KOMISYON RAPORUBASKI SON.indd

Transkript

KOMISYON RAPORUBASKI SON.indd
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
KOMİSYON RAPORLARI
Orta ve Yüksek Teknolojili Ürünlerde
Avrasya’nın Üretim Üssü Türkiye
4-5 Temmuz 2013, İSTANBUL
T.C.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
www.sanayi.gov.tr
www.sanayisurasi.gov.tr
[email protected]
Ekim 2013, Ankara
Tasarım-Baskı:
Başak Matbaa
www.basakmatbaa.com
Önsöz
3 Haziran 2012 tarihli ve 28312 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan “Sanayi Şurası Yönetmeliği” kapsamında sanayi
alanında durum tespiti, inceleme ve değerlendirmeler yapmak,
uygulamadan kaynaklanan sorunları belirlemek ve bunlara ilişkin
çözüm önerileri sunmak amacıyla 3. Sanayi Şurası düzenlenmesine
yönelik çalışmalar başlatılmıştır.
“2023’E 10 KALA ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ
ÜRÜNLERDE AVRASYANIN ÜRETİM ÜSSÜ TÜRKİYE” teması
ile gerçekleştirilecek olan 3. Sanayi Şurası hazırlıkları kapsamında,
4-5 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’da, aşağıda yer alan konu
başlıklarındaki Şura Komisyon Toplantıları gerçekleştirilmiştir:
1. Bilimsel ve Teknolojik Gelişim – Ar-Ge&İnovasyon,
2. Kamu Destekleri, Etkileri, İzlenmesi ve Değerlendirilmesi,
3. Sanayide Sürdürülebilir Üretim,
4. Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam,
5. Sanayi Yatırım Bölgeleri ve Kümelenme,
6. Sanayi Politikaları ve Uluslararası Rekabet,
Bakanlıklar, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, oda,
OSB ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve sanayicileri
içeren komisyonlarda, katılımcılar fikirlerini açık bir şekilde ifade
etme şansı bulmuş, karşıt fikirler ve farklı görüşler analiz edilip
sentezlenerek, tüm Komisyon Üyelerinin üzerinde hemfikir
oldukları sonuçlara varılmıştır.
Şura Komisyon toplantıları sonucunda, komisyon üyelerinin görüş
ve değerlendirmeleri alınmak suretiyle, söz konusu altı komisyon
için Türkiye’nin mevcut durum özetlerini ve toplantılarda belirlenen
“Sorunlar” ve “Tavsiye Kararları”nı içeren rapor hazırlanmıştır.
Zühtü BAKIR
Şura Sekreteri
ÖNSÖZ .........................................................................................................................................3
İÇİNDEKİLER
TABLO LİSTESİ ......................................................................................................................... 6
ŞEKİLLER LİSTESİ ....................................................................................................................7
1 NO’LU “BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞİM AR-GE VE İNOVASYON
KOMİSYONU” RAPORU
1.1. Komisyon Divanı ..........................................................................................................10
1.2. Çalışma Eksenleri..........................................................................................................11
1.3. Mevcut Durum Raporu...............................................................................................12
1.3.1. Temel Bilim ve Teknoloji Göstergelerinde
Türkiye’nin Durumu....................................................................................15
1.3.2. Politika Belgelerinde “Bilimsel ve Teknolojik Gelişim
Ar-Ge ve İnovasyon” ................................................................................ 23
1.3.3. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
Ar-Ge’ye Yönelik Hedefleri ve Faaliyetleri .........................................26
1.4. Sorun Alanları ...............................................................................................................31
1.5. Tavsiye Kararları .......................................................................................................... 35
2 NO’LU “KAMU DESTEKLERİ, ETKİLERİ, İZLENMESİ VE
DEĞERLENDİRİLMESİ KOMİSYONU” RAPORU
2.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................42
2.2. Çalışma Eksenleri........................................................................................................43
2.3. Mevcut Durum Raporu..............................................................................................44
2.3.1.
Konu Odaklı Devlet Destekleri...............................................................44
2.3.2.
Kurum Odaklı Devlet Destekleri ............................................................47
2.3.3.
Yatırım Teşvik Sistemi ve Ar-Ge Destekleri........................................49
2.3.4.
Kamu Desteklerinin İzlenmesi ............................................................... 57
2.3.5.
Uluslararası Yükümlülüklerimiz..............................................................58
2.3.6.
Politika Belgelerinde Kamu Destekleri............................................... 60
2.3.7.
Etki Analizi...................................................................................................62
2.4. Sorun Alanları ..............................................................................................................64
2.5. Tavsiye Kararları ..........................................................................................................66
3 NO’LU “SANAYİDE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM KOMİSYONU”
RAPORU
3.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................70
3.2. Çalışma Eksenleri.........................................................................................................71
3.3. Mevcut Durum Raporu.............................................................................................. 72
3.3.1. Sürdürülebilirlik Kavramı ve Türkiye’deki Gelişimi ........................... 73
3.3.2. Diğer Verimlilik Göstergeleri .................................................................. 77
3.3.3. Bakanlık Bünyesinde Gerçekleştirilen Çalışmalar .............................81
3.4. Sorun Alanları ..............................................................................................................84
3.5. Tavsiye Kararları ......................................................................................................... 90
4.1. Komisyon Divanı .........................................................................................................96
4.2. Çalışma Eksenleri........................................................................................................97
4.3. Mevcut Durum .............................................................................................................98
4.3.1.
Makroekonomik Eğilimler .....................................................................100
4.3.2.
İşverenlerin Beceri Talepleri .................................................................104
4.3.3.
İşgücü İhtiyaçları ve Eğitim .................................................................. 108
4.3.4. Politika Belgelerinde Sanayide İnsan Kaynakları ve
İstihdam .......................................................................................................112
4.4. Sorun Alanları ............................................................................................................. 115
4.5. Tavsiye Kararları ......................................................................................................... 118
5 NO’LU “SANAYİ YATIRIM BÖLGELERİ VE KÜMELENME KOMİSYONU”
RAPORU
5.1. Komisyon Divanı ........................................................................................................122
5.2. Çalışma Eksenleri.......................................................................................................123
5.3. Mevcut Durum Raporu............................................................................................ 124
5.3.1.
Tanımlar...................................................................................................... 124
5.3.2.
Mevcut Durum .......................................................................................... 126
5.4. Sorun Alanları ............................................................................................................ 139
5.5. Tavsiye Kararları ........................................................................................................140
6 NO’LU “SANAYİ POLİTİKALARI VE ULUSLARARASI REKABET KOMİSYONU”
RAPORU
6.1. Komisyon Divanı ....................................................................................................... 144
6.2. Çalışma Eksenleri...................................................................................................... 145
6.3. Mevcut Durum Raporu............................................................................................ 146
6.3.1.
Türk Sanayisinin Mevcut Durumu ve İzlenen Politikalar .............. 146
6.3.2.
Dünya Örnekleri ve AB Sanayi Politikası ...........................................153
6.3.3.
2023 Hedeflerine Ulaşmada Sanayinin Oynayacağı Rol.............. 159
6.3.4. Bilim ve Teknoloji Altyapısının Güçlendirilmesinin Önemi ..........160
6.3.5.
Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Çalışmaları ............... 162
6.4. Sorun Alanları ............................................................................................................ 163
6.5. Tavsiye kararları ........................................................................................................ 165
KAYNAKÇA.....................................................................................................................................171
İÇİNDEKİLER
4 NO’LU “SANAYİDE İNSAN KAYNAKLARI VE İSTİHDAM KOMİSYONU”
RAPORU
TABLO LİSTESİ
Tablo 1-1.
Çalışma Eksenleri................................................................................................11
Tablo 1-2.2011 Yılında Finans Kaynağına Göre
Ar-Ge Harcamalarının Dağılımı......................................................................18
Tablo 2-1.
Çalışma Eksenleri..............................................................................................43
Tablo 2-2.
Düzenlenen Yatırım Teşvik Belgeleri (01.01.2001 - 31.05.2013) ............51
Tablo 2-3.
Bazı Ülkelere Ait 2010 Yılı Ar-Ge Harcamaları Oranı .............................54
Tablo 2-4. AB’de Yatay ve Sektörel Yardımlar..............................................................59
Tablo 3-1.
Çalışma Eksenleri............................................................................................... 71
Tablo 3-2.
Temel Çevre Göstergeleri, 2004-2010 ....................................................... 75
Tablo 3-3.
Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri,
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim 2000-2011 ........................................... 76
Tablo 4-1.
Çalışma Eksenleri.............................................................................................. 97
Tablo 4-2. Türkiye’de Nüfus, İşgücü ve İşgücüne Katılım Oranları .........................98
Tablo 4-3. İmalat Sanayi İçinde İstihdam Edilenlerin
Eğitim Durumu (%) (2012)...........................................................................100
Tablo 4-4. Sektörel Büyüme Hızları ve Büyüme Oranları (%) ................................ 102
Tablo 4-5. Büyüme ve İşsizlik Oranları ......................................................................... 103
Tablo 4-6. İşverenlerin Beceri Talepleri ........................................................................ 106
Tablo 4-7.
Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Oranları (%) ................................... 109
Tablo 4-8. 2012 Yılında Mesleklere Göre Açılan Bazı Kurslar ................................... 111
Tablo 4-9. Eğitim ve Öğretim Desteği Verilen Alanlar ve Tutarları ........................112
Tablo 5-1.
Çalışma Eksenleri.............................................................................................123
Tablo 5-2.
Türkiye’deki Biten ve Devam Eden OSB Projelerinin
Bölgelere Göre Dağılımı ............................................................................... 130
Tablo 5-3.
Tamamlanan ve Devam Eden SS’lerin Bölgelere Göre Dağılımı .........131
Tablo 5-4. Türkiye’de Bulunan Serbest Bölgeler ve Faaliyete Geçiş Yılları .........132
Tablo 5-5.
Türkiye Genelindeki TGB’lere İlişkin Bilgiler ............................................133
Tablo 6-1.
Çalışma Eksenleri............................................................................................ 145
Tablo 6-2. Sektörel Bazda İhracat .................................................................................. 150
Tablo 6-3. Ülke Gruplarına Göre İhracat.........................................................................151
Tablo 6-4. 2011 Yılı İhracatında Önde Gelen Ülkeler .................................................152
Tablo 6-5. Kore Kalkınmasının Tarihi Süreci .................................................................158
Tablo 6-6. Kore’nin İhraç Ürünlerinin Yıllara Göre Farklılaşması .......................... 159
Şekil 1-2. 2001-2011 Yılları Arasında Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı ......15
Şekil 1-3. 2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı ......................16
Şekil 1-4. Yıllara Göre Ar-Ge Harcamasının Sektörlere Göre Dağılımı ..................17
Şekil 1-5. 2002-2011 Yılları Arasında Kişi Başına Düşen Ar-Ge Harcaması .........18
Şekil 1-6. Yıllara Göre TZE Ar-Ge Personeli Sayısının
Sektörlere Göre Dağılımı .................................................................................19
Şekil 1-7. Ülkelerin TZE Ar-Ge Personeli Sayısı ......................................................... 20
Şekil 1-8. Yıllara Göre TPE’ye Yapılan Patent Başvuruları ........................................21
Şekil 1-9. Yıllara Göre Tescillenen Patentlerin Dağılımı .............................................21
Şekil 1-10. Bilimsel Yayın Sayısında Dünya Sıralamasının
Yıllara Göre Dağılımı ........................................................................................22
Şekil 1-11. Milyon Kişi Başına Düşen Bilimsel Yayın Sayısı
Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı .............................................................23
Şekil 2-1. Yeni Teşvik Sistemi .......................................................................................... 50
Şekil 2-2. Belge Adedi ........................................................................................................52
Şekil 2-3. Sabit Yatırım (Milyon TL)................................................................................52
Şekil 2-4. İstihdam ...............................................................................................................53
Şekil 2-5. Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı .......................................................55
Şekil 2-6. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları............................55
Şekil 2-7. Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları Oranı ................56
Şekil 2-8. Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcaması Oranı .....................................56
Şekil 3-1. Türkiye’de 2004-2011 Döneminde Büyüme ve
Verimlilik Artış Oranları ...................................................................................78
Şekil 3-2. OECD Ülkeleri Yıllık İşgücü Verimliliği Artış Ortalamaları
(2001-2010) ........................................................................................................79
Şekil 3-3. Sektörler Bazında Sermaye Verimliliği Dağılımları ................................ 80
Şekil 3-4. TFV Endeksi ve Artış Oranları ........................................................................81
Şekil 4-1. 15 ve 15 Yaş Üstü Toplam İstihdam (1.000 Bin) Kişi ...............................99
Şekil 4-2. İstihdam Edilenlerin İktisadi Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı .............99
Şekil 6-1. Türkiye Sanayi Stratejisi Çerçevesi ............................................................ 147
Şekil 6-2. Yıllara Göre İhracat Miktarı (Milyar Dolar)............................................... 149
Şekil 6-3. UBTYS 2011-2016’nın Stratejik Çerçevesi .................................................160
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1-1. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Sistemindeki Temel Aktörler ve
Yönetişim Yapılanması .....................................................................................14
1
BİLİMSEL VE
TEKNOLOJİK GELİŞİM
AR-GE
VE İNOVASYON
KOMİSYONU
RAPORU
1.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Mehmet MADENCAN tarafından
açılışı yapılan Bilimsel ve Teknoloji Gelişim Ar-Ge ve İnovasyon çalışma grubu toplantılarına, en yaşlı üye
sıfatıyla MKE’den katılan Ar-Ge Daire Başkanı Sayın Zafer PESEN’in başkanlığında Komisyon Divanının
seçilmesi ile başlanmıştır.
BAŞKAN
Doç. Dr. Cevahir UZKURT
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü
BAŞKAN YARDIMCISI
Doç. Dr. Mehmet HANÇER
Erciyes Üniversitesi
RAPORTÖRLER
Nihan TILTAK
TÜBİTAK Bilimsel Programlar Uzman Yardımcısı
Mehmet Cem FENDOĞLU
Kalkınma Bakanlığı Planlama Uzman Yardımcısı
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Mehmet MADENCAN
Daire Başkanı
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Eda ÜNAL
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Fadile EZEROĞLU
Yüksek Kimyager
10
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
1.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi
önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Tablo 1-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
AR-GE HARCAMALARININ GSYİH İÇİNDEKİ PAYI
EKSEN 2
TZE AR-GE PERSONELİNİN NİTELİĞİNİN VE NİCELİĞİNİN ARTIRILMASI
EKSEN 3
ORTA VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLERİN GELİŞTİRİLMESİ VE ÜRETİMİ
EKSEN 4
KAMU – ÜNİVERSİTE - SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN KURUMSALLAŞTIRILMASI
EKSEN 5
TEKNOGİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ VE BİLGİNİN TİCARİLEŞTİRİLEBİLMESİ
EKSEN 6
GELENEKSEL TEKNOLOJİLERİN VE SÜREÇLERİN İYİLEŞTİRİLMESİ
11
1.3. MEVCUT DURUM RAPORU
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ekonomik gelişmeyi hızlandırmakta, bu da genel olarak toplumun
refahını artırmaktadır. Toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel yetkinlikleri ulaştıkları bilimsel ve teknolojik
düzeyle çok yakından ilişkilidir. Ülkelerin bilim ve teknolojideki üstünlükleri ekonomik, askeri ve kültürel
bir üstünlüğü de beraberinde getirmektedir.
Bilim ve teknoloji ile ekonomik gelişme arasındaki kökten ilişki, sanayileşmekte olan ülkelerin kalkınma stratejileri için yeni olanaklar getirmektedir. Bilim ve teknoloji için yapılan planlama ve örgütlenme,
bilgi üretimi yanında bilginin yayılmasının ve ekonomik uygulama bulmasının yaşamsal önemini kavramış
politikalar sayesinde başarıya ulaşmaktadır. İnovasyon (ticari değeri olan yenilik), ülkelerin bilim ve teknoloji kapasiteleri ile ekonomik rekabet güçleri arasında köprü görevi görmekte, bilim ve teknoloji kültüründen bilim ve teknoloji tabanına geçişi temsil etmektedir.
Durum ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ise cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınmanın önemli
ayaklarından olan sanayi sektörünün mütevazı boyutlarda, bilim ve teknoloji faaliyetlerinin ise yok denecek kadar az olduğu bilinmektedir. Sanayi sektörü ve bilim ve teknoloji arasındaki zayıf ilişki 1980’li yıllara
kadar sürmüştür. 1980’li yıllarda ise Türkiye’nin piyasa ekonomisini benimsemesi ve ekonominin liberalleşme çabalarına girmesi ile gerek sanayi, gerekse bilim ve teknoloji faaliyetlerinde önemli gelişmeler kat
edilmeye başlanmıştır. 1984 yılında yayımlanan Beşinci Kalkınma Planı’nın 4’ncü bölümünde, Türk Bilim
Politikası 1983-2000’de, bilim ve teknoloji alanındaki ilke ve politikalar belirlenmiştir. Beşinci kalkınma
planı, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında yaptığı çalışmalarda ilk kilometre taşı olmuştur.
Ülkemizde son yıllarda bilim, teknoloji politikalarının oluşturulması ve bu politikaların, ekonomik ve
toplumsal bir değere dönüştürülmesinde ana etken olan yenilikçilik ekseninde geliştirilmesi konusunda
siyasi kararlılık gözlemlenmekte ve bunun sonucunda başta kamuda olmak üzere konunun diğer paydaş
gruplarında da önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Bu çerçevede, ülkemizin 2023 yılı hedeflerini karşılamak amacıyla ilk kez bilimin, teknolojinin ve sanayinin birbiri ile olan ilişkilerini ve entegrasyonunu daha da derinleştirmek üzere 2011 yılında Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı kurulmuştur. Bu yeni yapıda, hali hazırda Bakanlığa bağlı olan KOSGEB ve Türk
Patent Enstitüsü’ne ilaveten görevleri itibariyle ilgili bakanlığın faaliyetleri ile ilişkili olan TÜBA ve TÜBİTAK gibi birimler de Bakanlığın bağlı, ilgili kuruluşları arasında yerini almıştır. Böylece ülkemizde bilim ve
teknoloji alanında faaliyet gösteren kurumların bir çatı altında toplanarak dağınık bir görünüm arz eden
Ar-Ge yapılanmasının koordinasyonu sağlanmaya çalışılmıştır (Şekil 1-1).
Makro düzeydeki bu yapısal düzenlemelerden sonra başta devletimizin 2023 hedefleri olmak üzere
birçok alanda çalışmalara hız verilmiştir. Özellikle ihracatın %20’sinin orta ve yüksek teknolojili ürünlerden
oluşması hedefi doğrultusunda yeni, yenilikçi, rekabet üstünlüğü olan, katma değeri yüksek ve teknoloji
tabanlı ürünler ile üretim yöntemleri geliştirmenin yanında, geleneksel imalat sanayimizin de bu yönde
değişim ve dönüşümünün sağlanması bakımından ihtiyacımız olan bilgi ve teknolojinin ülkemizde üretilmesi hedeflenmiştir.
Son on yıllık süreç içerisinde ilk etapta ülkede bilim ve teknoloji politikalarını en üst düzeyde belirleyen kuruluş olarak nitelendirilen ve 4 Ekim 1983 tarih ve 77 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile
kurulan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) faal olarak çalışması, 2004 yılından itibaren de bu
12
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
kurulun düzenli olarak toplanması sağlanmıştır. Başbakan’ın başkanlığında yılda iki kez toplanan BTYK,
bilim ve teknoloji alanında stratejik kararlarının alınmasına öncülük etmiş, çıkarılan birtakım strateji belgelerine dayanak olmuştur (Kalkınma Bakanlığı, 2006).
Bunun örneklerinden bir tanesi de BTYK’nın 2001 yılı sonunda yapmış olduğu 7. toplantısında, “Vizyon 2023 Belgesi’nin hazırlanmasını karara bağlamasıdır. Bilim ve teknolojide yetkinlik kazanmak amacıyla “Teknoloji Öngörü” çalışmalarının yapılması bu belgenin içerdiği konulardan bir tanesidir. Öncelikli
teknoloji alanları ve alt konularının belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında Türkiye’nin bilim ve
teknoloji düzeni ile ilgili nesnel verilerin derlenmesine yönelik “Teknolojik Yetenek”, “Araştırıcılar Envanteri” ve “Ulusal Ar-Ge Altyapısı” projeleri de bu belge kapsamında tamamlanmıştır (TÜBİTAK, 2004).
Bilim ve Teknoloji Politikaları alanında bir diğer önemli gelişme ise BTYK 20. toplantısında alınan “Ulusal
Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Stratejisi ve Eylem Planı’nın (2011-2016) Hazırlanması” kararıdır.
“Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere
dönüştürebilen Türkiye” vizyonuna sahip bu strateji ile Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin önemli düzeyde
geliştirilmesine yönelik yakalanan başarının 2011-2016 döneminde ivmelenerek sürdürülebilirliğinin
sağlanması hedeflenmektedir. Bu belgenin stratejik çerçevesi içerisinde Ar-Ge faaliyetlerinin ivme
kazanmasına gerek duyulan ihtiyaç odaklı alanlar belirlenmiştir (TÜBİTAK, 2010).
Son yıllarda bu konudaki siyasi kararlılığın ve bunun sonucunda gerçekleştirilen faaliyetlerin çıktılarını
gözlemlemek açısından Bilim ve Teknoloji Göstergelerini takip etmek yararlı olacaktır. Raporun ilerleyen
bölümlerinde belirlenen ana eksenlere hitap eden Bilim ve Teknoloji Göstergelerinde, TÜİK’in yayınladığı
en son göstergeler ışığında, ülkemizin mevcut durumu irdelenmiştir.
13
14
Ar-Ge fonlayıcılar ve Ar-Ge yapanlar:
F4: Ar-Ge fonlayıcılar (Bakanlıklar, Bağlı ve ilgili kuruluşlar, ajanslar )
F5: Ar-Ge yapanlar (Araştırma Merkezleri, Üniversiteler)
F6: Özel Sektör Aktörleri
Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Sistemindeki Temel Aktörler ve Yönetişim Yapılanması
Politika Yapıcılar:
F1: Politika oluşturma, yasal düzenleme
F2: Koordinasyon sağlama
F3: Bakanlıklar
Şekil 1-1.
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
1.3.1. TEMEL BİLİM VE TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİNDE TÜRKİYE’NİN DURUMU
Bu kapsamda değerlendirilebilecek göstergelerden ilki Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranıdır.
Şekil 1-2’den de görülebileceği gibi 2001 yılında %0,54 olarak kaydedilen Ar-Ge harcamalarının GSYİH’daki
oranı, son yıllarda bilim ve teknoloji alanında alınan kararlara bağlı olarak 2011 yılında %0,86’ya ulaşmıştır.
Kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve ticari sektörlerden alınan bilgilere ve devlet üniversitelerinin
bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak oluşturulan, Ar-Ge personel harcaması, diğer cari Ar-Ge
harcamaları, Ar-Ge makine teçhizat ve Ar-Ge sabit tesis gibi kalemleri içeren Ar-Ge harcamaları 2011
yılında 11.154 Milyon TL’ye ulaşmıştır. 2011 yılı Ar-Ge harcaması bir önceki yıla göre %20,4 artmıştır.
Şekil 1-2. 2001-2011 Yılları Arasında Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı
1,00
0,90
0,85
0,80
0,72
Oran (%)
0,70
0,60
0,50
0,40
0,53
0,54
0,52
0,86
0,84
0,73
0,59
0,58
0,48
0,30
0,20
0,10
0,00
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
Yul
Kaynak: TÜİK, 2012
2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranına bakıldığında (Şekil 1-3), yıllara göre artan
harcamalara rağmen bu göstergede, diğer ülkelere göre ülkemiz alt sıralarda yer almaktadır. Ar-Ge
yoğunluğunda, OECD ülkeleri ve diğer ülkeler arasında yapılan sıralamada İsrail birinci olurken Finlandiya
ikinci, İsveç ise üçüncü durumdadır.
Ar-Ge harcamalarındaki artış hızı Türkiye’yi Ar-Ge ve yenilik faaliyetleriyle dikkati çeken bir ülke
konumuna getirmiştir. Bu çerçevede ülkelerin Ar-Ge harcamalarındaki artış hızlarını karşılaştıran OECD
verilerine göre Türkiye, 2006-2011 yılları arasındaki %16 yıllık ortalama artış hızıyla Ar-Ge harcamalarını
en fazla artıran ikinci ülke olmuştur.
15
Şekil 1-3.
2011 Yılı Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ya Oranı
4,50
4,00
Oran (%)
3,50
3,00
2,50
2,00
1,50
1,00
0,50
Meksika
ćEHE
0HKR=GU=
Yunanistan
-KHKJU=
1ÐNGEUA
$ÐJAUBNEG=
Macaristan
6AJE7AH=J@=
/QOU=
îP=HU=
îOL=JU=
"OPKJU=
¤AG QIDQNEUAPE
-KNPAGEV
Lüksemburg
Çin
+KNRA¾
îNH=J@=
(=J=@=
ENHAĈEG(uN=HHuG
%KHH=J@=
0HKRAJU=
AH¾EG=
RQOPN=HU=
Fransa
," !1KLH=I
îVH=J@=
RQOPNQU=
HI=JU=
!
îORE¾NA
Danimarka
'=LKJU=
(KNA
îORA¾
#EJH=J@EU=
îON=EH
0,00
Ülkeler
Kaynak: OECD, 2011
Şekil 1-4’te görülebileceği gibi toplam Ar-Ge harcamasının sektörlere göre dağılımına bakıldığında
ise; birincil faaliyeti, üretilen ürün ve hizmetlerin ekonomik açıdan kayda değer bir fiyatla, kamuya satılması için pazarlama yapmak olan sanayi ve hizmet sektöründeki Ar-Ge yaptığı veya Ar-Ge desteği aldığı
önceden tespit edilen girişimler ile KİT’lerden oluşan ticari kesimin 2011 yılında 4.817 Milyon TL kadar katkı
sağladığı görülmektedir. 2001 yılında bu göstergenin 435,8 Milyon TL olarak hesaplandığı düşünüldüğünde artışın önemli boyutlarda olduğu görülmektedir.
Ortak hizmetleri sağlayan, ancak topluma normal şartlarda satış yapmayan yükseköğretim dışındaki
tüm kurum/kuruluşları kapsayan kamu kesiminin Ar-Ge harcamaları geçen 11 yıllık süreç içerisinde artış
göstererek 2011 yılında 1.263 Milyon TL’ye ulaşmıştır. Yükseköğretim kurumlarının gerçekleştirmiş olduğu
Ar-Ge harcaması ise toplam Ar-Ge harcamaları içerisinde en yüksek paya sahip olan kalemdir. 2011 yılında
5.073 Milyon TL’lik harcama yükseköğretim kurumları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu sayılar, veriler
yüzdelik dilimler bazında incelendiğinde GSYİH Ar-Ge harcamalarının %45,5’i yükseköğretim, %43,2’si
ticari kesim ve %11,3’ü kamu kesimi tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.
16
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 1-4. Yıllara Göre Ar-Ge Harcamasının Sektörlere Göre Dağılımı
12000
Ar-Ge Harcamasu (milyon TL)
10000
TKLHamN-Ge
Harcamasu (TL)
8000
Ticari N-Ge
Harcam=Ou
Kamu r-Ge
Harcam=Ou
6000
YükseköçNetim
N-Ge Harcamasu
4000
2000
0
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Yul
Kaynak: TÜİK, 2012
2011 yılında hesaplanmış olan Ar-Ge harcamalarının finans kaynağına göre değerlendirilmesi yapıldığında ise Tablo 1-2’deki verilere ulaşılmaktadır. Finansmanın %45,8’i ticari sektör, %29,2’si kamu, %20,8’i
yükseköğretim, %3,4’ü yurtiçi diğer kaynaklar ve %0,7’si yurtdışı kaynaklar tarafından karşılanmaktadır.
17
Tablo 1-2. 2011 Yılında Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcamalarının Dağılımı
FİNANS KAYNAĞI (milyon TL)
YURT DIŞI
YURT İÇİ FİNANS
SEKTÖR
Harcama/
Finans
Toplam
Yurtiçi Finans
Toplamı
Ticari
Kamu
Yüksek öğretim
Diğer
yurtiçi
FİNANS
Toplam
11.154
11.078
5.111
3.263
2.325
378
77
Ticari
4.817
4.780
4.347
429
1
2
37
Kamu
1.264
1.254
25
1.228
0
1
10
Yükseköğretim
5.073
5.044
739
1.605
2.324
375
30
Kaynak: TÜİK, 2012
Bilim ve Teknoloji alanındaki göstergelerden biri olan kişi başına düşen Ar-Ge harcaması bazında son
on yıllık dönemde 46 dolardan 149 dolara çıkan bir eğilim gözlemlenmektedir (Şekil 1-5).
Şekil 1-5.
2002-2011 Yılları Arasında Kişi Başına Düşen Ar-Ge Harcaması
160
149
Ar-Ge Harcamasu (SAGP $)
140
122
120
100
100
108
80
67
60
40
130
42
78
53
46
20
0
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
Yul
Kaynak: TÜİK, 2012
18
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Ar-Ge kültürünün yaygınlaşması ve dolayısıyla katma değeri yüksek ürünlerin elde edilmesi hedefini
sağlayacak olan önemli faktörlerden bir tanesi de ülkede faaliyet gösteren araştırmacıların sayısı ve araştırmacıların yetenek ve kapasiteleridir. Ülkemizin 2023 yılı hedefi ve bu gerçeklerden hareketle 2011-2016
yıllarını kapsayan Bilim ve Teknoloji İnsan Kaynağı Stratejisi ve Eylem Planı TÜBİTAK tarafından hazırlanmıştır (TÜBİTAK, 2010).
Şekil 1-6’da bu alanda ölçülebilecek olan en belirgin gösterge olan ülkede faaliyet gösteren tam zaman eşdeğer (TZE) Ar-Ge personeli sayısının yıllara ve sektörlere göre değişimi gösterilmektedir. 2001
yılından itibaren istihdam edilen TZE Ar-Ge personeli sayısı, 2011 yılına kadar sürekli olarak artmıştır.
2003-2008 yılları arasında ülkemiz OECD ülkeleri içinde Ar-Ge personelini en hızlı artıran 5. ülke olarak
belirlenmiştir. 2011 yılında istihdam edilen TZE Ar-Ge personeli sayısı 92.801 olarak gerçekleşmiş; istihdam
edilen on bin kişiye düşen TZE Ar-Ge personeli sayısı ise 38,5 olmuştur.
2001-2009 yılları arasında yükseköğretim kurumları TZE Ar-Ge personeli istihdam etmekte en yüksek
paya sahip iken, 2009 yılından itibaren ticari kesimde (özel sektör) istihdam edilen personel sayısı diğer
sektörleri geçmiştir. Bu alanda son yıllardaki gelişmelere, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulamaya alınan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge Merkezleri gibi destek programları önemli katkı
sağlamıştır. Bu göstergede 2023 yılı hedefine ulaşabilmemiz ancak özel sektörün etkinliğinin arttırılması
ile sağlanacaktır.
Şekil 1-6. Yıllara Göre TZE Ar-Ge Personeli Sayısının Sektörlere Göre Dağılımı
100 000
92 801
90 000
73 521
80 000
63 377
KiĈi Sayusu
70 000
60 000
54 444
50 000
40 000
30 000
20 000
49 252
38 308
27 698
28 964
67 244
39 960
TKLHam
Ticari Sektör
Kamu Sektörü
YükseköçNetim
10 000
0
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Yul
Kaynak: TÜİK, 2012
19
Ülkelerin 2011 yılında kaydettiği TZE Ar-Ge personeli sayılarına ilişkin veriler Şekil 1-7’de gösterilmektedir. Bu göstergede yaklaşık 870.000 TZE Ar-Ge personeli istihdam eden Japonya birinci sırada yer
alırken, Almanya 562.000 personel ile ikinci, 393.000 personelle Fransa üçüncü sırada yer almaktadır.
Şekil 1-7.
Ülkelerin TZE Ar-Ge Personeli Sayısı
1000000
900000
800000
KiĈ Sayusu
700000
600000
500000
400000
300000
200000
100000
0
Ülkeler
Kaynak: OECD, 2012
Ar-Ge ve yeniliğe yönelik faaliyetlerin sonucunda fikri hakların korunması gündeme gelmektedir. Bu
kapsamda inovasyon performansını yansıtan verilerin başında patent verileri bulunmaktadır. Özellikle
“patent başvuruları” ve “patent kabulleri” en sık kullanılan göstergeler arasındadır.
2002-2011 yılları arasında TPE’ye yapılan patent başvuruları ve tescillenen patentlerin dağılımı Şekil
1-8 ve Şekil 1-9’da gösterilmektedir. 2011 yılında TPE’ye başvuruda bulunulan patent sayısı 10.241 olarak
gerçekleşmiş olup, bu başvuruların 6.154 tanesi yabancı menşeili, 4.087 tanesi ise yerlidir. Özellikle son
yıllarda değişik sektörlerde gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarında yaşanan artışa bağlı olarak patent
başvurularında artış gözlemlenmektedir. Ayrıca, başta TPE-TÜBİTAK tarafından patent başvurusunu
destekleyen programların hayata geçirilmesi göstergede artışa sebebiyet vermiştir. Tescil edilen patent
sayılarında ise 2011 yılında 6.539 sayısına ulaşılmış olup, %87’lik bir oranda yabancı menşeilik söz
konusudur.
20
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 1-8. Yıllara Göre TPE’ye Yapılan Patent Başvuruları
Kaynak: TÜBİTAK, 2012
Şekil 1-9. Yıllara Göre Tescillenen Patentlerin Dağılımı
Kaynak: TÜBİTAK, 2012
21
Bilim ve Teknoloji alanında göstergelerden birisi de bilgi üretimi, insan kaynağı ve işbirliği gibi konularla yakından ilişkili olan Türkiye kaynaklı bilimsel yayın sayısıdır. 2000-2010 yılları arasındaki süreçte
bilimsel yayın sayısı 6.977’den 28.194’e çıkmıştır. Dünya genelinde 2010 yılında 18. sırada bulunulmaktadır
(Şekil 1-10).
Şekil 1-10.
Bilimsel Yayın Sayısında Dünya Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı
Bu verilere paralel olarak ise milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı 2000’li yıllarda 103 iken
2011 yılında 362’ye ulaşılmıştır. Bu göstergede sağlanan olumlu gelişmelere rağmen Dünya sıralanmasında henüz üst sıralarda yer alınmamaktadır. Özellikle 2004-2010 yılları arasında sabit bir eğilim gözlemlenmekte olup, ülkemiz 2010 yılından beri 45. sırada yer almaktadır (Şekil 1-11).
22
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 1-11. Milyon Kişi Başına Düşen Bilimsel Yayın Sayısı Sıralamasının Yıllara Göre Dağılımı
1.3.2. POLİTİKA BELGELERİNDE “BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞİM AR-GE VE İNOVASYON”
1.3.2.1. Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı Hedefleri
Planda ilgili bölümde ilk etapta 9. Kalkınma Planı döneminde raporun mevcut durum bölümünde yer
alan bilim ve teknoloji göstergelerinin gelişimi hakkında bilgi verilmiş, inovasyon ekosistemi içerisinde
bulunan altyapılar hakkında son gelişmeler özetlenmiştir. Bu kapsamda;
Dokuzuncu Kalkınma Planında ve Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararlarında belirlenen öncelikli
teknoloji alanları başta olmak üzere, kamu kurumları ve üniversitelerde araştırma altyapıları oluşturulması amacıyla yaklaşık 2,4 milyar TL kaynak harcandığı ve 108 adet faal ve 65 adet kurulumu
devam eden tematik ileri araştırma merkezi projesi bulunduğuna yer verilmektedir. Bu merkezler
ağırlıklı olarak; biyoteknoloji dâhil yaşam bilimleri, malzeme, havacılık ve uzay, bilgi ve iletişim, savunma teknolojileri ile nanoteknoloji alanlarındadır.
Üniversitelerin araştırma kapasitesini geliştirmek üzere 20 üniversitede merkezi araştırma laboratuvarının kurulumunun tamamlandığı, 62’sinde ise çalışmaların devam ettiği vurgulanmıştır.
TGB’lerin sayısı ile bu bölgelerde yürütülen projeler ve araştırmacı istihdamının yanı sıra başta
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) olmak üzere ilgili kamu kurumları tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik destek programlarının sayısı ve kaynak miktarının arttığı, desteklerin büyük ölçüde öncelikli alanlara yönlendirildiği ifade edilmiştir.
23
Bilim, teknoloji ve yenilik politikalarının başta eğitim, sanayi ve bölgesel politikalar olmak üzere
diğer politikalarla tamamlayıcı olarak yürütülmesi; sanayi sektörü yanında hizmetler ve tarım sektörlerinde katma değer artışı sağlanması, yenilikçi girişimciliğin gelişmesi ve bölgesel potansiyelin
harekete geçirilmesi açılarından öneme sahip olduğu vurgulanmıştır.
Özellikle teknolojik ürün üretme sürecinin ticarileştirme aşamasının güçlendirilmesi, teknoloji
transferine yönelik ara yüzlerin oluşturulması, yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesi, kamu alımlarının
yerli teknolojilerin geliştirilmesini destekler yapıya kavuşturulması, üretim süreçlerinde verimliliği
artıran ve sürdürülebilir üretimi destekleyen teknolojilerin geliştirilmesi, imalat sanayi üretiminde
ve ihracat içinde yüksek teknoloji sektörlerinin payının artırılması ihtiyacının önemini koruduğu
belirtilmiştir.
Ar-Ge ve yenilik alanında uluslararası düzeyde akreditasyon ve standart oluşturma kapasitesinin
artırılması, araştırma altyapılarının çeşitlendirilerek etkin ve sürdürülebilir kullanımlarının sağlanması, kamu ve özel sektördeki altyapılar arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi gerekmektedir.
Araştırmacı insan gücünün nitelik ve nicelik olarak geliştirilerek özel sektörde istihdamının artırılması ihtiyacı bulunmaktadır. Ayrıca, başta AB ülkeleri olmak üzere Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları ve araştırmacı insan gücü bakımından bölgesel ve küresel düzeyde işbirliğinin geliştirilmesi
önemini korumaktadır.
Mevcut durum ve eksiklikler doğrultusunda 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda,
bilim ve teknoloji alanında,
Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının %1,8’e çıkarılması ve bunun %60’ının özel sektör tarafından yapılması
Araştırmacı sayısının TZE cinsinden 176.000’e çıkarılması ve bunun %60’ının özel sektör tarafından
istihdam edilmesi
hedeflenmiştir.
Hedeflerin gerçekleşmesi için;
Üniversite ve kamu kurumları bünyesindeki araştırma merkezlerinin, özel sektörle yakın işbirliği
içinde çalışan, nitelikli insan gücüne sahip, tüm araştırmacılara kesintisiz hizmet veren ve etkin bir
şekilde yönetilen sürdürülebilir yapılara dönüştürülmesi,
Uluslararası düzeyde rekabetçi ve yüksek katma değerli yeni sektörler, ürün ve markalar ortaya
çıkaracak Ar-Ge ve yenilik programlarının hayata geçirilmesi,
Genelde; yenilikçi sistemi, kümelenme yaklaşımını ve girişimciliği merkeze alan bir yapıya kavuşturulması,
Ar-Ge desteklerinde koordinasyon sağlanarak ve mevcut destek programlarının etki analizi çalışmaları yapılarak gözden geçirilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin, öncelikli alanlarda oluşturulacak ortak
hedefler çerçevesinde, ticarileştirmeyi de içerecek şekilde piyasa şartları gözetilerek bütünsellik
içinde desteklenmesi,
24
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Başta enerji ve imalat sanayi olmak üzere tüm sektörlerde, doğal kaynakların etkin kullanımını ve
çevresel bozulmaların önlenmesini sağlayacak temiz teknolojiler ile katma değeri yüksek ekolojik
ürünler geliştirilmesine yönelik Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin desteklenmesi,
Teknoloji geliştirme bölgelerinin yapısı ve işleyişinin; üniversite sanayi işbirliğini, işletmeler arası
ortak Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini ve yenilikçi girişimciliği en üst düzeye çıkarmak üzere etkinleştirilmesi,
Araştırma merkezleri, kuluçka merkezleri, teknoloji transfer ve yenilik merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgelerinin belli alanlarda odaklanmaları, birbirleriyle bütünleşik bir biçimde çalışmalarının
sağlanması ve bu yapıların ilgili küme faaliyetlerini desteklemelerinin özendirilmesi,
Üniversite ve özel sektör işbirliğini daha kolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemlerin alınması ve ara yüzlerin
oluşturulması; bu çerçevede yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasında, akademisyenlerin ve
öğrencilerin Ar-Ge ve girişimcilik faaliyetlerine katılımlarının teşvik edilmesine özen gösterilmesi,
Araştırmacı insan gücünün sayısı ve niteliğinin daha da artırılması, özel sektörde araştırmacı istihdamı teşvikine devam edilmesi,
Temel ve sosyal bilimlerde; yetkin araştırmacıların yetiştirilmesinin desteklenmesi, üniversiteler ve
kamu kurumları bünyesinde bu alanlardaki araştırmaların sayısı, niteliği ve etkinliğinin artırılması,
Kamu tedarik sisteminin; yeniliği, yerlileşmeyi, çevreye duyarlılığı, teknoloji transferini ve yenilikçi
girişimciliği teşvik edecek şekilde iyileştirilmesi,
Kamu kurumlarının özel sektörle işbirliği içerisinde Ar-Ge faaliyetlerini yönlendirme ve sonuçlarını
hayata geçirmeye yönelik kapasitelerinin güçlendirilmesi,
Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları ve araştırmacı insan gücü bakımından bölgesel ve küresel
düzeyde işbirliğinin geliştirilmesi, bu kapsamda kritik teknolojilerin transferinin kolaylaştırılmasına, içselleştirilmesine ve dünyadaki emsal teknolojilerle rekabet edebilecek şekilde geliştirilmesine
önem verilmesi, uygulanacak olan politikalar arasındadır.
1.3.2.2. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014)
2011-2014 dönemini kapsayan Sanayi Strateji Belgesi’nde orta-yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve
ihracat içindeki payının arttırılması hedeflenmektedir. Strateji belgesinde Bilimsel ve Teknolojik Gelişime
ilişkin yer alan politika “Firmaların Teknolojik Gelişimi”dir. Söz konusu politika alanında yer alan eylemler:
EYLEM 37-
Ar-Ge Kanunu kapsamında, Rekabet Öncesi İşbirliği Projelerinin desteklenmesi, Ar-Ge
Merkezlerinin kurulması, izlenmesi ve desteklenmesi ile Teknogirişim sermayesi desteğinin
verilmesi sağlanacaktır.
EYLEM 38-
Sanayi Tezleri Programı kapsamında, yenilik ve Ar-Ge Projeleri desteklenecektir.
25
EYLEM 39-
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) güçlendirilecek, sayıları artırılacak ve altyapıları
tamamlanacaktır.
EYLEM 40- Teknolojik Ar-Ge Patent Destek, Teknolojik Ar-Ge Yatırım Destek, Teknolojik Ar-Ge Tanıtım
ve Pazarlama Destek Programları açıklanacak ve uygulanacaktır.
1.3.2.3. 2023 Hedefleri
Ülkemizin;
Dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmesi,
2 trilyon dolar milli gelire ulaşması,
Kişi başına milli gelirin yıllık 25.000 dolara çıkması,
Yıllık 500 milyar dolar ihracat yapması,
İhracatın %20’sinin orta ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşması,
Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ya oranının % 3’e çıkarılması,
Bunun % 2’sinin özel sektör tarafından harcanması,
Araştırmacı sayısının TZE cinsinden 300.000’e çıkarılması,
Bunun 180.000 bininin özel sektör tarafından istihdam edilmesi
amaçlanmaktadır.
1.3.3. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NIN AR-GE’YE YÖNELİK HEDEFLERİ VE
FAALİYETLERİ
Vizyon 2023 kapsamında, 635 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesi ile beraber Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının Ar-Ge’ye yönelik hedefleri;
Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliğinin kurumsallaştırılması,
Akademik bilginin ticarileştirilmesi,
Sanayiye yönelik Ar-Ge personeli sayısının artırılması,
Yeni ve yenilikçi şirketlerin teşvik edilerek desteklenmesi,
Sanayimizin rekabet gücünün yükseltilmesi
olarak sayılabilir. Bu hedefler göz önünde bulundurularak, Bakanlık tarafından farklı hedef kitlelerine
yönelik farklı destek mekanizmaları oluşturulmuş olup, söz konusu mekanizmalar kapsamında çeşitli teşvik ve muafiyetler sağlanmaktadır.
26
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Bununla birlikte Bakanlık önümüzdeki dönemde yürütmeyi öngördüğü ilave çalışmalar aşağıdadır:
Özel sektöre yönelik olanlar başta olmak üzere, kamu kurumları tarafından verilen Ar-Ge desteklerinin etki analizi çalışması yapılacaktır,
Yenilik tabanlı girişimcilik geliştirilerek bütünsellik sağlayacak bir koordinasyon, izleme ve değerlendirme mekanizması kurulacaktır,
Başta Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) ve özel sektör Ar-Ge merkezi yöneticileri olmak üzere
Ar-Ge yenilik, fikri haklar, girişimcilik gibi konularda sertifika programları geliştirilecektir,
TGB’lerde Teknoloji Transfer Ofislerinin (TTO) kurulacak ve TTO’lara eğitim desteği verilecektir,
Teknolojik Ürün yatırım desteğinin verilecektir,
Bazı kamu kurumlarına ayrılan Ar-Ge fonları tamamen kullanılamazken bazı kurumlara ise verilen
bütçenin yetmediği dikkate alınarak Türkiye Araştırma Alanı (TARAL) kapsamı ve işleyişi gözden
geçirilecektir.
1.3.3.1. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Teknoloji Geliştirme Bölgesi; yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin,
araştırmacı ve akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin yanında veya yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden yararlanabilmelerine imkân vermek için kurulmuş akademik, sosyal
ve kültürel sitelerdir.
Teknoparklara ilişkin desteğin amacı, üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörleri
arasında işbirliği sağlanarak;
Ülke sanayinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması amacıyla
teknolojik bilgi üretilmesi,
Üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirilmesi,
Ürün kalitesinin veya standardının yükseltilmesi,
Verimliliğin artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi,
Teknolojik bilginin ticarileştirilmesi,
Teknoloji yoğun yatırım ve girişimciliğin desteklenmesi,
Araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkânı yaratılması,
Teknoloji transferine katkıda bulunulmasıdır.
27
Faaliyette olan teknoloji geliştirme bölgelerinde (Eylül 2013 yılı itibariyle);
Firma sayısı 2.247’ye,
İstihdam edilen personel sayısı 19.789’a,
Biten proje sayısı 10.783’e,
Üzerinde çalışılan proje sayısı 5.768’e,
İhracat 897 milyon ABD Dolarına,
Yabancı/yabancı ortaklı firma sayısı 71’e,
Yabancı sermaye yatırımı 683 Milyon ABD Dolarına,
Başvurusu yapılan/tasdik edilmiş patent sayısı 322’ye
ulaşmıştır.
Bakanlığımızca Teknoloji Geliştirme Bölgelerine; 2004-2012 Yılları itibariyle bugüne kadar toplamda
153.830.758 TL ödenek kullandırılmıştır. 2013 Yılı itibariyle Bölgelere kullandırılmak üzere Bakanlık bütçesine 36.185.000 TL ödenek aktarılmıştır.
1.3.3.2. San-Tez Projeleri
San-Tez, sanayinin motor gücü olan KOBİ’lerimizin, Ar-Ge ve Teknoloji kültürü kazanmaları ve sorunlarını üniversitede üretilen bilgi birikimini kullanarak, üniversitelerimizle işbirliği içinde çözme alışkanlığı
kazanmalarını sağlamakla birlikte, üniversitelerde ticarileşebilir ürüne yönelik çalışma yürüten akademisyenlerin de bu çalışmalarını katma değere dönüştürmelerine olanak sağlayacak bir destek mekanizması
olarak kurgulanmıştır. Yıllar içinde KOBİ’ler dışında büyük işletmelerin ve Ar-Ge Merkezlerinin de San-Tez
programına ilgisi artmış ve bu program kapsamında destek almaya başlamışlardır.
Programın uygulanmaya başlandığı 2007 yılından bu yana, Bakanlığa 1.926 proje başvurusu yapılmış olup, bunlardan 735 tanesi desteklenmeye uygun bulunmuştur. Program kapsamında proje toplam
bütçesinin %75’ini hibe olarak veren Bakanlığın bugüne kadar gerçekleştirdiği ödemelerin toplam tutarı
145.210 bin TL’dir.
1.3.3.3. Ar-Ge Merkezleri
Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi
ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini, teknolojik
bilginin ticarileştirilmesini, rekabet öncesi işbirliklerinin geliştirilmesini, teknoloji yoğun üretim, girişimcilik
ve bu alanlara yönelik yatırımlar ile Ar-Ge’ye ve yeniliğe yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının
ülkeye girişinin hızlandırılmasını, Ar-Ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek
ve teşvik etmek amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından koordineli
olarak yürütülmek üzere 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki
Kanun 28/2/2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
28
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
5746 Sayılı Kanun kapsamında destek ve teşviklerden yararlanmak üzere Ar-Ge Merkezi Belgesi almak için yapılan başvurularda aranan asgari şartlar şunlardır:
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre kurulan teknoloji geliştirme bölgelerinde fiilen
çalışan personel sayısı dikkate alınmaksızın, Ar-Ge merkezlerinde en az 50 tam zaman eşdeğer
Ar-Ge personeli istihdam edilmesi,
Ar-Ge merkezlerinin Kanun kapsamındaki Ar-Ge faaliyetlerinin yurt içinde gerçekleştirilmesi,
Başvuru yapan işletmenin; yeterli Ar-Ge yönetimi ile teknolojik varlıklar, Ar-Ge insan kaynakları,
fikrî haklar, proje ve bilgi kaynakları yönetim yeteneği ve kapasitesinin bulunması,
Ar-Ge merkezlerinin, Ar-Ge ve destek personelinin Ar-Ge merkezinde çalıştığının fiziki kontrolünü yapacak mekanizmalara sahip olması,
Ar-Ge merkezlerinin konusu, süresi, bütçesi ve personel ihtiyacı tanımlanmış Ar-Ge ve yenilik
program ve projelerinin bulunması,
Ar-Ge merkezlerinin ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş ve tek bir yerleşke veya fiziki mekân
içinde yer alması,
Ar-Ge merkezlerinin, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre kurulan teknoloji geliştirme
bölgeleri dışında yer almasıdır.
Söz konusu Kanuna dair yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 31.07.2008 tarihinden itibaren Ar-Ge Merkezi
Belgesi verilen işletme sayısı 153’e, faaliyette olan Ar-Ge Merkezi sayısı 143’e ulaşmış olmakla birlikte söz
konusu merkezlerde çalışan Ar-Ge personeli sayısı ise 15.600’e, yürütülen proje sayısı 3.603’e, alınan patent ise 921’e ulaşmıştır.
1.3.3.4. Teknogirişim Sermayesi Desteği
5746 Sayılı Kanunun destek mekanizmalarından birisi olan “Teknogirişim Sermayesi Desteği”; örgün
öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki
öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, desteği
veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir iş planı
çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için düzenlenmiştir.
Bu uygulama ile ülkemizde nitelikli girişimciliğin özendirilmesi bu girişimciler tarafından uluslararası
rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve süreçleri geliştirebilen işletmelerin oluşturulması hedeflenmektedir. Ayrıca bu destek ile ülkemizde bilgi yoğun ve yenilikçi girişimcilik konusundaki
farkındalığın artırılmasının yanında yüksek eğitimli, nitelikli gençlerin iş hayatına kazandırılması da sağlanmaktadır.
Söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 4.878 iş fikri Bakanlık tarafından değerlendirilmiş ve 1.034 iş fikri desteklenmeye uygun bulunmuştur. Program kapsamında sağlanan toplam destek
miktarı 129.155 bin TL’dir.
29
1.3.3.5. Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama Destek Programı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan bir diğer destek programı ise 20 Haziran
2013 tarihli ve 28683 sayılı Resmi Gazete’de yürürlüğe giren Teknolojik Ürünlerin Tanıtım ve Pazarlanmasına Yönelik Destek Programı’dır. Programla, sanayinin uluslararası pazarlarda rekabet gücünün artırılarak
daha dinamik bir yapıya kavuşturulmasını temin etmek amacıyla, Ar-Ge ve yenilik projeleri sonucunda
ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin tanıtımı ve pazarlanması için ülkemizde yerleşik kuruluşlara destek verilmesi amaçlanmaktadır. Program kapsamında, yurt içinde yerleşik kuruluşların; kamu
kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar veya uluslararası fonlar tarafından desteklenen Ar-Ge
ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünlerin veya prototiplerin yurt içi ve yurt dışında
tanıtımı ve pazarlanmasına yönelik faaliyetler desteklenecektir. Değerlendirme süreci sonucunda desteklenmeye karar verilen projelerin yurt dışındaki tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedelinin
50.000 TL’ye kadarı ve yurt içindeki tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine katılım bedelinin ise 25.000 TL’ye
kadarı, Bakanlıkça hibe olarak karşılanacaktır.
30
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
1.4. SORUN ALANLARI
31
32
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
33
34
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
1.5. TAVSİYE KARARLARI
35
36
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
37
38
1 NO’LU KOMİSYON RAPORU
39
40
KAMU DESTEKLERİ,
ETKİLERİ,
İZLENMESİ VE
DEĞERLENDİRİLMESİ
KOMİSYONU
RAPORU
2
2.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Zühtü BAKIR tarafından açılışı
yapılan “Kamu Destekleri, Etkileri, İzlenmesi ve Değerlendirilmesi Çalışma Grubu” toplantılarına, en yaşlı
üye sıfatıyla TÜRKKONFED Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa GÜLER’in başkanlığında Komisyon Divanının
seçilmesi ile başlanmıştır.
BAŞKAN
Prof. Dr. Ahmet EKERİM
Yıldız Teknik Üniversitesi
BAŞKAN YARDIMCISI
Salih METİN
MÜSİAD Başkan Yardımcısı
RAPORTÖRLER
Zeynep BÜKÜM
Özyeğin Üniversitesi TTO Uzmanı
Melda ÇELE
TÜSİAD Bölüm Sorumlusu
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Zühtü BAKIR
Daire Başkanı
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Şeyma BARLAS
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Dinçer GONCA
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
42
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
2.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 3 ana eksen altında devam edilmesi
önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Tablo 2-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
KAMU DESTEKLERİ STRATEJİLERİ VE POLİTİKALARI
EKSEN 2
KAMU DESTEKLERİ UYGULAMALARI
EKSEN 3
KAMU DESTEKLERİNİN İZLENMESİ VE SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
43
2.3. MEVCUT DURUM RAPORU
Cumhuriyetimizin kurulduğu ilk dönemlerde yetersiz girişim ve sermaye altyapısı sebebiyle kamu
eliyle sanayileşme yoluna gidilmiş, bu kapsamda ağırlıklı olarak kamusal kaynakları kullanmak yoluyla
ekonomik alanda faaliyet gösteren Devlet Kuruluşları olan Kamu İktisadî Teşebbüsleri (KİT) aracılığı ile
üretimde kamu öncülüğünde ilk sanayi hamleleri gerçekleştirilmiştir.
Bu yaklaşımın ardından, 1945-1970 arası dönemde ise ülkemiz ekonomisinin kalkınma amaçlı uyguladığı 5’er yıllık planların da temelini oluşturan ve dışarıdan gelen (ithal edilen) ürünlerin yurtiçinde üretilme
stratejisini olan ithal ikamesi anlayışı ön plana çıkmıştır.
1980’lerden itibaren de iktisadi serbestleşme, ihracata dayalı büyüme ve özel sektörün ülke ekonomisindeki rolünün arttırılması konularına önem verilmiş, gerçekleştirilen özelleştirmeler yardımıyla kamu
üretimden zamanla çekilmiştir. Bu süreçten sonra, özel sektörün sanayi alanında daha çok paya erişmesini
temin edebilmek maksadıyla kamu, özel girişimlerini çeşitli vasıtalar aracılığıyla desteklemeye başlamıştır.
Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşları tarafından sanayicilerimize destek sağlamak amacıyla doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu kapsamdaki destekler, hibe ya da geri
ödemeli biçimde finansal desteklerin sağlanması, kredi faizlerinin karşılanması, sosyal güvenlik primleri
veya diğer vergisel unsurlarda indirim yapılması ile gerçekleştirilmiştir.
Teşvik mekanizmaları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, KOSGEB, Kalkınma
Ajansları gibi kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenmekte ve yönetilmektedir. Söz konusu destek araçları konu odaklı ve kurum odaklı olarak iki başlık altında sınıflandırılmaktadır.
2.3.1. KONU ODAKLI DEVLET DESTEKLERİ
2.3.1.1. Yatırım Teşvikleri
a. Yatırım Teşvik Sistemi (Ekonomi Bakanlığı)
b. Sanayi Bölgeleri Destekleri (BSTB)
c. Serbest Bölge Destekleri (Ekonomi Bakanlığı)
d. Kümelenme Destekleri (BSTB)
e. Yatırım Programları (Kalkınma Bakanlığı)
2.3.1.2. İhracat Teşvikleri
a. Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı)
b. Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanan Devlet Yardımları (Ekonomi Bakanlığı)
c. Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Destekleri (Ekonomi Bakanlığı)
d. Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları (Ekonomi Bakanlığı)
e. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı)
f.
44
Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı)
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
g. Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine (Ekonomi Bakanlığı)
h. Tasarım Desteği (Ekonomi Bakanlığı)
i.
Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve
Turquality®’nin Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı)
j.
İstihdam Yardımı (Ekonomi Bakanlığı)
k. Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesi (Ekonomi Bakanlığı)
l.
İhracat Kredileri (EXİMBANK)
m. İhracat Kredi Sigortaları (EXİMBANK)
n. Döviz Kazandırıcı Hizmetler Kapsamındaki Krediler (EXİMBANK)
o. Yurt Dışı İş Gezisi Desteği (KOSGEB)
p. Eşleştirme Desteği (KOSGEB)
q. Tanıtım Desteği (KOSGEB)
2.3.1.3. Ar-Ge Teşvikleri
a. San- Tez (BSTB)
b. Ar-Ge Merkezleri (BSTB)
c. Ar-Ge Ürünleri Pazarlama Destek Programları (BSTB)
d. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (BSTB)
e. Yatırım Destek Programı (BSTB)
f.
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Pr. – 1001 (TÜBİTAK)
g. Hızlı Destek Programı – 1002 (TÜBİTAK)
h. Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1003 (TÜBİTAK)
i.
Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini D.P. – 1007 (TÜBİTAK)
j.
Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı – 1008 (TÜBİTAK)
k. Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Programı – 1010 (TÜBİTAK)
l.
Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) – 1011 (TÜBİTAK)
m. Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) – 1301 (TÜBİTAK)
n. Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1501 (TÜBİTAK)
o. Proje Pazarları Destekleme Programı – 1503 (TÜBİTAK)
p. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı – 1507 (TÜBİTAK)
q. Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı – 1505 (TÜBİTAK)
r.
Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1509 (TÜBİTAK)
s.
Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. – 1511 (TÜBİTAK)
t.
Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı – 1513 (TÜBİTAK)
u. Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı – 3501 (TÜBİTAK)
v.
AB 7. Çerçeve Programı (TÜBİTAK)
w. ERA-NET (TÜBİTAK)
45
x. COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği) – (TÜBİTAK)
y.
Ar-Ge Destekleri (SSM)
z. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı (KOSGEB)
aa. Enerji Sektörü Araştırma - Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (EN-AR) – (ETKB)
2.3.1.4. Tarımsal Destekleri
a. Hayvancılık Desteklemeleri (GTHB)
b. Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele Desteği (GTHB)
c. Organik Tarım ve İyi Tarım Desteği (GTHB)
d. Mazot, Gübre ve Toprak Analiz Desteği (GTHB)
e. Sertifikalı Tohum, Fidan Kullanım ve Sertifikalı Tohum Üretim Destekleri (GTHB)
f.
Tarımsal Danışmanlık Sistemi Katılım, Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sistemi Kayıt, Araştırma
Geliştirme Projeleri ve Patates Siğili Hastalığı Alternatif Destekleri
g. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli Fark Ödemesi Destekleri (GTHB)
2.3.1.5. Girişimcilik Destekleri
a. Teknogirişim Sermaye Desteği (BSTB)
b. Girişimcilik Aşamalı Destek Programı – 1512 (TÜBİTAK)
c. Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışmaları Programı – 2238 (TÜBİTAK)
d. Girişimcilik ve Yenilikçilik Eğit. ve Araş. Faaliyetlerini Dest. Prog. – 2239 (TÜBİTAK)
e. Girişimcilik Destek Programı (KOSGEB)
2.3.1.6. KOBİ Destekleri ve Diğer Destekler
a. Rekabet Öncesi İşbirliği Programları
b. KOBİ Proje Destek Programı (KOSGEB)
c. Tematik Proje Destek Programı (KOSGEB)
d. İşbirliği Güçbirliği Destek Programı (KOSGEB)
e. Genel Destek Programı (KOSGEB)
f.
Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) KOBİ Destek Programı (KOSGEB)
g. Kredi Faiz Desteği (KOSGEB)
h. Laboratuvar Hizmetleri (KOSGEB)
2.3.1.7. Enerji Destekleri
a. Enerji Verimliliği Destekleri (ETKB)
b. Enerji Verimliliği Desteği (KOSGEB)
46
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
2.3.2. KURUM ODAKLI DEVLET DESTEKLERİ
2.3.2.1. Ekonomi Bakanlığı Destekleri
a. Yatırım Teşvik Sistemi
b. Serbest Bölgelerdeki Destekler
c. Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi
d. Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanan Devlet Yardımları
e. Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği
f.
Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları
g. Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi
h. Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi
i.
Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi
j.
Tasarım Desteği
k. Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve
Turquality®’nin Desteklenmesi
l.
İstihdam Yardımı
m. Uluslararası Nitelikteki Yurt İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesi
2.3.2.2. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Destekleri
a. Enerji Sektörü Araştırma - Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (EN-AR)
b. Enerji Verimliliği Destekleri
2.3.2.2. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Destekleri
a.
b.
c.
d.
Teknogirişim Sermaye Desteği
Sanayi Tezleri Program (SAN-TEZ)
Ar-Ge Merkezleri
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
e. Rekabet Öncesi İşbirliği Programı
f. Yatırım Destek Programı
g. Ar-Ge Ürünleri Pazarlama Destek Programı
h. Sanayi Bölgesi Destekleri
i. Kümelenme Destekleri
2.3.2.3. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Destekleri
a. Kırsal Kalkınma Destekleri
2.3.2.4. Kalkınma Bakanlığı
a. Kalkınma Ajansları Destekleri
2.3.2.5. Milli Eğitim Bakanlığı
a. Mesleki Eğitim Destekleri
47
2.3.2.6. Milli Savunma Bakanlığı
a. Savunma Sanayi Müsteşarlığı Ar-Ge Destekleri
2.3.2.7. TÜBİTAK Destekleri
a. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Pr. – 1001
b. Hızlı Destek Programı – 1002
c. Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1003
d. Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini D.P. – 1007
e. Patent Başvurusu Teşvik ve Destekleme Programı – 1008
f.
Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Programı – 1010
g. Uluslararası Bilimsel Araştırma Projelerine Katılma Programı (UBAP) – 1011
h. Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf. Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP) – 1301
i.
Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1501
j.
Proje Pazarları Destekleme Programı – 1503
k. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı – 1507
l.
Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı – 1505
m. Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı – 1509
n. Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik P. D. P. – 1511
o. Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı – 1513
p. Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı – 3501
2.3.2.8. KOSGEB Destekleri
a. Girişimcilik Destek Programı
a.1 Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi
a.2 Yeni Girişimci Desteği
a.3 İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) Desteği
a.4 İş Planı Ödülü
b. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı
c. KOBİ Proje Destek Programı
d. Tematik Proje Destek Programı
e. İşbirliği Güçbirliği Destek Programı
f.
Genel Destek Programı
f.1. Bağımsız Denetim Desteği
f.2. Belgelendirme Desteği
f.3. Danışmanlık Desteği
f.4. Eğitim Desteği
f.5. Enerji Verimliliği Desteği
f.6. Eşleştirme Desteği
48
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
f.7. Nitelikli Eleman İstihdam Desteği
f.8. Sınai Mülkiyet Hakları Desteği
f.9. Tanıtım Desteği
f.10. Tasarım Desteği
f.11. Test, Analiz ve Kalibrasyon Desteği
f.12. Yurt Dışı İş Gezisi Desteği
f.13. Yurt İçi Fuar Desteği
g. Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) KOBİ Destek Programı
h. Kredi Faiz Desteği
i.
Laboratuvar Hizmetleri
2.3.2.9. TTGV Destekleri
a. Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği
b. Ticarileştirme Projeleri Desteği
c. İleri Teknoloji Projeleri Desteği
d. Çevre Projeleri Desteği
e. Enerji Verimliliği Desteği
2.3.2.10. Uluslararası Destekler
a. AB 7. Çerçeve Programı
b. ERA-NET
c. COST (Bilimsel ve Teknik İşbirliği Alanında Avrupa İşbirliği)
d. UN / UNDP Destekleri
2.3.3. YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ VE AR-GE DESTEKLERİ
2.3.3.1. Yatırım Teşvik Sistemi
Yatırım teşvik sistemi, bazı istisnalar dışında sektörel ayrım içermeyen, genel nitelikli ve geniş kapsamlı bir mevzuat niteliğindedir. Bu sistemle, takip edilen ekonomik ve sosyal politikalara uygun olan yatırım projeleri “Yatırım Teşvik Belgesi”ne bağlanmak suretiyle teşvik tedbirlerinden istifade ettirilmektedir.
Yatırım Teşvik Sistemi yeniden yapılandırılarak, 15 Haziran 2012 tarih ve 2012/3305 sayılı “Yatırımlarda
Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile (Resmi Gazete yayım tarih ve sayısı: 19.06.2012/28328) yürürlüğe
girmiştir.
49
1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla geçerli olan yeni yatırım teşvik sistemi dört ayrı rejimden oluşmaktadır.
Yerli ve yabancı yatırımcılar, aşağıdaki teşviklerden eşit oranda faydalanabilmektedir:
1- Genel Yatırım Teşvik Uygulamaları
2- Bölgesel Yatırım Teşvik Uygulamaları
3- Büyük Ölçekli Yatırım Teşvik Uygulamaları
4- Stratejik Yatırım Teşvik Uygulamaları
Yeni teşvik sisteminde, 2009/15199 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da belirtilmiş
destek unsurları olan gümrük vergisi muafiyeti, Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası, vergi indirimi, sigorta
primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi ve faiz desteğine ilave olarak gelir vergisi stopajı desteği
ve sigorta primi işçi hissesi desteği, indirimli kurumlar vergisinin yatırım döneminde de uygulanması
ve stratejik yatırımlara KDV iadesi desteği öngörülmüş ve söz konusu destek unsurlarına ilişkin ilgili
kanunlarda değişiklik ya da ilave yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır (Gökmen ve Kartaloğlu).
Şekil 2-1.
Yeni Teşvik Sistemi
YENİ TEŞVİK SİSTEMİ
Genel Teşvik
Uygulamaları
Bölgesel Teşvik
Uygulamaları
Stratejik Yatırımların
Teşviki
P KDV İstisnası
P KDV İstisnası
P KDV İstisnası
P KDV İstisnası
P Gümrük
Vergisi
Muafiyeti
P Gümrük
Vergisi
Muafiyeti
P Gümrük Vergisi
Muafiyeti
P Gümrük Vergisi
Muafiyeti
P Vergi İndirimi
P Vergi İndirimi
P Sigorta Primi
İşveren Hissesi
Desteği
P Sigorta Primi
İşveren Hissesi
Desteği
P Yatırım Yeri
Tahsisi
P Yatırım Yeri
Tahsisi
P Vergi İndirimi
P Sigorta Primi
İşveren Hissesi
Desteği
P Yatırım Yeri
Tahsisi
P Faiz Desteği
50
Büyük Ölçekli
Yatırımların Teşviki
P KDV İadesi
P Faiz Desteği
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Söz konusu sistemde teşvik belgesi;
Yatırımın karakteristik değerlerini ihtiva eden,
Yatırımın belirlenen asgari şartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi halinde üzerinde kayıtlı,
Destek unsurlarından istifade imkânı sağlayan,
“Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın” amaçları doğrultusunda gerçekleştirilecek yatırımlar için düzenlenen belge olarak tanımlanmaktadır.
01 Ocak 2012 tarihinden sonra yapılan başvurular sonucu teşvik belgesine bağlanan tüm yatırımlar
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi ile sağlanan desteklerden faydalanabilmektedir. 2001 yılından 2013 yılı mayıs
ayına kadar 382 milyon liralık sabit yatırım için 41.961 teşvik belgesi verilmiştir.
Tablo 2-2. Düzenlenen Yatırım Teşvik Belgeleri (01.01.2001 - 31.05.2013)
SERMAYE TÜRÜ
BELGE ADEDİ
SABİT YATIRIM
(MİLYON TL)
İSTIHDAM
Yabancı Sermaye
2.388
68.517
241.853
Yerli Sermaye
39.573
313.608
1.445.366
Genel Toplam
41.961
382.125
1.687.219
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
51
Aşağıda yer alan Şekil 2-2, Şekil 2-3 ve Şekil 2-4’ten de anlaşılacağı üzere, bilhassa 2009 yılından sonra
belge adedi, sabit yatırım ve istihdam düzeylerinde önemli seviyede artış yaşanmıştır.
Şekil 2-2.
Belge Adedi
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.)
Şekil 2-3.
Sabit Yatırım (Milyon TL)
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.)
52
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 2-4.
İstihdam
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı (*2013 yılı için Ocak-Mayıs dönemi verileri kullanılmıştır.)
2.3.3.2. Ar-Ge Destekleri
Teknolojik gelişme, verimlilik artışı ve ekonomik büyümenin temel belirleyicilerinden biridir. Teknolojik
gelişmeler ise kendi kendine meydana gelmemekte sistemli araştırma geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, Ar-Ge faaliyetleri teknolojik değişim ve yenilikleri teknolojik değişim
ve yenilikler de verimlilik artışı ve ekonomik büyümeyi tetiklemektedir.
OECD tanımına göre Ar-Ge; “İnsan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının arttırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar” olarak ifade edilmektedir. Uzun dönemde ekonomik büyümesini sürdürebilmek
isteyen ülkeler için Ar-Ge anahtar bir rol oynamaktadır (Can).
Bu bağlamda, ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payı, teknoloji geliştirme yolunda
değerlendirilen temel ölçütlerden birisidir. ABD için bu oran %3, AB için ise %2 seviyesine yakındır. Ar-Ge
harcamalarının milli gelire oranı Çin’de 2001 yılında %1 iken, 2010 yılında %2 seviyesini aşmıştır. 1960’lı
yıllarda ekonomilerimizin benzer düzeyde olduğu Güney Kore’de Ar-Ge harcamalarının oranı ise %4’e
yaklaşmıştır.
53
Tablo 2-3. Bazı Ülkelere Ait 2010 Yılı Ar-Ge Harcamaları Oranı
ÜLKE
Oran
ÜLKE
Oran
1
İsrail
4,40
19
Lüksemburg
1,63
2
Finlandiya
3,87
20
Estonya
1,62
3
Güney Kore
3,74
21
Portekiz
1,59
4
İsveç
3,43
22
Çek Cumhuriyeti
1,56
5
Japonya1
3,36
23
İspanya
1,37
6
Danimarka
3,06
24
İtalya
1,26
7
ABD
2,9
25
Macaristan
1,16
8
Almanya
2,82
26
Rusya
1,11
9
Avusturya
2,76
27
Türkiye
0,84
10
Fransa
2,26
28
Litvanya
0,79
11
Slovenya
2,11
29
Polonya
0,74
12
Belçika
1,99
30
Hırvatistan
0,73
13
AB (27 Ülke)
1,91
31
Malta
0,63
14
Hollanda
1,83
32
Slovakya
0,63
15
Kanada
1,80
33
Bulgaristan
0,6
16
İrlanda
1,79
34
Letonya
0,6
17
İngiltere
1,77
35
G. Kıbrıs
0,5
18
Norveç
1,69
36
Romanya
0,47
2
Kaynak: OECD ve EUROSTAT
2011 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre kamu kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve
ticari sektördeki anket sonuçları ile devlet üniversitelerinin bütçe ve personel dökümlerine dayalı olarak
Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2011 yılında bir önceki yıla göre %20,4 artarak 11,2 Milyon
TL olarak hesaplanmıştır.
Türkiye’de 2000 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamasının GSYİH içindeki payı ‰4,8 iken bu oran
2011 yılında ‰8,6’ya yükselmiştir. Bu artış, ülkemizde Ar-Ge’ye verilen önemin yıllar geçtikçe arttığının
somut bir kanıtıdır.
1
2
54
2009 yılına ait değerdir.
2009 yılına ait değerdir.
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 2-5.
Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı
Kaynak: TÜİK
Şekil 2-6.
Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları*
Kaynak: TÜİK (*2012 sabit fiyatlarıyla)
55
2011 yılında Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge harcamalarının %45,5’i yükseköğretim, %43,2’si ticari kesim ve
%11,3’ü kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir önceki yıl, yükseköğretim %46 ile ilk sırada yer
alırken, bunu %42,5 ile ticari kesim, %11,5 ile kamu kesimi takip etmiştir.
Şekil 2-7.
Gerçekleştiren Sektörler Bazında Ar-Ge Harcamaları Oranı
Kaynak: TÜİK
Şekil 2-8.
Finans Kaynağına Göre Ar-Ge Harcaması Oranı
Kaynak: TÜİK
56
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Türkiye’de Ar-Ge destekleri, 12/03/2008 tarih ve 26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Nisan
2008 tarihinde itibaren yürürlüğe giren Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında
Kanun’la birlikte getirilen düzenlemelerle daha etkin bir araç haline getirilmiştir. Genel olarak bakıldığında ise Ar-Ge faaliyetlerine yönelik vergisel teşvikler 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun’da, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-a maddesinde,13 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/9 maddesinde,
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun Geçici 20’nci maddesinde 14 ve 16/07/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15199 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında” Bakanlar Kurulu
Kararı’nda yer almaktadır. 5746 sayılı Kanun ile 4691 sayılı Kanun en kapsamlı yasal düzenlemelerdir. Söz
konusu mevzuatlar incelendiğinde, sistemsel bakımdan Ar-Ge destekleri genel olarak vergi teşvikleri üzerinde yoğunlaşmaktadır (Çelebi ve Kahriman, 2011).
2.3.4. KAMU DESTEKLERİNİN İZLENMESİ
Kamu tarafından verilen destelerin tek bir merkezden izlenmesi amacıyla “6015 sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun” ile Hazine Müsteşarlığı bünyesinde “Devlet Destekleri
Genel Müdürlüğü” (DDGM) kurulmuştur.
DDGM’nin görevleri arasında;
Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulunun sekretarya hizmetlerini yürütmek,
Avrupa Birliğinin ilgili mevzuatını ve diğer ilgili uluslararası mevzuatı takip etmek, devlet destekleri
ilke ve esaslarını belirlemek üzere araştırma ve çalışmalarda bulunmak,
Kurula sunulmak üzere mevzuat hazırlıklarını yapmak, devlet desteklerini izlemek, değerlendirmek
ve Kurulun denetimine sunmak,
Kurul kararına istinaden ön değerlendirme ve inceleme işlemlerinin yanı sıra, devlet desteklerinin
durdurulması ve geri alınmasına ilişkin Kurul kararları ile Kurulun diğer kararlarına ilişkin işlemleri
yürütmek ve takip etmek,
Devlet desteklerine ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel
kişilerden doğrudan temin etmek, devlet desteği veren kuruluşlardan temin ettiği bilgilere istinaden yıllık rapor hazırlıklarını yürütmek ve Kurula sunmak,
Kurul tarafından uygun bulunan yıllık raporu Avrupa Komisyonu ve gerekli görülecek diğer mercilere iletmek, uluslararası kuruluşlarla ve diğer ülkelerle temas ve müzakerelere iştirak etmek, kurumsal ve hukuki düzenlemeler ile ilgili görüş vermek,
Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun kapsamına girmeyen sektörlerde
uygulanan devlet desteklerine ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi izleme amaçlı olarak kamu kurum ve
kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden temin etmek,
faaliyetleri yer almaktadır.
57
2.3.5. ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERİMİZ
Ülkemiz ihracata dayalı büyüme ve dışa açılma politikaları çerçevesinde, dış ticareti düzenlemeye
yönelik olarak düzenlenen çok taraflı anlaşmaların hemen hemen tümüne iştirak etmiştir. Temelde dünya
ticaretinin tüm taraf ülkeler lehine gelişmesi ve uluslararası rekabet ortamının sağlanmasına yönelik olarak yürürlüğe giren söz konusu anlaşmalar çerçevesinde, devlet yardımlarına yönelik ciddi müeyyideler
ve önemli yapısal değişiklikler içeren hükümler getirilmiştir. Devlet yardımları ile ilgili uluslararası yükümlülüklerimizi;
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Anlaşmaları,
AB müktesebatı ve
Serbest Ticaret Anlaşmaları
olarak üç başlık altında toplamak mümkündür.
DTÖ’nün ortaya çıkış sebebi ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Dolayısıyla, gümrük vergileri, kotalar, tarife dışı engeller gibi ticareti kısıtlayan unsurların yanında, pazar sapması ve haksız rekabet
yaratan tüm yardımların ortadan kaldırılmasıyla oluşacak serbest piyasa sisteminde dünya ticaretinin ve
refahının artacağı, dünya ölçeğinde üretim maliyetlerinin ve fiyatların düşeceği öngörülmektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde, pazarda sapma yaratan ve rekabet ortamını bozucu tüm kamusal müdahaleler yasaklanmıştır. Bu noktada devlet yardımları konusuna da belirli bir sistematik getirilmiştir.
Devlet yardımları, çok taraflı platformda DTÖ Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması çerçevesinde ele alınmaktadır. Anlaşma, devletin ekonomiye müdahalesinin uluslararası ticareti bozucu etkilerine karşı uluslararası bir gözetim mekanizması kurmaktadır. Anlaşmanın sübvansiyonlara getirdiği
disiplinin amacı, sübvansiyonların uluslararası serbest ticaret prensiplerine uyumunun sağlanması ve uluslararası serbest ticarete zararlı etkileri dolayısıyla telafi edici ve koruyucu tedbirlerin alınmasıdır (Devlet
Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007).
2.3.5.1. AB Müktesebatı ve AB’de Devlet Destekleri
Avrupa Birliğinde devlet yardımlarının genel çerçevesi AT Antlaşması ile belirlenmektedir. Bu kurallar, üye devletlerarasında ticareti etkileyecek kadar rekabeti bozan ve ortak pazarın işleyişine engel olan
Devlet yardımlarını yasaklamaktadır. Ancak, piyasa mekanizması içerisinde elde edilmesi mümkün olmayan belirli sosyal hedefleri gerçekleştirmeye katkı sağlayacak yardımlar, iktisadi kalkınmanın aracı olarak
görülmekte ve uygulanmalarına izin verilmektedir (Emek, 2006).
Bu nedenle AB Komisyonu, Birliğe üye olacak her ülkeden devlet yardımları kurallarına uyması beklemektedir. Türkiye, Avrupa Birliğine uyum sürecinde, devlet yardımları hususundaki düzenlemeleri uyumlaştırma çabası içerisindedir. Bu kapsamda 2010 yılında 6015 Sayılı Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve
Denetlenmesi Hakkında Kanun ile devlet desteğine ilişkin hukuki düzenleme getirilmiş ve 23 Ekim 2010
tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Bununla birlikte, Birlik Pazarındaki rekabet şartlarını bozmamak için devlet yardımlarını AB devlet
yardımları kuralarına göre düzenlemiştir. Söz konusu yükümlülükler zaman zaman devlet yardımlarını
kısıtlayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
58
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin devlet yardımı araçları aşağıda belirtildiği gibidir:
Hibeler ve vergi teşvikleri,
Sermaye transferi,
Garantiler,
Ucuz kredi ve vergi ertelemeleri.
Diğer taraftan AB komisyonu belirli bir sektöre verilmeksizin ortak fayda sağlayan yatay alanlarda
desteklerini sürdürmektedir. Bunlar hazine kaynaklı, “Yatay Yardımlar” olarak ifade edilmekte olup, Komisyon tarafından belirlenen ortak politika hedeflerine ulaşmak için iç pazarla uyumlu bir şekilde verilmektedir. En önemli olanları Ar-Ge ve İnovasyon, Çevre Korunması, Enerji Tasarruf ve Yenilenebilir Enerji
alanları olarak öne çıkmaktadır. Bu sınıflamaları, bölgesel teşvikler kapsamında KOBİ’lere verilen teşvikler,
eğitim ve iş yaratma için sağlanan destekler izlemektedir (EU, 2012).
Yatay alanlarda düzenlenen destekler Avrupa Birliği 2020 stratejisinde belirtilen istihdamı artırmak,
Ar-Ge ve İnovasyon yatırımlarını gerçekleştirmek, enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretimi teşvik etmek hedeflerine uyumludur.
Tablo 2-4. AB’de Yatay ve Sektörel Yardımlar (AB-27)
YATAY VE SEKTÖREL YARDIMLAR, 2011
Milyar €
Sanayi ve
hizmetlere yapılan
toplam yardım %
Bir önceki yıla
göre değişim
(Sanayi ve
hizmetlere yapılan
toplam yardım %)
Trend
2009-2011
(Sanayi ve
hizmetlere yapılan
toplam yardım %)
Bir önceki trende
göre değişimi
(2009-2011)
Toplam Yatay
Yardımlar
47.5
89.67%
4.32%
86.63%
3.24%
Çevre Yardımları
(enerji tasarrufları
dahil)
12.4
23.40%
-1.34%
24.15%
-0.75%
Bölgesel Gelişme
14.0
26.39%
1.12%
25.06%
4.34%
Ar-Ge ve
İnovasyon
10.0
18.93%
0.90%
18.34%
3.88%
KOBİLER
2.4
4.62%
0.32%
5.19%
-5.09%
Risk Sermayesi
0.6
1.11%
-0.05%
1.06%
0.08%
Eğitim
0.8
1.46%
0.09%
1.45%
0.08%
İstihdam
1.5
2.74%
0.13%
3.27%
-2.70%
Diğer
6.3
11.89%
3.57%
8.70%
3.24%
Toplam Sektörel
Yardımlar
5.5
10.33%
-4.32%
13.37%
-3.24
AB-27
Kaynak: State aid Scoreboard 2012 Update, Report on State aid granted by the EU Member States
59
2.3.6. POLİTİKA BELGELERİNDE KAMU DESTEKLERİ
2.3.6.1. Onuncu Kalkınma Planı
Sanayi politikaları uygulanırken kullanılan araçlar arasında kuşkusuz en yaygın ve eski olanı devlet
yardımları, yani ülkemizdeki kullanımıyla teşviklerdir. Teşvikler, belirli faaliyetler, ürünler ve sektörlerde
maliyeti düşürmek amacıyla firmaların yatırım ortamı ile ilgili yaşadığı sıkıntıları vergi ve sigorta primi
indirimi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, bedelsiz arsa tahsisi ve enerji desteği gibi kanallarla
çözebilir. Örneğin, insan kaynağı ve enerji tasarrufu ile ilgili becerilerin geliştirilmesinde rol oynayabilir.
Özellikle firmaların yeni ürün ve yöntemler geliştirmesinin önünde engel teşkil eden bilgi ve koordinasyon
eksikliklerinin önüne geçilebilmesi için devlet, teşvikleri kullanılabilir.
Teşvik mekanizmaları, Türkiye’de 1960’lardan bu yana, özel sektör yatırımını desteklemeyi amaçlamıştır. Ancak teşviklerin imalat sanayiinin rekabet gücünü geliştirmek için tek başına yeterli olmadığı da
görülmüştür. Yatırımlara sağlanan kamu desteklerinin ne derece etkin bir araç olarak kullanıldığı tartışmaya açıktır. Türkiye’de firmalara verilen yatırım teşviklerinin verimlilik, istihdam ve yatırım bakımından
etkilerini inceleyen 2005 tarihli bir çalışma, Türkiye’deki sistemin firmaların yatırımını teşvik etmek yerine
yatırım ortamının eksikliklerini tazmin etmeye yaradığını ortaya çıkarmıştır.
2012 yılında kamuoyuna sunulan yeni teşvik paketinde ise, üretim faaliyetlerinin katma değerinin arttırılması ve ileri teknoloji yatırımlarının desteklenerek küresel rekabet gücünün arttırılması amaçlanmıştır.
Yeni teşvik sistemi kapsamında yeni bir bölgesel harita, il bazlı bölgesel teşvik sistemine geçiş, destek
unsurlarında değişen süreler ve oranlar, desteklenecek sektörlerin güncellenmesi, sosyoekonomik açıdan
görece az gelişmiş bölgelere cazip destekler ve öncelik arz eden yatırım destekleri bulunmaktadır. Ayrıca, teşvik sistemindeki destek araçlarının sayısının da bu paketle arttığı gözlenmiştir. Özellikle bölgesel
gelişmişlik farklarının giderilmesi ve diğer bazı hedeflerin gerçekleşebilmesi için teşviklerle beraber diğer
yatay politika alanlarının da iyileştirilmesi gerekmektedir.
Teşvikler, sanayi politikasının bir parçası olan neredeyse tüm yatay alanları etkileyen araçlardır. Örneğin, Türkiye’de firmaların OSB’lerde faaliyet göstermesinin özendirilmesi amacıyla, arsaya erişim maliyeti
bu bölgelerde düşürülmüştür. Ar-Ge faaliyetlerine öncelik tanınması ve firmaların yenilikçilik kapasitelerinin geliştirilmeleri için özel destek mekanizmaları kurulmuştur. Son teşvik paketinde yapılan değişikle vergi indirimlerinin yatırım aşamasında gerçekleşmesi, firmaların finansmana erişimle ilgili yaşadığı sıkıntıları
azaltmayı amaçlamıştır (İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2013).
2.3.6.1. Türkiye Sanayi Stratejisi (2011-2014)
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014)’nin Kamu Desteklerine yönelik olarak aşağıdaki politika
alanlarında çeşitli tedbirleri bulunmaktadır:
Yatırım ve İş Ortamının İyileştirilmesi
Uluslararası Ticaret ve Yatırımlar
Beceriler ve İnsan Kaynağı
KOBİ’lerin Finansmana Erişimi
Firmaların Teknolojik Gelişimi
60
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Bahsi geçen belgedeki politika alanları altında ise 14 adet eyleme yer verilmiştir:
EYLEM 1-
Sanayi sektöründe girişimciliğin yaygınlaştırılmasına yönelik eğitimler verilecek ve
destekler sağlanacaktır.
EYLEM 10-
KOBİ’lerin pazarlama ve ihracat kapasitesini artırmaya yönelik destekler verilecek ve
etkinlikler sürdürülecektir.
EYLEM 12-
Sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak amacıyla; yenilikçi fikirler ve Ar-Ge’ye dayalı, katma
değeri yüksek, markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçleri desteklenecektir.
EYLEM 16-
Özel sektörün mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları açmasına imkan verecek
düzenlemeler yapılacak ve bu kurumlar desteklenecektir.
EYLEM 22-
İşletmelerin mesleki eğitime katkı vermesi teşviklerle özendirilecek ve öğrencilerin alan
dışında çalıştırılmasının önüne geçilecektir.
EYLEM 27-
KOBİ’lerin finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırılacaktır.
EYLEM 28-
Kredi garanti ve girişim sermaye sistemleri geliştirilecek ve yaygınlaştırılacaktır.
EYLEM 29-
Özel sektör ve kamu sektörü tarafından yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması
desteklenecektir. (TARAL, ARDEB, TEYDEB, SAVTAG, KAMAG tarafından verilen destekler
ve Bilim Toplum Projelerine destek artırılacaktır.)
EYLEM 31-
KOBİ’ler Ar-Ge, yenilikçilik ve kalite geliştirme konusunda desteklenecek, KOBİ’lerde bilgi
ve iletişim teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılacaktır.
EYLEM 37-
Ar-Ge Kanunu kapsamında, Rekabet Öncesi İşbirliği Projelerinin desteklenmesi, Ar-Ge
Merkezlerinin kurulması, izlenmesi ve desteklenmesi ile Teknogirişim sermayesi desteğinin
verilmesi sağlanacaktır.
EYLEM 38-
Sanayi Tezleri Programı kapsamında, yenilik ve Ar-Ge Projeleri desteklenecektir.
61
EYLEM 40- Teknolojik Ar-Ge Patent Destek, Teknolojik Ar-Ge Yatırım Destek, Teknolojik Ar-Ge
Tanıtım ve Pazarlama Destek Programları açıklanacak ve uygulanacaktır.
EYLEM 47-
Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi ve teknoloji transferi uygulamaları
etkinleştirilecektir.
EYLEM 48-
Dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine
yönelik araştırma programları öncelikli olarak desteklenecek ve etkinleştirilecektir.
2.3.7. ETKİ ANALİZİ
Gerek bireyler gerekse kurumlar sürekli olarak sorunlarla içiçe yaşayıp bu sorunları çözmek zorundadır. Sorunlar bitmeyecek ama yenilenecektir. Diğer bir deyişle, başarılı bireyler ve kurumlar karşılaştıkları sorunları çözüp yeni sorunlarla uğraşmaya başlamaktadır. Sorunları çözmeye çalışırken kullanılan en
önemli araçlardan birisi doğru karar vermedir. Bu nedenle, doğru karar verme pek çok disiplinin inceleme
konusu olmuş ve doğru ve etkili karar almaya yönelik çok sayıda sayısal, kurgusal ve analitik model, yöntem ve araç geliştirilmiştir. Bu model, yöntem ve araçlar, özünde, değişik seçenekler arasında bir seçimde
bulunmayı kolaylaştırmayı ve rasyonel bir temele oturtmayı amaçlamaktadır. Bu yöntemlerden birisi de
etki analizidir (Karaosmanoğlu, 2006).
Etki analizi en temel anlamıyla, bir plan, program, politika veya projenin muhtemel fayda ve maliyetlerini, sonuçlarını ve yan etkilerini değerlendiren analitik bir yöntemdir. Bu yöntem uygulama öncesi (ex
ante) kullanılabildiği gibi, uygulamadan sonra (ex post) ortaya çıkan gerçek etkileri değerlendirmek için
de kullanılabilmektedir.
Bir politika aracının çevreye ve toplumun değişik kesimlerine olabilecek mali, ekonomik ve toplumsal
etkileri etki analizine tabi tutulabilmektedir (Karaosmanoğlu, 2006). Bu bağlamda, devlet yardımlarının
yatırımlara etkisi, verimliliği, ülke ekonomisine ve topluma katkısının değerlendirilmesi kaynakların etkin
kullanılabilmesi için önemlidir.
Bu nedenle, etki analizinin önemi Bakanlar Kurulu’nun 24/4/2006 tarih ve 2006/10399 sayılı kararında özellikle (13.5.2006 tarih 26167 sayılı Resmi Gazete) vurgulanmıştır. Bu çerçevede, Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi (2007-2013) Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı ile;
Temel hedeflere dönük performansı ölçmenin ve hesap verebilirliğin zeminini oluşturacak güçlü bir
izleme ve değerlendirme mekanizması kurulacaktır,
Kamu idarelerinde performans kültürü çerçevesinde ölçme, izleme ve değerlendirme süreçleri geliştirilecektir,
Kamu idarelerinde politika oluşturma, maliyetlendirme, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinin kalitesi artırılacaktır.
ifadelerine yer verilmiştir.
62
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Ayrıca, 8 Kasım 2008 tarih ve 27048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan “Kalkınma Ajansları
Proje ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği’nin” Etki Analizi başlıklı maddesinde de “MADDE 47 – (1) Ajans
bir yıl içerisinde desteklediği proje ve faaliyetlerin istihdam, yatırım, ihracat, ithalat, turizm ve diğer yönlerden bölge kalkınması bakımından doğurduğu etki ve sonuçlarını en geç iki yılda bir analiz eder ve hazırlamakla mükellef olduğu yıllık faaliyet raporlarında bu etki ve sonuçlara yer verir.” denilmektedir.
Bu çerçevede, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenmiş çeşitli desteklerin çıktılarının analiz edilmesi ve etkilerinin incelenmesi amacıyla da çalışmalar başlatılmıştır. İlk etapta, Verimlilik
Genel Müdürlüğünce “OSB Etki Analizi” çalışmasına yer verilmiş, hemen ardından ise Bilim ve Teknoloji
Genel Müdürlüğünce verilen Ar-Ge destekleri Etki Analizi çalışmaları ile bu kapsamdaki faaliyetlere hız
verilmiştir.
Bununla birlikte, etki analizinin bizzat desteği veren kuruluşun kendisi tarafından yapılması sonucunda tespit edilen olumsuzlukların göz ardı edilmesi ya da ulaşılan sonuçların objektif olmayan müdahalelere açık bulunması nedeniyle, desteği alan ve destekten faydalanan kuruluşun dışında üçüncü bir tarafça
yapılmasında fayda görülmektedir.
63
2.4. SORUN ALANLARI
64
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
65
2.5. TAVSİYE KARARLARI
66
2 NO’LU KOMİSYON RAPORU
67
68
SANAYİDE
SÜRDÜRÜLEBİLİR
ÜRETİM
KOMİSYONU
RAPORU
3
3.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Dilek BİRBİL tarafından açılışı
yapılan Sanayide Sürdürülebilir Üretim çalışma grubu toplantılarına Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır.
BAŞKAN
Prof. Dr. Faruk ÜNSAÇAR
Selçuk Üniversitesi
BAŞKAN YARDIMCISI
Aslı KESİM
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği
RAPORTÖRLER
Münevver GÜZEL
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Yasemin GİRİCİ
Hazine Müsteşarlığı
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Dilek BİRBİL
Daire Başkanı
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Faik Yücel GÜNAYDIN
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Ahmet Emre ÇOBAN
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
M. Hürol METE
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
70
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
3.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi
önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliğiyle karar verilmiştir:
Tablo 3-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
ENERJİ VE DOĞAL KAYNAKLARIN VERİMLİLİĞİ
EKSEN 2
BEŞERİ SERMAYE VE İSTİHDAM
EKSEN 3
AR-GE, İNOVASYON VE TEKNOLOJİ
EKSEN 4
YÖNETİM SİSTEMLERİ VE POLİTİKALAR
EKSEN 5
MALİ KAYNAKLAR VE FİNANSMANA ERİŞİM
EKSEN 6
GİRDİ TEDARİKİ VE GÜVENLİĞİ
71
3.3. MEVCUT DURUM RAPORU
İnsan kaynaklı çevresel bozulmaların etkilerinin günden güne daha fazla hissedildiği günümüz dünyasında, doğal kaynakların korunması ve etkin bir biçimde kullanılması, giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Dünyanın sürdürülebilir bir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarıyla talep edilen miktar arasındaki açık, toplumsal ve ekonomik koşulları biçimlendiren en önemli etkenlerden biri haline gelmektedir.
1970’lerden itibaren sanayileşmedeki hızlı gelişme ve nüfustaki büyük artış, buna bağlı olarak da çevre
kirliliğinin artarak küresel boyutlara ulaşması, hem canlılar hem de doğal kaynaklar üzerinde geri dönülemez olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu nedenle, çevre konusu, siyasi ve bilimsel çevreler tarafından daha
fazla önem kazanmış, çevre koruma ile ilgili yasal düzenlemelere ve strateji belgelerinin geliştirilmesine
ağırlık verilmeye başlanmış, buna paralel olarak da çevre ile ilgili uluslararası sözleşmeler imzalanmıştır.
Türkiye’de de karar vericilerin çözüm araması gereken en önemli sorunlardan biri, hızlı nüfus artışının
yanı sıra, doğal kaynaklar ve enerji tüketimi konularında doğru tercihler yapılabilmesidir. Çünkü günümüz
dünyasında kaynakları, doğanın koşullarına ve sınırlarına göre yönetebilmek için tedbirler geliştirmek gerekliliği açıkça karşımızda durmaktadır. Bu anlamda sanayide sürdürülebilir üretim konusuna özel olarak
eğilme gerekliliği de açıktır.
Tüketim ve üretimin salt azaltılması anlamına gelmeyen sürdürülebilir üretim, yüksek verime sahip
üretim teknoloji ve yöntemlerinin kullanımıyla, aynı miktarda üretim için daha az doğal kaynak ve enerji
kullanımı ve daha az atık üretimi prensibine dayanmaktadır.
Bu niteliği ile sürdürülebilir üretim sadece çevresel kaygılara değil, doğal kaynakların korunması, yoksullukla mücadele, endüstriyel verimlilik, ekonomik kalkınma, sağlık, eğitim ve yaşam kalitesi gibi pek çok
farklı alana hitap eden bir yaklaşımdır.1
Sürdürülebilir üretim kavramı, bu yaklaşımın gelişimine paralel olarak endüstri başta olmak üzere
tüm insani etkinliklerde verimlilik artışı ile atık azaltımını birlikte gözeten “kirlilik önleme”, “temiz üretim”,
“eko-verimlilik” gibi alanlarda 20 yılı aşkın süredir yapılmakta olan tanımların doğal bir sonucu olarak
ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim, yaşam kalitesini artıran mal ve hizmetlerin üretimi sürecinde doğal kaynak kullanımı, atık deşarjı, toksik ve diğer kirleticiler ile diğer tüm emisyonların mal
ve hizmetlerin yaşam döngüsü perspektifiyle ele alınarak azaltılmasını hedefler. Sürdürülebilir üretim ve
tüketim yaklaşımı; “daha azı ile daha fazlası ve daha iyisi (more and better with less)” sloganı ile özetlenebilir. Sürdürülebilir üretimin ana hedeflerinden biri üretim, dağıtım ve kullanım aşamalarında kaynak
verimliliğini artırarak ekonomik büyüme ile çevresel bozulmanın ayrıştırılmasıdır. Sürdürülebilir üretim,
değer zincirinin her bir aşamasında kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve kaynak verimliliğini sağlamak
için yaşam döngüsü perspektifini benimser. Sürdürülebilir üretim ve tüketim, çevresel ve sosyal zorlukları
yeni iş ve istihdam olanaklarına çevirerek eko-verimli bir ekonomiye geçişin yolunu açar.2
Bu tanım çerçevesinde “daha az çevresel etki, daha fazla ekonomik ve ekolojik etkinlik ile daha fazla
değer sağlamak” amaçlanmaktadır. Sürdürülebilir üretimin amaçları arasında yer alan etkin kaynak kul-
1
2
72
Advancing Sustainable Consumption in Asia, A Guidance Manual, 2005, UNEP, EUROPEAID, ASIA PROECO.
Taking Stock and Moving Forward, The UNIDO–UNEP National Cleaner Production Centres, UNIDO, UNEP, 2010.
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
lanımı, doğal kaynakların özellikle enerji, su ve malzeme kullanımının optimizasyonu ile kaynak kullanımının azaltılmasını kapsamaktadır. Kaynakların etkin kullanımı sayesinde verimlilik düzeyinde ve rekabet
gücünde artış sağlanabilmektedir.
Bu açıklama ve tanımlardan da anlaşılabileceği gibi sürdürülebilir üretim anlayışı, mevcut her türlü
kaynağın korunmasını ve uzun vadeli bakış açıları çerçevesinde bu kaynakların daha verimli bir biçimde
kullanılmasını gerekli kılmaktadır.
Bu bakış açısı çerçevesinde, Üçüncü Sanayi Şurası hazırlıkları kapsamında 4-5 Temmuz 2013 tarihlerinde, İstanbul’da gerçekleştirilen komisyon toplantılarından üçüncüsü, “Sanayide Sürdürülebilir Üretim”
başlığı altında yapılmıştır. Komisyon üyelerinin tercih ve önerileri doğrultusunda ise bu başlık, şu şekilde
altı alt başlık üzerinden tartışmaya açılmıştır:
A. Enerji ve Doğal Kaynakların Verimliliği
B. Beşeri Sermaye ve İstihdam
C. Ar-Ge, İnovasyon ve Teknoloji
D. Yönetim Sistemleri ve Politikalar
E. Mali Kaynaklar ve Finansmana Erişim
F. Girdi Tedariki ve Güvenliği
Her bir alt başlık bazında komisyon üyeleri, 4 Temmuz 2013 Perşembe günü, konuya ilişkin “sorun”
olarak değerlendirdikleri konuları masaya yatırmış, 5 Temmuz Cuma günü ise, yine alt başlıklar çerçevesinde, “tavsiye kararlar”ını ortaya koymuştur. Bu kapsamda yapılan ve komisyon üyeleri tarafından da
imzalanarak onaylanmış olan üretimler, raporun ekinde, “Komisyon Tutanağı” başlığıyla yer almaktadır.
Bu raporda ise, sürdürülebilir üretim ve kaynak verimliliği konularında, komisyon alt başlıklarına da paralel
bir biçimde, Türkiye ve dünyadaki mevcut durum, ana çizgileriyle ortaya konacaktır.
3.3.1. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAVRAMI VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ
Sürdürülebilir kalkınma, 1987’de Birleşmiş Milletler “Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu” tarafından
(World Commission on Environment and Development, WCED) yayımlanan “Ortak Geleceğimiz Raporu”
diğer adıyla “Brundtland Raporu” ile yaygın kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Sürdürülebilir kalkınma,
bu raporda “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün
ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalkınma” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde, ihtiyaçlar sadece
ekonomik ihtiyaçlarla sınırlandırılmadan geniş bir şekilde ele alınmakta, doğal kaynakların dengeli bir
şekilde kullanılarak gelecek kuşaklara aktarılması yoluyla kuşaklararası eşitlik gözetilmektedir.3
Brundtland Raporu genel olarak, yoksulluğun ortadan kaldırılmasını, doğal kaynaklardan elde edilen
yararın dağılımında eşitliği, nüfus kontrolünü ve çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesini sürdürülebilir
3
GÖNEL, F., “Globalleşen Dünyada (nasıl bir) Sürdürülebilir Kalkınma”, Birikim, 158: 72-80, 2002.
73
kalkınma ilkesi ile doğrudan ilişkilendirmektedir. Bu bağlamda raporda, ekonomik büyümenin çevre dostu
bir perspektifle gerçekleştirilebileceği varsayımından yola çıkılmaktadır.
Türkiye’nin de kalkınma ve çevre politikaları bu küresel gelişmelerden büyük ölçüde etkilenmiştir.
1992 Rio ve 2002 Johannesburg Zirvesi çıktıları ve imzaya açılan sözleşmeler Türkiye’nin sürdürülebilir
kalkınma politikalarını etkilemiştir. Türkiye BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 2004’te ve buna
yönelik Kyoto Protokolü’ne de 2009’da taraf olmuştur. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma prensiplerini
politika oluşturma noktasında büyük ölçüde kalkınma hedeflerine entegre ederek kullanmaya başladığı
görülmektedir. Bu doğrultuda kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması için yapılan yasal, kurumsal ve
finansal düzenlemelerin birçoğunda da “sürdürülebilirlik” ilkesinin yer aldığı görülmektedir.
Ekonomik ve sosyal kalkınmanın çevrenin korunması ve kalitesinin iyileştirilmesi ile olabileceği bilinciyle kalkınma planlarındaki yaklaşım da göz önünde bulundurularak bu alana ilişkin çok sayıda sektörel
ve tematik strateji belgeleri hazırlanmıştır. Çevre sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerine yönelik 1998
yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı (UÇEP),
Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma bileşenlerinin dikkate alındığı ve çevre politikalarının sektörel politikalara entegrasyonu için bir dizi strateji ve bu bağlamda politika ve eylem planları öneren kapsamlı bir
politika belgesi olmuştur.
Bunun yanı sıra, başta emisyonların kontrolü, yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimliliğinin artırılması ve atık yönetiminin etkinleştirilmesi, içme suyu ve kanalizasyon gibi hizmetlerin yaygınlaştırılması
ve kalitesinin yükseltilmesi, orman ve korunan alanların genişletilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması olmak üzere mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), sürdürülebilir kalkınma göstergeleriyle ilgili çalışmalarını Avrupa
Birliği İstatistik Ofisinin (Eurostat) belirlediği sürdürülebilir kalkınma göstergeleri listesini dikkate alarak
2007 yılından itibaren sürdürmektedir. Eurostat sürdürülebilir kalkınma göstergeleri listesi on konu başlığı
altında toplam 131 göstergeyi içermektedir. Konu başlıkları Sosyoekonomik Kalkınma, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim, Sosyal İçerme, Demografik Değişim, Halk Sağlığı, İklim Değişikliği ve Enerji, Sürdürülebilir
Ulaştırma, Doğal Kaynaklar, Küresel Ortaklık ve İyi Yönetişimdir.
2000’li yıllardan itibaren enerji sektöründen kaynaklanan nitrit oksit emisyonlarında genel bir artış
eğilimi görülmekte olup 2010 yılında 2009 yılının yüksek emisyon düzeyine nazaran gerileme yaşanmıştır.
Ayrıca endüstriyel işlemler sonucu ortaya çıkan nitrojen oksit emisyonlarının artış gösterdiği izlenmekte
olup özellikle 2010 yılında 2009 yılına kıyasla hızlı bir artış göstermiştir. Bir diğer önemli husus ise metan
dışı organik uçucu birleşik emisyonlarının yükselme eğiliminde olmasıdır. Bu bağlamda sürdürülebilir kalkınma göstergeleri değerlendirilirken ve bu konuda politika tedbirleri geliştirilirken başta hava kirliğinin
önemli nedenlerinden biri olan emisyonların kontrolü, yenilenebilir enerji kullanımı ve enerji verimliliğinin
artırılması ile atık yönetiminin etkinleştirilmesi, endüstriyel işlemler sonucu ortaya çıkan emisyonlara yönelik tedbirler geliştirilmesi gibi başlıklar karşımıza çıkmaktadır.
74
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 3-2. Temel Çevre Göstergeleri, 2004-2010
2004
2006
2008
2010
Belediyelerde kişi başı çekilen günlük su miktarı
(litre/kişi-gün)
255
245
215
217
Belediyelerde deşarj edilen kişi başı günlük atıksu miktarı
(litre/kişi-gün)
174
181
173
182
Kişi başı ortalama yaratılan belediye atık miktarı
(kg/kişi-yıl)
418
426
400
407
Kişi başı ortalama yaratılan belediye atık miktarı
(kg/kişi-gün)
1,15
1,17
1,10
1,12
CO2 eşdeğeri olarak kişi başı sera gazı emisyon miktarı
(ton/kişi)
4,61
5,04
5,16
5,51
GSYİH başına CO2 emisyonu (kg CO2 /GSYİH $)(*)
0,34
0,33
0,34
0,36
Toplam çevresel harcamaların GSYİH içindeki payı (%)
0,84
0,95(**)
1,09
1,11
(*)
(**)
Gösterge, ekonomide bir birim çıktı üretmek için salınan CO2 emisyon miktarını ölçmektedir. GSYİH, 2005 yılı sabit
fiyatlarla satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış değerdir.
Sadece kamu sektörü çevresel harcamalarını içermektedir.
Kaynak: TÜİK, Çevre İstatistikleri, 2004-2010
75
Tablo 3-3. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim 2000-2011
Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim
Birim
Yurtiçi madde tüketimi
Bin ton
Bertaraf ve geri kazanım yöntemine göre
kişibaşı belediye atık miktarı
2000
2005
2008
2009
620 240 636 503 861 108 861 414
2010
2011
-
-
kg/kişi-yıl
Üretilen
450
407
400
419
407
-
Toplanan
361
361
343
355
346
-
Düzenli/Düzensiz depolama
354
360
335
357
341
-
Yakma
0
0
0
0
0
-
Kompost
4
5
4
4
3
-
Enerji
588,0
459,8
517,1
519,8
531,4
-
Endüstriyel İşlemler
456,8
613,7
768,5
706,8
951,6
-
Solvent ve diğer ürün kullanımı
44,8
62,4
70,8
65,6
72,1
-
Enerji
1 010
1 049
1 270
1 410
1 256
-
Endüstriyel İşlemler
22,9
18,3
15,2
11,1
20,0
-
4,50
-
3,97
3,97
3,89
3,76
Toplam
-
100
100
100
100
100
Gıda, alkollü/alkolsüz içki, sigara ve tütün
-
26,6
25,9
26,3
27,0
26,7
Giysi, ayakkabı
-
7,3
5,7
5,2
5,3
5,4
Barınma ve kiralama
-
16,7
20,3
22,0
20,6
18,8
Mobilya, ev aletleri ve ev koruma hizmetleri
-
8,2
7,2
6,9
7,2
7,8
Sağlık
-
3,9
4,1
3,9
3,6
3,3
Ulaşım ve iletişim
-
18,5
18,5
17,4
18,6
19,5
Sektörlere göre NMVOC emisyonları
Bin ton
Sektörlere göre NOx emisyonları
Bin ton
Ortalama hanehalkı büyüklüğü
kişi
Tüketim amacına göre hanehalkı nihai
harcamaları
%
Eğlence ve kültürel faaliyetler
-
4,9
3,9
4,1
3,8
3,8
Eğitim hizmetleri
-
1,2
1,3
1,3
1,2
1,2
Restoran ve otel
-
6,0
6,0
6,4
6,2
6,2
Çeşitli mal ve hizmetler
-
6,7
7,1
6,5
6,4
7,4
Hanehalkı elektrik tüketimi
Bin tep
3 927
5 662
6 949
6 956
7 364
-
Toplam nihai enerji tüketimi
Bin tep
61 556
71 510
79 642
80 574
83 367
-
%
-
0,49
0,43
1,29
1,31
1,61
Toplam kullanılabilir tarım alanı içerisinde
organik tarım yapılan alan
Kaynak: TÜİK, Çevre İstatistikleri, Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri 2000-2011
76
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 3-2 ve 3-3’de sunulan verilere ek olarak Türkiye, Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir uluslararası karşılaştırmada genel çevresel performans açısından 132 ülke içinde 109. sırada yer almaktadır. Alt
bileşenlere inildiğindeyse, Türkiye’nin genel çevresel sağlık sıralamasında 67., ekosistemin sürekliliğini ve
sürdürülebilirliğini sağlamada ise 132 ülke içinde 118. sırada yer almaktadır.4
Bu kapsamda, hava, su ve atıklar bakımından mevcut verilere bakıldığında kamu sektörünün çevre
harcamalarının artış gösterdiği görülmektedir. Belediye ve köylerde içme ve kullanma şebekesi ile dağıtılmak ve imalat sanayi işyerleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri ve maden işletmeleri tarafından
kullanılmak amacıyla 2010 yılında su kaynaklarından 11,7 milyar m3 su çekilmiştir. Çekilen suyun %42,2’si
denizden, %20,6’sı barajlardan, %17,8’i kuyudan, %15,2’si kaynaktan, %4,2’si ise diğer su kaynaklarından
sağlanmıştır. Sektörel olarak incelendiğinde su kaynaklarından çekilen suyun %40,8’inin belediyeler,
%36,4’ünün termik santraller, %12,8’inin imalat sanayi işyerleri, %8,6’sının köyler, %1’inin organize sanayi
bölgeleri (OSB) ve %0,5’inin maden işletmeleri tarafından çekildiği görülmüştür. 2010 yılında nüfusun
%45’ini oluşturan 32,9 milyon kişi içme kullanma suyu arıtma hizmeti almıştır.
Bu noktada sera gazı emisyonlarının kontrolünü, kaynak verimliliğini ve sosyal içermeyi de vurgulayan
yeşil büyüme bağlamında mevcut veriler analiz edilebilir. Yeşil büyümenin temel amaçlarından biri de
kaynak kullanımının ekonomik büyümeden ayrıştırılmasıdır. Yukarıda görüldüğü gibi Türkiye’de, kaynak
verimliliği ile ekonomik büyüme arasında mutlak bir ayrışmanın varlığından söz edilemez.
Hava kirliliğine ilişkin istatistikler değerlendirildiğinde ise; CO2 eşdeğeri olarak 2010 yılı toplam sera
gazı emisyonunun 1990 yılına göre %115 artış göstererek 401,9 milyon ton olduğu tahmin edilmiş olduğunu görürüz. 2010 yılı için kişi başı CO2 eşdeğer emisyonu 5,51 ton/kişi ve karbon yoğunluğu ise 0,36 kg
CO2/GSYİH ($) olarak hesaplanmıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisinin enerji yoğunluğu, OECD ortalamasının
1,5 katı düzeylerindedir.5
3.3.2. DİĞER VERİMLİLİK GÖSTERGELERİ
Verimlilik artışlarının sürdürülebilir ekonomik büyümenin temel bileşeni olduğu da genel kabul görmüş
bir olgudur. Sanayileşmiş ülkelerin deneyimleri, ekonomik büyümede verimlilik artışının ne denli önemli
bir rol oynadığını göstermektedir. Bu ülkelerin ekonomik büyüme süreçlerine katkı sağlayan etmenlerin
incelendiği araştırmalarda, en önemli rolün “emek” ya da “sermaye” gibi fiziksel faktörlerin artışına değil, “bilgi, eğitim, Ar-Ge, teknoloji, yaparak öğrenme, yönetim ve organizasyonda etkinlik” gibi fiziksel
olmayan ama büyük ölçüde verimlilik artışına yol açan “yeni faktörlere” ait olduğu saptanmıştır. Örneğin
II. Dünya Savaşı sonrasında ABD %3,3, Batı Avrupa %4,8, Batı Almanya %7,2, Japonya %10,1 oranında
büyümüş, üretim faktörü miktarlarının artış hızı ise ABD’de %1,7, Batı Avrupa’da %1,7, Batı Almanya’da
%2,7, Japonya’da %4,2 oranında kalmıştır. Büyümenin faktör miktarlarındaki artışla açıklanamayan yaklaşık %60-70’lik kısmı verimlilik artışlarına atfedilmektedir. 2004-2011 yılları arasında hızlı bir büyüme
performansına sahip olan Türkiye’de verimlilik artış oranları büyüme oranlarına yetişememiştir; gelecek
dönemlerde verimlilik artışlarının büyümeyi hızlandırma potansiyeli mevcuttur.6
4
5
6
Yale Üniversitesi, Çevresel Performans Endeksi çalışmaları (2012): http://epi.yale.edu/epi2012/rankings
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Karşılaştırmaları.
Milli Prodüktivite Merkezi, Verimlilik Raporu, Ankara, 2003.
77
Şekil 3-1.
Türkiye’de 2004-2011 Döneminde Büyüme ve Verimlilik Artış Oranları
4,5%
4,0%
3,5%
3,0%
2,5%
2,0%
1,5%
1,0%
0,5%
0,0%
îmalat Sanayi
Toplam Sanayi
Büyüme Oranu
Toplam Ekonomi
Verimlilik ArtuĈ Oranu
Kaynak: TÜİK Ulusal Hesaplar, HHİA, BSTB Verimlilik Genel Müdürlüğü Hesaplamaları
78
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 3-2’de OECD ülkeleri yıllık işgücü verimliliği düzeyleri ile on yıllık artış oranları ortalamaları
birlikte gösterilmektedir. Görüldüğü gibi, verimlilik düzeyi yüksek olan ülkeler belli bir sınıra yaklaşmışlar
ve bundan dolayı görece düşük verimlilik artış oranları sergilemektedirler. Buna karşın verimlilik
düzeyleri göreli olarak düşük olan ekonomiler daha yüksek artışlar sergileyebilmekte ve bir yakalama
çabası göstermektedirler. Türkiye ekonomisi de bu ikinci grubun içinde yer almaktadır. Geçen on yıllık
dönemde Türkiye ekonomisi yüksek verimlilik artış oranı yakalayabilmiş olmasına karşın düzey olarak
halen uluslararası karşılaştırmada gerilerde yer almaktadır.
Şekil 3-2. OECD Ülkeleri Yıllık İşgücü Verimliliği Artış Ortalamaları (2001-2010)
4,5%
80
4,0%
70
3,5%
60
3,0%
50
2,5%
40
2,0%
30
1,5%
20
1,0%
10
0,5%
0
0,0%
-10
Norveç
Lüksemburg
îrlanda
ABD
Hollanda
Belçika
Fransa
Almanya
Danimarka
G7 Ülkeleri
îOviçre
îOveç
Avusturua
Avro Bölgesi
Finlandiya
Avusturalya
îOpanya
BireĈik KralHuk
Kanada
îtalya
OECD Toplam
Japonya
îzlanda
Slovenya
Yeni Zelanda
Yunanistan
îOrail
Slovakya
Potekiz
Çek Cumhuriyeti
Güney Kore
TÜRKîYE
Macaristan
Polonya
Estonya
Rusya Federasyonu
ćili
Meksika
90
-0,5%
ÇaluĈuHan Saat BaĈuna GS6îH, 2011 Cari Fiyatlarla, ABD $ (Sol Eksen)
îĈgücü Verimliliçi ArtuĈu (2001-2010 Ortalama) (Saç Eksen)
Kaynak: OECD
Sermaye verimliliği 1976-2009 döneminde sanayide yıllık ortalama %0,28 artış gösterirken tarımda
yıllık ortalama %1,14 ve hizmetlerde %1,30 azalma göstermiştir. OECD ülkelerinin sermaye verimliliği karşılaştırıldığında Türkiye’nin sermaye verimliliği artışlarının yüksek değerler aldığı, bununla birlikte sermaye
stokunun düşük olduğu görülmektedir.
79
Şekil 3-3.
Sektörler Bazında Sermaye Verimliliği Dağılımları
160
140
1976=100
120
100
80
60
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
40
TaruI
Sanayi
Hizmetler
Toplam Ekonomi
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, BSTB VGM Hesaplamaları
Türkiye’nin Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artış oranı yüksek olmasına karşın, TFV düzeyi göreli
olarak çok düşüktür. Bununla birlikte 25 yıllık sürede yıllık ortalama %1,7 gibi yüksek bir artış oranı
yakalanmıştır.
80
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 3-4. TFV Endeksi ve Artış Oranları
140
2,0%
1,8%
120
1,6%
100
1,4%
1,2%
80
1,0%
60
0,8%
0,6%
40
0,4%
20
0,2%
0
0,0%
îsveç
Finlandiya
ABD
Almanya
TFV Endeksi, 2004 (1980 ABD=100) (Sol Eksen)
Danimarka
îtalya
Türkiye
TFV ArtuĈ OranuĠ80-2004) (0=ç Eksen)
Kaynak: OECD, Saygılı 2001, GGDC
3.3.3. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI BÜNYESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN
ÇALIŞMALAR
Sanayi Stratejisi (2011-2014) Belgesinde, sürdürülebilir üretim ve verimlilikle ilgili olarak şu eylemler
tanımlanmıştır:
EYLEM 36-
Verimlilikle ilgili göstergelerin oluşturulması, hesaplanması ve yayımlanması
gerçekleştirilecektir.
EYLEM 43-
Verimlilik politika ve stratejisi oluşturulacaktır.
EYLEM 44- Ulusal eko-verimlilik programları uygulanması, sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi
sağlanacaktır.
81
Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Belgesi (VSEP)
Belge hazırlıkları, Eylül 2012’den bu yana devam etmektedir. VSEP kapsamındaki çalışmalarda, verimlilik ve sürdürülebilir üretim konusuna ilişkin öne çıkan sorunlar şu şekilde tespit edilmiştir:
–
Eğitim ve işgücünün niteliği
–
Koordinasyon, ortak iş yapabilme
–
Veri altyapısı
–
Teşvik sistemi
–
Finansmana erişim
–
Yatırımların yönlendirilmesi
–
İzlenebilirlik ve denetim
–
Çalışanlara tanınan sosyal haklar
–
İşletmelerin uygulama kapasiteleri, kurumsal yetkinlikleri
–
Ar-Ge, tasarım ve yenilik kapasiteleri
–
İş sağlığı ve güvenliği uygulamaları
–
Bilinç ve üretim kültürü
–
İşgücüne katılım oranı
–
Enerji maliyetleri ve enerji verimliliği
Eko-Verimlilik Programı (2014-2018)
Programın Genel Amacı: “Türk Sanayisinin Sürdürülebilir Büyümesine ve Uluslararası Rekabet Gücünün Artırılmasına Katkı Sağlayacak Temiz Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması”
Programın Hedef Grupları: İşletmeler, Kamu Kurumları, OSB Müdürlükleri, Sanayi Odaları, Üniversiteler, Araştırma Merkezleri, Sektör Dernekleri, Meslek Kuruluşları, Girişimciler
Programın Öncelik Eksenleri: Temiz üretim/eko-verimlilik alanında ülke genelinde;
–
Bilinç oluşturmak
–
Kurumlar arası koordinasyon sağlamak ve işbirliği düzeyini artırmak
–
İnsan kaynağını ve kurumsal kapasiteyi geliştirmek
–
Politika altyapısını güçlendirmek
–
İşletmelere teknik destek sağlamak
–
İşletmelere finansal destek ve teşvikler sağlamak
Programın Sektörel Öncelikleri:
82
–
Gıda ürünlerinin imalatı
–
Tekstil ürünlerinin imalatı
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
–
Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı
–
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı
–
Ana metal sanayi
–
Motorlu kara taşıtı, treyler ve yarı treyler imalatı
Programın Odak Alanları:
–
Kaynak verimliliği
–
Ürünlerin üretim ve kullanım aşamalarında ortaya çıkan çevresel etkilerinin azaltılması
–
Atıkların yeniden kullanımı/geri dönüşümü/geri kazanımı
–
Endüstriyel simbiyoz
–
Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi
83
3.4. SORUN ALANLARI
84
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
85
86
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
87
88
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
89
3.5. TAVSİYE KARARLARI
90
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
91
92
3 NO’LU KOMİSYON RAPORU
93
94
SANAYİDE
İNSAN KAYNAKLARI
VE İSTİHDAM
KOMİSYONU
RAPORU
4
4.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Mithat KAYA tarafından açılışı
yapılan “Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam Çalışma Grubu” toplantılarına, en yaşlı üye sıfatıyla İstanbul Aydın Üniversitesi Sayın Prof. Dr. Güneş GENÇYILMAZ başkanlığında Komisyon Divanının seçilmesi
ile başlanmıştır.
BAŞKAN
Ferhat İLTER
TİSK Genel Sekreter Yardımcısı
BAŞKAN YARDIMCISI
Doç. Dr. Esvet AKBAŞ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
RAPORTÖRLER
Gizem Fatma ÇETİN
ÇSGB Uzman Yardımcısı
Deniz KARATAŞ
TÜSİAD Kıdemli Uzman
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Mithat KAYA
Daire Başkanı
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Betül KONAKLI
Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı
Özkan ÖZKARA
Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı
96
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
4.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına aşağıda belirtilen 4 eksen alanında
çalışma kararını oy çokluğuyla almıştır.
Tablo 4-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
İNSAN KAYNAĞI İHTİYACININ SAPTANMASI VE BUNA UYGUN POLİTİKALARIN
OLUŞTURULMASI
EKSEN 2
İŞGÜCÜNDE ARANAN VEYA EKSİK BULUNAN VASIF/BECERİLER
EKSEN 3
İSTİHDAM İLE İLGİLİ KONULAR
EKSEN 4
İŞGÜCÜ EĞİTİMİ
EKSEN 5
KURUM VE KURULUŞLAR ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON
97
4.3. MEVCUT DURUM
Türkiye, günümüzde “demografik geçiş dönemi” olarak ifade edilen ve hızı giderek düşmekle
beraber nüfus artışının devam ettiği süreci yaşamaktadır (İŞKUR, 2009). Ülkemizin mevcut demografik
yapısına bağlı olarak çalışabilir yaştaki nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır. Dolayısıyla, her yıl artan oranda
çalışabilir nüfus işgücü piyasasına dâhil olmaktadır. Bu şekilde genişleyen işgücüne yeterli iş imkânlarının
sağlanamaması ülkemizde işsizlik oranlarının yüksek olmasının en temel nedenlerinden birisi olarak
görülmektedir. Öte yandan, ülkemizde işsizlik oranları yüksek olmasına rağmen, işgücü piyasasının ihtiyaç
duyduğu alanlarda eleman temininde ciddi sorunlar yaşanmaktadır (İTO, 2006). TÜİK tarafından yapılan
2012 yılı adrese dayalı genel nüfus sayım sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 75.627.384 kişi olarak tespit
edilmiştir. Aynı sonuçlara göre ülkemizde ortalama yaş 30,1’dir (TÜİK, 2012).
Tablo 4-2. Türkiye’de Nüfus, İşgücü ve İşgücüne Katılım Oranları
Yıllar
15 ve Üstü
Nüfus (bin)
İşgücü
(bin)
İşgücüne Katılma
Düzeyi (%)
İşgücüne Dahil
Olmayanlar (bin)
1990
35.601
20.150
56,6
15.451
1995
41.175
22.286
54,1
18.890
2000
46.211
23.078
49,9
23.133
2005
48.359
22.455
46,4
25.905
2006
49.174
22.571
46,3
26.423
2007
49.994
23.114
46,2
26.879
2008
50.772
23.805
46,9
26.967
2009
51.686
24.748
47,9
26.938
2010
52.541
25.641
48,8
26.901
2011
53.593
26.725
49,9
26.867
2012
54.724
27.339
50
27.385
Kaynak: TÜİK
98
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 4-1. 15 ve 15 Yaş Üstü Toplam İstihdam (1.000 bin) kişi
Kaynak: TÜİK
Türkiye işgücü piyasasında işgücüne katılım oranları düşük düzeylerde olup sürekli azalış eğilimi göstermektedir. Türkiye’de çalışma çağındaki nüfus yıllar itibariyle sürekli artarken, işgücüne katılım oranları
azalma eğilimi göstermektedir. Bu durum bize çalışma çağındaki nüfusu emecek istihdam artışının sağlanamadığını göstermektedir (Gül vd., 2009).
Şekil 4-2. İstihdam Edilenlerin İktisadi Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı
Kaynak: TÜİK
99
İstihdam edilenlerin %22,9’u tarım, %19,8’i sanayi, %6,4’ü inşaat, %50,9’u ise hizmetler sektöründe yer
aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,5
puan, hizmetler sektörünün payı 0,2 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,7 puan azaldı, sanayi sektörünün payı ise aynı kaldı.
2012 yılı verilerine göre sanayide toplam istihdam 6.460.000 kişi olup bunun 4.420.000’si imalat
sanayi içerisinde istihdam edilmektedir.
Tablo 4-3. İmalat Sanayi İçinde İstihdam Edilenlerin Eğitim Durumu (%) (2012)
Okuma Yazma
Bilmeyen
Okur Yazar
Diplomasız
İlkokul
İlköğretim
Orta Okul
Genel Lise
Meslek
Lisesi
Yüksekokul
Fakülte
1,1
4,2
36,6
13,4
9,7
9,2
14,5
10,7
4.3.1. MAKROEKONOMİK EĞİLİMLER
Ekonomik faktörler işgücü piyasasının yapısını etkileyen temel faktörlerdir. Bu doğrultuda ekonomik
büyüme, enflasyon ve doğrudan yabancı yatırımlar gibi makroekonomik değişkenler hem karşılıklı etkileşim halindedirler hem de istihdamı doğrudan etkileyen çıktılara yol açmaktadırlar. Aşağıda, bu değişkenlerin istihdam ile olan ilişkisi Türkiye bağlamında ele alınmıştır.
4.3.1.1. Ekonomik Büyüme
Ekonomik büyüme, bir ekonomide belirli bir zaman içerisinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile
ölçülen mal ve hizmet miktarı toplamında meydana gelen değişimi ifade etmektedir. Ülkelerin ekonomik
kalkınmalarını sürdürebilmeleri için ekonomik büyümenin devamlılığı zorunludur. Ekonomik büyüme birçok makroekonomik göstergeyi etkileyen bir büyüklüktür. Bu nedenle pozitif ve sürdürülebilir ekonomik
büyümeye ulaşmak ülkelerin öncelikli makro hedeflerindendir (Kökçü, 2007).
Türkiye, ekonomik büyüme sürecinde 1980 öncesi ve sonrası farklı politikalara maruz kalmış, üretim
ve istihdam süreci de buna göre şekillenmiştir. 1980 öncesinde içe dönük bir politika izleyen Türkiye, dışa
açılma politikası sonrasında, gerek kırılgan yapısı gerekse küresel piyasalara adaptasyonu gerçekleştirememiş olması nedeniyle büyüme ve istihdamda istikrar sağlayamamıştır. Söz konusu dönemde uygulanan başarısız ekonomi politikaları, ekonomiyi istikrarsız bir büyüme sürecine sokmuş, aynı zamanda
ekonominin yatırım yapılma kapasitesi ve dış kredibilitesi düşük kalmıştır.
1980 öncesinde devlet öncülüğünde ve içe dönük bir sanayileşme politikası sürdürülürken, 1980 sonrasında küreselleşmenin de etkisiyle daha dışa dönük ve piyasaya yönelik bir strateji izlenmiştir. Politika
yönelimlerindeki bu değişim sonucunda ekonomik büyümeye bakış 1980 sonrası farklı olmuştur. Ayrıca,
1980 sonrası dönemde uygulanan politikalar sayesinde, sektör paylarının ekonomi içindeki ağırlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İmalat sanayinde ihracata yönelik firmalara öncelik verilirken,
başta turizm olmak üzere sağlanan yatırım ortamı ile hizmet sektörü teşvik edilmiştir (Şenses ve Taymaz,
2003).
100
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Öte yandan, 1980 sonrası dönemde 24 Ocak Kararları ile ithal ikameci sanayileşmenin terk edilmesi
ve yatırım kararlarının özel sektöre ve piyasa koşullarına bırakılmasıyla ihracata bağlı büyüme ön plana
çıkmıştır. Bu dönemde temel hedef, yüksek oranlı enflasyonun düşürülmesidir. Bu nedenle 1980 sonrası
dönemde ekonomik büyüme göz ardı edilmiş, büyüme hızları düşük seviyelerde kalmıştır (Kepenek ve
Yentürk, 2010).
1980 sonrası dışa açılma ile birlikte birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye ekonomisinde
de ihracata dayalı büyüme ön plana çıkmış, bu durum Türkiye’nin küresel piyasalara entegrasyonunu
desteklemiştir. Bu entegrasyon ve serbestleşen sermaye hareketleri ile doğrudan yabancı yatırımlar emek
arzının daha çok ve ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelere yönelmiştir. Böylece, bu doğrudan yabancı
yatırımlar, istihdamı doğrudan etkileyen aktörlerden biri haline gelmiştir (Kesici, 2010). Bilindiği üzere,
Türkiye’de 1980 kararları ile doğrudan yabancı yatırımları teşvik edecek uygulamalar devreye sokulmuş;
bu doğrultuda, bürokrasi azaltılmış, gümrükler indirilmiş, kambiyo rejimi serbestleştirilmiş ve karşılıklı anlaşmalar yapılmıştır. Bu iyileşmeler sonucunda Türkiye’ye gelen yabancı sermaye miktarı artmıştır (Güven,
2008).
Diğer yandan, 1990’lı yıllarda küresel piyasalardaki giriftlik artmış ve bundan dışa açık tüm ekonomiler
etkilenmiştir. Bu etkileşim gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere ekonomik krizleri de beraberinde
getirmiştir (Yentürk, 2008). Bu gelişmeler Türkiye ekonomisini de etkilemiş ve ekonomide makroekonomik dengeler derinden sarsılmıştır. 1994 yılında başlayan ve art arda gelen ekonomik krizler uzun süreli
bir istikrarsızlık ortamına neden olmuştur. 2000 yılına kadar çok ciddi ekonomik dar boğazlardan geçen
Türkiye ekonomisi için yapısal reformların gerekliliği zorunlu hale gelmiştir. 2001 yılında da derin bir krizle
sarsılan Türkiye ekonomisi için artık bu durum sürdürülemez bir hal almıştır. Bu duruma yönelik bir takım
program ve politikalar uygulamaya konulmuştur. Bu doğrultuda 2001 yılında “Güçlü Ekonomiye Geçiş
Programı” hazırlanmıştır. Bu program, 2002 yılında sonraki periyotta etkilerini göstermiş, büyüme oranlarında ve özellikle de sanayi üretiminde yükseliş söz konusu olmuştur (Kol, 2007).
Bu sürece paralel olarak 2000’li yıllarda ülkemizde tarım sektörünün payı azalırken, sanayi ve hizmetler sektörünün payı artmıştır (Dinçer, 2008). Nitekim, Türkiye ekonomisinde, sektörel büyüme hızlarında
2001 krizi öncesinde en yüksek artış tarım sektöründe gerçekleşirken, 2001 krizi dönemi ve sonrasında
sanayi ve hizmetler sektöründeki artışlar devam etmiştir. 2008 küresel krizi ile sekteye uğrayan sektörel
büyüme hızları krizden çıkış ile sanayi sektörü başta olmak üzere artışa geçmiştir. Türkiye’de sektörlerin
büyüme hızları ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki gözlenmiştir. Büyümenin düşük olduğu
yıllarda sektörlerin büyüme hızları düşerken, büyümenin arttığı dönemlerde sektörlerin büyüme hızları
artış eğiliminde olmuştur.
101
Tablo 4-4. Sektörel Büyüme Hızları ve Büyüme Oranları (%)
Yıllar
Tarım
Sanayi
Hizmetler
GSYİH
1998
9,6
1,8
3,6
3,1
1999
-5,7
-4,9
-1,5
-3,4
2000
7,1
6,6
6,4
6,8
2001
-7,9
-7,3
-2,5
-5,7
2002
8,8
2,7
10,1
6,2
2003
-2,0
7,8
5,7
5,3
2004
2,8
11,3
9,8
9,4
2005
7,2
8,6
8,5
8,4
2006
1,4
8,3
7,2
6,9
2007
-6,7
5,8
6,0
4,7
2008
4,3
0,3
0,3
0,7
2009
3,6
-6,9
-5,2
-4,8
2010
1,6
12,9
8,5
8,9
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2011
2001 yılı güçlü ekonomiye geçiş programı ile başlayan bu süreçte küresel piyasalara olan entegrasyon artmış, kamunun ekonomideki payı azalmış ve özel sektör ağırlıklı bir süreç başlamıştır. Bu süreçten
istihdamın yapısı ve sektörlere dağılımı büyük ölçüde etkilenmiş, kentleşmedeki artış bu dönüşümü hızlandırmıştır. Bu durum işgücü piyasalarını da etkilemiş ve küresel piyasalara adaptasyonu hızlandırmış,
rekabet gücünü artırmış ve yüksek vasıflı işgücü piyasası oluşmaya başlamıştır. Özellikle tarım sektöründe
meydana gelen küçülme istihdam azalışını da beraberinde getirmiştir. Aynı şekilde sanayi ve hizmetler
sektörü istihdamında artış gerçekleşmiştir. Sektörlerde yaşanan dönüşüm işgücü piyasasının yapısını da
yeniden şekillendirmiştir. Örneğin imalat sanayindeki istihdam artışı üretim teknolojisindeki değişim nedeniyle yavaşlamıştır. Büyümeye pozitif katkı yapan sanayileşme istihdamı beklendiği kadar artırmamıştır
(Karagöl ve Akgeyik, 2010).
4.3.1.2. Büyüme ve İstihdam
Emek arzının sürekli olarak arttığı konjonktürde ekonomik büyümenin sürekli olması önem arz etmektedir. Türkiye ekonomisinde gerçekleşen ekonomik büyümenin istihdama beklenilen ölçüde yansımadığı görülmektedir. Bu durum, aynı zamanda küresel ekonomide, emek verimliliğinin artışıyla, yaşanan değişimin bir sonucu olmuştur (Kara ve Duruel, 2005). Türkiye ekonomisinin maruz kaldığı söz
konusu krizler istihdamı olumsuz etkilemiş ve işsizlik oranları önemli ölçüde artmıştır. Bir anlamda ekonomik koşullarda küreselleşmenin de etkisiyle, ekonominin yeniden yapılanması zorunlu hale gelmiş ve
krizlerin neden olduğu istihdam daralmasına yönelik olarak, 2001 güçlü ekonomiye geçiş programında,
üretim, istihdam, işgücü ve rekabet politikaları üzerinde durulmuş ve buna yönelik düzenleyici uygulamalar hedeflenmiştir (Kol, 2007).
102
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
2002’den sonra ekonomide yapısal bir değişim meydana gelmiş, küresel ekonomik kriz yılı olan 2008
yılana kadar ekonomik büyüme trendi devam etmiştir. 2002-2007 döneminde ekonomik büyüme performansında güçlü bir ivme kazanılmış, ortalama büyüme oranı referans dönemde % 6,8 düzeyine ulaşmıştır.
Bu büyüme oranında ülkeye giren uluslararası doğrudan yatırım miktarının da katkısı olmuştur. 2001 krizi
sonrası, ülkede ekonomik ve politik istikrar, AB ile üyelik müzakerelerinin başlamış olmasının yanı sıra
yürütülen reform çalışmaları sayesinde, 2002 sonrasında uluslararası doğrudan yatırım miktarı önceki yıllarla karşılaştırılmayacak düzeyde yüksek olmuştur. Örneğin, 1950-2002 yılında toplam 20 milyar doların
altında kalırken, sadece 2006 yılında bu miktar yaklaşık 20 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Ekonomik büyümede iyileşme olmasına rağmen, küresel piyasalarda sermaye bolluğu nedeniyle üretimde daha çok sermaye kullanımına bağlı olarak işsizlik oranları da yükselmiştir (Kesici, 2010). Diğer
yandan, 2001 yılında bankacılık sektörü kaynaklı meydana gelen kriz Türkiye için ekonomideki kırılma
noktalarından olmuş ve sonraki süreçte alınan önlemlerle ekonomik yapı ciddi bir dönüşüm geçirmiştir.
İstihdam oranları ise bu dönüşüme paralel bir eğilim yakalayamamış ve işsizlik oranları istikrarlı seviyesini
korumuştur. İstikrarlı ve yüksek büyüme oranları istihdama beklenen düzeyde yansımamış, 2008 küresel
krizi de işsizlik oranlarını yeniden yükselme eğilimine sokmuştur. Küresel ekonomiyle bütünleşen Türkiye
ekonomisinin sürecin dışında kalması beklenemezdi.
Tablo 4-5. Büyüme ve İşsizlik Oranları
Yıl
Büyüme (%)
Enflasyon Oranları (%)
İşsizlik (%)
1999
-3,4
68,8
7,7
2000
6,8
39,0
6,5
2001
-5,7
68,5
8,4
2002
6,2
29,7
10,3
2003
5,3
19,3
10,5
2004
9,4
9,3
10,8
2005
8,4
7,7
10,6
2006
6,9
9,7
10,2
2007
4,7
8,4
10,3
2008
0,7
10,1
11
2009
-4,8
6,5
14
2010
9
6,4
11,9
2011
8,5
10,45
9,8
2012
2,2
8,89
9,2
Kaynak: TÜİK, 2012
103
Ekonomik büyüme artan bir seyir izlerken istihdam oranlarının artmaması işgücüne katılım oranlarını da sınırlandırmıştır. 2001-2007 arasında işsizlik oranları değişmezken 1992 yılından bu yana azalış
gösteren işgücüne katılım oranı 2001 yılından itibaren katılaşmış 2009 yılında yüzde 47 düzeyine inmiştir. Üretken kesimin azalması anlamına gelen işgücüne katılım oranının azalması büyümeyi de olumsuz
etkilemiştir. Bu nedenle aynı gelirin daha fazla kişi tarafından paylaşıldığı, bağımlılık oranının arttığı, bir
durum ortaya çıkmıştır.
Ekonomideki ve işgücü talebindeki yapısal eksiklikler nedeniyle ekonomik büyümede gerçekleştirilen
performans, istihdam oranlarına yansımamıştır. İşgücüne talebinin gerilemesi yeni iş olanaklarının işgücü
arzını karşılayacak düzeyde oluşturulamadığının bir göstergesidir. Dolayısıyla söz konusu ortam, ekonomik büyüme gerçekleşirken emek verimliliğinin arttığı ve işverenlerin emek talebinde daha rasyonel
kararlar aldıkları bir süreç olmuştur.
Ekonomik büyümenin istihdama yerince yansımamasında uygulanan politikaların etkisi de büyüktür.
Bu süreçte uygulanan yüksek faiz–düşük kur politikası neticesinde, imalat sanayi ve buna bağlı olarak
ihracat yüksek ölçüde ithalata bağımlı hale gelmiştir. Bu bağımlılık, tekstil başta olmak üzere, bazı yüksek
istihdam sağlayan sektörlerin yurtdışı üretime yönelmesi sonucunu doğurmuştur. Bu yönelişin yanı sıra,
enflasyon oranlarının yüksek olması ve döviz kuru dalgalanmaları, işsizlik düzeyinin yukarı doğru çıkmasına neden olmuştur.
2008 küresel krizi dönemindeki aşırı yüksek reel faiz oranları ve kısa vadeli sermaye girişleri, piyasalardaki belirsizliği artırmıştır. Bu dönemde ve sonrasında Türkiye ekonomisi küçülmüş ve işsizlik oranı
yüzde 14 seviyesine yükselmiştir. Bu durum yatırımcılar için olumsuz sinyaller vermiş, böylece talep daralması gerçekleşmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak çalışabilir yaştaki nüfusun artış trendi, ekonomik
büyümenin istihdam kapasitesini aşmıştır (Karagöl ve Akgeyik, 2010).
Büyümenin istihdama yansımasını güçleştiren bir diğer faktör de işgücü piyasası katılıklardır. Bu katılık, işgücü arz ve talebindeki uyumsuzluk, ücret dışı maliyetlerin yüksekliği ve etkili olmayan iş arama
kanallarından kaynaklanmaktadır (Kara ve Duruel, 2005). Ayrıca, kayıtlı ekonomide esnek çalışma modellerinden yeterince yararlanılamaması da önemli bir faktördür. 2010 yılında ise küresel krizin etkilerinin
azalması ve uygulanan sıkı mali disiplin ile büyüme oranları artmış, bu artış işsizlik oranlarında da düşürücü etki yapmıştır. 2011 yılında da devam eden ekonomik büyüme yanı sıra işsizlik oranları tek haneye düşmüştür. Kamu maliyesinde ve para politikasında gerçekleşen iyileşmeler ekonomik büyümenin istihdam
oranlarına yansımasını sağlamıştır.
4.3.2. İŞVERENLERİN BECERİ TALEPLERİ
Modern işletmecilik anlayışı insan kaynaklarından geçmişe göre oldukça farklı beceri taleplerini ön
plana çıkarmaktadır. Araştırmacılar, iş ve işyeri kavramlarının özellikle 1990’lı yıllardan itibaren dinamik
bir zemin kazanan dışsal ve içsel örgütsel değişimlerin bir sonucu olarak yeniden biçimlendiği iddiasındadırlar. Özellikle küresel rekabetin etki alanı ve piyasaların uluslararasılaşması, işletmelerin daha uyumlu,
esnek ve rekabetçi yetkinliklere odaklanmasına yol açmaktadır.
104
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Yönlendirici bu eğilimler, istihdam edilebilir beceriler kavramını ön plana çıkarmaktadır. İstihdam edilebilir beceriler yerine, uzun yıllar, temel veya anahtar yetkinlikler terminolojisi kullanılmıştır. Son yıllarda
ise, bireylerin kişisel özelliklerini de kapsayan istihdam edilebilir beceriler egemen olma eğilimindedir
(Sanguinetti, 2004).
Bu kavram, bir kişinin istihdama katılmak kabiliyeti veya becerisini destekleyen yetkinlikleri tanımlamaktadır (Psacharopoulos ve Schlotter, 2009). Bu beceri alanları işverenlerin istihdam için talep ettikleri
genel ve özel yetkinliklere atıf yapmakta ve ağırlıklı olarak istihdam edilebilirlik konseptine odaklanmaktadır. Temel ve transfer edilebilir becerileri kapsayan bu tür yetkinlik alanları bir profesyonelin rekabetçi
bir işgücü profili sergileyebilmesini gerektiren değişkenlerdir. İstihdam edilebilir beceriler, doğrudan teknik alana ait olmayan tutum ve davranış kriterlerini de kapsamaktadır. Dolayısıyla, bu tür “beceri donanımı” çalışanların temelde tüm kariyerleri boyunca gereksinim duyacakları nitelikleri de ifade etmektedir
(Martin, 2009).
İstihdam edilebilir beceriler profesyoneller için daha rekabetçi olabilecekleri yeni vasıf formasyonlarını gündeme getirmektedir. Özellikle kendini ifade etme, yaratıcılık ve uyumlu çalışma kültürü talep edilen
yeni vasıf donanımları olarak ön plana çıkmaktadır (Martin 2009). Sürece ivme kazandıran bir diğer faktör
bilişim teknolojileridir (ICT). Bu tür teknolojiler işverenlerin bilişsel ve analitik becerileri (örneğin; ikna
etme, satış ve yönetim gibi becerileri isteyen interaktif beceriler) talep etmesini desteklemektedir. Bu nedenle hemen her düzeydeki işgücünde problem çözme ve iletişim becerilerine olan talep artma eğilimindedir (Eurofound, 2007). Değişime uyumlu bir işgücü profilinin küresel ekonomik ortamda örgütsel ve
sektörel beklentileri karşılamada zorunlu bir faktör olduğu açıktır (Mobley, 1998). Bu beklenti, işverenlerce
de talep edilen en temel boyuttur.
Yapılan çeşitli araştırma sonuçlarına göre; öğrenme becerisi, takım içinde etkin çalışma becerisi, problem çözme, karar alma, yaratıcılık, kendini yönetme becerisi, analiz etme, konuşma ve dinlemeye ilişkin
temel iletişim becerileri işverenler için işgücü seçiminde dikkati çeken hususlara örnek olarak verilebilir
(Mobley, 1998; Martin, 2009).
105
Tablo 4-6. İşverenlerin Beceri Talepleri
BECERİ
TANIMI
İletişim (sözlü ve yazılı) becerileri
Çalışanın bilgiyi ekip arkadaşlarına, müşterilere ve ilgili diğer kişilere doğru
bir şekilde aktarabilmesi.
Analitik düşünme
Çalışanın işiyle ilişkili olarak karşılaştığı problemi kavraması, analiz etmesi ve
çözüm üretmesi.
Teknolojik uyum
Bilgisayar temelli karmaşık üretim ve organizasyon teknolojilerine uyum
becerisi.
Esneklik
Çalışanın birden fazla alana katkıda bulunabilmesi, ekipler arasında geçiş ve
uyum kabiliyeti.
İnsan ilişkileri
Ekip uyumunu destekleyecek şekilde çoklu kültüre adapta olma düzeyi.
Ekip çalışması
Üretken ve dürüst ilişkiler kurma ve gelişme becerisi.
Liderlik
Performans hedeflerini etkin bir şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılacak
temel bir beceri formasyonu
Planlama, organize etme
Çalışanın işlerini etkin bir şekilde planlaması ve organize etme beceri.
Problem çözme formasyon
Çalışanın yaptığı işi geliştirmesi, sorunları veri kabul etmeden çözümler
üretebilmesi.
Etik değerler
Temel ahlaki ilke ve tutumlara sahip olmak.
Kaynak: Hansen ve Hansen, 2012
Talep edilen bir diğer beceri değişkeni, analitik düşünme ve araştırma yetkinliğidir. Bu beceri, çalışanın işiyle ilişkili olarak karşılaştığı problemi kavramada, analiz etmede ve çözüm üretmede talep edilen
bir yetkinliktir. Ön plana çıkan üçüncü bir diğer beceri formasyonu teknik okuryazarlık olarak tanımlanan
bilgisayar kullanabilme yetkinliğidir. Üretim sisteminin giderek daha fazla teknoloji odaklı hale gelmesi,
karmaşık yazılım sistemleri ve sürekli güncellenen yazılım sistemleri işverenlerin bu yöndeki yetkinlik taleplerini güçlendiren faktörlerdir.
Öte yandan insan ilişkileri, ekip uyumunu destekleyecek bir yetkinlik olarak ön plana çıkmaktadır.
Böylece üretim hedeflerini gerçekleştirmede çalışanın hem kendisini hem de ekip arkadaşlarını motive
etme becerisini yaratmak mümkün olabilecektir. Ekip çalışmasına dayalı organizasyon modelleri her çalışandan asgari düzeyde bir liderlik, yani yönlendirme, koordine etme gibi bazı becerilere sahip olmasını
beklemektedir. Bu, performans hedeflerini etkin bir şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılacak temel bir
beceri formasyonu olarak talep edilmektedir. Liderlik becerisi aynı zamanda planlama, organize etme gibi
106
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
tamamlayıcı yetkinlikleri de gerektirmektedir. Sonuç odaklı yaklaşımın bir gereği olarak çalışandan işlerini
etkin bir şekilde planlaması ve organize etme beceri talep edilmektedir.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)’nın Türk Sanayisi için 2004 yılında yaptığı “MESS Üyelerinde Mavi Yakalı Nitelikli İşgücü İhtiyacı” adlı araştırmasıyla, üye işyerlerinde çalışan mavi yakalılarda
karşılaşılan beceri eksikliklerini tespit etmeye çalışmıştır. Toplam 68.348 mavi yakalı personeli istihdam
eden 119 MESS üyesi işyerini kapsayan anket araştırması sonuçları, işyerlerinin %77,3’ünde beceri eksikliği
yaşandığını ortaya koymuştur. Bu işyerlerinde karşılaşılan beceri eksikliği alanları sırayla şöyledir: Alınan
eğitim ve ile işin gerektirdiği vasıfların örtüşmemesi, bilgisayar kontrollü NC/CNC tezgahlarla çalışabilme,
birden fazla işte çalışabilme, CAD-CAM bilgisi, el becerileri, elektrik-elektronik bilgisi, elektronik malzeme bilgisi, inisiyatif kullanma becerisi, iş sağlığı ve güvenliği bilgisi, işe adaptasyon, işin niteliğine uygun
teknik bilgi yetersizliği, işlem sırasını ve önceliklerini iyi belirleyememe, kalite konusunda bilgi vb. Beceri
eksikliği yaşayan işyerlerinin %83,7’sinin beceri eksikliğini giderme konusunda çalışmalar yaptıkları tespit
edilmiştir. Beceri eksikliği sorunlarını gidermek için, bu işyerlerin %98,7’sinin mevcut çalışanların beceri
eksikliklerini gidermeye yönelik eğitim verdikleri, %89,6’sının ise işe alırken işin gerektirdiği becerilere
sahip işgücünü tercih ettikleri görülmüştür (MESS, 2004).
Özel sektörün tercih ettiği beceriler sektör içerisinde büyük farklılık göstermektedir (TEPAV, 2007).
Modern firmalar özellikle analitik becerilere önem vermektedirler; geleneksel firmalar ise davranış becerilerine önem vermektedirler. Mezunların değerlendirmesine gelince, üniversite mezunları MYO mezunlarından, MYO mezunları ise meslek lisesi mezunlarından yabancı dil, bilgisayar, sosyal, mesleki, davranışsal
ve analitik düşünce becerileri açısından iyi olarak algılanmaktadırlar. Meslek lisesi mezunlarının pratik becerileri MYO mezunlarından iyidir. Stajyerlik uygulamaları özellikle sorunlu bir konu olarak açığa çıkmıştır.
Üniversite mezunları da pratik beceriler açısından yeterli görülmemektedirler. Dahası, özellikle sosyal ve
iletişim becerileri, yükseköğretim mezunlarının yoksun olduğu bir alan olarak ifade edilmiştir. Çalışanlar,
öğrenciler ve işsiz kişiler kendilerini yabancı dil becerisi, bilgisayar becerisi ve mesleki beceri konusunda
geliştirmek istemektedir. Öğrencilerin yarısından çoğu, üniversitenin dil ve bilgisayar becerileri konusunda kendilerine katkıda bulunduğunu düşünmemektedir. Çalışanlarının beceri eksikliğine rağmen, firmalar
çalışanlarına hizmetiçi eğitim vermek konusunda oldukça isteksizdirler ve eğitime ayrılan bütçe oldukça
azdır. Hem çalışanlar hem de işverenler, hizmet-içi eğitimleri çok fazla dikkate almamaktadır. Türkiye’deki
işverenlere benzer bir durum diğer bazı ülkelerdeki, özellikle de küçük işletmelerdeki işverenler için söz
konusudur. Sözgelimi, İngiltere’de küçük yerleşim yerlerindeki küçük işletmeler, çalışanlarının beceri eksikliğini gidermeye dönük eğitim sunma konusunda isteksizdirler (Canny, 2004).
Özetle istihdam edilebilir becerilere ilişkin bu değerlendirme ve tartışmalar, yeni bir çalışma kültürünün geliştiğini ifade etmekte, eğitim sisteminde köklü değişimleri de gündeme getirmektedir. İşletmelerin
gereksinim duyduğu rekabetçi işgücü profili yaratıcı, girişken ve problem çözme becerileri gelişmiş bireyleri gerektirmektedir. Çalışandan problematik koşullara uygun spesifik bilgi ve stratejiler geliştirmesini
gerektiren bu kültür, işgücünden daha uzmanlaşmış beceriler talep etmektedir (Curtis, 2003). Uzmanlaşmış becerilerin özellikle üç temel boyutu içermesi beklenmektedir: sosyo-bilişsel beceriler, akademik
yetkinlikler, kişisel yetkinlikler (Yeung, 2007).
107
4.3.3. İŞGÜCÜ İHTİYAÇLARI VE EĞİTİM
Türkiye’de eğitim sisteminin ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikleri göz ardı ettiği yaygın olarak dile
getirilir. Dolayısıyla, başta Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) olmak üzere birçok strateji belgesinde,
genç nüfusunu ve artan eğitim ve araştırma imkânlarını kullanarak işgücünün niteliğini ve yenilik kapasitesini artırması, bilgiye dayalı üretime yönelik dönüşümü ve ekonomide verimlilik artışını sağlaması halinde,
rekabet gücünü ve büyüme hızını artırabileceği bildirilmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 2013).
Bununla birlikte gelecek perspektifinde gerekli ve kaliteli işgücünün sanayiye yönelik sağlanması
amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulmuş olan geleceğin mesleklerine yatırım yapılması önemli
husustur. Bu meslekler aşağıdaki şekilde listelenmektedir:
AB Uzmanlığı
Yönetim Bilişim Sektörü
Endüstri Mühendisliği
Enformatik
Ergonomi Mühendisliği
Bilişim ve Enerji
Tıp
Koruyucu Hekimlik
Fizik Tedavi Uzmanlığı
Uluslararası Finans
Elektronik Haberleşme Mühendisliği
Mekatrorik Mühendisliği
Moleküler Biyoloji ve Genetik
Sermaye Piyasası Uzmanlığı
Tüm Devre Tasarım ve Üretim Uzmanlığı
Görsel İletişim Tasarımı
Uluslararası İlişkiler
Yazılım Mühendisliği
Perakende ve Lojistik
Çevre Biyoteknolojisi
Organik Tarımcılık
Güneş Enerji Sistemleri İmalatçısı ve Kurulumcusu
Enerji Verimliliği Müteahhitliği
Rüzgâr Türbini İmalatçısı ve Kurulumcusu
Geri Dönüşümcü
108
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Sürdürülebilir Sistem Geliştiricisi
Şehir Planlamacısı
Uçak-Uzay Mühendisi
Tıp Mühendisliği
Tarımsal Genetik Mühendisliği
Ulaştırma Mühendisliği
Bilgisayar ve Sistem Mühendisliği
Ekolog
Cevher Hazırlama Mühendisliği
Nükleer Enerji Mühendisliği
Biyokimya
Bilgisayar Programcılığı
Biyoteknoloji
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de eğitim, örgün ve yaygın olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Örgün kısmı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yaygın kısmı ise MEB, Türkiye
İş Kurumu (İŞKUR) ve üniversiteler başta olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları
(STK) ve meslek birlikleri eliyle yürütülmektedir. Örgün eğitim; okul öncesi, ilk, orta ve yükseköğretimi
kapsamaktadır. Türkiye’de okul öncesi öğrenim zorunlu değildir. Zorunlu eğitim süresi 1997’de 5 yıldan 8
yıla; 2012’de kesintili nitelikte 12 yıla (4 yıllık ilkokul, 4 yıllık ortaokul ve 4 yıllık lise öğretimi) çıkarılmıştır.
Lise öğretimi, genel ve mesleki olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yükseköğretim, iki senelik meslek eğitimi
veren yüksekokulları, dört yıllık lisans derecelerini ve yüksek lisans ile doktora derecelerini kapsamaktadır.
Tablo 4-7. Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Oranları (%)
Kategori
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Okuma-Yazma Bilmeyen
18,9
17,8
17,1
16,9
17,3
18,6
19,6
18,9
Okuma Yazma Bilenler
28,0
27,4
26,3
26,6
26,8
28,7
30,4
30,1
İlkokul
43,5
43,6
43,2
43,3
43,2
45,3
47,5
47,8
Ortaokul veya Dengi Meslek Okul
53,5
54,3
56,1
55,9
53,9
56,0
57,8
58,4
Genel Lise
42,8
42,7
42,1
42,9
42,6
43,3
45,5
45,8
Lise Dengi Meslek Okul
56,1
56,3
56,8
57,4
55,2
57,1
58,3
58,1
Yüksekokul veya Fakülte
69,2
70,1
69,8
69,8
68,5
70,1
71,0
71,1
İlköğretim
17,4
19,4
22,8
25,3
25,1
28,8
31,8
32,2
Kaynak: TÜİK
109
Çoğunluğunu gençlerimizin ve göçle birlikte tarım sektöründen gelen nüfusun oluşturduğu işsizlerimizin işgücüne katılımının sağlanması için, öncelikli olarak bu vasıfsız işgücüne farklı eğitim yollarıyla işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu vasıfların kazandırılması gerekmektedir. Ülkemizde bu bağlamda
farklı çalışmalar yürütülmektedir. Bunlardan en kapsamlıları “İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı” ve “Uzmanlaştırılmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi”dir. Mesleksizlik
sorunun giderilerek işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmayı ve eğitim ile istihdam arasındaki ilişkiyi
güçlendirmeyi amaçlayan bu çalışmalarda, mesleki eğitim kursları ve aktif işgücü politikaları tasarlanırken
öncelikli olarak işgücü piyasasının mevcut dinamiklerinin sağlıklı bir şekilde analiz edilmesi gerektiği vurgulanmış ve bu doğrultuda bazı çalışmaların yapılması öngörülmüştür.
Son yıllarda meslek liselerine olan öğrenci talebi artmış ancak istenen orana halen çıkarılamamıştır.
Geçtiğimiz yıla kadar uygulanmaya devam eden farklı katsayı uygulaması nedeniyle mesleki ve teknik
eğitime göreceli olarak daha düşük nitelikli öğrenciler yönelmiştir. Bu uygulamanın sonlandırılması ile
birlikte önümüzdeki yıllarda meslek liselerine yönelen öğrencilerin sayısının ve niteliğinin artması beklenmektedir.
Dört yıllık lise düzeyindeki mesleki ve teknik eğitim okullarıyla iki yıllık meslek yüksekokullarında
(MYO), belirlenen müfredata bağlı olarak işgücü piyasasının ihtiyaç duyacağı nitelikli eleman yetiştirilmesine yönelik eğitimler verilmektedir. YÖK’e bağlı olarak faaliyet gösteren MYO’ların müfredatlarının işgücü
piyasası şartlarına göre güncelliğinin sürekli kılınması büyük önem taşımakta ve bu eksende çalışmalar
sürdürülmektedir.
Yaygın eğitim; MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezleri (HEM)
ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MEM) ile İŞKUR, kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar ve özel kuruluşlar
tarafından verilmektedir. İnsanların istihdam edilebilirliğini ve mesleki gelişmesini sağlayacak beceriler
edindiren bilimsel, teknolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel programlar ve okuma-yazma kursları gibi çok
çeşitli alanları kapsamaktadır.
Ülkemizde mesleki ve teknik eğitim parçalı bir yapı arz etmektedir. Bir bölümü MEB’e bir bölümü
YÖK’e bir bölümü ise –yaygın eğitim kapsamında- İŞKUR, Üniversiteler ve diğer kurum kuruluşlara dağılmış durumdaki yapının daha geniş bir perspektifle ele alınması gerekmektedir. Özellikle yaygın eğitim
kapsamındaki aktif işgücü programlarında (AİP) son yıllarda yaşanmakta olan artışa paralel bu ihtiyaç
daha da artmıştır.
2012 yılı aktif işgücü faaliyetlerine ilişkin veriler incelenecek olursa, İstihdam Garantili Kurslar, Toplum
Yararına Programlar (TYP), Stajlar, Girişimcilik Kursları, Özürlü ve Hükümlülere yönelik kurslar, hibe projeleri ve diğer kurslar kapsamında 81 ilde 27.351 adet program açılmıştır. Ülkemiz sanayisi için önem taşıyan,
işgücü piyasasına katkı sağlayacak bu kurslara ilişkin örnekler aşağıda verilmiştir.
110
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 4-8. 2012 Yılında Mesleklere Göre Açılan Bazı Kurslar
KATILAN SAYISI
Meslekler
Kurs Sayısı
Erkek
Kadın
Toplam
Gaz Altı Kaynakçısı
494
3647
12
3659
Dikiş Makinesi Operatörü – Kumaş
344
1348
4881
6229
CNC Torna Tezgahı Operatörü
308
2368
51
2419
Bilgisayar Bakım ve Onarımı
216
1746
853
2599
Bilgisayar Operatörü (Çizim Programları)
194
341
499
840
Moda Tasarımcısı
57
332
1197
1529
Kaynak: İŞKUR
Bu çerçevede Onuncu Kalkınma Planı’nda “1.19. Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Programı” hazırlanmıştır. Bu program ile eğitim kademelerinde temel becerilerin ağırlığının artırılması, temel becerileri
kazandıran hayat boyu öğrenme programlarının geliştirilmesi, işgücü piyasası ile eğitim sistemi arasındaki
bağın güçlendirilmesi, istihdamda ve eğitimde olmayan gençlerin sayısının azaltılması hedeflenmektedir
(Kalkınma Bakanlığı, 2013).
Sanayi ve mesleki eğitim arasındaki ilişki güçlendirilerek organize sanayi bölgeleri içinde yer alan
işletmelerin nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması neticesinde istihdama ve ülke ekonomisine önemli
ölçüde katkı sağlanması amacı ile MEB ile BSTB arasında “Organize Sanayi Bölgelerinde Mesleki ve
Teknik Eğitimin Güçlendirilmesi Protokolü” imzalanmıştır. 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunun 12.
maddesinde “Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim
gören her bir öğrenci için, 2012-2013 eğitim öğretim yılından başlamak üzere, resmi okullarda öğrenim
gören bir öğrencinin okul türüne göre Devlete maliyetinin bir buçuk katını geçmemek üzere, her eğitim
öğretim yılı için Maliye Bakanlığı ile Bakanlık tarafından müştereken belirlenen tutarda, Bakanlık bütçesine
bu amaçla konulan ödenekten eğitim ve öğretim desteği yapılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. 07/09/2013
tarihli ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize
Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki Ve Teknik Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim
ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında aşağıdaki tabloda belirtilen eğitim alanlarına
verilen mali destekler yer almaktadır.
111
Tablo 4-9.
Eğitim ve Öğretim Desteği Verilen Alanlar ve Tutarları
SIRA NO
ALAN ADI
DESTEK TUTARI (TL)
Makine Teknolojisi
1
5.500,00
Metal Teknolojisi
2
5.000,00
Elektrik Elektronik Teknolojisi
3
5.500,00
Tekstil Teknolojisi
4
4.500,00
Mobilya ve İç Mekân Tasarımı
5
4.500,00
Plastik Teknolojisi
6
5.000,00
Motorlu Araçlar Teknolojisi
7
5.500,00
Gıda Teknolojisi
8
5.000,00
Kimya Teknolojisi
9
5.000,00
Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri
10
5.000,00
Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme
11
4.500,00
Yenilenebilir Enerji Teknolojileri
12
5.500,00
9. Sınıf
13
3.800,00
Kaynak: Resmi Gazete
4.3.4. POLİTİKA BELGELERİNDE SANAYİDE İNSAN KAYNAKLARI VE İSTİHDAM
4.3.4.1. Onuncu Kalkınma Planı
Kalkınma Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu 10.Kalkınma Planında (2014 – 2018) sanayide insan kaynakları ve istihdam konularında aşağıda sıralanan politikalara yer verilmiştir.
Bölgesel, yerel ve sektörel işgücü dinamikleri dikkate alınarak, başta kadın ve gençler olmak
üzere tüm kesimler için nitelikli istihdam imkânları geliştirilmeye devam edilecektir.
İşgücüne ve istihdama katılımın artırılması amacıyla iş ve aile yaşamını uyumlaştırma politikaları
hayata geçirilecek ve istihdam teşvikleri etkinleştirilecektir.
Kayıt dışı istihdamla etkin mücadele edilecek, bu kapsamda elde edilen kazanımlar işgücü maliyetlerinin azaltılmasında kullanılacaktır.
112
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetleri başta olmak üzere aktif işgücü politikaları etki analizlerine dayandırılarak yaygınlaştırılacaktır.
İşgücünün eğitim düzeyi yükseltilerek istihdam edilebilirliği artırılacak ve işgücü piyasasının
talep ettiği becerilerin kazandırılması için yaşam boyu eğitim faaliyetlerine önem verilecektir.
İnsana yakışır iş bağlamında, çalışma koşulları iyileştirilecek ve ücret-verimlilik ilişkisi güçlendirilecektir.
Sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçiler açısından erişilebilirliğin sağlanacağı, bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi oluşturulacaktır.
Alt işverenlik uygulaması işçi haklarını dikkate alacak şekilde gözden geçirilecektir.
AB normları çerçevesinde özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi uygulamaları yaygınlaştırılacaktır.
Çalışma hayatında iş sağlığı ve güvenliği kültürü geliştirilecek, denetim ve teşvik uygulamaları
ile iş sağlığı ve güvenliği standartlarına uyum artırılacak ve bu alanda yeterli sayı ve nitelikte
uzman personel yetiştirilecektir.
4.3.4.2. Türkiye Sanayi Stratejisi (2011-2014)
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesinin (2011-2014) Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdama yönelik “Beceriler ve İnsan Kaynağı” yatay politika alanında aşağıdaki eylemlere sahiptir.
Söz konusu eylemler;
EYLEM 16-
Özel Sektörün mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları açmasına imkân verecek
düzenlemeler yapılacak ve bu kurumlar desteklenecektir.
EYLEM 17-
Mesleki Yeterlilik Sistemi güçlendirilecek ve öncelikli sektörlerde meslek standartları
geliştirilecektir.
EYLEM 18-
KOBİ’lerdeki yönetim becerileri ve nitelikli istihdam kapasitesi artırılacaktır.
EYLEM 19-
Mesleki eğitimde işgücü ihtiyaç planlaması yapılacak, hangi meslek dalında eleman açığı
ya da fazlalığı olduğu belirlenecektir.
EYLEM 20-
Türkiye İş Kurumu tarafından yürütülen “İş ve İşçi bulma Platformu projesinin ek
fonksiyonları kapsayacak şekilde genişletilmesini sağlayacak gerekli alt yapı
oluşturulacaktır.
113
EYLEM 21-
Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında bulunan bina, tesis, uygulama birimi, atölye ve
laboratuvarlarından özel sektörün yeterli düzeyde faydalanması sağlanacaktır.
EYLEM 22-
İşletmelerin mesleki eğitime katkı vermesi teşviklerle özendirilecek ve öğrencilerin alan
dışında çalıştırılmasının önüne geçilecektir.
EYLEM 23-
İşsizlik sigortasından yararlanan işsizlere meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme
eğitimi verilecektir.
EYLEM 24-
Özel sektör, meslek kuruluşları ile işçi ve işveren kuruluşlarının işgücü eğitimi vermesi
özendirilecektir.
EYLEM 25-
Değişen piyasa koşullarını makro bakış açısıyla ele alan ulusal bir istihdam stratejisi ve
eylem planı oluşturulacaktır.
EYLEM 26-
Mesleki Eğitimi ve Öğretim Stratejisi hazırlanacaktır.
114
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
4.4. SORUN ALANLARI
115
116
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
117
4.5. TAVSİYE KARARLARI
118
4 NO’LU KOMİSYON RAPORU
119
120
5
SANAYİ YATIRIM
BÖLGELERİ VE
KÜMELENME
KOMİSYONU
RAPORU
5.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Komisyon Sorumlusu Sayın Kemal Devrim OĞUZ tarafından
açılışı yapılan Sanayi Yatırım Bölgeleri ve Kümelenme çalışma grubu toplantılarına Komisyon Divanının
seçilmesi ile başlanmıştır.
BAŞKAN
Doç. Dr. Yavuz CABBAR
ASO Genel Sekreteri
BAŞKAN YARDIMCISI
Yaşar ÖZTÜRK
BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürü
RAPORTÖRLER
Ayşe AVANOĞLU
İzmir Atatürk OSB Bölge Müdür Yardımcısı
Yrd .Doç. Dr. Yusuf Cahit CUKACI
İnönü Üniversitesi
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Kemal Devrim OĞUZ
Şube Müdürü
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Mehmet Uğur Han AKALIN
Mühendis
Haşim Cihan DEMİRKÖPRÜLÜ
Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
Murat SOYKAN
Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı
122
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
5.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, Bakanlık Raportörü Mehmet Uğur Han AKALIN tarafından
“Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme” konulu bir sunum gerçekleştirilmiştir. Komisyon çalışmalarına 3 ana
eksen altında devam edilmesi önerilmiş ve bu başlıkların ele alınmasına oy birliği ile karar verilmiştir.
Tablo 5-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
MEVZUATTAN KAYNAKLANAN SORUNLAR
EKSEN 2
KOORDİNASYON SORUNLARI
EKSEN 3
BİLİNÇ VE FARKINDALIK EKSİKLİĞİ
123
5.3. MEVCUT DURUM RAPORU
5.3.1. TANIMLAR
5.3.1.1. Sanayi Yatırım Bölgeleri
Sanayi Yatırım Bölgeleri, ülkemizdeki sanayi politika ve uygulamaları ile şekillendirilen, yapısal bir yaklaşımla ve belirli kanun ve yönetmeliklerle işleyişi belirlenen sanayi yapıları olarak değerlendirilmektedir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB)’nin Komisyon Toplantılarına çağrısı sırasında “Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme” olarak belirlenen Komisyon’un tanımı, Komisyon üyelerinin toplantının başında
yaptığı değerlendirme ile ülkemizde bulunan tüm sanayi yapılarını içerecek şekilde ifade edilmesi düşüncesi ile “Sanayi Yatırım Bölgeleri” olarak ifade edilmiştir.
Sanayi Yatırım Bölgeleri aşağıdaki yapıları içermektedir:
Organize Sanayi Bölgeleri,
Sanayi Siteleri,
Endüstri Bölgeleri,
Serbest Bölgeler,
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri,
Organize Sanayi Bölgeleri1: Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve
bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari,
sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle
oluşturulan ve kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleri.
Sanayi Siteleri (SS)2: Küçük Sanayi Siteleri; değişik iş kollarında üretim ve tamirat yapacak olan küçük
sanayicilerin, uğraşları gereği ihtiyaç duydukları bütün fonksiyonları yerine getirmeye imkan bulabilecekleri ve sağlıklı çevre koşullarında verimli olabilecekleri, şehir imar planlarına uygun seçilen araziler üzerinde planlanan ve her türlü altyapı ve üstyapı tesisleri ile inşa edilen küçük sanayi işletmeleri topluluğu.
Endüstri Bölgeleri3: Yatırımları teşvik etmek, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını
Türkiye’de yatırıma yönlendirmek ve yabancı sermaye girişinin artırılmasını sağlamak üzere Endüstri Bölgeleri Kanunu uyarınca kurulacak ve kurulan üretim bölgeleri.
Serbest Bölgeler4: İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları
ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek
amacıyla kurulan; yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu; kamu kurum ve ku1
2
3
4
124
T.C. Resmi Gazete, 15.04.2012, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Organize Sanayi Bölgeleri ve Küçük Sanayi Siteleri Sempozyumu, Ankara, 1996, s.41.
T.C. Resmi Gazete, 19.01.2002, 4737 Sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu
T.C. Resmi Gazete, 15.06.1985, 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
ruluşlarınca, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerce kurulmasına, işletilmesine Bakanlar Kurulunca
izin verilen bölgeler.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB)5: Yüksek/ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu
ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin
kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya
enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu
özelliklere sahip teknopark.
5.3.1.2. Kümelenme
Komisyon Toplantısı sırasında kümelenme tanımı üzerinde durulmuş, kümelenme çalışmalarında
politika ve destek programları geliştirilmesinden, saha analizleri ve uygulamalarına kadar değişik alanlarda
deneyim sahibi olan Komisyon Üyeleri tarafından, teorik olduğu kadar vaka bazlı bilgiler paylaşılarak
kümelenme kavramı üzerinde ortak bir algı yaratılmasına çalışılmıştır.
Üzerinde tüm komisyon üyelerinin fikir birliğine vardığı önemli bir konu; kümelenme ifadesinin
kümelenme ve işbirliği ağlarını kapsayacak şekilde kullanılmasının gerekliliği olmuştur. Komisyon
çalışmaları sırasında kümelenme ifadesi, işbirliği ağlarını içerecek şekilde kullanılmıştır.
Gerek dünya literatüründe, gerekse de Türkiye’de akademik çevre, kamu kurumları ve özel girişimler
tarafından üretilen çeşitli doküman, analiz ve raporlarda birbirinden farklı pek çok küme tanımı yer
almaktadır.
Bu rapor kapsamında, kümelenme konusunda mevzuat geliştiren ve uygulamalarına alan Kalkınma
Bakanlığı (KB), BSTB ve Ekonomi Bakanlığı (EB)’nın ürettiği çeşitli çalışmalarında kendine yer bulmuş
kümelenme tanımlarına yer verilecektir.
TANIM 16
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB): Belirli bir coğrafyada yoğunlaşmış ve birbirleriyle ilgili veya
ilişkili sektör veya konularda faaliyet gösteren firmalar ile kurum, kuruluş ve özel hukuk tüzel kişilerinin
oluşturduğu kümelenme birlikteliğini fiilen ve hukuken temsil eden tüzel kişilik.
TANIM 27
Küme: Belirli bir alanda faaliyet gösteren bir grup firmanın ve iş dünyasına direkt ya da dolaylı etki
eden iş dışı kurumların (kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler gibi) belli bir coğrafi alanda
oluşturduğu, her bir firmanın rekabet edebilirliğine olumlu etkisi olan gruplara küme denir.
5
6
7
T.C. Resmi Gazete, 06.07.2001, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
T.C. Resmi Gazete, 15.09.2012, Kümelenme Destek Programı Yönetmeliği,
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ekonomik Kalkınma İçin Kümelenme, Şanlıurfa Sanayisinin Yeniden Yapılandırılması
Projesi,
125
TANIM 38
İş Kümesi: İş kümeleri birbiriyle ilişkili işletmelerin ve kurumların belirli bir coğrafi alanda (yörede)
yoğunlaşması ile oluşur ve yarattıkları iktisadi değerin oluşumuna katkıda bulunan sektör, kurum ve kuruluşların tamamını kapsar.
TANIM 49
Kümelenme konusunu ilgilendiren çok çeşitli tanım bulunduğu ve bu tanımlar apayrı durumlar için
geçerli olduğu ya da aynı tanımlar bir ülke ya da bölgenin kendine özgü ekonomik etkinliği ve kurumsal
yapısıyla bağlantılı olduğu için, bu belgenin çeşitli bölümlerinde göz önünde bulundurulan politika çizgilerinin hatlarını netleştirmek amacıyla aynı kavram bu belgenin başlangıcında netleştirilmiştir. Uluslararası
literatürde kümelenme yaklaşımının önemli kuramcı ve düşünürlerinden birisi olan Michael Porter`a göre,
bir küme, birbirlerine ortak noktalar ve tamamlayıcı unsurlar ile bağlanan, belli bir alanda birbirlerine bağlı
olan şirketlerin ve ortak kurumların coğrafik olarak birbirine yakın bir grubudur. Oldukça benzer bir biçimde, Avrupa Komisyonu da yakın zamanlarda kümeleri birbirlerine yakın konumlanmış olan ihtisaslaşmış
uzmanlık, hizmet, kaynak, tedarik ve beceri geliştirecek kadar yeterli düzeye ulaşmış bir grup şirket, ilgili
ekonomik aktörler ve kurumlar olarak tanımlamıştır.
TANIM 510
Özet olarak kümelenme; birbirlerine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı şirketler, bilgi üreten
kurumlar, destekleyici kurumlar ve müşteriler tarafından oluşturulmuş ağ olarak tanımlanabilir.
5.3.2. MEVCUT DURUM
5.3.2.1. Türkiye’deki Sanayi Yatırım Bölgeleri11
Yukarıda genel tanımları verilen tüm sanayi bölge, site ve teknoparkların temel amacı, sanayi sektörünün geliştirilmesi ve bu sektörün mekân taleplerine yanıt verilebilmesidir. Sanayi bölgelerinin ortaya çıkışı,
büyük ölçüde sanayi devriminin sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Sanayi devriminin yarattığı, sosyal ve
ekonomik devinim ve gelişim, kentlerin dışında mekân arayışını hızlandırmış bu da yeni politikalar geliştirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda hızla sanayileşen Batı Avrupa ve ABD’de 19. Yüzyılın
sonlarında yeni politika ve uygulamaların getirilmesi zorunlu olmuştur. Sanayi bölgelerinin belirli kriterlere göre yüksek standartlarla işletilebilecek şekilde planlanması “Organize Sanayi Bölgeleri” veya “Küçük
8
9
10
11
126
T.C. Ekonomi Bakanlığı, KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi web sayfası, 11.07.2013 http://www.smenetworking.
gov.tr/detay.cfm?MID=4
T.C. Ekonomi Bakanlığı, Beyaz Kitap - Türkiye için Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi
Cansız, M., (2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Sektörler ve
Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara.
Bayülken, Y. ve Kütükoğlu, C., (2012), Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Siteleri, Teknoparklar & Cansız, M.,
(2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon
Genel Müdürlüğü, Ankara.
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Sanayi Siteleri”ni doğurmuştur. Endüstri bölgeleri ve teknoparklar ise son yirmi yıllık gelişmenin ürünleridir. Bu bölgeler küresel rekabetin körüklediği yabancı sermayenin ayrıcalıklı durumu ve özel olarak sanayi
bölgelerinde yapacağı üretimin bir yansımasıdır. Teknoparklar ise, yine özel statü ve şirketlere Ar-Ge
çalışması dolayısıyla tanınan desteklerle kurulmaktadır. Şehirleşme ve sanayileşme ilişkilerini düzenlemek
açısından da önemli bir araç konumunda olan organize sanayi, birçok ülkede sanayiyi, özellikle aşırı nüfusu olan sanayileşmiş yöreleri yönlendirmede de “devlet politikası” olarak kullanılmıştır. Sanayi sektörü
açısından olumlu bir planlama aracı olan organize sanayi bölgeleri, kentsel açıdan da çevre etkilerinin
belirli bir düzeyde tutulmasını sağlayan en uygun araç konumundadır. Organize sanayi bölgelerinde yer
alan işletmelerin büyük ölçüde küçük ve orta boy işletmeler oldukları varsayılırsa, bu bölgelerin küçük ve
orta boy sanayi firmalarını teşvik ederek ve gelişmelerine uygun ortam hazırlayarak da ülke kalkınmasında önemli bir katkıda bulunduğu düşünülebilir.
2000’li yıllarla birlikte teknoloji üretimi ve yenilikçiliğin ön plana çıkmasıyla birlikte Endüstri Bölgeleri
ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri uygulamalarına başlanmıştır. Ar-Ge yatırımları için oluşturulan TGB’ler
ile yabancı sermaye, büyük ölçekli teknoloji odaklı yatırımlar için hazırlanan Endüstri Bölgeleri mevzuatı
uygulamaya konularak Türkiye’de teknoloji üretimi için asgari alt yapı oluşturulmaya başlanmıştır. Diğer
taraftan KOSGEB bünyesindeki TEKMER’ler ile ihracatçı işletmeler için oluşturulmuş Serbest Bölgeler,
yeni ve küçük çaptaki girişimciler için İş Geliştirme Merkezleri Türkiye’deki planlı sanayi bölgelerini oluşturmaktadır.
Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri, Serbest Bölgeler, Teknopark ve
Teknokentlerle ilgili yasal çerçeve ve mevzuat temel noktaları ile aşağıda özetlenmiştir:
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu
4562 sayılı OSB Kanunu Uygulama Yönetmeliği
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği
4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu
Endüstri Bölgeleri Yönetmeliği
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu
Yatırım Teşvik Mevzuatı
3194 sayılı İmar Kanunu
2872 sayılı Çevre Kanunu
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
Yapılaşmayla ilgili Yönetmelik, Tebliğ ve Genelgeler
Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri
Bu yasaların öngördüğü Uygulama Yönetmeliğinde zaman zaman bazı geliştirici değişiklikler
yapılmıştır.
127
Organize Sanayi Bölgeleri
OSB uygulamaları, Avrupa’da sanayi devriminin ardından yaşanan seri ve yoğun üretim döneminde planlı bir şekilde sanayileşmek için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları politika aracıdır. 2000’li yıllarla birlikte teknoparklar, kümelenme gibi kavramlar ön plana çıksa da, OSB’ler özellikle
Türkiye’de yarattığı istihdam, sağladığı destekler ve yarattığı dışsallıklar gibi özelliklerinden dolayı bölgesel gelişme aracı olarak da kullanılmaya devam edilmektedir. Türkiye’deki OSB uygulama tecrübesi,
işletmelerin piyasaya giriş engellerinin kaldırılması konusunda önemli bir imkân oluşturmaktadır. OSB’ler,
arsa ve araziye erişim sorununa etkin bir çözüm getirmekte olduğu ve aynı zamanda ruhsat ve izinler,
alt yapı hizmetleri gibi çok sayıda kamusal hizmeti sundukları için, sanayi sektöründeki giriş engellerini
büyük ölçüde çözebilme potansiyeline sahiptir.
OSB’lerin temel faydalarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Özel sektör yatırımlarının belirli yörelere yönlendirilmesi,
İşletmelerin mekânsal anlamda desteklenerek teşvik edilmesi için finansal ve fiziksel teşviklerin
verilmesi,
Sanayi işletmelerinin birbirleriyle işbirliği ve uyum içinde üretim yapmaları,
Fabrikaların önceden planlanmış bir arazi üzerine yerleştirilmeleri,
İşletmelerin ulaştırma, elektrik, su, kanalizasyon ve sosyal tesisler gibi ortak alt yapı hizmetlerinden
birlikte yararlanmaları,
Birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teşvik eden sanayicilerin bir program içinde üretim
yapmaları; üretimde verimlilik ve kârlılık sağlanması,
Sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması,
Tarım alanlarının sanayide kullanılmasının önüne geçilmesi, alt yapının gereksinmelere uygun olarak planlanması,
Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir alt yapı ve ortak sosyal tesisler gibi ortak hizmet kuruluşlarının oluşturulması,
Ortak arıtma tesisleriyle çevre kirliliğinin önlenmesi,
OSB’lerin devlet gözetiminde kendi organlarınca yönetilmesidir.
Kentlerin sağlıklı ve planlı gelişmelerinin sağlanması, OSB’lerin diğer bir önemli katkısıdır. Sanayi işletmelerinin kentte düzensiz ve dağınık olarak yerleşmeleri başta çevre sorunları olmak üzere birçok sorunu
da beraberinde getirmektedir. Yanı sıra hava kirliği, su kaynaklarının kirlenmesi, verimli tarım topraklarının
ve orman alanlarının kaybı gibi pek çok olumsuz sonuç da ortaya çıkmaktadır. Sanayinin kentleşmeyi hızlandıran önemli bir dinamik olduğu ve sanayi işletmelerinin yerleştikleri bölgeye konut ve yan sanayi gibi
diğer kentsel faaliyetleri de çektiği düşünülürse, planlı bir kentsel gelişmenin sağlanabilmesi için öncelikle
sanayinin planlı gelişim ve yerleşiminin hedeflenmesi gerekmektedir.
128
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Organize sanayi bölgeleri, 1962 yılından beri sürekli olarak, kalkınma plan ve programlarında, sanayinin geliştirilmesine ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesine yönelik özendirici ve destekleyici önlemler arasında yer almıştır. Bu dönemde, sanayinin mekânsal dağılımı, organize sanayi bölgeleri ve küçük
sanayi siteleriyle yönlendirilmeye çalışılmıştır. Böylece, hızlı kentleşme ve dağınık sanayileşmenin ortaya
çıkardığı çevre kirliliği de önlenmiş olacaktır.
Planlı kalkınmayla belirtilen hedefler doğrultusunda, organize sanayi bölgeleri uygulamaya konulan
tedbirler içinde yer almaktadır. Bu amaçla 1961 yılında bir rapor hazırlanmış ve Bursa’da bir “Pilot Organize
Sanayi Bölgesi”nin kurulması önerilmiştir. Bu bağlamda OSB uygulamasına, ilk olarak 1962 yılında Dünya
Bankasından alınan krediyle gerçekleştirilen Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ile başlanmıştır.
1962’den bu yana OSB’lerin temel hedefleri aşağıdaki gibi çizilmiştir:
Sanayi üretimini arttırmak,
Sanayi yatırımlarını özendirmek,
Geri kalmış bölge illerinin kalkınmalarını teşvik etmek ve böylece bölgelerarası eşitsizliği ortadan
kaldırarak istihdamı bu alanlara aktarmak,
Tarım alanlarının sanayide kullanımını önleyerek sektörler arası dengede disiplini kurmak,
Ortak arıtma ve altyapı tesisleriyle çevre kirlenmesini azaltmak veya önlemek,
Sanayinin sektörler arası etkileşimini sağlayarak ve geliştirerek kaynak ve finansman kaybını asgari
düzeye indirmek,
Ulusal düzeyde rekabeti uluslararası (küresel) rekabete dönüştürmek, katma değeri artırmak,
Çarpık kentleşmeyi önleyebilecek biçimde sanayi tesislerini bir arada toplamak.
Diğer taraftan zamanla ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması da gündeme gelmiştir. Beşinci
Beş Yıllık Kalkınma Planında (1986–1990), ihracatı esas alan modelin gerçekleştirilmesine paralel olarak,
ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulması öngörülmüştür.
Bugün deri, plastik, gıda, mermer, kimya, taşıt araçları yan sanayi, boya-vernik, taş-toprak, kömür vs.
gibi pek çok ihtisas OSB’si bulunmaktadır.
Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği, bu bölgeleri sektörel ve tüzel bazda üç farklı alanda
toplamaktadır:
Farklı iş kolu ve sektörlerde üretim yapan tesislerin yer aldığı Karma Organize Sanayi Bölgeleri
Aynı sanayi iş kolunda ve bu iş koluna dahil alt sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren tesislerin yer
aldığı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri
İlgili yasanın 26’ıncı maddesine göre özel hukuk kişilerince veya gerçek kişilerce kurulan Özel Organize Sanayi Bölgeleri
129
Tablo 5-2. Türkiye’deki Biten ve Devam Eden OSB Projelerinin Bölgelere Göre Dağılımı
Marmara
Ege
Akdeniz İç Anadolu Karadeniz
OSB Sayısı
22
22
16
28
Devam Eden Projeler
8
11
5
7
Doğu Anadolu
G. Doğu Anadolu
32
16
17
15
11
14
Kaynak: BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü, 2013
Sanayi Siteleri
Planlı kalkınma döneminde organize sanayi bölgeleri uygulaması hızla yaygınlaştırılırken, küçük sanayi sitelerinin kurulup geliştirilmesi de buna paralel bir ivme göstermiştir. Bu süreçte küçük sanayi, büyük
sanayiye yardımcı ve ona destek olan bir “yan sanayi” sektörü olarak ele alınmıştır. Burada benzeri olanaklardan yararlanan, altyapısı sağlanmış, ortak ticari ve hizmet alanlarını kullanabilen bir kompleksin hazır olması söz konusudur. SS uygulamasıyla, ana sanayi-yan sanayi ilişkilerinin geliştirilmesi ve daha yüksek katma değer yaratılması gibi ana amaçların yanı sıra, yoğun sanayileşmenin ortaya çıkardığı çarpık
kentleşme ve çevre kirliliğinin önlenmesi de öngörülmektedir. Diğer taraftan bölgedeki küçük sanayici,
esnaf ve sanatkârların toplu ve düzenli bir biçimde faaliyet göstermeleri ve daha verimli üretim yapabilmeleri, tarım arazilerinin korunması, geri kalmış yörelerde sanayi altyapısının hazırlanarak sanayinin teşvik
edilmesi gibi hedefler de bu projelerin uygulama kriterleri arasında yer almaktadır. Sanayi siteleri, aynı
zamanda “mesleki eğitimin” de yoğunlaştığı birer merkez gibi düşünülmüştür.
Sanayi Siteleri en az 20 işyerinden oluşan ve daha çok imalat ve tamiratla uğraşan küçük işletmelerin
yer aldığı, alt yapı hizmetleri ile idare, çırak okulu, satış dükkanı gibi sosyal kurumlarla donatılmış işyeri
topluluklarıdır. Üst yapı ve alt yapı inşaatlarını kredi ile desteklemek suretiyle küçük işletmelere alt yapısı
ucuz, faaliyetlerine uygun büyüklükte sağlıklı çalışma koşullarına sahip işyerleri sunulmaktadır. SS’leri ile
sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması suretiyle geri kalmış bölgelerin kalkınmalarının teşvik
edilmesi, işyerlerine yeni teknoloji girişinin kolaylaştırılarak verimlilik ve kâr artışının sağlanması, küçük sanayicilere, ortak hareket etme, çevresel faktörlerin maliyetini paylaşım gibi katılımcı yönetim biçimlerinin
geliştirilmesi hedeflenmektedir.
Devletin sağlandığı destekler ve küçük sanayicilerin talepleri sonucunda SS’leri sayısı hızla artmıştır.
Sanayi sitelerinin yasal çerçevesi ise 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na dayanmaktadır. SS’leri, organize
sanayi bölgelerinin devamı niteliğindeki küçük çaplı imalâthaneler, tamirhaneler ve ticarethaneler, toplu
olarak bir arada bulunabilecekleri, kent merkezleri dışında bir bölgede toplanmış ve altyapı ve sosyal
tesislerle bütünleştirerek kurulmuştur. Böylece bu dağınık küçük işletmelerin disipline edilerek, sağlıklı
koşullarda denetimli ve planlı bir üretim ve hizmet yapabilecekleri düşünülmüştür. Sanayi siteleri uygulamalarına da 1960’lar da başlanmıştır. SS’leri planlı bir dönemin ürünleridir ve gelişmiş sanayinin ihtiyaç duyduğu yan sanayi girdilerinin temin edildiği küçük sanayi işletmelerini kapsamaktadır. Bu nedenle
SS’leri teşvik araçları ile desteklenmiş ve KOBİ faaliyetleri içinde, önemli bir kalkınma hamlesinin yatay
gelişmesini sağlayabilecekleri öngörülmüştür. Ayrıca buralara yeni teknolojilerin sokulabileceği, bölgesel
ihtiyaçları ekonomik olarak karşılayabilecekleri ve istihdama katkıda bulunabilecekleri düşünülmüştür.
130
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 5-3. Tamamlanan ve Devam Eden SS’lerin Bölgelere Göre Dağılımı
Marmara
Ege
Akdeniz
İç Anadolu
Karadeniz
Doğu Anadolu
G. Doğu Anadolu
Mevcut SS Sayısı
65
67
50
92
90
49
35
Devam Eden Projeler
1
2
10
7
6
18
5
Kaynak: BSTB Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü, 2013
Endüstri Bölgeleri
BSTB (O dönemki adı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı), 09.01.2002 tarihli ve 4732 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu ile Türkiye’deki Endüstri Bölgelerinin kuruluş işlemlerini yürütmekle görevlendirilmiştir. Söz
konusu Kanunda Endüstri Bölgeleri “Yatırımları teşvik etmek, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye’de yatırıma yönlendirmek ve yabancı sermaye girişini artırmak amacıyla kurulacak üretim
bölgeleri” şeklinde tanımlanmaktadır. Bakanlar Kurulu Kararı ile Endüstri Bölgeleri yeri olarak belirlenen
alan Hazine adına kamulaştırılır. Kamulaştırma gideri, alt yapıya yönelik tüm plan, etüt, proje ve alt yapı
inşaatı giderleri BSTB’nin bütçesinden karşılanmaktadır.
Endüstri Bölgeleri uygulamalarının ilkinin Adana Ceyhan’da 17.10.2007 tarih ve 26673 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri
Bölgesi olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra Bakanlar Kurulu’nun 16.07.2012 tarihli ve 2012/3574 sayılı
Filyos Endüstri Bölgesi ve Karapınar Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi kurulması kararı, 08.09.2012 tarih ve
28405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.12
Serbest Bölgeler
Serbest bölgeler; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin
uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve
fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda serbest
bölgelerin kurulması ve işletilmesindeki temel amaçlar; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek,
doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmektir. Serbest bölgeler; ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine
imkân sağlayacak uygun zemin yaratılması, sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların
kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi, sağlanan teşvik ve avantajlarla
düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı, Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımı,
yeni istihdam olanaklarının yaratılması, Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırarak hızlandırılması bakımından bir basamak olması işlevlerini görmektedir.
12
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Endüstri Bölgelerinde Yer alacak Yatırımcılar, 11.07.2013, http://www.atso.org.tr/
detay/2/2/4/2731/endustri-bolgelerinde-yer-alacak-yatirimcilar.html
131
Tablo 5-4. Türkiye’de Bulunan Serbest Bölgeler ve Faaliyete Geçiş Yılları
Serbest Bölge
Yıl
1
Mersin
1987
2
Antalya
1987
3
Ege
1990
4
İstanbul Atatürk Havalimanı
1990
5
Trabzon
1992
6
İstanbul Deri ve Endüstri
1995
7
Doğu Anadolu
1995
8
Mardin
1995
9
İzmir Menemen Deri
1998
10
Rize
1998
11
Samsun
1998
12
İstanbul Trakya
1998
13
Kayseri
1998
14
Avrupa
1999
15
Gaziantep
1999
16
Adana-Yumurtalık
1999
17
Bursa
2001
18
Denizli
2001
19
Kocaeli
2001
20
TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi
2002
21
Sakarya İpekyolu
2007
Kaynak: İzmir Ticaret Odası Dış Ekonomik İlişkiler Müdürlüğü, Türkiye’de Serbest Bölgeler ve AB Uygulamaları, 2009
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ise bilimsel ve teknolojik bilgi birikimin araştırma sürecinden sanayiye
aktarılmasında en uygun araçlardır. 2001 yılında 4691 sayılı Kanunla kurulması öngörülen Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde; teknolojik bilginin üretilmesi, üretilen bilginin ticarileştirilmesi, üründe ve üretim
yöntemlerinde, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesi, verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek yeniliklerin geliştirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunun
sağlanması, araştırmacılara iş imkânları yaratılması, ileri teknoloji yatırımları yapacak yabancı sermayenin
ülkeye girişinin hızlandırılması ve sanayinin rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.
Bu amaçla ilk merkez Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde 2001 yılında kurulmuştur. TGB’lerin bir bölümü ilgili sanayi kuruluşlarıyla üniversiteleri bir araya getirecek koordinasyon çalışmaları içindedir.
132
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 5-5. Türkiye Genelindeki TGB’lere İlişkin Bilgiler
Kurulan
50 Adet
Faaliyette Olan
36 Adet
Faaliyette Olan Firma
2.209 Adet
İstihdam
19.496 Kişi
Proje
5.717 Adet
İhracat
Alınan Patent
Aktarılan Ödenek
893 Milyon $
322 Adet
144.013.758 TL
Kaynak: BSTB Üniversite - Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı, 2013
TGB’lerin etkilerinin artırılması son derece önemlidir. Üretim yapılamayan bu alanlarda bazı sektörlerde üretim yapılabileceği düşünülmektedir. Yapılan Ar-Ge çalışmalarının sonuçlarının imalat sanayinde
kullanılabilmesi ve bu alanlara yönelik Ar-Ge’nin yapılabilmesi için üniversitede üretilen teknik bilgilerin
OSB’lere ve buralarda yer alan işletmelere aktarılması konusunda projeler geliştirilmesi gerekmektedir.
5.3.2.2. Türkiye’de Kümelenme13
Türkiye’de kümelenme konusunda geçmişte çeşitli analiz çalışmaları ve AB projeleri uygulanmış
olmakla birlikte konuya ilişkin kapsamlı çalışmalar Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) döneminde
başlamıştır. Dokuzuncu Kalkınma Planında işletmelerin ortak Ar-Ge, tedarik ve pazarlama faaliyetleri ile
ağ oluşturma ve kümelenme girişimlerinin destekleneceği ifade edilmiştir. Başta OSB’ler olmak üzere
potansiyel kümelerin desteklenmesi gereği Planda vurgulanan unsurlar arasında yer almaktadır.
AB destekli “Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” (2007-2009) EB (eski adıyla Dış
Ticaret Müsteşarlığı) tarafından uygulanmıştır. 2010 ve 2011 Yılı Programlarında ise Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (eski adıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı) koordinasyonunda “Rekabetçilik Alanında Küme
Destek Programı” adlı proje uygulamaya konulmuştur. Gelinen aşamada Kalkınma Bakanlığı (eski adıyla
Devlet Planlama Teşkilatı) tarafından da koordinasyon ve yönetişim modeli üzerindeki çalışmalar devam
etmektedir.
2008 ve 2009 Yılı Programlarında BSTB koordinasyonunda kümelenme politikası ve destek modeli geliştirileceği, başta OSB’lerde olmak üzere, işletmeler arası işbirlikleri ve kümelenme faaliyetlerinin
destekleneceği belirtilmiş, bu süreçte EB’nin yürüttüğü kümelenme projesinin sonuçlarından yararlanıl13
Cansız, M. (2011), Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu, Ankara.
133
ması gerektiği vurgulanmıştır. Kalkınma Ajansları (KA) 5449 sayılı Kanunu çerçevesinde 2009 yılı sonu
itibarıyla 26 bölgede Kalkınma Ajansı kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. KA’lar proje ve güdümlü proje
destekleri ile KOBİ’lere, yeni girişimlere ve bölgenin kapasitesini artıracak diğer kurum ve kuruluşlara
destek sağlamaktadırlar. Bu durum kümelenme uygulamalarında güçlü bir bölgesel yapıya olan ihtiyacı
giderebilecektir.
Hazine Müsteşarlığı tarafından uygulanan yatırım teşviklerinde bölgesel öncelikleri dikkate alan sektörel bir destek mekanizması geliştirilmiştir. Bu kapsamda, yeni teşvik sistemi 2009/15199 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla yürürlüğe girmiş ve Türkiye’de, yeni teşvik sistemine göre illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyeleri dikkate alınarak bölgesel teşvik uygulamasına başlanmıştır. Bu mekanizma ile bölgelerde
öne çıkan sektörler desteklenmekte ve kümelerin gelişmesi için etkin olabilecek bir destek mekanizması
sektörel ve bölgesel olarak ortaya konulmaktadır.
2010 ve 2011 Yılı Programlarında, BSTB’ye kümelere yönelik “Rekabetçilik Programı” geliştirmesi görevi verilirken ve KB’na (DPT’ye) ise Türkiye’deki küme çalışmalarına yönelik yönetişim modelinin oluşturulması ve kümelenme çalışmalarına ilişkin bir strateji dokümanın hazırlanması için koordinasyon görevi
verilmiştir.
Diğer taraftan “Sanayi Strateji Belgesi”nde (2011-2014), kümelenmenin sanayi politikalarının önemli
bir aracı olduğu benimsenmekte ve bu kapsamda BSTB, KOSGEB ve KA’larının destek mekanizmalarının
geliştirileceği vurgulanmaktadır. Ayrıca, Türkiye için orta ve yüksek teknolojili sektörlerde Avrasya’nın
üretim üssü olma gibi iddialı bir hedef de ortaya konulmuştur. Söz konusu hedefe ulaşmak için kümelenme uygulamalarının kullanılması son derece önem arz etmektedir.
Son olarak, Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’nde (2011-2016) Ar-Ge ve yenilik alanlarında
öncelikle desteklenecek alanlar olarak otomotiv, makine imalatı ve bilgi ve iletişim teknolojileri sektörleri
ve ikinci derecede önemli ve ivme kazanılması gereken alanlar olarak ise savunma, uzay, enerji, su ve gıda
sektörleri belirlenmiştir.
Bu gelişmeler çerçevesinde, 2011 ve 2012 yıllarının kümelenme politikaları ile destek programlarının geliştirildiği ve bazı alanlarda programların uygulanacağı bir dönem olmakla beraber, kümelenmenin
Onuncu Kalkınma Planı’nda da; ulusal, sektörel, bölgesel ve işletme düzeyinde rekabet gücünü artırmak
ile özel sektörün geliştirilmesi amacıyla uygulanacak önemli politika araçlarından biri haline dönüşeceği
düşünülmektedir.
Türkiye’de kümelenme politika ve uygulamaları ile ilişkili kuruluşlar; BSTB, KB, EB, TÜBİTAK, KOSGEB
ve Kalkınma Ajanslarıdır. Söz konusu kurumlar, Türkiye’de aynı zamanda devlet yardımları politikalarını
yönlendiren ve buna yönelik programları uygulayan kurumlardır.
Türkiye’de Uygulanan ve Uygulaması Devam Eden Kümelenme Projeleri
Bugüne kadar Türkiye’de küme politikaları çerçevesinde bazı projeler gerçekleştirilmiştir. Bunlardan
en önemlileri aşağıda sıralanmaktadır.
İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından uygulanan “Moda ve
Tekstil İş Kümesi” Projesi
GAP GİDEM tarafından uygulanan projeler
134
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
EB (DTM) koordinasyonunda gerçekleştirilen “Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi
Projesi” ve “KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi”
BSTB’nin kapasite artırımı ve destek programı hazırlamaya yönelik “Rekabetçilik ve Yenilik
Alanlarında Küme Destek Programı Projesi”
Konya Otomotiv Yan Sanayi Kümelenme Projesi
İzmir Kalkınma Ajansı’nın (İZKA) İzmir Bölgesindeki Küme Destek Projeleri
Ankara OSTİM’de OSB öncülüğünde yapılan çalışmalar
ABİGEM’ler tarafından yapılan muhtelif kümelenme çalışmaları
Ulusal Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) tarafından yapılan çalışmalar
Kazan Kümelenme Projesi
İstanbul Finans Merkezi Projesi
Bu projelerin her biri Türkiye için son derece önemli tecrübeler sağlamıştır. Bu kapsamda aşağıda
projelerin uygulamaları ve sonuçları anlatılmıştır.
Moda ve Tekstil İş Kümesi
İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından 2005-2006 yıllarında uygulanan
AB destekli ve 17 milyon Avro bütçeli Moda ve Tekstil İş Kümesi Projesi uygulanmıştır. İTKİB; tekstil, konfeksiyon, deri ve halı sektörlerindeki ihracat potansiyelini artırmak, sektörel tanıtım sağlamak ve uluslararası ticari faaliyetlerinde üyelerine yardımcı olmak amacıyla 1986 yılında kurulmuş son derece kurumsal
bir birliktir. Yaklaşık 15.000 üyesi olan İTKİB sektörün sorunları ve ihtiyaçları konusunda önemli birikime
sahiptir.
Projenin genel amacı, tekstil ve hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin uluslararası rekabet gücünün artırılmasıdır. Projenin özel amaçları ise tekstil ve hazır giyim sektöründeki KOBİ’lerin birbiri
arasındaki yerel, ulusal ve Avrupa düzeyinde ve aynı zamanda iş destek kurumları ve benzer yapılarla ağ
bağlantılarının artırılması ile yine bu KOBİ’lere yönelik kamu ve özel sektördeki destek yapılarının güçlendirilmesi olarak belirlenmiştir.
Projenin sürdürülebilirliğini ve bağımsız yönetimini temin etmek amacıyla Küme Koordinasyon Merkezi, İTKİB Destek A.Ş. şeklinde yapılandırılmış ve Moda Enstitüsü, Ar-Ge Merkezi ile Danışmanlık Merkezi
kurulmuştur.
GAP-GİDEM Projeleri
Güneydoğu Anadolu Projesi Girişimci Destekleme Merkezi kapsamında (GAP-GİDEM), yerel ekonomik gelişme faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da tekstil ve hazır giyim, Şanlıurfa’da organik tarıma dayalı
sanayi, Diyarbakır’da mermer işleme sanayi ve Mardin’de gıda ürünleriyle ilgili kümelenme faaliyetleri
yürütülmüştür.
135
Kümelenme projelerinde en önemli noktalardan biri, başlangıçtaki proje maliyetlerinin kamu tarafından karşılanmasıdır. Program kaynağının tükenmesi ve kendi kaynaklarını oluşturamaması sonucunda
kümelenme çalışmalarında proje sonrası daha fazla ilerleme sağlanamamaktadır.
Bunun en önemli nedeni, kamunun kaynak planlamasını yeterince etkin yapamaması olurken, diğerleri ise sosyal nedenler olarak sıralanabilir. Bu kapsamda işletmelerin birbirlerine güveni ve birlikte hareket
etme kültürünün yanı sıra sosyal yapının gelişmişliği ile son derece paralellik göstermektedir.
Proje sonrası kümelenme çalışmalarında daha fazla gelişme sağlanamamasının başka bir nedeni de,
bölgede genel olarak teşvik mekanizmaları sayesinde istihdam, ucuz işgücü ve girdi maliyetleri sebebiyle yapılan üretimlerin genel olarak fason, siparişe dayalı ve verimlilik çerçevesinde üretim yapılması
gösterilebilir. Çünkü sipariş üzerine çalışan bu işletmeler kendi müşterilerinin başka işletmelerle işbirliği
yapabileceğini düşünmektedirler. Diğer taraftan söz konusu üretim tarzının yenilikçiliğe dayalı üretime
geçilmesinde çok erken aşamada olması da başka bir olumsuz etken olarak sayılabilir.
Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi (EB çalışması)
Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi AB destekli olarak 2007 yılında başlatılmıştır.
Proje, uluslararası piyasalarda Türkiye’nin rekabet edebilirliğini geliştirmek ve Türkiye’nin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişimine katkı sağlamak üzere kapsamlı bir küme politikası hazırlamak hedefine yöneliktir.
Projenin üç temel bileşeni bulunmaktadır;
Kümelenme stratejisinin geliştirilmesi için paydaşlarda kapasite oluşturulması,
Kümelenme strateji belgesinin hazırlanması,
Makro küme haritalama ve stratejik yol haritalarının oluşturulmasıdır.
Proje her ne kadar ulusal kümelenme politikasının geliştirilmesini hedeflemekte ise de küme haritalama ve seçilecek kümelerin yol haritalarının hazırlamasını da içermektedir. Bu kapsamda belirlenen 10
kümelenme için yol haritası hazırlanmıştır.
Bugün için stratejik yol haritaları hazırlanan kümeler; Ankara yazılım ve makine kümeleri, Marmara
Bölgesi otomotiv kümesi, Eskişehir, Bilecik ve Kütahya’da seramik kümesi, Konya’da otomotiv yan sanayi
kümesi, Denizli ve Uşak’da ev tekstili kümesi, Muğla’da yat üretimi kümesi, Mersin’de işlenmiş gıda kümesi, İzmir’de organik gıda kümesi, Manisa’da elektrik elektronik kümesidir. Diğer taraftan, Bölgesel Rekabet
Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP) illerinde 10 kümede analizler gerçekleştirilmiştir. Samsun’da dış
ticaret, Çorum’da makine, Yozgat’da mobilya, Sivas’da doğal taşlar, Kayseri’de mobilya, Malatya’da kayısı,
Kahramanmaraş’ta tekstil, Gaziantep’te makine halısı, Mardin’de turizm, Erzurum ve Kars’ta kış turizmi
olarak belirlenmiştir.
Daha sonra, EB kümelenme projesinden edindiği deneyimle, uygulamakta olduğu destek mekanizmasını revize ederek, İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararı çerçevesinde, Para-Kredi ve Koordinasyon
Kurulu’nun 15.9.2010 tarih ve 9 sayılı Kararı ile “Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi” programını uygulamaya başlamıştır. Karar ile Kümeler destek kapsamına alınmış olup, eğitim konularına yenilik ve kümelenme başlıkları eklenmiştir. Bunun yanı sıra, EB, proje bazlı destekler kalemine “Aynı
136
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
değer zincirinde yer alan, birbirleriyle ilişki içerisinde olan ve coğrafi yakınlık içerisinde bulunan şirketlerin
uluslararası rekabetçilik yönünde yol haritalarının hazırlanması” konusunu da eklemiştir. Diğer yandan, EB
tarafından, AB fonları kapsamında kümelenme çalışmalarının devamı niteliğindeki 5 Milyon Avro tutarında, 3 yıl süreli “KOBİ’lerin Ağ Yapılanmaları ve Bölgesel İşbirliği’nin Geliştirilmesi” Projesi uygulanmaya
başlanmıştır. KOBİ’lerin Ağ Yapılanmaları ve Bölgesel İşbirliği’nin Geliştirilmesi Projesi ile BROP bölgesindeki işletmelerin teknolojiye erişimlerinin kolaylaştırılması ve teknolojideki gelişmelerden haberdar edilmesi, üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi ile bu bölgedeki işletmelerin uluslararası pazarlara giriş ve
bu pazarlarda rekabet edebilirliklerini artırmak üzere kapasitelerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu
kapsamda, söz konusu Proje ile gerçekleştirilmesi öngörülen çalışmalar aşağıda yer almaktadır;
Bölge içi ve bölgelerarası işbirliğine yönelik stratejilerin geliştirilmesi,
Stratejilerin uygulamaya geçirilebilmesi için pilot girişimlerin düzenlenmesi,
Kümelerin geliştirilmesi,
Bilgi yönetim sisteminin kurulması,
Ulusal karşılaştırmalı değerlendirme sisteminin kurulması,
Yerel Kümelenme Bilgi Noktalarının kurulmasıdır.
Projeyle ilgili bilgiler kadar kümelenme teorisi ve pratik uygulamaları anlamında pek çok değerli bilgi
proje web sayfasında yer almaktadır.14
Rekabetçilik ve Yenilik Alanlarında Kümelenme Destek Programı (BSTB projesi)
EB projesinde belirlenen Rekabetçilik Programı’nın hazırlanması ve BSTB’nin kurumsal kapasitesinin
geliştirilmesi amacıyla KB tarafından, BSTB ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile birlikte
“Rekabetçilik Alanında Küme Destek Programı” adındaki proje 2010 yılında başlatılmıştır.
Proje üç ana eksende gerçekleştirilmiştir;
BSTB’nin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi,
Küme destek programının tasarlanması,
İzleme ve değerlendirme araçlarının geliştirilmesi.
Proje kapsamında uluslararası küme programları analiz edilmiş, 17 ilde ihtiyaç analizi yapılmış, illerin
proje yürütme kapasiteleri ve projeyi finanse etme yeterlilikleri ile sahanın ihtiyaçları ve kabiliyetleri belirlenmiştir. Bu çerçevede program öncelik eksenleri oluşturulmuştur. 2012 yılında program tasarımı tamamlanmıştır. Kümelenme ve destek programı içeriğinde BSTB personeline, üniversitelere ve STK’lara yönelik
eğitim programları düzenlenmiştir. Destek programının izleme ve değerlendirme sistemi oluşturulmuştur.
Bu kapsamda proje sonucunda hazırlanan destek programı ile ilgili “Kümelenme Destek Programı” 15
Eylül 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
14
http://www.smenetworking.gov.tr/detay.cfm?MID=25
137
Kümelenme konusunda gerçekleştirilen diğer çalışmalar arasında:
İzmir Kalkınma Ajansı Kümelenme Çalışmaları
OSTİM OSB Kümelenme Çalışmaları
ABİGEM Uygulamaları
Savunma Sanayi Kümelenmesi
İstanbul Finans Merkezi Çalışması
yer almaktadır.
Bu çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde:
Kümelenme çalışmalarının başlamasında AB fonlarıyla finanse edilen projelerin önemli bir
yeri bulunmaktadır.
Sanayi sektörüyle ilgili kümelerde yer alan işletmelerin büyük çoğunluğu OSB’lerde yer almaktadır.
Çeşitli çalışmalar ile belirlenen 43 kümenin 12’si imalat sanayinde orta ve yüksek teknolojili
sektörlerde yer almakta iken; 3’ü turizm sektöründe, 5’i tarım sektöründe ve geri kalan 21
küme ise, imalat sanayinde düşük teknolojili ve emek yoğun sektörlerde yer almaktadır. Söz
konusu yapı, imalat sanayinin teknolojik yapısıyla da paralellik göstermektedir.
138
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
5.4. SORUN ALANLARI
139
5.5. TAVSİYE KARARLARI
140
5 NO’LU KOMİSYON RAPORU
141
6
SANAYİ
POLİTİKALARI
VE ULUSLARARASI
REKABET
KOMİSYONU
RAPORU
6.1. KOMİSYON DİVANI
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) adına Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü
Sayın Ayhan KARACA tarafından açılışı yapılan Sanayi Politikaları ve Uluslararası Rekabet Komisyonu
toplantılarına Komisyon Divanının seçilmesi ile başlanmıştır. Söz konusu seçim sonrası Komisyon Divanı
aşağıdaki şekilde oluşmuştur:
BAŞKAN
Doç. Dr. Mehmet KARAGÜL
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
BAŞKAN YARDIMCISI
Yrd. Doç. Dr. İsmail TOPALOĞLU
Çankırı Karatekin Üniversitesi
RAPORTÖRLER
Doç. Dr. Hasalettin DELİGÖZ
Pamukkale Üniversitesi
Orkun BAŞKAN
Anadolu Üniversitesi
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KOMİSYON SORUMLUSU
Nilay ŞAHİN
Daire Başkanı
BAKANLIK RAPORTÖRLERİ
Cenk Ufuk YILDIRAN
AB Uzmanı
Özgür ÇIVGIN
AB Uzman Yardımcısı
144
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
6.2. ÇALIŞMA EKSENLERİ
Komisyon Divanının seçiminin ardından, komisyon çalışmalarına 6 ana eksen altında devam edilmesi
önerilmiştir (Tablo 6-1).
Tablo 6-1. Çalışma Eksenleri
EKSEN 1
ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ POLİTİKALARI
EKSEN 2
ÜRETİM COĞRAFYASI VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ
EKSEN 3
ÜNİVERSİTE, SANAYİ VE KAMU ARASINDAKİ DİKEY VE YATAY İŞBİRLİĞİ
EKSEN 4
BEŞERİ VE SOSYAL SERMAYE BAĞLAMINDA DEĞER ALGISI
EKSEN 5
BİLİM VE TEKNOLOJİ ALTYAPISI
EKSEN 6
YATIRIM VE İŞ ORTAMI
145
6.3. MEVCUT DURUM RAPORU
Sanayi politikası geçmişte ithal ikameci kumanda ekonomilerinde sektör seçerek, kalkınmanın
gerçekleşebileceğini ifade eden bir düşünce çerçevesini ifade etmek için kullanılmıştır (TEPAV, 2007).
Günümüzde ise sanayi politikası, iş atmosferini geliştirmek, ekonomik büyümeyi ya da sosyal refahı
artırmak için başarı şansının yüksek olacağı umut edilen sektörlere, teknolojilere veya faaliyetlere doğru
ekonomik faaliyetlerin yapısını değiştirmeyi amaçlayan her türlü müdahale ya da hükümet politikası, olarak tanımlanmaktadır (Pack ve Saggi, 2006; Warwick, 2012).
Sürekli bir ekonomik büyümenin yalnızca sanayi faaliyetleri ile gerçekleşebileceği ortadır (Deane,
1965). Bir ülkenin genel ekonomik performansı ise o ülkenin uluslararası rekabet gücünü belirlemektedir.
Bu çerçevede, uygulanan sanayi politikaları ekonomik büyümenin temel dinamiği olan işletmelerin
faaliyetlerinin şekillenmesini etkileyerek uluslararası arenada ülkelerin rekabet gücünün belirlenmesinde
rol oynamaktadır.
Öte yandan işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri iç ve dış piyasalarda rakiplerine karşı sağlayabilecekleri fiyat ve fiyat dışı unsurlar itibariyle rekabet gücü üstünlüğüne bağlı olacaktır (Bedir, 2012).
6.3.1. TÜRK SANAYİSİNİN MEVCUT DURUMU VE İZLENEN POLİTİKALAR
Türkiye’nin sanayi vizyonu 2011 – 2014 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesiyle “Orta ve yüksek teknolojili
ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak” olarak belirlenmiştir (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 2010).
Bu uzun dönemli vizyon kapsamında Türkiye Sanayi Stratejisi’nin genel amacı, “Türk Sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak
yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak”tır.
Sanayi stratejisinde bu vizyona ve genel amaca yönelik olarak;
Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının arttırılması,
Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması,
Becerilerini sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının arttırılması
şeklinde üç temel stratejik hedef belirlenmiştir.
146
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 6-1. Türkiye Sanayi Stratejisi Çerçevesi
VİZYON
Orta ve yüksek teknoloji ürünlerde Avrasya’nın
üretim üssü olmak
GENEL AMAÇ
Türk Sanayisinin rekabet edebirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlık
olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve
topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak
STRATEJİK HEDEFLER
Becerilerini sürekli
geliştirebilen (güçlü)
şirketlerin ekonomideki
ağırlığının arttrılması
Orta ve yüksek teknolojili
sektörlerin üretim
ve ihracat içindeki
ağırlığının arttırılması
GZFT
Analizi
Düşük teknoloji
sektörlerde katma
değeri yüksek ürünlere
geçirilmesi
POLİTİKALAR
YATAY SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI
SEKTÖREL SANAYİ POLİTİKASI ALANLARI
SEKTÖREL REKABET GÜCÜ ANALİZLERİ
Yatırım ve İş Ortamı
Uluslararası
Ticaret ve Yatırım
Beceriler ve
İnsan Kaynağı
KOBİ’lerin Finansmana
Erişimi
Firmaların
Teknolojik Gelişimi
Altyapı Sektörleri
Çevre
Bölgesel Kalkınma
Bilgi ve Teknoloji
Rekabet
Yasal Düzenlemeler
Çevre ve Enerji
Dış Rekabet Edebilirlik ve Ticaret
İstihdam ve Coğrafi Boyut
• Otomotiv Sektörü
• Makine Sektörü
• Beyaz Eşya Sektörü
• Elektronik Sektörü
• Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü
• Gıda Sektörü
• Demir Çelik Sektörü
EYLEMLER
UYGULAMA, İZLEME VE KOORDİNASYON MEKANİZMASI
Kaynak: STB, 2010
147
Sanayi Stratejisi sektörel politikaları çerçevesinde; sektörlerin rekabet gücünü artırmaya katkı
sağlayacak sektörel strateji faaliyetleri BSTB tarafından yürütülmektedir.
Bu kapsamda “Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” ve “Türkiye Makina Sektörü
Strateji Belgesi ve Eylem Planı” belgeleri 2011 yılında uygulamaya girmiştir.
Devamında “Seramik, Elektrik ve Elektronik, Kimya ve Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller” sektörlerine ait strateji belgeleri de 2012 yılının sonunda ve 2013 yılının başında farklı tarihlerde Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bunlara ek olarak; Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Türkiye Geri Dönüşüm Stratejisi
ve Türkiye Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı belgelerinin
yayımlanmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir. Öte yandan, Türkiye Gemi İnşaatı Sektörü Strateji
Belgesi ile Türkiye Gıda Sanayi Strateji Belgesi hazırlık çalışmalarına başlanmıştır.
2013–2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da sanayi başlığının altında “İmalat sanayiinde
rekabet gücünü artırmak ve dünya ihracatından daha fazla pay almak üzere yüksek katma değerli mal
üretimini artırarak yapısal dönüşümün hızlandırılması temel amaçtır” ifadesi yer almaktadır.
Ülkemizde 2014–2018 yılları arasında uygulanacak politikaları belirleyen temel doküman olan ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 02/07/2013 tarih ve 1041 sayılı kararıyla onaylanan “Onuncu Kalkınma
Planı” 06/07/2013 tarih ve 28699 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş
bulunmaktadır. Onuncu Kalkınma Planı’nda sanayinin geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması
hususlarına özel önem verilmektedir. Söz konusu Kalkınma Planında yer alan politikaların uygulanmasıyla
ülkemiz ekonomisinin sağlam bir makroekonomik temel üzerinde, dünya standartlarında üreten, değer
zincirinin daha üst basamaklarında yer alan, daha yüksek teknolojili bir ürün desenine sahip, ithalat
bağımlılığını azaltmış istikrarlı bir yapıya kavuşması hedeflenmektedir.
Onuncu Kalkınma Planında imalat sanayiinde dönüşüm başlığı altında “Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü ve dünya ihracatından aldığı payı artırmak için imalat sanayiinde dönüşümü gerçekleştirerek
yüksek katma değerli yapıya geçmek ve yüksek teknoloji sektörlerinin payını artırmak temel amaçtır”
ifadesi yer almaktadır.
Onuncu Kalkınma Planında imalat sanayiinde dönüşümün ana odakları; yenilikçilik ve firma becerileri,
bölgelerin üretime etkili katılımı, sektörler arası entegrasyon, yeşil teknoloji ve üretim ile dış pazar çeşitliliği olarak belirlenmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, ülkemiz gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) 2012
yılında %2,2’lik artışla 786,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde sanayi sektörünün ülkemiz
GSYİH’si içindeki payı ise %23,7 seviyesindedir.
2001 krizini takip eden 2002-2006 yıllarını kapsayan dönemde ortalama %7,2’lik bir büyüme performansı sergileyen Türkiye, 2007-2012 yılları arasında ortalama %3,3 seviyesinde büyüme gerçekleştirmiştir
(Hazine Müsteşarlığı, 2013).
Ülkemiz ihracatı 2002 yılında 36 milyar dolarken, 2012 yılına kadar 152,6 milyar dolara kadar yükselmiştir. 2012 yılında gerçekleştirilen ithalat miktarı ise yaklaşık 236,5 milyar tutarındadır.
148
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Şekil 6-2. Yıllara Göre İhracat Miktarı (Milyar Dolar)
180
152.6
160
140
127.4
134.5
120
105.9
100
102.1
85.7
80
60
64
73.4
47.8
40
20
113.6
36
0
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
6uH
Kaynak: SETA, 2013
149
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre 2012 yılında gerçekleştirilen ihracatın sektörel
dağılımına bakıldığında sanayi sektörü %75.31 ile ilk sırada yer almaktadır (Tablo 6-2).
Tablo 6-2. Sektörel Bazda İhracat
Sektörler
2012
(Milyar Dolar)
Pay
(%)
I. Tarım
19,158
12,61
II. Sanayi
114,37
75,31
A.Tarıma Dayalı İşlenmiş Ürünler
11,466
7,55
B.Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
17,542
11,55
C.Sanayi Mamulleri
85,361
56,21
Otomotiv Endüstrisi
19,063
12,55
Hazır Giyim ve Konfeksiyon
16,088
10,59
Çelik
15,563
10,24
Elektrik-Elektronik Makine Bilişim
11,811
7,77
Demir ve Demir Dışı Metaller
6,367
4,19
Makine ve Aksamları
5,327
3,5
İklimlendirme Sanayii
3,797
2,5
Çimento Cam Seramik ve Toprak
3,102
2,04
Mücevher
2,083
1,37
Savunma Sanayii
0,126
0,83
Gemi ve Yat
0,811
0,53
Diğer Sanayi Ürünleri
0,082
0,05
III.Madencilik
4,181
2,75
İhracatçı Birlikleri Kaydından Muaf İhracat
14,15
9,31
152
100
TOPLAM
Kaynak: SETA, 2013
Sanayi sektörü içerisindeki dağılım detaylı incelendiğinde ise, otomotiv (%12,55), hazır giyim ve
konfeksiyon (%10,59) ve çelik (%10,24) sektörleri ön plana çıkmaktadır.
Söz konusu tablo incelendiğinde geçmiş yıllara kıyasla ihraç ettiğimiz sanayi ürünlerinin niteliğindeki
ve çeşitliliğindeki artış göze çarpmaktadır.
150
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
İhracat yaptığımız bölgelere bakıldığında, AB ülkeleri toplam ihracat içindeki %38.8’lik payıyla ilk
sırada yer almaktadır (Tablo 6-3). AB ülkelerine olan ihracatımız AB’de halen etkilerini devam ettiren
ekonomik kriz nedeniyle önceki yıllara göre azalma göstermiştir. Bu süreçte yakın ve ortadoğu ülkeleriyle
olan ihracatımızda belirgin bir atış gözlemlenmektedir.
Tablo 6-3. Ülke Gruplarına Göre İhracat
Ülke Grupları
2011
2012
Değişim
Değer
Pay-(%)
Değer
Pay-(%)
(%)
134 906 869
100,0
152 560 775
100
13,1
A-AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ (AB)
62 347 441
46,2
59 240 765
38,8
-5,0
B-TÜRKİYE SERBEST BÖLGELERİ
2 544 721
1,9
2 295 409
1,5
-9,8
C-DİĞER ÜLKELER
70 014 706
51,9
91 024 601
59,7
30,0
1-Diğer Avrupa Ülkeleri
12 976 364
9,6
14 373 164
9,4
10,8
2-Afrika Ülkeleri
10 333 821
7,7
13 361 451
8,8
29,3
Kuzey Afrika Ülkeleri
6 700 805
5,0
9 448 432
6,2
41,0
Diğer Afrika Ülkeleri
3 633 016
2,7
3 913 019
2,6
7,7
3-Amerika Ülkeleri
7 925 943
5,9
9 635 644
6,3
21,6
Kuzey Amerika Ülkeleri
5 459 299
4,0
6 673 256
4,4
22,2
626 293
0,5
769 879
0,5
22,9
1 840 351
1,4
2 192 509
1,4
19,1
4-Asya Ülkeleri
38 134 133
28,3
53 058 624
34,8
39,1
Yakın ve Ortadoğu Ülkeleri
27 934 772
20,7
42 476 952
27,8
52,1
Diğer Asya Ülkeleri
10 199 361
7,6
10 581 671
6,9
3,7
5-Avustralya ve Yeni Zelanda
480 755
0,4
490 446
0,3
2,0
6-Diğer Ülkeler
163 690
0,1
105 273
0,1
-35,7
Genel Toplam
Orta Amerika ve Karayip Ülkeleri
Güney Amerika Ülkeleri
Kaynak: SETA, 2013
Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü üzere ihracatımızda son yıllarda belirgin bir artış
gerçekleşmiştir. Bununla birlikte ülkemiz halen dünya toplam ihracatı içindeki payı bakımından 2011 yılı
itibariyle 32. sırada bulunmaktadır (Tablo 6-4).
151
Tablo 6-4. 2011 Yılı İhracatında Önde Gelen Ülkeler
İHRACAT
PAY (%)
1
Çin
10,4
2
ABD
8,1
3
Almanya
8,1
4
Japonya
4,5
5
Hollanda
3,6
6
Fransa
3,3
7
Güney Kore
3,0
8
İtalya
2,9
9
Rusya
2,9
10
Belçika
2,6
32
Türkiye
0,74
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 2012
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayımlanan Küresel Rekabet Endeksi 2013-2014
Raporu’na göre Türkiye 148 ülke arasında 44. sırada yer almıştır (WEF, 2013).
Endeks 12 grupta toplanmış birbirini tamamlayan verilerin oluşturduğu üç alt endeksten yararlanılarak hesaplanmaktadır. Alt endekslerden ilki kurumsal yapı, altyapı, makroekonomik istikrar ile sağlık ve
temel eğitime ait veriler bir araya getirilerek oluşturulan temel gerekliliklerdir (üretim faktörleri odaklı
ekonomiler). İkincisi yüksek öğrenim ve hizmet içi eğitim, ürün piyasalarının etkinliği, emek piyasalarının
etkinliği, finansal piyasalarının gelişmişliği, teknolojik altyapı ve pazar büyüklüğü verilerinin bir birleşimi
olan verimlilik artırıcılar (verimlilik odaklı ekonomiler); sonuncusu ise iş dünyasının gelişmişlik düzeyi ve
inovasyon’a ait verileri kapsayan inovasyon ve çeşitlilik faktörleridir (inovasyon odaklı ekonomiler).
Bunun yanı sıra, Türkiye Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı 2013 Raporuna göre 185 ülke arasından
71. sırada yer almıştır (Dünya Bankası, 2013).
Söz konusu raporda; 185 ülke ekonomisi üzerinde, bu ülkelerin yatırım ortamını etkileyebilecek şirket
kuruluşu, vergi politikaları, istihdam, lisans alma süreci, yatırımcıların korunması gibi çeşitli göstergeleri
esas alarak karşılaştırmalı bir derecelendirme yapılmaktadır.
152
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
6.3.2. DÜNYA ÖRNEKLERİ VE AB SANAYİ POLİTİKASI
AB’ye katılım süreci ülkemizde uygulanmakta olan sanayi politikalarının tasarım ve uygulanışını doğrudan etkilemektedir. AB katılım sürecinin ülkemiz sanayisi için, kayıt dışılığın azalması, üretimde kalite,
çevre standartlarının yerleşmesi vb. gibi faydalı etkileri bulunmaktadır (TEPAV, 2007).
“2011 – 2014 Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi” Türkiye-AB Müzakereleri kapsamında hazırlanmıştır.
2003 yılı tarihli Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesinin, yenilenmiş Lizbon Stratejisi ve 9. Kalkınma Planı göz
önünde bulundurularak revize edilmesi Türkiye-AB Müzakereleri 20. Faslını oluşturan İşletme ve Sanayi
Politikası faslının teknik kapanış kriterini oluşturmuş olup, söz konusu strateji bu kapsamda 27 Ocak 2011
tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
1996’da başlayan AB ile Gümrük Birliği süreci, Türk imalat sanayisi için yeni bir sayfa açmıştır. Bu süreç, Türk imalat sanayisindeki pek çok şirket için bir yandan dünyanın en gelişmiş pazarına erişimi kayda
değer şekilde kolaylaştırırken, diğer yandan da yeni bir rekabet ortamı yaratmıştır (TEPAV, 2007).
Türkiye 2010 yılı itibariyle, Avrupa Komisyonu tarafından 25 Haziran 2008 tarihi itibariyle yürürlüğe
konan Avrupa Küçük İşletmeler Yasasına (AKİY) taraf ülkelerden biri haline gelmiştir. Ülkemiz, AKİY’e
taraf olarak söz konusu yasada yer alan 10 prensip kapsamında küçük ve orta büyüklükteki işletmeler
(KOBİ) için iş ortamını iyileştirme taahhüdü altına girmiştir.
Avrupa Komisyonu, aday ülkelerin müktesebata uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri veya bu alanda
gözlemlediği eksiklileri yıllık bazda ilerleme raporlarıyla değerlendirmektedir.
2012 yılında yayımlanan ilerleme raporunda, işletme ve sanayi politikası faslına ilişkin olarak kaydedilen değerlendirmelerde; Sanayi Stratejisinde ilk yıl için planlanan eylemlerin uygulanması bakımından
%85 oranında bir başarı kaydedildiği ancak bu zamana kadar herhangi bir etki değerlendirmesi yapılmadığı ifade edilmiştir. İlerleme raporunun sonuç kısmında; Ülkemizde, işletme ve sanayi politikası ilkeleri ve
araçları ile sektörel stratejilerin kabul edilmesi konularında ilerlemeler kaydedildiği ve bu alanda yeterli
düzeyde uyum sağlandığı belirtilmiştir(Avrupa Komisyonu, 2012).
Öte yandan, 2008 yılında başlayan Küresel Ekonomik Kriz sonrası Avrupa Birliği ekonomisinin yeniden canlandırılması ve ekonomik yapısal sorunların aşılabilmesi amacıyla “AB 2020” ismiyle 10 yıllık bir
kalkınma planı hazırlanmıştır.
AB 2020 kapsamında; 3 tematik öncelik, 5 ana hedef ve 7 temel girişim belirlenmiştir.
3 tematik öncelik:
Akıllı Büyüme: Eğitime, bilgiye ve yeniliğe dayalı bir ekonomi,
Sürdürülebilir Büyüme: Kaynakların verimli kullanıldığı, çevreye daha duyarlı ve daha rekabetçi
bir ekonomi,
Kapsayıcı Büyüme: Ekonomik ve sosyal uyumun sağlandığı ve yüksek istihdamın olduğu bir
ekonomi.
153
5 ana hedef:
İstihdam: 20-64 yaş arası nüfusun istihdam oranının %69’dan %75’e çıkarılması,
Ar-Ge/İnovasyon: AB’nin GSYİH’sindeki Ar-Ge ve inovasyona ayrılan payın, mevcut %2 oranından %3’e çıkarılması (kamu ve özel sektör toplamı),
İklim değişikliği/Enerji: Sera gazı salımının 1990 yılına kıyasla en az %20, şartlar elverişli ise
%30 oranında azaltılması, yenilenebilir enerjinin payının %20’ye yükseltilmesi ve %20 oranında
enerji verimliliği sağlanması,
Eğitim: Okulu erken bırakanların oranının %15’ten %10 seviyesine düşürülmesi, 30-34 yaş arası
yüksek öğrenim mezunu nüfus oranının %31 seviyesinden en az %40 seviyesine yükseltilmesi,
Yoksulluk/Sosyal dışlanma: 20 milyon insanın yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan kurtarılması.
7 temel girişim:
Akıllı Büyüme kapsamında; yenilikçilik birliği, gençlik hamlesi ve Avrupa için dijital gündem,
Sürdürülebilir Büyüme kapsamında; kaynakları verimli kullanan Avrupa ve küreselleşme çağı
için sanayi politikası,
Kapsayıcı Büyüme kapsamında; yeni beceriler ve işler için gündem ve yoksulluğa karşı Avrupa
platformu.
“Küreselleşme Çağı İçin Sanayi Politikası”, AB 2020 Stratejisi altında yer alan 7 temel girişimden
biridir.
Bu girişim kapsamında 2010 yılında çıkarılan “Küreselleşme çağı için bütünleştirilmiş Sanayi Politikası” başlıklı ve COM(2010)614 sayılı bildirim; Avrupa’da güçlü ve rekabetçi bir sanayinin desteklenmesi ve
sürdürülmesi yoluyla büyüme ve istihdamı artırmayı hedefleyen, daha az “karbon yoğun” ve daha yüksek
gelirli istihdamı öngören bir strateji ortaya koymaktadır.
Bahsi geçen bildirimi takiben, “Büyüme ve Ekonomik İyileşme İçin Daha Güçlü Bir Avrupa Sanayisi”
başlıklı ve COM(2012)582 final sayılı Avrupa Komisyonu Bildirimi 10 Ekim 2012 tarihinde kabul edilmiştir.
Bu bildirim Avrupa Birliği’nin yeni sanayi politikası niteliğini taşımaktadır.
Söz konusu bildirimle AB sanayi politikalarının oluşturulması sürecinde öncelik verilecek dört temel
alan belirlemiştir. Bunlar; yenilikçi teknolojilere yönelik yatırımların artırılması (ileri üretim teknolojileri,
kilit doğurgan teknolojiler, biyo temelli ürünler, sürdürülebilir yapı teknolojileri, temiz araçlar, akıllı şebekeler), pazarlara erişim (iç pazarlardaki tıkanıklıkları gidermek ve dış pazarlara açılmak), finansmana ve
sermaye piyasalarına erişimin kolaylaştırılması ve işgücü ve niteliğinin artırılmasıdır.
2008 yılında başlayan ve etkileri günümüzde de devam eden ekonomik kriz nedeniyle Avrupa Birliği
sanayisinde 3 milyon kişi işini kaybetmiş, sanayi üretiminde %10’luk bir düşüş meydana gelerek sanayi
üretiminin AB GSYİH’si içindeki payı %16 seviyesine gerilemiştir. Bu durum AB’de sanayi politikasının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.
154
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
AB halen; otomotiv, havacılık, mühendislik, uzay, kimyasallar ve tıbbi ürünler gibi stratejik sektörlerde
dünya lideri konumundadır. AB’de toplam ihracatın ve inovasyon faaliyetlerinin %80’i sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir.
Yeni sanayi politikası vasıtasıyla Avrupa Komisyonu, 2020 yılında sanayinin AB GSYİH’si içindeki payını %20’ye çıkarmak ve Avrupa sanayisinin rekabetçi yapısını muhafaza etmek amacını taşımaktadır.
Diğer taraftan, AB genelinde girişimciliği güçlendirmek amacıyla, “Girişimcilik 2020 Eylem Planı
(Entrepreneurship 2020 Action Plan)” Avrupa Komisyonu Bildirimi 9 Ocak 2013 tarihinde yayımlanmıştır.
Avrupa Birliği, Girişimcilik 2020 Eylem Planıyla yeni işletmelerin kurulmasını kolaylaştırmayı ve var
olan girişimcilerin başarıya ulaşması ve gelişmesi için çok daha destekleyici bir iş ortamı yaratılmasını
amaçlamaktadır.
Söz konusu Eylem Planını oluşturan üç ana başlık aşağıdaki gibidir:
Girişimcilik Eğitimi ve Öğretimi
Girişimcilerin Gelişip Büyüyebileceği Bir İş Ortamının Yaratılması
Rol Modeller ve Spesifik Gruplara Uzanmak
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, Güney Kore, Rusya, Brezilya, Çin ve Hindistan’ın temel
BST hedefleri aşağıdaki gibidir (OECD, 2012):
ABD
21. yy’nin insan gücünü ve araştırma altyapısını yaratmak,
Ulusal öncelikler için piyasa ve sürdürülebilir inovasyon yolu ile gerekli atılımları harekete
geçirmek,
İnovasyonun yönetimini ve koordinasyonunu geliştirmek,
Japonya
Büyük Doğu Japonya Depremi ile tahrip edilmiş ekonomik ve sosyal alt yapıyı yeniden inşa
etmek ve canlandırmak,
Japon toplumunun ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için Ar-Ge faaliyetlerinden elde
edilen getiriyi artırmak,
Hükümetin koordinasyonunu güçlendirmek,
Güney Kore
Güçlü bir inovatif KOBİ sektörü ile sürdürülebilir ve daha dengeli bir büyümeyi başarmak,
Ekonomiyi daha yeni ortaya çıkan teknoloji alanlarına doğru çeşitlendirmek,
Yeşil Ar-Ge’yi GSMH’nin %2’sine çıkarmak suretiyle yeşil büyümeyi gerçekleştirmek adına
beş yıllık kalkınma planı uygulamak,
155
Rusya
Üniversitelerin araştırma faaliyetlerini güçlendirmek ve işletmelerin inovasyon faaliyetlerini
artırmak,
Kamu sektörü tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin ticari potansiyelinden daha iyi
faydalanmak,
İnovasyon ve girişimcilik için çerçeve şartları geliştirmek,
Brezilya
Çevresel sürdürülebilirlik için temelleri geliştirmek adına inovasyonu desteklemek ve daha
düşük bir karbon ekonomisi geliştirmek,
KOBİ’leri de içeren özel sektörde teknolojik inovasyonu teşvik etmek,
Sosyal zorlukları gidermek adına inovasyonu desteklemek,
Çin
Özellikle Çinli firmalar arasında, içsel inovasyon kabiliyetini teşvik etmek,
BST için bilimsel uzmanlığı ve dünya klasında yetenekleri teşvik etmek,
Yeşil büyüme için inovasyon yapmak ve sosyal zorlukların üstesinden gelmeyi hedeflemek,
Hindistan
İklim değişikliği ile mücadele temek adına temiz ve yeşil teknolojiler geliştirmek,
Sanayide Ar-Ge’yi harekete geçirmek adına bir inovasyon sistemi tasarlamak,
Tarımda verimliliği artırmak için yoğun inovasyon teşvikleri uygulamak,
Yukarıda görüldüğü dünyanın önde gelen güçleri ve gelişmekte olan ülkeleri ekonomik performanslarını artırmak ve bu yol ile uluslararası rekabette öne geçmenin temel yolunu inovasyona odaklanmak olarak belirlemiş ve temel politika hedeflerini bu doğrultuda şekillendirmişlerdir. Diğer taraftan önümüzdeki
yıllarda kilit öneme sahip olacak “yeşil ekonomi ve teknolojileri”de politika hedefleri arasına almışlardır.
Güney Kore Örneği1
Kore harbinden sonra hızla gelişen Güney Kore, bugün hem OECD, hem de G-20 üyesidir. Savaş sonrasında ithalat ikamesine yönelik bir politika izleyen Kore, 1960’lardan sonra ihracat eksenli bir kalkınma
stratejisi izlemiştir. Girişimcilikleriyle öne çıkmış ve hükümet planlamalarına sadık aile şirketlerine (chaebol) sağlanan teşviklerle kalkınma tercih edilmiştir. 1970’lerde ağır sanayi ve kimya sanayi, 80’li yıllarda
otomotiv ve elektronik, 90’lı yıllardan itibaren ise bilişime doğru kayan bir süreç izlenmiştir. Güney Kore,
1997 yılında Asya Ekonomik Krizini aşmak ve bunu bir fırsata çevirmek için değişik stratejiler izlemiştir.
Çok büyümüş, pek çok alanda farklılaşmış, kontrol edilmesi zorlaşan ve bu halleriyle ülke ekonomisine
1
156
Yrd.Doç. Dr., Erhan ATAY’ın, “Krizden İnovasyona: Güney Kore Örneği” isimli çalışmasından özetlenmiştir.
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
yük hale gelmeye başlayan chaeboller yeniden yapılandırılmıştır. KOBİ’ler, özellikle de teknolojik araştırma
geliştirme yapmayı hedefleyen girişimci işletmeler (Venture Business) desteklenerek gelişmeleri sağlanmıştır. Hem Kore Savaşını, hem de Asya Ekonomik Krizini yaşayan Kore, krizleri fırsatlara dönüştürmeyi
başarabilmiştir.
Kore bir insan ömrüne sığdırılacak kısa bir süreçte zirai üretime endeksli bir ülke konumundan, dünyanın en büyük 15 büyük ekonomisi konumuna gelmiştir. 1962 yılından günümüze Kore ekonomisi ortalama
%8’lik bir oranla büyüyerek kişi başına düşen milli gelirini 87 dolardan 2011 yılı itibariyle 20759 dolara
yükseltmiştir.
1997’deki Asya krizini yaşamış olmasına rağmen 1999’da %10’luk bir büyüme hızını yakalamayı
başarmıştır.
1960’larda iş gücüne dayalı üretim sektöründe, 1970’lerde sermaye odaklı ağır sanayi ve kimya sektöründe ilerleyen Kore, 1997 Asya Ekonomik Krizini müteakiben bilişim teknolojilerine yönelmiştir. Kore’nin
kalkınma süreci beş bölümde incelenebilmektedir: 1) Savaş, yeniden inşa ve toprak reformu, 2) İhracat
eksenli ekonomi, 3) Ağır sanayi ve kimya sanayinin gelişimi, 4) Yapısal düzenlemeler ve liberalleşme süreci, 5) Finans sektörünün liberalleşmesi.
157
Tablo 6-5. Kore Kalkınmanın Tarihi Süreci
Japonya
işgali
(1910-1948)
Savaş, yeniden
inşa ve toprak
reform
(1950-1960)
İhracat eksenli
ekonomi
(1961-1973)
Ağır sanayi ve
kimya sanayinin
gelişimi
(1973-1979)
Yapısal düzenlemeler Finans
ve liberalleşme
sektörünün
süreci (1980-1990)
liberalleşmesi
(1990’lardan
günümüze)
- İstihdamın
%75’i tarım
sektöründe
çalışmakta.
- Toprak reformu.
- Park Chung
Hee’nin askeri
darbesi.
- 1973 yılında
yayınlanan
deklarosyonla
ağır sanayi ve
kimya sanayinin
kurulumunun
temellerinin
atılması.
- Fiyat dengesinin
oluşturulması.
- Japonya’ya
tarım ürünü
ihracı.
- 1948
Kore Harbi,
Japonlarca
inşa edilen
endüstriyel
tesislerin
yıkılması.
- Aristokrat
sınıfının sahip
olduğu toprakların - Kore Merkez
Bankası’nın Maliye
dağıtımı.
Bakanlığı’nın altında
konuşlandırılması.
- Sınıf ayrımının
kalkması.
- Faiz oranlarının
devlet tarafından
- Japonların
belirlenmesi.
sahip olduğu
işletmelerin
- Dış yardımların
Koreli girişimci
kredi olarak
iş adamlarına
belirlenen yerli
dağıtılması.
firmalara verilmesi.
- Amerika’nın
dış yardımları
ile yeniden
yapılandırma
projelerinin
gerçekleştirilmesi.
- Hangi şirketlerin
hangi sektörlerde
çalışması
gerektiğinin tayini.
(Selektif sanayi
politikası)
- Dış pazarda
ihracat imkânlarını
araştırmak
amacıyla Kore
Ticaret Promosyon
Ajansı’nın (KOTRA)
kurulması ve
yurt dışında
teşkilatlandırılması.
- Chaebol’ler için
vergi indirimleri.
- Pazarın
liberalleştirilmesi.
-İthalat kotalarının
kaldırılması.
-Bankaların
özelleştirilmesi.
-Yeni finansal
- Birçok sektöre
kurumların tesisi.
yönelik ararştırma
-Faiz oranlarının
enstitülerinin
arttırılması.
kurulması.
-Ağır sanayi ve
kimya sanayine olan
kredi aktarımları
durdurulması.
-Chaebol’ler arasında
kartelleşmeyi ve
fiyat sabitlemeyi
engelleyecek
önlemlerin alınması.
- Teknolojik
inovasyona
destek verilmesi.
- Eğitim
sistemin yeniden
yapılandırılması.
- Alt yapının
güçlendirilmesi.
- Dünya ile
entegrasyon
sağlanması.
- Yabancı
yatırımcıya
kolaylıklar
sağlanması.
- Endüstriye ve
-Ar-Ge ve teknolojik
genel yaşama
projelerin teşvikine
dair altyapıyı
yönelik düzenlemelere
güçlendirici,
gidilmesi.
teknoloji ve
eğitim odaklı
-KOBİ’lerin
politikalar
desteklenmesine
uygulanması.
yönelik politikalar
izlenmesi.
-Chaebol’lerin,
hızla farklılaşması
ve pek çok alanda
faaliyet göstermeye
başlaması.
158
- 1992 yılında
yapılan
demokratik
seçimlerle Kim
Yong Sam devlet
başkanı olması.
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Tablo 6-6. Kore’nin İhraç Ürünlerinin Yıllara Göre Farklılaşması
Sıra
1980
1990
2000
2007
1
Konfeksiyon
Konfeksiyon
Yarı İletkenler
Otomotiv
2
Demir Çelik
Yarı İletkenler
Otomotiv
Yarı İletkenler
3
Gemi Yapımı
Ayakkabı
Gemi Yapımı
Telekomünikasyon
4
Sentetik Fiber
Gemi Yapımı
Cep Telefonu
Gemi Yapımı
5
Ses Aletleri
Video Donanımları
Sentetik Fiber
Petrol Ürünleri
6
Araba Lastiği
Demir ve Çelik
Otomotiv Yedek Parça
Tv Ekranı
7
Ağaç Ürünleri
Sentetik Fiber
Tv Ekranı
Araba Parçaları
8
Diğer ürünler
Bilgisayarlar
Telekomünikasyon
Bilgisayarlar
9
Yarı İletkenler
Ses Aletleri
Bilgisayarlar
Görsel Donanım Aletleri
10
Video
Otomotiv
Renkli Televizyon
Elektronik Ürünler
6.3.3. 2023 HEDEFLERİNE ULAŞMADA SANAYİNİN OYNAYACAĞI ROL
Ülkemizin 2023 yılında;
Dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmek
Milli geliri 2 trilyon dolara yükseltmek
500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmek
Kişi başına düşen geliri 25 bin dolar seviyesine çıkarmak
İşsizlik oranını yüzde 5’e indirmek
Enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirmek
Ar-Ge harcaması/GSYİH oranını %3’e çıkarmak
Özel sektör Ar-Ge harcaması/GSYİH oranını %2’ye çıkarmak
Araştırmacı sayısını 300 bine çıkarmak
Özel Sektör araştırmacı sayısını 180 bine çıkarmak
gibi hedefleri bulunmaktadır.
Bu hedeflere 2023’te ya da 2023’ü izleyen yıllarda ulaşabilmek için uluslararası rekabet gücü yüksek
bir imalat sanayine ihtiyaç duyulmaktadır.
Üretim yapan şirketlerin teknolojilerini ve inovasyon hızlarını artırmaları ve üniversite – sanayi işbirliğinin kurumsallaşması ülkemizin 2023 hedeflerine yaklaşmasında önemli rol oynayacaktır.
159
6.3.4. BİLİM VE TEKNOLOJİ ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİNİN ÖNEMİ
Ülkemizin bilim, teknoloji ve yenilik konularındaki vizyonunu, önceliklerini ve ana hedeflerini içeren
temel strateji belgesi olan 2011 - 2016 Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’nin (UBTYS) vizyonu
“Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere
dönüştürebilen Türkiye” olarak belirlenmiştir.
Söz konusu strateji kapsamında 3 yatay eksenli, 6 da dikey eksenli stratejik amaç belirlenmiştir (Şekil
6-3).
Şekil 6-3.
UBTYS 2011-2016’nın Stratejik Çerçevesi
Ar-Ge ve yenilik
kapasitemizin güçlü
olduğu alanlarda hedef odaklı
yaklaşımlar
Otomotiv
Makina İmalat
BİT
İvme Kazanmamız
gereken alanlarda
ihtiyaç odaklı
yaklaşımlar
Savunma Uzay
Enerji
Su
Tabandan yukarı yaklaşımlar
(temel uygulamalı ve öncül
araştırmalar dahil)
Gıda
BTY İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
(BTY İnsan, kaynakları ve toplumun stratejik yönelik etkinleştirilmesi)
Araştırma Sonuçlarının Ticari Ürün ve Hizmete Dönüşümünün Teşviki
(Araştırma sonuçlarının yeni ürün, süreç ve hizmetlerin ekonomide katma değer yaratması)
Çok Ortaklı ve Çok Disiplinli Ar-Ge İşbirliği Kültürünün Yaygınlaştırılması
(Sistem etkileşimlerinin sektörler ve disiplinler arası yöne çekilmesi)
Ulusal Yenilik Sistemi İçerisindeki KOBİ’lerin Rolünün Güçlendirilmesi
(Daha çok KOBİ’nin Ar-Ge ve yenilik yapanlar halkasına eklenmesi)
Araştırma Altyapılarının TARAL’ın Bilgi Üretme Gücüane Katkısının Artırılması
(Mevcut ve yeni araştırma altyapılarının stratejik yaklaşıma taban oluşturma)
Ülkemizin Çıkarları Doğrultusunda Uluslararası BTY İşbirliklerin Etkinleştirilmesi
(Uluslararası BTY işbirliklerinin stratejik yaklaşımı desteklemesi)
160
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
Güçlü bir bilim ve teknoloji altyapısı uluslararası rekabet gücü yüksek bir imalat sanayisi için en önemli
şartlardan biridir. Ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısı özellikle son yıllarda yapılan atılımlarla hızla gelişiyor olmakla birlikte gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında istenen seviyede değildir.
Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2000 yılında %0.48’den, 2010 yılında %0.84’e
çıkmıştır. Ar-Ge harcamalarında önemli bir sıçrama görülmekle birlikte, bu rakam gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında düşük kalmaktadır. Bazı gelişmiş ülkelerin Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payları
aşağıdaki gibidir (Dünya Bankası, 2013):
ABD %2.90
Almanya %2.82
Fransa %2.25
Güney Kore %3.74
İngiltere %1.76
İsveç %3.40
Japonya %3.36
Sanayinin rekabet gücünün artırılması açısından eğitim ve insan kaynağının önemi ortadadır. Ar-Ge
ve inovasyona dayalı bir ekonomik büyüme için Ar-Ge personeli ve teknik eğitim verenlerin hem sayılarının artırılması hem de kalitelerinin yükseltilmesi hayati önem taşımaktadır (TEPAV, 2007).
Yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki payına baktığımızda 2011 yılında gerçekleştirilen yaklaşık 135
milyar dolarlık ihracatın yalnızca %2’sinin yüksek teknolojili ürünler tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Bu rakam gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında yine çok düşük kalmaktadır (Dünya Bankası, 2013):
ABD %18
Almanya %15
Fransa %24
Güney Kore %26
İngiltere %21
İsveç %13
Japonya %17
Türk şirketlerinin başlıca teknoloji edinme yollarına bakıldığında şirketlerin büyük çoğunluğunun yeni
makine ve ekipman ithalatı yoluyla teknolojiye ulaşmakta oldukları görülmektedir. Ar-Ge faaliyetleri, kilit
eleman istihdamı, tedarikçilerle anlaşmalar ve lisans alımı gibi diğer ülkelerde sıkça başvurulan teknoloji
edinme yolları göreceli olarak daha az kullanılmaktadır (TEPAV, 2007).
Bunların yanı sıra bazı çalışmalar gerçekleştirilmekle birlikte ülkemizde etkin bir üniversite-sanayi
işbirliği mekanizması bulunmamaktadır.
161
6.3.5. TÜRKİYE’DE YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ ÇALIŞMALARI
Yatırımcıların; yatırım yeri kararında, ülkedeki makroekonomik koşullar, ekonomik ve politik istikrar,
altyapı koşulları, işgücü ve stratejik konum gibi pek çok faktör rol oynamaktadır. Yatırımcılar, yatırım kararını verirken tüm bu faktörleri göz önüne alarak geniş bir bakış açısı ile uzun vade içinde karar vermektedir. Türkiye de gerek stratejik konumu, gerekse genç, dinamik ve nitelikli işgücü, kaynaklarının çeşitliliği,
yatırımcılarının hayatını kolaylaştıracak reform uygulamaları ve kamu-özel sektör arasında tesis edilen
diyalog ortamı sayesinde, yatırımcılar için önemli olan unsurları öncelikli olarak ele alınmasını sağlamaktadır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımların öngörülen stratejiler çerçevesinde teşvik edilmesi
birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Çalışmaları
Türkiye’de yatırım ortamını iyileştirme çalışmaları, 11 Aralık 2001 tarihli ve 2001/10 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile kabul edilen “Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) bünyesinde yürütülmektedir.
Türkiye’deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının rekabet gücünü
artıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek ve işletme dönemi de dahil olmak üzere yatırımın her safhasında, ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm
üretmek amacını taşıyan YOİKK’in yapısı, ekonominin değişen yapısı ve özel sektörün önerileri doğrultusunda 2012 yılının Ocak ayında yeniden düzenlenmiştir.
Bu kapsamda, YOİKK, bünyesinde bulunan ve yatırım ortamını doğrudan ilgilendiren 10 Teknik Komite aracılığıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Şirket İşlemleri ve Kurumsal Yönetim, İstihdam, GİTES ve
Sektörel Lisanslar, Yatırım Yeri, Çevre ve İmar İzinleri, Vergi ve Teşvikler, Dış Ticaret ve Gümrükler, Fikri,
Sınai Mülkiyet Hakları ve Ar-Ge, Yatırım Ortamı Mevzuatı ve Hukuksal Süreçler, Finansmana Erişim ve
Altyapı başlıklarında oluşturulan Teknik Komitelerin başkanlıkları ilgili bakanlıkların Müsteşar Yardımcıları
tarafından yürütülmektedir.
YOİKK Teknik komiteleri faaliyetlerini, yıllık eylem planları çerçevesinde sürdürmekte olup 49 maddeden oluşan 2013-2014 yılı Eylem Planı, 17 Temmuz 2013 tarihinde kamuoyuna duyurulmuştur.
YOİKK’te yer alan özel sektör temsilcisi kuruluşları (TOBB, TİM, TÜSİAD, YASED) aracılığıyla yatırım
ortamına ilişkin iyileştirilmesinde fayda gördükleri hususlar, önceliklendirilerek YOİKK gündemine taşımakta ve bu öneriler, YOİKK Teknik Komite çalışma takviminin temelini oluşturan Eylem Planlarının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca, ülkemizin rekabet gücünün artırılması amacıyla diğer ülke iyi uygulamaları da
detaylı olarak incelenmekte ve bu doğrultuda faydalı olacağı değerlendirilen hususlar, politika oluşturulması sürecinde öncelikli olarak dikkate alınmaktadır.
Yatırım Teşvik Programı
Türkiye’nin son yıllarda sahip olduğu yüksek ekonomik performansının sürdürülebilir hale getirilmesi,
yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikaları arasında bütünlüğün sağlanması, ülkemizde ihtiyaç duyulan hammadde ve ara maddelerin üretilmesi ve emek-yoğun teknolojiden bilgi-yoğun teknolojiye doğru
geçişin sağlanması amacıyla oluşturulan ve ülkemizin üretim yapısının yeniden şekillendirilmesi amacıyla
genel, bölgesel, büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik yatırımların teşvikinden oluşan dört temel bileşene
sahip yeni teşvik sistemi oluşturulmuştur. Bu doğrultuda hazırlanan Karar, 19 Haziran 2012 tarihinde ve
Tebliğ ise 20 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Karar’da yer alan destek
oranlarıyla ilgili değişiklikler ise 13 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
162
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
6.4. SORUN ALANLARI
163
164
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
6.5. TAVSİYE KARARLARI
165
166
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
167
168
6 NO’LU KOMİSYON RAPORU
169
KAYNAKÇA
5746 sayılı Kanun. (2008). Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun.
Bedir, A. (2012).Uluslararası Rekabet Gücü Kavramsal Çerçevesinde Türkiye İmalat Sanayii Sektörlerinin Rekabet
Etme Biçimleri Ve Uygun Politika Önerisi. Gazi Üniversitesi.
CAN, F.Türkiye’de Ar-Ge Faaliyetlerine Yönelik Destekler.
Canny, A. (2004). What employers want and what employers do: Cumbrian employers’ recruitment, assessment
and provision of education/learning opportunities for their young workers. Journal of Education and Work,
17(4), 495-513.
Curtis, D. D. (2003). Assessing Employability Skills: the Case of Problem-Solving, The Sixth Australian VET
Research Association Conference: The Changing Face of VET, Australia.
ÇELEBİ, A., & KAHRİMAN, H. (2011). Avrupa Birliği Ülkeleri ve Türkiye’de. Maliye, 33-60.
Deane, P. (1965). İlk Sanayi İnkılâbı (3.Baskı). (T. Güran, Çev.). Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2007). Dokuzuncu Kalkınma Planı. Ankara: Devlet Planlama
Teşkilatı.
Dinçer, G. (2008). Hizmetler sektörünün gelişimi: Türkiye üzerine bir değerlendirme, Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
DPT (2007). Dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013). Devlet Yardımları Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2007).
Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı.
DPT (2007). Dokuzuncu kalkınma planı (2007-2013). İşgücü piyasası özel ihtisas komisyonu raporu. Ankara:
Devlet Planlama Teşkilatı.
Dünya Bankası, http://www.doingbusiness.org/~/media/GIAWB/Doing%20Business/Documents/Annual-Reports/English/DB13-full-report.pdf http://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS http://data.
worldbank.org/indicator/TX.VAL.TECH.MF.ZS
Dünya Ekonomik Forumu, http://www.weforum.org/reports/global-competitiveness-report-2013-2014
EMEK, U. (2006). AVRUPA BİRLİĞİNDE ŞİRKET KURTARMA VE YENİDEN YAPILANDIRMA YARDIMLARI. Ankara:
TEPAV.
EMEK, U. (2006). Avrupa Birliğinde Şirket Kurtarma ve Yeniden Yapılandırma Yardımları. Ankara: TEPAV.
EU. (2012, Aralık). Facts and figures on State aid in the EU Member States. Brüksel. EU: http://ec.europa.eu/competition/state_aid/studies_reports/2012_autumn_working_paper_en.pdf adresinden alınmıştır
GÖKMEN, S., & KARTALOĞLU, E. (2012). Yeni Teşvik Sistemi.
Gül, E., Ekinci, A. ve Konya, S. (2009). Türkiye’de istihdam politikaları: Yapısal bir analiz. Bursa: Ekin Basım Yayım.
Güneş, Y. (2007). Enflasyon hedeflemesi ve Türkiye deneyimi, Yüksek Lisans Tezi. Maltepe Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Gür, B. S., Özoğlu, M., Akgeyik, T., Çetinkaya, E., Karagöl, E.T., Öztürk, M., Biçerli, M. K., Açıkgöz, Ö., Özer, M., Özhan,
T., Çelik, Z. (2012). Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi. SETA Yayınları, Ankara
Güven, Y. (2008). Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Analizi ve
Ekonomik Kalkınmaya Etkisi. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi. 75-97.
Hansen, R. S. and Hansen, K. (2012). What Do Employers Really Want? Top Skills And Values Employers Seek From
Job-Seekers, Quintessential Careers. www. QuintCareers.com.
172
KAYNAKÇA
Hazine Müsteşarlığı. http://hazine.gov.tr/File/?path=ROOT%2fDocuments%2fGenel+%C4%B0%C3%A7erik%2fEk
onomi_Sunumu.pdf
İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2013, Temmuz 4). Onuncu Kalkınma Planı. Ankara:
Kalkınma Bakanlığı.
İmalat Sanayiinde Dönüşüm Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (2013, Temmuz 4). Onuncu Kalkınma Planı. Ankara:
Kalkınma Bakanlığı.
İŞKUR. (2009). Türkiye geneli 2009 yılı I. Dönem işgücü piyasası araştırması sonuç raporu. Ankara: Türkiye İş Kurumu. http://www.iskur.gov.tr/
İŞKUR. (2013). 2012 Yılı İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları Genel Raporu.
İTO. (2006). İş dünyasının ihtiyaçları ve işgücü arzı karşısında mesleki eğitimimiz. İş dünyasının mesleki eğitime
bakışı araştırması. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası.
Kalkınma Bakanlığı. (2006). Dokuzuncu Kalkınma Planı Bilim ve Teknoloji Özel İhtisas Grubu Raporu. Ankara:
Kalkınma Bakanlığı.
Karagöl, E. ve Akgeyik, T. (2010). Türkiye’de İstihdam Durumu: Genel Eğilimler, SETA Analiz (21).
Karamanoğlu, H. S. (2006). Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması. Planlama Uzmanlığı Tezi. Devlet Planlama Teşkilatı.
KARAOSMANOĞLU, H. S. (2006, Temmuz). Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Uygulaması. Planlama Uzmanlığı
Tezi. Devlet Planlama Teşkilatı.
Kepenek, Y., Yentürk, N. (2010), Türkiye ekonomisi (İstanbul: Remzi Kitabevi).
Kesici, M. R. (2010). Türkiye Ekonomisinin Yüksek Büyüme Evresinde İstihdam ve İşsizlik, İş,Güç, Endüstri İlişkileri
ve İnsan Kaynakları Dergisi, 12 (3), 7-26.
Kol, E. N. (2007). 2001 güçlü ekonomiye geçiş programı ve istihdam üzerine etkileri, Yüksek Lisans Tezi . Selçuk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya.
Kökçü, H. B. (2007). Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyümeye etkisi ve Türkiye uygulaması (1987-2006),
Yüksek Lisans Tezi. Osman Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eskişehir.
Martin, S. J. (2009). Instructional Alignment of Workplace Readiness Skills in Career and Technical Education.
Doctoral Dissertation, Old Dominion University, Virginia.
MESS. (2004). MESS Üyelerinde Mavi Nitelikli İşgücü İhtiyacı, MESS Araştırma Yayınları, Yayın No: 436, İstanbul:
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası.
Mobley, Carolyn Darlene P. (1998). North Carolina Employers’ Perceptions Of Essential Skills For Entry-Level Employment Of High School Graduates, Ph.D Thesis, East Caroline University.
OECD (2012) Ar-Ge İstatistikleri , OECD Web Sitesi. 11.07.2013 http://www.oecd.org/innovation/inno/researchanddevelopmentstatisticsrds.htm
Pack. H; Saggi. K. (2006) Industrial Policy. (1.Baskı) World Bank Publication
Psacharopoulos, G. and Schlotter, M. (2009). Skills for employability, economic growth and innovation:Monitoring
the relevance of education and training systems, Analytical Report for the European Commission, Germany.
Resmi Gazete (2013). “2013-2014 Eğitim ve Öğretim Yılında Organize Sanayi Bölgelerindeki Özel Mesleki ve Teknik
Eğitim Okullarında Öğrenim Gören Öğrenciler İçin Eğitim ve Öğretim Desteği Verilmesine İlişkin Tebliğ”
173
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (2010). Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi 2011–2014 (AB Üyeliğine Doğru). Ankara: Presmat Matbaa.
Sanguinetti, J. (2004). Generic skills for employability: Educational colonisation or educational opportunity?, Generic Skills Paper for Australian Association for Research in Education.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı. http://file.setav.org/Files/Pdf/20130206115810_perspektif_14.
pdf
Şenses, F. ve Taymaz, E. (2003). Unutulan bir toplumsal amaç: Sanayileşme ne oluyor? Ne olmalı?. Orta Doğu
Teknik Üniversitesi, Economic Research Center. Ankara).
T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). 10. Kalkınma Planı (2014-2018). Ankara
TEPAV http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271230091r8142.Turkiye_nin_Rekabet_Gucu_icin_Sanayi_Politikasi_Cercevesi.pdf
TEPAV. (2007). High education and labor market in Turkey, Ankara: Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı.
TÜBİTAK. (2004). Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesi. Ankara: TÜBİTAK.
TÜBİTAK. (2010). Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016. Ankara: TÜBİTAK.
TÜBİTAK. (2012). BTY İstatistikleri ,TUBİTAK Web Sitesi. 11.07.2013 http://www.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/politikalar/icerik-bty-istatistikleri
TÜİK (2012) Ar-Ge Faaliyetleri İstatistikleri, TÜİK Web Sitesi. 11.07.2013. http://www.TÜİK.gov.tr/UstMenu.
do?metod=temelist
TÜİK. (2012). Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi 2011 yılı sonuçları. Haber Bülteni, Sayı: 10736. http://www.TÜİK.gov.
tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736
Türkiye İstatistik Kurumu. http://www.TÜİK.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1500
Warwick, K. (2012). Introduction. 03 Eylül 2012. Expert Group on Industrial Policy Evaluation, Paris.
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu. http://www.yoikk.gov.tr/
Yatırım Teşvik Programı. http://www.tesvik.gov.tr/index.cfm?sayfa=36BAAD6C-A45A-7786-8BFA766F86EA3E34
Yeni Teşvik Sistemi. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı.
Yentürk, N. (2008), Körlerin yürüyüşü: Türkiye ekonomisi ve 1990 sonrası krizler, http://www.obarsiv.com/pdf/
NurhanYenturk_NB.pdf
Yeung, A. S. (2007). Generic Capabilities for Lifelong Education: Conceptualization and Construct Validity, Paper
presented at the Australian Association for Research in Education, Fremantle, Kasım 2007.
174

Benzer belgeler