Untitled

Transkript

Untitled
FERHENGA
KHURDÎ
TlRKÎ
Nivîsar
MUSA
Nêzîkî
ANTER
11
000 peyvan
Elfebeya zimanê Khurdî û rêberya xwendina ferhengê, li talyai
ferhengê bi kurti hatiye çapkirin.
Ez vê Ferhengê, hevalê min î go par li ruhayê hat şehîdkirin,
FAÎK BUCAK, ra çîyarî dikim.
.
Bu sözlüğü, geçen sene Urfa'da şehid olan. aziz arkadaşım FAÎK
BUCAK'a armağan ediyorum.
MUSA ANTER
TEN t MATBAA
istanbul
1 9
67
fcf-
\L<~'
?"«
I2C»J
KÜRDÇE - TÜRKÇE
SÖZLÜK
Yazan:
MUSA ANTER
YAKLAŞIK OLARAK
11.000
KELİME
Kürdçe alfabe ile sözlüğün okunması için gerekli
sözlüğün sonuna alınmıştır.
S&IlOTHÎQ^
İstanbul
1967
bilgi,
PEŞGOTİN
Min ev ferheng di sala 1963 yanda, li Enqarê, di bendexana mamakê
leşkeri da, di khunca «İ» da nivîsî.
Di rézkirna ferhengê da, hevalê mini bendexanê xorte hêja
xwendevarê avairaza bilind ji hevlêrê (Erbilê) Cemal Alemdar, pir
î
arîkarya min kir. Ez aşikare spazî wî dikim.
Gelekî di zorî, ne xweşî û tuneye da min ev ferheng nivîsî. Li ber ça
va ferhengek kevn nînbû û bi serda jî ez de bendexanê, qui û qulêra da
bûm. Ji ber vê yekê, wê kêmaî û ne li rêyê min hebin. Ji xwe ferheng,
bi jînêra dighin û distewin. Ev ferh^ngcd xelkê î pêsda, 10-15 caran
hatine çapkirin û de her carê da kêm;û û ne li rêzî û ne li rêyên wan,
rast kirine.
Go ez mam sax, yan xwedyêddin, hey bi caran ji nûda emè vé
ferhengê çap bikin.
Wekîdin jî ez bahwer dikim ku ev ferheng, ji wslatyên min î
Tirkiyê ra sûde (fêdeye). Ji nêzîk va zanim go bi milyona velatî ji
ber go ji zimanêhev nizamn, bir kulin.
Bi vê ferhengê û bi pey vê da a go ezê çap bikim (Ferhenga Tirkî
Khurdî) go piçkokî kulêd wan sivik bibin, ezê pir baxtiyar bibim.
Zanînekî vekirîye go mirov bi zarê hev nizanibin, hînî hev nabin.
4.7.1967
Stambol
Sûadîyé
MÛSA ANTER
ÖNSÖZ
Bu sözlüğü,
1963
senesinde, Ankara Mamak Askerî Hapishanesinin
«İ» hücresinde mevkufken yazdım. Eserin hazırlanmasında bana yar¬
dım eden genç hapishane arkadaşım Hevlerli «Erbilli» yüksek mimar¬
lık talebesi Cemal Alemdar'a teşekkür etmeyi borç bilirim.
Çok zor ve kıt imkânlarla bu sözlük hazırlandı. Elimde bir mehaz
yoktu, üstelik hapishane ve hücrelerde.
Bu bakımdan hata ve eksiklerim olacaktır. Zaten sözlük, hayatla
birlikte tekâmül eden bir sorundur. Bugün başka dillerdeki ileri söz¬
lükler, 10 - 15 inci baskılariyle bu duruma ulaşmışlardır.
Sağ kalırsam ben veya diğer ilgililer elbette yeni yeni ve daha
mütekâmil baskılarını yapacağız.
Ayrıca bu sözlüğün, yurdum olan Türkiye halklarına faydalı ola¬
cağına da inanıyorum. Milyonlarca yekdiğerinin dilinden anlamayan
vatandaşların ıstırabım yakından biliyorum. Bu sözlük ve bundan son¬
ra çıkaracağım «Türkçe
Kürtçe» sözlükle vatandaşların bu ihtiyaç*
larını kısmen de olsa, önleyebilirsek, mutlu olurum.
Yekdiğerini anlayamayan insanlar, anlaşamazlar kanısındayım.
4.7.1967
İstanbul
-
Suadiye
MUSA ANTER
Latin, Kürd alfabesinin
ilk Afrîqa
Afrika.
harlı.
Aga
Haber, malûmat.
A
Şaşkınlık ifadesi, Olan.
Ağadan
Haber vermek.
Abe
Kaim kumaş, Maşlah.
Agadar
Haberci, muhbir.
Abor
Geçim, idare, dayanma, te- Agadarî
Dikkatlilik.
hamül.
Agir
Ateş.
Aborbûn
İdare olmak.
Agirberdan
Ateşlemek.
Aborî
İdarî, ekonomik, iktisadî. Agirdadan
Ateş yakmak.
Aborkirin
İdare etmek, geçin¬ Agırgurkirin
Ateş yakmak.
mek.
Agirê
Ağrı vilâyeti.
Aciz
Sıkılma.
AgrêDocehê
Cehennem ateşi.
Acizbûn
Sıkılmak.
Agirc Cina
Uçuk.
Acizkirin
Sıkmak.
Agirê Dila
Kalp ateşi.
Aciztî
Rahatsızlık, sıkılganlık.
Agirê Evînê
Aşk ateşi.
Acur
Acur, kelek.
Agrê Nava
İç Ateşi.
Adar
Mart.
Agrê Sot
Yangın ateşi.
Adet
Huy, tıynet, usul.
Agrê Şeve
Gece ateşi, Uçuk.
Adetî
Usulen, bayağı.
Agirî
Ateşten.
Adetkirin
Alışmak.
Agirkir
Ateşçi.
Adin
Diğeri.
Agirkirin
Ateş yakmak.
Arîilcevvaz
Adilcevaz
(Bitlis'te Agirkuj
Ateş söndüren, barışçı.
bir kaza).
Agir -Peres
Ateş perest.
Adiyan
Siirt
(Peıvare'de bir Agir Peresi
Ateşperestlik.
Kürd aşireti).
Agirpêxistin
Ateşi yakmak, alev¬
Adîyeman
Adıyaman vilâyeti.
lendirmek.
Aferê
Nusaybin'de Koçekan aşi¬ Agirpêketen
Yangın.
AgirPêvedan
Kundaklamak, ateş
ret merkezi.
dokundurmak.
Aferin
Aferin.
Ateş söndürmek.
Afir
Hayvanların su içme yeri. Agirvemirandin
Afirandin
Kabaca içmek, hay¬ Ah
Taaccüp edatı.
vanca içmek.
Aha
Aha.
A
7
Yan, parça, taraf.
Alîalî
Yer, yer.
Aiîdeçûn
Yaklaşmak.
Aük
Bir yan.
Alîkar
Yardımcı, ensari.
Alikirin
Yardım etmek.
Aükîbûn
Bir yanlı olmak.
A\îkîva
Bir yana.
Alîkîvabûn
Bertaraf olmak.
Alikivekirin
Bertaraf etmek.
Alîsor
Bir cins armut.
AlŞyedin
Diğer yan.
Alman
Muş'ta bir Kürd aşireti
Alî
Ahenk
Beste.
Ahenkdar
Bestekâr.
Ahû
Amma da ha.
Ahıi
Ceylân.
Ahûra
Ateş.
Ahura mazda
Ateş İlâhı.
Ajik
Yabanî badem.
Ajo
Sürücü.
Ajotber
Önüne sürdü.
Ajotbin
Altına sürdü.
A'jotderva
Dışarıya sürdü.
Ajotdû
Arkasını kovaladı.
Ajotgeh
Sürülebilen
Ajothindirû
mek.
Ajotin
Ajctî
Ajotkar
Ajotkarî
yer.
İçeriye hücum
et¬
Sürmek.
Sürülmüş.
Sürücü.
Sürücülük.
Ajotnav
İçine girme.
Ajotpey
Ajotrex
Arkasını takip.
Yanına sürme.
Ajotser
Üzerine hücum.
Taş, kaya.
Al
Bayrak.
Aîadar
Bayraktar, sancaklar.
Alal
Güzel kokulu bir ot.
Alastin
Yalamak.
Aiban
Arnavut.
A'banya
Arnavutluk.
Aibanyayî
Arnavutça,
Arnavutvarî.
Aiif
Hayvan yemliği.
Alifandin
Hayvan yemini tüket¬
mek.
Alifkirin
Hayvanı yemlemek.
Alik
Daima
Zayıf bir kuş.
Alikan
Aslen Bohtanlı, Hizàn'da
yaşıyan bir aşiret.
Aîiyan
Nusaybin Cizre arasında
aslen Bohti aşireti.
Al
(Alman).
Alo
Telefonda hitap,
Ali.
AIoz
Dolaşık.
Alozbûn
Dolaşmak.
Alozî
Dolaşma.
Kürtçede
Alozkırın
Dolaştırmak.
Altax
Muhbir.
AUaxi
İhbar.
Altaxîkirin
İhbar etmek.
Mardin'de bir köy.
Arûce
Bir cins erik.
Alûle
Sokak.
Am
Amca.
Amade
Hazır.
Amadebûn
Hazır olmak.
Amadekirln
Hazırlamak.
A'.ııca
Amadetî
Amane
Amanedar
Amasya
Amazon
Hazırlık.
Gaye, ideal.
İdealist.
Amasya vilâyeti.
Amerika'da dünyanın en
uzun nehri.
Ambar
Ambar,
Mardin'de bir
köy.
Amber
Amber.
Ambor
Kara sapan.
Amîn
Amin, olsun.
8
Amcazade.
Amca karısı.
Amonyaq
Amonyak.
Amraz
Edat, ek.
Amrazî aşyanî
Tarif edatı.
Anırazî naşnayî
Nefi edatı.
Amtîtik
Çerez, lüks yiyecek.
An
Yahut, ya.
Amoza
Amojin
Analiz
Analiz, tahlil.
Analizkirin
Analiz etmek.
Ancax
Ancak.
Andiîwer
Suriye Elcezire'sinde
biı nahiye.
Aııaka
Şimdi.
Aniha
Şimdi.
Ani
Alın.
Aııîbîr
Muhtıra, nota.
Anîcîn
İnfaz etmek, yerine getir¬
mek.
Anîn
Getirmek.
Anînber
Önüne getirmek.
Aııîncîh
Yerine getirmek.
Anîndest
Ele geçirmek.
Anînxware
Aşağıya getirmek, indiı mek.
Anîşk
Dirsek.
ANKARA
Ankara.
Ai'.tabê
Gaziantep.
Antalya
Antalya.
Antika
Antika.
Ap
Amca.
Apansid
Kör bağırsak.
Apenîn
Fransa, İspanya arasın¬
da bir dağ.
Apo
Amcaya hitap, Amca.
Aqasî
Akasya.
Aqçekale
Akçekale.
Aqil
Akıl, us.
Aqilî
Akıllılık.
Aqilmend
Akıllı.
Aoilsivik
Manyak kimse.
Aqilsivikî
Manyaklık.
Aqit
Tavan, kemer.
Aqres
Mardin'in Surgıçi aşireti¬
nin bir köyü.
Ateş, un.
Aram
Sakin, sükûnet.
Aramîdar
Müsekkin, uyuşturucu.
Araq
Rakı.
Araqxur
Ayyaş.
Arav
Çamaşır suyu, bulaşık su¬
Ar
yu-
Aıavî
Bulanık.
Avavkirin
Bulandırmak.
Aravtin
Sıkmak, süzmek.
Ard
Un.
Ardik
İrmik.
Ardikê birxur
Bulgur unu.
Ardikêdara
Ağaç talaşı.
Ardikê nîska
Mercimek unu.
Yakacak, yakıt.
Kül.
Arî
Kürdlerin de mensup
ğu ırk.
Ardû
Aıî
oldu¬
Arî
Yardım.
Arîkar
Muavin, yardımcı.
Arfkarî
Yardım.
Arîkarya peşî
İlkyardım.
Arikarya zû
Acil yardım.
Arîkirin
Yardım etmek.
Aristo
Yunan filozofu, Aristo.
Aristoqrat
Soylu, asil.
Aristoqratî
Soyluluk, asalet.
Arîtî
Küllüce, iane, bağış.
Arjantin
Arjantin.
Armanç
Hedef, gaye.
Armanc girtin
Hedef tutmak.
Axnawid
Arnavud.
Arnawidistan
Armûş
Arrim
Arnavutluk.
Üzüm çöpleri.
Bir nevi hayvan nezlesi.
Asur.
Yasemin, bir koyun has¬ Asûr
Asûr banîpal
Asur Kralı.
Asuan
Mısır'da bir bölge ve ba¬
Artvin.
Arsim
talığı.
Artiwin
Arû
Hıyar, salatalık.
Arvan
Unluk, un çuvalı.
Arvas
Mukus mıntıkasında
bir
köy.
Arzan
Ucuz.
Arzanbûn
Ucuzlamak.
Arzankirin
Ucuzlatmak.
Arzani
Ucuzluk.
Arzantî
Ucuzluk, ucuzluk vakti.
Arzu
Asan
İstek.
Asavv
Vücutta şişkinlik, ur.
Kolay.
Asanbûn
Kolaylaşmak.
Asankirin
Kolaylaştırmak.
Asanî
Kolaylık.
Asansör
Asansör.
Asawbûn
Şişmek.
Asawkirin
Şişirmek.
Asavvî
Şişkinlik.
Asê
Motke'de bir köy.
Asê
Sarp, mazbut.
Asêbûn
Mukavemet etmek,
yan etmek.
Asêgeh
Hisarkale.
Asêkirin
Tahkim etmek.
Asik
Ceylân, Gazal.
Asin
Demir.
AMnker
Demirci.
Asinkerî
Demircilik.
A;;kinc
Beze şişkinliği.
Asman
Gök, Sema.
Asmanı
Göksel.
Aspanax
Ispanak.
Astêronomi
Yıldız bilgisi.
Asude
Tenha, yalnız.
Asûdebûn
Yalnızlaşmak.
Asûdekirin
Tenhalaştırmak.
Asûdeyî
Yalnızlık.
:
is¬
raj.
Asya
Hazreti Musa'nın annesi ve
Asya kıt'ası.
Asyayî
Asya'ya ait, Asyavarî.
Aş
Yemek.
As
Değirmen.
Aşav
Su değirmeni.
Aşbûn
Barışmak.
Asê bê
Yel değirmeni.
Aşev
Ekindeki yabanî otlar.
Aşevkirin
Yabanî otlarla müca¬
dele.
Aşevvanî
Yabanî otlarla mücale işçisi.
Aşîkar
Açık.
Aşîkarbûn
Açık olmak.
Aşikaıkirin
Açıklamak.
Aşikarı
Açıklık.
Aşîta
Suriye'de bir kurt aşireti.
Açît'
Aşitalı.
Askere
Açık.
Aşkirin
Barıştırmak.
Aşna
Alışkın.
Aşnabûn
Alışmak, anlaşmak.
Aşnakirin
Alıştırmak.
Aşnayî
Alışkanlık.
Aşpej
Aşçı.
Aspêjxane
Mutfak, lokanta.
Aştî
Barış, sulh.
Aştbûn
Barışmak.
Aştker
Barıştıran, aracı.
Aştkirin
Barıştırmak.
Aşvan
Değirmene un götüren.
A, talî
Netice.
Atina
Eski kürdlerde erkek adı,
Atina.
Atom
Atûn
Atom.
Kireç ocağı.
10
Su.
Ava
Ay, güneş, yıldız batması.
Ava
Mamur.
Ava bacana
Salça.
Ava baranê
Yağmuv suyu.
Avabûn
Kendi kendine meydana
gelmek.
Ava ceh
Arpa suyu, bira.
Ava devv
Ayran suyu.
Ava germ
Sıcak su.
Ava giravî
Bulanık su.
Ava goşt
Et suyu.
Avaker
Mimar, inşaatçı.
Av
Avakirin
İnşa etmek.
Avani
Bina.
Avareş
Kara su.
Av berdan
Su bırakmak.
Av berdan bin
Altma su salmak.
Av berdan ser
Suyu üstüne bı¬
rakmak.
Avbir
Su kesen.
Avkirin
Su serpmek, sulamak.
Avkirî
Su serpilmiş.
Avlêkirin
Sulamak.
Av li xwe kirin
Duş almak, gusül abdesti almak.
Avdan
Sulamak.
Avdankirin
Arazi sulamak.
Avdayî
Su verilmiş arazi.
Avdest
Abdest.
Avdestxane
Abdestane.
Avdir
Haliç.
Ave
Mamur.
Avene
Ayna.
Avêtin
Atmak.
Avêtin
Atmak.
Avêtin ser
Öğmek veya yermek
suretiyle türkü düzmek.
Avêtî
Atılmış, metruk.
Avger
Girdab.
Avgerm
Kaplıca.
Avgermi
Ilık, normal sıcaklık.
Avgermkirin
Su ısıtmak.
Avgil
Necis, pis.
Avik
Meni.
Avilke
Sulu adam.
Aving
Havan.
Avis
Gebe.
Avisbûn
Gebe olmak.
Aviskirin
Gebe etmek.
Avî
Sulu.
Avî
Şebnem.
Avor
Dağ keçisi.
Avpaş
Su kabı.
Avkeş
Su çeken, saka.
Avraz
Sel yolu.
Avrê
Su yolu.
Avrêjin
Avrîşim
Avru
Avsark
Avsîrk
Avşele
Avtavê
Avtîsk
Sath-ı mail.
İpek.
Haya, utanma.
Su soğutucu.
Sarmısaklı papara.
Bulanık su.
İbrik.
Bir Hayvan hastalığı.
Avzê
Su kaynağı, sızıntı.
Avzêm
Yazın kuruyan çeşme.
Avzêr
Altın suyu, yaldız.
Avzêrkirin
Yaldızlamak.
Avzêrkirî
Yaldızlı.
Avzîv
Gümüş suyu.
Avzûn
Kayış tokası.
Awa
Makam, adet.
Awal
Bohtan'da bir köy
Avvare
Başıboş, işsiz.
Awat
İstek, temenni.
Awaz
Beste.
Avvazsaz
Bestekâr.
Awiq
Gecikme.
Awiqandin
Geciktirmek.
Awir
Dik bakış.
Awirtêvedan
Dik, sert bakmak.
11
Awqas
O kadar.
Avqas
Bu kadar.
Awrûpa
Avrupa.
Avvrûpayî
Avrupalı.
Ax
Toprak.
Axa
Ağa, Bay.
Axavtin
Konuşmak.
Axçîk
Ermenilerde kız adı
Axiv
Söz, konuşmak.
Axiv
Yaranın azması.
Axivandin
Konuşturmak,
azdır¬
mak.
Axtirman
Van gölünün
içinde
bir adacık ve manastır.
Axtirme
Yığın, devrilme.
Axînî
Topraktan, seramik
Axkolk
Toprağın ka.'ildığı yer.
Axor
Ahır.
Axpîn
Antre, giriş.
Axtî
Meşhur bir Kürt şairi.
Axûeman
Yalvarma,
Axûemankirin
Yalvarmak.
Aya
Acaba, meğer.
Ayar
Deri.
Ayarklrin
Kaplamak, derilemek.
Ayarî
Deriden, maroken.
Ayarşîrk
Oğlak derisinden tu¬
lum.
Ayarxav
Dabaksız
Ayil
Haksız.
deri.
Ayiltî
Ayîn
Ayinde
Haksızlık.
Din.
Fütur.
Az
Sağlam, sarp.
Azad
Hür.
Azadbûn
Hür olmak.
Azadkirin
Serbest bırakmak.
Azadî
Hürriyet.
Azar
Ağrı, acı.
Azer
Azerbaycanlı.
Azerbaycan
Azerbaycan.
Azib
Bekâr, evlenmemiş.
Azibî
Bekârlık.
Azman
Gök.
Azmanê Bilind
Yüksek gök.
Azmanı
Göksel, semavî.
Azmanê şîn
Mavi gök.
Azmanê hefta
Yedi kat gök.
B
Kürt alfabesinin ikinci harfi.
Ba
Hava, yel, şehvet.
Bab
Baba.
Baban
Kuzey Irak'ta eski bir
devlet ve devletin kurucu ailesi¬
nin adı.
Babelisk
Hava hortumu.
Babet
Lâyık, göre, denk.
Bablisok
Kuvvetli rüzgâr.
Babir
Rüzgâr kesen.
Bac
Vergi, haraç, rüsum.
B
Vergi mükellefi.
Patlıcan.
Bacaııc sor
Domates.
Bacdar
Mükellef.
Baçik
Koyu. kahverengi makbul
olmayan bir cins darı.
Bad
Farkin'de ilk Kürd devleti¬
nin kurucusu (Marvan oğulların
dedeleri).
Badan
Bükmek, çevirmek.
Badek
Matkap.
Bacguzar
Bacanê reş
12
Badîhewa
Boşu boşuna, heba.
Badok
Döndürmeye mahsus ucu
çatal bir alet, matkap.
Baêjêr
Meltem,
cenup, lodos
rüzgârı.
Baêkur
Poyraz, şimal rüzgârı.
Baereş
Doğudan esen sert kara
rüzgârı.
Baêsor
Bir nevi kanser.
Bafon
Alüminyum.
»
Bafîk
Bahane, sebep.
Bager
Poyraz, bora, fırtına
Bagirdan
Loğ taşı, silindir.
Bahar
Bahar, (Baharat).
Bahoz
Balafirvan
Pilot.
Baldar
Kanatlı hayvanlar.
Bale
Aptal.
Balê
Öyle ise.
Balgeh
Banemer
Bani
Banîn
Bang
Kasırga.
Bajar
Şehir, pazar.
Bajarî
Şehirli, burjuvazi.
Bajartî
Şehirvarî.
Bajarvanî
Şehirciler, şehre
dip gelenler.
Bajîri
Bir cins ekşi nar.
Baken
Gevaş'ta bir köy.
Bakirin
Çağırma.
Bakıır
Şimal, kuzey.
Bakurî
Şimalli kimse.
Bal
Nezd, yan.
Bal
Hatıra, vicdan.
Bal
Kanal.
Bal
Dikkat.
Bala
Dağınık, yüksek.
Balabûn
Dağılmak.
Balakirin
Dağıtmak.
Balçermek
Yarasa.
Balafir
Uçak.
Balafirge
Uçak meydanı.
Balafir.şken
Uçaksavar.
Yastık.
Balîf
Yastık.
Balore
Misal.
Bamerd
Rojkan'da bir nahiye.
Bamidê
Nuseybin'de bir köy.
Ban
Dam.
Banandin
Alıştırmak,
Barıştır¬
mak.
Baneyî
Muvakkat ikametgâh.
Banê ezîza
Bohtan'da bir yayla.
Baneşan
Nida, çağın.
Baneji
Yabancılık, sıla, gurbet.
gi¬
Nisan.
Yukarı.
Alışmak, barışmak.
Ezan, çağın.
Bangbêj
Müezzin.
Bangdan
Ezan okumak.
Bangkirin
Çağırmak.
Bangor
Silindir, log taşı.
Banz
Koşu.
Banzdan
Koşmak.
Banzdanber
Önüne koşmak.
Banzdanser
Üzerine koşmak.
Baperest
Seks, şehvetperest.
Bapeşk
Serpinti.
Bapêvan
Rasathane.
Bapîr
Dede.
Baq
Demet, Buket.
Baqal
Bakkal.
Baqkirin
Demetlemek.
Baqil
Bakla, kuyruk.
Baqlawe
Baklava.
Bar
Yük.
Bar
Yağış.
Baran
Yağmur, Kürtlerde erkek
adı.
Barandin
Yağdırmak.
Baranı
Yağmurluk.
Barbir
Nakil, taşıyan.
Barbirin
Yük götürmek, taşı¬
mak.
13
Bardar
'
Barger
Bargir
Bargiran
Barisil
Taşıyabilen.
Hamal.
Beygir.
Ağır mesuliyetli, yüklü.
Bışeri'de bir köy.
Bavêxûnt
Gelinin bir hafta son¬
ra babasının evini ziyareti.
Bavik
Aile, soy.
Bavı
Babadan kalma.
Bavkuj
Düşman, baba katili.
Bavo
Adam sen de.
Bavobavo
Yalvarmak,
telâşlan¬
mak.
Bavpîr
Dede.
Bawer
İnanç, güven, iman.
Bavverandin
İnandırmak.
Barûdpij
Barutçu, barut yapan. Bavveranî
İnanma, güvenme,
iman etme.
Barsewala
Donsuz.
Diploma.
Barxane
Yol hazırlığı, ambar, Bawername
Bavverî
Güvenlik, emniyet.
kiler.
İnanmak, güvenmek.
Barzan
Kuzey Irak'ta bir bölge Baerkirin
Bavveş
İnanmamak, emin olma¬
ve aşiretin adı.
mak, güvenmemek.
Barzanî
Bu bölge ve aşirete
mensup kimse.
Baeşîn
Yelpaze.
Bavveşkandin
Esnetmek.
Barzanî
Kürtlerde erkek adı.
Baweskîn
Esnemek.
Basan
Bohtan'da bir köy.
Bawirnê
Nusaybin'e yakın bir~
Bask
Kanat, taraf, yan, cihet.
Baskokkirin
Yolmak.
köy.
Bavvişik
Esneme.
Bastêq
Pestil.
Basyatê
Değirmen
taşlarıyla
Bavvişkandin
Esnetmek.
Bawî
Romatizmalı, yel hastalığı¬
meşhur Raman'da bir köy.
Baş
İyi.
na müptelâ.
Bavvîbûn
Romatizmaya yakalan¬
Başbûn
İyi olmak.
Barik
Barîn
Barkeş
Barkeşî
Barkirin
Barûd
Narin.
Yağmak, melemek.
Yüklük, marşandiz.
Nakliyecilik.
Yüklemek.
Barut.
Başkirin
İyileştirmek.
Başitî
İyilik.
Başqe
Ayrı
Basqebûn
Ayrılmak.
Basqekirin
Ayırmak.
Basqe Başqe
Ayrı ayrı.
Basqetî
Ayrılık.
Başûr
Kızıl.
Batik,
Tahtacı, Yörük.
Batik
Çukur tahta kaşık.
Batman
Batman.
Bav
Baba.
Bavûbapîr
Ecdat.
mak.
Bawîkirin
mak.
Romatizmaya
yakalat¬
Bavik
Baba.
Baxçe
Bahçe.
Baxçevan
Bahçivan.
Baxems
Raman'da bir bölge.
Baxşîş
Bahşiş.
Baxusuk
Beşiri'de bir köy.
Bayloz
Elçi, sefir.
Baylozxane
Sefarethane.
Baz
Koşu, şahîn.
Bazar
Pazarlık.
14
Bazarî
Bazbend
Bazdan
Çarşı işi.
Kola bağlanan muska.
Koşmak, atlamak.
Bazin
Bilezik, inşaatta kemer.
Bazinê Avanya
İnşaat kemeri.
Bazinê Devê bîra
Kuyu ağzı bi¬
leziği.
Bazinê Devê çala
Sarnıç ağzı bi¬
leziği.
Bazinê pira
Köprüler kemeri.
Bazinê stû
Boyun köprücük ke¬
miği.
Bazinê zaroka
Çocuk bileziği.
Bazinê zêr
Allın bilezik.
Bazinê zîv
Gümüş bilezik
Bazirgan
Bezirgan.
Bebele
Göz bebeği.
Bed
Fena.
Bedaxewe
Bedbext
Maatteessüf.
Bedbaht.
Bedbextî
Betbahtlık.
Bedbin
Fena görme, karamsar.
Beden
Boy bos, gövde.
Beden
Sur, hisar.
Bedew
Şuh.
Bedevv
Kadın ismi.
Bedewbûn
Bedevvkirin
Güzelleşmek.
Güzelleştirmek.
Güzellik.
Bedevvtî
Bedirxan
Kürdlerde erkek ismi.
Bedgeh
Çıkıntı.
Bedgehaguh
Kulak çıkıntısı.
Bednav
Fena şöhret, kötü ad.
Beg
Bey.
Begayetî
Beylik.
Behane
Bahane.
Bchdilandm
Perişan etmek.
Behdilî
Perişan, berbat.
Behdîna
Şimalî Irak'da bir böl¬
ge adı.
Bene
Ayva.
Beheşt
Cennet.
Behîf
Badem.
Behîfterk
Çağla.
Behr
Hisse.
Behr
Şirvan'da bir nahiye.
Béhrêz
Pehriz.
Behrhencê
Bohtan'da bir köy.
Behrkirin
Taksim etmek.
Bej
Susuz arazi.
Bejî
Kıymetsiz, zayıf arazi.
Bejn
Boy, pos.
Bejnbal
Boy, bos, kamet.
Bejn bilind
Uzun boylu.
Bejin dirêj
Uzun boylu.
Bejin kin
Kısa boylu.
Bejin Nizm
Alçak boy.
Bejn Zirav
İnce boy.
Bejna
Bilind
Yüksek boy.
Bejna Direj
Uzun boy.
Bejna Kin
Kısa boy.
Bejna Kurt
Bodur boy.
Bejna Nizm
Alçak boy.
Bejna Zirav
İnce, uzun boy.
Bekçî
Bekçi.
Bckçitî
Bekçilik.
Beko
Kürdlerde erkek adı.
Belagêr
Sadaka, kurban.
Belagêrkirin
Sadaka vermek.
Belalûk
Yabanî kiraz.
Belalûk
Sivil, bir nevi cilt has¬
talığı.
Belaş
Bedava.
Belav
Dağınık.
Belawbûn
Dağılmak.
Belawela
Darmadağınık.
Beîàvker
Dağıtıcı.
Belavkirin
Güzelleştirmek.
Belbelîtanîk
Kelebek.
Belçika
Belçika.
Beleban
Afacan.
Belek
Alaca.
15
Yabanî haşhaş.
Belekan
Sason'da bir Kürd aşi¬ Bene
Bend
Parti, bağ.
reti.
Bendeke
Denge.
Belekanik
Bir kuş ismi.
Su değirmeninin mili.
Belekbirdîn
Karışık renkte elbi¬ Bendege
Bender
Liman.
se, kuş, v..s
Bendik
İpten bağ, fermuar.
Belekbûn
Alaca olmak.
Bendi
Partizanlık, tutuk,
mev¬
Belekî
Bir çeşit battaniye.
kuf.
Belekmer
Bamert'te bir köy.
Bendî
Bekleyen.
Belekotik
Alacalı.
Bendîtî
Partizanca.
Belem
Sandal, kayık.
Bendkirin
Bağlamak.
Belengaz
Zavallı.
Bendewar
Bekliyen.
Belengazbûn
Zavalhlaşmak.
Bendewarî
Bekleyiş.
Belengazî
Zavallılık.
Belengazkirin
Belg
Zavallılaştırmak.
Yaprak.
Belge Çixara
Sigara kâğıdı.
Hapishane.
Menekşe.
Kevvn, durum.
Bendexanê
Benefşe
Beng
Formunda.
Sakız ağacı.
Dizi, bandırma.
Benîşt
Sakız.
Benîştî
Elestikî.
Belik
Mardin
Omervan'da bir Benîştok
Zamk, kola.
köy.
Bennîr
Boyunduruk ipi.
Beliqbûn
Sıyrılmak.
Benq
Banka.
Belikkirin
Sıyırmak, göstermek. Benzin
Benzin.
Beliq
Fışkırma.
Beq
Kurbağa.
Beliqandin
Fışkırtmak.
Beqal
Bakkal.
Beliqîn
Fışkırmak.
Beqalî
Bakkaliye.
Bell
Kabarık.
Beqalîkirin
Bakkallık etmek.
Bellik
Aykırı, usulsüz.
Baqaltî
Bakkallık.
Belloq
Fırapan, göze çarpan.
Beqbeqok
Kabarık.
Belqit
Geberme.
Beqlawe
Baklava.
Belqitandin
Gebertmek.
Ber
Parti, fırka.
Belqitbûn
Gebermek.
Ber
Mermi.
Beltîtk
Ağaç güvesi.
Ber
En, ön.
Ben
Sur, hisar.
Ber
Taş.
Ben
Örgü, kemer.
Ber
Meyve, döl, mahsul.
Benav
Dişbudak ağacı.
Bera
Olsun.
Benareş
Kara sur (Hind'de bir Beradan
Bırakmak, boşamak.
şehir).
Beradayî
Bırakılmış.
Berade
Perde.
Benarez
Bağ çiti, bag duvarı.
Belgêdara
Ağaç yaprağı.
Belge tûtinê
Tütün yaprağı.
Belge ketin
Yaprak dökümü.
Belgirad
Belgrad.
Bengî
Benk
Benî
16
Beradûdan
Arkasını kovalamak.
Beramber
Deng, karşılık.
Berambera
Beraber.
Beramberbûn
Eşit olmak.
Beramberkirin
Denkleştirmek.
Berambertî
Eşitlik.
Beran
Koç.
Beraştin
Isgara olarak pişirmek.
Berate
Nişan, işaret.
Berav
Su önü.
Beravî
Çaylı, nehir kenarlı.
Beravêtî
Yavru düşürmek.
Beragî
Beraz
İlk, turfanda.
Domuz.
Berazan
Suriye - Türkiye'de bir
Kürd aşireti.
Beraze
Manivela.
Berba
Rüzgâr ünü.
Berbabûn
Cereyana kapılmak.
Berbaketî
Cereyana kapılmış.
Berbakirin
Cereyana kaptırmak,
savurmak.
Berbarî
Hayvanın yük taşıma
çağına gelişi.
Berbarbûn
Yük kaldırabilmeye
gelmek (hayvanlarda)
Berbiçav
Berbiro
çeği.
Alımlı, gösterişli.
Çınar'da bir köy, ayçi¬
Berbisk
Saç tokası.
Berbor
Geçit.
Berborbûn
Geçmek.
Berborkirin
Geçirmek
Berbortî
Geçiş.
Berbû
Gelin alayı.
Berça
Kahvealtı.
Berçav
Nezaret, gözönü. tahay¬
yül etmek.
Berçavk
Gözlük.
Berçeq
Kabza.
Berçîçekq
Kuyruk allı.
Berçiçeq
Balon, kursak.
Berçem
Yarasa.
Berdolabî
Kürtçedj
bir şarkı
makamı.
Berdan
Boşamak.
Berdan
Salıvermek.
Berdan
Bırakmak.
Berder
Kapı önü, basamak.
Berder
Gelip götürülürken
ka¬
pıda alınan hediye.
Berder
Eşik.
Berderî
Ayakbastı bahşişi
Berbarkirin
Yük altına vermek.
Berdest
Hazır.
Berbat
Çok kötü, berbat.
Berdeslk
Kol manşeti,
bilezik
Berbatbûn
Berbat olmak.
!
kilidi.
Berbatkirin
Berbat etmek.
Berdestî
Öksüzlük, kimsesiz ka¬
Berbatın
Berbat olma.
lıp el altında kalma.
Berbatî
Berbat olan.
Berdevk
(Müşavir) el altındaki
Berbayî
Havai.
harçlık.
Berbejin
Muska.
Berber
Berber, rakip, karşı.
Berdilk
Gümüşten mamul bir ne¬
vi gerdanlık, kolye, önlük
Berbekanî
Sapan ipi.
Berberi
Mücadele.
Berdîlîk
İki kardeşin evlenmek
Berberoşk
Güneşleme yeri.
için, yek diğeriyle kız kardeş de¬
Berberûk
Araba atlarının
kor¬
ğiştirmeleri.
kuluğu.
Berdîvvar
Öksüz, kimsesiz.
17
Berdùv
Koyun kuyruğunun iç de¬
risi.
Beredayî
Serseri.
Bereh
Büyük
tabiî
mağara,
Mer'a.
Berela
Serbest, kontrolsuz.
Berelakirin
Serbest bırakmak.
Berete
Vaktinden önce yetişen
mcyva, ilk turfanda.
Berevaj
Apaş yan, yan sakat.
Berê
(Önce eskiden) yersiz, za¬
Bergirtin
Önünü almak, tutmak.
Bergîl
Beygir.
Berhemîn
Sujerlâtif.
Berhev
Toplu, yanyana.
Berhevda
Comperatif.
Berhevdan
Toplatmak.
Berhevkirin
Toplamak.
Berhevrabûn
Rekabet etmek.
Berhingev
Karşılaşma.
Bergûhk
Kulaklık.
Berkêr
Kesime gelen hayvanlar.
Berkêrkirin
Bıçak önüne vermek.
mansız.
Berizandin
Azıtmak.
Bêreweber
Müdür.
Berizî
Azgın.
Berêvveberi
Müdiriyet.
Berizı
Azmak.
Berêpésî
İlk doğan.
Beri
Yabanî, önce.
Berf
Kar.
Beri
Çöl.
Bcrfapuk
İlk kar, gevşek kar.
Eski, atik.
Berfasor
Kırmızı kar (Doğuda Beri
Sakallı.
adeta bir tarih başlangıcı olan Berîş
Berjer
Aşağı.
1327 deki kar).
Berjerinin
Aşağı inmek.
Berfavej
Kar küreği.
Berjêrkirin
Aşağıya indirmek.
Berfbar
Kar yağışı.
Berjor
Yukarı.
Berfbavandîn
Kar yağdırmak.
Berjorbûn
Yukarı çıkmak
yük¬
Berfbarîn
Kar yağması.
selmek.
Serdimsk
Kar helvası.
Beıjorkirin
Yükseltmek.
Berfgirtî
Kar tutan yer.
Berjortî
Yukarısı.
Berfmal
Kar temizlerr.-.
Taş alan sapan.
Bcrg
Cild, libas, elbise, yaprak. Berkanî
Berka.ş
Rampa, yokuş.
Bergdirû
Terzi.
Şaşırmak.
Bergdirûn
Dikiş dikmek, elbise Berkaşbûn
Berkaşkirin
Delirtmek.
dikmek.
Berkoz
Süt kuzusu.
Bergdırûtî
Terzilik.
Berpaş
Ters yüz.
Bergeh
Ön, manzara.
Berpaşbûn
Geri dönmek.
Bergeh
Meydan.
Berpaşkirin
Yüz üstü çevirmek.
Bergehî
Açıklık, düzlük.
Bermal
Sofa, salon.
Bergekaxez
Mektup zarfı.
Bermalî
Ev hanımı.
Berger
Yalvarma.
Bermalk
Peştemal, önlük.
Bergerandin
Yalvartmak.
Bermilk
Omuzluk.
Bergir
Meyve tutan ağaç.
Yaka.
Bergirtin
Meyve tutmak, döl tut¬ Berok
Berstêrik
Ateş böceği.
mak.
F.: 2
18
Berpeş
İleri gelen.
Berpeşbûn
İleri gelmek.
Berpeşkirin
İleri getirmek.
Berxwedar
Bağışlanmış.
Berxwes
Doluya yakın.
Berz
Yüksek.
Berzayî
Yükseklik.
Berzevvaç
Evlenme çağında.
Berzîn
Binek çağına gelen tay.
Bes
Yeter.
Besaî
Yeterlik.
Besîre
Koruk.
Beseyî
Yeterlik.
Besê
Kürdlerde kız adı.
Best
Dere.
Beş
Sakar, pay, hisse.
Beşan
Bohtan'da bir köy.
Beşbûn
Parça parça olmak.
Beşdar
Ortak.
Ber
Kilim.
Berradan
Sipariş vermek.
Berîberdan
Yağma.
Berroj
Güneş gören yamaç.
Berrû
Bahane, vesile.
Berrûk
Yüz peçesi.
Berûk
Kara sapanda bir tahta
parçası.
Berséng
Kucak.
Bersengkiriıı
Kucaklamak
Bersiv
Cevap.
Bersivdan
Cevap vermek.
Bersivî
Cevabî.
Berstuk
Yaka.
Beşdari
Ortaklık, şirket.
Beşek
Bir pay.
Beşer
Yüz, çehre.
Beşerxweş
İyi çehreli.
Berşir
Emzikli.
Berşîvk
Aperatif yiyecek.
Berşo
Çamaşırhane.
Barşoşkî
Miğde ekşimesi.
Berû
Palamut.
Berteng
Hayvan kolanı.
Bervanek
Deride elek kısımları.
Beşişandin
Tebessüm ettirmek.
Beşisin
Tebessüm etmek
Beşîş
Mütebessim.
Best
Kalın direk.
Bet
Yabanî kaz.
Bervvar
Yamaç.
Berwarê
Pcrvare ilçesi.
Berwarkirin
Yokuşa koşma.
Berqef
Tabiî mağara.
Berx
Kuzu.
Berxbir
Kuzunun sütten kesil¬
mesi.
Berxê
Kürtlerde kız ismi.
Bcrxèberên
Koçluk kuzu.
Berxéçc
İyi kuzu.
Berxêmer
Erkek kuzu.
Berxêeserkoz
En iyi kuzu.
Berxik
Kuzucuk.
Berxo
Kürtlerde erkek adı.
Bcrxxistin
Koyunun kuzu düşür-
Betal
İşsiz.
Betan
Betarseta
Betlane
Betkirin
Bevşik
rinden
Bexçe -^
lanhan
Bexşî
Astar.
Kaybolma.
Tatil.
Kötüleştirmek.
Hayvanlarda süt dişle¬
sonra gelen dişler.
Dokuma tezgâhında kulağaç.
Kıskanç.
Müsamahalı.
Müsamaha etmek.
Kürtçe kız ismi.
Bahşiş.
Bexsï
Bexsîn
Bexsan
I
Bexşîş
Bexsker
Müs,amahakâr, af eden.
19
Bexskirin
Bağışlamak.
Bext
Söz, eman, aht, vicdan.
Bextiyarî
Saadet.
Bêbêhn
Kokusuz.
Bêcge
Maada, müstesna.
Bêcgeyetî
İstisna.
Gercüş'te bir köy
Bextiyarî
İran'da bir Kürt aşi¬ Bêcirman
(Tütünü ile meşhur).
reti.
Bêcûdayî
Farksız.
Beyanî
Sabah.
Bêcûda
Farksızlık.
Beyar
Ekilmeyen arazi.
Bê cûle
Hareketsiz.
Beybûn
Zerin çiçeği.
Bê çav
Basiretsiz.
Beydar
Baytar.
Bê çavî
Gözlüksüz.
Bez
İç yağı.
Bê cavdêrî
Kontrolsuz.
Bez
Koşu.
Bê co
Yolsuz, mecrasız.
Beza
Koşucu.
Bê deng
Sessiz.
Bezan
Koşmak.
Bê dengi
Sükûtî, sessizlik.
Bextres
Talihsiz.
Bê dengkirin
Sükût ettirmek,
Bextresbûn
Talihsiz olmak.
susturmak.
Bextreskirin
Bedbaht etmek.
Bê derew
Yalansız, hakikat.
Bextresî
Talihsizlik.
Bê deselat
Nüfuzsuz, sözü geç¬
Bezanî
İç yağından yapılma.
Bezekê
Bezayî
mez.
Nusaybin'de bir köy.
Bê destûpê
Cılız, çelimsiz, elsiz,
Koşmak.
ayaksız (mecazî).
Bezî
Mağlûp olmuş, kaçmış kim¬
Bê destûpêbûn
Çelimsiz.
se.
Bê destpêkirin
Başlatmamak.
Bezin
Mağlûp olmak.
Bê destûpêtî
Mecalsizlik.
Bezm
Eğlence.
Bê dewbûn
Ayransizhk.
Bezmijk
Kene.
Bezeyi
Acımak.
Bê riewkirin
Başlatmamak.
Bê dew
Mecalsizlik.
Bezrik
Sivilce.
Bê dil
Aşık olmıyan, gönülsüz.
Bê
Siz, olmayan, ayva.
Bê dili
İsteksizlik.
Bêar
Utanmaz.
Bê dûmayî
Muvakkat, geçici.
Bêav
Susuz.
Bê dûm
Devamsız, muvakkat.
Bêavbûn
Susuzluk, susamak.
Bê dûnde
Evlâtsiz.
Bâavkirin
Susuz bırakmak.
Bê fedî
Utanmaz.
Bêavtî
Susamış.
Bêavrû
Hayasız, utanmaz.
Bê fedîtî
Utanmazlık
Bêayin
Dinsiz.
Bêfesal
Biçimsiz.
Bêba
Şehvetsiz.
Befesalî
Biçimsizlik.
Bêbav
Soysuz, nankör.
Bêgane
Yabancı.
Garip, ayni cinsten ol¬
Bébawerî
İmansız, itikatsız, Bêgane
inançsız.
Bêbazar
Bêbês
mayan.
Pazarlıksız.
Hissesiz.
Bê gana
Bê ganeyî
Yabancılar.
Yabancılık.
20
Bê cîyan
Cansız, ruhsuz, yersiz.
Bê gûman
Şüphesiz.
Bê gûmanî
Şüphe
edilemeyen
hal.
Bê günah
Günahsız.
Bê handan
Tahriksiz.
Bê hêz
Kuvvetsiz.
Bê hendan
Kıyafetsiz.
Bê hemberî
Rakipsizlik.
Bêhêzbûn
Kuvvetsiz olmak.
Bê hêzkirin
Kuvvetten
düşür¬
mek.
Bêkâmanî
Tam olarak.
Bêkotayî
Nihayetsizlik.
Bêkul
Gamsız.
Bêkulbûn
Gamsız olmak.
Bêkulkirin
Gamsız bırakmak.
Bêkulî
Yarasızlık, gamsızlık.
Belan
İki dere arasındaki yük¬
sek arazi.
Bêleq
Hareketsiz.
Bêlêv
Dudaksız.
Bêlewt
Lekesiz.
Bêlewtî
Lekesizlik.
Bêmafî
Haksız.
Bêmirov
Haksızlık.
Bê hèztî
Kuvvetsizlik.
Bê hiş
Hafızasız.
İnsaniyetsizlik.
Bê hişbûn
Kendinden
geçmek, Bêmirovî
Bêmirwet
İnsafsız.
bayılmak.
Bênanûwê
Nankör.
Bê hışî
Baygınlık.
Bênat
Bir nevi iyi incir.
Bê hişkirin
Bayıltmak.
Bênatî
Bohtan'da
inci ileriyle
Bê hım
Temelsiz.
meşhur bir köy.
Bêhn
Koku.
Bêhn
Nefes.
Bênder
Harman.
Fiatsız.
Behııok
îtriyat ve kokulu bazı Bênerx
otlar.
Bê pere
Parasız.
Bêhntengî
Asabiyet.
Bêpej
Issız.
Issızlık.
Bêj
Söyleyen, tavanda iki direk Bêpejî
arası
.
Bêjehr
Zehirsiz.
Bêjink
Elek.
Bêjî
Piç.
Bêjik
Bazı hayvanlarda yele.
Bê kar
İşsiz.
Bê kari
İşsizlik.
Bêkat
Vakitsiz,
Bê kêr
Yaramaz, değersiz.
Bê kelk
Faydasız.
Bê kes
Kimsesiz, öksüz.
Bêkesbûn
Kimsesiz olmak.
Bêkeskirin
Kimsesiz bulunmak.
Bêkesman
Kimsesiz kalmak.
Bêkestî
Yalnızlık, kimsesizlik.
Bêkêmî
Kusursuzluk.
Bêjikan
Hizan'da bir köy.
Bênext
Başlıksız,
drahomasız
peşinatsız.
Bênûk
Uçsuz, bucaksız.
Bêoxir
Uğursuz.
Bêpek
Uğursuzluk.
Bêpekbûn
Bêpekirin
Önemsiz olmak.
Önemsiz hale getir¬
mek.
Bêpekî
Umursamamak,
önem
vermemek.
Bêpês
Önsüz.
Bêr
Kürek.
Bêrastî
Hileli, doğru olmıyarak.
Bêreq
Bayrak.
Bêrex
Kenarsız.
21
Bêtoretî
Terbiyesizlik.
Bêtuwane
Takatsiz.
Bêtuwaneyî
Takatsizlik.
Bêreng
Renksiz:
Bêrê
Yolsuz.
Bêrêz
Sırasız, saygısız.
Bêrî
Özleyiş, muayyen
larda sağım.
Bêpeywendî
Bağımsız.
Bêpît
Mahsulsüz.
Bêpîvan
Ölçüsüz.
Burun.
zaman¬ Bêvil
Bêwe
Dul, yalnız.
Bêwejin
Dul kadın.
Bêwemêr
Dul erkek.
Bêwêne
Suretsiz.
Bêrîkirin
Özlemek.
Bêrivan
Sağım yapan kadın.
Bêrîvan
Kürdlerde kız adı.
Berîş
Sakalsız.
Bêrm
Göl.
Bêrtî
Bertan
kurt
aşiretine
mensup kimse.
Bêrû
Yüzsüz.
Bêrûdê
Beyrut.
Bê rûyî
Yüzsüzlük.
Bêsemax
Dayanıksız.
Beser
Başsız.
Bêserinç
Mülahazasız.
Beşerî
Başsız, kafasız.
Bêsînor
Hudutsuz.
Beş
Bergi, hisse, kısım.
Beş
Eteklere konan verev.
Beşerm
Hayasız.
Beşermbûn
Hayasız olmak.
Beşermî
Hayasızca.
Beşermkirin -* Hayasızlaşmak.
Bêtalî
Sonsuz.
Betam
Tatsız.
Bêtaqî
Tecrübesiz.
Bêtaqetî
Kuvvetsizlik.
Bêtêl
Telsiz.
Bêterz
Şekilsiz.
Bêtir
Daha çok.
Bêtirs
Korkusuz.
Bêtore
Terbiyesiz.
Bêtorebûn
Terbiyesiz olmak.
Bêtorekirin
Terbiyesizleştirmek.
Bêxevv
Uykusuz.
Bêxewî
Uykusuzluk.
Bêxwestin
İstemiyerek.
Bêxweyî
Sahipsiz.
Bêxwê
Tussuz.
Bêxwînî
Kansızlık.
Bêzanayî
Bilgisizlik.
Bêzar
Dilsiz.
Bêzar
Bıkan (bıkmaktan).
Bêzarbùn
Bıkmak.
Bêzarê
Kürtlerde kadın ismi.
Bêzarî
Adi bez, bıkmak.
Bêzarkirin
Bıktırmak.
Bêzê
Biabrû
Biabrûyî
Biaşnayî
Kürtlerde kadın ismi.
Hayali.
Hayalilik.
Anlaşma ile.
Biav
Sulu.
Bibaran
Yağmurlu.
Bibask
Kanatl.
Bibazar
Pazarlıklı, çarşılı, mua¬
meleli.
Bibejn
Boylu.
Biberf
Karlı.
Biberan
Koçlu, koyunun istekli
zamanı.
Bibeniştok
Reçineli.
Bibuğur
Molozlu.
Bibelalûk
Siyilli, Nasırlı.
Bibîranîn
Hatırlatmak.
Bibirindarî
Yaralı olarak.
-
Bibizmik
Sütten kesilmek
22
iste¬ Bidûm
nen oğlak ve kuzuların ağızna
konulan gem.
Bicarekê
Toptan, hepsi.
Bicarkê
Bir defa ile.
Bicevvher
Cevherli.
Biceftî
Palamutun Dabağat için
kullanılan olmamış hali.
Bici
Sahi, yerinde, doğru.
Bicîbûn
Yerleşmek.
Bicîkirin
Yerleştirmek.
Bicîtî
Sahice.
Biçek
Silâhlı, elbiseli.
Biçevvtî
Eğrilikle, doğru
olma¬
yarak.
Biçêl
Kırklı (loğsalık hali).
Biçêlbûn
Loğsalık olmak.
Biçiçik
Memeli.
Biçilm
Sümüklü, kirli.
Biçîk
Becerikli.
Biçûk
Küçük.
Biçûkbûn
Küçülmek.
Biçûcik
Küçücük.
Biçûkkirin
Küçültmek.
Biçkûtî
Küçüklük.
Bidax
Üzüntülü, kederli.
Bidek
Hileli, desiseli, kurnaz.
Devamlı.
Bîdûv
Kuyruklu.
Biencam
Neticeli.
Bierîş
Hücumla.
Bifis
Fesadlıkla.
Bifîno
Fesli.
Biga
İneğin fala
isteğe
mesi hali.
Bigotin
Lafla.
Bigazin
Sitemle.
Bigeft
Hınçla.
Bigilî
Şikâyetle.
Bi girink
Ehemmiyetli.
Biginvekirin
Ağlatarak.
Bigiştî
Tamamiyle, genel
rak.
Bixur
Moloz.
Bih
Ayva.
Bihok
Ayva.
Bilhatin
Gelirli, akarlı.
Bihele
Yanlışlıkla.
Bihejmar
Sayı ile.
Bihendan
Kıyafetli.
Biherî
Çamurlu.
Bihesp
Atlı.
Bihevçûn
Kavga etmek.
Bihevdan
Toplamak.
Biderbaskirin
İdare etmekle, ge¬ Bihevre
Beraber.
çinmekle.
Bihêwan
Eyvanlı.
Bihingiv
Ballı.
Biderew
Yalanla.
Bihiş
Hafızalı.
Bidestik
Kollu, gövdeli.
Bidest bihavtî
Nazı geçecek, des- Bihim
Taşlı.
Bihîstin
Duymak.
turlu.
Bihener
Hünerli, kuvvetli,
Bidestxwe
Müstakil.
Bidev
Şifahi, ağızla.
natkâr.
Bihuşt
Cennet.
Bidevv
Ayranlı.
Bijahr
Zehirli.
Bidil
Aşık, gönüllü.
Bidirêjayî
Uzunlukla, tafsilâtlı.
Bijank
Kirpik.
Bijar
Pişme.
Bidirûn
Dikişli, biçkili.
Bijarkâr
Pişiren.
Bidox
Saplı.
Bijartin
Pişirmek.
Bidû
Dumanlı.
gel¬
ola¬
sa¬
23
Bijarvan
Pişiren.
Bijare
Yeşil mahsulün tarlada
iken otlardan temizlenmesi.
Bizaştîr
İki doğum yapmış
ke-
Çi-
Bikat
Vakitli, erken.
Biker
Eşşekli.
Bikevir
Taşlı.
Bikevî
Kenarlı.
Bikewî
Dağlı.
Bikêmanî
Kusurlu, asgari, enaz.
Bikêr
Yararlı, değerli.
Bikêranîn
Yararlı hale getirmek.
Bikêrne hatin
Yararlı olmamak.
Bikul
Dertli, kederli, mağdur.
Bikurti
Kısaca, özetle, hulasa¬
ten.
Bila
Olsun.
Bila
Taraflı, tarafsız olmıyan.
Bilalûk
Yabanî kiraz, siil, deri
hastalığı.
Bilandin
Uğraşmak.
Bilatînî
Latince.
Bilavlav
Yalvararak.
Bilavker
Naşir.
Bilavv
Erkek çocuklu.
Belavkirin
Dağıtmak.
Bilbal
Yabanî bir ot.
Bilbil
Bilbizêq
Bülbül.
Yabanî lâle.
Bilcone
Bohtan'da bir köy.
Bile
Kürtçede İbrahim adının
telâffuzu.
Bilek
Kinayeli, manalı, imalı.
Bilez
Çabucak.
Bilind
Yüksek.
Bilindayî
Yükseklik.
Bilindbûn
Yükselmek.
Bilindi
Yükseklik.
Bilindkirin
Yükselmek, yukarı
kaldırmak, kaldırmak.
Bilîk
Sümüklü, yapışkan.
Bilîn
Uğraşmak.
Bilîs
Bitlis vilâyetinin
Kürtçedeki deyimi.
Bilûr
Kaval.
Bimalatî
Hayvanca.
Bimeraq
Meraklı.
Bimerdî
Mertçe, erkekçe, erce.
Bimêr
Kocalı, evli kadın.
Bimij
Sisli.
Bimohr
Damgalı, mühürlü.
Bin
Alt.
Binanî
Aşağısı.
Binas
Tandııklı, alametli, belli,
tanınan kimse.
Binasdan
Tanıtmak.
Binasî
Dostça.
Binaşe
İz, çok az*
Binax
Temel.
Binav
Su altı.
Binav çêkirin
Merkezileştirmek.
Binavbûn
Suya dalmak.
Binavkırm
Suya daldırmak.
Binavûdeng
Meşhur.
Binawbang
Meşhur, şöhretli.
Binçeng
Koltuk altı.
Bin cine
Kavat, fena cins tütün,
esas.
Bindar
Ağaç altı, döküntü mey¬
ve.
Bindar
Esir.
Bindarî
Esaret.
Binden
Küp altı, tortu, çöküntü.
Bindeq
Fındık.
Bindest
El altında esir.
Bine
Taban, kaide.
Binefş
Menekşe.
Binefşabelek
Hercayi menekşe.
Binerd
Yer altı.
Binerdi
Yer altına mensup.
Bi nerx
Kıymetli, pahalı.
24
Bi nexwesî
Hastalıklı, iyi olmıyarak söylemek.
Binga
Taban, kaide.
Binî
Alt, temel.
Binîbûn
Alta gelmek.
Binîdanin
Temel atmak, başla¬
mak.
Binîkirin
Alt vurmak, yamamak.
Binos
Sebep.
Binstûm
Sütun altı.
Bintût
Esas kök, temel.
Binva
Alttan gizli, inlegal.
Binvabûn
Alta düşmek, kıvrıl¬
mak.
Binvaçûn
Alta gitmek.
Biqal û qîl
Dedikodulu.
Biqasil
Kabuklu.
Biqazî
Kasten.
Biqelsî
Mağlûbiyetle.
Biqelz
Eğilerek.
Biqencî
İyilikle.
Biqer
Vaz geç, bırak.
Biqeramûsk
Dikenli.
Biqerf
Alaylı, mizahlı.
Biqesem
Yeminle.
Biqevz
Sıçrayarak.
Biqiram
Kuvvetli, enerjili.
Biqiramî
Enerjik.
Biqise
Konuşkan.
Biqitûtî
Hasislikle.
Biqîr
Bağrıltıh, asfaltlı.
Biqul
Delikli.
Biqur
Çamurlu.
Bigurç
Yudumla.
Biqutî
Kısaca.
Bir
Grup, kısım.
Bira
Kardeş,
Bira
Doğru.
Birabirdû
Geçmişli, sabıkalı.
Birajin
Kayınbirader.
Birajtin
Izgara pişirmek.
Birak
Arkadaş.
Birakti
Arkadaşlık.
Biramak
Süt kardeş.
Birast
Doğru.
Birastî
Doğrusu.
Biraştin
Izgara olarak pişirmek.
Biraştî
Izgara olarak pişen şey.
Biratî
Kardeşlik.
Biraxuh
İki gencin yek diğerinin
kardeşiyle evlenmesi.
Birazî
Erkek kardeşten
veğen
(kız).
Birazî
Erkek kardeşten veğen.
Birç
Burç.
Binaşe
Çok az.
Bircabelek
Cizre'de meşhur be¬
nekli burç sarayı.
Birçî
Aç.
Birçîbûn
Acımak.
Birçîkirin
Acıktırmak.
Birçîtî
Açlık.
Birdi
Bir nevî döşemelik ot.
Biregez
Soylu.
Bireh
Köklü.
Birek
Bölge, kesim.
Birek
Testere, bıçkı.
Birev
Koşarak.
Birêkirin
Yolcu etmek, yollamak,
teşyî etmek.
Birêz
Sıra.
Birik
Sıralı, düzgün.
Birin
Götürmek.
Birine
Pirinç.
Biriqandin
Parlamak.
Biri
Kesik Makta.
Birîh
Sakallı.
Birin
Yara.
Birîna reş
Kara yara.
Birîndar
Yaralı.
Birmdar kirin
Yaralamak.
Birindarsaz
Cerrah, operatör.
25
Gürültülü,
patırtılı,
Birk
Kara sapanda, üç parça¬ Bişawşaw
hengâmeli.
dan ortancası.
Bi şerm
Utangaç, hayalı, arlı.
Birk
Küçük havuz.
Bi şev
Geceleyin.
Birkirin
Ayırmak.
Bi şevvat
Acıklı, yanık.
Biro
Gündüzleyim
Dokunaklı.
Bironkayî
Nurlu,
ışıklı (gece Bi şevvatî
Bi şevven
Matemli.
basmadan aydınlık hali).
Bişerî
Siirt'te bir bölge ve bir
Biroqankî
Parlak.
kaza merkezi.
/
Bir
Parça, kısım.
Bi şirik
Oluklu.
Birrin
Kesmek.
Bi şirşirk
Pullu.
Birci
Aç.
Yemekli (akşam yemek¬
Birûmet
Tevcihli, şerefli, akyüz- Bi şiv
li).
lü.
Bi şiv
Çubuklu.
Birûn
Yağlı.
Bi şîn
Matemli.
Birûsk
Şimşek, sancı.
Bi şîr
Sütlü.
Birwa
İnanç.
Bi şîretî
Nasihatça.
Bi samanı
Malla, mülkle.
Bişkoj
Konca.
Bisbisak
Bir nevi tırtıl.
Bişkoj
Düğme.
Bist
Şiş, karış.
Bişkivîn
Açılmak, zahir.
Bisere
Mükellef, üst tabaka.
Açılmış.
Biserketin
Öğrenmek, üstün gel¬ Bişkivî
Biten
Takatli, dayanıklı, hara¬
mek, tevfik.
retli.
Biservebûn
Rastlamak, keşf et¬
Bitir
Fiyakalı, küstah,
görme¬
mek, bulmak.
mişlik, şımarık.
Bi serxvve
Müstakil.
Biserxwebûn
Uyanık.
Bitirbûn
Küstah olmak.
Küstah etmek.
Bi serxwehatin
Kendine gelmek. Bitirkirin
Bitirkî
Türkçe.
Bi seywan
Şemsiydi.
Bi tirs
Korkulu.
Bi sivkayî
Çabucak, hafifçe.
Bisk
Züir, kâkül..
Bi ûtî
Ütülü.
Bismar
Çivi.
Biwene
Resimli.
İster istemez.
Bismila
Mismillahm Kürtçedeki Bivênevê
telâffuzu.
Bivir
Yalanla.
Bivir
Balta, kazma.
Bistran
Şarkılı, nağmeli.
Biwej
Şair.
Bistravv
Bağlanmış.
Bi vvejî
Şairlik.
Bistrawî
Bağlılık.
Bixwendindan
Okutmak.
Bistiri
Dikenli.
Bi xerç
Vergili.
Bi şad
Mesut, neşeli.
Bixêri
Şömine.
Bişar
Büyük testere.
Bixur
Kaşıntılı.
Bişar
Kürtlerde erkek isini.
Bixwesî
İyilikle, hoşlukla.
Bişaristanî
Medenî.
.
26
Bixwe
Bizzat.
Bixwê
Tuzlu.
Biyanî
Sabah erken.
Biyertê
Mardin'de bir köy.
Bizaneyî
Bilerek.
Bizar
Ağızlı, dillle, dilli.
Bizd
Korku.
Bizdandin
Korkutmak.
Bizdin
Korkmak.
Bizdok
Korkak.
Bizîlan
Rezervdi.
Bizin
Keçi.
Bizini
Keçiye mensup.
Bizirav
Cesur.
Bizikirin
Bizîx
Bi zîzî
Kayıp etmek.
Kumlu.
Küserekten.
Çivi.
Bizmar
Bizmarkirin
Çivliemek.
Bizmik
Düğme, süs raptiyesi.
Bizot
Ateş közü.
Bizûz
Güve.
Bizozin
Çuvaldız.
Bî
Söğüt ağacı.
Bîbik
Göz bebeği.
Biboq
Kristal.
Bîh
Dul.
Bîjik
Nohut,
mercimek
gibi
baki va tın pişmiyen kısmı.
Bîn
Koku, nefes.
Bîııayi
Görme.
Bîr
Anı, hatıra, kuyu.
Bîradizîn
Artezyen kuyusu.
Bîrweranî
Reşit olma.
Bîr û bavverî
Hatıralar.
Bîr werî
Anlama.
Bîst
Yirmi (20)
Bîstan
Bostan.
i
Bîstik
Lahza.
Bîstin
İş, alâka duymak.
Bîş
İş, alâka.
.
,
.
Bîşî
Püskül.
Bîstkadin
Demin, biraz önce.
Bîzan
Bizans.
Bo
İçin.
Boci
Ne için.
Boçik
Kuyruk sokumu.
Bohta
Bohtan'da bir dağ (Bohto) da denir.
Bohtan
Bohtanlı kimse, büyük
bir Kürt taifesi.
Bohtî
Bohtanlı, Künnanci şive¬
sinde bir lehçe.
Bolvirî
Savruk, kalender.
Bomaweyek
Muvakkat.
Bomelerze
Zelzele.
Boq
Soğan ve sair soğanlı bit¬
kilerin erkeği.
Boqil
Bacak.
Borêqer
Kürt mitolojik masal¬
larında bir at.
Borsa
Borsa.
Borani
Etli bir Kürt yemeği.
Borî
Boru (Su ve sair için olan
boru).
Borî
Boru (çalınan boru) Nefesli
sazlardan.
Borîn
Boğaların kükrcmesi.
Borya berdest
Dili geçmiş.
Borya çîrokî
Borya dûdar
yesi.
Borîzan
Bost
Boş
Boşbûn
Boşkirin
Botav
Misli geçmiş.
Geniş zaman hikâ¬
Boru çalan.
Karış.
Çok.
Çoğalmak.
Çoğaltmak
Kahverengi boyıyan
ot.
Boz
Boza
Buna
Boz, beyaz.
Boza.
Pahalı, fiat.
bir
27
Buhabûn
Buhakirin
Buhar
Pahalılaşmak.
Pahalılaştırmak.
Bulgar
Bursa
İlkbahar.
Buharê
Kürdlerde kız adı.
Bu hartin
Geçirmek, idare et¬
mek, eyvallah etmek.
Buhust
Karış.
Buhuşt
Cennet.
Buhiştî
Cennetlik.
Buxçik
Bohça.
Buxûr
Buhur.
Buxûrandin
Tütsülemek.
Buxûrdan
Buhuru yakmak
kullanılan hususî kap.
Bulgar.
Bursa.
Burxe
Vida.
Buda
Buda.
Budist
Buda dinine mensup
kimse, budist.
Bûk
Gelin.
Bûk
Gözden
çıkacak .arpacık
karpuzun
ortası.
Bûka zaroka
Çocuk
bebeği
oyuncağı.
Geçmek..
için Bûrîn
Buse
Öpücük.
Cani
Tay.
Ne (Ama ne).
Canqus
Zangoç.
Cacik
Cacık.
Car
Defa, kerre, sefer.
Cacim
Kilim.
Caradin
Geçen defa. '^
Cacî
Cacık.
Carcarna
Bazen, bazen.
Caduker
Sihirbaz.
Cardin
Bir daha.
Cax
Parmaklık.
Cardikirin
Tekrarlamak.
Cahferi
Bir cins kılıç demiri.
Cahter
Kimyon otu.
Carkê
Bir defa.
Calcaloke
Örümcek.
Carkêjicara
Defalardan bir de¬
fa (bir varmış bir yokmuş).
Cam
Bardak, cam.
Cam
Züccaciye.
Carna
Bazen.
Caw
El dokumasıyla dokunan
Camêr
Mert olan erkek.
bez.
Camfiroş
Züccaciyeci.
Caw
Silâh.
Cami
Cami.
Caw
Testi.
Camker
Camcı.
>Cawker
Testici.
Can
Can, ruh.
Cebar
Allanın adı, yapıştırıcı.
Canbaz
Canbaz.
Mezarlık.
Candir
Hîzan ve Bışerî'de bi Ceban
Cedew
Binek hayvanların sırtın¬
köy.
da iyi olmayan yara.
Canfes
Bir cins ipekli kumaş.
Ca
.
»
>
28
Cedewî
Bu yaraya müptelâ ol¬ Ceneskir
Beşiri'de bir köy.
mak.
Çene w
Cenevre.
Cedewbûn
Böyle (bu yarayla ya¬ Ceng
Savaş.
ralı) olan hayvan.
Cengawer
Savaşçı.
Cedewkirin
Hayvanın sırtını bu Cengene
Çingene.
yaraya getirmek.
Cengiz
Cengiz Han.
Ceft
Küçük olmamış palamut,
meşe tohumu.
Ceger
Ciğer.
Ceh
Arpa.
Cegerxwîn
Bir Kürt aşiretinin lâ¬
s
/
/
kabı.
Cehdasi
Yabanî arpa, yulaf.
Cehgenim
Arpanın beyaz ve altı
sıralı cinsi.
Cehî
Arpadan olan.
Cehş
Şıpa.
Cehwer
Cevher.
Cehzera
Arpanın sarardığı mev¬
sim.
Cejn
Bayram.
Cejnabûn
Noel bayramı, idi mi¬
lâdî, yıl başı.
Celali
Doğu beyazit havalisinde
büyük bir Kürt aşireti.
Celaqî
Kaynatılarak
akideleştililen pekmez.
Celdekan
Garzan'da bir köy.
Celx
Sususuzluktan toprağın çat¬
laması, yarık.
Caixalcelga
Çatlak, çatlak.
Celxbûn
Çatlama.
Celxkirin
Çatlatmak.
Cembeli
İyi bir cins tütün.
Cembeli
Kürtlerde
erkek adı,
Hakkari'de geçen bir hikâyenin
kahramanı.
Cemedanî
Kürtlerin
başlarına
sardıkları hususî bir poşi.
Cendek
Ceset.
Cendirme
Jandarma.
Cengkirin
v
Savaşmak.
Ürkme.
Ceniqin
Ürkmek.
Cenq
Nusaybin suyunun
Yerin kayması.
Büyük su testisi.
Ceqceq
Cegin
Cer
Cerbeze
Mahir, becerikli. \
Cerbezayî
Cercere
Maharet.
Döven, harman
adı.
maki-
naşı.
Cerd
Av.
Cerg
Ciğer.
Cergebez
Ciğer sarması./;
Ces
Alçı, bir nevi kireç. /
Cew
Yün kırpmak.
Cewahir
Kürtlerde kadın ismi,
pırlanta.
Cewdik
Oğlak derisinden
yap¬
ma küçük tulum.
Cewê
Kürtlerde kız ismi.
Cewherker
Cevahirci. S
Cewrik
Enik, (köpek yavrusu).
Cewsek
Cexiz
Cxeizî
İkiz.
Daire.
Dairevi.
Ceynik
Şakak.
Cezayir
Cezayir.
Cezîre
Cizre.
Ceznik
Garzan'da bir köy.
Ce
Yer, saha.
Cêgah
Cênîk
Cenîş
Cêr
Cêwî
Mahal, makam, yer.
Şakak.
Veliaht.
Büyük su testisi.
İkiz.
29
Cinê
Tarladan pamuk toplamak.
Yığın.
Cinêker
Tarladan pamuk topla¬
Yığılmak.
yan.
' Cêzkirin
Yığmak.
Tarladan pamuk top¬
Cibilgirawê
Nusaybin'in İstilil Cinêkirin
nahiyesinde bir köy (Ömeriyan- lamak.
Cinnî
Çarpılmış, deli, manyak.
da).
Cinnîkirin
Deli etmek.
Cibiltinê
Nusaybin'de bir köy.
Huy. y
ICibo
Cebrail'in Kürtçe deyimi. Cir
Ceylânpınar'da bir bölge.
Cibran
Roşkan ve Muş havali¬ Circıp
Cirid
Cirit, atkoşusu.y
sinde büyük bir Kürt aşireti.
Civ
Toplantı, içtima.
I Cicim
Kilim.
Civan
Randevu.
Cih
Yer.
Civandan
Randevu vermek, ran¬
Cihangir
Cihangir. ,
? Cêz
Cêzbûn
Cihangiri
Cihangirlik. .
Cihê
Ayrı.
Cihêbun
Ayrılmak. /
Cihêcihê
Ayrı ayrı./
Cihêl
Genç, toy. /
Cihêkirin
Ayırmak.
Cihû
Yahudi, y
Ciidok
Kokulu bir ot.
[Cil
Cil
lığı).
devucu.
Civandin
Toplatmak.
Civanek
Meclis, toplantı.
Civanı
içtimaî, toplumsal.
Civat
Meclis. .,
Civatî
Meclisi, içtimaî, açık otu¬
rum.
Civîn
Toplantı./
Elbise, çul.
Sütun (Sercil
Ciwàn
Güzel, genç.
Gençleşmek.
Sütün baş¬ Ciwanbun
Ciwange
Dana.
Gençlik./
Çamaşır
yıkat¬ Ciwanî
Ciwankirin
Gençleştirmek
Cilbişuştindan
mak.
Cildürü
Terzi.
- Cilşo
Çamaşırcı.
, Cilşok
Çamaşırhane.
/ Cilşuştin
Çamaşır yıkama.
Ciyan
Ruh.
Ciyanî
Ruhanî.
Ciyar
Dağ. Ciyari
Hediye.
Ciyaker
Musannif, tasnifçi. «"*'
/ Cimke
İkiz.
Ciyarketin
Buluşmak.
Cimsarib
Garzan'da bir köy.
Ciyarîkirin
Hediye etmek.
Cimzerq
Beşiri'de bir köy.
Ciyavvaz
Ayrı.
Cin
Cin.
Ayrılık.
Cinatahiso
Ömeryan'da bir köy. Ciyawazî
Yer, nahiye, mevki.
Cinatamiho
Ömeryan'da bir köy. Cî
Cî
Saha, alan.
Cinawir
Canavar.
Cîcî
Mevzii, yeryer. s
^ Cincilandin
Süzdürmek.
Cih
Yatacak yer, yatak.
Cincilbûn
Süzülmek.
Cîl
Silgi.
Cincilkirin
Süzmek.
Ciyawazî
Ayrılık.
[Cindi
Alâ, iyi.
30
r Cîyazava
(
i
/
/
Cudakirin
Ayırmak.
Cüdayı
Ayrılık.
Caher
Binek hayvanlarının yem
torbası.
Cobar
Çiftçilik.
Col
Karışık.
Culhe
Dokumacı.
Col
Sürü.
Cuwan
Genç.
Colane
Salıncak.
Cüzdan
Cüzdan.
Colbûn
Ayrılmak.
Cû
Dokuma tezgâhındaki yer
Colkirin
Ayırmak, bozmak, ka¬
çukuru.
Cû
Yahudi.
rıştırmak.
Colik
Bir sürü, bir kitle.
Cûlanewe
Hareket etmek.
Cok
Şarkı.
Cûle
Hareket.
Cokcokî
Yollu, yollu.
Cûm
Bir çiğnemlik sakız.
Cokcokirin
Yollu, yollu yapmak. Cûm
Dokuma tezgâhındaki
yer
Comal
Ark temizlemek.
çukuru.
Comaq
Yapışkan, batak, killi.
Cûmelaq
Yapışıklıhk, yapışıklımsı.
Comerd
Cömert.
Comerdî
Cömertlik.
Cûmelaqî
Sakızımsı olmak.
Cûmelaqîbun
Sakızımsı olmak.
Conî
Tay.
Cûmelaqîkirin
Sakızımsı
yap¬
Cor
Nevi, cins.
mak.
Cot
Çift (iki).
Cûmelaqtî
Yapışkan, çiğ, sırna¬
Cot
Çift, dönüm.
Colik
Mertek direk, bir çift.
şık kimse.
Cûmcûm
Lokma, dokma, par¬
Cotkar
Çiftçi.
Cotkarî
Çiftçilik.
ça parça.
Cckirin
Çift sürmek.
Cûmik
Dokuma tezgâhı.
Cûmikî
El dokuması kumaşlar.
Cotiıcobal
Çift çubuk.
Cotyar
Çiftçi.
Cûn
Bed.
Cozan
Ustura.
Cûnayî
Grilik.
Cûnbûn
Grileşmek.
Cüda
Ayrı.
Cûtin
Çiğnemek.
Cudabun
Ayrılmak.
Kuşkonmaz
Co
Co
Arpa.
Ark.
Ça
Cay
Çabox
zisi.
Cadir
otu.
İyi, centilmen.
İyi olmak.
Çakkirin
İyi olan.
Çak
Durgun,
Çadır.
düz, ziraat
ara¬ Çakbûn
Çakker
İyileştiren.
31
İyilik.
Çakî
Çakûç
Çekiç.
Çakûçkirin
Çekiçlemek.
Çal
Kuyu.
Çalaavê
Su kuyusu, sarnıç.
Çaladimsê
Pekmez kuyusu.
Çalazêd
Ekin kuyusu.
Çalik
Kuyucuk, çukur.
Çalik çalik
Çukur, çukur.
Çalak
Faal.
Çalakî
Fraliyet.
Çalav
Su sarnıcı.
Çarde
On dört (14).
Çarder
Dört yol ağzı.
Çare
Çare, ilâç, imkân.
Çarem
Dördüncü.
Çargoşe
Dörtgen.
Çarmêerkî
Çömelerek.
Çarmix
Haç, (SALİP) istavroz.
Çarparsû
Çarpê
Dört köşe.
Dört ayaklı (koyun, keçi,
sığır manasına).
Çarpıya
Emeklemek.
Çarpıyayî
Hamle vaziyeti.
Nusaybin'in Ömeryan böl¬ Çarpîne
Bir Kürt oyunu.
gesinde bir köy.
Çarsed
Dört yüz (400).
Çalî
Sarnıca ait, veya yer altın¬ Çarşem
Çarşamba.
da gömülen hububat.
Çartaq
Dört kat.
Çal
Alnı ve ayakları beyaz hay¬ Çarqorzî
Dört köşe.
van.
Çarqorzîbûn
Dört köşe olmak.Çalkirin
Ekini toprağa gömmek. Çarqorzikirin
Tenha bir köşe,
Çam
Çam.
dört yol.
Çandin
Ekmek.
Çaryek
Dörtte bir.
Çandin
Ufalamak.
Çat
Bohtan'da bir köy.
Çandinî
Ziraat.
Çatir
Geniş, lçka, bozuk (bir
Çap
Hububat ölçeği.
cins tere ot).
Çap
Ağaçtan
yapılmış yoğurt
Çav
Göz.
mayalamak için kap.
Çavbeloq
Patlak gözlü, bir cins
Çapik
Ağaçtan kap.
diken.
Çapkirin
Tab etmek, basmak.
Çavbirçî
Açgözlü.
Çapxane
Matbaa.
Çavgirtî
Gözü
kapalı, cahil, bilgi¬
Çaq
Hayvan bacağı.
siz.
Çaqir
Şarab.
Çavik
Gözlük, (Dokuma ve ku¬
Çaqo
Bıçak.
maşta ajor).
Çar
Dört (4).
Çavî
Yara, zahire dolabı ve su
Çarali
Dört yan.
değirmeninde
göz.
Çar
Eski Rus hükümdarlarının
unvanı.
Çavîn
Nazar.
Çarçav
Açıkgöz.
Çavînî
Nazara duçar olan.
Çavînkirin'
Nazar değdirmek.
Çarçik
Murabba, kare.
Çavinok
Nazarı
değen kimse,
Çarçikî
Murabbî.
Çarçikkirin
Kare yapmak.
kem gözlü.
Çardar
Sedye.
Cavlê
Gözü onda, göz koyan.
Çalê
.
32
Çavlêkirin
Nezaret etmek.
Çekband
Kürtlere
Çavlirê
İntizar eden, bekliyen nevi cepken.
gözetleyen.
Çekşo
Çamaşırcı.
Çavlirêkirin
İntizar ettirmek.
Çekşok
mahsus
bir
Çamaşırhane.
Çavlirêman
Bekliye kalan, inti- Çekşuştin
Çamaşır yıkama.
tizarda kalan.
Çel
Kırk (40).
Çavpahn
Yassı gözlü, bön adam, Çelak
Ağaç dallarından meyveyi
aşağıya bakaı.
Çavpêketîn
Göze değen, göze ba¬
len.
Çavpêketî
Göze değen, göze ge¬
len.
Çevreşî
Düşmanlık, kin, garaz.
Çavtêr
Tok gözlü.
Çavtije
Gani.
Çavvekirî
Açıkgöz.
Çav zerdoq
Fosfor gözlü.
Çaw
Çamaşır ipe, yük ipi., yük
ipi.
Çawan
Nasıl.
Çavvayî
Durum, vaziyet.
ÇawÇaw
Halk
arasında vuku
bulan panik, gürültü.
Çawdêr
Riayet.
Çawderi
Riayetkar.
Çawnedêrî
Riayet etmeyen.
Çax
Vakit.
Çaxirbazar
Mezopotamya'da
es¬
ki bir şehir (şimdi Suriye'de).
Çaxsûr
Turşuluk yabanî bir ot.
Çaxûba*
Tam zamanı, mevsimi,
kıvamı.
Çay
Çay.
Çaydan
Çaydanlık.
Çayxane
Çayhane.
Çeçe
Hece.
Çejtin
Tadmak, tadına bakmak.
Çek
Elbise, silâh, teçhizat, giyim
kuşam.
toplamak
için kullanılan
çatal,
uçlu bir ağaç.
Çele
Kaya.
Çeleng
Çevik, atik.
Çelitandin
Kabuğunu soymak.
Çelpandin -- Patlatmak, sıvatmak.
Çelpçep
Şapırtı.
Çelpçelpkirin
Şapırdatmak.
Çelpîn
Patlamak.
Çelpya
Patladı, tetikten düştü.
Çelo
Dalga.
Çelgandin
Sıçratmak.
Çelte
Çanta.
Çelitîn
Soyulmak.
Çekûk
Pirinç çeltiği.
Çelxem
Büyük sepet, merkep.
Çelûz
Geveze.
Çem
Sopa, atlayış.
Çem
Nehir.
Ceman
Motke'de bir köy.
Çembil
Kulp.
Çembilkirin
Kulp takmak.
Çembûn
Sıçramak.
Çemçelaq
Anormal uzunluk.
Çemçelaqî
Anormal uzunlukta.
Çemçik
Ağaçtan yapılma
ayran
kaşıkları.
Çemento
Çimento.
Çemik
Şirvan'da bir köy.
Çemkirin
Sıçratmak.
Çempira
Bohtan'da bir köy.
.
.,
33
Çeqçeq
Dikenli bir ot.
Nehir boyunca.
Çocuk oyuncağı.
Çemuçemçun
Dönmemek üzere Çeqçeqok
Patırtı.
gitmek, arkasına bakmadan
git¬ Çeqeçeq
Çeqene
Bir nevi çam.
mek.
Yağlı ayran.
Çemçur
Üzümü bozan bir sinek. Çeqilmast
Çeqmaq
Çakmak.
Çen
Çene.
Çeqûber
Dokuz taş oyununda
Çena bideq
Döğmeli çene.
bir usul.
Çenakort
Gamzeli çene.
Çerm
Deri.
Çena lihev
Düzgün çene.
Çermik
Sun'î deri.
Çena şimşatî
Mütenasib çene.
Çermikî
Sun'î deriden yapılan.
Çena tûj
Sivri çene.
Çermiqandin
Buruşturmak.,
Çenbivir
Balta çeneli.
Çermiqîn
Buruşmak.
Çenboz
Ak sakallı.
Çermî
Deriden.
Çend
Kaç tane.
Çermikirin
Deri geçirmek.
Çendan
Kaç tane.
Çermûhestî
Bir deri bir kemik.
Çend caran
Bir kaç kere.
Çermûkê
Çermik ilkesi.
Çendik
Birkaç.
Çermûreh
Deri ve damar, zayıf,
Çendka
Birkaç.
bir deri bir kemik.
Çend ûçend
Kaç ve kaç.
Çert
Kuş pisliği.
Çeng
Avuç.
Çerx
Torna, Çark.
Çengel
Çengel.
Çerxî
Eski beş kuruşluklar,
Çen Gik
Bir avuç.
dörtte bir.
Cep
Sol.
Çerxker
Tornacı.
Çepbûn
Solcu olmak.
Çerxkirin
Tornalamak.
Çepel
Murdar, pis, sur.
Çeşim
Göz.
Çepelbûn
Pis olmak.
Çeşme
Hela, ayak yolu.
Çepelkirin
Pisletmek.
Çeşmik
Bir nevi göz ilâcı.
Çepelî
Pislik, uyuzluk.
Çeşt
Yemek.
Çeper
Siper, sur.
Çeper
Poligon.
Çeştker
Aşçı.
Çestxane
Lokanta.
,.
.'
Çeper
P.T.T.
Çet
Vadimsi, ziraat arazisi. .
Çeperker
Postacı.
Gerillacı.
Çeperkirin
Postalamak, sur çek¬ Çete
mek.
Çeto
Kürtierde erkek adı.
Çewal
Çuval.
Çeperxane
Postahane.
Çewalêbûka
Gelin çuvalı "
Çepil
Kol.
Çewalêêrd
Uun çuvalı.
Çepik
Alkış.
Çepikdan
Alkışlamak.
Çewalê rengi
Renkli çuval.
Çewalî
Çuvalımsr.
Çepî
Solculuk.
Şeker pancarı.
Çeqçeq
Çakırtı, su değirmenin¬ Çewênder
Çewt
Eğri.
de bir alet (Şakşak).
P: 3
Çemùçem
'
<.
.
34
Çewtbû
Çewtbûn
Çewtetî
Eğrildi.
Eğilmek.
Eğrilik.
Çewtê
Eğri olan (dişilerde)
Çewtik
Eğrimti.
Çewtî
Eğrilik.
Çewtkirin
Eğmek.
Çewto
Eğri (Erkekler için).
Çê
İyi.
Çêb
İyi oi.
Çêbû
Oldu.
Çêbûn
Olmak.
Çêk
Yap.
Çêkirin
Yapmak.
Çêkirî
Yapılmış, mamul.
Çiççe
Keçiye hitap.
Çiçik
Meme.
Çiçikciçik
Memememe,
çıkıntılı.
Çiçikê bêcemkê
Yarasa memesi.
Çiçikê çava
Arpacık.
Çiçikê de
Ana memesi.
Çiçikê keçka
Kız memesi
çiçikê guha
Kulak memesi.
Çiçike keçka
Kız memesi, ağaç
kavunu.
Çiçikî
Memeli.
Çiçikkirin
Mememelek, çıkıntılı'
yapmak.
Çift
Uğursuz, bet mendebur.
Çik
Uyanık.
Çikal
Zayıf hayvan.
Çeker
Yapıcı, usta.
Dikmek, soylamak.
Çêl
Loğsa, doğumundan
sonra Çikandin
Çikare
Sigara ağızlığı, çubuk.
kırk gün.
Kurumak, suyu bitmek.
Çêle
Kış (Erbiin
11 Kanunîev- Çikîn
Çikû
Neki.
veldcn itibaren 40 gün).
Çikyayî
Suyu kurumuş.
Çêlek
İnek.
Çikçikî
Giyimli kuşamlı, hazır.
Çêlî
Yavru.
Hazırlamak.
Çelkê Elyê Remo
Dicle
Bohtan Çikçikandin
Çil
Nefessiz, boğazına düşkün.
suyu bölgesinde bir yer.
Çil
Kırk (40).
Çêl Pêketin
Loğsa hastalığı.
Çilçilî
Yarasa.
Çêlpêketi
Çarpılan.
Çilekbûn
Nefissiz olmak.
Çênebû
Olmadı.
Çilekî
Abur cubur, Nefissizlik.
Çênebûn
Olmamak.
Nefissizliştirmek.
Çênî
Tavuk yemi, parça, kırık. ÇHekkirin
Çille
Kış.
Çér
Hayvan yiyeceği.
Çilek
Nefissiz.
Çêran
Otlanmak.
Çilk
Suyun kıtlığı.
Çêrandin
Otlatmak.
jÇilo
Nasıl?
Cêrangeh
Mera, otlak.
Çilo
Meşe yaprağı, dalları.
Çêrî
Küfür, sövmek.
Çilobir
Meşe dallarını kesen işçi.
Çêrîn
Sövdürmek.
Çilobirîn
Meşe dallarım kesmek
Çêrt
Sövdü.
(Doğuda
temmuzun
ortasına
Çêrtir
Daha iyi.
rastlayan bir vakit).
Oi
Ne? Hangisi?.
Çilobûn
Nasıl olmak.
Cici
Ne, ne?
Çilperek
Beyaz çiçek açan yaba¬
Çibû
Ne oldu? Ne idi?
Çibûye
Ne olmuş?
nî bir ot.
,
35
Çirkeçirkdan
Gıcırdamak.
Çirte
Saniye.
Çirtûn
Suyun değirmenin
gö¬
zünden püskürtü ile çıkması.
Çirûsk
Kıvılcım.
Çirûski
Parlaklık.
Çirxet
Değirmen suyunu kes¬
mek için kullanılan ağaç.
Çiryayî
Yırtık.
Çiryayi diryayi
Berbat.
Çit
Dik, kazık.
Çitare
Bir cins ipekli kumaş.
Çitarê girs
İri çubuklu kumaş.
Çitarê heft reng
Yedi renkli ku¬
Çim
Uç, köşe.
Cima
Neden?
Çiman
Kırılmak.
Çimçir
Salıncak.
Çingarin
Çınlamak.
Çingîn
Çınlamak.
Çini
Biçilmiş.
Çinin
Biçmek.
Çiqas
Ne kadar, kaç?
Çiqaçiqkirin
Çıtırdatmak.
Çiqiçiq
Çıtırdatmak.
Çiqîn
Kurumak.
Çiqulî
Çatal ağaç, (Kürtlerde
erkek ismi, uzun bacaklı manası¬
na gelen).
Çir
Bir damla, yaş odun, hasis
insan, cimri.
Çira
Ne için, neden?
Çira
Çıra.
maş.
Çitarê lıûr
İnce desenli kumaş.
Çitareşin
Mavi kumaş.
Çit bûn
Dikleşmek.
Çitê
Sopa ile bir oyun.
Çirandank
Çıralı bir ot.
Çitkirin
Dikleştirmek.
Çirandin
Yırtmak,
palavra at¬ Cititî
Diklik.
atmak.
Çiv
Dönemeç, kat, büküm, vi¬
raj.
Çirav
Batak.
Çiravê
Bohtan'da bir köy.
Çivandin
Bükmek.
Çirçire
Yalancı, mübalâğacı.
Çivanek
Dönemeççe.
Çirçirk
Güve böceği.
Çivanok
Dönek.
Çiş
Amma da ha, şuna bak.
Çivlok
Kırışık bükük.
Çivok
Dönek, hilebaz.
Çire
Garzan'da bir köy.
Çiv û çiv
Dönemeç, dönemeç.
Çirê
Kürtlerde bir oyun.
Çirik
Çıkrık, çırçır tezgâhı.
Çivyayî
Kırışmış, bükülmüş.
Hayvanı kesme ifadesi.
Çirikandin
Çırçırlamak, pamuğu Çix
ianesinden ayırmak, yok etmek, Çixaçix
Cıvıldama.
yemek.
Çixarê
Sigara.
Sigara yapmak.
Çirikîn
Tanesinden ayrılmış pa¬ Çixare çêkirin
muk.
Çixare kişandin
Sigara içmek.
Çîçik
Civciv.
Çirisandin
Parlatmak.
Çirisîn
Parlamak.
Çîkh
Şey.
Çîk
Kıvılcım.
Çirî
Kürtlerde erkek ismi.
Çîk
Kabiliyet.
Çirîn
Yırtmak.
Çîk
Göz akı.
Çirkeçirk
Gıcırdama.
Çil
Semer yapılan bir ot.
Çirkeçikkirin
Gıcırdamak.
|
36
Sincar dağı.
Çîye
Ne? Ne var?
Çîz
Eman dileme, pes deme, di¬
ze gelme.
Çîz
At sineği.
Ço
Sopa.
Çîn
Sınıf, tabaka, kısım, Çin.
Ço
Eşşeğe hitap.
Çînî
Çinli, Çinli kimse.
Çoğan -*- Baston.
Çînûmaçîn
Hindicini.
Çöl.
Çînûmaçînî
Hind tavuğu, Hindi- Çol
Çolax
Çalışkan.
çinili.
Çolax
Kuyumculuk
yapmakla
Çîq
Hayvan bacağı
meşhur bir Kürt taifesi (Kızları
Çîq
Darı ve pirinç sapı.
ile meşhurdur).
Çîr
Yalan.
Çolbir
Kestirme yol, gece dışarÇîrek
Yalancı.
da kalmak.
Çîrik
Elma, armut, kayısı, kavun
Çolik
Küçü, düzlük.
kurusu.
Çolî
Ovalı.
Çîrok
Hikâye.
Çolo
Kürtlerde erkek ismi.
Çîrokvan
Tahkiye, hikâycy1.
Çomer
Kürtlerde erkek ismi.
Çit
Basma kumaş, (Keklik avunÇomera
Nusaybin'de kilisesi ile
da kullanılan paravan).
meşhur bir kale.
Çît
Çadırlarda perde ve bölme
Çop
Cop.
vazifesini gören çit.
Çox
Çuha, kah nyünlü kumaş.
Çîvanok
Masal.
Çûk
Kuş.
Çîvga
Dönemeç.
Çûkênavmalî
Serçe kuşu.
Çîvir
Zayıf insan.
Çûbe
Komik.
Çiya
Dağ.
Çûn
Gitmek, gittiler.
Çîyabir
Dağ kestirmesi.
Çûn
Sefer, gidiş.
Çiyayî
Dağlı.
Çûnejur
Duhuliye.
Çîyayê agrê
Ağrı dağlı.
Çûneyî
Gidiş, giriş.
Çîyayê cûdî
Cudi dağı.
Çûr
Sebze ve meyvelere musal¬
Çîyayê Dêrsimê
Dersim dağı.
lat olan bir küf, hastalığı.
Çîyayê khurda
Kürd dağı.
Çûr
Kaçırmak.
Çîyeyêmava
Mava dağı.
Çûrkirin
Kaçırmak.
Çîyayêmazî
Mazi dağı.
Çûva
Nusaybin'de bir köy.
Çîyayênemrûdê
Nemrut dağı.
Çûye
Gitmiş.
Çîyayêomerya
Ömerli dağı.
Çûyî
Oyunda ütülmüş, oyun kay¬
Çîyayêrema
Reman dağı.
betmiş.
Cilan
-
hûçik
Uzun kol ağzı.
Çîm
Bacak.
Çîm
Çimen.
Çimen
Çimen.
Çimeni
Çayırlık.
Çîyayê Şingale
37
Ana, Verdi.
Dabaş
Bahis, konu.
Dabaşdanîn
Bahis açmak.
Dabaşkirin
Mevzu bahis etmek.
Dabaşi
Mevzuya ait .
Da
Daberizandin
Çıkışmak.
Dabûn
Batmak.
Dad
Adalet.
Dadan
Kapatmak, örtmek.
Dadan
Ateş yakmak, fırın, tan¬
dır, ocak yakmak.
Anneye hitap.
Dadgah
Mahkeme.
Dadistên
Savcı, müddei umumi.
Dadî
Adlî.
Dadka
Hukuk.
Dadpirs
Hâkim.
Dadpirsîn
Muhakeme.
Dadûbidad
Feryad u figan.
Daf
Saç ve sakaldan bir kıl.
Dafik
At kuyruğundan yapılmış,
ilmikli tuzak.
Dagirtin
Doldurmak.
Dagirin
Doldurmak.
Dagirtî
Dolu.
Dahbe
Korkunç hayvan (Bazı
kurt lehçelerinde aslan manasın¬
da kullanılır).
Dadê
Dahbelork
Safça.
Dahêlandin
Asmak.
Dahêner
Yaradan.
Dahênan
Yaratmak.
Dahi
Bahçe.
Dahol
Davul.
Daikûbav
Daketin
Dakirin
Ebevey.
İnmek, inzal.
Daldırmak.
Dikili.
Dal
Zayıf.
Dalan
Dehliz.
Delgoşt
Zayıf hayvan.
Dalqandin
Asmak.
Daliqyayî
Asılı.
Damak
Damak.
Daman
Kefil.
Daman
Dalgın, düşünceli.
Damandin
Düşünmek.
Damanî
Kefalet.
Damar
Damar.
Damar
Üvey anne.
Damarı
Üvey annelik.
Damezrah
Müessese.
Damezran
Tesis etmek.
Damezrandin
Tesis etitrmek.
Damezrin
Tesis.
Dan
Vermek, ita.
Dan
Dövülmüş aşurelik buğday.
Dana
Kurum, müessese.
Dane
Sayı, tek, yalnız.
Daner
Müellif.
Danhev
Toplamak, birbirine ver¬
mek.
Danhev
Ağız münakaşası.
Danislewan
Sekene, yerli halk.
Danıştgeh
Karargâh.
Daniştû
Muhakeme.
Danîn
Bırakmak.
Danîn Yüksek bir şeyi veya başı¬
nı indirmek.
Dakirî
38
Danîn
Danînî
Vermek.
Bırakılmış.
Danînûhildan
Med cezir.
Danû
Diş buğday (buğday bul¬
gura hazırlanırken
kaynatılmış
hali).
Danok
Buğday, nohut ve nane¬
den mamul bir kurt yemeği.
Dao
Kürtlerde Davut'un deyim
şekli.
Örtbas.
Dapaçin
Dapaçîn
(
)
eksi işareti.
Dar
Sopa, odun.
Dar
Yeşil ağaç.
Dara, Daryüs
Daryus.
Darabenav
Dış budak ağacı.
Daragwîz
Ceviz ağacı.
Dara hejîr
Daraş
Daratû
Darbest
Darbir
Darçîn
Darê
İncir ağacı.
Kartal.
Dut ağacı.
Sedye.
Aslan eniği.
Tarçın.
Eski med hükümdarları¬
na izafe edilen bir şehir. Mardin
Nusaybin arasında bir köy.
-
Dargeronk
Sarmaşık,
Dargoşt
Zayıf hayvan, et tutma¬
yan insan veya hayvan.
Darik
Sigara çubuğu.
Daristan
Ormanlı.
Darî
Kürt kadınlarının giydikle¬
ri bir nevi üç etek.
Darî
Ahşap, ağaçtan yapılmış.
Darpuç
Mantar.
Dartaş
Marangoz.
Dartewên
Ağacın yüksek dalla¬
rını ele getirmek için kullanılan
demir.
Darvekirin
İpe dizmek.
Daryûs
Dara.
Das
Orak.
Dasadara
Dasapaleyê
Odun orağı.
Ekin biçmeğe mah¬
sus orak.
Dasik
Örakcık.
Dasuk
Hilâl biçiminde orak (ve
zayıf mahsule de denir).
Davv
Etek.
Daw
Koyun, koç kuyruğu.
Dawdar
Davacı.
Dawenî
Eteklik.
Dawdê du ıııkıl
Tavus kuşu.
Dawido
Kürtçede Davud demek¬
tir.
Dawidko
Kürtçede Davutcuk de¬
mektir.
Dawidan
İntaç, netice vermek.
Davveşîn
Silkinmek.
Dawsek
Döküntü.
Daxistin
İndirmek, kapamak.
Daxistin
Muğlak, karışık.
Darxraw
Acaba.
Daxwe, Marxwe
Yoksa.
Dayik
Anne.
Dayin
Süt annesi.
Dayî
Atiye, verme.
Deban
,Btr nevi kılıç demiri, çe¬
lik.
,
'
Debeng
Ahmak.
Debengî
Ahmaklık.
Debestraw
Müstakil, bağlı, bi¬
tişik.
Debûqan
Bir kuş tuzağı.
Degale
Siirt'te bir köy.
Degel
Şaka.
Degel
Alışkanlık, musallat.
Deh
On (10).
Dehdeh
Onaronar.
Dehdeh
Atı koğmak için hitab.
Dehem
Onuncu.
39
Dehik
Onluk.
Dehik
Bir sene içinde malûm
on günler.
Demîngirtin
Alışmak.
Demûş
Tatlı yapışkanlığı.
Demûştî
Doğuda kürtler arasın¬
Dehyek
Onda bir.
da yaşıyan meşhur bir çingene
Dek
Hile.
ailesi.
Dekbûz
Takla.
Demûş
Mecazi olarak tatlı mey¬
Deklûk
Olmamış, dabağathk pa¬
veler manasına.
lamut.
Den
Küp.
Dendik
Çekirdek.
Dekûdolab
Desise, kurnazlık.
Deng
Ses.
Del
Oyun.
Deng
1963 de İstanbul'da çıkan
Delâl
Nazlı, güzel.
Kürtçe
- Türkçe
aylık derginin
Delalê
Kürtlerde kız adı.
adı.
Délai
Nazlı.
Denga denga
Arasıra.
Delalo
Kürtlerde erkek adı.
Dengbêj
Solis,
şarkıcı.
Delav
Yalak.
Şarkıcılık.
Delè
Havdın be (argo, kadın Dengbêjî
Dengbilind
Yüksek.
için).
Dengig
Bir ses.
Delik
Sıva, perdah.
Dengjar
Yanık sesli.
Delikan
Sıvamak.
Dengkalind
Tenor.
Delikandin
Sıvamak.
Denglêkirin
Seslenmek.
Delikî
Bu aşirete mensub,
per¬
Dengşerîn
Tatlı
sesli.
dahlı.
Dengxes
Hoş sesli.
Delikker
Sıvacı.
Dengzirav
İnce, tiz sesli.
Deliq
Hayasızlık.
Dengûbas
Ajans.
Deliqandin
Hayasızlaştırmak.
Denglêkirin
Seslenmek.
Deliqîn
Hayasız olmak.
Dengûbas
Ajans.
Delo
Erkek için haydi ulan (ar¬ Denik
Küpçük.
go deyim).
Denik
Ağaç dallarından ötülmüş
Delo
Hayasızlık.
sepet.
Delû
Oyuncu, artist.
Deniş
Tecrübe.
Dem
Çağ, zaman.
Denişandin
Tecrübe ettirmek.
Dem
Kuruma, suyu çekilme.
Denişkirin
Tecrübe etmek
Demamik
Peynir süzmeğe mah¬ Dep
Kolas.
sus tülbent.
Depik
Tahta.
Depsêng
Geniş göğüslü adanı.
Deman
Götürü.
Demançe
Tabanca.
Deq
As, her hangi bir şeyde bi¬
Demandar
Götürü alan adam.
rinci.
Deq
Puan.
Demanî
Götürülük.
Deq
Döğme (iğne ile boyayı vü¬
Demankirin
Götürü almak
cuda hak etmek).
Demîn
Alışma.
40
dokunamıyan son bir kaç santi¬
Puan puan.
mi.
Sert arazi, sapan demiri¬
Derçik
Haliç.
nin işlemediği yerler.
Derd.
Deqilqan
Siyah üzerinde beyaz Derd
Kapak.
puanlı Kürtlerce makbul bir ka¬ Derdanik
Derek
Bir yer.
dın kumaşı.
Derêjayî
Uzunluk.
Deqmirî
Aciz.
Dereng
Geç vakit.
Deqor
İyi cins koyun.
Geç bırakmak.
Deqorî
Suriye'nin Amuda nahi¬ Derengniştin
Geçlik.
yesinde yerleşen bir Kürt aşireti. Derengî
Deqdeqî
Deqel
Derengî
Geçlik.
Derenngman
Geç kalmak.
Son turfan.
Derabdan
Parmaklıklatmak, bir Dereng mayi
Derew
Yalan
şeyi iri iri diktirmek.
Derewîn
Yalancı.
Derabekirin
Parmakhklamak,
Derewkirin
Yalan îöylenı?k.
bir şeyi iri iri dikmek.
Dergeh
Kapı, dergâh.
Deran
İhracat.
Dergedhaha
Sur, Hisar.
Derankirin
İhraç etmek.
Dergevan
Kapıcı.
Deranîn
Çıkarmak.
Derav
Sahil, su kenarı.
Dergevanî
Kapıcılık.
Dergevanîkirin
Kapıcılık
yap¬
Deraw
Su mecrası.
mak.
Derb
Darb.
Dergîl
Çarçöpten kapı.
Derbad
Boynuz.
Derbas
Kürtlerde erkek adı.
Dergîst
Nişanlı.
Derbasbûn
Geçmek.
Dergîstin
Nişanlanmak.
Dergûş
Beşik.
Derbasî
Geçim.
Dergûşkî
İki kişinin beraber yan
Derbaskirin
Geçirmek.
düşmesi.
Derbdan
Darb vurmak, ticaret¬
te parti vurmak.
Derz
Yar, çatlak.
Derbeder
Perişanlık, dağınıklık, Derizandin
Çatlatmak, yarmak.
Derizî
Çatlak, yarık.
hk.
Derben
Çuval ve sairenin ağzı¬ Deri
Kapı.
nı bağlamak için kullanılan ip.
Deri
Kaftan, üçetek.
Derbend
Kapı kapağı.
Derîgirtin
Kapı kapamak.
Derbik
Kibrit.
Derîvekirin
Kapı açmak.
Derbik
Bir atımlık barut ve sa¬ Derketin
Çıkmak, zuhur etmek.
ire.
Derketî
Çıkmış, göçmen.
Koğmak.
Derbûn
Açılmak, yaranın veya Derkirin
mayi bir deponun delinmesi, pat¬ Derling
Kilot, don.
Dermale
Evde besiye alınan hay¬
laması.
Dercaw
Yerli dokuma bezlerini
van.
Der
Kapı.
Derabe
Parmaklık.
41
Derya Hetimî Weştî
Güney kutub denizi.
Derya Hezar
Hazer deniz;.
Derya Hinde
Hind denizi.
Manş denizi.
Dermanker
İlaçlayan, tedavi Derya Manşe
Derya Mermere
Marmara denizi.
eden.
Derya Reş
Kara deniz.
Dermanxane
Eczane.
Derya Sipî Mawencî
Ak deniz.
Dernexistin
Çıkarmamak.
Derya Sor
Kızıl deniz.
Dernexûn
Ters üstü.
Derya Zer
Sarı deniz.
Dernexûnbùn
Yüzüstü düşmek.
Sıra (bir sıra dikişV
Dernexûnkirin
Yüzüstü
düşür¬ Derz
Derzban
Çatlamak.
mek.
Derzî
İğne.
Deroze
Dilenme.
Derzîdank
İğnelik.
Derozeker
Dilenci.
Derzîya ber
Broş, süs iğnesi.
Derozekirin
Dilenmek.
Derzîya dirûnê
Dikiş iğnesi.
Derozî
Dilencilik.
Derzîya lêxistinê
Şırınga iğnesi.
Derperandin
Fırlatmak.
Derzîka pîrê
Yabanî bir ot.
Derperî
Fırlayan.
Derzîylo
Toplu iğne.
Derpeıîn
Fırlamak.
Desmal
Mendil.
Derpê
Don.
El.
Derpîkêdîk
Bir çiçek adı. (Ho¬ Dest
Destan
Destan.
roz donu).
Destar
El değirmeni.
Dergîl
Kapak.
Destar herdin
El değirmeni üe
Derşehr
Varoş, banliyö.
öğütmek.
Derşo
Lavabo.
Derve
Dış, hariç.
İDestarî
Yuvarlak.
Dervekirin
İhraç etmek.
Destav
Aptest.
Derveyî
Harici.
İDestavkirin
Apdest almak.
Derveş
Derviş.
iDestavxane
Abdesthane.
Destavêtin
Kadına tecavüz
et¬
Derwêsxane
Tekke.
Dermalekirin
Besiye almak.
Derman
İlâç.
Dermanê germ
Karabiber.
Dermanfiroş
Eczacı.
i
!
Derxistin
Derxwîn
Çıkarmak.
Tencere Kapağı.
Derya
Deniz.
Derya bakurîtezî
Kuzey buz
nizi.
Derya Baltiqê
Ballık buz
nizi.
Derya Çin
Çin denizi.
Derya Egê
Ege denizi .i
Derya Hetimî bakurî
tub denizi.
mek, el uzatmak.
Destbelav
Müsrif.
Destbirak
Arkadaş.
de¬ Destbiraktî
Arkadaşlık.
Destbuhart
Nazlı.
Naz geçmesi
de¬ Destbuhartin
Destbuhartî
Yabancı olmayarak.
Destdan
Destan.
Destdirêj
Uzun elli, hırsız.
Hırsızhklik.
Kuzey ku- Destdirêjî
Destdirêjkîrin
Hırsızlık etmek.
42
Destdizî
Gizli el, gizli polis, ca¬
susluk.
Desdizîkirin
Casusluk yapmak.
Destvedizîn
Dikişte acemilik.
Deste
Herhangi bir şeyden on
tane.
Destek
etmek.
Destesir
Destgah
Destgiran
Destek yapmak,
takviye
Mendil, havlu.
Tezgâh.
Eli ağır, kuvvetli
Deşta dîyarbekrê
Deşta Heranê
Haran ovası.
Deşta Muşe
Muş ovası.
Deşta Rihayê
Urfa ovası.
Deşta Silopya
Silopi ovası.
Deşta Siwêrekê
Siverek ovası.
Deştatu
Şirvan'da bir köy.
Deştik
Hizan'da bir köy.
Dev
Deve
vu¬
Diyarbekir ova¬
sı.
Ağız.
Deve.
Devavetin
Alay etmek.
Develink
Paça.
Yer, gedik.
Dest giranî
Ağır ellilik, ağır ça¬ Dever
Deverder
Yer, yer, gedik, gedik.
lışma.
Devgerm
Sıcak
ağızlı, ateşli ko¬
Desthilanîn
Karşı gelmek.
nuşan.
Deştik
Tutamak.
Devî
Meşe ağaçlarının çalı halin¬
Destikkirin
Sap takmak.
deki vaziyeti.
Dest kar
El işi.
Devjêberdan
Bırakmak.
Dest keş
Eldiven.
Devtêhev
Ağzı açık ahmak.
Destlepik
Eldiven.
Devlok
Isıran.
Destlêbuhartin
Nazı geçmek.
Devnizim
Yavaş konuşan,
sesi
Destlêbuhartî
Nazı geçen
çıkmayan.
Destlêdan
El vurmak.
Devpahn
Mendebu, yassı ağızlı.
Destlêneburtî
Nazı geçmemek
Devpîs
Küfürbaz.
Destli serdanîn
El koymak.
Devtiving
Tüfek namlusu.
Destmal
Mendil.
Devxar
Eğik ağızlı.
Destmaye
Sermaye, kapital, ra- Devxwarbûn
Ağız eğmek.
sülmal.
Devxwarî
Ağız etme, muhtaç ol¬
ma.
Destmêj
Abdest.
Destpêkirin
Başlamak.
Dew
Ayran.
Desipêne kirin
Başlamamak.
Dewdemeda
Bu an için.
Destqale
Fakir.
Dewkîs
Kese ayranı.
Deik
Yağ eritilirken üste çıkar
Dest vala
Eli boş, yoksul.
ayranlı köpük.
Destûpê
El ayak, güç kuvvet.
Dewqandin
Zamanından önce,
Destur
Kanunî, izin, kural.
hile ile meyveyi olgunlaştırmak.
Destûrî
Kanunî.
Dewigî
Zamansız olarak geliş¬
Dest vekirî
Eli açık, mert.
tirilen meyva.
Dest
Ova.
Dewil
Kova.
Desta beraza
Baraza ovası.
ran.
43
Dewlet
Devlet.
Dewsgirtin
Yerini tutmak, izin¬
den gitmek, yerini culûs etmek.
Dewrûber
Etraf.
Dexel
Alamet, nişan, işaret.
Dexil
Hububat.
Dexis
Kıskançlık.
Dexisandin
Kıskandırmak.
Dexistin
Kıskanmak.
Dexmeh
Az olmuş tturfanda.
Deydik
Beşik salıncak.
Deyekanî
Aşar, 10/1.
Dêra dadmeyremê
Meryem Ana
kilisesi.
Dêra Emerê
Ömer kilisesi.
Dêra êwertê
Aynt vert kilisesi.
Dêra Mêr aqûp
Mar yakup kili¬
sesi.
Dêda Selhê
Selhe kilisesi.
Dêra Sor
Kırmızı kilise.
Dêra Zorê
Deyrezor, Suriye'de
Bir vilâyet.
Dêra Zahreferanê
Zahferan kili¬
sesi.
Deykirin
Scsclenmek, cevap ver¬ Dêrê
Nusaybin'de bir köy.
mek.
Derka çiyaye mazî
Derik ilçesi.
Deyz
Odun yığını.
Dida
Veriyordu.
Dezî
İplik.
Dide
Veriyor.
Dezî
Ekmeğin küflenmesi,
Didize
Çalışıyor.
Dezu
İplik.
Didizî
Çalışıyordu.
De
Anne.
Didû
İki (2).
Dêhn
Dikkat.
Difin
Burun.
Dêhnbun
Delirmek.
Difne
Mardin'de bir köy.
Dalından
Dikkat etmek.
Difre
Fiyaka, kibar.
Dêhin
Deli.
Difreyî
Kibarlık.
';
Dehinkirin
Deli etmek.
Diqadiq
Taktak sesi.
Dêl
Dişi kurt.
Diqmeh
İplik.
Delik
Dişi köpek.
Dih
Bohtan'da bir köy.
Dêlî
Üzüm asması.
Dihok
Irah'ta bir kaza.
'
Dêm
Susuz tarla.
Dihokê
Şirvan'da bir köy.
Dêmî
Kuraklık.
Dijwar
Sert, keskin.
Dêr
Kilise.
Dijwar
Kürtlerde erkek ismi.
Deren
Rahibe, kilise insanı.
Dijwarbun
Sert olmak.
Deren
Savurmak.
Dijwarî
Sertlik.
Dêrân
Harap.
Dijwartir
Daha sert.
Dêrankirin
Harap etmek.
Dik
Seki.
Dêrandin
Savurmak.
Dik
Divan, oturmak için sedir.
Dêra Axtermanê
Anterman kili¬ Dikan
Dükkân.
sesi (Van gölü içindeki küçük Dike
Yapıyor, ediyor.
bir adada kilise).
Diknîn
Çıkmayan leke, sabit.
Dêra batê
Bate kilisesi.
Dil
Yürek.
Dilaxêw
Kıtlık.
Dêra Çomeru
Çomera kilisesi.
Dilaxivandin
Mide bulandırmak.
Dêra Çengeli
Çengelli kilisesi.
44
Dilpesewitandin
Acımak.
Dilreş
Fena kalpli, fesat.
Dilreşî
Fesatlık, düşmanlık.
Dilxerab
Fena kalpli.
Dilxerabûn
Şüphelenmek.
Dilxerabi
Şüphe.
Dibdşûş
Karışık kalpli, şüpheci.
Cesur, yürekli.
narkozla- Dilxurt
Dilxaz
Dost.
Dilxazî
İltimaz.
Dilxwes
İyi kalpli.
Dileşîkirin
Üzmek.
Dilxwesbûn
Razı olmak.
Dilgîr
Sevgili.
Dilxweskirin
İkna etmek, razı
Dilhiştin
Kalp kırmak.
etmek.
Dilhiştî
Dargın.
Diljar
Fakir gönüllü.
Dilxwesî
Rıza.
Dil j arî
Tevazu.
Dilsewatin
Merhamet.
Dilsewatî
Merhametli.
Dilketîn
Aşık olmak.
Dilketî
Sevdalı.
Dil Şikenandin
Kalb kırmak.
Dil şikestî
Kırık kalbli, müte¬
Dillêvebûn
Müştehi olmak.
essir, hüzünlü.
Dilkovan
Aşık kalp.
Dilşikestin
Küskünlük, dargın¬
Dilkul
Yaralı gönüllü.
lık.
Dilkulî
Teessür.
Dilvin
Gönül sevgisi, Kürtlerde
Dilmanî
Dargınlık.
kız ismi.
Dilmezin
Geniş yürekli, sabırlı.
Dilxerab
Vesveseli, kıskanç.
Dilmazintî
Geniş yüreklilik.
Kıskançlık.
Dilme
İyi pişmemiş yumurta, Dilxerabi
Dilxwesbûn
Sevinmek,
ferahla¬
çiğ.
mak.
Dünerm
Yufka yürekli.
Dilnermbûn
Merhamete gelmek. Dimir - Ölüyordu.
Dilaxivtî
Bulantı.
Dilbaz
Çok bilen.
Dilbî
Bir cins dut.
Dildan
Gönül vermek.
Dildar
Gönül veren.
Dildari
Aşki.
Dileş
Kalp hastalığı.
Dileşandin
Bayıltmak,
mak.
Dileşî
Kalp hastası.
Dilnerkirin
İkna etmek.
Dilnermî
Yumuşaklık,
uysallık.
Dilnizm
Alçak gönüllü.
Dilnizmî
Alçak gönüllülük.
Dilodîn
Kararsız.
Dilop
Damla.
Dilopdan
Damlamak.
Dilope
Damlalık.
Dilopî
Mukadder.
Dilovan
Alçak gönüllü.
Dilovan
Dilpêsewat
Kürtlerde kız ismi.
Acıma.
Dimri
Dims
Dinan
Ölüyor.
Pekmez.
Diş.
Dir
Yırtık.
Diran
Diş.
Dirandin
Yırtmak.
Dirankiroks
Kürdan.
Dirankolk
Kürdan.
Dirav
Para.
Diraxe
Ekin yığını, harman.
Diraxebûn
Yığılmak.
Diraxekirin
Toplatmak, yığmak,
45
bir çok kişiyi üst üste
öldür¬
mek.
Diraxetî
Yığınlık, lopluluk.
Dirext
Direk.
Dirêj
Uzun.
Dirêjayî
Uzunluk.
Dirêjbûn
Uzamak.
Direjkirin
Uzatmak.
Dirêjtî
Uzunluk.
Direşe
Biz.
Direşt
Biz.
Diri
Diken.
Dirk
Ahır ve ağıllarda kuruyan
büyük gübre parçaları.
Dirne
Hayvan derisinde bir kurt
ve deri
tuluk olunca meydana
çıkan bir delik.
Dirov
Alâmeti farika.
Dirim
Dikiş.
Dirûnker
Mahsul, ot gibi şeyleri
biçen, terzi.
Dirûtin
Dikmek ve biçmek.
Dirûyî
Biçilmiş ot. ekin.
Diş
Baldız.
Diwyê
Sonradan.
Dixwerdîn
Göze almak, üşünme¬
mek.
Diyar
Yer, yurt.
Diyarî
Hediye.
Diyarî
çav
Manzaralı, görürünüşlü.
Diyarîketin
Karşılaşmak.
Diyarî kirin
Hediye etmek.
Diz
Hırsız.
Dizi
Hırsızlık.
Dizi kirin
Hırsızlık yapmak.
Di
Gördü.
Dîde
Göz.
Dîdeban
Tarsut, yerî gözetleme
kuleleri.
Didebanxane
Rasathane, gözetle¬
me kuleleri.
Dîk
Horoz.
Dik
Tcktek kalan başaklı mah¬
sul.
Diktatör
Diktatör.
Ermenilerde erkek ismi.
Dîlok
Türkü, ağıt.
Dîlokî
Ağıtça.
Dîlokvan
Türkü söyleyen, ozan.
Dîlan
Düğün, piknik, şenlik.
Dîlankirin
Düğün dernek, alem
yapmak, tertiplemek.
Dîlani
Düğün derneğe ait.
Dilek
İstek.
Dînıati
Mutavatm, yerli halk.
Dîmen
Manzara.
Dîran
Dîn
Deli.
Dînayî
Delilik.
Dînbûn
Delirmek.
Dînetî
Delilik.
Dîne
Sevdalı kız (Kürtlerde kız
ismi).
Dîngeh
Akıl hastahanesi.
Dînkirin
Delirtmek, deli etmek.
Dînxane
Akıl hastahanesi
(Tı¬
marhane).
Dîq
Dîq
mak.
Dîsan
Dîtin
Dîtin
Dîtin
Çocuklar için (cı) deyimi.
Dik dik bakmak, dona kal¬
yine.
Görmek.
Görgü.
Bulmak.
Domateslerde bir parazit. Dîtî
Örülmüş, lukata.
Dicle
Dicle nehri (Dî kel - Bula¬ Dîw
Yan, taraf.
nık geldi).
Dîwanxane
Meclis binası.
Dicle
Kürtlerde erkek ismi.
Dîwan
Meclis.
Dîbê
46
Dostluk, ahbablık.
Kürtlerde erkek ismi.
Doşanî
Sağılmak üzere bir mev¬
Dîyan
Hristiyan, isevi.
simine verilen hayvanlar.
Diyar
Bölge, dağ.
Döşek
Döşek.
Dîyarî
Hediye.
Dot
Kız çocuğu.
Dîyarîkirin
Hediye etmek.
Dotmam
Amca kızı.
Do
(2) iki.
Dotmîr
Prenses, şehzade.
Do
Nota.
Dotşah
Şahkızı.
Doceh
Değirmen gözü.
Dox
Şap.
Doh
Dün.
Doxîn
Uçkur.
Dohn
Yağ, petrol.
Doxînsist
Zampara kimse, uçku¬
Dohnapêr
Cehennem.
ru gevşek.
Dojehî
Su değirmeninde suyu
Doxînsil
Zampara kimse, uçku¬
fırlatan dışarı çıkaran şey.
ru ıslak.
Dojehî
Cehennemi.
Dava.
Dojehîr
Değirmenden çıkan su. Doz
Dozdar
Davacı.
Dol
Soy, tohum.
Dozker
Davacı, dava eden.
Dolap
Dolap,, çıkrık.
Dozkirin
Dava eden.
Dolap
Gardrop.
Tekrarlama.
Dolap
Nehirden suyu çıkaran trü- jDubare
Duble
Çift.
bün.
Hamile kadın.
Dolar
Dolar, Amerikan para va¬ Ducan
Ducanbûn
Hamile olmak.
hidi birimi.
Ducankirin
Hamile kılmak.
Dolmend
Zengin.
Duçar
İkişer defa.
Dolmendbûn
Zengin olmak.
Ducarî
İki defa.
Dolmendi
Zenginlik.
Dudududu
İkişer, ikişer.
Dolmenkirin
Zenginleştirmek.
Duem
ikinci.
Dom
Çingene.
Duhêl
İp haline getirilmiş de:i
Domê
Zirkan'da bir köy.
Doran
Hayvanlarda kalın bağır¬ (elek vesaire için).
Duhelbadan
Deriyi ip halinde
sak etrafında toplanan iç yağı.
bükmek.
Dorbidor
Sıra ile, münavebe.
Lime lime.
Dorgirtin
Etrafını çevirmek, tut¬ Duhêelduhêel
Duhêlî
Şerit halinde.
mak.
Duhêlîbûn
Şerit haline gelmek.
Dorgirtî
Etrafı surlu.
Duhêlkirin
Deriyi ip şerit hali¬
Dorvekirî
Etrafı açık.
ne getirme.
Dorvekivin
Etrafını açmak, bel¬
Dujîn
Dövme.
lemek, çapalamak.
Dujîn
Kirletme, yıkanma zama¬
Dost
Dost, erkek sevgili.
nım geçirme.
Dostayi
Dostluk.
Dujmin
Düşman.
Dostik
Dost, kadın sevgili.
Dîwar
Dîwarker
Dostî
Duvar.
Dos
Duvarcı.
|
;
i
47
Dujminayî
Düşmanlık.
Dujminayîkirin
Düşmanlık
et¬
mek.
Dukel
İki defa kaynatılmış (Bo¬
ya ve sabun imalinde kullanılan
bir deyim).
Dureh
Melez.
Durehbûn
Melez olmak, melez¬
leşmek.
Durehî
Melezlik.
Durehkirin
Melez yapmak,
aşı
yapmak.
Duruv
Şekil, nişan, benzeme.
Duşem
Pazartesi.
Duştan
Üç ayak.
Dû
Duman, iki.
Dû
Koyun, kuyruğu.
Dûberan
Koç kuyruğu.
Dûberan
Kuyruk bırakmak.
Dublin
İrlanda'nın baş şehri ve
bir nevi pamuklu kumaş.
Duçar
Maruz kalmak, hedef ol¬
mak.
Dûçık
Kuyruk sokumu ve ar¬
mut, incir gibi meyvelerin sap¬
ları.
Dûdema
Gerici.
Ebru
Kaş.
Ebrûkevan
Yay kaşlı.
Ebru Kevan
Çekik kaşlı.
Ebru Reş
Kara kaşlı.
Edirne
Edirne vilâyetimiz.
Dûdemayî
Geri kalan.
Dûdemayîkirin
Geri bırakmak.
Dûdemayîn
Geri kalmak.
Dûhem
İkinci.
Dukel
Duman.
Dûkelawî
Dumanlı.
Dûmaqesk
Kırlangıç.
Dupişk
Akrep.
Dûr
Uzak.
Dura
Sonra.
Dûrayî
Uzaklık.
Dûrbîn
Dürbin.
Durbînayî
Uzağı görme, basiret¬
li olma.
Dûrbûn
Uzaklaşmak.
Düve
Sonradan.
Dûremerwe
Hizan'da bir köy.'.
Dûrewî
Gerilik.
Dûrik
Melodi.
Dûri
Uzaklık.
Dûrkêmirya
Mersiye.
Dûrketin
Uzaklaşmak.
Dûrkirin
Uzaklaştırmak.
Dûrûnêzîk
Uzaktan - yakında
(uzak - yakın).
Dûrva
Uzaktan.
Dûrvaxistin
Uzaklaştırmak.
Dûwan
Konuşmak.
Efarekirin
Son mahsulü topla¬
mak.
Efariyi
Döküntü mahsul.
Efser
Subay.
Efser
Subay.
Efare
Ziraî mahsulün sonu, dö¬ Efsusu
Diyarbakır Lice arasın¬
küntüsü.
da eski bir şehir harabesi.
48
Eg
Gri renkteki keçi cinsi.
Eğer
Eğer.
Eğer her nebi
Hiç olmasa.
Egernîye
Yoksa.
Egît
Kahraman.
Egît
Kürtlerde erkek ismi.
Ejnu
Diz.
Elazgir
Ağrı'nın bir ilçesi.
Elatrik
Elektrik.
Elcarî
Nümayiş.
Eleq
Elâzığ.
Elîbarde
Bulgurdan ve soğan¬
dan yapılan ekmek.
Elîfbê
Alfabe.
Elîh
Kartal.
Elmas
Elmas.
Elmedîna
Bişeri'de bir köy.
Elaşkîr
Eleşkirt (Ağrı'nın
ka¬
zası).
Elo
Telefonda hitap.
Kürtlerde Ali.
Her şeyin en ufağı.
Elwan
Motké'de bir köy.
Elyêçîpê
Doğu Beyazıt'ta bir köy.
Elyê kurda
Eleşkir'de bir köy.
Elo
Elal
Endaze
Endilusî
makam.
Endilusî
Hendese.
Arap müziğinde
bir
Eski Endülüs, İspanya
kâri işler.
Engustîle
Yüzük.
Enirandin
Kızdırmak.
Enirin
Kızmak.
Enî
Alın.
Entaqya
Antakya.
Antalya
Antalya.
Enter
Kahraman, yiğit, şair.
Enteryê
El Cezire'de bir köy.
Eraf
Cennet ve Cehennem ara¬
sında tasavvur edilen orta men¬
zil.
Eraq
Tecrübe.
Erak
Rakı.
Erbane
Def.
Erd
Yer, tarla.
Erdi
Örtü.
Erdîş
Van'ın bir ilçesi (Erciş).
Ereb
Arap.
Erebane
Arabu.
Erebistan
Arabistan.
Erebî
Arapça.
Em
Biz.
Erebi
Arap tarzı.
Emanç
Gaye.
Emereş
Zilan bölgesinde bir Erefat
Arafat (Hicaz'da mukad¬
des bir bölge).
köy.
Emin
Biziz.
Erefat
Yabanî tere otu.
Emo
Kürtlerde kız ismi (Emine Erefe
Dinî bayramlarda bir gün
demektir).
önce.
Empirme
Empirme.
Eretanu buçuk
Kars'ın A>"alık il¬
F.mrika
Amerika.
çesinde bir köy.
Eınrîkayî
Amerikalı, Amcrikan- Eretana Mezin
Kars'ın Aralık il¬
vari.
çesinde bir köy.
Emro
Bugün.
Erez
Aras nehri.
Encümen
Meclis.
Ere
Evet.
Endam
Uzuv.
Erêkirin
Kabul etmek, anlaşmak.
Endeko
Kokulu bir nevi yonca. Ernoq
Batak.
Endilûsê
Endlüs.
Ernoqtî
Çamurî bal.
49
Erinandin
Sinirlendirmek.
Erinin
Sinirlenmek.
Ern
Sinir.
Erqairq
Sulu bir şeyi lok lok
Evan
Evdal
Evdal
Bunlar.
Perişan, derviş.
Kürtlerde erkek ismi.
Evênha
Şunlar.
Evi
Bunu.
Evîn
Aşk.
Evînî
Aşkî.
Evqas
Bu kadar.
Ewrazî
Yokuş.
Ewa
Onlar.
Erzanbûn
Ucuzlamak.
Ewabûn
Böyle olmak.
Erzanî
Ucuzluk.
Ewan
Onlar (fesat müsrif).
Erzankirin
Ucuzlatmak.
Eware
Avare.
Erzen
Çene kısmı.
Ewasgol
Alabalığı ile meşhur.
Erzo
Kürdlerde kız ismi.
Ağrı civarında bir köy.
Eşît
Ekmeği yağda kavurup üs¬
O zaman.
tüne pekmez
dökerek
yapılan Ewcar
Ewêku
O ki.
tatlı.
Geç kalmak.
Eskîf
Mardin'de tarihî bir na¬ Ewiqîn
Ewiqandin
Geç bırakmak, gecik
hiye.
tirmek.
Eskudar
Kürd kadınlarının bir
Ewjî
Oda.
nevi başlığı.
Ewka
O kadar.
Esmer
Esmer.
Ewqas
O kadar.
Esmerbûn
Esmerleşmek.
Ewkê
O
şey (Muennes için).
Esmere
Kürdlerde kız ismi.
Ewr
Bulut.
Esmeri
Esmerlik.
Ewrav
Yağış, bulutlu, sulu bu¬
Espenaq
İspanak.
lut.
Esmerkirin
Esmerleştirmek.
Ewravî
Yağışlı hava.
Eseh
Ciddî, hakikat.
Ewta
Kim o?
Eseh
Mutlaka, muhakkak.
Axçan
Muş'ta bir köy.
Esta
Şimdi.
Exlemur
Ihlamur.
Ester
Yıldız.
Exte
İdiş edilmiş at (gevşek ve
Estûri
Kalınlık.
içmek.
Erwaz
Tepecik, Tümsek.
Erwêz
Şirvan'da bir köy.
Erwîst
Bir nevi çalı, makî.
Erzan
Ucuz.
Eşvekt
Mağara.
Eşkere
Açık, aleni.
Eşkerebûn
Meydana çıkmak.
Eşkerekirin
Meydana çıkarmak.
Etif
Ufak üzüm salkımı.
Ether
Eter.
Etles
Atlas.
Etûn
Kireç ocağı.
Ev
Bu
hantal erkeklere denir).
Exterme
Harp ganaimi, harpte
ele geçen eşyalar.
Extê
Diyarbakır yakınında
bu
köy.
Extî
Bu köyden bir adam.
Eyar
Deri.
Eyarkirin
Ayar etmek.
Eyarşîr
Küçük tulum.
F: 4
50
Ésê
Eyd
Bayram.
Eywan
Salon.
Ez
Ben.
Ezbenî
Efendim.
Ezim
Ezîtî
Ezman
Eznıanî
Benim.
Benlik, egoizm, enaniyet.
Gök.
Göksel, semavî.
Ez-û tu
Ben ve sen.
Kabile, taife.
Êlek
Yelek.
Êlim
Kürtlerde erkek ismi.
Ëm
Yem.
Emdan
Yem vermek.
Ème
Bizimki.
Èmin
Benimki.
Émkirin
Yem vermek.
Èmker
Yem veren (Tavlacı, hay¬
È1
van bakıcısı).
Eriş
Hücum, akın.
Erîşdan
Hücum etmek.
Erîşî
Hücumî.
Erîşkirin
Hücum etmek.
Érgan
Bekâr.
Fal
Fanêre
Fal.
İç fanile, trikotaj,
pa¬
Mardin'in Kercüş kazasında
bir köy.
Êsik
Kemik.
Éstilê
Mardin'in bir köyü.
Estir
Göz yaşı, damla.
Èsturayî
Kalınlık.
Eş
Salgın hastalık.
Eş
Ağrı, sancı.
Eşandin
Acıtmak.
Eşdan
Ağrı vermek, eziyet
mek, sancı vermek.
et¬
Eşi
Hastalıklı kimse.
Eşyayî
Hastalıklı ağırmış, incin¬
miş.
Ëvar
Akşam.
Êvarê
Akşamleyin.
Êvarî
Akşama.
Êvarkî
Akşam üzeri.
Ête
Senin.
Êwerî
Şey.
Êzik
Van - Ağrı arasında bir
_ köy.
Ézing
Odun.
Ezingî
Odundan, ahşap.
Ezîdî
Yezdanî, zerdüştü Kürdler.
Faşist
Faşisti
Fato
Faşist.
Faşizm.
Kürtlerde
Fatma demek¬
tir.
Fatore
Fatura.
Manifatura.
'.ris
Kürtlerde erkek adı, İran'¬ Fatore
Fayton
At arabası, payton.
ın bir kolu.
Fedî
Haya, ar.
Farisî
Farsça.
Fedîbûn
Utanma.
F;îs
Fas.
Fedîkirin
Utanmak.
Fason
Yünlü kumaş.
zen.
Fanêre
Fargon
Hırka.
Vagon.
!
51
Fedîkok
Utangaç.
Felat
Kurtuluş, Fırat nehrinin
bir adı, kopup gelme.
Felat
Kürtlerde erkek adı.
Felek
Felek.
Feleneng
Danimarka,
Fek-meng,
bir nevi elmas ve kadife.
Felît
Kürtlerde erkek adı, azade.
Fenîke
Antalya'nın bir ilçesi, Fe¬
nike.
Fenîki
Fenikyeli, Fenikye işi.
Fenîkistan
Fenikya
(bugünkü
Lübnan).
Feq
Aktif, faal.
Fermû
Buyrun.
Ferso
Kürtlerde kız ismi.
Ferûc
Piliç.
Ferzende
Kürtlerde kız ismi.
Fes
Kürtlerde kız ismi.
Fes
Fes.
Fesla
Kürtlerde bir kız ismi.
Fetiq
Çözüm.
Fetîqandin
Çözmek, sökmek.
Fewtandin
Geçirmek.
Feylî
İran ve Irakta büyük bir
Fermandar
Amir, hükümdar.
Fermandarî
Hükümdarlık
Fermanî
Kanunî, resmî.
Filistin
Filistini
Kürd taifesi.
Fêl
Hile, desise.
Fêlbazî
Hilebaz.
Hilelik.
Feq
İdiş edilmemiş boğa, dana Fêlbûn
Fêris
Kahraman.
v.s.
Fihêt
Ar.
Fer
Tek.
Fihêtî
Utanma.
Ferawn
Firaun.
Fere
Süs.
Fihêtkirin
Utanmak, ar etmek.
Fik
Burkulma (Ayırma).
Fere
Temaşa.
Ferd
Büyük çuval.
Fikandin
Burkutmak, ayrılmak,
doğurmak.
Fransa
Fransa.
Ferensawî
Fransız, Fransızca.
Fikbûn
Kurtulmak, ayrılmak, do¬
ğurmak.
Ferfûr
Fayans, porselen.
Feffûr
Porselenden mamul.
Fikkirin
Ayırmak, ortalıkta orta
Ferhad
Kürtlerde erkek adı.
malı taksim etmek.
Ferha
Kürtlerde kız adı.
Fikro
Kürtlerde kız ismi.
Ferheng
Lügat.
Fiilah
Hıristiyan.
Ferhengî
Lügati.
Filage
Küçük kayık.
Filankes
Filanca kimse (erkek
Ferho
Kürtlerde erkek adı.
Fericandin
Seyrettirmek.
için).
Ferman
Kanun.
Filankesê
Filanca kimse (kadın
Fermanber
Ovalamak.
için).
Fermaber
Emir, kanun, kürtler¬ Filibe
Yugoslavya'da bir şehir.
de erkek adı.
Filipin
Filipin.
Filîpîne
Filipinli.
Fermaberî
Memur.
Fermeson
Fermesonî
Farmason.
Farmasonluk.
Fincan
Fince
Findik
İsrael, (İsrail).
İsrailli.
Fincan.
Kürtlerde kız ismi.
Mum.
52
Fingfing
Finge fing.
Fir
Yudum, uçuş.
Fihêtkirin
Utanmak, ar etmek.
Fik
Burkulma (Ayırma).
Fikandin
Burkutmak.
Fikbün
Kurtulmak,
ayrılmak,
doğurmak.
Fikkirin
Ayırmak, ortalıkta or¬
tak malı taksim etmek.
Frandin
Uçurtmak.
Fransa
Fransa.
Findik
Döküntü.
Firdik
Firoke
Uçak.
Firoş
Satış.
Firoştin
Satmak.
Firşik
Peynir mayası ve doğan
yavruya verilen süt.
Firşikkirin
Doğan yavruya ilk
sütü vermek.
Firt
Hile.
Firtkirin
Hile etmek.
Firfûfêl
Dolandıncılık.
Firtunek
tına.
Palavracı, hilebaz,
fır¬
Ayran, süt, pekmez, gibi Fis
Yel, osuruk.
şeylere papara.
Fisegür
Bir nevi zehirli mantar.
Firdok
Gevrek, ufalanan.
Fişek
Osuruklu, fesat, iki yüzlü
Fireh
Geniş.
kimse.
Firehbûn
Genişlemek.
Fiseki
Fesatlık, iki yüzlülük.
Firehî
Genişlik. ,
Fisik
Kuş
ve kümes hayvanları¬
Firehî
Bolluk, kıtlık olmıyan za¬
nın cinsî münasebeti.
manlar.
Fistoq
Koskoca hayvan.
Firehkirin
Genişletmek.
Fitîl
Fitil,
iplik yapmağa hazır¬
Firehwani
Genişliğine.
latılmış
pamuk
yün vesaire.
Firez
Uzun tüylü bir nevi ka¬
Fistoq
Koskoca
hayvan.
dife.
Fitîl
Fitil, iplik yapmağa hazır¬
Firêzdan
Ayrık otu.
latılmış pamuk yün vesaire.
Fireze
Ekin biçildikten sonraki
Fitlandin
Dolaştırmak.
yer.
Fikandin
Islık
çalmak.
Firfirok
Uçurtma.
Fîl
Fil.
Firidandin
Ufaltmak.
Firik
Bir yudum.
Fiqarosk
Bir çeşit mantar.
Firik
Olmamış taze
mevve ve Fino
Fino, küçük süs köpeği.
mahsul, irmik.
Fîşek
Mermi.
Firik
Uçmak.
Fişkan!
Kuş sapanı.
Firk
Seyrek.
Fit
Kocaman iri yarı (Islık).
Firk
Kramp.
Fîtrîte
Koskocaman.
Firkandin
Ovalamak.
Fîqerosk
Bir çeşit mantar.
Firkbûn
Seyrekleşmek.
Fote
Çarşaf, ferace.
Firkkirin
Seyrekleştirmek.
Fûntan
Metih.
Firnik
Yalak.
Furtandin
Meth ettirmek.
Firnikê
Dicle üzerinde bir mevki. Fûrker
Meth eden.
Firokcih
Hava alanı.
Fûrtin
Methetmek.
53
Gana
Gana (Afrika'da bir ülke).
Öküz.
Gander
Fahişe, orospu.
Bir Kürt aşireti.
Yabanî bir çiçek, çiğ¬
Gabari
Bu aşirete mensup kim¬ Gangilok
dem.
se.
Gap
İmece.
Gabelek
Alacalı bir kuş.
Gabelekê sersor
Bu kuşun erkeği. Gapeçênk
Bir yabanî ot.
Sığır sürüsü.
Bebelekê serres
Bu kuşun dişisi. Garan
Gabetilî
Sığırlarda
yorulmuş Ganing
Harman
dövülürken
Ga
Gabara
öküz, biçare kimse.
öküzlerin pisliğini almak için
kullanılan kap.
Gabınesk
Sığırlarda boyun altın¬
da olan bir hastalık.
Garis
Darı.
Gacil
Sığır palanı.
Garisêxabûrî
Habur'da yetiştiri¬
Gaçêrin
Öküz bakıcı, sığırtmaç,
len bir çeşit darı.
uzun kuyruklu bir kuş.
Garisê Sipî
Ak darı.
Gadan
İneği çiftleştirmek.
Garisê stanbolî
Mısır darısı
Gadâr
Sığır merası.
Garisê Zer
Sarı darı, cin darısı.
Gadêrî
iki kulplu bir kap.
:Garisî
Darıdan.
Gadiz
Öküz hırsızı.
Garisok
Darıdan yapılan bir ne¬
Gaêbindorê
Harman
öğütmede
vi pilâv, yabanî darı.
dip öküzü.
Garnîgah
Yabanî bir ot.
Gaêstunê
Göçebelerde göç esna¬
Gasin
Sapan demiri.
sında en ağır yük taşıyan öküz.
Gaşeberd
Dağ kayası, büyük
Gagaûs
Hıristiyan Türkler.
kaya.
Gagole
Emekliye rek yürümek.
Adım.
Gakovî
Yabanî öküz, dağ öküzü. Gav
Gav
Lah?a, an.
Gahiştin
Yetişmek.
Gavan
Sığırtmaç.
Galgal
Söz, lâf.
Gavdan
Adımlamak.
Galgal gotin
Söz söyleme.
Gavik
Adımcık, kısa zamanda.
Galgalkirin
Söz etmek.
Gavkadin
Demin.
Galûf
Bir ot.
Gavkirin
Adımlamak.
Galûm
İri yarı, topuz.
Gawesta
Öküzü yorulmuş mana¬
Gamarî
Pejmürde.
Gamasî
Mitelojik bir öküz.
Gameş
Manda.
Gamil
Omuzlamak.
Gan
Cinsî münasebet.
sına, Diyarbakır'da bir kurt
ifesi.
Gawir
Kâfir.
Gawîr
Öküzce.
ta¬
54
Gawîyanî
Öküzden, sığırdan ma¬
mul.
Gaz
Arşın.
Gaz
Petrol.
Gazin
Sitem.
Gazinî
Siiemkârî
Gazinkirin
Sitem etmek.
Gazinok
Sitem eden, sitemkâr.
Gazî
Çağrı.
Gazîkirin
Çağırmak.
Gazîz
İncir kurdu.
Gebir
Paçavra, örtü.
Gebardin
Sarmalamak.
Gebirîn
Sarılmak, örtünmek.
Gebirtî
Sarılı, örtülü.
Gebîse
Bir çeşit kürd yemeği.
Gebr
Paşavra.
Gedeh
Erkek çocuk, mahdum.
Gedek
Malak.
Gef
Hile, desise, korkutma, teh¬
dit.
Geft
Kızgınlık, kin.
Geftugo
Dedikodu.
Geh
Bazen.
Geh
Yabanî hayvan yuvası, in.
Geh
Parmak mafsalı.
Gej
Açık, şen.
Gejn
Bayram.
Gejna buçuk
Şeker bayram..
Gejna bûn
Milâdî bayram, r.oel.
Gejna Hêksor
Paskalya.
Gejna mezin
Kurban bayramı.
Gejna Nevrozê
Nevruz bayramı.
Gejnî
Bayramlık.
Gel
Beraber.
Gel
Millet.
Gelac
Fesat.
Gelacî
Fesatlık, fitne.
Gelacîkirin
Fesatlık yapmak.
Gelawêj
Temmuz.
Gelaz
Erik.
Gele
Çoğul, cemi.
Gelek
Çok.
Gelek
Fazla.
Gelektî
Çokluk.
Gelemş
Karışıklık.
Gelemşe
Karışmış işler, eşyalar.
Gelendor
Cudi dağı arkasında
bir köy ve bir yabanî ot.
Geleş
Karışıklık.
Gelî
Ey.
Gelî
Geniş vadi.
Gelibolu
Gelibolu.
Gellê
Hıristiyan Kürtlerinde er¬
kek adı.
Gelmişandin
Karıştırmak.
Gelmişin
Karışmak.
Gelo
Acaba.
Gelo
?????
Gelt
Kürd kilimi.
Gelte
Şakalaşmak, boğuşmak.
Gelte kirin
-Şakalaşmak, boğuş¬
mak.
Gelwaz
Çok soğuk, zemherir.
Gelwaz
Dizi, üzüm,
bademden
yapılan sucuk.
Gelyê zîla
Hakkari, Şemdinli ve
Beytuşşebaba kadar yayılmış bir
Kürt aşireti.
Gem
Gem.
Gemar
Kir.
Gemar
Dabak.
Gemarî
Kirli.
Gemaribûn
Kirlenmek.
Gemarîkirin
Kirletmek.
Gembol
Erkek köpek.
Geme
Oyun.
Gemkirin
Gemlemek.
Gemor
Acımsı.
Gemor
Bir çeşit yabanî elma.
Gemş
Avuç.
Gen
Kene.
55
Genim
Buğday.
rGermok
Tam zamanı.
Firavn buğday. Germijan
Kışlık, şitaiye.
Genime Floransa
Floransa buğ¬ Germişk
Siil.
day.
Germkirhı
Isıtmak.
Genimê Gewre
Boz buğday.
Ger
Seyahat.
Genime Herama
Herema buğday. Ger
Dilenme.
Genimê Perereş
Karaklııç buğ¬ Gerrandin
Seyahat ettirmek.
day.
Gerrin
Seyahat etmek.
Genimê Rûtik
Kılçıksız Duğday. Gerrok
Seyyah dilencisi.
Genimê Qentrî
Kantari buğday. Gerska stû
Boyun halkası.
Genime Sorgul
Kırmızı buğday. Gerû
Boğaz, gırtlak.
Genime Soruk
Kırmızı buğday.
Gers
Sepet.
Genimê Şamî
Mısır darısı.
Gerzel
Ağaç dallarından
yapıl¬
Genimi
Buğdaydan mamul.
mış büyükçe sepet.
Genimok
Yabanî buğday.
Gerzik
Halka.
Geni
Fesat kimse.
Geş
Açık, şen.
Genîbûn
Kokmak.
Geşbûn
Açılmak, şen olmak.
Genîkirin
Kokutmak.
Geşkirin
Açmak, şenlendirmek.
Genîn
feaffün.
Geşt
Pay, hisse (hediye) ikram
Genûş
Cicri, hasis.
hissesi.
Gep
Lokma.
Gever
Van'da bir ilçe.
Gepe
Aort.
Gever
Dağınık, taranmamış saç.
Gepek
Bir lokma azıcık.
Gevez
Eşinme.
Ger
Seyr.
Gevizandin
Eşindirmek.
Ger
Eyer.
Cevizin
Eşinmek.
Ger
Devir.
Gevz
Eşinme.
Geran
Seyahat etmek.
Gevzek
Eşinme yeri.
Geren
Gezmek, tenezzüh.
Gew
Yeşil, ham, olmamış.
Geran
Aramak.
Gewende
Aktör, artist.
Gerandin
Gezdirmek.
Gewende
Hafif kadın.
Gerdebil
Hortum.
Gewezê
Kürtlerde kadın ismi.
Gerden
Gerdan.
Gewr
Beyaz ten.
Gerdenî
Gerdanlık.
Gevvr
Boz renk.
Gerke
Karınca (Küçük cins ka¬ Gewrayî
Kara parçası.
rınca).
Gewrbûn
Beyazlaşmak.
Germ
Sıcak.
Gewre
Büyük.
Germaniya
Almanya.
Gewre
Bir çeşit üzüm, bir çeşit
Germayetî
Sıcaklık.
buğday.
Germav
Ilıca, kaplıca.
Gewrê
Kürdlerde kadın ismi.
Genimê Firawnî
Germbûn
Bermayî
Isınmak.
Sıcaklık.
saç kıran.
Gewrik
Bir çeşit saç
hastalığı.
56
Gewrik
Şafak aydınlığı, (yabanî
bir ot).
Gewrik
Boz, kansız, çiğ, beyaz.
Gewrî
Boğaz.
Gewrîkê
Hıristiyan Kürtlerde er¬
kek ismi.
Gewrkirin
Beyazlaştırmak.
Gez
Isırma.
Gez
Bir cins ağaç.
Gezgezk
Isırgan otu.
Gezik
Süpürge.
Gezî
Süpürge.
Gezî
Arşın, uzunluk ölçüsü.
Gezkirin
Isırmak.
Gezo
Kudret helvası.
Geztin
Isırmak.
Gêj
Sersem.
Gêjayî
Sersemlik.
Gêjbûn
Sersemleşmek.
Gêjik
Sersem kimse.
Gêjkirin
Sersemleştirmek,
ba¬
yıltmak.
Gêr
Yan meyilli arazi.
Ger
Düşme, devrilme.
Gêr
Yan düşme.
Gêrbûn
Devrilmek.
Gere
Harman dövme.
Gerekirin
Harman etmek.
Gârik
Küçük karınca.
Gêrkirin
Yuvarlatmak.
Gêsin
Sapan demiri, pulluk.
Getir
Baldır.
Gêt
Dünya.
Gêtî
Dünyayı acunsal.
Gezer
Havuç.
Gi
Şayet.
Gidi
Yahu (Erkek için).
Gidine
Yahu (Kadın için).
Gidîno
Yahu.
Gidîş
Tarlada biçilen mahsul yı¬
ğını (sap olarak).
ı
i
Gidişi
Yığın olarak.
Gidîşkirin
Yığın .olmak.
Gido
Çocuk dilinde köpek.
Gift
Laf.
Gihan
Olgunlaşmak, yetişmek.
Gihandin
Yetiştirmek, vasıl et¬
mek, olgunlaştırmak.
Giheştin
Yetişmek.
Giheştî
Yetişkin.
Gihin
Yetişme, ilerleme,
tekâ¬
mül.
Gij
Dağınık.
Gij
Kabarma, karşı gelme.
Gij
Rakip, cephe.
Gijbûn
Dağılmak.
Gijgij
Gidip gelme, lüzumsuz do¬
laşmak.
Gijîtî
Dağınıklık.
Gijole
Darmadağın.
Gijomijo
Karmakarışık.
Gil
Çamur.
Gilore
Kaim, sapa, çap.
Gilav
Necis, haram, murdar.
Gilaw
Haram, necis, murdar.
Gilyeî
Şikâyet.
Gilgil
Dan.
Gilik
Kiritaryas.
Gilîh
Şikâyet.
Gilîhkirin
Şikâyet etmek.
Gilok
Yumak.
Gilolî
Yuvarlak, topak.
Gilolîbun
Yumak olmak.
Gilolikirin
Yuvarlatmak.
Gilaxe
Palaz.
Giloxebûn
Palazlanmak.
Giloxekirin
Palazlatmak.
Gimgimok
Kertenkele, Laza.
Gimgimoka avî
Timsah.
Gingirandin
Yuvarlatmak.
Gindirîn
Yuvarlanmak.
Gindor
Loğ, silindir.
57
Girêkakor
Kör düğüm.
Girêkaxirboqî
İlmikleyerek dü¬
konuşan
ğümlemek.
kimse.
Girêlêdan
Düğümlemek.
Gir
Tepe.
Girêmîra
Cizre bölgesinde bir
köy.
Gir
İllet, kaşıntı, uyuz.
Gir
Kızgınlık.
Gireş
Uyuz hastalığı, kellik il¬
leti.
Giran
Ağır.
Giran
Pahalı.
Girêz
Salya.
Giran
Ağırbaşlılık.
Girgirk
Keten tohumu.
Giranbûn
Ağırlaşmak, pahalılaş- Girik
Höyük.
tırmak.
Giring
Mühim, ehemmiyetli.
Giranî
Ağııiılık, sıklet, pahalılık,
Girî
Ağlama.
kıtlık.
Girin
Ağlamak.
Giranî
Kürtlerde bir oyun tarzı. Girkêamu
Silopi ilçesinin eski
Girankêrî
Muktedir, pahalılaştıadı.
ran.
Girme
Gök gürültüsü.
Girankirin
Ağırlaştırmak, paha¬ Girnewas
Nusaybin'in
yanında
lılaştırarak, kıtlık yapmak.
bir höyük (Çin padişahlarının bu¬
Girar
Yemek.
rada oturduğuna halk inandırılGirar
Pilâv.
mıştır).
Girav
Van civarında büyük bir Girnaz
Haşin, sert, kaba, şey.
Kürt aşireti, bulanık.
Giroşk
Tıkaç.
Giraw
Rehin.
Girover
Yuvarlak.
Girawdan
Rehin vermek.
Giroverî
Kürrevî.
Girawî
Rehin olmak.
Giroverkirin
Yuvarlatmak.
Gird
Kaim, yuvarlak.
Gir agir
Gürleme.
Girda
Mezopotamya'da bir Kürt Girav
Ada, çeltik değirmeni.
aşireti.
Girrik
Bulanık.
Girdav
Ada.
Girrikkirin
Bulandırmak.
Girde
Çoğul, cemi.
Girs
İri.
Girdê
Baş parmak.
Girsbûn
İrileşmek.
Girdikan
Bir Kürt aşireti.
Girsitî
İrilik.
Girskirin
İrileştirmek.
Girdikî
Bir çeşit ip örmesi.
Gire
Düğüm.
Girş
Direk.
Girt
Kaba, iri.
Girev
Grev.
Girtin
Tutmak, tevkif etmek.
Gireker
Grevci.
Girtin
Örtmek, açık bir yeri ka¬
Gindayî
Bağlı.
patmak.
Girêk
Düğüm.
Girêk
Ağaçta budak.
Gintî
Mevkuf.
Girtinser
Baskın yapmak.
Girêk
Vücutta çıkan ur.
Gindor
Gindorek
Ginginok
Kavun.
Yuvarlanan.
Burundan
58
Girûxane
Mezbaha.
Girwandin
Derisini yüzmek.
Girz
Tomruk, iri odun.
Giştî
Hepsi, umumî, genel.
Givar
Cana yakın.
Givark
Cana yakın olan.
Givaştin
Sıkmak.
Givişk
Sıkkım.
Giviştî
Sıkılmış olan .
Gizîr
Bekçi, polis, muhafız.
Gîna
Gine.
Gîr
Tutan, zapt eden.
Gîrfan
Cep.
Gîrît
Girit adası.
Gîrin
Sapan demiri, pulluk.
Gîsk
İki yaşında keçi.
Gîştî
Genel.
Gîştin
Olgunluk.
Gît
Meşum, soğuk günler.
Gîtik
Bacak.
Gîya
Ot.
Gîyan
Ruh.
Gîyanewerî
Ruhani.
Gîyanewerî
Ruhani.
Go
Top.
Go
Kürre.
Goce
Çolak.
Gogerîn
Bir böcek.
Gogird
Kükürt.
Gombûn
Muamma olmak.
Gomkirin
Kaybetmek, yok et¬
mek, saklamak.
Gomaçima
Zîlan'da bir yayla ve
bir köy.
Gomik
Büyük ve küçük
Ağrı
arasında bir köy.
Gon
Kan.
Gon
Fale gelme, isteğe gelme.
Gonxwarin
Hayvanlarda gebe
kalanı.
Gonca
Konca.
Gondeş
Bohtan'da bir köy.
Gopal
Gor
Gor
Goran
Goran
adı.
Baston.
Merzar, nazaran,
kıyasan.
Kıyas.
Alçak insan, rezil.
Meşhur bir Kürt şairinin
Goran
Irak'ta bir Kürt aşireti
ve o aşiretin yerleştiği bölge.
Goranî
Şarkı.
Göre
Çorap.
Göre
Ona göre.
Goristan
Mezarlık.
Gorî
Kurban hayrın.
Goribûn
Kurban olma.
Gorîkirin
Kurban etmek.
Gorîn
Değiştirmek, tercüme et¬
Gok
Top.
mek.
Gol
Guvan, su birikintisi, damga, Gorin
Tahrif etmek, mübadele
kumaşta puan.
etmek.
Gol
Göl.
Gorînewe
Mübadele.
Gole
Gök gürültüsü.
Gorran
Değişmek.
Golë
Mardin'in Ömeryan bölge¬ Gorrîn
Değiştirmek.
sinde üzümü ile meşhur güzel bir Gospe
Arıza.
köy.
Goştî
Salamura et.
Golik
Buzağı.
Goşe
Köşe.
Golkirin
Mayi şeyleri biriktir¬ Goşt
Et.
mek, baraj lamak, göl yapmak.
Goştî
Etten yapılan yemekler.
Gom
Sır, muamma.
Goşe
Köşe.
59
Guher
Hayvanların
açık hava
barınağı.
Guherandin
Değiştirmek.
Guhêskirin
Naklettirmek.
Goşt
Et.
Goştpere
Etlik hayvan.
Gotgot
Çok söylemek, dırdır.
Gotar
Şarkı.
Gotarbêj
Şarkıcı, hanende,
ha¬
tip.
Gotin
Söz, söylenti.
Gotî
Ata sözü.
Gotik
Almanya'da, Almanvarî bir
sanat
Güneştin
Nakletme, gelini baba
evinden damat evine götürmek.
Guhêz
Nakil.
Guhêzer
Nakliyeci.
Guhêzî
Nakliye.
Guhîşk
Vücuttaki vetireler.
yazısı.
Guhişka
Nusaybin'in Dala kö¬
Gov
Ağıl.
yünde bir Kürt kabilesi.
Govend
Sirk halayı, oyun.
Govendanîn
Halay kurmak, ter¬ Guhîş
Hezeran.
tip etmek.
Guhmiç
Dik kulaklı. Uyanık hay¬
Govendker
Halayda en iyi oyna¬
van.
yan oyuncu.
Guhnedan
Dinlememe.
Guhnêr
Koyun ve keçinin birleş¬
Govendkirin
Oynatmak.
Govkirin
Hayvanları ağıla almak.
me mevsimi.
Goyane
Kurrivi.
Guhuk
Kulakçıl, köşe.
Goyî
Kürevi.
Gul
Gül.
Goyîn
Bedbaht, mesut olmavan. Gulaber beroj
Ay çiçeği, güne ba¬
Göze
Su testisi.
kan.
Gozing
Ayak bileğindeki kaba¬ Gulagenim
Buğday başağı.
rık, kemik ayak cevizi.
Gulamilqa
Sarmaşık gülü.
Gucîle
Köpek yavrusu (enik).
Gulan
Mayıs ayı.
Guh
Kulak.
Gulapêçenber
Asma gülü.
Gulav
Gül suyu.
Guhan
Hayvan memesi.
Gulavdun
Kürtlerde erkek ismi.
Guhar
Küpe.
Gulçîçek
Bir nevi kadife çiçeği.
Guharkirin
Küpelemek.
Gulçin
Gül toplayan, Kürtlerde
Guhdan
Dinlemek.
kız ismi.
Guhdan
İtaat etmek.
Guhdar
Dinleyici.
Guldan
Gül suyunun kabı.
Guhderz
Kürt tarihinde çok mü¬ Gulê
Kürtlerde kız ismi.
him bir kahraman.
Gulîk
Püskül.
Kercüş'te bir köy.
Guhdêran
Kulak vermek, kulak Gulika
Gülistan
Gül bahçesi, kızlarda
kabartmak.
isim.
Guhdîk
Hassas, çabuk duyan, ho¬
Gulistanê
Gül bahçesi, kızlarda
roz kulaklı.
isim.
Guher
Hafif meyilli arazi.
Gulî
Sac örgüsü.
Guher
Mübadele.
!
60
Gulîk
Eski Kürtçede cüzzam has¬
talığı.
Gulîzer
Zilan deresinde bir yayla.
Gulkê
Gül adlı küçük kızları ça¬
ğırma.
Gulnaz
Kürtlerde kız ismi.
Gulp
Yudum.
Gulo
Kürtlerde erkek adı.
Gulşîlav
Yabanî gül.
Gumegum
Gümbürtü.
Gumgum
Uğultu.
Gumrıık
Gümrük.
Gums
Hamur, çamur gibi şeyle¬
Gurcî
Bu aşirete mensup
kimse.
Gurcî
Gürcü.
Gürcistan
Gürcüstan.
Gurçik
Böbrek.
Gurçik
Lop, parça.
Gurçik gurçik
Lop lop.
Gurçikî
Lopımsi.
Gurçîle
Böbrek.
Gurg
Kurt.
Gurgure
Palavracı, yalancı.
Gurî
Kel, uyuz.
Gurîbûn
Kel olmak.
ri yoğurup koparma.
Gurîkirin
Kelleştirmek.
Gumsandin
Hamur, çamur gibi Gürz
Buket, demet.
şeyleri yoğurup koparmak.
Gürz
Topuz.
Gun
Yumurtalık (taşak).
Gürz
Topluluk.
Gund
Köy.
Yüzük.
Gıındik
Kürdistan'da bir cok köy Gustêr
Gustîlk
Yüzük.
adı.
Gutil
Toplu.
Gundî
Köylü.
Gutlik
Topluluk.
Gundîtî
Köylülük, komşuluk.
Guvaştin
Sıkmak.
Guneh
Günah.
Guvişandin
Sıkıştırmak.
Gunehî
Günahlıhk.
Guvişk
Sıkım.
Gunehker
Günahkâr.
Guweske
Kulak.
Gunehkirin
Günah işlemek.
Guwîriz
Yabanî bir ot.
Gunek
Fıtık.
Guwîzan
Ustura.
Gunekî
Fıtık olan.
Gû
İnsan
pisliği (bok).
Gunekîbun
Fıtık olmak.
Gûkirin
Pislemek.
Gunekîrin
Fıtık etmek.
Şüphe.
Gunkavirk
Yenen yabanî bir ot. Guman
Tahmini.
Gıınpisîk
Yenen yabanî bir ot. Gûmanî
Gûmanî
Şüphece.
Gur
Kur!.
Gûmankirin
Tahmin etmek.
Gur
Alev alev yanma.
Gûtar
Haber.
Gur
Uçuşta hamil.
Yabanî bir ot.
Gurandin
Hayvanı kesmek, yüz¬ Guweni
Gwîriz
Yabanî bir ot.
mek.
Ustura.
Gurc
Güzel kızlarıyle bilinen bir Gwîzan
Gyetir
Baldır.
Kürt aşireti.
olan
61
H
Ha
Çağrıya «Ne var?» manasın¬
da cevap.
Ha
Bura.
Hac
Hac.
Hacî
Hac.
Hacî
Hicazkârî, Hicaz işi.
Hacî Leqleq
Leylek.
Hafir
Çapur.
Hal
Veba hastalığı.
Halareş
Taun hastalığı.
Halet
Kara sapan.
Haleti
Kara sapan işi.
Haletker
Kara sapancı.
Hali
Vebalı.
Halo
Böyle.
Har
Kudurma.
Har
Fırın, tandır gibi ateşli yer¬
lerin çok sıcak oluşu.
Harbûn
Kudurmak.
Haşhaş
Haşhaş.
Haştî
Barışkmhk.
Haşkirin
Barıştırmak.
Haşuşe
Civar.
Hat
Geldi.
Hat
Bereketli.
Ha tin
Gelir, varidat.
Hatin
Gelmek,
Hatinî
Geliri, varidatı.
Hatûçûn
Gelir gider.
Havi
Deüce.
Havîn
Ya:; mevsimi.
Havini
Yazlık.
Havînok
Yazlıkçı.
Haw
Sükûnet.
Hawar
Çağın, feryat.
Hawar
Suriye'de
uzun
Kürtçe intişar eden bir mecmua.
Hawnîstmam
Vatanî.
Hawran
Pelerin.
Hawran
Mezopotamya'da
bir
ova.
Hawta
Misal.
Heban
Dabahlanmış kuru zahire
tulumu.
Hebank
Debahlanmış kuru zahi¬
re tulumunun küçüğü.
Hebî
Kendir bitkisinin sapı.
Hechecîk
Kırlangıç.
Hefrîd
Dev.
Heçê
Kim ki.
Heçî
Yük ipinin ucunda tkaılan
odundan parça.
Hefkwîk
Hamur açarken kullanı¬
lan un.
Hefsar
Yular.
Hefsed
Yediyüz.
Hefşî
Ağıl.
Heft
Yedi.
Hefthezar
Yedibin.
Hefte
Hafta.
Heftem
Yedinci.
Heftê
Yetmiş.
Heftêm
Yetmişinci.
Heftik
Meyvelerin sona kalan
ufak tef ekleri.
Heftok
Taşla oynanan bir oyun.
beştaş.
zaman
Hej
Çalı, sallama.
Hejandin
Sallamak.
Hejdeh
Onsekiz.
Hejekirin
Sevmek.
62
Henek
Heng
Hengav
Hejhejok
Titreyen bir kimse.
Hejik
Funda.
Hejik
Çok ihtiyarlık hali.
Hejîn
Sallanmak.
Hejîr
İncir.
Hejmar
Sayı.
Hejmar
Rakam.
Hejmarî
Sayım.
Hejmartin
Saymak.
Hejmartin
Rakamlamak.
Hek
Eğer, şayet, «Şart edatı.»
Heke
Eğer ki.
Helamet
Nezle, anjin.
Helar
Alev.
Helbest
Şiir.
Helbestî
Nazım tarzı.
Helbet
Elbet, tabiî.
Helbijrav
Seçilmiş.
Helçûn
Feveran, taşmak.
Hele
Yanlışlık, hata, kusur.
Helewer
Şamatacı, zevzek.
Heliz
Hayvanlara yem olan bir
!
Şaka.
Bal arısı.
Adım.
Varlık.
Henîn
Heqdan
Bir kimsenin arkasından
aleyhinde bulunma.
Heqdanî
Sitemkâr.
Her
Her.
Herbilandin
Dolandırmak.
Herbilî
Dolanmış.
Herbilîn
Dolanmak.
Herçî
Olmayan, olmassa.
Herdem
Her zaman.
Herdem civan
Daima yeşil olan
bir çeşit sarmaşık.
Herder
Heryer.
Herê
Evet.
Herêkirin
Muvafakat etmek, ica¬
bet etmek.
Heridan
Heridîn
Öğütme.
Öğütmek.
Herij
Helme, papa.
Herijandin
Helmeleştirmek, çok
pişirmek.
Helmijîn
Teneffüs, solunum.
Herijîn
Çok pişmek.
Helsan
Kalkmak.
Herik
Akıntı, cereyan.
Helsanî
Kakmacılık.
Herikandin
Akıtmak.
Helûçe
Kiraz.
Herikin
Akmak.
Helwasîn
Asmak.
Hermel
Tütsü otu.
Hember
Rakip, karşıt.
Hemdiz
Ulak bir cins eşek.
Hernebû
Hiç olmazsa.
Hemî
Hepsi.
Herrik
Akıntı.
riemî
Hepsini.
Herrik
Cereyan.
Hemîsan
Tekrar, yine.
Hersew
Her akşam.
Heml
Muaşeret.
Herwek
Aynen.
Hemo
Kürtçede Hamit demektir. Hesan
Kolay.
Hemûçik
Cümleten.
Hesan
Biley taşı.
Henzhemzk
Su deposu.
Hesan
Bilemek.
Hemzik -- Karındaş.
Hesankirin
Kolaylaştırmak.
licnase
\efes.
Helmijandin
Teneffüs ettirmek.
î'endcf
Tümsek.
Hesarê
Mardin'in Gercüş kaza¬
ilendi
Kadar.
sında bir köy.
ot.
63
Van, Ağrı çevresinde
yaşıyan bir Kürt aşireti.
Hesenî
Hesenan aşiretine
men¬
sup kimse.
Hesenî
Çavuş üzümüne benzeyen
bir cins üzüm.
Heseno
Kürtçedeki Hasaıı'ın de¬
yimi.
Hesin
Demir.
Hesincaw
Silâh.
Hesinî
Demirden.
Hesîl
Hasır.
Hesenan
Hesîl
Asil
Heshêsûk
Yabanî keçi boynuzu.
Hesk
Ağaçtan kepçe.
Heskîfê
Mardin'de Dicle üzerinde
meşhur Hasan Keyf kalesinin es¬
ki adı Eyyubilerden kalma.
Hespêhesinî
Bisiklet.
Hest
His, duygu.
Hesp
At.
Heste
Çakmak taşına vurulup
ateş elde edilen çelik parçası.
Hestî
Kemik.
Hestîf
Tandırda kullanılan ek¬
mek küreği.
Hestyê birci
Tibi'a kemiği, kaval
kemiği.
Heş
Bulunması güç olan şey.
Heşt behişt
Tebriz'de meşhur se¬
kiz bahçe, İdris-î Bitlis'i'nin Os¬
manlı tarihinin adı.
Heşt
Sekiz.
Heştem
Sekizinci.
Heşte
Seksen.
Heştheşt
Sekizer sekizer.
Heşû
Vatka pamuğu.
Hetav
Gün ışığı.
Hetavkaurd
1910 - 1911 de Türk¬
çe
-
Kürtçe olarak İstanbul'da
kan bir mecmua.
çı¬
Hetik
Rezalet, skandal.
Hetikandin
Rezil etmek.
Hetik
Rezil olan.
Hetîwbaz
Kulampara, oğlancı.
Heval
Arkadaş.
Heval
Partizan.
Hevaltî
Arkadaşlık.
Hevbeş
Ortak, aynı paraya
sa¬
hip.
Hevde
Onyedi.
Hevdemîn
Yedinci olan.
Hevdûgirtin
İttifak etmek.
Hevling
Bacanak.
Hevîr
Hamur.
Hevîretirş
Eski hamur.
Hevîrî
Hamur işi, pişmemiş, ha¬
mur kalmış ekmek v.s.
Hevîrkirin
Hamur yoğurmak.
Hevîrtirş
Hamru
mayası.
,
Hevkarî
Beraber çalışın, bera¬
ber ticaret yapan.
Hernasîn
Tanışma.
Hevok
Cümle.
Hevok sazı
Dil bilgisi.
Hevrê
Yoldaş.
Hevreşim
İpek.
Hevrêtî -- Beraberlik.
Hevring
makas.
Hevris
Hevûrî
Yün kırpmaya mahsus
Ardıç ağacı.
Üç yaşındaki erkek ke¬
çi, çepiç.
Hew
Bitme.
Hewa
Sakin.
Hewacewa
İlâç olan bir nevi ot.
Hewan
Sakin olmak.
Hewandan
Teskin etmek.
Hewar
İmdat, alarm, medet.
Hewarî
Acelecilik.
Hewarkirin
Hewber
İmdat dileme.
İş iadesi.
64
Heyv
Bir' ay, otuz gün.
Hewber
Astar.
Heyvalı çarde
Bedir, aym ondörHewc
İhıiyaç.
dündeki hali.
Hewce
Muhtaç.
Heyva kesk
Yeşil ay.
Hewcebûn
Muhtaç olmak.
Heyvan
Maya.
Hewcekirin
Muhtaç etmek.
Heyvankirin
Mayalamak.
Hewcetî
Lüzumûyat.
Hewdel
Tapa.
Heyvasor
Kızılay.
Heyvbireş
Karanlık gece.
Hewdela
Lapacı.
Heyvgirtî -- Ay tutulması.
Hewdeli
Tapamsı.
Kamerî.
Hewedan
Diyarbakır'da bir köy. Heyvî
Hey wan - Ayvan.
Hewedar
İltimas.
Hez
İstek."
Hewedarî
Tarafgirlik.
Hezar
Bin.
Dewadarîkirin
İltimas etmek.
Hezarê
Kürtlerde kız ismi.
Hewê
Kürtlerde kız ismi.
Güvercinlerin yuvalandı¬
Hewî
Kumalar, aynı adamın bir¬ Hezhez
ğı yerler, boranhane.
den fazla crtak karıfları.
Hezar hezaı
Milyon.
Hewîn
Niyaz.
Hezar pizrûk
İşkembede bir kı¬
Hewîtî
İyilikle.
sım.
Hewnas
Tanış.
Haziran.
Hewq
Sıvı maddelerin bir yerde Hezîran
Hezkirin
Sevmek.
birikmesi, göl olması.
Hezro
Diyarbakır'da bir kaza.
Hewş
Avlu.
Hezo
Kürtlerde kız ismi.
Hewş
Aile.
Hêdî
Yavaş.
Hewsaheyvé
Hale, ay avlusu.
Hêdîka
Yavaşça.
Hewz
Havuz.
Hêdîhêdî
Yavaş yavaş.
Hey
Eğer.
Fiki/.
Heydera
Van'da büyük bir Kürt Hêj
Hêjan
Fakir.
aşireti.
Heyderan
Heyder aşiretinin otur¬ Hêjayî
Değer.
Hêk
Yumurta.
duğu yer.
Heyderî
Bir çeşit küpe, Heyderan
Hêkel
Yuva, yumurtalık.
aşiretine mensup kimse.
Hêkkirin
Yumurtlamak.
Heyderî
Bir cins küpe, Havdaran
Helan
Stbncak.
aşiretine mensup kimse.
Hêle
Keklik, sürek avı.
Heydo
Haydar'ın Kürtçe deyimi. Helik
Husye, taşak.
Heyhey
Mağara.
Hêmîn
Cürümek, akmak.
Heyîn
Varlık.
Hêmî
Akmış, çürümüş kumaş.
Heyştem
Sekizinci.
Hêmîn
Cürümek, akmak.
Heyşt
Sekiz.
Hênij
Uyuklama.
Heyşte
Seksen.
Hênijandin
Uyuklatmak.
Heyv
Av, kamer.
Hênijîn
Uyuklamak.
-
65
Hênik
Serin.
Hênikbûn
Serinlenmek.
Hênikî
Serinlik.
Hênikkirin
Serinletmek.
Hênkayî
Serinlik.
Hêran
Öğütmek.
Hêrdar
Öğüten.
Hêrdî
Övütülmüş.
Hêrdî
Dövme buğdaydan yapılar
bir nevi pilâv.
Hêrû
Hatmi çiçeği.
Hêrûn
Yağ ve ekmekten yapma
bir yemek.
Hêrz
Kuvvet, hınç.
Hêrzdar
Kuvvetli, hınçlı.
Hêstir
Katır.
Heşî
Çadır saçağı.
Heşî
Kalın halat.
Heşin
Mavi.
Heştrek
Mardin'de bir köy.
Heşyakon
Çadır saçağı.
Hêvî
Ümit.
Hêvî
İntizar, bekleyiş.
Hévîdan
Ümit vermek.
Hêvîdar
Ümitli.
Hêvîkirin
Hêvîkirin
Ümit etmek.
Rica etmek.
Hêvîtî
Ümitçe.
Hêvîtî
Ümtililik.
Hêwayî
Rutubet.
Hêvvayî
Nemlilik.
Hêwî
Nemli.
Hêwîbûn
Nemlenmek.
Hêwîkirin
Nemlendirmek.
Hêzan
Diyarbakır'da bir köy.
Hêzdar
Hırsıl.
Hîçûpûç
Boş adam, kof.
Hilal
Kürdan.
Hilanîn
Kaldırmak.
Hildan
Yükseğe kaldırmak.
Hilgirtin
Yüklenmek, sırtlamak.
Hilî
Kaldır, çekil.
Hilkirin
Kökünden söküp çıkar¬
ma.
Hilkirî
Hilm
Sökülmüş.
Buhar.
Hilo
Ehey.
Hilû
Hey.
Hilûhılû
.Hey hey.
Hilûkirin
Heyheylemek.
Hihveşandin
Sallamak.
iHIvveşandin
Çökertmek.
Himber
Rakip, denk.
Himberkirin
Denkleştirmek.
Himbertî
Karşılık.
Himbêz
Kucak.
Himbêzkirin
Kucaklamak.
Hin
Biraz.
Hina
Bazıları.
Hinav
İç, batın.
Hincan
Ağzı geniş leğen büyük¬
lüğünde bir çeşit çömlek.
Hincas
Erik.
Hindaq
Karşı, mukabil.
Hinde
Karşı, muarız, mukabil.
İHindeko
Ancak, bu kadar.
Hindeko
Kokulu bir çeşit yonca.
Hindik
Az.
Hindikbun
Az almak.
Hindikî
Azlık, asgari.
Hindikirin
Azaltmak.
Hindi
Az evvel.
Hine
Birazı.
Hinek
Biraz.
Hiner
Hüner.
Hiner
Kuvvet, etki.
Hingil
Meme, tulumun dört kolu.
,
;
F:
5
66
Hînpîstir
Daha fena.
Hîrgan
Enstitü.
Hîş
Renkli toprak.
Hingiv
Bal.
Hîz
Yağ koymaya mahsus daHingivandin
Dokunmak.
bagatsız tulum.
Hingivî
Baldan yapılmış.
Hingivîn
Temas etmek, dokun¬ Hizan
Bitlis'te bir kaza.
mak.
Hîzî
Tulum yağı.
Hingî
O vakit.
Ho
Sebep, uslub, tabîat.
Hingulîsk
Yüzük.
Ho
Çağrılınca verilen cevap «Ne
Hingustîl
Yüzük.
var?»
Hingustok
Dikiş yüzüğü.
Hodar
Müsebbih, sebep olan.
Hinik
Biraz.
Hogiç
Koç.
îlinkuf
Denk, ayar.
Hogir
Alışma.
Hirç
Ayı.
Hogirbûn
Alışmak.
Hirçê
Dişi köpek ismi.
Hogiri
Alışkanlık.
Hirço
Erkek köpek ismi.
Hogirkirin
Alıştırmak.
Hirî
Yün.
Holik
Çardak.
Hirîkêr
Yüncü.
Holî
Golf sopası.
Mîrîyi
Yünden yapılma.
Homo
Kürtlerde erkek adı «ağır
Hirmî
Armut.
başlı»
demektir.
Hirmo
Kürtlerde kız ismi.
Hop
Dağ.
îîiş
Hafıza.
Hoş
Akıl, idrak.
Hiş
Sus hitabı.
Hişî
Hafızaca.
Hoşî
Aklî.
Hişk
Kuru.
Hot
Çukur.
Ki.şkbûn
Kurumak.
Hox
Tarla.
Hişketî
Kuruluk.
Hozan
Bilgiç, edip.
Hişkkirin
Kurutmak.
Huqe
Okka (tartı).
"lişyar
Uyanık.
Huqe
Mürekkep hokkası.
Hingime
Münakaşa, keklik
dö¬
vüşü.
Hişyar
Kürtlerde erkek adı
Hişyarbûn
Uyanmak.
Hişyarkirin
Uyandırmak.
Hîro
Hatmi çiçeği.
Hîlaw
Büyük kürdolog avukat
Hûr
Ufak.
Hûr
İşkembe.
Hûr bûn
Ufalmak.
Hürde bin
Mikroskop.
Hûrik
Ufacık.
Mehmet Mihri Hilav'm
soyadı.
Hûrkê biçûk
Küçük karın, gö¬
Temiz, saf, asil maya, arı soy.
bekten aşağı.
Hin
Daha, alışma.
Hûrkê birxur
Ufak bulgur, çiğ
FTînbûn
Alışmak.
köftelik.
Hînçêtir
Daha iyi.
Hînetî
Alışkanlık.
Hurkemirîşka
Tavuk taşlığı.
Vîînkirin
Alıştırmak.
Hûn
Siz.
67
i
î
Bazı zaman zarflarında «Bu»
manasına gelir.
îbo
Kürtçede İbrahim demektir.
îbûdî
Rüşvet.
îca
Ammada.
îcar Bu sefer.
îdî
Başkası, o biri.
îdî
Artık.
îfaçê
Bohtan'da bir köy.
îlha
Fail.
îker
Bişeri'de bir köy.
îlon
Eylül ayı.
îmro
Bugün.
îmsal Bazı Kürt lehçelerinde «Bu
İne
.
yesine bağlı Adıh köyünde bir
Kürt taifesi.
îsanî
Bu aşirete mensup kimse
îsewî
Hıristiyan.
îske-îsk
Hıçkırık.
îsot
Biber.
îsweç
İsveç.
îşev
Bu gece.
İşlik
Bir nevi Kürt yeleği.
Cuma.
Kürtlerde kadın adı.
Jahr
Zehir.
Jahrdan
Zehirlemek.
Jahrdayî
Zehirlenmiş.
Jahrî
Mide ekşimesi.
Jahrî
Midesi gaz yapan kimse.
Jahr vexwarî
Zehir içen.
Jahrxwarî
Zehir yiyen.
Jajî
Cacık.
Jaji run
Cacık ve yağdan yapı¬
lan bir çeşit, yemek
Jan
Ağır hastalık.
İran.
Irak.
îrlanda
İrlanda.
îro
Bugün.
îsa
İsa.
îsal
Bu sene.
îsana
Nusaybin'in tstilli nahi¬
sene» demektir.
în
İran
Iraq
İJana dila
I
Kalp
hastalığı, kara
sevda, aşk.
İJana Dirana
Diş ağrısı.
Jana kezebê
Ciğer ağnsı, evlât
hasreti.
.Tana reş
Kara sevda, kara sanj
Iık hastalığı.
İlana seriya
Baş ağrısı,
Jana zirav
Verem, T.B.
Jandark
Fransız millî tarihinde
kahramanlığın sembolü kız.
j
'
68
Janî
Hastalıklı, hasta uzuv.
Müsekkin, dindirici.
Jar
Fakir, zavallı.
Jarbûn
Fakir olmak.
Jaretî
Fakirlik.
Jarê
Acıma, şefkat nidası.
Jarik
Zavallıcık,
fakircik,
limsiz, kuvvetsiz insan.
Jankuj
çe¬
Jiber
Sebep.
Jiberbirin
Çocuk düşürmek.
Jiberçûn
Döl düşürmek.
Jiberkirin
Ezberlemek.
Jibervîqasî
Bundan dolavı.
Jiberwiqasî
Ondan dolayı.
Jibîrkirin
Unutmak.
Jibîrnekirin
Unutmamak.
Jibo
İçin.
Jarkirin
Fakirleştirmek.
Kadm.
Jen
Aktarma, damar atması, na¬ Jin
Jinane
Kadm tabiatlı, kılıbık.
bız vurması.
Jinap
Amca
karısı.
Jendin
Pamuk, yün gibi şeyleri
Jinbav
Üvey
anne.
attırmak ve nabızın atması.
Jinbir
Yenge, kardeş karısı.
Jendirme
Jandarma.
Dul kadın.
Jendî
İplik ve yatak yapmağa Jinebî
Jinxal
Dayı karısı.
hazırlanmış yün, pamuk v.s.
Jixwe
Zaten.
Hallaç.
Birbirinden.
Jîh
Kiriş.
Je
Ondan.
Jîho
Kirpi.
Jêanîn
Ondan getirmek.
Jijo
Kirpi.
Jêbûn
Ondan olmak, ondan kop¬ Jîkele
Körpe.
mak.
Jîn
Hayat.
Jîr
Becerikli, mahir.
Jêbûyî
Kopmuş.
Jêda
Ondan.
Jîyan
Hayat, yaşamak, ömür.
Jêhatin
Çalışkanlık.
Jîyan
Kürtlerde kız ismi.
Jêhatin
Ondan gelmek, akıntı.
John Kennedy
1963
senesifide
Jêhatî
Çalışkan.
Amerika'daki ırk ayırımı taraf¬
Jêkirin
Kesmek, biçmek, kopar¬
tarları tarafından öldürülen Cum¬
mak.
hurbaşkanı.
.Tekiri
Kopanlmış.
Yukarısı.
Jênehatî
Tembellik, elinden iş Jor
Jorayî
Yükseklik, yukarısı, ram¬
gelmez, beceriksiz.
Jenîn
Jev
Aşağı.
Jêra
Onun için.
Jêrî
Aşağısı.
Jêrikirin
Aşağılamak.
.1er
Jêva
Ji
Ona.
İçin.
pa.
Jorbûn
Jorketin
Jortir
Yükselmek.
Yükseğe çıkmak.
Daha yüksek.
Jorûyor
Yukarıya doğru.
Jûr
Oda içerisi.
69
KH
Kha
Hani, nerede, ver.
Khabox
Su tutan kuvvetli zira¬
at arazisi.
Khab
Diz.
Khabreş
Kürtlerde erkek adı.
Khafir
Kâfir.
Khaxiz
Kâğıt.
Khahrebî
Lüks lâmbası.
Khahta
Bugünkü Adıyaman ili.
Khaû
Marul.
Khaîjin
Geviş.
Khaîjinkirin
Gevelemek.
Khajin
Geviş getirmek.
Khak
Yumak. "
Khal
Kelek, olmamış, ham.
Khalbûn
Hamlaşmak.
Khalkirin
Hamlaştırmak.
Khaltî
Hamlık.
Khalik
Karpuz.
Khalik
Bir nevi çarık.
Khalîke
Bışeri'de bir köy.
Khalîn
İnleme, meleme.
Khalkal
Koyun sesi.
Khamar
Elek veya defin etra¬
fındaki çenber.
Khamaş
Bir nevi fena tütün.
Khamaşî
Sert ve fena olan bu
tütünden.
Khamasqelên
İyiye kötüye bak¬
madan çok sigara içen kimse.
Khamax
Mahv, bozuk.
Khamaxbûn
Mahvolmak.
Khamaxkirin
Mahvetmek.
Khamaxtî
Mahfiyet.
Khambax
Khamûran
Khamûranî
Khar
Khar
Berbat.
Mamur.
Düzen.
İş.
Maden, tuz, kömür vesai¬
re ocakları.
Khar
Kazanç.
Kharbar
Hazırlık.
Kharbarkirin
Hazırlık yapmak.
Kharger
Ticarethane.
Kharkar
Gevaş'ta bir köy.
Kharker
Kharkirin
İşçi.
İş yapmak. Başkası¬
nı iş veya sefere hazırlamak.
Kharik
Ot ve meşe yaprağı de¬
meti.
Kharok
Kharsaz
Demir madeni, cevheri.
İş adamı.
Kharsazî
Khartik
Tesis, kuruluş.
Eve.
Khartmûk
Sarı bir çiçek (aynul
bakar).
Kharûbar
Kharxane
Kharxanî
Kharxanker
Hazırlık.
Fabrika.
Fabrikasyon.
Fabrikatör.
İşçi, fabrika işçisi.
Kharvan
Oğlak çobanı.
Khasik
Topraktan tas.
Khaş
Yokuş.
Khaşkirin
Dağa bırakmak.
Khaşo
Jokey oyununun sopası.
Khal
Dal.
Khatar
Horoz ibiği.
Kharvan
70
Khatbeş
Mükâyit.
Khav
Eylülün sekizinci günü,
(fındık toplama başlangıcı).
Khawe
Zalim Arab,
Dahhak'a
karşı Kürtleri koruyup Nevruz'u
Kürt bayramı yapan kahramanın
adı.
Kheçel
Kel.
Kheçelbûn
Kel olmak.
Kheçelî
Kellik.
Kheçelkirin
Kel etmek.
Kheçelok
Bulgur ve mercimek¬
ten yapılan bir yemek.
Kheçelok
Akbaba.
Kheçelûşağı
Dersim'in batısın¬
Khefkefok
Koyunları yıkamak
için kullanılan bir ot.
Khefkirin
Köpürtmek.
Khefrê
Midyat'ta bir köy.
Khefûkinc
Yara ve ağızda hasıl
olan köpük.
Kheftar
Sırtlan.
Kheftûleft
Didinme.
Khefşev
Yatarken ağızdan akan
küp.
Geniş ağızlı bir nevi
su. (salya).
Khehêl
Asil, aynı zamanda bir
cins at.
Khejnıer
Saat.
Khejmêra bêrîka
Cep saati.
da bir Kürt aşireti.
Khejmêradesta
Kol saati.
Kheçêç
Eşinme yeri.
Khejmêra mala
Duvar saati.
Kheçêkirin
Eşindirmek.
Saatçi.
Khedev
Hayvanlarda bir nevi Khejmêrsaz
Khel
Kaynama, ufuk.
nezle.
Zıpzıp.
Kbedewîbûn
Hayvanın bu hasta¬ Khela
Kkelagirî
Ağlama.
lığa yakalanması.
Kaynatmak.
Khedevvîkirin
Bu hastalığa yaka¬ Khelandin
Khelandin
Bir şeyi
kuvvetlice
latmak.
kaldırıp vurmak.
Khedûn
Yağ çömleği.
Khelanter
Polis, zabıta.
Khef
Köpük.
Khelantrî
Karakol.
Khefadest
El ayası.
lKhelûkela
Sonsuz ufuk.
Khefdan
Köpürmek.
Khelax
Leş.
Khefen
Kelen.
İşe yaramayan, moloz.
Khefenkirin
Kefenlemek,
tek¬ Khelp
Khelbeş
Bir nevi diken.
fin.
Khefşîl
'
Kheferzc
Mardin'in Ömeryan
aşi¬
retinde eski bir şehir harabesi.
Kheferzo
Bişeriye'de bir köy.
Khefgir
Kefkir
(köpük tutan
manasına
).
Khelebab
Kheledoş
Horoz.
Kuru üzüm ve döğme
buğdaydan yapılan özel bir 'Kürt
yemeği.
Khelef
Khelef
İplik çilesi.
Khefik
Palan vesaire dikenlerin,
İri kalça.
dikiş için ellerinin ortasına
bağ¬ Khelek
Çabuk kaynayan, pişen.
ladıkları bir nevi dikiş yüzüğü.
Khelendin
Dam üstünde biriken
Khefirhawarê
Midyat'ta bir köy.
kar.
Khefirzûtê
Midvat'ta bir köv.
Khelepaçê
Paça yemeği.
71
Kheleser
Dazlak kafalı.
Kheleş
Efe.
Kheleş
Kürtlerde erkek adı.
Kheleşmer
Efe.
Kheleşo
Kürtlerde erkek adı.
Kheleştî
Efelik.
Kheleşderya
Korsan.
Khelîn
Pişmek.
Khelkel
Öğle sıcağı.
Khellax
Leş.
Khelmel
Öteberi, eşya.
Khelmeş
Eşşek arısı.
Khelnaş
Kuş pisliği.
Kbelûgirî
Ağlamaklı.
Khelok
Pişek.
Khelpîç
Kerpiç.
Khelvaz
Çok soğuk, Zemherir.
Khelxanc
Dökümhane.
Khelyayî
Pişmiş.
Khemançe
Kemence.
Khemax
Kalça.
Khemax
Kemah ilçesi.
Khembax
Viran.
Khembaxbûn
Viranlamak.
Khembaxî
Virane olmak.
Khembaxkirin
Viran etmek.
Khember
Kemer.
.
Khengî
Ne zaman?
Khenîn
Gülmek.
Khenişt
Bir nevi bal mumu.
Khenişte
Havra.
Khep
Burun.
Khepenek
Kepenek (çoban ka¬
putu).
Khepez
Höyük.
Khepazêkîka
Suriye'de tarihî bir
höyük (Kikan Kürt aşiretinin bu¬
lunduğu yerde).
Khepi
Burun.
Khepî-bilindî
Kibirli kimse. Bur¬
nu havada.
Kher
Eşşek.
Kherb
Üzüntü.
Kheribandin
Üzmek.
Khkeribîn
Üzülmek.
Kherafî
Zıkkım, zehir.
Kheranber
Kuru kenger.
Kherari
Balyoz.
Kherbeş
Bir nevi dikenli ot.
Khercosê
Mardin'in Kercüş
il¬
çesi.
Kheretî
Eşeklik.
Kherewîz
Kereviz.
Kherh
Çirkin.
Khember
İnşaatta kemer, köprü. Kherehtî
Çirkinlik.
Khemberazîv
Gümüş kemer.
Kherehbûn
Çirkinleşmek.
Khember
Bir nevi yabanî asma Kherehkirin
Çirkinleştirmek.
gül.
Kherik
Lades kemiği, çatal ağaç.
Khemîn
Tuzak, pusu.
Kherik
İç cevizin ortasındaki ah¬
şap kısmı.
Khemîn
Bir mahsulün
bolluk,
bozumu zamanı.
Kherkedan
Gergedan.
Khemo
Siyaset politika.
Kherkinê
Nusaybin'de bir köy.
Khemoyî
Siyasî, politika ile il¬ Kherkûş
Erken yetişen, rakı ima¬
gili.
lâtında kullanılan bir çeşit üzüm.
Khemtîyar
Sırtlan.
Kherkûkê
Kerkük.
Khen
Gülme.
Kherman
İran'da bir bölge.
Khenandin
Güldürmek.
Khermanî
Bir nevi kılıç.
72
Khermanşah
Khesper
Khespik
İran'da bir şehir.
Kherme
Harman, yığın.
Khermeş
Eşşek arısı.
Khermêtê
Mardin'in Ömeryan
aşiretinde bir köy.
Kberrane
Zengin kimse.
Khersivanê
Ömeryan aşiretinde
bir
mavi
boncuk.
Kheş
Çekme.
Kheşe
Papaz.
Kheşk
Bir nevi Kürt tarhanası.
Kheşkûl
Keşkül, bir nevi tatlı.
Kheşûl
Yabanî bakla.
Kheşmîr
Hindistan' da bir bölge
ve bu bölgenin merkezi.
Kheşmîr
Bir nevi kumaş.
köy.
Kherxin
Tiksinmek, bıkmak.
i,lhcrîtîn
Çok yemek, tazakkum
etmek
Khero
Hakaret etmek, eşşek.
Kherrafî
Afiyet olmasın mana¬
sına gelir.
Khertek
Kertck.
Khes
Kimse.
Khes
Sahip.
Khesek
Toprak keseyi ve bir
kimse.
rihesat
Salamura.
Khesade
Hayvanlara yedirmek
için yazdan
hazırlanan ot meşe
yığını.
Khesax
Budama.
fvhesaxker
Budayan.
Khesaxkirin
Budamak.
Khesek
Kesek, tapak.
r.'heser
İç çekmesi.
--"îıeserberdan
İçini çekmek.
Kheserî
Tahasuri.
'-."hesidandin
Salamura yapmak.
''-besk
Yeşil.
Kheskaî
Yeşillik.
I'heskbûn
Yeşillenmek.
'-,' '-.eskkirin
Yeşilletmek.
S'heskûsor
Alaimi sema, gök ku-
Mavi gözlü.
Nazar boncuğu,
Kheşmûl
Üzüm salkımının boş
hali.
Khet
Yonca.
Khetbextî
Dehalet.
Khetin
Düşmek, devrilmek,
iktisaden fakirleşmek.
Khetin
Gizlice yasak bir bölge
veya bağ, bahçeye girmek.
Khetinser
Üzerine abanmak, bas¬
kınla zaptetmek.
Khetinnav
Gusul.
Khetibûn
Bu hale düşmek iflâs
etmek
Khetî
Tandıra, küle düşen ek¬
mek, düşük.
Khetî
Hali vakti bozulmuş müf¬
lis kimse.
[Khevî
Kar yığını.
Khevjal
Yengeç.
Klıevnî
Örümcek ağı.
Kheworsk
Tavşan.
Khevz
Su yosunu.
Khevvzotanki
Yosunumsu.
Khew
Dağ.
Khwandin
Dağlamak.
ağı.
Khewî
Dağ .(Ateş ve ilâçla dağ¬
Khesmûk
Harman dövülmesinde
lamak.)
saman haline gelmeyen kök ve Khewî
Dağlı, yüzünde çıban, ya¬
mafsal saplar.
ra, bere izi olan kimse.
iliıcsreuan
Bir nevi baş örtüsü. Khewş
Çalı, çırpı.
|
;
73
Şerit için hazırlanan ken¬
Çalı çırpı toplayan, Khiçûle
dir elyafı.
Ağaç kütüklerinde ye¬
Kheyxroe
Eski Kürtlerde kral, Khidarik
tişen bir cins mantar.
sultan ve şah manasına gelir.
Khidase
Hayvan yem yığını.
Kheya
Köy muhtarı, köy büyüğü
Khifş
Açık belli.
makbul kimse.
Khijole
Damda toprak altına ko¬
Kheyandin
Yayıklamak.
nan çalı çırpı.
Kheyandinî
Yayıklama.
Khilox
Kireç.
Klıeys
Fırsat.
Khiloxî
Kireçli.
Kheysleêanîn
Fırsat kullanmak.
Khils
Kireç.
Kheyslêhatin
Tavında olmak.
Khilsî
Kireçli.
Kheyso
Fırsatçı adam.
Khilskhirin
Kireçlemek.
Khezbeloq
Yabanî bir ot.
Khimber
İnşaat kemeri.
Khêf
Kabul, arzu.
Khimber
' Kemer.
Khêferat
Didinme, çırpınma.
Khimber
Yabanî gül.
Khêfkirin
Kabul etmek.
Khinc
Giyecek.
Khêfnekirin
Kabul etmemek.
Khindir
Kenevir, ip.
Khêfxwes
Sıhhatli, neşeli.
Khindirbaz
İp cambazı.
Khêfxesbûn
Neşelenme.
Khindirbazî
İp cambazlığı.
Khêfxwesî
Neşeli hal.
Khinif
Kendir bitkisinin kabuğu.
Khêfxweskirin
Neşelendirmek.
Khinoş
Cimri.
Khêlan
(Kaldırarak sallayıp vur¬ Khinoşe
Süpürge.
mak). Afaroz işareti.
Khinoşker
Çöpçü.
Khêlek
Kalça, yan.
Khinoşekirin
Süpürmek.
Khêlik
Adet, örf, eskisi gibi.
Khir
İnat, nispet.
Khêr
Bıçak.
Khir
Kulakları kısa bir cins
Khêrakî
Pazar günü.
keçi.
Khêrhatibûn
Becerikli olma.
Khir
Alış.
Khêrik
Çarık.
Khirkir
Rekabet.
Khéran
Uzun, kalın ağaç, lata.
Khirê
Kira.
Kheroşk
Tavşan,
Khiredar
Kiracı.
Khirêkirin
Kiralamak.
Kheşan
Taşıma.
Nadas.
Kheşandin
Taşımak, nakil etmek. Khirêb
Khirêbî
Nadash tarla.
Khêvêr
Bohtan'da bir köy.
Khirêbkirin
Nadas yapmak.
Kherrûşik
Tavşan.
Khézik
Böcek.
Khirê
Sazlık arazi.
Khirêt
Ayıp.
Khêzim
Eğri büğrü direk.
Khêzîn
Kanalizasyon.
Khirkirin
Kısaltmak.
Khêzkagûgerin
Pislik toplayan Khirin
Satın alma.
bir böcek.
Khirîv
Kirve.
Khewsdirû
biçen.
74
Khirîvî
Khirnaz
Kirvelik.
Çiçek bozuğu yüzlü
Khizirandin
Yünlü bir şeyi tütsü-
lemek.
san.
Khizirk
Kuyruk yağını eritirken,
Khirek
Alıcı.
erimeyen kısımlar.
Khirtek
Kertik.
Khizirî
Tütsülenmiş,
yanmış
Khirt
Sıcaktan gevşeyen kar.
mahsûl ve insan.
Khirkirik
Keten tohumu.
Khî
Kim.
Khîn
Çanta, kin.
Khirtkirin
Kertiklemek.
Khirîvanî
Kivretik müessese.
Khîs
Torba.
Khiş
Tavukları kovmak için hi¬ Khîse
Bir para ölçüsü, Osmanlı
tap.
altını veya 25 mecidiye.
Khiş
Satranç oyununda ihtar.
Khîsik
Para torbası, küçük tor¬
Khişan
Çekme,
geriye doğru
ba.
gitme .gerileme.
Khîskirin
Torbalamak,
kılıflaKhişandin
Çekmek.
mak.
Khişandin
Gerilemeye mecbur Khîso
Kaplumbağa.
etmek.
Khoç
Göç.
Khişandî
Çekilmiş.
Khoç
Yüklenen ev eşyası.
Khişkişandin
Sürükleyerek çek¬ Khoçer
Göçebe, Yörük..
mek.
Khoçerê
Kürtlerde kız ismi.
Khişkirin
Sürüyü harekete
ge¬ Khoçerîkirin
Göçebe dolaşmak.
tirmek için hitap.
Khoçero
Kürtlerde
erkek ismi
Khistûqal
Ziraat.
(1961 - 64 arasında
Türkiye'de
Khistûqalî
Ziraî.
meşhur eşkiya).
Khit
Tek.
Khoçertî
Göçebelik.
Khîtan
Keten, namazlık, Kürt Khocgîrî
Erzincan'ın Refahiye il¬
kadınlarında
namazlık olan baş
çesinde bir nahiye.
örtüsü.
Khoçgrî
Tunceli'de
Şıhhasanan
K hitan
Keten.
aşiretinin bir kolu.
Khitan
Tülbent.
Khoçk
Köşk.
Khitanahemedanî
Hemedan ke¬ Khoçmeş
Arı kovanlarının kon¬
in¬
teni.
duğu mahal.
Khoçuşağı
Tunceli'de
Şıhhasa¬
teni.
nan aşiretinin bir kolu.
Khitik
Kedi.
Khofî
Kürt kadınlarında bir baş¬
Khite
Kediyi kovmak için hitap.
lık.
Khitlûk
Bayat ekmek.
Khofîxwar
Fiyakalı kız, kadın
Khix
Çocukları bir şeyden tik¬
manasında kullanılır.
sindirmek için hitap.
Khofîxwarkirin
Başlığını yana
Khixkix
Öküzü geriletmek için
giymek.
hitap.
Khoga
Mağaza.
K hitana
terebzûnî
Trabzon
ke¬
75
Khortkabinçenk
Koltuk altı.
Khohne
Eski.
Ense çukuru.
Khohneperest
Muhafazakâr, mür¬ Khortkastu
Khortkabacana
Patlıcan dolması.
teci.
Khortkê kundira
Kabak dolması
Khok
Akort.
Khok
Bir çeşit teşbih ağacı (ku¬ Khostek
Köstek.
ka).
Khostek
Kazık.
Khokî
Öksürük.
Khoş
Bağır.
Etek.
Khokkirin
Tamir etmek, akort Khoş
etmek.
Khoşeş
İhtilâl.
Bir çeşit su testisi.
Khol
Boynuzsuz keçi, öküz ve Khoşik
Khoşkar
Ayakkabıcı.
koyun, kazma.
Khoşke
Bohtan'da bir köy.
Kholdan
Kazdırmak.
Khotan
Ağır pulluk.
Kholan
Kazmak.
Khotankeş
Pulluğu çeken, sürücü.
Kholan
İki omuz arası.
Khotayî
Nihayet, son.
Kholandin
Kazmak.
Kholane
Sokak.
Khotayî hatin
Son gelmek.
Zor, gasp.
Kholanî
Ayni sokakta oturanlar. Khotek
Khole
Köle.
Khotekî
Zoraki.
Kholek
Kazan.
Khotî
Cüzzam.
Khotîkirin
Cüzzam olmak.
Kholek
Boynuz kıran.
Khotîko
Pis herif.
Kholik
Çardak.
Khov
Ağıl.
Kholîn
Kazmak.
Yabanî.
Kholît
Kümes, kulübe, gece kon¬ Khovî
Khovîbûn
Yabanîleşmek.
du.
Yabanileştirmek.
Kholoz
Keçeden bir çeşit Kürd IChovîkirin
külahı.
Khox
Ahır.
Khom
Yığın.
Khoxik
Kümes.
Khoza
Mardin'de bir köy.
Khom
Topluluk.
Khombûn
Toplamak.
Khomelayî
Sosyete, cemiyet.
Khomele
Cumhuriyet.
Khomelî
Sosyal.
Khozer
İri saman.
Khozî
Yığın.
Khozîdan
Tezek yığını.
Khuxik
Öksürük.
Khuçkanî
Sapan ipi.
Khuçqulêp
Ocağı sönen, felâke¬
te maruz kalan.
Khuçqulipî
Ocak söndüren
fe¬
Khomkirin
Toplamak.
lâkete maruz kalan.
Khomkom
Yığın yığın.
Khudandin
Binek hayvanını hızlı
Khort
Çukur, çukurca.
hızlı sürmek.
Khortik
Hurfe, Silopi'de bir köy.
Küfe vilâyeti, Irak'ta
Khortik
Muhtelif sebzelerle ya¬ Khufayê
pılan dolmalar.
bir il.
Khomir
Khomirvan
Khomker
Kömür.
Kömürcü.
Toplayıcı.
76
Khufra
Siirt'te bir köy.
Khurdmanc
Khulek
Pencere.
Khurdperwer
Khulabe
Dişlerin kökleri.
Khulabe
Okların yivleri.
Khulabe
Boyundurukta
hayva¬
nın boynuna sarılan çubuklar.
Khurdo
Khureyî
Khursî
Khurtan
Khurtan
insan.
Kürtlerin bir adı.
Kürdperver.
Elcezire'de bir köy.
Oburluk.
Kök, azı.
Semer, palan.
Ağır bir işe yaramaz
Khulp
Obur.
Khum
Başlık külah.
Khurtanker
Khunıebireşî
Püsküllü kadın basKhurtankirin
Semerci.
Semerlemek.
Khurtek
Şunun bunun ekmeği
ile geçinen insan.
lığı.'
Khumik
Mantar.
Khumê Omerî
Ömeryan aşireti¬ Khurtêl
nin kullandığı külah.
Khurtêla
Khumê Paçik
Bez külah, takke.
Khumê pera
Kadınların paradan
tepelikli fesi.
Khumê pırçadeva
külah.
Deve tüyünden
Khumê reş
Kalpak.
Khumê sor
Fes.
Khun
Delik, in.
Khıın
Su koymaya
lü tulum.
Ekmek ufağı.
Şunun bunun ekmeği
ile geçine ninsan.
Khurtik
Khurp
Khut
Khutan
bet.
Kısacık.
Küspe.
Dayak.
Dövmek, cinsî münase¬
Khutayi
Dövme buğdaydan
pılan bir Kürt yemeği.
Kazık.
mahsus tüy¬ Khutek
Khut Khutkirin
Khuncîkerk
Yabanî susam.
Khuneçiya
Tünel.
Khunegurê
Nusaybin'in Aferi kö¬
yünde bir kışlak.
ya¬
Pat pat etmek.
Khuxandin
Öksürtmek.
Khuxik
Öksürük.
Khuxîn
Öksürmek.
Khuxte Khuxte
Uhu uhu etmek.
Khûçe
Sokak.
Khûleke
Kabak.
Khuraderewa
Yalancı kimse.
Khûre
Pekmez, demirci ocağı.
Khurbûn
Derinleşmek.
Khûrbîn
Uzak görüşlük.
Kluırd
Kürt.
Khubînayî
Uzak görme.
Khıırdistan
Kurdistan.
Khûraî
Derinleşmek.
Khıırdî
Kürtvarî, Kürt musiki¬ Khûrkirin
Derinleştirmek.
sinde bir makam.
Kurudur
Derinden derine, eni¬
Khurdîtî
Kürtlük.
ne bovuna.
Khunesax
Tünel, dağ geçidi.
Khunnik
Küçük su tulumu.
Klııır
Obur.
Khurbûn
Traş olmak.
77
Çift sürerken sapan demi¬
rini çamurdan temizlemek için
sopaya geçirilmiş demir.
Lahey
Uluslararası adalet divanı
Labût
Latîn
Latin.
Latîni
Latkirin
Latince.
Parçalamak, bölmek.
Lave
Yalvarma.
Lavekirin
Yalvarmak.
kurulu.
I. avetî
Ricaî.
Lahor
Hindistan'da bir şehir.
i.avekar
Yalvaran.
Lalorî
Bir nevi şal kumaş.
Lavlafk
Sarmaşık.
Lak
Yassı küçük bir taş ve bir
Lavlav
Yalvarma.
taş oyunu.
Yalvarmak.
Lak
Köpeğe yapılan bir çeşit Lavlavkîrin
Law
Erkek çocuk.
lapa.
Genç, güzel.
Lakin
Köpeğin içinde yediği kap, Law
Lavanî
Oğlanvarî.
yalak.
Lawaz
Zayıf hayvan.
Lal
İnci.
Lawik
Delikanlı.
Lal
Dilsiz.
Lawik
Melodi.
Lalbûn
Dilsiz olmak.
Lax
Cesed.
Laletî
Dilsizlik.
Laxkirin
Biçip devirmek.
Lalî
Legeri, geniş pilâv tabağı.
Laz.
Lalker
Dilsizlik oyunu oyunda, Laz
Dudak.
kim önce konuşursa dayak yer. Leb
Lebaleb
Lebalep.
Lalkirin
Dilsizleştirmek.
Lebat
Hareket.
Lame
Avurt, damak, çene arası.
Lebik
Uğraşma.
Lan
Yuva.
Lebkandin
Uğraştırmak.
Laq
Zayıf et.
lebikîn
Uğraşmak.
Laper
Tırmanma.
Lebkok
Uğraşan.
Laperin
Tırmanmak.
Lebt
Deprenme.
Lapûşk
Pençe.
Lebitandin
Depretmek.
Lar
Manda ahırı.
Lebitîn
Deprenmek.
Laşgiran
Kırgın.
Dudak.
Laşgiranbûn
Kırgınlaşmak, vü¬ Leç
Lef af
Sel.
cutta ağırlık hissetmek.
Legan
Karavana.
laşgiranî
Kırgınlık.
Legand
Bir çeşit tabanca.
Laşgirankirin
Rahatsız etmek.
Lat
Kaya.
Legleg
Leylek.
Sel.
Lat
Parça, kısım, dönümün dört¬ Lehi
te biri.
Lehîrakirin
Sel kaldırmak.
78
Lewitî
Kirli.
Levvîtîn
Kirlenmek.
Lewleb
Ayran tulumunun
iki
ucundaki ağaç.
Lewlewok
Geveze.
Lewlewokti
Gevezelik.
Lewra
Çünkü, onun için.
Leylan
Şarap, kumaşta muare.
Leymûn
Limon.
Leymûn
Maymun.
Lez
Acele.
Lezbilez
Acele acele.
Lezin
Acele etmek.
Lezkirin
Acele ettirmek.
Lezûbez
Acele, koşaraktan.
Lêanîn
Uydurmak.
Lédan
Vurmak.
Lédan
İsabet ettirmek.
Lêdayî
Vurulmuş.
Lêf
Kar tutmayan kışlık bölge¬
ler.
Légeranî
Bir şey arama.
Lêgeranî
Bir şeye sarılma.
Lêgerîn
Aramak, sarılmak.
Lêhatin
İyi gelmek.
I.êhatin
Rastlama, tesadüf.
Lêhildan
İhbar etmek.
Lèhildayî
İhbar edilmiş.
Léhildok
Muhbir, ajan, ispiyon.
Lêketin
Değmek.
Lêketin
Hayvanların çiftleşmesi.
Lehm
Hayvan ini.
Lehya sor
Kızıl sel.
Lejward
Maden.
Lejwardî
Madenî
Lem
Kavun, karpuz, gibi bitki¬
lerin otu.
Lemelem
Şelâle sesi.
Lence
Sırıtma.
Lenger
Topal.
Lenger
Vapur demiri.
Lenger berdan
Demir atmak.
I.ep
Pençe.
Lepetir
Helise yemeği.
Lepik
Eldiven.
Lepkirin
Avuçlamak.
Leplêdan
Pençe vurmak.
Leq
Oynama.
Leqandin
Yerinden oynatmak.
Leqî
Rastlama.
Leqîbûn
Rastlamak.
Legîhatin
Rastgelmek.
Leqîn
Yerinden oynamak.
Ler
Sıska.
Leri
Zaafiyet.
Lerz
Titreme.
Ltrzandin
Titremek.
Lerzek
Titrek.
Lerzîn
Titremek.
Leşker
Ordu.
Leşkerî
Askerî.
Lef
Kesir, parça.
i etaıı
Asude, sessizlik.
Lelandin
Susturmak.
Letanê
Mardin - Dara arasında
bir mevki ve ziyaret.
I.ciik
I.cto
Kesir.
Kürtlerde
Le
j
,
ketî
Lêk hatin
Lêkirin
Lékirin
Lêkirî
kız, erkek
olarak kullanılır,
i.cut
Kir.
' ewase
Rir çeşit ekmek.
I.ewitandin
Kirletmek.
ismi
Lêlav
İsabetli.
Barışmak.
İnşa etmek.
Yüklemek.
İnşa.
Aşlama su.
fêlé
Kıza hitap
kele kız .
Lêpok
Gülünç duruma
düşen
kimse.
Lêr
Aëachk orman".
79
Lêrahatin
Alışmak.
Lêrewar
Orman.
Lêsor
Musir, İsrar eden.
Lésorbûn
Musir olmak, inat et¬
mek.
Lésorkirin
Tahrik etmek.
Lêv
Dudak.
Lêvik
Kenar, kenarcık.
Lêvok
Gülünç durumda olan, du¬
dak bükülen.
Lêveger
Satın alman şeyi iade
etme, geri verme.
Lêvegerandin
Satın alman şeyi
iade etmek.
Lêvegerandin
Kutlamak.
Lêvegerok
Hazır cevap.
Lêvenerîn
Saç başta veya üstte
muzır bir şeyi aramak.
Lêxistin
Vurmak,
isabet ettir
mek.
Lêxwesbûn
Af etmek, bağışla¬
mak.
Lêxwya bûn
Görünmek.
Lêxwîyayi
Görünür.
Lêyz
Oyun.
Lêyzok
Oyuncu.
Lêyztin
Oynamak.
Lib
Tane.
Libik
Azıcık.
Liblibkirin
Tane tane yapmak.
Libolibo
Tane tane.
Liber
Önünde.
Liberçi
Niçin.
Liberger
Yalvarma.
Libergerandin
Yalvarmak.
Libergerîn
Yalvarış.
Liberketin
Üzülmek.
Libnan
Lübnan.
Libudî
Hallaç.
Licê
Divarbekir'in bir ilçesi.
Licî
Yerinde, Liceli.
j
!
Lidardan
Asmak, idam etmek.
Liradxistin
Tezgâh kurmak.
Lidû
Arkasında, sonunda.
Ligelwê
Beraberce (dişi için).
Ligelwî
Onunla beraber
(erkek
için).
Ligîs
Yapışkan.
Ligor
Ona göre, örfen, gelenek
icabı.
Ligorî
Ona göre.
Liha
Burada.
Liher
Uygun düzgün, barışkın.
Liheranîn
Uygun, düzgün
yap¬
mak.
Lihevgeı
Yek diğerini aramak.
Lihevger
İplik gibi şeylerin
do¬
lanması, sarmaş dolaş.
Li hevgeradin
Dolaştırmak.
Li hevgerîn
Dolanmak.
Li hevhatin
Barışmak.
Li hevhatî
Uygun gelen.
Lihevketî
Yekdiğerine değmiş.
Li ku
Nerede.
Lihav
İçinde.
Ling
Ayak.
Ling
Temel.
Limêj
Namaz.
Limêj
Erken, sabah erken.
Limêjî
Erkenden.
Limêjkirin
Namaz kılmak.
Limêjne
Antika, eski.
Lipaş
Geride.
Lipaşhiştin
Geri bırakmak.
Lipaşman
Geri kalmak.
Lipaşmanîn
Geri kalmak.
Lipiş
Arkasında.
Lipişketin
Geri kalmak, geç kal¬
mak.
Lipişt
Arkasında.
Lipişte
Sırt üstü ardına kaçla;.
Liq
Kısım, şube, sınıf.
80
Liqat
Mahsulün sonunu
mak.
Liqatkirin
Bu işi yapmak.
Liqatvanî
Bu işin işçisi.
Liqe
Kadar.
Liqey
Onun kadar.
Liqeys
Ölçüsünde.
Liqit
Bir çeşit dikiş.
Liqitandin
Teyellemek.
Londra.
topla¬ Londra
Lop
Kaim aba.
Lopare
Sahife.
Loq
Büyük lokma.
Loq
Dolma, batma.
Loqbûn
Dalmak.
Loqkirin
Daldırmak, dalmak.
Lor
Bir Kürd taifesi.
Lorik
Cacık, peynir suyundan
yapılan lor.
Liser
Üstünde.
Liserdanîn
Üstüne koymak.
Lorî
Ninni.
Liserxwe
Kendinde, gürbas, kuv¬ Lorîkirin
Ninni söylemek.
vetli.
Lorîndin
Ninni söylemek.
Liserxwebûn
Güçlü kuvvetli ol¬ Loristan
Loristan.
mak, kendinde olmak.
Lot
Yığın.
Liserxwekirin
Kendini müdafaa Lotik
Tekme atmak.
etmek, üstüne koymak.
Lotikdan
Tekme etmek, hayva¬
Liva
Kuzu yünü.
nın arka ayağını kaldırması.
Livandin
Livayî
Depretmek.
Kuzu tüyünden
yapılan
sev.
Livîn
Yalak.
Livîndanîn
Yatak sermek.
Liyekînîn
Uydurmak, bir çeşit
yapmak.
Lîç
Parça, sümük.
Lîçik
Bir parça, parçacık.
Lîs
Tavuk tüneği.
Listik
Oyun.
Lîstin
Oynamak.
Lo
Yahu, ulan, erkeğe hitap.
Lok
Erkek deve.
Lokê êç
Kuduruk
erkek deve
(mecazi manada cesur erkek).
Lokc qer
Kara erkek deve (me¬
cazi manada cesur erkek).
Lolo
Ehcy, yahu.
Lolo
Eski bir Kürt devletinin adı.
Lon
Sekil, suret.
Lotiklixwexistin
Lotkî
Sinirli.
Lozan
Lozan.
Lox
Sulu kar.
Lûblûb
Sinirlenmek.
Yalvarma.
Lûblûkirin
Yalvarmak.
Lûl
Sarılı şeyler, lüle, bukle.
Lûl
Sedef.
İ.Lûrk
Zakkum ağacı.
Lûs
Tünek, zeytin ve saire gibi
yağlı bitkilerin yağını, almak için
kullanılan tezgâh.
Lûsandin
Tünetmek.
Lûsîn
Maddeyi tezgâha koymak.
Lûtik.
Lûtikandin
Ceviz ve badem gibi
meyveyi yeşil kabuğundan ayır¬
mak.
Lûtikî
Kabuğundan ayrılmış fın¬
dık ve ceviz gibi.
81
M
Ma
Mı, mi, acaba.
Macar
Macar.
Macaristan
Macaristan.
Maç
Öpüş.
Maçik
Öpücük.
Maçîn
Hindicini.
Maçkirin
Öpmek.
Maçlek
Mafsal.
Mad
Met, eski Kürtler.
Madan
Maden.
Mader
Anne.
Madik
Kundak.
Madya
Eski Kürdistan'ın adı.
Maf
Hak.
Mafhas
Hakşinas.
Fafnasetî
Hakşinaslık.
Magest
Makas.
Magesçî
Makasdar.
Manesyon
Magesyon.
Mahfur
Halı.
Mahi
Fildişi.
Mahîn
Daha mı?
Mahmo
Kürdlerde Mehmet.
Mahnekirin
Bahane etmek.
Mahne
Bahane.
Mahneyî
Bahanecilik.
Mahu
Dişi domuz.
Mahr
Nikâh.
Mahrî
Nikâhlık, başlık.
Kahrkirin
Nikahlamak.
Maide
Matara.
Mak
Anaç.
Makadonî
Makedonyalı.
jMakadonya
Makedonya.
{Maker
Dişi merkep.
İMakûk
Mekik.
Mal
Ev hane.
Mal
Mal.
Mal
Süpürme.
Malava
Ev şenliği.
Malavî
Teşekkür.
Malbat
Soy, aile.
Malbatî
Soyluluk.
Malbav
Baba ocağı.
Maldar
Zengin, patron, kapita¬
list.
Maldarbûn
Zenginleşmek.
Maldarkirin
Zenginleştirmek.
Maldari
Zenginlik, kapitalizm.
Malave
Erkek için. yahu.
Malavê
Kadın için yahu.
Malgenî
Cimri.
Malhebûn
Varlık.
Malik
Puan, evlek, ajor.
Mafikmalik
Yol yol, puan puan.
Maliştin
Mal'kar
Malkawil
Süpürmek.
Çöpçü.
Felâketzede,
evi yıkıl--
mış.
Malmîrat
Malı Mirata kalan.
Malsewiti
Evi yanası, beddua.
Malî
Aile efradı.
Malxerab
Evi yıkılası.
Malxerabûn
Beddua.
Malxerabkirin
Ev yıkmak.
F: 6
82
Malxerabûn
Evi yıkılmış olmak.
Malxezûr
Kaymjeder evi.
Malxwê
Evin reisi, erkeği.
Malxwêtî
Ev reisliği.
Mamedlxan
Ağrı'da bir Kürt aşi¬
reti.
Mamedkî
Bu aşirete mensup.
Mastbir
Koyun, keçi gibi hayvan¬
ların tırnaklarında hasıl olan bîr
hastalık.
Masûlk
Masûl
Adale.
Fitil.
Masyê aie
Alabalığı.
Mas bizini
İyi olmayan bir cins
tatlı su balığı.
Mam
Amca.
Mas Çema
Nehir.
Mamiz
Ceylân.
Deniz balığı.
Mamosta
Usta, hoca, öğretmen. Mas derya
Mas Meşînî
Makbul bir cins tatMamostayî
Ustalık.
hsu
balığı.
Man
Kalma.
Mas sor
Kırmızı balık.
IVJandî
Yorgun.
Masyêzimanî
Dil balığı.
Mandîkirin
Yormak.
Maşele
Kadın ve ; ocukların baş¬
Mandîtî
Yorgunluk.
larına taktıkları altından bir süs
Manegî
Eğer, bir cins asil at.
eşyası.
Manegîkirin
Eğerlemek.
Maşik
Bir nevi börülce.
Mang
Ay.
Mav
Bir Kürt aşireti.
Manganı
Aylık maaş.
Mava
Fasıla, esnasında.
Mangeşevv
Mehtap.
Mawzer
Mavzer.
Mangir
Mütemerrit.
Mavir
Fitil, kabartı.
Manker
Dişi eşek.
Max
Tavandaki iki direk arası,
Mar
Yılan
Mayi
Mayın.
,\lar
Mukaddes.
Bir çeşit palamut.
Marine
Nusaybin - Cizre arasın¬ Mazi
Mazîçin
Mazı toplayıcısı (Mar¬
da tarihi bir şehir harabesi.
din'in
Derik
dolaylarında söyle¬
Marmarok
Kertenkele.
nen belli bir arya (Keçka mazî¬
Marmaroşk
Yılan yastığı, Lezar.
çin).
Maryaqub
Nusaybin.
Me
Biz, bize.
Marmarsi
Yılan balığı.
Mecal
Mecal, kudret, fırsat.
Martnıî
Yılanca.
Mecîdî
20 gümüş kuruş değe¬
Mareyî
Ailevi.
rinde bir Osmanlı parası.
Maristan
Karınca yuvası.
Mecrefe
Çapa, kayık, sandal gibi
Varksîst
Marksist.
deniz araçlarında kürek çekme.
Marksist'i
Marksizm.
Masi
Meçît
\'.asîgir
Balıkçı.
Masîgirtin
Balık tutmak.
Mason
Mason.
Masoniyet
Masonluk.
Vasi - ^iOğurt.
Meded
İmdat.
Medek
Mandanın dişisi.
Medreb
Sulu arazi, pirinç
len arazi.
Medrebaz
Madrabaz.
Mescit.
eki¬
83
Medrebazkirin
mek.
Madrabazlık
Mela
İmam.
Melazgir
Malazgirt.
Melceme
Yakı.
Mele
Yüzme.
Melekirin
Yüzmek.
Melheme
Harman,
dövülmüş
mahsûl.
Melhêp
Harman savurmak için
kullanılan parmaklı tahta, yaba.
Meletik
Bir cins elma.
Meletîkirin
Hocalık etmek, öğ¬
et¬
İmkân, fırsat.
Mefer
Meferlêanîn
Fırsattan istifade et¬
mek.
Mefertî
Fırsat, imkân.
Meh
Ay.
Meh
Ayın otuz günü.
Meha banemer
Nisan ayı.
Meha berfbaran
Aralık ayı.
Meha cehrêdan
Mayıs ayı.
Meya çiyî
Geçen ay.
Meha gelavêj
Ağustos ayı.
Meha pûşper
Haziran ayı.
Meha reşeme
Şubat ayı.
Meha rezber
Eylül ayı.
Meha rêbendan
Ocak ayı.
Meha sermawes
Kasım ayı.
-Meha xalelêw
Mart ayı.
Meha xermanan-bênderan
Tem¬
muz
retmek.
Meletwê
Malatya.
Melevan
Garzan'da bir köy.
Melevanî
Yüzücülük.
Melvan
Yüzücü erkek ismi.
Meliqandin
Zorla meyvayı
ol¬
gunlaştırmak.
Meliqî
Olgunlaştırılan
meyva.
Meliqîn
Zorla olgunlaştırmak.
Melû
Demet.
Melûkirin
Denetlemek.
Melûl
Üzgün, üzgün olan kimse.
ayı.
Me der
Şefaat.
Mehderar
Şefaatçi.
Mehderî
Şefaatçilik.
Mehderkirin
Şefaat etmek.
Mehîn
Kısrak.
Mehînî
Dişi.
Mehînka
Çekirgenin bir cinsi.
Mehîr
Ayran çorbası.
Mehîra bikereng
Kengeri ayran
çorbası.
Mehlî
Ekilen tohumu iyice ört¬
mek.
Mehmedî
Kürmanci üç şiveden
biri. (Bohtî û Fehmedî û silîvî.
Hin lalin û hinek ji zér û zîvî. Ş.A.
Xanî).
Mehr
Nikâh.
Meji
Beyin.
Mekare
Nakliye, ulaştırma.
Mekke
Mekke.
Melûlbûn
Melûlkirin
i
i
i
j
i
Üzgünlük.
Üzmek, müteessir et¬
mek.
Melûvan
Demet yapan işçi, kız,
erkek,
Meman
Hakkari'de bir bölge.
Meme
Çocuk dilinde su.
Memêalan
Kürt mitolojik edebi¬
yatında bir kahraman ve Mémozi'nin adapte edilmiş aslı.
Mémo
Kürtlerde erkek ismi
(Mehmet).
Memozin
Şeyh Ahmed'e hani hz.
lerinin meşhur edebî eseri.
Mancınık.
Mence
Kürtlerde kız ismi.
Mencik
Bir çeşit buğday.
'Mend
Cesed.
|
;
j
i
Mencenîq
84
Meşq
Antrenman.
Makas.
Tekrarlamak.
Meqsuk
Bir cins kuş (Arapçada Mesqkirin
Met
Hala.
Hataf kuşu).
Meto
Kürtlerde erkek ismi.
Mer
Bel.
Hz. İsa'nın havariyonu ve
Meran
Sigara ağızlığı yapılan bir Meta
dört
İncilden
birinin sahibi.
ağaç.
Metik
Halacık.
Merayı
Yaltaklanma.
Metran
Metropolit.
Mercan
Mercan.
Metranî
Metrepolitan.
Mercê
Gercüş'te bir köy.
Mewîj
Kuru üzüm.
Mercik
Şirvan'da bir köy.
Mexel
Açık ağıl.
Merd
Mert.
Mexelbûn
Hayvanlarda yatmak.
Merdan
Bellemek.
Mexelhatin
Hayvanların yatması.
Merdankirin
Belletmek.
Mexelî
Hayvanların
yatmış hali.
Merdayî
Bellenmiş.
Mexelkirin
Hayvanı yatırmak.
Merdi
Mertlik.
Mexer
Büyük düz ova.
Merdi
Mertlik.
Mexis
Bohtan'da bir köy.
Mereg
Deppo.
Mexrik
Düşman.
Merge
Papara.
Meya
Dişi katır.
Mergonek
Log taşı, silindir.
Meyan
Mayalanma.
Melek
Samanhö.
Meyartdin
Mayalatmak.
Merename
Şartname.
Meyin
Mayalanmak.
Meretan
Sıyırık.
Meyi
Meyil.
Meretandin
Sıyırmak.
Meyxwer
İçki içen.
Meritîn
Sıyırma.
Meyz
Bakış, seyr, temaşa.
Merix
Merih.
Meyzdan
Bakmak.
Mermer
Mermer.
Meyzkirin
Baktırmak.
Mero
Bizler, insan, Adem.
Mezel
Kat, oda, tabaka, mezar¬
Merş
Çul, kilim.
lık.
Merşik
Küçük
kilim, atların,
Mezin
Büyük.
öküzlerin örtüsü.
Meznayî
Büyüklük.
Mertal
Kalkan, siper.
Mezinbûn
Büyümek.
Mervan
Dost, mülayim.
Mezinkirin
Büyütmek.
Merx
Yumurta.
İtlaf.
Merz
Müstemleke, zaptedilen yer Mezix
Mezixîn
Telef olmak.
sömürge.
Mezreke
Tandıra ekmeği yapış¬
Mestir
Daha büyük.
tırmak için kullanılan tahta.
Meş
Yürüyüş.
Mezrexalik
Sason'da bir köy.
Meşk
Tulum, tuluk.
Dişi, muennes.
Meskadew
Ayran tuluğu, yayık. Mê
Meşkahelali
Dabağatlanmış
tu¬ Mêbaz
Zampara, kadın avcısı.
luk.
Mêhvan
Misafir.
Meqes
85
Mêhvanxane
Misafirhane.
Mêhvantiî
Misafirlik.
Mêjandin
Emzirmek.
Mêjin
Emmek.
Mêjû
Tarih.
Mêkutûk
Kızıl hastalığı.
Mêlak
Ciğer.
Mêr
Erkek, koca.
Mêretî
Erkeklik.
Mêr ani
Erkek tavırlı.
Merdine
Mardin.
Miçewr
Dinî yerlerin hizmetkârı.
Miçewrtî
Dinî hizmetkârlık, hademe-i hayrat.
Miçih
Sürat, çeviklik.
Miçilqe
Bahse girmek, toto.
Miçîn
Ciddi, zor bir iş yapmak.
Miçkirin
Kapatmak.
Miçkulî
Göz kapağı.
Miçork
Midyade
Midyat ilçesi.
Mierriz
Kadın tellâlı.
Miftî
Müftü.
Miho
Kürtlerde erkek ismi.
Sis.
bölgesinde Mij
Mijandin
Emzirmek.
Mijang
Kirpik.
Kara sapanın üç parçası.
kocaya var¬ Mijane
Mêretî
Kocalık
Mêrg
Çayır.
Mêrgesor
Hakkari
meşhur bir yayla.
Mêrî
Mert.
Mêrkirin
Evlenmek,
Mijo
İstismarcı, müstemlekeci,
mak, gelin olmak.
sömürgeci.
Mêrkuj
Katil.
Mijmijok
Dolmamış bal peteği
Merxas
Cesur.
ve çocukların emdiği bazı şeker¬
Meş
Sinek.
li çiçekler.
Meşagû
Pisliğe konan sinek, tra¬
Mijûl
Eğlenme, meşgale.
hom sineği.
Mijûl
Meşguliyet.
Meşa haspa
At sineği.
Mijûlahi
Meşgul olmak.
Meşa hingivî
Bal arısı.
Mijûlbûn
Meşgul olmak.
Meşa reş
Kara sinek.
Mijûlkirin
Meşgul etmek.
Meşa khera
Eşek ansı.
Omuz.
Meşik
Üzüm ve sair mahsulü Mil
Milan
Büyük bir Kürt aşireti.
mahveden haşere.
Milhildan
Omuz kaldırmak.
Met
Emme.
Milhildanhev
Birlik olmak, omuz
Metin
Emmek.
omuza vermek.
Merî
Emilmiş.
Mêvok
Düğme.
Milik
Deve hörgüçü, dik tepe.
Mêw
Asma kütüğü, üzüm kütü¬ Millî
Milan aşiretine mensup bir
kimse. Kürtlerde bir giyiniş şekli.
ğü.
Mêzer
Örtü, seccade (Kürd ka¬ Milkirin
Omuzlamak.
Atkı.
dınlarının süs için sırtlarına al Milppêç
Milşikandin
Koğulmak.
dıkları şal).
Miç
Kapalı.
Miltaf
Yorgun.
Miçbûn
Kapanmak.
Miltafî
Yorgunluk.
.
Miççin
Kapanma.
Miltaf îbûn
Yorulmak.
86
Mirmirk
Milyaket
Melek.
Min
Ben.
Anafel olmayan sivrisi¬
nek.
Mirov
Mirovî
Mirovan
Misab
Misas
Minare
Minare.
Mindal
Evlat.
Mindalbaz
Oğlancı, kulampara.
Minminîk
Kelebek.
Mintiqe
Taş kemeri
bağlamak
asa.
için konan son taş.
Misilman
Miqewr
Bir çeşit su kabağı.
Misin Miqor
Ağaç oymak için kalem.
Miqsi
Hıristiyan Kürtlerin Ku¬ Misranî
düs'e giden hacısı.
Mir
Acımsı.
Mira
Bana.
Miran
Miradin
Ölmek.
Öldürmek.
Mirar
Leş olmuş,
kesilmeden
ölen hayvan.
Mirarbûn
Mundar olmak.
Mirarkirin
Mundar etmek.
Mirwet
İnsaf.
Miraz
Murat.
Mircîyaq
Mertek.
Mirç mirçkirin
Şapıırdatmak.
Mirdin
Ölüm.
Mirés
Çehre, görünüş.
Mirîgeh
Morg.
Mirin
Ölüm.
Miri
Ölü.
Mirîmewtî
Gevşek, miskin, be¬
ceriksiz, insan veya hayvan.
Mirişk
İnsan, akraba, dost.
Şahsî.
Garip dost.
Kalıp.
Çiftte çiftçinin
Müslüman.
İbrik.
Mısır işi (kırbacın
ucun¬
daki kayışın bağlandığı delik).
Misîsor
Bakır (kırmızı bakır).
Misîzer
Tunç.
Misrê
Mısır.
Mist
Avuç, yumruk.
Mistlêdan
Bahçelerde evlek.
Mişar
Kumaş v.s. dokumada yol
çizgisi.
Mişarmişar
Yol, yol.
Mişarbûn
Açılmak.
Mişemri
Açık, metruk.
Mişemirkirin
Açmak.
Misk
Fare.
Mislaq
Hiza, sıra, dizi.
Mişmiş
Misraq
Mişt
Kaysı.
Mihrak.
Ağzına kadar dolu.
Mistaxe
Kuru üzüm harmanı.
Mistaxedanîn
Kuru üzüm harma¬
nı kurmak.
Mistaxehilanîn
Tavuk.
elindeki
Kuru üzüm har¬
Mirîşka
Mirîşka
Mirîşka
tavuk.
Mirîşka
avî
Su tavuğu, çulluk.
bej
Yabanî tavuk.
biriştî
Izgarada pişmiş
Mirîşka
vuk.
Qelandî
Tavuk dolması.
Kavrulmuş
ta¬
Miştî
Dolu, silme, süpürülmüş.
Miştîne
Mardin'de bir köy.
Miştkirin
Silme doldurmak.
Miz
Mayhoş, ekşimsi.
Mirişka kelandi
Mirîşka kürk
Haşlama tavuk.
Kuluçka tavuk.
Mizandin
Mizawir
Mizawirî
dagirtî
manını
Mistin
kaldırmak.
Süpürmek.
Yapıştırmak.
Aksi.
Aksilik.
87
Mizawirtîkirin
Aksilik etmek.
Yapışkan.
Yapışkanlık.
Mizgeft
Cami, eski Kürtlerde ta¬
pmak.
Mizgîn
Müjde.
Mizgîndan
Müjde vermek.
Mizgînî
Müjde.
Mizgînkirin
Müjdelemek.
Mizmizok
Mızmızlı kimse.
Midilli
Midilli.
Mîh
Koyun.
Mîheng
Ayar.
Mîkut
Tokmak.
Milyon
Milyon.
Mimber
'Mimber.
Mına
Mine, gibi, benzer.
Mînîmînîk
Kelebek.
Mîr
Bey, hükümdar.
Miran
Bohtan'da bir Kürt aşi¬
reti.
Miranı
Mirlik idaresi, tarzı.
Mîrat
Mîras.
Mîratxwer
Mirasyedi.
Mîratî
Sahipsizlik, sahipsiz ka¬
lan, mal emtia.
Mîrav
Amiral.
Mîretî
Resmen.
Mîrza
Prens, Kürtlerde erkek adı.
Mîrzo
Mesane, sidik torbası.
Mis
Bakır.
Mîskar
Bakırcı, kalaycı.
Mîşkekor
Kör sıçan, köstebek.
Mîyafarqîn
Silvan ilçesi.
Mîz
Sidik.
Mîzel
Yeteğina işiyen kimse.
Mizelq
Mizeloqî
Moçikdan
Kızarak zıplamak.
Moçiklixwexistin
Kızmayı,
nakaşayı yaratmak.
mü¬
Moçikdanxwe
Kızdı, sıçradı.
Moğol
Moğol.
Moğolistan
Parmaklık.
Mor
Damga, mühür.
Morkirin
Damgalamak.
Morsele
Sapan, araba ve topta
ok demir veya ağacı.
Moskova
Moskova.
Moşen
Makîne.
Moşen
Lokomotif.
Moşenci
Makineci.
Motik
Folluk.
Movik
Mafsal (parmak mafsalı).
Movik
Kertik, kamış, bambu, v.
s.de boğum.
Movikkirin
Kertiklemek.
Movikmovik
Mafsal mafsal, ker¬
tik kertik.
Moxol
Mozasor
Mozik
Moğol.
Eşek arısı.
Sığır arısı.
Mozkirin
Sığırların baharda an¬
dan kaçması.
Mozqirtk
Bir çeşit zehirli an.
Mû
Kıl.
Muallim
Haham.
Mûçik
Litre.
Mûçikdan
Tepinmek.
Mûçikkirin
Tepindirmek.
Mûçing
Cımbız.
Pehlivan, kahraman.
Mafsal.
Mûle
Çamur.
Mîzkirin
İşemek.
Mûlekirin
Çamurlamak.
Moçik
Bazı meyvelerin çıkık sa¬ Mûmar
Bir çeşit parmak hasta¬
pı, sinirli olarak sıçrama.
lığı, dolama.
Mûdeh
Mûfik
Mûmî
Erkeklerin sarık bağlama " Mushaf
tarzı.
Mumya
Mumya.
Mûnzir
Dersim'de bir nehir
mevki.
Mûrî
Karınca, boncuk.
ve
Mûşe
Kur'an.
Muş ilimiz.
Mûtî
Mûyî
Pekmez.
Kıldan.
Mûzîk
İki yaşındaki dana.
N
Nanêdezî
Küflenmiş ekmek.
Nanêhilatî
Mayalı bir saç ekme¬
ği çeşidi.
Nanêketî
Tandıra yapışmayıp kü¬
le düşen ekmek.
Nanêlewase
Yuvarlak ekmek.
Nanêpahtî
Hazır ekmek.
Nanêsêlé
Saç ekmeği.
Naneşkeva
Mayasız, yufka saç
ekmeği.
Naneşilikî
Sulu, hamurdan ve saç
veya taş üstünde pişen ekmek.
Nanêtenûrê
Tandır ekmeği.
Mayalı ekmek.
Nakokî
Anlaşmazlık, düzensizlik. Nanetirş
Nal
Nal.
Nanpêj
Ekmek pişiricisi.
Na
Hayır.
Nabe
Olmaz.
Nadan
Nadan, hasis, cimri.
Nag
Dişi deve.
Nahs
Haylaz.
Nahsbûn
Haylaz olmak.
Nahsî
Haylazlık.
Mahsîkirin
Haylazlık etmek.
Nahtor
Bakıcı, bekçi.
Nahtorî
Bekçilik.
Nahtorîkirin
Bekçilik etmek.
Vahtorvan
Bekçi, nöbetçi.
Nak
Nohut.
Nalan
İnliyen.
Nalandin
İnlemek.
Nanik
Ekmek şekline konmuş
muhtelif meyv eve ezmeleri, pe¬
tek.
Nalbendî
Nalbantlık.
Nangîr
Mahsuldar arazi.
Malbend
Nalband.
Nankêçûk
Yabanî bir ot (kuş ye¬
Nalçe
Nalça.
mi).
Nalın
İnleme.
Name
Mektup.
Nankêhejira
İncir ezmesi.
Namerd
Kalleş.
Nanêketî
Tandırdan
pişmeden
Namerdî
Kalleşlik.
küle düşen ekmek.
Namus
Namus.
Nankêmewîja
Kuru üzümden ve
Nan
Ekmek.
ceviz ve saireden .yapılmış meyva
\anbirxurk
Bulgur
unu ve so¬
ezmesi.
ğandan yapılan bir ekmek çeşidi. Nankör
Nankör.
Nandar
Hanedan.
Nonkorbûn
Nankör olmak.
89
N'ankorî
Nankörlük.
Nankorîkirin
Nankör etmek.
Nanxwesk
İrmik ve daha iri buğ¬
day kırmasından yapılan ekmek.
Naka
Şimdi.
Naperûşk
Tırmık, pençe.
Naperûşkdan
Tırmalamak.
Napesin
Fasik, günahkâr.
Naqos
Çan.
Nardin
Göndermek.
Narêk
Uygunsuz.
Narêki
Uygunsuzluk, iltihatsızlık.
Narinci
Portakalgiller.
Narinciye
Kürtlerde kız ismi.
Narincok
Bomba.
Nas
Tanıdık, dost.
Nas
Bellî.
Nasbûn
Tanınmak.
Naskenan
Yağlı ve kat katlı ek¬
şi hamurdan yapılan bir
çeşit
Kürt ekmeği.
Naskirin
Tanımak.
Nasetî
Dostluk.
Nasî
Tanışma.
Nasî
Dostluk.
Naskirin
Tanımak.
Nasnaw
Ünsiyet, alışkanlık.
Nasyar
Dost.
Nasyari
Dostluk.
Naşî
Delikanlı, hayatta tecrübe¬
siz.
-
Naşitî
Tecrübesizlik.
Naşor
Bir cins kumaş.
Naşor
Tırtıl.
Naûna
Yoksa.
Nayşîyayî
Nef i.
Nav
Ad, bel, orta.
Navbend
Ara.
Navbendi
Aralık, tampon.
Navbendîkirin
Aradan ayrılma.
Navbêni
Arazi, tavassut.
Navbênayî
Aralık.
Navber
Uzun dikilen
elbiseyi
muvakkaten kısılmatmak için or¬
tasından dikmek.
Navbeynî
Berzah.
Navçe
Merkez, orta.
Navçîyê
Merkezî.
Navçûn
İshal olmak.
Mavdixwedan
Övünmek.
Navdest
El arasında.
Navdor
Ortadan.
Naverok
Öğle yemeği.
Naveş
Kann ağrısı.
Navik
Göbek.
Navik
Her hangi bir şeyin içi.
Navmalbatî
Soyadı, aile adı.
Navmali
Mabeyn, teklifsizce ai¬
leye girip çıkan kimse.
Navnîşan
Unvan.
Navno
Afaroz, afaroz olan kim¬
se, dile düşen.
Navnobûn
Dile düşmek.
Navnokirin
Dile düşürmek.
Navnoti
Dile düşme.
Navro
Körfez.
Navtenk
Binek
hayvanlannın
eğer, palan kemeri.
Navtêdan
Teşvik etmek.
Navûdeng
Şan, şeref.
Nawencî
İtidal.
Nawerok
Fihrist,
muhteviyat,
içindekiler.
Navyendi
Muaddel, eşitlik.
Naxêr
Hayır, olmaz.
Naxir
Sığır sürüsü.
Naxirqawran
Ocak ayının 12 sin¬
den itibaren ahıra alınış.
Naxwe
Öyle ise.
90
Nay
Ney.
Naz
Naz.
Nazdar
Nazdan
Nazenin
Nazik olan.
Nazidar
Naz eden.
Nazik
Nazik olan.
Nazikî
Naziklik.
Tvazkîrin
Naz etmek.
Nazmiye
Dersim'de bir kaza.
Nazo
Kürtlerde kız ismi.
Nebim
Olmamak, yokluk.
Necim
Aksama, hafif topallık.
Necimandin
Aksatmak.
Necimin
Aksamak.
Neclaç
Şaşkın, çaresiz.
Neçar
Naçar, çaresiz.
Neçarî
Çaresizlik.
Neçarkirin
Çaresiz bırakmak.
Neçarrnan
Çaresiz kalmak.
Nedan
Vermemezlik, nadan.
Nedir
Isırmayan köpek.
Nedirkirin
Kurban etmek.
Mediyarîçav
Gösterişsiz.
Nei'el
Yonca.
Nefelaçarpel
Uğur alâmeti sayı¬
lan dört yapraklı yonca.
Nefîram
Ordu.
Neh
Dokuz (9).
Nehberg
Dokuz taş oyunu.
\ehcm
Dokuzuncu.
Nehhezar
Dokuz bin, (9 000).
Nehî
Bitlis'te bir nahiye.
Nehneh
Dokuzar, dokuzar.
Nelısed
Dokuz yüz.
Nejad
Cibiliyet.
Nekes
Hasis, cimri.
Nekesinin
Cimri olmak.
Nekesik
Şahsiyetsiz.
Neks
Nefes darlığı, nefes tıka¬
nıklığı, astım.
Neksîbün
Nefes darlıhğı hastalı
ğına yakalanmak, astım olmak.
Neksî
Astım olan kimse.
Nelirê
Uygunsuz, haram, bulun¬
muş
v.s.
Nelirêbûn
Yolda olmamak,
gun olmamak, gayri meşru.
Nelirêtî
Uygunsuzluk.
uy¬
Nemabûn
Tükenmek, bitmek.
Neman
Tükenme.
Nemayı
Kalmayış.
Nenıer
Hunsa, iktidarsız.
Nemerbûn
Hunsa olmak.
Nemêrî
Hunsahk.
Nemêrkirin
Hunsa etmek, cinsî
münasebette bulunamaz hale
sok¬
mak, iğdiş etmek.
Nemir
Ölümsüz.
'
Nemiran
Hizan'da bir nahiye.
Nemrut
Nemrut, Van gölünün
batı sahilinde Nemrut dağı.
Nemrut
Eski bir Kürt hüküm¬
darı, hazreti İbrahim'i
Urfa'da
ateşe atmakla meşhur.
Nenûk
Tırnak.
Nepâx
Körük.
Nepaxer
Körükçü.
Nepaxkirin
Körük yapmak.
Nepaxtî
Körükçülük.
Neperûşk
Tırnaklama.
Neperûşkdan
Tırnaklamak.
Nepişan
Şişirme.
Nepişî
Şiş, kof bir şişlik.
Nepix
Üfürmekle şişme.
Nepixandin
Şişirmek.
Nepixîn
Şişmek.
Nepoxk
Tombul.
Nepoxkî
Tombulluk.
Neq
Seçme, ayıklama.
Neqandin
Ayıklamak., seçmek.
Neqandî
Seçkin.
Neqeb
Dağın tepesi, ufuk.
91
Nesaxxane
Neqeb
Gedik.
Neqebî
Gedikli.
Neqebbûn
Kendisinde
gedik açı¬
lan.
Neqbkirin
Gedik açmak.
Neqebkirî
Gedikli.
Neqebneqeb
Gedik gedik, yer
açılmış, yıkılmış.
Neqil
Makam, beste, usul.
Neqilanîn
Makam getirmek, usu¬
lünü bulmak.
Neqir
Kertek.
Neqir
Büyük su testisi.
Neqîrandin
Kerteklemek.
Neqirî
Kertekli.
Neqirok
Kertekliyen, kemirici.
fcer
Bakış.
Neran
Sigara ağızlığı yaphan bir
cins ağaç.
Nerî
Temaşe.
Nerîn
Bakmak.
Nerm
Yumuşak.
Nermbûn
Yumuşamak.
Mermetî
Yumuşaklık.
Nermeyî
Yumuşakça.
Nermijandin
Limon ve sair bazı
meyveleri zorla yumuşatma.
Nermijîn
Bu şekilde, yani zorla
yumuşatmak.
Nermik
Yumuşakça, yumuşak ta¬
biatlı kimse.
Nermik
Bebeklerde
henüz
leşmemiş alın kemiği.
Nermîn
Kürtlerde kız ismi.
Nermkirin
Yumuşatmak.
Nermo
Kürtlerde erkek adı.
Nerx
Fiat.
Nesax
Hasta.
Nesaxbûn
Hastalanmak.
Nesaxkirin
Hastalatmak.
Nesaxtî
Hastalık.
sert-
Nesil
Nesil
Hastahane.
Sızma, suyun sızması.
İplik çilesi.
Nesilîn
Süzülmek.
Nesilîn
Süzülmek.
Neşareza
Gebî, ebleh, ahmak.
Neşarezayî
Hamakat.
Neşat
Neşesiz.
Meşelaf
Dobra dobra adam, dal¬
kavuk olmayan.
Neşelafti
Riyakârsızlık.
Neşerîn
Tatsız.
Neşerînbûn
Tatsız olmak.
Neşerînkirin
Tatsızlaştırmak.
Meşerîntî
Tatsızlık.
Neşmetî
Titizlik.
Neşmî
Titiz, pis boğaz olmayan.
Neşmîn
Kürtlerde kız ismi.
Neşmîbûn
Titiz olmak.
Neşrnîkirin
Titizleştirmek.
Neştere
Neşter, zıpkın.
Neşterkirin
Neşter vurmak, zıpkınlamak.
Nesxor
Hayvan artığı.
Netewe
Millet, ulus.
Netik
Kaldırım.
Netim
Muvakkat.
Netrik
Gümüşten bir nevi kadın
başlığı.
Netu
Bir şey olmayan, kıymetsiz.
Netuhawe
Uygunsuz hareket.
Netukes
Şahsiyetsiz, kimse olmayan.
Netutişt
Bir şey olmayan.
Netuwî
Hiçlik.
Nevî
Torun.
Nevîyî
Zürriyet.
Newal
Vadi.
Newalî
Vadili olan.
Newe
Soy.
Newenger
Mebus.
92
Newereye
Newihayî
Newinda
Böyle değil.
Böyle değil.
Belli kimse, maruf.
Newiraya
Böyle değil.
Newisaya
Böyle değil.
Newq
Bel, batma.
Newqbûn
Batmak, dalmak.
Newqî
Batan.
Newqkirin
Batırmak, daldırmak.
Newqzirav
İnce belli.
Newroj
Nevruz.
Nex
Yünden, sici nikahlılığında
ip, yün ipliği.
Nexapên
Aldatmayan kişi.
Nexş
Nakş.
Nexşe
Harita.
Nexskirin
Nakış yapmak.
Next
Fiat, kız başlığı, drahoma.
Nexwes
Hasta.
Nexwesbûn
Hastalanmak.
Nexweskirin
İyi etmemek.
Nexwestî
Hastalık.
Nexwesxane
Hastahane.
Neyar
Düşman.
Neyarîkirin
Düşmanlık yapmak.
Neyartî
Düşmanlık.
Neynik
Ayna.
Neyûla
Kürtlerde kız ismi.
Nezan
Bilgisiz, tecrübesiz.
Nezan
Genç, toy.
Nezanî
Bilgisizlik.
Nezanîbûn
Bilgisiz olmak.
Nezanînkirin
Bilgisiz bırakmak,
(cahil bırakmak).
Nêçîr
Av.
Nêçîraaska
Ceylân avı.
Nêçîrakewa
Keklik avı.
Nëçîrakhêroska
Tavşan avı.
Nêçîraordeka
Ördek avı.
Nêçîrî
Avcılık.
Nêçîrîkirin
Avcılık yapmak.
Nêçîrvan
Avcı.
Nêk
Alâka, rabıta.
Nêk
Tığ ve saiir iplik işlerinde
kullanılan aletin ucundaki
eğik
parça.
Nêka pênivîsê
Kalem ucu.
Nêkdar
Alâkalı.
Nêm
Cerahat.
Nêr
Erkek.
Nêrdewan
Merdiven.
Nêrgele
Nargile.
Nêrgiz
Nergiz çiçeği.
Nergizê
Kürdlerde kız ismi.
Nêrgizkokê
Nusaybin'de bir köy.
Nêrgizyê
Nusaybin İsitilil arasın¬
da nergiz çiçekleri ile
meşhur
bir bölge.
Nérî
Tekke.
Nêrmûk
Ne erkek ne dişi anor¬
mal insan tipi.
Nerniş
Hizan'da bir köy, meşhur
«Melezade nahnilallah el havan.»
adındaki Kürt lisanı
üstadının
köyü.
Nêrtin
Bakmak.
Nêrwan
Silop ovasında tarihî bir
şehir harabesi.
Nevayı
Yarıcılık.
Nêvcî
Yarım, natamam.
Nêvcîbûn
Yarım olmak.
Nevcîhiştin
Yarım bırakmak.
Nêvcîkirin
Yarılamak.
Nêvcîman
Yarım kalmak.
Nêvî
Yarı dolmuş vaziyette.
Nêvî
Ortası.
Nêvîkirin
Ortalamak, yarı ya¬
rı yarıya doldurmak.
Nêz
Yakın.
Nêzîk
Yakın.
Nêzîkbûn
Yakınlaşmak,
cinsî
93
münasebette
bulunmak
(meca¬
zen ) .
Nêzîkbûn
Yakına gelmek.
Nezîkî
Yakınlık.
Nêzîkî
Takriben.
Nêzîkîlêanîn
Ona
yaklaşmak,
yetişivermek.
Niçik
Çıkık diş.
Niçikkirin
Bir şeyin etrafını süs
Niqrîsk
Hıçkırık, içini çekme,
alternatif sancı ve ağrı.
Niqrîskdan
Bir uzvun alternatif
sancısı.
Niqut
Damla.
Niqutandin
Damlatmak.
Niqutik
Bir damla.
Niqutin
Damlamak.
Niqut niqut
Damla damla.
Hırlama.
veya icab ettiği için diş diş yap¬ Nirenir
Nisêbînê
Nusaybin.
mak.
Nisêbînî
Nusaybinli.
Niçikniçik
Diş diş.
Nisa
Nişasta.
Niçkoyî
Çıkık.
Nişadir
Nisadır.
Nifirr
Beddua, intizar.
Nişdar
Operatör.
Nifsî
İyi cins bir kırbaç.
Nişk
Kriz anı, sert hareket.
Nig
Ayak, tetik.
Anidenö
Nigik
İnşaat ve sair alet ve ma- Nişkeve
Nişmî
Titiz.
kinalarda ayak.
Nigik
Nilıa
Nihaka
Niham
Nijde
Süs ayakçıkları.
Şimdi.
Şimdicik.
Tabak, (yer tabakası).
Akıncı.
Nijdekirin
Akın yapmak, baskın
yapmak.
Nijdevan
Akıncı.
Nijdeyî
Akıncılık.
Nijîn
Dolu.
Nijînandin
Doldurmak.
Nijînîn
Dolmak.
Nik
Yan, yanyana.
Nikil
Gaga.
Nikildan
Gagalamak.
Nikilok
Gagalayan.
Nikilê
Uzun burunlu, çirkin ka¬
dınlara denir.
Nikilo
Uzun burunlu, çirkin er¬
keklere denir.
Nikînû
Yepyeni.
Niqrî
Büyüp kulplu kazan.
Nişmîbûn
Titizlenmek.
Nişmîkirin
Titizlemek.
Nişmîtî
Titizli.
Nişter
Zıpkın, neşter.
Nişûk
Enfiye, tütün ufağı tozu.
Nitir
Küfür, rezalet, kir, pislik,
(durma).
Nitirî
Durgun, kirli.
Nitirîbûn
Durmak, kirlenmek.
Nitiradin
Durdurtmak, kirletmek
Nitwane
Takatsiz, zayıf, zavallı.
Nivênêr
Resul, elçi, peygamber.
Nivênêr
Haberci.
Nivênêranî
Habercilik.
Nivîsî
Yazma.
Nivişt
Muska.
Üçgen şeklinde sanlmış
Nivîn
Yatak..
Nivîndanîn
Yatak sermek.
Nivînî
Yatağa ait.
Nivînker
Yorgancı.
Nivîs
Yazı.
Nivîsandin
Yazmak.
Niviştî
94
Nivîser
Yazar.
Niwênt
Film.
Niwêndingah
Sinema, stüdyo.
Nizar
Güneş görmeyen arazi.
Nizim
Alçak, engin.
Nizimbûn
Alçalmak.
Nizmetî
Alçaklık.
Nizmik
Nizimkirin
Nîhan
Yüksek olmayan, bodur.
Alçaltmak.
Cinsî münasebet, yakınlaş¬
ma.
Nîvdorge
Yarımada.
Nîvişk
Tereyağı.
Nîvro
Gün ortası.
Nîvroyi
Öğle yemeği.
Nîye
Yok, değil.
No
Biber acısı.
Nofa
Kürtlerde
kız ismi.
Üç yaşındaki inek.
Nok
Nohut.
Noker
Hizmetkâr.
Noker
Esir, köle.
Noker
Hizmetkâr, uşak.
Nokertî
Hizmetkârlık, uşaklık.
Norweç
Norveç.
Norweçî
Norveçli.
Noş
Afiyet.
Noşîcanî
Afiyetlik.
Not
Doksan (90).
Noyîn
Acı olmak, (kanal).
Nozde
Ondokuz. (19).
Nozîn
Kedi, köpek, yavrularının
üzüntülü sesleri.
Nogon
Nîhandin
Cinsî münasebette bu¬
lunmak.
Nik
Değirmen taşını indirip kal¬
dırmak için kullanılan ağaç.
Nijtin
Defetmek.
Nil
Nil nehri.
Nîne
Yoktur.
Nînetî
Yokluk.
Nînowa
Ninova, Asurilerin baş¬
kenti, şimdiki Musul.
Nuh
Yeni.
Nîr
Boyunduruk.
Nuhî
Kullanılmamış.
Nîro
Öğle zamanı.
Yenilik.
Nisan
Gelincik çiçeği ve Nisan Muhîtî
Nuhkirin
Yenilemek, onarmak.
ayı.
Nümüne.
Nîs
Nis, Fransa'da meşhur
bir Numune
Nuxumandin
Örtmek.
şehir.
Nuxumî
Örtülü.
Nisk
Mercimek.
Nuxumîn
Örtünmek.
Nîskok
Adese.
Nişan
Nişan.
Nisan
Madalya.
Nişanda"
Göstermek,
akmak, vermek.
Nuxurî
Nû
madalya
ı
N'ii.ov
İniş, başaşağı.
Nı.ştiman
Vatan.
Nîştimanî
Vatandaşlık.
Xiv
Yarım.
> ivar
Bohtan'da bir köy.
İlk çocuk.
Yeni.
Nûjen
Yepyeni.
Nura
Kürtlerde kız ismi.
Nûrenberg
Almanya'da bir şe¬
hir.
Nûrê
Kürtlerde kız ismi.
Nûro
Kürtlerde kız ismi (erkek¬
te de olur).
Nûsa
Yapışık.
95
Nûsar
Mürekkep, yazı
kebi.
Nûsan
Yazı.
mürek- Nûsandin
Yazmau.
Nûsaf (Nûraw)
Rapor.
Nûser (Nûrawan)
Mııdevvenat.
K
Ka
Saman.
Kade
Bir çeşit Kürt böreği.
Kadiz
Saman yolu, kâh Keşan.
Kadîn
Samanlık.
Kadînmeş
Bal arılarının barına¬
ğı.
Kak
Bay, ağabey.
Kaka
Çocuk lisanında yiyecek.
Ki:kil
Ceviz - badem içi.
Kakûçîl
Şalgam, soğan, yağ ve
ceviz içi ile yapılan yemek.
köyü civannda bir çeşme.
Kanya gund
İstlil nahiyesinde
bir çeşme.
Kanya qot
Ağrı'da bir köy.
Kanya şex
Mardin'in dara vadi¬
sinde bir köy.
Kenya Dûlê
Cudi dağı tepesinde
meşhur bir çeşme.
Kapan
Sarp dağ yolu.
Kapik
Kepek ve hayvanları bağ¬
lamak için ayak bağları.
Kapol
Saman tortusu.
Kal
İhtiyar.
Kapox
Ot ve saman balya yapan
Kalan
Kılıf.
kimse.
Kalanî
Ekmek ve kasap bıçakKar
Oğlak.
Kalik
Dede.
Kari
Yılan yatağı otu.
lan.
Kehribar.
Kalimast
Harmanda zekât harici Karban
Karçîn
Bir cins armut.
verilen hediye.
Harman savurmak
için
Kalko
Ruhanî
reislere
denir. Kareç
kullanılan tahta.
(Hıristivanlarda
papa dendiği gi¬
Karekew
Karlı havalarda keklik
bi).
avı.
Kalo
Dedeye hitap.
Kalûme
Kılıç, bıçak ve hançer Karê
Kürtlerde kız ismi.
eskisi.
Karik
Oğlak.
Kam
Döğen, saman makinesi.
Kari
İktidar.
Kani
Pınar, çeşme.
Karin
Yapabilmek.
Kanîka
Nusaybin içinde biricik Kartol
Patates.
memba suyu.
Karvan
Kervan.
Nakliyecilik.
Kanîya aqup pêxemeber
Ağn Karvanî
Sabah yıldızı.
dağında ziyaret sayılan Yakup Karvankuj
Karvansaray
Kervansaray.
peygamber çeşmesi.
Vakit.
Kanya-kerwana
Diyadin'de Boza Kat
96
Katjimêr
Saat.
İki yaşında koyun.
Kavil
Harabe, yıkılan bina.
Kavilbûn
Harabe olmak.
Kavir
Kavlikirin
Harab olmak.
Kevanî
Ev kadını.
Keç
Kız.
Keçik
Kız.
Keçkanî
Kız modası.
Keço
Kıza hitap.
Keçxapandin
Kız iğfal etmek.
Keçxapînok
İğfal eden.
Kedi
Ehli.
Kedîbûn
Ehlileşmek.
Kedîkirin
Ehlileştirmek.
Kedîkok
Cana yakın kimse.
Kedîtî
Ehlileşme.
Kej
Tiftik, fasıl, mevsim.
Kej
Sarışın kimse.
Kejê
Kürtlerde kız ismi.
Kejî
İnsan ve hayvan vücudun¬
daki veretler.
Kısa burunlu insan, kulak¬
sız hayvan.
Kemêl
Koyunun kuyruk nahi¬
yesinde kuruyarak pislik.
Kemik
Ağzı burnu kısaca kimse.
Ken
Kıl keçilerinde kıl içindeki
yumuşak tiftik.
Kem
Kenik
Kel başlarındaki yara ka¬
bukları.
Kendal
Bayır. Meyilli arazi, top¬
rak yığını.
Kenêr
Yabanî kiraz ağacı, mah¬
lep.
Kepelek
Hayvan otlanırken ağız
yolu ile beyine kadar giden
ve
öldüren bir kurttur.
Ker
Sağır.
Kerbiker
Parça parça.
Kerbûn
Kerehû
Kerelal
Kejî
İspanyol şallarına benzeyen Kerelaiî
yünlü gül desenli Kürt
başör¬ Kerenzer
Kereng
tüsü.
Kerengo
Kekê
Ağabey.
köy.
Kel
Bir çeşit koyun, kara gözlü.
Kerehêr
Kele
Kale.
Keri
Kelehoşk
Tarihi kale harabesi.
Kelek
Şişirilmiş tulumlara bin¬ Kerî
dirilmiş bir nevi sal.
Kerîk
Kelekvan
Bu salı
idare eden Kerîko
kimse.
Kerr
Kelem
Lahana.
Kerre
Kerûlal
Kelem
Ağaç budağı.
Kelembirin
Kışın tomurcuklu Kevan
ağaçları kesip hayvanlara
yedir¬ Kevan
me.
Kevan
Kelemok
Kapuska yemeği.
Kevane
Kelè
Tuzsuz.
Kevanî
Kelèj
Eski çarık ayakkabı.
Kevantî
Sağırlaşmak.
Kuvvetli yaz fırtınası.
Sağır, dilsiz.
Sağırlık. Dilsizlik.
Yakışıklı, sarışın.
Kenger.
Elcezire bölgesinde bir
Sağırlık, duymazlık.
Erkek eşek.
Koyun keçi sürüsü.
Kuru sümük.
Sümüklü kimse.
Parça.
Çok büyük yılan.
Yay, (okla kullanılan yay).
Hallacın yayı.
Keman için kullanılan yay.
Kemer.
Evkadını.
Ev kadınlığı.
97
Kevanjen
Pamuk halaçlıyan kim¬ Kewar
Zahire dolabı.
Kewçîrk
Bir nevi keklik.
Kewdan
Dağlatmak.
Kewêribat
Cesur keklik.
Kewêserdar
Genç ve tecrübesiz
keklik.
Kewê
Kürtlerde kız ismi.
Kewgir
Keklik avcısı.
Kewkender
Sarımtırak
renkte
se.
Kevaştin
Kemirmek.
Kevçing
Kevgir.
Kevçî
Kaşık.
Kevçîdank
Kaşıkları
mahsus sepet ve saire.
koymaya
Kevêl
Kenar, kabın üst dudağı.
Kever
Kırçıl.
Kever
Bir cins keçi.
Kevir
Taş.
Kevî
Kenar.
Kevîlok
Yampiri, eğri kenarlı,
kendini kenera çeken adam.
irice bir cins keklik.
|
Kevn
Eski.
Kevnayî
Eski.
Kevnar
Eskimiş.
[
i
j
Kevnejin
Kocakarı
Kevnaik
Eski, giyim eşyası.
Kevnîker
Atik, eski.
Kevnkê pîrê
Örümcek ağı.
Kevnkirin
Eskitmek.
Kevreaşa
Değirmen taşı.
Kevrê siwarbûnê
Binek taşı.
Kevrê Arbeşk
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kevrê
Kew
avanîya
Çakmak
taşı.
İnşaat taşı.
bûka
Gelin taşı.
cewahir
Pılanta taşı.
hesona
Biley taşı.
hêtûna
Kireç taşı.
hinguliska
Yüzük taşı.
mermer
Mermer taşı.
piş
Kalkerli gevşek taş.
peşi
İlk taş.
Sînor
Sınır taşı.
Şehkirî
Kesme taş.
tirba
Mezar taşı.
Keklik.
|
i
I
';
l
Kewsûsk
Bir çeşit keklik.
Keyso
Fırsatçı adam.
Kezî
Saç örgüsü.
Kêç
Pire.
Kêl
Mezar taşı.
Kêl
Taştan dikilen hedef.
Kêldan
Bir çeşit dikiş.
Kêm
Eksik, kusur.
Kemani
Eksiklik, ar.
Kêmav
Suyu az olan bölge.
Kêmayî
Aşağılık.
Kêmber
Geniş olmayan.
Kêmber
Az meyva ve mahsûl veren bitki.
Kêmbînayî
Miyop.
Kêmbîr
Hafızasız.
Kêmbûn
Azalmak.
Kêmçû
Silâh atışında kurşunun
hedefe varmaması.
Kêmdenk
Kısa sesli.
Kêmdîn
Göz hastalığı.
Kemhiş
Geri zekâlı.
Kêmxwîn
Kansız, zayıf.
Kêmxînî
Zafiyet.
Kêmî
Eksiklik.
KêmJdrin
Azaltmak.
Kêr
Tesir, (etki, yarama).
Kêrhatin
İşe yaramak.
Kêrnehatî
Yanamaz.
F: T
98
Kêrpékirin
Tesir etmek.
Kêrpênekirin
Tesir etmemek.
Keşan
Taşıma.
Kilçan
Küçük gemici feneri,
Kilor
Küçük delikli tandır ek¬
meği
Kin
Kısa.
Kinik
Kısacık.
Kinki»
Kısalmak.
Kinkirin
Kısaltmak.
Kinnî
Kısalık.
Kiras
Entari. Gömlek.
Kirde
İş, yapmak, emel.
Kirin
Etmek, yapmak.
Kirin
Evlenmek.
Kiritandin
Isırarak yemek.
Kirtirte
Kıkırdak.
Kirtnak
Oklava.
Kirot
Bir cins üzüm.
Kivi
Dar ağızlı bir çeşit küp.
Kivloşk
Kırışık.
Kivloş'kbûn
Kırışmak.
Kivloşkkirin
Kırıştırmak.
Kizin
Burçak.
Kir
Penis, erkek tenasül aleti.
Kod
Ağaçtan oyulmuş kab.
Kodalês
Çanak yalayıcı.
Kodbir
Süt ve yoğurtta kesilme.
Kodik
Hububat için bir ölçek.
Kodqelên
Uğursuz.
Kon
Çadır.
Konereş
Kara çadır.
Konképîre
Örümcek ağı.
Konik
Küçük çadır.
Kor
Kör.
Koraya mime
Ölüm körlüğü.
Korayî
Körlük.
Korbûn
Kör olma.
Korim
Ölüm.
Korkirin
Kör etmek.
Korko
İki ekimden 7 ekime ka
dar 5 tehlikeli gün.
Kovik
Huni.
Kovik
Dolma.
Kovik
Palamut ve mazanın
buğu.
Kuç
.
ka¬
Taş.
Külek
Topal.
Kulekbûn
Topallık.
Kulekkirin
Topallaştırmak.
Külekti
Topallamak.
Kul
Yara,
keder.
Kulik
Çiçek.
Kulî
Çekirge.
Kulyebeşik
Ziraatte
musallat
olan muzur çekirge.
Kulyêzer
Sarı çekirge, ağaçları
mahveden bir cins.
Kulav
Keçe.
Kulbûn
Yaralanmak.
Kuldar
Kederli.
Külek
Pencere.
Kulekbûn
Topallamak.
Kulekkirin
Topal etme.
Kulî
Yün ve pamuk fitil,
çekir¬
ge
Kulî
Büyük yağan kar parçaları.
Kulkirin
Yaralamak.
i
Kulmal
Kulor
Kulzikî
Felâketzede.
Simit.
Açlık.
Kuncî
Susam.
Kuncîkerk
Yabanî susam.
I
Kund
Baykuş.
Kundur
Kabak.
Kundirêmeranî
Bal kabağı.
Kurap
Amca oğlu.
Kurdûnde
Erkek evlâtsız.
Kurebeş
Bir çeşit hayvan.
Kurêkem
Matemli kadın.
Kurîk
Kurîsk
Kıvır, lüle.
99
Kurîsandin
Kırpmak.
Kurîşkî
Kıvırcık.
Kürk
Kuluçka.
Kurkketin
Kuluçka yapma.
Kurkirin
Traş etmek.
Kurmî
Kurtlu.
Kurt
Kısa.
Kurtayî
Hülâsa, kısaca.
Kurtbûn
Kısalmak.
Kurte
Kadınların giydiği üç etek.
Kurkabuhurî
Nusaybin'in İstilil Kurtik
Cepken gömlek.
Kurxal
Dayı oğlu.
nahiyesinde bir köy.
Kurka çeto
Mardin'in meşhur Da¬ Kııştin
Öldürmek.
ra vadisinde güzel bir köy.
Kuştî
Maktul, öldürülen.
Kurmam
Amcaoğlu.
Kûçik
Köpek.
Kurmanc
Kürtlerin en kalabalık Kûçkayî
Köpeklik.
taifesi.
Kûçkêervana
Gece evlere giden
Kurmancî
Bu tarafların konuş
hırsız köpek.
tuğu Kürt lehçesi.
Kûçkêhar
Kuduz köpek.
Kursî
Kök, azı.
Kûçkêpolisa
Polis köpeği.
Kurra
Kurt.
Kûçkêmotka
Kümeslere gidip
Kurmêberfê
Alışkanlık huyu.
yumurta içen köpek.
Kurmedarê
Ağaç kurdu.
Çoban köpeği.
Kurmik
Hıyar, kavun, karpuz Kûçkeşivana
Kûç kûç
Köpeği çağırmak.
ufağı, küçük.
Obe
Ocax
Ode
Of
Ol
Olaq
Obc.
Ocak.
Oda.
Af.
Mezhep.
Asil olmayan at.
Ornerya
Mardin, Nusaybin, Sa¬
vur ve Midyat arasında
büyük
bir Kürt aşireti.
One
Kalça.
Ördek
Ördek.
Ordekabej
Yabanî ördek.
Kürtlerde kız adı.
Ölçek
Bir hububat ölçüsü, (Nu¬ Ordekê
Oryat
Fahişe, utanmaz.
saybin'de 25 kilo buğdaydır.)
Osman'ın Kürtçe deyimi.
Omerî
Ömeryan aşiretine men¬ Osé
sup kimse ve bu aşiret tarzında Osk
Osman'ın Kürtçe deyimi.
bir kıvafet.
Osmanî
Osmanlı.
Pa
Ama.
Pa
Ayak.
Paben
Ayak bağı.
Pac
Haç
Paçê
Pencere.
Bez.
hevîr
Hamur bezi.
100-
Paçavra, gevşek sönük şey¬ Panayî
Paçik
ler.
Paçxwir
Padîşe
Rüşvetçi, beleşçi.
Padişah.
Tavla. Ahır.
Geniş, yassı.
Pageh
Pahn
Pahnayî
Yassıhk.
Pahnî
Topuk.
Pahnbûn
Yassılaşmak.
Pahnkirin
Yassılaştırmak.
Paîz
Sonbahar.
Paîzok
Kürt klâsik müziğinin bir
makamı.
Genişlik.
Panbûn
Genişlemek.
Panik
Yassıca.
Panî
Topuk.
Pankirin
Yassılaştırmak.
Pap
Tortu.
Papa
Papaz.
Palo
Elâzığ'ın bir ilçesi, (tandır¬
dan küle düşen ekmek).
Papeşk
Serpinti halinde yağmur.
Papor
Vapur.
Papor
Gaz ocağı.
Papûç
Papuç.
Paq
Baldır.
Pakbûn
İyileşmek.
Paqij
Temiz.
Paket
Paket.
Temizlenmek.
Pakkirin
İyileştirmek, temizlet¬ Paqijbûn
Paqijkirin
Temizlemek.
mek.
Paqijî
Temizlik.
Pal
Meyil.
Paqpak
Kaynayan bir şeyin
Pal
Yamuç.
kardığı ses.
Pal
Yaslanma.
Par
Hisse.
Palamar
Hücum.
Geçen sene.
Palamander
Hücum eden, muha¬ Par
Para
Sonra.
cim.
Paranewe
Yalvarma.
Paldan
Yaslanmak.
Kurumak.
Paldan
Uzanmak, mahsulün
üst Parastin
Paraman
Geri kalmak.
üste yaslanması.
Parça
Parça.
Paie
İşçi (umumiyetle işçi).
çı¬
Paie
Pareşa
Palûte
İmece.
Palûtekirin
İmece yapmak.
Parez
Kavun, karrpuz bostanı,
muhafaza.
Parêzê
Paris.
Parêzer
Avukat.
Parêzer
Hami, muhafız.
Parêztin
Muhafaza etmek.
Parêzvan
Korucu.
Pari
Lokma.
Parkirin
Taksim etmek.
Ziraat işçisi, biçici.
Palevan
Ziraat işçisi. Biçimi.
Palêyî
Ekin biçme.
Paleyîkirin
Ekin biçmek, hasat.
Palik
Alet ve makinalarda
ek
parçaları sıkıştırmak için ortaya
konulan rondelâ somun v.s.
Palkahèlet
Sapanda bir destek.
Palvedan
Pan
Paronek
Yaslamak.
Yassı.
Panav
Yüksek yayla ve
arasındaki düzlük.
dağlar
Bohtan'da bir köy.
İki yaşında dana.
Paronek
Boyunduruk ile sapanı¬
nı bağlamasını temin eden bağ.
Parpar
Semiz otu.
101Pars
Par sek
Dinleme.
Dilenci.
Payedar
Yüksek rütbeli. Muvaf¬
fak.
Payedarbûn
Muvaffak olmak.
Payîz
Sonbahar.
Payîzî
Sonbaharda yetişen mey¬
Parskirin
Dilenmek.
Parsûstûr
Kendini beğenmiş.
Parsûxwar
Zaif, dişi, fakir.
veler.
Parxwan
Döş etin kaburga kısmı.
Klasik Kürd müziğinde
Parxvanadagirtî
Kaburga dolma¬ Payîzok
bir makam.
sı.
Bölmek.
Paryê mihê
Koyun lokması de¬ Paykirin
Paykirî
Bölünmüş.
nen bir ot.
Paz
Koyun, keçi, küçük baş hay¬
Parzinandin
Süzmek.
van.
Parzûn
Süzgeç.
Pazde
(15) onbeş.
Parzûnkirin
Süzdürmek.
Pazdehem
Onbeşinci.
Pasaport
Pasaport.
Pazkovî
Yabanî keçi, koyun, dağ
Pasavî
Serçe kuşu.
keçisi, geyik.
Pasiwan
Hudut bölgelerinde hal¬
Pehîn
Tekme.
ka verilen geçiş belgesi.
Pehîndan
Tekme atmak.
Paşvevegerandin
Reddetmek, ia¬
Pehnok
Tekme atan, huysuz.
de etmek, geri göndermek.
Pejin
Çalı.
Paşdan
Arka vermek, tedbirsizlik. Pel
Yaprak.
Paşdoşek
Sadrazam, başvezir.
Pelax
Baharın kuruyan otları.
Pasewar
Halef.
Pelendar
Cop.
Paşî
Son.
Paşîv
Sahur, akşam yemeğinden
sonra yenen aparatif.
Paşketin
Geri kalmak.
Paşkirin
Geciktirmek.
Paşmane
Geri kalma.
Paşmayî
Bakiye.
Paşa.
Kürtlerde erkek ismi.
Paxêl
Kızak.
Paxil
Bağır, koyun, etek.
Pay
Hisse.
Papbûn
Taksim edilmiş.
Paydan
Bölmek.
Paydar
Muvaffak olan.
Paydarî
Muvaffakiyet.
Paye
Fiyaka, derece, rütbe.
Paye
Açı, zaviye.
Paşe
Paso
Pelepel
Acelecilik.
Pelé Binerdka
Şalgam yaprağı.
Pelêçixara
Sigara yaprağı.
Pelêdara
Ağaç yaprağı.
Pelé kardîyê
Saralık, yılan otu
yaprağı.
Pelé kelema
Lahana yaprağı.
Pelé reza
Bağ yaprağı.
Pelé sîra
Sarımsak yaprağı.
Pelé zer
Sararmış yaprak.
Pelxem
Balgam.
Pelik
Jilek bıçağı.
Pelik
Pelik
Süs için kullanılan pullar.
Çelik çomaktaki çelik kıs¬
mı.
Pelk
ağaç.
Pelûl
Çay kenarında yetişen bir
Lapa.
102
Perişana
Kürdlerde kız ismi.
Pelûla pestîqê
Pestil lapası.
Perişan etmek.
Pelpel
Kaynayan bir şeyin hali, Perîşankirin
Perîşantî
Perişanlık.
yaprak yaprak.
Perîxan
Kürdlerde kız ismi.
Pelûlî
Lâpamsı olmuş yemek.
Kürdlerde kız ismi.
ePlwesyayî
Yaprağı
dökülmüş, Ferixané
Teessüf.
mecazi manada ölümü yaklaşmış. Peroş
Perrû
Sadaka olarak verilen el¬
Pembo
Pamuk.
bise.
Pena
Köşe.
Pert
Saçma.
Penba
Pembe.
Pertal
Manifatura.
Pençe
Pençe.
Pertbûn
Etrafa saçılmak.
Pencenar
Garzan'da bir aşiret.
Pertû bilav
Darına dağınık.
Penêra
Kürtlerde kız ismi.
Perûs
Esef, teessüf.
Peng
İpek, iplik çilesi.
Pesibîn
Yıkılmaya yüz tutmuş
Pengê
Kürtlerde kız ismi.
harap bina.
Pengizandin
Sıçrama.
Peşin
Övgü.
Pengizî
Sıçradı.
Pesinanadin
Meth etmek, övmek.
Penîr
Peynir.
Pesindan
Meddahlık.
Penîrê kesidandî
Salamura,
Pesinatî
Reklâmcılık.
Edirne tipi peynir.
Pesinker
Meddah.
Penîrê helandî
Kaşar peyniri.
Pesîn
İlk.
Penîrê meşke
Tulum peyniri.
Pespende
İtibarsız insan, adi in¬
Penîrê Sîrik
Otlu peynir.
san.
Pepik
Keçeci.
Geveze, çenesi düşük ka¬
Pepûk
Baykuş, mecazi anlamda Pespor
dın.
perişan.
Hisse.
Pepûkê
Uğursuz şekilde kadına Peşk
Peşk
Yağmur serpintisi, su dam
hitap.
laları.
Pepûktî
Pervasızlık.
Pepûle
Kelebek, pervane.
Peşkavetin
Serpmek.
Peşkbaran
Yağmur serpintisi.
Per
Yan, taraf, cihet, kenar.
Peşkdan
Hisse vermek.
Per
Tüy.
Perawî
Defter.
Peskxwestin
Hisse istemek.
Pesqeleh
Komik kimse.
Perde
Perde.
Pere
Kâğıt, yaprak, defter, ev¬ Peşûş
Kof.
rak.
Pexsan
Kürtlerde kız ismi.
Perest
Tapmak.
Peya
Yaya.
Perestin
Tapınmak.
Peyabûn
Yaya kalmak.
Peritandin
Tüylerini yolmak.
Peyakirin
Bir kimseyi bindiği
Peri
Tüv.
şeyden indirmek.
Perişan
Perişan.
Peyatî
Yaya, piyade.
Perîşanbûn
Perişan olmak.
Peyda
Bulunmuş mevcut.
103
Peydabûn
Bulunmak.
Peyda kirin
Bulmak.
Peydok
Römork.
Peydeçûn
Tabiî.
Peyin
Gübre.
Peyje
Merdiven.
Peyman
Andlaşma.
Peyman
Kürdlerde kız ismi.
Peymangirt
Ahde sadık, sadık.
Peymangirtin
Ahde sadık olmak,
sözünde durmak.
Peyrûza
Kürdlerde kız ismi.
Peyrûze
Firuze taşı.
Peyv
Bir hastalık.
Peyvvend
Bağ, ayak bağı.
Peywenda
Muvasalat, ulaştırma.
Peywendî
İrtibat alâka.
Pez
Eğnam, koyun, keçi v.s.
Pezîzonk
Kuş ve kümes hayvan¬
larının taşlığı.
Pê
Pêç
Ayak.
Sargı.
Sarma.
Sarmak.
Sargılık.
Çocuk kundağı.
Paket, tomar.
Sarılmak.
Tekerlek.
Uğraşmak,
Pêçan
Pêçandin
Pêçdari
Pêçek
Pêçek
Pêçin
Pêçke
Pêdaketin
Müessir olmak, t esn¬
etmek, dokunmak.
Pêket
Münasebet, yakışma.
Pêketin
İnfial, ateşin tutuşması.
Pêketin
Yakışmak.
Pêketî
İnşial eden.
Pékeve
Beraber, bir arada olma.
Pêkhatin
İnsicam, irtibat.
Pêkhenan
Yola getirmek.
Pekin
Pekin.
Pél
Dalga, hayvanda kol.
Pêlav
Ayakkabı.
Pêlavker
Ayakkabıcı.
Pêldan
Dalgalanmak.
Pèle
Zaman, çağ.
Pêlekan
Merdiven.
Pélewan
Pehlivan.
Pêlpêl
Basamak, dalga dalga.
Pên
Tekme.
Pênç
(5) beş.
Pençem
Beşinci.
Pênchezar
(5000) beşbin.
Pêncî
Elli (50).
Pêncsed
(500) beşyüz.
Pêndan
Tekmelemek.
Pênek
Tekme atan.
Pêneketin
Yakışmamak.
Pêneketî
İnşiat etmiyen, tutuşma¬
alâkadar
olmak.
Pégirtin
Tâbi, mensup.
P'girtî
Malûm bir şeyi tutmak
Pêjin
Hafif ses, his.
Pcjinkirin
Ses duymak, dinlemek.
Péknîn
Hazırlanmak.
Pékenandin
Alay ettirmek.
Pékenîn
Gülmek (birisine
gül¬
mek ı.
Pêkenok
Alay mevzuu olan kim¬
se.
Pêkêrkirin
yan.
Pênlêxistin
Penûs
Pênûsbir
Pénûsîgeç
Tekme vurmak.
Kalem.
Kalemtraş.
Tebeşir.
Pênûsîmiz
Kurşun kalem.
Pîqazk
Kaz ayağı otu.
Pêpask
Akar suların
içine geç¬
mek için birer adım mesafe ile
konan taşlar.
Pépetî
Yalınayak.
Pêpilik
Merdiven, basamak.
104
Peşmalk
Merdiven basamağı.
Cambaz ve çamurlu ha¬ Peşmerge
valarda kullanılan uzun çatallı Peşkirin
Pêpileke
Pêpilke
Önlük.
Fedayi.
Bilmek, anlamak.
Önce, mukaddem.
Ön ve arka, ileri geri.
Adres.
ağaçlar.
Pêra
Havi, beraber.
Pêsraw
Pêrar
Pérestî
Pêrêst
Pêswan
Pêt
Ateş parçası, kıvılcım, pepe.
Fêtik
eŞlâle, kıvılcım, pepe.
Pêvdaleqandin
Asılmak.
Pêve
Onunla, bundan sonra, ile
ekli.
Pêvekirin
Eklemek, takmak.
Pêvrabûn
Kıyam etmek, kalkıp
tutmağa çalışmak.
Pêvrzeliqandin
Yapıştırmak.
Pêwir
Süreyya yıldızı.
Pêwirî
Ses ksııkhğı hastalığı.
Pêwasti
Hakkından gelmek.
Pêwende
Ayakbağı, hayvanların
bağlamak için ip, alâka.
Pêwest
Vacip.
Pêwest
Zaruret.
Pêwestî
İhtiyaç.
Pêwîist
Zaruret.
Pêwîstin
Muhtaç olmak.
Pêxew
Yatak.
Pêxember
Peygamber, Resul.
Pêxistin
Yakmak.
Pêxistin
Sürtmek.
Pêxistî
Yakılmış.
Pêxwas
Yalınayak, (Mecazi an¬
Evvelki sene.
Prestij.
İndeks, fihrist.
Yaka, kapının iki tarafı.
Pêpênkirin
Yamalamak.
Peş
Ön, ileri.
Peser
Peş
Bilgi.
Peşabûn
Sevmek.
Peşandan
Delâlet etmek, göster¬
mek.
Peşandar
Delil, rehber, kılavuz,
önder.
Peşber
Par.
Peşdeçûn
lîerlemek.
Peşdeşkirin
İlerletmek.
Peşdestî
Peşanga
Peşenk
hayvan.
Pêsewar
Pësewa
Mukad.
Pazar, sergi.
Önde giden ve baş çeken
Selef.
Önder, reis.
Peşik
Eteğin iki yanma eklenen
verevler.
Peşi
Önce, sivrisinek.
Peşîdan
Ön vermek.
Peşîketin
Önüne düşmek, yol
göstermek.
Peşkeş
Takdim, göze batan.
Peşkeşkirin
Takdim etmek.
Peşkirin
Göstermek.
Peşkirin
Dermeyan etmek.
Peşkiri
Teşhir.
Peşkir
Havlu, peşkir.
Pêsîwar
Önder, danışman.
Peşma
Cibinlik.
Peşmal
Önlük.
Peşûpaş
lamda yankesici).
Kabadayı.
Pêxwas
Şirvan'da bir köy (8OOO0
alimin bu köyde medfun olduğu
söylenir).
Pèyrew
Tüzük'
Pêzandin
Bildiri, tebliğ etmek.
Pêzeveng
Pezevenk.
Pic
Sönük.
Pêy
105
Picbûn
Şiş olan bir şeyin sön¬
mesi, sönmek.
Piçek
Bir parça.
Piçikî
Biraz.
Piçkirin
Söndürmek.
Piçûk
Küçük.
Piçûkbûn
Parçalamak,
küçül¬
mek.
Piçûkkirin
Küçültmek, parçalat¬
mak, şiş bir şeyi indirmek.
Piçpiçîn
Ekşiyip kabartmak, fer¬
mantasyon, mayalanma.
Pif
Üfürük.
Pifkirin
Üfürmek.
Pinihin
Dövmek.
Pir
Çok.
Pir
Köprü.
Pirabatmanê
Batman köprüsü.
Piramala badê
Batman köprüsü
Badê (ailesinin köprüsü).
Pira reş
Diyarbakır'da
meşhur
kara köprü.
Pira silîva
Dicle üzerindeki Sil¬
van köprüsü.
Tirayi
Çokluk.
Pirbûn
Çoğalmak.
Pirç
Tüy.
Pirç
Kıl.
Pirçik
İnce yumuşak tüy.
Pirçupal
Ölü hayvanların dökün¬
tü yün ve kılı.
Pijan
Pişmek.
Pijandin
Pişirmek.
Pijîn
Pişme.
Piretî
Üretim.
Pijkoj
Düğme.
Karasabanda birinci
ve
Pik
Yüz üstü, (âşık kemiğinin Pirik
ikinci parçayı tutturan parçalar.
çukur tarafının vere gelmesi ha¬
Pirik
Küçük köprü.
li).
Pirik
Telme, tortu, çirkef, batak.
Piling
Kaplan.
Piling
Cemre.
Piri
Çokça.
Pirîsk
Kıvılcım.
Pilingêavê
Su cemresi.
Pirkirin
Üretmek, çoğaltmak.
Pilinge erdê
Toprak cemresi.
Pirot
Protestan.
Pilingê bê
Hava cemresi.
Pirot
Çömlek.
Pilite
Fitil.
Pirpirok
Uçurtma.
Pilopilo
Bir toprak böceği.
Dolu, birden, ansızın.
Pilor
Pekmez ve undan yapılan Pirr
bir nevi helva.
Pirs
Sual.
Pirsa paşi
Son söz.
Piloris
Bohtan'da bir köy.
Atasözü.
Pilpilînîk
İbriğin ince ağzı ve Pirsa peşiya
Pirsandin
Soruşturmak.
fiskiye.
Sorgu sual.
Pilpilînekamisîn
İbriğin ince ağzı. Pirsarî
Pirsamîrêbota
Atasözü.
Pilûsk
Oluk.
Söz değiştiren.
Pincar
Yenen bütün vabani ot¬ Pirs guher
lar.
Pirs guhêz
Dedikoducu.
Pirsik
Sözcülük.
Pind
Hayvanda anus. (göt).
Pirkirin
Sormak.
Pindakirin
Aforoz etmek.
Pinih
Dayak.
Pirsokî
Bilmece.
Pinihandin
Davak attırmak.
Pirşeng
Enstantane.
106
Pirta
Zı ikanda bir köy.
Pirteqal
Portekiz.
Pirteqal
Portakal.
Pirteqalî
Portekizli, bir renk.
Pirtir
Daha fazla.
Pirsvekirin
mak.
Pirsiyan
Pişpiş
ğın.
Pişrûk
Kediyi çağırmak için
ça¬
Bulgur unu.
Pişrûke buxur
Bulgur ufağı, çiğ
köftelik.
Soruşturma,
sual aç¬ Pist
Bel, arka.
Pist
Kuşak.
Piştdan
Güvenmek.
Soruşturma.
Sorgu - sual.
Piste
Yer fıstığı!
Daha çokça, çoklukla.
Piştek
Marangozların tahtalarını
Kitap.
tutturduğu ağaç, destek.
Pürüz.
Piştik
Kürtlerde geniş yassı bir
Hav.
kemer.
Pirsiyar
^irtiri
Pirtûk
Pirtûk
Pirtûk
Pirtûkfiroş
Kitap satan.
Pirtükfiroşî
Kitap satıcılığı.
Pirtûkvan
Kitapçı.
Pirtûkxane
Kütüphane.
Pirûsya
Prusya.
Pirûsyayî
Prusyalı.
Pirzik
Çiban.
Pisê pismama
Amca oğlu.
Pisîk
Kedi.
Pismam
Amca oğlu.
Pismametî
Akrabalık amcazadelik.
Pispisankirin
Fısıltı yapmak.
Pispisî
Fısıldayış.
Pispisok
Fısıldayan kimse.
Pirsok
Sual soran.
Piştek
Fena, bozuk.
Piste
Yer fıstığı.
Pişti
Arkalık, Kürtlerin sırtla ta¬
şıdıkları yük.
Pişti
Den sonra.
Piştdan
Güvenmek, inanmak, em¬
niyet etmek.
Piştkoj
Kambur olmak.
Piştkojbûn
Kamburluk.
Piştkojkirin
Kamburlaştırmak.
Piştkojkirin
Muhafız.
Piştmer
Emin olmak.
Piştkulî
Şüphe.
Pistqop
Kambur.
Pistqobkirin
Kamburlaştırmak.
Pistqopî
Kamburluk.
Fiştrast
Emin olarak.
Piştrastbûn
Emin olmak.
Pîştrastî
Emniyet.
Pitê
Kocanın karısına hitap şekli.
Pışyar
Garzan'da bir köy.
Nokta, romatizma için vü¬
Pişyar
Gevşek, kof, (Değirmen¬ Pitik
cuda yapılan döğmc.
de havaya savrulan un tozu.
Pitir
( + ) Artı işareti.
Piş
Dalak, kof.
Pişk
Hisse, pay (Kura).
Pitirpêrar
Geçen yıl değil daha
Pişkinin
Aramak, taharri etmek.
evvelki yıl.
Pişko
Cemre.
Pitirpêr
Dün değil daha evvelsi
Piskul
Koyun ve deve pisliği.
gün değil, daha evvelsi gün.
Pişovik
Sabun artığı.
Pitirpitir pêrar
Evvelki yıl de-
107-
Pîrbûn
ğil, daha evvelsi yıl değil, 3 sene
evvelki yıl.
Pitirpitir pêr
Dün değil, evvelki
dün değil, daha evvelki gün (3 gün
önce).
Pitpitok
Dırdır eden kimse.
Pizan
Doğumdan sonra gelen son
Pireda
İhtiyarlamak.
Annneanne, babaanne,
ne¬
ne.
Pîrek
Pirektî
Kadın.
Kadınlık.
Pîrejin
İhtiyar kadın, acuze.
Pîremam
İhtiyar amca.
Pîretî
İhtiyarlık.
Pizik
Çıban.
Pizî
Uçkur yeri.
Pizijkî
Tıbbî.
Pizijk
Tıb.
Pizrûk
Ergenlik, çıbanları vücut¬
taki pişik ve saire.
Pî
Omuz.
Pî
Yunanca (P) harfi.
Pîbik
Gözbebeği.
Piç
Piç.
Piçi
Piçlik.
Pîcî
Parmak uçları.
Pij
İnşaatta kullanılan ufak taş¬
lar.
Pîj
Taş ve ağaçların kırık parça¬
Pirik
Pîrik
Piri
Nene.
Ebe.
İhtiyarlık.
Pîrka melekdas
Pirkirin
Bukalemun.
İhtiyarlatmak.
Pîrkemal
Nusaybin'in Zorara kö¬
yünde bir ziyaretgâh.
Pirûpendî
Vecize.
Pîroz
Mübarek, kutsal, Kürtlerde
kız ismi.
Pîrozank
Yabanî kuşların follu¬
ğu.
Pîrozbûn
Mübarek olmak.
Pîroze
Kürtlerde kız ismi.
Pirozê
Güvercin büyüklüğünde
ları.
bir kuş.
Pîjdanok
Süpürge yapılan ot:
Pirozî
Kutsiyet.
Pîjik
Kilim dokumada kullanı¬ Pis
Pis.
lan sivri alet.
Pîsbûn
Kirli olmak.
Pîjik
Şeytan tırnağı.
Pisiyi
Kirlilik, suiistimal, fakir¬
Pile
Derece.
lik.
Pîlik
Teyze.
Pîskirin
Kirletmek.
Pîne
Yama.
Piş
Bilgi, iş.
Pînedoz
Ayakkabı eskicisi.
Pîşpekirin
Bilmek.
Pîneker
Yamacı.
Pîşo
Bez yanığı, kav.
Pînekirin
Yamalamak.
Pil
Harf.
Pînepîne
Yama yama, lime li- Pil
Alev.
me.
Pitnas
Okur - yazar.
Pip
Fıçı.
Pîtnenas
Umumi.
Pir
İhtiyar.
Pîtî
Okuma.
Pîran
Diyarbakır'ın Dicle ilçesi- Pît'aşnayî
Harfi tarif, artıkıl.
nin eski adı.
Pîtol
Filozof.
Pirabok
Cadı.
Pilolî
Filozofi.
j
i
i
|
I
108
Poş
Ölçme.
Pîvandin
Ölçmek.
Pi van
Pîvanîkirin
Ölçtürmek.
Pîvanker
Ölçücü.
Pivayî
Ölçülü.
Sabun imalâtında
vuruşu.
Yapağı, döküntü.
Doğuşken boynuzlu
hay¬
van.
Poşman
Pivaz
Soğan.
Pivazterk
Taze soğan.
Pivok
Çiğdem.
Pîyale
Kadeh.
Piyan
Piyano.
Pızijk
Doktor.
Pîzpîzok
Uzun kuyruklu bir be¬
yaz kuş.
Pîzîzûn
Ekin biçildikten
sonra
yerde kalan artık.
Pol
Para.
Pol
Kürek kemiği.
Pol
Klas, sınıf.
Pola
Çelik.
Polê
Şirvan'da bir köy.
Polipoşman
Çok şişman olmak.
Polonî
Polonyalı.
Polonya
Polonya.
Pok
Diş eti.
Ponij
Düşünce, fikir.
Ponijandin
Düşündürmek.
Ponijîn
Düşünmek.
Lor
Saç.
Porang
Boynuz
Poşek
Poşek
Pişman kimse..
Poşmanî
Pişmanlık.
Poşmanbûn
Pişman olmak.
Poxik
Püskül.
Poxîn
Muhtelif meyvelerden ya¬
pılan un.
Pronav
Zamir.
Poz
Bohtan'da bir köy.
Pûçetî
Feslik, mahzursuzluk.
Pûçik
Feslice.
Pûçkirin
Uğuşturmak.
Pûk
Yeni yağan kar.
Pûş
Kuru ot.
Pûşî
İpekten yapılmış bir nevi
baş örtüsü.
Pûsûpelax
Meranın otlu ve bere¬
ketli oluşu.
Pûç
Mefluç kimse.
Pûç
Tahılın, başağın tanesizliği.
Pûç
Ceviz ve bademin içsiz olu¬
şu.
Dabağlanmış deri vesaire.
Kesik, bozuk.
Pûçabûn
Sakız v.s. yiyeceğin ke¬
silmesi
çürümesi.
kulla¬
Pûçik
Çekirdeksiz meyve, özsüz,
nılan kimyevî melod.
Porçê
Peruka.
Porçêkêr
Perukacı.
Porêbi kurîşk
Kıvırcık saç.
t'orereş
Siyah saç.
Pore spî
Beyaz saç.
I-'orê zer
Sarı saç.
Por kurê
Kadınlara beddua
bında (kesik saçlı).
Porpare
Şehriye, kılcal.
Poste
PTT.
Pûç
Pûça
gevşekçe, mefluç.
Pûçkirin
Tabağlamak, felç etmek
saymamak.
ba¬
I'ûçetî
Gevşeklik, mefluciyet.
Pûng
Nane otu.
Pûnga bej
Susuz yetişen bir ne¬
vi nane otu.
Pût
Hayvan yemi.
Pûxt
Pûxte
Öz.
Becerikli, güzel kıyafetli.
109-
Qalen
Kız başlığı.
Qabale
Götürü.
Qalik
Halka.
Qabalekirin
Götürü almak.
Kabuk.
Qabalê
Mardin'in yakınında bü¬ Qalik
Qalist
Buruşuk ağaç kabuğu.
yük bir köy.
Qalkirin
Bahis etmek.
Qabaqab
Takunya.
Qalkirin
Gümüşü saf hale getir¬
Qabaqab
Kekliğin ötmesi.
mek.
Qabilcewz
Sason'da bir köy.
Qalo
Taş veya kireçten ekmek
Qabûr
Kırık çömlek parçası.
saçı.
Qabzûn
Kapsül.
Küçük orak.
Qaçik
Keçinin kuyruğu, kuyruk Qalûç
Qalûbal
Surdan burdan.
sokumu.
Qamçî
Kırbaç.
Qaçik
Mertek.
Qamçîkirin
Kırbaçlamak.
Qaf
Kafatası.
Qamçîyê çeçanî
Çerkez tipi kır¬
Qaf
Saksı.
baç.
Qafûr
Güyuris denen
bir otun
hamurundan
yapılan kap.
Qame
Kama.
Parmak.
Qafik
Kırık küp, testi kırığı par¬ Qamik
Qamislokê
Nusaybin yakınında
çaları.
bir Suriye kazası (Kamışlı).
Qafkilaz
Çanak, çömlek, seramik.
Oantir
Katır.
Qagiz
Kâğıt.
Bir nevi terazi.
Qahfûr
Güvriz denen bir ottan Qapan
Qapan
Fiyaka.
yapılan bir zahire kabı.
Qapantî
Kibir.
Qaîl
Razı.
Qaput
Palto.
Qaîlbûn
Razı olmak.
Qaqeres
Siyaha yakın renkte
Qaîlkirin
Razı» etmek.
cins kapak.
Qaîiltî
Razı olmak.
Qaqê
Küçüklerin yumurtaya ver¬
Qajik
Kengel sakızı.
diği isim.
Qajîn
İnlemek.
Qaqilok
Yenen yabani bir ot.
Qajqaj
Çağırtı.
Qaşişk
Siyah güvercinden kü¬
Qal
Sıra, nöbet.
çük bir kuş.
Qal
Puan, şans.
Oar
Din talebesinin okuduğu köy¬
Oalaw
Şişman.
den topladığı yemek, cer.
Qalawbûn
Şişmanlamak.
Qarag
Kenar, sahil.
Qalawî
Şişmanlamak.
Qarç
Kuyruk sokumu.
Qalawkirin
Şişmanlatmak.
Oarç
Bir nevi ağaç.
Qalax
Tezek.
110-
Qarot
Bitkilerin sapı.
Qarqar
Gürültü patırtı.
Qarqarok
Gürültülü patırtılı kim¬
se, zayıf insan.
Qarûme
Yenen yabanî bir ot.
Oarûşe
Çalı süpürgesi.
(}as
Kadar, miktar.
Qaş
Yüzük taşı.
Qaşo
Yani, güya.
Oaşim ;' Güzel kokulu yabanî ot.
Qatix
Sülten mamul gıdalar.
Qawêr
Çember.
Oawêr
Elek, lef gibi şeylerin ke¬
narı, Yezidilerin yakası.
Qawît
Kavrulmuş
un, arpanın
liriği.
Qaîş
Kayış.
Qayîş
İnat, aksili.
Qaymax
Kaymak.
Qaz
Yün ipliği.
Qazin
Kazık.
Qazoxkirin
Kazığa vurmak, bir
idam tarzı.
Qe
Niye.
Qe
Hiç.
Qeb
Güreş.
Oebale
Götürü.
Qebd
Tutamak, kabza.
Qebalê
Mardin'de bir koy.
Oebizandin
Eğilmek, bükülmek.
Qebiz
Kambur, eğik.
Oebizîn
Eğilen, bükülen.
Qed
Hiç.
Qedandin
İdare etmek, bitirmek.
Oedege
Yasak.
Oedekirin
Yasaklamak.
Qedûm
Keser.
Qel
Sudan çıkarılan şey.
Qefandin
Sudan çıkarmak,
bul¬
mak.
Oefil
Donma.
Qefilândin
Dondurmak.
Qefilin
Donmak.
Qefili
Donmuş.
İQefş
1
'
Qeft
Oelaç
Orta düzlük.
Sap, kabza.
Kıraç.
Qelaçî
Kıraç ahalisi.
Qelandin
Kavurmak.
Qelastin
Yarmak.
Qelat
Kale.
Qelew
Şişman.
Qelendera
Bohtan'da
bir köy,
Mardin'de bir çay.
Qelewkirin
Şişmanlatmak.
Qeleqandin
Yerinden oynatmak.
Qelêqi
Yerinden oynamış.
Qelizîn
Eğilerek gitmek.
Qelî
Kavurma.
Qêlîpîvaz
Soğan ve et kavurması.
Qelîsêl
Saç kavurması.
Qelq
Hareket, debreniş.
Qels
Zayıf.
Qelsayî
Zayıflık.
Qelsbûn
Zayıflamak.
Qelsemêr
Zebûn, korkak.
Qelsî
Zayıflık.
Oelskirin
Zayıflatmak.
Qelş
Çatlak.
Qelsok
Yarma odun.
Qelsat
Kapı ve, pencere üstünde¬
ki kiriş.
Qelsqels
Çatlak, çatlak.
Qem
Avuç.
Oemb
Yapışık, ikiz meyve.
Qeman
Korumak.
Qemçik
Saç perçemi.
Oemer
Esmer, yağız.
Qemerdîn
Kavsi pestili.
Oemîrandin
Kızartmak.
Oemitandin
Sökmek.
Qemitî
Sökülmüş:
111-
Qemsar
Qemtik
Qermiçandin
Büzmek.
Qermiçok
Büzgü.
Qena
Qermo
Büyümemiş kimse.
Qerisandin
Soğutmak.
Qenare
Oencanî
İyilikli.
Qerisî
Soğumuş.
Qerpal
Paçavra.
Qençbûn
İyi olmak.
Qencê
İyi olan dişi (kız adı).
Qerpîn
Şıngırtı, patırtı.
Qencî
İyilik.
Qersûn
Bir nevi testi.
Qertaf
Arı kovanının en son be¬
Oencîker
İyilik seven.
Qenckirin
İyileştirmek, iyi etmek.
yaz taze peteği.
Qenctir
Daha iyi.
Qertek
Hububatı savurarak te¬
Oenctirkirin
Daha iyi etmek.
mizleme.
Qenco
Kürtlerde erkek ismi.
Qergesûn
Eğlence, hengâme.
Qend
Nebatî şeker.
Qesar
Kumaşı beyazlatmak ren¬
Qenda
Onun kadar.
gini açmak.
Oendeharî
Bir çeşit buğday, (er¬ Qesari
Bu ameliyeyi yapma.
ken yetişip bol nişastalıdır).
Qesarkirin
Bu ameliyeyi yapmak.
Qene
Bari.
Qesel
Döğülmemiş sap.
Oenqeneskê
Garzan'da bir köy. Qesidandin
Hazırlatmak.
Qeram
Derman, enerji kuvvet.
Qesid
Hazır.
Qeram
Kuvvet.
Qesidîn
Hazır olmak, muhtaç ol*
qeran
Kral.
mak.
Oeraş
Değirmenci.
Qesif
Eti parçalamak.
Oereçî
Kıpti, çingene.
Qesifandin
Parçalamak.
Qereçî
Pakistan'da büyük şehir,
Qesifîn
Parçalamak.
(başkent).
Qesifîn
Parçalanmak.
Qerf
Saka, alay.
Qesifyê
Beddua olarak kızlara,
Oerf
Mizah.
parçalanasın manasına gelir.
Oeresi
Kıraliyet. Kiraz.
Beddua olarak erkekle¬
Qerfavêtin
Alay etmek, takılmak. Qesifyo
re parçalanasın manasına gelir.
Oerfkirin
Şaka etmek.
Qesîrandin
Beyazlaştırmak.
Qerfok
Şakacı, mizahçı.
Qesp
Sert, kurumuş.
Oerf ok
Gevrek.
Qesra Ahmedêxêro
Mardin'de bir
Qerfok
Gevrek bir cins üzüm.
köy.
Oerimadin
Uyuşturmak.
Qesra Hisénê Qenco
Derik'te
Qerim
Uyuşma.
meşhur Hısene Kenco'nun
köşQerimîn
Uyuşmak.
kük ve ona izafe edilen köy. Kas¬
Qermok
Uyuşuk.
ım kapısı yekpare taştandır.
Qermiçandin
Buruşturmak,
bük¬
mek.
Qesra Qelendera
Mardin yakının¬
da bir nahiye.
Qermiçî
Büzülmüş.
Şirvan'da bir köy.
Ense, ipek, mendil, eşarp.
Bari, hiç olmazsa.
Mezbaha.
I
|
ı
i
i
!
I
112
Köprü.
Nusaybin yakı¬ Qeynter
Kapalı çarşı, kıral çarnında bir köy ve tren istasyonu. JQeyseri
şısı.
Qeşa
Buz.
Qeysî
Kadar.
Qesagirtin
Buz tutmak.
Qeytan
Şerit, kordon.
Qesartin
Soymak.
Qeytankirin
Kordonlamak.
Qeşem
Aşk, hasret.
Qesemadila
Kalb hasreti.
Qews
Eğri.
Qewsbûn
Eğrilen.
Qesemî
Kürdlerde kız adı.
Qesitandin
Sıyırmek,
kabuğun¬ Qewskirin
Eğriltmek.
Qewsî
dan çıkarmak.
Qez
İpek, bir nevi ipekten ma¬
Qesitîn
Defolma.
mul.
Qesmer
Keşmer.
Qesmerok
Güldürücü, komik.
Qezaz
İpekçi.
Qesmertî
Soytarılık.
Qezazî
İpekçilik, ipekten mamul
(jet
Katiyen, parça.
kemer kaytan yapan kimse.
Qetan
Yırtılma.
Qibrîs
Kıbrıs.
Qetandin
Yırtmak.
Qiç
Şehla, şaşı.
Qetik
Küçük yük ipi.
Qiçqiç
Yağın kızarması.
Qetyayî
Yırtık.
Qiçqiçandin
Kızartmak.
Qesra sireşkan
1
i
Qevz
Adım atlama.
Qevzdan
Atlamak, sıçramak.
Qewaf
Testici, çömlekçi.
Qewal
Yezidi Kürtlerin ruhanî
lideri, önder.
Qewan
Tezgâh.
Qewarûk
Gramofon plâğı.
Qewaman
Sasan ahalisi, bir Kürt
aşireti.
Qewmik
Sason'da bir köy.
Qewer
Kuğan.
Qewirandin
Koğmak.
Qewrî
Koğulan.
Qewî
Niye
Neden?
Qewîtî
Tembih.
Qewlik
Bez çanta.
Qework
Taze ceviz, badem, fın¬
dık içi.
Qewre
Eğe.
Qey
Neden? Niçin?
Qeyar
Hat karar, yapıştırıcı mad¬
de.
Qiçomiço
Paramparça.
Qiçomiçokirin
Parçalamak.
Qidîk
Karın ağrısı.
Qidoş
Uğursuz.
Qidosî
Uğursuzluk.
Qijak
Karga.
Qijandin
Yağı kızartmak.
Qijik
Dağınık saç.
Qijik
Karga.
Qijilandin
Büzerek dikmek, bü¬
züştürmek.
Qijimgal
Bir oyun.
Qijmûk
Kabuk.
Qijûl
Çalı çırpı.
Qijnik
Bir cins kene.
Qijnika
Nusaybin civarında es¬
ki bir şehir harabesi.
Qilix
Üst baş, kıyafet.
Qilizîn
Bükülerek
saklanmak,
eğilerek.
jQilîç
Serçe parmağı.
113
Qîç
Azıcık.
Qîç
Gebeş.
Qîjqîj
Ağaç kakan kuş.
Qîm
Arzu, kabul, istek.
Qimhatin
Arzulamak.
nan
oyun.
Qîmnehatin
Arzulamamak.
Qin
Ceviz, badem içi.
Qîmi
Arzudur,
istektir.
Qinare
Mezbaha, et yeri.
Kız.
Qinêber
Baharda yetişen ve pi¬ Qîz
Qîzanî
Kızlık, kızvarî.
lâvla pişirilen bir ot.
Qîzap
Amca kızı.
Qinik
Kümes.
Qîrqîr
Gürültü.
Qinyat
Kanaat.
Qîrledan
Seslenmek.
Qir
Zemheri, soğuk.
Qiqî
Ağaç kakan kuş.
Qirak
Bir nevi kartal.
Qîqî
Horozun ötmesi.
Qirax
Kenar, sahil.
Qîqnêrîn
Dikdik bakmak.
Qireqir
Gürültü, patırtı,
müna¬ Qîr
Zift, kara sakız, Nara.
kaşa.
Qîrdan
Sayiha, çağırma.
Siyah, zift rengi gibi kara,
Qiriqir
Bağırıp çağırma, gürül¬ Qîre
(çağrı).
tü.
Qîrûvur
Bağırıp çağırma.
Qirêj
Kir.
Qit
Koyun ve keçileri muayyen
Qirêjahî
Kirlilik.
Qilîlk
Ağaçtan kapı
kilidi ve
anahtarı.
Qilozan
Tepe taklak.
Oilozanî
Palende atılarak oyna¬
bir yağ karşılığında kiraya verme.
Qïtik
Bacak kemiği, paça kemiği.
tjirêjî
Kirli.
Qîvar
Mantar ve yenen bazı ot¬
Qirik
Boğaz.
ların saplan.
Qirik
Karga.
Qoç
Boynuz.
Qirkaqirikbiqul
Boğazının delik
Qoç
Av hayvanlarına kurulan tu¬
olduğu ve beddua ile yiyeceğin an¬
zak.
cak 1/7 si kursağına gittiği ina¬
Qoçan
Makbuz, tapu senedi.
nılan kuş.
Qoçbendir
Müshil bir ot.
Qirqirin
Bağırıp, çağırmak,
gü¬ Qof
Dış bükey, muaddep.
rültü.
Qok
Kafatası.
Qiraî
Bir nevi kene.
Qok
İplik yumağı.
Oirok
Hasis, pinti.
Qol
Köle.
Qiroko
Erkeğe pinti diye hitap. Qolçî
Bekçi, gümrük memuru.
Oirşik
Çöp.
Qolek
Mardin'in Kersifanê kö¬
C'îtik
Küçük çöp.
yünde bir mevki ve ziyaretgâh.
Qitomito
Parça parça.
Qolêres
Mardin'in Kersifane kö¬
Qirtan
Katran.
yünde bir mevki ve zivaret.
Qitûtî
Tutumluluk.
Qontax
Yamaç, yayla.
Qirêjbûn
Kirlenmek.
F: 8
114Qof
Parmaksız el (Erzurum Trabzon arasında bir dağ).
Qor
Zayıf, iç bükey, mukaar.
Qorbûn
Zayıflamak.
Qorê
Kore.
Qorç
Yudum.
Qoreqor
Büyük baş hayvanlann
böğürmesi.
Qorik
Bacakla belin birleştiği na¬
hiye.
Qorzî
Köşe.
Qorzîbir
Köşe taşı.
Qoş
Palanın arka kemeri.
Qoza
Qozan
İpek kozası.
Kafkan'da
bir
Adana nın bir kazası.
Qozax
Şuh, dilber.
Qozî
Şerafet, şuhluk.
Qub
Kubbe.
Qulle
Sarıya
Qulpê
Diyarbakır'ın bir ilçesi.
Qulpik
çalar kırmızı
at
İlik.
Qulpik
Kulp.
Qulpikxirimî
Kulpu kopmuş.
Qulqul
Delik deşik.
Qultik
Qumbere
Qûmbil
Qumrî
Qundire
Qunêr
Qupçe
köy ve Quraf
Quraftin
Bitlis yakınında bir köy.
Bomba.
Süne haşeresi, kımıl.
Kürtlerde kız ismi.
Kundura,
ayakkabı.
Çıban.
Düğme.
Bağ bozumu.
Gevrek bir şeyi büke¬
rek koparmak.
Qurçik
Evlerde köşe.
Qurdîsê
Mardin'e bağlı Darnin
Ouba
İltifat babında söylenen
şimalinde bir köy.
bir söz (ekşime yoğurdun ekşiQurmiçî
Kökü yerde kalıp kop¬
şimesi.)
ma.
Qubale
Kötürü iş.
Tiksinme, Ediyosen kirazı.
Qubalê
Mardin civarında bir köy. Qurf
Qurifî
Bükerek koparılmış.
Qublî
Cenup rüzgârı.
Qurix
Sabah yıldızı.
Quç
Taşı dikme, hedef.
Qurifîn
Tiksinmek.
Qui
Delik.
Qûrîncek
Cimdik, bazı dikenli
Qulaç
İki elin açılabildiği kadar
bitki tohumu.
olan mesafe, kulaç.
Qurmiz
Kırmızı bir nevi boya.
Qulap
Dönme.
Qulbûn
Qùlêr
Delinmek.
Delik.
Ouletî
Delilik.
Ouletî
Deliklilik.
Qull
Delik.
Quling
Turna.
Qulingè deşta muşe
Qurmiçandin
Kökünü almamak
üzere koparmak.
Qurmiçî
Kökünden olmayarak
kopan şey.
Qurre
Ukalâ, koruk suyunun kay¬
namışı.
Muş yaylası¬ Qurs
Damga, yuvarlak, bir bitki¬
nın turnası.
nin kökten filiz vermesi.
Qulingo
Kürtçe meşhur bir mu¬ Qursandin
Kökünden kemirmek.
haceret ağılı.
Qursdan
Bitkinin dibinden filiz¬
Qulkirin
Delmek.
lenmesi.
115-
Qursik
İlk okul.
Yağda kızartlıan bir ha¬ Qutabxana sertay
Qutabxana serî
Harb okulu.
mur işi ve kurabiye.
Qursqurs
Yer yer, semt semt.
Qurt
Yudum.
Qut
Kuyruksuz hayvan, kısa, yal¬
nız.
Qutan
Dövmek, vurmak.
Qutbirîn
Kesin, kati olarak.
Qutik
Kürtlere mahsus bir nevi
gömlek.
Qutik
Kutu.
Qutkirin
Kesmek, kısaltmak.
Quta
Kültlerde erkek adı.
Qutamita
Parça parça, kesik, ke¬
sik.
lın ayak yürüyenlerin ayakların¬
Qûl
Köle.
da olan cerahatlar.
Qûletî
Kölelik.
Qut
Kısa kuyruk.
Qûn
Güt, büzük.
Qutabî
Talebe.
Qûndax
Kundak.
Qutabxane
Okul.
Qûnde
Homoseksüel.
Qutabxana bazirganî
Ticaret oku¬
Qûhderz
Bir çeşit dikiş.
lu.
Qûnek
Homoseksüel.
Qutabxana dadka
Hukuk Fakül¬
Qûngiran
Ağır iş yapan kimse,
tesi.
çevik olmayan.
Qutabxana Endezyarî
Teknik Qûnkiskê
Kıç üstü sürünme.
Üniversite.
Qûnsil
Kurulu, kuşkulu.
Qutabxana Malat
Baytar mekte¬ Qût
Nafaka.
bi (Veteriner).
Qûtbûn
Beslenmek.
Qutabxana Nawendî
Orta okul. Qûtênemir
Ölmeyecek kadar ida¬
Qutabxana pesewmêhr
İlk okul.
re, gelir.
Qutabxana peşezayî
Ana okulu. Qutkirin
Nafaka almak, besleme,
Qutabxana pizijki
Tıb fakültesi. ' yedirmek.
Qutabxana qistûqalî
Ziraat fakül¬ Qûz
Sansar.
tesi.
Qûzo
Nusaybinde bir köy.
Qurtik
Kürt kadınlarının giydiği
bir nevi üç etek.
Qurûş
Kuruş.
Qusandin
Makasla bir şey kes¬
mek, biçmek.
Qusîn
Kesmek, biçmek.
Qusquskî
Kesik, kesik.
Qûsyayî
Sütün kesilmesi ve ya¬
116
R
Rakirin
Kaldırmak.
Rakiri
Kalkmış.
Sürülmüş.
kar¬ Rakirî
Rakişan
Uzanmak.
Kaçırmak, zorla alıp
Karşılık, karşılamak. Rakişandin
Karşı gelmek, karşıla¬
götürmek, kız kaçırması.
Oy.
Rabat
Fas'ın başkenti.
Raber
Boyu kadar olmak,
şılayan.
Ra
Raberayetî
Raberbûn
mak.
.
Ramisan
Rabezandin
Çatıştırmak/ tecavüz
ettirmek.
Kabezin
Çatışmak, tecavüz.
Rabirdû
Geçmiş, sabık.
Rabûn
Kalkmak.
Rabûn
Sökülmek.
Ran
Öpücük.
Bud.
Raperişandin
Budamak, yontmak.
Rapêçî
Tırnak, tırnakla bir yeri
tahriş.
Rapêçan
Sarmak, sarmalamak.
Rapêçandin
Sardırmak.
Rabûri
Örf, adet.
Rapêçî
Sarılı.
Uabwerde
Eğlence, vakit geçir¬ Rast
Düz doğru, dürüst.
mek.
Rast
Sağ cihet.
Rabwerdin
Eğlenmek, vakit ge¬ Rastbûn
Doğrulamak,
tasdikna¬
çirmek.
me.
Raçav
Seçme, gözde.
Raste
Doğru.
Raçavî
Gösterişli.
Rastek
Cetvel.
Raçavkirin
Seçmek.
Ratkîne
Hakikat.
Radan
Herhangi bir sanatkâra,
Rastgo
Doğru söyleyen.
bir şeyi sipariş vermek.
Rastik
Saha, alan.
Radan
Uzatmak.
Rastî
Doğruluk,
dürüstlük.
Radar
Radar.
Rastî
İstikamet,
teyit.
Radio
Radyo.
Rastkirin
Düzeltmek.
Radî
Spesiyal, ısmarlanmış.
Rastkirin
Tashih etmek.
Radyum
Radium.
Rastûçep
Sağ,
sol.
Ragirtin
Tutmak,
tevkif etmek,
Rastûrast
Doğrudan
doğruya.
durdurmak.
Ar, hamile kadınlarda
va¬
Ragirtî
Durgun, sağlamca mev¬ Rav
ris.
kuf.
Rahatin
Alışmak.
Rave
Tefsir.
Rahiştin
Ele almak.
Ravekirin
Tefsir etmek.
Durmak, yorulmak.
Rahşan
Yol gösteren, önder, nur. Revvestan
Rawist
Durma, yorulma, sekte.
ateş, Kürtlerde kız adı.
Raketin
Uzanmak.
Rawistin
Durmak, yorulmak.
i
I
;
i
117-
Kök.
Reh
Damar.
Rehel
Kadının gelinlik cehizi.
Raxistin
Sermek.
Rehetî
Huni.
Raxistî
Serili, mefruş.
Rayat
Irak'ta İsviçre ayarında Rehjan
Nabız.
sayfiyelik meşhur nahiye.
Rehwe
Bitlis ve Nemi".
Rayî
Emin olma.
Rehwan
Binek
hayvanlarının
Rayn
Ren nehri.
sıçramadan süratle yürüyüşü, tı¬
Razan
Uzanmak.
rıs.
Razan
Uyumak, süs.
Rej
Dik, sert, kalkık.
Razan
Kürtlerde kız adı.
Rejbûn
Dikleşmek.
Razandin
Uyutmak.
Rejge
Şelâle.
Razav
Süslü, müzeyyen.
Reji
Kömür.
Razayî
Uyuyan.
Rêjnav
Bohtan'da bir köy.
Reben
Bekâr, zavallı, kimsesiz, Rejîberg
Taş kömürü.
rahibe.
Rejkirin
Dikleştirmek.
Rebeno
Erkek için zavallı ma¬ Rek
Harç.
nasına.
Reman
Siirt - Diyarbakır
ara¬
Rebenokê
Kimsesiz kalan zavallı
sında petrol bölgesi ve bir Kürt
kız, kadın, Bohtan'da bir köy.
aşireti.
Rebet
Soson'da bir köy.
Remik
Tuluktan yapılan bir ne¬
Rebît
Gürbüz.
vi
çanta.
Rebîtbûn
Gürbüz olmak.
Remka
Ağrı'da bir köy.
Rebîtî
Gürbüzlük.
Remo
Kürtlerde erkek ismi.
Rebîtkirin
Gürbüzleştirmek.
Reng
Renk.
Rêçik
Patika.
Renga-reng
Rengârenk.
Reçete
Reçete.
Rengda
Renk
veren, solan.
Reddan
Ayağı takılmak.
Renkli.
Redemandin
Bir kabı doldurmak. Fengdar
Belki, ihtimal.
Redkan
Kars, Ağrı, Muş ve Geli- Renge
Canlı, renkli.
yi Beraza'ya yayılmış bir Kürt Rengin
Rengkirin
Boyamak.
aşireti.
Rengperiw
Soluk renk.
Ref
Raf.
Dik, kalkık.
Refik
Kümes hayvanlarının
ve Rep
Raparep
Dimdik.
kuşlarının sürüsü.
Reparepa
Kaskatı.
Reftar
Küçük raf.
Repbûn
Kalkmak, dikilmek.
Reftar
Ahlâk, adet.
Repin
Çim, yeşillik.
Reg
Kök.
Repindan
Çimlenmek.
Regtar
Karakter.
Repî
Kalkık, para adı.
Reg
Ter.
Regez
Asil, ırk, mezhep.
Repkirin
Kaldırmak, dikmek.
Rawistî
se.
Durmuş, yorulmuş
kim¬ Reh
118
Reprep
Birşeye vurunca çıkan Feşke û peşke
ses.
Repûblîk
Cumhuriyet.
Req
Su kurbağası.
Req
Sert, zayıf, kadid, kola.
Reqandin
Sertleştirmek, kolala¬
Şaşı.
Reşkirin
Karartmak.
Reşkotan
Siirt'te büyük bir Kürt
aşireti (Beşiri'de).
Reşkotî
Bu aşirete mensup kim¬
se.
mak.
Reqandî
Reşmîz
Koyunların sidikten
Kolalı, çirişli, yıkanma¬
caklarının kararması.
mış kumaş.
Reşreşok
Otomatik silâhlar.
Reqreq
Sert bir şeyin çıkardığı Reşûtarî
Kap karanlık.
ses, gök gürültüsü, silâh sesi.
Keşyayî
Serpilmiş, dağılmış.
Reqreqok
Zayıf, verimsiz, kıraç Retan
Koşu.
Retandin
arası.
Resim
Atlatmak, yarışta
ba¬
di¬
Örf, adet.
Siyah, kara, zenci.
ğerini geride bırakmak.
Reş
Rete
Silkme.
Reşa
İslâhiye civarında bir Kürt Retimîn
Tıkınmak, dolmak.
aşireti.
Rev
Kaçma.
Reşan
Serpmek.
Revan
Kaçmak.
Reşan
Siirt yakınında bir nahi¬ Revandin
Kaçırmak.
ye.
Reşandin
Reşayî
Serpiştirmek.
Kara.
Reşbelek
Mektup, yazı, matbua.
Reşbûn
Kararmak.
Reşeba
Sert güney doğu rüzgârı.
Reşemar
Siyah yılan.
Reşemeh
Şubat ayı.
Reşe
Kürtlerde kız ismi.
Resele
Eti yenen güvercin büReşeş
Serpinti.
yüklüğünde yabanî bir kuş.
Reşgiredan
Matem karasını bağ¬
lamak.
Reşik
Çörek otu, Kürtlere mah¬
sus kıldan örme bir ayakkabı.
Reşik
Anason otu.
Reşike
Beşiri'de bir köy.
Reşî
Karartı.
Resine
Bohtan'da bir köy,
Reşkaçava
Gözün siyahlığı.
Reşke
Saman çuvalı.
Revaştin
Kemirmek.
Revde
Kurt, köpek sürüsü.
Reveşk
Tahta kaşıkları yapmak
için eğik hususi bîr bıçak.
Revêtin
Yontmak.
Reviştî
Yontulmuş.
Revo
Kaçan kimse.
Revyayi
Kaçan, kaçmış olan.
Rewake
Rewake
yığını.
Rewan
Rewan
Revnak, ayvan.
Biçilen ekinin tarladaki
Mülâyimet.
Tekraıiıyarak öğrenmek
Erivan.
Rewandiz
Irak'ta yüksek yayla
lan ve soğuk suyuyla meşhur Er-
bile bağlı bir kaza.
Rewe
Kurt sürüsü.
Rewend
Göçebe.
Rewengî
Göçebelik, muhaceret,
göç.
Rewêtang
Yeni yuva.
119
Rehwan
İyi at yürüyüşü,
rah¬ ! Rêçik
van.
!
Rewist
Ahlâk.
Rewistî
Ahlâkî.
Rewînewe
Ürkmek.
Rewneq
Işıltı, parlaklık.
Rewrewk
Serap.
Rewş
Süs.
Rewsanê
Kürtlerde kız adı.
Rewsen
Aydın.
Rewsê
Kürtlerde kız ismi.
Rewt
Uzun asa.
Rewtik
Küçük asa.
Rex
Yan, kenar satrançta kale.
Rcxînê
Bohtan'da bir köy.
Rexne
Tenkit, yanlışlık gevşek¬
lik, rehavet.
Rexnekirin
Tenkit etmek.
Raxş
Süslü eğer takımı.
Rext
Fişeklik.
Rextdar
Tütün tüccarı.
Rez
Bağ.
Rezber
Eylül ayı, bağ bozumu.
Rezdan
Rezge
Rezîl
Rezkirin
Öğreten, öğretmen.
Sıra.
Cimri.
Öğretmek.
Rezrezok
Taze iken yenen yabanî
bir sarmaşık.
Rezvan
Bağcı.
Reyin
Havlamak.
Rè
Yol.
Rêbarî
Yürüyüş, şöyle geçmek.
Rëbendan
Ocak ayı.
Réber
Rehber, yol gösteren.
Rêber
Önder.
Rêbir
Yol kesen, kestirme yol.
kebirin
Yol kesme.
Rêbirok
Yol kesen.
Réç
Dağ yolu.
Rêçik
Keçi yolu, patika.
!
Reçkirin
Dağ yolu.
Ağıl ve ahırın süpürül-
mesi.
Geniş yol.
Rêjne baran
Sağnak halinde ya¬
ğan yağmur.
Rêkan
Irak'ta bir köy aşireti.
Rêga
Rêkirin
Yollamak.
Rêkupêk
Muntazam, düzgün.
Rekxistin
Tanzim etmek, düzgün
hale sokmak.
Rês
Yün ipliği.
Rêsan
Eğirmek.
Resi
Kuru ot, kahverengi.
Restin
Eğirmek.
Rêstî
Eğrilmiş.
Reşî
Saçak, püskül.
Rcşîkirin
Saçaklamak,
püskül
takmak.
Rêyahesin
Demiryolu.
Rêz
Sıra, akıntılı.
Rêzan
Yol gösteren, müşavir.
Rêzetî
Tasnif.
Ribase
Araziyi ekin için sulayıp
hazırlamak.
Ribat
Av kekliğinin
tecrübelisi,
cesuru.
Ribat
Sürü hayvanlarının açık
hava ağılı.
Ribat
Mecazi olarak cesur er¬
kek.
Ribatî
Cesaret.
Ribês
İlk baharda karlı yayla¬
larda yetişen ekşimsi, yenen, gü¬
zel bir ot.
Ricifandm
Titretmek.
Ricricandin
Morartmak.
Ricricîn
Vücudun dayaktan renk
değiştirmesi.
Ridé
Dokumada atkı.
Ridên
Sakal.
120-
Revandin
Alıp götürmek, kaçır¬
mak.
Kih
Sakal.
Rihberdan
Sakal bırakmak.
Rihsipî
Ak sakallı, büyük, sena¬
tör.
Rij
Yağsız, yavan.
Rijan
Dökülme.
Rjjandin
Dökmek.
Rijav
Mansap, nehrin denize dö¬
küldüğü yer.
Rijî
Yağsızlık, katıksızlık.
Rijî
Kömür.
Rijîbûn
Yağsız kalmak.
Rijîman
Yağsız kalmak.
Rijîn
Dökülmek.
Rijyayî
Dökülmüş.
Rikh
Zıt, inat.
Rikhatî
Aksilik.
Rikew
Keklik kafesi.
Rikhîn
Aksi.
Rikhayî
İnatçı.
Rim
Mızrak.
Riman
Yıkılmak.
Rimbaz
Mızrakçı, silâhşor.
iRiswatî
!
I
Risk
Perişanlık.
Bit yumurtası, sirke.
Rişme
ları.
Binek
hayvanlarının
Rişmile
Mardin yakınında büyük
yu¬
bir köy.
Rişta
Erişte.
Riswanê
Nusaybin'in Ziving ile
Şabani köyleri arasında bir mev¬
ki ve kışlak.
Riswanê
Savur'da bir köy.
Ritil
Batman.
Ritimandin
Doldurmak,
tıka¬
mak.
Ritimandin
Dikte etmek.
Rivîn
Alev.
Rivindan
Alevlenmek.
Rîyad
Hicazın başkenti.
Rizaîye
Eski Urmiye şehri (İran'
da).
Rizandin
Çürütmek.
Rizde
Dağlarda haşin kayalık.
Rizde
Menteşe, kapı tokmağı.
Rizgar
Basamak, silsile, kurtul¬
muş.
Kurtuluş.
kabı.
Rizgar ker
Kurtarıcı.
Kurtarmak.
Rimbêz
Dağlarda yetişen ekşim¬ Rizgarkirin
si bir ot.
Rizîn
Ezilmek.
Rizîn
Cürümek.
Rind
İyi.
Rizyanik
Bir yabanî ot.
Rinde
Kürtlerde kız adı.
Riq
Antipali.
Rizyayi
Çürümüş.
Risil
Gömme dolap.
Aizyayî
Ezilmiş.
Rical
Reçel, uzun uzun kıyılmış
Risînê
Savur'da bir köy.
Rist
Dizi, kolye.
tütün v.s. gibi.
Rimbeşik
Kulplu bir nevi güveç Rizgarî
Ristandin
Dizmek, eğirmek.
Rîp
Hile, sahtekârlık.
Ristik
Küçük kolye.
Ripoq
Göz kapağı.
Riswa
Perişan, çürük,
mahvol¬ Rîş
Sakal.
ma, rezil.
Rîş
Yıl çıbanı, şark çıbanı, ko¬
Riswabûn
Perişan olmak.
yunlarda bir nevi tırnak
hasta¬
Riswakirin
Perişan etmek.
lığı.
121
Roma
Roma.
Romanı
Roma tarzı mimarîsi v.s.
Romanya
Romanya.
Komanyayî
Romanyalı.
Rombîl
Oto.
Romi
Frenk.
Ron
Saf, berrak, şaibesiz.
Ronayî
Saflık, berraklık, aydın¬
lık,
Ronak
Işık, aydın, Kürtlerde kız
ismi.
Ronakî
Aydınlık.
Ronakîmag
Mehtap.
Ronîn
Bakmak.
Roniyî
Aydınlık.
Rov
Etek, haram kıllar.
Rovî
Bağırsak, tilki.
Ruyn
İki yüzlü, kırmızı keçi.
Rucuf
Titreme.
Rucufandin
Titretmek.
Rucufîn
Titremek.
Rucufkok
Titrek.
Ruhnbûn
Sulamak.
Ruhnik
Bir çeşit üzüm, şeffaf.
Ruhnik
Aydınlık.
Ruhnikî
Şeffaflık, parlaklık.
Ruhnî
Ajdın.
Ruhnkirin
Sulandırmak.
Ruhnkayî
Karanlık olmadan, ay¬
dınlıkta.
Rû
Yüz, çehre.
Rûbar
Nehir.
ret.
Rûbar
Yüzyüze gelme, bir Kürt
aşireti.
Rojken
Röntgen.
Yüzyüze, mülâki olma.
Rojkender
Rontkenci, röntgen Rûbari
Rûbend
Yatak örtüsü.
mütehassısı.
Rûdan
Yüz vermek, vuku bul¬
Rojkî
Rojka aşireti mensubu.
mak.
Rojname
Gazete.
Rojname
Takvim.
Rûgirt
Abus, asık suratlı.
Rûgirtî
Yüz geçirilmiş şey.
Rokuj
Bohtanda bir ırmak.
Role
Evlât.
Rûhn
Sıvı, sulu, cılk.
rîtin
Rîşe
Rîx
Defi hacet.
Midyat'ta büyük bir köy.
Büyük baş hayvan pisliği.
Rixelokî barik
Bağırsak.
Rîxelokî köre
Kör bağırsak.
Rixelokî estûr
Kalın bağırsak.
Rîxkirin
Pislemek (hayvanın).
Rixne
Çapak.
Rîxrîxok
Yemek borusu.
Rîz
Sıra.
Rize
Rize vilâyetimiz.
Rîzge
Dağ silsilesi.
Uo
Güneş, çay, küçük akarsu,
teessür nidası.
Rohatin
Ecelin gelmesi, günün
gelmesi.
Rohni
Aydın, münevver.
Roj
Gün.
Roj
Güneş.
Rojane
Günlük.
Rojava
Batı.
Rojavabûn
Gün batması.
Rojbaş
Günaydın.
Rojgîran
Güneş tutulması.
Rajhilat
Doğu, şark.
Rojhüatin
Güneş doğması.
Rojik
Adese, mercek.
Rojin
Baca.
Rojî
Oruç.
Rojî
Yevmiye, gündelik.
Rojîgirtin
Oruç tutmak.
Rojkan
Bitlis'te bir ilçe ve aşi¬
!
i
122
Rûkar
Rûkirin
Rûkirin
Rûnkirin
Düzey, cephe.
Sofrada servis yapmak. Rûnkirî
Bir şeye yüz çekmek, as¬ Rûnxane
tarlamak.
Rûkirin
Tercih etmek, yön ver¬
mek.
Rûl
Bir cins sarmaşık.
Rûmel
Yüz akı, yanak, şeref.
Rün
Yağ.
Rûnêdewivandî
Erimiş yağ.
Rimé zeytê
Zeytin yağı.
Rûnik
Yağımsı, margarin.
Rûnitandin
Oturtmak.
Rûniştî
Oturmuş.
Rûniştî
Düz, akmtısız
oturmuş
Köpek.
Çardak, gölgelik.
Sablax
Mahabadin eski adı.
Sabun
Sabun.
Sabûnabezi
İç yağı sabunu.
Sabuna bibèhn
Kokulu sabun.
Sabuna kurkirnê
Traş sabunu.
Sabuna gelgele
Çay kenarında
bir ot.
Sabuna reqï
Çamaşır.
Sabuna şînoka
Menengiç ve Kızvandan yapılan bir nevi sabun.
Sabxor
İnkibaz, peklik.
Sad
Yüz, bir arap harfinin oku¬
Sabad
nuşu.
Şada
Safo
Safo
Safo
Safok
Asıı-, yüz yıl.
Büyük süzgeç.
Büyük süzgeç.
Kürtlerde kız ismi.
Kütük süzgeç.
fab¬
rika.
Rûpêk
Altı gitmiş eski çorap.
Rût
Çıplak.
Rûtbûn
Çıplak olmak.
Rûtirş
Ekşi yüzlü.
Rûtî
Çıplaklık.
Rûtkirin
Soymak.
Rûto
Kürtlerde erkek adı veya
sıfatı.
Rûxan
Yıkılış, kireç taşı, yumu¬
şak taş.
Rûxandin
Rûxar
Sa
Yağlamak.
Yağlanmış.
Yağ istihsal eden
Yıkmak.
Satıh, yüz.
Sakol
Züğürt.
Saksonya
Saksonya.
sal
Yıl.
Salayîne
Gelecek yıl.
Salaçûyî
Geçen yıl.
Saiahatî
Senelerce, gelecek yıl.
Salane
Senevi, yıllık.
Salapeşde
Önümüzdeki yıl.
Salar
Salaton
Erkek adı.
Silopi'de tarihi harabele-
riyle meşhur bir köy.
Salbisal
Yıl yıl, her sene.
Saldi
Bir daha seneye.
Salix
Tarif, haber.
Salî
Yıllık.
Saloxhilanîn
Haber almak.
Salor
Akıllı, terbiyeli, uslu.
Salor
Kürtlerde erkek ismi.
Salos
Muraî, dalkavuk, yağcı,
Şirvan'da bir köy.
123Salox
Adres.
Salyan
Yıllık vergi.
Sam
Kürtlerde erkek ismi.
Samal
Kürtlerde kız ismi.
Saman
Mal.
Samanetî
Maliye.
Samangir
Marşandiz, yüz vası¬
tası, mal taşıyan.
Samanı
Samir
Samîtil
Samson
Scno
Sapik
Malî.
Darı.
Boyunduruk ipleri.
Samsun vilâyetimiz.
Bohtan'da bir köy.
Sapık.
Sapok
Sap
Saq
Sazkirin
Akort etmek, düzeltmek.
Se
Köpek, it.
Seb
Zemmetmek.
Çizme.
Ekin biçildikten sonraki hal.
Yünden mamul bir nevi
çizme.
Soğuk.
Kürtlerde kız ismi.
Sarê
Kürtlerde kız ismi.
Sarınç
Sarnıç.
Sarınce
Mardin - Nusaybin
sında bir köy.
Sarme
Soğukluk.
Sarûgerm
Sıcak, soğuk,
Sar
Sara
ara¬
ılık,
üşütme.
Saz.
Sasbend
Saz çalan.
Sason
Muş'ta bir kaşa ve bölge.
Satandın
Çeltiği kabuğundan
ayırmak.
Saten
Floş.
Sas
Sator
İşsiz, güçsüz, serseri.
Satoretî
İşsizlik.
Satranç
Satranç, yüz yol,
Savva
Yavru.
Sawêr
Hayal.
Sawkirin
Bilmek, korkutmak.
Sax
Canlı.
Saxbûn
Canlanmak.
Saxeti
Canlılık.
Saxkirin
Canlandırmak, iyileştir¬
mek.
(
Saxlem
Sağlam.
Saz
Akort, düzgün.
Sebaçi
Ne için.
Sebet
Sandık.
Seboz
Bir cins köpek.
Sed
Yüz.
Sed
Dönüm.
Sede
Asır.
Sedef
Sedef.
Sedekan
Yüzler hanesi.
Scdeha
Yüzlerce.
Sedem
Yüzüncü.
Sedsed
Yüzer, yüzer.
Seêhar
Kuduz köpek.
Şefik
Küçük sundurma, ayvan.
Sefîn
Irak'ta daimî karları ile
meşhur bir sayfiye yeri.
Segav
Su köpeği, çakal.
Sehol
Buz.
Sel
Geniş, loş.
Selahattîn
Kürtlerde erkek ismi,
meşhur
Selâhaddini Eyyubi'nin
küçük adı.
Selemaş
yüz
köy.
Selanik
Selate
İran Şirvanında
bir
usul, yüz oyun.
Selanik.
Savar
Bulgur.
Salata.
Savér
Köpek yalağı, hayal ha¬ Selaxê
Mardin'de ziraati meşhur
yalet.
bir ova köyü.
Saw
Korku.
Selav
Selam.
-124
Serban
Teras.
Kaya parçası.
Serbaz
Asker.
Su başı, baraj, şükür.
Serbêri
Bir köyde sağıma giden
Selçuk.
kız ve kadınların başı.
Selçukilere ait tarz.
Hür, başı boş, bağlı ol¬
Üstünde et düğülen düz¬ Serbest
mayarak.
gün taş.
Selende
Ayvan.
Serbesti
Hürriyet.
Serbestîyet
Bağımsızlık.
Semawer
Semaver.
Serjêr
Baş aşağı.
Semax
Tahammül, cevher.
Serbîlind
Başı yukarıda, alnı
Semax
Demire verilen tav, su.
açık, mağrur.
Semaxkirin
Tahammül
etmek,
demire su vermek.
Serbiser
Başabaş,
Semendok
Ayakları bağlayıp boy¬ Serbixwe
Kendi kendine.
nuna atmak.
Serbîyan
Başkan, cumhurbaşka¬
Semerqend
Semerkand.
nı.
Serbizîwî
İsyan, mukavemet,
Semer.sax
Rojkan'da bir köy.
Semşîre
Üzüm sıkıldıktan sonra
karşı gelme.
kalan cüruf.
Sercal
Müşterek sürülerini otlaSemûr
Sam yeli.
tanlardan en büyük hissedar.
Sendîyar
Ahize.
Sercil
Sütun başlığı.
Senger
Siper.
Serçimk
Bahar otunun filiz başSengesar
Eziyet.
lan, iyi kısımları.
Sengeser
İrak, İran hududunda Serçok
Çömelme.
bir kasaba.
Serçavahatin
Hoşgelmek, sela
Seqandin
Bilemek, ata binmek,
gelmek, teşrif etmek.
perdahlamak.
Serçav
Göz üstü, hayhay.
Seqem
Keskin soğuk.
Serçiner
Süleymaniye
yakının¬
Seqemî
At nezlesi.
da güzel bir mesire yeri.
Seqitandin
Gebertmek.
Serçog
Diz üstü.
Seqitîn
Gebermek.
Serdab
Bodrum kat, mahzen,
^eqyayî
Soğuktan donmuş, bo¬
buzhane, peron, tünel.
Serdagirtin
Üstünü doldurmak,
zulmuş meyva ve sebze.
Selbend
Selbend
Selçuk
Selçûkî
Selegoşt
I
I
:
|
;
i
ı
I
,
Ser
Baş.
Ser
Üst.
Saray.
Sera
Serad
Serapa
İri delikli elek.
Baştan ayağa kadar.
Seraser
Baştan başa.
Serav
Yağmur yağdıktan sonra
geç ekilen ekin, su üstü.
Seravde
Tenkit, taan, kötüleme.
ikmal yapmak.
Serdankirin
Yavruyu
memeye
alıştırmak.
Serdar
Kumandan,
Kürtlerde
erkek adı.
Serdar
Avda ağacın tepesine ko¬
nan keklik ve bölünen ağacın uc
kısmı.
Serdartî
Kumandanlık.
125-
Serine
Not.
Serincdan
Dikkat etmek, mülâ¬
haza etmek, not yazmak.
Dağla ovanın birleştiği
Serî
Baş, uc.
yer.
Serîberdî
Ravanduz
civannda
Sere
Fidye.
meşhur bir dağ.
Sere
Yaşlı.
Serîdan
Baş vermek, başak ver¬
Serene
Macera.
mek, çıbanın olgunlaşması.
Sereta
Mukaddime, önsöz, baş¬
Serîn
Yastık.
langıç.
Seringah
Yastık.
Seretî
Yaşlılık.
Serjêrek
Baş
aşağı.
Serêdanî
Başvurma, ziyaret et¬
Serjinik
Kılıbık,
kadın tabiatlı
me.
erkek.
Serêkanyê
Ceylân pınarın eski
Serkanetî
Başkanlık.
adı, çeşme başı.
Serkanî
Çeşme başı (başkanlık).
Serêkanyê
Nusaybin'in Ziving
Serkar
Amele başı, iş kontrol¬
köyünde maruf çeşmeler.
cüsü.
Serêkanyêsabanê
Nusaybin'in Şa¬
Serkepkan
Irak'ta Raniye ilçe¬
hane köyünde maruf çeşmeler.
sinde
meyveleriyle
meşhur
bir
Sereş
Başağrısı. Uğraşma.
köy.
Sereşandin
Baş ağrıtmak, uğraş¬
Serkewt
Muvaffak, Kürtlerde er¬
tırmak.
kek ismi.
Serfînaz
Kürtlerde kız ismi.
Seikewtin
Muvaffak olmak.
Serfînaz
Bahtiyar, mesut, mutlu.
Serkewtî
Muvaffakiyet.
Sergo
Çöplük.
Serkeş
Baş çeken, serkeş.
Serger
Baş dönmesi, (baş yazar).
Serkil
Eşeğin pisliği.
Serger
Ak baba, dağ tepesinde¬
Serkomer
Reisi cumhur.
ki düzlükler.
Serkomel
Cemiyet başkam.
Sergiranî
Ağır başlılık, naz.
Serleşker
Ordu kumandanı.
Sorgovend
Oyunda baş çeken, Serlêdan
Uğramak, ziyaret et¬
halay başı.
mek.
Sergul
Kürtlerde kız adı.
Serlâdan
Uğramak,
ziyaret et¬
Serhad
Hudut boyu, Kürtlerde
mek.
erkek adı.
Sermavêj
Kasım.
Serheng
Mümessil.
Sermez
Masa örtüsü.
Serbest, alışkın, eli
Serdest
tık.
Serdeşt
ya¬
I
i
.
ı
i
!
Serhevrazan
Serhişk
Serik
Serik
Serik
Serine
Üstüste yatmak.
Dik kafalı, inatçı.
Başkan.
Pipo başlığı.
Selektör, elek üstü.
Mülâhaza, dikkat.
!
|
Sermil
Omuz atkısı, etol.
Sermiyan
Bir aile veya toplulu¬
ğun başkanı, reisi.
Sermiyan
Sermaye, kapital.
Sernerm
Uysal, yumuşak tabi¬
atlı kimse.
126-
Sernewq
Aşağılık, alçaklık.
Serpil
Tümen, fırka.
Serperişt
Ayak üstü.
Serpe
Ayak üstü, canlı.
Serpêhat
Macera.
Serpêhatin
Maceraya girişmek.
Serpêhatî
Macera perest.
Serpişt
Sırt üstü.
Serpuş
Başlık, kapak.
Serqot
Başı çıplak.
Serrax
Örtü.
Serreş
Kara başlı.
Serré
Güzergâh, uğrak, yol üstü.
Sersaxî
Baş sağlığı.
Serseng
Irak'ta Musul'un şima¬
li ndeki
kralların maruf
sayfiye
nahiyesi.
Sersal
Yıl başı.
Seısing
Hazır, amade, bağlı kıs¬
rak veya at.
Sersera
Başüstüne temenna.
Serseri
Kendi başına
kimseyi
dinlemeyen, serseri.
Serserîtî
Serserilik.
Sersipî
Ak başlı.
Sersêl
Saç üstü, taze ekmek an¬
lamına.
Sersor
Kızıl baş.
Sersot
Ucu ateşli odun.
Sersûrman
Hayret etmek.
Sersûrman
Baş dönmesi,
şet.
Serxvestî
Sarhoşluk.
Serxweskirin
Sarhoş etmek.
İlk doğuran koyun veya
keçi.
Serzemîn
Dünya yüzü, yer yüzü.
Sevî
Büyük sepet.
Sewdaser
Baş dönmesi.
Sewere
Yonca bitkisi.
Sewîl
Testi.
Sewsbûn
Sersemleşmek, âşık ol¬
mak.
Sewskirin
Sersemleştirmek.
Sewseti
Sersemlik aşıklık.
Sewz
Yeşil.
Sewzewat
Yeşillik, sebze.
Sextekar
Sahtekâr.
Sextekarî
Sahtekârlık.
Seyand
Sıva.
Seyandin
Sıvamak.
Seyandî
Sıvanmış.
Sevda
Hoca, üstad.
Seyégure
Kurt boğan iyi köpek.
Seyid
Seyit, Hz. Muhammed'iıı
soyundan gelenler.
Seylan
Seylan.
Seyr
Temaşa.
Seyr
Acayip, hayret uyandırıcı.
Seyran
Piknik.
Scyrkirin
Temaşa etmek.
Serza
Séba7
deh¬
Sèbendik
gocuğu.
Üç adım atlama oyunu.
Üç bağlı bir nevi Kürd
Çoban başı.
Sebery
Üç taş oyunu.
Banyo, hamam.
Se
~Üç.
Banyo almak, yıkan¬ Seçik
Üçken.
Sêçmax
Yenen yabanî bir ot.
Serûsikhût
Üst baş, kıyafet.
Sêdare
İdam sehpası.
Serùpê
Kelle paça.
Segah
Üçlü bir musiki makamı.
Serûgûh
Çoban, deve çobanı.
Sêgeh
Harmanda kullanılan
3
Serxwes
Sehaş, keyifli, başıboş.
çatallı ağaç.
Serxvesbûn
Serhoş.
Sêgulîk
Harman işlerinde kulla-
Serşivan
Serşok
Serşuştin
mak.
127
nılan
Sêk
3 çatallı ağaç.
Sirke.
Sevtirşk
Ekşi elma.
Sêw
Büyük eşek ansı.
Sivas vilâyetimiz.
kul¬ Sêwasê
Sêwik
Garzan'da meşhur
Sêkevir
Üç taş, boşanmada
lanılan üç taş.
Sekuşke
Üç taştan ibaret ocak.
Sèl
Madenî saç, ekmek saçı.
Sêiax
Kum.
Sêlxêre
Beşeri'de bir köy.
Sêlm
Hayvan memesi.
Sêlmî
Peynir helvası.
Sêlxan
Kumluk.
Sene
Avlu etrafındaki çalı çırpı,
odun, çit.
Sene
Sükûnet, sıcaklık.
Sêncirandin
Pişirmek, ısıtmak.
Sênckirin
Etrafını çevirmek.
Sênckiri
Etrafı çevrili, surlu.
Sêng
Göğüs.
Seni
Tepsi.
Sêpê
Üç ayak denen Kürd oyu¬
âlim
Mella Ali'nin köyü.
Sêwî
Öksüz.
Sêwîbûn
Öksüz kalmak.
Sêwîkirin
Öksüz bırakma.
Sêwîman
Öksüz kalmak.
Sêwîtî
Öksüzlük.
Sêyem
Sêysaaq
Üçüncü.
Süleymaniye'de
Halebce bölgesinde tarihî bir bölge.
Sibande
Saçak, sundurma.
Sibê
Sabahleyin, yarın.
Sifnik
Temel.
Siftobûn
Bozulmak.
Siftok
Kokmuş yemek.
Sigorta
Sigorta.
Sihir
Sirke.
Sihr
Meyve vermiyen ağaç.
nu.
Sihrik
Tüfekte arpacık deliği.
Sepi
Sehpa.
Sihûn
Çamurdan yapılan leğen.
Spik
Sehpa.
Sêqok
Sason'un Kabulcaz köyün¬ Sike
Demirden
kazık, para,
darp.
de meşhur bir çeşme.
Sikexane
Darphane.
Sêrbend
Süslü at koşumu.
Silav
Selam.
Sêrîya
Zerkan'da bir köy
Suêmanyê
Irak'ın
Süleymaniye
Sértê
Siirt vilâyeti.
vilâyeti.
Sêsbê
Yarın değil, daha evvelki
Süîva
Diyarbakır'ın Silvan kaza¬
gün.
sı ( Merwanogullan Kürd devle¬
Sêsê
Üçer.
tini kuran Bad'ın başkenti).
Sêta
Üç kat.
Silk
Pancar.
Sêv
Elma.
Sêvagemor
Yaban elması.
Silkesor
Kırmızı pancar.
Sêvahêzeranî
Haziran elması.
Silo
Kürtlerde erkek adı (Süley¬
man).
Sêvasor
Kırmızı elma.
Sêvaxelatî
Ahlat elması.
Silopyê
Mardin'in bir ilçesi.
Sêvê
Kürtlerde kız ismi.
Siltanê
Kürtlerde isim.
Sêvkar
Sıpayırt nahiyesind ebir SUto
Kürtlerde kız ismi.
köy.
Sim
Hayvan tırnağı.
Sêvtalk
Acı elma.
Simandin
Delip geçmek.
128
Simaq
Bir bitkinin tohumu, sümmak.
Simaqpalan
Süzgeç.
Simaqyê
Diyarbakır'da tarihî bir
köy, (meşhur tarihçi
Maryeşna
bu köylüdür).
Simbêl
Bıyık.
Simbêlboq
Gür bıyık.
Simbil
Başak.
Simbüek
Bir cins balık.
Simirmir
Sürü hayatını yaşayan
ve hiç doymadığı söylenen muzır
bir kuş.
Simin
Delmek.
Simko
Erkek adı.
Simkok
Kırmızı bir tohum.
Simkord
Yuvarlak tırnakla hay¬
van.
Simkirin
Simoqyê
mek.
Sincaq
Sindan
Sindan
Sine
Sandık.
Irak, İran hududunda bir
bölge.
Sing
Kazık, mil, şiş.
Singêdolabê
Çıkrık mili.
Singêkon
Çadır kazığı.
Singik
Çocuklarda çıkan bir
vilce.
Singik
si¬
Örgü şişi.
Singo
Süngü.
Sinopê
Sinop vilâyetimiz.
Sintir
Yetîm, kimsesiz.
Sipartin
Teslim etmek.
Sipartî
Teslim edilmiş olan.
Sipas
Teşekkür.
Sipasî
Şükran.
Sipaskirin
Teşekkür etmek.
Sipil
Dalak.
Sipilak
Akciğer.
Delip geçmek.
Beyaz.
Sincar'da
bir köy ve Sipî
Sipî
Bit.
Sincap.
Sipîbûn
Beyazlaşmak.
Soluk.
Hayvanların bir tırnak Sipîçolk
bölge.
Simore
Simreşî
hastalığı.
Simsik
Nefissiz, pisboğaz, surda
burda otlanan kimse.
Simterâş
Nalbant
aleti ve tır¬
nak keseceği.
Simt
Mecazi olarak kaba et.
Sine
İğde ağacı.
Sincak
Kadınların taktığı iğne,
broş.
Sincêri
Bir cins üzüm.
Sincik
Topraktan çocuk oturağı.
Cincirandin
Toprak eşyayı pişir¬
Sinciri
Sincirîn
Sindoq
Pişmiş, ısınmış.
Pişmek, ısınmak.
Kalın bağırsak, sucuk.
Örs.
Bitlis'te bir köy.
Sipîkirin
Sipîkirin
Sipîman
kalmak.
Beyazlaştırmak.
Badana yapmak.
Beyaz kalmak, dona
Sipîpank
Ambiti.
Sipyagenim
Buğday biti.
Sipyamirîşka
Tavuk biti.
Sipyakinca
Çamaşır biti.
Sipyanîska
Mercimek ve
biti.
Sipyaserya
Baş bili.
Siqêf
Küfür.
Siqêfkirin
Küfretmek.
Sir
Uyuşma.
tahıl
Sirbistan
Sırbistan.
Sirbûn
Uyuşmak.
Sirim
İplik haline getirilmiş
ri.
de¬
129
Şirin
Temizlemek.
Sirkirin
Temizletmek.
Sirnî
Kağnı arabasındaki
dingil
(iki tekerleği bir birine bağlayan
ağaç).
Sirnlyê erebé
Araba dingili.
Sirp
Sırp.
Sirsirk
Kara fatma böceği.
Sirsûm
Yayık, büyük şarap kü¬
pü.
Şist
Gevşek.
Sitavk
Güneş huzmeleri.
Sistbûn
Gevşemek.
Sisti
Gevşeklik.
Sistkirin
Gevşetmek.
Sisto pisto
Derbeder kimse.
Sivik
Hafif.
Sivkayî
Hafiflik çabukluk.
Sivikbûn
Çabuk olmak, çevik
olmak.
Sivikî
Çabukluk, acele.
Sivikkirin
|
Sî
Sina.
Diyarbakır'da bir nahiye
ve bir istasyon.
Sineme
Kürtlerde kız ismi.
Sîng
Göğüs, mecazi olarak ka¬
dın memesi.
Sîngapor
Singapur.
Sîno
Kürtlerde erkek adı.
Sînor
Hudut.
Sinordanîn
Hudut kurmak.
Sînordaş
Hudutdaş, komşu.
Sînorkirin
Hudutlandırmak, tah¬
dit.
Sîpan
Yığın.
Sîpanêxelatê
Süphan dağı.
Sîpêl
Şelâle.
Sîpkan
Ağrı'da büyük bir Kürt
aşireti.
Sipkî
Sipkan aşiretine
kimse.
mensup
Hafifletmek.
Sîqal
Cilalı, at ismi.
Dihok'ta bir yayla. Sîqalî
Cilalı.
Kapının iki yanı.
Siqalkirin
Cilalamak.
Bir cins buğdav.
Sîr
Sarmısak.
'
Siwaretûkê
Siyare
Siyare
Sîna
Sînanê
Gölge.
I
'
î
Sibirya
Sîdekan
Sîrava
Sarmısak,
yağ, yumurta
Sibirya.
ve ekmekten yapılan yemek.
Erbil yakınında bir naZehirli yabanî bir
hiye, (bu eseri hazırlamada
de- Sîramara
I
,
.ne¬
'
vi sarmısak.
ğerli yardımcım Cemal Alemdar'
Sîrdim
Bir nevi yabanî sarmı¬
in doğum yeridir).
sak,
(peynire
konan ot).
Sîh
Otuz.
Sîrik
Yabanî
bir cins sarmısak,
Sîhem
Otuzuncu.
ince kalkan, zayıf.
Sîkalkaguri
Akbaba.
Sîrkutk
Sarımsağın döğülmesiSim
Sırma.
Sîmaw
Meşhur Türk filozofu, | ne mahsus ağaçtan havan kolu.
Sîrox
Yenen yabanî bir ot.
Şeyh Bedrettin'in memleketi.
Diyale nehrinin ilk kolu.
Sîmir
Kürt mitolojisinde dev Sirwan
Siyah - mor arası bir renk.
bir kuş.
i Sis
|
j
ı
i
F: 9
130
Sîsawa
Erbil'de pirinci ile meş¬ Sora
Soranî
hur bir köy.
Sîser
Şirvan'da bir dağ, (Güya
uzaktan dahi bu dağı göreni ak¬
rep sokmazmış).
Sitem
Sitem, gölgelemek, zulüm.
Sîtemkar
Sitem eden, zalim.
Site
Midyat'ta bir köy.
Sitil
Bakraç.
Sîvle
Tarla faresi.
Sîwan
Şemsiye.
Six
Keskin uçlu sert diken.
Six
Diken.
Sîxur
Büyük cins bir kirpi.
Sîyabend
Kürtlerde erkek ismi
ve Kürtçede
meşhur
Siyabende
Kızılca.
Kürtçede bir lehçe.
kimse.
Soranî
Bir çeşit hançer.
Soravik
Allık, ruj.
Sorboz
Pembe renk.
Sorbûn
Kızarmak.
Sorêtarî
Koyu kırmızı.
Sorêvekirî
Açık kırmızı al.
Sorgul
Kırmızı gül, bir çeşit
buğday.
Sorik
Kızamık hastalığı, bir çe¬
şit buğday.
Soring
Kırmızı toprak boya.
Sorîçik
Yemek borusu.
Sorkan
Derik'te bir Kürt aşireti.
Silivi hikâyesinin kahramanı.
Sîyadara
Ağaç gölgesi.
Siyam
Siyam.
Sîyannûmamesenî
Musul - Erbil
arasında yaşayan bir Kürt aşire¬
ti.
Sîyamansijr
Kerkük'ün cenubun¬
da bir Kürt aşireti.
Sîyan
Pis çamur, çirkef, kanal,
lâğım akıntısı.
So
Yabanî bir ot.
Sorkayî
Kızıllık.
Sorkê sorava
Bir çeşit üzüm.
Sorkirin
Kırmızıya boyamak,
Sov
Kıtlık.
Sobahi
Yüzme.
Sobahîker
Yüzücü.
Sobanek
Yüzücü.
Sowê
Soxî
Zerkan'da bir köy.
Ne yapalım? Naçar, netice.
Yarın.
kı¬
zartmak.
Soro
Erkek ismi.
Sorsork
Süpürgelik ot,
yemek
borusu.
Sosin
Zerin çiçeği.
Kürtlerde kız ismi.
Sorûsipîyov
Makyaj.
Sosinê
Sozî
Teslim etmek.
Soba, yayan, hayvansız ola¬ Spartin
rak yolculuk.
Spartî
Emanet, dayalı.
Spehî,
Güzel.
Sobedadan
Soba yakmak.
Sobehîkirin
Yüzmek.
Spehîbûn
Güzelleşmek.
Spêhîdar
Kavak.
Sohtin
Yakmak, dağlamak.
Sohtî
Yanmış, dağlanmış.
Spehîkirin
Güzelleştirmek.
Sojin
Çuvaldız.
Spehîkirin
Güzellik.
Sol
Ayakkabı, yemeni.
Spehîtî
Yemlik otu.
Soldirû
Yemenici.
Sping
Yemlik otu, çiğ yenen bir
Sone
Ördek.
ot.
Sor
Kırmızı.
Spîçke
Kibrit.
Sobe
131
Spîdar
Kavak.
Spîkahêkê
Yumurta akı.
Spîndar
Kavak ağacı.
Stendin
Almak, satın almak.
Stewandin
Olgunlaştırmak.
Stewin
Olgunlaşmak.
Stewir
Gebe olmayan hayvanlar.
Setwirhistin
Sahibi
tarafından
çektirilmeyen hayvan.
Stewirman
Hayvanın geve kalma¬
ması
Stewrê
Mardin'in Saur kazasının
adı.
Stewrê
Savrlu kimse, gebe olma¬
ma hali
Stêr
Yıldız.
Stêra berheyvê
Aya bitişik yıldız.
Stêra haftawanê
Büyükayı yıl¬
dızı.
Stêra quruxî
Sabah yıldızı.
Stêra nîvê ezmên
Kutup yıldızı.
Stêra sibehê
Sabah yıldızı.
Stilîlê
Nusaybin'i îstilil nahiye¬
sinin asıl adı.
İstililli kimse.
Stiran
Şarkı.
Stiranî
Müzikal.
Stiranvan
Şarkıcı, muganni.
Stilîlî
Slirî
Diken.
Stirîzerk
Yabanî bir ot.
Stirîmişk
Sıçan dikeni.
Stûr
Kaim.
Stûrbûn
Kalınlaşmak.
Stûrkirin
Kalınlaştırmak.
Stûrtî
Kalınlık.
Svvîr
Sarmısak acısı.
Sûç
Suç.
Sûçe
Dış köşe.
Sûçeber
Köşe taşı, uzun büyük
tas.
Susî
Kenger tohumu, (kavrulup
yenir).
Sûd
Fayda, menfata, tatlı, marreng.
Sûddar
Faydalı, menfaatler.
Sûdferest
Menfaatperest.
Sûlaf
Musul'un şimalinde meş¬
hur bir sayfiye.
Sûle
Darının sapı, kasal, kamış.
Sûnd
Yemin, and.
Sûnddan
Yemin ettirmek.
Sûndxwarin
Yemin etmek.
Sûr
Hayret, sur.
Sûrcî
Ravvandizda bir Kürd aşi¬
reti.
Sûrdim
Yabanî çarmısak.
Sûrevélk
Gagası kırmızı güzel
tüylü bir kuş.
Sûrgicî
Mardin'de bir Kürt aşi¬
reti.
Sûrkan
Ağrı'da Türk İran tran¬
sit yolu üstünde bir köy.
Snrikandin
Süratle
sıvıştırıp,
koşturmak, sürtüştürmek.
Sûrikîn
Sıvışıp koşmak.
Sûravk
Tuzlu su.
Sûs
Miyan, miyan kökü.
Sûtin
Yakmak, bilemek (mahru¬
kat yakacak).
Sûsik
Bir cins keklik.
Sûwender
Ayran.
Sûxar
Bir cins ot.
Süzenek
Bel soğukluğu hastalığı.
Swar
Süvari.
Swarbûn
Binmek.
Swarkirin
bindirmek.
Swartî
Süvarilik.
Swêrek
Siverek ilçesi.
Swêrekî
Siverek! i.
132-
Şaban
Arapça bir ayın ismi.
Şabane
Nusaybin'de bir köy.
Şnbaş
Bahşiş.
Şabaş
Meth, övgü.
Şabaşbûn
Methedilmek.
Şabaşî
Methiye.
Şabaşkirin
Methetmek.
Şabaz
Kürdlerde erkek adı.
Sabelot
Kestane.
Şalik
İnce kumaş ve maşlah, no¬
hut mercimek ve baklanın yeşil
Şabender
Konsolos, resmi tem¬
silci.
Şabûn
Sevinmek.
Şadbûn
Sevinçli.
Şadilî
Dersim'de bir aşiret.
Sadî -r Sevinç.
Şadkirin
Sevindirmek, neşelen¬
dirmek.
Şagirt
Çırak.
Şah
Padişah.
Şalyare
Şelyare
Şalyare
tırma
Şahane
Şahane.
Şaheşahan
Şahinşah, başbuğ.
Şahine
Kıraliçe.
Şahînet
Alem yapmak, eğlenmek.
Şahne
Arazi sahibi namına köy¬
lü ekinini gözeten bekçi.
Şehreza
Zeki, bilgili.
Şahrezayî
Zekavet, bilgiçlik.
Şaht
Mefluç, dağınık.
Şaht
Beceriksiz erkeğe denir.
Şahtbûn
Felç olmak.
Sahte
Beceriksiz kadına denir.
Şahtkirin
Felç etmek.
iken yenen hali.
Şalûl
Güvercin
büyüklüğünde
renkli bir kuş.
Şalyar
Bakan.
Şalyarî
Bakanlık.
Şalyare abûrî
İktisat bakanı.
Şalyare avedanî
İmar bakanı.
dadga
Adalet bakanı.
dere
Dışişleri bakanı.
hatûçûn (Gîhîstin)
Ulaş¬
bakanı.
Şalyare kar
Çalışma bakanı.
Şalyarek hiştûkal
Ziraat bakanı.
Şalyare khomelayeti
Sosyal iş¬
ler bakanı.
Şalyare navxwe
İçişleri bakanı.
Şalyare neft
Petrol bakanı.
Şalyare Sarewanî
Belediyeler
kanı.
Şalyare şer
Millî Savunma
kanı.
Şalyare tendurustî
ba¬
ba¬
Sıhhat baka¬
nı.
Şalyare zanistî
Maarif bakanı.
Şalyarî
Bakanlık.
Şam
Şam.
Şamar
Kırk ayak.
Şamayı
Şam işi, Şamlı, bir cins
tütün.
Sajin
Kraliçe.
Şal
Kürtlere mahsus geniş pa¬ Şamborek
Bir nevi börek (Kürt
çalı pantalon.
böreği).
Şal
Bir nevi ince yün kumaş ve Şamderzî
Bir cins çelik.
kuşak.
Şame
Şam.
133
Şammisrî
Bir nevi kılıç çeliği.
Kıl tarağı.
Bal, bal peteği, omuz.
Şanaz
İftihar, Kürtlerde kız is¬
mi.
Şamû
Şan
Şanazkirin
İftihar etmek.
Şander
Garzan'da bir köy.
Şandin
Göndermek.
Şanghay
Şanghay.
Şandî
Gönderilmiş.
Şanîdan
Göstermek.
Şanîn
Tetkik.
Şanîşe
Nusaybin'de cakcak suyu¬
nun tevzi edildiği yerde bir köy.
Şap
Kürd cepkeni.
Şapat
Mevsim, çağ.
Şape
Çığ.
Şaper
Kuştan bir tüy.
Şapik
Kürtlere mahsus bir nevi
cepken.
Şaqla
Mertek.
Şaqûl
Kuşları tutmak için bir
nevi tuzak.
Şar
Şehir.
Şar
Kadın başlarına bağladıkları
siyah simli bir başlık.
Saran
Kereste.
Şarbane
Kürtlerde kız adı.
Şareban
Irak'ta bilhassa
ları ile meşhur Diyolağa
bir kaza.
Sardin
Saklamak, gömmek.
Sarewan
Belediye reisi.
Şarezûr
Irak'ta Medlerden
ma tarihî bir şehir, Kerkük
rında.
Şarez
Diş etleri hastalığı.
Şeristan
Medenî, şehirli.
Şaristani
Medeniyet.
Şarax
Şaş
Acur.
Sarık, seyrek.
nar¬
bağlı
Şaşbûn
Şaşîtî
Şaşkirin
Şaşırmak.
Şaşkınlık.
Şaşırtmak.
Sasxapên
Sahte
sarıklı, sahte
âlim.
Sawegs
Kürtlerde erkek ismi.
Şawir
Düdük.
Sawirê
Bohtan'da bir köy.
Şax
Dağ.
Şax
Dal.
Şax
Boynuz.
Saxewan
Kürtlerde erkek ismi.
Saxe
Cizre'de eski Bohtan bey¬
lerinin menşei.
Şaxî
Dağlı.
Saxqutkirin
Dal kesmek, alâka
kesmek.
Şayi
Düğün, dernek, eğlence.
Şayetî
Kraliyet.
Şayetî
Kraliyet.
Şayîze
Kürtlerde kız ismi.
Şazde
Onaltı.
Şazhem
Onaltıncı.
Şeb
Saf.
Şebak
Şafak.
Şebak
Tasma.
Şebot
Bir cins balık.
Şefqe
Şapka.
Şetî
Yıkık, çökük.
Şeh
Tarak.
Şehbaz
Kürtlerde erkek adı,
lışkan.
Sehêbeqs
Bir nevi ağaç tarak;
Kıl tarağı.
kal¬ Şehemû
Dokuma tarağı.
civa¬ Sehêcûmkê
Şeheserya
Kıl tarağı.
Şehik
Baş tarağı.
Şehin
Süs tarağı.
Şehin
Terazi.
Şehkirin
Taramak.
Şehkirî
Taranmış.
ça¬
134-
Şekir
Şeker.
Şekire elbika
Bonbon şekeri.
Şekire hinde
Bir nevi Hint şeke¬
ri.
Şekire hûr
Toz şeker.
Şekire kabik
Kesme şeker.
Şekire qend
Kelle şekeri.
Şekire serya
Kelle şekeri.
Şekirî sipî
Beyaz şeker.
Şekirî
Şekerden mamul.
Şekiro
Kürtlerde erkek ismi.
Şekirok
Bir cins kavun ve yaba¬
nî enginar otu.
Şekal
Eski ayakkabı.
Şel
Gülleyi havadan atma.
Şelaf
Dalkavuk, yaltakçı.
Şelafkirin
Dalkavukluk yapmak.
Şelifîn
Ayağın taşa takılması.
Şelik
Bezden süzgeç.
Sellêq
Çapak.
Selliqandin
Yürüterek yormak,
bir işi baştan savarak yapmak.
Selliqîn
Yorulmak, bacak arala¬
rının yürüyüşten kızarması.
Şellte
Büyük çuval.
Şelokirin
Bulandırmak, korkut¬
mak.
Şelûf
Çıplak, küçük piliç.
Selwar
Şalvar.
Şemal
Esinti, meltem, Kürtlerde
erkek adı, güzellik.
Şematok
Kaygan, kaypak.
Şematok
Mecazi olarak ele avuca
sığmaz, afacan.
Şemetîn
ma).
Şemirandin
mek.
Kaymak
(kayak
Bırakmak,
yap-
koyu ver-
Şemirî
Bırakılmış, terkedilmiş,
açıkta kalmış.
Şemitandin
Semitxaltîk
Kaydırmak.
Bir nevi yapışkan
mantar.
Şemî
Şemkan
Cumartesi.
Kars'ta bir Kürt aşireti.
Semrex
Mardin'de bir köy, (şim¬
diki Mazi dağ kazası).
Şemse
Kürtlerde kız adı.
Semt
Kayma.
Şemûz
Huysuz, huysuz katır.
Şene
alet.
Tırpan,
harmanı
savuran
Şenekirin
Tırpan etmek.
Şepel
Şuh, rind, dilber.
Şepane
Ekin ekildikten sonra to¬
humun iyice gömülmesi için gez¬
dirilen şey.
Şepol
Dalga.
Şeq
Taraf, parça, kısım.
Şeq
Bacak, taraf.
Şeqam
Mecazi olarak zaman.
Seqamlêdan
Tokatlamak.
Şeqil
Harmanda kullanılan bü¬
yük ağaçtan mühür.
Seqilkirin
Harmanı bu mühürle
mühürlemek, işaretlemek.
Seqilkirî
Bu şekilde işaretlenmiş
harman.
Şembelîk
Yabanî karanfil.
Seqlawa
Erbil'e bağlı bir kaza
Şemçe
Kibrit.
merkezi ve sayfiye yeri.
Seme
Cumartesi, zilan deresinde Seqleqtêzî
Bişerî'de bir köy.
bir köy.
Seqitandin
Sıyırmak.
Şemendefer
Tren.
Seqitî
Sıyrılmış.
Şemadan
Yağmurluk, muşamba. Selqoq
Yabanî meyva.
Şemetî
Kayma.
Şer
Harp.
135
Şeranî
Harbi, harba ait.
Şevreşk
Gece karanlığında
peydah olan hayal ve korku.
Şevreşkî
Tavuk karası.
Şevrevînik
Yarasa.
Şewal
Arapça bir ay ismi.
Seware
Çocuk doğmasının ilk
haftası.
Şewat
Yanıcı.
Şewb
Bulaşıcı hastalık.
Sewibîn
Susuzluktan kavrulan
yeşillik.
Sewibîn
Yeni testi ve küplerin
artık soğutmaması.
Şewişandin
Şaşırtmak,
sersem
etmek.
Şewişî
Şaşkın.
Şewişî
Şaşkın, sersem.
Şewişîn
Şaşırmak.
Sewitandin
Yakmak.
Sewitî
Yanmış.
Sewitîn
Yanmak.
Şewl
Dağlar arasındaki düz. tar¬
lalar.
fek ve tabanca.
Şewît
Bir nevi dere otu.
Şeşyek
Altıda bir.
Şewq
Işık.
Şet
Deli, manyak.
Sewqdan
Işık vermek.
Şetkirin
Deli etmek.
Şawt
Yanık.
Setwan
Gevaş'ta bir köy.
Şexif
Damın üstündeki kireç Şev
Gece.
toprak v.s.
Şevbaş
İyi geceler.
Sexifkirin
Damı sıvamak.
Şevaberate
Beraat gecesi (27 ra¬ Şexte
Kırağı.
mazan gecesi).
Şeytanok
Sümüklü böcek.
Hiçbir şey.
Şevder
Gece dışarıda kalan kim¬ Şeylileh
Şe
Alnı ve üç ayağı beyaz bir
se veya
şey.
at.
Şevger
Gece cesaretle dolaşan.
At kişnetmek.
Şevin
Gece sürüyü mehtapta ot¬ Sêandin
Sel
Teğel, büyük çim parçalan.
latmak.
Teğellemek.
Şevkor
Gece körlüğü (homorola- Şelandin
Şelandî
Teğellenmiş.
bi).
Sêlav
Sel.
Şevlideryan
Gece dolaşan.
Sêlavbûn
Coşmak.
Sevreş
Karanlık gece.
Şerevan
Belediye.
Şerkirin
Harb etmek.
Şerm
Ayıp, haya, utanç.
Şermbûn
Ayıplamak.
Şermî
Hicap.
Şermîn
Kürtlerde kız ismi.
Şermkirin
Utanmak.
Şermût
Dikiş ipliği yumağı ve
bir cins dut.
Sernex
Siirt'in Şirnak ilçesi.
Şerpa
Eşarp.
Serrawestan
Mütareke.
Serwan
Savaşçı, muhabir.
Şestebaran
Nisan ayı.
Şeşagir
Altılı toplu silâh ve olabacı.
Şeşderb
Altılı toplu tabanca.
Şeşek
Sevap sayılan ve müslümanların oruç tuttuğu 6 gün.
Şeşem
Altıncı.
Şeşxane
Altı yivli çakmaklı tü¬
136-
Şiftik
Bağ budamada elde edi¬
len çubuklar.
Şihhesananlı
Tunceli ve Erzin¬
Şelo
Korkak, dona kalma.
can bölgesinde bir Kürt aşireti.
Şelobûn
Bulanmak.
Şelobûn
Korkmak.
Şiandin
Kişnemek.
Kişneme.
Şelokirin
Bulandırmak, korkut¬ Şiîn
mak.
Şikakan
Hakkari bölgesinde bir
Kürt aşireti.
Şeloî
Bulantı, korkaklık.
Şikaki aşiretine mensup
Şelan
Çiğnemek, ezmek, ovmak. Şikakî
bir kimse ve bir tarz kadm baş
Şelavebûn
Sel kalkması, coşma.
bağlaması.
Selim
Şalgam.
Sikan
Hezimet, mağlûbiyet, kı¬
Şemî
Bir nevi siyah ekşi dut.
rılma.
Şen
Neşeli, canlı, güzel.
Şikarte
Ziraat işçilerine ekilen
Şenâyî
Yeşillik.
küçük ekin parçalan.
Şer
Aslan.
Şikber
Harçsız örülen duvar.
Serî
Bir Kürt aşireti.
Şikev
Ağaçtan tekne.
Serî
Aslanca.
Şikestin
Kırılmak.
Serîn
Tatlı.
Şelavkirin
Coşturmak.
Sêlo
Bulanık.
Şerînbûn
Tatlılaştırmak.
Serîne
Kürtlerde kız adı.
Serîni
Tatlılık.
Şerînkirin
Tatlılaştırmak.
Sêrwanî
Irak'ta bir Kürt aşireti.
Şerzad
Kürtlerde erkek adı.
Şest
Şet
Altmış.
Deli, çit.
Şetayetî
Şetbûn
Şetkirin
Delilik.
Delirmek.
Deli etmek.
Sêwan
Şaşmak.
Sêwandin
Şaşırmak.
Sêwî
Şaşkın.
Şiekstî
Şii
Az
kırılmış, çatlak.
Islak.
Şilbûn
Islanmak, rutubetli
ol¬
mak.
Şilbûn
Korkmak, dona kalmak.
Şile
Yağmurlu hava.
Şiletî
Rutubetli.
Şilesavar
Bulgur lapası.
Maskaralık,
Sileûcewte
komiklik.
Şilel
Alâka.
taklit,
Koyunun arkasında kuru¬
yan pislik.
Şilel
İpek yumağı ve Kürtlerde
kız ismi.
Sêxan
Mardin - Diyarbakır ara¬
Şilf
Süngü.
sında bir mevki, yatır.
Sêxbizinî
İslâhiye bölgesinde 'bir
Kürt aşireti.
Şez
Şibebî
Şifre
Şifti
Keçi kenesi.
Aşitan'da bir köy.
Domuzun iki dişi.
Karpuz.
Siler
Şilitî
Islaklık.
Silqandin
Çalkalanmak.
Şilî
Yağmurlu hava.
Şilkirin
Islatmak.
Şillok
Suluca.
Şülikî
Bir çeşit saç ekmeği.
Şüor
Bir nevi erik.
137-
Şima
Bal mumu.
Şimamok
Süslü kokulu bir nevi
süs kavunu.
Şimaq
Tokat.
Şimarûn
Balmumundan yapılmış
bir nevi muşamba, ağrıyan yerin
üzerine konulur.
Şimik
Terlik.
Şimşal
Kaval.
Şimşatî
Biçimli.
Şimşîle
Ağaçtan kilit ve anah¬
tar.
Şingal
Sincar.
Şingalî
Sincarlı.
Şino
Iranda bir şehir.
Siqapî
Aksayan, topallayan.
Sirenqe
Enjeksiyon.
Şirim
Domuzun iki köpek dişi.
Şirinek
Oluk.
Şirten
Ilık.
Şirrik
Oluk.
Şirr
Ezik, yırtık.
Şirşir
Su sesi.
Şirtik
Sepet imalinde kullanılan
bir ağaç.
Şirtînî
Düz, kıvırcık olmayarak.
Şit
Nesne.
Şiv
Asa.
Şivan
Çoban.
Şivanetî
Çobanlık
Şivane khurd
Bir Kürd yazarın
lâkabı.
Şivik
Küçük asa.
Şivüe
Küçük patika yol.
Şîvterk
Yaş asa.
Şixab
İstek.
Siyare
Yere gömülen ekinin çü¬
rümesi.
Şiyandin
Göndermek.
Şiko
Cehalet, azamet.
Şîkago
Şikago.
Şikar
Av.
Şîlan
Yaban gülü.
Şîfav
Kalın bağırsak.
Sin
Mavi.
Şîn
Matem.
Şînbûn
Yeşermek.
Şînezik
Obur, midesine
düşkün
kimse.
Şînok
Bitimin yabanisi.
Şîp
Şelâle.
Şîpane
Kapı önü, eşik.
Sîqên
Feryat.
Şîr
Süt.
Şîre
Üzüm suyu.
Şîret
Nasihat.
Şîreter
Doğumdan üç dört gün
sonraki süt.
Şîretkirin
Nasihat etmek.
Sîrêxerabe
Bozuk süt.
Şîrez
Çiriş.
Şîrheram
Haram
sütlü, fena
kimse.
Şirik
Bazı nebatlardan çıkan süt.
Şirîkî
Mor, menekşe rengi.
Şîrîn
Tatlı, Kürtlerde de kız adı.
Sîrko
Dağ Arslanı, Kürdlerde er¬
kek adı.
Şîrmeyandin
Sütü mayalamak.
Sîrqussandin
Sütü peynir maya¬
sı ile mayalamak.
Şirtûk
Süt kaymağı.
Sîrwan
İran, Irak ve Türkiye'de
birer bölge adı ve Siirt'te bir ka¬
Şixre
Ekini sap olarak tarladan
harman.
Sixrevan
Ekini tarladan taşıyan,
za.
mana taşımak için ağaçtan kul¬ Şîşan
lanılan alet.
çek.
Güzel kokulu sarı bir
çi¬
138
Şiş
Şîşik
Şiv
Şîv
Şiş.
Kebap.
Akşam yemeği.
Ziyafet.
Şorbe
Çorba.
Şorbeşîr
Sütlâç.
Şorbûn
Tuzlamak.
Şorbûn
Sarkmak.
Şore
Tuzluca, beyaz barut.
Şorebî
Salkım söğüt.
Şorek
Çorak, tuzlu arazi.
Şîw
Vadi.
Şîwe
Lehçe.
Şiwen
Matem.
Şoriş
İhtilâl, ayaklanma.
Şîwet
Telâffuz.
Şorizbah
Midyat'ta büyük bir
Şkef
Ağaçtan yontulmuş tekne.
Şkeft
Mağara.
köy.
Şkeftan
Siirt'te mağaradan iba¬ Şorkirin
Tuzlandırmak, sarkıt¬
ret köy ve adı.
mak.
Şkeftik
Küçük mağara ve kol¬ Sortir
Daha tuzlu.
tuk altı.
Şoz
Bohtan'da bir köy.
Şûjin
Çuvaldız.
Şkeftî
Mağaralı.
Şkestin
Kırılmak.
Şûkirin
Evlenmek.
Şkestî
Kırık.
Şûnde
Sonra.
Şûngir
Veliaht, halef, izci' takip
Şkev
Ağaçtan oyulmuş tekne.
Şkeva
Mayasız hamur ve yufka.
eden.
Şkevtin
???
Şûr
Kılıç.
Şkenandin
Kırdırmak.
Şûşe
Şişe.
Şker
Taş yığını.
Şûştin
Yıkanmak. '
Şkerçûn
Hayvanın bıçağa yetiş¬ Şûştî
Yıkanmış.
meden haram ölmesi.
Şût
Sivri çıplak.
Şkerkirin
Yığmak, hayvanı mun- Şûtbûn
Soyulmak, sivrilmek.
der etmek.
Şûtkirin
Soymak.
Şofar
Hafiye, gizli polis.
Şûtik
Sivilce.
Şofer
Şoför.
Şûtî
Çıplaklık.
Şoqil
Bezelye.
Şûn
Yer, hacim.
Şolik
Bir nevi bezelye.
Şûnik
Tokmak.
Şop
İz.
Şûr
Kılıç.
Şopgerîn
İzci.
Sûre
Mardin'de bir köy.
Şophiştin
İz bırakmak.
Şûv
Nadas.
Şopik
İzcık.
Şoqil
Bakla.
Şor
Tuzlu, histerik, sarkık.
Sorav
Tuzlu su.
Şorayî
Tuzluluk.
Şorbabirince
Pirinç çorbası.
Şorbanîske
Mercimek çorbası.
Şûvrakirin
Nadas kaldırmak.
Şûvan
Bohtan'da bir köy.
Şwan
Irak'ta bir Kürt aşireti.
Şyar
Uyanık.
Şyarî
Uyanıklık, nöbet.
Şyarbûn
Uyanmak.
Şyarkirin
Uyandırmak.
.
139
Ta
İp, sıtma.
l'alatê
Nusaybin'de bir köy;
Acılık.
Siper, mania.
Telesêv
Yabanî elma.
Taleşîr
Sütü acı bir ot.
Talé
Kürtlerde kız adı.
Tabeşîr
Sütü mayaladıktan son¬ Talik
Acılık.
ra üzerine örtülen örtü.
Talîşk
Düşünülen en acı şey.
Tabir
Hurafecilerin sıtma kesen Talî
Kekliklerin sevdiği bir ot
ipleri.
(acı bir ot).
Taç
Taç.
Talî
Netice, son.
Tadar
Okaliptüs ağacı.
Talkirin
Acılaştırmak.
Taê badayî
Merserize iplik.
Talo
Kürtlerde erkek adı.
Taê dezîya
Dikiş ipliği.
Talyakewa
Kekliklerin sevdiği
Taê giloka
Yumak ipliği.
yabanî bir ot.Taê nevresim
İpek ipliği.
Talyamirnê
Ölüm acısı.
Taê penga
Kelef ipliği.
Tam
Lezzet.
Taê qoqa
Kuka ipliği.
Tamandin
Ağacı aşılamak.
Taê sofîka
Çile ipliği.
Tamandin
Tadına bakmak.
Taêsermûta
Çıkrık ipliği.
Tamik
Tuzağa
konan yiyecek.
Taê textka
Makara ipliği.
Tâê xav
Ham iplik.
Tamişkî
Alışma, tadını alma.
Tamşikîbûn
Alışmak, tadını al¬
Tagirêdan
Sıtmaya bağlamak.
mak.
Ta girtin
Sıtmaya yakalanmak
Tahirê
Kürtlerde erkek adı.
Tamişkîrin
Tatlılaştırmak,
tadı¬
Tahiro
Kültlerde erkek adı.
nı almak.
Taa
Sıra denk, uygun.
Taban
Silindir.
Tababûn
Silindirleşmek.
Tabanî
Silindirik.
Tabankirin
Silindirlemek.
Tahran
Tahran.
Taht
Kaya.
Tahlik
Kavun.
Tajî
Tazı.
Tal
Acı.
Talan
Orman, talan etmek.
Talanbûn
Soyulmak.
Talanî
Soygun.
Talankirin
Soymak.
Talbûn
Talde
Tamxwes
Leziz.
Tamnexwesî
Tatsızlık, bozuk lez¬
zetli.
Tamsar
Tatsız.
Tamsari
Tatsızlık.
Tamtîtik
Lezzetli şeyler.
Tan
Kafes, tahta perde.
Tank
Tank.
140
Tanar
Kitabın cildine tespit edi¬ Taxekirin
Taxetaxe
len ara iplik.
Tangar
Tap
Taxé
Mahsus, hususî.
Taxim
Taxi
Bulunma.
Tapkirin
Bulmak.
Tapo
Topu.
Taq
Pencere, mazgal.
Taqê
Mardin'de bir köy.
Demetlemek.
Demet, demet.
Muş'ta bir köy.
Takım.
Muhallebi,
(Bitlis'te
meş¬
hur Tahi şeyhi).
Taxnîk
Küçük tütün tepsisi, kah¬
ve tepsisi.
Taxt
Tahta karyola.
Taqîmane
İmtihan.
Tahta.
Tar
Tef, elek, gibi şeylerin ke¬ Taxtik
Taxtirewan
Tahterevan.
narı.
Taxûk
Kızak.
Targon
Yabanî buğday.
Taybetîkirin
Tahsis edilmiş.
Tarî
Koyu renk, karanlık.
Taze
Taze.
Tarîbûn
Koyulaşmak.
Tazetî
Tazelik.
Tarîkirin
Koyulaştırmak.
Tazî
Çıplak.
Taronî
Bohtan'da bir köy.
Tazîbûn
Soyulmak.
Taşte
Kahve altı.
Soymak.
'iastêxwarin
Kahve altı yapmak. Tazîkirin
Silindir.
Taştyamîranî
Kahve altı zama¬ Tebane
Tebat
Durma, şeker.
nı (saat 10 sıraları).
Tebai
Taştyapala
İşçi kahvealtısı (sa¬
bah erken saatlerde).
Tat
Raiye, aşirete mensup olma¬
yan kimse.
Tata
Raiydik bölge.
Tav
Gün ışığı.
Tavdan
Güneşlendirmek.
Ta w
Hamle.
Tawa
Erime.
Tawan
Erimek.
Tawan
Suç, kabahat.
Tavvandar
Suçlu, kabahatli.
Tawandar
Suçlu.
Tawanî
Suçluluk.
Tawiz
Tavus kuşu.
Tawî
Sıtmalı.
Tawtawetî
Züppelik.
Tawtaw
Tax
Taxe
Taxe
Züppe.
Mahalle.
Tütün demeti.
Demet.
İttifak.
Tebatî
Tahammül.
Tebatkirin
Tahammül etmek.
Tebatnekirin
Tahammül edeme¬
mek.
Tebax
Ağustos.
|
j
Tebayî
İttifak, birlik.
Tebeq
Bir nevi hayvan tırnak
hastalığı.
Tedarik
Hazırlık.
Tedariki
Hazırlık.
Tedarikkirin
Hazırlamak.
Tebeş
Bir hastalık.
Tebûr
Melheb dedikleri harman
savurmak için alet.
Tefar
Şirvan'da bir köy.
Tehnûsik
Bademcik hastalığı.
Tej
Uzun dar kilim, kara çadı¬
rın bîr parçası.
Tejik
Küçük kilim.
Tejik
Bir kilim.
141
lelalo
Diyarbakır'da bir köy.
Telan
Garzan'da bir köy.
Telaş
Filka, parça, dilim.
Telaşok
Yarma, yarma odun.
Telefon
Telefon.
Telgraf
Telgraf.
Telgrafxane
P.T.T.
'i'elîs
Çuval.
Tem
Arzu, istek, ümit, iştiha,
sis.
Tema
Arzu, istek, ümit.
Temar
Mahmurluk.
Temaramirinê
Ölüm uykusu,
mahmurluğu.
Temaşa
Seyir.
Temaşaker
Seyirci.
Temaşkirin
Seyretmek.
Temasxane
Opera.
Temberi
Erkek saçı.
Tembekî
Nargile için hazırlanan
tütün.
Temçuser
Arzu etmek, istemek,
arzulama.
Temezî
Bir nevi kadın başlığı,
Kofi.
Temirandin
Söndürmek,
göm¬
mek.
Temirîn
Sönmek, gömülmek.
Tena
Ayakta durma.
Tena
Yalnız.
Tenakirês
Tek entari giymek.
Tenatena
Adım, adım,
aheste
aheste.
Tenba
Ayakta durmak, bir nevi
kene.
Teneke
Teneke.
Tenê
Yalnız.
Tenêkirin
Yalnız bırakmak.
Tenêman
Yalnız kalmak.
Teng
Dar.
Teng
Çarh kayışı, pervane ka
yışı-
Tengbûn
Daralmak.
Tengal
Yan, yamaç.
Tengav
Sıkışma, binek, hayvan¬
ların eğer kolanı.
Tengayî
Sıkışıklık.
Tengî
Darlık.
Tengkirin
Daraltmak.
Tengijîn
Dalmak, patlak, yağar
vaziyete gelmek.
Tenik
İnce, sığ.
Teniştdan
Yan vermek.
Tenişder
Kapı pervazı.
Tenişt
Yan.
Teni
Tencere etrafına
yapışan
duman, is.
Tenîkirin
Tenîkirî
İslemek, karartmak.
İslendirilmiş.
Tenûr
Tandır.
Tenûrî
Tandıra ait.
Tenze
Bohtan'da bir köy.
Tep
Elle vurma, yumruk.
Tep
Hile.
Tep
Kurnazlık.
Tepan
Tokmak.
Teparik
Kubbe, tümsek.
Tepek
Kurnaz.
Tepeş
Yer, mevki, etraf, muhit,
civar.
l'epê
Diyarbakır'da bir nahiye
(Silvan'da).
Tepik
Tezek.
Tepik
Hamur, çamur toprağı.
Tepik
Bir nevi kuş tuzağı.
Teplik
Trampet.
Teplêdan
Yumruk vurmak.
Teprep
Elcezire'de bir tepe ve
vurunca çıkan ses.
Tepreş
Hilekâr.
Teputor
Desise, dolandırıcılık".
142
Teputor
Teq
Örümcek ağı.
Taplama.
Tcqakirin
Ukalâlık etmek.
Teqan
Batak.
Teqandin
Patlatmak.
Teqindin
Batağa saplanmak, bat¬
mak.
Teqîn
Patlayış.
Teqteqoq
Çocuk tabancaları
ve
içi oyulmuş ağaçtan oyuncak.
1er
Yaş, yaş ağaç ve meyve.
Terabûn
Düşmek.
Terad
Müsabaka.
Teradkirin
Müsabakaya sokmak,
yarışa sokmak.
Terakî
Nusaybinde yetişen
gü¬
zel bir cins şeftali.
Terane
Usul, kaide, oyun, eğlen¬
Terifîn
Gözün dumandan veya
Terîş
Uzun kesilmiş bez, sargı.
Terk
Çatlak.
lerko merko
Çatlak, patlak.
Terlan
Centilmen, yiğit, (Kürt¬
lerde erkek adı).
lerm
Ceset, cenaze.
Termal
Bel boşluğu.
Termal
Yamaç.
Ters
Ağnam, sürü.
Tertik
Kesek.
Terwende
Nadir, aziz.
Terz
Şekil.
Terz
Uslûb, poz.
Tes
Öküzü geriye çekmek için
hitap.
Teşî
İplik bükme eğeri.
Teşîba
Urartu Kürtlerinde
rüz¬
gâr, fırtına ilahı.
ce.
Bir cins kuş.
Teras
Yontma, Sason'da bir köy. Teşîlok
Teşîres
İplik büken, bir cins
Teraşbûn
Yontulmak.
kuş.
Teraşkirin
Yontmak.
Teşk
Bacak.
Terastı
Yontmacıhk.
Tesqele
Dalavera.
Terekya
Trakya, Rumeli.
Tesqelekirin
Dalavera yapmak.
Terempe
Mübadele.
Teres
Teres.
Tesqeletî
Dalaveracılık.
Teşt
Test, leğen.
Terfik
Örülmüş yünden ip.
lerh
Filiz.
Teştadimse
Pekmek yapma, testi.
Hamur teknesi, le¬
Terhî
Kürdlerde erkek adı, Kürt leşta hevîr
ğeni.
kadın başlığı.
Terifandin
Budamak.
I'eştamohtî
Pekmek yapmağa
İcrifî
Budanmış olan.
mahsus teşt.
sadme ile incinmesi.
Teva
Külliyyen, toptan.
Terik
Yaş odun ve erkek tenasül Tetik
Eldiven.
aleti (argo).
Teû
Dağdağan.
Terikandin
Çatlatmak.
Tevdan
Karıştırmak.
Teriki
Çatlak olan.
Tevdanî
Karıştırma.
Terikin
Çatlamak.
levde
Beraber hepsi.
Tcriqandin
Uzatmak.
levger
Maya tutma.
Teri
Kuyruk.
Tevger
Kaynaşma, sosyal kay¬
J erifîn
Budamak.
naşma.
143-
Tevger
Kulis.
Teving
Silâh.
Tevingberdan
Silâh atmak.
Tevir
Kazma, çapa.
fevirdan
Çapalamak.
Tevn
Dokuma tezgâhı.
Tevnik
Küf, örümcek ağı.
Tevnî
El dokuması mamulü.
Tevnkapîrê
Örümcek ağı.
Tevnkirin
Dokunmak.
Tevlêbûn
Karışmak, eklenmek.
Tevlihev
Karışık.
Tevtevik
Keman, kemence.
Tevşo
Keser.
Tevtî
Nişasta.
Tew
Aha, amada.
Tew
Biri şarkı söylerken takdir
babında söylenir.
Tewandin
Biri şarkı söylerken
takdir etmek.
Tewaş
Yağ ve yağlı maddeler.
Tewere
Toplu halde yaşayan bir
nevi tırtıl.
Tewere
Mihver.
Tewapêsî
İlk kat, ilk sıra.
Tewereyzevî
Arzın mihveri.
Tewêçara
Dördüncü.
Tewere
Halen de, daha da, ka¬
tiyen.
Tewênavê
Orta kat, sıra.
Tewîn
Bükülmek.
Tewyayî
Bükülmüş, bükük.
Tewrat
Tevrat.
Tewtewe
Züppece.
Teyrok
Dolu, dolu.
Tezan
Donmak.
Tezandin
Dondurmak.
Teze
Taze.
Tezebûn
Tazeleşmek.
Tezekiriu
Tazeleştirmek.
Tezetî
Tazelik.
Tey
Bir arap aşireti.
Teyan
Bohtan'da bir aşiret.
Tezîn
Donma.
Tezre
Dolu.
Teztezok
Bir cins kuş.
Tezyayî
Donmuş, uyuşmuş.
Têbûr
Af.
Têbûrîn
Affetmek.
Têçû
Aldanma.
Têda
Mahsuben.
Têderxistin
Bilmek.
Têgeyan
Anlatma.
Têgeyandin
Anlatmak.
Tegeyîştin
Anlamak.
Têgotin
Deyim, istilah.
Têhn
Hararetli.
Têhnî
Hararetli.
Têkçû
Bozuk.
Têkdan
Bozmak, dağıtmak.
Têkdar
Fesat.
Têkdarî
Fesatlık.
Têlatelefone
Telefon teli.
Tên
Kuvvet, dayanıkhk.
Tên
Hararet, ısı.
Tênpênanîn
Isıtmak.
Tênpêhatin
Isınmak.
Ter
Tok.
Têrbûn
Doymak.
Têretî
Tokluk.
Têrkirin
Doyurmak.
Teşk
Işın, şua.
Têxistin
Koymak.
Têz
Bir atımlık barut.
Tif
Tükürük.
Tifik
Ocak.
Teybetî
Tifkirin
Tewtewetî
Züppelik.
Text
Tahta, ağaç karyola.
Textirme
Turfanda
kaldırılan
harman.
Hususî
Tükürmek.
144
Tiftifandin
Düzeltivermek,
düzen vermek.
Tifû
Tükürmeden tükürür
Kaplumbağa
kabu¬
çeki Tiqalkêkîso
ğu.
Yel, osuruk.
gibi Tir
Tiraf
Kül, sıcak kül, ince.
yapmak.
Tixirik
Erkek çocuk doğunca da¬
ğıtılan yemiş.
Tihnayî
Susuzluk.
Tihnbûn
Susamak.
Tihnetî
Susuzluk.
Tihnkirin
Susatmak.
Tijetî
Doluluk.
Tijî
Dolu.
Tijîbûn
Dolmak.
Tijîkirin
Doldurmak.
Tika
Rica.
Tikaker
Ricacı yalvaran.
Tikarikin
Rica etmek.
likaye
Birşey değil, estağfurul¬
lah.
Tilalok
Pirinç kırığı,
şeker ve
yumurtadan
mamul yemek.
Tilar
Tembel.
Tilartî
Tembellik.
Tilik
Höyük.
Tilîlî
Düğünlerde.
Tillo
Siirt'e dört kilometre me¬
safede bir nahiye.
Tilmiş
Beşiri'de bir köy.
Tim
Daima.
Timûtim
Daima, her zaman.
rimok
Sason'da bir köy.
Timeyî
Mütemadi.
linatê
Nusaybin'de bir köy.
Tinaz
Şaka, alay.
Tinazi
Alaylı.
linazkirin
Alay etmek.
Tinoke
Damla.
Tiqal
Kabuk.
Tiqalk
Daire, kurs.
Tioalêdara
Ağaç kabuğu.
Tirandin
Büyük bir kabı
dol¬
durmak.
Tiraş
Yontma.
Tirb
Mezar.
Tiredîn
Tirek
Tircinî
Manyak, delice.
Osuruklu, yalancı.
Delice, manyak, serseri.
Tirek
Kalleş.
Tirekkirin
Döverek, perişan et¬
mek.
Tirgel
Yürüyemeyen kimse, kö¬
türümlük.
Tirimpe
Tulumba.
Tirimpe
Enjeksiyon yapmak.
Tirimpekirin
Tulumba çekmek.
Tirimpêl
Taksi.'
Tirî
Üzüm.
Tirjêberdan
Hakkından gelmek.
Tirk
Türk.
Tirkan
Türkler.
-
Vücudu titreterek oyna¬
Tirkanî
i
nan bir oyun.
I
;
!
j
Tirkamanî
Tirkistan
Tirkiya
Tirkî
Tirkîtî
Tirkîyê
Türkmen işi.
Türkistan
Türkiye, kızlarda
Türkçe.
Türklük.
Türkiye.
Tirkperest
Türkçü.
Tirkperestî
Türkçülük.
Tirozî
Bir nevi hıyar, acur.
Tirs
Korku.
Tirs
Korku.
JTirsan
Korkmak.
Tirsandin
Korkutmak.
Tirsîn
Korkma.
Tirsok
Korkak.
isim.
145-
Tiryêrêskê bajarî
Papaz karası
üzümü.
Tiryê reşke mistaxê
Kuru üzüm
yapılan cins.
Tiryê ruhnuk
Şeffaf üzüm.
Tiryê teyfî
Uzun - kalın taneli
üzüm.
Tiryê werdan
Gül pembesi renk¬
te üzüm.
Tişt
Şey, eşya.
Tixirik
Erkek çocuk doğunca
dağıtılan yemiş ve hediyeler.
Tî
Susuz, susamış.
Tîbet
Tibet.
Tibûn
Susamak.
Tirtirok
Yemek borusu.
Susuz.
Tiryêbêdendik
Çekirdekli üzüm. Tîhn
Tîhnû
Daima susayan şeker has¬
Tiryêdêwani
Devan üzümü.
tası.
Tiryêdirêjik
Uzunca bir cins
Tik
Etek.
üzüm.
Tîkirin
Susatmak.
Tiryêetfî
Yediveren üzümü.
Tîfik
Kürt
elbisesinin yan yırt¬
Tiryêgewre
Beyaz bir cins üzüm.
maçları.
Tiryêhesenî
Hasan üzümü (Ça¬
Tîiim
Mostra, numune örnek,
vuşa benzer).
Tîmar
Tedavi.
Tiryêhiqeyb
Güzel kokulu bir
Tîmarker
Tedavi eden.
cins üzüm.
rîmarkirin
Tedavi etmek.
Tiryêkerkuj
Rakı imalinde kul¬
Tîmarxane
Hastahane (Türkçelanılan bir cins üzüm.
de akıl hastası olmuş).
Tiryekırot
Kütür kütür bir cins Tin
Tam vakti, zamanı.
üzüm
Tîp
Takım.
Tiryêkumkulav
Tepesi geniş, ku¬ Tîpidartaşî
Marangoz takımı.
lağa benzeyen üzüm.
Tîpîmûsiq
Müzik takımı (saz he¬
Tiryêmerzone
Yapıncak üzümü.
yeti), orkestra.
Tiryêmikebs
Sıkışık
salkındı Tir
Ok.
üzüm.
Tir
Koyu kıvamlı.
Koyulaşmak.
Tiryêmisebix
Çok erken yetişen Tîrbûn
üzüm.
Tire
Çanakkale'nin bir ilçesi.
Tiryèpîre
Ufak taneli üzüm.
Tîretî
Koyuluk.
Güneş huzmesi.
Tiryêqirfok
Gevrek taneli üzüm. Tîrêj
Tirşok
Ekşi bir ot.
Tirş
Marmelad.
Tirş
Ekşi.
Tirşo
Turşu.
Tirşo
Yenen ekşi, yabanî bir ot.
Tirşahinara
Nar ekşisi.
Tirşaleymûne
Limon ekşisi.
Tirşa simaqê
Sumak.
Tirşbûn
Ekşimek.
Tirşkirin
Ekşitmek.
Tirşotal
Ekşimsi acımsı meyva.
Tirşî
Ekşilik.
Tirşik
Türlü yemeği.
Tirtire
Kocaman şey. Kimse.
F: 10
146-
Tîrik
Mertek.
Tîrvan
Okçu.
Tîrvan
Kürtlerde erkek adı.
Tîs
Dağ.
Tîy
Kadın için kayın birader.
To
Aman, tohum .
Tobe
Tövbe.
Tobekirin
Tövbe ettirmek.
Tof
Sık, seyrek olmayan.
Toi
Genç oğlan, delikanlı.
Tolaz
Çapkın.
Tolazî
Çapkınlık.
Tolazîkirin
Çapkınlık etmek.
Tole
Genç kız, delikanlı kız, in¬
tikam.
Toledan
Cezalandırmak.
Tolik
Ebegümeci otu.
Tom
Siirt'e yakın bir köy.
Tomanî
Bir cins armut.
Top
Top.
Topandin
Gebertmek.
Topên
Top oyunu.
Topîn
Gebermek.
Tor
Kepaze, Mardin'de Midyet
bölgesi.
Toramasya
Balık ağı.
Toranî
Tor bölgesi tarzı sahibi¬
nin evine gitmeyen köpek.
Tore
Eziyet, zahmet, ceza.
Toretêkirin
Eziyet vermek.
Torik
Bir cins deniz balığı, Boh¬
tan'da bir köy.
Tori
Çakal.
Torkirin
Cezalandırmak.
Toros
Toros, Ermenilerde
ismi.
Tortor
Tortore
Totik
Totik
Toşil
erkek
Bir cins üzüm (siyah).
İşsiz, güçsüz takımı.
Külah.
Bir cins kuş.
Ağaç kabuğu.
Totilme
Sancı.
Toto
Aman, aman, of, of.
Tov
Tohum.
Tovî
Toz
Tohumluk.
Toz.
Tunebûn
Yokluk, yokolmak.
Tunekirin
Yok etmek.
Tineyi
Yokluk.
Tuneyîn
İtlaf.
Turme
Başa sarılan ipek örtü.
Tuştîr
3 yaşındaki keçi.
Tuxûb
Hudud, Mardin'de bir
köy.
Tuxum
Soy, cins.
Tû
Kaymak, dut.
Tûj
Keskin biber acısı.
Tûjbûıı
Keskinleştirmek.
Tûjik
Sivrice bir şey.
lujkirin
Bilemek, keskinleştir¬
mek.
Tûk
Tûk
İnce kıl.
İnce kaymak tabaka.
Tûkmê
Sağlam.
Tüle
Bir nevi av köpeği.
Tûm
Kök.
Tûmik
Kökçük, yığınak.
l'ûman
Don, komik.
Tumanı
Komiklik.
Tûmik
Cali, maki.
Tûrçink
Perçem.
Tûr
Büyük çanta, torba.
Türe
Serseri.
Tûrebûn
Kızmak.
Tûrekirin
Kızdırmak.
Türeyi
Kızgınlık.
Tûreşk
Böğürtlen.
Tûs
Rastlama, karşılama.
ïûsbùn
Rastlamak.
Tûskirin
Rastlaşmak.
Tûzik
tam.
İnce bir tabaka, bir
tu¬
147
Tiyen
Hacim.
Tîy
Susuz, kayın birader
nın).
lûtî
Çok, Papağan.
Tutya
(kadı¬
Bunlar.
Vaj
Eğri, sakat.
Vajavaja
Apaş, apaş, yampiri,
yampiri.
Vajîkirin
Eğmek.
Vajîbûn
Kalmak, eğilmek.
Vala
Boş, işsiz kalma, beyhude.
Valabûn
Boş kalmak, işsiz kal¬
mak
mak.
Valayî
Vala
Boşaltmak, işsiz
Tûxmîn
Çok yemeden mütevellit
bir hastalık.
Va
Valakirin
Çinko.
kal¬
Boşluk.
Boş.
Valakirin
Boşaltmak.
Van
İstemek.
Van
Bunlar.
Varik
Yarka, piliç.
Varpêtên
Ermeni din büyüğü.
Vebirîn
Kestirmek,
pazarlıkta
anlaşmak.
Vebûn
Açılmak.
Veciniqandin
Çözülmek.
Veciniqin
Ürkmek.
Vedan
Dolmuş bir çukuru
bo¬
şaltmak, tuzak kurmak.
Veger
Azamet, geri gelme.
Değer
Çiftleştirilen bir hayvanın
gebelikten dönüşü.
Veger
Satılan bir şeyin geri ve¬
rilmesi.
Veger
Dönüş, iade, ricat.
Vegerandin
Döndürmek, çevir*
mek, iade etmek.
Vegerandin
Cevap vermek.
Vegerandin
Döndürmek.
Vegerî
Çevirmek.
Vegerîn
Dönmüş olan.
Vegertin
Vegertin
Dönme.
Cevap.
Vegertin
İade.
Bulaşmak, hastalığa bu¬
Vegirtin
laşmak.
Vegirtin
Bir kabı doldurmak için
açmak.
Veketandin
Pusuya sokmak.
Veketin
Pusuya girmek.
Veketî
Pusuda.
Vekirin
Vekirî
Açmak.
Açık.
Vemirandin
Söndürmek.
Vemirî
Sönük.
Vemirîn
Sönmek.
Veqetandin
Ayırmak.
Vereşan
Sökme.
Verşandin
Kusmak, gasyan et¬
mek.
Vereşandin
Çorab ve saireyi sök¬
mek, örgü sökmek.
Vereşandin
Dikişi sökmek.
Verginin
İstiab.
148
Vêxistin
Yakmak, çakmak, sürt¬
mek.
Vir
Burası.
Virdoveda
Şöyle, böyle.
Verik
Kıldan örme ayakkabı.
Verşîr
Sır, esrar.
Veraştin
Saklanmak.
Veşartî
Saklı, gizli, esrarengiz.
Veşîrtî
Mahrem.
Veşartî
Mahrem olan, saklı.
Veşart
Mahremane.
Veşartok
Saklanbaç.
Vexarin
İçmek.
Vexwarin
İçmek.
Vexwarin
İçki, içecek.
Vêgdan
Toplanmak.
Vêketin
Dokunmak, yakılmak, iş¬
tial etmek.
Vêl
Derin olmayan kap, engin,
sığ.
Vêva
Beraber.
Virçavirç
Sulu bir şeyi yerken
ağı? şapırdatma.
Virçık
Vagina.
Virik
Sulu pislik.
Vir
Yalan, kumar
oyununda,
Kürtlerde meşhur bir
kaçırma
adeti.
Virtaqî
Yabancı, alçak kimse.
Vîalî
Bu yana.
Vîjik
Çok sulu insan ve hayvan
pisliği.
Vîzar
Feryat.
W
W aha
Böyle
Onlar.
nah, işte.
Wazhênan
Caymak, vazgeçmek.
Oyun.
VVane
İşte, ders.
VVazîker
Oyuncu.
VVanek
Şey, nesne.
Wazîkirin
Oynamak.
Wazlêhênraw
Metruk.
Wanexane
Dershane.
We
Li, lu.
VVanehâ
İşte onlar, şunlar.
We
Siz.
VVane
Van ili.
Weché
Gerçek.
\Vaq
Beyin, akıl.
VVeg
Cağ.
Waqwirman
Baş dönmesi.
VVeh
Taaccüp nidası.
VVar
Yerleşilen yer, erkek evlât,
VVehayî
Hakiki, doğrusu.
obanın konulduğu yer.
Welat
Vatan, memleket.
Wax
Vay, eyvah.
Welat
Kürtlerde erkek adı.
VVay
Hayret, mübalâğayı göster¬ YVelatî
Vatandaşlık.
mek için bir deyim.
Welê
Kadınların yekdiğerine ar¬
VVaz
Cayma.
kadaş diye kullandığı söz.
Waz
Bırakma.
Welêweha
Fakat, böyle.
Wazhênan
Bırakmak.
Wek
Gibi.
VVan
VVazi
I
149Wekceran
Evvelki gibi, geçenler¬
deki gibi.
Wekberê
Eskisi gibi.
Wekêgi
Vakta ki, o vakit ki.
Wekher
Eşik.
VVekhev
VVekhev
Benzer, yekdiğeri gibi.
Benzer.
VVekhevpare
Sosyal adalet.
Wekhevî
Eşitlik.
Wekîdî
Başka türlü.
VVekû
Aynen gibi.
IVeram
Cevap.
VVerampêdan
Were
Böyle.
yünden mamul).
Yorgunluk.
Westa
Usta.
VVestan
Durmak.
Westan
Muattal kalmak.
VVestan
Yorulmak, Siirt - Hak¬
kari arasında bir yayla.
Westandin
Yormak, durdurmak.
VVest
Westav
YVestitî
Westiyayî
Westgah
Westîtî
Cevap vermek.
Wes
VVeş
Gel.
VVereye
Böyledir.
VVerger
Demirci.
Wergeran
taklip, dönme.
Wergeran
Tercüme.
IVere
Durma.
Durmuş.
Durmuş.
Durak.
Durgunluk.
Eşeği kovmak için sesleniş.
Durum, vaziyet.
Sallantı.
Sallanmak.
VVeşandin
Sallamak.
Weşek
Döküntü.
Güney.
IVergerandin
Çevirmek, dür.ür- West
Weynek
Rolcü, Artist, aktör.
mek.
Weywey
Taaccüp, aman aman,
Wergere
Devrim.
VVezîr
Vezir.
Wergi
Olmıya ki.
VVezîrî
Bakanlık, bir cins incir.
VVergirlin
Giyinmek.
Wezrînê
Hasankeyf nahiyesinde
VVergirtin
Önünü tutmak.
bir köy.
IVergirtin
Almak, iktisap etmek. VVezû
Vezüv yanardağı.
Wergîraw
İktisap edilmiş, alın¬ Wêcarê
O sefer, o defa.
\Veş
VVeşan
mış.
VVerimî
VVerîn
Dökülme (çiçek v.s.)
tir.
Getir.
Werm
Şiş.
We mandin
Şişirmek.
VVerz
Kavun karpuz bostanı.
tVerze
Matematik, riyaziye.
Werzek
Matematikçi.
Werzis
Spor, olimpiyat.
VVerrîn
Havlamak.
VVerine
VVerîs
Wêderc
Wêje
Şişmiş.
Uzun yük ipi (kıl
ge¬
Wê
ne
Orası.
Edebiyat.
Resim, hayal.
Wêngir
Fotoğrafçı.
Wêneker
Ressam.
Wêran
Harap.
M'êranbûn
Harap olmak.
VVérankirin
Bozmak, yıkmak.
Wêransarê
Viranşehir.
VVerîn
VViha
VVüo
veya Winda
Cesaret etmek.
Böyle.
Böyle.
Kav ip.
150
Windabûn
Kaybolmak.
YVindakirin
Kaybetmek.
W irêne
Sayıklamak.
VVisa
Böyle.
YVişîker
Ekin biçme sahasında
yerde kalan
başaklan toplayan
kimseler.
YVişik
Çocuklara «cık cık» deme.
Wişş
Taaccüp edatı, hayret
et¬
mek.
VVîstin
VVÎstî
VVuşkî
Kuruluk.
VVuşkkirin
Kurutmak.
Wurdbûnewe
Kayıp.
VVurde
Kayıp olmak.
Wurdewale
Kayıp etmek.
VVurdkirin
Ufak,
küçük, kırık
parça.
Wurmê
ra).
Ufalmak, bozulmak, (pa¬
Bozuk.
Cümle, deyim.
Kelime.
Söylemek, demek.
Söyleyen.
VVus
Susma.
VVusa
Hırdavat.
VVusbûn
Susmak.
VVuskirin
Susturmak.
VVuşe
Kelime, sözcük.
VVıırr
İstemek.
İstek.
Wîstraw
Matlup, istenen.
Kayıp.
VVundabûn
Kaybolmak.
VVundakirin
Kaybetmek.
Wurd
Ufak, küçük, kırık, parça.
VVtında
Öteye.
Kuru.
VVuşkbûn
Kurumak.
VVurda
VVuşk
VVutar
Wute
VVutin
VVutû
X
Aa
Yumurta
(Kürtçenin leyli
lehçesiyle).
Kaç
Haç.
Xaço
Hıristiyan Kürtlerde erkek
adı.
Xaçirgan
Üç ayaklı, saç ayağı.
Xaçperest
İsevi, Hıristiyan.
Xaçûka
Bitlis yakınında bir köy.
Xak
Yer, zemin.
Xal
Dayı.
Xal
Yüzdeki, ben, nokta.
Naldan
Noktalamak.
Xalq
Xaltîk
Ahali.
Teyze.
Xan
Han, bey, Hakkari'de
hur bir köy.
Xan
Muare, kumaş.
Xana çengeli
İğdır yakınında
Çarşal dağı mevkiinde bir kervan¬
saray.
Xanadelal
Erzurum'un
Horasan
kazasına bağlı ayni adlı köyde
rihî bir han.
Xanedan
Xanedanî
Xandok
ta¬
Hanedan.
Hanedanlık.
Yenen bir yabanî ot.
Xanerzî
Kürtlerde kız adı.
Xanê
Kürtlerde kız adı.
Xangar
Yerden yüksek olmayan
bitkiler.
meş¬
Xanik
Mardin - Diyarbakır ara-
151Xebatî
Çalışma.
Xebat kirin
Çalışmak.
Xecê
Kürdlerde kız adı ve Kürt¬
çe bir hikâyenin kadm
kahra¬
sında bir köy.
Xanik
Büyük bir nevi sepet.
Xanim
Hanım.
Xanko
Kürtlerde kız adı.
Xanî
Büyük Kürt şair ve filozo¬
fu Ahmede Xanî hz. (Hakkari'de
bir köy).
Xanî
Ev, ikametgâh.
Xapandî
Aldanmış, aldatılmış.
Xanûman
Parıltı.
Xaanzad
Prenses, Kürtlerde kız
adı.
Xanzade
Asil, soy.
manı.
J
Xeçîcûk
Kırmızı çiçekli yenen
bir ot.
Xefet
Üzüntü, gam.
Xefet
Hüzün.
Xefetdar
Üzüntü veren, üzen.
Xefetgir
Alıngan, çabuk üzülen.
Xefetîn
Dertli.
Xefik
Tuzak.
Xapandin
Kandırmak, aldatmak, Xeftan
Üç etek denen elbise
Xarîz
Dolandırıcılık.
Xela
Kıtlık.
Xarsik
Un ve yağdan yapılan bir Xelat
Hediye, ikram, mükâfat.
yemek.
Xelatê
Ahlat ilçesi.
Mükâfatlandırmak.
Xaruf
Büyük, yuvarlak şey, so¬ Xelatkirin
Xelek
Halka.
mun, kurs.
Cizre'de Şaha yakın bir
Xaruk
Çömlek, kıldan yapılmış Xelifan
köy.
ayakkabı.
Xelîlan
Şahta bir kabile ve AşiXas
İyi.
tan'da bir köy.
Xatûr,
Hanım
Xelîlbegi
Midyat'ta mahallî bir
Xatûnê
Kürtlerde kız adı.
partinin adı.
Xatûnk
Bir cins kuş.
Xav
Çiğ.
Xelîtk
Kürtlerin, İskoçlar gibi
Xavik
Namazlık.
bellerine bağladıkları çanta.
Xavik
Kaşık.
Xelsik
Salkımdan bir parça
Xavir
Basur, (Hemoroit)e iyi ge¬
üzüm.
len bir ot.
Xem
Kader, üzüntü,
düşünce,
Xavbûn
Çiğleşmek, hamlaşmak,
umur.
Xawen
Nazik, temiz.
Xemê
Kürtlerde kız adı.
Xawensiko
Ekselans, majeste.
Xemçûr
Hayvan vergisi.
Xawê
Temiz, arı.
Xemgin
Üzüntülü, kederli, Kürt¬
Xawin
Sahib.
lerde erkek ismi.
Xebat
Çalışma, iş, mücadele.
Xemilandin
Süslemek.
Xebat
Irak'ta intişar eden bir Xemllîn
Süslenmek.
Xebatker
İşçi.
Xcmilî
Süslü.
I
|
I
;
i
i
i
j
i
j
j
gazete.
Xebatîn
Çalışmak.
XemU
Xemri
Süs.
Mor menekşe rengi.
152
Xemsarî
İhmal.
Xemûr
Yüzünde renginden baş¬
ka renkte iki çizgi olan keçi.
Xemxwar
Üzüntülü kimse, yufka
yürekli.
Xencer
Hançer.
Xencelîs
Yenen bir çeşit ot.
Xenê
Rızvan'da bir köy.
Xenêbûn
Mesut olmak.
Xenêke
Kil.
Xenêkirin
Mesud etmek.
Xensê
Kürtlerde kız adı.
Xepar
Nadas.
Xepirandin
Yeri deşmek, kabart¬
mak.
Xer
Eşek (feyli lehçesinde).
Xerabî
Kötülük.
Xerat
Marangoz.
Xeratî
Marangozluk.
Xerç
Sarf.
Xerçkirin
Sarf etmek.
Xerêb
Nusaybin'in İstilil nahiye¬
sinde bir köy.
Xergele
Hergele, eşek çobanı.
Xeritandin
Yontmak.
Xeritandine werz
Bostan bozu¬
Xesîstî
Hasislik.
Xesok
Hadımlaştıran.
Xesraw
Yağmur, bereket, Kürt¬
lerde erkek adı.
Xesû
Kayımvalide.
Xesya
Bir nevi tekme oyunu.
Xesyayî
Hadım kimse veya hay¬
van.
Xeşîm
Toy, acemi.
Xesîme
Dehliz, gizli yol.
Xesîne
Sürükleme izi.
Xew
Uyku.
Xewar
Uykulu.
Xewgiran
Ağır uykulu.
Xewir
Alttan alta yanma hare¬
ket.
Xewirî
Alttan alta tutuşmuş.
Xewle
Tenha.
Xewlekirin
Birini çekip, gizlice
konuşmak.
Xevletî
Tenhalık, İnziva.
Xewletî
Fiskos, kulis.
Xewlekirin
Gizlice bir
tarafa
çekmek, tenhalaştırmak.
Xewlexane
Manastır.
Xewn
Rüya.
Xeritandina reza
Bağ bozumu.
Xeyar
Hıyar.
Xerîk
Meşgul.
Xeyd
Dargınlık.
Xerikbûn
Meşgul olmak.
Xeydandin
Darıltan.
Xerîkî
Meşguliyet.
Xeydok
Çabuk darılan. alıngan.
Xeritok
Kazan dibi, yonga.
Xeyidîn
Darılmak.
Xermanan
Temmuz ayı.
Xezal
Ceylân.
Xernûf
Keçi boynuzu ve bir di¬ Xezalê
Kürtlerde kız adı.
ken.
Xezalok
Saklambaçlı bir oyun.
Xernûfî
Bir cins kavun.
Xezan
Fakir, eli dar.
Xerûze
Kavun (feyli lehçesinde). Xezanbûn
Fakirleşmek.
Xesandin
İğdiş etmek.
Xeanî
Fakirlik.
Xesî
İdiş kimse, tekme.
Xezanîbûn
Fakir olmak.
Xesîlêdan
Tekmelemek.
Xezanîkirin
Fakirleştirmek.
Xesîs
Hasis.
Xezanman
Fakir kalmak.
mu.
153
Xezîmok
Ceviz şalgam ve yağ¬
dan yapılan bir Kürt yemeği.
Xezûr
Kayın peder.
Xezxîr
Eski, Beravari devletinin
merkezi, şimdi Bohtan'da bir köy.
Xé
Kürt alfabesinin bir harfi.
Xêlî
Gelin getirmek için giden¬
ler.
Xêra
Ekspres, sür'at.
Xêrbazî
Çocukluk, çocuklaşma.
Xêre
Hayırdır, ne var?
Xêrte
Sürülmemiş yer.
Xêrtê
Bohtan'da bir köy.
Xêvet
Çadır.
Xêz
Daire.
Xêzan
Aile.
Xêzk
Çizgi.
XUqandin
Kilitlemek.
XUt
Tarla faresi, tortu.
Xiltêkor
Köstebek.
Xilûs
Bohtan'da bir dağ.
Xilyayî
Salmış, büzüşmüş, boy¬
nunu bükmüş.
Ximuq
Bohtan'da bir köy.
Xinamî
Sihri akrabalık.
Xinawke
Kolye.
Xine
Kına, (feyli lehçesinde).
Xineqotk
Boğucu, olmamış, ham
yabanî.
Xineqotk
Boğmaca hastalığı.
Xiplak
Eski doğrama eşya.
Xir
Taze iken yenen bir nevi
yabanî havuç.
Xir
Erkek tenasül uzvu.
Xirar
Büyük çuval.
Xirbe
Harabe bina.
Xirbê Ahmedê Hema
Nusay¬
bin'de bir köy.
Xirbê qeplo
Mardin'de bir köy.
Xirbê zinzinya
Nusaybin'de bir
köy.
Xircir
Çekişme.
Xircirî
Çekişme.
Xirbêtiû
Midyat'ta bir köy.
Xirbêzil
Nusaybin'de bir köy.
Xirek
Laçka, bol.
Xirindol
Yabanî bir ot, diken.
Xiriqandin
Sürüklemek.
Xiriqî
Sürüklenmiş.
Xiriqîn
Sürüklenmek.
Xirmûsek
Tırnaklama.
Xirneq
Tavşan yavrusu.
Xirnûk
Harnup.
Xirpin
Tombul.
Xirtik
Dolmalık kabak.
Xirtol
Kabalık.
Xêzkkirin
Çizmek.
Xiç
Doğumdan
sonra ilk süt
ağız.
Xidûk
Kızgınlık.
Xilan
Bükülme, salma, büzüşme.
Xilandin
Saldırmak,
büzüştür¬
mek.
Xüç
Ucu sivriltilmiş sopa.
Xileport
Kargaşalık.
Xilindor (firo)
Yabanî dikenli
bir ot ve ilk sağılan ağızlık süt.
Xilinzer
Gelincik.
Xilmet
Giyilmiş kullanılmış şey,
eski.
Xilmetkirin
Eskitmek.
XUmetî
Eskilik.
Xilok
Yenen bir nevi yabanî ot.
Xilolîk
Sulu sepken.
Xilomilo
Dağınık, karışık,
sar¬
kık.
Xilopilo
Lapa, gevşek kimse.
Xilq
Kilit.
Xilq
Yezidi Kürtlerde devrik, at¬ Xirwe
ekmek.
let vaka.
Külde pişirilen bir
nevi
154Xopanî
Harabiyet.
Xirwebez
Menfaat, çıkar.
Xort
Genç.
Xirxir
Taktuk.
Xilmet
Müstahmel.
Xortayî
Gençlik.
Xiimetbûn
Eskimek.
Xortbûn
Gençleşmek.
Xilmetî
Eskilik.
Xortkirin
Gençleştirmek.
Xilmetkirin
Eskitmek, kullan¬ Xos
Sepet yapmak için kullanı¬
mak.
lan bir çeşit söğüt.
Xisandin
Sürtmek.
Xoşav
Hoşaf, üzümden
kom¬
Xisin
Hışırtı, sürtme.
posto.
Xişir
Kadının hilliyatı, mücevhe- Xosewîst
Aziz, sevgili, (Kürtlerde
latı.
erkek adı).
Xiskxisk
Madenî pul.
Xoskês
İyi çeken hayvan.
Xisruk
Bebeklerin bir nevi saç, Xortanî
Gençlik.
baş hastalığı.
Xovîs
Tükenmez kalem.
Xişt
Rufailerin karınlarına ba¬ Xox
Şeftali.
tırdıkları ucu topuzlu şiş.
Xuda
Tanrı, Allah.
Xişûş
Şüphe.
Xudahafîz
Allaha emanet, Allaha
Xişxiş
Kuru maden sesi.
ısmarladık.
Xizêm
Burna takılan klips.
Xudawen
İlahe, tanrıça.
Xizim
Akraba.
Xudawen
Kürtlerde ad (hem kız
Xizne
Hazine.
hem erkek adı).
Xizxizok
Ufak taneli dolu.
Xuh
Bacı, kız kardeş.
Xîç
Ucu sivritilmiş bazı yenen Xulam
Uşak.
kökleri çıkarmak için kullanılan Xulamtî
Uşaklık.
sopa.
Xulamtîkirin
Uşaklık etmek.
Xîç
Oyunda puanları takas.
Xulamok
Uşak.
Xîçik
Çakıl taşı.
Xulamî
Uşaklık.
Xiçkirin
Çıkartmak.
Xumaç
Bitlis yakınında bir köy.
Kîlok
Yenen bir ot (ilkbaharda).
Xumar
Mahmur.
Xim
Büyük taş.
Xumartin
Ateşi saklamak,
sön¬
Xîskirin
Sürüklenmek, eda et¬
dürmek, küllemek.
mek.
Xumarî
Mahmurluk.
Xîsok
Kızak.
Xumirin
Ateşin küllenmesi, sön¬
Xîşt
Büyük testere.
meye yüz tutması.
Xiz
Kum.
Xummîn
Yağmurun şiddetli ya¬
Xizar
Büyük testere.
ğışı.
Xo
Yahu, ya, ki.
Xunav
Serpinti yağmur, Kürtler¬
Xol
Toprak.
de kız adı.
Xopan
Harap, yıkık.
Xunçe
Gonca.
Xopanî
Harabîyet.
Xunis
Hınıs kazası.
Nopankirin
Yıkmak.
Xunkar
Hükümdar.
-
155Xunkarî
Hükümdarlık.
Xur
Kaşıntı.
Xurandin
Kaşımak.
Xurandin
Aşınmak.
Xurc
Heybe.
Xurcezîn
Eğer heybesi.
Xurcik
Küçük heybe.
Xure
Olur.
Xurêc
Beze.
Xurimandin
Delikli bir şeyin de¬
liğini yırtmak.
Xurimî
Delik, yırtık.
Xurisk
Tabiat.
Xuriskî
Tabiî.
Xurme
Hurma.
Xursît
Kürtlerde erkek ismi.
Xurî
Çiçek hastalığı, yün sapı.
Xurt
Kuvvetli.
Xurtbûn
Kuvvetlenmek.
Xurtî
Zorbalık.
Xurtkirin
Kuvvetlendirmek.
Xûzkirin
Kamburlaştırmak.
Xûzî
Kamburluk.
Xwar
Eğri.
Xwar
Yedi, aşağı.
Xwarbûn
Eğilmek.
Xwarbûn
Xwarik
İnhiraf etmek.
Hayvanlarda süt dişi.
Xwarik
Eğik, zikzak, zikzaklı bir
çeşit dikiş.
Xwarikrastkirin
Sığır cinsi hay¬
vanların
Xwarin
Xwarî
Xvvari
Xwarkirin
süt dişinden kesilmesi.
Yemek yiyecek.
Yenmiş.
Eğrilik.
Eğmek.
Xwarkirin
İnhiraf ettirmek.
Xwaromaro
Eğri büğrü.
Xvvarûxêç
Eğri büğrü.
Xwarzê
Yeğen, kız kardeşin ço¬
cuğu.
Xwazgênî
Gelini götürmeğe
ge¬
lenler.
Xusar
Çığ.
Xwe
Kendi.
Xuşk
Sütleğen otu.
Xwe avetinpişt
Yalvarmak,
de¬
Xuşk
Bacı.
Xuşok
Sahife.
lâlet etmek.
Xuşxuş
Su sesi.
Xwe avêtinser
Arkasına düşmek.
Xya
Ayan, görülen, ileri giden. Xwe bixwe
Kendi kendilerine.
Xuyabûn
Görülmek.
Xwebîn
Mağrur, kendini beğen¬
Xuyakirin
Göstermek, meydana
getirmek.
Xuyakirin
Görülmek.
Xuyayî
Aleniyet, malûm
gözüken, maruf,
Xuzar
Meyve.
me.
Xwebïnin
Mağrurluk, kendini
beğenmek.
olan, Xwadeyî
Allah vergisi.
X.weda
Allah verdi, Kürtlerde er¬
kek ismi.
Xû
Tavır, ahlâk, örf, adet.
Xwedê
Allah, Tanrı.
Xûgirtin
Huylanmak.
Xwedî
Sahib.
Xûk
Haraç.
Xwedîn
Kendini bulmak, topar¬
Xûlke
Makara.
lamak.
Xûz
Kambur.
Xwedîtî
Akrabalık.
Xûşk
Kardeş.
Xwegir
Tahammül.
Xwegirtin
Tahammül etmek
Xûzbûn
Kamburlaşmak.
156
Xwesik
Güzel.
Xweh
Kendi.
Güzellik.
Xwehdan
Terlemek, tuz vermek. Xwesikî
Xweşî
Bolluk, hoşluk.
Xwekustin
İntihar.
Xweşî
Havanın, güzel gitmesi.
Xwelî
Kül.
Xweskayi
İyilik.
Xwelîser
Kül başlı.
Xweskirin
Hoşlaştırmak,
palav¬
Xwemalî
Kendinden.
ra atmak.
Xwende
Okur.
Xwendevar
Okuyucu, karî.
Xweskirin
Helâl etmek.
Xwendevarî
Tahsil, okuma.
Xweskok
Güzelleştiren.
Xwendin
Okumak.
Xwesmer
Cesur, merd erkek.
Xwenkar
Talebe.
Xwewesandin
Silkinmek.
Xvvepêxwesikkirin
Yaltaklanmak. Xweyan
Görülen, maruf.
Xwespartin
Teslim olmak, dayan¬ Xwezî
Keşke.
mak, güvenmek.
Xwezî
Tükürük.
Xwest
İstek, dua.
Xwezîbipar
Ah, geçen sene...
Xwestek
İsteyen, dilenci.
Xwezka
Keşke.
Xwestik
İstenen.
Xweziwakirin
Kendini
kurula¬
Xwestin
İstemek.
mak.
Xwestin
Arzulamak.
Tuz.
Xwestin
Kız istemek, kızın ni¬ Xwê
Xwêdanpêxistin
Terletmek.
şanlanması.
Xwêdanî
Sürüye
tuz verildiği
Xwestî
İstenmiş olan, sözlü, ni¬
yer.
şanlı.
Xvvestok
Her şeyi isteyen.
Xvveş
Hoş.
Xweşııştin
Yıkanmak.
\weş
Hoş, leziz.
Xwesbextî
Saadet.
Nvveşbûn
Hoşlanmak, leziz
mak.
Xwesehkirin
Taranmak.
Ya
Ey, nida.
Ya
Nııı.
Yad
Hatır, düşünce.
Yadetî
Hatırlama.
Yadigar
Hatıra, yadigâr.
Kırağı.
Xwêsîketin
Kırağı düşmesi.
Xwîn
Kan.
Xwînî
Katil.
Xwînpare
Bomba.
Xwînrej
Seffah, kan döken, cani.
Xwînsêrin
Sevimli, sempatik.
Xwîntal
Sevimsiz, antipatik.
X'wêsî
ol¬
Yadkirin
Yahê
Yan
Yan
Yar
Hatırlamak.
Eyvallah, teşekkür,
Ya, yoksa, veya.
Divan.
Dost.
mersi.
157
Yekgirtin
Birleşmek, birlik kur¬
mak.
Yekgirtî
Birleşmiş, birlik,
ku¬
Arkadaş, beraber olan
rul.
kimse, yaver.
Yekpare
Bir parça.
Yax
Eksik, sakat, kusurlu.
Yekşem
Pazar günü.
Yeketî
Birlik.
Yazdeh
Onbir.
Yari
Yari
Yawer
Dostluk.
Bir oyun.
Yek
Bir.
Yazdehem
Onbirinci.
Yekane
Birim, vahid, erkek
do¬
muz.
Yakem
Za
Zac
İmdat.
Yeman
Yext
Yezdan
Birinci.
Doğum.
Siyah boya tozu.
Zad
Ekin, tahıl, zahire.
Zahf
Çak.
Zahfazahfa
Çokça, ekseriya.
Zahfbûn
Çoğalmak.
Zahferan
Daha çok.
ZahK
Çokluk.
Zahfkirin
Çoğaltmak.
Zahf tir
Daha çok.
Zahr
Ağız.
Zahrûziman
Lehçe, (ağız ve dil).
Zal
Musallat, muhacim.
Zal
Kürtlerde erkek adı.
Zale
Kız.
Zaletî
Tasallut, tahaccüm.
Zan
Doğum.
Zana
Alim.
Zsnayî
Dirayet.
Zandor
Kar saklama kuyusu.
Zandin
Doğurtmak.
Zane
Vakıf, bilen.
Zanek
Velût doğurucu.
Yat, özel vapur.
Allah, yaratan, tanrı.
Yezdanî
Tanrısal, (Kürtlerin İslâmiyetten önceki kendi dinleri).
Yezidî
Zanestî
Yezit, Yezdaniler.
Maarif, eğitim.
Zane t i
Bilginlik.
Zanist
İlim.
Zanîngeh
Fakülte.
Zanîbûn
Bilmek.
Zanîn
Malûmat, bilgi.
Zanyar
Bilgin.
Zanyarî
Marifet, bilginlik, ilim.
Zanyareti
İlmi.
Zape
Van gölü civarında bir köy.
Zapê biçûk
Küçük Zap suyu.
Zapê mezin
Büyük zap suyu.
Zarezar
Feryadı figan.
Zaro
Çocuk.
Zaroktî
Çocukluk.
Zatik
Hıristiyan, Kürtlerin bay¬
ramı.
Zava
Zavanî
Zavati
Damat, enişte.
Zifaf.
Damatlık.
Zawar
Gaddar.
Zawari
Gaddarlık.
Zawarkirin
Gadir etmek.
158
Zawartî
Gadir.
Zawuzê
Tenasül.
Zawîte
Musul kuzeyinde meş¬
hur bir sayfiye.
Zax
Hat, çizgi.
Zaxo
Irak'ın şimalinde bir kaza.
Zaxokî
Zahalo ve Zahoda'da do¬
kunan ince bir tiftik kumaş.
Zaxor
Sarp ve tenha yerlerdeki
inziva hücresi.
Zaxovan
Aşita'da bir köy.
Zaye
Doğuran, velut.
Zayend
Yavru.
Zayi
Doğmuş olan.
Zayîn
Doğmak.
Zaz
Zayi.
Zazan
Bir kurt aşireti.
Ze
Bir harfin okunuşu.
Zeb
Sert.
Zeber
Kerre, alt takı.
Zebeş
Karpuz.
Zebûn
Köle, fakir, zavallı, kor¬
kak.
Zebur
Hazreti Davud'un kitabı
mukaddesi.
Zefîr
Merserize ve bir cins ku¬
Zelalkirin
Berraklaştırmak.
Zeliqandin
Yapıştırmak.
Zeliqîn
Yapışmak.
Zeliqî
Yapışkanlık.
Zeloq
Yapışkan.
Zelq
Kümes hayvanları ve kuş
pisliği.
Zelqî
İshal (hayvanlar ve kuş¬
larda).
Zelû
Haşare.
Zelûl
Meyus.
Zelûlbûn
Meyus olmak.
Zelûlkirin
Meyus etmek.
Zelûltî
Meyusluk.
Zemberek
Zembil
Zemberek.
Bir nevi sepet.
Zembîlfiroş
Sepetçi ve Silvan'da
cereyan ettiği söylenen bir vak¬
anın kahramanı, (Çîroka zembil
liroş).
Zemkirin
Tutmak, zaptetmek.
Zen
Çene, şüphe.
Zencîr
Zenci r.
Zencîre
Müsteselsil.
Zend
Sürgü, kol.
Zenddayî
Sürgülü.
Zende
Kapı kolu.
maş.
Zendlêdan
Sürgülemek.
Zeft
Tutma.
Ztndedar
Bilek kalınlığında ke¬
Zeftbûn
Tutulmak.
silmiş ağaç.
Zeftî
Tutuk.
Zendeq
Öd, safra.
Zeftkirin
Tutturmak.
Zelal
Şeffaf, Kültlerde kız adı.
Zendik
Elbise kolu.
Zeleta bacana
Domates salatası. Zendik
Kolluk.
Zelete
Salata.
Zendik
Hayvan yemeğiZelete çêkirin
Salata yapmak.
Zeng
Pas, küf.
Zeleta germ
Sıcak salata.
Zengai!
Aşita'da bir köy.
Zeliqandin
Yapıştırmak.
Zengarî
Paslı.
Zelalbûn
Durulmak, berraklaş¬ Zengerin
Gebermek.
mak.
Zengelok
Gırtlak.
Zolali
Berraklık.
Zengezink
Çançan.
!
'
159-
Zengil
Çıngırak.
Zengine
Kerkük,
Süleymaniye
arasında büyük bir Kürt aşireti.
Zengêxwarî
Pas yemiş.
Zengo
Üzengi.
Zengokirin
Üzengilemek.
Zegolêdan
Üzengi vumak.
Zegozêrin
Altın üzengili (Kürt¬
lerde lâkab).
Zengule
Pas tutmak.
Zepkirin
Tutmak, teshir etmek.
Zeqif
Kapı eşiği.
Zeqifkirin
Zeqnebût
Eşiklemek.
Zıkkım.
Zer
Sarı.
Zeraq
Mazgal, küçük pencere.
Zerav
Zerawî
Zerayî
Zerbûn
Zercil
İnce.
Sarılık.
Sanlık.
Sararmak.
Beşiri'de bir köy.
Zercil
Sarı libas.
Zerde
Pirinç ve şekerden
ma¬
mul zerde tatlısı.
Zerdele
Kay sı.
Zerdelekenî
Gülümseme.
Zerdeşt
Kürd asıllı Zerdüşt pey¬
gamber.
Zerdik
Sarılık hastalığı.
Zerdka hêka
Yurumta sarısı.
Zere
Sarımtırak.
Zerebî
Bir nevi söğüt.
Zerek
Çekim, cazibe.
Zereket
Çayır otu.
Zerekew
Sarımtırak, bir cins kek¬
lik.
Zerg
Okun sivri ucu.
Zerga
Kürtlerde kız adı.
Zerik
Su tası.
Zeriqandin
Parlamak.
Zeriqîn
Parlayış.
Zeri
Sarışın kız, güzel kız.
Zerîle
Kanarya kuşu.
Zerînkaş
Kavaş'ta bir köy.
Zerk
Atılma.
Ztrkkirin
Fırlatmak, atmak.
Zerkirin
Sarartmak.
Zéro
Kürtlerde kız ismi.
Zerole
Saka kuşu.
Zerpîçî
Sarı benizli, hasta kim¬
se.
Zerzîhezarmêr
Süleymaniye'de
pîrê meğrûn dağında tarihî bir
mağara.
Zeryê
Sarışın kıza hitap.
Zerzûr
Sürü hayatı yaşayan mu¬
zip bir kuş.
Zevik
Garzan'da bir köy.
Zevisk
Kabuğundan ilâç yapılan
bir ağaç.
Zevî
kuş.
Dünya, yer, yenmez bir cins
Zevî
Tarla.
Zevînas
Coğrafyacı.
Zevinasî
Coğrafya.
Zevzik
Siirt'in iŞrvan ilçesinde
Narları ile meşhur bir köy.
Zcwar
Müstebit, diktatör.
Zewî
Şirvan'da bir köy.
Zewî
Yer, tarla.
Zewt
Angarya.
Zexim
Cerahat, irin.
Zexîre
Yiyecek, zahire.
Zexmik
Eğerin kemeri.
Zext
Ucu sivri, hayvanları sür¬
mek için kullanılan sopa.
Zexdan
Hayvanları çivili sopay¬
la sürmek.
Zextî
Sığır kesilirken, arkasında
dürtüldüğü için sağlamlaşan kıs¬
mın derisi.
160-
Zilûke
Kibrit, kibrit çöpü.
Zilx
Zırh, çelikten elbise, kabuk.
Ziman
Dil.
Zimandirêj
Ukalâ, geveze.
Zimandirêjî
Gevezelik.
Zimanêkhurdî
Kürtçe lisanı.
zeytinleri.
Zimanê Tirkî
Türkçe lisanı.
Zè
Nehir.
Zimrût
Kıymetli
yeşil renkte
Zê
Doğuran.
mücevherat taşı.
Zêbarî
Şimalî Irak'ta bir Kürt
Zin
Kadın.
aşireti.
Zêhnî
Mardin'in Ömeryan bölge¬ Zincir
Zincir.
Kova zinciri.
sinde üzümü ile meşhur bir köy. Zincîra dewlê
Zêndî
Sağ, canlı, ölü olmayan.
Zincîra doré
Etrafındaki zincir.
Zinar
Kemer, ruhanî kuşak.
Zêqif
Dik.
Zêqifbûn
Dikleşmek.
Zinar
Güneş görmeyen dağ.
Zêqiftî
Diklilik.
Zindan
Zindan.
Zerin
Altından mamul.
Zindibûn
Yaşamak, dirilmek.
Zêrkirin
Tezhip, altınla işlemek. Zinxf
Dişlerdeki sarılık.
Zêwî
Hayal.
Zinê
Zina.
Zêwî
Şenlik, piknik, festival.
Zingar
Pas.
Z.ibara
İmece.
Zingarî
Paslı.
Zigsûtan
Kızdırmak, iç yakmak, Zingarîbûn
Paslanmak.
evlât acısı.
Zingarîkirin
Paslatmak.
Zigurt
Fakir, meteliksiz, müflis, Zingezing
Uğultu, çınlamak
bekâr.
Zingêrîn
Çınlatmak.
Zigurdbûn
Fakirleşmek.
Zînêkar
Zina eden.
Zigurdkirin
Fakirleştirmek.
Zinêkarî
Zina etmek.
Ziha
Ejderha.
Zinêkirin
Zina etmek.
Zik
Karın.
Zintol
Müheykel, cüsseli adam.
Zikeşî
İshal, karın ağrısı.
Zipîk
Sivilce.
Zikïwa
Kupkuru.
Zir
Her şeyin büyüğü, azman, ya¬
Zikmakî
Anadan doğma.
banî, üvey.
Zikonî
Obur, pisboğaz, mende¬ Zirav
İnce.
bur.
Zirav
Safra.
Zikreş
Hain, düşman.
Zirav
Cesaret.
Zeyîstan
Loşa, kırk.
Zeyno
Kürtlerde kız adı.
Zeytûn
Zeytin.
Zeytûna
Mardin'de bir köy.
Zeytuni
Bir renk.
Zikreşî
Zilam
Zilamtî
Zil
Zille
Zilli
Hainlik, düşmanlık.
Erkek, adam.
Erkeklik.
Kamış.
Tokat.
Kamıştan.
Ziravbûn
İncelmek.
Ziravî
İncelmek, incelik.
Ziravkirin
İnceltmek.
Ziravtir
Daha ince.
Ziravzirav
İnce ince.
Zirda
Üvey anne.
161
Zirdayîk
Üvey anne.
Zirdoq
Frapa, parlak, dik, açık.
Zireng
Dinç.
Zirezir
Zırlama.
Zirê
Zırh.
Zirgwîz
Yabanî ceviz.
Zirikan
Siirt'in iŞrvan ilçesinde
bir nahiye.
Zirîn
Zırlamak.
Zirkeç
Üvey kız.
Zirkur
Üvey evlât, oğlan.
Zirnaziq
Tahtaravalli.
Ziranzîq
Tahtaravalli.
Zirne
Zurna.
Ziraevan
Zurna çalan.
Zirpîvaz
Yabanî soğan, pırasa.
Zirqitik
İri bıldırcın.
Zirt
Palavra.
Zirtek
Palavracı.
Zirtezir
Zartzurt.
Zirtilî
Altıncı parmak (bazı
sanlarda).
Zirtkirin
Palavra atmak.
Zirxesu
Üvey kayın valide.
Ziryan
in¬
Poyraz.
Zirz
Acabî.
Zirzbûn
Asabileşmek.
Zirzdarî
Asabiyet.
Zirzî
Asabilik.
Zirkirin
Sinirlendirmek,
kızdır¬
mak.
Zistan
Kış.
Zivir
Sert, yumuşak olmayan.
Ziving
Kışlak.
Ziwinga haci elyaf
Mardin'de bir
manda
Musa Anter'in doğduğu
köy.
Zivinga hebizbinya
Gercüş'e bağ¬
lı bir köy.
Zivistan
Kış.
Zivistanê
Kışın.
Zu-istanî
Kışlık.
Ziyan
Zarar.
Ziyan
Noksan.
Ziyandan
Zarar vermek.
Ziyanî
Noksanlık.
Ziyankirin
Zarar etmek.
Ziyanok
Zarar veren kimse.
Ziyan pêkirin
Bir şeye zarar ver¬
mek.
Zıh
Hayvanlarda dış rahim.
Ziîn
İpliği masuraya veya yu¬
mağa sarmak.
Zik
Mumlanmış iplik.
Zîkık
«Bir yumakhk iplik.
Zil
Çim, filiz.
Zîldan
Çimlemck.
Zîlan
Van'ın Erdiş
kazasında
meşhur bir bölge ve Roşkan'da
bir Kürt aşireti.
Zîlan
Zıvana.
Zîlanaderî
Zîidayî
Kapı zıvanası.
Çimlenmiş, filiz vermiş
bitki.
Zile
Tokat'a bağlı bir ilçe.
Zîlik
Orta, merkez.
Zîlik
Clitoris.
Zin
At eğeri.
Zîn
Kürtlerde kız ismi ve (Mem<
u-zînin kız kahramanı).
7îndewar
Haşarat.
köy adı.
Kürtlerde kız adı.
Zivinga şikaka
Mardin'de bir köy Zînê
Zînî
Yüksek yer.
adı.
Sarraç.
Zivinga temika
Nusaybin'in İsti- Zinker
Eğerlemek.
lil nahiyesine bağlı ve ayni za Zlnkirin
162
Zino
Kürtlerde kız adı ve (Birînareş adlı Kürtçe piyesin kadın
kahramanının adı).
Zip
Sivri, keskin, sert.
Zîpik
Kış aylarında bazı soğuk
ve meşum günler.
Zîpik
Dolu.
Zîpkê çële
Kışta muayyen bir
kaç gün.
Zîpkê sibatê
Şubatta altı soğuk
gün.
Zîranî
Tecessüs.
Ziranikirin
Tecessüs etmek.
Zîrç
Kuş ve kümes hayvanları¬
nın pisliği.
Zirek
Çalışkan, çevik, atik.
Zirekî
Çalışkanlık, çeviklik, atik¬
Zîzikandin
Çevirmek, döndür¬
mek.
Zizîk
Titrek, dargın, sessiz.
Zîzkirin
Küstürmek, titretmek.
Zo
Çift.
Zol
Piç, kademe.
Z.olkirin
Zolzol
Seki, seki yapmak.
Seki, seki, kademe kade¬
me.
Zonguldak
miz.
Zope
Zoqan
Zonguldak
vilâyeti¬
Soba.
Bohtan'da bir köy.
Zoqê
Garzan'da bir köy.
Zor
Zor.
Zor
Çok.
Zoran
Güreş.
lik, faaliyet.
Zoranê
Güreş tutma.
Zorangirtin
Güreş tutmak,
gü¬
Zirewa
Mütecessis.
reşmek.
Zirewan
Casus.
Zorava
Mardin, Nusaybin ara¬
Zîrewanî '
Casusluk, jurnalcilik.
sında bir köy.
Zîro
Suluk.
Zordar
Zalim, gasıp.
Zîv
Gümüş.
Zordar
Diktatör.
Zivirandin
Çevirmek.
Zordarî
Zalimlik, istibdat, gasp.
Zîvirî
Çevrilmiş, dönmüş.
Zordarî
Gaddarlık.
Zîvirîn
Dönmek.
Zordarî
Diktatörlük.
Zivî
Gümüşten, gümüşi.
Geveze, çok konuşan.
Zîvker
Gümüşçü ve Zilan dere¬ Zorwer
Zorwerî
Gevezelik.
sinde bir köy ve mevki.
Zorzan
Çok bilen, bilgin, kur¬
Ziwan
Buğday, pirinç azması.
naz.
Ziwer
Kürtlerde erkek adı, gü¬
müşlü.
Zorzanî
Kurnazlık.
Zotlk
Zayıflarda dışarıya çıkan
Zîx
Kum, ağaç dikeni.
Zîxet
Kumsal.
kalın bağırsağın sonu.
Zîyandar
Zarar veren.
Zov
Bir çeşit kırkayak.
Zîyanpêkirin
Zarar vermek.
Zozan
Kürtlerde kız adı, yayla,
Zİ7
Küskün.
yazlık.
Zîz
Titrek.
Zû
Çabuk.
Z.ızbûn
Titremek, küsmek.
Zûxûr
Çakıl, küçük taş parçası.
Zizetî
Küskünlük, titreyiş.
Zûxal
Mahrukat, yakıt.
163
Zûtir
Daha erken.
Zûtî
Erkenlik, çabukluk.
Zûxal
Yakacak.
Zûxur
Çakıl.
Zûyetî
Erkenlik, çabukluk.
Zwa
Kuru.
Zwabûn
Kurumak.
Zwakirin
Kurutmak.
Kuruluk.
ulu¬ Zwayî
Zwîv
Tenya, bağırsak paraziti.
Zııhinı
Yağ.
Zûlêkirin
Bir şeye acele etmek.
Zûkirin
Acele etmek.
Zûr
Kıraç, zaj'if arazi.
Zûrandin
Ulutmak.
Zûrezûr
Uluma.
Zûrezurkirin
Ulumak.
Zûrik
Küçük çim.
Zûrî
Suluk.
Zûrin
Yaranın sancıması,
mak.
--
--..
ı
-,
^
-j
-;. vo-C-fvıp^
DÎMEN
TABLO: I
Di mêjûye da khurda se elîfbê girtıne.
Ber islamê: Elîfbêya xwe.
Piştî islamê: Elîfbèva ereba.
Di sedaha (Qirnê) Bîstanda jî elîfbêya latînî girtine.
Hûn li ior van hersî elîfbêyan li gel hev di bénin.
Tarihte Kürtler 3 alfabe kullanmıslerdır.
İslâmiyetten önce kendi alfabelenni.
Islâmiyetten sonra arap alfabesini.
20 nci yüzyılda da lâtin alfabesini almışlardır.
Yukarda bu her üç alfabeyi bir arada görüyorsunuz.
DENGAN
Me di zarê Khurdî (Kurmanci) da 34 (deng - pît) qefandin. Le
niha ji wan me 32 deng stand elîfba xwe. Her dû dengêd din, me bi
pîted denged nêzîkî wan va girê dan.
Ere me ji ev ne birê ya zanatyê dît, le pîşin ne di dest me da em
bi ve riyêda şandin.
Hema ku ev her dû pît bi hatna standin. li alîkî va di çapxane û
makhnê nivîsandinê da zorayî heye û ji re\ê din va jî khomelaya me
''o 90 î xwendexane ne dî ne, ji vî hawayî ji elîfbé kî pît pir, piçkoki
ji mère dibe bar giranî. Peşda hey \vé ev her dû deng ji bi pîtêd xwe
seri xwe bên şandan.
Ma ne berî niha me dengé nav bêna (K - Q) ji di nivîsandinêd
x,\ve da ne standi bû elîfbêya .we. Belê ji lier go me di vî dengî da
nezîkî 600 peyvî zapkir, ji ne çarî pîtek nû î Hevedûdani (Kh) me
stand elîfbêya xwe. Li peş di derheqê vé pitê da wê zanîn bedan.
Her dû dengêd din jî pek navbêna (B
P) yi, nêzîkî ,Ph) û yan
(Bh) ye. Ere bi vî dengî di Kurmancî da pir xeber nînin. Le dîsa jî
go bi pîtek xweser bê standin, hîn çêtire. Ev deng di van pirsan de
çetir tê hinkirin. Pik, piling, pizan, pirs, pitik.
Qenc bê mijûlkirin, wê bê dîtin ku bi dizî pîta (h) van pîta nêzîkî
hev di ke.
Dengê dudwa ji di neqeba (C - Ç) da ye. Li viraji (H) kî bi dizî
heye û (C), nêziki (Ç) dike; di be wek (Çh) van (Ch). Wek: Çiya, çir,
çik, çikçikand, çileg û éd.
PARVEBÛNA PÎTAN
Li gora vê yeké elîfbêya Khurdî
Latnî dibe (32) pît. Ji van pîtan:
I
8 pîtêd bi dengin (ÎLALİN) harfed bi deng evin:
A, e, ê, i, î, o, u, û.
Hejmar û pêpêl kan van pîtan, de Dîmen IL da hatîye sanıdan.
II
Pîtêd bê deng jî, (24) in. Ji xwe ji, van herçar pîtêd nav
neynukda û pêva, (20) pîtêd mayî î din, di elîfbêya meyî Tirkî
Latînî ji da hene.
Deng, xwendin û hawetiya pîtêd bc deng ji de Dîmen ya III. da ha¬
tîye sanıdan (Peşkirin).
III
Ji bon hinbûn xendina pîtan, çend pirsed vekirî khu bi van
pîta despé di kin, li jêr me nivîsin û bi Tirkî mukayesekirin.;
.
SESLER
Kürtçe dilinin Kürdmanci
pit ettik. Ancak şimdilik
32
(Kürmanci)
şivesinde 34 "ses
-
harf tes¬
tanesini alfabeye aldık. Öteki iki sesini,
bu seslere yakın olan seslerle ortak harfla ifade ettik.
Gerçi bu şekilde hasıl olan ilmî mahzuru biz de gördük, fakat ba¬
zı zaruretler bizi bu yola sevk etti. İlerde her iki sesi de müstakil
harflerle ifade etme imkânımız olacaktır.
Meselâ, bugün bu harfler alfabeye alınsalar bile, matbaa ve dak¬
tilolarda zorlukla karşılamlacağı gibi, °o 90'ı okul görmemiş bir kitle
için harf çokluğu da bir külfettir.
Nitekim şimdiye kadark? yazılarımızda (K
Q) arası bir sesi de
alfabeye almıyorduk, fakat bu harfla başlayan 600'e yaklaşık kelime tes¬
pit ettiğimizden, her şeye rağmen bu sesi mürekkep (bileşik) bir harf
olan (Kh) ile ifade ettik. İlerde bu harf hakkında ayrıca bilgi veri¬
lecektir.
Öteki iki sese gelince, biri, (B
P) arası, (Ph)'ye yakın bir ses¬
tir. Gerçi bu sesle başlayan çokça kelime yoktur, fakat yine de bir
harfle ifade edilse iyi olacaktır. Bu ses aşağıdaki kelimelerin okunmasıyle daha iyi anlaşılıyor: Pik, Piling, Pizan, Pirs gibi. Dikkat edilirse
bu ve buna benzer kelimelerde (P)'yi, (B)'ye yaklaştıran adeta gizli
bir (H) sesi vardır.
Öteki ses de (C
Ç) arasıdır. Burada da gizli bir (H) harfi ile
(C), (Ç)'ye yaklaşır ve (Çh) gibi bir ses verir. Meselâ: Çiya, Çir, Çik,
Çil kelimelerinde olduğu gibi.
HARFLERİN BÖLÜŞÜMÜ
Bu duruma göre Kürt
Latin alfabesinde (32) harf tespit edil¬
miş oluyor.
Bu harflerden:
I
8 tanesi sesli (Harfi i'lal) harftir. Sesli harfler şunlardır:
A
e
ê
i
î
o
u
û.
Bu harflerin telâffuz ve ses tonları iki numaralı tabloda gösteril¬
miştir.
II
Sesiz harfler de (24) tanedir. Esasen bu harflerden, kere için¬
de (Kh
Q
W
X) hariç diğerleri, bizim Türk
Latin alfabe¬
sinin yaklaşık olarak aynısıdır.
Sessiz harflerden de telâffuz ve ses tonları, üç nolu tabloda gös¬
terilmiştir.
III
Harflerin okunuş tarzını kavramak için her harfle başlayan
ve (Semai - kulaktan dolma) bilinen örneklerle Türkçe karşılaştırma¬
lar aşağıdadır.
^167
İS «
«
3
.S
3 "2
£ :3
W *
"S
:S
H H
A
B
A
B
C
Ç
C
Ç
D
D
E
E
Ê
"S
3
-3
!3"
İ> X,§
A
BE
CE
CE
* DE
E
Ê
F
G
G
FE
GE
H
İ
Ğ
H
I
HE
I
î
İ
İ
-T
J
Je
K
ke
L
m
N
L
m
N
K
0
Le
me
Ne
Ke
0
P
Q
Pe
Q
R
R
Re
Se
S
S
Ş
T
Ş
T
U
Ü
U
Ü
V
W
X
Y
Z
<
V
Y
Z
Agir, Arî, Aş, Ard, Ax, Axî
Berx, Bej, Ber, Ben, Beroş.
Ceh, Car, Cembelî, Cûdî.
Çar, Çiya, Çav, Çûn, Çem, Çek.
Das, Dar, Dor, Dil, Diz, Dik, Dîn.
Ez, Ewr, Ereb, Em, Erzan.
êzing, eş, êvar, eriş, êm.
Fireh, Fistan, Fermû, Ferman, Fato.
Gelî, Genim, Gezo, Gel, Gelek, Ga.
-
Kh
KO
P
MİSALLER
X O
F
-
WEK
Q
Şe
Te
Ü
U
Ve
We
Xe
Ye
Ze
Heyv, Hejmai, Heval, Hîn, Hiş.
Kürtçede (i) ile başlayan kelime yoktur.
îro, İsal, îca, în.
jar, jan, jajî, jîr, jor, jêr.
Khurd, Khar, Khef, Khés, Khew, Khî.
Law, Lolo, Lor, Lastîk Lem, Lek.
Mémo, Mar, Mam, Mal, Meh, Mûsil, Mûşe
Nan, Nas, Nafk, Navk, Newal, Nêr.
Kew, Kem, Kevn, Kelem, Ker.
01, Ordek, Omerya, Osman.
Por, Pez, Pîrç, Pî, Pist, Piling.
Oiram, Qurm, Qut, qet, qaz.
Reş, Rûn, Rez, Rêz, Rêzan, Rês.
Sar, Sêrtê, Slîva, Sibeh, Sal.
Şeş, Şev, Şerm, Şer, Şem, Şewt.
Tirs, Tiving, Tenik, Tas, Tevşo.
Kürdçede «U» ile başlayan kelime yoktur.
Kürdçede «U» ile başlayan kelime yoktur.
Vaj, Vala, Vir, Veşartin, Verşandin.
wer, werîs, wuha, welat, wan.
Xebat, Xeml, xelat, xanî, xav.
Yar, Yari, Yadigar, Yad.
Zer Zer, Ziman, Zane, Zend, zengil.
168
SESLİ HARFLER TABLOSU
H
Derenca
der
ketine
Çıkış Derecesi
B
i
L
ı
e.j m
S 3yi
Peş
Nâvî
Ön
Orta
9
r
İTaLf
Son
nd
A
Yüksek
LJ
1
NdVÏ
i,u
Orta
N z m
"ı
i
Alçak,
;
O
Bin
ALt
DIMEN
e
TABLO: II
d
SESSİZ HARFLER TABLOSU
0>ot>na
bı
Lîvj
<«1
Ouddk ıLe
.§
TeLafuzc 3
> -*
-o jf
é. a
-
"ü
C rf
E
m.- -J '
>
t?«ngeLork
1
c
3
'3 Q
(- t.
.
o
Ï
-
-
f»
<U
0
-* _/
!>
*
Q
_
.E
3*
N
.Sı
d)
dev
-o a m à Ve-
<
^,2
ro -^
5
1
-
=P
t
0
.11
e
e,?
"S
"" --
ol
tf)
Ç -^
efl Q
^
rı \-
b
d
9
S
P
t
Kh
K
Hançerâ
5
S
.2J eE
r»
e
-
<»
t
n £
x o
;
cc
1
-3
.
«D>
d),
C
m
S?
* ?
-»
1
n
fv
I
\X/
Sz
L
X
y
6i «.ı'cuf
-TitrekD1MEN
TABLO: III
5
N
/)
ı
* ^
eze
-V
TJ._
fc
ou .*
1
-
ro
«f
h
7-
AZİZ OKURLARIMIZ!
İyi niyetimize rağmen başlangıçta yine de yanlış anlaşıldık. Ve
maalesef kitabımız (BİRÎNA REŞ
KARA YARA) toplattırıldı. Fa¬
kat bilginlerimiz ve âdil hâkimlerimiz, haklı olduğumuzu tesbit ederek
kitabımızın iadesini ve serbestçe satılmasını temin ettiler. Bu hususta¬
ki Bilirkişi Raporu ve Mahkeme Beraat Kararı aşağıda sunulmuştur.
M. ANTER
İSTANBUL TOPLU BASIN ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
REİSLİĞİNE
Dosya No.: 1965/139.
Musa Anter tarafından kaleme alınmış olan Türkçe ve Kürdçe İs¬
tanbul 1965 «Kara Yara» isimli piyesin incelenerek bunun T.C.K. 142.
maddesinin 3. bendini ihlâl edecek nitelikte millî duygulan yok edici
veya zayıflatıcı propaganda mahiyeti arzedip etmediğini tesbit. için bi¬
lirkişi seçildiğimizden, gerekli incelemeler yapıldı.
Piyes, Diyarbakır vilâyetinde yaşayan ve bir köyde bulunan bir ai¬
lenin hayatından bazı safhalar anlatılmağa çalışılmaktadır.
Muhtelit'
muhavereler içinde, bu ailenin sefaletinden, köyleri idare eden beyler¬
den, bu beylerin siyasî partilerle daima muvazi olarak hareket ttiklerinden bahsedilmekte ve esas itibarı ile köy halkının sefaleti, ceha¬
leti ve onların bu hallerinden faydalanmak isliyenlerin tutumları an¬
latılmaktadır.
Yukardaki şekilde özetlenebilecek olan bu piyeste, millî duyguları
zayıflatıcı veya yok edici nitelik görülmemiştir.
Irki menşeleri itibariyle Kürd olan bir kısım Türk vatandaşlariyle
mezkûn bir köydeki hayatı ele almak suretiyle bunu Kürdçe ve Türkçe
yazılmış bir kitap içinde ve bir hayli mübalâğalandırarak
yazmak su¬
retiyle muharririn sübjektif yönden dolaylı bir maksadı güdüp gütme¬
diği hususunda, heyetimizce bir mütalâa dermeyanı mümkün olma¬
mıştır. Ancak objektif olarak yazı incelendiğinde, bunda 142. madde¬
nin 3 üncü bendini ihlâl eder nitelik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Keyfiyet oy birliği ile saygıyla arz olunur.
Bilirkişi
Ord. Prof. Sulhi Dönmezer
Bilirkişi
Cevat Fehmi Başkut
BUirkişi
Prof. Vahid Turan
'
T.C.
DİYARBAKIR SULH C.HAKİMLİĞİ
Sayı: 965/25
Hakim: Hüseyin Arslan (J230)
Kâtip: Yüksel Erol.
C.Savcılığının 16/2/1965 gün ve 2471 sayılı yazısına ilişik olarak,
gönderilen ve yazarı Musa Anter olan BİRİNA REŞ (Kara Yara) isimli
olup konusu 4 perdeden ibaret piyes halindeki kitabın 6187 sayılı ka¬
nun hükümlerine aykırı olduğundan bahisle toplatılmasına karar ve¬
rilmesi istenilmiş olmakla kitap okunup incelendikten sonra:
Gereği Düşünüldü: 6187 sayılı kanun münhasıran siyasî ve şahsî
nüfuz veya menfaat temini maksadiyle dinin veya dini hislerin ve din¬
ce mukaddes kitapların ve benzeri eşyaların istismarını yasaklamıştır.
Halbuki toplatılması talep edilen kitap muhteva itibariyle böyle
bir maksat taşımamaktadır. Din ile ilgili bir tarafı yoktur. Sadece do¬
ğunun iktisadî ve kültürel geriliğini, perişanlığını ortaya koyup izah
etmektedir. Bu pedişanlığm bilhassa köylerde bir realite olduğu aşi¬
kârdır.
Binaenaleyh bir gerçeğin ifade edilip yazılmasında ve yayılmasında
suç unsurları görülmemiştir. Kitabın kısmen Kürtçe yazılmış olması
da suç vasfı taşımamaktadır. Çünkü Anayasa sadece resmi dilin Türk¬
çe olduğunu kabul ve emretmiştir. Bunu dışında hususi münasebetlerde
ve işlerde Türkçe dışında herhangi bir dil ile konşup anlaşmakta her
vatandaş mutlak bir serbestliğe sahip olup bunun aksi kanun hüküm¬
leriyle müeyyide altına alınmış değildir. Hal böyle olunca ve hususi
hayatta Türkçe dışında şifahî konuşmalar suç olmadığına göre o şekil¬
de bir kitabın yazılması da suç vasfı taşımamaktadır. Bu itibarla ba¬
his konusu kitabın toplattırılması için kanunî ve hukukî bir neden ve
zaruret görülmediğinden C.Savcılığının talebinin REDDİNE, ve bahis
konusu kitabın iadesine, itirazı kabil olmak üzere 16/2/1965 tarihinde
karar verildi.
16/2/1965
Kâtip
Aslının Aynıdır.
Hâkim 12300
Hüseyin Arslan
XWENDEVARÉD MEYİN XOSEVÎST
Pîştî mcbesa meyi rind jî dîsa em çewt hatin zanîn û pêsî pirtûka
Rés) dan hev, le zana û dadpirsên menîd rast mafîtya me
bici kirin, pirtûka me li me vegerandin û firotina wê serbest kirin. De
wé taybeté da Nusrawa Kesézana û Bînyata dadge hê li jêr hatiye
peşkeş kirin.
me (Birna
M. A.
Jİ SEREKÉ DADGEHA NEJADÎ (ASLİYE) î ÇAPA Bİ KOM, A
STAMBOLÉ RA.
DANHEVOK No: 1965/139
Ji bon pirtûka iMûsa Anter î bi Tirkî û Khurdî (Birîna Rês
Ka¬
ra Yara) çapa Stambolc 1965, Bé ma çewti madda T.C.K. 142 benda
3. a, bi propaganda hesta neteweyi levaz dike yan na, ku em bigrin
Mesbitbikin), em kesé zana hatine neqandin, me ji li pirtûkê hûr û kûr
rncv/.e kir.
Dîlok safhan ji jîna khufleté ahlê gunde kî Dîyarbekrê di de zanîn.
Di nav Bersivanda ji jarya malkê, ji begêt xwedî gundan, ev begêd khu
t i ni néjiki
bendét siyasini û evéd khu nezani jartî û perişanya gundya
divén
u
féda vanin, dide zann.
Di ve tliloka khu li jor bi Kurtî hat gotin, tiştkî khu hesta netewêyî
leva/ bike van nîn bike, té de ne hatîye dîtin.
Gundé khu nivîsêr jina \vî standîye pirtûka xwe, gundê kî Diyarbekré ve, bi asil welatyén Tirkîyeyî Khurdin, pirtûk bi Khurdi û Tirkî
hâtive nivisin. Lé pisti wi qasîjî bi civata me tu nêta nivîsêr
î bi
dizi ne hâtive zap kirin (girtin).
Lé go ni vis ji derva va bê meyze kirin, té da tistekï çewtî M. 142.
B. 3. ne hat dîtin.
flawe bi raya tebayi û rêz peş keş dibit.
Kesézana
Ord. Prof. Sulhi Dönmezer
Kesézana
Prof Vahid Turan
Kesézana
Cevat Fehmi Başkurt
T.C.
DÎYARBEKİR DADIGAHA HAŞTÎ TOLEYÉ
Hejmar: 965/25
Dadpirs: Hisên Arslan
Nivîsar: Yüksel Erol
Dadestê khomerê, 16/2/1965 roj û hejmar 2471 nivîsa wînî va, pir¬
tûka ku nivîserê wê Mûsa Anter'e, û 4 perde bi dîlokin, li gel nivîsa
hatiya khu ey pirtûk çewtî destûra bi hejmara 6187 a ye, qena di der
heqê danhewa wê pirtûkê da biryar bê standin. Ji ber vê yekê piştî
khu pirtûk hat xwendin paşe:
Pêwîstî hete pojinandin: Destûra hejmara 6187, tenê, khu ji bon
sûda xwe istismara hest, pirtûk û tişted din î dînî qedex dike.
Lé tişte kî wiha di vê pirtûka khu dan heva wê té xwestin nîne.
Tu nêk û selêla wê bi dîn va tunneyc.
Tenê jartî, belengazî û nezan ya rojhilatê dide zanîn.
Tewer li gundan, ev perîşantî rastîk eşkere ye.
Ji ber vê yekê kerestêd tavanî di gotin û nivîsandina rastyê da ne
hatiye dîtin. Ji ber khu hin ji pirtûkê bi Khurdî haliye nivîsandin jî,
dîsa pesnê tavanî na kisêne; çima, destûra himî zaré dîwanî, Tirkî
Erêkir û ferman kirîye.
Deri wê, welatîn, di pis û hevkaryêd xwe yî taybetî da, ji xeynî zarê
Tirkî kîjan zarê khu bi xwezin, karim pe bi peyivin û lihev bên.
Derî vê, destûran tiştkîdin ferman ne kirine.
Khu hava wiha bû û di jîna taybetî da derî Tirkî zarê din tên
peyîvandin û ne tavane, bi van zara nivîsandina pirtûka jî ne tavane.
Ji ber vê yekê tu naçarya dan heva vê pirtûkê bi destûrî nîne,
xwestoka danistên ê komeryê hat vegerandin û pirtûka gotê gotin li
xwedî vegerîn, bersiv serbest. Di 16/2/1965 da biryar hat dan.
16/2/1965
Nivîsar Vek nejada xweyi
Dadpirs
Hisen Arslan
JI XWENDEWARA TIKA ME
Di ferhanga me da kemanı pir hene, ez tika û hêvî dikim ku pirsin
hûn jane hebin, ji mère bîden hev û rêkin.
Ji nihave spaz dikim.
M. A.
OKURLARIMIZDAN RİCAMIZ
Sözlüğümüzde çok eksikler vardır. Ümit ve rica ediyoruz ki söz¬
lükte olmayıp bildiğiniz kelimeler olursa toplayıp bize yollayınız.
Şimdiden teşekkür ederiz.
M. A.
INSTITUT KURDE BE PARIS
ENTRÉE N°
^
-f
6
«C M <^js*^XôSAA*
»1

Benzer belgeler