EY Türkiye yeni ofisine taşındı Kemerköy ve Yeniköy termik

Transkript

EY Türkiye yeni ofisine taşındı Kemerköy ve Yeniköy termik
Eylül 2014
Üç aylık EY kurumsal dergisi
EY Türkiye
yeni ofisine taşındı
Kemerköy ve Yeniköy termik
santrallerinin özelleştirmesi
global sıralamada ilk 5’te
EY Türkiye, yeni ortaklarıyla
büyümeye devam ediyor
Telekomünikasyon
sektörü birçok riskle
karşı karşıya
İçindekiler
18
6
10.000 ADIM
BU SAGLIKLI, AKTIF
ONERILEN
BIR INSAN IÇIN
MINIMUM
GUNLUK ADIM
SAYISI
PEKI SEN BUGUN
KAÇ ADIM ATTIN?
4
Güncel
4 EY Türkiye
yeni ofisine taşındı
6 EY Türkiye, yeni
ortaklarıyla büyümeye
devam ediyor
8 Kemerköy ve Yeniköy
termik santrallerinin
özelleştirmesi global
sıralamada ilk 5’te
10
10 EY Türkiye çalışanları,
Steptember’a katılarak
Cerebral Palsy’li çocuklara
destek oluyor!
11 Telekomünikasyon
sektörü birçok riskle
karşı karşıya
Söyleşi
12 Dijital Dünyada
14 Tüketici ürünleri
sektöründe nasıl bir
değişim yaşanıyor?
Sektörde kar marjları
nasıldı, şimdi nasıl?
Makale
16 Trollerin vergilemesi
Söyleşi
18 2023 yılı ihracat
hedefine ulaşmada
limancılık sektörünün rolü
20 Keşfedilmemiş fırsatlar:
Sigortacılık değer zincirinde
veri analitiğinin rolü
22 Pratik Bilgiler
Liderlik: Sigorta Sektörünün
Dönüşüm Yolculuğu
23 Eğitim Takvimi
EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory
EY Hakkında
EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman
ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya
lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz
dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında
güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY,
güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına
verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde
çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı
diğer çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı
oluşturulmasında önemli bir rol üstlenmektedir.
EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve
Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı
birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok,
üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir
Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global
Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha
fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret
ediniz.
Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe,
vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir
kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir
konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır.
ey.com/tr
vergidegundem.com
facebook.com/ErnstYoungTurkiye
twitter.com/EY_Turkiye
© 2014 EY Türkiye.
Tüm Hakları Saklıdır.
TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Ülke Başkanı'ndan…
D
eğerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY
dostları,
2014 yılı bizler için her açıdan başarı ve yeniliklerle
dolu bir yıl oldu.
Büyüme hedeflerimiz doğrultusunda çalışma
ofisimizi Orjin Maslak Plaza’ya taşıma mutluluğunu
tüm EY çalışanları ve dostları ile birlikte yaşadık.
Bu değişimle birlikte çalışma düzeninde bir takım
değişikliklere gittik. İş ve kültür atmosferini
yansıtan çalışma biçimlerine destek verecek ve
esnek çalışma alanları oluşturacak “Workplace
of the Future” uygulamasını hayata geçirdik.
Sürdürülebilir yüksek çevre dostu performansı
ile ‘LEED Sertifikası’na sahip olan yeni ofisimizde
yepyeni başarılara imza atacağımıza inanıyorum.
Bu büyük yeniliğin yanı sıra, yeni dönemde Alper Karaçar ve Gökhan Gümüşlü’nün Danışmanlık
Hizmetleri Ortağı, Yaşar Bivas’ın ise Denetim Hizmetleri Ortağı olarak yönetim kadromuza
katılmasıyla ortak sayımızı 42’ye yükselttik.
Dergimizin bu sayısında da yine birbirinden değerli söyleşi ve makaleleri bulacaksınız.
Geçtiğimiz aylarda global enerji piyasasında yaşanan gelişmeler hakkında hazırlanan “2014 İkinci
Çeyrek Enerji ve Kamu Hizmetleri Birleşme ve Satın Almalar” raporunu açıkladık. Türkiye’den
Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallerinin özelleştirme işlemi 2.67 milyar dolar ile global ölçekte
5’inci sırada yer alıyor. Gelecek dönemde enerji piyasasında neler olacağını merak ediyorsanız, bu
yazıyı mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz.
Bu sayıdaki dikkat çekici konularımızdan bir diğeri ise, EY Türkiye Gümrük ve Uluslararası Ticaret
Bölümü Direktörü Sercan Bahadır’ın kaleme aldığı “2023 yılı ihracat hedefine ulaşmada
limancılık sektörünün rolü” başlıklı yazısı. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin ticaret
merkezi olmasında limancılık sektörü ayrı bir öneme sahip. Bu yazı, merak edenler için iyi bir
kaynak oluşturacak.
Gurur verici bir diğer bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum; EY Türkiye olarak Cerebral Palsy’li
çocuklar yararına yürüyerek bağış toplamak amacıyla 3 – 30 Eylül 2014 tarihleri arasında global
olarak gerçekleştirilen Steptember kampanyasına destek sağladık. Çalışanlarımızı topluma ve
çevreye katkı sağlayan sosyal sorumluluk projelerine hassasiyet göstermelerinden ötürü kutluyor,
herkesi bu projeye destek olmaya davet ediyorum.
TurkEYnews dergimizin yeni sayısında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, keyifli okumalar
diliyorum.
Saygılarımla,
Mustafa Çamlıca
EY Türkiye Ülke Başkanı
Güncel
EY Türkiye
yeni ofisine taşındı
EY Türkiye, uzun yıllardır Şişli Beytem
Plaza'da hizmet verdiği İstanbul ofisini,
yeni inşa edilen Orjin Maslak Plaza’ya
taşıdı. EY Türkiye’nin yeni ofisinin en
dikkat çeken özelliği ise sürdürülebilir
yüksek çevre dostu performansı ile
‘LEED Sertifikası’na sahip olması.
4
| TurkEYnews
Sayı 6 – Eylül 2014
ile birlikte her gün aynı masada çalışma gibi rutin bir çalışma
ortamından ziyade, tüm çalışanlarımız şirket içerisinde kişiye özel
masalar olmaksızın serbestçe çalışma imkanına sahip olacaklar.
Tüm çalışanlarımız daha iyi bir ekip çalışması içerisinde bulunacağı
gibi birbirleriyle daha güçlü bağlar geliştirecekler.” dedi.
EY Türkiye'nin yeni ofisi ayrıca teknolojinin en son trendlerinden
yararlanılarak bugünün iş gücü gereksinimlerini karşılamaya
yönelik olarak tasarlandı. Toplantı odalarında eş zamanlı sunum
yapmaya olanak sağlayan kablosuz sistemler, aynı zamanda
internet bağlantısı sunan IP telefonlar, enerji tasarrufu sağlayan
otomasyona bağlı ışıklandırma ve havalandırma sistemi ile
çalışanların notlar yazabileceği, duyurular asabileceği geniş
mıknatıslı boardlar yeni ofisin ayırd edici özellikleri arasında
bulunuyor.
EY Türkiye, daha esnek ve verimli çalışmaya imkan sağlayan
Workplace of the Future uygulamasını hayata geçirdi. Yeni
ofisin her katında çalışanların günlük çalışma alanı olarak
kullanabilecekleri farklı ve modern tasarlanmış masalar ihtiyaca
göre önceden rezerve ederek yaralanabilecekleri çeşit çeşit
toplantı odaları, kısa süreli bireysel çalışma ortamı sunan Just
In Time’lar ile mutfak, tuvalet, printer gibi hizmet alanları
içeren Service Center’lar bulunuyor. Yeni ofislerinin daha esnek
ve verimli çalışmaya imkan sağlayan tüm özellikleri bir arada
sunduğunu ifade eden EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca,
uygulamanın temelinde müşterilerine sundukları hizmet kalitesini
sürdürülebilir kılma ve çalışma ortamının daha efektif bir anlayışla
kullanılmasının yattığını vurguluyor. Çamlıca, “ Bu uygulama
Yeni ofislerinin sürdürülebilir yüksek çevre dostu performansı
ile ‘LEED Sertifikası’na sahip olduğuna değinen Çamlıca, “Ayrıca
EY Türkiye olarak biz de bu sertifikayı kendi ofis alanımız için
de almak üzere başvuruda bulunduk. Değerlendirme sürecinin
ardından uygun görüldüğü takdirde EY Türkiye İstanbul Ofisi
olarak kendi sertifikamıza da sahip olacağız” dedi.
EY Türkiye’nin yeni ofise taşındığı ilk gün çalışanlar için
hazırlanan çeşitli aktiviteler ve sürprizlerin yanı sıra bir de
açılış töreni organize edildi. EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa
Çamlıca’nın konuşma yaptığı açılış töreninde bina giriş kapısında
tüm EY Türkiye Bölüm Liderleri’nin katılımıyla kurdele kesimi
gerçekleştirildi ve tören sonrası tüm EY çalışanları için bir kokteyl
düzenlendi.
Açılış günü hatırası
#EYeniOfisCokGuzelCunku etiketiyle
Instagram’da fotoğraflarını paylaşan
çalışanlar, Presstagram cihazından anında
çıktısını aldılar. Bu küçük hatırayla, yeni
ofisin ilk gününü ölümsüzleştirmiş oldular!
Terasta derbi
EY Türkiye’nin açılış gününe özel hazırladığı sürprizlerden en ilgi çekeni Tweet
ile çalışan Langırt makinesi oldu. #TerastaDerbi etiketiyle tweet atan çalışanlar
hem eğlendi hem de rekabetin tadını çıkardı…
TurkEYnews |
5
Güncel
EY Türkiye, yeni ortaklarıyla
büyümeye devam ediyor
EY Türkiye, hızlı büyümesini bu yıl
yönetim kadrosuna 3 ortak daha
ekleyerek sürdürüyor.
Bu atamalar ile EY Türkiye ortak sayısını
42’ye çıkardı.
EY Türkiye, büyüme stratejisinin göstergesi
olarak bu yıl yönetim kadrosuna 3 ortak
daha ekledi. Alper Karaçar ve Gökhan
Gümüşlü EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri
Ortağı, Yaşar Bivas ise EY Türkiye Denetim
Hizmetleri Ortağı olarak yönetim kadrosuna
katıldı. Böylece EY Türkiye’nin ortak sayısı
42’ye çıktı. 2014 yılı içerisinde hizmet
verdiği Bağımsız Denetim, Danışmanlık,
Kurumsal Finansman ve Vergi alanlarında
büyüme başarısı gösteren EY Türkiye,
özellikle danışmanlık hizmetlerinde
gösterdiği yüzde 100’ün üzerinde büyüme
performansı ile dikkat çekti. Şirket
önümüzdeki dönemde, yeni ortakların da
katılımıyla hizmet verdiği tüm alanlarda
sektörün üzerinde büyümeyi hedefliyor.
2013-2014 mali yılını yüzde 24’lük bir büyüme ile kapattık. Gelecek seneki hedefimiz de yüzde 20’lerin
üzerinde bir büyüme ile yılı tamamlamak. 2013-2014 mali yılında Türkiye ekonomisi için toplam
bir milyon iki yüz yirmi beş bin saatten fazla hizmet ürettik. Gelecek sene ise bu rakamı daha da artırmayı
hedefliyor, hedeflerimiz doğrultusunda yönetim kadromuzu güçlendiriyoruz. Bu yıl işe alınacak yeni
mezunlar ile çalışan sayımızı 1300’lere çıkarmayı hedefliyoruz. Bu gelişmeler EY’nin dinamik büyüme
sürecinin devam ettiğinin ve geleceğe yönelik hızlı büyüme planımızın önemli göstergeleridir.
Yeni ortaklarımız ile global büyüme stratejimiz doğrultusunda müşterilerimiz, çalışanlarımız ve faaliyet
gösterdiğimiz çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasına katkıda bulunacağımıza ve EY
markasına duyulan güveni daha da güçlendireceğimize inanıyorum.
Türkiye ile büyümeye devam edeceğiz
Yakın zamanda yaşanan seçim atmosferinde bile büyüme konusunda kararlı adımlar attık. Türkiye’nin gelecek projeksiyonuna
baktığımızda ise olumlu gelişmeler bizleri bekliyor. FED’in tahvil alımlarında azaltma kararını askıya almasıyla birlikte, gelişmekte
olan ülkelerdeki yaşanan olumlu hava Türkiye’de de hakim. Cari açığın kapanmasına yönelik atılan adımlarla birlikte Türkiye
ekonomisi büyümeye devam edecektir. Tahminlerimize göre Türkiye’deki yıllık geliri 35 bin dolardan fazla olan 8 milyon hane sayısı,
2022 yılı itibarıyla 12 milyona yükselecek. Biz de bu gelişmeler ışığında EY Türkiye olarak gelecek dönemde Türkiye ile birlikte
büyümeye devam edeceğiz.
6
| TurkEYnews
Sayı 6 – Eylül 2014
EY Türkiye'nin
yeni ortakları hakkında:
• Alper Karaçar
Danışmanlık Hizmetleri Ortağı
• Gökhan Gümüşlü
Danışmanlık Hizmetleri Ortağı
• Yaşar Bivas
Denetim Hizmetleri Ortağı
Bilgi teknolojileri, sistem kurulumu
ve danışmanlık alanlarında 15 yıldan
fazla profesyonel iş tecrübesine sahip
olan Alper Karaçar, otomotiv, finansal
hizmetler ve enerji sektörlerinde
uzmanlaştı. EY’ye katılmadan önce 2πr
Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri’nde
yönetici ortak, AvivaSa Emeklilik ve
Hayat’ta ise planlama ve proje uygulama
müdürü olarak çalışan Karaçar, başta
sigorta ve bankacılık sektörlerinde olmak
üzere birçok kurum ve kuruluşta başarılı
projeler yürüttü. Karaçar, İstanbul Teknik
Üniversitesi Matematik Mühendisliği
Bölümü mezunu, evli ve bir çocuk babası.
1997 yılında Andersen Business
Consulting bölümünde çalışma hayatına
başlayan Gökhan Gümüşlü, daha sonra
Accenture'da kıdemli danışman, Peppers
& Rogers Group’ta şirket ortağı ve
HSBC Türkiye’de grup başkanı olarak
çalıştı. Türkiye’de ve Ortadoğu’da birçok
finansal kurum için satış ve pazarlama
stratejilerinin geliştirilmesinde, CRM
uygulamalarının hayata geçirilmesinde
rol aldı. Gümüşlü, Global Change Delivery
ekibinin lideri olduğu dönemde bankanın
dönüşüm programı kapsamında pek çok
projeyi başarıyla tamamladı. Gümüşlü,
Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi İşletme Bölümü mezunu, evli ve
bir çocuk babası.
Yaşar Bivas, kariyerine 2000
yılında Andersen İstanbul ofisinde
başladı. Özellikle bankacılık ve finans
sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin
bağımsız denetimlerinde uzmanlaşan
Bivas’ın, AVM yönetimi, hızlı tüketim
ürünleri ve eğitim sektörlerinde de
çalışmaları bulunuyor. 2012-2014 yılları
arasında EY Danışmanlık Bölümünde
Finansal Risk Hizmetleri çözümlerinin
liderliğini üstlendi. TÜSİAD Bankacılık
Çalışma Grubu ve İstanbul Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odası üyesi
olan Yaşar Bivas, aynı zamanda Sermaye
Piyasası Kurulu’nca lisanslı denetçidir.
Bivas, Marmara Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü
mezunu.
TurkEYnews |
7
Güncel
Kemerköy ve Yeniköy
termik santrallerinin
özelleştirmesi global
sıralamada ilk 5’te
EY’nin “2014 İkinci Çeyrek Enerji ve
Kamu Hizmetleri Birleşme ve Satın
Almalar” raporuna göre, global enerji
ve kamu hizmetleri sektöründeki
birleşme ve satın alma işlemlerinin
boyutu 2014’ün ikinci çeyreğinde
58.1 milyar $ ile son dört senenin en
yüksek rakamına ulaştı. Global çapta
128 işlem gerçekleşirken, Kemerköy
ve Yeniköy Termik Santralleri’nin
özelleştirme işlemi 2.67 milyar $ ile
global sıralamada 5’inci sırada yer aldı.
8
| TurkEYnews
EY’nin raporuna göre, global enerji ve altyapı sektöründeki
birleşme ve satın alma işlemlerinin boyutu 2014’ün ikinci
çeyreğinde 58.1 milyar dolar ile son dört senenin en yüksek
rakamına ulaşırken, işlem sayısı ise yüzde 32 artışla 128 olarak
gerçekleşti. İkinci çeyrekte 1 milyar doların üzerinde gerçekleşen
işlemlerin sayısı 12 iken, bu işlemlerinin büyük çoğunluğunu
ise ABD’deki birleşme işlemleri, Türkiye’deki özelleştirmeler ve
Rus enerji üretimi segmentindeki konsolidasyonlar oluşturuyor.
Türkiye’nin özelleştirme programı bu çeyrekte 4 milyar dolarlık
aktif işleme ulaşarak hız kazandı.
Türkiye’den iki özelleştirme dikkat çekiyor
İkinci çeyreğin en büyük ölçekli işlemlerinin sıralandığı raporda,
ABD’li Exelon Corporation’un 12.19 milyar dolar ile Pepco
Holdings Inc’yi satın alması birinci sırada yer alıyor. Raporda,
IC İçtaş Enerji’nin kazandığı Kemerköy ve Yeniköy Termik
Santralleri’nin özelleştirme işlemi ise 2.67 milyar dolar ile
globalde 5’inci, Avrupa bölgesindeki sıralamada 1’inci sırada
yer aldı. Yatağan Termik Santrali'nin 1.91 milyar dolar bedelle
en yüksek teklifi veren Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret
AŞ'ye satış işlemi ise Avrupa sıralamasında 4’üncü en büyük işlem
oldu.
Sayı 5 – Haziran 2014
Birleşme ve satın almalarda
Amerika kıtası başı çekiyor
Amerika kıtasında gerçekleşen birleşme
ve satın almaların değeri ikinci çeyrekte
6.46 milyar dolardan 35.5 milyar dolara
ulaştı. Raporda, artıştaki en önemli faktör
olarak ise ABD’de gerçekleşen değeri
1 milyar dolara ulaşan 8 işlem olarak
gösteriliyor. Asya – Pasifik bölgesindeki
işlemlerin değeri ise 7.9 milyar dolar
olarak gerçekleşti. Avrupa’daki enerji ve
kamu hizmetleri alanında gerçekleşen
işlem aktivitesi, bir önceki çeyreğe göre
özelleştirmedeki azalma nedeniyle bu
çeyrekte aşağı yönde bir eğilim gösteriyor.
İkinci çeyrekteki işlemlerin değeri yüzde
29’luk bir düşüşle 12.4 milyar dolarda
kaldı.
İkinci çeyrekteki olumlu tablo
2014 sonuna kadar sürecek
Birleşme ve satın alma işlemlerinin
2014’ün sonuna kadar güçlü bir duruş
sergilemeye devam edeceğini belirten
EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm
Başkanı Müşfik Cantekinler, “Orta
Doğu’daki düzenleyici reformlar yeni
yatırım olanakları yaratacaktır. Avrupa’daki
kapasite fazlası ve tarife baskısı, sektör
oyuncuları tarafından kullanıma sokulan
mevcut iş modellerine meydan okuyarak
konvansiyonel enerji üretimini baskı
altında tutmaya devam edecek” dedi.
Gaz fiyatlarındaki dalgalanma ve artan
enerji verimliliğinin kamu hizmetleri
gelirlerini daraltmasıyla birlikte
yatırımcıların, finansal ve operasyonel
verimliliği ve büyümeyi sürdürmek için
birleşme ve satın almalara yöneldiğini
belirten Cantekinler, “Dünya genelindeki
hükümetler büyüyen altyapılara yatırım
yapmaya önem veriyor, fakat ilk olarak
devlet bilançolarını güçlendirmeyi
gündemlerine almaları gerekiyor. Bu
tablonun gerçekleşmesi enerji ve kamu
hizmetleri sektöründeki varlık satışlarında
artış yaşanmasına olumlu etkiler
yaratacaktır” dedi.
Enerji piyasası teknoloji
firmalarının odağında
Raporda, perakende enerji sektörünün
özellikle radikal bir dönüşüme tanıklık
edeceğinin altı çizilirken, müşterilerin
kendi enerjilerini ürettiğine, yeni
oyuncuların pazara giriş yaptığına ve
yenilikçi endüstrilerin müşteri hizmetlerine
yönelik çıtayı yükselttiğine yer veriliyor.
Raporda ayrıca, enerji faturalarını
düşürme talepleri ile karşı karşıya olan
gelişmiş ülkelerdeki hükümetlerin, pazarın
yapısını tümüyle değiştirecek olan yeni
rakiplere perakende segmenti açacağından
da bahsediliyor.
Özellikle teknoloji şirketlerinin yeni
perakende enerji fırsatlarından
yararlanmak amacıyla enerji sektörüne
giriş yaptığının altının çizildiği raporda,
Google’un yaklaşık olarak 2 GW’lık rüzgar
ve güneş enerjisi kapasitesi üretmek
amacıyla geçtiğimiz üç sene içerisinde 1.4
milyar doların üstünde yatırım yapması
kendi enerjisini üreten firmalara örnek
olarak gösteriliyor.
TurkEYnews |
9
Güncel
EY Türkiye çalışanları,
Steptember’a katılarak Cerebral
Palsy'li çocuklara destek oluyor!
EY Türkiye çalışanları, 3 – 30 Eylül 2014
tarihleri arasında global olarak gerçekleştirilen
Steptember kampanyası çerçevesinde takımlarını
oluşturdular ve Cerebral Palsy'li çocuklar yararına
yürüyerek bağış toplamaya başladılar.
10.000 ADIM
BU SAGLIKLI, AKTIF
ONERILEN
BIR INSAN IÇIN
MINIMUM
GUNLUK ADIM
SAYISI
PEKI SEN BUGUN
KAÇ ADIM ATTIN?
Cerebral Palsy nedir?
Dünya çapında 17 milyon insan Cerebral Palsy ile (CP) hayatını
sürdürüyor, 350 milyon insan ise CP'li bir çocuk veya yetişkin
ile yaşıyor. Çocuklukta görülen en yaygın fiziksel engellilik hali
olan CP, hareketleri etkileyen kalıcı bir durumdur. Etkisi, bir
elde zayıflıktan, istemli hareketlerin hiç olmamasına kadar
değişebilmektedir.
CP'li 4 çocuktan 1'i konuşamazken, 3 çocuktan 1'i yürüyemiyor,
2 çocuktan 1'i ise zihinsel engelli olarak yaşamını sürdürüyor. 4
çocuktan 1'inin ise epilepsisi bulunuyor. CP yaşam boyu süren
bir engellilik durumu ve bilinen bir tedavisi yok. Ancak uygun
rehabilitasyon ve destek programları ile bireyin sosyal yaşama
adaptasyonu sağlanabilmektedir.
September hakkında
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı yararına bağış toplamayı
hedefleyen “Steptember” projesi ise, sağlığınızı geliştirmek
ve Cerebral Palsy ile yaşayan insanların hayatında pozitif bir
etki yaratmak üzere oluşturulmuş kolay ve eğlenceli bir yardım
toplama kampanyasıdır.
EY Türkiye
• The Global Walkers: Aynur Çürgüç, Süveyda Kavak, Ebru Çakmak, Ünsal Elma
• Walking Mads: Damla Şahin, Münir Emre Sönmezışık, Okan Balaban, Murat Sedef
• Z_ACT: Alpay Ertekin, Can Hekimoğlu, Zeynep Ancel, Tevfik Turhan
• EY Steps: Tuğçe Küçükönder, Alp Şen, Gürkan Çolak, Bilge Cansız
• Anatolian Cheetahs: Mert Tuğlan, Levent Topçu, Demet Özdemir, Karahan Ogeday
• Happy Feet: Ezgi Taşköy, Merve Urtekin, Necla Birol, Doğa Meriç
• Volunteen: Seçkin Temel, Esra Karakaya, Ergin Yıldız, İlkay Turcan Alpkaya
• Run EY Run: Arcan Bitlis, Ulaş Bozkurt, Burcu Demircan, Aynur Taşkan
• Sport TAS: Nirva Kartun Baronyan, Şule Şen Eren, Özge İlhan, Gonca Özsaran
• Roadrunners: Didem Güven, Benan Altınçekiç, Ebru Yıldırım, Senem Başyurt
• Teletubbies: Ünsiye Karakurt, Selen Çakmak, Hakan Aydın, Damla Çakmak
• Walking Dead: Hikmet Akşehiroğlu, Esra Aynacı, Yasemin Durusüt, Bilge Ergezen
• Hangovers: Burcu Doğan, Irmak Değerli, Sedef Küfrevi, Yasemin Erol
• Powerpuf Girls: Kübra Şentürk, Ceren Sipahi, Begüm Kömürcü, Damla Gürsoy
• StepUp: Dilşah Teker, Esra Kartal, Atacan Karaimer
• PI - Newbegin: Koray Canut, Arda Yaşar, Hande Gülçin, Alara Taşçıoğlu
10
| TurkEYnews
2011 yılında Avusturalya’da başlatılan bu
kampanya, 2013 yılında Amerika, Kanada,
İngiltere, Hollanda’ya da yayılmış ve bu
yıl Türkiye de Spastik Çocuklar Vakfı ile
kampanyaya dahil olmuştur.
EY Avusturalya ofisi de ilk kez 2012 yılında
kampanyaya katılmış, 2013 yılında 130
takım kurarak 63.040$ bağış toplamıştır.
EY Hollanda da bu yıl ilk kez kampanya
dahilinde bağış toplamaktadır.
Bugün itibarıyla Steptember kapsamında
EY Türkiye adı altında oluşturulmuş 18
takım bulunuyor. Her takımın hedefi bir
ay boyunca günde en az 10.000 adım
atarak hedefledikleri bağışı toplamak.
“Steptember” programında, katılımcılar
koşarak, bisiklete binerek, yüzerek, futbol
oynayarak veya dans ederek günlük adım
hedefine ulaşabiliyor. Engelli bireylere
uygun aktivitelerle birlikte 40’dan fazla
aktiviteyi sistem otomatik olarak adıma
çeviriyor.
Sayı 6 – Eylül 2014
Telekomünikasyon
sektörü birçok riskle
karşı karşıya
EY’nin Telekomünikasyon
Sektöründeki En Önemli
10 Risk 2014 Raporu’na
göre, her ne kadar global
ekonomide yaş
anan toparlanmanın
olumlu etkilerinden
yararlansa da
telekomünikasyon sektörü,
yapısal baskılar ve artan
rekabetten dolayı hala pek
çok riskle karşı karşıya.
Bu risklerin başında ise
şirketlerin sektördeki yeni
iş modellerine bağlı olarak
değişen rollere adapte
EY tarafından hazırlanan rapor, global
ekonomide yaşanan toparlanmanın ve
piyasalarda yaşanan belirsizliğin nispeten
ortadan kalkmasının, telekomünikasyon
şirketleri için sevindirici olduğunu,
ancak sektörün hala pek çok riskle karşı
karşıya bulunduğunu ortaya koyuyor.
Regülasyonlar ve artan rekabetin de
içinde bulunduğu pek çok yapısal baskının
sektörü zorladığının belirtildiği raporda
temel riskler 10 başlık altında toplanıyor.
Raporda, şirketlerin karşılaşabileceği 10
temel riskin başında, sektörün değişen
ve dönüşen ekosistemi içindeki yeni iş
modellerine bağlı olarak değişen rollerin
fark edilmemesi gösteriliyor.
Rapor üzerine açıklamalarda bulunan
EY Türkiye Risk Danışmanlık Hizmetleri
Lideri Arzu Pişkinoğlu, “Telekomünikasyon
sektörü oyuncularının yeni taleplerden en
iyi şekilde yararlanmaları için, iç yapılarını
basitleştirerek yeniden düzenlemeleri
ve kurum içinde yeni etkileşim biçimleri
oluşturmaları hayati öneme sahip olacak.
Ayrıca operatörlerin stratejilerinden
maksimum fayda elde etmek için insan
kaynaklarını yetenek ve beceri açısından
geliştirmesi gerekecek” dedi.
Telekomünikasyon operatörlerinin büyüme
fırsatlarının peşinden koştuğu şu dönemde
şirketlerin endüstride değişen yeni rolleri
gözden kaçırmamaları gerektiğinin altı
çizilen raporda, değer zincirlerinin piyasa
dinamikleri dikkate alınarak yeniden
yapılandırılması gerektiği ifade ediliyor.
Özellikle şebekeler üstü (over-the-top)
hizmetlerin telekomünikasyon operatörleri
için önemli bir rakip olduğu belirtilirken,
operatörlerin bu şirketlerle işbirliği
yapmaları, bir diğer deyişle müşterilerini
paylaşmaya hazır olmaları gerektiği
kaydediliyor.
Regülasyonlardaki belirsizlik risk
oluşturuyor
Raporda yer alan bir diğer risk ise
yeni pazar yapısındaki regülasyonların
yeterince net olmaması. Buna göre,
sektörde faaliyet gösteren şirketler
için her ne kadar altyapı yatırımlarını
gerçekleştirmek adına birleşme ve satın
alma stratejisi bir alternatif olarak gözükse
de tekelcilik karşıtı yasalar, şirketlerin bu
konuda önünü kesebiliyor.
Gizlilik ve güvenlik hayati öneme
sahip
Raporda sektör için bir diğer risk olarak ise
gizlilik ve güvenlik gösteriliyor. Kişisel veri
konusunda tüketicilerin servis sağlayıcılara
olan güvenlerinde bir düşüş yaşandığı
belirtilirken, şirketler gerekli tedbirleri
almak konusunda daha duyarlı olmaları
için uyarılıyor.
Organizasyonel esneklik
Raporda şirketler, kurumsal yapılarını
pazar dinamiklerine uyum sağlayacak
şekilde esnek hale getirmeme riskine
karşı da uyarılıyor. İnovasyonun en
yoğun olduğu sektörler arasında
bulunan telekomünikasyon sektöründe
faaliyet gösteren şirketlerin, ayrıca
farklı coğrafyalarda iş yapılması, sektör
ve sektör dışı oyuncularla işbirliğine
gidilmesi gibi nedenlerle daha hızlı ve
esnek bir yapıya sahip olmaları gerektiği
kaydediliyor.
Organizasyonel esnekliğin, yeni
teknolojilere adapte olma konusunda
hayati bir öneme sahip olduğuna dikkat
çeken Pişkinoğlu, telekomünikasyon
operatörleri için küçük rakipler ile rekabet
edildiği ve yeni alanlara yönelik hizmet
tekliflerinin geliştirildiği bir ortamda
organizasyonel esnekliğin öne çıkacağını
belirtti. Pişkinoğlu, operatörlerin veri
fırsatlarını iyi bir şekilde kullanabilmeleri
için şirket içi bölümler arası iletişimi
geliştirmelerinin ve dağınık müşteri
bilgilerini etkin şekilde sınıflandırmalarının
önemini vurguladı.
Daha çok veri yerine daha iyi veri
Raporda, diğer sektörlere oranla daha
çok veriye sahip olan telekomünikasyon
şirketlerinin, söz konusu datayı iyi
yönetmeleri gerektiği ifade ediliyor. Daha
çok veri yerine daha iyi veri yaklaşımının
belirlenmesi gerektiğine vurgu yapılan
raporda, iyi veri yönetimi yapamayan
telekomünikasyon şirketlerinin risklerle
karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.
Raporda dikkat çekilen bir diğer risk de
şirketlerin performans ölçümlemede
yetersiz kalması. Bu riski bertaraf etmek
için şirketlere, stratejik hedeflerine ne
derece ulaştıklarını anlamaya yardımcı
olacak ölçümleme uygulamalarını devreye
almaları tavsiye ediliyor.
2014’te telekomünikasyon
sektörünü bekleyen 10 risk;
değişen ve dönüşen 1 Sektörün
ekosistemi içinde yeni iş modellerine uyumun sağlanamaması
2 Yeni pazar yapısındaki düzenlemelerin belirsiz olması
3 Gizlilik ve güvenlikle ilgili yeni
gerekliliklere uyumun sağlanamaması
4 Organizasyonel esnekliğin sağlanamaması
ve verimliliği desteklemek 5 Büyüme
için veriyi entegre şekilde değerlendirememek
6 Etkin olmayan performans ölçümleme sistemleri
7 Müşteri beklentilerinin iyi anlaşılamaması
8 Network varlıklarından yeteri kadar değer sağlanamaması
9 İnorganik büyüme stratejisinin başarılı bir şekilde oluşturulamaması
10 Etkin inovasyonun sağlanamaması
TurkEYnews |
11
Söyleşi
Dijital Dünyada Liderlik:
Sigorta Sektörünün Dönüşüm
Yolculuğu
Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Gökhan Gümüşlü, dünyadaki trendlerle paralel olarak Türk sigorta
sektörünün dijitale olan ilgisinin gittikçe arttığını söyledi. Gümüşlü, “Dünyanın önde gelen sigorta
şirketleri arasında giderek yaygınlaşan dijital dönüşümü görmekteyiz. Bu alanda Türkiye’de de önde
gelen şirketler bu yönde harekete geçmiş durumda” şeklinde konuştu.
EY’ye göre, sektördeki bu dijitalleşme trendi, yeni teknolojilerin
ortaya çıkması, değişen müşteri tercihleri ve yeni rakiplerin
pazara girişi dahil birçok eğilimin sonucunda ortaya çıkıyor.
Sektördeki tüm şirketler risk yönetiminden hasar yönetimine
kadar değer zincirinin tamamında bu değişimin etkisini
hissetmekte. Özellikle son dönemde Türkiye’de yeni iş
modelleriyle piyasaya giren veya mevcut oyunculardan müşteriye
direk kanallar üzerinden ulaşan şirketlerin sayısındaki artış da bu
değişimin etkisini giderek artıracağını işaret ediyor.
Dijital dönüşümü sigorta şirketlerinin gündeminde yukarılara
taşıyan konulara baktığımızda ise üç nokta ön plana çıkıyor;
• Müşterilere yönelik tutarlı ancak kişiselleştirilmiş bir deneyimin
sağlanması
• Değişen koşullara hızlı ve esnek bir şekilde yanıt veren yapıların
kurgulanması
• Yeni yasal düzenlemelerin yarattığı zorlukların yanında birer
fırsat olarak görülmesi
Müşterilere yönelik tutarlı ancak
kişiselleştirilmiş deneyimin sağlanması
Müşteri davranışlarındaki değişikliklerle birlikte yeni veri
kaynakları (karşılaştırma siteleri, sosyal medya, online kanallar ve
mobil uygulamalar gibi) ortaya çıkıyor. Müşterilerle etkileşim için
yeni platformların gelişmesi sigorta şirketlerini müşterilerle nasıl
irtibata geçeceklerini tekrar düşünmeye yönelttiği düşünülüyor.
Müşterilerin giderek artan kişiselleştirilmiş deneyim istekleri
ve sadakat programlarıyla kendilerini değerli hissetme arzuları
sebebiyle şirketler bu müşterilerine daha kişiselleştirilmiş bir
deneyim sağlamak zorunda kalıyor.
Kolaylık ve rahatlığı birincil öncelik olarak gören müşterilerin
sayısı hızla artıyor. Bu da sigortacılık bağlamında bu müşteriler
için kanaldan bağımsız entegre ve kesintisiz deneyim sunmak
anlamına gelmekte.
Müşterilere bilgi sağlayan karşılaştırma sitelerinin artışı daha
bilinçli bir müşteri kitlesi oluşturmuş durumda. Müşteriler eskiden
olduğu gibi her zaman geleneksel yollardan sigortacılarını
seçmiyor. Özellikle genç kesim için şirketin büyüklüğü ve itibarı
müşteri kararını etkileyen ana unsur olarak öne çıkıyor.
12
| TurkEYnews
Değişen müşteri alışkanlıkları ve beklentileri, şirketler
açısından mevcut üst seviye müşteri segmentlerinin daha
fazla detaylandırılması ihtiyacını doğuruyor. Sigorta şirketleri
verilerden faydalanarak müşterilerini mikro-segmentlere ayırmak
ve bu müşterilerin deneyimlerini daha iyi yönetmek istiyorlar.
Ancak, mikro-segmentasyon ve iletişim kanallarının çoğalması
müşterilerin şirket genelinde tutarlı bir deneyim elde etmesini
ve şirketin müşteri tabanı tarafından güçlü bir marka olarak
görülmesini zorlaştırıyor. Sigorta şirketlerinin bu konuda dengeyi
iyi kurması gerekiyor.
Değişen koşullara hızlı ve esnek şekilde
yanıt veren yapıların kurgulanması
Büyük şirketler rekabet baskısının ve müşteri tercihlerinin
kendilerinden beklediği çevikliğe ulaşmak için sistemlerini, artık
süreçlerini ve yapılarını olduğundan çok daha basit hale getirmek
zorundadırlar.
Şirketler sistemlerini gerçekten basitleştirmek, modernize etmek
ve dijital ortamdaki varlıklarını genişletmek istemesine rağmen
yöneticiler hâlâ birçok zorlukla başa çıkmak durumunda kalıyorlar.
Bunlardan başlıcaları aşağıdaki gibi özetlenebilir.
• Eski sistemler: Büyük sigorta şirketlerinin çoğu, kendi temel
sigortacılık sistemlerini birçok birbiriyle uyumsuz, eski ve
yeterince esnek olmayan bir mimari üzerinde işletiyorlar. 2013
yılında EY Küresel Sigortacılık Dijital Anketi’nde katılımcıların
yüzde 80’i dijital gelişimin önünü kesen en önemli faktör olarak
‘eski teknolojinin kısıtlamaları’nı işaret etmiştir.
• Maliyet: Eski teknoloji kısıtlamalarının üstesinden gelmek
önemli miktarda zaman ve para gerektirmektedir. EY Küresel
Sigortacılık Dijital Anketi’nde katılımcıların yüzde 70’i BT
geliştirme bütçelerinin sadece yüzde 10’unu dijital gelişim için
harcadıklarını belirtmiştir.
• Yetenek: BT pozisyonlarındaki çalışan sirkülasyonunun yarattığı
yüksek maliyet şirketleri zor durumda bırakıyor.
• Kültür: Yetenek havuzu kimi sigorta şirketleri için önde gelen
bir endişe olmasa dahi şirket içi bürokrasi ve kültür bazı
durumlarda değişimin önündeki en büyük engel olarak ortaya
çıkabiliyor.
Sayı 6 – Eylül 2014
• Kontrol ve güvenlik: Siber güvenlik, sigorta şirketleri için
temel endişe kaynağı ve dijital stratejinin temel bir unsuru
olmaya devam ediyor. Şirketler uygulamalarını basitleştirme
çabalarının yanısıra daha güvenli bir dijital hizmet ortamı
yaratmak konusu ile de aynı şekilde yakından ilgileniyorlar.
Türkiye’de özellikle bankaların bu konudaki tarihe dayanan
geniş tecrübesi bazı sigorta şirketlerine de ışık tutmakta.
Düzenlemelerin yarattığı zorlukların
yanında fırsat olarak görülmesi
Sigorta sektörünün lider oyuncuları dijital değişimden geçerken
regülasyonu hem bir fırsat hem de bir zorluk olarak görüyorlar.
Özellikle Türkiye’de çok sık değişen regülasyonlar, getirdiği
ek gereksinimlerin yanında yeni oyuncuların kolayca pazara
girişini önleyerek dengelerin ani bir şekilde bozulmamasını da
sağlamakta. Ancak, bu ek iş yükünün Türk sigorta şirketlerinin
inovasyona ve altyapı geliştirmeye ayıracağı kaynakları da
kısıtlıyor olması söz konusu olabiliyor.
Kaynakların genişliği ile en kapsamlı müşteri bilgisine ulaşabilen
veya mevcut veriler kullanılmasını sağlayacak üstün analitik
yetkinlikleri olan sigorta şirketleri, en değerli müşterilerini
kolaylıkla belirleyebilir ve bu sayede rakiplerine karşı rekabet
avantajı sağlayabilirler. Bu nedenle, gelişmiş veri toplama
ve analiz yetkinlikleri finansal açıdan ve yeni düzenlemeleri
avantaja çevirmeye yönelik önemli bir potansiyeli sunuyor.
Sonuç olarak
Artık tartışmasız bir şekilde tam ortasında yer aldığımız dijital
çağ ve Türk sigorta sektöründeki yoğun rekabet ortamında,
sigorta şirketleri başarıyı elde edebilmek için ellerindeki veriyi
ve yeni geliştirilmiş metotları etkin bir şekilde kullanmalıdır.
Şirketler, müşterileri ile yeni dijital ortamın sağladığı
fırsatlarla özelleşmiş ilişkiler kurmalı ve bu sayede hizmetleri
müşterilerinin beklentilerine uygun bir şekilde geliştirerek
süreçleri basitleştirmeli, ancak dijital kaynaklı olası riskleri de iyi
yönetmelidir.
Dünyadaki dijitalleşme trendinin Türk
sigorta sektöründe ilgi uyandırdığını
söyleyen EY Türkiye Danışmanlık
Hizmetleri Ortağı Gökhan Gümüşlü,
sektördeki bu trendin yeni teknolojilerin
ortaya çıkması, değişen müşteri
tercihleri ve yeni rakiplerin pazara girişi
dahil birçok eğilimin sonucunda ortaya
çıktığını belirtti.
TurkEYnews |
13
Söyleşi
Tüketici ürünleri sektöründe nasıl
bir değişim yaşanıyor? Sektörde
kar marjları nasıldı, şimdi nasıl?
korumanın son üç yılda zorlaştığını ifade
ediyor.
Kristina ROGERS
EY Global Tüketici Ürünleri Perakende
Sektörü, Gelişmekte Olan Pazarlar Global
Lideri ve Şirket Ortağı
Kriz döneminde ve takip eden yıllarda,
tüketici ürünleri sektörünün kâr marjlarının
dar bir bantta seyrettiğini söyleyebiliriz –
küresel bazda, halka açık tüketici ürünleri
firmaları arasında ciro bakımından en büyük
50 kurumun ağırlıklı ortalama FAVÖK
değerleri, 2008-2012 arasında %23,3 ile
%28 arasında değişti - Türkiye özelinde
tüketici ürünleri sektöründe belirgin bir
seyir söz konusu değil, örneğin halka açık
firmalar arasında son beş yılda mobilya gibi
alt sektörlerde güçlü bir FAVÖK gelişmesi
görülürken, içecek firmalarında yavaş bir
düşüş görülüyor.
Bu görece istikrarlı ve öngörülebilir kârlılık
seyri, tüketici ürünleri sektörünü “güvenli
liman” konumuna taşıyarak, cazip bir
yatırım alanı haline getiriyor.
Ancak, küresel ekonomideki iyileşme trendi
ve bilişim teknolojileri, sağlık hizmetleri
gibi bazı önde gelen sektörlerin gösterdiği
yüksek finansal performans, tüketici
ürünleri sektörünü bu açıdan geride kalma
riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Artan rekabetle yükselen tüketici fiyat
duyarlılığının yanı sıra, çalışan ücretleri,
döviz kurları, emtia fiyatları ve dağıtım
maliyetlerindeki sürekli artış, sektör
üzerindeki kârlılık baskısını kalıcı hale
getirdi.
EY’nin yayınladığı Margin Unlocked başlıklı,
dünya çapında 17 farklı ülkeden, asgari 500
milyon dolar yıllık cirosu olan 183 tüketici
ürünleri şirketinin üst düzey yöneticilerinin
görüşlerini yansıtan raporda, söz konusu
yöneticilerin %75’i, FAVÖK marjlarını
14
| TurkEYnews
Ayrıca, sektör müşterilerinin, yenilikçi
ürünler için fiyat farkını ödemek konusunda
git gide daha az istekli oldukları, pahalı,
yüksek kâr marjı sağlayan ürünlere
harcamalarını kısıtlı tuttukları dikkat
çekiyor. Tüketicilerin, bütçeleri dahilinde
inovatif ürünler için harcama yapmaya asıl
meyilli oldukları alan, son yıllarda tüketici
ürünlerinden teknolojik ürünlere kaydı
– tüketiciyi, son model bir akıllı telefona
harcama yapmaya ikna etmek, söz gelimi
yeni formülüyle lekeleri çok daha etkili
çıkaran ancak pahalı bir deterjana aradaki
fiyat farkını ödemeye ikna etmekten daha
kolay. İnovasyonun tüketici ürünlerindeki
başarısı, içinde bulunduğumuz dönemde
ancak uygun ürün kategorisi ve tüketici
segmenti hedeflendiğinde sürdürülebilir
hale geldi.
Bu durum, tüketici ürünlerine yapılan kişi
başı ortalama harcamanın 2008 öncesine
dönmekte yavaş kalması ve durağan
seyretmesiyle beraber, sektördeki firmaların
kârlılığa verdiği önemi artırarak; pazara
gidiş yöntemlerinin, yerel ve küresel tedarik
zinciri yapılarının gözden geçirilmesine
neden oldu.
Bu bağlamda, etkili bir marj yönetiminin,
tüketici ürünleri sektörünün sürdürülebilir
başarıyı yakalaması ve yatırımcı ilgisini
canlı tutabilmesi için hayati hale geldiği
söyleyebiliriz.
Gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde sektörün durumu
nasıl? Nasıl farklar gözleniyor?
Hem gelişmiş hem gelişmekte olan
pazarlarda, ciro büyümelerinin ciddi
şekilde yavaşlaması, tüketici kaynaklı fiyat
baskısının sürekli hale gelmesi ve girdi
maliyetlerindeki artış, kâr marjı yönetimini
karmaşık bir hale getirdi.
EY’nin “Margin Management” raporunda,
tüketici ürünleri şirketlerinin liderlerine
sorulan “önümüzdeki üç yılda gelişmiş
ve gelişmekte olan pazarlarda, FAVÖK
marjlarını korumanın kolaylaşacağını
mı, zorlaşacağını mı düşünüyorsunuz”
sorusuna, gelişmiş pazarlar için %60
oranında “zorlaşacak” yanıtını verdiğini
görüyoruz - düşük büyüme oranları
ve azalan harcama gücünün durağan
hale getirdiği talep, bu durumun önemli
nedenleri arasında gösteriliyor. Bu duruma
istinaden, merkezi gelişmiş ülkelerde
bulunan fakat yüzünü gelişmekte olan
pazarlara çeviren küresel tüketici ürünleri
şirketleri de bu pazarlarda, tüketicisini
gayet iyi tanıyan iyi yönetilen, marka değeri
yüksek firmalarla çok yoğun bir rekabet
yaşıyorlar.
Aynı soruya gelişmekte olan pazarlar için
verilen yanıtlara bakıldığında ise, liderlerin
%67’sinin marjları korumanın önümüzdeki
dönemde zorlaşacağını düşündüğü ortaya
çıkıyor. Bu durumun önemli nedenleri
arasında gelişmekte olan ülkelerde de
ekonomik büyümenin ivme kaybetmesi ve
zayıflayan kur değerleri gösterilebilir.
Ancak, merkezi gelişmekte olan pazarlarda
bulunan tüketici ürünleri şirketleri, özellikle
gelişmekte olan diğer pazarlarda hala
önemli fırsatlar yakalayabilir. Merkezlerinin
bulunduğu pazarın koşulları, böylesi
kurumları, tüketici ürünlerinde görece
hızlı büyümenin yaşandığı alt gelir grubu
segmentlere nasıl hitap edileceği, fiyatlarını
nasıl yönetecekleri konusunda tecrübeli
hale getirdi. Ayrıca, bu tür şirketler
çoğunlukla halka açık olmadıklarından,
üzerlerindeki hissedar baskısı, merkezleri
gelişmiş pazarlarda konuşlanmış, halka açık
şirketlere görece düşüktür ve çeyrekler
bazında hedeflerini tutturmak yerine daha
uzun vadeli hedeflere, daha rahat şekilde
ilerleyebilirler.
Şirketler kar marjlarındaki
düşüşe karşı ne tür önlemler
alıyor?
Yine aynı raporda, en büyük 50 tüketici
ürünleri şirketinin marj performansları
mercek altına alınıyor. Hem son on yılda
önemli marj büyümeleri kaydetmiş, hem
de 2012 sonu itibariyle yüksek bir FAVÖK
yüzdesi yakalamış Anheuser-Busch InBev
(ABI), British American Tobacco (BAT)
ve Reckitt Benckiser gibi şirketlerin marj
yönetiminde bazı ortak yaklaşımları ön
plana çıkıyor:
• Küresel organizasyonlarında, izole
yapıları ve bariyerleri ortadan kaldırmak
için aktif olarak çalışmaları
• Yenilikçi, kalıpların dışına çıkan düşünme
şeklini teşvik etmeleri
• Marj yönetiminde maliyet azaltma
boyutunun ötesine geçip değer
zincirine sonuç odaklı bütünsel bir bakış
getirmeleri
Sayı 6 – Eylül 2014
Örneğin %32’lik güçlü FAVÖK marjıyla öne çıkan ABI şirketinin
uyguladığı sade, belirgin ve odaklı yaklaşımın dört temel bileşeni
mevcuttur: yalın bir maliyet yapısı (ki buna sıfır esaslı bütçeleme
gibi uygulamalar da dâhildir); doğru pazarlarda bulunma; doğru
markalara odaklanma ve fiyat liderliğini hedefleme.
Bu çerçeve, üç temel unsurdan oluşuyor:
1
Marj yönetimine,
üst yönetimin
liderlik ettiği,
entegre bir
yaklaşım
Önde gelen tüketici ürünleri şirketlerinin marj
yönetimindeki bazı diğer en iyi uygulama
örneklerinden bahsedermisiniz?
• Mevcut / gelecek vaat eden kâr havuzlarına yatırım yaparak
pazar lideri konumuna ulaşmak:
• Philip Morris International (PMI) için Asya hem büyüme, hem
de marj konusunda dinamo vazifesi görmüştür
• ABI, Kuzey ve Güney Amerika’da hem en yüksek birim kârlılığa,
hem de en büyük kâr havuzlarına erişmiştir
• Marka portföylerinde optimizasyon yapmak:
• L’Oreal, global olarak en büyük 2. markası olan Garnier’yi Çin
pazarından çekmiştir
• P&G, evcil hayvan gıdası markalarını 2.9 milyar USD
karşılığında Mars’a satmıştır
2
Entegre
Marj
Yönetimi
Daha iyi, daha
hızlı kararlar için
marj performansı
içgörüsünde
iyileştirme
3
Marjın merkezde
olduğu bir
işletme modeli
• “Premium” ürünleri kullanmak
• PMI ve ABI’ın premium ürünleri, portföylerindeki kârlılığı
yükseltmelerini ve özellikle gelişmekte olan pazarlardaki
tüketiciyi üst kalite ürüne geçmeye teşvik etmelerini
sağlamaktadır
• Colgate, kanaat önderlerinin desteğini alarak, güçlü markasıyla
marj büyümesi yakalamaktadır
• Marj olgusunu, kurum “DNA”sına ve tüm karar verme süreçlerine
yerleştirmek
• Nestlé Continuous Excellence (NCE, Nestlé Sürekli
Mükemmellik) küresel çapta sorun çözme ve “israfla savaşma”
fikrini yaygınlaştırmak için çalışmaktadır
• General Mills’in “holistic margin management” (HMM,
bütünsel marj yönetimi), değer zinciri boyunca israfın önüne
geçmeyi hedeflemektedir.
• P&G, “değer yaratma sürecinin bütünsel olarak
değerlendirilmesi” yoluyla, verimliliği kültürünün kökleşmiş bir
parçası haline getirmeye çalışmaktadır
• Verimlilik artışıyla elde edilen tasarrufların, ciroyu artırmaya
yönelik çalışmalarda kullanılmasıyla bir “yeniden yatırım
çemberi” oluşturmak:
• Nestlé, elde ettiği tasarrufları ar-ge çalışmalarında yeniden
değerlendirmektedir – bu yolla 2007-2012 arasında ar-ge’ye
ayırdığı bütçe yaklaşık %50 artmıştır
• General Mills’in bütünsel marj yönetimi yaklaşımında,
tasarruflar markalara ve inovasyona yeniden yatırım olarak
kullanılmaktadır
• Verimlilik artış programlarıyla maliyet rasyonalizasyonu
sağlamak
• P&G, 2012’de başlattığı 10 milyar USD’lik maliyet
yönetimi programıyla, üretimde iyileştirme, tedarik zinciri
optimizasyonu, büyük ölçeğini kullanarak tedarikçiler ve
bulunduğu farklı pazarlar çapında verimliliğini artırmayı
hedeflemektedir
• PMI’ın 2008’den beri yaptığı çalışmalar, üretim, operasyonlar,
tedarik zinciri giderleri ve genel giderler bazında 2.8 milyar
dolarlık tasarruf sağlamıştır.
EY olarak, marj yönetiminde başarıyı yakalayarak, kârlılığı tutarlı
ve sürdürülebilir olarak artırabilmek için Entegre Marj Yönetimi
(Integrated Margin Management) adını verdiği bir çerçevenin
uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
1) Marj yönetimine, üst yönetimin liderlik ettiği, entegre bir
yaklaşım
Bu unsurun temel amacı, marj odaklı yeni bir düşünüş şeklini,
kurum liderlerinin desteğiyle, organizasyonda en üstten en alta
kadar yerleşik hale getirmektir.
Nitekim yukarıda söz edilen araştırmada, tüketici ürünleri
şirketlerinin liderleri, “kurumunuzun marjlarını sürdürülebilir kılmak
veya iyileştirmek için daha fazlasını yapmanıza mani olan başlıca
içsel nedenler nelerdir?” sorusuna verdikleri yanıtlar arasında en
sık görülen, %39 oranla “kurum kültüründe kârlılık odaklı düşünce
yapısının kısıtlı olması” yer almaktadır.
2) Daha iyi, daha hızlı kararlar için marj performansı
içgörüsünde iyileştirme
Entegre Marj Yönetimi çerçevesinin ikinci unsuru, kârlılık bakış
açısını, performans yönetiminin merkezi bir bileşeni haline
getirmeyi amaçlamaktadır. Böylelikle, kurum sınırlarının dışında
kalanlar da dahil olmak üzere, kârlılık performansını belirleyen
tüm etmenler hakkında açık, tutarlı bir anlayışa ulaşmak ve önemli
kararları hızlı biçimde vererek rekabette etkili olmak mümkün
olacaktır.
3) Marjın merkezde olduğu bir işletme modeli
Bu unsurun amacı ise, geleneksel bariyerleri, kârlılığın
orkestrasyonu yoluyla aşmak; kurumun her düzeyinde kârlılık
bilincini, motivasyonunu ve kârlılığa dair yetkinlikleri artırma;
kârlılığı iş yapış şeklinin gündelik bir parçası haline getirmek; özetle
kârlılık olgusunu, işletme modelinin temeline yerleştirmektir.
Yine EY’ın araştırmasında, kârlılığın korunması veya iyileştirilmesi
yolunda, en önemli ikinci içsel engelin, %33 oranla işletme modeli
olarak görüldüğü ortaya konmuştur.
Sektörde yatırımcı ilgisi nasıl, bundan sonrası için
neler bekliyorsunuz?
Özellikle gelişmekte olan pazarlarda, büyümekte olan orta gelir
grubu hala çok ciddi bir potansiyele sahip. Ancak, yukarıda da
bahsettiğimiz gibi hemen tüm tüketici ürünleri şirketlerinin bu
pazarları hedeflediğinden ötürü, başarılı firmalar ancak pazar ve
tüketici segmentlerindeki hedeflerini doğru belirleyenler olacak.
Tüketici ürünlerinde, yatırım tercihlerini bu seçimlerinde başarılı
olan, fakat belki daha da önemlisi, kendi güçlü ve zayıf yönlerinin
bilincinde olan ve farklı pazarlarda farklı iş modellerine açık olan
şirketlerden yana kullanmak riski azaltacak.
TurkEYnews |
15
Makale
Trollerin vergilemesi
TROL Nedir?
Sosyal medya mecralarında, yapmış
olduğu paylaşım ve yorumlarla diğer
kullanıcıları etkilemeyi, harekete
geçirmeyi amaç edinen, çoğunlukla
müstear isimler kullanan kimseler trol
olarak isimlendiriliyor.
Kendiliğinden hareket eden troller olabildiği gibi; başkalarının emir
veya talepleri doğrultusunda, tamamen daha önceden belirlenen belli
bir amaç doğrultusunda hareket eden ve yapmış olduğu paylaşım ve
yorumlarla diğer kullanıcıları belli bir düşünce etrafında toplamayı
amaç edinen troller de bulunmaktadır.
İkinci tür trollerin faaliyetleri karşılıksız olmamakta, maddi menfaat
karşılığı yapılmaktadır. Bu durumda elde edilen gelirin vergilemesi,
hizmet verilen kişi ile arasındaki ilişkiye, organizasyon yapısına ve
yapılan paylaşımların niteliğine göre farklılık göstermektedir.
Onur ELELE
Vergi Hizmetleri, Kıdemli Müdür
Bireysel faaliyetler
Ne zaman ücret?
İnternet reklamcılığında banner reklamların etkisi azalıyor.
Firmaların kurumsal bloglarından ve sosyal medya
hesaplarından yapmış olduğu içerik pazarlaması yeterli olmuyor.
Eğer trol, reklam içeriğini firmadan temin ediyorsa, talep
edilen çizginin dışına çıkmadan kendisine gönderildiği ya
da öngörüldüğü şekilde içerik sunumu yapıyorsa, diğer
bir söyleyişle tamamen reklamını gerçekleştirdiği firmanın
sevk ve idaresinde çalışıyorsa elde edilen gelir ücret olarak
nitelendirilebilir.
Native advertising olarak isimlendirilen yöntemde ise
özellikle sanal ortamda etkin izleyici profiline sahip hesaplar/
hesap sahipleri aracılığıyla yapılan paylaşımlar aracılığıyla,
tüketicilerin reklam görüntüsünden uzak doğal şekilde markayla
karşılaşmaları sağlanıyor.
Takipçi sayısı yüksek bir twitter hesabında, belli bir ürünün
övülmesi, tüketici deneyimlerine yer verilmesi, ilgili ürünü
almaya yatkın tüketicinin ilgisini daha çok çekiyor, satış
ihtimalini artırıyor.
Görsel paylaşımlarla, tüketici deneyimleriyle ürünün
faydalarına değinilmesi, marka öykülerine yer verilmesi, tüketici
beklentileriyle örtüşerek satın alma kararlarında etkili oluyor.
Bu reklam modeline en uygun ortamlar arasında bloglar,
facebook ve twitter hesapları, kişisel internet siteleri yer alıyor.
Sadık okuyucuları tarafından takip edilen, belirli konularda
zengin içerik olan bloglar ve sosyal medya hesapları firmalar
tarafından reklam mecrası olarak tercih edilebiliyor.
16
| TurkEYnews
Gelir Vergisi Kanunu uyarınca, ücret işverene tabi olarak
çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve
para ile temsil edilen menfaatlerdir; ücretin başka adlar altında
ödenmiş olması veya kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin
edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Reklam hizmeti karşılığı ödenen tutarın ücret olarak
nitelendirilmesi halinde, işveren konumundaki kişi tarafından
gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekecektir.
Aynı kişinin birden fazla kişi adına hareket etmesi, diğer bir
deyişle birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi halinde,
stopaj uygulanmış olsa dahi elde edilen gelirin tutarına bağlı
olarak ayrıca gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekebilir.
Hali hazırda çalıştığı bir işi varken, ilave olarak sosyal medyada
diğer kişilerin sevk ve idaresi altında onlara tabi olarak faaliyet
gösteren kişiler de birden fazla işverenden ücret geliri elde
etmiş olmaktadır.
Sayı 6 – Eylül 2014
İş Kanunu hükümlerinin uygulanmamış
olması, firma bordrosunda ilgili kişinin
yer almaması ya da ticari saik ile değil
siyasal amaçlarla hareket ediliyor olması
elde edilen kazancın vergi kanunları
karşısındaki niteliğini ve vergilemesini
değiştirmeyecektir.
Organize ekipler
Trol, hizmet verdiği kişinin sevk ve
idaresi altında değilse, tamamen emir
ve talimatlar doğrultusunda hareket
etmekten ziyade arzu edilen çizgide
faaliyet göstererek arada bir hizmet
ilişkisi oluşturulmuş ise işçi-işveren
ilişkisinden söz edilemez.
Örneğin, yapılan anlaşma gereği, trol
kontrolü altındaki hesap/hesaplar
vasıtasıyla firma ürünlerini/hizmetlerini
kullanarak deneyimlerini sosyal mecrada
paylaşıyor olabilir. Paylaşımların belli bir
çizgide olması talep edilmekle birlikte
içeriğe müdahale edilmiyor olabilir.
Ticari organizasyon içerisinde veya
devamlı ticari faaliyet göstererek tacir
sıfatını kazanmış kişiler tarafından
gerçekleştirilen bu tür faaliyetler ticari
faaliyet olarak değerlendirilmelidir.
Yargı kararlarında vurgulandığı
üzere; maddi ve şekli anlamda ticari
organizasyonun belirgin olmadığı
durumlarda, kazanç doğuran işlemin
çokluğu, devamlılık unsurunu belirleyen
en nesnel ölçü olarak kabul edilmektedir.
Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi
halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak
amacıyla yapılmadığını kanıtlama
yükümlülüğü mükellefe düşmektedir.
altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerinin, yurt dışına çıkarılmasının veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya
meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere
tabi tutulmasının "aklama suçu" olduğu hükmedilmiştir.
Gelir elde edilmesi amacıyla hareket eden trollerin faaliyetlerinin TCK uyarınca
hapis cezası gerektiren bir suç oluşturması halinde, elde edilen gelir suç geliri olarak
değerlendirilecektir.
Ticari organizasyon birden fazla
trolün aynı amaca özgülenmesi ile
sağlanabileceği gibi tek bir trolün
kontrol ettiği çok sayıda hesapla da
gerçekleştirilebilir.
Örneğin; TCK'nın 267'nci maddesi uyarınca; yetkili makamlara ihbar veya şikayette
bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma
ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir
kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Ticari faaliyet kapsamında
değerlendirilmesi halinde, mükellefiyet
kaydı yapılarak defter tutulmalı, yapılan
hizmet karşılığında fatura düzenlenmeli,
KDV hesaplanmalı, elde edilen gelir ticari
kazanç olarak beyan edilmelidir.
Trol, başkalarına iftira atarak gelir elde diyorsa ve atılan iftira TCK 267 kapsamında ise
elde edilen gelir suç geliri, bu gelirin yasal faaliyetlerden elde edildiği izlenimi yaratacak
şekilde işlemlere tabi tutulması ise "suç gelirini aklama suçu"nu oluşturacaktır.
Suç geliri boyutu
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun'da; suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerinin "suç geliri" olduğu,
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 282'nci
maddesinde öngörüldüğü üzere alt sınırı
Ne zaman KKEG?
1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "Kanunen yasaklanmış fiiller
nedeniyle katlanılan giderler" başlıklı bölümünde belirtildiği üzere; kanunen
yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler ticari kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi ile ilgili giderler niteliğinde olmadığından, bu giderlerin gelir ve kurum
kazancından indirilmesi mümkün değildir.
Bu doğrultuda, trollerin faaliyetleri kanunların izin verdiği sınırlar içerisinde
gerçekleştirilmemiş ise şirketlerin trol kullanımı karşılığında katlandığı giderlerin vergi
matrahından indirilmesi mümkün olmayacaktır.
TurkEYnews |
17
5 Soruda
Söyleşi
1 Türk limancılık sektörünün genel değerlendirmesini yapar
mısınız?
Dünya ekonomisinin büyümesi ve bu büyümenin uluslararası ticarete yaptığı olumlu etki, deniz
taşımacılığını ve bu taşımacılık türünün ana unsurlarından biri olan limancılık faaliyetlerini
önemli ölçüde genişletmiş ve desteklemiştir. Bu bağlamda Türkiye ekonomisindeki dış
ticaretin gelişimine paralel olarak liman sektörü de gelişmektedir. Özellikle şunu belirtmek
gerekir ki limanlar bir ülkenin dış ticarete açılan kapısıdır. Hızla gelişen limancılık sektörü
eşya ticareti ve elleçleme açısından dış ticaretimizde önemli bir role sahiptir. 2010 yıllarda
ihracat rakamlarımız yaklaşık 113 milyar USD iken 2013 yılında 151 milyar USD’a; ithalat
rakamlarımız ise 185 milyar USD’dan 251 milyar USD’a yükselmiştir. Tüm bu işlemlerin
limanlarda gerçekleştiği dikkate alındığında limancılık sektörü ekonomimiz açısından ciddi
önem teşkil etmektedir.
Sercan BAHADIR
Vergi Hizmetleri, Direktör
Türkiye Ekonomisinde ithalat işlemlerinin yerine getirilmesi ülke ekonomisi açısından hayati
bir rol oynamaktadır. İthal ürünlerimizin dağılımına bakıldığında ithal ettiğimiz eşyaların % 85’i
hammadde ve ara malı olduğunu görmekteyiz. Bu ithal malları doğrudan üretimi, ihracatı ve
istihdamı doğrudan etkileyen bir unsurdur. Bu nedenle “limancılık sektörü”nün gelişimi üretim,
ihracat ve istihdam zinricinde kilit bir rol oynamaktadır.
Bu gelişmelere paralel olarak, ithalatta ve ihracatta sağlanan hizmet kalitesi ve maliyeti
ülkemizdeki imalat sanayi ve ürün fiyatlandırması önemlidir. Üretim ve ihracatımızın ithalata
bağlı bir büyüme ile gerçekleştiği dikkate alındığında, liman hizmetlerindeki kalite artışının
doğrudan tüketicilerin refahı açısından da ilgili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Özellikle gümrük idaresi tarafından ithal işlemlerinde maliyeti azaltıcı “Yetkilendirilmiş
Yükümlü” gibi ithalatta bürokrasiyi azaltıcı bir uygulamaya geçilirken liman hizmetleri
açısından bu gibi bir özel bir uygulama söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle, liman
hizmetlerimizi daha global açıdan değerlendirmek ve tüm dış ticaretimizin önemli bir aktörü
olarak görmemiz gerektiğini unutmamak gerekmektedir.
Diğer taraftan, 2023 Hedefine ulaşabilmemiz için limancılık sektörünün gelişimine ciddi
anlamda ihtiyaç duymaktayız. Bu hedef kapsamında 500 milyar USD’lık ihracata ulaşmak için
bu işlemleri yerine getirecek liman ve liman alt yapısının oluşturulmasını şart koşmaktadır.
2 Türk limancılık sektörü uluslararası limanlara göre hizmet
kalitesi ve rekabet gücü açsından nasıl bir performans gösteriyor?
Son yıllarda uluslararası işbölümünün artması ile küresel ekonomik gelişmeler artmıştır. Bu
durumun bir sonucu olarak dünya ticaretinde liberalleşme eğilimi rol almaktadır. Dünyada
mal ticareti arttığı için limancılık sektörü çok hızlı gelişmektedir. Dünya ticaretinin % 90’ı,
ülkemiz ticaretinin de % 88’i denizyolu ile yapılmaktadır. Bu denizyolu taşımacılığının karayolu
taşımacılığına göre 6,5 kez, demiryolu taşımacılığına göre 3,5 kez daha ekonomik olmasının
yanında, çok büyük miktardaki yüklerin bir seferde ve güvenli olarak taşınmasının bir
sonucudur.
Türk limanlarındaki kargo trafiği artışı son yıllarda büyük bir yükseliş göstererek 2000 yılında
yaklaşık 186 milyon tondan günümüzde yaklaşık 340 milyon tona ulaşmıştır. Genel büyüme
18
| TurkEYnews
Sayı 6 – Eylül 2014
2023 yılı
ihracat hedefine
ulaşmada limancılık
sektörünün rolü
2000 yıllından beri % 85’e yaklaşarak BYBO % 7’nin üzerinde
gerçekleşmiştir.
Bu gelişmeler, liman sayısının her geçen yıl artmasına neden
olmuş ve hizmette kalitenin yükselmesi deniz taşımacılığının
ülkemiz limanlarını tercih etmesine yol açmıştır. Limanlar
lojistik ve tedarik zinciri üzerinde önemli bir role sahiptir.
Limanların etkinlik düzeyi ve performansı ülkenin rekabetçiliğini
etkilemektedir. Avrupa liman sektörü dağılımında ilk sırayı
İngiltere alırken Türkiye biraz daha alt sıralarda yer almaktadır.
Drewry Piyasaları Genel Bakış Raporu’na göre, konteyner
kargonun liman trafiğindeki payı % 40 olarak gerçekleşmiş olup,
önümüzdeki 5 ila 10 yıllık dönemde düşüşe geçmeden önce hızlı
bir şekilde % 67’ye ulaşması beklenilmektedir.
Türkiye Liman İşletmeciliği Derneği verilerine göre, Türk
limanlarındaki toplam konteyner trafiği hacmi BYBO (Bileşik
Yıllık Büyüme Oranı) % 10,4 artış göstererek 2003 yılında
yaklaşık 2,5 milyon TEU’dan günümüze 4,5 milyon TEU’yu aşan
bir rakama ulaşmıştır.
Diğer taraftan, Drewry Raporuna göre, Türkiye’nin GSYİH’si
önümüzdeki 17 yıl içinde BYBO % 4,2 oranında büyümesi
koşuluyla, konteyner trafiğinin 2025 yılında 15 milyon TEU’yu
aşacağı öngörülmektedir.
Türkiye Liman İşletmeciliği Derneği verilerine göre, özellikle
limanlarımızı yük ve elleçleme faaliyetleri açısından Avrupa’da
ilk 5 ülkelerinden biri (Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya ve
Türkiye) iken yük taşıma anlamında dünyada ilk 10 ülke arasında
yer almamaktadır.
Ayrıca UNCTAD verilerine göre, Dünya limanları içerisinde
konteyner elleçleme sıralamasında ilk sırayı Çin’in Şanghay
Limanı almaktadır. Şanghay Limanı, 2011 yılında 30 milyon TEU
konteyner elleçleme sınırını aşabilen dünyadaki tek liman olma
özelliğine de sahiptir. Türkiye’den Ambarlı ve Mersin Limanları
da, 2012 yılında sırasıyla 3,1 ve 1,3 milyon TEU’luk konteyner
elleçleme performanslarıyla uzman kuruluşların hazırladığı
sektörel raporlarda dünyanın en fazla konteyner elleçleyen
limanları sıralamasındaki yerlerini almışlardır.
3 Sektörün gelişimi önünde en büyük engel
nedir?
Sektörün gelişimi önündeki en büyük engelin limanlarda
gerçekleşen terminal, elleçleme ve ardiye hizmetlerinde oluşan
yüksek maliyetlerin yanı sıra kapasite ve ekipmanlarındaki
yetersizlik olduğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle ilk etapta,
limancılık sektörü ile ilgili 2023 yılı hedefine paralel
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından
hazırlanan master planların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, limanların altyapı ve teknik imkânlarının
güçlendirilmesi, kapasitelerinin arttırılması, geçici depolama
yerlerinin(gümrükleme için) oluşturulması gerekmektedir.
Özellikle 2023 yılı Hedefleri için bunun büyük önem arz
etmektedir.
Yine master planda yer alan, liman yatırımları ve geliştirilmesi ile
ilgili mevzuatın çok sayıda ve karmaşık olması yatırım sürecinin
anlaşılır hele getirilmesi diğer önemli bir husustur. Bu bağlamda,
Türk deniz ticaret filosunun ulusal mevzuat ve uluslararası
denizcilik kurallarına uygun olarak düzenli ve verimli bir şekilde
faaliyet göstermelerini sağlamak bu gibi engellerin aşılması için
ciddi önem arz etmektedir.
4 2013-2014 rakamsal verilerine göre Türk
limancılık sektörünü mukayese eder misiniz?
Türkiye’de limanlarda elleçleme yüklerin 2013 yılında toplam
ağırlığı 386 milyon tondur. Şu an 2014 yılında bu zamana kadar
geçen zaman zarfında yapılan ticaret ile ortaya çıkan elleçleme
yüklerin yıllık toplam ağırlığı 2013 yılına göre artacağı ve
ekonominin %3 büyüyeceği göz önünde bulundurulursa Türk
limancılık sektörü gelişmesine devam edecektir.
Özellikle üretim sürecimizin ithalat ile olan ilişkisi liman
hizmetlerine olan ihtiyacı arttıracağı aşikardır.
5 2014 ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Küreselleşmeye ayak uydurabilmek için liman stratejilerinde
değişiklikler, uzmanlaşmaya odaklanılması liman yatırımlarının
hız kazanması için özel sektörde teşvik ve liman teknolojilerinde
gelişimler olması şarttır özel sektör limanlarının rolünün
önümüzdeki süreçte daha aktif rol alacağı öngörmekteyiz.
Özellikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kara, hava,
deniz ve demiryollarından oluşan bağlantı sağlanarak, daha
verimli, daha az maliyetli, daha hızlı, güvenli ve çevreye
duyarlı sürdürülebilir taşımacılık hedeflerine yönelik bir yapıya
geçileceğini arzu etmekteyiz.
TurkEYnews |
19
Söyleşi
Keşfedilmemiş fırsatlar:
Sigortacılık değer zincirinde
veri analitiğinin rolü
BES’e yeni katılan kurumları ve sektördeki fırsatları danışmanlık hizmetleri ortağı
Gökhan Gümüşlü ile konuştuk...
1 Son 3 yılda BES’e yeni 5 şirket (Ziraat Emeklilik,
Halk Emeklilik, Fiba Emeklilik, Asya Emeklilik ve Katılım
Emeklilik) giriş yaptı. Bankaların bu alanda iştirak
kurmalarının, bu sektöre yatırım yapılmasının ana
nedenleri neler?
Ülkemizde bankalar, tüm dünyada olduğu gibi sadece bankacılık
ürünlerini değil, 360 derece finans yaklaşımı ile farklı finansal
ürünleri de sunma çabası içindeler. Bu noktada bireysel emeklilik
ürünleri banka müşterileri tarafından ilgi gören ve mevcut banka
ürünleri ile birlikte sunumu kolay bir ürün olarak yer edinmiştir.
Büyük ekonomiler göz önünde bulundurulduğunda bireysel
emeklilik ürünleri vasıtası ile toplanan katılımları çok büyük fonlar
oluşturduğu görülmektedir. Bu noktada ülkemizde de gidişatın bu
yönde olacağı ve bu büyük pastadan pay alma beklentisi şirketleri
bu sektöre yatırım yapmaya itmektedir.
Son dönemde sektöre giren şirketlerden iki tanesi İslami finans
prensipleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu
noktada faize duyarlı müşteri kesiminden fon toplama potansiyeli
öngörülmüştür.
2 Bu alan son gelen düzenlemeler sonrası karlılık
sorunu yaşıyor. Zaten ilk 10 yılda ciddi bir kar rakamı
yazılmamıştı, şimdi de kar etme süresinin uzaması söz
konusu… Bu karsızlık sorunun nasıl çözülebileceğini
düşünüyorsunuz? Karsızlığa rağmen bu alana yatırım
yapılmasının nedenleri neler? Yatırımcıların kar
konusunda ne kadar sabırlı davranırlar?
Sektörde en çok konuşulan ve kararsızlık yaşanan husus da
aslında budur. Bu faaliyetler ilk başladığında şirketlerin karlılığa
dair beklentiler 8 ya da 10 yıl civarında idi. Bu sürenin geçtiği
ve karlılığa dair beklentilerin gerçekleşmediği ortadadır. Bunun
en önemli nedeni başlangıçta öngörülen getiri oranlarının
ve bunun doğal sonucu olarak kesintilerin, faiz oranlarının
düşmesi nedeni ile sağlanamamasıdır. Buna rağmen sisteme
girişlerin ertelenmediğini ve çıkışlarında ciddi anlamda arttığını
söyleyemeyiz. Bu sorunu çözebilmek için şirketlerin ihtiyacı
olan iki şey var. Bunlardan bir tanesi zaman, diğeri ise ek
ürünler. Ekonomik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda,
güçlü sermaye yapısına ve kararlılığa sahip şirketler yeterince
bekledikleri takdirde bu yatırımın karşılığını alacaktır. Bir diğer
unsur ise bireysel emeklilik tek başına ürün olarak kar yaratamasa
dahi bu müşterilere sağlanabilecek farklı ürün grupları bu
karsızlığı dengelemek amacı ile kullanılabilir.
20
| TurkEYnews
Bireysel emeklilik doğası gereği uzun vadeli bir ürün olduğundan
dolayı, ekonomik koşullar nedeni ile böyle bir ürüne dair
beklentilerin gerçekleşmemesi olasılığı da göz önünde
bulundurulmayan bir senaryo değildir. Bu hususta sermaye
yapısına da bağlı olmak kaydı ile şirketler 6 ila 10 yıl daha
bu karsızlığa uzun vadeli bir yatırımın erken evreleri olarak
bakabilirler.
3 Sektörün katılımcı sayısı, fon tutarı ve karlılık
anlamında 10 yıl sonrası nasıl görüyorsunuz?
Bu sorunun cevabı, yönetmelik ve kanunlarda olabilecek
değişiklikler, devletin sağlamakta olduğu katkının devamlılığı,
faiz oranlarındaki değişim ve politik istikrar gibi birçok faktöre
bağlı olarak değişecektir. Ancak bugünkü koşullar göz önünde
bulundurulup bir değerlendirme yapılır ise 2023 yılı itibariyle
Emeklilik ve Birikimli Hayat Sigortası kapsamında yönetilen fon
büyüklüğünün, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin
2013 yılına yönelik hızlandırılmış büyüme senaryosunda belirtilen
120 milyar TL civarlarına ulaşması olasıdır.
4 Şu an sektörde 19 şirket var, bu sayıyı nasıl
değerlendiriyorsunuz? BES sistemi için bu sayı çok mu?
İlerde çıkanlar ya da konsolide olanlar olur mu?
Mevcut fon büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bu
rakamın fazla olduğunu söylemek gerekir. Sektör karsızlığı
da göz önünde bulundurulduğunda mevcut faaliyet gösteren
şirketlerin bir kısmının, sermaye yapılarının gücüne bağlı olarak
diğer şirketleri satın alması veya sektörden çıkması söz konusu
olacaktır.
5 Yoksa yenilerin girişi devam eder mi? İlerde de bu
alana talep devam eder mi? Sistemin kaldırabileceği
ideal sayı ne sizce?
Yeni şirketlerin sektöre girişi elbette söz konusu olacaktır. Ancak
ekonomik istikrar ve devlet katkısının devamlılığı göz önünde
bulundurulursa sektör için ideal sayının 10 civarında olacağı
söylenebilir.
6 Bu yeni BES şirketlerinin (Ziraat Emeklilik, Halk
Emeklilik, Fiba Emeklilik, Asya Emeklilik ve Katılım
Emeklilik) performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arkalarında güçlü bankalar mevcut, güzel büyümeler
gösterebilirler mi? Sektörde fırsatları neler?
Bu şirketlerin arkasında güçlü bankalar olmasına rağmen sektöre
yeni girmiş olmaları ve bir öğrenme süreci yaşamalarından
Sayı 6 – Eylül 2014
dolayı performansları kıyasla zayıf
görünmektedir. Büyük bir rekabet ile
karşı karşıya olmalarına rağmen zaman
içerisinde belirgin büyüme oranları
sergileyebileceklerdir. Bu şirketler
için en önemli fırsat dokunulmamış
müşteri kitlelerini sisteme dâhil etmekte
yatmaktadır.
söylemek mümkündür. Daha dinamik ve
hızlı karar alabilmenin verdiği esneklik ile
daha iyi kampanayalar yürütebilir ve yeni
segmentlere yönelmek konusunda daha
verimli olabilirler. Aynı şekilde bu esneklik
ile müşteri ihtiyaçlarına daha hızlı cevap
vermek ve memnuniyeti arttırmak da
mümkün olacaktır.
7 Bu alanda ilk 4 çok büyük,
onlarla rekabet etmek ve büyükler
arasına girmede bu yeni oyuncuların
ne gibi avantaj ve dezavantajları
mevcut?
8 Özellikle katılım bankalarının
iştiraki iki yeni oyuncu mevcut.
BES’in katılım bankacılığı tarafında
nasıl bir potansiyeli var? Dünyada
buna benzer, katılım bankacılığı
kanallı emeklilik şirketleri örneği
var mı? Bu tip faiz duyarlı emeklilik
sisteminde nasıl bir tablo mevcut?
Dünyada örnekleri varsa kısaca
bahsedebilir misiniz?
Sektördeki büyük şirketler göz önünde
bulundurulduğunda elbette büyük rakipler
olduklarını söylemek doğru olacaktır. Bu
rakiplerin en büyük avantajı sahip oldukları
hacim ve bunun sağladığı bilinilirliktir. Aynı
zamanda uzxun süredir sektörde faaliyet
gösteriyor olmanın verdiği bilgi birikimi ve
güçlü sermaye yapısı da bu büyük şirketleri
avantajlı kılmaktadır. Bunun yanında
sektöre yeni giriş yapan şirketlerinde
kendilerine has avantajları olduğunu
Ülkemizde tıpkı dünyada olduğu gibi İslami
finans gün geçtikçe daha fazla rağbet
görmekte ve sadece faize duyarlı kesimler
tarafından değil, tüm müşteri segmentleri
tarafından merak uyandırmaktadır. Bu
çerçevede, Bes’in katılım bankacılığı
tarafında çok iyi bir potansiyeli olduğu
açıktır. Dünyada bu şekilde kurulmuş
çok fazla emeklilik fonu mevcuttur.
Ayrıca klasik şekilde faaliyet gösteren
global bankalar dahi İslami prensipler
çerçevesinde faaliyet gösteren fonlar
sunmaktadır. Bu tip faiz duyarlı fonlarda
temel prensip faiz içeren enstrümanlara
ve alkol, sigara ya da silah üretimi ile
alakalı sektörlere dayanana enstrümanlara
yatırım yapmamaktır. Bu tarz fonların
adedi ve boyutu gün geçtikçe artmaktadır.
İslami fonların bir diğer ilgi çekici özelliği
ise günümüz derin finansal piyasalarının
barındırdığı sistematik risklere konu
olmadıklarına dair yorumlardır. Her
ne kadar klasik finansal piyasalar ile
kıyaslandığında henüz boyutların çok
küçük olması bu yorum için yapılan en
önemli kritiktir. Yine de bu ürünlerin
belli bir müşteri kesimi tarafından rağbet
gördüğü ve dokunulmamış bir müşteri
segmentini sisteme çekebileceği açıktır.
TurkEYnews |
21
Pratik Bilgiler
Pratik Bilgiler
Eylül 2014
Gelir Vergisi
Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Ücretler)
Gelir dilimi
11.000 TL’ye kadar
27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası
97.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası
97.000 TL’den fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL, fazlası
Amortisman sınırı
Vergi oranı
% 15
% 20
% 27
% 35
Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Diğer gelirler)
Gelir dilimi
11.000 TL’ye kadar
27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası
60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası
60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL, fazlası
Vergi oranı
% 15
% 20
% 27
% 35
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Reeskont ve avans işlemlerinde iskonto ve faiz oranları
Reeskont işlemlerinde
Avans işlemlerinde
VUK kapsamındaki reeskont işlemlerinde
Damga Vergisi
Azami damga vergisi (Her bir kağıt için)
Tutar (TL)
11,70
12,00
12,00
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutarı (TL)
800
400
190
Damga vergisine tabi kağıtlar
Sözleşmeler
Ücretler (Avanslar dahil)
Kira sözleşmeleri
Bilanço
Gelir tablosu
Yıllık gelir vergisi beyannamesi
Kurumlar vergisi beyannamesi
Katma değer vergisi ve muhtasar beyannameler
SGK sigorta prim bildirgesi
Tutar (TL)
1.379.775,30
1.487.397,70
1.545.852,40
Damga vergisi oran ve tutarları (2014)
Engellilik indirimi (2014)
Engellilik derecesi
Birinci derece engelliler için
İkinci derece engelliler için
Üçüncü derece engelliler için
Asgari geçim indirimi (2014)
Çocuk sayısı/ Çocuk yok
1 çocuk
Eşin durumu
Çalışıyor
80,33 TL
92,37 TL
Çalışmıyor
96,39 TL 108,44 TL
2 çocuk
3 çocuk
4 çocuk
104,42 TL
120,49 TL
112,46 TL
128,52 TL
120,49 TL
136,55 TL
Konut kira geliri istisnası
Gelirin elde edildiği yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
3.000
3.200
3.300
Değer artış kazançlarında istisna (Menkul kıymetler hariç)
Kazancın sağlandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
8.800
9.400
9.700
Arızi kazançlara ilişkin istisna
Kazancın sağlandığı yıl
2012
2013
2014
Gelir vergisinden istisna kıdem tazminatı tavanı
Uygulandığı dönem
01.01.2014 - 31.12.2014
Tutar (TL)
3.438,22
İstisnalar (2014 yılı)
Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras
hisselerinde
Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde
İvazsız suretle meydana gelen intikallerde
Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde
kazanılan ikramiyelerde
Oran (%)
2,50
1,95
1,40
Oran (%)
24
19
12
Yeniden değerleme oranları
Oran (%)
10,26
7,8
3,93
Fatura düzenleme sınırı
22
| TurkEYnews
Veraset yoluyla intikal
İvazsız intikal
%1
%3
%5
%7
% 10
% 15
% 20
% 25
% 10
% 30
İlk 190.000 TL için
Sonra gelen 440.000 TL için
Sonra gelen 970.000 TL için
Sonra gelen 1.800.000 TL için
Matrahın 3.400.000 TL’yi aşan
bölümü için
Asgari Ücret ve Sosyal Güvenlik
Asgari ücret ve yasal kesintiler
Tecil faizi oranları (Yıllık)
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
3.371 TL
Vergi Oranı
Ödemeler / kesintiler
Gecikme zammı ve gecikme faizi oranları (Aylık)
Yıl
2011
2012
2013
146.306 TL
292.791 TL
3.371 TL
Vergi tarifesi (2014 yılı)
Vergi Usul Kanunu ve 6183 Sayılı Kanun
Uygulandığı dönem
28.04.2006 - 20.11.2009
21.11.2009 - 20.10.2010
21.10.2010 tarihinden itibaren
Oran/Tutar
Binde 9,48
Binde 7,59
Binde 1,89
31,80 TL
15,40 TL
41,20 TL
55,00 TL
27,20 TL
20,30 TL
Veraset ve İntikal Vergisi
Matrah dilim tutarları
Tutar (TL)
20.000
21.000
21.000
Uygulandığı dönem
21.04.2006 - 18.11.2009
19.11.2009 - 18.10.2010
19.10.2010 tarihinden itibaren
% 10,25
% 11,75
% 11,75
Not: Bu oranlar 27.12.2013 tarihinden itibaren yapılan işlemler için geçerlidir.
Gelir vergisinden istisna günlük yemek yardımı (KDV hariç)
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
770
800
800
Tutar (TL)
770
800
800
Brüt asgari ücret
Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14)
İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1)
Gelir vergisi matrahı
Hesaplanan gelir vergisi (% 15)
Asgari geçim indirimi (Bekar) (-)
Kesilecek gelir vergisi
Damga vergisi (binde 7,59)
Kesintiler toplamı
Net asgari ücret
01.01.201430.06.2014 (TL)
1.071,00
149,94
10,71
910,35
136,55
80,33
56,22
8,13
225,00
846,00
01.07.201431.12.2014 (TL)
1.134,00
158,76
11,34
963,90
144,59
80,33
64,26
8,61
242,97
891,03
Yıllık brüt asgari ücret
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
10.962,00
12.000,60
13.230,00
Sosyal güvenlik primine esas aylık kazançların alt ve üst sınırları
Uygulandığı dönem
01.01.2014-30.06.2014
01.07.2014-31.12.2014
Alt sınır (TL)
1.071,00
1.134,00
Üst sınır (TL)
6.961,50
7.371,00
Sayı 6 – Eylül 2014
Eğitim Takvimi
Aylar
Tarih
Şehir
Eğitim
Süre
14 Ekim 2014
İstanbul
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile
Yenilenen KDV İade Süreci ve Tebliğ’in Ana Başlıkları
1 gün
16 Ekim 2014
İstanbul
Elektronik Uygulamalarda Güncel Gelişmeler
(E-Fatura, E-Defter, E-Arşiv, E-Saklama, E-Bilet)
1/2 gün
18 Kasım 2014
İstanbul
Temel Gümrük ve Dış Ticaret Eğitimi
1 gün
20 Kasım 2014
İstanbul
Yurt Dışına Yapılan Ödemelerin Vergilendirilmesi
1/2 gün
25 Kasım 2014
İstanbul
Hukuki ve Vergisel Açıdan Yabancıların
Türkiye’de Çalıştırılması ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
1 gün
09 Aralık 2014
İstanbul
Gümrük İncelemelerinde Süreç Yönetimi ve
Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları
1 gün
11 Aralık 2014
İstanbul
Verginin Temel Kavramları
1 gün
16 Aralık 2014
İstanbul
Dönem Sonu İşlemleri
1 gün
18 Aralık 2014
İstanbul
Transfer Fiyatlandırması ve Dokümantasyonu
1 gün
Ekim
Kasım
Aralık
TurkEYnews |
23
Daha iyi bir çalışma
dünyası yaratmak için
taşındık.
Dünyanın lider denetim ve danışmanlık firmalarından
EY olarak uzun yıllardır bulunduğumuz Beytem Plaza
Şişli’den, Orjin Maslak Plaza’daki yeni ofisimize
taşındık. 1 Eylül 2014’ten itibaren Maslak’ taki
yeni ofisimizde hem müşterilerimiz hem de
çalışanlarımız için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturma
misyonuyla hizmet vermeye devam edecegiz.
Yeni yerimizde görüşmek üzere...
EY Türkiye
Adres: Orjin Maslak Plaza Maslak Mahallesi
Eski Büyükdere Caddesi No: 27 Kat:1-5 34398 Sarıyer /İ stanbul
T: +90 212 315 30 00 E: [email protected] W: ey.com.tr
facebook.com/ErnstYoungTurkiye twitter.com/EY_Turkiye vergidegundem.com