1 Another Day In Paradise - Phil Collins She calls out to the man on

Transkript

1 Another Day In Paradise - Phil Collins She calls out to the man on
Another Day In Paradise - Phil Collins
She calls out to the man on the street
Call out: Çağırmak, seslenmek
Street: Sokak, cadde
O (kadın) sokaktaki/caddedeki adama seslenir
“Sir, can you help me?
Sir: Bay
Help: Yardım etmek
“Bayım, bana yardım edebilir misiniz?
It’s cold and I’ve nowhere to sleep,
Cold: Soğuk
Nowhere: Hiçbir yer
Hava soğuk ve uyuyabilecek hiçbir yer yok
Sleep: Uyumak
Is there somewhere you can tell me?”
Somewhere: Herhangi bir yer
Tell: Anlatmak, söylemek
Bana söyleyebileceğiniz herhangi bir yer var mı?”
He walks on, doesn’t look back
Walk on: Yürümek, yürümeye devam etmek
Look back: Arkaya, geriye bakmak
O (adam) yürümeye devam eder, arkasına dönüp bakmaz
He pretends he can’t hear her
Pretend: -mış gibi yapmak
onu (kadını) duyamamış gibi yapar
Hear: Duymak
He starts to whistle as he crosses the street
Start: Başlamak
Whistle: Islık (çalmak)
Sokağı/caddeyi geçerken ıslık çalmaya başlar
Cross the Street: sokağı geçmek
Seems embarrassed to be there
Seem: Görünmek
Embarrassed: utanmak, mahcup olmak
Orada olmaktan mahcup olmuş görünür
Oh think twice, it’s just another day for you and me in paradise (X2)
Think: Düşünmek
Twice: İki kez
Another: Bir başka
Day: Gün
Paradise: Cennet
Oh iki kere düşün, senin ve benim için cennette (geçirdiğimiz) bir başka gün daha (X2)
She calls out to the man on the street
O (kadın) sokaktaki/caddedeki adama seslenir
He can see she’s been crying
Cry: Ağlamak
O (adam) kadının ağladığını görebilir
1
She’s got blisters on the soles of her feet
Blister: Kabarcık
Sole: Aya
Ayaklarının altı nasır tutmuş/su toplamış
Feet: Ayaklar
She can’t walk but she’s trying
Walk: Yürümek
Try: Denemek
Yürüyemiyor fakat (yürümeye) çalışıyor
Oh think twice…
Oh iki kere düşün…
Oh lord, is there nothing more anybody can do
Lord: Tanrı
Nothing: Hiçbir şey
Anybody: Herhangi biri
More: Daha fazla
Oh Tanrım, birilerinin yapabileceği daha fazla şey yok mu?
Do: Yapmak
Oh lord, there must be something you can say
Oh Tanrım, söyleyebileceğin daha fazla şey olmalı
You can tell from the lines on her face
Line: Çizgi
Face: Yüz
Yüzündeki çizgilerden/çizgilere bakarak (birşeyler) söyleyebilirsin
You can see that she’s been there
Onun orada olduğunu görebilirsin
Probably been moved on from every place
Probably: Muhtemelen
Move on: -den hareket etmek, taşınmak, yer değiştirmek
(O) muhtemelen (gittiği) her yerden taşınmış olmalı
‘Cos she didn’t fit in there
‘cos (because): Çünkü
Fit in: Uymak, uygun olmak
Çünkü oralara uy(a)madı/uyum sağla(ya)madı
Oh think twice…
İki kere düşün
*
*
*
Everyway That I Can - Sertab Erener
I feel you're moving on a different cause
Feel: Hissetmek
Move on: Taşınmak, yer değiştirmek
Cause: Neden, hedef
2
Different: Farklı
Farklı bir hedefe yöneldiğini hissediyorum
Makin' a way for a distant course
to make a way: Yolunu yapmak
Course: Gidişat, güzergah, yön
Uzak bir yöne doğru yöneliyorsun
Distant: Uzak
You say you love me and you roll your eyes
Roll: Çevirmek
Eye: Göz
Beni sevdiğini söylüyorsun ve/fakat gözlerini çevirerek
Turn to stare at the empty skies
Turn: Dönmek
Stare: Bakmak, incelemek
boş gökyüzüne bakıyorsun
Empty: Boş
I thought it was over and we passed all that
Thought: (Think'in 2. hali): Düşünmek
Over: Bitmek, sonlanmak
Ben bunun bittiğini ve (çoktan) aştığımızı düşünmüştüm
All we've done is to pass back to frame number one
Pass back: Dönmek
Frame: Çerçeve, sahne
(Oysa) bütün yaptığımız en başa geri dönmekmiş
Come on now now
Haydi şimdi şimdi
I wanna show you all again what it would be like
Show: Göstermek
Again: Tekrar
Sana tekrar her şeyin nasıl olabileceğini göstermek istiyorum
Just let go and let me love you
Bırak gitsin ve seni sevmeme izin ver
Every way that I can
Yapabileceğim her yolu/şeyi
I'll try to make you love me again
Try: Denemek
Beni tekrar sevmen için deneyeceğim
Every way that I can
Yapabileceğim her yolu/şeyi (deneyerek)
I'll give you all of my love and then
Give: Vermek
Then: Sonra
3
Sky: Gökyüzü
Pass: Geçmek, aşmak
Sana bütün aşkımı vereceğim ve sonra
I'll cry, I'll die, and make you mine again
Cry: Ağlamak
Die: Ölmek
Mine: Benim
Ağlayacağım, öleceğim ve tekrar benim olmanı sağlayacağım
4

Benzer belgeler

James L. Fosshage, Ph.D., Başkan 19 Mart, 2005 Başl

James L. Fosshage, Ph.D., Başkan 19 Mart, 2005 Başl Sizlere, mesleki işbirliği ve yönlendirmeler için, bir üye olarak UPKPD websitesinde (www.psychologyoftheself.com) yer alan UPKPD Üyelik Listesinde yer aldığınızı hatırlatmak isterim. Listede alfab...

Detaylı

Seni uyurken seyrettim

Seni uyurken seyrettim kesin bir dille, "Bu gece olmaz." dedim, "Odan hâlâ karmakarışık! Sana kaç kez anımsatacağım odanı toplamanı!" Başın önünde, odana gittin. Çok geçmeden geri geldin ve kapının yanından bana bakınca,...

Detaylı