53_Pazarno poznavanje na stoki III_TUR.indd

Transkript

53_Pazarno poznavanje na stoki III_TUR.indd
Koevska-Maksimovska Snejana
Kalemcievski Voyçe
P İ YA S A D A K İ
M A L L A R I N TA N I M I
III. SINIFLAR
EKONOMİ, HUKUK VE TİCARET MESLEKİ
BÖLÜMLERİ
Üsküp
2014
Değerlendiriciler:
Prof. Dr. Tatyana Petkovska-Mirçevska
Prof. Tanya Yovanovska
Prof. Sonya İlieva
Çeviri:
Sevgi İsmail
Düzenleyici:
Necla Ali
Leyla Arif
Dil redaksiyonu:
Doç. Dr. Aktan Ago
Basimevi:
Graficki centar dooel, Üsküp
Yayıncı:
Makedonya Cumhuriye Eği m ve Bilim Bakanlığı
Makedonya Cumhuriye Eği m ve Bilim Bakanı’nın 22-4387/1 no.’lu ve 29.07.2010 tarihli kararı
ile bu ders kitabının kullanımı onaylanmaktadır.
CIP - Ʉɚɬɚɥɨɝɢɡɚɰɢʁɚ ɜɨ ɩɭɛɥɢɤɚɰɢʁɚ
ɇɚɰɢɨɧɚɥɧɚ ɢ ɭɧɢɜɟɪɡɢɬɟɬɫɤɚ ɛɢɛɥɢɨɬɟɤɚ "ɋɜ.Ʉɥɢɦɟɧɬ Ɉɯɪɢɞɫɤɢ" , ɋɤɨɩʁɟ
658.62(075.3)
ɄɈȿȼɋɄȺ-Ɇɚɤɫɢɦɨɜɫɤɚ, ɋɧɟɠɚɧɚ
ɉɚɡɚɪɧɨ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚ ɫɬɨɤɢɬɟ ɡɚ III ɝɨɞɢɧɚ : ɟɤɨɧɨɦɫɤɚ, ɩɪɚɜɧɚ ɢ
ɬɪɝɨɜɫɤɚ ɫɬɪɭɤɚ / Ʉɨɟɜɫɤɚ-Ɇɚɤɫɢɦɨɜɫɤɚ ɋɧɟɠɚɧɚ, Ʉɚɥɟɦʇɢɟɜɫɤɢ ȼɨʁɱɟ. - ɋɤɨɩʁɟ :
Ɇɢɧɢɫɬɟɪɫɬɜɨ ɡɚ ɨɛɪɚɡɨɜɚɧɢɟ ɢ ɧɚɭɤɚ ɧɚ Ɋɟɩɭɛɥɢɤɚ Ɇɚɤɟɞɨɧɢʁɚ, 2010. - 165 ɫɬɪ. :
ɢɥɭɫɬɪ. ; 29 ɫɦ
Ȼɢɛɥɢɨɝɪɚɮɢʁɚ: ɫɬɪ. 161-162
ISBN 978-608-226-116-4
1. Ʉɚɥɟɦʇɢɟɜɫɤɢ, ȼɨʁɱɟ [ɚɜɬɨɪ]
COBISS.MK-ID 84281354
ÖNSÖZ
“Piyasadaki Malların Tanımı” ders kitabı olarak ekonomi, hukuk ve ticaret
mesleğin üçüncü sınıf öğrencilerine tasarlanmıştır.
Ders malzemesinin hazırlanışı esnasında yazarlar, üçüncü ve dördüncü sınıflarda, haftada iki kez gerçekleştirilen müfredata bağlı olarak kalmışlardır.
Üçüncü sınıf ders kitabı çeşitli ürünlerin, mal çeşitleri, malların piyasa özellikleri, enerji, ametal endüstri, metalürji ürünleri ve kimya sanayi ürünleri konularını kapsamaktadır.
Sunulan metinlerde, malların ekonomik açıdan incelenme girişimi yapılmıştır. Malların özellikleri hakkında bilgi ve malların üretici ile tüketici arasında gördüğü muamele vurgulanmıştır. “Sessiz satıcı” olarak ambalaja, ürünlerin kalitesini
korumak için gerekli olan depolama ve nakliye halkalarına önem verilmiştir. Kavramlar, Makedonya Cumhuriyeti yönetmeliği ve ISO standartlarına göre tanımlanmıştır.
Bazı malların işlenmesinde üretim teknolojisi, kısaca ve sadece bilgi verme
amacı olarak açıklanmıştır. Amacı, öğrencilerin hammadde ve üretim süreci ile
bitmiş ürünün kalitesi arasındaki bağlantıyı anlamalarıdır. Bu nedenle her üretim
aşamasında yapılan kontrolün, piyasada müşteri ve kâr tatmini elde edecek bir
ürünün üretimi için şart olduğu yansıtılmıştır.
Hemizm ve teknoloji ısrar edilmediği sürece kalite bileşenlerine ve malların
piyasa yönüne özel ilgi gösterilmiştir.
Bu nedenle, öğrenci bazı kavramları tanımlamalı, diğerlerini tarif etmeli, karşılaştırmalı ve bazılarını sadece tanıması gerekir. Ders kitabı görsel temsil yoluyla öğrencilerin malzemeyi daha kolay anlayabilmeleri için fotoğraflar, şemalar ve
tablolarla örnekler verilmiştir. Öğrencilerin günlük yaşamı üzerinden teorik ve pratik arasında bağlantı kurmaları amacıyla örnekler sunulmuştur.
Her konu sonunda bireysel ve grup çalışmaları için soru ve ödevler verilmiştir. Bunların çözümü özel koşullara bağlı değildir. Yani, her öğrenci kendi yeteneğine göre emek harcamaya gerek var.
Tabiki, içeriklerin farklı bir şekilde sunulabileceğinin farkındayız. Yapılan tüm
öneriler ve eleştiriler iyi niyetli ve daha iyi bir kitap isteği olarak kabul edilecektir.
Yazarlardan
iii
1.KONU GİRİŞ
1.1 MALLARIN PİYASA VERİLERİNİ
TANIMA DERSİNİN İÇERİĞİ, ANLAMI
VE DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
Malların piyasa verilerini tanıma, mallar ile ilgili tüm bilgileri inceleyen bilim dalıdır.
Mal, piyasa için tasarlanmış ve insanın herhangi bir ihtiyacını karşılayabilen insan emeğinin ürünüdür.
Mal üretiminde emek, somut ve soyut olmak üzere iki karaktere sahiptir.
Somut emek ürünün kullanım değeridir. Soyut emek ise, değeri oluşturmaktadır. Kullanım değeri, insanın bazı ihtiyacını karşılayan malın, maddi özelliğidir.
Malın değeri ise sosyal özelliktir, piyasada oluşur ve fiyat üzerinden ifade edilir.
Mallar, farklı yönlü birçok bilimin çalışma konusudur. Üretici güçlerin gelişimi ve insan standartlarının artışına bağlı olarak, insanların ihtiyaçları da büyümektedir. Bu büyümeye paralel olarak maddesel üretim de artmaktadır. Yani,
piyasada yüksek kaliteli daha çok ürün yelpazesine rastlanmaktadır.
Çeşitli bilimlerin faydaları maddesel üretimde faaliyet göstermektedir. Kimya, fizik, tekniğin çeşitli dalları gibi ayrı bilim dalları, doğadan hammadde kullanımından itibaren, nihai ürün oluşmasına kadar katkılarını üretim departmanına
sunmaktadırlar.
Tıp, biyoloji, veterinerlik gibi diğer bilimler, dünyadaki bütün piyasalara tedariklik sağlarken, malların kalitesinin optimal bir şekilde ve uzun süre nasıl korunacağı üretici bilincini oluşturmaktadırlar.
Mallar, siyasi ekonomi, planlama, pazarlama, ekonomi, mal bilgisi vb. ekonomi disiplinleri tarafından incelenmektedirler. Her disiplinin malların değerini
ve kullanım değerini incelemesinde birbirleriyle iç içe ve tamamlayıcı olan farklı
yönleri vardır. Örneğin; politik ekonomi, malı her şeyden önce bir değer olarak,
daha doğrusu belli miktarda gerekli sosyal emek yatırılmış ürün olarak inceler.
Onun aksine, bir bilim olarak mal bilgisinin çalışma konusu ise malın kullanım
değeridir.
Malların piyasa verilerini tanıma bilgisinin çalışma konusu bir insanın ihtiyacını karşılayabilen malın yararlı özellikleridir. Kalitesini belirlemek için malların kökenini, hammaddelerini araştırır ve aynı zamanda gerçek mal ile taklit
veya sahte ürünleri ayırt etmekle uğraşır, paketleme ve ulaşım ile ilgilenip, saklama koşullarını belirtir ve ürünlerin kalitesini korumayı dikkate alır.
Malı inceleme esnasında bir dizi faktörler dikkate alınmalıdır. Malların üretimi sırasında ekonomist ve pazarlamacı, piyasaya yerleşene kadar, malın rasyonel kullanımı ve kalitesinin korunmasını önemserler. Onların malı, ekonomik
açıdan değerlendirmeleri için malı kullanmaları gerekmektedir. Bu bilim dalı, birçok doğal teknik ve sosyal bilimlerinin faydalarından yararlanmalarına olanak
sağlar.
1
1.2 ÜRÜN YÖNETİMİ *
Ürün, pazarlamanın bir parçası olarak dört temel öğeden biridir ve bir şirketin işletmesinde son derece önemli bir alandır. Yani, pazarlama ve satış yoluyla şirket, çalışma hedeflerine ulaşırken, nihai tüketiciler daha doğrusu müşteriler,
ihtiyaçlarını tatmin etmektedirler. Bu nedenle, ürünün nasıl olacağı, nasıl yönetileceği, hangi özelliklerinin önemli olacağı, işletmenin çalışmasında ek sonuçlar
elde etmesi için önemli rol oynar.
Ürün yönetimi, aslında yeni ürünler için fikir toplamakla veya mevcut ürünün
yenilenmesiyle başlar. Bu bağlamda, ilk önce fikirlerin seçilmesi gerekir, daha
sonra nasıl bir ürünün üretileceği, hangi özelliklere sahip olacağı, hangi kalitede
ve nasıl bir işlevselliğe sahip olacağı belirtilmelidir.
Ürün yönetimi, daha sonra yeni ürünler için fikir geliştirme, bitmiş ürün olarak sonlandırılma, ürünün piyasa lansmanı, bir şirketin başarılı işletmesinde
önemli bir aşama olan ürünün ticarileştirilmesi, yeni ürünün ya da yenilenmiş olan
ürünün piyasada karşılaştığı ticari ağ, rekabet, müşteriler ve başka sorunlar ile
devam eder.
1.3 ÜRÜN KAVRAMLARI
Ürün, üretim sürecinde yapılan çabaların sonucunu temsil etmektedir. Ancak, bu süreçte yapılan çabaların kesin doğrulaması, müşterilerin benzer ya da
aynı amaçla hangi ürünü satın alacağı kararıyla, ürünün piyasaya yerleştirilme
aşamasında gerçekleşir. İhtiyaçlarının karşılanması sürecinde daha çok alıcının gerçeğine ya da hayaline yakın olan ürünler satın alınacaktır. Böylece şirket,
daha kaliteli ürünlerini piyasaya sürerek, daha elverişli sonuçlar elde edecektir ve
böylelikle üretici, doğrudan veya dolaylı olarak piyasaya sürdüğü ürün yardımıyla
müşterilerle iletişim kurmaktadır. Bununla birlikte şirket, kendi gelişim programlarıyla ürün özelliklerinin daha kaliteli olmasını sağlamaya çalışır.
Belirli ürünlerin üretimi ile uğraşan şirketlerde ürün, üretim sürecinde yapılan çabaların sonucudur. Fakat üretim sürecine dahil edilen emeğin (iş gücünün)
nihai doğrulaması, tüketicilerin piyasada aynı veya farklı amaçlı ürün seçimi yaptığı sırada gerçekleşecektir. Bu nedenle, tüketici ihtiyaçlarının karşılanma sürecinde ürün, tüketicinin gerçeğine ya da hayaline ne kadar yakınsa o kadar çok
satılacaktır. Ürünü üreten şirket ise daha uygun mali sonuçlara ve başka sonuçlara ulaşacaktır.
1.4 PAZARLAMA UNSURU OLARAK ÜRÜN
Pazarlama kavramında bir ürünün odak noktasında tüketici bulunmaktadır.
Şirketlerin ana hedefi piyasaya sundukları ürünlerin, satın alınıp kullanılmasıyla
tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Tabii ki bu bağlamda belirli bir kâr payı gerçekleşmektedir. Buradan da, ürünün pazarlama için en önemli araç olduğunun,
daha doğrusu ürün özelliklerinin pazarlama stratejisinin temelini oluşturduğunun
sonucuna varılır.
2
Yüksek rekabet koşullarında şirket, tüketicinin dikkatini kendi ürünleri üzerine çekmesi için iyi düşünülmüş ve planlanmış bir stratejiye sahip olmalıdır.
Bunun anlamı ürün, hem şirketlerin, hem de tüketicilerin hedeflerine ulaşmalarını sağlayan bir araçtır.
Pazarlamanın tüm araçları, (fiyat dahil olmak üzere) tüm özellikleri, alıcıların
gerçek ihtiyaçlarını ve fırsatlarını karşılayabilen ve rekabet açısından bir avantaj
sağlayabilen bir ürün yaratmaya yöneliktir.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Mal bilgisinin çalışma konusu nedir?
Malları tanıma hangi bilimlerle bağlantılıdır?
Malları tanıma bilim dalının amacı nedir?
Ürün yönetimi ifadesinin anlamı nedir?
Bir ürün için hangi stratejinin kullanılacağı neye bağlıdır?
*1.2; 1.3; 1.4 içeriklerinde Dr. D. Gramatikov’un “Управување со производот”
(Ürün Yönetimi), Ekonomi Fakültesi, 1997, Üsküp, - kitabından alıntılar
kullanılmıştır.
3
2.KONU
ÜRÜN ÇEŞİTLERİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
Mallar için genel bilgi
Piyasada sunulan ürünlerin sayısı büyük olduğundan dolayı, onların ayrılması ve sınıflandırılması
kaçınılmazdır. Bu konuda, ürün sınıflandırılmasının
nedenleri açıklanmaktadır.
Malların ayrılışı
-
Kaynağına göre
Ayrıca, malların hangi açıdan incelendiklerine
İşlem derecesine göre
bağlı olarak farklı kriterlere göre ayrılışı açıklanmıştır.
Kaliteye göre
Ekonomik amaca göre
Konunun sonunda ürün adlandırılması kavramı
Müşteri kategorisine göre
açıklanmıştır.
Dayanaklığa göre
 Ürünlerin (Мalların)
adlandırılması
- Gümrük sınıflandırması
Ayrıca, gümrük tarifesi yasası çerçevesi içinde
gümrük sınıflandırılması da belirtilmiştir. Fakat bu sınıflandırma sadece bilgilendirme amaçlıdır.
5
2. KONU ÜRÜN ÇEŞİTLERİ
2.1 MALLAR İÇİN GENEL BİLGİ
Mal, insanların piyasa için adanmış, herhangi bir ihtiyacını karşılayan insan
emeğinin ürünüdür.
Makedonya Cumhuriyeti’nin yasasına göre, mal olarak hammadde, yarı
mamuller, tamamlanmış sanayi ve zanaat ürünleri, tarım ve gıda ürünleri, alkolsüz ve alkollü içecekler, katıklar, tohum ve ekin malzemeleri, tesisler, iş makineleri, cihazlar, ekipman ve diğer iş araçları sayılmaktadır.
Daha geniş bir anlamda, piyasadaki hizmetleri daha doğrusu hizmet şirketlerinin ve diğer özel ve tüzel kişilerin faaliyetleri de mal olarak kabul edilirler. Örneğin; montaj aşamasındaki çalışma prosedürleri, teknik önlemler, inşaat bakımı
ve kontrolü, madencilik, tarım, trafik, telekomünikasyon ve iletişim vb. bunların dışında çevreyi koruma ve geliştirme çalışmaları da hizmet olarak kabul edilmektedir.
Ancak “Piyasadaki Malların Tanımı”nın çalışma konusu, malları dar açıdan,
daha doğrusu piyasa yönünden araştırmaktır.
Malların (ürünlerin) sınıflandırılması, çalışmayı kolaylaştırmak amaçla yapılır. Bu amaç dışında mallar birçok farklı nedenli maksatlar açısından da ayrılabilirler. Örneğin; ürünler daha kolay manipülasyon ve nakliye ile depolama esnasında
daha basit belgeleme vb. için de çeşitlere bölünebilirler. Yapılan bu ayrılmayı ve
sınıflandırmayı, daha sonra devlet makamlarında, mahkemelerde ve gümrüklerdeki idari hizmet yetkilileri kullanmaktadır. Bölünme farklı standartlara göre, amacına bağlı olarakta yapılabilir. Bazı faaliyetlerde bölünmeler, çalışma koşullarına
uygun olacak şekilde görülür. Örneğin; nakliyatta mal, yük adını taşır ve kuru,
sıvı, tehlikeli olarak sınıflandırılır. Bir başka örnekte, depolarda malların raf ömrüne göre kolay bozulabilen (dayanıksız) ve kalıcı (daimi) olarak ayrılışıdır.
Binlerce farklı ürünlü marketler zincirine sahip olan ticari işletmelerde,
ürünlerin özel sınıflandırılması yapılmadan, belgelerin işletmesi düşünülemez.
Yapılan tüm açıklamalardan, ürünlerin birçok bölünme ve sınıflandırılması
mevcut olup kullanıldığı kanısına varılabilir. Fakat piyasada mal olarak satışa sunulan ürünlerin tüm konu ve faaliyetlerini içeren, kapsamlı ve o kadar da hassas
ki bir sınıflandırmaya nadirdir. Bazı bölünmeler, üretim teknolojisinin gelişimiyle
piyasada adı geçen hiçbir sınıflandırmanın kategorisine düşmeyen yeni ürünlerin
ve yeni hizmetlerin lanse edilmesiyle zaman aşımına uğrarlar.
Her halükarda en kapsamlı sınıflandırma, (konunun sonunda açıklanacak
olan) gümrük sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırma ile şimdiye kadar piyasada hiç
belirmemiş olan ürün ve hizmetlerin kapsanması için bir olanak sağlanmaktadır.
7
2.2 MALLARIN SINIFLANDIRILMASI
Daha önce de belirtildiği gibi, ürünler hangi açıdan dikkate alındıkları ve ayrılışın hangi amaçla yapıldığına bağlı olarak, farklı standartlara göre ayrılabilirler
(sınıflandırılabilirler).
Aşağıda çeşitli bölünmeler sunulmuştur. Tabii ki başka mevcut olan sınıflandırmalar da kullanılabilir.
- Kaynağına göre ürünlerin ayrılışı
• İnorganik
• Organik
• Sentetik
- İnorganik ürünler mineral kaynaklıdır (cansız dünyadan) ve şunları içerirler;
madenler ve mineraller, metaller, gazlar vb.
- Organik ürünler, bitkisel ve hayvansal dünyadan gelmektedirler. Bu grup fosil
yakıtları, ağaçları vb. içerir.
- Sentetik ürünler, yapay yöntemlerle fabrikalarda, atölyelerde, laboratuvarlarda
elde edilirler.
Günümüzde, teknolojinin gelişmesi ve daha yüksek bir kaliteye ulaşmak
amacıyla, çoğu ürünler farklı malzemeler ve farklı kaynaklı parçalar içerdikleri
için, bu sınıflandırma kesin değildir.
- İşlem derecesine göre (işlem ve tamamlama) ürünlerin ayrılışı;
• Hammaddeler
• Yarım ürünler
• Bitmiş (Hazır) ürünler
- Hammaddeler doğadan doğrudan alınıp oldukları gibi piyasada satılan
ürünlerdir. Bu ürünler, işleme endüstrisinin çalışma konusu olmadıkları için yapılarında hiçbir değişikliğe uğramamışlardır. Bu grup, fosil yakıtları, taşlar ve mineraller, kimya sanayisi için hammaddeler, ağaçlar, kum, tarımsal hammadde ve
başka hammaddeleri içerir.
- Yarım ürünler belirli işlemden geçirilip elde edilen, ancak üretimin tüm
aşamalarından geçmeden piyasaya sunulan mallardır. Belirli bir dereceye kadar işlenirler ve daha sonra (daha az veya daha çok) yapılan son işlemle hazır
ürünler elde edilirler. Bu gruba tekstil iplikleri, deri, metal levha, çimento ve başka
ürünler dahildir.
- Bitmiş ürünler üretim sürecinin tüm aşamalarından geçmiş, daha doğrusu o dönem için planlanmış bütün işlemlerden geçen ürünlerdir. Hazır ürünler için
daha çok emek sarfedilmiştir ve onların üretiminde kullanılan hammadde ve yarım ürünlerden daha pahalıdırlar. Örneğin; üretilen bir ayakkabı, üretimde kullanılan deriden daha pahalıdır.
Üretim şirketleri için bu sınıflandırma, kavramların, hammaddelerin, yarım
ürünlerin ve bitmiş ürünlerin hassaslığı nedeniyle kesin olmayan bir sınıflandırmadır. Çoğu kez bir üretici için hazır ürünler, başka bir üretici için hammaddeyi
temsil edebilir. Örneğin; deri fabrikasında yarım ürün olan şekillenmiş deri, hazır
ürünü temsil ederken, ayakkabı fabrikasında ise bir hammaddedir.
Bu sınıflandırma, tüketici atık ürünleri, endüstriyel atık ürünleri, kısmen veya
tamamen ilk değerlerini ve kullanım değerlerini kaybetmiş amortize ürünleri (itfa
8
edilmiş ürünler) içeren ikincil hammadde kavramıyla tamamlanmalıdır. İkincil
hammaddeler genellikle temel hammaddelerle karıştırılır ve böylece üretim daha
ekonomik hale getirilir.
- Kalitesine göre ürünlerin ayrılışı:
• Orijinal (Gerçek)
• Vekil
• İmitasyon (Taklit)
• Sahte
Orijinal ürünler, kullanılan hammaddeler ya da parçalar ve hazırlama yöntemi konusunda kalitenin tüm elemanlarını içeren ürünlerdir.
Piyasada orijinal ürünlerin yerine geçebilen ürünler de sunulmaktadır. Bu
ürünlere vekil ürün denir. Vekil ürünlerin piyasaya sürülme sebepleri farklıdır.
Eskiden orijinal ürünlerin eksikliği nedeniyle piyasaya sunulmuşlardır (örneğin,
kahve eksikliğinde başka bitkilerden elde edilen ürünler temin edilirmiş). Günümüzde, vekil ürünler ekonomik veya sağlık gibi farklı nedenlerden dolayı piyasaya sunulmaktadırlar. Örneğin; sütten üretilmiş kaşar peyniri yerine, bitkisel kaşar
peyniri mevcuttur. Vekil ürünlerin satışı, yasal olarak izinlidir, ama ambalaj paketi
üzerinde tüketicinin ürünün vekil ürün olduğunu görmesi için zorunlu olarak ürünün özellikleri vurgulanmalıdır.
Taklitler, dış görünüşleriyle orijinal ürünlere benzeyen ürünlerdir. Bir ürünün
taklidi piyasada orijinal ürünün eksikliği ya da yüksek fiyatı nedeni ile yapılır. Bu
ürünler “yapay” adını taşırlar. Piyasada yapay mücevher, suni deri, suni ipek vb.
ürünlerde satılmaktadır.
Sahte ürünler, piyasaya tüketiciyi aldatma amaçlı sunulan ürünlerdir. Değerli taşlar, mücevher, sanat eserleri, parfüm gibi değerli ürünlerin sahteleri yapılmaktadır. Son zamanlarda, daha çok ünlü tekstil markalarının sahteleri ortaya
çıkmaktadır. Sahte ürünler, orijinal ürünlerin adını ve ek göstergelerini taşıyabilir,
fakat aynı kaliteye sahip değildirler.
- Ekonomik amaca göre ürünlerin ayrılışı:
-
Yeniden üretim için ürünler hammadde, sürücü yakıtları ve yeniden üretim için gerekli olan hazır ürünleri içerir
-
Yatırım ürünleri, farklı makinalar ve taşıma araçlarını içerir
-
Tüketici ürünleri ise kendi içinde gıda ve gıda harici ürünlere ayrılmıştır.
Bu sınıflandırmada, kapsanmamış ya da üst üste gelen çok fazla ürünler,
daha doğrusu çeşitli gruplara ait olabilen aynı ürünler vardır.
Müşteri kategorisine göre ürünler, kişisel tüketim ürünleri ve yeniden üretim araçları olarak ayrılırlar. Bu iki ürün grubun arasındaki fark, alıcılara kıyasen
yeniden üretim ürünlerini, ürünler alanından uzman olan bazı uzmanlar kişiler
satın almaktadır. Onlar, satın aldıkları ürünlerin özelliklerini iyi bilirler ve kalite ile
fonksiyonellik kararlarında önemli rol oynamaktadırlar.
Kişisel tüketim ürünlerini, çok sayıda alıcı satın almaktadır ve alıcılar
ürünleri tanımakta uzman değildirler, uzman olmaları da gerekli değildir. Piyasaya sunulmaları için gerekli olan belgeler alıcıların kararı için yeterlidir.
-Dayanıklılığa göre ürünler, dayanıklı ve dayanıksız ürünler olarak ikiye ayrılırlar. Bu ayrılma tüketici açısından yapılmıştır. Dayanıklı ürünler, daha uzun
9
süre kullanılabilen ve aynı zamanda daha nadiren satın alınan ürünlerdir. Örneğin; beyaz eşya, giyim, mobilya, halı, ayakkabı ve başka ürünler.
Dayanıksız ürünler ise, bir veya birkaç kullanımda tüketilen ürünlerdir. Bu
ürünler, çabuk tüketildikleri için sıkça satın alınırlar. Bu tarz ürünler daha fazla satış noktalarında ve nispeten düşük fiyatla sunulurlar (ekmek, sabun, kahve,
bira).
Ayrıca, bir önceki sınıflandırma gibi, alıcılar açısından yapılan sınıflandırma
da mevcuttur. Sınıflandırma sadece kişisel (nihai) tüketim ürünleri için yapılmıştır.
-Kolayda ürünler genellikle sıkça satın alınan ürünlerdir. Alıcılar bu ürünler
için uzun süre düşünmezler. Bu ürünlerin bilindik kaliteleri ve özellikleri vardır ve
birçok yerde mevcutturlar. Bu grup, düzenli olarak satın alınan ürünleri, dürtücü
olarak adlandırılan ve rastgele, daha doğrusu alıcının gözüne çarpması halinde
satın alınan ürünleri içerir. İhtiyaç duyulması halinde satın alınan ürünler de vardır (lambalar, şemsiyeler vb.).
-Özellikli ürünler yüksek kalitede, bilinen özelliklerde ve tanınmış bir markaya sahip olan ürünlerdir. Alıcı bu ürünleri satın almak için daha fazla çaba
harcamaya hazırdır. Zirve bir markayı taşıyan ürünleri alıcılar, başka ürünlerle kıyaslama yapmazlar ve hatta ürünün satıcısına ulaşmak amacıyla daha uzun bir
yol katetmeye bile hazırdırlar. Bu tür ürünler, lüks marka otomobiller, kol saatleri,
sanat eserleri vb.
-Aranmayan ürünler, genellikle alıcıların bilmediği veya satın almayı düşünmedikleri ürünlerdir (duman detektörleri-algılayıcıları, ”ekonomik ampuller”).
Alıcılar, bu ürünleri genelde medyadan öğrenirler. Bu tür ürünler için reklam gereklidir.
2.3 ÜRÜNLERİN ADLANDIRILMASI
Bitmiş ürünlerin belirli bir sisteme göre sınıflandırılmış oldukları listeye adlandırma (adlar dizini) denilir. Bu listenin, sınıflandırma dışında tanımak, bilgilendirmek ve kontrol görevleri de olabilir. Ayrıca ürünlerin sınıflandırılması için ayrı,
tanınması için ayrı karakterler (kodlar) kullanılır.
En tanınmış uluslararası sınıflandırmalar arasında, 1950 yılında yayımlanan
Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması U.S.T.S (Classification Type pour le
Commerce International – CTCI) da yer almaktadır. Bu sınıflandırma ile ürünlerin
amaç ve teknolojik işlem derecesine göre sınıflandırılması ilkeleri benimsenmiştir. Birçok devlet bu adlandırmayı, kendi ülkelerindeki gümrük adlandırmalarında
temel olarak kabul etmişler ve bu adlandırma Brüksel Gümrük adlandırması olarak bilinir. 1955 yılında yayınlanmış ve 1959 yılında yapılan Uluslararası Standart
Sınıflandırmasıyla uyumludur. Bu sınıflandırmanın temelinde sayısal işaretleme
sistemi bulunmaktadır.
Ülkemizde “Gümrük Tarife Yasası” ile ürünler (mallar), 09.08.1996 yılında
Makedonya Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayınlanan ve aynı zamanda Avrupa Birliği ve eş anlaşmaları olan diğer ülkelerde (CEFTA ülkeleri) kullanılan gümrük tarifesiyle uyumlu olan, gümrük tarifesine göre ayrı bölümlere, konulara ve
başlıklara göre sınıflandırılmışlardır. Aşağıda sadece bilgilendirme amaçlı incelenmesi gereken sınıflandırma verilmiştir.
10
Bu gümrük sınıflandırmasına göre, ürünler 21 bölüm ve 97 konu halinde şu
şekilde düzenlenmiştir:
Bölüm I.
Konu 1-01.
Konu 2-02.
Konu 3-03.
Hayvanlar; Hayvansal kaynaklı ürünler
Canlı Hayvanlar
Et ve diğer et ürünleri
Balık, kabuklu deniz ürünleri, yumuşakçalar ve diğer omurgasız
su hayvanları
Konu 4-04. Süt ve süt ürünleri, kuş yumurtaları, doğal bal, beslenme için
başka yerde adı geçmeyen hayvansal kaynaklı gıdalar
Konu 5-05. Başka yerde adı geçmeyen hayvansal kaynaklı ürünler
Bölüm II.
Bitkisel ürünler
Bölüm III.
Yağlar, hayvansal ve bitkisel kaynaklı yağlar ve onların ürünleri;
işlenmiş gıda yağları, hayvansal ve bitkisel kaynaklı mumlar
Bölüm IV.
Gıda endüstrisi ürünleri; içecekler, alkollü içecekler ve sirke, tütün ve tütün yerine geçebilen ürünler
Bölüm V.
Mineral ürünler
Bölüm VI.
Kimya sanayi ya da ilgili sanayi ürünleri
Bölüm VII.
Plastik ve plastik ürünleri, kauçuk, kauçuk ve lastik ürünleri
Bölüm VIII. Ham, büyük ve küçük lifli veya lifsiz deri, kürk ve kürk ürünleri, saraç ürünleri, seyahat öğeleri, el sanatları ve benzer ürünler,
hayvan bağırsağı ürünleri
Bölüm IX.
Ağaç ve ağaç ürünleri, odun kömürü, mantar ve mantar ürünleri,
saman ürünleri, örgü malzemeleri, hasır ve diğer örgü ürünleri
Bölüm X.
Selüloz-odun veya diğer lifli selülozik malzemeleri, geri dönüşümlü (atık ve hurda) kâğıt veya karton, kâğıt, karton ve kâğıt ile
karton ürünleri
Bölüm XI.
Tekstil ve tekstil ürünleri
Bölüm XII.
Ayakkabı, şapka ve diğer baş örten ürünler, şemsiye, güneşlikler, çubuklar, kırbaç ve parçaları, tüy ve tüy ürünleri, suni çiçekler, insan saçından ürünler
Bölüm XIII. Taş, alçı, çimento, asbest ürünleri, liskun veya benzeri malzemeler, seramik ürünleri, cam ve cam ürünleri
Bölüm XIV. Doğal ya da yetiştirilen inciler, kıymetli ve yarı değerli taşlar, değerli metaller, değerli metallerle kaplanmış metaller ve mamulleri, mücevher taklidi, metal paralar
Bölüm XV.
Basit metaller ve basit metal ürünleri
Bölüm XVI. Makina, elektroteknik ekipman için aletler, cihazlar ve parçaları,
televizyon görüntüsü, ses kaydı ve bu ürünler için gereken parça ve aksesuarlar
Bölüm XVIII. Optik, fotoğraf, sinema, kontrol, hassas tıbbi veya cerrahi alet
ve cihazlar, saat, müzik aletleri ve onların parça ve aksesuarları
11
Bölüm XIX.
Bölüm XX.
Bölüm XXI.
Silah ve mühimmatlar, onların parçaları ve aksesuarları
Çeşitli ürünler
Sanat, antika ve koleksiyon nesneleri
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Mal sınıflandırılması neden yapılır?
Sınıflandırma hangi kriterlere göre yapılabilir?
Taklit ve vekil ürün için örnekler verin?
Ürün adlandırılması nedir?
Malların Gümrük sınıflandırılması, Dr. D. Gramatikov’un “Управување со
производ (Ürün Yönetimi)” Ekonomi Fakültesi, 1997, Üsküp, isimli kitabından
alınmıştır.
12
KONU 3
MALLARIN ÇEŞİTLİLİĞİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
Malların çeşitliliği
Bu konuda ilk olarak çeşitlilik ile ilgili kavramalar
tanıtılmıştır: Çeşitlilik boyutlarını daha iyi anlamak
için üretim çizgisi ve üretim programı. Daha sonra
öğrenciler üretim ve ticari çeşitliliğin önemini ve arasındaki farkı anlamalıdırlar.
- Çeşitlilik (Aralık)
boyutları
- Üretim yelpazesi
(çeşitliliği)
- Ticari çeşitlilik
Özellikle, çeşitliliğin yönetimi bir şirketin başarısını
etkileyebilecek kadar önemli olduğunu anlamak gereklidir.
- Çeşitlilik yönetimi
13
3. KONU MALLARIN ÇEŞİTLİLİĞİ *
Çeşitlilik, bir şirketin sunduğu, kompozisyon, boyut, tür, kalite ve hazırlık yöntemi açısından ürün farklılığı anlamına gelir. Fakat ticari bir ağın
ürün yelpazesi (resim 3.1) veya bir endüstri dalı için de çeşitlilikten bahsedilebilir.
Örneğin; tekstil ürünleri üreten bir şirkette bütün ürünlerin çeşitliliği (gömlek, palto, bluz vb.) ya da sadece tek bir ürünün çeşitliliği dikkate alınabilir (gömlek: erkek, çocuk, tekrenkli, renkli vb.).
Çeşitliliği daha iyi anlamak için iki farklı kavramı ayırt etmek gerekir:
- Üretim çizgisi
- Üretim programı
Üretim çizgisi, bazı ortak özelliklere sahip olan ürün grubuna verilen isimdir
(örneğin: erkek, bayan ve çocuk gömlekleri).
Üretim programı ise, şirketin piyasaya sunduğu tüm ürünleri kapsamaktadır
(örneğin: gömlek, palto, pantolon vb.).
Res.3.1 Ticari ağda ürün çeşitliliği
15
3.1 ÇEŞİTLİLİK (ARALIK) BOYUTLARI
Çeşitliliğin büyüklüğü üç boyutlu olarak temsil edilebilir:
- Derinlik
- Genişlik
- Nitelik (Farklılık)
Derinlik çeşitliliği, bir üretim çizgisinde ne kadar farklı ürünün var olduğunu,
daha doğrusu aynı ürünün kaç değişik türevi olduğunu gösterir (örneğin: erkek
gömlekleri üç renkte ve her renkten beşer boyutta üretilir).
Genişlik çeşitliliği, bir şirketin tüm üretim çizgilerinde sunduğu ortalama ürün
sayısını göstermektedir (örneğin: üç renkte ve beş boyutta erkek gömlekleri, beş
renkte ve üç boyutta bayan gömlekleri, beş renkte ve iki boyutta çocuk gömlekleri sunar).
Nitelik (Farklılık), bir şirketin kaç tür ürün sunduğunu gösteren bir boyuttur,
daha doğrusu bütün üretim programını derinlik ve genişlik olarak ifade eder (örneğin: derinlik ve genişlikte gömlek çizgisi, derinlik ve genişlikte palto çizgisi, derinlik ve genişlikte pantolon çizgisi).
Şirket, aralık boyutlarını artırarak faaliyetlerinde büyümeyi başarmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda kaliteyi ve müşteri güvenini korumaya çalışmaktadır.
Şirketin hangi çeşitlilik boyutunu yükselteceği birçok faktöre bağlıdır (önceki deneyimler, rekabet, üretim teknolojisi vb.).
Çeşitliliğin artmasıyla, şirket piyasada itibar kazanmak için uğraşmaktadır,
yani başarılı bir şirket imajını güçlendirmeyi ve onun öncesinde kâr elde etmeyi
amaçlamaktadır.
3.2 ÜRETİM YELPAZESİ (ÇEŞİTLİLİĞİ)
Üretim yelpazesi denildiğinde akla ilk gelen şey, bir üretim şirketinin piyasaya sunduğu tüm ürünlerdir. Ürün çeşitliliği sayesinde şirket kendi gelişim politikasını gerçekleştirir.
Üretim yelpazesi rastlantılara bırakılmamalıdır, aksine izlenmeli ve kontrol
edilmelidir ve piyasa ihtiyaçlarına uygun bir şekilde genişleme veya kısalmayla
müdahale edilmelidir.
Üretim yapan şirketler, makinelerin daha verimli kullanılması ve rasyonel
bir üretim için genellikle, belirli bir ürün grubuna yeni ürünler ilave ederler. Tabii ki
yelpazenin genişlemesi rasyonel işlemler içerisinde gerçekleşmelidir.
Mevcut marka ürünlerinin satışını artırmak nedeniyle, üreticiler genellikle ürün özelliklerinde küçük değişiklikler yaparak aynı marka altında fakat daha
yüksek fiyatla yeni bir ürün lansmanı gerçekleştirmiş olurlar. Böylece daha ucuz
ürünlerin satışını arttırmış olur.
Başka bir durumda, aynı markadan fakat daha ucuz ve düşük kaliteli ürünlerle, pahalı ve kaliteli ürünlerin yelpazesi genişlemiş olur. Bu durumda da, aynı
şekilde yeni ve daha ucuz ürünlerin satışı artırılmış olur. Bir üretim şirketinin nasıl
bir çeşitlilik yelpazesine sahip olacağı karmaşık bir konu olup, özellikle yeni ürün-
16
ler sunmada birçok faktöre bağlıdır. Örneğin; şirket, uzun ve kısa kollu, üç renkte,
5 boyutta, cepli ve cepsiz erkek gömlekleri üretir. Burada artık 60 farklı ürün-gömlek oluşur (2 x 3 x 5 x 2). Eğer, şirket yeni bir ürün daha sunarsa (örneğin: moda
gereği farklı renkte bir gömlek) o zaman yelpaze 80 ürünü kapsayacaktır. Bununla, çeşitliliğin piyasa talebine göre ayarlanmasının çok karmaşık bir mesele olduğu ve şirketin pazarlama stratejisinin temelini oluşturduğu gösterilir.
3.3 TİCARİ ÇEŞİTLİLİK
Ticari şirketler ürün yelpazelerini sadece tek bir firmadan ürün tedarik ederek oluşturabilirler. Fakat çoğunlukla, bu şirketler ürünlerini yerli ve yabancı şirketlerden temin etmektedirler. Bu, ticari çeşitliliğin üretim çeşitliliğinden daha farklı
ve geniş olduğunu kanıtlar. Ticari şirketler, satışları artırmak için genellikle farklı ürünlerle kombinasyonlar yaparlar ve böylece üretim yelpazesinden tamamen
farklı ve yeni bir yelpaze oluştururlar. Böyle bir yelpazenin amacı her şeyi tek bir
yerde bulabilecek türden daha çok müşteri çekmek. Çoğunlukla, bir ürünün satışını artırmak için, aynı marka ürünler birleştirilip koleksiyon yapılır (örneğin: kozmetik ürünleri).
Ticari çeşitlilik, malların iyice sınıflandırılması için en etkili araçlardan biridir.
3.4 ÇEŞİTLİLİK YÖNETİMİ
Çeşitliliğin planlanması esnasında, müşteri ihtiyaçları, şirketin kapasitesi ve
pazarın apsorbe etme gücü gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Günümüzde, üretim yelpazesi genellikle ticari şirketler tarafından belirlenip yönetilmektedir (örneğin: büyük mağaza zincirleri olan şirketler). Bu şirketler, ürünlerin kendi adı altında paketlenmesi için üreticiler ile anlaşma yapabilirler
(tabi eğer bu isim bilindik ve ünlü ise). Bu durum üreticiler (mağaza zincirlerinde
ürünleri mevcut olacağı için) ve ticari şirketler (alıcılar, ünlü bir şirketin ürün yelpazesindeki ürünlerin kalitesine güvendikleri) için uygundur.
Üretim şirketlerinde aralık genişlemesi, üretim kapasitelerinde değişiklik
veya daha büyük yatırımlar olmayıp, sadece aynı ürünün türevlerinin üretilmesiyle daha kolay gerçekleşir.
Çeşitlilik yönetimi esnasında, aralığın büyüklüğünü belirleyen birkaç boyut
kombinasyonu mevcuttur. Bunlar;
1-Derin ve geniş yelpaze, büyük üretim programı ve büyük sayıda ürün türevleri anlamına gelir (örneğin: hazır giyim tekstil fabrikası).
2-Derin ve dar yelpaze, daha az üretim çizgisi ve daha çok ürün türevleri
(örneğin: maden suyu üretimi).
3-Sığ ve geniş yelpaze, daha çok üretim çizgisi fakat her ürünün daha az türevi olması (örneğin: pahalı takı-mücevher üretimi).
4-Sığ ve dar yelpaze, üretimde ve satış işlemlerinde uzmanlık gerektirir.
Daha doğrusu az üretim çizgileri ve az ürün türevleri anlamına gelir(örneğin: pahalı arabaların üretimi).
17
Şirket, ürün çeşitliliğini planlarken bu kombinasyonlardan hangisini kullanacağı, öncelikle ürünün türüne bağlı olduğu gibi, aynı zamanda başka faktörlere
de bağlıdır. Örneğin:
- Piyasanın büyüklüğü
- Vatandaşın mali gücü
- Rakip ürünler
- İhracat imkânları
- Şirket kapasitesi vs.
Çeşitlilik yönetimi esnasında, mevcut yelpazenin genişlemesi veya daralması için sürekli izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Ürün yelpazesi nedir?
Üretim çizgisi nedir?
Derinlik çeşitliliği nedir?
Üretim yelpazesinin büyüklüğü neye bağlıdır?
Ticaret yelpazesi, ürün yelpazesinden neye göre farklılaşmaktadır?
Derin ve geniş ürün yelpazelerine sahip olan üretim şirketlerinden örnekler
verin?
*3; 3.1; 3.2; 3.3; 3.4 içeriklerinde Dr. D.Gramatikov’un “Управување со производот
(Ürün Yönetimi)” Ekonomi Fakültesi, 1997, Üsküp, -kitabından alıntılar kullanılmıştır.
18
KONU 4
ÜRÜNLERİN PİYASA
ÖZELLİKLERİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
Malları satışa sunmak için
gerekli belgeler
- Deklarasyon (bildirim)
- Garanti belgesi
- Teknik kılavuz
- Hizmet listesi
EAN sistemine göre
ürünlerin tanımlanması
Tasarım
Ürün markası
Ürünlerin işlevselliği
Malların satış işlemlerine
sunulması için temel yasalar
- ISO standartları
Kalite
- Kalite kontrol yöntemleri
Paketleme, depolama ve
kaliteyi korumak amaçlı
nakliyat
- Paketleme
- Depolama
- Fire ve Zayiat
- Taşımacılık
Bu konuda, malların piyasa özellikleri ile ilgili kavramlar ele alınmıştır.
Üretici, ticaret ve tüketiciler açısından ve onların
arasında bir iletişim aracı olarak, her mal için ayrı ayrı
ve bir bütün olarak sunulan belgelerin önemini anlamak gereklidir. Öğrenciler, her belgenin amacını ve
sorumluluğunu anlamalıdırlar.
Ürünlerin satışı için önemli olan tasarım, marka ve
ürünlerin işlevselliği gibi kavramlarda işlemiştir.
Bu konuda, özellikle tüketici için özel önem taşıyan malların kalitesi araştırılmıştır. Daha sonralarda
ise kalitenin her mal için ayrı ayrı önemi vurgulanacaktır. Kalitenin korunması bu bilimin temel endişelerinden biridir. Bu durum, üretim, paketleme, nakliye
ve depolama şartlarına bağlı olduğundan bu konular
da çalışma konusuna tabi tutulmuştur.
Tüm bu alanlarda, standardizasyon başarılı çalışmak için temel bir gereksinimdir. Bu yüzden ISO
standartları ve ticaret için gerekli olan EAN-malları
tanımlama sistemi (kısaca) anlatılmıştır.
Öğrencilerin bu konuyu benimsemesiyle, bir sonraki konuları öğrenmesi kolaylaştırılmıştır.
19
4 . KONU MALLARIN PİYASA ÖZELLİKLERİ
4.1 MALLARIN SATIŞA SUNULMASI İÇİN GEREKEN BELGELER
Ticaret kuruluşları, bazı ürünlerin satışa sunulması için belirli belgeleri sağlaması gerekir. Her ürün için hangi belgelerin gerektiği yasalarla belirtilmiştir. Onlar; deklarasyon, garanti belgesi, teknik kılavuz, hizmet listesi, ürün içeriği ve
kullanım, fiyat gibi diğer ayırtedici önlemlerdir.
4.1.1 DEKLARASYON
Deklarasyon, etiket şeklinde yazılı veya ürüne daha doğrusu ambalajın üzerinde basılı olan vazgeçilmez bir belgedir (Res.4.1).
Makedonya Cumhuriyeti yasalarına göre, deklarasyon altında üreticinin
bildiriminde ürünün Makedonya Cumhuriyeti standartlarına uygun, teknik
özellikler ve bu mevzuata uygun olduğunu ifade etmektedir.
Deklarasyon aşağıdaki verileri içerir;
- Ürünün adı ve ticari adi (eğer varsa)
- Üreticinin ve ürün paketleyicisinin adı ve tam adresi (eğer farklı kişilerse)
Res.4.1 Tekstil ürünü deklarasyonu (bildirimi)
- Ürünün bileşimi, % (yüzdelik) veya başka ölçü birimleriyle ifade edilmiş
(eğer üretimde koruyucular kullanıldıysa, onların da isimleri veya miktarı) belirtilir;
- Net ağırlık ve hacim;
- Endüstriyel seri numarası;
- Ürünün tescil (kayıt) tarihi ve numarası;
21
- Ürünün üretim tarihi ve raf ömrü;
- Ean kodu;
- Ürünün işlemi, bitirim süreci ve bakımı hakkında kısa açıklama ve bunlar
için uygun işaret ve semboller kullanılabilir (örneğin: ütü, dijital sıcaklık ile işaretlenmiş ütü veya çarpı işaretli ütü vb.)
- İthal edilen mallarda, üretici ülke ile ülkemizdeki ithalatçı da belirtilmelidir.
Makedonya Cumhuriyeti’nde üretilen ürünler, özellikle ihracata yönelik olan
ürünler “Made in Macedonia” yazısı ile işaretlenirler.
Deklarasyonda listelenen tüm bilgilerin doğru olması gerekmektedir. Aksi
taktirde deklarasyonu sunan kişi ekonomik suç işlemiş olarak sayılır ve bu yüzden sorumluluk altına alınır.
Sözü geçen bu bilgiler dışında deklarasyon, üreticinin ürünü tavsiye edebileceği ve tüketicilerde güven kazandırabileceğini düşündüğü bilgiler de içerebilir.
Bu yüzden ticarette kalite işaretleri ve koruma işaretleri kullanılmaktadır.
Kalite işaretleri deklarasyonda belirtilmiştir:
- Olağanüstü kalitede olan mallar “extra” ile işaret edilirler,
- İyi kalitede olan mallar: birinci sınıf, I, Ia, A, orjinal vb. ile işaretlenir,
- Orta kalitede olan mallar: ikinci sınıf, ikincil, II, B ile işaretlenir,
- Düşük kalitede olan mallar: üçüncü sınıf, III, ticari ve tüketim olarak işaretlenirler.
Alıcılar ile saygılı bir ilişki kurma çabaları içinde, hatalı ürünlerin deklarasyonunda “ürün hatalıdır” yazısı ya da “F” (Feller) simgesi bulunmaktadır.
Yüksek kaliteye sahip olan ürünler için, kalite işaretleri takdim edilmiştir. Bu
işaretler kalite kontrol için yetkili kuruluşlar tarafından yayınlanırlar.
Kalite işareti, ürünün özellikleri hakkında bilgi vermez. Sadece alıcıya ürünün tarafsız bir makam tarafından yüksek kaliteli olarak yorumlandığı belirtilmektedir. En ünlü kalite işaretleri arasında “Vulmark” yazılı yün makarası da yer
almaktadir. Bu, belirli bir üreticinin ürününü yayımlamak değil, ancak alıcıya kaliteli bir yün ürününü satın aldığını garanti etmektir. Bu işareti kullanan imalatçılar
sıkı denetim altındadırlar.
Korunmuş işaretler, daha doğrusu ticari markalar şu şekilde olabilirler: kısaltmalar, monogramlar, şifreler, izler ve başka simgeler. Bunlar, dikkat çekici ve
sevimli olmalıdırlar. Ticari marka alıcıyı güvendiği üreticiden ürün satın almasına
yönlendirir. Çünkü daha önceden ürünün kaliteli olduğundan emin olmuştur. Ticari marka şirkete ait olduğundan dolayı, yetkili organlarda kayıtlanır. Başkasına ait
bir ticari markaya sahip çıkmak suçtur.
Korunmuş işaretlerin başka bir örneğide, daha sonra geniş bir şekilde işlenilecek konu olan ürünlerin markasıdır.
Markayı, kalite işaretlerini, sembolleri ve korunmuş işaretleri üreticiler ya da
ürünleri piyasaya sunan ticaret örgütleri koyarken, kalite işaretini sadece kalite
kontrolü için yetkili olan kuruluşlar verirler. Fakat bütün bunlar, piyasada yüksek
itibara sahip olan ünlü şirketleri büyük zarara uğratan ve tüketicilerde güvensizliğe yol açan, bazı şirketlerin “intihal ürünler” sunmalarını engellememektedir.
22
4.1.2 GARANTİ BELGESİ
Teknik gelişmeler, teknik özelliklere sahip daha fazla sanayi ürünlerinin piyasaya sunulmasını, ürünlere farklı şekilde işletim, kullanım ve bakım sağlamaktadır. Ürünlerin piyasaya sunulması esnasında ürün belgeleri şunları içermelidir:
garanti belgesi, teknik kılavuz ve hizmet listesi.
Garanti belgesini, üretici veya ithalatçı, yani ürünü ithal eden şirketin temsilcisi temin etmektedir (Res.4.2).
Makedonya Cumhuriyeti yasalarına göre, piyasaya sunulurken garanti belgesine sahip olmaları gereken ürün sayımı mevcuttur.
Garanti belgesi Makedonca dilinde ve Kiril alfabesiyle yazılmış olmalı ve
aşağıdaki bilgileri içermelidir:
1. Garantiyi sağlayan şirketin ismi ve merkezi yeri;
2. Ürünün tanımlamak için gereken bilgiler;
3. Garanti beyanı ve geçerlilik şartları;
4. Garanti süresinin süreci;
5. Garantinin geçerli olduğu ürünü “perakende” olarak satan şirketin ismi ve
merkezi, satış tarihi, yetkili personelin imzası ve mühürü, eğer söz konusu tesis,
cihazlar ve diğer çalışma araçları ise, onların tedarikçisi de belirtilmelidir. Bu durumda satış tarihi olarak, ürünün işletmeye alınma anı, yani kullanıma verildiği an
olarak ifade edilir.
Bunun dışında garanti bildirimi, yayımcısının gerçekleştirmekte yükümlü olduğu bakım hizmetleri ve onarımlar, yedek parça temini vb. süresini de içermektedir.
Belirtilen bu sürede garanti sağlayıcısının, garanti kullanıcısının isteği üzerine hareket etmesi, ürünün arızalarını ve eksikliklerini gidermesi veya yeni ürün
ile değiştirmesi gerekir. Eğer tüm bunları yapamayacak durumdaysa o zaman
kalitesiz ürünü parasal açıdan telafi etmek zorundadır. Garanti bildirisini sağlayan, hangi durumlarda arızalı, daha doğrusu değiştirilen ürünün taşıma ve ulaşım
masraflarını üstleneceğini önerir.
23
Res.4.2 Garanti kuponu ile birlikte Garanti belgesi
24
4.1.3 TEKNİK KILAVUZ
Teknik açıdan karmaşık olan ürünler piyasaya sürüldüklerinde teknik kılavuz verilmesi gerekirken, kullanım esnasında kullanıcıya, diğer kişilere ya da yaşam çevresinde tehlikeye neden olabilen ürünlere ise kullanım kılavuzu verilmesi
mecburidir.
Bu belgeler üretici, yani garanti belgesini yayımlayan kişiler tarafından yayımlanırlar. Bunlar, ortalama (özel teknik eğitimi olmayan) tüketicilere yönelik
olduğundan, Makedonca dilinde, Kiril alfabesiyle basit ve anlaşılır bir şekilde yazılmalıdırlar. Genellikle resim-çizimler ve kroki ile açıklanmıştırlar.
Teknik kılavuz, doğru kurulum, bağlantı, çalışma, kullanma ve ürünün bakımı için gerekli olan tüm teknik ve diğer bilgileri içermektedir (Res.4.2).
Aynı zamanda ürünün kullanımı sırasında yaşanabilecek tehlikeler hakkında uyarı ve yanma, patlama, korozyon ve zehirlenme gibi tehlikeleri gideren yöntemler kapsamaktadır. Bunun dışında güvenli kullanım ve saklama içinde kesin
talimatlı kılavuzlar da mevcuttur.
Res.4.3 Telesekreter için teknik kılavuzu
25
4.1.4. HİZMET LİSTESİ
Hizmet listesinde, garanti belgesini yayımlayan şirketin belgede belirttiği sürede, bakım hizmeti, onarım ve yedek parçalar sağladığı servis atölyelerinin isimleri ve adresleri ile telefon numaraları belirtilmiştir. Eğer, özel bir düzenleme ile
aksi olarak belirtilmezse, Makedonya Cumhuriyeti yasalarına göre belirtilen bu
süre, ev aletleri için 5 yıldan, diğer karmaşık teknik ürünler için ise 7 yıldan daha
kısa olamaz.
Malların piyasaya sürülmeleri esnasında belgelerin doğruluk kontrolünü piyasa müfettişliği gerçekleştirir. Müfettişlik malın maliyeti olup olmadığını kontrol
eder. Ürün fiyatı, alıcı için görünür ve erişilebilir bir yerde görüntülenir. Fiyatın görüntülenmemesi ekonomik suçtur.
Belirli mallar için bazı belgeler gereksizdir ve piyasaya sürülmeleri esnasında sadece formalite olup, harcamalarda gereksiz yere artacağı için bu belgelerin sağlanması aranmamaktadır (örneğin: mürekkep kalem için kullanım kılavuzu
gerekebilir, fakat tükenmez kalem için gerekli değildir).
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Malların piyasaya sunulması sırasında yayımlanan belgeler ne içerir?
Deklarasyonun elemanları hangileridir?
Garanti belgesinin içeriği nedir?
Teknik kılavuz hangi bilgileri sağlar?
Bireysel belgeler neyi sağlar?
4.2. EAN-SİSTEMİNE GÖRE ÜRÜN TANIMA
Malların gündelik satış işlemlerinde, ürünlerin farklı olarak etiketlenmeleri
onların tanınmalarını engeller ve çalışmalarda büyük bir çaba gerektirir. Bu durumda meydana gelen zorluklar ticareti olumsuz etkilediği gibi, çalışma sırasında
da maliyeti ve üretkenliği de olumsuz etkilemektedir.
Gelişmiş ülkeler ticaretteki bu sorunu çözmek için (tekniğin, teknolojinin ve
ayrıca bilgi sistemlerinin gelişimiyle mümkün olan) ürünlerin tanımlanması ve işaretlenmesi için bir sistem tasarlamışlardır.
Tüketici ürünlerinin ilk numaralandırma sistemi, 1966 yılında ABD’de piyasaya sürülmüştür.
1976 yılında Avrupa’da ürün numaralandırmak için tek bir sistem üzerinde
anlaşmaya varılmıştır. Bu sistem EAN-Europian Article Numeration (Avrupa Madde Numaralama Sistemi) olarak adlandırılmıştır. Bu sistemi ilk başlarda sadece
oniki Avrupa ülkesi kullanmaktaymış, fakat 1981 yılında bu sistem Avrupa ülkeleri dışında ABD, Kanada gibi ülkeler tarafından da kabul edilmiştir. Böylece, bu
anlaşma genişleyip Uluslararası ürün şifreleme birliğine dönüşür. EAN kısaltması
ise International Article Numbering Association (Uluslararası Madde Numaralandırma Birliği) olarak muhafaza edilmiştir.
26
Bu sistemin ana hedefi otomatik ürün tanıtımı (kaynağı veya amacı ne olursa
olsun) ve aynı öyle malların iç ve diş piyasalarda serbest dolaşımını sağlamaktır.
Makedonya Cumhuriyeti bu Uluslararası Ürün Şifreleme Birliği’ne 1994 yılında dahil olmuştur.
Ürünlerin tanınmasını sağlayan EAN sistemi, iki ana bölümden oluşmaktadır:
- numara
- hat kodu (bar code)
Hat kodunun yapısı, koyu paralel çizgilerden ve parlak aralıklardan oluşan
bir dizi ile temsil edilmektedir. Şifrelemedeki her sayı iki koyu çizgiden ve iki parlak
aralıktan oluşmuştur. Sembolün boyutu ise standardize edilmiştir.
Res.4.4 EAN’a göre hat kodu yapısı
Kontrol numarasını hesaplamak için, aşağıdaki algoritma ile modül 10 yöntemi kullanılır (Algoritma istenilen sonuca adım adım ulaşmak için kullanılan bir
hesap prosedürdür).
Örneğin: EAN-138600101210012kb
1. Şifrede tek sırada bulunan numaralar toplanır
6+0+0+2+0+1=9
2. Elde edilen sonuç 3 ile çarpılır
9 x 3 = 27
3. Şifrede çift sırada bulunan numaralar toplanır
8 + 0 + 1 + 1 + 1 + 0 = 11
4. Çift ve tek pozisyonlarından elde edilen sonuçlar toplanır
27 + 11 = 38
5. Elde edilen sonuç, en yakın ondalık sayıya tamamlanır
38 + 2 = 40
Sonucu en yakın ondalık sayıya tamamladığımız numara EAN sistemindeki kontrol numarasıdır. Yani, bizim örneğimizde bu numara 2’dir ve kodlama kontrolü için hizmet verir.
Diğer taraftan, EAN sistemindeki şifrede ilk üç numara ürünün üretildiği ülkeyi, sonraki dört numara ise ürünün üreticisini belirtmektedir. Bu numaraları,
EAN sistemine üye olan devletlerin özel yetkili kuruluşları verir. Tanıtım numarasına, ürünlerini kendi adı veya kendi markası altında piyasaya süren her üretici
sahip olabilir.
Beş numaradan oluşan üçüncü grup, ürünü ifade eder ve bu numaralar üretici veya ticaret tarafından belirtilir.
Numaralar veya kodlar, merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Ürün Numaralama Meclisi tarafından verilir.
27
Makedonya Cumhuriyeti’ne 531 numaralı kod tahsis edilmiştir ve bu sisteme göre ülkemizde üretilen mallarımız, EAN-MAK harfleriyle işaret edilmiştirler.
EAN sisteminin bir ülkede kitlesel olarak kullanılmaya başlaması için şu koşulların gerçekleşmesi gerekir:
a) Ülkede üretilen ürünlerin %70’ten fazlası EAN sistemi ile işaretlenmiş olmalıdır.
b) Ürünlerin satıldığı yerlerde gerekli ekipman, daha doğrusu gerekli elektronik araçlar sağlanmış olmalıdır.
c) Paketlenmiş ürünlerin ambalajında, etiketinde ya da başka bir yüzeyinde, kaliteli baskı olmalı ve tarayıcının sembolü başarılı bir şekilde okuması için,
sembol doğru yerde bulunmalıdır.
d) Malların kitlesel satışında EAN donanımlarının etkin bir biçimde kullanılması için, daha büyük satış alanına sahip olmak gereklidir.
EAN sisteminde gerekli olarak kullanılan ekipmanlar şunlardır (Res.4.5):
- Tarayıcı, fatura noktası alanında yatay veya dikey olarak yerleştirilebilen,
optik okuyucudur. Tarayıcının yerine, aynı öyle kalem şeklinde el okuyucusu da
kullanılabilir.
- Kasa
- Bilgisayar terminali
Ürün
EAN simge
kasier
Bilgisayar terminali
Optik fotoselül (lazer)
Res.4.5 Sabit tarayıcı-Ödeme masasının yüzeyine yatay
şekilde yerleştirilmiş okuyucu.
Çalışma yöntemi şu şekildedir: Ürünler, genel şifrenin anında okunup deşifre edildiği tarayıcıdan geçerler ve aynı bilgi hemen ürün fiyatının belirlenmiş olduğu bilgisayara yüklenir. Bu bilgi, daha sonra kasanın optik ekranında görüntülenir
ve fiyat alıcının ödeme esnasında aldığı fişe yazdırılır.
Lazerli optik okuma ve EAN sistemindeki hat sembolleri, ürün bilgilerinin kabul edilmesi için en hızlı ve en doğru yöntem olarak kabul edilir. Bu yüzden bu sistem, zamanla çağdaş ekonominin tüm alanlarına girmektedir.
EAN sisteminin evrenselliği nedeniyle, sistemin uygulaması günümüzde
birçok alanda artmaktadır. Örneğin; her şeyden önce ürünlerin işaretlenmesi için,
bu sistemin kullanıldığı ticaret, daha sonra basit ve doğru bilgiler elde etmek için,
aynı öyle stokların, hammaddelerin, yarı mamullerin ve bitmiş ürünlerin yönetimi ve kontrolü için bu sistem uygulanır. Teslimat ve müşteri taleplerinin kontrolü,
EAN kodu ile bazı parçaların ve birimlerin belirlenmesi ve ürünlerin kalite kontro-
28
lü, çalışanların çalışma sürelerinin izlenmesi ve böylece verimliliklerinin kontrolü, piyasadaki ürünlerin takibi, üretim sürecinin aşamalı olarak izlenmesi, posta
işlemlerinde gönderilerin sınıflandırılması, laboratuvarlarda kimyasalların ve numunelerin izlenmesi, kütüphanelerde kitapların ve günlük gazetelerinin kayıtları,
sistemin üniversite tesislerinde kullanılması olanağı, sağlık kuruluşlarında, polis
kuruluşlarında vs.
Sistem aynı zamanda, toplu ambalaj ürünleri, depolama, nakliye ve taşıma
birimlerinin belirtilmesini sağlar.
Bu sayım EAN sisteminin olanaklarını tüketmez. Çünkü gerekli olan tüm sayımlar, kayıtlar veya tespitler EAN koduyla işaretlenebilirler.
Ürünlerin, EAN sisteminde hat koduyla şifrelenmesi, çoğu piyasada zorunlu olduğu unutulmamalıdır. Bu sistemin ülkemizde uygulanması, ürünlerimizin dış
piyasalarda sunulması için temel bir gereksinimdir.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
EAN sistemi hangi amaçla uygulanmaya başlamıştır?
Hat kodu nedir?
EAN sisteminin şifresindeki numaralar neyi belirtir?
EAN sistemi ile işaretleme, toplu paketleme için kullanılabilir mi?
EAN sistemi ile işaretleme ne gibi avantajlar sunmaktadır?
4.3 TASARIM
Nüfus ihtiyaçlarının artması, sanayi ürünlerinin seri üretilmesine neden olur.
Sanayi, bilinmeyen alıcı için üretir ve alıcının ihtiyaçlarını karşılama kapasitesine
sahiptir. Fakat her şeyden önce alıcının, dikkatini çekmeli, onu kazanmalı ve etkilemelidir.
Çağdaş sanayi üretimi, zengin ürün çeşitleri ve piyasadaki daha da keskin
rekabet ve tasarım için koşullar yaratmaktadır. Tasarım uluslararası bir terimdir.
Şekil anlamına gelen design İngilizce kökenli bir kelimedir. Daha geniş anlamda
tasarım, sanayi ürünlerinin sanatsal şekillendirilmesidir.
Tasarım, görsel kültürün yoğunlaşması ve genişlemesi için sanata fırsat verir. Dünyada bu faaliyetlere gösterilen ilgi artmaktadır. Bunun kanıtı ise, Uluslararası Endüstriyel Tasarım Konseyinin kurulmasıdır. Yaratıcı etkinlikleri yeni bir
model serisi ve sanayi üretimi şekillendirmesine yönelik olan sanatçılara tasarımcılar, kütle çoğaltılması için ilk örnek ürüne ise tasarım denir.
Tasarımcının görevi, ürünün tüm özelliklerini sanatsal bir çözüm ile en fonksiyonel şekilde bağlamaktır. Ürün, piyasada bulunan önceki benzer veya rakip
ürünlerden daha çekici, daha ucuz ve eşit derecede ya da daha yararlı olmalıdır. Bu nedenle, tasarımcı bir modeli hazırlarken bütün çıkarları uyumlaştırmaya
çalışmaktadır. Kabul edilecek olan öneriler ise güzel ve çekici olmalıdır. Tasarımcı işlevsel, teknolojik ve ekonomik üretimin ihtiyaçlarını karşılamak için çaba
göstermektedir. Yeni bir ürünün üretilmesi veya eski bir ürünün geliştirilmesi ön-
29
celikle bu yönlerden incelenip daha sonra bir model oluşturulacaktır. Çalışmalar
esnasında, piyasayı, üretim metodolojisini ve pazarlamayı inceleyen uzmanlardan oluşan bir ekip sorumlu olacaktır. Ürünün kabul edilmesiyle sanatsal faaliyetlere son verilmemektedir, aksine yeni ürünün alıcılarda izlenim bırakması için
reklam ve kitle iletişim araçları olan afiş, kitap, basın, film veya televizyon ile ürünün piyasaya yayılması gibi faaliyetler ile devam etmektedir. Bu izlenim ise ürünün görünümü, şekli veya ambalajı ile daha doğrusu ürünün rengi veya çizimi ile
sağlanacaktır.
Böylece tasarım modern teknolojinin bir parçası haline gelmiştir. Endüstriyel
tasarımın, optimizasyon, standardizasyon, üretimin rasyonel organizasyonu, hizmetlerin organizasyonu, toplu dağıtım ve diğer organizasyonlar açısından, kendine özgü bir yeri vardır.
Ürünlerin malzemesi ve şekli ya da ambalajı yapısal tasarımın ilgi alanıdır,
resimler (görüntüler) ise yüzeysel daha doğrusu grafik tasarımının ilgi alanıdır.
Tasarımcı işlevsellik açısından tüm gereksinimlerin farkında olduğundan,
beğenilecek ve daha az atıklı modern bir şekil seçmeye çalışacaktır. Biçimi, ürünün kullanılması için önemliyse tıbbi açıdan vücuda göre ayarlanmış olacaktır.
Şekli ise, nakliye ve depolama açısından ki bu sayede depolama ve nakliye için
mallara zarar gelmeden daha küçük bir yer ayarlanması incelenecektir. Bu bağlamda ürünün şekli paletler yani forkliftler (yük taşıma makinesi) ve başka mekanizmalarla çalışmaya elverişli olmalıdır.
Aynı zamanda yapısal tasarımcı, hijyenik açıdan bakımı kolay, boyama ve
dekorasyonu basit olan malzeme seçmelidir. Fakat seçilen malzemenin, çevreyi
ekolojik açıdan kirletmeyecek türden olmasına özen gösterilmelidir.
Grafik (yüzeysel) tasarımcısı ise ambalajın dış görünümü için özen göstermektedir, yani renk, çizim veya ürünün işlevi ya da içeriği hakkındaki yazılı metni seçmektedir. Ürünün kime yönelik olduğuna bağlı olarak, ambalajdaki çizimler
hayvanat dünyasından, çizgi film dünyasından veya yetişkinlerin beğendiği geleneksel bir karakter olabilir. Ancak ürünün içeriği, amacı ya da özellikleri benzer
ürünlerden farklanacak şekilde gösterilmelidir. Bütün bunlar ürünün kendisi hakkında ikilemleri devredışı bırakacak bir metin ile vurgulanacaktır. Tabiki izlenim
için ticari marka ya da üreticinin aldığı bir ödülünde katkısı olup, yüzeysel görünüm ise tamamen grafik tasarımcısının eseri olacaktır.
Bu şekilde tasarlanmış ürünler için örnekler çoktur. Okul aksesuarlarının
göz önünde bulundurulması yeterlidir. Burada yumuşak renkli sayfaları olan defter kapakları, kalemtraşlar ve çeşitli biçimlerde silgiler ve tükenmez kalemler de
yer almaktadır. Eğer, son örneklere odaklanırsak, onların işlevsel olduklarını, her
kaleme uygun olduklarını, basitçe kullanıldıklarını, hijyenik olduklarını, ele uygun
olduklarını ve çeşitli görünümde her renkte bulunabildiklerini göreceğiz. Bunlar,
farklı reklam ve propagandalar için uygundurlar.
Tasarımın amacı, alıcıların dikkatini çekeceği ve kalitesiyle alıcıyı kazanacağı, bir görünüm ile ürünü piyasaya yerleştirmek olduğu için, çok sayıda örnekler vardır. Bu şekilde üreticiye kâr sağlayan bir fiyat ile malların üretimi garanti
edilecektir.
30
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Tasarım nedir?
Tasarım neye olanak sağlar?
Tasarımcının görevi nedir?
Modern teknolojinin bir parçası olarak tasarım nasıl olmalıdır?
Yapısal tasarımın görevleri ve yüzeysel tasarımın görevleri nelerdir?
Bir malın tasarımı hangi açılardan dikkate alınır?
Toplu tüketim ürünlerinden tasarımını değiştirmek istediğiniz bir örnek verin. Ne
önerirsiniz?
4.4 ÜRÜNLERİN MARKASI*
Ürünlerin markası adı altında, bir üretim veya ticaret şirketinin ürünlerini işaretlemek için kelimeler, semboller, isimler veya bütün bunların birleşiminin kullanılması anlamına gelir (örneğin: ”Skopsko”).
Marka, piyasada birbirine benzer ürünlerin ayırt edilmesi için hizmet vermektedir. Tanınmış bir marka, aslında kural olarak yüksek ürün kalitesini garanti
eder ve bu nedenle tüketiciler bu ürünü satın almaya karar verirler.
Sanayi mülkiyet yasal normları markanın korunması konusunu düzenlemektedir. Başkalarına ait markaların kullanılması ise ekonomik bir suçtur.
Şirketler genellikle marka olarak, kısa, belirgin, kolay okunabilen, kolay telaffuz edilebilen ve kolay hatırlanabilen bir sözcük (veya başka) seçerler.
Ürünün, önemli bir özelliği olarak marka, üretici, ticaret ve tüketiciler için büyük önem taşımaktadır.
Üreticilerin, tanınmış bir ürün markasına sahip olması, ürünlerin piyasaya
daha kolay sunulması, daha yüksek fiyatlar ve sürekli tüketim anlamına gelir.
Marka, pazarlamanın daha doğrusu ürünün piyasada tanıtılması için önemli bir
unsurdur. Ayrıca, ticari şirketlerinin bağlılığı nedeniyle üreticiler yeni anlaşmalara
daha kolay varmaktadırlar.
Marka tüketiciler için de birçok avantaj sağlamaktadır:
- Piyasada sunulan çoğu benzer ürün arasından seçimi ve satın almayı kolaylaştırır
- Tüketici önceden ürünün kalitesinden emin olduğu için aynı ürünü satın
alma alışkanlığının oluşmasına yardımcı olur. Genellikle markalı ürünler değişmez bir kaliteye sahiptirler.
Bu durum tanınmış marka olan ürünlerin piyasada çok daha uzun bir süre
sağlam kalabilmeleri için katkıda bulunur. Örnek markalar olarak: Coca Cola, Levis, Harley Davidson, Sony, Mercedes, Ferrari vb. sayılabilir.
Markanın sadece ürünün piyasada diğer benzer ürünlerden ayırt edilmesi
için kullanılan bir etiket olmadığını söylemek mümkündür. Eğer marka tanınmışsa, ürün genellikle tüketicilere deklarasyonda belirtilen özelliklerden daha fazlası
anlamına gelen bir “İMAJ” sahibi olmasını sağlayan bir kült sembolü haline gelmiştir.
31
*4.4. içeriğinde Dr. D. Gramatikov’un “Управување со производот (Ürün
Yönetimi)” Ekonomi Fakültesi, Üsküp, 1997, adlı kitabından alıntılar kullanılmıştır.
SORULAR:
1. Ürün markası hangi anlama gelir?
2. Ürünün ticari ismi ürünün markası anlamına gelebilir mi?
3. Ürünün markası hangi konular için önemlidir?
4.5. ÜRÜNLERİN İŞLEVSELLİĞİ
Ürünlerin en önemli özelliklerinden biri de işlevselliğidir. İşlevselliği olmayan
ürün kullanım değerine sahip değildir. Daha doğrusu, kelimenin gerçek anlamıyla bir ürün değildir.
Örneğin: anahtar ürünü bir kilidi açmak için tasarlanmıştır. Onun işlevselliği de kilidi açmaktır. Eğer, anahtar kilidi açmazsa onun işlevselliği yani kullanım
değeri yoktur. Bu nesne (anahtar) hâla bir üründür. Çünkü üretimi için emek sarfedilmiş, maddi yatırımlar yapılmıştır ve sadece anahtar şeklinde bir süs olarak
kullanılabilir. İşlevsellik işaretleri bir ürünün diğer ürünlerden ayırt edildiği yapı
veya amaç farklılıklarına yöneliktir.
Bu farklılıklar şunlardan kaynaklanır:
- Yapımında kullanılan malzemeler
- Üretim teknolojisi
- Amacı
- Ürünü oluşturan tek tek bileşenlerin çizelgesi ve kombinasyonu
İşlevsellik, ürün pazarlama stratejisinin önemli bir unsuru olduğu için çok
önemlidir. Bunun dışında, özellikle işlevselliğin olabildiği her yerde görünür olması ve ortalama bir alıcı için ikilem yaratmaması önemlidir.
SORULAR:
1. İşlevsellik kavramının anlamı nedir?
2. Ürünlerin işlevselliği neden önemlidir?
4.6. MALLARIN SATIŞ İŞLEMLERİNE SUNULMASI
İÇİN TEMEL YASALAR
Çağdaş ekonominin önemli bir sorunu olarak ürün kalitesi, sorunu, yasal
düzenlemeler, standartlar, kalite yasaları ve uygulamalarında yer almaktadır. Temel amacı mal ticaretinde ilişkileri düzenleyerek tüketiciyi korumaktır. Her üretici aynı zamanda tüketici olduğundan dolayı ürünlerin kalitesiyle ilgilenmektedir.
32
Uluslararası Organizasyon ve Standardizasyon Kurulu’nun kararı ile kabul
edilen tanıma göre, ”Standardizasyon” işlevselliği ve güvenliği dikkate alarak, en
uygun tasarruf ile ticari bir alanda düzen ve başarı elde etmek amacıyla standartların oluşturulması ve uygulanması faaliyetidir.
Makedonya Cumhuriyeti Meclisi 19 Nisan 1995 yılında standardizasyon yasasını kabul etmiştir.
Bu yasa uluslararası standartlara dayanmaktadır ve Makedonya Cumhuriyeti’nde ürün, mal ve hizmetlerin standardizasyon sistemini düzenlemektedir. Bununla beraber, şu amaçlı teknik ve teknolojik temel oluşmaktadır:
- Piyasanın gelişimi mal ve hizmetlerin yurtdışı ticaretinde çıkan engellerin
kaldırılması;
- Ürünlerin sınıflandırılması ve birleşmesi ve doğal hazineleri ile enerjinin rasyonel bir şekilde kullanılması;
- Yaşam ortamının korunması ve güvenliği;
- Makedonya Cumhuriyeti’nin savunmasının ve güvenliğinin güçlendirilmesi;
- Üretimin gelişimi ve yükselmesi;
- Tüketicilerin korunması ve kalite hakkında bilgilendirilmeleri;
- İşlem, doğru ve anlaşılır iletişim ve bilgi aktarımı;
- Uluslararası ekonomik işbirliğine katılım;
Standardizasyon her ürün, gıda, otomobil, makina donanımları, bilgi, sembol veya kanunlar için geçerli olabilir.
Standardizasyon aynı şekilde şirketlerin, bakım, tedarik, satış, kontrol ve
benzeri işlemler gibi faaliyetleri de kapsamaktadır.
“Standard” kelimesi İngilizce dilinden gelmektedir, anlamı ise bir örnek, yani
nesneler ve eylemlerin karşılaştırılması için kullanılan ölçü demektir.
Günümüzdeki anlamı açısından standart, malların önemli özelliklerini
belirleyen, bazı boyutlar, ölçü birimleri, unvanları ve yöntemleri tanımlayan,
ulusal ve uluslararası öneme sahip ekonomik ve teknik düzenlemeler bütünüdür.
Makedonya Cumhuriyeti, standardizasyon yasası açısından, standart
kelimesinin anlamı Ekonomi Bakanı’nın belirlediği bir yasa demektir. Bu
yasa aşağıdaki unsurların tümünü ya da bazılarını içerir: Teknik-teknolojik veya
onlarla ilgili diğer şartlar, ürünlerin tanımlandığı koşul ve şartlar, mallar ve hizmetler, ürünlerin üretimindeki çalışma süreçleri, işlerin yürütülmesi veya performans
hizmetleri, ürünlerin test edilme usulü, yolları ve yöntemleri, daha doğrusu malların ve hizmetlerin özellikleri ve kalitesi, terimler, tanımlar, semboller, etiketler, işaretler, şifreler, boyutlar ve ölçü birimleri.
Makedonya standardı MKC, Makedonya ekonomisinin ürünleri ise
“Made in Macedonia” olarak işaret edilmektedir. Örneğin, standartlar ile ürünün nerede üretildiği ya da satın alındığına aldırış etmeden, ürünün içeriği, ebatları, dış görünüşü, kimyasal, fiziksel ve mekanik özellikleri belirlenir. Standartlar,
malın kabul edilmesi, muayenesi, etiketlenmesi, paketlenmesi, nakliyesi ve depolanması için şartları belirtirler. Standartlar başlık, kısa tanımlama ve malın sınıflandırılmasını içermektedir. Bu sayede üreticiler, haksız rekabetin önlenmesi
ve gerçek malların en uygun fiyata piyasaya sürülmesi için malları eşit şartlar-
33
da teslim etmek zorundadırlar. Standardizasyonun bir an için bile olsa, piyasa
çeşitliliğinin azalması olarak kabul edilmemesi gerekir. Örneğin, tekstil dokuma
standartları, dokumanın içeriğini, genişliğini, toplanma yüzdesini, dokuma yoğunluğunu, renk sabitliğini belirler. Fakat rengini ve desenini belirlemez. Böylece geniş dokuma seçenekleri sunulur ve üreticiler moda trendlerini takip ederek
tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak için teşvik edilirler. Aynı zamanda, örneğin
moda trendleri nedeniyle, alıcının düşük kalitede bir ürünü daha pahalıya satın
alması imkânsızlaşır.
Standartlarda engin bilgi ve deneyim birikmiş halde olup, kendi faaliyetleri
çok yönlüdür.
Şirketlerdeki standardizasyon için genellikle aşağıdakilerden sorumlu sektör ya da hizmet geliştirme bölümü bulunmaktadır:
- Standart geliştirme planı ve standardizasyon politikası;
- Standardizasyon alanındaki normları belirler ve ulusal ile uluslararası standartlarla uyumunu sağlar;
- Nihai ürünü planlama, tedarik ve üretimden başlayarak son kontrollere kadar çalışmanın her aşamasını standartlar doğrultusunda düzenler.
Bu şekilde, standardizasyon üretim üretkenliğini artırır. Çünkü hammaddelerin tasarrufunu, işgücünün azaltılması ve güçlendirilmesini ve üretim hacminin artmasını sağlar. Bu durum ürün fiyatlarının düşmesine, ticaret maliyetlerinin
azalmasına ve kalitenin artmasına yol açar.
Standardizasyon ticaret için de önemlidir. Herhangi bir şüphe olmadan, üreticilerin neyi teslim etmesi gerektiği alıcının ise neyi teslim alması gerektiğini bilmeleri için, sözleşmelerde standartın adını ve numarasını belirtmek yeterlidir.
Böylece, ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar ve hasarlar önlenmektedir.
Alıcı, alışveriş esnasında standart bir ürünün kalite ve uygun fiyat garantisine sahip olduğuna dair, haklı bir güveni vardır.
Fakat, standartlar değişmeyen büyüklük ve verildikleri andan itibaren, kalıcı
olan normlar değildirler. Üretimin gelişmesi yaşam standartlarını yükseltir ve tüketici tercihlerini yapılaştırır. Bu yüzden, standartlar her ülke ekonomisinin teknik,
teknolojik ve ekonomik seviyesini göstermektedir. Standartlar üretimin gelişimini,
çağdaşlaşmasını ve uzmanlaşmasını takip etmektedir. Onlar, üreticiler ve tüketiciler arasındaki işbirliğinin bir yansımasıdır. Örneğin; eskiden laboratuvar koşullarında, saf metallerin elde edilmesi zormuş. Günümüzde ise, elektrolitik işlemler
kullanılarak %99,99 izole edilmiş endüstriyel metal (örneğin, çinko) saflığı elde
edilebilir ve bu bir standart ölçüsüdür.
Bu nedenle, her ülkede geçerli standartlar ekonominin ticari, teknolojik ve
yasal açıdan en uygun bir düzeyde gelişimini sağlamaktadır. Onlar, sadece teknik
değil, aynı zamanda üretim ve piyasanın ekonomik ve yasal araçlarıdır.
Ülkemizde standartlar, Ekonomi Bakanı tarafından sunulur, uygulama şekli
ve koşulları ise Standardizasyon Kanunu ile kabul edilen yönetmelikle belirlenir.
Standartların sunulması, ilave edilmesi ya da yeni standartlar ile değiştirilmesi,
Ekonomi Bakanlığı bünyesindeki Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü’nün sorumluluğundadır. Enstitünün çalışma ortakları, ilgilenen şirketler ve diğer kuruluşlar, Makedonya Ticaret Odası, yönetim organları ve meslek kuruluşlarıdır.
34
Uluslararası ekonomik ilişkilerde çağdaş standardizasyon mal ve hizmet ticaretinde tüm engellerin yıkılmasını sağlar ve şu elemanları kapsamaktadır:
- Etkili uluslararası değişim koşullarının sağlanması, kalite ve başka belgelerin karşılıklı kabul edilmesi;
- AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) EFTA (Avrupa Ticaret Örgütü) ve diğer
ekonomik gruplar ile başarılı bir işbirliği için tek ya da ortaklaşa koşullar sağlamak
- ISO – International standart organization
IEC – International Electrotechnics Commitee
CEN, CENELEC gibi teknik heyetler ile standardizasyon işbirliği
- Elektrik malzemelerinin imalatında kalite güvencesini sağlayan organizasyonlar
- Gelişmiş ülkelerin ulusal uyumlaştırılmış standartları
- Piyasaların insan, hayvan ya da çevre güvenliğinde tehlikeye neden olabilecek mallardan korunması
- Tüm ülkelerde piyasa ekonomisinin kriterlerine göre standardizasyon geliştirme
Birçok ülkenin kısaltmalar ile işaretlenmiş kendi standartları vardır. Örneğin;
ABD’nin ASTM, İngiltere’nin IP, Almanya’nın DIN, İtalya’nın NDM vs.
4.7. ISO STANDARTLARI
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda merkezi Cenevre’de bulunan Uluslararası
Standardizasyon Organizasyonu ISO oluşturulmuştur.
Bu, ulusal standardizasyon kurumlarının bir federasyonudur (ISO üyeleri).
Bizim ülkemiz de bu federasyona üyedir.
ISO standartları uluslararası standardizasyon, yönetim ve kalite güvencesi
eksenini temsil etmektedir.
ISO en yakın gelecekte birçok üründe uluslararası standartlarının benimsenmesi çabaları ile Dünya çapında standartların tanıtılmasını yayar.
Böylece, alıcıların ihtiyaçları incelenerek (1987 yılında gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD’de ISO 9001- 9004 serisi standartları oluşturulmuştur) tüm faaliyetler alıcının istediği kalite açısından tanımlanmıştır.
Bu standartlar basit, net bir dil ve üslup ile yazılmıştır ve tüm sanayi işletmelerinin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Makedonya Cumhuriyeti’ndeki çoğu şirketler
ISO 9000 modeline uygundur.
ISO 9000 standardı, kalite güvencesi sisteminin üç modelin uygulanması
için kuralları içerir.
35
ISO
Standartların seçimi ve
kullanımı
ISO 9004
Kalite yönetimi
ve kalite
sisteminin
elemanları
ISO 9001
ISO 9002
ISO 9003
Kalite güvencesi
için üç model
Kalite güvencesini sağlayan bu üç model iki tarafın hedefleri için ihtiyaç duyduğu organizasyon ve işlevsellik yeteneğini üç farklı yöntemle göstermektedir.
ISO 9001 modeli tasarım, geliştirme, montaj ve hizmet kalitesinin sağlanması için yükümlülükler içermektedir. Bu model, sözleşmenin belirli bir ürün için
bazı özellikleri ve performansı karşılamak zorunda kalacağı bir projesi için kullanılır.
Res.4.6 ISO standartları logosu
ISO 9002 modeli, üretim ve montaja sahip şirketler için kalite sistemi anlamına gelir yani tedarikçi sadece konuyu (malı) üretip sözleşmeye dahil eder.
ISO 9003 modeli, malzeme ve ürünlerin kalitesi ve test edilmesiyle ilgilenen
şirketler için geçerlidir.
9004 modelinde ise kalite sisteminin temeli tanımlanmıştır. Bu standartta
ürünler ve hizmetlerle ilgili olan tüm faaliyetler gösterilmiştir. Şirketteki tüm sektörler ve fonksiyonlar kapsanmıştır.
Bu kalite kontrol standartlarının uygulanması, ekipman veya teknolojiler için
herhangi bir özel yatırım gerektirmez. Bu, karşılıklı iletişim içinde çalışmanın ve
görevlerin gerçekleştirilmesi için sadece farklı bir yaklaşımdır. Yani, kaliteye sahip
olmak ve her şeyden önce alıcılara yönelik dürüstlük ve büyük sorumluluk almaktır. Bu durum, farkındalıkta ve çalışmaya yönelik uzmanlıkta ve motivasyonda değişikliklere itmektir.
36
SORULAR:
1. Standardizasyon nedir?
2. Makedonya Cumhuriyeti standardizasyon yasasıyla ne yönetilmektedir?
3. Standart nedir?
4. MKC ve Made in Macedonia ne demektir?
5. ISO’nun önemi nedir?
6. ISO 9000’in içeriği ve önemi nedir?
4.8. KALİTE
Çağdaş şirketler piyasadaki rekabet yeteneklerini sadece ürünlerin üstün
kalitesiyle koruyabilirler. Bu nedenle, günümüzde kalite, şirket başarıları, müşteri memnuniyeti ve her ülke ekonomisinin dünya pazarını fethetmek amacıyla
eş anlamlıdır.
Kalitenin tanımı, ürün kalitesinin, teknolojik süreçlerin üretim araçlarının,
işlemlerin, hizmetlerin, organizasyon ve yönetimin belirlenmesi anlamına gelmektedir.
Dünyadaki Çağdaş bilim bu tanım ile meşgul olmaktadır. Birilerine göre
“ürünlerin ve hizmetlerin kalitesi onların kullanım için uygunluğudur”, başkalarına göre “kalite bir ürünün tüketiciler tarafından kabul derecesinin belirlenmesinde dikkate alınan özellikler toplamıdır”. Avrupa Kalite Kontrol Organizasyonu’na
göre ise kalite “ürünün tüketici ihtiyaçlarını karşılama derecesi” olarak tanımlanır.
Gerçek şu ki, ürün kalitesi kavram olarak çok değerli bir özelliktir ve çok
fazla nitelik içerdiği için onun tanımı basit değildir.
Mal bilgisi açısından-kalite, içinde tüm yararlı özellikleri barındıran ve
bu gelişme düzeyinde tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamayı kapsayan kullanım değeri ölçüsüdür.
Kalite, özellikler kümesi olarak sadece mantıklı bir şekilde karşılaştırıldığında daha doğrusu, ürünün kaliteli olup olmadığı piyasada aynı amaçla bulunan başka bir ürünle kıyaslandığında değerlendirilebilir.
Buradan, ürünün kalite seviyesi (K) kalitesi belirlenen bir ürün (a) ve kıyaslama için alınan ürün (b) arasında ki bağlantısıdır.
37
Ʉ=
a
b
Kıyaslama için alınan ürün aşağıda belirlenenlerden biri olabilir;
a)
İdeal - tüm kullanım değerlerini tatmin edebilen
b)
Gerçek – üstün kaliteli (Dünyaca tanınmış şirketlerden)
c)
Gerçek – benzer özelliklere sahip rekabetçi bir şirketten
Bir malın kalitesinin belirlenmesi, kalite unsurlarının incelenmesi ve elde
edilen göstergelerin değerlendirilmesiyle gerçekleşir.
Kalite bileşenleri ürünün kullanım değerini etkileyen tüm temel özelliklerdir. Belirli özellikler bazı durumlarda kalitenin bileşeni olurken bazı durumlarda ise
bileşen değildirler. Örneğin; metalin rengi, takı tasarımı esnasında kalite bileşenidir. Fakat, elektrik iletkenlerinde kalite bileşeni değildir.
Genellikle incelenen özellikler şunlardır; kimyasal bileşim, yapı, porozite (gözenekelik), ağırlık, nem, gaz veya sıvıların, optik, akustik ve elektriksel özelliklerin geçirgenliği, çeşitli eylemlerin direnci vb. Bu özelliklerin her biri kalite unsurları
olabilir. Fakat hiçbiri ayrı olarak incelenmemelidir. Önemli olan, kalitenin özelliklerin bütünü tarafından belirlenmiş olmasıdır. Ancak sadece bir özellik (veya özelliğin değişmesi) ürünün kalitesini önemli derecede değiştirebilir. Örneğin, diğer
tüm özelliklere göre buğday kaliteli olabilir, fakat eğer yüksek ölçüde nem varsa
buğday küflenecektir. Yani, kalitesini hatta kullanım değerini tamamen kaybedecektir.
Kalite ölçüsü çoğu kez üreticiler ve tüketicilerde farklılaşmaktadır. Tüketiciler, kaliteyi en ucuz ve en kaliteli ürün olarak tanımlarken, üreticiler ise kaliteyi
ürünün mevcut düzenlemeler ya da sözleşmelerle uyumluluğu açısından tanımlamaktadırlar. Bu, kalitenin belirli özellikleri maksimuma ulaştıkları bir durum olmadığı, ancak tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ve “düşük” üretim fiyatıyla
üreticiye yüksek kâr kazandıracak optimal bir değer olduğu anlamına gelir.
Tüketiciler ve üreticiler için en uygun kalite 4.1. grafiğinde gösterilmiştir.
38
C,B
Kullanışlık eğrisi
X1 – Tüketici optimumu
X2 – Üretici optümumu
Maliyet eğrisi
Ekonomik fayda
X2
X1
Res.4.1. Ekonomik fayda
Kalitenin farklı faktörlere olan bağlılığı bilim tarafından incelenmiştir ve öyle
denilen 9M faktörler için (İngilizce’den uyarlanan) bir slogan mevcuttur.
ȒȊȈȓȐȚȍȚ
kalite
fonksiyon
ɮɭɧɤɰɢʁɚ
⎯ ⎯ ⎯ ⎯⎯ →
f
-
İnsan
Malzeme
Makine
Yöntem
Ölçüm
Yönetim
Motivasyon
Piyasa
Para
Res. 4.7. Kalitenin farklı faktörlere bağlılığı
Kalitenin geleneksel yaklaşımı, en sorumlu olarak doğrudan üretimde bulunan insanı kabul etmiştir. Zamanla bu yaklaşım gelişme kaydetmiştir ve günümüzde kalite için en büyük sorumluluk kalite kontrolüne yüklenmektedir.
Böyle bir kontrolün kullanımı ile, nihai ürününe sık sık yapılan ek işlemleri
dahil etmemektedir. Kusurlar ve hammaddelerin tüketimi azalmaktadır. Şikâyetleri en düşük raddeye indirmektedir ve üretici ise tüketicilerin güvenini kazanmaktadır.
39
Pratikte, kalite kontrolü farklı yöntemler kullanır:
İstatistik yöntemi ile kontrole tabi tutulan ürünler seçilir ve elde edilen bilgiler istatistik-matematik yöntemleriyle ve bilgisayar tekniğiyle işlenmektedir. Elde
edilen sonuçlardan ürünün kusurları ortaya çıkar ve onların giderilmesi için çözümler sunulur. Bu yöntem en çok üreticiler tarafından kullanılmaktadır.
Örnekler yöntemi, genellikle mal kabulü esnasında kullanılır. Üreticilerden
ürün seçme yöntemi, depolama veya nakliye araçlarının seçimi ürünlerin türüne bağlıdır. Kontrolü, mesleki kişiler, uzman kurumlar veya denetleme uzmanları gerçekleştirebilirler. Kalite için önemli olan koşullar tutanaklarda ifade edilirler.
Genelde bu yöntem, malın belirli yasaları tatmin edip etmediği ve sözleşmelere
uyumlu olup olmadığı konusunda bir karar gerektirir.
Toplam (İntegral) kontrolü en pahalıdır (Japon bilim adamı Shigeo Shingo
tarafından sunulmuştur). Bu kontrol ürünün tasarımıyla başlar ve ürün tüm aşamalarda izlenip alıcıya “hatasız” bir şekilde sunulduğu anda son bulur. Bu sayede
şirketteki her işçi nihai ürünün kalitesine katkıda bulunmuş olur.
pazarlama
eksiklikleri
kaldırmak
teknik yardım
ve bakım
yerleş rme ve
devreye koymak
sa ş ve servis
departmanı
piyasa araş rması
proje hazırlaması
hammadenin tedarik edilmesi
kalite
zaman
fiyat
planlamalar ve geliş rme
üre m
üre mde kontrol
Res.4.8 Kalite spirali (sarmalı)
Yukarıda kalite ve kalite kontrolü hakkında söylenen her şey çember veya
kalite spirali ile temsil edilebilir. Kontrol, piyasada nasıl bir mala ve hangi ölçüde
kaliteye ihtiyaç duyulduğunun incelenmesiyle başlar. Kontrol tüm aşamalardan
geçerek ürünü takip eder ve ürünün tüketiciler tarafından nasıl benimsendiği açısından piyasanın yeniden incelenmesiyle sona erer.
Bugün dünyada, piyasadaki gelişim ve rekabet üretimden daha kaliteli ürünler talep etmektedir. Bu yüzden her ürün, üretilme fikirden başlayarak pazarlamaya kadar bilgisayar yardımıyla yapılır. Bu yöntem CIM teknolojisi olarak bilinir.
CIM yöntemi en küçük seri üretimi bile başarılı kılar. Klasik üretim çizgilerini esnek makinelerle değiştirir, üretimin her aşamasını birbirine bağlar ve kalite kontrolünü bilgisayar yardımıyla yönetmektedir.
40
CIM teknolojisi şematik olarak aşağıdaki resimde gösterilmiştir:
Bilgisayar ile birleşmiş CIM teknolojisi
Bilgisayar yardımı ile oluşturma
ve üretim
Bilgisayar ile
şekillendirme
Bilgisayar ile planlama
Planlama ve ürün yönetimi
Bilgisayar ile kalite
güvencesi
Üretimin planlanması
Malzemelerin planlanması
Sürelerin planlanması
İş emirleri
Üretimi bilgisayar ile
izleme
İş emirlerinin takibi
Res.4.9 CIM teknolojisi
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Kalite kavramını tanımlayın?
Mal bilgisi açısından kalite nedir?
Malın kalite seviyesi nedir?
Hangi özellikler kalite bileşenleridir?
Kalite için sorumlu olan kimdir?
Kalite kontrolünün kullandığı yöntemler nelerdir?
Günümüzde kalite kontrolü için hangi önlemler alınır?
Bizim veya Dünya ekonomisinden kendi kalitesiyle piyasayı yenen bir ürün
belirtebilir misin?
41
4.8.1. KALİTEYİ TEST ETME YÖNTEMLERİ
Malların kalitesi çoklu olarak üretimde ve satış işlemlerinde incelenir, denetlenir ve belirlenir.
Test etme yönteminin seçimi ürün türüne ve araştırılan niteliğe bağlıdır. İnceleme sırasında uygun standartlar uygulanmaktadır. Eğer bazı mallar için uygun
standart bulunmuyorsa, o zaman Uluslararası Standardizasyon Organizayonu’nun veya benzer bir kurumun kuralları kullanılır.
Sonuçların doğruluğu için, incelemede kullanılacak doğru numune tercih
edilmeli ve yasalarla belirtilen kullanım anına kadar saklanmalıdır.
Test etme yöntemi özel bir anlama sahip olduğundan dolayı, araştırmayı
gerçekleştirenlerin uygun eğitim almış ve deneyime sahip, dürüst ve sorumlu kişiler olmaları gerekmektedir.
İki temel yöntem vardır: organoleptik ya da sübjektif ve objektif yani bilimsel.
Organoleptik yöntemi, araştırmayı yapan kişinin duyuların tepkisine ve deneyimlerine dayanır. Araştırmayı gerçekleştiren kişi kendi duyularını kullanarak
bazı malların tadını, aromasını, rengini, estetik görünümünü vb. belirler. Örneğin;
şarap ve şarküteri ürünleri bu şekilde incelenir.
Organoleptik test yöntemi hızlı, yerinde yapılan ve ekipman yatırımı gerektirmeyen bir yöntemdir yani ekonomiktir.
Bu yöntemin negatif özelliği ise sonuçların kesin olmadıklarından dolayı betimsel olarak belirtilmesidir. Örneğin: “süt oldukça yağlı”.
Araştırmayı yapan kişinin psiko-fiziksel durumu (keyifsiz, sinirli ya da hasta)
sonuçların doğruluğunu büyük ölçüde etkiler. Organoleptik kalite belirleme yöntemi, özellikle müzik aletlerinin, sanatsal resimlerin, parfüm kokularının, baharat
tadı ve aromasının belirtilmesi için kullanılır.
Organoleptik yönteminin eksiklikleri nedeniyle, mümkün olan her yerde objektif araştırma kullanılır. Bu araştırma modern aletler, cihazlar ve başka ekipmanlar ile donatılmış özel laboratuvarlarda gerçekleşir. Uygun eğitim almış uzmanlar,
bilimin en modern buluşlarını sıkı çalışma koşullarında (sıcaklık, nem) kullanmaktadırlar. Günümüzdeki modern laboratuvarlar çoğunlukla bilgisayar donanımlı
olup, fiziksel ölçümler, kimyasal, makrobiyolojik, mikroskobik ve başka analizler
yapılır.
Elde edilen sonuçlar doğru ve kusursuzdur. Kesin oldukları için numaralar
ve ölçü birimleri ile belirtilirler.
Güvenirlik ve inandırıcılık bu yöntemi tavsiye etmektedir. Eksikliği, maliyetinin büyük olmasıdır. Yüksek personel ödemelerine, araçlara ve cihazlara yatırım
yapılır ve aynı öyle çalışma alanındaki koşulların ve teknik bakımın maliyetleri de
yüksektir.
Yakın bir zamana kadar bu yöntemin yavaş olduğu düşünülmekteydi. Ancak, son zamanlarda daha çok hızlanmış “Ekspres” prosedürü kullanılmaktadır.
Bir kalite kriterinin acil kontrol edilmesi gerektiği bir durumda, örneğin bir teknolojik süreç esnasında, bu yöntem büyük öneme sahiptir ve onun uygulanmasıyla
elde edilen başarılar fiyatı ne olursa olsun bu yönteme öncelik kazandırır.
42
Maksimum ekonomik faaliyetlere ulaşmak amacıyla, günümüzde kalitenin
test edilmesi için kombine organo-laboratuvar yöntemleri kullanılır. Organoleptik araştırması sıkça sadece sübjektif araştırmadan pozitif sonuç alındığı taktirde
kullanılan laboratuvar yönteminden önce gelir. Örneğin: tatma sırasında (sübjektif test) kaşar peyniri lezzetli olarak nitelendirilirse, peynirin yağ, nem içeriği, kalori değeri ve benzeri özelliklerinin analizi (objektif test) yapılacaktır.
Yapılan araştırmanın raporu bir belge olarak daha doğrusu ispat sertifikası
olarak yayınlanır. Makedonya Cumhuriyeti Yasalarına göre ispatlama, üreticinin
ve tedarikçinin kalite sistemini araştırma, değerlendirme ve onaylama anlamına
gelir. İspat sertifikası aşağıdaki verileri içerir;
- Testi gerçekleştiren laboratuvarın adı;
- Test etme talimatı veren kişinin adı;
- Test edilmiş malın bir örneğini teşhis edecek bilgiler;
- Testin amacı, test için kullanılan yöntem için kısa bir açıklama başlığı ve
malların kalitesi hakkında kesin görüş.
Bu bilgiler sadece testi gerçekleştiren kurumun ve talimatı veren kişinin onayı ile yayınlanabilir.
Makedonya Cumhuriyeti yasalarına göre ürünlerin test edilmesi şu nedenlerden dolayı zorunludur;
1. Doğanın ve yaşam ortamının korunması ve geliştirilmesi;
2. İnsan sağlığının ve hayatının korunması daha doğrusu ürünün kullanılması sırasında emniyet;
3. Mal ve hizmetlerin uluslararası ticaretindeki teknik engellerin kaldırılması;
4. Tüketicilerin korunması;
5. Ülkenin güvenliği, savunması ve korunması.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Malların kalite testi için kullanılan temel yöntemler hangileridir?
Onların özelliklerini anlat.
”İspat sertifikası” nedir ve ne içerir?
Ürünlerin zorunlu test edilmesi ne zaman gereklidir?
4.9. KALİTE KORUMA İŞLEVİNDE AMBALAJ,
DEPOLAMA VE ULAŞIM
4.9.1 AMBALAJ
Malların özellikleri, dış etkenlerin eylemleri altında değişmektedir. Ürün kalitesinin korunması için ürünler paketlenirler. Ambalaj kullanımı XIX. yüzyılda
sanayi devrimiyle başlamıştır. Günümüzde gıdanın zanaat üretiminden sanayi
üretimine geçişi, ambalaj sorununun çözülmesiyle gerçekleştiği düşünülmektedir.
Ambalaj, “ürün donanımı”, “paketleme ekipmanı”, “sarmalanmış” anlamına
gelen Fransız kökenli bir kelimedir (emballage).
43
Ambalaj malların piyasaya kültürel bir şekilde sunulmasını sağlayan bir araçtır. Dağıtım ve satış şekillerine daha doğrusu bu faaliyetlerin gerçekleştiği araçlara
uyum sağlar. Ambalaj sayesinde ürünün sahip olduğu kaliteyi kaybetmeden, donatım, nakliye, manipülasyon, depolama, ürünün görüntülenmesine ve satışına
olanak sağlanmıştır.
Ürün, üreticiden tüketiciye kadar olan bağlantıda çeşitli aşamalardan geçmelidir. Bu durumda ambalajın görevi, ürünü barındırmak, korumak ve satmaktır.
Barındırma yeteneği ambalajın üretildiği malzemeye bağlıdır. Ürünün içeriğini belirli bir şekle bağlamak dağınıklığı önler. Ambalaj bazen sadece bu işleve
sahip olabilir. Örneğin, sıvı kapları, variller, çuvallar vb.
Malın belirli bir şekle sahip olan bir ambalaja yerleştirilmesinin birden fazla
anlamı vardır. Doğru tercih edilen ambalaj şekli, depo, nakliye ve satış alanlarının
en uygun bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır. Ambalajın şekli, palet ve daha
küçük kaplar kullanılarak basit manipülasyona, nakliye esnasında ise aktarma için
forklift kullanılmasına fırsat sunmalıdır. Uygun şekle ve yapıya sahip bir ambalaja
yerleştirilmesi, paketlenmiş olan bir malın çalınmasını önler.
Ambalaj, satış işlemlerindeki temel sorunlardan biri olan, tüketiciye varana kadar kalitenin korunması sorununu çözmektedir. Ürünün bozulmalara karşı
ambalaj ile korunması için bozulmaya sebep olabilecek faktörleri tanımak gerekir. Ambalaj bazı malları sıcaklık, basınç, nemden korurken, diğerlerini de böcek
ve mikroorganizmaların etkisinden ya da darbe ve düşmeden korumaktadır. İyi
seçilmiş bir ambalaj, her türlü fiziksel ya da mekanik ve atmosferik etkilere örneğin: güneş ışığı, rüzgar, yağmur, soğuk, buz, dolu vb. etkilere karşı koruma sağlar. Çağdaş koşullarda, ambalajın, çevreyi paketlenmiş malın etkisinden koruması
da gerekmektedir. Böyle bir durum malın açık, enfekte, yanıcı, patlayıcı, radyoaktif vb. olabilmesinden kaynaklanır.
Ambalajın bu görevleri yerine getirmesi için, üretildiği malzemenin seçimine
büyük önem gösterilmelidir.
Geçmişe bir göz atarsak, hatta günümüzde bile, bilim ve teknolojinin belirli
bir ölçüde gelişmesiyle en iyi ambalajın üretilmesini sağlayan maddeler kullanılır.
Ambalaj olarak kullanılan ilk malzeme ahşapmış. Sağlam mekanik dayanımı, kendine özgü düşük ağırlığı, esnekliği, güçlü ısı yalıtım özelliği, düşük ısı iletkenlik katsayısı, organik doğaya sahip kimyasal maddelere karşı dirençliği vb.
ahşabın günümüzde de kullanılması için tavsiye edilmesini sağlar.
Fakat, ahşap diğer sanayi dallarında kullanılmak üzere büyük fırsatlara sahiptir ve bu nedenle ambalaj olarak kullanılmaması yani mümkün olan her yerde
başka bir ambalaj malzemesiyle değiştirilme eğilimindedir. Ahşabın kullanılma gerekçesi, geri dönüşümlü ambalaj hazırlanması, gereksiz veya kullanılmış ambalajların işlenmesi, karışık malzemelerden (ahşap-karton, ahşap-plastik) ambalaj
yapımını kapsamaktadır. Ahşaptan çeşitli kutular, sandıklar üretilir.
Tekstil, ilk başlarda kırsal evlerde tohumsal malzemelerin paketlenmesi
için kullanılırmış. Daha sonralar da ise tohumların paketlenmesi için, günümüzde
daha değerli hale gelen çeşitli doğal, bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı tekstil elyafı kullanılmaya başlanmıştır.
Bu paketleme, ambalaj olarak kullanıldığında havalandırma sağlayacak dokumanın hazırlanması olanağını önermektedir. Şeklin, uyarlanabilir olması alanın
rahat kullanımını sağlar ki bu olumlu bir özelliktir ve böylece ambalajı depolamak
için mütevazi alana ihtiyaç duyulur.
44
Tekstil ambalajının hazırlanması için en çok kenevir, pamuk, keten vb. kullanılır. Fakat çağdaş üretim bunların yerini poliamid, polyester, poliakrilontril vb. sentetik malzemeler ile değiştirir.
Çuval, torba yapımı ve astar, kılıf gibi farklı ambalajın üretilmesi için kullanılır.
Kağıt ambalajı, çağdaş ticaretin bir ifadesidir. Kâğıttan çeşitli ambalaj türleri
üretilmektedir. Kâğıdın nakliye ambalajı için karton, yamalar ve ticari ambalaj için
yani yumuşak ambalaj kağıdı, çıkartmalar, sızdırmayan kağıt vb. olarak ikiye ayrılması önemlidir.
Kağıt, ticarette yüksek derecede hijyen sağlayan en uygun ticari paketleme türüdür. Fakat bu ambalaj mekanik dayanıklık ve direnç ile karakterize edilmez. Kağıdın bazı olumsuz özellikleri kartonun üretilmesiyle giderilmiştir. Kağıt ve
karton arasında kesin bir sınırlama bulunmamaktadır. Ancak, genellikle 150gr/m2
ağırlığında bir kağıt karton olarak kabul edilmektedir. Çok katmanlı karton da üretilmektedir (çift katmanlı, üç katmanlı vb.). Çıkıntılı yamalar da kullanımda bulunmaktadır. Çıkıntılı yamalar düz kağıdın dalgalı kağıtla birleşmesiyle elde edilir. Bu
da aynı öyle bir veya birçok katmanlı olabilir. Buna ek olarak “geçirmez” kağıt, alüminyum folyo ya da plastik vb. ile körelmiş kağıtlar da kullanılmaktadır. Kağıt ve
kartondan değişik şekil ve boyutta torbalar ve kutular üretilmektedir.
Metal ambalaj, beyaz ve aluminyum levhaların kullanımını içerir.
Beyaz levha her iki taraftan da farklı kalınlıkta kalay tabakası ile kaplanmış
çelik bir plakadır. Kalay kaplaması sıcak kalaylama ve daha fazla tasarruf için kullanılan elektrolit kalaylama olarak uygulanabilir.
Aluminyum, aluminyum folyo ve aluminyum şerit ile kaplanmış çelik levhalar
da aynı amaçla kullanılmaktadır. Son zamanlarda, yüzeyinde krom fosfat tabakası, metal krom veya krom oksit bulunan kimyasal pasifize edilmiş levhalar da kullanılmaktadır.
Hazırlanan ambalaj ışık, gaz, buhar ve mikroorganizmaları geçirmez, sıcaklığa karşı dayanıklı, mekanik dirençli ve kolay şekillenebilir.
Bu ambalajın negatif yönü ise, mal olarak daha büyük ve pahalı depo alanı
gerektirmesi, kısılmamasıdır. Korozyonun önlenmesi için ise nem ve sıcaklık koşulları sürekli kontrol edilmelidirler.
Metal ambalaj olarak, çeşitli kutular, tüpler, kovalar, variller, rezervuarlar vb.
üretilir.
Cam, ambalaj malzemesi olarak özel öneme sahiptir. Camın yapılışı ayrı bir
konuda açıklanmıştır. Bu nedenle sadece ambalaj malzemesi olarak camın özelliklerinden bahsedeceğiz.
Kimyasal tutarlılık, sertlik, termal ve optik özelliklere sahip olması camı ambalaj malzemesi olarak vazgeçilmez yapar.
Camın olumsuz yönü ise kısılmaması, elastik olmaması, büyük depolama
alanı gerektirmesi vb.
Cam malzemesinden şişeler, bardaklar, kavanozlar, balonlar, silindirler üretilir.
Plastik malzemeler, ambalaj üretimi için sanayinin “son sözü”dür. Bu malzemeler normal sıcaklıkta katı, yüksek sıcaklıkta ise eriyen ve basınç altında erimiş
haldeyken özel kalıplara bastırılan malzemelerdir. Soğuma esnasında bulundukları şekli muhafaza ederler. Kimyasal açıdan, onlar sentetik organik makromoleküler bileşimlerdir. Temel hammaddeler dışında bağlayıcı reçine, yumuşatıcılar,
stabilizatörler ve boyalar içerir.
45
Doğru hammadde seçimi yapılarak (kimyasal açıdan) her ürünün ambalajı
için sentetik malzeme seçilebilir. İstatistikler, dünyadaki plastik üretiminin ¼’ü ambalaj yapımı için kullanıldığını göstermektedir. En çok kullanılan malzemeler polietilen, polipropilen, polivinil klorür, polistiren ve diğerleridir.
Sentetik malzemelerin çeşitliği, şeffaf veya opak olan, yarı geçirgen veya geçirmeyen, belirli mekanik, termal ve kimyasal dirençliğe sahip ambalajların üretilmesini sağlar.
Bu malzemenin olumsuz tarafı ise, doğayı “kirletmesi”dir. Yani maddelerin
doğadaki doğal döngüsüne uymamasıdır (Kullanılmış, çürümeyen plastik ambalajlardan büyük dökerler oluşmaktadır).
Plastikten poşet ve torbalar, farklı şekillerde kutu ve kaplar, variller ve tanklar, sandıklar, tutacaklar vb. üretilmektedir.
Ambalaj ikili ticari işlevselliğe sahiptir. Bir taraftan ürünün kalitesini yani değerini korur, diğer taraftan ise ürünlerin maliyet fiyatını arttırmaktadır. Paketleme
işgücü maliyetlerini, üretim malzemelerini, ekipman yatırımlarını vb. artırır. Fiyatı
kullanılan malzemeye ve hazırlama yöntemine bağlıdır. Belirli mallarda paketleme
fiyatı, maliyet fiyatının %50’si civarındayken, özellikle parfüm gibi lüks ürünlerde
ise %70’lere kadar ulaşabilir.
Paketleme fiyatının ürün fiyatını arttırmaması için, günümüzde bazı mallar
çoğunlukla hammaddeler paketlenmemiş halde satılmaktadırlar. Böyle bir durum
madenler, inşaat malzemeleri, yakacak odun, tahıl vb. ürünlerde söz konusudur.
Ancak, daha fazla ürün kıyaslandığında, ambalaj fiyatının ürüne sağladığı
bir çok faydanın yanında önemsiz olduğu görülecektir.
Üreticiler, ambalajı alıcılarla bir iletişim kurma aracı olarak görürler ve alıcıların ürün seçme kararlarını etkilemeye çalışmaktadırlar. Burada sanayi (yüzeysel) tasarım kendisini ifade etmektedir. Çoğu kez ambalaj farklı renk ve tonlarda,
parlak ve şeffaf folyolardan hazırlanmıştır. Beğenilen ve popüler çizimlerle (çizgi
film, hayvanlar alemi) süslenmiş ya da ürünün içeriğini, tadını veya diğer özelliklerini reklam yapmaktadır.
Çağdaş üretim, ambalajı geri kalan diğer mallar gibi görür. Bu nedenle ambalajda standardizasyona, dolayısıyla kalite kontrolüne tabi tutulur. Bu bağlamda,
yırtılma kuvveti, mekanik dayanıklılığı, gözenekli yapısı, sıvı, gaz ve buhar geçirgenliği, koku emilimi, kimyasal kararlılığı ve korozyona uğraması incelenir.
Satış işlemlerinde ambalajın önemi büyüktür. Dünyada, bu konu ile uzman
kişiler ve kurumlar ilgilenmektedir. İşletme ve satın alma hizmetlerinde öğrenim ve
uygulamanın kolaylaşması için ambalajın birçok ayırımı ve sınıflandırılması yapılmıştır. Böylece amacına göre bakkal ve benzeri dükkanlarda satış için kullanıldığında ticari ambalaj ve ürünlerin içten ve dıştan paketlenmesi için, iç ve dış
piyasalara sunulması için, kıtasal ve denizaşırı ulaşım için nakliye ambalajı olarak sınıflandırılabilir.
Ambalajın tasarlanmış olduğu malların hassasiyeti göz önüne alındığında, ambalaj malların mekanik, kimyasal, meteorolojik vb. etkilerden korunmasına
göre de sınıflandırılabilir.
Üretildiği malzemeye bağlı olarak ambalaj metal, cam, kağıt, plastik ve
tekstile ayrılabilir. Bu sınıflandırmaya çıkartmalar, kapaklar ve başka yardımcı
malzemelerde dahildir. Çağdaş ambalajların, düşük fiyatla yüksek etki elde etmek
46
için farklı malzemelerin kombinasyonuyla üretilmesi nedeniyle bu sınıflandırma
kesin olmayabilir.
Ekonomik açıdan, geri dönüşümlü olmayan ambalaj yani tek kullanışlı ve
genellikle pahalı olan ve birkaç kez kullanılabilen geri dönüşümlü ambalaj olarak sınıflandırılabilir.
Sanayi terminolojisinde ambalaj ve paketleme kavramları arasında hiçbir sınır yoktur, böylece aynı anlama gelen her iki terim de kullanılmaktadır.
Bilimsel doğruluk gerekçesiyle, dağıtılan malın belirli bir ambalaja yerleştirildiği, yerleştirme sürecine ise paketleme denildiğini açıklamalıyız. Paketleme şekli
üretimle yakından bağlıdır. Bu yüzden, modern sanayide paketleme üretimin son
aşaması olarak kabul edilir.
Paketleme, koşullara bağlı olarak elle, mekanik veya karışık şekilde yapılır.
Çoğu sanayi dallarında, ürünün belirlenmesinden başlayarak, ambalajın doldurulması, kapanması ve etiketlenmesine kadar, tüm işlemlerin otomatik düzenlenme olanağı mevcuttur.
İlaç ve gıda ürünlerinin paketlenmesi esnasında özellikle sağlık ve hijyen koşullarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu paketleme, uzman kişiler veya sıhhi muayene olarak bilinen topluluk organları tarafından özel kontrole
tabidirler.
Paketlemenin türü ve şekli, kendi açılarından ürün kalitesinin ve ürün fiyatının oluşmasına katkıda bulunur. Bu nedenle, bu faaliyet malın üretici ile tüketici
arasındaki yol zincirinde bir halkayı temsil eder.
SORULAR:
1. Ambalaj nedir?
2. Ambalajın görevi nedir?
3. Ambalaj seçimini ne belirler?
4. Ambalajın ticari işlevi nasıldır?
5. Mal olarak ambalaj teriminden çıkarılan anlam nedir?
6. Bir mal olarak ambalaj kalitesinin belirtilmesi için ne araştırılır?
7. Ambalajın sınıflandırılması hangi öğelere göre yapılır?
8. Çoğunlukla hangi malzemeler ambalaj için kullanılır?
9. Malzemelerin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
10. Metni tamamla:
Ambalaj şunlara göre sınıflandırılabilir;
- Üretildiği malzemeye göre:
______ , ______ , ______ , ______ ve ______
- Amacına göre; ______ ve ______
- Mala sunduğu faydalar açısından:
- ______ , ______ , ______ , ______
- Ekonomik açıdan; ______ ve ______
11. Ambalajın her türü için birer örnek belirleyiniz.
12. Size göre tüm modern gereksinimleri karşılayan ya da değiştirmek
isteyebileceğiniz bir ürün ambalajı belirtebilir misiniz? Nasıl?
47
4.9.2. DEPOLAMA
Malın satış işlemlerinde önemli olan, verimli ve ekonomik çalışmaktır. Bu
durum planlı üretim ve tüketime yani anlık şartlardan (meteorolojik koşullar, mevsimler, ülkenin siyasi istikrarı vb.) etkilenmeyecek, istikrarlı bir piyasaya bağlıdır.
Bunu başarmak için malın, barış zamanlarında, acil veya savaş koşullarında modern bir şekilde depolanması gerekmektedir.
Depo, malın geçici bir süre için paketlenmemiş ya da paketlenmiş bir şekilde ve kalitesinin maksimum düzeyde korunduğu bir depolama alanıdır. Belirli bir
süre sonra depolanan mal üretime, nakliyeye ve tüketime dahil edilmektedir. Böylece depo, malı belirli bir üretim ya da nakliye sürecinin başında veya sonunda
kabul ederek, belirli bir süre malı koruyarak ve yeniden önceki sürecin aynısına
veya başka bir sürece dahil ederek, malın hareket etmesinde dinamik bir tampon
rolüne sahiptir. Bu sürede depolarda malın işlenmesi, (küçük miktarda) ambalajlama ve paketleme, kurutma, dezenfekte ve benzeri işlemler yapılabilir.
Ticaretin gelişimi planlanmasında depoların inşa edilmesinde yer almaktadır. Depoların inşaatı ve işlevselliği birçok faktöre bağlıdır. Depo konumunu seçerken deponun sanayi üreticilerine, erişim yollarına yakın olması, arazinin ise
jeolojik ve sismolojik açıdan istikrarlı ve kuru olmasına özellikle dikkat edilir.
Modern depolar teknik açıdan donanımlıdırlar. Bu depolar, forkliftler, yürüyen merdivenler (otomatik sürüş şeritleri), asansörler, ”eğik düzlemler”, silindir
elemanlar ve başka kaldıraçlar yardımıyla malları hızlı bir şekilde kabul edebilme
imkanlarına sahiptirler.
Depolama, yüksek düzeyde sağlık-hijyenik koşullarını ve havalandırmayı
sağlamalıdır. Zamanla her ürünün özellikleri değiştiği için, bu değişikliklerin gerçekleşeceği koşulları tanımak gereklidir. Depo parametrelerinin düzenlenmesi ve
kontrolü özel ekipman ve ölçüm cihazlarıyla sağlanmalıdır. Bu ekipmanlar, H2S,
SO2, NH3 varlığını ve mevcut olmaları beklenen diğer kolay uçucu maddelerini
ölçmek için barometre, manometreler, termometreler, higrometreler ve başka ölçüm aletlerini içerir. Depolarda mutlaka PP yangın söndürücü cihaz ve yangından
korunma sistemi olmalıdır.
Depo maliyetlerinin gereksiz yere artmaması amacıyla, sadece bu gibi kalitenin korunması için gerekli olan koşullar sağlanmalıdır. Örneğin: metal ve alaşımların depolanmasında, bağıl nemin önemi büyüktür ve korozyonun minimuma
indirilmesi için ortalama nem oranı %50-60 civarında korunmaktadır. Öte yandan, bağıl nem, cam ve porselen depolarında önemsizdir. Bu yüzden, ekonomik nedenlerden dolayı bağıl nem bu depolarda dikkate alınmaz. Aynı ekonomik
nedenlerden dolayı, deponun düzgün çalışmasıyla depo alanının en iyi şekilde
kullanılması sağlanmalıdır. Bu, kendi malının depoya yerleştirilmesiyle, depoda
eksiklikler meydana gelirse fazlalığın kiralanması gerektiği anlamına gelir. Diğer
yandan, ekipmanın normal işleyişi için, aşırı yüklenmeye izin verilmemelidir.
Depoda mutlaka, malların görünürlüğünü ve ambalajlarda yer alan deklarasyonların yoklanmasını sağlayacak yeterince alan olması gereklidir. Bütün bunlar,
düzenli bakımda kontrol edilecek olan kullanım tarihinin geçmesini vb. engeller.
48
Malların depodaki yerleri belirtilmesi sırasında, birbirine yakın durmalarından kaynaklanabilecek, birbirlerine etki edebilme olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin; süt ürünleri kahve ile yan yana tutulmaz vb.
Zararlı böceklerin, örneğin yün ürünlerinde güveler, unda solucanlar, kemirgenler vb. ortaya çıkması halinde, yasaların izin verdiği uygun önlemler alınır.
Depo çalışanlarının, depoda hareket halinde olan ürünlerin belgeleriyle ilgilenecek uzmanlar olması gerekmektedir. Böylece herhangi bir zamanda depo
işlemleri için bilgi sağlanır. Modernleşme, miktar, maliyet, kalite, kullanım tarihi
vb. belgelerinin bilgisayar yardımıyla işlenmesine katkıda bulunmuştur. Örneğin;
malların bilgisayarla yönetildiği bir depoda, malların kabulü esnasında (deklarasyondan) bilgisayara ürün türü, kütle ağırlığı, üretici ve ürünlerin raf ömrü ile ilgili
bilgiler kaydedilir. Malların depodan çıkarılmasında ise, EAN sistemi kullanılarak
miktarlar eksiltilir. Bu şekilde, her an depoda aynı türden daha ne kadar malın kaldığı hakkında bilgiye ulaşılabilir. Aynı öyle bilgisayar, ürünlerin son kullanma tarihlerinin geçmesinden kısa bir süre önce sinyal vermesi için ya da depoda o tür
üründen “minimum” miktar kaldığında uyarı vermesi için programlanmıştır. Şüphesiz ki, depolama ve ürün koruma esnasında bilgisayarın kullanılmasının daha
bir sürü avantajı bulunmaktadır.
Depoların daha iyi kullanımı için şu açılardan sınıflandırılırlar: ekonomik-işletme, teknik-işletme kolaylığı ve malların manipülasyon sıklığı.
Ekonomik-işletme açısından depolar, malların biçimine göre sınıflandırılabilir (paketlenmemiş ve paketlenmiş mal), raf ömrüne göre (bozulan ve dayanıklı), kökenine göre (yerli, yabancı ve gümrük malı), aitliğe göre (kendi ihtiyaçlarına
yönelik ve kamu depolamasına yönelik), ekonomik faaliyetlere göre (tarım, sanayi, ticari ve genel depolar) ve trafik etkinliğe göre (demiryolu-terminal, liman ve
ülke içi) olarak sınıflandırılırlar.
Teknik-işletme açısından depolar, atmosfer koşullarından etkilenmeyen
paketlenmemiş ürünler için açık depolar, atmosferden kısmen etkilenen mallar
için örtülü depolar, korunması zorunlu olan paketlenmiş mallar için kapalı depo
alanı ve sıcaklık ile diğer koşulların düzenlenmesini sağlayan depolar olarak sınıflandırılırlar.
Kolaylık ve malların manipülasyon sıklığı açısından, malların uzun süre
kalmadığı sadece yeniden yüklenip, sıralandığı depolar ve ürünlerin uzun süre
kaldığı, bir sonraki düzenlemeleri beklediği depolar olarak farklanmaktadırlar.
Malların sık sık değiştirildiği zemin katı depoları ve uzun süre durduğu üst
kat depoları da mevcuttur.
Bizim ülkemiz de dahil her ülke, barış zamanında, kendi savunmasının içerisinde, mal stokları olarak bilinen stratejik malların depolanması için plan hazırlar.
Bu mallar acil durumlarda toplum ve askeri birlikler için amaçlanmıştır.
Savaş koşulları için malların depolanması, barış zamanlarında gerçekleşir ve kullanılan depo alanı daha önce belirtilen kriterlere tamamen uyum
sağlamalıdır. Bunun dışında, bu depolar malların başka bir yere hızlı şekilde aktarılmasına ve maskeleme imkânı aynı öyle depolanan malların gerektiğinde hızlı
bir şekilde imha edilmelerini sağlamalıdırlar.
49
Acil durum veya savaş koşullarında, depolar el altında bulunabilen malzemelerle inşa edilebilir ya da başka uygun tesisler alelacele hazırlanabilirler (mahzen, hangar vb.). Onlar güvenli bir alanda, yerleşim yerlerinden uzak, saklanabilir
ve fiziksel korunabilir bir alanda bulunurlar.
Acil durumlarda ve savaş koşullarında stratejik malın depolanması için,
daha önceden hazırlanmış tahliye planlarına göre geçici depolarda kullanılabilir.
Bu gibi durumlarda, malın belirli bir miktarı birçok hane halkına dağıtılabilir.
Ancak bu mal yetkili makamlar ve kişiler tarafından sürekli kontrol altında bulunmaktadır.
Acil durum ve savaş koşullarında depolar toplum, bölgesel savunma ve askeri ihtiyaçları karşılamak için belediye, şehir ve devlet düzeyinde olabilirler.
4.9.3 HESAPLANAN MİKTAR KAYBI
Ürünlerin depolama ve nakliye esnasında sürekli değişebilme doğası gereği, mallarda kütle veya sayı birimleriyle ifade edilen kayıplar sarflar oluşur. Ticarette bu kayba hesaplanan miktar kaybı denilir.
Mallardaki miktar kaybı çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Su ve diğer buharlaşan bileşenlerin doğal kaybı hava, sıcaklık, ışık, nem
ve başka dış etkiler altında mallarda oluşan fiziksel-kimyasal süreçler sayesinde oluşur.
Malların manipülasyonu sırasında mallar sıralanırken, paketlenirken ve pazarlanırken meydana gelen kayıplara dağılma denilir.
Dağılmanın miktarı, ürünün doğasına ve kalitesine, paketleme türü ve şekline, depolama ve nakliye koşullarına bağlıdır. Aynı öyle bu süreçlere katılan kişilerin uzmanlığı da bu konuda büyük öneme sahiptir.
Kayıplar, çeşitli felaketler nedeniyle de oluşabilir (yangın-sel, deprem, savaş vs.).
Mal ticaretinde miktar kaybı, resmi standartlarla düzenlenmiş değildir. Şirket kurallarında deneyim temelinde hazırlanmış, yönlendirme tabloları ve taslaklar bulunmaktadır. Burada, bunun için geçerli olan malların doğası, bölgenin hava
koşulları, mevsim ve malların bulunduğu özel durumlar dikkate alınmıştır.
Böylece burada, şirketin iç kontrolü ifade edilmiş olur.
50
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Depo nedir?
Deponun ticaretteki amacı nedir?
Deponun ekonomik çalışması için şartlar nelerdir?
Depolar nasıl sınıflandırılırlar?
Hayal ettiğin modern bir deponun nasıl görünmesi gerektiğini ifade edebilir
misin? Nasıl ve ne kadar personelin çalışması gerekir? Nasıl bir donanıma
sahip olması gerekir? Kontrol ve güvenliği nasıl organize edilmelidir?
6. Aşağıdaki sınıflandırmaya göre çeşitli depo örnekleri önerin.
I. Ekonomik-işletme
- Malın biçimine göre: - paketlenmemiş
- paketlenmiş mal
- Malın raf ömrüne göre: - bozulabilir
- dayanıklı mal
- Kaynağına göre: - yerli mal
- ithal mal (gümrük)
- Aitliğe göre: - kendi üretime yönelik
- kamu depolarına yönelik
- Ekonomik faaliyetlere göre: - tarım ürünleri
- sanayi ürünleri
- ticari ürünler
- genel depolar
II.Teknik-işletme: - açık depolar
- örtülü depolar
- kapalı depolar
III.Kolaylık ve malların manipülasyon sıklığı:
- ek işlem ve yeniden paketleme depoları
- stratejik öneme sahip malların uzun süre kaldığı depolar
4.9.4 ULAŞIM
Bilim ve teknolojinin avantajlarını kullanarak, insanlar aslında bir faaliyeti
temsil eden taşımacılıkla uzak mesafeleri aşmış bulunmaktadır. Kelime, yeni Latin kökenlidir. Anlamı ise aktarmadır (iletim-ulaşım). Dolayısıyla ulaşım, bir yerden başka bir yere insan, mal, değerli senetler ve haber aktarmaktır.
Ulaşım teknik, ekonomi, hukuk, uluslararası ilişkiler ve başka açılardan dikkate alınmaktadır.
51
Ekonomi teknisyeninin çıkarları açısından taşımacılığı dar anlamda tanımlayabiliriz. Taşımacılık, malın ulaşım araçlarıyla üreticiden tüketiciye aktarılmasıdır. Bu bağlamda, düşük maliyetle ürün kalitesinin korunmasına dikkat
edilmektedir.
Ulaşımın kendi rolüne bağlı olarak ikili karaktere sahip olabilir. Böylece, bir
ürünün üretim sürecinde yer aldığında o sürecin bir parçası haline gelir. Yani bu,
iç ulaşımdır. Örneğin; cam hammaddelerinin hazırlandıkları (temizleme, ezme,
öğütme) yerden camın elde edilmesi için fiziksel-kimyasal sürecin geliştiği eritici fırına kadar, aktarımı bir iç ulaşım örneğidir. Burada ulaşım üretim sürecinin bir
parçasıdır. Böyle bir durumda, taşımacılık yardımcı faaliyettir.
Eğer taşımacılık ticarette gerçekleşirse, o zaman bu bağımsız bir faaliyettir.
Bağımsız faaliyet olarak taşımacılığı birçok teorisyenci tanımlamıştır. Bağımsız faaliyet olarak üretim sürecinin bir uzantısı olduğu ve emeğin toplumsal
bölünmesinde özel bir alana ayrıldığı genel olarak kabul edilir.
En yeni bilgilere göre taşımacılık, toplumsal üretim sürecinde ekonomik bir
faaliyettir. Taşımacılık, finansal sonuçlar açısından çok önemlidir ve her ülkenin
mali gelirine katılır.
Taşımacılığın önemi büyüktür. Ekonominin gelişimini hızlandırabilir, fakat
kötü yönetildiği takdirde gelişimi durdurabilir. Bunun örneğini, ulaşıma üretim sürecinin bir parçası olarak baktığımızda bulabiliriz. İyi ulaşım, eğer işlemi esnasında ucuz enerjinin kullanılacağı ekonomik hammaddeleri düzenli tedarik ederse
ve bitmiş ürünlerin taşınmasını sağlarsa, enerji ile örneğin su enerjisi ile zengin,
fakat maden açısından fakir olan bir alan ekonomik (ve kültürel) açıdan gelişebilir.
Yükümlülüklerin doğru, başarılı ve ekonomik şekilde karşılanması için ulaşımda, modern ulaşımın görevlerini ve amaçlarını gerçekleştiren uzman ve vasıflı
kişilerin çalışması ve ulaşımı yönetmesi gerekmektedir. Bu yükümlülükler şunlardır; güvenilirlik, doğruluk, düzen, hız ve maliyet.
Günümüzdeki tekniğin gelişim koşullarında bile kesin bir güvenilirlikten değil de sadece göreceli güvenilirlikten bahsedebiliriz. Modern trafik ve ulaşım
araçlarının taşımacılık tarihinde bilinen en büyük güvenliği sağlamasına rağmen.
Düzenlilik bu faaliyetin anlamında, önceden belirtilen “tarifeye” göre taşımanın gerçekleşmesi demektir. Bu düzenlilik, tarifeye kesin uyum sağlamak anlamına gelen doğruluk ile bağlanmaktadır. Bu özellikler, taşımacılık hizmetlerinin
kullanıcıları için büyük önem taşımaktadır. Çünkü, büyük stoklara ihtiyaç duymadan planlı tedariki sağlamaktadırlar. Böylece depolama maliyetleri de azalmış
olur.
Taşımacılığın hızı, ulaşım araçlarının teknik özelliklerine ve yol durumuna
işlevsel olarak bağımlıdır. Modern koşullarda maksimum (en yüksek) hız çok büyüktür, fakat taşımacılık için ortalama hız ve ticaret hızı çok daha önemlidir.
Taşımacılık hızının (süratinin) belirlenmesinde, en belirgin faktör genellikle
maliyettir. Hızlı ulaşım malların kalitesinin maksimum düzeyde korunmasını sağlayacak, ancak ulaşım maliyetini yani malın piyasadaki fiyatını artırmış olacaktır.
Bugünün dünyasında, taşımacılıkta fiyatın artmadan kârların artması için
palet ve konteyner kullanımına doğru bir yönelme vardır. Paletleme ve konteynerlar sayesinde, ürünlerin üretilmesinden, piyasaya sunulmasına kadar geçen süre
52
minimuma (en aza) düşürülür. Manipülasyon ve işgücü maliyetleri azalır ve ulaşım araçlarının kullanımı artar.
Paletleme ve konteynerler teknik araçların ve prosedürlerin düzenli bağlantıları ile mekanik işlemelere izin verilmektedir. Bu yüzden, standartlara göre
hazırlanmış palet paketlerine ihtiyaç duyulur.
Konteynerler, taşımacılıkta birden fazla kullanım için yeterince dayanıklı
kaplar, sandıklar, tanklar ve benzeri araçlardır.
Paletleme ve konteynerler sayesinde ulaşılan başarılar aşağıdaki örneklerden görülebilir.
Bunların kullanımı ile, vagon yükünün boşaltılması veya yeniden yüklenmesi sadece bir saat sürerken, klasik yollarla bu işlem sekiz saat sürmektedir. Kamyonda ise aynı işlem klasik yolla 3-4 saat sürmesi yerine artık sadece 0,5 saat
sürmektedir.
Depolamada da benzeri bir durum söz konusudur. Klasik yollarla yerleştirilen 0,6 t/m2 mal yerine paletleme ile 2 t/m2 mal yerleştirilmiş olacaktır.
Ulaşım, şu şekillerde olabilir: Kara yolu (kara yolu, demir yolu ve boru
hattı), su yolu (ırmak, göl, kanal ve deniz yolları) ve hava yolu. Bu ulaşım türlerinin kendine has özellikleri vardır.
Kara yolu taşımacılığı, yolların gelişmiş ağı ile, herhangi bir yere, başka bir
araca yeniden yüklenmeden malların kabulü ve teslimini sağlar. Bu özellik kara
ulaşımını kısa mesafeler için daha uygun kılar ve kısa mesafeler için ekonomik
olmayan demir yolundan öncelik kazandırır. Demir yolu ulaşımının gerçekleşmesi
için aslında pahalı bir yatırım olan özel olarak düzenlenmiş yollar “raylar” gereklidir. Malın yükleme istasyonuna kadar getirilip götürülmesi gereklidir ve bu durum
maliyetin artmasına neden olur. Fakat, büyük miktarda paketlenmemiş ve paketlenmiş malların özellikle uzak mesafelere bu şekilde taşınması daha kullanışlıdır.
Boru hattı taşımacılığı, büyük miktarlarda sıvı ve gazların aktarılması için
kullanılır. Büyük yatırımlar ve bakım maliyetlerine rağmen özellikle petrol ve gaz
dağıtımında çok yaygındır. İç ulaşımda da kullanılabilme imkânına sahiptir. Örneğin, tahıl aktarımı (ambarlardan vb.). Boru hattı ulaşımı son zamanlarda dünyada
ki çağdaş çiftliklerde süt aktarımı içinde kullanılır.
Irmak ve kanal taşımacılığı, büyük avantajları nedeniyle yüzmenin mümkün olduğu her yerde kullanılır.
En yaygın olarak deniz yolu ulaşımı kullanılır. Daha doğrusu dünya taşımacılığının 2/3’si bu şekilde gerçekleşmektedir. Şimdiye kadar söz edilen tüm
taşımacılık türlerinin yanı sıra, bu ulaşım devlet yasalarıyla ve sınırlarıyla sınırlandırılmış değildir ve diğer ulaşım yollarından farklanmasını sağlayan başka bir
özelliği de aynı anda çok büyük mal miktarları taşınılabilir olmasıdır.
Hava yolu ulaşımı gerçekten en hızlı fakat hala en pahalı ulaşım türüdür. Bu
taşımacılık şekli, malların taşınması için başka alternatifler olmadığı zamanlarda
kullanılır (ilaç, besin, özel malların taşınması).
Ulaşım, iç (bölgesel, şehir içi ve şehirlerarası) ve dış olarakta ayrılır. Bu sınıflanmaya, iki veya daha fazla ülke arasında gerçekleşebilen, daha doğrusu sınır ötesi ve transit olabilen uluslararası ulaşımıda dahil edilebilir.
53
Sınıflandırma amaçlandığı malın türüne göre de yapılabilir. Örneğin, bazı
malların taşımacılığı için özel araçlar vardır (düz cam, beton vb.).
Ulaşım araçları, kimya ve gıda gibi farklı sanayi dallarına ait ürünlerin taşınma ihtiyaçlarına göre de tasarlanabilirler. Ulaşım araçlarının sınıflandırılması taşımacılığın sınıflandırılmasıyla aynı veya bağımsız olarak gerçekleşebilir.
Böylece, sıradan, römörklü veya römörksüz, brandalı veya brandasız, sıcaklığı,
nemi, karıştırmayı, yükün boşaltılmasını, güvenliğini düzenleyen cihazların yerleştirilmiş olduğu özel ulaşım araçlarıda mevcuttur.
Özel durumlarda insanların, malların ve çevrenin korunması ve güvenliği
nedeniyle, ulaşım araçlarında bazı mallar için belirlenen standartlara göre hazırlanmış semboller kullanılır.
Böyle bir durum zehirli, yanıcı ve radyoaktif ürünlerin ulaşımında söz konusudur.
Araçlar gündüz şartlarında tekstil sembolleri ile, gece şartlarında ise turuncu ışıklarla işaret edilir. Öyle ki, araçta taşınan malın ismi gözle görünür bir şekilde yazılmıştır.
Bu tür ürünlerin taşınması için yönetmeliklerle belirlenmiş olan izin gereklidir. Nakliye genelde geceleri ve mümkün olduğu sürece yerel yollardan gerçekleşir.
Ulaşımı gerçekleştiren kişiler, kişisel güvenlik araçlarına sahiptir ve uzmanlık eğitimi almıştırlar. Onlar ulaşım esnasında olabilecek iş kazalarına karşı güvenlik önlemleri alırlar.
Ordunun ihtiyaçları için yapılan taşımacılık, genellikle orduya ait olan araçlarla gerçekleşir. Bu araçlar karakteristik boyalarla boyanmıştırlar ve kamu trafiğinde yer aldıkları zamanlarda ise yetkili askeri kişiler onların hareketlerini
düzenlerler.
Taşımacılıkta yeniliklere en çok fırsat veren, kombine edilmiş taşımacılıktır. Örneğin, tren demir yolu ve gemiler ile konteyner, otomobil ve diğer kara yolu
araçlarının taşınması. Tabii ki taşımacılık özelliklerinin tamamen ifade etmesini
sağlayan, fakat kullanılmamış fırsatlar da mevcuttur.
SORULAR:
1. Taşımacılık-ulaşım nedir?
2. Bağımsız faaliyet olarak ulaşımın rolü nedir?
3. İç ulaşım ve bağımsız ulaşım (üretimin ayrılmaz bir parçası olarak) arasındaki
farkı açıklayınız.
4. Taşımacılık nasıl bir öneme sahiptir?
5. Taşımacılığın ilkeleri nelerdir?
6. Ulaşımın en yaygın sınıflandırılması hangisidir?
7. Ülkemizim ihraç ettiği mallardan bir örnek verin. Onun ulaşımını nasıl organize
edersiniz?
54
KONU 5
ENERJİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Bu konu, dünyada ve ülkemizde kullanılan enerji
türleri hakkında bilgilendirme ve özellikle güneş enerjisi hakkında özel bir vurgu içerir.
YAKITLAR
KATI YAKITLAR
SIVI YAKITLAR
Bir malzemenin yakıt olması için sahip olması gereken özellikler belirtilmiştir.
Yakıtların kaynağına, toplam durumu ve sıcaklık
değerlerine göre sınıflandırılması sunulmuştur.
GAZ YAKITLAR
Tek akaryakıt olan petrol, özel olarak incelenmiştir.
Konunun incelenmesi, son yıllarda linyit (en yaygın kömür olarak) üretimine genel bir bakış ile sona
erer.
Bu konunun işlenmesiyle, çeşitli enerji ve yakıtlar
için, onların ekonomi ve günlük yaşam için anlamı,
onların kullanışını, yanı sıra onların depolanması ve
kullanımı esnasında ortaya çıkabilecek tehlikeler için
genel bir resim sağlanmalıdır.
55
5. KONU ENERJİ
5.1 ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Maddelerin belirli bir iş yapabilme yeteneğine enerji denir. Enerji aslında doğada meydana gelen tüm hareketlerin ve değişikliklerin nedenidir.
Sanayi üretiminde ve insanın günlük yaşamında enerjinin önemi büyüktür.
Enerji bazı operasyonların gerçekleşmesi esnasında tüm cihazların ve makinelerin taşınması için kullanılır.
Günümüzde tüm tüketiciler tarafından kullanılan enerjinin temel türleri şunlardır; elektrik, ısı, mekanik, kimyasal, nükleer ve güneş (solar) enerjisi.
Bu enerjilerden hangisinin kullanılacağı, bir ülkenin mevcut kaynaklarına ve
elde edilen enerjinin ekonomik etkisine bağlıdır.
Elektrik enerjisi hidrosantrallerde, termik santrallerde ve nükleer santrallerde, su enerjisinin, sıvı ve katı yakıt enerjisinin ve nükleer enerjinin kullanılmasıyla elde edilir.
Elektrik enerjisi üretildiği yerden yamalar yardımı ile daha düşük voltaja dönüştürülen trafolara ulaştırılır. Böylece evler için 220 V gerilim, termal gerilim olarak ise 380 V ile gelmektedir.
Elektrik enerjisi, cihazların ve makinelerin taşınması veya ısınması için bir
itici güç olarak kullanılır ve kendi amacına göre yürütme ve termal olarak ikiye ayrılır.
Isı enerjisi, bir cisimdeki tüm moleküllerin kinetik enerjisinin toplamını temsil eder. Bu enerji çeşitli yakıtların yanmasıyla elde edilir ve bu yanma esnasında belirli bir sıcaklıkta gazlar serbest bırakılır. Bu şekilde elde edilen sıcak gazlar,
önceden ısıtılmış su, su buharı, damıtma, bazı kimyasal süreçlerde hammaddelerin kurutulması veya ısıtılması için kullanılır.
Isı enerjisi katı, sıvı veya gaz yakıtlarının özel ısı makinelerinde (buhar kazanı-ateş ocağı) yanmasıyla elde edilir.
Kimyasal enerji, belirli egzotermik* tepkimelerinde termal enerji şeklinde
serbestleşen bir enerjidir. Bu tür enerjinin, ısı enerjisi olarak ya da elektrik enerjisinin üretilmesinde kullanılabilmesi, sanayide büyük bir önem taşımaktadır.
Nükleer enerji, atomun bütün kütlesi atom çekirdeğinde proton ve nötron
şeklinde yoğunlaşmıştır. Çekirdekte proton ve nötronu bir arada tutan kuvvetli güçler bulunmaktadır. Çağdaş bilim, çekirdeğin içinde bulunan bu güçleri, bazı
ağır elementlerin çekirdeklerini nötron ile bombalayarak nükleer enerji olarak etkinleşmesini sağlamıştır.
*ısının serbestleştiği tepkimeler
Nötron ile bombalanması sırasında çekirdek patlar ve daha hafif metallerin daha
küçük çekirdeklerine dağılır. Bu esnada büyük enerji serbestleşir. Çekirdeğin bölünme sürecine füzyon denilir ve bu olay zincir şeklinde gerçekleşir. Çekirdeğin
bölünmesi nükleer enerjinin kontrol altında salındığı nükleer reaktörlerde gerçek-
57
leşir. Nükleer enerji kaynakları olarak uranyum-ve onun izotopları ile plütonyum
kullanılır.
Elde edilen enerji daha sonralarda başka bir tür enerjiye dönüştürülebilir. Bu enerji ucuzdur, fakat radyoaktif atıklardan veya nükleer santrallerde meydana gelen
kazalardan radyoaktif zehirlenmeler tehlikesi nedeniyle, ekolojik açıdan oldukça
tehlikelidir.
Güneş (Solar) enerjisi: Bir saat içinde güneşten gelen enerji bir yıl boyunca tüm ülkede toplamda tüketilen enerjiden daha büyüktür. Bu durum aslında
güneşin ne kadar büyük ve tükenmeyen bir enerji kaynağı olduğunu kanıtlar. Teknolojinin ve tekniğin gelişimi sayesinde bu enerjinin kullanımı daha fazla ve daha
verimli hale gelmiştir. Güneş enerjisini ısı veya elektrik enerjisine dönüştüren güneş kolektörlerinin uygulanması geniş çaptadır. Güneş enerjisinin ısı enerjisine
dönüştürülmesi için kullanılan bu güneş kolektörleri (Res.5.1) nispeten ucuzdur
ve bir çok ev ve binalarda uygulanmaya başlanmıştır. Bu kolektörlerde içinden
soğuk suyun geçip ısıtıldığı tüpler bulunmaktadır ve bu şekilde ısıtılan su günlük
hayatta farklı amaçlar için kullanılmaktadır.
Güneş enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürüldüğü kolektörler daha karmaşıktır. Fakat son zamanlarda (elektrik enerjisinin tasarrufu kolektör bedelini
karşıladığı zaman) elde edilen enerji ücretsizdir.
Güneş enerjisinin bu şekilde kullanılması gittikçe artmaktadır.
Res.5.1 Güneş enerjisinin güneş kolektörleri vasıtasıyla kullanımı
Kullanılan enerji kaynakları esas olarak doğadan elde edilirler ve bunlara genelde doğal kaynaklar adı verilir. Kullanıma göre bu kaynaklar ikiye ayrılırlar; yenilenmeyen kaynaklar (fosil ve nükleer yakıtlar) ve yenilenebilen kaynaklar
(su enerjisi, rüzgar enerjisi (Res.5.2),güneş enerjisi, deniz akıntı ve sızıntı enerjisi vb.).
58
Res.5.2 Rüzgar enerjisinin kullanılması
Tüm enerji kaynaklarında önemli olan,1 kg katı yakıtın ya da 1m3 gaz yakıtın yanması esnasında ne kadar kilovat saat enerji elde edildiğini gösteren enerji değeridir.
Yukarıda adı geçen kaynaklardan hangisinin kullanılacağı, her şeyden önce
ülkedeki mevcut enerji kaynaklarına bağlıdır.
Ekonomik açıdan, bir mal olarak enerjinin, artan tüketim nedeniyle ticarette ve yaşamda büyük önemi ve etkisi vardır. Dünya, yaşam çevresini kirletmeyen
ve daha ucuz, daha güvenli alternatif ve yenilenebilen enerji kaynaklarına doğru
yönelmiştir.
5.2 YAKITLAR
Yakıtlar adı altında, yanmaları esnasında büyük miktarda sıcaklık serbestleşen ve pratik olarak bu sıcaklığın ısı enerjisi olarak kullanılabilme
veya başka enerjiye (mekanik, elektrik) dönüşebilme imkânı olan maddeler demektir.
Bir maddenin yakıt olarak kullanılması için, yanması esnasında sıcaklık serbestleşmesi sağlaması dışında şu şartları da yerine getirmelidir;
- Doğada bol ölçüde bulunması
- Bulundukları yerlerin ulaşılabilir ve kullanım için ucuz olmaları
- Yanma ürünleri (gazlar) çevreye zararlı olmamaları
- Belirli bir hız ile yanması
- Normal koşullar altında yakıtın belirli tutarlılık göstermesi.
Yakıtlar, başlıca organik bir maddenin temsil ettiği yanıcı bölüm ve nemin,
mineral maddelerin, oksijenin ve azotun temsil ettiği yanıcı olmayan bölümü
içermektedirler.
Yakıtın kalitesi, yakıtın kalorifik (ısı) değerine göre değerlendirilir. Bir yakıtın kalorifik değeri 1kg katı veya sıvı yakıtın veya 1m3 gaz yakıtın tamamen
yanması esnasında açığa çıkan sıcaklık miktarıdır. Yakıtların kalorifik değeri
(katı ve sıvı yakıtlar için) kj/kg yani (gaz yakıtlar için) kj/m3 olarak ifade edilir.
Yakıtlar, kütle durumuna göre; katı, sıvı ve gaz, kaynağına göre; doğal ve
yapay olarak ayrılabilirler. Yapay yakıtlar, doğal yakıtların işlenmesiyle elde edilirler.
59
Doğal yakıtlar grubuna şunlar dahildir: odun, kömür, petrol, toprak, gaz ve
(beraberinde) petrol gazı. Yapay yakıtlar gurubu ise şunları içerir: odun kömürü,
yarı kok, kok, briketler, petrol damıtma ürünleri, üretici gaz, asetilen, karbon gazı
ve diğerleri.
Yakıtları agrega durumu ve kökenlerine göre sınıflandırılma şeması Tablo
5.2 de gösterilmiştir.
Kütle durumu
Kaynak
Katı
Sıvı
Gaz
Doğal
Kömür,
odun, şist
Petrol
Toprak gazı
Petrol gazı
Yapay
Odun kömürü,
Kok, yarı kok
Petrol damıtma
ürünleri
Jeneratör gazı,
Su gazı,
Karbon gazı,
Asetilen gazı vb.
Tablo 5.2 Yakıtların sınıflandırılması
5.2.1 KATI YAKITLAR
5.2.1.1 DOĞAL KATI YAKITLAR
Doğal katı yakıtlar odun ve kömürü kapsamaktadır.
Odun yakıt olarak çoğunlukla evlerde kullanılan,18850 kj/kg kalorifik değerine sahip bir doğal bitkisel yakıttır. Yaygın olarak bir dizi önemli ürünün (selüloz,
kağıt, asetik asit vb.) üretildiği ahşap ve kimya endüstrisinde kullanılan odunun
yakıt amaçlı kullanılması ekonomik değildir.
Odun açık alanda depolanır ve ticarette m3 ölçüsü ile satılmaktadır.
Kömürler, binlerce yıl öncesinde belirli şartlar altında (basınç, sıcaklık ve
zaman) organik ve inorganik maddelerin kömürleşmesiyle oluşmuş doğal fosil
yakıtlardır. Kömürlerin kalitesi karbon içeriğine göre belirlenir. Kömür jeolojik açıdan ne kadar eskiyse içeriğindeki karbon miktarı da o kadar fazladır. Res.5.3 te
kömürlerin oluşma aşamaları gösterilmiştir.
Kömür türleri:
Turba (Bataklık kömürü). Turba, temizlenmemiş sular altında bulunan ve
kalorifik değeri 12500-20500 kj/kg olan en genç fosil yakıtıdır. Açık kahverengiden koyu kahverengiye kadar bir renge ve lifli bir yapıya sahiptir. Düşük kalori
değerine sahip olması nedeniyle daha uzak yerlere taşınmasının ekonomik bir
60
gerekçesi yoktur ve bu yüzden sadece termoelektrik santrallerinde yerel yakıt
olarak kullanılır.
Kahverengi kömür: Bu tür kömür grubunda linyit, kahverengi, topraksal ve
başka kömürler önemli yer kapsamaktadır.
Linyit, düşük kömürleşme derecesine,16800-2100 kj/kg kalorifik değerine
ve çoğunlukla kahverengi ve koyu renklere sahip olan bir kömürdür. Linyit termik
santrallerde ve diğer ısı makinelerinde yakıt olarak, aynı öyle yarı kokların elde
edilmesi için hammadde olarak da kullanılmaktadır.
Taş kömürü: Paleozik ve mezozoik devirlerinde meydana gelmiş ve 65 ila
320 milyon yıl civarında eski olan fosil yakıtlardır. Bunlar, yüksek karbonlaşma
derecesine sahip, renkleri ise göze çarpan parlaklıkta siyahtır.
Taş kömürünün kalorifik değeri ise 31400 ile 35500 kj/kg arasındadır. %18
ile %33 civarında uçucu madde barındıran taş kömürü kok kömürünün elde edilmesi için kullanılır.
Antrasit en yüksek karbonlaşma (kömürleşme süreci) derecesine sahip en
kaliteli taş kömürüdür. Renk olarak antrasit siyahtır ve gri veya altın parlaklığa sahiptir. Karbon içeriği yaklaşık %95’e kadar değişir ve kalorifik değeri ise 36000 kj/
kg üzerindedir.
Kömür piyasaya şu ürün yelpazesiyle sunulur; dilim, küp, somun, küçük, toz
halinde, kurutulmuş, ayrılmış.
Kömürün depolanması esnasında yığının yüksekliğine ve yığınlar arasındaki mesafeye dikkat edilmelidir. Kömür açık depoda, özel kutularda veya serbest
olarak depolanır. Uygun olmayan bir şekilde depolanması kömürün yanmasına
neden olabilir.
61
treset (bataklık
ȚȘȍșȍȚkömürü)
linyit
ȓȐȋȕȐȚ
kahverengi kömür
ȒȈȜȍȈȊȯȈȋȓȍȕ
antrasit
Res. 5.3 Kömür türleri
5.2.1.2 YAPAY KATI YAKITLAR
Yapay katı yakıtlar: Odun kömürü, yarı-kok, kok ve briketleri içerir.
Odun kömürü, odunun endüstriyel veya ilkel yollardan kuru damıtımı sonucunda elde edilir. Odunun endüstriyel kuru damıtımı 400°С sıcaklıkta fırınlarda
gerçekleşir. Damıtım esnasında kömür dışında başka ürünlerde elde edilir (ham
sirke, gaz ve katran). Odun kömürünün 30480 kj/kg kalorifik değeri vardır. Odun
kömürü, gaz maskelerinde emici araç olarak, kokuyu mahrum etme aracı olarak,
ferosilisyum üretimi sırasında, siyah barut üretimi esnasında ve başka yerlerde
kullanılır.
Yarı-kok linyitin 500-700°С sıcaklıkta hava erişimi olmadan kuru damıtımı ile elde edilir. Linyitin kuru damıtımı, birçok sımsıkı kapalı bölmelerden oluşan
özel fırınlarda gerçekleşir.
62
Elde edilen yarı-kokun kalorifik değeri 26000 kj/kg civarındadır ve bu linyitin
kalorifik değerinden daha yüksektir. Linyitin kuru damıtımı esnasında yarıkok dışında gaz da elde edilir.
Yarı-kok, dönüştürücü araç ya da yakıt olarak metalürjide kullanılır.
Kok kömürü, %18-%33 civarında uçucu madde barındıran yağlı taş kömürünün 700-1200°С sıcaklıkta kuru damıtılması ile elde edilir. Yapılan bu kuru damıtım sırasında kok kömürü dışında, karbon gazı, amonyak, katran vb. elde edilir.
Kok kömürü 33500 kj/kg kalorifik değerine sahiptir. Kok kömürü metalürjide yakıt
ve de dönüştürücü araç olarak kullanılmaktadır.
5.2.2 SIVI YAKITLAR
Petrol, (toprak yağı veya siyah altın) kükürt, oksijen ve azot bileşikleri, reçine malzemeleri ve katı karbonhidrat karışımı ile çeşitli sıvı karbonhidratların karmaşık bir karışımı olan, tek doğal sıvı yakıttır.
Dış görünüşüne göre petrol, aydınlıkta ışık saçabilen zeytinyağı rengine sahiptir. Petrolün rengi reçine malzemelerinin yapısına ve içeriğine bağlıdır, bu yüzden petrol kırmızı renkte ve renksiz olarakta rastlanabilir.
Ham petrol, su ve gaz geçirmez tabaka ile çevrili, 3000 ile 9000 metre derinlikte toprakta bulunur (Res. 5.4).
Petrolün işletilmesi, elmas taçlardan yapılmış özel matkaplarla donatılmış
özel kuleler kullanılarak toprağın delinmesiyle gerçekleşir. Petrol, yüzeye gazların basıncı nedeniyle güçlü bir fışkırma ile çıkar. Gazların çıkışından sonra, petrol
bulunduğu yerden pompalar yardımıyla toplanır (Res. 5.5).
gaz
petrol
kil
kireç
tuz
gaz
petrol
ç
kire
Res.5.4 Toprak derinliğinde petrol
Petrol sudan daha hafiftir ve suyun içinde çözünmez. Petrol karbonhidratların parafin içeriğine bağlı olarak üç gruba ayrılmıştır: zayıf parafinli, parafinli ve
63
yüksek parafinli, reçine malzemelerinin içeriğine göre ise; düşük reçineli, orta reçineli ve yüksek reçineli olarak ayrılır.
Petrol çıkarıldıktan sonra, içerdiği saf olmayan maddeler temizlenir. Petrolün işletilmesinden önce giderilen safsızlıklar şunlardır; su, kum, tuz vb.
Res.5.5 Petrol kuyuları
Petrol işletilme merkezlerine kadar boru hatları, tanklar, tank gemileri, tankerler vb. ile taşınır.
-Petrol, oluştuğu karbonhidratların farklı kaynama noktalarına dayalı bir süreç olan fraksiyonasyon damıtımıyla işlenir.
Petrolün fraksiyonasyon damıtımı ile aşağıdaki ürünler elde edilir:
Birinci işlem olarak: benzin fraksiyonu (40-200°C arası), gazyağı fraksiyonu (200-300°C arası), yağ fraksiyonu (300-350°C arası) ve mazot 350°C
üzeri.
Petrol, fraksiyonasyon damıtım dışında piroliz çatlatma vb. ile işlenebilir.
Benzin fraksiyonundan daha fazla benzin türleri elde edilir. Bunlar da:
- Temel benzin 40-180°C sıcaklıkta damıtım edilen ve uçak motorlarında
kullanılan,
- Motor benzini minimum oktan sayısı 70 ile üretilen ve içten yanmalı motorlar (otomobiller) için kullanılır,
- Özel benzinler tıpta sızdırma veya çözücüler olarak kullanım bulmaktadırlar.
Benzinler dışında fraksiyonasyon damıtımından dizel yakıtlar ve yağlama
için kullanılan mineral yağlar da üretilir.
Petrol, çağdaş hayat için büyük önem taşır. Çünkü petrol ve petrol ürünleri kimya, ilaç, tekstil sanayilerinde yakıt olarak, sanayide yapay kauçuk üretilmesi için vb. kullanılır.
64
5.2.3 GAZ YAKITLARI
Gaz yakıtlar kökenine göre: doğal ve yapay olarak ikiye ayrılırlar. Bunlar:
5.2.3.1 DOĞAL GAZ YAKITLARI
Doğal gaz yakıtları doğada yer kabuğunun üst katmanlarında gaz yataklar
şeklinde ortaya çıkar. Doğal gaz yakıtlarının ana bileşeni karbonhidratlardır. Metan, etan, propan, butan ve az miktarda H2S, azot, karbondioksit ve başka saf olmayan maddeler.
Doğal (toprak) gaz çoğunlukla %65 ile %95 arasında metan gazı içerir. Doğal gaz, yakıt olarak ve son zamanlarda ise kimya endüstrisinde temel hammadde olarak kullanılır.
Tüketicilere kadar boru hattıyla ve tanklarla taşınırlar. Bu gaz küçük miktarlarda basınç altında çelik kaplarda hazırlanır ve bu kapların eski olması halinde
her yıl kontrol edilirler. Basınç altında ki yeni kaplar ise her beş yılda birkez kontrol edilirler.
Gazların manipülasyonu özel güvenlik önlemleri gerektirmektedir:
- Basınçlı kapların depolandıkları yer atmosferik değişimlere maruz bırakılmamalıdır;
- Basınçlı kaplar düşmelere karşı korunmalıdır;
- Basınçlı kapların yerleştirildikleri mekânlarda kıvılcıma yol açan maddeler
kullanılmamalıdır;
- Basınçlı kapların depolandıkları alan sürekli havalandırılmalıdır ve normal
sıcaklığın muhafaza edilmesi gereklidir.
5.2.3.2 YAPAY GAZ YAKITLARI
Yapay gaz yakıtları, katı yakıtların yüksek sıcaklık altında parçalara bölünmesiyle veya petrolün fraksiyonasyon damıtımı ile elde edilir. Mal ticaretinde rastlanan önemli yapay gaz yakıtları şunlardır:
- Etin
- Hidrojen
- Jeneratör gazı
- Su gazı
- Karbon gazı vb.
Etin (asetilen) C2H2, karpite (CaC2) su ile etki edildiği tepkimeden sonra elde
edilir:
CaC2+ 2H2O –> C2H2 + Ca(OH)2
Etin yüksek kalorifik değere sahiptir ve temiz oksijende yanması esnasında
3000 °С sıcaklık yaymaktadır. Piyasada 1,5 МРа basınç altındaki çelik konteynırlarda rastlanabilir ve “disugaz” adı altında bilinmektedir. Etin hammadde olarak,
sentetik kütle, kauçuk, asetik asit, alkol, otogenik kaynak vb. üretimi için kullanılır.
65
Hidrojen (H2) doğada serbest olarak volkanik gazlarda, birleşik durumda
ise suda ve daha bir çok organik ve inorganik bileşiklerinde bulunur. Hidrojen, suyun metanla elektrolizi veya karbonmonoksidin dönüşümü ile elde edilir.
Hidrojen, yüksek kalorifik yapay gaz yakıtıdır ve 142351 kj/kg civarında kalorifik değere sahiptir. Amonyağın elde edilmesinde dönüştürücü madde olarak,
nükleer enerjide roket yakıtı olarak vb. kullanılır.
Piyasada 1,5 MPa basınç altında çelik konteynırlara doldurulmuş halde
rastlanmaktadır.
Daha önce söz edilen yakıtlar dışında, dünyada mevcut yakıtların yerini alacak alternatif maddeler aranmaktadır.
Ametal sanayisi, çeşitli tarihi buluşlarıyla da kanıtlandığı gibi, kendine ait
esaslarla zanaatçılık üretiminde uzun bir geleneğe sahiptir. Bu en eski çağlardan
beri insanın kaplar ve çeşitli günlük nesneleri yapmak için birçok inorganik maddeler kullanıldığını kanıtlamaktadır. Zamanla bu üretim gelişmiştir ve bu nedenle
günümüzdeki bilim ve teknoloji yüksek gelişme koşullarında, ametal sanayisinden daha doğrusu sanayi dallarından bahsetmekteyiz.
Ametal sanayisi şunları kapsamaktadır: sanayi inşaat bağlayıcı malzemeleri, seramik, ateşe dayanıklı malzemeler ve cam.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Elde edilen enerjinin ekonomik etkileri ne anlama gelmektedir?
Nükleer enerjinin çevresel yönden sorunları nelerdir?
Enerji kaynaklarının enerji değeri neyi temsil etmektedir?
Bir maddenin yakıt olarak kullanılması için, yanması esnasında açığa çıkardığı
sıcaklık dışında hangi şartların yerine getirilmesi gereklidir?
5. Yakıtların sınıflandırılmasını açıklayın.
6. Odunun yakıt olarak kullanılması makul müdür? Neden?
7. Alternatif enerji kaynakları hangileridir?
66
KONU 6
AMETAL SANAYİ ÜRÜNLERİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
İNŞAAT MALZEMELERİ
Ametal sanayi ürünleri konusunda, özetteki başlıkların işlenmesinde, kaliteye ve kalitenin hammaddelere ve teknolojik sürece olan bağlılığına özel bir
önem verilmiştir.
BAĞLAYICI MALZEMELER
HİDROLİK ALÇITAŞI
MALZEMELERİ
Ametal ürünlerin kalitelerinin belirtilmesi için
önemli olan özellikler sunulmuştur.
ÇİMENTO
SERAMİK
TUĞLA VE KİREMİT
FAYANS
PORSELEN
Mal kalitesinin korunması için ambalajın, ulaşımın
ve depolamanın önemi büyüktür.
Ametal ürünlerin sınıflandırılması, bir yandan öğrenmeyi kolaylaştırması için, fakat öğrencilerin farklı koşullarda ve farklı ihtiyaçlar nedeniyle ürünlerle
manipülasyon etmelerine olanak sağlama nedeniyle,
birçok açıdan gerçekleşir.
ATEŞE DAYANIKLI
MALZEMELER
CAM
67
6. KONU AMETAL SANAYİ ÜRÜNLERİ
6.1 İNŞAAT MALZEMESİ
XX. yüzyılın başlangıcına kadar, inşaatta doğrudan doğadan alınan malzemeler kullanılırmış. Ancak teknolojinin gelişmesi bu alanda da değişikliklere yol
açmıştır. İnşaat malzemelerinin piyasadaki büyük seçimi sayesinde, çağdaş mimari ve inşaat yeni yapıcı olanaklara sahiptirler.
İnşaat malzemesi, yapısal ve bitirme işleri için mimarlıkta ve inşaatta
kullanılan malzemedir.
İnşaat malzemelerini tanımak (bilgisi), hammaddeler, üretilme yöntemi, türleri, amacı, özellikleri ve malzeme kalitesinin korunma koşulları ile tanışma anlamına gelmektedir.
Ticaret uygulamaları kapsamında, inşaat malzemeleri on iki gruba ayrılır;
Doğal ve suni taş, bağlayıcı malzemeler, sıva, beton, bitüm ve asfalt, izolasyon,
ahşap, metal, cam, plastik malzemeler, boya ve vernikler ve son gruba, yapıştırıcılar, sulu cam ve bazı benzeri yardımcı malzemeler de dahildir.
İnşaat malzemeleri başlıca iki bölüme ayrılabilir: Taş, ahşap, lastikler içeren
yapısal, hava ve hidrolik olabilen bağlayıcı malzemeler. Bu aşağıdaki önizleme
ile gösterilmiştir:
İnşaat malzemesi
Yapısal:
Taş (doğal ve suni)
Tuğla
Ahşap
Metaller (demir, çelik, alüminyum)
Bağlayıcı:
Hava bağlayıcılar
Hidrolik bağlayıcılar
İnşaatta taş için hammadde kayalardır. Kayalar oluşumuna göre, püsküren,
tortul ve metamorfik olarak üçe ayrılırlar.
Püsküren kayalar ısınan magma soyundan gelir ve bu yüzden bunlara magmatik de denilir. Magmanın soğumasından önce nerden geçtiğine bağlı olarak,
kayalar derin ve yüzeysel olabilirler.
Teller, yığın ve havuz şeklinde rastlanmaktadırlar. En tanınmışları şunlardır;
Granit, siyenit, diorit, gabro, profir vs.
Tortul kayalar, göller ve denizlerin altındaki midye, salyangoz, mercan ya da
diğer kayaların birikimi ile oluşmuşlardır. Yatay tabakalar yer kabuğunun içindeki
hareketleri nedeniyle yıkılmıştır. En yaygın olanları şunlardır:
Kireçtaşı, dolomit, kumtaşı, killi şist, kaymaktaşı ve diğerleri.
Metamorfik kayalar, basınç ve sıcaklık altında magmatik ve tortul kayaların
başkalaşıma uğraması ile meydana gelmiştirler. Belirsiz şekillerde ve katmanlarda olan bir kitle olarak rastlanırlar. Bunlar şunlardır:
Mermerler, gnays ve bobin.
Taşlar, kayalardaki yüzeysel taş ocaklarında ve çok nadiren derin yataklardan elde edilirler. Kırma yöntemi mineral ve bitmiş ürünün amacı niteliğine göre
belirlenir.
69
İnşaat taşı çıkarılırken, özel yapılmış çukurlarda yerleştirilen patlayıcılar kullanılır. Taş blokları tel ve aşındırıcı maddeler veya başka tekniklerle kesilip çıkartılır. Taşlar, çıkarıldıktan sonra yumuşatma ve bileme yöntemleriyle oyulabilir ve
işlenebilirler.
Taş işlenmesine ve kullanımına göre şöyle ayrılır:
Kırmataş (duvarcılık için vb.), ezilmiş ve bilenmiş (küçük taş, ince ve öğütülmüş kum), taş küpler (kaldırım için, parke ve merdiven taşları), fayans (duvar kaplamaları için), taş sütunlar vb.
Yapay taş ufalanmış doğal taş, kum ve çimentonun teknolojik sürecinde
elde edilir. Buna ek olarak küçük veya büyük miktarlarda kil, alçı, asbest, saman,
talaş vb. katılır.
Tanınmış yapay taşlar olarak, dekorasyon için kullanılan yapay mermer, genellikle “Terrazzo” ve “Ceporeks” olarak bilinen plaka şeklinde yapay granit (bölme duvarların yapılmasında kullanılan plakalar), salonit kiremit (çatılar için), boru
hatları vb.
Taş inşaat malzemeleri çakıl ve kumda kapsamaktadır. Çakıl 8 ila 80 mm boyutlarında daha büyük ve daha küçük taş parçalarını içerir. Sıralama parçaların
ortalama büyüklüğüne göre yapılır. Çakıl taşları yolların düzenlenmesi, beton yapımı vb. için kullanılır.
Kum, boyları 8 mm geçmeyen taş tanelerinden yapılmış bir karışımdır. Doğal kum ırmak, göl ve denizlerden çıkarılırken, yapay kum ise taşın öğütülmesiyle
elde edilir. Sıva ve beton yapımı için kullanılır. Çelik donatıya yani betona zarar verebilecek toprak, kil veya diğer saf olmayan maddeleri içermemesine dikkat edilir.
Bu malzemenin kalitesi, fiziksel özelliklerinin (görünüş, geçirgenliği, termik
özellikleri, akustik özelliklerinin, özgül ağırlığı vb.), mekanik özelliklerin (güç, sertlik, dayanıklılık, esneklik, işlenebilirliği vb.) ve kimyasal bileşimi ile ilgili kimyasal
özelliklerinin incelenmesiyle belirlenir.
Kalitenin incelenmesi, çağdaş donanım ve bileşik teşebüslerle özel enstitülerde yapılmaktadır.
Bu malzeme açık veya bazı belirli malların korunması için kullanılanı sadece
üstü örtülü depolarda depolanır.
Taş blokları ve plakaları, depolarda tüm yüzeyleri kontrol edilebilecek şekilde dizilirler. Aynı nedenle dizilme sıraları arasındaki mesafe en az 0,6 metre olmalıdır. Taş bloklarının çıkarıldıkları yerde bulundukları pozisyondaki gibi, plakaların
ise cilalı yüzlerinin birbirine dönük bir şekilde dizilmelerine dikkat edilir.
İnşaat malzemelerinin ticari geleneklerine göre, taş blokları parça veya m3,
plakalar m2, bordür ve merdiven gibi çeşitli unsurlar ise metre ölçü birimleriyle ölçülüp satılırlar. Küçük taşçıklar (dış cepheler için kullanılan taşlar) kilogram başına satılır, kum ve çakıl ise m3 veya vagon başına satılır (10 tonluk 1 vagon = 6m3).
Taş malzemeleri paketlenmemiş şekilde taşınır ve teslim ediliriler. Kilogram
başına satılan malzeme, kâğıt veya sentetik malzemeden yapılmış çuvallarda,
küçük boyutlardaki plakalar ise tek ürünlük ambalaj malzemesi olan (karton) kutularda paketlenir. Bu gibi durumlarda, ürünün deklarasyonu paketlere işaretlenip
yapıştırılır. Malın özellikleri dikkate alınarak, ambalajın yeterince mekanik dayanıklığa sahip olmasına özen gösterilir. Alıcı ve satıcı arasındaki anlaşmada, ambalajın türü da kararlaştırılmışsa, her ürün ayrı ayrı paketlenebilir. Fakat bu bir ek
maliyettir.
70
İnşaat malzemelerinin taşınmasında çoğunlukla, kabul edilen toplam tutardan %3 oranında mal kaybı onaylanmaktadır (genellikle kırılma ve dağılma nedeniyle).
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
İnşaat malzemesi nedir ve neyi kapsar?
İnşaat taşlarının hangi türlerini tanıyorsun?
İnşaat malzemelerinin kalitesi neye göre belirlenir?
Depolama esnasında neye dikkat edilir?
İnşaat malzemelerinin satılması esnasında uygulanan ticari gelenekler nelerdir?
6.2 BAĞLAYICI MALZEMELER (YAPIŞTIRICILAR)
Tarihsel bilgilere göre insanın bağlayıcı olarak kullandığı ilk malzeme çamurdur. Piramitlerin araştırılmasından çıkan sonuçlara göre, Milattan önce 2800
yılında Mısırlılar kireci ve alçıyı kullanmaktaymış.
Gerçek şu ki, Mısırlılar hidrolik bağlayıcılarından habersizlermiş, fakat günümüzde eski Yahudilerin kirece ezilmiş tuğlalar karıştırıp bazı hidrolik özellikleri
olan malzemeler elde ettikleri görülmektedir. Eski Romalılar, Roma su tesisatını
inşa ederken, volkanik kütleyi bu amaçla kullanırlarmış.
Ne yazık ki Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, bu bulgular da
unutulmuştur. Böylece arkeoloji bilim dalı, Roma’nın aksine Ortaçağ’dan neden
bu kadar az sayıda binanın korunmuş olduğunu açıklamaktadır.
İnşaatta kullanılan bağlayıcı malzemeler, su ile birlikte belirli bir süre sonra
sertleşme yeteneğine sahip bir hamur oluşturan doğal veya yapay imal edilmiş
malzemelerdir.
Bağlayıcı malzemeler kullanımı sırasında, su ve doldurucu malzemelerle
(kum, çakıl, taş, küçük taşçıklar vb.) karıştırılır ve sıvalar elde edilir. Bu bağlayıcılar inşaat yapı malzemelerinin bağlanması için kullanılırlar.
Malzemelerin sudaki davranışına göre bağlayıcılar ikiye ayrılır:
- Hava bağlayıcı araçları ve
- Hidrolik bağlayıcı araçları
6.2.1 HAVA MİNERALLERİ BAĞLAYICI ARAÇLARI
Hava mineralleri bağlayıcı araçları suda sabit olmayan sıvalar yaratırlar. Burada kireç ve alçı yer alır.
Kireç (CaO) – Kireç taşından (CaCO3) veya dolomitik kireç taşından (CaCO3MgCO3) 1200°С sıcaklıktaki fırınlarda pişirilerek ayrışır ve bu arada karbondioksit (СО2) ve kalsiyum karbonat (СаО) ürünler olarak meydana gelir.
СаСО3  СаО + СО2 – Q
71
CaO ürünü pişmiş veya canlı kireç olarak adlandırılır.
Pişmiş kireç beyaz sarımsı renginde ve higroskopik özelliğine sahiptir.
Kireç CaO içeriğine göre üç sınıfa ayrılır: I - %98 oranında, II - %95 oranında ve III - %90oranında. Kirecin kalitesi “sönme” hızına da bağlıdır, böylece kolay
sönen (maksimum 8 dakika), orta derecede sönen (en fazla 25 dakika) ve zor sönen (25 dakika üzerinde) kireç olarak farklanabilir.
Pişmiş kireç mümkün olduğunca kısa süre bekletilir. Kapalı vagonlarla ve
branda ile örtülü kamyonlarla paketlenmemiş durumda taşınır. Kâğıt torbalarda
50 kg olarak ambalajlanır (net ve brüt). Pişmiş kirecin su (genellikle sıcak) ile karışmasıyla sönmüş kireç elde edilir:
СаО + Н2O  Са(ОН)2 + Q
Nemlendirilen kirecin hemen kullanılabilir olması gibi bir avantajı vardır ve
bu kirecin manipüle edilmesi daha kolaydır.
Bu kireç, kurutulup ince toz haline gelene kadar öğütülür ve kağıt torbalarda
paketlenmiş halde piyasaya sürülür.
Ca (OH)2 içeriğine göre üç sınıfa ayrılır. Yani; I-minimum %98 ile II- minimum %95 ile ve III- minimum %92 ile. Sönmüş kirecin içindeki canlı kireç miktarı
%10 ile sınırlandırılmıştır. Modern piyasaya, plastik torbalar içinde kireç hamurları da sunulur. Paketlenmiş tüm ürünlere deklarasyon basılmıştır.
Kireç, inşaat sektörü dışında, sanayide de şeker, soda üretimi, sanayi, suyun yumuşatılması vb. için kullanılır.
72
ocak
boğaz
pişmiş
kireç
a lımı
Res.6.1 Pişmiş kirecin elde edilişi
Alçı aşağıdaki denkleme göre, bir miktar kristal suyunun yok olduğu doğal
alçının (CaSO4*2H2O) ısıtılmasıyla elde edilir;
СаЅО4 * 2Н2O  CaSO4 * 0,5H2O + 1,5H2O
73
Res. 6.2 Doğal alçı yatakları
Isınma sıcaklığı 110-180 ° C derecedir. Eğer daha yüksekse (800 ° C) o zaman, su ile karıştırıldığında daha yavaş katılaşan ve daha büyük bir sertliğe sahip olan “çimento sıvası” elde edilir.
Hammadde ve üretim yöntemlerine göre “tutkal karışımı” olarak bilinen
inşaat alçısı da farklanmaktadır. Beyaz ve gri renklere sahiptir. Birkaç dakikada
bağlar, yarım saatte sertleşir ve o sırada sıcaklığı, hacmi arttırdığı hissedilir ve %
9 oranında H2O ve %15 oranında katkı maddeler içermesine izin verilir.
Model alçısı bir önceki alçı modelinden daha beyaz bir renge sahiptir ve
daha ince öğütülmüştür. Bu tür alçı kalıp yapımı için kullanılır. Su içeriği % 9 oranında diğer katkı maddeleri ise % 10 oranındadır.
Kaymaktaşı alçısı en iyi alçı türüdür. Kendine özgü beyaz rengi vardır, ince
öğütülmüştür ve % 3 oranında su, %10 oranında katkı maddesi içerir.
Susuz alçı, “çimento” olarak bilinir. 28 gün sonrasında tamamen sertleşir ve paspasların üretimi için kullanılır.%5 civarında katkı maddeleri içerir. Kalitesinin belirlenmesinde öğütülme inceliği göz önünde bulundurulur ve bu özellik,
kalitenin diğer unsurları gibi uygun standartlarla belirlenmiştir.
74
Res.6.3 Kağıt torba içinde paketlenmiş kaymaktaşı alçısı
Alçı 2 kg ağırlığına kadar polietilen torbalarda ve 50 kg ağırlığında plastik,
kağıt torbalar ve varillerde paketlenir. Her ambalaj için deklarasyon basılır.
Alçının depolanması ve taşınması esnasında alçının higroskopi özelliğine
dikkat edilmeli ve bu özelliğe göre depolama ve ulaşım şekli belirlenmelidir. % 2
civarında mal kaybı onaylanmaktadır (sorgulanmak üzere). Ülkemizde Debre’de
üretilmektedir.
6.2.2 HİDROLİK BAĞLAYICI ARAÇ-ÇİMENTO
İlk hidrolik bağlayıcı, 18. yüzyılın sonlarına doğru kireçli toprağın pişirilmesiyle üretilmiştir. İngiltere’de bir deniz fenerinin inşa edilmesi için kullanılmıştır.
Daha sonralarda hammadde olarak toprak kil kullanılmıştır. Roma binalarının kalıcılık sırrı, bu ürün sayesinde keşfedildiği düşünüldüğü için bu ürüne “Roma çimentosu” adı verilmiştir. Mineral ve gereken sıcaklık arasındaki doğru bağ, 1848
yılında belirtilmiştir. Portland adasından da malzemeler kullanılmıştır. O zamandan itibaren portland-çimento üretimi İngiltere’de ve ardından diğer ülkelerde
başlamıştır.
Çimento hidrolik bağlayıcı araçların başlıca temsilcisidir.
Çimento inşaat sektöründe, harçları havada dururken belirgin hidrolik
bağlayıcı özelliklerine sahip veya su altındayken sertleşip taş kütlesine-betona dönüşen ürün grubuna verilen genel bir isimdir. Modern inşaatın gereksinimleri karşılanırken, farklı ek maddeler içeren çimentolar üretilmektedir. Bunlar
başlıca: pişme, öğütme, ekme ve mineral karışımların eskimesiyle elde edilen
ürünlerdir.
Hammadde olarak kullanılan minerallerin, kimyasal bileşimlerine göre kalsiyum karbonatın silisyum, alüminyum ve demir oksidlerinin toplamı ile ilişkisi 1,82:1 olacak şekilde seçilmiş olmaları gerekir yani:
75
%CaO
= 1,8 − 2 :1
%SiO 2 + % Ⱥl2 O3 + %Fe 2 O3
Bu ilişkiye hidrolik modül adı verilir.
En çok kullanılan çimento hammaddeleri şunlardır; kil, kalker, kireç, toprak
kil, boksit, yüksek fırın cürufu vs.
Hidrolik modülü elde etmek için hammaddeler belirli bir orantıda dozajlanır
ve kuru, yarı kuru veya sulu yöntemle karıştırılırlar.
Bu karışmış harç yaklaşık 1450°С - 1500°С sinterleme sıcaklığında kavrulur. Sinterleme tanelerin ısıtma esnasında belirgin bir erime olmadan yumuşaması ve körelmesidir. Yani sıvı evresine geçiştir. Meydana gelen ürüne klinker denilir.
Soğuduktan sonra ince toz halinde öğütülür, sığınaklarda bekletilip ambalajlanır.
Kullanılan hammaddeler ve sinterleme sıcaklığına göre ticarette şu çimentolara rastlanılır;
a) Portland çimento elde edilmesinde kalker ve kil karışımı kullanılır, pişmesi ise 1400 ila 1500°С sıcaklıkta gerçekleşir. Bu çimentonun bağlayıcı yeteneğinin düzenlenmesi için %5 oranında pişmemiş alçı katılır. Bu ürün yeşil-gri renge
sahiptir.
b) Lafarj (Lafarge) Çimento koyu gri renkte bir ürünüdür. Hammadde karışımına ise boksit ve kireç katılmaktadır. Sinterleme sıcaklığı 1650°С dereceye
ulaşır. Bu nedenlerden dolayı bu ürün yüksek kaliteye sahiptir ve düşük sıcaklıklarda (-15°С) limanların inşası ve benzeri yapılarda betonlama için kullanılır.
Beyaz çimento aslında portland çimentosudur. Fakat hammaddesinde az
miktarda demir oksitler içermektedir. Beyaz rengini de böylece kazanmıştır ve
binaların estetik görünümü için kullanılır. Beyaz çimentoya boya ve klinker pigmentleri gibi katkı maddelerinin katılmasıyla duvarlar, teraslar ve benzeri için
renkli çimentolar elde edilir.
Daha önce belirttiğimiz çimentoların modifikasyonları olan başka çimentolar
da üretilmektedir. Örneğin; portland çimento kliknerine aktif mineraller katılarak
deniz suyuna dayanaklı bir ürün elde edilir veya portland çimento klikneri yüksek
fırın cürufu ile karıştırılabilir vb.
Çimento harç ve beton yağımında kullanılır.
Çimentonun kalitesi özgül ağırlığı, yırtılmaya karşı direnci, basınç direnci,
hacim sabitliği, bağlayıcı hızı ve öğütülme inceliğinin incelendiği son derece profesyonel laboratuvarlarda belirlenir.
Çimentonun kalitesi, ticarette “marka” üzerinden ifade edilmektedir. Çimentonun markası, sertleşmenin başlamasından 28 gün sonra KN/cm2 ile ifade edilen
basınç dirençliği anlamını taşır.
Çimentonun depolanması büyük önem taşımaktadır. Çünkü zamanla çimento bağlayıcı özelliğinden kaybetmektedir. Yani üç ay öylece durduktan sonra
çimentonun bağlayıcı özelliği %15-20, iki yıl sonrasında ise %50 oranında kaybolur. Kuru alanlarda ve tercihen ambalajlanmış halde muhafaza edilir (Res.6.4).
76
Res.6.4 Çimento depolama
Ambalaj için 50 kilogramlık, deklarasyonu basılı olan kağıt torbalar kullanılır.
Paketlenmemiş durumda veya çuvallarda satılır. Nakliyesi brandalı kamyon veya
özel tanklarla gerçekleşir.
Bizim ülkemizde, kaliteli çimento Üsküp’te üretilir (Usje).
Ödev 1.
a) Kirecin sönme hızını belirleyin (elde edilen örnek).
b) Bilgilere göre bir diyagram çizin
c) Kireç örneğini sınıflandırınız (hızlı, orta veya yavaş sönen)
Kılavuz:
Öğrenciler iki gruba ayrılmıştır. Her grup tercihen 10 kg farklı ürün alır. Kurutma cihazında veya tıpasının altında pamuk bulunan şişede barındırılan iyi tozlaşmış kireç (4900 delikli/cm2 bir elekten geçirilmiş).
Cihaz, ateşe dayanıklı iki bardaktan oluşur ve aradaki mesafe ise yalıtım
malzemesiyle doldurulmuştur (cam yünü, asbest, polistiren). Daha küçük bardakta (100 cm3 boyutunda) 150°C dereceye kadar işaretlenmiş termometrenin bulunduğu bir mantar tıpa vardır.
Deneme: Bardağa kireç konulur, 20°C derece sıcaklıkta 20cm3 su eklenir ve hemen kapatılır. Termometrenin cıva ile dolu olan kısmının, incelenen kirece değmemesine dikkat edilir.
Sıcaklık, elde edilen bilgilerden düşmeye başlayana kadar, her 30 saniyede kaydedilir.
Elde edilen bilgilerle, deneyin başından sonuna kadar geçen sürenin, apsiste ( X-ekseninde) ve gözlenen sıcaklığın ordinatta (Y-ekseninde) belirtildiği diyagram çizilir.
Res. 6.5’teki diyagrama bakınız.
77
ZAMAN (dak)
Res.6.5 Kirecin sönme hızının belirlenmesi
Grafikte belirlenen maksimuma ulaşma zamanı “kirecin sönme zamanı” olarak kabul edilir ve bu zamana göre sınıflandırma şu şekilde yapılır:
Hızlı sönen kireç.........................................8 dakika
Orta hızla sönen kireç................................25 dakika
Yavaşça sönen kireç..................................25 dakikadan fazla
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
78
Bağlayıcı malzemeler nedir?
Sönmüş kirecin pişmiş kirece kıyasen avantajları nelerdir?
Piyasada hangi çeşit alçılara rastlanır ve bunların özellikleri nelerdir?
Çimento hangi hammaddelerden elde edilir?
Çimentonun temel türleri hangileridir?
Çimentonun kalitesi nasıl ifade edilir?
6.3 SERAMİK
Bazı seramik kazılarının kaplandığı katmanların kalınlığına göre, bugün
bunların 13000 yıllık eski oldukları düşünülmektedir. Eski Mısırlılar 6000 yıl önce
inşaatları için pişmiş tuğla kullanırlarmış. Asurlular, Babilliler ve Persler’de seramik ürünlerinin üretimi son derece gelişmiştir. İnşa ettikleri binaların duvarları ve
zeminleri, sanatsal işçiliği olan pişmiş seramik fayanslarla döşenirmiş. Yunanlılar,
Etrüskler ve Romalılar sanatı bunlardan almıştır.
Halkların göç etmelerinden sonra, seramik ile ilk uğraşan Dubalılarmış. Tasarladıkları eserlerini güzel renklerle süslerlermiş. Bu beceri İspanya’dan İtalya’ya ve daha sonralarda Fransa ve Almanya’ya ulaşmıştır.
Seramik ürünleri uzun zaman sadece evlerde kullanılmaktaymış. Fakat çağdaş hayatta artık inşaatta, kimya sanayisinde, bilimsel araştırma laboratuvarlarında da kullanılmaktadır.
Günümüzde seramik, plastik kil hamurunun el yapımı veya endüstri
yöntemleriyle şekillenerek, kurutularak ve pişirilerek elde edilen ürünler anlamına gelir.
Res.6.6 Çömlek çarkında şekillendirilmiş kil ürünleri
Seramik sanayisinde kullanılan hammaddeler kil, eritici maddeler ve glazürdür.
Kil, kimyasal içeriğine göre nemlendirilmiş alumo-silikattır. Atmosferik etkiler altında karmaşık silikat minerallerinin ayrışmasıyla meydana gelmiştir. Kilin
kalitesi saflığına bağlıdır. Doğada en az safsızlıkları olan Kaolindir (en saf kil). Ancak daha az saf olan killer de kullanılır.
Kilin en önemli özelliği esnekliğidir. Yani istenilen şekilde biçimlendirilip, aldığı şekli koruma yeteneğine sahiptir. Kurutulması ve pişirilmesi esnasında kil
ürünlerinin toplanması nedeniyle deformasyonlar meydana gelir ve çatlaklar olu-
79
şur. Bu durum, kuru maddeler eklenerek önlenir. Bu maddeler yüksek sıcaklıkta
hacimlerini değiştirmez ve böylece kil ürünlerinin toplanma etkisi kaybolur. Alınan
bu önlem için kuvars kumu, pişmiş kil ve benzerleri kullanılır.
Eritici maddeler yüksek sıcaklıkta kil ile birleşerek, sağlam camsı bir harcın
oluşmasını sağlayan maddelerdir.
Glazür seramik ürünün yüzeyinde bulunan, gözenekliliği azaltan ve dekorasyon için kullanılan camsı bir katmandır.
Seramik ürünleri genellikle şu şekilde sınflandırılır:
Seramik ürün
yapısal:
glazürsüz
tuğla
kiremit
terakota
gözeneksiz:
glazürlü
fayans
majolika
sıradan çanak çömlek
porselen
kumlu taş
Gözenekli seramik ürünler, toprak döküntüsü olan, gaz ve sıvıyı sızdırıp emen ve bıçakla çizilebilen ürünlerdir.
Glazürlenmemiş ürünlerden tuğlaları ve kiremitleri, glazürlenmiş ürünlerden
ise fayans ürünlerini inceleyeceğiz.
6.3.1 TUĞLA VE KİREMİTLER
Tuğla ve kiremitler (Res. 6.7) seramik sanayisinin en yaygın ürünleridir. Sıradan ve yüksek plastik kilden üretilirler. Hammaddenin kalitesi kil yatağının (kazılma yerinin) yaşlanmasıyla artar.
Tuğlaların üretimi hammadde dozajının ayarlanması ve suyun eklenmesiyle başlar. Harç karıştırılır ve özel preslerden veya elle kalıplardan geçerek
ürünlerin şekillendirildiği homojen plastik hamur haline getirilir. Elde edilen ürünler, doğal ya da endüstri kurutucularda kurutulur (70 ila 80°C derece sıcaklıkta)
ve daha sonra yaklaşık 1000°C derece sıcaklıkta pişirilirler.
Res.6.7 Farklı tuğla ve kiremit türleri
80
Tuğla üretiminden farklı olarak, kiremit üretimi için kalker içermeyen yüksek
plastikli kil gerekmektedir.
Kilin hazırlanışı tuğlalarda olduğu gibi aynıdır. Farklı olan sadece kiremitlerin vakum presler ile şekillendirilmesidir. Şeklini almış kiremitler ahşap çerçeveler
üzerine yerleştirilir ve daha sonra doğal veya yapay yollarla kurutulur (80°C derece sıcaklıkta sanayi kurutucularda). Kiremitlerin pişirilmesi 950°C derece sıcaklıkta gerçekleşir.
Yapı seramiği piyasaya, dolu veya içi boş tuğla ve blokları, baca tuğlaları, kiremit ve drenaj boruları olarak farklı ticari isimler altında sunulur.
MKC ile bu ürünlerin her biri, tespit edilen kalite unsurlarına sahiptir ve bu
özellikler devamlı kontrol edilirler. Örneğin; tuğlalarda boyutlar (izin verilen sapma ile), ağırlık, sertlik, basınç dayanıklılığı, geçirgenliği vb. incelenmektedir. Tuğlaların markası kalitenin ifadesidir.
Kaliteli kiremit, düz bir yüzeye (%5 oranında distorsiyona izin verilir) doğru boyutlarda düzgün kenarlara ve azaltılmış kalsiyumoksit miktarına (çünkü su
ile tepkimeye girince kalsiyumhidroksite dönüşecektir ve bu durum mekanik gücünün azalmasına ve kiremitlerin dağılmasına sebep olabilir) sahip olmalıdır. Kiremitlerin bir başka özelliği de, iki saat durmaksızın hızlı akan su (su jeti) ile
sulamanın ardından bir damla su bile sızdırmamalarıdır.
Buza direnci, 25 devreye (birbiri ardına donma ve erime) dayanıklığı ile
kontrol edilir, kiremitin gücü ise yükünün incelenmesi (ortalama 60 ile 100 kp/cm2
arasında) ve ardından bükülmeye ve darebelere olan direnci ile belirtilir.
Kiremitler açık depolarda saklanır, ulaşımı ise üstü açık kamyonlarla gerçekleşir. Genelde ambalaj kullanılmadığından kiremitlerin ulaşımı ve manipülasyonu
esnasında herhangi bir hasar (kırılma) oluşmaması için dikkatli olmak gereklidir.
Terakota ürünleri sıradan kilden üretilirler. Hammaddenin demir oksitler
içermesinden dolayı belirgin kırmızı rengine (sarı da olabilir) sahiptir. Bunlar, profilli tuğlalar ve dekoratif ürünler için kullanılır (vazo, heykeller vb.).
Piyasa açısından bakıldığında, tuğla ve kiremitlerin üretimi, inşaatta kullanılan yeni malzemeler ve teknikler nedeniyle farkedici bir hızla azalmaktadır.
Ödev 1:
Kaba seramik ürünlerinde boyutlarda olagelen sapmaların belirtilmesi.
Kılavuz: Birkaç farklı tuğla ve kiremit ürünleri satın alınır. İki gruba ayrılmış
öğrenciler, ürünlerin boyutlarını ölçüp, öğretmenin tabloda sunduğu ya da tahtada yazdığı bilgilerle karşılaştırırlar ve hesaplanan sapmaları yüzde olarak ifade
ederler.
Ödev 2:
Suyla dolu bir kabın içine, çeşitli seramik ürünlerden parçacıklar batırın (tuğla, kiremit, fayans, porselen, cam) ve herhangi bir karışıklık meydana gelmeden
işaretleyin. Bir sonraki derste (iki veya üç gün sonra) su içinde kalmanın, hangi
ürünlerde değişikliklere neden olduğunu inceleyin.
81
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Seramik sanayisinde hangi hammaddeler kullanılır?
Seramik ürünlerinin en yaygın sınıflandırması hangisidir?
Tuğlaların kalitesi nasıl ve ne üzerinden belirlenir?
Tuğlaların kalitesinin belirlenmesinde önemli olan nedir?
6.3.2 FAYANS
Avrupa’da porselenin icadından önce, evlerde fayans ürünlerinin kullanılması varlık ve bolluğun yansımasıymış.
Fayans ürünleri, gözenekli ve glazürlü seramik ürünleridir. Üretimi için
orta kalitede kil kullanılır ve eğer gerekirse kaolin, kum da ilave edilebilir. Üretim
süreci tuğla ve kiremitlerin üretim süreciyle benzerdir.
Yani, hammaddelerin miktarı ayarlanır ve belirli bir eskimeden (yaşlanmadan) sonra su ile karıştırılır. Elde edilen plastik hamurdan, kalıplarda istenilen
ürünler oluşturulurlar. Kurutulduktan sonra genellikle özel kutulara yerleştirilip, fayansın türüne bağlı olarak 1100-1300°С derece sıcaklıkta pişirilirler. Bu pişirilme
esnasında fayans ürününün kafatası (ana hatları, şekli) oluşturulur. Kirlerin önlenmesine dikkat edilir (çünkü kirler bitmiş ürünlerin üzerinde de görünebilirler).
Pişirilmiş ürünler genellikle önce boyanır, daha sonra şeffaf cila kullanılarak
cilalanır. Eğer ürünün doğal renginin örtülmesi gerekiyorsa, o zaman opak (şeffaf olmayan) cilalar kullanılır. Cilalanan ürünler tekrar 900-1000°C derece sıcaklıkta pişirilir.
Elde edilen fayans ürünleri ince taneli, beyaz veya boyanmış düzgün bir yüzeye sahiptirler (Res.6.8).
Fayans, kalitesi açısından porselene yakındır. Bu ürünler porselen ürünlerinden daha ucuzdurlar ve çoğunlukla onların yerine geçebilirler.
Fayans porselenden daha hafif ve daha yumuşaktır. Darbe esnasında düşük bir tonda ses verir ve cilalanmamış yerleri de vardır. Cilada çatlak meydana
gelirse veya şeffaf değilse kalitesi azalır.
82
Res.6.8 Fayans ürünleri
Fayansın kalite unsurları şunlardır: mekanik dayanım, termik tutarlılık, özgül
ağırlık, suyu emme özelliği vb. cilalanmamış fayanslardan laboratuvar ihtiyaçları
için unsurlar üretilir (diyaframlar, membranlar vb.).
Piyasada bulunan fayans ürünleri şunlardır: fayans karolar, dekoratif objeler
ve vitrifiye (lavabo, küvet, klozet ve benzeri).
Paketleme ve ulaşımı, benzer porselen ürünlerinde olduğu gibi aynıdır. Ancak porselene kıyasen daha dayanıksız oldukları için, mekanik korumaya daha
fazla dikkat edilir.
SORULAR:
1. Çoğunlukla hangi tür seramik ürünü porselen ürünlerinin yerine geçebilirler ve
neden?
2. Fayans ürünlerinin özellikleri nelerdir?
3. Fayans ürünlerinin kalite unsurları nelerdir?
83
6.3.3 PORSELEN
Porselen, adını pürüzsüz beyaz kabini olan deniz kabuğu “Porselen”den almıştır. Bu ürünün anavatanı Tang Hanedanlığı (618-909) sırasında üretilmeye
başladığı Çin’dir, XV. yüzyılda ise tüccarlar Avrupa’ya, yani porselene isminin verildiği Portekiz’e taşımıştır. Porseleni ilk üreten kimyager Betger’dir ve 1970 yılında ilk imalat atölyesi kurulmuş, XIX. yüzyılda ise porselen ürünlerinin sanayi
üretimine başlanmıştır.
Porselen, en değerli seramik ürünüdür. Beyaz rengine, ince taneli yapıya ve
etkin parlaklığa sahiptir. Şeffaflık, gaz ve sıvı geçirmez ve kimyasallara yanıtsızlık gibi özellikleri vardır. Porselen sıcaklık değişikliklerine camdan bile daha dayanıklıdır ve büyük sertliğe sahiptir.
Porselen ürünlerinin yapılışı şu aşamalardan oluşur: porselen hamurunun
hazırlanışı, ürünlerin şekillendirilmesi ve pişirilme.
Hazırlanması hammaddelerin dozajlanması ile başlar. Temel hammaddeler
kaolin, kuvars ve feldspattır. Kaolinin safsızlıklardan arındırılması için durulanıp
filtrelerden geçirilir. Kuvars ve feldspat ezilir ve ince toz halinde öğütülür. Bileşenlerin her biri ayrı ayrı su ile karıştırılır. Ondan sonra daha homojen bir karışım elde
etmek için özel aletlerde karıştırıcılar ile hep birlikte karıştırılır. Oluşan hamurun
esnekliğini arttırmak için, özel cihazlarda (malakser) yoğurulur. Aynı amaç doğrultusunda, hamur mahzen yerlerinde “eskimesi” için uzun süre (3 aydan 2 yıla
kadar) bekletilir.
Ürünlerin şekillendirilmesi ürünün türüne bağlı olarak çömlekçi çarkında elle
(Res. 6.9) veya presleme ve kalıplara dökme ile makinelerle yapılabilir. Oluşum
yöntemine bağlı olarak, plastik porselen hamurunun yoğunluğu belirlenir.
Ürünler pişirilmeden önce dikkatli bir şekilde kurutulur (Res.6.10). Çünkü
eğer nemli kalırlarsa, daha sonralarda çatlaklar meydana gelebilir. Pişirme esnasında, duman ve tozdan korunmak için kasetlerde yerleştirilirler.
Res. 6.9 Çağdaş
çömlek çarkı
Res.6.10 Porselen ürünlerinin
dizildiği vagon
Pişirme sıcaklığı hammadde yapısına, daha doğrusu porselenin türüne bağlıdır. Bu sanayiye özgü olan çeşitli fırın türleri kullanılır.
Eğer, ürünlerin cilalanması gerekiyorsa, pişirildikten sonra cilaya batırılıp,
kurutulur ve tekrardan pişirilirler. Ürünler, cilalanmadan önce elle veya şablonlarla boyanabilir ve süslenebilirler.
84
Pişmiş ürünler kasetlerden çıkarılır ve kontrol edilirler. Tercihen, kusurlar işlenerek giderilirler. Porselenin üretim süreci Res.6.11 de gösterilmiştir.
Kaliteye bağlı olarak önce sınıflandırılırlar daha sonra paketlenirler. Paketleme için karton kutular ve paket daha fazla parçalar içerdiğinde odun sandıklar
kullanılır.
Ambalaj üzerine yapıştırılan deklarasyonda, görülebilir bir şekilde kırılgan
ürünler olduğunu bildirmek gerekir.
Saklama depoları malların mekanik korunmasını sağlamalıdırlar.
kil
kuvars
kaolin
ezme
ekme
su
ince
öğütme
su
hammaddelerin
homojenizesi
hammaddelerin
hazırlamaları
filtre basın
şekillendirme
soda
900˚ - 1000˚ C
nemli
depolama
ezme
karış rma
döküm ve alçılı
kalıplara koyma
sıkma
biçimlendirme
kurutma ve
birinci pişirme
pişirme
kurutma yeri
boyalama
sıralama ve taşlama
V
ikinci
pişirme
1350˚ - 1450˚ C
gas
cam ve
kurutma
rın
sıralama, boyalama ve camlama 600˚ - 800˚ taşlama
porselenden hazır ürünler
Res.6.11 Porselen üretimi için süreç şeması
Kullanılan malzemeler ve yapım yöntemlerine bağlı olarak ticarette, yumuşak ve sert porselene rastlanmaktadır. Yumuşak porselen, sert porselene kıyasen daha az miktarda kaolin içerir. Porselen 1130-1150°C sıcaklıkta bir kere
pişirilir, daha sonra cilalanır ve 800-900°C derece sıcaklıkta tekrardan ısıtılır.
Bu tür porselen grubunda, seger, kemik ve başka yer alır.
85
Seger porselenin hammadde karışımı, az miktarda kaolin (%25) daha çok
miktarda ise felspad (%30) ve kuvars (%45) içerir. Bu porselenden, yapı (inşaat)
malzemeleri üretilir (en çok fayans karoları).
Ürünler yüksek parlaklığa sahiptir ve güzelce dekore edilebilirler. Olumsuz
yönü ise mekanik ve termik direncinin düşük olmasıdır.
Kemik porselen, hammadde karışımında (%30) kaolin dışında, kuvars, felspat,
kil ve kemik külü (%50 civarında) içerir. Bu karışımdan bembeyaz ve olağanüstü
şeffaflığa sahip, fakat düşük mekanik ve termik direnci olan porselen üretilir. Lüks
hizmetler ve dekoratif öğeler için kullanılır.
Sert porselenler hammadde karışımlarında daha fazla miktarda kaolin, fakat
daha az kuvars ve feltspat içerirler. İlk pişirme (bisküvi şeklinde) 900°C sıcaklıkta gerçekleşir. Cilalamaktan sonra ise ürünler tekrar 1400°C sıcaklıkta pişmiş kilden yapılmış kasetlerde pişirilirler. Böylece karışım katılaşır ve yoğun bir bütünlük
yani porselen kiremiti oluşur.
Res.6.12 Porselen ürünler
Ürünler sağlam ve hızlı sıcaklık değişimlerine dayanıklıdırlar. Sürekli kimyasal etkiler altında bulunurlar ve bu yüzden laboratuvar ve evler için, kaplar ve elemanların üretiminde kullanılırlar (Res.6.12).
Üretimde genelde, özellikle düşük gerilimli elektrik için yalıtım elemanlarının
yapımında kullanılan elektrik porselen ayrılır.
86
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Porselenin özellikleri nelerdir?
Yumuşak ve sert porselen neye göre farklanır?
Seger ve kemik hangi tür porselene aittir?
Hangi özellikleri sert porseleni tavsiye eder?
Porselen ne için kullanılır?
6.3.4 ATEŞE DAYANIKLI MALZEMELER
Zanaatçılık üretimi döneminde ve sanayinin başlaması sırasında, kullanılan
çalışma sıcaklıkları düşükmüş. Bu durum, doğal ateşe dayanıklı malzemelerin
(kuvars, kuvarsit, kum, kil ve başka) kullanılmasına izin vermekteymiş.
Sanayinin, özellikle metalürjinin gelişimi, artan talepleri karşılayacak ve yüksek kalitede ateşe dayanıklı malzemeler sağlayacak üretim tesislerinin kurulması
için ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur.
Ateşe dayanıklı kavramı, kelimenin tam anlamında, yani kesinlikle erimeyen
bir malzeme olarak kabul edilmemelidir. Çünkü öyle bir malzeme bulunmamaktadır. Bazı malzeme belirli bir teknolojik süreç için ateşe dayanıklı olabilir, ancak
diğer süreçler için olmayabilir. Örneğin, cam sanayisindeki fırınlar için ateşe dayanıklı olan malzemeler metalürjide ateşe dayanıklı değildir. Yani, bu malzeme
Siemens-Martinova fırınının kaplanması için kullanışlı değildir.
Günümüzde ateşe dayanıklı malzemeler olarak, 1580°C’den daha yüksek sıcaklığa dayanabilen ürünler sayılırlar.
Ateşe dayanıklılık, laboratuvarlarda Segerov piramitleri adlı yöntemle belirlenir ve elde edilen sonuçlar ise “SK” simgesini taşırlar.
Ateşe dayanıklı malzemeler bu şekilde sınıflandırılabilirler:
Doğal ateşe dayanıklı malzemeler, kuvars şisti ve kumtaşı gibi önceden
ateşlenmesi gerekmeden kullanılan malzemeler,
Suni ateşe dayanıklı malzemeler, önceden ateşlenen ve hazırlanan malzemeler,
Ateşe dayanıklı harçlar.
Yapay ateşe dayanıklı malzemeler, hammadde olarak plastik kil, şistler,
magnezit, dolomit, korindon, grafit, kok vb. kullanılırlar. Çoğunlukla kullanılan
hammadde şamottur, daha doğrusu şamot unudur. Bu malzeme 800 °C derece
sıcaklıkta pişirilen ve daha sonra öğütülen, ateşe dayanıklı bir kildir.
Yapay ateşe dayanıklı malzemeler, önceden öğütülmüş hammaddeye
bazı (gerekli plastikliliğe ulaşmak için az miktarda) bağlayıcı madde katılarak elde
edilirler. Elde edilen harç preslenerek belirli bir şekil oluşturulur (genelde paralelopiped şeklinde). Kuruduktan sonra ürünler pişirilirler.
Yapay ateşedayanıklı malzemelerinin hammadde içeriğine ve ateşe dayanıklılığına göre sınıflandırılması Tablo 6.1 de gösterilmiştir:
87
Ateşe dayanıklı Hammadde
malzeme
Ateşe dayanıklılık
°C
Uygulama
Şamot
Belirli plastikliliğe
1640-1790
sahip ateşe dayanıklı
kil
Fırınlar için:
- Cam sanayisinde
- Buhar kazanlarında
- Evlerde kullanılan
termal ocaklarda
Silikat
Kuvars, en az %94%95 SiO2 içeren
kuvarsit
1690-1730
Fırınlar için:
- Siyah metalürjide
- Cam sanayisinde
- Seramik sanayisinde
Magnezit
Doğal magnezit
2000-2800 saf
MgO için
Yüksek sıcaklıkların
kullanıldığı endüstriyel
fırınlar için
Alüminat
Al ile zengin
hammaddeler
%46’dan fazla
Al2O3 (korund,
elektrokorund)
2800
1840
- Cam sanayisinde
Krom
%25’ten fazla Cr2O3
içeren Kromik
maden
1650-1900
- Siemens-Martinova
fırınında
- Cam sanayisinde
Karbon
%85’ten daha fazla
C içeren kömür
1800
- Cam sanayisinde
Grafit
%95’ten daha fazla
C içeren kömür
3800
- Cam sanayisinde
Tablo 6.1 Ateşe dayanıklı malzemeler
Ateşe dayanıklı malzemelerin kimyasal eylemlerine göre sınıflandırılması şöyle
olabilir:
1. Asit-%92 oranında yüksek silisyum dioksid yüzdesi,
2. Nötr-alüminyum oksit ve silisyum oksit belirli bir bağda olduğunda,
3. Baz-silisyum dioksit hariç.
Standartlar doğrultusunda kalitenin belirlenmesi esnasında, ateşe dayanıklılık dışında kimyasal eylemler, gözeneklilik, mekanik direnç, basınç dayanıklılığı,
özgül ağırlık vb. de incelenmektedir.
Tuğla, kiremit ve takoz halinde satılırlar. Satışlar m3, m2 ve parça olarak gerçekleşir.
Kapalı alanlarda depolanır ve örtülü araçlarla taşınmaktadırlar. Toz halindeki harç malzemeleri dışında (plastik veya kâğıt torbalarda ya da karton ambalajlarda) bu ürünler paketlenmezler.
88
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Ateşe dayanıklı malzemeler nedir?
Ateşe dayanıklı malzemelerin sınıflandırılması neye göre ve nasıl gerçekleşir?
Şamot nedir?
Ekonomik teknisyeni olarak ateşe dayanıklı malzemeler siparişi yapmanız
gerektiğini düşünün. Ateşe dayanıklı malzemelerin sınıflandırma şemasını
kullanarak hangi özelliklerin sizin için önemli olacağını belirtin. Neden?
Ateşe dayanıklı malzemeler aşağıdakilere göre sınıflandırılır:
I Kaynağına göre: -doğal (kuvars başağı ve kumtaşı, yanmadan kullanılırlar)
- yapay (plastik kil, şistler, magnezit, dolomit, grafit, karbon,
şamot ve başka).
II Kimyasal eyleme göre: - asit (yüksek SiO2 yüzdesiyle)
- nötr (Аl2O3 ve SiO2 belirli bir bağdadırlar)
- baz (SiO2 içermeyen)
III Ateşe dayanıklılık derecesine göre: - 1580°C - 2000°C
- 2000°C - 3000°C
- 3000°C ve üzeri
5. Ateşe dayanıklı malzemelerin kalitesinin belirlenmesi esnasında hangi özellikler
incelenir?
6. Satışları nasıl gerçekleşir?
6.4 CAM
Arkeolojik kazılara, müze sergilerine ve bazı tarihi kayıtlara göre, cam üretimi becerisinin kesinlikle eski Mısırlılar, Fenikliler ve Romalılar’dan beri bilindiğini öğrenmekteyiz.
Çağımızın başında, cam önce Akdeniz halklarında, daha sonra ise Orta Avrupa halklarında imal edilmeye başlamıştır.
Gaz fırınlarının (Siemens) icadıyla, zanaat üretimi endüstri üretimine geçiş
yapmıştır. Cam sanayisinin gelişimi için, kireçlenmiş soda üretimi için kullanılan
Leblank yöntemi, düz ve içi boş camın üretimi için ise kullanılan Furko ve Oven’in
yapı çözümleri vb. önemlidir.
Cam, yapay ve doğada bulunmayan bir üründür.
Modern bilimdeki bilgilere göre cam, bazı metal oksitlerin (sodyum, kalsiyum, potasyum, kurşun, alüminyum ve başka) silisyum dioksite katı çözeltisidir. Tecrübeler ve birçok araştırmalara göre ise en iyi cam, bir mol baz oksitte
(örneğin 0,5 mol СаО ve 0,5 mol Na2O) üç mol silisyum dioksitin bulunduğu camdır.
Cam üretimi hammaddeleri ikiye ayrılır: temel-bileşimin temel bileşenlerini tedarik eden ve yardımcı hammaddeler-hazırlık, temizleme ve cam hamurunun boyanmasını sağlayan malzemeler.
89
Temel hammaddelerin bir kısmı (kuvars kumu SiO2, diğer kumlar vb.) kireçtaşı veya mermer– СаСО3 ve boksit– Аl2O3*2H2O doğada bulunan maddelerdir
ve bir kısmı ise endüstri ürünleridir (kireçleşmiş soda– Na2CO3, potaş К2CO3 ve
az miktarda Pb3O4).
Hammaddelerin seçimi esnasında, üretimde güçlüklerin meydana gelmemesi için hammaddelerin saf (özellikle doğal olanların) ve ürünlerin yüksek kalitede olmalarına dikkat edilir.
Şeffaf ve renksiz, berrak bir cam sağlamak için, sağlama ve temizleme malzemeleri mutlaka gereklidir (Mangan minerali, piroluzit ve başka kullanılır).
Boyama malzemeleri (genelde oksitler), ağır metallerin bileşimleridir. Örneğin, mavi renk için kobaltoksit, kırmızı renk için altın klörür, süt beyaz rengi için
kalay oksit vb. kullanılır.
Cam teknolojisi birkaç aşamadan oluşmaktadır (Res.6.14). Daha önceden
temizlenmiş olan malzemeler öğütlenir, ayıklanır ve karışırlar. Bu karışım 14001500°C derece sıcaklıkta erir. Erime sırasında yakından takip ve kontrol edilen fiziksel ve kimyasal değişmeler meydana gelir. Beklenen temizleme, sağlama ve
boyama malzemeleri eklenir. Eriyen harç belirli bir süre bekletilir ve tamamen homojen bir hale gelir, böylece 200-300°C derece soğumuş olur. Böyle bir durumda
olan cam kütlesi, şekillendirilmeye alınır. Ürünlerin şekillenmesi üflemeyle (ağızla
ya da makinalarla), presleme ile (kalıplar ve makinalarla Res.6.13), yuvarlama ve
düz camın dikey olarak çıkartılmasıyla gerçekleşir (Res.6.15).
Res.6.13 Presleme ile cam şekillendirme
Bu ürünler yavaş yavaş soğutulduktan sonra işlenir ve dekore edilirler. Bu
amaçla ürünler, pürüzsüzleşir, parlatılır, gravür sanatıyla oyulur, bilenir, matlanır,
sanatsal şekilde süslenir vs.
Nihai ürünler kontrol edilirler ve arızalı olanlar (kullanım değeri olmayan)
cam döküntülerde, yani aynı tür cam üretimi için hammadde olarak toplanırlar (Bu
şekilde kayıplar azalmaktadır, çünkü bazı durumlarda hammaddedeki döküntüler, %25 oranında pay almaktadırlar).
90
kum
kireç
soda
Res.6.14 Cam üretimi çizelgesi
Camın sınıflandırılması şunlara göre olabilir:
- Yapısına
- Amacına ve
- Ürünlerin oluşma şekli.
Yapısına göre cam basit ve özel olarak ikiye ayrılır.
Basit cam, genellikle sodyumdan ve potasyumdan oluşan, daha doğrusu onların
modifikasyonlarından olan camdır.
Sodyumlu cam (Na2O * CaO * 6 SiO2) en ucuz camdır ve kuvars kumundan, kireçtaşından ve sodadan elde edilir.
Potasyumlu cam (К2О * CaO * 6SiO2), soda yerini (sodyumlu camda) potaş ile (К2CO3) değiştirdiğinde elde edilir. “ Çek Camı” olarak adlandırılır ve dekoratif objeler için kullanılır.
91
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Kapan
Cam bant
Soğutucu
Merdane-silindir
Basınç sistemi
Devim-kuvvet bacası
Res.6.15 Düz cam üretimi
Modifiye edilmiş potasyum camı aslında kurşunlu camdır. Bu camda CaO kısmen veya tamamen PbO ile yer değişmiştir. Elde edilen cam ağır kristal olarak adlandırılır ve bu üründen bilenmiş lüks öğeler üretilir.
Alüminyum alkalik cam, hammaddesinde kil bulunan camdır. Ambalaj camı
olarak kullanılır.
Özel camlar, kireçtaşının ya da kuvars kumunun başka bir oksitle, örneğin çinko, baryum veya borun oksitlerinden biriyle yer değiştirdiği zaman elde edilir. Böylece çinkolu, baryumlu veya borik cam elde edilecektir. Bu grup, özel optik camları,
kimya laboratuvarlarında kullanılan camlar, yalıtım camları vb. içermektedir.
Res.6.16 Cam ürünleri
92
Amacına göre cam şu şekilde olabilir: inşaat için (Res.6.17), ambalaj için,
evler ve otelcilik kapları için, ondan sonra laboratuvarlar için tıbbi, dekoratif, optik, termal sabitli, güvenlik ve başka camlar.
Şekillendirme yöntemine göre cam, içi boş (üfleme, presleme) ve düz cam
olarak ikiye ayrılır.
Cam ürünlerinin kalitesi, uygun standartlar tarafından sağlanan unsurlara
göre incelenir.
Genellikle özgül ağırlık, gözeneklilik, sertlik, darbelere, gerilime, basınca
dayanıklılık, kimyasal direnç vb. incelenir.
Ürünlerin kaliteye göre sıralaması genellikle üç sınıfta (I, II, III) ve deklarasyonda belirlenen arızalı ürünler olarak gerçekleşir.
Arızalar, hammadde miktarının kötü ayarlanması, kötü yönetilen süreç ve
benzeri nedenler sonucunda oluşmaktadır. En çok rastlanan arızalar şunlardır:
Dalga çeşitleri, kabarcıklar ve yüzeyde ya da harçta bulunan taşçıklar, çizikler, düzensiz kenarlar vb.
Cam ürünler, ambalaj veya dekore karton kutularda ve odun sandıklarda
paketlenirler. Çoğunlukla içten, her ürün ayrı ayrı ince kâğıtla sarılır ve karton,
strafor, talaş ve benzeri malzemelerle dayanma sağlanmıştır.
Res.6.17 Camın inşaatta kullanılması
Ambalajdaki deklarasyonda zorunlu olarak “malın kırılgan olduğu” etiketi
bulunur.
93
Cam ürünler kuru ve kapalı alanlarda depolanırlar. Ulaşım ve manipülasyon esnasında nemlenirlerse, bir sonraki depolama için kurumaları gerekmektedir (böyle depolar ambalajların korunması için gereklidirler).
Düz cam depolarda, özel çerçevelerde, belirli bir açı altında muhafaza edilir.
Cam ürünlerinin taşınması için kapalı araçlar kullanılmaktadır. Düz camın
taşınmasının gerçekleştiği araçlar ise yola paralel olarak yerleştirilen özel çerçevelere sahiptir.
94
SORULAR:
1. Cam nedir?
2. Camın üretimi için hangi malzemeler hammadde olarak kullanılır?
3. Grafiği tamamlayınız:
Camın hammaddeleri şöyle sınıflandırılabilir:
Göre:
Doğal hammaddeler, kuvars kumu ya da __________
Endüstriyel üretilmiş hammaddeler:
Kireçleşmiş soda,__________ , __________
İşlevine göre:
_________ __________
Hammaddeler: __________ __________
Yardımcı hammaddeler:
Temizleme malzemeleri ______ ______ ______
4. Camın sınıflandırılması neye göre yapılır?
5. Cam ürünlerinin sınıflandırılma şemasını tamamlayınız
Cam ürünleri aşağıdakilere göre ayrılır:
1.
Yapısı:
- Basit: sodyumlu, ______ , ______
(örneğin, kurşunlu, alüminyumlu cam)
- ______: örneğin, çinkolu, baryumlu, borik vb.
2.
________
-
3.
Evlerde kullanılan cam
__________ cam
__________ cam
__________ cam
__________ cam
Oluşum şekli
- Evlerde kullanılan cam
- __________
- __________
6. Cam ürünlerinin depolanması esnasında neden dikkatli olmak gereklidir?
Nem, cam ürünlerine doğrudan etki eder mi?
95
KONU 7
METALÜRJİ ÜRÜNLERİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
METALLERİN GENEL
ÖZELLİKLERİ
MADENLERİ
ZENGİNLEŞTİRME
YÖNTEMLERİ
METALLERİ ELDE ETME
YÖNTEMLERİ
SİYAH METALURJİ
ÜRÜNLERİ
 - DEMİR
 - ÇELİK
RENKLİ METALURJİ
 - BAKIR
 - KURŞUN
 - ÇİNKO
DEĞERLİ METALLER
 - ALTIN
 - GÜMÜŞ
METALLERİN İŞLENME
YÖNTEMLERİ
MEKANİK İŞLENME
 - METALLERİN YÜZEYSEL
İŞLENMESİ
 - METALLERİN
BAĞLANMASI
METALLERİN TERMİK
İŞLEMİ
KOROZYONA KARŞI
KORUMA
Öğrencilerin zaten daha önceden metaller hakkında bilgiye sahip olduklarını varsayarak bu konuda,
metaller sadece listelenmiş ve onların özelliklerine ve
uygulanmalarına özel dikkat verilmiştir.
Bireysel öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla, madenlerin zenginleştirme prosedürleri ve metallerin
elde edilmesi genel anlamda işleme tabi tutulmuştur.
Sunumu zenginleştirmek amacıyla, öğrencilere
bazı tablo gösterimleri sunulmuştur.
Metallerin elde edilmesi, maddelerin devamlılığı
nedeniyle teknolojik açıdan da açıklanmıştır. Fakat
bu bir zorunluluk olarak kabul edilmemelidir.
Metallerin üretiminden ve işlenmesinden kaynaklanan çeşitlilik ve her şeyden önce kalite ve kalitenin
korunması için gereken şartların vurgulanması gereklidir.
97
7. KONU METALÜRJİ ÜRÜNLERİ
Çağımızın birkaç bin yıl öncesinde insanoğlu doğada bulunan sadece doğal
metalleri kullanmaktaymış. O dönemde metal olarak meteorik demir, kurşun, kalay, gümüş, altın ve bakır kullanılmıştır.
İnsanın ve yeni teknolojilerin gelişimi ile kullanılan metal sayısı sürekli olarak artmaktadır. Öyle ki bugün, periyodik sistem elemanlarının toplam sayısının
yaklaşık %75’i kullanılmaktadır.
7.1 METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Metaller kimya elementleridir. Oksijen ile birlikte oksitleri oluştururlar. Suda
çüzüldüklerinde ise bazları teşkil ederler. Metallerin birkaç önemli ortak özellikleri
vardır ve en önemlileri şunlardır:
1. Sarı renge sahip olan altın ve kırmızı renge sahip olan bakır hariç, tüm
metaller metalik bir parlaklığa sahiptir ve genelde gümüş-gri renkleri vardır (taze
kesilmiş metalde olduğu gibi).
2. Metaller ısıyı ve elektriği iyi ileten iletkenlerdir.
3. Tek sıvı metal olan civa dışında, tüm metaller normal sıcaklık altında katı
halde bulunmaktadırlar.
4. Şeffaf olmama, ince yapraklar (altın yaprağı-varak) hariç tüm metallerin
bir özelliğidir.
5. Metaller ısıtma ile katı halden sıvı hale geçerler ve tabii ki her metal ayrı
ayrı farklı sıcaklıkta ısıtılırlar. Metalin katı halden sıvı hale geçtiği sıcaklığa, metalin erime noktası denilir (Tt).
6. Metaller kristal bir yapıya sahip olabilirler. Gaz ve sıvılardan farklı olarak
metallerin elektronları az hareketlidir.
7. Metaller döküm, dövme, presleme, bükme, yuvarlanma ve germe yöntemleriyle daha az veya daha fazla işlenebilirler.
8. Metaller kendi aralarında birbirleriyle tepkimeye girip, elde edildikleri temel metallerden daha iyi özellikleri olan yeni ürünler-alaşımlar oluşturabilirler.
Metaller, madenlerden1 elde edilirler. Madenlerdeki metal miktarı büyük ölçüde değişebilir. Böylece yararlı bileşen içeriğine göre madenler zengin, orta zengin ve yoksul olarak ayrılırlar. Bu sınıflandırmaya göre madendeki metal oranı için
mutlak bir değer sağlanamaz. Çünkü bu oran, farklı metaller için farklı değerlere
sahiptir. Örneğin, %30’un altında demir içeren madenler yoksul maden olarak sayılırlar. Oysa kendinde %2 oranında nikel barındıran nikel madenleri ise zengin
madenler olarak sayılırlar.
Madenler, uygun bir yöntemle metal veya diğer endüstri ürünlerinin elde edilebileceği mineral veya mineral karışımlarıdır. Metal madenleri ile ilgili öğelere bağlı olarak, bunlar oksit,
sülfür, karbonat, silikat, sülfat, fosfat vb. olarak ayrılırlar. Madenler faydalı mineraller dışında
cüruf olarak adlandırılan işe yaramaz maddelerde içerirler.
Mineraller, yer kabuğunun oluştuğu elementler veya bileşiklerdir. Bunlar belirli kimyasal
bileşime ve özelliklere sahiptir.
1
99
Madenler bir tek metal içerebilirler ve bunlara monometal adı verilir. Eğer,
daha fazla metal içeriyorsa, bu tür madenlere ise polimetal denilir.
Pratikte bugün, metaller birçok yönden sınıflandırılabilirler. Ancak, endüstriyel ve teknik niteliğe göre iki ana gruba ayrılırlar:
1.Siyah metaller - demir, çelik, demir alaşımları, krom, nikel ve manganın
yer aldığı grup;
2.Renkli metaller
Renkli metaller kendi açılarından şöyle ayrılırlar:
-yoğunluğu 3,8 g/cm3’den düşük olan hafif renkli metaller;
-yoğunluğu 3,8 g/cm3 üzerinde olan ağır renkli metaller;
-nadir metaller;
-değerli metaller;
-radyoaktif metaller.
Metaller, aynı öyle erime noktalarına göre de ayrılabilirler. Erime noktası
950°С olan kolay eriyen metaller, erime noktası 951-2000°С arasında olan zor
eriyen metaller ve erime noktası 2000°С üzerinde olan çok zor eriyen metaller.
Erime noktasına göre
metallerin ayrılışı
Kolay eriyen metaller
Zor eriyen metaller
Çok zor eriyen metaller
Metal
Erime noktası (Tt) °С
Kadmiyum (Cd)
Kurşun (Pb)
Çinko (Zn)
Antimon (Sb)
Magnezyum (Mg)
Alüminyum (Al)
Stronsiyum (Sr)
Kalsiyum (Ca)
Vb.
Gümüş (Ag)
Altın (Au)
Bakır (Cu)
Nikel (Ni)
Platin (Pt)
Krom (Cr)
Vanadyum (V)
Vb.
Volfram (W)
Molibden (Mo)
Osmiyum (Os)
Rutenium (Ru)
321
327
419
630
651
660
757
851
960,8
1063
1083
1453
1769
1890
1900
3380
2550
2700
2450
Tablo 7.1 Erime noktasına göre metallerin ayrılışı
7.2 MADENLERİ ZENGİNLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Metal madenler, içerdikleri safsızlıklar ve çoğu madenlerde az miktardaki faydalı bileşenler nedeniyle, metallerin elde edilmelerinde doğrudan kullanılamazlar.
Çeşitli yöntemler uygulanarak, madenlerin zenginleştirilmesi yapılır. Böylece metal
100
içeriği, madende bulunandan çok daha yüksek olan maden konsantresi oluşur. Maden konsantresinin elde edilmesiyle, bu tür yoksul madenlerden metal elde etmenin ekonomik açıdan uygun olmaması nedeniyle daha önce kullanılmayan yoksul
madenlerde günümüzde kullanılabilirler. Madenlerin zenginleşmesi için kullanılan
yöntemler şunlardır:
1. Mekanik yöntem – bu işlem kazınan madenin ezilmesi, öğütülmesi ve elemesinden oluşur. Böylece maden kirlerden kısmen arınmış olur (taş, toprak vb.).
2. Yer çekimi yöntemi – bu işlem faydalı bileşenlerin (metallerin) farklı özgül
kütlelerine ve cüruflara (safsızlıklara) dayanan bir işlemdir.
3. Elektro–manyetik yöntemi - Madendeki faydalı bileşenin (metalin) bu
yöntem ile zenginleşmesi sadece manyetik özellikler gösteren metaller (demir,
mangan) için kullanılır. Bu yöntem ile zenginleştirme işlemi şöyle gerçekleşir. Ezilmiş olan maden, yüksek manyetik alana sahip bir elektromıknatısın kutupları arasında yerleştirilir ve böylece madenin mıknatıs özelliği olan bölümleri mıknatısın
kutupları çevresine tutunurlar. Cüruflar (safsızlıklar) ve geri kalan diğer mıknatıs
özelliği olmayan maddeler ise mıknatısa tepki vermezler ve bu şekilde madenden
arındırılmış olurlar.
4. Aglomerasyon (yığılamak-toplamak), kükürt ve karbonat madenlerinin
(toz veya çok küçük maden parçacıklarının) zenginleşme yöntemidir. Bu yöntemde kavrulma usulü ile madendeki kükürt yanar. Böylece, kükürt dioksite dönüşür ve
gazlar giderilir. Toz ve küçük maden parçacıkları ise aralarında daha büyük parçalara birleşirler. Bu reaksiyon egzotermik bir reaksiyondur (kükürttün yanması esnasında ısı açığa çıkar) ve böylece yakıt tasarrufu sağlanır.
5. Yüzdürme – madenleri zenginleştirme yöntemidir. Bu yöntem oldukça karmaşıktır ve birkaç işlemi kapsar. Ezme, öğütme, yüzdürücü reaktifler ile karıştırma,
durulama ve kurutma (Res.7.1). Yüzdürücü reaktifler, madenin faydalı bileşenleri
üzerinde ayırıcı etkisi olan ve bu sayede safsızlıklardan arındıran su süspansiyonlarıdır. Bu yöntem yoksul metal madenlerinin zenginleştirilmesi için kullanılır. En
çağdaş yöntem olarak kabul edilir ve en iyi sonuçları verir.
hava
yoğunlaşan
madde
(köpük)
küspenin girişi
küspenin
çıkışı
Res.7.1 Yüzdürme makinesi
101
7.3 METALLERİ ELDE ETME YÖNTEMLERİ
Metalürjide bugün, metallerin kendi madenlerinden veya maden konsantrelerinin elde edilmesi için şu yöntemler kullanılır:
- Pirometalürji yöntemi
- Hidrometalürji yöntemi
- Elektrometalürji yöntemi
Pirometalürji yöntemi, metalürjide kullanılan en yaygın yöntemdir. Çünkü
metallerin çoğu bu yöntemle elde edilir (demir, bakır, kurşun, çinko vb.). Metallerin pirometalürji yöntemi ile elde edilmesi, eğer metal oksitli maden halinde bulunuyorsa, metal oksitlerin indirgeme sürecine dayanmaktadır. Eğer, metal sülfüt
halinde bulunuyorsa, oksit haline dönüşmesi için kavurmaya tabi tutulur ve bunun
devamında indirgeme yoluyla saf metal elde edilir. Metallerin elde edilmesi için
pirometalürji yöntemi yüksek sıcaklıklarda farklı fırınlarda gerçekleşir ve bunun
sonucunda metaller sıvı şeklinde ya da buhar halinde elde edilirler (çinko, cıva).
t
ɆeS + O2 Æ MeO + SO2
ɦɟɬɚɥɟɧ
metal ɫɭɥɮɢɞ
sülfit
ɦɟɬɚɥɟɧ
metal ɨɤɫɢɞ
oksit
ɆeO + C ɢɥɢ CO Æ CO2 + Me
metal oksit
ɦɟɬɚɥɟɧ
ɨɤɫɢɞ
saf metal
ɱɢɫɬ
ɦɟɬɚɥ
Hidrometalürji yöntemi, metallerin elde edilmesi için çok nadiren kullanılan bir yöntemdir ve öncellikle, pirometalürji yöntemi kullanılıp üretimi ekonomi açıdan uygun olmayan metallerin çok yoksul madenlerden elde edilmesi için
kullanılır. Süreç, bu işlemden sonra metal madenlerinin uygun çözücülerde çözülmesiyle devam eder ve böylece madendeki mevcut metal çözeltiye geçer.
Bundan sonra elektroliz yöntemi ile veya başka bir metalle yer değiştirmesi suretiyle elde edilir.
Elektrometalürji yöntemi, alüminyum, sodyum, magnezyum vb. gibi, sadece bu yöntem ile elde edilebilen metaller için kullanılır. Bu yöntem esnasında,
elektrolizlerdeki tek yönlü akım etkisi altında, metal katyona geçer ve katodta saf
metal olarak çöker.
7.4 SİYAH METALÜRJİ ÜRÜNLERİ
7.4.1 DEMİR
Demir, endüstrideki bütün metallere kıyasen en büyük öneme sahiptir. Çünkü sahip olduğu özellikler, ona geniş uygulanma alanı sağlar. Demirin elde edildiği madenler şunlardır:
102
Manyetit Fe3O4, %45-70 oranında demir içeriği ve mıknatıs özellikleri olan
demir bakımından zengin bir madendir. Manyetitin siyah rengi ve metal parlaklığı
vardır. Zengin manyetit yatakları Norveç, İsveç, ABD, Kanada, Kongo, Hindistan,
BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ve diğer ülkelerde bulunur.
Hematit Fe2O3, demir içeriği %40-60 oranında olan en yaygın demir madenidir. Hematit koyu kırmızı rengine sahiptir. Bulunduğu yataklar oldukça zengindir
ve bu yatakların sömürülmesi daha uzun sürmektedir. Önemli hematit yatakları
BDT, İsveç, Meksika, ABD ve Çin’de bulunur.
Limonit Fe2O3*H2O, demir içeriği %30-%45 arasında olan, oldukça yaygın
ve ikincil demir madendir. Limonit, genellikle madende bulunan safsızlıklara bağlı
olarak, daha koyuda olabilen değişken sarı bir renge sahiptir. Kolayca indirgenebilir ve bu özellik metalürji için özel bir anlam taşır. Limonit yatakları Almanya, İspanya, İngiltere, BDT, ABD, Kanada ve Meksika’da bulunur.
Siderit FeСO3, demir içeriği %30-40 oranında değişen karbonatlı madendir.
Siderit beyazımsı gri rengine sahiptir. Kolayca oksitleşir ve indirgenebilir. Siderit
yatakları İspanya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, BDT, Romanya, ABD, Makedonya
gibi ülkelerde bulunur.
Pirit (FeS) %40-50 oranında demir içeren demir sülfit madenidir. Bu maden
esas olarak sülfürik asidin üretimi için, sülfürdioksidin elde edilmesinde kullanılır. Fakat oksidasyon sonucunda madende yüksek oranda kalan sülfürden dolayı,
demirin elde edilmesinde kullanılmamaktadır.
Demir madenlerinde çoğunlukla kirlilikler mevcuttur. Böylece safsızlıkların
türüne göre demir madenleri şöyle sınıflandırılır:
- Baz-demir madenleri, safsızlık olarak kireç taşı, dolomit ve magnezit ortaya çıkar.
- Asit-demir madenler, safsızlık olarak silisyum ve kil ortaya çıkar.
Demirin üretilmesi için demir madenler dışında, yakıt ve indirgeme aracı
olarak kullanılan metalürjik kok ve yalnızca madenin asidik karakteri (silisyum ve
kil içerir) olduğu zaman katılan eritici (CaCO3) de gereklidir.
Demir “yüksek fırında” veya elektrikfırınında elde edilir.
Yüksek fırından iki tür demir elde edilir. Bunlar; beyaz ham demir ve gri
ham demir.
Beyaz ham demir, karbonun, demir karbit şeklinde bağlı olduğu kristal tane
yapısına sahiptir. Bu ürün beyaz renktedir ve 1145°C sıcaklıkta erir. Sahip olduğu
büyük sertliği nedeniyle, beyaz ham demir mekanik işlem görmez, ancak çeliğin
elde edilmesi için hammadde olarak kullanılır. Beyaz ham demirin karbon içeriği
%3,7 ile %4,2 arasında değişir.
Gri ham demir, gri rengi ve kristal yapısı vardır. Bu üründe karbon kimyasal
olarak bağlı değildir. Ancak, ince grafit kabuklar şeklinde oluşur. Gri ham demirin erime noktası 1200°C’dir. Gri ham demir, beyaz ham demirden daha yumuşak olduğundan mekanik işlem görebilir. Kalıplanmış ürünlerin elde edilmesi için,
dökümcülükte-kalıpçılıkta kullanılır. Gri ham demirdeki karbon içeriği %3,5 ile %4
arasında değişir.
103
ÇELİĞİN ELDE EDİLMESİ
Çeliğin elde edilmesi, beyaz ham demirdeki safsızlıkların indirgendiği ve
%1,7 karbon içeren bir ürünün üretildiği bir işlemdir. Beyaz demirdeki safsızlık (silisyum, fosfor, kükürt, mangan) içeriğine bağlı olarak çeliğin üretilmesi için aşağıdaki gibi birden fazla yöntem kullanılır.
Bessemer yöntemi: Bu yönteme göre çelik üretimi için kullanılan hammadde, %0,06 altında kükürt, %0,07 altında fosfor ve %1,5 üzerinde silisyum içeren
beyaz ham demiridir.
Çelik elde etme süreci, eriyen demire hava üflenenerek mevcut olan safsızlıkların oksidasyonu oluşması ile gerçekleşir. Silisyumdioksit ve mangandioksitten oluşan oksitler cüruf olarak giderilir. Karbondioksit ile fosfordioksit ise
atmosfere çıkarlar.
Bessemer çelik elde etme yöntemi 15-20 dakika süren kısa bir yöntemdir.
Elde edilen çelik yüksek kaliteye sahiptir ve soğuk olarak işlenebilir. Bu ürün profiller, vidalar, cıvata ve diğer metal aksesuarların elde edilmesinde kullanılır.
Thomas yöntemi: Bu yöntemde çelik üretimi için kullanılan hammadde,
içerdiği fosfor oranı % 2,5 ve silisyum oranı % 0,5 olan beyaz ham demirdir.
Bu yöntemle elde edilen çelik, Bessemer yöntemiyle elde edilen çeliğe kıyasen, daha yumuşaktır ve beton demiri, profiller, tel ve diğer metal aksesuarların üretimi için kullanılır.
Bu iki yöntemin olumsuz yönü, işlem sürecinin kısa sürmesi ve elde etme
sürecinde demirin büyük kayıplara uğramasıdır.
Siemens-Martinova yöntemi: Çelik üretiminde bu yöntemin, Bessemer ve
Thomas yöntemlerine kıyasen öncelliği bulunmaktadır. Çünkü, buradaki süreç
yavaş yavaş gerçekleşir ve hammadde olarak ise, daha büyük oranda kükürt, silisyum ve fosfor içeren beyaz ham demiri kullanılır. Aynı zamanda süreç esnasında eski demirde katılır. Bu yönteme göre çelik üretme süreci dört saatten altı
saate kadar sürebilir. Elde edilen çelik ise, yüksek kaliteye sahip oluşu nedeniyle,
çelik alaşımlarının ve diğer özel çeliklerin üretimi için kullanılır.
Bu yöntemler dışında, çeliğin elde edilmesi için oksijen dönüştürücü ve
elektrik fırını yöntemleri de kullanılabilir. Elektrik fırınında elde edilen çelik, sıcak
ve soğuk olarak işlenebildiği için en kaliteli çeliktir ve yüksek kaliteli çelik alaşımlarının elde edilmesinde kullanılır.
ÇELİK TÜRLERİ
Ticarette çelikler amacına göre şöyle ayrılır:
1.Yapısal (inşaat) çelik -makine ve otomotiv sanayisinde, inşaatta (Res.7.2),
gemi inşaatında ve başka yerlerde kullanılır.
104
Res.7.2 İnşaat çeliği
2. Alet çeliği – yapısal çelik gibi, en fazla %1,1 oranında karbon içeriği ile
karbon çelikler grubuna düşer ve aletlerin yapımı için kullanılır. Bu çelik belirli
sertlik, katılık ve hacim ile karakterize edilir.
Thomas yöntemi ile elde edilen çelik (yumuşaklığı nedeniyle), alet çeliği
üretiminde kullanılamaz.
3. Çelik alaşımları – çeliğin bir veya daha fazla metalle karışması ile elde
edilir ve bu sayede belirli bir sertlik, elastikiyet vb. özelliklere sahip ürünler üretilir.
Alaşımlı çelikler agresif ortamlara dayanıklıdır.
Çelik alaşımlarının elde edilmesi için kullanılan elementler şunlardır: silisyum, karbon, krom, nikel, mangan, volfarm, vanadyum, titan vb.
Alaşım elementlerın içeriğine göre piyasada şunlara rastlanmaktadır:
a) Düşük alaşımlı çelikler, mevcut alaşım bileşeni %5 oranındadır
b) Yüksek alaşımlı çelikler, mevcut alaşım bileşeni %5’in üzerindedir.
Ticarette birçok çelik alaşımına rastlanmaktadır. En çok sunulanlar ise şunlardır:
- Krom çelik - %13 oranında krom içerir. Bu alaşım makina sanayisinde,
agresif ortamlara dayanıklı makinalar ve techizatların imalatı için kullanılır.
- Nikel çelik - %25 üzerinde nikel içeriği olan, elektroteknikte ve inşaat çeliği olarak kullanılan bir alaşımdır.
- Mangan çelik - %12 oranında mangan ve %1,2 oranında karbon içeriği
vardır. Bu çelik, yeterince sert, katı ve aşınmaya dayanıklıdır. Bu yüzden vagon
tekerlekleri, değirmen parçaları vb. yapımında kullanılır.
Çelik ve çelik ürünlerinin işlenme derecesi numara ve renkler ile işaretlenir:
105
Numara
0.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
İşlenme derecesi
Belirli bir ısıl işlemi olmadan
Kavrulmuş
En iyi işlenme için kavrulmuş
Normalize edilmiş
Gelişmiş
Soğuk deforme edilmiş
Özel bir yöntemle işlenmiş
Renk
Siyah bant
Beyaz bant
Kırmızı bant
Turuncu bant
Sarı bant
Yeşil bant
Gri bant
Tablo 7.2 Çeliğin işlenme derecesi işaretleri
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Demir madenlerinin özellikleri nelerdir?
Ham demirin özellikleri nedir?
Çelik, ticarette nasıl sınıflandırılır?
Piyasaya hangi tür çelikler sunulur?
7.5 RENKLİ METALÜRJİ
Doğada oldukça zengin ve yaygın olan demir madenlerinin aksine, renkli metaller doğada daha az bulunurlar. Elde edildikleri madenler ise yoksuldur ve
konsantrasyona uğramaları gerekmektedir. Yoğunluğa, agresif ortamlara ve atmosfer etkilerine bağlı olarak, renkli metaller üç temel guruba ayrılır;
1.Hafif renkli metaller (alüminyum, magnezyum, kalsiyum, lityum vb.)
2.Ağır renkli metaller (bakır, kurşun, çinko, kadmiyum vb.)
3.Değerli metaller (altın, gümüş, platin, paladyum, iridyum).
7.5.1 BAKIR
İnsanlar binlerce yıl önce, bakırı metal olarak çalışma araçları ve silah üretimi için kullanmaktaymış. Doğada nadiren doğal taneler şeklinde veya kayalarda
dağılmış halde rastlanır. Bakır, ağırlıklı olarak bakır madenlerinden elde edilir. En
önemli madenler ise şunlardır:
Halkozin (Cu2S) – bakır sülfit, metalik gri renginde ve madende zaman zaman altın ve gümüş içeriğine rastlanabilir. Günümüzde toplam dünya bakır üretiminin % 50’si bu madenden elde edilir.
Halkopirit (CuFeS2) – tüm bakır madeni yataklarında bulunan birincil hammaddedir. Rengi soluk yeşildir, ancak safsızlıklara bağlı olarak siyah rengine de
sahip olabilir. En zengin madenlerde bakır içeriği %15 civarındadır. Halkopirit ülkemizde, Buçim-Radoviş’te sömürülür (işlenir).
Kuprit (Cu2O) – renk açısından açık kırmızı ve koyu kırmızı olabilen bakır
madeni.
Bu madenler dışında bakırın elde edilmesi için, başka madenler de kullanılabilir. Örneğin; bornit, malakit, azurit, kovelin ve diğerleri.
106
Sömürülen bakır madenlerindeki bakır içeriği, %0,4 ile %5 arasında değişir.
Bu nedenle madenler yüzdürme yöntemiyle zenginleştirilmeye tabi tutulur ve bakır içeriği %18-25 civarında olan konsantre maden elde edilir.
BAKIRIN ELDE EDİLMESİ
Bakırının elde edilmesi için, bakır konsantresinin işlemi iki yöntemle gerçekleşir: Pirometalürjik yöntemi (zengin madenler ve konsantreler için) ve hidrometalürjik yöntemi (zenginleştirilmemiş madenler için).
Pirometalürjik yöntemi: Bu yönteme göre, zengin maden (konsantre maden) uygun fırınlarda pişirilir ve ondan sonra çukur fırınlarda hava ve kok dahilinde 1350-1400°С derece sıcaklıkta eritilir. Fırında elde edilen ürün, daha sonra
dönüştürücüde işlenen bakır taşıdır. Dönüştürücüde, arda kalan sülfitler bakır taşından serbestleşir ve bakır erimiş halde elde edilir. Erimiş olan bakır, dönüştürücüden kalıplara dökülür ve soğuduktan sonra ham bakır elde edilir.
Elde edilen ham bakırda %99,3 oranında saflık, %0,3 oranında Kükürt ve
çok az miktarlarda altın ve gümüş bulunmaktadır. Yüksek saflıkta bakır (%99,99)
elde etmek için, ham bakır aşağıdaki işlemlere göre rafine (arınma) edilir;
-termik işlem
-elektrolitik işlem
Günümüzde daha çok elektrolitik işlemi kullanılır (Res.6b). Bu işlemde,
elektrolitli (bakır sulfat ve sülfürik asit) elektrolizerde anod olarak ham bakır, katod
olarak ise ince elektrolitik bakır levha kullanılır. Elektroliz esnasında ham bakır
safsızlıklardan arındırılır ve katotta birikir. Elektroliz ile %99,95 oranında (elektrolitik bakır olarak bilinen) saf bakır elde edilir.
Pil
Kirli
bakırdan
anod
(а)
Anod
kalın sı
(Ag, An, Pt,)
Saf
bakırdan
katod
(b)
Res.7.3 a. Bor sanayi tesisi görünümü
b.elektrolitik hücre
107
BAKIRIN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Bakır nemli hava ve CO2 varlığında, yavaş yavaş yeşil renkte baz bakır karbonata dönüşen, yumuşak ve açık kırmızı renginde bir metaldir. Bakır kolay çıkarılır ve dövülür. Fakat döküm için uygun değildir. Çünkü oksijenle kolay birleşir
ve oksit oluşturur. Soğuduktan sonra ise oksijeni salıverir ve kalıplaşmış ürünün
yüzeyinde boşluklar oluşturur. Bakır, gümüşten sonra elektrik enerjisini ve ısıyı
ileten en iyi iletkendir. Nitrik asit içinde kolay, sülfürik asit içinde ise zor çözülür.
Bakır 1083°С derece sıcaklıkta erir. Bakır elektroteknikte kablo, transformatörler,
çeşitli elektrikli ev aletleri yapımı için, askeri teknolojide, tuzlar ve alaşımların elde
edilmesinde büyük uygulama bulur. Bakır, piyasaya çubuklar, kaldıraç, boru ve
diğer çeşitler (Res.7.4) şeklinde erimiş veya elektrolitik olarak sunulur.
Erimiş bakır %99,0 ile %99,9 arasında ki saflıkla borular ve bantlar, %99,5
oranında ki saflıkla ise elektrolitik bakır elektroteknikte kullanılır.
Res.7.4 Bakır ürünleri
BAKIR ALAŞIMLARI
Ticarette, güzel bir renge sahip, atmosferik etkilere dayanıklı ve düşük erime noktası ile birçok bakır alaşımına rastlanmaktadır. Bakırın ticaretteki en tanınmış alaşımları şunlardır: bronz, pirinç, yeni gümüş ve kırmızı metal.
Bronz – bakırın %80 üzerinde içerildiği, ikili veya üçlü alaşımdır. Bronzun
elde edilmesi için bakırın karıştırıldığı metaller şunlardır: kalay, kurşun, alüminyum veya diğer metaller.
Bronz büyük sertliğe ve dayanıklığa sahiptir ve kolayca yuvarlanır, dökülür.
Gemi inşaatında, elektroteknikte, makina sanayisinde, anıt ve heykel yapımında,
metal paralar vb. yapımında kullanılır.
Bronzdaki metallerin varlığına göre, birçok farklı türde bronz bulunur: kalay bronz (%80 bakır ve %20 kalay), alüminyum bronz (%91 bakır ve %9 alüminyum), kurşun bronz (%75 bakır ve %25 kurşun).
108
Pirinç – bakır, çinko ve çok nadiren üçüncü bir elemanın alaşımıdır. Çinko
bu alaşımda döküm özelliklerini geliştirir ve alaşıma özel fiziksel ve mekaniksel
özellikler verir. Pirinçteki bakır içeriği, genelde %55-%80 arasında, çinkonun içeriği ise %20-%45 arasında değişmektedir. Çinkonun pirinçteki içeriğine bağlı olarak, alaşımın rengi kırmızı ve sarı arasında değişmektedir.
Pirinç, çinkonun alaşımdaki içeriğine bağlı olarak 900-1000°С sıcaklıkta
erir. Bu ürün elektrik tekniğinde, makina sanayisinde, gemi inşaatında, dekoratif
objeler üretimi vb. için kullanılır (Res.7.5). Pirincin en önemli türleri şunlardır: bakır, çinko ve kurşundan oluşmuş katı pirinç, bakır ve çinkodan oluşmuş preslemede kullanılan pirinç, altın tombak (%85 bakır ve %15 çinko) ve pirinç burçları.
Res.7.5 Pirinçten yapılmış sehpa
Yeni gümüş (alpaka) bakırın nikel ve çinko ile oluşturduğu alaşımdır (Bakır
%60, nikel %20 ve çinko %20 oranında içerilmiştir). Bu alaşım beyazımsı gümüş
rengine sahiptir ve makina sanayisinde, gemi inşaatında, yemek takımlarının üretimi için kullanılır.
Kırmızı metal, %80’in üzerinde bakırın, geri kalan payı ise kalay, çinko ve
nadiren kurşunun oluşturduğu bir alaşımdır. Bu alaşımın özellikleri bronzun özellikleri ile benzerdir.
Bakır alaşımlara, ticarette standart boyutlarda bloklar, çubuklar, teller ve
tablolar olarak rastlanmaktadır. Kilogram (ton) ölçüsüyle satılırlar.
SORULAR:
1. Bakır kullanımının türetildiği özellikler hangileridir?
2. Bakır alaşımlarını ve onların başlıca özelliklerini sayınız.
109
7.5.2 KURŞUN
Çağımızın birkaç bin yıl öncesinde Eski Mısırlılar, Hintliler ve İsrailliler kurşunu, çeşitli çalışma araçlarının ve silahların yapımında kullanmışlardır.
Ülkemizdeki kurşun maden ocakları, Romalıların Zletovo’daki maden ocaklarını gümüş elde etmek için kullandıkları Roma döneminden beri bilinmektedir.
Kurşun doğada serbest halde bulunmaz. Ancak, 150’nin üzerinde bulunan
kurşun madenlerinde mevcuttur. Kurşunun elde edildiği en önemli kurşun madenleri şunlardır: galen (galenit), üstübeç (cerussite) ve anglezittir.
Galenit (PbS) – %4 ile %12 arasında kurşun içeren kurşun sülfittir. Galenit
metal parlaklık ile koyu gri rengine sahiptir ve genellikle gümüş, kadmiyum, nadiren altın ve bizmut içerebilir. Bu maden polimetal bir madendir. Ülkemizde galenit madeni Sasa maden ocağında (Kratova-Zletevski havuzu) sömürülür (işlenir).
Üstübeç (Cerussite) (PbCO3) beyaz renkte bir kurşun karbonat madenidir. Fakat eğer temizlenmemiş bir halde ise, rengi gri ile siyah arasında değişiklik gösterebilir.
Az miktarda kurşun içermeleri nedeniyle, kurşun madenleri selektif yüzdürme yöntemiyle zenginleştirilmeye tabi tutulurlar ve böylece bu işlem sonucunda
%40-%80 oranında kurşun ve %14-%16 oranında çinko içeren konsantre madde elde edilir.
KURŞUNUN ELDE EDİLMESİ
Kurşun, kireçtaşı (%3) ve kok (%10) dahilinde kurşun konsantresinin pişirildiği özel fırınlarda pirometalürji yöntemiyle elde edilir. Madenin pişirilmesi ile oksidaz-indirgeme süreçleri gerçekleşir ve böylece 700-900°С sıcaklıkta nihai ürün
olarak kurşun elde edilir.
Elde edilen ham kurşun temiz (saf) olmadığı için pirometalürji yöntemi ya da
elektrolitik yöntemi ile saflaştırma (rafine) işlemine tabi tutulur. Saf kurşun, çoğunlukla %99,99 oranında saf kurşunun elde edildiği elektroilitk yöntemiyle elde edilir.
KURŞUNUN ÖZELLİKLERİ ve KULLANIMI
Saf kurşun yumuşak ve beyazımsı mavi renkte bir metaldir. Bu metal 327°C
sıcaklıkta erir, 1100°C derece sıcaklıkta ise buharlaşır. Yuvarlama, dövme, presleme ve çıkarma yöntemleri ile kolayca işlenebilir. Isı ve elektriği iletmez, yani
kötü iletkendir. Fakat radyoaktif ışınlarının en iyi emicilerinden biridir.
Havada çok çabuk oksitleşir ve böylece kurşunun yüzeyinde daha fazla korozyona uğramaması için koruma sağlayan kurşunoksit oluşur. Kurşun en iyi alaşımı altın, gümüş, antimon ve arsen ile oluştururken demir, çinko ve alüminyum
ile alaşım oluşturmaz.
Kurşun (sülfürik asidin üretimi esnasında) odaların ve kimya sanayisi için
tasarlanmış ekipmanların kaplanması için, su borularının üretimi için, hidrolik ve
sülfürik asidin taşınması ve depolanması için, kullanılan tanklar ve rezervuarların
kaplanması için, askeri sanayide, boya sanayisinde, akülerin üretimi için vb. kullanılmaktadır.
Kurşun ticarette %99,99 oranında saflıkla levha, palet, boru ve tel şeklinde
bulunmaktadır.
110
KURŞUN ALAŞIMLARI
Kurşuna kıyasen daha büyük sertliğe sahip olan kurşun alaşımlarının elde
edilmesi için, büyük miktarda kurşun kullanılır. Böylece kurşunun %0,5 oranında arsenle olan alaşımı paletler için, %14-%23 oranında antimonla ve %2 kadar
kalay ile olan alaşımı yatakların hazırlanması için kullanılır. Kurşunun %12-%15
oranında antimon ve %3-%5 oranında kalay ile olan alaşımları baskı alaşımları
olarak bilinirler.
SORULAR:
1. Kurşunun hangi özellikleri metalürji için önemlidir?
2. Kurşun ve kurşunun alaşımları ne için kullanılır?
7.5.3 ÇİNKO
Çinko Hindistan’da beşinci yüzyıl gibi erken bir tarihte elde edilmiş bir metaldir. Avrupa’da çinkonun üretimi XV. yüzyılda başlamıştır ve XVIII. yüzyılda,
özellikle XIX. yüzyılın başlangıcında damıtma yönteminin gelişmesiyle, çinkonun
daha fazla üretimi başlamıştır.
Çinko, doğada saf halde bulunmaz. Yani, genellikle belirli miktarda kurşun,
bakır, kadmiyum ve diğer metaller içeren polimetal madenlerde bulunabilir. Çinkonun elde edildiği önemli çinko madenleri şunlardır: sfalerit, smitsonit, cinkit, hemimorfit v.b.
Sfalerit (ZnS) %2 ile %12 arasında çinko içeren, temel çinko madenidir. Saf
sfalerit beyaz renktedir. Eğer, demir ve diğer metallerin karışımını içerirse, o zaman daha koyu veya siyah rengine sahiptir. Çinko ülkemizde Sasa’da sömürülür
(işlenir).
Smitsonit (ZnCO3) %3 oranında çinko içerir. Kalsiyum karbonat karışımları, magnezyum karbonat ve diğer ek elemanlara bağlı olarak renksiz, sarı mavi,
kırmızı ya da yeşil renkte olabilir.
Sfalerit ve smitsonit dışında çinkonun elde edilmesi için hemimorfit, hidrocinkit ve vilemit gibi, diğer çinko madenleri de kullanılır.
Çinko madenlerindeki çinko içeriğinin, az miktarda (%2-%12 arasında) olması nedeniyle, bu madenler yüzdürme (flotasyon) yöntemi ile zenginleştirilirler. Böylece, çinkonun elde edilmesinde kullanılan ve çinko içeriği %45-%60
oranında olan çinko konsantresi elde edilir.
ÇİNKONUN ELDE EDİLMESİ
Bulunduğu madenlerden çinkonun elde edilmesi pirometalürji ve hidrometalürji yöntemleriyle gerçekleşir. Pirometalürji yöntemi, çinko konsantresinin
işlenmesi için kullanılır. Bu süreç esnasında çinko konsantresi mekanik katlı fırınlarda kızartılır ve bu sırada çinko sülfitin oksidasyonu oluşur.
111
Oluşan çinko oksit, kok veya odun kömürü ile karıştırılarak 1200°С-1300°С
sıcaklıkta çinko oksitinin elementel oksite indirgendiği imbik fırınlara koyulur.
İmbik fırındaki yüksek sıcaklık nedeniyle elde edilen çinko buhar şeklindedir ve yoğunlaşma yoluyla sıvılaşarak sıvı çinko ve toz çinko elde edilir. Bu şekilde elde edilen çinko %98 ile %99 arasında saflık içerir.
Daha fazla saflıkta çinko üretmek için, elde edilen çinkoya sıvılaşma (eritme) yöntemiyle rafine, mufol fırınlarda tekrar damıtım ve özel sütunlarda rektifikasyon işlemleri yapılır.
En saf çinko (%99,995), işlem esnasında çinko ve içerdiği safsızlıkların farklı kaynama noktalarının kullanıldığı rektifikasyon ile elde edilir.
Günümüzde çinkonun elde edilmesi için daha çok elektrolitik yöntemi kullanılır. Çünkü, bu yöntemle %99,99 saflıkta çinko elde edilir. Çinkonun bu yöntem
ile elde edilmesi, oluşan çinko oksitin, çinko konsantresinin pişirilmesinden sonra
sülfürik asitte çözülmesi ve çinko sulfatın elde edilmesiyle gerçekleşir.
ZnО + H2SO4 --> ZnSO4 + H2O
Çinko sulfatın çözeltisi elektrolize uğrar ve böylece katodta %99,99 saflıkta
elemental çinko ayrışır.
ÇİNKONUN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Çinko, mavimsi gri rengine, 419°С’de erime noktasına ve 905,4°С’de kaynama noktasına sahip bir metaldir. Normal sıcaklıkta çinko yeterince sert ve ufalanan ile zor işlenebilen, oysa 100 ile 150°С arasında ısıtılınca, mekanik açıdan
iyi işlenebilen bir metaldir.
Havada, çinko ince bir baz karbonat tabakası oluşturarak yüzeysel olarak oksitleşir ve bu tabaka çinkonun yüzeyini daha fazla korozyona uğramaması
için korur. Çinko her türlü asitlerde oldukça zehirli olan özgün tuzlar oluşturarak
çözülür. Çinkonun toplam üretiminin %50’si demir levhaların, boruların, tellerin,
profillerin v.b. kaplanması için kullanılır. Aynı öyle alaşımların (özellikle pirinç) üretilmesi için büyük miktarda çinko kullanılır.Çinko piyasada plakalar, levhalar, kaldıraç ve tanecik şeklinde sunulur ve kg (ton) ölçü birimiyle satılır.
Çinko ve ürünlerinin depolanması kuru alanlarda gerçekleşir.
SORULAR:
1. Çağdaş ekonomide çinko hangi alanlarda uygulanır?
2. Öğrenmiş olduğumuz alaşımların hangilerinde çinkonun payı vardır?
7.6 DEĞERLİ METALLER
Değerli metaller altın, gümüş, platin ve platin grubu elementlerini kapsar.
Değerli metaller bazı belirli özelliklerle (yüksek sıcaklık, çoğu kimyasal bileşikleri, atmosferik etkiler altında bulunurlar) karakterize edilirler. Diğer metaller gibi,
değerli metallerinde metal parlaklıkları, karakteristik renkleri vardır,sıcaklığı ve
112
elektrik enerjisini iyi iletirler. Bunlar durgun elementlerdir ve bu nedenle doğada
ham halde rastlanırlar.
7.6.1 ALTIN
Altın, karakteristik rengi ve değişik kaplar, mücevher ve para yapma gibi
özelliklere sahip olması nedeniyle eski milletler tarafından da kullanılmaktaymış.
Res.7.6 Doğal altın
Altın doğada saf, (Res.7.6) kuvars kayalıklarında dağılmış ya da nehir çökeltilerinde kumla karışık bir halde bulunur. Ülkemizde altın barındıran nehir, Markova Nehri ve diğerleridir.
Doğal olarak rastlanmasının yanı sıra altın, bakır, çinko ve kurşun madenlerinin devamlı eşlikçisidir. En zengin altın yatakları, Güney Afrika Birliği, Avustralya, Brezilya ve BDT ülkelerinde bulunmaktadır.
Altın, bulunduğu yataklara bağlı olarak iki farklı yöntemle elde edilebilir.
Bunlar da mekanik ve kimyasal.
Mekanik yöntemi altın çökeltilerinin durulanması esnasında kullanılır ve
kum ile altının belirli kütlelerinin farkına dayanmaktadır. Altın spesifik olarak, durulama kabının dibinde tane veya kabuk olarak daha zor birikir.
Bu mekanik yöntem ekonomik olmadığından dolayı günümüzde kullanılmamaktadır. Bu nedenle altın kimyasal yöntemle ve kurşun-çinko ve bakır konsantresinin işlenmesiyle elde edilir.
Kimyasal yöntemi (Siyanidasyon yöntemi olarak da bilinen) ile altın barındıran madenler ezilir, öğütülür ve su ile karıştırılırlar. Bu şekilde hazırlanmış madene, potasyum siyanür ile etki edilerek altın çözünür. Bu altın çözeltisi potasyum
siyanür ile birleşerek potasyum altın siyanür bileşiğini oluşturur. Diğer metaller ise
çökeltide birikir. Potasyum altın siyanür çözeltisi süzme yoluyla çökeltiden arındırılır. Elde edilen ve altın içeren bu çözelti elemental bakır ile işlemden geçirilir.
Çinko, potasyum altın siyanürden altını presler ve elemental altın elde edilir. Elde
edilen altın süzme yoluyla çözeltiden ayrılır, eritilir ve plakalara dökülür.
Altının kurşun-çinko konsantresinin işletilmesinden elde edilişi, ham bakırın
450°С derece sıcaklıkta elemental çinko varlığında eritilmesiyle gerçekleşir. Altın
113
ve çinkonun karşılıklı reaksiyonu sonucunda, eritilmiş kurşun kabının yüzeyinde
köpük şeklinde yüzen, çinkonun altın ile bileşikleri (alaşımları) oluşur. Oluşan köpük yıkanır, kurutulur ve çinko ile altının farklı kaynama noktaları kullanılarak damıtıma devam edilir. Çıkan altın, bundan sonra elektrolitik yöntemle arındırılır ve
%99,999 saflık oranında altın elde edilir.
ALTININ ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Altın yumuşak, hafif sarı renkte ve özgül ağırlığı 19,3 g/cm3 olan bir metaldir. 1063°С sıcaklıkta erir, 2677- 2900°С derece sıcaklıkta ise kaynar. Dövme ve
çekme ile çok iyi işlenebilir. Böylece bir gram altından yaklaşık olarak 2000 m altın tel elde edilebilir. Altın durgun bir metaldir ve havada değişmez. Sadece, kral
suyunda, siyanür alkalinde ve klorlü suda erir.
Altın takı, madeni para yapımı için, diğer metallerin kaplanması için, cam ve
porselenin süslenmesi için, tıpta, fotoğraf tekniğinde vb. kullanılır.
Res.7.7 Kalıplara dökülmüş altın
ALTIN ALAŞIMLARI
Altın yumuşak bir metaldir ve sertliğinin arttırılması için, bakır ve gümüşle ve
nadiren demir ve iridyum ile karıştırılır.
Altın ürünleri (ve diğer değerli metaller), değerli metallerden yapılan ürünlerin kontrolü kanunu’na göre, piyasaya sunulması esnasında, eğer ürün bir gramdan fazla kütleye sahipse, üretici kendi simgesiyle ve altının ayar simgesiyle
işaretlemeye mecburdur.
Kalite anlamında “ayar” kelimesi ile değerli metalin saflığı ifade edilir. Değerli metallerin ürünlerinde ayar, onların kütlelerinin binde biri olarak gösterilir
(х/1000). Bu öğelerin kalitesine bağlı olarak ayar kanunla belirlenmiş derecelere göre ifade edilmiştir. Altından yapılmış ürünler aşağıdaki ayar derecelerine sahiptir:
114
I. ayar derecesi
II. ayar derecesi
III. ayar derecesi
IV. ayar derecesi
binde 950 (950/100)
binde 840 (840/100)
binde 750 (750/100)
binde 585 (850/100)
Üreticinin işareti kanunlara göre belirli kararlar ile belirlenmiştir.
Altın piyasaya tanecikler, folyo, tel, kaldıraç ya da diğer benzeri ürünler şeklinde sunulur.
Dünya piyasasında değerli ürünlerin kalitesi, yani ayarı promil (1/1000) ya
da karat2 olarak ifade edilebilir.
Saf altın 24 karata ya da 1000 0/00 (promil okuma) sahiptir.
Örneğin 22 karatlı altın, 22 bölüm altın ve iki bölüm bakır içerir.
Dünya piyasasında altın, hâla Eski Yahudi işareti ”O. ” ile işaretlenir, ayarı ise
eski İngiliz yöntemleriyle belirlenir. Yani, 22 ayar içeren altın standart olarak kabul
edilir. Bu yönteme göre daha kötü kalite W (Worse-kötü) harfiyle, daha iyi kalite
ise B (Better-iyi) harfiyle işaret edilir.
Böylece W2 işareti altının daha kötü kaliteyle olduğu ve standart altına göre
2 karat daha az içerdiğini belirtir. B1 işareti ise, altının standart altına göre daha
iyi kaliteye sahip olduğunu daha doğrusu ondan 1 karat daha fazla içerdiğini belirtir.
Bu hesaplamalarda 1 ca (karat) = 4 gr (greyna), işaretleme esnasında ise
karatlar ve greynalar iki virgül ile ayrılırlar. Örneğin; 12 karat ve 1 greyna anlamına gelen 12,,1.
Altın metalürjide kalitesine göre şöyle ayrılır:
A-en az %99,96 altın içeriğine sahip
B-en az %99,905 altın içeriğine sahip
7.6.2 GÜMÜŞ
Gümüş de altın gibi, çok uzun zaman önce insanlar tarafından bilinmekte ve
mücevher, metal paralar ve diğer gümüş ürünlerinin yapımında kullanılmaktaymış. Gümüş doğada lif, çırpı ve yaprak şeklinde kayalarda ham olarak bulunur.
Gümüş, ham dışında gümüşün madenleri olan argentitte, prustitte, pirargiritte ve
katık olarak kurşun, çinko ve bakır madenlerinde bulunmaktadır.
Gümüş, madenlerden siyanidasyon yöntemi ile elde edilir. Gümüşün bu
yöntem ile elde edilme işlemi, öğütülen madenin hava enjeksiyonu ile sodyum siyanürün sulu çözeltisiyle karıştırılması ve böylece gümüşün, sodyum gümüş siyanür çözeltisini oluşturup, filtreleme ile çözeltiden arındırılmasıyla gerçekleşir.
Sodyum gümüş siyanürün saf çözeltisi elemental çinko ile işlemden geçirilir ve bu
esnada elemental gümüş elde edilir.
Elde edilen gümüş elektroliz yöntemiyle arıtılır.
Gümüş, Parks yöntemi kullanılarak ham gümüşün işlenmesiyle de elde edilebilir. Bu yönteme göre gümüş eritilir ve elemental çinkonun katılmasıyla, ka2
1 karat = 1/24 = 0/00 41,666 altın
115
zanın yüzeyinde köpük şeklinde yüzen gümüş ve çinko alaşımı oluşur. Köpük
toplanır, silinir ve damıtım ile devam edilir. Böylece, çinko buharlaşır ve geriye sadece gümüş kalır.
Gümüşün bakırdan elde edilmesi sırasında, gümüş, bakırın elektrolitik rafine edilmesinden sonra biriken anod çamurundan ayrılır. Gümüşün anod çamurundan ayrılması elektroliz veya siyanidasyon yöntemleriyle yapılır.
GÜMÜŞÜN ÖZELLİKLERİ ve KULLANIMI
Gümüş, beyazımsı gümüş renkte, erime noktası 960°С ve kaynama noktası 1980°С olan bir metaldir. Kolayca preslenir, dövülür ve silindirle ezilebilir (yuvarlanabilir). Ancak döküm için uygun değildir. Saf gümüş yumuşak bir metaldir
ve genellikle bakır ile altınla karıştırılıp alaşım oluşturur. Gümüş sürekli havadadır (açıktadır). Fakat kükürt veya kükürt-hidrojen varılığında kararmaktadır. Nitrik
asitte, sıcak sülfürik asitinde ve alkali siyanürde kolayca çözünür. Gümüş elektrik
enerjisini en iyi ileten iletkendir ve diğer metallerin iletkenliği gümüşün iletkenliğine dayanarak belirlenir.
Gümüş takı imalatı, metal para yapımı, kapların yapımı, gümüş tuzların üretimi için, metal ürünlerin kaplanması için ve alaşımların üretimi için kullanılır.
GÜMÜŞ ALAŞIMLARI
Saf gümüş çok fazla yumuşak olmasından dolayı daha az kullanılır. Bu yüzden, düzenli olarak bakır ve diğer metallerle karıştırılarak alaşım oluşturur ve
böylece mekanik özellikleri geliştirilmiş olur. Bu tür alaşımlar, değişik kaplar, mücevher, metal paraların yapımında ve diş hekimliğinde diş dolguları için kullanılır.
Gümüş ürünler, altın ürünleri gibi aynı koşullar altında işaret edilirler. Gümüş
ürünlerinin kalitesi, aşağıdaki ayar derecelerine göre ifade edilir:
I. ayar derecesi
II. ayar derecesi
III. ayar derecesi
binde 950 (950/1000)
binde 900 (900/1000)
binde 800 (800/1000)
Metalürjide gümüşün kalitesi şöyle ifade edilir:
A-en az %99,99 gümüş içeriğine sahip ve
B-en az %99,60 gümüş içeriğine sahip.
Gümüşe piyasada çubuk, levha, tel, tane ve diğer gümüş ürünleri şeklinde
rastlanmaktadır.
Eski tüccarlar gümüşü genelde eski Yahudi işareti C ile işaret etmektedirler. Ayarını
ise, İngiliz yöntemine göre belirtmektedirler. Böylece standart gümüş 220 dwt‘e (peniveyti
okuyun) sahiptir. Peniveyt ise aşağıdaki ilişki ile tanımlanır:
1dwt = 1/240, 1 dwt=24 gr. (greyna).
Standart kaliteden daha kötü olan kalite W (Worse-kötü) ile, daha iyi kalite ise B (Better-iyi) ile işaret edilir.
Örneğin, W 8,,4 ile işaretlenmiş olan ürün, standart üründen 8 peniveyt ve 4 greyn değerinde daha kötü bir ürün olduğu ya da B 10,,3 ile işaretlenmiş olan ürün, standart üründen
10 peniveyt ve 3 greyn değerinde daha iyi bir ürün olduğu anlamına gelir.
116
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Altını diğer tüm metallerden farklandıran özelliklerini sayın?
Gümüşün hangi özelliği elektrik mühendisliği için özel önem sağlar?
Gümüşün mekanik özellikleri nasıl geliştirilebilir?
Değerli metaller ne için kullanılır?
Değerli metallerden yapılmış ürünlerde kalitenin işaretlenmesi nasıl
düzenlenmiştir?
6. Bizim kanunlarımıza göre değerli metallerin ürünlerinde kalite belirtileri nelerdir?
7. Karat nedir?
7.7 METALLERİN İŞLENMESİ
Madenlerin işlenmesiyle elde edilen metallerin, tekrardan işlenmesi yoluyla
belirli amaçlar için tasarlanmış yarı mamüller veya bitmiş ürünler elde edilir. Belirli bir şekli ve boyutları olan bir ürünü elde etmek için, metaller işlem görürler.
Metal işleme sanayisi günümüzde metallerin işlenmesi için aşağıdaki yöntemleri kullanır:
1. Mekanik işleme
2. Termik işleme
7.7.1 MEKANİK İŞLEME
Metallerin mekanik işlenmesi, metallerin sadece mekanik özelliklerini değiştirmesiyle oluşur.Mekanik işlemin prosedürleri şunladır: metal plastik işleme, metalin yüzeysel işlenmesi, metalin birleşmesi.
Metal plastik işleme şu işlemlerle yapılır: döküm, dövme, presleme, yuvarlanma, çekme.
1. Döküm, metallerin işlenmesi için kullanılan en eski yöntemdir. Günümüzde hâla belirli bir tür ürünlerin elde edilmesi için kullanılmaktadır. Döküm ile diğer
metal işleme yöntemleriyle elde edilemeyen, daha karışık formları olan yapı elemanları ve nesneler elde edilebilir.
2. Dövme, metalin en eski işlenme yoludur ve işlenen metalin daha büyük
veya daha küçük yüzeyler üzerinden, çekiç (basit, buharlı veya hidrolik) ile sık
sık, kısa ve değişen vuruşlarla veya bir tür özel preslerle nesnenin şeklini değiştirme görevi vardır.
Metallerin dövülmesi, metallerin sahip olduğu karaktere (dövülme özelliğine) bağlı olarak sıcak ya da soğuk yapılabilir. Örneğin: altın, bakır, kurşun vb.
soğukta kolayca şekillenebilirler. Oysa demirin, çeliğin ve diğer sert metallerin işlenmesi önceden ısıtılarak yapılır.
3. Presleme, dövme yönteminin benzeridir. Aradaki fark ise metalin bu işlemde çekiç yerine ürünün tüm yüzeyini eşit şekilde sıkıştıran ve böylece aynı biçimleri olan ürünlerin elde edildiği preslerin kullanılmasıdır. Dövme ve presleme
117
yöntemleriyle bir sürü metal ürünler yapılmaktadırlar (döşeme, cıvata, vida, pencere plakları vb.).
4. Yuvarlanma (Haddeleme), parlak metal bir blokun iki veya daha fazla
çift silindir arasından geçirilerek, bloğun uzatıldığı yöntemdir. Bu işlem, belirli kalınlıkta bir ürün elde edilene kadar birkaç kez tekrarlanır. Yuvarlanma silindirlerle
yapılır ve soğuk veya sıcak yöntemler ile uygulanır. Sıcak yöntemle daha büyük
boyutlu metal bloklar yuvarlanırken, soğuk yöntemle ise daha yumuşak ve daha
ince metaller yuvarlanır.
Yuvarlanma ile çeşitli levhalar (ince, orta ve kalın), şeritler, borular, profiller,
raylar vb. elde edilebilirler.
5. Çekme, değişik profilli tellerin üretiminde uygulanan bir yöntemdir. Malzeme olarak 5-13 mm kalınlığında sıcak yuvarlanmış (haddelenmiş) tel kullanılır.
Çekme öncesinde, sıcak yuvarlanmış tel H2SO4’a batırılarak oksit tabakasından
temizlenir. Daha sonra da kireç sütü ile nötr hale getirilir ve sonunda su ile yıkanır. Bu şekilde hazırlanan tel, istenilen kesime ulaşana kadar özel makinelerde
çekilir.
Döküm, dövme, presleme ve yuvarlanma ile elde edilmiş metal nesneler
(Res. 7.8) oldukları gibi hemen kullanılamazlar. Bu yüzden onlara parçalama,
sürtme, delme, bileme, frezeleme ve parlatma yardımıyla yüzeysel işlem yapılması gerekir. Böylece, pürüzsüz bir yüzeyi ve belirli boyutları olan öğeler elde edilir.
Res.7.8 Metal ürünler
7.7.2 METALLERİN TERMİK İŞLEMİ
Metallerin termik işlemi ile metal nesnelerin yeni kalite özellikleri kazanması sağlanmaktadır. Bu özellikler sertleştirme, ayarlama, çimentolama, nitrürleme,
patent ve normalleştirme yöntemleriyle nesnelerin yeniden ısıtılması ve soğutulması (havada, sıvılarda vb.) ile gerçekleşir.
118
Sertleştirme, çeliğin kızma noktasına kadar ısıtıldığı ve ardından suda, tuzlu eriyikte veya havada soğutulduğu termik işlemdir. Bu esnada çeliğin yapısı değişir ve bu sayede mekanik özellikleri (sertlik, esneklik vb.) artmaktadır.
Ayarlama, beyaz ham demirin 750-900°С sıcaklıkta 40-90 saat gibi bir sürede yanması esnasında gerçekleşen termik işlemdir.
Çimentolama, çelik nesnenin belirli bir derinliğine kadar nüfuz ederek, demir karbür oluşturduğu karbonun çelik ürününün yüzeyine sürüldüğü termik bir
işlemdir. Ürünün yüzeyinde oluşan kabür, ürünün sertliğini ve direncini arttırır.
Ürünün iç kısmı ise esnek kalır. Bu işlem kesin şeklini almış ürünlere yapılır. İşlem dişli aletlerin, zırhlı savaş arabalarının, sürücü eksenlerinin vb. işlenmesi sırasında kullanılır.
Nitrürleme, yumuşak metalden yapılmış bir nesnenin yüzey sertliğinin arttırıldığı termal bir süreçtir. Bu süreç fiziksel-kimyasal bir işlemdir ve genellikle
nesnenin yüzeyi azot dahilinde 500-600°С sıcaklıkta ısıtıldığı bir süreçtir. Bu bağlamda demir ve azot arasında reaksiyon oluşur ve ürün yüzeyini aşınmaya karşı,
çimentolama ile elde edilen sertlikten daha sert ve daha dayanıklı yapan demir
nitrit elde edilir.
Patentleme, tellerde ve çelik şeritlerde kullanılır. Nesneler belirli bir sıcaklığa kadar ısıtılır ve daha sonra erimiş kurşundan geçirilirler. Bu şekilde yayların,
teleferik için kullanılan çelik halatlarının, piyano tellerinin vb. üretimi için gerekli
olan ürünler elde edilirler.
7.8 KOROZYONA KARŞI KORUMA
Sıvılar, gazlar ve atmosferik koşullar metallere zararlı etki ederler. Böylece,
belirli bir süreden sonra korozyona neden olurlar. Bu faktörlerin metaller üzerindeki etkisi, metalin türüne, sıcaklığa, çevre agresifliğine, oluşan oksit katmanının
türüne bağlı olarak farklıdır. Metallerin yüzeyi bu faktörlerin etkisi altında paslanır
ve en çok demirde açığa çıkan bu olaya korozyon adı verilir.
Sıvıların, gazların, atmosferik koşulların vb. etkisi altında metal yüzeyler,
parlaklık ve renk kaybına uğrayarak zamanla değişirler. Yani, yüzeyler oksit tabakasıyla kaplanır. Korozyon metalin tüm yüzeyinde, bazı yerlerinde veya noktalar
halinde yüzeyin belirli yerlerinde meydana gelebilir.
Bu olgu, sanayi üretiminde büyük hasara neden olabilir. Böylece, korozyonun belirli sınırlara kadar önlenmesi için metaller korozyona karşı korunmaktadırlar. Bu koruma iki şekilde yapılmaktadır:
- Metallerin başka metallerle karıştırılması (Alaşım oluşturma)
- Yüzeysel koruma
Alaşım oluşturma ile metallerin korozyona karşı korunması, metalin korozyona dayanıklı olan başka bir metalle karıştırılmasıyla yapılır. Böylece, korunan
metalin özellikleri gelişmektedir (örneğin çelik alaşımları).
Yüzeysel koruma ile metaller korozyona karşı, metali belirli bir ölçüde korozyondan koruyan bazı malzemeler ile kaplanmasıyla korunur. Metallerin yüzeysel
korunması aşağıdakilerle yapılabilir: organik malzemeler, inorganik malzemeler,
metal kaplama vb.
119
Organik malzemelerle metallerin korunması, boya, vernik, kauçuk veya
plastik ile metalleri ileride de korozyondan koruyan malzemelerle yapılır.
Metalleri korozyona karşı koruyan inorganik malzemeler olarak ise, emay
ve çimento kullanılır. Bu iki malzeme en iyi, yumuşak demirden imal edilen ürünleri korumaktadırlar.
Metal kaplama ile metaller korozyona karşı, yüzeylerine uygun bir işlemle
daha dayanıklı olan bir metalden, ince bir tabaka sürülerek korunur.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
120
Metallerin işlenme amacı nedir?
Metallerin işlenme aşamalarını ve onların özelliklerini sayın.
Metallerin yüzeysel işlenmesi ne zaman yapılır?
Metallerin termal işlemiyle ne elde edilir?
Metallerin korozyona uğramasının nedeni nedir?
Metaller korozyona karşı ne ile korunurlar?
KONU 8
KİMYA SANAYİ ÜRÜNLERİ
ÖZET
ÖĞRENMENİN HEDEFLERİ
SU
SÜLFÜRİK ASİT
HİDROKLORİK ASİT
NİTRİK ASİT
SODYUM HİDROKSİT
SODYUM KLÖRÜR
SODYUM KARBONAT
MİNERAL GÜBRELER
 - AZOTLU GÜBRELER
 - FOSFORLU GÜBRELER
 - KARMAŞIK GÜBRELER
BİTKİLERİ KORUMA
ARAÇLARI
PLASTİK KÜTLELER
KAUÇUK VE LASTİK
HİJYEN SAĞLAMA
(TEMİZLİK) MALZEMELERİ
KOZMETİK ÜRÜNLERİ
BOYA VE VERNİKLER
Bu konuda baz ve hafif kimyasal sanayi ürünleri
kapsanmaktadır.
Baz kimyasal ürünlerden hafif kimyada hammadde olarak kullanılan birincil mineral asitler, tuzlar ve
bazlar seçilmiştir.
Ulaştırma, depolama ve bu malların paketlemme
koşullarını belirleyen özelliklere özel ilgi verilmiştir.
Daha önceki tutumların fonksiyonu olarak, yüklenmeye neden olmaması için üretimdeki hemizm sadece geçici ve şematik olarak incelenmiştir.
Hafif kimya sanayisinden, çağdaş kırsal ekonomisini, endüstriyi ve genel tüketimi ilgilendiren ürünler
seçilmiştir.
Her açıklamada bu ürünlerin kalitesine ve son kullanımına kadar kalitenin korunması özellikle vurgulanmıştır.
Modern kimya endüstrisinin bir belirleyicisi olarak
her yerde ekolojik açısı vurgulanmıştır.
Programda her ne kadar “Su” içeriği kapsanmasa
da, suyun günlük hayat ve ekonomi için bilinen önemi
birkaç açıdan dikkate alınmıştır.
Resimler ve diyagramlar öğrenmeyi kolaylaştırmalı, üretim hareketlerinin gösterildiği tablolar ise
ülkemizdeki reel üretim için gerçek bir resim oluşturması gerekir.
121
8. KONU KİMYA SANAYİ ÜRÜNLERİ
8.1 SU
Yeryüzünde yaşamın sağlanması için mutlaka su gerekmektedir. Su tüketimi her canlı organizmanın temel fizyolojik bir ihtiyacıdır. Çünkü su, canlı organizmaların temel parçasıdır.
Su, büyük miktarda toprağın yüzeyinde, içerisinde ve atmosferde bulunur.
Su yeryüzünün dörtte üçünü kapsamaktadır. Bu yerler dışında, su insan vücudunda yaklaşık %58-%65 oranında bulunur. İnsanın günlük su ihtiyacı ise, vücut
ağırlığının kilogram başına 35 gr. civarındadır. Bazı bataklık ve su bitkilerinde su
toplam kütlenin %96’sı kadarını temsil etmektedir.
Su endüstri üretiminde de, teknolojik buhar üretimi için çözücü olarak, bazı
teknolojik süreçlerde hammadde olarak (sabun, şeker, bira, meşrubat üretimi vb.)
ve tesislerde hijyen sürdürmenin aracı olarak gerekli ve vazgeçilmezdir.
Kimyasal yönden su, aşağıdaki denkleme göre oksijen dahilinde hidrojenin
yanması sırasında hidrojen ve oksijenin 2:1 hacim değerinde karışımıdır:
2H2+О22H2О
Tamamen saf olan su, kokusuz ve tatsızdır. Küçük derinliklerde su renksiz,
büyük derinliklerde ise mavi-yeşil bir renge sahiptir. Su, normal 0,1MP basınç altında 100°С sıcaklıkta kaynar 0°С derecede ise donar.
Suyun yoğunluğu onun sıcaklığına bağlıdır ve en büyük yoğunluğa ise
+4°С‘de sahiptir. Aynı zamanda suyun yoğunluğu 1g/cm3 tur.
Suyun bir özelliği de, sıvı halden katı hale geçişi sırasında kendi hacmini
%10 oranında arttırması ve oluşan buzun suda yüzmesini ve böylece kış döneminde sudaki hayvan ve bitki dünyasının korunmasını sağlamasıdır.
Suyun bu olayı, sıcaklık ve rüzgâr desteği ile birlikte toprak ve kayaların
erozyonuna neden olmaktadır.
Doğada su, üç halde bulunmaktadır. Katı-buz, gaz-buhar, sıvı ve bu hallerde doğada sürekli olarak devinir.
Su bulunduğu yere göre şöyle ayrılır:
- Atmosferik su
- Yüzey suları
- Yeraltı suları
Atmosferik su ya da yağmur suyu olarak da bilinir. Tüm su türleri arasında
en temizi olarak kabul edilir. Çünkü bu suda, sadece küçük miktarlarda çözünmüş
gazlar, toz ve mikroorganizmaların küçük bir yüzdesi vardır. Çözünmüş tuzların
bulunmaması, yağmur suyunu içmek için nahoş ve tatsız yapar.
Atmosferik su yeryüzüne yağmur, kar, kırağı, çiğ, dolu ve sis olarak düşer.
Yüzey sularını akarsular, nehirler, göller, denizler ve okyanuslar temsil
eder. İçeriğine göre farklıdır ve bulunduğu yere göre değişir. Yüzey suyu tatlı ve
123
tuzlu olabilir. Akarsuların, nehirlerin ve göllerin suyu tatlıdır, oysa denizlerin, okyanusların ve eski denizlerin kalıntıları olan bazı göllerin suları ise tuzludur.
Yeraltı suları toprak katmanlarından geçerken su, birikmesi esnasında karşılaştığı kalsiyum ve magnezyum bikarbonatları gibi kendi sertliğini arttırdığı bazı
mevcut mineralleri ve tuzları eritir. Böylece bu sular, yüzeysel sulara kıyasen çözünebilir ve tuzlar açısından daha zengindir. Yeraltı sularında bakteriler ise az
miktarda vardır.
Kullanımına göre su, içme suyu, sanayi suyu, sulama suyu ve atık su olarak ayrılır.
8.2 İÇME SUYU
Res.8.1 Cam ve plastik şişelerde içme suyu
İçme suyu olarak kullanabilmesi için özel işlem gerektiren denizlerin tuzlu suyu ve tuzlu göllerin suyu hariç temiz olan tüm sular içmek için kullanılabilir.
İyi içme suyu tamamen berrak, renksiz ve kokusuz olmalıdır. Su, çürüyen
ve kokuya neden olan organik maddeler içermemelidir. Bir litre içme suyu 100200’den fazla bakteri içermemelidir ve patojenik (tifo, paratifo, kolera gibi) bakterilerin varlığına ise izin verilmemelidir.
İçme suyunun optimal sıcaklığı 7-15°С sıcaklık aralığı olarak kabul edilir.
Bu sıcaklıkta su daha büyük miktarda suya yumuşaklık sağlayan çözünmüş oksijen içerir ve daha yüksek sıcaklıkta ise bu çözünmüş oksijen (hava) miktarı azalır. Böylece su, kötü bir koku ve tat alır.
124
İçme suyunun yukarıda adı geçen ve aslında doğada içermeyen bütün şartları yerine getirmesi gerekliliği nedeniyle, su fiziksel veya kimyasal yöntemlerle
gerçekleşen arıtılmaya tabii tutulur.
8.2.1 FİZİKSEL YÖNTEM
İçme suyunun bu arıtma yöntemi, filtrasyon (süzme), damıtma ve pıhtılaşmayı kapsamaktadır.
Filtreleme ile suyun içerdiği tüm çözünmeyen katıklar, damıtımla ise çözünebilen mineral katıklar arındırılır.
Pıhtılaşma, suyun humuslu malzemelerden, bakterilerin bir kısmından ve
plankton bakterilerinin büyük oranda varlığından arındırma yöntemi olarak kullanılır. Pıhtılaşma araçları olarak suya alüminyum tuzları (potasyum alüminyum
sülfat), demir tuzları vb. eklenir.
Bu yönteme göre arındırma, pıhtılaştırıcının sudaki kalsiyum ve magnezyum bikarbonat ile tepkimeye girmesi ve suda mevcut olan organik maddeleri ve
bakterilerin bir kısmını (%50) kendisiyle birlikte dibe çeken yoğunlaşmış çökelti
oluşturması ile gerçekleşir.
8.2.2 KİMYASAL YÖNTEM
İçme suyunun arıtılması için bu yöntem şu işlemleri kullanır: klorlama, ozonlama, ultraviyole ışınları ve ultrasonik dalgalar.
Klorlama. – Etkili ve ucuz olması nedeniyle günümüzde içme suyunun arıtılması için klorlama işlemi kullanılır. Suyun klorlanması gaz klor veya hipoklorit
bileşikler ile yapılabilir. Suyun klorlanması esnasında elde edilen bakterisid etki,
verilen klor miktarına ve onun etki etme süresine bağlıdır. Günümüzde dozajlanması sırasında meydana gelen zorluklar nedeniyle klorün kullanımından kaçınılmaktadır. Bu yüzden bugün daha çok, suyun arıtılması esnasında elemental klor
ile aynı etkiyi veren hipoklorit bileşikler kullanılmaktadır.
Klorlamadan sonra fazlalık olan klor, içme suyundaki içeriğine bağlı olarak,
arıtılmış suda klor içeriği eğer; 0,5 mg/l ise havalandırma yoluyla, klor daha büyük
miktarda ise o zaman suyun SO2 ve sodyum üçsulfat tepkisiyle ya da su, fazlalık klorü emmesi dışında sudaki kötü kokuları da gideren aktif kömür ile süzülmesiyle giderilir.
Ozonlama – İçme suyunun bu işlem kapsamında arıtılması özel aletlerde-elektrik enerjisi etkisi altında ozonizatörlerde üretilen ozon (O3- oksijenin allotrop modifikasyonu) yardımıyla yapılır. Ozonlama içme suyunun arıtılması için çok
etkili bir yöntemdir. Çünkü ozonlama sayesinde, su mevcut bakterilerden %98
oranında serbestleşir ve çözünmüş oksijen miktarı artar ve böylece hoş, ferahlatıcı bir tat elde edilir.
125
Dünyada bugün ozonlama yöntemi, suyun ozonlanması için gerekli olan
ozonun elde edilmesinde, elektrik enerjisinin büyük ölçüde tüketilmesi nedeniyle,
ucuz elektrik enerjisine sahip olan ülkelerde kullanılır.
8.3 SANAYİ SUYU
Sanayi üretiminin gelişmesiyle, belirli teknolojik süreçlerin ihtiyaçları, teknolojik buharın üretimi veya üretim tesislerinde hijyenin sağlanması için, su ihtiyacı
günden güne artmaktadır.
Sanayi üretimi için amaçlanmış su, belirli koşulları karşılaması gerekir ki, bu
nedenle içerdiği bireysel öğeler, organik maddeler, asitler vb. dikkate alınmaktadır.
Örneğin, deterjan ve sabunların kullanıldığı tekstil sanayisinde su, magnezyum ve kalsiyum tuzlarını içermemelidir. Böylece deterjan ve sabunların tüketimi
azalır, yıkama esnasında ise onların verimliliği artar. Aynı öyle tekstil, deri ve fotoğraf sanayisinde kullanılan su, demir ve mangan tuzlarını içermemelidir. Çünkü
onlar, nihai ürünlerin üzerinde lekeler bırakır ve böylece ürünlerin kalitesini düşürür.
Sanayide ispirto, maya, alkollü ve alkolsüz içeceklerin üretimi için kullanılan
su, tamamen temiz ve içme suyunun şartlarına uygun olmalıdır.
Sanayide şeker üretiminde kullanılan su daha az miktarda tuz içermelidir.
Çünkü bu tuzlar, teknolojik süreçte melasta (şeker tortusunda) kalan şekerin kristalleşmesini önler.
Sanayi üretimi amaçlı suların kalitesinin değerlendirilmesinde suyun en
önemli özelliği, kalsiyum ve magnezyumun çözünebilen tuzlarının sonucu olarak
meydana gelen sertliğidir.
Sudaki tuzların içeriğine göre üç tür sertlik farklanır. Kalıcı ya da karbonat
olmayan sertlik, geçici ya da karbonant sertlik ve toplam sertlik.
Suyun kalıcı (karbonat olmayan) sertliğini suyun ısıtılmasıyla çökmeyen,
ancak suda çözünmüş halde kalan ve zor arındırılan magnezyum sülfat (MgSO4),
magnezyum klorür (MgCl2) tuzları ve CaSO4 oluşturur.
Geçici (karbonat) sertliği suda çözünmüş kalsiyum Ca(HCO3)2 ve magnezyum Mg(HCO3)2 bikarbonatları oluşturur.
Toplam sertlik suyun karbonant ve karbonat olmayan sertliğinin toplamıdır.
Suyun sertliğini ölçmek için bir sertlik birimi belirlenmiştir ve o birim derecedir. Alman, Fransız ve İngiliz sertlik dereceleri bulunmaktadır. Bizim ülkemizde
suyun sertliği genellikle Alman derecesi ile ifade edilir.
1о Alm. Sertliğine 1 dm3’te 10 mg CaCO3 veya eşdeğer miktar yani, 7,19 mg
MgO içeren su sahiptir.
1о Frn. Sertliğine 1 dm3’te 10 mg CaCO3 içeren su sahiptir.
1о İng. Sertliğine 0,7 dm3’te 10 mg CaCO3 içeren su sahiptir.
6о Alm. Sertliğinden daha sert olan her su sanayi amaçlar için kullanıldığı
taktirde, kullanımdan önce yumuşatılmalıdır.
126
Su kendi sertliğine göre şu şekilde ayrılır:
Çok yumuşak su ve sertliği...........................0° ile
Yumuşak su ve sertliği..................................4° ile
Orta sertlikte su ve sertliği............................8° ile
Yeterince sert su ve sertliği.........................12° ile
Sert su ve sertliği........................................18° ile
Çok sert su ve sertliği.................................
4°
8°
12°
18°
30°
30°
alm. arasında olan
alm. arasında olan
alm. arasında olan
alm. arasında olan
alm. arasında olan
alm. üzerinde olan
8.3.1 SUYU YUMUŞATMA YÖNTEMLERİ
Doğal sudaki mevcut çözünebilir tuzlar, sanayi üretimini olumsuz olarak etkilediği için, uygun yöntemler kullanılarak kısmen veya tamamen giderilebilirler.
Suyun sertliğini azaltmak için çeşitli yöntemler kullanılır, onlarda şunlardır:
1. Termal yöntem
2. Kimyasal yöntem (kireç-soda yöntemi)
3. Fiziko-kimyasal yöntem (iyon değiştirme yöntemi)
1. Termal yöntem suyun karbonat sertliğini azaltmak için uygulanır. Bu yönteme göre sertliğin azalması, suyun 105-110°С sıcaklıkta ısıtılması, böylece bikarbonatların kalsiyum ve magnezyumdan ayrışması ve CaCO3’ten oluşan yeni
bileşiklerin ısıtma kabının dibinde tortulanmasıyla gerçekleşir. Aşağıdaki denkleme göre:
T°
Ca(HCO3)2  CaCO3 + CO2
tortu
Bu tepkime kapsamında, karbonat sertliğinin %30 civarında azalmasının dışında, içindeki çözünmüş gazlardan suyun gaz giderme* (gazların salınımı) olayı
da gerçekleşir. Bu yöntem, büyük miktarda enerji tüketimi nedeniyle oldukça pahalıdır ve bu nedenle kullanılmamaktadır.
2.Kimyasal yöntem (kireç-soda) sanayi su yunun bu yöntem ile yumuşatılması, çözünmüş kalsiyum ve magnezyum tuzlarının miktarı 2-3mg/eşdğ/lit.’den
daha fazla olunca uygulanmaktadır.
Suyun karbonat sertliğinin azaltılması, suyun kalsiyum hidroksit Ca(OH)2,
sodyum karbonat Na2CO3, sodyum fosfat Na3PO4 ile işlem görmesiyle yapılır.
3. Katyon-anyon yöntemi suyun yumuşatılması esnasında bu yöntemin
kullanılması, kalsiyum ve magnezyum iyonlarının katyon veya anyon değişimi ile
iyon değiştiricinin ısıtma esnasında tortulaşmayan, yani suda çözünür şekilde kalan diğer iyonları ile arındırılmasını sağlar.
Kalsiyum ve magnezyum iyonlarının katyon veya anyon değişimi aşağıdaki
denklemler ile gösterilebilir;
2(R)Na + Ca(HCO3)2  (R)Ca + 2NaHCO3 katyon değişimi
2(R)Na + Mg(HCO3)2  (R)Mg + 2NaHCO3 katyon değişimi
127
1-drenaj, 1-merkez kolektör, 3-beton zemin, 4-kumlu zemin, 5-su kaynağı, 6-değiştirici
malzeme, 7-tuzlu çözelti için seignette çemberi, 8-katyon filtre, 9-hava çıkışı, 10-taze su
püskürtücüsü, 11-boru sisteminde düzenleme, 12-vana, 13-iyon değiştiricinin rejenerasyonu için kap, 14-yumuşamış su için çıkış, 15-sabit bir seviye sağlama sistemi
Res.8.2 Suyu yumuşatma için katyonik iyon değiştiricisi
İyon değiştiricilerinin ömrü uzundur (15 yıl civarında) ve kalsiyum ile magnezyum iyonları ile doygunluklarından sonra yenilenirler. Böylece katyonik iyon
değiştirici %10 sodyum klorür çözümü ile yenilenir.
8.4 ATIK SU
Su, sanayide ve genel tüketimde kullanıldıktan sonra büyük miktarda kirlilikler (kirleticiler) içerir. Bunlardan bazıları insan sağlığı ve nehirlerde, göllerde
ve bu tür suların döküldüğü okyanuslardaki bitki ve hayvan dünyası için tehlikelidirler. Bu tür sulara atık su denir ve doğal sulara bırakılmadan önce mutlaka
arındırılmalıdır. Çünkü temiz ekolojik suları kirletmekte ve bu sularda bitkisel ve
hayvansal yaşamın yok olmasına neden olmaktadırlar.
Atık sularının işlenmesi ve işlemin nasıl yapılacağı atık sularının kirlilik miktarına bağlıdır. Bu kirlilik laboratuvarlarda, atık suların toplam organik kirliliğinin,
uzaklaştırılmış madde miktarının, mineral maddelerin miktarı, ağır metaller, bu tür
sulardaki deterjan miktarının, alkali oranının, asitlik oranının vb. analitik yöntemler ile belirlenmektedir.
Bu tür atık sularının arıtılması, mekanik olarak süspande olmuş, çözünmüş
organik ve bazı inorganik kirleticilerin giderilmesini kapsamaktadır.
128
Bu amaçla atık suların arıtılması için üç temel yöntem vardır ve onlarda şunlardır: mekanik yöntem, kimyasal yöntem, biyolojik yöntem.
Bu üç yöntemin kullanılmasıyla atık sular arıtılır ve döküldükleri diğer suların ekolojik kirliliği önlenmektedir.
Atık sularının arıtılması yasal bir hükümdür ve bu hükmün uygulanmaması
Suları Koruma Kanunu ile cezalandırılır.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Sanayi üretiminde su ne için gereklidir?
Su doğada hangi şekillerde görünür?
İçme suyunun arıtılması için kullanılan yöntemler hangileridir?
Sanayi suyunun kalitesini değerlendirmek için kullanılan temel ölçek nedir?
Suyun yumuşatılma işleminin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Suyun ekolojik açıdan kullanılması konusunda düşünün ve yorum yapın
”Saf atık su” ifadesi ile kastedilen nedir?
8.5 SÜLFÜRİK ASİT H2SO4
Sülfürik asit en önemli inorganik asitler arasında yer almaktadır. Genel kimya sanayisinde ve geri kalan sanayi dallarında da büyük ekonomik önemi vardır.
Bu nedenle, bir ülkede kimya sanayisinin gelişimi çoğunlukla sülfürik asitin üretimine göre değerlendirilir.
Sülfürik asitin ilk kez X. yüzyılda elde edildiğine inanılmaktadır. XII. yüzyılda
ise simyacıların sülfürik asiti laboratuvarlarda araştırmaları esnasında kullandıkları rahatlıkla söylenebilir.
Sülfürik asit XVII. yüzyılın başlangıcında elementel kükürttün nemli odalarda yakılmasıyla elde edilirmiş.
Bugün, sülfürik asitin elde edilmesi için hammadde olarak, elementel kükürt, pirit, halkopirit, galen ve diğer sülfür bileşikleri kullanılmaktadır.
Sülfür madenleri pişirilir ve böylece SO2 gazı elde edilir, bunun devamında
ise oksidasyon ile SO3‘e dönüşür. Gaz halindeki SO3 daha sonra suda emilir ve
H2SO4 çözeltisi ya da “oleum” (dumanlı sülfürik asit) elde edilir.
129
SÜLFÜRİK ASİTİN ÖZELLİKLERİ ve KULLANIMI
Saf sülfürik asit yağ kıvamında, renksiz ve özgül ağırlığı 1,84 g/cm3 (15°C)
olan bir sıvıdır. Katı hale 10,45°C sıcaklıkta geçer. 296.2°C sıcaklıkta ise kaynar.
450°C sıcaklıkta ise SO3 gazına ve suya ayrışır.
Sülfürik asitin su ile karışması esnasında büyük ölçüde sıcaklık serbestleşir. Bu yüzden konsantre sülfürik asitin suda çözülmesi sırasında, azar azar asit
eklenir, tam tersi değil.
Saflığına göre, piyasada iki tür sülfürik asit bulunmaktadır. Teknik sülfürik
asit ve saf sülfürik asit (proanalisi-PA).
Teknik sülfürik asiti içindeki organik maddelerin varlığı nedeniyle sarımtırak
rengini almıştır. Saf (PA) sülfürik asit ise renksizdir.
Sülfürik asiti sanayide yaygın olarak kullanılır. Suni (fosfat) gübre üretiminde, petrol endüstrisinde, sülfat tuzu üretiminde, patlayıcı üretiminde, plastik kitlelerde, suni elyaf, metalürjide bazı metallerin elektrolitik yöntemle elde edilişinde,
metallerin temizlenmesinde, yündeki bitkisel kirlilikleri karbonlanması esnasında
vb.
PAKETLEME, DEPOLAMA VE ULAŞIM
%75 oranında çözünmüş konsantre sülfürik asit metalleri aşındırır (eritir) ve
bu nedenle, bu tür asidin depolandığı ve taşındığı tanklar kurşun, kauçuk veya
plastik malzeme ile korunmaktadırlar.
%93 oranında konsantre sülfürik asit demire karşı inaktif davranır ve bu
yüzden sülfürik asit demir tanklarda depolanır ve taşınır. Daha küçük miktardaki
sülfürik asit plastik veya cam şişelerde ambalajlanır.
Sülfürik asit, atmosferik etkilere karşı korunmuş ve üretim tesislerinden
uzakta bulunması gereken tanklarda depolanmalıdır. Sülfürik asit kolay yanıcı
maddeler ile birlikte depolanmamalıdır.
Ülkemizde sülfürik asit Köprülü’de üretilmektedir.
8.6 HİDROKLORİK ASİT HCL
Hidroklorik (tuzruhu) asit gaz, hidroklor ve su çözeltisini temsil eder. Bu asit
Orta Çağ’dan beri kullanılmaktadır. Hidroklorik asitin üretilmesi için ilk önce hidrojen klorid gazı (HCL) elde edilip, daha sonra suda absorbe edilmesi gerekir.
130
HCL’nin ELDE EDİLMESİ
Res.8.3 HCL’nin doğrudan sentez ile elde edilme şeması
Hidrojen klorid gazı üç tür yöntemle elde edilebilir. Sülfat yöntemi, organik
bileşikleri klorlama ve klor ile hidrojenin doğrudan sentezi ile (Res.8.3).
1. Sülfat yöntemi, %92-%93 oranındaki sülfürik asitin sodyum klorür ile sülfatlı fırında tepkimeye girmesiyle oluşur. Reaksiyon farklı sıcaklıklarda iki aşamada gerçekleşir:
I.aşama: NaCL + H2SO4  NaHSO4 + HCL (150-300°C sıcaklıkta)
II.aşama NaCl + NaHSO4  Na2SO4 +HCL (500-550°C sıcaklıkta)
Her iki tepkimeden yan ürün olarak hidrojen klorür gazı oluşur ve bu gaz
suda absorbe edilir. Böylece %28 konsantrasyonlu hidroklorik asit elde edilir.
2. Tepkimeye göre organik bileşiklerin klorlanmasıyla HCL gazı büyük miktarlarda yan ürün olarak elde edilir:
RH + Cl2 = RCL + HCl
R-organik radikal
Elde edilen hidrojen klorid organik bileşiklerinden arındırılmamış bir haldedir. Bu yüzden önce onlardan arındırılır ve sonra suda absorbe edilir.
3. Doğrudan sentez yöntemi ile hidrojen klorür gazı, doymuş sodyum klorürün elektrolizinin yapıldığı elektrolitlerde oluşan hidrojen ve klorden elde edilmiştir. Elektrolitten elde edilen hidrojen ve klor sentezden önce arıtılırlar ve sonra
sentezin gerçekleştiği fırına bırakılırlar. Yanma ile hidrojen ve klorürün doğrudan
131
sentezi oluşurak hidroklorid gazı meydana gelir ve hemen suda absorbe edilip,
belirli bir konsantrasyon ile hidroklorik asit elde edilir.
Cl2 + H2  2HCl + Q
HİDROKLORİK ASİDİN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Hidrojenklorid, karakteristik kokusu olan ve koklama (inhalasyon) esnasında solunum yolundaki deriyi tahriş edebilen renksiz bir sıvıdır. Suda kolayca çözünebilir. Yani bir litre suda 0° sıcaklıkta 525 litre hidrojen klorür gazı çözünebilir.
Sıcaklığın artmasıyla ise gazın çözünürlüğü azalmaktadır (18°C’de bir litre suda
451,2 litre gaz çözünür ki bu %43,2 oranında hidroklorik asite eşdeğerdir).
Cl2 + H2  2HCl + Q
Saf durumdaki hidroklorik asit, toplu kütlesi 1,19 g/cm3 olan renksiz dumansı bir gazdır. Bu asit neredeyse tüm metalleri eritebilen güçlü inorganik bir asittir.
Metal yüzeylerin temizlenmesi için kullanılan inorganik tuzların elde edilmesinde,
buhar kazanlarındaki kireçlerin temizlenmesinde, boya sanayisinde, zanaatçılıkta ve başka yerlerde kullanılır.
PAKETLEME, DEPOLAMA VE ULAŞIM
Hidroklorik asidi lastik, kauçuk veya plastik kaplı çelik tanklarda, polietilen
kaplarda depolanır ve daha küçük miktarlarda ise asit 1 litre kapasiteli plastik ya
da cam kaplarda paketlenir.
Hidroklorik asidi piyasada şu şekillerde rastlanır:
- Teknik hidroklorik asidi (veya sosgays)
- %38 konsantrasyonlu saf kimyasal asit (PA)
- %22-%25 konsantrasyonlu “purum” hidroklorik asidi
Hidroklorik asidi “Alkaloid” Üsküp’te üretilir.
8.7 NİTRİK ASİT HNO3
Nitrik asit doğada serbest halde çok az bulunur. Eski Mısırlılar nitrik asiti, potasyum nitratın demir sülfat ile damıtımıyla elde ederlermiş. Bu yöntem XIX. yüzyılın sonuna kadar kullanılmaktaymış. Günümüzde nitrikasit, kimya sanayisinde
büyük öneme sahiptir ve üretim miktarına göre sülfürikasit üretiminden hemen
sonra gelir.
NİTRİK ASİTİN ELDE EDİLİŞİ
Nitrik asit üç yöntemle elde edilebilir;
1. Potasyum nitratın sülfürik asit ile muamele edilmesi
2. Havadaki azotun oksijen ile doğrudan sentezi
3. Amonyağın oksidasyonuyla (Res 8.4)
132
Ülkemizde ve Dünya’da en çok üçüncü yöntem, nitrik asitin amonyak oksidasyonu ile elde edilmesi yöntemi kullanılır. Bu yönteme göre amonyağın oksidasyonu 900°C sıcaklıkta %10 oranında radyumlu platin katalizör eşliğinde
gerçekleşir.
4NH3 + 5O2  4NO + 6H2O + Q
Amonyağın oksidasyonundan elde edilen azot monoksit, devamında azotdioksit elde edilene kadar okside edilir;
2NO + O2  2NO2 + Q
ve suda absorbe edilmiş azot dioksitten %45-%60 konsantrasyonlu nitrik asit
elde edilir. Bu şekilde elde edilen nitrik asit, özel bir tür sütunlarda %92,5 sülfürik asit yardımıyla konsantrasyona uğramaya devam eder ve böylece %97-%99
konsantrasyonlu nitrik asit elde edilir.
H2O
NH3
hava
buharlaş rıcı
hava
HNO3
NO
(incelenmiş) HNO3
Res.8.4 Nitrik asidin amonyak oksidasyonuyla üretilme şeması
NİTRİK ASİDİN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Saf nitrik asit oda sıcaklığında beyaz bir buhar yayan, karakteristik kokusu
olan renksiz bir sıvıdır. Su ile herhangi bir ölçüde karıştırılır ve o sırada ısı açığa çıkar. Nitrik asit 86°C sıcaklıkta kaynar, -42°C’de ise, kristaller oluşturarak katı
hale geçer.
Isıtma sıcaklığının 68°C’ye ulaşmasıyla nitrikasit azot oksitler ve suya ayrışır. Nitrik asit, konsantrasyona belirli bir dayanıklığı olan demir, krom ve hem
sulandırılmış hem de konsantre nitrik aside dayanıklı olan alüminyum hariç neredeyse her metali eritir.
Zayıf konsantrasyonlu nitrik asit azotlu gübrelerin elde edilmesinde, konsantre nitrik asit ise patlayıcıların, nitro boya verniklerin, plastik kütleler ve fotoğraf endüstrisi için gümüş nitrat üretiminde kullanılır.
Piyasada saflığına göre iki tür nitrik asit farklanır:
- Teknik açıdan saf
- Kimyasal açıdan saf (PA)
133
Teknik nitrik asidin, içindeki çözünmüş demir katıkları nedeniyle sarımtırak
bir rengi vardır ve kimyasal saf nitrik asitten daha zayıf bir konsantrasyona sahiptir.
PAKETLEME, DEPOLAMA VE ULAŞIM
Konsantre nitrik asidi, alüminyumdan yapılmış varillerde veya tanklarda, zayıf konsantrasyonlu asit için ise alaşımlı çelikten yapılmış tanklarda depolanır.
Daha az miktarda nitrik asidin depolanması ve taşınması için plastik veya cam
ambalajlar kullanılır.
Nitrik asit, depo alanının agresif ve zararlı olan azot oksitlerinin birikmemesi
için sürekli havalandırılması gereken soğuk mekânlarda depolanır.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
H2SO4 hangi sanayilerde ve neden kullanılır?
Ambalaj seçimi esnasında sülfürikasitin hangi özellikleri çok önemlidir?
Sülfürik asidin depolanması ve taşınması sırasında neye dikkat edilir?
Hidroklorik asitin özellikleri nelerdir?
Sülfürik asidin elde edilmesi için ekonomik açıdan en uygun olan yöntem
hangisidir?
6. Hidroklorik asitin ambalaj seçimi esnasında neye dikkat edilir?
7. Amonyağın oksidasyonu yöntemi hangi nedenlerden dolayı nitrik asidin elde
edilmesinde en çok kullanılan yöntemdir?
8. Hangi maddelerin üretimi bir ülkenin sanayi gelişiminin bir göstergesi olarak
kullanılır? Neden?
8.8 SODYUM HİDROKSİT NaOH
SODYUM HİDROKSİTİN ELDE EDİLMESİ
Sodyum hidroksit (klasik soda), iki grupta toplanabilen birçok şekilde elde
edilebilir. Kimyasal (kalsine edilmiş sodanın kostifikasyon ile) ve uygun elektrolit
kullanılarak elektrokimyasal yöntemi (sodyumklorür elektrolizi ile).
Kostifikasyon yöntemi, günümüzde çok kullanılan eski bir yöntemdir. Bu
yönteme göre sodyum hidroksit, kalsine soda çözeltisine kalsiyum hidroksit çözeltisi eklendiğinde elde edilir. Böylece kalsiyum karbonat tortulanır ve elde edilen sodyum hidroksit çözeltide kalır.
Na2CO3 + Ca(OH)2  CaCO3 + 2NaOH
Elektroliz yöntemi, elektrolitlere bırakılmadan önce, arındırılan doymuş sodyum klorür çözeltisini (310-315 g/l) kullanır. Sodyum klorürün elektrolizi üç yön-
134
tem ile gerçekleşebilir: diyafram yöntemi, çan ve amalgam yöntemleri. NaOH’ın
amalgam yöntemi ile elde edilmesi aşağıdaki şemada gösterilmiştir.
1.
2.
3.
4.
Elektroliz hücresi
NaCl çözeltisi girişi
Negatif elektrod (cıva)
Civa amalgamın sürtünme
ve NaOH’ın elde edilme
kabı
Res.8.5 Sodyum hidroksidin elde edilmesi için sodyum klorürün elektroliz şeması
Amalagm yöntemi elektrolizer kullanır. Burada katod olarak dibinde bulunan
elemental civa ve anod olarak - grafit kullanılır. Bu yöntemle, hidroksit çözeltisi ve
yöntemi daha düşük maliyetli kılan HCl’nin elde edildiği hidrojen ve klor oluşur.
Sodyum klorür çözeltisi süzülür ve daha sonra uygun demir varillere dökülen yarı eritilmiş kütle elde edilene kadar buharlaştırılır.
SODYUM HİDROKSİTİN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Sodyum hidroksit soluk sarı veya soluk yeşil renkte, şeffaf olmayan beyaz
bir maddedir (Res.8.6). Sodyum hidroksit 322°C’li erime noktasına sahip higroskobik bir maddedir. Güçlü bir baz oluşturarak suda kolayca çözünür. Cilt dokusunu aşındırır, yünü ve diğer organik malzemeleri parçalar.
Sodyum hidroksit sabun, viskon ipek, selüloz, boya üretiminde, petrol sanayisinde kullanılmaktadır.
135
Res.8.6 Katı sodyum-hidroksit
PAKETLEME, DEPOLAMA VE ULAŞIM
Sodyum hidroksit ticarette, net ağırlığı 1,2 ve 5 kg olan teneke kutular içinde
paketlenmiş ve 50 ila 100 kilogramdan daha büyük miktarlarda çelik levhalardan
yapılmış olan kapalı varillerde paketlenmiş bir şekilde rastlanmaktadır.
Her orijinal paketlemede şu bilgiler mutlaka yer almalıdır: ürün tipi, üretici,
kilogram net ağırlığı ve zehir ya da hayat için tehlikeli göstergesi.
Sodyum hidroksite piyasada şu şekillerde rastlanmaktadır:
- Teknik açıdan saf %99,8 oranında sodyum hidroksit içeren
- Teknik açıdan arıtılmış %98,0 oranında sodyum hidroksit içeren
- Özel %96,6 oranında sodyum hidroksit içeren
Sodyum hidroksit sıkıca kapalı metal kaplarda, gıda ürünlerinin depolanmaması gereken alanlarda muhafaza edilir ve depolanır. Sodyum hidroksiti “OHİS”
– Üsküp üretmektedir.
8.9. SODYUM KLORÜR NaCl (Tuz)
Sodyum klorür doğada bol miktarda bulunur. İnsan ve hayvanların beslenmesi için gereklidir. Doğada göl veya deniz tuzu ya da taş tuz şeklinde su rezervlerinde bulunmaktadır. İnsanların beslenmesi dışında tuz, hidroklorik asitin elde
edilmesinde, kalsine edilmiş soda, kostik soda üretiminde hammadde olarak, sabun kütlelerinin tuzlanması için sabun üretiminde de kullanılır.
Taş (mineral) tuz madencilik yoluyla, kazıyarak veya özel sondalarla elde
edilir. Bu sondalardan hızlı fışkıran su aracılığıyla tuz eritilir ve erimiş tuz basınç
altında özel bir boru aracılığıyla yüzeye çıkar. Bu çözelti özel işlemden geçerek
saf tuz elde edilir.
Kazma ile elde edilen taş tuz, ilk önce öğütmeye tabi tutulur ve eğer saf ise
hemen paketlenebilir. Ancak, birçok durumda kalsiyum sülfat ve magnezyum sülfat tuzlarıyla karıştırılmış haldedir. Bu tür tuz sıcak suda çözülür, saflaştırılır ve
kristalizasyon yoluyla saf mineral tuz elde edilir. Saf mineral tuz mavi renge sahiptir ve öğütülmesiyle beyaz renkte tuz elde edilir.
136
Deniz tuzu, güneş ısısı yardımıyla buharlaşan deniz sularından elde edilir.
Deniz suyu bahar dönemlerinde özel kanallar yardımıyla sığ havuzlara bırakılır
ve burada güneş ışınları yardımıyla suyun bir kısmı buharlaşır. Böylece %25 oranında tuz konsantrasyonlu tuz çözeltisi elde edilir. Bu durumda, CaCO3 ve CaSO4
katıkları, çamurlu maddeler vb. havuzun dibinde tortulaşır. Daha sonra tuz çözeltisi ilk havuzdan daha sığ havuzlara aktarılır ve suyun buharlaşması devam eder.
Buharlaşmanın sonunda %95-%97 saflıkta kristal ürün olarak sodyum klorür elde
edilir. Buharlaşmanın başlamasından itibaren kristal sodyum klorürün elde edilmesine kadar, tüm döngü yaklaşık üç ay sürer.
Az işleme maruz kalan deniz tuzu, içerdiği mineraller nedeniyle, alıcılar tarafından giderek daha fazla talep edilmektedir.
Res.8.7 Deniz tuzunun elde edilişi
SODYUM KLORÜRÜN ÖZELLİKLERİ
Saf tuzun beyaz rengi ve tuzlu bir tadı vardır. 801°C erime noktasına ve
1440°C kaynama noktasına sahiptir. Suda (sıcak ve soğuk) kolayca çözülür. Saf
tuz magnezyum klorür içermediği için higroskopik değildir.
Ticarette birçok tuz türüne rastlanabilir. deniz, taş, iyotlu, haşlanmış, sanayi (denatüre edilmiş) ve hayvan yeminin katkı maddesi olarak kullanılan tuz.
Res.8.8 İnsanların beslenmesi için kullanılan tuz
İyotlu tuz %0,0008-%0,0011 КЈ oranında iyot içeren tuzdur ve insanların
beslenmesi için kullanılır. Tuzdaki iyot varlığı insanlarda guatr oluşumunu önler.
137
Denatüre tuz sanayide kullanılır ve bu tuz çeşitli katkılardan (kömür tozu,
petrol, ince hematit tozu ve başka katkılar) arıtılmamıştır.
Hayvan yemine eklenen tuz %3 oranında saf kalsiyum fosfat içerir ve serebroz olarak bilinir.
TUZUN PAKETLENMESİ VE KULLANIMI
Sodyumklorür farklı ağırlıklarda kâğıt veya polietilen ambalajlarda paketlenir. Tuz %50 nem ve %20 sıcaklıkta olan temiz ve kuru tesislerde depolanır.
Tuz, kalsine ve kostik soda, hidroklorik asit, hipoklorit bileşiklerin elde edilmesi, gıda ve derilerin konzervasyonu için kullanılır.
8.10 SODYUM KARBONAT (KALSİNE SODA) Na2CO3
Sodyum karbonat doğada, tuzlu göllerde veya en başlarda elde edildiği eski
tuzlu göllerin kalıntılarında çözünmüş halde bulunur.
Cam, sabun sanayilerinin ve diğer sanayi dallarının gelişimi ile sodyum karbonat ihtiyaçları yüksek olup, doğal kaynaklarla karşılanmamaktadır ve bu nedenle sanayi yoluyla soda üretimine eğilim bulunmaktadır. Sanayi yoluyla ilk kez
sodyum karbonatı elde etmeyi başaran Fransız kimyacı LeBlanct’tır. 1790 yılında
hammadde olarak tuz H2SO4,CaCO3 ve kömür kullanarak sodyum karbonatı elde
etmeyi başarmıştır. LeBlanct’ın bu yöntemi daha ekonomik olan Solvey’in yöntemi bulunmasına kadar kullanılmıştır.
KALSİNE SODA’NIN ELDE EDİLMESİ
Solvey’in yöntemine göre kalsine sodanın elde edilmesi için hammadde olarak, doymuş sodyum klorür çözeltisi (300-305 g/l), amonyak ve СаСО3 kullanılmıştır.
Doymuş ve saflaştırılmış sodyum klorür, gaz amonyağında eklendiği absorbe sütunlarına koyulur. Bu şekilde elde edilen karışım, CaCO3’in pişirilmesiyle
elde edilen CO2’inde eklendiği karbonatlaşma sütunlarına bırakılır.
СаСО3  CaO + CO2
Sodyumbikarbonat filtreler yardımıyla çözeltiden serbestleşir ve daha sonra
160-180°С sıcaklıkta döner fırında kalsinasyona uğrar ve böylece sodyumkarbonat (kalsine soda) elde edilir.
t=160 - 180°С
2NaHCO3  Na2CO3 + H2O + CO2
138
ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
Sodyumkarbonat (kalsine soda) erime noktası 851-853°С olan, beyaz, kristal ve %98,5-%99,0 saflıkta higroskopik bir malzemedir. Suda belirli miktarda ısı
serbestleşerek azar azar çözünürken, alkolde ise çözünmemektedir. Kalsine soda
kendi yapısına 10 molekül su bağlayabilir ve bu tür soda kristal su olarak bilinir.
Kalsine soda yaygın olarak; cam sanayisinde, sabun sanayisinde, deri sanayisinde, tekstil sanayisinde, kâğıt üretiminde, suyun yumuşatılmasında, ilaç
sanayisinde vb. kullanılır.
PAKETLEME, DEPOLAMA VE ULAŞIM
Sodyum bikarbonat ticarette, susuz (A kalite, en az %98,5 saflık ve %1 sodyum klorür ve B kalite, en az %98 saflık ve %1 altında sodyum klorür) ve kristal
Na2CO3*10H2O olarak bulunmaktadır.
Soda, 50 kg ağırlığında nitron veya polietilen torbalarda, daha küçük miktarlarda 250-500 g. ise cam veya plastik ambalajlarda paketlenir.
Kalsine soda,%50-%55 oranında nem ve %15°С’de optimal sıcaklıkta, kuru
ve iyi havalandırılan alanlarda depolanır.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
NaOH’in hangi özellikleri paketleme ve depolama şeklini belirler?
Neden NaOH’in bulunduğu depolarda gıdalar depolanmamalıdır?
Tuzun hangi türleri piyasaya sunulmaktadır?
Yemeklik tuzun özellikleri nelerdir?
Serebroz nedir?
Denatüre tuz neden arıtılmamıştır?
Kalsine soda fiyatının düşük olması neden önemlidir?
Günlük hayatta tatmadan NaCl’ü NaCO3’tan nasıl ayırt edebilirsin?
Hangi madde higroskobik özelliğe sahiptir? NaCl veya Na2CO3 ?
8.11 MİNERAL GÜBRELER
Günümüzde modern tarımsal üretim, bitkilerin yaşamı ve gelişimi için gerekli olan belirli elementleri içeren, genelde toprakta bulunmayan ya da az miktarda
bulunan mineral gübrelerin kullanımı olmadan düşünülemez. Mineral gübrelerin
kullanımıyla toprak, bitkilerin normal gelişimi ve daha zengin ürün türlerinin elde
edilmesi için gerekli olan fosfor, azot ve potasyum miktarıyla zenginleştirilir.
Bu üç temel bileşenlerin yanı sıra, bazı özel ekin türlerinin yetiştirilmesi için
toprağın küçük miktarlarda çinko, mangan, molibden ve diğer öyle denilen – mikroelementlere de ihtiyacı vardır.
Gübreler kökenlerine göre, organik ve mineral olarak ayrılırlar. Organik
gübreler, ahır gübreleri, yaprak gübreleri, karışık gübreler vb. içerir. Mineral gübreler ise, azotlu gübreler, fosforlu gübreler, potasyumlu gübreler, mikro elementler içeren gübreleri kapsamaktadır.
139
Mineral gübreler, doğadan doğrudan elde edilebilen (doğal mineral gübreler) veya sanayi yoluyla (suni mineral gübreler) elde edilebilen mineral (inorganik) tuzlarıdır.
Doğal mineral gübreler, sodyum nitrat, kalsiyum nitrat, potasyum klorür,
apatit, fosforit vb. içermektedir.
Yararlı olarak bileşen içeriğine göre suni gübreler, azotlu gübreler, fosforlu
gübreler, potasyumlu gübreler, karışık gübreler ve benzeri olarak ayrılırlar. Kimyasal bileşimine göre ise bu gübreler iki temel gruba ayrılırlar. Bunlar:
- Basit gübreler, yapısında tek bir bileşen içeren gübrelerdir. Örneğin;
NaNO3’te ki azot gibi
- Karmaşık gübreler, iki bileşenden (fosfor ve azot) veya üç bileşenden
(fosfor, azot ve potasyum) temsil edilen gübrelerdir.
8.11.1 AZOTLU GÜBRELER
Azotlu gübreler, azotu bitkilerin alabildiği ve beslenmesinde kullanabilecekleri bir şekilde içermelidirler. Kaynağına göre azotlu gübreler, doğal ve suni olarak ayrılırlar.
DOĞAL AZOTLU GÜBRELER
Sodyumnitrat (NaNO3) – Şili güherçilesi - Şili (Atakama çölü), Peru, Bolivya, Afrika (Kalahari çölü), Kavkaz ve diğer yerlerdeki çöl alanlarında büyük miktarda bulunan doğal azotlu gübrelerdir.
Mineraldeki sodyum nitrat içeriği %47-%60 arasında değişir, geri kalanlar
ise diğer tuzların katıkları, kum ve kildir.
Mevcut olan katıklardan kurtulması için, topraktan kazınan mineral ezilir ve
öğütülür. Daha sonra sıcak su ile işlenir, süzülür ve sonunda fraksinasyon damıtımı ile %94-%97 saflıkta sodyum nitrat yararlı bileşen, %2 oranında sodyum klorür ve %2 oranında diğer katkılar ayrışır. Eğer daha saf ürüne ihtiyaç duyulursa,
elde edilen sodyum nitrat yeniden suda çözünür ve daha sonra yine kristalleşmeye uğrar.
Sodyum nitrat, içinde barındırdığı katıklara bağlı olarak beyazımsı gri, sarımtırak veya mor rengine sahip higroskobik bir maddedir. 200°С sıcaklıkta dağılır, 1000°С sıcaklıkta ise patlama gerçekleşir.
Sodyum nitrat çok katmanlı emdirilmiş torbalarda paketlenir, kuru ve soğuk
alanlarda depolanır.
Potasyum nitrat (KNO3) potasyum güherçilesi ya da Hint güherçilesi olarak
bilinir. Doğada yağışların oldukça az olduğu yerlerde, Hindistan, Mısır ve diğer
yerlerdeki bazı kurumuş tuz göllerinde de rastlanmaktadır. Potasyum güherçilesi potasyum ve azot bakımından fakir olan toprakların gübrelenmesi için, işleme
gerek duyulmadan doğrudan kullanılır.
SUNİ AZOTLU GÜBRELER
Sodyum nitrat endüstriyel yolla, nitrik asit ile etki edildiği sırada sodyum
hidroksit ya da sodyum karbonattan elde edilir.
140
Günümüzde bu yöntemler, büyük miktarda nitrik asitin tüketilmesi nedeniyle
ekonomik olmadıkları için kullanılmamaktadır. Bugün bu yüzden, sodyum nitratın
elde edilmesi için kalsine soda ile nötralize edilen nitroze gazlar kullanılır.
Sodyum nitrattan elde edilen çözelti, daha sonra buharlaşır ve kristalleşir. Bu
şeklide oluşan kristal ürün %98 oranında sodyum nitrat içerir. Bu gübredeki azot
içeriği %16,1 oranındadır.
Kalsiyum nitrat CA(NO3)2 kireç taşına (CaCO3) nitrik asit ile etki edildiğinde oluşur ve Norveç güherçilesi olarak bilinir. Ancak günümüzde bu yöntemde kullanılmamaktadır. Yani kalsiyum nitrat nitroze gazların alkali emilimi ile elde edilir.
Kalsiyum nitrat %17 oranında azot içerir ve aynı zamanda bitkilerin beslenmesinde önemli element olan kalsiyumu da içermektedir. Bu gübre asitli toprakların gübrelenmesi için kullanılır.
Potasyum nitrat – KNO3 – sanayi yolla Şili güherçilesine potasyum klorür ile
etki edildiği zaman elde edilir ve böylece %98 saflıkta ve %2 nem oranında kristal ürün oluşur.
Bugün potasyum nitrat, potasyum karbonatta atık nitroze gazlarının alkali
emilimi ile elde edilir.
Potasyum nitrat gübre olarak, bileşiminde hem azot hem potasyum içerdiği için pahalı ekim ürünlerinin (ekim malzemeleri, çiçekler) yetiştirildiği toprakların
gübrelenmesi için kullanılır.
Amonyum nitrat - NH4NO3, azotun en az %34,8 oranında mevcut olduğu,
konsantre edilmiş suni mineral azotlu gübredir. Bu ürün sanayi yolla, amonyak ile
seyreltilmiş nitrik asitin nötralizasyonu ile elde edilir.
Oluşan tanecikli ürün oldukça higroskobiktir ve neme karşı korunması için
ince bir tabaka parafin veya kolofan (reçine) ile kaplanır. Plastik veya Hint kenevirinden yapılmış torbalarda paketlenir. Maksimum sıcaklığı 25°С ve bağıl nemi
%55 oranında olan özel kapalı alanlarda depolanır.
Bu suni azotlu gübreler dışında, amonyum sülfat, karbamid, potasyum siyanimid gibi gübreler de mevcuttur.
Bütün azotlu gübreler, suda iyice çözünürler ve bitkiler bu gübreleri kolayca
emerler.
8.11.2 FOSFORLU GÜBRELER
Fosforlu gübreler oluşumuna göre doğal ve suni olarak ayrılırlar. Bunlardan
bazıları suda erirler, bazıları ise sadece zayıf asit çözeltilerde erirler ve bu yüzden
yalnızca asitli toprakların gübrelenmesi için kullanılırlar.
DOĞAL FOSFORLU GÜBRELER
Fosforit – Ca3(PO4)2. Kimyasal bileşimine göre, fosforit doğada oldukça
yaygın olan üç kalsiyumfosfatı temsil eder. Fosforitin önemli yatakları; Fas’ta, Tunus’ta, Cezayir’de, Mısır’da, Suriye’de, BDT’de, ABD’de, İsveç’te, Finlandiya’da,
İngiltere’de, Vietnam’da vb. bulunur.
Foforit, P2O5 (fosforpentoksid) içeriği %26-%36 arasında değişen ve katkılar
olarak demir oksitlerin, silisyumdioksitin, kalsitin, dolomitin vb. yer aldığı kayalar
şeklinde ortaya çıkar. Renk açısından gri ya da siyah olabilir.
141
Topraktan çıkarıldıktan sonra, foforit öğütülür ve doğrudan toprakların gübrelenmesi için veya süperfosfatın elde edilmesi için kullanılabilir.
Apatit – CA5(PO4)3F. Doğada apatit püsküren-magmatik kayalarda diğer
minerallerin eşliğinde rastlanır. Apatit yatakları BDT, Finlandiya, İsveç, ABD ve
diğer ülkelerde bulunmaktadır. Apatit’in işlenmesiyle (zenginleştirilmesiyle) %39%40 oranında P2O5 ile konsantre apatit elde edilebilir ve doğrudan toprakların
gübrelenmesi için ya da suni fosforlu gübrelerin üretilmesi için kullanılabilir.
SUNİ FOSFORLU GÜBRELER
Sanayi fosforlu gübreleri, fosforit, apatit minerallerinden elde edilirler ve sülfürik veya fosforik asit ile etki edilir. Böylece daha büyük P2O5 yüzdeli fosforlu
gübreler elde edilir. Endüstri yolla elde edilen önemli fosfor gübreleri şunlardır:
süperfosfat, çift süperfosfat, üçlü süperfosfat, çökelti, tomas unu.
Süperfosfat – Ca(H2PO4)2 doğal apatit veya fosforite 60-70°С sıcaklık ve
%65-%86 konsantrasyonlu sülfürik asit ile etki edildiğinde elde edilen suni fosforlu gübredir.
Reaksiyon iki aşamada gerçekleşir. Birinci aşamada apatit ve sülfüri asit
tepkimeye girer. Böylece kalsiyum sülfat ve fosforik asit elde edilmiş olur. İkinci
aşamada ise, birinci aşamada elde edilen fosforik asit geri kalan apatit veya fosforit ile reaksiyona girer ve süperfosfat oluşur.
Elde edilen süperfosfatın çözeltisi yoğunlaşır ve sonunda kristalleşir. Kristalleşmeden meydana gelen ürün olgunlaşması için 20 gün bekletilir ve sonra tanecikli ürün elde edilir.
Süpefosfat suda çözünen evrensel ve en yaygın fosforlu gübredir. Süperfosfattaki P2O5 içeriği %16 ile %21 arasında değişir.
Çift süperfosfat fosforitin iki kez ayrışmasıyla elde edilen konsantre fosforik gübredir. Çünkü hammadde önce sülfirikasitle ve daha sonra fosforikasitle işlem görür.
Çift süperfosfat, suda büyük çözünürlüğe sahiptir. P2O5 içeriği ise %48 ile
%55 arasında değişir. Bu gübredeki yüksek fosfor pentoksid oranı, gübrenin 1000
km’den daha büyük mesafelere ulaşımını sağlar.
Çökelti – CaHPO4, %2 oranında kireçtaşı (öğütülmüş) ya da kireç sütünden elde edilen sitrik asit veya fosfori kasit çözeltisinde eriyen fosforlu gübredir.
Meydana gelen çökelti (tortu) süzme ile çözümden ayrılır, kurutulur, öğütülür ve paketlenir.
Çökelti, piyasaya beyaz toz madde şeklinde sunulur. P2O5 içeriği ise %40
civarındadır.
Tomas unu, Tomas dönüştürücüsünde çeliğin üretimi sırasında oluşan cüruftan elde edilen fosforik gübredir. Dönüştürücüde oluşan cüruf ince toz halinde
öğütülür ve P2O5 içeriği %18 ile % 23 arasında değişen, %2 oranında sitrikasit çözeltisinde eriyen fosfor gübresi olarak kullanılır.
Fosforlu gübreler, 50 kg ağırlığında plastik (polietilen veya polivinil klorür)
torbalarda paketlenirler. Bu gübreler, atmosferik etkilere karşı korunan kapalı ve
kuru alanlarda depolanırlar.
Fosforlu gübrelerin depolanma sıcaklığı %10°С ile %14°С sınırları arasında
değişir, alandaki havanın nem oranı ise %60-%65 civarında olmalıdır.
142
8.11.3 KARMAŞIK GÜBRELER
Bu gübreler, her üç elementi (azot, fosfor ve potasyum) ya da iki elementi
azot ve fosfor (N, P), azot ve potasyum (N, K gübresi), fosfor ve potasyum (P, K
gübresi) içerdikleri için modern agroteknikte büyük öneme sahiptirler.
Karmaşık gübrelerin kalitesi fosfor, azot ve potasyumun yararlı bileşenleri
içeriğine göre belirlenir.
Res.8.9 Suni gübreler
Agrokomplekslerde yaygın olarak kullanılan önemli karmaşık gübreler şunlardır:
Amonyum fosfat - (NH4H2PO4) fosfori kasitin iki kat fazla amonyak ile nötralizasyonu ile oluşur. Elde edilen gübre %54 oranında P2O5 ve %26 oranında
amonyak içerir (Res.8.9).
8.12 BİTKİLERİ KORUMA ARAÇLARI
Bitkileri koruma araçları (pestisitler), haşaratları, mantarları, yabani otları,
larvaları, bakterileri, kuşları vb. yok etmek için kullanılan bileşiklerin büyük bir grubunu temsil ederler. Pestisitler her tür toprağa (tarla, bataklık, gölet), bitkilere ve
hayvanlara, farklı atmosferik etkilere, mevsimlere aldırış etmeden uygulanabilirler. Onlar, kendilerine geniş faaliyet yelpazesi sağlayan farklı agrega haldedirler.
Her pestisit kendi içinde daha büyük veya daha küçük bir oranda aktif bir bileşen
içerir, geri kalanlar ise talk, su vb. inert maddelerdir.
Tüm pestisitler kendi temel amaçları doğrultusunda sekiz gruba ayrılırlar;
1.
2.
3.
4.
İnsektisitler – zararlı haşaratları yok etme maddeleri
Akarisitler – zararlı bitleri (akarları) yok etme maddeleri
Hematosisler – zararlı solucanları yok etme maddeleri
Rodentisitler - zararlı kemirgenleri yok etme maddeleri
143
5. Fungisitler – ekim bitkilerinde hastalıklara neden olan bakterileri yok
etme maddeleri
6. Bakterisitler – bitkilerde hastalıklara neden olan bakterileri yok etme
maddeleri
7. Herbisitler – tarım arazisinde yetişen yabani otları yok etme maddeleri
ve
8. Limisitler – salyangozları yok etme maddeleri
Pestisitler zararlılara üç şekilde etki eder: temas, sindirim ve solunum yolu
ile. Temas yoluyla, aktif kimyasal bileşen, böceğin vucüduyla doğrudan teması halinde iletilir, etki eder ve anında zehiri tesir eder. Pestisitlerin sindirim etkisi,
besinlerin alındığı zararlıların sindirim sistemi yoluyla gerçekleşir. Solunum pestisitleri zararlılara, kolay uçucu sıvıların veya gazların zehirli buharları aracılığıyla etki ederler.
Pestisitler insana da zararlı etki eden zehirli maddelerdir. Onların agrega
hallerine aldırmadan, dokunma, soluma ya da içme ile insan vücuduna ağır hasarlara hatta ölüme yol açabilirler.
İnsektisitler, sentetik organik ürünlerdir ve piyasada çok sayıda bulunurlar. Bitkilerin korunması için kullanılan önemli insektisitler şunlardır: piyasaya ince
beyaz kristaller halinde sunulan ve birçok zararlılara karşı kullanılan DDT (dikloro
difenol trikloroethan) ve aynı öyle piyasaya beyaz kristaller şeklinde sunulan ve
zararlıları oldukça etkili bir şekilde yok eden Lindan’dır.
Pestisitler toz şeklinden ya da zararlıların yok edilme sırasında her üç yoldan etki eden sıvılar şeklinde de üretilirler.
Fungisitler, bitkileri koruma araçlarıdır ve bitkilerin bitkisel hastalıklara karşı korunması için kullandıklarından dolayı tarımcılıkta büyük önemi vardır. Bu
amaçla genellikle bakırsülfat (mavi taş), ”göztaşı” (mavi taş ve kireç sütü karışımı),
”sinebot” (çinko ile organik bileşik), ”falton” (kalayın organik bileşiği), ”brestan” (civanın organik bileşiği) kullanılır. Bu fungisitler dışında piyasada aynı etkilere sahip, fakat farklı ticari isimleri olan birçok farklı fugnisitlerde bulunmaktadır.
Bakterisitler, bitkilerde hastalıklara neden olan bakterileri yok etmek için
kullanılan pestisit grubu ürünleridir. Bunlar aslında, insan ve hayvanların tedavisinde kullanılan antibiotiklerdir. Ancak tarım ürünlerinde tek başına değilde fugnisitler ile birlikte kullanılırlar. Önemli bakterisitler şunlardır; ”ortosid”, ”bakır kireç”,
”sineb”.
Herbisitler, tarım arazilerindeki yabani otların yok edilmesi için uygulanırlar
ve bu amaçla “boraks”, ”kalsiyumsiyanat” ve “sodyumklorat” gibi birkaç inorganik
bileşikler kullanılırlar. İnorganik herbisitler hariç, fenol türevleri, asetikasiti ve bütirikasiti, benzoik ve oftalik asitleri vb. organik bileşiklerde kullanılır. Bunların yanı
sıra, bitkilerin zararlılardan korunması için özel araçlarda vardır. Bu araçlar kendi
etkileriyle zararlıları bitkilerden reddederler ve bu şekilde koruma sağlarlar.
Bitkileri koruma araçları aerosoller gibi elle, uçak yardımıyla dağıtılır veya
korunmanın yapıldığı yüzeylere serpilirler.
İnsanlarda artan “çevre bilinci” nedeniyle, piyasada bu araçlar ile işlenmemiş daha fazla ürün talep edilmektedir. Bu durum, bu tür ürünlerin dağıtımının
144
ve tüketiminin yavaş ancak istikrarlı bir şekilde azaldığı ve daha az tehlikeli olan
ürünlerin arandığı anlamına gelmektedir.
SORULAR:
1. Gübre ihtiyaçlarını hangi koşullar belirler?
2. Sınıflandırmayı kullanarak gübre örnekleri sunun
Kökenine göre gübreler şöyle ayrılır:
Organik
_________
_________
_________
ve
_________
_________
_________
_________
3.
4.
5.
6.
Mineral
Doğal
Suni
yararlı bileşenli
N
P
_________
_________
_________
_________
Karmaşık gübrelerin önemi nedir?
Bitki koruma araçlarının amacı nedir?
Çevrecilerin tavrı nasıldır?
İfadeyi tamamlayınız. Aşağıda belirtilen pestisit gruplarının her biri ne için
kullanılır?
- İnsektisitler
- Fungisitler
- Akarisitler
- Bakterisitler
- Hematositler
- Herbisitler
- Rodentisitler
8.13 PLASTİK KÜTLELER
İlk plastik kütlesi (selüloit) 1862 yılında üretilmiştir. Ancak, plastik kütlelerinin
yirminci yüzyıl ürünleri olduklarını kesinlikle söyleyebiliriz.
Plastik kütleler, karmaşık yapılı ve birkaç binlik molekül ağırlığı olan makromoleküler bileşiklerdir. Bunların ortak özelliği, isimlerinin de türetildiği (esneklik)
plastisitedir. Plastik kütlelerin çağdaş sanayide, teknolojide ve günlük yaşamda vazgeçilmez olmalarını sağlayan bir dizi fiziksel, mekanik, elektrik ve kimyasal özellikleri vardır.
Bu malzemelerin plastisite özelliği, yüksek sıcaklıklarda çeşitli ürünlere kolayca şekillenebilmelerini sağlar. Düşük yoğunluk, kimyasal direnç, dayanıklık,
basınç dirençliği, antikorozyonluk ve elektrik ile ısı yalıtım özellikleriyle karakterize edilirler. Bu özelliklerin yanı sıra, plastik kütleler, onlara uygun malzemeler
eklenerek kendi mekanik özelliklerini geliştirebilir. Böylece daha fazla sertlik, su
geçirmezlik, şeffaflık vb. sağlanabilir.
145
Plastik kütlelerinin olumsuz tarafı ise yüksek sıcaklıklara düşük direncidir
(düşük ısı tutarlılığı).
Plastik kütleler doğal mikromoleküler organik bileşenlerden (selüloz, proetinler) ya da petrolün, toprak gazının, odunun ve kömürün vb. işlenmesi sırasında
elde edilen hammaddelerden üretilirler.
Plastik kütlelerin elde edilmesi için kullanılan hammaddeler, temel ve yardımcı olarak ikiye ayrılırlar. Temel hammaddeler, polimerizasyon veya polikondenzasyon süreçleri esnasında, plastik kütlelerine özgü olan plastisite ve diğer
özelliklere sahip makromoleküler bileşiklerin elde edildikleri hammaddelerdir.
Yardımcı hammaddeler, nihai ürünlerin özelliklerini geliştirmek için, temel
hammaddelere ilave edilen maddelerdir. Bunlar, plastik kütlelerin mekanik ve
yanma özelliklerini geliştiren dolu maddeler, nihai ürünlerin plastisite özelliğini vurgulayan plastifiyan, ürünlerin kalıplardan kolayca çıkarılmasını sağlayan
yağlayıcılar, üretim sürecini katalitik etki eden (hızlandıran) katalizatörler, bitmiş ürünlerin ve benzeri aksesuarların estetik görünümlerine katkıda bulunan boyalar.
Sanayi ve ticarette plastik kütlelerinin sınıflandırılması çeşitli kriterlere göre
yapılır. Böylece, örneğin; plastik kütlelerin temel hammaddelere göre ayrılması
genel olarak kabul edilmiştir. Ancak, onların doğal ya da sentetik makromoleküllerin modifikasyonu ile elde edilip edilmediği vurgulanmaktadır.
Elde edilme şekline göre, plastik kütleler polimerizasyonlu ve polikondenzasyonlu olarak ayrılırlar.
Polimerizasyon, daha fazla homojen moleküllerin (monomerler) aralarında
birleşerek makromolekülleri (polimerler) oluşturdukları kimyasal bir tepkimedir.
Eğer tepkimede farklı türde monomerler yer alırsa, polimerizasyonun ürünleri kopolimerler olarak adlandırılırlar.
Polikondenzasyon, daha fazla farklı monomerlerin bir tek makromolekülde
(polimer) birleştiği ve bu sırada polimer dışında su, amonyak vb. gibi basit ürünlerinde elde edildiği kimyasal bir işlemdir.
Plastik kütlelerin sınıflandırılması ısıtma esnasındaki davranışlarına göre
de yapılabilir. Yani, tüm plastik kütleler ısıtma sırasında yumuşamaktadırlar. Ancak, bu sırada eğer kimyasal değişmelere uğrarlarsa, bunlar termostabil plastik
kütleler olarak adlandırırlar (Res.8.11).
Termostabil plastik kütlelerin aksine, termoplastik kütleler kimyasal değişime uğramadan, ardarda birkaç kere ısıtma ile yumuşatılabilir ve soğutmakla yeniden katı hale geçebilirler.
146
Bu kriterlere göre en çok kullanılan plastik kütleleri şu şekilde sistematize
edebiliriz:
Elde etme yöntemi
Yarı sentetik
Sentetik
polimerizasyon ile
elde edilen
Sentetik
polikondenzasyon ile
elde edilen
Termoplastik
Nitro selüloz
Selüloz-asetat
karışımı
Polivinil klorür
Polivinil asetat
Poliolefin
Polisitren
Akrilik plastik
kütleler
Poliamid
Termostabil
-
Proteinli
Kazein
Polyester
-
Fenoplast
Aminoplast
Polyester reçineler
Res.8.1 Plastiklerin sınıflandırılması
Metanal
termostabil plas k
kütlesidir
Malzeme sıcaklık
etkisinden
yumuşamaz
Porselen kab
Res.8.10 Termostabil plastik kütle örneği
147
Malzeme
sıcaklık etkisinde
yumuşar
Politenot
termoplas k
malzemedir
Porselen kabv
Res.8.11. Termoplastik kütle örneği
Gündelik hayatta en çok, polivinilklorür (PVC), polietilen ve polipropilen
plastik kütlelerine rastlanmaktadır.
Polivinilklorür – PVC (pe-ve-ce) Dünya plastik kütle üretiminde lider konumunda bulunmaktadır.
Polivinilklorür (PVC). Polivinil klorür için temel hammadde, hidrojen klorür
ile klorlama esnasında asetilenden (C2H2) elde edilen monomer vinil klorürüdür.
Vinil klorürün sanayi koşullarında polimerizasyonu ile beyaz toz malzeme-polivinil klorür elde edilir. Yardımcı hammaddelere bağlı olarak, polivinil klorürün nihai
ürünü şeffaf, renkli, yumuşak, yarı katı ve katı olabilir. PVC atmosferik etkilere,
mekanik darbelere dayanıklıdır ve pratik olarak yanıcı değildir.
Elektrik tekniğinde yalıtım malzemesi olarak, sıvıları depolama ve taşıma
araçlarının (boru hatları, borular, bağlantı araçları ve kaplar) yapılması için, vinas
döşemelerinin ve tekstil elyaflarının üretilmesi için kullanılır.
Polieten (Res.8.11) ve polipropen piyasada poliolefin olarak bilinirler. Bu
plastik kütlelerin elde edilmesi için hammaddeler, karbonhidratların ayrışması esnasında oluşan eten ve propendir. Etilen ve propilen monomerlerinin polimerizasyonu ile polimerizasyon şartlarına bağlı olarak farklı özelliklere sahip ürünler elde
edilmektedir.
Polietilen ve polipropilen elektrik tekniğinde yalıtım malzemesi olarak, ambalaj, sera üretimi için folyoların yapımı vb. için kullanılırlar.
Piyasada granül, borular, folyolar, zanaatçılık, sanayi ve ev ihtiyaçları öğeleri şeklinde bulunabilirler.
Büyük sayıda üretilen plastik kütleler arasında günden güne yenileri de üretilmektedir. Bu yüzden piyasada farklı ticari isimler altında görülmektedirler. PVC,
polietilen, polipropilen yanı sıra en çok kullanılan plastik kütleler şunlardır: polivinil asetat, polistiren, poliamid, polyester reçineler, fenoplastlar, aminoplastlar, akrilik plastik kütleler.
148
Platik kütlelerin özellikleri ve düşük fiyatları, birçok klasik malzemelerin, ahşap, metal, cam, yapıştırıcılar, bağlayıcı malzemelerin vb. yerine kullanılmalarını
sağlar. Plastik kütlelerin kullanımı, bitmiş ürünlerin paketlenmesi, tıp, inşaatçılık
ve benzeri alanlarda, önceden çözülmemiş bazı sorunların çözülmelerini sağlamışlardır. Onlar tıpta, makina sanayisinde, otomobil sanayisinde vb. kullanılmaktadırlar. Düşük fiyatlara rağmen, büyük tüketim ve yaygın olarak kullanılması, bu
ürünlerin kârlı sanayi dalı olmalarını sağlar.
1.Ödev
Aşağıda verilen tabloyu kullanarak, edindiğin örneklerin plastik kütle türünü
belirle (Öğrenciler gruplara ayrılırlar ve farklı plastik kütlelerden 5-6 parça veya
granüller edinirler).
Ayrışma ürünleri
reaktifleri ile
tepkimesi
Kolayca tutuşur ve KmnO4
Polietilen
Renksiz ya
başlangıçta mavi
da renkli yarıçözeltisinin
daha sonra ise
şeffaf plastik
rengini alır
sarı alevle yanar.
kütle
O sırada damlar
ve parafin kokusu
hissedilir.
PVC
Renksiz veya Yumuşar ve Ocak dışında
Kokusuyla
renkli, elastik parçalanır
dumansı alevle
hissedilen ya
veya sert
yanar
da AgNO3 ile
reaksiyonu
sırasında HCL
ayrışır
KmnO4
Pleksiglas
Renksiz, sert Yumuşar
Sarı alevle
ve dayanıklı
yanar. Yanmaya
çözeltisinin ve
patlamalar ve
plastik kütle
brom suyunun
keskin bir koku
rengini alır
eşlik eder
Yumuşamaz Sarı alevle yanar. FeCl3 çözeltisiyle
Fenoplastlar Koyu renkli,
Yanmaya yanmış mor boyama
sert ve
bakalitin keskin
dayanıklı
sağlayan fenol
karakteristik
plastik kütleler
ayrışır
kokusu eşlik eder
Plastik
kütleler
Dış görünüm
Isıtma
esnasında
davranış
Yumuşar
Yanma karakteri
Tablo 8.2 Özelliklerine göre plastik kütlelerin sınıflandırılması
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Plastik kütleler nedir?
Plastik kütlelerin genel özellikleri nelerdir?
Termoplastik ve termostabil plastik kütleler arasındaki fark nedir?
Plastik kütleler nerede uygulanırlar?
149
8.14 KAUÇUK VE LASTİK
Doğal kauçuk biopolimerdir. Bu ürün, kauçuk ağaçlarının kabuklarının kesilmesiyle çıkarılan ve özel kaplarda toplanan bitki suyunda (lateks) içerilir. Kauçuk,
uygun teknolojik işlem sonucunda lateksten elde edilir.
Doğal (ham kauçuk) izoprenin polimeridir, yani;
nCH2 = C - CH = CH2
l
CH3
monomer: izopren
Æ
[ - CH2 – C = CH – CH2 -]n
l
CH3
polimer: doğal kauçuk
Ham kauçuk soluk sarı renkte ve ince bir tabakada şeffaf olan bir malzemedir. Pratik olarak suda çözünmez. Ancak bazı organik çözücülerde daha önceden
kabarmasıyla çözünür. Mekanik güç, sertlik, sürtünmeye olan dayanıklık, dikkat
çekici esneklik ile karakterize edilir ve iyi bir yalıtkandır. 100°С sıcaklıkta ısıtılırsa
yumuşak ve yapışkan hale gelir.
Havadaki oksijenin etkisi altında yavaş yavaş “yaşlanır” yani sertleşir, çatlar ve dayanıklığını, esnekliğini kaybeder. Sanayide lastik ürünlerin üretilmesinde kullanılmaktadır.
Vulkanizasyonun keşfedilmesi ile kauçuk talepleri artmış ve bu talepler sadece doğal kauçuğun üretilmesiyle karşılanmamaktaymış. Bu nedenle yetersiz
olan doğal kauçuğun tamamen yerine geçecek bir malzemenin sentezlenmesi ihtiyacı empoze edilmiştir. Böylece sentetik kauçuk üretme yöntemi bulunmuştur.
İlk sentetik kauçuk endüstri koşullarında polimer bütadienden elde edilmiştir. Bu üründe, özellikleri doğal kauçuğa sadece yakın değil hatta bazı özelliklerde onun ötesinde olan birçok sentetik kauçuklar sentezlenmiştir. Bu gibi örnekler,
bütadien stiren ve bütadien nitril sentetik kauçuktur. Sentetik kauçuğun üretimi
ekonomik gerekçeye sahiptir. Çünkü hammaddeler ucuz ve dolayısıyla elde edilen kauçuğunda fiyatı düşüktür. Özellikleri bakımından ise doğal kauçukla aynıdır
ve böylece artan sentetik kauçuk üretme talepleri karşılanabilirler.
Ham kauçuğun özellikleri kökenine aldırmadan vulkanizasyon ile geliştirilmektedir. Vulkanizasyon kauçuğun kükürt ile işlendiği bir kimyasal tepkimedir. Bu
bağlamda kükürt moleküldeki doymamış bağlantı yerlerine bağlanır ve denkleme
göre linear molekülden polimer zincir yapısı elde edilir.
150
(-CH2 - C = CH – CH2 - )n
l
CH3
CH3
l
(-CH2 - C = CH – CH2 - )n
ɋɭɪɨɜ
Ham ɤɚɭɱɭɤ
kauçuk
+ns
t=140°C
( ~3% C)
S
l
-CH2 – C – CH – CH2 l
l
CH3 S
CH3
l
l
-CH2 - C - CH – CH2 l
S
Vulkanize
kauçukɤɚɭɱɭɤ-ɝɭɦɚ
– lastik
ȼɭɥɤɚɧɢɡɢɪɚɧ
Res.8.12 Ham ve vulkanize kauçuğun grafiksel gösterimi
Vulkanizasyonla elde edilen ürüne vulkanize kauçuk veya lastik adı verilir.
Lastiğin üretiminde temel bileşen-kauçuk dışında, ek olarak plastifiyan, yaşlanmayı önleyen araçlar, boyalar ve plastik kütlelerde de etki eden diğer maddeler kullanılmaktadır.
Lastiğin özellikleri kullanılan kauçuk türüne ve eklenen kükürt miktarına bağlıdır. Lastik elastikiyet, sertlik, aşınma direnci, su geçirmezlik, elektrik yalıtım özellikleri vb. değeri yüksek biçilen fiziksel-mekanik özelliklere sahip bir malzemedir.
Lastik, otomobil lastiklerinin (Res.8.13), uçak lastiklerinin, taşıma ve aktarma bantlarının, lastik kaplı koruyucu giysi ve ayakkabıların, boru ve ısıya dayanıklı zarların ve diğer lastik ürünlerinin ve yalıtım malzemelerinin üretilmesi için
kullanılır.
151
Res.8.13 Lastik ürünleri
SORULAR:
1. Doğal ve sentetik kauçuğun karakteristik fiziksel, fiziko-kimyasal ve kimyasal
özellikleri nelerdir?
Kıyaslama yapın!
2. Sentetik kauçuk üretiminin haklı nedenleri nelerdir?
3. Kauçuğun vulkanizasyonu ile ne elde edilir?
4. Yakın çevrenizde bulunan lastikten yapılmış ürünleri sayınız.
152
8.15 HİJYEN SAĞLAMA (TEMİZLİK) MALZEMELERİ
Kanıtlar olmamasına rağmen, sabunun eski Mısırlılar ve Fenikeliler’den bu
yana bilinen ve başta gelen ilaç olarak ve daha sonra hijyenin sağlanması için
kullandıkları konusunda bir inanç vardır.
Hijyen sağlama araçlarının önemi, bir ulusun yaşam standartlarının ve kültür seviyesinin bu araçların tüketimine göre değerlendirildiğini gösterir.
Sabunlar kimyasal açıdan doymuş ve doymamış yağ asitlerinin sodyum, potasyum vb. ile oluşturduğu, suda eriyebilen bazik tuzlardır.
Tekstil ve derideki kirlilikleri arındırma yeteneği (Res.8.14) bir dizi fiziko-kimyasal faktöre bağlıdır. Fakat her şeyden önce bu olay, tekstil tüylerinin kolay mayalanmasını, kirliliklerin ise daha zor mayalanmasını sağlayan suyun yüzey
geriliminin azalması sonucunda gelişir ve böylece kirlilikler tekstilden veya deriden arındırılmış olur.
a)
a) Temiz su kirliliğe etki etmez
b)
b) Suya sabun eklenmiş, sabun molekülleri
kendi hidrofobik uclarıyla kirliliğe
girirerek ve aynısıyla bağlanıyor
c)
c) Kirlilik tabandan kalkıyor
ç)
ç) Kirlilik tabandan büsbütün kalkıyor ve
sabun molekülleri içinde su karışımında
yüzüyor
Res.8.14 Yıkama esnasında sabun etkisinin şematik görüntüsü
Sabun üretimi için hammaddeler olarak, gıda için kullanılmayan yağlar, aynı
öyle palmiye yağı, olein, zeytinyağı, sulu yağlar, parafinin oksidasyonu ile elde
edilen sentetik yağ asitleri kullanılır.
Yağ asitleri dışında sabunların üretimi için, yağ asitlerinin sabunlanmasını
ve sabun, parfümler, dolgu maddeleri, boya vb. elde edilmesini sağlayan inorganik bileşenler (KOH, Na2CO3, NaOH) de gereklidir.
Piyasaya sabunların birkaç temel türleri sunulur. En çok, farklı kalitede, kokuda ve renkte olan sıradan sabunlar (katı sodyum sabunu) kullanılır.
Tuvalet sabunları (Res.8.15) uygun kokular, renkler ve antiseptik maddeler
eklenerek daha kaliteli hammaddelerden üretilirler. Bu grupta, sert ve kalıcı kö-
153
pük oluşturan özel tıraş sabunları, şeffaf sabunlar, sıvı sabunlar, tıbbi sabunlar
vb. yer almaktadır.
Res.8.15 Tuvalet sabunları
Sabunların kalitesi hammaddenin türüne ve ek maddelere bağlıdır. Sabun
kalitesinin belirlenmesi esnasında, içerdiği serbest yağ asitlerinin yüzdesi, nem
miktarı, serbest bazların içeriği, köpüğün sabitliği ve standartlarla belirlenmiş diğer göstergeler belirtilmektedir.
Sabunların kalitesinin korunması için, sabunlar nemden korunacak bir şekilde, çift katmanlı kâğıtla ve bazı ürünler ise tüplerde veya plastik torbalarda
ambalajlanırlar. Sabunun ambalajı, ürünü koruması dışında çağdaş bir tasarıma
sahiptir ve ürünün kendisini tanıtır.
Son yıllarda klasik sabunların yerine giderek toz halindeki hijyen sağlama
araçları geçmektedir. Onlar, genellikle ufalanmış sabunlardır. Çoğunlukla soda,
sulu cam ve diğer beyazlatma malzemeleriyle karışmışlardır. Kaliteleri, geleneksel sabunların kalitesi belirlendiği gibi belirlenir. Güzel tasarlanmış karton, teneke
veya plastik kutularda paketlenirler.
Tekstil ve diğer giyimlerin çağdaş hijyeni sağlanması için, üretimi daha ekonomik olan ve gıda öğeleri olarak kullanılabilen hammaddeler ile bağlı olmayan
deterjanların kullanıldığı, günlük çamaşır makineleri kullanılmaktadır. Öte yandan
ise, sabunlara kıyasen kaliteli deterjanlar yıkama sırasında çok daha iyi özelliklere sahiptirler. Çünkü daha büyük mayalama güçleri vardır, Kolayca durulanırlar,
sıcak ve soğuk suda ve aynı öyle sert ve yumuşak suda da aynı düzeyde köpürürler.
Deterjanların elde edildiği hammaddeler şunlardır: karbonhidratlar, alkoller,
ketonlar, sülfürik asit, klor, amonyak, sodyumhidroksit vb.
Kimyasal yönden deterjanlar anyonik, katyonik ve iyonik olmayan yüzey aktif maddeler olarak sınıflandırılırlar.
154
Piyasaya farklı fabrika ve ticari isimler altında sunulurlar. Kaliteleri ise deterjanlarda %12 ile %30 arasında değişen aktif bileşen içeriğine göre belirlenir.
Karton kutularda, kâğıt torbalarda ve polietilen poşetlerde, sıvı halde olduklarında ise plastik veya cam şişelerde paketlenirler.
Hijyen sağlama araçlarının üretim miktarı her yıl artmaktadır ve piyasaya
çok geniş bir ürün yelpazesi sunulur.
8.16 KOZMETİK ÜRÜNLER
Kozmetik ürünler, karmaşık kimyasal yapıları olan birçok maddenin karışımlarıdır. Bu ürünler geniş bir yelpazeyi kapsar ve cilt bakımı, temizlik, ferahlamak,
kırışıklıkların giderilmesi ve cildin diğer eksiklikleri için tasarlanmıştırlar. Bu ürünlerin, eterik yağlarından kaynaklanan hoş bir kokuları vardır ve cilde sağlıklı bir
şekilde etki ederler.
Günlük kullanılan kozmetik ürünlerinin arasında önemli yer alan ürünler
şunlardır; kolonya, parfüm, kremler, cilt temizleme sütü, sıvı makyajlar, protezler vb.
Kozmetik ürünlerinde kullanılan eterik yağlar, kökenine göre doğal veya
sentezlenmiştir. Onların hoş kokuları vardır. Sanayide kullanılan tanınmış eterik
yağlar: gül, terpentin, lavanta vb.
Kolonya koku maddeleri, su ve alkol karışımıdır. Kolonyadaki koku maddesi yaklaşık %4 oranında bulunmaktadır ve geri kalanını ise %90’a kadar varabilen
su ve etil-alkol oluşturmaktadır. Kokulu maddenin içeriğine ve amacına göre kolonyalar, tuvalet ve dezenfeksiyon kolonyaları olarak ayrılırlar. Tuvalet kolonyaları
%4-%6 oranında, dezenfeksiyon kolonyaları ise %2-%4 oranında koku maddesi
içerirler. Tuvalet kolonyasındaki bu bileşenlere, koku maddelerinin hızlı buharlaşmasını önleyen stabilizatörler de eklenir.
ɪ
Res.8.16 Parfümler
Parfüm yapı bakımından kolonyaya benzer ve sadece içerdiği koku madde
miktarı çok daha büyüktür. Parfümlerde ve kolonyalarda kullanılan koku maddeleri bitkisel veya hayvansal kökenli olabilir. Bu maddeler çıkarma veya presleme
ve damıtma ile elde edilebilirler. Parfümlerde (Res.8.16) genellikle çeşitli oranlarda ve konsantrelerde daha fazla koku maddeleri içerilmektedir.
155
Kremler yağlar, mineral yağlar, balmumu, gliserin, eterik yağlar, su, emülgatörler, stabilizatörler, antiseptik maddeler ve diğer özel ek maddelerden oluşan
emülsiyonlardır. Yüz, el ve vücudun temizlenmesi ve bakımı için tasarlanmışlardır. Bunlar homojen ürünlerdir. Işık ve hava etkisi altında bozulmazlar. Cildin türüne (yağlı veya kuru) bağlı olarak, kuru, yağlı ve yarım yağlı olarak üretilirler.
Elde edildikleri hammaddelere ve amaçlarına göre birçok krem türleri vardır. Kuru
kremler (gündüz için), yağlı kremler (gece için), temel bileşenleri dışında vitaminler, hormonlar, polen tozu vb. içeren özel kremler.
Pudralar, koku ve boya eklenmiş organik ve inorganik maddelerin ince
öğütülmesiyle elde edilirler. Pudraların üretilmesi için temel hammaddeler olarak,
ince öğütülmüş nişasta, talk, kaolin, tebeşir ve bunun yanı sıra bağlayıcı maddeler de kullanılırlar. Çocuk bakımı ve vücut bakımı için kullanılan pudralar boya ve
koku maddeleri içermemelidirler. Pudrada kullanılan bağlayıcı maddelerin türüne ve miktarına göre pudralar, toz pudra, katı pudra ve sıvı pudra olarak ayrılırlar.
Agrega durumlarına bağlı olarak pudralar çeşitli kaplarda paketlenirler. Toz
halindeki pudralar plastik poşetlerde, plastik kutularda, sıvı pudralar ise tüplerde
veya geniş ağızlı şişelerde paketlenirler.
Deodorantlar ya da diğer isimleriyle katı parfümler, çeşitli koku maddelerinin eklendiği serizin temelinde yapılırlar. Piyasada çeşitli şekillerde görülebilirler.
Sıvı, sprey, emülsiyon vb. Bu ürünler, kullandıkları esnada uygulandıkları yerlerde cildi serinleterek, aşırı terlemenin önlenmesi ve insan vücudundaki kötü kokuların giderilmesi için kullanılırlar.
Rujlar, dudakları renklendirme amaçlı olarak kullanılan kozmetik ürünlerdir
ve balmumu, yağ, serizin, vazelin, kokular ve %30 civarında boya karışımından
oluşurlar. Kaliteli rujlar, dudaklara sürülmeleri sırasında kırılmamalı, sert olmamalı ve sahip oldukları renkler hava ve ışığa sabit olmalıdır.
Res.8.17 Rujlar
Günümüzde modern kozmetik ürünleri arasında, güzelleştirmek ve görüntüyü tamamlamak için kullanılan değişik ek maddeler (protezler) de yer almaktadır.
Bu tür protezler “yapay” tırnaklar, kirpikler, peruklar ve benzerleridir.
Ekonomik açıdan kozmetik ürünleri özellikle dünyaca ünlü markaların ürünleri, yüksek fiyatlara ulaşan piyasadaki en kârlı ürünler arasında yer almakta-
156
dırlar. Ambalajın bu ürünlerin fiyatı üzerinde önemli etkisi vardır. Piyasada ünlü
markaların ticari ismini kullanarak bazı sahte ürünler de görülmektedir.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
5.
Sabunlar nedir?
Yüzey aktif maddelerin rolü nedir?
Piyasada hangi tür sabunlara rastlanmaktadır?
Deterjanların avantajları nelerdir?
Sabun veya kozmetik ürünlerinden, hangisinin daha uzun bir geçmişi olduğunu
biliyor musun?
8.17 BOYA VE VERNİKLER
İnsanın en temel ihtiyacı boyama ile kendisini, kendi giyimini, yaşam yerini,
yakın ve uzak çevresini süslemektir. Böylece, psikolojik ihtiyaç olan ışığın boyanmış nesnelerden yansımasının görsel zevkini karşılamaktadır.
Boyalar, geniş alanları kaplama ve boyama yapma yeteneğine sahip
renklendirilmiş doğal veya sentetik maddelerdir.
Boyalar ve vernikler en evrensel ürünlerdir, çünkü nesnelerin sadece bir kısmı bu ürünleri içermemektedir. Boyalar inşaat sektöründe, metallerde, ahşapta,
camda, plastikte, deride, lastikte, gıda sanayisinde, petrol sanayi ürünlerinde, kozmetik ve eczacılık ürünlerinde kullanılırlar.
Boyaların sınıflandırılması doğa ve kökenlerine göre yapılır. Bu ürünler organik ve inorganik, aynı öyle doğal ve sentetik olabilirler.
İnorganik boyalar çözünmez parçacıklar-pigmentlerdir. Genellikle metal
oksitler veya tuzlardır. Bazı bağlayıcı maddelerle, tiner, kurutucu yağlar, vernikler
vb. ile karıştırılarak kullanılırlar. Onlarla birlikte ürünlerin yüzeyinde ince bir tabaka “film” oluştururlar ve böylece nesneler boyanmış olur. Piyasada doğal inorganik
(öyle denilen toprak boyalar) ve endüstriyel ürünler yani mineral boyalara rastlanmaktadır.
İnorganik boyalar gibi, organik boyalarda kökenlerine göre doğal ve sentetik
olabilirler.
Doğal organik boyaların geçmişte büyük önemi varmış, çünkü tekstil, deri
ve kâğıtlar kalıcı olarak sadece onlarla boyanabilirmiş. Fakat yüksek fiyat, renk ve
renk tonlarının az sayıdaki seçenekleri ve aynı kalitelerde olmayışı, doğal boyaları
neredeyse tamamen kullanım dışı bırakmaktadır. Onlar artık sadece gıda sanayisinde, ilaç ve kozmetik sanayilerinde kullanılmaktadırlar. Organik boyalar günümüzde sentetik boyalar ile yer değiştirmişlerdir.
İlk sentetik boyanın elde edilmesi (1856 yılında ve kısa bir süre sonra bir sürü
diğer boyalar da üretilmiştir) sentetik boya ve vernik sanayisinin ve buna benzer diğer tüm sanayi dallarının gelişmesi için olanak sağlamıştır.
Sentetik organik boyaların sentezlenmesi sırasında genellikle anilin3 kullanıldığı için, bu boyalara çoğunlukla anilinli boyalar da denilir.
3
Anilin, fenilamin C6H5NH2 renksiz, yağlı sıvıdır
157
Organik sentetik boyaların sınıflandırılması, kullanılan malzemelere göre
yapılabilir. Ancak, bu sınıflandırma çok açık değildir ve bundan dolayı günümüzde daha çok, boyaların kimyasal yapılarına göre sınıflandırılması kullanılır. Kullanılan en önemli boyalar: azoboyalar, antrakinon boyalar, trifenil metan boyalar
ve kükürt boyalardır. Bu sınıflandırmanın yanı sıra boyalar çözünürlüğe göre de
sınıflandırılabilirler. Yani, suda çözünebilen (Res.8.18) ve suda çözünmeyen boyalar farklanabilirler.
Res.8.18 Suda çözünen boyalar
Boyaların en çok kullanılan özel sınıflandırılması boyaları, yağlı boyalar,
vernikler ve emayeler olarak ayıran sınıflandırmadır.
Yağlı boyalar, tiner-firnays veya kurutucu yağların pigmentlerle olan karışımıdır. Metal ve ahşap yüzeylerin estetik nedenlerle boyanması veya onların korunması için kullanılırlar. Bu boyalar aynı şekilde ressamcılıkta da kullanılırlar.
Res.8.19 Lake-boya
Vernikler, organik uçucu çözücülerde çözünen doğal veya sentetik reçinelerdir. Verniklerin ve pigmentli boyaların karışımlarına lake-boya veya emaye denilir (Res.8.19).
Kuruma hızlarına göre vernikler, hızlı kuruyan ve yavaş kuruyan vernikler
olarak ayrılırlar. Bazı verniklerin kuruması çözücülerin buharlaşması sonucunda
158
gerçekleşir (genellikle havada duran) ve bazılarının kuruması için ısıtma gereklidir. Bazı verniklere katalizörler-kurutma hızlandırıcılar eklenebilir.
Kullanılan hammaddelerin türüne göre vernikler ve emayeler, yağlı, alkollü,
nitro selülozlü, aseton selülozlü ve benzeri olabilirler.
Vernikler “beyaz eşyaların”, otomobil karoserlerinin vb. boyanması için kullanılırlar ve aynı zamanda estetik ve koruyucu olarakta kullanılırlar.
Yalıtkan özellikleri olan reçineler kullanılarak elektrik kablolarının ve tellerinin yalıtımında ve elektro teknikteki diğer ihtiyaçlarda kullanılan vernikler (izolasyon vernikleri) üretilirler.
Bugün boya ve vernik sanayisi farklı kombinasyonlarla özel, korozyon önleyici vernikler; gemileri yosun ve diğer organizmalardan koruyan su altı vernikleri;
daha sonra yelkenlerin, çadırların yapımında kullanabilen kumaşların emdiği vernikleri vb. üretir.
Boya sanayisi gittikçe gelişmektedir. Öyle ki bugün piyasada emülsiyon boyaları da bulunmaktadır. İlk emülsiyon boyası çeşitli yağlarda emülsifiye edilmiş
kazeinden elde edilmiştir. Günümüzde sabit kalitesi olan, hazırlanması ve bakımı
kolay, kokusuz ve kuru ve ıslak yüzeylerde eşit bir şekilde uygulanan sentetik boyalarının çeşitli su dispersiyonları bulunmaktadır.
Boyaların ve verniklerin türü, kökenleri ne olursa olsun, kalitelerinin korunması için, doğru ve iyi seçilmiş ambalaj ve depolama şarttır.
İnorganik boyalar polietilen, kumaş veya kenevirden yapılmış poşet ve torbalarda, karton kutular veya ahşap sandıklarda ve varillerde paketlenirler.
Sentetik organik boyalar, vernikler ve emayeler, sımsıkı kapalı (hava geçirmez) teneke veya plastik ambalajlarda paketlenirler.
Ürünlere yapıştırılmış deklarasyonda, genel veriler dışında, kökeni, bileşiğin
içeriği ve türü, kullanım şekli ve hangi araçların veya ek malzemelerin kullanılabileceği, ürünün kullanımından kaynaklanabilecek tehlikeler ve kaza durumunda
alınması gereken tedbirler belirtilmiştir.
Boya ve vernikler yerleşim yerleri dışında bulunan ve atmosferik etkilerden
ve güneş ışığından korunan depolarda depolanırlar. Depo alanlarındaki sıcaklık
ve nemi ölçme araçları ve yangın söndürme aletleri ile donatılmalıdırlar.
SORULAR:
1.
2.
3.
4.
Boyalar neye göre ve nasıl sınıflandırılırlar?
Verniklerin temel sınıflandırılması hangisidir?
Bu ürünlerin piyasaya sunulması sırasında ambalaj neyi sağlamalıdır?
Boya ve verniklerin kalitesinin korunması için depolarda hangi şartlar yerine
getirilmelidir?
159
KAYNAKÇA
1. ȼɥɚɞɟɧ Ɇ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɫɨ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚɨɤɢɬɟ
ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ Ⱦɟɥɨ, ɋɤɨɩʁɟ, 1964.
2. Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ.
ɍɩɪɚɜɭɜɚʃɟ ɫɨ ɩɪɨɢɡɜɨɞɨɬ
ȿɤɨɧɨɦɫɤɢ ɮɚɤɭɥɬɟɬ, ɤɨɩʁɟ,1997
3. Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚ ɫɬɨɤɚɬɚ
ȿɤɨɧɨɦɫɤɢɮɚɤɭɥɬɟɬ,ɋɤɨɩʁɟ,2000.
4. Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ.;Ʉɨɟɜɫɤɚ ɋɧɟɠɚɧɚ
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚ ɫɬɨɤɚɬɚ ɡɚ II ɝɨɞɢɧa
ɟɤɨɧɨɦɫɤɚ ɫɬɪɭɤɚ, ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ
Ⱦɟɥɨ, ɋɤɨɩʁɟ, 1999.
5. Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ.;Ʉɨɟɜɫɤɚ ɋɧɟɠɚɧɚ
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚ ɫɬɨɤɚɬɚ ɡɚ II ɝɨɞɢɧa
ɟɤɨɧɨɦɫɤɚ ɫɬɪɭɤɚ, ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ
ɞɟɥɨ 1996
6 Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ.;Ʉɨɟɜɫɤɚ ɋɧɟɠɚɧɚ
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɧɚ ɫɬɨɤɚɬɚ ɡɚ II ɝɨɞɢɧa
ɟɤɨɧɨɦɫɤɚ ɫɬɪɭɤɚ, ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ
Ⱦɟɥɨ, ɋɤɨɩʁɟ, 1991.
7. Ⱦɢɦɢɬɪɨɜɫɤɢ Ɇ.;Ƚɪɚɦɚɬɢɤɨɜ Ⱦ.
Ʉɪɚɬɨɤ ɩɪɚɤɬɢɤɭɦ ɡɚ
ɥɚɛɨɪɚɬɨɪɢɫɤɢ ɜɟɠɛɢ,
ɍɧɢɜɟɪɡɢɬɟɬ „Ʉɢɪɢɥ ɢ
Ɇɟɬɨɞɢʁ“, ɋɤɨɩʁɟ 1984.
8. Ⱦɢɦɢɬɪɨɜɫɤɢ Ɇ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɢ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟ
ɧɚ ɫɬɨɤɢɬɟ
ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ Ⱦɟɥɨ, ɋɤɨɩʁɟ, 1984.
9. Ʌɚɡɚɪɨɜ Ⱦ.ɋɢɦɨɜɚ ȿ. ɇɚɞʁɚɥɤɨɜɚ Ʌ.
Ʉɨɜɚɱɟɜɚ Ɋ
.
ɏɢɦɢɢ
ɇɚɪɨɞɧɚ
10. Ʌɭɤɢʅ Ɍ. ȼɥɚɯɨɜɢʅ Ɇ.
Ⱥɬɚɧɚɫɨɜɫɤɚ Ɇ.
Ɋɨɛɚ ɢ ɬɟɯɧɨɥɨɲɤɢ ɪɚɡɜɨʁ
ɋɚɜɪɟɦɟɧɚ ɚɞɦɢɧɢɫɬɪɚɰɢʁɚ,
Ȼɟɨɝɪɚɞ, 1992
11. Ɇɢɤɢʁɟʂ ȹ.
ɇɚɭɤɚ ɨ ɪɨɛɢ
Ɋɚɞ , Ȼɟɨɝɪɚɞ, 1963.
12. Ɋɢɫɬɢʅ ɂ.
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɪɨɛɟ
ɋɬɪɭɱɧɚ ɤʃɢɝɚ, Ȼɟɨɝɪɚɞ, 1980.
13. ɋɭɩɟɤ Ɂ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɫ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟɦ ɪɨɛɟ
ɒɤɨɥɫɤɚ ɤʃɢɝɚ,Ɂɚɝɪɟɛ, 1962
.
ɉɪɨɫɜɟɬɚ,
ɋɨɮɢʁɚ,
14. ɋɬɪɢɱɟɜɢʅ ɇ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɫ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟɦ ɪɨɛɟ
ɒɤɨɥɫɤɚ ɤʃɢɝɚ,Ɂɚɝɪɟɛ, 1969.
15. ɋɬɟɜɱɟɜɫɤɚ ȼ. Ɇɚɤɫɢʅ Ⱦ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ
ɫɨ
ɩɨɡɧɚɜɚʃɟ
ɫɬɨɤɢɬɟ ɡɚ ɟɤɨɧɨɦɫɤɢ ɭɱɢɥɢɲɬɚ
ɉɪɨɫɜɟɬɧɨ Ⱦɟɥɨ, ɋɤɨɩʁɟ, 1979.
1989
ɧɚ
16. ɋɥɭɠɛɟɧ ɜɟɫɧɢɤ ɧɚ Ɋ.Ɇɚɤɟɞɨɧɢʁɚ
161
17. ȳɟɞɟʁɟɜɢʅ ȼ.ȳɚɤɨɜɥɟɜɢʅ ȼ.
ɉɨɡɧɚɜɚʃɟ ɪɨɛɟ
ɒɤɨɥɫɤɚ ɤʃɢɝɚ,Ɂɚɝɪɟɛ, 1976.
18. ɑɟɩɭʁɧɨɜɫɤɚ ȼ.ɑɟɩɭʁɧɨɜɫɤɢ Ȯ.
Ɉɫɧɨɜɢ ɧɚ ɭɩɪɚɜɭɜɚʃɟɬɨ ɫɨ
Ʉɜɚɥɢɬɟɬɨɬ
19. ɏɚʇɢɞɟɞɢʅ Ɇ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɫɚ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟɦ ɪɨɛɟ
ɋɜɟɬɥɨɫɬ . ɋɚɪɚʁɟɜɨ, 1981.
20. ɏɪɭɫɬɚɧɨɜɢʅ Ʉ.
Ɍɟɯɧɨɥɨɝɢʁɚ ɫɚ ɩɨɡɧɚɜɚʃɟɦ ɪɨɛɟ
Ɂɚɜɨɞ ɡɚ ɢɡɞɚɜɚʃɟ ɭʇɛɟɧɢɤɚ
ɋɚɪɚʁɟɜɨ, 1969
21. Ȼɚɯɱɟɜɚɧʇɢɟɜ Ʉ.
ɉɨɦɨɲɧɢ ɦɚɬɟɪɢʁɚɥɢ-ɧɟɞɪɜɟɧɢ
ɦɚɬɟɪɢʁɚɥɢ, ɒɭɦɚɪɫɤɢ ɮɚɤɭɥɬɟɬ
ɋɤɨɩʁɟ, 2002.
162
İÇİNDEKİLER
1. KONU GİRİŞ ............................................................................................................................1
1.1 MALLARIN PİYASA VERİLERİNİ TANIMA DERSİNİN İÇERİĞİ,
ANLAMI VE DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ ......................................................................1
1.2 ÜRÜN YÖNETİMİ * ..........................................................................................................2
1.3 ÜRÜN KAVRAMLARI .......................................................................................................2
1.4 PAZARLAMA UNSURU OLARAK ÜRÜN.........................................................................2
2. KONU ÜRÜN ÇEŞİTLERİ........................................................................................................7
2.1 MALLAR İÇİN GENEL BİLGİ ...........................................................................................7
2.2 MALLARIN SINIFLANDIRILMASI ....................................................................................8
2.3 ÜRÜNLERİN ADLANDIRILMASI ...................................................................................10
3. KONU MALLARIN ÇEŞİTLİLİĞİ * .........................................................................................15
3.1 ÇEŞİTLİLİK (ARALIK) BOYUTLARI ...............................................................................16
3.2 ÜRETİM YELPAZESİ (ÇEŞİTLİLİĞİ) .............................................................................16
3.3 TİCARİ ÇEŞİTLİLİK .......................................................................................................17
3.4 ÇEŞİTLİLİK YÖNETİMİ ..................................................................................................17
4. KONU MALLARIN PİYASA ÖZELLİKLERİ...........................................................................21
4.1 MALLARIN SATIŞA SUNULMASI İÇİN GEREKEN BELGELER ...................................21
4.1.1 DEKLARASYON................................................................................................21
4.1.2 GARANTİ BELGESİ ..........................................................................................23
4.1.3 TEKNİK KILAVUZ ..............................................................................................25
4.1.4 HİZMET LİSTESİ ...............................................................................................26
4.2 EAN-SİSTEMİNE GÖRE ÜRÜN TANIMA
26
4.3 TASARIM........................................................................................................................29
4.4 ÜRÜNLERİN MARKASI* ................................................................................................31
4.5 ÜRÜNLERİN İŞLEVSELLİĞİ .........................................................................................32
4.6 MALLARIN SATIŞ İŞLEMLERİNE SUNULMASI İÇİN TEMEL YASALAR .....................32
4.7. ISO STANDARTLARI ......................................................................................................35
4.8. KALİTE ............................................................................................................................37
4.8.1 KALİTEYİ TEST ETME YÖNTEMLERİ .............................................................42
4.9. KALİTE KORUMA İŞLEVİNDE AMBALAJ, DEPOLAMA VE ULAŞIM ...........................43
4.9.1 AMBALAJ ..........................................................................................................43
4.9.2 DEPOLAMA.......................................................................................................48
4.9.3 HESAPLANAN MİKTAR KAYBI .........................................................................50
4.9.4 ULAŞIM .............................................................................................................51
5. KONU ENERJİ .......................................................................................................................57
5.1 ENERJİ ÇEŞİTLERİ .......................................................................................................57
5.2. YAKITLAR ......................................................................................................................59
5.2.1 KATI YAKITLAR .................................................................................................60
5.2.1.1 DOĞAL KATI YAKITLAR ......................................................................60
5.2.1.2 YAPAY KATI YAKITLAR ........................................................................62
5.2.2 SIVI YAKITLAR ..................................................................................................63
5.2.3 GAZ YAKITLARI ................................................................................................65
5.2.3.1 DOĞAL GAZ YAKITLARI ......................................................................65
5.2.3.2 YAPAY GAZ YAKITLARI .......................................................................65
6. KONU AMETAL SANAYİ ÜRÜNLERİ ...................................................................................69
6.1 İNŞAAT MALZEMESİ .......................................................................................................69
6.2 BAĞLAYICI MALZEMELER (YAPIŞTIRICILAR) ..............................................................71
163
6.2.1 HAVA MİNERALLERİ BAĞLAYICI ARAÇLARI ..................................................71
6.2.2 HİDROLİK BAĞLAYICI ARAÇ-ÇİMENTO .........................................................75
6.3 SERAMİK .......................................................................................................................79
6.3.1 TUĞLA VE KİREMİTLER ..................................................................................80
6.3.2 FAYANS .............................................................................................................82
6.3.3 PORSELEN .......................................................................................................84
6.3.4 ATEŞE DAYANIKLI MALZEMELER ..................................................................87
6.4 CAM ...............................................................................................................................89
7. KONU METALÜRJİ ÜRÜNLERİ .............................................................................................99
7.1 METALLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ ............................................................................99
7.2 MADENLERİ ZENGİNLEŞTİRME YÖNTEMLERİ .......................................................100
7.3 METALLERİ ELDE ETME YÖNTEMLERİ ....................................................................102
7.4 SİYAH METALÜRJİ ÜRÜNLERİ...................................................................................102
7.4.1 DEMİR .............................................................................................................102
7.5 RENKLİ METALÜRJİ ...................................................................................................106
7.5.1 BAKIR ..............................................................................................................106
7.5.2 KURŞUN .........................................................................................................110
7.5.3 ÇİNKO ............................................................................................................. 111
7.6 DEĞERLİ METALLER ..................................................................................................112
7.6.1 ALTIN ...............................................................................................................113
7.6.2 GÜMÜŞ ...........................................................................................................115
7.7 METALLERİN İŞLENMESİ ...........................................................................................117
7.7.1 MEKANİK İŞLEME ..........................................................................................117
7.7.2 METALLERİN TERMİK İŞLEMİ .......................................................................118
7.8 KOROZYONA KARŞI KORUMA ..................................................................................119
8. KONU KİMYA SANAYİ ÜRÜNLERİ .....................................................................................123
8.1 SU ................................................................................................................................123
8.2 İÇME SUYU .................................................................................................................124
8.2.1 FİZİKSEL YÖNTEM .........................................................................................125
8.2.2 KİMYASAL YÖNTEM .......................................................................................125
8.3 SANAYİ SUYU .............................................................................................................126
8.3.1 SUYU YUMUŞATMA YÖNTEMLERİ ...............................................................127
8.4 ATIK SU........................................................................................................................128
8.5 SÜLFÜRİK ASİT H2SO4................................................................................................129
8.6 HİDROKLORİK ASİT HCL............................................................................................130
8.7 NİTRİK ASİT HNO3.......................................................................................................132
8.8 SODYUM HİDROKSİT NaOH ......................................................................................134
8.9 SODYUM KLORÜR NACL (TUZ).................................................................................136
8.10 SODYUM KARBONAT (KALSİNE SODA) NA2CO3 .....................................................138
8.11 MİNERAL GÜBRELER.................................................................................................139
8.11.1 AZOTLU GÜBRELER......................................................................................140
8.11.2 FOSFORLU GÜBRELER ................................................................................141
8.11.3 KARMAŞIK GÜBRELER .................................................................................143
8.12 BİTKİLERİ KORUMA ARAÇLARI .................................................................................143
8.13 PLASTİK KÜTLELER ...................................................................................................145
8.14 KAUÇUK VE LASTİK ...................................................................................................150
8.15 HİJYEN SAĞLAMA (TEMİZLİK) MALZEMELERİ ........................................................153
8.16 KOZMETİK ÜRÜNLER ................................................................................................155
8.17 BOYA VE VERNİKLER.................................................................................................157
164

Benzer belgeler