Bodrum, 2007,01,23.mdi - Pel-ona

Transkript

Bodrum, 2007,01,23.mdi - Pel-ona
BODRUM YARIMADASI İÇİN KALKINMA VE PLANLAMA POLİTİKALARI ÖNERİLERİ
POLICY PROPOSALS FOR BODRUM PENINSULA’S PLANNING AND ECONOMIC DEVELOPMENT
Bu çalışma Denver’daki Kolorado Üniversitesi’nin Mimarlık ve Planlama Koleji
tarafından verilen Kentsel Tasarım ve Planlama konulu yaz okulunun
bünyesinde 2006 yılının yazında hazırlandı. Korkut Onaran yönetinimdeki 2006
yılı yaz okulu, Fahriye Sancar ve Korkut Onaran yönetimindeki 1999, 2000,
2001, 2002, 2004, ve 2005 yılları yaz okullarında yarımadanın çeşitli
yerleşkeleri için üretilen fikirleri gözden geçirdi, değerlendirdi ve yarımada
ölçeğinde planlama politika önerileri olarak bu çalışmada derledi.
This study has been prepared within the framework of the Planning and Urban
Design Studio offered by the College of Architecture and Planning, University of
Colorado at Denver in Summer 2006. The summer school of 2006, under the
direction of Korkut Onaran, revisited and evaluated the proposals developed for
peninsula’s various settlements, by the summer schools of 1999, 2000, 2001,
2002, 2004, and 2005, conducted by Fahriye Sancar and Korkut Onaran, and
edited them here as policy proposals in peninsula scale.
2006 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of the Summer School 2006:
Lauren Balsley, Jennifer Bartlett, Noah Bernstein, David Besley, Sergey Chudin, Alexandra Harker, Jessica Hendryx,
Michael Hinke, Jaesik Lim, Steven Perce, Tom Rogers, Shelby Scharen, Melissa Stolhammer
2005 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of
the Summer School 2005: Arelhy Arroyo, Halle
Auerbuch, Karl Barton, Martha Cappanno,
Joonghyuk Choi, Marshall Crockett, Anne Hayes,
Sybil Idelkope, Kathleen Lipetz, Candace
Lothian, Jeffery Lovshin, Alice R.Gilbertson,
Kollawat Sakhakara, Nicholas Wirtz
2004 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of
the Summer School 2004: Abe Barge, Mike
Greenlee, Christine Hardy, Ryan McCaw,
Sun Mi Park, Matt Prosser, Andrew Riddle,
Ryan Stubbs, Ryan Souto, Kate Volz, Dave
Walters, Nancy Werdel, Darren Willden
2002 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of
the Summer School 2002: Florin Alexandrescu,
Brent Butzin, Travis Humburg, Daniel Ross,
Amanda Swedhin 2001 Yılı Yaz Okulu
Öğrencileri The Students of the Summer School
2001: Catherine Azgarate, Michelle Allen, Lisa
DellaBadia, Tanya Ferencar, Gunnar Hand, Cris
Jones, Rebecca Ruggeri, Michelle Shepard
Derleyenler Editors: Dr. Korkut Onaran, Ph.D. ve and Prof. Dr. Fahriye Sancar, Ph.D.
2000 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of
the Summer School 2001: Matt Ashby, Charles
Bloom, Jeff davis, Brian Garner, Norman Lewark,
Galen Nourjian, Michelle Shepard, Jeff Smith
1999 Yılı Yaz Okulu Öğrencileri The Students of
the Summer School 2001:Sarah Brand, Derek
Debina, Abel Montaya, Kara, Mueller, Jill Strange
Dr. Korkut Onaran (Lisans: ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yüksek Lisans:
ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Doktora: Wisconsin Üniversitesi) Kolorado
Üniversitesi'nde yarım zamanlı yardımcı doçentlik yapmakta, Kolorado Eyaletinin Boulder
kentinde Wolff-Lyon Mimarlık ve Planlama Bürosu'nda tam zamanlı olarak çalışmakta.
(Email: [email protected])
Korkut Onaran (Bachelor of Architecture, Department of Architecture METU; Master of
Architecture, Department of Architecture METU; Ph.D, University of Wisconsin Madison) is an assistant professor adjunct in the College of Architecture and Planning at the
University of Colorado and works fas a senior associate for the architecture and urban
design firm Wolff - Lyon in Boulder, Colorado. (Email: [email protected])
Prof. Dr. Fahriye Sancar (Lisans: ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Yüksek
Lisans: Pennsylvania Eyalet Üniversitesi, Doktora: Pennsylvania Eyalet Üniversitesi),
Kolorado Üniversitesi, Mimarlık ve Planlama Koleji'nde profesor olarak çalışmakta ve aynı
kolej içindeki Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün Bölüm Başkanlığını yapmakta. Ayrıca
Korkut’un doktora çalışmasının da danışmanlığını yaptı.
(Email: [email protected])
Fahriye Sancar (Bachelor of Architecture, Department of Architecture, METU; Master of
Architecture, Pennsylvania State University; Ph.D, Pennsylvania State University) is a
professor of planning and the Chair of Urban and Regional Planning Department in the
College of Architecture and Planning, University of Colorado. Also, she has been the
dissertation advisor for Korkut during his studies for the doctorate degree.
(Email: sancar@spot .Colorado.edu)
2004 Yaz okulu grubu ve Yalı Belediye Başkanı
İsmail Altındağ. The summer school of 2003
with İsmail Altındağ, Mayor of Yalı.
2002 Yaz okulu grubu Bodrum Kalesi’nde. The
summer school of 2002 at Bodrum Castle.
2005 Yaz okulu grubu ve Yalıkavak Belediye
Başkanı Mustafa Saruhan. The summer school of
2005 with Mustafa Saruhan, Mayor of Yalıkavak.
PREFACE AND ACKNOWLEDGEMENTS
ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜRLERİMİZ
On üç öğrenciden oluşan proje grubu
Bodrum’u 15 Mayıs ve 6 Haziran 2006 tarihleri
arasında ziyaret etti. 19 Mayıs’ta başlayan bir
haftalık mavi yolculuk sırasında yarımadayı
denizden inceleme fırsatı bulan grup daha sonra
planlama ve tasarım çalışmalarını Bodrum’da
Akdeniz Ülkeleri Akademisi Vakfı’nda sürdürdü.
Proje grubunda iki lisans, on bir yüksek
lisans öğrencisi vardı. Bunlardan ikisi mimarlık,
üçü peyzaj mimarlığı, geriye
kalan sekiz kişi de planlama öğrencileriydi. 2006
Yaz okulu çalışması bir anlamda önceki yıllarda
yine Kolorado Üniversite’si bünyesinde benim ve
Prof. Dr. Fahriye Sancar’ın yönettigi altı yaz
okulunun ürettiği önerilerin bir değerlendirmesi
ve özeti idi. Öğrenciler hem yarımadanın bu
günkü durumunu inceledi ve tartıştı hem de
geçmiş yıllarda diğer öğrencilerin ürettiği fikirleri
değerlendirdi. Önceki yaz okullarını kısaca
sıralamamız gerekirse 1999 yazında Bodrum’un
merkezinde, doğu koyunda, 2000 yazında Bitez
Yalı’da, 2001 yılında Bitez Köyü’nde, 2002
yılında Bodrum’un merkezinde, batı koyunda,
2004 yazında Yalı Beldesi’nde, 2005 yazında da
Yalıkavak’ta çalışmalarımızı sürdürdük.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bize
Fahriye Sancar ve Korkut Onaran 2001 yılı yaz
okulu sırasında. Fahriye Sancar and Korkut
Onaran during the 2001 sumer school.
Belediyeler, Habitat Kozası ve Mimarlar
Odası Bodrum Şubesi ve destek sağladı. Mavi
yolucuk sırasında öğrenciler hem turizm
gelişmelerini denizden inceledi hem de çeşitli
yerleşkeleri birbirleriyle karşılaştıran
değerlendirmeler yaptı. Bitez Belediye
Başkanı Remzi Güngör, Gümüşlük Belediye
Başkanı Mehmet Ülküm, ve Yalıkavak
Belediye Başkanı Mustafa Saruhan bizleri
ağırladı ve beldelerinin planlama gündemi
hakkında bizleri bilgilendirdi. Canayakınlıkları
ve misafirperverlikleri proje gurubunun
belleğinde Türkiye ve Bodrum hakkında kolay
kolay silinemeyecek bir yer bıraktı.
Kendilerine en içten teşekkürlerimi
sunuyorum.
Habitat Kozası ve Mimarlar Odası üyesi
Ahmet Berk her ne kadar Kolorado
Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi değilse de
gerek yaz okulları için ayırdığı geniş zaman
gerekse de stüdyo çalışmalardaki yol
göstericiliği onu bu yaz okullarının kaçınılmaz
bir parçası yaptı. Bu raporun da
gerçekleşmesinde de önemli rol oynayan
dostum Ahmet Berk’e minnettarım.
(devamı arka kapak içinde)
The project team, formed by thirteen
students, visited Bodrum between May 19 and
June 6, 2006. After recording their peninsula
observations from the sea during a week long
blue voyage started on the
(continues on the inside back cover)
2006 Yılı yaz okulu grubu PAM teknesinde. The 2006 summer school team is at the yatch PAM.
(Fotoğ raf Photo: Yi ğit Uygur)
2006 Yaz okulu grubu Bitez’de Bitez Belediye Başkanı Remzi Güngör’le
yemekte. The group of summer school of 2006 having diner with Remzi
Güngör, Mayor of Bitez.
2006 Yaz okulu grubu Gümüşlük’te Gümüşlük
Belediye Başkanı Mehmet Ülküm’le yemekte.
The group of summer school of 2006 having
diner with Mehmet Ülküm, Mayor of Gümüşlük
Benzer şekilde Mimarlar Odası Bodrum Şubesi
Başkanı Bülent Bardak da zamanının değerli bir
kısmını bize ayırdı, öğrencileri bilgilendirdi, ve
burada sunduğumuz fikilerin şekillenmesinde
önemli rol oynadı. Kendisine hem katkıları hemde
dostluğu için en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
2006 Yaz okulu grubu Yalıkavak’ta Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa
Saruhan’la yemekte. The group of summer school of 2006 having diner
with Mustafa Saruhan, Mayor of Yalıkavak.
Yine Habitat Kozası üyelerinden Mehmet
Aran, Öktem İren, Ayşe Kızılkaya, Baha
Muzafferoğlu ve Gümüşlük Belediyesi
danışmanlarından Tevfik Bilgin değerli
zamanlarını bizlere ayırarak tartışmalarımıza
katıldı ve grubun yarımada planlama
gündeminden haberdar olmalarını sağladı.
Kendilerine candan teşekkürlerimi sunuyorum.
Çalışmalarının yoğunluğuna rağmen
zamanını bize ayırmaktan kaçınmayan Semra
Kutluay stüdyomuzu ziyaret etti ve fikirlerini
içtenlikle proje grubuyla paylaştı. Kendisine ve
yardımcısı Gülşen Cengiz Bozkurt’a içten
teşekkürlerimi sunarım.
Stüdyo mekanını Bodrum Belediyesi
aracılığıyla Akdeniz Ülkeleri Akademik Vakfı
sağladı. Bize geçtiğimiz yıllarda da elinden gelen
yardımı esirgemeyen Bodrum Belediyesi Halkla
İlişkiler Müdürü Halil İbrahim Demirkıran’a ve
Akdeniz Ülkeleri Akademik Vakfı’na
teşekkürlerimi sunarım.
Son olarak da canayakınlığı ve içten-liğiyle
kısa zamanda grubun sevgisini kazanan PAM
teknesi kaptanı Mehmet Dalgıç’a ve PAM
mürettebatına içten teşekkürlerimi sunarım.
Grubun bu çalışmaya gösterdiği kişisel ilgi ve
bağlılık, yarımadada gördü-ğümüz canayakınlık
ve misafirperverlikle daha da arttı ve yaz okulu
tüm katılanlar için unutulamayacak bir deneyim
oldu.
Dr. Korkut Onaran
Aralık 2006
[email protected]
week of May 20, the team members settled in
Bodrum and continued their planning and
design studies in the Academia Mediterranea
Halikarnassensis Foundation building in central
Bodrum.
The team consisted of two undergraduate
and eleven graduate students. Of these, two
were students of architecture, three of landscape
architecture and eight were planning students.
The 2006 Summer School focused on the entire
peninsula and evaluated the proposals
produced in six previous summer schools I
taught with Professor Fahriye Sancar. The class
studied the current issues concerning the
peninsula’s planning as well as revisiting the
previous studies. The six previous summer
schools studied the following communities in
the summers of: 1999, Bodrum’s East bay;
2000, Bitez Shore; 2001, Bitez Village; 2002,
Bodrum’s West Bay; 2004, Yalı Municipality;
2005, Yalıkavak.
As they had in previous summer schools,
the Municipalities, the Habitat Group, and
Bodrum’s Chapter of Chamber of Architects,
provided their precious support for the class.
During the blue voyage the class had the chance
both to study the tourism developments from
the shore and to visit various settlements for a
comparative evaluation. Remzi Güngör, Mayor
of Bitez, Mehmet Ülküm, Mayor of Gümüşlük,
and Mustafa Saruhan, Mayor of Yalıkavak,
welcomed the class to their communities and
informed us about the planning agenda of their
juristictions. Their sincere, friendly, and
welcoming attitude will always be part of
students’ impressions of Bodrum Peninsula and
Turkey. I sincerely express my deepest
gratitude.
Even though he is not an instructor at the
University of Colorado, architect Ahmet Berk
has become an integral part of our Summer
Schools by his consistent guiding advice and
close support. I would like to express my
sincere thanks for his friendship and support.
Without him this study could not be what it is.
Similarly, Bülent Bardak, the head of Chamber
of Architects’ Bodrum Chapter, gave us his
precious time and informed us about
peninsula’s planning issues. His ideas have
become an integral part of this study. I am
sincerely thankful.
Mehmet Aran, Öktem İren, Ayşe
Kızılkaya, and Baha Muzafferoğlu from the
Habitat Group, and Tevfik Bilgin, a consultant
for the Municipality of Gümüşlük, gave us their
precious time, joined our discussions, and
provided their feedback. I am sincerely
thankful for their help as well.
In spite of her very busy schedule, Semra
Kutluay of SK Planning Inc., the primary
planning consultant for the South West
Region’s regional and economic planning,
joined us for an insightful discussion and
provided her valuable feedback. My deepest
gratitude to her and her assistant Gülşen
Cengiz Bozkurt.
The studio space was provided by the
Academia Mediterranean Halikarnassensis
Foundation through the Municipality of
Bodrum. I would like to express my gratitude
to the Foundation and to Halil İbrahim
Demirkıran, the Public Relations Director of
the Municipality of Bodrum, who, as he did in
the previous years, did not hold back any help
he could provide to our summer studios.
Last but not the least, deepest thanks to
Mehmet Dalgıç, captain of the yatch PAM, who
acquired everybody’s love in the class by his
sincere and friendly attitude and to the crew of
PAM who made everybody feel at home. The
commitment and personal attachment by the
class to this study has been increased by the
sincere hospitality we received in Bodrum
Peninsula and made this summer school a
precious memorable experience for all the
participants.
Korkut Onaran, Ph.D.
December 2006
[email protected]
.
1
sayfa
page
Bölüm I:
Yarımada Ölçeğinde Öneriler: Toplumsal Yaşam ve Ekonomi
YARIMADA'NIN GELECEĞİ
VE BİRİNCİL PLANLAMA AMAÇLARI
Yarımadanın tümünü ele alacak
herhangi bir planlama çalışmasının, iki ana
amaca öncelik vermesi gerektiğine
inanıyoruz: (1) toplumsal ve mali istikrarın
ve (2) sürdürülebilir yüksek bir yaşam
düzeyinin sağlanması. Bu amaçlar hem
yarımada çalışanlarına makul gelir
kazandırabilecek iş olanaklarının sunulması
hem de çevresel ve kültürel
sürdürülebilirliğin sağlanması ile
gerçekleştirilebilir.
Kültürel ve çevresel sürdürülebilirlik
ve iş olanakları! Bu amaçlar ekonomide
çeşitlilik ilkesini gündeme getirmekte.
Yarımada ekonimisinin çeşitlendirilmesi
yarımadaki iş sektörlerinin sayısının
arttırılması anlamına gelmekte. Yarımadanın
geleneksel iş sektörlerinin desteklenmesi,
alternatif turizm girişimlerinin
özendirilmesiyle ayni öncelikte görülmeli,
yarımadanın kendine özgü yerel iş
girişimleri turizmin geliştirilmesi adına feda
edilmemelidir kanısındayız.
Bu vizyon ve birincil planlama
amaçları ışığında aşağıdaki planlama
politikalarını öneri olarak sunuyoruz:
Planlama politikası 1.1:
Beldelerin kendi kimlikerine
uygun alanlarda uzmanlaşarak
yarımada ekonomisine katılımlarını
sağlamak
Benzer servisler ve iş sektörleri için
yerleşkelerin birbirleriyle rekabete girmeleri
yarımada ekonomisini sağlıksız bir
tekdüzeliğe sürüklemekte ve yarımada
üzerinde tek-kültürlülük yaygınlaşmakta.
Her bir yerleşke diğer yerleşkelerde de
bulunabilecek servisleri ve etkinlikleri
sunmakta ve yerleşkeler git gide birbirlerine
benzemekte. Yarımada’da yaygınlaşan bu
tekdüzeliği engellemek için herbir
yerleşkenin kendine özgü iş kaynakları
değerlendirilmeli ve her bir yerleşke için
kendi karakteri doğrultusunda bir ekonomik
Part I:
Peninsula Scale Recommendations: Social Life and Economy
PENINSULA WIDE VISION
AND PLANNING OBJECTIVES
We believe, any regional planning
effort that is aimed at addressing Bodrum
Peninsula’s land use issues should start with
a twofold vision. Creating financial and
social stability on one side, and improving
the quality of life of all residents on the
other, define this vision. Achieving livable
wages for the peninsula residents and
providing cultural and environmental
sustainability are essential conditions to
enhance the quality of life for the residents
as well as visitors of Bodrum Peninsula.
Livable wages along with social and
financial stability! To achieve this,
diversifying the peninsula’s economy is
necessary. Introducing alternative tourism
opportunities and enhancing current
industries of the peninsula should be done
simultaneously; local small industries that
have a history on the peninsula should not
be sacrificed to support tourism.
Resim Figure 1.1, 1.2 & 1.3: Turizm ve inşaat sektörlerinin yanında tarım ve balıkçılık yarımada ekonomisinde önemli bir yer tutmaya devam etmekte. Along
with the tourism, agriculture and fishing continue to contribute to peninsula’s economy.
Resim Figure 1.4: Bodrum ve çevresinin denizden görünümü. The panoramic view of Bodrum and its vicinity from the sea.
In light of the vision and the general
objectives mentioned above we propose
the following policies:
Planning policy 1.1:
Improve each town’s identity
by defining and enhancing its specific
function in the peninsula’s economy.
The competition between towns for
the same services and industries is creating
an unhealthy homogeneity and monoculture in the peninsula’s economy. Each
town provides the same amenities as the
next and this takes away the unique
character of each settlement. In order to
prevent the mentioned homogenization on
the peninsula, assessments should be done
about each town’s special industries and
potential development scenarios. A matrix
format, where each town’s potential is
weighed against a larger number of
potential industries and alternative
tourisms have been developed for only six
communities as an exemplary study
(figure 1.5). We believe this matrix format
can be a useful tool to open the discussion
of economic specialization for a broad
spectrum of participants.
Planning policy 1.2:
Establish, enhance, and/or protect
alternative sustainable industries to
create year-round livable wages.
In light of the previous policy, the
potential new industries as well as those
traditional to the peninsula should be
reviewed, assessed and enhanced in
different municipalities.
Entertainment tourism
Uçaktan atlamak Sky diving
Eylence turizmi
Rüzgar sörfü Wind surfing
Yelkencilik Sailing
Olta ile balık sporu Sport fishing
Zıpkın sporu Speer fishing
Küçük doğa otelleri Small nature hotels
Sakinliğin turizmi Serenity tourism
Sağlık turizmi Health tourizm
Tırmanma sporu Rock climbing
Kamp sporu Camping
Hiking
Yürüyüş sporu
Bisiklet sporu Biking
Şarap festivali Wine fest
Şiir festivali Poetry fest
Gulet fest
Gulet festivali
Mutfak festivali Food fest
Tea fest
Müzik festivali Music fest
Çay festivali
Arkeolojik araştırma Archeological research
Small businesses school
Küçük işletmeler okulu
A lternatif Turizmler Alternative Touris ms
Kolorado Üniversitesi Colorado University
Deniz araştırmaları Marine research
Traditional building
Geneneklsel inşa sektörü
Organik tarım okulu Organik farming school
Wind industry
Tekne inşaatı Boat building
Sun panels industry
Rüzgar enerjisi endüstrisi
Organic dairy
Güneş enerjisi endüstrisi
Organik süt ve peynir
El sanatları Handcarfts
Halıcılık Carpet insdutry
Şarapçılık Wine industry
Bal şarabı ve birası Mead wine and beer
Narenciye Citrus gardens
Organik tarım Organic farming
Alternatif İş Sektörleri Alternative Indus tries
Yerleşke Location İzlenimler Impress ions
Yarımada merkezi Peninsula hub
? X X
X X X X X ? ?
X
X
? X
X X X
X ?
Bodrum
Aile turizmi Family tourism
X X X X
X
?
?
X
X X
X
X X X X
Bitez
Tekne cenneti Boater's paradise
X X ?
X X
X X
?
X
? X X X
? ? ?
Turgutreis
Sakinliğin turizmi Tourism of tranquility
X X X X X X X
X X
? X X
X X X X X X X X
X X X
Gümüşlük
Yardımsever yapılaşma Benevolent development
? ?
? X X X X X
X
X X
X X X X X
X X
? ?
Yalıkavak
Ayrıcalıklı ikinci evler Exclusive second homes
? ?
X
X
X
? X X
X X X
Türkbükü
Resim Figure 1.5: Değişik yerleşkelerin yarımada ekonomisinde üstlenebilecekleri uzmanlık potensiyellerini incelemek amacıyla yaptığımız altı beldeyle alternatif iş sektorlerini karşılatıran bir matris çalışması.
A matrix study comparing six jurisdictions with alternative employment opporrunities. The study aims at identifying each settlement’s potential for specialization within peninsula’s economy.
gelişme modeli oluşturulmalıdır
kanısındayız. Bunu yarımadanın tümü için
karşılatırmalı bir biçimde yapmanın bir
yolu, iş sektörlerini ve yerleşkeleri
karşılaştıran bir matris oluşturmaktır. Böyle
bir matrisi altı yerleşke için örnek olarak
geliştirdik (resim 1.5). Bu tür bir matrisin,
tüm yerleşke delegelerinin de katıldığı bir
forumda geliştirildiğinde oldukça yararlı
olabileceği düşüncesindeyiz.
Planlama politikası 1.2:
Yıl boyu makul gelir sağlayabilecek
sürdürülebilir iş sektörlerini oluşturmak,
geliştirmek, desteklemek
Bir önceki politikada sözü edilen
uzmanlaşma ilkesi ışığında yarımadada hem
geleneksel olarak var olmuş iş sektörleri
desteklenmeli hem de sürdürülebilir yeni iş
sektörleri oluşturulmalıdır kanısındayız.
Yarımada ekonomisini çeşitlendirme
tartışmasını daha verimli bir yere
yönlendirebilmek amacıyla olasi bir kaç iş
sektörünü tek tek ele almayı uygun gördük.
Aşağıda sunacağımız dört politikanın her
biri bir iş sektörünü tartışmakta
(politika 1.3 - 1.6).
Planlama politikası 1.3:
Küçük ölçekli organik tarımı
desteklemek
Küçük ölçekli organik tarım
etkinlikleri ve çevreye duyarlı eko-turizm
birbirini iyi yönde destekleyebilecek iki iş
sektörü. Küçük ölçekli tarım, organik
bahçecilik, yarımadayı, yarımadanın kültür
ve çevre mirası ile ilgilenen ziyaretçiler için
oldukça çekici kılabilir. Eğer sürdürülebilir
turizm ilkelerine ağırlık verilebilirse zaten
büyümekte olan organik gıda talebi ve
pazarı olumlu yönde etkilenecektir. Böylece
yarımada, bu tür unsurları arayan
ziyaretçiler için daha çekici hale gelecektir.
Organik tarım ölçeği nedeniyle küçük
girişimcilerin altından kalkabilecekleri bir iş
sektörü. Organik gıda pazarı genişlerse
küçük girişimler olmalarına rağmen bu
bahçeler, yarımada sakinleri için yıl boyu
makul gelir sağlayan önemli bir iş seçeneği
sunabilir kanısındayız.
In order to guide the discussion
towards possible ways to diversify the
peninsula’s economy, we are introducing a a
number of industries (some currently exist
on the peninsula, some do not) in the
following four policies (policies 1.3 - 1.6).
Planning policy 1.3:
Support small scale sustainable
organic farming.
There is a synergy between small scale
organic agricultural practices and
sustainable eco-tourism. Organic agriculture
may significantly add to the peninsula’s
attraction for the kind of visitors who are
interested in life styles. Tourism also
provides a good demand for organic
produce, which is a market already
flourishing on the peninsula. The small scale
of organic agriculture allows locals to invest
without taking big risks, thus providing a
year-round employment opportunity. It may
also reduce the peninsula’s dependence on
inland food markets.
Resim Figure 1.6: Taze sebze pazarı. Fresh produce stands.
sayfa
page
2
3
sayfa
page
Planlama politikası 1.4:
Yüksek okul ve üniversite düzeyinde
eğitim ve araştırma etkinliklerini
yarımadaya çekebilmek için kampanya
başlatmak
Bodrum Yarımadası gibi
kozmopolitleşmekte olan bir yöre için
yüksek okul ve üniversite düzeyinde eğitim
etkinlikleri, gerek kendi bünyesindeki iş
olanakları açısından, gerekse de yarımada
pazarına sundugu tüketici sayısı açısından
(öğrenciler ve hocalar) yaşamı yıl boyu
destekleyebilecek önemli bir iş sektörü
haline gelebilir. Konumu ve olanakları
nedeniyle yarımadanın, hem bölgesel ve
ulusal üniversitelerin, hem de uluslarası
araştırma kurumlarının bazı etkinliklerini
yarımadada konumlandırmaları için
benzersiz bir fırsat sunduğu kanısındayız.
Bu eğitim ve araştırma kurumları,
yarımadanın kalkınma sürecini
gözlemlemek, bu sürece yardımda bulunmak ve bu süreçten öğrenmek için yarımada
da konumlanmak isteyebilir. Özellikle
sürdürülebilir doğa turizmi, organik tarım
gibi deneyimlerin eğitim etkinlikleriyle
birbirini desteklemesi beklenebilir.
dolarlık bir yıllık gelir getirebilmekte (U.S.
Department of Commerce).
Şarap turizmi, doğa turizmi ve organik
tarım birbirlerini güçlü bir biçimde
destekleyebilmekte. Kanımızca bu
etkinlikler Bodrum Yarımadası’nda da yöre
ekonomisine önemli bir katkıda bulunabilir
ve yöre halkına yıl boyu gelir sağlayabilecek sürdürülebilir birer iş sektörü haline
gelebilir.
Planlama politikası 1.5:
Yarımadada organik şarap ve bal
şarabı endüstrisini kurmak ve
desteklemek
Bir yörenin kendine özgü karakterini
ve kültürünü korumak ve bu karakteri
ziyaretçi çekebilmek için bir kaynak olarak
kullanmak son yıllarda hem şarap hem de
turizm sektörlerinin ortak bir amacı haline
geldi. Birçok yöre şarapçılığın gelişmesine
önem vermekte ve bu etkinliğin ziyaretçi
çekebilme gücüne dayanarak şarap
sektörüne koşut bir şarap turizmi için de
yatırım yapmakta. Avustralya, Güney
Afrika, Şili, Ajantin, İtalya, Fransa ve
ABD’nin New York ve Kaliforniya
eyatletleri şarap ve turizm sektörlerinin el
ele geliştiği yörelere örnek olarak verilebilir.
A.B.D.’nin sadece Kaliforniya Eyaleti’nde
(ki şarapçılık sadece eyaletin kuzeyinde
belli bir alanda gelişmiş durumda) şarap
sektörü şarap turizmiyle birlikte 45,4 milyar
Planlama politikası 1.6:
Alternatif enerji üretim endüstrisini
yarımadaya çekmek ve alternatif enerji
kullanımını desteklemek
Fosile bağlı enerji kullanımını
azaltmak sürdürebilir bir ekonomi için
önemli bir adım. Enerji üretimi ve kullanımı
açısından kendi kendine yeten bir yörenin
ekonomisi enerji pazarındaki çalkantılardan
kendini koruyabilmekte. Kanımızca
yarımadada yerel ölçekte oluşturulabilecek
mütevazi bir güneş enerjisi, rüzgar enerjisi
endüstrisi ve pis su arıtma teknolojisi
ekonomiye yarar sağlayabilir.
Alternatif enerji kullanımının
ekonomiye sağlayacagı katkının ötesinde
yarımadayı başka sektörler için de çekici
hale getireceğine inanıyoruz. Bu tür
mütevazi girişimlere bakılınca ön
yatırımların planlandığından çok daha
çabuk kar olarak geriye döndüğü
gözlemlenmistir.
Resim Figure 1.7 & 1.8: Yarımada ekonomisinde bağcılık da balıkçılık kadar önemli bir yer tutabilir kanısındayız. We believe that the wine insdustry has a
potential to help the peninsula’s economy as much as the current fishing industry.
Planning policy 1.4:
Actively seek out opportunities to lure
investments especially for higher
education and research facilities on the
peninsula.
Education facilities, particularly higher
education, in a place that is already
becoming more cosmopolitan, such as
Bodrum, provide a unique opportunity to
sustain life year-round. We believe Bodrum
Peninsula is in a unique place to go after and
convince not only regional and national
universities to establish some of their
facilities on the peninsula but also some
national and international research institutes
to consider focusing on the peninsula. These
establishments may observe, advice, and
learn from some of the experiments the
peninsula may go through in the coming
years, such as eco-tourism, organic
agriculture and others.
Planning policy 1.5:
Establish and encourage an organic
wine/mead industry on the peninsula.
The wine and the tourism industry share
a major common goal in capturing and
presenting a unique sense of place to
consumers. Many locations are actively and
aggressively developing plans to develop
their wine industry and attract wine related
tourism including, Australia, South Africa,
France, Italy, Chile, Argentine; in USA,
California, New York, and others. For
instance, it is estimated that the wine
industry has a $45.4 billion economic
impact in California alone (U.S. Department
of Commerce).
Wine tourism, nature tourism, and
organic agriculture support each other in a
strong way. These activities have the
potential to provide greater financial
security and growth for businesses that are
able to capitalize on the opportunities
available.
Planning policy 1.6:
Expand alternative energy facilities
and production.
Reducing dependence on fossil fuel is
critical to any sustainable economy. Self
reliance mitigates large swings in energy
costs that contribute to market failures. We
believe that a modestly sized local industry
that is focused on manufacturing goods and
technical support for on-site community
based wind, photo voltaic energy generation
and waste water treatment would provide a
healthy independence for the peninsula’s
economy.
The economic value of alternative
energy production and maintenance are
significant. Analysis has proven that the
initial investment is returned much faster
than previously thought and usually can be
done in local level.
Planlama politikası 1.7:
Turizm sektörünü çeşitlendirmek ve
turizm sezonunu tüm yıla çıkartmak
Turizm sektörü yarımada ekonomisinin
ikinci büyük sektörü olmasına rağmen
(birincisi yapı sektörü) oldukça kısıtlı bir
sezon içinde sadece eylence, deniz ve plaj
turizmi üstünde yoğunlaşmakta. Oysa gerek
tarihi ve kültürel mirası nedeniyle, gerekse
de doğasıyla yarımada başka turizm
seçenekleri için de çekici bir yöre olabilir
kanısındayız.
Yarımadadaki birçok ikinci konut
yerleşkesi sezon dışında boşalmakta ve
pansiyonların da çoğu kapılarını
kapatmakta. Yarımadanın nüfusu Haziran ve
Ağustos ayları arasında doruğa çıkmakta ve
kışın turizm çalışanlarının çoğu iş
bulabilmek için yarımadayı terk etmekte.
Bu durumun, doğa ve kültür turizmi gibi,
rekreasyon ve spor turizmi gibi alternatif
turizmlerin yarımadada gelişmesiyle
değişebilecegine ve turizm sektörünün yıl
boyu eknomiyi destekleyebilecek bir sektör
haline gelebileceğine inanıyoruz. Aşağıda
sunacağımız polika 1.8 ve 1.9 sözü geçen
alternatif turizm olanaklarını tartışacak.
Planlama politikası 1.8:
Doğa ve kültür turizmini
desteklemek ve geliştirilmek
Bodrum Yarımadası kültür ve doğa
turizmi için oldukça değerli olanaklar
sunmakta. Kış aylarında da yoğunluğunu
sürdürebilecek bu tür bir turizmin
yarımadada geliştirilmesi seçeneğinin
yarımadanın kalkınması açısından önemli
bir seçenek olduğuna inanıyoruz. Yarımada
ölçeğinde topoğrafya, tarih, ve kültürel
açıdan görülmeye değer noktaları birbirine
bağlayan bir yürüme ve bisiklet yolu ağının
oluşturulması, bu ağ üzerinde gerek doğal
yapı, gerek tarihsel önem açısından bilgi
veren tabelaların sunulması, tuvalet, duş,
depo gibi servislerin inşa edilmesi, yer yer
bakı teraslarının oluşturulması . . . Tüm
bunlar, yatırım açısından yüklü bir sermaye
gerektirmemekte. Buna rağmen bu yatırım
yarımadayı özellikle kış aylarında ziyaretçi
çekebilecek bir doğal park ya da bir doğal
sayfa
page
Resim Figure 1.9 &1.10: Sırt çantası ve kamp turizmi küçük otelleri kış aylarında da destekleyebilecek
bir etkinlik. Backpacking and camping may support small hotels in winter months as well.
tarih açık hava müzesine dönüştürebilir
kanısındayız.
Planlama politikası 1.9:
Rekreasyon ve spor, özellikle de
yürüme, bisiklet, ve tırmanma turizmini
desteklemek ve geliştirmek
Özellikle sıcaklığın son derece elverişli
olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında
yarımadanın sahile yakın tepeleri, nefes
kesen manazaralarıyla tırmanma ve uzun
yürüyüş etkinlikleri için oldukça uygun ve
çekici bir ortam sunmakta. Geleneksel
olarak daha çok dağlık bölgelerle
özdeşleştirilmiş olan tırmanma sporunun
son zamanlarda Akdeniz’in İspanya ve
Fransa kıyılarında yaygınlaşmaya
başladığını görüyoruz. Bodrum
Yarımadası’nın kıyıya yakın kayalıklarının
tırmanma sporu için eşsiz bir ortam
sağladığına inanıyoruz.
Bisiklet sporu (özellile de arazi bisiklet
sporu) yarımadanın mevcut yollarında (dağ
yolları dahil) etkinliğine başlayabilir. Ama
yukarıda sözünü ettiğimiz türden
yarımadanın tümünü kapsayan bir yürüme
ve bisiklet yolu ağı, yarımadayı bisiklet ve
doğa meraklıları için uluslar arası ölçekte
aranır bir durak yeri haline getirebilir.
Belediyeler bisiklet tamir, kiralama ve satış
merkezlerinin oluşturulmasında ön ayak
olabilir ve bu merkezler belediyelere ek
gelir sağlayan girişimler haline gelebilir.
Bu tür rekreasyon ve spor
etkinliklerinin, turizm mevsimini tüm yıla
çıkarabileceğine ve yıl boyu iş olanakları
sağlayabileceğine inanıyoruz.
Planning policy 1.7:
Diversify tourism industry and
expand the tourism season.
The tourism sector, in spite of the fact
that it is the second biggest industry on the
peninsula (construction being the first), is
still very seasonal and has yet to be
diversified. The peninsula with its historic
and cultural heritage, and its unique natural
features and geography is capable of
creating a rich set of alternative tourism
interventions beyond the conventional beach
vacation and entertainment tourism.
On the peninsula many second home
communities are deserted during the off
season. The population reaches its highest
levels from June to August and the beach
vacation and entertainment focused tourism
dominate the industry, whereas alternative
tourism possibilities, such as nature, culture,
and recreation tourisms, that could be
suitable for winter season, remain yet to be
explored. The following two policies will
introduce and discuss these alternatives
(policies 1.8 and 1.9).
Planning policy 1.8:
Establish and support nature and
culture tourism.
Bodrum Peninsula provides a unique
environment for nature and culture tourism,
which is a tourism type yet to be invested in
as a viable business sector, especially for
the winter months. A network of hiking
trails at the peninsula scale, along with
limited services such as view plazas,
signage, educational commentary (of the
Resim Figure 1.11: Bir mavi yolculuk sofrası.
Mavi yolculuk tarihin, geleneksel mutfağın ve
doğal güzelliklerin birlikte deneyimlendiği bir
turizm etkinliği. A blue voyage dinner table. Blue
voyage continues to be a unique touristic activity,
where history, traditional cuisine, and nature can
all be experienced together.
species, geology and history) restrooms, and
emergency roads would be enough to turn
the peninsula into a natural park / open air
museum, that could attract significant
amount of visitors during the winter months.
Planning policy 1.9:
Establish and support recreational
tourism; especially biking, hiking, and
rock climbing.
The coastal areas of the peninsula are
scenic, and many would be ideal for hiking
and rock climbing especially in the fall and
early spring, when the temperature is mild
and convenient for these activities. Rock
climbing, always associated with mountain
regions, is spreading lately on the
Mediterranean shore in Spain and France as
an alternative off-season activity. Bodrum
peninsula with its rocky hills along the shore
provides a unique environment for rock
climbing.
Bicycling can already take place on the
paved streets, but building a bike trail that
4
5
sayfa
page
UYGULAMA VE FİNANS
Bu noktaya kadar tartışmış olduğumuz
tüm iş sektörlerinin ve alternatif turizm
seçeneklerinin gerçekleşmesi belediyelerin
desteğine, ileri görüşlü yatırımcıların
girişimlerine, ama hepsinden önemlisi
gerçekçi sektör planlamasına ve finans
modellerine bağlı. Önümüzdeki beş
planlama politikası (politika 1.10 - 1.14),
yukarıdaki önerilerin gerçekleşmesinde
önemli rol oynayabileceğine inandığımız
finans modellerini ve sektör planlama
önerilerini özetleyecek.
Planlama politikası 1.10:
Ankara’nın bütçe dağılımı
politikasını değiştirmesi için kampanya
başlatmak: Dağılımının nüfus
projeksiyonlarına göre değil kaynak
kullanımına göre yapılmasını sağlamak
Ankara, belediyeler için gelir
dağılımını imar planlarında sunulan nüfus
projeksiyonlarına göre yapmakta. Bu
yüzden turizm bölgelerinde belediyeler,
ziyaretçi yoğunluğundan doğan ek servis
taleplerine cevap vermekte güçlük
çekmekte, Ankara’nın kendilerine ayırdığı
gelir payı ile alt yapı ve mali destek
konusunda sürdürlebilir bir turizm
ekonomisinin gerektirdiği kamu desteğini
yeterince sunamamaktalar.
Çevre Bakanlığı’nın başlattığı bölgesel
planlama etkinliği kanımızca gelir dağılımı
politikasının gözden geçirilmesi konusunu
gündeme getirmek için eşliksiz bir fırsat. Bu
doğrultuda belediyeler, meslek odaları ve
diğer ilgili kuluşlar bir araya gelip bölge
planlama çerçevesinde bu konuyu
Ankara’da gündeme getirebilirler.
Kanımızca kaynak kullanımına göre
yapılacak bir gelir dağılımı, turizm
bölgelerindeki bütçe gereksinimlere daha
adil ve makul bir cevap verebilecektir.
Kaynak kullanımı da, hem eletrik ve su
kullanımını, hem de hane ve yatak
kapasitelerini birleştiren bir birimle
ölçülebilir ve gelecekteki kullanım
projeksiyonları bu birime göre yapılabilir
kanısındayız.
Planlama politikası 1.11:
Ankara’nın vergi politikasını
değiştirmesi için kampanya başlatmak:
Yerel yönetimlerin yerel vergi
toplayabilecekleri bir hukuki çerçevenin
oluşturulmasını sağlamak
Yerel yönetimlerin içinde bulundukları
mali güçlüklerle baş edebilmeleri için
bulduğu çözümlerden biri belediye iktisadi
teşebbüsleri. Özellikle turizm bölgelerinde
çeşitli yerel hizmetlerin sürdürülmesi
amacıyla belediyeler, yönetimin
kendilerinde olması koşuluyla ortak
oldukları, bağımsız bütçeli özel hukuk tüzel
kişileri oluşturmakta ve bu hizmetlerin
sunumunu bu oluşumlara bırakmakta.
Özellikle yarımadada gözlemlenen
diğer bir mali çözüm de belediyelerin büyük
sermaye yatırımcılarından bağış almaları.
Bu uygulama, yerel yönetimlerin daha
bağımsız oldugu ülkelerde gözlemlediğimiz
yerel dengeleme vergilerine (“exactions” ve
“impact fees”) benzemekle birlikte yaptırım
açısından hukuki bir tabana dayanmamakta.
Yerel dengeleme vergilerine örnek olarak
büyük yatırımlardan inşaat izni sırasında
alınan yol vergisini, suyun kısıtlı olduğu
bölgelerdeki su vergisini verebiliriz.
Kanımızca hem belediye iktisadi
teşebbüsleri, hem de bağış uygulaması
belediyelerin hizmet gücünü arttırmakla
birlikte istikrar sağlama açısından yeterli
olamamakta. Daha da önemlisi özellikle
bağış uygulaması belediyelerin büyük
inşaatlara daha kolay evet demesine yol
açmakta ve sürdürülebilir bir turizmin
oluşmasını güçleştirmekte. Eğer
belediyelerin yerel dengeleme vergisi
almaları hukukileştirilirse, belediyelerin
yüksek nitelikli bir servis düzeyini istikrarlı
bir biçimde sunabileceklerine inanıyoruz.
Bu da sürdürülebilir bir turizm için oldukça
önemli bir koşul.
Planlama politikası 1.12:
Küçük iş sektörleri için kooperatifler
oluşturmak, kooperatifleri desteklemek
Yukarıda sözünü ettiğimiz birçok
alternatif iş sektörünün başarısı (özellikle
organik tarım ve şarapçılık sektörleri) yerel
Resim Figure 1.12: Ortakent yakınlarında
narenciye bahçesi. Citrus grove near Ortakent.
travels in a circuit around the peninsula
would attract cyclists from all around.
Bicycle shops and rentals along the trail
could accommodate the cycling visitors, and
generate profits for the locals.
Expanding the tourism season with such
recreational activities would generate greater
revenue and minimize the serious swings in
population and would provide a more stable
economy with year-round job opportunities.
IMPLEMENTATION AND FINANCE
All of the policies mentioned so far
need municipalities’ commitment, willing
investors, but above all realistic financial and
business models. The following five policies
(policies 1.10-1.14) will be focused on
alternative finance and implementation
models that we believe are worth exploring
within the peninsula context.
Planning policy 1.10:
Campaign to revise Ankara’s
budgeting policy: Allocation not based on
population but on intensity of use.
Municipalities continue receiving their
budget allocation from Ankara based on their
population projections. In an economy that
depends on high levels of visitors the
population based allocation cannot
compensate the expenditures necessary to
sustain and maintain services for tourism.
Most of the municipalities on the peninsula
struggle to serve their communities and keep
their environment attractive for visitors
within the financial confines of the budget
allocated by Ankara.
Resim Figure 1.13: Bodrum’da halı ve el sanatları
dükkanı. Carpet and handcrafts shop in Bodrum.
We believe that the regional planning
efforts currently in operation provide a
unique opportunity for the consortium of
mayors, and NGO’s alike, to raise this issue
and demand a revision in Ankara’s budget
allocation criterion. We believe a use-based
criterion would serve much better to
respond to the needs of the communities
that regularly accommodate high numbers
of visitors. Use of electrical power, water,
and bed capacity may be combined to
provide a scale that can be used for budget
allocation and thus reveal a more realistic
response to the need.
Planning policy 1.11:
Campaign to revise Ankara’s
budgeting policy: Legalize local exactions
and increase local communities’ financial
autonomy.
One of the ways municipalities respond
to their budget shortage is to ask for
donations from various developers building
in their jurisdictions. In a way these
donations are similar to exactions legitimate
in many other countries including the
United States. Local governments can ask
fees or services from the developers to
compensate for the impacts the
developments cause. This way, if a
küçük sermayeli girişimlerin başarısına
bağlı. Oysa küçük girişimler ekonomideki
ve talepteki çalkantılardan en çok etkilenen
girişimler. Kooperatifler, küçük girişimlerin
bir araya gelerek güç birliği yapmalarını
sağlamakta ve kooperatif içinde oluşturulan
iş bölümü aracılığıyla pazarlama, alt yapı
gibi, küçük girişimlerin kendi başlarına
gerçekleştiremeyecekleri etkinlikleri servis
olarak üyelerine sunabilmekteler. Böylelikle
kooperatifler büyük girişimlerle rekabete
girebilmekteler.
Yarımadada el sanatları ve tarım
sektörlerinde kooperatiflerin oluşmakta
olduğunu gözlemlemekteyiz. Ancak bu
kooperatifler üye sayısı açısından henüz
uzun vadeli istikrar sağlayabilecek bir güce
erişmiş değiller. Kooperatifleri destekleme
ve üyeliği cesaretlendirme açısından
belediyelere önemli bir sorumluluk düştüğü
kanısındayız. Belediyelerin kooperatif
oluşumunda ön ayak olması ve oluşan
kooperatifleri desteklemesi, kanımızca
yukarıda sözünü ettiğimiz (ve söz etmeyi
unuttuğumuz) birçok alternatif iş
sektörünün başlatılması ve güçlendirilmesi
için oldukça etkili bir seçenek.
Planlama politikası 1.13:
Küçük girişimleri, küçük
girişimlerin sağlayamayacakları servisleri
sağlayarak desteklemek
Bu öneri aslında yeni değil; devlet
örneğin yol yapmakla hem bize hizmet
vermekte hem de taşıma şirketlerini
desteklemekte. Devlet hava alanı inşa
ederek turizm bölgesindeki tüm girişimcileri
desteklemiş olmakta. Kanımızca aynı model
yerel ölçekte de küçük sermayeli girişimleri
desteklemek için belediyeler tarafından
kullanılabilir. Yani belediyeler küçük
girişimlerin sunamadikları bazı servisleri
sunarak bu girişimlerin büyük girişimlerle
rekabet etmelerini sağlayabilir.
Buna örnek olarak 2005 yaz okulu’nun
Yalıkavak için geliştirdiği belediye kültür ve
ticaret açık hava merkezleri önerisini
verebiliriz. Küçük otellerin müşterilerine,
kayak, rüzgar sörfü, yada şişme bot gibi
etkinlileri sunamadıklarını ve bu yüzden
büyük otellerle yeterince rekabete
giremediklerini gözlemleyen grup, sahilde
kamuya ait ve küçük otellere de yakın bir
alanda belediyenin bir merkez oluşturmasını
ve bu merkezin, hem küçük yelken, şişme
bot, rüzgar sörfü v.b. unsurları kiralaması
(ki bu yine küçük özel girişimler tarafından
sağlanabılır) hem de el sanatları, organik
tarım v.b. diğer sektörlerin satış
yapabilecekleri dükkanları barındırmasını
önerdi. Bu yolla belediye hem bu girişimleri
destekeleyebilecek hem de kendisine ek bir
gelir kaynağı sağlamış olacak.
Bu örnek genişletilebilir. Doğa ve
kültür turizmini destekleyecek merkezlerin
oluşturulması, organik tarım ürünlerinin,
yerel şarapların ve el sanatlarının satıldığı
dükkanların bu merkezlerde oluşturulması
sağlanabilir.
Planlama politikası 1.14:
Küçük girişimlere kısa vadeli mikro
krediler sunmak ve yatırım desteği
sağlamak
Bir girişimin ölçeği küçük olduğu
zaman az miktarda bir mali destek bile bu
girişime yaşam verebilmekte ve ömrünün
artmasını sağlayabilmekte. Özellikle küçük
ölçekli el sanatları girişimleri, yine küçük
ölçekli organik tarım ve köy
pansiyonculuğu için mütevazi destek ve
kısa vadeli krediler, girişimin
başlayabilmesini sağlayabilir ve yöre
ekonomisinin yerel ölçekte gelişebilmesine
olanak verebilir.
Bu burslar belediyeler aracılığıyla
büyük sermayeli turizm girişimleri ya da
büyük ikinci ev ve tatil sitesi projeleri
tarafından sunulabilir ve dengeleme
vergisinin bir parçası olarak düşünülebilir.
Belediyelerin oluşturulacak kooperatiflerle
işbirliği yapması aracılığıyla çeşitli bankalar
da bu küçük girişimlerin istikrarı konusunda
ikna olabilir ve bu girişimlere küçük
krediler sunabilir. Son olarak da belediye
başkanları meslek odalarıyla bir araya gelip
Turizm Bakanlığı’nın yarımadadaki bu tür
küçük girişimleri mütevazi burslarla
desteklemesi kusunuda bakanlığı ikna
edebilir kanısındayız.
development is about to cause an
unproportional burden on a municipality the
municipality can ask for compensation.
Impacts on traffic, water resources, power
services and such are among the common
exactions.
We believe that the practice of
donations which is currently common in an
informal level in many communities, should
be scrutinized and legalized. An exaction
policy which is fair, legal, and accountable is
the only way the municipalities can sustain a
stable budget to provide the high quality
service which is essential for the health of
any tourism industry.
Planning policy 1.12:
Establish, encourage, and support
small business cooperatives.
Many of the alternative business sectors
mentioned so far (especially the organic
agriculture, wine industry, and small local
establishments that could support nature and
culture tourism) depend on the local small
interventions. However, small businesses are
the most vulnerable among others to the
fluctuations in economy, the number of
visitors, and such. Forming cooperatives is a
very efficient way to provide stability and
support to small local businesses and enable
them to compete with larger businesses.
Small organic farming coops and handcrafts
coops are already showing up on the
peninsula. However, their scales are not yet
large enough to provide long term
sustainability. We suggest the municipalities
lead the way and initiate more cooperatives.
We think that establishing a cooperative
and soliciting local participation is one of the
most affordable and effective ways for the
municipalities to jump start any of the
alternative industries discussed so far, and
others we missed to mention.
Planning policy 1.13:
Support small businesses by
providing services that they have
difficulty to provide.
This is actually nothing new. The
government provides roads so that
transportation companies can operate. The
government builds airports and the tourism
industry in a region flourishes. We believe
this relationship should be no different on
the local level. Municipalities can provide
certain services so that small local
businesses can flourish and compete with
larger businesses.
Along this line, the summer school of
2005 in Yalıkavak proposed municipality
owned small cultural and commercial subcenters. The class observed that the small
hotels were having a hard time offering
some amenities such as rentals (kayak,
canoe, wind-surf, snorkel, etc.) that allinclusive large hotels easily provided. It is
proposed that the municipality use some of
its public land to establish a center on the
shore that can provide these services. This
would not only support the small hotels but
also provide a source of revenue for the
municipality. This example can be extended
to other sectors as well. Providing space for
farming coops and their shops, providing
marketing assistance to nature and culture
tourism could easily be done by the
municipalities.
Planning policy 1.14:
Provide short term small credits and
grants for small local businesses.
When the scale of a business is very
small, even a limited amount of grant or
credit serves for long term. Small grants or
credits may be very helpful in jump-starting
especially organic farming, small bed and
breakfast establishments, and locally owned
handcraft stores.
The finance for these small grants and
credits may be obtained in the form of
exactions from large interventions, such as
large capital all inclusive hotels or large
second home developments. A unified effort
by municipalities and cooperatives may also
convince the banks to provide small credits
for local businesses as well. Finally a
campaign by the consortium of mayors
along with the NGOs may convince the
Ministry of Tourism to support small local
businesses by providing small grants.
sayfa
page
6
7
sayfa
page
Bölüm II:
Kıyılardaki Yapılaşmanın Sürdürülebilirliğine Dair Öneriler
Yarımadanın kıyılarında
gözlemlediğimiz ikinci ev, tatil sitesi, ve
otellerden oluşan yapılaşmanın yoğunlugu,
ölçeği, hızı, tekdüzeliği, ve diğer olumsuz
biçimsel özelliklerinin, yarımadanın
planlama gündemindeki sorunların en
önemlilerinden birini oluşturduğu
kanısındayız. Bu yapılaşmanın olumsuz
görsel niteliğinin ötesinde yarımadadaki
doğal kaynakların da hızla tüketilmesi
anlamına geldiği unutulmamalıdır. Bu
gelişmeyi hem turizm sektörünün hem de
yarımada ekonomisinin, oturduğu dalı
kesmesi olarak görmek mümkün.
Kıyılardaki yapılaşma çeşitli soruları
gündeme getirmekte: (1)Yasa dışı inşa
edilmiş yapılaşma konusunda ne yapılmalı?
(2) Ne kadar daha fazla yapılaşmaya izin
verilmeli? Son olarak da, (3) gerek yeni
yapılaşma olsun gerekse yanlış
yapılaşmanın düzeltilmesi anlamında olsun
ne tür bir yapılaşmaya izin verilmeli yada
projeler hangi unsurlar hangi kurallar
çerçevesinde kontrol edilmeli?
Kamu yararı açısından bakıldığında
birinci sorunun cevabı açık: yasa dışı
yapılaşma yıkılmalı, arazi yapılaşma öncesi
durumuna getirilip korunmalı. Proje
ekibinin Türkiye’nin yasa kültürüne yabancı
olması ve sürenin azlığı bu soru üstünde
yoğunlaşmamızı engelledi.
İkinci sorunun cevabı ise her ne kadar
bizim için “mümkün oldugu kadar az
yapılaşma” ise de daha doğru bir cevaba,
yarımadayı daha geniş bir bölgenin içinde
tanımlayacak bir kaynak ve taşıma
kapasitesi analizi sonucunda varabiliriz. Bu
konuda yarımada sakinlerinin görüşleri de
son derece önemli. Yine zamanımızın
yetersizliğinden ve bu tür bir analizin dersin
konusu dışında kaldığından bu soru
üzerinde de yeterince yoğunlaşamadık.
Üçüncü soru ise çalışmamızın önemli
bir kısmını olusturdu. Yani projelerde hangi
unsurlar hangi kurallarla kontrol edilmeli,
kontrol süreci nasıl örgütlenmeli, yaptırım
nasıl sağlanmalı?
Önce “hangi unsurlar” ve “ hangi
kurallar” sorularını ele alacağız. Sonra da
süreç ve yaptırımlarla ilgili önerilerimizi
sunacağız.
Planlama politikası 2.1:
Yapılaşma hızına ve yoğunluğuna
göreli ağaçlandırmayı inşaat ve oturma
izinleri için koşul kılmak
Ağaçlandırma, sürdürülebilir bir
şehirleşme için kaçınılmaz bir süreç.
Özellikle suyun kısıtlı olduğu kıyı
bölgelerinde ağaçlandırmanın yerel düzeyde
iklim değişikliklerine yol açtığı ve yağış
ortalamalarını yükselttiği gözlemlenmistir.
Yarımadanın doğal bitki örtüsünün, kuzeyde
kısıtlı bir bölge dışında ormanlık olmadığı,
suyun da kısıtlı olduğu diğer alanlarda
ağaçlandırmanın uygun bir uygulama
olamayacağı öne sürülebilir. Ancak
yapılaşmanın kıyı ekosistemini köklü bir
biçimde değiştirdiğini ve ağaçlandırmanın
yapılmadığı alanlarda ısı adalarının ve
çölleşmenin oluştuğunu gözlemlemekteyiz.
Ağaçlandırma, oluşturulan yeni çevrenin
uzun vadede hem yaşam niteliği açısından
hem de sürdürülebilirlik açısından çekici ve
Resim Figure 2.1: Turgutreis’in güneyinde Kazak Tepesi çevresi. Around Kazak Hill south of Turgutreis.
Part II
Recommendations for the Sustainability of the Shore Development
Because of its dense, fast-built,
monotonous, and out-of-scale character, the
ubiquitous new second home and hotel
construction that can be observed all around
the shores, we believe, constitutes one of
the most challenging problems in
peninsula’s planning agenda. It is important
to remember that this kind of development
pattern, beyond its negative visual character,
means abusing the natural resources as well.
Destroying the natural beauty, which
attracted the visitors to the peninsula in the
first place, will ultimately hurt the tourism
industry as well as the peninsula’s economy
in general.
The development around the shore puts
several questions on the table: (1) What
should be done with the illegal
developments? (2) How much more
development can the peninsula handle?
And finally, (3) what kind of development
should be allowed? Or what should be
reviewed and how? This last question
concerns both correcting what is already
done and constructing the new
developments in a better way.
Where the public purpose is concerned
the answer for the first question is obvious:
the illegal developments should be
demolished, the sites should be returned to
their preconstruction condition and be
preserved. Since the project team was
foreign to Turkish legal culture and since
our time was limited we could not focus on
this question.
Even though for us the answer to the
second question is “least amount of
development possible,” a more accurate
answer can be reached by a resource and
carrying capacity research that considers the
peninsula in its larger regional context. In
this the views of the peninsula’s residents
should play a crucial role as well. Since our
time was limited and since such a research
would be outside of the scope of the course
we did not focus on this question either.
The third question guided a significant
part of our study, that is, what should be
regulated, how should the review process be
crafted, and what should be done to
encourage compliance?
First we will focus on the aspects that
we believe should be regulated, then we
will provide few suggestions about the
review process and compliance.
Planning policy 2.1:
At the time of occupancy permit
require tree planting that is
proportionate to the speed and density of
the construction.
Urban forestation is essential for a
sustainable urbanization. Forestation can
change the micro-climate and attract
precipitation, which is an important factor
in terms of livability especially in areas
where water is scarce. One may argue
against the forestation on Bodrum Peninsula
where, except for a limited area to the north,
the chaparral and drought tolerant bushes
constitute the native plant material.
However, the scale of ubiquitous
development is large enough that in many
areas the climate and native vegetation have
Ev sayısı
Number of units
20
40
80
120
v.b. etc .
Yata k sayısı
Number of beds
40
80
160
240
v.b. etc.
sayfa
page
Tasarım sayısı
Number of designs
2
3
4
5
v .b. etc.
Resim Figure 2.4: Yatak ya da konut sayısı
arttıkça tasarım sayısının da artmasını öngören
tablo. A table that requires use of multiple designs
as the number of units or beds increases.
Resim Figure 2.2 & 2.3: Aynı yapının çok sayıda tekrarlanması tekdüze çevrelerin oluşmasına neden
olmakta. Repeating the same building in high quantities results in monotonous environments.
başarılı olmasını sağlayabilecek en önemli
unsurlardan biri. Bu yüzden yapılaşmanın
metrekaresine dayanan bir ağaçlandırma
hükmünün yarımada ölçeğindeki imar planı
notlarına eklenmesi gerektiği kanısındayız.
Ağaç listesi, çeşitlemesi, dikme koşulları,
v.b., bölgelere ve arazinin eğimine göre
değişmeli, bu hüküm yöre bitki örtüsünü ve
toprak koşullarını yakından tanıyan
uzmanlar tarafından yazılmalıdır.
Planlama politikası 2.2:
Halihazır bitki örtüsünün korunması
halinde ağaçlandırma yükümlülüğünü
azaltmak
Halihazır bitki örtüsünün maki, meyva
bahçesi, yada ormanlık olduğu alanlarda
bitki örtüsünün korunması ekosistem
dengesi açısından önemlidir. Kanımızca
yarımada planı, bu bölgeleri belirlemeli ve
bu bölgelerde izin verilen TAKS’ın (taban
alanı kat sayısının) altında kalan projeler
için, yani halihazır bitki örtüsünü göreli
olarak daha çok koruyacak projeler için
koruma oranında ağaçlandırma hükmünün
azaltılmasını getirmelidir. Bu tür bir
özendirmenin koruma konusunda etkili
olabileceğine inanıyoruz.
Planlama politikası 2.3:
Yapılaşmada çeşitliliğin sağlanması
için yapı tekrarını denetlemek
Özellikle tatil ve ikinci konut sitelerinde
aynı yapının yüksek miktarlarda
tekrarlandığını ve son derece tekdüze
çevrelerin yaratıldığını gözlemledik (resim
2.2, 2.3, ve 2.8). Bunun engellenmesi için
yarımada planının, çeşitlendirme hükmünü
yani bir sitedeki bina sayısı arttıkça
kullanılan mimari bina planı sayısının da
artması hükmünü getirmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Resim 2.4’teki tablo bina ve
mimari plan sayılarının nasıl kontrol
edilebilecegini gosteren bir örnek sunmakta.
already been changed drastically. The heat
islands and drought that can be observed in
patches are alarming. In light of these
observations we believe that urban
forestation will not only increase the quality
life but also provide a long term solution to
drought. This is why we propose to add a
requirement to the peninsula plan about
planting trees proportunately with the
development floor area. The diversity and
planting requirements as well as the list of
the proper species should vary depending on
the slope and soil conditions, and be
prepared by informed horticulture experts
who are familiar with the local plant
material.
Planlama politikası 2.4:
Yapılaşmada monolitikliği ve
kütleselliği engellemek
Bazı büyük otel ve kamu yapılarının
oldukça kütlesel, büyük, ölçek dışı ve
tekdüze olduğunu ve denizden bakıldığında
tüm yapılaşmaya baskın çıktıklarını
gözlemledik (resim 2.5, 2.6, ve 2.7). Bu tür
yapılar hem doğal havalandırma açısından
elverişsiz dış alanlar oluşturmakta hem de
görsel açıdan tüm çevrenin kişiliğini
zedelemekte. Bu yüzden konutlarda
Planning policy 2.2:
Reduce tree planting requirement
when the existing vegetation is preserved.
Protecting the native vegetation and
current trees is crucial in providing smooth
transition of the ecosystem when there is
drastic change. We believe the peninsula
plan needs to identify areas with significant
vegetation worth preserving and in these
areas the tree planting requirement should
be reduced when buildings use smaller
footprints than allowed and when the
Resim Figure 2.8: Kızılyar Burnu ve çevresi. Cape Kızılyar and its surrounding.
Resim Figure 2.5, 2.6 & 2.7: Kütlesel, büyük ve
ölçek dışı yapılaşma örnekleri otel ve kamu
yapılarında oldukça yaygın. Monolithic and large
buildings that are out of scale are common among
hotels and civic uses.
existing vegetation is preserved. This
reduction would create a significant
incentive for protection.
Planning policy 2.3:
Limit the repetition of the same
building and require diversity.
We observed that repetition of the
8
9
sayfa
page
Resim Figure 2.9 & 2.10: Yapıların ufuk çizgisine hakim olmasi uçsuz bucaksız bir yapılaşma izlenimi
yaratmakta. Buildings dominating the horizon line creates a sense of never-ending settlements.
uygulanan maksimum taban alanı
hükümlerinin otel ve kamu yapılarında da
uygulanması gerektiğini savunuyoruz. Bu
kullanımlarda bir ayrıcalık, binaların
birbirlerine kısıtlı bağlantılarla
bağlanmalarına izin verilmesi olabilir. Bu
bağlantılar sadece bir kat olmalı (zeminde
yada köprü olarak) ve metrekareleri
sınırlandırılmalıdır kanısındayız.
İklimin dış alan kullanımını son derece
makul kıldığı yarımadada büyük bina
gerektiren bina programlarının birden fazla
binada dış alan kullanımı yardımıyla
çözülebileceğine inanıyoruz.
Planlama politikası 2.5:
Ufuk çizgisinin yapılaşmasını
engellemek
Yarımadanın birçok kesiminde
yapılaşmanın deniz kenarından başlayıp
ufuk çizgisine kadar devam ettiğini ve bu
durumun özellikle denize paralel yüksek
tepelerde yapılaşmanın kabusvari bir
biçimde uçsuz bucaksız devam ettiği
izlenimi yarattığını gözlemledik (resim 2.1,
2.8 ve 2.13). Yapılaşma ufuk çizgisine
vardığında (resim 2.9 ve 2.10) göze daha
çok batmakta ve yapılar topoğrafyaya
baskın çıkmakta. Bu olumsuz görsel etkinin,
doğal ufuk çizgisinin korunmasıyla yani
omuzlarda yapılaşma izninin
verilmemesiyle azaltılabileceğine
inanıyoruz. Yapılaşmanın yoğun olduğu
bölgelerde eğer omuzlar ve zirveler
ağaçlandırılırsa, ya da en azından halihazır
bitki örtüsü korunabilirse, sitelerin doğayla
çerçevelenebileceğine ve böylece
yapılaşmanın olumsuz görsel etkisinin
azaltılabileceğine inanıyoruz.
Planlama politikası 2.6:
Aşırı eğimli arazilerde yapılaşmayı
engellemek
Yer yer eğimli arazilerdeki yeni
yapılaşmanın aşırı kazı ve dolgu yoluyla
oluşturulduğunu gözlemledik (resim 2.11 ve
2.12). Bu tür yapılaşmanın erozyon
açısından çok önemli bir tehlike
oluşturduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Erozyon sadece mal kaybı açısından bir
tehlike değil halihazır bitki örtüsünün
zedelenmesi açısından da dikkate alınması
değer bir tehdit. Bu yüzden yarımada
planının, belli eğimlerin üstünde kalan
alanlarda yapılaşmaya izin verilmemesi
hükmünü getirmesi gerektiğine inanıyoruz.
Resim Figure 2.13: Gümüşlük’ün güneyinde Kadıkalesi Koyu. Kadıkalesi Bay south of Gümüşlük
Resim Figure 2.11 & 2.12: Aşırı kazı ve dolgu hem erozyon tehlikesi yaratmakta hem de halihazır bitki
örtüsünü zedelemekte. Excessive cuts and fills can create land slides and damage the vegetaion.
same building in large amounts has created
serious monotonities in some recent second
home and multi-unit vacation complexes
(pictures 2.2, 2.3, and 2.8). We suggest the
peninsula plan adopt a diversity measure by
requiring use of certain number of
architectural designs depending on the
number of units. We developed a table as an
example to show how this measure could be
designed (picture 2.4).
Planning policy 2.4:
Limit the footprints to prevent large
monolithic buildings.
We observed that some hotels and civic
buildings on the shore have large monolithic
masses that dominate the the shore
silhouette (pictures 2.5, 2.6, and 2.7). These
buildings not only create open spaces
around them that are blocked from air
movement and therefore hard to cool, but
also threatens the identity and the character
of the shore settlements by their visual
pollution. Therefore we suggest that the
peninsula plan enforce the same footprint
requirements crafted for residential uses, for
the civic and hotel uses as well. One
exception would be that two footprints can
be connected by one story connectors
containing limited floor areas (on the
ground floor or as a bridge).
We believe that in a place like Bodrum
peninsula, where climate encourages
outdoor use, large building programs can be
designed in multiple buildings with the help
of the outdoor spaces.
Planning policy 2.5:
Prevent development around the
ridges to protect the natural horizon line.
Sometimes developments start at the
shore and go up the hills all the way to the
horizon line. Especially in areas where large
hills run parallel to the shore, these kind of
developments create a nightmarish sense of
a never-ending development that dominates
the entire natural environment (pictures 2.1
2.8, and 2.13). When buildings are placed
on the ridges they become more noticeable
and dominate the horizon (picture 2.9 and
2.10). We believe that this effect could be
mitigated by limiting development off of
major ridges.
Especially in areas with dense
developments the ridges should be forested,
or at least the native vegetation should be
believe this percentage should be
determined depending on the soil
conditions and the plan should designate
different limits for different areas.
Resim Figure 2.14, 2.15, & 2.16: Zaman zaman istinat duvarlarının yapılardan daha yüksek olabildiğini ve tüm yerleşkenin tek bir duvar gibi algılandığını
gözlemledik. Sometimes the retaining walls can be higher than the buildings resluting in a giant wall when seen from far away.
Her ne kadar % 33 bize makul bir sınır
olarak gözükse de bu limit toprak
koşullarına bağlı olarak belirlenmeli, plan
degişik toprak koşulları için değişik limitler
belirlemelidir düşüncesindeyiz.
Planlama politikası 2.7:
Eğimli arazilerde teraslamayla
birlikte istinat duvarları için
ağaçlandırma ve bitkilendirme
yükümlülüğünü getirmek
Eğimli arazilerdeki yapılaşmanın bazan
yapılardan daha yüksek istinat duvarları
oluşturduğunu ve site cephesinin neredeyse
kocaman tek bir duvar olarak algılandığını
gözlemledik (resim 2.14, 2.15 ve 1.16). Site
planlarında birer çizgi olarak gözükseler de
bu duvarlar, gerçekte ısı depolayan ve
yansıtan geniş sert satıhlar teşkil ederek ısı
adaları oluşmasına neden olmaktalar.
Ağaclandırma istinat duvarlarının bir
kısmının göldege kalmasını sağlayarak
duvarların ısınmasını engelleyebilir. Bunun
da ötesinde tırmanan birki türleriyle hem
duvarların bu olumsuz özellikleri
düzeltilmiş hem de site cephesindeki uçsuz
bucaksız bina izlenimi giderilmiş olur
kanısındayız. Dolayısıyla yarımada planının
hem ağaçandırma hem de tırmanan bitki
türleriyle duvarların örtülmesi hükmünü
getirmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
Planlama politikası 2.8:
Site cephelerinde sektirme hükmünü
getirilmek
Eğimli arazilerde teras evlerin
basamaklar oluşturarak akra arkaya
sıralandığında uzaktan yüksek apartmanlar
gibi gözlemlendiğini izledik (resim 1.17 ve
2.18). Arka arkaya değil de sektirilerek
konumlandırıldığında ise bu etkinin
kaybolduğunu, doğayla çerçevelenmiş
uyumlu bir yapılaşmanın oluştuğunu
gözlemledik (resim 2.19). Bu yüzden
yarımada planının eğimli arazilerdeki çok
üniteli konut ve turizm siteleri için
sektirme hükmünü getirmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Resim Figure 2.17 & 2.18: Teras evlerin basamaklar oluşturarak akra arkaya sıralandığı yerleşke
örnekleri. Examples where the stepping buildings create a massive ladder effect.
protected, so that the developments can be
framed by green space, creating a sense of
balance between buildings and the natural
environment.
Planning policy 2.6:
Prevent development on lands with
grades above a certain percentage.
We noticed some significant cut and
fill in developments on steep slopes
(pictures 2.11 and 2.12). These kinds of cut
and fill create danger for land slides and soil
erosion, which is alarming not only in terms
of property damage but also destruction of
the native high bushes. Therefore we
propose that the peninsula plan limit
development on steep slopes. Even though
33 % slope feels like a good limit for us, we
Resim Figure 2.19: Aktur’dan bir görünüm.
A view of Aktur.
Planning policy 2.7:
In addition to tree planting, require
vegetation on retaining walls for
developments on certain slopes.
We have seen retaining walls that
were higher than the buildings in some
developments on steep slopes, where the
whole complex read like a giant wall
(pictures 2.14, 2.15, and 1.16). Even
though retaining walls on a site plan look
like single lines, in reality they represent
large hard surfaces that can reflect heat and
create heat islands. Planting trees may help
shade the retaining walls and prevent
overheating in outdoor spaces.
Furthermore, vines and other climbing
vegetation could be particularly helpful to
shade tall walls and to mitigate the
mentioned overwhelming effect of a
settlement that looks like a giant single
building. In this line, we suggest the
peninsula plan require both trees and wall
vegetation for developments on steep
slopes with large retaining walls.
Planning policy 2.8
Require offsetting the footprints to
avoid the “ladder” effect on elevations.
On sloping sites sometimes the
stepping buildings look like singular
highrises from far away (pictures 2.17 and
2.18). However, when the footprints are
offset the monolithic building effect
disappears and smaller units look wellscaled and well- framed by green space
(picture 2.19). This observation leads us to
suggest that the offsetting rule be required
by the peninsula plan for developments on
sloping terrains.
Planning policy: 2.9:
Adopt a height limit that is
measured in a stepping manner.
Currently the building height is
measured from the road the lot is accessed
sayfa
page
10
11
sayfa
page
Planlama politikası 2.9:
Eğimli arazilerde yüksekliği
basamaklı bir biçimde ölçmek
Egimli arazilerde yol parselin üst kısmından
geçtiğinde yoldan alınan tek bir yükseklik
sınırı ölçüsü, oldukça büyük ve yüksek
binalara yol açabilmekte (resim 2.20, 2.15,
2.22 ve 2.23). Bunu engelleyebilmek için
yükseklik sınırının merdiven biçiminde
ölçülmesi gerektiğini savunuyoruz.
Yüksekliğin, her 8 metrede bir binanın
oturduğu eğimli alanın ortalamasından
başlayarak ölçülmesini öneriyoruz (resim
2.21). Neden 8 metre? 8 metre, örneğin 12
metre genişliğinde bir cephe için yaklaşık
100 metrekarelik bir bina oluşturmakta ki
bu da makul bir taban alanı. Eğer bu bina
100 metrekareden büyük bir tabana
yayılacaksa binanın basamaklaşmasında da
yarar görüyoruz.
Resim Figure 2.20: Yüksekliğin yoldan ölçüldüğü
durumlarda üç ya da dört katlık cehpehelerin
oluşması mümkün. When the height is measured
from the road, this may result in three or four
story facades.
Resim Figure 2.21: Yüksekliğin basamaklı bir
biçimde ölçülmesini öneriyoruz. We propose to
measure height in a stepping manner.
Resim Figure 2.22 & 2.23: Resim 2.20’nin de gösterdiği gibi yüksekliğin arka yoldan ölçüldüğünde
yüksek cephelere yol açtığı durumlara örnekler. Examples for tall facades that are resulted because of
the way height is measured from the road behind (see also the picture 2.20).
Planlama politikası 2.10:
Eğimli arazilerde yüksekliğin en
fazla bir kat (4 metre) olması hükmünü
getirmek
Bu öneri, bir önceki öneri için diğer bir
seçenek. Eğimli arazilerde resim 20’de
sunulan örnekteki gibi yüksek binaları
engellemenin diğer bir yolu da belli bir
eğiminin üstündeki alanlar için yükseklik
sınırını bir kata yani 4 metreye indirmek.
Basamaklama yöntemiyle
karşılaştırıldığında bir kat yükseklik sınırı
daha basit dolayısıyla da daha kolay
uygulanabilecek bir kural olabilir
kanısındayız.
Planlama politikası 2.11:
Binalarda halihazır bitki örtüsü
yada toprak renkelerine yakın yeşil ve
kahverengi tonlarının kullanımına izin
vermek
Yarımada planındaki beyaz sıva ve
doğal taş kullanımı dışında başka renge ve
malzemeye izin verilmemesi hükmünün
değiştirilmesini ve yeşil ve kahverengi
tonlarına izin verilmesinin gerektiğine
inanıyoruz. Geleneksel Bodrum
mimarisindeki beyaz evler, kısıtlı sayıda
tekrarlandığında dengeli, doğayla uyumlu
bir yapılaşma oluşturabilmekte (resim 2.26).
Ancak yüksek miktarlarda tekrarlandığında
(proje grubunun “kesme şeker” adını
taktığı) bu beyaz kutular çekiciliğini
yitirmekte ve olumsuz bir biçimde göze
batmakta (resim 2.8 ve 2.13). Halihazır bitki
örtüsü yada toprak renkelerine yakın yeşil
ve kahverengi tonlarının kullanımının ise
from and when the road is at the uphill side
of a sloping terrain this application may
result in higher buildings than originally
intended (see pictures 2.20, 2.15, 2.22, and
2.23). In order to prevent this we propose to
measure the height in steps, that is in each 8
meters the height can be measured from the
average of the edges of the footprint (see
figure 2.21). Why 8 meters? As an example
for a frontage of 12 meters, an 8 meter
depth provides approximately a 100 meter
square floor area, which is a reasonable size
for many footprints. If a larger plate needed,
the building should be stepped to create a
massing that is better scaled.
Planning policy 2.10:
Reduce the height limit to single
story (4 meters) on sites with slopes above
certain percentage.
This policy is an alternative policy to
the previous one. Another way to prevent
cases such as the one shown in picture 2.20,
is simply to reduce the height limit to single
story, that is 4 meters, on slopes steeper
than certain percentage. Compared with
measuring the height in a stepping manner,
reducing the height limit is a simpler and
therefore may be easier to implement.
Planning policy 2.11:
Allow green and brown tones
matching the local vegetation and terrain
on building facades.
Currently the peninsula plan prohibits
use of colors other than white on the
building facades except for those of the
exposed stone masonry. We do understand
the intent of this rule. In the traditional
settlements of the peninsula when a few
white buildings are placed in nature, beyond
its functionality, the result is very pleasing
Resim Figure 2.24 & 2.25: Sağdaki resim soldakinin aynısı. Tek fark sağdaki bazı binaların yeşil
tonlarına boyanmış olması ve böylece binaların daha az göze batması. The picture on the right is the
same with the one on the left, except some buildings are painted into green tones so that they can be
blended to their surrounding better.
binaların doğa içinde kaybolmasına
yardımcı olabileceğine ve bu sitelerdeki
olumsuz görsel etkinin azaltılabileceğine
inanıyoruz (bkz. resim 2.24 ve 2.25).
KONTROL SÜRECİ VE YAPTIRIMLAR
Bu bölümde buraya kadar önerdiğimiz
plan hükümleri hep yapılaşmanın içeriğiyle
ilgili hükümlerdi. Şimdi de kontrol
sürecinin işlevselliğiyle ilgili birkaç
öneride bulunmak istiyoruz.
Planlama politikası 2.12:
Belli büyüklükteki projelerin
müelliflerinden proje tastiği başvurusu
sırasında bir ekosistem raporu istenmesi
hükmünü getirmek
Arazi planı ölçeğinde bir alanın
halihazır özellikleri hakkında bilgi sahibi
olmak hem tasarımın çevreye karşı
duyarlılığını arttırabilmekte hem de kontrol
sürecinin daha bir bilinçli olmasını
sağlayabilmekte. Ancak bu tür raporların
hazırlanmasını belediyelerden beklemek
hem mali açıdan hem de zaman açısından
gerçekçi olmayabilir. Bu yüzden proje
önerisinin çevreye etkisini de özetleyen bu
tür bir çevre raporunun hazırlanmasını belli
büyüklükteki projelerin müelliflerinden
(örneğin 40 konut ya da 10 dönümün
üstünde kalan projelerin müelliflerinden)
beklemek makuldur kanısındayız. Bu
araştırma halihazır bitki örtüsü, toprak
özellikleri, doğal yaşam, kültürel, tarihi ve
doğal kaynakların belirlenmesini ve
önerilen projenin bu unsurlar açısından
etkilerinin analizini içermerlidir
düşüncesindeyiz.
Planlama politikası 2.13:
Eğimli araziler ve kıyılar için
projelerin müelliflerinden proje tastiği
başvurusu sıransında site cephesi
istenmesi hükmünü getirmek
Bugün yarımadanın birçok bölgesinde
büyük site projeleri, yapılaşma izni için
sadece bir arazi planıyla bina ölçeğinde
geliştirilmiş mimari planlardan (planlar,
cepheler, kesitler, v.b.) oluşan bir çizim
paketi hazırlamakta, yerleşkenin bütününün
görsel etkisi hakkında bir çalışma
sunmamaktalar. Oysa bu bölümde
sunduğumuz fotoğraflardan da
anlaşılabileceği gibi aşırı yapılaşmanın ve
tekdüzeliğin olumsuz etkileri yerleşkenin
bütününde kendini göstermekte. Bütünsel
görsel etki hakkında da ancak yerleşkenin
bütününü gösteren cephe ya da perspektif
çizimleri aracılığıyla bilgi sahibi olabiliriz.
Bu yüzden 100 metrelik kıyı şeridi ve
eğimin % 18 ya da üstünde olduğu alanlar
için müelliflerden inşaat izni sırasında
projedeki binaların tümünü gösteren cephe
yada perspektif çizimi istenmesi hükmünün
getirilmesini öneriyoruz.
Planlama politikası 2.14:
Yasaya ugyun yapılaşmayı
özendirmek için puanlama sistemini
getirmek
Yaptırım konusunda bazı plan
hükümleri esnekliğe yer vermeyen
hükümler olabilirken diğerleri daha esnek
hükümler olabilir kanısındayız. Bu tür bir
esnekliğin yasal yapılaşmayı
özendirebileceğine inanıyoruz. Bu yüzden
yukarıda sözünü ettiğimiz bazı hükümlerin
(örneğin 2.1 ağaçlandırma; 2.3
çeşitlendirme; 2.5 ufuk çizgisinin
sayfa
page
Resim Figure 2.26: Gümüşlük’ten bir görünüm. Yapılaşma miktarı sınırlı olduğunda beyaz ve doğal taş
renkleri doğayla uyumlu bir ilişki kurabilmekte. A view from Gümüşlük. When the number of the
buildings is limited the white and natural stone colors may create a harmonious relationship with nature.
However, when repeated in endless
numbers these white boxes (the project team
named them “sugar cubes”) loose their
appeal and become impossible to avoid (see
pictures 2.8 & 2.13). We believe that if
green and brown tones matching the
vegetation and terrain are used on the
facades, these buildings could blend better
into the landscape and their disturbing
visual effect could be mitigated to a degree
(see pictures 2.24 & 2.25).
THE REVIEW PROCESS AND
SANCTIONS
Up to here we have focused on the
substance of the regulations and provided
suggestions of what should be regulated. In
the remainder of this section we will make a
few suggestions aimed at easing and
scrutinizing the review process and
encouraging compliance.
Resim Figure 2.27: Gündoğan Koyu’nun doğusunda Buruncuk Burnu. Buruncuk Point and East Gündoğan Bay.
Planning policy: 2.12:
Require an environmental impact
assessment report from the applicants of
projects that are above a certain size.
A good land survey along with a
detailed impact analysis not only increases
the environmental sensitivity in the design
process but also increases awareness in
design review process. However, it would be
an overwhelming task for the local
governments to produce such detailed reports
each time an applicant comes with a project.
Therefore we suggest that the applicants of
projects that are larger than a certain size
should be responsible to assess the impact of
their proposals and prepare a report
summarizing these impacts. The size may be
10 dönüm (2.47 acres) or 40 units. This
report should include a detailed land survey
of the vegetation, soil, wild life, cultural and
historic resources, as well as a detailed
analysis of the proposed project’s impacts.
12
13
sayfa
page
Eğimin % 18 ile % 33 arasında olduğu alanlar için puanlama sistemi:
Projelerin onanması için en az 50 puanın toplanması gerekmekte.
Point system for development on areas with slopes between 18 % and 33 %:
At least 50 points are required for each project to be approved.
Ev başına iki ağacın oturma izni sırasında dikilmiş olması
Two trees per house shouls be placed at the time of occupancy permit
Ev başına üç ağacın oturma izni sırasında dikilmiş olması
Three trees per house should be placed at the time of occupancy permit
Her 30 ev için yeni bir mimari planın uygulanması
Use of a new architectural design for each 30 houses
Her 20 ev için yeni bir mimari planın uygulanması
Use of a new architectural design for each 20 houses
Ufuk çizgisinin korunması
The preservation of the horizon line
İstinat duvarlarının % 70'inin oturma izni sırasında bitkilendirilmiş olması
70 % of the retaining walls be covered by plants at the time of o.p.
İstinat duvarlarının % 80'inin oturma izni sırasında bitkilendirilmiş olması
80 % of the retaiting walls be covered by plants at the time of o.p.
Site cephesinde sektirme kuralının uygulanması
Use of offsetting on the overall settlement elevation
10 puan points
15 puan points
10 puan points
15 puan points
15 puan points
10 puan points
15 puan points
15 puan points
Resim Figure 2.28: Bir puanlama sistemi oluşturmak için değişik kuralların notlandığı örnek bir tablo.
An examplary table assigning different values to different rules to create a point system.
korunması; 2.7 istinat duvarlarının
bitkilendirilmesi; 2.8 sektirme
hükümlerinin) bir puanlama sistemi içinde
ele alınmasını öneriyoruz. Yani bu kuralların
hepsine birden uymaktansa bazılarına
uyarak ya da kısmen uyarak müellif puan
toplayabilir ve belli bir puana ulaşınca proje
onanabilir. Örnek bir puanlama sistemini
resim 2.28’te sunmaktayız. Bu tür bir
sistemi yarımada planı daha detaylı ve
kapsamlı bir biçimde geliştirmelidir
kanısındayız.
Planlama politikası 2.15:
Belediyeler ölçeğinde bir yıl içinde
verilebilecek inşaat ve oturma izinlerini
kısıtlamak
Bu noktaya kadar önermiş olduğumuz
hükümlerin çoğunun hem yapılaşmanın
niteliğini arttıracağına hem de yapılaşma
sürecini daha duyarlı ve daha az aceleci
kılacağına inanıyoruz. Ancak hem alt yapı
servislerinin akılcı bir zamanlama içinde
gelişmesi hem de şehirleşmenin daha
sürdürülebilir bir çerçevede oluşması
açısından yapılaşma hızının doğrudan
kontrol edilmesi son derece önemli. Bu
yüzden yarımada planının her bir belde için
bir yıl içinde verilebilecek olan inşaat ve
oturma izinlerinin sayısını kısıtlaması
gerektiğine inanıyoruz.
Planning policy 2.13:
For the areas along the shore and
sloped terrains, require a drawing that
shows the entire proposed development
at the time of building permit
application.
Currently even the larger development
proposals apply for permit by submitting
only the building plans (architectural plans,
elevations, sections of singular buildings)
and a simple site plan without any drawing
that displays the visual effect of the entire
development. Yet, also shown by pictures
we have provided in this section so far, the
visual problems we have been discussing
usually refers to the cumulative effect of
the development. Therefore it is crucial to
increase awareness about the visual effect
of the developments by means of drawings
that show the entire project. We believe the
peninsula plan needs to require, for
developments on areas within 100 meters
of the shore or with 18 % grades or more,
an elevation or a perspective drawing that
shows the visual effect of the entire
proposal.
Planning policy 2.14:
Establish a point system to
encourage compliance.
It is reasonable to provide a certain
amount of flexibility for some regulations
and not for others. We believe that
flexibility in a review system encourages
compliance. Such flexibility can be
provided by establishing a point system for
some of the regulations we suggested so
far (for instance, 2.1 tree planting, 2.3
diversity, 2.5, horizon line, 2.7 vegetation
on retaining walls, 2.8 offsetting rules can
be effective within a point system). The
point system allows a project to satisfy a
set of requirements by gaining a certain
amount of points by complying with some
of the rules fully and with some others
partially and yet others not at all. For the
mentioned items we developed as an
example a system which is presented in
picture 2.28. We propose that the peninsula
plan adopt a more detailed and
comprehensive point system to encourage
compliance.
Planning policy 2.15:
Adopt a cap for the number of
construction and occupancy permits that
can be issued in one year by each
municipality.
We believe that most of the
regulations we suggested so far would not
only increase the quality of the built
environment but also would reduce the
speed of the development by scrutinizing
and therefore sophisticating the design
process. Nevertheless controlling the speed
of development directly would be much
more efficient. Incremental growth is
essential in managing the infrastructure
investments rationally and guiding
developments into more sustainable
avenues. Therefore we believe it is crucial
to limit the number of construction and
occupancy permits that can be issued in
one year by each municipality.
Resim Figure 2.29: Gündoğan Koyu yakınında Kızılyar Burnu ve çevresi. Cape Kızılyar and its surrounding near Gündoğan Bay.
Bölüm III:
Merkez ve Merkezlerin Yakın Çevrelerine Dair Öneriler
Yarımadanın bütünü için kalkınma
ilkeleri önerilerinden ve kıyılardaki tatil
sitesi ve otel yapılaşmalarına dair imar
önerilerden sonra sıra merkezlerde. Her ne
kadar merkez karakterlerinin belirlenmesi
belediyelere bırakılmalıdır
düşüncesindeysek de yarımada planı,
yerleşkelerdeki genel arazi kullanımına dair
bazı planlama politikalarını ilke edinmeli ve
bu politikalar ışığında geliştirilmiş bazi plan
hükümlerini getirmelidir kanısındayız. Bu
yolla hem belediyeler arasındaki rekabet
giderilmiş olur hem de belediyeler, projeleri
için belediyeleri tek engel olarak gören
müteahhitlerin baskısından kurtulmuş olur.
Bu bölümde önce merkezleri yakın
çevreleri içinde görebileceğimiz bir ölçekte
tartışıp genel arazi kullanımı ve makroforma
ait önerilerde bulunacağız. Daha sonra da
merkez ölçeğinde kentsel mekanların
oluşturulmasına ve kullanımına ait
önerilerimizi gündeme getireceğiz.
GENEL ARAZİ KULLANIMI VE
MAKROFORM KARARLARI
Her ne kadar yarımadadaki merkezlerin
bir çoğu yapılaşma açısından doygunluk
safhasına ulaşmış olsalar da yakın çevreleri
için proje tastikleri hızla devam etkemte ve
birçok yerleşke çekiciliklerini korumakta
zorluk çekmekte. Bu yüzden yarımada
planının getirebileceği arazi kullanımına ve
makroforma dair bazı hükümlerin belediye
planlarını yöndendirip yerleşkelerin daha
dengeli gelişmelerini sağlaması gerektiği
düşüncesindeyiz.
Resim Figure 3.1: 2005 Yılı yaz okulunun
Yalıkavak için önerdiği yeşil parmaklar şeması.
The green fingres scheme proposed for Yalıkavak
by the summer school of 2005.
Planlama politikası 3.1:
Kıyıya inen yeşil parmaklar
oluşturmak, bu parmakları pasif
rekreasyon alanları olarak korumak
Daha çok kıyı yerleşkelerinde
gözlemlediğimiz geleneksel bir arazi
Resim Figure 3.2: Bitez’in yalısından bir görünüm. A view from Bitez’ beach.
Part III
Recommendations for the Centers and Their Near Surroundings
We started with our policy proposals
for the peninsula’s economic and social
development, then we suggested some
policies regarding the design review of the
shore developments and now it’s time to
focus on the urban centers. Even though we
believe that shaping the character of each
settlement should be the responsibility of
each municipality, the peninsula plan may
adopt some general land use policies along
with some density and bulk regulations to
give guidance to municipalities. This not
only would help preventing the nonproductive competition between
municipalities, but also empower them to
stand against those developers who see the
municipalities as the only impediment for
their projects.
In this section first, on a larger scale
(where we can study the centers within their
near surrounding), we will provide some
suggestions regarding the general land use
and macroform, then we will focus on the
public realm in a more detail scale.
GENERAL LANDS USE AND
MACROFORM DECISIONS
Most of the urban centers on the
peninsula have already been developed
heavily. Yet developments in and around
centers are being approved daily. In the face
of rapid growth, communities are struggling
to protect their character and identity. This
is why we suggest the peninsula plan adopt
the following land use and macroform
related regulations and guide the
communities to plan their growth in a more
balanced way.
Planning policy 3.1:
Consolidate green fingers reaching
to the shore and protect these fingers as
passive recreation gardens.
A traditional land use pattern we have
observed in most of the shore settlements is
the green fingers formed by orchards and
citrus groves gathered along the creek beds.
Unfortunately this pattern is being destroyed
by dense development. Converting these
gardens into buildings not only disrupts the
continuity of green space network but also
creates a barrier for the residents of the
inner districts to reach the shore.
One of the proposals developed for
Yalıkavak by the Summer School of 2005
was to protect the riparian corridors as
green fingers to restore the continuity of the
green space. This system would also include
passive recreational use; bicycle and
pedestrian paths to allow the residents in
inner neighborhoods to reach the shore (see
picture 3.1).
We suggest that the peninsula plan
adopt this proposal that has been developed
for Yalıkavak as a principle for local plans
and use the protection of a riparian corridor
network as a criterion in the evaluation for
Resim Figure 3.3: Gümüşlük’ten bir görünüm. A view of Gümüşlük.
sayfa
page
14
15
sayfa
page
Resim Figure 3.4: 2004 Yılı yaz okulunun Yalı
Beldesi için önerdiği kümeleşme düzeni: soldaki
plan arazinin küçük parsellere bölündüğünde
bahçenin nasıl zedelenebileceğini, sağdaki plan
ise yapıların kümeleşerek bahçenin nasıl
korunabileceğini göstermekte. The cluster
developemnt pattern proposed for Yalı by the
summer school of 2004: on the left shown is the
regular subdivision, on the right, the plan of
clustering the buildings to save the orchard.
kullanımı düzeni, azmakların etrafında
gelişen meyva bahçelerinin yarattığı yeşil
alan parmakları. Bu parmakların bahçeler
yapılaştıkça ortadan kaybolduğunu hem
yeşil alan sürekliliğinin zedelendiğini hem
de iç mahallelerde oturanların denizle
ilişkilerinin gitgide kesildiğini gözlemledik.
Yalıkavak için 2005 yılı yaz okulunun
geliştirdiği önerilerden bir tanesi azmakların
ve dere yataklarının doğrusal yeşil alanlar
olarak korunması, bu yolla hem yeşil alan
ağının sürekliliğinin sağlanması hem de bu
alanlar içinde oluşturulacak yürüme ve
bisiklet yolları aracılığıyla iç mahallelerde
oturanlara denize ulaşma fırsatının
verilmesiydi (bkz. resim 3.1).
Kanımızca yarımada planı, Yalıkavak
için geliştirilmiş olan bu öneriyi mevzi
imar planları için bir ilke olarak edinmeli ve
azmakların ve dere yataklarının korunmasını
bu planların değerlendirilmesinde bir ölçüt
olarak kullanmalıdır.
Planlama politikası 3.2:
Üstlerinde meyva bahçeleri bulunan
alanlarda kümeleşme uygulamasını
özendirmek
Sözünü ettiğimiz yeşil parmakların
oluşturulması meyva bahçelerinin
korunmasıyla yakından ilişkili. Oysa birçok
yerleşkede belediye planları bu alanlara
daha şimdiden oldukça yüksek yoğunlukları
imar hakkı olarak vermiş durumda.
Kümeleşme, bu alanlarda gelecekteki
binaların meyva bahçelerinin önemli bir
kısmını zedelemeden inşa edilmesini
sağlayabilecek bir gelişme biçimi olabilir
kanısındayız.
Resim 3.4, Yalı Beldesi’nde kıyıya
açılan vadilerde yol boyunca oluşmakta olan
yapılaşma için 2004 yaz okulunun önerdiği
kümeleşme düzenini göstermekte.
Kümeleşme, arazilerinin bir kısmını bahçe
yada tarım arazisi olarak korumayı kabul
eden mal sahiplerine, bunun karşılığında ek
yoğunluk (ek emsal, kat ve KAKS) veren
bir düzenleme. Dolayısıyla yapılaşma daha
sınırlı bir alanda kümeleşerek
gerçekleştirilebilmekte. Kümeleşme, büyük
parsellerin bölünerek binalaşmasını ve
bahçelerin yollar tarafından bölünmesini
engelleyebilmekte. Burada altı çizilmesi
gereken bir konu, bu düzenleme ile koruma
altına alınan alanda sert satıha izin
verilmemesi ve üretken tarımın
devamlığının sağlanması koşulu.
Kanımızca Yalı için 2004 yaz
okulu’nun geliştirilmiş olduğu bu düzenin
yarımada planı tarafından diğer yerleşkeler
için de fırsat olarak sunulması meyva
bahçelerinin korunması konusunda etkili
olabilir.
Planlama politikası 3.3:
Kıyıda belediyeye ait kar amacı
gütmeyen çay bahçesi, halk plajı, v.b
işletmeleri oluşturmak
Bir çok yerleşkede kıyıdaki arazi
fiyatları ve kiralar arttıkça tüm gelir
düzeyinden yerleşke sakinlerinin
kullanabileceği çay bahçesi, halk plajı, v.b.
işletmelerin azaldığını, sahilin pahalı
lokanlar ve dükkanlar tarafından işkal
these local plans.
Planning policy 3.2:
Encourage cluster development
where orchards and citrus groves occupy
the land currently.
The implementation of the green
fingers mentioned above is closely related
with the protection of the gardens. Yet for
many of these gardens the local plans have
already given high density development
rights. We believe that cluster development
may provide a smarter growth pattern where
these and slightly higher densities can be
realized without destroying most of the
orchards and groves.
Picture 3.4 provides an example of
how cluster development would be
implemented along the main roads in the
valleys reaching the shore in Yalı
Municipality. This proposal has been
developed by the 2004 summer school.
Cluster development is a subdivision pattern
where the property owners who agree to
protect some of their land as active
agriculture are awarded with additional
density to be realized on a smaller area in
the form of clusters. Cluster development
uses roads more efficiently and prevents the
division of land by the roads. Here we need
to underline the importance of enforcing
two rules in a successful cluster
development: (1) no pavement rule within
the protection zone, and (2) requiring the
groves and orchards to be agriculturally
functional.
We believe that by offering the cluster
development to the property owners as an
option (and actually a more profitable one),
the peninsula plan can effectively protect
many of the remaining orchards and groves.
Planning policy 3.3:
Assign land on the shore for nonprofit establishments such as public
beaches and tea gardens, owned and run
by the municipalities.
As the prices and rents go up on the
shore, places such as public beaches and tea
houses, where people from all income
groups get together and are welcome, are
disappearing in many communities, leavings
the shore to expensive restaurants and
stores. Yet traditionally the tea gardens have
Resim Figure 3.5 & 3.6: Gümüşlük’te kıyıda belediyenin çay bahçesinden iki görünüm. Two views
from municipality’s tea garden on the shore at Gümüşlük.
edildiğini gözlemledik. Fazla kar amacı
gütmeyen çay bahçesi, halk plajı türünden
işletmeler, hem yerleşke sakinleri için
önemli bir buluşma yeri olabilmekte hem de
herkesin kıyının güzelliğini ve sakinliğini
tatmasını sağlamakta (resim 3.5 ve 3.6).
Gümüşlük, Yalıkavak, Bodrum gibi
bazı belediyeler çay bahçelerinin toplumsal
önemini kavradığından bu konuda öncülük
ederek belediyelerin çay bahçesi sahip
olmalarını ve işletmelerini sağlamış
durumdalar. Bizim korkumuz bu
girişimlerin yalnız kalmaları ya da
sürekliliğinin sağlanamaması. Bu yüzden
yarımada planının, imar planlarında yeşil
alan, okul, çocuk bahçesi, v.b. kamu
kullanımı için alan ayırma kuralına ek
olarak kıyıda belediyeye ait çay bahçesi ve
halk plajı alanları ayırma hükmünü de
getirmesi gerektiği kanısındayız.
Planlama politikası 3.4:
Kıyıda belediyeye ait kültür ve
ticaret açık hava merkezleri oluşturmak
Birinci bölümde planlama politikası
1.13 bağlamında belediyelerin küçük turizm
girişimlerinin sunamadığı bazı servisleri
sunabiceceklerini tartışırken bu öneriden
biraz söz ettik. Resim 3.7, 3.8 ve 3.9, 2005
yaz okulu’nun Yalıkavak için geliştirdiği
belediye kültür ve ticaret açık hava
merkezi örerisini göstermekte. Öneri,
belediyenin, sahilde kamuya ait ve küçük
otellere de yakın bir alanda bir merkez
oluşturması ve bu merkezin, hem küçük
yelken, şişme bot, rüzgar sörfü v.b.
unsurları kiralaması hem de el sanatları,
organik tarım v.b. diğer sektörlerin satış
yapabilecekleri dükkanları barındırması idi.
Bunlara ek olarak bu merkez çeşitli
etkinlikler için birkaç küçük çok amaçlı
salon ve bir de çay bahçesi barındırabilir
diye düşündük. Burada altını çizmek
istediğimiz konu, bu merkezlerin her kesim
kullanıcıyı bir araya getirebilecek
merkezler olabileceği ve yeni gelişen
alanların merkez ihtiyacına cevap
verebileceği. Kanımızca yarımada planı,
mevzi imar planlarının bu tür alt merkezler
için belli bir miktar alan ayırması hükmünü
getirmelidir.
Planlama politikası 3.5:
İmar düzeninde yüzdeli ön çekme
ve yükseklik sınırı uygulamasını
getirerek duvarlaşmayı engellemek
Merkezlerde geleneksel sokak
dokusuna ait gözlemlediğimiz bir özellik
Resim Figure 3.7, 3.8 & 3.9: Yalıkavak için 2005 yılı yaz okulunun tasarladığı kültür ve ticaret alt
merkezi. The cultural and commercial subcenter proposal by the 2005 summer school.
been providing not only a social place to
hang out but also an opportunity for all
residents to experience the peace and the
beauty of the shore (see pictures 3.5 & 3.6).
Municipalities of some communities,
such as Gümüşlük, Yalıkavak, and Bodrum,
have already realized the importance of the
tea houses as social gathering places and
have decided to own and run some of these
establishments for a very limited profit.
However, we are concerned if these
Municipalities will be able to sustain these
services with their reasonable prices. We
propose the peninsula plan require the local
plans to put aside land on the shore for tea
houses and public beaches similar to the way
it requires allocating land for civic uses,
schools, and recreation.
Planning policy 3.4:
Establish on the shore cultural and
commercial subcenters owned by the
municipalities.
We have mentioned this proposal in the
first part of this document during our
discussion about supporting small businesses
by providing services that these businesses
would have difficulty in providing
themselves (policy 1.13). Pictures 3.7
through 3.9 provide a cultural and
commercial subcenter proposed for
Yalıkavak’s shore by the summer school of
2005. This proposal suggested that the
municipality establish on a public land along
the shore somewhere close to the small
hotels, a center with showers, change rooms,
a rental shop for kayak, canoe, wind-surf,
snorkel, etc., coop stands for handcrafts,
limited fresh produce, and products of other
local small business coops, a few multipurpose meeting rooms for and a tea house.
These subcenters would provide places
where users from all social segments can
come together and interact. They can also
response to the need for a center in newly
developing districts. Along this line we
suggest that the peninsula plan require the
local plans to allocate strategically placed
public land on the shore for such cultural
and commercial subcenters.
sayfa
page
Resim Figure 3.10: 2004 Yaz okulunun Yalı
Beldesi için önerdiği imar düzeni. The bulk
regulation proposed for Yalı Community by the
summer school of 2004.
Resim Figure 3.11: Resim 3.10’ki imar düzeninin
değişik büyüklükteki parsellerde uygulandığında
nasıl bir yapılaşmaya yol açacağını gösteren plan
çalışması. A study showing how the bulk
regulation shown in figure 3.10 would be applied
to lots in different sizes.
Planning policy 3.5:
Prevent buildings forming walls
along streets by adopting a height and
setback requirement that is based on
percentages.
The traditional building and street
relationship on the peninsula depicts a
pattern where the street space is defined not
only by buildings but also by small gardens
and courtyards that are separated from the
road by garden walls. This way the street
captures cooling and pleasant breezes and
provides a shaded and green streetscape.
Even though this pattern changes a bit as we
move to traditionally more commercial
areas, such as the east bay of Bodrum, still,
though smaller, the courtyards and gardens
are part of the streetscape.
16
17
sayfa
page
Resim Figure 3.12: Resim 3.10’ki imar düzeninin uygulandığında oluşabilecek yapılaşmanın yoldan
görünümü. Bu düzen dar yolların avlular ve bahçeler yoluyla nefes almasını sağlayabilecek bir düzen.
A street view of a possible development that could be built if the bulk regulation shown in figure 3.10
were to be applied. This pattern allows narrow streets to have ventilation by means of the small gardens
and coutryards.
binaların sokakla olan ilişkileriydi. Binalar
yol boyu duvar oluşturmamakta, bahçelerle
ve küçük avlularla yol mekanını
zenginleştirmekte. Yolların dar olması
sokağın ağaçlandırılmasını
engellemekteyse de bu bahçeler aracılığıyla
sokak hem gölgelenebilmekte, hem esinti
alabilmekte, hem de daha yeşil bir kent
mekanı sunabilmekte. Bu tür bahçelere ve
avlulara, Bodrum’un doğu koyunda olduğu
gibi tarihte de başlıca ticaret işlevlerine
cevap vermiş bazı mahallelerde daha az
rastlandığı izlenebilirse de bu mahallelerde
dahi küçük avluların ve farklı ön
çekmelerin bulunduğu göze çarpıyor.
Bununla birlikte bugün bu geleneksel
sokak dokusu avluların ve bahçelerin
yapılaşmasıyla yok olmakta, binalar sokak
boyu kesintisiz duvarlar oluşturmakta. Bu
durum, kentsel mekan zenginliğinin
azalmasının ötesinde hem sokakların esinti
almasını engelleyerek hem de ağaçları
sokaktan uzaklaştırarak ısı adaları
oluşmasına neden olmakta. Bugün bazı
yerleşkelerde zaman zaman kıyı ile kıyıya
paralel sokaklar arasında 5 - 6 dereceye
varan sıcaklık farklılıklarının oluştuğunu
gözlemledik. Bu olumsuz duvarlaşmanın
imar düzeninde yüzdeli ön çekme ve
yükseklik sınırı uygulamasını getirerek
engellenebileceğine inanıyoruz.
Resim 3.10, 2004 yılı yaz okulunun
Kızılağaç için önerdigi imar düzenini
göstermekte. Bu düzen, yola cephe veren
parsellerde cephenin %25'i boyunca
çekmenin 0 metre ve yüksekliğin en fazla 4
metre olmasını, %50'si boyunca çekmenin
en az 6 metre ve yüksekliğin en fazla 6.5
metre olmasını, cephenin geriye kalan
kısmındaysa çekmenin en az 12 metre
olmasını önermekte. Yan cephe çekmeleri
için ise iki yana aynı çekmeyi vermektense,
çekmelerin toplamının 4 metre olmasını
önermekte. Resim 3.12, bu düzenin
oluşturabileceği yapılaşmanın sokaktan
görünümünü, resim 3.11 ise bu düzenin
değişik genişlikteki parsellerde uygulandığı
zaman oluşabilecek yapılaşmanın planını
sunmakta. Özellikle ticaret alanları için
yarımada planı bu imar düzenini getirmeli
ve henüz duvarlaşmamış sokakların
duvarlaşması engellenmelidir kanısındayız.
This traditional pattern is being
destroyed by the newer developments that
create a gapless wall along the streets,
which is what the current height and front
setback regulations encourage. We start to
see streets with no trees and no breezes and
thus heat islands are created. In some cases
we observed temperature differences up to
5-6 degrees between the shore and a road
not too far from the shore. We believe that
the formation of these gapless walls can be
prevented by adopting a height and front
setback bulk regulation that depends on
percentages.
Figures 3.10 provides a bulk proposal
prepared for the development along the
roads in Kızılağaç by the summer school of
2004. For lots with road frontages, this
regulation requires 0 setback and maximum
4 meter height for the 25% of the frontage,
minimum 6 meters setback and maximum
6.5 meters height for 50%, and minimum 12
meters setback for the rest of the frontage.
For the side setbacks it proposes a minimum
of total of 4 meter setback, allowing 0
setback on one side only. Picture 3.12
shows probable built-out as observed by the
sidewalk and picture 3.11 provides the plan
of a probable built out of lots with different
sizes.
We suggest that the peninsula plan
adopt a similar bulk regulation to prevent
gapless walls along the streets, especially in
commercial districts. The exact setbacks
may be decided depending on density.
Planning policy 3.6:
Adopt noise regulations for the
urban centers.
Even though the noisy bars and night
clubs can provide a vacation heaven for
certain visitors who are looking for
entertainment and adventure, noise not only
pushes away other visitors but also becomes
a serious annoyance for the locals who
don’t want to move away. Some
municipalities have already responded to
this problem by controlling the time and the
amount of noise. We believe that the
amount of noise is related with the character
of a settlement and therefore it is a matter
that each municipality needs to deal with
separately. Nevertheless, we suggest that the
peninsula plan adopt some bottom line noise
standards and thus give municipalities the
power to negotiate and make enforcement
easier.
RECOMMENDATIONS FOR THE
CHARACTER OF THE PUBLIC REALM
A successful public realm brings
people from all segments of the society
together, encourages them to interact,
provides experiences that define their social
identity and makes them feel proud of their
community. They provide a third place
beyond the work and home, where
meaningful social interaction fulfills the
social needs of the daily life. An urban
space, in order to create a successful public
Resim Figure 3.13 & 3.14: Solda Gümüşlük’ten sağda Bodrum’dan birer görünüm. On the left a view
of Gümüşlük, on the right a view of Bodrum.
Resim Figure 3.15: Gümüşlük’te kıyıdaki
lokantalar ve gölge sağlayan çardaklar. The
restaurants and their traditional straw mat shading
structures on the shore in Gümüşlük.
Resim Figure 3.16: Gümüşlük’te bir yaya sokağı.
A pedestrian street from Gümüşlük.
Planlama politikası 3.6:
Yerleşke merkezleri için gürültü
şartnameleri oluşturmak
Barlar ve gece klüplerinin gürültüsü,
eylence turizmi için cazip bir ortam
sunabilmekteyse de hem sakinlik ve
sessizlik arayan ziyaretçileri kaçırmakta
hem de yerleşkede tüm yıl oturan nüfus için
önemli bir sorun oluşturmakta. Bazı
belediyeler gürültünün miktarının ve
saatlerinin kontol edilmesiyle bu soruna
büyük bir ölçüde cevap vermiş durumdalar.
sayfa
page
Her ne kadar gürültünün miktarı
yerleşkenin karakteriyle ilgiliyse de ve
kanımızca gürültünün kontrolu belediyelere
bırakılmalıysa da yarımada planının gürültü
konusunda belli bir stardart getirmesi
belediyelerin gücünü arttırabilir, gürültü
üreten işletmelerin belediyeler tarafından
kontrolü kolaylaşabilir kanısındayız.
KENSTEL MEKANLARIN
NİTELİKLERİ ÜZERİNE ÖNERİLER
Başarılı kentsel mekanlar toplumun
her kesiminden kullanıcıyı bir araya
getiren, vatandaşların hem toplumsal
kimliklerini bulmalarına yadımcı olan hem
de beldeleri hakkında gurur duymalarını
sağlayan mekanlar olabilmekte, anlamlı
ilişkilerin kurulabileceği ev ve işin dışında
üçüncü bir toplumsal dünya
oluşturabilmekte. Kentsel mekanların
davetkar olmaları, belli bir konfor düzeyini
kullanıcılarına sunabilmeleri, ve
kullanıcıların ilgilerinin sürekliliğini
sağlayabilecek işlevleri bir arada
barındırabilmeleri başarılı olabilmeleri için
oldukça önemli etkenler. Yarımadanın
merkezlerinde çekici, insanlarla dolu, hem
ziyaretçilerin hem de çalışanların günlük
yaşamlarının önemli bir kısmını
geçirdikleri kentsel mekanlara rastladık.
Bununla birlikte merkezi konumlarına
rağmen bağzı meydanların kullanımın son
derece az olduğunu, yapılmış olan
yatırımlara rağmen davetkar olmadıklarını
gözlemledik. Bu yüzden yarımada planının
kentsel mekanların nitelikleriyle ilgili
birkaç konuyu gündeme getirmesinde yarar
vardır diye düşünüyoruz.
Resim Figure 3.19: Gölköy’ün denizden görünümü. Panoromic view of Gölköy.
Resim Figure 3.18: Turgutreis’deki merkez
meydan. Açık sert sathın miktarı ısı adası
oluşturmakta. The central plaza in Turgutreis. The
excessive use of plavement surfaces results in
creation of a heat island.
Resim Figure 3.17: Gümüşlük’teki belediye çay
evinin eskiz planı. Çardak ve ağaçlar kesintisiz
bir gölge sunmakta, toprak yer de serinliğe
katkıda bulunmakta. A plan sketch of
municipality’s tea garden in Gümüşlük. Note that
the trees and the trellises provide shade and soil
ground adds to the cooling of the space.
realm, needs to be accessible and attractive,
needs to provide a comfort level for its
users, and finally needs to include uses and
activities that can engage the interest of its
users. We observed some successful urban
places full of people, where both visitors
and locals spent a significant part of their
days in many of the peninsula’s settlements.
We have also been in some uninviting
plazas where hardly anybody hung-out even
during the evening’s rush hour. Therefore,
Resim Figure 3.19: Bodrum’da sahil yolundan bir
görünüm. A view from the shore steet in Bodrum
we suggest the peninsula plan include some
guidelines for achieving a more successful
public realm.
Planning policy 3.7:
Encourage reducing the amount of
paved surfaces in urban spaces in order
to prevent heat islands.
Traditionally the use of hard pavement
in plazas and streets was limited in the
peninsula’s villages. Soil ground was the
18
19
sayfa
page
Planlama politikası 3.7:
Kenstel mekanlarda aşırı ısınmayı
engellemek için sert satıh metrekaresinin
azaltılmasını özendirmek
Yarımadanın geleneğinde meydanlarda
sert satıh kullanımı oldukça kısıtlıydı.
Toprak satıh yaygındı (resim 3.16). Ancak
turizmin gelişmesiyle bir çok belediye
ziyaretçilerin beklentilerine cevap
verebilmek gerekçesiye yaya alanlarındaki
sert satıh miktarını arttırdı. Böylece toprak
sathın serinletici özelliği yerini ısı adalarına
yol açan sert satıhlara bırakmış oldu. Bazı
yeni uygulamalarda sert satıh miktarının
iyice artıtırıldığını ve bu meydanların
kullanımlarının düşük olduğunu
gözlemledik (resim 3.19).
Yarımada planı bu yaya alanlarındaki
sert satıh miktarının azaltılmasına dair
tavsiye notunu getirmelidir kanısındayız.
Sert satıh yer yer kaldırılıp yerini bitki
adalarına bırakabilir, bu adalarda da yöreye
ait bitkiler kullanılabilir düşüncesindeyiz.
Planlama politikası 3.8:
Kenstel mekanlarda aşırı ısınmayı
engellemek için ağaçlandırmanın ve diğer
gölgeleme elemanlarının kullanılmasını
özendirmek
Yarımadanın meydanlarındaki sıcaklık
ve esinti miktarı, meydanların kullanım
düzeyini belirleyen en önemli etken.
Özellikle yaz aylarında öğle sıcağı
bastırınca serin esintili bir sokak ya da çay
bahçesi aranan yerler olmakta. Serinlik de
ağaçlandırma ve diger gölgeleme
elemanlarının kullanımıyla yakından ilgili.
Geleneksel kargı çardakları (resim 3.14) ve
geniş gölge ağaçları (resim 3.19) bu tür
Resim Figure 3.20: Bitez plajından bir görünüm.
Kumsalın gerisinde yoğun ağaçlar serin bir ortam
sunmakta. A view from Bitez Beach. The dense
trees behind the beach provides a cool and
confortable environment to rest.
Resim Figure 3.21: Yalıkavak’ın ticaret
merkezindeki yaya sokaklarından birinin kesit
eskizi. A cross section through one of the
pedestrian streets in the commercial center of
Yalıkavak.
serin mekanların yaratılmasında oldukça
etkili olabilmekte. Bunların ötesinde bazı
yerleşkelerde örneğin Yalıkavak’ta tüm
sokak mekanını gölgeleyen daha pratik
çözümlere de rastladık (resim 3.21, 3.22,
3.23). Kanımızca yarımada planı hem belli
büyüklükteki meydanlar için ağaç kullanımı
hükmünü getirmeli hem de sözü geçen
gölgeleme çözümlerini özellikle ticaret
sokakları için özendirici örnekler olarak
sunmalıdır.
norm (picture 3.16). However with the
rapid tourism development and increasing
density, paved plazas are assumed to be the
part of the visitors’ expected comfort level,
or so claim the municipalities. Thus the
cooling ground soil has been replaced with
large hard surfaces in many urban centers
and pedestrian streets. When not shaded,
these surfaces usually absorb the heat and
create heat islands. Large plazas have been
created in some urban centers with
excessive hard surfaces (picture 3.18)
which are usually under-used if not
deserted, due to their over-heated microclimates.
We suggest that the peninsula plan
adopt guidelines both to use limited hard
surface in new plazas and to replace in
current plazas some of the hard surfaces
with planting islands where native ground
covers can grow.
Planlama politikası 3.9:
Yerleşke sakinlerinin kentsel mekan
kullanımını arttırabilmek için
meydanlardaki oturma olanaklarının
arttırılmasını özendirmek
Turizmin yoğun oldugu merkezlerde
meydanlardaki yaşantıyı izlemek
çalışmalarımızın bir parçasıydı. Bazı
meydanlarda halk için oturma yerlerinin
Resim Figure 2.27: Turgitreis’in denizden görünümü. Panoromic view of Turgutreis.
Resim Figure 3.22: Yalıkavak’ın yaya
bölgesinden bir görünüm. A view from
Yalıkavak’s pedestrian section.
Resim Figure 3.23: Yalıkavak’ın yaya
bölgesinden diğer bir görünüm. Another view
from Yalıkavak’s pedestrian section.
Planning policy 3.8:
Encourage use of trees and other
shading structures on plazas to prevent
heat islands.
On Bodrum Peninsula the microclimate of an urban space is one of the
major factors that define the level of its use.
All through the summer months, in the
middle of the day when the temperature
tarafından oluşturulan yaya mekanlarında
oturma olanaklarının arttırılması hükmünü
getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Sunulacak
oturma olanaklarının sayısı ya yaya
mekanının büyüklüğüne yada alan için
yapılan yatırımın büyüklüğüne oranlı olarak
ayarlanabilir. Oturma olanakları
yükseltilmiş oturma duvarları, oturma
tümsekleri v.b. çözümleri de içerebilir
(resim 3.24).
Resim Figure 3.24: Yükseltilmiş bitki adalarının
oturma duvarı olarak kullanımını öneren skeç.
A sketch that proposes using the elevated
planting islands as seating.
Resim Figure 3.25: Yalıkavak pazarından bir
görünüm. A view from the weekly market at
Yalıkavak.
sunulmadığını, bu meydanlarda zaman
geçirmenin tek yolunun bir çay bahçesine
ya da lokantaya oturup para harcamak
olduğunu gözlemledik. Çay bahçesi
belediyeye aitse harcacan para ufak, ama
eger değilse daha yüksek olabiliyordu. Bu
yüzden bu alanların bütçesi kısıtlı
kullanıcıları caydırdığını dolayısıyla da
kullanımlarının düşük olduğunu ve anlamlı
bir toplumsal yaşamı barındıramadıklarını
gözlemledik.
Özel teşebbüsün kontrolü altındaki bazı
tatil sitesi ortak mekanlarında kafeler ve
lokantalar dışında oturulacak yerler
sunmamak tüketimi arttırabilmek için
bilinçli olarak alınmış bir karar olabilmekte.
Ancak belediyelerin kontrolü altındaki
kamu alanlarının amacı değişik olmalı,
tüketimi arttırmak değil kamuya hizmet
vermek olmalıdır düşüncesindeyiz. Bu
yüzden yarımada planının belediyeler
Planlama politikası 3.10:
Yerleşke sakinlerinin kentsel mekan
kullanımını arttırabilmek için seyyar
satıcılara izin vermek
Seyyar satıcılara bazı kentsel
mekanlarda düzeni bozduğu ortalığı
kirlettiği gerekçesiyle izin verilmediğini
öğrendik. Bununla birlikte sadece
yarımadada değil yarımada dışındaki birçok
kentsel merkezde de meydanların
kalabalıklığıyla seyyar satıcıların varlığı
arasında önemli bir ilişki olduğu göze
çarpıyor. Bir kentsel mekanın kalabalık
olması, her kesimden kullanıcıyı bir araya
getirmesi, o mekanın iyi kullanıldığını ve
toplumsal açıdan önemli bir kent mekanı
olduğunu gösteren işaretler. Kanımızca
seyyar satıcıların olumsuz etkileri,
sayılarının ve konumlarının kontroluyla
giderilebilir. Bu yüzden yarımada planı,
seyyar satıcıların meydanlarda belediyeler
tarafından yasaklanmasını engelleyici
hüküm değil ama nasihat notunu
getirmelidir düşüncesindeyiz.
SONSÖZ:
Umudumuz buraya kadar önerdiğimiz
planlama politikalarının yarımada imar planı
tartışmalarında ilham kaynağı olabilmesi ve
Bodrum Yarımadası sakinlerinin bu konular
üzerinde düşünmelerini kolaylaştırmasıdır.
Önemli olan yarımada sakinlerinin
görüşleridir. Bir planın arkasında plandan
etkilenecek yöre sakinlerinin desteği
olduğunda plan daha çabuk benimsenecek,
daha çabuk uygulanabilecek ve en önemlisi
halk sonuç konusunda gurur duyabilecektir
görüşündeyiz.
sayfa
page
starts rising, a well-shaded and breezy street
or a teahouse is where one wants to be.
Along with the traditional straw mat
shading trellises (picture 3.15) and good
large shading trees (pictures 3.19) we have
also observed some clever shading solutions
in commercial pedestrian streets, such as the
ones used in Yalıkavak (pictures 2.21, 2.22,
and 2.23). We suggest the peninsula plan
require use of trees in plazas larger than a
certain size and display good shading
solutions as example to encourage shading.
Planning policy 3.9:
Encourage more public seating
opportunities in urban places to increase
their use.
Spending time in plazas and observing
the social life was part of our studies. In
some plazas, especially where tourism
oriented commercial uses surround the
plazas, we observed that the only way to
spend time is to sit at a tea or coffee house
and spend money. If it is a municipality tea
house the spending is very limited, if not,
spending starts to become significant. We
also observed that these plazas filter the low
income groups and thus are not really
successful in being real public places where
all sorts of people can have meaningful
social interaction.
In privately owned developments, not
providing seats, except for those at the
coffee houses and restaurants is sometimes
a conscious decision by the management
who wants to increase the consumption.
However, public places created by the
municipalities, we believe, should give the
higher priority to serving the public, not
increasing consumption. Therefore we
propose that the peninsula plan require
providing seating opportunities in pedestrian
areas built by the municipalities. The
amount of seating can be determined
proportionately either by the size of the
pedestrian area or by the construction cost.
Beyond the conventional benches, these
seating opportunities may include solutions
such as seating walls, planting ledges, etc.
(picture 3.24).
Resim Figure 3.24: Bodrum’dan bir görünüm.
A view from Bodrum
Planning policy 3.10:
Allow and encourage vendors in
public spaces to increase their use.
The vendors are banned from some
plazas by the municipalities since they
create disorder and pollution. We question
this decision. There is a significant
correlation between the level of use and the
existence of vendors in a plaza. This is the
case not only in the plazas of the peninsula
but also in the plazas all around the world.
The high number and the high diversity
level of users in a plaza are good signs
indicating that the plaza is a successful as a
well used place for meaningful social
interaction. We believe that the negative
effects of the vendors can be mitigated by
controlling their numbers and locations in a
public place. We propose that the peninsula
plan include a note discouraging
municipalities from banning the vendors
from public places.
CLOSING STATEMENT:
It is our hope that the planning policies
listed here be used as an inspiration in
planning discussions guiding the peninsula
plan. We believe that the opinions of
peninsula residents have the priority. If
behind a plan there is the support of the
residents who are going to be effected by
the plan, the plan will be recognized easier,
implemented faster, and more importantly,
people will feel proud about the outcome.
20

Benzer belgeler