pdf - WINGS

Transkript

pdf - WINGS
Cape Town
Burası artık dünyanın bir ucu. Sırtınızı dünyaya ve dağlara döndüğünüzde
önünüzde sadece okyanus uzanıyor. Öyle bir noktada duruyorsunuz ki tüm
kıtalar ve şehirler arkanızda kalmış. Haliyle iş, ofis, faturalar ve diğer tüm
yükümlülükler de orada kaldı. Siz istemediğiniz sürece bulunamayacağınız
bir yerdesiniz. Cape Town hayatın tadını çıkarmak, toprakla, denizle
uğraşmak, keyif yapmak için yaşayan, bu bohem hayatın hülyalı âleminde
tarihini hatırlamayı önemseyen bir şehir. Bu yüzden de adrenalin
bağımlılarına, tarih meraklılarına, kumsalda tembellik yapma delilerine ve
particilere, sporculara, sanatçılara kısaca herkese dokunabilen bir şehir.
Büyük bir ailenin birbirinden farklı üyelerinin kurduğu bir şehir sanki. O
yüzden de evinizde gibi değil, keşke burası benim evim olsa diye
hissedeceğiniz bir şehir.
>>NEREDE KALMALI
En İyiler
 Ellerman House:Cape Town’da Fransız rivierası şıklığı, lüksü ve
konforu sunuyor. Modern, rahat ve insanın içini açan bir ruh haline
sahip bir yandan da. Çok geniş bir sanat koleksiyonları var. Hatta bir
de galeri açmışlar. Otelin içinde pek çok sanat eseri görmek mümkün.
Ellerman Concierge servisleriyle de iddialılar. Restoranda füzyon
1
Cape Town
Afrika mutfağı ve Güney Amerika şarapları sunuluyor. Otelin havuzu,
spası ve spor salonu da hazır bulunuyor.
 Pod Hotel:Tek kelimeyle cool. Şehrin içinde çok hip bir duruşu var.
Bir yandan da önünde uzanan kumsalın verdiği rahatlık hissiyle
yayılmış, masif bir hali var. Mekân tasarımında taş, mermer ve ahşap
malzeme kullanılmış. Sanki bu malzemeleri kesmişler, biraz
düzleştirmişler ve o halleriyle kullanmışlar. Bir yandan çok doğal ve
el değmemiş gibi, bir yandan da özenle işlenmiş gibi bir görüntü
yakalanmış. İşte bu hali onu az biraz gizemli ve çokça cool yapıyor.
 One & Only:Upuzun gösterişli binası ve önünde süzülen palmiye
ağaçlarıyla kaçırmanıza imkân yok. Mutlaka sizi de cezbedecek.
Klasik, modern ve son derece şık. Restoran, ünlü Şef Nobuyuki
Matsuhisa’ya, nam-ı diğer Nobu’ya teslim edilmiş. Nobu, Nobu’da
Japon mutfağından şiir yazıyor. Güney Amerika’nın sevilen
şeflerinden Reuben Riffel ise Reuben’s isimli bir brasserie’yle yerini
almış. Spa’sı ise otele köprüyle bağlanan yapay bir adacık üzerine
kurulmuş. Bir anda şehirden de otelden de uzaklaşmanızı sağlıyor.
 Cape Grace:Rustik ve masalsı bir havası var. Bu hava en çok da
odalarda kendini belli ediyor. Her birinin hayalperest ve romantik bir
ruhu var. Signal Restaurant aynı rustik çizgide devam ediyor. Menü
Güney Afrika ağırlıklı ve mevsime göre değişiyor. Şarap ve viski
mahzenleri ve tadım olanakları da otelin dikkat çeken özelliklerinden
biri.
 12 Apostles:Yalnızca spa mı, helikopter sahası, özel sinema salonu,
güvenli “bayan yanı” odalar ve spor yoldaşları ayarlamasıyla “beni
2
Cape Town
seç, beni seç” diye bağırıyor adeta. Neleri de düşünmüşler! Dışarıdan
sarayı andıran görüntüsü ve gene sarayımsı dekoruyla bu hizmetler
birleşince, insan bir otel odası kadar alanda bile olsa kendini
kral/kraliçe ilan etmemek için zor tutuyor. Restoranı Azure ise
manzarasıyla akıllara kazınıyor. Menüde deniz ürünleri ve vejetaryen
seçenekler bulunuyor. Burada kalmıyor olsanız bile, restoranı bahane
ederek şöyle bir kolaçan edebilirsiniz etrafı.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 Beaumont House:Evcilik oynamaktan ve burada yaşamayı hayal
etmekten kendinizi alamayacaksınız. Şehrin biraz dışında ama çok
yakınında, rüyalardan kaçmış bir ev. Hem çok Fransız, hem çok New
York’lu, hem çok klasik ve vintage hem de oldukça çağdaş. Her şey
ya siyah ya da beyaz ve tonları. Renk skalası, bu tabloya ferah ve taze
bir his de katıyor. Yalnızca beş odası var. Ne yapın edin kapın bir
tane. Yakınlarda golf, rugby ve kriket oynayabileceğiniz yerler, at
yarışı izleyebileceğiniz, balina ve penguenleri seyredebileceğiniz
yerler var. Şehrin çok içinde olmasa da tam bir Cape Town deneyimi
yaşayabilmeniz için konsierj servisi gezilerinizi ayarlıyor.
 Rodwell House:Şehrin lüks ve butik otelleri arasında geleneksel
çizgilere en çok yer veren Rodwell olsa gerek. Buna rağmen hiç de
yabancı gelmiyor insana. 9 süiti bulunuyor. Hepsi de çağdaş ve
3
Cape Town
minimal çizgilere sahip. Akşama BBQ restorana ve gün boyu da
Titanium Bistro’ya bekliyorlar. Ama esas bomba şimdi geliyor: şef
sizi mutfağına bekliyor. Chef’s Table’da şefin ufak bir mutfakta
gözünüzün önünde hazırladığı tadım menüsünü, doğrudan şefin
elinden yeme fırsatını yakalıyorsunuz. Otel mahzeniyle de oldukça
iddialı ve şarap tadım aktiviteleri sunuyor.
 Welgelegen:Birbirine ufak bir avlu ve havuzla bağlanan iki evden
oluşuyor. Viktoryen ve rustik bir şıklığı var. Şöminesi, ışıklı ferah
odalarıyla huzur verici bir ortamı var. Otelin spa’yı misafirlerini
şımartmak için kullanmak gibi kötü bir huyu var. Eğer bu spa
hipnozundan uyanabilirseniz otelin etrafını keşfe çıkabilirsiniz.
Akşamüstü De Waterkant’ta veya Café Maxim’de bir şeyler
atıştırabilirsiniz.
 Cape Cadogan:Cadogan, bahçe içinde otel haline getirilmiş şirin
evlerden biri. Ancak bir butik otelden çok lüks otel görünümünde. Bu
görüntüyü hizmet anlayışında da bozmamışlar. Ve ortaya bu butik
demeye bin şahit isteyen hem lüks hem şirin otel çıkmış. Otelin bir
restoranı yok ama misafirlerini şehre başıboş bir şekilde salmıyor.
Uzun bir restoran, kafe, sanat galerisi ve butik önerileri listesiyle gün
boyu sizinle birlikte dolaşıyor.
>>NEREDE YEMELİ
4
Cape Town
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
 Dear Me:Dear Me, şehrin en sevimli brasserie’si. Taş duvarları, ahşap
masaları ve sandalyeleri var. Bazı köşelere vintage koltuklar
koymuşlar. Gurme brasserie mutfağını ve menüsünü sevimli ve rahat
bir kafe ortamıyla buluşturmuşlar. Hem öğlen hem akşam
gidilebilecek zevkli bir yer.
 Hemelhuijs:Yemek tutkusu olan bir ekibin yarattığı, şehrin
merkezinde yeni sayılabilecek bir mekân. Şehrin koşturmacasının
aksine sakin ve rahat bir ortamda öğle yemeği yemek için ideal bir
yer. Hayallerini ve tecrübelerini menülerine yansıtmışlar, yeniliklere
açık olup deneyimlemek isteyenler mutlaka denemeli.
 Royal Eatry:Şehirdeki en iyi hamburgerci dersek abartmış olmayız.
Elliye yakın hamburger çeşidi ile oldukça iddialılar. Üç ayrı gramajda
hazırladıkları hamburgerlerin haricinde vejetaryenler için de soya ve
mercimekten yapılmış burger alternatifleri bulunuyor. Yemeğinizi
beklerken duvarları süsleyen şapkaları, kemanları ve nota sayfalarını
inceleyebilirsiniz.
 Harbour House:İsminden de anlaşılabileceği gibi Kalk Bay
limanındaki bu restoran misafirlerine bir teknede ağırlanıyormuş hissi
yaşatıyor. Bembeyaz dekorasyonu lacivert gemicilik aksesuarlarıyla
renklendirilmiş. Taze deniz mahsulleri, balık ve hatta sushi çeşitleri
olan menüsünde özellikle beyaz şarap seçenekleri oldukça zengin.
5
Cape Town
Akşam Yemeği İçin En İyi Adresler
 La Colombe:Dünyanın en iyi 50 restoranı listesinde 12. sıraya
yerleşmiş bir restoran. Oralara kadar gidip de görmeden dönmek
olmaz. Dekoru ve ambiyansında fazla bir orijinallik yok aslında. Ama
bir üzüm ve şarap çiftliğinde bulunuyor olması zaten başlı başına hoş
bir ortam yaratıyor. Bu listedeki yerini de tamamen mutfağının
başarısıyla kazandığından emin olabilirsiniz.
 Beluga:100 yıllık bir binada 2006 yılından beri hizmet veriyorlar.
Açıldıklarından beri şehrin en gözde restoranlarından biri. Menüde
deniz ürünleri, Asya tapasları ve sushiyle ön plana çıkıyor. Kokteylleri
de pek meşhur. Üstelik bazılarında düşük kalori seçeneği sunuyorlar.
 Round House Restaurant:Coğrafi keşifler esnasında keşfedilmiş
noktalardan birinde bulunuyor. Bir yamacın ortalarında durmuş, aşağı,
okyanusa doğru bakıyor. Yusyuvarlak rotond gibi bir yapı. Her şey
beyaz, kristal, saf ve temiz görünüyor. Düğün organizasyonları için
çokça tercih edilmesinin sebebi de bu herhalde. Menüde Fransız
mutfağına çağdaş bir yorum getirmişler. Her tabak yerli üreticilerden
alınan ürünlerle yapılıyor.
 Babel Restaurant:Restoran, kolonileşme zamanında kurulmuş bir
çiftlik otelin restoranı. Haliyle burada yetişen ürünlerin çoğu
restoranda kullanılıyor ve geniş bir vejetaryen menüye sahip. Et
yemekleri menüde yer almıyor ancak restorana asılan duyuru
6
Cape Town
tahtasından öğrenebiliyorsunuz. Rustik dekoru, doğallığı ve
mutfaktaki maharetiyle Babel, kapısından her gireni mest ediyor.
 Den Anker:Şehrin merkezinde, deniz kabuklularının da merkezi bir
adres. Okyanusun hemen kenarında aynı zamanda. Restorana
teknemsi bir dekor yapılmış. Ama dışarıdaki masalara oturmak daha
havalı. Tabii yer bulabilirseniz… Özellikle hafta sonları çok kalabalık
oluyor. Dünya jet sosyetesinin pek boş bırakmadığı bir yer.
 Test Kitchen:Genç bir şef olan Luke Dale-Roberts’ın kendisi gibi
genç ve cool ekibinin restoranı. Uzun masif barı, yüksek tavanları ve
ferah mekân kullanımıyla şehrin dikkat çekici restoranlarından biri.
Öğle, akşam, tadım ve vejetaryen menüleri bulunuyor. Fransız
mutfağının çağdaş ve kendilerine has bir yorumunu sunuyorlar.
Atıştırın
 Mount Nelson Hotel:Mount Nelson akşamüstü çayları için, hamurlar
açıyor, kremalar pişiriyor, bir hamaratlık, bir hamaratlık sormayın
gitsin. Sonuçta ortaya tek lokmalık sandviçler, tartlar, kekler çıkıyor.
Aralarında kaçırmamanız gereken özel bir tane var. O da melktert adlı
bir Afrika tatlısı. Yanında da otelin Darjeeling, Kenya, Assam,
Keemun, Yunnan, Ceylon çaylarından hazırladığı özel karışımından
çayı da mideye indirdiniz mi değmesinler keyfinize.
7
Cape Town
 Yourstruly:Şehrin en cool ve en hip kafesi. Modern ve cool bir dekoru
var. Menü kara tahtalara yazılmış, çıplak ampuller sarkıtılmış
tavandan, minik teneke kovalara yeşil bitkiler yerleştirilmiş.
Sandviçleri ve kahvesi müt-hiş.
 Charly’s Bakery:Charly bir aile işletmesi. Butik pastaları ve
tatlılarıyla meşhurlar. Tiramisu ve çikolatalı pastası sizi daha ilk
çataldan başka bir boyuta taşıyor.
>>GECE
KUŞLARINA
 Café Caprice:Gün boyunca yemek yemeye gelebileceğiniz bir yer
aslında. Ancak güneş batmaya başladıktan sonra kalabalıklaşıyor. O
saatlerde manzarası muhteşem oluyor. Güneş alçaldıkça bir ‘çalsın
DJ’ler, aksın kokteyller’ modu virüs gibi yayılıyor ortalığa.
 St Yves: St Yves, bir beach club. Güneş battıktan sonra havalı
verandasındaki localar dolup taşmaya başlıyor. Arka arkaya ünlü
DJ’ler çıkıyor, zaman zaman özel partiler düzenleniyor. Aman kokteyl
ve şampanya dışında bir içecekle görünmeyin!
 Bascule Whiskey Bar and Wine Cellar:Bascule, Cape Grace otelin
içinde bulunuyor. Burayı ayrıca tanıtmak gerektiğini düşündüğümüz
için işte bir kez daha yazıyoruz. Şarap mahzenlerinde 8000 civarı şişe
olduğu söyleniyor. Viski barı ise çok çok iddialı. İskoçya, İrlanda,
8
Cape Town
Amerika ve Kanada’da üretilmiş 400 civarı viski bulunuyor
mahzenlerinde. Viski tadım menüleri de çok başarılı. Sakin, gurme ve
hoşsohbet bir akşam geçirmek isteyenler buyursunlar.
 Asoka Bar:Asoka, bir cadının ormanın ortasındaki, çok davetkâr
görünen, hakkında efsanelerin uydurulduğu Viktoryen bir eve
benziyor. Sadece daha az tehlikelisi ve daha güzeli elbette. Cool ve
modern bir masal uyarlaması gibi. Zaman zaman caz gruplarının
sahne aldığı barda genelde lounge, easy listening, blues türünde
müzikler çalıyor. Sakin ve eğlenceli bir akşam geçirmek için hiç
durmayın, gidin.
 &Union:Burası kendi birasını üretiyor. Kullandıkları arpa, aroma, su
ve mayanın organik olmasına dikkat ediyorlar. Biranın hazırlanması
yaklaşık sekiz hafta sürdüğünden üretimleri limitli oluyor. Akşamüstü
keyfi yapmak için canlı müzik eşliğinde buranın biralarının tadına
bakabilirsiniz.
>>YA BAŞKA?
Alışveriş
 Skinny La Minx:Cool ve modern takı ve ev eşyası bulabileceğiniz
ufak bir dükkân. Gözden kaçırmamaya dikkat edin.
9
Cape Town
 Hendrik Vermulen:1982 doğumlu Vermulen ilk abiye elbisesini 15
yaşındayken satmış. Daha sonra moda tasarımı eğitimi almış.
Stüdyosu Cape Town’da bulunuyor. Kadınlar için abiye
koleksiyonları çıkarıyor.
 Haas Collective:Haas çok şirin bir kafe. Dış duvarının önüne
sıralanmış vintage koltuklardan hemen tanıyacaksınız. Kahve çeşitleri
isimlerinden itibaren merak uyandırıyor. Return of a War Hero, The
Mysterious Gentelman, The Newly Weds bunlardan birkaç tanesi. Siz
en iyisi her birinden bir paket atın çantanıza ve dönmeden iyi bir stok
yaptığınızdan emin olun.
 Abigail Keats:Keats, eğitimini İngiltere’de tamamlamış, Cape Town
merkezli bir tasarımcı. Çalışan şehirli kadınlar için tasarımlar yapıyor.
 Clarke’s Books:1956’dan beri şehrin kitap kurtlarını ağırlıyor. Sanat,
arkeoloji ve tarih kitaplarının yanı sıra edebiyat eserleri de geniş yer
tutuyor. Afrikalı yeni birkaç yazar keşfetmek için iyi bir bahane.
 Ethno Bongo:Tam adı Ethno Bongo/ & Banana. İlk başta ismi Dolce
& Banana imiş. Dolce & Gabana dava açınca, çareyi böyle bir
formülde bulmuşlar. “Sahil kasabası yaşam stili”ni yansıtan bir
dekorasyon mağazası. Sandalye, ayna, şişelikler, minik penguenler
bulabileceğiniz bir dükkân.
 LIM:Pauline Mutlow, minimalist mimar Ludwig Mies van der
Rohe’nin mottosu “Less is more”dan esilenerek LIM’i hayata
geçirmiş. Mobilyadan aydınlatmaya, yemek takımlarından banyo
aksesuarlarına kadar pek çok şeyin bir arada satıldığı bir mağaza.
10
Cape Town
Mağazanın en önemli özelliği ise tüm ürünlerin alışılmış
tasarımlardan çok farklı olması.
Müzeler
 District Six Museum:District Six, apartheid rejimi sırasında buradaki
60.000 insanın çıkarılmasıyla biliniyor. Müze o dönem yaşanan
olayları hatırlatmak için kurulmuş, ilginç parçalara sahip bir müze.
 Bo-Kaap Museum:Bo-Kaap’da şehrin semtlerinden birinin adı. Müze
burada bulunan en eski evlerden birinde kurulmuş. Burada yaşayan
Müslümanların bölgeye katkılarını anlatıyor.
Gezinti
 Neighbourgoods Market:Yağmur demeyen, çamur demeyen ve her
cumartesi saat 9:00-14:00 arası kurulan pazar. Sokak pazarları
kültürünü yaşatmak için özel bir girişimle kurulmaya başlamış. Yerel
çiftçiler, fırıncılar, kasaplar, şefler, butik üreticiler burada stand
kuruyorlar.
11
Cape Town
 Şarap Turları:Güney Afrika şarap üretiminin yoğun olduğu ve tüm
dünyaya satış yapan yerlerden biri. Cape Town’a çok yakın birkaç
adrese günübirlik gezilerle bağları ve şarap atölyelerini gezebilirsiniz.
Bizim tavsiyelerimiz; şehre 50 km. mesafedeki Stellenbosch ve 75
km. mesafedeki Franschhoek. Gurme başkenti olarak kabul edilen bu
bölgede kalmak isteyenler için Le Quartier Français bir cennet.
Burada şarap tadımı yapabilir, yemek kurslarına katılabilir ya da
egzotik bahçelerinde gezebilirsiniz. Doğayla iç içe olmak için birebir.
 Kalk Bay:Kalk, şehrin yakınlarında bir balıkçı kasabası. Sabahtan
gidip etrafı gezebilir, antikacıları dolaşabilirsiniz. Kalk Bay
Expresso’da kahvenizi içip, Kalk Bay Modern Gallery’i de gezdiniz
mi sonra gene Cape Town’dasınız!
Gitmeden Göz Atılacaklar
 The Cape Town Affair:Güney Afrikalı ajanların komünistlerden önce
davranma mücadelesi. Yüksek bütçeli bir 20th Century Fox yapımı.
 Safe House:Denzel Washington ve Ryan Reynolds’ın oynadığı
aksiyonlu bir polisiye macera. Filmin bir kısmı Cape Town’da, bir
kısmı Amerika’da geçiyor.
 J. M. Coetzee:Güney Afrikalı ve Nobel ödüllü yazar. Edebiyat
tarihinin en önemli yazarlarından biri sayılıyor. Demir Çağı,
12
Cape Town
Barbarları Beklerken, Düşman, Kötü Bir Yılın Güncesi ve
Petersburg’lu Usta, Türkçeye de çevrilmiş romanlarından bazıları.
Aman Aman!
Akşam saatlerinde sokaklarda tek başınıza gezmeyin, sokaklar yeterince
güvenli olmayabiliyor.
Valizlerinizi isim etiketsiz bırakmayın, kaybolursa size ulaşması daha da
güçleşebilir.
Sıkıcı Bilgiler
Havaalanından şehir merkezine taksiyle ulaşmak 20 dakika sürüyor ve 200 250 arası Güney Amerika Rand’ı tutuyor.
Bizim kış aylarımızda hava sıcaklıkları 19-26 derece arasında, yaz aylarında
ise 7-10 derece arasında değişiyor.
Cape Town’da gelir düzeyi düşük olduğundan size servis eden herkese
tereddüt etmeden bahşiş verebilirsiniz.
13

Benzer belgeler

Kırlarda Piknik - The Royal Portfolio

Kırlarda Piknik - The Royal Portfolio Büyük bir ailenin birbirinden farklı üyelerinin kurduğu bir şehir sanki. O yüzden de evinizde gibi değil, keşke burası benim evim olsa diye hissedeceğiniz bir şehir.

Detaylı