PDF İndir
Transkript
PDF İndir
53 Sayı 53 Mart - Nisan 2010 Buhar makinelerinden dijital devrime; Sanayileflme Dünyan›n oluflumu ve CERN deneyleri ‹pekyolu ve Kervansaraylar Volkan patlamalar›, küçük ve büyük k›yamet senaryolar› ‹mtiyaz Sahibi Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan Avni Çebi Sayı 53 Mart - Nisan 2010 53 Buhar makinelerinden dijital devrime; Sanayileflme Dünyan›n oluflumu ve CERN deneyleri Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Adem Sarı ‹pekyolu ve Kervansaraylar Volkan patlamalar›, küçük ve büyük k›yamet senaryolar› Yay›n Koordinatörü İsmail Şaşmaz [email protected] Yay›n Kurulu Mehmet İşci, Osman Arı, Yakup Güler, Mahmut Çelik, Yavuz Sarı, Mehmet Bulayır, Mesut Uğur, Osman Şahbaz, Yılmaz Ada Bu Say›ya Katk›da Bulunanlar Prof. Dr. Ercan Öztemel, Ömer Doğan, Saffet Çakmak, Ahmet Erkoç Yay›n Dan›flma Kurulu Prof. Dr. İlhami Karayalçın, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Adnan Çelik, Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu, Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Ali Reyhan Esen, Fatih Dönmez Editör A. Kadir Mermertaş [email protected] Görsel Yönetmen Nevzat Albayrak Renk Ayr›m› Muhammet Dilsiz Reklam [email protected] ‹letiflim Adresi Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 217 51 00 Fax: 212 217 22 63 Web: www.mmg.org.tr E-posta: [email protected] editörden Merhabalar… Büyük de¤iflimler, büyük yükselifller büyük devrimlerle yaflanm›flt›r. Ülkeleri de¤erlendirmede önemli ölçütlerden biri olan sanayileri de büyük bir devrimle, sanayi devrimi ile bafllad›. Su de¤irmenlerinin icad›ndan buhar makilerinin icad›na bugün gelinen noktada sanayi devriminin ne kadar büyük bir devrim oldu¤unu görmekteyiz. Bizde 53. say›m›zda dosya konusu olarak sanayileflme konusunu ele ald›k. Sanayinin gelifliminden bugüne dünyadaki geliflmeleri ve ülkemizdeki durumu derinlemesine inceledik. Sanayileflme bugün geliflmekte olan ülkeler için önemli bir büyüme arac›. Fakat sanayileflme çabas›nda olan ülkeler bilgi ça¤› dedi¤imiz önemli bir devrimi kaç›rmamal›d›rlar. Geliflmekte olan ülkeler sanayi ile büyürken geliflmifl ülkeler bilgi ça¤›n› yaflamaktad›rlar. Örne¤in yaz›l›m endüstrisi geliflmifl ülkeler için milyarlarca dolarl›k gelir kaynaklar› yaratmaya bafllad›. Geliflmekte olan ülkeler özellikle ülkemiz bu bilgi ça¤›ndaki geliflmelerden uzak kalmamal›d›rlar. ‹çerik ve Yap›m Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 273 27 50 Fax: 212 273 27 51 Web: www.ajanspiksel.com E-posta: [email protected] Bas›m Milsan Basın San. A.Ş. 0212 471 71 50 Yay›n Türü İki ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yayın Ücretsizdir Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Sanayileflme konusunu de¤erlendirirken alan›nda uzmanlarla konuyu inceledik. Üniversitelerden akademisyenler, ifl dünyas›ndan sanayiciler ve Sanayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün ile sanayi alan›ndaki geliflmeleri de¤erlendirdik. Dergimizde ele ald›¤›m›z di¤er önemli bir konu ise son günlerin gündemdeki konusu tar›m alan›ndaki geliflmeler ve et fiyatlar›ndaki de¤iflim oldu. Konuyu MMG Ankara fiubesi kahvalt›l› toplant›s›na kat›lan Tar›m Bakan› Mehdi Eker de¤erlendirdi. Ayr›ca MMG’nin gerçeklefltirdi¤i etkinliklerden haberleri, uzmanlardan makaleleri ve ölümünün 1. y›l›nda Bilge Mimar Turgut Cansever’in ard›ndan Mimar Mehmet ‹flci’nin yaz›s›n› ilgi ile okuyaca¤›n›z› umuyorum. Gelecek say›da buluflmak dile¤iyle… A. Kadir Mermertafl 32 DOSYA Buhar makinelerinden, dijital devrime; Sanayileflme Avrupa’da 18. ve 19. yüzy›llarda yeni bulufllar›n üretime uygulanmas› ve buhar gücüyle çal›flan makinelerin makineleflmifl endüstriyi do¤urmas›, bu geliflmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimini artt›rmas› olarak bilinir. Bu sermaye birikimi ülkemizin en büyük eksiklerindendir ve sanayinin yeteri kadar geliflememesinin en önemli nedenidir. Türkiye’den çok sonra kurulan devletler sanayileflme sayesinde art›k dünyada söz sahibidir. Ülkemizde ise bu konuda yap›lan at›l›mlar bir flekilde ya kayd›r›lm›fl ya da giriflimlere engel olunmufltur. Sanayileflme bir ülkenin geliflmesi için en önemli etmendir. S›radan bir eleman yerine ya da her ifli yapabilen bir eleman yerine sadece tek bir alanda uzman elemanlar yetifltirerek üretimi art›rmak ve ifl alan› yaratmak için sanayileflme flartt›r. Ülkemiz için çok uzun ve zorlu bir süreç olsa da yap›lmas› durumunda birçok alanda refaha ulaflaca¤›m›z kesindir. Bizden Haberler 6 Haber 20 Mimarl›k: Mehmet ‹flci; Bilge Mimar Turgut Cansever’in ard›ndan… 28 Foto¤raf: Osman Ar› 71 Tarihten: Geç Antik Ça¤da Su Teknolojisi 76 Makale: Mikdat Kad›o¤lu 84 Kitapl›k: Ak Zambaklar Ülkesinde Finlandiya 88 Bir Portre: Nuri Demira¤; Gelecek Tasavvurunuz Nedir? 90 Teknoloji 94 Ajanda 95 Çizgi-Yorum: Yakup Güler 96 68 72 82 24 Haber Analiz: Dünyan›n Oluflumu ve Cern Deneyleri 80 Tan›t›m: Makina Tan›t›m Grubu 92 Sinema ve Mühendislik: “Bisiklet H›rs›zlar›” filmi ve Yeni Gerçekçi ‹talyan Sinemas› Tarihten Bugüne: ‹pekyolu ve Kervansaraylar Gezi: Bir Zirve Denemesi; Kaçkarlar Kent ve Yaflam: Laleler Anayurduna Geri Döndü Baflkandan Türkiye’nin sanayileflme vizyonu ne olmal›? D ünyada bu¤day›m›z›n ö¤ütüldü¤ü ilk yel de¤irmeninden, buhar›n, sanayinin ilk çarklar›n› çevirdi¤i zamana, kulland›¤›m›z eflyalardan yerleflti¤imiz mekânlara kadar çok fley de¤iflti. ‹nsanl›¤›n binlerce y›ld›r devam eden sakin ve dura¤an do¤aya dayal› sosyoekonomik toplumlar›, eflyalar›n h›zla de¤iflti¤i ve bilinmezlerin çokça artt›¤›, üretim- tüketim zincirinin yo¤un teknolojiye dayal› oldu¤u sosyoekonomik sisteme dönüfltü. ‹nsanlar do¤up büyüdü¤ü beldelerden, geçimini sa¤lamak için y›¤›nlar halinde flehirlere göç ettiler. Bu de¤iflim en yo¤un halinde sanayileflmenin ilk bafllad›¤› ‹ngiltere’de 19. yüzy›lda görüldü. Bu dalga dünyan›n di¤er k›sm›na da sanayilefltikçe yay›ld›. Henüz, dünyan›n büyük bir k›sm› sanayileflme ça¤›n› görmeden, bugünün ileri sanayileflmifl toplumlar› bilgi tabanl›, nano ve genetik teknolojiye dayal› sanayi sonras› topluma dönüflme aflamas›na gelmifl durumdad›r. Geliflmifl ülke olma hayalleri bize do¤ru kayarken dünyan›n ileri sanayileflmifl ülkeleri sanayi sonras› toplumun mühendislik çal›flmalar›n› AR-GE merkezlerinde ve üniversitelerinde uygulamaya koymaya bafllam›fl durumdad›r. Türkiye sanayileflme çal›flmalar›nda hiç de küçümsenmeyecek mesafeler alm›fl durumdad›r. Türkiye bugün için 70 milyonu aflan ve henüz genç olan nüfusuyla dünyan›n en büyük 17. ekonomisi ve 100 milyar dolar› aflan ihracat›nda sanayi mallar›n›n oran› da her geçen gün artmaktad›r. Ülkemizin iyi e¤itimli genç nüfusu gelecek ad›na büyük umutlar vermektedir. En büyük ihti- yac›m›z olan iç bar›fl›n sa¤lanmas›, toplumsal uzlaflma zeminin artt›r›lmas› ve gelir da¤›l›m›nda adaletin sa¤lanmas› durumunda ülkemiz h›zla dünyan›n ilk 10 büyük ekonomisi içerisinde yer alacakt›r. Bunun için yap›lmas› gereken ortak yaflama kültürümüzün artt›r›lmas›, birlikte yaflama sevincimizin oluflturulmas›d›r. Bunun sa¤lanmas› durumunda oluflacak büyük sinerji ülkemizi gelece¤in müreffeh ve onurlu ülkesi yapmaya yetecektir. Ülkemizin iyi e¤itimli genç nüfusu gelecek ad›na büyük umutlar vermektedir. En büyük ihtiyac›m›z olan iç bar›fl›n sa¤lanmas›, toplumsal uzlaflma zeminin artt›r›lmas› ve gelir da¤›l›m›nda adaletin sa¤lanmas› durumunda ülkemiz h›zla dünyan›n ilk 10 büyük ekonomisi içerisinde yer alacakt›r. Dünyan›n geliflen ülkelerine bakt›¤›m›z zaman; Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya gibi büyük nüfus potansiyeline sahip ülkeleridir. Büyük ve genç olan nüfuslar› hem üretim gücünü oluflturmakta hem de büyümek için gerekli olan iç tüketim potansiyelini sa¤lamaktad›r. Türkiye dünyan›n yaflad›¤› küresel ekonomik krizi atlatt›ktan sonra h›zla iç bar›fl›n› sa¤layarak büyük bir kalk›nma hamlesi yapacak potansiyeldedir. Ülkemizin her yan›na yay›lan say›s› 150’ye yaklaflan kamu ve özel üniversiteleriyle, devletimizin sa¤lad›¤› küçük ve büyük iflletmelere yönelik ekonomik destek paketleri ve TUB‹TAK gibi bilimsel araflt›rma kurumlar›m›z›n sa¤lad›¤› desteklerle bunu yapacak güçtedir. ‹stihdam›n çok maliyetli oldu¤u ve enerji ihtiyac›n›n yüksek oldu¤u a¤›r sanayi alanlar›ndan bat›l› sanayileflmifl ülkeler ç›kmakta ve bu yat›r›mlar› geliflmekte olan çevre ülkelere yavafl yavafl kayd›rmaktad›r. Türkiye de bundan nasibini almaktad›r. Artan otomobil ihracat›m›z ve kurulmakta olan çelik ve demir fabrikalar› bunu göstermektedir. Buna paralel olarak Türkiye kendi yerli otomobilini h›zl›ca kendi markas›yla üretmeli ve h›zla geliflen sivil havac›l›k sanayi sektöründe kendi uça¤›n› gelifltirmek için çal›flmal›d›r. Bilgi ça¤›n› yaflad›¤›m›z bu dönemde sanayileflmenin ve istihdam›n çok rahat ve ucuz sa¤lanaca¤› biliflim sektörüne h›zla önem verilmeli, ülkemizin genç nüfusunu biliflim sektörünün dünyada öncüleri yapmal›y›z. Bu konu önümüzdeki dönemin kalk›nma hamlelerinin bafl›nda de¤erlendirmelidir. Çevre unsurunu ihmal etmeden sanayileflme çabalar›m›z› sürdürmeliyiz. Ülkemiz geliflmekte olan sanayisini çevreye dayal› yaparak gelecekte büyük bir sektör olacak at›k yönetimi sektöründe kendi teknolojisini gelifltirmeli ve insan-sanayi-çevre aras›nda uyumlu bir geliflme modeli oluflturmal›d›r. Avni Çebi Genel Baflkan BZDEN HABERLER MMG Genel Baflkan› Avni Çebi: “Su gelece¤in stratejik kart›” Mimar ve Mühendisler Grubu, flehirlerimizde yaflanan su s›k›nt›s›na dikkat çekmek ve yap›labilecek çal›flmalar› kamuoyunun dikkatine sunmak üzere ‹stanbul Grand Cevahir Oteli’nde “fiehirlerimizin Su Sorunu” konulu bir panel gerçeklefltirdi. Panelde konuflan Genel Baflkan Avni Çebi, “Önümüzdeki dönemde devletler aras› iliflkilerde su en önemli stratejik konu olacakt›r” dedi. SK‹ Genel Müdür Yard›mc›s› Aliflan Koyuncu, Y›ld›z Teknik Üniversitesi Çevre Bilimleri Ana Bilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Talha Gönüllü, Fatih Üniversitesi Çevre Mühendisli¤i Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Borat, ‹stanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisli¤i Bölümü’nden Doç. Dr. ‹smail Koyuncu, Bo¤aziçi Üniversitesi ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü’nden Doç. Dr. Atilla Akkoyunlu’nun panelist olarak kat›ld›¤› etkinli¤e MMG Akademik Kurul Baflkan› ve ayn› zamanda ‹stanbul Üniversitesi ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür baflkanl›k etti. ‹ MMG Genel Baflkan› Avni Çebi: “Su, gelece¤in stratejik kart›” Panelin aç›l›fl konuflmas›n› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, insanlar›, kül- 6 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 türleri ve ekonomileri birbirine ba¤layan; kalk›nma, g›da güvenli¤i, açl›k ve yoksullu¤un sona erdirilmesinin ayr›lmaz parças› olan suyun, tüketimindeki 1900 y›l›ndan bu yana 10 kat olarak gerçekleflen ciddi art›fla de¤indi. Çebi, 2025 y›l›nda bu art›fl›n sanayide %20, evsel tüketimde %70 ve tar›mda da %17 olaca¤›n› kaydederek, “buna mukabil, temiz su kaynaklar› h›zla azal›yor, BM verileri de bunu destekliyor,” dedi. Prof. Dr. Mehmet Borat: “Geleneksel sulama yöntemlerini art›k b›rakmal›y›z” Suyun ülkemizde %74 oran›nda sulamada kullan›ld›¤›na iflaret eden Prof. Dr. Mehmet Borat, özellikle damla sulamas› ve kök sulamas› yöntemlerinin yayg›nlaflmas›na ihtiyaç oldu¤unu belirtti. Geleneksel sulamaya nazaran %40 oran›nda su kullanan damla sulama yöntemi- nin Arabistan, ‹srail gibi ülkelerde kök sulama fleklinde uygulanarak çok daha verimli sistemlerin elde edildi¤ini söyleyen Borat, “kay›plar›n azalt›lmas› için flehirlerdeki bas›nç de¤erinin de azalt›lmas› gerekiyor,” dedi. Su konusunun kamuoyu taraf›ndan iyi anlafl›labilmesi için e¤itim boyutunun da elzem oldu¤unu söyleyen Borat “Beflikten mezara kadar “e¤itim ve ö¤renme” kural› uyar›nca, vatandafl su kullan›m›nda tasarruf için e¤itilmelidir. Her saniye 1 damla su ak›tan musluk y›lda 1 ton su harcar.” dedi. Doç. Dr. Atilla Akkoyunlu: “Havzalar›n Kirlilik Göstergeleri Dikkatle ‹ncelenmelidir” Suyun kirlili¤i ve korunmas› konusunu ele alan Doç. Dr. Atilla Akkoyunlu, su kirlili¤i konusunda sanayi, evsel tüketim gibi sadece d›fl yüklerin dikkate al›nd›¤›n›, oysa havzalar›n taban›nda var olabilecek bir anaerobik ortam›n su faz›na geçebilecek kirliliklere neden olabilece¤ini belirtti. Havzalardaki metan gaz› birikiminin ve alg bitkisi varl›¤›n›n da kirlenme göstergesi oldu¤unu ifade eden Akkoyunlu, “bu noktada, tabanlar›ndaki sediman tabakalar havzalar›n geçmiflini anlam›m›z› sa¤lad›klar›ndan ötürü bunlar›n bilinçli bir flekilde incelenmesi ile su kaynaklar›n›n korunmas›nda önemli avantajlar elde edilebilir,” dedi. Prof. Dr. M. Talha Gönüllü: “‹stanbul’un su sorunlar› hep olmufltur” Cumhuriyet döneminden günümüze kadar ki suyla ilgili gazete haberlerini derleyen Prof. Dr. Talha Gönüllü, 1930’lu y›llarda dahi ‹stanbul’un su s›k›nt›s› çekti¤ini belirtti. 1945’te 1 milyon nüfuslu ‹stanbul’un 2007’de dahi göç almaya devam etti¤ini ve bugün 12 milyonu aflt›¤›n› ifade eden Gönüllü, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde de su s›k›nt›lar› yafland›¤›n› kaydetti. Doç. Dr. ‹smail Koyuncu: “Hangi kalitede su gerekli ise o kalitede su sa¤lanmal›” Konuflmas›nda suyun temininde alternatif yöntemleri aç›klayan Doç. Dr. ‹smail Koyuncu, dünyada 18 ülkenin flu anda su k›tl›¤› çekti¤ini ve bu say›n›n 2050 y›l›nda 54 ülkeye ve su k›tl›¤› içindeki insan nüfusunun da 3,76 milyara ulaflaca¤›na dikkatleri çekti. 2050’de 9,4 milyar dünya nüfusu olaca¤› tahminlerinden yola ç›k›l›rsa bu dünyan›n %40’› su k›tl›- ¤› yaflayaca¤›n› belirten Koyuncu, “suyun temininde üç yöntem uygulanmaktad›r. Havzalar aras› su transferi, desalinasyon (deniz suyundan tatl› su eldesi) ve at›k su geri kazan›m›. Göstergelere bak›ld›¤›nda Türkiye su stresi alt›ndad›r. Nüfus ve tüketim art›fllar›na e¤er önlem al›nmazsa k›tl›k çekebiliriz,” dedi. Uygulanabilirlilik ve maliyet aç›s›ndan en kolay su temin yönteminin tasarruf oldu¤una dikkat çeken Koyuncu, “Su kaynaklar› do¤ru planlanmal› ve yönetilmelidir. Sa¤l›kl› ve sürdürülebilir da¤›t›m sistemleri oluflturularak su kay›plar› azalt›lmal› ve kullan›m kalitelerine göre su kullan›lmal› ya da baflka deyiflle hangi kalitede su gerekli ise o kalitede su sa¤lanmal› ve tüketilmelidir.” dedi. ‹SK‹ Genel Müdür Yard›mc›s› Aliflan Koyuncu da yapt›¤› konuflmada “‹stanbul’un iki k›tay› birlefltiren bir flehir olmas›ndan dolay› hep bir çekim merkezi olagelmifltir. Bu da her geçen y›l daha çok insana su hizmetinin sunulmas›n› gerektirmektedir. Ar›tma tesisleri ve su flebekesinin yenilenmesiyle birlikte su kalitesi ‹stanbul genelinde yükseltilmifl olup Dünya Sa¤l›k Teflkilat› (WHO), Avrupa Birli¤i (EC), ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA) ve TSE standartlar›na uygunluk sa¤lanm›flt›r,” dedi. Panel sonunda de¤erlendirme yapan MMG Akademik Kurul Baflkan› Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, geçmiflte de ‹stanbul için su temini problemlerinin oldu¤unu ve flehre uzaktan su tafl›nmas› projelerinin tart›fl›ld›¤› zamanlarda bu yöntemin ‹stanbul’u daha da çekim merkezi haline getirece¤i fark edildi¤inden mümkünse kaç›n›ld›¤›n› belirterek, “‹stanbul’un kald›rabilece¤i sa¤l›kl› nüfus 7 milyondur. ‹stanbul’un kalan yaklafl›k 7 milyonluk di¤er nüfusu için Anadolu’da uygun yaflam flartlar› oluflturulmaks›z›n tafl›ma sularla ‹stanbul, gelecekte çekim merkezi özelli¤ini koruyacak ve nüfusu daha da artacakt›r. Bu ise daha kalabal›k ve sorunlar›n› düzeltemeden yeni sorunlar› yüklenmifl bir flehir meydana getirecektir.” dedi. Panelin sonunda Prof. Dr. Y›lmaz Muslu, Akif Babal› ve Hayati Üstün’ün an›s›na 2009 y›l›nda düzenlenen SU-PRO Ö¤renci Proje Yar›flmas›’n›n finalistlerine plaketleri ve ödülleri verildi. 7 BZDEN HABERLER Bilge Mimar Turgut Cansever, vefat›n›n 1. y›ldönümünde an›ld› M imar ve Mühendisler Grubu taraf›ndan, her ay gerçeklefltirilen “Turgut Cansever Okumalar›” kapsam›nda bilge mimar Turgut Cansever vefat›n›n 1. Y›l dönümünde an›ld›. Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde gerçeklefltirilen programda Yazar Mustafa Arma¤an “Turgut Cansever’in Düflüncesi” konulu bir konuflma yapt›. Kendisini mimarl›k e¤itim almam›fl bir edebiyatç› olarak tan›tan Mustafa Arma¤an, konuflmas›nda özellikle Bilge Mimar Turgut Cansever’in fikri dünyas›na iflaret ederek kendisini derinden etkiledi¤ini dile getirdi. 1989 y›l›nda Dekorasyon dergisinde ç›kan bir söylefli yaz›s› vesilesiyle Cansever’i tan›d›¤›n› söyleyen Arma¤an, flunlar› dile getirdi: “Mimaride yeni yöneliflleri ortaya koyabilecek tek ülke Türkiye’dir bafll›¤›yla yay›nlanan bu yaz› bu düflünce solosu o zaman pek çok dostumu etkiledi¤i gibi beni de çarpm›flt›. Çünkü orada Türkiye’de pek 8 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 duymaya al›flk›n olmad›¤›m›z tonda bir insan ç›k›yor ve mimaride yeni yöneliflleri ortaya koyabilecek tek ülke Türkiye’dir, diyor. Bu o kadar cüretkâr bir karfl› ç›k›fl ki bafll›¤›n alt›n› okudukça daha büyük karfl› ç›k›fllar, daha büyük isyanlar görüyordunuz ve bu bizi büyük bir heyecana bo¤mufltu.” Daha sonra baflka bir dergide yap›lan söyleflisinde ise Rönesans’›n yan›lg›lar› ve Galileo ile ilgili aç›klamalarda bulundu¤unu gördüklerini belirten Arma¤an, “aç›klamalar›nda Rönesans’› bizim kitaplar›m›zda gördü¤ümüzden çok farkl› flekilde ele alan bir yaklafl›mla de¤erlendiriyordu. ‹nsan düflüncesini gelifltirmek yerine onu daraltan, onu sadece insan›n gözüne, insan›n alg›s›na indirgeyen bir kavram olarak bizlere sunuyordu,” dedi. Programda söz alan Mehmet Ö¤ün ise Turgut Cansever’in zoru tercih ediflini “Turgut Cansever mesleki olarak ‘haraki- ri’ yapm›flt›r.” fieklinde yorumlayarak flunlar› kaydetti: “Turgut Cansever mesleki olarak Harakiri yapm›fl bir insand›. Osmanl›’da yaflasa bir Mimar Sinan ya da meflhur mimarlardan biri, Amerika’da yaflasayd› bir Frank Lloyd Wright, Fransa’da yaflasayd› Le Corbusier olabilirdi ama Türkiye’de olmay› seçti. Turgut Cansever, t›pk› bir tambur virtüözü gibi büyük bir hâkimiyetle eserler seslendirirken kendisinden eline alüminyum bir tencere al›p kepçeyle vurarak ses ç›karmas›n› isteyen ve bunu “güzel” olarak dile getirenlere o tamburun ortaya koydu¤u eserin daha kaliteli oldu¤unu anlatabilmek için bütün ömrünü harcam›flt›r. Asl›nda bu onun görevi de¤ildi. Onun görevi tasar›m yap›p mimari eserler ortaya koymakken, bu görev arka planda kald›. O, topluma geçmiflte ortaya konan eserlerin k›ymetini tekrar hat›rlatmak için ömrünü ortaya koydu, mücadelelere girdi.” BZDEN HABERLER Yazar Yusuf Kaplan: “Mimar, sanatç› ve düflünür ile karfl› karfl›yay›z” M Yrd. Doç. Dr. Halil ‹brahim Düzenli: “Potansiyelimizi kullanma yetene¤imize tekrar kavuflmal›y›z” T urgut Cansever üzerine konuflmalar toplant›s›n›n Nisan oturumu Yrd. Doç. Dr. Halil ‹brahim Düzenli’nin kat›l›m›yla ‹stanbul Ticaret Üniversitesi’nde gerçeklefltirildi. Turgut Cansever’in düflüncesi ve mimarl›¤› hakk›nda bir ayr›m yapmayaca¤›n› belirten Düzenli, “Cansever biçim’e mutlak bir rol biçmemifltir,” dedi. Düzenli, Ankara’da Bosna an›t› yap›lmas›yla alakal› olarak Cansever’in dillendirdi¤i “Bosna’l›lar, inançlar›n›n yans›mas› olarak infla ettikleri dünyay›, bu inançlar›n›n tam ifadesi olan biçimler halini korumak için ölüyorlar. Tam 300 bin kay›p verdiler. Biz ise bu dünyay› kendi elimizle y›k›yoruz. Bundan utand›¤›m›z›, piflman oldu¤umuzu ve bundan sonra do¤ruyu yapaca¤›m›z› ifade etmeden Ankara’da an›t dikmek hem kendimizi hem Bosna’l›lar› hem de gelecek nesilleri kand›rmak olacakt›r” sözünün kendisinin neden 20 tane eser ile yetindi¤i sorusuna kap› aralayabilece¤ini dile getirdi. “Al›fl›lagelmifl düflünce kal›plar›m›zdan kurtulmal›y›z” “‹lk önce gezginli¤e ç›kmak gerek, ondan sonra yurduna dönebilir ve di¤erlerini anlayabilirsin” al›nt›s›na at›fta bulunarak konuflmas›na devam eden Düzenli, bunun zihinsel ve bizatihi fiziksel bir süreç oldu¤unu belirtti. Bugün ad› ne flekilde tan›mlan›rsa tan›mlans›n modernleflme kavram›na karfl› Cansever’i önemseyenler taraf›nda olumlu bir ça¤r›fl›m olmad›¤›n› belirten Düzenli, “oysa Cansever ‘in modernleflmeye elefltirisi olsa da kavram O’nun zihninde olumlu bir etki yaratm›flt›r,” dedi. Bunun, özellikle mimarinin süslemelerle çok zedelendi¤i, mimarinin kendine has kurallar› olmas› gerekti¤i noktalar›nda geçerli oldu¤unu dile getirdi. Cansever’in modern mimarinin temelinin ‹slâm oldu¤una inand›¤›n› söyleyen Düzenli, Cansever’in “onlar›n, ortaya koyduklar›, asl›nda bizim ortaya koyduklar›m›z” sözüyle bunu iddia etti¤ini ifade etti. Kat›l›mc›lar aras›nda yer alan Cansever’in damad› olan Mehmet Ö¤ün konuyla alakal› olarak, Turgut Bey’in modern mimarl›¤› yal›n detay üretme imkân›ndan ötürü biçim noktas›nda kendisine yak›n hisseti¤ini söyledikten sonra "O’nun için as›l önemli olan›n mekând›; çünkü O, mekân› hayat›n kendisi olarak görüyordu" dedi. 10 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 MG taraf›ndan her ay gerçeklefltirilen “Turgut Cansever Okumalar›”n›n mart ay› konu¤u yazar Yusuf Kaplan oldu. ‹SAM Konferans Salonunda gerçeklefltirilen programda Yazar Yusuf Kaplan “Bir Medeniyet Mimar›: Turgut Cansever” konulu bir konuflma yapt›. Kaplan konuflmas›nda “içinde bulundu¤umuz ça¤›n imkânlar›n›, zaaflar›n› göz ününde bulundurarak yeniden gerçeklefltirilebilecek bir medeniyet fikri bugün bence yok. Bir medeniyeti oluflturan ‹slam, iman ve ihsan aflamalar› konusunda merhum Turgut Cansever ile iyi iletiflim kurdu¤umu fark ettim,” diyerek bir düflünür olarak Turgut Cansever’in önemini vurgulad›. Kaplan “‹slam düflüncesinin, bugün en temel sorunu teflbihi boyutu ertelemifl, ihmal etmifl olmas›d›r. Teflbihi boyutu daha güçlendirebilecek bir tecrübe üretilebilir miydi sorusu çok önemlidir. Bugün, içinden geçti¤imiz süreçte karfl› karfl›ya kal›nan sorunlar›n nas›l hallolaca¤›na, teflbihi düzlemdeki bu eksikli¤i fark edip, onun üzerine kafa yorabilirsek cevap verebiliriz,” dedi. BZDEN HABERLER UNIDO ICHET Türkiye Direktörü Mustafa Hatipo¤lu: “Gelece¤in temiz yak›t› hidrojen olacak” U Form Group Genel Müdür Yard›mc›s› Mehtap Sart›k: “Toprak kaynakl› sistemlerin gelece¤i aç›k” MG Çarflamba Etkinlikleri’nin konu¤u olan Form Group Genel Müdür Yard›mc›s› Mehtap Sart›k “klima ve iklimlendirme” konusunda bir sunum gerçeklefltirdi. Form A.fi.’nin tan›t›m›yla sunuma bafllayan Sart›k, daha sonra iklimlendirmenin tan›m›n› “‹nsan, hayvan ve bitkilerin konforu veya endüstriyel bir ürünün üretilmesi için gerekli olan iklim flartlar›n›n (s›cakl›k, nem, taze hava vb.) otomatik olarak kontrol alt›na al›nmas› ifllemi” olarak yapt›. Su ve toprak kaynakl› ›s› pompalar›n›n önemine de¤inen Sart›k, özellikle toprak kaynakl› olan›n tercih edildi¤ini, bunun sebebinin de toprak s›cakl›¤›n›n yaz k›fl 14 – 17 oC aral›¤›nda olmas›na ba¤l› oldu¤unu ifade etti. Sart›k, kule ya da toprak olmak üzere iki tür uygulamas› olan ve so¤utma grubu ile kanall› splitin harmanlanm›fl› gibi olan sisteme özel ayr› bir toplant› düzenlenmesinin çok faydal› olaca¤›n› belirterek, ABD'nin mevcut merkezi sistemleri söktürüp bu sisteme geçilmesini teflvik etti¤ini söyledi. Yerli üreticilerin klima santrali konusunda iyi olduklar›n› belirten Sart›k, “›s› pompas› (ABD), fancoil (‹talya) vb. konularda at› alan Üsküdar’› geçmifl” dedi. M “Otomasyon en büyük s›k›nt›m›z” Otomasyon konusunun en büyük s›k›nt›lar›n› oldu¤unu ifade eden Sart›k, otomasyonun yap›ld›¤›n› ama hiç iflletilmedi¤ini söyledi. Projelerde otomasyonun en sona kald›¤›n› belirten Sart›k, “özellikle yurtd›fl› projelerde 50 tane rooftop oluyor. Bizi cihaz› çal›flt›r›n diye ça¤›r›yorlar. Biz de gidiyoruz ama otomasyon olmad›¤› için geri dönülüyor. Bunun için bir firma 36 Rooftop’a kadar var olan sistemler için bir otomasyon gelifltirdi.” dedi. 12 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 NIDO ICHET Türkiye Direktörü Mustafa Hatipo¤lu, her hafta düzenlenen Çarflamba Etkinlikleri çerçevesinde MMG'ye konuk oldu. Hidrojen üzerine Türkiye'de önemli çal›flmalar yap›ld›¤›na dikkati çeken Hatipo¤lu, geleneksel enerji kullan›m›n›n özellikle karbon sal›n›m› aç›s›ndan çok büyük riskler içerdi¤ini kaydetti. Dünyan›n karbon sal›n›mlar› sonucu ›s›nmaya bafllad›¤›n› belirten Hatipo¤lu, Kyoto Protokolü'nün 2012'ye kadar karbon sal›n›m miktar›n›n 1990 seviyesi olan %5.2’nin alt›na düflürülmesinin öngördü¤ünü ifade etti. Hatipo¤lu, özellikle Çin ve Hindistan gibi büyük nüfusa sahip olup ayn› zamanda h›zl› ekonomik büyüme oranlar› kaydeden ülkelerin artan enerji ihtiyac› ile beraberinde yüklü karbon sal›n›mlar›n› ve büyük iklim de¤iflikliklerini getirdi¤ini belirtti. UNIDO-ICHET Direktörü Dr. Mustafa Hatipo¤lu, iklim de¤ifliklikleri nedeniyle 2050 y›l›nda dünya çap›ndaki g›da üretiminde dramatik düflüfllerin meydana gelece¤inin öngörüldü¤ünü söyledi. BZDEN HABERLER Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Mehdi Eker: “Tar›m alanlar›n› miras ile yok etmemeliyiz” Mimar ve Mühendisler Grubu Ankara fiubesi taraf›ndan düzenlenen, “Tar›m alan›nda güncel sorunlar, temel yaklafl›mlar ve uygulanan projeler” konulu toplant›da konuflan Tar›m Bakan› Mehdi Eker, “ülkemizde tar›m alanlar› miras yoluyla babadan evlada geçerken bölünmeye bafllad›. Dünyada hiç bir geliflmifl ülkede olmayan bir fley” dedi. Bakan Eker toplant›da tar›m alan›ndaki sorunlar› ve çözüm önerilerini kat›l›mc›larla paylaflt›. T oplant›n›n aç›l›fl konuflmas›na MMG’yi ve Ankara fiubesi’ni anlatarak bafllayan MMG Ankara fiubesi Baflkan› Y›lmaz Ada, ülkemizdeki mimar ve mühendis dayan›flmas›n›n önemine inand›klar›n› vurgulad›. Ülke kalk›nmas› için projeler ortaya koyan, mimar ve mühendislerin problemlerine çözüm üreten ve gelifltiren olmak durumunda oldu¤umuzu ifade eden Ada, 2010’un TMMOB seçimleri dolay›s›yla mimar ve mühendisler aç›s›ndan çok hareketli geçece¤ini söyledi. Ada, odalar›n mevcut yap›s› itibariyle marjinal gruplar›n elinde oldu¤unu, üyelerini temsil edemedi¤ine de¤inerek, “çabalar›m›z›n, ülkemizin ve dünyan›n huzur, demokrasi ve özgürlük noktas›nda olgunlu¤a ulaflmas›na katk› sa¤lamas›n› temenni ediyoruz” dedi. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan söz alan 14 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, tar›m konusunun herkesin en önemli gereksinimi oldu¤u gerçe¤inden hareketle GSMH’si 800 milyar $’a ulaflan Türkiye’de tar›m›n pay›n›n yeterli olmad›¤›n› söyledi. Nüfusun %30 – 35’inin köylerde yaflamas›na ra¤men köyler emeklilerin mekân› oldu¤u, köylüyü tedirgin eden birçok olay›n oldu¤unu ifade ettikten sonra “tar›m her zaman desteklenmeli” dedi. Ürün çeflitlili¤i konusunda dünyadaki ender ülkelerden biri oldu¤umuza de¤inen Çebi, bunlar›n reel hayatta karfl›l›k bulmas›n›n çok önemli oldu¤unu ifade etti. Tar›m arazilerinin bölünmesi büyük sorun Tar›m sektörünün sorunlar›na de¤inerek konuflmas›na bafllayan Tar›m Bakan› Mehdi Eker, bunlardan birinin tar›m ara- zilerinin mirasa konu olarak bölünmesi oldu¤unu söyledi. Tar›m arazilerinin 1926 y›l›nda uygulamaya giren Türk Medeni Kanunu ile birlikte mirasa konu oldu¤unu anlatan Eker, "Yani tar›m alanlar› miras yoluyla babadan evlada geçerken bölünmeye bafllad›. Dünyada hiç bir geliflmifl ülkede olmayan bir fley. ‹sviçre bile bunu 1930 y›l›nda yasaklad›. Türkiye 2001 y›l›na kadar bu kanuna hiç dokunmad›. 2001 y›l›nda Türk Medeni Kanunu yeniden yaz›ld› fakat bu k›sma hiç dokunulmad›. Bir çiftçi düflünün 100 dönümlük arazisi var. Çiftçi vefat etti¤inde 4 kardefl aras›nda paylafl›l›nca bu 25 dönüme düflüyor. Burada verimli bir üretim yapma imkân›n›z yok, maliyetleri kurtarma imkân›n›z yok, teknoloji kullanma imkân›n›z yok, kredi kullanma imkân›n›z yok. Burada sadece el eme¤iyle, kara sabanla bir fleyler yaparsan›z yapars›n›z. Ondan sonra terk edersiniz,” dedi. Türkiye'nin bugün yaklafl›k 2 milyon hektar tar›m arazisini s›rf bu sebeple kullanamad›¤›n› söyleyen Eker, flöyle devam etti: "Afl›r› parçalanmadan, afl›r› bölünmeden dolay› kullan›lam›yor. fiimdi Türkiye 3 milyon 100 bin tar›m iflletmesine sahip. Ortama iflletme büyüklü¤ü 6 hektar, yani 60 dönüm. Peki, bu 60 dönüm yekpare mi? Hay›r. O da ortalama 7 ayr› parselden olufluyor. Avrupa Birli¤i’nde 27 ülkenin ortalamas› 17 hektar, bizdeki 6 hektar. Toplulaflt›rmay› bir yandan biz temin ediyoruz ama bir taraftan bölünmeye devam edince bu toplulaflt›rman›n da bir de¤eri kalm›yor. fiimdi bir kanunun tasar›s› haz›rlad›k, bakanlar kurulunun gündeminde. Bu konuda daha radikal daha köklü bir çözüm... Miras yoluyla tar›m arazilerinin bölünmesini tamamen yasaklayacak bir mekanizma. 3 tane seçenek sunuyoruz. Diyoruz ki; kardefller, mirasç›lar kendi aralar›nda anlaflt›¤› takdirde hisse devri yapmakta problem yok. fiirketleflebilirler, herkes o flirkete mirastaki pay› nispetinde hissedar olur ama parçalanmaz bu da bir seçenek. Ehil olan, o ifli yapmaya kudreti olan ehliyeti olan kardefl di¤erlerinin paylar›n› al›r. Hatta onun için bir de arsa ofisi, arazi ofisi, bir kredi mekanizmas› kural›m. Sat›n alabiliyorsa onlardan bu flekilde alabilsin.” Dünyada her ülkenin bu soruna kendi kültürüne göre çözüm buldu¤unu belirten Bakan Eker, “Örne¤in ‹ngilizlerde en büyük erkek evlada b›rak›l›yor. Baba ölüyor, en büyük erkek evlat kimse bütün tar›m arazileri ona kal›yor. Biz tabi böyle bir fley düflünmüyoruz. Di¤er Avrupa ülkelerinde en büyük erkek evlat de¤il, en büyük evlat kural› geçerli. Avrupa'n›n hiç bir ülkesinde tar›m arazisi mirasla bölünmüyor bir tek bizde var. Bizim için bu temel bir sorun,” dedi. de, tedarikinde besi materyali s›k›nt›s› yok” diye konufltu. fiu anda Et Bal›k Kurumunun 14,5 liraya kesim yapt›¤›n›, 18 liraya k›yma, 20 liraya kuflbafl› et satt›¤›n› ifade eden Eker, bu sat›fllardan da kar edildi¤ini bildirdi. Et fiyatlar›ndaki art›fla iliflkin Maliye ve Rekabet Kurumuna bafl- vuruda bulunduklar›n› konunun incelendi¤ini belirten Eker, "Biz Tar›m Bakanl›¤› olarak üretim ve tedarikten sorumluyuz. Yeteri kadar hayvan popülasyonu var, yeteri kadar besi materyali var, dolay›s›yla ortada k›tl›k gerektiren, fiyat art›fl› gerektiren bir durum yok" dedi. Ette k›tl›k yok Eker, konuflmas›nda et fiyatlar›nda yaflanan art›fla da de¤indi. Önceki hafta Türkiye'nin 81 ilinde Tar›m Bakanl›¤› ekiplerinin neredeyse ah›r ah›r dolaflt›¤›n› ifade eden Eker, flu anda beside 2 milyon 66 bin besi hayvan› bulundu¤unu, bunun da 1 milyon ton et demek oldu¤unu söyledi. Türkiye'de ayr›ca 25 milyon koyun, 5 milyon keçi bulundu¤unu, bunlar›n da 7,5 milyonunun her y›l kesildi¤ini anlatan Bakan Eker, "Dolay›s›yla k›rm›z› et üretimin15 BZDEN HABERLER MMG’den ‹ETT Motor Yenileme Fabrikas›’na teknik gezi M MMG'den ‹stanbul Sanayi Odas›'na ziyaret imar ve Mühendisler Grubu Genel Baflkan› Avni Çebi ve beraberindeki Yönetim Kurulu Üyeleri ‹SO Baflkan› Tan›l Küçük’ü makam›nda ziyaret etti. MMG Genel Baflkan› Avni Çebi ziyarette ‹SO heyetine MMG olarak yapt›klar› çal›flmalar› anlatt›. MMG’nin faaliyetlerini izledi¤ini ifade eden Tan›l Küçük, ‹TÜ ile birlikte yürüttükleri master ve doktora tezlerinin akademisyenler ve sanayi temsilcileri ile birlikte belirlenmesine yönelik çal›flmas›ndan bahsederek, “ayn› çal›flman›n YTÜ ile de yap›lacak. Çok faydal› bir uyguluma olarak gördü¤ümüz bu projenin yay›lmas›n› arzu ediyoruz,” dedi. Tan›l Küçük sanayinin bugününe iliflkin aç›klamas›nda, “sanayinin s›k›nt›s› çok, 2001 krizinde sanayi alan›nda yap›lmas› gerekli irili ufakl› pek çok reform ötelendi ve finans sektörü desteklendi. Sanayi de buna destek oldu; ancak bugün maalesef sanayi il ilgili hala at›lmas› gereken önemli ad›mlar, önemli reformlar gerekmektedir. Buna ra¤men sanayi çok iyi emek vermifl yak›n geçmiflimizde yakalanan 27 çeyreklik üst üste büyüme rekorunun k›r›lmas›nda lokomotif sektörler olmufltur." dedi. Devletin, sanayiyi KOSGEB vb. kurumlar arac›l›¤›yla destekledi¤ini; ancak dünya çap›nda Türk sanayicisinin rekabet avantaj› elde etmesini sa¤layacak, önemli ad›mlar at›lmas›na ihtiyaç duyduklar›n› belirten Küçük, "flirketlerin ömürleri k›sa, üçüncü nesle intikal edebilen flirket say›s› çok az, sermaye bölünüyor. Finans ihtiyac›n›n d›fl›nda öncelikli bir yol haritas›na ve sanayi envanterine ihtiyaç duyuyor. Maalesef bugün ihtiyaç duyulan sanayi envanteri yok. Bir ordu düflünün ki elindeki tank› topu bilmiyor." dedi. M MG Teknik Gezi programlar› çerçevesinde, 2800 araç filosuna sahip ‹ETT'nin ‹kitelli'deki Motor Yenileme Fabrikas›'nda yap›lan çal›flmalar› yerinde inceledi. Kat›l›mc›lar, Bafl Mühendis Hayri Usta ve di¤er mühendisler taraf›ndan karfl›lanarak, k›sa sunumun ard›ndan, tesisi gezdi. Soru - cevap a¤›rl›kl› flekilde gerçeklefltirilen gezide, 1997 - 2006 aras› ‹ETT'ye araç al›nmad›¤›n› ifaden eden Hayri Usta, “halk otobüslerinin yönetim ve denetiminin ‹ETT'ye ait oldu¤unu,” dedi. "AB'de belediye haricinde özel halk otobüsü uygulamas› yok. Türkiye'de durum ne olacak" sorusuna Hayri Usta "denetimi ‹ETT'ye ait oldu¤u için flu an kald›r›lmas› düflünülmemektedir. As›l sorun minibüs hatlar›nda, onlar›n düzenlenmesi gerekmektedir." dedi. Cep telefonunun otobüsleri etkilemedi¤ini vurgulayan Hayri Usta, “Mercedes cep telefonu kullan›lmamas›n› tavsiye ediyor, ama gerekçesi hakk›nda bilgi de vermemektedir,” dedi. MMG Ankara fiubesi’nden Milli Prodüktivite Merkezi'ne ziyaret M MG Ankara fiubesi Baflkan› Y›lmaz Ada ve MMG Ankara fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ertu¤rul Kuyrukçu, Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Kerim Ünal’› makam›nda ziyaret ettiler. MPM çal›flmalar› hakk›nda genel bilgiler veren Ünal MPM’de verimlilikle ilgili yürütülen projeler ve e¤itimlerle ilgili yapt›klar› çal›flmalar› anlatt›. Sivil toplum kurulufllar› içerisinde özellikle MMG ile her türlü iflbirli¤ine haz›r olduklar›n› ve müflterek çal›flmalara bafllayabileceklerini, kamu kurumu ve özel kurulufllara iflbirli¤i yapan MPM’nin MMG’ye de her türlü deste¤i verebilece¤ini ifade etti. 16 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 5. Genel ‹dare Kurulu Ankara'da gerçeklefltirildi Mimar ve Mühendisler Grubu taraf›ndan her alt› ayda bir gerçeklefltirilen Genel ‹dare Kurulu Toplant›s›n›n (G‹K) beflincisi, 27 fiubat 2010 Cumartesi günü MMG Ankara fiubesi ev sahipli¤inde TEDAfi Misafirhanesinde gerçeklefltirildi. T oplant›ya ‹stanbul’dan; Genel Baflkan Avni Çebi, Meslek Komisyonlar›ndan Sorumlu Baflkan Yard›mc›s› Yakup Güler, fiube ve Teflkilatlanmadan Sorumlu Baflkan Yard›mc›s› Osman Ar›, Mali ve ‹dari ‹fllerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Süreyya Sezgin, fiehirleflmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Demiröz, Bas›n ve Halkla ‹liflkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Mahmut Çelik, ‹nflaat Komisyon Baflkan› Murat Özdemir, Elektrik Elektronik Komisyon Baflkan› Metin Öztürk, Makine Komisyonu Baflkan› Oktay Korkmaz, Teknoloji ve AR&GE Komisyonu Baflkan› Mesut U¤ur, Çevre Komisyonu Baflkan› Mehmet Burak Durucu, Biliflim Komisyonu Baflkan› Ali K›l›ç, Etik Kurulu Baflkan› Adnan Çelik ve Eski Genel Baflkan Murat Kals›n kat›lm›fllard›r. fiubelerden ise, Ankara Ad›na; fiube Baflkan› Y›lmaz Ada ve Yönetim Kurulu Üyeleri Gürol Konyal›o¤lu ve Ertu¤rul Kuyrukçu, ‹zmir Ad›na; fiube Baflkan Yard. Haflim Ayten ve Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Mungan, Bursa ad›na; fiube Baflkan› Mus- tafa Bayraktar, Sakarya ad›na; fiube Baflkan› ‹dris Bafler ve fiube Baflkan Yard. Erol Demiralay, Kayseri ad›na; fiube Baflkan› O¤uz Memifl ve Yönetim Kurulu Üyes fiube Baflkan Yard. O¤uzhan Y›ld›z kat›lm›fllard›r. Ayr›ca; flube açma çal›flmalar›n›n bafllat›ld›¤› Konya’dan, MMG Konya Temsilcisi Arif Kösen, Ahmet Biçer, Ali Uçar ve Abdullah Erdo¤an kat›lm›fllard›r. G‹K toplant›m›za; Fatih Dönmez, Mehmet Saraç, U¤ur K›rmac›, Celal Dündar Selçuk, Fatih Kaya, Harun Çelik ise konuk olarak kat›lm›fllard›r. Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas› MMG Genel Baflkan Avni ÇEB‹ taraf›ndan yap›ld›ktan sonra, s›ras›yla Genel Baflkan Yard›mc›s› Osman ARI ve MMG Ankara fiubesi ad›na fiube Baflkan› Y›lmaz ADA söz ald›lar. Toplant›da fiubeler ve Genel Merkezin 2009 y›l› faaliyet ve etkinlikleri incelendi. Genel Baflkan, Komisyon Baflkanlar›, Yönetim Kurulu üyeleri, Di¤er fiube Baflkanlar› ve Yönetim Kurulu Üyeleri ve konuklar s›ras› ile söz alarak görüfl ve de¤erlendirmelerini kat›l›mc›lar ile paylaflt›lar. Birinci oturumun sonunda söz alan MMG 3. Dönem Genel Baflkan› Murat Kals›n, MMG’nin yapm›fl oldu¤u faaliyetlerden memnuniyetini dile getirdikten sonra, bundan sonra yap›lacaklar konusunda görüfl ve önerilerini dile getirdi. Toplant›n›n ikinci oturumunda ilk olarak yap›lan ve yap›lacak olan oda seçimleri hakk›nda konuflulmufl, bundan sonra yap›lacak oda seçimlerinde MMG olarak daha aktif rol almam›z görüflü a¤›rl›k kazanm›flt›r. Daha sonra MMG’nin her iki ayda bir ç›karm›fl oldu¤u “Mimar ve Mühendis” dergisi ile alakal› olarak görüfl ve öneriler dinlendikten sonra, dergini gelecek üç say›s›n›n dosya konular› aç›kland› ve flubelerden bu dosya konular› ile ilgili destek beklendi¤i ifade edildi. Son olarak MMG’nin web sayfas› ile alakal› yap›lacak yeni çal›flmalar ile ilgili Genel Baflkan Avni Çebi kat›l›mc›lara bilgi verdi. Kat›l›mc›lar›n, verimli ve anlaml› G‹K toplant›s›na ev sahipli¤i yapan MMG Ankara fiubesine teflekkür etmesini takiben bir sonraki Genel ‹dare Kurulu Toplant›s›n›n Sakarya fiubesinin ev sahipli¤inde gerçeklefltirilmesi karara ba¤land›. 17 HABERLER THY’den Sivil Havac›l›k Sanayisini Gelifltirme Sergisi THY Teknik A.fi. Türk sivil havac›l›k sanayini gelifltirmek amac›yla Yeflilköy merkezinde bulunan büyük hangardan birini 9 - 11 Mart 2010 tarihlerinde 3 gün süreyle “Parça ‹malat Sergisi” ile ziyarete açt›. S erginin aç›l›fl›nda konuflan THY Teknik Genel Müdürü Doç. Dr. ‹smail Demir “THY teknik olarak uzun süredir Türk havac›l›k sektörüne bak›m hizmetleri vermektedir. En büyük müflterimiz THY olmakla birlikte Türk sivil havac›l›k sektörüne hizmet ediyoruz. Bunun d›fl›nda çevre ülkelere de hizmet vermeye çal›fl›yoruz. Bu serginin geç kalan bir giriflim olmas›na ra¤men Türk havac›l›k sektörünün geliflimine ve THY’nin yapm›fl oldu¤u ofset anlaflmalar gere¤i Türk havac›l›k sanayinin yerli parça imalat› üretimine katk› yapacakt›r. K›sa sürede organize olan bu sergiye 450’ye yak›n firmam›z›n kat›lmas› bizim bu konuda iyi bir noktaya gelece¤imizin göstergesidir.” dedi. Sergide 3000 kadar mekanik, elektronik ve de¤iflik uçaklara ait küçüklü büyüklü parça sergilendi. Sergide yap›lan oturumlarda sivil havac›l›k sektörünün geliflimi ve sorunlar› konusunda da paneller düzenlendi. Bu toplant›lara THY kulland›¤› 18 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 uçaklar›n üreticisi olan A‹RBUS ve BO‹ENG firmas›ndan yetkililer de kat›ld›. Mimar ve Mühendisler Grubu üyesi firmalar›n da kat›l›¤› sergiye Mimar ve Mühendisler Grubu’ndan Genel Baflkan Avni Çebi de kat›ld›. Türk havac›l›k sektörünün bafllat›c›s› ve öncüsü Nuri Demira¤’› rahmet ve flükranla anmam›z gerekti¤ini belirten MMG Genel Baflkan› Çebi, “gönül is- terdi ki bu sergi salonunda onun bir resmi as›l› olsun,” dedi. Çebi paneldeki yorumunu flöyle sürdürdü; “Buradaki organizasyonda hakikaten çok önemli çal›flma birli¤i olufltu. Firmalar birbirini tan›d›, ürünler tan›nd›. Bu konuflmalar içerisinde özellikle sertifikasyon konusu gördü¤üm kadar›yla herkesin kafas›na tak›lan bir konu. Bunun nas›l afl›laca¤›yla ilgili endifleler var. Bu ürünler için sertifikasyonda gevflemeler olabilir. Çünkü bu parçalar için sertifika al›nmas› ciddi bir maliyet. ‹nsanlar›m›z bu maliyeti üstlenecek cesareti bulam›yor. Havac›l›k sanayi ARGE a¤›rl›kl› bir sektördür ve Avrupa’da devletlerin havac›l›¤a ciddi destekleri var. Maliyetleri göze alarak, stratejik olan bu sektörde üretim sürecini bafllatmal›y›z. Sertifikasyon ise zor de¤ildir yaln›zca süreçlere hâkim olmay› gerektiriyor. Bizim buradaki amac›m›z insanlar›m›z›, sanayicimizi, üreticimizi, tasar›mc›m›z› cesaretlendirip ifle bir yerden bafllanmas›n› sa¤lamakt›r.” HABERLER Nabucco'da gaz ak›fl›nda dört y›ll›k rötar var O Nükleer enerjide yat›r›m hedefi 2014 nerji Bakanl›¤›'n›n haz›rlad›¤› strateji plan›yla Türkiye'nin d›fla ba¤›ml›l›¤›n›n azalt›lmas›, nükleer santral inflas›na 2014 y›l›ndan önce bafllanmas›, yenilenebilir enerji alan›nda yat›r›mlar›n tamamlanmas› öngörülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤›, 2010–2014 y›llar› için enerji alan›ndaki tehditleri, f›rsatlar› ve Türkiye'nin bu alandaki hedeflerini içeren strateji plan› uzun bir çal›flman›n ard›ndan tamamlad›. Strateji plan›n›n tehditler bölümünde, birincil enerji kaynaklar›nda d›fla ba¤›ml›l›k, enerji fiyatlar›ndaki dalgalanmalar ve madencilikte uluslararas› rekabet gücü olan flirketlerin olmamas› ön plana ç›kt›. Türkiye'nin jeostratejik konumu, zengin rezervleri ve bölgesel iflbirli¤i imkânlar›n›n artmas› f›rsatlar bafll›¤› alt›nda yer ald›. Planda enerji sektöründeki hedefler de flöyle s›raland›: Yerli, petrol, do¤algaz ve kömür arama faaliyetleri art›r›lacak. 2014 y›l›na kadar nükleer santral inflas›na bafllanmas› sa¤lanacak. Yap›m›na bafllanan 3 bin 500 megawattl›k yerli kömür yak›tl› termik santraller ve befl bin megavatl›k hidroelektirik santralleri 2013 y›l› sonuna kadar tamamlanacak. Jeotermal enerjisi kurulu gücü 2015 y›l›na kadar 300 megavata ç›kar›lacak. 2014 y›l›na kadar elektrik sektöründe hedeflenen özellefltirmeler tamamlanacak. Mevcut do¤algaz depolama kapasitesi 2015 y›l›na kadar 2 kat›na ç›kar›lacak. 2015 y›l›na kadar madencilik piyasas›nda faaliyet gösteren 10 bin maden iflletmesinin çevreye uyum planlar› denetlenmifl olacak. E 20 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 rta Asya'dan Avrupa'ya do¤al gaz sa¤layacak olan Nabucco Projesi’ne ilk gaz›n, daha önce belirlenen zamandan dört y›l sonra, 2018 y›l›nda verilece¤i belirtiliyor. Avrupa Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Gunther Oettinger, Nabucco do¤algaz boru hatt›n›n inflas› için nihai karar›n 2010 y›l› içinde al›naca¤›n› ancak ilk gaz ak›fl›n›n daha önce belirtilen 2014 yerine 'büyük olas›l›kla 2018' y›l›nda gerçekleflece¤ini dile getirdi. Oettinger, Avrupa için kritik önemde olan ve ayn› zamanda bir prestij projesine dönüflen bu gaz hatt›yla ilgili son alt› ayda kayda de¤er önemli ilerlemeler elde edildi¤ini de söyledi. Avrupa Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi ayn› zamanda, kaydedilen bu geliflmelerin, projenin baflar›ya ulaflma flans›n› yüzde 65 seviyesine ç›kard›¤›n›n da alt›n› çizdi. Boru hatt›n›n güzergâh›n›n son halinin ise 2010 sonunda belirlenece¤i aç›kland›. Nabucco projesini yürüten konsorsiyumun Üst Yöneticisi Reinhart Mitschek ise Viyana'da yapt›¤› aç›klamada, "Yap›m çal›flmas›na 2011 y›l›nda bafllamak istiyoruz ve ilk gaz ak›fl›n›n 2014 y›l›nda gerçeklefltirilece¤ine yönelik verdi¤imiz söze de ba¤l›y›z" dedi. Toplamda 3 bin 300 kilometre uzunlu¤unda olmas› planlanan ve Orta Asya'daki do¤al gaz kaynaklar›n›n Türkiye üzerinden Viyana'ya tafl›mas› planlanan Nabucco projesinin maliyetinin 10.5 milyar dolar olmas› bekleniyor. Projenin, Avrupa'n›n do¤algazda Rusya’ya olan ba¤›ml›l›¤›n› ortadan kald›rma aç›s›ndan kritik önemi bulunuyor. HABERLER P‹OMAK Afrika’daki yat›r›mlar›na devam ediyor S ‹SK‹, müflteri iliflkilerini güçlendiriyor SK‹, personeli ve müflterileriyle olan iletiflimini maksimize etmek ve müflteri memnuniyet ç›tas›n› üst seviyelere tafl›mak amac›yla Sistafl altyap›s› ile oluflturulan bir ça¤r› merkezi kurdu. Sistafl ‹SK‹ Projesi Yöneticisi Erol Uzuno¤lu, bu kapsaml› proje hakk›nda detayl› aç›klamalarda bulundu. Tüm yenilikçi ürünler kullan›larak Sistafl taraf›ndan ‹SK‹ için kurulan ‘Vatandafl ‹liflkileri Yönetim Sistemi’ (V‹YS)’in temel hedefi; arayan vatandafl›n sorununun ve talebinin ilgili birime iletilmesi, çal›flanlar›n görevlerini öngörülen sürelerde tamamlamas›, aksi durumda; amirlerinin bilgilendirilmesi ve yap›lan ifllemlerin raporlanmas› ile vatandafllardan gelen taleplerin en k›sa sürede ve belirlenen kalitede cevaplanmas›d›r. Kurulan sistem ile ‹SK‹ Ça¤r› Merkezine (ALO 185) telefon, fax, sms ve e-mail iletiflim araçlar› ile gelen flikâyet, istek ve bilgi taleplerinin kayda al›nmas›, ilgili personele ça¤r› merkezi mant›¤› ile da¤›t›lmas›, bilgilerin veri bankas›na kaydedilmesi, oluflan ifl emirlerinin teknik flefliklere iletilmesi, gerekli raporlar›n sistem üzerinden kolayca al›nabilmesi ifllemleri gerçeklefltirilebiliyor. Anketler sonucunda ölçülebilir vatandafl memnuniyeti analizleri ortaya ç›kart›l›yor ve verilen hizmetin yeterlili¤i konusunda raporlar haz›rlan›yor. ‹SK‹ V‹YS ekibi halihaz›rda 24 müflteri temsilcisinden olufluyor ve bu ekibin k›sa sürede 100 müflteri temsilcisine yükseltilmesi hedefleniyor. Sistafl altyap›s›yla oluflturulan V‹YS Sistemi’nin bir di¤er önemli özelli¤i de di¤er kamu kurulufllar›na entegre olma özelli¤i olmas›d›r. Bu özellik devreye al›nd›¤›nda, herhangi bir bölgedeki kaz›, do¤algaz gibi çal›flmalar için ilgili kurumun sistemine entegre olunabiliyor ve kolayl›kla yaflanan süreç izlenebiliyor. Bu sistem, ‹BB (‹stanbul Büyükflehir Belediyesi) ve ‹GDAfi gibi ‹SK‹’nin koordineli çal›flt›¤› di¤er kamu kurumlar›n›n ça¤r› merkezlerine kolayl›kla entegre olabilmektedir. ‹ 22 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 udan’n›n 7 milyon nüfuslu baflkenti Hartum’da su temini projelerinde yedi y›ld›r faaliyette bulunan Piomak, baflar›lar›na bir yenisini daha ekledi. Hartum flehrine günlük toplam 150,000 metreküp su temin edecek olan iki ‹çmesuyu Ar›tma Tesisi ve ek olarak Su Terfi ve Depolama ‹stasyonu yap›m iflleri sözleflmelerine, Hartum Eyalet Baflbakan› Dr. Abdul Rahman El H›d›r, Türkiye Cumhuriyeti Hartum Büyükelçisi Erdo¤an KÖK, Eyalet Alt yap› ‹flleri Bakan› Hasan El Mevla, Eyalet Sular ‹daresi Genel Müdürü Halid Hasan, Piomak A.fi. Yönetim Kurulu Baflkan› Oral AVCI, eyalet idari ve mülki erkân›n›n da bulundu¤u bir tören ile imza at›ld›. Törende, Hartum Sular ‹daresi ile yap›lan toplam bedeli 9.000.000 Avro olan üç adet sözleflme gere¤i, Piomak A.fi. ; 45,000 metreküp/gün kapasiteli Al Mogran ‹çme Suyu 2. Faz Ar›tma, 50,000 metreküp/gün kapasiteli Ud Ba Bekir ‹çme Suyu ar›tma, ve Organize Sanayi Bölgesi 50.000 metreküp/gün kapasiteli Terfii ve Depolama tesislerinin anahtar teslimi yap›m ifllerini taahhüdü alt›na alm›flt›r. Piomak A.fi. faaliyete bafllad›¤› May›s 1992’den bugüne kadar, Türkiye’de kazanm›fl oldu¤u ileri teknoloji ve bilgi birikimini, Avrupa ve Afrika’ya Türk mühendisli¤ini ihraç eden az say›daki firmalardan biri olup, altyap› projelerini baflar›yla gerçeklefltirmifltir. Anahtar teslimi içme ve at›ksu ar›tma tesisleri, su temini ve su yönetimi projeleri alanlar›nda uzmanlaflan Piomak A.fi. elektromekanik çözümlerin yan› s›ra, büyük çapl› iflletmeler için SCADA kontrol sistemlerini de uygulamaktad›r. Yerli Hürkufl deneme uçufllar›na bafll›yor M THY'nin gözü Avrupa'n›n di¤er liglerinde M anchester United ve Barcelona ile sponsorluk anlaflmalar› imzalayan THY gözünü Almanya, Fransa, ‹talya ve Rusya'ya dikti. Manchester United ve Barcelona ile yap›lan sponsorluk anlaflmalar› THY'nin büyüme hedefini yukar›lara çekerek 4 – 5 puan katk› sa¤layacak. Sponsorlu¤un etkisiyle transit yolcuda ilk iki ayda yüzde 50 art›fl sa¤lad›klar›n› söyleyen Kotil, bu y›l yüzde 25 büyüme hedeflediklerini belirtti. THY'nin 2010 bütçesinde bu rakam yüzde 20 idi. Son dönemde Manchester United ve Barcelona gibi dev tak›mlarla yapt›¤› sponsorluk anlaflmalar› ile s›kça gündeme gelen THY, bu anlaflmalar›n etkisiyle transit yolcuda art›fl sa¤lad›. Kotil, sponsorluk anlaflmalar›n›n etkisiyle baflka havayollar›ndan yolcu ald›klar›n› ve bu y›l yüzde 25 art›flla 31 milyon yolcuya ulaflacaklar›n› kaydetti. THY Genel Müdürü “Transit yolcumuz yüzde 30’a ulaflt›. Her istanbul’a gelen yolcunun yüzde 30’u transit olarak ‹stanbul’dan devam ediyor. Bu baflka havayollar› yolcular›n›n bizi tercihinden kaynaklan›yor. Bu sponsorluklar›n etkisiyle herkese çok iyi havayolu imaj› veriyoruz. Bu yüzde 50 transit k›sm›m›z büyüyünce toplam büyümemize katk›da bulunuyor. Geçen y›l büyümemiz yüzde 11'di. Bu y›l yüzde 25 büyüme hedefliyoruz. Dolay›s›yla rakam vermem zor ama en az›ndan 4-5 puan› bunlar getiriyor,” dedi. Yurtd›fl›nda sponsorluk anlaflmalar›n›n sürece¤ini kaydeden Kotil, "‹spanya ve ‹ngiltere'yi hallettik flimdi s›rada Almanya, Fransa, ‹talya ve Rusya'da. Çünkü o pazarlar bizim için büyük. Biz hangi pazarlarda büyük oyuncuysak, o pazarlarda sesimizi duyurmak istiyoruz," diye konufltu. illi Savunma Bakan› Vecdi Gönül, “Hürkufl” ad› verilen pilotlu e¤itim uça¤›n›n yak›nda uçurulaca¤›n› kaydederek, “Yak›nda umut ediyoruz Hürkufl’u uçuraca¤›z. Pilotlu bir uçak. Bütün dizayn›, tamam›, her fleyi yerlidir. Motor hariç tabii. Bu e¤itim uça¤› ama savafl uça¤› olarak da kullan›labilir. Ama as›l maksad› e¤itim uça¤›. ‹lk defa bir uçak üretmifl oluyoruz” dedi. TAI’n›n e¤itim uça¤› olarak tasarlay›p, sitesinde illüstürasyonlar›n› yay›nlad›¤› Hürkufl’a, düflman uça¤› düflüren ilk Türk tayyereci olan Vecihi Hürkufl an›s›na bu isim verildi. Gönül, TUSAfi’ta üretilen insans›z hava arac›n›n da Nisan’da imalattan ç›kaca¤›n› ve sonbaharda uçaca¤›n› söyledi. Gönül, insans›z uçakla ilgili flu bilgiyi verdi: “Bu, büyük yerli araçt›r. Miniler zaten 2 y›ld›r uçuyor. Say›s› 100’e yaklaflt›. ‹haleyi yapt›k, iki firma girdi. Sinop’ta denendiler. Kalekal›p Aykar Firmas› kazand›. Nisan’da imalattan ç›kacak olan büyük tip 1600 beygir gücünde. Bunlar havada, daha yüksek mesafede uzun süre kalabiliyor, daha uzun mesafeye gidebiliyor. Kendi imalat›m›z bu. Üretim yerinden ç›kacak ama uçmayacak. Testlere tabi tutulmas› laz›m. Ama ilk kez Türkiye’de böyle büyük bir pilotsuz uçak yap›lm›fl olacak.” 23 HABER ANALZ Dünyan›n oluflumu ve CERN deneyleri Dünyan›n en büyük parçac›k fizi¤i laboratuar› olan Avrupa Nükleer Araflt›rma Konseyi CERN yapt›¤› önemli deneylerle yeniden gündeme geldi. Bir milyar ‹sviçre Frang›’n›n üstünde bütçesi olan CERN Laboratuar›, geliflmifl ülkelerin temel bilimlere verdi¤i önemin çarp›c› bir örne¤i olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. > Doç. Dr. Kerem Cankoçak ‹TÜ Fizik Bölümü C ERN'de pefl pefle dünya rekorlar› k›r›lmakta. 19 Mart 2010 tarihinde yeni bir dünya rekoru k›r›lm›fl, Büyük Hadron h›zland›r›c›s›nda (LHC) protonlar 3,5 TeV (*) enerjiye kadar h›zland›r›lm›flt›. 30 Mart 2010 tarihinde ise daha büyük bir rekor k›r›ld›. Birbirine z›t yönde 3,5'ar TeV enerjilerde yol alan protonlar kafa kafaya çarp›flt›r›larak 7 TeV kütle merkezi enerjilerine ç›k›ld›. Önümüzdeki 24 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 2 y›l boyunca, saniyede 40 milyon kez 7 TeV kütle merkezi enerjisinde çarp›flan protonlar daha sonra 7'fler TeV enerjiye yükseltilerek, 14 TeV kütle merkezi enerjilerinde çarp›flt›r›lacaklar. On y›llarca sürmesi hedeflenen LHC deneylerinde maddenin temel yap› tafllar› hakk›ndaki bilgilerimizin eksik kalan yanlar› tamamlanacak ve evrenin evrimine ›fl›k tutulacakt›r. CERN ve üyeleri Aç›l›m› Avrupa Nükleer Araflt›rma Konseyi olan CERN, ‹sviçre’nin Cenevre kentinde kurulmufl olup, dünyan›n en büyük parçac›k fizi¤i laboratuvar›d›r. 1954 y›l›nda 12 Avrupa ülkesi taraf›ndan kurulan CERN' in en son Bulgaristan'›n da kat›lmas›yla 20 üyesi olmufltur. Bütçesi bir milyar ‹sviçre Frang›n›n üstündedir. Üye ülkeler GSMH’lar› oran›nda bütçeye katk›da >> On y›llarca sürmesi hedeflenen LHC deneylerinde maddenin temel yap› tafllar› hakk›ndaki bilgilerimizin eksik kalan yanlar› tamamlanacak ve evrenin evrimine ›fl›k tutulacakt›r. bulunmaktad›rlar. Geliflmifl ülkelerin temel bilimlere verdi¤i önemin çarp›c› bir örne¤i olan CERN, savafl sonras› bütün Avrupa ülkelerinin birlikte kat›ld›klar› ilk konseydir. CERN’in kurulufl amac›, üye ülkelerin kendi bütçe olanaklar› ile gerçeklefltiremeyecekleri araflt›rmalar› ortak olarak yürütebilmektir. Günümüzde 80 ülkeden 500 enstitüyü temsil eden yaklafl›k 8000 civar›nda araflt›r›c› (dünyadaki parçac›k fizikçilerinin yar›s›) CERN' de araflt›rma yapmaktad›r. CERN, Nobel ödüllerine de lay›k görülen çok önemli bilimsel bulufllar›n yap›ld›¤› bir merkezdir. CERN, 2009 y›l›nda hayata geçirdi¤i Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s› (Large Hadron Collider, LHC) ile tüm dünya kamuoyunda “Yüzy›l›n Deneyi” diye adland›r›lmaktad›r. CERN’e üye ülke say›s› 20'dir. Bu ülkeler; Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, ‹ngiltere, ‹spanya, ‹sveç, ‹sviçre, ‹talya, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya ve Yunanis- tan’d›r. Gözlemci olarak kat›lan ülke/kurulufl say›s› 8' dir. Gözlemci statüsündeki ülkeler; Amerika Birleflik Devletleri, Hindistan, ‹srail, Japonya, Rusya Federasyonu ve Türkiye’dir. Ayr›ca, Avrupa Komisyonu ve UNESCO da gözlemci olarak temsil edilmektedir. CERN'e üye olmadan da deneylere kat›l›nabilmektedir. Örne¤in Amerika, Rusya, Çin, Japonya buradaki deneylere büyük oranda kat›lmaktad›r. Türkiye de CERN' de ki baz› deneylere kat›lmakta ancak di¤er ülkelere göre çok az bir katk›da bulunmaktad›r. Temelde CERN'de yap›lan çal›flmalar maddenin temel yap› tafllar›n› incelemek ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri araflt›rmak olarak özetlenebilir. Ama maddenin yap› tafllar›n› araflt›rma sürecinde keflfedilen teknolojiler, t›ptan internete kadar hemen her alanda günlük hayatta kullan›lmaktad›r. CERN, temel bilimin en ileri saflar›nda yeni bilgi üretmeye çal›flan bilim adamlar›na teknolojinin izin verdi¤i en ileri deneysel olanaklar› sunar ve olanaklar› artt›rmak için de teknolojiyi zorlar. CERN'de gelifltirilen ileri teknolojiler deneylere kat›lan ülkelere ücretsiz olarak aktar›lmaktad›r. CERN’de yap›lan deneyler bu güne kadar 5 adet Nobel Fizik ödülüne konu olmufltur. Günümüzde insano¤lunun bilgiye ulaflmak ve iletiflim amac›yla kulland›¤› World Wide Web (www) sistemi CERN’de keflfedilmifl ve gelifltirilmifltir. CERN’de yap›lan araflt›rmalar, kullan›lan ve gelifltirilen teknolojiler dikkate al›nd›¤›nda dünya bilimine lokomotiflik yapmaktad›r. CERN’de kullan›lan teknolojiler aras›nda yeni ve ak›ll› malzemeler, süper iletken m›knat›s, mikro-elektronik, radyo frekans (RF), vakum, detektör, görüntüleme, radyoterapi, veri depolama, veri iflleme, uzay teknolojileri say›labilir. Ayr›ca CERN LHC çarp›flt›r›c›nda üretilen bilgiyi toplamak, dünya genelinde da¤›tmak ve ifllemek üzere oluflturulan GRID a¤ yap›s› gelece¤in ‹nternet altyap›s› olarak (3G sistemi) yorumlanmaktad›r. CERN'deki Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s› (LHC) deneyleri CERN Avrupa Parçac›k Fizi¤i labarotuar›ndaki LHC (Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s›) 27 kilometrelik süper-iletken çemberiyle, 14 TeV' lik kütle merkezi enerjisinde proton–proton ve kurflun–kurflun çarp›flmalar› yap›lmas›na imkân vermektedir. LHC deneylerinde Standart Model Higgs mekanizmas› ve standart model ötesi modellerin öngördü¤ü parçac›klar›n gözlenmesi amaçlanmaktad›r. LHC h›zland›r›c›s›nda proton demetleri ›fl›k h›z›na yak›n h›zlarda çarp›flt›r›larak, Büyük Patlama’n›n ilk anlar›ndaki ortam›n oluflturulmas› hedeflenmektedir. 26 Kas›m 2009 25 HABER ANALZ tarihinde LHC' ye ilk olarak proton demetleri gönderilmifl ve detektörlerde ilk testler gerçeklefltirilmifltir. Aral›k 2009 bafl›nda ise LHC' deki protonlar ilk olarak çarp›flt›r›lm›flt›r. Öncelikle 900 GeV kütle merkezi enerjilerinde gerçekleflen bu çarp›flmalar daha sonra k›sa sürelerle 2.36 TeV kütle merkezi enerjilerine yükseltilmifltir. fiu anda dünya üzerinde bu enerjilerde protonlar› çarp›flt›rabilen baflka bir h›zland›r›c› bulunmamaktad›r. 30 Mart 2010'da protonlar›n 7 TeV enerji düzeyinde çarp›flt›r›lmaya bafllanmalar› ile bafllayan süreç ise en az 2 y›l devam edecektir. Saniyede 40 milyon kere gerçekleflen proton-proton çarp›flmalar› katrilyonlarca tekrar edilerek ve toplanan veriler GRID a¤› üzerinden analiz edilmek üzere dünyan›n çeflitli yerlerindeki fizik merkezlerine da¤›t›lmaktad›r. Çarp›flmalar›n bu kadar fazla say›da tekrar edilmelerinin nedeni aranan fizik olaylar›n›n çok ender olaylar olmas›d›r. 13.7 milyar y›l önce evrenin bafllang›c›nda bütün evreni doldurmufl olan Higgs parçac›¤› gibi parçac›klar›n›n günümüzdeki so¤uk evrende tekrar üretilme olas›l›klar› oldukça düflüktür. Bu deneylerin temel amac›n›, parçac›k fizi¤inde var›lan son nokta olan Standart Model ad›n› verdi¤imiz teorinin yan›tlayamad›¤› sorulara yan›t bulmak diye özetleyebiliriz. Standart Model bize maddenin yap› tafllar›n›n nas›l davrand›¤›n› ve birbirleriyle nas›l etkilefltiklerini aç›klamakta ama bunlar›n nedenleri hakk›nda bilgi vermemektedir. LHC deneyleri ile bunlar›n nedenlerini ö¤renmeyi hedeflenmektedir. ‹nsanl›k, tarih boyunca “madde nelerden 26 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 >> CERN’de yap›lan deneyler bugüne kadar 5 adet Nobel Fizik ödülüne konu olmufltur. Günümüzde insano¤lunun bilgiye ulaflmak ve iletiflim amac›yla kulland›¤› World Wide Web (www) sistemi CERN’de keflfedilmifl ve gelifltirilmifltir. oluflur?” ve “bunlar› bir arada tutan fley nedir?” sorular› etraf›nda do¤ay› anlamaya çal›flm›flt›r. Say›s›z deneyler ve deneylere öneri, öngörü ve yorum getiren kuramsal çal›flmalar göstermifltir ki madde çok az say›da ve oldukça küçük yap› tafllar›ndan oluflmaktad›r. Di¤er bir deyimle, hava, su, atefl ve toprak bir metrenin on milyarda biri büyüklü¤ündeki atomlardan; atomlar kendilerinden on bin kat küçük çekirdek ile bir milyar kat küçük elek- tronlardan; çekirdek ise kendinden on kat daha küçük nötron ve protonlardan oluflmaktad›r. Atom çekirde¤indeki proton ve nötronlar ise temel parçac›k olan kuarklardan meydana gelmektedir. Böylesi küçük varl›klar›n davran›fllar› günlük hayatta gözlemledi¤imiz cisimlerden farkl›d›r: konumlar› ne kadar yüksek hassasiyetle ölçülürse h›zlar› o kadar az hassasiyetle bilinebilir (Heisenberg belirsizlik ilkesi); hem dalga hem parçac›k özellikleri gösterirler; devinim esnas›nda belli bir yörünge izlemezler; verilen bir durumdan di¤erine geçerken gözlenemeyen ara durumlar yaflarlar. Bu prensipler bütünü kuantum mekani¤i olarak adland›r›l›r. Günümüzde içinde yaflad›¤›m›z evrenin ve onu oluflturan maddenin temel yap›s›n› çok iyi biliyoruz. Bu konuda flimdiye kadar geliflmifl ve deneysel olarak ispatlanm›fl en iyi teori Standart Model (SM) ad› verilen bir modeldir. Evrende, bilinen dört temel kuvvetten ikisini, Elektromanyetik ve Zay›f kuvveti, ayn› kuram içinde birlefltiren Standart Model, fizik biliminin 20. yy' daki en büyük baflar›lar›ndan biri olmufltur. Glashow, Salam ve Weinberg taraf›ndan 1960' larda ortaya at›lan kuram, sonraki 30 y›l içinde geliflmifl, test edilmifl ve pefl pefle gelen kefliflerle, sa¤lam bir model olarak günümüzde temel parçac›klar› betimleyen ve deneysel olarak test edilebilen tek do¤ru model halini alm›flt›r. Yaklafl›k yüzy›ld›r devam eden maddenin yap› tafllar›n› araflt›rma aflamas›nda geldi¤imiz son nokta olan ve birçok deneyle desteklenen Standart Model, içinde yaflad›¤›m›z evrende neler oldu¤unu bize çok güzel bir flekilde aç›klasa da, ortada yan›tlanmam›fl baz› sorular bulunmaktad›r. Standart Model için gerekli olan bir parçac›k (ki buna Higgs parçac›¤› diyoruz) henüz keflfedilmemifltir. Standart Modele göre, maddenin yap› tafllar› olan temel parçac›klar alt› lepton, alt› kuark ve bunlar aras›ndaki temel etkileflmeleri gerçeklefltiren arac› parçac›klard›r. Bu modele göre, parçac›klar›n kütlelerinin nerden geldiklerini aç›klayabilmek için Higgs alan› ad› verdi¤imiz ve henüz keflfedilmemifl bir temel-etkileflim alan›na ihtiyaç duyulmaktad›r. Dolay›s›yla Higgs parçac›¤›n›n var olup olmad›¤› sorusunun yan›tlanmas› Standart Model aç›s›ndan son derece önemlidir. LHC deneyleri, öncelikle Higgs parçac›¤›n› aramak ve böyle bir parçac›k varsa bunun kütlesini ve di¤er özelliklerini ölçmeyi amaçlamaktad›r. Öte yandan, LHC deneylerinin di¤er amaçlar›ndan birisi de SM'in ötesinde bir model olan Süpersimetri modelini s›namakt›r. CERN' in bilim ve teknolojideki yeri Temelde CERN' de yap›lan çal›flmalar maddenin temel yap› tafllar›n› incelemek ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri araflt›rmak olarak özetlenebilir. Ama maddenin yap› tafllar›n› araflt›rma sürecinde keflfedilen teknolojiler, yaklafl›k 120 y›ld›r t›ptan Internet' e kadar hemen her alanda günlük hayatta kullan›lmaktad›r. CERN, temel bilimin en ileri saflar›nda yeni bilgi üretmeye çal›flan bilim adamlar›na teknolojinin izin verdi¤i en ileri deneysel olanaklar› sunar ve olanaklar› artt›rmak için de teknolojiyi zorlar. CERN' de gelifltirilen ileri teknolojiler deneylere kat›lan ülkelere ücretsiz olarak aktar›lmaktad›r. CERN’ de yap›lan deneyler bu güne kadar 5 adet Nobel Fizik ödülüne konu olmufltur. Günümüzde insano¤lunun bilgiye ulaflmak ve iletiflim amac›yla kulland›¤› World Wide Web (www) sistemi CERN’de keflfedilmifl ve gelifltirilmifltir. CERN’ de yap›lan araflt›rmalar, kullan›lan ve gelifltirilen teknolojiler dikkate al›nd›¤›nda dünya bilimine lokomotiflik yapmaktad›r. CERN’ de kullan›lan teknolojiler aras›nda yeni ve ak›ll› malzemeler, süper iletken m›knat›s, mikro-elektronik, radyo frekans (RF), vakum, detektör, görüntüleme, radyoterapi, veri depolama, veri iflleme, uzay teknolojileri say›labilir. Ayr›ca CERN LHC çarp›flt›r›c›nda üretilen bilgiyi toplamak, dünya genelinde da¤›tmak ve ifllemek üzere oluflturulan GRID a¤ yap›s› gelece¤in ‹nternet altyap›s› olarak (3G sistemi) yorumlanmaktad›r. CERN' deki çal›flmalar›n endüstriyel uygulamalar› ve Türkiye' ye transfer edebilece¤imiz belli bafll› bilimsel ve teknolojik konular afla¤›daki gibidir: • H›zland›r›c›lar kullan›larak elde edilen endüstriyel ‹fllemler: Polimerlefltirme, sterilizasyon, yar›-iletken üretiminde iyon ekimi (implantation), iyonlarla yüzey sertlefltirme, plastik yüzeylerin hassas ifllenmesi ve zar üretimi, parçac›k demetleri kullan›larak malzeme analizi (Rutherford geri-saç›lmas› (RBS), parçac›klarla x-›fl›n› yay›m› uyar›lmas› (PIXE), nükleer reaksiyon analizi (NRA), elastik geri tepme saptamas› (ERD), yüklü parçac›k aktivasyon analizi (CPAA), h›zland›r›lm›fl kütle spektroskopisi (AMS), kapsaml› x-›fl›n› so¤urumu ince yap›s› .(EXAFS) ) • Medikal Uygulamalar: radyonükleit (izotop) üretimi, pozitron emisyon tomografisi ve benzeri medikal tomografi yöntemleri, hadron terapisi, iyon terapisi, • Temel Araflt›rmalar: Baflta yüksek enerji fizi¤i olmak üzere, nükleer, atom-molekül, plazma, kat›-hal fizi¤i gibi temel fizik araflt›rma konular›, kristallerin ve moleküllerin yap›lar›n› aç›klamak için kullan›lan teknikler, senkrotron ›fl›n›m› kaynak- >> Bu deneylerin temel amac›n›, parçac›k fizi¤inde var›lan son nokta olan Standart Model ad›n› verdi¤imiz teorinin yan›tlayamad›¤› sorulara yan›t bulmak diye özetleyebiliriz. Standart Model bize maddenin yap› tafllar›n›n nas›l davrand›¤›n› ve birbirleriyle nas›l etkilefltiklerini aç›klamakta ama bunlar›n nedenleri hakk›nda bilgi vermemektedir. LHC deneyleri ile bunlar›n nedenlerini ö¤renmeyi hedeflenmektedir. lar›, serbest elektron lazeri kaynaklar›, moleküler m›knat›slar, nano yap›l› malzemeler, yüzey ve ara yüzey çal›flmalar›, malzeme bilimi, kimya yaflam bilimleri, do¤rusal olmayan süreçler ve kuantum opti¤i, arkeometri, atmosfer bilimi, deprem erken uyar› sistemleri. • Biliflim Teknolojileri: ‹nternet, Grid, modelleme ve benzetim (simülasyon), güvenlik, stratejik planlama, yüksek verimli hesaplama, a¤ (network), hizmetler (servisler), e-devlet, veri depolama. • Elektronik: Tümleflik Elektronik (mikro elektronik), Tümleflik Olmayan (discrete) Elektronik Optoelektronik, Sistem Tasar›m›. •Radyasyon: Radyasyondan korunma insan, radyasyondan koruma malzeme, dozimetre, çevre koruma, tar›m ürünlerinin radyasyon kullanarak temizlenmesi. Türkiye'nin CERN' deki çal›flmalara daha aktif olarak kat›lmas› bir yandan ülke olarak Türkiye’nin LHC projesine olan katk›s›n› nitelik ve nicelik olarak art›r›rken öte yandan dünya genelinde üzerinde en çok çal›fl›lan konular› teflkil eden kuramlar›n ülkemizde yayg›nlaflmas›na ve yukar›da say›lan teknolojilerin transferine yard›mc› olacakt›r. Çal›flmalar daha çok temel-bilimsel ve teknolojik a¤›rl›kl› olacakt›r. Türkiye’ de bu alanlardaki tecrübelerin yayg›nlaflmas›n›n, günümüzde gittikçe artan radyasyon detektörleri kullanan endüstriye dolayl› bir katk›s› vard›r. Hastanelerde, hava alanlar›nda, uzay teknolojilerinde, savunma sanayinde ve gündelik hayatta gittikçe daha fazla yer almaya bafllayan radyasyon detektörleri konusunda Türkiye’de yap›lan çal›flmalar ne yaz›k ki yok denecek kadar azd›r. Bu çal›flmalar›n oluflturaca¤› art› de¤er temel-bilimsel ve teknolojik a¤›rl›kl› iken, di¤er yandan da, burada kazan›lan tecrübelerin ileride endüstriye aktar›lmas› olacakt›r. Özellikle t›pta kullan›lan radyasyon detektörleri teknolojileri Türkiye' de en çok kullan›lan ve ihtiyaç duyulan teknolojilerden oldu¤u için, bu alandaki geliflmeler ülkemize büyük bir art› de¤er kazand›racakt›r. Bunlar›n yan› s›ra, CERN' deki çal›flmalara aktif ve yo¤un olarak kat›lman›n getirece¤i bir baflka art› de¤er de, üniversitelerimizde yüksek lisans ve doktora çal›flmalar›n› sürdüren ö¤rencilerimizin CERN' deki araflt›rma olanaklar›ndan yararlanmas› olacakt›r. Notlar: (*) Bir elektronun bir voltluk gerilim alt›nda bir metrede kazand›¤› enerji anlam›na gelen 1 eV' un 1000 milyar (1012) kere fazlas› olan 1TeV' lik enerji, bir sivrisine¤in kanat ç›rp›fl›ndaki kinetik enerji kadard›r. 27 MMARLIK Bir inanç ve söylem üstad›; Bilge Mimar Turgut Cansever’in ard›ndan… “Dudak tiryakili¤ine bay›ld›¤›m›z, fakat bir türlü içsellefltiremedi¤imiz kavramlar›n, art›k kaybolmaya yüz tutmufl son yap› ustalar›ndan biriydi.” > Mehmet ‹flci Mimar B ilge Mimar Turgut Cansever 22 fiubat 2009 günü ‹stanbul Kad›köy Çiftehavuzlar'daki evinde vefat etti. Vefat› üzerinden yaklafl›k 14 ay geçti. Ö¤retileriyle/ fikirleriyle, yapt›klar›yla/yap(a)mad›klar›yla derin izler b›rakarak Alemlerin Rabbine kavufltu. O adeta bir müfessir gibi Kur’an ve Sünnet’i mimarl›¤›n bilgelik boyutundan tefsir etti. Eflref-i mahlûkat olman›n mesuliyetini kendi penceresinden tevhidi mimari perspektifiyle ele ald›. Adem’in halife olarak dünyaya gönderilmesini özgün bak›fl ve tefekkürüyle yeniden yorumlad› ve mimarl›k dilini tevhidle birlefltirdi. Mimarl›¤› tevhidin dilinden, tevhidi mimarl›k dilinden okumay› baflaran ender münevverlerdendi. Ça¤dafl müfessirlerden biri olarak nitelendirilebilecek engin bilgi ve irfana sahipti. S›la Aflkt›r Ülkedeki kufllardan ne haber vard›r Mezarl›klardan yükselen bir bahar vard›r Aflk cellad›ndan ne ç›kar madem ki Yar vard›r Yoktan da vardan da Öte bir var vard›r Hep suç bende de¤il Beni yak›p yakan bir nazar vard›r O flark›ya özenip söylenecek m›sralar vard›r Sak›n kader deme Kaderin üstünde bir kader vard›r Ne yapsalar bofl Göklerden gelen bir karar vard›r. Sezai Karakoç 28 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Ömrün bereketi Kudüs'ten, Medeniyetin bereketi Medine’den Kudüs’ten gelen bir ömrün bereketini tafl›yan ve teknede de¤il, tekkede yo¤rulan bir hamurun ürünü Cansever... Türabi Tekkesi’nin kurucusu Mehmet Türabi Efendi, Cansever’in dedelerinden ve bu tekkenin son fleyhi, Mimar Turgut Cansever'in dedesi fieyh Ali Efendi'dir. Medine ve Kudüs; kardefl iki flehir… Cansever’in ebeveyni ruhuna k›vam›n verildi¤i, medeniyetlerin kesiflti¤i Kudüs’te evlenirler. Medeniyet köklerinin tutundu¤u toprakt›r “Kudüs”… Ard›ndan bu evlili¤in ilk ürünü olarak 1920'de henüz bakir say›labilecek mimari güzellikleriyle donanm›fl Antalya’da dünyaya gelir. Bilge mimarl›¤a götüren vetire “Ve Cansever'i 'Bilge Mimar'l›¤a götüren takdirler silsilesi bafllar. ‹lk çocukluk y›llar›n›n geçti¤i Ankara'da, tafl›n ve ahflab›n biraz taklit, biraz hissiyat ile 'Milli' k›vam›- na getirilifline tan›kl›k eder. Bursa'ya göç etmeleriyle bu iki malzemenin en asil halleriyle meydan yerine ç›kt›¤› flehrin büyüsüne kap›l›r. (Yeter,2009).” (…) “Bursa'n›n efli¤indeki ‹stanbul Bat›'yla tan›flt›¤› yerdir. Galatasaray Lisesi gibi buram buram bat› kokan bir mektebin ard›ndan yine okudu¤u dönemde bat›ya hayranl›¤›n çok daha bariz flekilde gün yüzüne ç›kt›¤› yerlerden birine, Güzel Sanatlar Akademisi Mimarl›k Bölümü'ne kabul edilir. Bir yandan musikinin, edebiyat›n ve sanat›n meclislerinde bulunman›n verdi¤i erdemle büyürken Elmal›l› M. Hamdi Yaz›r, Ahmet Hamdi Tanp›nar, Asaf Halet Çelebi gibi birbirinden güzide isimlerin kat›ld›¤› meclislerde terbiye al›r. Akademik sahada ilerlerken bir yanda ‹bn-i Arabi gibi aya¤›n› bast›¤› topra¤›n en derinlerine do¤ru kulaç atar, bir yandan da bat›yla iliflkiye geçmeyi ihmal etmez. Onun bu yapt›¤›n›n ad›, cebindeki de¤erin sat›n alma gücünün fark›nda olarak yapt›¤› bir al›flverifltir! (Yeter,2009)” Biçim ve varl›k tasavvuru bütünlü¤ü “Sanat eseri, varl›k kâinat tasavvurunun yap›lana yans›mas›d›r. Eserini ortaya koyarken ald›¤› her karar, sanatkâr›n varl›k ve varl›¤›n güçleri hakk›ndaki tasavvuruna göre flekillenir. Bu özellikleri ile sanat, din ve ahlâk alan›nda yer al›r. Biçim ve varl›k tasavvurunun bütünlü¤ünün bilinci ile oluflan sorumluluk, tutarl›l›k duygusu ‘Befler’i, ‘‹nsan’a dönüfltüren ad›md›r. Bu bak›mdan mimarinin oluflturulmas› s›ras›nda varl›k sorunlar›n›n hepsinin bütünlü¤ü ile göz önünde tutulmas› gerekir... Bu bütünlük, varl›¤›n güçlerinin ve yasalar›n›n toplam›ndan baflka bir fleydir. Hepsinden daha büyük ve yücedir. Var olan her fleyin var olmaya devam etmesini sa¤layan da ‘O’dur. En yüce varl›¤›n, en büyük kudretin himayesine mahzar olmak ‹slâmî yaflama düzeninin ve kültürünün temel niteliklerini belirlemifltir. ‹nsan bu tavr›n› bilgi edinerek ve bilinçlenerek ortaya koyar ve çevresini bu tavr›na göre düzenler. Bu düzenleme yetene¤i ve sorumlulu¤u ile de yarat›lm›fllar›n en yücesidir![2]” Medeniyet bilinci “Cansever'in medeniyet alg›s›n›n bir kenar›nda ayd›nlat›c› bir fener olarak Hz. Peygamber'in "‹nsan›n dünyada esas vazifesi, dünyay› güzellefltirmektir" sözü durur. Bilir ki, din mimarl›k da dâhil olmak üzere hayat›n bütününü tanzim eden bir kurallar bütünüdür. Bunu kaybedince hemen herkesin, sadece k›sa ak›llar›n›n erebildi¤i kadar gidebildi¤ini fark eder. (Yeter,2009). Cansever'in mimariye bak›fl›n›n özeti "Bafl›n›z› yere koydu¤unuz yerdeki varl›¤›n en kaba malzemesinin kurallar›na dahi ben secde ediyorum.” sözüdür. (…)" Çünkü o, Allah'›n yaratt›¤› varl›¤›n tabiat›na uygun bir ifl yapmay› ve malzemenin tabiat›n› muhafazay› da Allah'›n r›zas›na uymak olarak telakki eder. Cansever "Allah'›n bütün tecellileri dünyada var ise çözüm ve ç›k›fl noktas› dünyan›n varl›¤› içerisinde bulunan ilahi tecellilerin, yasalar›n, yönelifllerin hepsini anlamakt›r. Aya günefle, topra¤a her fleye bak. ‹nsan› insan yapan o bakma tavr›d›r..." sözüyle mimari anlay›fl›n›n temelini iflaret etmektedir. Sürekli yenilenen, kevni ayetlere bir kez daha yeniden bakan ve bu farkl› bak›fl›yla yeni çözümler üreten bir bilgedir o. Ayn› formun, benzer çözümlerinin basit tekrar›ndan kaç›narak “t›pk› güneflin her gün farkl› bir tabloyla do¤uflunu” hat›rlat›r bize. Bu yüzden var olan› tamamlamak, eflyan›n tabiat›na uygun olan› üretmek olarak bakar mimariye... “Böyle yaparken dünyada var olma hakk› kazanaca¤›na inan›r mimar›n. O kurallar›n hepsi Allah'›n emridir bilinciyle yola ç›kan insanlara ihtiyaç oldu¤unu daima hat›rlat›r. Çünkü kaynaklar›m›z›n bize getirdi¤i evrensel do¤rular›n üzerine basarak dünyan›n karfl›s›na ç›kmam›z icap eder. Bu yüzden Avrupa karfl›s›nda asla ezik bir tav›r sergilemez. Bilir ki, Bat›'n›n modernizmi ‹slam dünyas›n›n de¤erlerinin yar›m anlafl›lmas›n›n bir sonucudur. (Yeter,2009) [1].” Bir ahlak disiplini; “Sanat” Cansever’e göre sanat; yaln›zca esteti¤in bir ifadesi de¤il, ahlak›n bir disiplinidir. “Ahlak›n disiplini ise ayn› zamanda inan- c›n ve dinin bir disiplinidir. Dedelerinden tevarüs eden tekke gelene¤inden ald›¤› terbiye ve 'ney’in bu¤ulu sesinden ald›¤› ilhamla dünya yolculu¤unun az›¤›d›r Cansever. Bir elinde Peygamber ölçüsü, di¤er elinde hayat›n, do¤unun ve bat›n›n, kuzeyin ve güneyin, yerin ve gö¤ün birikimi ve realitesi... Bunu flöyle formüle eder "Düflünmek ve büyük insanl›k tarihine bak- 1 koyarken ald›¤› her karar sanatkâr›n varl›k ve varl›¤›n güçleri hakk›ndaki tasavvuruna göre flekillenir. Bu özellikleri ile sanat ahlak alan›nda yer al›r" Canl› ve cans›z varl›klar aras›nda bir iletiflim oldu¤u gibi, flehirler ile onu kuran insanlar aras›nda da benzer bir iletiflim vard›r. fiehrin yap›s›n›n flehirlinin al›flkanl›k ve karakterine yans›makta oldu¤u, top- 2 3 1-2: Türk Tarih Kurumu 3: Karakafl Camii, Antalya mak...” Ne de olsa, ‹slam kendinden önceki dü¤ümlerin insanl›¤a katk› yapt›¤›n› savunur. Bunu bilir, bunu söyler, bunu yapar.” “Sanat eseri varl›k - kâinat tasavvurunun yap›lana yans›mas›d›r. Eserini ortaya lum yap›s›n›n da flehre biçimini verdi¤i bilinmektedir... Cansever’de bir medeniyetin oluflumunu böyle izah eder. Onun yap›lar›ndaki ana malzeme insand›r. Cansever ev – mahalle - flehir üçlüsünün mahal- 29 MMARLIK li ve evrensel ba¤lant›lar›n› mükemmel yöntemle birbirine ba¤lar... “Demir Tatil Köyü esere insan›n tesiri konusunda zirvedir. (…) Cansever, Demir'deki bak›fl aç›s›n›n ilham›n› asl›nda çok tan›d›k bir yerden Bursa'dan al›r. Çünkü insanlar›n kat›l›m› konusunda Birleflmifl Milletler Bursa'y› eriflilmez bir kat›l›mc› örnek olarak kabul eder ama biz hor görüp çoktan yok etmiflizdir. (Yeter,2009)” “Dr. Halil ‹brahim Düzenli ise Cansever'le ilgili en güzel tespitlerden birini yapar: metaforla anlat›lmas›, do¤rusu, o zaman da bana oldukça çarp›c› gelmiflti. fiimdi Antalya Karakafl Camisi’ni okudu¤um zaman, bütün bu riyakârl›¤›n nas›l mahkum edilebildi¤ini görüyorum. Bu, çok bana özgü bir durum olabilir; kat›lmayacaklar›n da az›msanmayacak say›da oldu¤unu tahmin ederim. Ama tarihselci bir mimarl›k yap›yorsan›z, tarihselcili¤i teknik özelliklerini de içerecek kadar kapsaml› düflünmek gerekti¤ini de ima ediyorsunuz demektir. Tarihselcilik, sadece biçimlerin ta- >> Cansever'in mimariye bak›fl›n›n özeti "Bafl›n›z› yere koydu¤unuz yerdeki varl›¤›n en kaba malzemesinin kurallar›na dahi ben secde ediyorum.” sözüdür. 'Dudak tiryakili¤ine bay›ld›¤›m›z, fakat bir türlü içsellefltiremedi¤imiz' kavramlar›n, art›k kaybolmaya yüz tutmufl son yap› ustalar›ndan biriydi.” Kubbeyi yere koymamak Bilge Mimar’›n bir kitab›n›n ad› olan “kubbeyi yere koymamak” metaforunun bir baflka mimar-elefltirmen taraf›ndan de¤erlendirilmesi de oldukça dikkat çekiciydi. U¤ur Tanyeli, "Türkiye'nin ezberini bozmay› baflarabilmifl, mimarl›¤› ve elefltirmenli¤iyle tabular› y›kabilmifl, bir anlamda bir dekonstrüksiyon yaratabilmifl bir insan. Bu aç›dan Cansever hem hayat›, hem mimarl›¤›, hem de düflünce adam› olarak çok önemli" yorumunda bulunmufltu. Tanyeli; “Kubbeyi al›p, sadece altyap›s›n› ondan kopar›p, baflka bir yere oturtman›n, ‘kubbeyi yere koymak’ biçiminde bir 30 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 rihsel gibi görünmesinden ibaret olamaz. Böyle bak›nca Turgut Bey’i, söz gelimi, William Morris veya Arts and Crafts gelene¤inde bir çizgiye, o çerçeveye oturtmak, bana anlaml› geliyor. Bu anlamda Antalya Karakafl Camisi, Turgut Cansever’in son dönemini en iyi temsil eden önemli bir ürün gibi gözüküyor.” Kat›l›mc› mimarl›k ‘Mimar Sinan' isimli kitab›nda, genel olarak ‹slam mimarisi, özelde de Sinan'›n eserlerinin demokratik (kat›l›mc›) bir yap›da oldu¤una dikkat çeken Turgut Cansever, "Yap›y› kullanan herkes, kendi yerini tayin ediyor. Bu tam mutlak bir demokratik yap›d›r, mimarideki demokrasidir. Yap› emretmiyor, kesin olarak tarafs›z bulunuyor. Osmanl› toplumunun ortak güzellik de¤erleri vahfli Bat› de¤erleri ithal edi- lerek Türk ayd›nlar› taraf›ndan tahrip edilmifltir. O yüzden Sinan'›n eserleri toplumdan tecrit edilmifl, tafl y›¤›n› haline düflürülmüfllerdir,” demiflti. Turgut Cansever, Türk mimarisindeki temel s›k›nt›lar› ve çözüm yollar›n› da bu fikirler çok aç›k bir flekilde göstermektedir ki çözüm için iki fley gereklidir; “niyet ve kararl›l›k” diyor ve devam ediyor, “Son bir as›rd›r Türk toplumunda etkili olan k›sa görüfllülü¤ün, umursamazl›¤›n, de¤erbilmezli¤in, bilinçsizli¤in ve duyars›zl›¤›n yapt›¤› tahribat gözlerimizin önündedir. Bu insanl›k d›fl› tavr›n do¤urdu¤u al›flkanl›k ve temayüller, maymunca taklitçiliklerin yaratt›¤› felaketli durumdan hiç ders almadan güçlenerek devam etmektedir. Dolay›s› ile ‹stanbul’un gelece¤ini kurtarmak için en büyük engeli insanlar›n ve toplumun bak›fl aç›lar›n›n teflkil etti¤i hat›rlanmal› ve bu durumun dehflet verici sonuçlar›ndan korkulmal›d›r.” Turgut Cansever, özgün fikirleri ve derin medeniyet tasavvuru ile Cumhuriyet döneminin en iyi bir mimarlar›ndan ve belki de en iyisi. Mimarimiz üzerine kafa yormufl bir mütefekkir, hikmet ve irfan sahibi bir bilge sanatkâr. Onu di¤er mimarlardan farkl› k›lan, üstün yapan yönü; özellikle kendi ruh ve medeniyet kökleriyle sahici iliflki kurmas›, gelenekten beslenerek gelece¤i üretme çabas›d›r. 21.yüzy›l Türk mimarl›¤›n›n öncülerinden Cansever; tecrübesi, mimarl›k felsefesi, mimarl›k eserleri, musiki ve edebiyat dâhil bir çok farkl› disipline derin vukufiyeti ile yapt›klar› ve yapamad›klar›yla, dile getirdikleriyle, getiremedikleriyle, ‹bn-i Arabi’den Konfüçyüs’e, Medine’den Roma’ya, Sinan’dan Wright’a, sanat müzi¤inden Barok müzi¤e, Füsus’ta ki tevhidi hakikatlerden, mimarideki tevhide uzanan derin tefekkür alan›n› mezceden gerçek bir entelektüel... Türk mimarlar›n›n ondan ö¤renece¤i çok fley var. Üstad›m›za Allah rahmet eylesin. Not:“Turgut Cansever Okumalar›”n› bafllatan ve devam eden/edecek olan MMG’yi bu çabas›ndan dolay› bir kez daha kutluyorum.. MMG’nin varl›¤› ne denli önemli oldu¤unu, yoklu¤unu yaflayan bizler çok daha iyi biliyoruz.. KAYNAKLAR: [1]( Yeter,R), Gazeteci / REPORTRE, Yeni fiafak Gazetesi, 08.03. 2009 [2] (Cansever,T) “Düflünceler” Mimar-Ça¤dafl Mimarl›k Dergisi, Say› 11, Turgut Cansever Özel Say›s›, Ankara 1983, s.5) DOSYA > SANAYLEŞME GRŞ Buhar makinelerinden dijital devrime; Sanayileflme Avrupa’da 18. ve 19. yüzy›llarda yeni bulufllar›n üretime uygulanmas› ve buhar gücüyle çal›flan makinelerin makineleflmifl endüstriyi do¤urmas›, bu geliflmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimini artt›rmas› olarak bilinir. Bu sermaye birikimi ülkemizin en büyük eksiklerindendir ve sanayinin yeteri kadar geliflememesinin en önemli nedenidir. Türkiye’den çok sonra kurulan devletler sanayileflme sayesinde art›k dünyada söz sahibidir. Ülkemizde ise bu konuda yap›lan at›l›mlar bir flekilde ya kayd›r›lm›fl ya da giriflimlere engel olunmufltur. Sanayileflme bir ülkenin geliflmesi için en önemli etmendir. S›radan bir eleman yerine ya da her ifli yapabilen bir eleman yerine sadece tek bir alanda uzman elemanlar yetifltirerek üretimi art›rmak ve ifl alan› yaratmak için sanayileflme flartt›r. Ülkemiz için çok uzun ve zorlu bir süreç olsa da yap›lmas› durumunda birçok alanda refaha ulaflaca¤›m›z kesindir. 32 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 33 DOSYA > SANAYLEŞME GRŞ Sanayi devrimini arayan ülke ‹nsanl›¤›n yaflam›nda çok köklü dönüflümler yaratan toplumsal olaylar için kullan›l›r devrim sözcü¤ü. Bu anlamda insanl›k iki büyük devrim yaflad› ve hâlâ bu iki büyük devrimin içinde, bir üçüncüsü olacak m› kimilerine göre flüpheli kimilerine göre yolda. Yaflanan devrimlerin en önemlisi olarak sanayi devrimini görebiliriz. Bugün hala etkisini devam ettiren sanayi devriminden Türkiye ne kadar etkilendi? Ülkemiz sanayisi ne kadar yol ald›, ne kadar katma de¤er üretti? Bu say›m›zda kapak konusu olarak ele alaca¤›m›z sanayileflme dosyam›zda tüm bu sorulara cevap arayaca¤›z. Yap›lmas› gerekenleri, yolda oldu¤u söylenen yeni devrimleri de¤erlendirece¤iz. lk devrim tar›md›, insan toplumlar›n› öylesine radikal bir dönüflüme u¤ratt› ki hiç kimse bundan kaçamad›, ister ithal edilerek, isterse d›flar›dan dayat›larak olsun tar›m› tan›mayan toplum kalmad›, elbette varl›klar› bilinen ama henüz keflfedilmemifl, Amazon Ormanlar›n›n çok içlerinde yaflayan ilkel avc› toplay›c›lar d›fl›nda. Tar›mla birlikte yönetim bafllad›, kentler kuruldu, yap›lar infla edildi, yolculuklar bafllad›. Ve geliflme elbette orada durmad› “ihtiyaç devrimlerin anas›d›r” diyen Marks’›n görüflünden hareketle, yönetimlerin, soylular›n ya da toplumlar›n ihtiyaçlar› da teknolojik at›l›mlar› getirdi¤ini söyleyebiliriz. Ama ne denli geliflmifl olursa olsun Roma’da, ‹ran’da ve hatta görkemli M›s›r da sonuçta do¤aya ba¤›ml› toplumlar ya da medeniyetlerdi. Suyun kald›rma kuvvetinden istifade ediyor, hayvanlar›n güçlerinden faydalan›yordu. Taa ki 18 yüzy›l›n sonlar› 19.yy’›n bafllar›na dek Sanayi Devrimi olarak adland›r›lan bir dizi teknik geliflimin ürünü olan ve seri halde y›¤›nsal üretim tesisleri olan fabrikalarla simgeleflen toplumsal-ekonomik süreçler ‹ngiltere’de do¤up sonra dünyaya yay›l›ncaya dek. Bu anlamda Sanayi devrimini özelli¤inin do¤an›n güçlerinin mekanik güçlerle yer de¤ifltirmesiydi, Bu nedenle sanayileflmesnin semblüde çarklarda simgeleflen makine oldu. Asl›nda Sanayi devriminin ilk öncülleri su de¤irmenleri ile saat çark›d›r denebilir. Her ikisi de Ortaça¤da Manast›rlar›n gelifltirdi¤i fleylerdi. Su de¤irmenleri, önce un ö¤ütmede sonra, dokumac›l›kta en son ‹ 34 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 >> Sanayi devriminin ilk öncülleri su de¤irmenleri ile saat çark›d›r denebilir. Her ikisi de Ortaça¤da Manast›rlar›n gelifltirdi¤i fleylerdi. Su de¤irmenleri, önce un ö¤ütmede sonra, dokumac›l›kta en son da maden ç›kartmada kullan›larak pek çok ön endüstriyel iflletmelerin temel aletleri oldu da maden ç›kartmada kullan›larak pek çok ön endüstriyel iflletmelerin temel aletleri oldu. Yine sanayi devriminin enerji kayna¤› olan kömür de bu dönemlerde ‹ngiltere de deniz kömürü olarak kullan›l›yordu. ‹lk su ve hava kirlili¤inin ortaça¤da 12-13 yy’da yaflan›yor olmas› yaflanacaklar›n da habercisiydi. Ölümcül sis smog dedi¤imiz kirli hava çökeltisi ile ilk kitlesel ölümlerin yafland›¤› londradan çok önce ‹ngiltere kömürle ve hava kirlil¤i ile tan›flm›flt›. Saat ise zaman kavram›nda radikal bir dönüflüm sa¤lad›, insan toplumlar› o güne dek do¤an›n ritimlerine uygun bir zaman kavray›fl› içinde yaflarken, do¤al zaman yerini saatte simgeleflen yapay zamana b›rakt›. Bundan sonraki geliflmeler ise 18.yy’da zirveye ulaflt› ve 19.yy bafllar›nda Buhar Makinesinin icad› ve bunun fabrikalarda kullan›m› ile taç noktaya ç›kt›. Sanayi devrimini haz›rlayan geliflmeler 18.yy sonlar›na do¤ru bafllad›. Dokuma tezgâhlar›n›n yerini alan i¤ makineleri iplik e¤irmede verimi öylesine artt›rd› ki, su de¤irmenleri ile dönen dokuma çark›ndan 100 kat daha fazla verimle üretim olana¤› sa¤l›yordu. 1779’da devreye giren i¤li dokuma tezgâhlar› iki iflçinin dörtyüz i¤le ipli¤i bükmesine olanak sa¤l›yordu. Bu do¤al olarak ‹ngiltere’ye maliyetleri düflürme ve daha ucuza ve daha fazla miktarda dokuma ürünü ihraç imkân› sa¤lad›¤›ndan ‹ngiltere bir anda milli gelirini yükseltme olana¤› elde ediyordu. Yine yüksek ›s›l› ergitme f›r›nlar› daha sonraki çelik endüstrisi için öncülük sa¤layacak konumdayd›. Bir makine pistonunu çark›n›n dairesel hareketlerle dönmesini sa¤layan buhar gücü, yüksek enerji ve h›z getiriyordu. Demir eritmede kullan›lan ve kok kömürü ile çal›flan yüksek f›r›nlar 18 yy bafllar›nda devreye girmiflti. 1780’lerde iyice yayg›nlaflt›klar› bir dönemde dökme demirden f›r›nda çelik üretme tekni¤i bulundu. Bu teknik 19 yy. bafllar›nda yayg›nlaflt›. Bütün bu teknik geliflmelere alt yap› sa¤layacak hukuki mevzuat, sömürgelerden akan sermaye, sömürgelere bu ürünlerin ihrac› ve ülke içinde bu ürünlerin dolafl›m›n› mümkün k›lan ulafl›m a¤› ile sanayinin enerji gereksinmesini sa¤layacak kömür yataklar› sanayi devrimi için ‹ngiltere’nin bafl›na talih kuflunun konmas›n› sa¤layacakt›. Yar›m yüzy›l boyunca yani beflyüz y›l süren bir süreçte ‹ngiltere, dünya ekonomisinin lideri olan bir süper güç haline gelecekti. Dokuma ürünleri ve di¤er sanayi ürünlerinin ihracat› ile ‹ngiltere de 1820’lerden itibaren sanayi ekonominin motoru olacak, milli gelirdeki pay› tar›m› katlayacakt›. 1840 y›l›na geldi¤imizde ‹ngiltere de k›rsal nüfus çarp›c› bir biçimde azalm›flt›. Sanayi devriminin öncü gücü buhar makinesi oldu¤u kadar lokomotifti de daha sonralar› Paul Virilio taraf›ndan h›z ça¤› olarak adland›r›lmas›na dayanan, hareket devrimi olarak dromolojinin-ki Virilio otomobiller üzerinden infla etmifltir tespitlerini- öncüsü lokomotiftir. 1830’lardan itibaren ilk sanayileflmifl ülke olan ‹ngiltere, demiryollar› ile bir a¤ kuracakt›r. Dokumac›l›ktan sonra en çok yat›r›m demiryollar›na yap›lacakt›r. 1830’dan 1850’lere dek ‹ngiltere, tüm ülke sath›nda tam 10.000 kilometre demiryolu yapacakt›. Kuflkusuz Lokomotif buhar makinesi olmasa, geliflimini belli bir evreye tafl›yamayacak bir bulufl olarak kalacakt›. Buharl› trenin ilk öncüsü 1804’te raylar üzerinde ilerleyen buhar kazan›yd›, 1827’de yap›lan borulu kazan trenlere büyük bir güç sa¤lad›, 1829’da ise bir ‹ngiliz mühendis George Stephenson’nun icad› olan “roket”in devreye girmesi ile h›z s›n›r› afl›ld›. Çünkü o zamana kadar en h›zl› ulafl›m arac› olan atl› araban›n at›n› geçiyordu bu tren. Tüm bu geliflmeler bat›ya çok büyük üstünlük sa¤lad›. Böylece dünya adaletsiz bir ticaretle karfl›laflt›. Bat›n›n dokuma sanayi tüm yerel ekonomilerin çökmesine neden olacak ve bunlar›n bat›ya ba¤›ml› olmas›n› sa¤layacakt›, bat›l› ekonomi adapte edildikçe yerel ekonomiler çökerken, bat›n›n sanayi ürünlerinin karfl›s›n- da daha de¤ersiz tar›m ürünleri ve atelye tipi ürünler dayanamad›. Bu dünyan›n geri kalan›n›n geri dönüflsüz bir biçimde bat›n›n ekonomik modelini taklit etmesine ve dolay›s›yla o ürünler ile o kültüre adapte olmas›na neden olacakt›. Bugün bile bat›n›n sanayileflmifl ülkeleri ile sanayileflme evresinin bafllar›nda olanlar aras›nda gelir fark› çok büyük. Sanayi ekonomilerinde endüstri ekonominin omurgas›n› oluflturur. Bu ülkeler sanayi ürünleri ihraç eder, çoklukla hammadde, yar› mamul ürünler ve tar›msal ürünler al›rlar. Sanayi ürünlerinin katma de¤eri daha yüksek oldu¤undan bu iflte kaybeden daima sanayileflmekte olanlar oluyor. Bat› d›fl› toplumlar neden sanayileflmede öncü olam›yorlar? Peki, sanayileflmenin ana itici gücü ne? Ünlü kent tarihçisi Lewis Mumford bunu temerküz kavram› ile aç›kl›yor. Sermaye, idari mekanizma olarak devlet, askeri güç, bilim, emek gücü vb birçok unsurun toplanmas› ile sanayileflme de at›l›m sa¤lanabiliyor. Bat›l› sanayi devleri bunu sa¤lad›lar. Sömürgelerden akan sermaye, giriflim gücü, devlet ve askeri mekanizma, bilim ve birikim sa¤layan di¤er unsurlar bir araya geldiler ya da getirildiler. Ortado¤u da kurulan ilk uygarl›klar üzerine çal›flmalar› ile bilinen Charles Keith Maisessels, ekonomiyi gelifltiren ana aktörün devlet oldu¤unu belirtir, Kapitalizm üzerine çal›flmalar› ile de ünlenen ünlü tarihçi Ferdinand Braudel’de Kapitalizmin devlet olmadan varolamayaca¤›n› belirtir. Bugün de asl›nda sanayileflme için gereken 35 DOSYA > SANAYLEŞME GRŞ itici gücü sa¤layan devlettir. Bu anlamda söyledi¤imiz temerküz unsurunu bir araya getiren güç de devlet oldu. Kuflkusuz bu tek bafl›na yeterli bir neden de¤il. Yenilik yaratmak ve bu yenilik sa¤layan ürünü piyasa koflullar›nda marka turundurma stratejisi ile talep edilen bir ürün haline getirmek sanayileflme de öncü olmay› sa¤l›yor. Bat› d›fl› toplumlar (japonya hariç tutulursa) beyin göçü ve yeterli sermaye birikimine sahip olamad›klar›ndan, dahas› bir kapitalist ifl kültürüne tam anlam› ile sahip olmad›klar›ndan öncü güç olama›yorlar ve dünyaya yön veren küresel flirketler oluflturam›yorlar. Oysa art›k dünya ekonomisine yön veren bu flirketler. Bu flirketlerin bütçeleri bir çok ülkenin sahip oldu¤u tüm gelirden çok daha fazla. Dünya Mal Ticareti, ‹hracat De¤eri Olarak, 1980 Y›l›nda Yaklafl›k 2 Trilyon Dolardan, Ortalama Y›ll›k Yüzde 5,2 Oran›ndaki Büyüme ‹le 2000 Y›l›nda 6,2 Trilyon Dolara Yükselmiflti. Dünya Ticareti Reel Olarak Sadece 1982 Y›l›nda Küçülmüfl Di¤er Tüm Dönemlerde Büyümüfltü ancak yaflanan son kriz Asya ülkeleri ve Brezilya hariç özellikle sanayilflemifl ülkelerde büyümeye k›smen de olsa ara verilmesine yol açm›fl durumda. 1980-83 Y›llar› aras›nda dünya ticareti nominal olarak darald›. dünya ticaretinin en h›zl› artt›¤› dönemler ise 1983-90 ile 199497 y›llar› aras›ndaki dönem olmufltur. 1990’l› y›llar, global ekonomik büyümede, üretimde ve dünya ihracat›nda dalgalanmalar›n görüldü¤ü bir dönem olarak da ortaya ç›kt›. Global ekonomik büyümedeki dalgalanmalar daha az olmakla birlikte, özellikle ticarette görülen dalgalanmalar, çok daha büyük ölçekli oldu. Pefl pefle ortaya ç›kan krizlerin, global ekonomik büyümeden daha çok, dünya ticaretinde büyük çapl› dalgalanmalara yol açt›¤› söylenebilir. Türkiye’de sanayinin geliflmesi ve sanayideki durumumuz Ülkemizde büyük sanayinin kurulma dönemi oldukça eskilere dayan›r. Sanayileflme faaliyetleri ile ilgili ilk ad›m 1839 y›l›nda Tanzimat hareketleri ile bafllam›fl ve havuz, tersane, demirhane gibi tesisler kurulmufltur. Ancak Avrupa'da büyük sanayi devriminin yaflanmas› ve özellikle tekstil alan›nda gerçekleflen ilerlemeler ço¤unlukla Bursa ve ‹stanbul'da yer alan dokuma sanayini olumsuz yönde etkilemiflti. Ayr›ca XVI. yy.'da Avrupa devletleri 36 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 >> Türkiye'de sanayileflme hareketi 1950'den sonra bafllam›fl, 1960 y›l›ndan sonra h›zlanm›flt›r. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda ç›kan Sanayi Teflvik Kanunu ile sonraki y›llarda haz›rlanan kalk›nma planlar› sanayileflme sürecini h›zland›rm›flt›r. ile imzalanan kapitülasyonlar Osmanl› ‹mparatorlu¤u'na yükümlülükler getirmifl, gümrük vergilerinin yükseltilmesi d›flar›dan gelen mallarda rekabeti engellemifl, bu nedenle kurulan ço¤u fabrika zarar ederek kapanm›flt›. Bu dönemde ülke gereksinimini karfl›layacak birkaç küçük tesis bulunmaktayd›. Bunlar tar›msal ürünleri mamul mal haline getiren, de¤irmen, sabun, makarna, ya¤ ve konserve fabrikalar›, basit dokuma yapan tesisler, deri fabrikalar›, çimento, kereste, tu¤la fabrikalar›, birkaç gemi ve makine onar›m atölyelerinden olufluyordu. Nitekim 1915 y›l›nda yap›lan sanayi say›m›nda baflta ‹stanbul, ‹zmir, Bursa, Manisa ve Uflak'ta toplanan 269 adet tesisin 88'i g›da, 75'i dokuma, 55'i tütün, 20'si çimento ve seramik sanayiine aitti. Görüldü¤ü gibi sanayinin büyük k›sm› Bat› Anadolu'da toplanm›fl durumdayd›. Cumhuriyetle birlikte kapitülasyonlar›n kald›r›lmas› ile sanayileflme yolunda önemli ad›mlar at›lmaya bafllanm›flt›.1924 y›l›nda Sanayi ve Maadin Bankas› (Bu bankan›n yerini 1923 y›l›nda Sümerbank alm›flt›r) kurulmufltur. 1927 y›l›nda ise ulusal sanayinin canland›r›lmas› amac›yla gümrük, vergi, ulafl›m ve hammadde temininde birtak›m kolayl›klar getirilmifl- ti. Devletin ald›¤› bu tedbirler sayesinde 1927 y›l›nda yap›lan sanayi say›m›nda 65.000 dolay›nda iflletme oldu¤u saptanm›flt›. Bu iflletmelerin % 43.5'u tar›m, % 23.8'i dokuma, % 22.6's› maden, makine ve onar›m› grubunda yer alm›flt›. 1934-38 y›llar›nda Birinci Befl Y›ll›k Sanayileflme Plan› haz›rlanm›flt›r. Bu plan do¤rultusunda ülkenin çeflitli yerlerinde fleker, dokuma, maden, selüloz ve seramik fabrikalar›n›n kurulmas› plana ba¤lanm›flt›. Ancak bu y›llar›n dünyada ekonomik kriz dönemine rastlamas›, ülkemizde devletin bizzat kurucu rol oynamas›na neden olmufltu. Bu amaçla 1933 y›l›nda Etibank kurulmufl ve bu kurumun önderli¤inde kimya sanayi (suni ipek-Gemlik, gülya¤›-Isparta, kibrit ve asit-‹zmit), pamuklu dokuma (Bak›rköy, Kayseri, Ere¤li, Malatya, I¤d›r, Nazilli), ka¤›t ve selüloz (‹zmit),kamgarn sanayi (Merinos-Bursa), kendir sanayi (Kastamonu), demir sanayi (Karabük), kükürt (Keçiborlu), toprak sanayi (seramik-Kütahya, flifle-cam Paflabahçe, Çimento fabrikalar›), fleker sanayi (K›rklareli-Alpullu, Uflak, Tokat-Turhal)alan›nda yat›r›mlar yap›lm›flt›r. Özellikle bu yat›r›mlar ile dokuma sanayi alan›nda önemli geliflmeler olmufl, Çukurova ve Ege bölgesinde özel sektöre ait tesislerde kurulabilmiflti. Ayr›ca 1937 y›l›nda ilk demir-çelik fabrikas› da Karabük'te kurulmufltu. Yap›lan teflvik ve tedbirler sayesinde ülkemizde 1950 y›l›nda yap›lan sanayi say›m›nda 84.000 (83.500) civar›nda tesis tespit edilmiflti. Türkiye’de sanayinin kurulma aflamas› Cumhuriyetin ilk y›llar›nda yaflanm›fl, Özetle Türkiye'de sanayileflme hareketi 1950'den sonra bafllam›fl, 1960 y›l›ndan sonra h›zlanm›flt›r. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda ç›kan Sanayi Teflvik Kanunu ile sonraki y›llarda haz›rlanan kalk›nma planlar› sanayileflme sürecini h›zland›rm›flt›r. Ülkede önceleri ‹stanbul ve yak›n çevresinde geliflen sanayi, buradan ‹zmit körfezine yay›larak Marmara bölgesinin güney bölümü ile Trakya kesiminde Çorlu-Çerkezköy aras›nda geliflmifltir. Sanayinin ikinci olarak yo¤unluk kazand›¤› bölge Ege bölgesi özellikle ‹zmir ve yak›n çevresidir. Bat› Karadeniz bölgesi de sanayinin özellikle demir-çelik sanayi gibi a¤›r sanayinin geliflti¤i bir kesimdir. Ülkemizde tar›ma dayal› sanayi kollar› ile tekstil sanayi alan›nda çok k›sa sürede önemli geliflmeler olmufl ve bu ürünler ülkemiz ihracat›nda önemli bir yer tutmufltur. Demir-çelik endüstrisinin geliflmesi ülkede otomotiv ve makine sanayi gibi büyük sanayi kollar›nda h›zl› at›l›mlar yaratm›flt›r. Bugün ülkemiz, kendi otomobil, gemi ve trenlerini üretebilecek konuma gelmifl, ayr›ca askeri uçaklar›n yap›m›na bafllanm›flt›r. Sanayinin ülkemiz ekonomisi üzerindeki pay› her geçen gün artmaktad›r. Nitekim 1950'lerde sanayide çal›flan iflgücü 600.000 dolay›nda iken günümüzde bu de¤er 2.5 milyonu aflm›flt›r. Sanayide çal›flan nüfusun toplam çal›flan nüfusa oran› ise 1950'de %5 iken 1990'da %13.7'ye ulaflm›flt›r. Türkiye'de sanayinin da¤›l›fl›na bak›ld›¤›nda büyük dengesizli¤in ortaya ç›kt›¤› görülür. Bu bak›mdan ülke sanayinin % 60'›n›n Marmara bölgesinde topland›¤› dikkati çeker. Söz konusu durumun oluflmas›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminden itibaren sanayi yat›r›mlar›n›n ülkenin bat› bölgelerine kayd›r›lm›fl olmas› etkendir. Bu bak›mdan ‹stanbul ülkemizde sanayinin topland›¤› en önemli merkez durumundad›r. ‹stanbul'un sanayinin kurulufl yeri olarak seçilmesinde büyük nüfus kütlelerini bar›nd›rmas› nedeniyle büyük bir tüketim merkezi olmas›, yo¤un göçler se- bebiyle iflgücü ihtiyac›n›n karfl›lanmas›, öteden beri düzenli ulafl›m ba¤lant›lar›na sahip olmas› ve böylece gerek hammadde gerekse mamul madde ak›fl›n› kontrol edifli, büyük sermaye sahiplerinin bu kentte toplanmas› bu faktörlerin bafll›calar›d›r. Sanayinin ekonomideki artan pay› ve sanayi ürün ihracat› Sanayi ürünlerinin ihracat gelirleri içindeki pay›nda da önemli art›fllar olmufl ve sanayinin ihracattaki pay› % 80'e ulaflm›flt›r. Ayr›ca bu sektörün milli gelirimize katk› pay› giderek yükselmektedir (% 25.6). Geçmifl y›llarda özellikle de 80-90 aras› Türkiye’nin de içinde bulundu¤u 15 ülkenin ticaret art›fl h›z› Dünya ortalamas›n›n iki kat›n› aflm›flt› ve bu ülkelerin 10’u Asya’n›n h›zla sanayileflen ülkeleriydi. Bugün de asl›nda özellikle Asya ülkeleri bak›m›ndan h›zl› sanayileflme ve h›zl› ekonomik büyüme söz konusu. Türkiye ise bugün dünyan›n geliflmifl 20 ekonomisi içinde yer alan ve bölgesinde sanayi devi olarak görülecek konumda olan bir ülke. 2006’da 83 milyar dolar› aflan ihracat rakam›na ulaflan Türkiye’nin, 2023 hedefi 500 milyar dolar olarak saptand›. Çin tehlikesi Hindistan tehlikesi, h›zla geliflen Güneydo¤u Asya ülkelerinin rekabeti Türkiye’nin ihracat›n› ne kadar etkileyecek gibi sorular›n›n cevab›n› ararken ihracat› tetikleyen sektörlerin artan say›s›, 500 milyar dolarl›k hedefe ulaflman›n çok da zor olmayaca¤›n› iflaret ediyor. Sanayi ihracat› mart ay›nda yüzde 34.81 oran›nda artarak 8 milyar 95.4 milyon dolara ulaflt›. 2009 y›l›n›n Mart ay›nda sanayi ihracat› 6 milyar 4.8 milyon dolar düzeyinde gerçekleflmiflti. Sanayi mamulleri ihracat› da ayn› dönemde yüzde 30.12 art›flla 4 milyar 859.3 milyon dolardan 6 milyar 323 milyon dolara yükseldi. Bu veriler ülkemizde sanayinin ekonomideki pay›n›n giderek artt›¤›n› ortaya koyuyor. Türkiye’nin gelecekte ihracat›n motoru olacak gibi görünen befl sektöründen ilki otomotivdi. Otormotivin ard›ndan yükselifle geçen ve ihracattaki pay› giderek yükselen sektörlere bakt›¤›m›zda, ilki ‹hracat›n yeni motorlar›ndan demir çelik. Demir çelik ve demir ve demir d›fl› metaller sektörleri, Türkiye’nin en h›zl› geliflen, d›fl pazarda güçlenen ve ihracat paylar›n› istikrarl› olarak gelifltiren sektörlerin bafl›nda geliyor. Özellikle demir çelik sektörünün yüzde 12’lik büyüme oran›, Çin’in yüzde 17’lik büyümesi dikkate al›nd›¤›nda, rekabette Türkiye’nin gücünü art›r›yor. Dünyan›n hemen her bölgesi ile ticaret kapasitesi bulunan Türk demir çelik üreticilerinin y›ld›z›n›n, özel sektörün üretime kat›lmas›yla parlamaya bafllad›¤›n› söylersek yan›lm›fl olmay›z. >> Türkiye bugün dünyan›n geliflmifl 20 ekonomisi içinde yer alan ve bölgesinde sanayi devi olarak görülecek konumda olan bir ülke. 2006’da 83 milyar dolar› aflan ihracat rakam›na ulaflan Türkiye’nin, 2023 hedefi 500 milyar dolar olarak saptand›. 37 DOSYA > SANAYLEŞME GRŞ Türk demir çelik sektörü, dünya ile k›yasland›¤›nda genç bir sektör. Endüstrileflmede önemli bir rol üstlenen demir çelik sanayisinin modern anlamda temelleri, 1937’de Sümerbank’a ba¤l› Karabük Demir Çelik Fabrikalar›’n›n (KARDEM‹R) kurulmas› ile bafllad›. Özel sektörün üretime kat›l›fl› ise 1960’ta, ilk elektrik ark ocakl› tesis olan 20 bin ton kapasiteli Metafl’›n, ‹zmir’de üretime geçmesi ile gerçekleflti. Metafl’›, 1969 y›l›nda Çolako¤lu, 1970’de ise ‹stanbul Metalurji ve di¤erleri izledi. Özellikle 1980’li y›llar›n ikinci yar›s›nda, baflta haddehane olarak üretim yapan kurulufllar›n, ark ocakl› tesislere dönüflmesi ile birlikte özel sektörün, Türkiye’nin demir çelik üretimine a¤›rl›¤›n› koydu¤unu söylemek mümkün. Türk demir çelik ürünleri ise uzun, yass› ve vas›fl› çelik a¤›rl›kl› olup, dünya piyasas›nda yass› ürünlerin üretim oran› yüzde 60 iken, ülkemizde tersi bir durum söz konusu. Uzun ürünlerde yaflanan kapasite fazlal›¤› ihracat ile eritilmeye çal›fl›l›rken, iç pazarda yaflanan yass› ürün arz› ise ithalat ile karfl›lanmaya çal›fl›l›yor. G›da, teknoloji ve enerji ‹hracat rakamlar›nda yükselen bir grafik çizen di¤er sektörler ise g›da ve elektronik olarak karfl›m›za ç›k›yor. Ancak bu alanda da dünyadaki yeni trendleri takip edip, onlar gerçekleflme aflamas›nda iken bu alanda yat›r›m yapmak yerine sanayileflmifl ekonomilerin yavafl yavafl b›rakt›¤› alanlarda yat›r›m yap›l›yor. Y›ld›z› parlayan ve krizle birlikte bir düflüfl yaflasa da gelecekten umutlu görünen bir baflka sanayi sektörü de makine. Makine sanayi ihracat›, toplam ihracat içindeki pay›n› son y›llarda sürekli olarak artt›rd›. Sektörün toplam ihracat›m›z içindeki pay› 2004 y›l›nda 2,1 milyar dolar ile yüzde 3,3 olmufl ve 2005 y›l›nda 2,7 milyar dolar ile yüzde 3,7 seviyesine ulaflm›flt›. 2006 y›l›n›n ilk dört ay›nda ise makine sanayi ihracat› 917 milyon dolara ulaflm›fl ve toplam ihracat içerisindeki pay› da yüzde 3,7 olmufltu. 2007 ve 2008’de de büyümesini sürdüren makine sanayi geçen y›l sert bir düflüfl yaflayan sektörlerden oldu. 2010 y›l›nda k›p›rdanmaya bafllayan ihracata ba¤l› olarak tekrar yükselifle geçmesi mümkün olacak gibi görünüyor. Makine sanayi ihracat›nda en önemli kalemleri; inflaat ve madencilikte kullan›lan makineler, endüstriyel klimalar ve so¤utma makineleri, tak›m tezgâhlar›, pompalar ve kompresörler, vanalar, reaktörler ve kazanlar, g›da sanayi makineleri ile tür- 38 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 binler ve turbojetler oluflturmakta. Makine imalat sektörü ihracat›m›zda baflta Almanya, ‹ngiltere ve ABD olmak üzere sanayileflmifl ülkelerin önemli pay sahibi olmas›, teknolojik düzey ve kalite aç›s›ndan rekabet gücümüzün yüksek oldu¤unu göstermekte. Nas›l bir sanayileflme politikas› Özellikle, ülkemizin sanayileflme süreci aç›s›ndan meseleye bakarsak, devlet bu ifle öncülük etse de, ne yeterli sermaye birikimi, ne yeterli bilimsel teknik altyap›, ne de giriflimci ruhu tafl›yan insanlar olmad›¤›ndan Türkiye sanayileflme at›l›mlar›n› ancak 1980’lerden sonra att›. Ama zihniyet problemi halen sürüyor. Çünkü sanayileflmenin motor gücünü iki unsurun bir araya gelmesi oluflturuyor, sermaye ve bilgi. Bir anlamda Üniversite ile Sermaye’nin buluflmas› ve bu iki gücün iflbirli¤i ile ar-ge yat›r›mlar› yap›larak küresel marka ve ürün gelifltirilmesi gerekiyor. Ama ülkemiz ar-ge yat›r›mlar› bak›m›ndan hâlâ yeterli de¤il. Ne yaz›k ki sermaye hâlâ al- sat tüccardan giriflimciye dönüflümünü tamamlayamad›¤›ndan, bilgi ile sermaye bir araya gelip katma de¤eri yüksek ürünlerin ortaya ç›kmas› mümkün olam›yor. Hal böyle olunca da ülkemiz hâlâ sanayi ürünü ithal eden, bundan dolay› da cari a盤› oluflan bir ülke. Ülkemizdeki durum üzerinde biraz daha durursak, mesela Türkiye ilk baflta tekstilde belli bir noktaya geldi. Daha sonra oradan ç›k›p, otomobil sanayisinde bir ivme yakalad› ve y›llard›r bir flekilde de bu ivmeyi korumay› baflard›. fiimdi gündemde ise uçak sanayisi var. Ülkenin bu sektörde uzmanlaflmas› gerekti¤inin üzerinde duruluyor. Ama otomobil sektöründen ç›k›ld›¤› için uçak sektöründe uzmanlaflal›m demiyoruz, otomotiv ile beraber uçak sanayinde de ilerleyelim diyoruz. Biz bu konulara e¤ilirken dünyada nano teknoloji dedi¤imiz teknolojiler gelifliyor. Di¤er tarafta genetik ve genetikle alakal› alanlar, bir tarafta ise enerji konusu gelifliyor. Doksan y›l›n›n sanayi kelimesi, 2000 y›l›n›n sanayi kelimesi ve 2010 y›l›n›n sanayi kelimesi birbirinden çok farkl›. Doksanlarda sanayi dedi¤inizde makine akla geliyordu. Art›k günümüzde sanayi dedi¤imizde ise bilgi akla geliyor. Hizmet ve stratejik kavram› da var art›k. Bizim ülkemizde ciddi bir bilgi yönetim konusu da yok. Dahas› Dünyada bütün bu geliflmeler olurken, Türkiye Sanayi mezarl›¤› olmak üzere. AB ABD ile giderek zay›flayan rekabet gücünü artt›rmak için eski tip sanayileri giderek daha çok oranda Türkiye’ye kayd›r›yor. Bu Türkiye’yi sanayi bak›m›ndan bölgesini süper sanayi devi yap›yor yapmas›na ama dünyada katma de¤eri yüksek ürünler alan›ndan yine geri kalmam›z söz konusu. Sanayileflmifl G-7 ülkeleri art›k sözünü etti¤imiz yeni alanlara yat›r›m yaparak bu alanda bir ivme kazan›rken, eski tür sanayiyi de yine ekonomik güç kendisinde olmak üzere sanayileflmekte olan ülkelere kayd›r›yor. Eski tip üretim tesislerini iflgücü bak›m›ndan ucuz, hammadde temini bak›m›ndan avantajl› yerlere kayd›r›rken flirket merkezi olan yerlerde ise üçüncü sanayi devrim anlay›fl›na uygun tesislerde bilgi yo¤unluklu araflt›rmalara a¤›rl›kl› veriyorlar ve bunlar ekseninde yeni teknolojiler, yeni üretim yöntemleri gelifltiriyorlar. Bunun sonucu olarak bu ülkeler Helen sanayi eksenli bir geliflimde öncü konumundalar. Bütün bunlar› göz önüne alarak Türkiye’nin bilgi sanayi buluflmas›n› eksene alacak bir sanayi politikas› gütmesi ve belki de geçmiflte oldu¤u gibi öncülü¤ü yine devletin yapmas› düflünülebilir. Tüm bu söylenenler ›fl›¤›nda vurgulanmas› gereken bir di¤er nokta da, e¤er sanayimizi daha ileri ve üst düzeye tafl›mak istiyorsak, sanayi ile do¤rudan ya da dolayl› olarak ilgilenen herkesin hiçbir ideolojik saplant›ya girmeden, ekonomik geliflmeyi ülkenin ilerlemesi için birinci faktör ola- >> Ülkemiz Ar-Ge yat›r›mlar› bak›m›ndan hâlâ yeterli de¤il. Ne yaz›k ki sermaye hâlâ al- sat tüccardan giriflimciye dönüflümünü tamamlayamad›¤›ndan, bilgi ile sermaye bir araya gelip katma de¤eri yüksek ürünlerin ortaya ç›kmas› mümkün olam›yor. Hal böyle olunca da ülkemiz hâlâ sanayi ürünü ithal eden, bundan dolay› da cari a盤› oluflan bir ülke. rak görmesi gerekti¤i, aç›kt›r, bu anlamda sanayi için topyekun bir seferberlik gerekti¤ini söylersek abartm›fl olmay›z. Sanayileflme konusunda “tamam biz art›k sanayi ülkesiyiz ve flu dallarda birinciyiz” demek, tarihte özellikle kendi tarihimizde defalarca gördü¤ümüz duraklama dönemlerinden birini daha yaflamam›za sebep olur. De¤iflen dünyan›n flartlar›na göre oyunu oynamak bir zorunluluktur. Burada en iyi örne¤i “yaz›l›m endüstrisi” olarak verebiliriz. Biz otomotiv ve inflaat sektöründe önlerde yer al›rken teknoloji ça¤›yla birlikte geliflen yaz›l›m sektörü flu ana kadar ihmal edilmifl ve neredeyse tren kaç›r›lm›flt›r. Bu ve bunun gibi daha birçok konuda erken davranmak gerekir ki, bu da yap›lmas› gereken baflka bir noktay›, sanayileflme konseyi veya sekretaryas› kurmak gerekti¤ini gösterir. Konsey bir hayli fazla olan giriflimciler ile bilgiyi bir araya getirerek sanayileflmenin ayn› zamanda bir kültür meselesi olarak alg›lanmas›n› sa¤larsa Türkiye sanayi devleri aras›nda giren bir ülke olur. Sanayileflme kapsam›nda bir gereksinme de nitelikli insan gücü. Bu güce yeterince sahip de¤iliz. Genç nüfusumuz bir avantaj gibi görünse de iyi e¤itilmifl, kalifiye bir ifl gücü ve kalifiye bir beyin gücü olarak sanayinin kullan›m›na uygun olmad›klar›ndan ülkemiz sanayideki istihdam s›k›nt›s›n› aflam›yor. Bu anlamda günümüzde tek bir mühendislik dal› diye bir fley yok. Art›k bilgiler spesifik düzeyde. Yeni ve karmafl›k mühendislik dallar› ortaya ç›k›yor. Ve bizim okul altyap›m›z sanayi ihtiyaçlar›na göre tasarlanm›fl de¤il. Hiç sanayide çal›flmam›fl insanlar mühendis oluyor. D›flar›da, okuldaki doçentler bile bir meslek sahibi olduktan sonra bu ifllere yöneliyorlar. Sanayide on y›l tecrübesi olmadan okulda doçent olam›yor. Buda sanayileflmedeki engellerimizden birisi, bunu ne yaz›k ki de¤ifltiremiyoruz. ‹flte sanayileflme potikam›z› belirlerken bu eksikleri iyi saptay›p, sonra da bu eksikleri giderecek bir tak›m yollar ile sanayileflmede öncü güç olmal›y›z. Biz hâlâ fason sanayi olmaktan kurtulabilmifl de¤iliz. Oysaki sanayileflme yolu ile zenginleflebilmek öncülük etmekten, yenilik yaratabilmekten geçiyor. Bunu baflard›¤›n›z anda özellikle yabanc› finansman bulmak zor olmuyor, ama e¤er sanayileflmeyi bir milli poltika yapacaksak flu anda mühendislerimizin son derece de¤erli fikrilerine, projelerine finansman sa¤lamak gerekiyor. 39 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Türkiye’nin sanayi stratejisi ve bakanl›¤›m›z›n orta ve uzun vadede hedefleri Günümüzde ülkelerin refah seviyelerini belirleyen, güçlü ülke haline gelmelerini sa¤layan en önemli faktör, planl› iflleyen ve katma de¤er üreten sanayidir. Ülkemizinde güçlü ülkeler aras›nda yerini alabilmesi için güçlü bir ekonomiye dolay›s›yla güçlü bir sanayiye ihtiyac› vard›r. Ülkemizin sanayi stratejisini, orta ve uzun vadede hedeflerini Sanayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün dergimize de¤erlendirdi. > Nihat Ergün Sanayi ve Ticaret Bakan› B ilginin, gücü tayin etti¤i günümüz dünyas›nda, bilgi üreten ve üretti¤i bilgiyi teknolojik ürüne dönüfltüren toplumlar müreffeh ve güçlü ülkeler haline gelebilmektedirler. Günümüzde sanayi ve ticaretin h›zla geliflmesi, üreticiyi belli standartlar ve belli kalite seviyelerini aramaya yöneltmektedir. Bugün, uluslararas› pazarda hak etti¤imiz yeri alabilmenin yegâne koflulu evrensel standartlara uygun üretimdir. Bakanl›k olarak amac›m›z, ülkemizin 2023 y›l›nda dünyan›n en büyük ilk 10 ekonomisi aras›nda yer alma vizyonu do¤rultusunda, Türk sanayisinin rekabet gücünü ve verimlili¤ini art›rarak, dünya ihracat›ndan daha fazla pay alan, a¤›rl›kl› olarak yüksek katma de¤erli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildi¤i, istihdam sorununu çözmüfl, nitelikli iflgücüne sahip, ürün ve hizmet kalitesini gelifltirmifl ve ayn› zamanda topluma ve çevreye duyarl› bir sanayi yap›s›na dönüflümü h›zland›rmakt›r. Türkiye Sanayi Stratejisi Bakanl›¤›m›z koordinasyonunda sanayicilerimiz, ifladamlar›m›z ve ilgili tüm taraflar›n kat›l›m› ile belirlenen yeni sanayi stratejisinin uzun dönemli vizyonu ise “Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’n›n üretim, hizmet ve bilgi üssü olmak” fleklinde olmufltur. Bu vizyonu gerçeklefltirmeye yönelik olarak ülkemizdeki tüm sektörler için; •Makro ekonomik istikrar›n sa¤lanmas› ve büyümenin sürdürülmesi, •Yap›sal reform çal›flmalar›n›n devam ettirilerek üretim ve yat›r›m ortam›n›n iyilefltirilmesi, •Do¤rudan yabanc› yat›r›mlardaki art›fl›n devam ettirilmesi, •D›fl a盤›n daha sa¤l›kl› kaynaklarla fi- 40 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 nanse edilebilir hale getirilmesi, •Mikro ölçekteki dönüflümlerle verimlilik art›fl›n›n sürdürülmesi, •Dünyada artan enerji fiyatlar›n›n getirdi¤i bask›ya ra¤men içeride fiyat istikrar›n›n sa¤lanabilmesi, •Mesleki e¤itime verilecek özel önemle istihdam alanlar›n› gelifltirerek iflsizli¤in azalt›lmas›, •Küresel pazarlarda rekabet gücünün art›r›lmas› için üretimin üzerindeki her türlü mali ve idari yükün azalt›lmas›, •Yenilikçili¤in özendirilmesi, Ar-Ge ve patent çal›flmalar› ile teknoloji üretiminin gelifltirilmesi, •‹flletmelerimizin uluslar aras› marka ve patent oluflturma çabalar›na destek verilmesi, •Bu süreçte giriflimcilerimizin ve özellikle KOB‹’lerimizin yüksek katma de¤er sa¤layacak yap›ya kavuflturulmas› yolunda desteklenerek güçlendirilmesi, büyük önem arz etmektedir. Ayr›ca, Bakanl›¤›m›z koordinasyonunda kamunun ve özel sektörün kat›l›m›yla, Otomotiv, Makine, Elektrik Elektronik, Demir Çelik, Tekstil, Haz›r Giyim/Deri ve Deri Ürünleri, Seramik, Kimya gibi sektörler için Strateji ve Eylem Planlar› çal›flmalar› devam etmektedir. AB Teknik Mevzuat› AB teknik mevzuat›na uyum çal›flmalar› kapsam›nda, Bakanl›¤›m›z sorumlulu¤undaki uluslararas› mevzuat›n tamam›na yak›n› uyumlaflt›rarak yerli mevzuat haline getirilmifltir. Yeni mevzuat›n uygulamaya girmesi; sanayi ürünlerimizin uluslararas› normlarda olmas›n›, yap›lan ihracat›n artmas›n› ve Türk sanayicilerinin bilgi ve becerileri yönünden dünya standartlar›nda olmas›n› sa¤lam›flt›r. Küresel kriz Yaflanan küresel kriz neticesinde, gerek d›fl talep gerekse iç talepteki gerilemeye ba¤l› olarak ülkemiz ekonomisinde üretim, ihracat ve iflsizlik göstergeleri olumsuz yönde etkilenmifltir. Ancak Türkiye ekonomisi, dünyan›n içinden geçti¤i bu zorlu süreçte sa¤lam duruflunu korumufltur. Bugüne kadar gerçeklefltirilen yap›sal reformlarla birlikte ülkemiz ekonomisinin d›fla aç›lmas› ve ihracata dayal› büyüme modelini gelifltirmesi ile ekonomimiz istikrara kavuflmufl ve piyasalara güven gelmifltir. Al›nan tedbirlerin de etkisiyle sanayi üretimi toparlanma e¤ilimine girmifltir. Önü- >> Sanayicilerimiz, ifladamlar›m›z ve ilgili tüm taraflar›n kat›l›m› ile belirlenen yeni sanayi stratejisinin uzun dönemli vizyonu ise “Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’n›n üretim, hizmet ve bilgi üssü olmak” fleklinde olmufltur. müzdeki aylarda ülkemiz, kriz öncesi dönemdeki kapasite kullan›m oranlar›na, üretim miktar›na ve ihracat rakamlar›na ulaflacakt›r. Bu do¤rultuda ilgili kamu kurum ve kurulufllar› ve sektörlerle birlikte dayan›flma ve iflbirli¤i içerisinde çal›flmalar sürdürülmektedir. Yeni teflvik uygulamalar› Uygulamaya giren “yeni teflvik sisteminin amac›”, kalk›nma planlar› ve y›ll›k programlarda öngörülen hedefler ile uluslararas› anlaflmalara uygun olarak tasarruflar› katma de¤eri yüksek yat›r›mlara yönlendirmek, üretimi ve istihdam› art›rmak, yat›r›m e¤iliminin devaml›l›¤›n› ve sürdürülebilir kalk›nmay› sa¤lamak, uluslararas› rekabet gücünü art›racak teknoloji ve arge içeri¤i yüksek büyük ölçekli yat›r›mlar› özendirmek, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar› art›rmak, bölgesel geliflmifllik farkl›l›klar›n› gidermek, çevre korumaya yönelik yat›r›mlar ile araflt›rma ve gelifltirme faaliyetlerini desteklemektir. Bu çerçevede, yeni teflvik sistemimizin araçlar›; kurumlar ve gelir vergisi indirimi, sigorta primi iflveren hissesi deste¤i, yat›r›m yeri tahsisi, faiz deste¤i, gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnas› uygulanmas› olarak belirlenmifltir. Yeni teflvik sistemimiz; bölgesel ve sektörel yat›r›mlar olmak üzere detayland›r›lm›flt›r. Türkiye’de imalat sanayinin %99’u KOB‹’lerden oluflmakta ve toplam istihdam›n % 80’i KOB‹’lerde çal›flmaktad›r. Önümüzdeki dönemde de KOSGEB arac›l›¤› ile KOB‹’lerimize sa¤lanan destekler artarak devam edecektir. Ar-Ge teflvikleri Ülkemizde bilimsel çal›flmalar›n yap›labilece¤i kurumsal yap›lar›n ve mekanizmalar›n oluflturulmas› amac›yla Bakanl›¤›m›z taraf›ndan 2001 y›l›nda 4691 say›l› “Teknoloji Gelifltirme Bölgeleri Kanunu” ç›kar›lm›flt›r. Söz konusu yasa ile ülkemizde üniversitesanayi iflbirli¤i sa¤lanarak ülke sanayinin uluslararas› alanda rekabet edebilir bir yap›ya kavuflturulmas› amac›yla; teknolo- 41 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE >> Bugüne kadar gerçeklefltirilen yap›sal reformlarla birlikte ülkemiz ekonomisinin d›fla aç›lmas› ve ihracata dayal› büyüme modelini gelifltirmesi ile ekonomimiz istikrara kavuflmufl ve piyasalara güven gelmifltir. jik bilginin üretildi¤i, üretilen bilginin ticarilefltirildi¤i, üründe ve üretim yöntemlerinde ürün kalitesini, standard›n› yükseltecek, verimlili¤i art›racak ve üretim maliyetlerini düflürecek yeniliklerin gelifltirildi¤i, küçük ve orta ölçekli iflletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunun sa¤land›¤›, araflt›rmac›lara ifl imkânlar›n›n sa¤land›¤› ve yüksek/ileri teknoloji yat›r›mlar› yapacak yabanc› sermayenin ülkeye giriflini h›zland›racak bölgeler oluflturulmas› hedeflenmifltir. 2001 y›l›ndan itibaren uygulamaya konulan ve sanayicimizi, araflt›rmac›lar›m›z ve üniversitelerimiz ile buluflturarak teknoloji yo¤un üretime yönelik yeni ürün ve üretim yöntemleri gelifltirmelerini sa¤layacak bu kanun kapsam›nda bugüne kadar 37 adet Teknoloji Gelifltirme Bölgesi kurulmufltur. Ayr›ca 5593 Say›l› Kanunla Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda sanayicilere yönelik desteklerin Bakanl›¤›m›zca yürütülmesinin önü aç›lm›flt›r. Bu kapsamda Bakanl›¤›m›zca kabul edilen projelerde, proje bedelinin azami % 75’i Bakanl›kça, % 25’i ise firma taraf›ndan karfl›lanmaktad›r. Ülkemizin Avrupa Birli¤i sürecinde yapt›¤› anlaflmalar çerçevesinde Gayr› Safi Yurt ‹çi Hâs›las›ndan Ar-Ge’ye ay›rd›¤› pay›n 2012 y›l›na kadar % 2’ye ç›kar›lmas› ve bu pay›n en az % 1’inin özel sektör taraf›ndan karfl›lanmas› gerekmektedir. Bu çerçevede Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke 42 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 ekonomisinin uluslararas› düzeyde rekabet edebilir bir yap›ya kavuflturulmas› için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yap›lmas›n›, ürün kalitesi ve standard›n›n yükseltilmesini, verimlili¤in art›r›lmas›n›, üretim maliyetlerinin düflürülmesini, teknolojik bilginin ticarilefltirilmesini, rekabet öncesi iflbirliklerinin gelifltirilmesini, teknoloji yo¤un üretim, giriflimcilik ve bu alanlara yönelik yat›r›mlar ile Ar-Ge’ye ve yenili¤e yönelik do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n›n ülkeye giriflinin h›zland›r›lmas›n›, Ar-Ge personeli ve nitelikli iflgücü istihdam›n›n art›r›lmas›n› desteklemek ve teflvik etmek amac›yla 2008 y›l›nda 5746 Say›l› “Araflt›rma ve Gelifltirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakk›nda Kanun” ç›kar›lm›flt›r. ‹nsan kaynaklar›n›n sanayi alan›nda de¤erlendirilmesi Özellikle küresel kriz döneminde geliflmifl ülkelerde dahi 2-3 kat artan iflsizlik yaflanm›flt›r. Bu sorunun sadece ekonomik yönüyle de¤il sosyal yönüyle de de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Genç nüfusumuzun fazlal›¤›, köyden kente göçlerin devam ediyor olmas› ve her geçen gün kad›nlar›m›z›n ifl gücüne kat›l›mlar›n›n art›yor olmas› neticesinde ifl gücü arz› sürekli bir art›fl içerisindedir. Türkiye, küresel kriz öncesinde 27 çeyrek üst üste ortalama yüzde 5,9 oran›nda bü- yüme yakalam›fl ancak bu süreçte dahi iflsizlik oran› arzu edilen seviyelere çekilememifltir. ‹flsizli¤e kal›c› çözüm bulmak için istikrarl› uzun ve h›zl› büyüme dönemine girilmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede y›ll›k ortalama büyüme h›z›m›z›n yüzde 7'lerin üzerine ç›kar›lmas› gerekmektedir. Ancak bu flekilde büyüyen bir Türkiye'de hem mevcut firmalar daha fazla eleman çal›flt›rma ihtiyac› duyacaklar hem yeni kurulan iflletmelerin say›s› artabilecektir. Bu nedenle yat›r›m ortam›n›n iyileflmesine, iç talebin canlanmas›na ve ihracat›n artmas›na büyük önem verilmektedir. Son yat›r›m teflvik paketinde de belli süreler için SSK iflveren priminin hazineden karfl›lanabilmesi için ad›mlar at›lm›flt›r. Teflvik paketimizin sa¤lad›¤› kolayl›klar›n da etkisiyle ülkemizde yerli ve yabanc› yat›r›mlar›n artaca¤› ve çok daha fazla insan›m›za istihdam sa¤lanaca¤› düflünülmektedir. ‹flsizlikle mücadele kolektif bir bilinçle yap›lmal› ve milli bir görev olarak kabul edilmelidir. Ülke ekonomisinin ihtiyaçlar›yla ifl gücü piyasas›n›n özellikleri birbirine uyumlu hale getirilmelidir. ‹stihdam garantili meslek e¤itimlerinin temel amaçlar›ndan biri budur. Kamu kurumlar›n›n, yerel yönetimlerinin, sivil toplum kurulufllar›n›n ve ifl dünyas›n›n çözüm odakl› projeleri birlikte gerçeklefltirmeleri zorunludur. Bütün dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de ö¤rencilerin yüzde 65'i meslek liselerine yüzde 35'i genel liselere gitmeli, meslek okullar› bilinçli tercih edilen okullar haline getirilmelidir. Bununla birlikte, geliflmifl ülkelerdeki ifl ve f›rsat imkânlar› daha iyi bir gelece¤i sundu¤u sürece, nitelikli insan transferi kaç›n›lmaz olarak devam edecektir. Dolay›s›yla, nitelikli insan transferini engellemek veya kontrol etmek geliflmifl ülkelerde sunulan imkânlardan daha fazlas›n› sunmakla mümkün olabilecektir. Bu imkânlar› sa¤laman›n en temel yolu dünyaya sat›fl yapmak, üreterek zenginleflip geliflmektir. Dolay›s›yla ülke olarak sanayileflmek ve üretmek zorunday›z. Bu do¤rultuda tüm sektörlerimiz, küresel krizin sona erdi¤i bugünlerde ortaya ç›kacak f›rsatlara haz›rl›kl› olmak ve planlar›n› buna göre yapmak mecburiyetindedir. Derginizin sanayileflme konusuna göstermifl oldu¤u hassasiyetten dolay› da teflekkür ederken, yay›n hayat›n›zda baflar›lar dileriz. DOSYA > SANAYLEŞME SÖYLEŞ ‹SO Baflkan› Tan›l Küçük: “Sanayimizin yeni stratejilere ihtiyac› var” ‹stanbul Sanayi Odas›’n›n kuruluflundan bugüne gelinen süreci bizlerle paylaflan oda baflkan› Tan›l Küçük, “Küresel rekabet yar›fl›nda daha ön s›ralara geçebilmemiz için, yüksek rekabet gücüne sahip oldu¤umuz sektörlerde güçlü yönlerimizi koruyacak, zay›f yönlerimizi güçlendirecek yeni strateji ve politikalar› hayat geçirmeliyiz,” dedi. Küçük ile kuruluflundan bugüne sanayi odas›n› ve sanayiyi konufltuk. içindeki ‹SO üyelerinin say›s› 402’yi bulmaktad›r. ‹SO ne zaman faaliyete geçti, kurucu sanayiciler kimlerdir? ‹SO ülkemiz sanayinin % kaç›n› temsil etmektedir? ‹stanbul Sanayi Odas›, 1952 y›l›n›n May›s ay›nda 750’ye yak›n sanayicinin yaz›l› iste¤i ile kurulmufltur. ‹lk Meclis’te, Baflkanl›k görevini Kaz›m Ar›n, Baflkan Vekilli¤i görevini ise S›rr› Enver Batur yerine getirmifltir. ‹lk Yönetim Kurulu Baflkan› ise, Hüsnü Yaman, Baflkan Vekilleri de Cahit Evrenos ve Hasan Derman idi. Bugün, ‹stanbul Sanayi Odas›, 14.700’ü aflk›n üyesi ile Türkiye’nin en köklü ve en 44 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 büyük sanayi odas›d›r. Türk sanayinin en önemli temsil kurumlar›ndan biridir. ‹SO üyesi sanayi kurulufllar›, toplam sanayi katma de¤erinin yaklafl›k %40’›n›, GSY‹H’n›n ise %9’unu yaratmaktad›rlar. Türkiye ihracat›n›n %35’i ‹SO üyelerince yap›lmaktad›r. Toplam sanayi istihdam›n›n %17’si ‹SO üyesi kurulufllarca sa¤lanmaktad›r. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluflunun 209’u ‹SO üyesidir. ‹kinci 500 Büyük Sanayi Kuruluflu kapsam›ndaki ‹SO üyesi kurulufl say›s› ise 193’tür. Böylece 1.000 Büyük Sanayi Kuruluflu Ülkemiz sanayisi hangi dallarda dünya ile rekabet edebilir düzeydedir? Hangi dallarda eksikliklerimiz var, hangi branfllar önümüzdeki 10 y›l önem kazanacak? Türkiye, rekabet gücü aç›s›ndan çok parlak bir tablo çizmese de, durumumuz ümitsiz de de¤ildir. Dünya Ekonomik Forumu'nun 133 ülkeyi kapsayan 20092010 Küresel Rekabet Endeksi'nde Türkiye, 61’inci s›rada yer alabilmifltir. Ayn› endekste 2008-2009 döneminde 63’üncü s›rada idik. Dolay›s›yla, iki basamak ilerlemifl bulunmaktay›z. Sektörlerimizdeki duruma gelince, OECD’nin üretimde kullan›lan teknolojinin yo¤unlu¤una göre yapm›fl oldu¤u s›n›fland›rmada, düflük teknoloji grubunda yer alan Tekstil, Haz›r Giyim, G›da-‹çecek ve Tütün ve A¤aç Ürünleri sektörlerinde Türkiye rekabet üstünlü¤ü bak›m›ndan rakiplerine göre daha avantajl› bir durumdad›r. Bu sektörlerdeki rekabet üstünlü¤ünün sektörlerin emek yo¤un yap›s›ndan kaynakland›¤›n› söylemek mümkündür. Ana Metal, Metal Eflya, Gemi ‹nfla ve Onar›m, Kauçuk ve Plastik gibi Orta-Düflük teknoloji ile üretim yapan sektörler ve Makine ve Teçhizat, Kimya ve Motorlu Kara Tafl›tlar› gibi orta-ileri teknoloji kullanan sektörlerde ise rekabet gücü bak›m›ndan rakiplerimiz ile eflit konumda oldu¤umuz, AB d›- >> Küresel rekabet ortam›na bakt›¤›m›z zaman art›k maliyete ve nispeten ucuz iflgücüne dayal› rekabet için flans›m›z›n olmad›¤› görülmektedir. Bugün Çin ve Hindistan, yar›n baflkalar› bizden daha ucuza imalat yapabilecektir. Türkiye’nin hedefi, katma de¤eri yüksek bir üretim yap›s›na geçifl olmal›d›r. fl›ndaki rakiplerimize göre ise daha iyi bir pozisyonda oldu¤umuz söylenebilir. Önümüzdeki y›llarda gerekli deste¤in verilmesi halinde emek yo¤un ve teknoloji seviyesi düflük olan sektörlerdeki rekabet üstünlü¤ümüzün devam etmesi mümkün olabilecektir. Orta-düflük ve orta-ileri teknoloji ile üretimlerini sürdüren sektörlerde ise hedefimiz, bunlar› orta-yüksek ve yüksek teknoloji kullanan sektörlere dönüfltürülmek olmal›d›r. Küresel rekabet yar›fl›nda daha ön s›ralara geçebilmemiz için, nispeten yüksek rekabet gücüne sahip oldu¤umuz sektörlerde güçlü yönlerimizin korunup, zay›f yönlerimizin güçlendirilmesine yönelik strateji ve politikalar›n hayata geçirilmesi gerekmektedir. Geçmiflte bu yönde hareket eden birçok geliflmekte olan ülke, günümüzde geliflmifl ülkeler aras›nda yer alma baflar›s›n› göstermifltir. Türkiye ise maalesef bu alanda yapmas› gereken at›l›mlar› yeterince yapamam›flt›r. Bu at›l›mlar›n zaman›nda yap›lamam›fl olmas›ndan dolay› imalat sanayi katma de¤erinin GSYH içindeki pay› zaman içerisinde azalm›flt›r. 1998 y›l›nda cari fiyatlarla %23,9 olan 45 DOSYA > SANAYLEŞME SÖYLEŞ >> Üniversitelerimizdeki tez konular›na bak›ld›¤›nda, seçilen konular›n sanayimizin gündeminden çok kopuk oldu¤u görülmektedir. Bu kopukluk, sanayi ve üniversitenin birlikte çal›flmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu iki kesimi buluflturmak, üniversite ve sanayinin gündemini, ilgi alanlar›n› ortak hale getirmek, birbirinin ihtiyaçlar›ndan haberdar etmek gerekiyor. imalat sanayi katma de¤erinin GSYH içindeki pay›, 2009 y›l›nda %15 seviyelerine gerilemifltir. Bizimle ayn› kategoride olan di¤er ülkelerde böyle bir gerileme söz konusu de¤ildir. Küresel rekabet ortam›na bakt›¤›m›z zaman art›k maliyete ve nispeten ucuz iflgücüne dayal› rekabet için flans›m›z›n olmad›¤› görülmektedir. Bu gün Çin ve Hindistan, yar›n baflkalar› bizden daha ucuza imalat yapabilecektir. Türkiye’nin hedefi, katma de¤eri yüksek bir üretim yap›s›na geçifl olmal›d›r. Bunun için bilim teknoloji alt yap›m›z, ar-ge, inovasyon, tasar›m, markalaflma kapasitemizi gelifltirmemiz, iflgücümüzün beceri düzeyini yükseltmemiz, üniversite sanayi iflbirli¤ini gelifltirmemiz gerekmektedir. Bunlar› baflard›¤›m›z takdirde, ülkemizin co¤rafi ve lojistik avantajlar›n› da katk›s›yla, rekabet gücünde istedi¤imiz noktaya ulaflmam›z mümkün olacakt›r. 46 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Ülkemizde sanayi-üniversite iflbirli¤i hangi düzeydedir? Bu konuda iyilefltirme yap›lacaksa sanayiye ve üniversiteye düflen görevler nelerdir? ‹stanbul Sanayi Odas›, üniversite sanayi iflbirli¤ine, üniversite ve sanayinin gündeminin buluflturulmas›na büyük önem vermektedir. Üniversitelerdeki araflt›rma ve bilgi birikiminin ticari ürüne ve ekonomi için katma de¤ere dönüflmesi, üniversite sanayi iflbirli¤i ile mümkündür. Ancak, bu noktada, sanayiciler olarak, bir gözlemimizi aktarmak istiyorum, üniversitelerimizdeki tez konular›na bak›ld›¤›nda, seçilen konular›n sanayimizin gündeminden çok kopuk oldu¤u görülmektedir. Bu kopukluk, sanayi ve üniversitenin birlikte çal›flmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu iki kesimi buluflturmak, üniversite ve sanayinin gündemini, ilgi alanlar›n› ortak hale getirmek, birbirinin ihtiyaçlar›ndan haberdar etmek gerekiyor. Bu anlamda üniversite – sanayi iflbirli¤inin gelifltirilmesi çok önemlidir. Sanayiciler olarak, bizler, bu noktada itici güç olabilmeliyiz. Bu anlay›fl çerçevesinde sanayi- üniversite iflbirli¤ini gelifltirmek üzere yürüttü¤ümüz çal›flmalar flunlard›r: “‹SO-‹TÜ Doktora / Yüksek Lisans Tezlerine Sanayi Deste¤i Projesi”, “‹SO-‹TÜ Endüstri Mühendisli¤i Bitirme Ödevleri ‹flbirli¤i Projesi”, “‹SO-‹TÜ KOB‹'ler için Endüstriyel Tasar›m Projesi", “‹SO-Y›ld›z Teknik Üniversitesi Bitirme Tezleri ‹flbirli¤i Projesi”, “Y›ld›z Teknik Üniversitesi ‘Y›ld›zl› Projeler’ Yar›flmas›”, “‹SO-Marmara Üniversitesi Teknik E¤itim Fakültesi Tekstil E¤itimi Bölümü ‹flbirli¤i”, “YÖK ile Endüstri Deneyimini Art›rma Projesi”, “YÖK ile ‹stanbul Sanayi Odas› Staj Çal›flmas›” Ülkemize sanayi yat›r›m› yapacak yabanc› yat›r›mc›n›n beklentileri nelerdir? Nitelikli eleman kaynaklar›m›z yeterli midir? Ülkemizde insan kaynaklar›n›n verimli hale getirilmesi için sanayicimizin bek- lentileri nelerdir? Yabanc› yat›r›mc›lar›n en önemli beklentisi, öngörülebilirlik, siyasi, idari ve bürokratik istikrar ayr›ca iyi iflleyen bir hukuk sistemidir. Di¤er taraftan, bir ülkenin büyüme potansiyeli ve büyüme h›z›, uluslararas› do¤rudan yat›r›mc›lar›n o ülkeye ilgisini artmas›nda son derece belirleyici bir rol oynamaktad›r. Türkiye’nin daha çok yat›r›m çekmesi için, yat›r›m ortam›n› iyilefltirecek, rekabet gücünü destekleyecek yap›sal reform- lar›n ve mikro reformlar›n bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Reformlar›n olumlu sonuçlar› hemen hissedilmese bile, bu yönde ad›m at›lmas› dahi, Türkiye’nin yat›r›m ortam›n› ve rekabet gücünü iyilefltirmedeki kararl›l›¤›n› ortaya koyacak, Türkiye ekonomisine duyulan güveni art›racak ve yat›r›m giriflini olumlu etkileyecektir. Rekabetin giderek daha çok bilgiye dayal› hale geldi¤i günümüz dünyas›nda, daha nitelikli, daha donan›ml› ve yüksek vas›fl› iflgücünün küreselleflmesine tan›kl›k ediyoruz. Asl›nda, tüm dünyada, vas›fs›z iflgücünün ifl bulma flans› art›k giderek azalmaktad›r ve azalacakt›r da. Türkiye’nin bu konuda, yani iflgücünün beceri a盤›n› kapatma konusunda önemli bir gecikmesi vard›r. Gerek çal›flma ça¤›ndaki nüfus, gerek iflgücü, gerekse istihdam gibi temel göstergeler aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, e¤itim seviyesinin ortalama befl y›l ile oldukça düflük oldu¤u aç›kt›r. Yap›lmas› gereken ve sanayicimizin de beklentisi, bu gecikmenin süratle kapat›lmas› ve nüfusun niteli¤inin ifl yaflam›n›n de¤iflim ve dinamizmine uygun olarak yenilenmesi ve gelifltirilmesidir. Bunun için mesleki e¤itimin gelifltirilmesi ve yayg›nl›k kazanmas› büyük önem tafl›maktad›r. ‹nsan kaynaklar›n›n verimli hale getirilmesiyle ilgili olarak tespit ve önerilerimizi de flöyle ifade edebiliriz; ‹nsan kaynaklar› gelifliminin baflar›s›, özellikle günümüz dünyas›nda, tüm paydafllar›n sürece ve sisteme aktif kat›l›mlar› ile sa¤lanabilmektedir. Bu süreçte, Milli E¤itim Bakanl›¤›m›z›n yan›nda, sivil toplum kurulufllar›na, ailelere ve özellikle sanayicilerimize paydafl olarak ciddi görevler düflmektedir. Bu noktada, Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na ba¤l› Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun kritik posizyonunu vurgulamak isteriz. Tüm paydafllar› sistematik bir flekilde sürece dâhil etme noktas›nda Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun ülkemiz aç›s›ndan miladi bir öneme sahip oldu¤unu düflünüyoruz. Kurumun meslek standartlar› gelifltirme sürecinde gösterdi¤i kapsay›c›l›k ve titizlik sektör taleplerinin en uygun flekilde yans›t›lmas›na imkân sa¤lamaktad›r. Bu çerçevede yap›lacak s›nav ve belgelendirme çal›flmalar› sonucu verilecek sertifikalar da, sanayicimizin ifle alma ve yerlefltirme süreçlerinde ciddi kolayl›klar sa¤layacakt›r. Kurumun çal›flmalar›n› destekleyen Odam›z ayn› zamanda meslek standard› gelifltirmek noktas›nda kurulan bir konsorsiyumda da yer almakta ve destek sa¤lamaktad›r. 47 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE De¤iflim ve bilgi toplumunun sanayicisi Günümüzde toplumlar önemli bir de¤iflim yaflamaktad›r. Endüstriyel toplum yerini bilgi toplumuna b›rakmaktad›r. Son 10 y›l içerisinde tar›m toplumundan endüstriyel topluma geçiflte yaflanan de¤iflimden çok daha fliddetli bir flekilde kendisini hissettiren bir de¤iflim süreci yaflanmaktad›r. Nas›l ki sanayi toplumuna geçiflte de¤iflim sürecini izleyebilenler baflar›l› oldu ise bilgi toplumuna geçiflte bu süreci yak›ndan takip ederek de¤iflimi izleyebilenler baflar›l› olacakt›r. Bu uluslar için böyle oldu¤u gibi sanayi kurulufllar› içinde böyledir. Kamu kurulufllar› için böyle oldu¤u gibi sivil toplum örgütleri içinde böyledir. > Prof .Dr. Ercan Öztemel Marmara Ünv. Müh. Fak. 48 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 B urada bir noktaya daha dikkatleri çekmekte fayda vard›r. Tar›m toplumundan sanayi toplumuna geçiflte de¤iflimin etkisi; sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiflteki kadar yayg›n olmam›flt›r. Art›k büyük küçük her türlü organizasyon bu de¤iflimden etkilenmektedir. Herkes kendisine yeni toplumun içerisinde bir yer bulmak zorundad›r. Bu de¤iflimin fliddeti o kadar fazla olmaktad›r ki! De¤iflimi izleyemeyenler de¤iflmek zorunda kalmaktad›rlar. Zaman›nda yat›r›m yapamayanlar pazardaki rekabet flanslar›n› yitirmekte ve daha sonra ayn› gücü kazanabilmek için çok daha fazla bedeller ödeyerek girflimlerde bulunmaktad›rlar. Ço¤unlukla da yeni sistemlere olan yabanc›l›k, taklid ve öngörüsüzlük yüzünden istedikleri baflar› düzeyini yakalayamamaktad›rlar. De¤iflmeyen tek fley de¤iflimin kendisidir. De¤iflimi izleyebilenler, kurumun kendi iç dinamik yap›s› ile günün geliflen koflullar›n›, geliflen bilgi ve teknolojik düzeyini, kurumun sahip oldu¤u tecrübe ve deneyim ile pazar taleplerini uydurabilenlerdir. De¤iflmek zorunda kalanlar ise bu uyumu sa¤layamad›klar›ndan sürekli nereye gitti¤ini bilmeyen bir yelkenlinin deniz ortas›nda rüzgar›n yönüne göre oradan oraya gitmesi gibi uçsuz bucaks›z bir sahrada kendi hallerine kalmaktad›rlar. De¤iflimi izleyenler kendilerine bir rota belirlemekte ve emin ad›mlarla uluflmak istedikleri limana do¤ru yol almaktad›rlar. De¤iflmek zorunda kalanlar ise birilerinin gelip kendilerini biryerlere götürmesini beklemektedirler. Aray›fllar› kazançlar› olmaktan çok bir dayanak olmaktad›rlar. Yat›r›mlar› fayda odakl› olmaktan çok kurum kurtarmaya dönük olmaktad›r. Hedefleri sürekli yenilenmek olmaktan çok di¤erlerinden geri kalmamak olmaktad›r. De¤iflim sihirli bir de¤nek de¤ildir. Ancak kurum içerisinden bir gereksinim olarak kendisini gösterdi¤inde baflar›l› olur. De¤iflime gözünü ve kulaklar›n› t›kayanlar, kurumsal ihtiyaçlar› göz ard› edenler, maliyet duvar›n›n arkas›na s›¤›nanlar ileride oluflabilecek f›rsatlar› de¤erlendirememektedir. De¤iflim f›rsatlar ile tehditleri önlemenin en güzel arac›d›r. De¤iflim kuvvetli oldu¤unuz yönlerinizi zay›f oldu¤unuz yönlerin iyilefltirilmesinde kullanabilme becerisinin en güzel tezahürüdür. Onun için de¤iflimi rüyalar aleminde bir unsur, modern yönetim bilimcilerin bir hayali, ulafl›lmas› güç akademik bir olgu, günün gerçeklerinden uzak teorik bir unsur olarak görmemek gerekmektedir. Eskiden bu yanl›fll›k kurumlar›n yaflamlar›nm› sürdürmelerine bir nebzede olsa olanak b›rak›rken bilgi toplumuna geçiflte bu gerçe¤i görememenin bedeli çok daha fazla olacakt›r. >> Temelde arzu edilen sadece de¤iflime ayak uydurmak olmay›p de¤iflimi de peflinden sürüklemektir. Bunu baflarmak mümkün olmasa da en az›ndan bu de¤iflim sürecinde aktif rol alarak geride kalmamak önemlidir. De¤iflim hayat›n her aflamas›nda ve her yerde kendisini gösterdi¤ine, yukar›daki aç›klanan gerçekler göz ard› edilemeyece¤ine ve sorunsuz bir toplum ve kurum oluflturman›n önemli bir arac› olarak oldu¤una göre, her alanda de¤iflim sorgulanmal› ve ilgili gereksinimleri yerine getirilmelidir. Devlet bu konuda tüm toplumsal unsurlar› desteklemeli ve ifl adamlar›na da yol açarak onlar›n bu süreçte olmas› gereken yere oturmas›n› teflvik etmelidir. E¤itimciler e¤itim sistemlerini, sa¤l›kç›lar sa¤l›k sistemini, araflt›rma yapanlar araflt›rma ve gelifltirme sistemlerini, sanayiciler üretim tesislerini, sosyal kurumlar toplumsal olgular›n› bu kaspamda gözden geçirmelidirler. Temel de arzu edilen sadece de¤iflime ayak uydurmak olmay›p de¤iflimi de peflinden sürüklemektir. Bunu baflarmak mümkün olmasa da en az›ndan bu de¤iflim sürecinde aktif rol alarak geride kalmamak önemlidir. Kurumlar›n, bireylerin ve toplumsal oluflumlar›n en temel hedefleri aras›nda de¤iflimi izlemek yer almal›d›r. Bu makalede sanayicilerin de¤iflim sürecinde nas›l yönlenmesi gerekti¤i üzerine bir analiz sunulacakt›r. Sanayici temsilcilerinin ve onlardan oluflan sivil toplum örgütlerinin bu kapsamda ilgili de¤iflim programlar›n› hayata geçirmeleri ve sürekli biçimde de¤iflim fark›ndal›¤›n› canl› tutmalar› çok önemlidir. Sanayiciler hem kendi kurumlar› hem de toplumsal geliflim için bu konuda hassas olmak durumundad›rlar. De¤iflim programlar›n›n içerikleri ve uygulanabilir planlar›n oluflturulmas› bu makalenin kapsam› d›fl›nda tutulmufltur. Konunun önemine göre ayr›ca irdelenmesi önerilmektedir. Tar›m a¤alar›ndan patronlara Her ne kadar sanayici endüstri toplumunun temel bir dire¤i olarak ortaya ç›km›fl ise de ondan öncede var oldu¤u gibi bilgi toplumunda ve ondan sonras›nda da var olacakt›r. Sanayicinin yap›lanmas› de¤iflecek, sahip oldu¤u olanaklar de¤iflecek, yönetim tarzlar› farkl› olacak, kulland›klar› yöntemler eskisi gibi olmayacakt›r. K›sacas› herfleyi eski olacak eski olan hiç birfley yenisi kadar fayda getirmeyecektir. Yenilebilenler, yeniliklere ayak uydurmas›n› becerebilenler yaflama flartlar›n› sürdürecektir. Sa¤l›kl› büyüyemeyenler ise ellerindeki olanaklar› di¤erlerine kapt›racaklard›r. Sanayicinin bu gerçe¤i görmesi gerekmektedir. Kabul etse de etmese de bunu anlamak ve gere¤ini yapmak durumundad›r. Kendisinin fark›ndal›¤›n›n yan› s›ra tüm çal›flanlar›n›n da bu gerçe¤i görmesi için giriflimlerde bulunmal› ve de¤iflimi kurumsal bir canl›l›k olarak sürdürmenin mücadelesini vermelidir. Tar›m toplumunun ifl vereni daha çok toprak ile u¤rafl›rd›. Tar›m a¤alar› o zamanlar›n en önemli ifl adamlar› idi. Topluma hakim güc olmakta ve yönetimleri istedikleri gibi yönlendirebilmekteydiler. Zaman içerisinde özellikle makinelerin icad edilmesi ile toplumun dinamikleri de¤iflti. Tar›m toplumu yerini endüstri toplumuna b›rakt›. Tar›m a¤alar›n›n etkinli¤i zay›flad› ve patron s›n›f› olufltu. Patronlar güç kazanmaya ve toplumsal olgular üzerinde daha etkin olmaya bafllad›lar. Bu de¤iflim sürecini izleyen tar›m a¤alar› da patron olmay› baflard›. Sanayici dedi¤imiz kesimin bel kemi¤ini oluflturdular. Onlar›n nesilleri ise sanayi toplumunun faydalar›ndan ve nimetlerinden istifade ettiler. Bu arada tar›m toplumunda etkin olmayan bir kesim insanda bu de¤iflim sürecine ayak uydurarak patron olabilme niteli¤ine kavufltu. Günümüz sanayicilerinin övüne övüne ve büyük bir gururla anlatt›klar› “babam s›radan bir iflçi idi. Çok çal›flt›...”, “ Babam küçük bir tezgah ile bafllad›. Bügünkü dev tesislerin temelini o tezgah ile att›...”, “Küçükcük atolyesinde mum ›fl›¤›nda bugünkü inan›lmaz teknolojinin temellerini att›...” gibi söylemleri bu gerçe¤in bir göstergesidir. Bilgi toplumumunun sanayicisi Tar›m toplumunun sanayicisi Tar›m A¤as›, Endüstri toplumunun sanayicisi Patron oldu¤una göre bilgi toplumunun sanayicisi kim olacakt›r? Cevapland›r›lmas› 49 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE >> Bilgi toplumunun sanayicisinin hizmet sektöründe önemli bir aktör olmas› gerekebilece¤ini ön görmek yanl›fl olmaz. ‹fl gücünün, emek yo¤un ifllerden beyin yo¤un ifllere yönlenmesi sonucu insanlar daha çok servis sistemlerine yöneleceklerdir. gereken soru budur? Bu sorunun cevab›n› herkesin ortak anlay›fl›n›n bir ürünü olan bir kavram ile ifade etmek güçtür. Microsfot flirketinin sahibi Bill Gates gibilerini niteleyen bir kavram bulmak gerekecektir. Bilgi toplumunun sanayicisini niteleyen birkaç unsur dikkate al›nd›¤›nda resmi daha net olarak görmek mümkün olacakt›r. Hepsini burada saymak mümkün olmamakla birlikte baz› temel unsurlar› afla¤›da gibi s›ralarsak; •Kat›l›mc›, paylafl›mc›, fleffaf ve karar esnekli¤i çok yüksek •Performansa ve sonuçlara odak lanan •Bilgi yo¤un çal›flan •Yeni fikirlere aç›k •Yenilikçi •Öz güveni yüksek •Giriflimci •Riski seven •Rekabeti seven •Stratejik unsurlara odaklanan •Olaylara genifl perspectiften baka bilen •Kendi hatalar›ndan ders ç›kartan hata yapmaktan korkmayan vb. gibi niteliklere sahip ifl adamlar›n›n yeni dünya içerisinde etkin olabileceklerini söylemek yanl›fl olmaz. Buradan baz› dersler ç›kartmak söz konusudur. Bilgi toplumunun sanayicisi patronlar kadar rahat olamayacakt›r. Günün koflullar›n› anlay›p yorumlayacak yeteneklere sahip olmas› gerekecektir. Yukar›daki özelliklerin bir ço¤unu para ile almas›n›n mümkün olmad›¤›n› anlamas› gerekmektedir. 50 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Ya kendisini bu nitelikler ile donatacak yada bu niteliklere sahip bir ekibe tamam› ile güvenerek onlar›n alabilecekleri risklere katlanacakt›r. Buda o kadar kolay de¤ildir. Onun için günümüzün sanayicileri kendi çocuklar›n› bu gerçe¤i dikkate alarak gelece¤e haz›rlamak durumundad›r. Gelecekte onlar›nda çocuklar›n›n “babam dev makine tesislerini küçülterek bizleri bu küçük ama marifeti büyük sistemlere kavuflturdu...”, “ babam 1500 kifli ile çal›flarak bu 10 kiflinin yapt›¤› ifli yapard›. Onlar› yönetmek için çok çal›flt›...” gibi övgüleri kazanabileceklerdir. Tar›m toplumunun temel niteliklerinden birisi de emek yo¤un sistemler olmas› idi. Makinelerin gelmesi ile otomasyon çal›flmalar›n›n h›z kazanmas› sonucu art›k ifl gücü nitelikleri de¤iflmifl ve makine yo¤un sistemler ortaya ç›km›flt›r. Bilgi toplumu ile birlikte art›k otomasyon sistemlerinin de ötesinde bilgi yo¤un bir çal›flma ortam› oluflmaktad›r. Üretim sahalar›ndaki otomasyon sistemlerinin otonom nitelikler kazanmas›, kendi kendisine karar verebilen makinelerin ortaya ç›kmas›, sanal yöneticilerin art›k hayat›n bir gerçe¤i olmas› sonucunda toplumsal geliflimde daha çok imalat sektöründen hizmet sektörüne do¤ru kaymaktad›r. Bu gerçekten hareket ile bilgi toplumunun sanayicisinin hizmet sektöründe önemli bir aktör olmas› gerekebilece¤ini ön görmek yanl›fl olmaz. ‹fl gücünün emek yo¤un ifllerden beyin yo¤un ifllere yönlenmesi sonucu insanlar daha çok servis sistemlerine yöneleceklerdir. Oralarda kendilerine ifl yapa- bilme ve kendi yeteneklerini gösterebilme flans›n› daha çok yakalayacaklard›r. Nereden bafllamal› De¤iflim kaç›n›lmaz oldu¤una ve sonuçta bilgi toplumu bir flekilde karfl›m›za ç›kaca¤›na göre bügünün patronlar› gelece¤in Bill Gates’leri olabilmek için baz› programlar› acilen hayata geçirmelidirler. Bu kapsamda özellikle •De¤iflim yönetimi, •Bilgi yönetimi •Süreç yönetimi •Stratejik yönetim •‹novasyon yönetimi •Teknoloji yönetimi •Hizmet yönetimi •Araflt›rma gelifltirme yönetimi vb. gibi sistemlerini oluflturmak zorundad›rlar. Kurumun de¤iflim e¤risini pozitif trende kavuflacak flekilde yönlendirecek sistemleri harekete geçirmelidirler. ‹nsan kaynaklar›n› bu kapsamda yeniden flekillendirmek zorundad›rlar. Performansa ve sonuca odakl› sistemleri ektin olarak yaflatmak durumundad›rlar. Bilgi yo¤un çal›flacak ifl ortamlar›n›n oluflturulmas›nda aktif olarak sanayicilerinde rol almas›, karar süreçlerinin parças› olmalar›, stratejik olarak kurumsal yap›lanmada aktif görev almalar› bu iflleri baflkalar›na b›rakmamalar› önemlidir. Yeni fikirleri dinlemeli ve özellikle arafltr›rma ve gelifltirmeye önemli oranda yat›r›m yapmalar› laz›md›r. Art›k patronlar kaznad›klar› paralar›n bir k›sm›n› yeni fikirlerin ve bilgi yo¤un sistemlerin hayata geçirilmesi içim harcamak durumundad›rlar. >> Bilgi toplumunda iflletme açmak için sadece paran›nda yeterli olmayaca¤›n› anlamak gerekmektedir. Para ile birlikte giriflimci bir ruh, yenilikçi bir yaklafl›m, özellikle risk alt›na girmekten kaç›nmamak gibi unsurlar›nda çok önemli oldu¤unu belirtmekte fayda vard›r. Burada özellikle bir konuya dikkatleri çekmek gerekmektedir. Bilgi toplumunda baflar›l› bir ifl hayat› sürdürebilmek için gerekli olan ortam›n iyi anlafl›lmas› önemlidir. Bir kurumda otomasyon sistemlerinin etkin olarak hüküm sürmedi¤i durumlarda kendi kendini yönetebilen otonom sistemlere yat›r›m yapman›n önemli s›k›nt›lar do¤urabilece¤ini unutmamak gerekir. Alt yap›s› sa¤lam olmadan insanlar›n çalakalem yat›r›mlar geçreklefltirmesi do¤ru olmayacakt›r. Yeni bir sektörde, gerekli yat›r›mlar› yapabilecek güce sahip olunmas› durumda gerekli olan alt yap›n›n tamam› ile yeniden tesis edilecek flekilde ifle bafllamak bir sorun do¤urmayabilir. E¤er mevcut sistemler ile ifl hayat›na devam ederken at›l›m yap›lmas› düflünülür ise o zaman öncelikle gerekli olabilecek alt yap›n›n haz›rlanmas› gerekir. Unutulmamal›d›r ki! eskiden fabrika açmak için para yeterli olabilirdi. Ancak bilgi toplumunda iflletme açmak için sadece paran›nda yeterli olmayaca¤›n› anlamak gerekmektedir. Para ile birlikte giriflimci bir ruh, yenilikçi bir yaklafl›m, özellikle risk alt›na girmekten kaç›nmamak gibi unsurlar›nda çok önemli oldu¤unu belirtmekte fayda vard›r. Günümüz sanayicilerinin bu gerçekleri iyi özümseyerek kendilerine bir gelecek oluflturmak yönünde çal›flmalar yapmas› önerilmektedir. Bilgi toplumundan sonra ne olacak? Sanayi toplumunun do¤uflu, geliflmesi, büyümesi ve olgunlu¤a eriflmesi süreci asl›nda ayr›ca irdelenmesi gereken bir süreçtir. Ancak el sanatlar›ndan tam otomatik insans›z makinelere geçifl sürecinin tar›m toplumundaki de¤iflim unsurlar›ndan çok daha h›zl› gerçekleflti¤i görülmektedir. Tar›m toplumundan sanayi toplumuna geçifl süreci 500 y›l gibi bir süre alm›fl iken, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçifl süreci ise 150 y›l gibi bir sürede gerçekleflmifltir. Tabiiki bilgi toplumundan bir di¤er topluma geçiflte daha k›sa sürelerde olacakt›r. Ancak bilgi toplumunun sonras›nda ne oldu¤unun da flimdiden sorgulanmas› gerekmektedir. Bu konuda bir öngörüde bulunmak çok zor olmakla beraber hikmet toplumuna do¤ru bir gidiflin oldu¤unu söylemek mümkün olabilir. Bunun niteliklerinin neler olabilece¤i ise flimdilik net olarak görülmemektedir. Zaman bizleri bu kapsamda da düflünmeye birfleyler ortaya koymaya itecektir. Sonuç olarak De¤iflim kaç›n›lmaz bir süreçtir. Her halükarda yaflanacakt›r. ‹nsanlar bu süreç içerisinde istemeselerde kendilerini bulacaklard›r. Bu süreçte haz›rl›kl› olanlar baflar›l› olacak di¤erleri ise onlar› izlemekle meflgul olacakt›r. Sanayici de art›k bak›fl aç›s›n› ve gidiflat›n› bu kapsamda de¤ifltirmek durumunda kalacakt›r. Yeniliklere aç›k olacak, her geçen gün yeni fikirleri ortaya ç›kartmak pazarda mal satmaktan daha önemli olacakt›r. Yeni yöntemler bulmak, yeni müflteri bulmaktan daha önemli olacakt›r. Müflteri memnuniyetin önemini hiç yitirmeyecek ancak sanayici bu memnuniyeti bildi¤imiz geleneksel yöntemler ile sa¤layamayacakt›r. Çok yönlü ürünler üretmek, daha fazla çeflit ve nitelikte hizmetler sunmak, k›sa zamanda istekleri karfl›layabilmek vb. ile bu memnuniyeti art›rman›n derdine düflülecektir. Kalite ve fiyat avantaj› yeterli olmayacak, ürünün sa¤lad›¤› fonksiyonel nitelikler ve sosyal tatmin önemli olacakt›r. Paras›n› harcayan herkes sadece ürünün sa¤lad›¤› fonksiyonel nitelikler ile tatmin olmayacak, görüntüsü, kullan›m kolayl›¤› vb. gibi sosyal tatmin unsurlar›na da odaklanmak gerekecektir. Sanayici kendisini bu kapsamda sürekli yenileyecektir. Eskiden oldu¤u gibi eleman çal›flt›rmak yeterli olmayacakt›r. Çal›flt›rd›¤› eleman› anlayacak ve yönlendirecek bilgi birikimi ve tecrübesine sahip, gerekli olan e¤itim alt yap›s›na kvuflmufl olmas› gerekecektir. Kendi ifl sahas›n›n cilvelerini bildi¤i kadar sektörel geliflimleri takip edecek,toplumsal olaylara karfl› duyarl› olacak ve bu geliflmelerden yeni ifl olanaklar› oluflturman›n peflinde koflacakt›r. K›sacas› olaylar›n arkas›ndaki gerçeklerinde ötesine giderek arkadaki hikmeti aramak durumunda kalacakt›r. Baflar› ancak bu yolla sürdürülebilir olacakt›r. Mevlanan›n söyledi¤i gibi “dünle gelen herfley dünle gitti canca¤›z›m art›k yeni fleyler söylemek laz›m” olacakt›r. 51 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Endüstriyel Ar-Ge Proje Destekleri Ülkemiz, genç bir nüfusa, zengin yer alt› ve yerüstü do¤al hammadde kaynaklar›na, önemli tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. Ülkemizde üniversiteye girme oran› maalesef çok düflük seviyelerde seyretmekte, genç nüfusumuzu e¤itmekte yetersiz kal›nmakta, ayr›ca üniversite mezunu yüz binlerce iflsizler ordusu da her geçen gün artmakta ve istihdam sorunu çok ciddi boyutlara ulaflmaktad›r. > Prof. Dr. Zeki Çizmecio¤lu Y›ld›z Teknik Üniversitesi,Kimya Metalurji Fakültesi B u yaz›da, küresel krizden de etkilenen ülkemizde endüstri ve ifl piyasas›nda üretimin artmas›, yeni yat›r›mlar›n yap›lmas› ve istihdam sorununun çözümü için TÜB‹TAK ve Sanayi ve Ticaret Bakanl›¤› taraf›ndan üniversite sanayi iflbirli¤ini gelifltirmeye yönelik olarak verilen Endüstriyel Ar-Ge Proje Destekleri hakk›nda bilgi verilecektir. Bilgi ça¤› ‘Dünyay› isteyenler ilme sar›ls›nlar, ahireti isteyenler ilme sar›ls›nlar, hem dünyay›, hem Ahireti isteyenler yine ilme sar›ls›nlar.’ (Hadis-i fierif) “Bilgi ça¤›” olarak adland›r›lan ça¤›m›zda insan›n en de¤erli ürününün bilgi ve teknoloji oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Günümüz insan› bilgiye çok önem vermeye bafllam›flt›r. Bilgi, sevgi gibi paylaflt›kça artar ve toplumsal refah düzeyini art›r›r. Ülkeler birbiri ile teknolojik olarak yar›flmakta, geliflmifl ülkeler di¤er ülkelere bilgi ve teknoloji satmaktad›r. Üniversite-sanayi iflbirli¤i Ülkemizde maalesef üniversite-sanayi iflbirli¤i istenen seviyede geliflmemifltir. Sürekli konuflulan bir konu olan bu iflbirli¤ini tesis etmek için bir ortam gelifltirilmesi gereklidir. Bu iflbirli¤inin tesisi için devletimiz 1995 y›l›ndan beri endüstriyel Ar-Ge deste¤i verdi¤i halde, birçok ifl adam›m›z›n bu desteklerden haberi bile yoktur. Ayr›ca hala Üniversite hocalar›n›n akademik kariyer yapabilmelerinin ve yükseltilebilmelerinin tek ölçütü uluslar aras› yay›n yapmakt›r ki burada yay›n›n muhtevas›na dahi bak›lmamaktad›r. Dünyan›n hiçbir yerinde ülkemizde oldu¤u gibi böyle mili olmayan bir bilim politikas› yoktur. Bu politika bizi fikir iflçisi konumuna indirgemekte, fikirlerin yurtd›fl›nda toplanmas›na neden olmaktad›r. Oysa akade- 52 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 misyenlere ‘sen bu ülkeye, sanayiye, ekonomiye ne kazand›rd›n?’ diye sorulmal›d›r. Tüm ö¤retim elemanlar›na ek görev vererek onlar›n sanayinin içinde sorunlar› tan›malar›na imkân verilmeli ve ö¤rencilere de yaflanan sorunlara yönelik tez çal›flmalar› vermeleri sa¤lanmal›d›r. Üniversitelerimizde ülke problemlerine, endüstri ve ifl piyasas›n›n ihtiyaçlar›na yönelik araflt›rmalar yap›lmal›d›r. Üniversite- Sanayi iflbirli¤i ile ülkemizdeki do¤al hammaddelerden ileri teknoloji ürünü olan malzeme haline dönüfltürecek teknolojileri gelifltirmelidir. Üniversitelerimizin görevi, topluma rehberlik ve dan›flmanl›k yapmak, toplumun ihtiyaçlar›na yönelik projeler üretmektir. Üniversitelerimiz bu aç›dan kendilerinden beklenen fonksiyonlar› yerine getirmelidir. Bunun yan›nda sanayimizin de yenili¤e aç›k olmas›, bilginin de¤erini anlamas› her türlü geliflmenin bilimsel araflt›rma ve çal›flmalarla sa¤lanaca¤›na inanmas› gerekir. ‹fladam›, Ar – Ge’nin kendisine ve firmas›na ne kazand›raca¤›n›n bilincinde olmal›d›r. Üniversitelerin sorunlar› çözmeye müsait potansiyeli ve laboratuarlar› var, sanayinin de bir sürü çözüm bekleyen sorunu var, dolay›s›yla bunlar› bir araya getirmek gerekmektedir. Bu aç›dan üniversite-sanayi iflbirli¤i ülkemiz için çok önem arz etmektedir. AR-GE’nin tan›m› ve bilimsel çal›flmalar›n amac› - ‹nsano¤lu, yaflad›¤› bugünkü uygarl›k düzeyini, ulaflt›¤› sosyal ve ekonomik refah› teknolojik geliflmelere borçludur. Bu geliflmelerin ana kayna¤› bulufl ve yeniliklerdir. Bulufl ve yeniliklerin temel kayna¤› ise temel ve uygulamal› Araflt›rma-Gelifltirme faaliyetleridir - Ar-Ge, “insan›, toplumu ve kültürü içeren bilgi birikimini artt›rmak için sistema- >> Üniversitelerimizin görevi, topluma rehberlik ve dan›flmanl›k yapmak, toplumun ihtiyaçlar›na yönelik projeler üretmektir. Üniversitelerimiz bu aç›dan kendilerinden beklenen fonksiyonlar› yerine getirmelidir. tik olarak yürütülen çal›flmalar ve elde edilen birikimlerin yeni alanlarda kullan›lmas›” olarak tan›mlanmaktad›r. - Bütün Ar-Ge çal›flmalar› ve büyük projeler önce orijinal, günefl görmemifl bir düflünce veya fikirle bafllar. Daha sonra laboratuarda deneysel çal›flmalarla, endüstriyel boyutta denemelerle geliflir ve bir projeye dönüflür. - Ar-Ge’nin amac›, bilimsel araflt›rma çal›flmalar›n›n teknoloji üretimine, endüstri ve ekonominin geliflmesine yönelik olarak yap›lmas›n› sa¤lamakt›r. - Bilim, bilim için de¤il, endüstri ve ekonomi için, insan ve toplum için olmal›d›r. Endüstriyel AR-GE faaliyetinin kapsam› ve kabul kriteri Endüstriyel Ar-Ge çal›flmalar›nda kapsam, yeni bir proses veya ürün tasarlamak, teknoloji üretmek, ürün veya proseste teknik iyilefltirme yapmak oldu¤u gibi, proses veya giriflim tamamen ray›na oturmufl ise, pazar gelifltirmeye, önceden planlamaya, üretimi artt›rmaya veya sistemin düzenli bir flekilde çal›flmas›n› kontrol etmeye yönelik de olabilir. Bir projenin destek alabilmesi için 1. Yenilikçilik, 2. Ulusal bir ekonomik fayda yaratabilmesi, 3. Proje ekibin ve plan›n›n tatmin edicili¤i, olmak üzere üç önemli kriteri vard›r. Endüstriyel AR-GE faaliyetinin aflamalar› - Proje Fikri - Bilgi Toplama, Kaynak Tarama - Laboratuar Çal›flmalar› - Prototip Üretim - Pilot Tesisin Kurulmas› - Tasar›m, Patent ve Lisans Çal›flmalar› - Deneme Üretimi - Yat›r›m Giriflimi AR-GE proje destekleme program›n›n amac› TÜB‹TAK Ve Bakanl›k taraf›ndan Ar-Ge Projesi Destek Program›n›n amac›, firma düzeyinde katma de¤er yaratan kurulufllar›n Araflt›rma-Gelifltirme (Ar-Ge) çal›flmalar›n› teflvik etmek ve bu yolla Türk sanayinin Ar-Ge yetene¤inin yükseltilmesine katk›da bulunmakt›r. Kurumlar›n Ar-Ge çal›flmalar›n› destekleyerek Türk Sanayisinin Ar-Ge ye ay›rd›¤› pay› %0,3’lerden %3’lere ç›karmay› hedeflemektedir. ‹flsizli¤e çare: Yenilikçi AR-GE projesi Ülkemizdeki iflsizlik sorunun çözümü için yenilikçi endüstriyel Ar-Ge’nin teflviki ile üretim ve yat›r›m seferberli¤i yap›larak istihdam artt›r›lmal›d›r. Herkesin yapt›¤› ifli yapmak çözüm de¤ildir. Yenilikçi, yat›r›ma dönüflebilen, firmaya ve ülkeye ekonomik katk›s› olan projeler yap›lmas› gerekmektedir. Destekleme rogram›n›n kapsam› Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Program› ile; - Yeni bir ürün üretilmesi, - Ürün kalitesi veya standard›n›n yükseltilmesi - Maliyet düflürücü nitelikte yeni tekniklerin, - Yeni üretim teknolojilerinin gelifltirmesi konular›nda yürütülen Ar-Ge nitelikli projeler desteklenmektedir. Kimler baflvurabilir? Bir veya birden çok gerçek veya tüzel kifliye ait olan Türkiye’de yerleflik tüm iflletmeler proje baflvurusunda bulunabilir. Enerji Tasarrufuna Yönelik Çal›flmalar, - Yeni Teknoloji Üretimine Yönelik Çal›flmalar, - Tesislerin Modernizasyonu ve Teknoloji Yenileme Sorunlar›, - Yeni Yat›r›mlar›n Yönlendirilmesi, - Yeni Ürün Gelifltirmeye Yönelik Çal›flmalar, - Verimlilik ve Kalite Artt›rma, - Çevre Kirlili¤inin Azalt›lmas› ve At›klar›n De¤erlendirilmesi. Sonuç - Üniversitelerimiz, ülkemizin genç nüfusunu iyi e¤iten, bilgi ve teknoloji üreten, araflt›rmalar› ile ülkenin, endüstri ve ifl piyasas›n›n sorunlar›n› çözen, topluma bilgi ve projeleri ile yol gösteren sayg›n kurumlar olmal›d›r. - Sanayimiz de bilgi ça¤›n›n yafland›¤› günümüz dünyas›nda bilimsel düflünceye önem veren, sorunlar›n› bilimsel yöntemlerle çözmeye ve/veya çözdürmeye çal›flan, daha verimli ve kaliteli üretme yollar›n› araflt›rarak, üretimini yenilikçi projeler ve Ar-Ge çal›flmalar› ile sürekli olarak gelifltiren, her türlü yenili¤e ve geliflmeye aç›k kurulufllar olmal›d›r. - Sonuç olarak gerek üniversitelerimiz, gerekse endüstriyel kurulufllar›m›z TÜB‹TAK taraf›ndan verilen Ar-Ge destekleme programlar› ile Sanayi ve Ticaret Bakanl›¤› taraf›ndan verilen SAN-TEZ(Sanayi Tezleri) destekleme programlar›ndan yararlanarak iflbirli¤ini artt›rarak, üretimin artmas›, yeni yat›r›mlar›n yap›lmas› ve istihdam sorununun çözümü aç›s›ndan ülkemiz için büyük önem arz etmektedir. Çal›fl›labilecek endüstriyel AR-GE konular› - Yerli Hammaddelerin Kullan›m›n› Artt›rmaya Yönelik Çal›flmalar, - Yeni Çevreci Enerjilerin Kullan›m›na ve 53 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Sanayileflme ve yüksek teknoloji k›skac›nda Türkiye Ülkemizde sanayileflme sürecinin ne zaman bafllad›¤› konusunda çeflitli tart›flmalar olabilir. Bunu flimdilik tarihçilere b›rakarak Türkiye’nin sanayileflme sürecinde önündeki f›rsat ve tehditlere dikkat çekmek istiyorum. > Dr. Müh. Mustafa Uysal Tekno Tasar›m A.fi. Genel Müdürü 54 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 S anayinin lokomotifli¤ini yapan sektörler bulunmaktad›r; otomotiv, savunma, tekstil, makine, elektronik, beyaz eflya v.b. bunlardan baz›lar›d›r. Ne güzel ki bu sektörel da¤›l›m eksik veya fazlas›yla ülkemizde mevcuttur. Hangi sektörü ele al›rsan›z al›n, mutlaka bir izini bulursunuz bu topraklarda. Ne de olsa medeniyetlerin merkezidir yaflad›¤›m›z co¤rafya. Maalesef a¤›r sanayi çal›flmalar›nda Türkiye çok geç kalm›flt›r. Bu yönde 70’li y›llarda yapt›¤› hamleler, bugünkü farkl› sektör da¤›l›mlar›n›n temellerini oluflturmufltur. Belki bugün kendimize ait bir otomobil markam›z yok ama ticari araç markalar›m›z bulunmaktad›r. Elektronik ve makine imalat sektörlerinde bizim dedi¤imiz sektörlerimiz bulunmaktad›r. 70’li y›llarda otomotivde montaj sanayinin ad›mlar› at›ld›¤›nda pek çok kifli bunu az›msam›flt›. 60’l› y›llarda kaç›rd›¤›m›z kendi arac›m›z› üretme flans›m›za hay›flan›lm›flt› beklide. Fakat o y›llarda at›lan sanayi tohumlar› bugün ülkemizdeki önemli bir lokomotif sektörü do¤urdu. 80’li y›llarda bu sektör, daha fazla yerlilefltirme sevdas›yla sanayicilerimizi do¤urdu. 90’l› y›llarda bu sektör bitiyor denildi¤i s›rada, kendi iç dinamikleri ile kaliteyi üretti ve Avrupa’n›n en kaliteli araçlar›n› üretti. 2000’li y›llara geldi¤imizde de kendi araçlar›m›z› üretmek istedi¤imizi dile getirdi ve yabanc› ortakl›lara ra¤men kendi mühendislik birikimlerimizi bu alanda yo¤un olarak kulland›¤›m›z 2 önemli hafif ticari arac› bu ülkede ürettik. 2010’lu y›llara geldi¤imizde ise yerlilik daha da bir önem kazand› ve yabanc› ortakl› kurulufllar dahi tamamen yerli bir üretim yapmak istediklerini merkezlerine ilettiler. Elektronik ve beyaz eflyada da benzer bir serüven vard›r. Ne zaman ki önemli bir kuruluflumuz yabanc› lisans ile üretim yapmay› karfl›l›kl› pazarl›klarda anlaflamay›p ask›ya al›nca yerli bir dev ürettik. Firmalar›n kendi iç dinamiklerine yöneldi¤inde dünya markas› ç›karabildi¤imizi gördük ve yine küresel sermayeye entegre olan kurulufllar›m›z›n cazibesini yitirince kapanmak zorunda kald›¤›n› da gördük. Di¤er baflar›l› bir sektör de makine imalat sanayidir ki bu sektör dünyada sadece geliflmifl ülkelerin tekelinde yürütülmektedir. Hangi geliflmifl ülkeye bakarsan›z içinde kendi makine imalat sektörünü bulabilirsiniz. Bizim makine imalat sektörümüz de özellikle 90’l› y›llardan sonra bu süreçte yer buldu ve bugün çok önemli kapasiteleri yurt d›fl›na makine üretmek için kullan›yoruz. Bu bizim sanayi hamlemizin önemli bir dayana¤› oldu. 90’l› y›llarda bize biçilen bir rol vard› “ucuz ve kaliteli üretim merkezi, Türkiye”. Çok geç olmadan bunun yanl›fl bir hedef >> 90’l› y›llarda bize biçilen bir rol vard› “ucuz ve kaliteli üretim merkezi, Türkiye”. Çok geç olmadan bunun yanl›fl bir hedef oldu¤unun fark›na vard›k. Bugünlerde otomotiv sektörü bunun ac›s›n› çok fazla çekiyor. oldu¤unun fark›na vard›k. Bugünlerde otomotiv sektörü bunun ac›s›n› çok fazla çekiyor. Bu misyona uyup yeni projeleri ülkemize çekebilmek için yan sanayi kârlar›nda önemli düflüfller talep ediliyor. Peki bunu yapmak zorunda m›y›z? Evet, yoksa yaflayamay›z. ‹hracat›m›z›n büyük bir k›sm›n› yapt›¤›m›z Avrupa Birli¤i, bize bu rolü biçmiflti. Ama ileri teknoloji ve ArGe üretmeyi kendisi sürdürüyor ve kendi markalar› ile bizim üretti¤imiz ürünleri bize sat›yordu. Bu durum hepimizin dikkatini çekmemifl miydi? Dikkatini çekenler bu durumda önlem ald›lar ve kendi marka ve ürünlerini ç›kard›lar. ‹flte onlar baflard›lar. Di¤erleri ise yukar›dan gelecek sese halen kulak kesilmektedirler. Bir yandan yaflam mücadelesi veriyorsunuz, di¤er yandan da uzun perspektif koymaya koyuluyorsunuz. ‹kisi bir arada ço¤u zaman olmuyor. Bu durumda bir yol gösterici bekliyorsunuz, onu da bulam›yorsunuz. Son zamanlarda Avrupa Birli¤i uyum süreci içerisinde gayr› safi yurt içi has›ladan Ar-Ge ye düflen pay›n düflük oldu¤unu keflfetti Türkiye. Bu noktada Ar-Ge ile ilgili teflviklerini art›rmaya bafllad›. Bugün tam bir Ar-Ge cenneti oldu bu ülke. Fakat bu durumda yerli sanayicimizin yan›nda ülkemizde faaliyet gösteren yabanc› sektörün de dikkatini çekti ve onlar da baz› Ar-Ge çal›flmalar›n› Türkiye’de yapmaya karar verdi. Kötü mü oldu? Hay›r. Ar-Ge’yi bu ülkede daha cazip hale nas›l getirebilirsiniz? Serbest piyasa ekonomisini kabul etti¤iniz halde siz gelin siz gelmeyin nas›l dersiniz? Kald› ki katma de¤eri yüksek ürün gelifltirmek isteyen bu ülkeye gelsin, hatta bu ürünleri yine ucuz ülkelerde üretmek istiyorsa da gelsin. Niçin? Çünkü ülkemizde çok geliflmemifl bir Ar-Ge kültürü var buna karfl›l›k istihdam edilmeyi bekleyen ciddi bir e¤itilmifl genç nüfus var. E¤er talep üretim alan›ndan olursa siz de üretime odaklanacaks›n›z ama neyi üreteceksiniz? Size verildi¤i kadar›n›. Yok fikrinizle yeni ürünler gelifltiriyorsan›z, bu kültüre haz›r iseniz, yeni ürünü bugün yabanc› teflebbüs için gelifltirmifl olabilirsiniz, fakat yar›n bunu kendiniz için gelifltirmeye çal›flacaks›n›z. ‹flte bugün elektrikli otomobilimizi Cenevre Fuar›’nda sunup flans aramam›z›n temeli budur. Geliflmifl ülkeler her alanda sanayilerini kurmufllar ve bunu sürekli gelifltiriyorlar. Sürekli gelifltirmek için de bir mekanizma oluflturmufllar. Bütçelerini oluflturmufllar ve Ar-GE merkezlerini kurmufllar. ArGe’ye talep olmadan bunu nas›l yapars›n›z? ‹lk önce talep oluflturman›z gerekli ve Türkiye’de bunu yap›yor. Türkiye, pek çok Avrupa ülkesinden ve dahi dünya ülkesinden daha fazla Ar-Ge deste¤i vererek kendine yeni bir yol çiziyor. Daha önce kendisine önerilen rolü b›rak›p, katma de¤eri yüksek ürünlere yöneliyor. Aza talip olmuyor, ço¤u alabilece¤ini biliyor. Bunun için tabii ki tüm enstrümanlar› kullan›yor. Geliflmifl ülkeler, teknolojik avantajlar›n› her flartta kulland›lar. Örne¤in en yeni ürünlerini bizim gibi ülkelere sonradan gönderdiler. Veya ileri teknoloji ürününe ihtiyaç duydu¤umuzda flu anda üretmiyoruz, 3 y›l sonraya s›ra var dediler. Ama flartlar de¤iflti, konjöktür de¤iflti ve bu ülkeler bizim ile kartlar›n› açmak zorunda kald›lar. Sonuç olarak kendi sanayilerini ayakta tutabilmek için bize ihtiyaçlar› oldu¤unu fark ettiler. Global kriz bu ifli daha da tetikledi. fiimdi herkes kriz sonras›nda konumlanmaya çal›fl›yor. Geliflmifl ülkeler buradaki avantajlar›n› bugün için kaybettiklerinin fark›ndalar. Türkiye’de krize sa¤l›kl› girerek önemli bir avantaj› yakalad›. Üstelik haz›rlam›fl oldu¤u orta ve uzun vadeli program ile yeni olas›l›klar› zorlayabilece¤ini gördü. fiimdi hedefleri tekrar gözden geçirmenin zaman› gelmifltir. A¤›r sanayileflme olmad› ama hafif sanayileflme olabilir. Yükte hafif olan bu sanayi pahada a¤›rd›r. Birlik olarak hareket edip ileriye do¤ru yol almam›z gerekecektir. Türkiye’nin haz›rlam›fl oldu¤u Vizyon2023 program›n› de¤ifltirmenin zaman› gelmifltir. Yeni roller da¤›t›l›yor ve burada Türkiye’nin daha cazip alternatifleri do¤uyor. Türkiye’nin sadece kendi s›n›rlar› içinde de¤il. 55 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Sanayi, ülkemizin gelifliminde öncülü¤ünü sürdürecek Ülke ekonomisinde, sanayi, tar›m, hizmet, turizm, finansman, inflaat, madencilik, ulafl›m sektörlerinin dengeli oluflmas› gerekir. Sanayi daima önde olmal›d›r. Yat›r›m mallar›, ara mallar ve tüketim mallar›n›n planl› oranlar› ülke sanayisini güçlü yapabilir. > Prof. Dr. ‹. ‹lhami Karayalç›n ‹.T.Ü Makina Fakültesi 56 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 B üyük Osmanl› Devleti sanayi sektörünü ihmal etti¤i için, bat›n›n sanayileflen devletlerine yenildi, varl›klar›n› kaybetti. Japonya, do¤al kaynaklar›n›n k›tl›¤›na ra¤men sanayisi ile güçlü bir ekonomiye kavufltu. Rusya sanayisini gelifltiremedi. Gücünü kaybetti, da¤›ld›. Ülke ekonomisinde, sanayi, tar›m, hizmet, turizm, finansman, inflaat, madencilik, ulafl›m sektörlerinin dengeli oluflmas› gerekir. Sanayi daima önde olmal›d›r. Yat›r›m mallar›, ara mallar ve tüketim mallar›n›n planl› oranlar› ülke sanayisini güçlü yapabilir. Ülkemiz son 50 y›lda sanayileflmeye h›z verdi. Otomotivde dünya dokuzuncusu, demir çelikte 25 milyon tonla 12., çimentoda 55 milyon tonla üçüncü durumdad›r. Ev eflyalar›, ambalaj, ticari araç, gemi yap›m›, yap› malzemelerinde, art›k Avrupa ve di¤er ülke pazarlar›nda önde gelmektedir. Proseslenmifl g›da da Avrupa’n›n ve çevre ülkelerin besleyicisi durumundad›r. Bu geliflmenin sürdürülmesi için Odalar Birli¤i, Devlet Planlama Teflkilat›, sanayi odalar›, sanayi vak›f ve dernekleri, üniversiteler, organize sanayi bölgeleri, yat›r›mc› bakanl›klar ve medya iflbirli¤i içinde sanayileflme için stratejik uzun vadeli plan- >> Yat›r›m araçlar›, çelik fabrikalar›, izabe f›r›nlar›n›, tren, gemi, traktör, ticari araç, çelik f›r›nlar›, haddehaneler, büyük tak›m tezgâhlar›, dik tornalar, borlama tezgâhlar›, vargeller, metal iflleme merkezleri, presler imal etmek a¤›r sanayinin varl›¤›n› gösterir. larla çal›flmal›d›r. Dergimiz ülkenin teknoloji ve sanayi kültüründe, yol gösterici bilgilendirici ve sanayi hareketini canl› ve s›cak tutucu bir rol oynayacakt›r. Türkiye sanayisinde, 55 y›ll›k ö¤retim, araflt›rma, projecilik ve dan›flmanl›k birikimimle 200 kuruluflta heyecanla hizmet ettim. Binlerce sanayi yöneticisi yetifltirdim. Geçmifli muhteflem ülkemin, yeniden ekonomisini, refah›n› gelifltirmek yüksek bir sanayi ülkesi olmak için, inanc›, heyecan›, kaynaklar› ve k›ymetli giriflimcileri var. K›ymetli sanayiciler, ilerleyelim, daha planl›, daha inançl›, cesaretli, ama sistemli, hesapl›, araflt›rmac› olarak hareket edelim. Ecdad›m›z, bizden yine parlak baflar›lar, eserler, fabrikalar bekliyor. Üç k›tay› fethedenlerin binlerce, köprü, külliye, su kemerleri, kervan saraylar, hisarlar, çeflmeler, kad›rgalar yapanlar›n torunlar›, flimdi sizden ekonomi ve sanayi fetihleri bekleniyor. Sanayileflme hareketi, tüm ülkeyi, köyleri, kasabalar› sarmal›. ‹lkö¤retimde çocuklar›m›z fabrika sevgisi ile büyütülmeli. Meslek liselerinde gençler üretmenin heyecan›n› duymal›. Mühendislik fakültelerinde, laboratuar, atölye çal›flmalar›nda tasarlama, imal etme becerileri gençleri sanayicili¤e bafllatmal›. Zanaatten sanayicili¤e geçifl dönemi, art›k meyvelerini verdi. Organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri dünya ülkelerine t›rlar dolusu sanayi ürünleri gönderiyor. Sanayileflmede a¤›r sanayi cesaret ve hedefler verir. Yat›r›m araçlar›, çelik fabrikalar›, izabe f›r›nlar›n›, tren, gemi, traktör, ticari araç, çelik f›r›nlar›, haddehaneler, büyük tak›m tezgâhlar›, dik tornalar, borlama tezgâhlar›, vargeller, metal iflleme merkezleri, presler imal etmek a¤›r sanayinin varl›¤›n› gösterir. Biz art›k bunlar› imal ediyoruz. Metal iflleme, metalürji, a¤›r makine yapman›n alt yap›s›d›r. Dev barajlar›n daimi teçhizat›n›, kapaklar›n›, türbinlerini imal eden Gaziantep’teki Ç‹LTU⁄ A.fi. ülkemiz sanayileflmesinde bir kaleye dikilen bayrak gibi geliflmemizi simgeliyor. Daha yüzlerce böyle sanayi kaleleri var ülkemizde. ‹malat ve ifl makineleri yap›yoruz. MKE ve Sanko ekstravatörler yap›yor. Elaz›¤, Kayseri, Konya, Denizli, Manisa, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Eskiflehir, Urfa, Marafl, Malatya, ambalaj, tekstil, g›da pro- ses, ev eflyalar›, makinelerinde Avrupa ölçülerini aflt›. Ürün, kalite kültürü olgunlaflt›. Ara mal olarak, çelik saç, profil, alüminyum levhalar, kal›n çelik levha, çelik döküm, plastikler kablo, sunta, bak›r levha, gibi ürünler ana sanayimizi besliyor. Dayan›kl› tüketim mallar›, ev, ofis otel araçlar› yap›yoruz. Enerji makineleri, trafolar, santraller, elektrik donat›m art›k bizi d›fla ba¤›ml›l›ktan kurtard›. Giriflimcilik, ifl adaml›¤›, planl› hareket AR-GE, teknoloji, bilim, uygulamal› bilim, laboratuar, pilot imalat, bulufl, tasar›m, teflvik, ekonomik analiz, hammadde kaynaklar›, ulafl›m, iletiflim, sanayi meyvelerini almam›z› sa¤layan elemanlar, sanayi bunlar›n hepsini önem vermeyi gerektirir. Tüm bu de¤erleri, inançl›, hedefe kenetlenen, yönetici, mühendis, mimar, teknisyen, operatör, ve iflletmeci kadrolar sonuca götürür. Sanayileflme, stratejik ulusal sektörel hedefler, planlar, projeler, giriflimciler, yöneticiler teknik kadrolar, mühendis mimarlar, kuvvetli hükümetler, meslek kurulufllar› ve tüm milletin ortak mücadelesine, onurumuzu yükseltme, ekonomimizi kuvvetlendirme savafl›na dönüflmüfltür, devam edecektir. 57 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Türkiye’ye benzer ülkeler nas›l kalk›nm›fllar? Türkiye örnek mi almal› yoksa örnek mi olmal›? Yaz›n›n bafll›¤›nda sorulan sorular daha ziyade ekonomi üzerine e¤itim görmüfl kiflilerin cevaplayabilece¤i türden sorular. Ancak biz de bu sorulara bir mühendis bak›fl›yla kendi aç›m›zdan cevap bulmaya çal›flt›k. > Ömer Do¤an Bilgisayar Mühendisi 58 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Ö ncelikle kalk›nm›fl ülkelerin ortak özelliklerini s›ralarsak: 1. Hepside sanayileflmesini tamamlam›flt›r. 2. Sermaye birikimi yüksektir. 3. Ekonomik olarak güçlüdürler 4. E¤itim seviyesi yüksektir. 5. Kifli bafl›na GSMH, ortalama ömür, sa¤l›k harcamalar›, üretilen ve tüketilen maddeler gibi verilerde dünya ortalamas›n›n üzerindedir. Afla¤›da verilen tablo 1750-1900 y›llar› aras›nda bölgelere göre üretim oranlar›n› göstermektedir. Bu tablodan ç›kar›labilecek en çarp›c› sonuç 1750’de Dünya toplam sanayi üretiminin %73’ünü gerçeklefltiren üçüncü dünya ülkelerinin, 150 y›l sonra sadece %11’nini gerçeklefltirebilmesi, %0,1’ini gerçeklefltirebilen ABD’nin pay›n› %23’e, %23,2’sini gerçeklefltiren Avrupa ülkelerinin %62’ye ç›karmalar›d›r. 1750’lerde kifli bafl›na sanayileflme oran› Avrupa’da ve di¤er ülkelerde afla¤› yukar› ayn› idi. 1900’lere gelindi¤inde ise Üçüncü Dünya’n›n pay›, Avrupa’n›n 18’de biri kadard›r. (%35’e karfl› %2) ‹ngiltere’ye karfl› ise 50’de birdir. (%100’e karfl› %2) Avrupa ve ABD ülkelerinin kalk›nma flekilleri bizim örnek alabilece¤imiz türden de¤ildir. Zira hem tarihi itibariyle çok eskilere dayanmakta hem de fazlas›yla sömürü ve savafl› içinde bar›nd›rmaktad›r. Ancak 1900’lerin bafl›nda Japonya, 1960 sonras› di¤er baz› ülkeler kalk›nma sürecinde en az›ndan düzlü¤e ç›kmay› baflarm›fllard›r. Bunlar aras›nda G.Kore, Tayvan, Hongkong, Singapur, ‹rlanda ve son dönemde Çin’i sayabiliriz. Japonya’n›n kalk›nmas› 150 y›l› bulan bir süreçtir. Bu konuyla ilgili pek çok makale ve araflt›rma yaz›lar› da mevcuttur. Bizim için daha yak›n dönemde kalk›nma sürecine giren di¤er ülkeler daha önemli birer örnek teflkil etmektedir. Geri kalm›fl bir ülkede güçlü bir devlet mekanizmas›n›n ortaya ç›kmas›n›n befl koflulu oldu¤u savunulmaktad›r: Toplumu sarsan veya yap›s›n› zaafa u¤ratan büyük felaketlerin olmas›, d›flar›dan büyük bir askeri tehdit, büyük ülkelerin, ülke içinde istikrar› sa¤lamak amac›yla gücün bir kaynakta toplanmas›n› desteklemeleri, toplumdan göreceli olarak izole ve daha iyi e¤itilmifl bir sosyal grubun olmas›, güçlü bir devlet mekanizmas›n›n kurulmas›n› savunan yetenekli liderlerin varl›¤›. G.Kore’de 1961 y›l›ndaki askeri darbeyle bafllayan süreç, 1965 ortalar›ndan itibaren güçlü bir devlet için yukar›da say›lan befl koflulun tümünün varl›¤›n› mümkün k›lm›flt›r. Kore’de güçlü bir devletin ortaya ç›kmas›, al›nan kararlar›n uygulanabilmesini sa¤lam›flt›r. Ancak, daha da önemlisi, bu güçlü devletin kendi varl›¤›n› meflrulaflt›rmak ve toplumda bir uzlafl› oluflturabilmek için ekonomik büyümeyi varl›¤›n›n temel nedeni olarak kabul etmesidir. Güneydo¤u Asya ülkeleri son günlerde yaflad›klar› ekonomik krize gelinceye kadar 30-40 y›l içerisinde ola¤an üstü bir ekonomik ve sosyal geliflme göstermifltir. 19651990 y›llar› aras›nda bölgede kifli bafl›na >> Güneydo¤u Asya ülkeleri son günlerde yaflad›klar› ekonomik krize gelinceye kadar 30-40 y›l içerisinde ola¤an üstü bir ekonomik ve sosyal geliflme göstermifltir. 1965-1990 y›llar› aras›nda bölgede kifli bafl›na ulusal gelir y›ll›k reel olarak ortalama %5,6 oran›nda artarak dünya üzerinde görülmemifl bir performans sa¤lam›flt›r. ulusal gelir y›ll›k reel olarak ortalama %5,6 oran›nda artarak dünya üzerinde görülmemifl bir performans sa¤lam›flt›r. Söz konusu büyümenin büyük bir bölümü 8 ülkede meydana gelmifltir: Japonya, G. Kore, Tayvan, Hong Kong, Singapur, daha sonra Endonezya, Malezya ve Tayland. Sekiz ülke aras›nda do¤al kaynaklar, kültür, politik ortam ve sosyal aç›dan büyük farkl›l›klar vard›r. Ayr›ca, devletin ekonomideki rolü ve ekonomik politikalar› uygulamada kulland›¤› araçlar da farkl›d›r. Ancak söz konusu ülkelerin ulaflt›¤› nokta ayn›d›r: Yüksek oranda ekonomik büyüme ile birlikte gelir da¤›l›m›ndaki büyük iyileflmeler. Burada dikkat edilmesi gereken nokta büyümenin kesintisiz, uzun süreli ve dengesiz olmas›d›r. Malezya d›fl›nda yedi ülke en yüksek kifli bafl›na gelir art›fl›n›, en düflük gelir adaletsizli¤i ile sa¤layarak büyümenin örneklerini vermifllerdir. Öyle ki, G. Kore ve Tayvan gelir da¤›l›m›n›n eflit oldu¤u ülkeler durumuna gelmifl, sonuçta yoksulluk azalarak ortalama yaflam süresi uzam›flt›r. Yönetilen piyasalar yaklafl›m›, Güneydo¤u Asya ülkelerinin kalk›nma mucizesinde devletin rolünü en do¤ru ve kapsaml› biçimde inceleyerek, baflar›n›n aktif ve etkin devlet müdahalelerine dayand›¤›n› savunmaktad›r. Devlet, do¤rudan veya dolayl› olarak piyasalardaki kaynak da¤›l›m›n› ve kullan›m›n› büyük ölçüde etkilemifltir. Kaynaklar, etkin iflleyen bir teflvik sistemi ve bürokratik altyap› sayesinde, teknoloji yo¤un sektörlerdeki yat›r›mlara Tablo-1 > Dünya Sanayi Üretiminin Göreli Da¤›l›m› 1750 Tüm Avrupa 23,2 ‹ngiltere 1,9 ABD 0,1 Japonya 3,8 Üçüncü Dünya 73,0 Çin 32,8 Hindistan/Pakistan 24,5 1800 28,1 4,3 0,8 3,5 67,7 33,3 19,7 1830 34,2 9,5 2,4 2,8 60,5 29,8 17,6 1860 53,2 19,9 7,2 2,6 36,6 19,7 8,6 1880 61,3 22,9 14,7 2,4 20,9 12,5 2,8 1900 62,0 18,5 23,6 2,4 11,0 6,2 1,7 1830 11 25 14 7 6 6 6 1860 16 64 21 7 4 4 3 1880 24 87 38 9 3 4 2 1900 35 100 69 12 2 3 1 Tablo-2 > Kifli Bafl›na Sanayileflme Oran› Tüm Avrupa ‹ngiltere ABD Japonya Üçüncü Dünya Çin Hindistan/Pakistan 1750 8 10 4 7 7 8 7 1800 8 16 9 7 6 6 6 kayd›r›lm›fl ve bu yat›r›mlar sonucu ortaya ç›kan sanayilerin dünya pazarlar›nda rekabet edebilecek biçimde geliflmesi sa¤lanm›flt›r. ‹rlanda’n›n ekonomik baflar›s› da yine bu dönemde dikkat çekici bir örnektir. Bu baflar›da birçok etken rol oynam›flt›r. Genç nüfus ve h›zla büyüyen ifl gücü arz›, pragmatik ve yenilikçi hükümet politikalar›n›n izlenmesi, 1950’lerde bafllayan d›fla aç›k ve ihracata yönelik ekonomik poli- tikalar, ‹rlanda’n›n AB tek pazar›na ve Avrupa Para Sistemine üye olmas› ve yürütülen mevzuat ve altyap› çal›flmalar› sonucu büyük oranl› sermaye giriflleri, AB Yap›sal ve Birleflme Fonlar›’n›n stratejik bir biçimde kullan›lmas›, ekonomik kalk›nmaya yönelik “Sosyal Ortakl›k” yaklafl›m›, mal ve hizmetlerde uluslararas› ticarete tam olarak uyum, e¤itim ve teknolojik yeniliklere verilen önem ‹rlanda’y› baflar›ya tafl›yan etkenlerdir 59 DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE >> Kalk›nma hamlesini 20 y›l önce yapabilecek teknik alt yap›ya sahip oldu¤umuzu söyleyebiliriz. Ancak toplumsal olarak bir hedefe yönelmek konusundaki inanc›m›z›n eksikli¤i, kalk›nman›n olmas› durumunda kritik pozisyonlar›n› kaybetme korkusuna sahip etkili güçlerin manipülasyonlar› bu süreci geciktirmifltir. Kalk›nmada Ar&GE’nin rolü 1980 sonras›nda Ar&Ge geliflmekte olan ülkelerin ekonomik kalk›nmas›nda esas olarak görülmeye bafllanm›flt›r. Çünkü yeni teknolojiler bilim yo¤undur. Mikrobiyoloji, nanoteknoloji v.b. alanlar yo¤un bilgiye dayanmakta, teknoloji transferi ve tersine mühendislikle taklit gibi yollar pek ifle yaramamaktad›r. Geliflmekte olan ülkelerin kalk›nma süreci önceleri tamamen teknoloji transferine dayal› iken bunun önemi giderek kaybolmakta ve yerini Ar&Ge almaktad›r. Bu süreçte Ar&Ge’nin kalk›nmaya katk›s›n›n anlaml› olmaya bafllad›¤› bir gelir efli¤i düflünmek mümkündür. Bu gelir efli¤ini tan›mlayan dört unsur vard›r: Teknoloji adaptasyon sürecinin olgunlaflmas›, düflük ücrete dayal› kalk›nma imkân›n›n kaybolmas›, ekonominin pahal› Ar&Ge yat›r›mlar›n› yapabilecek gelir düzeyine eriflmesi ve Ar&Ge altyap›s›n›n haz›r olmas›. Nitekim Güney Kore’nin kalk›nma süreci bunu do¤rulamaktad›r. G.Kore bu flartlara 1980’de ulaflm›fl ve bu tarihten sonra Ar&Ge’nin ekonomideki önemi ve katk›s› önem kazanm›flt›r. ‹novasyon sisteminin bir parças› olarak bilim-teknoloji-verimlilik iliflkileri de önemlidir. G.Kore bu üçü aras›ndaki karfl›l›kl› etkileflim bak›m›ndan görece baflar›l› olabilmifltir. Latin Amerika ise bilimde daha ileri oldu¤u halde bunun teknoloji ve dolay›s›yla verimlilikle ba¤lant›s› düflük oldu¤undan baflar›l› olamam›flt›r. Günümüz koflullar›nda bilimsel ve teknolojik geliflmeye dayal› kalk›nman›n topyekun kalk›nma aç›s›ndan beklenen sonuçlar yaratmad›¤›n› görmekteyiz. G.Kore’de beklenen sonucu vermifltir. Ne var ki neoliberal küreselleflme alt›nda uluslar aras› üretim a¤lar›yla entegreasyonun bir parças› olarak bilim ve teknolojiye dayal› kalk›nma izole kalk›nma bölgeleri yaratmakta, ülkenin kalan bölgeleriyle söz konusu bölgeler aras›ndaki gelir uçurumunu derinlefltirmektedir. Bu durum kalk›nman›n 60 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 kurumsal ve kültürel boyutlar›n›n da çok önemli oldu¤u gerçe¤ini göstermektedir. Burada dikkatimizi çeken baz› unsurlar› afla¤›da s›ralamak isteriz. 1- Kalk›nmada en önemli unsur mal ve hizmet üretimidir. Üretimin olmad›¤› biryerde kalk›nmadan bahsedilemez. 2- Kalk›nan ülkelerin tamam›n›n ortak özelli¤i sanayileflmifl olmalar›d›r. Sanayileflmeden üretim de olmamaktad›r. Sanayileflmenin de pek çok ön koflulu vard›r. 3- Üretim art›fl›n› sa¤layacak e¤itimli ve teknik donan›ma sahip genç iflgücünün varl›¤› çok önemlidir. Çünkü kalk›nma büyük bir de¤iflim hareketidir ve genç nesiller arac›l›¤› ile daha h›zl› yol al›nmaktad›r. 4- Kalk›nmay› planlayabilecek, ayn› amaç için topyekun hizmet edebilecek iyi organize olmufl ve bürokratik yap› taraf›ndan da desteklenen devlet yönetimi de en önemli unsurlardan biridir. 5- Toplumun da kalk›nma yolunda yönetime inanmas› ve destek vermesi gerekir. Çünkü pek çok istenmeyen toplumsal hareketler de bu dönemde olabilmektedir. 6- Jeopolitik, do¤al kaynaklar, kültürel, e¤itim durumu ve hedefler do¤rultusunda belirli baz› sektörler seçilip yat›r›mlar›n bu alanda yo¤unlaflt›r›lmas› sa¤lanm›flt›r. Örne¤in Uzak Do¤u’da elektronik, otomotiv, deri gibi sektörler, ‹rlanda’da bilgi yo¤un biliflim sektörü, Kuzey Avrupa’da ise haberleflme teknolojileri, Hindistan’da yaz›l›m a¤›l›kl› olarak hedef seçilmifltir. Kalk›nma topyekun olmakla birlikte baz› alanlarda daha önce bafllamakta ve lokomotif görevi görmektedir. 7- Toplumun yerleflik yap›s›nda da çok çarp›c› de¤ifliklikler olmaktad›r. Köylü kentli say›s›nda çok h›zl› kaymalar meydana gelmekte ve flehir nüfuslar› çok h›zl› artmaktad›r. Bunu takip eden süreçte inflaat, ulafl›m, otomotiv, enerji, altyap›, e¤itim, biliflim vb sektörlerde çok h›zl› bir bü- yüme meydana gelmektedir. Sonuç olarak; Kalk›nan ve kalk›nmakta olan di¤er ülkelere bakt›¤›m›zda Türkiye’nin de büyük bir s›çraman›n efli¤inde oldu¤u aflikârd›r. Bu kalk›nma hamlesini 20 y›l önce yapabilecek teknik alt yap›ya sahip oldu¤umuzu söyleyebiliriz. Ancak toplumsal olarak bir hedefe yönelmek konusundaki inanc›m›z›n eksikli¤i, kalk›nman›n olmas› durumunda kritik pozisyonlar›n› kaybetme korkusuna sahip etkili güçlerin manipülasyonlar› bu süreci geciktirmifltir. Ancak y›llar sonra bu konuda müthifl bir ortak anlay›fl tekrar sa¤lanabilmifltir. Yukar›da verilen ülkeler pek çok aç›dan örnekler içermekte ise de tek model olma aç›s›ndan yeterli de¤illerdir. Türkiye’nin daha kendine özgü bir model oluflturmas›, örnek alan de¤il örnek olunan bir ülke olmas› gerekti¤idir. Siyasi çalkant›larla onlarca y›l kaybeden Türkiye’nin bu sefer baflarabilmesi için gerekli olan pek çok unsura fazlas›yla sahip oldu¤u aflikard›r. Türkiye sürdürülebilir kalk›nmas›n› h›zla tamamlamal› ve dünya siyasetinde tarihine yak›fl›r yerini almal›d›r. Kaynakça Devletin Kalk›nmada Rolü Uzakdo¤u Asya Kalk›nma Modelleri, G. Kore Örne¤i ve Türkiye’ye Uygulanabilirli¤i, A. Y›lmaz Y›ld›z, Hazine Müsteflarl›¤› Kore Kalk›nmas›n›n Temelleri ve Türk-Kore ‹liflkileri, Mustafa Karabiber, Hazine Müsteflarl›¤› Kalk›nma Yolunda Japonya Örne¤i ve Türkiye, Dr. Tayyar Sad›klar Uzak Do¤u Ülkelerinin kalk›nma stratejileri, M.Koray Yozgatl›, Ekonomik Araflt›rmalar ve De¤erlendirme Genel Müdürlü¤ü ‹rlanda’n›n ekonomik kalk›nmas›, Konjoktür izleme ve Analiz Dairesi Ekonomik Araflt›rmalar ve De¤erlendirme Genel Müdürlü¤ü Geliflmekte Olan Ülkelerin Yak›nsama Sürecinde Ar&Ge’nin Rolü, Prof.Dr. Ahmet Çakmak, Prof.Dr. Nesrin Sungur, Marmara Üniversitesi ‹.‹.B.F. Dergisi DOSYA > SANAYLEŞME MAKALE Türk sanayisinde verimlilik Verimlilik kavram› üretim sürecindeki girdilerin üretkenli¤ini, üretim gücünü ifade eder. Günümüzde de üretimin ülkelerin büyümesinde ne kadar önemli oldu¤unu görmekteyiz. Üretimde verimlili¤i bir bütün olarak ele almal›y›z. Milli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri Kerim Ünal da sanayimizdeki verimlili¤i ve yap›lmas› gerekenleri dergimize de¤erlendirdi. > Kerim Ünal Milli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri 62 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 V erimlilik kavram› basitçe, üretim sürecinde kullan›lan girdilerin üretkenli¤ini, bir di¤er anlat›mla, birim girdinin üretim gücünü ifade eden bir kavramd›r. Genellikle iktisat literatüründe verimlilik iflgücü verimlili¤i için kullan›lan bir kavramd›r. Ancak günümüz küresel rekabet flartlar›nda verimlilik kavram›, bu kadar dar anlama sahip de¤ildir. Verimlilik art›k, tüm üretim faktörlerinin maksimum etkinlikte üretim süreçlerine kat›lmas›n›, üretim süreçlerinin olabildi¤ince gereksiz israflardan ar›nd›r›larak üretim odakl› hale getirilmesini, kaliteyi, e¤itimi, teknolojiyi ve en önemlisi iflbirli¤ini zorlayan bir kavramlar bütünü olarak ele al›nmaktad›r. Günümüz verimlilik anlay›fl›nda en temel de¤iflkenler, eme¤in verimlili¤i, sermayenin verimlili¤i, enerjinin etkin kullan›lmas›, hammadde ve malzeme kullan›m›nda en düflük israf, kaliteli üretim, ifl güvenli¤i ve iflçi sa¤l›¤›, sosyal taraflar›n ortak hareket etmesi ve rekabet edebilirliktir. Bu kavramlar›n bütün olarak ele al›nmas› gerekmektedir. Türkiye sanayisinin sorunu bu bütünsellikle ilgilidir. ‹flgücü verimlili¤inin artt›r›ld›¤› bir ortamda, uygulanan makro politikalar, “yeflil saha yat›r›mlar›” olarak tabir edilen, istihdam yarat›c›, teknoloji gelifltirici yat›r›mlardan çok, portföy plasmanlar›na aktar›lmaktad›r. Milli Prodüktivite Merkezi’nin (MPM) iller düzeyinde gerçeklefltirdi¤i Verimlili¤i Art›rma Projeleri (VAP) çal›flmalar› kapsam›nda yap›lan araflt›rmalar sonucu, özellikle teknoloji yat›r›mlar› aç›s›ndan önemli aç›klar oldu¤u görülmektedir. Yap›lan makine al›mlar›nda genel olarak ikinci el makinelerin tercih edilmesi, mali anlamda belki kazançl› olmakla birlikte verimlilik aç›s›ndan hep yafll› teknolojinin, daha verimsiz teknolojinin kullan›lmas› anlam›na gelmektedir. Türkiye sanayisinde verimlilik aç›s›ndan bir di¤er önemli faktör ise “iflgücünün e¤itimi” ve “ifl süreçlerinde yeniden e¤itim” ile ilgili yetersizliklerdir. ‹flgü- cünün daha verimli olabilmesi için makinelerde yeni teknolojinin, insan gücünde muadili olan en yeni bilgi ile donat›lm›fl iflgücünün istihdam› gereklidir. Aksi takdirde sanayinin rekabet gücü önemli ölçüde azalmaktad›r. Rekabet gücü, verimlilik aç›s›ndan önemli bir göstergedir. 2000’li y›llar sonras›nda, Türkiye özellikle do¤u Asya ülkeleri karfl›s›nda rekabet alan›nda geriye düflmüfl görünmektedir. Bu durum oldukça normal ve beklenen bir durumdur. ILO verilerine göre günlük 1.4 $ gelirin alt›nda, herhangi bir ifl güvencesine sahip olmadan, bat›l› ulus ötesi flirketlerle sabit flebeke anlaflmalar›na sahip sanayiler ile Türkiye gibi yönetilme tecrübesi olmayan bir ülkenin rekabet etme gücü ve zorunlulu¤u yoktur. Bu noktada AB’de 2000’li y›llardan sonra ortaya ç›kan ve 2007 Lizbon bildirgesinde resmi belgelere giren “sosyal ortakl›k” kavram› rekabet için önem arz eder hale gelmifltir. Sosyal ortakl›k, MPM’nin yönetim yap›s›nda 1965 y›l›ndan bu yana baflar›yla gerçeklefltirdi¤i bir yap›d›r. Basitçe, ekonomi içinde bölüflümün sosyal taraflar› olan taraflar›n, rekabet edebilirlik, güçlü ekonomi ve bilgi üretiminde ortakl›k yaparak, ülke için “sosyal ortak” olmalar› anlam›na gelmektedir. Sosyal ortakl›¤›n ülke sanayisine yayg›nlaflt›r›lmas› ile birlikte, al›nacak kararlar›n ülke ç›karlar›na uygun olmas›, ancak sosyal taraflar›n karfl›l›kl› eylemleriyle hayata geçirilebilecektir. Bu durum verimlili¤in, bunun sonucu olarak istikrarl› büyümenin ve kal›c› kalk›nman›n nedeni olacakt›r. Türkiye sanayisinde nicel veriler, küresel kriz dönemi d›fl›nda sürekli iyi sinyaller vermektedir. Ancak geliflmifl ekonomiler ile Türkiye aras›ndaki geliflmifllik fark›n›n kapat›lmas› için yeterli at›l›m halen gerçeklefltirilememifltir. Bu yak›nsama sürecinin baflar›ya ulaflmas› ve Türkiye sanayisinin önde gelen sanayilerden biri olmas› için, toplumun tüm kesimlerinin ortak bir hedefe ve bilince sahip olmas› gerekmektedir. DOSYA > SANAYLEŞME SÖYLEŞ Türkiye’nin KOB‹ kenti OST‹M; Küresel rekabette fark yarat›yor Türkiye’nin say›l› sanayi bölgelerinden OST‹M Organize Sanayi Bölgesi, hem Ankara’n›n hem Türkiye’nin yeni kalk›nma modeli kümelenmeyle büyüyor. OST‹M OSB Yönetim Kurulu Baflkan› Orhan Ayd›n, “ kümelenme modeliyle küresel rekabette fark yarat›yoruz,” dedi. > Orhan Ayd›n OST‹M OSB Yönetim Kurulu Baflkan› 64 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 H arvard Üniversitesi Ö¤retim Görevlisi Amerikal› Micheal Porter’in fikir babal›¤›n› yapt›¤› ‘Kümelenme Modeli’ni benimseyen OST‹M OSB, potansiyel sektörlerini gelifltirerek krizi avantaja çeviriyor. OST‹M OSB’nin 17 y›ld›r Yönetim Kurulu Baflkan› olan Orhan Ayd›n, 17 temel sektörde 50 bin kiflinin ekmek kap›s› ile OST‹M OSB’nin kümelenme projesinde baflar› hikâyesi olaca¤›n› söyledi. 44. y›l›nda OST‹M’in bugüne kadar birçok krizden aln›n›n ak›yla ç›kt›¤›n› belirten Ayd›n, “üretimde esnekli¤ini genifl makine park›n›n avantajlar›yla birlefltiren KOB‹ kenti OST‹M OSB’de binlerce ürün üretiliyor. OST‹M’in art›lar›n› kümelenme kalk›nma stratejisiyle de¤erlendirece¤iz” dedi. OST‹M’i ça¤dafl üretim teknolojisini yakalam›fl dev bir fabrikaya benzeten Orhan Ayd›n, sadece Ankara’y› de¤il tüm bölgeyi, ard›ndan Türkiye’yi kalk›nd›racak çal›flmalar için kollar› s›vad›klar›n› anlatt›. ‘Rekabet Analizi ve Kümelenme’ modeli için ilk aflamada bölgesel bir araflt›rma yapt›klar›n› kaydeden Ayd›n, flu bilgileri verdi: “OST‹M’li firmalar›m›z›, bölgemizi dünyayla rekabet edebilir hale getirecek, Ankara’y› ileri tafl›yabilecek bir rekabet analizi yapt›rd›k. Bu çal›flmalar›n sonunda öne ç›kan, savunma sanayi, ifl ve inflaat makineleri, yenilenebilir enerji, çevre teknolojileri ve medikal sektörlerinde kümeleme çal›flmalar› bafllat›ld› ve kümeler oluflturuldu. Bu konularda firmalar›m›z› organize edebilirsek bu firmalar, kendilerini, OST‹M’i, Ankara’y› de¤ifltirebilir, ülkeye katk›lar› artar.” Kümelenme modelinde; kamu, yerel yönetimler, araflt›rma kurumlar› ve üreticilerin birlikte hareket ederek baflar›ya ulaflabilece¤ini vurgulayan Ayd›n, flunlar› ifade etti: “Firmalar tek bafl›na rekabet ediyor ancak biz ortaklafla bir rekabetten söz ediyoruz. OST‹M OSB olarak yan yana gelip mücadele eden firmalara, ‘Biz sizin ya- n›n›zday›z’ diyoruz. Sanayi odas› ve üniversiteye de diyoruz ki ‘siz de iflin içinde olmal›s›n›z.’ yerel yönetimleri, büyükflehir belediyesini, ilgili kurulufllar›, KOSGEB’i, D›fl Ticaret Müsteflarl›¤›, Savunma Sanayi Müsteflarl›¤› gibi kurum ve kurulufllar› da bu sinerjiye davet ediyoruz. Ankara’daki tüm üniversiteleri bölgeye tafl›mak, üniversite-sanayi iflbirli¤ini gelifltirmek, küme çal›flmalar›nda üniversiteleri aktif olarak kullanmak ve her kümeden sinerji yaratarak yeni ifl kollar› ve yeni aç›l›mlar sa¤lamak di¤er planlar›m›z aras›nda yer al›yor.” Giriflimci desteklenmeli Günümüz gerçeklerinin göz ard› edilemeyece¤inin alt›n› çizen Ayd›n, “Gerçek flu, insanlar iflsiz. Okullardan mezun olanlara ifl bulam›yoruz. Ülkemizin bir sürü ihtiyac›n› yurtd›fl›ndan ithal ediyoruz. Sizden ifl isteyen, bir iflte çal›flt›ktan sonra ‘Benim evlenmem laz›m’ diyen bir gencin önünde iki durufl vard›r; birinde ‘Biz ilgilenmiyoruz’ dersiniz, di¤erinde de bu insanlara bir flekilde çözüm bulmak için çal›fl›rs›n›z. Bu karar› verdi¤iniz andan itibaren sorumluluk al›yorsunuz. ‘Bu sorunu ben çözmezsem, hiç kimse çözmez’ diyorsunuz. Biz diyoruz ki bu gence ifl bulamazsak hiç kimse bu problemi çözmez. Biz durumdan kendimize ödev ç›kar›yoruz” dedi. Bütün sivil toplum kurulufllar›yla iyi iliflkiler gelifltirdiklerini aktaran Ayd›n, KOSGEB’in kümelenme çal›flmalar›na kat›ld›¤›n› belirterek, “kümelerin desteklenmesi laz›m. Bunlar bafllang›ç çal›flmalar› oldu¤u için yerel yönetimlerden bizim altyap› hizmetlerimizin yap›lmas›nda destek, tedariklerin giderilmesi konusunda ilgi bekliyoruz. Valilik ve di¤er kamu kurulufllar›n›n da sanayiye ve üretime önem vermelerini bekliyoruz. Olaya bak›fl aç›s›nda bir zihniyet de¤iflikli¤i bekliyoruz. Üretim ve giriflimcilik çok fark›nda olma- >> Rakamlarla OST‹M Fiziki Büyüklük: 4 milyon 725 bin 582 metrekare Firma Say›s›: 5 bin Aktif Firma Say›s›: 4 bin 660 ‹stihdam: 50 bin Parsel Say›s›: 500 hektar arazi üzerine kurulan Ostim OSB’de parsel say›s› 4 bin 616. ‹malat ve Ticaret Oran›: OST‹M’in yüzde 31’i ticaret, yüzde 69’u imalat yap›yor. Sektörel A¤›rl›k: Ambalaj, ka¤›t, bask›, k›rtasiye; çeflitli ticari faaliyetler; elektrik elektronik; g›da; hizmetler; ifl makineleri; kent mobilyalar›; kimyasallar; makine ve ekipmanlar›; metal ve metal iflleme; otomotiv; plastik kauçuk; sa¤l›k; teknik malzeme tezgah ve ekipman; teknoloji ve biliflim; tekstil ve deri; yap› ve inflaat. d›¤›m›z önemli bir alan. En önemli kaynak, giriflimci. Giriflimci olmazsa hiçbir sorunu çözemezsiniz. Bir adam olacak, yat›r›m, üretim yapacak, ürününü satabiliyor ve insanlar› çal›flt›r›yor olacak. Bu insan› çok önemsememiz gerekiyor. Giriflimcinin mücadelesinde, ‘Sana nas›l yard›mc› olabiliriz’ diye meseleye yaklaflmak laz›m. Türkiye’de giriflimcinin k›ymeti yeterince bilinmiyor,” dedi. Üniversite-sanayi iflbirli¤i ön planda Üniversitelerde yeni aç›l›mlar oldu¤unu gözlemlediklerini söyleyen Ayd›n, flunlar› dile getirdi, “Üniversitenin de sanayinin de yapmas› gerekenler var. Üniversitedeki hocalar›m›z›n biraz sanayiye, üretime, gerçek yaflama dâhil olmalar›n›, sanayicilerin de bu hocalar›m›z›n bilgi birikimine k›ymet vermelerini istiyoruz. Do¤ru adresleri, do¤ru muhataplar› beklemek laz›m. Üniversite ile KOB‹ aras›nda bir dil uyuflmazl›¤› olabilir, biz bu nedenle arayüzler oluflturduk. Bunlardan biri; Ostim Ortak Araflt›rma ve Gelifltirme Merkezi (ODAGEM). Mühendislik ve imalat alanlar›nda karfl›lafl›lan teknik gereksinimlere cevap vermek için kurulmufl bir Ar-Ge flirketi. Sa¤lad›¤› mühendislik, dan›flmanl›k ve e¤itim hizmetlerinin yan› s›ra bölge ve sektöre ba¤l› olmaks›z›n yeni teknolojilerin kullan›m›, uyarlanmas› ve gelifltirilmesi yönünde araflt›rma ve gelifltirme faaliyetlerinde bulunuyor. Sanayi projelerinin etkin bir flekilde yürütülmesini sa¤lamak amac›yla ulusal ve uluslararas› iflbirlikleri içinde yer alan ODAGEM, bilgi a¤lar›n› takip ediyor, ulusal ve uluslararas› Ar-Ge desteklerini projelerine uyguluyor,” dedi. Meslek e¤itiminde sanayici tafl›n alt›na elini koymal› Meslek e¤itiminin önemine de dikkat çeken Ayd›n, “Meslek e¤itimi olmadan üretim olmaz. Sürekli nitelikli elaman talebi olufluyor. Meslek e¤itimi, itibarl› bir ifl olarak alg›lanmad›¤› için herkes üniversiteye gidiyor, sanayici ise ‘Nitelikli eleman bulam›yorum’ diyor. Meslek e¤itimi veren okullarsa bu donan›m› yeterince o insanlara vermiyor. Sanayiciler ve sanayi odalar› bu e¤itimde görev alm›yorlar. Bu, olmaz. Sanayiciler meslek e¤itiminde isteklerini, taleplerini, beklentilerini dile getirmeli, ancak ö¤rencilerin staj›nda yard›mc› olmal›. Bu mekanizmalar› ortaklafla kurmam›z laz›m,” dedi. OST‹M yenilenebilir enerjinin y›ld›z› olacak Enerji, çevre teknolojileri, medikal ve sa¤l›k gereçleri konusunda Gazi Üniversitesi, Fatih Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ile iflbirli¤i içinde olan OST‹M Yönetimi, farkl› bir çal›flmaya imza att›. Yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin en iddial› binas›n› yapan OST‹M, yeni idare binas›nda yenilenebilir enerji türlerinin tümünün örneklerini bar›nd›r›yor. Enerji ve çevre teknolojilerinin güzel bir örne¤ini oluflturduklar›n› aç›klayan Ayd›n, “Yeni OST‹M Yönetim Binas› içinde günefl, kojenerasyon, rüzgâr, ›s› vb. tüm geri dönüflüm ürünleri var. Bina kümelenme modelinin buluflma noktas› olacak. Bunun d›fl›nda 60 bin metrekare alana enerji park› tasarl›yoruz. Konsepti ODTÜ, Hacettepe, Bilkent ve Gazi üniversiteleriyle birlikte haz›rl›yoruz. ‹çinde enerji teknopark›n›n olmas›n› istiyoruz. Yenilenebilir enerji yöneticileri de burada yetifltirilecek. Tematik bir teknopark kuraca¤›z. Enerji Teknopark›, ilk kez, birçok üniversitenin bir tematik alanda sanayiyle bulufltu¤u bir teknopark olacak,” dedi. bilgi al›flverifli yap›yoruz, karfl›l›kl› etkileflimde bulunuyoruz, iliflkilerimizi gelifltirmeye çal›fl›yoruz. OST‹M örne¤ini bu bölgelere uyarlamak üzerine çal›flmalar›m›z var. Bu ‹slam ülkeleri ve geliflmekte olan ülkeler için bir kalk›nma modeli ve bir sistem olacak. Giriflimci ve KOB‹’lerin oluflturdu¤u yan sanayi anlam›nda bizim modelimiz onlara cazip ve uygun geliyor. ‹slam Konferans› Örgütü ve D-8’de bu modeli anlatt›k. D-8 organizasyonuna Türkiye’den tek sanayi bölgesi olarak kat›l›yoruz,” dedi. KOB‹’lere destek flart Küresel mali krizin tüm sektörleri olumsuz etkiledi¤i bugünlerde üyelerinin s›k›nt›lar›na kendi imkânlar› ölçüsünde destek olmaya çal›flt›klar›n›n alt›n› çizen Ayd›n, konuflmas›n› flöyle sürdürdü, “Elektrik ve do¤algaz› yüzde 10 daha ucuz kulland›r›yoruz. Elektrik, do¤algaz ve di¤er teknik birimlerde her türlü problemi çözecek ekibimiz 7 gün 24 saat çal›fl›yor. Ama suyumuzu ASK‹’den ald›¤›m›z için pahal› al›yoruz. Elektrik tüketim oranlar›nda yaflanan küçülme, krizin en önemli göstergesi. OST‹M’in a¤›rl›kl› küçük sanayiden oluflmas› nedeniyle aç›klanan desteklerden istenilen oranda yararlan›lam›yor. Devlet KOB‹’lerin vergi ve sigortalar›ndan elini çekmelidir. Aksi halde al›nan di¤er önlemler k›sa vadeli olacakt›r. ‘Hem iflçi ç›karma, hem vergini öde, hem ayakta kal’ anlay›fl›n›n bugünün flartlar›nda mümkün de¤il. Beni yaflatmak istiyorsan, yükümü hafiflet. Nefes almaya devam edeyim. Krizin OST‹M’i nas›l etkiledi¤i kiral›k iflyeri ve bofl iflyeri say›s›n›n art›fl›ndan aç›kça görülüyor,” dedi. OST‹M, dünyaya örnek oluyor Irak, M›s›r, Nijerya, Suudi Arabistan ve Sudan’la çal›flmalar yürüttüklerini anlatan Ayd›n, flunlar› belirtti, “M›s›r ve Irak’la 65 DOSYA > SANAYLEŞME SÖYLEŞ UyumSoft Genel Müdürü Mehmet Önder: “Biliflim sektörü, gelece¤in bacas›z sanayisidir” Ülkemizin, gelecekte rekabet edebilece¤i sektörler aras›nda; yaz›l›m, turizm, inflaat gibi sektörlerin yer alaca¤›n› kaydeden Mehmet Önder, bu sektörlere iliflkin, sektörel stratejilerin biran önce oluflturularak, gerekli çal›flmalar›n yap›lmas› gerekti¤ini belirterek, “biliflim sektörü gelece¤in‘bacas›z sanayisi’dir,” dedi. U yumSoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri A.fi. Genel Müdürü Mehmet Önder biliflim ve yaz›l›m dünyas›ndaki geliflmeleri ve ülke olarak yapmam›z gerekenleri de¤erlendirerek, “Biliflim sektöründe yetiflmifl, çok ciddi bir insan kayna¤›m›z bulunuyor. Bu insan kayna¤›m›z›n, önünü açmak için gerekli altyap›y› haz›rlarsak, ‹rlanda, ‹srail, Hindistan gibi yaz›l›mda dünyada söz sahibi olan ülkeler aras›na girebiliriz. fiu an, bilgi ça¤›nday›z ve toplumun vazgeçilmezi olan bilgisayarlar, cep telefonlar› ve dolay›s›yla bunlar›n üzerindeki yaz›mlar ile mobil hayat, hayat›m›z›n her alan›na yön veriyor. E¤itimden e¤lenceye, üretimden sat›fl ve pazarlamaya kadar her alanda bilgi teknolojileri ve mobil süreçler kullan›l›yor. Bu alanlarda, tam donan›ml›, teknoloji kültürü yüksek, iyi yetiflmifl insan kayna¤›na olan gereksinim de her geçen gün art›yor,” dedi. “Yaz›l›m ihracat›nda büyük potansiyel var” Ülkemizin katma de¤eri yüksek olan yaz›l›m sektöründe sadece ülkemizde de¤il, yak›n komflu ülkelerde ciddi bir potansiyele sahip oldu¤unu ifade eden Mehmet Önder, 66 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 “Bilindi¤i üzere; ülkemizde yaz›l›m mühendisli¤inin geçmifli, 1980’li y›llara dayanmaktad›r. Bugün geldi¤imiz noktada, sektörümüzde 100 binleri aflan insan kayna¤›na sahibiz. Türk mühendisleri, atik ve k›vrakt›r. Yerli yaz›l›m sektörünün, özellikle yak›n komflu ülkelere aç›lmas›nda ciddi bir f›rsat gözüküyor. fiu an, yaz›l›m potansiyeli bulunan ülkeler aras›nda, ilk s›rada, Azerbaycan’› söyleyebiliriz. Azerbaycan’› s›ras›yla, Özbekistan, Türkmenistan, Rusya, Irak gibi pazarlar takip ediyor. Zira yak›n gelecekte Do¤u Avrupa ülkeleri, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Ortado¤u, Afrika ülkeleri yaz›l›m ihracat› yapabilece¤imiz co¤rafyad›r. Bu pazarlar›n ihtiyaçlar›na bakt›¤›m›zda; örne¤in, Türki Cumhuriyetler ve Afrika’da, finans sektörü yaz›l›mlar›, bankac›l›k, ERP, doküman yönetimi, CIS uygulamas›na ciddi talep bulunmaktad›r. Asl›nda bu ülkeler yaz›l›m dünyas›ndan sadece KOD üretimini de¤il, ayn› zamanda, ifl disiplini, ar-ge gibi knowhow’› da sat›n almay› istemektedir. Art›k, Türk yaz›l›m sektörü için KOD üretmek f›rsat olmaktan ç›km›flt›r. Yaz›l›m sektörü, know-how ile katma de¤erini yükseltecektir. Nitekim sektörümüzdeki, Biliflim Sanayicileri Derne¤i (TÜB‹SAD), Biliflim sektörü Derne¤i (TÜB‹DER) gibi sektörel der- >> “Biliflim sektöründe yetiflmifl, çok ciddi bir insan kayna¤›m›z bulunuyor. Bu insan kayna¤›m›z›n, önünü açmak için gerekli altyap›y› haz›rlarsak, ‹rlanda, ‹srail, Hindistan gibi yaz›l›mda dünyada söz sahibi olan ülkeler aras›na girebiliriz.” neklerinin yan› s›ra, MÜS‹AD, ‹TO gibi meslek örgütlerinin içerisindeki, sektör birimleri de baflar›yla çal›flmalar›n› sürdürmektedir,” dedi. “Önümüzdeki yaz›l›m sektörü büyüyecek” Önümüzdeki y›llar›n ‘yaz›l›m sektöründe’ büyüme y›llar› olaca¤›n› anlatan Mehmet Önder, flunlar› söyledi: “2010 y›l› ve devam eden y›llar, yaz›l›m sektöründe büyüme y›llar› olacakt›r. Çünkü dünyayla rekabet etmeyi hedefleyen firmalar›n, bilgi teknolojilerine yat›r›m yapmalar› flartt›r. Zira ülkemizdeki ilk 500 içerisindeki firmalar›n % 70’i, bilgi teknolojileri yat›r›mlar›n› büyük oranda tamamlam›flt›r. Bu y›l ve devam eden süreçte, ikinci 500 içindeki firmalar ile KOB‹’lerde yat›r›mlar devam edecektir. Örne¤in, rekabet etmeye çal›flt›¤›m›z ERP pazar›na bakt›¤›m›zda, firma olarak biz, dünyadaki geliflmeleri yak›ndan takip ederek, geliflmeler karfl›s›nda kendimizi yeniden yap›land›r›yoruz. K›saca, flu an yerli firmalar, sa¤l›k sektörü, ma¤azac›l›k, tekstil, mobilya gibi birçok sektöre yönelik özel yaz›l›mlar ve uygulamalar gelifltiriyor. Türk yaz›l›m sektörü çok çeflitli alanlarda baflar›l› çal›flmalar yap›yor. Bunlar›n aras›nda; ak›ll› kart okuyucular, GPS temelli araç izleme, navigasyon sistemleri, mobil pazarlama çözümleri, interaktif mesaj uygulamalar›, doküman yönetim sistemleri, hastane ve laboratuvar bilgi yönetim sistemleri, ERP yaz›l›mlar›, veri yönetimi, güvenlik yaz›l›m›n› s›ralayabiliriz. Özetle, Türk yaz›l›m sektörünün gelece¤i parlakt›r. Buna birkaç örnek vermek gerekirse; Asya ve Avrupa aras›nda köprüyüz. Genç ve dinamik nüfusumuz, çok önemli bir potansiyeldir. Çok uluslu firmalar›n varl›¤›, sektöre bilgi birikimi ve disiplin kazand›rmaktad›r. KOB‹´lerin bilgi teknolojilerine yapt›¤› yat›r›m, yaz›l›m sektörüne olan talebi artt›rmaktad›r. Di¤er taraftan yaz›l›m sektörünün zay›f oldu¤u birkaç yönü de ele alacak olursak, halen teknopark s›k›nt›s› devam etmektedir. Esnek olmayan iflgücü pazar› bulunmaktad›r. Ve henüz stratejik olarak sektörün yönü belirlenmemifltir.” “Türkiye, bölgesinin ‘yaz›l›m üssü’ olabilir” Türkiye’nin bulundu¤u bölgede ‘yaz›l›m üssü’ olabilece¤ini anlatan Mehmet Önder, flunlar› söyledi: “Dünya genelinde, yaz›l›m sektörü harcamalar› y›ll›k ortala- ma 850 milyar dolar› aflmaktad›r. Genel olarak dünya biliflim sektörü ise, 2.5 trilyon dolar› geçmektedir. Dünyada, yaz›l›m sektörünün önde gelen ülkeleri aras›nda, ABD, Almanya, ‹ngiltere, Hindistan, ‹srail, ‹rlanda ve ‹sveç gibi ülkeler yer almaktad›r. Türk yaz›l›m sektörünün hacmi ise yaklafl›k 1 milyar dolar civar›ndad›r ve henüz yolun bafl›ndad›r. Kalifiye, genç ve e¤itimli insan kayna¤›n›n yetkinlikleri yükseltilirse, Türk yaz›l›m sektörü geliflmeye aç›kt›r. Yaz›l›m, katma de¤eri çok yüksek olan ve tamamen insan kayna¤›na dayal› oldu¤u için istihdam›n ilac› olan bir sektördür. Örne¤in, yaz›l›mda baflar› öyküsü yazan Hindistan’› ele alal›m. Hindistan, bu y›l 50 milyar dolar yaz›l›m ihraç etmeyi hedeflemektedir. Zira bu hedefine ulaflmak için de, her y›l 200 bin biliflim uzman› yetifltirmektedir. Türk yaz›l›m sektörü olarak Avrupa, Türki Cumhuriyetler, Afrika gibi çevremizdeki hedef pazarlar›n ‘yaz›l›m üssü’ olabiliriz. Bunun için, gerekli ad›mlar› biran önce atmal›y›z. Çünkü lider ülke olman›n yolu; bilgiyi üretmek, uygulamak ve devaml›l›¤›n› sa¤l›yor olmaktan geçmektedir. Ekonominin altyap›lar›ndan biri olan yaz›l›m, stratejik bilgilerin üretildi¤i çok önemli bir sektördür.” 67 TARHTEN BUGÜNE Çin’den Avrupa’ya ticaret ve kültür yollar›; ‹pekyolu Çin'den Avrupa'ya uzanan ve bugün ‹pek Yolu olarak adland›r›lan ticaret yollar› y›llarca Uzakdo¤u ile Avrupa’y› birbirine ba¤lam›flt›r. Bu yollar, yaln›zca ticaret yollar› olmakla kalmam›fl, yüzy›llar boyu Do¤u ile Bat› aras›nda kültür al›flveriflini de sa¤lam›flt›r. Ayr›ca bu yollar üzerinde kurulan kervansaraylar da bu al›flveriflte önemli rol oynam›fllard›r. > Yavuz Sar› Mimar A nadolu, co¤rafi konumu nedeniyle, eski ça¤lardan beri çeflitli uygarl›klar›n do¤up geliflti¤i bir yer olmufltur. Bununla birlikte, do¤u ile bat› aras›nda köprü vazifesi görmüfl, çeflitli dönemlerde önemli yol a¤lar› Anadolu'yu sarm›flt›r. Bu yollardan en önemlisi, tarihin en önemli ticaret yolu olan “‹pek Yo- 68 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 lu”dur. Do¤unun ipe¤i ile baharat›n›n ve di¤er ürünlerinin kervanlarla Bat›ya tafl›nmas›, Çin'den Avrupa'ya uzanan ve bugün ‹pek Yolu olarak adland›r›lan ticaret yollar›n› oluflturmufltur. Bu yollar, yaln›zca ticaret yollar› olmakla kalmam›fl, yüzy›llar boyu Do¤u ile Bat› aras›nda kültür al›flveriflini de sa¤lam›flt›r. Milattan önceki dönemlerde, önce M›s›rl›lar sonra da Romal›lar, Çin’den ipek sat›n al›rlard›. Ulafl›m ise kervanlar ile ‹pek Yolu ad› verilen ticaret yollar›ndan sa¤lan›rd›. ‹lk dönemlerde bu yolun rotas›, güney hatt›nda, Afganistan, Özbekistan ve ‹ran’› geçerek M›s›r’›n ‹skenderiye flehrine kadar; öbür güzergâh›, Pakistan ve Afganis- >> ‹pek Yolu, 15.yüzy›la kadar, Do¤u ile Bat› aras›ndaki en önemli köprü olarak canl›l›¤›n› sürdürmüfltür. Ancak bu tarihten sonra, Portekizli ve ‹spanyol denizcilerin yapt›¤› keflifler ve özellikle Ümit Burnu’nun bulunmas›, bu yolun önemini kaybetmesine sebep olmufltur. tan’›n Kabil flehrini geçerek ‹ran Körfezi’ne kadar, ya da Kabil’in güneyine inerek flimdiki Pakistan’›n Karaçi flehrine ya da deniz üzerinden Pers-‹ran ve Roma imparatorlu¤una kadar uzanm›flt›. Orta Ça¤da ise ‹pek Yolu, Çin'den bafllay›p Orta Asya'da birden fazla güzergâh› izleyerek köprü niteli¤i tafl›yan Anadolu'yu geçip Trakya üzerinden Avrupa'ya uzanm›flt›r. Ayr›ca, Ege’de Efes ve Milet, Karadeniz'de Trabzon ve Sinop, Akdeniz 'de Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar kullan›larak deniz yolu ile de Avrupa'ya geçifl sa¤lanm›flt›r. ‹pek Yolu Anadolu’da üç ana koldan ilerlemifltir. ‹lk kol, Kars-Ani'den bafllay›p Artvin, Trabzon, ‹stanbul, Avrupa yolunu izliyordu. ‹kinci kol, Do¤u Beyaz›t'tan bafllay›p A¤r›, Erzurum, Erzincan, Sivas yolunu izlerken; Sivas'ta da iki alt kola ayr›l›yor; biri Tokat, Amasya, Gerede, ‹stanbul yolunu izlerken, di¤eri Kayseri ve Konya'ya yöneliyordu. ‹ran'dan Anadolu'ya giren ana kollar›n üçüncüsü ise Hasankeyf'ten bafll›yor; bütün güneydo¤uyu kat ederek Malatya ve Konya'ya ulafl›yordu. Bu üç kolun ortak var›fl noktas› ise Avrupa idi. ‹pek Yolu alt›n ça¤›n› Orta Ça¤’da yaflad›. Özellikle M.S. 7.yy ve 9.yy aras›nda Çin’de hüküm süren Tang Hanedan› döneminde, önemli bilimsel çal›flmalar yap›lm›fl, matbaan›n keflfi gibi önemli icatlar gün yüzüne ç›km›fl, zenginlik ve refah düzeyi artm›fl ve Çin ile Bat› ülkeleri aras›ndaki iliflkiler oldukça geliflmiflti. ‹pek, dut, ka¤›t, matbaac›l›k tekni¤i, lake ve porselen eflyalar›, barut ve pusula gibi Çin’in ürünleri ve teknolojileri, ‹pek Yolu üzerinden dünyan›n çeflitli yörelerine yay›lm›fl ve dünya medeniyetine büyük katk› yapm›flt›. ‹pek Yolu, 15.yüzy›la kadar, Do¤u ile Bat› aras›ndaki en önemli köprü olarak canl›l›¤›n› sürdürmüfltür. Ancak bu tarihten sonra, Portekizli ve ‹spanyol denizcilerin yapt›¤› keflifler ve özellikle Ümit Burnu’nun bulunmas›, bu yolun önemini kaybetmesine sebep olmufltur. Deniz yolu ile kervanlarla 1 y›lda gidilen mesafenin 3 ayda al›nmas› ve maliyetinin çok daha ucuz olmas›, ‹pek Yolu’nu makus talihine terk etmifltir. Kervansaraylar Orta Ça¤da, Do¤unun zengin ürünlerinin Anadolu üzerinden Bat›ya güvenli bir flekilde sevkini sa¤layan Selçuklular, ald›klar› önlemlerle ticari faaliyeti canl› tutarak devletin zenginli¤ini de art›rm›fllard›r. Zira Orta Ça¤ Anadolu’sunda ticaret, devletin zenginli¤ini birinci derecede etkileyen faaliyetler aras›nda yer almaktayd›. Selçuklular, yabanc›larla ticari anlaflmalar yapm›fllar; gayrimüslim tacirlere de, Müslüman tacirler gibi Anadolu topraklar›nda ticaret özgürlü¤ü tan›m›fllar; yolculuklar›nda karfl›laflabilecekleri soygunlara ve her türlü zarara karfl› devlet güvencesi sa¤lam›fllard›r. Selçuklular›n ticarete verdi¤i önemin günümüzde de en somut örnekleri ile idrak etti¤imiz göstergesi, Kervansaraylard›r. Genellikle, yaya yürüyüflüyle 8-10 saat, deve yürüyüflüyle bir günlük zamana denk gelen, 30-40 km lik mesafelerde infla edilen bu yap›lar, hem kervanlar›n her türlü ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› sebebiyle döneminin befl y›ld›zl› otelleri niteli¤indedirler, hem de yollar›n güvenli¤ini sa¤lamas› sebebiyle birer karakol özelli¤i tafl›maktad›rlar. Do¤u ile Bat› aras›nda bir köprü vazifesini gören Anadolu topraklar›nda, II.K›l›çarslan, I.G›yaseddin Keyhüsrev, I.‹zzeddin Keykavus ve I.Alaeddin Keykubad gibi iktisadi ve ticari hayat›n önemini bilen Selçuklu sultanlar›, ticaret yollar› üzerine büyük kervansaraylar yapt›rd›lar ve buralarda konaklayan tüccarlara önemli yard›mlarda bulundular. Yollarda herhangi bir flekilde zarar gören, soyguna u¤rayan ve mallar› denizde batan tüccarlar›n zararlar›n› devlet hazinesinden tazmin ederek, bir nevi devlet sigortas› kurdular. Kervansaraylarda, yolcular›n ihtiyaç duyacaklar› hemen her türlü detay düflünülmüfltü. Yatakhane ve aflhaneler, erzak ambarlar›, ticari eflya depolar›, yolcular›n hayvanlar› için ah›rlar, samanl›klar, yolcular›n namaz k›lmalar› için mescidler, kütüphaneler, misafirlerin y›kanmas› için hamamlar, abdest almalar› için flad›rvanlar, tedavileri için hastahane ve eczahaneler, ayakkab›lar›n›n tamiri ve fakir yolculara yenisinin yap›lmas› için ayakkab›c›lar, hayvanlar› nallamak için nalbantlar, 69 TARHTEN BUGÜNE düzgün kesme tafllar kullan›lm›flt›r. Gerek an›tsal portalin, gerekse iç portalin kap› kemerlerinde iki renkli tafllar kullan›lm›fl, böylece dekoratif bir görünüm sa¤lanm›flt›r. Üst k›s›mlar› yer yer y›k›lan han, 1991 y›l›nda restorasyonu tamamlanarak orijinal haline getirilmifltir. A¤z›karahan Aksaray-Nevflehir karayolunun 15.km.sinde yer al›r. Kitabesine göre yap›m›na zengin bir tüccar olan Hoca Mesud bin Abdullah taraf›ndan 1231 y›l›nda bafllanm›fl, 1239'da tamamlanm›flt›r. Kervansaray'›n holü I. Alaaddin Keykubat, avlusu ise o¤lu II. G›yaseddin Keyhüsrev zaman›nda yap›lm›flt›r. Portalleri, köflk mescidi, kuleleri ve di¤er mimarî özelliklerinden dolay› kale görünümlü sultanhanlar›n› hat›rlatmaktad›r. Avlu ortas›nda, dört kemer üzerine oturan köflk mescit, etraf›nda ise revakl› ve kapal› mekanlar yer al›r. Han›n d›fl›nda güney taraf›nda dikdörtgen planl› bir de hamam› bulunmaktad›r. >> Selçuklular›n ticarete verdi¤i önemin günümüzde de en somut örnekleri ile idrak etti¤imiz göstergesi, Kervansaraylard›r. Genellikle, yaya yürüyüflüyle 8-10 saat, deve yürüyüflüyle bir günlük zamana denk gelen, 30-40 km lik mesafelerde infla edilen bu yap›lar, hem kervanlar›n her türlü ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› sebebiyle döneminin befl y›ld›zl› otelleri niteli¤indedirler araba tamircileri, berber, bu teflkilat ve tesisleri idare edecek, gelir ve gider hesaplar›n› yapacak divan (büro) ve memurlar›, rehberler, hayvan bak›c›lar› ve güvenli¤i sa¤layan kolluk güçleri vard›. Umumiyetle Selçuklu sultanlar› ve devlet adamlar› taraf›ndan yapt›r›lan bu muazzam yap›lar›n hepsi vak›ft› ve vakfiyelerinde nas›l yönetilecekleri, gelirlerinin neler oldu¤u, görevlilerin çal›flt›r›lma flekilleri ve ücretleri aç›k olarak belirtilmekteydi. Maddi büyüklükleri ve teflkilatlar› nisbetinde zengin gelir kaynaklar›na da sahiptiler. Bu suretle kervansaraylara inen ve konaklayan tüccar ve her türlü yolcu, zengin fakir; Müslüman gayri müslim kim olursa olsun, orada her türlü ihtiyac›n› ücretsiz olarak görebilirdi. Kervansaraylarda hasta yolcular, s›hhat buluncaya kadar teda- 70 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 vi edilir, hayvanlar›n›n tedavisi de baytar (veteriner) taraf›ndan yap›l›r ve tedavi masraflar› vak›f taraf›ndan karfl›lan›rd›. Fakir hastalar, öldü¤ü takdirde kefen masraflar› da vak›f gelirlerinden ödenirdi. Ülkemizdeki Baz› Önemli Kervansaraylar Anadolu’da ticaret yollar› üzerinde, yaklafl›k 200 adet han ve kervansaray infla edildi¤i tespit edilmifltir. Bunlardan baz›lar› flunlard›r: Sar›han (Saruhan) Avanos ilçesinin 5 km güneydo¤usunda, Ürgüp'ün ise 6 km kuzeyinde, Damsa vadisinde yer al›r. II. ‹zzettin Keykavus zaman›nda 1249 y›l›nda yapt›r›lan Sar›han 2000 mÇ'lik bir alan› kaplamaktad›r. Sar›han'da yap› malzemesi olarak sar›, pembe ve devetüyü renginde, oldukça Sultan Han Aksaray'a 40 km. uzakl›kta ve Sultanhan› kasabas›ndad›r. Selçuklu kervansaraylar›n›n en büyü¤ü ve en güzelidir. I. Alaeddin Keykubat taraf›ndan 1229 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r, bir yang›ndan sonra 1278'de onar›larak geniflletilmifltir. Mimar› Muhammed bin Havlan el-Dim›flki'dir. 50x110 m.ebat›nda bir plan üzerine yap›lm›flt›r. Yazl›k ve k›fll›k olmak üzere iki bölümdür. Taçkap›s›n›n bezemeleriyle ünlüdür. Zazadin Han Konya'ya 22 kilometre uzakl›kta, AksarayKonya karayolundan 5 kilometre içerde Tömek köyü yak›n›nda olan ve Saadeddin Köpek Han› diye de an›lan Zazadin Han, 1235-1236 y›llar›nda yap›lm›flt›r. Güney cephede, kapal› mekana yak›n bir yerde bulunan aç›k bölüm taç kap›s›, beyaz ve aç›k kahverengi tafllarla yap›lm›flt›r. Güney cephenin inflas›nda, çok miktarda ifllenmifl buluntu tafl kullan›lm›flt›r. Taç kap›n›n hacimli kitlesi içinde, duvara oturmufl basamaklarla ç›k›lan ve zengin bir tafl süslemeye sahip olan mescidi yer almaktad›r. Bunlardan baflka, K›z›lören Han›, Ertokufl Han›, Susuz Han, K›rkgöz Han, Alara Han, Karatay Han, ülkemizin önemli kervansaray yap›lar› aras›ndad›r. FOTOĞRAF fiah-› Zinde Türbesi’nden bir görüntü 14. yy Semerkant, Özbekistan Foto¤raf: Osman Ar› 71 GEZ Bir zirve denemesi: Kaçkar’lar > Yaz› ve Foto¤raf: Osman Ar› Makina Mühendisi Gökyüzü yere inmifl sanki, elimi uzatsam y›ld›zlara de¤ecek... Etraftaki da¤lar›n zirveleri kâh sisin içinde kal›yor, kâh sis aras›ndan bafl›n› gösteriyor. Sis, da¤lar› daha da çekici gösteriyor... U zun süredir gitmek istedi¤im bir yerdi Kaçkar’lar... Kaçkar’larla ilgili her gezi yaz›s›, her foto¤raf beni al›r götürürdü bu heybetli da¤›n çiçeklerle bezeli eteklerine, oradan da dumanl› doruklar›na… Bundan dolay› Salih Pulcu’nun Kaçkar’lara gidelim teklifini hemen kabul ettim. Etrafl› bir araflt›rmadan sonra Kaçkar’lara Yusufeli üzerinden gitmeye karar verdik. Orada bize yard›mc› olacak rehberle de irtibata geçerek hemen haz›rl›klara bafll›yoruz. Kaçkar’lara Salih Pulcu ile birlikte Dr. Ahmet Çorak da geliyor. Cumartesi sabah erkenden Salih Pulcu ile yola ç›k›yoruz. Ahmet’i Bolu’dan alaca¤›z. Saat 09.30 civar›nda Bolu’nun giriflinde Hayrettin Tokadi Hz.lerinin türbesine geldik. Orman›n içersine adeta gizlenmifl türbe ve dergâh›n insana huzur veren bir havas› var. Ahmet buradan bize dâhil olacak. Kahvalt›dan sonra hemen yola devam ediyoruz. Yolumuz bir hayli uzun. Ahmet ile dönüflümlü olarak araba kullan›yorum. Gece yola devam edip etmemek konusunda k›sa bir istiflareden sonra gece yola de- 72 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 vam etmeme karar›na var›yoruz. Amasya ve Erzurum’da mola verip tarihi yerleri gezmeyi düflünüyoruz. ‹kindi sular›nda Amasya’ya vard›k. Amasya Yeflil›rmak’›n ortadan ikiye böldü¤ü dar bir vadinin içersine kurulmufl Osmanl› eserlerinin oldukça fazla oldu¤u bir “flehzadeler flehri’’... Yeflil›rmak’›n hofl olmayan görüntüsü bir yana, eski Amasya evleri ve hemen üstünde tepelerde bulunan kral mezarlar› görülmeye de¤er. ‹kindi namaz›n› Sultan Beyaz›t Camii’nde k›ld›k. Caminin giriflinde her iki yandaki büyük vav istifi oldukça güzel. Amasya’dan saat 19.30’da ayr›ld›k. Gece molay› Refladiye’de veriyoruz. Niyetimiz kapl›cada kalmak ancak kapl›cada yer yok. Bizde mat ve uyku tulumlar›m›za s›¤›narak geceyi geçiriyoruz. Sabah namazdan sonra yola ç›k›yoruz. Hava ›s›nmadan biraz mesafe kat etmek istiyoruz. Kahvalt› için Erzincan’a giriyoruz. Salih Pulcu’nun arzusuna uyarak arabesk müzik çalmayan bir lokanta bulmak için bir hayli yer dolafl›yoruz. Erzincan depremden sonra planl› yap›lafl- mayla oldukça düzenli ve sevimli bir flehir olmufl. Erzincan-Erzurum yolu F›rat’› takip ederek ilerliyor. Erzincan genifl bir ovan›n üzerine kurulmufl, etraf yemyeflil… Ö¤leyin Erzurum’a var›yoruz. Erzurum rak›m› 1853 m. San›r›m Türkiye’nin en yüksek ili. fiehrin tarihi mekânlar›nda Tafl Medrese, Yakutiye Medresesi ve Çifte Minare’yi h›zl›ca geziyoruz. Eksik malzemelerimizi de kontrol ederek tamaml›yoruz. Ö¤le yeme¤imiz ise tabii ki Erzurum’un ünlü ça¤ kebab›... Çay›m›z› da bir esnaf çay oca¤›nda sohbet ederek içiyoruz. K›tlama çay içmesini de bu arada ö¤reniyorum. Akflamüstüne do¤ru Erzurum’dan hareket ettik. Niyetimiz hava kararmadan Yusufeli’ne varmak. Yol bir müddet sonra etraf› dik kayalarla çevrili dar bir vadiye giriyor. Tortum çay› birkaç gün önce ya¤an ya¤murun etkisiyle h›rç›n ve bulan›k ak›yor. Yol yer yer ya¤murun, yolun hemen iki yan›nda yükselen dik yamaçlardan getirdi¤i tafl, kum ve kaya parçalar›yla kapanm›fl. Yol bak›m araçlar› sürekli çal›fl›yor. Tortum gölünün yan›ndan geçerken yol iyice daral›yor ve sanki dimdik da¤›n yamaçlar›ndan her an bir kaya blo¤u düflecekmifl izlenimi insan› gerçekten korkutuyor. Tam bu esnada bafllayan ya¤mur yüre¤imizi a¤z›m›za getiriyor. Neyse ki biraz at›flt›rd›ktan sonra geçiyor. Akflam saat 18.30 civar›nda Çoruh’un olanca h›rç›nl›¤›yla ikiye ay›rd›¤› Yusufeli’ne geldik. Yusufeli dik yamaçlar›n çevreledi¤i, ortas›ndan dar bir vadiye kurulu küçük sevimli bir kasaba. Beklentimizin aksine ‹stanbul’u aratmayan s›cak bunalt›c› bir hava var. ‹stanbul’dan irtibat kurdu¤umuz bize yard›mc› olacak arkadafl› bulduk. Osman Bey profesyonel rehberlik hizmeti veriyor. Özellikle yabanc›lar› Kaçkar’lara götürüyor, Çoruh’ta rafting yapt›r›yor. Bize Kaçkar’larla ilgili güzergâh krokileriyle birlikte oldukça detayl› bilgiler verdi. Ertesi gün TRT’den çekim için geleceklerini önce rafting yapacaklar›n› akflam ise Kaçkar’lara ç›kacaklar›n› söyledi. Rehbersiz ç›k›p ç›kamayaca¤›m›z sorusuna e¤er sis çökmezse ç›kabilece¤imizi söylüyor. Salih ve Ahmet’le k›sa bir istiflareden sonra rehbersiz ç›kmaya karar veriyoruz. Gece Yusufeli’nde bir pansiyonda kald›k. Program›m›z› kabaca netlefltirdik. Önce Yaylalar Köyü Olgunlar Mahallesi’ne kadar arac›m›zla gidece¤iz. Yol yaklafl›k 4 saat sürüyor. Orada arac›m›z› b›rak›p eflyalar›m›z› s›rt çantalar›m›za koyup kamp kuraca¤›m›z yer olan Dilberdüzü’ne gidece¤iz. Gece geç vakte kadar süren gürültü aras›nda sabah dinlenmifl olarak kalkt›m. Sabah hemen kahvalt›m›z› yap›p yola ç›k›yoruz. Yol Barhal Çay›’n› izleyerek yukar› do¤ru devam ediyor. Yol; bir arac›n geçebilece¤i genifllikte ve oldukça k›vr›ml›, bu yüzden karfl›dan gelebilecek araçlar› uyarmak için s›k s›k klakson çalmak zorunda kal›yoruz. Dik yamaçlara yap›lm›fl tipik Artvin yayla evleri oldukça ilginç. Bir müddet sonra Alt›parmak (Barhal) Köyü’ne geldik. Burada eski bir Gürcü kilisesi var ancak gezmeyi dönüfle b›rak›yoruz. Dik bir vadiden akan Barhal Çay› inan›lmaz güzellikler sunuyor. Bu arada vahfli ç›plak da¤lar yavafl yavafl yeflile bürünmeye bafll›yor. Etrafta rengârenk kelebekler dikkatimi çekiyor. Birbirinden al›ml› ve renkli kelebekler müthifl bir renk cümbüflü oluflturuyorlar. Yaylalar› geçtikten sonra yol ifl makinelerinin çal›flmalar›ndan dolay› kapan›yor. Bir müddet bekledikten sonra geçmemize izin veriyorlar. Ö¤leden sonra Olgunlar’a geldik. Olgunlar’da hem market hem de pansiyon iflleten ayn› zamanda rehberlik de yapan >> Dilberdüzü yaklafl›k 2800 m. rak›ml› dik yamaçlar›n ete¤inde çad›r kurmaya müsait küçük bir alan. Zirveden önceki en son kamp yeri. Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle bezeli bir çiçek bahçesi sanki. Hava p›r›l p›r›l, güneflin do¤uflunu izliyorum: Muhteflem… ‹smail Bey ile hem sohbet ediyor, hem de da¤da laz›m olacak ekmek vs. gibi son ihtiyaçlar›m›z› temin ediyoruz. ‹smail Bey uzun y›llar rehberlik yapm›fl, flu an rehberlik yapm›yor ancak Kaçkar sevdal›lar›na hizmet vermeye devem ediyor. Arabam›z› köyün ç›k›fl›na yak›n uygun bir yere b›rakt›k. S›rt çantalar›m›z› düzenledik. Çantalar›m›z›n mümkün mertebe “en az a¤›r’’ olmas› için gayret ediyoruz. Çünkü önümüzde uzun bir yürüyüfl var. Ö¤le namaz› için mescide girdi¤imizde fliddetli bir ya¤mur boflan›yor. Bu arada Salih Pulcu yafll› bir teyze ile sohbeti koyulaflt›r›yor. Yafll› teyze kendi elleriyle ördü¤ü yün çorab› Salih’e sat›yor. Yafll› teyze foto¤raf›n› çekme talebimi kabul etmiyor. Sebebini ise yine kendisi aç›kl›yor: Bir zamanlar yabanc› turistler foto¤raf›n› çekmifller. Ölen kocas› rüyas›nda namahrem birine nas›l foto¤raf›n› çektirirsin diye sitem etmifl. Ya¤murun ard›ndan çantalar›m›z› s›rtlan›p kamp kuraca¤›m›z yer olan Dilberdüzü’ne do¤ru yürüyüflümüze bafll›yoruz. Yol hafif meyilli, geniflçe bir vadiden ça¤layarak akan dereyi takip eden patikadan yürüyoruz... Bize anlat›lana göre yol üç saat civar›nda sürecek. Yolda yaylac›lara rastl›yoruz. Bir müddet sonra tempomuz düflmeye bafll›yor. Yaklafl›k iki saat sonra Nastaf yaylas›na ulaflt›k. Yaylada biraz mola veriyoruz. Yayladakiler karfl› tepenin arkas› Dilberdüzü diyorlar. Hava kararmadan kamp yerine ulaflmam›z gerekiyor. Ancak tempo da iyice düfltü. Ben kendi tempoma göre yürüyünce Salih ve Ahmet’le aram›z epey aç›lmaya bafllad›. Belli ki arkadafllar antremanl› (!) de¤iller. Hava da art›k iyice karard›. Havan›n kararmas›yla birlikte yukar›dan takip etmemiz gereken yolu afla¤›dan takip edince yol hem uzam›fl hem de dimdik bir yamac›n ete¤inde kalm›flt›k. Ahmet ve Salih art›k daha fazla gidemeyeceklerini söyleyerek bulunduklar› yerde kald›lar. Arazi çok engebeli oldu¤u için orada kamp kurma imkân›m›z yok. Ben s›rt çantam› yanlar›na b›rakarak tepeyi afl›p kamp yerine bak›p gelece¤imi söylüyorum. El fenerinin yard›m›yla önümü görebildi¤im dik yamac› t›rmand›m. Yamac› aflt›¤›mda ay›fl›¤› alt›ndaki kurulu çad›rlar› gördüm. Nihayet Dilberdüzü’ne gelmifltim. Hemen afla¤›ya arkadafllar›n yan›na döndüm. Biraz güç toplamak için akflam yeme¤imizi yiyoruz. Ahmet ve Salih’in art›k tükenmifl takatlar›yla son bir gayretle tepeyi aflt›k. Saat gecenin onunda kamp yerimize ancak gelebildik. Hemen çad›r›m›z› kurduk. Burada yaklafl›k on befl çad›r var. Ay›fl›¤›n›n alt›nda insan› ürperten dimdik karl› doruklar›n aras›nda derin bir uykuya dald›k. Sabah gün ›fl›maya yüz tutarken uyand›m. Hava bekledi¤im kadar so¤uk de¤il. Hemen çad›r›n yan›ndan akan dereden abdest al›p sabah namaz›m›z› k›ld›k. Di¤er çad›rlarda da bir hareketlilik var. Zirve yapacak gruplar haz›rlan›yorlar. Arkadafllar yorgunluklar›n› henüz atamam›fllar olmal›lar ki biraz daha istirahata devam edelim diyorlar. Dilberdüzü yaklafl›k 2800 m. rak›ml› dik yamaçlar›n ete¤inde çad›r kurmaya müsait küçük bir alan. Zirveden önceki en son kamp yeri. Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle bezeli bir çiçek bahçesi sanki. Hava p›r›l p›r›l, güneflin do¤uflunu izliyorum: Muhteflem… Karfl› yamac›n doru¤unda kar var. Ta zirveden ç›k›p afla¤›daki dereyi oluflturan bembeyaz bir köpük gibi akan suyun ça¤›lt›s› bütün vadiyi dolduruyor. Son derece etkileyici, do¤al ve vahfli bir ortam. Hakk›nda onlarca gezi yaz›s› okudu¤um, foto¤raflar›n› içim geçerek seyretti¤im, sadece isminin bile bafl›m› döndürmeye yet- 73 GEZ ti¤i Kaçkarlar… ‹flte geldim eteklerine… Bunca kat etti¤imiz yol, bunca katland›¤›m›z meflakkatler iflte hep senin için… Bizi buraya çeken fley, bu kadar s›k›nt›lara katlanmay› göze ald›ran s›r neydi? Ne ar›yorduk bu da¤›n tepesinde? Bizi buraya çeken etraf›m›z› süsleyen bu nadide çiçekler, karl› doruklardan kopup ça¤layarak akan coflkun sular, zirvelerin vahfli bir o kadar da do¤all›¤› m›, ya da uzansan›z sanki tutuverece¤iniz gö¤ün mavili¤i mi? Yoksa belki de bütün bu güzellikler ve gizemin yan›nda baflka bir fley mi? Her da¤a ç›k›fl›mda beni kanatland›ran bir fley, baflka hiçbir yerde gideremedi¤im bir hasretli¤in giderilmesi mi? Kaybetti¤imiz ve sürekli arad›¤›m›z; tam iflte buldum dedi¤imizde tekrar aramaya koyuldu¤umuz bir fley mi? Saat 07.30’da kahvalt›y› haz›rlamaya bafll›yoruz. Kahvalt›dan sonra saat 09.00 civar›nda yürüyüfle bafll›yoruz. Asl›nda zirve yürüyüflü için geç bir saat. Zirve gidifl-dönüfl 10 saat kadar sürece¤ini söylüyor bir rehber. Akflam çok yorulan Ahmet zirveye ç›kamayaca¤›n› ancak Deniz gölüne kadar gelebilece¤ini söylüyor. Yaklafl›k bir saat kadar yürüyüflten sonra dik ve zorlu bir parkura geldi¤imizde ise kendisinin devam edemeyece¤ini söylüyor. Salih de Deniz gölüne kadar bir ç›kal›m zirveye ç›k›p ç›kmayaca¤›m›za orada karar veririz diyor. Asl›nda bu ifade z›mnen zirveye ç›k›fl›n yatt›¤› anlam›na geliyordu. Salih’le da¤c›lar›n güzergâh iflaretlerini takip ederek t›rmanmaya bafll›yoruz. Yükseldikçe kuytu yerlerde karlara rastl›yoruz. Göle daha k›sa sürede ulaflaca¤›m›z› düflünüyorduk. ‹ki buçuk saatten beri yürümemize ra¤men göle hala ulaflamad›k. Yürüyüfl güzergâh›m›z son derece güzel, ad›m bafl› ça¤layarak akan sular, sular›n kenar›nda inan›lmaz çeflit ve güzellikte da¤ çiçekleri tüm güzelliklerini cömertçe sergiliyorlar. 74 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Saat 12 civar›nda nihayet Deniz gölüne ulafl›yoruz. Gölün yan›nda bir çad›r var. 3 kiflilik bir grup da zirveden geri dönüyor. Göl bir krater gölü. Üç yan› dik kayalarla çevrili, aç›k olan kenar›ndan suyunu tahliye ediyor. Gölün etraf› karlarla kapl›, suyu buz gibi… Gölün masals› bir manzaras› var. Tek kelimeyle harika... San›r›m gölün derinli¤inden olsa gerek rengi de koyu mavi. Gölü bir yandan seyrederken bir yandan da dinleniyoruz. ‹flaretleri takip ederek gölün üst taraf›ndaki s›rta ç›k›yoruz. Göl esas manzaray› buradan veriyormufl. Göl üstten gerçekten de çok etkileyici görünüyor. S›rttan, dik bir parkurdan tepeye ç›k›yoruz. Yol ayn› diklikle afla¤› iniyor. Afla¤›da büyük bir kar kütlesi, ortada eriyen kar ve buzulun oluflturdu¤u küçük bir gölcük var. Güzergâh tekrar dimdik ve k›smen karla kapl› yamaçtan daha büyük bir s›rta ç›k›yor. O s›rt›n arkas›nda da yüksek sivri bir doruk mevcut. (Daha sonra bu doru¤un zirve oldu¤unu ö¤reniyoruz.) Karfl› karl› s›rttan kalabal›k bir grubun sesleri geliyor. Salih iki dik yamac›n alt›ndaki vadiyi gördükten sonra daha ileri gidemeyece¤imizi söylüyor. Belki karfl›daki doru¤un zirve oldu¤unu bilseydik devam edebilirdik. Böyle bir belirsizlik içersinde dönüflü de hesaba katt›¤›m›zda, devam etmemiz riskli olabilirdi. Bu duruma haliyle can›m s›k›lmad› desem yalan olur. Tabii ki biz birkaç hatay› birden yapm›flt›k. Öncelikle zirveye ç›k›fl dönüfl süresi konusunda bize yan›lt›c› bilgi verilmiflti. ‹kincisi bir gün öncesinin yorgunlu¤unu arkadafllar henüz üzerlerinden atamam›fllard›. Belki bir gün dinlenip zirve yürüyüflünü ondan sonra yapmam›z daha uygun olabilirdi. Üçüncüsü de… Bu hatalar›n sonraki zirve yürüyüfllerinde tekrarlanmamas› için kendi ad›ma gerekli notlar› al›yorum. ‹niflimiz daha h›zl› ve kolay oluyor. Ahmet’i b›rakt›¤›m›z yerde hala (!) dinlenirken buluyoruz. Akflamüstü kamp yerine yeni gruplar geliyor. Gece fliddetli mide a¤r›s›yla uyan›yorum. Midem bulan›yor. Biraz hava almak için çad›rdan d›flar› ç›k›yorum. Aman Allah’›m... Gökyüzü yere inmifl sanki, elimi uzatsam y›ld›zlara de¤ecek. Gökyüzünü hiç bu kadar y›ld›zlarla donanm›fl görmemifltim. Biraz rahatl›yorum. Sabah erken kalk›yorum. Kamp yeri yine hareketli. Vadiden yo¤un bir sis yükseliyor. Etraftaki da¤lar›n zirveleri gâh sisin içinde kal›yor, gâh sis aras›ndan bafl›n› gösteriyor. Sis, da¤lar› daha da çekici gösteriyor. Rehber Osman TRT’den gelen ekibi zirveye ç›karmak için gelmifl. Zirve yap›p yapmad›¤›m›z› soruyor. Durumu anlat›yorum. Gölden sonra dört saatlik daha yolun oldu¤unu söylüyor. Kahvalt›m›z› haz›rlarken bir yandan da eflyalar›m›z› topluyoruz. Bu esnada eflyalar› almak üzere kat›rlar geliyor. Eflyalar›m›z› uygun fiyata anlaflarak kat›rlara yüklüyoruz. Eflyam›z olmay›nca etraf› daha rahat seyretme imkân›m›z oluyor. Etraf otsu bitki örtüsü aç›s›ndan çok zengin. Rengarenk çiçekler, hepsi birbirinden al›ml›. Pek ço¤u da endemik. Yani bu güzellikleri baflka yerde görme imkân›n›z yok, ancak buraya mahsus… Yolda çok say›da her yafl grubundan yabanc› turiste rastl›yoruz. Bu arada Artvin Turizm ‹l Müdürü’yle tan›fl›yoruz. Ayaküstü biraz sohbet ediyoruz. Bize yöre ile ilgili varsa tavsiye ve flikâyetimizi iletmemizi istiyor. Teflekkür edip ayr›l›yoruz. Saat 11.30 civar›nda Olgunlar’a geldik. Köyün giriflinde çay›n hemen kenar›ndaki çardakta sohbet eden köylülerin yan›nda biraz soluklan›yoruz. Ö¤le yeme¤imizi pansiyonda yiyoruz. Menüde ise yöresel bir yemek olan civil var. Civil tereya¤›yla yöreye has bir peynirin tavada k›zart›lmas›yla yap›lan bir yemek. Yeme¤in ard›ndan Yusufeli’ne do¤ru yola koyuluyoruz. Yolumuzun üstünde Alt›parmak (Barhal) köyüne u¤ruyoruz. Köyde halen cami olarak kullan›lan tarihi bir Gürcü kilisesi var. Namaz vakti olmad›¤› için cami kapal›, içini gezemiyoruz. Barhal IV.ve V. yy.larda çok yo¤un nüfusa sahipmifl. Hristiyan Gürcülere ait hala ayakta kalabilmifl eserler bu iddiay› do¤ruluyor. Ancak günümüzde co¤rafi flartlar›n da zorlamas›yla köy sürekli göç vermesinden dolay› nüfusu bir hayli azalm›fl. Akflam hava karar›rken Yusufeli’ne geldik. Kaçkar’lar›n zirvesine ç›kamam›flt›k ancak hem Kaçkar’lar›n ola¤anüstü güzelliklerini görmüfl, hem de bir sonraki zirve için ciddi tecrübe sahibi olmufltuk. TARHTEN Geç antik ça¤da su teknolojisi Roma su mühendisli¤i antik ça¤da hiçbir uygarl›¤›n ulaflamad›¤› bir zirveyi temsil ediyordu. Roma su mühendisli¤i ile var›lan bu ileri düzey sayesinde bir metropol olarak Roma günlük 500 metreküp su ile hamamlar› ile suyun en bol kullan›ld›¤› bir flehir oldu. > Dilaver Demira¤ 76 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 A ntik ça¤da su kanallar› infla etme kentlerden su ak›tma olgusu Sümer ile bafllad›. Sümer döneminde bafllayan büyük sulama teknolojisi, su deposu olarak büyük sarn›çlar bu döneme aittir. M›s›r ise barajlar yaparak suyu kontrol etmede bir baflka teknik doru¤u oluflturacakt›r. Çeflmelerin en basit biçimlerinin M›s›r ve Sümer flehirlerinde oldu¤u düflünülüyor, bu anlamda çeflmenin Urartu’da m› yoksa Sümer ve M›s›r’da m› ortaya ç›kt›¤› tart›flmaya aç›k bir konudur. Tarih kay›tlar›na göre, daha sonraki flehir devletleri döneminde Eski M›s›r ve Mezopotamya hükümdarlar› saraylar›ndaki çeflmeleri hem dekoratif hem de so¤utma amaçl› kullan›lmak üzere yapt›rm›fllard›r. Klasik Roma ve Yunan kültürlerinde, çok geliflmifl çeflmeler faydac›l ve dekoratif nesneler olarak kullan›l›rd›. Girit’in modern baflkenti olan ve Irak’tan yaklafl›k 5 km uzakl›kta bulunan Knossos, Ege ve Avrupa’n›n en tarihi ve benzersiz flehirlerinden biridir. Knossos’a ilk yerleflim M.Ö. 6000’den k›sa bir süre sonra olmufltur ve 3000 y›l içinde Ege’deki en genifl neolitik ça¤ merkezi haline gelmifltir. Tunç devri boyunca, Minoan uygarl›¤›, Ege dünyas›n›n büyülü ilk Yunan uygarl›¤› olarak, geliflmifl ve kendi zirvesine ulaflm›flt›r. Knossos’un su sa¤lama ve drenaj sistemleri çok ilginçti. Suyu Kounavoi ve Archanes bölgelerinden bir su kemeri, boru fleklindeki oluklarla sa¤lard› ve oradan da saraya ve flehrin içine da¤›t›l›rd›. Saray içinde suyu da¤›tmak için bas›nçl› borular kullan›l›rd›. Drenaj sistemleri iki ayr› sistem içerirdi, biri kanalizasyonu toplarken, di¤eri ya¤mur suyunu toplard›. Maalesef, M.S. 1450 civar›nda, Mycenaean Saray›, Girit’in bütün görkemli flehirleri gibi, bir deprem ve yang›n s›ras›nda y›k›lm›flt›r. Yunan ve Roma Su teknolojisinin arkaplan›nda da minos ve miken vard›r. O teknoloji gelifltirilip ortaça¤a aktar›lm›fl, ortaça¤daki de¤irmenler ve kanallar ile bu teknoloji çok fazla gelifltirilmeden modern ça¤›n bafllar›na kadar getirilmifltir. Bu konuda en önemli kaynak Romal› Mühendis Vitruvius’un De Architectura (Mimarl›k Üzerine On Kitap) isimli kitab›d›r. Bu kitab›n sekizincisi su temini ve su kaynaklar›, suyun temizli¤i gibi teknik ve teorik konulara ayr›lm›flt›. Vitruvius’a göre özellikle de çok önem tafl›yan yer alt› su kaynaklar›n›n bulunmas›nda yararlan›lacak do¤al gözlem metotlar› vard›r. ‹lk ve en yayg›n olan› toprak üzerinde tüten bir su buhar› saptamakt›r. Ifl›k k›r›lmas› ise en garantili yöntemdir. Bu kesin bir iflaret say›laca¤›ndan suyun varl›¤›n›n habercisi- dir, k›r›lma görülen bölgede deneme kaz›s› yaparak suya ulaflmak denenebilir. Romal› mühendis su bulunan topraklar› da s›ralam›flt›r. Kötüden iyiye do¤ru s›raland›¤›nda en kötü kalite toprak killi topraklard›r, bu topraklardaki su miktar› hem miktar olarak azd›r, hem de tad› ac›d›r. Gevflek turbal›k toprakta kötüdür, bu toprakta da su derinde ve çamurlu halde bulunur. Turbal›k topraktaki su ise sular küçük damlac›klar halinde birikir ve yaln›zca altta s›zd›rmaz bir tabaka oldu¤unda toplan›r. ‹yi sular ise daha çok çatlaklar›ndan su s›zmas›na izin vermeyen k›rm›z› kumtafl› kayas› ve bir tepenin ete¤indeki sert kayalar›n aras›nda biriken sulard›r.1 Bir bölgede su bulunup bulunmad›¤›n› anlamada baflvurulan bir baflka yöntem ise bitkilerdir. Vitruvius nemli topraklarda yetiflen alt› çeflit bitki sayar. Su kam›fl›, sepetçi sö¤üdü, Akçaa¤aç, sö¤üt a¤ac›, sazl›k ve sarmafl›k. Bunlar genelde batakl›k arazilerde büyüyen bitkilerdir ancak batakl›k olmayan bir arazide kendili¤inden büyümüfl ise orada bir su kayna¤› oldu¤u söylenebilir. Roma su kanallar› Bir kuyuda suyun varl›¤›n› kesin ölçmek için de baz› yöntemler kullan›l›rd›. ‹ç k›sm›na zeytinya¤› sürülmüfl metal bir kap kuyuya dald›r›l›r e¤er üzerinde damlac›k- lar varsa burada su oldu¤u Artezyen ve yer alt› sular› d›fl›nda p›narlar da en kaliteli su kaynaklar›n›n bafl›nda gelir. Suyu kayna¤›ndan almakta iki yol izlenir di. Aç›k Su yolu ve kapal› su yolu. Aç›k su yolu Roma döneminde en çok tercih edilen su temin metoduydu. Tafltan bir yap›n›n içine s›zd›rmazl›¤› sa¤layacak bir s›va yap›lan bir kanal bu konudaki en önemli teknolojiydi. Su kanal›n›n uzun mesafeler kat etmesi en büyük zorluktu, bunun için engebeleri aflacak flekilde sabit bir e¤im vermek en çok kullan›lan yöntemdi. Kanallar çoklukla 150’de 1 ile 500’de 1 aras›nda de¤iflen bir e¤imle alçalt›l›rd›. Uzun mesafeler kat edecek flekilde yap›lan bu kanallarda bir tepeyi aflmak için yeteri kadar tafl ve tafl iflçisi kullan›l›rd›, bu sa¤land›ktan sonra efl yükselti e¤risi- ki bu güzergâhtaki bütün geçifl noktalar›n›n deniz seviyesinden yüksekte kalmas› demekti-ile kanala belli bir e¤im veriliyor ve suyun ak›fl› sa¤lan›yordu. Kanal d›fl yüzeyi tafltan yap›lm›fl ya da oyulmufl, içi molozla doldurulmufl, kanal yata¤›n› ve kenarlar›n› oluflturan tafl parçalar› ve s›zd›rmazl›¤› sa¤lama alan çimento iç kaplamadan oluflan, genifl ve alçak bir duvard›. Romal›lar›n buna verdi¤i isim ise substructio (alt yap›) idi. Bu ada daha sonra belediyecilik literatüründe tüm kentin alt yap› çal›flmalar› özellikle de su ve kanalizasyon flebeke- >> Bir bölgede su bulunup bulunmad›¤›n› anlamada baflvurulan bir baflka yöntem ise bitkilerdir. Vitruvius nemli topraklarda yetiflen alt› çeflit bitki sayar. Su kam›fl›, sepetçi sö¤üdü, Akçaa¤aç, sö¤üt a¤ac›, sazl›k ve sarmafl›k. 77 TARHTEN >> Su kemeri ve su yolu infla etmek basit ve yal›n yöntemlere dayan›rd›. Su kemerinin dayand›¤› sütunlar, tu¤la yahut kesme kare tafllardan örülüyor, ortas›na ise moloz dolduruluyor ya da çimento ile dolgu yap›l›yordu. si için kullan›lacakt›. Ancak bu kanal yap›s› bir tak›m sorunlar içeriyordu. En baflta a¤›r ya¤›fllarda, toprak kaymas› durumunda dolmamas› için kanal zemininin çökmesini de önleyecek biçimde ya sert kaya tabakas›ndan oyulmas›, ya da çok sert bir toprak zemin üzerine infla edilmeliydi. Bu da hem malzeme hem iflçilik yönünden kanal›n pahal›ya malolmas›na neden oluyordu. Bu yap›lmaz ise kanal›n üzeri tafl bir kapakla örtülmeliydi, bunun da hem kirlenme riskine aç›kl›¤› söz konusuydu hem de maliyet bak›m›ndan yine pahal›ya ç›k›yordu. Dahas› bu kanal kent d›fl›nda oldu¤undan kentin suyunu düflman sald›r›s›na aç›k k›l›yordu. 78 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 ‹flte bütün bu sak›ncalar› gidermek için baflvurulan yöntem tünel aç›lmas›yd›. Vitrovius her 35.5 metrede bir yüzeye ç›kan dikey bacalar› olan, düz bir tünel modeli öneriyordu. Tünelin oldu¤u yüzeyde kuyular delinir bunlar da yatay tüneller ile birbirine ba¤lan›rd›. Bacalar›n dik olmas› içinde tünel üzerinde bir s›ra kaz›k çak›l›r, bacalar bu kaz›klar kullan›larak aç›l›rd› bu kaz›klar kullan›larak aç›lan tünellerin yatayl›k ayar› kolayca yap›labilirdi bu nedenle bu metod en çok tercih edilen yöntemdi. Tünelin tamamlanmas› ile de hava bacalar› sayesinde tünelin bak›m› kolayca yap›labiliyor, denetim için zahmetli ve riskli yollara gerek kalm›yordu. Tünelde göçük ya da s›z›nt› oldu¤unda bacalar sayesinde kolayca müdahale edilip sorun gideriliyordu. Ayr›ca tüneller içeri giren suyun ani olarak artmas› halinde oluflan hava kabarc›klar›n›n borular› patlatmas›n› önlüyor ve hava kabarc›klar›n›n d›flar› ç›kmas›n› sa¤l›yordu. Su kemerleri ve su yolu inflaat teknikleri Su yolu inflaat› ise flöyle yap›l›yordu ki ilk su yolu inflaat› M.Ö alt›nc› yy’›n son çeyre¤inde Polykrates yönetimindeki Sisam adas›nda infla edilmiflti. Bu tünelin kal›nt›lar› günümüze ulaflabildi. Uzunlu¤u 1100 metre, hemen hemen kare olan kesiti ise 2.5 metre geniflli¤i ve yüksekli¤indeydi. Tepenin iki ayr› yamac›ndan bafllayan kaz› tünelcilerin buluflmas› ile son bulmaktad›r. Arazi kanal e¤imini korumak için gerek düzeyin alt›na inilirse o zaman kanal›n üstten gitmesi gerekiyordu. 2 metreye kadar olan yükseklikler de bir substructio yani yatakl› kanal yap›l›yordu. Yükseklik iki metreyi geçince ise kanal› desteklemek için kemer kullan›l›rd›. Fakat yine de özellikle uzun mesafeler kateden kanallarda büyük bir k›s›m yeralt›ndan gider di. Nitekim Roma’daki Clad›us su yolu 60 km uzunlu¤unun sadece son yedide birlik k›sm›nda su kemerine ihtiyaç duymufltu.2 Su kemeri ve su yolu infla etmek basit ve yal›n yöntemlere dayan›rd›. Su kemerinin dayand›¤› sütunlar, tu¤la yahut kesme kare tafllardan örülüyor, ortas›na ise moloz dolduruluyor ya da çimento ile dolgu yap›l›yordu. Su kemerinin su kaynakl› bas›nçlar nedeni ile çökmesine karfl› da yap›ya kama biçiminde su kesiciler yani ç›k›nt›lar eklenirdi. Kemerin rüzgâr ve benzeri etkilerle çökmesine karfl› bulunan çözüm ise kemerin yüksekli¤inin 21 metreyi geçmemesini sa¤lamakt›. Bu büyüklü¤ü aflmak zorunda olursa kal›n bir gövde ve iki katla üstteki gövdeyi alttakinin üzerine yerlefl- tirmek bir yap› tekni¤i olarak kullan›l›yordu. Romal›lar›n aç›k sistem su kanallar›n› tercih etmelerinin ana nedeni ucuz, denetime aç›k oluflu ve çok büyük bir uzmanl›k gerektirmemesiydi. Kapal› sistem kanallar›n bak›m› güçtü ço¤u zaman t›kan›kl›k ya da ar›za oldu¤unda kanal› tamam› ile sökmek ve yeniden yapmak durumunda da kal›nabiliyordu. Oysa aç›k sistemde bu zorunluluk olmadan sorunlu bölgeye kolayca müdahale edilebiliyordu. Kapal› sistemle yap›lan su yollar›nda kullan›lan borular için Vitruvius taraf›ndan önerilen malzeme kurflun ya da piflirilmifl toprakt›. Vitruvius piflmifl topra¤› daha s›hhi buldu¤u için kurflun boruya tercih ediyordu. Kurflun borular toprak borulara oranla daha uzun olmaktayd›. Dökme kurflun borularda borular›n uçlar› daralt›l›p di¤er borunun içine sokularak kaynak yap›l›yordu, ancak bu kayna¤›n nas›l yap›ld›¤› konusunda fazla bilgiye sahip de¤iliz. Borunun bitim yerinin daralt›lmas› ve di¤er borunun içine sokulmas› prensibi toprak borular için de geçerliydi. Borular sönmüfl kireç ve zeytinya¤›ndan bir kar›fl›mla bitifltirilirdi, ayr›ca borular bitip ilk su verildi¤inde bir miktar odun külü at›l›rd›. Bu sistemdeki her tür çatla¤› ve s›z›nt›y› bulup s›vard›. Ancak toprak borular›n bas›nçlar karfl› dayan›ks›z olmas›, dahas› su da bir tortu oluflturmas› nedeni ile bu sorunlar› giderecek bir tak›m yap›m teknikleri uygulanm›flt›r. Borular›n bitiflme yerinde dörtgen tafl bloklar konur, borular bu bloklar›n içinden geçerdi. Bitiflme yerlerinin bas›nçla ayr›lmams› için uygulanan yöntem ise k›rm›z› kum tafl›ndan bir blokla çevirmekti. Ayr›ca boru sistemi bütünü ile yatay de¤il bir u biçiminde yap›l›rd› ve borular›n içine yerleflti¤i tafl bloklar 250 kg’l›k bas›nçlara bile dayanmas›n› sa¤lard›.3 Suyun tortudan ar›nd›r›lmas› için bugünkü su teknolojisinde de uygulanan çöktürme tanklar› kullan›l›rd›. Bu tanklar betondan infla edilmifl dikdörtgen depolard›. Su deponun bir ucundan veriliyor ve ak›fl h›z› düflürülüp bu ak›fl h›z› ile kat› maddelerin dibe çökmesine olanak tan›n›yordu. H›z› düflürülmüfl suyun girdi¤i deponun ç›k›fl noktas› yüzeye yak›n oldu¤undan en temiz su çekilip sisteme veriliyordu. Tanklar düzenli aral›klarla temizlenip boflalt›laca¤›ndan biri temizlenirken di¤eri devreye sokuluyordu. Vitruvius kapal› sistemler için en büyük tehlikenin hava bas›nc› ve sudaki tortunun birikip t›kama yapmas› oldu¤unu bildi¤inden iki yöntem önermekteydi. Birincisi sistem bitti¤inde suyu kanala / boruya verirken çok düflük bir h›zda yani yavafl yavafl vermekti, bu hava bas›nc› oluflmas›n› engelliyordu, ikinci yöntem ise tortuya dönüktü. Bunun içinde günümüzde spreylerde oldu¤u içerdeki s›v›y› hava bas›nc› yard›m› ile itmeye dayanan ‹skenderiyeli Heron’un buldu¤u Heron Çeflmesi’ne benzedi¤i düflünülen çamur musluklar›yd›. Bu yolla biriken çamur borudan d›flar› at›labiliyordu. Bu teknik bulufllar›n yan›nda su pompalar› ve buhar makinesinin daha ilkel biçimleri de roma döneminde devreye giren su teknolojileriydi. Roma’n›n ulaflt›¤› zirve o y›k›l›nca uzun bir zaman afl›lamad›, ta ki elektrikli su pompalar› devreye girinceye kadar. Yani Roma’n›n su mühendisli¤inde ulaflt›¤› zirveye ancak yaklafl›k 900 y›l sonra var›labilidi. 1 Landels, J.G Eski Yunan ve Roma’da Mühendislik s:33 çev:Bar›fl B›çakç›, 2.Bas›m, TÜB‹TAK Yay›nlar›, ‹st-1996 2 Landels, age, s:39 3 Landels, age,s:44 79 79 TANITIM Makine Tan›t›m Grubu > Fatih Göksu M akine Tan›t›m Grubu (MTG), Orta Anadolu Makine ve Aksamlar› ‹hracatç›lar› Birli¤i Yönetim Kurulu taraf›ndan makine sektörünün yurt d›fl›nda daha etkin bir flekilde tan›t›labilmesi, makine ve aksamlar› sektörünün ihracat›n›n art›r›lmas›, yurt içinde ve yurt d›fl›nda imaj›n›n gelifltirilmesine yönelik faaliyetlerinin gerçeklefltirilmesi, markalaflma, AR-GE ve ortak tan›t›m çal›flmalar›n›n organize edilmesi amac›yla gerekli finansman›n sa¤lanmas›na yönelik olarak kararlaflt›r›lm›fl ve söz konusu Birli¤in 11 Nisan 2007 tarihinde gerçeklefltirilen 2006 y›l› Ola¤an Genel Kurulu’nda kararlaflt›r›larak faaliyete geçmifltir. Grup; DTM ‹hracat Genel Müdürlü¤ü’nden baflkan olarak görev yapan bir temsilci ile Makine ve Aksamlar› ‹hracatç›lar› Birli¤i Yönetim Kurulu’nca, Yönetim 80 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Kurulu ve/veya an›lan Birli¤in Genel Kurul Üyeleri aras›ndan seçilen dokuz kifli olmak üzere toplam 10 üyeden oluflmaktad›r. Ayr›ca, Birlik Yönetim Kurulu üyeleri aras›ndan bir kifli eflbaflkan olarak seçilmektedir. MTG’n›n görevleri; 1. Fonun gelirlerini dikkate alarak yap›lacak tan›t›m faaliyetleri için tahmini bütçe haz›rlamak, 2. Çal›flma gruplar› kurmak ve ihtiyaç duyulmas› halinde sektörün tan›t›m› ile ilgili faaliyetlere yönelik uzman ve/veya dan›flmanlar görevlendirmek, 3. Fonun mali yönetimi konusunda Birlik Yönetim Kurulu’na önerilerde bulunmak, 4. Tan›t›m faaliyetleri ile ilgili politika ve stratejileri saptamak, 5. Üyelerden gelen proje tekliflerini ince- leyerek sonuçland›rmak, 6. Fona kaynak teflkil eden üye firmalar aras›ndaki iliflkilerin gelifltirilmesine yönelik koordinasyonu sa¤lamak, 7. Yurt içinde ve yurt d›fl›nda sektörün tan›t›m› ile ilgili çeflitli faaliyetlerde (fuar, sergi, konferans, ticaret ve al›m heyetleri vb.) bulunmak ve di¤er kurumlarca düzenlenenleri desteklemek, 8. Grup’ça belirlenecek sektörün tan›t›m›na yönelik di¤er faaliyetlerde bulunmak, 9. Söz konusu faaliyetlerin daha etkin flekilde yürütülmesini teminen her türlü kayna¤› araflt›rmak, bu kaynaklardan yararlanabilmek amac› ile yeni projeler gelifltirmek, 10. Sektörün tan›t›m› ve dolay›s›yla ihracat›n›n art›r›lmas›, üretici ve ihracatç›lar aras›nda iletiflim sa¤lanmas› için yurt içinde ve yurt d›fl›nda sat›n alma veya ki- ralama yoluyla tan›t›m merkezleri ve ticaret merkezleri açmak, 11. Türk makine sektörünün ve sanayinin tan›t›m› amac›yla kitap veya süreli yay›nlar ç›karmak, 12. Sektör ile ilgili pazar araflt›rmalar› yapmak veya yapt›rmak, 13. Tan›t›m faaliyetleri ile ilgili olarak Müsteflarl›k taraf›ndan verilen di¤er görevler, olarak belirlenmifltir. Sektör hakk›nda Makine imalat sanayi bütün dünyada oldu¤u gibi ülkemizin sanayileflmesinin de itici gücüdür ve gelecekte de ülkemizin gelifliminin temel tafl› olacakt›r. Türk makine imalat sanayi, dünya makine imalat sanayindeki konumunu sa¤lamlaflt›rmaya devam etmektedir. Türk makine sanayi 1990 y›l›ndan bu yana yaklafl›k %20 oran›nda y›ll›k büyüme göstermifltir. Türkiye’de toplam makine imalat› 20 milyar düzeyinde olup, Avrupa ülkelerindeki toplam imalat›n %5’i oran›ndad›r. Toplam makine imalat de¤eri bak›m›ndan Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri aras›nda 6. s›rada yer ald›¤› görülmektedir. Türkiye’den daha fazla imalat› olan ülkeler s›ras›yla; Almanya %40 (140 milyar), ‹talya %19, ‹ngiltere %9, Fransa %10, ‹spanya %5’d›r. Önümüzdeki 5 y›l içerisinde makine imalat›ndaki y›ll›k art›fl›n ortalama %12-15 düzeyinde olmas› beklenmektedir. 2007 y›l›na bak›ld›¤›nda imalat art›fl›n›n iyimser tahminle %12 düzeyinde oldu¤u düflünülmektedir. 15 AB ülkesinde makine imalat sanayinde 21.315 firma faaliyet gösterirken, ülkemizde 11.000 kadar makine imalatç›s› bulunmaktad›r. Sektör kaynaklar› ise bu rakam›n 20.000 oldu¤unu ifade etmektedir. Ancak, resmi rakamlara göre bir de¤erlendirme yap›lacak olursa ülkemizde 15 AB ülkesindekinin yar›s› kadar firma bulunmaktad›r. Türk makine sanayinde üretilen bafll›ca ürün gruplar›: reaktör ve kazanlar, türbinler ve turbojetler, pompalar ve kompresörler, vanalar, klimalar ve so¤utma makineleri, ›s›t›c›lar ve f›r›nlar, hadde ve döküm makineleri, g›da sanayi makineleri, tar›m ve ormanc›l›k makineleri, yük kald›rma, tafl›ma ve istifleme makineleri, inflaat ve madencilik makineleri, ka¤›t ve matbaac›l›k makineleri, y›kama, kurutma ve ütüleme makineleri, tekstil ve konfeksiyon makineleri, deri iflleme makineleri, kauçuk ve plastik iflleme makineleri, metal iflleme makineleri ve tak›m tezgahlar›, motorlar ve yedek parçalar›, büro makineleri, rulmanlar, silah ve mühimmat ile ambalajlama makineleridir. 81 KENT VE YAŞAM MAKALE Laleler anayurduna geri döndü Lale so¤an› yetifltiricili¤i projesinde ‹stanbul’un köylüleri ürettikleri lalelerin çiçeklerini festival havas›nda k›rd›lar. Y›llard›r eski ihtiflam›ndan uzak olan lale, bugün özellikle ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n talimat›yla ‹stanbul A¤aç ve Peyzaj A.fi.'nin yo¤un çal›flmalar› sonucu tekrar anayurduna döndü. > Ozan K›l›ç A¤aç A.fi. Halkla ‹liflkiler Uzman› A l›m garantili Lale So¤an› Yetifltiricili¤i Sosyal Sorumluluk Projesi’yle baflta Silivri olmak üzere ‹stanbul’un köylüleri, Osmanl› topraklar›ndan Avrupa’ya götürüldü¤ü noktada, tekrar lale üretmeye bafllad›lar. Böylece ülkemizde lale so¤an› üretimini teflvik ederek, topraktan geçimini sa¤layan insanlar›m›za yeni ifl alanlar› aç›lmas› gerçeklefltirildi. Lale Yetifltiricili¤i Sosyal Sorumluluk Projesi’yle köylülerin ekonomilerinden bafllayarak köylerimize, ilçelerimize, ‹stanbul’a ve tüm Türkiye’ye ekonomik olarak katk› sa¤lan›yor. Lale yetifltiricili¤i projesinde lale so¤anla- 82 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 r›n›n güçlenmesi ve büyümesi için nisan ay›nda laleler çiçek açt›¤›nda gerçeklefltirilen lale çiçeklerinin k›r›lmas› Silivri Seymen köyünde köylülerin hep birlikte kat›l›m›yla festival havas›nda geçti. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ve ‹stanbul A¤aç ve Peyzaj A.fi. yetkililerinin de kat›ld›¤› programda Seymen Köyü ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencileri folklor gösterisi sergiledi. Köylülerin haz›rlad›klar› yiyecek ikram›ndan sonra bütün Seymen köylüleri hep birlikte lale tarlas›na girerek lale çiçeklerinin bafllar›n› birlikte k›rd›lar. ‹lk defa 2007-2008 döneminde bafllayan bu sosyal sorumluluk projesiyle ‹stanbul A¤aç ve Peyzaj A.fi. ‹stanbul orman köylülerine 1.300.000 adet lale so¤an› da¤›tarak yetifltirip büyüttükleri laleleri ald›. 9 üretici köylü aile baflar›yla üretimlerini gerçeklefltirdi. 2008-2009 döneminde de köylüler toplam 2.462.362 adet lale so¤an› üretti. 23 orman köylüsü gönüllerini vererek kendi arazilerinde lale so¤an› yetifltirdiler. 2009-2010 döneminde de 35 orman köylüsüyle toplam 2.846.798 lale so¤an› üretimi gerçeklefltiriliyor. Köylülere yetifltirdikleri her lale so¤an› bafl›na 6,5 kurufl ödeniyor. 2008 Y›l›nda 9 Üretici Köylü Ailemizin Brüt Geirleri: 84.500 TL, Maliyetleri: 20.800 TL, Net Gelirleri: 63.700 TL OLDU. Bir köylü ailenin ortalama geliri 7.000 TL/Y›l olarak gerçekleflti. 2009 Y›l›nda 23 Üretici Köylü Ailemizin Brüt Gelirleri: 160.053 TL Maliyetleri: 19.699 TL Net Gelirleri: 140.354 TL oldu Bir köylü ailenin ortalama geliri 6.100 TL/Y›l olarak gerçekleflti. Toplamda (2008-2009 Y›llar›› Toplam) Köylülerimizin Net Kazanc›: 204.054 TL oldu. Köylülerin program› sonras›nda ‹stanbul A¤aç ve Peyzaj A.fi. Genel Müdürü Eyüp Karahan bir aç›klama yapt›. Karahan: “Baflkan›m›z Kadir Topbafl'›n talimat›yla gerçeklefltirdi¤imiz Al›m Garantili Lale So¤an› Yetifltiricili¤i Projemizle 2014 y›l› sonunda ‹stanbul’da kullan›lan lalelerin tamam›n›n köylülerimiz taraf›ndan üretilmesini hatta köylülerin lale so¤an› ihraç etmelerini hedefliyoruz. Al›m Garantili Lale So¤an› Yetifltiricili¤i Sosyal Sorumluluk Projemize bafllad›¤›m›zda köylülerimizle bizzat görüflerek projemizi, amaçlar›m›z›, bu proje ile yapacaklar›m›z› ve kendilerinden beklediklerimizi anlatt›k. Bir grup giriflimci köylümüz yapabileceklerine inanarak bu projede lale so¤an› üreticisi olmay› kabul ettiler. Bu projemizde köylülerimizden 8 kalibre boyutunda teslim etti¤imiz lale so¤anlar›n› 11-12 kalibre büyüklü¤e getirmelerini istedik. Ekim ay›nda bafllatt›¤›m›z da¤›t›mdan sonra üniversiteden ö¤retim üyeleri ve bizzat lale uygulamas› yapan uzmanlarca köylülerimize e¤itim verdik. Projemizin her aflamas›nda onlara destek olduk. Üretimin her aflamas›nda gerekli kontrolleri yaparak eksik yap›lan noktalarda uyar›larda bulunduk. Gübre deste¤i sa¤lad›k. Köylülerimiz de kas›m ay›nda ektikleri lale so¤anlar›n› sulad›lar, çapalay›p yabani otlar›ndan temizleyip, gübre verdiler, tekrar çapalay›p, tekrar gübre verdiler. Sadece giriflimci köylülerimiz de¤ildi bu projeden kazanç sa¤layan. Bu giriflimcilerimiz yan›nda çal›flan di¤er köylülerimize de ifl verdiler ve onlar da lale so¤an› yetifltiricili¤i ile aile ekonomilerine katk› sa¤lad›lar. Dolay›s›yla 2007-2008 döneminde 9 üretici köylü ailemize verdi¤imiz lale so¤anlar› çal›flan di¤er ailelerle birlikte 20 aileye katk› sa¤lad›. 2008-2009 döneminde 23 üretici köylü ailemize verdi¤imiz lale so¤anlar› çal›flan di¤er ailelerle birlikte 50 aileye katk› sa¤lad›. Ve flimdi de so¤an›n güçlenip büyümesini sa¤lamak için çiçeklerinin açt›¤› nisan ay›nda bafllar› k›r›l›- yor. Kas›mda bafllayan lale so¤an›n›n büyüme yolculu¤u temmuzda hasad ile bitecek ve ertesi sene baharda sizlere doyulmaz bir görsel flov yapmak için toprakla buluflacaklar› zaman› bekleyecekler. Baflta milletimizin efendisi köylülerimiz olmak üzere eme¤i geçen herkese teflekkür ediyorum” dedi. Lale so¤an› üretimi yapan ve Al›m Garantili Lale So¤an› Yetifltiricili¤i Projesinin Seymen köyünde ilk defa bafllamas›na öncülük eden Silivri Seymen Köyü eski Muhtar› Necmettin Eren de "Geçen y›lki üründen çok güzel para kazand›k. Bu y›l daha da artt›. Biz çiftçilik yapmaktay›z. Bu¤day ve ayçiçe¤inde böyle güzel para yok. Lale so¤an› ekimi için civar köylerden de talep çok büyük. Üretici say›s›n›n k›sa sürede artaca¤›n› tahmin ediyoruz. Bizlere bu imkân› sa¤layan Büyükflehir Belediye Baflkan›m›z Kadir Topbafl´a ve A¤aç A.fi.´ye teflekkür ediyoruz" diye konufltu. 83 MAKALE Volkan patlamalar›, küçük ve büyük k›yamet senaryolar› > Prof. Dr. Mikdat Kad›o¤lu ‹TÜ Meteoroloji Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Son günlerde Türkiye'de bir k›yamet ve Nostradamus modas›d›r gidiyor. fiimdi izninizle Türkiye'deki Nostradamus modas›na uyup dünyada dev bir volkan patlarsa ne olur konusundaki kehanetlerimi aç›klamak istiyorum. Ebced hesab› da bilmedi¤ime göre, bunu yaparken analoji (benzerlik, sebep-sonuç iliflkisi) ad› verilen bilimsel bir büyü kullanaca¤›m. 8 May›s 1902'de, Pasifik Okyanusu'ndaki Martinique Adas› üzerindeki Pelee Da¤›, yamaçlar›ndan afla¤› zehirli gazlar ve kül b›rakarak gelip St. Pierre kentinin içine yanan dev bir atefl topu gibi patlad›. Kal›n duvarlar›yla korunan zindanda yanm›fl bir mahkum d›fl›nda, 30 binden fazla insan öldü. Pelee volkan›n›n patlamas› bir hava kirlili¤i örne¤idir. Hava kirlili¤inin yapay nedenlerden oldu¤unu düflünme e¤ilimimize ra¤men, volkanlar, orman yang›nlar› ve toz f›rt›nalar› gibi birçok do¤al kirletici kaynak vard›r. Volkan iklimi etkiler Böylece volkanik patlamalar›n arazinin yap›s›n› de¤ifltirdi¤ini, havay› kirletti¤ini ve y›k›mlara neden oldu¤unu çok iyi biliyoruz, fakat volkanlar ayn› zamanda iklimde de önemli de¤iflimler yaratabilirler. Bunu atmosfere büyük miktarda silikat (kuvars kumu) ve sülfürik asit aerosolleri saçarak yaparlar. Sülfürik asit aerosollerinin özellikle stratosfere girmesi küresel iklimde k›sa dönemde önemli de¤iflimlere neden olur. Örne¤in, Sigurdsson'a göre volkanlar›n atmosfere sald›¤› 1012 kg sülfürik asit yeryüzünde hava s›cakl›¤›n› 3 ila 4 derece so¤utabilir. Literatüre göre farkl› tipteki volkanlar farkl› aerosol emisyonlar›na neden olur. Bazalt lavlar› (‹zlanda'da oldu¤u gibi) atmosfere daha fazla kükürt salarak silikatl› patlamalardan daha fazla iklimi etkiler. Bu nedenle volkanlar›n iklim de¤iflimi çal›flmalar›n›n sadece vazgeçilmez bir unsuru de¤il ayn› zamanda tektonik ha- 84 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 reketler ve magma kimyas› için de göz önünde tutulmalar› gerekmektedir. Buna bir örnek olarak flunu verebiliriz: 1980 y›l›nda St. Helens da¤›n›n volkanik patlamas›yla Meksika El Chichon patlamas› ayn› büyüklükte olmalar›na ra¤men etkileri çok farkl› olmufltur. Her iki patlama küçük miktarda magmay› atmosfere saçm›flt› ama El Chichon patlamas› kükürt bak›m›ndan çok daha zengindi. Böylece St. Helens da¤› önemli bir iklim de¤iflimine neden olmazken, El Chichon stratosfere 20 milyon ton sülfürik asit göndererek kuzey yar›m kürede yaklafl›k olarak bir y›l boyunca hava s›cakl›¤›n›n birkaç derece düflmesine neden oldu. Volkanik patlamalar›n iklimi de¤ifltirdi¤inin fark›na var›lmas› 1783 y›l›nda Benjamin Franklin'in Avrupa'daki (‹zlanda) Laki patlamas›n›n art›ndan ‘kuru sis' gözlemine kadar geri gider. Gerçekte tarihsel kay›tlar, geçmiflteki volkanik patlamalar›n iklime etkisini ortaya ç›kartmak için çok kullan›fll›d›r. Tarih kitaplar›nda yer alan yazs›z geçen y›llar, so¤uk geçen yaz ve k›fl aylar›, düflük tar›m rekoltesi, k›tl›k, açl›klar›n ve isyanlar›n bir k›sm› volkanik patlamalar›n ard›ndan ortaya ç›km›flt›r. Örne¤in 1883 Krakato patlamas›ndan sonra gökte ilahi iflaretler olarak alg›lanan bulan›k ›fl›klar, güneflin tuhaf mavimt›rak görünüflü, müthifl gün bat›m› ve do¤umlar› gibi tuhaf atmosferik optik olaylar da gözlenmifltir. Hava iki gün karard› Volkanik patlamalar›n iklime etkisi üzerine çok iyi bilinen baflka bir örnek, 1815 y›l›nda Endenozya'daki Sumbawa Adas›'nda bulunan Tambora volkan›n›n patlamas›n›n ard›ndan 1816 y›l›n›n dünyada ‘yazs›z bir y›l' olarak geçmesidir. Geçmifl 10 bin y›lda Tambora, bilinen en büyük volkan patlamas›d›r. Bu patlama çok büyük bir alan› kaplayacak kadar kül üretmifl ve iki gün boyunca volkan›n çevresinde 600 km'lik alanda hava karanl›k geçmifltir. A¤aç yafl halkalar›n›n gösterdi¤ine göre 1816 y›l›n›n yaz›, 1815 yaz›ndan 1.5 derece daha so¤uk olmufltur. Bu so¤uk yaz aylar›nda Avrupa'da hava çok so¤uk ve ya¤›fll› geçerek ve tar›m alanlar›n› tahrip ederek açl›k, salg›n hastal›klar ve iç kar›fl›kl›klara neden olmufltur. Benjamin Franklin’in 1783 y›l›nda fark etti¤i ‹zlanda Laki yanarda¤›ndan olan püskürme ola¤an d›fl› bir olayd›. Püskürme Haziran ay›nda bafllad› ve yaklafl›k sekiz ay boyunca devam etti. Püskürme sürekli olarak fliddetli bir flekilde sürmedi, daha çok lav ak›fl› fleklide gerçekleflti. Franklin'in tarif etti¤i sis, Asya ve Kuzey Afrika'da da gözlenmiflti. Her ne kadar büyük bir volkanik patlama gerçekleflmemiflse de etkileri çok dramatik oldu. ‹zlanda da tar›m alanlar› tahrip oldu, evcil hayvanlar› yüzde 75’i telef oldu ve ‹zlanda'n›n açl›k ve salg›n hastal›klar nedeniyle dörtte biri öldü. Bu volkanik aktivitelerden sonraki k›fl 225 y›l›n en so¤uk k›fl› oldu. Böylece, volkanik patlamalar›n dünya iklimini de¤ifltirdi¤i fikri bugün iklim de¤ifliminin en önemli nedenlerinden biridir. fiimdi ben ‹zlanda’daki küçük volkan›n neden oldu¤u toz, kül ve asit ya¤›fllar›ndan hiç korkmuyorum ama Osmanl› Ta- rihinde 1783 ve 1816 y›llar›nda neler oldu¤unu çok merak ediyorum. Bu y›llarda Anadolu’da neler yafland›¤›n› bilen var m›? Beni en çok korkutan afet, “Süper Volkan Patlamas›”d›r. ABD’de de olmas›ndan korkulan en kötü 10 do¤al afet listesinde de volkan vard›r. Örne¤in Yellowstone ABD’de bir gün patlayacak. Böyle bir fley olursa etraf›ndaki binlerce kilometrelik alandaki tüm yaflam› yok edecek ve ABD’nin tümünü 1 m. kal›nl›kta küller kaplayacak. Özetle bizdeki büyük k›yamet korkusu eskiden patlayarak iklim de¤iflimine neden olmufl süper volkanlardan kaynaklan›yor. Jet ak›mlar›na binmek Günümüzdeki volkan korkusu, di¤er bir deyiflle küçük k›yamet ise volkanik küllerin jet ak›mlar›n›n seviyesine ulaflarak ve jet ak›mlar› taraf›ndan her tarafa tafl›nmas› sonucu hava trafi¤ini durdurmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Atmosferde yükselince genellikle s›cakl›k sürekli olarak düfler, rüzgâr h›z› ise artmaya devam eder ve 11 km civar›nda rüzgâr h›z› maksimum bir de¤ere ulafl›r. Bu kuvvetli rüzgâr ak›mlar›na “jet ak›m›” denir. Jet ak›m›, çok de¤il yaklafl›k 50 y›l önce hiç kimsenin bilmedi¤i bir fleydi. Fakat bu günlerde, özellikle Amerika'da her akflam TV'de hava durumu programlar›n›n en önemli unsuru haline geldi. Çünkü jet ak›mlar› günlük hava durumunu belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Onlar, hava flartlar›yla birlikte uçaklar›n uçufl süresini ve yüksekli¤ini de belirler. Yolcu uçaklar›n›n bat›dan do¤uya do¤ru olan uzun mesafeli uçufllar›nda zaman, jet ak›mlar› yüzünden çabuk geçer. Bu nedenle, ‹stanbul-New York seferi 11 saat sürerken dönüfl yolculu¤u dokuz saattir. Günümüzde uçaklar, rutin olarak ya jet ak›mlar›nda rüzgârla birlikte uçmak ya da jet ak›mlar›na karfl› uçmamak için uçufl yüksekliklerini ayarlar. Jet ak›mlar›n›n tarihi k›sa ve çok ilginçtir: I. Dünya Savafl›'ndan sonra birkaç bilim insan› yerden 10 ila 15 kilometre yükseklikteki havada çok kuvvetli rüzgârlar›n varl›¤›ndan flüpheleniyordu. Bu çok kuvvetli hava ak›mlar›, art›k ‘jet ak›m›' olarak biliniyor. Bunlarla ilk önce II. Dünya Savafl›'nda bir Alman keflif pilotu karfl›lafl›r. Bu pilot Akdeniz üzerinde uçarken fark›nda olmadan saatte 350 kilometre h›zla esen rüzgâra karfl› uçar, uçar. So- >> Volkanik patlamalar›n iklime etkisi üzerine çok iyi bilinen baflka bir örnek, 1815 y›l›nda Endenozya'daki Sumbawa Adas›'nda bulunan Tambora volkan›n›n patlamas›n›n ard›ndan 1816 y›l›n›n dünyada ‘yazs›z bir y›l' olarak geçmesidir. nuçta, oldu¤u yerde çak›l›p kal›r ve yak›t› bitince de zorunlu olarak denize iner. Asl›nda, 5 Eylül 1862'de ‹ngiliz Meteorolo¤ist James Glaisher ve Coxwell adl› bir pilot jet ak›m›n› keflfetmeye çok yaklafl›r. Atmosferde ölçümler yapmak için bir s›cak hava balonuyla yükselmifllerdir. Koruyucu giysiler vb. olmadan 8.8 kilomet- renin üzerine ç›kt›klar› anda düflük hava bas›nc› ve oksijen miktar› nedeniyle tümüyle fenalafl›rlar. Coxwell felç olur; ellerini oynatamaz ama diflleriyle balonun vanalar›n› çevirerek balonu yere indirmeyi baflar›r. Fakat 2-3 kilometre daha yukar›ya ç›kamad›klar› için jet ak›mlar›n› keflfedemezler. 85 MAKALE dönen uçaklar büyük bir s›çrama yapt›. Uçaklar›n yere göre olan h›zlar› bir anda 450 mil/saat'e ç›kt›. Bu h›z uçaklar›n maksimum h›z limitinin 90 mil/saat üzerindeydi. Art›k bombard›man uçaklar›n›n pozisyonlar›n› ayarlamas› için çok geçti. B›rakt›klar› bombalar da hedeflerin çok önünde bir yerlere düflmüfltü. Askeri aç›dan görev baflar›s›zl›kla sonuçlanm›flt› ama bu olay meteorologlar ve havada belefl yol almay› hayal edenler için büyük bir bulufltu. Maalesef jet ak›mlar› sürekli bir çizgi gibi dünyay› dolanmaz. Bu nedenle, ço¤u s›cak hava baloncular›n›n sadece jet ak›mlar›na binerek dünyan›n etraf›n› dönme denemeleri de baflar›s›zl›kla sonuçlanm›flt›r. >> Günümüzdeki volkan korkusu, di¤er bir deyiflle küçük k›yamet ise volkanik küllerin jet ak›mlar›n›n seviyesine ulaflarak ve jet ak›mlar› taraf›ndan her tarafa tafl›nmas› sonucu hava trafi¤ini durdurmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Kurdele gibi uzanan rüzgâr nehirleri 1920'lerde de meteorolojistler balonla deney ve ölçümler yapmaya devam eder. 1922'de bir meteoroloji balonu ‹ngiltere'de uçurulduktan sadece dört saat sonra 966 kilometre do¤uda Almanya'ya düfler. Balon saatte yaklafl›k olarak 240 kilometrelik bir h›zla uçmufltur. Balonun görülmemifl bu h›z›na ak›l s›r ermez ve bu iflte bir tuhafl›k oldu¤u düflünülür. 1930'larda baz› teorik çal›flmalar ve gözlemler de bat›dan do¤uya çok h›zl› rüzgârlar›n esiyor olmas› gerekti¤ini söylüyordu. Örne¤in, yerden h›zl› hareket etti¤i gözlenen cirrüs bulutlar› yukar› seviyelerde çok kuvvetli bat›l› hava ak›mlar›n›n oldu¤unu aç›kça gösteriyordu. II. Dünya Savafl› s›ras›nda bu tuhaf rüzgârlar, 1922'de ‹ngiltere'de yaflanan ba86 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 lon olay›nda gözlendi¤i gibi, yine tuhaf bir flekilde kendilerini belli ettiler. Pasifik Okyanusu'ndaki Saipan ve Tinian adl› adac›klardan kalkan Amerikan B-29 bombard›man uçaklar› Tokyo'ya uçarken çok kuvvetli rüzgârlarla karfl›laflt›klar›n› ve h›zlar›n› kontrol edemediklerini rapor ediyordu. Bazen bu rüzgârlara karfl› uçtuklar›nda do¤ru dürüst yol alamad›klar›n› ama yak›tlar›n›n tükendi¤ini fark ediyorlard› ama kimse bunlara havada bir kurdele gibi uzanan kuvvetli rüzgâr nehirlerinin neden oldu¤unu hayal bile edemiyordu. Böylece, 4 Kas›m 1944'te 49 adet B-29 Superfortress tipi savafl uça¤› ilk büyük ölçekli bombard›man için Tokyo'ya yönelmiflti. 27 ila 30 bin feet aras› bir yükseklikteyken Fuji Da¤›'na do¤ru do¤uya Her gün tespit edilmeleri gerek Jet ak›mlar› yerdeki f›rt›na sistemlerinin hareketini yönlendirme gücüne de sahiptir. Ayn› zamanda jet ak›mlar›, kuzeydeki daha so¤uk havay›, güneydeki daha s›cak havadan da ay›r›r. Örne¤in, kuzeybat›dan Türkiye üzerine inen bir jet ak›m› hava s›cakl›¤›n› düflürür. Di¤er yandan, güneybat›dan bir y›lan gibi k›vr›larak üzerimize yönelen jet ak›mlar› ise s›cak ve nemli havay› üzerimize getirir. Tahmincilerin 200-300 mb bas›nç seviyelerine bakt›¤› zaman ilk düflündü¤ü jet ak›mlar›d›r. Jet ak›mlar› sürekli hareket halinde oldu¤u için, bulunduklar› yerlerin her gün tespit edilmesi gerekir. Bunun için de dünyan›n 10 bin de¤iflik noktas›ndan her gün iki adet meteoroloji balonu uçurulup yukar› seviyelerdeki rüzgârlar ölçülür. Dolay›s›yla yerleri belirlenen jet ak›mlar›yla daha do¤ru ve orta vadeli s›cakl›k ve ya¤›fl tahminleri yap›labilir. Bat›dan do¤uya do¤ru esen jet ak›mlar› bize havan›n dünyadan daha h›zl› döndü¤ünü de göstermektedir. Ayr›ca k›fl mevsimi yaflanan yerlerde (‘rüzgâr günefli takip eder' prensibine uygun bir flekilde) rüzgârlar her zaman daha h›zl› eser. Bu nedenle, jet ak›mlar› k›fl›n daha güneye inerek alçak bas›nç ve ona ba¤l› cephe sistemlerinin üzerimize getirip daha çok ya¤›fl b›rakmas›na neden olur. Sonuç olarak uçamayan uçak ve yolcular ile birlikte havaalanlar›nda mahsur kalan binlerce yolcu için küçük volkanlar bazen küçük bir k›yamete neden olabilirken süper volkan patlamalar› iklimi de¤ifltirerek milyonlarca insan› etkileyen büyük k›yametlere neden olabilmektedir. Dünya, do¤a, yaflam iflte budur! KTAPLIK Ak Zambaklar Ülkesinde Finlandiya > Fatih Göksu F inlandiya gibi küçük ve geri kalm›fl bir ülkenin, e¤itim ve kültür yönlerinden nas›l kalk›nd›¤›n› derinli¤iyle anlatan büyük toplumsal bir yap›tt›r. Fin halk› önceden nas›ld›, sonradan ne duruma geldi ve bunda okulun, devletin, toplumun ve dinin rolleri nelerdir gibi olgular› sorgulayan kitap ayr›ca, tek tek kahramanlar Fin halk›n› nas›l yi¤it bir ulus yapm›flt›r, demokrat bir ulus ne demektir, bütün bir ulus nas›l yücelir, halka karfl› ayd›nlar›n görevi nelerdir, gerçek yurtseverlik nas›l olur, ulusa gerçek bir hikmet nas›l verilir, bir avuç ayd›n›n halka kendini veren gönül toklu¤u ve özverisiyle tüm bir ulus nas›l cehennemden cennete yükseltilir gibi sorulara da cevaplar vermifltir. Bir milletin uyan›fl›n›, bir toplumun var olma mücadelesini Snelman ö¤retilerinden yola ç›karak anlatmaya çal›flm›flt›r. Snelman kimdir?: Snelman, yeniden do¤makta olan genç Fin ayd›nlar›n›n en gözde temsilcilerinden biridir. Snelman, her fleyden çok, bir halk ö¤retmeni ve Finlilerin ulusal kültürlerinin yarat›c›s› olmakla ün yapm›flt›r. Grigoriy Petrov, Snelman’›, binlerce göller ve batakl›klar ülkesi Finlandiya’y› “Akzambaklar Ülkesi”ne dönüfltüren ve yepyeni bir Finlandiya yaratan lider olarak tan›mlamaktad›r. Snelman’›n istekleri do¤rultusunda genç Fin ö¤retmenler, din adamlar›, avukat ve memurlar harekete geçmifller; halk y›¤›nlar›n›n e¤itimi, okur yazarl›¤›, ayd›nlat›lmas› ve uyar›lmas› için bir seferberlik bafllat›lmas› gere¤ini insanlar aras›nda yaymaya bafllam›fllard›r. Snelman ve arkadafllar›, Finlandiya’n›n gelece¤e yönelmifl kalk›nmas›yla ilgili bütün ümitlerini Fin gençlerinin ak›ll›ca e¤itimi konusuna ba¤lam›fllard›. Gençlik, onlar›n çok sevdi¤i ve ayn› zamanda üzerinde duyarl›l›kla durdu¤u bir konuydu. Bu nedenle Snelman; dosdo¤ru konuflur, gençleri uygunsuz davran›fllar›ndan dolay› yüzlerine karfl› azarlamaktan çekinmezdi. Ama yafll›lar önünde gençler 88 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 Ak Zambaklar Ülkesinde Finlandiya Grigoriy Petrov elefltirilirken moralce bozulduklar›; bu sebeple gençlerden hiçbir iyi hareket ve tutum beklenemeyece¤i iddia edilirken, Snelman gençleri daima savunurdu. Snelman`in ö¤retilerinden baz› bafll›klar Tarihin verdi¤i dersler Altyap›s› eskimifl uluslar›n bir zamanlar›n çok güçlü kurulufllar› olan örgütleri, düzenleri ve hatta yönetim flekilleri, her nas›lsa zaman›m›za kadar sürüp gelebilmifltir. Kahramanlar ve ulus Devletlerin güçleri ve güçsüzlükleri, uluslar›n toplu halde geliflmeleri veya çözülüp da¤›lmalar› her zaman ve yaln›z onlar› yönetenlerin de¤erli veya de¤ersiz ya da erkli veya erksiz olmalar›ndan ileri gelmez. Kilise ve halk Kilise papazlar› kiliselerinde cemaatlerine yeni ve daha baflka bir dil ile konuflarak yeni konular etraf›nda konferanslar vermeye bafllam›fllard›r. Gençler ve çocuklarla da ayr› ayr› toplant›lar yapm›fllar, bunu yaparken de akl›, ilmi ve hayat›n gereklerinden olan nefle ve e¤lenceyi uluorta elefltirip lanetlemeden yapm›fllard›r. Memurlar-E¤itimciler Snelman’›n halka karfl› yapt›¤› konuflmalar halk›n kendi memurlar›na karfl› daha çok güven beslemesini sa¤lam›flt›r. Dinç, zihin ve ruhça geliflmifl, ahlakça üstün yeni genç memurlar devlet kurulufllar›nda görev almaya bafllam›fllard›r. Bu sayede Finlandiya örnek gösterilmeye lay›k bir kalk›nma aflamas›na eriflmifltir. Halk da bu yeni kuflak memurlar›yla pek hakl› olarak övünmeye bafllam›flt›r. Köylüler, iflçiler, küçük zanaatkârlar: Snelman; henüz çocukluk ve okul ça¤lar›nda iken dünyada ve uluslar aras›nda gelip geçen ve her biri a¤›r suç say›lacak nitelikteki k›yas›ya bo¤uflmalardan ve kendi deyimine göre insanlar aras›nda, uflak ve kölelik anlay›fl› ile yürütülen alçakça davran›fllardan ve özellikle, saray entrikalar›ndan nefret eder; bu ifllere adlar› kar›flanlara karfl› derin bir kin duyard›. Futbol Snelman ve arkadafllar› gençlerin körpecik fakat dinç ve güçlü dima¤lar›n› gelifltirecek çal›flmalar› bir yana iterek, sadece futbola kendilerini bu derecede tutku ile kapt›rm›fl olmalar›n› asla uygun bulmam›fllar; bu gidifli, bütün gençli¤in zihinsel ve ruhsal yönlerden yoksun, bombofl ve ç›r›lç›plak durumda bulunmas› fleklinde yorumlam›fllard›r. Burada kitabin asil de¤eri bize Finlandiya’y› tan›tmas›nda de¤il, bu ülkeyi tan›t›rken bize de kendimizin ne oldu¤unu ve ne olaca¤›m›z› göstermesindedir. Sanki bu küçük Fin ulusu, biz Türklere bir kolayl›k olsun diye, tuttu¤umuz uygarl›k yolunda, daha kararl› ve güvenle yürümemiz için o deneyi yapm›fllard›r. Kitaptan al›nt›lar: “zaman geçtikçe nesiller sürekli de¤ifliyor. Her nesil, kendisiyle birlikte yeni kavramlar, söylemler, yeni ihtiyaçlar ve talepler gelifltiriyor. Yeni nesillere art›k eskimifl, zaman afl›m›na u¤ram›fl yönetim biçimleri ve yasalar zorla uygulanamaz.” “ülke insan›n ço¤unlu¤unun e¤itimden yoksul b›rak›lmas› bir cinayettir. Devletin kendi kendini yok etmesi, intihar etmesi demektir.” “milyonlarca halk bedenen, ruhen, fikren ve ahlaken çürüyor da, hiç kimse bu kokuflmufllu¤u görmüyor. Herkesin karakteri bozulmufl veya herkes bu yozlaflm›fll›¤a al›flm›fl da bunu do¤al bir durum san›yor sanki. Ama bu böyle mi olmal›d›r?” Yazar hakk›nda Ak zambaklar ülkesi isimli kitab›yla dünyada çok genifl kitlelere ulaflan bir Rus yazard›r. Petrov ilahiyat e¤itimi gördü ve çevresinde hatipli¤iyle tan›nd›. Ülke çap›nda yapt›¤› ateflli konuflmalarla, halklar› miskin miskin oturmaktan vazgeçip, harekete geçmeleri konusunda yüreklendirmeye çal›flt›. Onlar›n böyle kötü bir yaflam› hak etmedi¤ini, bunu yenmek için de, s›n›fs›z bir flekilde, iflçisinden köylüsüne, devlet adam›ndan ö¤retmenine, ö¤rencisinden sanatç›s›na ayd›n›na kadar çok s›k› çal›flmas› gerekti¤ini hayk›rd› yüzlerine... Petrov, 1800’lü y›llar›n öncesinde ‹sveç hâkimiyetinde olan Finlandiya’n›n, 1800'lü y›llar›n bafl›ndan itibaren Rusya egemenli¤ine geçmesiyle efl zamanl› olarak, birçok defa Finlandiya’ya gitme flans› buldu. Finlandiya’n›n -yerel halk kendine suomi diyor- dört bir yan›n›, neredeyse her köflesini gezdi, birçok insan tan›d›, yaz›ndan k›fl›na, ilkbahar›ndan sonbahar›na kadar her mevsimini yaflad›, hiç bir do¤al zenginli¤i olmayan yokluklar içindeki ve bu da yetmiyormufl gibi -cahil- olan bir halk›n, emekle, saf emekle, geliflme duygusuyla, kendi kendine omuz vererek nas›l geliflti¤ine ve bunu devletler tarihinde çok k›sa bir süre olan 70-80 y›l gibi bir sürede yapt›¤›na flahit oldu. Bu nedenle akzambaklar ülkesi adl› kitab›nda Finlandiya’n›n kat etti¤i bu mesafeye aç›kça -hayranl›k duydu¤unu- ifade etti. Petrov yaflam›n›n bir döneminde ‹stanbul´da da bulunmufltur. 89 BR PORTRE Gelecek tasavvurunuz nedir? > ‹brahim Akgün H ür ve sivili bir müteflebbis olan Nuri Demira¤, bugün ancak ilgilisinin bildi¤i bir isim ve a¤›rl›kl› olarak da Befliktafl’ta kurdu¤u uçak fabrikas›yla an›lmaktad›r. Bu somut ad›m›n ön planda olmas› anormal de¤ildir; ama bu O’nu geçmiflten günümüze tafl›mam›z› sa¤lamamaktad›r. Bir baraj düflünün, müthifl bir potansiyele sahip. Suyun bir arada tutulmas›n› sa¤layan bir beton y›¤›n› ve o potansiyel harekete geçti¤inde de elektrik üretimi söz konusu. Nuri Demira¤’› Demira¤ yapan da sahip oldu¤u potansiyel ve bu potansiyelin yerli ve yerinde ad›mlar at›lmak suretiyle kullan›lmas›d›r. O’nu derinlemesine anlamam›za imkân tan›yacak olan da bu ad›mlar› hangi tasavvurla yapt›¤›n› keflfetmektir. Geçmiflinden kopmadan, ülkesi ad›na bir gelecek infla etmeye adanm›fl bir hayat yaflayan Demira¤’›, bu kadar dirayetli ve azimli k›lan, benli¤ine de¤il, memleketine olan hizmet aflk›yd›. Bir ülkenin ancak, kendisine yapt›¤› yat›r›mla yükselece¤inin bilincinde olarak, ahlak ve ifl zemininde memleketi için kendisinin tabiriyle “ruhu idealist, dima¤› realist” birisi olarak çal›flt›. Günü kurtarman›n çok ötesinde, gelece¤i inflâ etme tutkusu, sahip oldu¤u tüm servetinin yat›r›mlara akmas›n› sa¤lam›flt›r. Sorumluluk almaktan kaçm›yor ve yaln›zca mesle¤iyle yetinmemiflti. Prensip sahibiydi ve görevi esnas›nda hakarete u¤rad›ktan sonra “milli haysiyet ve flerefi, üç buçuk palikaryan›n ayaklar› alt›nda çi¤nenen bir hükümete memurluk edemem” diyerek ilk yerli ve yerinde yat›r›m›na giriflmiflti. Kendisine olan güveni sayesinde yarat›c› olabilmifl ve ortaya her zaman yeni birfleyler koymaya çal›flm›flt›r. Daima ilerisi için ad›m atm›fl, hayat› bütüncül gözlemlemifl ve tekrar ediyorum, günü kurtarman›n çok ötesinde gelece¤i inflâ etmek için u¤raflm›fl ve 1935’te Türk Hava Kurumu (THK) hava savunmas› için para toplarken, Vehbi Koç 5 bin lira ile destek olurken, Demira¤: “Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir fley istiyorsan›z en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bu 90 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 millet teyyaresiz yaflayamaz, öyleyse bu yaflama vas›tas›n› baflkalar›n›n lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçaklar›n fabrikas›n› yapmaya talibim” demiflti. Baz›lar› gibi ABD’den lisans alma derdine düflmeyen Demira¤, 1910’lardan sonra pilot yetifltirmeye ve uçak üretmeye bafllayan Almanya, Fransa ve ‹ngiltere’nin sanayi anlam›nda gerisinde kalmamam›z› sa¤layacak ikinci yerli ve yerinde ad›m› Selahattin Alan ile birlikte atm›flt›. Bu hamle bile bir devrimken, o bunu k›sa vadede görüyordu, birbirini tamamlay›c› parçalar› birlefltirmesi gereklili¤inin ve bütüncül yaklafl›m›n bir sonucu olarak da gök okulunu açm›fl, ard›ndan gök üniversitesini kurmay› planlam›flt›. Kendisi, sars›lmaz azim, cesaret ve sebat ile bu ad›mlar› atarken, ABD Howrd Hugs’a 60 milyon $ verirken, London News’ Demira¤’› ‘Türk Rockefeller’i olarak yazarken; Ülkemiz yöneticileri ABD yard›m›ndan belefl uçak almay› ye¤lemifl, Demira¤’dan rüflvet istediler, medyas› da gazetelerde kendisiyle alay etmiflti. O günlerde, birçok beyin yurtd›fl›na e¤itime gidiyordu. Gelenlerin çok az›, hizmet derdindeydi. Ço¤u, “lisans alal›m da, hangi ülkeninkini alal›m” k›s›r tart›flmas›n›n içindeydi. Bugün de birçok arkadafl›m›z var yurtd›fl›nda, bu arkadafllar da hizmet etmek istiyorlar; ama kendilerine imkân sa¤land›¤› ve mesleklerine de¤er verildi¤i nispette. Umuyoruz ki ülkemizin en büyük temsilcilerinden Prof. Dr. Ali Erdemir’e “madem yabanc› dilin var, öyleyse resepsiyonda çal›fl” denildi¤i gibi de¤ersiz karfl›lanmazlar. Ortak bir hedefe topyekün yönel(e)meyen bir toplum 15. Lui’nin babas› kendisini emanet etti¤i mürebbiyesine kral aday› olan Lui’nin e¤itiminin nas›l giti¤ini sorar, mürebbiye de “tüm yetenekleri tam; fakat tüm bunlar› kullanma yetene¤i eksik” der. Bunun içinde yaflad›¤›m›z toplum için geçerli oldu¤unu düflünürsek e¤er, nedir bizi bu yetenekleri kullanmaktan al›koyan, mahrum b›rakan ve bu yoksunlu¤u bize yaflatan? San›yorum ki burada büyük bir toplumsal iki s›k›nt›ya parmak basm›fl oluyoruz; EGO ve S‹YASET (her anlamda). Bu ikisi ve bu ikisinin neden oldu¤u ALGI bozuklu¤u her noktada eskiden oldu¤u gibi kendini daima olumsuz yönde göstermektedir. Bir misal olarak, ‹smet ‹nönü’nün tek adam olmak sevdas›na Demira¤’›n bütün bir yat›r›m›n› y›km›fl olmas›n› ve mensubu oldu¤u cemiyetin kendince d›fl›nda gördüklerinin gücünü ö¤renebilmek ad›na da DP’nin kurulmas›n› desteklemifl oluflunu gösterebiliriz. Bu gibi durumlar ÜRETKENL‹⁄‹N en büyük düflman›d›r; çünkü IQ ve di¤er tüm alanlarda domino etkisi yaratacak ‘ortak hareket etme’ olgusu ortadan kalkm›fl, BEN ön plana al›nm›flt›r. Geçmiflin yükü ve gelece¤in sorumlulu¤u üzerimizde Hayat, daima iki seçenek üzerine sürer gider, seçene¤i ülkesi ad›na faydal› birfleyler ortaya koymak olan kiflilerin, tek bir birey olarak zihinlerini daima tetikte tut- mas› gerekmektedir. Gündemlerimizin nelerden olufltu¤una bir göz atmal›y›z. ‹çinde bulundu¤umuz zaman, asl›nda, bize verilmifl/sunulmufl bir f›rsatt›r. Zaman geçerken traktörlerin arkas›ndaki pulluklar›n tarlay› ekilecek hale getirmesi misali gelecek için de¤er yaratacak flekilde mi geçiyor yoksa bofl mu geçiyor diye sürekli olarak kendimizi muhasebeye çekmeliyiz. Son olarak, bizlere düflen; “EGO’muzu yenmek, kendimize güvenmek, kararl› olmak, Nuri Demira¤’›n baflar›da âmil 6 flart olarak gördü¤ü ‘‹flret (içki içme), oyun (kumar), iffetsizlik, e¤rilik, tembellik, zulümkarl›k’ gibi fleylerden kaç›nmakt›r.” Yöneticilere düflen de; “Yol açmakt›r.” Yitik bir hazine olan Demira¤’› keflfetmeye çal›flt›k. 1886 y›l›nda Sivas'›n Divri¤i kasabas›nda do¤du. Babas›n› henüz üç yafl›nda iken kaybetmifltir. Rüfldiye tahsilini memleketinde yapm›fl ve ayn› rüfldiyeye muallim tayin edilmifl, Ziraat Bankas›n›n açt›¤› bir müsabaka imtihan›n› kazanarak, bu bankan›n önce Kangal, sonra Koçkiri flubelerinde çal›flm›flt›r. Maliye Bakanl›¤›n›n açt›¤› bir imtihan› da kazanarak, bankac›l›ktan maliye hizmetine geçmifl, ‹stanbul'a gelerek Maliye'nin her kademesinde seçkin bir memur olarak çal›flm›fl ve 19181919 aras›nda 32-33 yafllar›nda iken maliye müfettifli olmufltur. Kendi kayd›na göre 56 alt›n (252 ka¤›t lira) birikmifl paras› ile sigara ka¤›tç›l›¤›na bafllam›fl ve "Türk Zaferi" ad›n› verdi¤i bir sigara ka¤›d› ç›karm›flt›r. Daha sonra, Demiryollar› baflta olmak üzere müteahhitlik hayat›na at›lm›flt›r. Samsun'dan bafllayan ilk tahakkukuna müteakip (Fevzipafla-Diyarbak›r) (Afyon-Antalya) (Sivas-Erzurum) (Irmak-Filyos) hatlar›nda 1012 kilometrelik demiryolu yaparken, di¤er büyük inflaat ifllerine de at›ld›. Bursa'da Sümerbank'›n Merinos, Karabük'te Demir ve Çelik, ‹zmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalar›yla, ‹stanbul'da hal binas›n› ve Eceabad - Hava Soflesi’ni de yapt›. Bütün bu büyük eserlerinin önünde ve muhitlerinde, hayrat çeflmeler yapmay› unutmam›flt›. Nuri Demira¤, 1936 y›l›nda havac›l›k sanayisinin ilk temellerini atmaya bafllad›. ‹lk ifl olarak haz›rlad›¤› 10 y›ll›k bir plan gere¤i, Befliktafl Barbaros Hayrettin ‹skelesi’nin yan›nda Tayyare Etüd Atölyesi’ni kurdu. Yeflilköy'de Elmas Pafla Çiftli¤i’ni tayyare meydan› yapmak için sat›n ald›. 1000-1300 metre boyutlar›nda düz bir tayyare alan› yapt›rd›. 1937-1938 y›l› içinde Türk Hava Kurumu 10 e¤itim uça¤› ve 65 planör sipariflinde bulundu. Nu.D.38 tipi yolcu uça¤›, tamamen Türk mühendis ve iflçilerinin ortaya ç›kard›klar› Türk tipi bir uçakt›r. 6 kiflilik yolcu uça¤›n›n çift pilot kumandas› bulunmaktad›r. Saatte 325 kilometre h›z yapabilmekte ve 1000 km uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demira¤'›n fabrikalar›na siparifl vermifl oldu¤u bu uçaklar› almaktan vazgeçmifltir. Nuri Demira¤, Cumhuriyet Tarihinde üçüncü kez çok partili hayata geçiflte (1945) ilk muhalefet partisi olan Milli Kalk›nma Partisi'nin kurucular› aras›nda yer ald› ve genel baflkanl›¤›n› üstlendi. Partinin resmi muamelesi 26.8.1945’te ikmal edilmifl olmakla birlikte, Nuri Demira¤ 'art›k yeter' slogan› ile 6.7.1945’te ortaya at›lm›fl ve bir siyasi parti kurma teflebbüsüne fiilen o tarihte geçilmifltir. 1946 seçimlerinde Nuri Demira¤'›n Partisi seçimi kazanamad› ve Milli Kalk›nma Partisi günden güne eriyerek siyasi sahadan tamamen silindi; fakat 1954 seçimlerinde Nuri Demira¤ Demokrat Parti'den Sivas'ta müstakil aday gösterildi ve bu suretle Sivas Mensubu olarak Büyük Millet Meclisine girdi. 13 Kas›m 1957'de vefat etti ve Istanbul'da Zincirlikuyu Mezarl›¤›nda defnedildi. Mesude Demira¤'la evli bulunan Nuri Demira¤'in Galip ve Kay› Alp adli iki o¤lu, Mefkure, fiukufe, Süveyda, Suheyla, Gülbahar ve Turan Melek adlar›nda k›zlar› bulunmaktayd›. ‹lkleri: •Seri Üretim olarak 1936'da ilk Türk uça¤›n› yapt›. •Çok partili rejimdeki ilk muhalafet partisini kurdu. •Ankara'nin do¤usuna ilk demiryolunu yapt›. •lk yerli paraflütü yapt›. •1922'de ilk Türk sigara ka¤›d›n› üretti. •Bursa'da Sümerbank'in Merinos fabrikas›n› kurdu. •‹stanbul Bo¤az’›na özel köprü yapt›rmay› projelendirdi. •‹lk flehir ve köy planlar›n› haz›rlad›. •Karabük'te demir ve çelik fabrikas›n› kurdu. •‹zmit'te selüloz fabrikas›n› kurdu. •Sivas'ta çimento fabrikalar›n› kurdu. •‹stanbul'daki büyük hal binas›n› yapt›. Yararlan›lan Kaynaklar Derviflo¤lu, Fatih. M., “Nuri Demira¤, Türkiye’nin Havac›l›k Efsanesi” Ötüken, Y›l 2010, 3. Bas›m Akgün, ‹. “Marifet Garajda m›? Mimar ve Mühendis Dergisi, Y›l 2009, Say›: 50 http://www.nuridemirag.com 91 SNEMA MÜHENDSLK BZDENVE HABERLER Tüm zamanlar›n en iyi 10 filminden biri: “Bisiklet H›rs›zlar›” filmi ve Yeni Gerçekçi ‹talyan Sinemas› Savafl›n insan üzerindeki etkileri; çekilen ac›lar›, çaresizli¤in verdi¤i ahlaki dejenerasyonu yal›n bir dille anlatan “Bisiklet H›rs›zlar›” sineman›n sadece bir e¤lence arac› olmad›¤›n›, hayata bir ayna tutan ve insan›n sorunlar›na e¤ilen bir sorumlulu¤u da oldu¤unu vurgulam›fl. ‹talyan Yeni Gerçekçi Sinemas› ak›m›n›n da simgesi olan film dünyada sineman›n bak›fl aç›s›n›, duruflunu ve dilini etkilemifltir. > Erol Mermer Senarist - Yazar 92 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 1 940’l› y›llar... 2. Dünya Savafl›’ndan yenik ç›kan ‹talya’da halk›n yoksulluk, açl›k, sefaletle olan mücadelesi. ‹flçi-bulma kurumlar›n›n önünde bekleflen uzun kuyruklar. Açl›ktan ve umutsuzluktan gözü dönmüfl, psikolojisi bozulmufl biribiri üstüne y›¤›lm›fl bir halk. Antonio Ricci bu kalabal›ktan biri. Bir gün belediyede afifl asma ifli al›r ama bu ifl için bir bisikleti olmas› flart› vard›r. Bisiklet almak için hiç paras› yoktur, satacak bir fleyi de... Sonunda yorgan çarflaflar›n› satarak bisikleti al›rlar. Maafll› bir ifle bafllad›¤› için çok mutludur. Daha ifle bafllad›¤› ilk gün, sokakta afifl asarken bisikleti çal›n›r. Antonio bisikletini çalan adam›n peflinden koflmaya bafllar. Pedallar› çeviren ayaklarla arkas›ndan koflan adam, bütün güçlerini kullanmaktad›r. Bu canh›rafl kovalamada iki adam soka¤› dönerek gözden kaybolurlar. Uzun aramalardan bir sonuç alamayan Antonio sonunda polise baflvurur. Polis müdürlü¤ü o kadar yo¤undur ki, her taraf suç kayn›yordur ve nereye koflturacaklar›n› bilememektedirler. Bisiklet çal›nmas› basit bir vakad›r ve kendisiyle ilgilenecek vakitleri olmad›¤›n› belirtirler. Antonio o¤lu ile Roma sokaklar›nda akflama kadarlar çal›nan bisikleti ararlar ama bulamazlar. Antonio iflni kaybetmek üzeredir. Umutsuz ve çaresizdir. So¤uk terler dökmektedir. Gözü fabrika önünde s›ral› duran bisikletlere tak›l›r. O¤luna sen burada beni bekle der. Etraf› kolaçan ettikten sonra gözüne kestirdi¤i bir bisikleti alarak h›zla kaçmaya bafllar. Bu arada iflçilerden biri durumu fark eder ve ba¤›rmaya bafllar. Çok geçmeden Antonio polis taraf›ndan yakalan›r. Bafllar›na toplanan kalabal›k Antonio’yu linç etmek istemektedirler. O¤lu da koflarak gelir. Korku ve panik içindedir. Derken bisikletin sahibi Antonio’un çaresizli¤ini ve küçük çocu¤un gözlerindeki korkuyu fark eder ve polise flikayetçi olmad›¤›n› söyler. Antonio ve o¤lu akflam›n alaca karanl›¤›nda, kalabal›¤›n homurtular› aras›nda gözden kaybolur. Yeni Gerçekçi ‹talyan Sinemas› (1945-1955) ‹talyan Yeni Gerçekçili¤i; halk e¤ilimli ve Hollywood’un dünya egemenli¤ine karfl› ulusal bir sineman›n baflkald›r›s›d›r. Savafl›n tüm fliddetini yaflam›fl olan Avrupa'da gerek belgesel sinemada, gerekse drama sinemas›nda yeni ak›mlar do¤du. ‹lk filizlenenler ‹talyan Neo Realismo'su (Yeni gerçekçilik) ve ‹ngiliz Free Cinema's›yd›. Yeni Gerçekçilik ‹talya’n›n o günkü tarihsel koflullar› ile ortaya ç›km›flt›r: ‹talya da faflizmin yenik düflmesi, Roma’n›n bombalanmas›, Sicilya’n›n iflgali, Hitlerin Mussoliniyi kukla gibi kullanmas› ile ‹talya da büyük bir kaos yaflanmaya bafllad›. Ak›m›n ilk filmi say›labilecek olan Rosellini'nin Roma Aç›k fiehir'i (1945), De Sica'n›n Kald›r›m Çocuklar› (Sciussa, 1946) ve sinema tarihine geçmifl baflyap›t› Bisiklet H›rs›zlar› (Ladri di Bicylette, 1948), ayr›ca Visconti'nin baflyap›t› Yer Sars›l›yor (1948, La Terra Trema) bu ak›m›n mihenk tafllar› olarak sinema ve sanat tarihlerindeki yerlerini ald›lar. Ak›m›n ortaya ç›kmas›ndaki etmenler 1. Frans›z Do¤alc›l›k Ak›m› (Naturalism) 2. ‹ngiliz Belgesel Sinemas›, 3. Sovyet Toplumcu Sinemas›, 4. ‹talyan Edebiyat›'ndaki VERISMO ak›m›. Borde ve André Bouissy’e göre, Yeni Gerçekçilik’in Hollywood sinemas›ndan ayr›lan yönleri: -Bütünlük planlar›n›n ve ortalama planlar›n›n ve aktüaliteninkine yak›n bir kadraj›n s›k s›k kullan›m›; -Sessiz sinemada pahal› olan görsel efektlerin (bindirme, e¤ik görüntüler, yans›malar, deformasyonlar,) reddi; -Belgesel gelene¤ine göre ayarlanm›fl oldukça gri bir görüntü; -Özel efektsiz bir kurgu; -Gerçek dekorlarda çevrim; -Do¤açlamada farkl› bir yol demek olan dekupajda belli bir esneklik; -Profesyonel olmayan gerçek oyuncular›n kullan›lmas›; -Diyaloglar›n basitli¤i; -Sessiz çevrilmifl filmlerin sonradan efllenmesine baflvurma; -Bütçenin küçüklü¤ü. -Yukar›da an›lan belirgin biçimsel ve teknik özelliklerine ra¤men ‹talyan Yeni Gerçekçili¤i daha ziyade ideolojik yap›s›, içeri¤i ve dünya görüflü ile belirginleflen Anti-Hollywood’çu sinemasal bir tav›rd›r. “Yeni Gerçekçili¤i karakterize eden fley anlatma biçimi de¤ildir, kameran›n sokakta dolafl›m› ya da profesyonel olmayan oyuncular›n kullan›m› de¤ildir. Ça¤›m›z›n, halk›m›z›n sorunlar›n› net olarak, sergileme olgusudur.” (De SANTIS) Ak›m›n önemli yönetmenleri: 1945 y›l›nda bafllay›p ellili y›llarda devam eden bu ak›m›n en önemli isimleri Rober- F‹LM‹N KÜNYES‹ Filmin Ad› Yönetmen Yap›mc› Senarist G. Yönetmeni Müzik Kurgu Ülkesi Süresi Oyuncular Bisiklet H›rs›zlar (Ladri di biciclette ) Vittorio De Sica Giuseppe Amato Cesare Zavattini Carlo Montuori Alessandro Cicognini Eraldo Da Roma ‹talya - 1948 93 dakika Lamberto Maggiorani Enzo Staiola Lianella Carell Elena Altieri Giulio Chiari Vittorio Antonucci Gino Saltamerenda to Rossellini, Vittorio de Sica, Luchino Visconti ve yüze yak›n filmin senaryosunu yazm›fl olan Cesare Zavattini’dir. Zavattini, bu yeni ak›m sayesinde “efsanelerin alt›na gömülmüfl olan gerçe¤in yeniden tomurcuklanmaya bafllad›¤›n›; bir a¤ac›n, bir ihtiyar adam›n, yoksul bir evin içinin, uyuyan bir insan›n, a¤layan bir insan›n” gösterilmesinin sinemadaki de¤erini vurgular. Ak›m›n Türkiye’de etkileri: Ömer Lütfi Akad belgesel gelene¤ine yaslanan (Gelin, Dü¤ün, Diyet), Metin Erksan (Susuz Yaz, Y›lanlar›n Öcü), Halit Refi¤ (Üç Arkadafl, Gurbet Kufllar›),Y›lmaz Güney sosyalist-gerçekçi (Endifle, Umut) gibi filmleriyle “gerçekçi sinemasal anlat›m” yolunda önemli ad›mlar att›lar. Güney ekolünden gelen, sinema kariyerlerine sosyalist-gerçekçi filmler yaparak bafllayan ve 80'lerin ortas›ndan itibaren auteurleflen Ömer Kavur, Erden K›ral, Ali Özgentürk gibi yönetmenleri de bu çerçevede anmak gerekir. Ödüller: 1950 Bisiklet H›rs›zlar› 1951 Miracolo a Milano 1957 Silahlara Veda En ‹yi Yabanc› Film Oskar› Alt›n Palmiye (Cannes) En ‹yi Yard›mc› Er kek Oyuncu (Oskar Aday›) Filmografisi: • 1939 Due Dozine Di Rose Scarlette/‹ki Düzine K›rm›z› Gül •1940 Maddalena, zero in condotta/Maddalena, Hal ve Gidifl S›f›r •1941 Un Garibaldino al convento/Manast›rda Bir Garibaldi Yanl›s› •1942 ‹l bambini ci guardano/Çocuklar Bize Bak›yor •1946 Sciussia/Kald›r›m Çoçuklar› •1946 La porta del cielo/Gö¤ün Kap›s› •1948 Ladri di biciclette/Bisiklet H›rs›zlar› •1951 Miracolo a Milano/Milano'da Mucize •1952 Umberto D. •1953 Villa Borghese •1953 Stazione Termini/Termini ‹stasyonu •1954 L'oro di Napoli/Napoli Alt›n› •1956 ‹l tetto / Yuvas›zlar •1958 Anna i Brooklyn/Broklyn'li Anna •1961 La ciociara/‹ki Kad›n •1961 ‹l giudizio universale/Son Hüküm •1962 ‹ sequestrati di Altona/Altona Mahkumlar› •1963 ‹l boom/Patlama •1963 Ieri, Oggi, Domani/Dün, Bugün, Yar›n •1964 Matrimonio all'italiana/‹talyan Usulü Evlilik •1966 Un monde nouveau/Yeni Dünya •1966 Caccia alla volpe/Tilkinin Peflinde •1966 Le streghe/Cad›lar •1967 Sette volte donna/Yedi Kere Kad›n •1968 Gli amanti/Afl›klar ‹çin Bir Yer •1970 I Girasoli/Günefl Çiçekleri •1970 ‹l giardino dei Finzi-Contini/Finzi-Contini'lerin Bahçesi •1970 Le coppie/Çiftler •1971 I cavalieri di Malta/Malta fiövalyleri •1972 Lo chiameremo Andrea/Ona Andrea Ad›n› Verece¤iz •1973 Una breve vacanza/K›sa Bir Tatil •1974 ‹l viaggio/Yolculuk Vittorio De Sica (Yönetmen, oyuncu 1902 - 1974) Vittorio De Sica 1902 y›l›nda yoksul bir ‹talyan kasabas› olan Sora'da do¤du. Fakir ailesine yard›mc› olmak için genç yaflta memur olarak çal›flmaya bafllad›. Roma'daki Yüksek Ticaret Enstitüsü'ne gitti. Daha sonra Roma Üniversitesi'nden muhasebeci olarak mezun oldu. Tatiana Pavlova'n›n tiyatrosunda garson rolüyle ilk kez sahneye ç›kt›. 1920'li y›llar›n sonlar›nda da tiyatroda çal›flmay› sürdürdü. 1933'te oyuncu efli Giuditta Rissone ve Sergio Tofano ile birlikte kendi toplulu¤u “Za Bum”u kurdu. Tolpuluk, genellikle hafif komediler sahneledi; ancak, Pierre Beaumarchais oyunlar› da oynad›. Ayr›ca, Luchino Visconti gibi ünlü yönetmenlerle çal›flt›. 1931 ile 1940 aras›nda 23 filmde oynayan De Sica, o dönemde müzikaller ve hafif romantik komedilerde büyük baflar› kazand›. Beyaz perdedeki popülerli¤i De Sica'ya, kamera arkas›na geçip romantik bir komedi olan ‹ki Düzine K›rm›z› Gül (Due dozzine di rose scarlette 1939) ile yönetmenli¤e geçmesini sa¤lad›. Yeni Gerçekçi ‹talyan Sinemas›’n›n en önemli senaristi Cesare Zavattini ile karfl›laflmas› De Sica’n›n sinema kariyerini ve düflüncelerini yeniden flekillendirdi. Bu iki usta sinema tarihine geçecek baflyap›tlara imza att›lar Kald›r›m Çocuklar› (Sciuscià, 1946) ve 1950 de “Yabanc› Film Oskar›”n› ald›¤› Bisiklet H›rs›zlar› (Ladri di biciclette, 1948) filmini çekti. En be¤enilen filmlerinden biri, Alberto Moravia'n›n roman›ndan uyarlanan, baflroldeki Sophia Loren'in En ‹yi Kad›n Oskar’›n› kazand›¤› ‹ki Kad›n filmidir. (La Ciociara, 1960) 150'den fazla filmde oynam›fl ve 34 film yönetmifl olan De Sica, Paris yak›nlar›ndaki Neuilly-sur-Seine'de 13 Kas›m 1974'te öldü. 93 TEKNOLOJ Sivrisinek, uçan afl› oldu Hadron çarp›flt›r›c›s›ndan enerji rekoru Japonya'n›n baflkenti Tokyo'ya yak›n Jichi t›p fakültesi araflt›rmac›lar›, genetik de¤iflimle sivrisineklerin tükürüklerinde tatarc›k hummas›na karfl› afl› üretmelerini sa¤lad›. Bu sineklerin ›s›rd›¤› farelerin ise hastal›¤a karfl› antikor üretti¤i tespit edildi.Araflt›rmay› yöneten Prof. Shigeto Yoshida, genetik de¤iflime u¤rat›lm›fl sineklerin ›s›rd›klar› "kurbanlar›n›n" normal bir afl› olmufl gibi hastal›¤a karfl› korundu¤unu, ama bu yöntemin "ücretsiz ve ac›s›z" oldu¤unu belirtti. "Uçan afl›lar›n" baz› problemlere yol açabilece¤ini belirten uzmanlar ise genetik olarak de¤ifltirilmifl sivrisineklerin do¤aya sal›nmas› halinde bunun kontrolsüz afl›lama anlam›na gelece¤ini, afl›n›n dozunun ayarlanmas›n›n zor olaca¤›n› ve insanlar›n, r›zas› al›nmadan afl›lanmaya muhtemelen karfl› ç›kacaklar›n› ifade ediyor. Her y›l dünyada yaklafl›k 1 milyon kifli s›tmadan hayat›n› kaybediyor; her 30 saniyede, 5 yafl›n alt›nda bir çocuk bu hastal›ktan ölüyor. ‹sviçre'deki Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s›'nda dönen protonlar 1.18 trilyon elektron volt gücüne ulaflt›. Dünyan›n en büyük atom çarp›flt›r›c›s›nda güç rekoru k›r›ld›. Evrenin do¤mas›na yol açan Büyük Patlama ortam›n›n oluflturulmas› amac›yla yürütülen yüzy›l›n deneyinde, birbirine z›t yönde gönderilen protonlar›n 1.18 trilyon elektron volt gücüne ulaflt›¤› aç›kland›. Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s› (Large Hadron Collider – LHC) deneyini yürüten CERN’den yap›lan aç›klamada, daha önce Chicago’daki Fermilab laboratuar›nda ulafl›lan 1 Tev gücün üzerine ç›k›lld›¤› belirtildi. Proton h›zland›rmas›, önümüzdeki y›l gerçekleflecek olan bir dizi yüksek güçlü çarp›flmaya kadar kademeli olarak art›r›lacak. Yaklafl›k bir y›l tamir geçiren çarp›flt›r›c›n›n yeniden çal›flt›r›lmaya bafllanmas›ndan sonra düflük enerjili protonlar ilk kez önceki hafta çarp›flt›r›lm›flt›. Intel'den ODTÜ ve Bilkent'e proje yat›r›m› ‹fllemci teknolojilerinde dünyan›n önde gelen firmalar›ndan Intel, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi'nde üç ayr› projeye yat›r›m yapma karar› ald›. Intel, ODTÜ'nün MikroelektroMekanik Sistemler (MEMS) Araflt›rma ve Uygulama Merkezi'ne 2,5 milyon dolarl›k ekipman deste¤i yapacak, ayr›ca ODTÜ'de yürütülecek Enerji Verimlili¤i Projesi ile Bilkent Üniversitesi'nde yürütülecek ''Kutupsal Kodlar'' projelerinin hayata geçmesi için destek verecek. Intel ile ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi aras›nda ''Akademik Araflt›rmalara Yönelik ‹flbirli¤i Anlaflmas›'' Sheraton Otel'de düzenlenen toplant›da imzaland›. Toplant›ya, TC Baflbakanl›k Yat›r›m Destek ve Tan›t›m Ajans› Baflkan› Alpaslan Korkmaz, Intel Türkiye Genel Müdürü Çi¤dem Ertem, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar ile projeleri yürütecek bilim insanlar› kat›ld›. 94 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010 AJANDA >> YAPI ‹STANBUL ‹stanbul 33.Uluslararas› Yap› Fuar› >> ISK-SODEX 2010 Is›tma, So¤utma, Havaland›rma, Yal›t›m, Pompa, Vana, Tarih Yer Web Tarih Yer Web : 05.05.2010 - 09.05.2010 : ‹stanbul TÜYAP : www.yem.net >> ICCI Uluslararas› Enerji ve Çevre Fuar› ve Konferans› Tarih Yer Web : 12.05.2010 - 14.05.2010 : WOW Convention Center/ ‹STANBUL : www.sektorelfuarcilik.com : 05.05.2010 - 08.05.2010 : CNR EXPO ‹stanbul : www.www.hannovermesse.de >> KONELEX 2010 5.Elektrik, Elektronik, Elektromekanik, Enerji Üretimi, Otomasyon ve Ayd›nlatma Fuar› Tarih Yer Web : 13.05.2010 - 16.05.2010 : TÜYAP Konya : www.tuyap.com.tr 95 ÇZG YORUM Yakup Güler 96 Mimar ve Mühendis Mart-Nisan 2010