KİŞİSEL LİDERLİK VE BİR DAKİKA YÖNETİCİSİ

Transkript

KİŞİSEL LİDERLİK VE BİR DAKİKA YÖNETİCİSİ
KİŞİSEL LİDERLİK VE BİR DAKİKA YÖNETİCİSİ
Ken Blanchard, Susan Fowler, Laurence Hawkins
“Bu kampanya koca bir zırva, atın çöpe gitsin!”
Yönetim Kurulu Başkanı Roger’ın sözlerinin ardından toplantıdaki herkes donup kaldı. Steve
sunumuyla ilgili hiç beklemediği bu yorum karşısında ne diyeceğini bilemedi. Bir şey söylemesi
gerektiğinin farkındaydı, bilinçsizce ‘story board’ları toplamaya başladı.
Toplantıdan çıktığında ne yapacağını bilemiyordu, kendini arabayı kullanırken buldu. Arabayı
kullanıyordu ama istikameti ajans değildi. Yaratıcı ekibin yüzüne bakabilecek gibi hissetmiyordu.
Neyse ki patronu Rhonda seyahatteydi. Yalnız olabileceği, düşünceleriyle baş başa kalabileceği bir yer
gerekiyordu… Ve bir fincan kahve. Tanımadığı bir semtte ilerlerken Cayla’nın Yeri yazan bir cafenin
önünde buldu kendini. İçeri girerken aslında sığınacak bir yer arıyordu.
Genç bir reklam yöneticisi olan Steve, yeni sorumluluğu altında donakalmış halde oturduğu cafede
istifa mektubunu yazarken Çok Boyutlu Kişisel Liderliğin özünü temsil eden Cayla’yla tanışıyor ve
Sihirbazlık becerileriyle donanmış olan Cayla, sihir numaralarını da kullanarak ona Kişisel Liderliği
kitap boyunca öğretiyor. Steve’in kaderinin kontrolünü ele alarak nasıl bir değişim gösterdiğine
hikayede tanıklık ediyoruz.
Steve’in Cayla ile birlikte yürüdüğü Kişisel Liderlik yolculuğunda verilen mesajlar, Marshall
Goldsmith’in Mojo kitabındaki sözlerini hatırlatıyor okuyanlara: “Yönetici koçluğu çalışmalarımda
öğrendiğim şey, hiç kimsenin benim sayemde daha iyi olamayacağıdır. Yardım edebilirim, yön
gösterebilirim ancak müşterilerim gelişmelerini ancak kendileri yaratabilir; bu onların içinden gelmelibenim içimden değil!”
Marshall Goldsmith, Mojo terimini tanımlarken “şu anda yaptığımız şeye yönelik içinizde başlayan ve
dışımıza yayılan pozitif ruh halidir” ifadesini kullanıyor. Bunun karşıtı olarak kullandığı Nojo (No joy)
kelimesi de sanki Ken Blanchard’ın yarattığı karakter Steve’in ruh halini yansıtıyor: mağduru oynayan,
en azıyla tatmin olan, yaptığı şeyi yapmaya mecbur hisseden, alıngan ve yerinde sayan.
Mojo ile Nojo arasındaki farkın özellikle hizmet sektöründe çok net ortaya çıktığını söyleyen
Goldsmith ise şu örneği veriyor: Örneğin restoranlarda en iyi garsonların süreçten zevk aldığını
görürsünüz. Koşulları ne olursa olsun, pozitif bir ruh yayarlar. Bu kişilerin Mojosu yüksektir. En kötü
garsonlar ise işlerinin küçültücü olduğunu ve hayatlarının geri kalanında gerçekten daha ilginç
olduklarını belli etmek için bunu bir onur meselesi haline getirirler. Eğer bu tavırlarıyla müşterilerinin
akşam yemeği keyfini kaçırmasına izin verirlerse, olumsuz davranışları daha düşük bir bahşiş
almalarına neden olur. Bu kişilerin ise Nojosu yüksektir.
Bir de Mojosu yüksek kariyer garsonları vardır. Bu garsonları genellikle büyük ve şık restoranlarda
görürsünüz. Bu kişiler garson olmayı tercih etmişlerdir, çaresizlikten ya da yanlışlıkla garson
olmamışlardır. İşlerini yapış tarzlarından profesyonellikleri sezilir ve başka bir meslekte çalışmayı
tercih ediyormuş hissi vermezler. Eğer kötü bir gün geçiriyorlarsa bunu müşterilerine yansıtmazlar ve
iyi para kazanıp bunu gerçekten hak ederler!
Kişisel Liderlik hikayemizin ilerleyen sayfalarındaki Steve ile Cayla’nın sohbetinde, Steve’in ona yetki
veren Rhonda’yı Yönetim Kurulu Başkanı karşısında düştüğü zor durumdan sorumlu tuttuğunu
görüyoruz. “Aslında”, diyor, “Rhonda bana yetki verip beni tek başıma kurtlar sofrasına atıp kenara
çekilmeseydi bunlar olmazdı. Suçlu ben değilim.” Cayla, ise onu şöyle yanıtlıyor: “Yetkilendirilmiş
kelimesini duyduğun zaman hortlak görmüş gibi olma artık! Bunun büyük bir fırsat olduğunu
anlamaya çalış. İstediklerine sahip olabilmek için ipleri eline almalısın.”
Yetkilendirilmiş olmak özellikle ilk zamanlarda insanları korkutur ve sorumluluğu almanın bizi güçlü
kılmaktan ziyade zor duruma düşürdüğü hissini yaratır. Ancak işimizi daha özgürce, inisiyatif
kullanarak yapmak ve kariyerimizde ilerlemek için aslında yetkilendirilmek bir fırsattır ve bunu
kaçmadan, mağduru oynamadan sorumluluğu alarak üstlendiğimizde yöneticilerimizin de bize daha
rahat yardımcı olabildiğini görürüz. Aksi takdirde, bir yöneticinin astına sorumluluğu üstlenmediği
durumda yardımcı olması, koçluk etmesi de zordur.
Tüm bu sorunlar, genellikle bizlerin çocukluğumuzdan bu yana inandığımız gerçeklerle ilgilidir.
Patronumuzun gereksinimlerimizi bilmesi gerektiğini ve bunları bize sunması gerektiğini düşünürüz.
Sirklerde, fil eğittikleri zaman yavru fili bacağından zincirlerler. Fil çeker çekiştirir fakat zincirden
kurtulamaz. Hem zincir kalındır, hem de kazık derine gömülmüştür. Sonunda bezgin düşen yavru fil
denemekten vazgeçer. Büyüdüğünde de altı tonluk bir fil olur ama zincirden kurtulamayacağını
varsaydığı için incecik bir iple bağlı olsa bile kaçmaz.
Profesyonel hayatta fil algısını çağrıştıran ve Ken Blanchard’ın “varsayılan sınırlamalar” adını verdiği
pek çok algımız vardır. Önemli olan bunların neler olduğunu görmek ve denemekten
vazgeçmemektir. İşte, varsayılan sınırlamalarımızı yılmak için ufacık bir egzersiz:
Kartvizitinizde, sadece makas kullanarak kafanızı içinden geçirebileceğiniz bir delik açabilir misiniz? Bu
sorudan önce belki yanıtlanması gereken soru şudur: Bu kocaman deliğin ardından dünyanın sizi nasıl
gördüğüne değil, sizin dünyayı nasıl gördüğünüze odaklanmaya hazır mısınız?