Eylül

Transkript

Eylül
moda
dekorasyon
01 bakım
12 seyahat
kültür sanat
Eylül 2012
30
07
19 teknoloji
27
Moda
MODA
HAFTALARI
Paris, Milano, Londra, New York... Hepsi
modanın başkentleri. Ünlü moda evleri de yeni
sezonlarını bu görkemli moda haftalarında
tanıttılar. Sonbahar yaklaşırken yeni trendleri
moda başkentlerinde geçtiğimiz ay düzenlenen
defileler ışığında takip edin.
Moda endüstrisinin gözbebeği, trendlerin belirleyicisi
moda haftaları yıllardır modanın öncüsü kentlerde
düzenleniyor ve bir sonraki sezonun öne çıkacak
eğilimlerini gözler önüne seriyor. Bazen bir hafta, bazen
daha az süren moda haftaları, yeni ve genç moda
tasarımcılarına ve markalara görücüye çıkma ve tanınma
fırsatı sunarken yerlerini sağlamlaştırmış isimlere de
başarılarını yeniden tasdik ettirme ve şov yapma şansı
veriyor. Bir sonraki sezon neyin gözde olacağı kadar neyin
asla el sürülmeyecek, gözden düşmüş parçalar olduğunu
da bu moda haftaları belirliyor.
Moda haftalarıyla ilgili merak edilen en önemli konulardan
biri tasarımcıların bir sonraki yılın trendlerini nasıl
belirleyebildiği ya da öngörebildiği. Bu bir sanat olduğu
kadar bilim de. İşinin ehli trend belirleyiciler toplumsal
davranış kalıplarını ve tüketici davranışlarını inceliyor,
hatta bunlar üzerinde ciddi ciddi çalışıyor. Bunun yanı sıra
başka disiplinlere ait fuarlara katılıyor ve farklı alanlarda
da olsa birbiriyle ve modayla ilintili trendleri görmeye
gayret ediyor. “Alaylı” tasarımcıların bir kısmı ise bunu
“hissediyor”. Böylelikle bir sonraki senenin trendleri ve
modası kâh gözlemle kâh ilhamla ortaya çıkıyor.
Bizi ilgilendiren sonbahar trendleri ise bir önceki moda haftalarında sergilenmişti.
Buna göre turuncu, kırmızı, sarı ve kobalt mavisinin ağır bastığı fakat yine kadın
ve erkek arasında keskin çizgilerin olmadığı bir renk skalası göreceğiz. Ayrıca
askeri detaylar hem erkek hem kadın koleksiyonlarında ön planda olmaya devam
ediyor. Kadınlar için androjen kesimler revaçtayken, erkeklerde hâlâ dar paça
etkisi hissediliyor. Londra Moda Haftası’na damgasını vuran Burberry’nin zımbalı
eldivenleri bu sezonun olmazsa olmazı. Kadınlar için deri her yerde olacak.
Transparan üstler ise deriyi kombinleyebileceğiniz parçalardan. Çiçek desenleri ise
yine ön planda olurken, kat kat giyinme ve desenleri karıştırma yine göze çarpan
detaylar olacak. Bu sezon ayrıca İspanyol paçanın dönüşüne tanıklık edeceğiz. Hem
erkek hem kadın koleksiyonlarında dikkat çeken bir diğer unsur kadifeler. Barok ve
gotik tarzın ön plana çıktığı 2012-2013 sonbahar/kış sezonunda erkekler için yelek,
süper kahraman tarzı ve kolejli görüntüler de alternatifler arasında.
Teneffüs Bitti
Okullar açılıyor. Şimdi çocukların zamanı. Yakında dört bir tarafımızın
renkli kalemler, okul çantaları, makosen ayakkabılarla kuşatıldığına tanıklık
edeceğiz. Yine de bundan kimsenin şikayetçi olacağını düşünmüyoruz.
Lakin kırtasiye alışverişi çocuk – büyük herkesin sevdiği bir şey. Bizi
okul günlerimize döndürdüğü için mi bilinmez etraftaki defter ve
kalemlere bakmadan geçmek mümkün olmaz. Siz yine de kendinizi
fazla kaptırmadan asıl ihtiyaç sahibine odaklanmaya bakın. Çocuklar için
hem eğlenceli hem de fonksiyonel ürünler bulmaya çalışmak asıl amaç
olmalı. Oyunu bırakmak onlar için zaten yeterince zor, en azından ders
saatleri kullandıkları malzemelerle heyecan uyandırsın. Bu yüzden çok
çeşit bulabileceğiniz mağazaları tercih etmekte fayda var. Renk ve desen
cümbüşüne dalıp ürünlerin sağlıklı olmasına dikkat etmeyi unutmayın.
Bakım
SONBAHARDA SPA
İLE YENİLENİN
Spalar günlük koşuşturmanın ve iş
hayatının getirdiği stresten kurtulmak
isteyenlere mucizevi hizmetler sunuyor.
Kan dolaşımını düzenleyen, cilt dokusunun
pürüzsüzleşmesine yardımcı olan
spa’lar sağlıklı bir yaşam için kendinize
verebileceğiniz güzel hediyelerden biri.
Türkiye’de yeni yeni hayatımıza girmeye başlayan
spa’ların tarihi Roma İmparatorluğu’na kadar
uzanmakta. Savaştan dönen Romalı askerleri iyileştirmek
için inşa edilen banyolardaki tedaviye o dönem “Sanus
Per Aquam” adı verilirmiş. Latince “sudan gelen sağlık”
anlamını taşıyan bu kelime günümüzde halen tedavi
amaçlı kullanılsa bile aslen günlük yaşamın stresinden
uzaklaşma ve detoks amaçlarıyla kullanılıyor. Spalarda
uygulanan tedaviler ise ıslak terapiler (hidroterapi),
kuru terapiler (masajlar, vücudun sarılıp sarmalanması),
zindelik terapileri (oksijen teneffüsü) ve güzellik terapileri
olarak adlandırılabilir. Spa’ların faydaları ise saymakla
bitmiyor. Her şeyden önemlisi spa’da geçirdiğiniz zaman
toksinlerin vücuttan atılmasını (detoks) hızlandırır ve kan
dolaşımını düzenler. Böylece sindirim sisteminiz daha
düzenli çalışırken romatizmal hastalıklar da daha kolay
iyileşir.
Spa’ların en bilinen faydalarından ve en
çok kullanılan nimetlerinden biri de kasları
yumuşatıp gevşetmesi. Özellikle spordan
sonra yorulan ve sertleşen kaslar spa
keyfiyle rahatlar. Böylece spazm oluşumu
engellenmiş olur. Kemik ve eklemlerdeki
ağrılar ise spada alacağınız terapilerle
en aza inecektir. Modern zamanların ve
çalışanların en büyük problemlerinden
olan zihinsel yorgunluk ve stres gibi ağır
iş temposunun sinir sistemi üzerindeki
olumsuz etkilerini de yok eden spalar,
zindelik vererek vücuttaki aşırı elektrik
yükünü alır ve rahatlama sağlar. Ayrıca
gerginlik ya da uyku bozuklukları
gibi depresif problemleri olanlar için
spa’ların rahatlatıcı etkisi çözüme giden
yolda büyük bir adım olacaktır. Sporla
birleştirildiği takdirde spa’lar yağların
eritilip vücudun forma girmesine, derinin
ve cilt dokusunun pürüzsüzleşmesine,
güzelleşmesine de fayda sağlar.
MAC
Bilimsellik ve ileri teknoloji üzerine kurgulanmış,
spor ve eğlenceyi birleştiren, dünya çapında
kullanılan en yeni uygulamaları, stüdyo
derslerini sporseverlerle buluşturan MAC;
MAC Kanyon, MAC G-Mall, MAC Bebeköy
ve MAC Panora/Ankara olmak üzere dört
kulübüyle spor tutkunlarına hizmet veriyor.
MAC spor kulüpleri, her seviyedeki kullanıcıya
uygun fitness ekipmanları, MAC eğitmenleri
tarafından hazırlanan ve güncellenen kişiye
özel programları ile üyelerine etkili, dinamik,
güvenli ve eğlenceli egzersizler sunuyor.
Nuspa
Şehirde, şehirli, siyah ve sessiz. Bir
adımda Uzakdoğu’da, bir adımda
İstanbul’da, şehir enerjisinin
ortasında dingin ortamıyla Nuspa.
Terapiden öncesi ve sonrası da
terapi kadar etkili. 2007’den bu
yana Mars Atlethic Club’larda. Mac
Kanyon, Mac G-Mall, Mac Bebeköy,
Mac Panora’da.
Dekorasyon
El Yapımı
Ürünler
Organik çılgınlığı dört bir yanımızı
sararken tekstil de bundan payına düşeni
alıyor. %100 organik kumaşlardan
üretilen nevresim takımları, örtüler,
kırlentler elde boyanıyor. Hem kadın
emeği değer kazanıyor hem de tekstilde
içiniz rahat ediyor.
Yediklerimize dikkat etmeye başlamamız ve
etiketlerde “organik” ibaresi aramamız 2000’li
yılların başına dayanırken, yaygınlaşması
ise bundan neredeyse 3-4 sene sonrasına
denk geliyor. Tabii bu söylediğimiz ülkemiz
için geçerli. Amerika ve Avrupa gibi konuya
daha önceden eğilmiş ya da henüz oralı
olmayan ülkeler de var. Yiyeceklerine dikkat
eden kesimin şimdilerde üzerine düştüğü bir
konu daha var, o da tekstil ürünleri. Özellikle
bebek kıyafetleriyle başlayan akım, şimdilerde
kıyafete hatta ev tekstil ürünlerine yansıdı.
Mağazalarda %100 organik etiketli kıyafetler
yerlerini alırken sadece organik tekstil ürünü
satan mağazalar da birbiri ardına açılmaya
başladı.
Peki organik tekstil nedir?
Yetkili kuruluşlar tarafından sertifikalandırılmış organik elyaf kullanılarak
ve tüm işlem basamaklarında organik standartlar gözetilerek üretilen
ve sertifikalandırılan ürünlere “Organik Tekstil Ürünleri” denir. Organik
ürünlerin ekim aşamasından hazır ürün olana kadarki tüm işlem
basamakları düzenli olarak kontrol edilir ve sertifikalandırılır. Bu sayede
ürünün güvenilir yöntemlerle üretildiği, çevreye ve canlı yaşama
zararlı maddeler içermediği, denetim ve kontrollerinin yapılmış olduğu
garanti altına alınıyor. Ülkemizde bu tarz kumaşlara bir de elde işlenen
desenler ekleniyor. Genellikle kadın emeğini değerlendirmek adına
yapılan bu uygulama hem ihtiyacı olan kadınlara ekonomik destek ve
iş kolu sağlarken hem de kullanılan ürünler konusunda içinizi rahat
ettiriyor. Tamamen organik kumaşlardan yapılan bu ev tekstil ürünleri
renklendirilme ve desen aşamasında tamamen doğal yöntemlerin
kullanılmasıyla sadece yeme içmede ya da kıyafette değil evinizde de
doğal yaşamı korumanıza katkıda bulunuyor.
Seyahat
HAYDİ YÜRÜYELİM
Doğa sonbaharda binbir renge bürünürken, bunun bir parçası
olmanın en güzel yolu yürümek. Hazır hava sıcak bahanesi de
ortadan kalkarken şimdi farklı yürüyüş rotalarını keşfetmenin
tam zamanı.
Binkılıç (Saray – Kırklareli)
Kırklareli’nin Saray ilçesinin Binkılıç köyü civarında birden fazla yürüyüş rotası alternatifi
var. Birisi Binkılıç Deresi’ni takip ederken diğeri de derenin oradaki yolda ilerledikten sonra
ormana dalıyor. Ormanda yapacağınız yürüyüş sırasında köylülere mantar toplamada yardım
edebilirsiniz. Karanlığa kalmamak için gidiş-dönüş saatinizi ve toplam harcayacağınız vakti
önceden hesaplamakta fayda var. Derenin yanından devam eden parkurdaysa yol meyve
ve ıhlamur ağaçlarıyla dolu. İki saatlik bir yürüyüşün ardından derenin kaynağı olan tepenin
eteklerinde piknik yapabilirsiniz.
Kılıçkaya (Sakarya – Gebze)
Sakarya’nın Geyve ilçesi sınırları içinde bulunan Kılıçkaya bölgesi
Kapıorman Dağları’nın bir kısmını oluşturuyor. Yükseklik 1500 metre
civarında ve öne çıkan iki rotadan biri Doğancıl Köyü’nden başlıyor.
Konuksever köy halkıyla biraz vakit geçirdikten sonra sonbaharda pastel
renklere bürünen ormanın içine giden patikaya girebilirsiniz. Yürüyüş sizi
zorlamıyorsa sırt boyunca devam edip zirveye ulaşabilirsiniz. Buradan açık
havalarda Uludağ’ı görmek mümkün. İkinci rota da yine köyden başlıyor
ve zirvenin etrafından dönüyor, yine aynı yaylada sonlanıyor. Zirveye
çıkmadığınız sürece her iki rota da oldukça keyifli ve yürümesi kolay.
Erfelek Şelaleleri (Sinop)
Sinop’taki Erfelek Şelaleleri ormanın içinde saklı bir cennet. Otuzun
üzerindeki şelalenin dokuzu diğerlerine göre açık ara daha büyük.
Sonbaharda yapılacak bir yürüyüşle pastel renkleri yakalayıp ormanın
içinde sizi karşılayan ilk şelalenin oluşturduğu gölette yüzebilirsiniz. Burada
başlayan patikayı takip edip 3-4 kilometrenin ardından düzleşen vadi
tabanında parkur sona eriyor. Şelalelerin tümünü gezmek istiyorsanız bir
rehber almanızda fayda var. Yükseldikçe zorlaşan parkuru tırmanırken
yardıma ihtiyacınız olabilir. Kayalar bazen zor geçit verse bazen oldukça
kaygan olsa da rehber eşliğinde vadinin sonuna kadar giderek suyun
kaynağına da ulaşabilirsiniz. Fakat bütün bu çetin mücadeleden sonra
gördükleriniz size bütün yorgunluğunuzu unutturuyor.
Yenice Ormanları (Karabük)
Sonbaharda binbir rengin kapladığı Yenice Ormanları, bitki
çeşitliliği ve barındırdığı endemik türlerin zenginliğiyle eşsiz bir
yer. İçindeki Çitdere ve Kavaklı bölgeleri ekosistem nedeniyle
koruma altında. Çitdere’de porsuk, fındık, karaçam, akçaağaç,
sapsız meşe ve dağ karaağacı, Kavaklı bölgesinde ise anıt
porsuk ve fındık ağaçları hakim. Şansınız varsa ve yeni yağmur
yağmışsa ormanın tabanı mantarlarla kaplı olabilir. Gözünüzü
açıp yere bakmakta fayda var. Zaman zaman çöken sis
dağıldıktan sonra ortaya çıkan manzara karşısında insanın
hayrete düşmemesi işten bile değil.
Yedigöller (Bolu)
Bolu ili sınırları içindeki Yedigöllere’e hem
Bolu’nun merkezinden hem de Mengen
tarafından ulaşılıyor. Toprak olmasına
rağmen normal araçların da seyredebileceği
yolda her bir viraj ayrı bir manzaraya açılıyor.
Göllerin etrafındaki patikaları dolaşarak
tüm göllere ulaşabilir, sudaki yansımaları
izleyebilirsiniz. Yol boyunca mantarlar
göreceğiniz için fotoğraf makinanızı yanınıza
almayı unutmayın. Bolu yönündeki çıkış
kapısından başlayan bir diğer patikayı takip
edip işaretleri izleyerek anıt çamı ziyaret
edebilirsiniz. Yolu takip ettiğinizde manzara
seyir noktasına ulaşıyorsunuz ve buradan
Yedigöller’i izlemek kesinlikle muhteşem.
Teknoloji
YENİDEN MİNİK
OTOMOBİLLER DÖNEMİ
Otomobiller de değişen dünya düzenine ayak uydurabilmek için zaman içerisinde türlü değişimlerden geçtiler.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen ekonomik durum nedeniyle boyutları küçülen otomobiller, bugün
teknolojilerini tüketilen yakıt miktarını azaltıp çevreye duyarlı olmak adına geliştirirken, küçülen boyutlarıyla
artan şehir trafiğine de çözüm öneriyorlar.
Messerschmitt KR200
King Midget
İkinci Dünya Savaşı’na giren tüm ülkeler gibi Amerika
Birleşik Devletleri de 1945 sonrası kaynak sıkıntısı
çekiyordu. Bu durum da haliyle üreticileri, üretiminde az
malzeme kullanan ucuz ve pratik çözümlere itti. Tam 6
beygirgücüne sahip tek kişilik 1949 yapımı King Midget
ise bu yokluk döneminde ABD sokaklarına bir güneş gibi
doğdu: o dönem 350 dolar (güncel olarak yaklaşık 3.000
dolar) ödeyen herkes gıcır gıcır bir King Midget’a sahip
olabiliyordu. 1951-1957 yılları arası üretilen yeni modelleri
güç olarak 9 beygire ulaşsa da Midget Motors 1969 yılında
rekabete yenik düşerek iflas etti.
Birinci Dünya Savaşı sonrası yapılan Versay Anlaşması gereği
uçak üretmesi geçici olarak yasaklanan Alman Messerschmitt,
enerjisini otomobil üretimine yönlendirmeye karar verdi.
Messerschmitt’in küçük otomobil üretmesi fikrinin babası Fend
Flitzer, Kabinroller projesini 1952 yılında başlattı. Regensburg
fabrikasında üretilen Kabinroller’i asıl başarılı kılan, serinin ikinci
modeli, 1955 yılında üretilen 10 beygirgücüne sahip motoruyla
saatte 90 km hızın üzerine çıkabilen KR200 oldu. 9 yıllık
tarihinde 40.000 adet satan otomobil savaş sonrası dönemde
Avrupa çapında büyük sükse yaptı.
Fiat 500
13,5 beygirgücündeki 479 cc hacimli motoru ile 4 kişilik Fiat 500, Isetta ve
KR200 gibi tasarım harikası modellerin karşılayamadığı kullanışlılık öğesi ile
öne çıkıyordu. 1957-1975 tarihleri arasında üretimine devam edilen Fiat 500
bu süre içinde sürekli yenilenerek dünyanın en popüler otomobillerinden biri
oldu. Tam 327.000 adet üretilen 1960 yapımı Giardiniera, serinin en uzun
soluklu modeli olurken sunroof ve ters açılan kapıları ile sınıfı adına dikkat
çekici bir tasarıma sahipti. 1975 yılında üretimine son verilen Fiat 500, 2007
yılında tekrar piyasaya sürülse de ortaya çıkan yeni model, tıpkı Mini gibi geniş
dizaynı ile bir mikro araba olmaktan nispeten uzaktı.
Iso Isetta
Üretimde oldukça elastik davranan İtalyan ISO şirketinin sahibi
Renzo Rivolta, buzdolabı satışlarının düşmesinin akabinde önce
motorsiklet üretmeye karar verdi. Vespa ve Lambretta ile motorsiklet
üretimindeki rekabeti daha sonra Iso Isetta'yı motorsiklet için ürettiği
motorlarla mikro araba üretmeye yöneltti. 1953’te Torino otomobil
fuarında beğeniye sunulan 9,5 beygir gücündeki Isetta saatte 50 km
hıza 30 saniyenin biraz üzerinde çıkabiliyordu.
Mini
Günümüzün en popüler araçlarından biri olan Mini’nin ortaya çıkması aslında komik bir hikayeye dayanıyor. O ana kadar
üretilen mikro arabaların kubbeye benzeyen tavan tasarımlarından şikayet eden British Motor Company’den Sir Leonard Lord,
hayalindeki arabayı tasarlamak üzere daha önce Morris Minor isimli modelin yaratıcısı, tasarımcı Alec Issigonis’i görevlendirdi.
Otomobil ilk olarak 1959 yılında Austin Se7en (1922 yapımı Austin 7 modeline bir gönderme) ve Morris Mini-Minor adıyla çıkmış
olsa da zamanla Mini olarak anılmaya başlandı. Küçük ebatları ve 4 kişi taşıyabilmesi nedeniyle piyasaya çıkar çıkmaz büyük
rağbet gören Mini, mikro arabaların ilk temsilcilerinden olmasına rağmen günümüze kadar popülaritesinden hiçbir şey yitirmedi.
Tasarımcı Issigonis’in arkadaşı, aynı zamanda Formula 1 araçları üreten Cooper Otomobil’in sahibi John Cooper, 1961’de Mini’ye
rakip olarak daha fazla motor gücüne sahip Mini Cooper’ı çıkardı. Mini’nin Anglosakson kimliği, üretiminin durdurulduğu 2000
yılında isim haklarının Alman otomotiv devi BMW’ye satılmasıyla sona erip bugün bildiğimiz halini aldı.
REVAi
Fosil yakıtların artık hayatımızdan çıkması gerekliliği her geçen
gün daha fazla kabul etmek zorunda kaldığımız bir gerçek. Mikro
arabaların da yeni jenerasyonları artık hibrit veya tamamen
elektrikle çalışan modeller olarak geliştiriliyor. Bu konuda
herkesten önce davranan marka ise Hindistan’ın REVA adlı
otomobil üreticisi oldu. 2008 yılında üretilen REVAi, saatte 80
kilometre hıza ulaşabilen 17 beygirgücündeki motoru ve gerçek
bir mikro arabaya yaraşan 7.000 dolarlık fiyatıyla elektrikli mikro
arabaların öncüleri arasındaki yerini aldı.
Smart
1970’lerden 1990’ların sonuna kadar pek çok
küçük otomobil üretilmesine rağmen, mikro olarak
adlandırılabilecek özgün bir modelin ortaya çıkması
1998 yılını buldu. Mercedes-Benz ile İsviçreli saat üretici
Swatch işbirliğinin meyvesi olan Smart, piyasaya ilk
çıktığında iyi veya kötü herkesten güçlü bir tepki aldı.
50 beygirgücündeki iki kişilik Smart şehrin kalabalığına
karşı ilgi çekici bir çözüm önerisi sunarken, şirketin İş
Geliştirme Müdür Yardımcısı Derek Kaufman “%80’imiz
arabalarımızda tek başımıza seyahat ederken niçin
gereksiz yere daha fazla yük taşıyalım ki?” diyerek
mantıklı bir soru soruyordu.
Scion iQ
Mikro araba evriminin akla, mantığa ve geleceğe uygun bir biçimde
ilerleyiş göstermesi, dünyanın en büyük otomotiv markalarından
Toyota’yı da meseleyle ilgilenmeye itti. Ancak Toyota, Smart ve
REVA gibi elektrik motorlarına yönelmiş mikro araba üreticilerinin
aksine 2011 yılında piyasaya sürdüğü Scion iQ’da 1.3 litrelik 100
beygirgücünde benzinli bir motor tercih etti. Smart’a kıyasla biraz
daha büyük ebatlara sahip olan Scion iQ, tıpkı Mini ve Fiat 500 gibi
mikro araba kategorisinin iri çocuklarından.
Kültür Sanat
Sizin İçin Seçtiklerimiz
Kısa Süren Hasat – Köy Enstitüsünde Öğrenci Olmak
Pakize Türkoğlu
17 Nisan 1940’ta çıkan Köy Enstitüleri kanunu, pek çok Anadolu çocuğuna o güne dek benzeri
görülmemiş eğitim fırsatları sunmuştu. Cumhuriyet’in 10. yılında okula başlayan GazipaşaÇileli küçük Pakize de bu çocuklardan biriydi. “Kızlar da Yanmaz”da çocukluğunu, köyden çıkarak
ilkokula gidişini ve okul yıllarını kayda geçen Pakize Türkoğlu, bu kitabında Aksu Köy Enstitüsü
ile Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde geçen öğrencilik yıllarını anlatıyor. Kısa Süren Hasat,
öğrencilerin öğretmenlerle birlikte inşa ederek, ekip biçerek, üreterek geliştirdiği bu enstitülerde,
dönemin büyük eğitmenleriyle kültür insanları arasında geçen benzersiz bir eğitim hayatını, bir
öğrencinin gözüyle belgeliyor. Köy Enstitülerinin sadece altı yıl süren o benzersiz dönemini de, daha
sonra sıradan eğitim kurumlarına dönüştürülmesini de yaşayan Türkoğlu, eğitim hayatını en ince
ayrıntılarıyla, her eğitmeni ve öğrencisiyle büyük bir tablo halinde okuyucuya sunuyor.
Mutluluğun En Güzel Tarihi
Andre Comte Sponville – Jean Delumeau – Arlette Farge
Çeviren: Saadet Özen
Mutluluk nedir? Mutlu olmak için yüzde yüz garantili yollar, reçeteler var mıdır?
Günümüzde mutluluk adeta bir zorunluluk haline mi geldi? Artık mutsuz olma özgürlüğünden mi söz
etmek gerekiyor? Ahlaka aykırı mutluluk olur mu; kötülük ve erdemsizlik gerçek bir mutluluk sağlar mı?
İnsanı mutlu eden özgürlük müdür, sınırlar mı? İnsan mutlu olmayı mı ister, mutluluğun sonsuz olmasını
mı?..“En Güzel Tarihler” dizimizin bu kitabında mutluluğun peşine düşüyoruz. “Hayattan mutluluk
istiyoruz, öyle ki bazen bütün ömrümüzü onu beklemekle geçiriyoruz,” diyor röportajları yapan Alice
Germain. Mutluluk hakkında bilmek istediğiniz her şey Mutluluğun En Güzel Tarihi’nde.
Bir Tutkunun Dile Getiriliş Biçimi
Necati Tosuner
Necati Tosuner “Bir Tutkunun Dile Getirilme Biçimi”nde sadece tutkunun değil, anıların, süren
gerçeğin ve insanın kendisinin de dile getirilmesi biçimini anlatıyor. Anıları bugüne taşırken
unutma süzgecinden geçiren insanın, gerçeği yaşanıldığı sırada da seçerek algıladığını hatırlatıyor.
O zamanlar olan kendisi ile sonradan olmak istediği kendisi arasında bölünen kişinin çaresiz
parçalanışı, bu öykülerde bilincin aynasına sızılı bir çatlak olarak yansıyor. Necati Tosuner, “Bir
Tutkunun Dile Getirilme Biçimi”nde yer alan “Armağan” adlı öyküsüyle 1997 yılında HALDUN
TANER ÖYKÜ ÖDÜLÜ’nü kazandı.
ÇOCUKLARINIZ İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
Yakından Bakın – Bilim
Yazan: Minna Lacey – Resimleyen: Stefano Tognetti
Çeviren: Sevgi Atlıhan
Bu ilham verici kitap ilkögretim dönemi ögrencilerini bilimin harikalarıyla
tanıstırıyor. Sayfaları açın ve bilimin eglenceli dünyasına adım atın.
Usta Balıkçı Çiko
Robin Tzannes
Çiko’nun babası onu balık tutmaya
götürmeyince, Çiko tek başına balığa çıkıyor.
Kendi yaptığı olta ve bir sürü iyi fikir
sayesinde çok güzel bir balık yakalıyor.
Böylece en başarılı balıkçı olduğunu kanıtlıyor
Bilmeniz Gereken Her Şey
Deborah Chancellor –
Deborah Murrell – Philip
Steele – Barbara Taylor
Çeviren: Ali Berktay
Genç beyinler için hazırlanmış tek ciltlik
mükemmel bir ansiklopedi.
2000’den fazla resim
Temalara ayrılmış 10 bölüm
Her sayfada bilgi ve öykü kutuları, sözlük
bölümleri, zor sorular ve cevapları, sayısız
proje, oyun ve detay.

Benzer belgeler

Ağustos - Türkiye İş Bankası A.Ş.

Ağustos - Türkiye İş Bankası A.Ş. fazla kaptırmadan asıl ihtiyaç sahibine odaklanmaya bakın. Çocuklar için hem eğlenceli hem de fonksiyonel ürünler bulmaya çalışmak asıl amaç olmalı. Oyunu bırakmak onlar için zaten yeterince zor, e...

Detaylı