest b›rak›lmas› ifli savsaklan›yor, Paris Bar›fl Antlaflmas›n›n hükümlerine uyulmas› yolunda Geçici Devrim Hükümetinin yapt›¤› ça¤r› ve uyar›lar›n hepsi kulak arkas› ediliyordu. Bu arada ABD, Van Thieu’den umudunu kesmiflti ve ABD’nin askeri ve siyasal deste¤inden yoksun kalan Güney Vietnam hükümetine ba¤l› birlikler, Ulusal Kurtulufl Birlikleri karfl›s›nda gerilemeye bafllam›fllard›. Güney Vietnam kentleri birbiri ard›na Ulusal Kurtulufl Birlikleri’ne teslim oluyorlard›. Nihayet Nisan sonunda Ho Chi Minh liderli¤indeki komünist birlikler Güney’in baflkenti Saygon’a girmeyi baflard›lar. Komünist birliklerin güneye bafl e¤dirmesinden ve Amerikal›lar›n da ülkeyi boflaltmas›ndan sonra Vietnam’da yo¤un bir askeri ve siyasal etkinlik içinde geçen uzun y›llar›n ard›ndan yeni bir aflamaya gelinmifl oldu. 1976’da gerçekleflen ve halk›n % 95’inin kat›ld›¤› genel seçimlerden birkaç ay sonra Kuzey ve Güney Vietnam resmen birleflti ve baflkenti Hanoi olan Vietnam Sosyalist Cumhuriyetinin kuruldu¤u aç›kland›. Vietnam savafl› uzun ve kanl› bir savaflt›. 21 y›l süren çat›flmalarda kuzey ve güneyde toplam dört milyon sivil ile bir milyondan fazla komünist savaflç› hayat›n› kaybetti. Bunun yan› s›ra on binlerce ABD askeri öldü ve yüzbinlercesi yaraland›. Vietnam Savafl› o dönemde dünyan›n pek çok yerinde savafl karfl›t› hareketi yükseltmesi nedeniyle önemli bir yerde durmaktad›r. Saygon, bugün, emperyalist Amerika’ya karfl› kazan›lan büyük zaferin komünist komutan› Ho Chi Minh’in ad›n› tafl›yor. ‹stanbul’dan bir YDG’li Kaynakça: Devrimler ve Karfl› Devrimler Ansiklopedisi (Geliflim Yay›nlar›) Dosya 1968 ve Naksalist Hareket üzerine eflitli ve birbiriyle do¤rudan ilgili onlarca geliflmenin etkisiyle tüm dünyada devrim rüzgar›n›n esti¤i 1968 ve bu y›l›n yak›n tarihi, aradan geçen 40 y›la ra¤men an›lmaya ve hatta daha fazlas›yla ince- Ç lenmeye de¤er bir dönemdir. Tüm hatalar› ve eksikliklerine ra¤men 1968 denilince dünya genelinde kitle hareketleri akl›m›za geliyorsa bu dönemin neden önemli oldu¤u da anlafl›lacakt›r. Bu tarihsel sürecin önemli belirleyici Yeni Demokrat Gençlik öznelerinden birisi de elbette ki ÇKP (Çin Komünist Partisi) ve Baflkan Mao’nun bafllatt›¤› BPKD’dir (Büyük Proleter Kültür Devrimi’dir). ‹flte bu büyük devrimin ve onun belirleyicisi olan Maoist ideolojinin önemli etkilerini Hindistan’da görmek mümkündür. Çin’e komflu olan Hindistan’da BPKD’nin ve Çin Devriminin etkisinin olmamas› düflünülmezdi. Keza geç etkilerine ra¤men 1960’l› y›llara gelindi¤inde Hindistan’da s›n›f mücadelesi içerisinde Maoizm’in nas›l belirleyici olmaya bafllad›¤›n› görmemiz mümkündür. Hindistan, Asya k›tas›n›n güneyinde, nüfus yo¤unlu¤u ile dikkat çeken bir ülkedir. Bu büyüklü¤üne ra¤men dünyan›n en fakir ülkelerinden birisi olan Hindistan yar›feodal yar›-sömürge yap›s›yla ve kast sistemiyle s›n›f mücadelesinin önemli merkezlerinden birisi olmufltur. Hindistan’da gerçek anlam›yla devrim mücadelesinin do¤uflunu 1964 tarihine dayand›rmak gerekmektedir. S›n›f iflbirlikçisi HKP’nin (Hindistan Komünist Partisi’nin) bu tarihe kadar süren hegemonyas›, HKP(M)’nin (Hindistan Komünist Partisi-Marksist) kurulmas›yla baltalan›r. Ancak HKP(M), HKP’nin gerici siyasetine karfl› gerçek bir alternatif olamamakta ve Hindistan’da oluflmaya bafllayan devrimci düflünceleri kapsayamamaktad›r. Öyle ki kendi program›nda “halk demokrasisine ve sosyalizme geçifli bar›flç›l yol ile gerçeklefltirir” fleklinde belirledi¤i çizgisi bunun ana nedenidir. (kaynak: Partizan, say›:38, Lal Salam Comrades, s.28) ‹flte bu dönemde HKP(M) içerisinde özellikle de dönemin ayr›m konular›ndan birisi olan SBKP-ÇKP üzerinden belirlenen konularda farkl› görüflleri savunan gruplar oluflmaya bafllar. 1953 sonras› SBKP’nin girdi¤i revizyonist yolun etkileri ve savundu¤u görüfller düflünüldü¤ünde rahatl›kla ÇKP’nin görüfllerinin devrimci duruflu temsil etti¤ini söyleyebiliriz. Bu durum, ayn› flekilde Hindistan’da da yaflanm›fl ve devrimci-komünist gruplar ÇKP’den yana tav›r belirlemifllerdir. ‹flte bu gruplardan en önemlisi, sekreterinin Çaru Mazumdar oldu¤u Siliguri Komitesidir. “Çaru Mazumdar, bir y›l boyunca (1964-65) ÇKP ve Mao Zedung konusu üzerine yo¤unlafl›r. Akabinde, 1965’te ‘Tarihsel Sekiz Belge’ diye bilinen dökümanlardan baz›lar›n› yazar. Burada köylü hareketinin rolünü, silahl› mücadeleye haz›rl›k, parlamenter çizgi sorunu, yasad›fl› parti, Sovyetlerin tahlili vb. konularda görüfllerini aç›kl›¤a kavuflturur.” (a.g.y, s.28) ‹flte bu çal›flmalar›n sonucunda 1967 y›l›nda Naksalbari Silahl› Köylü Ayaklanmas› örgütlenir. Bu ayaklanma, harekete de ismini veren Naksalbari’de gerçekle- 53 flir. Naksalbari ayaklanmas›, kendi dönemsel gerçekli¤i içerisinde de¤erlendirildi¤inde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Hindistan’da revizyonist ve reformist anlay›fllar›n etkisi düflünüldü¤ünde Naksalist hareket ÇKP ve Mao’nun do¤ru düflüncelerini rehber edinmesi aç›s›ndan fazlas›yla an›lmay› hak etmektedir. Keza bu ayaklanma ÇKP taraf›ndan h›zla tan›nm›fl ve desteklenmifltir. “Neden köylü ayaklanmas›?” sorusundan bafllayarak devam› getirilebilecek onlarca konuda ülke gerçekli¤inin pay› büyüktür. Bu büyük köylü ayaklanmas›, para-militer güçler taraf›ndan ac›mas›zca bast›r›l›r. Buna ra¤men Naksalbari ayaklanmas›n›n etkileri büyük olur ve k›sa zamanda ülkenin dört bir yan›na yay›l›r. Bugün de Maoist hareketin önemli merkezlerinden birisi olan Andhra Pradesh –ki Hindistan’da Halk Savafl› sonucunda bugün K›z›l Koridor fleklinde adland›r›lan co¤rafyan›n orta k›sm›na denk düfler- bu bölgelerden en önemlisidir. 1968-69 y›llar›nda gerçekleflen toprak iflgallerinin, köylü öz yönetimlerinin, toprak a¤alar›n›n bertaraf edilmesi eylemlerinin yayg›nlaflmas›, bu bölgenin komuta merkezi olmas›yla iliflkilidir. Geliflen kitle hareketlili¤i ve devrimci önderlik, 1969 y›l›n›n 22 Nisan’›nda partileflir. HKP(ML)’nin kuruluflunu simgeleyen bu tarih, 1970’de gerçekleflen kongre ile daha büyük bir anlam kazan›r. Özellikle 1970-1971 sürecinde flehirlerde ö¤rencileri de kapsayan hareketlili¤in HKP(ML)’nin kurulmas›yla sa¤land›¤›n› belirtebiliriz. BPKD’nin yo¤un etkilerini Hindistan özgülünde 1967-1972 sürecinde aç›kl›kla görmek mümkündür. Partinin genel sekreteri olan Çaru Mazumdar’›n 1972’de iflkencede katledilmesi ve önder kadrolar›n›n çeflitli flekillerde engellenmesi, Naksalist harekete darbe vursa da 1980’den itibaren HKP(ML) Halk Savafl› ad›n› alan parti yeniden ve güçlü flekilde toparlanm›flt›r ve bugün flanl› mücadelesine HKP (Maoist) ismi alt›nda devam etmektedir. Hindistan özgülünde 1968 dönemi, her fleyden daha fazla feodalizme karfl› köylü ayaklanmalar› ile an›lmay› hak etmektedir. Bu sürecin kay›plar›n›n ve kazan›mlar›n›n yön verdi¤i s›n›f mücadelesi, Hindistan’da geliflerek sürmektedir. Çin’de BPKD özgülünde anlamlanan 1968 hareketlili¤i, Hindistan’da ve Türkiye’de ayn› biçimlerde etkili olmufltur. Hindistan’da Çaru Mazumdar ve Naksalist hareket ad›yla an›lan bu dönem ülkemizde de aradan geçen 40 y›la ra¤men Deniz Gezmifl’i, Mahir Çayan’› ve ‹brahim Kaypakkaya’y› bizlere hat›rlatmaktad›r. Hem de asla unutturmamak üzere… Yeni Demokrat Gençlik 54 Dosya Do¤u’dan Bat›’ya 68... 1960 bafllar›nda dünyan›n birçok yerinde ulusal kurtulufl mücadeleleri gelifliyordu. Küba Devriminin yan› s›ra 1962’de Cezayir’de 1,5 milyon insan›n ölümü sonunda kazan›lan mücadele, yine 1962’de Kuzey Yemen’deki ‹ngiliz yönetimine karfl› hareketlenmeler,1960’da Belçika Kongosu’nun Lumumba önderli¤inde ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›, 1960’da Güney Vietnam Ulusal Cephesi’nin kuruluflu ezilen uluslar›n sömürgecili¤e karfl› mücadelelerine örnek olmaktayd›. Latin Amerika’da ise 1962 ve 1966’da Arjantin’de, 1973’de fiili’de, 1971’de Bolivya’da, 1973’de Uruguay’da, 1975’de Peru’da, 1972’de Ekvator’da halk›n ve devrimci hareketlerin kat›ld›¤› birçok ayaklanma gerçeklefltirildi. 1968 tüm dünyada ö¤renci hareketinin damgas›n› vurdu¤u bir y›l oldu. ABD’de Berkeley ve Columbia Üniversitelerinde Vietnam Savafl› karfl›t› gösteriler, Berlin’de Rudi Dutschke’ye yönelik suikast girifliminin ard›ndan yükselen kitlesel gerilim, Paris’te Sorbonne’un iflgali, Berkeley’den Tokyo’ya uzanan yolda Mexico City, Londra, Madrid, Varflova, Belgrad, gençli¤inin özellikle de ö¤renci gençli¤inin eylemlerinin önemli duraklar›yd›. Japonya’da da sol hareketlerin örgütledi¤i ö¤renci gösterileri 1960’lar›n bafllar›nda ortaya ç›kar ve ABD aleyhtar› bir damga tafl›r. 1968’de kampüsleri saran yang›n sa¤c› ö¤rencilerinin ç›kard›¤› olaylar üzerine üniversite iflgalleri aylarca sürmüfltür.1968 y›llar›n›n sonlar›na do¤ru Tokyo Üniversitesinde ö¤renci-polis çat›flmalar› sürmekle birlikte ço¤u yerde üniversite yönetimleri istifa etmekte ya da ö¤renci hareketlerinin isteklerini kabul etmeye bafllamaktayd›. Fransa’da ö¤renci hareketi May›s 1968’de atefllenmeye bafllanm›flt› ve k›sa sürede patlak vermiflti. Fransa’da ö¤renci hareketlerinin kökeni 1960’lar›n bafllar›na ve Cezayir savafl›n›n sonlar›na kadar kendini göstermifltir. Bunu 1965-66-67 Vietnam savafl›na karfl› protestolar takip eder, 1967 y›l› ise isyan ve baflkald›r›larla yüklüdür. Ö¤renci hareketlili¤i içerisinde özellikle de üniversitelerde ve ö¤renci yurtlar›nda disiplin yönetmeliklerini sorgulayan olaylar bafl gösterir. ‹talya’da ö¤renciler e¤itimcilerini seçme, gözetim hakk› talep etmeleri ve toplant›lar›n› düzenleyebilecekleri amfi istekleriyle harekete geçti. ‹lk ö¤renci gösterilerine polisin müdahalesi sonucu s›cak çat›flmalar patlak verdi. Bu durumla birlikte ö¤renci hareketlili¤iyle iflçi s›n›f›n›n hareketlili¤i ivme kazand›. Latin Amerika’da özellikle de 1959’daki Küba devriminin etkisi pek çok ülkede gözlemlenmifltir. Bu devrimle k›tada gerilla mücadelesi ivme kazanm›flt›r. Kolombiya, Venezüella ve Bolivya’da devrimci hareketler “foko” stratejisini benimsemiflti. Ayd›nlar›n, ö¤rencilerin, sendikac›lar›n destekledi¤i gerilla hareketinin temsil etti¤i devrimci gruplar düflman›n zaaflar›n› göstererek kitleleri harekete geçirmeyi hedeflemektedir. Fakat Latin Amerika’da 1965-69 y›llar›nda gerilla mücadelesi büyük at›l›m göstermesine karfl›n, öncü savafl› anlay›fl›ndan kaynakl› daha ileriki y›llarda art arda yenilgiler ortaya ç›km›flt›r. Kimi ülkelerde silahl› mücadeleyi savunan gruplar küçük bir grup durumunda kal›rken, kimi ülkelerde ise gerilla savafl› tek yönlü ve çok parçal› yürütülmek durumundayd›. Revizyonizmin ideolojik etkileri sonucu silahl› mücadele saflar›nda ortaya ç›kan sapmalar, bu durumun hem bir sonucuydu, hem de durumu derinlefltiren bir faktördü. 1960’larda emperyalistler ço¤u ülkede devrimi ve ulusal kurtulufl alevlerini bast›rmay› baflard›lar. Ama bu onlar için sa¤lam bir “bar›fl” ve “sükûnet” ortam› sa¤lamad›. ‹ktisadi çöküntü, faflizm, çürüme, yoksulluk vb sonucu kendilerini halk hareketleriyle yüz yüze buldular. Tüm dünyada 1968’lerdeki eylemliliklerle birlikte dünyay› kas›p kavuran devrim ve özgürlük f›rt›nas› günümüzde de esmektedir, daha da geliflecektir. Tüm dünyada emperyalistlerin krizinin büyümesiyle birlikte daha çetin kavgalar›n önü aç›lmaktad›r. Son zamanlarda tüm dünyada emekçi halka ve gençli¤e dönük sald›r›lar›n artmas›yla birlikte, iflçi s›n›f›n›n ve gençli¤in militan bir duruflla karfl› koyufl göstermesi havalar›n daha da ›s›naca¤›n› göstermektedir. Çukurova’dan bir YDG’li Yeni Demokrat Gençlik Dosya 55 Yasaklamak yasakt›r... Fransa’da ö¤renci gençli¤in eylemleriyle bafllayan süreç, Fransa halk›ndaki genel hoflnutsuzlukla birleflince büyük bir toplumsal hareket meydana gelir. Hareket öyle bir noktaya sürüklenir ki yaklafl›k on milyon iflçi genel grev gerçeklefltirir. u slogan 68 y›l›nda tüm dünyay› sarsan toplumsal olaylar›n Fransa aya¤›nda öne ç›kan sloganlardan biri. 68 eylemlerinin tüm dünyada oldu¤u gibi Fransa’da da önemli ve etkili sonuçlar› olmufltur. Fransa’da ö¤renci gençli¤in eylemleriyle bafllayan süreç, Fransa halk›ndaki genel hoflnutsuzlukla birleflince büyük bir toplumsal hareket meydana gelir. Hareket öyle bir noktaya sürüklenir ki yaklafl›k on milyon iflçi genel grev gerçeklefltirir. Amac› Nantarre Üniversitesi’nin kapat›lmas›n› protesto etmek olan bir toplant› ça¤r›s›, 3 May›s 1968’te Sorbonne Üniversitesi’nde yap›l›r. Bu ça¤r›n›n üzerine bir hafta kadar süren sa¤c› ö¤rencilerin devrimci, demokrat ö¤renciler üzerine sald›r›lar› izler. Toplant›ya 300 kadar ö¤renci ilgi gösterse de süren çat›flmalarda toplam 600 kadar ö¤rencinin tutuklanmas›, Fransa halk›n› harekete geçirecek olan k›v›lc›m›n da çak›lmas›na neden olur. 6 May›s’ta Denfert-Rocherau bölgesinde 20 bin kifli toplan›r. Ertesi gün ise toplanan kalabal›k bir önceki günün iki kat›na ulafl›r. E¤itim Bakan› ›srarl› bir flekilde üniversitenin tekrar aç›lmayaca¤›n› vurgular. Ayn› flekilde tutuklu bulunanlar›n serbest b›rak›lmas› üzerine bir garanti verilemeyece¤i de duyurulur. Sendikalar 13 May›s’ta genel grev ça¤r›s› yapar. Genel grevin gerçekleflmesi sonucu hükümet tutuklular›n serbest b›rak›laca¤› ve üniversitenin aç›laca¤›n› aç›klar. Ancak ö¤renciler üniversiteye döndüklerinde üniversiteyi aç›k bulamaz ve iflgal eylemini bafllat›r. 13 May›s’ta gerçeklefltirilen iflgal, tüm Fransa’ya yay›lacak eylemleri tetikler. Ay›n 16’s›nda 50 fabrika iflgal edilir. Ay›n 17’sinde 200 bin iflçi greve ç›kar. Grevcilerin say›s› yaklafl›k bir haftal›k zaman dilinde on milyonu bulur. 24 May›s günü ö¤renci liderlerinden Daniel B Cohn-Bendit’in yurtd›fl› gezisinin ard›ndan ülkeye girifli engellenir. Bu olay›n protestosunda bir kifli yaflam›n› yitirir. Bunun üzerine kalabal›k kitle Paris borsa binas›n› atefle verir. Fabrika iflgalleri s›ras›nda ortaya at›lan istemlerden birisi de “halk hükümeti” istemidir. Harekete önderlik etmeye çal›flan sar› sendikal anlay›fl ve devrimci bir anlay›fla sahip olmayan Fransa Komünist Partisi hareketi geri çekmek için elinden geleni yapar. Sunday Times gazetesine göre “herhangi bir amatör bile böylesi bir durumda muazzam ödünleri müzakere konusu haline getirebilece¤ini” yazar. Eylemlerin etkisiyle çaresiz kalan Fransa Baflkan› Gaulle meclisi fesheder ve haziran ay›nda seçimlerin yap›laca¤›n› ilan eder. FKP bunu memnuniyetle kabul eder. 12 Haziran’da çeflitli ö¤renci ve sol örgütler yasaklan›r. Ay›n 16’s›nda da Sorbonne polis sald›r›s›yla iflgalden kurtar›l›r(!) Fransa olaylar› komünist bir önderli¤in kitle hareketleri için ne kadar önemli oldu¤unu gösterir. Louis Althusser flöyle söyler: “May›s’ta çok önemli bir fley oldu. ‘Bat›n›n kapitalist ülkelerinde’ devrimci umutlar bak›m›ndan son derece önemli bir fley oldu. Bunun titreflimleri mutlaka politikam›zda duyulmal›d›r, yoksa politikam›z›n olaylar›n ard›nda sürüklenmesi tehlikesiyle karfl› karfl›ya geliriz.” Fransa’daki devrimci ve varsa komünist partileri aç›s›ndan ayr›nt›l› bir incelememiz olmad›¤› için 68 hareketinden ne kadar dersler al›nd›¤›n› bilmiyoruz. Ancak 2008 y›l›nda bile gerçeklefltirilen eylemlerde “yeni bir 68 mi gerekiyor” pankartlar› o ülkenin ilerici örgütleri ve kitle eylemleri aç›s›ndan tafl›d›¤› önemi göstermektedir. Ancak Sorbonne iflgali ve Fransa’daki 68 May›s eylemleri bir k›v›lc›m›n koca bir ülkeyi aya¤a kald›raca¤›n› güzel bir örnek olarak tarihteki yerini alm›flt›r. T. Kürdistan›’ndan bir YDG’li 56 Yeni Demokrat Gençlik Dosya Almanya’da 68 Hareketi Almanya’da geliflen 68 ö¤renci hareketi politik olarak çok yönlü ama özünde 1950’li ve 1960’l› y›llarda ezenlerin politikalar›n› radikal bir flekilde elefltirerek ve buna karfl› mücadele ederek flekillendi. lmanya’da geliflen 68 ö¤renci hareketi politik olarak çok yönlü ama özünde 1950’li ve 1960’l› y›llarda ezenlerin politikalar›n› radikal bir flekilde elefltirerek ve buna karfl› mücadele ederek flekillendi. Bir yandan Amerika’dan ç›k›p enternasyonal bir yönde flekillenen hareket içerisinde yer ald›lar. Öte yandan da ünlü Frankfurt Okulu’ndan (Neo-Marksist, elefltirel teoriler üzerine uzmanlaflm›fl, diyalektik metotla çal›flan akademisyenlerin bir araya geldi¤i Frankfurt Üniversitesi Sosyal Araflt›rma Enstitüsü içerisinde flekillenen, 1933 ile 1950 y›llar› aras›nda Naziler taraf›ndan kapat›l›p sürgüne gönderilen, yurt d›fl›ndan çal›flmalar›n› sürdüren enstitü) önemli oranda etkilendiler. Hareketin esas karakterini kurtuluflçu ve anti-otoriter ak›mlar oluflturuyordu. ‹nsan›n insan üzerindeki egemenli¤ine karfl› ç›k›yor ve bunun anti-kapitalist mücadeleyi zorunlu k›ld›¤›n› savunuyorlard›. Bunun d›fl›nda Nazi dönemi sonras› “failler kufla¤›n›n” yarg›lanmadan politika ve sosyal yaflam içerisinde görev almas›n› kabul etmiyorlard›. Bunun sebebi elbette Almanya’daki ö¤renci/gençlik hareketinin genel olarak Almanya tarihi özelde de 2. Dünya Savafl›yla yak›ndan ilintili olmas›yd›. Bu da do¤al olarak Almanya’daki ö¤renci/gençlik hareketinin belirleyici karakterini anti-kapitalizm, anti-faflizm, ABD`de ise ›rkç›l›k karfl›t› ve temel haklar çerçevesinde, Fransa’da ise ö¤rencilerin yan› s›ra A emekçi kitlelerin de kat›l›m›yla “68 May›s”› isyan ve ayaklanmalar›n geliflip flekillenmesine sebep oldu. Almanya’da ö¤renci hareketinin milad› Almanya Sosyalist Ö¤renciler Birli¤i’nin (Sozialistische Deutsche Studentenbund -SDS-) 1961 y›l›nda Sosyal Demokrat Parti’den ihrac› ile bafllad›. Ülkenin birçok üniversitesinde ö¤renciler örgütlenmeye bafllam›fl, 1966/67’de I. Komün kurulmufl, Parlamento d›fl› Muhalefet Hareketi (APO) (APO: Parlamento içerisine seçilemeyen partiler, DKÖ’lerin d›flar›dan muhalefet yarat›p, siyasi bir bask› ve kontrol mekanizmas›n› oluflturdu¤u platform) h›z kazanm›flt›. 11 Nisan 1968’de önemli ö¤renci liderlerinden Rudi Dutschke bir eylem s›ras›nda vurularak a¤›r yaraland›. Bunun üzerine ç›kan protesto eylemlerinde bir gazeteci ve bir baflka ö¤renci vurularak öldürülmüfl, yüzlerce kifli ç›kan arbedelerde yaralanm›flt›. Bütün bu geliflmelerin yani s›ra May›s 68’de Paris`teki ayaklanmalar da Almanya 68 hareketinin güçlenmesini, radikalleflmesini beraberinde getirdi. Ingrid Gilcher-Holtey: Die 68er Bewegung. Deutschland - Westeuropa - USA. 3. Auflage. Verlag C.H. Beck, München 2001, Gerd Koenen: Das rote Jahrzehnt. Unsere kleine deutsche Kulturrevolution. 1967-1977. Kiepenheuer & Witsch, Köln 2001 http://www.bpb.de/themen Yeni Demokrat Gençlik 57 Dosya K›z›l Ordu Fraksiyonu (Rote Armee Fraktion RAF) 1970 y›l›nda Andreas Baader, Ulrike Meinhof, Gudrun Ensslin ve Horst Mahler taraf›ndan kurulan RAF kendisini antiemperyalist flehir gerillalar› birli¤i olarak tan›t›yor, Ürdün’de Al Fatah örgütü taraf›ndan e¤itimden geçip, Latin Amerikal› Tupamaros (Uruguay) gerillalar›n› mücadelelerinde örnek ald›klar›n› aç›kl›yordu. ’l› y›llarda Almanya Federal Devleti’nde bir öncesi kuflakla Nazi dönemi ve bunun tecrübeleri nedeniyle bir çat›flma yaflan›yordu. Kapitalizm, parlamenter sistem, vatandafll›k haklar›, insanlar›n yaflam flekli, hayat felsefeleri bir flekilde sorgulan›yordu. Vietnam savafl›n›n yan› s›ra ABD’nin vatandafll›k haklar› politikalar› da ABD’ye karfl› genel bir durufl sergilenmesine sebep olmufltu, Almanya’n›n birçok üniversitesinde ABD karfl›t› gösteriler düzenlenmiflti. Bütün bu geliflmelerin yan› s›ra gençlik hareketi de siyasallaflarak belirli bir karaktere bürünüyordu. Tam da bu süreç içerisinde RAF kurularak kendisini “komünist dünya devriminde” bir kilometre tafl› olarak tarif ediyordu. 1970 y›l›nda Andreas Baader, Ulrike Meinhof, Gudrun Ensslin ve Horst Mahler taraf›ndan kurulan RAF kendisini anti-emperyalist flehir gerillalar› birli¤i olarak tan›t›yor, Ürdün’de Al Fatah örgütü taraf›ndan e¤itimden geçip, Latin Amerikal› Tupamaros (Uruguay) gerillalar›n› mücadelelerinde örnek ald›klar›n› aç›kl›yordu. RAF militanlar› ABD emperyalizmine karfl› silahl› mücadelenin Bat› Avrupa’da da yürütülmesi gerekti¤ini savunuyor ve bu u¤urda büyük tröstleri, bankalar›, iflletmeleri hedef alan sald›r›lar düzenliyordu. Örgüt lojistik deste¤ini d›flar›dan sempatizanlardan ve o zamanlar yar›-illegal olarak çal›flma yürüten K›z›l Yard›m (Rote Hilfe) organizasyonundan sa¤l›yordu. RAF’›n örgüt da¤›lana kadarki sürecinde ilk dönemlerde elinde bulundurdu¤u halk deste¤ini ilerleyen ve ikinci kuflak RAF diye adland›r›lan dönemde gittikçe illegalleflen ve kitleden kopan bir çizgi izlemesiyle lojistik 1960 deste¤inde de önemli oranda azalmalar oldu. RAF’›n 1977 ile 1979 y›llar› aras›ndaki sald›r›lar› sonucunda Almanya’da milat say›labilecek çok tart›flmal› daha sonradan Türkiye`ye ve birçok ülkeye ihraç edece¤i- tecrit uygulamas› da ilk defa RAF tutuklular› üzerinde y›llarca denenerek yeni anti terör yasalar› kapsam›nda yürürlü¤e girdi. “fiehir gerillas› konsepti” (1971), “fiehir gerillas› ve s›n›f mücadelesi” (Nisan 1972),“Siyah eylül aksiyonu” (Kas›m 1972), “Gerilla, ‹syan ve Antiemperyalist Cephe” (May›s 1982) gibi bafll›ca yay›nlar›n da¤›t›m› yasakland›. Birçok örgüt üyesi öldürüldü. Bugün belgeler, arflivler, tutanaklar, yay›nlanm›fl makale ve kitaplar incelendi¤inde RAF’›n 68 kufla¤› ruhu içerisinde ortaya ç›k›fl›, geliflme süreci ve 20 Nisan 1998’de örgütün kendini tasfiye etti¤ini aç›klad›¤› tarihe kadar geçen süre içerisinde, Almanya’da s›n›f mücadelesi tarihinde yeri örgüt militanlar›n›n say›lar›n›n azl›¤›na ra¤men az›msanmayacak boyuttad›r. Kuruluflundan bu yana geçen 38 senenin sonras›nda bile bütün karalama ve y›pratma çal›flmalar›na ra¤men Almanya sosyalist gençli¤i içerisinde, mücadele içerisinde, örgütü tasfiye ettiklerini duyurduklar› sekiz sayfal›k aç›klaman›n sonuna ekledikleri gibi vard›lar, varlar ve var olacaklar… Kaynakça Gerd Koenen: Das rote Jahrzehnt. Unsere kleine deutsche Kulturrevolution 1967–1977. Kiepenheuer & Witsch Verlag, Köln 2001 Butz Peters: Tödlicher Irrtum. Die Geschichte der RAF. Argon-Verlag, Berlin 2004 Frankfurt YDG Yeni Demokrat Gençlik 58 Dosya ABD’de 68 dalgas› “The revolution will not be Televised” (Devrim Televizyonda yay›mlanmayacak)* Malcolm’un ölümünden sonra ard›llar› ya da ondan esinlenen ve ABD düzenini titreten binlerce Afro-Amerikal› geldi. En büyük etkiyi yaratan ve ABD siyasi-sosyal hayat›nda de¤ifliklikler getiren “BPP-for self defence” (Öz savunma için- Kara Panter Partisi) olmufltur. ünyada her yerde oldu¤u gibi ABD’de de 68’de yükselen “de¤iflim rüzgar›” kap›y› çald›. Asl›nda “sivil haklar hareketi” olarak adland›r›lan bu hareket temel hak ve özgürlükler için ortaya ç›kt› ve ilerleyen süreçte belli bir kesimde devrimci-militan bir ivme kazand›. D Tarihten k›sa bir not… CPUSA’nin (ABD KP) özellikle Browderizm’den ve di¤er revizyonist ak›mlardan etkilenmesi ve II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› Troçkist-parlamenter bir çizgi izlemesi ABD devrimci hareketi üzerinde olumsuz etki yaratt›. Parti ABD iflçi s›n›f›n›n elzemlerini ve çeliflkilerini görmüyor, “Siyah-Beyaz” çeliflkisine göz yumuyordu. CPUSA bafl›ndan itibaren Afro-Amerikal› toplumun somut gerçekli¤ine yabanc› kal›yordu, oysaki 30’l› ve 40’l› y›llar›nda birçok Afro-Amerikal› KP’ye kat›l›yordu hatta yer alt› örgütlemesinde yer al›yordu. Yani parti içinde sadece oportünizme, dogmatizme vs. de¤il ayn› zamanda ›rkç› zihniyete karfl› da mücadele etmek zorunda kal›nd›. 40’l› y›llarda yaflanan bir olay ile yavafl yavafl bir hareketin tohumlar› at›l›yordu. 1944’te sporcu Jackie Robinson bir otobüste bir ABD ordusundan subay ile kavga etti ve otobüsün en arkas›na geçmeyi ve beyazlara koltuk vermeyi reddetti. Robinson gözalt›na al›nd›, kötü muameleye maruz kald› ve kendisine dava aç›ld›. Buna benzer onlarca örnek vard›. Ancak en iyi bilineni 1 Aral›k 1955’te Rosa Parks’›n eylemi oldu. Otobüste hem kendisi yer vermedi hem de otobüste bulunan di¤er Afro-Amerikal›lara kalkmamas›n› söyledi ve onlar da kalkmad›. Bu eylem “Montogomery Boykotu” olarak tarihe geçti. Rosa ve 8 kifli gözalt›na al›nd›. Jim Crow Yasas› ile özellikle güneyde siyahlar ve beyazlar günlük hayat›nda birbirinden ayr›l›yordu, buna otobüs yolculu¤u da dahildi. Okul otobüsleri sadece beyaz çocuklar içindi, siyah çocuklar yürümek zorundayd›, kütüphaneye gitmek siyahlar için yasakt›. Afro-Amerikal› hareket aç›s›ndan bakacak olursak, en önde gelen isimler Malcolm X ve Martin Luther King Jr’d›. Her ikisi ABD’deki siyah kurtulufl hareketinin ve mücadelesinin mimarlar›d›r. ‹ki farkl› görüflü temsil ediyorlard›. Bir tarafta Baptist olan ve bar›flç›l ve fliddetsiz bir mücadele yöntemini tercih eden M. L. King, di¤er tarafta “by any means necessary” (ihtiyaç olan her araçla) diyerek Afro-Amerikal›lar›n as›l kurtuluflunun kendi ellerinde oldu¤unu, ayaklanmas› gerekti¤ini savunan Malcolm X bulunuyordu. Malcolm 1965 y›l›nda N.Y-Harlem’de bir komplo sonucunda katledildi. King de birkaç y›l sonra Memphis’te bir suikastta öldürüldü. Kara panterler Malcolm’un ölümünden sonra ard›llar› ya da ondan esinlenen ve ABD düzenini titreten binlerce Afro-Amerikal› geldi. En büyük etkiyi yaratan ve ABD siyasi-sosyal hayat›nda de¤ifliklikler getiren “BPP-for self defence” (Öz savunma için- Kara Panter Partisi) olmufltur. Malcolm’un öldürüldü¤ü sene, en ünlü isyan›n da yafland›¤› senedir: Watt Riots (Watts isyan›). Bu isyan›n nedeni polis fliddetiydi. Oakland, Kaliforniya polisinin gettolarda sürekli silahla dolaflmas›, insanlar› dövmesi ve öldürmesi üzerine insanlar soka¤a döküldü. M. L. King’in isyanc›lara yapt›¤› ‘bar›fl’ ça¤r›s› yan›t bulmad›, tam tersine isyan Watts’dan di¤er bölgelere özellikle Bay Area’ya (sahil bölge) kadar uzand›. Jimmy Hendrix’in “Amerika yan›yor, yan›yor, bu yang›n seni de sarar” flark›s› o günlerde ç›kt›. Yeni Demokrat Gençlik Siyah hareketinin önderlerinden Huey P. Newton ve Bobby Seale 1965 y›ll›nda hapishaneden tahliye oldular ve isyana dahil oldular, RAM’a (Devrimci Eylem Hareketi) kat›ld›lar, ancak farkl› görüfllerden dolay› k›sa bir süre sonra örgütten ayr›ld›lar ve 15 Ekim 1966’da Öz savunma için-Kara Panterler Partisi’ni kurdular. Onlar devrimin televizyondan de¤il canl› yaflanaca¤› inanc›yla hareket ediyorlard›. KPP özellikle Angola, Mozambik ve Kongo’daki yani Afrika ulusal kurtulufl hareketlerinden etkilenir. Ama ayn› zamanda kurucusu olan Huey P. Newton o dönemde bafllayan BPKD’den ve Mao’nun yaz›lar›ndan etkilenir ve ana slogan olarak “Halka hizmet et”i benimser. Mali kayna¤› sa¤lamak için Panterler, Berkley Üniversitenin önünde Mao’nun k›z›l kitab›n› satarlar. Newton, Panter lideri olarak ilk tutuklamas›n›n ard›ndan Çin’e gider ve Çu En Lai ile buluflur. 1973’te ÇKP, Kara Panter Partisini ABD’nin en önemli ve etkili kurtulufl hareketi olarak nitelendirir. Panterler ayn› zamanda kendi ülkesinde Malcolm’un bafllatt›¤› 10 maddelik program› tamamlad›. ‹lk militan eylemler polis fliddetine karfl› gerçeklefltirildi. Arabalarda silahlarla dolafl›p nerede polis insanlar› terörize ediyorsa müdahale ediyorlard›. Bu eylemler ulusal çapta yank› buldu. K›sa zaman içinde ülkenin her yerinde Panter bürolar› aç›ld›. Panterlerin eylemlerinde s›kça baflvurduklar› bir yasa vard›, bu yasa Kaliforniya’ya ait bir yasa idi. Bu yasaya göre her eyalet vatandafl› kendisini savunabilmesi için arabada bir tüfek tafl›ma hakk›na sahipti. Asl›nda bu yasa devlet taraf›ndan ilk olarak ›rkç› Klu Klux Klan’›n özellikle güneyde yapt›¤› “siyah av›” için ç›kar›ld› ki faflistler rahat çal›fls›nlar diye. Panterler yasalar› inceleyerek, bu yasaya baflvurdu ve kendilerini korumak için silahlanmaya bafllad›lar. Birçok baflar›l› eylemden sonra, Amerika parlamentosu bu yasay› Mulfor Act ad› alt›nda de¤ifltirmek istedi. Bu yasan›n karar› 2 May›s 1967’de Ronald Reagan’›n da bulundu¤u parlamentoda verilecekti. Panterler, içinde Bobby Seal’in de bulundu¤u bir ekip oluflturdu. Ekip ellerinde silahlarla Sacramento Parlamentosunu bast› ve binan›n içinde bas›n aç›klamas› yapt›, bu yasan›n kald›r›lmas›n›n meflru olmad›¤›n› ilan ettiler. Bu görüntü tüm dünyaya yans›d› ve büyük destek ald›. Elbette bu eylem cevaps›z kalmad›, devlet Seale ve 5 panter aktivisti tutuklad›. Huey de 1967’de sözüm ona bir polis memurunu öldürdü¤ü gerekçesiyle kurflunland› ve ard›ndan tutukland›. Buna karfl› tüm ülke çap›nda bir kampanya yürütüldü. 59 COINTELPRO Egemenler de o dönemde sessiz sedas›z durmuyordu, ABD’de de önlemler, özellikle “parlamentoyu basmaya cüret eden negrolar”a karfl› al›nmaya baflland›. A¤ustos 1967’de FBI COINTELPRO oluflturdu. COINTELPRO’nun amac› “siyah nefret gruplar›n›/hareketlerini etkisizlefltirmekti”. Eylül 1967’de FBI’in birinci adam J. Edgar Hoover, Kara Panterleri “ülkenin iç güvenli¤i için en tehlikeli unsur” olarak lanse etti. Panterlerin baflka hareketlerden, özellikle Küba ve Çin’den destek görmesi onlar› daha da endiflelendirdi. Bunun için COINTELPRO Afro-Amerika hareketlerin birleflmesini engelleme karar› ald›, ayn› zamanda Afro-Amerikal› gençlere yönelik uyuflturucuyu yayma ve ajanlaflt›rma politikalar›n› uygulama bafllad› ve devlet baflar› kazanabildi. 1971-1980 y›llar› aras›nda BLA-Siyah Kurtulufl Ordusu vard›. ‹çinde çok önemli Panterler yer ald›, mesela Joan Chesmard nam-› di¤er Assata Sakur gibi. Önemli militan eylemlere imza att› ancak fokoist bir bak›fla sahip olan BLA çok uzun süre varl›¤›n› sürdüremedi. Bugün KPP yok, 80’lerde da¤›lmaya bafllad›. 29 A¤ustos 1989’da Huey P. Newton bir uyuflturucu sat›c›s› taraf›ndan kurflunland›. Ancak bugün ABD’de KPP’nin ilk y›llar›ndaki militan gelene¤i benimseyen hareketler bulunmaktad›r. Hâla birçok eski Panter üyesi hapishanede bulunmaktad›r, Mumia Abu Jamal, Sundikata Akoli gibi. * “Devrim televizyonda yay›nlanmayacak” bafll›kl› bir fliir ve beste Gil Scott Herron taraf›ndan yaz›lm›flt›. Bu fliir özellikle 70’li y›llarda bir slogan gibi kullan›ld›. Devrimi televizyondan görmeyece¤iz, tekrarlanan bir dizi gibi olmayacak, devrimi canl› yaflayaca¤›z, bu bir felsefedir: Diz üzerinde yaflamaktansa ayakta ölmek ye¤dir! 60 Yeni Demokrat Gençlik Dosya Yeni Demokrat Gençlik; emperyalizme, feodalizme, faflizme ve halk gençli¤i üzerine birer karabasan gibi çöken her türlü sömürü merkezine karfl›, devrimci ilkeleri üzerinden bir mücadele yükseltmektedir. 68’in devrimci ruhunu YDG saflar›nda yükseltelim! Ülkemiz devrimci gençlik hareketinin daha do¤ufl y›llar›nda yaratt›¤› gelenek, miras büyük de¤erdedir. Bu miras› sahiplenmek, geniflletip büyütmek YDG’ye hep daha fazla vücut vermekten geçmektedir. Bahsini etti¤imiz devrimci miras› 68 kufla¤› bizlere b›rakm›flt›r. eni Demokrat Gençlik; emperyalizme, feodalizme, faflizme ve halk gençli¤i üzerine birer karabasan gibi çöken her türlü sömürü merkezine karfl›, devrimci ilkeleri üzerinden bir mücadele yükseltmektedir. Anti-emperyalist, anti-faflist gençli¤in en genifl kesimlerini kendi saflar›nda birlefltirmek ve gençli¤e dönük her türlü sald›r›n›n karfl›s›nda yer almak, halk gençli¤inin kazan›mlar›n› geniflletmek, bunun üzerinden ise devrimci bir gençlik hareketi yaratmak YDG’nin esas perspektifidir. Elbette k›sa, orta ve uzun vadeli hedefleri net, sa¤l›kl› bir iflleyifl ve müdahale tarz›n› oluflturmufl bir örgüte ulaflmak devrimci mücadelemiz üzerinden serpilecektir. Fakat YDG’nin bu kriterlerde bir devrimci gençlik örgütü haline gelmesi, belli bir süreci gerektirmektedir. Bu süreci k›saltmak ise biz YDG’lilerin bahsetti¤imiz do¤rultuda ne kadar çok çal›flaca¤›m›za halk gençli¤ine hep daha fazla gitmeyi, hep en genifl kesimlere ulaflmay› ilke edinmemize ba¤l›d›r. Ülkemiz devrimci gençlik hareketinin daha do¤ufl y›llar›nda yaratt›¤› gelenek, miras büyük de¤erdedir. Bu miras› sahiplenmek, geniflletip büyütmek YDG’ye hep daha Y fazla vücut vermekten geçmektedir. Bahsini etti¤imiz devrimci miras› 68 kufla¤› bizlere b›rakm›flt›r. Tüm dünyada dalga dalga yay›larak geliflen devrimci mücadele, ö¤renci gençlik içinde de yank›s›n› bulmufl ve ülkemiz de dahil birçok ülkede anti-emperyalist gençlik hareketleri dünya halklar›n›n emperyalizme karfl› geliflen mücadelelerinde farkl› bir soluk mevzisi haline gelmifltir. DEVR‹MC‹ ATILIM, DEVR‹MC‹ FEDAKÂRLIK 68 hareketinin 40. y›l›n› geride b›rak›yoruz. Ülkemizde 68, devrimci gençlik mücadelesi aç›s›ndan tüm tecrübesizli¤i, safl›¤›, cüreti, militanl›¤› ve fedakarl›¤› üzerinden flekillenmifl, geliflmifl ve 71 devrimci kopufluna zemin haz›rlam›flt›r. Bu bak›mdan 68 devrimci kufla¤›n›n b›rakt›¤› zengin miras ve gelene¤in de¤eri çok büyüktür bizler için. 6. Filolar› defeden 68 kufla¤› devrimcileri hem kendi mücadele deneyimlerinden hem de uluslararas› komünist ve devrimci hareketlerin deneyimlerinden ö¤renerek ilerliyor ve gelifliyordu. Nitekim sonuç olarak devrimci gençlik reformist ve revizyonist ak›mlara bel ba¤lamam›fl, gençli- Yeni Demokrat Gençlik 61 6. Filolar› defeden 68 kufla¤› devrimcileri hem kendi mücadele deneyimlerinden hem de uluslararas› komünist ve devrimci hareketlerin deneyimlerinden ö¤renerek ilerliyor ve gelifliyordu. Nitekim sonuç olarak devrimci gençlik reformist ve revizyonist ak›mlara bel ba¤lamam›fl, gençli¤in mücadele ateflini söndüren, onu pasifize eden her türlü “eski tüfe¤e” s›rt›n› dönmüfl ve 68 devrimci kufla¤› süreç içerisinde kendi önderlerini yaratarak teorik ve pratik alanda tümden bir kopuflu gerçeklefltirmifltir. ¤in mücadele ateflini söndüren, onu pasifize eden her türlü “eski tüfe¤e” s›rt›n› dönmüfl ve 68 devrimci kufla¤› süreç içerisinde kendi önderlerini yaratarak teorik ve pratik alanda tümden bir kopuflu gerçeklefltirmifltir. 68 kufla¤›n›n tan›klar› dinlendi¤inde veya dönemle ilgili belgeler incelendi¤inde göze çarpan ilk fley kuflkusuz belli bir aray›fl sonucu oluflan muazzam ö¤renme açl›¤› ve devrimci fedakarl›k olur. Her yönüyle yüzünü halka dönmeye çal›flan yoldafll›k ve dayan›flma ruhunu en üst boyutlarda yaflayan, iflçi s›n›f›n›n, köylülü¤ün ve emekçilerin geliflen her türlü mücadelesinin yan›nda yer alan bu kuflak do¤al olarak sadece bu özellikleriyle bile ard›llar›na zengin bir miras b›rakm›flt›r. O halde bu miras› yaflatmak ve geniflletip büyütmek biz devrimci gençlerin boyun borcu olmal›d›r. 68 devrimci at›l›m›n›n tüm yönleri içerisinde biz YDG’lilerin en fazla önemsemesi gereken yönlerinin bafl›nda flüphesiz 6. Filo’ya karfl› somutlanan anti-emperyalist mücadeledir. ABD 6. Filosu karfl›s›nda bafllat›lan kampanyalar süreçle beraber kendi önderlerini ve mücadele araçlar›n› yaratm›flt›r. Gençli¤in bu dönemde yürüttü¤ü anti-emperyalist mücadele özellikle de Kemalizmin etkilerinden kaynakl› berrak bir zemin üzerinden flekillenmiyor olsa da ilerici halk gençli¤inin tamam›n› bir arada ve ayn› he- defe do¤ru yönlendirmeyi baflarm›flt›r. Bugün YDG niteli¤i itibariyle tam da 68 kufla¤›n›n b›rakt›¤› zengin mirastan, devrimci ruhtan Türkiye halk gençli¤inin 6. Filolara karfl› yürüttü¤ü kahraman mücadelesinden beslenerek bu mirasa sahip ç›k›p ilerleterek ve özgün durumuyla birlefltirerek geliflecektir. Yeni Demokrat Gençlik kendi misyonunu kavrad›kça, niteli¤ini yükselttikçe örgütlülü¤ünü güçlendirdikçe geliflecek, halk gençli¤ine daha fazla yak›nlaflacakt›r. Bugün politikalar›m›zda, örgütlenme tarz›m›zda vs. yakalad›¤›m›z mütevaz› yönelim bizleri halk gençli¤ine daha fazla yak›nlaflt›racakt›r. Ancak bu yönelimi Hüseyinlerin samimiyetiyle, Yusuflar›n fedakarl›¤›yla, Sinanlar›n cesaretiyle, Denizlerin militanl›¤›yla, Mahirlerin uzlaflmazl›¤› ve ayd›nl›¤›yla, ‹brahimlerin bafl e¤mezli¤i, cüreti ve bilinciyle birlefltirdi¤imizde daha büyük ad›mlar›n yarat›c›lar› olabiliriz. Yeni Demokrat Gençler flunun bilincinde olmal›d›r ki bu gelene¤i daha ileriye tafl›mak; ancak 68 devrimci ruhundan daha fazla ö¤renmek, halk gençli¤ine daha fazla gitmek ve politikalar›m›za daha fazla sar›lmaktan ve olanca varl›¤›m›zla halk›m›za halk gençli¤ine güvenmekten geçmektedir… ‹zmir YDG Yeni Demokrat Gençlik 62 Bay Özgürlük li ‹stanbul’dan bir YDG’ Amerika’n›n Vietnam iflgali dönemindeki d›fl politikas›n› elefltirel mizah ile inceleyen filmde olaylar; tayt›n› çekmifl, dizliklerini kuflanm›fl, Amerikan futbolu oyuncusu görüntüsüyle süper kahraman Bay Özgürlük üzerinden incelemektedir. Fransa’n›n komünistler taraf›ndan iflgal edildi¤ini duyan süper kahraman›m›z kurtar›c› olarak Fransa’ya gider. Ancak k›z›l Çinlilere ve Mujik adama karfl› baflar›s›z oldu¤unu anlay›nca tüm ülkeyi yok etmeye karar verecektir. YÖNETMEN: William Klein OYUNCULAR: Delphine Seyring, John Abbey, Donald Pleasence ‹f! (E¤er) Büyük Akfl fla amlar Küçük Sabahlar 13 May›s 1968, ünlü Sorbonne iflgali... Sorbonne’u iflgal eden ö¤renciler yönetmen ve foto¤rafç› William Klein’e “bizi çek” derler, “olaylar› bizim gözümüzden anlat”. Klein da 1968’in May›s ve Haziran aylar›nda her gününü do¤açlama toplant›lar›, tart›flmalar›, sokak çat›flmalar›n›, umutlar›, döneme rengini kazand›ran herfleyi siyah-beyaz el kameras›yla çeker. Hiçbir anlat›c› kullanmadan, sunucu, seslendirici ya da grafik kullanmadan kurgulanan, dönemi adeta bire bir yaflatan belgesel, baflyap›t Büyük Akflamlar Küçük Sabahlar iflte böyle ortaya ç›k›yor. (1978, 240’) YÖNETMEN: William Klein Sayg›n bir ‹ngiliz okulundaki gençler hem ilk gençlik sorunlar›n› yaflay›p kendilerini keflfetmeye bafllar hem de sert otoriter bir rejimle karfl› karfl›ya gelirler, sonuç silahl› ayaklanma olacakt›r. 68’in karfl› kültür hareketi birçok yerde ö¤renci hareketlerini de beraberinde do¤urmufltur. Bu ayaklanmalara farkl› bir bak›fl aç›s› sunan film yay›nland›¤› y›llarda gerek cinsellik vurgular› gerekse de fliddeti nedeniyle yo¤un tart›flmalara neden olmufl. Ülkemizde çok uzun süre Ünlü yönetmen Fernando E. Solayasakl› oldu¤u için gösterilemenas’›n Che Guevara’ya ve Latin Ameriyen film, ilk gösterimlerini de ka’n›n kurtuluflu için hayat›n› kaybedenyo¤un sansüre u¤rayarak yaplere ithaf etti¤i ilk filmidir. Film üç böm›fl. S›k s›k renkliden sepyaya, lümden oluflur ‘Yeni Sömürgecilik ve fiiddet’, ‘Kurtulufl ‹çin Eylem’ ve ‘fiiddet ve oradan siyah-beyaza gidip gelen Kurtulufl’. Arjantin devriminin önemli, simgelerinden biri olan film, Amerikan embu kült film 3 ö¤rencinin kendiperyalizmini, Arjantin burjuvazisini, faflizmi, ›rkç›l›¤› sert bir flekilde elefltirir. Avlerini keflfedifllerini ve içerisinrupa ‘auter’ ve Hollywood sinemalade yaflad›klar› sisteme baflkald›r›na karfl› alternatif sineman›n, ‘Üçünr›lar›n› anlat›yor. cü Sineman›n’ bafllang›c› say›lan bir YÖNETMEN: Lindsay baflyap›t. (1968, 260’) Andrerson YÖNETMENLER: Fernando E. OYUNCULAR: Malcolm Solonas, Octovio Gentino McDowel, David Wood, RicANLATANLAR: Maria De La Paz, hard Warwick. Fernando E. Solonas, Edgardo Suarez. F›r›nlar›n Saati