OR GROUP AMERiKA`YA AÇILIYOR

Transkript

OR GROUP AMERiKA`YA AÇILIYOR
OR GROUP AMERiKA'YA AÇILIYOR
ÖZEL
HABER
TÜRKİYE'YE YATIRIM
2
100bin m
kampüs
20bin m2
fakülte
binası
DECEMBER
Yıl:1 Sayı: 11
» 21'de
HOLLAN
Muhammed Taş
» 2’de
haber•nl
» 6’da
Murat Can doktora tezini sundu
ISSN:1879-9981
BESTE KRANT VAN NEDERLAND
N
D A’ N I
Biz de bu ihtiyacı hissederek
boşluğu kendi alanımızda,
karınca kararınca
doldurmaya çalışıyoruz.
Hedefimizde sadece para
değil; aynı zamanda insan
sevgisi, eşitlik ve adalet
var. Bu temeller üzerinde
başarıya koşmayı çok
seviyoruz.º dedi.
Yasemin Aslan
HABER
2010
BAŞARIYA KOŞUYORUZ
Aynı zamanda ABD' de
telekomünikasyon ve finans
alanında çalışmamız var.
Bu konuyla ilgili gelişmeyi
önümüzdeki şubat ayında
kamuoyuyla paylaşmayı
planlıyoruz. İş dünyasının
dürüst ve profesyonel
çalışan insanlara ihtiyacı var.
Facebook'ta
keyifli dakikalar
CELAL ORUÇ ELEŞKİRT'E FAKÜLTE KURUYOR
ARALIK
AMERİKA'YA YATIRIM
ª Hollanda ile başlayan
ORRO Energy, Belçika' da
yapılandıktan sonra
Avrupa' nın bazı ülkelerinde
de yapılanma çalışmalarını
sürdürüyor.º diyen OR
Şirketler Grubu Başkanı
Celal Oruç: ª Türkiye' de çok
büyük yatırımlarımız var.
Bunu en geç 2 ay gibi bir
zaman içinde kamuoyuna
açıklayacağız.
GAZETESİ
İ
Y
İ
N
E
» 23’de
AŞURE
NASIL
YAPILIR? Türkiye’deki

UÇLAR
BU SON
RPICI
ÇOK ÇA
Hollanda'da yaşayan
Türk göçmenlerin
"ruh sağlığı" ile
ilgili olarak ilk kez
gerçekleştirilen
araştırma, çarpıcı
sonuçlar ortaya
koydu. Psikoterapist
Murat Can'ın,
Türk göçmenlerin
"göçmenlik
duygusu, ruhsal
sıkıntıları ve yaşam
kalitesi" konusunda
hazırladığı doktora
tezi, Hollanda'da
geniş yankı
uyandıracağa
benziyor.
IRKÇILIK iN
OZGURLUK OUT
Türklerden,
Hollanda’daki
Hollandalılardan
daha kötü durumdayız
Özgürlük kavramı en geniş bilinen içinde yaşadığımız Hollanda'da,
artık toplumun bütün kesimleri ürkek bireyler haline dönüştürülüyor.
Avrupa ülkelerinde, İsveç'te, Fransa'da, Almanya'da, İsviçre'de,
Hollanda'da, Belçika'da çok belirgin olarak yükselen ırkçı ve sağcı
siyasi hareketlerden cesaret alanlar, artık camileri sistematik olarak
hedef almışlar ve tehdit etmekteler. Bunun bir sonucu
Yeni bir
olarak islamofobi yaygınlaşıyor.
toplum
» 9'da
2010 yılı Avrupa’da sosyal dışlanmışlıkla mücadele yılı
ilan edilmesine rağmen, müslümanlar
bazı siyasi partiler
tarafından sistematik olarak hedef gösteriliyorlar.
Siyasi katılım için
gayret sarf eden
müslüman kökenli
siyasetçiler bir şekilde
üyesi oldukları siyasi
partilerden soğutulmakta ve
dışlanmaktalar.
Hürriyetlerin beşiği kabul
edilen Avrupa'da İslam
düşmanı partiler, hem
güçleniyor hem de
devlet politikalarıyla meşruiyete bürünüyor.
Avrupa ırkçılığın
normal ve hoşgörüldüğü bir kıtaya
bürünmeye yüz
tutmuş, tarih yazabilecek liderler, hatırlanası
iz bırakmak yerine kara lekeler
düşüyorlar tarih izdüşümüne.
BUGÜN DÖNECEKMİŞ GİBİ TÜRKİYE'YE
YATIRIM YAPIN, HİÇ DÖNMEYECEK GİBİ
HOLLANDA'YA YATIRIM YAPIN...
Sedat Akdağ, 15 yıldır Hollanda'da
yaşıyor. İlk geldiğinde bir televizyoncuda satıcı olarak çalışmaya başlamış.
Hayatında ilk defa işçi olarak çalıştığını
söylüyor, ama bu hiç te ağır gelmemiş,
çünkü çalışmayı çok seviyor. Çalıştığı
dükkanın yanındaki bisikletçinin satılık
olduğunu görünce, gitmiş ve on dakikalık bir pazarlıktan sonra 15.000 euro'ya
dükkanı satın almış.
» 3’te
HOLLANDA'DA
SEFİLLER SÜREKLİ
HASIRALTI EDİLDİ
Hollanda
göçmenleri
1975 yılından
sonra farketti.
Göçmenlere
sürdürülebilir
hiç bir yatırım
yapılmadı.
Ülkesel Danışma Kurulları ve
benzer örgütler, Hollanda hükümeti tarafından göçmenleri
kontrol etmek için kuruldu. » 9'da
Türkler Hollanda
için yük değil,
kazançtır
5'te
»
Kısa adı HOGİAF olan Hollanda
Genç İşadamları Federasyonu ve
alt çatı grubunu oluşturan derneklerin, Hollanda’nın en tanınmış
tarihi otellerinden biri olan Den
Haag Kurhaus’taki, “Hollanda ve
Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde
Hollanda’daki Türk girişimcilerin
katkısı” temalı toplantıya, 300
davetlinin katıldı.
KONYA KRİTERLERİ
HOLLANDALILARI BÜYÜLEDİ
"Wilders davasında yalnız kaldık" diyen
Mustafa Ayrancı'dan
federasyonlara ağır
eleştiri
» 4’te
"Wilders’e karşı HTİB Başkanı olarak
dava açıyorum. Katılmıyorsunuz, içerisinde yer almıyorsunuz. Hollanda’da ki
arkadaşlara, gelin en azından mahkemede
olun çağrısı yapıyorum. Maalesef bunu dahi yapmıyorlar
ve bu konuda samimi olduklarına inanmıyorum".
modeli
aranıyo
r
INTERKREASYON
Lydia, evde şeker var mı?
Var...
Lydia
Can
Mevlana’nın ünlü eseri Mesnevi’yi
Hollanda’caya tercüme eden Abdulwahid van Bommel "1967’de
ilk kez Türkiye’ye gittiğimde
misa�irperverlik bombardımanına
uğradım. Türkleri çok cömert
bulmuştum. Buna nasıl karşılık
verecektim? Vermekte akar su
gibi ol! Bu ne demektir? Hepiniz
bilirsiniz, biz Hollandalılar cimrilikle tanınırız..."
» 13’te
A. SUAT ARI
Ayaklar yere
basmalı
» 7’de
KEMAL ŞAHİN
Almanya ve
Türkiye açısından
2010 yılı…
» 8’de
» 15’te
KiBAR HiRA iLE YENi
HOLLANDA BEŞiKTAŞ
KULU ÜZERiNE
Mart ayında
© Hollanda© da
Türk altyapı
kulüpleri©
araştırmamıza Hollanda
Beşiktaş
Futbol
Kulübü ile
başlamıştık.
KiBAR HiRA
ANİL RAMDAS HOLLANDA
POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ:
» 20’de
YEMEKNAME
YEMEK
BAHANE
SOHBET
ŞAHANE
Bu sayımızdaki yemekleri
25 yıldır aşçılık yapan
Palet Party Centrum© un
sahibi ve aşçısı Ahmet
Ali Akgül yaptı.
Davetlilerimiz ise: Derya
Kaplan, Osman Çelik, Fatma
Gümüş, Nafize Şener,
Sevilay Atasever ve
Menderes Yüksel.
» 22’de
SEDAT ÇAKIR
Yeni başlangıçların
karşı koyulmaz
çekiciliği
» 9’da
VEYİS GÜNGÖR
Küreselleşme ve
Türkler
» 11’de
AYHAN TONCA
Hollanda'da
İslamofobi
» 13’te
HABER
2
NOVEMBER - KASIM 2010
OR Group yeniyıl resepsiyonunda
vizyonunu açıkladı
ÖZEL
HABER
ORRO Ene
rji C
E
O'
su
Wi
100’den fazla seçkin davetlinin katıldığı
programda OR Group Yönetim Kurulu Başkanı
Celal Oruç, önümüzdeki yıl ve 2012 yılında
gerçekleştirmek istedikleri projeler hakkında,
bilgilendirme ve basın toplantısı düzenledi.
OR Group Yönetim Kurulu Başkanı Celal Oruç, OR
Group olarak farklı sektörerde faaliyet gösterdiklerini
söyleyerek şöyle devam etti: "2010 senesinin sonunda
arkadaşlarımız ve iş yaptığımız partnerlerimizle bu organizasyonu düzenledik. Bu resepsiyon, bir tür senenin
kapanışı niteliğinde oldu. 2011’de başlayıp 2012’de
noktalayacağımız çok büyük hede�leri saptadık. OR
Group olarak çok yönlü çalışmalarımız var. Avrupa’da,
ABD ve Türkiye’de bu planlarımızı bir değerlendirme
yapıp yeni atılımlar peşindeyiz. Bu çalışmaları, sağlam
bir zemin üzerinde kesinlikle başarıya ulaştıracağımıza
OR
Group CEO'su Celal Oruç, doğduğu yer olan
Eleşkirt’e yapmayı planladığı üniversite ile ilgili olarak, çok heyecanlı ve mutlu olduğunu söyledi. Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi bünyesinde planlanan, Eleşkirt Celal
Oruç Yüksekokulu Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek, ilk
uygulamalı fakülte olacak. "Bu okulun yapımına en kısa zamanda
start vereceğiz. Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında bu yüksekokul bitirilmiş olacak. Okulun yapımı ile ilgili gereken bütün resmi izin ve onaylar alındı. 20 bin metrekarelil bir inşaat imkanına
sahibiz ve okul toplamda 100bin metrekarelik bir alanı kapsıyor.
Gayemiz, bu yüksekokulun açılışında Hollanda ve Türkiye başbakanlarını bir araya getirip uluslararası bir açılış yapmak. Bu okul,
bir gurbetçinin Hollanda’da çalışıp kazandığı parayla ortaya
koyduğu, kendi ülke ve insanına yönelik düşüncelerinin bir delili,
bir hediyesi olacak. Aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’yi dostluk,
kardeşlik noktasında birleştirecek bir temel atmayı düşünüyoruz.
Cep Telefonu / (Mobiel):
Adres / (Adres):
Doğum Tarihi / (Geboortedatum):
Posta Kodu / (Postcode):
E-posta / (E-mail):
Şehir / (Woonplaats):
Banka no / (Rekeningnummer):
Tarih / (Datum):
İmza / (Handtekening):
Yıllık abone bedeli olan 19,- EURO’nun
1 defaya mahsus olmak üzere yan
tarafta yazılı olan banka hesabımdan
çekilmesine onay verdiğimi beyan
ederim.
Ondergetekende verleent hierbij tot
wederopzegging machtiging aan:
HABER om een bedrag af te
schrijven van 19,- EURO eenmalig.
indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u
binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.
ORRO ENERGY
“Hollanda ile başlayan ORRO
Energy, Belçika’da yapılandıktan
sonra Avrupa’nın bazı ülkelerinde de
yapılanma çalışmalarını sürdürüyor.”
diyen Oruç, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de çok büyük yatırımlarımız
var. Bunu en geç 2 ay gibi bir zaman
içinde kamuoyuna açıklayacağız. Aynı
zamanda ABD’de telekomünikasyon
ve �inans alanında çalışmamız var. Bu
konuyla ilgili gelişmeyi önümüzdeki
şubat ayında basın aracılığı ile bütün
müşterilerimize ve halkımıza duyurmayı planlıyoruz. İş dünyasının dürüst ve
profesyonel çalışan insanlara ihtiyacı
var. Biz dürüstlükle de güzel yerlere
ulaşılacağını göstermek istedik. Bu ihtiyacı hissederek boşluğu kendi alanımızda, doldurmaya çalışıyoruz. Hede�imizde sadece para değil; aynı zamanda
insan sevgisi, eşitlik ve adalet var. Bu
temeller üzerinde başarıya koşmayı çok
seviyoruz.”
Avrupa Adalet Divanı'ndan vatandaşlarımızın lehine karar çıktı
HABER Gazetesi Abone Formu
Adı - Soyadı / (Naam):
Celal Oruç, önümüze bazı hede�ler
koyup, “5 sene içerisinde geldiğimiz
ve 10 sene içerisinde geleceğimiz yer,
yeni ürünlerimizle 2012’de inşallah
çok daha iyi yerlere gelebileceğimizin
müjdesini vermek istiyorum. Özellikle
“12.12.2012” tarihinin bizler için çok
büyük bir ehemmiyet arz ettiğini bugün
dostlarımızla paylaştım. Bu tarihte OR
Group olarak birçok önemli proje hayata
geçirilecek. Hollanda OR Group, 2012’de
inşallah ilk 500’lerden, ilk 100’lere girecek. Ancak bizim asıl hede�imiz, ilk 50
içinde olmak.” açıklamasında bulundu.
erkel
an B
av
gn
ÖNÜMÜZE KOYDUĞUMUZ
HEDEFLER GERÇEKLEŞTİ
Di
inanıyorum ve aynı zamanda saygı çerçevesi içinde ‘Kazan, Kazandır Modeli’
ile ortak bir paylaşımı felsefe edinen OR
Group’un, bugünden sonra yeni atılım ve
sürprizlerle iş dünyasında kendi yerini
çok güzel bir şekilde alabileceğini dostlarımıza müjdeledik” dedi.
ottier ve çalışan
l
a
r
dR
ınd
lfre
an
Celal Oruç
Yandaki bilgileri
eksiksiz
doldurup
aşağıdaki
e-mail
ya da posta
adresimize
verilerinizi
ulaştırdığınızda
aboneliğiniz
başlatılacaktır.
Evlenerek Hollanda'ya
gelenler boşanmaları halinde
sınırdışı edilemeyecek
vrupa Adalet Divanı, evlilik
süren hukuk mücadeleleriyle ilgili
A
yoluyla Hollanda'ya gelenlerin olarak görüş istenen Avrupa Adalet
3 yıl içinde boşanmaları halinde sınır Divanı, Ortaklık Konseyi'nin 1/80
dışı edilmelerine karşı açılan davayı
temyizde de kaybeden Hollanda'ya
darbe vurdu. Fuat Toprak ve İhsan
Oğuz adlı vatandaşlarımızın 4 yıl
Posta adresi:
HABER
Laan op Zuid 474
3071 AB Rotterdam
[email protected]
Tel: 010 -2 900 900
Fuat Toprak (34)Sivas
doğumlu, Rotterdam© da
ikamet ediyor
İhsan Oğuz (32) Yozgat
doğumlu, Helmond© ta
ikamet ediyor.
sayılı kararının 13'üncü maddesine
atıfta bulunarak, Türklerin oturumlarıyla ilgili durumlarının kötüye götürülemeyeceğine vurgu yaptı.
Ejder Köse, "Bu görüşe göre,
evlilik yoluyla gelenler işçi statüsünde olmaları koşuluyla 3 yılı
doldurmadan boşanmaları
halinde sınır dışı edilemezler.
Kişinin bir gün bile çalışması
ona işçi sıfatı kazandırır. Böyle
bir durumda kişi işsi statüsünü
koruduğu için 5 yılı doldurana
kadar yıllık oturum izni alır. 5 yıl
dolduğunda da daimi ikamet
iznine sahip olur" dedi.
3
HABER
NOVEMBER - KASIM 2010
Bugün dönecekmiş gibi Türkiye'ye
yatırım yapın, hiç dönmeyecek
gibi Hollanda'ya yatırım yapın...
Türkiye'de kendi işinde i�las ettikten sonra evlilik yoluyla
Hollanda'ya gelen Sedat Akdağ, 15 yıldır Hollanda'da yaşıyor
ve iki çocuk babası. İlk geldiğinde bir televizyoncuda satıcı
olarak çalışmaya başlamış. Hayatında ilk defa işçi olarak
çalıştığını söylüyor, ama bu hiç te ağır gelmemiş çünkü çalışmayı çok seviyor Sedat Akdağ. Çalıştığı dükkanın yanındaki
bisikletçinin satılık olduğunu görünce, gitmiş ve on dakikalık bir pazarlıktan sonra 15.000 euro'ya dükkanı satın
almış. 2004 yılında 70 metrekarelik dükkanda bisikletçilik
macerası başlamış.
Kardeşiyle ortak çalışmaya başlamışlar ama bir diploma
veya bisikletçi serti�ikası yok ve pek anlamıyor bu işten. İlk
müşterisi dükkana girip 'spaak' istemiş ama ne olduğunu
bilmiyor, sonra öğrenmiş ki cant teliymiş. Gecesini gündüzüne
katmış ve iki ay içinde 42bin euro'luk mal satmış Sedat bey. İlk
yıl 280bin euro ciro yapmış ve 4 dükkanı olmuş. İlkönceleri
çevresindekiler tepki göstermiş, “Çok güldüler, bisikletçilikte kariyer mi yapacaksın diyenler bile oldu. Bisikletçiliği
hakir görenler oldu ama ben yılmadım hep çalıştım” diyor.
Bu özelliği sayesinde Sedat bey yeni başarılara imza atmaya
başlamış. Yılda 280.000 Euro ciro yaptığını duyanlar tabiî
ki çok şaşırmışlar. Rabobank tan kredi almış ve franchizing
sistemiyle bugün 40 dükkana ulaşmışlar. Bu başarısını neye
borçlu olduğunu sorduğumuzda, rahmetlik babasının güzel
bir sözünü hatırlıyor ve diyor ki “Seher yeli alnına değecek”;
öyle olduğu zaman hep kazanırsın.
Franchising sistemiyle çalışmak isteyenler önce 5.000
euro yatırıp iki ay kadar çeşitli ADO Bike dükkanlarında
kurs gördükten sonra bu işi sever ve karar verirse 5.000
euro daha yatırıp, serti�ikasını alıp, dükkanını açabiliyor ve
bisikletleri sadece ADO Bike'dan alıyorlar. Onun dışında ciro
ya da kardan başka birşey talep etmiyorlarmış.
İş hayatındaki en büyük sorun kredi almak olmuş hatta
Abnamro, 15.000 euro için, Sedat Bey'in kendi deyimiyle,
'şırınga ile göbeğinden kan almış'. 4 dükkandan sonra avantajlarından dolayı Rabobank'a geçmiş. Kendine iş başlamak
isteyenlere çok yardım ettiğini söylüyor kredi ve prosedürler
için.
Doğuştan isletmeci misiniz diye
sorduğumuzda, evet diyor “Dediğim gibi ilk defa burada isçi oldum,
ben yere düşsem mutlaka bir avuç
toprakla kalkarım”. Bu da kayınvalidesinin Sedat bey için söylediği bir
sözmüş. Tatile gitse bile
bir şeyler alır satarmış,
mesela Fethiye ye gittiğinde denk gelmiş
ve çok hoşuna gittiği
için bir yazlık almış.
Başından geçen
ilginç bir olayı şöyle
anlatıyor Sedat Akdağ, “İşe yeni başladığımda oradan buradan
bisiklet bulup satmaya
çalışıyorum ve bu işi
pek anlamadığımı da
söylemiştim zaten. Sattığım bisikletlerden birini
sokakta gördüm. Bir Hollandalı kadın sürüyordu.
Baktım ki bisiklet parlak
ama çamurluklar tamamen
paslanmış. Çok utandım ve
bayana dedim ki; özür dilerim ben bunun paslanacağını bilmiyordum.Bir ara
dükkana gel, bu çamurluğu
değiştireyim. Şasırdı, gerçekten mi yapacaksın dedi ve iki gün sonra
geldi değiştirdim ve gitti. Bir süre sonra, Algemene Dagblad'dan
röportaj için geldiler ve gazeteci dedi ki; 'birazdan dükkana gelen
bir müşteriye seni soracağım bakalım ne söyleyecek', baktım aylar
önce çamurluğunu değiştirdiğim bayan girdi içeri ve o da benden
övgü ile bahsedip memnun olduğunu söyleyince, gazeteci beni
tebrik etti. Sonra Rijnmond televizyonu geldi ve bir gün boyunca
çekim yaptı ve tüm gün haber bültenlerinden sonra 6 dakikalık
yayın girdiler. Ondan sonra da işimiz hızla büyüdü”.
Bu başarısını girişimci ruhuna, çalışkanlığına, cesaretine borçlu
olduğunu belirten Sedat Bey, gençlere de bunları tavsiye ediyor ve
kafalarını çalıştırsınlar diyor.
Son olarak şunları söylüyor Sedat Bey. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiretin için çalış" Hadisi-Şeri�i'inden bir
ders çıkarmış ve bir ilke edinmiş kendine. Girişimcilere de bu tavsiyeyi
veriyor: "Hiç dönmeyecekmiş gibi Hollanda’ya, hemen dönecekmiş gibi
Türkiye için çalışın ve yatırım yapın! Ülkenize de yatırım yapın ki geri
dönmeniz gerekince dönebilecek durumunuz olsun.
FOTOHABER
SONGÜL MUTLUER ZAANDAM
PvdA GRUP BAŞKANI OLDU
Zaandam Belediye Meclisinde, İsçi Partisi grup toplantısında tek aday
olarak gösterilip, grup başkanlığına seçilen Songül Mutluer "Bana
güvenip beni bu göreve seçen tüm partili arkadaşlarıma teşekkür
ederim. Partimi, daha üst seviyelere taşımak için ne gerekiyorsa hep
beraber yapacağız. Ayrıca, halkın sesi olmaya da devam edeceğim” dedi.
Bayramınız
kutlu
olsun
Fakir markasını
Hollanda'ya
hizmetinize
getirdik
Ruwekampweg 11-F
5222 AT 's-Hertogenbosch
Tel: 073-623 3457
Fax: 073-621 4975
www.ficperipheral.com
HABER
4
DECEMBER - ARALIK 2010
"Wilders davasında
yalnız kaldık" diyen
Mustafa Ayrancı'dan
federasyonlara ağır
eleştiri
H
ollanda’nın en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olan
Hollanda Türkiyeli İşçiler BirliğiHTİB Başkanı Mustafa Ayrancı Hollanda’da entegrasyon
sürecinde varolduklarını,
ancak bunun kendi kimliğimizi koruyarak sürdürülmesü gerektiğini söyledi.
HTİB Başkanı Mustafa Ayrancı, özellikle toplumsal sorunlarda aktif yer almalarına rağmen
maalesef HTİB olarak Wilders davası
konusunda yalnız kaldıklarını söyledi.Ayrancı "Toplumda ayrımcılığı ve
nefreti körüklediği gerekçesi ile Wilders hakkında dava açtık. Davaya bakan savcıların değiştirilmesi için reddi hâkim talebinde bulunduk. PVV
Lideri Wilders’e karşı HTİB Başkanı
olarak dava açıyorum. Katılmıyorsunuz, içerisinde yer almıyorsunuz.
Hollanda’da ki arkadaşlara, gelin en
azından mahkemede olun çağrısı yapıyorum. Maalesef bunu dahi yapmıyorlar ve bu konuda samimi olduklarına inanmıyorum. Gerçekten şunu
ifade edeyim, Wilders davasında yal-
nız kaldık." dedi.
Müslüman topluma karşı
geliştirilen ayrımcı ve
dışlayıcı
politikaları
şiddetle protesto ediyoruz.
Ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı toplantılar
yapıyoruz. Onlara da katılmıyorlar.
Sokakta ayrımcılığa uğruyorsun. Eğitimde ayrımcılığa uğruyorsun. İş yerinde ayrımcılığa uğruyorsun. Ve bu
sağ azınlık hükümetinin oluşması ile
PVV’nin 24 milletvekili çıkarması ile
ayrımcılık daha da arttı. Örneğin insanlar işsiz kalıyor ise ödenek almak
zorundalar. Yasal bu haktır. Oraya
müracaat ettiklerinde niye geldiniz
buraya hırsızlık için mi geldiniz. Bu
insanlarımıza söylenmeye başlandı.
Ve ben o federasyonlara soruyorum
nerdesiniz ve ne yapıyorsunuz siz?
Çıksınlar bu durumlara karşı bir soru
önergesi ve eylem başlatsınlar. Bizde
De Olijventuin
De Olijventuin heeft de mogelijkheid om aparte zitgelegenheden te creëren, zodat u
ongestoord met uw zakenpartners of medewerkers kunt genieten van de overheerlijke
gerechten, de bijzondere ambiance en de vriendelijke en deskundige bediening.
• Zakenlunches en zakenborrels
• Jubilea en personeelsfeesten
...als bedrijfsuitje
A
AD
ACCOUNTANCY
A
AD
COUNTANCY
A
TANCY
ebe
s
a
uh
m
,
i
g
nlık
a
Ver
m
ş
n
anı
d
all-i
e
n
v
i
iç
tleri
i
e
ntis
a
r
hizm
t ga
fiya
onları destekleyelim.
Toplumsal sorunlarda diğer öz
örgütlerinde bu sorunlarda aktif
olmasını bekliyoruz. Hollanda’ daki
Geert Wilders’ın ve Avrupa’nın birçok ülkesindeki benzerlerinin yaygaralarının birbirine benzemesi bir
tesadüf değildir. Egemen ulus şovenizmi temelinde çığırtkanlık yapmak
ve azınlık olanları ötekileştirmek ve
dışlamak ırkçı milliyetçilerin ortak
noktasıdır. Sadece dışladıkları kesimin ismi değişiyor ama yaptıkları
öz olarak tamamen aynıdır. Toplumu ‘allochtoon’ve autochtoon’ diye
ikiye ayıran, özel olarak Müslüman
topluma karşı geliştirilen ayırımcı ve
dışlayıcı politikaları şiddetle protesto
ediyoruz. Hollanda’da işçi sınıfının
mücadeleleriyle elde edilen kazanımların adım adım yok edilmesini kabul
etmiyoruz. Entegrasyonda varız. Ancak kendi kimliğimizi koruyarak. Hileli para politikalarıyla, euro’ya geçiş
numaralarıyla ce bimizden çalınan
paraları geri istiyoruz. Sağlık ve bakım hizmetlerinde uygulanan yüksek
prim uygulamasını kabul etmiyoruz.
Az gelirlilere, bakıma muhtaç olanlara, yaşlılara yönelik vurdumduymaz
politikalara artık dur denilmesini istiyoruz. HTİB, bu istemlerin her platformda savunucusudur ve olmaya
devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Nieuwe Binnenweg 575
3023 EP Rotterdam
Tel: 010 - 425 75 79
Mobiel: 0681 - 61 53 53
www.olijventuin.nl
[email protected]
ODTÜ ve Bilkent
en iyi 200’de
“Dünyanın en iyi 200 üniversitesi” listesine Bilkent ve ODTÜ
üniversiteleri de girdi. İngiliz The
Times gazetesinde çıkan haberde
yayımlanan listede Bilkent Üniversitesı 112’nci ve ODTÜ ise, 183’ncü
sırada yer aldı. Listede en iyi 10
üniversiteden 7’si Amerika’dan
diğer üçü ise İngiltere’den. Harvard
Üniversitesi’nin 96,1 puanla birinci
sırada yer aldığı listede California
ve Massachussets Teknoloji Enstitüleri ilk üç arasında da yer alıyor.
Yeni bir işyeri açmak istediğinizde, ya da yeni girişimlerinizde
hiç düşünmediğiniz sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Bu konuda
size yardımcı olabilecek ve yol gösterebilecek bir mali
muhasebe ve danışmanlık bürosu işinizi kolaylaştıracaktır.
Yeni yılınızı kutlar, işlerinizde yeni
atılımlar ve üstün başarılar dileriz.
“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür”
ADA ARNHEM
Broekstraat 32
6826 PZ Arnhem
T +31 (0) 26 389 53 77
F +31 (0) 26 443 71 52
[email protected]
Biz ADA Accountancy mali muhasebe
ADA DEN
HAAG
ADA AMSTERDAM
ve vergi
danışmanlık
bürosu olarak,
Hoefkade 875
t.t. Vasumweg 18
bu konularda
müşterilerimize gerekli
2525 HC DEN HAAG
1033 SC AMSTERDAM
yardımları
T +31 (0)ve
70 kolaylıkları
– 427 43 57 sağlıyoruz.
T +31 (0) 20 – 694 66 00
F
+31
(0)
70
–
363
80
97
F +31
(0) 20 – 694 18 00
Yılların deneyimi ve uzmanlığıyla
mali
[email protected]
[email protected]
muhasebe, vergi sorunları ve her
türlü mevzuatla ilgili, işyerinize uygun
çözümler üretiyoruz.
gücümüz sizin gücünüzdür”
www.ada-accountancy.nl
ADA DEN HAAG
Zichtenburglaan
Hoefkade 875 31 -6
2544
EA Den
2525 HC
DENHaag
HAAG
T +31 (0) 70 – 427 43 57
F +31 (0) 70 – 363 80 97
[email protected]
gücünüzdür”
7
2
ADA AMSTERDAM
t.t. Vasumweg 18
1033 SC AMSTERDAM
T +31 (0) 20 – 694 66 00
F +31 (0) 20 – 694 18 00
[email protected]
w.ada-accountancy.nl
G
57
97
y.nl
ADA AMSTERDAM
t.t. Vasumweg 18
1033 SC AMSTERDAM
T +31 (0) 20 – 694 66 00
F +31 (0) 20 – 694 18 00
[email protected]
Mubarek Ramazan Bayramı’nın,
herkese huzur, barış ve mutluluk getirmesini dileriz.
y
tanc Bayramınız kutlu olsun.
n
u
o
Acc
a
ADA
lund
o
y
ı
r
z
başa
erini
n
t
r
i pa
en iy
msterdam
en Haag
rnhem
M
A
AD
ACCOUNTANCY
5
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Yeni Nesil'in Brüksel çıkarması
Yeni Nesil Vakfı 55 genç
akademisyenle Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret etti. Avrupa Parlemento üyesi Emine Bozkurt’un davetlisi olarak
Brüksele giden gençlik grubu,
Hollanda’nın çeşitli üniversite
ve yüksek okullarından katıldılar.
Amsterdam, Rotterdam, Utrecht, Groningen, Tilburg şehirlerinden katılan gençler Avrupa
Parlemento ziyaretinden sonra
Brüksel şehrini gezdiler. Emine
Bozkurt gençlerin Avrupa Birliğine olan ilgilerinden dolayı sevindiğini belirtti.
Aralarında iki farklı partiden
eyalet meclis üye adayları bulunan grup Emine Bozkurt'a “Türk
geçmişli, Hollanda gelecekli”
(Turkse a�komst, Nederlandse
toekomst) kitabı takdim edildi.
Tel: 030-8890206
E-fax: 0847-292120
E-mail: [email protected]
Lid van College Belastingadviseurs
Tafelbergdreef 36
3564 AB Utrecht
www.profa.nl
Belastingadvies
Opstellen jaarcijfers
Aangiften inkomstenbelasting
Aangiften vennootschapsbelasting
Türkler Hollanda için yük
değil, kazançtır
Kısa adı HOGİAF olan Hollanda
Genç İşadamları Federasyonu ve alt
çatı grubunu oluşturan derneklerin,
Hollanda’nın en tanınmış tarihi otellerinden biri olan Den Haag Kurhaus’taki,
“Hollanda ve Türkiye arasındaki ticari
ilişkilerde Hollanda’daki Türk girişimcilerin katkısı” temalı, 300 davetlinin
katıldığı toplantıya, Hollanda Başbakan
Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Maxime
Verhagen, Meclis Eski Başkanı Frans
Weisglas, Lahey Belediye Başkanı
Jozias van Aarsten,Hollanda Eski
Dışişleri Bakanı Bernart Bot, T.C.
Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan,
HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer,
CDA Senatörü Gerrit Tersptra, CDA
Milletvekili Coşkun Çörüz, PvdA
Milletvekili Metin Çelik, Türk ve
Hollanda’lı işadamları, politikacılar,
akademisyenler ile bazı HOGİAF üyeleri de iştirak ettiler.
Programın sunumunu yapan
Hollanda Meclis Eski Başkanı Frans
Weisglas, HOGİAF’ın Hollanda Eski
Başbakanı Prof. Jan Peter Balkenende
tarafından açılışının yapıldığını belirtti.
HOGİAF Başkanı Mehmet
Kabakyer, Hollanda’nın uluslararası
konumuna dikkat çekerek içe kapanma gibi bir opsiyonun olmadığını dolayısıyla daha iyi şekilde dünyayla entegre olması gerektiğini belirtti. Kabakyer,
“Utrecht Üniversitesine yaptırmış olduğumuz araştırma bir kitap halinde
getirildi. Sonuca göre Türk işadamları Hollanda için bir yük değil kazanç
olduğu ortaya çıktı.” dedi.
Soluna Başbakan Yardımcısı Maxime Verhagen ve Büyükelçimiz Uğur Doğan© ı alan başkan Mehmet
Kabakyer© in neşesi dikkatlerden kaçmadı
Wikileaks hakkında ince göndermelerle söze başlayan Den Haag
Büyükelçisi Uğur Doğan yeni hükümete başarılar diledi. HOGİAF’tan övgüyle
bahseden Doğan, sadece Hollanda ekonomisine katkılarından dolayı değil, iki
ülke arasındaki köprü vazifelerinden
dolayı da takdire şayan olduğunu anlattı. Hükümetle direk irtibat kurmak
için Türklerin dernekleşmesini desteklediklerini anlatan Doğan Türkiye’nin
dünya çapında Çin’den sonra en hızlı
büyüyen 2. ekonomiye sahip olduğuna
dikkat çekti. Doğan,1800 Hollandalı
şirketin Türkiye’de iş yaptığını anlattı.
Hollanda Başbakan Yardımcısı ve
Ekonomi Bakanı Maxime Verhagen,
Wikileaks’ta kendi adından bahsedildiği ve kendinin Türkiye’nin AB üyeliğinden yana olduğu yazdığını belirterek söze başladı. Verhagen sadece
Hollanda ekonomisine değil Hollanda
- Türkiye ilişkilerine katkılarından dolaya HOGİAF’a teşekkür etti.
Verhagen, Hollanda’nın ilk büyükelçisi Cornelis Haga’nın iki ülke arasında
köprüler ve dostluk kurmakla görevli
olduğunu anlatarak HOGİAF’ın aynı
görevi üstlendiğini söyledi. Türkiye
son çeyrekte %11 büyüdüğüne dikkat çeken Verhagen ekonomik alanda
da önemli bir ortak olduğuna dikkat
çekti. Şu anda ihracatın %1’i Türkiye’ye
yapıldığını yani 3 milyar euroluk bir
pazarin söz konusu olduğunu belirtti.
İhracatın aynı trendle devam etmesi
durumunda, yeni bir rekora koşulduğunu belirten Verhagen bunun sade-
ce Türkiye’nin durumu
ile alakalı değil, buradaki
insanların katkıları sayesinde de gerçekleştiğini
anlattı. Müteşebbisliğin
sadece azim değil, sürekli yenilik te gerektirdiğini belirten Verhagen,
ekonominin uluslararası
boyutunu güçlendirmek
için HOGİAF araştırmasının bu network'lardan
faydalanılması gerektiğini belirtti.
Hollanda Başbakan Yardımcısı ve
Ekonomi Bakanı Maxime Verhagen:
“Hollanda ekonomisini uluslararası
alanda daha güçlü bir hale getirme
görevini beraber yürütmeliyiz.
HOGİAF’ın bu kapsamda yaptığı
çalışmaları için teşekkür ediyorum
ve gelecek yıl ki geleneksel yemekte
görüşmeyi ümit
ediyorum.”
Lahey Büyükelçisi Uğur
Doğan: “HOGİAF, iki ülke
arasındaki köprü vazifelerinden dolayı takdire şayan bir
işadamı derneğidir.”
300 davetlinin katıldığı toplantı Hollanda'nın en tanınmış tarihi otellerinden biri olan Den Haag Kurhaus'ta gerçekleştirildi. HOGİAF© ın konfederasyon açılımının ilan edildiği toplantıda ayrıca
ª Hollanda ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde Hollanda'daki Türk girişimcilerin katkısı" araştırmasının sonuçları da kamuoyuyla paylaşıldı.
HABER
6
NOVEMBER - KASIM 2010
Amsterdam’da ‘Kültürlerarası
DiyalogÕ semineri
AlmanyaÕ dan 'extra large'
ekonomik bŸ yŸ me
Foto: ªüheda Koçak
Amsterdam-West Junior Koleji’nde
Amsterdam Hilal Başak Derneği tarafından düzenlenen Kültürlerarası Diyalog seminerinde “Hollanda’ca bilip bilmemek
önemli değil, Hollanda ekonomisine her
hangi bir şekilde katkı sağlandığı takdirde entegre olunmuştur” tezi tartışıldı. Çoğunluğun bu teze karşı olduğu seminerde,
konuşulan ortak bir dilin dayanışmayı ve
kültürler arası diyaloğu pekiştirdiği savunuldu. Kalabalık bir grubun katıldığı
ve entegrasyon dışında, istihdam ve eğitim konusuzunda tartışıldigi seminere
150’den fazla farklı kökenden gencinde
içinde bulunduğu kalabalık bir grup katıldı. Ayrıca sınıf sekizde yapılan Cito tes-
tinin öğrencilerin kaderini belirlememesi gerektiğini ve eğitim sisteminde köklü
bir reformun bir ihtiyaç olduğu belirtildi.
Seb-i Aruz grubunun klasik doğu eserlerini seslendirdiği bolümden sonra katılımcılar, Türk, Faslı, Endonez, İtalyan ve
Hollanda mutfaklarından sunulan farklı
mezeler eşliğinde tanışma ve kaynaşma
olanağı buldular. Hanife Özer, Hacer Bağcacı, Hatice İnan, Fadime Altun, Selma
Balta ve Serap Düzgün seminerin düzenlenmesinde gönüllü olarak katkı sağladılar. Bunun yanı sıra STOC, Suffeli Gençlik,
Asri, Argan ve Euromoslim kuruluşlarının
da desteklediği seminerde, Yeşim Candan
moderatörlüğü üstlendi.
LASTMINUTE
CORENDON.COM’ DA KAMPANYALAR BAŞLAMIŞTIR
Amsterda
m
€
59 mı ?!?!?
Hollanda'da yaşayan
Türk göçmenlerin "ruh
sağlığı" ile ilgili olarak
ilk kez gerçekleştirilen
bir araştırma, çarpıcı
sonuçlar ortaya
koydu. Psikoterapist
Murat Can'ın,
Türk göçmenlerin
"göçmenlik
duygusu, ruhsal
sıkıntıları ve yaşam
kalitesi" konusunda
hazırladığı doktora
tezi araştırması,
Hollanda'da geniş
yankı uyandıracağa
benziyor.
9
5
€
’dan
TLARLA
A
Y
İ
F
N
A
Y
BAŞLA
İLDİR
H
A
D
R
E
L
İ
VERG
R
L
I
N
vefatını teessürle öğrenmiş
bulunuyoruz. Merhumeye
Allah’tan rahmet, ailesine
ve yakınlarına başsağlığı,
geride kalan dostlarına
sabır ve iyilikler dileriz.
HABER Gazetesi çalışanları
Göçmenlere yönelik psikolojik destek hizmeti veren bir kliniğin yöneticisi
olan Psikoterapist Murat Can'ın, Tilburg
Üniversitesi’nde ‘Doktora Töreni’ düzenlendi. Gerçekleşen törende Adalet Eski
Bakanı Hirsc Ballin başta olmak üzere
Adalet Bakanlığı Eski Müsteşarı Nebahat
Albayrak, Hollanda Türkler İçin Danışma
Kurulu (İOT) Müdürü Ahmet Azdural, Hollanda Yabancılar Merkezi (NCB) Müdürü
İlhan Akel, Tilburg ve bazı üniversitelerden
profesörler, Murat Can’ın ailesi ile Türk ve
Hollandalı davetliler hazır bulundu.
Psikoterapist Murat Can'ın, Hollanda'daki Türk göçmenler üzerinde gerçekleştirdiği doktora tezi araştırması, oldukça
çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Alanında ilk
olan araştırmaya göre, Hollanda'da yaşayan Türklerin yüzde 70'i, "çevre, sosyal ilişkiler, ruhsal ve bedensel sağlık" açısından
kötü durumda. Türk toplum ve aile yapısındaki çözülme, "asimilasyon" habercisi.
IRKÇILIK SORUNLARI TIRMANDIRIYOR
Ülkede hızla artan ırkçılığın Türklerin
sorunlarını daha da artıracağını söyleyen
Psikoterapist Can, “30 yıl boyunca Türkleri
ikrama boğan Hollanda, şimdi onları bir
kaşık suda boğmak istiyor” dedi ve devletin yaptığı bir araştırmaya dikkat çekerek
“Türklerin yüzde 40’ı açlık sınırında yaşıyormuş. Bu ciddi bir rakam” diye konuştu.
Can’a göre "Yarın döneceğim" düşüncesi
Türkleri "iki arada bir derede" bırakıyor;
bu yüzden sağlıklı bir yaşam kurulamıyor.
Giderek artan yabancı düşmanlığı hem
sağlık, hem de sosyal sorunları daha da
artıracak.
YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMA ÇOK BÜYÜK
SES GETİRDİ
Toplam 8 yıllık bir çalışmanın ürünü
olan doktora tezi araştırması Hollanda’da-
Platform Intercultureel Ondernemen menajerliğine Nilay Külci seçildi
İnanılmaz
Fırsatlar
Corendon.com’da
I
Saime
Gürcüoğlu'nun
HOLLANDALI TÜRKLERLE İLGİLİ ARAŞTIRMADA ÜRKÜTEN SONUÇ:
Türklerin yüzde 70'inin ruh sağlığı bozuk
En büyük yük göçmen Türk kadınının omzunda
Türk toplumu asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya
Irkçılık tehlikesi sorunu daha da artıracak
UÇLAR
BU SON
RPICI
ÇOK ÇA
✆023-751 06 06
Almanya Ekonomi
Bakanı Rainer Brüderle,
2009 yılında son 60 yılın en büyük ekonomik
durgunluğunu yaşayan
Almanya'nın bugün ‘Extra Large’ bir büyüme yaşadığını söyledi.
Türkiye’deki Türkler
Hollandalılardan dah

- İstanbul
A
Alman ekonomisi,
yılın ikinci çeyreğinde
yüzde 2,2'lik büyüme
ile son 23 yılın rekorunu kırdı. Son verilere
göre, Almanya'da krizin artık büyük ölçüde atlatıldığı şeklinde
yorumlanıyor.
Avrupa'nın bir numaralı ekonomisi olan
Almanya'da büyüme oranı, yılın ilk 3 ayına göre
yüzde 2,2 olarak belirlendi. Federal İstatistik
Dairesi'nden yapılan
açıklamada, “Almanya'nın
birleşmesinden bu yana
en yüksek büyüme oranı
gerçekleşti” denildi.
KOÇ ET MAMÜLLERİ
Yönetim Kurulu Başkanı
Değerli Hikmet Gürcüoğlu
Bey'in muhterem validesi
E
S
2 aralık 2010 tarihinde Arnhem Açıkhava Müzesi’nde düzenlenen toplantıda oluşturulan
‘Kültürlerarası Ticarette Dayanışma Platformu’nun program
menajerliğine Nilay Külci getirildi. Platform bünyesinde Arnhem
Belediyesi, Arnhem ve Nijmegen
Yüksel Okulu, Türk İşverenler
Derneği Arnhem, Gelderland bölgesi Ticaret Odası, ROC Rijn IJssel
ve orta ve küçük ölçekli ticaret
kurumu MKB toplandılar. Fahri
Konsolos Joost Peters'in moderatörlüğündeki proğramda, daha
sonra kültürler arası ticarette
dayanışmak ve birlikte hareket
etmek için hazırlanan protoko-
lü Arnhem Belediyesinden
Michiel van Wessem, TOV
Arnhem Başkanı Rahmi
Gemril, MKB'den Audrey Huenthorst, HAN'dan
Sharda Nandram, KvK'dan
Ronald Migo ve ROC'den
Wouter Groothedde birlikte imzaladılar.
7
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Olijventuin önünde geleneksel paten pisti açıldı
R
otterdam’daki De Olijventuin Restoran’ı, geleneksel hale
getirdiği buz patenti pistini,
düzenlediği bir törenle açtı. Rotterdam
Belediye başkan yardımcılarından Dominique Schrijer’ın da katılımıyla gerçekleşen açılışa Rotterdam halkı da
büyük ilgi gösterdi. Küçük büyük herkes buz pistinde keyi�li dakikalar geçirirken, De Olijventuin Restoran'ı sahibi
Mustafa Cingöz şunları söyledi: “Bunu
yapmaktaki amacımız, gördüğünüz gibi
bu kaynaşmayı gerçekleştirebilmekti,
sanırım bunu da başardığımıza inanı-
yorum. Burası
biliyorsunuz
mültikültürel
bir şehir olduğu için, insanların varoşlarda
evlerine kapanması değil, dışarı
çıkıp birbirlerini
tanıması önemli,
bunun için de zaten bana belediye
�inans kolaylığını
da sağladı. Tabi bir
Türk’ün böyle birşey organize etmesi herkes açısından daha güzel birşey,
Hollandalılarında bu daha çok hoşlarına
gidiyor. Amacımız daha çok insanları buraya çekmek. Bir başka amaç ta anneler
babalar hafta sonları çocuklarını çok zor
evde tutuyorlar bu soğuk günlerde, ama
AYAKLAR YERE BASMALI
Toplam 200 ile 250 bin arasında bir seçmen kitlesidir söz konusu olan.
Yaklaşık 80 bin oy da mecliste bir sandalye anlamına geleceği için azami
3 sandalyelik bir taban gücü var demektir. Tabii bu durum sandığa
giden bütün Müslümanların bu etnik partiye oy vermesi halinde
geçerlidir.
AHMET SUAT ARI
[email protected]
buraya geldikleri zaman
rahatça çaylarını, kahvelerini içerlerken
çocuklar da terasta buz pateninin key�ini çıkarabilirler” dedi. Ocak ayının sonlarına kadar açık kalacak olan buz pateni pisti, 2,50 euro’ya ayakkabı kiralanıp
süresiz faydalanabilinecek.
rden, Hollanda’daki
ha kötü durumdayız
ki Türklerin gelecekteki davranışlarına ışık tutabilecek ipuçları taşıyor.
Aynı zamanda göçmenlere yönelik
psikolojik destek hizmeti veren bir kliniğin de yöneticisi olan Murat Can'ın
araştırmasına göre, Hollanda'da yaşayan Türklerin yüzde 70'i hem ruhsal,
hem de bedensel açıdan "kötü" durumda. Türk göçmenlerin durumu,
hem Türkiye'de yaşayan vatandaşlarından hem de Hollandalılardan daha
kötü. Türk kadın göçmenlerin durumu ise, erkeklere göre daha vahim.
Psikolojik sorunlar yüzünden kliniklere başvuranların önemli bir kısmını
kadınlar oluşturuyor.
TÜRKLER İÇİN TEHLİKE ÇANLARI
"Çanak antenlerin" yaygınlaşmasından sonra Türk kadınları, eskiden
Gençlerimiz bu konuda çevre edinmenin önemini kavramalılar. Araştırmalarda görüyoruz
olduğu gibi birbirlerinin sorunlarına
ki; iş bulabilmenin en etkin yöntemlerinden biri kişilerin edindiği çevreleridir.
çözüm aramak yerine, "dizi izlemeyi"
yeğler hale geldi.
önem verilmediği çıkan sonuçlar aragençlerin oluşturduğu Türklerin, böyle
Araştırmaya göre, 300 bin civasında. Dönme isteği, Türk kadınlarında
bir pozisyonda olmalarının Hollanda
rındaki Türk geçmenin hayali, "hemen
daha az. Ekonomik bağımsızlığın verdiTürkiye'ye dönmek" ama, gerçeğe baaçısından da istenmez bir durum olği rahatlık bunun arkasındaki en önemli
kıldığında geri dönenlerin sayısı çok
duğu çıkan sonuçlar arasında belirtilietmenlerden biri.
az. Dönenler ise, yıllar sonra Türkiye'de
yor. Murat Can bunun çözümünün çifte
“Türk aile ve toplum yapısı hızlı bir
uyum zorlukları yaşıyor. Tüm hesaplakültürlüğü doğru tanımlamak ve doğru
çözülme içinde” sonucunu tesbit eden
rın "dönme" üzerine yapılması yüzüntamamlamaktan geçtiği düşüncesinde.
araştırma, bunun nedenini Hollandalıden eğitim ve
Doğru politikaların da geliştirilmesinin
lar tarafından dışlanma, geri kalmışlık
dil konuHolgerektiğini savunan Psikoterapist Can,
ve
göçmenlik
psikolojisinin
versuna
ürkgeri kalmışlığın düzeltilmesi için bütün
diği etkilere dayandırıyor. Nülanda'daki T
gün
ir
b
"
fusunun
yarısından
çoğunu
,
'i
ilgili gruplara görev düştüğünü anlattı.
0
7
e
üzd
lerin y
e hayali" ile
m
n
ö
d
e
'y
e
iy
Türk
ulan, bu duyg
o
ç
in
g
İl
r.
o
MURAT CAN KİMDİR?
yaşıy
ç kudenilen gen
"
k
a
ş
u
k
.
3
"
1986’da evlilik yoluyla Türkiye’den Hollanda’ya gelen
me"
nun
nması. "Dön
lu
u
b
a
Murat
Can, kültürlerarası sorunlar uzmanı. Hacettepe
d
a
r
la
şak
i arada bir Üniversitesi'nde Sosyal Bilimler Bölümü'nden mezun olan
ik
"
le
iy
n
e
d
özlemi ne
r, bu Murat Can, Hollanda’da doktora tezi yazdı. 2010 yılında
ayan Türkle
derede" yaş
Tilburg Üniversitesinde büyük kapsamlı bir doktora araştırması
lıklı bir ha- yapıp,
Hollanda’daki yabancıların hayat standartları ve psikolojik
nedenle sağ
or.
sorunlarını araştırdı. Murat Can evli ve iki çocuk babası.
yat süremiy
İki ay önceki makalemde siyasetçilerin zaman zaman içine düştükleri ikilemi dile getirmiştim. Mensubu
olduğunuz partinin yetkililerinin
tavır ve davranışları, icraatleri ve
beklentileriniz sizi hayal kırıklığına uğratınca ‘gitmek mi zor kalmak mı zor’ şarkısını mırıldatırken ‘aşağı tükürsen sakal yukarı
tükürsen bıyık’ durumuna sokabilir
demiştim. Verdiğiniz kararın artıları
ve eksileri hesaplanmış olmalı diye
vurgulamıştım. Ancak son zamanlardaki bir takım gelişmeler bu konuda
bazılarının çok farklı düşündüğünü
gösteriyor. Farklı düşüncelere saygı
duymak nasıl demokrat olmanın bir
gereği ise eleştirmek de aynı şekilde
demokrasinin olmazsa olmazıdır. İşte
bu bağlamda son gelişmelere bir göz
atma ihtiyacı hasıl oldu.
Geçtiğimiz günlerde çok saygı
duyduğum siyasetçilerden yeni bir
oluşumla ilgili çağrılar aldım. PvdA’da
siyaset sahnesine çıkmış ve bu parti adına değişik görevler üstlenmiş
Türk kökenli siyasetçi arkadaşlar
partileri ile yollarını ayırıp kendileri
bir parti kurma çalışmasına girmişler
ve bizden de destek talebinde bulunmuşlardır. Tabii ki topluma hizmet
amacıyla yola çıkanları desteklememek gibi bir lüksümüz olamaz, ancak
bu doğrudan siyasi destek anlamına
gelmemelidir. Neden siyasi destek
veremeyeceğimizi izah ederken bir
takım tespitler ve argümanları da ortaya dökersek ne demek istediğimiz
daha iyi anlaşılacaktır.
İlk olarak etnik bir partinin hayat hakkı olup olmadığına bakalım.
Hollanda’da yaklaşık 200 bin civarında Türk kökenli seçmen vardır.
Hadi biz bunlara Müslüman olmalarından dolayı potansiyel seçmen
olabilecekleri varsayımından
yola çıkarak Faslı, Surinamlı ve
diğer kökenlerden seçmenleri
de eklersek topu topu 500 bin
eder. Bunun da yarıdan fazlası
sandığa gitmez. Kısacası toplam
200 ile 250 bin arasında bir seçmen kitlesidir söz konusu olan.
Yaklaşık 80 bin oy da mecliste
bir sandalye anlamına geleceği için azami 3 sandalyelik
bir taban gücü var demektir. Tabii bu durum sandığa
giden bütün Müslümanların
bu etnik partiye oy vermesi halinde geçerlidir. Bu olmayacağına göre sırf taban
esas alındığında bile böyle
bir partinin hayat hakkının
olmadığını tespit edebiliriz.
Bu partinin önümüzdeki
Mart ayında yapılacak seçimler için hazırladığı taslak
seçim programında kimlere
hitap edeceği belirtilmektedir. Buna göre partinin sosyal
demokratlar, muhafazakarlar,
ilericiler, hristiyan demokratlar,
müslüman demokratlar, sosyal
liberaller, sol ve sağ liberallerden
oluşacağı iddia edilmektedir. Sırf
bu beklenti bile siyasi realiteye aykırıdır. Programda kararların çoğunluk esasına göre alınacağı, ancak azınlığın görüşlerine de saygı
duyulacağından bahsedilmektedir.
“Acaba bunun nasıl olacağını
da düşündüler mi?” demek
geliyor insanın içinden.
Kendi partilerindeki ço-
ğunluk kararlarından rahatsız olup
parti kurmaya kalkanların bu konuda
ne derece inandırıcı olduklarını herkesten önce kendilerinin sorgulaması
gerekir diyorum.
Bu kadar siyasi akımın bir bünyede nasıl barındırılacağı ise başlı
başına bir muamma. Sosyal demokratla, müslüman demokratın birlikte
çalışmasını anlarım, muhafazakarla
liberalleri de. Ancak liberallerle sosyal demokratların veya ilericilerle
muhafazakarların nasıl ortak bir yol
çizeceklerini bir türlü kavrayamıyorum. Bahsedilen bir koalisyon değil,
bir siyasi oluşum, haliyle her konuda
bir �ikir üretilip program haline getirilmesi lazım. Bu görüşler arasındaki
farklar o kadar keskin ki ortak bir
hede�in belirlenmesi hemen hemen
imkansızdır. Eğer bu kadar kolay olsaydı şimdiye kadar en azından bir
ikisi bir araya gelir bir güç oluştururlardı. Hal böyle olunca da böyle
bir girişim bir ütopyadan ziyade hayalperestlik ürünüdür.
Doğru olan mevcut siyasi oluşumların içinde siyaset yapılmasıdır. Herkesin kendi dünya görüşüne
göre bir parti bulup orada topluma
hizmet etme gayreti içine girmesinin getirisi, marjinal bir hareketten
kat kat fazla olacaktır. Partisine kızan
herkes istifa edip bir parti kurmaya
kalkarsa ortalık partiden geçilemez
hale geldiği gibi ülke de yönetilemez
hale gelir. Kaldı ki hiç kimse üyesi olduğu veya oy verdiği partiyle yüzde
yüz hem�ikir değildir. Bunun böyle olması da mümkün değildir. Esas alınması gereken nokta, temel prensipler
çerçevesinde kararların alınıp icraatte bulunulmasıdır. Zaman zaman
istemediğiniz kararların çıkmasını sineye çekmekte başka
da seçeneğiniz yoktur. Bu
durumda yapmanız gereken size göre yanlış olan
karardan dönülmesi için
parti içinde mücadele
yürütmektir.
Siyasette yalnızlık çözüm
getirmez. Parti
içinden ve dışından sürekli
partnerlerinizin
olması gerekir.
Partnerleriniz
olsun ki birlikte
sonuca gidebilesiniz. Bunun en
güzel örneğini
kendi şahsi durumumda görebiliriz. CDA’nın
Müslümanları tabii
tabanı olarak görmesi
gerekir diyen eski Başbakan Ruud Lubbers
benim partnerimdir.
PVV ile işbirliğine karşı
tavır alan Hirsch Ballin,
Ab Klink, Cees Veerman,
Dries van Agt, Piet de
Jong gibi daha nice tanınmış tanınmamış CDA’lı
benim partnerimdirler.
Onlarla birlikte hareket
edersem sonuca giderim.
Onları terk edersem değil. Siyaset uzun soluklu
bir meşgaledir. Günü birlik hareketi kaldırmaz.
Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZMLschool te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van
UETD-Nederland.
HABER
ALMANYA VE TÜRKİYE AÇISINDAN 2010 YILI…
Bir taraftan önyargılar oluşurken, diğer taraftan yabancıların başarılı örnekler ortaya koyması
Almanya' nın politikasını gelecek yıllarda da meşgul edecek gibi görünüyor.
KEMAL ŞAHİN
2010 yılı aslında, yeni kurulan Alman
Hükümeti’nin yani; Hür Demokratlar ve Hristiyan
Demokratlar’ın oluşturduğu koaliyonun, aşağı yukarı
ilk bir yılına denk geliyor. Kriz döneminde Merkel’in,
Sosyal Demokratlar’la kurduğu hükümetin, krizi iyi
yönettiği söylenebilir. Alman Hükümeti’nin zamanında attığı adımların yanı sıra, yeni kurulan Koalisyon
Hükümeti’nin attığı adımlar -ki özellikle Alman bankalarını desteklemek için ayırdıkları 100 milyar E’luk
fon - krizde büyük bir banka çöküntüsünü önledi. Ayrıca kısa ödenekli çalışma uygulamasına devam ederek, �irmaların işçi çıkarmalarını önleyen hükümet,
Almanya’da işsizliğin artmasına engel olarak krizin
atlatılmasını sağlamış oldu.
2010 yılı Almanya’nın krizi atlatma ve tekrar
büyüme sürecine girdiği, ihracatının 2 haneli artmaya
başladığı bir yıl oldu. Almanya’da çalışan sayısı, kriz
öncesi rakamlara ulaştı. Kriz tamamıyla atlatılmış
oldu. Krizin başarılı bir şekilde atlatılmasına rağmen
Hür Demokratlar ve Hristiyan Demokratlar kendilerini, seçimde verdikleri sözleri tutma noktasında
ciddi bir tartışma içinde buldular. Anketlerle yapılan
araştırmalar sonucunda, halkın gözünde başarısız
oldukları gerçeği ortaya çıktı. Maalesef krizi atlatmış
olmasına rağmen Almanya, siyasi açıdan başarısız bir
gra�ik çizmeye devam ediyor.
ENTEGRASYON KONUSU TARTIŞILMAYA DEVAM EDECEK
Almanya’da yaşayan yabancıları ilgilendiren konularda ise 2010 yılı maalesef; entegrasyon konusunda olumsuz tartışmaların çok olduğu, toplumun yoğun
olarak bu konuya odaklandığı, hatta bu tartışmaların
Entegrasyon Uyum Zirvesi’ne kadar gündemde kaldığı
bir yıldı. Bu tartışmaları tetikleyen ise, Alman Merkez
Bankası eski Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin’in
yabancılarla ilgili yazdığı ve 1 milyonun üzerinde satılan kitabı “Almanya Kendini Yok Ediyor” oldu. Kitapta
özellikle Türkler ve Araplar gibi, bazı yabancı kökenlilerin Almanya’daki yaşama, genetik özellikleri ve �ikir farklılıklarından dolayı uyum sağlayamayacağı ve
bu farklılığın giderek daha da büyük bir sorun haline
geleceği şeklinde, medeni hayata uymayan tezler yer
alıyor. Bu tartışmalarla, toplumu kamplara bölen bir
gündem yaratılmış oldu. Bu kitabın bir milyonun üzerinde alıcı bulması ise yabancıları korkutan, entegrasyonu tehdit eden ve düşündürücü bir durum. Ancak
Almanya’da toplumun tüm katmanlarında, yabancılar
sorununun tartışılmaya başlanması ise iyi oldu.
Saf Alman nüfusu giderek azalıyor ve nüfus ciddi
olarak yaşlanıyor. Bugün Almanya’nın büyük şehirlerindeki gençlerin yaklaşık % 40’ı yabancı kökenli.
Dolayısıyla Almanya’nın ekonomik ve sosyal sistemini
koruyabilmesi için mutlaka dışardan göç alması gerekliliği tartışılmaya başlandı. Dışarıdan çalışabilecek
nüfus kazanmak zorunda kalan Almanya’da, her sene
en az 500 bin yeni işgücü gerektiğinin bilinci de yerleşmeye başladı. Eğer Almanya, mevcut yabancı gençleri okutamaz, entegre edemez, işgücü, uzman veya
yönetici olarak kazanamazsa, gelecekte Avrupa’daki
önemini kaybedecektir. Demogra�ik olarak nüfusun
8
DECEMBER - ARALIK 2010
[email protected]
yaşlanması ve küçülmesinden dolayı, dünya arenasında önemini yitiren süper güçlerin yerini, genç nüfusa
sahip olan ülkelerin alacağı tezi de artık araştırma
kurumları tarafından net olarak ortaya konmaktadır.
Bu açıdan gerçekten Almanlar’ın entelektüel kesimi
ve Alman iş dünyası, hükümetten ciddi adımlar beklemektedir. Alman Cumhurbaşkanı da yaptığı konuşmalarda, Alman toplumunun yabancıları kucaklamalarına ilişkin çağrılar yapmaktadır.
Bu tartışmalar maalesef önümüzdeki yıl da devam edecek. Bir taraftan önyargılar oluşurken, diğer
taraftan yabancıların başarılı örnekler ortaya koyması Almanya’nın politikasını gelecek yıllarda da meşgul
edecek gibi görünüyor.
İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN
Türkiye’ye bakarsak… Türkiye ekonomisi, 2010
yılını Alman ekonomisi gibi beklentilerin üzerinde
büyüyerek kapatacaktır. Geçtiğimiz çeyreklerde %
10’un üzerinde büyüyen Türk ekonomisi bu rakamlarla, Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslarsak, en çok büyüyen ülke oldu. Büyük ihtimal son çeyrekte de yine
beklentilerin üzerinde büyüyerek, %8 - 9’ları bulan
bir büyüme oranıyla, Türkiye, bölgesinde ve Avrupa
kıtasında en çok büyüyen ülke unvanını elinde tutacak.
Kriz dönemini geride bırakmış diğer bir ülke
olan Türkiye, Almanya kadar işsizliği önleyici tedbirler alamadı. Türkiye’de halen işsizlik, kriz öncesine
oranla çok yüksek. Ama, en azından Türk bankacılık
sektörü çok sağlam olduğu için banka ayağında, �inans ayağında ciddi bir sıkıntı yaşanmadı. İthalatın
çok büyümesi Türkiye’de ihracat yapan sanayiyi tehdit etse de, Türkiye’nin büyüme rakamları son derece iyi. Artık dünyada özellikle Ortadoğu Bölgesi’nde
yıldızı parlayan bir ülke olarak daha çok öne çıkması,
Türkiye açısından sevinilecek bir gelişme.
Avrupa’daki Türkler veya Avrupa’daki Türkler’le
iş yapmak isteyenler için, Türkiye’nin cazip bir ülke
olması, Türkiye Avrupa ilişkilerini en azından ekonomik olarak çok daha iyi bir noktaya getirecektir. Bu,
Avrupa’da yaşayan Türkler açısında da olumlu bir gelişmedir. Böylece hem yurtdışındaki Türk iş adamları
daha da güçlenecek, hem de; gelişen Türkiye-Avrupa ilişkileri çerçevesinde,
Avrupa’da yetişen gençlerin daha iyi fırsatlar
yakalamasına olanak sağlanacaktır. Umuyorum ki
her türlü politik tartışmaya rağmen bu
yöndeki olumlu
gelişmeler, gençlerimize, vatandaşlarımıza ve
iş
dünyasına
olumlu olarak
yansıyacaktır.
Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Almanya DİTİB'in kasası
soygununda detaylar belli oldu
DIŞ Türklerden Sorumlu Devlet Bakanı Faruk
Çelik, Cumhuriyet Halk Partisi’nin soru önergesi
üzerine Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)
soygununa ilişkin detay verdi.CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın önergesini yanıtlayan Çelik,
DITIB’de 3 Agustos 2010 günü yapılan soygunda
kasalarda bulunan cami yapımına yönelik 634
gr altın ile aktüel harcamalar için kullanılması
öngörülen 28 bin 449 euro ile 2 bin 450 dolar
bağış parasının çalındıgını kaydetti. Çelik, çeklerin ve tahsilat makbuzlarının yerlere atıldıgını,
çekmecelerin ve dolapların dağıtıldığın tespit
edildiğini de duyurdu. Bakan Faruk Çelik, Merkez Camisi Projesi için 7 milyon 649 bin 737 euro
bağış toplandığını, proje için bugüne kadar 15
milyon 793 bin 227 euro harcandığını belirtti.
Çelik, projenin yaklaşık 32 milyon euro olduğuna
da dikkat çekti.
Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde 2 Ağustos'u
3 Ağustos'a bağlayan gece, Almanya'nın Köln
kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin
merkez binasında para ve altınların bulunduğu
kasa soyulmuştu. DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, hırsızlığı doğrularken çalınan para miktarını
bilmediğini söylemişti. Kasanın soyulması DİTİB
genel merkezinde deprem etkisi yaratmış, DİTİB
yönetimi hırsızlık olayının dışarıya sızmaması
için büyük çaba sarf etmişti. Bağış yapmak isteyenleri caydıracağı korkusu ile soygun olayı
uzun bir süre gizli tutumuştu. Kasadaki para ve
altınların Köln'de temeli atılan ve Avrupa'nın
en modern cami projesi için toplanan bağışlar
olduğu biliniyor.
Türk kökenli Hollandalı girişimcilerinin
uluslararası ticarete etkileri araştırıldı
HOGİAF'ın
Utrecht
Yüksekokulu'na yaptırdığı
araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu. Araştırmayı Prof.
Hein Roelfsema, Necla Günay,
Martijn Boermans ve Hylda
Kuiper van Amstel'dan oluşan
bir kurul gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarının açıklandığı
30 sayfalık rapora göre son yıllarda Türk kökenli Hollandalı
girişimcilerin rolü Hollandalı topluma katkısı sayesinde
daha ön plana çıkmakta. Utrecht Üniversitesi tarafından
HOGIAF için hazırlanan ve
geçen yıl ki konferansta sunulan makalede Türk kökenli Hollandalı girişimcilerin iş
yaratma açısından Hollanda
ekonomisine katkısı ve önemi
vurgulanmıştı. Son zamanlarda hızla gelişen piyasa olarak
Türkiye'nin artan önemi ve
Hollanda için önemli bir ticaret
ortağı olması, Türkiye--Hollanda ticari ilişkilerini kurma ve
destek açısından Türk kökenli
girişimcilere ilginin artmasını sağlamıştır. Uygulamalı Bilimler Fakültesi (Hogeschool
Utrecht) Uluslararası Ticaret
ve Araştıma Geliştirme Grubu araştırmacıları tarafından
yapılan araştırmada, Türk kökenli Hollandalı girişimcilerinin Türk kökenli olmalarının
uluslararası ticaret ilişlikerini
ne denli etkiledigi vurgulandı.
Araştırma üç aşamadan oluşuyor. İlk aşamada 10 Türk kökenli Hollandalı girişimci ile
kişisel röportaj yapıldıktan
sonra vaka çalışmaları yapılmış. İlk aşamadaki bulgulara
dayanılarak ikinci aşamada bir
çoğu 1--5 likert ölçeği içeren
84 sorudan oluşan bir anket
formu hazırlanmıştır ve bu
anket formu 45 Türk kökenli
Hollandalı girişimciye telefon
aracılığı ile sorulmuştur. Son
aşamada ise Türkiye Hollanda ticari ilişkilerini güçlendirmek ve Türk kökenli Hollandalı girişimcilerin bilgi ve
becerilerini daha iyi kullana
bilmeleri için Türk ticari ilişkilerinde uzmanlaşmış 10
kişi ile görüşmeler yapılmış.
Raporun oluşturulmasında
önemli rol üstlenen Necla
Günay, bu araştırmanın farklı yeni araştırmalara zemin
Raporun oluşturulmasında önemli rol üstlenen Necla Günay (ortada), bu araştırmanın farklı oluşturduğunu söyledi.
yeni araştırmalara zemin oluşturduğunu söyledi.
9
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Irkçılık IN, Özgürlükler OUT
Hasta Avrupa'ya yeni bir toplum modeli aranıyor
2010 yılı Avrupa’da sosyal dışlanmışlıkla mücadele yılı ilan edilmesine
rağmen, müslümanlar bazı siyasi partiler tarafından sistematik olarak hedef gösteriliyorlar. Siyasi katılım için
gayret sarf eden müslüman kökenli
siyasetçiler bir şekilde üyesi oldukları siyasi partilerden soğutulmakta ve
dışlanmaktalar. Hürriyetlerin beşiği
kabul edilen Avrupa'da İslam düşmanı partiler, hem güçleniyor hem de
devlet politikalarıyla meşruiyete bürünüyor. Avrupa ırkçılığın normal ve
hoşgörüldüğü bir kıtaya bürünmeye
yüz tutmuş, tarih yazabilecek liderler,
hatırlanası iz bırakmak yerine kara
lekeler düşüyorlar tarih izdüşümüne.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in
adeta tüm Avrupa ülkelerine tercüman olmak istercesine çokkültürlülüğün tamamen başarısız olduğunu
ilan etmesi ırkçılığı kendine şiar edinen kesime legalize imkanlarını da
sunmuş oldu. Alman Cumhurbaşkanı
Wulf müslümanların da başbakanıyım derken, Merkel'in çokkültürlülüğü tarihe gömmesi, Batı basınının
da İslam karşıtı söylemlere geniş yer
vermesine zemin hazırlıyor. Özgürlük
kavramı en geniş bilinen içinde yaşadığımız Hollanda'da, artık toplumun
bütün kesimleri ürkek bireyler haline dönüştürülüyor. Avrupa ülkelerinde, İsveç'te, Fransa'da, Almanya'da,
İsviçre'de, Hollanda'da, Belçika'da çok
belirgin olarak yükselen ırkçı ve sağ-
cı siyasi hareketlerden cesaret alanlar, artık camileri sistematik olarak
hedef almışlar ve tehdit etmekteler.
Bunun bir sonucu olarak islamofobi
yaygınlaşıyor.
Bundan 62 yıl önce bir çok devlet
tarafından kabul edilen ve uygulanan
“inanç özgürlüğü” ukala bir şekilde
müslümanlar için geçersiz sayılmak
isteniyor. Tüm insanlık için öngörülen
özgürlük, adeta kendilerinden olmayanlara hak ve reva görülmüyor. Bu
aşırı ırkçı düşüncelere sahip siyasi
partilerin tüm Avrupa ülkelerinde
bir yükselişe geçmesi Avrupa’nın ve
insanlığın geleceği açısından oldukça
endişe verici bir gelişme.
Bütün bu negatif gelişmelerin,
müslümanların toplum hayatından
izole edilmeye çalışılmasının, 2. Dünya
Savaşı'nda
Yahudilerin duruHOLLANDA’DA
muna benzediğini
düşünenler
WTC (World Trade Center)
çoğalıyor
Beursplein 37 kamer 339A
artık. Hatta
3011 AA ROTTERDAM
PvdA lideri
Job Cohen
Tel. 010 - 2052630
Mob. 06 - 3911 0243
bunu bizzat
Haftanın 7 günü
dile getirdi.
bizi arayabilirsiniz
Annesi musevi olan
[email protected]
Cohen, aynı
tarz giri-
şimlerin tanıdık olduğunu medyada
dile getirdi ve bu görüş yönünde kamuoyunda yeni bir tartışmanın da
çıkacağı da tahmin ediliyor.
Zaman zaman dile getirdiğimiz
gibi, artık insan hakları mücadelesi
kulvar değiştirmelidir. Düne kadar
özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki insan hakları ihlalleri ve inanç özgürlüğünün baskı altında olduğunu
söyleyenler, artık yeni bir vizyon çizip Avrupa ülkelerinde baş gösteren
ve başatlığa oynayan inanç özgürlüğünün katledilmesi, zenofobi ve islamafobi konularında, medeniyetler
diyaloğuna giden ve tarih yazılabilecek bir yol bulmalılar, dışlamacı değil
uzlaşmacı ve farklılıkların birbirlerini zenginleştirdiği bir toplum modeli
üzerine çalışmalılar...
Kaza Avukatı
’nız
ELFI KAZA AVUKATINIZ
Kaza mağdurlarına kendi dilinde
ve kültüründe hukuksal hizmet.
Maddi & Manevi tazminat davanız
varsa. Bu
- Trafik kazası,
- İş kazası veya
- Tıbbi hata olabilir.
Sizden masraf almaksızın davanıza bakılır...
www.kazaavukati.nl
ANİL RAMDAS HOLLANDA POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ:
Hollanda'da sefiller sürekli hasıraltı edildi
Amsterdam
Tartışmalarında
konuşan ünlü
gazeteci, yazar
ve film yapımcısı
Anil Ramdas’dan
çarpıcı açıklamalar: Hollanda
göçmenleri
1975 yılından
sonra farketti.
Göçmenlere
sürdürülebilir
hiç bir yatırım
yapılmadı.
Ülkesel Danışma Kurulları ve
benzer örgütler,
Hollanda hükümeti tarafından
göçmenleri
kontrol etmek
için kuruldu.
T
ürkevi Araştırmalar
Merkezi, aylık konulu
tartışma programlarının 6.sını Palet Partycentrum’da
düzenledi. Amsterdam Tartışmalarında bu ay: “Mültikültürel
Dram mı, yoksa Kültürel Dram
mı? konusu ele alındı. Bu ayın konuğu gazeteci, yazar ve �ilm yapımcısı Anil Ramdas oldu. UETD
Hollanda başkanı Veyis Güngör
ve Hollanda Yazarlar Kulübü
başkanı Sadık Yemni’nin yönettiği Amsterdam Tartışmaları'nda
ünlü gazeteci–yazar Anil Ramdas
özetle şu konulara değindi:
Yabancı gençlerin eğitimi için
iki 10 yıl boşuna
geçirildi. Yabancı
çocuklar sokaklarda durmasınlar diye icat edi-
len vmbo okullarına yollanıyor.
Orada hiçbir şey öğrenmiyorlar.
Fizik gücüyle yapılan işler azaldığı için işsiz kalmaları çok normal.
Vmbo hâla duruyor. Dil öğrenimi
iyileştirilmedi. 1990 ile 2010 arasında iki kuşak heba edildi.
Hollanda’da alt sınıf ya da se�iller hiç bir zaman kaybolmadı.
Yapılan yardımlar ve devlet destekleriyle sürekli hasıraltı edildi.
Bu grup son seçimlerde kendini
gösterdi.Göçmen örgütleri şu ana
kadar istenilen, ciddi ve kaliteli
bir varlık gösteremediler.
White
Trash
sözcüğü
Amerika’da kullanılan bir terim. Hollanda’da bu terimle izah
edilebilecek bir grup insan var.
Bunlar alt sınıf olarak ortada kalmışlar. Hollanda endüstriyel ekonomiden bilgi ekonomisine geçti.
Hollanda artık bir şey üretmiyor.
Bilgi satıyor. Artık �izik güçle
çalışacak
i n s a n l a ra
gereksinim
yok.
Bu
kimselerin
eğitimi yetersiz. Sosyal hareketlilikleri az. Canları
sıkılıyor. Aşırı sağ parti PVV’ye
oy verenlerin önemli bir kısmını
oluşturuyorlar. Kültürel bir dram
deyince bu anlaşılıyor.
Hollanda eğitimi devlet eğitimi olduğu için değişiklikler çok
ağır meydana geliyor. Eğitim yeni
durumlara kolayca uyum sağlayamıyor. Ben çözüm eğitimdedir
diyorum. 2010’un yaz ayında yapılan seçimlerle Hollanda dibe
vurdu. Seçimlerde aşırı sağ bir
parti oylarını ciddi oranda artırarak hükümet ortağı oldu. Ben geleceğe iyimser bakıyorum. Bundan sonra daha iyiye gideceğiz.
Türkiye'den sürpriz misafir sanatçılarla yılbaşı kutlaması
Ailenizle eğlenebileceğiniz nezih bir ortam!
Rotterdam Türk Esnaflar Kulübü
STOR
Düğün, nişan ve kına için kiralık mekan.
Yemek, müzik, kamera ve fotoğrafçı ayarlanır.
2011 yılının sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç
getirmesi dilekleriyle. Neşe dolu yıllar!
Mustafa Bayram
0623 - 90 50 78
Stichting Turkse Ondernemersbelangen Rotterdam
Graafstroomstraat 71
3044 AP Rotterdam
YENİ BAŞLANGIÇLARIN KARŞI
KOYULMAZ ÇEKİCİLİĞİ
(BİRAZ DA BİZ YENMEYİ ÖĞRENELİM)
Türk toplumu üyeleri olarak ucuz işyeri, ucuz eleman, ucuz
işveren derneği, ucuz politikacı, ucuz öğretmen, ucuz gazeteci
vs. olmadığımızı göstermemiz gerekir.
SEDAT ÇAKIR
Her ülkede her toplum üzerinde etkin olan toplumların güç
oyunları olur. Bu doğuda kendini
kısmen açık zulüm ve zalimlik
olarak gösterir ve batı ülkelerinde daha so�istike ve psikolojik
bir baskı halini alır ve altta kalan
toplumların kendilerini üstte
görme ve üste çıkma duyguları
yok edilir. Bu yüzyılların koloni
ve kölelik düzeninin getirdiği
ve kullanımı kolay ve etkin bir
metottur.
Bizde uygulanan metodu bildiğimize göre buna karşı önlemler almamız gerek. Bunlardan
biri Türk toplumunun çeşitli
yerlerde ve zamanlarda birlik
göstermesi gerekir ve Türk toplumu üyeleri olarak ucuz işyeri,
ucuz eleman, ucuz işveren derneği, ucuz politikacı, ucuz öğretmen, ucuz gazeteci vs. olmadığımızı göstermemiz gerekir.
Yaptığımız işlerin kaliteli olması ve o kalitenin gereği �iyatı
alması gerekir. Bizimde yaptığımız işin kalitesine göre �iyat
istememiz gerekiyor.
Bunu nasıl yapabiliriz? Kaliteli iş yapmak bir işdalında ve
sanatta profesyonelleşmeyi gerektiriyor. Bir kişi bir
işi iyi yapabilmesi için
ortalama 10.000 saat
uğraşması gerekiyor.
10.000 saat uğraşıdan
sonra kendini o işte
uzman hissedebilirsin. Yani çıraklık ve kalfalık dönemini atlatmış
oluyorsun. Sonra
çık işini iyi yap
ve değerini al.
Unutma tam
10.000 saat. Yani
haftada 40 saat çalışmayla izinsiz 5 yıl
çalışmayı gerekiriyor. Tatile gidecekseniz demekki bu 6
yıla denk gelir.
Bulunduğumuz
Hollanda toplumunda
bizimde yenmemiz için
bu gerekli.
Hicri yeni yılımızı siz
bu yazıyı okurkan geride bıraktık ve miladi yeni
yılda henüz gelmedi. Her
ikiside kendinize çeki düzen vermeniz ve değişime
başlayabilmeniz için güzel
vesileler. Bugün başlarsa-
[email protected]
nız 6 ay sonra değişiminizin ilk
belirtileri başlar ve işinizdede
10.000 saatinizi doldurursanız
demekki gelecek dönemler sizin
gibi değişimini sağlamış başarılı
insanların olacaktır.
Mubarek aşure günüde Aralık
ayına denk geliyor. Yani gereksiz
kardeş kavgalarının yüzyıllarca
süregeleceğini ve süregeldiğini
anlatan olaylardan. Hergünü
aşure günü gibi algılayarak aramızda olan ve oluşan kırgınlıkları en kısa zamanda gidermek
gerekiyor.
Hollanda Türk camiası olarak
politik oyunlara karşı gerekli
önlemlerimizi aldıktan sonra
işimizi profesyonelce yapmaya
dikkat edeceğiz ve yaptığımız
işte en iyisi olmaya gayret edeceğiz.
Yaptığımız kaliteli işlerin çerez niyetine yok olmaması içinde yüksek olmayan ama işinde
hakkını verebilecek bir �iyat talep etmemiz gerekecek.
Şimdi siz bu yazıyı okurken
aklınızada geliyordur Çakır ne
zaman yazı yazmada 10.000 saati dolduracak diye. Bende sabırla hergün yazarak 10.000
saati doldurmaya çalışıyorum, uğraşıyorum. Bu
arada tabiiki Hollandada bulunan Sadık Yemni gibi ustalardan
feyiz kapmaya
çalışıyorum.
Yılın son
yazısında hepinize her
gününüzün
aşure günü
gibi keyi�li ve
düşündürücü
geçmesini diliyorum. Miladi yeni
yıla
girerken
havai �işeklere
dikkat edin ve
gelecek yeni dönemde 10.000
saatinizi nereye
harcayacağınızı
bana bildirin.
Hicri ve miladi
yeni yılınız kutlu
olsun.
Sedat Çakır, göçebe aile yapısından kaynaklanan genetik yapıyla Sultanlar
Yolu’nu hazırladı ve yürüdü, yine aynı genetik yapının değiştirici etkisiyle
değişim danışmanlığı yapıyor.
s
t
le
n
is
t
g
b
le
iç
ö
�
is
a
n
m
g
li
b
k
c
HABER
Trakya kalkınma ajansı yetkilileri yatırımlar
konusunda Hollanda'da temaslarda bulundu
Leiden
Mimar
Sinan
Camii’ne
ek bina
L
eider Mimar Sinan Camii’ne,
sosyal ve kültürel hizmetlerde kullanılmak üzere inşa edilen ek
bina törenle acildi. Açılışa katılan Leiden Belediye Başkanı Heny Lenferik “bu açılışı yapmaktan
onur duyuyorum, burasi artik sadece ibadet
yonuyle degil, sosyal
aktivitelerin yapılması
10
DECEMBER - ARALIK 2010
Akdeniz kalkınma ajansından sonra Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinin bağlı olduğu Trakya Kalkınma
Ajansı yöneticileri, bilgi alışverişinde
bulunmak bölgede yapılabilecek yatırımlar hakkında Hollanda'daki işverenleri bilgilendirmek amacıyla bu
ülkeye beş günlük ziyarette bulundu.
Hollanda'nın yanı sıra Belçika'da
da temaslarda bulunan heyet üyeleri
yönüyle de sizlerin hizmetindedir.” 150 metrekarelik bu ek binanın açılışına
ayrıca HDV üyesi Zekeriya
Açkalmaz ve Leiden Mi-
mar Sinan Camii Başkanı
Hasan Güney’de katıldı.
Vatandaşların yoğun ilgi
gösterdiği günde ikramda bulunuldu.
Hollanda'da edindikleri deneyimleri
ve aldıkları bilgileri kendi yörelerine
sunacaklar.
5 günlük bir süre içersinde aralarında Wageningen Üniversitesi, Hollanda Belediyeler Birliği VNG , eyalet
meclisleri, ticaret odaları ve kalkınma ajanslarının da yer aldığı kurumu ziyaret eden heyet Rotterdam'da
Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu
Esen Altuğ'un ev sahipliği yaptığı toplantıda HOTIAD yöneticileri ile görüşüp bölgelerinde yapılabilecek yatırım imkanları hakkında bilgi verdiler.
Heyet, Amsterdam, Rotterdam,
Lahey Zaandam kentlerinden sonra
Etten-Leur ve Wageningen kentlerinde temaslarda bulundu.
Alphen aan de
Rijn kentinde
daire havaya uçtu
Hollanda’nın Alphen aan de Rijn kentindeki çok katlı bir sitede nedeni henüz
tespit edilemeyen patlama sonrası türk
ailelerden bazıları mağdur kaldı, havaya uçan dairenin bitişiğinde oturan Türk
aile ölümden döndü.
Argostraat Caddesindeki bir sitede
meydana gelen olayda mağdur olan aileler otellerde veya yakınlarında barınıyor. Yozgatlı ve Eren adlı Türk aileler,
patlama sonrası evlerinin büyük hasar
görmesi sebebiyle önce yakınlarında kaldılar, daha sonra ise otele yerleştirildiler.
Patlamanın etkisiyle adeta havaya uçan
dairenin bitişiğindeki Yozgatlı aile ise
ölümden döndü. Anne Türkan Yozgatlı,
çocukları Zeliha ile Kerimcan’ı okula götürmeye hazırlandığı esnada patlamanın
olduğunu, Çocuklarımız okula götürmeye
hazırlanırken, bir anda çok şiddetli patlama oldu. Yandaki komşuyla aramızdaki
duvar yerle bir oldu. Can havliyle çocuklarımı alıp, hemen dışarı fırladık. Şayet 5
saniye daha salonda olsaydık, belki şuan
yaşamıyorduk, dedi.
Patlamanın meydana geldiği eve 400
metre mesafede bulunan Hollanda Diyanet Vakfı Hacı Bayram Camii’nde yönetim
kurulu üyesi olan İbrahim Ülker, Cengiz
Korkmaz ve Latif Özel, olayla ilgili olarak
şunları söylediler: “Öğle namazını eda etmek için camiye gelmiştik. Namazı kıldık
ve tam mescitten çıkmak üzere iken korkunç bir patlama duyduk. Bütün cemaat
dışarı fırladık. Cami etrafında bir patlama
oldu sandık. Hemen cami dışına çıkarak
olayın olduğu binaya gittik. Öyle ki o sitede 280 aile ikamet ediyor ve çok sayıda
da Türk aile var. Biz cami olarak orada
ikamet eden Türkleri araştırdık ve kendilerine ulaştık, ölü veya yaralı olmadığını
anladıktan sonra rahat bir nefes aldık.
Olayda mağdur olan ailelere camimizin
hazır olduğunu belediyeye bildirdik".
11
Brabant’ta
bir Türk örnek
öğrenci seçildi
Kleurrijk Brabant Werkt Kurumu tarafından Bekir Atman
örnek öğrenci seçildi. Diplomasi D66 lideri Alexander
Pechthold tarafından kurum tarafından düzenlenen
törende verildi. Ayni zamanda bir konuşma yapan
Pechthold parti olarak eğitimi on planda gördüklerini ve
eğitimdeki kalite için elinden geleni yapacağını söyledi.
Atman'ın başarılı ve örnek bir öğrenci olmasının onları
sevindirdiğini ve gençlerin politikaya atılmasının da
gurur verici olduğunu belirtti. Pechthold'tan diplomasini
alan ve örnek öğrenci seçilen Atman ` bu durum Hollanda
Türk toplumu adına son derece önemli' dedi.
Hollanda Türk
Federasyon tekrar
Pakistan'da
2005 yılındaki deprem felaketinde
dost ve kardeş Pakistan halkının yardımına
koşan Hollanda Türk Federasyon
büyük bir sel felaketiyle karşılaşan
Pakistan© a duyarsız kalmadı. Hollanda
Türk Federasyon ve ona bağlı teşkilatlar
kardeş Pakistan halkı için yüzlerce
kurbanı,yerinde kesim ve dağıtımı için,
HTF genel başkan yardımcısı Nedim Doruk
ve Amsterdam Ulu Cami başkanı Erim
Uğurlu ile birlikte selden zarar gören
Pakistan halkına götürerek bu hayırlı
görevi gerçekleştirdiler.
IGMG Kurban için
Endonezya'da
IGMG Sosyal Yardım Vakfı'nın 2010
kurban gönüllüleri ekibi temsilcilerinden
Adnan Şahin ve Fuat Nurlu ve partner
kuruluş pkpu'den iki kişi olmak üzere
dört kişi Endonezya'nın dört büyük takım
adasından biri olan Papua adasında kurban
çalışmalarına katıldılar. Ülkeye vardıktan
sonra toplam 6 bin kilometrelik bir mesafede
bulunan Manokwari kentine ulaşan kurban
gönüllüleri, nüfusunun sadece %40'nın
müslüman olduğu bu yerde, yerel imamın
` buraya Avrupa'dan bilhassa Hollanda'dan
çok sayıda misyonerler gelirler ve giderler.
Ancak şimdiye kadar hiç Müslüman bir
ziyaretçimiz olmamıştı. Bizi çok mutlu
ettiniz. Allah'da sizleri mutlu etsin' diyerek
duygularını dile getirdi.
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Hollanda İslam Federasyonu
bağlı Arnhem cemiyeti üye ve
sempatizanları yaptıkları bir
programla Hicri yılbaşını kutladılar.
İGMG genel başkan yardımcısı ve
İrşad başkanı Ahmet Özden'in hatip
olarak davet edildiği programa
ilahi gurubu Grup Güneşdoğdu
Mustafa Özcan Güneşdoğdu ve
oğlu Nurullah Güneşdoğdu
ilahi ve hicreti anlatan şiirlerle
programa renk kattılar. Bölge
başkanı Mehmet Yaramış ve
Cemiyet başkanı Bahaeddin
Budak birer kısa selamlama
konuşması yaparak günün mâna
ve önemine değindiler. Yaramış
ayrıca igmg sosyal yardım vakfının
250 kişilik kurban gönüllüleri
filosunu dünyanın dört bir yanına
göndererek yaklaşık 98 bin hisse
kurban dağıttığını duyurdu.
NiF’in üniversiteli gençleri hafta
sonunda bir araya geldiler
Başkanlığını Mehmet Erik'in yaptığı
Hollanda İslam federasyonunun üniversiteliler birimi geçtiğimiz hafta sonu Spijkenisse'deki Atlas otelde düzenledikleri
` Avrupa'daki Müslümanların Geleceği'
konulu programında bir araya geldiler.
Milli Gazete köşe yazarlarından Ebu
Bekir Sifil ve IGMG genel sekreteri Oğuz
üçüncü'nün konuşmacı olarak katıldığı
programın birinci günü akşamı ayrıca NIF
bölge başkanı Mehmet Yaramış ve NIF
eski CMO temsilcisi ve Amesterdam İn-
holland ilahiyat fakültesi öğretim görevlisi
Raşit Bal'ın katılımıyla
` Avrupa'daki Müslümanların konumu'
konulu üç kişilik bir de
panel düzenlendi.
Hayli ağır mevzular üzerine kafa
yoran gençler konuşma ve tartışmaların
ağırlığını hazırladıkları çiğ köfte sofrasıyla
savmaya çalıştılar.
Adnan Şahin / Spijkenisse
RESTAURANT OTTOMAN SARNIC
200 kişilik kapasite
düğün, nişan ve
özel günlerinize
iş toplantılarınıza
hizmet veriyoruz
TARİHİN VE FARKLI KÜLTÜRLERİN
BATIDA BULUŞTUĞU MEKAN
Haftanın
3 Günü
Canlı
Müzik
Vijf werelddelen 105
3071 PS - Rotterdam
Tel: 010 2900 3800
Website: www.sarnic.nl
KÜRESELLEŞME VE TÜRKLER
Yeni ittifaklar, yani küreselleşme süreci, üzerimize yeni sorumluluklar ve
yeni bir misyon yüklemiştir. Sadece Avrupa'daki vatandaşlarımız değil,
aynı zamanda Balkanlar, Orta Doğu, Afrika, Orta Asya hep bizden, ilgi ve
sevkat bekliyorlar.
VEYİS GÜNGÖR
Aralık ayının birinci haftasında
Kuzey Kıbrış Türk Cumhuriyeti’nde
çok önemli ve bir o kadar da anlamlı
bir sempozyum gerçekleşti. 21. Yürkyılda Türk Dünyası’başlığı taşıyan bu
sempozyum iki gün sürdü. EkoAvrasya Derneği ile Le�ke Avrupa Üniversitesinin düzenlediği uluslararası bu
sempozyumda 60 ayrı tebliğ sunuldu.
Protokol konuşmaları yanı sıra, birbirinden farklı düşünen bilim adamlarından Türk Dünyası ve akaraba
topluluklarının karşı karşıya kaldıkları sorunları ve olası çözüm yollarını
dinledik. Bu köşede tüm sempozyumu özetlemem mümkün değil. Ancak
yer aldığım oturumda ele alınan Türk
Dünyası ve Sivil Toplum üzerine görüşlerimi kısaca ifade etmek isterim.
Dünyanın yeniden şekillendiği bir
dönemde, bu şekillenmeden Türk dünyası da nasibini almaktadır. Hepimiz
bilmekteyiz ki, artık dünya tek kutuplu
bir dünya olmaktan çıktı. Yeni dünya
düzeninde farklı aktörler ve çeşitli güç
merkezleri yer almaktadır. Bunlardan
birisi, bize göre Türkiye’dir. Özellikle
Türkiye’nin beş altı yıldır uyguladığı
dış politika, artık Türkiye’nin bir aktör
ve güç merkezi haline geldiğini işaret
etmektedir.
Aslında Türk dış politikasının bu
yöndeki değişim süreci zihinsel bir
arzu olarak rahmetli Özal’ın “Adriyatik" ten Çin Seddi"ne söylemiyle başlamıştı. 21. Yüzyılın Türk asrı olması
düşüncesi ise Özal’ın dışa açılan bir
Türk dış politikasıyla mümkün olabileceğini yönündeydi. Ve Prof. Ahmet
Davutoğlu’nun uygulamalarıyla Türk
dış politikası daha çok uzlaşmaya, diyaloga, işbirliğine dayalı bir "coğra�i derinlik, tarihi süreklilik, kültürel
geçişgenlik ve etkileşim, ekonomik
ünitelerle olan irtibatın" geliştirilmesi olarak ortaya çıktı. İşte
bu dış politikayla Türkiye,
bir çok dış politika uzmanı ve merkezi tarafından,
“Topkapı Sarayı’nda son
Sultanın oturduğundan bu
yana ilk kez Türkiye bu
kadar büyük bir
uluslararası rol
aldı” yorumunun yapılmasına
yol açtı.
Türk dış politikası bölgede en
geniş bir şekilde
etkin olurken, buna
paralel olarak, var
olan TIKA, TÜRKSOY gibi projelere
bir takım yeni projeler daha eklendi. Bunlar: Türk
Devletleri Cumhurbaşkanlarının İstanbul’da
imzaladıkları Türk
Konseyi başta olmak
üzere, her geçen gün
sayıları artan Yunus
Emre Enstitüleri projesidir. Yine aynı çerçevede, çok geç kalmış olmasına rağmen, yeni kurulan
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
da hayata geçirilen yeni
atılımlar arasındadır. Ve
son olarak bu süreçte ele
alınabilecek bir başka oluşumda elbette kısa bir süre
önce oluşturulan Kamu Diplomasisi projesidir.
[email protected]
Bu süreçte, yukarıdaki gelişmelere
ek olarak, iş dünyası örgütlerinin harekete geçmesidir. Türk iş dünyasının,
özellikle sınır ötesi ekonomik etkinlikleri, bu güne kadar hiç olmadığı kadar dış politikada etkili olduğu gözle
görülür haldedir. Türk girişimcilerin
Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Orta Asya,
Ka�kaslar ve Balkanlardaki yürüttüğü ticari etkinlikler, ülkeler arasındaki
şirketler arasında ve insanlara ülkeminizin tanıtım ve işbirliğine büyük
hizmet etmektedir.
Peki, bu sürecin olmazsa olmazlarından Uluslararası Türk Sivil Toplum Örgütleri ne durumda? Yeni süreç,
yani değişim ve dönüşümün en önemli
sütunlarından bir tanesi olan, günümüzde 3. sektör olarak tabir edilen
Sivil Toplum Kuruluşları yukarıdaki
oluşumun neresindeler. Bir başka ifadeyle; başta Türkiye olmak üzere Türk
dünyasındaki uluslararası etkinlikler
yapan veya yapmak isteyen STK’ların
yukarıdaki sürece uygun bir şekilde
yapılandıkları söylenebilir mi? Cevap
genel anlamda HAYIR. Çünkü, Türk
dünyasının önemli bir bölümünde
ne yazıkki, o ülkelerdeki rejimlerin
statükolarından dolayı STK’ların istenilen ölçüde gelişmediği gözlemlenmektedir. Siyasi irade, bu ülkelerde
kalkınma anlayışını ipoteği altına alarak, rejim yandaşı STK’larını sadece
kontrol etmek üzere desteklemiştir.
Sivil toplum, demokratik ortamlarda,
ülkelerde gelişir. Türk dünyasında sözkonusu ortam malasef yeterli değildir. Gerçi son yıllarda, Doğu Avrupa’da
yaşanan demokratikleşme, sivilleşme
sürecinide beraberinde getirdiği için
bu coğrafyada yaşayan Türk topluluklarında STK’larının gelişmesi şansını
doğurmuştur. Ancak genel anlamda
Türk dünyasında örgütlü bir sivil toplumdan, dolayısiyle etkinli STK’lardan
bahsedemeyiz.
O zaman, dünyanın yeniden şekillendiği veya şekillendirildiği günümüzde Türkiye merkezli olarak,
Türk dünyası ve topluluklarındaki
aktif olan Sivil Toplum Örgütlerinin,
özellikle uluslararası etkinlikler yapan ve yapmak isteyen STK’ların vizyonlarını
yeniden gözden geçirmeleri ve yeni şartlara göre vizyonlarını
dizayn etmeleri gerekmektedir.
Yeni ittifaklar, yani
küreselleşme süreci, üzerimize yeni sorumluluklar ve
yeni bir misyon yüklemiştir. Sadece Avrupa’daki
vatandaşlarımız değil,
aynı zamanda Balkanlar, Orta Doğu, Afrika,
Orta Asya hep bizden,
ilgi ve sevkat bekliyorlar. Bu ülkelere daha çok
demokrasi, daha çok sivilleşme gerekli. Çoğu ezilen
ve mazlum bu halklara,
burada edindiğimiz tecrübe, bilgi, uzmanlık ve
diğer imkanlar, STK’lar
yoluyla ulaştırılmalıdır.
Küresel vizyon bunu
gerektirir.
Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties)
in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European
Turkish Democrats).
HABER
Avrupa islam üniversitesi'nde minyatür
sergisi
A
vrupa İslam Üniversitesinin Rotterdam’daki
binasında resim
sanatçısı Yasemin
Sözer Saraç ve öğrencilerinin 6 aylık
bir eğitimin ürünü
olan resim sergisi
büyük ilgi topladı.
Yasemin Sözer Saraç "Bu sergi çok
özel. Gördüğünüz
gibi amatör bir ruhla
hazırlanan tablolar profesyonel sanatçılara taş çıkartacak güzellikte” diye konuştu.
Avrupa İslam Üniversitesi binasında
gerçekleştirilen resim sergisinin açılışına
Türkiye Cumhuriyeti Rotterdam Başkon-
solosu Esen Altuğ, T.C. Den Haag
Büyükelçiliği Turizm Müşaviri
Ahmet Temurci, Avrupa İslam
Üniversitesi Rektörü Nedim Bahçekapılı, çok sayıda Türk ve Hollandalı
sanatsever katıldı.
Açılışta konuşma yapan Başkonsolos
Esen Altuğ, sanat ve sanatçılara çok önem
verilmesi gerektiğine değindi ve bu sergide emeği geçenlere teşekkür etti.
Hacılar kutsal topraklardan döndüler
Hollandalı hacılar dönmeye başladılar. Havalimanında hacılar için gidişte
olduğu gibi yine dönüşte yakınları tarafından karşılama töreni düzenlendi.
Kutsal topraklara giden Hollandalı hacı ka�ilesinin dönüşünde
Amsterdam Schiphol Havalimanında yoğunluk yaşandı. 225
kişilik hacı grubu Amsterdam
Schiphol Havalimanı Dış Hatlar
Terminalinde yakınları tarafından
gözyaşlarıyla karşılandı.
Diğer taraftan Amsterdam
Schiphol Havalimanı yetkilileri
Kutsal topraklardan dönen hacıları Hollandaca olarak “Amsterdam Airport Schiphol heet alle
Hadj welkom” yani “Amsterdam
Schiphol Havalimanı tüm Hacılara hoş
geldiniz diler” yazının altında temin edilen bir personel aracılığı ile lokum, baklava, hurma ve sıcak şerbet ile karşıladı.
12
DECEMBER - ARALIK 2010
HOLLANDA BATI TRAKYALI KADINLAR KOLU KURULDU
Bir taraftan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları adına faaliyetler gerçekleştiren,
diğer taraftan da Holanda’da bulunan Batı Trakya
Müslüman Türk Azınlık mensuplarının daha kapsamlı ve kalıcı bir şekilde örgütlenebilmesi için
projeler üreten Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği çalışmalarına
bir yenisini daha ekledi. Hollanda’da
bulunan Batı Trakya’lı bayanların
daha organize şekilde bir araya
gelerek faaliyetlerde bulunmalarını sağlamak amacı ile dernek
çatısı altında bir Kadınlar Kolu
oluşturuldu.
HBTTKDD Kadınlar kolu üyeleri; “Kültürümüzün yaşatılması ve
tanıtılması için çalışacağız.”
Hollanda’da ikamet etmekte olan Batı
Trakya’lı bayanların bir araya gelerek oluşturdukları HBTTKDD Kadınlar Kolu’nu temsil
eden bayanlar, önümüzdeki dönemde gerçekleştirecekleri faaliyetler ile, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık kültürünün tanıtılmasına önemli katkılar sağlamayı planlıyorlar.
HBTTKDD Kadınlar Kolu sorumlusu olarak
görev alan Yasemin Şenkal: “Yaklaşık olarak iki
yıl önce kurulmuş olan derneğimizin kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği her türlü ça-
lışmada bayanlar olarak elimizden
gelen katkıyı sağlamaya çalıştık.
Derneğimizin Kadınlar Kolu’nda görev alan diğer bayan arkadaşlarımla
birlikte, Batı Trakya Türk kültürünün yaşatılmasına ve tanıtılmasına
önemli katkılar sağlayacağımızı düşünüyoruz.”
HBTTKDD Başkanı İbrahim
Emin: “Kadınlar Kolu, derneğimize ayrı bir heyecan ve azim katacaktır.” dedi.
Dünya gündemine oturan Mavi Marmara İstanbul'a dönüyor
B
ir açıkhava hapishanesine donüşen Gazze’deki insanlar için yardım
amaçlı yola çıkan ve Akdeniz sularında İsrailin saldırısına uğrayan
Mavi Marmara gemisi, aylar sonra tekrar İstanbul’a dönuyor. 26
aralıkta İstanbul’a gelecek olan
gemiye IHH büyük çaplı bir karşılama düzenleyecek.
Doğal Lezzet
Melkproducten
Tel : 010 290 72 77
www.goremeayran.com
13
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
SIMON İslam ilkokulları eğitim kurumu
Deventer'da yeni bir okul açıyor
SIMON okulları olarak bilinen ve
8 ilkokulu bünyesinde barındıran
"Stichting Primair Onderwijs op
Islamitische grondslag in Midden
en Oost Nederland" Deventer'de
dokuzuncu okulunu açıyor. Ağustos 2011 eğitim sezonuyla açılışı
yapılacak okula, velilerin "De Zonnebloem" adını verdikleri belirtildi. Ayçiçeğinin içindeki çekirdekler
öğrencileri, etrafındaki yapraklarsa öğretmenleri simgeliyor. Yapraklar çekirdekleri koruyarak ve
eğitimlerine katkıda bulunarak
onların olgunlaşmasına yardımcı
olacak, olgunlaşan çekirdeklerse
tekrar toprağa (özüne) dönerek
yeni ayçiçeklerinin yeşermesine
vesile olacaklar.
SIMON okullarının başarısının
sırrı, en ileri eğitim metotlarını
kullanarak, çocuklara kimlikleri
ile uyumlu bir eğitim ortamının
oluşmasının sağlanması, çocukların kendine daha çok güvenerek öğrenmeye
açık olması, öğretmenlerin öğrencileri daha
iyi tanımalarının sağlanması
şeklinde açıklanıyor. Okullarda
çocukların duygusal gelişimine
ve özellikle temel
dil bilgisinin artırılmasına katkıda bulunacak
metotlar kulla-
nılıyor. Bunun sonucu olarak, bu
okullar geçen yıl CITO sonuçlarında Hollanda ortalamasının üzerinde bir başarı sağlamıştı.
Kriminalitede PVV top 5 sıralaması dehşet verici
Y
ine bir PVV’li
milletvekili
kriminal davranışlarından dolayı gündeme geldi. Seçimlerden önce adaylıkları
iptal olan Van Hemert,
Brogt ve Markuszower
ile birlikte sekizinci bu PVV adayı. Şu
an PVV’nin 5 tane
milletvekili kriminal
davranışlarla suçlanıyorlar, yani PVV’nin
toplam milletvekili
sayısının yüzde yirmisinden fazlası. Yüzde
olarak karşılaştırırsak
Gouda’da kriminal
olaylara karışan Faslı
gençlerin yüzdesinden
fazla. Trouw gazetesinde çıkan araştırmada Gouda’daki Faslı
gençlerin yüzde 13’u
kriminal olaylarla suçlanıyordu.
Gündeme son olarak
PVV’li Eric Lucassen
geldi. 10 kasım’da bir
televizyon programında
senelerce Haarlem’deki
çevresini terörize ettiği
ortaya çıkmıştı. Ertesi
gün ise 2002’de
askerdeyken
bir kadın askere cinsel taciz
etmekten ceza
aldığı ortaya
çıktı.
3
1
4
2
5
PVV milletvekillerinin suçlandıkları konular:
1. Dion Graus –şiddet uygulaması, kadınları taciz etmek, CV’sinde sahtekarlık.
2. Hero Brinkman – tehdit, sarhoşluk, hırsızlık (bira), şiddet uygulaması.
3. Jhim van Bemmel –iflas sahtekarlığı
4. Marcial Hernandez – şiddet uygulaması
5. Eric Lucassen – tehdit, şiddet uygulaması, cinsel taciz
Konya Kriterleri
Hollandalıları etkiledi
UETD Hollanda’nın kardeş kuruluşlarından SMHO’nun Resto VanHarte ile
ortaklaşa düzenlediği Konya Kriterleri
toplantısı ve devamında verilen Kurban Bayramı yemeği büyük ilgi gördü.
Hollanda’nın hükümet merkezi Lahey’de
bulunan Diamant College’nde gerçekleşen
etkinliğe çeşitli göçmen kuruluş temsilcileri
yanısıra Hollandalılar yoğun bir şekilde
katıldılar. Toplantıda T.C. Lehey Büyükelçiliği
Kültür ve Turizm müşaviri Ahmet Temurci
ve Başbakanlık müşaviri Hürriyet Ersoy’da
hazır bulundular.
Mevlana’nın ünlü eseri Mesnevi’yi
Hollanda’caya tercüme eden Abdulwahid
vermek, yardım etmekte Batılı elini cebine
van Bommel "1967’de ilk kez Türkiye’ye
atarken çok düşünür. Oysa Konya
gittiğimde misafirperverlik
Kriterlerinin
LERİ
ER
bombardımanına
ilki bizi düİT
KR
A
NY
KO
ÖĞÜDÜ /
MEVLANA’NIN 7
uğradım. Türkleri
şünmeden,
ol
bi
gi
hesap kitap
çok cömert bulsu
ar
ak
ım etmede
Cömertlik ve yard
muştum. Buna nasıl
yapmadan
ol
bi
gi
ş
ne
mette gü
Şevkat ve merha
gibi ol
ce
karşılık verecektim?
vermeye dage
e
ed
tm
ör
runu
Başkalarının kusu
Vermekte akar
vet ediyor.
tte ölü gibi ol
ol
bi
Hiddet ve asabiye
gi
su gibi ol! Bu ne
Belki tüm
ak
pr
to
e
kt
gönüllülü
Tevazu ve alçak
demektir? Hepiniz
insanlık buol
bi
niz gi
Hoşgörürlükte de
bilirsiniz, biz Holüğün gibi ol gün buna
nd
rü
gö
ya
n,
rü
gö
Ya olduğun gibi
landalılar cimrilikle
muhtaç."
tanınırız. Karşılıksız
dedi.
HOLLANDA'DA İSLAMOFOBİ
Bu artan antisemitizim ve İslam düşmanlığına karşı birlikte bir
mücadele yapılmalı. Çünkü yahudilere yapılanlarla müslümanlara
yapılanlar arasında ben bir fark görmüyorum.
AYHAN TONCA
Hollanda'da İslamofobi ve İslam
düşmanlığı gün geçtikçe artmakta. Gazeteleri açıp okuduğumuzda ve okurların tepkilerine baktığımızda bunu daha
iyi anlıyoruz. Geçenlerde VVD'nin eski
grup başkanlarından Bolkestein İslam
okullarıyla ve Faslı gençlerde anti semitizimin arttığıyla ilgili haberleri ve
okurların tepkilerini okudum. Tabii ki
Bolkenstein kendi �ikirlerini soylemekte özgürdür. Her halde yaşından dolayı
olması gerekir ki, savunduğu tezlerin
konuların aslı astarı yok. İslam okullarında sanki bu ülkede topluma karşıt
çocuklar yetiştiriliyormuş gibi ve bu
okullar Hollandadaki uyuma karşıymış gibi görüşler. Sanki bu okullarla
Hollandaya şeriat getirilecekmiş gibi
ve buna benzer daha nice asılsız açıklamalar. Bu açıklamaların yapılmasına
karşı değilim. Beni asil endişelendiren
konu bu görüşlere tepkisini bildiren
okurlar ve bundan çıkarak da Hollanda toplumunda oluşan genel duygu.
Müthiş bir şekilde İslam düşmanlığı ve
korku verici açıklamalar. Aynı zamanda büyük bir derecede bilgisizlik. Bu
toplumdaki bilgisizliğe karşı birşeyler
yapılyor ama İslam'a karşı gösterilen
kin ve nefrete ne yapılmalı?
Konu da açılmışken İslam okulları
hakkında kısa bir bilgi vereyem sizlere.
Hollanda'daki İslam okuları hakkındaki bilgisizlik kendi toplumumuzda
da var. Nedir bu İslam okulları? Çoğumuz bu okulları dini bir okulmuş gibi
biliyor ve çogumuzun da bilgisi yok.
Hollanda'da 20 yıldır İslam okulları var
ve şu anda 46 tane ilk öğretim ve 1 tane
orta öğretim veren İslam okulları var.
Bu okullar Hollanda'daki diğer okullar gibi bir okul. Hollanda'daki eğitim
sisteminde anayasanın 23. maddesi
gereğince vatandaşların kendi okullarını kurma ve seçme yetkisi var.
Bunun için Hollandadaki okulları
kısaca ikiye ayırabiliriz. Biri devletinin kurduğu umumi okullar
(openbaar onderwijs) ve
diğeri de velilerin kurduğu özel okullar (bijzonder
onderwijs). Bu özel okullar geçmiste protestan
veya katolik okullardı.
Müslümanların gelmesiyle 80'li yıllarda
İslam okullarıda da eklendi. Bu okulların hepsi
devlet tarafından bütçelerindiriliyorlar ve devlet kontrolü altındadır.
Genel müfredat devlet
tarafından belirlenmekte. Farklılık ise
okulun dünya ve dini
görüşünde. Umumi okulların herhangi bir dini ve
görüşe bağlılığı yoktur. Özel
okullar ise bir dini grubun
görüşünün göstergesidir.
Bu mesela İslam okullarında
noel ve paskalya yerine ramazan
ve kurban bayramların kutlanması
gibi farklılıklar gösterir. Aynı zamanda dini örf ve adetleri de bu İslam
okullarında bulabilirsiniz. Eğitim
müfredatı konusunda genel olarak
bütün okullar aynıdır. Şimdilik bu
kadar. Başka bir yazımda sizlere bu
konu hakkında daha geniş bilgiler
[email protected]
vereceğim.
Gelelim önemli konumuza İslam'a
ve müslümanlara olan korku, kin ve
nefrete karşı ne yapmalı?
Bolkestein anti-semitizm artıyor
dedi, Hollanda ayağa kalktı. İslamofobi ve İslam karşıtı eylemler artıyor
Hollanda'da hiç bir ses yok. Camiler
kundaklanıyor, müslümanlar sokakta
ve işyerlerinde ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor ve bunları Hollanda bir
sorun olarak görmüyor. Bu artan antisemitizim ve İslam düşmanlığına karşı
birlikte bir mücadele yapılmalı. Çünkü
yahudilere yapılanlarla müslümanlara
yapılanlar arasında ben bir fark görmüyorum. Bu şiddete dur demek lazım.
Bu birlikte mücadelenin öncülüğünü
de sivil toplum örgütleri çekmeli. Aynı
zamanda müslümanlara ve İslami kurum ve kuruluşlara yapılan saldırı,
şiddet veya herhangi bir eylemi de bir
databankta toplanmalı. Çünkü şimdi
elimizde herhangi somut bir delil yok,
bu konular hakkında. Biz görüyoruz ve
duyuyoruz şiddetin ve İslam düşmanlığının artığını ama elimizde veriler olsa
bu konuyu da rakamlarla gösterebiliriz.
Bu databankta bütün bilgiler toplanır ve her yıl bu rakamlar açıklanır.
Artıyor mu artmıyor mu belli olur. İnsanlarımız, kurum ve kuruluşlarımız
bu databanka karşılaştıkları olayları
bildirirler. Bu databankı da kurabilecek olan bir kurum var aslında. İslami
kuruluşların çatı kuruluşu olan CMO
bunu en iyi şekilde yapabilir. Tabii ki
üye kuruluşların desteğiyle. Bu konu
hakkında Hollanda'daki ve Avrupa'daki
ayrımcılıkla ilgilenen kurum ve kuruluşlardan destek alabilirler ve birlikte
çalışabilirler.
Bu databank bir başlangıç
belki. Bundan sonrası ise daha
zor iş. Toplumsal bir hareket
başlatılmalı bu ırkçılığa ve
düşmanlığa karşı. Siyasiler,
sivil toplum örgütleri ve iş verenler bu gidişata dur
demeli. Müslüman,
hristiyan, yahudi,
inanan ve inanmayan herkes bu ülkede
huzur ve barış içinde birlikte yaşamak
istediklerini tüm topluma duyurmalı. İkinci
Dünya Savaşı'nda ve
Bosna-Hersekte yaşananların, Avrupa'da
ve Hollada'da tekrar
yaşanmaması için
mücadele verilmeli.
Tabii Hollanda'da
bazı girişimler var
bu konularda. Bunlarıda birleştirmeli ve böylece geniş tabanlı “YETER
ARTIK” sesleri Hollanda'da
yüselmeli.
Haydi bakalım sivil toplum örgütleri, siyasetçiler
ve işverenler! İş yine de
sizlere düştü, bu işi yaparlarsa ancak yine de,
köklü bir tarih ve kültüre
sahip olan bir millet yapar. İşiniz rastgele!
Drs. Ayhan Tonca is Programmaleider Grote Steden Beleid Provincie
Overijssel. Tevens is hij CDA raadslid Gemeente Apeldoorn. Daarnaast
actief (geweest) in vele landelijke zelf organisaties.
HABER
14
DECEMBER - ARALIK 2010
YAŞAMAYA DEĞER GÜZELLİKLER...
...SİZİ BEKLİYOR
Amsterdam ve
Rotterdam’da toplam
6000 m2’yi aşan
mağazalarımız ve
güleryüzlü personelimizle
haftanın 7 günü
hizmetinizdeyiz. Gelin,
almayı düşündüğünüz
ürünleri bütçenize
göre ayarlamak için,
önce bir kahve içerek
başlayalım...
Rotterdam
Amsterdam-Oost
ŞİMDİ
ENİ
AM’DA Y
D
R
E
T
T
A
O
R
AMIZLA D
Z
A
Ğ
A
M
AÇILAN
İZDEYİZ
HİZMETİN
2
2k5ey0ifle0gem
zin
Yeni yılınızı kutlar,
mutluluklar dileriz
mottomedia
RAHATI VE HUZURU
AYAĞINIZA GETİRİYORUZ...
15
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Metin Çelik
en yetenekli
politikacılar
sıralamasında
üçüncü oldu
Geçtiğimiz günlerde parlamento gazetecileri başbakan ve VVD
lideri Mark Rutte’ yi yılın en iyi
siyasetçisi seçti. Rutte böylece
Maxime Verhagen (CDA) ve Geert
Wilders’ı (PVV) geride bıraktı.
NOS Radio 1-Journaal tarafından
düzenlenen seçimde, SP’li Emile
Roemer dördüncü, CDA’lı Ab
Klink ise beşinci sıraya oturdu.
Geçen yıl ise D66 lideri Alexander
Pechthold yılın en iyi politikacısı
seçimişti. Bunun yanı sıra gazeteciler D66’nın milletvekili Wouter
Koolmees’i yılın siyasi yeteneği
ilan ettiler. Bu ödüller için sadece
bu sene aktif olan siyasetçiler katılırken, Jesse Klaver (Groenlinks),
Henk Bleker (CDA) ve Elbert
Dijkgraaf (SGP) ise birlikte ikinciliği paylaştılar. Üçüncü sırada
ise PvdA milletvekili Metin Çelik
adını yazdırdı.
INTERKREASYON
Değerli Okurlarımız,
Bu sayımızdan itibaren sizler için yeni bir köşe başlıyoruz.
Interkreasyon adıyla, farklı kültürlerin kendine ait norm ve değerlerinin biraraya gelmesiyle oluşan yeni durumlar bazen ilginç olabiliyor.
Farklı kültürlerin kendilerine ait elementleri biraraya geldiğinde bir
zenginlik arzedebileceği gibi, çelişkiler ortaya çıkaran durumlar da
oluşturabilecektir. Biz bu yeni kreasyonumuzla, bu tür kültürlerarası
oluşan durumları bazen komik yönleriyle, bazen ibret alınması gereken
düşündürücü yönleriyle sizlere sunmaya çalışacağız. Kahramanlarımız
Lydia ve Can. Lydia bir Hollandalı ama epey Türkçe biliyor. Can ise master
okumak için Türkiye'den gelmiş genç ve dinamik bir arkadaşımız. Her
sayımızda bu genç ve neşeli çiftin yaşamlarından kesitler yansıtacağız.
Beğeniyle takip edeceğinizi umuyoruz...
Lydia, evde şeker var mı?
1 dakika sonra...
1 dakika sonra...
E un var mı?
SERi iLANLAR
Sağlıklı yaşam için artık
ATC Organik cörek otu yağı
BIO sertifikatlı olarak
HOLLANDA'DA
Siparişleriniz için
06 43 90 54 09
Bayilikler vermekteyiz,
ilgililerin dikkatine sunulur.
Pek yakında online olarak ta
siparişlerinizi verebilirsiniz.
GALAXYBIKE FIETS
REPARATIE
Wij repareren alle soorten
fietsen voor lage prijzen. Wij komen uw fiets
ophalen,repareren en terug
brengen
tel:0313-419163
Mob:0642048297
Adres: Dr.kuyperstr.7 Dieren
voor meer info kijk naar
www.galaxybike.com
ENES KOZIJNEN
RAMEN & DEUREN
Hollanda'da bir ilk pvc
pencere ve sistemleri
25 yıl garanti ile satış ve
montaj
ücretsiz ev pencere ve
panjur ölçüleriniz alınıp
fiyat teklifi yapıyoruz
tel:0616757849
tel:0634926883
Heb jij ook
een feestje?
Maak dan een
afspraak
Voor de mooiste
hoofddoekmodellen
en achtergronden van
bruidstafels
[email protected]
Var...
O da var?!...
CanLydia
1 dakika sonra...
1 dakika sonra...
Can
Peki yağ var mı?
Niye helva yapmıyoruz o zaman?
Niye helva yapmıyoruz o zaman?
Evet, var...
Helva???!!!
Mail: [email protected]
SU ARITMA CİHAZI
TEMİZ SU HAYATTIR.
Evinizde, işyerinizde
ücretsiz, SU arıtma cihazı
tanıtımı için arayınız.
Hollanda’nın her yerinde
sunum yapılır.
Saadet Hanım
0644-653 961
[email protected]
Her türlu düğün,
nişan ve özel
günlerinizde ilahi
okunur.
Ölmüşlerinizin
ruhuna hatim,
mevlid, yasin
okunur.
İlahiyatci Zeyneb Bekiri
Tel; 06-84853822
MEDiATiON HİZMETİ
Boşanan çiftler için
mediation ve danışmanlık
hizmetleri verilir.
Geniş bilgi için:
Mediation @ Potentia legis
www.potentialegis.nl
Tenzile Erdal, mediator
Tel: 0650-520 457
ATA HORECA YENİ
ADRESE TAŞINDI
ESKİ ADRES:
ROSBAYERWEG 194
1521 PT WORMERVEER
YENI ADRES:
TIMMERWERF 71
1969 NJ HEEMSKERK
Postalarınızı ve
ziyaretinizi yeni
adresimize bekliyoruz.
ATA HORECA
Satılık: Hisar Store
İçerisindeki tüm malzemeleriyle işyeri satlıktır.
Satış fiyatını özel görüşülür.
Oranjestraat 15
3111 AM SCHIEDAM
Tel:010-2730002
Mobiel:0624101522
AQUAawz
Su arıtma kazandırmaya devam ediyor.
Hollandan'ın her yerinden satış temsilcileri aramaktayız.
Beraber çalışıp
beraber kazanalım
istiyoruz. Arayın
görüşelim.
Tel.: 06 223 87882
İbrahim Efetaşkın
Türk Eğitim Merkezi, gönüllü çalışma konusunda örnek çalışmaların yapıldığı bir merkezdir. Hiçbir paralı elamanımız, kalıcı parasal
kaynağımız olmamasına karşın, merkezimizde herkes için Hollandaca dil dersleri veriliyor. İşin daha güzel yanı, insanlarımıza ücretsiz
olarak Hollandaca dil dersi veren gönüllü Hollandalılar, haftanın bir
başka gününde, merkezimizde Türkçe öğreniyorlar !..
Hafta sonunda etkinliklere katılan 240 kadar öğrencimiz var.
Her yaş grubuna dil ve matematik dersleri veriliyor ve CITO sınavlarına hazırlanıyorlar. Bazı öğrencilerimiz saz veya bağlama, bir
bölümü de folklor dersi alıyor. Anne veya babası yabancı olan, yani
karma evliliklerden oluşan ailelerin çocukları Türkçe öğreniyorlar.
Anne ve babası Türk olanlar; “Biz evde Türkçe konuşuyoruz, çanak
anten de var. Çocuğum Türkçe biliyor. Derse gerek yok” diyorlar.
Hollanda’da
değişik üniversitelerde okuyan
çocuklarımızın
Türkiyedeki akranlarıyla
karşılaştıklarında kurdukları
komik Türkçe
cümlelerle nasıl
zor durumda
kaldıklarını bilmiyorlar. İşte
saydığımız bütün
bu etkinlileri,
gönüllü olarak
çalışan gençlerimiz, duyarlı
anne ve
babalar sayesinde
gerçekleştiriyoruz. Bu
insanlara verebildiğimiz tek şey bir demet çiçek, küçücük bir hediye
ama kocaman bir sevgi ve saygı..
Türk Eğitim Merkezi`nde gönüllü çalışan arkadaşlarımız;
Türk Eğitim Merkezi Başkanı ĺsmail Ercan, kordinator Naime
Yıldırım ve gönüllü eğitimcileri Şeyda Atçıyurt, Bunyamin Şener,
Paulien de Jong, Ingrid Engel, Marita Soons, Tülay Abacıoğlu, Őzlem
Turhan, Senem Taş, Hülya Işık, Sinem Er, Derya Ağırbaş, Çağdaş
Baş, Latife Güneş, Gizem Köksal, Tuğçe Çakar, Nebahat Karacaer,
Candan Safrani, Emel Doğan, Dilara Bakaç, Őmer Kara, Ahmet Yolcu, Kadir Ekiz, Memet Altın, Deniz Yıldırım, Erhan Şener.
HABER
16
DECEMBER - ARALIK 2010
"Bize her yir Karaman"
H
ollanda Karamanlılar Vakfı (HOKAV) tarafından bu yıl 4. kez düzenlenen ve bu yıl 'Türkçe Bizim
Sevdamız' sloganıyla bezenen Kültür ve Dayanışma Gecesi'ne Karaman Valisi Süleyman
Kahraman, Vali Yardımcısı Latif Memiş, Karaman Belediye Başkanı Dr. Kamil Uğurlu, Karaman Milletvekili Dr. Hasan Çalış, Hollanda'nın
Ankara Büyükelçisi Jan-Paul Dirkse, Hollanda
Türk İşadamları Derneği Başkanı Turgut Torunoğulları, Hollanda Genç İşadamları Federasyonu Başkanı Mehmet Kabakyer, THY
Hollanda Müdürü Metin Gözüaçık, Pegasus
Hollanda Müdürü Kamil Saygı,
Bekir Aksoy
Komfortours CEO'su Osman Çelik, Karaman Çevre Orman İl Müdürü Ahmet Duran,
Ankara Karamanlılar Yardımlaşma Dernek
Başkanı Veli Bozkır, İstanbul Karamanlılar
Vakfı Başkan Yardımcısı Nuran Uyar, sivil toplum temsilcileri, siyasiler, işadamları ve 750
dolayında Karamanlı katıldı.
Programda konuşma yapan HOKAV Başkanı Uğur Şen, Hollanda'da değişik kültürel
faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, diğer
vakıf ve derneklere örnek olmaya çalışacaklarını söyledi. Yediden yetmişe her yaştan katılımın olduğu Kültür ve Dayanışma gecesine
700'ü aşkın davetli katıldı. Gerçekleştirilen
kampanya ve açık artırmada elde edilen ge-
lirin, Karaman'daki engellilere araç ve öğrencilere yardım olarak kullanılacağı açıklandı.
Folklor gösterilerinin de olduğu gecede
özel sazları eşliğinde TRT Ses Sanatçısı Ayşe
Taş, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Ses
Sanatçısı Engin Çır ve Karaman'dan Yarenler
Ekibi de sahne aldılar. Gecede ayrıca yöresel
oyunlar da oynandı.
Karaman Valisi Süleyman Kahraman, "Sizlerin hangi zorluklara göğüs gerip, bugünlere
geldiğinizi gördük bu bakımdan sizleri takdir
etmemek büyük vefasızlık olur. İşçi iken bugün
patron olmuşsunuz, adeta bir destan yazmışsınız" dedi ve yatırımlarını memleketlerinde
yapmalarını istedi.
Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Jan Paul Dirksen, Hollanda'da
azımsanmayacak sayıda Karamanlının olduğunu öğrendiğini, bu sebeple dayanışma gecesine katılma
kararı aldığını belirtti.
Pegasus Havayolları Hollanda Satış ve Operasyonlar Müdürü
Kamil Saygı'nın davetlisi olarak
Hollanda'da bulunan ve halen Türk
Malı dizisinde oynayan Bekir Aksoy
da yaptığı sempatik konuşmayla davetlilerden bol alkış aldı.
www.anadoluline.nl
KARAMAN YATIRIM CENNETİ
Karaman’da yatırım yapmak isteyen işadamlarına yönelik Rotterdam`da düzenlenen
bilgilendirme toplantısında, Karaman’a hangi
sektörlerde yatırım yapılabileceği ve yatırım
yapmanın şartları ele alındı.
Hollanda Karamanlılar Vakfı tarafından
düzenlenen ‘Karaman’da Yatırım Olanakları’
adlı toplantıya başta Karaman Valisi Süleyman Kahraman olmak üzere Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu, Karaman Vali
Yardımcısı Latif Memiş, Karaman Çevre ve
Orman İl Müdürü Ahmet Duran, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen, HOTİAD üyeleri,
Hollandalı işadamları, sivil toplum temsilcileri
ile işadamları katıldı.
Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur
Şen, Hollanda – Karaman arasında bir bağ
kurmak istediklerini bu bağlamda Karaman
Valisi, belediye başkanı ve diğer birim sorumlularını Hollanda’ya davet ettiklerini belirtti.
Karaman Valisi Süleyman Kahraman, bütün birimlerle siz kıymetli işadamlarımızın
her zaman emrindeyiz, şeklinde yaptığı açıklamada, Karaman’a yatırım yapmak isteyen
müteşebbislere her türlü kolaylığı sağlayacakları sözünü verdi.
Karaman Vali Yardımcısı Latif Memiş
ise şunları söyledi: “Karaman’da bilgi bankası oluşturacağız. AB Projeleri, Kalkınma
Ajansları ve diğer uluslar arası kaynakların
araştırılıp, temin edilmesi yollarını arıyoruz.”
Yapılan konuşmaların sonunda Karaman’a
yatırım yapmak isteyen işverenler Vali, Belediye Başkanı ve diğer ilgililerden bilgi alma
olanağı da buldular.
Yıldırım
Türkiye
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Karaman Heyeti Şehircilik
Hakkında Bilgi Aldı
B
ir dizi etkinliklere katılmak
üzere Hollanda’ya gelen
Karaman Valisi ve Belediye
Başkanı, Rotterdam Başkonsolosluğu
ve Feijenoord belediye başkanlığına
ziyarette bulundular.
Heyet ilk olarak Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ’u makamında ziyaret etti. Ziyarette, Başkonsolos
Esen Altuğ, konsolosluk işlemleri ve
Hollanda’daki Türk
toplumunun faaliyetleri hakkında bilgiler verdi. Karaman
Valisi Süleyman Kahraman ve Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu
ise Hollanda’ya gerçekleştirdikleri
ziyaret hakkında bilgiler verirken,
Karaman’ın panoramasını çizdiler.
Karaman Valisi ve Belediye Başkanı aynı gün Rotterdam’ın Feijenoord
ilçesine de ziyarette bulundular. Heyeti, belediyeye gelişlerinde Feijenoord İlçesi Türk Kökenli
Belediye Başkanı Seyit Yeyden kapıda karşıladı. Daha
sonra Karaman Valisi Süleyman Kahraman, Feijenoord Belediye Başkanı Seyit Yeyden’e;
Atatürk,
K a ra m a n o ğ l u
Mehmetbey ve Yunus Emre
temalı Karaman plaketi sundu.
Reizen
49€
’dan başlayan
fiyatlarla
İzmir kalkınma ajansı
Hotiad’ı ziyaret etti
İ
zmir Kalkınma Ajansı yetkililerinden Dilek Akdenizli ve Mert Demiral, Hotiad yönetim kurulu üyelerine, ‘İzmir’de
yapılacak yatırımlar’ hakkında
bilgi ve destek programını anlattılar.
Dilek Akdenizli, “İzmir son
zamanlarda teşviklerle ve yabancı ülkelerin büyük yatırımı
ile ön plana çıktı. Hollanda’daki
Türk yatırımcıları da yapacakları her türlü projelerde destek
verip, arsa temini ve işlerinin
takibini, kalkınma ajansı olarak
ücret almadan yardıma hazırız”
dedi.
HOTİAD Başkanı Turgut Torunogullari ise özetle, yatırımlarımıza devam etmek isteriz.
Bunu diğer üyelerimize de anlatacağız, açıklamasında bulundu.
Orro ve Ortel in yönetim
kurulu Başkanı Celal Oruç ise,
devletin arsa göstermesi halinde branşlarıyla ilgili her türlü
yatırım yapmak istediklerini
ifade etti.
Sunumdan sonra Başkan
Turgut Torunoğulları, Ajans
yetkilisi Dilek Akdenizli’ye
Hotiad’ın onur plaketini verdi,
Celal Oruç ta, Hotiad rozetini
taktı.
İkram dahildir
AON Türk
işverenlerle
buluştu
AON şirketler grubu Türk
işverenlerine yönelik verdiği yemekli toplantıda farklı
kesimlerden Türk işadamlarını
bir araya getirdi. Türkçe ‘Hoş
geldiniz’ diyerek başladığı
konuşmada, AON Amsterdam Bölge müdürü Feddo
Hartelust, AON şirketinin uzun bir tarihe sahip olduğunu belirtti ve
genel merkezi Chicago’da bulunan şirketin 59bin çalışanının dünya
genelinde günlük olarak müşterilerine risk, risk yönetimi ve bunun
uygulanması alanlarında hizmet verdiklerini söyledi. AON şirketler
grubunun ruhunu yansıtan biri olarak Mehtap Baylam-Akkaya’yı
gösteren Hartelust, ‘Mehtap yaklaşık 3 yıl önce kendi fikirleriyle
öne çıkarak, Türk iş dünyasına nasıl adım atmamız gerektiği
konusunda bizlere öncülük etti’ dedi. Toplantıdan sonra tüm
davetliler Hollanda-Türkiye futbol maçını izlemek için Ajax Arena
stadyumuna geçerek maç izlediler.
KONYA - ELAZIĞ - SİVAS
DİREKT UÇUŞLARIMIZ DEVAM EDECEKTİR
www.yildirimreizen.nl
MottoMedia
17
HABER
18
DECEMBER - ARALIK 2010
Gelişen toplumun ana gereksinimi olan eğitimde ebeveyn desteği
Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, çocuğun ailevi, sosyal ve çevresel
etkileşimleriyle eğitimsel faktörlerden kaynaklanıyor. Günümüz zamanında aktüel
konu ve önemli toplumsal sorunlardan biri olan (özellikle yükseköğretimde)
eğitimi yarıda bırakmanın bir çok nedenlerinden birini de ebeveynlerin eğitim
gören çocuklarına yeterince destek sağlayamayışları oluşturuyor.
ÖZLEM KESKİN
[email protected]
Rekabete dayalı yeni dünya düzeninde eğitime en fazla yatırım yapan
ve eğitilmiş insan gücüne sahip ülkeler avantaj sağlıyor. Böylece eğitim,
her zaman olduğu gibi, insan davranışlarını değiştiren, insanların birbirleriyle ve toplumla ilişkilerini sağlayan
bir araç olarak etkinliğini sürdürüyor.
Yani ülkelerin ve toplumların geleceği açısından eğitimin önemi daha da
artıyor. Peki aile içinde ebeveynler bu
önemin ne kadar farkındalar? Gelişen
toplumun ana gereksinimi olan eğitim
konusunun, ebeveyn desteği dahilinde,
her zaman için büyük bir önem taşıdığından, Hukuk fakültesinde okurken
ve mezun olduktan sonra da eğitime
yönelik projelerde gönüllü faaliyet gösterdim ve gösteriyorum.
‘Hissiyat’ cetveli
Bilinen dil sorunu faktörü Türk
ebeveynlerin Hollanda’nın eğitim
sistemini çok karışık bulmalarına neden oluyor (bu Hollanda’da yaşayan
diğer yabancı kökenli toplumlar için
de geçerlidir). Bu da eğitim sistemini
çekingenlikten takip edememe ve eği-
tim yollarını algılamakta güçlük çekmelerine yol açabiliyor. Diğer taraftan
ise okulların düzenlediği veli toplantılarına katıl(a)mayıp, çocuklarının
okulda başarısız veya isteksiz olduklarının farkında olamıyorlar. Bu yüzden
ebeveynlerin çocuklarından beklentileri çok büyük olabiliyor. Çocuklarının
başarılarını sadece ‘hissiyat’ cetveli ile
ölçebildiklerinden, bu sübjektif ölçüye
göre de çocuklarının okulda çok başarılı ve yüksek notlar ile derslerini tamamladıklarının kanaatine varıyorlar.
Çocuklar okul tarafından - ebeveynlerin beklentilerinin tersine - daha düşük bir okula yönlendirildiklerinde ise,
ebeveynler bunun haksız yere, genelleme yapılarak ve/veya çabuk alınmış bir
kararla olduğunu savunuyorlar.
Ebeveynlerin - daha da önemlisi
çocuklarının - çelişkili bir ortamda kalıp hayal kırıklığına uğramamaları için,
mümkün olduğunca (kendi dillerinde
sağlanan) bilgilendirme imkanlarından yararlanarak dil sorununun arkasına sığınmamaları gerekiyor. Eğitim
sistemini anlamaya çalışarak, çocuklarına eğitimlerinde destek ve onlara güven vererek onların azmini ve okuma
arzularını perçinleştirmiş olabilirler.
Bu da çocuğun (öğrencinin) derslerde
ki tavrı ve duruşunu iyi yönde etkileyebilir ve ileriye dönük daha gurur verici
bir tablo çizilebilinir.
Daimlilik
Aile içinde ki eğitime verilen desteğin uzun vadeli etkili olabilmesi
açısından - sadece anaokulundan lise
seviyesine kadar değil – yükseköğretimde de (mesleki öğretimde gerektiği
kadar) desteğin daim olması gerekiyor.
Özellikle gençlerin yüksek okul ve üniversiteye adım attıklarında ebeveynlerin desteği çok önemlidir. Çocuğum
hangi okulda, hangi bölümü veya fakülteyi ve nasıl bir çevrede okuyacak
(veya okuyor)? Bu gibi soruların yanıtını kesin ve net şekilde bilmelidir ebeveynler. Bunun için yüksek okul ve üniversitelerde, lise ve mesleki öğretimde
de olduğu gibi, bilgilendirme günleri
düzenleniyor. Utrecht Üniversitesi’nde
Hukuk fakültesi öğrencisiyken geleceğin Hukuk öğrencileri ve ebeveynler
için Hukuk fakültesi tarafından düzenlenen genel bilgilendirme günlerinde
konuşmacı olarak davet edilmiştim.
Burada edindiğim izlenim ve tecrübelerime göre bilgilendirmelere Türk
gençleri yalnız, ebeveynsiz, katılıyorlar.
Bunun dil sorunundan kaynaklandığını tahmin ettiğim ve bildiğim halde,
kendime o anlarda şu soruyu sordum:
‘Ebeveynler eğitim konusunda
neden pasif?’. Peki bu dil sorunu ebeveynlerin pasif kalması için geçerli bir
durum mudur? Önemli olan katılmak,
destek vermeye çalıştığını göstermek
ve güven sağlamak değil midir? Fakat
ebeveynlerin bilgilendirilmesini önemsediğim için Utrecht Yüksek Okulu ve
Utrecht Üniversite’si ile birlikte Türk
ve Faslı ebeveynler için kendi dillerinde bilgilendirme akşamları organize
TARİHTE BU AY
PAZARTESİ
29
SALI
30
ÇARŞAMBA
edip, bu akşamlarda konuşmacı olarak
katıldım. Ebeveynlere ulaşmak, onları
katılmaları için davet, daha doğrusu
ikna edebilmek için çok uğraş verildi. Katılacağını belirten ebeveynlerin
daha sonra katılmamalarıyla birlikte
ne yazık ki katılım sayısı ümit ettiğimiz
rakamın altındaydı. Her türlü olanakların sunulmasına rağmen, bu olanaklardan (sunduğum örnekte de olduğu
gibi) faydalanılmaması ebeveynlerin
pasi�liğini maalesef bir kez daha ortaya koyuyor.
Toplumsal güvence
Unutulmamalı ki ebeveynlerin takipcisi olan çocuklar ve gençler daha
başarılı eğitim sonucu ortaya seriyorlar. Zeka ve okuma isteği tek başına
okulda başarılı olmak için yetmiyor.
Zira eğitimde başarı ilk başta aileden
geçiyor! Ebeveynlerin bu görevi ve sorumluluğu okul öncesi eğitim kadar
önemsemeleri ve göz ardı etmemeleri
gerekiyor.
Okulda başarısızlık, zeka faktöründen çok, çocuğun ailevi, sosyal
ve çevresel etkileşimleriyle eğitimsel
faktörlerden kaynaklanıyor. Günümüz
zamanında aktüel
konu ve
önemli toplumsal sorunlardan
biri olan
(özellikle
yükseköğretimde)
eğitimi yarıda bırakmanın bir
çok nedenlerinden
birini de
ebeveynlerin eğitim gören çocuklarına yeterince destek sağlayamayışları
oluşturuyor. Eğitimi yarıda bırakanların sayısını düşürerek, ekonomik krizin
iş olanaklarında olan negatif etkilerini
engelleme çabalarına da katkıda bulunabilinir. Ne kadar çok genç eğitimini
devam ettirir ise, bu kendi kültürel
gerçekliğimizle beraber toplum ve
sosyalleşmemiz için o kadar iyi olabilir. Toplumun güvencesi de artabilir.
Ayrıca bu gençler eğitimlerini devam
ettirerek daha emin ve başarılı adımlarla kendi geleceklerine yönelik calışmış olurlar. Çünkü okuyan gençlerin iş
güvencesi, yükselme ve beceri edinme
şansı artar. Bütün bunların uzun vadeli
gerçekleşmesi için de ebeveynlere büyük bir rol düşüyor!
Kısacası, ileride hayal kırıklığı yaşamamamız açısından eğitim sisteminin
nasıl işlediğini öğrenip, gençlere ‘objektif’ bir bilinçle destek verebilir ve
böylelikle hep birlikte geleceğimizde
başarılı bir toplumsal neticeye ulaşabiliriz. Dolayısıyla yaşam boyu öğrenimin
her alanda teşvik edilmesi gerekiyor!
ARALIK/DECEMBER
PERŞEMBE
CUMA
CUMARTESİ
PAZAR
01
02
03
04
05
1906: Dünyanın ilk sinema salonu
Paris'te açıldı.
1928: Yeni Türk harflerinin kullanımı
yürürlüğe girdi. Gazeteler, mecmualar, levha, tabela ve ilanlar
yeni harflerle basılmaya başladı.
1873: Türkiye'nin ilk borsası sayılan
''Dersaadet Tahvilat Borsası''
açıldı.
1942: Chicago'lu bilim adamları ilk
kontrollü zincirleme atomik
reaksiyonu gerçekleştirdiler.
1981: Bülent Ecevit, dört aylık
hapis cezasını çekmek
üzere Ankara Merkez Kapalı
Cezaevine konuldu.
1897: Osmanlı devleti ile Yunanistan arasında barış anlaşması
imzalandı.
1980: De Nederlandse publieke
omroepvereniging VARA
zendt de eerste 'Kinderen voor
kinderen' uit.
1934: Türkiye'de kadınlara milletvekili
seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanun kabul edildi.
06
07
08
09
10
11
12
1877: Thomas Edison ilk ses
kaydını gerçekleştirdi.
1917: Finlandiya, Rusya'dan
bağımsızlığını ilan etti.
1917: ABD, AvusturyaMacaristan'a savaş ilan etti.
1999: Düzce,Türkiye'nin 81. ili
oldu.
1948: Birleşmiş Milletler, Güney
Kore'nin tanınmasını onayladı.
1982: In Suriname worden 15
critici van het bewind van
Desi Bouterse - voornamelijk
journalisten, vakbondsmensen
en advocaten - vermoord.
1987: İsrail işgali altındaki topraklarda yaşayan Filistinliler,
intifada haraketini başlattı.
1945: Nederland wordt lid van de
Verenigde Naties.
1948:Birleşmiş Milletler Meclisi,
İnsan Hakları Beyannamesi'ni
kabul etti. Türkiye İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi'ne kabul
oyu verdi.
1941: Adolf Hitler ve Benito
Mussolini’nin açıklamasıyla
Almanya ve İtalya, ABD'ye savaş
ilan etti.
1994: Tek yanlı olarak bağımsızlığını
ilan eden Çeçenistan’a Sovyetler
Birliği yüzlerce tank ve askerle
girdi.
1949: TBMM, Türkiye'nin Avrupa
Konseyine katılmasını
onayladı.
17
18
19
2002: Necip Hablemitoğlu evinin
önünde silahlı saldırıya
uğrayıp öldürüldü.
1941: II. Dünya Savaşı'nda,
İstanbul'da ekmek karneye
bağlandı.
13
14
15
16
1642:Hollandalı denizci Abel Tasman,
Yeni Zelandayı keşfetti.
1949: İsrail Kudüs'ü başkent ilan
etti. Arap-İsrail Savaşı'ndan
sonra, Eski Kent ve Doğu Kudüs
Ürdün'de, Batı Kudüs de İsrail'de
kaldı. Kent, BM kararlarına göre
''uluslararası kent'' ilan edilmişti.
1960: İstanbul Boğazı'nda Yunan ve
Yugoslav tankerleri çarpıştı; 52
kişi öldü.
1990: Polonyalı futbolcu Koseçki 2 milyon dolara Galatasaray'a transfer
oldu; bu rakam Türkiye'de o
güne kadar ödenen en yüksek
transfer ücretiydi.
1970: Sovyet uzay sondası Venera 7
Venüs gezegenine ulaştı ve
etrafında 23 dakika dolanarak
Dünya'ya bilgi gönderdi.
1986: Olimpiyat şampiyonu halterci
Naim Süleymanoğlu, Türk
vatandaşı oldu.
1903: Wright Kardeşler benzin mo1925: Milletler Cemiyeti Konseyi,
daha önce saptanan ''Brüksel
torlu uçakları ile Kitty Hawk'ta
hattı''nı, Türk-Irak sürekli sını(Kuzey Karolina) ilk uçuşu
rı olarak kabul etti. Bu karar
geçekleştirdi: uçuş mesafesi
uyarınca Musul Irak'ta kaldı.
37 m, uçuş süresi 12 saniye.
20
21
22
23
1983: Erdal İnönü yeniden SODEP
genel başkanlığına seçildi.
1898: Pierre Curie ve Marie Curie
1962: Hakimler ve Savcılar Yüksek
1963: Berlin duvarı ilk defa, batı
radyoaktif radyum elementini
Berlinlilere doğuda kalan akraKurulu kuruldu.
balarını bir günlüğüne ziyaret
keşfettiler.
1989: Romanya devlet başkanı
edebilmeleri için açıldı.
1987: İkinci Turgut Özal hükümeti kuNikolay Çavuşesku halk
1947: Cumhurbaşkanı İsmet
ayaklanması sonucu yöneruldu. Özal hükümeti Cumhuriyet
İnönü'nün yatlarının ödeneği
timden alındı.
döneminin 46. hükümeti.
bütçeden çıkarıldı.
1888: Vincent van Gogh snijdt een
deel van zijn linkeroor af na
een ruzie met Gauguin.
1947: Demonstratie van de
eerste transistor, door John
Bardeen en Walter Brattain.
27
28
29
30
1949: Na een bloedige guerillastrijd
erkent Nederland onder druk van
de VS de Indonesische onafhankelijkheid. De Republik Indonesia
wordt officieel. Eerste president
is Ahmed Soekarno.
1612: Galileo Galilei, Neptün'ü keşfeden
ilk astronom oldu fakat yanlışlıkla onu bir yıldız olarak tanımladı.
2008: Elif K. doğdu
1967: Kıbrıs Türk toplumu adada
ayrı bir yönetim ilan etti. Dr.
Fazıl Küçük başkanlığında 10
kişilik bir kabine kuruldu.
24
25
26
1995: Erken genel seçim yapıldı.
Refah Partisi seçimden birinci parti olarak çıktı, ikinciliği
milletvekili sayısı bakımından
DYP, oy oranı açısından
ANAP aldı.
1991: Mihail Gorbaçov, Sovyetler
Birliği başkanlığı görevinden
istifa etti. SSCB ertesi gün
resmen dağıldı.
1995: Mehlika Sultan doğdu
2004: Hint okyanusu tabanında meydana gelen 8,9 şiddetindeki
depremin yarattığı tsunami,
güneydoğu Asya'da okyanusa
kıyısı bulunan 13 ülkede
200.000 den fazla kişinin ölümüne veya kaybolmasına
yol açtı.
31
01
02
1879: Thomas Edison elektrik ampulunu
kamuya tanıttı.
1974: De laatste kolenmijn in
Nederland, de Oranje-Nassau I
in Heerlen, sluit haar poorten;
de kolenwinning in Nederland is
daarmee verleden tijd.
19
Witte Tulp'un
Guinesse Rekorlar
denemesi belge ile
onaylandı
Murat Alıcı “Witte Tulp bu
Guiness rekoru çalışması ile Stichting Witte Tulp’un eğitimdeki başarısını dünyaya tanıttı. Aynı zamanda
bu başarı Amsterdam’da gerçekleştiğinden dolayı Hollanda’nın eğitim
ve bilim dallarındaki tanıtımı adına
büyük bir katkı sağladı. Bundan 4 yıl
önce ilk adımlarını atmış olduğumuz
bilim şenliğinin şuanda Amsterdam
sınırları dışına ve hatta dünyaya
eğitimin ve bilimin güzelliğini tanıtması Witte Tulp adına gurur verici.
Hollanda`nın tanınmış Kimya Profesörü Amito Hollanda`nın Bilim
Merkezi Olan NEMO`nun çatısında
öğrencilerimize canlı olarak kısaca
kimya dersi vererek ve derste iki ayrı
deneyle bu sonuca gidilmiş olundu.
Bu rekor denemesi neticesinde dünya rekoru kırılmış olundu.”
Kuzey Hollanda Eyaletinde Faaliyetlerini sürdüren Stichting Witte
Tulp Başkent Amsterdam’da bulunan NEMO Bilim Müzesinde kimya
dalında kırmış olduğu Guinesse Dünya rekoru serti�ikası vakıf yetkililerine teslim edildi.
Konu ile ilgili olarak Stichting
Witte Tulp Genel Sekreteri Murat
Alıcı yaptığı açıklamada, 24 Nisan
2010 tarihinde yapılan dünyanın en
fazla katılımcının dahil olduğu kimya dersi denemesinde kırılan Guiness rekorunun serti�ikasını Guiness
yetkililerince Amerika’dan kuruma
ulaştırıldığını söyledi.
Murat Alıcı “Witte Tulp bu Guiness rekoru çalışması ile Stichting
Witte Tulp’un eğitimdeki başarısını
dünyaya tanıttı. Aynı zamanda bu
başarı Amsterdam’da gerçekleştiğinden dolayı Hollanda’nın eğitim
ve bilim dallarındaki tanıtımı adına
büyük bir katkı sağladı. Bundan 4 yıl
önce ilk adımlarını atmış olduğumuz
bilim şenliğinin şuanda Amsterdam
sınırları dışına ve hatta dünyaya
eğitimin ve bilimin güzelliğini tanıtması Witte Tulp adına gurur verici.
Hollanda`nın tanınmış Kimya Profesörü Amito Hollanda`nın Bilim
Merkezi Olan NEMO`nun çatısında
öğrencilerimize canlı olarak kısaca
kimya dersi vererek ve derste iki ayrı
deneyle bu sonuca gidilmiş olundu.
Bu rekor denemesi neticesinde dünya rekoru kırılmış olundu. Vakıf olarak amacımız önümüzde ki aylarda
bilim şenliğinde olduğu gibi bu rekor
denemelerinin de devamını sağlamak için projeler geliştirmekteyiz.
Bu çalışmalara Kuzey Hollanda Eyaletinde ki 4 şubede bulunan yaklaşık
450 öğrencimiz ile hazırlanmaktayız. Önümüzde ki aylar adına ilk hede�imiz CİTO sınavlarına katılacak
olan öğrencilerimizin bu sınavları
başarı ile bitirmelerine yardımcı olmak.” açıklamasında bulundu.
BULMACA
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
BULMACA
USTALARI
İŞ BAŞINA!
Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz
Enerji,
Kuzu sesi
Kitabın her bir
yaprağı
Bir çalgı
Gizlemeden
Geçmiş zamanı
anlatır
Rusça'da evet
İsviçre'de
bir ırmak
İngiliz birası
Avrupalıların
tamamı
Bir nota
Bir meyve
Resimdeki
Caz sanatçısı
Çoğul eki
Oksijen imi
Avusturya
plakası
Ağabey
Bir İsim
azotun imi
Varlığını
gösteren
Hollandaca
beyin
Hanımın beyi
Övülen,
övgü
İslam'da
aydınlatma
R'dam eski muavin
Konsolosu
Bir nota
European
Union
Mağara
Köpek
Bir çeşit tatlı
Türk müziğinde
bir makam
Şöyle böyle
Eski bezlerin
toplamı
oksijen imi
Utanma, haya
Haris
Ürkü,
panik
Asya'da bir
göl
Numaranın
kısaltılması
Bir kadın
kahramanımız
Bir peygamber
Vasıtasız gidiş
Yumurta omlet
kabı
Duyuru, ilan
Bir organ
Şaşma ünlemi
Esasi
Avrupa Birliği
Kazanım
Hollandaca
sadık
Elifbada bir
harf
Potasyumun
simgesi
Görme camı
Paranın resimli
yüzü
Çok eski
Küçük il
Olumsuzluk eki
Büyük
Bir nota
Ödenti
Bir erkek ismi
Eskı su kabı
Mesafe
Fransa'da bir
il
Kriptonun
simgesi
İsim
Yiyecek, aş
Modern
Kükürtün
simgesi
Bir hastalık
Kalaylı ince
sac
Bir erkek
ismi
Lezzet
Edeple boyun
eğme
Toplanma
Rıza gösteren
T.C para
birimi
Ağaçlıklı alan
Açıktan
Toprağı bol
çıftçı
Eski bir
uygarlık
Arabistan'da
dağ
Haftasonlarında
eve giden
Bir gaz adı
Vesaire'nin
kısaltması
Kıt olan
Manginezin
simgesi
Büyüklük
görkem
Küçük basit
tekne
Sayıca
Ekin biçilince
arta kalan
Afrika'da bir
ırmak
Küçük kıtap
Beveilig uw woning
of kantoor met het
beveiligingssysteem
van ADACAMS
Maak vrijblijvend een afspraak met één van onze beveiligingsadviseurs.
Hij helpt u bij het samenstellen van een ADACAMS beveiligingssysteem
dat specifiek is afgestemd op uw werk en/of woonsitutatie.
Schiedamseweg 213
3026 AN Rotterdam
GSM: 0624-367064
www.adacams.nl
HABER
20
DECEMBER - ARALIK 2010
SPOR
KiBAR HiRA iLE YENi SEZONDA HOLLANDA BEŞiKTAŞ OKULU ÜZERiNE
M
AUNI Turnuvası
farklı kulturlerı
bıraraya getırecek
Serap Torremans
26 aralık Pazar günü geleneksel mültikültürel
Auni salon futbolu
turnuvası 26ıncı kez düzenlenecek. Sabah
9’da başlayıp tüm gün saat 20ye kadar devam edecek olan turnuvada, her yıl olduğu
gibi Hollanda ve Belçika’dan 24 takım şampiyonluk için ter dökecek. Bu yılda yine çeşitli
taninmiş oyuncular turnuvada koşturacaklar.
Bunlardan bazıları söyle: Edward van Gils,
Mouaad el Aakel, Adem Koçak, Wiljan Pluim,
Youssef Salama, Umran Bozbıyık, Nordin el
Haddad, Serdar Gökkaya, Sergio Kawarmala,
Ouassim Amr, Mo Boutaka, Mo Darri, Dick
Hulshorst, Oguzhan Türk, Yasin Erdal ve Sidney Demirel.
Kardeş Türküler
Utrecht’te seyirciyle
buluştu
UTRECHT/ Şüheda Yeğiner
9 aralık perşembe günü Avrupa turnesine başlayan Kardeş Türküler grubu
Hollanda’daki ilk durağı olan Utrecht’te
seyircileri ile buluştu. İzleyicilerin çoğunluğunun Türkler’in oluşturduğu konserde
Kardeş Türküler izleyicilerin gönlünde
yine taht kurdu. Yaklaşık 20 kişilik bir
kadro ile müzik severlere, Türk, Kürt, Azeri, Laz, Ermeni, Roman ve Yunan şarkılarını dillendiren Kardes Türküler’e bazı şarkılarında dansçılar da eşlik ederek geceye
ayrı bir renk kattılar. Saz, gitar, keman,
davul, org, �lüt ve diğer enstrümanlar ile
birlikte seyircileri coşturan grup, sadece enstrümanlar değil, sanatçıların eşsiz
ve bir o kadar da güçlü sesleri ile geceyi
unutulmaz bir atmosfere büründürdüler.
Foto: Meryem Kaya
art ayında
© Hollanda© da Türk
altyapı kulüpleri©
araştırmamıza Hollanda
Beşiktaş Futbol Kulübü ile
başlamıştık. Aradan geçen
zaman içinde değişmeler
ve gelişmeler olduğunu
görünce Kibar Bey© le bu
gelişmeler, başarılar ve
hedefler ile ilgili bir kez
daha görüşmek istedik.
Hollanda futbolunda
büyük kulüplerin başarıları
Sizinle mart ayında
yaptığımız söyleşide
yeni sezon için değişiklikler olabileceğini söylemiştiniz. Hollanda Beşiktaş
Futbol Kulübü ve Birlikspor ayni tesis
ve sahayı pazar günleri kullanıyordu.
Hala öyle mi?
Değil, 2009-2010 sezonunda pazar
takımlarımızdan Birlikspor’la yollarımızı
ayırdık. Bugüne kadar yapmış oldukları
hizmet ve emekleri için teşekkür ederiz.
Yönetim kadronuzda da değişiklik
oldu mu?
Futbol kulübümüzün daha kaliteli, yaratıcı ve üretici olması için gereken kadrolara yetenekli, yönetici özelliği olan, ekip
çalışmasına uyumlu, kişiliği ile örnek ve
sevilen, vizyonu geniş ve zamanının bir
bölümünü kulübe ayırabilecek arkadaşlarımız yeni yönetiminde görevliler.
Bu sezon kaç takımla başladınız? Geçen seneye göre belirlediğiniz takımlarda nasıl ilerlemeler var?
Bu sezon oniki takımla lige başladık.
Geçen sene C1 takımımız bize şampiyonluk yaşattı. Yöneticimiz İrfan Elmaağaç ve
genel koordinatörümüz Mehmet Toptaş
tarafından hazırlanan antrenman programları ile Türkiye Beşiktaş kulübünün
antrenman programını zenginleştirerek
uygulayıp oyuncularımıza teori ve pratik
eğitim sunuyoruz. Bu sene iki takımımızı
şampiyonluğa ulaşabilecek düzeye getirdiğimizi söyleyebilirim.
Antrenörler ve teknik kadro hakkında bilgi verir misiniz?
Kadromuzda mevcut yirmiüç antrenör,
bir kondisyoner ve altı tane kulüp KNVB
hakemi bulunuyor. Her takımın iki antrenör gözetiminde çalışması bizi hede�imize
taşıyacaktır. Yaptıkları özverili çalışmalar
tarafımızdan takdir edilip gereken özen
gösteriliyor. Bu antrenör kadromuz tecrübeli, diplomalı ve üniversite öğrencilerinden oluşmuş eğitmenlerdir.
Bu sezon için planladığınız ve sırada
bekleyen projeleriniz var mi? Türkiye
ile bağlantılı bir organizasyon yapacak
misiniz?
2011 yılının mayıs ayında Hollanda
tartışılırken, Türkiye'de
Anadolu kulüpleri İstanbul
takımlarının altyapılarında
yetişen Türk oyuncularla
İstanbul kulüplerini
yeniyor. Gelecek zamanda
görülecektir ki, Avrupa© daki
Türk kulüplerinde yetişen
Türk çocukları Türkiye'deki
kulüplerde daha çok yer
alacaklar. Buna öncülük
eden kulüpler şimdiden bu
temelleri atmaya başladılar.
Beşiktaş Hollanda Futbol
Okulu© nun hedeflerinden
biride bu. Günümüz futboluna
ayak uydurmuş, gelişmelere
ve yeni fikirlere açık, eksiklerin
nerede olduğunu fark
edebilen yöneticiler ve teknik
heyetle bu hedeflerde başarılı
olunacağı gayet açıktır.
Verdikleri kararların
arkasında duran ve
hedeflerinden şaşmayan,
ciddi kulüplerin başarıları
her zaman yazmak isteriz.
Beşiktaş Futbol Turnuvası organize etmek istiyoruz. Bu turnuva
için bir komite oluşturduk. Ayrıca
yirmi-yirmibeş nisan tarihlerinde Kuşadası’nda gerçekleşecek
turnuvaya katılacağız. Bu turnuvaya beş gün boyunca Türkiye ve
Avrupa'dan katılacak takımlarla
karsılaşacağız. Örneğin; PSV, Chelsea, Fenerbahçe, Galatasaray vs...
Yeni yönetim ve artık tamamen, yalnız Beşiktaş olarak sezon için hede�leriniz nelerdir?
Kısaca sıralarsak; üye sayısını
arttırmak, üyelerimizle ilişkilerimizi güçlendirip çalışmalarımızı
işbirliği ile devam ettirmek, antre-
taşlılar eğlence ve buluşma gecesi organize ettiler. Bu organizasyonlarda tabii ki bir araya geliyor
yapacağımız aktiviteler ve projeler hakkında �ikir alış-verişinde
bulunuyoruz. Beşiktaş Hollanda
Futbol Kulübü’nün yönetiminde
Galatasaraylı, Fenerbahçeli Trabzonsporlu değerli futbolsever yöneticiler var. Üyelerimiz ve futbolcularımızın içinde de diğer takım
taraftarları var.
Bizim okul olarak hede�lerimizden biri de bu anlamda; üyelerimiz ile birlikte ortak bir ses ve
tek yürek olarak Hollanda'da etkin
spor gücünü oluşturup, Beşiktaş
nörlerimizi kurslara göndermek,
onaltı-yirmiüç yaş arası yetenekli
oyuncuların Türkiye’ye kazandırılması, futbolcu tarama ve izleme
bölümü kurmak...
Beşiktaş Taraftar Derneği ile bağlantınız ve iş ilişkiniz var mı? Yoksa birbirinden ayrı iki yapılanma
olarak mı düşünmeliyiz Hollanda Beşiktaş
Futbol Kulübü ve taraftar derneğini?
Dernek ile futbol
kulübü ayrı düşünülmelidir. Aykut başkan ve yönetim kurulu Beşiktaş’ımızın
tanıtımı ve başarısı için
büyük organizasyonlar
düzenlemişlerdir. Hatta
yakında onsekiz aralık
cumartesi akşamı Beşik-
ilke ve değerlerinden ödün
vermeden ortak gaye ve hede�lere ulaşmaktır.
Son olarak bir kez daha
hatırlatmak isterim ki
futbol genç, yaşlı, kız,
erkek, zengin, fakir, dil,
din, ırk, renk, mezhep
ayrımı yapmaksızın
kazanma, kaybetme,
birlikte öğrenmektir.
Üyelerimize ve sponsorlarımıza katkıları
ve destekleri için çok
teşekkür eder, desteklerinin bizim için
sorumluluklarımızı
yerine getirebilmemizdeki en önemli itici
güç olduğunu bilmelerini
isteriz. Bu destekler yatırım olarak oyuncularımıza geri dönecektir.
KiBAR HiRA
21
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
“Kadınlık bizde kalsın” gösterisi büyüledi
Alaylı Tiyatro Grubu "KADINLIK BİZDE KALSIN"
oyununu Rotterdam Zuidplein Tiyatro salonunda
sahneye koydu. Biletlerin haftalar öncesinden satıldığı Kadınlık Bizde Kalsın oyununu Yılmaz Erdoğan
yazdı, İbrahim Yarar ise rejisini yaptı.
Salonu dolduran tiyatro severler “Kadınlık Bizde
Kalsın” oyunun zaman zaman kahkaha atarak zaman zaman ise nefeslerini tutarak izlediler.
İbrahim Yarar, Cansu Kaba, Mehmet Ali Erzincan, Fatma Okay, Yasemin Aslan, Beyhan Erdoğan,
Süleyman Temur, Işıl Kurt, Gökhan Çalışkan, Aylin
Bol’dan oluşan Alaylı Tiyatro Grubu oyuncuları
üstün performans göstererek adeta amatör oyunculuktan profesyonelliğe geçiş yaptılar.
Kadınlık Bizde Kalsın oyunu hem yöneten hem
de oynayan usta tiyatrocu İbrahim Yara ise tiyatroya yeni başlayanlara; ''Tiyatro aşk gibidir, emek
ister, ilgi ister, saygı ister, yürek ister, sabır ister,
sadakat ister. Tiyatro vazgeçmeyi reddeder tıpkı
aşk gibi. Tiyatroya gönül verdim diyorsan eğer;
baştan aşağı Tiyatro olmalısın, onunla yatıp onunla
kalkmalısınız” tavsiyesinde bulundu.
Rotterdam'da çevre konferansı yapıldı
Hollanda TEMA, Hollanda Diyanet Vakfı ve Hollanda Çevre Vakfı tarafından organize edilen çevre
konferansında, 'İslam Dini ve Çevre, Doğa ve Çevre
Temizliği, Bilinçli Su, Enerji, Temizlik Malzemele-
ri Kullanılması' konularında bilgiler
verildi.
HDV Gültepe Eğitim Merkezinde
düzenlenen toplantıya TC Rotterdam
Başkonsolosu Esen Altuğ, Hollanda
TEMA Denetleme Kurulu Başkanı
Nazmi Türkkol, Hollanda Çevre Vakfı
IVN Proje Müdürü Geert Koning, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri
Federasyonu Başkanı Arif Yakışır, TC
Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu, TEMA Hollanda
Müdürü Serdar Köker konuşmacı olarak katıldı.
Toplantının sunuculuğunu ünlü kabare oyuncusu
ve tiyatro sanatçısı, köşe yazarı Funda Müjde yaptı.
HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii bünyesinde
Çocuk korosu kuruldu
İnsan yaşamı
boyunca bir kişiyi
sever. Önceki ve sonrakiler; Birer arayış,
kaçış yada aldanıştır.
(Goethe)
Pişman değilim
yaşadıklarımdan,
Öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.
(Nazım Hikmet Ran)
HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii Kadın Kolları aralık ayından itibaren çocuk korosu çalışmalarına
başladı. Yaklaşık 60 çocukla başlanan kurslarda hedef olarak ileriye yönelik profesyonel bir çocuk
korosu geliştirmek düşüncesi var.
Koro ve saz öğretmeni Recai Varlı
tarafından verilecek olan dersler,
haftalık olarak HDV Zaandam Sultam Ahmet Camii’nde verilecek.
Kadın kolları başkanı Songül Ayaz
‘Bu derslerin amacı,
disiplin denilen bir
takım eğitsel davranışların çocuklarımıza kazandırılması; insan, doğa,
hayvan sevgisi ve
benzeri değerlerin
eğitsel şarkılar yoluyla çocuklarımızın
yaşantısına katmak; oyun, müzik
ve dansla, tiyatronun alt yapısını
oluşturacak temel bilgileri vermek
ve geliştirmek; ana dilimizi ön plana alan Türkçe şarkılar, türküler ve
bununla beraber yine son derece
zengin olan ilahi repertuarı oluşturmak ve ortak bir söyleme biçimi
yaratmak ve "aynı şarkı, türkü ve
ilahileri, aynı güzellikte söyleyen
kuşaklar" oluşturmaktır’ dedi.
Kişi sevdiğini Allah'a emanet
ederse, Onu birdaha
görmeden ölmezmiş..
"Öyleyse Allah'a emanet ol" (Elif Şafak)
Facebook'ta keyifli dakikalar
Muhammed Taş
Yasemin Aslan
29 november om 8:43
Cok berbat bi sabah geciriyorum hahahah :) mecbur
treinle isyerine gitmek zorunda kaldim, ilginc olanda
hayatimda belki 2 defa treine girmisimdir ve herzaman yanimda
biri vardir,
Yolu sormadigim vatandas kalmadi
hahaah cok igrenc bi durum
Conducteur demezmi " maak je niet
druk enige watje kan overkome is dat
je een tein... mis" sorun sade treini kacirmak olsa neyse... Problem nerden
nereye gidecegimi bilmiyorum ki ahhaha echt ilginc men
29 november om 9:03
Haha:) Ay bu soğukta. kaybolman ama yinede pisikolojini anlayabiliyorum...
Üşüdüğünde ,bizlerin seni
sevdiği gelsin aklına, seni
ısıtacaktır. İnşallah sağ salim gider, morali yüksek çalışır ve sağ salim
dönersin.:P Werkze Bu arada kaybolursan ve ortada gökte yıldız göremezsen kendi kölgeni takip et. Unutmaki
sen bir yıldızsın:D Kaybolmazsın. Bazen gökyüzünde bazen kalbimizde bazende yanımızda yaşarsın:P
29 november om 9:12
Hahaa bu sekerlemeli motivasyonun beni gulumsete
biliyorsa daha hala isyanlara girmedim sayilir.. Wiiyy ns dunyasi ne garipmis....Ne kadar cok farkli animasyon
tarzinda inanlarimiz varmis: tipik tipik
bakanlar, ilginc ilginc bakanlar, konusmak icin �irsat ariyanlar, zaten tum
conducteurlerle mattie oldum, tutugumun yakasini birakmiytorum taaaa ki
stationda beni indirene kadar :)
29 november om 9:19
MUHAHAHAHA wah wah
canım benim kıskandım
valla:P Herkes bakar sadece biri içini yakar:P Sakın
ha isyan etme. feryatsız
gündüz eyle. Şimdik orhan ferdi dedeleri nerden bulacaaaan.:P uhm şöyle
izah etmek isterdim. Her demde bir
yudum, iki güneş biri bulutların ardında, diğeri kalbimizde bizi ısıtır:P
YA: 29 november om 9:27
Hahhah enazindan yanliz
degilim faceteki dostlarimla communikasyon kuruyorum das gelukkig wel
chill :) yanimda oordopjes
�ilanda yok, acacagim soyle halay malay hepsini siraya cekicegim " halay in
de trein olcak". Conducteur tembih etti
je zit op een plek waar mense rust willen dedi tuuuh echt gaar :) yazik bana
nasil konusmadan oturcam ki!
29 november om 9:31
Hahahah Zal wel grapig
zijn. Düşünsene hayda hele
loy loy loy. herkes ayakta
sen halay başı:P Bu hollandalıların mal olduğuna
bakma hahahah:PPPP onlarda insan
Batılı olmayan yabancı kökenlilerin maaşı daha düşük
Batılı
olmayan
yabancıların
iş hayatında
kazandıkları maaş
Hollandalı iş
arkadaşlarına
göre daha düşük. İlginç olan ilk jenerasyon-
da görülen maaş farkının daha az olması.
İkinci jenerasyon yabancılar ve Hollandalılar
arasında görülen maaş farkı ise kişisel nedenlerle (yaş, eğitim düzeyi, iş tecrübesi vs.)
açıklanabilir. İkinci jenerasyon yabancılar
%28 daha az kazanıyor. Bu farkın %84'ü
yaş farkından, %7'si de eğitim düzeyinden
kaynaklanıyor, zira ikinci jenerasyon daha
genç ve eğitim düzeyi daha düşük.
halaya ihtiyaçları var. bence süper
olurdu... lol trappen. Tiyatro çalışmış
gibi yap dicemya insan utanır. her bakış değişik olacaktır. içinde gülende
cins cins bakanda bulunacaktır. Tavsiyem aklına başka bişiler gelmeden
hemencik varmandır:DD
29 november om 9:39
Hahahah iste ozaman tam
multi effection olur, immigratie burguratie konulari kalkmis olur, hepimiz
tek bi vatanin TC milletin
cocuklari oluruz, fantziye
bakarmisin! Bizi burdan postalamak
isteyen millete ne guzel bu sunum oneriyorum dini
Yo...ehooee Ufuk gozuktuuuu muhiieee
resmen bordta bodegraven yaziyor ! Bi
otobus denen materiyi bulldukmu on
uzerinden in puan vercem kendime :)
29 november om 9:45
Hahaha gerçekten öyle.
Bizi beğenmiyorya çoğu
Hollandalı. Bunlara duş
almasınıda biz öğrettik insanlığıda sanırım. Zaman
gelecek göreceksin Türkiye cumhuriyeti dediğinde bunlar elini kalbine
koyup selam verecektir. Az kaldı umudum yarınlara hep olacaktır. sevinçlerimiz bir olsun temennim. İnşallah
kaybolman. SOra sora insan herşeyi
bulur. Ama tavsiyem bir Galaxy s almandır. Dünyaya açılan penceremiz bir
olsun Arkadaşım.
İstiklal Marşı kamulaştırılıyor
Almanların telif istemesinin
ardından milli marşımızın kamusallaştırılması için düğmeye basıldı.
Bakanlar Kurulu’nda masaya
yatırılan tasarı imzaya açıldı. Cemil
Çiçek, telif istenmesiyle ilgili “birilerinin aklına gelen şeytanın bile
bazen aklına gelmiyor” dedi.
Bankacı ± Müşteri diyalogları
- Ekstrem bana ulaşmıyor ve sürekli faiz ödüyorum!...
- Nereden geliyor bu değirmenin suyu...
- Bir kredi kartı başvurum vardı, kabul oldu mu acaba?...
- Ne yazık ki 250 ye 300 oyla reddedildi.. .
- Bankamatik kartımı yuttu, naapıcam?...
- Sakin olun ve elinizi yavaşça kart yuvasından çıkartın ......
- Ya kartmatikte kaldı ve buralarda bir şube yok. Acaba bir ekip gönderebilir misiniz?
- Derhal...Yalnız ekip gelinceye kadar siz suni teneffüse devam edin...
- Az önce bir fax çektim ulaştı mı acaba?..
- Normal miydi, yıldırım mı?
- Genel Müdürlüğünüzün telefonunu alabilir miyim?
- Vereyim ama, kontör milletlerarası yazıyor...
- Dün kartımı kaybetmiştim şimdi buldum. Bakar mısınız harcama olmuş mu?
- Sayenizde ekonomi %1,2 büyümüş...
- Yav kardeşim 10 dakikadır müzik dinletiyorsunuz adama...!
- Güzel sanatların hangi dalına tahammül edebilirsiniz ki?
- Orada sizin üstünüz yok mu?
- Hayır yari çıplağız....
- Bana müdürlüğünüzü bağlayın onunla görüşmek istiyorum!..
-İtalyanca biliyor musunuz?
- Ben şifremi tuşladım böyle bir kart yoktur dedi robot..(sesli yanıt sistemi)
- Sizi korkutmak için söylemişler efenim, var kartınız ...
- Siz bana kuryenin adresini verseniz ben gidip alsam olmaz mi?
- Bunu duymamış olayım
- Sizin yeriniz nerde?
- Her zaman yanınızda
- Borcumu iki ay ödemezsem kartım takibe girer mi?
- Fazla uzağa kaçamaz.......
- Ya bir kartı teslim edemediniz 10. arayışım bu sizi....
- Haklisiniz çok yıprandık ikimiz de bir süre görüşmesek.
- Kısa vadede hangi enstrümana yatırım yapmayı tavsiye edersiniz?
- Parayı veren düdüğü çalar.
Snelliusweg 40-18/19
6827 DH Arnhem
Tel: 026 - 44 388 84
Fax: 026 - 44 552 45
www.gemril.nl
HABER
22
DECEMBER - ARALIK 2010
YEMEKNAME
HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli
okurlarımız için yeni köşemiz YEMEKNAME'ye
devam ediyoruz. Bu defa akdeniz
mutfağından çeşitli balık yemekleri var
menüde; davet ettiğimiz davetliler ise hem bu
güzel ve çeşitli yemeği tattılar hem de yemek
esnasında hoş bir sohbet gerçekleştirdiler.
YEMEKNAME, yine bir network event gibi
farklı sektördeki insanlarımızı buluşturup
tanışmaları için bir aracı oldu. Bu sayımızdaki
MALZEMELER
Levrek
Enva-i
Çeşit
Balık
YEMEK
BAHANE,
SOHBET
ŞAHANE
yemekleri 25 yıldır aşçılık yapan Palet Party
Centrum'un sahibi ve aşçısı Ahmet Ali Akgül.
Davetlilerimiz: Derya Kaplan, Osman Çelik,
Fatma Gümüş, Nafize Şener, Sevilay Atasever
ve Menderes Yüksel.
“Ben de iyi yemek yaparım”
diyorsanız, [email protected]
adresine maillerinizi bekliyoruz.

Makreel(uskumru)
Kırmızı lahana
Deniztarağı
Maydonoz
Avokado
Marul
Fatma Gümüş:
Ede'dan katılıyorum.
15 senedir Human
resources personeelszakenda çalışıyorum. Bu
yıl yeni kendi büromu açtım
HR adviesburo olarak ve şu
an Eindhoven'da HR manager
olarak çalışıyorum.
Domates
Menderes Yüksel:
Triodor software'da
ürün satış müdürü
olarak çalışıyorum. 4
yıldır Hollanda'da yaşıyorum
ve özellikle Hollanda'daki Türk
girişimciler ve işyerleriyle alakalı
oluyor bizim projemiz ve bu yuzden daha çok onlarla tanışıyoruz. Kendi ürünlerimiz açısından
Triodor olarak 2011 senesinde
Hollanda'daki Türk girişimcilere
ne yapabiliriz adı altında aktif bir
çalışma çabamız var.
Paprika
Midye
Karides
Somonlu
dil balığı
sarması
Mekan: Palet Party Centrum Amsterdam
1
Balık çorbası:
Elimizdeki bütün balıkların kemikleri ve kabuklarını
suda sebze, defneyaprağı
ve karabiber ile haşlanıp suyu süzülür
bulyon haline getirilir ve kalanı atılır.
Tencereye sıvıyağ soğan ve tereyağı
koyup kavuruyoruz. Biraz un katip
MEZELER
Deniztarağı:
Aslında deniztarağı çiğ olarak
yenir ama biz pişireceğiz. Tavada
çok az yağ içinde cızbız yapar
gibi ha�if pişireceğiz. Çok pişince
sertleşir ve tadı güzel olmaz.
Deniz börülcesi:
Sıcak suya atıp bir kaç dakika
sonra çıkartıp buzlu suya atıyoruz ki rengini kaybetmesin.
Kıvamı çok yumuşak olmayacak
biraz dişe dokunacak. Sonra
susam yağı katılacak, az tuz ve
acı biber atılacak.
kavuruyoruz ve soğuk su ile çözüyoruz, sıcak su hamurlaştırır. Çorbayı
bağlamak için kullanıyoruz. Hepsini
blenderden geçirip hazırlanan bulyonu
ekliyoruz. Hazır doğranmış sebze eklenir ve piştikten sonar kuşbaşı doğranmış somon balığı ve karides eklenir az
pişirilir ve servise hazırdır.
2
Ahtapot:
Ahtapot defneyaprağı, tane karabiber ve
soğan ile birlikte 1,5
saat suda haşlayıp soğuk suya
atıp şoklanacak. Ahtapotlar
doğranıp maydonoz, dereotu, bir tane acı kırmızı biber,
kırmızı soğan çok ince doğranacak, zeytinyağı limon suyu ve
tuz eklenecek hepsini karıştırıp
servis tabağına alınır ve buz
dolapta dinlenmeye bırakılır.
Normalde bu bir gün dinlenirse
tadı daha güzel olur.
Derya Kaplan hiç bir şekilde balık
yemediği için aşçımız Ahmet bey
ona özel makarna hazırladı. Derya
hanım yapılan makarnaya çok
sevindiğini ve bu durumda sadece
salata yemekten kurtuldu.
Midye:
Akdeniz yemeği. Acık olanları
ve kırıkları atıyoruz.
Özel midye tenceresine yağı
koyduktan sonra içine kereviz
dalı, havuç, soğan, sarmısak ve zence�ili
ekleyip ha�iften yağın içerisinde çeviriyoruz. Önceden yıkanıp hazırlanan
midyedeler üzerine eklenip tencere
çırpılarak malzemelerin karışması sağlanacak. Bunun üzerine tuz, karabiber
ve biraz su eklenebilir. Kapağı kapatılıp
ocak kısık halde pişmeye bırakılır.
3
Katkılarından dolayı Palet
Party Centrum'a teşekkür
ederiz.
23
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
AŞURE EN İYİ
NASIL YAPILIR?
'dan
Leerdam
mıza
la
b
a
Gülcan
ler
Teşekkür
Gülcan Irmak 1970’de Hollanda’ya
gelmiş ve 1983’den beri Leerdam’da
yaşıyor. 3 çocuk tannesi. Çevresinde
Aşure dendiği zaman akla hemen Gülcan
hanım geliyor. Yıllardır Zeynep Gazali
Kadın Kolları’nın aşuresini o yapıyor.
Sevilay Atasever:
1 yıldır Dutchdream
Foundation'da
çalışıyorum. Burada
girişimcilere yönelik işletmeciliği teşvik edici projeler ve
workshoplar düzenliyoruz.
Ondan önce bir girişimcilikle
alakalı bir geçmişim vardı,
daha dogrusu halen uğraşıyorum. Biz kardeşimle birlikte
Severs Clinic adı altında bir
klinik açtık. Klinikte sünnetle
başladık ve reismedische advies ve toplu aşılar yapıyoruz;
hac için mesela.
Osman Çelik:
15 yıldır turizmle
uğraşıyorum, Yozgatlıyım ve Komfortours Airbrokers B.V. şirketinin sahibiyim. Türkiye'nin yanı
sıra Fas ve Bosna'ya uçuşlarımız var.
Derya Kaplan:
Daha önce belediye meclis
üyeliği yaptım ve
bunun yanında mali müşavirler birliğinde hukuk
danışmanıydım. Şimdi ise
ikinci mastırımı yapıyorum
ve Avrupa Birliği Hukuku ve
Uluslararası Hukuk üzerine
uzmanlığım var.
Na�ize Şener:
1976 yılında
Hollanda'ya
geldim, 16 yaşında oğlumla birlikte
Amsterdam'da yaşıyorum.
Her zaman iş ve iş bulma
çevresinde kariyerimi sürdürdüm ve en son projem
ise Çalışma Bakanlığının
�inanse ettiği bir proje idi.
Bu proje kapsamında çoğunluklu olarak yabancı kökenli
gençlere ulaşabilme isteği
vardı. Simdi bir bilgi merkezinde dışarıdan danışman
olarak çalışıyorum.
3
4
Malzemeler:
•
•
•
•
•
•
1
Yarım kilo aşurelik buğday
1 kilo şeker
Kuru fasulye
Nohut
Kuru incir
Badem
•
•
•
•
•
Fındık
Kayısı
Ceviz
Tarçın
Arzuya göre nar taneleri
2
ına
Tad ı k
t
k
a
b
1
Nohut, fasulye ve
yarma akşamdan ıslatılır.
2 Yarma iyice yıkanıp
tencerede yarım saat
haşlandıktan sonra suyu
süzülüp yeniden su doldurup
haşlamaya devam edilir.
isti
Nef
3
Nohut ve fasulye ayrı
ayrı pişene kadar haşlanır.
Sonra hepsini tencereye
koyup kalan malzemeler
de eklenip bir süre daha
kaynatıldıktan sonra servise
hazırdır.
4 Arzuya göre kaselerin
üzerine ceviz, tarçın veya nar
ile servis edebilirsiniz.
Makreel(uskumru): Uskumru
balığı gril de yapılacak
çünkü yağlı bir balık
olduğu için tavada lezzetli
olmaz.
Levrek: Fileto yapılmış hali, belirli bir kısmı grilde ve kalanı da
tavada pişireceğiz.
Karides: Tavada karidesler kızartılacak. Sa misak, acı biber
ve maydonoz la yapılacak.
Karideslerin baş ve kuyruk
kısmını soyup Karin bölgesi
sırtındadır orayı yarıp içindeki pisliği alıp temizlenir.
4
ANA YEMEK
Somonlu dil
balığı sarması:
Dil balığının �iletolarını çıkartacağız, somon balığını küçük parçalar
halinde doğranacak.
İçine doğranmış somonları koyup
kalın taraftan ince tarafa doğru
sarıyoruz. Tavada tereyağı
ve biraz ay çiçek yağıyla az sarımsak ve
çekilmiş karabiber
ha�if pişirme ve
buğulama arası
olacak dışı pişmiş
içi biraz daha yumuşak olacak.
HABER Gazetesi
Hollanda’nın
çeşitli bölgelerinde
temsilciler
aramaktadır.
İlgilenenlerin mail
ya da telefonla
başvurmaları rica
olunur.
Müracaat: 010-2 900 900
E-mail: [email protected]
243_Amsterdam 105x210 mm EN.indd 1
3/10/10 1:56:47 PM
HABER
Interview | Merve KaraMan
Foto | YahYa hussIn
Student &
Boeken
)
ırhan (23
ht @
Çağla Bak ars Nederlands Rec
ja
e
n
3
e
eg
ie:
r (18)
tice Çuldu
Ha
Wat voor soort
1
boeken lees je
het liefst? Wat is het
laatste boek dat je hebt
gelezen? En wat is de
laatste en/of mooiste
zin die je bij is gebleven
uit dat boek?
Waar, wanneer, hoeveel, in welke taal
2 en hoe lees je het
liefst?
Moet je veel
boeken kopen
en lezen voor je
studie, hoe pak je dat
aan? In welke talen
zijn je studieboeken?
Heb je een tip voor
andere studenten
hoe je de stof het
beste kan bijhouden?
3
Stel: je heb je studie afgerond en je
hebt een enorm
stapel boeken ‘verzameld’ tijdens je studie.
Wat doe je ermee?
Ik lees het liefst Engelse klassiekers, vooral boeken
uit het Victoriaanse tijdperk. Jane Eyre en Wuthering
Heights van ‘The Brontë Sisters’ vind ik prachtig. Ook
Pride and Prejudice van Jane Austen. Maar Jane Eyre
blijft toch wel het mooiste boek dat ik tot nu toe
heb gelezen. De eerste zin van het laatste hoofdstuk
uit Jane Eyre is mij nog goed bijgebleven, namelijk
‘Reader, I married him’. Het laatste boek dat ik heb
gelezen is Aşk van Elif Şafak, een Turks boek over
Mevlana en Şems-i Tebrizi.
Vroeger was ik echt een boekenwurm. Ik werkte
toen ook een tijdje in de plaatselijke bibliotheek, waar
ik me erg thuis voelde. Nu heb ik het erg druk om nog
veel te lezen. In mijn vrije tijd grijp ik ieder kans aan om
een goed boek te lezen. Het liefst zit ik dan op mijn
kamer. Ik lees voornamelijk boeken in het Nederlands,
maar ook in het Turks en Engels.
Ieder semester moeten wij boeken kopen voor de
studie. De boeken zijn vaak in het Nederlands, omdat
ik Nederlands Recht doe. Soms zit er wel eens een
Engels boek tussen. Veel moeite heb ik niet bij het lezen van mijn studieboeken. Ik probeer altijd te lezen wat
ze voorschrijven, maar soms maken ze het je gewoon
onmogelijk. Mijn tip is om trouw alle hoorcolleges en
werkcolleges te volgen. Dat is naar mijn idee de beste
manier om de stof bij te houden. Tijdens de colleges
wordt er vaak in hoofdlijnen verteld wat er ook in het
boek staat, en dat is vaak het belangrijkste wat je moet
kennen voor het tentamen.
Ik krijg het niet over mijn hart om boeken weg te
gooien. Ik denk dat ik ze allemaal zal bewaren. Hoewel boeken bij rechten wel snel verouderen, omdat er
om de twee jaar een nieuwe druk uitkomt.
t@
rsassisten
ke
the
jaars Apo
Studie: 2e n
ege
ROC Nijm
Stud
it Nijm
Universite
Radboud
4
24
DECEMBER - ARALIK 2010
n (21)
lsüm Alka logie @ Radboud
ü
G
ü
m
m
Ü
rs Psycho
ie: 3e jaa
Stud
en
it Nijmeg
Universite
Romans trekken me het meest aan. Het
laatste boek wat ik heb gelezen is ‘Şu
hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır’.
Het mooiste zin hieruit vond ik: ‘İnsanları
kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp
aldanmayın. Okumaya başlayınca değerini
anlarsınız’, ofwel: ‘Zie mensen als boeken
en laat je niet misleiden door hun ‘kaft’,
wanneer je begint te lezen kom je achter de
waarde ervan’.
Het liefst lees ik romans. Ik ben nu bezig met
een heel mooi roman genaamd Katre-i Matem
van İskender Pala. Hiervoor heb ik ‘Bir gönül
mücadelesi’ van Emine Şenlikoğlu gelezen. De
mooiste zin die mij uit dit boek bijgebleven
is: ‘Yürüdüğün yolda hiçbir engel yoksa, o
seni hiç bir yere götürmez’. De betekenis
hiervan is: ‘Als het pad dat je bewandelt
geen obstakels bevat, zal dat pad jou nergens
naar toe leiden’.
Het liefst lees ik in het Nederlands of Turks.
Ik ben geen boekenwurm om eerlijk te zeggen, zo
heel veel boeken lees ik niet. Maar als ik eenmaal
ben begonnen aan een boek moet ik het ook het
liefst die dag uithebben. Op mijn kamer en liggend op mijn bed lees ik het liefst, meestal in de
avond na het eten.
Ik lees niet heel vaak ter ontspanning, maar als
ik eenmaal begin aan een mooi boek heb ik het dan
ook binnen no time uitgelezen. Lezen doe ik bijna
altijd ’s avonds voor het slapen gaan in mijn bed. Ik
houd ervan om zowel Nederlandse als Turkse boeken te lezen.
Voor mijn studie hoef ik niet veel boeken aan
te schaffen. Het zijn meestal boeken met veel
geneesmiddelenkennis, vooral om dingen op te
zoeken. Mijn boeken zijn in het Nederlands. Als
tip wil ik meegeven aan de andere studenten om
alles op tijd te lezen en te leren. Want als je eenmaal de ritme kwijt bent, is het moeilijk om bij te
komen.
Voor mijn studie moet ik erg veel lezen. Elk
vak heeft minimaal één boek wat meestal uit zo’n
600 pagina’s bestaat. Mijn tip is: stel het lezen
niet uit tot vlak voor het tentamen, maar bestudeer de teksten gelijk na het college. Gebruik
daarbij de colleges als richtlijn zodat je niet onnodig veel tijd aan onnuttige details besteedt. Zo zul
je de stof gemakkelijker tot je nemen en stel je
kleinere doelen waardoor het groter geheel – het
gehele boek – vervaagd naar de achtergrond. En
tada: je ziet minder op tegen het studeren!
Ik kan al mijn boeken na mijn studie terugbrengen naar de boekenhandel. Het geld krijg
ik voor een deel terug. Wel zijn er boeken die ik
moet bewaren. Als ik het niet terug zou kunnen
brengen of zou kunnen verkopen zou ik mijn boeken met alle plezier verbranden!
Ik vind mijn studieboeken veel te waardevol
om weg te gooien. Er zitten ook een aantal boeken bij die ik nooit heb opengeslagen, omdat
ik het vak niet boeiend of leuk vond. Deze zal
ik daarom best kunnen verkopen; zo maken ze
zichzelf nuttiger dan wanneer ze maar staan te
verouderen in mijn boekenkast.
Filosofische Antropologie & Culturele Analyse
Het menselijk wezen is ª het enige levende schepsel dat ervaring heeft met het
goede en het slechte, het gerechtvaardigde, het ongerechtvaardigde en met
velen andere ethische concepten. Het gevolg hiervan is dat alleen de mens de
mogelijkheid heeft om deze concepten in taal te uitenº .
ZAFER AVCI
[email protected]
In het hedendaagse leven waar de
mens streeft naar vrijheid, liefde, geluk
en tegelijkertijd strijdt met tegenslagen
ontstaat een bekende paradox wat men
in leven doet houden. Dit is een weergave hoe de mens tegengestelde krachten
met elkaar doet verzoenen. Daar waar
dit paradox zich voortdoet bij de mens
ontstaat het goede leven. Het goede leven hierbij is het noch theoretische, noch
abstracte leven. Het staat los van alle ervaringen en mogelijkheden van de mens
die mens sterker maakt in het voortbestaan. Het goede leven is dus slechts ‘een
praktisch concept ’ waar het gaat om de
praktische rede, om praktische wijsheid,
oftewel Phronesis.
Het verlangen, de zingeving van het
leven kan worden belemmerd door tegenslagen. Echter is het juist de kunst om
te weten hoe je hiermee moet en kunnen omgaan (onontkoombare vrijheid).
Maar wat is zingeving? In onze postmoderne westerse samenleving lijkt het wel
vanzelfsprekend om geluk te bereiken.
Misschien is het omdat we verwend zijn
alles te krijgen wat we verlangen. We zijn
zodanig gewend aan welvaart dat we
verwend zijn geraakt. Daarom hebben
we het er ook zo moeilijk mee als er toch
een tegenslag ons leven onder druk zet,
zoals bijvoorbeeld het verliezen van een
hechte vriend(in), kennis, familielid of
het stuklopen van een relatie. Het is daarom zo belangrijk te realiseren dat er
altijd wel tegenslagen zich kunnen voordoen. Echter is het toch wel moeilijk antwoord te kunnen geven op deze vraag.
Het is namelijk niet theoretisch te rationaliseren. Geen menselijke intelligentie
of rede kan hier een antwoord op geven,
zonder het zelf te ervaren.
Echter de Schepper die boven onze
materiële wereld verheven is, zou hier
een antwoord voor kunnen hebben.
Zoals we zien in de naturalistische wereld van heden, beginnen we elk besef
van een doel voor de mensheid te verliezen zodra we de Schepper uit de vergelijking wegstrepen. De Schepper geeft ons
namelijk zin in onze dagelijkse keuzes.
De Schepper geeft ons de mogelijkheid
om te kiezen of we volgens Zijn morele
wetten leven of volgens waarden die we
door ons eigen redeneren aan onszelf
toekennen.
De mens heeft bij tegenslagen heel
vaak de neiging om de verontwaardiging
bij een ander te neer te leggen. De problemen, situaties en toestanden worden
dan voornamelijk afgeschoven naar de
ander toe. Door deze manier van handelen denkt men te ontkomen van verantwoordelijkheidsgevoel. Echter is
deze handeling, een tekort aan onwetendheid en respect naar de ander toe.
Door afschuiven ontkomt men niet van
de problemen, echter verergert men de
situatie voor de ander. Een beweging
van de mens waar tekort en overvloed,
tussen het besef van wat ontbreekt bevind zegt Aristoteles: “ de mens is een
tussenwezen; hij moet een brug slaan
tussen wat hij in aanleg is en wat hij daarom werkelijk zou kunnen zijn. De weg
die hij aflegt wordt afzonderlijk, persoonsgebonden afgelegd door karaktertraining, gewoontevorming en scholing.
Deze kundigheden komen ons pad op
wanneer we er aan toe zijn of wanneer
we ontvankelijk zijn bepaalde verandering in gang te zetten of om een bepaald
inzicht te verwerven. We leven binnen
een postmoderne samenleving waar uitdagingen zijn om ons aan te scherpen tijdens onze (persoonlijke) ontwikkeling.
Zo zijn tegenslagen in een zeker perspectief leerzaam en kan ontwikkeling
en groei bevorderen.
“ De mens denkt na, denkt mee, maar
denkt ook tegen gangbare denken in”
Het besef van datgene de mens wilt
bereiken of bezitten maakt dat men toch
al meer in zich heeft dan alleen een tekort. Het vormt samen met het besef van
dat tekort, het menselijk verlangen, oftewel eros. Het verlangen beweegt als het
ware tussen twee uitersten: enerzijds
het totale ontbreken van het verlangde
en anderzijds een eigen gemaakte ‘hebben’ ervan. Volgens Plato: “verkeerd iemand die bevangen is door eros tussen
beide uitersten”. De mens is als het ware,
tenminste als men blijft , net als Eros, de
demon, een tussenwezen. Het tekort of
tegenslag wordt nooit opgeheven, de eigen gemaakte ego, het volmaakte mooie
en goede, rechtvaardigde en ware werkelijkheid wordt nooit volledig bereikt.
De mens blijft dus behept met tegenslagen en met successen.
“Bewogen door Eros bevind je je
ergens langs een opwaartse lijn, nooit
helemaal aan de onderkant, nooit helemaal bovenaan”
Tegenslagen moeten gezien worden
als drijfveer op aardse leven. Een soort
van leerproces dat de mens op aarde
doormaakt. Een doormaakte leven, de
drang om te leren, te leven en om te
overleven. Tegenslagen zijn de drang
om er iets van te maken, een verlangen
(wederom) een kans geeft om te bevredigen waarbij het ons geluk brengt of
blij maakt. Tegenslagen zijn er om de
zingeving van het leven in beweging te
houden, om verder te komen, het liefst
in positieve richting. Het zijn onze beweegreden die ons de vrijheid verschaffen.
Het is de passie om ergens te komen dan
waar je nu bent, zodat je naderhand de
vruchten ervan kunt plukken. De vruchten van dit geheel proces kan per individu variëren. Ik heb het dan voornamelijk
over de wens om jezelf voorbij te streven.
De mens zal er steeds volwassener, wijzer, verstandiger, zorgzamer, kundiger
op worden.
Kortom, tegenslagen zorgen voor
gedrevenheid die de mens voortstuwt
om er sterker uit te komen, zich doen
ontplooien door een verkregen tweede
kans en om in beweging te houden. De
mens wordt zo geïnspireerd, gestimuleerd en opgewekt om sterker te staan in
schoenen dan voorheen, aldus IK.
25
FOTO-INTERVIEW
Zernişan Güllü Ekinci
Güllü Ekinci is
sinds oktober
2007 werkzaam bij Gemeente Rotterdam
Afdeling Sociale Zaken en Werkgelegenheid
als klantmanager. Ze heeft HBO, Sociaal Juridische Dienstverlening gestudeerd en is
in 2006 afgestudeerd. Zernişan vertelt: 'Dit
wordt het werkplein genoemd, werkplein
Dynamostraat. Hier zit UWV Werkbedrijf
en SoZaWe. Burgers die een uitkering
nodig hebben, komen hier een uitkering
aanvragen.'
Zernişan met haar collega's op de werkvloer
Hobby en Ontspanning
Soms ga ik met mijn ouders of
vriendinnen uit eten, we gaan
meestal naar een restaurant waar
je lekker kunt ontspannen. In mijn
vrije tijd sportte (fitness) ik wel, ik
heb mijn knie bezeerd,sindsdien
sport ik niet meer. Ik mag een
jaar lang niet sporten. Ik zwem
wel 1 keer in de week. In mijn vrije
tijd lees ik ook
boeken. Laatst
heb ik een Turks
boek gelezen van
Emre Kongar, het
heette ‘Kizlarima
mektuplar’. Een
vader schrijft
brieven aan zijn
dochters, met
wat hij zelf denkt
over het leven
en geeft advies
aan zijn dochters.
Het is zo mooi
Vakantie
In deze editie van HABER hebben we wederom een kleurrijke persoonlijkheid te gast. Wij willen de lezers
kennis laten maken met de diverse kwaliteiten van iemand middels een foto-interview. In deze editie
hebben we Zernişan Güllü Ekinci te gast die in het dagelijks leven werkzaam is bij SOZW als klantmanager
Zernişan
Werk
geschreven, je kunt heel veel leren
uit dat boek. Hij heeft bepaalde
dingen zo goed verwoord, waar
eigenlijk mijn vader en moeder op
bepaalde gebieden heel anders
over denken. Daarom wilde ik
graag dat zij het ook zouden lezen
en dat hebben ze ook gedaan. Ze
vonden het een prachtig boek!
Ik houd er heel veel van om op vakantie te gaan, maar voor
mijn werk wil ik absoluut niet reizen, “file” ik moet er niet aan
denken! Maar als het voor vakantie is, vind ik het heerlijk. Ik
ben net terug van Istanbul en in de zomer ben ik naar Bodrum
geweest. In april of mei willen we nog een stedentrip doen
naar Londen.
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
Sinds oktober 2007 werk ik als klantmanager
en dat kun je in 3 onderdelen scheiden. Je hebt
klantmanager -beginnend, -gevorderd en -ervaren.
Ik ben gevorderd, maar doe ook al het ervaren
werk samen met mijn Nederlandse collega, omdat
wij heel veel nieuwe mensen in ons team hebben,
zijn wij ook beginnende klantmanagers aan het
begeleiden. We moeten op een bepaald aantal
dingen letten en als ervaren klantmanager moet je
dat ook doen.
Om 8.30 uur ben ik meestal op mijn werk en
soms om 9.00 uur, voordat ik aan het echte werk begin, neem ik allereerst mijn koffie en neem even op
mijn gemak het interne nieuws door. Om 9.00 uur
begint mijn eerste telefoon al te rinkelen, van 9.00
tot 12.00 heb ik altijd telefonisch spreekuur, klanten
die in de uitkering zitten vragen meestal advies over
juridische gedeelte en over financien. Ik
het
werk zelf op de afdeling inkomen
beheer. Daarnaast moet je nog
aanvragen afhandelen en
beoordelen op juridische
gronden, daarvoor hanteren
wij altijd het handboek, je
kan de wetten niet uit je
hoof d leren. We hebben ook
regelmatig gesprekken met
klanten die zich niet houden
aan de wet- en regelgeving
en gaan ook op huisbezoek. Vroeger dacht
ik: “Klantmanager,
wat een makkelijke
functie. Nou, dus
niet. Ik heb echt
respect voor
alle klantmanagers.
Brussel
Na mijn MBO heb ik de HBO-opleiding
Sociaal Juridische Dienstverlening afgerond. Na mijn studie kwam ik zonder
werk te zitten. Op dat moment ontving
ik een Uitkering via SoZaWe (Wet Werk
en Bijstandsuitkering). Na mijn
studie werd ik gebeld door
mijn oude projectleider,
ze vroegen mij of ik een
boek aan Oud- burgemeester Rotterdam
Ivo Opstelten nu
Minister van Veiligheid en Justitie, een
boek wilde uitreiken in
verband met het vijfjarig
bestaan van “Het Jonge
Noorden’. Na uitreiking van
het boek heb ik Minister Opstelten aangesproken en één vraag gesteld:
“Ik ben hier geboren en heb mijn HBOopleiding afgerond, maar ik kom niet
aan het werk, niet alleen ik, maar heel
veel studenten die net afgestudeerd
zijn, waarom krijgen wij de kans niet om
ons zelf te bewijzen”. “Komt het doordat
ik een allochtoon ben of heeft het te
maken met mijn achternaam”. Minisiter
Opstelten stond versteld en had mij
belooft aan een baan te helpen. Maar
Minister Opstelten heeft zich aan zijn
woord gehouden en heeft mij geplaatst
in het Europees Parlement in Brussel bij
Europarlementarier Jan Mulder. Toen
besefte ik hoe belangrijk het was om te
gaan netwerken. Jan Mulder (Europarlementarier) had een stagiaire nodig, hij
had alleen maar Nederlandse stagiaires
en wilde graag ook kennismaken met
de Turkse of Marokkaanse cultuur, en
toevallig kwam ik in the picture! Ik
ben zijn eerste buitenlandse stagiaire
geweest. Sindsdien hebben we onze
contact ook niet verbroken. Ik heb 6
maanden in Brussel gewoond. Tijdens
deze periode heb ik de kans gekregen om een goed netwerk
op te bouwen op politiek
niveau, daar heb ik dan
ook heel goed gebruik
van gemaakt. Ik heb hele
leuke mensen ontmoet,
zoals Premier Mark
Rutte, Jeanine-Hennis
Plasschaert (lid Tweede
kamer), Peter van Heemst
(Pvda raadslid), Wethouder
Dominic Schrijer en nog vele
anderen.
Toen ik aankwam in Brussel heb ik
de eerste twee weken in een hotel
geslapen. Vervolgens heb ik met een
Nederlandse vrouw tijdelijk samengewoond, maar ik moest op den duur een
eigen kamer vinden. Ik heb op internet
gezocht, kranten, maar op de een of andere manier lukte het niet, qua afstand,
prijs etc. Daarna ben ik naar een Turkse
restaurant gegaan Capadoccia in het
centrum van Brussel, ik heb een broodje
gegeten en ben meteen in gesprek
gegaan met de eigenaar van het restaurant. Ik heb mijn situatie uitgelegd en zij
hebben mij meteen geholpen aan een
woning boven het restaurant.
Mijn levenservaring is dat als je
goed doet, goed ontmoet en vergeet
één ding niet “Brutale mensen hebben
de halve wereld”.
Met Mark Rutte
De ouders van Zernişan
Koken
Koken doe
ik niet vaak,
ik ben geen
keukenmens. Veel
vrouwen houden
van koken, maar bij
mij moet het gewoon
snel zijn. Even snel iets
klaarmaken, dat is
voldoende. Maar als
ik visite heb, dan
haal ik alles
uit de kast.
Ben je ook veelzijdig in je sociale en professionele leven? Én wil je volgende keer ook in
deze rubriek staan? Stuur dan een e-mail naar [email protected]
In het jaar 2007 ging ik voor
het eerst uit huis, ik heb 6
maanden in het buitenland
gewoond (Brussel) in verband
met mijn traineeship in het
Europees Parlement. Toen ik
terug in Nederland was en
mijn baan had, heb ik een
huis gekocht in het hartje
van Rotterdam. Samen
met mijn ouders zijn we
op zoek gegaan naar
een woning. Ik woon
sinds 2,5 jaar op mezelf.
Mijn ouders wonen ook
hier in de buurt. Ik heb
nog 1 jongere broer van 25,
waar ik heel erg trots op ben.
Ik houd echt van mijn familie,
zij zijn de enige personen
waar ik op terug kan vallen
en met mijn volle hart kan
vetrouwen.
Wonen
Auto
Özel günlerinizi film
setine çevirebilirsiniz.
Başrolde gelin ve damat!
Bruiloft fotografie
0628-596961
Ik rij in een zwarte
Volkswagen Polo. Vind
het een erg fijne
auto, omdat die
niet groot is, en
het past bij me.
Het is een kleine
maar een fijne auto.
KvK
HABER
26
DECEMBER - ARALIK 2010
Driekant Zutphen wint KvK MVO Award
BESTE KRANT VAN NEDERLAND
K AM ER V
OPHANDEL
O
K
AN
Nieuwjaarsbijeenkomst KvK
De economie van MiddenNederland hapert. Ondernemers hebben het niet makkelijk
en denken na over de toekomst
van hun bedrijf: wat is eigenlijk
de essentie van de business? Tegelijkertijd moeten overheden
fors bezuinigen en terug naar
hun kerntaken. Maar welke zijn
dat? Er zijn veel vragen, maar
wie heeft het antwoord?
Tegen deze achtergrond wil
de Kamer van Koophandel ondernemers en bestuiurders
inspiratie aanreiken voor het
nieuwe jaar. Dat gebeurt met
een verrassend programma en
de uitreiking van de Onderne-
mersprijs Midden-Nederland.
Ondernemend Midden-Nederland krijgt ook dit jaar prominente aandacht tijdens het
netwerkgedeelte. Vijf regionale
meetingpoints in de foyer bieden bezoekers de mogelijkheid
relaties uit de omgeving te ontmoeten.
De Nieuwjaarsbijeenkomst
vindt plaats op woensdag 5
januari 2011. Locatie is het
Beatrix Theater van de Jaarbeurs Utrecht. De ontvangst is
om 10.00 uur, het programma
start om 11.00 uur en vanaf
12.00 uur is er een netwerklunch in de foyer.
Aanmelden graag vóór vrijdag 24 december via
www.kvk.nl/mn-nieuwjaar
Driekant Ambachtscentrum uit
Zutphen is de winnaar van de KvK
MVO Award 2010. Met gepaste trots
nam directeur Henk Smit gisteren uit
handen van KvK-voorzitter Gaston
Sporre de prijs in ontvangst.
De jury was unaniem tot het eindoordeel gekomen. ‘Hiermee wordt
duidelijk aangetoond dat ook uit
traditionele ambachtelijke bedrijven
goede MVO-bedrijven voort kunnen
komen’, aldus de toelichting, ‘MVO
zit echt in de genen van dit bedrijf.
Ondernemer Henk Smit is zeer gedreven door de MVO-gedachte en uit
de bedrijfsvoering spreekt een groot
sociaal gevoel. De drie MVO-pijlers
– people, planet, pro�it – zijn goed
in balans en komen zeer goed uit de
verf. Kortom – een echte inspiratie
en daarmee, net als Foreco in 2009,
een waardige ambassadeur van de
De komende 10 jaar dreigt in de
regio Midden-Nederland een groot
tekort aan goed opgeleid personeel. Daarnaast ontstaat er aan de
onderkant van de arbeidsmarkt
een overschot aan laaggeschoolde
medewerkers die geen baan kunnen vinden. Deze trends komen
naar voren uit het onderzoek ‘De
arbeidsmarkt van Midden-Nederland 2020’ dat in opdracht van
de KvK Midden-Nederland is uitgevoerd door onderzoeksbureau
EIM.
De KvK signaleert dat de ontwikkelingen op de arbeidsmarkt
de economische positie van de regio Midden-Nederland bedreigen.
Daarnaast ontstaat er een
maatschappelijk probleem
waar het gaat om laaggeschoolde medewerkers.
De KvK wil voorkomen dat
deze voorspellingen bewaarheid worden en gaat
daarover de dialoog aan
met zowel ondernemers als
de onderwijssector.
RTV
Utrecht
roep. Het is inmiddels ook een van
de oudste TV-programma's in de
provincie. Participanten zijn behalve de KvK de provincie Utrecht,
het Bestuur Regio Utrecht en diverse organisaties waaronder de
Taskforce Innovatie.
Doel is sympathie kweken voor
al die ondernemers en bedrijven
die mooie dingen tot stand brengen maar waarvoor in het dagelijkse nieuws vaak geen aandacht
is. Diverse onderwerpen kwamen
de afgelopen jaren aan bod: veiligheid, innovatie, bedrijventerreinen, bereikbaarheid, duurzaamheid etc. Dit jaar komen onder
MVO-Award!’
Vier genomineerden
Tijdens de grote �inale, die live op
RTV Oost werd uitgezonden, passeerden alle 20 kandidaten nog een keer
de revue. Uit deze groep kwamen
vier genomineerden naar voren: Kees
Rolsma lijnolieverven uit Hengelo,
RAPS uit Almelo, Vadesto Outdoor
Adventure uit Hattem en Driekant
uit Zutphen. De laatste ging er uiteindelijk met de begeerde MVO-Award
vandoor. Het aan de prijs verbonden
geldbedrag van 5.000 euro wil Henk
Smit investeren in de Stichting Driekant Inspireert. Deze stichting wil komend jaar een project starten waarin
men ‘op grote schaal wil laten zien
wat er op kleine schaal al jaren wordt
gerealiseerd’ op het gebied van duurzaamheid. Dit moet gebeuren door
dynamische uitwisseling via netwerken en een nieuw op te richten kennis- en ervaringsbank.
Kamer van Koophandel Oost Nederland heeft afgelopen jaar de prijs
in de het leven geroepen om bedrijven te stimuleren met maatschappelijk verantwoord en duurzaam ondernemen aan de slag te gaan.
Arbeidsmarkt Midden-Nederland
U kunt het arbeidsmarktonderzoek downloaden via: www.kvk.
nl/mn-arbeidsmarkt2020.
Tien jaar ondernemers op RTV Utrecht
KvK-Coachpool Den Haag
Een persoonlijke coach verhoogt uw kans van slagen!
Bespreek uw ondernemersvragen met een coach, de gemeente Den
Haag betaalt € 1.000,- mee aan deze persoonlijke begeleiding.
De gemeente Den Haag subsidieert de KvK-Coachpool Den Haag voor
een gelimiteerd bedrag waardoor er een beperkt aantal coachtrajecten
beschikbaar is. Op = op dus wees er snel bij.
Hollanda ve Almanya’dan
Türkiye’nin her noktasına
uçak bileti temin edilir
7/24 hizmetinizdeyiz...
Hasan Karaman
Yetkili Acenta
Tel: 077-354 82 56
GSM: 0628-494 308
e-mail: [email protected]
De Kamers van Koophandel in
de provincie Utrecht werken al
geruime tijd samen met de regionale omroep RTV Utrecht. Dit jaar
is er een lustrum te vieren: de 10e
jaargang van het ondernemersprogramma BV Utrecht.
BV Utrecht is in die 10 jaar
uitgegroeid tot een van de best
bekeken programma's van de om-
andere in beeld ZZP-netwerken
en zeehaven Lage Weide. De formule is ondernemers in beeld
brengen en dat werkt: bijna alle
bedrijven kennen het programma.
Speciale aandacht is er dit jaar
voor ondernemers die het moeilijk hebben. Met het programma
KvK Ondernemersconsult krijgen
ondernemers in zwaar weer een
steuntje in de rug. Zie ook www.
kvkondernemersconsult.nl
Uitzending is elke zondag vanaf 7.25 uur (wordt elk uur herhaald). RTV Utrecht is via digitale
TV te ontvangen op kanaal 983.
Zie ook www.bvutrecht.nl
Tijdig uitschrijven bij stoppen onderneming
Ondernemers die hun bedrijf binnenkort beëindigen, doen er verstandig aan dit vóór 8 januari
2011 kenbaar te maken aan de Kamer van Koophandel. De datum van ophef�ing moet op of vóór 1
januari 2011 liggen.
Ieder bedrijf dat begin 2011 nog staat ingeschreven ontvangt een factuur voor de bijdrage aan de
KvK voor 2011. Ondernemingen die in de loop van
een jaar worden uitgeschreven, hebben wel recht
op restitutie van een deel van de betaalde bijdrage
voor de kwartalen dat ze niet meer ingeschreven
staan. De datum van ophef�ing moet op of vóór 1
januari 2011 moet liggen.
Uitschrijven
Voor het uitschrijven van een eenmanszaak heeft
u formulier 14 nodig. Voor het uitschrijven van alle
overige rechtsvormen gebruikt u formulier 17. De
formulieren zijn te downloaden via: www.kvk.nl/
formulieren.
27
HABER
11 topmanagers coachen
11 nieuwe ondernemers
DECEMBER - ARALIK 2010
"Dare to have a dream"
Op 16 december presenteert de Dutch Dream
Foundation het project 'Dare To Have A Dream' aan
de Nederlandse media. Gedurende dit project, dat een
jaar zal duren, 'adopteren' elf succesvolle topmanagers elf jonge, veelbelovende, nieuwe ondernemers.
Zij zullen hen een jaar lang coachen, stimuleren, bijsturen, met raad en daad bijstaan en kritisch volgen.
Maar zij zullen ook deuren openen die anders wellicht
gesloten zouden blijven. Enkele topmanagers die aan
dit coachingproject meedoen: Ab van der Touw van
Siemens, Thomas van Rijckevorsel van Achmea en
Faiza Dadi van De Baak.
Elf topmanagers uit het Nederlandse bedrijfsleven
gaan een jaar lang elf nieuwe ondernemers coachen.
Nieuwe ondernemers die staan te trappelen om een
belangrijke rol te gaan spelen in de Nederlandse economie en samenleving. De elf teams zullen een jaar
Aart van ‘t Land
Lely Industries
Lely Industries ontwikkelt
geavanceerde
oplossingen voor
de landbouw, die
het financiële en
sociale welzijn
van haar klanten
verbeteren. Ruim
1.300 werknemers in fabrieken
en laboratoria
in Nederland,
Duitsland en
Nieuw-Zeeland.
Lely is een zeer
innovatief bedrijf.
Ab van der Touw
Siemens
Siemens Nederland is actief in
Nederland sinds
1879. Siemens
in Nederland
bestaat dan ook
ruim 130 jaar,
waarmee we
onze klanten
een grote mate
van continuïteit
bieden. Met
ruim 3000
medewerkers
behoort de
Siemens Groep
tot de grootste
ondernemingen
in ons land.
Faiza Dadi
De Baak
De Baak is een
opleidings- en
kennisinstituut
op het gebied
van leiderschap
en ondernemerschap. De Baak
verzorgt open en
maatwerkprogramma’s. Het
is de plek voor
leiders, ondernemers, professionals, managers
en organisaties
die op zoek zijn
naar inspiratie,
motivatie, kennis en nieuwe
inzichten.
lang intensief samenwerken en eind 2011 de resultaten presenteren.
Het project ‘Dare To Have A Dream’ is een een project van de Dutch Dream Foundation, een stichting die
is ontstaan na het verschijnen van het boek ‘Atilla’s
Dutch Dream’. Hierin vertelt Atilla Aytekin zijn verhaal. Hoe hij opgroeit tussen twee culturen, de Nederlandse en de Turkse. En hoe het is om temidden
van die culturen een onderneming op te bouwen. Met
vallen opstaan. Inmiddels is Aytekin een succesvol
ondernemer.
De Dutch Dream Foundation wil nieuwe ondernemers stimuleren en inspireren. Daartoe organiseert
de stichting evenementen, congressen en komt zij
op voor de belangen van bi-culturele ondernemers.
Het project ‘Dare To Have A Dream’ is het nieuwste
project van de Dutch Dream Foundation.
Dirk Lahuis
De Nederlandse Dakdekkers Associatie
De Nederlandse
Dakdekkers
Associatie, gevestigd te Almere, faciliteert
de aangesloten
bedrijven op het
gebied van inkoop, marketing,
bedrijfsvoering,
organisatietechniek en productontwikkeling.
Bij de
Nederlandse
Dakdekkers Associatie zijn totaal
twintig bedrijven
aangesloten.
Marco Korff
Alfa Accountants en
Adviseurs
Mirjam Sijmons
ANWB
Alfa Accountants
en Adviseurs
richt zich primair
als organisatie
op het MKB.
Daarbij staat de
Ondernemende
Mens centraal.
Dat komt ook
tot uiting in de
organisatie van
Alfa; iedere
medewerker
is of kan aandeelhouder
worden. Alfa
heeft 35 vestigingen en 850
medewerkers.
De ANWB is
een vereniging
die opkomt voor
de belangen van
haar leden op het
gebied van mobiliteit,
recreatie en toerisme. De bond is
met 3,9 miljoen
leden de grootste
vereniging van
Nederland. De
ANWB speelt
doorlopend in op
nieuwe trends
en veranderende
ledenwensen.
Paul Van Gessel
BNR Radio
BNR richt zich
op ondernemende mensen.
Wij voeden hun
nieuwsgierigheid
op terreinen die
relevant en
inspirerend zijn
voor hen. Onderdeel van deze
strategie is naast
het leveren van
informatie via
radio en
internet ook
contact creëren
binnen deze
doelgroep.
De Managers
Ronald Van Krieken
De Gibo Groep
Thomas Pehrson
Festo
De Gibo Groep
is met meer
dan 60 kantoren een van de
toonaangevende
accountantsorganisaties in
Nederland. Er
werken ruim
1400 medewerkers, die vooral
ondernemers
in het MKB en
de agrarische
sector bedienen.
De kantoren zijn
verdeeld over
tien regio’s.
Festo is gespecialiseerd in de
automatisering
van motion en
controlprocessen in verschillende
industrieën en
wordt wereldwijd
vertegenwoordigd in 176
landen. Het
uitgebreide
dienstenpakket
omvat advies en
dienstverlening
op ontwerpgebied, logistieke
en technische
ondersteuningen.
Thomas van Rijckevorsel Umut Akpınar
Achmea
Triodor
Achmea is de
grootste verzekeringsgroep in
de Nederlandse
markt. Achmea
staat achter
merken als
Centraal Beheer
Achmea, Interpolis, Zilveren Kruis
Achmea, Avéro
Achmea, FBTO
en Agis.
Gemeenschappelijke ambitie van
alle verzekeraars
en dienstverleners
in Achmea is het
ontzorgen van
klanten.
Triodor Software
is een softwareontwikkelingsbedrijf met
vestigingen in
Amsterdam en
Istanbul.
In Istanbul is
het Research
& Development
Centre gehuisvest. Ruim 100
hoogopgeleide
en ervaren
IT-otnwikkelaars
werken aan
hoogwaardige
klantspecifieke
softwareoplossingen.
De Ondernemers
Angar Barekzoy
Brasza
Brasza ontwikkelt educatieve
programma’s,
waarin zelfontplooing centraal
staat. Brasza
faciliteert de
doelgroep van
personen die
hierin geinteresseerd zijn, alsmede de organisatie die sessies
organiseren.
Filiz Yeşil
Mediq Apotheek
Mediq Apotheek
is een franchiseorganisatie.
Dat biedt als
ondernemer de
mogelijkheid
om gebruik te
maken van de
grootschaligheid
en expertise van
een grote organisatie, terwijl je
aan de andere
kant ook de
zelfstandigheid
behoudt.
Nail Karaman
Ende's Car
Ende’s Car
Cleaning doet
het totale cosmetische en/
of reinigingsonderhoud voor
particulieren,
bedrijven en
wagenparkbezitters. Sporadisch
ook boten,
motoren en
caravans.
Halil Yüksel
MobileLayers
MobileLayers
is opgericht in
2009 en is gespecialiseerd in
mobiele oplosssingen, software
en diensten
op smartphones.
Gekwalificeerd
als Microsoft
Certified & Microsoft Preferred
Partner Mobile.
Hayriye Akyüz
Kidtopia
İbrahim Karaman
Motto Media
Kidtopia is twee
jaar geleden
ontstaan na een
spontaan theebezoek met vrienden.
Nu is Kidtopia
Kinderopvang
een naschoolse
opvang. Op dit
moment is Akyüz
als kwaliteitsmanager verantwoordelijk voor de kwa-
Motto Media
is opgericht in
2006. Het is een
mediaproductiebedrijf, waarbij
vormgeving,
drukwerk, fotografie en videoproducties core
business zijn.
liteitspunten binnen
Kidtopia.
İsmail Meral
MOB
MOB is een
organisatie die
beschikt over
professionele
zorg- en hulpverleners die de
kwaliteiten en
vaardigheden
hebben om de
gewenste zorg
te bieden, zij zijn
deskundig op
hun vakgebied
en dragen hun
eigen verantwoordelijkheid.
Nurettin Gören
Firat
Fırat heeft veel
kennis en ervaring op het
gebied van de
bakkerijkbranche
en is momenteel
een vooraanstaand bedrijf
binnen de sector.
Fırat Bakkerij
biedt kwaliteitsservice en unieke
smaak. Specialiteit: Lahmacun,
ofwel de Turkse
pizza.
Recep Bakırcı
FIT
FIT maakt addon software op
de business software van SAP
en integreert
SAP in andere
systemen. Daarnaast is Bakırcı
actief binnen
de Bizgrup als
mede-eigenaar.
Bizgrup is met
name actief op
de Turkse markt
in de sectoren
ICT, toerisme
en renewa ble
energy.
Sinan Gül
Bclean2.com
Bclean2.com
heeft zich gespecialiseerd in
het totaal wateren energievrij
reinigen van
voertuigen op de
bedrijfslocatie.
Daarnaast is er
een kostenbesparing omdat
de voertuigen op
bedrijfslocatie
worden gereinigd.
Adnan Aydemir (1975)
Expert
Expert (“Daar
word je wijzer
van”) is een
franchise-keten
in de wit- en
bruingoedsector. Aydemir is
eigenaar van
drie vestigingen
in Amsterdam
met in totaal
twintig man
personeel.
HABER
28
DECEMBER - ARALIK 2010
MULTITASKING
Mensen van wie de blackberry aan hun handen lijkt te zijn vergroeid,
zijn constant aan het multitasken. Tijdens een vergadering, maar ook
tijdens een diner, wordt er aandachtig op de blackberry gekeken.
Voor de vergadering is dat funest, blijkbaar is hun aanwezigheid
overbodig.
SONGÜL ARSLAN
Er is veel over multitasking geschreven. De toon van
de meeste artikelen is overwegend positief. Daarnaast
lijkt het of het een noodzaak
is en we niet meer zonder
kunnen, de moderne maatschappij vereist het. Hoe meer
we multitasken, hoe beter
of ef�iciënter we worden.
Ef�iciëntie is uiteraard het
toverwoord in deze tijden
van bezuiningen. Dat kan niet
slecht zijn.
Wat is multitasking
eigenlijk? Multitasking is dat
je meerdere dingen tegelijkertijd doet. De term werd vooral
in de computerindustrie
gehanteerd maar deed al snel
zijn intrede in kantoren. Als
een secretaresse aan het multitasken was, dan was ze tegelijkertijd aan het bellen, een
brief aan het schrijven en een
rapport aan het opstellen. Zo
zou iedere werknemer moeten kunnen multitasken. Dan
zou er meer werk in minder
tijd gedaan kunnen worden.
Dat klinkt heel positief.
Toch is multitasken niet
onverdeeld positief. Er zijn
verschillende onderzoeken naar gedaan en er
is geen eenduidig antwoord op te geven.
Toch geven sommige
onderzoeken aan
dat het een prijs
heeft. Het gaat
namelijk wel
ten koste
van de concentratie.
Bepaalde
taken vereisen de
opperste
staat van
concentratie,
bijvoorbeeld
het uitvoeren
van een operatie. Zou jij
je willen laten
opereren door
een chirurg die
terwijl hij de
operatie op je
uitvoert, tegelijkertijd aan het
bellen is en ook
een email opstelt? Eigenlijk
wil je dat hij
zich honderd
procent op je
operatie focust
en zich niet
laat a�leiden.
Daarnaast
kun je door
WERK EN NETWERK
[email protected]
het gebrek aan aandacht of
versnipperde aandacht die
het gevolg van multitasken is,
fouten maken. Dus in sommige gevallen is het zeker niet
positief. Dit merk je ook aan
iemand met wie je belt maar
die ook aan het internetten
is. Diegene reageert niet op
momenten dat een antwoord
gevraagd wordt of reageert afwezig waarbij je je afvraagt of
de opmerking wel is doorgekomen.
Mensen van wie de blackberry aan hun handen lijkt te
zijn vergroeid, zijn constant
aan het multitasken. Tijdens
een vergadering, maar ook
tijdens een diner, wordt er
aandachtig op de blackberry
gekeken. Voor de vergadering
is dat funest, blijkbaar is hun
aanwezigheid overbodig. Voor
hun is dat heel handig, ze lijken er tijd mee te winnen. Zelf
geloof ik daar niet zo in. Tijd
is een begrip waar in het westen heel anders over wordt
gedacht en mee wordt omgegaan. In het westen moet tijd
gemanaged worden, gemeten,
en het liefste gedomineerd. In
andere culturen wil men
dat ook, maar zit wel
meer het besef dat de
tijd haar eigen tempo
aanhoudt en zich niet
laat beïnvloeden. De
obsessie met het
verstrijken van
de tijd is minder.
In de boeddhistische cultuur
weet men dat
tijd eindeloos
is en niet
gemeten kan
worden. De
omgang met
tijd is anders,
meer berustend.
De beste
methode om met
tijd en daarmee
indirect met
ef�iciëntie om te
gaan, is om de dingen die je doet, met
aandacht te doen. Er
bestaan geen middelen om dingen sneller
af te maken dan de tijd
die je er voor nodig
hebt. Multitasken kan
in bepaalde gevallen
wel nuttig zijn, en daar
moet zeker gebruik van
worden gemaakt, maar
shortcuts om de tijd te
snel af te zijn, bestaan
niet.
Songül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten,
marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling
Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken.
Tugba
Çavuşoğlu-Xhemaili
Sabri Öztürk
www.linkedin.com/TugbaCavusoglu
[email protected]
@TugbaCavusoglu
Naam:
Naam:
Contact:
Contact:
Twitter:
Mini C.V.
Mini C.V.
2005-2011:
2010:
2008-2010:
2008:
2007-2008:
Geneeskunde, Universiteit Utrecht
Deelname boekproject ‘Turkse afkomst,
Nederlandse toekomst’
Mentor School`s Cool Project
Extracurriculaire stage Hartchirurgie in
Bangkok
Bi-culturele panellid, Universiteit Utrecht
Mijn naam is Sabri Öztürk (1987). Sinds 2005
ben ik student Geneeskunde (6e jaars) aan de Universiteit Utrecht. Op dit moment ben ik bezig
met mijn semi-arts stage op de afdeling Hartchirurgie. Deze stage is bedoeld om als junior artsassistent te functioneren binnen het vakgebied
waar je hart ligt. Mijn hart ligt bij de Hartchirurgie.
De keuze om vrijwilligerswerk te verrichten is één
van de beste keuzes in mijn leven geweest. Door mee te
doen als mentor voor het project School`s Cool heb ik
mijzelf proberen in te zetten om de overgang van basisschool naar de middelbare school te vergemakkelijken
voor mijn pupil. Naast mijn studie Geneeskunde heb
ik de afgelopen jaren veel rondgereisd in Azië. Ik ben
echt een wereldreiziger geworden en ieder jaar kriebelt
het weer als de zomer nadert. Ik denk dat ik na mijn
afstudeerceremonie door Zuid-Amerika ga rondreizen.
Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten!



Nauwkeurig

Flexibel
Teamplayer
Zelfstandig
Leidinggevende capaciteiten
Resultaatgericht
Representatief
Maatschappelijk betrokken




Waarnemer
Denker
Beslisser

Ambitieus
Vriendelijk
Flexibel
Doener
Naam:
Havva Zehra
Harmankaya
Naam:
Işıksoy
Contact:
[email protected]
Website:
http://nl.linkedin.com/in/zehraisiksoy
Twitter:
http://twitter.com/zehrani
Doorzettingsvermogen
Organisatietalent
Humor
Ondernemend

Zelfverzekerd
Ondersteunend
..............................
2006-heden:
2005 – heden
1999 – 2004
2006-heden:
Fiscaal
Recht,
Universiteit van
vennoot
– administrateur
bij Tilburg
(Tilburg)
DRN Accountancy
salaris- en fiTheologie,
nancieel medewerker
Islamitische
Islamitische bij
Univerdiverse
siteit
van bedrijven
Europa (Rotterdam)
Mijn naam is Zehra Işıksoy (1987). Sinds juli 2008
werk ik bij Frieslandcampina en heb diverse administratieve werkzaamheden verricht, zoals financiële
rapportages (budgetvoorspellingen), verschillende
onderzoeken naar uitgaven en leveranciers, boekhouden, productie- logistieke- en bedrijfsadministratie,
factuurregistratie en codering, telefoniste/ receptioniste werkzaamheden en archiveren. Ik heb 2,5 jaar
werkervaring met SAP R3 en SAP BW en beschik over
Microsoft Office kennis. Sinds oktober 2010 werk ik
ook als Adviseur Buitendienst Sociale Verzekeringen
bij Intergroep Verzekeringen. Daarnaast ben ik actief
in de fiscale rechtshulp ‘De Smeetskring’ waar ik cliënten met lage inkomens help met hun belastingzaken.
Verder ben ik actief bestuurslid van de studentenorganisatie St. Nieuwe Brabantse Academici. Hier richt
men zich op academici en het geven van huiswerkbegeleiding en cito-training aan jongeren. Daarnaast
ben ik lid van T.F.V. de Smeetskring en Magister jft.
Ik houd van en maak muziek, speel bağlama (Turkse
snaarinstrument) en schrijf graag gedichten zowel in
het Nederlands als in het Turks.
Persoonlijke
kwaliteiten
- besluitvaardig
- analytisch
- Sociaal/
maatschappelijk gericht
- vriendelijk
- geduldig
- nauwkeurig
- zelfstandig
- muzikaal ingesteld
- creatief
Juridische dienstverlening
Dienstverlening interim-directie PO
Dienstverlening leerlingenvervoer
Pedagogische dienstverlening
Dienstverlening identiteit
Begeleiding oprichting scholen
Cultureel-educatieve dienstverlening
Hardwareweg 4
3821 BM Amersfoort
Postbus 1466
3800 Bl Amersfoort
Basistraining MR
Adviezen organisatie onderwijs
Algemene adviezen
Tel: 033 454 67 66
Fax: 033 454 66 66
www.deisbo.nl
[email protected]
29
SUCCESVOL
ONDERNEMER
Wie is Sedat Akdağ?
Mijn naam is Sedat Akdağ, ik ben
vader van twee kinderen. Vijftien jaar
geleden ben ik naar Nederland gekomen door middel van familiehereniging. Hiervoor had ik een eigen zaak
in Turkije, die is helaas failliet gegaan.
Toen ik hier kwam, ben ik begonnen
met werken bij een televisiewinkel. Ik
was daar verkoper, en voor het eerst
in mijn leven was ik in dienst bij een
ander en had ik geen eigen zaak.
Was het zwaar om voor het
eerst in dienst te werken bij een
ander?
Ik hou er van om te werken, dus ik
vond het helemaal niet zwaar. Naast de
zaak waar ik werkte was er een �ietsenwinkel te koop. Op een dag ging ik
er heen om met de eigenaar te praten,
toen ik de winkel weer uitstapte was ik
de eigenaar. Voor 15.000 euro heb ik na
10 minuten onderhandelen de �ietsenzaak overgenomen. Tegen mijn broertje zei ik dan: “Ik heb de �ietsenwinkel
hiernaast gekocht, wil je samen met mij
deze zaak runnen?” Hij stemde gelijk
in en voor €7.500 per persoon hebben
we onze eerste zaak geopend. Het was
een ruimte van 70 m². Toen onze eerste
klant binnenkwam en vroeg of we ook
‘spaken’ te koop hadden, wist ik niet
wat dat was, en vroeg ik aan de klant
wat ze daarmee bedoelde. Zodoende
heb ik dus de wereld van de �iets leren kennen, door alsmaar te vragen
zodat ik al het praktische leerde. Na
twee maanden hadden we een omzet
gemaakt van €42.500. Onze omzet in
het eerste jaar was €280.000 en kort
daarna hebben we, omdat het heel
goed ging, nog drie zaken erbij geopend. Toen we inzagen dat het nog
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
steeds erg goed ging met de zaken, hebben we aangeklopt bij de bank, we wilden verder groeien. Rabobank heeft me
daarbij geholpen aan een hypotheek,
waarna we de mogelijkheid hadden om
meerdere zaken te openen en uiteindelijk met het franchise model hebben
we nu veertig zaken. Zes ervan zijn ons
eigendom, de resterende vierendertig
werken met het franchise model. De
gedachte hierachter is dat je hard moet
werken, ik kom uit de Anatolië streek
van Turkije; mijn vader zei altijd “Seher yeli alnina değecek” oftewel: “De
morgenstond heeft goud in de mond”.
Hoe werkt het franchising model
precies?
Wanneer iemand deel wil uitmaken van het ADO Bike franchise model, vragen we als eerste €5000 betaling, waarna we die persoon voor
twee maanden lang les geven en alles
uitleggen over de ‘�ietsenwereld’. Als
die persoon klaar is met zijn opleiding
en praktijk, betaalt hij/zij een tweede
€5000. Samen word er dan gekeken
naar een geschikt pand om te zaak
te openen. De inkoop wordt bij ons
gedaan, en zodoende is het mogelijk
om voor €10.000 euro een vestiging
te openen. Van de omzet en/of winst
vragen we verder geen deel.
Wat voor reacties heb je gehad
nadat je je eigen bedrijf was begonnen?
In het begin kreeg ik veel spottende
reacties van mensen. Men vroeg of ik
van �ietsen een carrière wilde maken,
wat niet als een echte baan werd gezien
destijds. Ook in Turkije kreeg ik zulke
reacties, want in Turkije zijn �ietsenzaken sowieso niet populair. Wanneer ik
dan zei dat mijn �ietsenzaak jaarlijks
SEDAT AKDAĞ
een omzet draaide van €300.000 was
men erg verrast. Zelfs mijn oude baas
bij de televisie zaak zei dat het me niet
zou lukken, en dat ik weer bij hem kon
gaan werken. Ik heb niet geluisterd
naar anderen maar gewoon mijn eigen
weg gekozen. Ons concept was een gat
in de markt en ik denk dat we dit heel
goed hebben aangepakt.
Heb je in het begin problemen
gehad?
Het grootste probleem was het verkrijgen van een hypotheek. De ABN
Amro bank heeft alleen al voor een lening van €15.000 heel moeilijk gedaan
en me twee maanden lang van het kastje naar de muur gestuurd. Uiteindelijk
heb ik die lening toch gekregen toen ik
met mijn vuist op de tafel sloeg! Toen
we na vier zaken een hoger bedrag nodig hadden, zijn we overgestapt naar
de Rabobank. Rabobank heeft een hele
�ijne werkwijze en zijn erg behulpzaam
naar beginnende ondernemers toe.
Hebben jullie ook dalingen gehad
tussen al deze groei door?
Ja, natuurlijk. Zes van onze
winkels zijn gesloten. Dit had
meerdere verschillende redenen;
de locatie van de winkel was niet
goed, de eigenaar was niet goed in
zijn werk enzovoort. Maar dit wil
niet zeggen dat we onsuccesvol zijn,
integendeel!
Bent u een geboren
ondernemer?
Ja, ik kan wel zeggen dat ik dat ben.
Ik ben altijd al een ondernemen geweest. Zoals ik zal zei, toen ik in Nederland kwam, ging ik voor het eerst
werken voor iemand anders. Mijn
schoonmoeder zegt altijd over me
“Yere duşse mutlaka bir avuç toprakla
kalkar” (vrije vertaling: Als hij op de
grond valt, staat hij op met een hand
vol zand). Overal waar ik ga handel ik
met mijn ondernemerschap, ik was bijvoorbeeld in Fethiye op vakantie. Ik
zag daar een mooi zomerhuis, die heb
ik gekocht toen ik daar was. Maar ook
naar mijn eigen werk toe, we waren
voor een drie-daagse trip naar Praag
geweest met een kennis. Op de terugweg heeft hij besloten om een franchise
te openen.
Aan welke eigenschappen heb je
je succes te danken?
Ondernemersschap, hard werken
en veel durven! Ik ben door de gemeente Rotterdam en KVK Rotterdam gekozen tot ‘Durvende Ondernemer’.
Wat zou je gedaan hebben als je
ADO Bike niet had opgericht?
Ik zou dan in de Rolluik-branche
werken. Met een goede service zou je
in die branche ver kunnen komen.
Wat is je levensmotto?
Veel durven, niet achterover leunen
maar hard werken en je hoofd gebruiken bij het werk dat je doet.
Wat kan je aanraden aan jonge
ondernemers?
Er is een overlevering van onze
Profeet Mohammed “Werk aan deze
wereld alsof je nooit dood zult gaan,
en werk aan het hiernamaals alsof je
morgen dood zult gaan”. Dit heb ik
voor mezelf als voorbeeld genomen
als: “Werk voor Nederland alsof je nooit terug zult keren, werk voor Turkije
alsof je morgen gaat terugkeren.”
MEER KLEUR VOOR DE KLAS!
Ik ben van mening dat het lerarentekort mede door het verbeteren van
het imago kan worden teruggedrongen. Leerlingen die bezig zijn met
het kiezen van een vervolgopleiding moeten de lerarenopleiding weer
terug op hun lijstje zetten.
ERDİNÇ SAÇAN
Op veel scholen vormen allochtone leerlingen al lang de meerderheid, terwijl het aantal allochtone
docenten nog op de vingers van
een hand te tellen is. Autochtone
docenten zelf zeggen het moeilijk
te vinden deze leerlingen goed te
begeleiden. Veel leerlingen voelen
zich op school niet begrepen.
Ook de contacten met allochtone ouders zijn moeizamer, al was
het maar vanwege de gebrekkige
communicatie.
Ik was laatst als gastdocent uitgenodigd om aan studenten van de
PABO, de toekomstige leerkrachten
op een basisschool een verhaal te
vertellen over opvoeding bij Turkse
kinderen in Nederland. Het was
voornamelijk een verhaal uit de
praktijk; mijn eigen ervaringen en
de verhalen die ik in mijn omgeving
heb gehoord. De studenten die naar
mijn verhaal luisterden, hadden
erg veel vragen. Er is veel onwetendheid, vooroordelen. Studenten
hadden nog weinig informatie over
hoe de meeste allochtone kinderen
worden opgevoed; tweetaligheid,
religie, cultuurverschillen, advisering na de CITO toets, hoe betrek je
allochtone ouders bij het onderwijs? Allemaal vragen en onderwerpen die de revue passeerden.
Opvallend is dat docenten
van de lerarenopleidingen
zelf nog weinig training
krijgen in interculturele competenties. Op de
lerarenopleidingen buiten
de Randstad wordt sowieso vaak minder
aandacht aan dit
thema gegeven.
Ongeveer 50
studenten waren gekomen
voor mijn
gastcollege.
Er was geen
een allochtone student
bij. Ik vroeg
aan de zaal of er
allochtone studenten
waren aan de PABO
in Den Bosch. Op een
school van ongeveer
400 studenten zijn er 5
allochtonen. Dat is erg
weinig en een mislukte
kans voor de Nederlandse
samenleving. Waarom zijn
er zo weinig allochtone
leerkrachten?
Onderzoeker Freddy
Weima zegt: “We hebben
ook geprobeerd de instroom
op de pabo en lerarenopleiding te vergroten, alsmede
behoud en doorstroom van
[email protected]
allochtone leerkrachten te bevorderen. Inmiddels zien we dat de instroom daadwerkelijk is verbeterd,
maar de uitstroom blijft zorgelijk.’
Veel biculturele jongeren – en
met name de meer getalenteerde
– kiezen voor administratieve en
juridische beroepen. Ze gaan naar
de heao en versmaden pabo en lerarenopleiding. ‘Uit ons onderzoek
is gebleken dat status een grotere
rol speelt bij deze jongeren dan bij
autochtone leeftijdsgenoten. Het
imago van het onderwijs is niet
goed genoeg.’ Biculturele studenten
die wel voor pabo of lerarenopleiding kiezen, vallen eerder uit. Na
één jaar geeft zo’n dertig procent
van de autochtonen het op, onder
allochtone studenten bedraagt dat
percentage maar liefst vijftig.”*
Waarom zou je docent worden?
Wie vertelt hoe leuk het is om
elke dag weer contact te hebben
met jongeren of hoe euforisch je
kunt worden als alle leerlingen
de moeilijke stof, na een nieuwe
uitleg, opeens wél goed begrijpen?
Hoeveel voldoening het geeft als
een leerling zijn hart bij jou uitstort om vervolgens weer blij naar
huis te gaan en hoe het is om met
tranen in je ogen te zien dat je hele
mentorklas, mede dankzij jouw
begeleiding, geslaagd is?
Ik ben van mening dat het lerarentekort mede door het verbeteren van het imago kan worden teruggedrongen. Leerlingen
die bezig zijn met het kiezen van
een vervolgopleiding
moeten de lerarenopleiding weer terug
op hun lijstje zetten. Dit gebeurt
echter alleen als
leerlingen en
ouders het onderwijs weer
gaan zien als
een leuke,
uitdagende,
sociale en bijzondere werkomgeving
en niet als een soort
afvalputje van het bedrijfsleven. Last but
not least: ongeveer
60 dagen per jaar
vakantie! Wil jij ook
docent worden?
* Special ‘Meer
kleur voor de
klas - 22 februari
2008
Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo.
Momenteel is hij in dienst bij Fonyts Hogescholen Eindhoven als docent ICT &
Business. Daarnaast is hij voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie.
HABER
30
DECEMBER - ARALIK 2010
GROEN ONDERWIJS EN GROEN BEDRIJFSLEVEN NOG TE WIT
HET LEVEN WORDT LEUKER MET MEER CULTURELE DIVERSITEIT
INTERVIEW | NAFİZE ŞENER
FOTO & TEKST | TON VAN DEN BORN
Nafize Sener is diversiteitsfunctionaris bij Aequor, links directeur
Koos Samsom
Directeur Aequor
KOOS SAMSOM
“Het wordt leuker als je met allemaal vogels van
verschillende pluimage zit”
Aan de rand van Ede, aan een
bosrand, staat het kantoor van
Aequor. Soms loopt er een ree of
een wild zwijn door de tuin. Aequor is een middenveldspeler in het
veld van groen onderwijs en groen
bedrijfsleven. Maar het team en de
verbonden belanghebbenden is erg
wit, te wit.
Soms bij een bloemist, een manege of bij een fabriek voor de productie van melk of chocolade zie
je zo’n bordje. Erkend leerbedrijf.
Erkend door Aequor. Mooi, maar
wat is Aequor en wat betekent dat:
erkend leerbedrijf?
Om met het eenvoudigste te beginnen: Aequor is een organisatie
betreft niet op de juiste plek.
Ondernemer
Die groene opleidingen zijn
meestal mbo-opleidingen. Van de
537.000 leerlingen die een mboopleiding volgen, zitten de meesten
op een roc, een van de 45 in het
land, maar er zijn ook elf aoc’s. Met
bijna 30.000 leerlingen.
Een heel groot deel van de leerlingen op die aoc’s is autochtoon.
Tot soms bijna honderd procent
aan toe. Het groene onderwijs is
erg wit. Soms kom je een enkele leerling met een Turkse naam tegen,
maar zelfs op scholen in de Randstad zijn er niet veel. Ze missen zo
de kans op een mooie carrière in
van 120 mensen. De helft daarvan
zit echter niet in Ede, maar ergens
in Nederland, verspreid in het land.
Ze adviseren bedrijven over opleidingen en stage. Hoe kun je zorgen
dat je personeel een geschikt diploma haalt en hoe kun je zorgen dat
leerlingen een goede stage kunnen
lopen? Een bedrijf waar leerlingen
goed stage kunnen lopen, krijgt
zo’n stempel: ‘erkend leerbedrijf’.
Leerlingen kunnen er gerust op
zijn dat ze er heel veel leren over
het vak.
Aequor praat veel met het onderwijs en het bedrijfsleven, zowel
op kantoor in Ede als in de verschillende regio’s in het land. Maar niet
met alle onderwijs of bedrijfsleven.
Het gaat om de zogenaamde groene opleidingen, alles wat te maken
heeft met planten, dieren, voeding
en ook met het bos. Het kantoor
aan de rand van het bos zit wat dat
de wereld van voeding, dierverzorging, natuur en leefomgeving.
Hoe komt het toch dat het zo wit
is in groen onderwijs? Samsom heeft daar wel ideeën over. “De gedachte is dat groen onderwijs opleidt voor landbouw en dat is voor
veel mensen niet zo’n aantrekkelijk
perspectief. Tuinbouw, dan krijg je
vieze handen. Dat gebeurt misschien wel eens”, vervolgt hij, “maar
een beroep heeft veel facetten in
zich. We denken sowieso teveel
in beroepen zoals bakker of boer.
Je wordt opgeleid voor een beroepenveld of een beroepenwaaier.
Als hovenier ben je eigenlijk ook
timmerman, ontwerper, administrateur en ondernemer.” Met name
dat ondernemerschap kleeft aan
ongeveer alle groene beroepen. Op
mbo-niveau en ook op hbo- en woniveau.
Celebrate diversity
Aan de rand van Ede, aan een bosrand, staat het kantoor van
Aequor. Soms loopt er een ree of een wild zwijn door de tuin.
Aequor is een middenveldspeler in het veld van groen onderwijs
en groen bedrijfsleven. Maar het team en de verbonden
belanghebbenden is erg wit, te wit.
De aanpak om de diversiteit van
het groen onderwijs en ook van het
groene bedrijfsleven te bevorderen is volgens hem het beroepenveld aantrekkelijker maken. Daar
is niet eens zoveel voor nodig. “En
dan komt het ook voor de Turkse
mensen van de eerste, tweede of
derde generatie dichterbij.”
Er zijn wel initiatieven. Een mooi
programma waar Aequor in deelneemt is bijvoorbeeld in Kies Kleur
in Groen (www.kieskleuringroen.
nl). Bij Kies Kleur in Groen, een actieplan van aoc’s, Stoas Hogeschool
(een lerarenopleiding voor groene
vakken) en dus Aequor, gaat het om
adequaat inspelen op en leren omgaan met pluriformiteit binnen de
multiculturele samenleving, groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Pluriformiteit in brede zin,
dus zowel in sociale achtergrond,
herkomst, levensbeschouwing als
seksuele, sociale en politieke voorkeuren. Heel breed. ‘Celebrate
diversity’ is de gedachte. Omgaan
met verschillen tussen mensen in
plaats van grenzen trekken en uitsluiten. Want met meer verschillen
maak je een team sterker, beaamt
Samsom.
Crossculturele competenties
Misschien is de invloed van Aequor beperkt, denkt Samsom. Bovendien duurt het jaren voor je
een andere houding bij mensen
teweeg brengt, meer kleur in het
groen onderwijs brengt en ook het
bedrijfsleven van kleur doet verschieten. Bij dat bedrijfsleven, met
name de leerbedrijven, is de ingang
wat directer. Met name bij grotere
bedrijven ziet Samsom perspectief.
“Denk aan de glastuinbouw, levensmiddelenbedrijven, gemeenten of
de veiling.”
De pas aangestelde lector diversiteit bij Stoas Hogeschool, Rudy
Richardson, spreekt over crosscul-
Aequor maakt zich er sterk voor
turele competenties.
Dat houdt onder an- de komende jaren. Waarom, is ten
dere in dat studenten slotte de vraag aan Samsom: “Je
en ook de docenten krijgt er een leuker leven van”, zegt
zich zodanig vormen hij. “Het wordt leuker als je met
dat ze toegerust zijn allemaal vogels van verschillende
voor de samenleving pluimage zit.” Kortom, beste Hazoals die zich ontwik- ber-lezer, denk ook eens aan groen,
kelt. Die samenleving aan een groene opleiding, aan grois divers en internati- en ondernemerschap en aan een
groene omgeving.
onaal en daar kan behalve de Stoas HoJe
geschool ook
eno
Aequor
t
kun ok d
itse
n div rsite
e e n
ken aan ee
fize Sener,
s zoals Na
bijdri
a
n
nd
o
ti
c
n
fu
den werke
paar maan
ralleen
a
t
ie
n
m
sinds een
ak is o
ta
r
a
n
a
H
r.
ge leveren.
g
o
nigin en e
voor Aequ
ranchevere
b
et
k
h
o
o
in
r
a
En een derrs
a
e spele
jk
ri
Aequor, m
g
n
la
e
b
sef dat
de weg is de
happen,
van het be
n
productsc
e
ig
u
rt
e
v
, te o
en en dat
interne orgaoelstelling
groene veld
d
n
a
a
t
g
a
eit. “Mijn
bijdra
nisatie. Denk
et continuït
diversiteit
m
ft
e
e
h
n
e
t voor de
mak
aan persone, “is om nie
het ook te
m
o
s
ar
m
a
S
t
g
rreinen wa
elsbeleid. “Het
advies,” ze
aar voor te
m
,
rs
n
e
a
p
a
lo
g
op
betekent voor
breedte te
Als je de k
l ontkiemt.
n zien
te
la
r
a
a
Aequor onder
het zaad a
d
, kun je
n
e
n
d
in
v
te
te
weet
an be r ee
meer dat je reslijk is. Je k
e
g
o
m
n
a
r
e
d
,
t
n
wa
pect hebt voor wat
n goed doe
paar dinge
r.”
e
d
in
m
n
mensen meebrengen.
e
veel ding
Voor de verschillen.”
Een delegatie vanuit Turks groen
onderwijs bracht eind november
een bezoek aan Nederland: op de
foto: Nihal Sarıkaya, leerling op een
landbouwschool in Bursa.
Van dezelfde delegatie: İnanç
Sefa Ören, een leerling van een
landbouwschool in Istanbul.
31
Boekenrecensies
VERDER ZONDER JOU
COLOFON
DE OUDSTE, DE STILSTE, DE ECHTSTE, DE VERSTE, DE LIEFSTE,
DE SNELSTE & IK
Door: Elko Westervaarder
Je bent jong en iemand die je lief
is, overlijdt. Alles is ineens anders.
Mensen in je omgeving weten niet
altijd hoe ze met je moeten omgaan. En zelf aangeven wat je nodig
hebt, is ook niet makkelijk. Hoe ga
je dan verder?
In ‘Verder zonder jou’ vertellen
28 jongeren over hun leven na de
dood van hun broer, zus, vader,
moeder of grootouder. Ze vertellen
hoe binnen hun omgeving, vrienden- en familiekring en op school
op die dood werd gereageerd. Ook
geven zij tips hoe je om kunt gaan
met jongeren die een dierbare verliezen.
‘Verder zonder jou’ is het eerste
HABER
DECEMBER - ARALIK 2010
boek waarin alleen jongeren zelf
aan het woord komen.
Met een voorwoord van Margaret Stroebe-Harrold, onderzoeker en hoofddocent aan de
afdeling Klinische Psychologie,
Universiteit Utrecht.
Daan Westerink is journaliste
en rouwdeskundige. Zij schrijft
blogs, artikelen en boeken over
rouw en verlies, en geeft lezingen en trainingen over dit onderwerp. Zij treedt regelmatig in de
media op als rouwdeskundige en
werkt internationaal samen met
diverse rouwspecialisten.
Daan Westerink: Verder zonder jou. Jongeren over de dood
van iemand die ze lief is
Uitgeverij Ten Have
Prijs: € 19,90
www.uitgeverijtenhave.nl
Recensie
over zijn zes broers en zichzelf vertelt, waait een bries waarvan je gaat
glimlachen, ook als je geen broers of
zussen hebt.
Bart Moeyaert: De oudste, de stilste, de echtste, de verste, de liefste, de
snelste & ik
Uitgeverij Querido
Prijs: € 14,95
www.querido.nl
leder herinnert zich de geur van
sinterklaasdag, de smaak van gestolen goed, het geluid van zomers water. Iedereen heeft een oma met een
rommellaatje. Iedereen weet nog hoe
warm de armen van de liefde waren.
Door de verhalen die Bart Moeyaert
Recensie
49 juweeltjes van humoristische
verhalen met kolderieke ondertoon.
In deze schilderijtjes van woorden
�igureren zeven broers, van wie de
jongste als ik-�iguur optreedt; ook,
niet te vergeten, ‘onze moeder’ en
‘onze vader’. Subliem taalgebruik maakt kleine alledaagsheden tot
soms grote, de lachlust opwekkende
gebeurtenissen, zowel voor de jongere als oudere lezer.
HABER
Laan op Zuid 474
3071 AB Rotterdam
website:
www.haber.nl
abonnementen:
[email protected]
Hoofdredactie:
Ibrahim Karaman
Redactie:
Songül Arslan
Mehmet Güzelyurt
Merve Karaman
Dr. Hüseyin Keleş
Art Direction & Fotografie:
Mehmet Fatih Karaman
Advertenties
Nur Öztürk
[email protected]
0641-22 68 79
Correspondenten:
Suna Floret
Burhaneddin Carlak
Serap Torremans
Repr. Amsterdam
Murat Taş
Repr. Eindhoven
Ali Yücel
Zeki Ekici
Repr. Arnhem en Nijmegen
Kürşat Bal
Informatief en duidelijk geschreven boek over rouw en verlies.
Vanuit verschillende gezichtshoeken praat de auteur met (28) individuele jongeren die een geliefd familielid verloren. Ze vertellen hoe
hun omgeving (buurt en school)
hierop reageerde en hoe dit door
hen werd ervaren. De jongeren geven bovendien waardevolle adviezen voor docenten, ouders, familieleden, vrienden en klasgenoten.
Aanbevolen!
Repr. Limburg
Muzaffer Bozaslan
Rafjes:
Rafih Berkane
HABER
Tel:010- 2 900 900
[email protected]
NICOLA LAGIOIA – BRENG ALLES TERUG NAAR HUIS /UITGEVERIJ DE BEZIGE BIJ
BALTISCHE ZIELEN VAN JAN BROKKEN/ UITGEVERIJ ATLAS
Door: Songül Arslan
De jaren tachtig waren net als de
huidige een periode van bezuinigingen en conservatisme. Het was
de periode dat de wereld nog een
bipolaire machtsstructuur had en
de Koude Oorlog hoogtij vierde, de
spanning tussen de Sovjet-Unie en
Amerika was om te snijden. Maar het
was ook de periode dat het machtigste land ter wereld een acteur als
staatshoofd had en de opkomst van
Madonna, het fenomeen punk en de
Tsjernobyl-ramp.
Eigenlijk zijn de jaren tachtig de
werkelijke hoofdpersoon in de roman
van de Italiaan Nicola Lagioia (Bari,
1973). In zijn Breng alles terug naar
huis is het belangrijkste personage
een tiener die in het stadje Bari (Ita-
lië) opgroeit. Zijn vader is ondernemer die voor zijn werk lijkt te leven.
Omdat zijn vader geen opleiding
heeft genoten waarbij je al contacten voor de rest van je leven opdoet,
legt hij druk op zijn zoon om vooral
contact te maken met klasgenootjes
wiens ouders iets kunnen betekenen
voor hem. Dat gebeurt als de hoofdpersoon, wiens naam niet nader genoemd wordt in de roman, naar een
eliteschool gaat waar Giuseppe en
Vincenzo, kinderen van notabelen,
zijn nieuwe kameraden worden. Als
een drie-eenheid trekken ze op.
De hoofdpersoon wordt vooral
aangetrokken door deze klasgenoten omdat ze iets hebben wat andere klasgenootjes niet hebben, niet
alleen een andere kijk op het leven
maar ook letterlijk een ander leven.
Vincenzo wordt bijvoorbeeld geschaduwd door een man die ‘de Grijns’
heet in opdracht van zijn vader en
Giuseppe heeft zoveel geld dat hij
vriendschap zou kunnen kopen als
hij dat zou willen.
Door het hele boek heen zijn de
jaren tachtig aanwezig via herkenbare gebeurtenissen zoals de ontplof�ing van de Challenger. Daarbij is de
schrijfstijl van Lagioia bewonderenswaardig, het is een genot om zijn zinnen te lezen. Zo gebruikt hij prachtige
beeldspraak zoals “Voor veel van die
verregende kuikentjes was het genoeg om de school te verlaten om de
tanden te vinden waarmee ze in het
leven beginnen te bijten.”
Het verhaal is in het begin nog
humoristisch, bovendien lijkt het
een doorsnee verhaal over tieners
die zich afzetten tegen hun ouders
die ze belachelijk maken. Dat is het
uiteindelijk niet. Net als alle tieners
proberen deze tieners zichzelf te vinden en de liefde te ontdekken. Gaandeweg wordt duidelijk dat de kinderen verloren zijn maar dat de ouders
niet minder verloren zijn. De ouders
hebben hun waarden opgeofferd voor
het materialisme dat zich in alle ernst
en lelijkheid en vooral leegte openbaart maar er geen andere waarden,
geluk of gemoedsrust voor hebben
teruggekregen. Als voorbeelden dienen deze ouders al helemaal niet. Wat
dat betreft doet Lagioia aan Michel
Houellebecq denken die de generatie
van de jaren zeventig op zijn eigen
manier bekritiseerde en zelfs belachelijk maakte. De tieners vluchten
in hun eigen wereld waar ze zichzelf
proberen te vinden, wat dat dan ook
is, waarbij ze verdovende middelen
niet schuwen. Jaren later probeert de
hoofdpersoon het mysterie te ontrafelen na een beslissende gebeurtenis
die de band tussen de drie jongens
onherroepelijk heeft verscheurd.
Deze roman toont de barsten van
het ongebreidelde materialisme dat
zijn oorsprong heeft in die periode
van de jaren tachtig waarbij geld en
materiële rijkdom tot het ultieme
geluk werden gebombardeerd. Het
lezen van deze roman is het begrijpen en voelen van de opoffering van
mensen om iets van geluk te ervaren.
De Baltische staten
bevinden zich aan de
uiterste oostkant van
de Europese Unie.
Estland, Letland en
Litouwen hebben in
hun geschiedenis het
nodige te verwerken
gehad: oorlog, bezetting, plundering,
razzia’s. Dan waren
ze ona�hankelijk, toen
weer niet en vice versa. Misschien kwam
dat door hun karakteristieke ligging tussen
grootmachten als Rusland en Polen.
Misschien door hun karakter zelf. Maar
wat weten we eigenlijk van deze Baltische staten? Bar weinig.
Het boek van Jan Brokken, Baltische
Zielen is een verademing omdat het
niet alleen prettig geschreven is, het
helpt ook een breder beeld van deze
kleine staten binnen Europa te schetsen. Baltische Zielen is fenomenaal. Het
is geschreven via het uitlichten van beroemde en minder beroemde personen uit deze regio. De omvang van deze
kleine staten zorgt er soms onterecht
voor dat het verwachtingspatroon
voor Baltisch talent dezelfde omvang
heeft. Er zijn er maar weinig die in een
handomdraai een aantal bekende of
creatieve Balten kunnen noemen. Echter, de Baltische staten hebben bijzondere talenten voortgebracht die niet
gering in aantal zijn. Het lijkt alleen
niet overmatig beschreven of onder
de aandacht gebracht. Gelukkig brengt
Brokken ons voldoende overzicht van
de Balten en maakt hij
minder bekende personages ook onvergetelijk.
Zo wordt de stad van
Hannah Arendt beschreven, Koningsberg, en hoe
het leven voor haar in die
stad was. Niet alleen de
persoon van Arendt wordt
tot leven gewekt, ook de
plek zelf door beschrijving
van een onbekende jongere vrouw. Soms is locatie
alles en kan deze allesbepalend zijn. De beroemde
schilder van het abstracte
expressionisme, Mark Rothko, kwam
uit Letland. Arvo Pärt, de componist,
kwam uit Estland. In vijftien verhalen
schetst de schrijver ons de personages
maar ook bijvoorbeeld het romantische landschap met de uitgestrekte bossen, de ontberingen van het klimaat
waaronder ook het politieke klimaat
en de historie. Dat doet de schrijver
met verve. Bepaalde gebeurtenissen
uit de Baltische staten geeft de schrijver nauwkeurig weer, als een onderzoeksjournalist, maar zijn beschrijvingen
hebben meer diepgang door de treffende karakterbeschrijvingen. Zijn karakters, zijn Baltische Zielen, blijven de
hoofdrol spelen. Doordat er voldoende
feiten en historische beschrijvingen in
staan, ontstaat een goed beeld van de
verschillen en karakteristieken tussen
de landen. Na het lezen van dit boek
krijg je zin om naar de Baltische staten
af te reizen en zelf Baltische zielen te
leren kennen.
p. 24
"Brutale mensen hebben Student & Boeken
FOTO-INTERVIEW de halve wereld"
p.24
Toen ik aankwam in Brussel heb ik de eerste twee weken
in een hotel geslapen, maar ik
moest op den duur een eigen
kamer vinden. Ik ben naar
een Turks restaurant in het
centrum van Brussel gegaan,
en ben meteen in gesprek gegaan met de eigenaar van het
restaurant. Ik heb mijn situatie
uitgelegd en zij hebben
mij meteen geholpen
aan een woning boven
het restaurant.
Ik lees het liefst Engelse klassiekers, vooral
boeken uit het Victoriaanse tijdperk. Jane Eyre
en Wuthering Heights van
‘The Brontë Sisters’ vind
ik prachtig. Ook Pride and
Prejudice van Jane Austen.
Maar Jane Eyre blijft toch
27 dat ik
wel het mooistep.boek
tot nu toe heb gelezen.
HABER
DECEMBER
2010
ARALIK
Jaar:1 Nr: 11
haber•nl
ISSN:1879-9981
DONMEZ:
D E B E S TE KRA
Meer kleur voor
de klas!
Multitasken
Mensen van
wie de blackberry
aan hun handen
lijkt te zijn vergroeid,
zijn constant aan het
multitasken. Tijdens
een vergadering, maar
ook tijdens een diner,
wordt er aandachtig
op de blackberry
gekeken.
NEDERLAND
N
A
V
NT
Dare to Have Dream
project van start
Songül Arslan
p.28
Ik ben van mening dat
het lerarentekort mede
door het verbeteren van
het imago kan worden
teruggedrongen.
Leerlingen die bezig
zijn met het kiezen van
een vervolgopleiding
moeten de
lerarenopleiding weer
terug op hun lijstje
zetten.
Erdinç Saçan
11 topmanagers coachen
11 nieuwe ondernemers
Aart van ‘t Land
Lely Industries
Ab van der Touw
Siemens
Faiza Dadi
De Baak
Dirk Lahuis
Marco Korff
De Ned. Dakdekkers Alfa Accountants
Associatie
en Adviseurs
Mirjam Sijmons
ANWB
Paul Van Gessel
BNR Radio
Ronald Van
Krieken
De Gibo Groep
Thomas Pehrson Thomas van
Festo
Rijckevorsel
Achmea
Umut Akpınar
Triodor
Angar Barekzoy
Brasza
Filiz Yeşil
Mediq Apotheek
Nail Karaman
Ende's Car
Halil Yüksel
MobileLayers
İbrahim Karaman
Motto Media
İsmail Meral
MOB
Nurettin Gören
Firat
Recep Bakırcı
FIT
Adnan Aydemir
Expert
Elf topmanagers uit het Nederlandse bedrijfsleven gaan een jaar lang elf
nieuwe ondernemers coachen. Nieuwe
ondernemers die staan te trappelen om
een belangrijke rol te gaan spelen in de
Nederlandse economie en samenleving.
De elf teams zullen een jaar lang intensief
Hayriye Akyüz
Kidtopia
samenwerken en eind 2011 de resultaten
presenteren.
Het project ‘Dare To Have A Dream’
is een een project van de Dutch Dream
Foundation, een stichting die is ontstaan
na het verschijnen van het boek ‘Atilla’s
Dutch Dream’. Hierin vertelt Atilla Aytekin
Sinan Gül
Bclean2.com
zijn verhaal. Hoe hij opgroeit tussen twee
culturen, de Nederlandse en de Turkse.
En hoe het is om temidden van die culturen een onderneming op te bouwen. Met
vallen opstaan. Inmiddels is Aytekin een
succesvol ondernemer.
p.27
GROEN ONDERWIJS EN GROEN BEDRIJFSLEVEN NOG TE WIT
HET LEVEN WORDT LEUKER MET MEER CULTURELE DIVERSITEIT
Aan de rand van Ede, aan een bosrand,
staat het kantoor van Aequor. Soms loopt
er een ree of een wild zwijn door de tuin.
Aequor is een middenveldspeler in het
veld van groen onderwijs en groen bedrijfsleven. Maar het team en de verbonden belanghebbenden is erg wit, te wit.
Soms bij een bloemist, een manege
of bij een fabriek voor de productie van
melk of chocolade zie je zo’n bordje. Erkend leerbedrijf. Erkend door Aequor.
Mooi, maar wat is Aequor en wat betekent dat: erkend leerbedrijf?
Het laatste boek wat
ik heb gelezen is ‘Şu
hortumlu dünyada fil yalnız
bir hayvandır’. Het mooiste
zin hieruit vond ik: ‘Zie
mensen als boeken en laat
je niet misleiden door hun
‘kaft’, wanneer je begint
te lezen kom je achter de
waarde ervan’.
p.29
Om met het eenvoudigste te beginnen:
Aequor is een organisatie van 120 mensen. De helft daarvan zit echter niet in
Ede, maar ergens in Nederland, verspreid
in het land. Ze adviseren bedrijven over
opleidingen en stage. Hoe kun je zorgen
dat je personeel een geschikt diploma
haalt en hoe kun je zorgen dat leerlingen
een goede stage kunnen lopen? Een bedrijf waar leerlingen goed stage kunnen
lopen, krijgt zo’n stempel: ‘erkend leerbedrijf’. Leerlingen kunnen er gerust op
zijn dat ze er heel veel leren over het vak.
p.29
SUCCESVOL
Toen ik voor het
eerst begon met mijn
zaak, had ik niet veel
verstand van �ietsen,
zoals ik zei. Ik kocht
mijn spullen in waar ik
ze kon vinden. Op een
dag zag ik een klant
van mij, een oudere
vrouw, op een �iets die
ik had verkocht aan
haar. Maar wat me opviel was dat de �iets er
wel goed uitzag, maar
het spatbord helemaal
onder de roest zat. Ik
heb haar gelijk gestopt,
en vroeg aan haar of
ze wist wie ik was. “Ja,
deze �iets heb ik van
jou gekocht,” zei ze.
Ik schaamde me dood
toen ik haar �iets in
zo’n conditie zag.
Ik zei tegen
haar dat ik niet
wist dat het
spatbord van
zo’n slechte
kwaliteit was
en toen
heb ik
haar
aangeboden
om
haar
spatbord
De mooiste zin die mij
uit dit boek bijgebleven is:
‘Yürüdüğün yolda hiçbir
engel yoksa, o seni hiç
bir yere götürmez’. De
betekenis hiervan is: ‘Als
het pad dat je bewandelt
geen obstakels bevat, zal
dat pad jou nergens naar
toe leiden’.
p.24
Filosofische Antropologie
& Culturele Analyse
Het menselijk wezen
is “ het enige levende
schepsel dat ervaring
heeft met het goede en
het slechte, het gerechtvaardigde,
p.24
het ongerechtvaardigde en
met velen
andere
ethische
concepten. ZAFER AVCI
ONDERNEMER
kosteloos te vervangen.
Twee dagen later is
ze langs gekomen en
heb ik haar spatbord
vervangen. Later kwam
een journalist van het
Algemene Dagblad een
interview doen met me.
Hij zei tegen me “Ik wil
je testen, daarom zal ik
de eerste klant die binnen komt, vragen naar
de kwaliteit van ADO
Bike”. Samen wachtten
we op de eerste klant,
en uiteindelijk kwam
diezelfde mevrouw met
het spatbord als eerste
naar binnen. De
journalist heeft
gepraat met
haar, en daarna
mij gefeliciteerd
over wat
zij meldde. En
daarna is
Rijnmond
TV langs
gekomen
voor een
interview.
Die twee
reportages
hebben de
zaak heel
goed gedaan.
p.29
Boekenrecensies
p.31

Benzer belgeler