Paylaşım Dergisi Sayı - 4

Transkript

Paylaşım Dergisi Sayı - 4
Geleneklerimiz, göreneklerimiz daima iyiyi, doðruyu, güzeli gösterir bize… Türkiye
Finans da bu toplumun gelenek, göreneklerine saygý duyan, onlarý sizlerle
paylaþan, sizlerle yaþayan çok genç ve dinamik bir kurum.
Yazýn en sýcak, en hareketli günlerinde sizlerle buluþan 4. sayýmýzda, bu özellikleri
de sizlere aktarabildiðimize inanýyoruz. Kim perdenin arkasýndaki Karagöz ve
Hacivat'ý kahkahalar atarak izlemez, ya da kim yaþadýðý þehrin 'ruhu'nu yok
sayabilir…
Genel Müdürümüz Sayýn Yunus Nacar'ýn da üzerinde durduðu "yerel kaynak,
yerel kalkýnma" sloganýyla þube sayýlarýmýzý artýrýrken, yerel deðerlerimize sahip
çýkmanýn da gururunu yaþýyoruz. Gerek Karagöz ve Hacivat'ý, gerek þehirlerimizin
hikâyelerini sizlere aktararak, gerekse ülkenin dört bir tarafýnda uzman kadromuzu
bu ülkenin hizmetine sunarak… Kýsacasý bizim kültürümüz, bizim birikimimiz,
bizim insanýmýz, bizim ülkemiz… Hepsine hizmet vermenin gururunu yaþýyoruz.
Paylaþým dergisinin bu sayýsýnda sinema sektörünün marka ismi Osman Sýnav'ý,
Türk futbol dünyasýnýn unutulmaz ismi, þimdilerde miniklerin "Mehmet Hoca"sý,
Mehmet Özdilek'i sayfalarýmýza konuk ettik. Bunun yaný sýra ekonomi dünyasýnýn
nabzýný tutan Sadi Özdemir'in "KOBÝ"lere iliþkin yorumlarý ve yöneticiliðin esaslarýnýn
yer aldýðý "Yönetim" bölümümüz ile dolu dolu bir sayýyla selamlýyoruz sizleri.
Yeni ‘‘Paylaþým’’larda buluþmak dileðiyle…
paylaþýmdan
paylaþýmdan
Kültür 'Paylaþým'ý
7
bizden haberler
paylaþýmdan
[email protected]
6
bizden haberler
ekonomi
tadýmlýk
ÝYÝ OLAN KAZANDI
Türkiye Finans Geleneksel Bahar
Futbol Turnuvasý Tamamlandý
KAPSAMA ALANIMIZ GENÝÞLÝYOR...
içindekiler
Sunduðu kaliteli ve çaðdaþ bankacýlýk
hizmetini ülkenin tamamýna yaymayý
amaçlayan ve bu doðrultuda 2006 yýlýnda
25 yeni þube açarak þube sayýsýný 124'e
ulaþtýran Türkiye Finans, 2007 yýlýnda da
þubeleþme ataðýný devam ettiriyor.
Türkiye Finans olarak "yerel kaynak, yerel
kalkýnma" anlayýþýný benimsediklerini belirten
Yunus Nacar, "Bu anlayýþý özümsemiþ uzman
kadromuzla yeni þubeler açtýðýmýz yerlerde
bireysel müþterilerimizin yaný sýra ülke
ekonomisinin dinamosunu oluþturan
KOBÝ'lerimize güçlü destek vermeyi
amaçlýyoruz." dedi. Nacar, "Uzman
kadrolarýmýzýn yaptýklarý araþtýrmalar ve
bölgelerden gelen taleplerin deðerlendirilmesi
sonucunda bize en çok ihtiyaç olan bölgelerde
þubeler açýyoruz. Þubelerimizle bölge
ekonomisine hem istihdam hem de finansman
saðlayarak destek oluyoruz." þeklinde konuþtu.
Bu paralelde Nisan ayýnda Afyonkarahisar ve
Kütahya þubelerinin açýlýþýný gerçekleþtiren
Türkiye Finans, yeni þubeler açmak için
çalýþmalarýna devam ediyor. Önümüzdeki
günlerde Çorlu, Fatsa, Demetevler, Turgutlu,
Beylikdüzü, Avcýlar, Kavacýk, Edirne, Ereðli,
Çamlýca ve Tuzla'da yeni þubeler açacak olan
Türkiye Finans, yýl sonunda en az 150 þubeye
ulaþmayý hedefliyor.
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN PAZARLAMA ZÝRVESÝ
Pazarlama elemanlarý ile reel sektörü
yakýndan takip eden Türkiye Finans,
piyasalardaki son geliþmeleri
deðerlendirmek amacýyla Ýstanbul Merter
Green Park Hotel'de bir Pazarlama Zirvesi
düzenledi.
Zirvenin beklenenden daha verimli geçtiðini ve
düzenli periyotlarda tekrarlarýnýn yapýlacaðýný
belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus
Nacar, "Burada ülke genelinde hizmet veren
þubelerimizdeki tüm pazarlamacý
arkadaþlarýmýzla biraraya geldik. Bu toplantý
sayesinde ülkenin her köþesinin nabzýný tutmuþ
olduk. Bölgelerin ihtiyaçlarýný o bölgeden
insanlardan öðrenmiþ olduk. Bu sayede ilerleyen
günlerde daha verimli çalýþmalar yapacaðýz."
dedi.
Çalýþanlar arasýnda kaynaþmayý saðlamak
ve motivasyonu artýrmak amacýyla
geleneksel olarak düzenlenen Türkiye
Finans Bahar Futbol Turnuvasý'nýn
dördüncü ayaðýnýn finali 9 Haziran
Cumartesi günü gerçekleþtirildi.
36 takýmýn katýldýðý, Nisan-Mayýs-Haziran
aylarýnda yapýlan Türkiye Finans Bahar Futbol
Turnuvasý birinciliðini Mecidiyeköy takýmýný 31'lik skorla geçen Topçular takýmý kazandý.
Toplamda 106 maç süren, sýký mücadelelere
sahne olan ve fair play ruhunun her an yaþandýðý
uzun maratonu Adalýlar takýmý üçüncü,
Argenekont takýmý ise dördüncü olarak
tamamladý. United Pasha takýmý ise turnuva
boyunca sergilediði davranýþlar neticesinde "En
Centilmen Takým" seçildi.
Merter Best Spor Tesisleri'nde gerçekleþtirilen
final maçýna spor dünyasýnýn da ilgisi yoðun
oldu. Final maçýna Galatasaraylý futbolcu Necati
Ateþ, Galatasaraylý eski futbolcu Uður Tütüneker,
Trabzonsporlu eski futbolcu Mehmet Ali Hunca,
Kayserispor menajeri Süleyman Hurma ve
yorumlarýyla taraflý tarafsýz herkesin beðenisini
kazanan spor yazarý Osman Tanburacý katýldý.
Bu sezon gerek Milli Takým, gerekse
Galatasaray'da gösterdiði performans ile beðeni
toplayan Necati Ateþ, "Böyle bir organizasyonda
bulunmaktan mutluluk duyuyorum. Spora
gösterilen ilginin bu derecede yüksek olduðunu
görmek ileriye yönelik umutlarýmý artýrdý. Umarým
önümüzdeki sene yine burada sizlerle beraber
olurum." dedi.
Yeni Þafak Gazetesi yazarý Osman Tanburacý
ise, "Spor müsabakalarý insanlarýn birbirlerine
yaklaþmalarý ve birbirlerini anlamalarý için bir
fýrsattýr. Umuyorum ki Türkiye Finans, 106 maçlýk
bu maratondan gerekli kazanýmlarý elde etmiþtir."
dedi.
Toplantýlarýn ikinci gününde Ankara Üniversitesi
Eðitim Bilimleri Fakültesi Öðretim Üyesi Prof.
Dr. Üstün Dökmen, insan iliþkilerine yönelik
verdiði eðitim ile hafýzalarda hoþ anýlar
oluþmasýný saðladý. Katýlýmcýlar bu eðitim
sayesinde müþterilerle bundan böyle daha
verimli iliþkiler kuracaklarýný belirttiler.
Nisan ayý içerisinde iki oturum þeklinde yapýlan
Pazarlama Zirvesi toplantýlarýna Türkiye Finans'ýn
ülke genelinde görev yapan 500'ü aþkýn
kurumsal ve bireysel pazarlama personeli katýldý.
Yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirilen toplantýda
2006 yýlý deðerlendirmesinin yanýnda, 2007
yýlýndan beklentiler, hedeflere yaklaþým oranlarý,
piyasalardaki yeni trendler ve bu trendlere
personelimizin uyum saðlamasý için yapýlmasý
gerekenler konuþuldu.
Zirvenin ikinci gününde konuþan Prof. Dr. Üstün Dökmen
katýlýmcýlara unutamayacaklarý saatler yaþattý.
Türkiye Finans Geleneksel Bahar Futbol Turnuvasý’nýn þampiyonu Topçular Þubesi oldu.
10
içimizden biri
Ali Þenel
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Seyircisiz sinema
öksüz çocuða benzer
Osman Sýnav; “Sinema eserlerinden alýnan vergiler düþürülmedikçe, ‘Türk Sinemasýnýn
sektör olmasý’ hayalden öteye gidemez!”
B
bankamýzdan
10
[email protected]
kültürümüz
söyleþi
yönetim
ir kuþaðýn hafýzalarýna yer etmiþ
açýk hava sinemalarýndaki
makaralý film makinesi sesini
düþünürüm bazen. Bir makara
filme sýðdýrýlmýþ kimi zaman üç
ay, kimi zaman daha fazla süren
emeði. Senede üç yüz filmin çekildiði
zamanlardaki film artistlerini ve akþam olunca
istemsiz ayaklarla tutulan sinemanýn yolunu.
Kabak çekirdeði ve gazozla bilmem kaçýncý kez
ayný filmi izleyen o mesut Türk sinema seyircisini
düþünürüm. Ne oldu da öksüz býraktý sinemalarý
vefakâr seyirci? Senede üç yüz filmle sektör
olma yolunda emin adýmlarla ilerleyen 'Türk
Sinemasý'nýn baþýna ne geldi de korsan film
satanlar bir sektör yaratýrken 'Türk Sinemasý' bir
sektör olmaktan bu kadar uzak? Türkiye'de hep
ses getiren filmlerin ve televizyon dizilerinin
mimarý Osman Sýnav, bizlere 'Türk Sinemasý'nýn
dününü bugününü ve muhtemel yarýnýný, ayný
zamanda tüm piyasa olumsuzluðuna raðmen
senaryosu ve çekim teknikleriyle çok ses getiren
son filmi Pars'ý anlattý.
Pars filminin senaryosu, ne zaman zihninizde
oluþmaya baþladý?
Senaryo süreci, uzun bir süreçtir. Bunun
baþlangýcý, noktasý ya da satýrbaþý yok. Aslýnda
benzeri hikâyeleri zaman zaman düþünüyordum.
Bir gün Aybars'a (Aybars Bora Kahyaoðlu)
dedim ki; “Uyuþturucunun ülkemizde hýzla artan
tehlikesi ve okullarla iliþkisini ele alan bir film
yapalým”. O da bana bir tretman yazdý getirdi.
Bunun üzerine baþladýk biz de. Bu filmi bu yýl
yaptým ama birdenbire ortaya çýkan bir þey
deðil. Uzun yýllardýr beynimin bir köþesine attýðým
küçük notlarýn bir bileþkesiydi aslýnda.
Sinemanýn sektör
olabilmesi için, kaliteli ve
uluslararasý rekabet gücü
olan filmler yapýlmasý, dýþ
pazara çýkýlmasý ve seyirci
sayýsýnýn artýrýlmasý lazým
Her sanat eseri bir miktar sosyal
sorumluluk içerir
Bu filmi, oluþum aþamasýnda bir soysal
sorumluluk projesi olarak mý tasarlýyordunuz?
Her projenin bir miktar sosyal sorumluluk tarafý
olmalý. Sonuçta insanlar için bir þey
yapýyorsunuz. Kitlelerle bir þey yapýyorsak, çok
bireysel bir þey yapmýyorsak bu durum göz
önünde tutulmalý. Kavram olarak sanat, bireysele
daha yakýn gözükse de kendi pencerenizden
gördüklerinizi yansýtsanýz da sanat eserleri
bireyin kendisini deðil, kitleleri etkilemek için
yaratýlýr. Özellikle de sinemada izleyici faktörü,
en baþat öðedir. Onlarýn beklentileri göz önünde
tutulur. Hiçbir yönetmen, hiçbir filmi kendi
kendine izlemek için çekmez.
Film çekmek için önemli ekonomik kaynaklar
gerekli. Bu anlamda sponsor, devlet yardýmý
gibi finansal bir destek görüyor musunuz?
Ülkemizde bir sponsorluk yasamýz olmasýna
raðmen pratikte iþlemiyor. Sonuçta sponsorluk
da ticari bir iþtir ve hiçbir yatýrýmcý bile bile kâr
elde edemeyeceði iþe girmez. Bu yüzden
sponsor olan kiþilere vergi indirimi gibi kolaylýklar
saðlanmalý ve sanatsal faaliyetlere yapýlan
desteklerin kurum dýþýna çýkmasý mecburiyeti
getirilmeli. Kurumlar günümüzde çeþitli sanat
dallarýna sponsor desteði saðlamakla beraber
bu destekleme henüz sinemaya ulaþmýþ deðil.
Devlete bakan yönü nedir bu durumun?
Birtakým özel projeler, tabii ki devlet desteði
olmadan çok zor yapýlýr. Ama onunla ilgili direkt
devlet kasasýndan finansman saðlanmasý fikrine
sýcak bakmýyorlar. Devlet bize bir takým önümüzü
açýcý þeyler saðlamalý. Mesela Rüsum diye bir
vergi var; onu kaldýrmakla iþe baþlayabilir. Bu
vergi eðlence vergisi diye 1936'dan bu yana
eðlence yerlerinden alýnan bir vergidir ama
eðlence yeri denilince o dönemde sinema
salonlarý ve çayhaneler ayný kategoriye
sokulmuþ. Bunun bir kýsmý ayrýlmýþ tamam ama
þöyle bir sorun var þimdi. Bu vergiler, Maliye
Bakanlýðý tarafýndan toplanýyor ve bir kýsmý Kültür
Bakanlýðý'nýn kullanýmýna açýlýyor. Buradaki
sakatlýk da þu: Rüsum nereden toplanýyor?
Biletlerin satýþýndan elde edilen gelirin üzerinden
iþ yapan filmlerden toplanan para daha çok;
sonuçta benden kestiði parayý bütün sinema
sektörüne daðýtýyor. Yýlda otuz proje çýkýyorsa
bunun en fazla üç tanesi iþ yapýyor, toplanan
paranýn da % 90'ýný buradan saðlýyorsun. Ama
daðýtýrken herkese eþit daðýtmaya çalýþýyorsun.
Tabii belli kriterlere göre daðýtýyordur bunlarý
ama ne ben o seçimlere katýlýyorum ne de bu
konuda bana bilgi veriliyor. Bu þekilde, sinema
sektörünün çok fazla geliþeceðine inanmýyorum.
Vergi indirimi saðlamazsan, destek
saðlamazsan sektör kendi içinde kârlýlýðýný
artýramaz; bunu müteakip geliþemez de. Sinema
alanýna yönelik fonlar kurulabilir. Bu alana yatýrým
yapan fon sahipleri, sinemada kullanýlacak
finansman fonlarýyla yatýrýmýný deðerlendirenler,
daha az vergi ödeyebilir. Bu sayede bu cazip
hale gelir. Dolayýsýyla büyük bir kaynak oluþur.
Bütün dünyada bu böyle; hatta uluslararasý
çalýþýyor bu fonlar. Mesela "Alexander" filmi
Amerikalýlar tarafýndan çekiliyor ancak Alman
fonlarýyla finanse edilmiþ bir film.
Türkiye'de yabancý fon alan bir proje var mý?
Yok, ne yazýk ki! Her þeyden önce projenizi
sigortalamanýz lazým. Bir sürü merhalesi var bu
iþin. Co-productionlar için yabancý yatýrýmlarý
Türkiye'ye çekmemiz lazým. Onun için de ayrý
bir yasal düzenleme hazýrlýðý var þu anda. Bu
yapýlýrsa, iyi çalýþtýrýlýr ve devamý getirilirse
hakikaten devrim niteliði taþýyacak bir þey olacak.
Diðer sektörlerdeki gibi yabancý sermaye gelip
Türkiye'de yatýrým yaparsa, film çekerse bunun
Türkiye'nin tanýtýmýna büyük katkýsý olacaktýr.
Türkiye piyasasýnda bir katma deðer yaratacaktýr.
Bunun için de vergi indiriminin saðlanmasý þart.
Bugün Romanya'da yýlda 20 tane Amerikan filmi
çekiliyor. Dünkü Demirperde ülkesinde yýlda
ortalama 20 film çekiliyor!
Filmin A sýnýfý veya B sýnýfý olmasý önemli deðil…
Gidiyorsunuz bir ülkeye; "Benim bir filmim var
ve bütçesi (örneðin) 5 milyon dolar. Böyle bir
þey yapacaðým, þuralarda çekeceðim…"
19
spor
kiþisel geliþim
içindekiler
içindekiler
zamanýmýn çoðunu küçük kýzým alýyor. Bunun
yanýnda, Beþiktaþ gibi bir kulüpte 13 yýl oynayan,
kaptanlýk yapan, birçok baþarýlar yakalayan
biriyim. O süreçte de iþ ahlaký çerçevesinde
kendime yakýþan þekilde yaþadýðýmý biliyorum.
Onun meyvelerini futbolu býraktýktan sonra
toplumun her kesiminden gelen sevgi
gösterileriyle görmek açýkçasý beni çok mutlu
ediyor.
Eþiniz Ýnci Haným ile tanýþmanýz nasýl oldu?
dekorasyon
Ali Þenel
Her yanlýþtan
bir doðru çýkardým
teknoloji
18
[email protected]
güncel
spor
Beþiktaþ’ýn efsane oyuncusu Þifo Mehmet; ‘‘Futbolcu deðil, insan yetiþtirmeye
çalýþýyorum. Karþýsýndaki futbolcuyu bir makine olarak görecek deðil, onun da kendisi
gibi etten kemikten olduðunu unutmayacak bir insan…’’
Eþiniz çalýþýyor mu?
Eþim babasýnýn yanýnda çalýþýyor. Kendisi
designer, mücevherat iþi yapýyor. Ben de yakýn
vakitte kendime kayýnpederimin iþyerinde bir
mesai ayýrmayý düþünüyorum.
Planlarýmý artýk kýzýmý düþünerek
yapýyorum
Cezalý olduðunuz dönemin size ne gibi
yansýmalarý oldu?
utbola baþladýðý günden bu yana
hep ‘efendi sporcu’ olarak
tanýdýðýmýz bir isim; Þifo Mehmet.
Türkiye-Ýsviçre maçýnda olumsuz
bir olay yaþansa da bu yine de Þifo
Mehmet’in efendiliðine gölge
düþürmedi. Durumu telafi etmek için elinden
geldiðince çalýþtý ve fazlasýyla baþardý. Son
zamanlarda yaptýðý televizyon programýyla
gündemimize yeniden gelen Þifo, futbol
okulunda öðrencilerine futbolcudan ziyade iyi
bir insan, iyi bir vatandaþ olmayý öðretiyor.
Þifo Mehmet’i sahalardan ve son dönemde
TV programlarýndan tanýyoruz, biraz da
Mehmet Özdilek’ten bahseder misiniz?
Kendi halinde, evi seven, ailesine baðlý bir yapýya
sahibim. Kendimi bildim bileli özel hayatýma
hep dikkat eden biriyim. Çünkü hem
bulunduðum konum itibariyle hem yaptýðým iþle
topluma örnek olan bir þahsiyet olmaya çalýþtým.
Futbola baþladýðým ilk günden itibaren bu
Aslýnda bu süreçte bir takým sýkýntýlar yaþadým,
yaþamadým deðil. Milli Takýmla ilgili sýkýntýlarým
oldu. O süreci çabuk atlatmamda, ayaklarýmýn
üzeride durmamda eþimin, kýzýmýn, ailemin ve
dostlarýmýn çok büyük etkisi oldu. Bu sayede
yanlýþ olan bir olay yön deðiþtirdi ve hayatýmýn
en güzel günlerini yaþamamda vesile oldu.
Açýkçasý kýzýmý daha yakýndan tanýma, sindire
sindire koklama adýna çok keyifli bir süreçti.
Þimdi aktif halde yeniden baþladýk.
Televizyondaki “Futbol Okulu Projesi” ve
Beþiktaþ Divan Yönetim Kurulu üyeliði ile yoðun
Aklýnýzda futbolu býrakayým ondan sonra
evlenirim gibi bir düþünce var mýydý?
Hayýr, önemli olan doðru insaný bulabilmek...
Ben bu konuda biraz titiz bir insandým. Aile
kurumuna çok saygý duyan ve sýký sýkýya baðlý
bir ailede yetiþtim. Dolayýsýyla evlenmek için
evlenmek mantalitesinde olan bir insan olmadým
hiçbir zaman. Hayatý paylaþacaðým doðru kiþiyi
bulmak benim için önemliydi. Ýnci Haným’dan
önce hayatýmý birleþtirebileceðim, benim
anlayýþýma uygun birisiyle karþýlaþmadýðým için
evlenmedim. Ýnci Haným’la futbolculuðum
bitmeye yakýn evlenmemiz sadece bir
tesadüftür.
Planlar hayatýn hiçbir
döneminde bitmez. Sizin
gelecekle ilgili planlarýnýz
neler?
Planlar var olduðu sürece
insanlarýn hayatta var olmasý ve
hayata tutunmasý çok daha
güçlü olacaktýr. Bir kere þu bir
gerçek, elverdiði ölçüde
sporun içinde olacaðým.
Yöneticilik olur; hocalýk olur;
baþka mevkiler de olabilir.
Bunlarýn dýþýnda kalma
þansýna sahip deðiliz,
birikimimiz buna
elvermiyor. Bunun
haricinde tabii ki sosyal
sorumluluk anlamýnda
toplumun birçok kýsmýna
elimizden geldiðince
yaptýðýmýz projelerle
destek olmaya
çalýþýyoruz. Bu tür sosyal
aktivitelerimiz, ben
Ali Þenel
28
reklam dünyasý
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý
Mehmet Ali Gökçe
Askerlik sonrasýnda 1985 yýlýnýn Ekim ayýnda
Faysal Finans kurumunda göreve baþladým.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 9 ay
süren sertifikalý bankacýlýk eðitimi ile de bilgilerimi
pekiþtirdim.
Bankacýlýk kariyerinizin kaç yýlý yöneticilik
vasfý ile geçti?
ürünlerimiz
Ýnsandan anlamayan
iþten anlamaz!
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý Mehmet Ali Gökçe: "Yönetici empati yapmayý
bilmeli. Karþýsýndaki insaný anlamayan, kendi derdini anlatamaz."
ir insaný gerçekten anlamak ve
onu gerçekten tanýmak
istiyorsanýz; ortalama insan
hakkýnda bu zamana kadar elde
edilmiþ bütün verileri bir kenara
býrakmak lazým diyor bir düþünür.
Bu zamana kadar insanlar hakkýnda birçok veri
biriktirilmiþtir. 'Esmerler mantýklý olur, þiþmanlar
komik olur…' Ne yazýk ki gerçek hayatta bu
veriler pek iþe yaramaz. Çünkü her insanýn ruhu
kendine özeldir.
bulmaca
þube bilgileri
Ýnci Haným ile iki yýldýr evliyim. Bizim tanýþmamýz
bir arkadaþ vasýtasýyla oldu. Kýsa bir süre
arkadaþlýk ettikten sonra 7-8 ay gibi bir zamanda
evlilik kararý aldýk ve evlendik. Evlilik öncesi
süreci çok fazla uzatmak istemedim. Çünkü
zaman uzadýkça bazý þeylerin eksiye doðru
gittiðini düþünüyorum. Dolayýsýyla hem benim
onu tanýmamda hem de eþimin beni
tanýmasýnda bu kadarýnýn yeterli olduðuna karar
verdik. Ýkimiz de her þeyi çok net ortaya koyan
bir yapýda olduðumuz için bu yönde birbirimizi
tamamlayan kiþiliklere sahiptik. Sonuç olarak
da böyle bir karar aldýk. Þimdiyse bundan iki yýl
önce, ne kadar doðru bir karar aldýðýmýzý
görmenin mutluluðu ve keyfini yaþýyoruz.
bir çarkýn içine tekrar girdik. Benim için o
dönemin aile kurgusunu daha iyi oturtma, kýzýmý
daha iyi tanýma açýsýndan faydalý geçtiðine
inanýyorum. Her karanlýðýn sonunda bir güneþ
doðar derler ya cezanýn sürecinde aslýnda bu
tür þeyleri çok yürekten ve içten yaþayan bir
kiþilik oldum. Belki o süreçte çalýþsaydým kýzýmla
birlikteliði bu kadar yakýndan, bu kadar
hissederek yaþayamayacaktým. Benim
oynadýðým zamanlarda arkadaþlarýn maçlarý,
kamplarý olduðu için birçok evli, çocuk sahibi
arkadaþým bu duygularý bu kadar içinde
hissederek yaþayamadý.
Fotoðraflar: Emrah Gürel
28
[email protected]
1
2
14
25
26
28
36
40
42
44
48
56
58
60
62
63
6
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý Mehmet
Ali Gökçe de insana deðer vermenin önemini
kavrayarak bu mevkiye geldiðini ve artýk her
yöneticinin empati yapmayý bilmesi gerektiðini
söylüyor.
Akademik eðitiminiz finans alanýnda deðilken
niçin bu mesleði seçtiniz?
Babam esnaftý; ben dükkânda babama yardým
ederdim. Çalýþma sevgisini babam aþýladý bana.
Okul yaþamým boyunca da hep iþ hayatýna
atýlmak istiyordum. Bir anýmý sizinle paylaþmak
istiyorum bu noktada, ben küçükken bir
inþaatýmýz vardý; ben de babamla beraber orada
çalýþýyordum. Üstüm çimento, toz ve topraða
karýþmýþ bir vaziyetteyken babam "Þu parayý al,
karþýdaki bankada bozdur." dedi. Ben de
"Tamam o zaman, üzerimi deðiþtireyim." dedim.
O da "Hayýr, bu halinle gideceksin." dedi.
Bankada çalýþanlar her zaman takým elbiseli,
boyalý ayakkabýlý insanlar olduðu için o tip
insanlarýn karþýsýna kirli pasaklý çýkmak, ayýp
geliyordu bana. Bankacýlýk ulaþýlmasý güç bir
iþmiþ gibi geliyordu. O gün babam bana çok
büyük bir iyilik yaptý ve benim özgüvenimi
kazanmamda büyük bir etki oluþturdu. Üniversite
çaðlarýnda bir arkadaþým TÖBANK'ýn eleman
aradýðýný, çalýþýp çalýþmayacaðýmý sordu. Ben
de "Niçin olmasýn…" dedim. Böylece bankacýlýk
hayatým baþladý. Askere giderken bildiðimiz
anlamda bankacýlýðý yapmamaya kesin
kararlýydým. Faizsiz bankacýlýk hakkýnda da
Yirmi sekiz yýllýk bankacýlýk hayatýmý özetlemek
gerekirse, 1991 yýlýna kadar çeþitli orta kademe
yöneticiliklerinde bulundum. 1991-1999 yýllarýnda
ise Kuveyt Turk Evkaf Kurumu Ankara Þube
Müdürlüðü vazifesini yaptým.1999 yýlýndan
itibaren de Anadolu Finans Kurumu ve
devamýnda Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nda
üst yönetim görevini sürdürmekteyim. Sonuç
olarak 20 yýlý aþkýn süredir yöneticilik vasfýný
taþýmaktayým.
Uzun bir yöneticilik tecrübeniz var. Size göre
yönetici olmanýn sýrrý nedir? Bu iþin zorluklarý
nelerdir?
Zorluklardan ziyade bir yöneticide olmasý
gereken vasýflara bakmak lazým... Bunlarýn
olmadýðý yerde zorluklar baþlýyor. Her þeyden
önce yönetici empati yapmasýný bilmeli. Yani
karþýsýndakinin yerine kendisini koyabilmeli.
Karþýsýndaki kiþi hangi düzeyde olursa olsun;
ister patron olsun, isterse memur olsun…
Karþýsýndakinin ne düþündüðünü idrak edebilirse
zaten birçok þeyi baþarabilmiþ olur. Yönetici
samimi, istikrarlý, anlayýþlý, dürüst olmalý. Bunlar
tabiî ki her insanda olmasý gereken vasýflar ama
yöneticilerde "olmazsa olmaz olan" vasýflar diye
düþünüyorum. Zorluklar, bu vasýflar olmadýðý
zaman baþlýyor. Bunlara ilaveten yöneticilerde
liderlik vasfý da olmalý. Belli bir yönetim
aþamasýndan sonra liderlik vasfý yoksa yöneticilik
biraz zorlaþmaya baþlýyor. Liderlik vasfý varsa
orada yöneticilik biraz daha kolay hale geliyor.
Yaptýðýnýz iþten zevk alýn!
Yaptýðýnýz iþten zevk almanýz çok önemli. Siz
iþinize âþýksanýz, sizin yönettiðiniz insanlar da
sizi takip edecektir. Liderlik dediðimiz özellik de
burada devreye girer. Ekip çalýþmasý ve takým
çalýþmasýna da imkân saðlar. Zaten empati
yapamýyorsanýz; karþýnýzdakini anlayamýyorsanýz
çatýþma baþlar. Çatýþma deðil de dayanýþma
olabilmesi için empati yapmak gerekir. Ekip size
güvenebilmeli. Ekip sizinle beraber
düþünebilmeli, sizin soluduðunuz havayý sizinle
beraber soluyabilmeli. Liderlik vasfýna
sahipseniz, liderlik yapabiliyorsanýz, ekibi
anlayabiliyorsanýz siz zaten takým olmuþsunuz
demektir. Sonrasý da zaten rahat olur.
Tabii yönetici kriz ve riskleri de iyi yönetebilmeli.
Özellikle ülkemizde maalesef dönemsel olarak
krizlerle üç, beþ yýlda bir karþý karþýya kalýyoruz.
Krizleri ve riskleri iyi yönetebilmeli ki baþarý
arkasýndan gelebilsin.
Bir yönetici ne kadar bilgili olursa olsun,
þartlar artýk eskisine oranla çok çabuk
deðiþiyor. Eskiden yüzyýlda deðiþen þeyler
þimdi günlük deðiþiyor belki de. Bunun için
kendinize nasýl bir destek saðlýyorsunuz?
Kendinizi nelerle besliyorsunuz?
Özellikle günümüzde, rekabetçi koþullar
içerisinde faaliyetlerimizi sürdürdüðümüzü sizler
de biliyorsunuz. Yönetici kendini yenileyemediði
zaman, rekabette çok geri planda kalacaktýr.
Dolayýsýyla sürekli kendini yenileyebilmeli…
Kendini yenileyebilmenin yolu da bilgiden
geçiyor; gerek teknolojinin takip edilmesi,
gerekse gündemin takip edilmesi ve donanýmlý
olunabilmesi... Biz þubedeki arkadaþlarýmýza
yaptýðýmýz her toplantýda bunlarý söylüyoruz.
Bizler, çok iyi donanýmlý birer bankacý olmanýn
gayreti içerisindeyiz. Bunun için ne yapýlabilir?
Ekonomi dergileri var, kendi sektörümüzle ilgili
yayýnlar var, ekonomi programlarý var. Basýnda
bu manada arayýp da bulunabilecek her þey
var. Mesela Google sýnýrsýz bir kaynak. Hangi
bilgiye ulaþmak istiyorsanýz, ulaþabiliyorsunuz.
Bu çaðda yaþayan gençler, bilgiye ulaþma
konusunda daha rahatlar. Bilgiye ulaþma
niyetinde olmalý ve bunun gereðini
yapabilmelisiniz. Rekabet artýk çok acýmasýz
oldu. Çin, dünyanýn baþýna bela oldu, neden
oldu? Durup dururken olmadý tabi ki. Onun için
kendimizi yetiþtirebilmemiz lazým. Uluslararasý
arenada söz sahibi olabilmeliyiz. Yöneticilik
vasfý, miras yolu ile kazanabilecek bir olgu
Üniversitede iken bir
arkadaþýnýn tavsiyesi ile
TÖBANK'da bankacýlýk
hayatýna baþlayan Gökçe,
þu anda Türkiye Finans’da
Bankacýlýk Hizmetleri
Müdürlüðü, Bireysel
Deðerler ve Tahsis
Müdürlüðü, Hazine
Müdürlüðü, Fon Yönetimi
Müdürlüðü ve Þubelerden
Sorumlu Genel Müdür
Yardýmcýsý.
32
mekan
Osman Serkan Bozlaðan
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Kaya‘doruðu’nda
bir Beð‘pazarý’
Beypazarý; Her karesi ayrý bir kültür kokan, çoðunlukla iki katlý
beyaz evleri ve onlarý ayakta tutan taþ sokaklarý, medreseleri,
camileri ve konaklarýyla el deðmemiþ bir folkloru içinde
yaþatan Ankara’nýn güzel ilçesi; nostaljik yolculuk arayýþýnda
olanlarýn ise yeni adresi.
Beypazarý Evleri
mekan
[email protected]
Kaya‘‘doruðu’’nda bir
Beð‘‘pazarý’’
vliya Çelebi 1600’lü yýllarda
Seyahatname adlý ünlü eserinde
Beypazarý’ný þöyle anlatmýþ; ‘‘Ýlk
kurucusunu bilmiyorum. Haftada
bir gün güzel ve süslü bir pazarý
olup, her türlü kýymetli eþya
bulunur. Kalesi bir dere içinde olup, iki tarafý
balýksýrtýna benzeyen bir kaya üzerindedir. Þehir
iki büyük dere içinde olup, yirmi mahalledir. Kýrk
bir camii, 3060 tane ikiþer katlý evi vardýr. Duvarlarý
kerpiçtendir, yüzleri tahta ile örtülüdür. Ýlime
istekli kimseleri ve bilginleri çoktur. Yedi tane
haný vardýr. Hamamlarý, altý yüz tane dükkâný
vardýr. Halký yabancýlara dost ve iyiliksever
kimselerdir. Bað ve bahçesi çoktur."
Beypazarý Ankara'nýn 100 km kuzeybatýsýnda,
eski Ankara-Ýstanbul yolu üzerinde
bulunmaktadýr. Geçmiþte olduðu gibi bugün de
Ayaþ, Güdül, Nallýhan ve Kýbrýscýk ilçelerinin
ortasýnda sosyal, kültürel ve ekonomik merkez
olma özelliðini korumakta ve birçok uygarlýða
ev sahipliði yapmýþ olmanýn getirdiði zengin bir
kültür mirasý taþýmaktadýr. Bölgeye Hitit, Frig,
Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlý gibi
Anadolu'nun önemli uygarlýklarý izler
býrakmýþlardýr. Ýlk adý ‘Kaya Doruðu Ülkesi'
anlamýnda ‘Lagania’ olan Beypazarý’nýn bu ismi
M.S. 491–518 yýllarý arasýnda hüküm süren Doðu
Roma (Bizans) Ýmparatoru Anastasios'un o
dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania'
yý ziyaretine atfen, "Lagania-Anastasiopolis"
(Anastasios kenti) olarak deðiþmiþtir. Selçuklu
döneminde ise Beypazarý, konum itibarý ile sýk
sýk göç eden Türkmen boylarýna yurt olmuþtur.
Selçuklu Sultanlýðý'nýn kendilerine yurt olarak
yer gösterdiði ‘Kayý’ Türk boyu, Gazi Gündüzalp
yönetiminde ilk önce Ankara civarýna yerleþmiþtir.
Osmanlý Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in
dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarýnýn
Ýlk adý ‘Kaya Doruðu Ülkesi' anlamýnda ‘Lagania’
olan Beypazarý’nýn sýcak insaný, misafirleri ‘sizli
bizli’ karþýlýyor; inanýlmaz bir dostluk daha ilk
dakikadan baþlýyor. Hangi adresi sorsanýz tarif
etmek yerine, sizi o adrese götürüyorlar. Evliya
Çelebi pek doðru söylemiþ; þimdiye
baktýðýmýzda görünümü gibi insanlarý da pek
deðiþmemiþ Beypazarý'nýn. Yüksek turizm
potansiyelinin yanýnda ilçe, dünyanýn sayýlý soda
kaynaklarýndan birine ve kaplýca turizmine uygun
birçok yere de sahip.
Beypazarý'nýn Hýrkatepe köyünde olduðu
bilinmektedir. Osmanlý Devleti'nin toprak rejimi
ve askeri sisteminin bel kemiðini oluþturan
Týmarlý (Anadolu) Sipahi Merkezleri'nden birisi
olan Beypazarý; yöredeki Sipahi Bey’ine ve ticariekonomik hayatýn yoðunluðuna istinaden ‘Beð
Pazarý’ diye adlandýrýlmýþtýr.
“Tarihi dokuda yaþam”
Beypazarý'nýn en çok ilgi çeken yaný þüphesiz
konaklarý... Beypazarý’nýn evleri ve düzeni
‘Safranbolu’yu aratmamakta… Neden bu kadar
‘Safranbolu’ya benzediðini araþtýrdýðýmýzda,
tarih bize aradýðýmýz cevabý veriyor. Yaklaþýk
200 yýllýk olan bugünkü evlerin büyük bölümü,
aslýna uygun olarak yeniden yapýlmýþ. Bu yapým
aþamalarýnda ise Safranbolu’dan getirilen
ustalarýn çalýþmasý sonucunda Beypazarý
evlerinde Safranbolu evlerine benzerlikler ortaya
çýkmýþ.
Mimari mirasýna son yýllarda sahip çýkan ilçenin
çöp kutularý bile minyatür konak þeklinde. Tarihi
evlerin restore edilmesiyle birlikte ortaya
gezilecek, keyifli bir yerleþim yeri çýkýyor.
Restorasyonu tamamlanmýþ ve hizmete açýlmýþ
birçok tarihi konaðý barýndýran Alaattin Sokak;
yöresel ürünleri satan standlarýn kurulduðu
þehrin en gözde mekâný. Beypazarlý ev hanýmlarý
iþ gücüne katký saðlamakta; gelen konuklar ev
hanýmlarýnýn hazýrladýklarý el emeði ürünlerini bir
yandan tadarken bir yandan da kendini samimi
bir sohbetin içinde bulabilmekteler.
“Nefes alan konaklar”
Beypazarý’nýn ruhu olmayan, turistik amaçla
yapýlmýþ konaklarý yok. Çünkü evlerde yaþam
devam ediyor. Sanki bir maket gibi görünen
evleri, yaklaþtýðýnýzda heybeti ile insaný þaþýrtýyor.
Giriþ katlarý genellikle taþ olan evlerin üst katlarý
ahþap iskelet üzerine sývama tekniði ile yapýlmýþ.
Beypazarý evleri çoðunlukla 2 ya da 3 katlý ahþap
yapýlar. Birbirinin güneþ görmesini ve görüþ
açýsýný kapanmamasýna dikkat edilerek inþa
edilen evlerin bir baþka özelliði de sert zemine
oturtulan arazi içine oyularak yapýlmýþ olmasý.
2x3 ve 3x3 m. ebatlarýndaki mahzenler de
kazýlmýþ konaklarýn içine. Bu mahzenler soðuk
hava deposu ve yangýnda kýymetli eþyalarýn
korunmasý amacýyla kullanýlmýþ. Beypazarý'nýn
en büyük konaðý olan Çayýroðulu'na ait 40 odalý
4 katlý konak 1969’da ilkokul yapýlmak üzere
yýkýlmýþ, bir baþka tarihi ev olan Limoncuoðlu
Konaðý’nýn yenilemesini ise Ankara Gazi
Üniversitesi üstlenmiþ. Bu konaklardan bazýlarý
pansiyon veya restoran olarak hizmet veriyor.
Bu sayede evlerin iç mekânlarýný görme þansýna
sahip olabiliyorsunuz. Dilerseniz bu otantik
mekânlarda yemek yeme ya da konaklama
zevkini de yaþayabiliyorsunuz.
“Beypazarý’nýn panoramasý:
Hýdýrlýk Tepesi”
Beypazarý’nýn ilginç coðrafi yapýsýný anlamak
için Hýdýrlýk Tepesi biçilmiþ kaftan. Panoramik
bakýþ açýsýyla Beypazarý’ný 400 metre
yükseklikten görebiliyorsunuz. Turistlere
dinlenme ve ilçeyi seyretme gibi bir imkân sunan
tepede; özellikle restore edilmiþ Beypazarý
konaklarý uzaktan çok heyecan verici görünüyor.
Beypazarý’ný gezmeye baþlamadan önce
mutlaka Hýdýrlýk Tepesi’ne uðramalýsýnýz. Çünkü
bu tepe, ilçenin güzelliklerini bir bakýþta gözler
önüne seriyor. Tarihi camileri, gezi yollarý restore
edilerek yenilenmiþ tertemiz boyalý evleri,
konaklarý ve bunlara ulaþmak için hangi
sokaklara gideceðinizi açýk biçimde bu tepeden
görebilirsiniz. Tepede ayrýca bir yangýn
gözetleme kulesi bulunuyor. Buradaki ofiste
görevli belediye çalýþaný, ilçe hakkýnda size
detaylý dokümanlar sunuyor, arzu edenleri de
bilgilendiriyor. Dediðine göre; 80 milyon yýl önce
iç göl olan Beypazarý içindeki 15 km boyunca
32
Beypazarý genel görünüm
imtiyaz sahibi
türkiye finans katýlým bankasý adýna
yunus nacar
47
Osman Serkan Bozlaðan
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Dünyanýn ilk ticari anlaþmasýnýn
yapýldýðý kentte
Türkiye Finans
Kayseri Þubesi
Geliþen, kalkýnan, Türkiye'nin çaðdaþ yüzü; tarihi, kültürel, kentsel zenginliklerini
saymakla bitiremeyeceðimiz, AB Geniþlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in bile
Türkiye'nin iþleyen kalbi konumunda gördüðü, yeni ekonomik dinamizmin sembolü
Kayseri'deyiz bu sayýmýzda.
[email protected]
ünyanýn ilk ticari antlaþmasýnýn
yapýldýðý Kayseri de, ticaret
insanlarýn genlerinde var. Kültepe
Karum'da baþlayan bu ticaret
geleneðini sürdüren ve iþ adamý
fabrikasý olan Kayseri, örneði
nadir görülen bir yapýlaþma-modernlik ile yeni
Türkiye'nin yüzünü yansýtýyor. Avrupa'da özellikle
son yýllarda ünlü yazarlarýn ve düþünürlerin de
ilgisini çeken bu yýldýz kent, ayný zamanda Türkiye
Finans'ýn hýzlý yükseliþinin püf noktalarýný da içinde
barýndýrýyor.
Türkiye Finans Kayseri Þubesi Müdürü Seyit Ömer
Tümtürk, Kayseri doðumlu ama aslen Doðu
Türkistanlý. 70'li yýllarýn baþýnda ticaret yapmak
için ailesiyle bir süre Ýstanbul'a gitmiþ. Erciyes
Üniversitesi Ýþletme mezunu olan Tümtürk, Kýbrýs
Harekâtý'nýn ambargosu ticaretlerini etkileyince
ailesiyle tekrar Kayseri'ye dönmüþ.
Þube, bireysel bankacýlýk hizmetlerini kaliteli, geniþ
hizmet yelpazesi içinde sunmayý amaçlýyor. Ayrýca
þube, üretime destek amacýyla kaynaklarýný
yatýrýmcýlarýn deðer oluþturmasý için kullandýrýyor.
Mimar Sinan'ýn kenti Kayseri'de finans piyasasýnda
ilk 3 banka þubesinden biri olan Türkiye Finans
Kayseri Þubesi'nin bugün itibariyle 70 milyon
YTL'nin üzerinde mevduatý ve 160 milyon YTL
civarýnda kredi hacminin olduðunu belirtiyor Seyit
Ömer Tümtürk…
"Kayserilinin sýrrý; kazanýmlarýný
yatýrýmlara dönüþtürmesi"
Þube Müdürü Seyit Ömer Tümtürk, bankacýlýk
alanýnda birinciliðe talip olduklarýný ama piyasada
kamu kurumlarýnýn da aðýrlýðý olduðunu belirtiyor.
Kayseri'nin belirtilen rakamlarýn çok daha üzerinde
bir potansiyele sahip olduðunu vurgulayan
Tümtürk, Kayseri'nin gerek bulunduðu bölgede
gerekse Türkiye çapýnda çok ciddi bir vilayet
olduðunu söylüyor. Açýlan her þubenin ilk 3 ay
içerisinde kâra geçtiðini belirten Tümtürk,
Kayseri'de Türkiye Finans'ýn dostlarýnýn piyasadan
kazandýklarý parayý direkt olarak yatýrýma
dönüþtürdüklerini belirtiyor. Bir þekilde bir yerlere
sermayeyi gömmediklerinin altýný çiziyor ve þunlarý
ekliyor; "Kayserililer iki þeyden zevk alýr; birincisi
hayýr iþlemek, ikincisi yatýrým yapmak…"
çabaladýklarýný belirten Þube Müdürü Tümtürk,
tabiri caizse altýný kaldýrmadýk taþ
býrakmadýklarýný, asýl iþlerininse müþterinin
gönlüne girmek olduðunu söylüyor.
"Aile sýcaklýðý Türkiye Finans'ta"
Anadolu insanýn yapýsý gereði hizmetlerde insan
iliþkilerinin ön planda olduðunu belirtiyor
Tümtürk. Bir müþterinin, "Sizin oraya geldiðimiz
zaman menfaat beklenmeden samimiyet
görüyoruz…" ifadesini kullandýðýný söyleyen
Seyit Ömer Tümtürk, bu tür duygularýn kendilerini
motive ettiðini belirtiyor ve ekliyor: "Böyle geri
dönüþler, doðru yolda olduðumuzun
yansýmasýdýr."
Müteþebbis ruhuna sahip olan Kayserililer’in
geliþmelere çok hýzlý ayak uydurduklarýný
belirtiyor, Seyit Ömer Tümtürk. Kayseri þubesinin
çalýþanlarýnýn aile ortamýnda iþlerini yaptýklarýný
görüyoruz. Aile hissiyatýnýn güzel örneklerini
A'dan Z'ye kurumun içinde bulmak mümkün.
Þube Müdürü Tümtürk, "Ýnsanlar kurumu aileleri
olarak gördükleri için aile sýcaklýðýný müþterilere
yansýtýyorlar." diyor.
"Güzellikler Buluþtu"
Son olarak çok sevilen iki kurumun isminin bir
araya gelmesinin burada herkesi mutlu ettiðini
belirten Tümtürk, birleþmenin akabinde güzel
bir atmosferin oluþtuðunu, kurumun dostlarýnýn
genel yayýn yönetmeni
aydýn gündoðdu
Türkiye'nin her yerinde
olduðu gibi Kayserililer de
Türkiye Finans markasýyla
gurur duyuyorlar. Hatta
daha fazla sahipleniyorlar.
sorumlu yazý iþleri müdürü
kemal kaptaner
Türkiye Finans'ta Bir Müþteri
Sizi kýsaca
tanýyabilir
miyiz?
hizmetlerini beðendiðimiz için Türkiye Finans'ý
tercih ediyoruz. Aþaðý yukarý 10 yýlý aþkýn bir
süredir Türkiye Finans ile çalýþýyoruz."
"Adým Ömer
Baktýr. Baksan
Baktýroðlu
Mobilya
þirketimiz var.
Mobilya
üretiyoruz, çeþitli
imalat hizmetleri
veriyoruz Boydak Grubu'na."
Kayseri'de size sunulan hizmetler için ne
düþünüyorsunuz?
"Kayseri'de bize verilen hizmetten memnunuz.
Bunun nedeni Organize Sanayi Bölgesi’nin
açýlýþýnda bizlere avantajlar saðlamasý ve
insan iliþkilerinde çalýþanlarýnýn daha sýcak
davranýp bütün sorunlarýmýza hýzlý çözümler
sunmasýdýr."
46
Birleþmeden sonra sizin gözlemledikleriniz
neler?
Neden Türkiye Finans?
"Türkiye Finans'ý tercih etmemin sebebi, aðýrlýklý
olarak leasing ve kredilerde avantajlar
sunmasý. Ticaret ve sanayi sektöründe de
"Daha büyük bir yatýrým, daha büyük bir geliþim
oldu birleþmeden sonra. Kredi konusunda
bizlere daha çok açýlýmlarý var; bundan dolayý
Medyanýn
kabahati(mi?)
[email protected]
aile
oðu insan iþ hayatýndaki
amaçlarýný, size sayabilir.
Emeklilik ve parasal güvenliði
için olan uzun dönem planlarýný
bir çýrpýda söyleyebilir.
Arabalarýna ne kadar ödeme
ayýrdýklarýný da anlatabilir. Ama
ebeveynlerinin birçoðuna saðlýklý ve mutlu bir
çocuk yetiþtirme hususunda neler yaptýðýný
sorduðunuzda uzaylýymýþsýnýz gibi yüzünüze
bakacaklardýr.
Anne-babalar çocuklarýný yetiþtirme konusunda
gerçekten en iyisini yapmak isterler. Onlarý ihmal
etmeye ya da incitmeye kalkýþmazlar. Oysa
gerçekte, pek çok anne baba için ebeveynlik,
günlük iþlerinin arasýnda ikinci sýrayý alýr. Ne
yazýk ki çoðunlukla problemler ortaya çýktýðýnda
onlarla ilgilenmeye baþlarlar. Ne yazýk ki
dünyanýn genelinde çoðu anne-baba sadece
iþlerinden arta kalan zamanda anne-babalýk
yapmaktadýr. Durum böyle olunca çocuk bir
sorunla karþýlaþtýðýnda ebeveynler suçu hep
dýþarýda aramaktadýr. Bu kaçýþ yollarýndan birisi
de suçu medyaya atmak…
Ailelerin televizyondaki, internetteki ve filmlerdeki
cinsellik ve þiddetten dolayý anlaþýlýr bir endiþeleri
var. Popüler þarkýlardaki duygusallýklarýn
çocuklarý þiddete tahrik edip etmediðini veya
Çocuklarýnýzý internet ve diðer medya
araçlarýndan korumak için yasaklar koymak
yerine, ileride asla unutamayacaðý inanç
deðerleriyle donatmak daha faydalý olacaktýr.
uyuþturucu ve alkol kullanmalarýna sebep olup
olmadýðýný merak ediyorlar. Bu tip anne-baba
endiþeleri araþtýrmalarýn da konusu olmuþtur.
Bu araþtýrmalarýn çoðu; medyanýn, çocuklarýn
ve gençlerin davranýþlarý üzerinde gerçekten
bir etkisi olduðunu savunmaktadýr. Büyümeye,
kendi kimlik ve deðer yargýlarýný araþtýrmaya
baþladýklarýnda, çocuklar- özellikle de gençlerbilgi edinmek için yaþýtlarý ve medya gibi dýþ
etkenlere baþvururlar. Bu arayýþ maalesef bazý
olumsuz deðerler ve davranýþlarý kapmalarýna
yol açmaktadýr. Bunun yanýnda bazý iyi haberler
de var. Baþka sorunlarý olmadýðý müddetçe pek
çok genç baþka deðerler, inançlar ve davranýþlar
edinmelerine raðmen sonuçta içinde yetiþtikleri
deðerlere geri dönmektedirler. Eðer ebeveynler
çocuklarýna aktif bir þekilde, sözle ve
davranýþlarla saðlam deðerler öðretmiþse; çoðu
genç, yetiþkin olduðunda ayný davranýþlarý
benimseyecektir.
Çocuklara yaþama becerisi
kazandýrmak
Pratik aþamada anne-babalar, bu etkileri
oluþturmak için ne yapmalarý gerektiðini bilmek
isterler. Acaba çocuðuma televizyonu mu
yasaklamalýyým? Sadece belli tür müzikleri
dinlemesine mi izin vermeliyim?
54
Örneðin 5 yaþýndaki bir çocuk kýrmýzý noktalý bir
filmin þiddet ve cinsellik dolu içeriðine maruz
býrakýlmamalýdýr. Oysa bir þekilde sakýncalý da
olsa, anne-babalar çocuklarýn ve gençlerin
yaþlarýna uygun materyalleri mümkün olduðunca
onlara uygun bir kýlavuzluk yaparak sunmak için
devreye girmelidir.
Ebeveynler olarak çocuklarýmýzý sadece bu
olumsuz etkilerden korumaya çalýþmamalýyýz.
Bunun yerine hayatýn meydan okumalarýna karþý
koyacaklarý deðer yargýlarý ve beceriler
geliþtirmelerine yardým etmeliyiz. Rekabetçi
durumlarý ve fikirleri deðerlendirmeleri ve bunlarla
ilgilenmeleri için çocuklarýmýza stratejiler de
öðretmek gereklidir. Çünkü potansiyel olarak
sakýncalý durumlardan çocuklarýný korumak için
anne-babalar her zaman onlarýn yanýnda
olamayacaktýr. Deðerlendirme yapacaðý araçlarý
vermeden, çocuklarýnýn bunlarla karþýlaþmasýný
yasaklayan anne babalar, çocuk arkadaþýnýn
evinde yasaklanan materyallere rastladýðýnda
kaybedeceklerdir. Çocuðunuzun bu materyal
konusunda fikrini alýp eve geldiðinde sizinle
konuþmak istemesi tercih edilmez mi?
iyi kullanacaðý inançlar ve deðer yargýlarý
aþýlamanýzý saðlayacaktýr.
yapým
hayat yayýncýlýk, iletiþim, yapým,
eðitim hizmetleri ve tic. ltd. þti.
Çocuklar ünlü sporcularý, müzisyenleri, bunun
yanýnda öðretmenlerini, hatta yaþýtlarýný bile
örnek alabilirler. Televizyon ve son dönemde
özellikle internet aracýlýðýyla farklý deðer yargýlarý,
bakýþ açýlarý edinebilirler. Fakat þüphesiz ki
çocuðun itibar ve þahsiyet hissini kazanmasýnda
en güçlü etki, anne babasýnýn davranýþýdýr.
Medya araçlarýnýn kötü etkilerinden çocuðunuzu
korumanýn yolu, onlarý yasaklamak deðil. Çözüm;
çocuðunuzun sizinle sýkýntýlarýný açýkça
paylaþacaðý açýk bir iletiþim kurmaktýr. Ýletiþim
kurma yeteneði, sizin bu konularda iyi bir rehber
olmanýzý ve çocuðunuzun ileriki yaþamýnda daha
Hatýrlanacak Þeyler
Ýyi örnekler göstererek, uygun
davranýþlar için çocuðunuza model olun.
Çocuklar üzerinde gösterdiði etki
bakýmýndan, anne- babalarýn yaptýklarý,
söylediklerinden daha etkilidir.
52
Anne-babalar hem olumlu, hem olumsuz
davranýþlar için çocuða örnek olabilirler.
Çocuklar ve gençler, yaþýtlarýndan ve
medyadan çok fazla etkilenebilirler.
Fakat genelde ebeveynleri tarafýndan
verilen deðerleri ve davranýþlarý
benimseyeceklerdir.
Kaynak
: Dr. Kevin Steede
Anne Babalarýn En Çok Yaptýðý 10 Hata
28 WEEKS LATER
Tür: Macera/Aksiyon/Bilim Kurgu
Tür: Gerilim/Bilim Kurgu/Korku
Gösterim Tarihi: 6 Temmuz 2007
Yönetmen: Michael Bay
Gösterim Tarihi: 13 Temmuz 2007
14. Aspendos Uluslararasý Opera ve Bale Festivali'nde yerli yapýtlarý sanatseverlerle buluþturan Ýstanbul
Devlet Opera ve Balesi, 7 Temmuz'da ise Mevlana Oratoryosunu sahneleyecek. Türk Tiyatrosu'nun
önemli isimlerinden Semih Sergen'in eþsiz dizeleri, Can Atilla'nýn etkileyici müziði ile Hz. Mevlana'nýn
hayatýný perdeye taþýyan eser; Hz. Mevlana'dan tüm dünyaya dostluk ve barýþ çaðrýsý... Büyük düþünür
Hz. Mevlana'nýn doðumunun 800. yýlý etkinlikleri çerçevesinde hazýrlanan eserde; Ýstanbul Devlet
Opera ve Balesi Orkestra ve Korosunun yaný sýra Mevlevi müziðine ait enstrümanlar da kullanýlacak.
Oyuncular: Rose Byrne, Jeremy Renner, Harold
Perrineau Jr.
kültür-sanat
HOT FUZZ
Tür: Komedi/Aksiyon/Gizem/Suç
Gösterim Tarihi: 13 Temmuz 2007
Oyuncular: Simon Pegg, Martin Freeman, Bill Nighy
Yönetmen: Edgar Wright
Gerçeklerle beraber abartýlý etkenleri birbirleriye
baðlayan filmimiz, yanýnda soðuk Ýngiliz
esprileri sunsa da sýcaklýðýyla eðlendiriyor.
Dost musun düþman mýsýn
tarzýnda olan komedi
filmine dedektiflik ve gerilim
konularýný da katýlýnca
tadýndan yenmez bir film
olmuþ desek abartmayýz
herhalde. Ýngiltere ve
Amerikada "Box Office" de
haftalarca üst sýralarda yer
almýþ Hot Fuzz'da, komik
bir mizacý olmamasýna
raðmen polisleri bu þekle
sokmamýz ve sakar
hareketlerine gülmemiz herkesin espri anlayýþý
farklýdýr- klasik olsa da eðlendiriyor.
Sonranýn Sonrasý… Kollarýný açarak garip
yürüyüþleriyle
insanlara yemeye
çalýþan klasik zombi
filmlerinden öte bu
yaratýklarýn üzerimize
koþarak saldýrmasý
bence daha heyecan
verici. 28 Hafta Sonra,
28 Gün Sonra’nýn
devamý niteliðinde.
Usta yönetmen Danny
Boyle'un ve oyuncu
kadrosunun olmayýþý
handikap olarak
gözükse de serinin
üçüncü filmi için
hazýrlýklar þimdiden
baþlamýþ. Bu projenin ismini tahmin etmek inanýn
zor olmayacak? 28 ay sonra, 28 yýl sonra… Filmimiz,
Danny Boyle'un külleri arasýndan doðmasýný
beklediðimiz bir film mi olacak, yoksa çok farklý bir
zombi klasiði mi olacak, heyecanla bekliyoruz.
Bedenin
Dili
Ses ve Öfke
William (Cuthbert) Faulkner
Yapý Kredi Yayýnlarý
Riccon Ýlhan Doðan
Nobel ödüllü yazar William
Hayat Yayýnlarý
Türkiye doðumlu
Ýlhan Doðan'ýn
Ýsviçre'de; Beden
Dili, Tiyatro, Psikoloji
ile Mizahý
Faulkner'ýn yüzyýlýn klasikleri
arasýnda gösterilen ve Milli Eðitim
ve Öfke'de yazar bu yapýtýnda,
yaþananlarý, düþünülenleri,
sýkýþan ve patlayan duygularý
oluþturduðu ve
Avrupa'dan sonra þimdi de Türkiye'de... Tiyatro ile psikoloji,
beden dili ve mizahý birleþtirerek 'Riccon Tekniði'ni oluþturan
Doðan, saðlýklý iletiþim için geliþtirdiði konseptin tescilini
yaptýrdý. Patenti kendine ait olan "Riccon Tekniði"yle AB
parlamenterlerine, kamu görevlilerine, bilim adamlarýna ve
dünyanýn önde gelen marka yöneticilerine, uygulamalý
vermekteki ustalýðýný doruða
taþýyor. Dört bölümden oluþan
romanda, bir ailenin daðýlýþý, aile
bireylerinin bilinç akýþlarýyla izleniyor. Zihinsel engelli oðul Benjy'nin,
suçluluk ve onur duygularýyla azap çeken aðabeyi Quentin'in, sert,
mantýklý ve kurnaz diðer erkek kardeþ Jason'ýn anlatýmlarýyla ailede
yaþananlar yavaþ yavaþ açýða çýkýyor. Kýz kardeþ Candace'ten Jason'ýn
fotoðraflar
emrah gürel
vasiliðini aldýðý yeðeni Quentin'e, zenci hizmetçi Dilsey'den torunu
olarak beden dilinin doðru kullanýmý eðitimlerini verdi.
Bedenin Dili adlý kitabý Almanca'dan sonra Türkçe'ye çevrildi.
grafik uygulama
serhat demirbað
Bakanlýðý'nýn 100 Temel Eser
seçkisinde yer alan romaný Ses
sentezleyerek
'Riccon Tekniði' adýný vererek tescil ettirdiði eðitim tarzý
Luster'a pek çok karakterin sahiciliði ve olaylarýn evrensel trajedisi,
Faulkner'ýn diliyle bir cam kýrýðý kadar keskin, bir öfke aný kadar yüksek
sesli.
ÞÜPHE
Tür: Gerilim
Gösterim Tarihi: 3 Aðustos 2007
Oyuncular: Shia LaBeouf, Sarah
Roemer, Carrie-Anne Moss, David
Morse, Aaron Yoo
Yönetmen: D.J. Caruso
Hikayesiyle sýradan bir film olmaktan çýkarak harika bir
þekilde senaryoyu iþleyen Caruso'yu Þüphe'de tebrik
etmek gerekiyor. Çünkü yönetmen filmin ilk yarým
saatinde basit bir gençlik
filmi gibi anlatýyor konuyu.
Filmde baþkarakter
Ýspanyolca öðretmenine
yumruk attýðý için ev
hapsine kapatýlýyor ve
dýþarý çýkamadýðý için yeni
taþýnan komþularýnýn
güzel kýzlarýný gözetliyor
iþte bu noktada klasik
gençlik filmlerinden
ayrýlarak seyirciye gerilimi
yaþatmayý vaat eden
filmin içinde dramda var,
aþkta, korkuda, gerilimde.
muhabirler
ali þenel
kübra demir
osman serkan bozlaðan
logo tasarým
selma yýlmaz
Yönetmen: Juan Carlos Fresnadillo
Uçaða dönüþen kýrmýzý ve kamyona dönüþen sarý
oyuncaklarým bir
kenarda dursun,
eskileri býraktýðýmýz
bu zamanda,
80'lerin 90'larýn
elimizden
düþürmediðimiz
oyuncaklarý
Transformeslar geri
dönüyor. Aksiyon,
bilim kurgu
filmlerinin usta
yönetmeni Michael
Bay ve filmin arka
planýndaki isim
Spielberg, umarým
Dünyalar Savaþý ve
Kurtuluþ Günü gibi abartýlý ve berbat bir propagandayla
Transformers'da karþýmýza çýkmayacak.80'lerde
Japonlarýn Voltran'ýna karþý Amerikalýlarýn yaptýðý
Transformerslar bakalým beyaz perdede neye
dönüþecekler.
editör
aynur þenol
sanat yönetmeni
kenan özcan
14. Aspendos Uluslararasý Opera Ve Bale Festivali "Mevlana"yý
Seyircilerle Buluþturuyor...
TRANSFORMERS
halkla iliþkiler
selma yýlmaz
yönetim yeri
yakacýk mevkii, adnan kahveci
cad. no. 139
34876 kartal / istanbul
tel : 0216 452 54 54 (pbx)
faks : 0216 452 54 00
turkiyefinans.com.tr
[email protected]
52
Ýnternet ve diðer medya araçlarý çocuðun
bazý yanlýþ yönlendirmelere maruz
kalmasýna neden olabilir. Ama unutmamak
lazým ki kabahati yalnýzca dýþ etkenlerde
aramak sorumluluklardan kaçmaktan
baþka bir þey deðildir.
yayýn kurulu
mehmet ali akben
süleyman çelik
selçuk aydemir
taha özalp
þükrullah dolu
Büyük Balýk (Big Fish)
Tür: Dram
Oyuncular: Evan McGregor, David
Denman, Albert Finney, Billy Crudup,
Jessica Lange, Alison Lohman,
Helena Bonham Carter, Steve
Buscemi, Danny DeVito
Tim Burton
Yönetmenin hayal gücüyle izleyiciyi aðýna
düþürdüðü, fanteziyle gerçeðin, paranoyla
inanmanýn sýnýrlarýnda bir baba ile oðlu
arasýndaki inatlaþmayý buluþturan harika bir öykü Büyük Balýk. Hani
büyüklerimizin anlattýðý bazý öyküler vardýr, onu o kadar çok anlatýrlar
ki artýk gülmezsiniz ve sýkýlýrsýnýz; ama aradan geçen zamanda
ummadýðýnýz bir anda tekrar duyduðunuzda güler ve çok hoþumuza
gider. Ýþte böyle öyküler anlatan bir adam düþünün, hep hikayeler
anlatýyor ve en sonunda o hikayelerdeki adam oluyor. Ýnsanýn iliþkileri
ve hayatý bu kadar masalsý anlatýlabilirdi. Modern çað masalýnda rüya
gibi bir Tim Burton filmi.
The Notebook
Tür: Romantik/Dram
Oyuncular: Ryan Gosling,
Rachel McAdams, James
Garner, Gena Rowlands,
James Marsden, Sam
Shepard, David Thornton,
Joan Allen, Kevin Connolly
Yönetmen: Nick
Cassavetes
Özellikle arþiv ile uðraþýyorsanýz
mutlaka bulunmasý gereken bir
film Notebook. Konusu çok basit
diye düþünebilirsiniz hatta Türk
filmlerini de andýrabilir size. Nicholas Sparks'ýn
muhteþem romanýnýn beyazperdeye aktarýlmýþý olan
filmimiz çok güzel bir aþk hikayesini çok güzel bir
anlatýmla duygununda çok yoðun olarak seyirciye
geçirmeyi baþarýyor. Ryan Gosling üstün bir
performans gösterdiði filmde Nick Cassevetes
yönetmen koltuðundan güzel bir imza atýyor.
54
baský ve cilt
bilge matbaacýlýk a.þ.
yýlanlý ayazma sokak, no:8
örme iþ merkezi kat: 1 davutpaþa
zeytinburnu - istanbul
tel : 0212 483 15 16
faks : 0212 483 30 55
6
KAPSAMA ALANIMIZ GENÝÞLÝYOR...
[email protected]
bizden haberler
2006 yýlýnda 25 yeni þube açarak þube
sayýsýný 124'e ulaþtýran Türkiye Finans,
Kütahya ve Afyon þubeleriyle 2007 yýlýnda
da þubeleþme ataðýný devam ettiriyor
Türkiye Finans olarak "yerel kaynak, yerel
kalkýnma" anlayýþýný benimsediklerini belirten
Yunus Nacar, "Bu anlayýþý özümsemiþ uzman
kadromuzla yeni þubeler açtýðýmýz yerlerde
bireysel müþterilerimizin yaný sýra ülke
ekonomisinin dinamosunu oluþturan
KOBÝ'lerimize güçlü destek vermeyi
amaçlýyoruz." dedi. Nacar, "Uzman
kadrolarýmýzýn yaptýklarý araþtýrmalar ve
bölgelerden gelen taleplerin deðerlendirilmesi
sonucunda bize en çok ihtiyaç olan bölgelerde
þubeler açýyoruz. Þubelerimizle bölge
ekonomisine hem istihdam hem de finansman
saðlayarak destek oluyoruz." þeklinde konuþtu.
Bu paralelde Nisan ayýnda Afyonkarahisar ve
Kütahya þubelerinin açýlýþýný gerçekleþtiren
Türkiye Finans, yeni þubeler açmak için
çalýþmalarýna devam ediyor. Önümüzdeki
günlerde Çorlu, Fatsa, Demetevler, Turgutlu,
Beylikdüzü, Avcýlar, Kavacýk, Edirne, Ereðli,
Çamlýca ve Tuzla'da yeni þubeler açacak olan
Türkiye Finans, yýl sonunda en az 150 þubeye
ulaþmayý hedefliyor.
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN PAZARLAMA ZÝRVESÝ
Pazarlama elemanlarý ile reel sektörü
yakýndan takip eden Türkiye Finans,
piyasalardaki son geliþmeleri
deðerlendirmek amacýyla Ýstanbul Merter
Green Park Hotel'de bir Pazarlama Zirvesi
düzenledi.
Zirvenin beklenenden daha verimli geçtiðini ve
düzenli periyotlarda tekrarlarýnýn yapýlacaðýný
belirten Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus
Nacar, "Burada ülke genelinde hizmet veren
þubelerimizdeki tüm pazarlamacý
arkadaþlarýmýzla biraraya geldik. Bu toplantý
sayesinde ülkenin her köþesinin nabzýný tutmuþ
olduk. Bölgelerin ihtiyaçlarýný o bölgeden
insanlardan öðrenmiþ olduk. Bu sayede ilerleyen
günlerde daha verimli çalýþmalar yapacaðýz."
dedi.
Toplantýlarýn ikinci gününde Ankara Üniversitesi
Eðitim Bilimleri Fakültesi Öðretim Üyesi Prof.
Dr. Üstün Dökmen, insan iliþkilerine yönelik
verdiði eðitim ile hafýzalarda hoþ anýlar
oluþmasýný saðladý. Katýlýmcýlar bu eðitim
sayesinde müþterilerle bundan böyle daha
verimli iliþkiler kuracaklarýný belirttiler.
Nisan ayý içerisinde iki oturum þeklinde yapýlan
Pazarlama Zirvesi toplantýlarýna Türkiye Finans'ýn
ülke genelinde görev yapan 500'ü aþkýn
kurumsal ve bireysel pazarlama personeli katýldý.
Yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirilen toplantýda
2006 yýlý deðerlendirmesinin yanýnda, 2007
yýlýndan beklentiler, hedeflere yaklaþým oranlarý,
piyasalardaki yeni trendler ve bu trendlere
personelimizin uyum saðlamasý için yapýlmasý
gerekenler konuþuldu.
Zirvenin ikinci gününde konuþan Prof. Dr. Üstün Dökmen
katýlýmcýlara unutamayacaklarý saatler yaþattý.
7
bizden haberler
ÝYÝ OLAN KAZANDI
Türkiye Finans Geleneksel Bahar
Futbol Turnuvasý Tamamlandý
Çalýþanlar arasýnda kaynaþmayý saðlamak
ve motivasyonu artýrmak amacýyla
geleneksel olarak düzenlenen Türkiye
Finans Bahar Futbol Turnuvasý'nýn
dördüncü ayaðýnýn finali 9 Haziran
Cumartesi günü gerçekleþtirildi.
36 takýmýn katýldýðý, Nisan-Mayýs-Haziran
aylarýnda yapýlan Türkiye Finans Bahar Futbol
Turnuvasý birinciliðini Mecidiyeköy takýmýný 31'lik skorla geçen Topçular takýmý kazandý.
Toplamda 106 maç süren, sýký mücadelelere
sahne olan ve fair play ruhunun her an yaþandýðý
uzun maratonu Adalýlar takýmý üçüncü,
Argenekont takýmý ise dördüncü olarak
tamamladý. United Pasha takýmý ise turnuva
boyunca sergilediði davranýþlar neticesinde "En
Centilmen Takým" seçildi.
Merter Best Spor Tesisleri'nde gerçekleþtirilen
final maçýna spor dünyasýnýn da ilgisi yoðun
oldu. Final maçýna Galatasaraylý futbolcu Necati
Ateþ, Galatasaraylý eski futbolcu Uður Tütüneker,
Trabzonsporlu eski futbolcu Mehmet Ali Hunca,
Kayserispor menajeri Süleyman Hurma ve
yorumlarýyla taraflý tarafsýz herkesin beðenisini
kazanan spor yazarý Osman Tanburacý katýldý.
Bu sezon gerek Milli Takým, gerekse
Galatasaray'da gösterdiði performans ile beðeni
toplayan Necati Ateþ, "Böyle bir organizasyonda
bulunmaktan mutluluk duyuyorum. Spora
gösterilen ilginin bu derecede yüksek olduðunu
görmek ileriye yönelik umutlarýmý artýrdý. Umarým
önümüzdeki sene yine burada sizlerle beraber
olurum." dedi.
Yeni Þafak Gazetesi yazarý Osman Tanburacý
ise, "Spor müsabakalarý insanlarýn birbirlerine
yaklaþmalarý ve birbirlerini anlamalarý için bir
fýrsattýr. Umuyorum ki Türkiye Finans, 106 maçlýk
bu maratondan gerekli kazanýmlarý elde etmiþtir."
dedi.
Türkiye Finans Geleneksel Bahar Futbol Turnuvasý’nýn þampiyonu Topçular Þubesi oldu.
8
TÜRKÝYE FÝNANS’TAN "PREMIUM BANKING"
Türkiye Finans uygulamaya geçirdiði
"Premium Banking" sistemi ile fotokopi
ve faks gibi iþlemleri ortadan kaldýrarak
zaman, kâðýt ve enerji tasarrufu saðlýyor.
Premium Banking sistemi ile müþterilerin orijinal
belgeleri anýnda taranýp elektronik ortamda
Operasyon Merkezine iletiliyor. Türkiye Finans,
Premium Banking sistemi ile hem þubelerinde
hem de operasyon merkezinde verimliliði en
üst seviyeye çýkartmayý amaçlýyor.
Türkiye Finans; Doküman Yönetim Sistemi, iþ
akýþ uygulamasý, tarama sistemi ve bankacýlýk
uygulamalarýnýn tam entegrasyonunu saðlayarak
oluþturduðu "Premium Banking" projesiyle
bankacýlýkta yeni bir dönem baþlatýyor. Sistem
sayesinde müþterilerin þubeden yaptýðý iþlemler
için gerekli tüm belgeler, tarama makineleri
aracýlýðý ile elektronik olarak arþivlenerek ayný
anda Operasyon Merkezine gönderebiliyor.
Dünyaca ünlü danýþmanlýk firmasý Gartner
tarafýndan, teknolojide 2008 yýlý trendi olarak
ifade edilen Uzak Tarama (Remote Scanning)
ve Ýþlemsel Tarama (Transactional Scanning)
metodolojileri üzerine geliþtirilen sistem
sayesinde, tarama tek tuþ ile saðlanýrken,
sonucundaki belgeler optimum büyüklük ve
kalitede ayný anda merkezi doküman sistemine
otomatik olarak kaydediliyor. Premium Banking
sistemi, müþterilerden daha önce tedarik edilen
belgelerin diðer iþlemlerde de otomatik olarak
iþ sürecine eklenmesini saðlýyor. Bu sayede
müþterilerden bir belgenin yalnýzca bir kez
alýnmasý yeterli oluyor. Sistemde ayrýca
kimliklerin, ehliyetin veya çok sayfalý A4 belgelerin
ayný tarayýcýdan taranmasý da büyük bir avantaj
olarak sunuluyor. Kredi kartý baþvurusu gibi A4
boyutundan daha büyük formlarýn da sisteme
entegrasyonu yapýlabiliyor.
Premium Banking sistemi için Türkiye Finans'ýn
124 þubesine 1000 adet tarayýcý yerleþtirildi. Bu
sistemle þube içinde her bankoda ve þube içi
operasyonu yapan personelin masasýnda birer
tarayýcý yer almasý hedefleniyor.
Operasyon maliyetlerini minimuma indiren
sistemin, operasyon hýzýný da maksimize etmesi
hedefleniyor. Zaman, kâðýt ve enerji tasarrufu
saðlayan Premium Banking sisteminin devreye
girmesiyle müþteri memnuniyetini yükseltmeyi
hedefleyen Türkiye Finans, yýlda 72 bin 500 kilo
kaðýt tasarrufu saðlayarak yaklaþýk 1250 aðacýn
kesilmesini de önleyecek.
ULUSLARARASI BANKACILIKTA DA
TÜRKÝYE FÝNANS
Uluslararasý bankacýlýk iþlemleri ve para
transferlerindeki hýz ve hatasýzlýk oraný ile
dikkat çeken Türkiye Finans, dünyanýn
önde gelen bankalarýndan American
Express Bank/USA üzerinden yaptýðý
iþlemlerde % 99.13'lük hatasýzlýk oranýna
ulaþtý.
Uluslararasý bankacýlýkta kullanýlan SWIFT
sistemi üzerinden gerçekleþtirilen iþlemlerde
yakaladýðý hýz ve baþarý nedeniyle geçtiðimiz
aylarda Standard Chartered Bank ve The Bank
of New York tarafýndan 'Mükemmellik Ödülü'ne
layýk görülen Türkiye Finans bir baþarýya daha
imza attý.
Türkiye Finans, American Express Bank/USA
ile SWIFT sistemi üzerinden gerçekleþtirdiði
iþlemlerde %99.13'lük mükemmellik oraný ile
birçok uluslararasý bankayý da geride býraktý.
9
bizden haberler
FATURA ÖDEMELERÝ SORUN
OLMAKTAN ÇIKIYOR...
Birçoðumuz evimize gelen faturalarýn
çokluðundan þikayet ederiz. Ve yine birçoðumuz
elimizde bir tomar fatura, giþe giþe dolaþýp
faturalarýmýzý gününde ödemeye çalýþýrýz.
Kaybettiðimiz zamanýn yanýnda bir de sýrada
beklemekten sinirlerimiz yýpranýr. Ama artýk
bunlarýn hiçbirine gerek yok...
Türkiye genelindeki
anlaþmalý
kurumlarýmýz...
Þimdi birçok faturanýzý Türkiye Finans aracýlýðýyla
rahatça ödeyebilir ve faturalarla uðraþmak
zorunda kalmazsýnýz. Türkiye Finans Ýnternet
Þubesi'ni kullanarak, otomatik ödeme talimatý
vererek ya da þubelerimize gelerek ödeme
iþlemlerinizi yapabilirsiniz.
SU:
ELEKTRÝK:
ÝSKÝ
TEDAÞ
ASKÝ
AYEDAÞ
ADASU
BEDAÞ
TELEKOMÜNÝKASYON:
ÝZSU
GAZ:
TURKCELL
BUSKÝ
AGDAÞ
VODAFONE
ESKÝ
BURSAGAZ
AVEA
BOSKÝ (otomatik ödeme)
ESGAZ
TURK TELEKOM / ADSL
SÝBESKÝ (otomatik ödeme)
ÝGDAÞ
TURKSAT KABLO TV
KOSKÝ (otomatik ödeme)
KIRGAZ
GLOBAL ÝLETÝÞÝM
BOLU SU (otomatik ödeme)
ÝZGAZ
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN
TAKSÝLERE SEYYAR POS HÝZMETÝ
Ticari taksilerde kredi kartý kullanýmýný
yaygýnlaþtýrmayý hedefleyen Türkiye
Finans, ticari taksilere yönelik GPRS POS
uygulamasýný baþlattý.
Seyyar POS makinesi uygulamasý ile taksilerde
rahatlýkla kredi kartý kullanýlabilecek. Gasp olaylarý
nedeni ile üzerlerinde nakit para taþýmaktan
çekinen taksicilerin GPRS POS uygulamasýna
büyük ilgi göstermesi bekleniyor.
Katýlým bankacýlýðýnýn öncü kuruluþu Türkiye
Finans hizmetlerine bir yenisini daha ekledi.
Ticari taksilerde kredi kartý uygulamasýný
yaygýnlaþtýrmayý hedefleyen Türkiye Finans,
GPRS üzerinden POS uygulamasý baþlattý.
Sistem sayesinde taksiler bankanýn anlaþmalý
olduðu GSM þirketi üzerinden POS baðlantýsýný
seyyar olarak gerçekleþtirebiliyor.
Tüm kredi kartlarýnýn kullanýlabileceði sistemden
yararlanmak isteyen ticari taksi sahipleri bireysel
baþvurularýn yaný sýra baðlý olduklarý duraklar
aracýlýðý ile toplu olarak Türkiye Finans þubelerine
baþvuruda bulunabiliyor. Baþvuru sonrasý en
geç 15 gün içinde POS makinesý þubeden teslim
alýnarak kullanýlabiliyor.
Kredi kartý uygulamasýnýn yaygýnlaþtýrýlmasý ile
sahte para alma riskinin ve gasp olaylarýnýn
önemli ölçüde azaltýlmasý da hedefleniyor.
Türkiye Finans GPRS POS uygulamasý hakkýnda
444 2 444 numaralý Müþteri Ýletiþim Merkezi'nden
ve tüm Türkiye Finans þubelerinden detaylý bilgi
alýnabilir.
10
Ali Þenel
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Seyircisiz sinema
öksüz çocuða benzer
Osman Sýnav; “Sinema eserlerinden alýnan vergiler düþürülmedikçe, ‘Türk Sinemasýnýn
sektör olmasý’ hayalden öteye gidemez!”
[email protected]
söyleþi
ir kuþaðýn hafýzalarýna yer etmiþ
açýk hava sinemalarýndaki
makaralý film makinesi sesini
düþünürüm bazen. Bir makara
filme sýðdýrýlmýþ kimi zaman üç
ay, kimi zaman daha fazla
süren emeði. Senede üç yüz filmin çekildiði
zamanlardaki film artistlerini ve akþam olunca
istemsiz ayaklarla tutulan sinemanýn yolunu.
Kabak çekirdeði ve gazozla bilmem kaçýncý kez
ayný filmi izleyen o mesut Türk sinema seyircisini
düþünürüm. Ne oldu da öksüz býraktý sinemalarý
vefakâr seyirci? Senede üç yüz filmle sektör
olma yolunda emin adýmlarla ilerleyen 'Türk
Sinemasý'nýn baþýna ne geldi de korsan film
satanlar bir sektör yaratýrken 'Türk Sinemasý' bir
sektör olmaktan bu kadar uzak? Türkiye'de hep
ses getiren filmlerin ve televizyon dizilerinin
mimarý Osman Sýnav, bizlere 'Türk Sinemasý'nýn
dününü bugününü ve muhtemel yarýnýný, ayný
zamanda tüm piyasa olumsuzluðuna raðmen
senaryosu ve çekim teknikleriyle çok ses getiren
son filmi Pars'ý anlattý.
Pars filminin senaryosu, ne zaman zihninizde
oluþmaya baþladý?
Senaryo süreci, uzun bir süreçtir. Bunun
baþlangýcý, noktasý ya da satýrbaþý yok. Aslýnda
benzeri hikâyeleri zaman zaman düþünüyordum.
Bir gün Aybars'a (Aybars Bora Kahyaoðlu)
dedim ki; “Uyuþturucunun ülkemizde hýzla artan
tehlikesi ve okullarla iliþkisini ele alan bir film
yapalým”. O da bana bir tretman yazdý getirdi.
Bunun üzerine baþladýk biz de. Bu filmi bu yýl
yaptým ama birdenbire ortaya çýkan bir þey
deðil. Uzun yýllardýr beynimin bir köþesine attýðým
küçük notlarýn bir bileþkesiydi aslýnda.
Her sanat eseri bir miktar sosyal
sorumluluk içerir
Bu filmi, oluþum aþamasýnda bir soysal
sorumluluk projesi olarak mý tasarlýyordunuz?
Her projenin bir miktar sosyal sorumluluk tarafý
olmalý. Sonuçta insanlar için bir þey
yapýyorsunuz. Kitlelerle bir þey yapýyorsak, çok
bireysel bir þey yapmýyorsak bu durum göz
önünde tutulmalý. Kavram olarak sanat, bireysele
daha yakýn gözükse de kendi pencerenizden
gördüklerinizi yansýtsanýz da sanat eserleri
bireyin kendisini deðil, kitleleri etkilemek için
yaratýlýr. Özellikle de sinemada izleyici faktörü,
en baþat öðedir. Onlarýn beklentileri göz önünde
tutulur. Hiçbir yönetmen, hiçbir filmi kendi
kendine izlemek için çekmez.
Film çekmek için önemli ekonomik kaynaklar
gerekli. Bu anlamda sponsor, devlet yardýmý
gibi finansal bir destek görüyor musunuz?
Ülkemizde bir sponsorluk yasamýz olmasýna
raðmen pratikte iþlemiyor. Sonuçta sponsorluk
da ticari bir iþtir ve hiçbir yatýrýmcý bile bile kâr
elde edemeyeceði iþe girmez. Bu yüzden
sponsor olan kiþilere vergi indirimi gibi kolaylýklar
saðlanmalý ve sanatsal faaliyetlere yapýlan
desteklerin kurum dýþýna çýkmasý mecburiyeti
getirilmeli. Kurumlar günümüzde çeþitli sanat
dallarýna sponsor desteði saðlamakla beraber
bu destekleme henüz sinemaya ulaþmýþ deðil.
Devlete bakan yönü nedir bu durumun?
Birtakým özel projeler, tabii ki devlet desteði
olmadan çok zor yapýlýr. Ama onunla ilgili direkt
devlet kasasýndan finansman saðlanmasý fikrine
sýcak bakmýyorlar. Devlet bize bir takým önümüzü
Sinemanýn sektör
olabilmesi için, kaliteli ve
uluslararasý rekabet gücü
olan filmler yapýlmasý, dýþ
pazara çýkýlmasý ve seyirci
sayýsýnýn artýrýlmasý lazým
açýcý þeyler saðlamalý. Mesela Rüsum diye bir
vergi var; onu kaldýrmakla iþe baþlayabilir. Bu
vergi eðlence vergisi diye 1936'dan bu yana
eðlence yerlerinden alýnan bir vergidir ama
eðlence yeri denilince o dönemde sinema
salonlarý ve çayhaneler ayný kategoriye
sokulmuþ. Bunun bir kýsmý ayrýlmýþ tamam ama
þöyle bir sorun var þimdi. Bu vergiler, Maliye
Bakanlýðý tarafýndan toplanýyor ve bir kýsmý Kültür
Bakanlýðý'nýn kullanýmýna açýlýyor. Buradaki
sakatlýk da þu: Rüsum nereden toplanýyor?
Biletlerin satýþýndan elde edilen gelirin üzerinden
iþ yapan filmlerden toplanan para daha çok;
sonuçta benden kestiði parayý bütün sinema
sektörüne daðýtýyor. Yýlda otuz proje çýkýyorsa
bunun en fazla üç tanesi iþ yapýyor, toplanan
paranýn da % 90'ýný buradan saðlýyorsun. Ama
daðýtýrken herkese eþit daðýtmaya çalýþýyorsun.
Tabii belli kriterlere göre daðýtýyordur bunlarý
ama ne ben o seçimlere katýlýyorum ne de bu
konuda bana bilgi veriliyor. Bu þekilde, sinema
sektörünün çok fazla geliþeceðine inanmýyorum.
Vergi indirimi saðlamazsan, destek
saðlamazsan sektör kendi içinde kârlýlýðýný
artýramaz; bunu müteakip geliþemez de. Sinema
alanýna yönelik fonlar kurulabilir. Bu alana yatýrým
yapan fon sahipleri, sinemada kullanýlacak
finansman fonlarýyla yatýrýmýný deðerlendirenler,
daha az vergi ödeyebilir. Bu sayede bu cazip
hale gelir. Dolayýsýyla büyük bir kaynak oluþur.
Bütün dünyada bu böyle; hatta uluslararasý
çalýþýyor bu fonlar. Mesela "Alexander" filmi
Amerikalýlar tarafýndan çekiliyor ancak Alman
fonlarýyla finanse edilmiþ bir film.
Türkiye'de yabancý fon alan bir proje var mý?
Yok, ne yazýk ki! Her þeyden önce projenizi
sigortalamanýz lazým. Bir sürü merhalesi var bu
iþin. Co-productionlar için yabancý yatýrýmlarý
Türkiye'ye çekmemiz lazým. Onun için de ayrý
bir yasal düzenleme hazýrlýðý var þu anda. Bu
yapýlýrsa, iyi çalýþtýrýlýr ve devamý getirilirse
hakikaten devrim niteliði taþýyacak bir þey olacak.
Diðer sektörlerdeki gibi yabancý sermaye gelip
Türkiye'de yatýrým yaparsa, film çekerse bunun
Türkiye'nin tanýtýmýna büyük katkýsý olacaktýr.
Türkiye piyasasýnda bir katma deðer yaratacaktýr.
Bunun için de vergi indiriminin saðlanmasý þart.
Bugün Romanya'da yýlda 20 tane Amerikan filmi
çekiliyor. Dünkü Demirperde ülkesinde yýlda
ortalama 20 film çekiliyor!
Filmin A sýnýfý veya B sýnýfý olmasý önemli deðil…
Gidiyorsunuz bir ülkeye; "Benim bir filmim var
ve bütçesi (örneðin) 5 milyon dolar. Böyle bir
þey yapacaðým, þuralarda çekeceðim…"
12
diyorsunuz. Size filmi çekmeye baþlamadan
bahsettiðiniz miktarýn % 20'sini veriyor. Sonra
bunu belgeleyip ibraz etmeniz gerekiyor ama
daha hiç para harcamadan elinizde önemli bir
miktar kaynak bulundurmuþ oluyorsunuz. Benim
ülkemde film çekilsin diye uluslararasý bir rekabet
var dünyada. Amerika'da bu rekabet eyaletler
arasýnda. Teksas'ta çekersiniz projenin þu
kadarýný karþýlarýz, New York'ta çekerseniz þu
kadarýný karþýlarýz diye eyaletler birbiriyle yarýþýyor.
Hep sinemanýn ülkemizde bir sektör olup
olamadýðýndan konuþuruz ama sektör olmasý
için çok fazla bir çaba da yok galiba?
Sinemanýn sektör olabilmesi için bahsettiðim
zeminin yaratýlmasý lazým. Sonra da daha kaliteli
ve uluslararasý rekabet gücü olan filmler
yapýlmasý ve dýþ pazara çýkýlmasý lazým. Böyle
bir niyetiniz varsa Türkiye'de yapýlmasý gereken
diðer önemli mevzu Türk sinema seyircisinin
sayýsýnýn artýrýlmasý olacaktýr. Nüfusumuza oranla
sinema seyircisi sayýmýz çok az. Yýlda ortalama
30-35 milyon bilet satýlýyor ki bu sayý geliþmiþ
ülkelerde neredeyse film baþýna düþüyor.
Türkiye'de yýlda ortalama kaç film çekiliyor?
Deðiþiyor. Bazen 10-15 arasý oluyor. Bu sene
45 civarýnda oldu. ‘Aman ne kadar çok film
çekildi bu yýl!’ diyenler var. Türkiye'de yýlda 300
filmin çekildiði dönemler de vardý. Tabi o
dönemlerde televizyon yoktu, internet yoktu
ama her þeye raðmen yýlda çekilen film sayýsý
ve de izleyici sayýsý çok düþük. Seneye çok
daha az olacaktýr bu rakam. Þu anda sinema
sektöründe televizyonlarla ilerleyen bir canlanma
var. Ama dýþa açýlýmý olmayan, kârlýlýðý olmayan
bir sektörde canlanmalar uzun soluklu deðil,
dönemsel olacaktýr. Uluslararasý piyasada iþ
yapan, sektörleri oturmuþ ülkelerdeki hiçbir
prodüktör kendi kasasýndaki parayla film
çekmez. Tamamen fonlardan, kredilerden,
koþullardan faydalanýr. Bu insanlarýn görevi,
koþullarý bir araya getirmektir. Sadece proje
geliþtirme finansmanýný kendi saðlar. Ancak
bizim ülkemizde koþullar prodüktörün kasasýna
baðlýdýr. Prodüktör bu sene para kazanamazsa
seneye film çekemeyecektir.
Ýnternette Pars filmi hakkýnda bir yorum
okudum. ‘‘Aileler olarak Pars filmini
çocuklarýmýzla beraber izlemek istiyoruz.
Fakat bir müstehcen sahne yüzünden
çocuklarýmýza izletmekten çekiniyoruz
deniyor.’’ Bu konuda ne düþünüyorsunuz?
Arkadaþ kimse, çok net bir þey söyleyeyim,
baþýný devekuþu gibi kuma gömüyor. Tehlikenin
ne kadar büyük boyutlarda ve ne kadar
burnunun dibinde olduðunun farkýnda deðil.
Bunu söyleyen arkadaþ, çocuðu odasýna girip
kapýsýný kapattýðýnda, odasýnda neyi izlediðini
bilmiyor. Anne-babalar cesurca her þeyi
konuþmalýlar. Bu yüzden anne veya babalar
çünkü. Allah onlarý onun için anne-baba yapmýþ.
Bu tip sorunlarý çocuðu ile konuþamýyorsa annebaba, çocuk iliþkisini gözden geçirmeli. Eskiden
babayla yüz göz olunmaz, anneyle her konu
konuþulmazdý. Kiminle konuþulacak? Geniþ
aile yapýsýnda bir toplumuz. Avlunun içinde beþ
tane ev var. Amcayla konuþuruz, dayýyla
konuþuruz, yeðenle konuþuruz, zaten onlar
çocuklarý eðitirler. Geniþ ailede, yaþayýþa uygun
bir tecrübe, kuþaktan kuþaða aktarýlýr. Þimdi
apartman dairelerinde, kutularýn içinde
yaþýyoruz. Küçük aileler halinde ve bilgisayarla.
Üst üste kibrit kutularý gibi dizilmiþ, o kutunun
içinde iki tane oda var. Her türlü aile ihtiyaçlarý,
o kutunun içinde görülüyor ve çocuk odasýna
girdiðinde orada bir bilgisayar var.
Tek etkileþimi o!
Bütün sorularýný ona soruyor ve her þeyi görüyor.
Hiçbir þekilde orada sansür yok. Sansürle bir
þeyi halledemezsiniz zaten. Nüfusumuzun %
50'si 25 yaþýn altýnda. Avrupa'nýn en genç
nüfusuyuz. Bu bir anlamda önemli bir avantaj,
bir anlamda da bizim geleceðe yönelik ciddi
problemlerimizden biri olcaktýr. Böyle bir nüfusa
sahipken, bu kadar hýzla yayýlmaya devam
söyleþi
ederse uyuþturucu, ben 10 sene sonrasýnýn
dramýný düþünmek istemiyorum; hayal bile
edemiyorum. Çünkü Hollanda'nýn 30 yýlda aldýðý
yolu biz 5 yýlda almýþýz, uyuþturucu tüketimi
konusunda.
Üstelik Hollanda, uyuþturucu konusunda en
serbest ülkelerin baþýnda geliyor deðil mi?
Gerçi artýk Hollanda, kendi halkýný bilinçlendirdi.
Uyuþturucuyu turistlere satýyor ve turistik bir
metaa olarak görüyor. Turistlere yönelik
uyuþturucu satan kafeler var. Onlarýn 30 yýlda
geldiði ve eyvah ne oluyor dediði noktaya, biz
beþ yýlda geldik. Onlar uyuþturucu kullanýmýný
geri çekiyor. Biz hýzla geldik ve hýzla devam
ediyoruz.
Tost parasýna uyuþturucu
Orta halli bir aile, çocuðunu okula gönderiyorsa,
bir tostla bir meþrubat parasý olarak günde kaç
lira harçlýk verir? Diyelim 5 lira. Çocuk eðer
isterse okulun önündeki satýcýdan 4 liraya hap
bulabiliyor! Bu sonuçla yeraltý dünyasý gerçek
sayýlarýna ulaþmak çok zor ama ulaþýlabilen
istatistiklere baktýðýmýzda, çok korkunç bir
uyuþturucu tüketimi ortaya çýkýyor.
Filmde iyi taraftaki kiþilerin ismi eski Türk
büyüklerinin ismi; kötü karakterlerin isimleri
ise daha çok etnik kökenli… Bunun nedenini
öðrenebilir miyiz?
Mesleklerin, isimlerin bir
anlamý, bir aurasý vardýr;
biraz bu yüzden. Bir de
belli mesleklerdeki
insanlarda bazý isimler
daha çoktur. Bizim
kültürümüzde olan
isimler bunlar ve onlarýn
yaptýðý çaðrýþýmlarý
kullanmak istedik. Meselâ
Haþhaþi diye bir isim
duydunuz mu? Onu biz
uydurduk ama
çaðrýþýmlarýna bakarsanýz
Hasan Sabbah'a kadar
uzanýr. Ýsimlerin
çaðrýþýmlarý olmalý.
Hem yaz sezonunun
baþlamasý, hem de korsanýn bu kadar yaygýn
olmasý filmlere bu kadar bütçe ayýrýrken
gözünüzü korkutmadý mý?
Gönül ister ki her filmimiz harcadýðýmýzý geri
getirsin hatta para kazandýrsýn. Filmi çekerken
bir finansal kaygý hep oluyor ama uluslararasý
pazara girmek için uluslararasý kalitede film
çekmek lazým. Benim böyle bir kaygým var.
Pars'ýn devamý niteliðindeki filmlerde bu vurguyu
daha fazla ön plana çýkaracaðým. Daha fazla
yurtdýþý mekâný ve oyuncusu kullanmayý
hedefliyoruz.
Ayný ülkede yaþýyoruz, ayný gazeteleri okuyor,
ayný kaynaklardan bilgi topluyoruz. Ancak
filmlerinizde gözüme çarpan þey, senarist
bizden çok fazla þey biliyor. Senarist bunlarý
nereden biliyor?
Senarist aslýnda sizin ulaþabileceðinizden çok
fazla bir þey bilmiyor. Sadece çok fazla çalýþýyor.
Farklý bir perspektifle günlük olaylara ve yakýn
tarihe bakarak bazý öngörülerde bulunuyor.
Bu yoðunluktan arta kalan zamanlarda
ailenizle neler yapýyorsunuz?
Ýnsanlarýn uzun zamana deðil, zamaný kaliteli
kullanmayý öðrenmeye ihtiyacý var. Ben ailemle
zamaný programlý ve kaliteli bir þekilde
kullandýðýma inanýyorum. Sonuçta ne iþ yaptýðýmý
ve bu iþin gereðinin yoðun zaman ayýrmak
olduðunu biliyorlar. Bu yüzden beraber
olduðumuz vakitlerde zamaný çar çur etmek
yerine neyi planlamýþsak onu
gerçekleþtiriyoruz.
Pars bir metafordur. Filmin
markasýdýr. Ayný zamanda
da Ýstanbul narkotik
polisinin amblemi aslýnda.
Biz kendimize uyarladýk…
14
Osman Serkan Bozlaðan
[email protected]
ekonomi
Korkunun KOBÝ'ye
faydasý yok!
Hürriyet KOBÝ Sayfasý Editörü Sadi Özdemir; "Firmalar kaynak arayýþýna girerken cebine
girecek paranýn miktarýna bakmak yerine proje üretme yoluna gitmeliler. Strateji sahibi
bir KOBÝ için, borçlanmak korkulacak bir þey deðil!"
azetelerin ekonomi servislerinde
13 yýldýr çalýþan ve Hürriyet
gazetesinin KOBÝ (Küçük ve
Orta Büyüklükteki Ýþletmeler)
sayfasýný düzenleyen Sadi
Özdemir, KOBÝ'lere neden bu
derece önem verdiklerini, sektördeki firmalarýn
durumlarýný ve arka planda yaþananlarý 150'den
fazla KOBÝ ile görüþüp, onlarýn hikâyelerini ele
alarak çýkardýðý sonuçlarý bizlerle paylaþtý.
Özellikle Çin'in sermayeyi yatýrýmlara
yönlendirmesiyle baþta Türkiye gibi bir ülkeyi
merkez üssü yapýp Avrupa'ya, Amerika'ya mal
ihraç etmek istediðini anlatan Sadi Özdemir,
KOBÝ'lerin de deðiþim sürecinde iþ stratejilerinin
olmamasýndan ve Ar-Ge, pazarlama ve reklam
yatýrýmlarýna artýk önem vermelerinin
gerekliliðinden bahsetti.
Kýsaca mesleki olarak geliþiminizi ve þimdiki
iþinizi anlatýr mýsýnýz?
Marmara Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nde
gazetecilik okudum. Sonra da ayný üniversitenin
Sosyal Bilimler Enstitüsünde master yaptým.
Master tezim 'Medya Emperyalizmi ve
Küreselleþme' konusuydu. Türkiye gazetesinde
15
istihbarat ve ekonomi muhabirliðinden sonra
2001 yýlýnda Hürriyet'in ekonomi servisine geldim
ve editör olarak çalýþýyorum. 2003'ün ekim
ayýndan itibaren de her hafta salý günleri
Hürriyet'te KOBÝ sayfasý hazýrlýyoruz. Türkiye'deki
KOBÝ tanýmý hizmet sektörünü kapsamýyor ama
biz hizmet sektörünü de çalýþmalarýmýza
katýyoruz. Ayrýca Türkiye'deki KOBÝ tanýmýna bir
takým sýnýrlamalar koyulmuþ ama biz biliyoruz
ki Koç Holding'in patronu da bir zamanlar
bakkaldý. Her giriþimci öyküsü KOBÝ'lere bir fikir
verir ve bütün KOBÝ'lerin amacý büyümektir. O
yüzden bazen büyük þirketlerin de öykülerini
yapýyoruz.
Reel sektördeki KOBÝ'ler son yýllarda en çok
neyi eleþtiriyorlar?
Finans sektörünün deðerlenmesini,
desteklenmesini eleþtirmektedirler. Her þeyin
finans sektörünün lehine çalýþtýðýný ve reel
sektörün ihmal edildiðini düþünmekteler. Bu
durumda da büyükler ve küçüklerin çýkarlarý
ayrýlmaktadýr. Temel ayrýlýklar var ama sanayicilik
açýsýndan bakarsak büyük sanayiciler ve
KOBÝ'lerin birbirleriyle kenetlenmiþ görüntüsü
de var. Çünkü yan sanayi açýsýndan
düþünürseniz, büyük sanayilere baðlý çok sayýda
KOBÝ de var.
Yaklaþýk 200'e yakýn KOBÝ'yi tanýma fýrsatý
buldunuz. Bunlar baþarýlý KOBÝ'lerdi. Bunlarýn
ortak baþarý faktörleri nelerdir?
Baþarýlý olanlar bir kere tam zamanýnda doðru
sektörde bulunmuþlar. Tekstil sektörünü ele
alýrsak, giriþimciler tam zamanýnda Laleli esnafý
olmuþlar ve Laleli'nin getirdiði kazanýmlarla
kendi firmalarýný geliþtirmiþlerdir. Tekstil
firmalarýnýn geliþiminde Laleli önemli bir rol
oynamýþtýr. Otomotiv ve ileri teknolojiye dayalý
yan sanayiler ise ana sanayi neredeyse oralarda
bulunarak, doðru yerde olmuþlardýr. Sermaye
yoksa mutlaka pazar lazým. Sermaye olunca
pazarý iyi olan bir ürün yapýyorsa, o zaman
giriþimci baþarýlý olabiliyor.
"Türkiye'nin son 30 yýlý
pazarlama projesidir"
Ýhracata dayalý kalkýnmanýn temelinde þu
yatýyordu: Ne satabiliyorsak onu üretelim. Yani
ne üretebiliyorsak onu satalým deðil ya da ne
ithal edebiliyorsak onu üretelim deðil! Dünyaya
ne satabiliyorsak bunu üretelim dediðimiz için
hep pazarlama odaklý olduk. Türkiye'nin son 30
yýlý aslýnda pazarlama projesidir. Bizdeki ilk
kuþak kalabalýk bir aile olduðu için bunun da
baþarýda önemli bir faktör olduðunu gördük. Ýlk
baþta küçük üretimlerde bedava iþ gücü, bir
sonraki aþamada onlara iþi büyütme niteliði
getirmiþtir.
KOBÝ'lerin þu andaki durumuna baktýðýmýzda
baþarýlý olmuþlar mýdýr, eleþtirileriniz neler?
Aslýnda çok da fazla baþarý elde etmiþ deðiliz.
Ama herkes doðru yolun bu olduðunu
düþünüyor. Ne yazýk ki kurumsallaþma lafta
kalýyor KOBÝ'lerde. Aile þirketleri çok ciddi sorun
yaþýyorlar. 2. Kuþaða devirde çatýþmalar
çýkmakta. Ar-Ge yatýrýmý, reklam ve pazarlama
yatýrýmlarý yapmýyorlar. Bunlarý boþ iþ olarak
görüyorlar. KOBÝ'ler için profesyonel, kurumsal
ve geleceðe yönelik neler yapabilir? KOBݒleri
bu sorulara kafa yoran yönetimlere
kavuþturmamýz gerekiyor.
"Faizsiz sistemle çalýþan katýlým
bankalarý KOBÝ'lere direkt
yatýrýma dönük bir sürü kaynak
sunuyorlar."
KOBÝ'lerin finansal durumlarýný nasýl
görüyorsunuz?
Türkiye'deki finans kaynaklarýnýn çok azýný
kullanýyorlar. Klasik bir sözdür ama doðrudur
Konvansiyonel
sektörlerde daha
büyümüþ bir ülke deðiliz
biz. 10 misli büyüyebiliriz.
Potansiyelimizi
deðerlendirebilmiþ
deðiliz. Ýstikrar devam
ederse Türkiye cesur
giriþimcileriyle hedeflerine
ulaþacaktýr.
16
Türkiye, þu anda tam
kapasite çalýþsa üretimini
2-3 misline çýkarabilir.
Dolayýsýyla pazarlamaya
ciddi yatýrýmlar yapmak
gerekir.
bu. Bankalar KOBÝ'lere çok özel imkânlar
saðlýyorlar. Ayrýca faizsiz sistemle çalýþan katýlým
bankalarý kurumlarý da direkt yatýrýma dönük bir
sürü kaynak sunuyorlar. Firmalarýn stratejileri olsa
bu kaynaklarý deðerlendirecekler ve geliþecekler.
Ama stratejileri olmayýnca bu paralardan da
korkuyorlar. Gördüðüm, bu paralarý
deðerlendirebilecek iþ stratejilerinin çok zayýf
olduðudur. Proje üretemiyoruz, cebimize konacak
paranýn peþindeyiz maalesef.
ekonomi
Katýlým bankalarýnýn KOBÝ'lerle iliþkilerini nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Katýlým bankalarý, piyasaya agresif bir giriþ yapmýþ
durumdalar. Görüþtüðüm KOBÝ'lerin birçoðu hem
bankalarla çalýþýyor hem de katýlým bankalarýyla.
Bankalardan baþka türde kredi alýyor ama makine
yatýrýmý yapacaksa bir katýlým bankasýndan
yararlanýyor. Normalde katýlým bankalarýna
ideolojik olarak pek de iyi bakmayan birçok
KOBÝ'nin bile o imkânlarý önemsediðini ve
kullandýðýný gördük.
"Türkiye Finans bence baþarýlý"
Türkiye Finans Katýlým Bankasý'ný nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Türkiye Finans birleþmeyle çok güçlendi ve bence
gayet iyi bir operasyon oldu. Ýmkânlarý fazlalaþtý.
Türkiye'de özellikle imalatçý KOBÝ'lerin katýlým
bankacýlýðý imkânlarýna daha fazla ihtiyacý var.
Birleþtikten sonra çok sayýda þubenin açýlmasýný
izledik. Anadolu'daki birçok Anadolu kaplanlarý
dediðimiz illerde çok daha büyük imkânlarý
kullandýrýr hâle geldiklerini duyduk. (Kayseri,
Konya, Denizli, Gaziantep).
KOBÝ'lerin iþbirliði yapmasý, güç birliði yapmasý
global piyasada rekabet açýsýndan örnek teþkil
edebilir mi?
Birleþtiðin zaman gücün artar, sermayen büyür.
Sonucunda ise daha çok yatýrým yapabilirsin.
Sana piyasanýn bakýþý deðiþiyor. Türkiye'de 2530 þubeli bir banka çok bir þey yapamaz artýk.
Birleþip büyümek zorundalar. Finans sektöründe
bu süreci gördük. Þimdi de reel sektördeki
kümelenmelerle baþlayan süreç birleþmelerle
devam edebilir.
Önümüzdeki dönemde yýldýzý parlayacak
sektörler neler?
Ýþ yapma biçimini iyi seçerseniz, bütün sektörlerin
yýldýzý parlar. Þimdi artýk Türkiye'de maliyetlerin
yükselmesinden artýk bu sektörde olamaz
dediðimiz tekstil ve hazýr giyimi düþünün. Ýtalya'da
iþçi maaþý bizim 3-4 mislimiz ama Ýtalya dünyanýn
en büyük hazýr giyim ihracatçýlarýndan biri. Bir
sektörde eðer yýllarca uðraþtýysak, asýl olarak
þimdi nasýl katma deðer oluþtururum, daha çok
nasýl para kazanýrýmýn sorusunu sorup, doðru
adýmlarý atmak gerekmektedir. Yüksek teknolojide
bir sürü yan sanayi iþi çýkacak Türkiye'de. Türkiye
iyi bir pazar olduðu için yabancý yatýrýmcýlar
ülkemizde üretim yapmak istiyorlar. Özellikle
Avrupalýlar, Amerikalýlar ve Çinliler. Çinliler son
dönemde Türkiye'yi merkez üssü yapýp hem
Türkiye pazarýna hem Avrupa'ya mal satmak için
ülkemizde üretim yapmak istiyorlar. Birçok madeni
Türkiye'de Çinlilerin iþlettiðini biliyoruz. Otomotivde
özellikle belli yatýrýmlarý olacak Çin'in.
Ali Þenel
Her yanlýþtan
bir doðru çýkardým
[email protected]
spor
Beþiktaþ’ýn efsane oyuncusu Þifo Mehmet; ‘‘Futbolcu deðil, insan yetiþtirmeye
çalýþýyorum. Karþýsýndaki futbolcuyu bir makine olarak görecek deðil, onun da kendisi
gibi etten kemikten olduðunu unutmayacak bir insan…’’
utbola baþladýðý günden bu yana
hep ‘efendi sporcu’ olarak
tanýdýðýmýz bir isim; Þifo Mehmet.
Türkiye-Ýsviçre maçýnda olumsuz
bir olay yaþansa da bu yine de Þifo
Mehmet’in efendiliðine gölge
düþürmedi. Durumu telafi etmek için elinden
geldiðince çalýþtý ve fazlasýyla baþardý. Son
zamanlarda yaptýðý televizyon programýyla
gündemimize yeniden gelen Þifo, futbol
okulunda öðrencilerine futbolcudan ziyade iyi
bir insan, iyi bir vatandaþ olmayý öðretiyor.
Þifo Mehmet’i sahalardan ve son dönemde
TV programlarýndan tanýyoruz, biraz da
Mehmet Özdilek’ten bahseder misiniz?
Kendi halinde, evi seven, ailesine baðlý bir yapýya
sahibim. Kendimi bildim bileli özel hayatýma
hep dikkat eden biriyim. Çünkü hem
bulunduðum konum itibariyle hem yaptýðým iþle
topluma örnek olan bir þahsiyet olmaya çalýþtým.
Futbola baþladýðým ilk günden itibaren bu
konularda titiz davrandýðýmý düþünüyorum.
Evliyim bir tane kýzým var; zaten þu süreçte
19
spor
zamanýmýn çoðunu küçük kýzým alýyor. Bunun
yanýnda, Beþiktaþ gibi bir kulüpte 13 yýl oynayan,
kaptanlýk yapan, birçok baþarýlar yakalayan
biriyim. O süreçte de iþ ahlaký çerçevesinde
kendime yakýþan þekilde yaþadýðýmý biliyorum.
Onun meyvelerini futbolu býraktýktan sonra
toplumun her kesiminden gelen sevgi
gösterileriyle görmek açýkçasý beni çok mutlu
ediyor.
Eþiniz Ýnci Haným ile tanýþmanýz nasýl oldu?
Ýnci Haným ile iki yýldýr evliyim. Bizim tanýþmamýz
bir arkadaþ vasýtasýyla oldu. Kýsa bir süre
arkadaþlýk ettikten sonra 7-8 ay gibi bir zamanda
evlilik kararý aldýk ve evlendik. Evlilik öncesi
süreci çok fazla uzatmak istemedim. Çünkü
zaman uzadýkça bazý þeylerin eksiye doðru
gittiðini düþünüyorum. Dolayýsýyla hem benim
onu tanýmamda hem de eþimin beni
tanýmasýnda bu kadarýnýn yeterli olduðuna karar
verdik. Ýkimiz de her þeyi çok net ortaya koyan
bir yapýda olduðumuz için bu yönde birbirimizi
tamamlayan kiþiliklere sahiptik. Sonuç olarak
da böyle bir karar aldýk. Þimdiyse bundan iki yýl
önce, ne kadar doðru bir karar aldýðýmýzý
görmenin mutluluðu ve keyfini yaþýyoruz.
Eþiniz çalýþýyor mu?
Eþim babasýnýn yanýnda çalýþýyor. Kendisi
designer, mücevherat iþi yapýyor. Ben de yakýn
vakitte kendime kayýnpederimin iþyerinde bir
mesai ayýrmayý düþünüyorum.
Planlarýmý artýk kýzýmý düþünerek
yapýyorum
Cezalý olduðunuz dönemin size ne gibi
yansýmalarý oldu?
Aslýnda bu süreçte bir takým sýkýntýlar yaþadým,
yaþamadým deðil. Milli Takýmla ilgili sýkýntýlarým
oldu. O süreci çabuk atlatmamda, ayaklarýmýn
üzeride durmamda eþimin, kýzýmýn, ailemin ve
dostlarýmýn çok büyük etkisi oldu. Bu sayede
yanlýþ olan bir olay yön deðiþtirdi ve hayatýmýn
en güzel günlerini yaþamamda vesile oldu.
Açýkçasý kýzýmý daha yakýndan tanýma, sindire
sindire koklama adýna çok keyifli bir süreçti.
Þimdi aktif halde yeniden baþladýk.
Televizyondaki “Futbol Okulu Projesi” ve
Beþiktaþ Divan Yönetim Kurulu üyeliði ile yoðun
bir çarkýn içine tekrar girdik. Benim için o
dönemin aile kurgusunu daha iyi oturtma, kýzýmý
daha iyi tanýma açýsýndan faydalý geçtiðine
inanýyorum. Her karanlýðýn sonunda bir güneþ
doðar derler ya cezanýn sürecinde aslýnda bu
tür þeyleri çok yürekten ve içten yaþayan bir
kiþilik oldum. Belki o süreçte çalýþsaydým kýzýmla
birlikteliði bu kadar yakýndan, bu kadar
hissederek yaþayamayacaktým. Benim
oynadýðým zamanlarda arkadaþlarýn maçlarý,
kamplarý olduðu için birçok evli, çocuk sahibi
arkadaþým bu duygularý bu kadar içinde
hissederek yaþayamadý.
Aklýnýzda futbolu býrakayým ondan sonra
evlenirim gibi bir düþünce var mýydý?
Hayýr, önemli olan doðru insaný bulabilmek...
Ben bu konuda biraz titiz bir insandým. Aile
kurumuna çok saygý duyan ve sýký sýkýya baðlý
bir ailede yetiþtim. Dolayýsýyla evlenmek için
evlenmek mantalitesinde olan bir insan olmadým
hiçbir zaman. Hayatý paylaþacaðým doðru kiþiyi
bulmak benim için önemliydi. Ýnci Haným’dan
önce hayatýmý birleþtirebileceðim, benim
anlayýþýma uygun birisiyle karþýlaþmadýðým için
evlenmedim. Ýnci Haným’la futbolculuðum
bitmeye yakýn evlenmemiz sadece bir
tesadüftür.
Planlar hayatýn hiçbir
döneminde bitmez. Sizin
gelecekle ilgili planlarýnýz
neler?
Planlar var olduðu sürece
insanlarýn hayatta var olmasý ve
hayata tutunmasý çok daha
güçlü olacaktýr. Bir kere þu bir
gerçek, elverdiði ölçüde
sporun içinde olacaðým.
Yöneticilik olur; hocalýk olur;
baþka mevkiler de olabilir.
Bunlarýn dýþýnda kalma
þansýna sahip deðiliz,
birikimimiz buna
elvermiyor. Bunun
haricinde tabii ki sosyal
sorumluluk anlamýnda
toplumun birçok kýsmýna
elimizden geldiðince
yaptýðýmýz projelerle
destek olmaya
çalýþýyoruz. Bu tür sosyal
aktivitelerimiz, ben
20
hayatta olduðum sürece devam edecek.
Muhakkak iþ hayatýnda da olmak istiyorum.
Sonuçta sýrf futbolda deðil, iþ yaþamýnda da
baþarýyý en iyi þekilde yakalama hedefim var.
Bunu da baþarabileceðimi biliyorum.
oyuncunun sosyal yaþamýný deðil, teknik yönlerini
konuþuyoruz. Bizi popüler kýlan bu yönümüz
futbolun matematiðiyle uðraþýyor olmamýz.
Sahada gördüðümüz taktiksel hatalarla, iþin
bilimiyle ilgileniyoruz. Belki de insanlara karþý bizi
sempatik gösteren de bu.
Daha önce ticari bir deneyiminiz oldu mu?
Plan ve program
çerçevesinde çalýþmayý
seven bir insaným.
Çünkü gerçek baþarý,
ekiple gelen baþarýdýr.
Tek baþýna baþarma
þansýnýz yok.
Yýllardýr ticaretin içinde olan bir insaným. Ama tabii
evlilik olduktan sonra yaþama bakýþ açým bir hayli
deðiþti. Bütün planlarýmý artýk kýzýmýn üzerinden
yapýyorum. Her adým atýþýmda onun geleceðini
düþünüp, daha dengeli iþler yapmaya çalýþýyorum.
Evlenince bakýþýnýz, görüþ çerçeveniz, planýnýz;
her þeyiniz deðiþiyor. Bunlar güzel deðiþiklikler.
Benim hayatýmda deðiþmeyecek bir gerçek varsa,
o da futbolda her zaman olmak istiyorum ve de
olacaðým.
Gerçekleþtirdiðimiz proje
Türkiye’de bir Ýlk
Daha önce Rýdvan da genç futbolcular arayan
bir program sunmuþtu, bu programdan
etkilendiniz mi?
Eskiden þöyle bir kaný vardý: “Futbol oynayan
çocuklar derslerinde baþarýsýz olur!”. Siz bu
konuda ne düþünüyorsunuz?
Bahsettiðiniz projenin asýl çýkýþ noktasý benim. O
program aslýnda benim için hazýrlanmýþtý. Ben
projeyi gördükten sonra kabul etmedim. Ondan
sonra Rýdvan’a teklif edildi.
Bizim amacýmýz aslýnda, iyi bir sporcu yetiþtirmek.
Çünkü biz sýrf saha içi çalýþmasý yapmýyoruz.
Çocuklarýn yaþam koçlarý var, hakemler var, oyun
kurallarýný anlatýyor. Psikolog, beslenme uzmaný,
sporcu sakatlýðýyla ilgili uzman, yemek yeme
adabý eðitmeni… Bu tecrübeli insanlar bu
çocuklara hayatlarýyla ilgili yaþadýklarý ve
gördüklerini birebir anlatýyor. Bu çocuklar sýrf
sportif anlamda yetiþmiyorlar, sosyal anlamda da
yaþamlarýna destek veriyoruz. Aile hayatlarýný
konuþuyoruz. Okulda öðretmenleriyle,
arkadaþlarýyla konuþuyoruz. Hepsi futbolcu olacak
mý? Mümkün deðil; bu biraz yetenek iþi. Ama
þuna inanýyorum, yaþadýklarý, gördükleri teneffüs
ettikleri þeyi hayatlarý boyunca unutamayacaklar
ve öðrendiklerini aileleriyle, arkadaþlarýyla,
öðretmenleriyle paylaþmalarý, bu halkayý daha
da büyütecektir.
Projenin eksik yönleri nelerdi?
Oluþum safhasýndaydý henüz. Bazý þeyleri ortaya
koymuþtuk, anlaþamadýk. Rýdvan ile anlaþtýlar.
Onunla yollarýna devam ettiler.
Futbol yorumculuðu devam edecek mi?
Bizim kuþakta bir farklýlýk var, Rýdvan da bu konuda
öncülerden biri. Biz daha çok futbolun teknik
yönünü konuþuyoruz. Kimseyi fazla üzmeden,
kýrmadan, yýpratmadan futbolda gördüklerimizi,
tecrübelerimizi insanlara aktarýyoruz. Bunda da
Futbol Okulu projesi nereden çýktý, ne zaman
geldi size?
Bu projenin evveliyatýnda PH Yapým’la sosyal
içerikli baþka bir projede bir arada bulundum.
12 tane devlet üniversitesine gittim. Hem gittiðimiz
üniversiteleri tanýmayan gençlere orayý tanýttýk
hem de oradaki öðrencilerin sorunlarý ve
projelerine maddi anlamda destek verdik. Mesela
3 tane proje getirdiler önümüze. Hangisinin daha
çok ihtiyacý var; onu belirledik. Maddi anlamda
projelerine finansman saðladýk. Bu proje
vesilesiyle tanýþmýþtým PH Yapým’dan Hülya Haným
ve Petek Haným’la… Daha sonraki süreçte böyle
bir þey yapalým mý, yapmayalým mý diye uzun
süre müzakere ettik. Üç-üç buçuk ay bu konu
gitti, geldi. Çok kafa yorduk bu iþe; çünkü
yaptýðýmýz iþ, bu anlamda Türkiye’de yapýlan ilk
iþ. Ýnsanlara örnek olarak bu programý
göstermeleri çok önemliydi. Çünkü çocuklarla
yapýyorsunuz. Onlarý kýrmadan, üzmeden doðru
mesajlar vermek gerekiyor. Böyle bir çalýþmanýn
neticesinde bu proje ortaya çýktý. Ýlk günden bu
yana, gittiðimiz her yerde konuþtuðumuz her
insan da projenin ne kadar doðru olduðunu, güzel
olduðunu söylüyor. Sosyal anlamda, çok olumlu
tepkilerle karþýlaþýyoruz. Bu tür projelere devam
edeceðiz.
Profesyonel anlamda futbolcu yetiþtiren
kulüplerde bu þekilde bir eðitim yok. Bunu
futbol yaþamýnýzda bir eksiklik olarak
gördüðünüz için mi projeye kattýnýz?
Futbola 17 yaþýnda baþladýðýmda benim böyle
bir altyapým yoktu. Ne beslenme, ne sporcu
saðlýðý, ne yemek yeme adabý bunlarý
görmedim. Zamane gençleri çok þanslý... Böyle
bir imkânýmýz varken, insanlar da bu konuda
çok büyük destek verirken niye bu yaþtan
itibaren bunlarý vermeyelim dedik. Sporcu
olmalarý da önemli deðil, önemli olan kendilerine,
ailelerine, devletine, milletine saygý duyan birer
birey olarak yetiþmeleri. Bu en az sporcu
olmalarý kadar önemli. Biz bu konuda destek
veriyoruz.
Bayanlarýn da artýk futbolla
yakýndan ilgilendiði gerçeðini
görmemiz gerek
Bir tane de kýz oyuncu vardý; Esra. Onunla
ilgili yorumlarýnýzý alabilir miyiz?
O da hemcinslerinin tam zýddý bir kulvarda
yarýþýyor. Seçmelerde üç tane kýzýmýz
baþvurmuþtu. Esra onlardan birkaç adým
öndeydi. Esra için yarýþmadan sonra belki bir
sýkýntý olabilir. Kýzlarýmýzla ilgili doðru ve ciddi
anlamda bir bakýþ ve yöneliþ yok. Bu da belki
bir açýlým olabilir. Yeteneði var, futbolu çok
seviyor. Gönül istiyor ki yarýþmadan sonra onu
da altyapýsý olan genç kýzlarýmýzýn birlikte çalýþtýðý
bir kulübün bünyesine kazandýralým. Ama þu
anda bu bir sýkýntý… Futbol erkek oyunu ama
kýzlarda da bu iþe yavaþ yavaþ tüm dünya
çapýnda ilgi arttý. Türkiye de bu ilgiyi görmezlikten
gelmekten vazgeçmeli.
Sizin için ‘para’ ne anlama geliyor?
Para benim için her þey deðil. Ben bunu
Beþiktaþ’a geldiðim ilk günde de ifade etmiþtim.
Hayatýmýn bu zamana kadar ki sürecinde, parayý
tercih edebileceðim imkânlar doðdu. Ama hiçbir
zaman parayý tercih etmedim. Bulunduðum
ortamý, arkadaþlýðý, dostluðu paranýn çok
önünde tuttum. “Her þey para deðil!”
felsefesinden de hiçbir zaman vazgeçmedim.
Parasýz olmuyor ama asla çok ucuzcu olmadým.
Hep parayý ön plana getiren bir þahsiyet
olmadým. Benim için arkadaþlýk, dostluk, iþ
ciddiyeti, iþ ahlaký ve iþi iyi yapmak daha önemli.
Bu saydýðým kriterleri yerine getiriyorsanýz para
zaten ardýndan gelecektir.
Yeteneklerinizle Avrupa’da çok rahat top
koþturabilecek bir kapasiteye sahiptiniz.
Niçin böyle bir tercihte bulunmadýnýz?
Birçok teklif geldi. Ama ben bu yönde bir tercihte
bulunmadým. Çünkü benim oynadýðým
dönemde, Avrupa’nýn Türkiye’ye bakýþ açýsý
çok net deðildi. Kulüplerin ve Milli Takým’ýn o
süreçteki baþarýsýzlýðýndan Türk futbolu yeteri
kadar tanýnmýyordu. 1996 yýlýndan sonra
Galatasaray’ýn Avrupa’daki baþarýlarý ve Türk
Milli Takýmý’nýn baþarýlarý ardý ardýna gelmeye
baþlayýnca pencere biraz daha açýldý. Türkiye’de
iyi oyuncular var, Türkiye’ye gelinebilir,
Türkiye’den oyuncu alýnabilir mantalitesi
Avrupa’da yer etmeye baþladý. Ama son
dönemde bu tekrar duraðanlaþmaya baþladý.
Ne kadar çok Türk oyuncu giderse büyük bir
deðer olur. Benim dönemimde Türk oyunculara
çok sýcak bakýlmýyordu. Son dönemlerimde ise
ben gitmek istemedim.
22
Mehmet Ýþçi
zaman
Geleneksel
þehir
MUKADDÝME
Mevlânâ Celaleddin Rumi
Mesnevî’de Hz. Peygamber’e
olan iþtiyakýný, onu þehirlerin
ruhuna benzeþtirerek, Hz. Ebu
Bekir’in lisanýndan þöyle dile
getirir:
[email protected]
çinde bulunduðumuz yüzyýlda Ýslam
ülkeleri, kültürel ve dinî kimliklerini
reddetmelerinin sonucu olarak, kendi
tarihî mimarlýk miraslarýný Batýlý yayýnlar
ve araþtýrmalardan öðrenmek ve bunlar
vasýtasýyla geçmiþlerini deðerlendirmek
gibi garip bir durumla karþý karþýya kalmýþlardýr.
Ýslam'da insana verilen "her þeyi kendi yerine
koyma" (adalet) sorumluluðu tevhid kavramýnýn
süzgecinden geçirilmeli ve yerine getirilmeli. Bu
hakikatten yola çýkýlarak, Ýslamiyet'in temel
prensibi olan 'tevhid'in Ýslam mimarisine de
yansýdýðýný ve bütün varlýk düzeylerine ait
problemlerin bütününü kapsadýðýný görürüz.
Þehirlerin dili, ruhu, kültürü vardý. Her þehirli
çare yok o dili, o ruhu, o kültürü edinirdi. Her
etkinin, her etkinliðin merkezinde insan vardý.
Þimdi öyle mi ya; sadece ‘þehirleri süsleyen
yolcu’lar yitip gitmediler, yolcularý ve sakinlerini
süsleyen þehirler de modern kent planlarýnýn
hýþmýna uðrayarak þimdi çoðu terkedilmiþ,
itibardan düþmüþ, ilgisizliðe mahkûm edilmiþ
mekânlarýyla kederli kimsesizliði yaþýyorlar.
Vefasýzlýðýn derin karanlýðýnda kimselerin
paylaþmadýðý unutulmaya yüz tutmuþ
nostaljileriyle baþ baþa.
O zaman evlerimizin açýk kapýlarýndan sokaða
Ey þehirlerin ruhu, seni görünce bu güneþin
sevgisi, harareti, gözümden düþtü.
Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet
sahibi oldu, artýk çayýrlýða, çimenliðe hor
bakýyor, onlarý hoþ görmüyor.
Nur aradým, kendimi nurun nuru olarak
gördüm. Huri aradým, kendimi hurilerin
bile kýskandýklarý derecede güzel buldum.
Lâtif ve gümüþ bedenli bir Yusuf aradým,
sende bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben.
Cennet peþindeydim, arayýp duruyordum.
Her cüzün, bana bir cennet göründü.”
taþan bir þeyler vardý. Taþar ve sokaðýn sesine,
þarkýsýna katýlýrlardý.
O zaman sokaklar kaosa,
karmaþaya açýlmýyordu.
O zaman eve sýðmayan yaþam,
sokaklara taþýyordu.
Þehirlerin mimarisi, ruhumuzun dantelasýna
uyumsuz deðildi. Sanki iç mekânýmýza, iç
mimarimize uygun tasarlanmýþtý, dýþ mekânlarýn
mimarisi. Ona göre þekillenmiþti þehir. Sanki en
geniþ anlamýyla çevre; ruh ve kültür düzenimize
uygun olarak kendiliðinden þekillenmiþti. Ýnsanla
bütünleþen, yaþamý güzelleþtiren çatýþmasýz
mekânlarý, mahalleleriyle þehirler kendi
kendilerini kurmuþ gibiydiler. Þehirle insan
birbirini besleyen, onaran, tezyin eden bütünlük
içindeydiler. Þehir insaný sarýp sarmalar, ona
sahici bir dost gibi kendinden bir þeyler katardý.
Þehirli yaþadýðý yerle ve yaþadýðý yerden kimlik
kazanýrdý evvela. Yaþam insaný zorlayan,
koþturan, kýstýran, bunaltan giderek
anlamsýzlaþtýran karakter edinmemiþti. Þehirler
de insan gibiydi bir bakýma. Ýnsan gibi uyanýr,
çalýþmaya baþlar, dinlenir, bayram eder,
hüzünlenir, geceyi yorgan gibi üzerine örter,
dinlenmeye çekilirdi. Ýnsanýn sevincini,
coþkusunu, hüznünü paylaþýrdý. Yaþama katýlýr,
insana katýlýr, bazen insaný kendine katardý.
Ýnsanýn ruhu sinerdi þehirlere. Sabrý, imaný,
asaleti sinerdi. Bu anlamda sokaklarý, yollarý,
binalarý, kemerleri, taþlarý, sütunlarý, çeþmeleri,
çarþýlarý konuþurdu.
Sonra ne olduysa oldu, þehirler beton kentlerin
soðukluðuna, anlayýþsýzlýðýna orantýlý olarak
‘sisler bulvarý’ içinde eriye eriye küçülüp, metruk
köþelerine büzüþüp kaldýlar. Eski olanýn inzivaya
çekilmesiydi bu. Sonra sokaklarda görgüsüz,
müsamahasýz edalarla salýna salýna gezinen
alafranga anlayýþ, yerli deðerler adýna ne varsa
bir bir yaþamýn dýþýna itti. Þimdi sokaklar eski
renklerini ve seslerini yitirmiþ olarak korkunun,
güvensizliðin kol gezdiði tekin olmayan mekânlar
haline geldi.
Ýslam þehrinin felsefesi
Müslümanlar için, eþyanýn deðeri görünen
yüzünden deðil, özündendir. Yahudi ve
Hýristiyanlar için þehrin taþý, topraðý, suyu kutsal
sayýlýrken, Ýslâm’da diðer dinlerdeki gibi fiziksel
nesnelere tanýnan bir kutsallýk anlayýþý yoktur.
Þehir, tarihi ve mistik yönü vesilesiyle ziyaret
edilen bir mekân olmasý açýsýndan önemlidir,
lâkin kendi baþýna kutsallýk taþýmaz.
Bir toplum kendisine ulaþan hiçbir þeyi
sevmeden, anlamaya ve zenginleþtirmeye
çalýþmadan nasýl yeni bir kültür geliþtirebilir?
"Ancak sevdiðimiz þeyler bizimle beraber
deðiþirler ve deðiþtikleri için de hayatýmýzýn bir
zenginliði olarak bizimle beraber yaþarlar."
Bir þehrin urgan satýlan çarþýlarý kenevir
Kandil geceleri bir þehrin buhur kokmuyorsa
Yaðmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmýyorsa
O þehirden öç almanýn vakti gelmiþ demektir.
Bir þehirden -ki o yaþadýðýmýz þehirden- öç
almamýz için Ýsmet Özel’in dizelerinde olduðu
gibi yaðmurdan sonra sokaklarýn ortadan
kalkmamýþ olmasýný beklememiz gerekmiyor
artýk. Uzun zamandýr çarþýlarýmýz kenevir, kandil
gecelerimiz buhur kokmuyor. Çünkü þehirlerimiz,
modern zamanlarýn kasýrga misali güçlü rüzgârý
karþýsýnda birbirini andýran kimliksiz apartmanlarý,
vitrinleri, dükkânlarý, parklarý, meydanlarý, sokak
ve caddeleriyle sýradan bir ortak zevksizliðin
bayaðýlaþtýrdýðý bir tekdüzelik örneðine
dönüþmeye baþladýlar. Þehirleri birbirinden farklý
kýlan, ayýran, bu ayrýlýklardan güzellikler çýkaran
ayrýntýlar birer birer yok oluyor.
Oysa eskiden þehirlere “týlsým” yapýlýrmýþ. Çünkü
þehirlerin de bir ruhu olduðuna inanýlýrmýþ. O
þehrin kâhini, rahibi ya da bir baþka ulu kiþisi
yaparmýþ týlsýmý. Þehrin “þahsiyetinin” çok önemi
varmýþ týlsýmýn yapýlmasýnda. Eðer söz konusu
þehir ziraat þehriyse týlsým topraða yapýlýrmýþ;
su þehriyse suya, kuraksa rüzgâra... Týlsým
bozuluncaya kadar þehirlerin yaþayacaðý
düþünülürmüþ.
Muhafazakârlýklarýný en büyük erdemleri olarak
sunan, çoðu zaman bütün entellektüel dünyalarýný
yalnýzca "din imaný"na dayandýran birtakým yetkili
insanlarýn gönüllerinde yatan asýl aþkýn,
gökdelenler ve kozmopolit Beyrut olduðunu
açýklamalarý, sizi nasýl þaþkýna çevirmez?
Bu insanlara, Ýslam þehirlerinde hiçbir yapýnýn
yüksekliðinin minarenin boyunu geçemeyeceði
kuralýný hatýrlatmanýz, tabii ki onlardan çok þey
istemek olur. Fakat biraz tutarlýlýk beklemeniz
hakkýnýzdýr.
Þehirlerin ruhu
Þehirlerin de bir caný, bir ruhu vardýr. O ruh, o
þehirdeki insanlarý, taþýyla topraðýyla, evleri,
aðaçlarý, mezarlarý, abideleri, hatýralarýyla yaþatýr.
O þehir vatan olur, sýla olur. Ondan ayrýlan
özlemle yanar; gurbet acýsýyla yüreði daðlanýr.
"Yaþamý deðiþtirmek, kenti
deðiþtirmektir."
Anotole Kopp
24
Tarihin her döneminde, kendi kucaðýnda
yaþayanlara kollarýný açar þehir. Onlarla iletiþim
kurar. Onlara tarihini açar. Onlardan yeni deðerler,
eserler alýr, kültürünü yoðurur. Adetlerini,
geleneklerini þekillendirir; var olur. Þehir olur,
medeniyetin beþiði olur. Geliþir, büyür; içerisinde
her zaman geçmiþini saklayarak.
Mekke nedir, ya Medine? Ýstanbul nedir? Baðdat
nedir? Beyrut nedir, Þam ve Kudüs ne? Bu kentler
hiç de sýradan kentler deðil; ruhu var bu kentlerin;
bunu, ruhunu karartmamýþ olanlar fark eder ve
onlarla diyalojik bir iletiþime girebilir. Kalbi var bu
kentlerin; onlarýn nabýz atýþýný duyabilecek bir
kulaðý olanlar bilir. Söyleyecek çok sözü var bu
þehirlerin, tabi ki dilinden anlayana...
Mekke hüzünlenirse, Ýstanbul aðlar; Baðdat
yanarsa, dumanýyla “Þam”ý boðar. Tahran aðlýyor
duymuyor musunuz hýçkýrýk seslerini?
Bir þehrin büyüklüðü, insanlarýn hayallerine hitap
etmede gösterdiði marifetle ölçülür. Tarihin
cenderesinden geçmiþ, asýrlarýn havasýný koklamýþ
her þehir, istisnasýz kendine has bir “ruh” taþýr. Bu
ruh asaleti onu farklý kýlar, insanlarý kendine doðru
“mýknatýs” gibi çeker. Havasýný teneffüs edip,
kaldýrýmlarýný arþýnlayanlar, konaklarýnda bir çay
yudumlayanlar, orada kendilerine ait “yitik
sevdalarýný” bulur ve baþkalarýna kolay kolay
anlatamayacaklarý içten bazý zevkleri
derinlemesine tadarlar.
Öyle þehirler vardýr ki insan oraya girince kendisini
bir halet-i ruhiye kaplar. Kendisini kuvvetli bir
mýknatýsýn çekim alanýna girmiþ gibi hisseder; bu
insan ruhuna bir ferahlýk ya da sýkýntý verir. Manevi
bir haz alýr insan ya da sýkýlýr. Sanki o þehir, o
sokak, o ev; kýsacasý o mekân insanla konuþuyor
gibidir.
Zaten þehirlere ruh veren esasen oradaki taþ ve
toprak, fiziki nesneler deðil; orada yaþamýþ olan
önemli þahsiyetlerin býraktýðý izlerdir. Ýnsaný
etkileyen de taþlar topraklar deðil; o büyük
þahsiyetlerin eserlerine sinmiþ maneviyatlarýdýr.
memleket isterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeþil, tarla sarý olsun;
Kuþlarýn çiçeklerin diyarý olsun.
Memleket isterim
Ne baþta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeþ kavgasýna bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farký olsun;
Kýþ günü herkesin evi barký olsun.
Memleket isterim
Yaþamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir þikâyet ölümden olsun.
Cahit Sýtký TARANCI
Fotoðraf : Mustafa Yýlmaz
26
içimizden biri
Kübra Demir
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Tuvalden gelen
melodi
[email protected]
içimizden biri
Kâðýdýn üzerinde boyalarla fýrça cümbüþ
ederken, parmaklar udun telleri arasýnda
dolaþýp bir Zeki Müren þarkýsý aranýyor.
Ercüment Özbek’le birlikteyken hem
gözünüz doyuyor hem kulaðýnýz.
Resme ne zaman baþladýnýz?
Ý
çimizden Biri
köþemizle Türkiye
Finans’ýn içinde
nasýl bir kültür
mozaiðini
barýndýrdýðýný
daha yakýndan
müþahede ettik. Ýþine
bu kadar baðlý
insanlarýn sanata bu
kadar vakit
ayýrarak, vakit
sýkýntýsýndan
þikâyet eden
birçok insana
örnek olacaðýný
temenni
ediyorum. Bu
sayýmýzda yaptýðý
yaðlýboya tablolarla
yakýn zamanda bir
sergi açmayý
planlayan, ayný
zamanda baþarýlý bir
udi olan Ercüment
Özbek’le beraberiz.
Türkiye Finans Ankara
Bölge Müdürü
Ercüment Özbek
Ortaokul yýllarýnda baþladým ancak esas hevesli
olduðum yýllar lise yýllarýydý. Resim hocamýzýn
teþvikiyle de iyi bir noktaya gelmiþtim. Namýk
Ýsmail’in Harman diye bir yaðlý boya tablosu
vardýr, onu ödev olarak vermiþti bana. Yaptým
ödevi getirdim, çok hoþuna gitti. Elimden aldý
resmi hocam. Daha sonra Ankara’daki yýllarýmda
bir resim atölyesinde Kemal Emre adýnda bir
resim hocasýndan eðitim aldým. Zaman zaman
Ankara, Kayseri, Ýstanbul derken çalýþmalarým
sekteye uðradý. 2005-2006 yýllarýnda tekrar aðýrlýk
vermeye baþladým. Þimdi amatörce evde kendi
kendimize devam ediyoruz.
En çok ne resmediyorsunuz?
En çok peyzaj (manzara) ondan sonra da
natürmort resimler yapýyorum. Resimlerimi
tabiatla baþ baþa kalarak uzun zaman ayýrarak
yapmak isterdim ancak vakit sýkýntýsýndan daha
çok kartpostallardan, çeþitli fotoðraflardan
resimlerimi yapýyorum.
Yaðlý boya haricinde kullandýðýnýz teknikler
var mý?
Karakalemle baþladým pek çok ressam gibi.
Portre çalýþmasý dediðimiz, vesikalýk fotoðraflarý
kare kare çizip büyütürdüm. Ancak o tekniði
yaðlýboyaya dökmedim. Emile Zola’nýn bir sözü
var; ‘Benim fikrimce bir þeyi fotoðraflayana
kadar onu gerçekten gördüðümüzü iddia
edemeyiz.’
Gerçek olaný var olanýn güzelliðine þahitlik edip
27
bu güzelliði duygularýmýzla birleþtirip, fýrça
darbeleriyle tuvale yansýtabilmek ve
sevdiklerinizle paylaþabilme insana ayrý bir zevk
veriyor. Genelde yapmýþ olduðum tablolarýn
büyük bir kýsmýný hediye ettim. Belli bir sayýya
ulaþtýktan sonra aslýnda sergi açmamýz
gerekiyordu ama henüz o sergiyi açamadým.
Ýlk hedefim sergi açmak.
Sergi konusunda Genel Müdür Yardýmcýmýz Sn.
Aydýn Gündoðdu, bir imkân tanýyalým dedi.
Benim elimde þu anda 25 civarýnda tablo var,
10-15 tane de daðýtmýþtým. Onlarý tekrar toplayýp
sergiye katmayý da düþünüyorum. Sayýyý artýrýp
daha fazla eserimi insanlarýn görebilmesi için.
Türkiye Finans’taki sergi planý haricinde
neler var?
Bir resim hocasý ile sergi planým vardý. Onun
da elinde tablolarý vardý. Ortak bir sergi açmayý
düþünüyorduk. Uygun bir sergi salonu
bulamadýk. Çünkü sergi salonlarýný ressamlar
bir sene önceden kapatýyorlar. Bu sebepten yer
bulamadýk. Tahmin ediyorum bu yýl veya
önümüzdeki yýl tablo sayýsýný artýrarak böyle bir
çalýþma içine girebilirim.
Ne kadar sýklýkla resim yapýyorsunuz?
Resimle beraber müzikle ilgileniyorum bu aralar
ama müziðe biraz daha fazla vakit ayýrmaya
baþladým. O yüzden resme ayýrdýðým vakit
seyrekleþti.
Müzik nasýl girdi hayatýnýza?
Çok eskiden makaralý bir teybimiz vardý. Babam
bir Zeki Müren aþýðýydý. Ne zaman radyoda Zeki
Müren çýksa teybi çalýþtýrýr, sesini teybe
kaydederdi. Defalarca dinlerdik o þarkýlarý.
Çocukluðumda evimizde aðýrlýklý olarak Türk
Sanat Müziði dinlendiði için kulaðýmda yer etmiþ.
Çok hoþuma gidiyordu Zeki Müren þarkýlarý.
Bana bir anlamda müziði Zeki Müren sevdirdi
diyebilirim. Babam bir doðum günümde tambur
hediye etti bana. Ders almadan kendi kendime
çalmaya baþladým. Kulaðým iyi olduðu için kendi
kendime çalmayý öðrendim. Kendimi ve
yeteneðimi geliþtirmek için bu iþin eðitimini
almaya karar verdim.
Elazýð Musiki Cemiyeti’nde eðitime baþladým.
Necati Çaðman hocadan ud çalmayý öðrendim.
Rahmetli Sadi Hoþses’le beraber de epey
devam ettik. Çeþitli cemiyetlerde Ali Þenozan,
Ali Sayan, Kadri Þarman gibi birçok isimle müzik
yapma fýrsatým oldu.
Sanat Müziðinde kimleri dinliyorsunuz?
Alaeddin Yavaþça ve Bekir Sýtký Sezgin;
günümüze doðru gelindiðinde Bülent Ersoy’un
söyleyiþini severim, Muazzez Abacý’yý da
sayabiliriz.
Aileniz nasýl bakýyor böyle bir sanatla
ilgilenmenize?
Benim eþim de resim yapýyor. Yaðlýboya çalýþýyor.
Evlendikten sonra sanýrým benden etkilenmiþ
olacak o da resme baþladý. Kabiliyeti de varmýþ
zaten. Beraberce resim yapýyoruz.
Tüm bu sanatsal faaliyetlerinize raðmen
bankacýlýðý seçmenizdeki sebep nedir?
Aileden bankacýyýz biz. Babam da Ziraat
Bankasý’nda müdürlük yaptý. Kardeþlerim hep
bankacý. Ýki kardeþim
bir bankanýn farklý
þubelerinde müdürlük
yapýyor. Bunun
yanýnda ayrýntýyý
yakalayýp bulma
konusunda büyük bir
yeteneðim vardýr.
Mükemmeliyetçi bir
yapýya sahibim.
Bankacýlýk da biraz
bunu ister. Birçok iþi
bir arada götürmeyi
seven, bunu
kaldýrabilecek biriyim.
Ercüment Özbek, 1954
yýlýnda Diyarbakýr'ýn Ergani
ilçesinde dünyaya gelmiþ.
Esas nüfusa kayýtlý olduðu
yer Adýyaman Kâhta.
Babasýnýn memuriyeti
dolayýsýyla çeþitli il ve
ilçelerde bulunan Özbek,
1973 yýlýnda ailesiyle
Ankara'ya gelir; ayný yýl
Baþbakanlýk Özel Kalem'de
göreve baþlar. Ondan sonra
dönüp dolaþýp geldiði yer
hep Ankara olur. 1978 yýlýnda
Vakýflar Bankasý'nda baþlayan
bankacýlýk hayatý Albaraka
Türk Yatýrým ve Finansman
Müdürlüðü'nün ardýndan
çeþitli þube müdürlükleri en
son Faysal Finans Genel
Müdür Yardýmcýlýðý'na kadar
gelir. 1998 yýlýnda emekli olup
Anadolu Finans'a geçen
Ercüment Bey, o günden bu
yana Anadolu Finans Ulus,
Kayseri, Ankara þubeleri,
birleþmenin ardýndan da
önce Türkiye Finans Kýzýlay
Þube Müdürü sonra da
Türkiye Finans Ankara Bölge
Müdürü olarak bankacýlýk
hayatýna devam ediyor.
Hayat bir orkestra gibidir.
Birbirinden güzel sazlarý bir arada
dinlerken içinden bir tanesi yanlýþ
çalsa hemen belli olur. Çünkü
karþýlaþtýrma þansýnýz vardýr. Ýyiyle
kötünün ne demek olduðunu
öðrenen insanlara kötüyü asla
beðendiremezsiniz.
Ali Þenel
Fotoðraflar: Emrah Gürel
28
Ýnsandan anlamayan
iþten anlamaz!
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý Mehmet Ali Gökçe: "Yönetici empati yapmayý
bilmeli. Karþýsýndaki insaný anlamayan, kendi derdini anlatamaz."
[email protected]
ir insaný gerçekten anlamak ve
onu gerçekten tanýmak
istiyorsanýz; ortalama insan
hakkýnda bu zamana kadar elde
edilmiþ bütün verileri bir kenara
býrakmak lazým diyor bir düþünür.
Bu zamana kadar insanlar hakkýnda birçok veri
biriktirilmiþtir. 'Esmerler mantýklý olur, þiþmanlar
komik olur…' Ne yazýk ki gerçek hayatta bu
veriler pek iþe yaramaz. Çünkü her insanýn ruhu
kendine özeldir.
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý Mehmet
Ali Gökçe de insana deðer vermenin önemini
kavrayarak bu mevkiye geldiðini ve artýk her
yöneticinin empati yapmayý bilmesi gerektiðini
söylüyor.
Akademik eðitiminiz finans alanýnda deðilken
niçin bu mesleði seçtiniz?
Babam esnaftý; ben dükkânda babama yardým
ederdim. Çalýþma sevgisini babam aþýladý bana.
Okul yaþamým boyunca da hep iþ hayatýna
atýlmak istiyordum. Bir anýmý sizinle paylaþmak
istiyorum bu noktada, ben küçükken bir
inþaatýmýz vardý; ben de babamla beraber orada
çalýþýyordum. Üstüm çimento, toz ve topraða
karýþmýþ bir vaziyetteyken babam "Þu parayý al,
karþýdaki bankada bozdur." dedi. Ben de
"Tamam o zaman, üzerimi deðiþtireyim." dedim.
O da "Hayýr, bu halinle gideceksin." dedi.
Bankada çalýþanlar her zaman takým elbiseli,
boyalý ayakkabýlý insanlar olduðu için o tip
insanlarýn karþýsýna kirli pasaklý çýkmak, ayýp
geliyordu bana. Bankacýlýk ulaþýlmasý güç bir
iþmiþ gibi geliyordu. O gün babam bana çok
büyük bir iyilik yaptý ve benim özgüvenimi
kazanmamda büyük bir etki oluþturdu. Üniversite
çaðlarýnda bir arkadaþým TÖBANK'ýn eleman
aradýðýný, çalýþýp çalýþmayacaðýmý sordu. Ben
de "Niçin olmasýn…" dedim. Böylece bankacýlýk
hayatým baþladý. Askere giderken bildiðimiz
anlamda bankacýlýðý yapmamaya kesin
kararlýydým. Faizsiz bankacýlýk hakkýnda da
duyumlarým vardý. 1984 yýlýnda askere gittim.
Türkiye Finans Genel Müdür Yardýmcýsý
Mehmet Ali Gökçe
Askerlik sonrasýnda 1985 yýlýnýn Ekim ayýnda
Faysal Finans Kurumu’nda göreve baþladým.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 9 ay
süren sertifikalý bankacýlýk eðitimi ile de bilgilerimi
pekiþtirdim.
Bankacýlýk kariyerinizin kaç yýlý yöneticilik
vasfý ile geçti?
Yirmi sekiz yýllýk bankacýlýk hayatýmý özetlemek
gerekirse, 1991 yýlýna kadar çeþitli orta kademe
yöneticiliklerinde bulundum. 1991-1999 yýllarýnda
ise Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu Ankara
Þube Müdürlüðü vazifesini yaptým.1999 yýlýndan
itibaren de Anadolu Finans Kurumu ve
devamýnda Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nda
üst yönetim görevini sürdürmekteyim. Sonuç
olarak 20 yýlý aþkýn süredir yöneticilik yapýyorum.
Uzun bir yöneticilik tecrübeniz var. Size göre
yönetici olmanýn sýrrý nedir? Bu iþin zorluklarý
nelerdir?
Zorluklardan ziyade bir yöneticide olmasý
gereken vasýflara bakmak lazým... Bunlarýn
olmadýðý yerde zorluklar baþlýyor. Her þeyden
önce yönetici empati yapmasýný bilmeli. Yani
karþýsýndakinin yerine kendisini koyabilmeli.
Karþýsýndaki kiþi hangi düzeyde olursa olsun;
ister patron olsun, isterse memur olsun…
Karþýsýndakinin ne düþündüðünü idrak edebilirse
zaten birçok þeyi baþarabilmiþ olur. Yönetici
samimi, istikrarlý, anlayýþlý, dürüst olmalý. Bunlar
tabiî ki her insanda olmasý gereken vasýflar ama
yöneticilerde "olmazsa olmaz olan" vasýflar diye
düþünüyorum. Zorluklar, bu vasýflar olmadýðý
zaman baþlýyor. Bunlara ilaveten yöneticilerde
liderlik vasfý da olmalý. Belli bir yönetim
aþamasýndan sonra liderlik vasfý yoksa yöneticilik
biraz zorlaþmaya baþlýyor. Liderlik vasfý varsa
orada yöneticilik biraz daha kolay hale geliyor.
Yaptýðýnýz iþten zevk alýn!
Yaptýðýnýz iþten zevk almanýz çok önemli. Siz
iþinize âþýksanýz, sizin yönettiðiniz insanlar da
sizi takip edecektir. Liderlik dediðimiz özellik de
burada devreye girer. Ekip çalýþmasý ve takým
çalýþmasýna da imkân saðlar. Zaten empati
yapamýyorsanýz; karþýnýzdakini anlayamýyorsanýz
çatýþma baþlar. Çatýþma deðil de dayanýþma
olabilmesi için empati yapmak gerekir. Ekip size
güvenebilmeli. Ekip sizinle beraber
düþünebilmeli, sizin soluduðunuz havayý sizinle
beraber soluyabilmeli. Liderlik vasfýna
sahipseniz, liderlik yapabiliyorsanýz, ekibi
anlayabiliyorsanýz siz zaten takým olmuþsunuz
demektir. Sonrasý da zaten rahat olur.
Tabii yönetici kriz ve riskleri de iyi yönetebilmeli.
Özellikle ülkemizde maalesef dönemsel olarak
krizlerle üç, beþ yýlda bir karþý karþýya kalýyoruz.
Krizleri ve riskleri iyi yönetebilmeli ki baþarý
arkasýndan gelebilsin.
Bir yönetici ne kadar bilgili olursa olsun,
þartlar artýk eskisine oranla çok çabuk
deðiþiyor. Eskiden yüzyýlda deðiþen þeyler
þimdi günlük deðiþiyor belki de. Bunun için
kendinize nasýl bir destek saðlýyorsunuz?
Kendinizi nelerle besliyorsunuz?
Özellikle günümüzde, rekabetçi koþullar
içerisinde faaliyetlerimizi sürdürdüðümüzü sizler
de biliyorsunuz. Yönetici kendini yenileyemediði
zaman, rekabette çok geri planda kalacaktýr.
Dolayýsýyla sürekli kendini yenileyebilmeli…
Kendini yenileyebilmenin yolu da bilgiden
geçiyor; gerek teknolojinin takip edilmesi,
gerekse gündemin takip edilmesi ve donanýmlý
olunabilmesi... Biz þubedeki arkadaþlarýmýza
yaptýðýmýz her toplantýda bunlarý söylüyoruz.
Bizler, çok iyi donanýmlý birer bankacý olmanýn
gayreti içerisindeyiz. Bunun için ne yapýlabilir?
Ekonomi dergileri var, kendi sektörümüzle ilgili
yayýnlar var, ekonomi programlarý var. Basýnda
bu manada arayýp da bulunabilecek her þey
var. Mesela Google sýnýrsýz bir kaynak. Hangi
bilgiye ulaþmak istiyorsanýz, ulaþabiliyorsunuz.
Bu çaðda yaþayan gençler, bilgiye ulaþma
konusunda daha rahatlar. Bilgiye ulaþma
niyetinde olmalý ve bunun gereðini
yapabilmelisiniz. Rekabet artýk çok acýmasýz
oldu. Çin, dünyanýn baþýna bela oldu, neden
oldu? Durup dururken olmadý tabi ki. Onun için
kendimizi yetiþtirebilmemiz lazým. Uluslararasý
arenada söz sahibi olabilmeliyiz. Yöneticilik
vasfý, miras yolu ile kazanabilecek bir olgu
deðildir. Bilgi birikimi, tecrübe ve kendini
Üniversitede iken bir
arkadaþýnýn tavsiyesi ile
TÖBANK'da bankacýlýk
hayatýna baþlayan Gökçe,
þu anda Türkiye Finans’da
Bankacýlýk Hizmetleri
Müdürlüðü, Bireysel
Deðerler ve Tahsis
Müdürlüðü, Hazine
Müdürlüðü, Fon Yönetimi
Müdürlüðü ve Þubelerden
Sorumlu Genel Müdür
Yardýmcýsý.
30
geliþtirmekle birtakým þeyler aþýlabilir. Aksi
takdirde geri sayma baþlar ve yok olursunuz.
Biz þubelere gittiðimizde Türkiye Finans
müþterilerinin oldukça memnun olduklarýný
fark ettik. Verilen hizmetin kaliteli olduðunu
ve bildik müþteri-banka iliþkilerinin tamamen
ötesinde kendileri ile oldukça ilgilenildiðini
belirttiler. Buradan hareketle kalite
standartlarýný nasýl belirlediðinizi öðrenebilir
miyiz?
Bahsettiðiniz konu ile alakalý sýk sýk anketler
yapýyoruz. Gerek internet sayfamýzda gerekse
pazarlama grubumuzun koordinesinde
þubelerimize ve müþterilerimize anketler
yaptýrýyoruz.
Ondan daha önemlisi insan kaynaðý kalitemiz…
Biz bu konuda çok mesafe katettik. Ýnsan
kaynaðýna çok önem verdik. Þu anda
personelimizin % 90'ý üniversite mezunu. Yani
lisans seviyesinde elemanýmýz var. Bunlarýn
yine çok önemli bir kýsmý, iyi okullardan
mezun olmuþ insanlar. Onlarýn bu kalitesini,
eðitimle desteklediðimiz zaman ortaya
güzel bir insan kaynaðý profili çýkýyor.
Diyarbakýr þubemizle alakalý insan
kaynaklarý politikamýz ne ise Ýstanbul'daki
politikamýz da odur, Ýzmir'de ki de…
Bölgesel olarak ya da þubelerimizi ayrý
ayrý deðerlendirdiðimizde þurasýný biraz
daha göz ardý etsek olur diye bir þey asla
söz konusu deðildir. Kalite bir bütündür.
Kaliteyi bir bütün olarak ele aldýðýmýzda,
kapýdaki güvenlik görevlisinden þube
müdürüne kadar geniþ bir alaný kapsar.
Genel anlamda konuþtuðumuzda, iyi bir
ekip olduðumuza inanýyoruz. Kurumsal
kültüre çok önem veriyoruz. Batman'daki
þube lokasyonumuz ne ise Ýstanbul'un
göbeðindeki þubemizin lokasyonu da o
þekildedir. Eþit daðýlým saðlýyoruz. Tabi hepsinin
baþýnda da eðitim geliyor. Hizmet sektöründeyiz.
Ýyi eðitimli insanlar olmadýðý sürece bu baþarýyý
yakalamanýn imkâný yoktur. Bizim gerek genel
müdürlük olarak organize ettiðimiz eðitimler
gerekse þubelerimizde verilen hizmet içi eðitimler
bu kaliteyi ortaya çýkarýyor.
"Heyecanlý bir ekibiz!"
Yakýndaki bir þubeye gidebiliyorsunuz ama
Diyarbakýr'daki þube daha farklý bir durumda.
Hani bir söz var, gözden ýrak olan gönülden
de ýrak olur. Uzaklýk sizin için bir engel mi?
Aslýnda sormak istediðimiz, deðinmek
istediðimiz konu bu.
Uzaklýk bizim için asla bir engel deðil. Biz
her þeyden önce heyecanlý bir ekibiz.
Heyecanýmýzý hiç yitirmedik. Biz 1999 yýlýndan
itibaren ekip olarak geldik buraya. 1999 yýlýndan
itibaren hep koþtuk. Hep bir þeyleri yakaladýk
dediðimizde önümüze yeni hedefler konuldu.
Mesela Anadolu Finans'ý belli konularda
sektörünün lideri haline getirdik.
Rahatladýk dediðimizde birleþme çabalarý
gündeme geldi ve gerçekten baþarýlý bir birleþme
gerçekleþtirdik. Biz 31 Aralýk 2005 itibariyle
birleþmeyi gerçekleþtirdik. 2006 yýlý itibariyle de
gerek kurumsal gerekse bireysel çalýþmalarýmýz
gayet iyi þekilde ilerliyordu. Tabi bu arada
personelin uyumlu hale getirilmesi de çok
önemli... Kurumsal kültür dediðimiz þey, burada
kendini gösteriyor. Dolayýsýyla baþarýlý bir
birleþme oldu. 2007'de faaliyetlerimizi biraz
daha geliþtireceðiz dedik ve biliyorsunuz yeni
bir ortaklýk kararý alýndý. Dediðim gibi bu süreç
içerisinde heyecanýmýzý hiçbir zaman yitirmedik.
Heyecanýmýzý bitirdiðimiz zaman biz burada
olamayýz diye düþünüyorum.
Aile hayatýnýzdan bahsedelim biraz da. Aileniz
iþinizde ne öçlüde etkili? Ailenizin size büyük
bir destek olduðunu söyleyebilir miyiz?
Ailemizin mutluluðu, toplumumuzun mutluluðu
adýna, iþimize bu kadar çok önem veriyoruz.
Aile desteði bizim sektörde daha büyük bir
önem arz ediyor. 1999'a kadar þubecilik yaptým.
O dönemde hafta sonlarýmý da iþle ilgili birtakým
faaliyetlerle geçiriyordum. Her platformda,
çalýþtýðýnýz kurumu, bankayý temsil etmek adýna
birçok yerde bulunmamýz gerekiyordu. Dediðim
gibi þubecilik dönemimizde büyük bir
koþuþturmamýz oldu. Genel müdürlüðe geldikten
sonra þubecilikdeki koþuþturmamýz ayný þekilde
devam etti. Yeniden yapýlanma çalýþmalarý gibi
kurumla ilgili yapacak çok iþlerimiz vardý, ona
yönelik ciddi koþuþturmalarýmýz oldu ve hâlâ
da devam ediyor. Anlatmak istediðim, aileniz o
koþuþturmayý anlayýþla karþýlayabilirse, iþinize
daha rahat konsantre olabiliyorsunuz. Toplumun
çekirdeðini güçlü bir aile oluþturuyor. Güçlü bir
aileniz varsa toplum da güçlü oluyor. Tabi
çocuklarýn geliþimi de çok önemli. Yoðun
programlarýmýz arasýnda çocuklarla mümkün
olduðunca ilgilenme gayreti içerisindeyim.
Spor alanýnda herhangi bir aktiviteniz var mý?
Sporla mümkün olduðunca ilgilenmeye
çalýþýyorum. Mesela ben sahile yakýn bir mevkide
oturuyorum. Haftanýn beþ günü bir arkadaþ
grubu ile yürüyorum. Her sabah yoklama
yapýyoruz; gelmeyene ceza var. Ayrýca tenis ve
voleybol da oynarým.
32
Osman Serkan Bozlaðan
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Beypazarý; Her karesi ayrý bir kültür kokan, çoðunlukla iki katlý
beyaz evleri ve onlarý ayakta tutan taþ sokaklarý, medreseleri,
camileri ve konaklarýyla el deðmemiþ bir folkloru içinde
yaþatan Ankara’nýn güzel ilçesi; nostaljik yolculuk arayýþýnda
olanlarýn ise yeni adresi.
Beypazarý Evleri
[email protected]
mekan
vliya Çelebi 1600’lü yýllarda
Seyahatname adlý ünlü eserinde
Beypazarý’ný þöyle anlatmýþ; ‘‘Ýlk
kurucusunu bilmiyorum. Haftada
bir gün güzel ve süslü bir pazarý
olup, her türlü kýymetli eþya
bulunur. Kalesi bir dere içinde olup, iki tarafý
balýksýrtýna benzeyen bir kaya üzerindedir. Þehir
iki büyük dere içinde olup, yirmi mahalledir. Kýrk
bir camii, 3060 tane ikiþer katlý evi vardýr. Duvarlarý
kerpiçtendir, yüzleri tahta ile örtülüdür. Ýlime
istekli kimseleri ve bilginleri çoktur. Yedi tane
haný vardýr. Hamamlarý, altý yüz tane dükkâný
vardýr. Halký yabancýlara dost ve iyiliksever
kimselerdir. Bað ve bahçesi çoktur."
Ýlk adý ‘Kaya Doruðu Ülkesi' anlamýnda ‘Lagania’
olan Beypazarý’nýn sýcak insaný, misafirleri ‘sizli
bizli’ karþýlýyor; inanýlmaz bir dostluk daha ilk
dakikadan baþlýyor. Hangi adresi sorsanýz tarif
etmek yerine, sizi o adrese götürüyorlar. Evliya
Çelebi pek doðru söylemiþ; þimdiye
baktýðýmýzda görünümü gibi insanlarý da pek
deðiþmemiþ Beypazarý'nýn. Yüksek turizm
potansiyelinin yanýnda ilçe, dünyanýn sayýlý soda
kaynaklarýndan birine ve kaplýca turizmine uygun
birçok yere de sahip.
Kaya‘doruðu’nda bir
Beð‘pazarý’
Beypazarý Ankara'nýn 100 km kuzeybatýsýnda,
eski Ankara-Ýstanbul yolu üzerinde
bulunmaktadýr. Geçmiþte olduðu gibi bugün de
Ayaþ, Güdül, Nallýhan ve Kýbrýscýk ilçelerinin
ortasýnda sosyal, kültürel ve ekonomik merkez
olma özelliðini korumakta ve birçok uygarlýða
ev sahipliði yapmýþ olmanýn getirdiði zengin bir
kültür mirasý taþýmaktadýr. Bölgeye Hitit, Frig,
Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlý gibi
Anadolu'nun önemli uygarlýklarý izler
býrakmýþlardýr. Ýlk adý ‘Kaya Doruðu Ülkesi'
anlamýnda ‘Lagania’ olan Beypazarý’nýn bu ismi
M.S. 491–518 yýllarý arasýnda hüküm süren Doðu
Roma (Bizans) Ýmparatoru Anastasios'un o
dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania'
yý ziyaretine atfen, "Lagania-Anastasiopolis"
(Anastasios kenti) olarak deðiþmiþtir. Selçuklu
döneminde ise Beypazarý, konum itibarý ile sýk
sýk göç eden Türkmen boylarýna yurt olmuþtur.
Selçuklu Sultanlýðý'nýn kendilerine yurt olarak
yer gösterdiði ‘Kayý’ Türk boyu, Gazi Gündüzalp
yönetiminde ilk önce Ankara civarýna yerleþmiþtir.
Osmanlý Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in
dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarýnýn
mekan
Beypazarý'nýn Hýrkatepe köyünde olduðu
bilinmektedir. Osmanlý Devleti'nin toprak rejimi
ve askeri sisteminin bel kemiðini oluþturan
Týmarlý (Anadolu) Sipahi Merkezleri'nden birisi
olan Beypazarý; yöredeki Sipahi Bey’ine ve ticariekonomik hayatýn yoðunluðuna istinaden ‘Beð
Pazarý’ diye adlandýrýlmýþtýr.
Tarihi dokuda yaþam
Beypazarý'nýn en çok ilgi çeken yaný þüphesiz
konaklarý... Beypazarý’nýn evleri ve düzeni
‘Safranbolu’yu aratmamakta… Neden bu kadar
‘Safranbolu’ya benzediðini araþtýrdýðýmýzda,
tarih bize aradýðýmýz cevabý veriyor. Yaklaþýk
200 yýllýk olan bugünkü evlerin büyük bölümü,
aslýna uygun olarak yeniden yapýlmýþ. Bu yapým
aþamalarýnda ise Safranbolu’dan getirilen
ustalarýn çalýþmasý sonucunda Beypazarý
evlerinde Safranbolu evlerine benzerlikler ortaya
çýkmýþ.
Mimari mirasýna son yýllarda sahip çýkan ilçenin
çöp kutularý bile minyatür konak þeklinde. Tarihi
evlerin restore edilmesiyle birlikte ortaya
gezilecek, keyifli bir yerleþim yeri çýkýyor.
Restorasyonu tamamlanmýþ ve hizmete açýlmýþ
birçok tarihi konaðý barýndýran Alaattin Sokak;
yöresel ürünleri satan standlarýn kurulduðu
þehrin en gözde mekâný. Beypazarlý ev hanýmlarý
iþ gücüne katký saðlamakta; gelen konuklar ev
hanýmlarýnýn hazýrladýklarý el emeði ürünlerini bir
yandan tadarken bir yandan da kendini samimi
bir sohbetin içinde bulabilmekteler.
Nefes alan konaklar
Beypazarý’nýn ruhu olmayan, turistik amaçla
yapýlmýþ konaklarý yok. Çünkü evlerde yaþam
devam ediyor. Sanki bir maket gibi görünen
evleri, yaklaþtýðýnýzda heybeti ile insaný þaþýrtýyor.
Giriþ katlarý genellikle taþ olan evlerin üst katlarý
ahþap iskelet üzerine sývama tekniði ile yapýlmýþ.
Beypazarý evleri çoðunlukla 2 ya da 3 katlý ahþap
Beypazarý genel görünüm
yapýlar. Birbirinin güneþ görmesini ve görüþ
açýsýný kapamamasýna dikkat edilerek inþa edilen
evlerin bir baþka özelliði de sert zemine oturtulan
arazi içine oyularak yapýlmýþ olmasý. 2x3 ve 3x3
m. ebatlarýndaki mahzenler de kazýlmýþ
konaklarýn içine. Bu mahzenler soðuk hava
deposu ve yangýnda kýymetli eþyalarýn
korunmasý amacýyla kullanýlmýþ. Beypazarý'nýn
en büyük konaðý olan Çayýroðulu'na ait 40 odalý
4 katlý konak 1969’da ilkokul yapýlmak üzere
yýkýlmýþ, bir baþka tarihi ev olan Limoncuoðlu
Konaðý’nýn yenilemesini ise Ankara Gazi
Üniversitesi üstlenmiþ. Bu konaklardan bazýlarý
pansiyon veya restoran olarak hizmet veriyor.
Bu sayede evlerin iç mekânlarýný görme þansýna
sahip olabiliyorsunuz. Dilerseniz bu otantik
mekânlarda yemek yeme ya da konaklama
zevkini de yaþayabiliyorsunuz.
Beypazarý’nýn panoramasý:
Hýdýrlýk Tepesi
Beypazarý’nýn ilginç coðrafi yapýsýný anlamak
için Hýdýrlýk Tepesi biçilmiþ kaftan. Panoramik
bakýþ açýsýyla Beypazarý’ný 400 metre
yükseklikten görebiliyorsunuz. Turistlere
dinlenme ve ilçeyi seyretme gibi bir imkân sunan
tepede; özellikle restore edilmiþ Beypazarý
konaklarý, uzaktan çok heyecan verici görünüyor.
Beypazarý’ný gezmeye baþlamadan önce
mutlaka Hýdýrlýk Tepesi’ne uðramalýsýnýz. Çünkü
bu tepe, ilçenin güzelliklerini bir bakýþta gözler
önüne seriyor. Tarihi camileri, gezi yollarý restore
edilerek yenilenmiþ tertemiz boyalý evleri,
konaklarý ve bunlara ulaþmak için hangi
sokaklara gideceðinizi açýk biçimde bu tepeden
görebilirsiniz. Tepede ayrýca bir yangýn
gözetleme kulesi bulunuyor. Buradaki ofiste
görevli belediye çalýþaný, ilçe hakkýnda size
detaylý dokümanlar sunuyor, arzu edenleri de
bilgilendiriyor. Dediðine göre; 80 milyon yýl önce
iç göl olan Beypazarý içindeki 15 km boyunca
34
“Kýsa Kýsa Beypazarý Ekonomisi”
“Geleneksel Beypazarý
Festivalleri”
Her yýl haziran ayýnýn ilk
haftasýnda "Geleneksel
Tarihi Evler, El Sanatlarý
Havuç ve Güveç Festivali"
düzenlenir. Yerli ve
yabancý gruplar gösteriler
düzenler, konserler verilir,
yöresel yemekler ve tatlýlar
tanýtýlýr. 2006 yýlýndaki
festivale, iki günde 110
binin üzerinde katýlým
gerçekleþmiþtir.
Beypazarý Kurusu
Ýlçe nüfusunun % 67'si tarým ile
uðraþmaktadýr.
büyük çoðunluðu tüketim harcamalarýný
Beypazarý'nda yapmaktadýrlar.
Halkýn gelir kaynaðý genelde tarým
olup, baþta havuç yer alýr. Beypazarý,
havuç üretiminde Türkiye genelinde söz
sahibi olmuþtur. Tarýmda Türkiye'de
Adana Ovasý’ndan sonra ikinci sýrada
gelir. Beypazarý'nda yavaþ yavaþ organik
tarýma geçiþ söz konusu olup, alternatif
tarým çalýþmalarý baþlamýþtýr.
Beypazarý el sanatlarý olarak da,
Türkiye'de telkari (gümüþ iþlemeciliði)
ile ün yapmýþtýr. 40'ýn üzerinde gümüþ
atölyelerinde Türkiye'nin en önemli telkari
gümüþ iþçiliði Beypazarý'nda üretilmekte
olup Türkiye'nin hemen hemen her
tarafýna pazarlanmaktadýr.
Büyük bir bölümü daðlýk bölgelerde
bulunan geniþ meralara sahip köyler,
Beypazarý'ný önemli bir hayvancýlýk
merkezi haline getirmiþtir. Özellikle
tavukçuluk, arýcýlýk, Ankara keçisi,
koyunculuk ve sýðýrcýlýk büyük oranda
artmýþtýr.
Tarýmýn yanýnda sanayi sektörü de
oldukça gelir getirmektedir. En büyük
sanayi alanlarýndan birisi karasörcülüktür.
Türkiye’nin en kaliteli Ahþap Karasörü
Beypazarý'nda üretilmektedir.
Beypazarý'nýn yýllýk karasör üretim
kapasitesi 10 bin adettir. Bu iþle uðraþan
135 adet iþyeri ve bin kiþi vardýr.
Dünyanýn ikinci büyük maden rezervi
olan Trona maden yataklarý da
Beypazarý'nda bulunmaktadýr. Üretime
baþlamýþ olup, çalýþmalar devam
etmektedir.
Ayrýca, Çayýrhan beldesinde bulunan
termik santral ile linyit kömür ocaklarýnda
çalýþan iþçilerin büyük kýsmý
Beypazarý'nda ikamet edip, çalýþanlarýn
Beypazarý Güveci
Yýllardýr Beypazarý bakýr imalatý; ibrik,
güðüm, leðen gibi mutfak ihtiyaçlarý yeni
bir deðiþimle turistik eþya olarak
üretilmekte, ekonomiye katký
saðlamaktadýr.
Beypazarý'nda çarþý içinde otantik
eþyalar, demirciler, kalaycý, saraç gibi
nostaljik dükkânlar görebilir, fotoðraf
çekebilir, resim yapabilirsiniz. Birkaç ev
deðil, neredeyse bir kentin tamamýnýn
restore edildiði düþünüldüðünde
Beypazarý'nýn kýsa zamanda katettiði yol
övgüye layýk.
Turizm sektörünün yaygýnlaþmasý
nedeniyle Beypazarý'nda üretilmekte olan
Beypazarý kurusu, Beypazarý havuç
lokumu, Beypazarý sucuðu, Beypazarý
mumbarý, Beypazarý piþmaniyesi ilçede
yeni bir ticari sektör olmaya baþlamýþ,
ekonomiye katký payý artmýþtýr. Özellikle
Türkiye'de sadece Beypazarý'nda üretilen
ve tazeliðini bir sene koruyan, çay
saatlerinin vazgeçilmez lezzetlerinden
Beypazarý Kurusu'nu; hem üretim hem
satýþ yeri olan taþ fýrýnlardan tadarak
alabilirsiniz.
Kurþunlu Camii
uzanan Dinozor sýrtý benzeri tepeler, sularýn
çekilmesi ile ortaya çýkmýþ. Hýdýrlýk Tepesi’nde
özellikle güneþin doðuþ ve batýþ saatlerinde
olursanýz -ki fotoðraf meraklýlarý bu þölene
bayýlýyor- ilçenin manzarasýnýn özellikle bu
saatlerde daha da güzelleþtiðini görüyorsunuz.
Fedakâr Kurþunlu Camii
Beypazarý’nda Selçuklu dönemine ait olan 1124
tarihli Paþa Cami, Türk kültürünün burada 750800 seneye yakýn iz býraktýðýnýn bir göstergesi.
Önünde bulunan ulu çýnar aðacý gövdesinin
boþalmasýna raðmen Selçuklu döneminden
beri yaþamaya devam ediyor. Sultan Alâeddin
Keykubat Camii, ayný zamanda Cumalýk Camii
olarak ta tanýnýyor: 1221-1225 yýllarý arasýnda
inþa edilmiþ. Eski zamanlarda cuma günleri
tüm ahaliyi bir araya toplamak için diðer camiler
kapatýlýp sadece cuma namazýnýn bu camide
kýlýnmasý saðlanýrmýþ. Bu geleneðin amacý ise
insanlarý birleþtirmek… Bu amaç doðrultusunda
cami çýkýþýnda yöre halký evinde, tarlasýnda
günlük hayat akýþý içinde baþýndan geçenleri,
karþýlaþtýðý problemleri etrafýna anlatarak veya
sorarak bir çeþit fikir alýþ veriþinde bulunup,
tecrübe sahibi kiþilerin deneyimlerinden
yararlanýyor. Kurtuluþ Savaþý’nda Anadolu
insanýnýn kazanýmlarýnda herkes kendi imkâný
ölçüsünde karýnca misali yardým göstermiþ.
Bunun güzel örneklerinden birisi Beypazarý’nda
Taþ Mektep’in yanýnda yer alan 1635 tarihli
Osmanlý eseri Kurþunlu Camii. Camii, Kurtuluþ
Savaþý’nda cephane yapýmý için kurþunlarýndan
feragat etmiþ. Ýlçede bulunan tahta minareli
Ýncirli Camii, Osmanlý döneminden kalan bir
diðer eser. Beypazarý'nda Tabakhane Cami
(Çinkolu Cami) ise Osmanlý mimarisi tarzýnda
ve Edirne’de bulunan Selimiye Cami örnek
alýnarak yapýlmýþ. Ýki müezzinin ayný anda
merdiven farkýyla birbirlerini görmeden minareye
çýkabilme özelliði kazandýrýlmýþ.
Bu tarihi sosyal mekânlardan baþka Suluhan
Kervansarayý var. Nasuh Paþa’nýn inþa ettirmiþ
olduðu ve günümüzde Japonlarla ilçe
belediyesinin ortaklaþa çalýþmalarý ile turizme
kazandýrýlmaya çalýþýlan 1613 tarihli bu
kervansaray, Beypazarý'nýn mimari zenginliðine
çok þey katýyor.
Leziz yemekler ve maðaralar
El sanatlarýndaki geliþmiþlik mutfaða yansýmýþ
ki yemekleri bir tadan bin methediyor
Beypazarý’nda. Tavuklu ya da etli yapýlan güveç,
Beypazarý mutfaðýnýn ana yemeði. Ayrýca, yaprak
sarma, seksen katlý baklava, tarhana ve
höþmerim, zengin Beypazarý mutfaðýnda
tadabildiðimiz yemek ve tatlýlardan birkaçý. Ýnözü
Deresi ve Ýnözü Vadisi doðasý ve yer yer kanyon
görüntüsü veren kaya oluþumlarýyla yörenin
görülmesi gereken yerlerinden. Vadi boyunca
uzanan derenin kenarýndaki sýk aðaçlýklý alan,
birkaç restorana ev sahipliði yapýyor. Buradaki
restoranlarda doðanýn içinde alabalýk
yiyebilirsiniz.
Vadiler, kaplýcalar, ýrmaklar…
Güzel bir yemeðin ardýndan kaloriyi yakmak
isteyenler için dere boyu ve maðaralarýn
bulunduðu vadi bir fýrsat. Buradaki maðaralar
erken Bizans döneminden kalma mezar ve
kiliseler. Hýzýný alamayanlara bir diðer seçenek
de Sabagoz Vadisi’nin kasabanýn hemen
yakýnýnda olmasý. Bu vadi içinde Luwi'lerden
kalan sayýsýz maðara bulunuyor. Sabagoz
Luwice’in kelime anlamý ise "Güzel Su". Oradan
10 km mesafede bulunan ve Beypazarý’nýn
mesire yeri olan Teke Yaylasý’na geçiþ
yapabilirsiniz. Yine kasabaya 20 km mesafedeki
Dutlu ise þifalý termal sularýyla günün stresini
üzerinizden atabileceðiniz huzurlu bir yer. Yakýn
çevrede bulunan Çayýrhan ýrmaðý ise rengârenk
toprak oluþumlarýyla ve kývrýlarak akan ýrmaðýn
kýyýsýndaki sazlýk alanýyla insaný þaþýrtan bir
doða güzelliði sunuyor. Bu doða güzelliðinde
yüzlerce kuþ çeþidi konaklýyor. Burada
vereceðiniz bir molada ýrmak kýyýsýndaki kuþ
gözlem kulelerinden manzaranýn eþsiz tadýný
çýkarabilirsiniz. Ankara’ya 2, Ýstanbul’a ise
sadece 5 saatlik mesafede bulunan Beypazarý
þirin evleri ile mistik görünümü, tadýna doyulmaz
lezzette yemekleri, telkari baþta olmak üzere
deðerli el sanatlarý, yakýn çevresindeki güzellikleri
ve misafirperver ve hoþgörülü Anadolu insanýyla
ziyaretçilerine kucak açýyor. Ayrýca burada
noksan olan nice satýrlara sýðmaz güzellikleri,
mekânlarý, yemekleri ve zanaatlarýyla gezilecek
yerlerin arasýna not edilmesi gereken bir mekân
olarak sizlerin keþiflerini bekliyor.
36
Osman Serkan Bozlaðan
Ram
Charan'dan...
Gerçekle
yüzleþmenin 5 yolu
‘‘Bir þeyleri düzeltmek için yapýlmasý gereken birinci þey; gözlerimizi açýp, dünyanýn
deðiþmekte olduðu gerçeðini görmemizdir.’’
[email protected]
yönetim
am Charan, dünyanýn en baþarýlý
CEO'larýndan bazýlarýna koçluk da
yapan, çok beðenilen bir iþletme
danýþmaný, konuþmacý ve ayný
zamanda bir yazar. Yazýmýzda
iþletmeniz hakkýndaki
düþüncelerinizi ve yönetme þeklinizi deðiþtirecek
fikirler bulacaksýnýz. Ram Charan, iþ modelini
anlamanýn ve gerçeklikle yüzleþmek için birincil
araç olarak kullanmanýn son 10 yýlýn yönetim
yeniliði olacak, devrim niteliðindeki yeni bir yolunu
bizlerle paylaþýyor.
"Gerçekle Yüzleþmek: Bir Þeyleri Düzeltmek Ýçin
Gerekenin Yapýlmasý" baþlýklý konuþmasýnda
gerçekle yüzleþmenin beþ temel unsurunu Ram
Charan þöyle anlatýyor:
1. Gerçeði görerek, deðiþmekte olan dünya
gerçeðiyle yüzleþmek:
Piyasada herkesin deðiþimi gördüðünü, fakat
farkýn deðiþimin içinde olduðunu belirten Ram
Charan, uluslarýn süreçte nasýl dönüþtüðüne
dikkat çekiyor: Rusya, Çin ve Hindistan'ýn deðiþimi
þu an yaþadýðýný belirterek Amerika kýtasýndaki
Brezilya ve Meksika'nýn ise deðiþimden aslýnda
o kadar etkilenmediðinin altýný çiziyor. Ýkinci
deðiþen þeyin ekonomilerin artýk daha piyasa
odaklý olduðu gerçeðini belirten Charan, az fikir,
az fiziksel varlýk, artan fiyatlar, yeni endüstriler
olduðuna deðiniyor. Korkulan Çin'in ise finans
gücünü artýrdýðýný bugün dünyanýn en büyük kredi
vereni haline geldiðini, artan enerji talepleri,
metaller ve mallar ile jeopolitik bir deðiþiklik
yaþandýðýný anlatýyor. Afrika'da Çin
Cumhurbaþkaný'nýn mülk aldýðýna ve madencilik
þirketlerinin borsa fiyatlarýnýn oldukça arttýðýna
dikkat çeken Charan, deðiþmekte olan dünya
ülkelerinde -özellikle Çin- varlýklarýn ve emlak
fiyatlarýnýn arttýðýný, þirketlerin konsolide olup, satýn
alýmlar yaptýklarýný ifade ediyor. Geliþimlere paralel
demografik bir deðiþim yaþandýðýný söyleyen
Charan, bunun en güzel örneklerinden birinin Çin
olduðunu söylüyor.
Teknoloji ile ilgili paraf açan Charan, "Artýk, ben
Google'landým diyoruz." ifadesiyle internetin
yarattýðý deðiþime de deðiniyor. Amerika'da
gazetelerin deðiþtiðine, kazançlarýn azalýp,
maliyetlerin arttýðýna dikkat çekiyor. Ýnternet
haberciliðinin önemini kat kat artýracaðýný ancak
gazetelerin de bu deðiþim sonucunda ortadan
kalkmayacaðýný anlatýyor.
Firmalar nasýl kazanacak? Sanal ortam nasýl
reklâma dönüþecek? Ýnternet ortamýnda nasýl
editörlere ihtiyaç duyulacak? Tüm bu sorularýn
cevaplarýyla ilgili düþünülüp, pratik yapmak
gerektiðini vurguluyor. "Kendinize sorun, kaçýnýz
þirket dýþýndan, farklý meslek gruplarýndan
arkadaþlarýnýzla toplanarak, nelerin farklý olduðu,
yaþanan deðiþimlerin ne olduðu hakkýnda
tartýþýyorsunuz? Ýliþkileriniz yoksa gerçekle
yüzleþemeyeceksiniz." diyor.
2. Para kazanmak: Para kazanmanýn yollarý
nasýl deðiþiyor?
Ram Charan, bir bakkal sahibiyle ile borsadaki
bir þirket yöneticisinin artýk ayný endiþeyi taþýdýðýný
söylüyor. Ýnsanlarýn "Bugün ne kadar
kazanacaðým?" düþüncesiyle marjlarý hakkýnda
endiþelendiðini anlatýyor. Müþteri çocuklarýna nasýl
davranacaðýný bilmeyen bakkalýn, alýþveriþ için
bir daha tercih edilmeyeceðini örnekleyerek
þirketlerin markalarýna dikkat etmeleri gerektiðinin
altýný çiziyor. Sokaktaki satýcýnýn yaptýðý ile dünyada
kullanýlan en sofistike formüllerin uygulandýðý
kazanç sisteminin farklý olmadýðýný ifade ediyor.
Cirolar, marjlar, velocity (paranýn dolaþým hýzý)
gibi kavramlarýn deðiþik zamanlarda farklý
koþullarda önem kazandýðýnýn nüansýný veren
Charan, uygulamalarýn da bu deðiþimler göz
önüne alýnarak yapýlmasý gerektiðini söylüyor.
1993 yýlýnda DELL'in yüzde üç olan marjýný deðil
de, yine üç oranýndaki velocity'sini (paranýn
dolaþým hýzý) deðiþtirerek, pazardaki IBM, Compaq
gibi rakiplerinin önüne geçtiðini anlatýyor.
3. Lazer keskinliðinde öncelikler saptamak:
Charan, "Ekibinizi toplayýn ve beyin fýrtýnasý yapýn!"
diyor. Ne tür eylemler brüt marjý iyileþtirir? Mesela
% 18 ama siz % 20 olmasýný istiyorsunuz. Hangi
eylemlerle bu oraný elde edersiniz? Asýl
yönetim
"Birçok lider uygulama
boþluðuna kurban
gitmektedir; verdikleri
sözler ile elde ettikleri
sonuçlar arasýndaki
boþluða."
Ram Charan
düþüncelerde inovasyon yapýlmasý gerektiðini
söyleyerek yenilikçi düþünceye örnek olan
Toyota'yý anlatýyor. Toyota'nýn Lexus'un modelinin
otomotiv sanayi için yeni bir segment olduðunu,
diðer þirketlerin bunu hâlâ deðerlendiremediklerini,
Toyota'nýn bu yenilikçilik sayesinde 40 milyar
dolarlýk kâr elde ettiðini ifade ediyor hem de
Amerika pazarýnda. Pazarlama bütçesini artýrmak
için marka inþa etmek gerektiðine dikkat çeken
Charan, ölçek baþýna düþen maliyetlerin her
þeyiyle düþük maliyetli ülkelere gidilerek
azaltýlabileceðini söylüyor. Örneðin Toyota'nýn her
yýl yüzde üçlük maliyet iyileþtirme hedefi
koyduðunu, 50 yýldýr gerçekleþtirdiði bu uygulama
ile avantajý yakaladýðýný belirten Charan, "Kârý
getirecek araçlar olarak, yeni teknoloji, IT, müþteri
memnuniyeti, hizmet, defosuz ürünler, marj,
velocity gibi kavramlarý ve bunlarla ilgili amaçlarý
tek bir sayfaya yazýn." diyor. Bunlarýn içinden de
3 baþlýðýn seçilerek hemen uygulamaya geçilmesi
gerektiðini belirtiyor. Lazer keskinliðindeki ilk üç
önceliði, bu noktalarýn oluþturduðunu anlatarak,
"Öncelikler net ise þartlar belirlenir ve uygulama
baþlar." diyor.
4. Doðru iþlere doðru kiþileri yerleþtirmek:
Doðru insanlarla, doðru iþlerde baðlantý kurmanýn
önemine deðinerek firmalara soruyor: "Çalýþanlar,
deðiþime uyum saðlýyorlar mý?" Liderlerin bu farký
kontrol edebilmesi gerektiðini vurgulayan Charan,
þirketlerin sosyal kültür sistemleri oluþturmasý
gerektiðini söyleyerek, gerçekle baþa çýkabilmek
için þirketlerin yatay takýmlara ihtiyacý olduðunu
belirtiyor. CEO'larýn ise dikey bir konumlamada
Ram Charan'dan liderlerin 5 alýþkanlýðý:
1. Odaklanmak: Þirketin bugünkü odaðý
nedir, yarýn ne olacak?
2. Ürünlerin % 20'si, sonuçlarýn % 80'ini
getirir. (20'ye 80 kuralý)
3. Görev daðýlýmý yapýyor musunuz?
Astlarýnýza görevlerle ilgili sorumluluk
veriyor musunuz?
4. Size ait þahsi özellikleriniz olsun.
5. Yatay takýmlarla ilgilenin. Bizzat yatay
takýmlarla tanýþarak, örnekler toplayýn.
olduklarýný, pazarlama teknolojilerinde
uzmanlaþtýklarýný ancak firmalarýn yatay
operasyonlar konusunda geliþmeler göstermesi
gerektiðinin altýný çiziyor. Ram Charan, "Neden
yatay takýmlar gerekli?" sorusuna ise "kültür
deðiþimi yaþanýyor. Bu durum geleceðin liderlerini
yetiþtirmede uygun ortamý saðlýyor…" cevabýný
veriyor.
5. Organizasyonun sistemini yönetmek:
"Gerçekle yüzleþmek aslýnda çok basit." diyen
Ram Charan, her þeye basit yaklaþmak
gerektiðinin altýný çiziyor. Gelirlerin düþmesinde
ilk bakýlacak yerin þirket dýþýndaki deðiþiklikler
olduðunu belirten Charan, eksikler eðer içte varsa
içeriye göz atmak gerektiðine deðiniyor. "Gerçekle
yüz yüze mi gelmek istiyorsunuz! O zaman þu
sorularý sormaya baþlamalýsýnýz…" derken,
vurgulayarak soruyor;
Þirket, sektör, meslek dýþýnda arkadaþlarýnýz
var mý?
Þirketinizde en azýndan üç ayda bir öncelikler
belirliyor musunuz?
Yatay takýmlarý gözden geçiriyor musunuz?
Çalýþanlarý, uygulamanýn arkasýndakileri tanýyor
musunuz?
Yenilikçi misiniz? Hiçbir þirket yenilikçiliði rutine
oturtmadan baþarýlý olamaz. Keþfettiðiniz yetenek
kadar baþarýlý olabilirsiniz.
Ram Charan, General Electric'in CEO'su Jeff
Immelt'in açýklamalarýna yer vererek, "Yeteneði
nasýl tespit edersiniz? Nasýl koçluk yaparsýnýz?"
sorularýna Immelt'in çok güzel yanýt verdiðini dile
getiriyor.
"Siz sadece tespit ettiðiniz yetenek kadar baþarýlý
olabilirsiniz." diyerek, Immelt'in General Electric
de 600 kiþiyi idare ederken bunu yaptýðýný belirtiyor.
Personelin geliþimiyle yakýndan ilgilenen Immelt'in
þirketteki 175 idari görevliyi ortaðý gibi gördüðünü,
hepsini yakýndan tanýdýðýný, her gün "Kim bir süre
sonra nerede daha iyi çalýþabilir?" diye
düþündüðünü belirtiyor. Ram Charan, son olarak
Türk ekonomisine þu tavsiyelerde bulunuyor: "Ýniþ
çýkýþlarla baþ edebilecek bir para yöntemi bulmak
zorundasýnýz ve kuruluþlarýnýzý bu deðiþkenlikle
baþa çýkabilecek güçlerle donatmalýsýnýz. Ayrýca
her zaman için belli bir para akýþýný da
saðlamalýsýnýz."
40
kültürümüz
Aynur Þenol
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Yâr bana
bir eðlence medet!
[email protected]
Geleneksel Türk gölge oyununun en önemli iki kahramanýdýr
Karagöz ve Hacivat. Iþýkla aydýnlanan bir perdenin önünde
sahne alan bu iki karakter ve onlara eþlik eden diðer figürler,
Türk kültürünün en unutulmaz ve en eðlenceli hatýralarýdýr.
Günümüzde onlara çok sýk rastlayamasak da Ramazan
aylarýnda iftarýn ardýndan yapýlan gösterilerle birçok kiþinin
küçüklük hatýralarýnda, ayrý bir yeri vardýr.
ölge oyunlarýnýn en
bilinenlerinden olan Karagöz
ve Hacivat, birçok ülkede
tanýnýr. Bu tanýnmýþlýðý
yüzünden paylaþýlamamasýna
raðmen, bu iki karakterin ilk
olarak Türkler tarafýndan ortaya çýkarýlmýþ olduðu
birçok otorite tarafýndan da kabul edilmektedir.
Bunun en son örneklerinden birisi de Yunanlýlarýn
"Karagöz ve Hacivat"ýn patentini almak üzere
Avrupa Birliði'ne yaptýðý baþvuru neticesinde
Uluslararasý Kukla Birliði'nden (UNIMA) yapýlan
açýklama oldu. Merkezi Fransa'da bulunan
UNIMA baþkaný Massimo Schuster "Karagöz
Yunanlýlar’dan önce Türkler'de vardý" diyerek
baþvuruya karþý düþüncelerini de gözler önüne
serdi. Böylece yüzyýllardýr birçok coðrafyada
oynanan bir gölge oyunu olan Karagöz ve
Hacivat'ýn, kültürümüze ait önemli bir unsur
olduðu bir kez daha belirtilmiþ oldu.
Türklere özgü bir gölge oyunu
Prof. Dr. Metin And'a göre gölge oyunu
Mýsýrlýlar'dan, Osmanlýlar aracýlýðýyla Anadolu'ya
kadar gelmiþtir. Nitekim Prof. Dr. And'a göre;1517
yýlýnda Mýsýr'ý fetheden Yavuz Sultan Selim,
Memlük Sultaný Tumanbay'ýn Nil Nehri üzerindeki
Roda adasýnda asýlýþýný, hayal perdesinde
canlandýran bir hayaliyi oðlu Kanuni Sultan
Süleyman'ýn da görmesini arzu ederek Ýstanbul'a
getirir. Böylece gölge oyunu ilk defa Anadolu
topraklarýnda da oynanýr. Karagöz ve Hacivat'ýn
sarayda oynandýðýna dair ilk resmi belge de,
gölge oyununun Yavuz Sultan Selim ile
Anadolu'ya geldiðini ispatlar niteliktedir. 1582
tarihli "Surname-i Humayun" adýndaki bu
belgeyle þehzadelerin sünnet törenlerinde
Karagöz-Hacivat oynatýldýðý belgelenmiþtir.
Demir ve duvar ustalarýnýn
hikâyeleri
Gölge oyununun en önemli karakterleri olan
Karagöz ve Hacivat hakkýndaki rivayetlerin en
güçlüsü Osmanlý devrinde Sultan Orhan
zamanýnda yaþadýklarýný anlatan rivayettir.
Bursa'daki Sultan Orhan Cami inþaatýnda çalýþan
demirci ustasý Kambur Bâli Çelebi (Karagöz)
ile duvarcý ustasý Halil Hacý Ývaz (Hacivat)
arasýnda geçen ve büyük ilgi toplayan atýþmalar,
bir süre sonra inþaatta çalýþan iþçilerin, iþi gücü
býrakýp onlarý dinlemesine yol açar. Onlarý
dinleyerek iþlerini aksatan iþçiler yüzünden bir
süre sonra inþaatta hiçbir ilerleme olmamaya
baþlar. Bu aksamadan haberdar olan ve bundan
Karagöz ile Hacivat'ý sorumlu tutan padiþah her
ikisini de idam ettirir. Sonrasýnda aldýðý karardan
piþman olan Sultan Orhan, derin bir üzüntü
41
kültürümüz
içine girer. Padiþahýnýn üzüntüsünü gören ve
onu teselli etmek isteyen Þeyh Küþterî de
baþýndaki sarýðý çýkartarak bir perde haline
getirir. Arkasýna bir ýþýk yaktýðý bu perdede,
çarýklarýyla Karagöz ve Hacivat'ýn tasvirlerini
canlandýran Þeyh Küsteri, bu ikilinin diyaloglarýný
o perdede tekrar eder. Ýlk olarak böyle baþladýðý
söylenen Karagöz-Hacivat oyunlarý günümüze
gelene kadar da geleneksel bir hal alýr. Bu
sebeple de Karagöz perdesine 'Ayna', 'Hayal
Perdesi' gibi isimlerin yaný sýra, 'Þeyh Küþterî
Meydaný' adý da verilir ve Þeyh Küþterî
Karagözcülüðün pîri olarak kabul edilir.
Birbirine zýt iki karakter: Karagöz
ve Hacivat
Karagöz ve Hacivat'ýn en belirgin özellikleri
karakter olarak birbirlerine hiç benzememeleridir.
Gerek davranýþlar, gerek düþünceleri, gerekse
konuþmalarý bunun en açýk göstergesidir.
Karagöz'ün doðrucu, cesur, küfürbaz, sinirli,
kavgacý, eðitimsiz, evli ve sürekli mutlu olmasýna
karþýn; Hacivat ise yalancý, korkak, sakin, kibar,
sinsi, entelektüel, bekar ve mutsuzdur.
Karagöz, halktan ve saf bir adamdýr. Pek bir
eðitimi almamýþ olan Karagöz, genellikle
Hacivat'ýn bilmiþliði karþýsýnda, söylenen her
kelimeye farklý bir anlam yükleyerek cevap verir.
Her zaman her yerde kendine bir pay çýkararak
olaylara karýþan Karagöz, sözünü kimseden
esirgemez. Bu yüzden de sýk sýk zor durumlara
düþer, buna karþýn olaylardan sýyrýlmasýný da
baþarýr. Genellikle iþsiz gezen Karagöz'e, iþ
bulan da Hacivat olur. Oyunlarýn konusuna göre
çeþit çeþit tasvirlerde Karagöz'le karþýlaþabiliriz.
Bunlar da genellikle Bekçi Karagöz, Kadý
Karagöz, Davullu Karagöz, Eþek Karagöz, Çýplak
Karagöz olur. Tam bir düzen adamý edasýnda
olan Hacivat ise, çýkarcý bir görüntü çizer,
kendisini izleyenlere. Kiþisel çýkarlarýný ön planda
tutarak olaylarýn içinde yer alan Hacivat,
Karagöz'e nazaran daha eðitimli olduðundan,
devamlý Karagöz'le nükteli konuþmalar yaþar.
Yabancý kelimelerle konuþmayý seven Hacivat'ýn
hemen hemen tanýmadýðý yok gibidir. Ýþ bulduðu
Karagöz'ün kazandýðýyla geçinmeyi seven
Hacivat, çeþitli oyunlarda Keçi Hacivat, Çýplak
Hacivat, Kadýn Hacivat, Kahya Hacivat gibi
kýlýklarda karþýmýza çýkar. Günümüzden
yüzyýllarca önce ortaya çýkan, gösterileri
izleyenleri eðlendiren, hayattan dersler verip,
nükteli atýþmalarla hayatýn gerçeklerini de gözler
önüne seren Karagöz ve Hacivat sahnede yalnýz
deðil þüphesiz. Çelebi, Zenne, Matiz, Tuzsuz
Deli Bekir, Tiryaki, Acem, Laz, Beberuhi sahneye
gerilmiþ perdenin vazgeçilmez karakterlerinden
bazýlarý...
Figürleri þekillendirmek büyük
emek istiyor
Þekillendirilen deri parçalarýnýn kök boyayla
boyanmasýyla ortaya çýkan karakterler, sesiyle
ve yaptýrdýðý hareketlerle 'Hayali'nin elinde hayat
bulur. Ýþinin ustasý olan hayalilere gösteri
sýrasýnda yardým edenler ise Çýrak (Yardýmcý),
Sandýkkar (2. Yardýmcý), Yardak (Hanende),
Dayrezen=Dairezen (Def Çalan) ve Hammal'dýr
(Karagöz zembilini taþýyan kiþi). Yardýmcýlar
ancak hayalilerin rýzalarýyla 'hayali' sýfatýna
kavuþabilirler. Çünkü ancak alaydan yetiþmiþ
kiþiler tüm karakterlere, o karakterin özelliðine
uygun ses ve hareket verme yetisine sahip
olurlar. Tahta bir tezgah üzerine kurulan perdenin
ýþýklandýrýlmasýyla oluþan sahnede, manda, sýðýr
ya da deve derisinden yapýlmýþ figürler kullanýlýr.
Delikli olarak yapýlan figürler, üzerindeki deliklere
uygun ebatlarda tahtadan yapýlmýþ çubuklar
yardýmýyla hareket ettirilir. Perdenin hayalinin
tarafýnda kalan alt kýsmýnda "peþ tahtasý" yer
alýr. Oyunda kullanýlan tef, kamýþ, zil, nareke,
perdeyi aydýnlatmak için kullanýlan kandil ile
ampul de burada yer alýr. Figürlerin yapýldýðý
deriler özel bir yöntem ile þeffaf hale getirilerek,
'Nevregan' adý verilen ucu keskin bir býçak
yardýmýyla iþlenir. Nihayetinde de parçalar
birbirine kiriþ veya katküt adý verilen iplerle
baðlanarak, bütün figür çini mürekkebi veya
kök boya ile boyanýr.
Eski tarihlerde daha çok
büyükler için oynanan ve
siyasi hicivler içeren
Karagöz-Hacivat oyunlarý,
Tanzimat'la birlikte
sansüre uðramýþ, yazýlý
metinler haline gelmesiyle
de çocuk oyunu olarak
sahnelenmeye baþlamýþ,
bu þekilde de
gelenekselleþmiþtir.
[email protected]
kiþisel geliþim
Ýcat - mucit
ve Türkiye
Emel Nermin Temel
TÜBÝTAK, KOSGEB, TTGV, Proje Okulu, Mucitler Derneði, Türk Mucit Yarýþmasý gibi
kuruluþlar ve etkinlikler, Türkiye'nin icat kavramýna artýk daha farklý bir pencereden
baktýðýnýn açýk birer örneði. Ülkemizde patent baþvuru sayýsý ne kadar az olsa da artýk
mucitler, Türk icat kabiliyetini ortaya koymak için daha fazla imkâna sahip olmaya
baþladý..
Ü
lkemiz insanýn pratik ve üretken
zekâsýný bilimsel çalýþmalarla
birleþtirerek, ortaya dünya
çapýnda yanký uyandýracak
buluþlar çýkarmanýn zamaný
geldi. Toplum içinde kaybolup
giden genç yetenekler keþfedilmeli ve onlara
çalýþmalarýný dünyada yanký uyandýracak þekilde
düzenlemeleri için ortam hazýrlanmalý. Son
zamanlarda keþfedilen bu gerçek, birçok kiþi
ve kurumu harekete geçirdi ve bu anlamda
gerçekten kayda deðer çalýþmalar yapýlmaya
baþlandý. Açýlan okullardan tutun, düzenlenen
yarýþmalara birçok etkinlik, icat yapmak isteyen
genç beyinleri motive edici özellik taþýyor.
Dünya küreselleþtikçe ihtiyaçlar
ve icatlar artýyor
Küreselleþen dünya, bilgi akýþýný ýþýk hýzýnda
dünyanýn dört bir yanýna yaymaya devam
ederken, ülkeler bu devinimi ne kadar takip
edebiliyor ve üretkenlik yönünde ne kadar
kullanabiliyorlar? Peki, günlük ihtiyaçlara cevap
verebilmek adýna, her dönemde bilim
adamlarýnýn üretkenliklerinin açýk birer kanýtý
olan icatlar, günümüz dünyasýnda ne kadar
önemseniyor?
Bilim ve teknoloji alanýndaki icatlardan tutun,
günlük hayatta kullandýðýmýz ampul, musluk ve
telefona kadar insanlarýn hayatlarýný kolaylaþtýran
43
kiþisel geliþim
pek çok eþya, aslýnda bilim adamlarýnýn uzun
yýllar yaptýklarý çalýþmalar, hatta bazýsý yüzlerce
baþarýsýz denemenin ardýndan gelen keþiflerin
sonucu. Hýzla geliþen yaþamýn standartlarýna
uygun yeni buluþlar kaçýnýlmaz… Globalleþen
dünyanýn ihtiyaçlarý arttýkça bu ihtiyaçlara cevap
veren icatlar da ona paralel olarak artýyor…
Türkiye'de mucit kavramý
Türkiye'nin yýllýk patent baþvuru sayýsý bini bile
bulmazken Japonya, ABD ve Güney Kore gibi
ülkelerin rakamlarý yüz binlerle ifade ediliyor.
Baþvuru sayýlarý kýyaslandýðýnda Türkiye'nin
patent fakiri olduðu gerçeði ortaya çýkýyor.
Yenilikçi, üretken düþüncelerin ihtiyaçlarý
karþýlayacak þekilde tasarlanarak, toplumun
hizmetine sunulmasý, insanlýk tarihi kadar eski.
Taþ devrinde taþlardan yapýlan tekerlekler, savaþ
aletleri, kap kacaklar nasýl o dönemde insanlara
garip ve üstün bir zekânýn ürünü gibi geliyorsa,
günümüzde de her geçen gün deðiþen ve
geliþen elektronik alanýndaki icatlar bize öyle
geliyor. Mucitlik tarihi incelendiðinde, aslýnda
zekânýn ulaþtýðý çýlgýn nokta kendini ele veriyor.
Fakat ne yazýk ki ülkemizde yeni fikirlerin ortaya
çýkmasý, bunlarýn dünya çapýnda yanký
uyandýracak icatlar þekline dönüþtürülebilmesi
adýna ortamlarýn hazýrlanmasý ve bu fikirlere
deðer verilmesi noktasýnda önemli sýkýntýlar
yaþanýyor. Ýddialý yetenekler, ya toplum içinde
kaybolup gidiyor ya da buluþlarýný gerekli
mercilere nasýl intikal ettirecekleri konusunda
bilgi eksikliði yaþýyor.
Yaþam standartlarýmýzýn düþük olmasý,
geliþmekte olan bir ülke olmamýz, eðitimde
üretken düþünceyi destekleyen müfredatýn
geliþmemiþ olmasý, toplum yapýsý gibi pek çok
detay yeni fikirlerin ortaya çýkmasýnýn önünde
büyük bir engel gibi duruyor. Diðer taraftan
bulunan yeni fikirlerin projeye dönüþtürülüp,
amacýna ulaþmasý noktasýnda da maddi manevi
kaynak sýkýntýsý yaþanýyor.
Bu noktada yaþanan en büyük sýkýntýlardan biri
de elbette ki Türkiye'nin eðitim sistemi. Devlet
okullarýný býrakýn, çoðu özel okullarda bile
öðrencilerin bu anlamda çalýþma yapabilecekleri
fiziki ortam yok.
Mucitlere yeþil ýþýk
Tüm bu olumsuz tablolara nazaran artýk
ülkemizde mucit kavramýna farklý bir pencereden
bakýlmaya baþlandý. Türkiye 2001 yýlýnda Avrupa
Patent Ofisi'ne üye olan 7 ülkeden biri oldu. Ara
ara yazýlý, görsel veya iþitsel basýnda çeþitli
icatlar yaparak gündeme gelen mucitlerin
yaptýklarý bu faydalý iþlere raðmen, üç gün sonra
ortalardan kaybolmasý da meselenin farklý bir
boyutu. Bu durum bazen kiþilerin kendi tercihleri
olmakla beraber, çoðu zaman da içinde
bulunulan þartlar, bunu zorunlu kýlýyor. Konuyla
ilgili Türk Patent Enstitüsü'nün bir çalýþmasý
baþladý: "Buluþçuyla Sanayiciyi Bir Araya Getirme
Projesi". Projenin hazýrlýklarýnýn 2007'de
tamamlanarak 2008'de icraata konacaðý tahmin
ediliyor. Tabi devlet desteðiyle, ciddi bir kurum
aracýlýðýyla, güven verici bir þekilde bu iþler
rayýna konulursa icatlarýn sayýsý da elbette
artacaktýr.
Amerika ve Avrupa ülkelerine kýyasla patent
baþvurularýnýn az olduðu Türkiye'de, bu sayýnýn
artýrýlmasý için TÜBÝTAK, Proje Okulu, Mucitler
Derneði, Türk Patent Enstitüsü gibi kurum ve
kuruluþlarýn yaný sýra artýk popüler kültüre de
hitap eden giriþimler söz konusu. ‘‘Türk Mucit
Yarýþmasý’’ buna verilecek en güzel örneklerden
biri. Yarýþma Amerika'da yayýnlanan bir
programýn formatýnda olma özelliði ile yeni buluþ
kavramýna tezatlýk oluþtursa da içerik olarak
ülkemizdeki genç yeteneklerin keþfedilmesi ve
onlarýn çalýþmalarýna gereken önemin verilmesi
baðlamýnda önem arz ediyor.
Türkiye'nin üzerinde bir kambur gibi duran
geliþmekte olan bir ülke ibaresinden kurtulup,
geliþimini tamamlamýþ ve yaþam standardýný
yükseltmiþ bir ülke konumuna gelmesinde,
kuþkusuz icat yüzdelerinin ve patent
baþvurularýnýn artmasý, bunun da ötesinde
üretilen projelerin hayata geçirilerek dünyaya
pazarlanmasýnýn büyük önemi var. Son
zamanlarda yapýlan bu çalýþmalarýn artarak
devam ettirilmesi Türkiye'ye gerçek deðerini
yeniden kazandýracaktýr.
Patent almak için
Japonya yýllýk 450 bin,
ABD 250 bin, Güney
Kore 120 bin, Ýngiltere,
Almanya ve Ýtalya gibi
Avrupa ülkeleri 100'er
bin baþvuru yaparken,
Türkiye 700 rakamýný
bile aþamýyor.
44
Ýstikbal, Orgatech Serisi ile ‘‘Uykuda Doðaya Dönüþü" Baþlatýyor.
Türkiye'nin en büyük yatak üreticisi Ýstikbal, uyku teknolojisinde büyük
bir yeniliðe daha imza atýyor. Yoðun kent
yaþamýnda yükselen deðer olarak tanýmlanan
doðaya dönüþ eðilimini, organik ürün kullanýmý
ile destekleyen Ýstikbal, daha saðlýklý ve doðal
yataklarda uyuma imkâný sunuyor. Türkiye'nin
üstün teknoloji kullanýlarak, organik pamuk esaslý
kumaþla üretilmiþ ilk yataklarý, yastýklarý, çarþaflarý
ve alezleri Orgatech serisinde hayat buluyor.
Doðanýn kucaðýnda uyumanýn keyfini, yatak
odalarýna taþýyan Orgatech serisi, Türkiye'nin ilk
organik yüzeyli yataðý olma özelliðini de taþýyor.
Gün içinde yaþanan yoðun tempo, stres ve
yorgunluktan kaynaklanan uyku sorunlarý ve
bozukluklarýnýn artýþ gösterdiði günümüzde, uyku
kalitesini artýrmayý amaçlayan Ýstikbal, Orgatech
serisi ile her tür uyku sorununa en uygun çözümü
sunuyor. Ýstikbal, Orgatech teknolojisi ile üretilen
yataklarý için "mutluluk garantisi" de veriyor.
Orgatech teknolojisi ile üretilen yataðýnýzdan memnun kalmadýðýnýz
takdirde 30 gün içinde iade edebiliyorsunuz.
Bellona Paradise; Bir Mobilyadan Çok Daha Fazlasý
Ev modasýnýn öncüsü Bellona'nýn yeni ürünü Paradise;
modern tasarýmý, üstün mobilya kalitesi, baharýn en güzel
renklerini yansýtan çiçekli motifleri ve fonksiyonel kullanýmý
ile bir koltuk takýmýndan beklenen performanstan çok daha
fazlasýný sunuyor. Bellona Paradise isteðe göre þýk koltuk
takýmý veya rahat bir köþe takýmý olarak tercih edilebiliyor.
Bellona Paradise'ýn farklý renk, desen ve kalitedeki kumaþlarý
ile ev dekorasyonunda özgün kombinasyonlar oluþturmak
mümkün... Koltuk kollarý ve bazalarda düz ve hasýrlý deri
kombin uygulamalarý ise Bellona Paradise'ýn gizli detaylarýný
arasýnda yer alýyor.
Fonksiyonellikte de sýnýr tanýmayan Paradise koltuk takýmýnýn
ikili versiyonu sandýk, üçlü koltuðu ise þýk bir yatak olma
özelliðine de sahip...Koltuk takýmý ile ayný özellikleri taþýyan
Paradise köþe takýmýnýn uzanma ünitesi sað veya sol tarafa monte edilebilecek
þekilde tasarlanarak tercihe ve mekanýn konumuna göre maksimum fayda
saðlayabiliyor.
Deco Halý Trendy Serisi
Ev dekorasyonunda yarattýðý alternatif çözümler ve zevkli tasarýmlar
ile özel bir yere sahip olan Deco yüzlerce ürünü ile evlere neþe katmaya
devam ediyor. Yaþam alanlarýný renklendirerek evlerin havasýný deðiþtiren
Deco, Trendy serisi ile halý grubundaki iddiasýný sürdürüyor.
Deco'nun son tasarýmý, Trendy serisinde bulunan Süper Shaggy halýlar,
birbirinden özgün desenleri ve zengin renk seçenekleri ile farklý
dekorasyon anlayýþlarýna hitap ediyor. Modern çizgilerin ön planda
tutulduðu Süper Shaggy, turuncudan yeþile, kýrmýzýdan mora
gökkuþaðýnýn tüm renklerini evlere taþýyor. Süper Shaggy'in krem ve
tabadan oluþan pastel tonlarý ise kullanýldýðý mekanlarda yumuþak
bir atmosfer yaratýyor.
Ev dekorasyonuna dinamizm vadeden Trendy serisi, her mekana
uyum saðlayabilmesi için iki ayrý ölçüde üretiliyor. Parlak iplikleri,
yüzde yüz polyester hav ipi pamuklu tabaný, kalýn ve yumuþak dokusu
ile halý keyfini doyasýya yaþatan Trendy serisi, hand tuft özelliði ile de
mekanlara deðer katýyor.
Yazýn Keyfini Ýstikbal Bahçe Mobilyalarý ile Çýkartýn
Yaz aylarýnýn keyfini balkon, teras ve bahçe gibi açýk mekanlarda
çýkartmak isteyenler için Ýstikbal doðaya uyumu ile göz dolduran
2007 Greenart Koleksiyonu'nu hazýrladý. Green Art, 17 farklý
modeli ile birbirinden farklý ihtiyaçlara uygun çözümler sunuyor.
Hasýr görünüþü ile doðayla uyumlu bir tablo çizen "Ýstikbal 2007
Greenart Koleksiyonu" kahverengi, beyaz ve krem renklerinin
en güzel tonlarýný açýk mekanlara þýk tasarýmlar ile taþýyor.
Çevre dostu üretimi ile de farklýlýk yaratan Greenart; UV ýþýnlarýna,
mikroorganizmalara, vücut tuzuna ve güneþ yaðýna karþý
dayanýklý yapýsý ile büyük kullaným kolaylýðý saðlýyor. Yaz kýþ
aylarýna dayanýklýlýðý ile beklentinin ötesine geçen koleksiyon,
kolay temizlenme özelliði ile de beðeni topluyor.
Osman Serkan Bozlaðan
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Dünyanýn ilk ticari anlaþmasýnýn
yapýldýðý kentte
Türkiye Finans
Kayseri Þubesi
Geliþen, kalkýnan, Türkiye'nin çaðdaþ yüzü; tarihi, kültürel, kentsel zenginliklerini
saymakla bitiremeyeceðimiz, AB Geniþlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in bile
Türkiye'nin iþleyen kalbi konumunda gördüðü, yeni ekonomik dinamizmin sembolü
Kayseri'deyiz bu sayýmýzda.
[email protected]
ünyanýn ilk ticari antlaþmasýnýn
yapýldýðý Kayseri de, ticaret
insanlarýn genlerinde var. Kültepe
Karum'da baþlayan bu ticaret
geleneðini sürdüren ve iþ adamý
fabrikasý olan Kayseri, örneði nadir
görülen bir yapýlaþma-modernlik ile yeni Türkiye'nin
yüzünü yansýtýyor. Avrupa'da özellikle son yýllarda
ünlü yazarlarýn ve düþünürlerin de ilgisini çeken
bu yýldýz kent, ayný zamanda Türkiye Finans'ýn
hýzlý yükseliþinin püf noktalarýný da içinde
barýndýrýyor.
Türkiye Finans Kayseri Þubesi Müdürü Seyit Ömer
Tümtürk, Kayseri doðumlu ama aslen Doðu
Türkistanlý. 70'li yýllarýn baþýnda ticaret yapmak
için ailesiyle bir süre Ýstanbul'a gitmiþ. Erciyes
Üniversitesi Ýþletme mezunu olan Tümtürk, Kýbrýs
Harekâtý'nýn ambargosu ticaretlerini etkileyince
ailesiyle tekrar Kayseri'ye dönmüþ.
Þube, üretime destek amacýyla kaynaklarýný
yatýrýmcýlarýn deðer oluþturmasý için kullandýrýyor.
Mimar Sinan'ýn kenti Kayseri'de finans piyasasýnda
ilk 3 banka þubesinden biri olan Türkiye Finans
Kayseri Þubesi'nin bugün itibariyle 70 milyon
YTL'nin üzerinde fonu ve 160 milyon YTL civarýnda
plasmaný olduðunu belirtiyor Seyit Ömer
Tümtürk… Ayrýca bireysel bankacýlýk hizmetlerini
kaliteli, geniþ hizmet yelpazesi içinde sunmayý
amaçlýyor.
"Kayserilinin sýrrý; kazanýmlarýný
yatýrýmlara dönüþtürmesi"
Þube Müdürü Seyit Ömer Tümtürk, bankacýlýk
alanýnda birinciliðe talip olduklarýný ama piyasada
kamu kurumlarýnýn da aðýrlýðý olduðunu belirtiyor.
Kayseri'nin belirtilen rakamlarýn çok daha üzerinde
bir potansiyele sahip olduðunu vurgulayan
Tümtürk, Kayseri'nin gerek bulunduðu bölgede
gerekse Türkiye çapýnda çok ciddi bir merkez
olduðunu söylüyor. Açýlan her þubenin ilk 3 ay
içerisinde kâra geçtiðini belirten Tümtürk,
Kayseri'de Türkiye Finans'ýn dostlarýnýn piyasadan
kazandýklarý parayý direkt olarak yatýrýma
dönüþtürdüklerini belirtiyor. Bir þekilde bir yerlere
sermayeyi gömmediklerinin altýný çiziyor ve þunlarý
ekliyor; ‘‘Kayserililer iki þeyden zevk alýr; birincisi
hayýr iþlemek, ikincisi yatýrým yapmak…’’
Mümkün mertebe en ücra yerlere kadar ulaþmaya
47
çabaladýklarýný belirten Þube Müdürü Tümtürk,
tabiri caizse altýný kaldýrmadýk taþ
býrakmadýklarýný, asýl iþlerininse müþterinin
gönlüne girmek olduðunu söylüyor.
"Aile sýcaklýðý Türkiye Finans'ta"
Anadolu insanýn yapýsý gereði hizmetlerde insan
iliþkilerinin ön planda olduðunu belirtiyor
Tümtürk. Bir müþterinin, "Sizin oraya geldiðimiz
zaman menfaat beklenmeden samimiyet
görüyoruz…" ifadesini kullandýðýný söyleyen
Seyit Ömer Tümtürk, bu tür duygularýn kendilerini
motive ettiðini belirtiyor ve ekliyor: "Böyle geri
dönüþler, doðru yolda olduðumuzun
yansýmasýdýr."
Müteþebbis ruhuna sahip olan Kayserililer’in
geliþmelere çok hýzlý ayak uydurduklarýný
belirtiyor, Seyit Ömer Tümtürk. Kayseri þubesinin
çalýþanlarýnýn aile ortamýnda iþlerini yaptýklarýný
görüyoruz. Aile hissiyatýnýn güzel örneklerini
A'dan Z'ye kurumun içinde bulmak mümkün.
Þube Müdürü Tümtürk, "Ýnsanlar Türkiye Finans’ý
aileleri olarak gördükleri için aile sýcaklýðýný
müþterilere yansýtýyorlar." diyor.
"Güzellikler buluþtu"
Son olarak çok sevilen iki kurumun isminin bir
araya gelmesinin burada herkesi mutlu ettiðini
belirten Tümtürk, birleþmenin akabinde güzel
bir atmosferin oluþtuðunu, kurumun dostlarýnýn
bu olumlu bakýþlarýnýn, gelecek açýsýndan da
olumlu sonuçlar doðurduðunu vurguluyor.
Tümtürk ayrýca birleþmenin hesaplara yansýmasý
itibariyle olumlu geliþmelerin yaþadýðýný
belirtirken, n uygulamalardaki güzelliklerden
Türkiye Finans'ýn oluþturulduðundan bahsedip;
"Bankamýz Hepimiz Ýçin" diyor.
Türkiye Finans'ta Bir Müþteri
Sizi kýsaca
tanýyabilir miyiz?
tercih ediyoruz. Aþaðý yukarý 10 yýlý aþkýn bir
süredir Türkiye Finans ile çalýþýyoruz."
"Adým Ömer Baktýr.
Baksan Baktýroðlu
Mobilya þirketimiz var.
Mobilya üretiyoruz,
büyük üreticilere yan
sanayi olarak çeþitli
imalat hizmetleri
veriyoruz."
Kayseri'de size sunulan hizmetler için ne
düþünüyorsunuz?
Neden Türkiye Finans?
"Türkiye Finans'ý tercih etmemin sebebi, aðýrlýklý
olarak leasing ve kredilerde avantajlar
sunmasý. Ticaret ve sanayi sektöründe de
hizmetlerini beðendiðimiz için Türkiye Finans'ý
"Kayseri'de bize verilen hizmetten memnunuz.
Bunun nedeni Organize Sanayi Bölgesi’nin
açýlýþýnda bizlere avantajlar saðlamasý ve
insan iliþkilerinde çalýþanlarýnýn daha sýcak
davranýp bütün sorunlarýmýza hýzlý çözümler
sunmasýdýr."
Birleþmeden sonra sizin gözlemledikleriniz
neler?
"Daha büyük bir yatýrým, daha büyük bir geliþim
oldu birleþmeden sonra. Kredi konusunda
bizlere daha çok açýlýmlarý var; bundan dolayý
Türkiye Finans'ý tercih ediyoruz."
Kayserililer iki þeyden
zevk alýr; birincisi hayýr
iþlemek, ikincisi yatýrým
yapmak…
48
Osman Serkan Bozlaðan
Fotoðraflar: Emrah Gürel
Güçlü yönlerinize
odaklanýn!
Acar Baltaþ; ‘‘Ýngilizce literatürden Türkçeye
çevirerek, liderlik, ekip çalýþmasý
konusunda tavsiyelerde bulunmak, yol ve
yöntemler göstermek bir kara mizahtýr.
Çaðdaþ yönetim tarzlarýný Türk kültürüne
özgü bir bütünlük kazandýrarak yürütmek
gerekir.’’
[email protected]
güncel
B
altaþ Bilgievi'nde
gerçekleþtirdiðimiz ziyarette
Türk kültürüne özgü eðitim
programlarý, Batý kültürü ve Türk
kültürü arasýndaki temel
farklýlýklarý ve gelecek dönemin
iþ gurularý tarafýndan sýkça konuþulmasýný
beklediði "Güçlü Yönlere Odaklanmak" konusu
üzerine Acar Baltaþ ile röportaj gerçekleþtirdik.
Acar Baltaþ, neden Türk tipi liderliði ve Türk
kültürüne özgü eðitim anlayýþýný savunuyordu?
Bunu merak ettiðim için ilk sorum da buydu.
Acar Bey, þirketinizin önemli özelliklerinden
birisi eðitimlerin "Türk kültürüne özgü"
vurgusunun yapýlarak verilmesi. Bundan ne
anlamamýz gerekiyor?
Türk kültürü uluslararasý araþtýrmalarda
invidualizm-collectivizm yani bireyciliktoplulukçuluk çizgisinde toplulukçuluða daha
yatkýn bir kültürdür. Buna karþýn insan yönetmek,
liderlik, ekip çalýþmasý konusundaki literatürün
tamamý anglo-sakson kaynaklýdýr ve
toplulukçuluk tarafýna en yakýn kültür anglosakson kültürdür. Onun için Ýngilizce literatürden
Türkçeye çevrilerek liderlik, ekip çalýþmasý
konusunda tavsiyelerde bulunmak, yol ve
yöntemler göstermek bir kara mizahtýr. Kültürün
getirdiði özellikler farklý sonuçlar doðurur. O
sebeple de Batý kaynaklý yönetim tarzlarý burada,
Türkiye'de yürümez. Çaðdaþ yönetim tarzlarýný
Türk kültürüne özgü bir bütünlük kazandýrarak
yürütmek gerekir, biz bunu yapýyoruz.
"Türkler yöneticilerine mesafeli
dururlar"
Genel olarak bu böyle; peki özel olarak
hayata nasýl yansýyor?
Çalýþanlarla yönetenler arasýnda, Türk kültürünün
kuvvet aralýðý (Power distance) yüksektir. Ýnsanlar
yöneticilerine mesafeli dururlar, mutlaka "Bey"
diye hitap ederler, onun arabasýný park ettiði
yere park etmezler; iþaret edilmemiþ bile olsa,
kapýsýný çalmadan içeri girmezler; açýk olsa
bile… Yöneticinin benim odama girerken önünü
düðmele demesine gerek yoktur, bizde
çalýþanlar bunu kendiliðinden yaparlar. Þimdi
Batý kültürüne bakarsak insanlar adý ile hitap
ederler, yemek sýrasýnda birbirlerinin önüne
geçerler, sýra vermezler. Bizde yönetici oturur,
onun önüne servis yapýlýr; bu yadýrganmaz.
Batý'da yöneticiler çalýþanlarý ile beraber kuyruða
girerler. Burada girse herkes "Buyurun efendim"
der. Bunun gibi örnekler kuvvet aralýðýnýn
yansýmasýnýn türleri. Bunun sonucunda ne olur?
Ýki tarafýn kültüründe de insanlar fikirlerinin
sorulmasýndan hoþlanýrlar. Batýda insanlara fikri
sorulduðunda bir konuda ne yaptýðýna bakarlar,
bizde ise kapýdan genel müdür geçerken “Þu
konu hakkýnda ne düþünüyorsun?” diye sorarsa,
o da “Onu öyle deðil de böyle yapalým.” dese
bu bizde yeter, “Genel müdür benim fikrimi
sordu ben de ona söyledim” der. Yapýlýp
yapýlmamasý önemli deðil. Ýki tarafta da insanlar
fikirlerinin sorulmasýndan hoþlanýrlar ama bizim
kültürümüzde sormak yeter.
"Ýþ hayatýnda sonuçlar baðlanma
ile alýnýr"
O yüzden bizim toplumumuzda bazý þeyleri
yapmak daha kolay. Siz bu konuda ne
düþünüyorsunuz?
Kesinlikle daha kolay… Ýnsanlarý etkilemek
istediðiniz zaman, yönetici olarak 3 tane
seçenekle karþý karþýya kalýrsýnýz. Direnç: aktif
veya pasif, itaat ve baðlanma. Türkiye'de aktif
direnç görmezsiniz. Yani yönetici çýkacak bir
þey söyleyecek, karþýsýndaki de hayýr, öyle olmaz
diyecek. Bu çok görülen bir durum deðil. Ýnsanlar
kollarýný kavuþtururlar, olsun, ben ondan sonra
fikrimi söyleyeyim derler ve pasif direnç
gösterirler. Olmasý için katkýda bulunmaz. Ýtaat
eder en fazla. Bu ne demek? Göz üzerindeyken,
söyleneni beklenen kadar yapmak… Hâlbuki
bugün iþ hayatýnda sonuçlar baðlanma ile alýnýr.
Baðlanma, insanýn o konuda kendi enerjisini,
yaratýcýlýðýný en üst düzeyde koymasý ve onu
baþkalarýnýnki ile birleþtirmesiyle olur.
Bu inanma bölümü nasýl yansýyor?
Türkiye'de bir genel müdür, yönetici çýksýn
bölümünün önünde konuþsun isteniyor. "Bir
sorununuz var mý?" arkadaþlar diye soruyor ama
insanlar ses çýkarmýyorlar bizde. Batý'da birisi
çýksa ve "Var mý?" dese, bir kere sorarlar
ikincisine zorlarlar. Bu aslýnda o adamý küçük
düþürmek için, zor durumda býrakmak için
sorulmasý gereken sorular deðil. "Bu adam beni
yönetmeye layýk mý? Bu adam benim
görebildiðimden fazlasýný görüyor mu?" gibi
sorular sorarak "Haa! Görüyor helal olsun, ben
de öðrendim, kendimi geliþtirdim." demesi lazým.
Bu farklýlýk, kültürden kaynaklanýyor.
Peki, bu kuvvet aralýðýnýn sonunda ne oluyor?
Bu kuvvet aralýðýnýn sonunda yani büyük bir
mesafenin sonucunda yönetenler, girdikleri
ortamda, kurduklarý iliþkide hatalarý gören,
yanlýþlarý bulan, karþý tarafa eksikliðini hissettiren
insanlar haline geliyor. Hep hatalarý düzeltmeye
dönükler. Yanlýþlarý düzeltmek karþý tarafta
yetersizlik duygusu oluþturuyor, dolayýsýyla
yönetici enerji veren, yol gösteren, önünü
aydýnlatan bir insan olmaktan çýkýyor enerji alan,
eksiklerini kafasýna takan, yolunu karartan, iç
dünyasýný karartan biri haline geliyor.
"Yönetici enerji verir, enerji
almaz!"
Yöneticinin bulunduðu yerde enerji alan deðil,
enerji veren bir insan olmasý lazým. Girdiði
ortamda hizmeti ve gayreti takdir eden, insanlarýn
kendilerini deðerli hissetmeleri için açýk mesajlar
veren ve eksiklerini, yanlýþlarýný bulmalarý için
onlarýn yolunu açan bir tarz izlemesi lazým. Yani
eksiklerini ve yanlýþlarýný söyleyen deðil, bulmalarý
için doðru sorularý soran bireylere ihtiyacýmýz
var. Kelime oyunu yapmýyorum. Ýnsanlara
doðrularý söyleyerek onlarý doðru kýlamayýz.
"Yöneticinin baba rolünü oynamasý
lazým. Babanýn en önemli özelliði ise
koruyucu ve adil olmasýdýr."
50
Ýnsanlarýn kusurlarýný düzelterek onlarý
mükemmel yapamayýz. Ýnsanlarýn kendilerini
deðerli hissetmelerini saðlayarak eksikliklerini
görmelerini, yanlýþlarýný bulmalarýný ve düzeltmek
için istek duymalarýný saðlayabiliriz.
"Türk tipi liderlik"
Sizin hayatýnýzda etkili olmuþ insanlarý düþünün.
Anne ve babayý bir kenara ayýrýrsak o insanlar,
sizin yanlýþlarýnýzý size söyleyen insanlar deðildir
çoðunlukla, sizin yanlýþlarýnýzý bulmanýz için
doðru sorular soran insanlardýr. Ne yapacaðýnýzý
bulmanýz için doðru sorularý soran insanlardýr.
"Bak bunu þöyle yapmýyorsun, þu þöyle deðil,
o konuda eksik düþünüyorsun…" gibi deðil.
Neden deðil? Çünkü insan yanlýþýný bulan,
gösteren insanlarla iliþkilerinde kendilerini hemen
Biz birbirimize güvenmiyoruz; kime
güveniyoruz peki?
Bir aileye güveniyoruz. Ýkinci olarak da Anadolu
kültürüne bakarsanýz büyük þehirlere geldiði
zaman hemþeriliðe güveniyoruz. Buna din
açýsýndan bakarsanýz da cemaate güveniyoruz.
O zaman bizim mutlaka güveni dikkate alan bir
tarz benimsememiz lazým. Yöneticinin baba
rolünü oynamasý lazým. Babanýn en önemli
özelliði ise koruyucu ve adil olmasýdýr. Dolayýsýyla
hem koruyucu olacak hem de gerektiði yerde
oyundan çýkartabilmesi, iþten uzaklaþtýrmasý
gibi adaletli olacak. Ýþten çýkarttýðý insan da
bunun kendisinin iyiliði için olduðuna inanacak.
"Ben burada baþarýlý olamadým ama bu
özelliklerimden dolayý baþarýlý olamadým. Bu
özelliklerimi baþka yerde ortaya koyarsam
baþarýlý olurum, Allah razý olsun bana faydalý
oldu" diyecek.
Ýnsanlara "Amerikan kültürü"
altýnda birçok þey verilmeye
çalýþýlýyor ama insanlar onu
almýyor…
"Ýnsanlara doðrularý söyleyerek,
onlarý doðru kýlamayýz. Ýnsanlarýn
kusurlarýný düzelterek, onlarý
mükemmel yapamayýz.
Ýnsanlarýn kendilerini deðerli
hissetmelerini saðlayarak,
eksikliklerini görmelerini,
yanlýþlarýný bulmalarýný ve
düzeltmek için istek duymalarýný
saðlayabiliriz."
korumaya çeker. Kendi yanlýþýný göstermemeye
bakar. Hâlbuki diðerinde "Aman bir eksiklik
varsa söylesek." der. Ýþte orada Türk tipi liderliði
dönemi ortaya çýkýyor. Türk kültüründe ekip
çalýþmasý için en önemli özellik, güvendir. Türk
kültürünün de güven indeksinde þu andaki yeri
çok düþük. Norveç'te 65 olan rakam, Türkiye'de
6,5. Tanýmadýðým insanlarýn bana zarar verme
eðilimini deðerlendirdiðin zaman böyle bir sonuç
çýkýyor. O zaman Türk kültürüne has özel bir
liderlik modeli ortaya çýkar.
Bu bilgi iþi deðil, bu bilinç, farkýndalýk iþi. Bu
bilgiyi verdiðiniz insanlara bilgi vermeden önce
bir test uygulayýn. Yüz soru sorduðunuzda
doksan beþ tanesine doðru cevap verdiklerini
göreceksiniz. Biliyorlar ve bilgi var. Önemli olan
bilginin kullanýlmasý. Bilginin kullanýlabilmesi için
de bilinç ve farkýndalýk gerekir. O bilinç ve
farkýndalýk da biraz insanýn iç dünyasýndadýr.
Yürekten baþlar, kafadan baþlamaz. Kritik nokta
bu. Çünkü kafadan baþlayan iþlerde biz
dýþarýdan içeriye hitap ediyoruz, sonucunda da
en fazla itaat elde ederiz. Yürekten baþlayan
iþlerde biz; farkýndalýk, bilinç ve inanç elde
ediyoruz. O zaman yüreði kafayla birleþtirdiðiniz
zaman yani duyguyu, inancý, bilgiyle
birleþtirdiðiniz zaman insanlar bunu yapar ve
alýþkanlýk kazanýr. Biz genelde "bu sebep
dolayýsýyla yap…" diyoruz; kafasýna hitap
ediyoruz insanlarýn.
Ýþ hayatýndaki insanlarla
ailemizden daha çok vakit
geçirdiðimiz kesin.
Hayatýmýzýn günlük 10-12 saatini iþimizde
geçiriyorsak, 6-7 saat de uyuyorsak geriye zaten
3-4 saat kalýyor sevdiðimiz insanlara, seçtiðimiz
faaliyetlere; o da yorgun olduðumuz zamanlar,
iyice süngümüzün düþtüðü zamanlar…
Dolayýsýyla yaptýðýmýz iþi benimsemeden,
sevmeden mutlu olmak diye bir þey olamaz.
Onun için de elimizden iyi gelen bir iþi yapýyor
olmamýz gerekiyor. Elimizden en iyi gelen iþi
yapmýyorsak, zaten o yolda giderken dengeli
olmuyoruz. Gözümüz saatte çalýþýyoruz,
sabahleyin akþam olsa diyoruz, pazartesi cuma
olsa diyoruz. Ýkinci olarak çatýþma hayatýn
kaçýnýlmaz bir parçasý. Çatýþmak faydalýdýr.
Önemli olan burada iþ çatýþmasý mý, iliþki
çatýþmasý mý olduðu. Ýliþki çatýþmasý denince
“benim fikrim senin fikrini döver”i anlýyoruz, iþ
çatýþmasý ise birincisi fikri savunmak ve ortaya
koyarak sorgulamaktan oluþur.
Ayný zamanda yazarsýnýz ve beden dili
konusunda yazdýðýnýz kitaplar Türkiye'de kült
oldu. Yeni kitaplar var mý?
Ýki tane kitap çýktý son zamanlarda. Biri "Yeni
Yöneticinin El Kitabý" diðeri "Satýþta Ýletiþim ve
Beden Dili". Birincisi yeni dünyanýn gerektirdiði
yöneticilik tarzý ile ilgili bizim kültürümüze uygun
basit temel tavsiyeler üzerine, diðeri ise
günümüzde satýþýn, sadece müþteriye mevcut
ürünü satmakla sýnýrlý olmadýðýný ipuçlarý ve
yöntemlerle anlatan bir kitap.
Ýþ dünyasýnýn geçen seneki moda konusu
Lovemarks'dý. Yani markalarý aþk markalarý
haline getirmek. Bu yýlki konu inovasyon.
Gelecek dönemin popüler konusu sizce
nedir?
Þimdi bunlarýn bir bölümü moda, bir bölümüne
sadece söyleyen inanýyor, diðerleri de yeni bir
þey olduðu için kulak kabartýyor. Lovemarks
böyle bir þey. Yani aþk gelip geçicidir. Orada
söylenen þeyin altýna inecek olursak en büyük
aþk 2 sene sürer. Ýnsan aþk içinde yaþayamaz.
Sevgi baþka bir þey. Lovemarks bir hoþluktur.
Bazý þeyleri konuþmak için zemindir. Ýnovasyon,
yatýrým yapýlarak kurum kültürünün oluþturulmasý
ile ortaya çýkacak bir þeydir; yoksa yaratýcý
insanlarý seçerek inovasyon yapamazsýnýz.
Onunla ilgili bir kurum iklimi oluþturmanýz lazým.
Eczacýbaþý bu iþi doðru yapan bana göre tek
kuruluþ çünkü o iklimi yansýtýyor. Gelecekle ilgili
olarak çok somut bir þey söyleyeceðim. Biz
dünyadaki eðilimleri takip ediyoruz.
"Biz baþarýmýzý 3 þeye borçluyuz.
Bir kere full time eðitimcilerle
çalýþýyoruz. Ýkincisi biz Türk
kültürünün deðer siteminden
çýkmýþ, kendi ürettiðimiz eðitim
programlarýyla eðitim veriyoruz.
Üçüncüsü de yaptýðýmýz bütün
iþleri sürekli izliyoruz, denetliyoruz
ve geliþtiriyoruz."
"Güçlü yönlere odaklanmak"
Türkiye'de koçluk þu anda moda. Benimse 4
senedir Türkiye'de öncülüðünü yaptýðým ise bir
kavram var. O da önümüzdeki 4-5 yýlýn yýldýzý
olacak. Þimdi yavaþ yavaþ konuþulmaya
baþlandý. O da güçlü yönlere odaklanmak.
Baþarý; bize bugüne kadar öðretildiði gibi deðil,
güçlü yönlerimizi kullanarak elde edebileceðimiz
bir þeydir. Dolayýsýyla da ben bunu futbolla
ilgilendiðim yýllarda çok somut olarak fark ettim.
Galatasaraylý Hagi gibi yýldýzlarla beraber
olduðumuzda, o pozisyonda oynayabilecek
oyuncudaki özellikler açýsýndan eksiklikleri, sahip
olduðu yeteneklerden çok fazlaydý. Bir insanýn
eksik yönlerini iyi yönlerinin ayarýna getirmeye
çalýþmak yerine iyi olduðu yönleri tespit edip
onun üzerinde yoðunlaþmalý onu geliþtirmeliyiz.
Klasik ÝK anlayýþý insanlarýn yeteneklerini
körleþtirmekten baþka bir iþe yaramýyor. Klasik
insan kaynaklarý yaklaþýmý içerisine baksak biz
o insanlarýn, o iyi olduklarý tarafta da zayýflýk
göreceðiz. Eðitim sistemimiz böyle bir
budalalýðýn üzerine kurulu, çocuk yetiþtirme
düzenimiz böyle bir yanlýþýn üzerine kurulu…
Benim 4 yýldýr sürdürdüðüm "Ýçinizdeki Zirveye
Çýkýn" diye bir çalýþmam var. Dünyada da böyle
bir eðilim baþladý. Yani 3 sene sonra benim 3
sene önce söylediklerim çok bilindik þeyler
haline gelecek.
Norveç'te çalýþanlarýn
birbirlerine karþý olan
güvenleri % 65 iken bizde
bu % 6,5
52
Medyanýn
kabahati(mi?)
Ýnternet ve diðer medya araçlarý çocuðun
bazý yanlýþ yönlendirmelere maruz
kalmasýna neden olabilir. Ama unutmamak
lazým ki kabahati yalnýzca dýþ etkenlerde
aramak sorumluluklardan kaçmaktan
baþka bir þey deðildir.
[email protected]
aile
oðu insan iþ hayatýndaki
amaçlarýný, size sayabilir. Emeklilik
ve parasal güvenliði için olan uzun
dönem planlarýný bir çýrpýda
söyleyebilir. Arabalarýna ne kadar
ödeme ayýrdýklarýný da anlatabilir.
Ama ebeveynlerinin birçoðuna
saðlýklý ve mutlu bir çocuk
yetiþtirme hususunda neler yaptýðýný
sorduðunuzda uzaylýymýþsýnýz gibi yüzünüze
bakacaklardýr.
Anne-babalar çocuklarýný yetiþtirme konusunda
gerçekten en iyisini yapmak isterler. Onlarý ihmal
etmeye ya da incitmeye kalkýþmazlar. Oysa
gerçekte, pek çok anne baba için ebeveynlik,
günlük iþlerinin arasýnda ikinci sýrayý alýr. Ne
yazýk ki çoðunlukla problemler ortaya çýktýðýnda
onlarla ilgilenmeye baþlarlar. Ne yazýk ki
dünyanýn genelinde çoðu anne-baba sadece
iþlerinden arta kalan zamanda anne-babalýk
yapmaktadýr. Durum böyle olunca çocuk bir
sorunla karþýlaþtýðýnda ebeveynler suçu hep
dýþarýda aramaktadýr. Bu kaçýþ yollarýndan birisi
de suçu medyaya atmak…
Ailelerin televizyondaki, internetteki ve filmlerdeki
cinsellik ve þiddetten dolayý anlaþýlýr bir endiþeleri
var. Popüler þarkýlardaki duygusallýklarýn
çocuklarý þiddete tahrik edip etmediðini veya
uyuþturucu ve alkol kullanmalarýna sebep olup
olmadýðýný merak ediyorlar. Bu tip anne-baba
endiþeleri araþtýrmalarýn da konusu olmuþtur.
Bu araþtýrmalarýn çoðu; medyanýn, çocuklarýn
ve gençlerin davranýþlarý üzerinde gerçekten
bir etkisi olduðunu savunmaktadýr. Büyümeye,
kendi kimlik ve deðer yargýlarýný araþtýrmaya
baþladýklarýnda, çocuklar- özellikle de gençlerbilgi edinmek için yaþýtlarý ve medya gibi dýþ
etkenlere baþvururlar. Bu arayýþ maalesef bazý
olumsuz deðerler ve davranýþlarý kapmalarýna
yol açmaktadýr. Bunun yanýnda bazý iyi haberler
de var. Baþka sorunlarý olmadýðý müddetçe pek
çok genç baþka deðerler, inançlar ve davranýþlar
edinmelerine raðmen sonuçta içinde yetiþtikleri
deðerlere geri dönmektedirler. Eðer ebeveynler
çocuklarýna aktif bir þekilde, sözle ve
davranýþlarla saðlam deðerler öðretmiþse; çoðu
genç, yetiþkin olduðunda ayný davranýþlarý
benimseyecektir.
Çocuklara yaþama becerisi
kazandýrmak
Pratik aþamada anne-babalar, bu etkileri
oluþturmak için ne yapmalarý gerektiðini bilmek
isterler. Acaba çocuðuma televizyonu mu
yasaklamalýyým? Sadece belli tür müzikleri
dinlemesine mi izin vermeliyim?
Çocuklarýn yaþlarýna uygun olmayan bilgilerden
kesinlikle korunmasý gerektiðine inanýyorum.
Çocuklarýnýzý internet ve diðer medya araçlarýndan korumak
için yasaklar koymak yerine, ileride asla unutamayacaðý
inanç deðerleriyle donatmak daha faydalý olacaktýr.
Örneðin 5 yaþýndaki bir çocuk kýrmýzý noktalý bir
filmin þiddet ve cinsellik dolu içeriðine maruz
býrakýlmamalýdýr. Oysa bir þekilde sakýncalý da
olsa, anne-babalar çocuklarýn ve gençlerin
yaþlarýna uygun materyalleri mümkün olduðunca
onlara uygun bir kýlavuzluk yaparak sunmak için
devreye girmelidir.
Ebeveynler olarak çocuklarýmýzý sadece bu
olumsuz etkilerden korumaya çalýþmamalýyýz.
Bunun yerine hayatýn meydan okumalarýna karþý
koyacaklarý deðer yargýlarý ve beceriler
geliþtirmelerine yardým etmeliyiz. Rekabetçi
durumlarý ve fikirleri deðerlendirmeleri ve bunlarla
ilgilenmeleri için çocuklarýmýza stratejiler de
öðretmek gereklidir. Çünkü potansiyel olarak
sakýncalý durumlardan çocuklarýný korumak için
anne-babalar her zaman onlarýn yanýnda
olamayacaktýr. Deðerlendirme yapacaðý araçlarý
vermeden, çocuklarýnýn bunlarla karþýlaþmasýný
yasaklayan anne babalar, çocuk arkadaþýnýn
evinde yasaklanan materyallere rastladýðýnda
kaybedeceklerdir. Çocuðunuzun bu materyal
konusunda fikrini alýp eve geldiðinde sizinle
konuþmak istemesi tercih edilmez mi?
Medya araçlarýnýn kötü etkilerinden çocuðunuzu
korumanýn yolu, onlarý yasaklamak deðil. Çözüm;
çocuðunuzun sizinle sýkýntýlarýný açýkça
paylaþacaðý açýk bir iletiþim kurmaktýr. Ýletiþim
kurma yeteneði, sizin bu konularda iyi bir rehber
olmanýzý ve çocuðunuzun ileriki yaþamýnda daha
iyi kullanacaðý inançlar ve deðer yargýlarý
aþýlamanýzý saðlayacaktýr.
Çocuklar ünlü sporcularý, müzisyenleri, bunun
yanýnda öðretmenlerini, hatta yaþýtlarýný bile
örnek alabilirler. Televizyon ve son dönemde
özellikle internet aracýlýðýyla farklý deðer yargýlarý,
bakýþ açýlarý edinebilirler. Fakat þüphesiz ki
çocuðun itibar ve þahsiyet hissini kazanmasýnda
en güçlü etki, anne babasýnýn davranýþýdýr.
Hatýrlanacak Þeyler
Ýyi örnekler göstererek, uygun
davranýþlar için çocuðunuza model olun.
Çocuklar üzerinde gösterdiði
etki bakýmýndan, anne- babalarýn
yaptýklarý, söylediklerinden daha etkilidir.
Anne-babalar hem olumlu, hem
olumsuz davranýþlar için çocuða örnek
olabilirler.
Çocuklar ve gençler,
yaþýtlarýndan ve medyadan çok fazla
etkilenebilirler. Fakat genelde
ebeveynleri tarafýndan verilen deðerleri
ve davranýþlarý benimseyeceklerdir.
Kaynak : Dr. Kevin Steede
Anne Babalarýn En Çok Yaptýðý 10 Hata
54
TRANSFORMERS
28 WEEKS LATER
Tür: Macera/Aksiyon/Bilim Kurgu
Gösterim Tarihi: 6 Temmuz 2007
Yönetmen: Michael Bay
Tür: Gerilim/Bilim Kurgu/Korku
Gösterim Tarihi: 13 Temmuz 2007
Oyuncular: Rose Byrne, Jeremy Renner, Harold
Perrineau Jr.
Yönetmen: Juan Carlos Fresnadillo
kültür-sanat
Uçaða dönüþen kýrmýzý ve kamyona dönüþen sarý
oyuncaklarým bir
kenarda dursun,
eskileri býraktýðýmýz bu
zamanda, 80'lerin
90'larýn elimizden
düþürmediðimiz
oyuncaklarý
Transformeslar geri
dönüyor. Aksiyon,
bilim kurgu filmlerinin
usta yönetmeni
Michael Bay ve filmin
arka planýndaki isim
Spielberg, umarým
Dünyalar Savaþý ve
Kurtuluþ Günü gibi
abartýlý ve berbat bir propagandayla Transformers'da
karþýmýza çýkmayacak.80'lerde Japonlarýn Voltran'ýna
karþý Amerikalýlarýn yaptýðý Transformerslar bakalým
beyaz perdede neye dönüþecekler.
Sonranýn Sonrasý… Kollarýný açarak garip
yürüyüþleriyle insanlara
yemeye çalýþan klasik
zombi filmlerinden öte
bu yaratýklarýn
üzerimize koþarak
saldýrmasý bence daha
heyecan verici. 28
Hafta Sonra, 28 Gün
Sonra’nýn devamý
niteliðinde. Usta
yönetmen Danny
Boyle'un ve oyuncu
kadrosunun olmayýþý
handikap olarak
gözükse de serinin
üçüncü filmi için hazýrlýklar þimdiden baþlamýþ. Bu
projenin ismini tahmin etmek inanýn zor olmayacak?
28 ay sonra, 28 yýl sonra… Filmimiz, Danny Boyle'un
külleri arasýndan doðmasýný beklediðimiz bir film
mi olacak, yoksa çok farklý bir zombi klasiði mi
olacak, heyecanla bekliyoruz.
HOT FUZZ
ÞÜPHE
Tür: Komedi/Aksiyon/Gizem/Suç
Gösterim Tarihi: 13 Temmuz 2007
Oyuncular: Simon Pegg, Martin Freeman, Bill Nighy
Yönetmen: Edgar Wright
Tür: Gerilim
Gösterim Tarihi: 3 Aðustos 2007
Oyuncular: Shia LaBeouf, Sarah
Roemer, Carrie-Anne Moss, David
Morse, Aaron Yoo
Yönetmen: D.J. Caruso
Gerçeklerle beraber abartýlý etkenleri birbirleriye
baðlayan filmimiz, yanýnda soðuk Ýngiliz
esprileri sunsa da sýcaklýðýyla eðlendiriyor.
Dost musun düþman mýsýn tarzýnda olan
komedi filmine dedektiflik ve
gerilim konularýný da katýlýnca
tadýndan yenmez bir film
olmuþ desek abartmayýz
herhalde. Ýngiltere ve
Amerikada "Box Office" de
haftalarca üst sýralarda yer
almýþ Hot Fuzz'da, komik bir
mizacý olmamasýna raðmen
polisleri bu þekle sokmamýz
ve sakar hareketlerine
gülmemiz -herkesin espri
anlayýþý farklýdýr- klasik olsa
da eðlendiriyor.
Hikâyesiyle sýradan bir film olmaktan çýkarak harika bir
þekilde senaryoyu iþleyen Caruso'yu ‘‘Þüphe’'de tebrik
etmek gerekiyor. Çünkü yönetmen filmin ilk yarým
saatinde basit bir gençlik filmi gibi anlatýyor konuyu.
Filmde baþ karakter
Ýspanyolca öðretmenine
yumruk attýðý için ev hapsine
kapatýlýyor ve dýþarý
çýkamadýðý için yeni taþýnan
komþularýnýn güzel kýzlarýný
gözetliyor. Ýþte bu noktada
klasik gençlik filmlerinden
ayrýlarak seyirciye gerilimi
yaþatmayý vaat eden filmin
içinde dram da var, aþk da,
korku da, gerilim de.
14. Aspendos Uluslararasý Opera Ve Bale Festivali "Mevlana"yý
Seyircilerle Buluþturuyor...
14. Aspendos Uluslararasý Opera ve Bale Festivali'nde yerli yapýtlarý sanatseverlerle buluþturan Ýstanbul
Devlet Opera ve Balesi, 7 Temmuz'da ise Mevlana Oratoryosunu sahneleyecek. Türk Tiyatrosu'nun
önemli isimlerinden Semih Sergen'in eþsiz dizeleri, Can Atilla'nýn etkileyici müziði ile Hz. Mevlana'nýn
hayatýný perdeye taþýyan eser; Hz. Mevlana'dan tüm dünyaya dostluk ve barýþ çaðrýsý... Büyük düþünür
Hz. Mevlana'nýn doðumunun 800. yýlý etkinlikleri çerçevesinde hazýrlanan eserde; Ýstanbul Devlet
Opera ve Balesi Orkestra ve Korosunun yaný sýra Mevlevi müziðine ait enstrümanlar da kullanýlacak.
Bedenin Dili
Ses ve Öfke
Riccon Ýlhan Doðan
Hayat Yayýnlarý
Türkiye doðumlu Ýlhan
Doðan'ýn Ýsviçre'de; Beden
Dili, Tiyatro, Psikoloji ile Mizahý
sentezleyerek oluþturduðu ve
'Riccon Tekniði' adýný vererek
tescil ettirdiði eðitim tarzý
Avrupa'dan sonra þimdi de
Türkiye'de... Tiyatro ile
psikoloji, beden dili ve mizahý birleþtirerek 'Riccon
Tekniði'ni oluþturan Doðan, saðlýklý iletiþim için
geliþtirdiði konseptin tescilini yaptýrdý. Patenti
kendine ait olan "Riccon Tekniði"yle AB
parlamenterlerine, kamu görevlilerine, bilim
adamlarýna ve dünyanýn önde gelen marka
yöneticilerine, uygulamalý olarak beden dilinin
doðru kullanýmý eðitimlerini verdi. Bedenin Dili
adlý kitabý Almanca'dan sonra Türkçe'ye çevrildi.
William (Cuthbert) Faulkner
Yapý Kredi Yayýnlarý
Nobel ödüllü yazar William Faulkner'ýn
yüzyýlýn klasikleri arasýnda gösterilen ve
Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn 100 Temel Eser
seçkisinde yer alan romaný Ses ve
Öfke'de yazar bu yapýtýnda, yaþananlarý,
düþünülenleri, sýkýþan ve patlayan
duygularý vermekteki ustalýðýný doruða
taþýyor. Dört bölümden oluþan romanda,
bir ailenin daðýlýþý, aile bireylerinin bilinç akýþlarýyla izleniyor.
Zihinsel engelli oðul Benjy'nin, suçluluk ve onur duygularýyla
azap çeken aðabeyi Quentin'in, sert, mantýklý ve kurnaz
diðer erkek kardeþ Jason'ýn anlatýmlarýyla ailede yaþananlar
yavaþ yavaþ açýða çýkýyor. Kýz kardeþ Candace'ten Jason'ýn
vasiliðini aldýðý yeðeni Quentin'e, zenci hizmetçi Dilsey'den
torunu Luster'a pek çok karakterin sahiciliði ve olaylarýn
evrensel trajedisi, Faulkner'ýn diliyle bir cam kýrýðý kadar
keskin, bir öfke aný kadar yüksek sesli.
Büyük Balýk (Big Fish)
Tür: Dram
Oyuncular: Evan McGregor, David
Denman, Albert Finney, Billy Crudup,
Jessica Lange, Alison Lohman, Helena
Bonham Carter, Steve Buscemi, Danny
DeVito
Yönetmen: Tim Burton
Yönetmenin hayal gücüyle izleyiciyi aðýna
düþürdüðü, fanteziyle gerçeðin, paranoyla
inanmanýn sýnýrlarýnda bir baba ile oðlu arasýndaki inatlaþmayý buluþturan
harika bir öykü Büyük Balýk. Hani büyüklerimizin anlattýðý bazý öyküler
vardýr, onu o kadar çok anlatýrlar ki artýk gülmezsiniz ve sýkýlýrsýnýz;
ama aradan geçen zamanda ummadýðýnýz bir anda tekrar
duyduðunuzda güler ve çok hoþumuza gider. Ýþte böyle öyküler anlatan
bir adam düþünün, hep hikayeler anlatýyor ve en sonunda o
hikayelerdeki adam oluyor. Ýnsanýn iliþkileri ve hayatý bu kadar masalsý
anlatýlabilirdi. Modern çað masalýnda rüya gibi bir Tim Burton filmi.
The Notebook
Tür: Romantik/Dram
Oyuncular: Ryan Gosling,
Rachel McAdams, James
Garner, Gena Rowlands, James
Marsden, Sam Shepard, David
Thornton, Joan Allen, Kevin
Connolly
Yönetmen: Nick Cassavetes
Özellikle arþiv ile uðraþýyorsanýz
mutlaka bulunmasý gereken bir film
Notebook. Konusu çok basit diye
düþünebilirsiniz hatta Türk filmlerini de andýrabilir
size. Nicholas Sparks'ýn muhteþem romanýnýn
beyazperdeye aktarýlmýþý olan filmimiz çok güzel bir
aþk hikayesini çok güzel bir anlatýmla duygununda
çok yoðun olarak seyirciye geçirmeyi baþarýyor.
Ryan Gosling üstün bir performans gösterdiði filmde
Nick Cassevetes yönetmen koltuðundan güzel bir
imza atýyor.
GMAÝL Mobil Uygulamasý
Geliþen ve sürekli yenilenen telekomünikasyon
döneminde artýk mobil telefonlarýnýzdan Gmail hesabýnýza
girebilir ve bu sayede e-postalarýnýzý okuyabilirsiniz. Artý
bir özellik olarak verilerinizi arþivleyebileceðiniz bu
sistem "Gmail Mobil Uygulamasý" olarak ifade ediliyor.
Google'un en son yaptýðý açýklama Gmail'in mobil uygulamasý
olarak ifade edildi. "Gmail Mobil Uygulamasý" ÝK: Gmail
kullanýcýlarý e-postalarýna istedikleri yerde ve zamanda
ulaþabilecekler. Daha rahat ve daha hýzlý bir þekilde hizmetin
verildiði "Gmail Mobil Uygulamasý" web tabanlý mobil
uygulamasý ile büyük bir paralellik gösteriyor. E-postalarýnýzý rahatça okuyabilir, cevaplayabilir,
arþivleyebilir hatta fotoðraflarýnýzý ve metin dosyalarý gibi eklentilerinizi kolaylýkla görüntüleyebilirsiniz..
Peki, bu hizmetten yararlanmak için ne yapmanýz gerekiyor?
Sizden istenen sadece telefonunuzun Java yüklü olmasý. Java yüklü telefonunuzla birlikte data
servislerine eriþiminiz gerekiyor. Ardýndan arama motorunu kullanarak sadece saniyeler sonra
Gmail hesabýnýza ulaþýmýnýz saðlanýyor.
http://gmail.com/app adresine girerek uygulamayý baþlatabilirsiniz.
NTV- MSNBC
Elektronik Kütüphane: Dijital Atlas 2007
Dünya ve Türkiye üzerinde yapýlan en geniþ kapsamlý haritalardan biri olma özelliði ile
EuroSoft herkesin kolaylýkla kullanabileceði bir eðitim hizmeti sunuyor. Atlas 2007 adýný
taþýyan ve tamamen bireylerin geliþimini hedefleyen yazýlým piyasaya sunuldu.
Herkesin rahatlýkla kullanabileceði bir yazýlým sistemi Atlas
2007, elektronik bir kütüphaneyi ifade ediyor adeta.
Ýçerisinde 7'den 77'ye her konuda bilgi bulabileceðiniz
Atlas 2007, kent ve doðal yaþamý yansýtan fotoðraf
albümünden, yüzlerce yýllýk antik haritalarý içeren
koleksiyona kadar geniþ bir yelpazeye sahip. Dev bir
elektronik ATLAS ile her ülke ve il için önemli olan birçok
konuda kitapçýk ve bülten bulabileceðiniz bu yazýlým sistemi
ile sadece kendinizi coðrafi alanlarda geliþtirmeyeceksiniz.
Bütün bölgelerin uzaydan çekilmiþ fotoðraflarýný bir arada
bulunduran ARAÞTIRMA bölümü ise size sunulan bir diðer
artý.
EuroSoft Pazarlama Müdürü Mahmut Karcý, yetiþkinlere
özellikle öðrencilerin geliþimi için çok büyük bir anlam taþýyan Atlas 2007'nin içerisinde yer alan
yüzlerce fotoðraf, araþtýrma ve kitap sayesinde eþsiz bir kaynaðýn oluþturulduðunu ifade etti.
Hürriyet
Ýnternet Filtresi
Ýnternetin zararlarýný konuþtuðumuz bu günlerde,
önemli bir iþlev gören web filtreleme programlarýný
ücretsiz olarak internetten edinebilirsiniz.
Özellikle çocuklarýný zararlý içerikten korumak isteyen
ebeveynlerin tercih edebileceði pek çok yazýlým vardýr.
Tüm internet baðlantýlarýný gözetleyerek, zararlý içerik
sayýlabilecek pornografi, erotizm, uyuþturucu ve þiddet
içerikli resim veya yazýlarý filtreleyebilen, bunun yanýnda son yazýlýmlarda sadece belli baþlý
siteleri engelleme mantýðý yerine, içeriði kontrol eden bir yöntem de artýk kullanýlýyor. Bu
yazýlýmlarla ayrýca farklý dillerde içerik filtreleyebilir, dosya paylaþým programlarýný engelleyebilir,
daha önemlisi programa ulaþýmý þifreleyebilirsiniz.
Türklerden LED
Dünyanýn gelmiþ geçmiþ en önemli icatlarýndan ampulü, Edison buldu. Ona alternatif
nanoteknoloji ürünü ýþýk kaynaðýysa Türk araþtýrmacýlarýn elinden çýktý. Bilkent
Üniversitesi'nde görevli araþtýrmacýlar, geliþtirdikleri ayarlanabilir beyaz ýþýk teknolojisiyle,
klasik ampulleri deðiþime uðrattý.
Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisliði Bölümü Öðretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir'le öðrencileri Sedat Nizamoðlu, Tuncay Özel ve Emre Sarý'nýn
nanoteknolojiyle üretilen nanokristalli 'LED'leri (Iþýk Yayan Diyot-Light Emitting Diode), ýsýyý ýþýða
dönüþtüren normal ampulün aksine, elektrik enerjisini direkt ýþýða çeviriyor. Yüzde 90 oranýnda
enerji tasarrufu saðlayan LED bazlý ýþýk kaynaklarý, küresel ýsýnma sorununa alternatif çözüm
getirmeye aday. LED tabanlý ýþýk kaynaklarýnýn ömrü 23 yýl sürecek ve otomobillerin aydýnlatma
sistemlerinde köklü deðiþikliklere gidilecek. Çalýþma, dünyanýn prestijli bilimsel yayýn organlarýndan
'Nanotechnology' dergisinin 14 Þubat 2007 baskýsýnda da kapak konusu oldu. Bir LED'i, günde
12 saatten 23 yýl kullanabilmemiz mümkün. Bu da insanýn, ömründe ýþýk kaynaðýný sadece
dört defa yenileyeceði anlamýna geliyor. LED bazlý ýþýk kaynaklarýyla küresel ýsýnmaya yol açan
karbon emisyonunun 300 milyon ton azaltýlabileceðini söyleyen Demir, beþ yýl içinde otomobil
farlarýnýn da LED bazlý ýþýk kaynaklarýna yönelmesini beklediklerini söylüyor.
Yaþam Servisi, AA
Deprem Haberini Uzaydan Alacaðýz
Depremden birkaç saat önce uzayda yüksek enerji yoðunlaþmasý olduðunu tespit eden
uzmanlar, uzaya deprem teleskobu gönderdi.
Rusya, depremlerin birkaç saat önceden tahmin edilmesini saðlayabilecek bir uyduyu uzaya
gönderdi. Önceki gün Kazakistan`daki Baykonur Uzay Üssü`nden Soyuz aracýyla fýrlatýlan
Resurs-DK adlý uydu dünyadan yaklaþýk 300 kilometre yüksekteki bir yörüngeye oturdu.
Birçok bilimsel deney yapacak olan uydudaki en ilginç cihazlardan biri, "Arina" adlý uzay
teleskopu. Rusya Uzay Ajansý yetkilileri, Arina ile depremlerin ilk kez önceden tespit edilme
denemesi yapýlacaðýný açýkladý.
Rus yetkililer, depremlerden birkaç saat önce uzayýn dünyaya yakýn bölgelerinde yüksek enerji
yoðunlaþmasý yaþandýðýný, Arina`nýn bu deðiþikliði belirlemeye çalýþacaðýný söyledi. Bilim
adamlarý uzay teleskopunun depremin meydana geleceði noktayý sadece 100-200 kilometre
hata payýyla tespit edebileceðine inanýyor.
E-kolay
Acil Leasing
Türkiye Finans'ta!
B
ir leasing iþlemi,
düþündüðünüzden çok daha hýzlý
bir þekilde ele alýnsa, iþleriniz nasýl
bir hýzda büyür? Ýþte bu sorunun
cevabý, Türkiye Finans'ýn leasing
hizmeti için hazýrlanan reklam
kampanyasýnda...
Altýncý Duyu Reklam Ajansý tarafýndan, hazýrlanan
leasing kampanyasý ile ilgili olarak, ajans yetkilileri
þunlarý söyledi: "Leasing, iþletmeler için hayati
önem taþýyan bir hizmet. Þirketi büyütmek,
ihtiyaçlarý karþýlamak ve ticari fýrsatlarý tam
zamanýnda deðerlendirmek için, alýnan bu
hizmetin hýzý çok önemli. Biz de þirketine acilen
ekskavatör almak isteyen bir iþ adamýndan yola
çýkarak, Türkiye Finans'ýn Acil Leasing hizmetini
esprili bir dille anlattýk.
oluyor: Leasing iþlemi çoktan baþlatýlmýþ, gerekli
belgeler hazýrlanmýþ bile...
Filmin sonunda, iþ adamýnýn Acil Leasing
hizmetinin hýzý karþýsýndaki þaþkýnlýðýný ve
memnuniyetini görüyoruz." Kampanyanýn radyo
spotunda, inþaatý için ekskavatör ve vinç alma
hayalleri kuran bir iþ adamýný duyuyoruz. Türkiye
Finans, onun bu hayalleri için özel bir çaðrý
yapýyor: "Hayallerinizi Türkiye Finans'a getirin,
gerçekleriyle deðiþtirelim." Basýn ilanlarýnda ise,
"Acil Leasing" yazýsýndaki L harfi yerine, leasingle
alýnabilen makineler, gayrimenkuller konarak, bu
hizmetin içeriðinin altý çiziliyor. Her zamanki gibi,
reklam filminde ve radyo spotlarýnda duyulan
müzik, Türkiye'nin en önemli müzisyenlerinden
biri olan, Attila Özdemiroðlu'na ait.
Filmde, hemen bir
ekskavatör almak
isteyen iþ adamý, bu
talebini bankacýya
iletiyor. Ekskavatör, zor
söylenen bir kelime
olduðu için, adamýn dili
sürçüyor ve yanlýþ
söylüyor. Bankacý, ne
demek istediðini
anlayýp, iþlemini hemen
baþlatýyor. Adam ise,
bir süre daha,
kelimenin doðrusunu
söylemeye çabalýyor.
Nihayet "ekskavatör"
dediði anda,
beklenmedik bir þey
Türkiye Finans Kurumsal Kampanya Künyesi
Reklam Ajansý : Altýncý Duyu
Reklamveren
: Türkiye Finans Katýlým Bankasý
Yapým Þirketi
: Sputnik
Yönetmen
: Murad Küçük
Müzik
: Attila Özdemiroðlu
ÜRÜNLERÝMÝZ
BANKACILIK HÝZMETLERÝ AYAÐINIZA GELDÝ
Türkiye Finans E-Servisler....
Bankacýlýk sektöründe sürekli teknolojik yeniliklere imza atan Türkiye Finans, E-Servisler
uygulamasýný kullanýcýlarýnýn hizmetine sundu. Müþterilerinin zaman kaybýný minimuma
indirmek ve daha kaliteli hizmet sunmak amacýyla ortaya çýkan E-Servisler sayesinde,
müþteriler leasing ve teminat mektubu baþvurularýný bilgisayarlarý baþýnda yapýyorlar.
Müþteriler adresinde yer alan Türkiye Finans E-Servisler bölümündeki online baþvuru
formunu doldurduktan sonra müþteri temsilcilerimiz harekete geçiyor ve müþteri ile iletiþime
geçilerek süreç iþletiliyor. Þimdilik sadece E-Leasing ve E-Teminat Mektubu hizmeti verilen
bölümde ilerleyen günlerde yeni hizmetler de sunulmaya baþlanacak.
ürünlerimiz
Online baþvuru hizmeti, leasing ihtiyaçlarýnýza hýzlý bir
þekilde cevap verebilmek ve uygun çözüm önerileri sunmak
amacýyla geliþtirilmiþtir. Ýhtiyacýnýz olan yatýrým aracýný ve
özet iletiþim bilgilerini içeren baþvuru formunu
doldurduðunuzda, müþteri temsilcilerimiz en kýsa sürede size ulaþacak ve leasing
talebiniz deðerlendirmeye alýnacaktýr.
Baþvuru formunda planladýðýnýz yatýrýmýn bilgileri Bankamýza ulaþtýðýnda, sunduðumuz
yatýrým danýþmanlýðý sayesinde, ihtiyaç duyduðunuz ürünü yurt içinden veya yurt dýþýndan
kolayca tedarik edebileceksiniz. E-leasing hizmeti sayesinde uzman kadrolarýmýzca
hazýrlanan, kambiyo, sigorta ve esnek ödeme imkaný saðlayan "leasing ürün paketimizden"
faydalanabileceksiniz.
Teminat mektuplarý avantajlarýndan dolayý yaygýn ve tercih
edilen bir enstrüman olmaya devam ediyor. Ýþgörenler
için nakit kullaným ihtiyacýna girmeden ticari faaliyetler
yürütülüyor ve bu sayede sermayenin yatýrýma dönüþtürme
kapýsý açýlýyor. Ýþveren firmalar için banka garantisi devreye
giriyor. Ýþveren ve iþgören her ölçekteki firmalar bu özelliklerin farkýnda. Ticari faaliyetleri
kolaylaþtýran bu ürüne mevcut ve potansiyel müþterilerimiz nasýl hýzlý ve etkin bir þekilde
ulaþabileceklerini bilmek istiyor.
Müþterilerimizin önceliklerinin farkýnda olan Bankamýz, teminat mektubu ihtiyaçlarýnýza
hýzlý bir þekilde cevap verebilmek ve uygun çözüm önerileri sunmak amacýyla e-teminat
mektubu (online baþvuru) hizmetini geliþtirmiþtir. Ýhtiyacýnýz olan teminat mektubu ve
özet iletiþim bilgilerini içeren baþvuru formunu doldurduðunuzda, müþteri temsilcilerimiz
en kýsa sürede size ulaþacak ve teminat mektubu talebiniz deðerlendirmeye alýnacaktýr.
SSK ÖDEMELERÝ
Kahvenizi yudumlarken SSK ödemelerinizi
yapabileceðinizi biliyor musunuz?
Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait
Ýþveren Cari Dönem Prim Ödemeleri / Yeniden Yapýlandýrma Ödemeleri
Ýsteðe Baðlý Sigortalý Prim Ödemeleri / Yeniden Yapýlandýrma Ödemeleri
Sosyal Yardým Zammý Ödemeleri'ni
Þubelerimizden, Ýnternet Þubesinden veya otomatik ödeme talimatý vererek yapabilirsiniz.
SSK Ödemeleri ile ilgili detaylý bilgi ve sorularýnýz için 444 2 444 Müþteri Ýletiþim Merkezi'ini
arayabilirsiniz.
ESKÝDEN ISLAK ÝMZA VARDI. ÞÝMDÝ ÝSE MOBÝL ÝMZA...
Ýmzanýz Cep Telefonunuzda.
Ýnternet Þubesi'ne giriþlerde güvenliði artýran ve elektronik
imza yoluyla giriþlere izin veren Mobil Ýmza uygulamasý
hayata geçti. Mobil Ýmza, 5070 sayýlý Elektronik Ýmza
Kanunu'nda tarif edilen ve ýslak imza ile ayný sonucu
doðuran Elektronik Ýmza'nýn GSM SÝM kartlarý kullanýlarak
atýlmasýný saðlayan bir uygulama. Mobil Ýmza, elektronik
ortamda kimliðinizi doðrulayarak ýslak imza ile eþdeðer
iþlem yapabilmenize olanak saðlýyor.
Ýnternet Þubesi'ne girmek istediðinizde Mobil Ýmza
uygulamasý sayesinde, sisteme daha önce tanýmladýðýnýz
numaranýn kullanýldýðý cep telefonunun ekranýna bir mesaj
gönderilir. SMS olarak gönderilmediði için güvenlik sorunu
olmayan bu mesajda, Ýnternet Þubesi'ne girmek için
onayýnýz istenir. Gelen mesaja onay vermeniz halinde
Ýnternet Þubesi'ne giriþ yapýlabilir.
Mobil Ýmza uygulamasý ile telefonunuz aracýlýðýyla onay
vermediðiniz sürece hesabýnýza ulaþým engellenmiþ olur.
Nasýl Kullanýlýr?
Ýnternet Þubemiz üzerinden müþteri numaranýzý ve
parolanýzý yazdýktan sonra, gelen þifre ekranýnda yer alan
imzalama talebiniz sim kartýnýza gönderilir. Gelen mesajý
ve iþlem parmak izini kontrol edip onayladýðýnýzda, Ýnternet
Þubemize giriþ iþleminizi tamamlayabilirsiniz.
Dilerseniz standart þifreniz ile giriþe de müsade ederek,
imzalama iþlemini gerçekleþtiremeyeceðiniz durumlar
için de þifreniz ile Ýnternet Þubesi'ne giriþ yapabilirsiniz.
Baþvuru
Mobil Ýmza aboneliði 3 aþamadan oluþmaktadýr. Ön
baþvuru, Baþvuru ve Aktivasyon:
Ön Baþvuru
Öncelikle Ýnternet Þubesi'nden ön baþvuru yapýlmasý
gerekmektedir. Ön baþvuru adýmýnýn baþarýyla
gerçekleþtirildiðine iliþkin onayý takiben, baþvuru adýmýna
geçebilirsiniz. Ön baþvurular 30 gün geçerlidir.
Baþvuru
Ön baþvurudan sonra kimliðiniz ile (ehliyet, nüfus cüzdaný,
avukat kimliði veya pasaportunuz) dilediðiniz bir
TurkcellExtra'ya baþvurarak, Mobil Ýmza Sertifika Sahibi
Taahhütnamesi'ni imzalamanýz gerekir. Mobil Ýmza'nýn
kullanýlacaðý hat için, hat sahibi tarafýndan SIM kart
deðiþikliði yapýlmalýdýr. SIM deðiþikliðinde GSM numarasý
deðiþmeyecektir.
TurkcellExtra'yý ziyaretinizden birkaç gün sonra, Turkcell
Müþteri Hizmetleri sizi arayacak ve kimliðiniz teyit edilecek.
Bu iþlemi takiben Mobil Ýmza þifrenizi oluþtururken
kullanacaðýnýz Baþlatma Kodu'nuz size telefonda iletilecek
ve Mobil Ýmza aboneliðiniz aktive edilecektir.
Aktivasyon
Mobil Ýmza'nýz SIM kartýnýzda aktive edildiðinde,
telefonunuzun ekranýnda Mobil Ýmza menüsü belirecek
ve Turkcell Müþteri Hizmetleri tarafýndan telefonda size
iletilen Baþlatma Kodu'nu girmeniz istenecektir. Daha
sonra Turkcell Müþteri Hizmetleri tarafýndan size iletilen
Baþlatma Kodu'nu girin. Mobil Ýmza için kullanmak
istediðiniz þifrenizi belirleyin ve onaylayýn
Elektronik sertifikanýz, Elektronik Sertifika Hizmet Saðlayýcý
tarafýndan yayýnlanarak, mobil imzanýz kullanýma hazýr
hale geldiðinde, SMS ile size bildirilecektir.
Coðrafi konumunuza baðlý olarak en geç 1 hafta içerisinde
Mobil Ýmza'nýz aktif hale gelecektir.
Ayrýntýlý bilgi için: www.turkiyefinans.com.tr
VERGÝ TAHSÝLATLARI
Türkiye Finans þubelerine gelerek tüm vergilerinizi
ister hesabýnýzdan isterseniz de nakit olarak
ödeyebilirsiniz.
Motorlu Taþýtlar Vergisi ve Trafik Cezalarýnýzý günü
geçmiþ olsun veya olmasýn, internet þubemizden veya
þubelerimize bizzat gelerek ödeyebilirsiniz.
Türkiye Finans'ta tahakkuk fiþleri ile uðraþmak zorunda
kalmazsýnýz. Vedop sistemini kullanan vergi dairelerine
yapacaðýnýz ödemelerde borcunuz Maliye Bakanlýðý
üzerinden sorgulandýðýndan tahakkuk fiþi ibraz etmek
zorunda deðilsiniz.
Gümrük Vergisi Ödemeleri de Türkiye Finans'ta
Türkiye Finans'ta Vergi Ödemeleri Online Gerçekleþir
Türkiye Finans'ta Vedop sistemini kullanan vergi dairelerine
yapacaðýnýz ödemeler Maliye Bakanlýðý üzerinden online
olarak sorgulanýr, güncel borcunuz görüntülenir. Bu sayede
hatalý ödeme yapmamýþ olursunuz. Ödemeniz yine online
olarak Maliye Bakanlýðý sistemine anýnda iþlenir.
Gümrük vergisi kapsamýnda; ithalat gümrük vergisi,
KDV, Toplu Konut Fonu, Telafi Edici Vergi ve Ýthal Harcý
gibi vergileri þubelerimizden ödeyebilirsiniz.
Türkiye Finans'ta en hýzlý ve en kolay vergi ödemesi
yapmanýn keyfini yaþayabilirsiniz.

Benzer belgeler

seminerde enerji oturumu

seminerde enerji oturumu Aklýnýzda futbolu býrakayým ondan sonra evlenirim gibi bir düþünce var mýydý? Hayýr, önemli olan doðru insaný bulabilmek... Ben bu konuda biraz titiz bir insandým. Aile kurumuna çok saygý duyan ve ...

Detaylı

hikmet temel akarsu

hikmet temel akarsu vefakâr seyirci? Senede üç yüz filmle sektör olma yolunda emin adýmlarla ilerleyen 'Türk Sinemasý'nýn baþýna ne geldi de korsan film satanlar bir sektör yaratýrken 'Türk Sinemasý' bir sektör olmakt...

Detaylı