ekonomistin yorumu

Transkript

ekonomistin yorumu
EKONOMİSTİN YORUMU
TSKB’nin Baş Ekonomisti Sn. Gündüz Fındıkçıoğlu’nun kaleminden
25 Haziran 2012
19. Yüzyılın sonlarına doğru, Birinci Sanayi Devrimi’nden yaklaşık yüz yıl sonra, Kuzey
Amerikan pazarının bütünleşmesiyle beraber ABD’de İkinci Sanayi Devrimi (1871-1914)
başladı diyebiliriz. Birinci Sanayi Devrimi’nin itici gücü buhar makinesi, itici sektörü tekstil
ve enerjide kömür idiyse, İkinci Sanayi Devrimi’nin itici gücü içten yanmalı motor, itici
sektörü otomotiv ve demir-çelik oldu. Otomotiv sektörünün demir-çelik hamlesinin uzantısı
olarak tam bir Amerikan tasarımı, bir Amerikan sanayisi, Amerikan rüyasına götüren itici
imgelerin en önde gelenlerinden birisi olarak doğduğu genel kabul görmektedir. Ayrıca
kimya, elektrik, petrol endüstrileri öne çıkmış olup, 1920’lere gelindiğinde elektrik ve
mekanizasyon (demir-çelik, takım tezgahları, otomotiv) sanayileşmenin temel direkleri
sayılmaktaydı. Bu dönemin önemli ayırt edici özelliği içten patlamalı motorun buharlı
motora göre çok daha hızlı yaygınlaşması ve hem yeni buluşların, hem düşüncelerin çok daha
hızlı uluslararasılaşması olmalıdır. Nitekim demir-çelik sektörünü öne çıkarak gerek
Bessemer çelik üretimi prosesi (1855), gerekse Siemens çelik üretimi prosesi aslında daha
önce bulunmuşlardı. İcatların kendileri ikinci devrim öncesine rastlamakla beraber,
yaygınlaşmaları ve uluslararası teknoloji transferine konu olmaları 1870 sonrasına
rastlamaktadır, ki bu dönem kolonicilikten farklı olarak ilgili literatür açısından Hobson’un
isim babalığını yaptığı emperyalizm dönemi olmaktadır. Ne oluyordu?
Gümrük Birliği ve Fransa-Prusya savaşı sonrası birleşerek bir ulus haline gelen Almanya
ikinci devrim sürecinde Avrupa’nın önde gelen sanayi gücü olarak İngiltere’nin yerini almaya
başlıyordu. Tanınmış iktisat tarihçisi ve çok yönlü akademisyen Alexander Gershenkron’un
meşhur ifadesiyle “gecikmişliğin avantajı” Almanya’nın işine yarıyor ve ileri teknolojiyi
derhal transfer ederek uygulamaya başlayan, araştırma-geliştirmeye büyük yatırım yapan ve
kartel sistemiyle sermayeyi yönlendiren-yoğunlaştıran Almanya hızla öne çıkıyordu. ABD’de
ise, İkinci Sanayi Devrimi önce Thomas Alva Edison, Nikola Tesla ve George Westinghouse
gibi isimlerle özdeşleşen elektrik devrimine, sonra da otomotivin yükselişine tanıklık
etmiştir. Dönem aynı zamanda siyasi ve toplumsal ideolojilerin de hızla yaygınlaştığı ve
evrenselleştiği bir düşünce üretimi dönemi olarak bilinmektedir. Bu dönemin gözden
kaçabilen en önemli özelliklerinden birisi buhar gücünün basım teknolojisine uygulanması,
kitap ve gazete satışlarının hızla artması ve dünyanın çeşitli bölgelerine yayılması oldu. Hem
1828’de ABD’de erkek nüfusa tümden oy hakkı tanınması ve ABD dış politikasında bir akıma
adını veren Andrew Jackson’un 1828’de ilk defa bu kadar büyük bir seçmen kitlesi tarafından
Başkan seçilmesi, hem Fransa’da 1830 Temmuz Devrimi sonrasında, hem de İngiltere’de
Reform Act 1832 değişiklikleriyle seçmenliğin yaygınlaşması ve siyasi partilerin modern
anlamıyla oluşmaya başlaması ilk sanayi devriminin doğrudan sonuçları oluyor. Pek çok
sömürge ve kolonide milliyetçi düşüncelerin ve İngiltere, İspanya gibi sömürgeci
imparatorluklardan ayrılma fikrinin belirginleşmesi doğrudan doğruya basımevlerinin
yaygınlaşması ve Avrupa’dan doğan ulusalcı cereyanların yayılmasına bağlanmaktadır. Bu
konuda, 1980 ve 1990’larda çok etkili olmuş, sosyal bilimlerde uzun süre oldukça popüler bir
alt alan başlatmış olan Benedict Anderson’un çalışmaları referans oluşturmaktadır.
Anderson, imgelerin popülerliği ve yaygınlığı olmaksızın yeni üretim ilişkilerinin sembolik
dile yansıması ve o düzeyde yeniden üretiminin mümkün olmadığını ifade etmekteydi. Üç
Bayrak Altında kitabıysa Anderson’un belki de ilkinden de etkileyici çalışması sayılabilir.
Bu nedenle kitle üretimine, kitle toplumuna yol açan ve popüler kültürün erken imgelerini –
otomatikleştirilmiş üretim hatları ve modern fabrika şehirleri, asri zamanların yaşam tarzını
yansıtan “otomotiv sevdası”, 1930’larda Nazi Almanya’sında geliştirilen “halk arabası”
(Volkswagen) ve otoyollar, 1930’ların Sovyetler Birliği’nde geliştirilemeyen ama arzulanan
“Sovyet halk arabası”, askeri mekanizasyon ve orduların modernleşmesinde mekanize
birliklerin, kamyon ve tankların ve diğer otomotiv ürünlerinin rolü gibi konuların hepsinin
mümkün olmasını sağlayan köken ikinci sanayi devriminde bulunuyor. İkinci Dünya Savaşı
harcamaları hızla sivil sektörlere yayılarak özellikle Amerikan akademiasını değiştirdi ve
teknolojik ilerlemenin yaygın kullanımına yol açtı.
Son globalleşme dalgasındaysa vurgu enformasyon teknolojisi, internet, bilişim, iletişim gibi
anahtar kelimelerdeydi. Buradan hiçbir yere çıkılamadığı ve iş çevriminin “normalliğinin”
bozulduğu görülüyor. ABD’nin 1991 sonrası geri döndürülemez biçimde tek hegemonik güç
olmak istediği açık. Ancak, Amerikan siyasi iradesi ve arzusunun tam olarak gerçekleşmesi
için ciddi bir ekonomik üstünlüğe de ihtiyacı vardı. 1980’lerde SCCB’yi çözülüşe iten süreçte
ABD ekonomisi sürekli dış ticaret açığı verirken zaman zaman ciddi bütçe açıkları da verdi.
Clinton döneminde bütçe fazla vermeye başladı ama cari denge açığı devam etti. ABD’nin dış
ticaret açığı vermesi dünya ticaretini sürüklemesi ve Meksika, Asya, Rusya krizi gibi
şoklardan sonra gelişmekte olan ülkelerin ihracat talebini emmesi açısından bir düzenleyici
oluyor ve açık vermenin bu açıdan dünya ticareti için olumlu etkisi olduğu söylenebilir.
Clinton’un ikinci döneminde bütçe fazla vermeye başladı ve büyüme/istihdam inanılmaz
biçimde arttı. Bu dönemin enformasyon teknolojisindeki patlamaya denk düşmesi bu
kaynaktan gelen kalıcı bir verimlilik artışına işaret eder gibi göründü. Bu o kadar şaşırtıcı bir
“kırılma” anı gibiydi ki, daha önce 20 yıl boyunca %6 oranındaki bir işsizliğin “doğal”
olduğunu savunan iktisatçılar işsizlik oranının hızla azaldığını gördüler. Bir an için ABD
ekonomisi askeri gücünün mukayese edilemez üstünlüğüne denk bir yapısal güç ve
stabiliteye kavuşabilir gibi göründü. Ancak son 10 yıldır bu perspektifin bir yanılsama
olduğu giderek daha net biçimde görülüyor. Çıkış mı? Hangi sektör, hangi yeni teknoloji,
hangi yeni ürün? Sorular bunlar.

Benzer belgeler

endüstri 4.0 - Makina Magazin

endüstri 4.0 - Makina Magazin Gümrük Birliği ve Fransa-Prusya savaşı sonrası birleşerek bir ulus haline gelen Almanya ikinci devrim sürecinde Avrupa’nın önde gelen sanayi gücü olarak İngiltere’nin yerini almaya başlıyordu. Tanı...

Detaylı