“HİPEREMEZİS GRAVİDARUM” GEBELİK
Transkript
“HİPEREMEZİS GRAVİDARUM” GEBELİK
“HİPEREMEZİS GRAVİDARUM” GEBELİK BULANTISI VE KUSMA Hiperemezis gravidarum 1000 gebeliğin ortalama 1-20sinde görülür. [1] Genellikle gebeliğin 4-10 haftaları arasında, ilk trimesterde ortaya çıkar, fakat geç olarak 20 hafta gibi de oluşabilir. Ayırıcı tanısında basit bulantı ve gebelik kusma, mide ülserleri, gastroenterit, viral hepatit, piyelonefrit, nefrolitiyazis, over torsiyonu, hipertiroidi, diyabetik ketoasidoz ve migren vardır. Risk faktörleri Hiperemezis gravidarum hastalığı öyküsü, hipertiroidi, psikiyatrik hastalık, molar gebelik, önceden var olan diyabet, çoğul gebeliği, multiparite, artmış vücut kitle indeksi ve gebelik öncesi yüksek oranda doymuş yağ günlük alımını başlıca risk faktörleridir. Bir çalışma da kız fetus cinsiyet varlığı risk faktörü olarak saptanmıştır. [2] Helicobacter pylori enfeksiyonu ve hiperemezis arasında bir ilişki de tespit edilmiştir. [3] Etyoloji Hiperemezis gravidarum nedeni bilinmemektedir. Çok sayıda teori vardır. Bunlar; anneyi ve fetusu zararlı yiyeceklerin olumsuz etkilerinden korumak için evrimsel adaptasyon konversiyon bozukluklarını içeren psikolojik yatkınlıktır. İnsan koryonik gonadotropin ve östradiol düzeyleri yüksek olduğunda bulantı ve kusma gibi semptomlar zirve yapması nedeniyle bazı hormonların etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, düşük estradiol düzeyleri olan sigara içenler de hiperemezis sıklığı daha düşüktür. [4] Belirtileri Kimi zaman hastaneye yatış gerektiren şiddetli bulantı ve kusma belirtileridir. Hastalarda sıklıkla dehidrasyon ve malnutrisyonun kanıtı olan yetersiz kilo alımı görülür. Tanı Tanı kliniğe dayanmaktadır. Hiçbir standart tanı kriterleri mevcut olmamasına rağmen, başka hiçbir nedeni olmayan dirençli kusma, , akut açlık (genellikle ketonüri ile birlikte) varlığı, % 5 ya daha fazla akut kilo kaybı tanı kriterleri arasında sayılabilir[5] Hastaneye yatan hastaların yarısından fazlasında anormal karaciğer enzim düzeyleri vardır. Aminotransferaz seviyeleri 200 IU / L kadar yükselebilse de genelikle 300IU / L'den azdır. Ancak alkalin fosfataz düzeyleri normalin iki katına kadar artabilir [6]. Hem direkt ve indirekt bilirubin değerleri 4mg /dL kadar artabilir[6, 7] ve serum amilaz ve lipaz normalin 5 katına kadar çıkabilmektedir. [5] Genellikle gerekli olmamasına rağmen, daha ciddi bir karaciğer hastalığının ekarte edilmesi gerekli ise karaciğer biyopsisi yapılabilir. Biyopsi sonucunda genellikle normal histolojik görünümü ya da hafif kolestaz saptanmaktadır. [8] Tedavi Hiperemezis gravidarum tedavisi non-farmakolojik ve farmakolojik yaklaşımları içerir. Yeni bir Cochrane çalışmasında erken gebelikte bulantı kusmanın tedavisinde hiçbir tedavi yaklaşımının diğerlerine üstün olmadığı saptanmıştır.[9] Farmakolojik olmayan Yaklaşım Bu yaklaşım, parfüm , duman, yemek pişirme ve kimyasallardan kaynaklanan bulantı kusmayı tetikleyen kokulardan uzak durmayı kapsar. Heinrichs ve arkadaşlarının çalışmasında doğuştan olfaktor siniri olmadığı için koku alma eksikliği yaşayan hastaların hiçbirisinde bulantı kusma gözükmezken, sağlam olfaktor siniri bulunan hamile kadınların %54’ünde mutlaka hiperemezis gravidarum kadar şiddetli olmayan bulantı kusma saptanmıştır.[10] Bulantıyı uyarabilen diğer tetikleyi özellikle baharatlı, tuzlu veya yağlı bazı gıdaların yenilmesi olabilir; Bu nedenle düşük yağlı, sık sık, küçük öğünler semptomları iyileştirmek için faydalı olabilir. Kristalize zencefil veya zencefil kapsülleri (ağız yoluyla 250 mg günde 4 kez) başarı ile kullanılmıştır. Akupunktur ve bileğe volar baskı uygulayan bileklikler diğer tedavi yaklaşımlarıdır. Bir Cochrane derlemesinde, bilekliğin plaseboya hiçbir üstünlüğünün olmadığı gösterilmiştir Ancak tüm çalışmalarda büyük bir plasebo etkisi gösterilirken, tedavileride hiçbir yan etki riski saptanmamıştır.[11] Başka bir tedavi seçeneği deönceden hiperemezis öyküsü olanlarda hamile kalmadan önce multivitamin kullanımıdır. Bu tür hastalarda, hamile kalmadan önce multivitamin alarak başlaması için teşvik edilmelidir. Farmakolojik tedavi ACOG algoritmasına göre gebelikte bulantı ve kusmanın başlangıç farmakolojik tedavisi B6 vitamini 10-25 mg gündedozunda günde 3-4 kez verilir. Ayrıca, ilave olarak H1 reseptör blokeri olan doksilamin oral 12.5 mg dozunda günde 3-4 kez verilebilir. Bu kombinasyon tedavide büyük başarı göstermiş olup ve gebelikte güvenli olduğu kanıtlanmıştır. Bu 2 ilaç, yetersiz kalırsa, bir sonraki adım, oral ya da rektal olarak, 12.5 mg, her 4 saatte bir prometazin, ya da başka bir H1 blokor olarak, 50-100 mg oral ya da rektal olarak, her 4-6 saatte bir dimenhydramin eklemektir. Eğer ek tedavi gerekiyorsa tedavi dehidratasyon olup olmamasına göre ikiye ayrılır. Dehidratasyon belirgin değilse intramüsküler ya da oral olarak, her 8 saatte bir 5-10mg metoklopramid; her 4 saatte bir 12.5-25 mg dozunda intramüsküler, oral veya rektal yolla prometazin uygulanabilir; veya rektal olarak, her 6-8 saatte bir 200 mg trimetobenzamid, ilave edilebilir. Dehidratasyon varsa, intravenöz sıvılar başlanmalıdır. Her 4-6 saatte bir intravenöz dimenhydinate 50 mg, 8 saatte bir metoklopramid 5-10 mg ya da her 4 saatte bir prometazin 12.5-25 mg verilebilir. Yukarıdaki tüm yetersiz olması halinde, son olarak,8 saatte bir metilprednizolon 16 mg ağızdan ya da intravenöz olarak 3 gün boyunca verilir. Bunu takiben 2 haftalık bir süreçte doz azaltılarak tedaviye devam edilebilir veya her 12 saatte bir 8 mg ondansetron ilave edilebilir. Metilprednisolonun gebeliğin ilk 10 hafta içinde kullanıldığında yarık damak ile bir ilişkisi göstermiştir ve bu nedenle büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Hastanın kalıcı kusması olması ve herhangi bir sıvı gıdayı tolere edememesi durumunda hastaneye yatırılması düşünülmelidir. Ayrıca, vital bulgularda değişiklikleri, ruhsal durum değişiklikleri, ya da kilo kaybının devam etmesi halinde de hasta hastaneye yatırılarak değerlendirilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir. Sıvı gıdaları uzun süre tolere edemeyen hastalarda yada dehidratasyon belirtilerinin gözüktüğü hallerde intravenöz sıvı tedavisi ile birlikte gerekli elektrolitler ve özellikle tiamin olmak üzere vitaminler verilmelidir. Diyetin tolere edildiği durumlarda, anti-emetikler verilebilir. Ancak şiddetli olgularda tüp beslemeleri ve parenteral beslenme gerekli olabilir. Prognoz Annedeki asit-baz ve elektrolit bozukluklarını içeren minör komplikasyonlar genellikle genel popülasyonda olanlarla aynıdır. Nadiren, özofagus rüptürü, retina kanama, pnömotoraks, böbrek hasarı ve Wernicke ensefalopatisi gibi daha ciddi komplikasyonlar görülebilir[12] Genellikle alkol ile ilişkisi olan Wernicke ensefalopatisi, tiamin eksikliği nedeniyle olur ve ataksi, oftalmopleji ve konfüzyon ile karakterizedir. Bu durum % 10-20 mortalite oranı ile ilişkilidir ve birçok hasta uzun vadeli nörolojik defisitleri vardır. Tedavi başlangıçta 100 mg intravenöz tiamin ile başlanır ve herhangi bir glikoz içeren sıvılarla hasta normal bir diyeti tolere kadar devam edilebilir. Kusma 3-4 haftadan fazla süren hastalarda tiamin takviyesi standart tedavi olarak önerilebilir.[13] Bazı hastalarda fiziksel komplikasyonlara ek olarak, depresyon gibi önemli psikolojik sorunlarla da karşılaşabilinir. Hiperemesis gravidarumlu hastalarda fetüs yönünden, karışık sonuçlar bulunabilir. Bazı çalışmalarda başlangıç tedavisi ve devamında antiemetik tedavi alan hastalarda, fetal sonuçların genel popülasyonla aynı olduğu gösterilmiştir[14]. Ancak şiddetli hiperemezisi olan birkaç olguda doğum ağırlığının hafif hastalığı olanlara oranla anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanmıştır. Özellikle ikinci trimesterde hiperemezis gravidarum olan hastalarda yapılan çalışmalarda, düşük doğum ağırlıklı bebeklerde, erken doğum, preeklampsi, ve plasenta dekolmanı insidansında artış gösterilmiştir. [5, 15, 16] Fetal malformasyonların arttığına dair hiçbir delil yoktur. Fetal ölüm vakaları bildirilmiştir, [16] ancak bu son derece nadirdir ve sadece ağır hastalık durumlarında görülmüştür. Son zamanlarda, hiperemezis gravidarumun fetus üzerine uzun vadeli etkilerine yogunlaşılmıştır ve son bir çalışmada ağır hiperemezisi olan annelerin çocuklarında kontrol grubu ile karşılaştırıldığında insülin duyarlılığının azaldığı ve bazal kortizol seviyeleri arttığı gösterilmiştir[17]. Hiperemezisin çocuklarda yaşam boyu etkisi hala bilinmemekle birlikte, bu çocuklarda, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık için daha yüksek risk altında bulunabilirler.