Tükenmeyen Enerji Kaynağı Güneş

Transkript

Tükenmeyen Enerji Kaynağı Güneş
Yıl 1, Sayı 6
EKİM 2009
TÜRKİYE TEKNİK ELEMANLAR VAKFI
ENERJİ BÜLTENİ
Tükenmeyen Enerji Kaynağı: GÜNEŞ
• Geçtiğimiz ay, konferans
ve kongreler açısından
yoğun bir dönem yaşandı
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin en büyük sorumlusu fosil yakıtlara bağımlılığımızdır. Fosil yakıtların ve alternatifi olarak sunulan nükleer enerjinin pahalı ve riskli olması ise
yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi arttırmıştır. Tükenmez bir enerji kaynağı olan
“GÜNEŞ”, bu kaynaklar içinde en önemlisidir.
Bu sayıda:
EHAE’nin
Güneş Enerjisi Raporu
2
Günışığı İle Aydınlatma
4
Uluslararası Enerji Kongresi
2009
5
Nükleer ve Yenilenebilir Enerji
Kaynakları Kongresi
6
Makale: Yeni Sputnik
7
Sektörden Haberler
8
Türkiye, bu konuda; metrekareye düşen günlük ortalama 3,6 kWh’lik güneş enerjisi ile çok
uygun koşullara sahiptir. Türkiye’de yıllık toplam güneşlenme süresinin ortalama 2640 saat
(günlük toplam 7,2 saate tekabül ediyor) ve yıllık toplam ışınım şiddetinin ortalama 1311
kWh/m² (günlük toplam 3,6 kWh/m²) olduğu tespit edilmiştir. Türkiye'nin yıllık toplam güneş
enerjisi potansiyelinin bölgelere göre dağılımında; Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri
başı çekmektedir. Bu konuda en fakir durumda olan bölgemiz ise Karadeniz Bölgesi olmaktadır. (Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre)
Güneş enerjisi, Kyoto Protokolü’ne imza atan Türkiye için vazgeçilmez bir potansiyeldir. Avrupa’nın en çok güneş alan ülkelerinden biri olan Türkiye’de, enerji konusunda dışa bağımlılığı azaltmada en çok yarar sağlayacak yenilenebilir enerji kaynağı da “GÜNEŞ”tir. Eğer, Sektördeki üreticilerin beklentileri olan 30 €-cent veya daha yukarı bir fiyat ve en az 15 yıl alım
garantisi sağlanabilirse; güneş enerjisi üretiminde sektörel hareketlilik fevkalade bir seviyeye
ulaşabilir.
Serdar ÇAMDİBİ / Tütev Enerji Sektörü Basın-Yayın Koordinatörü
SEKTÖRDEN
Yıl 1, Sayı 6
Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü’nün Güneş Enerjisi Raporu Yayınlandı
Derleyen: Süheyla TURAN / Tütev Enerji Üyesi
1. Anlaşılabilir, Uygulanabilir, Süreçleri Belirlenmiş
Yol Haritasının Oluşturulması
Güneş enerjisinden elektrik
üretiminin ülkemiz uygulamasındaki en önemli eksikliğinin bir yol haritasının oluşturulmamış olması olduğu
değerlendirilmektedir.
Diğer enerji kaynaklarından
elektrik üretiminde olduğu
gibi, güneş enerjisinden
elektrik üretimi konusunda da
2020 yılının hedef yıl olarak
seçilebileceği düşünülmektedir.
Hedef olarak, ülkemizin güneş radyasyon verileri ve
konunun ekonomik değerlendirmeleri çerçevesinde, ülkemizin yenilenebilir enerji
kaynakları konusundaki stratejik hedefleri de göz önünde
bulundurularak bir hedef değerin seçilmesi gereği muhakkaktır.
Güneş enerjisinden elektrik
üretimi konusunda ülkemizin
hedef değerinin, ülkemizde
üretilen/üretilecek elektrik
enerjisinin % 5’i olabileceği
öngörüsü çerçevesinde; 2020
yılı elektrik üretimimizin 600
milyar kW/h olacağı, bu değer içinde güneş enerjisinin
% 5’lik paya sahip olması
durumunda, güneş enerjisinden 30 milyar kW/h elektrik
üretilmesi gerekeceği yadsınamaz bir gerçektir.
Ülkemizdeki ortalama ışınım
Sayfa 2
verileri çerçevesinde, MW
kurulu güç başına 1.200.0001.500.000 kW/h elektrik
enerjisi üretilebileceği varsayımı doğrultusunda, ülkemizin 2020 yılında güneş enerjisinden elektrik üretimi amaçlı
20-25.000 MW’lık kurulu
güce gereksinin duyacağı
anlaşılmaktadır.
Güneş enerjisinden elektrik
üretimi alanında lisanslı piyasa faaliyetinin 2012 yılı ve
sonrasında gerçekleşebileceği
öngörüsü doğrultusunda, 8
yıllık hedef süreç içinde yıllık
bazda 3.000 MW’lık yeni
yatırıma ihtiyaç duyulacağı
görülmektedir.
Söz konusu hedefler doğrultusunda, yıllık bazda belirlenecek hedef kurulu güç değerleri için lisans başvuruları
kabul edilmeli ve lisanslar
verilmelidir.
Bu konuda yapılacak lisans
başvurularında, rüzgar lisans
başvurularına TEİAŞ tarafından verilen bağlantı görüşlerinde olduğu gibi, gelecek
yılları kapsayacak şekilde
bağlantı görüşlerinin oluşturulabileceği ve lisanslandırma
ve yatırımın yıllık bazda hedef değer çerçevede gerçekleştirilebileceği değerlendirilmektedir.
2. Yapılacak Planlama Sonrasında Hedefler Doğrultusunda Yatırıma Olanak
Sağlanması
Yukarıda bahsedilen yol haritası çerçevesinde yapılacak
planlama sonrasında yıllar
bazında devreye girecek/
girebilecek güneş enerjisine
dayalı elektrik üretim tesisleri
için yatırım planlamasının
söz konusu öngörüler doğrultusunda yapılması gerektiği
değerlendirilmektedir.
Bir anda binlerce MW’lık
güneş enerjisinden üretim
tesisinin lisanslandırılması
yerine, yılık bazda belirlenen
hedef kurulu güç lisanslanmalıdır. Diğer taraftan ileriki
yıllarda yatırıma başlanacak
projeler de belli olmalı, yatırım öncesi alınması gereken
izinler alınmalı, mümkün
olması durumunda finansman
imkânları sağlanmalıdır.
Bu çerçevede, diğer lisanslı
projelerin aksine, güneş enerjisinden elektrik üretim tesislerinin önündeki tüm engeller
ortadan kaldırılacak, uzun
termin programları ve yapılamayacak veya fizıbıl olmayan
projeler elenerek, bu alandaki
öngörüler konusunda netlik
sağlanmış olacaktır.
Bu amaç çerçevesinde yapılacak çalışmalar sonucunda
yapılacak lisans başvurularının, fizibiliteleri, kullanılan
saha karakteristiği, iletim
kayıpları, uydu verileriyle
sağlanacak uzun dönemli
güneş radyasyon ve iklim
verileri gibi konularda bir
sıralamaya tabi tutularak değerlendirilmesi mümkündür.
Yapılacak değerlendirme
sonuçlarına göre, yıllık bazda
belirlenen kurulu güç değerleri için, öncelikle ülke menfaatlerine en uygun projeden
başlanılmak üzere iletim sistem operatörü tarafından
oluşturulacak bağlantı görüşleri çerçevesinde, uzun yılları
kapsar lisanslandırma sürecine gidilebilmesi mümkündür.
Bu kapsamda oluşturulacak
lisanslandırma ve yatırım
süreciyle, hem söz konusu
yatırımlar için sağlanacak
teşvik miktarı netleştirilmiş
olacak, hem de yatırımcılar
açısından sürecin öngörülebilir olması sağlanacaktır.
3. İkincil Mevzuatın
(Konuya İlişkin Yönetmeliklerin) Net Olarak Belirlenmesi
Bilindiği üzere, güneş enerjisinden elektrik üretim sistemleri uzun bir geçmişe sahip
olmasına karşın, ticari alandaki uygulamaları dünyada
yeni gelişen bir sektör olarak
değerlendirilebilmektedir.
Farklı teknolojik alt yapıları
içinde barındıran, yatırım
yapılacak saha karakteristiğinin hem seçilecek teknoloji
hem de sahanın kullanımına
yönelik ortaya çıkabilecek
hukuksal sorunlar bağlamında çok önemli olacağı bu
alanda, özellikle diğer kaynaklara dayanan lisans başvurularında yaşanan sorunlar da
göz önünde bulundurularak
hukuki alt yapısının kolay,
anlaşılabilir ve öngörülebilir
bir şekilde hazırlanması gereği kaçınılmazdır.
Söz konusu düzenlemeler,
EPDK tarafından lisans başvuruları kabul edilmeden
önce tamamlanmalı, yatırımcıların şeffaf ve öngörülebilir
bir ortamda, mevcut düzenlemeler çerçevesinde proje geliştirmeleri sağlanmalıdır.
Lisans başvurusu sonrasında
oluşturulan yeni düzenleme
kriterleri, hem yatırımcılar
açısından yeni yükümlülükler
getirdiklerinde hukuki açıdan
sakat işlem olarak değerlendirilebilmekte, hem de piyasada
oluşan şeffaflık ve öngörülebilirlik unsurlarını zedeleyici
düzenlemeler olarak değerlendirilmektedir.
SEKTÖRDEN
Yıl 1, Sayı 6
4. Plan ve Proje Aşamaları
En Sağlıklı Şekilde Gerçekleştirilmiş, Fizibilitesi En
Uygun Projelerin Uygulamaya Geçişine Yönelik Düzenlemeye Gidilmesi
İkincil mevzuatın hazırlanması sürecinde göz önünde
bulundurulması gereken en
öncelikli konu, lisanslanacak
ve yıllık bazda belirlenecek
hedef kurulu güç kapsamında
yatırıma dönüşecek projelerin, planlama ve projelendirme aşamalarını sağlıklı bir
şekilde gerçekleştirmiş, hukuki ve teknik alt yapı sorunları
çözülmüş, fizibilite değerleri
en olumlu projeler arasından
seçiminin sağlanmasıdır
Bu çerçevede, hukuki konularda sahaya ilişkin herhangi
bir sorun çıkmayacağına dair
gerekli çalışmaların yapılıp
yapılmadığının kontrolü, lisans başvurularının sulanabilir tarım arazileri dışında yapılmasının sağlanması, doğal
ve arkeolojik sit alanlarından
kaçınılması, askeri bölge ihtimallerinin değerlendirilmesi
ve seçilen bölgede bu konularda sorun yaşanılmayacağının tespiti ve lisans başvurusunda bunun belgelenmesinin
son derece sağlıklı olacağı
değerlendirilmektedir.
Söz konusu projelerin teknik
alt yapı bağlamında, seçilen
teknoloji ve yatırım yapılacak
sahanın güneş ve iklimsel
verilerinin uyumu son derece
önemli olduğundan, noktasal
bazda uzun dönemli uydu
verilerinden faydalanılarak
seçilen teknoloji ve saha karakteristiğinin uyumu konusunun ve projenin fizibilitesinin
EİE ve/veya benzeri bir kurum tarafından, HES projelerinde olduğu gibi değerlendirilmesi ve ülke menfaatlerine
en uygun projelere bu bağlamda öncelik verilmesinin
son derece sağlıklı bir çözüm
olacağı öngörülmektedir.
Sayfa 3
Dolayısıyla, EPDK tarafından
lisans başvuruları kabul edilemeden ikincil mevzuatta belirlenecek ve projenin planlama ve fizibilite durumlarını
ortaya çıkaracak bilgi ve belgelerin lisans başvurusunda
temin edilmesi, sonrasında ise
söz konusu projelerin hukuki
ve teknik özellikleri ile değerlendirilerek, yapılabilirliği
tartışmasız, teknik özellikleri
sonucu en yüksek üretim değerlerine ulaşan projelerin
seçiminin veya ön plana çıkarılmasının gerektiği düşünülmektedir.
5. Ülkemizin Doğal Kaynakları ile Ekonomik Kaynaklarının İsrafının Önlenmesi
Ülkemizin yenilenebilir enerji
kaynaklarından, mevzuatsal
açıdan yaşanan sıkıntılar,
serbest piyasada fiyatlar çok
daha yukarılarda olmasına
karşın yeterli teşvik mekanizmalarının oluşturulamaması
ve öngörülebilir bir piyasanın
oluşturulamaması gibi nedenlerden yeterince faydalanılamadığı, ülkemiz kaynaklarının israfına neden olunduğu
yadsınamaz bir gerçektir.
Bu alanda yatırımcıların önünün açılmasının, elektrik üretim kaynaklarımızın değerlendirilebilmesinin yanı sıra,
yerli sanayimizin gelişmesine,
yeni istihdam alanlarının
oluşturulmasına, böylelikle
hem yerli kaynaklarımız değerlendirilirken hem de gayri
safi milli hâsılamızın büyümesine imkân sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Düzenlemelerdeki yetersizlikten kaynaklanan nedenlerle,
örneğin rüzgar enerjisinden
elektrik üretimi konusunda
yatırım yapma planında olan
bir çok yerli ve yabancı yatırımcı projelerini hayata geçiremediği, hukuki niteliği tartışmalı sonraki bir çok düzenlemenin yatırımcılarda ilginin
ve güvenin azalmasına neden
olduğu düşünülmektedir.
Diğer taraftan, elektrik enerjisi sektöründe yatırıma kayabilecek sermayenin, teminat
mektubu ve zaman israfı gibi
nedenlerle başka sektörlere
girdi olarak aktarıldığı gözlemlenmektedir.
Dolayısıyla, milyar dolarların
konuşulduğu bir sektörde,
suyumuzdan, rüzgara ve güneşe her türlü yenilenebilir
enerji kaynağına sahip olduğumuz ve ülkemizde yatırım
planlaması yapan yatırımcıların varlığını değerlendirdiğimizde, mevzuatsal düzenlemelerle yatırımcılar açısından
öngörülebilir ve şeffaf bir
piyasa yapısı oluşturulması,
özellikle ilk adımı atmayı
planladığımız güneş enerjisinden elektrik üretimi alanında
son derece önemlidir.
6. Gerçekçi, Yatırım Maliyetleri ve Yatırım Maliyetlerindeki Değişim Öngörüleri
Çerçevesinde Hazırlanmış
Teşvik Sisteminin Oluşturulması
Bilindiği üzere güneş enerjisinden elektrik üretim teknolojileri çok hızlı bir şekilde
gelişmekte, teknolojideki
değişim ve arz-talep dengesine paralel olarak da yatırım
maliyetlerinde hızlı bir gerileme yaşanmaktadır.
Bununla beraber, yatırım maliyetlerinde yaşanan değişim
öngörülebilir bir nitelikte
olup, bu alanda teşvik uygulayan ülkelerde verilen alım
garantili fiyatlar bu öngörüler
dâhilinde hesaplanarak sağlanmaktadır.
Dolayısıyla, ülkemiz yenilenebilir enerji yasa taslağında
belirtilen uzun yıllar belirli bir
fiyattan alım garantisi yerine,
yıllara göre değişen, hatta
Yunanistan örneğinde olduğu
gibi yıllık bazda da değişim
gösteren bir teşvik modeli
uygulamasının, ülke menfaatleri açısından çok daha yerinde bir düzenleme olacağı değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan, yatırım maliyetlerindeki azalış öngörüsü
doğrultusunda, Dünyada kurulu gücün 20.000 MW’lara
ulaştığı bir sektörde adım
atmadan beklemek, yani Dünyanın 20.000’de biri bile bir
kurulu güce sahip olamadan
yalnızca dünyayı ve değişimi
izlemenin, bu alandaki değişimi ve “treni” yine kaçırmak
anlamına geleceği değerlendirilmektedir.
Dünya geleceğinin önemli
enerji kaynaklarından biri
olacağı kaçınılmaz olan güneş
enerjisinde, ülkemizin de söz
sahibi olabilmesi, yerli sanayi
ve teknolojimizin gelişmesi
için, ülkemizde bu alandaki
yatırımların önünü açılması
ve bir pazarın oluşturulması
gerektiği düşünülmektedir.
Bu kapsamda, yatırım maliyetlerindeki azalış öngörüsü
doğrultusunda, dünyayı izlemek yerine, yıllık bazda belirlenecek hedef kurulu güç değerlerinin ilk yıllar daha düşük tutulması, gelişen teknoloji ve maliyet düşüşlerine
paralel hedef kurulu güç değerlerinin arttırılması, hem bu
alana yapılacak yatırımlar için
verilecek teşviklerin daha
düşük tutarda olmasını, hem
de ülkemizin bu alandaki
“know-how” gelişimine paralel, yatırım maliyetleri daha
düşük projelerin ülke ekonomisine kazandırılarak, ülkemizin bu alanda Dünya’nın
gerisinde kalmamasını sağlayacaktır.
Kaynak: ehae.org
SEKTÖRDEN
Yıl 1, Sayı 6
Günışığı İle Aydınlatma
Derleyen: Serdar ÇAMDİBİ, Mak.Müh. / Tütev Enerji üyesi
Doğal güneş ışığı; estetik
açıdan çevremizi gerçek
renkleriyle görmemizi, mekanların geniş ve ferah görünmesini sağlar ve böylelikle göz ve sinirsel yorgunluğumuzu azaltır, ruhumuzu rahatlatır, psikolojimizi ve her
açıdan verimliliğimizi olumlu
olarak etkiler. Ayrıca, gündüz
saatlerinde suni elektrik enerjisine olan ihtiyacımızı azaltır. Bu hayati gerçeklere rağmen, günümüz koşullarında
en son teknolojilerle inşa
edilmiş de olsalar, binalarımızda güneş ışığından yeteri
kadar yararlanabildiğimizi
söylemek maalesef mümkün
değildir.
İnşaat ve aydınlatma sektörünün bu kesişim noktasında;
Solatube, devrim niteliğinde
yenilikçi bir buluş geliştirerek
bu sorunu çözdü.
saat, yılda 365 gün kullanılan
112 W’lık bir suni ışık armatürü için 244,6 kW’lık elektrik
enerjisi üretilmektedir. Ancak,
bu miktarda enerji elde etmek
için termik santralarda 8 kg
CO2 açığa çıkmaktadır. Bu
armatür yerine gün ışığı ile
yapılacak aydınlatma sayesinde doğanın korunması sağlanmış olunur.
dınlatılan mekanlarda ve dolayısıyla aydınlatma nedeniyle ihtiyaç duyulan soğutma
sistemlerinin yatırım ve periyodik masraflarından tasarruf
sağlanmış olunmaktadır.
Doğal Işık: Doğal ışık görsel
konfor açısından çok önemlidir. Müşteri anket ve araştırmaları, günışığıyla aydınlatılan mağazaların ve diğer mekanların daha geniş, ferah,
büyük ve temiz göründüğü
sonuçlarını ortaya koymuştur.
Satışlardaki Artış: Bir araştırmada; 108 Adet mağazadan
oluşan Mağazalar Zincirinin
2/3’si gün ışığı ile aydınlatılmış ve bu birimlerde diğerlerine oranla, %40 daha fazla satış
yapıldığı görülmüştür.2
Kansas’daki Wal-Mart’s Lawrence mağazasında, gün ışığıyla aydınlatılan kısımdaki ürünlerin satışında artış olduğu
görülmüştür. Bu durumun
gözlenmesi amacıyla ürünler,
suni ışıkla aydınlatılan yerden
alınarak, günışığı ile aydınlatılan satış noktasına getirilmiş
ve ürünlerin suni ışıkla aydınlatıldıkları ortamdakinden daha yüksek oranda satıldıkları
gözlenmiştir.3
kanlarda bitki yetiştirmek
önemli bir sorundur. Günün
belli zamanlarında günışığına çıkartılarak bu bitkilerin
canlı kalmaları sağlanır.
Günışığıyla aydınlatılan
mekanlarda ise özel bir bakıma gerek yoktur.
Çalışanlardaki Verim Artışı: Firmalar, çalışanlarına
ödedikleri maaşların ve çalışanları için yaptıkları diğer
harcamaların ortalama %70’i
oranında bir bedeli de 0,5
metrekarelik bir alanın
enerjilendirmesi için harcamaktadırlar. Bu nedenle,
özellikle günışığı ile aydınlatılan çalışma mekanlarında
çalışanların verimliliğini
sadece %1 oranında bile
arttırmak, firmaların çalışan
kişi başına yaptıkları enerji
harcamasını karşılamaya
yeterli olmaktadır.4
Günışığı Aydınlatma Sistemlerinin Kullanım Sebepleri
Renk Ayrımı: Tanıtım ve
satış mekanlarında; objelerin
en doğal şekilde algılanabilmesi için aydınlatma uygulamalarında gün ışığı standartları aranır. Günışığı ile aydınlatılan mekanlar için ise böylesi özel armatür vb. kullanımına ihtiyaç duyulmamaktadır.
Maliyet Tasarrufu: Yıllık
elektrik tüketiminin yaklaşık
%40’ından fazlası aydınlatmaya kullanılmaktadır. Ofis
ve Depo gibi mekanların
aydınlatma ve aydınlatmadan kaynaklanan iklimlenÖğrenci Performansında dirme amaçlı enerji harcaArtış: A.B.D.’de üç eyalette malarında %97’ye varan
21.000 öğrenci üzerinde yapı- oranlarda tasarruf sağlanır.
lan test çalışmalarının sonucunda, günışığıyla aydınlatılan Kaynaklar:
Solatube.com
sınıflardaki öğrencilerin, mate- 1:
2: Heschong Mahone Group for
matik testlerini çözmede %20; Pacific Gas & Electric
okuma testlerinde ise %26’nın 3: Wall Street Journal
üzerinde başarı artışı sağladık- 4: Rocky Mountain Institute
ları gözlenmiştir.2
Soğuk Işık: Günışığı ile ay-
Çevreci Bir Ürün: Günde 6
Bitki Yetiştirme: Kapalı me-
Günışığı aydınlatma, çatıya
yerleştirilen şeffaf bir fanus,
güneş ışığını taşıyan bir
“spectralight” şaft ve ışığın
tavandan mekana yayılmasını
sağlayan tavan kapak biriminden (difüzör) oluşmaktadır. Günışığı ile aydınlatma
sistemi, %100’e yakın yansıtıcı özellikli şaft içerisinde
doğal güneş ışığının yansıtılarak odanıza kadar ulaşmasını
sağlar.
Sayfa 4
SEKTÖRDEN
Yıl 1, Sayı 6
Uluslararası Enerji Kongresi—2009
Derleyen: Yalçın ÇELİK / Tütev Enerji Üyesi
’Yenilenebilir Enerji’ konulu
’Uluslararası Enerji Kongresi
2009’, Ankara Sheraton Oteli’nde gerçekleştirildi. Kongrede konuşan Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK)
Başkanı Hasan Köktaş, rüzgar santralleri konusunda özel
sektör tarafından merakla
beklenen önemli bir düzenlemeyi tamamlamış bulunduklarını vurgulayarak, aynı bölgede kurulmak üzere başvuran binlerce megavat kurulu
gücündeki özel sektör rüzgar
santral yatırımları arasında
yapılacak yarışmanın usul ve
esaslarının EPDK tarafından
onaylandığını ve Elektrik
Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde değişikliğe gidildiğini
söyledi.
Kongrenin açılış oturumunda
konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy, 2000’li yılların başında
gündeme dahi gelmeyen yenilenebilir enerjinin bugün
dünyada ve Türkiye’de en
önemli konulardan biri haline
geldiğini söyledi. Arz güvenliği açısından da yenilenebilir
enerji kaynaklarının çok büyük önem taşıdığını belirten
Aksoy, Türkiye’nin de arz
güvenliğini çeşitlendirmek
açısından, enerji politikalarına yenilenebilir enerji kaynaklarını koyduğunu kaydetti.
Türkiye’nin enerji politikasını temel olarak ’enerji tasarrufu, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji’ olmak üzere
3 politika üzerine oturtmak
gerektiğini ifade eden Aksoy,
lokal olarak ise Türkiye’yi bir
enerji köprüsü ve terminali
haline getirmek, elektrik üretiminde ise doğalgazı, kömürü, hidrolik enerjiyi, yenilenebilir enerji kaynaklarını ve
nükleer enerjiyi eşit olarak
kullanmak gerektiğini anlattı.
Sayfa 5
Yenilenebilir Enerji Yasası’nın geçen sene, daha önemli
yasaların gündeme alınması
nedeniyle çıkartılamadığını
da belirten Aksoy, "Sayın
Taner Yıldız, bu yasanın çıkacağı sözünü verdi. Biz de
kendisine ’bu yasa çıkarsa siz
de tarihe geçersiniz’ dedik ve
bakanlığa öyle uğurladık’’
diye konuştu.
KKTC Ekonomi ve Enerji
Bakanı Sunat Atun ise,
KKTC’de tüm konutlarda
sıcak suyun güneş enerjisinden elde edildiğini ancak
doğalgaz getirilemediği için
enerji üretiminde petrol ve
fuel oil kullandıklarını, bunun
da çok pahalı olduğunu söyledi.
santralleri ile ilgili olarak
yaklaşık 13 bin megavat kurulu gücü olan 530 projeye
lisans, 2 bin MW civarında
124 proje için de uygun bulma kararı vermiş bulunmaktayız. Rüzgar enerjisinde lisans verdiğimiz ve uygun
bulduğumuz projelerin adedi
100, kurulu gücü ise 4 bin
MW dolaylarındadır. Kurumumuza ulaşan mevcut yatırım ilerleme verileri çerçevesinde sadece 2010 yılında
yıllık elektrik üretimi 8 milyar kilovatsaat (kWh), kurulu
gücü 2 bin 300 MW’a ulaşan
88 adet HES ve rüzgar santrali projesi tamamlanmış olacaktır. Bir başka ifade ile
gelecek yıl sonu itibariyle
devreye alınacak yeni özel
sektör yatırımının ekonomik
büyüklüğü 2 milyar doları
aşacaktır" diye konuştu.
EPDK Başkanı Hasan Köktaş
da, Türkiye’de yenilenebilir
enerji kaynaklarının hızla
artan elektrik enerjisi üretimi
içerisindeki payının 2020
yılında en az % 25 düzeyinde
olmasının hedeflendiğini belirterek, "Bu hedefe ulaşabilmemiz adeta bir yenilenebilir
enerji seferberliği ile mümkün olabilir" dedi. EPDK
Rüzgar santralleri konusunda
özel sektör tarafından merakla beklenen önemli bir düzenlemeyi tamamlamış bulunduklarını vurgulayan Köktaş,
aynı bölgede kurulmak üzere
başvuran binlerce megavat
kurulu gücündeki özel sektör
tarafından bugün itibariyle
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olarak toplam 16
bin MW kurulu gücü olan
625 adet özel sektör projesinin lisanslandırıldığını anlatan Köktaş, "Hidroelektrik
rüzgar santral yatırımları arasında yapılacak yarışmanın
usul ve esaslarının EPDK
tarafından onaylandığını ve
Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde değişikliğe
gidildiğini söyledi. Köktaş,
TEİAŞ ile birlikte hazırlanan
yarışma yönetmeliği kapsamında, belirlenen kapasiteler
çerçevesinde 20 yıl boyunca
bir kWh için en yüksek katkı
payını teklif eden özel şirketlere sisteme bağlantı hakkının
verileceğini kaydederek, "Bu
bedellerin yeni iletim hattı
yatırımlarında kullanılacak
olması da ülkemizin hızla
artan enerji talebini karşılayan mevcut elektrik sistemimizin daha da güçlendirilmesini sağlayacaktır" diye konuştu.
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar ise;
“Günümüzde yenilenebilir
enerji, küresel enerji rezervinin % 13,1’ini ve küresel
elektrik
üretiminin
% 17,9’unu sağlamaktadır.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın
hazırladığı raporda 2030 yılı
itibarıyla küresel enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin oranının (% 14) neredeyse hiç değişmeden kalacağı
belirtilmektedir. Ayrıca elektrik üretiminde yenilenebilirlerin payı % 25 civarlarında
olacaktır. Avrupa Yenilenebilir Enerji Konseyi tarafından
Ocak 2007’de hazırlanan
raporda; eğer doğru politikalar uygulanırsa 2050 yılı itibarıyla küresel enerji ihtiyacının yarısının yenilenebilir
enerjiler tarafından sağlanabileceği ifade edilmiştir.” şeklinde konuştu.
SEKTÖRDEN
Yıl 1, Sayı 6
Nükleer ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Konferansı
Derleyen: Ferhat TAŞ / Tütev Enerji Üyesi
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız,
“Nükleer ve Yenilenebilir
Enerji Kaynakları Konferansı"na katıldı. Yıldız, burada
yaptığı konuşmada, konferansın en önemli özelliğinin hem
nükleer enerji hem de yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
ilgili politikaların bir arada ele
alınması olduğunu söyledi.
Hükümetleri döneminde son 7
yılda yenilebilir enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi konusundaki çalışmalara
değinen Yıldız, şöyle konuştu:
"Bizim yerli ve yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla ilgili
oluşturduğumuz hükümet
politikamız artık bir değişmez
bir devlet politikası haline
geldi ve tartışmasız bir tercih
oldu. Hem rüzgarda hem nehir tipi santrallerde, su kaynaklarının kullanılmasında,
jeotermalde, güneşte ve birçok enerji kaynağında yerli
kaynaklarımızın kullanılmasının ön planda olduğunun bilinmesini isteriz."
Yıldız, bu kaynakların Türkiye'nin büyüme hızına tespit
edilen rezervler çerçevesinde
yetmediğini, geri kalan enerji
ihtiyacının eş zamanlı olarak
diğer kaynaklarla ikame edilmesinin temel politikaları
arasında olduğunu söyledi.
Enerji tasarrufu konusundaki
çalışmalarına da değinen Yıldız, bir süre önce İsveç'te düzenlenen ve Türkiye'nin de
katıldığı toplantıda Avrupa
ülkelerinin 2020 yılında
% 20'lik enerji tasarrufu hedefi belirlediklerini hatırlattı.
Son zamanlarda kamuoyundaki cıva buharlı ampullerin
kanserojen madde yaydığına
ilişkin tartışmaları anımsatan
Yıldız, bu konuda yurt dışından gelen raporların bu ampullerin kanserojen madde
Sayfa 6
yaymadığı yönünde olduğunu,
ancak Türkiye'deki üniversitelerden de bu konuda kendilerine bir rapor sunulmasını
beklediklerini söyledi.
Bakan Yıldız, Enerji İşleri
Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK, sanayi ve üniversite
işbirliğiyle, yerli türbin üretiminin teşvik edilmesiyle ilgili
çalışmalar yapıldığını bunun
sevindirici bir gelişme olduğunu belirtti.
Türkiye'de ve dünyanın çeşitli
bölgelerinde yaşanan sel felaketlerini hatırlatan Yıldız, bu
konunun en son G-20 Zirvesi'nde de ele alındığını, bu
konudaki hükümet politikalarının Kyoto Protokolü çerçevesinde belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Yıldız, bugünkü konferansın
önemine işaret ederek, konferans sonuçlarını bakanlık olarak değerlendireceklerini sözlerine ekledi.
Bakan Yıldız, gazetecilerin
Nabucco Projesi'ne ilişkin
sorusu üzerine çalışmaların
devam ettiğini, 6 ay içinde
Nabucco Türkiye şirketinin
kurulacağını söyledi. Yıldız,
bu süreçte uluslararası arenada hem kaynak arayışıyla ilgili hem de Türkiye'deki yapılanmayla ilgili çalışmaların
sürdürüleceğini ifade etti.
Bakan Yıldız, 15 Ekim'de
Irak'a yapacağı seyahatte
Nabucco'ya gaz tedarikine
yönelik anlaşmaların imzalanıp imzalanmayacağına ilişkin
soru üzerine, şöyle konuştu:
"Irak'ta üç temel konuda beş
ana başlığımız var. Petrol,
doğalgaz ve elektrik. Bu yılın
sonunda, Aralık ayında düzenlenecek olan ikinci faz
ihalelerinde TPAO, bildiğiniz
gibi orada ihalelere girecek.
Daha önce yaptığımız strate-
jik ve üst düzey konsey toplantısında da bu konular ele
alınmıştı. Diğer konumuz ise
petrol boru hattının tekrar
hareketlendirilmesiyle ilgili.
Yumurtalık petrol boru hattı
şu anda yüzde 18 kapasiteyle
çalışıyor. Irak'ın normalleşmesiyle birlikte bunun daha
da hızlanacağı kanaatindeyiz."
Bakan Yıldız, önümüzdeki
günlerdeki Romanya seyahati
konusunda ise bütün komşu
ülkelerle, özellikle enerji sektörü konusunda çok ciddi çalışmaları bulunduğunu, Romanya'nın da bu ülkelerden
biri olduğunu söyledi. Yıldız,
Romanya Türkiye arasındaki
karşılıklı elektrik hatlarıyla
ilgili bir dizi anlaşmanın yapılabileceğini ifade etti.
Gazi Üniversitesi Rektör vekili Prof. Dr. Duran Altıparmak da enerjinin bütün dünyanın önemli bir konusu olduğunu ifade ederek, Gazi Üniversitesi olarak Türkiye'nin
enerjide dışa bağımlılığının
azaltılması için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini anlattı.
Altıparmak, yenilenebilir
enerji kaynakları konusunun
önemine işaret ederek, bu
konuda teknoloji geliştirilmesi
zorunluluğunu vurguladı.
OSTİM Başkanı Orhan Aydın
da son yıllarda sanayiciler
olarak, üniversite sanayici
işbirliğiyle enerji odaklı bazı
çalışmalar yaptıklarını, enerji
sorunlarına çözüm üretmek
istediklerini söyledi.
Rüzgar türbini ve güneş panellerinin yurt dışından ithal
edildiğini anımsatan Aydın,
bu ülkenin sorunlarının bu
ülkenin insanlarıyla çözülmesi
gerektiğini, türbin ve güneş
panellerinin Türkiye'de üretilmesi gerektiğini ifade etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız açılışa katılarak bir
konuşma yaptı
“Kitabına eğilmiş çocuk,
aşını pişiren kadın,
tarlasını süren çiftçi,
tezgâhtaki sanatkâr,
fenalık düşünmeye
vakit bulamaz.“
Ahmed Yesevî
Türk Bilim Araştırma Vakfı (TÜBAV)
ve Gazi Üniversitesinin ortaklaşa
düzenlediği organizasyona; Prof.
Dr. Yunus Çengel, (Nevada Üniversitesi/ABD), Prof. Dr. Lee Sing,
Nanyang (Teknoloji Üniversitesi/
Singapur), Prof. Dr. Anumakonda
Jagadeesh, (RMK Mühendislik
Üniversitesi, Hindistan), Prof. Dr.
Birol Kılkış, (Başkent Üniversitesi),
Prof. Dr. İbrahim Dinçer, (Ontario
Teknoloji Üniversitesi/Kanada), ve
Prof. Dr. Sümer Şahin (Gazi Üniversitesi) gibi saygın bilim adamları
da katıldılar.
MAKALE
Yıl 1, Sayı 6
Yeni Sputnik
Thomas L. FRIEDMAN / The New York Times
Tarihçiler bundan yıllar sonra
içinden geçtiğimiz dönemi
incelerken son 18 aylık dönemin en önemli olayı olarak
finansal kriz ve depresyon
değil "Kızıl Çin"in "Yeşil
Çin" haline gelmesini gösterecekler.
Çin'in hızlı sanayileşmesinin
getirdiği petrol ve kömür
kaynaklı enerji ihtiyacı sağlamaktan dolayı karşılaştığı ve
halk sağlığını ciddi anlamda
tehdit eden sorunlar Çin'i bir
anlamda yenilenebilir enerji
kaynaklarına mecbur kılıyor.
Bu yüzden tüm buluşların
temelinde var olan ihtiyaç
kavramının teşvik ediciliğinin
devreye girip Çin'in aynı zamanda yenilenebilir enerji
pazarına yönelik ürünler üret-
mede önemli bir güç olma
ihtimaline dikkat edilmelidir.
İleride Amerikalılar sadece
çocukları için oyuncaklar
değil, elektrik ile çalışan arabalar, güneş panelleri, pilleri
ve enerji etkin yazılımları da
Çin'den almak durumunda
kalacaklar.
Çin'in "Yeşil Çin" haline gelme düşüncesi, ABD için 1957
yılında Sovyetlerin yörüngeye ilk uydu'yu yerleştirmesi
ile eşanlamları olan ve ABD
için eş etkiler doğurabilecek
bir durum. Bu anlamda Çin'in
başlattığı temiz teknoloji çalışmaları ve odaklandığı düşük maliyetli güneş, rüzgar,
ve pil teknolojileri üretme
çabaları ABD’yi bu pazardan
dışlama tehlikesini de içeriyor.
Buna örnek olarak da Amerika'nın en önemli güneş enerjisi
donanımı üreten şirketi
"Applied Materials"ın dünyanın en büyük özel güneş enerjisi araştırma tesisini Çin'de
açmak üzere olmasını gösterebiliriz.
ABD'li politikacılar, henüz
olayların ayrımına yeterince
varamamış durumda ve
Sputnik'in aslında bir kayan
yıldız olduğunu zanneden bir
durumdalar. Amerikan Ticaret
Odası ise sanki kömür ve petrol lobilerine ruhunu satmış
durumda ve yenilenebilir enerji yatırımlarını ciddi olarak
teşvik edecek yasanın kongreden geçmesini engellemeye
çalışmakta. Bunun aksine Çinli lider ve mühendislerin 2050
yılında dünya nüfusuna eklenecek 2.5 milyar insanın ve
insanların çoğunun yüksek
enerji tüketimi talep eden bir
hayat tarzına odaklandıklarını
çalışmalarını buna göre yapıyorlar.
Çin'in temiz enerji üretimi ve
yenilikler geliştirme çabaları,
ABD için “bugünkü Sputnik”
anlamına geldiğini ve ABD'nin bunu görmezden gelmesinin kendisi için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Sayfa 7
“Çalışılmış
düzensizlik,
disiplinin; çalışılmış
korku, cesaretin;
çalışılmış zayıflık,
güçlülüğün
hazırlayıcısıdır.”
Bir Çin Atasözü
Sputnik krizi
Sputnik Krizi, 4 Ekim
1957´de Sovyetler Birliği´nin
uzaya fırlattığı Sputnik yapay
uydusunun ardından ABD ve
SSCB arasında yaşanan kriz.
Uzay Yarışı bu krizle başlamıştır.
1950´lerin başında hem ABD
hem de SSCB uzaya ilk uyduyu fırlatmak için birbirleriyle bir yarış içine girmişlerdi.İki devletin başarısız denemelerinin ardından hiç bek-
Lisans çalışmalarını Brandeis
Üniversitesi’nde “Akdeniz”
konusunda
yürüten
Friedman, Oxford Üniversitesi’nden “Modern Ortadoğu”
çalışmaları ile master derecesi aldı. Halen, The New
York Times’da finans konularında köşe yazarlığı yapmaktadır.
lenmedik bir zamanda SSCB,
bir basketbol topu büyüklüğünde 85 kg ağırlığındaki
Sputnik 1 uydusunun yörüngeye oturtulduğunu açıkladı.
Bu ABD için tam bir şoktu.
Bu olay hem uzay teknolojisinde yarışında geride kalmak
demekti hem de daha önemlisi, bu denemeyi başaran Sovyetlerin nükleer bir silahı
ABD üzerine gönderebileceği
paranoyası tüm Amerikalıla-
rın aklına girmişti. Bunun hemen ardından, ABD bir dizi
fırlatma daha denedi ancak
hiçbirinde başarıya ulaşamadı.
Sovyetler, 3 Kasım 1957´de
bu kez uzaya giden ilk canlı
olan Layka adlı köpeği taşıyan
Sputnik 2 uydusunu da başarıyla fırlattı. Bu, Uzay Çağı´nı
açma yarışını Sovyetlerin kazandığı anlamına geliyordu.
Kaynak: Vikipedi
Sputnik Uydusu
SEKTÖR HABERLERİ
Yıl 1, Sayı 6
Türkiye’nin Güneşi Göz Kamaştırıyor
Güneş enerjisi pazarının
önemli şirketlerinden Alman
Sharp Solar'ın Kamu ve Siyasal İlişkiler Müdürü Barbara
Rudek, Türkiye'de muazzam
ölçülerde güneş enerjisi potansiyeli bulunduğunu ve
devletin iyi bir tarife garantisi
vermesi durumunda Türkiye'ye bu alanda dünya firmalarının önemli yatırımlar yapabileceğini bildirdi.
Rudek, uzun süredir Türkiye
pazarını izlediklerini, Türk
hükümetinin bu yılın Haziran
ayında güneş enerjisi için
daha güçlü bir destek sağlayacağını açıklayınca, dünyadaki en güneşli ülkelerden
biri olan Türkiye'de güneş
enerjisi yatırımlarının güçlendirilmesi konusunda gerçek
beklentiler oluştuğunu söyledi.
Güçlü ve güvenilir bir destek
sisteminin yeni ve büyüyen
bir pazar için önemli olduğuna işaret eden Rudek, şöyle
konuştu: “Türkiye güneş
enerjisi pazarını, kısa dönemde etkin ve çekici kılmak
açısından tek yol olduğundan;
Türk hükümetine, bir tarife
garantisi sağlaması konusunda çağrıda bulunuyoruz. Hükümet, bu şekilde; yatırımcılar, ev sahipleri ve güneş
enerjisi endüstrisinin beklentilerine cevap olarak; güneş
enerjisi pazarını geliştirme ve
yenilenebilir enerjilerden
enerji elde etmeye yönelik
adımlar atma konusunda gerçekten ciddi olup olmadığını
gösterecektir. Eğer daha iyi
tarife garantileri almazsak,
Türkiye büyük bir fırsat kaçıracak ve güneş enerjisi pazarı
uzun dönemde önemsiz hale
gelecektir.”
de ilk yatırım maliyetinin son
10 yılda %70 kadar azaltıldığını belirten Rudek, fotovoltaiklerde ilk yatırım bedelinin
kilovatsaat başına 3 bin 500
avroya kadar düştüğünü söyledi.
Güneş enerjisi sistemlerinin
eskisi kadar pahalı olmadığını
ve fotovoltaik teknolojilerin-
Kaynak: CİHAN
Türkiye'nin iklim şartlarının
ve nüfusunun güneşten elektrik üretimi konusunda büyük
avantajlar taşıdığını dile getiren Rudek, "Eğer teşvik gelirse Sharp, Almanya'ya kurduğu 2200 MW’lık kurulu gücün aynısına Türkiye'de kısa
sürede ulaşır." diye konuştu.
Bu yatırımlarla Almanya'da
40 bin insana istihdam sağladıklarını dile getiren Rudek,
benzer iş imkanının Türkiye'de de oluşabileceğini söyledi.
Ülkemizin güneş radyasyon
verileri, enerji üretimi için çok
uygun seviyede.
“Deha,
%1 yetenek
%99 ter
demektir “
Thomas EDISON
Alman Hükümetinin Enerji Politikasında Değişiklik Sinyalleri
Yeni kurulacak Alman hükümetinin yenilenebilir enerji
düzenlemelerini gözden geçireceği belirtiliyor
Almanya'da iktidar hazırlığı
yapan Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti (FDP)'nin güneş
enerjisi sektörüne verilen
devlet desteklerinde gelecek
yıldan itibaren kes üzerine bir
yasa taslağının hazırlandığı
bildirildi.
Reuters'ıun konuştuğu kaynağa göre ilgili düzenlemede
devlet tarafından verilen satın
alma teşviklerinde önemli
düşüşler olacak ve Alman
hükümeti 31 Aralık'a kadar
destekler ile ilgili yeni koşul-
Sayfa 8
ları ve fotovoltaik üzerine
yeni ödeme oranlarını açıklayacak. Aynı kaynağa göre bu
düzenlemeler tüketicileri adil
olmayan sorumluluklardan ve
daha önce yapılmamış olan
doğru ekolojik teşvikleri içerecek.
Ayrıca, hükümetin 2010 yılında ise mevcut Yenilenebi-
Almanya’da Güneş Enerjisinde, alım
garantisi sürelerinde ve fiyatında
düşüş bekleniyor.
lir Enerji Yasasını gözden
geçireceği belirtildi.
Yorumculara göre oluşması
düşünülen yeni Alman hükümeti nükleer enerjiye daha
yakın kişilerden oluşmakta ve
bu nedenle ülkenin nükleer
reaktörlerini geliştirmeye
ağırlık vermesi bekleniyor.
Alman Güneş Enerjisi Sanayisi Derneği Başkanı Carsten
Koernig ise şöyle konuştu;
"Alman güneş enerjisi sanayi
80.00 çalışanı ile Almanya'nın orta ölçekli iş dünyasının
belkemiği durumundadır.
Hiçbir hükümet elde edilmiş
teknolojik avantajla saçma bir
şekilde kumar oynayacak
durumda olamaz. "
Alman Güneş Enerjisi
Sanayisi Derneği Başkanı
Carsten Koernig
SEKTÖR HABERLERİ
Yıl 1, Sayı 6
İZKA Çin heyetini ağırladı
Çin Halk Cumhuriyeti
Jiangsu Eyaleti'nden Jiangsu
Eyaleti Vali Yardımcısı
Kezhi ZAHO başkanlığındaki
9 kişilik heyet 27 Eylül - 29
Eylül 2009 tarihlerinde İzmir
Valiliği'nin konuğu olarak
İzmir'de temaslarda bulundu.
İzmir Kalkınma Ajansı'nın
(İZKA) organize ettiği ziyarette Çin heyeti, Valilik, İzmir Ticaret Odası (İZTO),
Ege Bölgesi Sanayi Odası
(EBSO) ve İzmir Büyükşehir
Belediyesi'ndeki temaslarının
ardından ziyaretlerinin son
gününde İzmir'in en önemli
yatırım bölgelerinden
ESBAŞ'ı ziyaret etti. Bu ziyaretin sonrasında İZKA, Çin
heyeti için Selçuk'a bir de
kültür gezisi düzenledi.
Kardeş kent anlaşması kapsamında İzmir ve Jiangsu arasında ticaret alanında işbirlikleri yapılması, Çin ile olan
karşılıklı ticaretimizde ülkemiz aleyhine olan durumun
düzeltilmesi için çalışmalar
yapılması amacıyla gerçek-
leştirilen temaslarda ayrıca
turizm, eğitim ve kültür alanında işbirliği olanakları da
görüşüldü.
Kardeş kent anlaşması kapsamında Jiangsu Eyaletin'deki
yatırımcı şirketlerin Avrupa
pazarına açılması ve bu amaçla İzmir'de yatırım yapmaları
konusunda işbirliği yapılması
da ziyaretin bir diğer önemli
başlığıydı.
Jiangsu Eyaleti Vali Yardımcısı Kezhi ZAHO, İzmir'in özellikle güneş enerjisi, demirçelik ve bilgi-iletişim teknolojileri alanında önemli fırsatlar
sunduğunu belirtti.
İzmir, MINEX ve BALKANMINE‘a ev sahipliği yaptı
3. Balkan Ülkeleri Madencilik Kongresi ile birlikte düzenlenen MINEX-2009
3. Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı
sona erdi.
sindeki madencilik sektörünün toplumsal, politik, ekonomik ve çevresel boyutunu
ele alıp, çözüm önerileri ortaya koyarken; İzmir'i de tanıma olanağı buldu.
İZFAŞ ve TMMOB Maden
Mühendisleri Odası işbirliğiyle, 1-3 Ekim 2009 tarihleri
arasında Uluslararası İzmir
Fuar Alanı'nda gerçekleşen
fuar ve kongre İzmir'i,
“Fuarlar ve Kongreler Kenti”
olma hedefine bir adım daha
yaklaştırdı. Bin delegenin
izlediği BALKANMINE'da
98 bildiri sunulurken; 14 ülkeden (Türkiye, Yunanistan,
Arnavutluk, Makedonya,
Bulgaristan, Romanya,Çek
Cumhuriyeti, Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Almanya, Belçika) gelen akademisyenler
ve araştırmacılar, çeşitli konularda bilimsel ve teknik
oturumlar gerçekleştirdi. Bilim adamları, Balkan bölge-
Yurtiçi ve dışından 142 firmanın katıldığı MINEX 2009
Fuarı'na ise BALKANMINE
katılımcısı ülkelerin yanı sıra
İngiltere, Mısır, Polonya,
Suriye, Suudi Arabistan'dan
da ziyaretçi geldi. Üç gün
süreyle açık kalan fuarı toplam 4989 kişi ziyaret etti.
Sayfa 9
MINEX Fuarı ürün grupları
arasında; endüstriyel hammaddeler, metalik madenler,
kimyasal sanayi hammaddeleri, aşındırıcı sanayi hammaddeleri, seramik refrakterler, cam sanayi hammaddeleri, çimento sanayi hammaddeleri ile yapı malzemeleri ve
diğer endüstri hammaddeleri,
enerji hammaddeleri, kıymetli taşlar sergilendi.
MINEX 2009'da ayrıca, harita
alma ve ruhsat işlerini takip
eden firmaların, madencilikte
kullanılan uydu haberleşme
sistemlerinin, uzaktan algılama, prospeksiyon, maden işleme makine ve ekipmanları
üreticilerinin yanı sıra iş makineleri, cevher zenginleştirme
makine ve ekipmanları, açıkkapalı işletme üniteleri, nihai
ürün artıklarının değerlendirilmesine yönelik faaliyetler,
pazarlama, bilgisayar teknolojileri, işyeri güvenliği ve işçi
sağlığı kurumları ile madenciliğe yönelik ambalaj malzemesi üreticileri, nakliye şirketleri
ve konunun uzmanı sektörel
yayınlar ve öğretim kurumları
katılımcı ve ziyaretçi olarak
bulunuyordu.
İki yılda bir gerçekleştirilen
MINEX- Madencilik, Doğal
Kaynaklar ve Teknolojileri
Fuarı'nın dördüncüsü 2011
yılında düzenlenecek.
İZKA, diğer tüm bölgesel kalkınma
ajansları gibi; öncelikle İzmir için
katılımcılığa dayalı bölgesel gelişme ve kendi kaynaklarını bölgedeki paydaşlarının katılımlarıyla İzmir
için belirlenmiş ortak öncelik ve
hedefler etrafında birleştirmek için
planlama eksenli faaliyet göstermektedir
“Kalbinde
yeşil bir dal
bulundurursan
şakıyan kuşlar
gelir.”
Anonim
MINEX’de enerji sektörünü ilgilendiren ürün gruplarından
Jeotermal Enerji, Nükleer Enerji
Hammaddeleri ve Kömür konuları da yer aldı.
TÜRKİYE TEKNİK ELEMANLAR VAKFI
Çalışmalarını, (genel yapısı
4 sektör grubunda toplamıştır:
TÜTEV Genel Merkezi
itibarıyla)
• Enerji
Kızılırmak sokak 16/9
• Tarım
• Bilişim
Kızılay - Çankaya / ANKARA
• Yapı
Telefon : 0 (312) 419 37 27
Faks
: 0 (312) 419 33 38
E-mail : [email protected]
Türkiye Teknik Elemanlar Vakfı teknoloji ile ilgilenen herkes için, rasyonelliğin,
bilimselliğin ve ortak aklın rehber kabul edildiği çalışmalar yapar.
TÜTEV, tüm teknik elemanların buluşma noktasıdır.
TÜTEV
Vakfımız, hitap ettiği kitlenin ihtiyaç duyduğu Seminer, Panel, Konferans, Eğitim ve Gezi
faaliyetlerini yürütür, organize eder veya sponsor olur.
BULUŞMA NOKTANIZ...
TÜTEV her zaman yanınızdadır...
Eğitim Programlarımıza Katılmak İçin İrtibata Geçin
Programlarımıza katılmak ve detaylar hakkında bilgi almak için lütfen arayın
[email protected]
e-mail grubumuza katılın:
[email protected]
SEMİNERE DAVET
Enerji Sektörü Seminerleri
Devam Ediyor
YAZILARINIZI BEKLİYORUZ
Karbon Piyasası ve
Türkiye’deki Uygulama Alanları
28.10.2009
Nükleer Enerji
05.11.2009
Bizimle paylaşmak istediğiniz fikirlerinizin,
gündemle ilgili görüşlerinizin veya sektörle ilgili
çalışmalarınızın yayınlanmasını istiyorsanız
lütfen e-mail olarak
Tütev Enerji Basın-Yayın Koordinatörlüğümüze
gönderin
Petrol ve Türkiye
11.11.2009
[email protected]
GEZİ VE
SEMİNERLERİMİZE
KATILIMLARINIZI
BEKLİYORUZ
EKİM 2009 / YIL 1, SAYI 6

Benzer belgeler

Güneş Enerjisi Sektör Raporu - Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı

Güneş Enerjisi Sektör Raporu - Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin en büyük sorumlusu fosil yakıtlara bağımlılığımızdır. Fosil yakıtların ve alternatifi olarak sunulan nükleer enerjinin pahalı ve riskli olması ise yenile...

Detaylı

Fotovoltaik Teknolojisi: Türkiye ve Dünyadaki - Solar

Fotovoltaik Teknolojisi: Türkiye ve Dünyadaki - Solar gösteren bir teşvik modeli uygulamasının, ülke menfaatleri açısından çok daha yerinde bir düzenleme olacağı değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, yatırım maliyetlerindeki azalış öngörüsü

Detaylı