yaşayan taş kesilme efsaneleri - THBMER

Transkript

yaşayan taş kesilme efsaneleri - THBMER
Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi
Araştırma ve Uygulama Merkezi (THBMER)
Türkiye’de 2006 Yılında
YAŞAYAN
TAŞ KESİLME
EFSANELERİ
Mekânlar ve Anlatılar
M. Öcal OĞUZ
Petek ERSOY
Gazi Üniversitesi THBMER Yayını
GAZİ ÜNİVERSİTESİ TÜRK HALKBİLİMİ
ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (THBMER) YAYINLARI: 11
© Bu kitabın bütün hakları Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama
Merkezi’ne aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
Ankara 2007
ISBN 978-975-507-211-1
ÖNSÖZ
“Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri: Mekânlar ve Anlatılar”
isimli bu kitap, kaynağını 2005-2006 öğretim yılında Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü üçüncü sınıf öğrencilerinin “Türk Halkbilimi”
dersi kapsamında yürüttükleri derleme çalışmalarından almıştır.
Hazırladığımız ve yönlendirdiğimiz derleme ilkelerine göre, öğrencilerin
Türkiye’nin çeşitli yörelerinden kaynak kişilerle yaptıkları görüşmelerde derledikleri
bilgiler, bu çalışmada değerlendirilmiştir. Kuşku duyulan bilgi ve belgeler için bilimsel
kaynak ve yüzey araştırması yapılmış, buna rağmen eksikleri giderilemeyen ve yeterli
görülmeyen araştırmaların yayımından kaçınılmıştır.
Bilim dünyasında “taşa dönüşme”, “taşlaşma” gibi adlandırmaların yanında yaygın
olarak “taş kesilme” terimiyle karşılanan bu anlatılar, mitoloji uzmanlarının “ilkelin ilk
üniversitesi” olarak tanımladığı ve sözel kültüre bağlı halkın söylen dünyasında oluşan
ve doğaüstü güçlerin “ödül” ve “ceza” kurumunun bir yansıması olarak kabullenilen
bir inanışın öyküleridir. Bu öykülere göre, doğada bulunan ve insanda merak veya
korku uyandıran veya sıra dışı oluşlarıyla haklarında bilgi edinme gereksinimi duyuran
doğal ama sıra dışı oluşumlar, doğaüstü güçlerin ama çoğu zaman Tanrı’nın ödül veya
ceza olsun diye “taşa çevirdiği” insanlar veya diğer canlılardır. Bu kitapta, bir zorluktan
kurtulmak için Tanrı’ya yalvararak “taş kesilme”yi isteme dileklerinin kabulünü anlatan
efsaneler yer almaktadır.
“Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri: Mekanlar ve Anlatılar”, 2003 yılında UNESCO tarafından kabul edilen “Somut Olmayan Kültürel Mirasın
Korunması Sözleşmesi”nde korunması gereğine işaret edilen ve 2. maddedeki somut
olmayan kültürel miras tanımında yer alan beş bölümden biri olan “Somut olmayan
kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve
anlatımlar” ile ilgili envanter çalışmalarına kaynaklık edebilecek niteliktedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
Kitapta, derlendikleri bölgelere göre sınıflandırılmış yüz yirmi efsane yer almaktadır. Ayrıca bu tasnif, en fazla miktarda efsanenin derlendiği bölgeden, en aza doğru
olan gidişi de göstermektedir. Aynı efsanenin, birkaç kişi tarafından derlendiği durumlarda, “Derleyen 1,2,3” şeklinde bir sıralama yapılmıştır. Efsanelerin oluşmasına kaynaklık eden taş ve kayaların fotoğrafları ise metinle bağlantılı olarak kitabın arkasında
numaralandırılmış olarak yer almaktadır.
Taş kesilme efsanelerinin kitaba alınmasında, bu efsanelerin kitle iletişim araçlarında yeniden üretilmesi, toplumda farkındalık yaratılması ve anlatıların ve mekanların korunması gibi hedefler de gözetildiğinden ilgililerin anlatılara ve mekanlara kolay
erişimini sağlayan bir yöntemle çalışılmış, arşiv ve belgelemenin yayında yayında da
bu hedefler gözetilmiştir. Efsanelerin kaynak kişilerden yaşadıkları veya yaratıldıkları
mekanda derleme tarihinde de yaşamaya devam ettiğini göstermek çalışmanın temel
hedeflerinden biri olmuştur. Bu nedenle, metinler verilirken derleyen, derleme tarihi,
kaynak kişi, kaynak kişinin mesleği, doğum yılı ve yeri, efsaneyi kimden öğrendiği gibi
bilgilere yer verilmiştir.
Bu kitap, her şeyden önce derleme çalışmalarına büyük bir özveri ile katılan Gazi
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2005-2006 öğretim
yılı üçüncü sınıf öğrencilerinin bir eseridir. Onların Türkiye’nin farklı bölgelerine giderek gerçekleştirdiği bu zahmetli araştırma ve derleme çalışmaları, bu kitabın oluşmasını
sağlamıştır. Bu derleme çalışmalarının bir kitap olarak yayımlanması süreci de titiz bir
“editörlük” gerektirmektedir. Bu süreçte derleme metinlerini Gazi Üniversitesi Türk
Halkbilimi Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Petek Ersoy yayına hazır hale getirmiştir.
Bu nedenle, kitabın gerçek sahipleri olan öğrencilerime gayretlerini ve üretkenliklerini
ortaya koydukları bu derleme ve yayına hazırlama çalışmaları için teşekkür borçluyum.
Bu çalışmanın Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi
Yayınları arasından Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında çıkmasına olanak sağlayan
Gazi Üniversitesi’ne, Rektör Prof. Dr. Sayın Kadri Yamaç’ın şahsında teşekkürü bir
borç bilirim.
Prof. Dr. M. Öcal OĞUZ
Gazi, Nisan 2007
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
İÇİNDEKİLER
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
Ağ Gelin Kayası Efsanesi / Nevşehir-Ürgüp-Yeşilöz köyü................................................................. 10
Ağlar Kaya Efsanesi / Çankırı-Orta-Bağlıkışla bölgesi....................................................................... 11
Ak Gelin Efsanesi / Kayseri-Develi-Gazi kasabası............................................................................. 12
Arzu ile Kamber Efsanesi / Yozgat-Yoğunhisar köyü........................................................................ 15
Arzu ile Kamber Efsanesi (Üç Güzeller) /Nevşehir-Ürgüp................................................................. 16
“Beşikkaya” ya da “Karataş” Efsanesi / Çorum-Alaca-Koçhisar köyü............................................... 18
Dedelik (Çoban) Efsanesi / Ankara-Polatlı-Beyceğiz köyü................................................................ 19
Dikilitaş Efsanesi / Sivas-Çelebiler köyü........................................................................................... 20
Ejderha Efsanesi / Sivas-Küpecik köyü............................................................................................. 21
Eli Bebekli Kayası Efsanesi / Kırşehir-Kaman-Ömerhacılı kasabası................................................... 22
Fevziye Anıtı Efsanesi / Ankara-Gölbaşı-Fevziye köyü....................................................................... 23
Gelin Alayı Efsanesi / Yozgat-Hattuşaş yolu-Nohutlu tepesi............................................................. 24
Gelin Kayaları Efsanesi / Kayseri-Ağırnas köyü................................................................................ 25
Gelin Kayaları Efsanesi / Ankara-Kızılcahamam-Abacı köyü............................................................. 26
Gelin Kayaları Efsanesi / Çankırı-Orta-Sakaeli köyü.......................................................................... 27
Gelin Kayası (Yazılı Kaya) Efsanesi / Ankara-Nallıhan....................................................................... 28
Gelin Kayası Efsanesi / Eskişehir-Alpu-Kemalpaşa köyü.................................................................. 29
Gelin Kayası Efsanesi / Çorum-Üçköyler köyü.................................................................................. 30
Gelin Kayası Efsanesi / Ankara-Beypazarı......................................................................................... 31
Gelin Kayası Efsanesi / Nevşehir-Çat kasabası................................................................................. 32
Gelin Kayası Efsanesi / Niğde-Bor.................................................................................................... 33
Gelin Kayası Efsanesi / Ankara-Kızılcahamam-Taşlıca köyü............................................................. 34
Gelin Kayası Efsanesi / Çankırı-Eldivan-Oğlaklı köyü........................................................................ 35
Gelin Kayası Efsanesi / Çankırı-Kurşunlu-İğdir ovası........................................................................ 36
Gelin Kayası Efsanesi / Sivas-Yıldızeli-Menteşe köyü....................................................................... 37
Gelin Kayası Efsanesi / Nevşehir-Ürgüp-Avanos yolu üzeri.............................................................. 38
Gelin Kayası Efsanesi / Çankırı-Eldivan-Sarayköy............................................................................. 39
Gelin Kayası Efsanesi / Çorum-Kılıçören köyü.................................................................................. 40
Gelin Kayası Efsanesi / Ankara-Elmadağ-Yeşildere beldesi.............................................................. 41
Gelin Kayası Efsanesi / Konya-Kulu-Kozanlı beldesi-Sarıyayla köyü................................................. 42
Gelin Taşı Efsanesi / Niğde-Şekerpınar mevkii................................................................................. 43
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
Gelincik Kayaları Efsanesi / Ankara-Ayaş.......................................................................................... 44
Gelincik Kayası Efsanesi / Kırıkkale-Yüzüncü Yıl Ağaçlandırma Sahası............................................ 45
Gelincik Sırrı Efsanesi / Konya-Seydişehir-Gevrekli kasabası........................................................... 46
Gelincik Taşları Efsanesi / Karaman-Ayrancı-Ambar köyü................................................................ 47
“İffet Kayası Efsanesi” ya da “Kartal Kayalıkları Gelini Efsanesi”/ Ankara-Polatlı-Karahamzalı köyü..... 48
İki Yetim Efsanesi / Konya-Beyşehir................................................................................................. 49
Kadın Kayası Efsanesi / Çorum-Alaca-Altıntaş köyü......................................................................... 50
Kadın Kayası Efsanesi / Konya-Çumra.............................................................................................. 51
Kağnı Kaya Efsanesi / Yozgat-Sorgun-Bahadın kasabası.................................................................. 52
Kardeşler Tepesi Efsanesi / Sivas..................................................................................................... 53
Kırk Kızlar Efsanesi / Çorum-İskilip.................................................................................................. 54
Kırk Kızlar Efsanesi / Ankara-Yeşildere beldesi................................................................................. 55
Kırk Kızlar Efsanesi / Kayseri-Sarıoğlan-Ömerhacılı köyü................................................................. 56
Kırk Taş Efsanesi / Çorum-Mecitözü................................................................................................ 57
Kızlar Sinisi Efsanesi / Sivas-İmranlı................................................................................................ 58
Kızlar Sinisi Efsanesi / Sivas/Kızıldağ............................................................................................... 59
“Kız-Oğlan Taşı” ya da “Kız-Oğlan Mezarı” Efsanesi / Sivas-Şarkışla-Cemel köyü............................ 60
Sarı Gelin Efsanesi / Çankırı-Germence............................................................................................ 61
Şahane (Şahne) Kayası Efsanesi / Yozgat-Başıbüyük köyü.............................................................. 62
“Taş Kadın”ya da “Eli Bebekli” Efsanesi / Kırşehir-Kaman................................................................ 63
Tirkeş Efsanesi / Kırşehir-Dulkadirli-Yarımkale köyü........................................................................ 64
Yılanlı Taş Efsanesi / Ankara-Nallıhan-Garipçe köyü........................................................................ 65
KARADENİZ BÖLGESİ
Al Kanlı Taş Gelin Efsanesi / Tokat-Avlunlu kasabası........................................................................ 68
Analı Kızlı Kaya Efsanesi / Tokat-Başçiftlik....................................................................................... 69
Asker Taşı Efsanesi / Amasya-Toklucak köyü................................................................................... 71
Emzikli Kaya Efsanesi / Karabük-Safranbolu.................................................................................... 72
Gelin Alayı Kayası Efsanesi / Amasya-Merzifon-Çaybaşı köyü.......................................................... 73
Gelin Kayaları Efsanesi / Kastamonu-Tosya-Yeşilpınar köyü............................................................ 74
Gelin Kayası Efsanesi / Rize-Gündoğdu beldesi-Veliköy................................................................... 75
Gelin Kayası Efsanesi / Bolu-Gerede-Çoğullu köyü........................................................................... 76
Gelin Kayası Efsanesi / Ordu-Çamaş................................................................................................ 77
Gelin Kayası Efsanesi / Giresun-Alucra-Koman köyü........................................................................ 78
Gelin Kayası Efsanesi / Giresun-Görele............................................................................................ 79
Gelin Kayası Efsanesi / Giresun-Tirebolu-Örenkaya köyü................................................................. 80
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
Gelin Alayı Efsanesi / Tokat.............................................................................................................. 81
Gelincik Kayaları Efsanesi / Bolu-Mengen........................................................................................ 82
Gelincik Kayası Efsanesi / Bolu-Mudurnu......................................................................................... 83
Kadın Çoban Efsanesi / Tokat-Niksar-Başçiftlik köyü....................................................................... 84
Kırk Kızlar Kayası Efsanesi / Sinop-Boyabat..................................................................................... 85
Kız Kayası Efsanesi / Samsun-Bafra-Düzköy.................................................................................... 86
Koca Kaya / Ebe Taşı) Efsanesi / Zonguldak-Devrek-Eğerci beldesi-Çıplaklar köyü.......................... 87
Koşukavak Taş Kesilme Efsanesi / Tokat-Koşukavak-Hac Dağı........................................................ 88
Leylekli Kaya Efsanesi / Amasya-Yüzbey köyü................................................................................. 89
“Rabat Kalesi” ya da “Şeytan Kalesi”Efsanesi / Ardahan-Çıldır-Rabat köyü...................................... 90
Taş Kesilme Efsanesi / Tokat-Çamlıbel-Kavunluk köyü.................................................................... 91
Yaralı Gelin Efsanesi / Tokat-Niksar................................................................................................. 92
AKDENİZ BÖLGESİ
Adam Taşı Efsanesi / Mersin-Anamur.............................................................................................. 94
Anne Kızın Taş Kesilmesi Efsanesi / Isparta-Atabey......................................................................... 95
Çoban Taşı Efsanesi / Mersin-Tarsus-Dorak köyü............................................................................ 96
Ejderha ile Kral Kızı Efsanesi / Akdeniz Bölgesi-Toros Dağları mevkii-Gülek geçidi.......................... 97
Gavur Kızı Alayı Efsanesi / Hatay-Yayladağı-Dağdüzü-Çaksına köyü................................................ 98
Gelin Alayı Efsanesi / Adana-Feke-Tapan köyü................................................................................. 99
Gelin Kızlar Kayası Efsanesi / Afyon/Bolvadin-Büyükkarabağ kasabası-Karayokuş köyü.................. 100
Gelin Taşı Efsanesi / Adana-Pozantı................................................................................................. 101
Gelin Taşı Efsanesi / Adana.............................................................................................................. 102
Hatça Ören Kayası Efsanesi / Burdur-Gölhisar................................................................................. 103
Kara Taş Efsanesi / Hatay-Dörtyol-Kuzuculu kasabası...................................................................... 104
Karayılan Efsanesi / Hatay-İskenderun-Karayılan ve Azganlık beldeleri arası.................................... 105
“Kıyamet Taşı” ya da “Karataş” Efsanesi / Hatay-Kuzuculu kasabası................................................ 107
Menekşe Kalesi Efsanesi / Mersin-Değirmençay köyü...................................................................... 108
Taş Ana Efsanesi (Garip Kadın Kayası) / Afyon-Bolvadin.................................................................. 109
Taş Kesiği Efsanesi / Antalya-Korkuteli-Taşkesiği köyü.................................................................... 110
Taş Kesilen Adam ile Kadın (Hırsız Kayası) Efsanesi / Mersin-Mut-Çömelek köyü........................... 111
Taş Kesilmiş Kervan Efsanesi / Afyonkarahisar-Hasandede köyü..................................................... 112
Tekke Taşı Efsanesi / Kilis................................................................................................................ 113
Üç Kızlar Kayası Efsanesi / Afyon-Bolvadin-Büyükkarabağ kasabası-Başyurt mevkii........................ 114
Yedi Asker Efsanesi / Hatay-Altınözü................................................................................................ 115
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
EGE BÖLGESİ
Ağlayan Kaya Efsanesi (Niobe) / Manisa.......................................................................................... 118
Ay-Gün Kayası Efsanesi / Muğla-Fethiye-Seki beldesi-Temel köyü................................................... 119
Gelin Dilek Tutma Taşı Efsanesi / Denizli-Karahayıt.......................................................................... 120
Gelin Kayası Efsanesi / İzmir-Dikili-Bergama kasabası-Kaynarca bölgesi......................................... 121
Gelin Kayası Efsanesi / İzmir-Urla.................................................................................................... 122
Gelin Taşı Efsanesi / Kütahya-Tavşanlı-Merkezyeniköy-Sorkun mevkii............................................ 124
Gelin Taşı Efsanesi / Denizli-Karahayıt kasabası............................................................................... 125
Hamile Kadın Dağı Efsanesi / Muğla-Ören........................................................................................ 126
Taş Kesilen Ayı ve Kadın Efsanesi / İzmir-Türkönü köyü.................................................................. 127
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Fatmacık Kayası Efsanesi / Malatya-Darende-Tohma havzası........................................................... 130
Gelin Kayası Efsanesi / Erzurum-Aşkale........................................................................................... 131
Sarı Gelin Efsanesi / Erzurum-Pasinler-Taşlı Güney köyü................................................................. 132
Taş Kesen Efsanesi / Erzurum-Tekman-Çevirme köyü..................................................................... 133
Taş Kesilen Genç Kız Efsanesi / Malatya-Hekimhan......................................................................... 134
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Âşık Başı Efsanesi / Şanlıurfa-Halfeti................................................................................................ 136
Âşık Taşı Efsanesi / Gaziantep-Nizip-Erenköy................................................................................... 137
Taş Kesilen Anne Efsanesi / Gaziantep-Bayramlı köyü..................................................................... 138
Gelin Kayası Efsanesi (Gelin Damat Kayası) (Gelin Derbenti)
Adıyaman-Kömür kasabası-Pevrik köyü........................................................................................ 139
MARMARA BÖLGESİ
Gelin Kayası Efsanesi / İstanbul-Ağva.............................................................................................. 142
Kocakarı Taşı Efsanesi / Bursa-Mudanya-Kumkaya köyü................................................................. 143
Yağmur Taşı Efsanesi / Bursa-Keles................................................................................................. 144
FOTOĞRAFLAR.....................................................................................................145
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
AĞ GELİN KAYASI EFSANESİ (Nevşehir/Ürgüp-Yeşilöz köyü)
Derleyen: Tülay KÜÇÜK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Bekir ÜNSAL
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1923, Nevşehir/Ürgüp-Yeşilöz köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Nevşehir’den Kayseri’ye kadar uzanan Erciyes Dağı’nın eteklerinde, kutsal olduğuna inanılan bir taş bulunmaktadır. “Ağ Gelin” ismi verilen bu taşla
ilgili Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Yeşilöz köyünde bir efsane anlatılmaktadır:
Çok güzel bir kadın olan Ağ Gelin, bir ağanın gelinidir. Kocası ölünce
ona âşık olan bir köylü adam, Ağ Gelin’e sahip olmak ister. Ne var ki, adamın
isteği gerçekleşmeyince, Ağ Gelin’e iftira atar. Buna dayanamayan Ağ Gelin,
iki çocuğu ile birlikte Erciyes Dağı’nın eteklerine gider ve “Allahım beni ya
taş et, ya da kuş et.” diye dua eder. Duası kabul olan Ağ Gelin, iki çocuğu ile
beraber taş kesilir.
10
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
AĞLAR KAYA EFSANESİ (Çankırı/Orta-Bağlıkışla bölgesi)
Derleyen: Zerrin Zuhal CİVE
Derleme tarihi: 18.04.2006
Kaynak kişi 1: Veli CAMBAZ
Mesleği: Emniyet Teşkilâtı’ndan emekli
Doğum yılı ve yeri: 1955, Çankırı/Orta
Kaynak kişi 2: Mahmut DENİZHAN.
Mesleği: Öğrenci, Elektrik teknisyeni
Doğum yılı ve yeri: 1986, Çankırı/Orta
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedelerinden, amcalarından, büyüklerinden.
Çankırı’nın Orta ilçesine 17 km. uzaklıkta olan Bağkışla bölgesinde, arasından su akan gri renkte kayalar bulunmaktadır. Bunların oluşumuyla ilgili
yöre halkı, iki yüz yıllık bir efsane anlatmaktadır:
Efsane, “Paşa” denilen baba ile “Sultan” denilen bir kız üzerine oluşmuştur. Osmanlılar zamanında “Kışla” denilen bu bölgeye Tatarlar saldırır ve
yakıp yıkmadıkları yer kalmaz. Pek çok insanı da öldüren Tatarlar, kayaların
arasına kaçmayı başaran Sultan’ı öldüremezler ve köyde tek sağ kalan kişi
o olur. Kayaların arasına girdiğinde Allah’tan kendisini taş etmesini dileyen
Sultan, iki kayanın birleşmesiyle taş kesilir. (F:1) Kayaların arasından akan su
(F:2) ise Sultan’ın gözyaşları olarak kabul edilir ve küçük bir dere olup akar.
Bu su sayesinde Ağlar Kaya’nın tam karşısında yer alan dağda Sultan’ın ağabeyi kabul edilen çam ağacı (F:3) bile beslenmektedir. Sultan’ın babası olan
Paşa içinse dağın tepesine bir türbe inşa ettirilmiştir. Türbenin yanında yer
alan su kuyusunun da Sultan’ın gözyaşları ile dolduğuna inanılmaktadır.
Günümüzde Sultan’ın ağabeyi kabul edilen çam ağacının kutsal olduğuna inanıldığından kimse dal bile kesmemektedir. Efsaneyle ilgili bir başka
durum ise son derece ilginçtir: Ne zaman buraya bir Tatar gelse, on iki ay
sürekli akan ve şifalı olduğuna inanılan su, akmamaya başlamaktadır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
11
AK GELİN EFSANESİ (Kayseri/Develi-Gazi kasabası)
Derleyen 1: Fatma ALKAN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1.1: Seyfullah EKŞİ
Mesleği: Develi Belediyesi’nde kültürel faaliyetler sorumlusu
Doğum yılı ve yeri: 1975, Kayseri/Develi
Kaynak kişi 1.2: Kerime ÖZTÜRK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1966, Ankara
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Derleyen 2: Özlem BAYRAKTAR
Derleme tarihi: 29.04.2006
Kaynak kişi 2.1: Hanife BAŞAR
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Kayseri
Kaynak kişi 2.2: Havva FIRINCIOĞLU
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1956, Kayseri
Kaynak kişi 2.3: Recep ÖZKAN
Mesleği: Belediye Başkanı ve şehir plânlamacısı
Doğum yılı ve yeri: Kayseri
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Derleyen 3: Abdullah YILMAZ
Derleme tarihi: 20.04.2006
Kaynak kişi 3.1: Mustafa AVŞAR
Kaynak kişi 3.2: Şerife KARA
Doğum yılı ve yeri: Kayseri/Develi-Gazi kasabası
Kaynak kişi 3: Ramazan DOĞAN
Doğum yılı ve yeri: 1954, Kayseri/Develi-Gazi kasabası
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Kayseri’ye 45 dakika uzaklıkta olan Develi ilçesinin Gazi kasabasında
bulunan “Ak Gelin” taşının (F:4) oluşumu hakkında yöre halkı yıllardır bir efsane anlatmaktadır:
Develi’den bir Türkmen obası Erciyes’in güney eteklerinde bir yaylaya
çıkar. Bu obada ahlâkî ve fizîkî güzelliğinden dolayı “Ak Gelin” adı verilen bir
gelin vardır. Kocası ve iki çocuğu ile birlikte çok mutlu bir şekilde yaşayan Ak
12
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
Gelin’in kocası savaşa gitmek zorunda kalır. Develi çevresinde yaşayan bir
eşkiya, güzelliği ile ünlü bu kadına göz koymuştur. Sahipsizliğini de öğrenince, bir gece obayı basarak Ak Gelin’i kaçırmak ister. Bunun üzerine gece
karanlığında ve savaşın ortasında iki çocuğunu ve gelin sandığını yanına
alarak kaçmaya başlayan Ak Gelin, Erciyes Dağı’na çıkar. Uçurumun kenarına
gelir ve “Allah’ım beni ve çocuklarımı ya taş et ya da kuş!” der. Bunun üzerine
duası kabul olur ve taş kesilir.
Güneş doğunca tüm oba sakinleri ve eşkıya; Ak Gelin’i, iki çocuğu ve çeyiz sandığıyla beraber Erciyes Dağı’nda taş kesildiğini görüp hayretler içinde
kalırlar. Günler sonra obaya dönen kocası olayı annesinden öğrenir. Koşarak ailesinin taş kesildiği yere gider ve onları orada öylece görür. Derken,
uzaklardan bir ses duyar. “Yiğidim namusumu bir eşkiyaya çiğnetmedim, o
eşkıyadan ahdımı koma.” Bu ses Ak Gelin’in sesidir. Bunun üzerine delikanlı,
taş kesilen ailesine bakarak ”Alırım ahdını koymam Ak Gelin!” diye haykırır.
Kocanın eşkiyadan intikamını alıp almadığı belli değildir; ama aşağıdaki ağıtı bu yiğidin yaktığı söylenmektedir:
Sabahtan uğradım ben bir güzele
Güzel ağlatmadı güldürdü beni
Ben güzelden böyle vefa ummazdım
Ak göğsün üstüne kondurdu beni
Ak gelin, sürmelim, sen bilin
Şahin gibi yükseğinden uçarken
Keklik gibi engininden kaçarken
Ab-ı Kevser ırmağından içerken
Susuz pınarlarda kandırdı beni
Ak gelin, sürmelim, sen bilin
Ak gelin indim ola yayladan
Kaşın değil gözün beni ağlatan
Satın mı aldın güzelliğin Mevlâ’dan
Alırım ahdımı koymam seni
Ak gelin, sürmelim, sen bilin
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
13
Bu taşla ilgili yöre halkı tarafından oluşturulmuş ve iki rivayete dayanan
bir başka efsane daha vardır:
İlk rivâyete göre, 365 yıl önce Gazi kasabasında Rumlar yaşamaktadır.
Bölgede savaşın çıkmasıyla kasabadan kaçmaya başlayan Rumlar’dan çocuğu olan bir kadın, yaşlı ve sırtında çocuğu olduğu için kaçmakta zorlanır.
Yüksek bir dağın yamacına gelince, diz çöker ve “Allahım, ya beni taş yap, ya
da kuş yap!” diye dua eder. Duası kabul olan kadın, oracıkta taş kesilir. (F:5)
İkinci rivâyet ise şöyledir: Sırtında çocuğu olan bir kadın, dağda develerini otlatırken çok şiddetli bir doluyla tutulur. Dolunun dışında gökten tırtıl ve böcek de yağar. Bu durumdan son derece korkan kadın, kayalıkların
dibine sığınarak kıbleye döner ve “Allahım beni ya taş et, ya da kuş et.” diye
yalvarır. Duası kabul olan kadın sırtında yavrusu ve ilerideki develeri ile beraber taş kesilir.
Günümüzde anneler, çocuklarını hastalıktan uzak tutacağına inandıkları için kayanın olduğu yerden geçirirler.
14
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ARZU İLE KAMBER EFSANESİ (Yozgat-Yoğunhisar köyü)
Derleyen: Esra METİN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Halit DOĞAN
Doğum yılı ve yeri: Yoğunhisar
Kaynak kişi 2: Emin HATIHAN
Doğum yılı ve yeri: 1923, Yoğunhisar
Kaynak kişi 3: Mustafa ÖZDOĞAN
Doğum yılı ve yeri: 1951, Yoğunhisar
Kaynak kişi 4: Nazife POLAT
Doğum yılı ve yeri: 1950, Yozgat
Kaynak kişi 5: Orhan ŞAHİN.
Doğum yılı ve yeri: 1968, Yoğunhisar
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Yozgat’ın Yoğunhisar köyünün girişinde karşılıklı iki tepe üzerinde bulunan taşlara dikkatli bir şekilde bakıldığında, bu taşların insan suretini andırdığını ve tepelerin arasında da bir karaçalının olduğunu görmek mümkündür.
(F:6 ve 7) Bu oluşum hakkında yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Arzu ile Kamber birbirlerini seven iki gençtir. Arzu’nun annesi bunu fark
eder; ama kızını Kamber’e vermek istemez. Bunun üzerine iki genç, verdikleri karar üzerine kaçarlar. Durumu öğrenen Arzu’nun annesi, hemen gençlerin peşine düşer. İki sevgili, bu dünyada birbirlerine kavuşamayacaklarını
anlayınca, “Allahım bizi ya taş et, ya da kuş et” derler ve ikisi de oracıkta taş
kesilir. Gençlerin taş olduğunu gören anne de “Allahım beni de bunların arasına bir kara çalı yap da hiç kavuşamasınlar!” diye dua eder ve iki taşın arasında kara çalı olur.
Günümüzde kötülük getireceğine inanıldığı için, bu kara çalının olduğu
bölgede gezilmez, çocuklara orada oyun oynatılmaz.
Bu efsanenin bir başka anlatım şekli ise şöyledir: Fakir bir genç, kralın
kızını sever. İki sevgilinin birbirine kavuşmasını istemeyen kral, bu ilişkiyi
onaylamaz ve bunun üzerine iki genç kaçar. Kral de askerleriyle gençlerin
peşine düşer. “Ara bozucu” olarak anılan kadın da bu kovalamacaya katılır.
Gençler yakalanacaklarını anlayınca, oğlan “Allahım beni ya taş et, ya da kuş
et, yoksa bunlar beni öldürecek!” diye dua eder ve oracıkta taş kesilir. Kız da
askerler onu alıp götürürken dua eder ve taş kesilir. Ara bozucu kadın, gençlerin taş kesildiğini görünce, “Allahım beni de bunların arasına kara çalı yap
da, bunlar kavuşamasın!”diye dua eder. Bunun üzerine o da taşların arasında
kara çalı olur. Bu taşlara halk, “kız” ve “oğlan” taşı demektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
15
ARZU İLE KAMBER EFSANESİ (ÜÇ GÜZELLER) (Nevşehir/Ürgüp)
Derleyen: Pakize DÖRTKOL
Derleme tarihi: 04.03.2006 ve 11.03.2006
Kaynak kişi 1: Sami ASLAN
Mesleği: Emekli öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1949, Kayseri
Kaynak kişi 2: Nebahat EVDİRİR
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Nevşehir
Kaynak kişi 3: Ekrem İŞLEK
Mesleği: Turist rehberi
Doğum yılı ve yeri: 1949, Nevşehir
Kaynak kişi 4: Fatma ÖNCÜL
Mesleği: Lise mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1964, Nevşehir
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Nevşehir’e 16, Ürgüp’e 5 km. uzaklıkta olan, “Üç Güzeller” isimli taşların
(F:8) oluşumu, yöre halkı tarafından “Arzu ile Kamber” efsanesi olarak anlatılmaktadır:
80-100 yıl önce, Ürgüp’ün Kalekapı Mahallesi’nde, iki genç birbirlerini
deli gibi severler. Arzu ile Kamber, yıllar önce bir tarla kavgasında kayıplar
vermiş iki düşman ailenin çocuklarıdır. Aynı mahallede büyümüş, aynı okula gitmiş, aynı sınıfta okumuş ve hep birlikte oyun oynamışlardır. Büyüyüp
biri genç kız, biri genç delikanlı olunca birbirlerine âşık olurlar. Zamanla gizli
gizli buluşmaya başlayan gençler, evlenmeye karar verirler. Bunun üzerine
Kamber annesine, karşı evin kızı Arzu’ya âşık olduğunu söyler. Annesinden,
babasını da râzı etmesini ve Arzu’ya dünür gitmelerini ister. Annesi bu sözleri duyunca çılgına döner. Asla düşmanının kızını gelin almayacağını, babası
eğer bu durumu öğrenirse kendisini evden kovacağını anlatır ve oğluna al
duvaklı, kiraz yanaklı başka kızlar bulacağını söyleyip onu ikna etmeye çalışır; ama Kamber’in Arzu’dan vazgeçmeye hiç niyeti yoktur. Bir gün Arzu da
dayanamaz ve annesine açılmaya karar verir. Karşı evde oturan Kamber’e
âşık olduğunu, çocukluklarından beri birbirlerini sevdiklerini anlatır. Babasını ikna etmesi için annesine yalvarır; ama annesi duydukları karşısında
deliye döner. Birbirleriyle düşman aile olduklarını ve eğer babası bunu duyarsa, Arzu’yu da Kamber’i de öldüreceğinden emin olduğunu söyler. Arzu
16
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
çok üzülür, bir daha da annesine hiçbir şey söyleyemez. Bunun üzerine ne
yapacaklarını şaşıran iki âşık, düşünürler, taşınırlar ve kaçmaya karar verirler.
Kamber atını, Arzu da bohçasını hazırlar ve sabahleyin erkenden yola çıkarlar. Ürgüp’ün yakınlarında bir mağaraya saklanırlar. O mağarada küçücük,
kayadan oyma bir ev vardır. Burayı kendilerine ev yaparlar, evlenirler ve karıkoca olurlar. Bir süre sonra da çocukları doğar. Öte yandan Arzu’nun deliler
delisi ağabeyi, sırtında tüfeği, köşe bucak Arzu ile Kamber’i aramaktadır. Onları bulduğu yerde öldüreceğini ve namusunu temizleyeceğini bağırıp durmaktadır. Bunu duyan mahalle çocukları, Arzu ve Kamber’i çok sevdiklerinden, onlara haber verirler ve gizli gizli yemek götürmeye başlarlar. Aradan
aylar geçer. Arzu, ağabeyinin onları bulup öldürmesinden çok korkmaktadır.
Her gün “Allah’ım, eğer ağabeyim bizi bulursa, gördüğü yerde bizi vuracak.
Ağabeyimin kurşunları altında öleceksek, onu görür görmez ben, Kamber
ve çocuğumuz taş kesilelim.” diye dua eder. Günler günleri, aylar ayları kovalar. Arzu’nun deli ağabeyi, Arzu ile Kamber’i saklandıkları mağarada bulur.
Onları görür görmez tüfeğini doğrultur. O anda Arzu: “ Allah’ım, ettiğim duaları kabul eyle!” deyince, tüfeğin patladığı anda Arzu, Kamber ve çocukları
taş kesilir. (F:9)
İbret verici bir özelliğe sahip olmasından ötürü efsane, bilhassa evlenmemiş genç kız ve erkeklere, taşların yanında anlatılmaktadır. Bu sayede aileden izinsiz, kaçarak yapılan evliliklerin önüne geçileceğine inanılmaktadır.
Bu nedenle, evlenmemiş genç kız ve erkeklerin Üç Güzeller’e götürülmesi,
Nevşehir’de bir gelenek haline gelmiştir. Bu üç peribacasının, “Kutsal Taşlar”
olduğuna inanılır. Taştan medet umma gibi bir durum söz konusu değildir.
Arzu ile Kamber efsanesinin anlatılarak, taşların gösterilmesinin sebebi,
gençlere bir örnek teşkil etmesi ve ailelerinin sözünden çıkıp, başına buyruk
yaşamalarını engelleme isteğidir.
Arzu ile Kamber’in efsanesi, yerli ve yabancı tüm turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu anlamda rehberler, “Üç Güzeller”e uğramadan yapılan bir gezinin yöreyi tam mânâsıyla tanıtmayacağını düşünmektedirler.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
17
“BEŞİKKAYA” ya da “KARATAŞ” EFSANESİ (Çorum/Alaca-Koçhisar köyü)
Derleyen: Gurbet ALTUN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Erdoğan İLKER
Mesleği: Koçhisar Köyü Dernek Başkanı
Doğum yılı ve yeri: Çorum/Alaca
Kaynak kişi 2: Satı İLKYAZ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1931, Çorum/Alaca
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Çorum’un Alaca ilçesine bağlı Koçhisar köyünde birbirine bitişik olarak
duran iki taş (F:10) hakkında yöre halkı tarafından üç rivâyeti olan bir efsane
anlatılmaktadır. Sırayla bunlar şu şekilde açıklanabilir:
1. Ermeniler’in işgali sırasında, çocuğu olan bir kadına düşman askerleri
işkence yapmak ister. Bunun üzerine Allah’a karataş olmak için dua eden
kadın, çocuğuyla beraber taş kesilir. Efsanenin isminin “Karataş” olmasının
nedeni de budur.
2. Harp zamanı bir kadın sırtında beşiğiyle beraber yolda giderken, eşkiyalar yolunu keser. Derenin içinde kalan kadın, “Allahım beni ya karataş
et, ya da kuş et.”der. Duası kabul olan kadın, bebeğiyle beraber taş kesilir.
Efsanenin isminin “Karataş” olmasının nedeni de budur.
3. Bir kadın sırtında bebeğinin beşiğiyle yürürken, karşısına ona tecavüz
etmek için iki adam çıkar. Bunun üzerine kadın “Ya Rab, benim bedenimi
bunlara gösterme de, burada taş et.” der ve orada taş kesilir. Bu nedenle efsanenin bir başka ismi de “Beşikkaya”dır.
18
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
DEDELİK (ÇOBAN) EFSANESİ (Ankara/Polatlı-Beyceğiz köyü)
Derleyen: Recep KOCAMAN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Ayşe YILDIZ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1965, Ankara/Polatlı-Beyceğiz köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’ya 76 km. uzaklıkta bulunan Polatlı’ya bağlı Beyceğiz köyünde,
gri renkte bir taş bulunmaktadır. (F:11) Bu taşın oluşumuyla ilgili yöre halkı
tarafından iki rivâyete dayanan şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
İlki şöyledir: Koyunlarını otlatan çobanın karnı acıkır. Bunun üzerine
çıkınını açar ve ekmeğinin kuru olduğunu görür. Ayağının altında ekmeği
ezince, oracıkta taş kesilir.
İkinci ve daha yaygın olarak anlatılan rivâyet ise şöyledir: Karısı ölen bir
çobanın iki tane çocuğu vardır. Köy halkı tarafından sevilmeyen bu çoban,
köyden uzak bir tepede kendi evinde yaşamaktadır. Annesi ve babası tarafından son derece iyi muamele gören çoban, onlara karşı hiç de saygılı değildir. Kendisini ve torunlarını sürekli ziyarete gelen ailesini hiç istemeyen,
canı sıkıldıkça annesine ve babasına eziyet eden çoban, onlara hak ettikleri
şekilde davranmamaktadır. Oğlunun bu davranışlarından bıkan anne, bir
gün Allah’a yalvarır ve onun taş kesilmesini ister. Duası kabul olur ve oğlu
“Dedelik (Çoban) Taşı” denilen yerde taş kesilir.
Günümüzde, aileye karşı saygılı olmayı öğretmek adına yöre halkı, bu
taşın efsanesini çocuklarına sürekli anlatmaktadır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
19
DİKİLİTAŞ EFSANESİ (Sivas/Çelebiler köyü)
Derleyen: Gülay YILDIZDAĞ
Derleme tarihi: 20.04.2006
Kaynak kişi 1: Fadime ÇETİNDERE
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1946, Sivas/Yıldızeli, Arven köyü
Kaynak kişi 2: Nail UZUNOĞLU.
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1929, Sivas/Çelebiler köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Sivas’ın Çelebiler köyünde iki tane yan yana duran beyaz kaya vardır.
(F:12) Bu kayaların oluşumu hakkında yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Birbirini çok seven iki genç vardır. Bütün çabalara rağmen kızın ailesi,
gençlerin evlilik isteklerini onaylamaz ve oğlan en son çare olarak kızı kaçırmaya karar verir. Kaçan gençlerin haberi köyde tez duyulur ve kız evi oğlan
evini basar. Bunun üzerine iki taraf da kaçanların arkasından onları aramaya
koyulur ve sonunda Çelebiler Köyü sınırları içinde Dikili Taş mevkiinde iki
sevgili yakalanır. Tüm ümitlerini yitiren gençler, “Allahım, bizi bu insanların
eline bırakma, ya kurtar, ya da taş et!” diye dua ederler. Bunun üzerine gençler, yan yana duran iki kaya şeklinde taş kesilir.
Günümüzde yaramaz çocuğu olan kadınlar, uslanacakları inancıyla onları taşın etrafında bir kere döndürürler.
20
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
EJDERHA EFSANESİ (Sivas/Küpecik köyü)
Derleyen: Süleyman YÜCE
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Mehmet BAŞLI
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1956, Sivas/Küpecik köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Atalardan.
Sivas’a bağlı Küpecik köyünde kocaman gri renkli taşların olduğu bir
yer vardır. (F:13)Yöre halkı tarafından anlatılan efsaneye göre bu taşlar bir
ejderhanın taşlaşmış şeklidir:
Bir karı-koca, sabana koştukları bir çift öküz ile tarlalarını sürerken, tepeden bir ejderhanın üzerlerine doğru geldiğini görür ve korkarlar. Adam,
“Ey Allahım! Bu musibeti başımdan al, ben sana bir öküzümü kurban edeyim.” der. Adamın duası kabul görür ve o anda ejderha taşa dönüşür. Ne var
ki, adam sözünde durmaz ve öküzünü kurban etmez. Ertesi gün, karı-koca
öküzleriyle tarlaya gelip, tekrar çalışmaya koyulurlar. Dün taş kesilen ejderha,
yeniden canlanır ve karı-kocaya doğru tekrar gelmeye başlar. Bunun üzerine
kadın, kocasının Allah’a söz verip de kesmediği öküzü keserek ejderhanın
ikinci kez taş kesilmesini sağlar.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
21
ELİ BEBEKLİ KAYASI EFSANESİ (Kırşehir/Kaman-Ömerhacılı kasabası)
Derleyen: Gülşen SELÇUK
Derleme tarihi: 10.05.2006
Kaynak kişi: Doğan ADIGÜZEL
Mesleği: Ömerhacılı Belediyesi yazı işleri müdürü
Doğum yılı ve yeri: 1960, Kaman
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Kırşehir’in Kaman ilçesine 15 km. uzaklıkta olan Ömerhacılı kasabasına
girmeden yolun sol tarafında bulunan Baranlı Dağları üzerinde biri büyük,
biri küçük iki tane dik kaya göze çarpmaktadır. Bu kayaların etrafında da irili
ufaklı birçok kaya bulunmaktadır. Yöre halkından öğrenilen efsaneye göre,
bu kayalar, kucağında bebeğiyle düşman zulmünden kaçarken taş olmuş
bir kadın ve çocuğunun vücududur. (F:14) Efsane şöyledir:
Baranlı Dağları üzerinde yer alan Kuş Kalesi’nde yaşayan beyin arazisine, izinsiz girmenin cezası ölümdür. Köyden bir gelin, çocuğu ve kaynanasıyla bir gün Baranlı Dağları’na odun toplamaya çıkar ve farkında olmadan
araziye girer. Beyin adamları onları görünce, kovalamaca olur ve sonunda
kaynana öldürülür. Gelin bir taraftan çocuğuyla kaçarken, bir taraftan da yakalanacağından korkarak “Allahım, beni bu zâlimlerin eline düşüreceğine, ya
taş et burada bırak, ya da kuş et uçur.” diye dua eder. Duası kabul olan gelin,
orada taş kesilir.
22
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
FEVZİYE ANITI EFSANESİ (Ankara /Gölbaşı-Fevziye köyü)
Derleyen: Merve KELLECİOĞLU
Derleme tarihi: 12.05.2006
Kaynak kişi 1: Mehmet ÖZDAMAR
Mesleği: İşçi emeklisi
Doğum yılı ve yeri: 1954, Çankırı
Kaynak kişi 2: Nesrin ZENGİN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1962, Ankara
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın Gölbaşı ilçesine 15 km. uzaklıkta olan Fevziye köyünün, halk
arasında efsaneleşen bir geçmişi vardır:
Kervanların dinlenme yerlerinden biri olarak bilinen Fevziye köyüne
günün birinde bir deve kervanı mola vermek üzere gelir. Ne var ki, kervana
saldırmak için eşkiyalar harekete geçer. İki grup arasında çıkan mücadelede kervanda bulunan kadınlardan biri, korkarak devesine biner ve oradan
uzaklaşmak ister. Eşkiyalardan kaçamayacağını anlayan kadın, “Allahım ya
beni kuş et, ya da taş et, bu eşkiyalara yem etme!” diye dua eder. Bunun üzerine duası kabul olan kadın, oracıkta taş kesilir. (F:15) Kadının taş kesilmesiyle ilgili bir başka anlatı daha vardır. Hamile olmasından ötürü taş kesilen
kadın, Allah’a bebeğini koruması için dua etmiştir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
23
GELİN ALAYI EFSANESİ (Yozgat/Hattuşaş yolu, Nohutlu Tepesi)
Derleyen: Gamze AYDINER
Derleme tarihi: 28.04.2006
Kaynak kişi: Yılmaz GÖKSOY
Mesleği: Emekli sınıf öğretmeni
Doğum yılı ve yeri: 1931, Yozgat
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Çeşitli kimselerden.
Yozgat’ın Hattuşaş yolu üzerinde bulunan Nohutlu tepesinin arka kısmında “Cehirlik” denen yerde, deve kervanını andıran kayalar dizisi bulunmaktadır. Halk tarafından mesire yeri ve piknik alanı olarak kullanılan “Cehirlik”, ismini “cehir” bitkisine borçludur. Sanayinin gelişmediği dönemlerde
kök boyası olarak Avrupa ülkelerine ihraç edilen cehir, kimyevî boyaların
yaygınlaşmasıyla eski popülerliğini kaybeder ve zamanla kuruyup yok olur.
Bu nedenle “Cehirlik”, cehir bitkisinden yâdigâr kalan tek unsurdur. Günümüzde bu topraklarda kırmızı dağ lâleleri yetişmektedir. (F:16) Deve kervanını andıran kayalar dizisine dönülecek olunursa, bu kayaların arasında yer
alan bir kayanın elleri göğsünde bağlanmış boynu bükük bir kızı andırdığı
görülmektedir. (F:17) İşte bu kaya hakkında yıllardan beri yöre halkı, şöyle
bir efsaneye inanmaktadır:
Cehirlik yakınlarında bir köyde, güzeller güzeli bir kız yaşamaktadır. Bu
kız öylesine güzeldir ki, ünü diğer köylere bile yayılmıştır. Kendisini istemeye
gelenlerin hepsini geri çeviren kız, bir an evvel sevdiği delikanlıya kavuşmanın hayâllerini kurmaktadır. Bunun üzerine kızın babası komşu köyden olan
bu fakir gence kızını vermeyi kabul eder. Düğün alayı kurulur, seymenler
dizilir, hazırlıklar tamamlanır ve haber her tarafa yayılır. Durumu öğrenen
ve önceden kızın ret cevabını alan başka bir köyün ağa oğlu, bunu içine sindiremez ve “Onu ben alamadım, başkasına da yâr etmem.” diyerek yemin
eder. Kızın babasına elçiler göndererek, düğünün derhal durdurulmasını ve
kızın kendisine verilmesini ister. Baba, elçilere “Ağam, zorla güzellik olmaz,
gel ağalığını yap, lütûf göster.” diyerek haber yollar. Bunun üzerine adamları ve eşkiyâlar ile düğün alayının yolunu kesen ağa oğlu, gelin ve damat
dışındaki herkesi öldürür. Bunun üzerine kız, “Ya Rabbim, eğer senin sevgili
kullarından isem, beni bu zâlimlerin eline bırakma, ya buracıkta taş et, ya
da kuş edip uçur.” diye dua eder. Duası kabul olan kız, eşkiyâlar ve develerle
birlikte taş kesilir. Ağlarken gözlerinden dökülen yaşlardan da kırmızı dağ
lâleleri açar. Damat ise kuş olup gökyüzüne uçar.
24
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYALARI EFSANESİ (Kayseri/Ağırnas köyü)
Derleyen: Azize YURDAKON
Derleme tarihi: 16.05.2006
Kaynak kişi: Reşid AKYÜZ
Doğum yılı ve yeri: 1920, Kayseri/Ağırnas
Kaynak kişi 2: Hasan ÖZCAN
Doğum yılı ve yeri: 1932, Kayseri/Ağırnas
Kaynak kişi 3: Perihan ÖZÇELİK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1940, Kayseri/Ağırnas
Kaynak kişi 4: Murat ÖZTÜRKKAN
Doğum yılı ve yeri: Kayseri/Ağırnas
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Kayseri’ye 24 km. uzaklıkta olan Ağırnas köyü, Mimar Sinan’ın doğduğu
köy olarak bilinmektedir. Hattâ Mimar Sinan’ın evi, müzeye dönüştürülmüş,
ona ait oluşturulmuş kitaplar hakkında da bir kütüphane yapılmaya başlanmıştır. Üzerine efsane üretilen Gelin Kayaları ise köye 8 km. uzaklıktadır.
Yıllardır taşların oluşumu hakkında anlatılan efsane, iki rivâyete dayanmaktadır. İlki, şöyledir: Genç bir oğlanla kız birbirlerini severler ve evlenmeye karar verirler. Ne var ki kızın annesi bu ilişkiyi onaylamaz ve ona beddua
eder. Tam düğün günü kız, gelin alayı ile beraber taş kesilir. Bu nedenle taşlar, “Gelin Kayaları” adını almıştır. (F:18)
Efsanenin ikinci rivâyeti ise şöyledir: Ağırnas’tan Barsama köyüne gelin
giderken, eşkiyalar, gelin alayının önünü keser ve gelini kaçırmaya çalışırlar.
Bunun üzerine “Allahım, beni ya taş et, ya da kuş et!” diye dilekte bulunan kızın duası kabul edilir ve oracıkta kendisiyle beraber olan herkesle taş kesilir.
(F:19)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
25
GELİN KAYALARI EFSANESİ (Ankara/Kızılcahamam-Abacı köyü)
Derleyen: Fuat YERLİTAŞ
Derleme tarihi: 14.05.2006
Kaynak kişi: Naciye AY
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1947, Kızılcahamam/Kocalar köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden, çevresinden.
Ankara çıkışında otobana girip, Kızılcahamam-Güdül kavşağından dönerek Abacı köyü yol ayrımına gelindiğinde, “Abacı Deresi” adı verilen mevkide, köye çıkan yolun sağ tarafında yan yana ve dimdik duran birçok kaya
vardır. (F:20) “Gelin Kayaları” ismini taşıyan bu taşların oluşumuyla ilgili yöre
halkı, iki tane efsane anlatmaktadır:
İlk efsaneye göre, yörede düğün yapılmaktadır. Gelin alayı ile beraber
gelinin evine götürülmesi âdettir ve hazırlıklar tamamlanıp yola çıkılır. Yol
uzun olduğundan, hakçılara (Gelin alayıyla gidenlere verilen isim.) gözlemeye benzeyen bir hamur işi olan “şebit” dağıtılır. Gelin alayının içinde kucağında bebeği olan bir kadın, yolda giderken çocuğunun altına kaçırdığını
fark eder. Çocuğun altını temizlemek için hiçbir şey bulamayan ve çaresiz
kalan kadın, şebitle bu işi yapabileceğini düşünür ve yapar. Bu olayı, gelin
alayındaki adamlardan biri görür ve kadına “İnşallah taş olursun!” diye beddua eder. Bunun üzerine kadın, kucağındaki çocuk ve tüm gelin alayı ile beraber taş kesilir.
İkinci efsane ise yörede yaşayan güzel bir kızla ilgilidir. Bu kızın babası,
paradan başka bir şey düşünmemektedir. Bir gün, kızını zengin bir firavun
ister ve baba da hiç düşünmeden adamın isteğini kabul eder. Her ne kadar
kız adamla evlenmek istemese de, babasına karşı gelemez. Büyük bir düğün
yapılır ve gelin, alayla birlikte firavunun evine götürülmek üzere yola çıkartılır. Bu evliliği içine sindiremeyen kız, “Allahım, bu firavunla evleneceğime,
onun evine varmadan taş olayım daha iyi!” diye dua eder. Duası kabul olur
ve gelinle (F:21) birlikte bütün gelin alayı da taş kesilir.
26
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYALARI EFSANESİ (Çankırı/Orta-Sakaeli köyü)
Derleyen: Canan GÖKNAR
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Rahmi UZANLIK
Mesleği: Muhtar
Doğum yılı ve yeri: 1948, Çankırı/Orta
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Çankırı’nın Orta ilçesine bağlı Sakaeli köyünde peribacalarını andıran
kocaman kahverengi taşlar bulunmaktadır. Bu taşların oluşumuyla ilgili yıllardır yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Birbirini seven iki gencin en mutlu dakikalarını yaşadıkları düğün günlerinde eşkiyalar gelir ve herkesin huzuru kaçar. Gençler, tam kavuştukları
için sevinirken, bu olay onları çok üzer ve gelin, “Allahım, tam kavuşmuşken
ikimizi ayırma, onlar bize dokunmadan taş kesilelim!” der. Duaları kabul olur
ve düğün alayı ile beraber iki sevgili taş kesilir. (F:22 ve 23)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
27
GELİN KAYASI (YAZILI KAYA) EFSANESİ (Ankara/Nallıhan)
Derleyen: Fulya ÖZTÜRK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Melâhat ERTAN
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1960, Nallıhan
Kaynak kişi 2: Fatma META
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1937, Nallıhan
Kaynak kişi 3: Bahtişen DEMİRKIRAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1956, Nallıhan
Kaynak kişi 4: Osman CANER
Mesleği: Emekli resim öğretmeni
Doğum yılı ve yeri: 1941, Nallıhan
Efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın Nallıhan ilçesini İstanbul’a bağlayan yol üzerindeki peri
bacalarını andıran dağ üzerinde şekillenmiş taşlar, (F:24) hem çok ilgi çekmekte, hem de bunların üzerine oluşturulmuş bir efsane bulunmaktadır. Bu
efsanenin iki rivâyeti vardır:
İlki, çok sevdiği gençle evlenmek isteyen gelin, daha evlenmeden kaynanasının dilinden çok usanır ve bundan dolayı atın sırtında giderken, “Allahım beni ya taş et, ya da kuş et!” der. Bunun üzerine duası kabul olan gelin,
taş kesilir.
İkincisi, gelin alayı giderken gelin tuvaletini yapar ve altını silecek bir
şey bulamadığı için yufkayla siler. Bunun üzerine gelin ve gelin alayı orada
taş kesilir. (F:25)
28
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Eskişehir/Alpu-Kemalpaşa köyü)
Derleyen: Ferhat ÖZPAY
Derleme tarihi: 16.05.2006
Kaynak kişi: Hasan DİNÇ
Mesleği: Alpu’ya bağlı Kemalpaşa köyü muhtarı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Yaşlılardan.
Eskişehir’in Alpu ilçesine bağlı Kemalpaşa köyüne yaklaşık 1 km. uzaklıktaki bir tepenin yamacında kutsal olduğuna inanılan bir taş bulunmaktadır. (F:26) Bu taşla ilgili iki rivâyete dayanan bir efsane anlatılmaktadır.
Anlatılardan ilki şöyledir: Kurtuluş Savaşı nedeniyle köyün yetişkin
erkekleri askere alınır. Köyde sadece kadınlar, çocuklar ve savaşamayacak
kadar yaşlı olanlar kalır. Yunan ordusunun yaklaştığını duyan halk, köylerini
terk ederek etraftaki tepelere saklanırlar. Bu sırada hamile olan bir gelin de
köyü terk etmeye çalışırken, Yunan baskını gerçekleşir. Kız hamile olduğu için
kaçması mümkün olmaz. Köyün hemen yakınındaki bir tepenin yamacında
Yunan askerleri gelini görür ve peşine düşerler. Gelin, askerlerin yaklaştığını
görünce çaresiz kalarak “Allahım beni ya taş et, ya kuş et, bu namertlerin
eline düşürme!” diye dua eder. Duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir.
İkinci anlatı ise şu şekildedir: Bir kadın, dağda tuvaleti gelince, elindeki
yufkaları temizlenmek için kullanılır, bunun sonucunda oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
29
GELİN KAYASI EFSANESİ (Çorum-Üçköyler köyü)
Derleyen: Duygu KİREMİTÇİ
Derleme tarihi: 30.04.2006
Kaynak kişi: Zafer SEZGİN
Mesleği: Üçköyler muhtarı
Doğum yılı ve yeri: 1977, Çorum
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Dedelerinden.
Çorum’a bağlı iki köy olan Üçköy ile Ahmetoğlan arasında “Gelin Kayası” denen bir yer vardır. (F:27) Bu taşın oluşumuna yönelik şöyle bir efsane
üretilmiştir:
Bir çoban ile zengin bir genç kız birbirlerini çok sevmekte, kavuşmak
için sabırsızlanmaktadırlar. Ne var ki, kızın babası bu beraberliği onaylamaz
ve kızını komşu köyden zengin bir delikanlıya verir. Gelin alayı komşu köye
giderken, çoban “Allahım ya beni taş et, ya da kuş et” diye bağırır. O anda
çoban ağaç, gelin de taş olur.
30
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Ankara/Beypazarı)
Derleyen: Mehtap ÇİVİOĞLU
Derleme tarihi: 07.05. 2006
Kaynak kişi: Ümran ERDOĞAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1962, Beypazarı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın Beypazarı ilçesine 20 km. kala yolun sağ tarafında bulunan
kayaya verilen isim, “Gelin Kayası”dır. Anlatılan efsaneye göre bu kayalar, taşlaşan bir gelinin eteklerini andırmaktadır. (F:28)
Halk tarafından anlatılan “Gelin Kayası” efsanesinin iki rivâyeti vardır: İlkinde birbirine sevdalı olan iki genç evlenmek isterler ama kızın babası buna
râzı gelmez ve onu başkasına verir. Düğün günü gelir ve kız sevdiğine kaçmaya teşebbüs etse de, gelin alayı bunu engeller. Ne var ki, genç kız kaçarak
bir tepeye çıkar ve orada “Allahım ya beni taş et, ya da kuş et” diye yalvarır.
Bunun üzerine genç kız taş kesilir.
İkinci anlatıda ise genç kız ile çoban birbirlerine âşık iki gençtir. Çoban
o kadar güzel kaval çalmaktadır ki, kızı kendine âşık etmiştir. Ne var ki sevdalılar birbirlerine kavuşamazlar, çünkü kız başkasıyla evlendirilir. Düğün
günü sevdiği kızı, gelin alayı ile birlikte kocasının köyüne giderken gören
çoban, kavalını öyle bir çalar ki, sevdiğine bir mesaj yollamış olur. Bu mesajda çoban, geline “Ata sağından bin, solundan in.” demek istemiştir. Bunu
anlayan kız, attan inip çobanın olduğu tepeye gitmek için koşmaya başlar.
Arkasından gelen gelin alayının kendisinin mutluluğuna izin vermeyeceğini
düşünen sevdalı kız, tepeye çıkarken “Allahım ya beni taş ya da kuş et!” diye
yalvarır. Bunun üzerine duası kabul olur ve tepeye vardığında taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
31
GELİN KAYASI EFSANESİ (Nevşehir/Çat kasabası)
Derleyen: Ayşe TAŞDEMİR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Gülnur HİLAL
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1979, Nevşehir/Çat
Kaynak kişi 2: Naci UÇMAN
Mesleği: Müdür yardımcısı
Doğum yılı ve yeri: 1962, Nevşehir/Çat
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Nevşehir’in Çat kasabasında halkın “Gelin Kayası” olarak adlandırdığı bir
taş vardır. (F:29 ve 30) Burayı gelinlikli bir kıza benzeten yöre sakinleri, taşın
oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Çok soğuk geçen bir kışın ardından Çat kasabasında toprak oldukça
zarar görür ve üzerinde ot bitmez hale gelir. Köyün muhtarı ise bu işin çözümünü başka bir köyden ot ya da saman istemekte bulur. Karşı köyün ağası
ise zûlmü ile bilinen biridir. Ağa, muhtara da zâlimliğini gösterir ve vereceği
otun karşılığında muhtardan kızını ister. Teklifi önce reddeden muhtar, daha
sonra buna boyun eğmek zorunda kalır. Düğün alayı gelene kadar durumu
açıklayamayan muhtar karşısında kız, zâlim ağaya varmamak için “Allahım
beni ya taş et, ya da kuş et.” der. Duası kabul olur ve taş kesilir.
Bir başka anlatıda ise kızın çaresiz olarak gelin alayına katıldığı, Allah’a
duasını at üstünde giderken yaptığı ve bunun üzerine kızın, gelin alayı ile
birlikte taş kesildiği söylenmektedir.
32
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Niğde/Bor)
Derleyen: Güler KÖMÜR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Mükremin KESGİN
Doğum yılı ve yeri: 1976, Okçu köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Atalardan, dedelerden.
Niğde’nin Bor ilçesinde “Âşılar Dağı” denen bir yer vardır. (F:31) Günümüzde dağa çıkmak mümkün değildir. Bu nedenle “erişilmez”lik sıfatı bulunan dağdaki gelin kayasına hiçbir zaman zarar gelmeyeceğine inanılmaktadır. Böyle bir inancın gelişmesinde şu efsanenin rolü büyüktür:
Güç durumda kalan genç kız, sevdiğiyle beraber dağa çıkar. Kaçan kız,
aynı zamanda hamiledir. Dağlarda aç ve susuz kalan iki sevgili, en sonunda
bu güç durumdan kurtulmak için “Allahım, bizi ya taş et, ya da kuş et.” diye
dua ederler. Duaları kabul gören gençlerden, erkek kuş olup uçar, kız da taş
kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
33
GELİN KAYASI EFSANESİ (Ankara/Kızılcahamam-Taşlıca köyü)
Derleyen: Elif SELÇUK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Hâlis SARI
Mesleği: Rençber
Doğum yılı ve yeri: 1932, Taşlıca köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine bağlı bir köyü olan Taşlıca, Akdoğan
köyünden 5 km. uzaklıktadır. Bu iki köyün arasındaki yol üzerinde de Oruç
Gazi ve Kırmızı Ebe türbelerinin yanı sıra Gelin Kayası (F:32) bulunmaktadır.
Bu kayanın oluşumu hakkında iki rivâyeti olan şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
İlki, şöyledir: Nigâr Hanım isimli genç Türk kızını, bir Rum genci zorla
kendine eş yapar. Bu zorla alıma bir de davullu zurnalı alay oluşturulunca,
Oruç Gazi bu duruma itiraz eder. Ona aldırış etmeyen düğün alayı, taş kesilir.
İkinci anlatı ise şöyledir: Nigâr, köyün en güzel kızlarından biridir ve dokuz kardeşin en büyüğü olduğu için ev , tarla, bağ ve bahçe işlerinin tamamı
onun üzerindedir. Bir gün köyün kızlarıyla birlikte tarlaya giderken karşıdan
bir atlının geldiğini gören Nigâr, bu delikanlıya âşık olur. İlerleyen zamanlarda bu genç, yeniden Nigâr’ın karşısına çıkar ve onu sevdiğini, evlenmek istediğini söyler. Nigâr ise, ailesinin yabancıya kız vermeyeceğinden emindir.
Bunun üzerine genç adam, ailesini köyün muhtarı ile Nigâr’ın evine yollar;
fakat yine de sonuç değişmez ve gençler birbirlerine kavuşamazlar. Buna
rağmen, köyün çöpçatan teyzesi, sonunda Nigâr’ın babasını ikna eder ve
törelerine göre de istediği başlığı vereceğini söyler. Düğün hazırlıkları yapılır
ve gelin alayı davul, zurna çalarak eğlenmeye başlar. Ne var ki düğünlerde
davul çalmamak, eski ulemanın aşırı eğlenceye kaçılmaması için koyduğu
bir kuraldır. Tepe yamacına gelen düğün alayı, bu kuralı çiğner ve o anda
şimşekler çakmaya, rüzgâr hızlı bir şekilde esmeye başlar. Sonuç olarak herkes taş kesilir, zavallı delikanlının âkıbeti ise belli değildir.
Günümüzde bu köyde davul çalmak yasaktır ve herkes bu kurala uymaktadır.
34
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Çankırı/Eldivan-Oğlaklı köyü)
Derleyen: Melek VARVAR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Ayvaz ÇAL
Mesleği: Ziraat Mühendisi
Doğum yılı ve yeri: 1965, Çankırı
Kaynak kişi 2: Ali GÜMÜŞ
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1961, Çankırı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Ebelerden, dedelerden, babalardan.
Çankırı’nın Eldivan ilçesine bağlı Oğlaklı köyünde birbirine çok benzeyen taşların bulunduğu bir yer vardır. (F:33) Buraya “Gelin Kayası” denmekte
ve oluşumu hakkında da şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Savaş zamanında bir gelin alayı, kız evinden Çankırı’ya doğru giderken,
yolları düşmanlar tarafından kesilir. Gelin alayının önünde giden evliya, “Allahım bizi düşman eline verme de, ya taş et, ya da kuş et!” diye dua eder.
Gelin alayını oluşturan gelin ve seymenler, oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
35
GELİN KAYASI EFSANESİ (Çankırı/Kurşunlu-İğdir ovası)
Derleyen: Şeyma MERGEN
Derleme tarihi: 16.04.2006
Kaynak kişi 1: Hamdi KARAOĞLU
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1934, Çankırı/Çukurca köyü
Kaynak kişi 2: Şahin Şaban KAYMAK
Mesleği: Kurşunlu Tapu Sicil Müdürlüğü’nde çalışıyor.
Doğum yılı ve yeri: 1965, Çankırı/Kurşunlu
Kaynak kişi 3: Râfet ÖMER
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1942, Çankırı/Köbürlü köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Yaşlı insanlardan.
Çankırı’nın kuzeybatısında yer alan ve şehre uzaklığı 90 km. olan Kurşunlu ilçesine bağlı, Köpürlü ve İğdir köyü arasındaki İğdir ovasında yer alan
gelin kayasının oluşumu, yöre halkı tarafından şöyle bir efsaneyle açıklanmaktadır:
Kurşunlu’nun Köpürlü köyünde fakir bir ailenin çok güzel bir kızı vardır.
Bu kız, genç bir oğlanı sevmektedir. İki genç evlenip çocuk sahibi olmayı
düşlerler; fakat zaman geçtikçe kızın güzelliği pekçok yerde duyulur. Bunu
duyan zengin bir ağa, kızı görmeye gider ve gördüğü anda ona vurularak,
hemen evlenmek ister. Baba, kızının ağayı istemediğini bilse de, hem kendinin hem de kızının rahat etmesi için çaresiz kızını evlendirmeye karar verir.
Ertesi gün ağanın köyüne gitmek için gelin, at üstünde seymenlerle yola çıkar. Yolda ağlayarak “ Allahım, beni ya taş et, ya da kuş.” diye dua eden genç
kız, tam Kurşunlu’nun İğdir ovası mevkiinde seymenleri ile beraber taş kesilir. (F:34)
36
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Sivas/Yıldızeli-Menteşe köyü)
Derleyen: Yelda AKPINAR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Hüseyin TOPÇU
Doğum yılı ve yeri: 1932, Menteşe köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Menteşe köyünde gri renkte taşlar bulunmakta ve bunlara da “Gelin Kayası” denmektedir. (F:35) Halk, bu taşların
oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Genç bir kız, hiç istemediği halde bir gence verilir. Düğün günü alayla
beraber damadın evine doğru giderken gelin, üzüntüsünden “Allahım, ya
beni taş et, ya da kuş et!” diye dua eder. Bunun üzerine gelin, atının üstünde
taş olurken, gelin alayı da onunla beraber taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
37
GELİN KAYASI EFSANESİ (Nevşehir/Ürgüp-Avanos yolu üzeri)
Derleyen: Emine ACAR
Derleme tarihi: 15-17.04.2006
Kaynak kişi 1: Mehmet ATAK
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1928, Nevşehir/Ürgüp
Kaynak kişi 2: Habibe GÜLERCAN
Mesleği: Üniversite öğrencisi
Doğum yılı ve yeri: 1968, Nevşehir/Ürgüp
Kaynak kişi 3: Fatma UCMAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Nevşehir/Ürgüp
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Nevşehir’in Ürgüp-Avanos ilçelerinin arasındaki yol üzerinde ünlü peribacalarını andıran “Gelin Kayası” adında beyaz ve bej renklerin hâkim olduğu bir taş bulunmaktadır. (F:36) Bu taş hakkında yöre halkı yıllardır şu
efsaneyi anlatmaktadır:
Herkesin çok sevdiği ve beğendiği güzel bir genç kız vardır. Komşularının oğluyla nişanlı olan bu kız, çok da mutludur. Öte yandan Ürgüp’te zenginliği ve zâlimliği ile ünlü bir adam vardır ve bu kızı, oğluna almak istemektedir. Tam düğün arifesinde kıza oğlu için tâlip olan adam, ret cevabını alır
ve çok hiddetlenir. Bunun üzerine ertesi gün, düğün alayının yolunu keserek
kızı kaçırmak ister. İşte o anda gelin, “Allahım, beni ya taş eyle, ya da kuş eyle,
bu zâlim insanın eline bırakma!” der. Duası kabul olan gelin, taş kesilir.
38
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Çankırı/Eldivan-Sarayköy)
Derleyen: Demet KUZEY
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Mehmet AKIN
Mesleği: Şoför
Doğum yılı ve yeri: 1968, Eldivan
Kaynak kişi 2: Mehmet ARICI
Mesleği: Emekli öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1945, Eldivan
Kaynak kişi 3: Ayşe KABAKÇI
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1926, Eldivan
Kaynak kişi 4: Şükriye PEHLİVAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1932, Eldivan
Kaynak kişi 5: Emin YANAN.
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1949, Eldivan
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Çankırı’nın Eldivan ilçesine bağlı Sarayköy’de “Gelin Kayası” adı verilen
birbirine çok benzeyen ve çok sayıda olan gri renkte taşlar bulunmaktadır.
(F:37) Halk, bu taşların oluşumuyla ilgili şu efsaneyi anlatmaktadır:
Savaş zamanıdır ve genç bir Türk kızı, düşman olarak kabul görülen bir
Rum köyüne gelin verilmek istenir. Buna dayanamayan kız, düğün alayıyla
beraber at üstünde giderken, “Allahım, ya beni taş et, ya da kuş et, yeter ki
bu düşmanın eline bırakma!” diye dua eder. Bunun üzerine genç kız, düğün
alayı (F: 38) ile beraber taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
39
GELİN KAYASI EFSANESİ (Çorum/Kılıçören köyü)
Derleyen: H. Öznur YIĞMADEPE
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Erol YİĞİT
Mesleği: Muhtar
Kaynak kişi 2: Yüksel YİĞİT
Doğum yılı ve yeri: 1934, Kılıçören
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Çorum’a 5 km. uzaklıkta olan Kılıçören köyünün yakınlarında “Gelin Kayası” adı verilen gri renkte bir taş bulunmaktadır. (F:39) Yöre halkı, bu taşın
oluşumuyla ilgili şöyle bir efsane anlatır:
Güzelliği dillere destan olan genç bir kız vardır. Her ne kadar onu isteyen pek çok kişi olsa da, kız kendi köyündeki çobana âşıktır. Birbirlerine
sevdalanan gençler, gizli gizli görüşmeye başlarlar. Bunu duyan kızın babası,
ilişkilerini asla onaylamayacağını söylese de, kız buna aldırmaz ve çobanla
görüşmeye devam eder. Bunun üzerine babası, kızını civar köylerden bir bey
oğluna verir ve düğün hazırlıklarına başlanır. Düğün günü at üzerinde sevmediği birine giden kız dayanamaz ve “Allahım, beni ya taş eyle, ya da kuş
eyle!” diye dua eder. Duası kabul olan kız at üstünde taş kesilir.
40
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Ankara/Elmadağ-Yeşildere beldesi)
Derleyen: Emine SARAÇ
Derleme tarihi: 01.04.2006
Kaynak kişi: Yüksel GÜNDEM
Mesleği: Elmadağ Belediyesi’nde işçi
Doğum yılı ve yeri: 1965, Elmadağ
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın Elmadağ ilçesine bağlı Yeşildere beldesinde ve İdris Dağı’nın
kuzeyinde beyaz renkte bir kaya bulunmaktadır. Bu kayanın oluşumuyla ilgili şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Güzelliğiyle ünlü genç bir kızın pek çok isteyeni vardır. Günlerden bir
gün, kızı istemeye gelenlerden bir ailenin oğluna kızın da gönlü kayar ve
düğün günü gelir çatar. Genç kız, tüm hazırlıklarını tamamlayıp gelin alayı
ile beraber yola çıkar. Ne var ki, düğün alayının önünü eşkiyalar keser ve
gelin dışındaki herkes öldürülür. Çete reisi, gelinden faydalanmak isteyince,
“Ya Rabbim, beni bu zalimin eline bırakma, ya kuş et uçur, ya da buracıkta
taş et!” diye yalvarır. Duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir. (F:40)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
41
GELİN KAYASI EFSANESİ (Konya/Kulu-Kozanlı beldesi, Sarıyayla köyü)
Derleyen: Tülin HAYIRLI
Derleme tarihi: 23.04.2006
Kaynak kişi: Nârin CÖMERT
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Konya/Sarıyayla
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Annesinden
Konya’ya bağlı Kulu ilçesinin 23 km. batısında bulunan Kozanlı beldesi,
Sarıyayla köyüne 30 km. uzaklıktadır. Burada bulunan gri renkteki taşın oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Güzelliğiyle dillere destan olan genç bir kız, komşu köylerden bir delikanlıya verilir. Düğün günü gelip çatar ve gelin alayı hazırlıklarını tamamlar.
Ata bindirilen gelin de alayı ile beraber yola koyulur. Genç kızı seven bir başkası daha vardır, fakat bu âşığı kimse bilmemektedir. Düğün günü adamlarıyla beraber gelin alayının önünü kesen bu gizli âşık, öncelikle tüm erkekleri öldürür. Buna çok üzülen gelin, “Ya Rabbim, eğer senin sevgili kullarından
isem, beni bu zâlimleri eline bırakma. Ya kuş yap uçur, ya da buracıkta taş
ediver!” der. Duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir. (F:41)
42
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN TAŞI EFSANESİ (Niğde/Şekerpınar mevkii)
Derleyen: Emrah İNAN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Fatih DİNÇ
Mesleği: Tatlıcı
Doğum yılı ve yeri: 1976, Niğde
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Yaşlılardan.
Niğde ile Adana’yı birbirinden ayıran Toros Dağları’nın üzerinde gri
renkte bir taş bulunmaktadır. Şekerpınarı mevkiine yakın olan “Gelin Taşı”nın
oluşumuyla ilgili yöre halkı, şu efsaneyi anlatmaktadır:
Tarîhî İpek Yolu üzerinde bulunan Şekerpınarı’na Arap yarımadasının
zengin tüccarları gelir. Bunlardan biri Türkmen bir ağanın kızına âşık olur ve
babasından kızını ister. Ağa da kızını tüccara verir. Kız, hiç istemediği halde
duruma boyun eğer. Yurdundan, anasından ayrılmak kıza çok zor gelir. Düğün yapıldıktan sonra çeyiziyle yola çıkan gelin, içindeki acıya daha fazla dayanamaz ve “Allahım, ya beni taş et, ya da kuş et, yeter ki beni o diyarlardan
salma!” diye dua eder. Bunun üzerine duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir.
(F:42)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
43
GELİNCİK KAYALARI EFSANESİ (Ankara/Ayaş)
Derleyen: Seçil ÇAKMAK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Selahattin BAYRAKTAR
Mesleği: Ayaş halk kütüphanesi müdürü
Doğum yılı ve yeri: 1961, Ankara/Ayaş
Kaynak kişi 2: Hüseyin KOÇER
Mesleği: Emekli memur
Doğum yılı ve yeri: 1932, Ankara/Beypazarı
Kaynak kişi 3: Daniye KOÇER
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1935, Ankara/Ayaş-Sinanlı
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Yaşlı amcalardan, ninelerden, komşulardan.
Ankara’ya bağlı Ayaş ilçesinde gelin alayını ve develeri simgeleyen gri
renkte kayalar bulunmaktadır. Bunların oluşumuyla ilgili yöre halkı şunları
anlatmaktadır:
Aşağı yukarı kırk kişilik bir gelin kafilesi, develeri ile beraber Ayaş’tan
varacakları yere doğru yönelmişlerdir. Karşılarına bir eşkıya grubu çıkar. Namusunun gideceğini anlayan gelin, “Allahım, ya beni bu zor durumdan kurtar, ya da taş et!” der. Duası kabul olur ve tüm gelini alayı ile beraber oracıkta
taş kesilir. (F:43)
44
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİNCİK KAYASI EFSANESİ (Kırıkkale/Yüzüncü Yıl Ağaçlandırma Sahası)
Derleyen: Emine AKDEMİR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Dursun KÖKER
Mesleği: Kırıkkale Beklediyesi’nde çalışıyor.
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Köylülerden.
Kırıkkale’de, “Yüzüncü Yıl Ağaçlandırma Sahası” denilen yerde, kahverengi renkte büyük taşlar bulunmaktadır. Bu taşların oluşumunu 1402’de
yaşanan Ankara Savaşı’na kadar götüren yöre halkı, olayın efsanesini şöyle
aktarmıştır:
Çok zengin bir bey oğlu, fakir bir kıza âşık olur. Ne var ki, genç kız onu
değil, başka bir köyden çobanı sevmektedir. Buna aldırmayan bey oğlu, zenginliğine güvenerek kızı ister ve babası da seve seve oğlanın isteğini yapar.
Babasına karşı gelemeyen kız, aşkını içine gömer ve bey oğluyla evlenmeye
razı olur. Ne var ki, tam düğün günü gelin alayı (gelin sâmeni) ile beraber
yola çıkılınca, genç kız bu duruma daha fazla dayanamaz ve “Allahım, beni
bu adama eş edeceğine, şuracıkta taş et!” diye dua eder. Duası kabul olur ve
gelin alayı da dahil olmak üzere herkes taş kesilir. (F: 44 ve 45)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
45
GELİNCİK SIRRI EFSANESİ (Konya/Seydişehir-Gevrekli kasabası)
Derleyen: Hülya DABAN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1: Kâzım CAN
Kaynak kişi 2: Mümine ORHAN
Doğum yılı ve yeri: 1946, Konya/Seydişehir-Gevrekli kasabası
Kaynak kişi 3: Mehmet YILDIZ
Doğum yılı ve yeri: 1928, Konya/Seydişehir-Gevrekli kasabası
Kaynak kişi 4: Nurullah YÜKSEL
Mesleği: Gevrekli Belediyesi Başkanı
Doğum yılı ve yeri: 1956, Konya/Seydişehir-Gevrekli kasabası
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Konya’ya bağlı Seydişehir ilçesinin Gevrekli kasabasında, oluşumu 150200 yıl öncesine kadar götürülen gri renkte taşlar vardır.(F:46) Bu taşlar,
kasabanın güney kısmına yaklaşık 750 metre-1 km. uzaklıktadır. Bu taşların
oluşumuyla ilgili yöre halkı, “Gelincik Sırrı” isminde bir efsane anlatmaktadır:
Annesinden ayrılmak istemeyen genç bir kız, yaşadığı köy olan
Fasıllar’dan başka bir köye gelin verilir. Büyük bir deve kervanıyla yola çıkan
gelin, iki köyün tam ortasına gelince, ellerini açar ve “Allahım, beni ya taş
et, ya da kuş et!” diye dua eder. Duası kabul olan gelin, deve ile beraber taş
kesilir. (F:47)
Yöre halkı durumdan “Gelin taş oldu.” ifadesi yerine “Gelin sır oldu.” şeklinde söz eder. Bunun dışında, günümüzde taşların yanından geçen çocuklar hâlâ korkmaktadır. Gelincik Sırrı taşlarının bir başka özelliği, çok yakınında türbe ve dilek ağacı bulunmasıdır. İnanışa göre dileği olan genç kızlar,
gelinler, borcu olanlar ve çocuğu olmayanlar türbenin başında dua edip,
yanındaki ağaca bez bağlamaktadır.
46
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİNCİK TAŞLARI EFSANESİ (Karaman/ Ayrancı-Ambar köyü)
Derleyen: Hatice GÜLER
Derleme tarihi: 08.05.2006
Kaynak kişi: Mustafa GÖNENÇ
Mesleği: Emekli öğretmen, şimdi köy muhtarı
Doğum yılı ve yeri: 1946, Ambar köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Karaman’a bağlı Ayrancı ilçesinin 18 km. kuzeydoğusunda Ambar köyü
bulunmaktadır. Bu köy, 150 yıl öncesine kadar Divle’nin çiftliği ve tahıl ambarı olarak kullanılmış ve bu sebeple “Ambar“ ismini almıştır. Köyde birbirine
benzeyen pekçok kaya bulunmaktadır. (F: 48) Bunların oluşuyla ilgili halk şu
efsaneyi anlatmaktadır:
Birbirine komşu olan iki köy vardır. Bunlardan birinde fakir ve güzel bir
kız, diğerinde ise zengin ve güçlü bir oğlan yaşamaktadır. Bu oğlan fakir kızı
görür, beğenir ve ailesinden ister. Ne var ki kız da, ailesi de oğlanı istemez.
Bunun üzerine oğlan, baskı ve güç kullanarak kızın ailesini ikna eder ve düğün günü gelir çatar. Gelin, kendi alayıyla yol boyunca giderken “Allahım,
beni taş et, oraya gönderme!” diye ağlayıp sızlar. Kızın duası, erkek tarafının alayı ile karşılaşılınca kabul olur ve gelin devenin üzerinde olmak üzere
(F:49) herkes oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
47
“İFFET KAYASI EFSANESİ” ya da “KARTAL KAYALIKLARI
GELİNİ EFSANESİ”
(Ankara/Polatlı-Karahamzalı köyü)
Derleyen 1: Ömer ÇİÇEK
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Fatma DİNLEN
Mesleği: Çiftçilik
Doğum yılı ve yeri: 1966, Karahamzalı
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Derleyen 2: Seval DEMİRTAŞ
Derleme tarihi: 16.04.2006
Kaynak kişi: Derya SARI
Mesleği: Öğrenci
Doğum yılı ve yeri: 1987, Ankara
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedesinden.
Ankara’ya 70 km. uzaklıkta olan Polatlı ilçesinin adı, Farsça bir kelime
olan “Pulat”tan gelmektedir. “Çelik, kuvvetli” anlamına gelen pulat, zamanla
Polat’a, sonra da Polatlı’ya dönüşmüştür. 1926 yılında ilçe olan Polatlı, Sakarya Meydan Muharebesi’nde önemli bir rol oynamıştır. “Kartal Kayalıkları
Gelini” ismindeki kayalıkların oluşumu da Polatlı’ya 15 km. uzaklıkta olan Karahamzalı kazâsında yıllardır anlatılagelen şu efsaneye dayanmaktadır:
Sakarya Meydan Muharebesi zamanında herkesin gözü kulağı gelecek
haberdedir. Yunan askerlerinin İzmir’e girip, Afyon’a kadar yaklaştığı haberi
gelince köylüler, köy odasında bu durum karşısında ne yapacaklarını tartışmaya başlarlar. Tam o sırada kapı çalar ve içeri 10-15 yaşlarında yüzü sapsarı
kesilmiş bir çocuk girer. Sobanın yanında ısındıktan sonra konuşmaya başlayan çocuk, Yunanlılar’ın hızla ilerleyerek Eskişehir’e yaklaştığını ve yakında
da köyü işgal edeceklerini anlatır. Kaçmak ve kalmak arasında ikilem yaşayan
halkın zengin kısmı ertesi gün kaçar. Fakirler ise köyde kalır. Sonunda, Yunan askerleri köyü işgal etmeye başlar ve genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden
herkesi öldürürler. Bu durumun yaşandığı bir başka evin erkeği öldürülür,
kadına ise tecavüz edilir; fakat kadın bir fırsatını bulup kucağında çocuğuyla kaçmaya başlar. Önde kadın, arkada Yunan askerleri Kartal Kayalıkları’nın
ucuna kadar gelirler. Kaçacak bir yer bulamayan kadın, yalvarmaya başlar
ve “Ey kurban olduğum Rabbim, bu kara lekeyle yaşamaktansa beni taş et,
yavrumu da benden ayırma!” diyerek dua eder. Duası kabul olan kadın, kucağında çocuğu ile beraber taş kesilir. (F:50,51)
48
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
İKİ YETİM EFSANESİ (Konya/Beyşehir)
Derleyen: Sevgi BOZOĞLAN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Fatma FİDAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1966, Niğde
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Kayınbabasından.
Konya’nın Beyşehir ilçesinin yüksek tepelerinde bir taş bulunmaktadır.
(F:52) Halk arasında bu taşın oluşumuyla ilgili şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Beyşehir’de yaşayan iki kardeş, çok küçük yaştayken, annelerini ince
hastalıktan kaybeder. Bunun üzerine babaları çok geçmeden evlenir. Adamın ikinci evliliğini yaptığı kadın; genç, güzel ve alımlı olduğu kadar, kötü
bir kişiliğe sahiptir. Kadın, ufak tefek şeyleri bahane ederek çocuklara kötü
muamele eder ve şiddet uygular. Dayak nedeniyle çok korkan çocuklar, kadın ne isterse yapmaya başlarlar. Üvey anne, bir gün çocuklardan koyunları
otlatmalarını ister. Koyunları götürüp oyuna dalan çocuklar, onları kaybeder
ve aramaya başlarlar. Ne var ki, koyunlar çoktan uzaklara varmıştır... Bunun
üzerine eve gitmeye korkan iki kardeş, “Allahım, bizi ya taş eyle, ya da kuş
eyle; ama üvey annemizin eline bırakma!” diye yalvarırlar. Allah da onların
dualarını kabul ederek birini taş, diğerini de kuş eder.
Günümüzde bazı insanlar keramet vardır diye bu taşa yüzlerini sürmektedirler.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
49
KADIN KAYASI EFSANESİ (Çorum/Alaca-Altıntaş köyü)
Derleyen: Abdullah ŞAHİN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Hamdi TAŞTAN
Doğum yılı ve yeri: 1931, Çorum
Kaynak kişi 2: Yusuf CAN
Doğum yılı ve yeri: 1951, Çorum
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Altıntaş köyü, Çorum’un Alaca ilçesine 25 km. uzaklıktadır. Burada var
olan beyaz bir taş, (F:53) yöre halkı tarafından “Kadın Kayası” olarak adlandırılmakta ve hakkında da şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Bir kadın çayda yıkanırken, çevreden atlıların veya askerlerin geldiğini
görür. “Allahım beni böyle çıplak görmesinler, ya taş et, ya da kuş et.” der ve
taşa dönüşür.
50
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KADIN KAYASI EFSANESİ (Konya/Çumra)
Derleyen: Özgün ÖZDEMİR
Derleme tarihi: 16.05.2006
Kaynak kişi: Leyla ALTIN
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1981, Konya/Çumra
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Babaannesinden.
Konya’nın Çumra ilçesinde beyaz renkli bir taş vardır. (F:54) Günümüze yakın bir zamana kadar sevdiğine kavuşamayan genç kızların dua etmek
için uğrak yeri olan bu taşın oluşumu hakkında yörede şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Birbirlerini çok seven karı kocanın uzun süre evli olmalarına rağmen,
çocukları yoktur. Bir gün, adam evin ihtiyaçlarını almak için şehirde bulunan pazara iner. Günler geçer; ama adam geri dönmez. Buna dayanamayan
kadın yollara düşer ve üç gün üç gece kocasını arasa da ona ait hiçbir iz
bulamaz. Derken karşısına eşkiyalar çıkar ve kadına saldırmaya kalkarlar. Namusuna sahip çıkmak adına kadın “Allahım, beni ya taş et, ya da kuş et, yeter
ki, bu canilerin eline bırakma!” diye dua eder. Bunun üzerine duası kabul
olur ve oracıkta taş kesilir.
Adam, kimilerine göre çok uzun bir süre sonra köye dönmüştür. Kimileri
de adamın evine bir daha hiç dönmediğini, onun da bir şekilde öldüğünü
söylemektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
51
KAĞNI KAYA EFSANESİ (Yozgat/Sorgun-Bahadın kasabası)
Derleyen: Murat IŞIK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Hanife YILDIZ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1966, Sivas
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedesinden, babasından.
Yozgat’a bağlı Sorgun ilçesinin bir kasabası olan Bahadın, Yozgat’a 45
km. uzaklıktadır. Burada bulunan gri renkteki taşlar, kasabaya 16 km uzaklıktadır ve oluşumu hakkında “Kağnı Kaya” isminde bir efsane anlatılmaktadır:
Oldukça karlı ve soğuk bir kış gününde Bahadın sakinlerinden bir adam,
odun kesmek için dağa çıkmaya karar verir. Dağda yatır olması sebebiyle
ağaç kesilmesinin başa belâ getireceğine inanan arkadaşları, adamı engellemeye çalışsalar da, onu bir türlü kararından döndüremezler. İnatçı köylü,
öküzleri ve kağnısını da alarak yola koyulur ve dağa çıkar. Odunlarını kesip,
aşağı inerken ovada ansızın bir gürültü kopar. Uğultuya daha fazla dayanamayan adam, “Allahım, ya beni taş et, ya da canımı al!” diye dua eder. Duası
kabul olur ve öküzleriyle beraber taş kesilir. (F: 55,56)
Günümüzde halk, rüzgâr ve kar nedeniyle zarar görmüş taşlardan korkmakta ve kesinlikle taşların olduğu civardan bir şey almamaktadır. Bunun dışında “Kağnı Kaya”nın olduğu yerin yakınında bulunan yatıra gidilerek dilek
dilenmekte ve ağaçlara da bez bağlanmaktadır.
52
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KARDEŞLER TEPESİ EFSANESİ (Sivas)
Derleyen: Yunus Emre ÇINAR
Derleme tarihi: 20.04.2006
Kaynak kişi: Saadettin TEKBAŞ
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1958, Sivas
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Sivas’ı Malatya’ya bağlayan yolun ve Kızılırmak nehrinin geçtiği Eğri
köprüsünün yakınında “Kardeşler Tepesi” denen bir yer vardır. Burada, birbirine çok yakın bir mesafede duran beyaz taşlar bulunmaktadır. (F:57) Bunların oluşumuyla ilgili yöre halkı tarafından iki tane efsane anlatılmaktadır:
İlki şöyledir: Eşkiyaların köyleri basıp, zarar verdikleri bir dönemde, çiftçilikle uğraşan iki kardeş, onların zûlmünden canlarını kurtarmak için tek
çare olarak kaçmayı görürler. Bir süre sonra birbirlerinden ayrılıp farklı yönlere kaçmak durumunda kalan kardeşler, ayrılmadan önce o kadar umutsuzdurlar ki, “Kurtulsak da, birleşsek de, Allah bizi buluştuğumuz yerde taş
kessin!” diye dua ederler. Bir zaman sonra bir tepede karşılaşan iki kardeş,
Allah tarafından taş kesilir. (F:58)
İkinci anlatıda ise, iki kardeş yoğun tipinin olduğu bir gündüz vakti tepeden geçmektedirler. Soğuğa dayanamayan ikili, donarak taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
53
KIRK KIZLAR EFSANESİ (Çorum/İskilip)
Derleyen: Handan SÖZER
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: İsmail KARTAL
Mesleği: Esnaf
Doğum yılı ve yeri: 1953, Çorum/İskilip
Kaynak kişi 2: Mehmet SİYAHKUŞ
Mesleği: Eski muhtar
Doğum yılı ve yeri: 1961, Çorum/İskilip
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Dedelerden, büyüklerden, atalardan.
Çorum’un İskilip ilçesinin Erenler Tepesi’nde yakın bir zamana kadar
bulunan kırk taş (F: 59) hakkında yöre halkı tarafından bir efsane anlatılmaktadır:
Savaş döneminde tüm erkekler, İskilip’ten ayrılmış, geriye sadece kadınlar ve genç kızlar kalmıştır. Düşman askerlerinin ilçeye yaklaştığını öğrenen
kırk tane genç kız, “Erenler Tepesi” adı verilen yere doğru kaçmaya başlar. Bu
sırada ilçeye giren düşman askerleri, kızların kaçtığını öğrenerek peşlerine
takılır. Tepeye vardıklarında artık kaçacak yerleri olmadığını anlayan kızlar,
“Allahım, bizi bu askerlerin eline düşmektense, taş et!” diye dua ederler. Duaları kabul olan kırk kız, taş kesilir.
Günümüzde bu kırk taşın bulunmayışının nedeni, Erenler Tepesi’ne
asfalt malzemesi çıkarabilmek için taş ocağının kurulması ve bu çalışmalar
sırasında da kayaların yerlerinden kayarak yok olmasıdır.
54
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KIRK KIZLAR EFSANESİ (Ankara/Yeşildere beldesi)
Derleyen: Nuray TAMİR
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1: Eyüp AVCI,
Mesleği: Devlet memuru
Doğum yılı ve yeri: 1970, Ankara/Yeşildere
Kaynak kişi 2: Alişan DEMİR
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara’nın 35 km. doğusundaki Yeşildere Beldesi’yle Kırıkkale sınırları
arasında İdris Dağı bulunmaktadır. Bu dağda, zamanla tahrip olan “Kırk Kızlar” denilen kayalar vardır. (F:60) Bu kayaların oluşumuyla ilgili yöre halkı,
şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Yörede oturan kırk kız, bahçelerden odun getirmeye gitmişlerdir. Odunlarını topladıktan sonra, eve dönmeye koyulan kırk kızın yolunu eşkiyalar
keser. Namuslarının korumak için kızlar, “Allahım, bizi bu eşkiyaların eline
teslim etme, ya taş et, ya da kuş et.” diye dua ederler. Duaları kabul olur ve
oracıkta taş kesilirler. (F:61)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
55
KIRK KIZLAR EFSANESİ (Kayseri/Sarıoğlan-Ömerhacılı köyü)
Derleyen: Neriman ÖZTÜRK
Derleme tarihi: 22.04.2006
Kaynak kişi 1: Şakir ASLANTAŞ
Mesleği: 1999 yılı döneminde köy muhtarı
Doğum yılı ve yeri: 1948, Ömerhacılı köyü
Kaynak kişi 2: Şerife ASLANTAŞ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1932, Ömerhacılı köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedelerinden
Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesine bağlı Ömerhacılı köyünde bej renkte pek
çok kaya bulunmaktadır. Günümüzde epeyce zarar görmüş olan bu kayaların oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Ömerhacılı köyü sakinleri, yerleşim alanını korumak için karşılıklı iki tepeden birine kırk oğlan, diğerine de kırk kız yerleştirir. Amaç, köy halkının
canının ve malının korunmasıdır. Bu nedenle, tehlike ânında haber verme
görevi onlara aittir. Bir gün bir savaş patlak verir ve “Kırk Oğlancık Tepesi”
düşman askerleri tarafından istilâ edilir. Erkeklerin hepsinin öldürülüp, tepenin düştüğünü gören kırk kız, düşman askerlerinin eline geçmemek için
“Allahım, bizi ya taş et, ya da kuş et!” diye yalvarırlar. Duaları kabul olur ve
oracıkta taş kesilirler.
56
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KIRK TAŞ EFSANESİ (Çorum/Mecitözü)
Derleyen: Tuğba BELEN
Derleme tarihi: 11.05.2006
Kaynak kişi 1: Gülten KARINCALI
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1953, Çorum
Kaynak kişi 2: Ayşe ÇELİK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1954, Çorum
Kaynak kişi 3: Hasan ÖZÇELİK
Doğum yılı ve yeri: 1938, Çorum
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Dedelerinden ve ninelerinden.
Çorum’a bağlı Mecitözü ilçesinde, rüyalara bile giren “kırk taş” denilen
bir mekân (F:62) ve bu mekânın oluşumuna dair bir efsane bulunmaktadır.
Savaş zamanında kırk tane hanım, düşmana esir olmamak için yatıp
kalkıp “Allahım ya taş olayım, ya da kuş olayım.” diye dua eder. Sabah olduğunda düşmanların gittiğini gören kadınlar, kısa bir süre sonra taş kesilirler.
Yöre halkı günümüzde, buradan bir şey alındığı takdirde, taş kesilen kadınların “Aldıklarınızı geri bırakın!” diye rüyalara girdiklerini söylemektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
57
KIZLAR SİNİSİ EFSANESİ (Sivas/İmranlı)
Derleyen: Hatice IŞILDAK
Derleme tarihi: 06.05.2006
Kaynak kişi: Hasan EROĞLU
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1951, Sivas
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Babaannesinden.
İmranlı, Sivas’ın kuzeydoğusunda olup, il merkezine 106 km. uzaklıktadır. Doğusunda Erzincan iline bağlı Refahiye ve İliç ilçeleri, batısında Zara,
kuzeyinde Suşehri, güneyinde ise Divriği ilçesi bulunmaktadır. İmranlı’da
bulunan bir yer olan Kızıldağ’da efsaneye göre taş kesilen insanlar bulunmaktadır.
Bu efsanenin iki rivâyeti vardır, ilk anlatı şöyledir: Bir savaş sırasında düşmanların baskınına uğrayan Karataş köyünün kızları, izlerini kaybettirmek
için Kızıldağ’a sığınırlar. Ne var ki, onları takip eden düşman askerleri, kızların izini bulur. Düşman eline düşmektense, ölmeyi tercih eden kırk kız, “Allahım, taş kesilelim de, düşman eline geçmeyelim.” diye dua ederler. Bunun
üzerine duaları kabul olur ve kırk kız taş kesilir.
Bir diğer anlatı ise şöyle şekillenmiştir: Düğün yapıldıktan sonra yola
düzülen gelin alayı, Kızıldağ’ın yamaçlarında konuçlanan eşkiyaların hücumuna uğrar. Gelin, eşkiyaların elinden kurtulamayacağını anlayınca, “Ya
onları, ya da beni taş kes Allahım!” diye dua eder. Bunun üzerine düğün alayındaki herkes taş kesilir.
“Sini”, Farsça’da “cemal” anlamına gelmektedir. Efsanedeki kırk kız, yüzlerini kimseye göstermemek için Allah’a dua etmiş, bu nedenle taş kesildikleri yere “Kızlar Sinisi” denmiştir.
58
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KIZLAR SİNİSİ EFSANESİ (Sivas/Kızıldağ)
Derleyen: Kadir YÖNTEM
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi: Yusuf OCAK
Mesleği: Ortaköyü muhtarı
Doğum yılı ve yeri: Çankırı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Sivas’a 140, İmranlı’ya 30 km. uzaklıkta olan Kızıldağ yöresinde “Beş
Gözler” denilen su kaynağının yakınlarında, peri bacalarına benzeyen kayalıklar vardır. Halk arasında buraya “Kızlar Sinisi” denmekte, oluşumu hakkında iki rivâyete dayanan bir efsane anlatılmaktadır.
İlk anlatı şöyledir: Bir savaş sırasında düşmanların baskınına uğrayan
Karataş köyünün kızları, izlerini kaybettirmek için Kızıldağ’a sığınırlar. Ne
var ki, onları takip eden düşman askerleri, kızların izini bulur. Düşman eline
düşmektense, ölmeyi tercih eden kırk kız, “Allahım, taş kesilelim de, düşman
eline geçmeyelim.” diye dua eder. Bunun üzerine duaları kabul olur ve kırk
kız taş kesilir.
Bir diğer anlatı ise şöyle şekillenmiştir: Düğün yapıldıktan sonra yola düzülen gelin alayı, Kızıldağ’ın yamaçlarında konuçlanan eşkiyaların hücumuna uğrar. Eşkiyalarla düz yolda karşılaşan gelin alayı, Kızıldağ’a tırmanmaya
başlar. Ne var ki gelin, eşkiyaların elinden kurtulamayacağını anlayınca, “Ya
onları, ya da beni taş kes Allahım!” diye dua eder. Bunun üzerine düğün alayındaki herkes taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
59
“KIZ-OĞLAN TAŞI” ya da “KIZ-OĞLAN MEZARI” EFSANESİ
(Sivas/Şarkışla-Cemel köyü)
Derleyen: Mine ŞENSES
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi: İbrahim SELVİ
Mesleği: Şarkışla’daki Kahraman Köseoğlu İlköğretim Okulu’nda Türkçe öğretmeni
Doğum yılı ve yeri: Sivas/Kangal
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedesinden.
Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Cemel köyünde “Kız-Oğlan Taşı” ya da
“Kız-Oğlan Mezarı” denen bir yer vardır. Halk, buranın oluşumuyla ilgili şöyle
bir efsane anlatmaktadır:
Cemel köyünde yaşayan zengin bir ailenin Elif isminde bir kızı vardır.
Durumu iyi olmayan bir delikanlı Elif’le evlenmek ister. Başta Elif’in annesi olmak üzere babası, ağabeyleri ve diğer akrabaları buna karşı çıkar. Kızın
peşini bırakmayan delikanlı, her gün pencerenin altına gelir. Zamanla birbirlerine âşık olan iki genç, aileleri ikna olmadığı için kaçmaya karar verirler.
Onlar kaçarken durumu anlayan aile büyükleri peşlerine düşer. Tam yakalanacakları sırada kız “Allahım bizi taş et!” diye dua eder ve iki genç orada taş
kesilir. (F:63)
Efsaneye konu olan bu taşlar, Cemel köyünün hemen girişinde, yol kenarındadır. Günümüzde belediyenin yol genişletme çalışmaları sırasında
çok hasar gören bu taşlara halk, kendince bir çözüm bulmuş ve tahrip olan
taşların arka tarafını toprakla kapatarak mezar görünümü vermiştir. (F:64)
60
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
SARI GELİN EFSANESİ (Çankırı/Germence)
Derleyen: Seda ATAGÜN
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi 1: Şükriye KAYA
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1956, Çankırı
Kaynak kişi 2: Emin UZUN
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1932, Çankırı
Kaynak kişi 3: Mehmet YURTÇU
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1954, Çankırı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Çankırı’nın Germence köyünde koyu renkte taşlar bulunmakta ve yöre
halkı da bu taşlaşmanın bir efsaneye dayandığına inanmaktadır:
Germence köyünde, sarı saçlı, çok güzel bir kız yaşamaktadır. Büyüyünce daha da güzelleşen kız, istemediği birine zorla gelin verilmek istenir. Büyüklerine boyun eğen kız, düğün alayı ile beraber kocasının köyüne giderken, “Allahım, beni ya taş et, ya da kuş et” diye yalvarır. Bunun üzerine hem
Sarı gelin , hem de gelin alayı taş kesilir.
Günümüzde yağmur duası için bu taşın etrafında dönülmektedir.
(F:65)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
61
ŞAHANE (ŞAHNE) KAYASI EFSANESİ (Yozgat/Başıbüyük köyü)
Derleyen: Rukiye ERDURAN
Derleme tarihi: 30.04.2006
Kaynak kişi 1: Hasan Hüseyin AYGAR
Mesleği: Emekli öğretmen
Kaynak kişi 2: Eysan GÖKÇE
Mesleği: Çoban
Kaynak kişi 3: Dönüş YILMAZ
Mesleği: Ev hanımı
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Arkadaşlarından, dedelerden, yaşlı insanlardan.
Yozgat’a bağlı Başıbüyük köyünde siyah renkli kocaman bir kaya vardır.
(F:66) Halk, bu kayanın oluşumuyla ilgili şu efsaneyi anlatmaktadır:
Osmanlı İmparatorluğu yönetiminin zayıfladığı ve yolsuzlukların başladığı Gerileme Dönemi’nde vergileri toplamaları için her köye bir memur
gönderilmektedir. Bu kişiye Başıbüyük halkı, “Şahane” demektedir. İlk zamanlarda köylüden devletin öngördüğü miktarda vergi alan Şahane, daha
sonra bu tutumunu değiştirir ve gereğinden fazla vergi toplamaya başlar. Bu
yolla, kısa zamanda zengin olan Şahane; hem devlet memuru, hem de güçlü
olması nedeniyle köylünün korktuğu bir insan haline gelir. Zaman geçtikçe
iyice yoksullaşan köy halkı, artık yiyecek ekmek ve içecek su bile bulamaz
duruma gelince, Şahane’ye karşı birleşmeye karar verir. Bir gün bütün köy
toplanır ve ellerinde ne varsa (taş, kürek, kazma, sopa) Şahane’nin üzerine
yürürler. Durumu anlayıp yaptığından pişman olan Şahane, kaçmaya başlar;
fakat işin içinden çıkamayacağını anladığı noktada “Allahım, beni bunlardan
kurtar, ya taş et, ya da kuş et.” diye dua eder. Duası kabul olur ve oracıkta taş
kesilir.
62
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
“TAŞ KADIN” ya da “ELİ BEBEKLİ” EFSANESİ (Kırşehir/Kaman)
Derleyen: Saliha ŞAL
Derleme tarihi: 26.05.2006
Kaynak kişi: Süleyman BAYTOK
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1981, Kırşehir/Kaman
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden, çevresinden.
Kırşehir’in Kaman ilçesinde uzaktan bakıldığında elinde bebeğini tutan
anne görüntüsü arz eden bir taş bulunmaktadır. (F:67) Bu anlamda yöre halkı, yıllardan beri bir efsane anlatmaktadır:
Kaman’da namusuna düşkün çok güzel bir kadın yaşamaktadır. Bir tane
çocuğu olan bu kadını seven, fakat beraber olamadığı için ona düşman kesilen bir adam vardır. Bir gün, kocasının yokluğunu fırsat bilen bu düşman,
çocuğuyla beraber tarlaya giden kadını yolda sıkıştırır. Kovalamacadan sonra uçurumun kenarına gelen kadın, “Allahım ya beni taş et, ya da kuş et!”
diye Allah’a yalvarır. Duası kabul gören kadın, orada çocuğuyla beraber taş
kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
63
TİRKEŞ EFSANESİ (Kırşehir/Dulkadirli-Yarımkale köyü)
Derleyen: Evren TEKDEN
Derleme tarihi: 28.04.2006
Kaynak kişi: Mehmet OK
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1950, Dulkadirli/Yarımkale köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Atalarından, büyüklerinden.
Kırşehir’in Dulkadirli ilçesine bağlı Yarımkale köyünde pekçok gri taşın
ve onların arasında bulunan bir ağacın görüntüsü ilgi çekmektedir. (F:68)
Yöre halkı bu görüntüyü, yıllardan beri anlatılagelen bir efsane ile açıklamaktadır:
Her gün koyunlarını otlatıp, hava kararmaya başladığında köyüne geri
dönen adam, geçimini çobanlık yaparak sağlamaktadır. Bir gün yine koyunlarını otlatmaya götüren adam, sıcaktan o kadar bunalır ki, dili damağı
kurur ve susar. Yanına da su almadığını fark eden adam, Allah’a yalvararak
“Allahım, bana buradan bir su çıkar, sana bir koyunumu kurban edeyim.” der.
Bunun üzerine adamın karşısına bir su birikintisi çıkar ve kana kana suyunu
içerek feraha kavuşur. Aradan günler geçer ve çoban Allah’a verdiği sözü
yerine getirmez. Bunun üzerine yine oralarda koyun otlatırken; Allah çobanı
ağaca, koyunlarını da taşa dönüştürür.
64
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
YILANLI TAŞ EFSANESİ (Ankara/Nallıhan-Garipçe köyü)
Derleyen: Ali Sercan KÖKLÜ
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Mustafa ŞİMŞEK
Mesleği: Emekli
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ankara, 1881 yılında bir çekirge saldırısına uğrar. Bütün bostan ve tarlaları kökten kurutan bu çekirgeler, aynı zamanda Ankara ve çevresinde
18.000 insanın açlıktan ölmesine neden olur. Bu korkunç istilâdan kaçan
Garip kabilesi, olaydan az zarar gören Ankara’nın bazı taraflarına göç eder.
“Salih” kabilesine komşu olarak köyün bugünkü kurulduğu yere yerleşen
“Garip” kabilesi, kısa zamanda Kirmir çayının üzerinde yaşayan “Ermir“ kabilesiyle çoğalıp gelişir. Köyün ismi de zamanla “Garipçe”ye dönüşür.
Garipçe köyünün ilk kurulduğu zamanlarda, kadınların bayram hazırlığı
nedeniyle köyün dışındaki pınarlara çamaşır yıkamaya gittikleri bilinmektedir. Evindeki kirli çamaşırlarını yükleyen bir köylü kadın, 1 yaşındaki çocuğuyla beraber yola koyulur. Acıktığında yemek için yanına yufka ve çeşitli
yiyecekler de alan kadın, Kirmir çayına varıp çamaşırlarını yıkadıktan sonra
evine geri dönmek üzere yola koyulur. Bir süre yürüdükten sonra çocuğunun altını ıslattığını ve yanında da bezin olmadığını fark eder. O sırada aklına, yanına aldığı artan yufkalardan birini çocuğun altına bağlama fikri gelir
ve yufkayı çocuğun altına bağlar. Yanındaki kadınlardan en yaşlı ve köyde
sözü geçer olanı “Allahın nimetini neden çocuğun altına bağladın?” diye
sorar. Bunun üzerine sinirlenen kadın , yaşlı kadını umursamaz ve karışmamasını söyleyerek azarlar. Biraz daha yürüyüp “Şeytan Deresi” denilen yere
geldiğinde çocuğunun tekrar altını ıslattığını gören kadın, o anda çocuğuyla beraber taş kesilir. (F:69)
Çevrede yılanların çok olmasından ötürü, buraya “Yılanlı Taş” denmiştir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
65
66
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KARADENİZ BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
67
AL KANLI TAŞ GELİN EFSANESİ (Tokat/Avlunlu kasabası)
Derleyen: Sibel SEVİNÇ
Derleme tarihi: 17.04.2006
Kaynak kişi: Mehmet KOÇAK
Mesleği: Avlunlu Belediyesi’nde çalışıyor.
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Babaannesinden.
Tokat iline bağlı Avlunlar kasabasında “Al Kanlı Gelin” adında bir taş vardır. Bu taş, 1700 râkımlık Topçam Dağı’nda bulunmaktadır. Buraya her an
çıkılması mümkün değildir; çünkü sadece yayla zamanlarında çıkmak kolaydır. Bu taşın oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Genç bir kız, kendi köyünden çıkıp başka bir köy olan Kazova köyüne
gelin gider. Çok uzak olmasa da, gurbet, gurbettir ve sıla hasreti onun için
acıdır. Adam, karısını çok sevse de, kayınvalide ve kayınbiraderler bu iyi yürekli gelini bir türlü sevemezler. Zavallı gelin, baba ocağını ziyaret etmek ister; ama bir türlü gidemez. Bu arada hamile kalır ve bir süre sonra bebeği
olur. Çocuğunu göstermek için de kendi köyüne gidemeyen gelinin ansızın
kocası hastalanır ve onu da yalnız bırakamaz. Onu iyileştirmek için her yolu
denese de, yeterli olmaz ve eşini kaybeder. Gurbetliğine bir de yas eklenen
kadın, derin bir acıya boğulur. Gelinlerini sevmeyen kayınbiraderler ve kayınvalide, onun çocuğuyla beraber kendi köyüne gitmesine izin verirler. Gelini, atla yola çıkarırlar ve onu yolda yalnız bırakırlar. Ormanlıktan düzlüğe
çıkıp, kurtulduğunu sanarken, gelinin yolunu eşkiyalar keser. Atı ölen gelin,
çocuğuyla beraber yaya halde kaçmaya başlar. Kurtuluşunun olmadığını anlayınca, “Allahım, ya beni kuş et, ya da taş et!” diye dua eder. Bunun üzerine
bebeğiyle beraber taş kesilir. Yaşanan bu duruma akıl sır erdiremeyen eşkiyalar, bıçaklarıyla taşa vururlar ve oluşan bıçak deliklerinden de kanlar akar;
çünkü taşlaşma daha yeni olmuş ve sert hale gelmemiştir.
68
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ANALI KIZLI KAYA EFSANESİ (Tokat/Başçiftlik)
Derleyen 1: Metin SEZER
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1.1: Recep GÖKÇE
Mesleği: Tokat/Başçiftlik Belediyesi Başkanı
Doğum yılı ve yeri: 1947, Tokat/Başçiftlik
Kaynak kişi 1.2: Ahmet YILDIZ
Kaynak kişi 1.3: Emin ŞEN.
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Yaşlılardan, babasından.
Derleyen 2: Yaprak Pelin YILMAZOĞLU
Derleme tarihi: 07.05.2006
Kaynak kişi 2.1: Feriha AKPINARLI
Mesleği: Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi El Sanatları Bölümü’nde yardımcı doçent
Doğum yılı ve yeri: 1950, Ankara
Kaynak kişi 2.2: Süreyya DEMİR
Mesleği: Ev hanımı, Tokat/Başçiftlik
Doğum yılı ve yeri: 1964
Kaynak kişi 2.3: Recep GÖKÇE
Mesleği: Belediye Başkanı
Doğum yılı ve yeri: 1959, Tokat/Başçiftlik
Kaynak kişi 2.4: Ahmet KAPISIZ.
Mesleği: Başçiftlik İl Genel Meclisi üyesi ve tüccar
Doğum yılı ve yeri: 1948, Tokat/Başçiftlik
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Annesinden, babasından, dedelerinden.
Analı Kızlı Kaya, Tokat ilinin bir ilçesi olan ve Canik Dağları’nın güney
eteklerinde yer alan, 1500 mt. yüksekliğindeki Başçiftlik’in, “Yeni Yayla” adındaki yaylasında bulunmaktadır. Kayanın tamamı, üç ana kaya ve birçok kayacıktan meydana gelmektedir. Halk arasındaki efsaneye göre bu üç büyük
kaya anne, baba ve kızı temsil etmektedir. Küçük kayalar ise, onların otlatmaya çıkarttığı koyun sürüsüdür. Kız olduğuna inanılan yanında, yatık şekilde duran bir kaya daha vardır ki, bunun da bu sürünün çobanı ya da ailenin
yardımcısı olduğunu söyleyenler vardır; ama kesin bir şey bilinmemektedir.
Genelde bu yatık kaya hakkında ortak görüş, onun da sürüdeki hayvanlardan biri olduğu yönündedir. (F:70) Yöre halkının bu kayalarla ilgili anlattığı
efsane şöyledir:
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
69
Yörede “geçginci” olarak adlandırılan ve Nisan-Mayıs aylarında sürüleri
ile birlikte yaylalara çıkan kişiler vardır. Analı Kızlı kayanın kahramanları da,
sürüsünün yanlarına alıp yaylaya çıkmış; baba, anne ve kızdan oluşan geçginci bir ailedir. Bu geçginci aile, Yeni Yayla mevkiinde bir tufana yakalanır.
Kurtulma şanslarının olmadığını fark eden aile, hep bir ağızdan “Allahım, bizi
ya taş et, ya da kuş et!” diye bağırırlar. Bunun üzerine ilk dilekleri “taş et” olduğu için aile, koyun sürüsü ile beraber taş kesilir. (F:71)
70
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ASKER TAŞI EFSANESİ (Amasya/Toklucak köyü)
Derleyen: Meryem ÇAĞLIYAN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Semra AYAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1933, Amasya
Kaynak kişi 2: Fadime ÇELİK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1963, Amasya
Kaynak kişi 3: Şâzime ÇELİK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1941, Amasya
Kaynak kişi 4: Nurşen KOÇAK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1951, Amasya
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Amasya’nın eski adıyla “Oluz”, yeni adıyla “Toklucak” köyünün mezarlığında beyaz bir taş bulunmaktadır. (F:72) “Asker taşı” denen bu taşın oluşumu hakkında halk şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Elvan Çelebi adındaki evliyânın kendisi gibi evliyâ olan kardeşi Selen
Çelebi, savaş zamanında düşmanlar tarafından kovalanmış ve düşman elinde ölmektense “Allahım, beni ya taş et, ya da kuş et!” diye dua etmiş ve orada
taş kesilmiştir. Bu taşa “Asker Taşı” denmesinin nedeni ise, delikanlıların askere gitmeden önce bu taşı anneleri ile birlikte ziyaret etmeleri, taşın etrafında
üç defa dönerek taşı kucaklamalarıdır ki, bu yolla eğer taşa elleri kavuşursa,
askerden sağ selâmet döneceklerine inanılmaktadır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
71
EMZİKLİ KAYA EFSANESİ (Karabük/Safranbolu)
Derleyen: Zeynep AYGÜN
Derleme tarihi: 22.04.2006
Kaynak kişi: Muzaffer ALTAY
Mesleği: Memur
Doğum yılı ve yeri: 1956, Bartın
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Çevresindeki yaşlılardan.
Karabük’e bağlı Safranbolu ilçesinin “Eski Çarşı” denilen yerine yaklaşık
2-3 km. uzaklıkta bulunan Dere Köy mevkiinde “Emzikli Kaya” denilen bir
mağara vardır. Burayla ilgili, yöre halkı tarafından şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Birbirini çok seven bir Rum genci ile Türk kızı vardır. Gençlerin aşkı yıllarca devam eder ve evlenmeye karar verirler. Niyetlerini ailelerine söylediklerinde, kız tarafı kesinlikle buna izin vermez; çünkü Türk geleneğinde kızın gayrimüslimle evlenmesi hoş görülmemektedir. Erkeğin ailesi kızınkine
oranla daha ılımlı olsa da, işe yaramaz ve iki genç kaçmaya karar verirler. Kızının kaçtığını anlayan baba, birkaç adamını da yanına alarak yollara düşer.
Nihayet gençlerin izini mağarada bulur ve onlara dışarı çıkmalarını söyler.
Yakalanacaklarını ve ayrılmak zorunda kalacaklarını anlayan gençler, ağlaya
ağlaya “Allahım, bizi ayırma, ikimiz de burada taş kesilelim, bizi taş et!” diye
yalvarırlar. Duaları kabul olan gençler, mağaranın içinde taş kesilirler.
Günümüzde mağara tavanının bir kısmından sular akmaktadır. (F:73)
Yöre halkı, bu suların gençlerin gözyaşları olduğunu söylemektedir. Senenin
her günü akmayan bu su, sadece gençlerin mağaraya gizlendikleri ve taş
kesildikleri gün olan Hıdırellez’de akmaktadır. Mağaranın isminin “Emzikli
Kaya” olmasının nedeni de bu su damlalarıdır.
Halk tarafından özellikle Hıdırellez gününde ziyaret edilerek dileklerde
bulunulan kayaya daha çok gençler rağbet etmekte ve sevdiğiyle kavuşma
dileğinde bulunmaktadırlar. Bu dileklerin kabul olması için de su damlalarının aktığı hafif aşağı doğru sarkmış taşlara iplik, çul parçası, vb. şeyler bağlanmaktadır. Bunun dışında mağarada bir duvara bağlı, yuvarlak şekilde ve
içi boş olan bir taş daha vardır. (F:74) Yöre halkı bu taşın ortasından üç kez
geçtiklerinde de dileklerinin kabul olacağına inanmaktadır.
72
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN ALAYI KAYASI EFSANESİ (Amasya/Merzifon-Çaybaşı köyü)
Derleyen: Dinçer APAYDIN
Derleme tarihi: 15.04.2006
Kaynak kişi: Mehmet YILMAZ
Mesleği: Özel bir şirkette personel
Doğum yılı ve yeri: 1977, Amasya/Merzifon
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Amasya’nın Merzifon ilçesine yaklaşık 15 km. uzaklıkta olan Çaybaşı
köyünün arka kısmında küçük bir akarsu bulunmaktadır. Bu akarsuyun genişlediği açık alanda ise gri renkte bir kaya bulunmaktadır. Bu kayanın oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Birbirini çok seven iki genç vardır ve evlenmeye karar verirler. Herkesi
mutlu eden bu karar sonucunda düğün dernek kurulur. Gelin alayı davul
zurna çalarak akarsuyun yanında eğlenirken, tepeye vardıklarında karşılarına eşkiyalar çıkar. Kızı kaçırmak, gelin alayını soymak ve buna karşı gelenleri
öldürmek isteyen eşkiyalar karşısında, bu güzel günde kan dökülmemesini,
kötü olaylar yaşanmamasını isteyen ağzı dualı bir yaşlı ermiş, “Allahım, bizi
taş et de, kurtar bu zulümden!” der. Bunun üzerine duası kabul olur, gelinle beraber tüm gelin alayı taş kesilir, böylece eşkiyalar da kendilerine zarar
veremez.
Günümüzde kaya, “başı bağlı, burnu belirgin bir insan kafası” silueti
çizmektedir. (F:75) Kayanın etrafında biten otlar, gelinin güzelliğiyle dillere
destan olmuş gür saçları olarak kabul edilmektedir. Etrafta artık birer kırıntı
gibi duran kayalar ise gelin alayını sembolize etmektedir. (F:76)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
73
GELİN KAYALARI EFSANESİ (Kastamonu/Tosya-Yeşilpınar köyü)
Derleyen: Hüseyin KARA
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: İsmail GÜRBÜZ
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1972, Kastamonu/Tosya
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Kastamonu’nun Tosya ilçesine bağlı Yeşilpınar köyünde ormanlık arazinin içinde bir kaya bulunmaktadır. (F:77) Halk, bu taşın oluşumu hakkında
şu efsaneyi anlatmaktadır:
Yeşilpınar köyünün çok zengin bir ağası ve bu ağanın da güzeller güzeli
bir kızı vardır. Zenginlerden isteyeni bol olmasına rağmen, kızın gönlü Veli
isimli bir çobandadır. Gizli gizli buluşmaya başlayan âşıkları günün birinde
köyden biri görür ve bunu gidip ağaya bildirir. Ağa her ne kadar kızının dışarı çıkmasına yasak koysa da, kızı bir gün bir yolunu bulup sevdiğinin kaldığı ağıla giderek onunla hasret giderir. Bunu da başkasından öğrenen ağa,
ahıra gelerek Veli’yi çok fena dövdürtür. Kızını tekrar odasına hapseder ve
Veli’yi de köyden kovalar. Bunun ardından ağa, kızını hemen ilk isteyene verir ve düğün hazırlıkları başlar. Ertesi günün gecesi, Veli rüyâsında sürüden
bir tane koyunun dile gelerek, sevdiği kızın bir başkasına verildiğini görür.
Bunun üzerine sabah olunca eski köyüne gider. Rüyasının gerçek olduğunu anlayınca, akşam kızı kaçırmaya karar verir ve bunu da yapar. Durumu
kısa sürede duyan ağa, adamları ile beraber kızını aramaya koyulur. Pınar
başında ağanın adamlarına yakalanan çift, zor durumda kalır. Veli hemen kızın önüne geçer ve onun kaçmasını sağlar. Ağanın adamları önce Veli’yi döverler, sonra da silahla öldürürler. Kız da gizlendiği kayanın arkasında silah
sesini duyunca irkilir ve gelen adamlara bakarak Veli’nin öldüğünü görür.
Bunun üzerine kız ellerini açarak “Ey Rabbim! Eğer senin sevgili kullarından
isem beni bu zâlimlerin ellerine bırakma. Ya beni kuş yap uçur, ya da hemen
burada taş yap!’’ der. Duası kabul olan kız, adamlar kendisine ulaşmadan taş
kesilir. Durumu gören ağanın adamları korkar ve hemen kaçarlar. Ağa ise
tüm yaptıklarından pişman olur.
Günümüzde taşın etrafında kötü söz söylenmez, dedikodu yapılmaz ve
tükürülmez.
74
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Rize/Gündoğdu beldesi-Veliköy)
Derleyen: Başak ÇALIŞKAN
Derleme tarihi: 19.04.2006
Kaynak kişi 1: Nebiye KÂBİL
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1937, Rize
Kaynak kişi 2: Kâzım MERAL
Doğum yılı ve yeri: 1934, Rize
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Rize’nin Gündoğdu beldesine bağlı Veliköy’de “Gelin Kayası” denilen
bir taş bulunmaktadır. İki yıl önce buraya çok yakın bir yere yol yapılması
nedeniyle taş hayli zarar görmüştür. Ayrıca gelinin eteğine benzetilen taşın
kıvrımları da, birkaç gencin içki içip onun üzerinde horon tepmesiyle devrilerek kaymış ve gelin kayası, şeklini tamamen kaybetmiştir. (F:78) Bu kaya
hakkında yıllardır anlatılagelen efsane şöyledir:
Rize’de Rumlar’ın yaşadığı bir dönemde Veliköy’de genç bir kız oturmaktadır. Bir süre sonra istemediği halde bir Rum gencine verilen kız, düğün
günü “Allahım, beni taş et de, bu Rum genciyle evlenmeme izin verme!” diye
dua eder. Bunun üzerine duası kabul olur ve taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
75
GELİN KAYASI EFSANESİ (Bolu/Gerede-Çoğullu köyü)
Derleyen: Sinan ÜSTÜNDAĞ
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Emine DİNÇ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: Gerede
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Bolu ilinin Gerede ilçesine bağlı Çoğullu köyünde gri renkte bir taş bulunmaktadır. (F:79) “Gelin Kayası” adı verilen bu taşın etrafında da halk tarafından yıllar boyu bir efsane anlatılmaktadır:
Köyün ileri gelenlerinden bir ailenin çobana ihtiyacı olur ve civardan
bir hizmetçi aile tutmaya karar verir. Zengin ailenin kızı, hizmetçi ailenin
çoban oğluna gönlünü kaptırır. Bunun üzerine gençler, herkesten habersiz
gizli gizli buluşmaya başlarlar. Bir zaman sonra güzel kıza başka bir köyün
ağa oğlu tâlip olur ve bunu öğrenen çoban da kızı istemeye gider. Ne var ki
baba, kızını ağanın oğluna verir ve tam düğün günü genç kız gizlice evden
kaçar. Çobanla buluştukları yere gitse de , onu orada bulamaz ve “Allahım
beni ya taş et, ya da kuş et, istemediğim kişiyle evlenmeme izin verme!” diye
yalvarır. Kızın duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir.
76
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Ordu/Çamaş)
Derleyen: Hasan AKGÜNGÖR
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Mahmut AYPARÇASI
Doğum yılı ve yeri: 1961, Çamaş
Kaynak kişi 2: Leyla ÇITIR.
Mesleği: Çamaş Belediyesi Muhasebe bölümünde çalışıyor.
Doğum yılı ve yeri: 1947, Çamaş
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Belediye kaynaklarından, yaşlılardan, annelerden.
Ordu’nun Çamaş ilçesinde halkın yüzyıllar önce “Gelin Kayası” adını verdiği bir yer vardır. (F:80) Her yıl 30 Temmuz’da “Gelin Kayası Festivali” düzenleyen halk, bu kayanın oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Güzelliği dillere destan olan genç bir kız vardır ve isteyeni de çoktur. Ne
var ki, hiç gönlünün olmadığı birine verilen genç kız, evinden ayrılırken ne
kadar eşya varsa, hepsini alıp götürür. Kızının giderken sacayağını da aldığını fark eden anası, bu duruma çok kızar ve “Taş olasın, Allah seni taş yapsın,
taş olasın!” diye kızına beddua eder. Bunun üzerine at üstünde giden gelin
kız, yolda taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
77
GELİN KAYASI EFSANESİ (Giresun/Alucra-Koman köyü)
Derleyen: Elif KARATAŞ
Derleme tarihi: 25.05.2006
Kaynak kişi: Sabri ERİLLİ
Mesleği: Esnaf
Doğum yılı ve yeri: 1974, Giresun/Alucra
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Annesinden, babasından, büyüklerinden.
Giresun’un Alucra ilçesine bağlı Koman köyünde boz renkte bir taş bulunmaktadır. (F:81)Yöre halkı bu taşın oluşumunu şöyle açıklamaktadır:
Koman köyündeki bir aile yayladan göçerken yemek yemek için bir yerde durur. Gelin, hemen sacı kurar ve hamur yoğurup ekmek pişirmeye başlar. Bir yandan bu işle uğraşan gelin, bir yandan da küçük çocuğuyla ilgilenir.
Çocuğun altının kirli olduğunu anlayınca onunla ilgilenmekten ekmekleri
sacda unutur. Ekmekler yanar ve gelin telaşa kapılır. Kaynana huysuz ve aksi
bir kadındır. En ufak hatayı büyüten, bağıran ve kötü davranan bir insandır.
Kaynanasının huyunu bilen ve kendisine ağır sözler söyleyeceğini düşünen
gelin, “Allahım, beni kaynanamın diline düşürme, eline bırakma. Beni taş et.”
diye dua eder. Bunun üzerine duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir.
78
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Giresun/Görele)
Derleyen: Elif Seçil KARAMAN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1: Cemal ÇALIK
Mesleği: Devlet Darphanesi’nden emekli, çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1933, Giresun/Görele
Kaynak kişi 2: Halit ÇALIK.
Mesleği: SSK Emeklisi, çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1934, Giresun/Görele
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Giresun’un Görele ilçesinin 30 km. güneyine düşen ve denize yüksekliği 2200 mt. olan Sis Dağı’na halk, yaz mevsiminde çıkarak burada birkaç
ay kalır. Yaylada her Cumartesi kurulan ve tüm yaz mevsimi boyunca süren
“Sis Pazarı” denilen panayır, çok renkli bir festival olarak kabul edilir. Burada alışveriş yapılıp, yemek yendiği gibi, yöresel giysiler içinde genç kızlar ve
delikanlılar davul, zurna ve kemençe eşliğinde horonlar oynar. Bu nedenle
Sis Dağı, halk ile bütünleşmiş, onların günlük yaşamının bir parçası haline
gelmiştir.
Sis Dağı’nın güneybatısında, Kuşköy’ün doğusunda yamaçlarda bulunan bir engebe vardır. Bu engebeyi oluşturan kaya, Sis Dağı’nın yamacına
yaslanmış 30-40 mt, yüksekliğinde ve bebeğini sırtında taşıyan bir kadın
görünümündedir. Bu taşın oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Genç bir gelin, çocuğuyla beraber Sis Dağı’nın yamaçlarında ineklerini
otlatmaya gider. “Sarıkız” denilen ineklerden biri çok hoyrat, ötekilere uymayan, onlardan ayrılıp ormanın derinliklerine giden bir hayvandır. Gelin, bebeğini emzirirken Sarıkız, kaşla göz arası yok olur. Genç gelin, ineğin yokluğunu geç fark eder ve hemen aramaya koyulur. Kızcağız Sarıkız’ı bulabilmek
için Sis Dağı’nı dolanıp durur, bakmadık yer bırakmaz. Ne var ki, Sarıkız’ı bir
türlü bulamaz. O olmadan eve nasıl giderim diye korkmaya başlayan gelin,
karanlık çökene kadar onu aramaya devam eder; fakat sonuç değişmez. En
sonunda bu duruma dayanamaz ve “Tanrım ya beni kuş et uçur, ya da taş et
dondur!” diye dua eder. Duası kabul olan gelin, orada taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
79
GELİN KAYASI EFSANESİ (Giresun/Tirebolu-Örenkaya köyü)
Derleyen: Fatma AVCI
Derleme tarihi: 19.05.2006
Kaynak kişi: Naciye KAYA
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1949, Giresun/Tirebolu-Örenkaya köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Giresun ilinin Tirebolu ilçesine bağlı Örenkaya köyünde Harşit Çayı vardır. I. Dünya Savaşı döneminde bu bölgede Ruslar’la Türk ordusu arasında
çok sayıda çarpışma meydana gelmiştir. Burada oluşan kaya hakkında yöre
halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Harşit Çayı’nın bir tarafında Türkler, bir tarafında da Ruslar vardır. Savaş
dönemidir ve herkes korku içinde yaşamaktadır. Bir gün gelin ile kaynana,
suya giderken, karşılarına düşman askerleri çıkar. Çocuğunu da düşünerek
korkan gelin, “Allahım, ya beni taş et dondur, ya da kuş et, uçur.” der. Duası
kabul olur ve oracıkta taş kesilir. (F:82)
80
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN ALAYI EFSANESİ (Tokat)
Derleyen: Murat SEVEN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Ali İhsan YILMAZ
Mesleği: Öğrenci
Doğum yılı ve yeri: 1977, Tokat
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Tokat–Sivas yolunun 15. kilometresinde Kızıliniş mevkiinde beyaz renkte bir taş bulunmaktadır. (F:83) Yöre halkı tarafından bu taşın oluşumu, “Gelin Alayı” efsanesi ile açıklanmaktadır:
Zengin bir kız, kendi gibi zengin olan bir erkekle evlendirilir. Ne var ki
damat, çok kötü birisidir ve gelin de onun yaptığı tüm kötülüklerini işitmiştir. Bu nedenle, onunla evlenmeyi hiç istememektedir. Defalarca bunu
anlatmaya çalıştıysa da, kimseye lâf dinletemez ve düğün günü gelip çatar.
Düğün alayı ile beraber Kızıliniş’e gelindiğinde genç kız, ellerini açıp “Ya Rab
beni burada taş et, o eve sokma!” diye dua eder. Duası kabul olur ve gelin
alayı ile beraber taş kesilir.
Günümüze sadece gelin taşı intikal etmiş, “gelin alayı” olduğuna inanılan kayalar zamanla zarar görmüştür.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
81
GELİNCİK KAYALARI EFSANESİ (Bolu/Mengen)
Derleyen: Filiz UYANIK
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Yurdaer ÖZTÜRK
Mesleği: DHA Mengen muhabiri
Doğum yılı ve yeri: 1966, Bolu/Mengen
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden, dedelerden.
Batı Karadeniz bölgesindeki Bolu iline bağlı bir ilçe olan Mengen, doğuda Çankırı’nın Eskipazar ilçesi, batıda Bolu, kuzeyde Zonguldak’ın Devrek ilçesi, kuzey doğuda Karabük ve Bartın illeri, güneyde ise Bolu’nun Gerede ve
Yeniçağ ilçeleri ile çevrilidir. Bolu iline 53 km. uzaklıktadır. Buradaki “Gelincik
Kayaları”nın oluşumuyla ilgili yöre halkı, şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Birbirini çok seven iki genç vardır. Ne var ki, kızın babası bu ilişkiye onay
vermez ve kızını başka biriyle evlendirmeye söz verir. Bu habere çok üzülen
gençlerin ellerinden bir şey gelmez. Düğün günü gelin alayı öküz arabalarıyla geçerken, genç oğlan “Eğer biz kavuşamayacaksak, Allahım bizi taş et.”
der. Duası kabul olur ve kız ile oğlan oldukları yerde taş kesilir. (F:84)
82
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİNCİK KAYASI EFSANESİ (Bolu/Mudurnu)
Derleyen: Pelin SEZGİN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Ali Haydar PEKEL
Mesleği: Kunduracı ve restoran sahibi
Doğum yılı ve yeri: 1930, Bolu/Mudurnu
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Hıdırlık Tepesi’nin dereye bakan kısmında
uçurumun kenarında bir genç kızı andıran taş dikkati çekmektedir. (F:85)
“Gelincik Kayası” denen bu taşın oluşumu hakkında yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Genç bir kızın babası, onu istemediği birine zorla vermeye kalkışır. Bu
duruma karşı gelen kızına destek çıkan annesi, ne yaptıysa bir türlü eşini kararından caydıramaz. Tam düğün günü, evden kaçan kız, Hıdırlık Tepesi’ne
çıkar. Annesi, arkasından koşar ve tam uçurumun kenarında kızını görür. “Allahım, kızımı koru!” diye yalvaran kadının duası kabul olur ve kızı oracıkta
taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
83
KADIN ÇOBAN EFSANESİ (Tokat/Niksar-Başçiftlik köyü)
Derleyen: Musa SALAN
Derleme tarihi: 21.04.2006
Kaynak kişi: Mustafa HACIOĞLU
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1936, Niksar
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden
Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Başçiftlik köyünde gri renkte taşlar bulunmaktadır. (F:86) Bu taşların oluşumuyla ilgili yöre halkı, iki rivâyete dayalı bir
efsane anlatmaktadır:
İlkinde kaybolan ineğini arayan kadın çoban, şiddetli bir doluya tutulur. “Allahım beni ya taş et, ya da kuş et!” diye dua eder. Bunun üzerine taş
kesilir.
İkinci ve daha yaygın olan rivâyet ise şöyledir: Başçiftlik bölgesinde çobanlık yapan yaşlı bir kadın vardır. Bir gün yine hayvanlarını otlatmak için en
uygun yer olan yaylaya çıkan kadın, ineklerinden birini kaybeder. Kaybolan
hayvanı aramaya koyulan kadın, bir türlü onu bulamaz ve hava da kararır.
Bunun üzerine eve gitmeye korkar ve “Allahım, beni ya taş et, ya da kuş et!”
diye yalvarır. İlk isteği taş kesilmek olduğu için taş kesilir.
84
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KIRK KIZLAR KAYASI EFSANESİ (Sinop/Boyabat)
Derleyen: Bedisa DUMAN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Ahmet KÜÇÜKBAŞ
Mesleği: Veteriner hekim
Doğum yılı ve yeri: 1933, Sinop/Boyabat
Kaynak kişi 2: İsmail ŞAHİN
Mesleği: Öğretmen
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
“Uzun” anlamına gelen “boy” ve “ova” anlamına gelen “abat” kelimelerinin birleşiminden oluşan Boyabat, Sinop iline 90 km. uzaklıktadır. Boyabat
kalesine çok yakın bir mesafesi olan ve yıllardır insanların dilek dilemek için
geldikleri Kırk Kızlar Kayası’nın oluşumu hakkında halk, şöyle bir efsane anlatmaktadır:
40 tane kız, düşmandan kaçabilmek için kaya tarafına geçerler. Daha
başka bir çözüm yolu bulamayacaklarını anladıklarında da, “Ya Rab, bizi ya
taş et, ya da kuş et de, kaçalım!” diye Allah’a yalvarırlar. İlk tercihleri taş olmak
olduğu için, Allah da kırk kızı taş eder. Kale ile kırk kızlar kayasının birbirinden ayrılması ise kimilerine göre güçlü olan bir kişi tarafından, kimilerine
göre de Hz. Ali’nin kılıcı ile olmuştur. (F:87) Yaygın inanç, ikinci yorumdur;
çünkü hem kaya gerçekten kılıç ile kesilmişe benzemektedir , hem de kayanın üzerinde tıpkı kılıç izine benzer şekiller görülmektedir. (F:88) Bunun
dışında Kırk Kızlar Kayası’nda merdivenlere rastlanmaktadır. Bu merdivenler
2500 yıllıktır ve insan eli ile özenerek açılmıştır.
Kırk Kızlar Kayası, Boyabat’ın en yüksek yeridir. Buraya gelip mum diken, dilekte bulunanlar vardır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
85
KIZ KAYASI EFSANESİ (Samsun/Bafra-Düzköy)
Derleyen: Rabia AKBULUT
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Sabire GÜLEÇ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1950, Samsun/Bafra
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Samsun’un Bafra ilçesine bağlı Düzköy ile Tozköy arasında ve Kızılırmak
nehrinin kıyısında bej renkte büyük bir kaya vardır. Bu kayanın oluşuyla ilgili
yöre halkı, şu efsaneyi anlatmaktadır:
Fakir bir çoban, zengin bir ağanın kızına âşık olur. İki âşık bu kayanın
bulunduğu yere gelip gizli gizli görüşmektedirler. En sonunda oğlan dayanamaz ve kızı istetir. Bu duruma çok sinirlenen baba, oğlanı hor görür ve
kızını asla bir çobana vermeyeceğini söyler. İki genç, kavuşamayacaklarını
anlar ve ayrılmak zorunda kalırlar. Kız, çaresiz ve üzgün bir şekilde ırmağa
bakarken, “Allahım, ona kavuşamayacaksam, ya beni taş eyle burada oturt,
ya da kuş eyle uçurt!” diye dua eder. Bunun üzerine kız taş kesilir. (F:89)
86
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KOCA KAYA (EBE TAŞI) EFSANESİ
(Zonguldak/Devrek-Eğerci beldesi, Çıplaklar köyü)
Derleyen: Birol AKSOY
Derleme tarihi: 18.04.2006
Kaynak kişi: Erman ERKEÇ
Mesleği: İlkokul öğretmeni
Doğum yılı ve yeri: 1980, Zonguldak/Devrek-Yaylacık köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Ev sahibi ve yaşlı bir dededen.
Zonguldak ilinin Devrek ilçesine bağlı Eğerci beldesine giderken Çıplaklar köyü yokuşunun ardındaki kayalıklarda bulunan “Koca Kaya” ya da “Ebe
Taşı” olarak bilinen yer; Devrek’e 35 km., Eğerci’ye ise 20 km. uzaklıktadır.
(F:90) Buranın oluşumuyla ilgili yöre halkı, iki tane efsane anlatmaktadır.
İlki şöyledir: Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1914 yılında Bolu sancağına bağlı olan Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin gücünü yitirdiği bir dönemde ayaklanır ve Müslüman halka eziyet ederler. Bu sıralarda bir gün, sırtında
çocuğuyla tarladan dönen bir kadını Ermeni eşkiyalar takip etmeye başlar.
Durumu anlayan kadın, kayalıklara tırmanır. Eşkiyaların peşinden ayrılmadığını gören kadın, “Allahım beni onların eline düşüreceğine ya yerin dibine
batır, ya kaybet, ya kuş et uçur ya da taş et.” diye dua eder. Duası kabul olan
kadın, oracıkta taş kesilir. Büyük taşın üzerindeki küçük taş, kadının küçük
çocuğunu simgelemektedir.
İkinci anlatı ise çocuklu bir kadın ile ilgilidir. Çocuğunun altını ekmekle
temizleyen kadın, bir süre sonra çocuğuyla beraber taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
87
KOŞUKAVAK TAŞ KESİLME EFSANESİ (Tokat/Koşukavak-Hac Dağı)
Derleyen: Nermin DEMİR
Derleme tarihi: 19.04.2006
Kaynak kişi: Mehmet CİVELEK
Doğum yılı ve yeri: 1934, Tokat/Koşukavak
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Tokat’ın Koşukavak ilçesine bağlı Hac Dağı’nda beyaz bir taş bulunmaktadır. Yöre halkı, bu taşın oluşumuyla ilgili şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Hangi savaş olduğu bilinmeyen bir zamanda Tokat’ın Koşukavak ilçesi
işgal edilir. Bu yörede yaşayan bir gelin de düşman askerlerine yakalanmamak için kundaktaki bebeğiyle Hac Dağı’na kaçar. Burada bir mağaraya sığınır ve ağlayarak şöyle dua eder: “Allahım, ya düşmanları kahret, ya da beni
taş et!”. Bunun üzerine duası kabul olur ve bebeği ile mağaranın içinde taş
kesilir.
Günümüzde mağarada parlak bir su akmaktadır. Bu suyun, gelinin gözyaşlarından oluştuğuna inanılmaktadır. Mağaranın 150 mt. aşağısında da bu
suyun çeşmesi bulunmakta ve buraya da “Koşukavak Çeşmesi” denmektedir. Bu çeşmenin guatr hastalarına iyi geldiğine ve vücuttaki bezelere de şifa
kaynağı olduğuna inanılmaktadır. Efsane, bu bölgeye ismini vererek buradaki insanların “Koşukavak” soyadını kullanmalarına yol açmıştır.
88
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
LEYLEKLİ KAYA EFSANESİ (Amasya-Yüzbey köyü)
Derleyen: Resmiye TOKLU
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Fatma CAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1950, Yüzbey köyü
Kaynak kişi 2: Fatma ÇAYCI
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1958, Yüzbey köyü
Kaynak kişi 3: Gönül KARAKUŞ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1960, Yüzbey köyü
Kaynak kişi 4: Ruhi TOPAL
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1951, Yüzbey köyü
Kaynak kişi 5: Dursun YILMAZ
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1946, Düzbey köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Amasya’ya bağlı Yüzbey köyünde büyük bir kayanın (F:91) oluşumu
hakkında yöre halkı tarafından şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Bu efsanenin iki rivâyeti vardır: İlk anlatıda, bir kadın çocuğuyla beraber taş kesildiği yerde bulunmaktadır. Çocuğunun altını su yerine ekmekle
temizlemek zorunda kalan kadın, bu zor durumdan kurtulmak için “Allahım
ya beni taş et, ya da kuş et!” der. Bunun üzerine olduğu yerde çocuğuyla taş
kesilir.
İkinci anlatı ise şu şekildedir: Eşi askere gittiğinde hamile olan kadın, bir
kız çocuğu doğurur; fakat acı haber tez duyulur; çünkü eşi askerde şehit düşer. Eşinin annesi ve kardeşi ile aynı evde otururken sorunlar yaşayan kadın,
bir süre sonra evden ayrılır. Kendi evine giderken yolda eşkiyalar ile karşılaşan kadın, bir süre sonra evden ayrılır. Kendi evine giderken yolda eşkiyalar
ile karşılaşan kadın, çocuğuna ve kendisine bir kötülük gelmemesi için hızla
ormana doğru koşmaya başlar. Ormanda görebildiği en büyük taşın dibine
saklanan kadın, “Allahım, beni bunlara yem edene kadar, ya taş et, ya da kuş
et!” diye yalvarır. Duası kabul olan kadını ve çocuğunu, Allah oracıkta taş
eder.
Efsaneye “Leylekli Kaya” denmesinin nedeni ise, kadınla çocuğunun taş
kesildiği yere leyleklerin çok gitmesidir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
89
“RABAT KALESİ” ya da “ŞEYTAN KALESİ” EFSANESİ
(Ardahan/Çıldır-Rabat köyü)
Derleyen: Fadime COŞKUN
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi: Tütiye COŞKUN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1955, Ardahan/Çıldır-Rabat köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Ardahan’ın Çıldır ilçesine bağlı Rabat köyünde, Selçuklular zamanından
kalma bir kale olduğu söylenen “Rabat Kalesi”, yöre halkı tarafından anlatılan efsane nedeniyle “Şeytan Kalesi” ismini almıştır. (F:92)
Oğlu askerde olan bir kadın, asıl adı “Rabat Kalesi” olan yerde ekmek
yapmaktadır. Uzun bir süredir oğlundan haber alamayan kadına kara haber
tez gelir; çünkü oğlu askerde ölmüştür. Bunun üzerine “Ben bunu da mı duyacaktım, taş olaydım daha iyiydi.” der ve o anda taş kesilir.
90
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TAŞ KESİLME EFSANESİ (Tokat/Çamlıbel-Kavunluk köyü)
Derleyen: Yasemin AKTAŞ
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Aslan ŞİRİN
Doğum yılı ve yeri: 1946, Avşarağazı köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Tokat’ın Çamlıbel ilçesine bağlı Kavunluk ve Dodurga köylerinin arasında birbirine benzeyen pek çok taş bulunmaktadır. (F:93) Yöre halkı, bu taşların oluşumunu, yıllardır anlatılagelen bir efsaneye dayandırmaktadır:
Kavunluk köyünde yaşayan çok güzel bir genç kız vardır. Köyün çobanı
ile aşk yaşayan bu kızın babası ilişkilerine onay vermez ve kızını zengin bir
ağayla evlendirir. Düğün günü gelir ve gelin kervanı yola çıkar. Kız ileride
hayvanlarını otlatan sevdiği çobanı görür. Kervandakilere evlenmek istemediğini söylese de, fayda etmez, onu dinleyen kimse olmaz. Kız bu üzüntü
ile “Allahım o adamla evleneceğime, beni taş et!” der ve kervandakiler ile
birlikte taş kesilir. (F:94, 95 ve 96) Bu olaydan sadece çoban kurtulur, o da
üzüntüsünden alıp başını uzaklara gider.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
91
YARALI GELİN EFSANESİ (Tokat/Niksar)
Derleyen: Yâsin UZAR
Derleme tarihi: Nisan, 2006
Kaynak kişi: Erdal AÇIKER
Doğum yılı ve yeri: 1976, Tokat/Niksar
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Tokat’ın Niksar ilçesinin Ordu sınırları yakınında bulunan Çamiçi Çeşmesi mevkiinin yaklaşık 300 metre güneyinde, aralarında kırmızılıkların da
olduğu gri renkte bir taş bulunmaktadır. (F:97) Bu taşın oluşumuyla ilgili
yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Niksar’da yapılan bir düğünde gelin alayı, damat evine doğru giderken,
eşkiyalar alayın önünü keser ve gelini kaçırır. Çamiçi yaylası civarına getirilen
gelin, eşkiyaların bir anlık dalgınlıklarından faydalanarak kaçmaya başlar.
Eşkiyalar hemen gelinin peşine düşerler ve onu Çoban Çeşmesi mevkiinde
sıkıştırırlar. Yakalanacağını anlayan gelin, “Allahım, ya beni taş et, ya da kuş
et, bu azılıların elinden kurtar.” diye dua eder. Tam bu sırada gelini yakalayan
eşkiya, kılıcıyla onu yaralayacağı zaman, genç kız taş kesilir. Taşın üzerinde
bulunan kırmızı rengin, kan; çatlakların ise kılıç yarası olduğu söylenmektedir. (F:98)
Günümüzde bu taşın etrafında yağmur duası edilmektedir. İnanışa
göre kaçırıldığı andan beri hep ağlayan gelinin gözleri taş kesilene dek ıslak kalmış, böylelikle burada yapılan yağmur duasının da kabul olacağına
inanılmıştır.
92
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
AKDENİZ BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
93
ADAM TAŞ EFSANESİ (Mersin/Anamur)
Derleyen: Ayşe SANDIKKAYA
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Durali BAYSAL
Mesleği: Orman emeklisi
Doğum yılı ve yeri: 1933, Anamur
Kaynak kişi 2: Tahsin ERDEM
Mesleği: Fırıncı
Doğum yılı ve yeri: 1951, Anamur/Göktaş
Kaynak kişi 3: Saime EREN
Mesleği: Ev hanımı
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden
Mersin’e bağlı Ermenek ve Anamur ilçelerinde birbirinden dağınık bir
halde bulunan çok sayıda taş vardır. (F:99) Bu taşların oluşumuyla ilgili yöre
halkı şu efsaneyi anlatmaktadır:
Bir gün, Ermenek’ten Anamur’a okuyup, icazet almak için giden yüz kadar öğrenci, günümüzde “Adam Taş Yaylası” olarak bilinen yerde, gece vakti
çok şiddetli bir tipiyle karşı karşıya kalır. Öğrenciler bu koşulda yola devam
edemeyeceklerini anlayınca, geceyi bulundukları yerde uyuyarak geçirmeye
karar verirler ve birbirlerine sokulup uyurlar. (F:100) Sabah olduğunda her
yerin karla kaplı olduğunu gören öğrenciler, ne geldikleri, ne de gidecekleri yönü tayin edebilirler. Kısa bir süre sonra da etraflarını kurtlar çevirir. Bu
durumdan kurtulamayacaklarını anlayan öğrenciler, “Allahım, bizi ya taş et,
ya kuş et uçur, ya da ağaç et kurtar!” diye dua ederler. Bunun üzerine kimisi
ağaç olur, kimisi taş kesilir, kimisi de kuş olup uçar.
Öğrencilerin taş kesilmeleriyle ilgili bir başka anlatı şekli ise şöyledir:
Tipinin ortasında ne yapacaklarını şaşıran çocuklar, öğretmenlerine “Hocam,
Allah’a yalvaralım da, bizi kurda kuşa yem edeceğine, taş etsin.” derler ve
bunun üzerine taş kesilirler.
Günümüzde bu taşların bereket getirdiğine inanılmaktadır. Bu anlamda yörükler, yayık yayarken yağlarının bereketli ve çok olması inancıyla bu
taşlardan bir tanesini yayığın kenarına bağlamaktadır. Ayrıca bu taşları evlerine bereket getirmesi için götürenler de vardır. Bunun dışında evlenmemiş
olan kızlar, bu taşların yanında dua ederek kısmetlerinin açılacağına inanılmaktadırlar.
94
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ANNE KIZIN TAŞ KESİLMESİ EFSANESİ (Isparta/Atabey)
Derleyen: Nafiye BÜYÜKTAŞ
Derleme tarihi: 06.03.2006
Kaynak kişi 1: Tevfik AKAR
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1970, Isparta/Atabey
Kaynak kişi 2: Cemal ARSEVEN
Mesleği: Emekli imam, şimdi muhtar
Doğum yılı ve yeri: 1932, Isparta/Atabey
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Öğretmeninden.
Isparta’nın Atabey ilçesinde Ertokuş medresesi vardır. (F:101) Selçuklular zamanında inşa edilen bu medresenin güney kısmındaki bir duvarında
“Anne Kızın Taş Kesilmesi” efsanesine bağlı olduğuna inanılan birtakım taş
şekiller görülmektedir. Yöre halkı tarafından bu efsane şöyle anlatmaktadır:
Bir anne, yufka (bezme) yaparken, çocuğunun altını kirlettiğini fark eder.
İşi acele olduğundan çocuğunun altını yufka ile silmek zorunda kalır fakat
bunu kayınbabası görür. Önceden de aralarında bir dargınlık olduğundan
dolayı gelin, “Yarabbi, beni kayınbabam gördü, taş et beni, bir daha onunla
karşılaştırma!” diye dua eder. Duası kabul olan gelin (F:102), çocuğu ve yufka yaparken kullandığı malzemeleri (F:103 ve 104) ile beraber taş kesilir.
Günümüzde bu efsane, ekmeğin kutsallığını belirtmek açısından her
ailenin çocuğuna muhakkak aktardığı bir anlatıdır. Eğer çocuklar ekmeğe,
yufkaya, hamura saygısızlık yaparsa, efsanedeki gibi taş kesileceği söylenir.
Efsaneyi her öğrenen kişi, medreseyi de ziyaret etmekte ve taşların üzerinde
oluşmuş şekilleri görebilmektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
95
ÇOBAN TAŞI EFSANESİ (Mersin/Tarsus-Dorak köyü)
Derleyen: Ayşegül IŞIK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Ahmet DİKEN
Doğum yılı ve yeri: 1937, Mersin/Tarsus-Dorak köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerden, dedelerden.
Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Dorak köyünde bir taş bulunmaktadır.
Halk, bu taşın oluşumunu bir efsane ile açıklamaktadır:
Kurtuluş Savaşı zamanında Tarsus’un Dorak köyünde iyi yürekli bir çoban, sürülerini otlatırken, uzaklardan, Ulaş köyünden, yükselen alevleri görüp, Fransızlar’ın geldiğini anlar. Düşman elinde esir olmaktan ve onların
elinde ölmektense, Allah’tan taş olmayı diler. Dileği kabul olan bu iyi yürekli çoban, oracıkta taş kesilir. Bu nedenle tarih boyunca yörükler, kötü hava
şartlarından ötürü yollarına gidemedikleri zamanlarda haftalarca burada
konaklayıp iyi yürekli çobanın anısına bu taşın çevresinde sürülerini otlatırlar.
96
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
EJDERHA İLE KRAL KIZI EFSANESİ
(Akdeniz Bölgesi/Toros Dağları mevkii, Gülek geçidi)
Derleyen 1: Özlem AYKAN
Derleme tarihi: 29.04.2006
Kaynak kişi 1.1: Ayhan TOPRAK
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1973, Adana/Ceyhan
Kaynak kişi 1.2: Nihat HUZURLU
Mesleği: Köy muhtarı
Doğum yılı ve yeri: 1944, Adana/Pozantı
Efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden
Derleyen 2: Pınar DAĞABAKAN
Derleme tarihi: 15.04.2006
Kaynak kişi 2.1: Süsen ALTUN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1963, Antalya
Kaynak kişi 2.2: Çiğdem BİLGİN
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1975, Adana
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Anne ve babalardan.
Akdeniz Bölgesi’nin Toros Dağları mevkiinde bulunan Gülek geçidi,
Çukurova’yı İç Anadolu bölgesine bağlamaktadır. Gülek tünelini geçtikten
hemen sonra yolun sol tarafında dik bir yokuşun ucunda görülen büyük bir
kaya vardır. (F:105) İşte bu kayanın oluşumu hakkında yöre halkı yıllardır şu
efsaneyi anlatmaktadır:
Çok sık bir ormanla çevrili olduğu için dolaşmanın tehlikeli olduğu Toros Dağları’nın tepesinde bir kral kızı yaşamaktadır. Aslında ormanın bu kadar tehlikeli olmasının bir başka nedeni de, burada yaşayan ejderhadır. Bu
nedenle kral da kızını hem uyarmakta, hem de göz kulak olmaktadır. Bir gün
kızın canı çok sıkılır ve ormanda dolaşmak ister. Bir süre gezdikten sonra dik
ve sarp bir kayalığın üzerine oturarak Gülek Boğazı’nı seyretmeye başlar. Birden büyük bir gürültü duyan kız, aşağı baktığında kayalıklardan ejderhanın
geldiğini görür. Ne yapacağını şaşıran kız, kurtulamayacağını anlayınca, “Allahım, beni ejderhaya yem yapacağına, burada taş yap daha iyi!” der. Duası
kabul olan kız, taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
97
GÂVUR KIZI ALAYI EFSANESİ (Hatay/Yayladağı-Dağdüzü (Çaksına) köyü)
Derleyen: Mehmet GÜLLÜ
Derleme tarihi: 17. 05.2006
Kaynak kişi: Dursun TATAR
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1974, Hatay/Dağdüzü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedesinden, babasından.
Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı, eski adıyla “Çaksına”, yeni adıyla Dağdüzü köyü, Antakya ile Halep arasındaki yolun üzerinde bulunmaktadır. Burada gri renkte bir taş üzerinde oluşan silüet, “Gâvur Kızı Alayı” efsanesi ile
açıklanmaktadır:
Antakya Krallığı’nda yaşayan bir keşişin kızı olduğu için köylüler tarafından “Gâvur Kızı” diye anılan ve güzelliğiyle dillere destan olan genç bir kız
vardır. Keşiş, işi nedeniyle yılda birkaç kez Antakya’dan Halep’e gitmekte, bu
yolculuklarına kızı da katılmaktadır.
Su kaynakları bakımından bölgenin en zengin köyü olan ve “çakıllı, bol
su” anlamına gelen “Çaksına”, pek çok kişinin konakladığı bir yerdir. Keşiş,
kızıyla bir gün yine Halep’ten Antakya’ya dönerken Çaksına’da durup dinlenir. Köyün genç çobanı da bu sırada koyunlarını sulamaktadır. Gavur Kızı’yla
çoban burada birbirlerini görüp âşık olurlar. Ne var ki iki âşık, birbirlerini sadece bu yolculuklar sırasında görebilmektedir. Günler geçer ve bir gün, keşiş
kızına kendisini Halep Kralı’na verdiğini söyler. Gâvur Kızı, istemese de bu
duruma mecburen boyun eğer. Tam düğün günü, Çaksına’dan geçerken iki
sevgili birbirini görür ve dayanamayan genç kız, çobana kaçar. Bunun üzerine düğün alayındaki Antakya Kralı’nın askerleri iki sevgilinin peşine düşer.
Yakalanacaklarını anlayan çoban ve gâvur kızı, “Allah’ım bizi bunların eline
düşüreceğine taş et!” diye yalvarırlar. Duaları kabul olur ve iki sevgili taş kesilir. (F:106) Bunun üzerine yaşlı bir kadın dayanamayarak askerlere ve düğün
alayına “Onlar gençliğine doyamadı, Allah sizi de taş etsin.” diye dua eder.
Duası kabul olur ve onlar da taş kesilir. (F:107)
Bu olayın etkisiyle, günümüzde taşların olduğu yerde hiçbir kimse yaşamamaktadır.
98
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN ALAYI EFSANESİ (Adana/Feke-Tapan köyü)
Derleyen: Derya SÖYLEMEZ
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Hakkı AKSOY
Mesleği: Vekil öğretmenlik yapmış ve Tapu Kadastro’da çalışmıştır.
Doğum yılı ve yeri: 1952, Adana/Feke-Akoluk köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Adana ili Feke ilçesine bağlı toplam dokuz köy vardır. Bu dokuz köy, genel bir adlandırma ile “Tapan” adını almıştır. Feke ilçesindeki bütün köylere
bu adın verilmesinin nedeni, söz konusu yerlerin tapan çekilmiş bir tarla
gibi düz ve geniş bir araziye sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Tapan,
Adana’ya 120, Feke’ye ise 20 km. uzaklıktadır ve 5-6 bin nüfusludur.
Yörede büyük boy, beyaz renkte kayalar bulunmaktadır. Bu kayaların
oluşumu hakkında halk, şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Birbirini çok seven iki genç vardır. Her gün gün doğumu ile gün batımında buluşan sevgililerin aşkı, yanlış yorumlanır ve iki genç ayrılmak zorunda
kalır. Böyle bir durumun yaşanmasına neden olan kişiler ise bu iki gencin
mutlu olmasını istemeyen düşmanlarıdır. Ayrılık kararına derinden üzülen
gençlerden kız her gün ağlar, oğlansa dağ bayır dolaşır. Bu uzun ayrılık sonrası genç kız ile delikanlı buluşup evlenmeye karar verirler. Ailelerinden de
onay alan gençler, evlilik hazırlıklarına başlarlar. Gelin alayı ile beraber tam
düğün günü eğlenilmeye başlandığında, düşmanlar tarafından kuşatılan iki
sevgili, bu duruma artık daha fazla dayanamaz ve “Allahım, bizi düşmanın
eline bırakacağına, taş eyle daha iyidir.” derler. Duaları kabul olan iki genç,
gelin alayı ile beraber taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
99
GELİN KIZLAR KAYASI EFSANESİ
(Afyon/Bolvadin-Büyükkarabağ kasabası, Karayokuş köyü)
Derleyen: Hatice GÖKALP
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Muharrem BAYAR
Mesleği: Bolvadin Anadolu Lisesi Müdürü, araştırmacı yazar.
Doğum yılı ve yeri: Afyon/Bolvadin, 1945
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Afyon’un Bolvadin ilçesine bağlı Büyükkarabağ kasabasının Karayokuş
köyüne 20 km. uzaklıkta “Gelin Kız Kayası” denen bir yer vardır. Buraya özellikle evlenme çağına gelmiş genç kızlar ve çocuğu olmayan kadınlar gelip
dua etmektedirler. Hattâ burada dua edenler, çocukları olursa adını “Ahmet”
ya da “Sultan” koymaktadır. (F:108) Konuyla ilgili yörede şöyle bir efsane yayılmıştır:
Büyük Karabağ köyünün beyi Osman ağanın çok güzel bir kızı, bir de
yanında çalıştırdığı çobanı vardır. Gün olur, devran döner ve iki genç birbirine âşık olur. Kavuşma ihtimalleri ne kadar zor olsa da, çoban dayanamaz
ve annesini Osman ağaya gönderir. Durumu anlayan ağa, çok sinirlenir ve
“Beni köylülere rezil mi edeceksin? Beyin kızı çulsuz çobana varır mı?” diyerek kadını kovar. Kara sevdaya tutulan çoban, bunun üzerine köyden kaçar.
Çobanın dağ tepe gezerek kavalıyla söylediği yanık türküler, her yerde yankılanır. Bir gün, Osman ağanın kızının başka bir köy beyinin oğluyla evlendiği haberi duyulur. Gelin alayının yola düzüldüğünü gören çobanın içi yanar
ve kavalını uzun uzun çalmaya başlar. Kavalın sesiyle yakılan yanık türküler,
tüm ovada, yaylada inler ve duyanları âdetâ büyüler. Bunun üzerine çoban
“Ya Rabbi! Bu alayı taş et, sevdiğim kızı da kuş et, uçsun. Ona da bana da yar
olmasın” diye dua eder. Bunun üzerine çobanın duası kabul olur ve gelin
alayı taş kesilir.Gelin de kuş olup uçar gider...
100
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN TAŞI EFSANESİ (Adana/Pozantı)
Derleyen: Nurgül GÖKÇİMEN
Derleme tarihi: 05.05.2006
Kaynak kişi 1: Ali DEMİR
Mesleği: İlkokul mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1955, Pozantı
Kaynak kişi 2: Emin ERGİN
Mesleği: İlkokul mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1959, Pozantı
Kaynak kişi 3: Mustafa YAVUZ
Mesleği: İlkokul mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1964, Pozantı
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Halktan, dedelerinden.
Adana’nın Pozantı ilçesinde “Gelin Taşı”nın (F: 109) oluşumuyla ilgili
yöre halkı şu efsaneyi anlatmaktadır:
Genç bir kızı, hiç istemediği halde, babası, başka köyden bir delikanlıya
verir. Oğlana bir türlü ısınamayan kıza başka bir köye gurbet gitmek çok zor
gelir. Günler birbirini kovalar ve düğün günü gelir çatar. Tüm eğlence bitip,
düğün alayı ile beraber diğer köye gidilmeye başlanınca, kız dayanamaz ve
“Allahım beni ya taş et, ya da kuş et!” der. Duası kabul olan kız, at üstünde
taş kesilir.
Günümüzde “Şeker Pınarı” ismindeki yer, bir şelâledir. (F:110) Efsaneye
göre bu şelâlenin düğün alayı ile beraber diğer köye giderken, ağlayan kızın
gözyaşları ile oluştuğu söylenmektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
101
GELİN TAŞI EFSANESİ (Adana)
Derleyen: Dilek CANABAY
Derleme tarihi: 16.04.2006
Kaynak kişi 1: Ömer ÖZKAN
Mesleği: Yangın ilk müdahale görevlisi
Doğum yılı ve yeri: 1960, Niğde/Çiftehan kasabası
Kaynak kişi 2: Veysel Erdem BOZDOĞANGİL.
Mesleği: Emekli memur
Doğum yılı ve yeri: Adana/Karataş-Sırınsı köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Toros Dağları’nda Çiftehan Köyü’nden Şekerpınarı Köyü’ne giderken
ufuk hattına doğru yukarı tarafta bulunan gelin taşı, Adana’nın girişindedir ve şehre 120–125 km uzaklıkta yer almaktadır. Bu taşın oluşumuyla ilgili
yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Genç bir kız, hiç istemediği yaşlı biriyle zenginliği nedeniyle evlendirilir.
Düğü günü alayıyla beraber evlendiği adamın köyüne giderken artık daha
fazla dayanamayan gelin kız, “Allah’ım bu adama gideceğime, taş olayım!”
der. Bunun üzerine atıyla beraber taş kesilir.
Köy kahvelerinde ve yaşlı kadınlar arasında anlatılarak halk arasında
varlığını devam ettiren efsane, herhangi bir ritüele yol açmamıştır. Bunun
başlıca sebebi de taşların ulaşılamayacak kadar uzakta olması ve oraya giden bir yolun bulunmamasıdır. Her ne kadar böyle bir engelle karşılaşılsa da
efsane, yıllardır canlı bir şekilde nesilden nesile aktarılmış, kızların sevmedikleri insanlara verilmemesi hakkında bir sembol haline gelmiştir.
102
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
HATÇA ÖREN KAYASI EFSANESİ (Burdur/Gölhisar)
Derleyen: Tuğba KEPENEKLİ
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Memet BİLGİN
Mesleği: Öğretmen
Kaynak kişi 2: Hatice SÖNMEZ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1951, Burdur/Gölhisar
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Burdur’un Gölhisar ilçesinde yer alan beyaz renkteki kayaların oluşumu
hakkında halk, yıllardır şu efsaneyi anlatmaktadır:
“Hatice” ya da “Hatça” adındaki kadın, kızını çadırda bırakıp koyun gütmeye gider. Döndüğünde, kızını bir yörükoğluyla çadırda yakalar. Çok utanan kız, içinde bulunduğu bu durumdan kurtulmak için “Allahım ya beni taş
et, ya da kuş et!” diye yalvarır. Allah da dileğini kabul eder ve kızı (F:111), bey
oğlunu (F:112) ve Gölhisar halkından bazılarının inancına göre Hatça’nın
koyunlarından birini taş eder.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
103
KARA TAŞ EFSANESİ (Hatay/Dörtyol-Kuzuculu kasabası)
Derleyen: Elif ŞENER
Derleme tarihi: 16.04.2006
Kaynak kişi: Emine GÜLER
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1963, Bursa
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Arkadaşlarından
Hatay’a bağlı Dörtyol ilçesinin Kuzuculu kasabasında birbirine değen
iki tane siyah renkte taş vardır. (F:113) Bu taşların oluşumuyla ilgili yöre halkı
şu efsaneyi anlatmaktadır:
Kuzuculu kasabası kurulmadan önce Deliçay kenarında bir köy vardır
ve bu köyü birbiriyle pek anlaşamayan iki kardeş yönetmektedir. Birinin hanımı kız, diğerinin hanımı ise erkek çocuk doğurur. Bunun üzerine çocuklara
beşik kertmesi yapılır. Büyüyünce çok güzel olan kız, amcasının oğlu ile nişanlanır. Bir gün oğlanın babası vefat eder ve kızın babası da köyün yönetimini ele geçirir. Bunun üzerine oğlana “Ben babası ve malı mülkü olmayana
ne mal, ne de kız veririm.” der ve oğlanı köyden kovar. Mısır’a giden genç,
oradaki valiye tüm olanları anlatarak yardım ister. Bunun üzerine vali, komutanına emir verir ve “Gidin köyü basın, kızı da alıp oğlana verin!” der. Bir gemi
dolusu asker, Akdeniz’in Dörtyol İskelesi yakınlarında “Kenetinhöyüğü” denilen yerden karaya çıkar. Günlerden Cuma’dır ve köylülerin çoğu camiden
çıkmaktadır. Askere karşı gelen köylüler, kızı vermemek için direnirler. Bu sırada oğlan, karışıklığın içinden sıyrılıp kıza doğru koşmaya başlar. İki sevgili
sarıldıklarında bir türlü kavuşamayacaklarını anlarlar ve “Allahım bizi taş et!”
diye yalvarırlar. Duaları kabul olur ve taş kesilirler.
Günümüzde bu iki kara taşın arasından geçerek dilekte bulunanların
ve adak adayanların isteklerinin gerçek olacağına inanılır. Bunun dışında bu
kara taşın arasından geçen genç âşıkların birbirine kavuşacakları söylenmektedir.
104
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KARAYILAN EFSANESİ (Hatay/İskenderun-Karayılan ve Azganlık beldeleri arası)
Derleyen: Belgin HELLİ
Derleme tarihi: 08.04.2006
Kaynak kişi: Hasibe ÇETİNKAYA
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1920, İskenderun/Karayılan
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Kaynanasından.
Hatay’a bağlı İskenderun ilçesinde beyaz ve gri rengin hâkim olduğu
bir kaya bulunmaktadır.(F:114) Bu kayanın oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle
bir efsane anlatmaktadır:
Hatay ilinin İskenderun ilçesine bağlı Karayılan Beldesi’nde oturan
Hasan adlı yoksul bir çoban ile aynı ilçeye bağlı Azganlık Beldesi’nde oturan Gülperi adlı kız, birbirine âşık olur. Bu aşk dillere destan olur ve Hasan,
Gülperi’nin ailesine evlenme isteğini bildirir. Ne var ki bu evliliğe razı olmayan Gülperi’nin ailesi, Hasan’ı kızlarına lâyık görmezler, çoban olduğu için
onu küçümserler. Bu durum Hasan’ı ve Gülperi’yi çok üzer ve iki genç sonunda kaçmaya karar verir. Ne var ki ikili kaçarken, Gülperi’nin babasına yakalanır ve bu manzara karşısında deliye dönen Gülperi’nin babası Hasan’ı
öldürür. Tüm hayalleri yıkılan ve üzüntüden kahrolan Gülperi, eve hapsolur
ve her geçen gün acısı artarak Hasan’ın yokluğuna dayanamaz hale gelir.
Günler ayları, aylar yılları kovalar. Bu zaman içinde Gülperi, “Bana
Hasan’dan bir parça ver Allah’ım ne olursun” diye her gün yalvarır, yakarır,
dualar eder; çünkü Gülperi Hasan’ın çocuğunu doğurmak, ondan bir parça
taşımak istemektedir. Bir zaman sonra Gülperi’nin bu duası kabul olur ve
gün geçtikçe karnı büyümeye başlar. Bu duruma çok sevinen Gülperi, babasının tepkisini hesaba katmaz. Karnı büyüdükten ve hamileliğin son ayları
yaklaştıktan sonra Gülperi’nin babası durumu fark eder ve sinirden deliye
döner. Bu çocuğu kimden yaptığına dair Gülperi’ye baskı yapmaya başlar.
Bir yandan da hayretler içindedir; çünkü kızının bir kez bile evden çıktığını
görmemiştir. Gülperi durumu babasına anlatsa da onu bir türlü ikna edemez. Babası böyle bir şeyin mümkün olamayacağını düşünür; çünkü Gülperi
Hasan’ın ölümünden yıllar sonra hamile kalmıştır. Sonunda Gülperi’nin babası kızını namus davası nedeniyle öldürmeye karar verir ve alıp onu ormana götürür. Gülperi, babasına onu öldürmemesi için yalvarır, anlamazsa karnını yarıp bakmasını söyler. Babası buna bir anlam vermez ve Gülperi’yi tüm
yalvarmalarına rağmen öldürür; ancak içine de bir kuşku düşer. Sonunda
Gülperi’nin karnını yarmaya karar verir ve karnını yardığı anda Gülperi’nin
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
105
karnından bir kara yılan çıkarak oracıkta babasını öldürür. Daha sonra bu
kara yılan, yeni doğmuş bir bebeğe dönüşür. Bütün bu yaşananları uzaktan
izleyen Azganlık köyünün bir çobanı gördüklerinden çok etkilenir ve ne yapacağını şaşırır. Sonunda bebeği almaya karar verir. Bu çobanın çocuğu yoktur ve yıllardır çocuk hasreti çekmektedir. Bu yüzden bebek onu çok mutlu
eder ve onu alıp evine götürür. Ne var ki, bu mucizevî olaydan karısına bile
bahsetmez ve yıllarca sır olarak saklar. Bebeğin adı “Ali” olur ve her geçen
gün biraz daha gerçek babası Hasan’a benzer. Çocuğun hareketleri ise tıpkı
bir kara yılan gibidir. Sırtında da sadece kara yılanlarda olan kara bir leke
oluşur. Ali büyür ve babası gibi çobanlık yapmaya başlar. Ormanda yılanlar
ile arkadaşlık eder. Buna kendisi de anlam veremez ama yılanlar ile çok iyi
anlaşır.
Bir gün Ali’nin yolu, öz basının köyüne düşer. Onu gören köylüler, hayretler içinde kalır; çünkü Ali, Hasan’ın aynısıdır. Ali’ye “Hasan” diye seslenenlerin yanında “Sen ölmedin mi? Bunca yıl nerelerdeydin? Hiç değişmemişsin.”
diye lâf atanlar da olur. Ali; köylülere Hasan olmadığını, Azganlık köyünde
çobanlık yaptığını söylese de onları bir türlü ikna edemez. Bu olaydan çok
etkilenen Ali, evine döndüğünde her şeyi babasına anlatır ve Hasan’ı çok
merak ettiğini söyler. Babası artık oğluna doğruları anlatma zamanının geldiğini düşünür ve Ali’ye kendisinin doğduğu gün ile onu nasıl bulduğunu
anlatır. Duydukları karşısında şok olan Ali, ne yapacağını şaşırır ve babası ile
birlikte doğduğu ormana gider. Tam doğduğu yere vardığında Ali, “Allahım
beni niye yarattın? Ben hem annemin hem dedemin ölümüne sebep olmuşum. Beni kayalara taşlara çevir. Annemin ve dedemin öldüğü bu yerde ben
de cezamı çekeyim.” diye dua etmeye başlar. Tüm yaşananlar karşısında kendisini suçlayan ve cezalandırmak isteyen Ali, günlerce bu duasını tekrarlar.
Babası ne kadar uğraşsa da oğlunu yerinden bir türlü kaldıramaz. Günlerce
ağlayan Ali, bir gün gözyaşları içinde taş kesilir. (F:115)
Günümüzde yağmurlar nedeniyle bu taş yıpranmıştır. Ancak köyün kavuşamayan âşık gençleri hâlâ bu taşa giderek dualar eder ve dilek tutarlar.
106
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
“KIYAMET TAŞI” ya da “KARATAŞ” EFSANESİ (Hatay/Kuzuculu kasabası)
Derleyen: Fikret ÖZER
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi: Hüseyin Alparslan ÇELEBİ
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: Hatay/Kuzuculu kasabası
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Hatay’a bağlı Kuzuculu kasabasında, siyah renkte, tepeleri birbirine kavuşmuş iki taş bulunmaktadır. Bu taşların oluşumu hakkında yöre halkı şöyle
bir efsane anlatmıştır:
Birbirini seven ve iki farklı aşiretten olan iki genç vardır; fakat kızın ailesi bu ilişkiyi onaylamaz. Bunun üzerine kızlarını aynı aşiretten olan başka
birinin oğluna vermeye kalkışırlar. Bu evliliği istemeyen kız, sevdiğine haber
yollar ve her zamanki buluşma yerlerine gelmesini ister. Durumun imkânsızlığı bir kez daha ortaya çıkınca, iki genç “Allahım bizi ya taş yap, ya da kuş
yap.” diye yalvarırlar. Bunun üzerine duaları kabul olur ve iki sevgili yan yana
taş kesilirler.
Ne zaman bu iki taş, birleşerek tek bir taş haline gelirse, o zaman kıyametin kopacağına inanılmaktadır. Bu nedenle efsanenin ismi, “Kıyamet
taşı”dır. Efsanenin bir başka isminin “Karataş” olmasının nedeni ise bu iki taşın siyah renkte oluşudur.
Günümüzde evde kalanlar kısmetlerinin açılması, hastaların ise iyileşmesi için bu iki taşın arasından geçirilir. Ayrıca çocuğu olmayanlar da bu iki
taşın arasından geçerek çocuk sahibi olacaklarına inanılır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
107
MENEKŞE KALESİ EFSANESİ (Mersin/Değirmençay köyü)
Derleyen: Zeynep KARSLI
Derleme tarihi: 16.04.2006
Kaynak kişi: Necmi SESLİ
Mesleği: Emekli öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1953, Samsun/Bafra
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Mersin’e 40 km. uzaklıktaki Kocavilâyet İlçesi’ne bağlı Değirmençay köyündeki Menekşe Kalesi’nin asıl adı Manavşa’dır. Denizcilikle ün salmış olan
Fenikeliler tarafından denizden gelen düşmanları gözetleyebilmek için yapıldığı söylenen bu kalede bulunan odacıklara benzeyen oyuklar, bu kanıyı
doğrulamaktadır. (F:116) Menekşe Kalesi’nde bulunan bir kadın ve erkek
figürünü andıran taşın oluşumu hakkında yöre halkı yıllardır şu efsaneyi anlatmaktadır:
Birbirini çok seven iki genç vardır. Ne var ki ilişkilerine aileleri tarafından
onay verilmez ve iki sevgili kaçmaya karar verir. Durumu öğrenen ve derebey olan kızın babası, adamlarıyla beraber onları aramaya koyulur. Menekşe
Kalesi’nde sıkıştırılan âşıklar, kaçamayacaklarını anlayınca “Allahım bizi taş et
de kurtulalım.” diye dua ederler. Duaları kabul olan gençler, orada taş kesilir.
(F:117)
Günümüzde bu taşın uğuruna inanan sevgililer, birbirlerine kavuşmak
için kaleye çıkıp adak adamaktadırlar.
108
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TAŞ ANA EFSANESİ (GARİP KADIN KAYASI) (Afyon/Bolvadin)
Derleyen: Hatice YILDIZ
Derleme tarihi: 12.05.2006
Kaynak kişi: Lâtif ŞİMŞEK
Mesleği: “Bizim Bölge” gazetesi yazarı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Afyon/Bolvadin
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Afyon’un Bolvadin ilçesinde gri renkte taşlar bulunmaktadır. (F:118) Yıllardır yöre halkı, bu taşlar hakkında şu efsaneyi anlatmıştır:
Bir tek kızı olan dul bir kadının tek geçim kaynağı, bir tane olan inekleridir. Günün birinde ineklerini kaybeden ana-kız, yanlarına köpeklerini de
alarak ineği aramaya koyulurlar, fakat bir türlü bulamazlar. Bir ihtimâl “Çiçekli Yaylası”na giderler, fakat orada da yan kesiciler yollarını keser. Çok korkan
zavallı kadın, “Allahım beni onların eline koyma, ya taş et, ya da kuş et!” der
ve duası kabul olur. Bunun üzerine kızı, köpeği ve kendi taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
109
TAŞ KESİĞİ EFSANESİ (Antalya/Korkuteli-Taşkesiği köyü)
Derleyen: Rukiye DEMİRKAYA
Derleme tarihi: 2006
Kaynak kişi: Havva ATMACA
Mesleği: Memur
Doğum yılı ve yeri: 1967, Antalya/Korkuteli-Taşkesiği köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Antalya’nın Korkuteli ilçesine bağlı Taşkesiği köyünde ormanın içinde
beyaz ve yüksek bir taş bulunmaktadır. (F:119) Yöre halkına göre bu taşın
oluşumu yıllardır anlatılagelen şu efsaneye bağlıdır:
Taşkesiği köyünde yaşayan ve Sünnî mezhebinden olan Ayşe ismindeki
kız, Ali adında Alevi bir oğlana âşık olur. Kızın ailesi buna onay vermeyerek
kızlarını başka biriyle evlendirmeye karar verirler. Kız da çaresiz boyun eğer.
Tam düğün günü Ali kendini vurur. Bu acı haberi duyan Ayşe de, “Allahım ya
beni taş et, ya da kuş et!” diye yalvarır. Duası kabul olan kız, taş kesilir. Köyün
isminin “Taşkesiği” olmasının nedeni de budur.
110
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TAŞ KESİLEN ADAM İLE KADIN (HIRSIZ KAYASI) EFSANESİ
(Mersin/Mut-Çömelek köyü)
Derleyen: Ali KÜPELİ
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Hüseyin KISA
Doğum yılı ve yeri: 1977, Manisa/Mut
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden, dedelerden.
Mersin’in Mut ilçesine bağlı Çömelek köyünde iki tane büyük kaya vardır. Bu kayaların oluşumuyla ilgili yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Bilindiği gibi Anadolu insanı yıllardan beri soğuk olması sebebiyle obrukları buzdolabı gibi kullanmıştır ve hâlen de kullanmaya devam etmektedir. (F:120) Efsanedeki köylüler, yine bir yaz mevsimi geldiğinde, güz mevsiminde almak üzere yağlarını ve peynirlerini obruğa koyarlar. Kapısı ve kilidi
olmayan obrukta malların karışmaması için herkes kendi malının üzerine ya
ismini yazar, ya da belirgin bir işaret koyar. Bu uygulamanın yine yapıldığı bir
yılda, güz mevsimi gelir ve köylüler obruğa giderler. Ne var ki, kimse malını
bulamaz. Bunun üzerine bir hırsızın obruğa dadandığı anlaşılır. Ertesi yıl obruğun başına her gün farklı bir nöbetçinin tutulması kararı alınır. Bir gün, iki
kişinin obruğa girdiğini gören nöbetçi, hemen köye koşar ve hırsızların geldiğini söyler. Köylüler, obruğa vardığında kimseyi bulamazlar ; ama dağılıp
aramaya koyulurlar. Kısa sürede iki kişiyi kaçarken görürler. Bu esnada hırsızlardan birinin bir kadın, ötekinin de erkek olduğunu anlayan köylüler, onlara
bağırırlar. Bütün köyün arkalarına takılmış halde olduğunu gören hırsızlar
çok utanırlar ve “Allahım, ya bizi bir uçan kuş yap, ya da taş et ki köylüler
görmesin.” derler. Duaları kabul olur ve taş kesilirler. (F:121)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
111
TAŞ KESİLMİŞ KERVAN EFSANESİ (Afyonkarahisar-Hasandede köyü)
Derleyen: Hacer YALÇIN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Dilek ŞAHİN
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedesinden.
Afyonkarahisar’a bağlı Hasandede köyünün girişinde bulunan bir tepenin üzerinde sıra halinde dizilmiş deve şekline benzeyen kayalar vardır.
(F:122) Bu kayaların oluşumuyla ilgili iki farklı efsane anlatılmaktadır:
İlki şöyledir: Birbirlerini çok seven iki genç vardır. Oğlan, kızı babasından
istetir, ancak babası delikanlının isteğini kabul etmez; çünkü kızını zengin bir
ağa oğlu da istemektedir. Bunun üzerine baba, kızını ağanın oğluna verir ve
düğün günü gelir çatar. Düğün alayı kızı, Hasandede köyünden çıkarırken,
kızın içi kan ağlamaktadır. Köyün son tepesine çıkıldığında, kız ellerini açar
ve “Yüce Rabbim ya canımı al ya da beni taş kes şuracıkta!” der. Duası kabul
olur ve gelin, tüm düğün alayı ile beraber taş kesilir.
İkinci anlatı ise şu şekildedir: Bir deve kervanı, Hasandede köyünden geçmektedir. Köye adını veren saygıdeğer bir insan olan Hasan Dede
Türbesi’ne bu kervan uğramaz ve köyden çıkarken de bu kişi hakkında kötü
sözler söylerler. Bunun üzerine Hasan Dede, deve kervanının taş kesilmesini
isteyerek beddua eder. Allah bu duayı kabul eder ve tepenin üzerinde bulunan deve kervanını taş kesilir.
112
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TEKKE TAŞI EFSANESİ (Kilis)
Derleyen: Saadet ÖZSİNAN
Derleme tarihi: 25.03.2006
Kaynak kişi 1: Zerrin BOZKAYA
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1963, Kilis
Kaynak kişi 2: Mehmet NARİN
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1947, Kilis
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Annesinden ve babasından.
Tekke Taşı, 1854 yılında Abdullah Sermes Efendi tarafından kurulmuş
olan tekke içinde bulunmaktadır. (F:123) Afganistan’dan görevli olarak
Kilis’e geldiğinde, bu tekkeyi kuran ve Nakşibendî tarikatına mensup olan
Abdullah Sermes Efendi, burada mürit yetiştirmiştir. Günümüzde tekkenin
içinde kendisinin ve ailesinin mezarları bulunmaktadır. Tekke taşı, I. Dünya
Savaşı’nda işgal edilen Kilis’te bir efsane üzerine ortaya çıkmıştır:
Savaş zamanında yeni evli olan bir çift, tekkeye gitmektedirler. Yolda,
Fransız askerlerinin kadını rahatsız etmelerinin üzerine kocası olaya müdahale eder. Bunun üzerine adam, askerler tarafından öldürülür. Kadın koşarak
tekkeye gider ve Allah’a secde edip dua eder. Düşmanların eline düşmektense, taş olmayı diler. Allah da kadının duasını kabul ederek kadını taş keser. (F:124)
Günümüzde Abdullah Sermes Efendi’yi anmak için onun ölüm yıldönümü olan 4 Mayıs’ta tekkede anma töreni yapan yöre halkı; Kur’an okur,
kurban keser ve Kilis’in yöresel yemekleri ile sütlaç yapıp insanlara dağıtır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
113
ÜÇ KIZLAR KAYASI EFSANESİ
(Afyon/Bolvadin-Büyükkarabağ kasabası, Başyurt mevkii)
Derleyen: Olgun AKBABA
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Muharrem BAYAR
Mesleği: Bolvadin Anadolu Lisesi Müdürü, araştırmacı yazar.
Doğum yeri ve yılı: Afyon/Bolvadin,1945
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Afyon’un Bolvadin ilçesine bağlı Büyükkarabağ kasabasında Başyurt
mevkiinde “Üç Kızlar Kayası” denilen bir yer bulunmaktadır. Burada her yıl
Mayıs ayında Hıdırellez kutlamaları yapılır. Kutlamalar çerçevesinde talihlerin açılması için dua edilir, adaklar adanır ve örtülerden birer parça alınarak
kayanın etrafındaki çalılara bağlanır. Buraya özellikle çocuğu olmayan kadınlar gelir ve dua ederler. Taşa, kız çocuk isteyenler pembe, erkek çocuk
isteyenlerse, beyaz bir kuşak bağlarlar. Çocuk erkek olursa adı “Ahmet”, kız
olursa “Sultan” konur. (F:125) İşte bu kutsal olduğuna inanılan taşlarla ilgili
yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Bahar mevsimi gelmiş ve her yer çiçeklerle bezenmiştir. Üç kız kardeş,
yeşilliğin bol olduğu doğanın bu güzelliğine kendilerini kaptırmış ve dağlara tırmanmışlardır. Günün inip, akşam olduğunu fark etmeyen üç genç kızın
o anda içlerine bir korku düşer ve hemen evin yolunu tutmaya başlarlar. Tam
Kavaklı’ya yaklaştıklarında üç tane harâmî kızların yolunu keser. Harâmîlerden korunmak için ellerini göğe açan kızlar, şöyle dua ederler: “Ya Rabbi! Bizi
bu harâmîlere yem etme, bizi berbat etme. Ya bizi üç kuş et uçalım, ya da üç
taş et kalalım.” Duaları kabul olan kızlar, bunun üzerine taş kesilirler.
114
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
YEDİ ASKER EFSANESİ (Hatay/ Altınözü)
Derleyen: Suna ŞANCI
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Hatice ALKAN
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1959, Hatay/Altınözü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Hatay’a bağlı Altınözü ilçesinde “Koz Kalesi” isminde bir mekân vardır.
(F:126) Bu kalenin içinde bulunan taşların oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Kurtuluş Savaşı yıllarında Fransızlar, Hatay’ı işgal etmiş ve Koz Kalesi’ne
yedi Türk askerini hapsetmiştir. Fransızlar’ın işkencelerine maruz kalan ve
daha fazla dayanma güçleri kalmayan Türk askerleri, “Allahım, bizi bu düşmanlara daha fazla esir etme, taş kes daha iyi!” derler. Duaları kabul olur ve
oracıkta taş kesilirler.
Günümüzde, bu taşların Koz Kalesi’nin inilemeyen zindanlarında hâlen
var olduğuna inanılmakta ve sadece küçük bir delikten bakılarak görülmesi
mümkün olabilmektedir. (F:127)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
115
116
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
EGE BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
117
AĞLAYAN KAYA EFSANESİ (NİOBE) (Manisa)
Derleyen: Sema KILIÇASLAN
Derleme tarihi: 14.04.2006
Kaynak kişi 1: Muharrem PARLAKKAYA
Mesleği: Lise mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1954, Manisa
Kaynak kişi 2: Dürdane TANRIKULU
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1964, Manisa
Kaynak kişi 3: Emre YALIN
Mesleği: Lise mezunu
Doğum yılı ve yeri: 1986, Manisa
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Halktan.
İzmir’e 37 km. uzaklıkta olan “Ağlayan Kaya”, Spil Dağı’nın eteklerinde
yer almaktadır. (F:128)
Ağlayan Kaya, Yunan mitolojisiyle de ilgili bir efsanedir; çünkü bir başka
ismi de Niobe’dir. İnanışa göre Tantalos’un kızı Niobe’nin, yedi kız ve yedi
erkek olmak üzere tam on dört tane çocuğu vardır. Kendini çok beğenen
Niobe, çok çocuğu olduğu için tanrıça Leto’dan daha fazla saygı görmesi
gerektiğini söyler. Leto, bunu duyunca çok üzülür ve çocukları Artemis ile
Apollon’u yanına çağırarak durumu anlattığında iki kardeş Niobe’ye hak ettiği cezayı vermek için harekete geçer. Apollon, Niobe’nin yedi oğlunu Kitheren Dağı’nda görünmez oklarla öldürür. Haber duyulunca kız kardeşler,
kardeşlerinin bulunduğu dağa koşarlar. Gece dağa ulaştıklarında karanlıkla
birlikte Artemis, gökyüzünde parlamaya başlar ve ardından annesini üzen
kadının kızlarını görünmez oklar ile avlar. Tam dokuz gün hiç kimse dağa
çıkmaya cesaret edemez. Bu yüzden cenaze töreni de yapılamaz. Niobe, çocuklarının başına gelen bu felâketten dolayı günlerce ağlar. Acısı öyle büyüktür ki, çocuklarının öldüğü dağa çıkar ve Zeus’tan, bu dayanılmaz acının
son bulması için kendisini taşa dönüştürmesini ister. Zeus, bu acılı annenin
isteğini yerine getirir ve onu çocuklarının cenazesi başında taşa çevirir.
118
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
AY-GÜN KAYASI EFSANESİ (Muğla/Fethiye-Seki Beldesi, Temel köyü)
Derleyen: Elif DOĞRU
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Ali Rıza GÜNGÖR
Mesleği: Pehlivan
Doğum yılı ve yeri: 1916, Temel köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Muğla iline bağlı Fethiye ilçesinin Seki beldesinde, Temel köyü vardır.
Bu köyün dağı olan Eren Dağı’nda da iki tane gri renkte taş bulunmakta,
bunlara da “Ay-Gün Kayası” denmektedir. (F:129) Oluşumlarıyla ilgili yöre
halkı şu efsaneyi anlatmaktadır:
Ay, zengin bir ağanın kızı, Gün ise fakir bir çobandır. Bir gün yaylada keçi
otlatılırken, çeşmede iki genç birbirini görür ve âşık olur. Zamanla birbirlerine daha da bağlanırlar ve oğlan kızı ailesinden ister. Ağa, durumu öğrenince
çok kızar ve “Benim çobana verecek kızım yok!” der. Bunun üzerine gençler
kaçmaya karar verir; ama yağmur yağması ve yolun yamaç olmasından ötürü fazla uzağa gidemezler. Bunun üzerine çaresiz kalırlar ve “Rabbim, bizi
ailelerimize yakalatma, şuracıkta taş et daha iyi!” derler. Duaları kabul olur
ve taş kesilirler. (F:130)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
119
GELİN DİLEK TUTMA TAŞI EFSANESİ (Denizli /Karahayıt)
Derleyen: Funda KARABEYOĞLU
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Hacı Mehmet
Mesleği: Esnaf
Doğum yılı ve yeri: 1936, Denizli/Karahayıt
Kaynak kişi 2: Mesut SAPMAZ
Mesleği: Çoban
Doğum yılı ve yeri: 1959, Denizli/Karahayıt
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Denizli’nin Karahayıt kasabasında beyaz ve siyah rengin beraber olduğu bir taş bulunmaktadır. (F:131) Bu taşın oluşumu hakkında halk arasında
yıllardır anlatılagelen bir efsane vardır:
Güzeller güzeli genç bir kız, gönlünü köyün çobanına kaptırır ve kısa bir
süre sonra iki sevgili nişanlanırlar. Ne var ki, köydeki bey oğlunun da kızda
gözü vardır. Evlilik hazırlıkları yapan kız, bir gün nişanlısı olan çobana yemek
götürürken, bey oğlunun atıyla ona doğru hızla geldiğini görür. Başına gelecekleri anlayan genç kız, bu durumdan endişe duymaya başlar. Kendini çobandan başka birisine yâr etmemek için ellerini yukarı kaldırarak “ Allahım,
taş olayım; ama beni bu bey oğluna yâr etme!” der. Bunun üzerine duası
kabul olan kız, atıyla beraber taş kesilir.
Bu efsaneden dolayı, gönlünün muradına yeni eren gelinler, bu kayaya
gelerek evlilik yaşantılarında mutlu olmak için Allah’a dua edip, dilekte bulunurlar.
120
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (İzmir/Dikili-Bergama kasabası, Kaynarca bölgesi)
Derleyen: Fatma Nur EREN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Deniz Alkan KARANFİL
Mesleği: Emekli esnaf
Doğum yılı ve yeri: 1946, İzmir
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
İzmir’in Dikili ilçesine bağlı Bergama kasabasının Kaynarca bölgesinde
gri renkte bir taş bulunmaktadır. (F:132) Her ne kadar taş ve taşın etrafı bazı
kişiler tarafından zarar gördüyse de, oluşumuyla ilgili şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Bir zamanlar bolluk bereket içinde yaşayan Bergama halkı, dinden
imandan uzaklaşır. Günlerden bir gün, köye bir ermiş gelir ve halkı bu yoldan uzaklaştırmak ister. Ne var ki ermişi kimse istemez ve ona yemek dahi
veren olmaz. Sonunda ermiş, kör bir kuyuya atılır. O günlerde kasabayı bir
heyecan sarar; çünkü genç bir kız evlenecektir. Kırk gün kırk gece düğün
yapılır. Düğün sırasında gelinin kuyu etrafında dönmesi istenir ve gelin kuyunun içinde ermişi görür. Sabah olduğunda gelin kız, ermişe ekmek verip
kuyudan çıkmasına yardımcı olur. Bunun üzerine ermiş, kıza kasabayı derhal
terk etmesini söyler. Yanında birkaç kişiyle ermişi takip ederek tepeye çıkan
kız, ermişin “Arkanıza bakmayın!” uyarısı üzerine olduğu yerde dikilir. Kısa bir
zaman sonra köyden çığlık seslerinin yükseldiğini duyan gelin ve birkaç kişi,
arkalarına dönüp baktıklarında köyün sular altında kalarak bataklığa dönüştüğünü görürler. Bunun üzerine gelin dayanamaz ve “Allahım, beni taş et,
ben yok olayım!” diye dua eder ve oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
121
GELİN KAYASI EFSANESİ (İzmir/Urla)
Derleyen: Merih Melis ÖZSOYSOP
Derleme tarihi: 20.04.2006
Kaynak kişi 1: Nebahat AYGÜN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1933, İstanbul
Kaynak kişi 2: Selma BOZOKLAR
Mesleği: Emekli,Hukuk Bürosu’nda çalışıyor.
Doğum yılı ve yeri: 1960, İzmir
Kaynak kişi 3: Hasan Rıfat BALIKÇIOĞLU
Mesleği: Balıkçılık
Doğum yılı ve yeri: 1922, Urla
Kaynak kişi 4: Yaşar ÖCALMAZ.
Kaynak kişi 5: Metin ÖZSOYSOP
Mesleği: Emekli, tekne sahibi
Doğum yılı ve yeri: 1951, İzmir
Kaynak kişi 6: Metin SOYUMORALI
Mesleği: Kitapçı
Doğum yılı ve yeri: İstanbul
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
İzmir’in Urla ilçesinde bulunan “Gelin Kayası”, (F:133) kaynak kişilerin
gençlik dönemlerinde damat ve sırtında duvağıyla gelinlikli kız görüntüsü
verse de, zaman geçtikçe hızla yıpranmıştır. Günümüzde evlenecek olan
gençler, kına gecesi sabahı buraya gelip, ellerindeki kınaları yıkarlar. Kaya
hakkında altı farklı efsane anlatılmaktadır:
İlki şöyledir: Sevmediği bir adama verilmesine rağmen genç kızı tam
düğün günü sevgilisi kaçırır. Denize vardıkları zaman ailesi tarafından yakalanan genç kız dayanamayıp, “Allahım geri döneceğime, beni taş et!” diye
dua eder. Duası kabul olan kız taş kesilir.
İkinci efsane, yine birbirlerini sevip de kavuşamayan iki genç üzerine kuruludur. Hiç istemediği halde babası tarafından zengin bir ağaya verilen kız,
düğün günü ata bindirilip köye doğru giderken, uçurumun kenarına gelir. O
anda sevdiği genci gören kız, üzüntüsüne üzüntü katan bu olay karşısında
daha fazla dayanamaz ve “Allahım ona yar olmayacaksam, öleyim daha iyi.”
diyerek atı uçurumdan aşağı sürer ve denizin kıyısında taş kesilir.
Üçüncü efsane de birbirlerini sevip kavuşamayan iki sevgili hakkındadır.
122
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
Evlenmeye kararlı iki genç, ailelerinin karşı gelmesine daha fazla dayanamaz
ve kaçmaya karar verirler. Kaçarken, “Allahım, bizi birbirimizden ayırma, ayıracağına taş et daha iyi.” demelerinin üzerine duaları kabul olur ve oracıkta
taş kesilirler.
Dördüncü anlatı biraz farklıdır. Günümüzde “Gelin Kayası” nın bulunduğu yerde sahilde düğün yapılmaktadır. Bu sırada denizden geçen bir gemi,
fırtınanın kopmasıyla batar ve bir süre sonra da taş kesilir. Tam düğün sırasında, gelinin olduğu bir yerde olay meydana geldiğinden, bu kayaya “Gelin
Kayası” denmiştir.
Beşinci rivayette ise, bir Rum kızla Türk genci birbirlerine âşık olur. Ne
var ki aileleri evlenmelerine izin vermez. Bunun üzerine kayıkla kaçmaya karar veren gençler, “Allahım, bizi taş et.” diye dua ederler. Duaları kabul olan
gençler, denizin kıyısında taş kesilir.
Altıncı ve son efsane de birbirlerini çok seven iki genç üzerine kuruludur. Balıkçılıkla uğraşan erkek, balığa çıktığı bir gün uzun bir süre geçmesine
rağmen geri dönmez. Aşkından deli divane olduğu adamın gelmemesi üzerine kendini dağlara, bayırlara atan genç kız, aylarca beklemesine rağmen
sonuç değişmeyince, gelinliğini giyer, “Allahım, birbirimize kavuşmayacaksak, beni taş et!” der ve uçurumdan kendini aşağı bırakır. Tam denizin kıyısında durur ve orada taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
123
GELİN TAŞI EFSANESİ (Kütahya/Tavşanlı-Merkezyeniköy, Sorkun mevkii)
Derleyen: Nuray TOPRAK
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Haydar YEŞİL
Mesleği: Emekli
Doğum yılı ve yeri: 1950, Tavşanlı/Merkezyeniköy
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Kütahya’nın Tavşanlı-Merkezyeniköy ilçesine bağlı Sorkun mevkiinde dağın üzerinde “Gelin Taşı” denen dikkat çekici bir taş bulunmaktadır.
(F:134) Bu taş etrafında oluşmuş bir efsane vardır:
Âdetlere göre gelin ve damat evlendikleri geceye kadar birbirlerini görmez; ancak düğün günü gelin, alayıyla birlikte damadı karşıdan görür. Bunun üzerine çok utanan gelin, “Allahım beni ya taş et, ya da kuş et!” diye dua
eder. Duası kabul olan gelin, kendi alayı ile birlikte taş kesilir. (F:135)
124
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN TAŞI EFSANESİ (Denizli/Karahayıt kasabası)
Derleyen: Esra DİLBER
Derleme tarihi: 19.04.2006
Kaynak kişi: Günseli TUTGUN
Mesleği: Üniversite öğrencisi
Doğum yılı ve yeri: 1984, Denizli
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Babasından.
Denizli’ye bağlı Karahayıt kasabası, Pamukkale’ye 5 km. uzaklıktadır.
Burada bulunan gri renkteki taşın oluşumu hakkında şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Güzeller güzeli genç bir kız, gönlünü köyün çobanına kaptırmıştır. Ne
var ki, köy beyinin oğlunun da kızda gözü vardır. Evlilik hazırlıklarında olan
genç kız, bir gün nişanlısı olan çobana yemek götürürken, karşıdan bey oğlunun atıyla ona doğru geldiğini görür. Başına gelecekleri anlayan güzel
kız, kendini çobandan başka birine yâr etmemek için “Allahım, taş olayım,
beni bu beyin oğluna yâr etme!” der. Duası kabul olan kız, oracıkta taş kesilir.
(F:136)
Günümüzde “Gelin Taşı” olarak anılan bu yer, “Gelin Dilek Tutma Taşı”
olarak da bilinmektedir. Bu anlamda, gönlünün muradına eren yeni gelinler,
bu taşa gelerek evlilik yaşantılarında mutlu olmak için Allah’a dua ederler ve
dilekte bulunurlar. Bunun dışında dileklerinin kabul olmasını isteyen genç
kızlar da taşın etrafına “çaput” (bez) bağlamaktadır. (F:137)
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
125
HAMİLE KADIN DAĞI EFSANESİ (Muğla/Ören)
Derleyen: Deniz ÜSTÜNDAĞ
Derleme tarihi: 18.04.2006
Kaynak kişi 1: Gülşen ATICI
Mesleği: Çiftçi, neşter.
Doğum yılı ve yeri: 1945, Ören.
Kaynak kişi 2: Bilicihan BİRCAN
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1960, Ören
Kaynak kişi 3:Makbule ERİŞ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1961, Ören
Kaynak kişi 4:Aziz GÜRSOY
Mesleği: Ören Belediye Başkan yardımcısı
Doğum yılı ve yeri: Ören
Kaynak kişi 5: Mehmet ÖNCÜ
Mesleği: Eskiden foto muhabirliği yapmış.
Doğum yılı ve yeri: 1963, Ören
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Muğla’nın Ören ilçesindeki dağa bakıldığında sırt üstü yatmış hamile
bir kadın görüntüsü veren manzarayla karşılaşılmaktadır. (F:138) Dağın bu
şekilde oluşumuyla ilgili halk, iki türlü efsane anlatmaktadır:
İlk efsanede, Ören’e düşmanların saldırdığı bir dönemde evli olan bir
adam savaşmaya gider. Günler, aylar geçer; ama geri dönmez. Karısı hamiledir ve bu durum karşısında çok mutsuzdur. Bir gün artık dayanamaz ve
“Allahım, kocam geri gelmeyecekse, beni de karnımdaki çocuğumla ya taş
et, ya da kuş et.” der. Bunun üzerine duası kabul olan kadın, taş kesilir.
Efsanenin ikinci anlatılış şekli ise şöyledir: Önceki ismi Keramos olan
Ören’de bir kral ve bir de kızı yaşamaktadır. Babasının onaylamadığı bir şekilde gayrimeşru olarak biriyle yaşayan kız, hamile kalır. Kral de buna çok
üzülür ve sinirlenir. Bunun üzerine “Sen beni üzdün, bu duruma düşürdün,
Tanrı da seni taş etsin.” diye kızına beddua eder. Sonuç olarak, kralın kızı karnındaki çocuğuyla beraber taş kesilir.
126
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TAŞ KESİLEN AYI VE KADIN EFSANESİ (İzmir-Türkönü köyü)
Derleyen: Asiye ÇALASİN
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi: Aynur CESUR
Mesleği: Mutfak görevlisi
Doğum yılı ve yeri: 1962, İzmir/Ödemiş
Kaynak kişi 2: Emine İHTİYAR
Mesleği: Kat görevlisi
Doğum yılı ve yeri: 1956, İzmir/Ödemiş
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
İzmir’in Ödemiş ve Kiraz ilçeleri arasında yer alan ve Ödemiş’e 20 km.
uzaklıkta bulunan Türkönü köyünde “Taş Kesilen Ayı ve Kadın” isminde bir
efsane anlatılmaktadır:
Bir gün dağa odun toplamak için giden kadın, bir ayı ile karşılaşır. Ayının kadına tecavüz etmek istemesi üzerine kadın, “Allahım, beni taş et ve
bu durumdan kurtar!” der. Duası kabul olur ve kendisiyle beraber ayı da taş
kesilir.
Günümüzde, yöre halkı bu taşın kutsal olduğuna inanmaktadır.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
127
128
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
129
FATMACIK KAYASI EFSANESİ (Malatya/Dârende-Tohma havzası)
Derleyen: Azegül AVCI
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Memduh ÖNAL
Mesleği: Belediye Başkanı
Doğum yılı ve yeri: Darende
Kaynak kişi 2: Hayrettin ÖZKALAYCI
Mesleği: Esnaf
Doğum yılı ve yeri: 1954, Darende
Kaynak kişi 3: Ufuk TOPARLAK
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: Darende
Kaynak kişi 4: Erol TOPARLAK
Mesleği: Şoför
Doğum yılı ve yeri: Darende
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Dârende, Malatya ilinin batısında Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin birleştiği geçit noktasında bulunmaktadır. Darende ilçesinin Somuncu Baba mevkiinde Tohma çayı üzerinde dik ve yüksek kayalıklar
bulunmakta ve buraya “Fatmacık Kayası” denmektedir. (F:139 ve 140) Yıllar
boyu burası ile ilgili bir efsane anlatılagelmiştir:
İki rivâyeti olan bu efsanenin ilk şekli şöyle anlatılmaktadır: Orta halli bir
evin geçimini babanın ölmesi üzerine yeni evli genç adam sağlamaktadır. Ailenin birkaç tane koyununu otlatmak için ya ihtiyar ana, ya da gelin gitmektedir.
Bir gün Fatmacık gelin, bebeğinin beşiğini de alarak koyunları Suvacık tepesine otlatmaya gider. Kendisi bebeğini uyutmaya çalışırken, aç olan koyunlar
Fatmacık’ın yanından yayıla yayıla uzaklaşır. Koyunların ortadan kaybolduğunu fark eden Fatmacık, hemen koşarak eve gelir ve olanları kaynanasına anlatır. Kaynanası birden hiddetlenerek “Gelin, koyunları bulmadan gelme, yoksa
seni akşama oğlana der, iyice kötek attırırım.” der. Bunun üzerine Fatmacık,
tekrar koyunları aramaya koyulur, fakat bulamaz. Bebeğini kucaklayıp Suvacık
tepesinden inerken, evi ile karşı karşıya gelir ve kaynanasının sözlerini hatırlar.
Beşiği kucağından indirip yere koyar. Eve giderse kaynanasını zûlmüne uğrayacağını düşünen Fatmacık, “Ya beni taş et, ya da kuş et.” diye Allah’a yalvarınca, duası kabul olur ve o anda bebeği, beşiği ve kendisi taş kesilir.
Yörede anlatılan ikinci rivâyet ise şöyledir: Fatmacık gelin çocuğuyla beraber koyunları yaymak için dağa gider. Hayvanlar otlanırken, yörenin dışından gelen bir grup erkek, Fatmacık geline kötü niyetle yaklaşmak ister. Bunun
üzerine Fatmacık gelin, bu zâlimlerin elinden kurtulmak için “Ya beni kuş et, ya
da taş et.” diye Allah’a yalvarır ve o anda çocuğuyla beraber taş kesilir.
130
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Erzurum/Aşkale)
Derleyen: Cem YILDIRIM
Derleme tarihi: 05.06.2006
Kaynak kişi: Yusuf DEMİRTAŞ
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1962, Aşkale
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Evliyâlardan.
Aşkale’yi Erzurum’a bağlayan 40. km.’de “Gelin Kayası” adında bir taş
bulunmaktadır. Bu taş etrafında halk arasında şöyle bir efsane anlatılagelmiştir:
1916’da yaşanan Rus işgali sırasında iki genç evlenmeye karar verirler.
Tam düğün günü talihsiz bir olay yaşanır ve Rus askerleri düğünü basarak
gelini kaçırırlar. Geride kalan damadı kurşuna dizdiren Rus komutanı, gelin
kızı yanına alarak hızla oradan ayrılır. Rus komutanı ile birlikte olmak istemeyen genç kız, “Allahım ya beni taş et, ya da kuş et.” diyerek dua eder. Duası
kabul olan kız oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
131
SARI GELİN EFSANESİ (Erzurum/Pasinler-Taşlı Güney köyü)
Derleyen: H. Nidâ HIZARCIOĞLU
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1: Nesimi AKSAKAL
Kaynak kişi 2: Fevzi POLAT
Mesleği: Emekli memur
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Dedelerinden.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı
Hasankale mevkiinin Taşlı Güney köyünde peri bacalarını andıran nitelikte
gri ve bej rengin hakim olduğu taşlar bulunmaktadır. (F:141) Bu taşların
oluşumuyla ilgili halk arasında nesilden nesile aktarılan bir “Sarı Gelin” taşı
efsanesi vardır:
Seferberlik yıllarında Rus orduları doğudan ilerleyerek Hasankale’nin
doğusundaki Taşlı Güney köyüne saldırıya geçerler. Köy ve etrafındaki tüm
dağlar düşman tarafından sarıldığı anda, Ardıçlı köyünden Taşlı Güney köyüne de faytonla gelin getirilmektedir. Gelin alayı, köye yaklaştığı vakit, top
ve silah seslerini duyan gelin, “Allahım, bizi düşman eline geçmektense, taş
kes.” diye yalvarır. Duası kabul olan gelin, (F:142) kayınpederi ve kayınvalidesi ile birlikte taş kesilir.
Günümüzde yeni evli olanlar, bu taşları ziyaret etmek yerine, civardaki
Abdurrahman Gazi türbesine gitmekte ve bunun da evliliklerine uğur getireceğine inanmaktadırlar.
132
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
TAŞ KESEN EFSANESİ (Erzurum/Tekman-Çevirme köyü)
Derleyen: Kıymet DİNÇER
Derleme tarihi: 22.04.2006
Kaynak kişi: Tuğba KONUŞLU
Mesleği: Öğretmen
Doğum yılı ve yeri: 1981, Erzurum/Tekman
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Erzurum’un Tekman ilçesinin bu ismi almasında şöyle bir hikâye anlatılmaktadır: Malazgirt Savaşı’ndan sonra yöreye Türkmen boyları yerleşir.
Ne var ki bir gün burası basılır, bütün halk öldürülür ve her yer yakılıp yok
edilir. Bu kıyımdan sadece tek bir adam kurtulur. Birkaç gün sonra, yakın bir
çevreden yöreye gelen insanlar, sağ kalan adamın yanına gelirler. Adamın
“Tek men kaldım burada.” demesinin üzerine bu yörenin ismi “Tekman” olmuştur.
Erzurum’un Tekman ilçesine bağlı bu köyün ormanlık arazisinde bir taş
bulunmaktadır. (F:143) Bu taşın oluşumu hakkında yöre halkı şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Tekman ilçesine bağlı bir köyde yaşayan çok güzel, Müslüman bir kız
vardır. Ailesinin onu Hıristiyan bir oğlanla evlendirmek istemesinin üzerine,
genç kız bütün gece ağlayarak dua eder ve “Allahım bu erkekle evleneceğime taş olayım daha iyi!” der. Duası kabul olan kız taş kesilir ve bu olaydan
sonra köyün ismi “Taşkesen” olur.
Köyün isminin “Taşkesen” olmasının bir başka nedeni ise, şöyle anlatılmaktadır: Yörenin çok yakınlarında 9-10 tane zorba yaşamaktadır. Bu zorbalar, bir gün köyden 2-3 kişiyi kaçırırlar ve onları değirmen taşı kesmeye
zorlarlar. “Dediklerimizi yaparsanız, sizi serbest bırakacağız.” derler ve sözlerinde de dururlar. Bunun üzerine köyün ismi “Taşkesen” olur.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
133
TAŞ KESİLEN GENÇ KIZ EFSANESİ (Malatya/Hekimhan)
Derleyen: Nuran KAN
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: İlknur EVRENSEL,
Mesleği: Ev kızı
Doğum yılı ve yeri: Malatya/Hekimhan
Kaynak kişi 2: Erdal ŞEKERCİ
Mesleği: Malatya Belediyesi’nde yazı işleri müdürlüğü bölümünde çalışıyor.
Doğum yılı ve yeri: Malatya/Hekimhan
Kaynak kişi 3: Öznur YILDIRIM
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri:Malatya/Hekimhan
Kaynak kişi 4: Fadime YİĞİT
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: Malatya/Hekimhan
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Ninelerden ve dedelerden.
Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı “Şıpşıpı” denilen bahçede arasından su geçen bir taş bulunmaktadır. (F:144) Bu taş hakkında şöyle bir efsane
yayılmıştır:
Kurtuluş Savaşı sırasında istilâ edilen yerlerden biri olan Hekimhan’da
güzelliği dillere destan genç bir kız yaşamaktadır. Düşman askerleri bu kızı
“Şıpşıpı” denilen yerde görmüşler ve peşine düşerek ona saldırmayı amaçlamışlardır. Genç kız, namusunu kurtarmak için ağlaya ağlaya “Allahım ya
beni taş et, ya da kuş et” demiş ve o anda taş kesilmiştir. Genç kız Allah’a
yalvarırken, ağladığı için de bu taştan tuzlu su akmaktadır. “Şıpşıpı” denilen
yerin bu adı almasının nedeni de gözyaşlarının şıp şıp akmasından kaynaklanmaktadır.
İşte bu nedenle yöre kadınları, buraya gelip dualar etmekte, efsanedeki kız gibi güzel olmak ve kısmetlerinin açık olması adına taştan akan suyu
yüzlerine sürerek içmektedirler.
134
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GÜNEYDOĞU
ANADOLU BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
135
ÂŞIK BAŞI EFSANESİ (Şanlıurfa/Halfeti)
Derleyen: Reyhan YILMAZ
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi 1: Ayşe EKİNCİ
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1971, Halfeti
Kaynak kişi 2: Safiye ERDEMOĞLU
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1936, Halfeti
Kaynak kişi 3: Nermin YENER
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1961, Halfeti
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Bilindiği gibi Fırat nehri, Gaziantep ve Şanlıurfa arasından geçmektedir.
“Âşığın Başı” denilen taş, Şanlıurfa’nın Gap projesi nedeniyle baraj suyu altında kalan ilçesi Halfeti’dedir. Ancak aşağıdaki efsanede de görüleceği üzere taş hâlâ durmaktadır; çünkü Halfeti’nin Gaziantep tarafında kalan bölümü
baraj suyundan etkilenmemiştir. Buna bağlı olarak “Âşığın Başı” denilen taş
(F:145) hakkında şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
İki genç birbirine âşık olur, ancak kızın ailesi bu gençlerin evlenmelerine izin vermez. Bunun üzerine kız ve oğlan kaçmaya karar verirler. Oğlan,
Fırat nehrini geçer, sıra kıza gelmiştir. Durumu öğrenen kızın ailesi, işte tam
o anda nehir kenarına yetişir. Yakalanacağını anlayan kız, “Allahım, beni ailemin yakalamasındansa, taş olmam daha iyi.” diyerek dua eder. Bunun üzerine oğlan, Fırat’ın karşı kıyısında, kız da öteki tarafında taş kesilir.
136
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ÂŞIK TAŞI EFSANESİ (Gaziantep/Nizip-Erenköy)
Derleyen: Seda DOĞANTEKİN
Derleme tarihi: 15.06.2006
Kaynak kişi 1: Mehmet DOĞAN
Mesleği: Ziraatçi
Doğum yılı ve yeri: 1955, Gaziantep/Nizip
Kaynak kişi 2: Adnan EKMEKÇİ
Mesleği: Ziraatçi
Doğum yılı ve yeri: 1966, Nizip/Erenköy
Kaynak kişi 3: Mustafa YILDIZ
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1934, Nizip/Erenköy
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Gaziantep ilinin bir ilçesi olan Nizip’e yaklaşık 27 km. uzaklıkta olan
Erenköy’de “Âşık Taşı” denilen bir taş bulunmaktadır. (F:146) Gaziantep ve
Şanlıurfa arasında bir sınır oluşturan Fırat nehrinin kıyısında bulunan bu taş
hakkında Erenköy sakinleri arasında nesilden nesile bir efsane aktarılmıştır:
Köyde birbirini çok seven iki genç vardır; ancak kızın ailesi bu beraberliği istememektedir. Bunun üzerine kızla oğlan kaçmaya karar verirler. Durumu öğrenen kızın ailesi, gençlerin peşine düşer. Ailesinin kendisini yakalayıp
alacağını düşünen kız, “Allahım ailem alacağına beni burada taş et!” diye yalvarır. Duası kabul olur ve oracıkta taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
137
TAŞ KESİLEN ANNE EFSANESİ (Gaziantep-Bayramlı köyü)
Derleyen: Vahide ÇAVUŞ
Derleme tarihi: 14.04.2006
Kaynak kişi 1: Ali GÖKDENİZ
Mesleği: Değirmenci
Doğum yılı ve yeri: 1979, Gaziantep/Bayramlık köyü
Kaynak kişi 2: İbrahim KALKAN
Mesleği: Büyükşehir Belediyesi’nden emekli
Doğum yılı ve yeri: 1956, Gaziantep/Bayramlık köyü
Kaynak kişi 3: Suna KONUKOĞLU
Mesleği: Ev hanımı
Doğum yılı ve yeri: 1961, Gaziantep/Bayramlık köyü
Kaynak kişi 4: Hilal US.
Mesleği: Çiftçi
Doğum yılı ve yeri: 1935, Gaziantep/Bayramlık köyü
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Gaziantep’in Bayramlı köyünde siyah ve beyaz renkte çok sayıda kayalar bulunmaktadır. Bu kayaların oluşumu, yıllardır halk tarafından anlatılan
şu efsane ile açıklanmaktadır:
Bir anne, çocuğuyla beraber pınarda çamaşır yıkarken, yakınına eşkiyalar gelir. Namusuna leke gelmemesi için kadın “Allahım, beni taş et de, bunların kötülüğüne uğramayayım.” der. Duası kabul olan kadın, çocuğuyla beraber oracıkta taş kesilir. (F:147) Tam o sırada orada bulunan develer (F:148)
ve çadırlar da bu olaydan etkilenir.
138
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
GELİN KAYASI EFSANESİ (Gelin Damat Kayası) (Gelin Derbenti)
(Adıyaman/Kömür kasabası-Pevrik köyü)
Derleyen: İbrahim KARAKUŞ
Derleme tarihi: 15.05.2006
Kaynak kişi: Mehmet ARSLAN
Mesleği: Tarih öğretmeni
Doğum yılı ve yeri: 1958, Adıyaman
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Adıyaman’ın doğusunda yer alan Kömür kasabasının 20 km. güneyinde
Pevrik köyü ile Çemberlitaş köyünün sınırlarında bir mağaranın içinde “Gelin
Kayası”, “Gelin Damat Kayası” ya da “Gelin Derbenti” adı verilen bir taş bulunmaktadır. (F:149 ve 150) Bu taşın oluşumu hakkında yıllardan beri anlatılan
bir efsane vardır:
Ailesi zengin olan bir kız ile fakir bir oğlan birbirlerini sevmektedir.
Gençlerin gizli gizli görüşmeye başladıklarını öğrenen kızın ailesi, aynı köyde yine zengin olan başka bir ailenin oğluna kızlarını vermek ister. Bunun
üzerine sevdalı kız, âşık olduğu gençle evlenmek için kaçmaya karar verir. Bir
akşam gizlice kaçan sevgililerin haberi çabuk duyulur ve hem kızın hem de
oğlanın ailesi onları aramaya başlar. “Darbent” denilen bir mağarada bulunan gençlerin aileleri arasında çatışma çıkar. Birçok kişinin öldüğü bu yerde,
kız da yara alır ve “Yarabbi, beni bunların eline vermektense, taş kes!” diye
dua eder. Duası kabul olan kız, oracıkta taş kesilir, dağa çıkan oğlanın akıbeti
ise bilinmemektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
139
140
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
MARMARA BÖLGESİ
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
141
GELİN KAYASI EFSANESİ (İstanbul/Ağva)
Derleyen: Gizem KASAPOĞLU
Derleme tarihi: 15.04.2006
Kaynak kişi 1: Halit REİS
Mesleği: Kaptan, balıkçı ve rehber
Doğum yılı ve yeri: 1933, İstanbul
Kaynak kişi 2: Yücel ŞENTÜRK
Mesleği: Balıkçı
Doğum yılı ve yeri: 1963, İstanbul
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden, dedelerinden, atalarından.
İstanbul’a 90 km. uzaklıkta olan Ağva, Karadeniz kıyısında 3 km. uzunluğunda bir kumsala sahiptir. Yöre halkının büyük bir çoğunluğu balıkçılıkla
geçinmektedir. Sadece tekne turu yapılarak varılabilen “Gelin Kayası” hakkında ise şöyle bir efsane anlatılmaktadır:
Ağva’da yaşayan bir ağa ve bir de kızı vardır. Genç kız, köydeki bir balıkçıya âşıktır, fakat kızın babası onu kendisinin uygun gördüğü başka biriyle
evlendirmek istemektedir. Bu duruma dayanamayan genç kız, tam düğün
günü kayıkla karşıya geçerken - Bir rivâyete göre zaten her gün sevdiğini
görmek için gitmektedir.- “Allahım beni ya taş et, ya da kuş et!” diyerek denizin ortasında taş kesilir. Sevdiği genç de, onu kurtarmaya gelirken aynı
dileği diler ve o da genç kızın yanında taşa dönüşür. Efsaneye göre genç
kız uzun ve zayıf, genç oğlan ise kısa ve şişmandır. Kayalar da bu şekildedir;
fakat gelin kayası bu görünümünü 2005’ta yaşanan bir fırtına sonucunda
kaybetmiştir.
Günümüzde, dileklerinin gerçekleşmesini isteyenler, kayaya gidip dilek
dilemektedirler. Taşlaşan gelinin Allah’ın sevgili kulu olduğu inancı hakim
olduğundan, bu kayaya dilek dileyenlerin isteklerini elde edecekleri düşünülmektedir.
142
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
KOCAKARI TAŞI EFSANESİ (Bursa/Mudanya, Kumkaya köyü)
Derleyen: Zeynep ALTINBAŞ
Derleme tarihi: 17.05.2006
Kaynak kişi 1: Yetiş ERDOĞAN
Mesleği: Köy kahvesinin sahibi.
Kaynak kişi 2: İrfan YILMAZ
Mesleği: Bir dönem köyün muhtarlığını yapmıştır.
Kaynak kişinin efsaneyi kimden öğrendiği: Büyüklerinden.
Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Kumkaya köyünde bej renkteki bir
taşın oluşumu hakkında yöre halkı iki rivâyeti olan şöyle bir efsane anlatmaktadır:
Efsanelerden ilkinde, çocuğu olan bir kadın, düşman eline geçmemek
için dua eder ve kucağındaki çocuğuyla beraber taş kesilir.
İkinci rivâyette de olay, savaş yıllarında geçmektedir. Ekmek yapan bir
kadının yanında küçük çocuğu durmaktadır. Bir süre sonra çocuğunun altını
pislettiğini anlayan kadın, etrafta bez bulamaz ve düşman askerinin gelip
kendilerine zarar vermesinden korktuğu için çocuğunun altını ekmekle siler.
Bunun üzerine kadın çocuğuyla beraber taş kesilir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
143
YAĞMUR TAŞI EFSANESİ (Bursa/Keles)
Derleyen: Ayşe ŞANLI
Derleme tarihi: 18.04.2006
Kaynak kişi: Mustafa ORHAN
Mesleği: Kasap
Doğum yılı ve yeri: Keles
Kaynak kişinin efsaneyi kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Bursa’ya 56 km. uzaklıkta olan Keles ilçesinde yağmur yağdırmak amacıyla uğurlu geldiğine inanılan bir taş bulunmaktadır. (F:151)
“Kocakızlar” sülâlesinden olan bir kadının yedi çocuğuyla beraber taş
kesildiği mekân, yağmur yağdırmak için kullanılmaktadır. Başka bir deyişle
bu yörede taş kesilme motifi, yağmur taşı işlevi görmektedir. Bu taşın yağmur taşı olarak kullanılması sırasında şu uygulamalar yapılır:
1. “Kocakızlar” sülâlesinden kayış palaska ve tas, “Çalıklar” sülâlesinden
tavşan ayağı alınır.
2. Küçük çocuklar, kuzular ve koyunlar da aynı mekâna getirilir.
3. Çocuklar, kuzular ve koyunlar birbirlerinden ayrı yerlere konularak
ağlamaları ve melemeleri sağlanır.
4. “Kocakızlar” sülâlesinden iki kadın, taşı önce yere konulan deri palaskaların üstüne yatırır, sonra da “Hadi kızım.” diyerek kaldırırlar.
5. Taş, tasa doldurulan su ile tavşan ayağından yararlanılarak ıslatılıp yıkanır. Ne kadar yaşlı olursa olsun, iki kadın bu taşı kolaylıkla yerinden kaldırırlar ve bu işlemler biter bitmez, yağmur yağmaya başlar.
144
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
FOTOĞRAFLAR
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
145
146
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.1: Ağlar Kaya Efsanesi:
Ağlar Kaya’nın karşıdan
çekilmiş genel bir
fotoğrafı.
F.2: Ağlar Kaya Efsanesi:
Kayaların arasından
akan su.
F.3: Ağlar Kaya Efsanesi:
Sultan’ın ağabeyini
simgeleyen çam ağacı.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
147
F.4: Ak Gelin Efsanesi: Ak Gelin.
F.5: Ak Gelin Efsanesi: Taş kesilen kadın.
148
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.6: Arzu ile Kamber Efsanesi: Kamber
F.7: Arzu ile Kamber Efsanesi: Arzu
F.8: Arzu ile Kamber Efsanesi: Kamber, çocuk ve Arzu
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
149
F.9: Arzu ile Kamber Efsanesi: Kamber, çocuk ve
Arzu.
F.10: “Beşikkaya” ya da “Karataş” Efsanesi:
“Beşikkaya” ya da “Karataş”.
F.11: Dedelik (Çoban) Efsanesi: Taş kesilen çoban.
150
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.12: Dikilitaş Efsanesi:
Taş kesilen kız ve
erkeğin arkadan
görünüşü.
F.13: Ejderha Efsanesi:
Taş kesilen ejderha.
F.14: Eli Bebekli Kayası
Efsanesi: Eli Bebekli
Kayası.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
151
F.15: Fevziye Anıtı
Efsanesi: Fevziye Anıtı
F.16: Gelin Alayı
Efsanesi: Genç kızın göz
yaşlarını simgeleyen
kırmızı dağ lâleleri.
F.17: Gelin Alayı
Efsanesi: Taş kesilen
genç kız.
152
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.18: Gelin Kayaları
Efsanesi: Gelin kayaları.
F.19: Gelin Kayaları
Efsanesi: Gelin kayaları.
F.20: Gelin Kayaları
Efsanesi: Gelin kayaları.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
153
F.21: Gelin Kayaları Efsanesi:
Gelin kayaları.
F.22: Gelin Kayaları
Efsanesi: Gelin Kayası.
154
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.23: Gelin Kayaları
Efsanesi: Gelin kayası
ve düğün alayı.
F.24: Gelin Kayası (Yazılı
Kaya) Efsanesi: Taş
kesilen gelin ve gelin
alayı.
F.25: Gelin Kayası (Yazılı
Kaya) Efsanesi: Taş
kesilen gelin ve gelin
alayı.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
155
F.26: Gelin Kayası
Efsanesi: Gelin kayası.
F.27: Gelin Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
F.28: Gelin Kayası
Efsanesi: Taşlaşan
gelinin etekleri.
156
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.29: Gelin Kayası
Efsanesi: Gelin Kayası.
F.30: Gelin Kayası
Efsanesi: Gelin Kayası.
F.31: Gelin Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
157
F.32: Gelin Kayası
Efsanesi: Gelin
kayası.
F.33: Gelin Kayası:
Taş kesilen gelin ve
seymenler.
158
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.34: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin kayası ve seymenler.
F.35: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin ve gelin alayı.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
159
F.36: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin.
F.37: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin.
F.38: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin ve düğün alayı.
160
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.39: Gelin Kayası Efsanesi: Gelin Kayası.
F.40: Gelin Kayası Efsanesi: Gelin Kayası.
F.41: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
161
F.42: Gelin Taşı
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
F.43: Gelincik Kayaları
Efsanesi: Taş kesilen
gelin ve gelin alayı.
damat
gelin
alayı
162
gelin
F.44: Gelincik Kayası
Efsanesi: (Soldan
sağa) Gelin alayı,
damat, gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.45: Gelincik Kayası
Efsanesi: Gelin alayının
yakından görünüşü.
F.46: Gelincik Sırrı
Efsanesi: Taş kesilen
gelin ve deve.
F.47: Gelincik Sırrı
Efsanesi: Taş kesilen
gelinin başı.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
163
F.48: Gelincik Taşları
Efsanesi: Gelincik
taşları.
F.49: Gelincik Taşları
Efsanesi: Gelinin
üzerine bindiği deve.
F.50: İffet Kayası
Efsanesi: İffet Kayası.
164
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.51: İffet Kayası Efsanesi:
Çocuğuyla beraber taş
kesilen kadın.
F.52: İki Yetim Efsanesi: Taş kesilen iki yetim.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
165
F.53: Kadın Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
kadın.
F.54: Kadın Kayası Efsanesi:
Taş kesilen kadın.
166
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.55: Kağnı Kaya
Efsanesi: Taş
kesilen adam ve
öküzleri.
F.56: Kağnı Kaya
Efsanesi: Taş kesilen
öküzler.
F.57: Kardeşler Tepesi
Efsanesi: Taş kesilen
iki kardeş.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
167
F.58: Kardeşler Tepesi
Efsanesi: Taş kesilen iki
kardeş.
F.59: Kırk Kızlar
Efsanesi: Efsaneye konu
olan yer, günümüzde
taş ocağı olarak
kullanılmaktadır.
F.60: Kırk Kızlar
Efsanesi: “Kırk Kızlar”
adlı tahrip edilmiş
taşlar.
168
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.61: Kırk Kızlar Efsanesi:Tahrip
olan taşların en büyüklerinden
biri.
F.62: Kırk Taş Efsanesi:
Taş kesilen kırk kadın.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
169
F.63: Kız-Oğlan Taşı ya
da Kız-Oğlan Mezarı
Efsanesi: Taş kesilen
genç kız ve oğlan.
F.64: Kız-Oğlan Taşı ya
da Kız-Oğlan Mezarı
Efsanesi: Taş kesilen
genç kız ve oğlan.
F.65: Sarı Gelin
Efsanesi: Taş kesilen
Sarı Gelin. (Taşın
önden görünümü)
170
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.66: Şahane (Şahne)
Kayası Efsanesi: Taş
kesilen Şahane (Şahne).
F.67: “Taş Kadın” ya da
“Eli Bebekli” Efsanesi:
Kucağında bebeğiyle
taş kesilen kadın.
F.68: Tirkeş Efsanesi:
Taş kesilen çoban ve
koyunları.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
171
F.69: Yılanlı Taş Efsanesi:
Çocuğuyla beraber taş
kesilen kadın.
F.70: Analı Kızlı Kaya
Efsanesi: Taş kesilen baba,
anne ve kızları.
172
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.71: Analı Kızlı Kaya
Efsanesi: Taş kesilen
baba, anne ve kızın
yandan görünüşü.
F.72: Asker Taşı
Efsanesi: Asker Taşı.
F.73: Emzikli Kaya
Efsanesi: Gençlerin
üzüntü göz yaşları
olarak düşünülen
suyun aktığı bölüm,
mağara tavanından bir
kısım.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
173
F.74: Emzikli Kaya
Efsanesi: Ziyaret eden
kişilerin dileklerinin
kabul olması için
içinden üç kez
geçtikleri taştan bir
görüntü.
F.75: Gelin Alayı Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
F.76: Gelin Alayı Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin alayı.
174
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.77: Gelin Kayaları
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
F.78: Gelin Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
F.79: Gelin Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
175
F.80: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelin.
F.81: Gelin Kayası Efsanesi: Taş kesilen gelinin yüzü.
176
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.82: Gelin Kayası Efsanesi: Gelin
kayasının önden görünüşü.
F.83: Gelin Alayı Efsanesi
(Tokat): Gelin taşı.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
177
F.84: Gelin Kayaları Efsanesi: Erkek.
F.85: Gelincik Kayası Efsanesi: Taş kesilen genç kız.
178
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.86: Kadın Çoban Efsanesi:
Taş kesilen kadın çoban.
F.87: Kırk Kızlar Kayası
Efsanesi: Kırk Kızlar
Kayası’ndaki kılıç izleri.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
179
F.88: Kırk Kızlar Kayası
Efsanesi: Kırk Kızlar Kayası’nın
üzerinde yer alan “Çırabozan”
isimli dehlizin görüntüsü.
Bu dehlizlerin içerisinde
merdivenlerin olduğu
söylenilmektedir.
F.89: Kız Kayası Efsanesi: Taş
kesilen kız.
180
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.90: Koca Kaya (Ebe
Taşı) Efsanesi: Koca
Kaya’nın ön yüzü.
F.91: Leylekli Kaya
Efsanesi: Taş kesilen
kadın ve çocuğu.
F.92: “Rabat Kalesi”
ya da “Şeytan Kalesi”
Efsanesi: “Rabat” ya da
“Şeytan” kalesi.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
181
Gelin
Zurnacı
Gelin alayı
F.93: Taş Kesilme
Efsanesi: (soldan
sağa) Gelin alayı,
gelin ve zurnacı.
F.94: Taş Kesilme
Efsanesi: Gelin.
182
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.95: Taş Kesilme
Efsanesi: Gelin alayı.
F.96: Taş Kesilme
Efsanesi: Taş
kesilenlerin tamamının
görüntüsü.
F.97: Yaralı Gelin
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
183
F.98: Yaralı Gelin Efsanesi: Taşın
üzerindeki kırmızılık, bıçaklanan
gelinin kanı olarak kabul
edilmektedir.
F.99: Adam Taş Efsanesi: Seyrek
olarak dağılmış, küçük çocukları
simgeleyen taşlar.
184
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.100: Adam Taş Efsanesi:
Isınmak için birbirlerine
sokularak uyuyan çocukları
simgeleyen taşlar.
F.101: Anne Kızın Taş Kesilmesi
Efsanesi: Isparta’nın Atabey
ilçesinde bulunan Ertokuş
medresesi.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
185
F.102: Anne Kızın Taş
Kesilmesi Efsanesi:
Efsanede yer alan
taş kesilen kadının
medrese duvarındaki
heykelinin uzaktan
görünümü.
F.103: Anne Kızın Taş
Kesilmesi Efsanesi:
Çerçeve içerisinde
çocuğun poposu
silinen yufka, yanında
çocuğun poposu ve
en sağda taş kesilen
çocuğun ters dönmüş
başının yakından
çekilmiş fotoğrafı.
F.104: Anne Kızın Taş
Kesilmesi Efsanesi:
Ekmeğin pişirildiği
tahta ve hemen
altında “çevircek” isimli
alet.
186
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.105: Ejderha ile Kral
Kızı Efsanesi: Taş kesilen
genç kız.
F.106: Gâvur Kızı Alayı
Efsanesi: Taş kesilen
gâvur kızı.
F.107: Gâvur Kızı Alayı
Efsanesi: Taş kesilen
düğün alayı ve Antakya
kralının askerleri.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
187
F.108: Gelin Kızlar Kayası Efsanesi: Taş
kesilen gelin alayı.
F.109: Gelin Taşı Efsanesi:
Gelin Taşı.
188
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.110: Gelin Taşı Efsanesi: “Şeker Pınarı” ismindeki şelâle.
F.111: Hatça Ören Kayası Efsanesi: Taş olduğuna
inanılan kız.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.112: Hatça Ören Kayası Efsanesi: Taş olduğuna
inanılan Yörükoğlu.
189
F.113: Kara Taş Efsanesi: Kavuşamayıp taş kesilen iki sevgili.
F.114: Karayılan Efsanesi: Taş kesilen Ali.
190
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.115: Karayılan Efsanesi: Taş
kesilen Ali.
F.116: Menekşe Kalesi
Efsanesi: Düşmanları
gözetleyebilmek için
yapılan oyuklar.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
191
F.117: Menekşe Kalesi Efsanesi: Taş kesilen iki âşığın önünde duran derlemeci ve kaynak kişi.
F.118: Taş Ana Efsanesi (Garip Kadın Kayası): Taş kesilen kadın, kız ve köpek.
192
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.119: Taş Kesiği Efsanesi: Taş
kesilen “Ayşe” isimli genç kız.
F.120: Taş Kesilen Adam
ile Kadın (Hırsız Kayası)
Efsanesi: Adam ile
karısının hırsızlık yaptığı
obruktan bir görünüş.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
193
F.121: Taş Kesilen
Adam ile Kadın (Hırsız
Kayası) Efsanesi:
Taş kesilen adam ile
kadın.
F.122: Taş Kesilmiş
Kervan Efsanesi: Taş
kesilen deve kervanı.
F.123: Tekke Taşı
Efsanesi: Abdullah
Sermes Efendi
tarafından kurulan
tekke.
194
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.124: Tekke Taşı Efsanesi: Tekkenin içinde taş kesilen kadın.
F.125: Üç Kızlar Kayası Efsanesi: Taş kesilen kızlar.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
195
F.126: Yedi Asker Efsanesi: Yedi Asker
Efsanesi’nin geçtiği Koz Kalesi’nin
dışarıdan görüntüsü.
F.127: Yedi Asker
Efsanesi: Yedi Asker
Efsanesi’nin Yedi Taşı,
sadece küçük bir kısmı
görünen bu zindanın
içinde bulunmaktadır.
196
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.128: Ağlayan Kaya Efsanesi:
Taş kesilen Niobe.
F.129: Ay-Gün Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
iki sevgilinin arkadan
görünümü.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
197
F.130: Ay-Gün Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
iki sevgilinin önden
görünümü.
F.131: Gelin Dilek
Tutma Taşı Efsanesi:
Atıyla beraber taş
kesilen genç kız.
F.132: Gelin Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
198
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.133: Gelin Kayası
Efsanesi: Gelin Kayası.
F.134: Gelin Taşı Efsanesi: Taş kesilen
gelin.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
199
F.135: Gelin Taşı Efsanesi: Taş kesilen
gelinin önünde duran derlemeci ve
kaynak kişi.
F.136: Gelin Taşı Efsanesi: Taş
kesilen kız.
F.137: Gelin Taşı
Efsanesi: Gelin
Taşı’nın çevresine
bağlanan bez
parçaları.
200
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.138: Hamile Kadın
Dağı Efsanesi: Taş
kesilen hamile kadın.
F.139: Fatmacık Kayası
Efsanesi: Taş kesilen
Fatmacık gelin.
F.140: Fatmacık
Kayası Efsanesi: Taş
kesilen Fatmacık
gelinin arkasında
duran derlemeci ile
kaynak kişi.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
201
F.141: Sarı Gelin
Efsanesi: Taşlaşan
gelin, kayınvalide ve
kayınpeder.
F.142: Sarı Gelin
Efsanesi: Taşlaşan
gelinin başı.
202
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.143: Taş Kesen Efsanesi: Taş kesilen kız.
F.144: Taş Kesilen Genç Kız Efsanesi: Taş kesilen
genç kız ve gözyaşlarını simgeleyen şelâle.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.145: Âşık Başı Efsanesi: Taş kesilen kız.
203
F.146: Âşık Taşı Efsanesi: Taş kesilen kız.
F.147: Taş Kesilen Anne Efsanesi: Taş kesilen anne ile çocuk.
204
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
F.148: Taş Kesilen Anne Efsanesi: Taş kesilen develer.
F.149: Gelin Kayası Efsanesi: Gelin Kaya Mağarası.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
205
F.150: Gelin Kayası Efsanesi: Gelin
Kaya Taşı.
F.151: Yağmur Taşı
Efsanesi: Yağmur Taşı.
206
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
ÖZGEÇMİŞLER
M. Öcal OĞUZ
Ga­zi Üni­ver­si­te­si Fen Ede­bi­yat Fa­kül­te­si öğ­re­tim üye­si. Li­san­sı­nı, 1984
yı­lın­da KTÜ Fa­tih Eği­tim Fa­kül­te­si Türk Di­li ve Ede­bi­ya­tı Bö­lü­mü’nde ta­mam­
la­dı. Yük­sek li­sans (1987) ve dok­to­ra­sı­nı (1991) Ga­zi Üni­ver­si­te­si Sos­yal Bi­lim­
ler Ens­ti­tü­sü’nde yap­tı. 1992 yı­lın­da Ha­cet­te­pe Üni­ver­si­te­si Ede­bi­yat Fa­kül­
te­si Türk Halk­bi­li­mi Ana Bi­lim Da­lı’na yar­dım­cı doçent olarak atan­dı. 1995
yılın­da doçent ol­du. 2002 yılın­da profesör olarak Gazi Üniver­sitesi’ne geç­ti.
Halen Türk Halk­bilimi Araş­tır­ma ve Uy­gulama Mer­kezi müdür­lüğünü ve Türk
Halk­bilimi Bölüm baş­kan­lığını sür­düren Oğuz, Mil­li Folk­lor der­gisinin 1989
yılın­dan bu yana editörüdür. UNES­CO Tür­kiye Mil­li Komis­yonu Yönetim
Kurulu ve UNES­CO Somut Ol­mayan Kül­türel Mirasın Korun­ması Söz­leş­mesi
Hükümet­ler Arası Komitesi üyesidir.
Petek ERSOY
2000 yılında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk halkbilimi Anabilim dalında lisans eğitimine başladı. 2004
yılında “1840-1900 Aydınlarının Türk Halkbilimiyle İlgili yazıları” adlı teziyle
mezun oldu. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halkbilimi bölümünde yüksek lisans öğrenimine başladı. Hâlen bu programda öğrenimini sürdürmektedir.
Türkiye’de 2006 Yılında Yaşayan Taş Kesilme Efsaneleri
207

Benzer belgeler