Toplum ve Yaşam

Transkript

Toplum ve Yaşam
AZB 4057 Basel
İsviçre Nüfusu
ve Yabancıların
Durumuna Bakış
M. Agbuga
30-31
November/ Kasım 2012
www.e-merhaba.com - [email protected]
-
Postkonto: 60-498611-8 Postfach 597, CH-4005 Basel
İSVİÇRE BASEL’DE
Basel-Stadt anerkennt alevitische Religion
Alevilik İnancı İsviçre`nin Basel
Kantonun Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin
verdiği hak doğrultusunda 17. Ekim
8-9-24-25
2012`de tanındı.
ALEVİLİK
RESMEN
TANINDI
Kanton Basel Hükümeti
yine Kırmızı-Yeşil
ik?
nel
n
A
u
Mutl
um
Doğ
ası
r
n
o
S
yon
s
e
r
Dep
18-19
20-21
28 Ekim 2012 Pazar günü yapılan Kanton Hükümeti, Hükümet Başkanı ve Meclis seçimlerinde
Sosyal Demokrat Partisi ve Yeşilller karlı çıktı.
Hükümet Başkanı seçimleri ise Kasım ayında yapılacak ikinci turda belli olacak. Şimdiki Hükümet
Başkanı Yeşillerden Guy Morin en çok oyu almasına rağmen yeterli oyu alamadığı için ikinci turda
diğer adaylarla yarışacak.
12
Federal mahkeme Basel’deki “Fümoar” Bar
Restaurantlar için geciktirme talebini ret etti
Bundesgericht verweigert
Aufschub für Basler “Fümoar”-Beizen
In zwei Basler “Fümoar”-Beizen darf nicht frei geraucht werden, auch wenn das
Bundesgericht in ihrem Verfahren noch nicht definitiv entschieden hat: Die Richter in Lausanne haben den Beschwerden der zwei Gastrobetriebe die aufschiebende
Wirkung verweigert.
06
Kanton Basel Seçimlerinde Kanton Meclisine giren Türkiye Kökenliler
Sibel Arslan GB
Mustafa Atıcı SP
Atilla Toptaş SP
Seyit Erdoğan SP
Gülsen Öztürk SP U. Talha Çamlıbel GB
Murat Kaya FDP
Değişik Partilerden seçime giren 21 Türkiye kökenli aday vardı. Sibel Arslan Grüne Bündnis Listesindeydi ve o partiye verilen oyların en fazlasını alarak meclise girdi. Keza Mustafa Atıcı da SP listesinde en fazla oy alarak meclise girdi.
Mazlum Kılınç
Her zaman yanında
[email protected]
Geschäftsleiter/Genel Yayın Yönetmeni
Editorial
İsviçre’de serbest, Türkiye’de yasak!
topluluğu olarak kabul edilmesini
“önemli” bir konu olarak ele aldı.
İ
sviçre’de bir ilke imza atıldı. Kanton
Basel Meclisi 17.Ekim.2012 de yaptığı toplantıda, Aleviliğin “İnanç Topluluğu” olarak tanınmasını talep eden
yasa tasarısını kabul ederek onayladı.
Bu tarihi kararla Basel Parlamentosu
bir ilke imza attı. Kanton Basel Parlamentosu Aleviliğin kabulünü, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin
sunduğu hukuksal hakka dayanılarak
tanıdı.
B
asel ve Çevresi Alevi Kültür
Merkezi ve Basel Alevi Bektaşi
Derneği’nin oluşturduğu bir komisyon tarafında uzun bir zamandan bu
yana Kantonda Aleviliğin neden bir
inanç olduğu ve Kanton Parlamentosunda kabul edilmesi içinde yoğun
bir çalışama yürütüyordu. Değişik
inanç gruplarının da içinde olduğu
Komisyon, Aleviliğin bir inanç olarak
kabulü için Kanton Parlamenterleriyle birçok toplantıda gerçekleştirdiler.
Komisyonun bu çalışmasının sonucunda, Parlamentoya birlikte sunulan ortak yasa tasarısı, Basel Kantonu
Parlamentosunda gündeme alındı.
Parlamentoda bulunan SP Sosyal Demokrat Partisi, yeşiller, muhafazakâr,
sağ, liberal partilerin seçilmiş temsilcileri Aleviliğin resmen bir inanç
Lebara Family.
*Bu kampanya aksi belirtilmediği takdirde, 20.09.2012 ila 19.12.2012 tarihleri arasında geçerlidir (www.lebara.ch). En az CHF 10 yüklediğiniz takdirde İsviçre dahilinde Lebara’dan Lebara’yı ücretsiz
arama hakkı alacaksınız, bu aramalar her bir arama başına 200 dakika veya aylık olarak 3000 dakika ile sınırlıdır. Kullanılmayan ücretsiz dakikalar CHF 10 yüklendikten 7 gün sonra ve CHF 20 yüklendikten
14 gün sonra ve CHF 50 veya daha fazlasını yükledikten 30 gün sonra geçerliliğini yitirir. Yeni yüklemelerden kaynaklanan ücretsiz arama günleri geçerlilik süresi dahilinde bir araya getirilemez, bu
sürelerden en uzun olanı geçerlidir. Ücretsiz aramaya izin verilen günler sona erdikten sonra Lebara’dan Lebara’yı aramalarda bağlantı ücreti konuşma başına 0,39 CHF’dir. Ayrıca 31. dakikadan itibaren
konuşma başına 0.45 CHF tahsil edilir.
lebara.ch
CH3275P_2a_Onnet Push Merhaba Ad_ Ethnic Media TK_285x208mm_16-10.indd 1
16/10/2012 17:58
Hallo Schweiz - MERHABA
Lebara Mobile SIM kartları ve yükleme kartlarını online olarak lebara.ch adresinden
veya 12‘000 partner mağazasından temin edebilirsiniz.
Hallo Schweiz - MERHABA
YENİ
Lebara’dan Lebara’yı arama
Bağlantı ücretsiz
antonda yaşayan Alevilerin,
inançsal kimliği olan Alevilik,
inanç özgürlüğü ve insan hakları Evrensel hukuku esas alınarak yapılan
tartışma da Aleviligi de inanç özgürlüğü ve insan hukuku açısında bir hak
olarak değerlendirilip, Kanton hukuku çerçevesinde Parlamentoda kabul
edildi.
Kanton Meclisi Aleviliği
inanç özgürlüğü olarak
evet dedi
K
anton parlamentosunda yapılan
tartışmalar ve değerlendirmelerin ardından yapılan oylamada, 68
parlamenter evet, 1 parlamenter hayır
ve 13 parlamenter çekimser oy kullanarak, Aleviliği resmi bir “inanç topluluğu” olarak resmen tanıdı.
B
öylece Avrupa ülkelerinde, Danimarka, Avusturya, Almanya,
İngiltere ve bazı ülkelerde Aleviliğin
bir inanç topluluğu olarak tanınması,
okullarda Alevilik derslerinin verilmesinin ardından, şimdi Basel kanton
parlamentosu da, Aleviligi resmen bir
inanç ve Alevileride bir inanç topluluğu olarak kabul etti. İsviçre tarihinde
İ
sviçreli Aleviler, Türkiye’de zorlandığı ve dayatıldığı şekliyle cenaze erkânlarını camilerde değil,
aksine kendi Cem evlerinde ve Alevi
erkânına göre düzenleyecektir. Alevilerin İsviçre okullarında yakın zamanda kendilerinin hazırladığı müfredatla, Alevilik dersleri vermesinin
de önü açılmıştır.
A
vrupa’da Aleviliğin tanınması
Türkiye Devletini rahatsız etmiyor mu?
Hayır, Türkiye’de değişen bir şey yok,
inkar ve yok sayma devam ediyor. Bırakalım tanınmasını, nufüsü 20 Milyonun üzerinde olan topluluk görmemezlikte geliniyor ve üzerlerindeki
manevi ve fiziki baskı tüm katmerlisiyle sürüyor.
H
albuki bu topluluk kendi ülkesi
Türkiye’de Devlet Cem evlerini
de cemi de kabul etmediği gibi ‘Cümbüş evleri’ vb. yerleri olarak görüyor.
İnançlarını özgürce yerine getirmeleri
yasak. Çoğu yerde zorla Sunnileştirme Ya da fiili saldırılarla asimile ediliyor, zorla camiye gitme, namaz kılma,
Cem evine gitmeme biçiminde. Daha
düne kadar Cem evleri de yasaktı ve
Cem evlerinde aleviler bir araya gelemezdi, ölülerini yıkayamıyorlardı,
hatta bu kurumlar ‘terör ‘yuvaları görülüyordu.
İ
sviçre’deki aleviler ve Basel parlamenterleri tutum ve kararlarıyla
âdete Türkiye Cumhuriyetine ve Hükümetine Demokrasi ve insan Hakları dersi vererek Uluslararası bir okkalı
tokat atmışlardır. Herhalde Türkiye
bu Demokrasi ve İnsan hakları tokadı sonrasında oturup kendi intikamcı
ve insan hakları ayıbını düzeltir. Türkiye nüfusunun önemli bir kesimini
oluşturan bu topluluğun, insan yerine
konması, inançlarına saygı gösterilmesi, ibadetlerine ve ibadethanelerine özgürlük tanınması, aslında diğer
inanç topluluklarının da özgürlüğü ve
Devletin nasıl bir devlet olduğunun
da kanıtıdır. Başkasına yaşam hakkı
tanımayan bir zihniyet aslında hiçbir
inanç topluluğuna saygı duymuyordur. Bir topluluk başkasının inançlarının gaspı üzerinde özgür olamaz.
B
eyhude bir umut ama belki olur ya!
“In der Schweiz erlaubt, in der Türkei verboten!”
ÜCRETSİZ ARAMALAR
her yüklemeden sonra*
K
bir ilk yaşanarak, Alevilik, Hıristiyan
olmayan inançlar arasında Yahudilikten sonraki ilk resmi inanç ve topluluk olarak tanınmış oldu.
İsviçre’deki Alevilere milat olan bu kararla birlikte Cem evleri resmi ibadet
yeri ve cem ise bir ibadet şekli olarak
kabul edilmiştir.
02
03
In der Schweiz wurde zum ersten
Mal während der Versammlung des
Kantons Basel – Stadt am 17. Oktober 2012 ein Gesetzesentwurf angenommen, der beantragt, dass die
Aleviten als “Glaubensgemeinschaft”
angenommen werden sollen. Mit
diesem historischen Beschluss hat
das Basler Parlament neue Wege eröffnet. Das Kantonsparlament Basel
hat die Akzeptanz des Alevitentums
gemäß der juristischen Rechte, die
im 113. Paragraphen des Grundrechts des Kantons aufgeführt sind,
anerkannt.
Seitens einer vom Alevitischen Kulturzentrum Basel und Umgebung
und dem Aleviten- Bektaschi Verein
gegründeten Kommission werden
Arbeiten durchgeführt, die zeigen
sollen, dass das Alevitentum seit
langer Zeit im Kanton als Glaube
angesehen wird und die dafür sorgen
sollen, dass es seitens des Kantonsparlaments als solcher anerkannt
wird. Die Kommission, die aus Mitgliedern verschiedener Glaubensgemeinschaften besteht, hat es in
mehreren Versammlungen mit dem
Kantonsparlament erreicht, dass das
Alevitentum als Glaube akzeptiert
wird. Der gemeinschaftliche
Gesetzesentwurf, der als Ergebnis
der Arbeiten dieser Kommission
an das Parlament gereicht werden
soll, wurde seitens des Kantonsparlaments Basel in die Tagesordnung
aufgenommen. Gewählte Vertreter
der Parlamentsparteien SP, der Sozial
Demokratischen Partei, der Grünen,
der Konservativen, der Rechten und
der liberalen Parteien haben die offizielle Anerkennung der Aleviten als
Glaubensgemeinschaft als ein “wichtiges” Thema behandelt.
Das Alevitentum, welches die Glaubensidentität der im Kanton lebenden Aleviten darstellt, wurde wäh
rend dieser Diskussion, in der auf
das universale Recht Bezug genommen wurde, in Hinsicht auf die Glaubensfreiheit und die Menschenrechte
als Recht bewertet und im Rahmen
des Kantonsrechts im Parlament anerkannt.
Das Kantonsparlament akzeptiert das Alevitentum als Glauben in Bezugnahme auf die
Glaubensfreiheit
Während der Abstimmung, die nach
den Diskussionen und Bewertungen
im Parlament durchgeführt >> 13
İsviçre Haberleri
İsviçre Haberleri
Toplum ve Yaşam
Wie könnte ein zeitgemässes Bürgerrecht aussehen?
Referandumlarda sonuçları
Cenevre’de
insan hakları
kalbinden vuruldu
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin merkezinin de bulunduğu Cenevre’de bundan sonra haklarını izinsiz gösterilerle duyurmak
isteyenler cezalandırılacak. Uluslararası birçok sözleşmeye ev sahipliği
yapan BM, Dünya Ticaret Örgütü ve
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi gibi
önemli uluslararası kuruluşların merkezi ve kalbi olan Cenevre, bu kararla
uluslararası hukuk ve insan hakları
kimliğinden büyük yara aldı.
Cenevre’de yapılan referandumla,
izinsiz gösterilere bin Frank’a kadar
ceza uygulanmasının onaylanması
Avrupa’nın kalbinde demokrasinin
vurulması olarak değerlendirildi.
Sağcı partiler tarafından hazırlanan
girişimin halk tarafından yüzde 54,9
„evet“ oyuyla kabul edilmesi nedeniyle sol partiler referandumu Anayasa
Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor.
Getirilen yasa şehrin belli yerlerinde
izinle bile gösteri yapılmasını yasaklıyor. Gösteri sırasında olay çıkarsa
organizatörlere 1 ila 5 yıl arasında
gösteri yapma yasağı getirilecek, üstelik her türlü taşkınlıktan onlar sorumlu tutulacak. Yürüyüşü düzenleyenler güvenliği sağlamakla sorumlu
tutulacaklar. 18 yaşından küçükler de
gösterilere katılamayacaklar. Kararın,
toplanma özgürlüğüne darbe olduğu
ifade ediliyor.
Tatil kısaldı
İsviçre’de yapılan referandumda halk,
yıllık izinlerin uzatılmasını öngören teklifi de reddetti. Teklifte, yıllık
izinlerin asgari dört haftadan, çoğu
Batı Avrupa ülkesinde olduğu gibi
altı haftaya çıkartılması planlanıyordu. İş çevreleri ise tatilin uzamasının
ekonomiye zarar vereceği uyarısında
bulunmuştu. Ulusal çapta yapılan
referandumda, seçmenlerin üçte ikisinin yıllık izinlerin uzamasına karşı
çıktığı belirtildi.
Milyonerlerlere dokunulmadı
İsviçre’nin Bern kantonu varlıklı gurbetçilerin ödediği özel verginin kaderini belirlemek için sandık başına
gitti. Referandumdan „hayır“ kararı
çıkmasıyla, 230 yabancı milyoner rahat bir nefes aldı. Referandumla halk
kazanca göre artan vergi alımına da
„hayır“ dedi. Buna göre vergi mükelleflerinin gerçek kazançlarına göre
değil, ülkedeki harcamalarına göre
vergi alınmasına devam edilecek. Fakat bu haktan faydalanmak için gerekli şartlar ise ağırlaştırıldı.
Einbürgerungen stehen in der politischen Diskussion. Der Nationalrat
wird in der Herbstsession die Totalrevision des Bürgerrechtsgesetzes
beraten. Nun legt die Eidgenössische
Kommission für Migrationsfragen
EKM eine neue Studie vor, welche die
Einbürgerungszahlen der letzten 20
Jahre analysiert. Zudem macht die
Kommission Vorschläge und Empfehlungen für ein zeitgemässes Bürgerrecht.
Sigara yasağına “hayır“
Dünyada büyük taraftar bulduğu belirtilen kamuya açık olan kapalı yerlerde sigara yasağına İsviçreliler karşı
çıktı. Ülkede, 26 kantonda yapılan
referandumda yalnızca Cenevre’de
yasağın sıkılaştırılmasını isteyenlerin
oranı yüzde 48 oldu. Oteller, restorantlar ve barlarda tiryakiler için ayrılan bazı odalarda sigara içilebiliyor.
İki yıl önce artırılan kısıtlamalar, tütün şirketlerinin lobi faaliyetleri sonucu gevşetilmişti.
Cenevre’de yayımlanan La Tribune
de Geneve gazetesi bazı kantonlarda
yasağa karşı çıkanların oranın yüzde
70 olduğunu duyurdu. Cenevre ile
birlikte yedi farklı kantonda kapalı
alanlarda sigara içilmesine yönelik kısıtlamalar diğer kantonlara göre daha
katı. Referandumdan „hayır“ oyu
çıkmasından memnuniyet duyduklarını belirten İsviçre otelcilik derneği,
„evet“ oyunun yatırımları olumsuz
etkileyebileceğini ifade etti.
Eine junge, gut ausgebildete Frau,
welche die Schule in der Schweiz besucht hat und deren Eltern aus dem
Balkan stammen – dies ist die typische Vertreterin jener Gruppe von
Menschen, welche seit 1992 in der
Schweiz eingebürgert worden sind.
Die Angaben stammen aus der Studie
«Einbürgerungslandschaft Schweiz.
Entwicklungen 1992-2010», welche
am 21. August von der Eidgenössischen Kommission für Migrationsfragen EKM vorgestellt worden ist.
Philippe Wanner, Professor am Institut für Demographie- und Laufbahnberatung der Universität Genf und
Co-Autor der Studie, wies an der Medienkonferenz unter anderem da
İsviçre’ye ‘Zengin Türk Turist’ Desteği
Son iki yıldır İsviçre Frangının
aşırı değerlenmesinin önüne geçilemiyor. Euro karşısında aşırı değerli olan Frank nedeniyle İsviçre
Turizmi zor günler geçiriyor. Bu
yaz ülkeye gelen turist sayısında
geçtiğimiz yıla oranla yüzde 8’e
yaklaşan bir düşüş yaşandı.Frank
/Avro kur dengesinin Avro aleyhine bozulması nedeniyle Avro
Frankın aşırı değerlenmesinin
kısa sürede düzeltilmeyeceğini
anlayan İsviçre Federal Turizm
Ajansı yeni pazar arayışına girdi.
Türklerin ve Endonezyalıların son
yıllarda katlanan oranlarda yurt
dışı seyahati yapmaları, İsviçreli
turizm pazarlamacılarının dikkatinden kaçmadı. İsviçre Federal
Turizm Ajansı, Avrupa’dan sonra
yeni pazar hedefi olarak Türkleri
ve Endonezyalıları seçti. Ajansın
pazarlamadan sorumlu başkan
yardımcısı Peter Vollmer, Frankın
aşırı değerlenmesinden bu yana
İsviçre turizminin yaklaşık beşte
bir oranında gerilediğini belirterek, acil önlem olarak 2013 yılı
başından itibaren ‘Helal Turizm’i
devreye soktuklarını söyledi.
Özellikle Türkiye ve Endonezya’da
zenginleşen orta sınıfın daha çok
yurt dışına çıkmak istemeleri ve
İsviçre’nin Müslüman dünya için
tarafsız bir ülke konumunda olması ‘Helal Turizm’in teşvikinde
önemli rol oynadı. Bunun yanı
sıra bu yaz Interlaken gölünde
gerçekleştirilen ‘Helal Barbekü’
gemi turlarının sağladığı başarı,
İsviçre Turizm Ajansının Müslümanlara yönelik turizm atağı yapmasına yol açtı.
İsviçre’de burka ve peçenin
yasak olmamasını Müslüman
turizmi için büyük bir avantaj gören yetkililer, Müslüman
turistlere yönelik bu yaz başlatılan bazı özel programların
başarısına da dikkat çekiyorlar.
Bu yaz Interlaken gölünde akşamları yapılan bir buçuk saatlik ‘Helal Barbekü’ gemi turları
içecekler hariç adam başı 65
Frank (52 Euro) dan yapıldı.Her
turda dolu olarak kalkan gemilere günler öncesinden rezervasyon
yapmak gerekti
Aşçılara ‘Helal Yemek’ eğitimi
Peter Vollmer, Türkler ve Endonezyalıların yanı sıra 2013
acil programında Asya ve Güney Amerika’dan gelecek turistler için de özel teşvik paketi
uygulayacaklarını
açıkladı.
Vollmer, Müslüman turistler
için en önemli konulardan birinin ‘Helal Yemek’ olduğunu
vurgulayarak, ‘ İsviçre Turizm
Ajansı olarak bu konuda otel
ve restoranlarda çalışan aşçılara eğitim programı yapmayı
planlıyoruz. Özellikle domuz
et ve mamullerinin olmadığı
yemek ve yiyecek çeşitlerinin
hazırlanması konusunda aşçıların eğitilmesi gerektiğini biliyoruz.’ dedi.
Hallo Schweiz - MERHABA
Otellerde çalışan aşçılara ‘helal
yemek’ dersleri verilecek.
az ziyaret etmeleri bu durumun
temel nedeni olarak görülüyor.
Türkler de ‘Helal Turizm’ potasında
Hallo Schweiz - MERHABA
İsviçre Federal Turizm
İdaresi kendisine yeni
pazar olarak orta ve üstü
gelir grubuna mensup
Müslümanları hedefledi.
bölgesinden gelen turistlerin geçtiğimiz yıllara oranla İsviçre’yi
daha
ordentlichen und 18 % der erleichterten Einbürgerungen Personen mit einer B- oder F-Bewilligung, wobei dieser Anteil in den letzten fünf Jahren
deutlich gestiegen ist. Insgesamt hätte
die Totalrevision also einen Rückgang
von jährlich rund 3500 Einbürgerungen zur Folge, etwas weniger als 10 %.
Die Studie «Einbürgerungslandschaft
Schweiz» ist auch eine Grundlage für
die neuen Vorschläge und Empfehlungen der EKM für ein zeitgemässes
Bürgerrecht. Laut Präsident Walter
Leimgruber bezweifelt die EKM,
dass das heute gültige Gesetz Chancengleichheit garantieren oder Diskriminierungen ausschliessen kann.
Die Schweiz habe aber ein vitales
Interesse daran, Ausländerinnen und
Ausländer, die sich langfristig in der
Schweiz niederlassen, als vollwertige
Gesellschaftsmitglieder anzuerkennen und ihnen politische Mitspracherechte einzuräumen. Angesagt wäre
deshalb ein Systemwechsel, welcher
drei wichtige Elemente enthalten
müsste: Reduktion des heute dreistufigen (Bund/Kanton/Gemeinde) auf
ein einstufiges Einbürgerungsverfahren, ein einfaches, einheitliches und
transparentes Verfahren sowie Me-
chanismen der automatischen Einbürgerung für Personen der zweiten
und der folgenden Generationen.
Ein solcher Systemwechsel ist in
nächster Zeit kaum zu verwirklichen.
Deshalb macht die Kommission auch
Vorschläge, welche kurzfristig umgesetzt werden könnten. Zur Förderung
der Gleichbehandlung etwa sollte die
Aufenthaltsdauer zählen, nicht der
Aufenthaltsstatus. Zudem sollten Personen in eingetragener Partnerschaft
wie Ehepartner behandelt werden. So
würden auch eingetragene Partner
von Schweizer Staatsangehörigen von
der erleichterten Einbürgerung profitieren. Die EKM empfiehlt auch, die
Einbürgerungsverfahren transparenter zu gestalten: Überall sollten die
gleichen Dokumente verlangt werden, überall sollten Informationen
über das Verfahren und die verlangten Kriterien zugänglich sein.
Elsbeth Steiner
Informationsverantwortliche
031 324 52 61
079 292 34 79
[email protected]
3 Rappen’den*
başlayan fiyatlarla
33 ülke
Avrupalı turist için pahalı hale gelen İsviçre, yönünü Türk ve Endonezyalı turistlere çevirdi
İsviçre
“HELAL TURİZMİ”
DEVREYE SOKTU
rauf hin, dass die Einbürgerungsquote (Einbürgerungen im Verhältnis
zur ausländischen Bevölkerung) in
städtischen Gebieten höher ist: 1,8 %
gegenüber 1,3 % im ländlichen Raum.
Und grosse Unterschiede sind auch
beim Vergleich der Kantone festzustellen: So liegt die Einbürgerungsquote in den Kantonen Zürich, Bern,
Genf und Appenzell Ausserrhoden
über 3 %, in Solothurn, Freiburg
Schwyz und Wallis sind es weniger als
1,5 %.
Die EKM wollte auch wissen, welche
zahlenmässigen Auswirkungen die
aktuellen Vorschläge zur Totalrevision des Bürgerrechtsgesetzes hätten.
Sollte es künftig möglich sein, bereits
nach 8 Jahren ein Gesuch um Einbürgerung zu stellen (heute: 12 Jahre),
so ist laut der Studie mit ungefähr
1500 mehr Einbürgerungen pro Jahr
zu rechnen. Ein weiterer Vorschlag
besagt, dass nur noch Personen mit
einer Niederlassungsbewilligung (CBewilligung) ein Einbürgerungsgesuch stellen dürfen. Dies würde bei
den ordentlichen Einbürgerungen
laut Studie ein Minus von rund 5000
Einbürgerungen pro Jahr bewirken.
Von 1992 bis 2010 betrafen 12 % der
04
05
Türkiye de
dahil!
www.yallo.ch
SIM kartlar ve cep telefonları
buralardan temin edilebilir:
center
.
.
.
* 0,03 CHF/dak.’ya yallo kontörlü hat ile Isviçre’den aşağıdaki ülkelerde bulunan sabit hatlar
Almanya,
Avusturya, Fransa, Italya, ABD, Arjantin, Avustralya, Belçika, Ingiltere,
. aranabilir:
.
.
Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Hırvatistan, Hollanda, Irlanda, Ispanya, Isveç, Kanada, Macaristan, Meksika, Norveç, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya,
Şile, Sırbistan, Slovakya, Tayland, Türkiye, Yunanistan. Mobil hatları arama: 0,25 CHF/dak. Isviçre içi aramalar: 0,05 CHF/dak.’dan başlayan fiyatlarla. Tüm ülkelere SMS gönderimi:
0,10 CHF/SMS. Tüm bilgileri ve tarifeleri www.yallo.ch adresinde bulabilirsiniz
İsviçre Haberleri
İsviçre Haberleri
Toplum ve Yaşam
Haşim Kandil’i İsviçre’ye Kaçırılan Paranın İadesini İstedi
Federal
mahkeme Basel’deki “Fümoar” Bar Restaurantlar
için geciktirme talebini ret etti
Basel’deki iki “Fümoar” Bar&Restaurantlar
da artık sigara içilmesi yasaklandı; Federal
mahkeme bu dava konusunda daha son kararı vermemiş bile olsa: Lozan’daki hakimler iki
lokantanın şikayet başvurusuna dair askıya
alma talebini ret etti.
Basel merkezde bulunan Bar&Restorant işletmelerinde 2010 yılından beri sadece yiyecek
içecek hizmeti verilmeyen sigara odalarında
sigara içilebiliyor. Kantona bağlı olan bu sınırlamaya tepki olarak “Fümoar” derneği kurulmuştu, derneğe yaklaşık 180 meyhane ve
150,000 misafir üye kayıtlı.
Derneğin amacı, sadece dernek üyelerinin
girebildiği, sigara içilmesine izin verilen restoranların işletilmesidir. Basel Belediyesinin Ekonomi, Sosyal ve Çevre Departmanı
(WSU) ise bu arada 2010’dan beri “Fümoar”
Bar&Restorantların 100 tanesine, işletmelerini
kanuna uygun olarak düzenlemeleri için emir
göndermiştir.
Federal mahkeme “Fümoar” lehine karar vermedi
Geçen sene Haziran ayında istinaf mahkemesi iki işletmenin itirazını ret etmiştir, itirazlar
sonra Federal Mahkemeye iletilmişti. Şimdi
Lozan’daki hakimler bir ara karar yoluyla askıya alma talebini ret etti. Bundan dolayı lokantalarda en yüksek mahkeme tarafından verilecek son karara kadar sigara içilmesi yasaktır.
Kanton tarafından yapılan ilavelere yer yok
Mısır Başbakanı Haşim Kandil’in, İsviçre Dışişleri Bakanı Didier Burkhalter’den
“Mübarek yönetimi”nin İsviçre’ye kaçırdığı paraların iadesini istediği söyledi.
Mısır Başbakanı Hişam Kandil’in, İsviçre Dışişleri Bakanı Didier Burkhalter’den
“Mübarek yönetimi”ninİsviçre’ye kaçırdığı paraların iadesini istediği bildirildi.
Mısır Başbakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Kandil’in ülkeyi
ziyaret eden İsviçre Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede, ‘Mübarek yönetimi’
tarafından İsviçre’ye kaçırılan paraların iadesinin talep edildiği ve bu yönde atılacak adımlar üzerinde anlaşmaya varıldığı belirtildi.
Federal Mahkemeye göre ayrıca çoğu işletmenin kanton tarafından çıkarılan sigara kanununa uyduklarını ve kendilerini bu sınırlamalara göre ayarladıklarını da dikkate almak
gerekir. Söz konusu iki şikayet, Basel kanunlarına göre sigara odalarında yiyecek ve içecek
servisinin yapılmaması, çalışanları korumak
adına alınan bir önlemdir.
Ancak İş Hukukunun Federasyon tarafından
münhasıran düzenlendiği ve bu sebepten Kanton tarafından yapılacak ilavelere yer olmadığı söylendi. Buna karşın Basel mahkemesi ise
kararında, “Fümoar” meyhaneleri modelinin
“açık bir kanun ihlali” olduğu sonucuna varmıştır.
Haziran ayında verilen İstinaf Mahkemesi kararı ile ilk defa şehir kantonunda bir mahkeme bu meselede bir karar vermiştir. Kanton o
zamana kadar hep zaman kollayıp diğer “Fümoar” davalarının çoğunu engellemiştir. Fakat
sözcünün 24 Ekim 2012, Çarşamba günü anlattıklarına göre onların da “birçoğu” bu arada
karara bağlanmıştır.
Görüşmede ayrıca İsviçre ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi kararının
alındığı, İsviçre Dışişleri Bakanı’nın
Mısır’dan, ülkesinin, ‘Yeşil İklim
Fonu’na ev sahipliği için adaylığını
desteklemesini talep ettiği ifade edildi.
İsviçre Hükümeti daha önce Hüsnü
Mübarek’in tüm aile fertlerinin ve
Mübarek’e yakınlığı ile bilinen bazı iş
adamlarının mal varlığını dondurduğunu duyurmuştu.
Muhabir: Amr el-Ebuz /
Hacer Bal / Mustafa Yıldız
Union Banque Suisse’de 10 Bin Çalışanın İşi Tehlikede
Dünyanın en büyük
bankalarından biri olan
İsviçre’nin bir numaralı
bankası Union Banque
Suisse’de (UBS) 10 bin
çalışanın işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı
karşıya kaldığı haberi
ekonomi çevrelerinde
kısa sürede yankı uyandırdı.
Dünyanın en büyük bankalarından biri olan İsviçre’nin bir numaralı bankası
Union Banque Suisse’de (UBS) 10 bin çalışanın işlerini kaybetme tehlikesiyle
karşı karşıya kaldığı haberi ekonomi çevrelerinde kısa sürede yankı uyandırdı.
Banka, kuruluşu zor duruma düşüren servisin IT olduğunu (Uluslararası
Transfer) açıkladı. Bu serviste İsviçre içinde çalışan sayısının 3 bin 200 olduğu
belirtildi.
UBS’in bütün dünya üzerinde çalışan sayısının 63 bin 520 kişi olduğu, bunlardan 22 bin 500 kişinin İsviçre içinde çalıştıkları, diğer kısmının ise bankanın
dünyada bulunan diğer şubelerinde çalıştığı ifade edildi.
In baselstädtischen Gastgewerbebetrieben darf seit Anfang 2010
nur in unbedienten Fumoirs geraucht werden. In Reaktion auf
diese strenge kantonale Regelung
wurde der Verein “Fümoar” gegründet, dem rund 180 Beizen
und 150’000 Gästemitglieder angehören.
Zweck des Vereins ist der Betrieb
von Gaststätten, in denen das freie
Rauchen erlaubt ist, da diese nur
von Vereinsmitgliedern besucht
werden. Das baselstädtische De-
Zwei Basler Beizen sind vor Bundesgericht unterlegen
partement für Wirtschaft, Soziales und Umwelt (WSU) verpflichtete indes ab 2010 über 100 der
“Fümoar”-Beizen, den gesetzeskonformen Zustand herzustellen.
Im letzten Juni wies das Appellationsgericht die Rekurse zweier Betriebe ab, die daraufhin ans Bundesgericht gelangten. Die Richter
in
Lausanne
haben nun in
einem
Zwischenentscheid
ihr Gesuch um
aufschiebende
Wirkung abgewiesen. In den
Lokalen
darf
damit bis zum
höchstrichterlichen Endentscheid nicht geraucht werden.
Kein Platz für kantonale Erweiterungen
Zu beachten ist laut Bundesgericht unter anderem, dass sich
viele Betriebe an die kantonale
Raucher-Gesetzgebung
halten
und sich entsprechende Restriktionen auferlegen. In den zwei Beschwerden wird geltend gemacht,
dass das Bedienungsverbot in Fumoirs gemäss Basler Gesetz eine
Massnahme zu Gunsten der Angestellten darstelle.
Das Arbeitsrecht sei jedoch vom
Bund abschliessend geregelt und
biete daher keinen Platz für kantonale Erweiterungen. Das Basler
Gericht war bei seinem Entscheid
dagegen zum Schluss gekommen,
dass das Modell der “Fümoar”Beizen eine “klare Umgehung des
Gesetzes” sei.
Mit dem Entscheid des Appellationsgerichts vom Juni hatte
im Stadtkanton erstmals ein Gericht in dem Streit geurteilt. Der
Kanton hatte bis dahin abgewartet und die meisten anderen
“Fümoar”-Fälle sistiert. Inzwischen seien aber in “einem guten
Teil” ebenfalls Entscheide ergangen, sagte ein Sprecher am Mittwoch 24 Oktober 2012.
Hallo Schweiz - MERHABA
In zwei Basler “Fümoar”-Beizen
darf nicht frei geraucht werden,
auch wenn das Bundesgericht
in ihrem Verfahren noch nicht
definitiv entschieden hat: Die
Richter in Lausanne haben den
Beschwerden der zwei Gastrobetriebe die aufschiebende Wirkung
verweigert.
Hallo Schweiz - MERHABA
Bundesgericht verweigert Aufschub für Basler
“Fümoar”-Beizen
06
07
Ya şimdi ya hiç: CREDIT-now ile hayalleriniz çabucak gerçek oluyor. 0800 40 40 42
no’lu ücretsiz telefon hattını arayın ya da www.credit-now.ch internet adresinden doğrudan sözleşme yapın.
CHF 10’000.– tutarındaki bir kredi % 9.9 ile % 13.9 arasındaki bir efektif faizle 12 ay için CHF 521.– ile CHF 723.20 arasında toplam masraf yükü oluşturmaktadır. Yasal uyarı: Aşırı borçlanmaya neden olacağı
durumlarda kredi verilmesi yasaktır (Haksız Rekabet Yasası UWG 3. md.) CREDIT-now, BANK-now AG, Horgen şirketine ait bir ürün markasıdır.
İsviçre Haberleri
Toplum ve Yaşam
Basel-Stadt anerkennt alevitische Religion
türe pflegen, von den Behörden bis heute nicht als eigenständige religiöse Gemeinschaft anerkannt.
Die Anerkennung der Aleviten erfolgte
im Grossen Rat deutlich.
Erste nichtchristliche Gemeinschaft anerkannt
Die Aleviten sind eine kleine Glaubensgemeinschaft, die
aus dem Islam hervorgegangen ist. Erstmals werden sie
nun von einem Kanton staatlich anerkannt. Besondere
Rechte sind damit nicht verbunden, doch die Politik begibt sich auf ein heikles Feld
nal anerkannt. Der Grosse Rat beschloss dies mit Auflagen; unter anderem müssen die Vereine fortan einen
Jahresbericht vorlegen.
Die Kulturvereinigung der Aleviten und Bektaschi Basel
sowie das Alevitische Kulturzentrum Regio Basel erfüllen laut der Regierung alle verfassungsrechtlichen Voraussetzungen für die kantonale Anerkennung. Auch die
meisten Fraktionen äusserten Wohlwollen und lobten die
Integrations- und Gleichstellungsbemühungen der beiden Vereine.
Die EVP indes hegte ein grundsätzliches Unbehagen:
Die Kantonsverfassung erlaube theoretisch auch die
Gründung eines salafitischen Vereins, der die kantonale Anerkennung erhalten könnte – trotz islamistischer
Glaubensbasis. Ein SVP-Mann votierte zudem für ein
religionsfreies Leben. Die Aleviten wurden aber mit 68
gegen eine Stimme bei 13 Enthaltungen anerkannt.
Kritische Koran-Lektüre
Die beiden alevitischen Vereine sind damit als schweizweit erste nichtchristliche und nichtjüdische Religionsgemeinschaft kantonal anerkannt worden. Zuvor hatte der
baselstädtische Grosse Rat bereits der Neuapostolischen
Kirche und der Christengemeinschaft die kantonale Anerkennung zugesprochen.
«Aleviten» ist ein Überbegriff für verschiedene anatolische Glaubens- und Sozialgemenschaften, die bereits vor
der Gründung der türkischen Republik bestanden. In der
Türkei werden die Aleviten, die eine kritische Koran-Lek
Die Stimmung im Saal war aufgeräumt bis fröhlich, und
am Ende gab es sogar Applaus. Das baselstädtische Kantonsparlament hatte praktisch ohne Gegenstimme einen
Entscheid gefällt, der einer bemerkenswerten nationalen
Premiere gleichkommt: Erstmals in der Schweiz anerkannte der Basler Grosse Rat eine nichtchristliche Religionsgemeinschaft an. Es handelt sich um die Aleviten,
eine aus dem Islam hervorgegangenen Glaubensgruppe,
die sich von diesem aber in wesentlichen Punkten unterscheidet. So beten sie beispielsweise nicht in Moscheen.
Eine Teil der Aleviten zählt sich nicht dem Islam zu. Im
Kanton Basel-Stadt leben 5000 bis 6000 Aleviten.
Alle lobten die Aleviten
Die Basler Verfassung sieht seit 2006 die Möglichkeit
einer Anerkennung privatrechtlicher Religionsgemeinschaften durch den Kanton vor. Diese sogenannte «kleine
Anerkennung» hat einerseits symbolischen Charakter,
indem die Wertschätzung für das Engagement der Religionsgemeinschaft zugunsten der Gesellschaft ausgedrückt
wird. Gleichzeitig können mit der Anerkennung auch
Rechte verliehen werden, beispielsweise zum Erhalt
von Einwohnerdaten oder zur Zurverfügungstellung
von Begräbnisplätzen. Solche Rechte haben die Aleviten
allerdings nicht beantragt. Anders als bei den öffentlichrechtlichen Religionsgemeinschaften wird überdies die
Basel Parlamentosu
Alevilik İnancını Tanıdı
Yaklaşık 20 senedir Basel Kantonun`da Alevilik için mücadele eden iki Alevi Derneği aynı
zamanda bulundukları Kantondaki diğer inanç
kurumlarının`da bağlı olduğu kurumlarda ve Kantonun uyum kurumlarında aktif olarak çalışıyorlar.
Basel Kanton Hükümeti Alevi Kurumlarının Başvurusunu, Kanton anayasasının gerekleri olan;
Alevilik inancının toplumsal anlamı, hukukun
Rp
/dakika(1)
Nicht immer im ersten Anlauf
Dennoch war spürbar, dass sich das Parlament bei dieser Frage auf einem heiklen Feld bewegt. Noch liegen
keine weiteren Anträge nach Anerkennung vor, wie die
Kommissionssprecherin in der Debatte sagte. Doch das
wird sich ändern – und nicht immer wird der Goodwill
der Politikerinnen und Politiker so gross sein wie bei
den Aleviten. Das zeigte sich vor anderthalb Jahren, als
das Parlament über das Gesuch der neuapostolischen
Kirchen entscheiden musste. Diese erhielt die Zustimmung erst im zweiten Anlauf und nur mit hauchdünner
Mehrheit, weil Zweifel bestanden, ob die Kirche die notwendigen Voraussetzung für die Anerkennung erfüllt. In
der Verfassung sind diese zwar klar umschrieben, doch
eine Abgrenzung zur Bewertung von Glaubensinhalten
ist schwierig. Spannend wird die Debatte deshalb wohl
dann, wenn die grossen nicht-christlichen Religionsgemeinschaften anerkannt werden wollen. «Wir müssen
aufpassen», warnte die FDP schon heute vorsorglich,
«dass wir nicht der Gefahr eines Religions-Ratings erliegen».(reuters)
100 =200
CHF
CHF
HER ZAMAN BEDAVA KONTÖR
+0
ORTEL‘DEN ORTEL’E
RP
www.ortelmobile.ch
006412CH_Turkish_poster_A4_landscape.indd 1
üstünlüğünü kabul etmesi, diğer inanç özgürlüğünü kabul etmesi, Alevi kurumlarının gider ve
gelirlerinin şeffaf olması gibi gerekleri yerine getirdiğinden dolayı olumlu bir Rapor ile Eğitim ve
Kültür Komisyonu`na havale etti. Eğitim ve Kültür
Komisyonu`da Alevilerin Başvuru`sunu olumlu bir
rapor ile Kanton Parlamentosuna havale etti.
Kanton Parlamentosu`da büyük bir çoğunluk ile
Aleviligin İnanç olarak Basel Kantonun`da kabul
edilmesini 17. Ekim 2012de bütün partilerin desteği ile onayladı. Basel Parlamentosundaki oylamanın
Komisyon Adına Basın Sözcüleri:
Hasan Kanber
Basel Alevi-Bektaşi Kültür Birliği
Tel.: 00 41 76 366 72 76
H.Cihan Minkner Kanas
Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi
Tel.: 00 41 79 294 10 13
İnfobüro Türkei
9/7/2012 10:38:59 AM
Tercüme, Seyahat ve Muhasebe alanında
25
Yıllık Tecrübe ve Güven
THY, Pegasus, EasyJet, Sunexpress
v.d. hava yolları ile dünyanın her yerine
şaşırtan fiyatlarımızdan siz de faydalanın.
Bu tanınma ile İsviçre`de ilk olarak Hıristiyan ve
Yahudilik dışında, tanınan ilk inanç Alevilik oluyor. Bu tanınma İsviçre`de Federasyon düzeyinde
17 kanton`da örgütlenen Alevi Kurumlarının özellikle yıllardır uyum konusunda yaptıkları başarılı
çalışmaların`da bir taktiri oluyor.
Bu kazınım Basel`deki Örgütlü Alevilerin başarısının bir sonucudur, bu basarının biz Alevilere
yüklemiş olduğu misyonla birlikte, bundan sonrada
yolumuza ve davamıza olan bağlılığımızla çalışmalarımız artarak kararlı bir şekilde devam edecektir.
(nur für Aufladungen)
(1) Verbindungsgebühr für alle Anrufe aus der Schweiz CHF 0,25 pro Anruf. Verbindungsgebühr für Anrufe aus dem Ausland CHF 0,59 pro Anruf. SMS für nationale und internationale Rufnummern: CHF 0,12. Anrufe werden pro Minute
abgerechnet und sind inklusive der Mehrwertsteuer. Kostenlose Anrufe von Ortel zu Ortel sind innerhalb der Schweiz nach Swiss Ortel Mobilfunknummern für die ersten 30 Minuten pro Gespräch kostenlos, danach wird die nationale Gebühr in Höhe von CHF 0.19 pro Minute erhoben. Von der
Schweiz nach deutschen, französischen, spanischen, belgischen und niederländischen Ortel-Nummern sind die ersten 15 Minuten pro Anruf kostenlos, danach gilt ein Preis von CHF 0.19 pro Minute. Die Preise gelten ab dem 1. August
2012 bis auf weiteres Aktuelle Informationen auf www.ortelmobile.ch. Es können keine Rechte aus dieser Mitteilung abgeleitet werden. Für die neuesten Werbeaktionen, Preise und weitere Informationen besuchen Sie uns bitte auf:
sonucu, Aleviliğin resmi İnanç olarak tanınmasına
68 evet e karşı 1 hayır 13 çekimser oy ile sonuçlandı.
Alevilik İnancı İsviçre`nin Basel Kantonun
Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının
133. Maddesinin verdiği hak doğrultusunda
17. Ekim 2012`de tanındı.
2010 yılın`da İsviçre`nin Basel kantonun`da bulunan iki Alevi Derneğimizin (Basel Alevi-Bektaşi
Kültürbirligi ve Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi) Basel Hükümetine Alevilik İnancının tanınması için başvuru yaptılar.
TÜRKİYE’Yİ ARAMAK
Steuerhoheit nicht übertragen. Die Anerkennung bedarf
der Zustimmung durch den Grossen Rat mit absoluter
Mehrheit, ein Referendum ist nicht vorgesehen.
Die Debatte im Grossen Rat verlief überaus freundlich
und offen. Die Redner lobten parteiübergreifend die Anstrengungen der Aleviten im Bereich der Integration. Es
handle sich um eine Religion, die im «Einklang mit den
schweizerischen und christlichen Werten stehe», sagte
die Sprecherin der SP. Der Vertretern der Liberalen lobte
das Interesse am religiösen Dialog, und die SVP berichtete von angenehmen Besuchen bei den Aleviten und der
freundlichen Aufnahme. Dies alles schlug sich im Abstimmungsresultat nieder: Es fiel mit 68 zu 1 Stimme bei
13 Enthaltungen glasklar aus.
İsviçre’nin Basel eyaletindeki yerel parlamento Alevileri inanç grubu olarak tanıma kararı aldı.
Hallo Schweiz - MERHABA
Zwei als privatrechtliche Vereine organisierte alevitische
Religionsgemeinschaften werden in Basel-Stadt kanto-
Hallo Schweiz - MERHABA
08
09
Basel Alevi Bektaşi Kültür Derneği ve Basel Alevi Kültür Merkezi’nin eyalet
anayasasına göre tanınmak için gereken bütün koşulları sağladığı belirtildi. Tanıma kararı 68 kabul, 13 çekimser, 1 red oyuyla alındı.
Basel Alevi Bektaşi Kültür Derneği ve Basel Alevi Kültür Merkezi, İsviçre’deki
entegrasyona yaptıkları katkılar ve çalışmaları nedeniyle takdir edildi.
Aleviler, eyalet düzeyinde Hıristiyan ve Yahudilerden sonra tanınan ilk inanç
grubu oldu.
Konu ile ilgili olarak Odatv’ye konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Servet Demir, “İsviçre’de alınan karar Aleviler için çok önemli.
Avrupa’daki bütün kurumlara tanınmak için müracaat etmiştik. Danimarka,
Almanya’da tanınıyoruz. İsviçre’nin ardından olumlu yanıt beklediğimiz ülkeler arasında Fransa ve Avusturya da var” dedi. Alevilik inancının ve Alevi
kimliğinin Avrupa’da tanınıyor olduğunu ve olumlu yolda ilerleyen temasların
sürdüğünü belirten Demir, “Ne yazık ki Türkiye’de haklarımız açısından çok
gerideyiz” diye konuştu. (Odatv.com)
Çeyrek asırdan bu yana desteğini bizden
esirgemeyen emekçi halkımıza
sonsuz teşekkürlerimle…
Bilal Ekici
Konsolosluk Yeminli Tercümanı
Tel.Büro: 061 322 49 29 Ev: 061 8314370
Yeni adresimiz:
Klybeckstrasse 88, CH-4057 Basel
E-Mail:[email protected]
İsviçre Haberleri
D
Hauptsitz AG
Lenzburgerstrasse 2
5702 Niederlenz
Tel 062 891 34 14
Fax 062 891 34 76
Unterstützen Sie das Referendum
gegen die Auflösung des Asylgesetzes!
iese Woche wurde das Referendum gegen die dringliche Vorlage der Asylgesetzrevision ergriffen.
Seit dem 1. Oktober ist diese in Kraft.
Das bedeutet:
• Die Möglichkeit, auf einer Botschaft
ein Asylgesuch zu stellen, wurde abgeschafft. Dies betrifft besonders
schutzbedürftige Menschen, wie ältere Leute, Frauen und Kinder. Das
heisst, dass in Zukunft noch mehr
Menschen die gefährliche Flucht mit
„Hilfe“ von organisierten Schlepperbanden antreten müssen. Flüchtlinge
werden also davon abgehalten, Schutz
suchen zu können!
• Kriegsdienstverweigerung gilt nicht
mehr als Asylgrund. Das bedeutet:
Diesen direkten Kriegsflüchtlingen
wird der Schutz des Asyls verweigert.
Diese Einschränkung des Asylbegriffs
ist völkerrechtlich und rechtsstaatlich höchst bedenklich, wie auch das
UNHCR klar sagte (Artikel von Susin
Park, NZZ)
• Es werden „besondere Zentren“
(Lager) geschaffen, für Flüchtlinge,
die „durch ihr Verhalten den ordentlichen Betrieb der Empfangs- und
Verfahrenszentren erheblich stören“
(AsylG, Art. 26). Was „erheblich
stört“ ist objektiv nicht messbar. Diese
neue Willkür gegenüber Asylsuchenden bedeutet eine weitere Rechtsungleichheit, welche ausschliesslich
schutzsuchende Flüchtlinge betrifft.
Eine solche Lagerpolitik ist nicht haltbar. Sie ist aus menschenrechtlicher
Perspektive höchst bedenklich und in
jeder Hinsicht kontraproduktiv.
• Der Bundesrat bekommt für die
nächsten drei Jahre einen Freipass
„für Testphasen im Asylverfahren“.
Im Rahmen dieser Testphase kann
der Bundesrat die Beschwerdefristen
gegen asylrechtliche Entscheide von
30 auf 10 Tage beschränken, ohne
dass sich das Parlament und/oder die
Stimmberechtigten dagegen wehren
können.
• Der Dringlichkeitsbeschluss trat
sofort in Kraft, womit die demokratische Entscheidung der Stimmberechtigten ausgehebelt wurde. Die
genannten Verschärfungen würden
erst nach Annahme des Referendums
wieder abgeschafft.
Das FIMM Schweiz unterstützt
das Referendum gegen die dringliche Vorlage der Asylgesetzrevision.
Denn: Es geht nicht an, dass sich die
offizielle Schweiz auf internationaler
Ebene mit ihrer „humanitären Tradition“ und dem Engagement für die
Menschrechte brüstet, diese Menschenrechte aber im eigenen Land
nicht garantiert. Deshalb sagen wir
entschieden:
Filiale ZH
Wagistrasse 2
8952 Schlieren
Tel 044 730 83 00
Fax 044 731 01 81
www.moebel-arredo.ch
NEIN zur Auflösung des Asylrechts.
NEIN zur Dreiklassenjustiz – NEIN
zur willkürlichen Lager-Politik.
NEIN zur Umgehung der Volksrechte
durch den Dringlichkeitsbeschluss.
www.arredoshop.ch
Filiale BE
Solothurnstrasse 142
2504 Biel
Tel 032 342 08 88
Fax 032 342 08 86
[email protected]
Spezial Preise gültig ab 1. November bis 30. November
Fr. 490.statt Fr. 990.-
Fr. 590.statt Fr. 990.-
JA zu einer solidarischen und menschenwürdigen Migrations- und
Asylpolitik!
JA zur Verteidigung der Menschenrechte, auch in der Schweiz!
Helfen Sie mit: Sammeln Sie so viele
Unterschriften wie möglich.
holen Sie sich den Unterschriftenbogen unter: http://www.asyl.ch/
Setzen Sie einen Link auf Facebook
und Ihrer Website
Setzen Sie sich ein, für eine echte und
solidarische Asyl- und Migrationspolitik.
M1 Polsterbett Lederlook weiss/schwarz 160x200cm
M2 Wohnwand weiss B 300 cm
Fr. 690.statt Fr. 1‘380.-
Fr. 1‘290.statt Fr. 1‘690.-
Vielen Dank für Ihre Hilfe!
FIMM Schweiz
Schweiz bei der Gleichstellung erneut auf Platz 10
M3 Schlafzimmer Nussbaum Nachbildung / weiss
Schrank B 225cm, Bett 160x200cm, 2 Nachttische
herer Ausbildung, bei der politischen Beteiligung sowie bei Gesundheit und
Lebenserwartung.
Der Report zeigt, dass die Schweiz seit 2006 (damals Platz 26) zwar massive
Fortschritte in der Gleichstellung erzielt hat, seit 2010 nun aber auf dem gleichen Platz verharrt. In dieser Zeit wurde sie von Nicaragua überholt (Platz 9)
und rangiert mittlerweile auch hinter den Philippinen (Platz 8).
Fr. 590.statt Fr. 990.-
Angeführt wird die Liste - wie auch schon in den Jahren zuvor - von Island,
Finnland, Norwegen und Schweden, wie aus dem am Dienstag veröffentlichten Report hervorgeht. Diese Länder haben es geschafft, ihre Geschlechterungleichheit zu mehr als 80 Prozent auszugleichen. Die Schweiz hat erst 76 Prozent erreicht.
Die Schweiz hat sich auf der weltweiten Gleichstellungs-Rangliste seit
drei Jahren nicht mehr verbessert. Gemäss dem Global Gender Gap
Report 2012 des World Economic Forum (WEF) ist sie erneut auf
Platz 10 gelandet. An der Spitze liegt immer noch Skandinavien.
Der Global Gender Gap Report untersucht in 135 Ländern die Gleichstellung
von Mann und Frau in der Wirtschaft, beim Zugang zu Grundbildung und hö
Jemen macht Fortschritte, bleibt aber Schlusslicht
Schlusslichter bei der Gleichberechtigung von Mann und Frau sind in diesem
Jahr Tschad (Platz 133), Pakistan (134) und Jemen auf dem 135. und damit
letzten Platz. Gemäss WEF-Report hat sich Jemen zwar in den letzten Jahren
verbessert, vom Schlussrang kommt das arabische Land trotzdem nicht weg.
Insgesamt konnten rund 80 Länder die Gleichberechtigung in der Wirtschaft
verbessern, darunter auch die USA, Japan und Deutschland. In China ist die
Ungleichbehandlung von Männern und Frauen im Arbeitsleben hingegen wieder etwas grösser geworden. (sda)
Fr. 89.statt Fr. 149.M6 Couchtisch aus 8mm Glass weiss
Hallo Schweiz - MERHABA
Demonstrantinnen am Frauenstreiktag in Zürich
M5 Polstergruppe Lederlook /Stoff 3er + 2er Sofa
Hallo Schweiz - MERHABA
Verbessert hat sich die Schweiz im neuesten Bericht vor allem beim Thema
Gesundheit und Lebenserwartung. Etwas nachgelassen hat die Schweiz gemäss
WEF-Report hingegen beim Thema Bildung.
M4 Schlafzimmer schwarz/weiss mit Kristallsteine
Schrank B 270cm, Bett 160x200cm, 2 Nachttische
10
11
Fr. 1‘290.statt Fr. 1‘690.-
Fr. 199.statt Fr. 399.M7 Polsterbett Lederlook schwarz 140x200cm
M8 Polstergruppe in Leder/PVC schwarz 3er + 2er Sofa
Alle Fotos ohne Bettinhalt und Deko. Nur solange Vorrat. Alle Preise sind Abholpreise.
Toplum ve Yaşam
İsviçre Haberleri
Toplum ve Yaşam
Kanton Basel Hükümeti Kırmızı-Yeşil olarak kaldı
Seçimlere %41.5 katılım oldu ve 2005 yılından bu yana SP’nin adayı hükümet
üyesi bayan Eva Herzog 30’182 oy ile en çok oyu alan aday oldu. SP’nin 3 adayı
da en fazla oy alan Hükümet üyeleri oldu. Hükümet başkanı ve SP ile Yeşillerin
adayı sıralamada 4. en fazla oy almasına rağmen, aranan miktarda oy alamadığı
için ikinci tura kaldı.
Şimdiye kadar Güvenlik ve Adelet Bakanlığı FDP’de bulunuyordu. Şimdiye
kadar bu görevi FDP’ den Hanspeter Gass yapıyordu ve secimlere katılmadığı
için, yerine yine liberal Partiden Baschi Dürr ve Christophe Heller aday oldular.
Ancak ikisi de ilk turda seçilemedi. Bu adaylar ikinci turda Hükümet Başkanlığına Baschi Dürr aday olacak.
Öyle anlaşılıyor ki Hükümet Başkanlığı için yarış şimdiki Başkan Guy Morin ile
Baschi Dürr arasında geçecek. Solun ve Yeşillerin adayı ile ulusalcı Liberallerin
adayı yarışacak. Guy Morin 2. tura rakibinden 7500 oy daha fazla bir farkla
girecek. Daha önceki seçimlerden daha fazla oy alan Guy Morin sonuçtan çok
memnun görünüyor. Bir sürpriz olmazsa 2. Turun galibi de Guy Morin olacak.
Liberal Yeşillerin ve sağcı SVP’nin Hükümet üyeliği için yeterli oy almadığı görüldü.
Bu seçimin en ilginç sonuçlarından biri de, gerici yabancı düşmanı söylemlerle seçime katılan Volksaktion oldu. Bu parti uzun bir zamandan sonra ilk kez
mecliste temsil edilecek.
6 Hükümet üyesi belirlendi. Yeni Hükümet üyeleri ve aldığı oylar şöyle sıralandı:
Aday
Aldığı oy
Eva Herzog (SP), Şimdiye kadarki üye
30’182
Christoph Brutschin (SP), Şimdiye kadarki üye
26’618
Hans-Peter Wessels (SP), Şimdiye kadarki üye
24’887
Carlo Conti (CVP), Şimdiye kadarki üye
23’222
Guy Morin (Grüne), Şimdiye kadarki üye
22’902
Christoph Eymann (LDP), Şimdiye kadarki üye
22’312
Seçilemeyenler21 983
Baschi Dürr (FDP)17’038
Christophe Haller (FDP)13’491
Patrick Hafner (SVP)
8’084
Lorenz Nägelin (SVP)
7’852
Emmanuel Ullmann (GLP)
5’668
Elia Rediger 2’705
Christian Mueller (FUK)
2’129
Eric Weber 1’905
“In der Schweiz erlaubt, in der Türkei verboten!”
<< 03
wurde, sagten 68 Parlamentarier “Ja”, 1
Parlamentarier “Nein”, während sich 13
Parlamentarier der Stimme enthielten; somit wurde das Alevitentum offiziell als “Glaubensgemeinschaft” anerkannt.
Hallo Schweiz - MERHABA
28 Ekim 2012 Pazar
günü yapılan Kanton
Hükümeti, Hükümet
Başkanı ve Meclis seçimlerinde Sosyal Demokrat Partisi ve Yeşilller karlı çıktı.
Hükümet
Başkanı
seçimleri ise Kasım
ayında yapılacak ikinci turda belli olacak.
Şimdiki Hükümet BaşRegierungspräsident Guy Morin
kanı Yeşillerden Guy
Morin en çok oyu almasına rağmen yeterli oyu alamadığı için ikinci turda diğer adaylarla yarışacak.
Hallo Schweiz - MERHABA
12
13
Somit hat, nachdem einige Europäische Länder wie
Dänemark, Österreich, Deutschland, England und
einige andere Länder das Alevitentum als Glaubensgemeinschaft anerkannt haben und in den
Schulen mit dem alevitischen Religionsunterricht
begonnen wurde, jetzt auch das Baseler Parlament
das Alevitentum offiziell als Religion und die Aleviten als Glaubensgemeinschaft anerkannt. Das
Alevitentum ist nach dem Judentum die erste nicht
christliche Glaubengemeinschaft in der Schweiz,
deren Glaube und Glaubensgemeinschaft offiziell
anerkannt wurden.
Dieser Entschluss ist für die in der Schweiz lebenden Aleviten wie eine Zeitwende, im Zusammenhang damit wurden auch die “Cemevi”, die Glaubensstätten, als offizielle Gebetsstätten und der
“Cem”, also die Glaubensversammlung, als Art des
Betens anerkannt.
Die Schweizer Aleviten werden ihre
Beerdigungszeremonien, anders als in der Türkei,
wo sie gezwungen werden, diese in den Moscheen
abzuhalten, in ihren eigenen Cemevi und den Alevitischen Zeremonien entsprechend abhalten. Es
wurde auch die Infrastruktur dafür vorbereitet, dass
die Aleviten in den Schweizer Schulen innerhalb
kurzer Zeit mit ihrem selbst erstellten Lehrplan,
Alevitischer Religionsunterricht angeboten wird.
Stört es den Türkischen Staat nicht, dass das Alevitentum in Europa anerkannt wird?
Nein, in der Türkei hat sich nichts geändert, die
Leugnung und Missachtung gehen weiter. Von
einer Anerkennung mal ganz abgesehen, eine Gemeinschaft mit mehr als 20 Millionen Mitgliedern
wird ignoriert und sie unterliegt einem ideellen und
physischen Druck, der nur noch stärker wird.
Dabei sieht das eigene Land dieser Gemeinschaft,
die Türkei, die Cemevi und den Cem, die sie beide nicht anerkennt, als Vergnügen und “Vergnügungshäuser” an. Es ist für die Aleviten verboten,
ihren Glauben frei auszuleben. An vielen Orten
werden sie zum sunnitischen Glauben gezwungen
oder durch tätliche Angriffe assimiliert, wie zum
Beispiel dadurch, dass sie gezwungen werden, die
Moschee zu besuchen, die sunnitischen Gebetsrituale durchzuführen oder dass verhindert wird, dass
sie die Cemevi betreten. Bis vor kurzem waren auch
die Cemevi verboten und die Aleviten konnten sich
nicht in den Cemevi versammeln oder ihre Toten
waschen, diese Anstalten wurden sogar als “Terroristennester” angesehen.
Die Schweizer Aleviten und das Baseler Parlaments
haben mit ihrer Haltung und ihren Beschlüssen der
Türkischen Republik und Regierung regelrecht eine
Belehrung in Sachen Demokratie und Menschenrechte erteilt und ihnen symbolisch auf internationaler Ebene einen Schlag ins Gesicht erteilt. Die
Türkei sollte nach diesem Denkzettel der Demokratie und Menschenrechte diese rachsüchtige, der
Menschenrechte unwürdige Schande korrigieren.
Wenn diese Gemeinschaft, die einen wichtigen Teil
der Einwohnerschaft der Türkei darstellt, menschlich behandelt wird, sie frei ihren Glauben ausleben
und ihre Gebetshäuser besuchen kann, bedeutet
dies eigentlich auch für die anderen Glaubengemeinschaften Freiheit und beweist, welche Art von
Staat man sein möchte. Eine Mentalität, die anderen
das Recht zu leben nicht zugesteht, hat wahrscheinlich für keinerlei Glaubensgemeinschaft Respekt.
Eine Gesellschaft kann nicht über die Enteignung
des Glaubens anderer ihre Freiheit erlangen.
Das ist wahrscheinlich eine vergebliche Hoffnung,
aber wer weiß!
Mazlum Kılınc,
Genel Yayın Yönetmeni/ Geschäftsleiter
[email protected]
İsviçre Haberleri
Toplum ve Yaşam
Basler Regierung bleibt rot-grün
Im Kanton Basel-Stadt hat das rot-grüne Lager seine
Mehrheit in der Regierung verteidigt. Ob allerdings
der Grüne Guy Morin Regierungspräsident bleiben
kann, entscheidet sich erst im zweiten Wahlgang im
November.
Justiz- und Sicherheitsdirektors Hanspeter Gass:
Baschi Dürr (FDP) erhielt mit 17›038 am meisten Stimmen aller Nichtgewählten, verfehlte aber
das absolute Mehr von 21›983 Stimmen deutlich.
Christophe Haller (FDP) folgt mit 13›491 Stimmen.
Die SP hat neu 33 der insgesamt 100 Sitze; das Grüne Bündnis bleibt bei 13. Somit hat das rot-grüne
Lager zusammen 46 Sitze. Die SVP hat neu 15 Sitze;
dahinter folgen FDP mit 12, LDP mit 10 und CVP
mit unverändert 8 Sitzen. Zusammen mit einem
FDP-nahen Gewählten kommt das bürgerliche Lager so ebenfalls auf 46 Sitze.
TEL. 052 233 02 00 | FAX 052 233 72 00
In der Mitte bleibt die glp bei 5 Sitzen. Die EVP
hingegen stellt nur noch eine Vertreterin. Damit gewinnt die glp zwar keinen Sitz, wohl aber Gewicht,
da sie nun das entscheidende Zünglein an der Waage zwischen den beiden gleich starken Blöcken im
Grossen Rat geworden ist.
Rechtsaussen-Überraschung im Kleinbasel
Überraschend erobert die Rechtsaussen-Gruppe
«Volksaktion gegen zuviele Ausländer und Asylanten in unserer Heimat» zwei Sitze. Deren Kopf
Eric Weber hatte 1984-92 im Grossen Rat gesessen,
hat aber keine politische Bedeutung. Nicht ins baselstädtische Parlament geschafft haben es übrigens
unter anderen BDP und Piratenpartei.
Basel-Stadt wird weiter mit rot-grüner Mehrheit
regiert: Alle sechs Bisherigen wurden wiedergewählt, der Sitz eines abtretenden Freisinnigen wird
im zweiten Wahlgang am 25. November vergeben.
Im Parlament legt derweil die Rechte zulasten der
Mitte zu.
Bei einer Wahlbeteiligung von 41,5 Prozent erzielte
SP-Finanzdirektorin Eva Herzog mit 30›182 Stimmen das beste Resultat. Auch ihre Parteikollegen
Christoph Brutschin (Wirtschaft, Soziales und Umwelt) und Hans-Peter Wessels (Bau und Verkehr)
wurden mit 26›618 respektive 24›887 Stimmen gut
bestätigt.
Das schwächste Resultat im linken Lager verbuchte der grüne Regierungspräsident Guy Morin mit
22›905 Stimmen. Auch im bürgerlichen Lager wurden die beiden Bisherigen bestätigt: Gesundheitsdirektor Carlo Conti mit 23›222 Stimmen und LDPErziehungsdirektor Christoph Eymann mit 22›312
Stimmen.
Einziger FDP-Sitz noch vakant
Noch offen ist die Nachfolge des abtretenden FDP-
Erneut klar scheiterte die SVP. Ihre Kandidaten Patrick Hafner und Lorenz Nägelin mussten sich mit
8084 respektive 7852 Stimmen begnügen. Auf 5668
Stimmen kam Emmanuel Ullmann von den Grünliberalen. Wer im November nochmals antritt, wird
in der kommenden Woche entschieden.
Dass der bürgerliche Angriff auf Rot-Grün fehlschlug, führt FDP-Präsident Daniel Stolz auf die
Uneinigkeit in seinem Lager zurück: Wären CVP,
FDP, LDP mit der SVP mit einer gemeinsamen
Fünferliste angetreten, wäre es seiner Ansicht nach
wohl anders herausgekommen.
Ebenfalls erst im zweiten Wahlgang gewählt wird
der Regierungspräsident: Morin, vor vier Jahren
still ins neugeschaffene Amt gewählt, verpasste am
Sonntag mit 20›266 Stimmen das absolute Mehr
von 21›125 Stimmen. Abgeschlagen folgen Baschi
Dürr (FDP) mit 11›851 Stimmen und SVP-Bewerber Lorenz Nägelin mit 4600 Stimmen.
Parlament deutlich rechter - Mitte dünner
Bei der Parlamentswahl erstarkt bei 41,6 Prozent
Wahlbeteiligung die Rechte zulasten der Mitte;
auch Rot-Grün legt leicht zu: SVP, FDP und LDP
gewinnen je einen Sitz, ebenso die SP. Die EVP verliert drei Sitze, und die Mitte-Partei DSP, die bei den
letzten Wahlen 2008 drei Sitze erreicht hatte, war
gar nicht mehr angetreten.
Regierungsratswahlen Basel-Stadt 1.
Wahlgang (Schlussresultat)
Kandidierende Stimmen
Eva Herzog (SP), bisher
Christoph Brutschin (SP), bisher
Hans-Peter Wessels (SP), bisher
Carlo Conti (CVP), bisher
Guy Morin (Grüne), bisher
Christoph Eymann (LDP), bisher
Absolutes Mehr------------
Baschi Dürr (FDP)
Christophe Haller (FDP)
Patrick Hafner (SVP)
Lorenz Nägelin (SVP)
30’182
26’618
24’887
23’222
22’902
22’312
21 983
17’038
13’491
8’084
7’852
Emmanuel Ullmann (GLP)
Elia Rediger Christian Mueller (FUK)
Eric Weber 5’668
2’705
2’129
1’905
Regierungspräsident Guy Morin
Hallo Schweiz - MERHABA
Die sechs angetretenen bisherigen Regierungsräte
haben alle das absolute Mehr erreicht. Der einzige
noch offene Regierungssitz im zweiten Wahlgang
vergeben.
Hallo Schweiz - MERHABA
Die strahlenden Sieger sind bereits als Regierungsräte angetreten.
Unter den neu Gewählten hat es einige bekannte
Köpfe, darunter alt Nationalrat Ruedi Rechsteiner
(SP) und FCB-Fanbeauftragter Thomas Gander
(SP). Andere profilierte Lokalpolitiker verloren
ihren Sitz, so glp-Kantonalpräsident David WüestRudin und EVP-CO-Kantonalpräsident Christoph
Wydler.
14
15
WWW.ROYALDOENER.COM
Avrupa Haberleri
Toplum ve Yaşam
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande
Cezayir katliamını ‘tanıdı’
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande,
Fransa tarihinde ilk kez 17 Ekim 1961’de
Paris’te kanlı bir şekilde bastırılan ve Cezayirlilerin cesetlerinin Seine nehrinden toplandığı Cezayir olaylarında devletin rolünü
resmen tanıdı.
Olayları, geçtiğimiz yıl 50’nci yıldönümü anma törenlerinde cesetlerin çıkarıldığı nehre gül atarak
anan Hollande, bu sene Cumhurbaşkanı olarak üç
satırlık kısa bir yazılı açıklamayla tanıdı. Hollande
açıklamada, “17 Ekim 1961’de bağımsızlıkları için
gösteri yapan Cezayirliler kanlı bir şekilde öldürüldü. Cumhuriyet net bir şekilde bu gerçeği tanır. Bu
trajediden 51 yıl sonra, kurbanları saygıyla anıyorum” dedi.
‘BU ONU 100 BİN ARŞIN AŞAR’
Hollande’ın jesti Cezayir yönetimi tarafından memnuniyetle karşılanırken, muhalefetten sert tepki
gördü. UMP Grup Başkanı Christian Jacob, ‘Cumhuriyetin polisini ve cumhuriyeti suçlamak kabul
edilemez” dedi. Aşırı sağcı lider Jean Marie Le Pen
de, “Ne Hollande ne de Chirac Fransa’nın suçlu ya
da masum olduğunu tanımak için otoritedir. Bu onları 100 bin arşın aşar” diye konuştu.
İlk kez tanınan 1961 olaylarında, sokağa çıkma yasağına rağmen Cezayir’e bağımsızlık isteyen FLN
militanları gösteri düzenlemiş, polis kanlı bir şekilde bastırdığı gösterilerde öldürdüğü Cezayirlilerin
bir kısmını Seine Nehri’nden atmış, ertesi gün nehirden, şişerek su yüzüne çıkan yüzlerce ceset toplanmıştı. Geçtiğimiz yılki cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy 50’nci yıl anmaları için tek bir açıklama
yapmamıştı.
Yeşillerden Türkiye kökenli senatör Esther Benbassa ve arkadaşları ise Senato’ya olayların tanınması
için bir yasa önerisi vermişti. Sözkonusu yasanın
önümüzdeki hafta Senato gündemine gelmesi bekleniyor.
Atina’da 70 bin gösterici „Kemer
sıkmaya isyan için’ sokağa döküldü
Brüksel’de Avrupa Birliği liderlerinin euro krizini görüşmek
amacıyla bir araya geldikleri zirve öncesi Yunanistan’ın başkenti Atina’da 70 bin kişi yoksulluğu ve dha fazla tassarufu
protesto etmek amacıyla sokaklara döküldü, polislerle çatıştı. Ulusal çapta genel grevin sürdüğü ülkede düzenlenen
ikinci büyük gösteride bir kişinin de hayatını kaybettiği bilgözlenirken, 65 yaşındaki bir göstericinin kalp krizi geçirerek hastaneye
dirildi.
Polise taş ve molotof kokteylleri fırlatan göstericiler, Parlamento yakınlarındaki Sintagma Meydanı’nında güvenlik güçleriyle çatışmaya
da girdi. Polisin göstericilere göz yaşartıcı gaz ile engel olmaya çalıştığı
kaldırıldığı, ancak burada hayatını kaybettiği haber verildi. Söz konusu
kişinin göz yaşartıcı gaz mı yoksa kargaşadan dolayı mı kalp krizi geçirdiği netlik kazanmadı.
Yeni
BAŞTAN ÇIKARTMAK
İÇİN YAPILDI.
Atina sokakları karıştı Merkel’den garanti çıkmadı
Yoğun protestolar altında 5 saatliğine
Atina’ya gelen ve Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras ile görüşen
Merkel, ülkenin zor bir yolda ilerledi-
“Not vermeye gelmedim”
Yunanistan’ın uzun zamandır beklediği ve haziran ayından bu yana
askıda tutulan 31.5 milyar euro’luk
krediye ilişkin de somut bir mesaj
vermeyen Merkel, bu kredi diliminin
açılabilmesi için, Yunan ekonomisini
denetleyen Troyka’nın (Uluslararası
Para Fonu, Avrupa Birliği- Avrupa
Merkez Bankası) gelecek ay sunacağı
raporu beklediklerini yineledi.
Merkel “Kredi diliminin ödenmesi için Troyka raporu bekleniyor.
Yunanistan’ın güvenilir olmayı başarması gerekiyor” ifadesini kullanırken,
“Elbette herşeyin bir sihirli değnekle
gerçekleşmesi mümkün değil. Uzun
zaman alacak. Ancak inanıyorum ki
tünelin sonundaki ışığı hep birlikte göreceğiz” diye konuştu. Merkel,
Yunanistan’ın Avrupa Yatırım Bankası kredisine ulaşabilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti ve
Almanya olarak Yunanistan’ın her zaman yanında olacaklarını da yineledi.
Merkel, ayrıca “Öğretmen değilim,
buraya not vermeye değil, destek olmaya geldim” ifadesini kullandı.
“Sözlerimizi tutuyoruz”
Troyka’nın önüne sürdüğü önlemler
çerçevesinde bütçede önümüzdeki
iki yıl toplam 13.5 milyar euro’luk
bir tasarruf yapılmasını öngören paketi parlamentoya sunmaya hazırlanan Başbakan Samaras, geçtiğimiz
günlerde “Kasım ayında, yazdan beri
beklediğimiz kredi dilimi olan 31.5
milyar euro gelmezse, devlette para
tükeniyor” şeklinde dramatik bir
açıklama yapmıştı.
Yunanistan Başbakanı, Alman meslektaşının açıklamalarına karşılık
“Yunanistan verdiği sözleri sonuna
kadar tutmaya ve krizi alt etmeye
hazır bir kararlılık sergiliyor. Yunan
halkı şu sıralar ciddi şekilde sıkıntı
çekiyor, ancak rekabet gücünü korumak uğruna verdiği mücadeleyi de
kazanmaya kararlı” ifadesini kullandı.
Ayda 169.– CHF’den itibaren cazip leasing kampanyası.
Hallo Schweiz - MERHABA
Alman Başbakanı Angela Merkel, üç
yıl önce euro krizinin patlamasından bu yana Yunan başkenti Atina’ya
ilk
ziyaretini
gerçekleştirirken,
Yunanistan’ın iflas etmemesi ve euro
bölgesi içinde kalması yönündeki
desteğini yineledi, ancak garanti vermekten kaçındı.
ğini kabul ederken, bugüne kadar
Yunan hükümetinin attığı adımlarla
pek çok şeyin başarıldığını ve bundan
sonra da yapılması gerekenler bulunduğunu söyledi. Merkel, gazetecilerin “Yunanistan’ın euro bölgesinde
kalması artık garanti mi?” şeklindeki
sorularına karşılık da “Yunanistan’ın
euro bölgesinde kalmasını umuyor ve
diliyorum” yanıtını verdi.
Hallo Schweiz - MERHABA
Sadece 5 saatlik bir ziyaret için
Atina’ya gelen Alman Başbakanı
Angela Merkel, üç aydır askıda olan
31.5 milyar euro’luk kredi dilimi için
garanti vermezken, yaklaşık 30 bin
kişinin katıldığı gösteriler Yunan başkentini birbirine kattı
Opel AstrA limOusine
16
17
www.opel.ch
Opel Astra Limousine, 4 kapılı 1.4 ecoFLEX, 74 kW/100 PS, baz fiyat 25’400.– CHF, €-Flex 4’800.– CHF, yeni araç satış fiyatı 20’600.– CHF, özel ödeme 5’250.– CHF, leasing
taksiti 169.– CHF/ay, yıllık efektif faiz oranı % 2,94. Leasing süresi 48 ay, yıllık ortalama kullanma 10.000 km. Tam kasko sigorta zorunludur. GMAC, bu durum müşterinin
aşırı borçlanmasına neden olabilecekse sözleşme yapmaz. Fiyatlar tavsiye niteliğindedir. 129 g/km CO2 emisyonu, ortalama tüketim 5,5 l/100 km, enerji verimlilik sınıfı B.
CO2 emisyonu 159 g/km: İsviçre’de satılan tüm yeni araçlarda ortalama değer.
053_OLCHKL12_SF_203x290_AstraLimousine_CH_TUR_Merhaba.indd 1
24.10.12 10:43
Mutlu Annelik
Mutlu Annelik
Doğum sonrası depresyonu
her kadının başına gelebilir
elik?
ann
Mutlu
ı
akınlar
hasta y oğum
,
r
a
l
a
t
Has
için d
enenler
akve ilgil epresyonu h
d
ı
s
a
r
.
son
ilgiler
kında b ebasel.ch
llesgut
www.a gönlünüzce
Herşey sun.
ol
lık
esi Sağ
y
i
d
e
l
e
Basel B airesi
D
Postpartale Depression
kann jede treffen.
Doğumdan sonraki ilk yıl içerisinde annelerin % 10 - 15’i depresyon hastalığına yakalanıyorlar - bu durumda doğum sonrası depresyonundan söz edilir. Bu depresyon ilk
çocuktan sonra meydana gelebildiği gibi ikinci veya üçüncü çocuktan sonra da olabiliyor. Bu hastalık her annenin başına gelebilir - mesleğinden, yaşından, ailevi kökeninden ve sosyal statüsünden bağımsız olarak.
Innerhalb des ersten Jahres nach einer Geburt erkranken 10-15%
der Mütter an einer Depression – man spricht dann von einer
postpartalen Depression. Diese kann nach dem ersten Kind auftreten, genauso aber auch erst nach dem zweiten oder dritten.
Die Erkrankung kann jede Mutter treffen – unabhängig von Beruf,
Alter, Herkunft und sozialem Status.
Doğum sonrası depresyonunu, “Baby Blues”, yani annelik hüznü denilen durum ile karıştırmamak gerekir. “Baby Blues” çoğu annede doğumdan sonraki bir kaç gün içerisinde meydana gelen bir durumdur ve birkaç saat veya gün süren depresif bir keyifsizliktir,
hastalık değeri yoktur. Doğum sonrası depresyonu genelde ancak doğumdan birkaç
hafta veya ay sonra başlar ve daha uzun süren, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Doğum sonrası depresyonunun sebepleri çok çeşitli olabiliyor ve henüz tamamen araştırılamamıştır. Bazı kadınlarda daha önce de depresyonlar meydana gelmiş olabilir
veya daha hamileyken hastalanmışlardır ve bu durumda doğum sonrası depresyonu
geliştirme riski daha yüksektir.
Die Gründe für eine Depression nach der Geburt sind vielfältig
und noch nicht abschliessend erforscht. Einige Frauen haben
schon früher an Depressionen gelitten oder erkranken bereits
während der Schwangerschaft und haben somit ein erhöhtes
Risiko eine postpartale Depression zu entwickeln.
Jede zehnte Frau leidet nach der Geburt unter einer Depression
Erschöpfungszustände werden dabei meist
Das Gesundheitsdepartement Basel-Stadt
setzte sich deswegen, in Kooperation mit den
Universitären Psychiatrischen Kliniken Basel,
der Frauenklinik des Universtitätsspitals Basel
und vielen weiteren involvierten Fachgruppen dafür ein, dass Mütter wie auch Väter besser über das Risiko postpartalen Depression
informiert sind, und im Notfall dann auch die
entsprechenden Anlaufstellen kennen.
Ab 15. Oktober 2012 hängen Flyer zum Thema
postpartale Depression in den Basler Trams,
ab November 2012 wird ein spezielles Screeninginstrument an Fachpersonen verschickt.
Mit dem darin enthaltenen Fragebogen sollen
Mütter so früh wie möglich auf eine postpartale Depression hin abgeklärt und an Spezialisteninnen und Spezialisten weiterverwiesen
werden.
Bir çocuğun doğumu ebeveynlerinin hayatı
için büyük bir dönüm noktasıdır. Bazı anneler ve hatta
Die Geburt
eines
Kindes istgirerek
ein grosser
Einschnitt
babalar
bu olaya
depresyona
reaksiyon
gösterebiin
das
Leben
der
Eltern.
Manche
Mütter
und
lirler. Böyle bir durumda yardım alın ki, siz de kısa bir
auch
darauf
mittadını
einerçıkarın.
Depression.
zamanVäter
sonrareagieren
bebeğinizle
hayatın
Dies ist kein persönliches Versagen. Suchen
Sie sich Hilfe, damit auch Sie das Leben mit Ihrem
Baby bald geniessen können.
Am 14. und 28. November 2012 können sich
junge Mütter und Väter im Unternehmen
Mitte während des Kindertages im Kaffeehaus über das Thema informieren.
Die Informationsbroschüre “Mutterglück” kann
bei der Abteilung Prävention bestellt (telefonisch:
061 267 45 20 oder per Mail: [email protected] ) oder auf www.allesgutebasel.ch heruntergeladen werden.
Weitere Auskünfte
Christina Karpf, MSc
Programmleiterin Psychische
Gesundheit
Leiterin Gesundheitsförderung
und Prävention
Tel. +41 61 267 45 20
E-Mail: [email protected]
Fachliche Auskünfte:
Dr. med. Sibil Tschudin
Leitende Ärztin
Abtl. Gyn. Sozialmedizin /
Psychosomatik
Frauenklinik Universitätsspital
Tel. +41 61 265 90 43
E-Mail: [email protected]
Doğum sonrası depresyonun
birçok yüzü var
Hallo Schweiz - MERHABA
Innerhalb des ersten Jahres nach der Geburt
erkranken gegen zehn Prozent der Mütter
an einer Depression – man spricht dann von
einer postpartalen oder Wochenbett-Depression. Diese ist nicht zu verwechseln mit dem
sogenannten Babyblues, welcher bei sehr
vielen Müttern in den ersten Tagen nach der
Geburt auftritt, jedoch nach sehr kurzer Zeit
auch wieder verschwindet. Eine postpartale
Depression ist eine lang andauernde, behandlungsbedürftige Krankheit.
Erste Anzeichen einer postpartalen – im
Volksmund postnatalen – Depression wie
Schlafstörungen und
übersehen, da sie als Begleiterscheinung der
sich verändernden Lebensumstände gedeutet
werden. Zudem schämen sich viele Mütter
dafür, „traurig“ zu sein, wo sie doch gerade
jetzt eigentlich überglücklich sein müssten –
sie leiden deswegen im Stillen. Je früher eine
Depression aber entdeckt und behandelt wird,
desto besser und schneller kann das
Leid der Betroffenen und auch das ihrer Familie reduziert werden.
Hallo Schweiz - MERHABA
Geburt bleibt das Glück aus. Zehn Prozent
aller Mütter - und auch einige Väter - reagieren auf die Geburt ihres Kindes mit einer postpartalen Depression. Auch während
der Schwangerschaft erleiden ca. zehn Prozent der Mütter eine Depression. Viele dieser Erkrankungen bleiben lange unerkannt
und unbehandelt, was schwerwiegende Folgen für die ganze Familie hat. Postpartale
Depression: Das Gesundheitsdepartement
Basel-Stadt lanciert eine eigene Informationskampagne.
Doğumdan sonraki büyük hormonal değişiklikler, bebekle çoğu uykusuz geçen geceler ve zorlu günler çok zorlayıcıdır ve bazı kadınlarda
“normal” bir yorgunluğun ötesine geçen sorunlara sebep olabiliyorlar.
Bebekle birlikte, alışılmış iş arkadaşları veya arkadaş çevresi ile görüşemeden, evde tek başına geçen uzun günler sosyal izolasyona sebep
olabiliyor, bu durum da doğum sonrası depresyonunun oluşmasını
kolaylaştırır.
Eine postpartale Depression ist nicht mit dem sogenannten
«Babyblues» zu verwechseln. Der «Babyblues» kommt bei sehr
vielen Müttern in den ersten Tagen nach der Geburt vor und ist
eine für Stunden oder wenige Tage andauernde depressive
Verstimmung ohne Krankheitswert. Die postpartale Depression
tritt üblicherweise erst einige Wochen bis Monate später auf und
ist eine längerdauernde, behandlungsbedürftige Erkrankung.
Schatten über dem Mutterglück Die Mutter freut sich auf das Baby, aber nach der
suçluluk duygusunu veya bazen hatta çocuğa karşı bir ret duygusunu
beslerler. Hasta kadınlar bazen bu durumu, kendilerinin veya çocuğun
ölmüş olmasını isteyecek kadar ümitsiz olarak algılayabilirler.
18
19
Böyle bir doğum sonrası depresyonu çoğu zaman uyku bozuklukları ile
başlar. Bu durum ilk zamanlarda bir depresyon belirtisi olarak tanımlanmaz, çünkü uyku düzensizlikleri bir bebek ile geçirilen ilk aylarda
olağandır. Fakat söz konusu kadınlar bebeği emzirdikten sonra tekrar
uykuya dalamazlar. Düşüncelere dalarak yatakta yatıp çoğunlukla görünen bir sebep olmaksızın gece boyunca veya sabahın erken saatlerinde
korku ve endişe dolu bir halde uyanırlar. Zamanla bu uyku bozuklukları derin bir yorgunluğa yol açarlar. Hastalar genellikle kendilerini isteksiz ve motivasyonsuz ve aynı zamanda gergin ve huzursuz hissederler.
Bu durumda oluşan duygusal dengesizlikten dolayı önemsiz görünen
olaylar büyük bir ümitsizliğe, paniğe veya kızgınlığa yol açabilirler. Hastalar ayrıca çoğu zaman ıstırap verici saplantılı düşünceler de geliştirebiliyorlar. Örneğin çocuklarına ihmal veya doğrudan yaralama yoluyla
zarar verebileceklerinden endişe ediyorlar. Bundan dolayı kendilerini
bu sorumluk ile başa çıkabilecekmiş gibi hissetmeyen anneler güçlü bir
Doğum sonrası depresyonu
tedavi edilebilir
Depresyonlar çoğu vakalarda başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Fakat çoğunlukla doğum sonrası depresyonunun ilk belirtileri
fark edilmiyor, çünkü çocuktan
dolayı değişen hayat alışkanlıkları ve yeni gerekliliklerden dolayı
“normal” yorgunluk olarak yorumlanabilirler. Ayrıca kadınların
çoğu da çektikleri sıkıntıları gizleyebilirler. Mutlu olmaları gerekirken üzgün olmaktan utanıyorlar.
Doğum sonrası depresyonu gibi
ruhsal hastalıklarla çoğunlukla
tek başına başedilemez. Bu hastalıktan kurtulmanın ilk ve en zor
adımı yardım aramaktır.
İlk adımda başvurulacak kişiler
örneğin kadın doktoru, aile hekimi, ebe veya annelik danışmanları
olabilir. Bir sonraki adımda bir
uzmana (Psikyatrist veya psikoterapist) sevk işlemi gerçekleşebilir. Kadınların çoğu ayakta tedavi
edilebilir. Bir psikoterapi >> 20
Mutlu Annelik
Mutlu Annelik
Buralarda destek bulabilirsiniz
Postpartale Depression
hat viele Gesichter.
<< 19 sırasında hastalar semptomlarla daha iyi baş etmeyi öğrenirler ve ortaklaşarak yükü azaltmak için belirli önlemlerin arayışına girilir. Hastalığın ağırlık derecesine göre ilave olarak
bir ışık terapisi veya ilaç (antidepresiva) kullanımı gerekebilir. Eğer
yatılı tedavi gerekiyorsa, Basel Üniversitesi Hastanesinde psikyatrik acil yardım bölümünde ve Riehen’deki Sonnenhalde kliniğinde,
anneyi ve çocuğu beraber yatırma imkanı da mevcuttur.
Doğum sonrası depresyonuna girdiğinizden endişe ediyorsanız, zaman geçirmeden
profesyonel destek alın.
Doğum sonrası depresyonuna girdiğinizden endişe ediyorsanız, profesyonel yardımdan faydalanın.
Häufig beginnt eine postpartale Depression mit Schlafstörungen.
Diese werden zunächst nicht als Symptom einer Depression
erkannt, weil Schlafunterbrüche in den ersten Monaten mit einem
Baby dazugehören. Die betroffenen Frauen finden jedoch nach
dem Stillen des Babys nicht mehr in den Schlaf zurück. Sie liegen
grübelnd im Bett und erwachen nachts oder frühmorgens
häufig ohne äusseren Anlass, gequält von Ängsten und Sorgen.
Mit der Zeit führen die Schlafstörungen zu einer massiven
Erschöpfung. Die Betroffenen fühlen sich häufig lust- und antriebslos und sind gleichzeitig innerlich angespannt und unruhig.
Durch die entstehende emotionale Labilität können scheinbar
unbedeutende Ereignisse zu grosser Verzweiflung, Panik oder
Wut führen. Häufig entwickeln die Betroffenen auch quälende
Zwangsgedanken. Sie fürchten beispielsweise, dass sie ihrem
Kind Schaden zufügen könnten, sei es durch Vernachlässigung
oder sogar durch aktive Verletzung. In der Folge entwickeln Mütter,
die sich den Anforderungen nicht mehr gewachsen fühlen, starke
Schuldgefühle oder teilweise sogar ablehnende Gefühle gegenüber dem Kind. Nicht selten empfinden betroffene Frauen diesen
Zustand als so hoffnungslos, dass sie sich wünschen, sie selbst
oder ihr Kind wären tot.
İlk uğrak noktası olarak aile hekiminize, kadın doktorunuza veya ebenize, çocuk doktoruna veya aşağıdaki merkezlere başvurabilirsiniz:
Basel Belediyesi
anne ve bab danışmanlğı
Telefon 061 690 26 90
Psikomatik kadın kliniği
Telefon 061 265 93 93
www.unispital-basel.ch
Duygsal, stres ve uyku
bozuklukları Merkezi (ZASS)
Telefon 061 325 80 30
Pztsi-Cuma 8-12/13.30-17
saatleri arasında -www.upkbs.ch
Ebeveynler acil durum hattı
24 saat uzman danışmanlığı
Telefon 0848 35 45 55
www.elternnotruf.ch
Çocuklar ve gençler için
Basel Psikyatri Kliniği
Telefon 061 685 21 21
Schaffhauserrheinweg 55
4058 Basel
Acil bir psikolojik kriz durumunda aşağıdaki merkezlere başvurabilirsiniz:
Aile hekimleri acil durum hizmeti
Telefon 061 261 15 15
Die enormen hormonellen Veränderungen nach einer Geburt, die
häufigen schlaflosen Nächte und anstrengenden Tage mit einem
Baby sind belastend und können bei einigen Frauen Beschwerden
auslösen, die über eine «normale» Erschöpfung hinausgehen.
Die langen Tage alleine mit dem Baby zu Hause ohne die gewohnten Kontakte zu Kollegen/innen und Freunden/innen können zu
sozialer Isolation führen, welche eine depressive Erkrankung
begünstigt.
Eğer aile hekiminize ulaşamıyorsanız
Basel Üniversitesi Psikyatri
Klinikler, (UPK)
Telefon 061 325 5100
Wilhelm Klein-Strasse 27, 4025 Basel
Basel Üniversitesi Psikyatri
Klinikleri, Psikyatrik Üniversite
Polikliniği (PUP)
Telefon 061 265 50 40
Petersgraben 4, 4031 Basel
Diğer önemli merkezleri
www.allesgutebasel.ch web sayfasında bulabilirsiniz
Doğum sonrası depresyonu, günümüzde başarılı bir şekilde tedavi
edilebilecek, sıkça meydana gelen bir hastalıktır. www.allesgutebasel.ch
Herşey gönlünüzce olsun.
Basel Belediyesinin Sağlık Dairesi
Hallo Schweiz - MERHABA
Mutlu anneler!
Hallo Schweiz - MERHABA
Bu broşürün hazırlanmasında katkıda bulunanlar: Basel Üniversitesi Hastanesi Kadın Kliniği Kadın Doğum, Sosyal Tıp
ve Psikomatik Departmanı, Her iki Basel kantonunun Ebelik derneği, Basel Belediyesinin anne ve baba danışmanlığı,
Her iki Basel kantonunun FamilyStart (aile kurmak) derneği, Maria Hofecker - doktor muayenehanesi, UPK’nin çocuk
ve genç psikyatrisi kliniği, UPK’nın duygusal, stres ve uyku bozuklukları merkezi ve Basel şehrinin eczacılar birliği
20
21
Önlem Departmanı - Basel Belediyesi Sağlık Departmanı
St. Alban-Vorstadt 19, CH-4052 Basel
Tel. +41 61 267 45 20 [email protected] - www.gesundheit.bs.ch
Avrupa Haberleri
Toplum ve Yaşam
AB Liderleri bankaları denetleyecek
mekanizma konusunda anlaştı!
İki gün süren AB Zirvesi’ne, Almanya
ile Fransa arasında bankaların denetlenmesi konusundaki tartışma damgasını vurgu. Fransa, daha önce AB
Maliye Bakanları tarafından üzerinde
anlaşmaya varılan bankaları denetleme sisteminin 1 Ocak 2013’ten itibaren yürürlüğe girmesini savunurken, Almanya buna karşı çıktı. Zirve
bitiminde her iki ülkenin liderleri
tarafından yapılan açıklamalarda uzlaşmanın sağlandığı ifade edilirken,
tarih konusundaki belirsizliğe ise
açıklık getirilmedi. Yeni düzenlemeye göre aşamalı olarak bankalar üzerindeki denetim yetkisi üye ülkelerin
sorumluluğundan alınacak, Avrupa
Merkez Bankasına (AMB) devredilecek.
AB Komisyon Sözcüsü Olivier Bailly,
AB maliye bakanlarının yasal çerçeve
üzerinde 1 Ocak 2013’e kadar anlaşmaya varması gerektiğini, bankacılık
denetleme sisteminin ise 2013 yılı
içinde kademeli olarak faaliyete gireceğini kaydetti.
Fransa’nın başını çektiği Güney Avrupa ülkeleri, başlangıç tarihi için 1
Ocak 2013’te diretirken, Almanya ise
düzenlemeler ve bunların hayata geçirilmesi için yeterli zaman ayrılmasında ısrar etti.
HANGİSİ DOĞRUYU SÖYLÜYOR?
Zirve sonrasında bir açıklama yapan
sunda tartışmaların yaşandığı bankaları denetleme sistemi, asıl olarak içi boşaltılmış
bankaların AB tarafından
kurulan Mali İstikrar Mekanizması (EMS) tarafından
kurtarılmasını öngörüyor.
Buna göre, özellikle borç
krizinin olduğu ülkelerde içi
boşaltılan bankaların faturası da AB’nin kasasından,
dolayısıyla halkın sırtından
ödenecek.
Almanya Başbakanı Angela Merkel,
bankaları denetleme sisteminin 1
Ocak 2013’de yürürlüğe girmeyeceğini söyleyerek, bu konuda bir uzlaşmanın olmadığını açık olarak dile getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı François
Hollande ise bütün yasal çalışmaların
aralık sonuna kadar tamamlanacağını
ve 1 Ocak 2013’de sistemin yürürlüğe çıkacağını açıkladı. Zirve sonuç
bildirgesinde ise bu durum “2012’nin
sonuna kadar yasal sorunların giderilmesi gerektiği” şeklinde yer aldı.
Buna göre bankaların merkezden denetlenmesi konusunda yasal düzenlemelerin bu yılın sonuna kadar, hayata
geçirmenin ise önümüzdeki yıl içinde
söz konusu olabileceği belirtiliyor.
MALİ SERMAYEYİ KURTARMA
PLANI
AB Zirvesi’nde karar altına alınan
ancak yürürlüğe girme tarihi konu -
Fransa ve diğer Güney Avrupa ülkelerinin yeni bir “finans krizi”nin
ortaya çıkmaması için bu denli acele
ettiği tahmin ediliyor. Çünkü, özellikle Fransa, İspanya, Yunanistan ve
İtalya’daki bankaların büyük borçlarla
karşı karşıya olduğu ve her an patlak
verebilecekleri biliniyor.
Avro Bölgesi üyesi olmayan İngiltere,
Çek Cumhuriyeti ve İsveç yeni düzenlemelerin AB iç pazarını tehdit
etmemesi güvencesi istedi.
Zirvede ayrıca ilk olarak “Avro Bölgesi bütçesi”nden söz edilerek, bunun
denkleştirilmesi gerektiği dile getirildi. Bu durum, AB’de fiili bir bölünmenin olduğu şeklinde değerlendirildi. Zirve öncesinde Almanya Maliye
Bakanı Wolfgang Schäuble tarafından gündeme getirilen “AB Tasarruf
Komiserliği”nin kurulması ise zirvede
gündeme gelmedi.
6 bin bankaya bakacak
Dünyaca ünlü, Piyanist Fazıl Say,
bir sosyal paylaşım sitesinde yazdığı
ifadelerde dini değerleri aşağıladığı
gerekçesiyle hakkında açılan dava
kapsamında bugün hakim karşısına
çıkti. 1,5 yıla kadar hapsi istenen Say’a
destek için, aralarında sanatçılarında
bulunduğu bir grup adliyeye geldi.
Euro Bölgesi’ndeki 6 bin kadar bankanın denetim kapsamına girmesi
öngörülüyor. Liderlerin detaya girmek istemediği bir başka konuyu da
ECB’nin denetleme yetkisinin boyutları oluşturdu. Üzerinde anlaşılan en
net konuyu ise yeni denetim mekanizmasının yasal çerçevesinin bu yılsonuna kadar belirlenip 2013 içinde
kademeli olarak devreye sokulması
oluşturuyor.
Fazıl Say hakkında açılan davanın ilk
duruşması 18 ekim de İstanbul 19.
Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma öncesi Say’a destek için sanatçılar ve CHP’lilerin de aralarında
bulunduğu grup adliye önünde toplandı. AK Parti’yi eleştiren pankart
ve döviz taşıyan grup duruşmayı izlemek için adliyeye girdi. Say ise basına
görünmeden duruşmanın yapılacağı
salona çıktı.
Bankalar üzerindeki ECB denetimine
devlet yardımı alan bankalardan başlanacak daha sonra da farklı ülkelerde
faaliyet gösteren büyük bankalar kapsama dahil edilecek. Sistemin tedricen devreye girecek olması tüm bankaların denetime alınmasının 2014
sonunu bulabileceğini gösteriyor.
Banka birliği için ilk adım
Kriz ortamına düşülmemesi için belirlenen stratejinin ayaklarından biri
olan bankacılık birliğinin ilk adımı
olma özelliği taşıyan “tek elden denetim” konusunda takvim bazında ilerleme sağlansa da Almanya’nın acele
edilmemesini istemesi, Fransa’nın ise
acilen devreye sokulmasını istemesi
içerik açısından AB’yi “ne gerileten
ne de ilerleten” bir sonuç çıkmasına
neden oldu.
Depremi öngöremediler 6 yıl hapis cezası aldılar
İtalya’nın L’Aquila kentinde 6
Nisan 2009’da meydana gelen ve
309 kişinin yaşamını yitirmesine
neden olan 6,3 büyüklüğündeki
depremi öngörememekle suçlanan 7 uzmana, 6 yıl hapis cezası
verildi.
ROMA (AA)- Yüksek Riskler
Komisyonu’nu üyesi uzmanların
depremi önceden tahmin edemeyerek, kasıtsız adam öldürme ve ihmal
gibi suçlar dolayısıyla L’Aquila kentinde 7 uzman hakkında bir seneyi
aşkındır süren dava sonuçlandı.
L’Aquila Mahkemesi’nden akşam saatlerinde açıklanan karara göre,
deprem mahallindekileri depreme
karşı uyarmayarak adam öldürmeye neden oldukları iddia edilen dönemin Yüksek Riskler Komisyonu
üyeleri Franco Barberi, Enzo Boschi,
Mauro Dolce, Bernardo De Bernardinis, Giulio Selvaggi, Claudio Eva ve
Gianmichele Calvi’ye, 6’şar yıl hapis
cezası ve tüm kamu görevlerinden
men cezası verildi.
Savcılık makamının geçen eylül ayında açıkladığı mütalaasında 7 uzman
için 4 yıl hapis cezası istenmişti.
Mahkemenin birden fazla kişinin
ölümüne sebebiyet verildiği için 6 yıl
hapis cezasına hükmettiği kaydedildi.
Mahkeme boyunca savunmalarını
depremin önceden bilinemeyeceği
tezi üstüne kuran uzmanlar, kararın
açıklanmasından sonra şaşkınlıklarını ve üzüntülerini gizleyemedi.
Kararın ardından konuşan eski Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü
(INGV) Başkanı Enzo Boschi, kararı ”depresif ve umutsuz” bir şekilde
karşıladığını belirterek, ”Beraat bekliyordum. Halen ne ile suçlandığımı
anlamış değilim” dedi.
Cezaya çarptırılan bir diğer uzman,
dönemin Sivil Savunma Kurumu
Başkan Yardımcısı Prof. Bernardo de
Bernardinis ise ”Tanrı ve insanların,
önünde masum olduğumu düşünüyorum” ifadesini kullandı. Yarından
itibaren hayatının değişeceğini kaydeden De Bernardinis, diğer yargı sü
reçlerinde de kendi sorumluluğunun
olduğunun onaylanması durumunda, bunu kabulleneceğini dile getirdi.
2009 yılında L’Aquila kenti ve civarında sıkça gerçekleşen depremler
sonrasında, 31 Mart 2009’da yapılan
komisyon toplantısında bulunan 7
uzman, kent sakinlerine herhangi
bir tehlike olmadığı ve evlerinde kalabilecekleri yönünde tavsiyeler açıklamıştı. Bu tarihten bir hafta sonra
L’Aquila’da gerçekleşen 6,3 büyüklüğündeki depremde 309 kişi hayatını
kaybetmiş, önemli boyutta maddi
hasar oluşmuştu. Depremden sonra
Yüksek Riskler Komisyonu’nun kısa
süre önce açıkladığı kararlar tartışılmaya başlanmış ve konu yargıya taşınmıştı.
Hallo Schweiz - MERHABA
Hallo Schweiz - MERHABA
Türkiye Haberleri
Toplum ve Yaşam
22
23
Fazıl Say’a destek için gelen sanatçılar
açıklamalarında davaya tepki gösterdi. Kendilerine düşenin Fazıl Say’a
sahip çıkmak olduğunu söyleyen Rutkay Aziz, “Bırakın onu yargılamak
bunu düşünmenin bile suç olduğu
kanısındayım.Uluslararası ender değerlerimizden bir tanesi. Bize düşen
onun piyanosuyla, besteleriyle özgürce dünyada dolaşmasını sağlamaktır.
Ondan sonrada onu alkışlamaktır.”
dedi.
FAZIL SAY ADLİYEDE
Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, yazdığı twitter mesajı nedeniyle ilk kez
hakim karşısındaydı. Say’ın avukatları
ile şikayetçilerin avukatları arasında
gerginlik yaşandı. Say avukatlarına,
“Çok fazla atak yapıyosunuz. Çıkarırım sizi” diyerek uyardı. 2 şikayetçinin katılma talebini kabul eden
mahkeme, duruşmayı eksiklerin giderilmesi için 18 Şubat 2013 tarihine
erteledi İstanbul 19 Sulh Ceza Mahkemesi’nde
görülen duruşmaya tutuksuz sanık
Fazıl Say ile avukatları Meltem Akyol, Taylan Tanay ve Efkan Boğaç ve
şikayetçiler Ali Emre Bukağılı, Turan
Gümüş, Orkun Şimşek ile avukatları
hazır bulundu. Kimlik tespiti yapılan
Say, bekar olduğunu mesleğinin ise
müzisyen ve gelirinin de belirsiz olduğunu ifade etti. Duruşmayı aralarında
sanatçılar Edip Akbayram, Bedri Baykam ve Bağımsız milletvekili Levent
Tüzel’in de bulunduğu çok sayıda kişi
izledi.
Fazıl Say Linç edilmek isteniyor
“SUÇLAMALARI REDDEDİYORUM”
Fazıl Say rahatsızlığı nedeni ile ayakta savunma yapamayacağını belirtti.
Say, “Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum, suçlamaları reddediyorum”
dedi. Ardından 2 sayfalık yazılı savunmasını mahkemeye sundu. Mahkeme hakimi Hulusi Pur müştekilerin
davaya katılma taleplerine ilişkin dilekçe sunduğunu belirtti.
GERGİN ANLAR YAŞANDI
Duruşmada konuşan şikayetçi Ali
Emre Bukağılı, “Ben sanıktan şikayetçiyim. Davaya müdahil olmak istiyorum. Sanık Twitter’den dini değerlere
yönelik hakaret ve sövmeye varan
sözler etmiştir. 30 bin takipçisi var. Bu
tip davranışları gündeme gelmek için
daha önce de yaptı. Bugün futbolcu
Alex bile bu yüzden gitti. İnançsız
olabilir, Allah’ın varlığı apaçık ortada,
konuşabiliriz” bu sözler üzerine salonda gülüşmeler yaşandı.
tweetlere takipçileri ulaşabilmektedir.
Biz şikayetçilerin sanığın Twitter’dan
takipçileri olup olmadığını soruyoruz
ve bunun belgelendirmelerin talep
ediyoruz” ifadesini kullandı.
Şikayetçi Bukağılı duruşmanın izleyiciler olmadan devam etmesini talep
etti. Say’ın avukatı Efkan Boğaç ise
“İsterseniz hakim de çıksın” dedi. Say
da “Başka şeyler de görüyor musun?
Twitter’da benimle ilgili. Sataşmadır
bu” diyerek tepki gösterdi. Yaşanan
gerginliğin ardından mahkeme hakimi kapalı oturum talebini reddederek
duruşmaya devam etti.
Bu ifadeler nedeniyle Say, hakkında
vatandaşlar tarafından ‘halkı kin ve
düşmanlığa tahrik veya aşağılama’
iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcı Erhan Gülcan tarafından
hazırlanan iddianamede Say, ‘halkın
bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı’ iddiasıyla 9
aydan 1,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
“TWİTTER ÜZERİNDEN BİR
PAYLAŞIMIN KAMU DÜZENİNİ
BOZMADIĞI AÇIKTIR”
Say’ın avukatı Taylan Tanay ise şikayetçilerin suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma talebinin reddedilmesini talep etti. Tanay,
“Twitter üzerinden bir paylaşımın
kamu düzenini bozmadığı açıktır. İşin
esasına girilmeden doğrudan beraat
kararı verilsin” dedi. Say’ın diğer avukatı Meltem Akyol da, “Müvekkilimin
yoğun konser programı nedeniyle
duruşmalardan bağışık tutulmasını
talep ederim. ayrıca davaya konu
“BİZE DÜŞEN FAZIL SAY’A SAHİP
ÇIKMAKTIR”
Sanatçı Rutkay Aziz, “Bize düşen Fazıl Say’a sahip çıkmaktır. Bırakın onu
yargılamayı bunu düşünmenin bile
suç olduğu kanısındayım. Ender uluslararası değerlerimizden bir tanesidir.
Bize düşen onun piyanosuyla, besteleri ve konserleriyle özgürce dünyada
dolaşmasını sağlamaktır” dedi.
Dünya Sanatcısı ne demişti?
Say bir sosyal paylaşım sitesinde, “Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her
müminine 2 huri vereceğim diyorsun,
cenneti ala kerhane midir? Bilmem
farkettiniz mi ama nerde yavşak, adi,
magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı, bu bir paradoks mu?”, “Müezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco!!!
Ne acelen var? Sevgili? Raki masasi?”
ve “Tanrı, uğruna yaşayacağın bir şey
mi, öleceğin bir şey mi, yoksa hayvanlaşıp öldüreceğin bir şey mi ?? Bunu
da dusun!!” şeklinde yazılar yazmıştı.
“TÜRKİYE DÜNYACA ÜNLÜ BİR
SANATÇISINI YARGILAMA AYIBIYLA DA KARŞI KARŞIYA”
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan
Salıcı ise , “Türkiye dünyaca ünlü bir
sanatçısını yargılama ayıbıyla da karşı karşıya. Bu artık süpriz değil bizim
için, Demokrasi yokluğu ve ifade özgürklüğünün gelmiş olduğu en son
noktayı gösteriyor. Biz demokratik
kitle örgütleri ve CHP olarak varlığımızla bu tür davalara nasıl mücadele
ettiysek bu mücadeleye devam edeceğiz. Umudumuz davanın bugün ilk
duruşmadayargı tarafından anlamsız
bulunarak soruşturmanın sona ermesi. Türkiye’yi dünyaya bu tür davalarla
dünyaya tanıtan AKP iktidarının da
daha sorumlu davranmasını temenni
ediyoruz” diye konuştu.
”120 MİLLETVEKİLİYLE
BAŞBAKAN’A MEKTUP”
“FAZIL SAY YALNIZ DEĞİLDİR”
Say’a destek olmak için sabah erken
saatlerde çok sayıda sanatçı, gazeteci
ve yazar adliyenin önüne geldi. Adliye önünde bekleyen kalabalık “Sanata
evet, savaşa hayır”, “Evrensel nefesiniz
Fazıl Say’ın nefesini kesemezsiniz”,
“Fazıl Say yalnız değildir” pankartları
açtı. Adliye önündeki eyleme, Tarık
Akan, Bülent Kayabaş, Selçuk Yöntem, Oda Tv sanıklarından Barış Pehlivan ve birçok sanatçı ve yazar destek
verdi.
“BU DAVA GERİ ALINSIN”
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan
Salıcı, dünyaca ünlü bir sanatçının
böyle olaylarla gündeme gelmemesi gerektiğini savunarak “Bu dava
Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının göstergesidir. Türkiye böyle bir
davayla dünya kamuoyunda gündeme
geliyor. Bu yanlışlık biran önce durdurulmalıdır” dedi. Fazıl Say’a destek
için adliyeye gelen Almanya Parlamentosu Milletvekili Sevim Dağdelen
“Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda kaygılarımız var.
Buraya 102 parlamento üyesini temsilen buraya geldim. Fazıl Say hakkında
açılan dava geri alınmalıdır. Bunun
yanında birçok tutuklu gazeteci var.
Bunların da serbest bırakılması gerekmektedir. Say davası bir simgedir. Bu
nedenle bu duruşmaya destek olmak
için geldim” açıklamasında bulundu.
Rutkay Aziz ise “Fazıl Say hakkındaki
bu dava bitilmelidir. Fazıl Say, dünyayı özgürce dolaşmalıdır. Bugün ona
destek olmak için buraya geldik” açıklamasında bulundu.
Dünya Sanatçısını yargılamak da
Türkiye’nin ‘büyüklüğüne’ yakışır!
İsviçre’de Aleviliğin Dünü -- Bugünü ve Yarını
Basel Kanton Parlamentosu Alevi inancını resmi olarak kabul etti. Tarihsel önem arz eden ve
İsviçre’nin diğer Kantonlarına da örnek teşkil eden Parlamentonun bu kararı hakkında, okuyucularımızı en sağlam kanaldan bilgilendirmeyi önemli gördük. Konuyla ilgili Alevi İnanç Toplulukları Basın Sözcüsü H. Cihan Minkner Kanas ile Genel Yayın Yönetmenimiz Mazlum Kılınç
bir söyleşi yaptı.
Cihan Minkner-Kanas
rumsal yardım ve bağışlarını vergiden düş
me olanağı, İnanç kurumu olarak mülk,
vakıf, fon ve gelir vergilerinden muaf tutulma, bazı sosyal, kültürel faaliyetlerimize kültür bakanlığı spor toto fonundan
yardım alma olanağı, okullarda Alevilikle
ilgili genel bilgilendirme eğitimi.
İsviçre`de yaşıyor ve çalışıyoruz, vergi
veriyoruz, yasaların tanıdığı bu maddi
manevi haklardan yararlanıp, toplumumuza ve insanlığa hizmet etmek için yaşadığımız topluma pozitif katkı sunmak
istiyoruz.
MK: İsviçre deki Örgütlülüğünüz nasıl
başladı ve buradaki çalışmaları bize biraz
anlatır mısınız?
M. Kılınç: Sayın H. Cihan Minkner-Kanas Alevilerin İsviçre Basel Kantonunda
resmi olarak tanınması konusunda Parlamentodaki gelişmeleri bizlere anlatır
mısın?
Cihan Minkner-Kanas: Alevilik İnancı
İsviçre`nin Basel Kantonun Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının 133.
Maddesinin verdiği hak doğrultusunda
17. Ekim 2012`de tanındı. 2010 yılında
İsviçre`nin Basel kantonunda bulunan
iki Alevi Derneğimizin (Basel AleviBektaşi Kültür birliği ve Basel ve Çevresi
Alevi Kültür Merkezi) Basel Hükümetine Alevilik İnancının tanınması için
başvuru yaptılar.
Yaklaşık 20 senedir Basel Kantonunda
Alevilik için mücadele eden iki Alevi
Derneği aynı zamanda bulundukları
Kantondaki diğer inanç kurumlarının
da bağlı olduğu kurumlarda ve Kantonun uyum kurumlarında aktif olarak
çalışıyorlar.
Basel Kanton Hükümeti Alevi Kurumlarının Başvurusunu, Kanton anayasasının
gerekleri olan; Alevilik inancının toplumsal anlamı, hukukun üstünlüğünü
kabul etmesi, diğer inanç özgürlüğünü
kabul etmesi, Alevi kurumlarının gider
ve gelirlerinin şeffaf olması gibi gerekleri yerine getirdiğinden dolayı olumlu
bir Rapor ile Eğitim ve Kültür Komisyonuna havale etti. Eğitim ve Kültür
Komisyonu’nda Alevilerin başvurusunu
olumlu bir rapor ile Kanton Parlamentosuna havale etti.
Kanton Parlamentosu’nda büyük bir ço-
ğunluk ile Aleviliğin İnanç olarak Basel
Kantonunda kabul edilmesini 17. Ekim
2012de bütün partilerin desteği ile onayladı. Basel Parlamentosundaki oylamanın sonucu, Aleviliğin resmi İnanç olarak tanınmasına 68 evet e karşı 1 hayır
13 çekimser oy ile sonuçlandı.
Ayrıca şu noktanın altını özelikle çizmek gerekir ki, elde edilen bu kazanım
bin yıldır Anadolu’da yasaklı bir şekilde
yaşayan Anadolu Alevileri için, hak ve
özgürlükler temelinde alinmiş bir haktır.
Tarihte ilk olarak Dünyada Kanton düzeyinde bir Parlamento tarafından demokratik bir ortamda oylama yolu ile
Alevilik kendine özgü bir inanç statüsüne kavuşuyor.
MK: Kanton düzeyinde yasal haklarınız
nelerdir?
CMK: Kantonun vereceği “Kantonale
Anerkennung”, aslında geniş anlamlı
yasal haklar vermemektedir. İsviçre genelinde en yüksek tanınma unvanı ’ise
“Öffentlich-Rechtliche”-Anerkennung
oluyor.
Yurt Dışından getireceğimiz inanç önderlerimize, kurumlarımızda eğitim vb.
vermeleri amacıyla resmi dairelerden
rahat bir şekilde çalışma ve oturma izni
alabilmemiz veya Alevilik ders olarak
Kanton eğitim müfredatına dahil olması
olacaktır.
Halk mezarlıklarında ayrı bölüm veya
kendi mezarlığımızı açma olanağı, İnanç
kurumumuza yapılan bazı kişisel veya ku
CMK: İsviçre’de ilk olarak 1991 tarihinde Basel’de bir dernek kuruldu. Bu
dernekleşme sonucunda şu anda İsviçre
genelinde 17 Alevi Derneğimiz bulunuyor. Bu Derneklerin oluşumuyla 4 Nisan
1998 tarihinde, İsviçre Aleviler Birlikleri
Federasyonu oluşturuldu.
Basel Kanton Meclisine ilk olarak 5 Alevi arkadaşımız seçildi. Aleviler uyum çalışmaları ve siyaset yapma konusunda en
canlı topluluktur. Biz Derneklerimizde
insana ait her konuyu işliyoruz. Örneğin; İsviçre yasaları konusunda, evdeki
şiddet üzerine, sağlıklı beslenme, çocuk
eğitimi, insan hakları üzerine, gençlere,
üyelerimize çeşitli kurslar sunarak kendilerini her konuda bilgilendiriyoruz.
Ayrıca İsviçre deki Kurum ve Kuruluşlarla birlikte yaptığımız çalışmalar sonucu Alevileri Kamuoyu nezdinde tanıtabildik. Alevilikle ilgili İsviçre’nin birçok
yerinde Paneller vererek, İnanç Kurumlarıyla birlikte çalışarak, Kantonlar düzeyinde yuvarlak masa toplantılarına,
mahalle Derneklerinin çalışmalarına
katılarak, toplum nezdinde olumlu bir
izlenim bıraktık.
Amacımız İnancımızı, felsefemizi, kültürümüzü yaşayıp yaşatmaktır, aynı zamanda İsviçre toplumuna entegre olup,
uyum içinde yaşamaktır.
MK: İsviçre de ve Basel özgülünde ne kadar Alevi vardır?
CMK: İsviçre de yaklaşık 70 bin Alevi,
Basel ve Çevresinde ise aşağı yukarı 8500
Alevi yaşamaktadır. Avrupa’nın 12 ülkesinde örgütlenen Alevi kurumları resmi
olarak Almanya, Danimarka, Avusturya,
Hollanda gibi Ülkelerde Aleviliğin kendine özgün bir inanç olarak tanımlamışlardır.
MK: Sizce Alevilik nedir? Aleviliğin bir
‘‘ inanç‘‘ olduğu söyleniyor, bu konudaki
görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
CMK: Elbette, Alevilik size göre nedir?
diye ne zaman bir soru sorulsa, daima şu
cevabı vermişimdir. Bize göre, size göre,
onlara göre türünden bir Alevilik yoktur. Herkes yaşayabildiği anlayabildiği ve
algılayabildiği kadar Aleviliği tanımlar.
Bu bağlamda en sondan söyleyeceğimizi
baştan söyleyelim, Alevilik Bir Yoldur.
Veysel Babanın Tabiriyle, (Yol insanlık
Yolu Dava İnsanlık Davasıdır.) Yolumuz
inancıyla, ibadetiyle, muhabbetiyle ve de
ayını cem erkanlarındaki on iki hizmet
ayinle ilgili bir öğretidir.
Bu bağlamda Aleviliğin yol öğretisine
hasıl olmak tek başına bir alevi anne ve
babadan doğmakla da anlaşılacak bir
durum değildir.
Ol sebepten Aleviler doğada iki türlü
doğuma inanırlar, bunlardan bir zahiri
anlamda biyolojik olarak bir anneden
doğmak, bir diğeri de batini anlamda bir
insani kâmilin ya da pirin elinde yolda
doğmak, olarak tanımlanır.
Yine bu yol doğumu ile ilgili Münir’e
Bacının bir nefesini sizinle paylaşmak
isterim.
Doğdum iki anneden
Kimdir beni taneden
Mürşidim imdat eden
Haydarıyım, haydari
Şeklinde dile getirir. Bu nefes, yola ikrar
vererek giren canlara okunur ve Alevili-
ğin ikrar erkânlarında canlar, o andaki
muhabbetlerde yeniden doğduklarını
hissederler.
Bir diğer konu ise Aleviliğin yol öğretisinde yaradılış mı varoluş mu esas alınır?
Aleviliğin Yol öğretisi, Ortodoks semavi
inançlarda olduğu gibi mutlak bir yaratıcının bütün bir evreni çekip çeviren bir
yaratıcının varlığına körü körüne inanmazlar. Bu bağlamda Alevilik ve aleviler
bilimi esas alır ve doğayı gözlemlerler.
Ve de görünen ve okunan en ayrıntılı bilimin Toprak olduğuna inanırlar.
Özelikle Alevilikte varoluşçuluğu simgeleyen oldukça şiirler vardır. Sizlere Veysel babanın söze gerek bırakmayan
Alevilikte varoluşu simgeleyen şiirinden
bir bölümü sizinle paylaşmak isterim.
Göklerden süzüldüm tertemiz indim
Yere indim yedi renge boyandım
Boz bulanık bir sel oldum yürüdüm
Çeşit çeşit türlü renge boyandım
Veysel yoktan geldim yok olup geçtim
Ben diyenler yalan gerçeği seçtim
Bir buhar halinde göklere uçtum
Kayboldum o sırlı renge boyandım.
Yine şiirinde varoluşçuluğu olağanüstü
güzellikte simgeleyen Gurfani Baba’nın
şiirinden bir bölümü de sizinle paylaşmadan geçemeyeceğim.
Katra idim Ummanlara karıştım
Kaç bulandım, kaç duruldum kim bilir?
Devre edip alemleri dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir?
Gufrani’yim tarikatım boş değil,
İyi bil ki kara bağrım tas değil,
Felek ile hiç hatırım hoş değil,
Kaç barıştım, kaç darıldım kim bilir?
Son olarak özelikle cennete ve cehenneme Aleviliğin ve Alevilerin bakış açısı
üzerinde durmak isterim. Aleviliğin yol
öğretisin dede, ibadetlerinde de cennet
ve cehennem diye bir kavram yoktur. Ve
Aleviler asla bu dünyada, yaşam sureleri boyunca cennette girmek cehenneme
de gitmemek için çalışmazlar. Alevilikte
Alevilerde cennetinde cehenneminde bu
dünyada olduğuna inanırlar. Bu nedenden ötürü aleviler cenneti bu dünyada
kurmak için cehennem, zebanilerine
yani zalimlere karşı bir savaş içerisinde
olurlar.
Başbakanın ve mevcut siyasi iktidarın
Alevilere bakış açısı oldukça hasımanedir. Başbakanda mevcut Bakanlarda
Alevilere dönük her fırsatta nefret söylemlerini dillerinden düşürmüyorlar.
Başbakan toplumumuzda bilinç bulanıklığı yaratmak için aliyi sevmek Alevi-
likse bende aleviyim diyor. Bu yaklaşımda Alevilere dönük bir hakarettir. Ali’yi
hakikatten seviyorsa Başbakan buğun
Ülkedeki cezaevlerinde on bin siyasi tutuklu açlık grevinde ve hayati tehlikeleri
var ve Aliyi seviyorsa Başbakan, olası
ölümlerin önüne geçsin.
Türkiye’nin laik bir ülke olmasını istiyoruz.
MK: Avrupa’ya gelme nedenleri nelerdi?
CMK: Türkiye’deki bu yoğun baskıların
sonucu ve 1980 Askeri Faşist Cuntasından sonra, Avrupa’nın birçok ülkesine
Ali’yi hakikatten seviyorsa Başbakan Madımağı insanlık için utanç müzesi yapsın.
Ali’yi hakikatten seviyorsa Başbakan
Roboski’de katledilen 34 Kürt gencinin
ailelerinden özür dilesin.
MK: Biraz Alevilerle ilgili sorunları özetler misiniz? Türkiye’deki talepleri nelerdir?
CMK: Konunun anlaşılması için Türkiye
cephesini biraz anlatacağım, ondan sonra sorularınıza yanıt vereceğim. Biliyorsunuz, yüzyıllarca bir dönem, Kızılbaşlar olarak anıla gelmiş, boyunlarından
fetvalar eksik olmamış.
Beşikteki çocukların bile katledilmeleri
vacip görülmüş, kestikleri hala yenmez
kabul edilen Anadolu Alevileri önemli
ve tehlikeli bir dönemden geçmekteyiz.
Türkiye de 1980 sonrası geliştirilen bir
konseptle Alevilerin tutundukları son
dallarda kesilip koparılmak istendi.
Okullarda Alevi çocuklarının katılmak
istemedikleri din dersleri zorunlu hale
getirildi. Bu güne kadar camisiz varlığını
sürdürmüş Alevi Köylerine zorla camiler yapıldı.
Geriye ne kalıyor, Cem evlerinden başka
bir yere gitmemiş olan Alevileri Camilere doldurmak. Benim Kabem insandır
diyen, başka Kabe bilmeyen Alevilerin
yönünü Mekke’ye çevirmek, hacca götürmek, şeytan taşlatıp bayram ettirmek.
Kendi toplumu için hizmet eden dedelerimizi, Devletin aylıklı memuru haline
getirmek isteyenler, Aleviliği bir bütün
olarak yok etmeye çalışıyor. Ama tüm bu
haksızlıklara ve kuşatmalara rağmen yok
olmadık ve teslim olmadık. Bütün bu
kuşatma ve baskılara rağmen, bizler Aleviliği yaşamsal kılmaya devam edeceğiz.
Alevilerin talepleri insani taleplerdir.
Bunlar: Alevi kimliğinin yasal güvence
altına alınması, Cem evlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Otelinin
(utanç) müzeye çevrilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı, devlet yapılanmasının dışına çıkartılması veya tümden lağvedilmesi, zorunlu din derslerin kaldırılması,
Alevi köylerine cami yapılmasına son
verilmesi, Alevi Dergahlarının, Alevilere geri verilmesi, Alevilere eşit yurttaşlık hakkı verilmesi. Sözün kısası biz eşit
yurttaş haklarına sahip olmak istiyoruz.
Yani Türkiye’nin demokratikleşmesini,
toplumsal barışın sağlanmasını, farklı
kültürlerin bir arada yaşamasını istiyoruz.
ve İsviçre’nin birçok yerine Türkiyeliler
ve Kürdistanlılar yoğun bir şekilde geldiler.
2. Temmuz 1993 Sivas Katliamı, Alevi örgütlenmesinde bir dönüm noktası
oldu, özellikle Madımak oteli katliamından sonra, bu yok etmeğe karşı, biz
Aleviler Avrupa’da kendi inanç ve kimliğimizle ortaya çıkarak, mücadelemizi
kararlı bir şekilde bu güne taşıdık.
Bu süreci değerlendirdiğimizde, her türlü baskılara, asimilasyona ve yıpratmalara rağmen Demokratik Alevi hareketi
önemli kazanımlara imza atmıştır. Şu
anda Avrupa’nın birçok yerinde 254 kurumumuz var.12 ülkede Federasyonlarımız ve Avrupa Konfederasyonumuz var.
Sesimizi Dünyaya taşıyan Yol TV var. Bu
kazanımlar bizler için önemli kazanımlardır.
MK: AKP Hükümetinin Alevilere bakış
açısı nedir?
CMK: Ana yurdumuzda Alevi inancının halen resmen tanınmamış olması,
Türkiye`deki gelmiş geçmiş siyasi iktidarların bir ayıbıdır.
Türkiye`de inanç konusunda en önemli
sorunun, Türkiye`de gerçek anlamda laiklik ve inanç özgürlüğünün olmayışıdır.
Bugüne kadar Türkiye`de hiç bir siyasi
iktidar, Alevi Bektaşi-Kızılbaş inanç toplumunun taleplerini ciddiye almamıştır
Yüzyıllardır süregelen Alevi katliamlarına yakın geçmişte Sivas-çorum-Malatya, Maraş, İstanbul Gazi Mahallesinden
sonra özellikle Başbakanın ve AKP iktidarının zihniyetinden kaynaklı son dönemlerde Alevilere-Kürtlere saldırı ve katliam girişimleri tehlikeli provokasyonlarla
denenmektedir! Ne yazık ki, bu saldırı ve
katliam girişimcilerinin, bu ülkenin Başbakanının ve AKP iktidarının kin nefret
yok sayma, yok etme söylemlerinden ve
zihniyetinden güç ve destek almaktadırlar!
28 Temmuz 2012 tarihinde, Malatya’nın
Sürgü beldesinde Alevi ve Kürt aileye
500 kişilik gözü dönmüş saldırgan provokatörler, ellerinde sopalarla ateşlerle
ve dillerinde hakaretlerle Evli ailesinin
canlarına, mallarına yönelik, AlevilereKürtlere ölüm diyerek tekbir ve naralarla
saldırmışlar, akabinde süresince Malatya
Sürgüde olduğu gibi
başka yerlerde de saldırı ve linç girişimleri
Devlet güvenlik güçlerinin de desteğiyle
boyutlanarak devam
etmiştir. Yüzyıllardır
bu inkarcı ve yok sayma geleneği AKP iktidarıyla demokratik
dönüşüm, demokratik anayasa ve özgürlükler, değişim dönüşüm söylemleri
adı altında kitleleri beklentiye sokarak,
daha karanlık ortamların yaratılmasına
yol açmıştır!
Tüm bu gelişmeler Alevileri-Kürtleri
görmezden geldikleri farklı inançlarıkültürleri-dilleri-dinleri, Anadolu`nun
bir gökkuşağı gibi kadim halkları ciddi
olarak geleceklerinden tedirginler ve de
kaygılanmaktadırlar!
Başbakan Tayip Erdoğan’ın ve AKP karanlık zihniyetinin kafasının arkasındaki
ve karnındaki şifre çözülmüştür, kendini ele vermiştir! Bunun adı da tekçi zihniyettir.
Alevilerin kutsal ibadet ve inanç mekanları Cem evidir ve kendine özgü özerk
bağımsız inancıyla, ibadetiyle öyle kalmaya devam edecektir! Nasıl yaşayacakları, nere de ve nasıl ibadet edecekleri
konusunda karar hakkı Alevilerindir!
Bu hakkı kimse gasp etmeğe yeltenmemelidir!
MK: Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz?
CMK: Biz kendimiz olmak istiyoruz,
Başkalarının bizi tarif etmesini istemiyoruz. Avrupa ve Türkiye’de dahası farklı
kültür ve inançlardan insanların kardeşçesine bir arada, barış içerisinde yaşamasını arzuluyoruz. Hiç bir zaman şiddet
yanlısı olmadık. Alevi toplumunun kendi öz değerlerine sahip çıkmasını, örgütlü olmasını istiyoruz. Kurumlarına sahip
çıkarak, üye olmalarını talep ediyoruz.
MK: Umarım bu çabalarınız boşa gitmez,
Söyleşi için teşekkürler.
CMK: Bende konuyla ilgili görüşlerimi
açıklama imkanını bana verdiğiniz için
gazetenize ve size teşekkür ederim.
Basından Seçmeler
Cebinde demokrasi var
Ahmet Altan
Neticede “devletin parası”
halktan topladığı paradır.
Bunun nasıl harcandığının
hesabını veren devletler demokrasiye adım atarlar.
Bizim ülkemizde devlet bunun hesabını vermek istemez.
Özellikle en çok paranın ayrıldığı “ordunun” bu parayı
ne yaptığı halktan gizlenir.
Eskiden de gizlenirdi, şimdi
de gizlenir.
Demokrasinin olmaması “sizin cebinizdeki” paranın
Dört milyar dolar gidecek, bu
kimin parası sizce?
Sizin paranız.
Sizin paranız ama siz, paranızın ne yapıldığına dair hiçbir
fikre sahip değilsiniz.
Belki de siz füze istemiyorsunuz, belki bu parayla “her
köye yüzme havuzu” yapılmasını istiyorsunuz, ki herhalde bu parayla epeyce köye
yüzme havuzu yapılır.
Belki hastane istiyorsunuz,
belki park istiyorsunuz, belki
daha iyi şehirler istiyorsunuz,
belki daha düzenli trafik istiyorsunuz.
Bu işin uzmanı değilim ama
dört milyar dolarlık bir yatırımla herhalde İstanbul’un
trafiği
epey
düzelir,
İstanbul’un trafiği düzelirse
“benzine harcadığınız” para
azalır, büyük bir zaman ve
enerji tasarrufu olur.
“Orduya silah” dendiğinde
herkes susuyor.
Asla tartışılmaz bir konuymuş gibi.
Hâlbuki bu işleri bilen Lale
Kemal çok mantıklı bir soru
soruyor:
“NATO üyesi olan ve
NATO’nun koruma şemsiyesi
altında bulunan bir ülke neden dört milyar dolarlık füzeye ihtiyaç duyuyor?”
Bu mantıklı sorunun mantıklı cevabı ne?
Ne siz biliyorsunuz bu cevabı,
ne biz biliyoruz.
Sizin paraları size sormadan
harcıyorlar.
“Gerçekten ihtiyacı var mı
Türkiye’nin bu füzelere” diye
tartışmıyorlar, parlamentoda
kamuoyunun da dikkatini
çekecek tartışmalar yapmıyorlar.
Muhalefet partileri de bu konularla ilgilenmiyor.
Eskiden herkes askerden
korktuğu için bu konulara
değinmezdi, şimdi herkes siyasi iktidardan korktuğu için
bu konulara değinmiyor.
Bizim ordunun “silah” talep-
lerinin öyle her zaman akla
mantığa uygun olduğunu da
sanmayın, bir ara “uçak gemisi” istemişlerdi.
Bir Akdeniz ülkesi “uçak gemisini” ne yapacak?
Okyanuslara mı çıkacağız
uçak gemisi ile?
Okyanuslara çıkarsak ne için
çıkacağız?
Bu saçmalıkları da “silahları
oyuncak sanan generallerin”
çocuksulukları olarak görmeyin, silah alım satımlarında
akla hayale gelmeyecek miktarda “komisyonların” döndüğünü hiç unutmayın.
ne verilecek paranın, Sağlık
Bakanlığı’nın yıllık bütçesinin üç katı olduğunu da söylüyor.
Sizin sağlığınız için harcayacakları paranın üç katını
sadece bir füze sistemi için
harcayacaklar.
Ve, gene hiç unutmayın ki
Lockheed askerî uçak alımında dönen “rüşvetleri” açığa
çıkarmamış
yeryüzündeki
tek ülke Türkiye’dir.
Rüşvet verildiği resmen açıklandı ama Türkiye “rüşveti kimin aldığını” asla açıklamadı.
Sormadıkları gibi size haber
de vermiyorlar, “biz sizin
dört milyar dolarınızı füzelere harcayacağız” demiyorlar.
Rüşveti alan, sizin paraları
kendi çıkarı için harcayan
adamdı.
Hesabını soramadınız.
Askerî vesayetten kurtulduk
ama keyfilikten kurtulamadık.
Kemal’in yazısına göre bu füzelerin kimden alınacağına
başbakan, genelkurmay başkanı ve milli savunma bakanı
karar vereceklermiş.
Sizin dört milyar dolarınız
hakkında nasıl üç adam karar
verebilir?
Lale Kemal, bu füze sistemi
Bunu onaylıyor musunuz?
Bu paraların “sağlık araştırmaları” için harcanması gibi
bir fikriniz, böyle bir öneriniz
olamaz mı?
Olabilir, eğer size sorarlarsa.
Ama size sormuyorlar işte.
Demokrasi yoksa, cepteki paralar gider.
Demokrasi, paranıza sahip
olma hakkıdır.
Niye ordunun harcamalarını
“denetim dışı” bıraktılar sanıyorsunuz?
Avrupa Birliği kriterlerini
uygulasalar, böyle alımları
gizlice yapamazlar, ordunun
harcamalarını “denetim dışı”
bırakamazlar.
AB raporlarının niye “çöpe
atıldığını” bir de bu açıdan
düşünün.
Demokrasi olmadığında devleti keyiflerince yönetir, paraları keyiflerince harcarlar.
TASARUF HAFTALARI
790.790.- yerine
yerine
490.GLORIE
Beyaz Kaplama ile
Çok parlak siyah
270x190x35/42
Gitti gider sizin paralar.
%38
Tasarruf
Adres: Hauingerstr. 1079540 Lörrach / Hagen
Telefon: 0041 (0) 76 376 96 93 e-Mail:[email protected]
Hallo Schweiz - MERHABA
Modern dünyada “demokrasinin” çıkış sorusu, halkın
devlete sorduğu çok basit bir
sorudur.
“Benden topladığın vergileri
ne yapıyorsun?”
Halk bunu sorar ve hesabın
dökümünü görmeyi ister.
Bundan haberiniz var mıydı?
Ama size sormuyorlar.
Sizi parlamentoda temsil etmekle görevli, işi sizin yerinize “paraları denetlemek” olan
milletvekilleri de “silahlara
harcanan” paraları denetlemiyor.
İşlerini yapmıyorlar.
Hallo Schweiz - MERHABA
Bizim için bir tür egzotik
meyve gibi bu “demokrasi”
dediğimiz şey, bizim topraklarda hiç yetişmemiş, tadını,
kokusunu, rengini bilmiyoruz.
Bizim cehaletimizden yararlanmak isteyenler de, “bu
topraklarda demokrasi yetişmez, zaten de alışkın değilsiniz, size dokunur” diye bizi
bir iyi kandırmak istiyorlar.
kaşla göz arasında iç edilmesi
demektir.
Anlayacağınız öyle “egzotik
bir meyve” değildir demokrasi, sadece entelektüellerin ilgisini çeken bir “masal kuşu”
da değildir, demokrasi cebinizdeki paradır.
Demokrasi yoksa, cebinizden
parayı alırlar.
Lale Kemal, çok çarpıcı bir
“parayı götürme” operasyonunu açığa çıkarıyor bugün.
Bizim orduya “dört milyar
dolarlık” füze alacaklarmış.
26
27
%27
Tasarruf
JAVA
1750.1750.- yerine
yerine
1290.-
TEKSTİL-DERİ / KUMAŞ
FARKLI RENKLER
Komple Koltuk Takımı
Kumaş-Deri siyah
gri Kumaş
Çeşitli renk ve Malzeme
seçenekleri kullanılabilir
Krom makara ayak
2er 180x95x86
3er 238x95x86
HINWIL
Tel. 044 931 20 40
[email protected]
moebel-ferrari.ch
ÇALIŞMA SAATLERİ
Pazartesinden Saliya kadar
09.00 – 20.00
Cumartesi
09.00 – 18.00
0.0%
Sıfır
faizle direk Kredi
Çok uygun fiyata yatak, yemek ve oturma odası mobilyaları.
Basından Seçmeler
Can Dündar
[email protected]
Türkiye’den kilometrelerce uzakta, bir
üniversitenin, Fiyord Denizi’ne bakan
salonunda, hiç bilmediğim bir dilde,
bildiğim şiirleri dinliyorum.
Gür bir erkek sesi, şiir değil, şarkı
okuyor sanki...
Önümdeki metinden izlemeye çalışıyorum:
“Yazılarım otuz kırk dilde basılır/
Türkiye’mde Türkçemle yasak” diyor.
“Sana söylemek istediğim en güzel
söz/ henüz söylememiş olduğum sözdür” diyor.
“İman tahtamın üstündeki baskıya
rağmen/ kalbim en uzak yıldızla bir-
Ama Norveççe...
Bir kelimesini bile anlamıyorum; ama
öyle tanıdık, öyle şairane, öyle melodik ki...
***
Norveç’teki Türk sefareti, alkışlanacak bir iş yaptı; Oslo Üniversitesi’nin
Türkoloji Bölümü’yle birlikte, bir
“Nâzım Hikmet etkinliği” düzenledi.
Oslo’daki yeni elçimiz Şanıvar
Olgun’un, THY’nin sponsorluğunda
Orhan Pamuk kitaplarını Norveççeye
çeviren Bernt Brendemoen’le birlikte
önayak olduğu etkinlikte, ben de konuşmacıydım. Ertesinde de “Nâzım”
belgeselimizin elçilikteki gösterimine
katıldım.
Zamanında devletten kaçmış Türkler,
elçiliğin kapısından girmemiş mülteciler, biraz hayretle geldiler.
Çok değil, çeyrek asır önce Nâzım’ın
yasaklandığı, kitaplarının yakıldığı
Çocuklara sözümüz var…
BİR yabancıya sorsanız:
“Sizin cumhuriyetlerinizin içinde hiç
’dans’ var mı?..”
Şaşılaşıp öyle gider yabancı.
Oysa bizim cumhuriyetimizin içinde
“şapka” da var.
Dans var…
Balo var..
Pantolon var…
Ceket var…
Bizim cumhuriyetimiz, yeryüzündeki hiçbir cumhuriyete benzemez. O,
yönetim biçiminden çok, bir yaşam
biçimidir.
*
Zaten dinciler cumhuriyetin yönetim biçimine çok da itiraz etmiyorlar.
İşte çıkıp cumhuriyetin kalelerindeki
koltuklara oturdular, ağızları kulaklarında.
Yanaklarında kıllı güller açıyor.
Onlar asıl cumhuriyetin yaşam biçimine karşılar; çağdaş insana, uygar
bireye, bir Batılı gibi yaşamaya kalkanlara karşı savaştalar.
(……..)
Bugün Cumhuriyet Bayramı’dır.
Dönüp bakmalısınız:
Cumhuriyet Bayramı’nın şeref localarında, cumhuriyeti temsilen yerlerini alacaklar.
Ama yanlarında cumhuriyetin getirdiği çağdaş-uygar yaşam biçimine
karşıtlığın simgesi türbanlı kadınları
olmayacak.
Niçin?..
*
Oysa bizim çağdaş kadınlarımız,
evlerinin balkonlarına bayraklarını
asıp, yollara çıkacaklar.
Medeni dünyayı çocukları-eşleri-kızları ile paylaşmak isteyen erkeklerimiz, sevdalarının elini tutup
törenlere gidecekler, insanlıktan gizleyecek hiçbir şeyleri olmadan…
Bugün Cumhuriyet Bayramı...
Bizim çocuklarımıza sözümüz var…
Onlara uygarlığı, çağdaşlığı vaat ettik…
Biz yeminimizi bugün tekrarlayacağız…
Söz verdik...
Söz...
Utanmadan, pısmadan, yılmadan,
sinmeden, korkmadan… Çocuklarımızı çağdaşlığın aydınlığında büyütmek için…
Onlara sözümüz var...
29 Ekim 2008 /Hürriyet
***
Hiçbir iktidar, iyi bir şiirden güçlü
değil.
Hiçbir yasak, iyi bir şair kadar uzun
ömürlü değil.
Nitekim Nâzım’ı yasaklayanlar tarihe
karışırken, o, 70 yıl önce yazdığı şiirle
ayaktaydı Norveç’te...
Bir “vatan haini”nin devlet gözünde
nasıl bir “vatan sevdalısı”na dönüştüğünden söz ettim konuşmamda...
“Berlin duvarı çöktü; eski tabular da
altında kaldı” dedim.
“Ama tabular bitmedi; sadece eskilerin yerine yenileri geldi” diye ekledim.
Belgeseli izlerken, Fazıl Say’ın
“Nâzım” belgeselimiz için yaptığı müzik çalıyordu fonda...
Nâzım’ın hapishane şiirlerini, Fazıl’ın
bugünkü mahkemesi arifesinde dinlemek, kurduğum cümlelerin kanıtı
gibi oldu.
***
Devirler geçiyor, duvarlar çöküyor,
Baktın olmuyor,
bakmayacaksın!
Hiç şüphesiz 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı’na damgayı TGB’nin o sloganı vurdu:
“Sana Vali olamazsın demedim, mani
olamazsın dedim.“
Arkası geldi tabii...
Bana da onları toparlamak düştü.
Buyurunuz...
***
- “29 Ekim’de yürümek yasakmış biz
de koşarız o zaman...”
- “ORGANİK biber gazıyla hem formumu koruyorum hem de kendime
geliyorum.”
- “Ankara’nın Dikmen’i bi daha gelirsem kov beni, Ankara’nın Valisi yasağı da dinlersem öp beni...”
- “88 senedir kutluyoruz... Bu yıl 89 oluyor... 889 sene de kutlayacağız... Rahatsızlık verdiysek, özür de dilemeyiz...”
- “Başbakan Hipodrom’a çağırmış...
Emin misin, gelelim mi?”
- “Keşke saatlerimizi 89 yıl önceye
alabilseydik...”
- “Amasya Valisi pastanede dondurma
yalayadursun, biz o sırada Ankara’da
gaz yiyor olacağız.”
- “AKP saatleri bir saat geri alınca ne
oldu? Kurban Bayramı bir saat uzadı,
Cumhuriyet Bayramı bir saat geç başlayacak. Tehlikenin farkında mısınız
- “Biber gazı mı şalgam suyu mu? Ne
isterseniz sıkın bize; yanına rakı biraz
da meze...”
tabular yok olmuyor; sadece isim değiştiriyor.
“Milliyetçi bir nesil” isteyenlerin yerini “dindar bir nesil” isteyenler alınca
“komünizm tehdidi” de yerini “ateizm
korkusu”na bırakıyor. Ama yaratıcı
insanların, sanatçıların, düşünürlerin
ensesinden “Akıllı ol” tokadı hiç eksilmiyor.
40’larda Nâzım cezalandırılmıştı, bugün Fazıl cezalandırılmaya çalışılıyor.
50’lerde Nâzım için imza toplanmıştı;
bugün Fazıl için toplanıyor.
O zaman Nâzım gitmeye zorlanmıştı;
bugün Fazıl bavul topluyor.
Nâzım’ı biz lanetlerken dünya alkışlamıştı, Fazıl’ın da “Bestelerim kırk ülkede çalınır, Türkiye’de yasak” demesi
bekleniyor. Yıllar sonra onun adına da
pişmanlık duyacağımız bir mahkeme
süreci başlıyor.
Dilek Önder/Vatan
CPJ’den Nina Ognianova,
bir yıllık titiz bir incelemenin sonucunda tutuklu gazeteci sayısının 8 değil, 61
olduğunu tespit ettiklerini
söyledi
New York merkezli basın özgürlüğü örgütü Uluslararası Gazetecileri Koruma
Komitesi’nin (CPJ) önceki gün açıklanan “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi:
Gazetecilerin Hapsedildiği ve Muhalefetin Suç Sayıldığı Karanlık Günler” başlıklı raporu büyük tartışma yarattı. Geçtiğimiz aralık ayında Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısını 8 olarak açıklayan komite, bu sefer tutuklu 76 gazetecinin
61’inin ‘doğrudan mesleği’ nedeniyle hapiste olduğunu saptadı. CPJ’nin Avrupa
ve Orta Asya bölümünün başındaki Nina Ognianova’ya rakamlardaki değişimin nedenini sorduk.
Ancak dünyanın çatısından, Oslo’dan,
Fiyord Denizi’ne bakan bir salonun
penceresinden haykırarak tanıklık
ederim ki, olmuyor.
Hiçbir yasa, güzel bir notadan güçlü
değil çünkü... Hiçbir iktidar, iyi bir sanatçı kadar uzun ömürlü değil.
- “Domatese zam yap, yumurta atanı
coplat, tepki gösterenlere biber gazı
sık. Altını da yak bari; ülke ülke değil
sanki menemen.”
- “Almanya’da, ABD’de bile Türklerin
Cumhuriyet için yürümesine izin var.
Bir tek Ankara’da yok. Nedir bu?”
- “Hükümet çıksın!.. Biraz yalnız kalıp düşünmek istiyoruz...”
- “Beni benimle bırak yürürken, Hipodrom senin olsun.”
- “Bugün yürürüm beni kimse tutamaz, sen bile tutamazsın Çevik Kuvvet bile tutamaz...”
- “İnsanın bile bile cop yemeye gitmesi ne tuhaf!”
- “Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları, ne zaman Vali oldun da
yasaklıyon bayramı...”
- “Bayrak için cop ve biber gazı! Olabilir aslında...”
- “İnsanı zorla milliyetçi yapıyorlar!”
- “Meclis duvarını aştım, çevik kuvvete bulaştım, gazı yedim helalleştim,
yanıyorum yanıyorum yanıyorum...”
- “9 Ekim yürüyüşünün kanunsuz
olduğunu söyleyen Ankara Vali’sine
saygılarımla...”
***
Yani...
Anlaşılan o ki, bu yürüyüş yasaklandıkça büyüdü...
Peki şimdi ne olacak?
Bence tek çaresi var:
Baktın olmuyor, bakmayacaksın...
61 tutuklu gazeteciyi teyit ettik
- Tutuklu gazeteci sayısını 10 ay önce 8 olarak açıklamıştınız. Yeni raporunuzda 61 olarak veriliyor. Değişimin nedeni nedir?
Kasım ayında dünyada basın özgürlüğü raporunu hazırlarken sadece 8 davanın
kriterlerimize uyduğunu tespit edebilmiştik. Araştırma metodolojimiz gereği
davaları tek tek ele alıyoruz, iddianameleri okuyoruz; sanık avukatlarıyla görüşüyoruz. Sayıyı 8 olarak açıklarken Türkiye’de onlarca gazetecinin daha tutuklu
olduğunu biliyorduk ama kriterlerimize uygun biçimde teyit edememiştik. Ayrıca rapor Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu hakkında ciddi eleştiriler
içeriyordu. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkilileri tarafından
raporumuzun sadece ‘8 gazeteci tutuklu’ kısmını vurgulanınca ne yapacağımızı bilemedik. Hükümet eleştirilerimizi görmezden gelerek sorunu küçümsedi.
Tutuklu gazeteciler büyük bir sorun değilmiş gibi bir tutum benimsenildi. Doğrudan Başbakan’a mektup yazarak itiraz ettik ama cevap alamadık.
- Bu gelişmelerin üzerine mi daha kapsamlı bir Türkiye raporu hazırlamaya
karar verdiniz?
Türkiye üzerine ayrıntılı bir raporu zaten düşünüyorduk. Raporumuzdaki tutuklu gazeteci sayısının bu şekilde kullanılması kararlılığımızı kamçıladı. Özgür Öğret, Şafak Timur ve Kübra Akalın’dan oluşan ekip Türkiye’de işe alındı
ve altı ay boyunca araştırma yaptı. 1 Ağustos itibariyle tutuklu 76 gazeteciden
61’inin doğrudan gazetecilik nedeniyle içeride olduğunu tespit ettik. Medyadaki haberler, iddianameler incelendi. Bu davaların hepsinde hukuk ihlalleri var.
Davalar inceledikçe sayı yükselirse verileri yenileriz. Siyasi gündemi olmayan,
bağımsız bir kuruluş olarak tek amacımız gazeteci meslektaşlarımızın özgürlüklerini korumak. Hükümetle doğrudan temas kurup toplantı düzenlemeyi
umut ediyoruz. Zaten, Türkiye bölgede bir demokrasi modeli olarak algılanmak istiyorsa; bu rapor bir referans belgesi olarak kullanılmalı.
(GÜLSİN HARMAN / Milliyet)
150 Bin Alevi eşit yurttaşlık için yürüdü
Onbinler Savaşa Hayır Dedi!
Taksim’de ‘SAVAŞA HAYIR’ yürüyüşü Alevi Dernekleri Federasyonu (ADF) Sıhhiye’ye doğru yürüyüşe geçti. Elleve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF)
öncülüğünde Alevi vatandaşların
katılımıyla Sıhhiye Meydanı’nda
“Laik, demokratik Türkiye için eşit
yurttaşlık” mitingi düzenlendi.
Ankara Tren Garı’nda sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan
ve sayıları on binleri bulan
büyük kortej, saat 10.30’da
Sıhhiye Meydanı’nda doğru
yürüyüşe başladı. 4 bin 300
polisin görev yaptığı eyleme,
Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları da destek verdi.
Hallo Schweiz - MERHABA
likte çarpıyor” diyor.
Nâzım okuyor.
ülkenin elçiliğinin şimdi onu sahiplenmesi, tarihi olduğu kadar ibretlik
bir olay...
Nâzım olsa, “Gördüm şükür” derdi:
“Bugünü de gördüm şükür...”
Hallo Schweiz - MERHABA
Nâzım’dan Fazıl’a...
Türkiye Haberleri
Toplum ve Yaşam
28
29
Hükümete sınır ötesi operasyon
yetkisi veren tezkerenin dün
Meclis’ten geçmesinin ardından
Taksim’de toplanan binlerce kişi
“Savaşa hayır” dedi
Sosyal paylaşım siteleri üzerinden örgütlenen binlerce kişi
dün akşam saat 19.00’da Taksim
Meydanı’nda buluştu. Aralarında
CHP, Hakların Demokratik
Kongresi (HDK), Halkevleri,
Gençlik Muhalefeti gibi siyasi
parti ve örgütlerin de bulunduğu
‘Savaşa Hayır’ mitingine katılım
yoğundu. Taksim Meydanı’ndan
Galatasaray Lisesi’ne yürüyen kalabalık, “ABD‘nin askeri olmayacağız”, “Çatışma değil müzakere,
ölüm değil çözüm”, “Ülkede barış
bölgede barış”, “Savaşın iyisi barışın kötüsü olmaz”, “Ölmek öldürmek istemiyoruz” sloganları attı.
“Zorunlu din dersine hayır”,
“Cemevleri Ucube değil, ibadethanedir” pankartları ve
“Suriye halkı kardeşimizdir”,
“Susma haykır, savaşa hayır” sloganları ile Sıhhiye Meydanı’na yürüyen
kortejdeki bazı gruplar, üstlerini aratmak istemeyerek, polis barikatına
yüklendi.
Ellerindeki bayrak spolarıyla polis
barikatına saldıran kalabalık grup,
ardından barikatları yıkarak miting
alanına girdi.
Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen vatandaşlar, sabah saatlerinde Ankara
Garı önünde toplandıktan sonra
rinde “Cemevleri ucube değil ibadethanemizdir”, “Zorunlu/sorunlu din
derslerine hayır”, “Laik, demokratik
cumhuriyet”, “Savaşa hayır”, “Sadece vatan değil evladım da sağolsun”
şeklinde pankart ve döviz taşıyan
binlerce kişinin meydana ulaşmasıyla
başlayan mitinge, bazı siyasi partiler
ve sivil toplum kuruluşları da destek
verdi.
Aralarında İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün, Veli Ağbaba, Aylin Nazlı
Aka ve Musa Çam’ın da bulunduğu
bazı CHP’li milletvekilleri, BDP Muş
Milletvekili Demir Çelik, CHP genel
başkan yardımcıları Nihat Matkap ve
Gökhan Günaydın, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın da katıldığı mitingde, Sol Açık ve Çarşı taraftar
gruplarının bazı üyeleri de yer aldı.
İsviçre Nüfusu ve Yabancı ların Durumuna Bakış
İsviçre de nüfüs sayısı yaklasık 7,7 milyondur. Bu nüfüsün yaklaşık % 22 sinin yabancı olması nedeniyle, genel nüfusa yansımaktadır. Doğum oranı Avrupa standartlarına göre nisbeten düşük gözükmektedir. Ortalama doğum oranının 1,4 olduğu
ülkede, bunun yabancı göçmenlerden olması nedeniyle, yerli nüfüsa göre artış göstermektedir.
2008 de yapılan nüfus sayımında bu oran artış olarak 1,4 gözükmektedir. Bu sayıda
yarısı yalnız; ya da çocuklarıyla birlikte yaşamaktadırlar.
Nüfus Verileri:
şılatırmalarda bu 20. sırada gözükmaktedir. Bu nüfus artışı değişkenliği ekonomik
koşullar ve politik nedenler dolaysıyla büyük değişimler göstermekdedir. İtalyanlar 1960 sonrası mevsimlik işci olarak İsviçre’ye geldiler Daha sonra İspanyollar,
Portekizliler ve Yugoslavlar gelenleri izledi. Bugüne bakılacak olursa nüfusun 17,5
İtalyan, Alman 14,1% Portekizliler 11,8%, Sırplar ve Karadağlılar 11,1 % olarak gözükürken, yabancıların% 86,5 i Avrupa ülkelerinden gelmektedir. Bu durumun tersine 676’000 İsviçre’li yurtdışında yaşamaktadır. Bu sayı en çok Fransa, Almanya ve
ABD olarak gözükmektedir. Bu İsviçre vatandaşları yurdışında yaşadıkları sürece
İsviçreyi temsil ettikleri için kendi ülklerindeki oylama ve seçimlere yazılı olarak
katılma hakkı vardır.
Din:
Toplam nüfüs : 7,7 milyon
Bu sayılar 20.ci yüzyıllara göre ekonomik ve politik olara değişkenlikler göstermesine ragmen 1910 yılında % 14.7 di. Bu durum 1967 de değişmeye başladı. 19751979 arasında çok az bir düşüş göstermesine rağmen, 1983 de tekrar bir yükselişe
geçmişdir. 2011 de bu oran %22.8 olarak Avrupada en fazla yabancının yaşadığı
bir ülke olarak gözükmektedir. Sebebi ise; Göç, kısıtlaycı bir vatandaşlık politikası,
yüksek doğum oranı ve yabancı nüfusun düşük doğum oranı olarak sayılamktadır.
2007
1703.8
450.3
2008
1763.6
516.9
2009
1802.3
550.7
2010
1837.1
577.8
2011
1896.7
610.1
1103.4
27.3
71.7
1111.3 1112.3
29.8
28.2
66.3
76.9
1129.5
28.3
80.5
Nüfüs artışı : % 1.4
İsviçre bir Hiristiyan devletidir. Güncel statistiklere göre Katolik ve Protestanlık
nüfusun % 42sini oluşturmaktadır Müslümanlık yükselen guruplardan olduğu gibi
ülkede üçüncü sırayı tutmaktadır. Geri kalan % 11lik grup ülkenin gelenek ve yerel
kökenlerine dayanan inanç gurubunu oluşturmaktadır.
Nüfus yoğunluğu km2 başına: 184 kişi düşmektedir.
Sağlık Hizmeti:
Yerleşik Yabancı uyruklu C oturumu 1091.4
Uluslararası dip. Ve görevliler
27.6
Kısa oturum izni(L)
90.3
Ev büyüklüğüne düşen sayı: 2.3 kişi,
İsviçre’ de her kişi sağlık sigortası yaptırmak zorundadır. Sağlık ve kaza sigortası
(KUVG) hakkındaki yasa 1914 de yürülüğe girmiştir. Yeni sağlık sigorta yasası 1996
da yenilenmişdir.
İltica oturumlular( N)
Şartlı oturum izinliler(F)
Yerleşik yabancı nüfusu : % 21.7
İsviçre’de ki ev sayısı: 3,3 milyon,
Aile olarak yaşayanlar: %61,8
Kimsesiz olarak yaşayanlar: % 1,3 dür.
Nüfüs olarak Yaş gurubuna bakarsak:
.
15 yaşa kadar olanlar nüfusun % 16 sı
İsviçre’de emeklilik üç temele dayanmaktadır;
İlk ayağı olan 1948 de yasalaşan yaşlılık ve ölüm sigortası (AHV) zorunlu bir sigortadır. Bu sigorta emeklilikte yaşamı maaş olarak finansila karşılamaktadır.
İkinci ayağı olan çalışanlar için geçerli olan sigortadır. Bu sigorta, çalışanlar ve işverenler tarafından yarıyarıya karşılanmaktadır. Bu ödemeler emeklilikl dönemi için
geçerlidir.
Üçüncü ayağı olan ise istege bağlı olandır. Bu kişilerin ilerisi için bir miktar birikimi
kenara koymakla olur.(3. Seule) Bu emeklilik döneminde ek maaş alamak içindir.
Total
2007
2008
2009
2010
2011
yılları sonun göre (Binlik oranla)
1602.1 1669.7 1714.0 1766.3 1816.0
AB27/AT Şehirleri
Almanyalı
971.9
203.2
Fransalı
İtalyanlar
79.3
291.2
87.4
291.6
92.5
290.6
95.6
287.1
Avusturyalı
34.2
35.7
36.7
37.0
Portekizli
183.0
196.8
206.0
212.6
223.7
İspanyol
65.9
65.2
65.0
64.1
65.8
Diğer avrupalılar
41.0
406.8
402.2
403.4
400.8
Sırp ve Karabağ
188.1
184.4
181.3
.......
Sırplar
.......
Türkler
73.2
72.2
Afrikalı
Amerikalı
51.9
66.1
Asyalı
Okyonuslu
Vatansızlar
25-49 yaş arası % 37
50-64 yaş arası % 19
65 ve daha sonrası % 16’yı kaplamaktadır
Çocuk sayısı kadın başına 1,4 olarak gözükürken, Erkeklerde yaş ortalaması; 79,2
yıl, Kadınlarda yaş ortalaması; 84,2 yıl olarak gösterirken sosyal yaşam standartı
(BIP) % 25,4 olmaktadır.
Nüfus yoğunluğu olarak bakılacak olursa, genelde ülkenin ortalarında yoğunluk gözükürken bu şehirler Zürich, Basel, Cenevre, Bern ve Lozan olarak gözükmektedir.
Geri kalan nüfusun 1/3 kırsalda, 1/3 sehirlerde yaşamaktadır.
Dilsel bakımından İsviçre:
İsviçre dilsel ve kültürel bakımdan çok dilli bir sisteme sahiptir. Bu Avrupanın çok
kültürlü yapısından kaynaklanan diller açısından Almanca, Fransızca, İtalyanca olarak gözükürken dördüncü dil olarak da Rötoroman dili de vardır. Almanca konuşulan % 64 dür. Bu 26 kantonun 17 sini kaplamaktadır. Fransızca % 20 si konuşurken,
dört kanton bu dili (Cenevre, Waadt, Neuchatel ve Jura )konuşmaktadır. İtalyanca yı
nüfusun % 6 konuşmaktadır. Bu Tessın, Graubünden ve ülkenin italyan bölgesinin
güney vadilerinin resmi dilidir. Rötoroman dili Latın kökenlidir 0.5 % olarak Graubünden de yaşayan azınlık bir grup konuşmaktadır. İsviçre halkının anadilde vaya
İngilizce dışında başka bir konuşmaktadır. Bundan dolayı her dilin konuşulduğu
yerlerde kendi radyo ve televizyon istasyonları, yerel gazeteleri de vardır.
Çokkültürlü İsviçre:
İsviçre’de 1,5 milyondan fazla yabancı yaşamaktadır. Bunun ¼ burada doğmasına
rağmen, bu ikinci veya üçüncü generasyonu temsil etmektedirler. Uluslararası kar-
17.8
23
17.6
22.7
13.3
22.8
17.4
22.8
İsviçre’de 1.9 milyon çevresinde yabancıların kalış nedenlerı çeşitli hukusal kuırallar
dahilinde düzenlenmiştir. Uyum sağlamaları, kurallara uymaları onların entegrasion süresini etkiler. Tüm yabancıların 2/3 si daimi oturum sahibidir. Yerleşik olarak
İsviçre’ de yaşayan yabancı ülke vatandaşları %32.1 ken, iltica talebinde bulunannların sayısı %2.1 dir.
İsviçre vatandaşlığı kazananlar:
(Kişi sayısı bin olarak verildi)
2006
2007
2008
2009
2010
Toplam:
Erkekler:
Kadınlar:
46.7
22.4
24.4
43.9
20.9
23.0
44.4
21.0
23.3
43.4
20.5
23.0
39.3
18.6
20.8
Hangi Ülkelerden:
Avrupalı
AB27/AT Şehirleri:
36.1
12.6
33.8
12.7
34.9
13.9
33.8
15.8
30.5
14.2
Afrikalılar:
Amerkalılar:
Asyalılar
2.6
2.3
5.7
2.9
2.4
4.8
2.6
2.0
4.8
2.6
2.2
4.7
2.5
2.0
4.3
Ülkelere Göre Yabancı Nüfusu:
15-24 yaş arsı % 12
17.9
22.8
Bu veriler PETRA, STATPOP tarafından verimişdir.
Sosyal Refah(Emeklilik):
Tek olarak yaşayanlar: % 36,9
İsviçre’de Türk asıllılar:
Geçici ve daimi oturum sayıları:( Binlik olarak)
Total:
Oturma izni B-C
1037.1 1077.6
234.6 251.9
........
........
1101.5 1145.0
263.3 275.3
99.9
288.0
379
........
121.9
109.3
71.6
71.8
71.4
54.8
69.8
57.7
72.7
71.5
74.5
74.8
76.6
94.5
96.9
99.3
110.5
113.6
3.6
0.3
3.8
0.5
4.0
0.6
4.0
0.8
4.1
1.1
Bu veriler PETRA, STATPOP tarafından verilmişdir.
Hangi Vatandaşlık :
Düzenli vatandaşlık:
Kolaylaştırılmış vatandaşlık :
38.0
7.9
34.9
8.4
35.7
7.9
halefi olan ülkelerdendir. Yine her 9 kişiden biri Italyadan gelenlerdir. Türkiye’li vatandaşlık alanların sayısı 5.3 % dür. Bu oranlar Avrupalı vatandaşlık alanlara göre
daha da az gözükmektedir. Bu durum 2000 yılında Fransızlar açısından azalmışdır.
İsviçre nüfüsü açısından düşük gözüken diger ülkeler Almanya 2.3 bın le % 9.2;
Portekiz 2.4 bin le bu nüfüs içinde vatandaşlık almış gözükmektedir.
34.1
8.8
31.2
7.5
Kaynak:PETRA
Sivil Haklar Yasası Değişiklikleri:
İsviçre vatandaşlığına edinimi yıllık olarak büyük artışa neden oldu. Son yıllarda
bu, uzun zamandır İsviçre’de yaşayan ve burada doğanlar, İsviçre’liyle evlenenlerden
dolayı çoğalmışdır. Bu durum 1992-2010 yılları arasında bu artış dört kat daha da
çok olmuşdur. Uluslar arası bir karşılatırma yapılırsa; İsviçre’de yaşayan 3 ile 100
kişi arasında 2010 yılına bakılırsa bu oran düşük gözükmaktedir. Yine 2010 yılına
bakılacak olunursa vatandaşlık alanların % 34.5 i eski Yugoslavyadan ve onların
İsviçre’de; İsviçre vatandaşlığını almış Türkiye kökenli vatandaşları vardır. Bu son
yirminci yılda daha çok artmışdır. Bu göçler 1960 yıllarında iş aramak için başlamışdır. Bu yıllarda gelenlerin büyük kısmı müslümanlardan oluşmuşdur. Daha
sonra Alevilerin Türkiye’de yaşamlarının zorlaşmaından dolayı da İsviçre’ye göç
yoğunlu olmuşdur.
Genel olarak 120.000 Türkün yaşadığı bu ülkede, Zürich, Basel, ve Aarau da nüfüs
olarak çok gözükmektedir.
Türklerin göç tarihselliği:
Tarihsel olarak Türklerin İsviçre’ye göçmeleri işci olarak 1960 lara dayanır. Çalışmaya öncelikle Tekstil ve Restorent işlerinde başladılar. Bu göçler ülkeler arası anlaşmlara dayalı olarak değil de, gelenlerin kendi çabalarıyla olmuşdur. Bu durum
Almanya, Belçika, Hollanda, Avusturya da iki ülke arasında anlaşmalarala olmuştur.
İsviçre ıle Türkiye arasında bu anlaşma olmamışdır. Nüfusun %5 ni oluşturan Türklerin %80 ni Almanca konuşulan kantonlarda oturmaktadırlar ve oralarda yoğunlaşmışlardır.(Zürich, Basel, Aarau)
İsviçre’de resmi istatistiklere göre; Isviçre’de yaşayan 73.000 Türk vatandaşı gözükmektedir. Ama bu sayıda Vatandaşlığa geçenler ve doğum yapanlar gözükmemektedir.
Türk pasaportlu oturumlular:
2004
2005
2006
2007
77.10
75.900
74.300
73.200
İsviçre Vatandaşlığına geçen Türkler:
1997
1.814
1998
2.093
1999
2.260
2000
3.127
2001
3.116
2002
4.128
2003
4.216
2004
3.565
2005
3.467
2006
3.457
Metın Agbuga/ Zürich
Toplum ve Yaşam
Haberleri
OnbinlerTürkiyeyasak
dinlemedi
AKP Cumhuriyeti Cumhuriyeti Kutlayanlara saldırdı!
başvurun”, “Yollar kapatılmasın, kaldırımlardan yürüyün”
uyarılarına karşı yürüyüş komitesi geri adım atmadı. Başta
İstanbul ve İzmir olmak üzere
bazı illerde, yürüyüş için otobüslerin (yüzlerce Otobüse)
yola çıkmasına izin verilmedi.
Tüm Türkiye de Ankara’ya seyahatler yasaklandı.
5 BİN POLİS GÖREV YAPTI
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayıp Anıtkabir’e yürümek isteyen yüz binler, önceki gece
otobüslerin şehirlerde durdurulması ya da Ankara’ya sokulmamasıyla başlayan, polisin
biber gazı ve tazyikli suyla yaptığı tüm engellemelere rağmen
Anıtkabir’e akın etti. 29 Ekimde, Ulus Meydanı’ndan Gar’a
kadar oluşan insan seli Hipodrom, Kazım Karabekir, Anıt
caddeleri boyunca “Mustafa
Kemal’in askerleriyiz”
sloganları ve marşlar eşliğinde
Anıtkabir’e ulaştı.
Dün, Atatürkçü Düşünce
Derneği’nin (ADD) öncülüğünde 41 sivil toplum kuruluşunun düzenlediği, “Seferberlik Yürüyüşü”, Ankara
Valiliği’nin, “İzinsiz gösteridir,
müdahale ederiz” uyarısına
rağmen 29 Ekimde yüz binlerin katılımıyla yapıldı. Yürüyüş
gerilimi, günler önceden başladı. Valiliğin, “Basın açıklaması
yapılsın, yürüyüş için emniyete
İzmir’de yürüyüşe katılanların sayısı 200 bin’i geçti
Ankara genelinde güvenlik
için 5 bin polisin görev yaptı.
Şehrin 3 ana girişinde sabahın erken saatlerinden itibaren
güvenlik güçleri, otobüsleri
durdurup, kimlik kontrolü ve
güvenlik araması yaptı. 1. ve
2. Meclis’in bulunduğu Cumhuriyet Caddesi’ni iki ucundan bariyerler ve TOMA’larla
(Toplumsal Olaylara Müdahale
Aracı) araç ve insan trafiğine
kapattı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Tam bağımsız Türkiye” sloganları atan, ellerinde
Türk bayrakları ve Atatürk
CHP nin İstanbul Yürüyüşünede Kadıköy de yüzbinler katıldı. Kılıcdaroglununda katıldığı göstericiler sık sık AKP
devletini ve Ankara saldırısını kınadılar.
ÖNCE MÜDAHALE, SONRA
İZİN
Polis, ellerinde Türk bayrakları
ve Atatürk posterleri taşıyan,
aralarında çocuk ve kadınların
da bulunduğu katılımcıların
barikatları aşma girişimleri
üzerine sert müdahalede bulundu. Katılımcılara biber gazı
sıkıldı, gaz bombası atıldı ve
ardından tazyikli su sıkıldı.
Ortalık bir anda savaş alanına
dönerken katılımcıların büyük bölümünün dağılmadığı
görüldü. Gaz Bombalarında
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP’li Milletvekilleri
de nasibini aldı. Yaşlı, Kadın ve
Çocukların, şiddetli su ve Gaz
Bombardımanına rağmen ellerindeki bayraklara sarılara Polise karşı direndikleri görüldü.
Polisin Türk Bayrakları açan
bir gençlik grubuna saldır
ması, kitlede infial yaratı. Gaz
ve Barikatlarda insan selini
durdurmaya yetmedi ve kitle
giderek çoğalması ve kontrolde çıkması tehlikesini gören
AKP Cumhuriyeti, Barikatları
kaldırdı. Daha doğrusu Kitle
Barikatları yıkarak Anıtkabir’e
koştu. Müdahalenin ardından
polis Cumhuriyet Bulvarı’nda
kurulan barikatı kaldırdı. Ulus
Meydanı’ndan cadde boyunca
gara kadar birleşen insan seli,
Hipodrom, Kazım Karabekir, Anıt Caddeleri boyunca
sloganlar ve marşlar eşliğinde
Anıtkabir’e ulaştı.
VATANDAŞA 2 TON SU
Ankara Valiliğince yasaklanan
Cumhuriyet Yürüyüşü’ne katılanlara karşı polis tarafından
biber gazı ve tazyikli su kullanılmasının yurt dışındaki yankıları sürüyor.
NYT: “BAYRAM, ÜLKENİN
AYRIŞMALARINI GÖZLER
ÖNÜNE SERDİ”
New York Times gazetesi, “Polis, Cumhuriyeti Bayramı’nın
kutlandığı Pazartesi günü
Ankara’da protestocuları dağıtmak için tazyikli su kullandı.
Bayram, ülkenin ayrışmalarını
daha fazla gözler önüne serdi”
spotunu kullandığı haberinde,
Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Cumhuriyet resepsiyonun
da “görülmemiş” bir gelişmeye
tanık olunduğuna, komutanların Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakanının türbanlı eşlerinin
yan yana geldiğine dikkat çekti.
Gazete, “Resepsiyonun sembolizmi ile birçok laiğin, sayın
Erdoğan’ın artan otoriterliği
gibi gördüğünü protesto amacıyla Ankara ve İstanbul’da düzenlenen gösteriler Türkiye’nin
derin ayrışmaları ve onların
laikliğe gördüğü tehdide vurgu
yaptı” değerlendirmesinde de
bulundu.
fet, ülkenin laik geleneğinin tehdit altında olmasından korkuyor ve bu
nedenle yasağa, Türkiye’nin ilk
cumhurbaşkanı olan Mustafa
Atatürk mozolesine yürüyerek
meydan okudu” yorumunu da
yaptı.
BBC: “ON BİNLERCE KİŞİ
POLİSİN MÜDAHALESİNİ
PROTESTO ETTİ”
BBC Türkçe Servisi de,
Ankara’da onbinlerce kişinin
katıldığı 29 Ekim yürüyüşüne polis gaz ve basınçlı suyla
müdahale ettiğini belirterek
“Alanda bulunan on binlerce kişi, polisin müdahalesi-
ni protesto etti ve ‘Faşizme
karşı omuz omuza’ sloganları
attı. Bazı göstericilerin polis
panzerlerinin üzerine çıkarak, Türk bayrağı ve Atatürk
posteri astığı görüldü” dedi.
Haberde Anıtkabir’deki resmi törenin ardından Ulus
Meydanı’na giden ve beraberindeki milletvekilleriyle beraber gaz altında kaldığı belirtilen CHP genel başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun
“Devletin
polisi vardı, biber gazı vardı
yahu savaşa mı gidiyorsunuz?
Cumhuriyet Bayramını kutlamak kadar doğal ne olabilir?” sözlerine de yer verildi.
(ANKA)
29 Ekim yürüyüşüne soruşturma
Bu arada polis yürümek isteyen gruba önce gaz ardından
da TOMA’lardan tazyikli su
sıktı. Polisin, yürüyüşe katılanlara biber gazının yanı sıra
2 ton su sıktığı ortaya çıktı. Öte
yandan yaşanan olaylarda ise
43’ü vatandaş 9’u polis olmak
üzere 52 kişinin yaralandığı
belirtildi.
29 Ekim’in dünyadaki yankıları sürüyor
Yabancı medya, haber ve yorumlarında “Türk polisi, laiklik
yanlısı yürüyüşünü engellemek
için göz yaşartıcı gazı kullandı”,
“Muhalefet, ülkenin laik geleneğinin tehdit altında olmasından korkuyor” gibi görüşleri dile getirirken Türkiye’deki
“ayrışmaları”na da vurgu yaptı.
CHP ve Sivil toplum örgütleri ile sosyal paylaşım sitelerinden yapılan çağrılarla örgütlenen İzmirliler de, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplandı. Yürüyüşe katılanların sayısı,
200 bini aştı. Yürüyüş, Cumhuriyet Meydanı’nda son buldu.
Göstericilerin coğunda AKP hükümeti ve Devletini kınayan
Dövizler taşındı ve sloganlarla ankaradaki Polşs vahşeti kınandı.
posterleri taşıyan grubun Atatürk heykeli önünde Atatürk
bulvarına inmesiyle bu yol da
tamamen trafiğe kapandı.
<< 32
GUARDIAN: “YASAĞA
MEYDAN OKUDULAR”
İngiliz Guardian gazetesi,
“Türk polisi, laiklik yanlısı yürüyüşünü engellemek için göz
yaşartıcı gazı kullandı” başlıklı haberinde “Türk başkenti Ankara’da polis, laik Türk
cumhuriyetinin kuruluşunun
kutlandığı yasa dışı bir protesto
gösterisine karşı göz yaşartıcı
gaz ve tazyikli su kullandı” diye
yazdı. Gazete, “İslami eğilimli
hükümete muhale- >> 33
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara’da dün düzenlenen
29 Ekim yürüyüşü ile ilgili soruşturma başlattı.Bu arada polisin müdahale ettiği olaylarda
43’ü vatandaş 9’u polis olmak
üzere 52 kişi yaralandı. Polis,
yürüyüşe katılanlara biber gazının yanı sıra 2 ton su sıktı.
SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise Cumhuriyet yürüyüşü
sırasında çıkan olaylara ilişkin soruşturma başlattı. 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne muhalefet etmek suçundan yürütülen soruşturma
kapsamında, Emniyet ekipleri,
mitinge ilişkin görüntü kayıtlarını tek tek incelemeye aldı.
Yapılan incelemenin ardından
suç işlediği tespit edilen göstericilerin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması bekleniyor.
DEVLETİN VAHŞETİ
Türkiye Haberleri
Bazi Köşe yazarları ne dedi?
TAHA AKYOL
“Keşke bu yasak olmasaydı. Yasak, hangi
amaçla konulmuşsa tam
tersine bir sonuç doğurarak ülkede gerginliği
ve fevkalade artırdı.”
AHMET HAKAN
“Dilerim sağduyu egemen olur ve bu gerginliğe son verilir. Çok tatsız
görüntüler bunlar.”
METEHAN DEMİR
Dünya yıllık biber gazı tüketiminde birinci sırada olan
Türkiye, 29 Ekim’de de bunu
yine kullanmayı başardı. Tek
kelimeyle ayıp. Bu yayında ve
yapımda emeği geçen herkese
yazıklar olsun. Herhalde bugün bizi dünyada izleyenler,
Türkiye’de bayramda bu insanlar nasıl bir kutlama yapıyor,
bu nasıl bir iştir diye kendi
kendine soruyordur. Yine de
insanın içinden, “89 yaşındasın ama bitmez kavgalarımızla
üzerinde bin yılın yorgunluğu
var. Olsun, sen çok yaşa Cumhuriyet çünkü yaşlandıkça güzelleşiyorsun” demek geliyor.
YALÇIN DOĞAN
“Ankara’da bugünkü biber
gazlı ve basınçlı su manzaralarını izleyenlerin bunların
bir bayram, hem de o ülkenin
en büyük bayramı olduğunda
inanmaları için bin şahit ister.
Hazin olan iki nokta var; birincisi halkın Birinci Meclis
İhbar
doğruymuş!
Melih Aşık
Ankara Valisi Alaattin Yüksel’in
“Provokasyon ihbarı aldık” gerekçesiyle önce yasakladığı... Mecbur
kalınca kendi koyduğu yasağı çiğnediği dünkü Cumhuriyet kutlamasında gerçekten de provokasyon
yapıldı. Ama kimliği meçhul (ya
da malum) provokatörler tarafından değil, resmen ve alenen devletin güvenlik güçleri tarafından...
Topluluk sakin şekilde Anıtkabir’e
giden yolun açılmasını beklerken,
yürüyüşü düzenleyenler polisle
Binası’na gitmesini önlemek;
AKP Birinci Meclis’ten ne istiyor anlamak zor. İkincisi de
halka biber gazı ve basınçlı su
sıkılan yerden bir kaç yüz metre ilerde Hipodrom’da iktidar
kendi düzenlediği törenleri
izliyor. Aslında bu yürüyüşe
neden izin verilmiyor. Bunu
anlamak zor. Verilse ne olacak, insanlar yürüse, iktidar
aleyhine slogan atsa Tayyip
Erdoğan’ın incileri mi dökülecek. Yaşadıklarımızın bırakın
demokrasiyi, ileri demokrasi denilen kavramla uzaktan
yakından ilgisi yok. 1930 ve
40’ların yasakçı tek parti zihniyetini günümüzde AKP temsil ediyor.”
mişler. Gösteri yapmak isteyen insanlara
böylesi bir kaba kuvvet
uygulamak bir devlete
yakışmaz. Ankara Valisi
derhal, olayların çıkacağını istihbaratının olduğu, o raporu ve kimden
geldiğini açıklamalıdır.
Aksi takdirde Sayın
Başbakan’ı da yanıltan
düzmece, yalan-yanlış
bir rapor var demektir.
Türkiye’ye yakışmayan
bir tablo bu... Dünyanın
hiçbir yerinde cumhuriyet
bayramları böyle kutlanmaz.”
YALÇIN BAYER
“Ulus meydanına gittim, alanın dört bir yanını dolaştım.
İnsanlar barışçıl bir şekilde
yürüyüş yapmak amacı ile gel
Cumhuriyet Bayramı kutlama yasaklarına karşı halkın
direnmesi, çok anlamlıdır. Bu
Cumhuriyet mitingleri gibi
değildir. Çünkü o gösteriler,
sivil toplum örgütlerince organize şekilde yapılmıştı. Bugün
durum böyle değil. Herkes
ortak Cumhuriyet kültürünün
birlikteliğini sergiliyor. Biz
geriye değil ileriye bakacağız.
Evrensel değerler, çağdaşlık,
bağımsızlık istiyoruz. Yani,
sivilleşiyoruz. İktidar askeri
vesayetten şikayet ediyordu,
‘sivilleşin’ diyordu. İşte sivilleşme bu. Biz buraya Atatürk’ün
kurduğu Cumhuriyet sayesinde geldik. Genelge ile bir
ülkenin kurtuluş bayramı engellenemez. Bizim birlik ve
beraberliğimiz, bazı güçlerin
dayatmasıyla ayrıştırılamaz.
yolun açılmasını görüşürken polis aniden topluluğun üzerine gaz
bombaları fırlattı. Yetmedi, panzerler su sıktı. Gençler yumruklandı. Topluluk can havliyle polisin
üzerine yürüyünce bu defa kenara
çekilip yolları açmak zorunda kaldılar.
2007’de Tandoğan Meydanı’nda
yapılan Cumhuriyet mitinginden
aşağı kalır yanı yoktu. Fazlası vardı. Sindirildi zannedilen aydınlık
insanlar, tehditlere rağmen 5 yıl
sonra tekrar meydana çıktılar...
Başkentte Cumhuriyet ve laikliğe
bağlılıklarını haykırdılar.
Eğer polis Cumhuriyet’i savunmak
için oraya toplanan sorumluluk
sahibi yurttaşlara saldırı düzenlemeseydi tek bir olay çıkmayacaktı.
Ankara Valiliği yasak koymasaydı
CHP taraf olmayacak, Ulus’ta belki
beş on bin kişi toplanacaktı. Yasaklar ve iktidarın kışkırtması sonucu dün Ulus’ta birkaç yüz bin kişi
toplandı. Gerek kalabalık, gerekse
coşku yönünden dünkü eylemin
Cumhuriyetçi gençlere illegal örgüt muamelesi yapan Ankara Valisi ile onu uzaktan yöneten iktidar,
önce yasak ve saldırıya başvurup
sonra da direnç karşısında yolları
açınca hem “karizmayı çizdirdi”
hem de “Yalancı Çoban” durumuna düştü.
ŞÜKRÜ KÜÇÜKŞAHİN
Siyaset nedir? Birkaç adım ötesini
görebilmek... Yine göremediler...
Sağlık
Sağlık
İnsanoğlu bir günde 24 kez değişiyor
Kolon Kanserinden Korkmayın!
Ruh hali, vücut ısısı, tansiyon, kalp atışı, hormonlar sürekli uğraş halinde oluyor.
Kolon kanseri yüzde 90 oranında başarı ile tedavi edilebiliyor. Günümüzün gelişmiş cerrahi teknikleri ile erken evrelerde yakalanmış bir kolon kanseri yüzde 90 oranında başarı ile tedavi edilebiliyor.
Op. Dr. Hamdi Koçer
Genel Cerrahi Uzmanı
Kolorektal kanserler, kadınlarda meme ve akciğer
kanserlerinden sonra 3. sırada erkeklerde ise prostat ve akciğer kanserinden sonra yine 3. sırada görülüyor. Özellikle 50 yaşından sonra gelişme riski
artan kolorektal kanserler, tüm kanserlerde olduğu
gibi ne kadar erken teşhis edilirse tedavisi o kadar
başarılı oluyor.
Genel olarak kendini kanama veya bağırsak tıkanması ile gösteren kolon kanserleri bu belirtilere ilave olarak karın ağrıları ve/veya kilo kaybı, halsizlik,
iştahsızlık, çabuk yorulma, ishal veya kabızlık gibi
sindirim sistemi sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Genetik Olabilir!Kolon kanserlerinin bir kısmı genetik özellik taşır. Ailesinde kolon kanseri veya kolon kanserine dönüşebilecek polipleri olan kişilerin
her yıl dışkıda gizli kan ve 3 yılda bir kolonoskopi
tetkiki yaptırmaları önerilir. Bu tetkiklerin sonuçlarına göre takip şeması kişiye özel değişkenlik göste-
riyor ancak düzenli takipleri atlamamak gerekiyor.
Ailesinde böyle bir riski olmayanların da, 50 yaşından sonra her yıl dışkıda gizli kan ve 5 yılda bir kolonoskopi yaptırmaları bu hastalığın erken tanı ve
tedavisi için oldukça önemli.
Biyologlar, doktorlar ve farmakologlar bu olağanüstü duruma “Kronobiyoloji” adını veriyorlar. İşte bedenin
24 saatlik faaliyet raporu...
da gizli kan sonuçları pozitif olan hastalar ise tanı
değeri daha yüksek olan kolonoskopi yöntemine
yönlendiriliyor. Eğer şüpheli bir durum söz konusuysa, kolonoskopi ile tümör direkt görülerek teşhis
netleştiriliyor.
Hem ruh hali hem de vücut
ısısı, tansiyon, kalp atımı,
hormonları sürekli değişim
halindedir. Sabah 6’da vücudunuz uyanır ve hormon salgılar. Peki, sonra? İşte insanoğlunun saat saat yaşadığı
değişimin açıklaması.
*Beslenme şeklinizi değiştirerek ve düzenli kontroller ile kolon kanserinden korunun!Kolon kanseri
ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki vardır.
Lifli gıdalardan zengin bir diyet kolon kanserine yakalanma riskinizi azaltabilir.
Ayrıca yağ oranı düşük besinlerin tercih ederek
hayvansal yağ ve özellikle kırmızı et tüketiminizi
sınırlandırarak da kolon kanseri riskini azaltabilirsiniz.
Risk gruplarına ve geniş kitlelere rahatça uygulanabilen dışkıda gizli kan bakılması kolon kanserinin
en zahmetsizce taranmasına olanak sağlıyor. Dışkı
Tadı ekşimsi, kiraza yakın bir tadı vardır.
Meyvesi taze veya kurutulmuş olarak tüketilebilinir , yapraklarından ise çayı yapılır. Diyetisyen Özlem Sert Aydın
Goji berry kaynaklara göre aklınıza gelebilecek her tür rahatsızlığa faydalı olabilecek mucizevi bir meyvedir. Nelere iyi
*Böbrek sağlığını korumaktadır
*Testesteron seviyesini yükseltir, cinsel fonksiyonları
düzenler
*Doğurganlığı artırır
*Kolesterol seviyesini düzenler
*Lipit peroksidasyonunu önler
*Kilo kaybını hızlandırır
*Tansiyonu dengeler
*Kanı temizler
*Hafızayı güçlendirir
*Halsizlik ve yorgunluk gidericidir
*Uykuyu düzenler
*Kansere karşı koruyucudur Diyetisyen
Özlem Sert Aydın
*T hücre sayısını artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir
*Kemoterapi ve radyasyonun olumsuz
etkilerini azaltır
*Kanı temizler
*Karaciğeri toksik maddelerden temizler
08.00
Vücudun dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Dikkat azalır ve insanı uyku basar.
Midedeki asit miktarı fazlalaşır (Hatta birşey yemesek bile). Beyindeki
kan akımı azalır. Çünkü kan sindirim
organlarını desteklemesi için mide
tarafından kullanılır. Öğle uykusu
uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre
enfarktüse %30 oranında az rastlanır.
Bu saat cinsel yaşamınız için en iyi
zamandır. Çünkü bezler fazla miktarda hormon salgılarlar. Romatizması
olanlar uzuvlarındaki ağrıyı gün boyu
daha kuvvetli hissederler. Sigara tiryakileri için de durum farklı değildir.
Kahvaltı sigarası damarları her zmankinden daha fazla daraltır.
*Germanium maddesi içeren yegane bitkilerdendir
*Kan şekeri düzensizliğine faydalıdır
*Antosiyaninlerden zengindir, kalp fonksiyonlarınızı düzenler
*Gece körlüğüne karşı faydalıdır
*Makula dejenerasyonunda pozitif etkileri bulunmaktadır
*Menopoz sıkıntılarını hafifletir
*Büyüme hormonu sentezini hızlandırır
*Mide bulantılarına iyi gelir
*Sindirim sistemini düzenler
Diyetisyen Özlem Sert Aydın
www.ozlemsert.com
09.00
Hallo Schweiz - MERHABA
Tibette mutluluk meyvesi olarakta bilinir
ve daha çok karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarında faydalı olabilmektedir ayrıca
diyette kilo vermeyi de hızlandırır. GI
değeri 29 olan goji berry rahatlıkla tüketilebilinir, içeriğinde krom, kalsiyum ve
magnezyum mineralleri bulunur. İştahı
baskılar, kan glikoz seviyesini dengeler,
dolayısıyla yağ yakımını hızlandırır.
geldiğine bakacak olursak;
Hallo Schweiz - MERHABA
Asıl ismi goji berry olan ama ülkemizde
kurt üzümü olarak da bilinen bu meyve
aslında 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Çinde ilaç yapımında sıklıkla kullanılmaktadır.
34
35
HAZIR CEVAPLIK SAAT 11.00
07.00
Vücut hâlâ zayıf bir safhadadır. Bu nedenle bu saatte spor yapmaktan kaçının. Çünkü kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenmiş olursunuz. Spor yerine
güzel bir kahvaltı edin, çünkü sindirim organları bu saatte iyi çalışır. Karbonhidratlar bizim için yararlı olacak
enerjiye çevrilir (Geceleri ise yağlar).
Yağ yakımını
hızlandıran meyve
17.00
Vücudumuzun tam formunda olduğu
bir saattir. Kalp ve dolaşım o kadar
zinde durumdadır ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden
kaçabilir. Verimli olmaya programlanmışızdır. Hazır cevaptır ve özellikle hesap işleri, matematik ödevleri
rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan
yapılabilir.
Kortizon salgılamasıyla organizma
uyanır. Bu uyanma vücut için kendini
yavaş kalkmaya hazırlama işaretidir.
Metabolizma hareketlenir ve o günün
işleri için enerji ve protein hizmete
hazır olur.
Düzenli kontroller de kolon kanseri riskinizi azaltır. Kolon kanserlerinin bir kısmı önce polip veya
polipler şeklinde başlar ve zaman içinde kansere
dönüşür. Kolonoskopi sırasında bu neoplastik poliplerin görülmesi ve çıkartılması kişiyi kolon kanserinden korur.
dadır. Antrenmanlar için
de en iyi zamandır. Asit önleyici ilaçların
etkisi bu saatte çok iyidir.
Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saattir. Herhangi bir hastalık için iğne
olacaksanız bu en doğru zamandır.
İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülür, vücudumuz
röntgen ışınlarına karşı daha dirençlidir.
10.00
Organizma şimdi faaliyete, harekete
hazır durumdadır. Fazla enerjiktir,
vücut en fazla ısısına ulaşmıştır, verimliliğimiz en üst düzeydedir. ‘Kısa
süre belleği’ iyi durumdadır. İnsan
dinamik olur. Fakat dikkat edilecek
nokta şudur; saat 10.00 ile 12.00 arası
enfarktüs olaylarına sık rastlanır.
12.00
13.00
Vücut formdan bir hayli düşmüştür.
Verimlilik gün ortalamasının %20
aşağısındadır. Bütün organlar en alt
düzeyde çalışır, sadece safra öğle yemeğini hazmettirmek için faaliyettedir.
14.00
Kendimizi bitkin hissederiz. Çünkü
tansiyon ve hormon düzeyi düşmüştür. Diş doktorundan korkan kişi
doktora bu saatte randevu almalıdır.
Çünkü bu saatte acıyı daha az hissederiz. Lokal anestezi uzun süre devam eder (30 dk.). Sabahları bu süre
12 dk., akşamları ise 19 dk.’dır.
HOŞ GELDİN ENERJİ 15.00
Yeni işlere hazır olun enerjimiz geri
gelmiştir, belleğimiz tam formundadır. İkinci kez verimliliğe yaklaşırız
ama bu verimlilik sabahkinden azdır.
16.00
Spor faaliyetleri için en iyi saattir.
Tansiyon ve dolaşım çok iyi durum
Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar,
oksijenin harcanması fazlalaşır. Böbrekler ve mesane
özellikle çok çalışır. Tırnakların ve saçın en çabuk uzadığı zamandır. Fakat mide
ülseri olan hastalar için durum kritiktir. Öğleden sonra geç saatlerde ve akşamın
ilk saatlerinde midedeki
asit miktarı fazlalaşır. Saat 17.00’ye
doğru mide kanamasından dolayı
hastaneye gelenlerin sayısı artar.
18.00
23.00
Organizma gün boyunca aktif bir
şekilde faaliyet gösteren strese hormonunun salgılamasını durdurur. Bu
saatte sakinleşiriz, rahatlarız, gevşeriz. Tam dinlenme saatidir. Metabolizmanın faaliyeti en alt düzeydedir.
Tansiyon, kalbin atımı ve vücut ısısı
düşer. Gebelerde doğum sancıları çoğunlukla bu saatte olur. Çünkü sancıya neden olan gebelik hormonlarının
salgılanması üst düzeydedir. TATLI RÜYALAR 24.00
Uyuduğumuz sırada deri hücreleri
durmadan çalışır, gündüz olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya
safhası başlar, yarım saat içinde rüya
görmeye başlarız.
Akşam yemeği için iyi bir saattir.
Pankreas bu saatte özellikle aktiftir.
01.00
Kan basıncı ve nabız genellikle bu
saatte tembelleşir. Bu nedenle kan
basıncı düşüren ilaçlar konusunda
dikkatli olmalısınız, bu ilaçlar tehlikeli olabilirler. Sinir sistemi üzerinde
etkili olan ilaçların tesiri de bu saatte
fazladır.
02.00
19.00
20.00
Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve
kirli kan kalbe herzamankinden daha
fazla akar. Alerjisi olanlar ve astımlılar
ilaçlarını bu saatte almalıdırlar. Etkisi
hemen görülür. Antibiyotiklerde az
dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde olur. YEMEĞİ KESİYORUZ 21.00
Sindirim organlarının günlük görevi
sona ermiştir. Davetleri sevenler dikkatli olmalıdırlar. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır
ve bu durum tehlikelidir. Kalan yemekler barsak sahasındaki mukozaya
hücum ederler. O yüzden bu saatte
özellikle kilolu olanlar yemek konusunda dikkatli davranmalıdırlar.
22.00
Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftirler. Dozu azaltılması gereken ilaçlar için bu çok elverişli bir saattir. Bu ilaçlar
yanlış zamanda alındığı takdirde enfeksiyon tehlikesi fazlalaşır. Sigara
içenler de son sigaralarını içmelidirler
Çünkü bu saatten sonra vücut nikotin
gibi zehirleri daha zor atar.
Verimliliğimiz en alt düzeydedir. Bu
saatte hâlâ çalışanlar hata yaparlar,
dikkat son derece azalır. Çünkü vücut
kendini uyumaya programlamıştır,
kısa zamanda en derin uykuya dalınır.
Araba kullananlar bu saatte çok dikkatli olmalıdırlar. Çünkü görme zayıflar, tepkiler yavaşlar. Bu nedenle trafik kazaları bu saatte daha fazla olur.
Vücut soğuğa çok hassastır, çabuk
üşür. Fakat derimiz acıya karşı fazla
hassas değildir.
03.00
Bedensel ve ruhsal olarak karanlık
bir safhadır. Melatonin hormonunun
salgılanması tembel ve kararsız yapar.
İntihar edenlerin sayısı fazlalaşır.
04.00
Stres hormonundan enerji kazanırız.
Enfarktus krizleri saat 04.00 ile 06.00
arasında özellikle fazladır. Çünkü kan
basıncı oldukça yükselir, damarlar
gerilir. Gebe kadınlar için de doğum
yapma olasılığının en yüksek olduğu
zamandır.
05.00
Bu saatte vücuttaki erkeklik hormonu
salgılanması artar. Strese hormonun
konsantrasyonu bizi faaliyete geçirmiştir. Bu hormon gündüz değerinin
tam altı katına çıkar. Vücudumuz harekete geçer kaybolan enerji yeniden
geri gelir. Artık yeni bir güne başlamak için hazırızdır.
A.Ş. Akagün)
Türkiye iş
kazalarında
Avrupa
birincisi
Türkiye Haberleri
Toplum ve Yaşam
Türkiye’de bir ilk olacak
Kıvırcık Ali olarak bilinen sanatçı Ali Özütemiz’in hayatını kaybettiği trafik
kazasıyla ilgili iç hukuk yollarının tükenmesi gerekçesiyle AİHM’e başvuruldu.
Epözdemir, “Türkiye’de ilk defa taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı Karayolları yetkilileri hakkında dava açılacaktı” diyerek, AİHM’in Türkiye’yi
bir çok kez mahkum ettiğini ifade etti. Dava açılması aşamasında kamu görevlisi olan Karayolları yetkilileri için savcılığın izin istediğini anlatan Epözdemir, İstanbul Valiği’nin izin vermediğini kaydetti.
Doğalgazda yıllık zam yüzde 48’i geçti
Doğalgaza yapılan yüzde 9.8 zam oranıyla, son bir
yıl içinde tüketiciye yansıyan toplam zam yüzde 48’i
buldu. Doğalgazın ardından elektrik fiyatı da yüzde
9.8 arttı
Doğalgaza yapılan yüzde 9.8 oranındaki son zam
ile geçen bir yıllık periyotta doğalgaza gelen toplam
zam yüzde 48.9’a ulaştı. Reel sektörü fiyat ayarlamalarına zorlayan doğalgaz zammı, ücretleri de eritecek. Zammın bir başka yansıması da enflasyona
yapacağı yükseltici etki olacak. Öte yandan, elektrik
fiyatları da konutlarda yüzde 9.81, ticarethanelerde
yüzde 8.06 arttı.
BOTAŞ’tan yapılan açıklamada, uluslararası petrol
fiyatlarındaki yükselmelere bağlı olarak doğalgaz maliyetlerindeki artışlar nedeniyle gaz satış fiyatlarında
düzenleme yapıldığı belirtildi. Doğalgaza yapılan son
zamla, 1 Ekim 2011-1 Ekim 2012 arasında tüketiciye
yansıyan toplam zam yüzde 48.9 oldu. En son 1 Nisan
2012’de doğalgaza yüzde 18.7 zam yapılmıştı. Ekim
2011’de doğalgaza yüzde 14.3 zam gelmişti. Zamlar
üst üste binince 1 yılda toplam zam yüzde 48.9’u buld
Zamlar ücretleri eritti
Doğalgaz zammı, 2012’nin geride kalan 9 ayı içinde
de toplam yüzde 29.3 oldu.
Doğalgaz zammı reel sektöre doğrudan yansıyacak.
Başta gıda olmak üzere pek çok sektör zamdan etkilenecek ve nihai tüketiciye bunuyansıtacak. Doğalgaz zammı reel sektörün yanı sıra ücretliyi de vurdu.
2012 için yüzde 4+4 olarak belirlenen memur zamları, doğalgaz zammının altında kaldı. Doğalgaz zammı, asgari ücrete 2012’nin ilk 6 ayı için yüzde 5.91,
ikinci 6 ayı için yüzde 6,09 olmak üzere toplam yüzde yapılan 12.37’lik zammı da açık ara geride bıraktı.
Enflasyon hedefine darbe
Merkez Bankası, nisan ayında doğalgaz ve elektrik
zamlarının tüketici fiyatlarına doğrudan yansımasının 0.5 puan olacağını belirtmişti. Son zamla birlikte
enflasyon baskısının artması bekleniyor. Doğalgaza
yapılan zam, elektrik üreten santrallerin yarısının
doğalgazla çalışması nedeniyle elektriğe de yansıyor.
İki enerji kaleminde de artış, enflasyonu tetikleyici
bir unsur olarak öne çıkıyor. Yılsonunda enlasyon
beklentisinde revizyona gidilecek.
Merhaba gazetesinin sürekli adresinize gelmesini
istiyorsaniz, lütfen Abone ücreti olan CHF 30.“Postkonto: 60-498611-8, Hallo Schweiz Merhaba,
Postfach 597, 4005 Basel”
adresine ödeme yapmayı unutmayınız.
Kazanın ihmaller nedeniyle oluştuğunu iddia eden
Epözdemir, “Yolda trafik işareti yok, aydınlatma
Son on yılda 11 bin işçi iş kazalarında
hayatını kaybetti. Bu her yıl yaklaşık
1.100 işçi anlamına geliyor. Günde ortalama dört işçi iş kazaları nedeniyle
yaşamını yitirirken, altı işçi de iş göremez hale gelmektedir.
En fazla işçi ölümü
inşaat sektöründe
Türkiye’de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe
meydana geliyor.
Tüm iş kazalarının yüzde 1,6’sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7’si ölümle
sonuçlanmaktadır. İnşaat sektörünü
taşımacılık, madencilik ve metal sektörleri takip etmektedir.
‘Para cezasıyla sonuçlanan dava’
TMMOB- Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 5
yıl önce kaybettikleri meslektaşlarını
etkinliklerle anacak. Vinç bomunun
altında kalarak hayatını kaybeden
Gülseren Yurttaş, için yarın 27 Eylül
günü saat 11.00‘da Sarayburnu Eski
İSKİ Şantiyesi önünde TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu bileşenleriyle ortak bir basın açıklaması yapacak.
Yurttaş için, 29 Eylül Cumartesi günü
de “Gülseren Yurttaş Anısına: İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği” etkinliği düzenlenecek.
Gülseren Yurtaş’ın ölümü ve etkinliklere ilişkin TMMOB- Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından yapılan yazılı
açıklamada, açılan davanın sonucu,
iş kazaları hakkında çarpıcı bilgiler
dikkat çekiyor.
2002-2007 yılları arasında İstanbul
Şube Müdürlüğü görevini yürüten,
odadaki görevinin ardından İSKİ
Melen Çayı Boğaz Geçiş Projesi Sarayburnu Şantiyesindeki Müteahhit
firma Kutay İnşaat Taahhüt Tic. Ltd.
Şti. firmasının taşeronu olan DETEK (Deniz Teknolojisi Ltd. Şti) adlı
firmada çalışmaya başlayan değerli
meslektaşımız ve arkadaşımız Gülse-
ren Yurttaş, 27 Eylül 2007 tarihinde,
gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle boru taşıyan vinç
bomunun kopması sonucunda meydana gelen bir “iş cinayeti” ile aramızdan ayrıldı.
‘Takdir-i ilahi söylemleri ile örtülmek isteniyor”
Onu kaybettiğimizden bu güne ihmaller can almaya, yakınlarını, geleceği, başka hayatları da beraberinde
karartmaya devam ediyor. “İş kazaları” sonucu ölümler ve yaralanmalar hız kesmeden artarak devam
ediyor. 2012 yılı eylül ayı itibariyle
“iş kazaları”nda yaşamını yitiren işçi
sayısı en az 600‘iken, yetkililer her “iş
kazası”nda olduğu gibi “takdir-i ilahi”
söylemleri ile aklı ve bilimi hiçe sayarak sorunun asıl kaynağının üzerini
örtmeye devam ediyorlar.
Aradan geçen beş yıla karşın işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında olumlu
bir ilerleme kaydedildiğini söylemek
olanaksız.
“AİHM’E BAŞVURDUK”
için süreci uluslararası yargıya intikal ettirdik. Bugün itibariyle AİHM’e başvurduk” dedi. AİHM’in
başvuruyu kabul edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda belli olacak.
‘Son 2 zam enflasyonu 0.43 puan etkiler’
EFG İstanbul Başekonomisti Haluk Bürümcekçi,
elektriğin enflasyonda ağırlığının yüzde 3.1, doğalgazın ise yüzde 1.32 olduğunu belirterek, “Bu iki
kalemdeki zammın enflasyona toplam etkisi ise 0.43
puan civarında” dedi. ÖTV artışlarında otomotivdeki vergi artışlarının tüketiciye yansıtılması halinde
enflasyonu 0.5 puan, bu artışları üstlenmeleri halinde ise 0.4 puan yukarı taşıyacağını söyleyen Bürümcekçi, “Hem ÖTV artışları hem de doğalgaz ve
elektrik zamlarını dikkate aldığımızda enflasyonu
toplamda 0.9 puan yukarı taşır” diye konuştu.
‘Gıda ürünlerine de zam bekleniyor’
ÖTV artışları, elektrik ve doğalgaz zamlarının toplamda yılsonu enflasyonuna yaklaşık 1 puanlık katkısı olacağını söyleyen Garanti Yatırım Ekonomisti
Gizem Öztok Altınsaç şöyle dedi: “Eylül enflasyon
verisi beklentimiz yüzde 1.1. Buna göre 2012 beklentimizi revize edeceğiz. Çeşitli gıda ürünlerine zam
gelebilir. Sigaraya ise yılbaşında zam gelmesi olası.
Bu durumda Mart-Nisan 2013 aylarında tutturulması beklenen yüzde 5 seviyesindeki resmi enflasyon
hedefinin tutması da beklenmemeli.”
MİTHAT YURDAKUL
GUTSCHEIN
auf folgende Autoteile
20 % Rabatt
(nicht kumulierbar)
Ölfilter • Luftfilter • Kraftstofffilter • Innenraumfilter • Zündkerzen • Reifen • Bremsbeläge
Bremsscheiben • Wischerblätter • Stossdämpfer & Federbein • Wasserpumpe • Radlager
Auspuffanlage (kein Sportauspuff) • Auto Reinigung & Polieren
Neue Öffnungszeiten
(ab 1. März)
Mo-Fr. 08.00-20.00 Uhr
Sa
10.00-15.00 Uhr
Hofgarage • Clarahofweg 5 • 4058 Basel
Tel: 061 681 99 22 • Fax: 061 683 92 20
Handy: 079 320 30 80 • E-Mail: [email protected]
15% auf alle Arbeiten
GUTSCHEIN
auf folgende Autoteile
10 % Rabatt
(nicht kumulierbar)
Hallo Schweiz - MERHABA
“İTÜ, KARAYOLLARINI DA KUSURLU BULDU”
İzin verilmeyince hem kendilerinin hem de savcılığın itiraz ettiğini söyleyen Epözdemir, “Bölge İdare
Mahkemesi itirazımızı reddetti. Böylece takipsizlik
kararı verildi savcılık tarafından. İç hukuk yolu tükenmiş oldu. İç hukuk yolunun tükenmesinin ardından kamu vicdanı rahatlamadığı, adalet tecelli
etmediği ve ailede hala makul soru işaretleri olduğu
Hallo Schweiz - MERHABA
AİHM’in bugün yapılan başvuruyu kabul edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda belli olacak. 11 Şubat 2011 tarihinde trafik kazası geçiren ve hayatını
kaybeden Kıvırcık Ali’nin dosyası AİHM’de. Ailenin avukatı Rezan Epözdemir Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek, iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle AİHM’e başvurduklarını belirtti.
yok, kayatuzu kullanılmış ve bu mucur etkisi yapmış. Yol kenarında TIR dorseleri var. Onlara çarpmamak için rahmetli kazaya maruz kalıyor. Bütün
bu ihmaller zinciri nedeniyle taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı savcılığa başvurmuştuk” dedi.
Karayolları Trafik Genel Müdürlüğü yetkilileriyle
ilgili ilk polis tutanağında kusurun Özütemiz’de
olduğunun beliren Epözdemir, “Akabinde keşif
yapıldı, bilirkişiler Karayolları yetkililerinin de kusurlu olduğunu söylediler. Sonra İstanbul Teknik
Üniversitesi’ne (İTÜ) gitti dosya. İTÜ tanzim ettiği
raporunda yine alt düzeyde Karayolları yetkililerinin de kusurlu olduğunu belirtti” diye konuştu.
Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi’nin, İstanbul
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin
verilerine dayanarak verdiği bilgiye
göre, Türkiye, iş kazalarında Avrupa
birincisi. Türkiye’de günlük 172 iş kazası meydana geliyor ve bu kazalarda
3 işçi hayatını kaybediyor, 5’i ise sakat kalıyor. Verilere göre, 2000-2012
yılları arasında Türkiye’de toplamda
12 bin 686 işçi kazalarda hayatını
kaybetti. Uluslararası çalışma örgütü
verilerine göre Türkiye iş kazaları sonucu ölümlerde sadece El Salvador ve
Cezayir’i geçemiyor.
Yılda yaklaşık bin 100 işçi
iş kazasından ölüyor
36
37
Steuerriemen-Set • Lamda Sonde • Keilriemen & Keilrippenriemen
Scheinwerfer vorne & hinten • Lenkgetriebe • Katalysator (für EU Fahrzeuge)
Zündkabelsatz • Servo Pumpen • Klimaanlagen • Kühler
Neue Öffnungszeiten
(ab 1. März)
Mo-Fr. 08.00-20.00 Uhr
Sa
10.00-15.00 Uhr
Hofgarage • Clarahofweg 5 • 4058 Basel
Tel: 061 681 99 22 • Fax: 061 683 92 20
Handy: 079 320 30 80 • E-Mail: [email protected]
15% auf alle Arbeiten
BULMACA SAYFASI
AkmAn kredi
ALTIGEN ÇENGEL BULMACA
Bulmacanın kısa tanıtımı: Altıgen Çengel Bulmacada kelimeler yatay veya çapraz olarak yerleşir. Kelimeler iki üçgen arasına yerleştirilmiştir. İçinde rakam olan
üçgen kelimenin başlangıç harfinin bulunduğu hücrededir ve kelimenin ne yöne devam ettiğini gösterir. Kelime bu yönde küçük üçgen ile sonlanır. Bu bulmacayı ilk defa çözecek olanlar için örnek olarak bir kelimenin yerleşimi verilebilir.
Kre
dit
ab
8.5%
300
kada ’000 C
r nak
H
it pa F
ra!
İSVİçRE’DE
Sizlerin sayesinde yine
1
numarayız. Güvenilir en doğru adres.
• Acil durumlarda 10 dakikada cevap. • En düșük faiz. • Sınırsız limit.
PrIvATkrEdIT | HyPOTHEk | LEASInG
8.5% 9.9% 10.5% 11.5% 11.9% 12.5%
Privat kredi ve Leasing kullananların %75’i normal olarak ödenmesi gereken faizden çok
daha fazlasını ödüyor! bütün ödemelerinizi tek bir yerde toplayın, karlı çıkın. ayrıca
IV-emeklileri ve yeni oturumu olanlara Kredi olanağımız mevcuttur.
die kreditvergabe ist verboten, falls Sie zur Überschuldung führt. (Art. 3 UWG)
Redaktion: Metin Ağbuga, Jürg Meyer, M.Kılınç, B. Petek
(Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.)
BÖLGE TEMSİLCİLERİ:
Basel – Baselland : Gülşen Kılınç (076 797 44 22),
Zürih ve Çevresi: Metin Ağbuga (076 418 99 99)
Schafhausen-Winterthur: İmam Bozacı (079 465 44 05)
Solothurn ve Çevresi: Engin Vurucu (076 797 33 88)
Bern ve Çevresi: Veysel Geçgel (032 926 13 65),
La Chaux de- Fonds ve Çevresi: Hasan Vurucu (076 797 44 11)
Herausgeber:Verein Hallo Schweiz
** Chefredaktor/Yazıişleri Müdürü: Bektaş PETEK
Erscheinungsweise: 11 x Jährläch
Geht an alle
Verein Schweiz Merhaba Mitglieder
Hompage:Adil Bülbül
Inseraten / Reklam (Türkçe):
Merhaba Reklam Ajansı
079 705 62 75
078 797
717 30
076
44 44
33
Baskı/Druck: Die Zeitungsdrucker Schweiz AG
Layout/Grafik: Bektaş Petek
Übersetzung/Çeviriler: G. Çelikman – B. Petek
Dağıtım: Post - Preis: Fr. 3.- Abo-Preis: Fr. 30.- (Jährlich)
İletişim Adresi: Hallo Schweiz-Merhaba
Postfach 597, CH-4005 Basel
Postkonto:: 60-498611-8
079 705 62 75 – 076 797 44 33
Hompage: www.e-merhaba.com
e-Posta: [email protected]
Hallo Schweiz - MERHABA
Merhaba Impressum:
Verantwortlicher Koordinator: Mazlum KILINÇ
Hallo Schweiz - MERHABA
Sorunuz mu var? Her zaman bize ulaşabilirsiniz.
38
39
Zürich
Akman Finance
Usteristrasse 21
8001 Zürich
Tel.
043 497 24 77 (78)
Mob. 079 240 04 23
079 834 41 45
[email protected]
Olten
Akman Finance
Ziegelfeldstrasse 36
4600 Olten
basel
Akman Finance
Aeschenvorstadt 36
4051 Basel
Tel.
061 222 20 24 (25)
Mob. 079 222 34 27
079 834 41 37
[email protected]
Zug
Akman Finance
Innere Güterstrasse 2
6300 Zug
bern
Akman Finance
Spitalgasse 37
3011 Bern
Tel.
031 311 48 12(13)
Mob. 079 222 34 27
079 240 04 23
[email protected]
ün/24
a
G
cil: 365
0 04
079 24
Tel.
062 213 09 50 (51)
Mob. 079 431 56 25
079 240 04 23
[email protected]
Tel.
041 711 84 23
Mob. 079 240 04 23
[email protected]
Saat
23
[email protected] · www.akmanfinance.com
İNTERNET
Toplum ve Yaşam
Gençler yataktan
kalkmadan internete giriyor
rin yüzde 61’i de interneti iş bulma ve
ticaret yapma fırsatı olarak görüyor.
Araştırmaya göre, gençlerin yüzde
47’si için internet “vazgeçilmez” nitelikte.
Türkiye’nin 26 ilde 3 bin gençle
yapılan araştırmaya göre, gençlerin yüzde 8,3’ü sabah kalktığında, “tuvalete bile gitmeden”
internete giriyor. İşte gençlerin
günün 24 saatini hatta mümkün
olsa 25 saatini internette geçirmeyi tercih ettiklerini gösteren
o araştırma Intel’in yaptırdığı
“Genç Türkiye Araştırması”nın
sonuçları, kurumun Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın tarafından Mecidiyeköy’deki Trump
Towers’ta düzenlenen basın toplantısında açıklandı.
13-29 arasında değişen kişilerle yüz
yüze gerçekleştirilen araştırmaya
göre, gençlerin yaşadığı hanelerin
yüzde 71.4’ünde bilgisayar bulunuyor.
Bu araştırmaya katılan gençlerin yüzde 8,3’ü sabah kalktığında “tuvalete
bile gitmeden” internete girerken,
yüzde 4,7’si ise yataktan kalkmadan
internete girdiğini söyledi. Gençlerin
yüzde 28,4’ü de evden çıkmadan internete girdiğini kaydetti.
Gençlerin yüzde 44,5’inin masaüstü
bilgisayarı, yüzde 40,1’inin dizüstü
bilgisayarı, yüzde 25,7’sinin de akıllı
telefonu var. Araştırmaya göre, masaüstü bilgisayarın en yaygın olduğu
bölge yüzde 56,6 ile Orta Anadolu.
Dizüstü bilgisayar da yüzde 51’lik
oranla en çok Doğu Karadeniz’de kullanılıyor.
Türkiye’de gençlerin yüzde 56,9’unun
düzenli internet erişimi olduğu belirtilen araştırmada, kırsal kesimde her
5 gençten 2’sinin düzenli olarak internete girdiği kaydedildi. Gençlerin
yüzde 92,4’ü, bilgisayarı kendi evlerinde, yüzde 12,5’i iş yerinde, yüzde
10,4’ü de internet kafede kullandıklarını belirtti.
Araştırmaya göre, Türkiye’nin yüzde
98’inde standart ya da akıllı telefon
bulunuyor. En çok cep telefonu olanlar yüzde 96’lık oranla Doğu Karadenizli gençler iken, akıllı telefon yüzde
47 ile en çok İstanbul’lu gençlerde var.
Araştırmada, dar gelirli hanelerin
yüzde 16’sında da akıllı telefon bulunduğu belirtildi. Çalışmada kadınların
günde ortalama 104 dakikalık telefon
konuşması yaptığı, erkeklerde ise bu
oranın 110 dakikaya çıktığı belirlendi.
13- Araştırmaya göre, gençlerin yüzde
54.7’si interneti sosyal ağlara bağlanmak için kullanıyor. Gençler sosyal
ağlarda günde ortalama 53,5 dakika
geçiriyor. Bunu, haber okumak (yüzde 39,9) ve bilgi almak (yüzde 39,3)
takip ediyor. Gençler e-posta kontrolü
için günde sadece 18 dakika harcıyor.
Araştırmada, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da internet erişimi daha düşük olmasına rağmen, bu bölgelerde
internet erişimi olan gençlerin, internette Türkiye ortalamasından 270
dakika daha fazla zaman harcadığı
tespitine yer verildi.
Gençlerin bilgisayar başında, günde
228 dakikası internette olmak üzere,
ortalama 330 dakika geçirdiği belirtilen araştırmada, Doğu Karadenizli
gençlerin 276 dakika, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’ndeki gençlerin ise
264 dakikayı bilgisayar başında geçirdiği ifade edildi.
13 ile 17 yaşındaki gençler internette
günde ortalama 222, 18-24 yaş grubundaki gençler 210, 25-29 yaş grubundaki gençler de 192 dakikayı internette geçiriyor.
Araştırmaya göre, gençlerin yüzde
57’si bir ürün almadan önce mutlaka
internette araştırma yapıyor. Gençle
Her 3 gençten 2’si, dijital cihazların
sosyal statü gösterdiğini belirtirken,
yüzde 53,9’u teknolojik cihazları kullanmayan kişilerin “çağın gerisinde”
kaldığını düşünüyor.
İnternette gençlerin en uzun süreli
yaptığı eylemler arasında 42,7 dakika ile oyun oynama ve 28,2 dakika ile
müzik/film indirme yer alıyor. Bilgisayar sahibi gençler günde ortalama
78 dakika bankacılık işlemi, 72 dakika
eğitimle ilgili işlemleri gerçekleştiriyor.
Araştırmada, Hatay’daki gençlerin
yüzde 7’sinin, Tekirdağ’daki gençlerin
de yüzde 4’ünün “interneti hiç duymadığı” tespitine yer verildi.
Araştırmaya göre, internette
haber okuyan ve görüntülü
ma gerçekleştiren Manisalı
olurken, Ağrılı gençler oyun
oyunları oynuyor.
en çok
konuşgençler
ve şans
Zonguldaklı gençlerin yüzde 60’ı da
bankacılık ve online rezervasyon işlemleri yaparken, müzik ve film izlemek veya indirmek, yüzde 90’la
en çok Gaziantepli gençlerce tercih
ediliyor. Araştırmaya göre, Facebook
ve Twitter gibi sosyal ağları en çok
kullanan gençler, yüzde 100 oranıyla
Kastamonu’da bulunuyor.
Gençlere “Dijital etik” başlığı altında
sorular da yönelten araştırmaya göre,
gençlerin en çok rahatsız olduğu konular şöyle sıralandı:
“Toplu taşıma araçları veya mağazalar gibi halka açık alanlarda telefonla
yüksek sesle konuşmak. Sosyal medyada biriyle ilgili resimleri, o anda
bulunduğu yeri ya da benzeri kişisel
bilgileri izinsiz yayınlamak. Rahatsız
edici zil sesleri kullanmak veya halka
açık alanlarda zil sesini çok açmak.
Araç kullanırken dijital cihazlarla mesaj veya yazı yazmak.”

Benzer belgeler