15 Eylül 2006 Herkese merhabalar! Size Charlottesville, Virginia

Transkript

15 Eylül 2006 Herkese merhabalar! Size Charlottesville, Virginia
15 Eylül 2006
Herkese merhabalar!
Size Charlottesville, Virginia'dan kocaman öpücükler yolluyorum! Daha önce
yazamadım, çünkü kampüse yerleşmem, alışmam, schedule'ımı ayarlamam zaman aldı.
Dersler 23 Ağustos'ta başladı. Bayağı yoğun bir schedule'ım var: Reality and Media
(writing 1 requirement), Economics, German Literature, Russian 101, Russian
Discussion alıyorum. Geçtiğimiz güne kadar Black Nationalism diye bir ders daha
alıyordum, ama danışman Profesörüm bu kadar yoğun bir schedule'ın daha ilk
sömestreden enerjimi tüketeceğini ve delirmiş olduğumu düşündüğünü söyledi. Onun
dışında, yabancıları writing 105'e koyuyorlar; ama IB essay'lerimden gönderdiğim
örnekler sayesinde 110 sınıfına atladım. Foreign lang. requirement'tan da yine IB
sayesinde muaf tutuldum ama Almanca'yı unutmak istemiyorum bir de üstüne Rusça
olsun istedim. Aslında Çince'ye girecektim ama sınıflarda hiç yer yok ve ikinci
challenging opsiyon olan Rusça'yı seçtim. Rusça'nın da Çince'den aşağı kalır yanı yok
aslında. Kiril alfabesini ilk hafta söktüm de bir aksanı yanlış yere koyarsan (ki Rusça
kelimelerin çoğu "çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?" türünden olduğu için
spelling ve aksanlar işi çok çok zorlaştırıyor.) tamamen farklı bir anlam çıkıyor.
Profesörler açısından üniversite harika. Seni sırf öğrenci olarak değil, bütünüyle bir
"insan" olarak görüyorlar. Takıldığın her konuda önüne bir çok seçenek sunuyorlar ve
rütbenin HİÇ önemi yok. Profesörlerle yemeğe, konserlere, futbol maçına gidiliyor.
Burada en hoşuma giden şeylerden biri bu: Profesörler rütbe kompleksini aşmış,
öğrenciler de Türkiye'de gördüğüm büyüğe sonsuz saygı kalıplarını gevşetmiş ama
sınırlarını biliyorlar. Hocayı derste sonuna kadar eleştirebiliyorsun, kendi görüşünü
destekliyorsun. Dersten sonra "Bu arada, Lübnan'daki savaş hakkında ne
düşünüyorsunuz?" diye gayet doğal bir şekilde sohbete devam edebiliyorsun. Burada
anladım ki Türkler olarak eleştiri yapmaya ve eleştiriyi kaldırmaya bakışımız çok farklı.
Aynı şekilde eleştirel düşünceye de. "Plato şöyle demiştir" deyip sadece "report" eden
öğrenciler yerine "Plato asserts such and such, however, his statements underestimate
the following aspects in my perception" tarzında devam eden öğrenci ancak takdir
ediliyor. Onun dışında, hafta içi geyik yapan tek öğrenciye rastlamadım. PazartesiCuma arası herkes ders çalışıyor. Cumartesi sosyalleşme günü, Pazar da haftaya
hazırlanma, dolayısıyla ders günü. Cumartesileri swing dance kurslarına gidiyoruz oda
arkadaşımla. Onun dışında European Society meeting'lerine katılıyorum. Bir de
üniversitede lower-class'lara asistan gibi Almanca dersi verme and/or buradaki devlet
okullarında Almanca dersleri verme (Public Service-- ÇOK ÇOK ÖNEMLİ!!!
ÇOĞUNLUK TOPLUM HİZMETİ MUTLAKA YAPIYOR) gibi bir durumum var.
Programa sign up oldum ama henüz belli değil. Zamanımın büyük çoğunluğu
kütüphanede kitap okumak, essay yazmak, ekonomi problemleri çözmekle geçiyor.
Bir de yalnız başına hayat zormuş bunu anladım. İlk günler çok zorluk çektim --tam
anlamıyla homesick oldum-- ama sonra aslında ailemden 4 sene olabildiğince uzak
olmak gerçekten iyi bir kararmış diye düşündüm. İnsan ancak bu yaşlarda, yani
olabildiğince hamken, tam anlamıyla kendi ayaklarının üstünde duruyorsa; hayatının
geri kalanında bence daha sağlam, iz bırakan, rasyonel adımlar atabilir. Banka işlerimi
hallediyorum, telefon faturamı yatırıyorum (ilk faturam :)))), paramı idare ediyorum,
çamaşır yıkıyorum, odamı temizliyorum, ütü yapıyorum. Bunları yapıp aynı zamanda
akademik olarak çalışmayı öğrenmek gerçekten çok büyük bir hayat dersi. Tüm bunlar
insana hayatta kuvvetli durmayı öğretiyor. Daha uzun süre evde "ekmek elden su
gölden" yaşasaydım, hayata o kadar geç atılırdım ve ilk günlerdeki bocalamamı yaş
ilerledikçe daha farklı yaşardım herhalde.
Neyse çok yazdım... Sizler nasılsınız? IB'ler ne yapıyor??? Bu arada "IB çok zor diye hiç
şikayet etmesinler! Üniversite “IB hiç bir şeymiş” dedirtiyor, çünkü burada HERKES
çalışıyor, rekabet var.
Herkesi çok özledim. 16 Aralık'ta Noel'e geleceğim inşallah. O zaman görüşürüz... Bana
arada mail atın, çok özlettirmeyin kendinizi lütfen!!!
Herkese çok selamlar..
Da svidaniya(goodbye!)
15.09.2006
Gülberk Aşyapar (2006 IBDP)
University of Virginia

Benzer belgeler