Dosyayı indirmek için lütfen Tıklayınız

Transkript

Dosyayı indirmek için lütfen Tıklayınız
17
BThaber
DOSYA
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN
1 MAYIS 2016
www.bthaber.com
Dijital
dönüşümde
yeni evre…
Mobil kelimesi artık sadece bir
teknolojik ürünler ve çözümler grubunu
değil, bir yaşam biçimini anlatıyor.
Mobil olmak, mobilde iş yapmak, mobil
cihazları kullanmak, mobil teknolojilerle
Ayhan Sevgi çözümler geliştirmek ve hizmet sunmak
günün normali haline geldi. 2000’lerin
başıyla birlikte konuşulmaya başlayan “dijital
dönüşüm” kavramı ise mobil teknolojiler ile birlikte
gerçek manada kurumların hayatının içine girmeye
başladı. İş ofis binalarından sokağa, masa üstlerinden
ceplere taşındı.
Dijital dönüşümü sadece bir ‘teknoloji hamlesi’
olarak gören şirketler geride kalırken, bu dönüşümü
kurum DNA’larının parçası haline getiren şirketler ise
kazandıkları hız, performans, verimlilik ve yaratıcılık
gücüyle rekabette ve inovasyonda çok avantajlı hale
geldiler.
Dolayısıyla dijital dönüşüm bir kere uygulanan ve biten
bir proje değil, sürekli devinen ve her gün gelişen
bir nefes alma şekli oldu. 2016 yılı, hızlanan mobil
altyapılar, ortaya çıkan yeni iş yapma biçimleri ve
teknolojiden yararlanma şekilleri ile daha da hızlı bir
dijital dönüşümü hayatlarımıza sokuyor.
Bu gelişmelerin ele
alınacağı ve BThaber’in
de medya ve içerik
sponsoru olduğu “Dijital
Dönüşüm ve Mobilite
Teknoloji Platformu”
hem iş birimleri
yöneticilerine hem de
teknoloji liderlerine evsahipliği yapacak. Bilişim Zirvesi
Etkinlik Şirketi tarafından 28 Nisan Perşembe günü
Hilton Bosphorus Oteli’nde gerçekleştirilecek ve tam
gün sürecek olan etkinlikte ele alınacak konular şöyle
sıralanıyor:
• Dijital dönüşüm eğilimleri
• Mobilin iş yapma alışkanlıklarına etkisi
• Dijital merkezli inovasyon yönetimi
• İş modellerini yeniden tasarlamak
• Mobil ile açık iletişime hazırlanmak
• Bilgi yönetiminden süreç optimizasyonuna dijital
dönüşüm
• Dijital dönüşümü gerçekleştirmek ve sürekli kılmak
için ne gerekiyor?
• Mobil yaşamla birlikte oluşması gereken yeni
güvenlik alışkanlıkları.
18
DOSYA
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
Üç temel hedef
Şirketlerin yeni iş tarzına adapte
olabilmek için üç temel hedefleri
olmalı; daha düşük maliyet, daha
çevik organizasyonlar ve daha
hızlı değer üretmek. Bu hedeflere
ulaşılabilmesi için üst yönetim
tarafından sahiplenilen stratejik
bir plan oluşturulmalı ve kararlı bir
şekilde uygulamaya geçirilmelidir.
Şirketler, geleneksel işleyişten yeni
işleyişe geçerken mevcut BT altyapı,
süreç ve servisleri ile yenilikçi
olanlar arasında optimum bir denge
kurmalıdır.
Bu konuların BT’ye yansımalarına
baktığımızda karşımıza ciddi
rakamlar çıkmakta. 2017 yılında
büyük kurumların yüzde 50sinin
hibrit bulut altyapısına geçmiş
olacağı, 2020 yılında saniyede
yayınlanacak uygulama sayısının
4 bin rakamına erişeceği ve
operasyonel data hacminin 2020
yılında 2005 yılına kıyasla 400
katına çıkacağı öngörülüyor. BT
birimlerinin bu büyümelere ayak
uydurabilmeleri için uçtan uca BT
yönetimi mimarilerini yapılandırıp,
planlamadan servis sunumuna kadar
tüm alanlarda kendilerine hız ve
verimlilik sağlayacak çözümlere
planlı ve akıllı bir şekilde yatırım
yapmaları gerekmekte. Bu planlamayı
yaparken dikkat edilmesi gereken
başlıca hususlar seçilen çözümlerin
denenmiş, başarısı kanıtlanmış,
merkezi olarak yönetilebilen ve
entegre çözümler olmalarıdır.”
Fikir ekonomisinin temelinde dijital dönüşüm var
Şirketlerde dijital dönüşüme neden
ihtiyaç var diye baktığımızda
karşımıza günümüzde içinde
bulunduğumuz “fikir ekonomisi”
kavramı çıkıyor. Peki “fikir
ekonomisi” ile neyi kastediyoruz?
Günümüzde kurumların rekabetçi
olarak varlıklarını sürdürebilmeleri
için değerli fikirler üretmeleri ve bu
fikirleri hızlı ve verimli bir şekilde
ve de en önemlisi rekabetten daha
önce hayata geçirebilmeleri önem
arz ediyor. Bunu başarabilmek
için de son kullanıcıların
beklentilerini karşılayacak
kalite ve hızda servis sunmayı
sağlayan yenilikçi iş modelleri
oluşturmaları ve bu iş modellerini
hayata geçirmeye olanak verecek
yeni nesil BT teknolojilerinden
doğru şekilde faydalanmaları
gerekiyor. Bulut, mobil, büyük
veri ve analitik gibi uygulamalar
sayesinde şirketler yaptıkları
yatırımın karşılığını daha kolay
ve daha kısa sürede almalarını
sağlayacak araçlara kavuşuyor.
Uygulama ve verilerin bir araya
gelmesiyle yeni deneyimler, hatta
yeni pazarlar yaratılıyor. Dijital
dönüşüm, şirketlerin bu yenilikçi
iş modellerini oluşturabilmeleri
ve uygulayabilmeleri için
tamamlamaları gereken kaçınılmaz
bir süreç.
Hewlett Packard Enterprise
olarak şirketlerin dijital dönüşüm
süreçlerini tamamlarken dört ana
alana odaklanmaları gerektiğini
vurguladıklarını belirten Hewlett
Packard Enterprise Türkiye Yazılım
İş bİrİmlerİnİn beklentİlerİ
Hewlett Packard Enterprise Türkiye Yazılım
Teknik Danışmanı Alev Aydın
Teknik Danışmanı Alev Aydın, bu
alanlar hakkında şu bilgileri verdi:
“Hibrit bir yapıya dönüşme:
Anında ve sürekli olarak yeni değer
yaratmak ve sunmak için hibrit
bir yapıya dönüşmek şart. Bugün
birçok şirket, hızla bulut bilişime
geçme telaşında. Hewlett Packard
Enterprise olarak organizasyonların,
altyapılarına göre ölçeklendirilen ve
çalışan bir bulut sistemi kurmalarına
yardım ediyoruz.
Dijital girişiminizin korunması:
Güvenlik günümüzde herkesin
aklındaki temel meselelerden
biri olarak öne çıkıyor. BT,
şirket faaliyetlerinin temelinde
İş birimlerinin yöneticilerinin
beklentileri, üretilen değerli
fikirlerin pazara çıkarılması için
kurgulayacakları yenilikçi iş
modellerini hayata geçirirken,
BT birimlerine yapacakları
taleplerin hızlı ve kesintisiz
olanak karşılanmasıdır.
Dijital dönüşümün doğal
sonuçlarından biri de BT’nin
rutin işlerin yürütüldüğü bir
maliyet merkezi olmaktan çıkıp,
iş birimlerinin taleplerini hızlı ve
eksiksiz bir şekilde karşılayarak,
şirket için değer üreten bir birim
haline gelecek olmasıdır. Bu
dönüşüm sırasında BT birimleri,
geleneksel altyapılar ile
yönetmekte oldukları süreçlerin
devamlılığını sağlarken, yeni
yer alırken, yetersiz güvenlik
önlemleri nedeniyle yaşanan
sorunlar milyonlarca dolarlara
varan zararlara yol açabiliyor.
Karşılaştıkları; ister siber riskler
olsun, ister doğal afet, terör ya da
benzeri tehditlerden kaynaklanan
diğer riskler olsun, Hewlett Packard
Enterprise olarak şirketlerin riski
tespit etmelerine, önlem almalarına
ve harekete geçmelerine yardımcı
olacak araçlar sunuyoruz.
Veri-güdümlü bir organizasyona
dönüşme: Hewlett Packard
Enterprise’ın açık kaynaklı ve
düşük maliyetli donanım, yazılım
ve çözümleri şirketlere, verilerinin
oluşan süreç ve servisler için
gerekli yeni nesil altyapıları da
kesintisiz bir şekilde devreye
alabilmeliler.
Diğer yandan dijital dönüşüm
kapsamında, bulut temelli
uygulamaların yanı sıra mobil
ve IoT cihazlarının artması
ile oluşan yeni işyeri tarzına
uyum sağlanması şirketler için
öncelikli bir konu haline geldi.
Şirketlerin üst düzey niteliklere
sahip çalışanları çekebilmeleri
ve ellerinde tutabilmeleri için
çalışan merkezli servisleri
uygulamaya yönelik olarak
mobil gereksinimlerini ve
organizasyonel yaklaşımlarını
yeniden gözden geçirmeleri
gerekmekte.
yüzde yüzünü kullanarak gerçek
zamanlı ve uygulanabilir imkânlar
yaratma fırsatı sunuyor. Bu sayede
karar alım süreçleri iyileşiyor ve
hızlanıyor.
İşyerinde verimlilik sağlama:
Hewlett Packard Enterprise
olarak, şirketlerin mevcut süreç ve
araçlarını hızla mobile uygun hale
getirebilecekleri, organizasyonlarının
ölçeğindeki değişimlere hızla ayak
uydurabilecek esneklikte ve müşteri,
çalışan ve ortaklar dâhil olmak
üzere tüm taraflar arasında güçlü
bir iletişim kurulmasını destekleyen
verimli bir çalışma ortamı
oluşturmalarına yardımcı oluyoruz.”
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
DOSYA
19
Yönetim kurulları dijital yetkinliklere sahip değil!
Dijital dönüşüm başta reklam olmak
üzere pazarlama, satış ve üretim
süreçlerini etkiledi ve etkiliyor. İş
yapma paradigmalarını değiştiriyor
ve şirketlere mükemmel fırsatlar
sunuyor. IAB Türkiye yetkililerinin
verdiği bilgilere göre ancak bu
Dİjİtalleşme
üç farklı
düzlemde
etkİsİnİ
gösterdİ
1. Üretim: Dijitalle
birlikte tüketicinin ürün
hakkında daha fazla
söz sahibi olduğu bir
döneme girildi. Dijital
kanallar ve özellikle
sosyal medya bireylerin
etki alanını genişletirken,
şirketlerin tüketiciyi
daha iyi dinlemesine
ve tüketiciden aldığını
ürüne/markaya
yansıtmasına imkan
vermeye başladı.
2. Reklam ve iletişim:
Dijital büyük- küçük tüm
firmalara hedef kitleyle
birebir temas kurma
fırsatı sunarken, dijitali
doğru kullanabilen
markaların rekabet
gücünü arttırdı. Bireylerin
etki alanı büyürken
benzer şekilde markaların
etki alanı da genişledi ve
ticarette şehir, bölge, ülke
sınırları ortadan kalktı.
3. Veri ve otomasyon:
Başta sosyal medya olmak
üzere çeşitli kanallardan
toplanan veri, gelişen
ölçüm teknolojileri ve
otomasyon sayesinde
elde edilen anlık satış
bilgileri, mobil internet
sayesinde elde edilen
konum bilgileri reklam
ve satışı bambaşka bir
boyuta taşıdı. Ölçeği
hayal gücünü zorlayan
büyüklükteki veriyi
mili-saniyeler içinde
işleyen teknolojilerle,
tüketiciye doğru yer ve
zamanda doğru reklam
gösterilmeye başlandı.
Kısaca dijital dönüşüm
dalgasını yakalayan
markaların doğru kişiye,
doğru kanalla ve doğru
zamanda (tam ihtiyaç
anında veya düşünme
aşamasında ihtiyacı
yaratarak) ulaşma
olanakları gelişti ve satış
kabiliyeti büyük oranda
arttı. Üstelik mobil
teknolojiler ve cihazlarla
birlikte bu, yer ve
zamandan bağımsız hale
geldi.
fırsatları değerlendirmenin bir koşulu
var: Geleneksel aklı bir kenara koyup
dijital aklı benimsemek. Çünkü
hedef kitleler ve onların markalarla
kurduğu ilişkinin niteliği ve kapsamı
değişiyor. Markalar artık dijitalle
doğup büyüyen kuşaklarla iletişim
kurmak zorunda. Bu kuşakları iyi
anlayan, onlarla doğru iletişim
kurabilen işletmeler dijitalin sunduğu
fırsatlardan yararlanabilecek ve
markalarını geleceğe taşıyabilecek.
Dijital akıl tek başına yeni
kuşaklarla iletişim kurmak, onlara
ürün, servis satmaya indirgenebilecek
bir şey değil. Şirketlerin en tepeden
başlayarak yönetim anlayışlarını
değiştirmeleri gerekiyor ve maalesef
dünyanın önde gelen kuruluşları bile
bu konuda henüz yeterli seviyede
gelişmiş değil. Örneğin Amrop’un
küresel ölçekte yaptığı Dijitalizasyon
Araştırması (Digitalization on Boards
2016), yönetim kurullarının dijital
dönüşüm ile başa çıkmak için
gereken kilit yetkinliklere henüz
sahip olmadığını gösteriyor. 11
ülkede (Avrupa ve Amerika’da) halka
açık en büyük 110 şirketin yönetim
kurullarının dijital yetkinliklerini ve
1.280 bağımsız yönetim kurulu
üyesinin profesyonel tecrübesini
VE16370_25 Nisan BT Haber EMC ist kahvalti teekkür ilan.ai
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
4/20/16
2:56 PM
inceleyen araştırmanın temel
bulguları, teknoloji şirketlerinde
yönetim kurulu üyelerinin yüzde
36’sının, diğer alanlarda faaliyet
gösteren kuruluşların yönetim kurulu
üyelerinin ise sadece yüzde 5’inin
dijital yetkinliklere sahip olduğunu
ortaya koyuyor.
Dijital dönüşüm bizzat karar
vericiler düzeyine taşınabildiği
takdirde gerçek olabilecek. Aksi
halde yeni iş modelleri, yeni
ortaklıklar ve inovatif yaklaşımı
benimsenemeyecek ve dijitalden
yararlanmak bir yana, markalarını
başarısızlığa mahkum olacak.
20
DOSYA
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
Dijital dönüşüm için üç eksenli yol haritası
Şirketlerin dijitalleşmesini, eski
teknolojinin yerine yenisini koymak
olarak düşünmemek gerekiyor. Süreçler
basitçe dijitalleştirildiği zaman aslında
tek yapılan, iş modelini ya da büyüme
gücünü değiştirmeden sadece mevcut
süreçleri kopyalayarak teknolojiyi
uygulamak oluyor. “Türkiye’nin
en dijital şirketlerini belirleyen ve
Vodafone olarak hazırlanmasına
katkıda bulunduğumuz Accenture
Dijitalleşme Endeksi’ne göre, şirketler,
dijitalleşme sürecinde Dijital Strateji,
Dijital Hizmetler ve Dijital Operasyonel
Yetkinlikler olmak üzere üç eksenli
bir yol haritası izleyebilir” diyen
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Engin Aksoy, açıklamalarını
şöyle sürdürdü: “Dijitalleşmek isteyen
şirketler açısından ilk adım, dijital
stratejiyi şirketin kurumsal stratejisi ve
stratejik amaçları ile bütünleştirmek
ve yeni iş modelleri geliştirmek
olmalı. Dijitalleşmenin kurumsal
stratejide rekabet avantajı sağlayacak
şekilde yer alması ve şirketin ana
hedeflerine entegre edilmesi gerekiyor.
Dijitalleşmek isteyen şirketler için
ikinci eksen, dijitalleştirilmiş ürün ve
hizmetler sunmak ve müşteriye yönelik
faaliyetlerini yeniden yapılandırmak
olmalı. Müşteriler ile olan etkileşimde
dijital ürün ve hizmetlerin kullanılması
gerekiyor. Dijitalleşmeyi hedefleyen
şirketlerin önündeki üçüncü
ve son eksen ise organizasyon
içindeki iletişimin, iç süreçlerin,
iç operasyonların ve işbirliğinin
dijitalleştirilmesi. Bu kapsamda, dijital
teknoloji ve uygulamaların ve ayrıca
yönetişim yapılarının organizasyonel
iş akışını, iç süreçleri ve operasyonu
desteklemesi gerekiyor. Özetle, şirketler
bu üçlü yol haritasıyla hızla dijitalleşip
yarına bugünden hazırlanabilir.”
Günümüzde mobil genişbant, verinin
her an her yerden gerçek zamanlı
erişilebilirliğini sağlayarak iş dünyasında
gelişme trendini belirleyen temel unsur
haline geliyor. Her gün daha fazla
kişi internetle tanışırken, internette
geçirilen zaman da artıyor. Mobil
kullanımın hızla arttığı bu dönemde
işletmeler de dijitalleşme ile verimliliğini
artırıyor, hız kazanıyor, operasyonel
süreçleri kolaylaştırıyor ve daha da
önemlisi, rekabetçi olma yolunda büyük
aşama kaydediyor. Örneğin, mobil
çözümlerle işlerin uzaktan yürütülmesi,
anlık takip edilmesi, saha araçlarının ve
elemanlarının verimliliklerinin kontrol
edilmesi mümkün oluyor. Yapılan
araştırmalar, dijitalleşen şirketlerin
kaynaklarını artırmadan gelirlerini
sektörlerinin yüzde 9 üzerinde
büyüttüğünü, kârlılıklarını sektörlerinin
yüzde 26 üzerinde gerçekleştirdiğini ve
pazar değerlerini sektörlerinin yüzde
12 üzerinde belirleyebildiklerini ortaya
koyuyor. İşletmelerin dijitalleşmelerini
artıracak çözümler, finansal
kârlılıklarına olumlu katkı sağlaması
açısından da önem teşkil ediyor.
Bulut, mobilite ve nesnelerin interneti
trendleri üzerinde yükselen bağlantılı
iş dünyasının, global olarak 2020’de
90 trilyon dolarlık bir ekonomiye can
vereceği hesaplanıyor.
Genişbant teknolojilerinin en yeni
temsilcisi ve mobil iletişimde yeni bir
dönemin başlangıcı olan 4.5G’nin
de dijitalleşmenin geleceği açısından
önemli rol oynadığını kaydeden Aksoy,
şunları kaydetti: “Tamamen IP tabanlı
ve veri taşımak üzere geliştirilen 4.5G
teknolojisiyle ses, SMS ve veri gibi
her tür aktarım, tek bir ortamda,
başka bir deyişle internet üzerinden
gerçekleşiyor. Kurumların hayatını daha
sorunsuz, akıcı ve zengin bir internet
deneyimiyle zenginleştirecek olan 4.5G
teknolojisi, daha hızlı, daha etkin ve
daha rekabetçi iş süreçlerinin de mimarı
olacak. Özellikle gecikme süresinin
kısalmasıyla, online işlem ve faaliyetler
gerçek zamanlı yapılabilecek. Bu da iş
süreçlerinde önemli ölçüde verimlilik
artışını, rekabetçiliği ve maliyet
avantajını beraberinde getirecek.
İş dünyası, daha akıllı ve yenilikçi
iş yapma biçimlerini benimseyerek
dijitalleşmeyi mümkün olan en
hızlı şekilde gerçekleştirecek. 4.5G,
özellikle makinelerarası iletişim (M2M)
alanında önemli büyüme sağlayacak.
4.5G destekli M2M sayesinde, iş
süreçlerinin hızlanması, akıllı kentlerde
yaşama geçiş, eğitimden sağlığa,
Vodafone Türkiye İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Engin Aksoy
tarımdan belediyeciliğe birçok alanda
verimlilik artışı mümkün olacak. Diğer
yandan, iş dünyası 4.5G ile beraber
bulut tabanlı uygulamalara yönelerek
önemli zaman ve maliyet avantajı
sağlayacak. 4.5G, yüksek performanslı
bulut platformlarına erişim, ses ve
görüntü akışı gibi hizmetlerde kullanıcı
deneyimini önemli ölçüde artırırken,
sağlık, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda
yenilikçi uygulamalar sunulmasına
imkân tanıyacak.”
Sadece büyük ölçekli şirketler değil,
KOBİ’ler de dönüşüyor
Kurumlar artık müşterilerini, dağıtım
merkezlerini, tedarikçilerini ve
üretimlerini bir platformda topladıkları
Kurumsal Kaynak Planlama (ERP)
sistemleri üzerinden verilerini analiz
ediyorlar. Doğru ürün ya da hizmeti,
doğru müşteriye, doğru fiyatla, doğru
yerde ve zamanda sunmayı hedefleyen
Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) gibi iş
platformlarına yöneliyorlar. Makineler
arası iletişim (M2M) ile birbiriyle sürekli
konuşan makinelerin ürettiği ve işlediği
büyük veri havuzu içinden anlamlı veriyi
analiz edebiliyorlar. E-defter, e-fatura,
e-reçete, e-imza gibi bürokraside
dijitalleşmeyle, kamu hizmetleri de
hızlanıyor. Kurumsal teknolojiler sadece
büyük ölçekli firmaları değil KOBİ’leri
de dönüştürüyor. Artık her ölçekten
firma, rekabetçiliğine katkı sağlayacak
sanallaşma, mobilite ve veri hizmeti
yatırımları yapıyor. Doğal olarak
dünyamızı şekillendiren bilgi çağından
en doğru şekilde yararlananlar,
oyunun kazananı oluyor. Kurumsal
Uygulama Hizmetleri Direktörü Atakan
Karaman’ın verdiği bilgilere göre, hızlı
rekabet çağında öne geçmek isteyen
her ölçekte firma, e-dönüşüme adım
atmayı öncelikli yatırım kalemi olarak
görüyor. Başta finans ve bankacılık
sektörleri olmak üzere otomotiv,
sağlık, üretim, lojistik ve perakendecilik
sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar
e-dönüşüm ve veri hizmetlerine
hızla geçiş yapıyor. E-dönüşüm
projelerinde kağıttan elektroniğe geçiş
aşamasında tereddüt yaşayan kurumlar,
e-dönüşümün işlerine sağladığı hız
ve avantajları görünce e-dönüşümün
önemini kavrıyor. E-dönüşümle
personel alışkanlıklarının değişmesiyle iş
gücünde verimlilik ortaya çıkıyor. Şirket
içi onay mekanizmalarının evraklardan
kurtularak sanal ortama taşınmasıyla
hızlı karar alma ve hızlı uygulama
imkanı doğuyor. Kurumsal algı
değişimiyle beraber kurumun çehresi
de değişiyor ve rekabet ortamında
kurumun hızlı adımlar atmasına yol
açıyor.
Firmaların e-dönüşüm ihtiyacını
net olarak ortaya koyarak işe
başlamalarını tavsiye eden Atakan
Karaman, şunları kaydetti: “Teknoloji
ihtiyaçlarını seçerek dış kaynak satın
almalarına yönelmeliler. Anadolu
Bilişim olarak bizim farkımız uçtan
uca çözüm sunmamız. Tedarikçi
esnekliğini müşterilerimize sunuyoruz.
Bu sayede veri barındırma, kurumsal iş
uygulamaları, sanallaştırma, destek ve
proje bacaklarının hepsini müşterimize
sağlayabiliyoruz. E-dönüşüm
projelerinde iyi tanımlanmış bir
proje yönetimi metodolojisini
benimsiyoruz. Sürekli ve tutarlı
biçimde başarılı proje üretmek için
bu yaklaşımın gerekli olduğuna
inanıyoruz. Doğru metodoloji, hem
bir projenin gerçekleşmesine yetecek
kadar güçlü ve esnek, hem de
müşterinin gelecekteki ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde gelişmeye
açık olmalı. Bu düşünceden yola
çıkarak geliştirdiğimiz proje yönetimi
metodolojimiz; Tanımlama, Planlama,
Gerçekleme ve Kapatma olmak üzere
birbirini besleyen dört aşamadan
oluşuyor. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını,
bizlerden beklentilerini anlamak ve
bu doğrultuda proje tanımlaması
yapmak bizim için proje hazırlığını
oluşturuyor. Analiz sonrasında gerekli
teknolojik araçlar ve uygulamalar tesis
ediliyor. Özellikle birden fazla kullanıcı
tarafından paylaşılacak çözümlerde
bu paylaşımı sağlayacak sanallaştırma
ve bulut bilişim altyapısını Anadolu
Bilişim Data Center üzerinde
sunuyoruz.”
“Bir kurum e-dönüşüm projesini
dış kaynak olarak satın almak yerine
kendi içinde çözmeyi tercih edebilir.
Fakat bu durumda öngörülemez
maliyetler ve iş gücü verimsizliğiyle baş
başa kalması olasıdır” diyen Karaman,
açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Uzman
bir iş ortağının sunacağı maliyet
avantajı ve uzmanlıktan faydalanmak
ise kurumlara gider kontrolü ve hızla
kendi işlerine odaklanma kolaylığı
sunar. Biz her ölçekten müşteriye
hizmet veriyoruz. Alınan hizmetin
büyüklüğü ile orantılı olarak kullandığın
kadar öde gibi programlar sağlıyoruz.
Böylece kısıtlı bütçelerini maksimum
verimle kullanabilmeleri için, ihtiyaç
duydukları yazılımları ve uygulamaları
Kullandığın Kadar Öde yaklaşımıyla
istedikleri sürede satın alma esnekliğini
sunuyoruz.”
22
DOSYA
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
Dijital dönüşüm zorunluluk haline geldi
Dünya dijitalleşirken işletmelerin de
bu dijital dönüşüme ayak uydurması
artık bir gereksinimden çok
zorunluluk haline geldi. Dijitalleşmeyi
yakalayabilen şirketlerin, maliyetlerini
azaltırken aynı oranda verimliliklerini
de arttırdıkları artık herkes tarafından
bilinen bir gerçek. Bu gerçek, yapı
olarak yenilik ve değişime direnen
firmaların ve yöneticilerinin, direncini
kırmaya ve onları dijital dönüşüm için
cesaretlendirmeye yetiyor.
“Özellikle son yıllarda, devlet
tarafından e-dönüşüm konusunun
ciddi bir şekilde firmalara zorunlu hale
getirilmesi, işletmelerin dijitalleşmesine
büyük bir ivme kazandırdı” diyen
eFinans Satış ve Pazarlama Genel
Müdür Yardımcısı Okan Murat
Dönmez, şunları kaydetti:
“Bu süreçte eFinans olarak biz de
e-dönüşümün temelini oluşturan
e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv ve KEP’in
zorunluluğun ötesinde şirketler
açısından avantajlı birer hizmet haline
gelmesi için gerekli tüm finansal ve
teknolojik yatırımları gerçekleştirdik.
Bu sayede dijital dönüşüm sürecine
giren firmalar, süreçlerini dijital
eFinans Satış ve Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı Okan Murat Dönmez
platformlara ve bulut teknolojilere
taşıyarak maliyetlerini azaltıp iş
verimliliklerini arttırdıklarını gördüler.
Bu dijital dönüşüm süreci, firmalara
yeni teknolojileri kullanmanın sağladığı
pratikliği kanıtlayarak işletmelerin
ve yöneticilerinin dijital dönüşüm
konusunda daha istekli olmalarını
sağladı ve firmalara yeni ufuklar açtı.
Türkiye’de 2013 yılında e-Fatura
kavramı ile yeni bir dijital dönüşüm
süreci başladı. e-Fatura kavramı,
beraberinde e-Arşiv, e-Defter ve KEP
süreçlerini de getirdi. Yakın gelecekte
e-İrsaliye de e-dönüşüm süreçlerine
dahil olacak. İşte bu e-dönüşüm
sürecinin aslında Türkiye’de kurumsal
yazılımlardan sonra firmalar için
ikinci bir djital dönüşümü başlattığı
söylenebilir.
e-Dönüşüm süreçlerine konu olan
e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv gibi
hizmetler ve bunların 10 yıl gibi
bir süre saklanması zorunluluğu
işletmelere güvenlik kaygısını da
beraberinde getirdi. Bu yüzden
firmaların büyük çoğunluğu
e-dönüşüm süreçlerinde eFinans gibi
konusunda uzman ve güvenliği ön
planda tutan özel entegratör firma ile
iş birliği yaparak yol almayı seçiyor.
eFinans’ın sunduğu entegrasyon,
portal ve mobil çözümler, e-Dönüşüm
sürecine dahil olan firmalara büyük
kolaylık sağlamasının yanı sıra özellikle
bu işletmelerin bulut çözümlerine
olan güvenini arttırırken, süreçlerinin
mobil ortama taşınmasına da olanak
sağlıyor.”
Okan Murat Dönmez, şirketlerin
bu süreçlere nasıl hazırlanmaları
konusunda ise şu bilgileri verdi:
“Şirketler e-Dönüşüm konusunda
öncelikle güvenilir bir iş ortağı
bulmalılar. Birçok şirket kendi çabaları
ile e-Dönüşümde yol kat etti ancak
hala sürecini başlatmamış şirketler
bulunuyor. e-Dönüşüme henüz
geçmeyen firmalar ise eFinans’ın
yol göstericiliği ile çok rahat bir
şekilde dijitalleşmeye ilk adımını
atabiliyor. Firmalar bu süreçte
eFinans’a sonuna kadar güvenerek
e-Dönüşüm sürecini sorunsuz şekilde
gerçekleştirebilirler. Özellikle orta ve
küçük boy işletmeler e-Dönüşüm süreci
için ayrıca bir profesyonel istihdam
etmeden eFinans’ın desteği ile bunu
gerçekleştirebilir. Çünkü eFinans’ın
bulut çözümleri ile zaten tek tuşla
istedikleri aksiyonu almaları için gerekli
altyapı ve kullanıcı dostu ara yüzleri
hazır.”
İşletmelerin tüm gelişmelerin ve
eğilimlerin farkında ve bilincinde olmalı
Dünya nüfusunun neredeyse yarısı
interneti günlük yaşamının bir parçası
haline getirmiş durumda iken iş
dünyasının ‘dijitalleşme’ eğilimini
görmezden gelme şansı yok. Yine
dünya nüfusunun neredeyse yüzde 40’I
mobil cihazlar kullanmakta, iki milyarın
üzerinde insan gününün önemli
kısmını sosyal medyada geçirmekte.
Sadece Türkiye’de 40 milyon civarında
aktif Facebook hesabı bulunuyor.
Araştırmalar günde ortalama 4,9
saatimizi kişisel bilgisayarlar üzerinden,
1,9 saatimizi mobil cihazlar aracılığıyla
internette geçirdiğimizi ortaya
koymakta. Günde ortalama 2,32
saatimizi sosyal medyada geçirmekteyiz.
Hali hazırda dünyadaki veri hacminin
2.8 ZetaByte (1 trilyon gigabyte)
büyüklüğüne erdiği tahmin edilmekte.
Dijital dünyanın 2020’ye kadar her iki
senede bir iki katı büyüklüğe ulaşacağı
tahmin edilmekte.
Bizde 4.5G, dünyada 5G
teknolojisine geçişin anlamı,
onbinlerce kullanıcıyı destekleyen
onlarca Mb/s veri hızıyla, veriye
neredeyse gerçek zamanlı erişimin
mümkün hale gelmesi. 2030 yılında
insanlığın yüzde 75’inin, yaklaşık
6.3 milyar kişinin birbiriyle bağlantılı
ve mobil yaşama geçmiş olacağı
öngörülmekte. ABI Research’e göre,
100 milyon kablosuz giyilebilen tıbbî
cihaz ünitesi bulunmakta; yıllık bazda
80 milyon giyilebilen spor ekipmanı
satılmakta. İnsanlığın tüm verilerine
mobil cihazlardan gerçek zamanlı
erişme konusu hemen köşemizde.
İşletmeler açısından verilerin miktarı
ve karmaşıklığı sıkıntılara yol açarken,
bilgiyi elde eden ve bilgiden fayda ve
verim elde edebilen ise kazanacak.
Her şeyden önce işletmelerin
tüm bu gelişmelerin ve eğilimlerin
farkında ve bilincinde olması gerek.
Kendi işlerinin nasıl evrileceğini,
müşteri gereksinim ve deneyiminin
nereye doğru dönüştüğünü
hissedebilmeleri gerekmekte.
Dijitalleşmeyi iyi özümsemeleri şart.
Bu da müşterilerinin neyi isteyip,
neyi istemeyeceğini iyi anlamaları ile
mümkün. Araştırmaları, müşterilerini
empatik olarak dinlemeleri ve iyice
anlamaları gerekli. Ona göre de
çözümler geliştirmeliler. Dijitalleşmede
kritik unsur ‘müşteri deneyimi’.
Üstelik de daha yolcuğunun başından
müşterilerinin dijitalleşme tasarımlarına
katılımlarını sağlayarak, geliştirme,
prototip ve test aşamalarında
hep müşterileriyle bağlantılarını
sürdürmeleri lâzım. Sanırım asıl devrim
de burada yatmakta. İşin teknik ve
teknolojik çözüm üretme, ürğn ve
hizmet geliştirmeden ziyade ‘Müşteri’
katılımını sağlamayı başarmakta. Zira
müşteri katılımından da önce çalışan
Novida Stratejik Yönetim Hizmetleri Kurucu ve
CEO’su Işık Deliorman Aydın
katılımları devreye girecek.
Dijitalleşme bir işletmenin topyekûn iş
yapış biçimini, kültürünü, alışkanlıklarını,
süreçlerini ele alması ve yeniden
tasarlaması anlamı taşımakta. Müşteriodaklı dijital stratejilerini netleştirmeli;
ardından iş modeli ve süreçlerini
dijitalleştirmeli; çalışan ve müşteri
deneyimini sürekli gözetmeli ve disiplinli
bir dijital strateji icraati gerçekleştirmeli.
Odak ‘insan’ olacak şekilde.
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
DOSYA
23
Başarıya giden yol doğru iş ortağından geçiyor
Dijitalleşmenin, insan hayatını ve iş
yapış biçimlerini çok hızlı bir şekilde
dönüştürdüğü yeni bir endüstri
devrimi yaşıyoruz. İnternetin öncülük
ettiği bu dönüşüm yeni sektörler ve
alanlar oluştururken yaşam biçimleri,
iş süreçleri bundan oldukça fazla
etkileniyor. Bu hızlı değişime ayak
uydurabilen ve müşterilerine uygun
çözümler sunabilen şirketler bir adım
öne çıkarken, bu hızı yakalayamayanlar
rekabet sahnesinden siliniyor.
Dijitalleşme, şirketler için artık opsiyon
olmaktan çıkıp yaşamsal bir fonksiyon
haline gelerek, birçok yeni iş sahası
ve iş fırsatını da beraberinde getiriyor.
Genç nüfusun varlığı ve dijital dünyaya
olan kültürel yakınlık Türkiye’yi
bu anlamda avantajlı kılıyor.
Şirketlerin dijital dönüşümü
doğru kullanması durumunda
yurt içinde ve yurt dışında
büyümesi, varlık görmesi için
potansiyeli artıyor.
Fujitsu Türkiye Servis Direktörü
Cengiz Yeker’in Nielsen’in bir
araştırmasına dayandırarak
verdiği bilgilere göre, insanların
yüzde 50’den fazlası bir ürün
almadan önce araştırmalarının
tamamını internetten yapıyor.
Bu durum yeni bir yapının
habercisi. Tam anlamıyla dijital
bir devrim yaşıyoruz. İnsanlar
dijital ortamları çok daha
etkin kullanıyorlar. Bu yapı ise
hem markalar tarafında hem
de tüketici tarafında önemli
değişiklikleri beraberinde
getiriyor.
Dünya Bankası’nın verilerine
göre mobil teknolojiye erişimdeki
her yüzde 10’luk artış, düşük ve
orta gelirli ülkelerin GSMH’nin
yüzde 1,5’i oranında ivme
yaratıyor. Dolayısıyla bugün
ekonominin temel itici gücü
konumunda bulunan mobil
teknolojiler, bireylerin ve iş
dünyasının geleceğini yeniden
şekillendirirken herkesin eşit
fırsatlarla dâhil olduğu toplumsal
yapıların tesisine olanak sağlıyor.
Dijital dönüşümün, şirketin
çalışma biçimini değiştirmeden
sadece eski teknolojinin yerine
yenisinin koyulması anlamına
gelmediğine dikkat çeken
Yeker, şunları kaydetti: “Dijital
dönüşüm, bir kurumun,
dijital çağa ayak uydurarak;
pazarlamasından, iş modellerine,
otomasyonundan, organizasyon
yapısı ve yönetim şekline kadar
her adımında teknolojinin
sunduğu imkanlardan en verimli
şekilde yararlanması anlamına
geliyor. Şirketlerin dijital çağda
başarılı olabilmeleri için bazı
kilit kabiliyetlerini geliştirmeleri
gerekiyor. Dijital stratejiyi şirketin
kurumsal stratejisi ve stratejik
amaçlarıyla bütünleştirmek ve
yeni iş modelleri geliştirmek,
dijitalleştirilmiş ürün ve hizmetler
sunmak ve müşteriye yönelik
faaliyetlerini yeniden yapılandırmak, iç
operasyonları ve organizasyon içinde
iş birliğini dijitalleştirmek en önemli
öncelikler arasında yer alıyor.
Günümüz şirket liderleri ayakta
kalmak için dijital bir işletmeye
dönüşmeleri gerektiğinin farkındalar.
İş dünyası; dijitalleşme ile gelen iş
ve üretim süreçlerindeki esnekliğin
verimlilik artışına olanak tanıdığını
yakından biliyor. Ancak çoğu zaman
dijitalleşme süreçlerinin her alanında
kendilerini destekleyecek doğru
iş ortağını bulmakta zorlanıyorlar.
Fujitsu’nun burada ayrıştığı en önemli
konulardan biri de inovasyon. Fujitsu
olarak bu bakış açımızı ‘İnsan Odaklı
İnovasyon’ olarak adlandırıyoruz.
Biz dijital dönüşüm teknolojisini iş
dünyası için inovasyon ile birleştirerek
sunuyoruz.
Dijitalleşmeyi kurumsal stratejinin
bir parçası haline getirmek, şirketlerin
gelecekteki başarısı ve rekabet
gücü açısından kilit önem taşıyor.
Dijital dönüşümün yarattığı etkinin
büyümesine sebep olan faktörlerin
başında; verinin artması, hızlanması
ve çeşitliliğinin fazlalaşması, özellikle
RFID teknolojisinin ucuzlaması ile
artan veri hızı geliyor. Şirketler, çağa
ayak uydurarak dijital dönüşümlerini
tamamlamak üzere öncelikle doğru bir
iş ve yatırım planı hazırlamalılar. Bunun
yanında şirketlerin dijital dönüşüm
yolculuklarında onlara eşlik edecek
doğru iş ortağının belirlenmesi de
en önemli noktalardan biri. Burada
bizim gibi güçlü teknoloji firmaları ve
entegratörlere büyük iş düşüyor. Fujitsu
olarak, sektörde ‘güvenilir inovasyon
ortağı’ olarak akla gelen ilk isim olmak
istiyoruz. ‘İnsan Odaklı Akıllı Toplum’a
katma değer sağlamak üzere tüm ekip
olarak çok sıkı çalışıyoruz. KOBİ’lerin
bölgesel ihtiyaçlarını da göz önüne
alarak, onların dijital dönüşümünde
yakın ve güvenilir ‘iş ortağı’ olmayı
amaçlıyoruz.”
24
DOSYA
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
Yeni bir ufuk açmadan önce, mevcut varlığın sağlıklı
bir şekilde sürdürülebilirliği sağlama alınmalı
Dijital teknolojiler, müşterilerin markalar
ve ürünlerle ilişkilerini dönüşüme
uğratarak daha önce sahip olmadıkları
bir gücü onlara veriyor. Tüketicilerin
bu yeni erişim noktalarını kabul etme
ve benimseme süreçleri, geleneksel
firmaların yarışta geri kalması ve
adaptasyon süreçlerinde zorluk
yaşamalarına neden olacak şekilde baş
döndürücü bir süratte gerçekleşiyor.
Dolayısıyla şirketlerin mevcut
büyüklüklerinden bağımsız olarak, iş
modellerinin sekteye uğraması muhtemel
bu rekabet ortamında hayatta kalabilmesi
adına dijital dönüşüm süreçlerini
vakit kaybetmeden gerçekleştirmeleri
gerekiyor. Bu aşamada yeni bir ufuk
açmadan önce, mevcut varlığın sağlıklı
bir şekilde sürdürülebilirliğini sağlama
ihtiyacından bahsetmek yerinde olacak.
Forrester Research araştırma verilerine
göre yöneticilerin yüzde 89’u “dijital”in
mevcut işlerini önlerindeki 12 aylık
süre içerisinde sekteye uğratabileceğini
düşünüyor.
“Günümüzde en kolay içine düşülen
yanılgı dijital dönüşüm süreçlerinin
yalnızca bir internet sitesi ve mobil
aplikasyonun hayata geçirilmesi
süreçlerinden ibaret olduğunu
düşünmek ve buna göre hareket
etmek” diyen Forrester Research,
Elektronik Ticaret ve Dijital Stratejiler
Direktörü Ömür Topaç, şunları
kaydetti: “Anlamlı bir dijital dönüşüm
şirketlerin sürdürdükleri işlerinin her
alanını direkt olarak etkilemektedir.
Dönüşümün temelinde ise dijital
müşteri deneyimi ve dijital operasyonel
mükemmeliyetlik bulunmaktadır.
Forrester Research, Elektronik Ticaret ve Dijital
Stratejiler Direktörü Ömür Topaç
Aslen şirketler bir “dijital strateji”
inşa etmeye çalışmamalı, mevcut iş
stratejilerini dijitize etmelidirler. Bu
konuda en önemli başlangıç noktası
farkındalık ve ihtiyacın gerekliliğini
kavramak olacaktır. Zira şirketlerin
hem mevcut pazarları, hem de iş yapış
şekilleri tamamen değişikliğe uğramış
durumda. Pazarlara baktığımızda
şirketlerin müşterileri, kanalları ve
rakipleri dijital iken, iş yapış şekillerinde
ise şirketlerin ürünlerinin, iç görülerinin
ve çalışanlarının artık dijital olduğunu
gözlemleyebiliyor ve biliyoruz.
Öte yandan mobil teknolojiler,
Forrester Research tarafından Müşteri’nin
Çağı olarak tanımladığımız yeni dijital
dünyada tüketicinin, müşterinin en
önemli etkileşim noktalarından biri
konumunda. Müşteri yaşam döngüsü
özelindeki alanlara baktığımızda
müşterilerin marka ve ürün ile ilişkisi
Teknolojİ bİrİmlerİ kendİlerİnİ dİjİtal
dönüşüme nasıl hazırlamalı?
Dijital dönüşüm, teknoloji
yönetimi ile ilgili yeni bir
yaklaşıma ihtiyacın oluşmasına
neden olacaktır. Geçmişte
şirketlerin servis etmekte ya
da almakta olduğu teknolojiyi
düşünelim. Tedarikçi ile yapılan
katı ve çoklu senelik kurumsal
anlaşmalar, rijid lisanslar,
yazılımlar ve bunları kullanan
waterfall tipi geliştirme yapan
yazılım departmanları. Bu günler
planlamalı, yayılmasında rol
oynamalı ve süreçleri, planları
sürekli optimize etmelidirler.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
aşamasında keşif, farkına varma,
algılama, satın alma, kullanma, soru
sorma ve etkileşime girme süreçlerinin
tümüne ayrı ayrı odaklanmak gerekiyor.
Mobil teknolojiler bu aşamaların
tamamında ve fazlasında tüm süreçlerin
İş bİrİmlerİ dİjİtal dönüşüme nasıl hazırlanmalı?
Şirketlerin dijital dönüşümlerini
gerçekleştirmesi aşamasında
“Dijital Liderlik” konusu çok önemli
bir role sahip. Zira dönüşüm
süreçlerinde başarılı adımlar attığını
söyleyebileceğimiz şirketlerin
tümünde tek bir ortak özellik var:
“Dijital bir vizyonu desteklemek
için kuvvetli bir yönetici desteği”.
Burada dikkat edilmesi gereken
husus ise nasıl gelişen ekosistemlerin tek bir organizasyon
tarafından sahiplenilmesi mümkün
değilse, dijital dönüşümün de tek
bir yöneticinin sahiplenebileceği
bir süreç olamayacağıdır. Başarılı
dijital liderler aynı zamanda
müşteri deneyimi ve teknoloji
yönetimi takımlarıyla koordine
içerisinde çalışarak, birlikte üst
düzey yönetimin üzerine yatırım
yapabileceği bir dijital vizyon
ortaya koyanlar olacaktır. Hazırlık
aşamasında ise yöneticiler tüm
kıdem sahibi paydaşlarına dijital
iş dönüşümüne neden ihtiyacınız
olduğunu net bir şekilde
gösterebilmeli, dijital dönüşümü
artık eskilerde kaldı diyebiliriz.
Bunun yerine artık dijital liderler
şirketin teknoloji takımlarıyla bir
arada çalışarak bir iş teknolojisi
(BT) ajandası oluşturmalı ve
teknolojiyi tasarlama, geliştirme
ve servis etme şekillerinin
tamamıyla dönüşümü sağlayarak
Agile, DevOps ve benzeri
yeni yaklaşımların adapte
edildiği inovasyonlar üzerinde
çalışmalıdırlar.
içerisinde yer alıyor. Mobil sadece
bir şirkete ait bir web sitesine ya da
bir aplikasyona erişimini sağlamıyor,
temelinde müşterinin şirketin markası
ve ürünü ile nasıl etkileşime geçtiğini
yeniden tanımlıyor.”
K
26
DOSYA
BThaber
Dijital Dönüşüm ve
Mobil Uygulamalar
25 NİSAN - 1 MAYIS
2016
Küresel olarak gerçekleştirilen ileri
seviyedeki siber saldırıları daha sık göreceğiz
Dijital dönüşüm artık her işletmenin
vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
Pazarlamadan üretime, finanstan İK
süreçlerine kadar oldukça kapsamlı
bir niteliğe sahip bu değişim süreci
kurumların tüm işleyişine etki ediyor.
Dijital dönüşümü doğru bir şekilde
gerçekleştiren kurumlar, operasyonel
verimliliği sağlarken, gelirlerini ve
karlarını da, yeni satış kanallarını
bünyelerine katarak ve yeni müşterilere
ulaşarak, artırıyorlar. Dijital dönüşüm
sayesinde işletmeler daha pozitif
bir müşteri deneyimi sunarken,
markalarının itibarını da artırıyorlar.
Intel Security Türkiye - Azerbaycan
Bölge Direktörü İlkem Özar’ın verdiği
bilgilere göre dijitalleşme süreci
hayatımıza nüfuz ettikçe, ilgili güvenlik
riskleri de paralel olarak artıyor. Dijital
saldırıların boyutu ve sıklığı da günden
güne artmaya devam ediyor. Küresel
olarak gerçekleştirilen ileri seviyedeki
siber saldırıları daha sık görüyoruz.
Veri güvenliği, verilerin şifrelenmesi,
mahremiyet ve gözetleme konuları,
şirketler için hiç olmadığı kadar
önemli bir hale geldi. Riskleri azaltmak
için şirketler güvenlik durumlarını
iyileştirmeli, son güvenlik teknolojilerini
kullanmalı, siber güvenlik konusunda
yetenekli ve deneyimli uzmanlarla
çalışmalılar. En önemli konu ise
şirketlerin güvenlik konusunda
etkili politikalar oluşturması ve
operasyonlarını belirlenen güvenlik
kurallarınca sürdürmesi. Bu konularda
şirketlerin çalışanlara düzenli eğitim
vermesi ve ofis sistemleri kadar ev
sistemlerini de korunması büyük önem
Yönetİcİlerİn beklentİlerİ kadar korkuları da var
Yöneticilerin dijital dönüşüm
sürecindeki temel beklentileri
operasyonel verimlilik, etkin
yönetim ve müşterilerine daha
çok kanaldan hizmet verebilmek.
Yöneticilerin en büyük ve haklı
endişesiyse güvenlik konusu. Bu,
dijital dönüşümün benimsenmesi
için tam olarak güvenli bir ortama
ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Kurumlar dijital dönüşümü
taşıyor. Ayrıca mobilleşen dünyanın
dinamiklerine uygun olarak mobil
cihazların ve bulut platformlarının da
güvenliği en etkin şekilde sağlanmalı.
2 binden fazla
dijital dönüşüm lideri
pozisyonu var
Dünyada yaşanan dijital dönüşümle
beraber kurumlar da tüm iş süreçlerini
yeniden gözden geçiriyorlar.
Müşterilerin beklentileri artıyor ve
bu da kurumları iş yapma biçimlerini
değiştirmeye zorluyor. Artık müşteriler
zaman ve lokasyondan bağımsız
olarak tüm iletişim kanallarından
anında hizmet almak istiyorlar ve
bu da dijital dönüşümü kaçınılmaz
hale getiriyor. Kurumlar dijital
dönüşümü doğru yönetebilmek için
organizasyonlarında Dijital Dönüşüm
Lideri pozisyonu atıyorlar. 2016 yılı
itibarıyla, CDO Club’ın verilerine göre
dünyada 2 binden fazla Dönüşüm
Lideri pozisyonu o olduğunu belirten
gerçekleştirirken, ortaya çıkabilecek
riskleri azaltmak için güvenlik
durumlarını iyileştirmeli, son
güvenlik teknolojilerini kullanmalı,
siber güvenlik konusunda
yetenekli ve deneyimli uzmanlarla
çalışmalıdır. Kurumların güvenlik
konusunda yetkin politikalar
oluşturması ve iş süreçlerini
belirlenen güvenlik kurallarınca
sürdürmesi çok önemli. Çalışanlara
İlkem Özar, şunları kaydetti:
“Intel Security olarak, dijital
dönüşümle beraber ortaya çıkan
siber tehditlere yönelik güvenlik
çözümlerimizle, bu dönüşümün
güvenlik ayağına katkıda bulunuyoruz.
Entegre güvenlik sistemlerimizle
daha fazla tehdidi, daha hızlı ve daha
az kaynak kullanarak çözebilmeleri
için kurumları güçlendiriyoruz. Her
büyüklükteki kuruma ve tüketicilere,
sistemlerin ve ağların korunmasına
yardımcı olan proaktif ve başarısı
kanıtlanmış çözümler sunuyoruz.
Kurumlar ve KOBİ’ler için Veri Koruma
ve Şifreleme, Veritabanı Güvenliği,
Uç Nokta Koruması, Ağ Güvenliği,
Güvenlik Bilgi ve Olay Yönetimi (SIEM),
Sunucu Güvenliği ve Web Güvenliği
ürünlerimiz bulunuyor.”
Güvenlik konusunda daha
fazla bilgilenmeye ihtiyaç var
Şirketler bu değişime kolay
adapte olsalar da, dijitalleşme
düzenli siber güvenlik eğitimleri
verilmesi, BT uzmanlarının güvenlik
konusunda düzenli olarak destek
ve bilgilendirme hizmeti alması, ve
ofis sistemleri kadar ev sistemlerinin
ve mobil cihazların da korunması
büyük önem taşıyor. Ayrıca dijital
dünyanın dinamiklerine uygun
olarak bulut platformlarının
da güvenliği de en iyi şekilde
sağlanmalı.
süreçlerindeki çözümler ve güvenlik
tehditleri konusunda daha fazla
bilgilendirilmeye ihtiyaç duyuyorlar.
Siber güvenlik konusunda yasal
mevzuat gelişiyor ve standartlar
oluşuyor. Siber güvenliğin entegre
bir şekilde sağlanması
konusunda yatırımlar da artıyor.
Bunlar sevindirici. Ancak,
yatırımların yanında siber güvenlik
alanında kurumsal eğitimler
verilmesi ve BT çalışanlarının
iyi yetişmiş olması çok önemli.
Geçtiğimiz yıllarda, sadece büyük
kurumlar değil, KOBİ’ler de siber
saldırılara maruz kaldı. İtibar ve gelir
kaybı yaşamamak, ve operasyonel
verimliliğin güvenlik nedeniyle
sekteye uğramaması için, KOBİ’lerin
de büyük şirketler gibi sürdürülebilir
bir savunma stratejisine sahip
olması, entegre çözümler kullanarak
sistemlerini ve hizmetlerini
olabilecek en güvenli hale getirmesi
gerekiyor” dedi.
Biyometri ile dijital dönüşüm
Dijital dönüşümle beraber hayatımızda
yer alan en ufak bir parçadan veya
bir sensörden sanayideki üretim
aşamalarına, en uç kör noktanın
güvenliğinden yaşadığımız şehirlerin
aydınlatmasına kadar oldukça büyük
bir alanın akıllı hale getirilmesinden
bahsediyoruz. Görüyoruz ki aslında
dijital dönüşüm, A’dan Z’ye hayatımızın
her noktasına dokunuyor. Özellikle
şirketler açısından düşünürsek
örneğin bilgilerin kağıt üzerinde
saklanması; güvenlik açısından
problemler oluşturmakta, gereksiz
yer işgal etmekte, kağıt israfı
oluşturmakta, bilgilerin kolayca
bulunmasını zorlaştırmakta ve sonuç
olarak şirketlere her anlamda zorluk
getirmekteydi. Dijital dönüşümle
beraber bilgi ve belgelere doğru kişinin
ulaşması parmak izi gibi bir biyometri
ile sağlanan kimlik doğrulama
sayesinde daha güvenli ve kolay
hale geldi. Ayrıca bilgi ve belgelerin
dijital ortamda saklanmasıyla kağıt
Mobİl bİyometrİnİn kullanımı artacak
Günden güne daha hızlı bir
şekilde büyüyen teknoloji ile
birlikte güvenliğin öneminin
daha da arttığı bir dönemdeyiz.
Tam da bu noktada özellikle
mobil teknolojilerin hayatımıza
her alanda daha da çok dahil
olmasıyla beraber biyometri
teknolojileri ve dolayısıyla
biyometrik kimlik doğrulama
sistemleri devreye giriyor.
Günümüzde dijital dönüşüm
ile mobil teknolojiler dahilinde
biyometrik kimlik doğrulama
yani mobil biyometri yöntemiyle
mobil cüzdan gibi uygulamalarla
dijital ödeme/bankacılık
sistemlerinde önemli gelişmeler
oluyor. Böylece dijital dönüşüm
sürecinde önemli bir rol oynayan
mobil teknolojilerde kullanılan
biyometri teknolojileri hem
kişilerin hem de şirketlerin ödeme
işlemlerini daha kolay ve güvenli
hale getiriyor. Sonuç olarak da
aslında bu güvenliği sağlamak
için bu kadar çok bilginin var
olduğu ve güvenlik konusunda
oldukça hassas olunduğu
bugünlerde bunu korumak için
mobil biyometrinin kullanımı
daha çok artacak.
tasarrufu sağlandı. Sadece bilgiler değil
şirketlerin ofis, bina ve çevre güvenliği,
aydınlatma, ısınma ve personel devam
kontrol sistemleri gibi konular da dijital
dönüşümle birlikte şirketler için büyük
ve önemli bir ihtiyaç haline geldi.
Ölçsan Genel Müdürü Burak Sondal,
bu konuda görüşlerini şöyle açıkladı:
“Dijital dönüşüm ile aslında
dijitalin ve gerçek dünyanın birbirine
yaklaşmasını görüyoruz. Yaşantımızda
birçok cihaz akıllanıyor, sadece
mobil telefonlar değil evler, binalar,
şehirler ve hatta sanayii bile akıllı hale
gelmeye başladı. Bilgiler dijital bir
şekilde saklanabilir ve izlenebilir hale
geliyor. Yani izleme ile başlayan dijital
dönüşüm, son olarak otonom olarak
çalışmaya başlayan ve hatta kendi karar
verebilen akıllı bir sisteme geçiş yapıyor.
Bu da bilgilerin anlamlı bir şekilde
yaşantımızı kolaylaştırmasına imkan
sağlıyor.
Şirketler hergün daha çok hızlanan
ve yenilenen dijital dönüşüme
ayak uydurması gerekiyor. Tabi bu
noktada en büyük görev şirketlerin
teknoloji birimlerine düşüyor. Ayrıca
iş birimlerinin yöneticilerinin de bu
dönüşüme eşlik etmeleri oldukça
önemli. Çünkü yapılan işlerin ve
çalışılan mekanların güvenliği, bilginin
kolay ve güvenli olarak erişilebilirliği
iş birimlerinin yöneticileri için önemli
ölçütler.”

Benzer belgeler