Kan Doku - Histoloji Bölümü
Transkript
Kan Doku - Histoloji Bölümü
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı KAN DOKUSU Doç. Dr. Nejdet ŞİMŞEK KAN DOKUSU • Hücreler arası sıvı olan bir dokudur • Temel maddeye plazma adı verilir • Plazmaya: globulinler, albuminler ve inorganik tuzlar, hormon ve enzimler katılır. • Pıhtılaşma: fibrinojenin hava ile teması sonucu fibrin adı verilen ipliksel yapıya dönüşmesidir. • Pıhtılaşma sonucu plazmadan geriye kalan kısma serum adı verilir. • Olgun kan hücreleri 3 e ayrılır • • • A- Alyuvarlar -Eritrositler B- Akyuvarlar-Lökositler C- Trombositler- kan pulcukları Alyuvarlar- Eritrositler • Akciğerden aldıkları O2 dokulara dokulardan aldığı CO2 yi akciğere getirmekle görevlidirler. • • • • • • 1mm3 kanda Tavukta 3.5 milyon İnsanda 5 milyon, Köpekte 6.2 milyon, Domuzda 6.6 milyon Sığırda 6.8 milyon Atta 7.2 milyon Kedide 9.1 milyon Koyunda 10.3 milyon Keçide 14 milyon alyuvar bulunur. • Vücutta alyuvar sayısının artmasına Poliglobuli • Azalmasına anemi denir. Memelilerde alyuvarlar yuvarlak-bikonkav diskler şeklindedir. Lama ve devede oval-bikonkavdır. Alyuvarların büyüklükleri ile sayıları ters orantılıdır. En büyük alyuvar tavukta, ek küçük alyuvarlar ise keçide bulunur. •Memelilerde çekirdeksiz, yuvarlak alyuvarlar bulunurken * kanatlılarda çekirdekli, oval alyuvarlar • Sağlıklı canlılarda alyuvarın büyüklükleri birbirine eşitse izositoz • Büyüklü küçüklü ise anizositoz • alyuvarlar küçük ise mikrosit • Büyük ise makrosit adını alırlar • Alyuvarların değişik şekillerde mekik, armut, raket, yıldız gibi görünmesine poikilositoz adı verilir. Kanın bir lam üzerine ince bir film tabakası halinde yayılmasına froti – sürme preparat denir. • Kan doku boyamalarında Giemsa, May-Grünwald ve Wright boyaları kullanılır. • Bir alyuvar 100-120 gün yaşar. • Alyuvarlarda sitoplazmanın %33 ünü dolduran hemoglobin, globulin proteini (%96) ile hem adı verilen demirli pigmentten (%4) ibarettir. • Sitoplazmada lipidler, potasyum, magnezyum ve karbonik anhidraz enzimi de bulunur. Scanning electron micrograph of a distorted erythrocyte from a person who is homozygous for the HbS gene (sickle cell disease). x6500 • Karbonik anhidraz CO2 nin H2O ile birleşerek karbonik asiti oluşturmasını ve hidrojen ile bikarbonat iyonlarına ayrılmasını sağlar. • Dokulardan akciğerlere taşınan CO2 nin %70 i bikarbonat formunda geri kalanı ise hemoglobine gevşek bağlanan karbaminohemoglobin şeklinde taşınır. • Hemoglobin ile oksijen gevşek bir şekilde bağlanarak oksihemoglobini oluşturur. • Hemoglobin karbonmonoksiti de bağlayabilir. Ancak bu bağlanmada karbonmonoksit hücrelerden ayrılmaz Akyuvarlar: Lökositler • Agranulositler • Lenfositler • monositler • • • • Granulositler Nötrofil granulositler Eozinofil granulositler Bazofil granulositler Lenfositler • %2 si dolaşımda bulunur. Geri kalanı kan yapan organlarda ve bağ dokuda yerleşmiştir. • Canlı türlerine göre değişen tüm lökositlerin %20-70 arasında lenfosit bulunmaktadır. • Lenfositler irili ufaklıdır. 3 tip lenfosit vardır, küçük, orta ve büyük tip lenfosit • Çekirdekleri yuvarlak, heterokromatik, mor menekşe boyanan hücrelerdir • Küçük tip lenfositlerde sitoplazma çoğu zaman görülemez • Büyük tip lenfositlerde çekirdek bir kenara itilmiş durumdadır. • Sitoplazmalarında az da olsa azurofil granüller vardır. • Bu granüller lizozomal yapıdadır. • Kuvvetli diyapedez ve migrasyon gücüne sahiptir. • Lenfositler hemositoblastlar dan köken alır • Fonksiyonlarına göre 2 ye ayrılır. • T lenfositler • B lenfositler • Bağımsız ribozom ve polizomdan zengindir • ER mitokondriyon ve Golgiden fakirdir. Sitotoksik T lenfositler • CD 8 yüzey reseptörü vardır • Yabancı maddeleri tanıma ve öldürme özelliğine sahiptir. • Makrofajlar tarafından bazı işlemlerden geçirilen yabancı maddeler MHC moleküllerine bağlanarak Sitotoksik T lenfositlere sunulurlar • Bu hücrelere NKC de denir. • Perforin (direkt sitotoksik etki) ve lenfokin (indirekt sitotoksik etki) adı verilen salgıları vardır • CD 4 yüzey reseptörleri vardır Yardımcı T lenfositler • Makrofajların sunduğu antijen MHC kompleksini tanıyarak lenfokinleri salarlar (interlökin 1,2,3,4,5,6, interferon) • IL 4, 5, 6 B lenfositleri uyararak plazma hücrelerine dönüşmesini sağlarlar • Ayrıca daha yüksek antikor seviyesinin oluşmasına neden olurlar • IL2 salgılayarak sitotoksik ve baskılayıcı T lenfositleri uyarır Baskılayıcı T lenfositler • CD 8 yüzey reseptörleri vardır • Salgılarıyla B lenfositleri baskılayarak fazla antikor salınımını durdururlar • Bu görevi ya antijene bağlanıp etkisini azaltarak yada yardımcı T lenfositleri baskı altında tutarak B lenfositlerin antikor üretimini engellerler. B lenfositler • T lenfositlerden farklı olarak antijenle direkt bağlanan IgM ve IgD reseptörlerine sahiptirler • Uyarımları makrofaj ve yardımcı T lenfositlerle olur • Memelilerde kemik iliği ve agregat lenf foliküllerinde olgunlaşan B lenfositler, kanatlılarda bursa Fabricius ta lenfoblastlardan farklılaşırlar • Daha sonra sekonder lenfoid organlara geçerler • Daha çok lenf foliküllerinde bulunan bu hücrelerin inaktif olanı primer lenf foliküllerinde aktif olanı sekonder lenf foliküllerinde bulunur. • B lenfositler antijenle karşılaşınca bölünüp çoğalarak lenfoblastlara tekrar dönüşür. • Lenfoblastlar önce folikülün çevresinde daha sonra merkezinde farklılaşarak proplazmasitlere dönüşür. Peşinden de plazma hücresi şekillenir. • Lenfoblastların bir bölümü ise tekrar B lenfosit halinde dolaşımda bulunan Bellek hücrelerine dönüşürler. • Bellek hücreleri aynı antijenle tekrar karşılaşınca farklılaşarak plazma hücrelerine farklılaşırlar T ve B lenfosit arasındaki farklar • T lenfositler • Kemik iliğinden köken alır • B lenfositler • Kemik iliğinden köken alır. • Timusta olgunlaşır • Sekonder organlara yerleşir • bursa Fabriciusta ve kemik iliğinde olgunlaşırlar • T lenfositler hareketlidir • B lenfositler hareketsizdir • Salgılarına lenfokin adı verilir • Salgıları İmmunglobulindir • 3 tipi vardır. Sitotoksik, yardımcı, baskılayıcı T lenfositler • Sekonder organlara yerleşir. • B lenfositlerden Plazma hücreleri farklılaşır • Hücresel savunmada rol alır. • Humoral savunmada rol alır • Nonspesifik esteraz enzimi içerirler • Non spesifik esteraz içermezler Monositler Akyuvarların %2 sini oluştururlar, Kanatlılarda çok sayıdadır • Çekirdekleri birer kenarından çukurlaşmıştır. Yaşlanan hücrelerde bu çukurluk artar • At nalı yada böbrek şekillidirler • Çekirdekleri lenfosit kadar koyu boyanmaz • Azurofil granülleri vardır.Küçük priper lizozomlar içerir • bağımsız ribozom ve polizomdan fakir • GER dan ve Golgiden zengindir. • Sitoplazmik uzantıları vardır. Az da olsa fagositoz yapabilirler • kanda 3 gün kalırlar ve damar dışına çıkarak bağ dokuya ve lenfoid organlara geçerek makrofajlara farklılaşırlar • Nötrofil • Eozinofil • Bazofil Granulositler • Spesifik granülleri vardır • Çekirdekleri birbirine ince köprülerle bağlanmış birkaç loptan oluşur. • Polimorf nükleuslu lökositler de denir • Granulositler hareketlidirler damar dışına çıkabilirler • Tekrar dolaşıma geçebilirler. Agranulositler ise geri dolaşıma dönemezler Nötrofil granulositler • Lökositlerin %30-70 ini oluştururlar • İnsan, köpek, kedi ve atta bol miktardadır Kanatlılarda nötrofiller memelilerdekilerden daha iri granüllü ve asit boyalarla da iyi boyandığı için pseudoeozinofil granulosit olarak adlandırılır. • Sitoplazmaları organelden fakirdir sitoplazmik granüllere sahiptir. • 2 tip granülü vardır. • 1. si azurofil granüller olup daha iridirler primer granül. • 2. si sekonder granüller olup nötrofile özeldir • Primer granüller asit karekterdeki hidrolitik enzimlerin yanısıra peroksidaz da içerir • Sekonder granüller alkali fosfataz ile antibakteriyel enzimler olan lizozim, laktoferin, fagositin içerirler • Granüllerini kaybeden nötrofiller ölerek yangı alanında irin oluştururlar • Nötrofiller göç etme yeteneğine sahiptir. Kanda 1-5 gün kalır sonra bağ dokuya ve yangı bölgelerine hızla göçer • Nötrofillere fagositik özellikleri nedeniyle mikrofaj, granülleri nedeniyle heterofil granülositler adı da verilir. Eozinofil Granulosit • En iri granülosittir • Lökositlerin %1-10 ‘unu oluşturur. • Granülleri iri olup asit boyaları sever o nedenle asidofil granulosit te denir • çok iri granülleri ile atlarda eozinofiller spesifiktir. • Değişik yapıda granülleri vardır. • Kristal yapılıdırlar • Organelden fakirdirler • Çekirdek genellikle 2 lopludur • Kemotaksis özellikleri vardır • Mast hücrelerinin ve bazofillerin salgıları eozinofillerin damarlardan çıkmasına neden olur • Allerjik yangılarda • Parazitik infestasyonlarda • Deri hastalıklarında sayıları artar • Antijen antikor kompleksini Fagosite ederler ancak mikroorganizmaları fagosite edemezler. • Asit fosfataz, aril sülfataz, peroksidaz, histaminaz enzimleri bulunur • Granüllerinde major bazik protein içermesiyle parazitlerin ölümüne sebep olur • Sitoplazmalarında azurofil granüllerde bulunur Bazofil granulosit • Kanda en az bulunan lökosittir • İnsan, kedi ve köpekte %0.5, kanatlılarda %2 civarındadır Organellerden yana fakirdir. Granüleri de az sayıda olup değişik büyüklüklerdedir. Genellikle kenarları girintili, çıkıntılı olup tek loplu yada 1-2 lopludurlar • Giemsa ile mavimor granüller belirgindir. • Histamin, heparin, serotonin içerirler • Damarlardan nadiren çıkarlar. • Çiçek hastalığında sayısı artar • 1-2 hafta yaşarlar • Membranlarında IgE için özel reseptörler bulunur Trombositler- kan pulcukları • Memelilerde çekirdek taşımazlar, kan pulcukları- platelet olarak adlandırılır. küçüktürler • Sürüngenler, balıklar ve kanatlılarda çekirdek içerirler trombosit adı verilir. Kan pulcuklarından daha büyüktürler • Damarlardan dışarı alınan kan pulcukları yada trombositler bir araya toplanma özelliğine sahiptirler • görevleri pıhtılaşmayı sağlamaktır. • Kan pulcukları Kırmızı kemik iliğindeki megagaryositlerden köken alır • Trombositler hemositoblastlardan farklılaşır. Aşağı sınıf canlılarda Megakaryosit bulunmaz • Organelden fakirdir • ER hiç bulunmaz • Glikojen toplulukları, yağ damlacıkları ve kanalcıklar sistemi bulunur. • Plazmalemin altında mikrotubulus demetleri de vardır Pıhtılaşma • Trombositlerin serotonin, trombosit faktör 3 ve lizozim karekterli granülleri vardır • Kanama durumunda kan pulcukları birikerek tıkaç oluştururlar • Bu tıkacın sağlamlaşması için trombosit faktör 3 plazmaya geçerek tromboplastin enziminin oluşmasını sağlar. • Plazmada karaciğer tarafından yapılıp kana verilen ve eriyik halde bulunan protrombin ve fibrinojen vardır • Tromboplastin protrombini trombine, trombinde Ca iyonlarıyla beraber fibrinojeni fibrine çevirerek dayanıklı iplikler oluşturur. • Tıkaç görevi bitince lizozomal enzimler devreye girerek proteolitik enzimlerden olan plazminin yıkıntıları eritip zedeli yerleri temizlemesi gerçekleşir. • HEMATOPOESİS • Kan hücresi yapımına verilen isimdir. Kan yapan organlara da hemopoetik organlar adı verilir. • İntrauterin hayatta vitellus kesesindeki mezenkim dokusundan şekillenen kan hücreleri, organlar oluşunca önce karaciğerde peşinden dalak ve lenfoid organlarda yapılmaktadır • Kemikler tamamen şekillenince artık bu organlar kan yapımını kemik iliğine devrederler. • Fötal dönemin son evresinden itibaren lenfoid organlar sadece lenfositleri yaparlar • Kan hücreleri hemositoblast adı verilen köken hücreden meydana gelir. • postnatal dönemde multipotent hemositoblastlar kemik iliğinde yapılarak lenfoid organlara yerleşirler • Hemositoblastlardan bir kısmı sadece bir hücreye dönüşme yolunda farklılaşırlar. • Bu hücreler poietinler adı verilen maddeler etkisiyle bölünüp çoğalırlar. • Kemik iliğindeki multipotent hemositoblastlardan farklılaşan unipotent hemositoblastlar başlıca, eritrosit, lenfosit, myeloblast, monosit, trombosit olma yolunda koşullanmışlardır. • T lenfositler kemik iliğindeki progenitör hücreler timusa B lenfositler kanatlılarda Bursa Fabriciusa gelerek burada farklılaşırlar Kemik iliği • İntrauterin hayatta ve gençlerde kemik iliği kırmızı iken yaş ilerledikçe sarı kemik iliğine dönüşüm hızlanır • Kemik iliğinin çatısını retikulum ipilikleri ve hücreleri oluşturur. • • • • • • • • • • • • • • • • • • • KAYNAKLAR Banks W.J. Applied Veterinary Histology. 2nd Ed. U.S.A. 1986. Bloom W. and Fawcett D.W. A Textbook of Histology. 12nd Ed. 1975. Demir R. Histoloji ve Hücre Biyolojisi, Palme yayıncılık, 2006. Dellmann H.D. and Eurell J. Textbook of Veterinary Histology. 5nd. Ed.1998: Eurell JAC. Veterinary Histolgy Atlas, 2006. Junqueira, L.C., Carneiro, J. Basic Histology, text & atlas. 11nd Ed. 2005. Kelley D.E., Wood R.L., Enders A.C. Bailey’s Textbook of Microscopic Anatomy. 1984. Moran DT. Rowley J.C. Visual Histology Pavelka M., Roth J. Functional Ultrastructure, 2005. Ross MH.,Kaye KI.,Pawlina W. Histology, A text and Atlas Sağlam M., Aştı RN., Özer A. Genel Histoloji 6. baskı 2001 Tanyolaç A. Özel Histoloji, Yorum Basım Yayın San. Ltd. Şti., Ankara,1999. Young B., Heath J.W. Wheater’s Functional Histology. 4nd Ed. 2000. www.gfmer.ch/Medical_journals/Anatomy_histology.htm www.meddean.luc.edu/LUMEN/MedEd/Histo/frames/histo_frames.html http://image.bloodline.net/category https://histo.life.uiuc.edu/histo http://www.uni-mainz.de/FB/Medizin/Anatomie/workshop/EM/EMAtlas.html http://www.fahrisimsek.com/atlas/index.html