telgraf 463 - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 463 - Telgraf Gazetesi – Londra
Trafalgar Meydanında Yastıklar Havada Uçuştu Sayfa 8’de Londra’da Faşistler ve Anti Faşistler Karşılıklı Eylem Gerçekleştirdi Sayfa 11’de Erol İncedal Davasında Karar: 42 Ay Hapis Cezası Sayfa 14’te telgraf.co.uk Carşamba, 08/04/2015 Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 463 Yeşiller: PKK Terör Listesinden Çıkartılmalı Geçtiğimiz hafta, Haringey Kürt Toplum Merkezinde Yeşillerin Kuzey Londra milletvekili adaylarıyla yapılan halk toplantısında, adaylar kendilerini tanıtıp bölgelerindeki sorunlar için sundukları çözümleri anlattılar. Adaylar, aynı toplantıda PKK’nin terör listesinden çıkartılması için Britanya devletine çağrıda bulundular ve bu konuda Kürt toplumuna desteklerini sunmaya devam edeceklerini beyan ettiler. Uzun yıllar Kürt toplumuna ve siyasi mücadelesine destek veren Yeşiller Partisi Avrupa Parlamenteri Jean Lambert’ın da hazır bulunduğu toplantıda, PKK’nin Britanya halkına herhangi bir tehdit olmadığı belirtilirken, PKK’nin Birleşmiş Milletler ve bir çok Avrupa ülkesinin terör listesinde yer almadığına dikkat çekildi. Kürt toplumunun yoğun olarak yaşadığı, Kuzey Londra’nın altı seçim bölgesi, Enfield North, Hackney North, Hackney South, Hornsey & Wood Green, İslington North ve Tottenham adaylarının katıldığı toplantıda, özellikle Kobane süreciyle Kürtlerin OrtaDoğudaki rollerinin önemini gördüklerini ifade ettiler. KNK temsilcisi Michelle Allison tarafından yönetilen toplantıda, Yeşiller seçim vaatlerini anlattılar. Asgari çalışma saat ücretin 2020’ya kadar £10 olması, yeni iş alanlarının yaratılması, adil kira ücretleri ve kiracılara daha fazla güvence verilmesi, sosyal konutların inşa edilmesi, NHS ve diğer kamu hizmetlerinin korunması ve iklim değişikliğine karşı çalışma yürütülmesinin Yeşillerin en öncelikli çalışmaları arasında olduğu anlatıldı. Toplantının başında konuşan Allison, Daiş’in saldırıları sonucunda Kobane’de 200 bin insanın yerinden edilmesine ve devam eden insani sorunlara dikkat çekti. Kürtlerin Yeşillere oy vermelerinin neden önemli olduğunu anlatan Lambert, şöyle konuştu: ‘‘Kürtlerin Yeşillere neden oy vermeleri gerektiğini düşündüğümde, sizlerin çevreye ne kadar duyarlı olduğunuzu, kendiniz ve çocuklarınız için sağlıklı bir çevreyi ne kadar önemsediğinizi biliyorum. Ama aynı zamanda, sadece çevreyi değil, insanlar için yaşam kalitesini de önemsiyoruz. Biz, insanların düzgün bir yaşam sürdürebilmeleri gerektiğine inanıyoruz. Geçinmek için yeterli gelirlerinin olması gerektiğine inanıyoruz bu yüzden de asgari ücretin geçimi sağlayacak seviyede olmasını, işyerinde yüksek seviyede çalışma koşullarının olması gerektiğini, iyi iş imkanları ve uygun fiyatta kaliteli konutların olması, eğitim düzeyinin yüksek olması ve sağlık kurumunun korunması gerektiğine inanıyoruz.’’ Lambert, gerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki barış süreci olsun, gerekse Kobane’nin yeniden inşası ve Rojava’da inşa edilen demokratik sistem olsun, Parti olarak Kürt halkını desteklemeye devam edeceklerini belirtti. Haberin devamı sayfa 2’de Mahkeme Şilan Özçelik’in Tutukluluğunun Devamına Karar Verdi Şilan Özcelik’in terör suçlamasıyla 1 Nisan’da çıkartıldığı mahkemede, savunma avukatının tutuksuz yargılanma talebi ret edildi. Merkezi Kriminal Mahkemesi, Old Bailey önünde toplanan birçok kişi mahkemenin kararını protesto ederek, Britanya hükümeti ve yargısının Kürtleri kriminalize etmeye çalışmaktan vazgeçmesini talep etti. Haberin devamı sayfa 16’da ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 2 HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy Baş sayfadaki haberin devamı... Toplantıda Yeşiller partisi Kuzey Londra milletvekili adayları hazır bulunarak seçim bölgeleri ile ilgili çözüm önerileri sundular. Tottenham adayı, Dee Searle, kendisini siyasetçiden daha çok insan hakları aktivisti olarak tanımladığını ve bu sebepten Yeşiller partisinden aday olduğunu ifade etti. Uluslararası Af Örgütü’nde çalıştığı dönemde Kürt insan hakları savunucularıyla tanıştığını ve onların cesaret ve iradelerinin kendi üzerinde kalıcı etki bıraktığını ifade etti. Edmonton adayı, David Flint, iklim değişikliğinden endişelendiği için Yeşiller’e katıldığını, fakat bununla birlikte sistemde bir çok sorunun olduğunu görebildiğini anlattı. Ana akım partilerinin para, bütçe ve büyümeden bahsettiklerini, fakat Yeşillerin insanların yaşamlarını nasıl sürdürebileceklerinden bahsettiklerini ve daha eşit bir toplumun nasıl oluşacağıyla ilgilendiklerini ifade etti. Hackney North adayı, Heather Finlay, ülke için en önemli konulardan birisinin kamu hizmetlerinin, özellikle NHS’in korunması olduğunu ve Kürtleri kesintilere karşı eylemlerde sıkça gördüğünü dile getirdi. Hornsey ve Wood Green adayı, Gordon Peters, 1980’li yıllarda Hackney belediyesinde çalıştığı dönemde Kürtlerle tanıştığını ve Rojava’da oluşan ekolojik yaşamı takdir ettiğini belirtti. Hackney South & Shoreditch adayı Charlotte George uzun vadede ortaklaşa çalışmaların önemli olduğuna vurgu yaptı. Film yapımcısı olan George, Yeşiller’den aday olmasının sebebinin, sığınmacılarla çalışan birisi olarak, herkese insani olarak yaklaşmalarını önemsediğini belirtti. Hackney’de, özellikle ev fiyatlarının büyük sorun olduğuna ve evlerin ticaret yerine ihtiyaç olarak görülmesi için Yeşillerin ciddi stratejileri olduğunu anlattı. İslington North adayı, ve aynı zamanda İslington belediye encümeni olan Caroline Russell, yol güvenliği konusunda ve bununla birlikte toplumu etkileyen bir çok konuya ilişkin çalışma yürüttüğünü ifade etti. Adaylar kendilerini tanıttıktan sonra katılımcılar yorum ve soru ilettiler. Kürt toplumu olarak, PKK’nin terör listesinde olmasından kaynaklı, devamlı olarak kriminalize edildiklerini ve toplum merkezlerinin zaman zaman Charity Commission’ın olumsuz yaklaşımına yol açtığını ifade etmeleri üzerine George bunun adil olmadığını ifade etti. Birleşik Krallık genelinde 7 Mayıs’ta yapılacak parlamento seçimleri için 20 Nisan’a Kadar https:// www.gov.uk/register-to-vote Seçim Kaydınızı Yapabilirsiniz. [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam Dilek Bozkurt 0743 836 9969 [email protected] [email protected] Soru ve görüşleriniz: [email protected] BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 3 4 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 HDP Britanya Seçim Koordinasyonu Çalışmalarına Hız Verdi 7 Haziran seçimleri için seçmen listesinin kesinleştiği, milletvekili adaylarının açıklandığı bir zamanda HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, bölge toplantıları ile Londra’daki seçim çalışmalarına hız veriyor. 26 Nisan’da Lee Valley Athletics Centre’de Gülten Kışanak’ın katılacağı bir miting gerçekleştirecek olan HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, seçmenlerin yoğunluklu olarak yaşadığı, Hackney, Tottenham, Harringey ve Enfield bölgesinde 11 Nisan Cumartesi günü saat 15.00 – 17.00 arasında bölge toplantıları gerçekleştirilecek. Bölge toplantılarında seçim süreciyle ilgili bilgi verileceği gibi bu bölgelerde seçim çalışması yapmak isteyen HDP Britanya Seçim Gönüllülerinin kayıtları yapılacak, bölgelerde semtlerin ihtiyaçlarına göre Seçim Grupları kurularak o bölgelerde yoğunlaşmış bir seçim çalışmasının startı verilecek. HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, bu bölgelerde yaşayan tüm koordinasyon bileşenlerinin üyelerini ve HPD Seçim Gönüllüsü olmak isteyen herkesi kendi bölgesindeki toplantılara katılmaya çağırıyor. Bu bölgeler dışında yaşayan ama HDP Seçim Gönüllüsü olmak isteyenler de kendilerine en yakın bölgeye katılarak gerek o bölgelerde, gerekse de bulundukları bölgelerde seçim çalışmaları yapmak için görev alabilirler. HDP Britanya Seçim Koordinasyonu iletişime geçmek için [email protected] veya 07833 897898 iletişim bilgilerini kullanabilirsiniz. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 5 Dr İbrahim Okçuoğlu Londra’da Süreci Değerlendirdi Gik-der’de Pazar günü iki ayrı etkinlik gerçekleştirildi. İlk olarak, her ayın ilk Pazar günü düzenli olarak yapılan kahvaltı gerçekleştirildi. Kahvaltı sonrasında ise bu sene yedincisi gerçekleştirilecek olan Gik-Der Kültür ve Sanat Festivalinin son hazırlıkları hakkında bilgilendirme yapıldı. Kahvaltıdan sonra ise, konuşmacı olarak Dr. İbrahim Okçuoğlu›nun katıldığı “GaziGezi-Rojava Halk Ayaklanmaları” adlı panel gerçekleştirildi. Şehitler için saygı duruşuyla başlayan panelde İbrahim Okçuoğlu, Gezi sürecini Arap halk ayaklanmalarını ve Rojava devrimini değerlendirerek panelin ilk bölümünü bitirdi. İkinci kısım ise katılımcıların soru ve görüşleriyle ilerleyerek, panelist Okçuoğlu’nun son sözleriyle bitirildi. “Egemenlerin eskisi gibi yönetememesi, yönetilenlerinde eskisi gibi yönetilmeyi reddetmesi bir devrimci durumdur” değerlendirmesiyle başlayan Okçuoğlu “Gezi’de bunu yaşadık” dedi. “Orada birikmiş öfke patladı ve toplumun her kesiminden insan sokaklardaydı” diyen Okçuoğlu, “buna karşılık Gezide sokağa çıkan on binlerince insanın büyük çoğunluğunun örgütlülükten yok- sun, kendi bireysel inisiyatifleriyle bu kalkışmada yerini almış insanlardan oluştuğunu belirterek, “zaten tersi olsaydı yani örgütlü bir şekilde sokalar da olsaydık, bugün Türkiye siyaseti çok farklı yerlerde olurdu” dedi. Arap isyanlarına da değinen Okçuoğlu, Arap Baharı tanımlamasının burjuvaziye ait olduğunu söyleyerek, “Arap halklarının isyanları olmuştur, ama buradaki ayırt edici nokta örgütlü güçlerin hazırlıksızlığı, güçsüzlüğü olmuştur” dedi. Ortaya çıkan devrimci duruma müdahale edemeyen örgütlü güçler, ayaklanmalardaki inisiyatifi ele alamamış, bunu yerini emperyalistlerle işbirliği içindeki kuvvetler doldurmuştur” dedi. “Rojava’da yaşananlarsa tam tersidir. Örgütlü güç yani PYD, Suriye’de ortaya çıkan yeni duruma karşı iki gerici güçten birini tercih etmeyerek, kendi yolunu çizmiştir. Rojava’da Kürtler, iki emperyalist bloğa karşı 3.yolu tercih ederek devrimi inşa etmektedirler. İlan edilen toplumsal sözleşme ile her kimliğin, her cinsiyetin ve inancın eşit temsiliyet hakkı garantiye alınmıştır” diyen Okçuoğlu, bunların lafta değil, kağıt üzerinde değil, yaşamın içerisinde bizzat uygulandığını gördüklerini belirterek Cezire Kantonuna yaptıkları gezideki izlenimlerini aktardı. “En altta komünler vardır, her bir komün mahallede yaşayanların sorunlarını ve ihtiyaçlarını bilmektedir. Yukarıya doğru semt meclisleri, bölge meclisleri ve kanton meclisleri vardır. Buralarda kararlar kişilere göre değil, çoğunluğun ihtiyaçlarına göre demokratik bir şekilde alınmaktadır” dedikten sonra örneğin Qamışlo’da on kadar komün olduğunu söyleyerek, ihtiyaçlara göre komünlerin oluştuğunu belirtti. Kobane direnişine de değinen Okçuoğlu, “bugün dünyaynın dört bir yanından insanlar gericiliğe karşı savaşmak ve Kürtlere destek olmak içim Kobane gidiyorlar. Biz bunu daha önce İspanya’da gördük”dedi. Okçuoğlu sözlerini Rojava devrimine destek ve sahiplenme çağrısı yaparak bitirdi. 6 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 7 Blair’in Başdanışmanı: HDP ve PKK sürece daha fazla dahil edilmeli 1995-2007 yılları arasında Britanya Başbakanı Tony Blair’in başdanışmanlığını yapan ve IRA ile barış görüşmelerinde başmüzakereci olarak yer alan Jonathan Powell’a göre çözüm sürecinin en önemli sorunu tek ayaklı yürüyor olması. “Türkiye’de Hakan Fidan ile Öcalan’ın görüşmesine dayanan bir ayak var, bu çok önemli ve büyük bir başarı, ancak bu, sürecin yalnızca bir ayağı. Bunun yanısıra HDP ve dağlardaki gerillalar var. Üç ayağın da var olduğu sağlam bir durum, yalnızca tek ayaklı bu durumdan daha çok hayatta kalma şansına sahip olur.” MİKROSKOPTAN DEĞİL TELESKOPTAN BAKMAK “Bir mikroskoptan bakmak yerine mesafe alarak bir teleskoptan bakarsanız, böyle. Siz burada her gün ‘geçen hafta ne oldu? Dün ne söylendi?’ diyerek yakından bakıyorsunuz ve bir iyi, bir kötü oluyor. Aynı şey Kuzey İrlanda’da bize de oldu. İnsanlar bazen aşırı iyimser bazen de aşırı kötümser oluyorlar. Ancak uzun vadedeki gelişmelere bakmak gerekir.” ÜÇÜNCÜ TARAF ANLAŞMAYI KOLAYLAŞTIRIR İngiliz diplomat, sürece katılacak üçüncü bir tarafın da anlaşmayı kolaylaştıracağını belirtiyor. “Aslında üçüncü tarafın olması kesinlikle gerekli değildir. Örneğin Güney Afrika örneğinde, OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] Ulusal Öğretmenler Sendikası (NUT) Konferansından notlar anlaşmaya üçüncü taraf olmadan ulaşıldı. Ancak son 30 yıla baktığımızda görüyoruz ki üçüncü taraf olduğunda bir anlaşmaya varmak çok daha kolay oluyor. Üçüncü taraf varsa süreç başarıya ulaşmakta çok daha fazla şansa sahip.” Powell’a göre bu nedenle Avrupa Birliği ve ABD’nin de barış görüşmelerine daha fazla destek vermesi gerekiyor. SEÇİMİN SONUÇLARI SÜRECİ ETKİLER İMC TV haber müdürü Hamza Aktan’a konuşan Powell, dışarıdan bakıldığında sürecin başarılı olduğunu düşünüyor. Bunu da ilginç bir benzetmeyle anlatıyor: Eğitim Köşesi Genel seçimde alınacak sonuç da sürecin seyrini etkileyecek güçte olacak. Powell, HDP’nin barajı geçip geçmemesinin önemli sonuçları olacağını söylüyor. “Eğer HDP barajı geçerse PKK’nin bir daha şiddete geri dönmeyeceğini söyleyebiliriz. Bu bir yönüyle çözüme katkı sağlar. Diğer yandan eğer Meclis’e giremezlerse bu bir sorundur ve o zaman barış sürecinin kendisi daha da önem kazanır. Çünkü Kürt vatandaşlar kendilerinin Meclis’te temsil edilmediğini hissedeceklerdir.” Halen Britanya’nın Libya özel temsilciliği görevini yürüten Jonathan Powell, dünyadaki silahlı çatışmaların çözümü üzerinde çalışan Inter Mediate isimli düşünce kuruluşunun da kurucusu. Kendi deneyimleri ve çözüm önerilerini anlattığı “Teröristlerle Konuşmak” isimli kitabı önceki hafta Türkçe’de yayınlandı. Kaynak: IMC TV CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT İŞ KREDİSİ, SİGORTA BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari MORTGAGE (BTL) Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim: Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz. SAİM KÖKSAL ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY 73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32 WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555 YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT Bu hafta sizler ile 3-7 Nisan arasında, yaklaşık 5000 delegenin katıldığı ve İngiltere’nin Leeds, Harrogate bölgesinde yapılan NUT konferansından bahsedeceğim. Bizzat katıldığım NUT’nin yıllık konferansında öne çıkan tartışmaları sizinle paylaşmak istedim. Yaklaşık 350 bin üyesi ile, hem İngiltere’nin hem de Avrupa’nın en büyük öğretmen sendikası olan NUT’nin bu seneki konferansında 4 yaş öğrenciler için Temel Seviye Belirleme sınavı, eğitim bütçesi, öğretmenlerin iş yükü ve artan ırkçı ve göçmen karşıtı uygulamaların eğitime yansıması öne çıkan başlıklar oldu. Konferansta ayrıca geçen günlerde Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde, dershanede kıyafetlerini beğenmediği için azarlayarak sınıftan kovduğu ve daha sonra hayatını kaybeden öğretmen Halil Serkan Öz’de unutulmadı. NUT konferansında en çok tartışılan konu hiç şüphesiz 7 Mayıs’taki genel seçimler sonrası eğitim bütçesinin ne olacağı oldu. Genel seçimlere yaklaşırken gerek İşçi Parti’si, gerekse de Muhafazakar Parti’nin okul bütçeleri hakkında kaçamak cevap vermeleri öğretmenleri kaygılandırıyor. Muhafazakarların okul bütçesinden %12, İşçi Parti’nin ise %10 kadar gerçek anlamda kesinti yapması bekleniyor. Konferansa katılan delegeler bu kesintilerin sonucunda bir çok okulun başta öğretmen kesintisi olmak üzere, araç ve gereç, yardımcı öğretmen, danışmanlık gibi bir çok servisin kesilmeyle karşı karşıya olacağını dile getirdiler. Bu konuyu uzun bir sure tartışan delegeler yeni hükümetin okul bütçesine enflasyona göre artış belirlemediği takdirde 2015’in ilk döneminden itibaren grev kararı alacaklarını söylediler. Konferansta en çok tartışılan diğer bir tartışma ise 4 yaşında , yani Reception sınıfına giden, öğrenciler için 2016 yılından itibaren hayata geçirilecek Temel Seviye Belirleme sınavı oldu. İlkokul yeni müfredatı altında hayata geçecek bu uygulama aslında öğrencilerin bir çok bilgiyi yaratıcı, deney ve tecrübe ederek öğrenmesi yerine sınava dayalı bir eğitim anlayışı ile öğretmeyi dayatıyor. Ayrıca daha 4 yaşını doldurmayan çocukların sınav stresi ile tanışmalarını sağlayacak. Bu uygulamayla okulu sevmeyen, okuldan korkan, zevk almayan, öğrenmeyi sadece kağıt üzerinde yapılan bir aktivite olarak gören nesiller yetiştirilecek. Bu konuyu oldukça dikkate alan delegeler yapılan oylamada %100 oy ile bu sınavları boykot edeceklerini ve bunların uygulanmaması için gerek okullarda gerekse de toplumda aileleri bilgilendireceklerini söylediler. Tartışmaların en güçlü bir şekilde geçtiği diğer bir konuda öğretmenlerin iş gücünün konuşulduğu gündem oldu. Öğretmenlerin çalışma koşullarının değinildiği gündemde bir ilkokul öğretmenin yaklaşık 50-55 saat, ortaokul öğretmenin ise her hafta yaklaşık 60 saat çalıştığına değinildi. Bunun gerek Eğitim Bakanlığı gerekse de sendika araştırmaları ile defalarca kanıtlanmasına rağmen hiç bir önlemin alınmadığı söylenildi. Haftada sadece 35 saat için ücret alan öğretmenlerin bu koşullarda hem aileleri hem de kendi sağlıklarını ihmal ettikleri bir çok delege tarafından dile getirildi. Bu sorunlardan dolayı her hafta ortalama 3500 öğretmenin mesleği bıraktığı ve böyle devam etmesi durumunda, çok yakında, İngiltere’de bir öğretmen krizi yaşanacağı söylenildi. Bu konuda delegeler hükümetin öğretmenlere ve mesleğe daha saygılı olmaları gerektiğini, performansa göre ücret uygulamasının kaldırılması gerektiğini, sağlıklı bir iş gücü programı belirlenmesi ve hazırlık için öğretmenlere ek süre tanınması gerektiğini belirten bir önergeyi onayladılar. Bu önerge ayrıca uygulamaların yerine gelmemesi halinde grev ve uzun süre iş bırakma gibi eylemliklerin yapılacağını kapsadı. Konferansın 4 gününde ırkçılık, göçmenlerin günah keçisi edilmesi ve islamafobi başlıklı önerge en çok tartışılan önerge oldu. Konuşma yapan delegeler hükümetin okullarda yürürlüğe girecek Prevent uygulaması ile beraber öğretmenlerden deyim yerindeyse ‘casusluk’ yapmalarını istediklerini belirttiler. Bu konuda söz alan delegeler özellikle son günlerde ırkçı söylemlerin okullara yansıdığını ve başta Müslüman olmak üzere bir çok göçmen çocuğun hükümet ve müfettişler tarafından ‘potansiyel terörist’ gibi görüldüğünü söylediler. Müfettişler öğretmenlerden öğrencileri ile dini konular üzerinden hiç bir sohbet etmemelerini söyleyip, dini söylemlerde bulunan her öğrencinin okul yönetimlerine veya yetkililere bir an önce şikayet edilmesi gerektiği söylerken, konferansa katılan delegeler onayladıkları önerge ile öğrencileri üzerinde ‘casusluk’ yapmayacaklarını söylediler. Bir çok delege öğretmen bu uygulamanın bugün Müslüman çocuklara yarın ise oturum izni olmayan çocuklara yapılacağını belirttiler. Konferansa katılan öğretmenler onayladıkları önerge ile yukarıda belirtilenlerin yanında, okullarında, semtlerinde ve yaşadıkları her yerde ırkçılığa, göçmen karşıtı ve islamafobik uygulamalara karşı mücadele etme kararını onayladılar. Bunun yanında ırkçılığa, göçmen karşıtlığı ve islamafobik saldırılarda bunlara karşı faaliyet yürüten Unite Against Fascism (UAF) gibi kurumlar ile daha yakından çalışma kararı aldılar. Konferansın yine 4. gününde Türkiye, Yalova’da hayatını kaybeden öğretmen Halil Serkan Öz unutulmadı. Bu konuda verdiğim acil önerge ile sendika başkanı Phillipa Harvey konferansa yaptığı açıklamada “Öğretmen Halil Serkan Öz’e yapılan bu uygulamayı ve Yalova valisini kınıyoruz. Kardes sendikamız Eğitim Sen’in aldığı boykot ve grev kararını destekliyor Halil Serkan Öz’ün ölümünden sorumlu olan Yalova valisi hakkında gereken yasal işlemin bir an önce yapılmasını istiyoruz”, dedi. Açıklama konferansa katılan delegeler tarafından büyük destek görürken yine bir çok delege sosyal medya aracılığıyla destek mesajlarını yolladılar. Bu konferans gösterdi ki önümüzdeki seçimleri kim kazanırsa kazansın çocuklarımızın eğitimi, sağlık ve diğer kamu alanları gibi tehlikede olacak. Hiç bir ana parti, genel seçimler öncesi, bu uygulamalara karşı çıkmazken bunlara karşı mücadelenin öğretmen, öğrenci ve aileler ile birlikte şart olduğu gerçeğini gözler önüne çıkardı. Önümüzdeki dönem hepimizin çocuklarımızın eğitimine sahip çıkması için bir şeyler yapması gerekiyor- bence herkes kendini bunun için hazırlasın! ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 8 Trafalgar meydanında yastık kavgası Haber/Fotoğraf: Erem Kansoy Son 6 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen ve uyku hastalıklarına dikkat çekmenin yanısıra vatandaşlara keyifli dakikalar yaşatmayı amaçlayan dünya genelindeki yastık kavgası eş zamanlı olarak bir çok başkentte gerçekleştirildi. Geleneksel olarak düzenlenen International Pillow Fight Day, bu yıl oldukça renkli geçti. International Pillow Fight Day dolayısı ile Urban Playground Movement tarafından yapılan çağrı ile binlerce katılımcı geçtiğimiz hafta sonu Londra’nın ünlü Trafalgar meydanında bir araya gelerek yastık savaşı yaptı. Gerçekleştirilen etkinlikte uyku rahatsızlıkları ile mücadele eden sivil toplum örgütleri ve hayır kurumları da destek verdi. Trafalgar meydanını yastıkları ve pijamaları ile dolduran binlerce katılımcı yapılan konuşmaların ardından yaklaşık bir saat süren yastık savaşına başladı. Renkli görüntülerin ortaya çıktığı etkinlikte katılımcılar, hayır kurumları ve uyku hastalıkları ile ilgili araştırmalar yürüten kurumlara bağışta da bulundu. 6 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen etkinlik bu yıl en kalabalık kitle ile gerçekleşti. Londra dışında, New York, Dubai,Paris gibi yaklaşık 100 ayrı şehirde de gerçekleştirilen, International Pillow Fight Day organizatörleri, yastık savaşının halkı dışarı döktüğünü ve stres atıp mutlu olmalarında yardımcı olduğunu kaydetti. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 9 Daiş’e Katılmak Üzereyken Hatay’da Yakalanan Aynı Aileye Mensup 9 Britanya Vatandaşından Birisinin Babası İşçi Parti Meclis Üyesi Daiş’e katılmak için Türkiye’ye giden ve Suriye sınırında bulunan Hatay’da yakalanan Britanya vatandaşı dördü çocuk dokuz kişinin aynı aileye mensup olduğu ortaya çıktı. Dokuz kişiden birisi olan 21 yaşındaki Waheed Ahmed’in babası Manchester şehri yakınlarındaki Rochdale bölgesinden belediye meclisi üyesi. Oğlu ve 8 akrabası Türkiye’de yakalanan İşçi Partili belediye meclis üyesi Shakil Ahmed’in Rochdale’de bulunan evi dün gece ve bu sabah polisler tarafından basıldı. İşçi Partili belediye meclis üyesi Shakil Ahmed dair tehlikede olduğunu düşünseydim yetkililere doğrudan haber verirdim. Oğlum Manchester Üniversitesi’nde siyaset ve sosyoloji okuyor, önünde iyi bir gelecek var. Tek isteğim oğlumla konuşmak ve en kısa zamanda evine geri getirebilmek. Böylece neler olduğunu anlayabileceğim.” Türkiye’de yapılan gerekli sınırdışı işlemleri tamamlandıktan sonra 9 kişi Britanya’ya getirilecek. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinden dün yapılan açıklamada, Manchester şehri yakınlarındaki Rochdale bölgesinden belediye meclisi üyesi olan Ahmed, İngiliz basınına oğlunun durumundan haberi olmadığını iddia etti. Ahmed şunları söyledi: “Ben onu Birmingham’da staj yapıyor sanıyordum. Oğlum iyi bir Müslüman ve İngiltere’ye tamamen bağlıdır. Bu yüzden orada ne yaptığı anlamıyorum. Eğer oğlumun radikalleştiğine Suriye’ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışan İngiltere uyruklu dokuz kişinin, Hatay’daki Oğulpınar Hudut Karakolu sorumluluk bölgesinde yakalandığı ve daha sonra sınır dışı edilmek üzere Hatay Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’ne teslim edildiği bildirilmişti. Geçen ay, İstanbul’da havaalanında yakalanan ve IŞİD’e katılmak üzere Suriye’ye ulaşmak istedikleri tahmin edilen üç İngiliz erkek gözaltına alınarak, İngiltere’ye geri gönderilmişti. Bu üç kişi Londra’daki sorgularının ardından kefaletle serbest bırakılmıştı. Yine geçen ay, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçerek IŞİD’e katılmak istediği ileri sürülen ve Ankara’da yakalanan İngiliz vatandaşı 21 yaşındaki bir kadın Türkiye’den sınır dışı edilerek, Londra’ya gelmesinin ardından İngiliz polisi tarafından gözaltına alınmıştı. Jamila Henry isimli kadının 7 Nisan’da Old Bailey Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılması bekleniyor. 25000 YABANCI IRAK VE SURİYE’DE Birleşmiş Milletlerin son açıkladığı rapora göre şuan Irak ve Suriye’de radikal islamcı gruplar içerisinde yüz farklı milletten 25 bin kişi bulunuyor. Britanya’dan Daiş’e katılanların sayısının 2 bin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. DUYURU Britanya’daki halk örgütlülüğümüzün çatı örgütü olan BRİTANYA KÜRT HALK MECLİSİ’nin olağan kongresi gerçekleştirilecektir. Demokratik birey ve toplumun inşası, Kürt Halk Devriminin başarısı için önetimlere dahil olalım, kongreye katılım sağlayalım. Yer:Kürt Toplum Merkezi-KCC/Haringey Tarih: 12 Nisan Pazar Saat 14:00 BRİTANYA KÜRT HALK MECLİSİ AGAHDARÎ Meclîsa Gelê Kurd Ya Brîtanya kongreya xwe ya asayî lidardixe. Jibo avakirina civaka demokratîk û serkeftina şoreşa gelê Kurd werin em tevlî Kongreyê bibin û di rêvebiriyê de cihê xwe bigirin. CiH: Navenda Civaka Kurd DEM: 12 Nisan-Yekşem SAET: 14:00 MECLÎSA GELÊ KURD YA BRÎTANYA 10 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 11 Londra’da faşist Pegida hortladı Haber-foto: Erem Kansoy Londra’da faşist ve antifaşist gruplar karşı karşıya geldi, faşist Pegida grubuna mensup protestocular geniş güvenlik önlemleriyle bölgeye geldi. Pegida UK antiislam ve faşist grubu hafta sonu etkinliğinde, anti faşist grupların karşı gösterisi ile karşılaştı. Downin Street’de geçtiğimiz hafta sonu düzenledikleri faşist ve islam karşıtı gösteri ile yerel basın dikkatini çekmeye çalışan Pegida UK faşist grubu yine aynı dakikalarda ayni bölgede gerçekleştirilen ve birçok sivil toplum örgütü ile sosyal grupların-anarşist grupların destek verdiği antifaşist eylemle karşı karşıya geldi. Sayıları yaklaşık 100 civarında olan faşist grup Downin Street’deki bakanlığın önüne İngiliz polisinin geniş güvenlik önlemleriyle getirildi ve burada yapılan etkinlik boyunca grup polis kordonundaki güvenlik bölgesinde tutuldu. Faşist Pegida’nın gösterisine devam ettiği sırada Downin Street’e kitlesel bir kalabalıkla giriş yapan antifaşist anarşist göstericiler, Pegida’nın bulunduğu alana yürüyerek etkinliklerine müdahale etmek istedi. İngiliz polisinin sert müdahalesi ile karşılaşan grup kısa bir süreliğine dağıtıldı. Gerçekleştirilen müdahalenin ardından iki grup arasına yaklaşık 150 polis memuru yerleştirilerek bir birlerine müdahale etmeleri engellendi. Kısa bir süre sonra yine toplanarak faşist gruba doğru ilerlemeye başlayan antifaşistlere polisin müdahalesi bu kez daha da sert oldu. Bu esnada bir gösterici tutuklanırken bir gazetecide polis ile göstericiler arasında sıkışarak hafif yaralandı. Bölgedeki geniş güvenlik önlemlerini bir üst düzeye çıkaran İngiliz polisi gösterilerin devam ettiği sırada Downing Street’e polis köpekleri ve özel harekat timlerini (riot police) sevketti. Riot polisinin bölgeye giriş yapması ile antifaşist gruplar içerisinde yer alan anarşist grup olay yerini terk ederek London Eye’ın bulunduğu bölgeden Pegida Uk faşistlerine saldırı düzenledi fakat önceden önlem alan polis grubun buraya ulaşmasına engel olarak grubu Pegida toplantı alanının hemen 5 metre ilerisinde sıkıştırdı. Antifaşist grup, Pegida UK eylemcilerinin toplantısı süresince sloganlar atarak Pegida’nın sesini bastırdı. Zaman zaman iki grup arasında yaşanan gerginliklere polis sert müdahalelerde bulunarak olayların daha da büyümesine engel oldu. Faşist grubun antifaşist topluluğa karşı küfür içerikli sloganlar attığı ve birçoğunun aşırı alkol etkisi altında olduğu gözlerden kaçmadı. Öte yandan antifaşist göstericiler içerisinde birçok sivil toplum örgütü ve duyarlı vatandaşlar bulunurken sadece anarşist bir grup genç Pegida’ya saldırmak istedi ve tüm girişimlerinde polisin sert müdahalesi ile karşılaştı. Antifaşist grubun eyleminde de polis kordonu çekilerek göstericilere gereksiz bir baskı uygulandı ve yaklaşık 400 antifaşist gösterici çok dar bir alanda gösteri yapmaya zorlandı. “Hitler haklıydı” sloganları ile Pegida UK faşistleri Downing Street’de yeniden hortlarken, ayni esnada antifaşist, sosyal ve eşitlikçi gruplar ise cevap olarak ‘sizler intihar etmelisiniz siz Nazi atıklarısınız’ sloganlarıyla karşılık verdi. Düzenlenen gösteride Metropolitan Police sözcüsü yaptığı açıklamada bir gös- tericiyi küçük patlayıcılar attığı üzere bir göstericiyi ise düzeni bozduğu gerekçesiyle gözaltına aldıklarını belirtti. İki grup arasında yaşanan çatışmalar, polisin sert müdahaleleri ve grupların konuşmalarının tamamlanması ile antifaşist grup sessizce dağılırken, faşist Pegida’lılar yine polis gözetiminde alanı terk etti. Londra’nın göbeğinde yaşanan olayda faşist grupların etrafa saçtığı faşist ve ırkçı söylemler ile bölgedeki turistler de hem İngiliz polisinin yandaşlığını hem de İngiltere’deki faşizmin yeniden hortladığına tanıklık etti. 12 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 13 Kobani’nin Yerel, Bölgesel ve Uluslararası Etkileri Özgürlüğü için ölümüne direnen Kobani’nin yarattığı etkiler bölgenin geleceği açısından bugün de önemini sürdürmekte. Bölgede çıkar çatışmaları devam etse de IŞİD ile yaşanan çatışmanın Kürtler’in lehine sonuçlanması, Ortadoğu’nun kaderini değistirecek stratejik bir etkiye sahip. Bölgede etkin bir siyasal aktör olarak ortaya çıkan Kürtler, insanlık onurunun enkaz yığını altında kalmasına izin vermedikleri bu mücadelenin meyvelerini toplamaya başlayabilecek mi sorusunun cevabını sonraki dönemlerde hep birlikte göreceğiz. Yasemin Kazan - LONDRA Essex Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlayan ve “Türkiye’de Kürt Ulusal Hareketi: Direnişin Söylemi” adlı kitabın yazarı Dr. Cengiz Güneş ile Kobani’nin yerel, bölgesel ve uluslararası etkileri üzerine konuştuk. Y.K. Sizce Kobani direnişinin yaratmış olduğu ‘etkileri’ nelerdir? C.G. Öncelikle Kobani, Kürt direniş tarihinde yeni bir ‘direniş efsanesi’ olarak yerini aldı ve böylece kahramanlık destanının ana merkezi oldu.Türkiye, Avrupa ve Kürdistan’ın farklı bölgelerinde geniş siyasal bir hareketlenmenin oluşmasına katkısı ise yadsınamaz. Kürtler arasında siyasal dayanışma ve birliktelik ruhu pekişti. Kobani direnişi, Kürtler’in uluslararası arenada sempati kazanması bakımından da önemlidir. Türkiye’nin tüm engellerine rağmen, PYD koalisyon güçleri ile ilişkisini geliştirerek uluslararası desteğini ve meşruiyetini arttırmayı başardı. Y.K. IŞİD’in Kürtler’e karşı yenilgisinin siyasi sonuçları konusunda ne söyleyeceksiniz? C.G. Kürt güçleri IŞİD’in ‘yenilmez’ algısını Kobani’de yıktı fakat, halen Suriye ve Irak’da önemli bir güce sahip olan IŞİD, Kürdistan’ı hedef almaya devam edecektir. Nihai yenilgisi için henüz erken; ama en önemlisi ‘yenilmezlik’ imaji sarsıldı. Kürt güçlerinin direnişi ve koalisyon hava saldırıları IŞİD’in askeri gücünü epey bir geriletti ve ekonomik kaynak sağladığı kaçak petrol ticareti alt yapısı büyük zarar gördü. “Yenilginin siyasi sonuçları nelerdir” sorusuna net bir cevap vermek biraz zor. Suriye’de halen devam etmekte olan iç savaşıda göz önünde bulundurarak gelişmelere bakılmalı. Bölgede kalıcı bir barışın sağlanması ancak IŞİD’in yok edilmesi ile mümkün olacaktır. larda çatışmalara girdi, ancak Kobani’ye yaptığı gibi bir saldırıyı henüz rejim güçlerine karşı yapmış değil. Amaç Suriye ve Irak’da Sünniler’in yaşadığı yerlerde bir İslam Devleti kurmak olduğundan, ilerlemesi devam ederse sonunda rejim güçleri ile çatışmaya girmesi kaçınılmaz. Bu da hedeflerine ulaşabilmeleri için rejimin yıkılması anlamına geliyor. Rejim güçleri ise sınırlı düzeydeki gücünü stratejik bir sekilde kullanmaya çalışarak, gerekli olan yerlerde ise saldırılarda bulunuyor. Kanımca güçlerini ve konumlarını muhafaza edip, uzun dönemli planlarını uygulayabilmek adına, her iki taraf da şimdiye dek büyük çapta karşı bir saldırıda bulunmadı. Y.K. Suriye rejimi ile IŞİD arasında yaşanacak olası çatışmanın Rojava kantonlarına ne gibi etkisi olur? C.G. İlerde Rojava kantonlarını hedef alabilecek çok büyük saldırıların olasılığı halen mevcut. Çünkü, IŞİD ve Suriye rejimi Rojava kantonlarını tanımadıkları gibi kendilerine karşı bir tehdit unsuru olarak görüyorlar. Rojava kantonlarında uygulanan demokrasi modeli IŞİD’in uygulamak istediği rejim ile taban tabana zıt. Suriye rejimi ise, Rojava kantonlarının Suriye’nin bölünmesine yol açacağını düşündüğünden Kürtler’in taleplerini reddediyor. Şuan için Rojava’daki kantonal yönetime karşı koyacak güçleri olmadığından, herhangi bir saldırı gerçekleştirilmiş değil, ancak böyle bir güce sahip olduklarında ellerinden geleni yapacaklarına dair hiçbir şüphem yok. “Ilımlı” olarak tarif edilen muhalif grupların da Rojava kantonlarını tanıdığını söyleyemeyiz. Bunların dayandığı bölgesel güç; Türkiye ve Suudi Arabistan, kantonların temsil ettiği katılımcı demokrasinin Ortadoğu’da gelişmesini istemiyor. Y.K. Türkiye sınırları açısından Rojava kantonları nasıl bir rol Y.K. Suriye hükümet güçleri oynuyor? Türkiye’nin Suriye ile IŞİD arasında henüz ciddi politikasına baktığımızda bir çatışma yok. Sizce böyle dostunu ve düşmanını iyi bir çatışma olur mu? C.G. IŞİD, muhalif grupların kon- ayırdığı söylenebilir mi? trolündeki yerlerde alan hakimiyetini arttırdı ve bugüne kadar rejim güçleri ile çoğunlukla kendi kontrol ettiği nokta- C.G. Türkiye’nin, Suriye’deki Kürt oluşumunun devam etmesini ve uluslararası güçlerce tanınmasını istemidiği çok açık. Bunun sebebi, Rojava’daki kantonların Türkiye’nin ulusal güvenliğini gerçekten tehdit ediyor olması değil, Türkiye tarafından tehdit unsuru olarak görülmesidir. PYD “terör örgütü” olarak tanımlanırken, IŞİD ve El Nusra’ya savaşçı geçişlerinde kolaylık sağlanması ve çete üyelerinin Türkiye’de tedavi edilmesi bu bakış açısının sonuçlarındandır. Türkiye’nin, Suriye’de kendisine yakın bir yönetim kurarak bölgede hakimiyetini arttırmak için Esad rejiminin yıkılmasını istediğini biliyoruz. Çünkü Türkiye’nin İran ile arasındaki bölgesel güç rekabetinde başarılı olması, ancak Suriye’de istediği gibi bir yönetim kurmakla mümkün olacaktır. Fakat mevcut durumda, Türkiye’nin Suriye politikası iflas etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suudi Arabistan ve İran ziyaretleri yeni politikalar belirlemek adına atılacak adımlar olarak algılanabilir. Suriye’deki gidişatın daha da kötüye gideceğini göz önünde bulundurursak, iç savaşı sonlandırmak için bölgesel bir konsensus oluşturulması gerekliliğine inanıyorum. Kısacası, olay dostunu düşmanını ayırt etmekten ziyade, çıkarlar neyi gerektiriyorsa onun yapılıyor olmasıdır. Türkiye’de Kürt sorunu algısında kapsamlı bir değişiklik olmadığı sürece, Rojava kantonları ile yapıcı bir ilişki geliştirilmesi biraz zor görünüyor. Y.K. IŞİD, Kürtler, Ortadoğu, Türkiye ve bölge ile yakından ilgili Batılı güçler açısından neleri değiştirdi? C.G. IŞİD’in ortaya çıkması Ortadoğu’da varolan dengeleri altüst etti. Batılı güçler, Suriye’de devam eden iç savaş konusunda tam olarak etkili bir pozisyon belirlemiş değiller. Batı’nın başlarda rejim değişikliğinde ısrar etmesi iç savaşın körüklenmesine sebep oldu. IŞİD’in tüm bölgeyi tehdit eden bir yapıya dönüşmesi, Batılı ülkeleri müttefiklerinin güvenliğini sağlamak için aktif olarak savaşa dahil etti. IŞİD’in ortaya çıkması, Batı ile Türkiye’nin de bölge politikasına farklı yaklaşımlarını net bir şekilde ortaya çıkardı. Kürtler açısından da, bölgenin önemli bir aktörü oldukları kanıtlanmış oldu. Kürtler’in IŞİD ile mücadelesinde desteklenmesi gerektiği algısı gelişti. Bu da Kürt hareketinin, özellikle PKK ve PYD’nin uluslararası arenada tanınmasının ve kabul görmesinin önünü açmış oldu. Batı’nın askeri yardımı, Kürtler’in konumlarını daha da güçlendirebilecek bir pozisyona gelmesini saglayacaktır. Y.K. Kobani’nin Türkiye›deki barış sürecini etkilediğini söyleyebilir miyiz? C.G. Kobani için insani yardım koridorunu açmaması ve genel olarak agresif tavrı barış süreci konusunda Türkiye’nin ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermiş oldu. Güven adımları atılmasının önemi ve de Kürt sorununun bölgesel bir çözüm gerektirdiği daha net bir şekilde görüldü. Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü Suriye’nin ve bölgenin geleceğini hesaba katmadan mümkün değildir. Y.K. Kobani Direnişi Kürtler’i Batılı güçlerin bölgedeki önemli muhataplarından yapar mı? C.G. Kobani direnişi Kürtler açısından Batılı güçler üzerinde olumlu bir etki yarattı ancak, bu etki kısa vadede Batılı güçlerin Kürtler’i de dahil ederek Ortadoğu politikalarında kapsamlı bir değişiklik yapacağı anlamına gelmez. Unutmayalım ki PKK halen “terör örgütü” listesinde. Orta vadede ise Kürtler’in uluslararası arenada meşruiyetlerini arttırması şüphesiz ki, yeni bir sürecin başlangıcı olacak ve Kürtler’in meşru bir aktör olarak kabul görmeleri, onlara önemli fırsatlar yaratacaktır. Bunun olabilmesi için Kürtler’in, Ortadoğu’da kalıcı barışın inşasında önemli bir rol oynayabilecekleri konusunda, Batılı güçleri ikna etmeleri gerekmektedir. Aslında şuan ki şartlar bunun için oldukça elverişli. Batı’nın Kürt sorununun çözümüne katkısı, Ortadoğu’da kalıcı barışı sağlayabilecek olan Kürtler açısından çok büyük bir etkendir. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 14 Erol İncedal Davasında Karar: 42 Ay Hapis Cezası Erol İncedal bomba yapımı rehberi materyallerini bulundurmaktan suçlu bulunarak 42 ay hapis cezasına çarptırıldı. İncedal’ın arkadaşı olan ve birlikte yargılandığı Mounir Rarmoul-Bouhadjar üç yıl hapis cezası aldı. Rarmoul-Bouhadjar dava başlamadan suçunu kabul etmişti ve davada bulunmamıştı. İncedal ve Rarmoul-Bouhadjar’ın cezaları, Çarşamba günü, Merkezi Kriminal Suç Mahkemesi, Old Bailey’de, açıklandı. İncedal, 2006 Terörle Mücadele Yasası dahilinde, iki ayrı suçtan yargılanmıştı: terör eyleminde kullanılabilinecek bomba yapımını gösteren belge bulundurmaktan suçlu bulundu; terör eylemi planlama suçundan geçen hafta beraat etmişti. Suçlular, cezaların yarısını tamamladıktan sonra, koşullu olarak serbest bırakılacaklar- her ikisinin yargı süresinde 15 ay cezaevinde tutuldukları göz önünde bulunduğunda, bu sene içerisinde serbest kalabilmeleri mümkün. Justice Nicol, İncedal’ın cezasını açıkladığında İncedal’ın terörist olma suçlamasında suçsuz bulunduğunu ve RarmoulBouhadjar’ın bu suçtan hiç yargılanmadığını, göz önünde bulundurduğunu, fakat, ikisinin de 13 Ekim 2013’te tutuklandıklarında üzerlerinde bulunan hafıza kartında bomba yapma kılavuzunun olmasının ciddi bir suç olduğuna dikkat çekti. Justice Nicol, şöyle konuştu: ‘‘Bu tür bombaların ölüme, yaralamaya ve yıkıma yol açma olasılığı açıktır. Patlayıcıların yarattığı korku, panik ve terör genellikle teröristlerin hedefi amaçları dahilindedir.’’ Çoğunlukla halka ve medyaya kapalı olarak gizli görülen dava Birleşik Krallık tarihine geçti. Bir çok önemli bilginin halktan ve medyadan gizli tutulduğu davanın detaylarının açıklanması için medya kurumları, avukat aracılığıyla mahkemeye ortaklaşa yaptıkları başvuruyu hakim Justice Nicol ret etti. Medya mensupları, İncedal’ın terör eylemi planlama suçlamasından nasıl suçsuz bulunduğunu halkın anlaması için gizli tutulan belgelerin açıklanmasının halkın yararına olacağını iddia etmişlerdi. Justice Nicol’ın bu kararı, davaya ilişkin önemli bilgilerin kamu tarafından hiç bilinmeyeceği anlamına geliyor. Hakim kararın sebeplerini de gizli tuttu. Parti Liderleri Televizyonda Karşılıklı Tartışma Yürüttüler Birleşik Krallık genel seçimi resmi kampanya sürecine girmesiyle, parti liderlerinin televizyon tartışmaları da başladı. Suçluların Suriye’ye geçmek için Türkiye’ye gittikleri ve iki ülkenin sınırında bir evde kaldıkları belirtilerek, Suriye’ye geçtikleri kesin olarak bilinmese de, bu gezide cihatçılarla ilişki kurdukları belirtildi. Dava süreci Geçen yıl Ekim ayında tutuklanan İncedal’ın arabasında yapılan aramada ele geçirilen hafıza kartında ‘Bomba yapımı’ ile ilgili belgeler bulunmuştu. İncedal’ın üzerinde ayrıca eski başbakan Tony Blair ve eşinin ev adresleri çıkmıştı. Mahkemenin verdiği bilgilere göre İncedal’a ait Cep telefonunda Daiş terör örgütünü övücü materyaller bulunmuş. 13 Ekim 2013 tarihinde Londra’da arabası polis tarafından durdurulan İncedal’ın Mercedes marka aracına dinleme cihazı yerleştirilmişti. Dinlemeye takılan bazı konuşmalar da dava dosyasına eklenmiş durumda. İncedal’ın kayıt altına alınan konuşmalarında, malzemeleri sağa sola taşımaktan kurtulmak için ‘gizli bir ev’e ihtiyacı olduğunu; beyazları sevmediğini ve eğer arabasında bir şey bulunursa başının belaya gireceğini söylediği belirtiliyor. İncedal ve Munir Rarmoul-Bouhadjar’ın bir kaç hafta sonra ekim ayında Londra’nın doğusunda gözaltına alınırken, savcı Richard Whittam, zanlılarla birlikte ele geçirilen iphone marka telefonun koruyucusu içinde bomba yapımına ilişkin bilgiler içeren bir hafıza kartı da bulunduğunu söyledi. Perşembe akşamı yedi büyük parti lideri ITV kanalında canlı yayında ülkeyi etkileyen ve seçmenin kararını etkileyecek önemli konular üzerinde sorular cevaplayıp tartıştılar. Liderler, Yeşiller’den Natalie Bennett, Liberal Demokrat Parti’den Nick Clegg, Ukip’ten Nigel Farage, İşçi Parti’den Ed Miliband, Plaid Cymru’den Leanne Wood, İskoçya Ulusal Parti’den (SNP) Nicola Sturgeon ve Muhafazakar Parti’den David Cameron devlet bütçesi, NHS ve sağlık hizmetleri, göç ve hayat şartları başlıklarına yönelik sorulan sorulara ilişkin planlarını açıkladılar. Tartışma sonunda yapılan YouGov anketinde, SNP lideri Sturgeon’ın en fazla destek aldığı ortaya çıktı. Liderlerin ilk olarak kendilerini ve siyasi hedeflerini tanıttıkları konuşmalarında, ilk olarak söz alan Yeşiller lideri Bennett, önceliklerinin bankacıları hedef alıp eşitlik yaratmak ve iklim değişikliğini ele almak olduğunu belirtti. SNP başkanı Sturgeon, hemfikir olduğu diğer partilerle ortaklaşa çalışıp ek oda vergisini kaldıracağını ve NHS’i koruyacağını ifada etti. Muhafazakar Parti başkanı ve başbakan, David Cameron hükümetin yaptığı çalışmaların başarılı olduğunu iddia ederek aynı ekonomik planla devam edilmesi gerektiğini ifade etti. Galer partisi, Plaid Cymru başkanı Leanne Wood, Galer halkını parlamentoda en iyi kendi partisinin temsil edebileceğini ifade etti. İşçi Parti lideri Ed Miliband, NHS’in bu dönemde gerilediğine dikkat çekerek, asgari ücretin sekiz sterline yükselteceğini ve üniversite harcını dokuz bin sterlinden altı bin sterline düşüreceğini söyledi. Parti liderlerine ilk olarak yönlendirilen soruda devletin bütçe açığı ve harcamaların nasıl dengeleneceği soruldu. Ukip başkanı Farage, AB üyeliğinin sonlandırılıp ‘sınırların tekrar kontrol altına alınması’ gerektiğini ifade etti. Yeşiller, Plaid Cymru ve SNP’nin söylemleri daha çok genel halkın yararına yönelikken İşçi Parti, Liberal Demokrat Parti ve Muhafazakar Parti daha çok ekonomi ve devlet bütçesinden bahsettikleri görüldü. Liberal Demokrat Parti başkanı Clegg, bir önceki seçimlerde üniversite harçlarını yükseltmeyeceğini vaadini tutamamasına değinerek, hatasız olduğunu iddia edemeyeceğini ifade etti. Herhangi bir partinin seçimlerde oy çoğunluğu alamayacağına dikkat çeken Clegg, partisinin bu durumda önemli rol oynadığını dile getirdi. Ukip lideri Farage’ın ülkenin sorunlarını tümüyle yabancılara ve AB üyeliğine bağlamasının yanı sıra yurtdışından gelen HIV hastalarının Britanya’da tedavi görmelerini eleştirmesi büyük tepki gördü. Wood, Farage’ın HIV yorumuna tepki olarak ‘kendinden utanmalısın’ demesi stüdyodaki seyirciden alkış aldı. Rarmoul-Bouhadjar’ın ‘terörizm için yararlı malzemeler bulundurmak’ suçlamasını kabul ettiği belirtildi. Ele geçirilen iphone telefonda ise, bazı sinagogların fotoğrafları ve Daiş’i destekleyecek malzemelerin bulunduğu öne sürülüyor. Aslen Malatyalı olan Erol İncedal daha bir yaşını doldurmadan babasını kaybettikten sonra annesi ve diğer üç kardeşiyle beraber İngiltere’ye göç ediyor. Alevi bir ailenin çocuğu olan İncedal ortaokul çağında içinde bulunduğu ortamın etkisiyle İslami görüşe yakınlaşıyor ve daha 17 yaşındayken Pakistan kökenli bir kadınla evleniyor. DHKP-C Operasyonunda Tutuklanan Britanya Vatandaşının İlginç Bir Geçmişi var Geçen hafta DHKP-C’ye yönelik İstanbul›da düzenlenen operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Britanya vatandaşı Stephan Kaczynski’ye konsolosluk desteğinin sağlandığı belirtildi. Birçok basın yayın organı Stephan Kaczynski’nin ajan olabileceğini iddia etti. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bir Britanya vatandaşının Türkiye’de gözaltına alındığını doğruluyoruz. Kendisine konsolosluk desteği sağlıyoruz” denildi. Polonya asıllı 52 yaşındaki Kaczynski’nin Britanya yayın kurumu BBC için 9 yıl çalıştığının iddia edildiği ve daha sonra serbest gazeteci olarak sol çizgili yayın organlarında çalışmaya devam ettiğini belirten Times gazetesi, “Kaczynski 1990’lı yılların sonundan bu yana Türkiye ile ilgili makaleler yazmış. 2002 yılındaki bir makalesinde, DHKP-C ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle bir Türk dergisini toplattığı için İngiliz polisini eleştirmiş” ifadesine yer verdi. Gazete, Kaczynski’nin 9 yıl BBC’de çalıştıktan sonra “BBC’nin sömürgeci bir kurum olduğu” ger- ekçesiyle 1998 yılında istifa ettiğini, geçen hafta İstanbul›da g ö z a l t ı n a alınmadan önce de bir sempozyuma katılmak için Türkiye’de bulunduğunu iddia ettiğini kaydetti. I n dependent gazetesi ise İskoçya’dan Türkiye’ye gittiği tahmin edilen Kaczynski’nin savcı Kiraz’ın rehin alınması olayıyla ilişkisi olduğu iddiasını reddettiğini yazdı. Haberde, Kaczynski’nin Britanya’daki Komünist Parti’nin eski üyesi olduğu ve Cumhuriyetçi Komünist Ağ isimli bir internet sitesini hazırlayan ekipte yer aldığı kaydedildi. İstanbul’da geçen hafta Gençlik Federasyonu Derneği, İdil Kültür Merkezi ve Okmeydanı Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin de aralarında bulunduğu 38 adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda DHKP-C üyesi oldukları iddia edilen ve aralarında İngiliz vatandaşı Kaczynski’nin de bulunduğu 24 kişi gözaltına alınmış, Kaczynski daha sonra mahkemeye sevk edilerek tutuklanmıştı. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 15 Brighton’da Newroz Resepsiyonu Sussex Kürt Toplum Merkezi, 31 Mart Salı günü Brighton&Hove kentinde 2. Newroz resepsiyonu verdi. Toplum Merkezi’nin geleneksel hale getirdiği Newroz resepsiyonuna çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Şehrin merkezindeki BHASVIC Koleji’nin tarihi salonunda saat 18.30’da başlayan resepsiyonun katılımcıları aralarında Brighton&Hove Belediye Başkanı Brian Fitch ve eşi Norah Fitch, Belediye Başkanı Yardımcısı Denise Cobb, Yeşiller Partisi (Green Party), İşçi Partisi (Labour Party) ve Muhafazakar Parti’den (Conservative Party) çok sayıda belediye meclis üyesi yer aldı. Köşe Yazısı BÜLENT BİNGÖL DEVŞİRMECİ İNANÇ KURUMLARI 3 Başlangıçta İnsanlar için yaşam dürtüseldir, ancak toplumsal değerler (ayıp, günah, doğru, yanlış, fedakarlık, eşitlik, emek, onur,...) öğrendikçe yaşam sosyal bilince dönüşüyor. meler gösteriyordu ; felsefi yakınlığına göre kimisi doğuştan solcu oluyordu kimisi doğuştan radikal islâmcı oluyordu. Ama her halükarda Kürt kimliğini yadsımak zorunda kalıyorlardı. İnsanların uygarlığı, refahı, mutluluğu sahip oldukları maddi manevi kuralların ne kadar adalete, eşitliğe, özgürlüğe ve yeniliğe dayandığı ile ilintilidir. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkede bu işi ranta çevirmek isteyen bazı işbirlikçi kişilikler, halkın bu mağduriyetinden rant elde etmek için devletin asimilasyoncu politikaları çerçevesinde kendi kimliğini inkar etmeyi inançsal temelde kurumsallaştırdılar. Tarihte dinlerin ortaya çıkışları toplumların en çok sosyal siyasal kültürel ve ekonomik olarak çürüdüğü; adaletsizliğin, gericiliğin, zorbalığın olduğu dönemlerdir. Dinler tıkanmış İnsanın sorunlarını dönem itibari ile çözümler; maddi ve manevi yeni kodlamalar geliştirir. Dinlerin bu çıkışı ile toplum belirli kurallarda ortaklaşır; olumsuzluk durumunda maddi ve manevi yaptırımları olur. Resepsiyonda, açılış konuşmasını Sussex Kürt Toplum Merkezi adına Merkez’in Koordinatörü Dr. Salima Taşdemir yaptı. Dr. Taşdemir, katılımcıları Sussex Kürt Toplum Merkezi, kurumun çalışmaları ve Kürt toplumu hakkında bilgilendirirken, dünyanın devletsiz en büyük ulusu olan Kürtlerin kendi anavatanlarının, Kürdistan’ın, dört ülke (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) arasında bölünmesinden sonra geçen yüzyıl boyunca her türlü baskıya ve ayrımcılığa maruz kaldıklarını, katliam ve soykırımlara uğradıklarını ve bu nedenle ülkelerini terk edip İngiltere ve dünyanın başka ülkelerine yerleştiklerini belirtti. Dr. Taşdemir, dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliam ve soykırımların, Kürdistan’ın dört parçasında hâlâ devam ettiğini özellikle Rojava ve Güney Kürdistan’da şu anda çok açık şekilde yaşandığını görüyoruz, dedi. Bütün bunlara rağmen, çok dilli, çok inançlı, gelenek, tarih ve kültürüyle çok zengin olan Kürtlerin farklı kültürlere, kimliklere ve inançlara saygılı olduklarını ve farklı toplumlarla yan yana barış içinde yaşadıklarını ifade eden Dr. Taşdemir, birçok anlamının yanında baharın başlangıcını ifade eden Newroz’un Kürdistan’da ve dünyada barış ve huzura vesile olmasını dilediğini belirtti. Etkinliğin ise, Kürt toplumu ile Sussex bölgesindeki farklı kurum ve toplumların temsilcileri ve üyeleri arasında karşılıklı anlayışın, işbirliğinin ve dostluğun gelişmesine vesile olmasını arzu ettiğini ifade etti. Etkinlikte, ayrıca Sussex Kürt Toplum Merkezi üyelerinden Hikmet Tabak bir konuşma yaptı. Tabak, konuşmasında Kürtlerin genel olarak tarihsel mücadelesinden ve şu anda Kürdistan’ın dört parçasında verilen mücadelelerden bahsetti. Batı devletlerinin Kürtler söz konusu olduğunda sessizliğe büründüğü eleştirisini yapan Tabak, özellikle İngiltere’nin NATO üyesi Türk devleti ile ilişkilerinden dolayı Kürtlere uygulanan baskı ve katliamları İşte tamda bu noktada yani dinin toplum üzerindeki ağırlığını gören iktidarlar, egemenler, sömürücüler dini kontrollerine almak isterler. Dine sığınırken aslında dinin mülkiyet sahibi olurlar ve din hızla gericileştirilir. Çünkü egemenlere kitleleri uyuşturan ve kitleleri çıkarlarına göre kullanacak bir dini kıvam gerekiyor. Egemenler, toplum sömürücüleri tarih içinde Sasaniler Zerdüştlüğü, Romalılar öncesinde savaştığı sonrasında sahiplendiği Hristiyanlığı, İranlılar Şiiliği, Osmanlılar Sünniliği, Suudi Arapları Vahabiliği ve Selefiliği, Türkiye Cumhuriyeti Sünni Hanefiliği,....kullanmak üzere çıkarlarına göre dizayn ettiler. görmezden geldiğini ifade etti. Ayrıca Rojava’da ve özellikle Kobane’de verilen mücadeleden söz eden Tabak, yakın dönemde Rojava’da şehit düşen İngiliz YPG savaşçısı Konstandinos Scurfield da andı. Bunun dışında, Tabak konuşmasında Newroz’un ortaya çıkış hikayesinden ve Kürtler için taşıdığı anlamlardan bahsetti. Resepsiyon konuğu Brighton & Hove Belediye Başkanı Brian Fitch de kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasına Newroz’u kutlayarak başlayan Fitch, faklı toplumların ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir yer olan Brighton&Hove şehrine Kürt toplumunun birçok açıdan; kültürel olarak, yapılan etkinlik ve çalışmalarla kentlerine değerli bir katkıda bulunduklarını ve bunun çok önemli olduğunu söyledi. Belediye Başkanı’nın ardından söz alan eşi Norah Fitch, Kürt toplumunda kadının konumundaki değişimlerin çok etkileyici olduğunu ve kadının verdiği eşitlik mücadelesinin kendisini çok etkilediğini ifade etti. Newroz resepsıyonunda sahne alan Grup Raye Kürtçe’nin üç lehçesinde şarkılar söyledi. Resepsiyonda ayrıca misafirlere Kürdistan mutfağından yemekler de takdim edildi. Mustafa Kemal Batı’dan esinlenerek ve onların yardımıyla ( Alman, Rus, İtalyan, İngiliz, Fransız) bir ulus devlet kurdu. Kısa bir dönem bir kısmıyla işbirliği bir kısmıyla savaşması yardım kaidesini bozmuyor. Bu konularda M. Kemal çok pragmatiktir; hepsine yakınlık göstermiş ve kullanmıştır. Misal Sovyetlerden trenler dolusu silah almış veya önemli oranda sanayiyi onlara yaptırmış ama Sovyetlerden taraf olmamıştır. M. Kemal tek millet (Türk) yaratmak için İslam’ı bir değirmen olarak görmüş ve kullanmıştır. Bu temelde kurulan Türkiye cumhuriyeti kimliği farklı olan (Laz, Kürt, Çerkez, Boşnak,...) halkları İslam ortaklığıyla Türklüğe devşirmiştir. Kimlikleri, dilleri, kültürleri yasaklandı hatta konuşulan kelime başına para cezası uygulandı. Öte yandan merkezi Türkçe eğitim , Türk dil kurumu, Türk Tarih kurumu, Türk silahlı kuvvetleri, Türk radyo kurumu,... Vb gibi oluşumlarla havuç ve sopa politikalarıyla ağır bir Türkleştirme sistemi uygulandı. Öyle ki farklı Kimlikler için yaşamanın tek yolu Türk olmak veya Türkçülük dairesinde fikir ve inançlara sahip olmaktan geçiyordu. Kürt halkının çoklu dinsel (Hanefi, Şafi , Alevi, Ezidi, Hristiyan,...) yapıları da bu dayatılan ağır Türkçülükten nasibini aldı ve hızla kendi Kimliğini inkar temelinde sistemle uzlaşma arayışına girdi. Bu temelde inançlar farklı meyillen- Bazı kişi ve kesimlerin kurumları Irkçılığın, kimliksizliğin, ahlaksızlığın, asimilasyonun rantçısı ve işbirlikçisi durumuna düştüler. Toplum adına kurdukları inanç kurumları ile halkımızın sorunlarına sessiz kaldılar. Kurumlar aracılığı ile inanç sahiplerini kutuplaştırdılar. Halkın meselesini dil, kültür ve emek boyutundan koparıp sadece inanç meselesine dönüştürdüler. Etlisine sütlüsüne karışmayan her toplumsal sorundan kaçan birer kaçkınlık merkezi oldular. Böyle bir örgütlenme ve duruş ile inançların özünü zedelediler. Binyılların iyilik direnişi İnançlar, bu özü olmayan kurumlar aracılığıyla içi boşaltıldı. Halkının yanında ve mücadelesinde yer almayan hangi İnanç varlığını, özünü, anlamını koruyabilir? Bu sözde inanç kurumları Devletin toplu kontrol aracına dönüştüler bunun karşılığında önleri açıldı. 1993 yılında Devletçe yapılan Sivas katliamından sonra; Kürt Aleviler mücadaleye dahil olmasınlar diye çuvallarla para verilen İzzettin Doğan ve ona benzeyen kurumlar Aleviliğe ne katabilir. Yine aynı şekilde piyasaya sürülen devşirme Kürt Fethullah Gülen, Mehmet Metiner, Hizbullah,... Kürtleri özünden kimliğinden alıkoyma misyon ve ihalesi ile Islâma ne verebilirler. Adama sormazlar mı senin kimliğin, kültürün, dilin yok mu? Senin soyun sopun haysiyetin yok mu? Senin bu sözde güttüğün İnancın halkın için değilse kim içindir? Senin bu inancının adalet, eşitlik, emek, özgürlük amacı yok mu? Senin bu inancın sana Kimliğini kültürünü dilini kazandırmıyorsa ne kazandırıyor? Utanmıyor musun halk için olan inancı halktan izole etmeye? Utanmıyor musun rantın ve rahatın için bu inancı pazarlamaya? Kimliği, kültürü, halkı kan revan içinde ölümüne mücadele verirken onlar seyirci kalıyorlar. Yada en iyi ihtimalde dayanışmacı kalıyorlar, sembolik olarak sahipleniyorlar. Yukarda saydığımız Kürtlerin kişi ve kurumları; Sünnisi, Alevisi, Ezidisi, ... toplumumuzda çoğunluk değil, azınlıktırlar. Umarız en kısa zamanda bu kişiler ve kesimler hatalarını anlar bu yanlıştan, bu işbirlikçi ve asimilasyoncu hizmetten, bu günahtan dönerler. Hak’ın yolu; dili, kültürü, adaleti, ekmeği, özgürlüğü ile Halktan geçer ... Sevgi ile.... ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 16 Mahkeme Şilan Özçelik’in Tutukluluğunun Devamına Karar Verdi SUNA ALAN Şilan Özcelik’in terör suçlamasıyla 1 Nisan’da çıkartıldığı mahkemede, savunma avukatının tutuksuz yargılanma talebi ret edildi. Kürt gencin avukatı, davayı PKK’yi ‘terör örgütleri listesi’nden ısrarla çıkarmayan İngiltere’nin Kürtlere yönelik kriminalizasyon politikalarının bir parçası olarak niteledi. Hukuksuzluğa tepki gösteren Kürtler ve uzmanlar da Özçelik’in bırakılmasını talep etti. Tutuklama gerekçeleri soyut Şilan Özçelik, 16 Ocak’ta Almanya’dan İngiltere’ye dönerken Londra Stansted Havaalanı’nda ‘terör’ suçlarıyla bağlantılı olarak gözaltına alınmıştı. Özçelik 11 Mart’ta çıkarıldığı mahkemede ise ‘YPJ’ye katılma teşebbüsünde bulunma’ ve İngiltere’nin 2006 tarihli ‘Terörizm Yasası’nın 5’inci maddesinde geçen ‘Terörizm suçlarını işlemeye niyet etme hazırlığında’ olduğu iddiasıyla tamamen soyut verilere dayalı bir şekilde tutuklanmıştı. Bırakılma talebi reddedildi Westminster Magistrates Mahkemesi’nde tutuklandığında kimlik beyanı dışında tek kelime savunma yapmayan Şilan Özçelik›nin yargılanmasına 1 Nisan’da devam edildi. Merkezi Kriminal Mahkemesi, Old Bailey’de, gerçekleşen ikinci duruşmada hakim Justice Sweeney, savcılığın talebi üzerine Özçelik’in tutuklu yargılanmasının devamına karar verdi. Dışarda gösteri yapıldı Duruşmaya katılan Özçelik’in ailesi, hakimin kızlarını tutuklu yargılama kararını şaşkınlık ve üzüntüyle karşıladı. Mahkemenin önünde eylem yapanlar da karara tepki gösterek Kürt gencinin bırakılmasını istedi. Şilan Özçelik, 11 Mart’tan bu yana HM Prison Holloway hapishanesinde tutuluyor. Özçelik Çarşamba günkü duruşmaya da video linki ile katıldı; ilk mahkemede olduğu gibi sadece kimlik beyanında bulundu ve savunma yapmadı. Esas duruşma 7 Eylül’de Bu duruşma hazırlık duruşmasıydı. Asıl duruşma 7 Eylül’de başlayacak ve 10 gün boyunca devam edecek. Mahkeme sonunda kararı halktan seçilen jüri üyeleri verecek. Dava kriminalizasyon politikalarının sonucu Özçelik›in avukatı Ali Has gazetemize yaptığı açıklamada, davanın İngiltere›nin tepki çeken Kürt politikasının sonucu olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: «Müvekkilime dava açılmasının tek sebebi PKK›nin halen ‹terör örgütleri listesi’nden çıkarılmamasıdır. Bu durum Kürtler açısından bir trajedi çünkü; İngiltere bir yandan PKK›ye sempati duyduğu ya da yardım yataklık ettiği gerekçesiyle ülkesinde zulme maruz kalmış Kürtlerin ilticalarını kabul ediyor, öte yandan ise genç bir Kürt kadınını PKK’ye katılmaya teşebbüs ettiği gerekçesiyle yargılıyor. Özçelik’in yargılanması, Kürtlerin kriminalize edilmesinin bir parçasıdır. Kürtler yıllardır bu tür muamelelere maruz kalıyor. Bu dava ise son 14 yıldan beridir İngiltere’de Kürtlere karşı açılmış ilk ciddi dava olma niteliğini taşıyor. Bu yönüyle çok önemli bir dava. Sebep tamamen siyasidir. İngiltere’de Kürtlere yönelik davaların ve soruşturmaların altında yatan asıl neden uluslararası konjoktürel ilişkiler, yine Türkiye’yle İngiltere arasındaki çıkar ilişkileri, diplomasi ve müzakerelerdir. Dolayısıyla bu tür davaları bu yönüyle de ele almak gerekir.” Uzmanlar ne diyor? Konuya ilişkin gazetemize konuşan Londra’daki Toplumların Kriminalize Edilmesine Karşı Kampanya -CAMPACC Direktörü Les Levidow da Ali Has ile benzer açıklamalarda bulundu. Levidow, “Şilan Özçelik, ABD ve AB tarafından ‘terörist’ örgüt olarak yasaklanan PKK’ye katıldığı iddia edilerek haksız yere yargılanmaktadır. İngiltere, Türkiye terör devleti ile danışıklı bir şekilde Kürt topluluklarının siyasal özerkliğine karşı ‘anti terör’ yasalarını kullanmaya devam etmektedir. İtaatkar bir ABD müttefiki ve daha fazlası olarak İngiltere hükümeti İslami terörist grupları, Ortadoğu’daki emperyalist hakimiyetine engel olan demokratik seküler hareketlere karşı uzun zaman destekledi. Tüm bu nedenlerden dolayı, İngiliz devletinden Şilan›ın yargılanmasının düşürülmesini, serbest bırakılmasını ve PKK yasağını ortadan kaldırmasını talep etmeliyiz.” Uygulama rezalet! Avustralya’daki Yeni Güney Galler Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Vicki Sentas de karara tepki göstererek, “Şilan›ı ‘terör eylemi için hazırlık’ yapmaktan yargılamak ile İngiliz adalet sistemi, tüm Kürtlere DAİŞ’e karşı verdikleri öz savunma mücadelesinin terörist olduğu gibi ürpertici bir mesaj gönderiyor. Şilan ister Kürtlere insani yardım sağlamak, isterse de DAİŞ’e karşı savaşmaya niyetlensin, neticede bu genç kadın çelişkili dış politikalar nedeniyle cezalandırılıyor. Bu kovuşturmaya izin verilmesi ve Şilan›ın Kürtleri destekleme teşebbüsü nedeniyle potansiyel olarak maksimum ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya olması bir rezalet» dedi. ‘Terör listesi’ne karşı durulmalı Şilan›ın tutuklu olarak yargılanmasına tepki gösterenlerden CAMPACC ve Kürdistan’da Barış Kampanyası üyesi Desmond Fernandes de İngiliz adalet sistemi ve polisinin, DAİŞ’e ve Kürtlere yaklaşımdaki farklılıklarını ortaya koydu. Fernandes şunları söyledi: “Geçtiğimiz sonbaharda İngiltere Parlamentosu önünde DAİŞ’in Kürtlere ve diğer halklara karşı adaletsizliklerini barışçıl bir şekilde protesto eden bir Kürt kadın göstericiye polisin saldırısı, Özçelik›in bu yıl Mart ayında tutuklanması, aynı ay içinde İngiltere›de Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin dönüşünü geciktiren ‘hedefleme operasyonu’ ve dahası ‘kara listeye alma’ ve kontrolsüzce kamuya yönelme hesabı verilmeyen ‘anti terör’ rejimlerinin bir sonucu olarak gelişti. BM, ABD, İngiltere, AB’nin PKK’yi kriminalize eden ‘terörizm listeleri’ne karşı etkin bir şekilde mücadele edilmediği ve yürürlükten kaldırılmadığı müddetçe, Kürt diaspora toplulukları ve yanı sıra bu tür topluluklara uzanan destek ve onların kendi kaderini tayin hakkı ve anti soykırım mücadeleleri -hatta bir gösteride PKK bayrağını havaya kaldırdığı için dokunulmazlığı kaldırılan Alman milletvekilleri gibi ve benzeri dahil - hedef haline gelecek ya da kriminalize edilmeye devam edecektir.” ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 17 Kürt Toplum Merkezinde 4 Nisan Kutlaması Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 66’ıncı doğum günü kitlesel bir şekilde kutlandı. Cumartesi günü yapılan kutlamaya çok sayıda kişi katıldı. Kutlamada yapılan konuşmalarda “4 Nisan Önder Apo’nun ve Kürtlerin doğum günü kutlu olsun. Artık sabrımız kalmadı. 2015 yılı Önder Apo’nun, Kürt halkının ve Ortadoğu’nun özgür olacağı yıl olmasını istiyoruz” denildi. Kutlamada Öcalan’ın yaşamını anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldıktan sonra üzerinde ‘Rojbuna te piroz be ey Serok’ yazılı ve PKK bayrağı nakşedilmiş büyük pasta kesilerek katılımcılara dağıtıldı. Kutlamada KCK’nin 4 Nisan ile ilgili gönderdiği mesaj okunduktan sonra Koma Zelal sahneye çıktı. Kutlama çekilen halaylar ile sona erdi. 18 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 19 Rojava Alternatif Bir Model Sunmuştur Hamburg’ta 3-5 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansta Öcalan’ın düşünceleri ışığında kapitalizmin yaşadığı kriz masaya yatırıldı. Alternatif sistem olarak Rojava modeli örnek gösterilirken, Kobanê’nin tüm dünyaya umut ve ilham kaynağı olduğu kaydedildi. İnsanlar ‘çağdaş köle’ Konferansın “Ekolojik Sanayi ve Komünal Ekonomi“ oturumunda ise Prof. David Graeber konuştu. Sanayi, komünal ekonomi gibi konulara değinen Graeber, günümüz dünyasında insanların birer ‘çağdaş köle’ gibi yaşadığına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Tarihte kölelik kılıç ile dayatılıyordu. Ama bugün farklı bir şekilde yapılıyor. Günümüzdeki yaşam çağdaş köleliktir. Eskide köleler köle olduklarının farkındaydılar, sosyal bir ilişkileri vardı. Bugün ise insanlar özgür olduklarını sanıyorlar ama köleler. Aslında köle olduklarının farkında değiller.” Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarının bir devrim olarak görülmesi gerektiğini belirten Graeber, Rojava’yı da buna örnek gösterdi. Anti-kapitalist ve özgürlükçü Konferansın son günü ise Rojava’da uygulanan kantonlara ilişin tartışmalar yoğunlaştı. “Alternatif Pratiklerden Çıkarılacak Dersler” başlıklı oturumda Kobanê Belediye Eşbaşkanı Mustefa Abdî de bir sunum yaptı. Kobanê’nin tarihi ve sosyo-ekonomi yapısına değinen Abdî, “Saldırı öncesine kadar kurduğumuz komünlerle bir sistem kurmaya çalıştık. Köy komünlerini kurduk, gençlik ve kadınları federal bir sisteme hazırlamak için eğitimler başlattık. Bunu yaparken etrafımız Araplarla çevriliydi. Biz adeta böyle bir ortamda yeni bir yaşam kurmaya çalıştık. Ancak bu sistemimizi gören gerek rejim ve gerek ise bölgedeki sömürgeci güçler, saldırılarda bulundular. Kobanê, DAİŞ denen çetelerin hedefi oldu. 6 ay boyunca Kobanê, bu çetelere karşı destansı bir mücadele vererek, tüm dünyanın sembolü oldu” dedi. Almanya’nın Hamburg kentinde, kapitalizmin yaşadığı kriz ve alternatif sistem olarak demokratik modernite masaya yatırıldı. “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış İnisiyatifi»nin de aralarında bulunduğu Alternatif Arayış Ağı (Network for an Alternative Quest), Hamburg Üniversitesi’nde “Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak 2” sloganıyla bir konferans organize etti. 3-5 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansa, 20 ülkeden bilim insanı, akademisyen, düşünür ve siyasetçi katıldı. Kapitalist moderniteye karşı alternatif yaşam nasıl inşa edilir odaklı konferansta; ekonomi, ekoloji, kadın özgürlüğü gibi birçok konu masaya yatırıldı. Rojava Devrimi deneyimleri ve kazanımları da ayrı başlıkta ele alındı. Konferans “Kapitalist Moderniteyi Teşhir Etmek“, “Kapitalist Modernite karşısında Demokratik Modernite”, “Endüstriyalizm karşısında Ekolojik Endüstri ve Komünal Ekonomi”, “Devrimci Teorinin Engellerini Aşmak”, “Alternatif Pratiklerden Çıkarılacak Dersler” gibi çok sayıda başlıkta gerçekleşti. Rojava Devrimi umut veriyor Açılış konuşmasını Prof. Dr. Norman Peach’ın gerçekleştirdiği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan›ın da mesaj gönderdiği konferansta, kapitalist moderniteyi teşhir eden sunumlar yapıldı. “Kapitalist Moderniteyi Teşhir Etmek“ başlıklı oturumda Hindistan’dan gelen Dr. Radha D’Souza “Sanayicilik-Hukuk, Bilim ve Emperyalizm“ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Rojava Devrimi’nin Hindistan’daki gençler ve öğrenciler için büyük bir ilham kaynağı ve umut olduğunu söyledi. Kapitalizme karşı alternatif bir yaşam için direniş ve yeniden üretimin önemine vurgu yapan Dr. D’Souza, “Yeni bir bilim geliştirilmesi gerekiyor. Bunun emperyalist ve sanayiciliğe karşı olması gerekiyor” diye konuştu. Kadınlar tarih sahnesinde Dr. Muriel Gonzáles Athenas ise “Bilimcilik-Zihnin Yeniden Sömürgeleştirilmesi” konulu bir sunum yaptı. Atheanes, konuşmasında, tarihte kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımına değinerek, “Kadın tarih yazımında hiçbir zaman yer almadı. Erkek egemen zihniyet, tarihi hep kendine göre düzenledi. Kendilerine göre bir tarih yazdılar. Kadınlara karşı bir cinsiyet ayrımı söz konusu. Fakat feministlerin bugün daha alternatif bir mücadele yürüterek, buna ‘dur’ demeleri lazım. Kadınların bu gücü var. Bunu doğru bir şekilde yürütmek gerek” dedi. Atheanes, konuşmasını gösterdiği bir sinevizyonla da destekledi. Rojava’da birçok halk ve farklı kesimlerin yaşadığını belirten Mustafa Abdî, “Biz de bu halkların birlikte özgür ve hoşgörü içerisinde yaşamaları için kanton sistemini oturtmaya çalıştık. Bizce bu sistem anti-kapitalist ve özgürlükçü bir sistemdir. Ortadoğu gibi karışık ve feodal bir bölgede ancak bu sistem çözüm olabilir. Bu sistemi oturtmak için Rojava’nın genelinde çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu. YPJ Komutanı ile canlı bağlantı Konferansa Kobanê YPJ komutanı da canlı bağlantı ile katıldı. Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği YPJ’liler, “Kapitalist Moderniteye meydan okuyan herkesi selamlıyoruz. Bizler, Rojava’da ona meydan okumakla yetinmeyip ona karşı alternatif bir yaşam kuruyoruz” dedi. YPJ’lilerin konuşmaları uzun süre ayakta alkışlandı. Yalnız değiliz Kanada’dan konferansa katılan Dimitrios Roussopoulos “Birçok ahlaksız insan bir araya gelerek dünya ekonomisine yön vermeye çalışıyor” diyerek Davos’u eleştirirken, alternatif olarak Dünya Sosyal Forumu’nu örnek gösterdi. “Ben, oradan geldim. 45 bin aktivist, binlerce tartışma platformuyla krizlere çözüm bulmaya çalıştı. İnan ki biz yalnız değiliz, binlerce insan dünyada buna karşı mücadele ediyor” diyen Roussopolus, “Kürt Özgürlük Hareketi de bu direnişin merkezinde yer almaktadır. Çünkü teori ile pratiği birleştiriyor. Gerçek iktidar sokaktadır bizim bunu bilmemiz gerekiyor” vurgusunda bulundu. Kapitalist sistemin mücadele ile yıkılacağını vurgulayan Roussopoulos, Latin Amerika’da yaşanan sosyal adaletsizliğe karşı gençlerin mücadelesinin anlatıldığı bir sinevizyon da göstererek, bu anlayışın bütün dünyada yayılması gerektiğini söyledi. Roussopoulos, öğrenci ve gençlerin Montreal’de 2012’den itibaren devam eden mücadelesi ve bunun yarattığı sonuçlara da değindi. Gençlerin iki hükümeti devirerek, halen siyasi gücün sokaklarda olduğunu gösterdiğinin altını çizen Roussopoulos, mahallelerde ve halk meclisleri biçiminde örgütlenerek öz yönetimin sağlanabileceğini ortaya koyduklarını kaydetti. 20 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 21 GİK-DER Kültür ve Sanat Festivali bu yıl 7 yaşında Aveg-Kon’a bağlı olarak Londra’da çalışmalarını sürdüren Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİKDER), gelenekselleştirerek sürdürdüğü Kültür ve Sanat Festivallerinin yedincisine hazırlanıyor. Yaklaşık iki aydır hazırlıkları sürdürülen Festival, son aşamasına geldi. 15 Nisan’da başlayacak olan Festival, beş gün boyunca çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetlerle gerçekleştirilecek. Festival kapsamında iki ayrı panel, belgesel film gösterimi ve konser bulunuyor. GİK-DER, Kültür ve Sanat Festivalini neden düzenlediklerini şöyle açıklıyor; “bizler Türkiyeli ve Kürdistanlı toplumumuzun göçmen olarak yaşadığı bu ülkedeki sorunlarının, uyum problemlerinin, kültürel dejenerasyonların farkındayız. Bu yüzden 20 yılı bulan mücadele tarihimizin son 7 yılında yeni bir adım atarak Kültür ve Sanat Festivali düzenlemeye karar verdik. Bizi biz yapan özelliklerimiz var. Paylaşmak, dayanışmak, yardımlaşmak, zalime karşı dik durmak. Özümüzü, mayamızı gelecek kuşaklara taşımak en büyük görevimiz. Bundandır ki; halklarımızın demokrasi mücadelesinde onurlu yerini alan sanatçılarımıza ve aydınlarımıza adayarak gerçekleştirdiğimiz festivallerimizin bu yıl teması, Ortadoğu’nun kadim halklarından; onlarca soykırıma, katliama uğrayan, yurtlarından sürgün edilen Ezidi’ler. Neden Ezidiler? Ezidiler çoğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde olmak üzere 77 defa büyük katliamlara maruz kaldılar. Bunların içinde en yakını olan ise Saddam Hüseyin döneminde yüzlerce Ezidi’nin öldürülmesi, ardından 2011 yılında yapılan bombalı saldırılarla 500’den fazla Ezidinin katledilmesidir. Bu gün ise Ezidi’ler tarihteki en büyük soykırım ve sürgün tehdidiyle karşı karşıyalar. Bölge devletleri, özelliklede faşist Türk devleti ve emperyalistlerin ortaya çıkardığı ve dizginlerinden boşalırcasına bölgedeki tüm halklara azgınca saldıran katiller sürüsü İŞİD’in hedeflerinden birisinin de Ezidiler olmaması olanaksızdı. Özellikle Şengal ve çevresinde Ezidi halkına yapılanlar insanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden birisidir. Sadece katledilmek ve sürgün tehlikesiyle karşı karşıya kalmadı Ezidiler. Aynı zamanda kadınları ve çocukları pazarlarda köle ve cariye olarak satıldı, sayısını bilemediğimiz genç kadınlar bu vahşete maruz kalmamak için kendi hayatlarına son verdi. Büyük bir kısmı zorla göç ettirilse de bölgede Şengal Direniş birlikleri adı altında örgütlenen bu halkın onurlu evlatları Kobane direnişi ve zaferinin açtığı yoldan örgütlenerek büyüyor, özgürlükleri için savaşıyorlar. Yerinden yurdundan edilen Ezidiler ise çadır kentlerde ve dağlarda yaşam savaşı veriyorlar. Yüzünü güneşe dönerek ibadet eden bu insanlar hakkında çok az şey biliyoruz ve belki de pek çoğu yanlış olan bu bilgilerimizle onlar hakkında bazen hüküm verip, bazen de anlamaya çalışıyoruz. Bu nok- tada bizler; Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİK-DER) olarak, bu yıl 7.sini düzenleyeceğimiz Kültür ve Sanat Festivalimizi “EZİDİ”lere adamaya karar verdik. Bir haftaya yayılan Festivalimizde; Ezidileri anlamak, öğrenmek ve tanımak istiyor, acılarına ortak, direnişlerine ses olmak istiyoruz. Festival programı Festival 15 Nisan günü yapılacak Resepsiyonla start verecek. Resepsiyonda Ezidileri tanıtan bir belgesel gösterimi yapılacak. Ayrıca Gik-Der Lokalinde resim sergisi açılacak ve sergi festival boyunca izlenebilecek. Festival kapsamında iki ayrı panel bulunuyor. İlk panel 17 Nisan Cuma günü gerçekleştrilecek olan “Soykırımlarda Ezidi Kadın Gerçeği” bağlığını taşıyor ve Londra SKB ve Roj Women tarafından örgütleniyor. Panelin konuşmacıları ise Hatice Güden ve Hane Agar. İkinci panel, aynı zamanda festivalin kapanış etkinliği olacak ve 19 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek. Panelin konusu “Ezidilerin Dünü Bugünü ve Yarını”. Konuklar ise Ezidi halkının içerisinden geliyor. Avrupa Parlementosu eski milletvekili Feleknas Uca ve Ezidi Konfederasyonu Eş Başkanı Ali Atalay. 16 Nisan Perşembe günü ise Belgesel Film gösterimi gerçekleştirilecek. Yönetmenliğini Aso Haji’nin yaptığı Lalish Mihrani (Işığın Toprakları Laleş) isimli belgesel film gösterimi olacak. Festivalde 18 Nisan günü ise kon- ser etkinliği olacak. Konserin bu yılki konukları ise Suavi, Tara Jaff, ZeleMele ve Ali Sizer. Önceki Festivaller Gik-Der Kültür ve Sanat Festival- lerinin ilkini Nazım Hikmet’e adadı. Sonraki yıllarda ise sırasıyla Kutsiye Bozoklar, Kazım Koyuncu, Hrant Dink, Musa Anter ve Cigerxwin’e adanan festivaller Londra’da ilgiyle takip edilen kültürel etkinlikler arasında yerini aldı. 22 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 23 Gençler, Gençlerin Geleceği İçin Çalışıyor Britanya Alevi Gençlik Federasyonu tarafından 19 Nisan’da organize edilecek ‘Kariyer Gününde’ gençlerin gelecekteki kariyerlerini belirlemelerinde yardımcı olunacak. Konuyla ilgili gazetemizi ziyaret eden Alevi Gençlik Federasyonu üyeleri etkinliğin amacını bizlerle paylaştılar. 19 Nisan’da Cemevi’nde gerçekleştirilecek Kariyer Gününde tüm gün boyunca gençlere motivasyon sunumları, çalışma atölyeleri ve tartışmalarla gelecekteki kariyerlerini nasıl seçecekleri konularında yardımcı olunacak. Daha çok Kolej ve Üniversite öğrencilerini hedefleyen çalışma kapsamında birçok farklı alandan profesyonel kişiler etkinlikte motivasyon konuşmaları yapıp gençlerin sorularını yanıtlayacak. Konuşmacıların arasında siyasetçiler, akademisyenler ve başarılı işadamları bulunuyor. Gençlik Federasyonu üyelerinden Esin Güneş ve Erbil Erbil bu çalışmalarının amacına ulaşması halinde bu çalışmayı daha da genişleterek devam ettireceklerini ifade ettiler. ‘Birçok aile dil bariyerinden kaynaklı çocuklarına eğitim ve meslek seçme konusunda çok rehberlik yapamıyor, bu çok ciddi bir boşluk yaratıyor bu anlamda. Yaptığımız bu çalışma ile biraz da bu boşluğu doldurma hedefimiz var.’’ Programın tamamen İngilizce olacağı etkinlik sadece Alevi toplumuna mensup gençlere değil tüm gençlere açık. Etkinlikte yapılacak çalışma atölyelerinde CV hazırlama ve iş görüşmeleri tartışılacak. Ayrıca gençlere özgüven kazandırma konusunda çeşitli tartışmalar yürütülecek. Kariyer gününe, aralarında Ersan & Co Avukatlık Bürosu, Matbaa, Tad Restaurant, National Careers Servise ve Citizens UK gibi resmi kurumlar da destek veriyor. Enerji İçecekleri Çocukların Sağlığını Olumsuz Etkiliyor Britanya’nın en büyük Öğretmen Sendikalarından birisi olan NASUWT, enerji içeceklerinin çocukların sınıfta davranışlarını bozduğunu ve kafein yüklü bu içeceklerin, uyuşturucu kullanımını özendirebileceği uyarısında bulundu. Sendikanın Genel Sekreteri Chris Keates, öğrencilerin sabahın ilk saatlerine kadar uyanık kalabilmek için enerji içeceği kullandığını, sonra uykusuzlukla baş edebilmek için yeniden bu içeceklere başvurduğunu belirterek çok sayıda öğretmenin bu konuda kaygılı olduğunu belirtti. NASUWT, okullarda enerji içeceği konusunda başlattığı kampanya kapsamında, aşırı derecede enerji içeceği tüketimiyle alkol, esrar ve mephedrone adlı keyif verici madde kullanımı arasında bağlantı olduğunu söyleyen Swanswell adlı yardım örgütüyle işbirliği yaptı. Swanswell, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı konusunda çalışmalar yürütüyor. Bu dernek, çok sayıda genç bağımlının uzmanlara, uykusuzluk ve anksiyeteyle başa çıkmak için alkol ve uyuşturucuya başladığını söylemesi üzere alarma geçtiğini belirtiyor. Bu belirtilerin aşırı miktarda, yüksek oranda şeker içeren yiyecek ve içecek tüketilmesine bağlı olduğu belirtiliyor. Hannah Broughton adlı dernek görevlisi “Uyuşturucunun enerji seviyesini düşürmesine karşı uyarıcı olarak kafein kullanan birçok çocuk kısır döngüyle karşı karşıya. Birçok kişi kafeinin ne kadar zararlı olabileceğini bilmiyor” dedi. Ne kadar tüketilmeli? Swanswell’e göre ergenlik çağındaki bir kişinin 200 mg›dan daha fazla kafein tüketmemesi gerekiyor. Bu, aynı zamanda İngiltere Gıda Standartları Kurumu›nun hamile kadınlar için önerdiği miktar. 500 ml enerji içeceğinde 144-160mg kafein bulunuyor. 500 gram kolada ise 39.6mg. Bir enerji içeceğindeki kafein miktarının üç espresodaki kadar olduğu belirtiliyor. İngiltere Meşrubatçılar Derneği Başkanı Gavin Partington, “Büyük kahve zincirlerindeki kahveler, birçok enerji içeceğininkinden daha fazla kafein içeriyor. Ancak her yiyecek ve içecekte olduğu gibi enerji içeceklerinin de ölçülü tüketilmesi gerekiyor” dedi. 24 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 25 HDP’den halklar ve inançlar listesi HDP’nin 7 Haziran listesi, Alevilerden İslamcılara, Türklerden Ermenilere, işçilerden akademisyenlere, kadınlardan ekolojistlere, LGBTİ’lerden Kürtlere, halklar, inançlar ve tüm ezilenlerin listesi oldu. Erdoğan’ın damadı ve şoförü AKP listesinden aday. Adı yolsuzlukla anılan Buca Belediye Başkanı Şeboy da adaylar arasında. HDP’nin 7 Haziran listesi, Alevilerden İslamcılara, Türklerden Ermenilere, işçilerden akademisyenlere, kadınlardan ekolojistlere, LGBTİ’lerden Kürtlere, halklar, inançlar ve tüm ezilenlerin listesi oldu. HDP eş genel başkanlarından Figen Yüksekdağ Van, Selahattin Demirtaş İstanbul 1. bölge 1. sıra adayları. İmralı heyeti üyelerinden Sırrı Süreyya Önder Ankara 1. bölge 1. sıra, Pervin Buldan İstanbul 3. bölge 1. sıra, İdris Baluken Diyarbakır 1. sırada aday gösterildi. DTK Eş Genel Başkanı Selma Irmak Hakkari 1. sıra, HDK Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü İzmir 1. bölge 1. sıra adayı. Milletvekili Leyla Zana Ağrı 1. sıra, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan Adana 1. sıradan aday oldu. ALEVİ VE ERMENİ TEMSİLCİLER HDP LİSTESİNDE İslami yazar Hüda Kaya İstanbul 1. bölge 2. sıranın adayı oldu. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı olan Turgut Öker, İstanbul 2. bölge 1. sırada aday. Kadın davalarının önemli avukatlarından Filiz Kerestecioğlu 2. sıra, akademisyen Sezai Temelli 3. sırada yer aldı. HDP Gençlik Koordinasyonu’nun adayı Şerife Erbay da 4. sırada aday gösterildi. 2. bölge listesinde Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’nin Başkanı Tahsin Yeşildere de yer aldı. Ermeni Karabet Paylan İstanbul 3. bölge 2. sıranın adayı. Milletvekili Levent Tüzel 3., Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği’nin başkanı 4. sıradan aday oldu. Ekoloji hareketinin aktivistlerinden akademisyen Beyza Üstün de 3. bölgeden aday. GEZİ DİRENİŞÇİSİ 2. BÖLGEDEN ADAY İstanbul 1. bölge listesinde Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm, kadın ve işçi davalarının avukatı Sezin Uçar, Ermeni Murat Mıhçı, Gezi direnişinde polisin attığı gaz bombasıyla bir gözünü kaybeden Çağdaş Küçükbattal, uzun yıllar kadın özgürlük mücadelesinde yer alan işçi Fatma Saygılı dikkat çeken isimler. Ermeni Flor Uluk Benli, kadın özgürlük mücadelesinde yer alan Emine Güngör Öztürk İstanbul 2., kadın özgürlük mücadelesinde yer alan Hülya İmak, vicdani retçi Halil Savda da 3. bölge listelerinde yer aldı. İZMİR›E ALEVİ ADAY İzmir›in 2. bölge adayı olarak Müslüm Doğan dikkat çekiyor. Doğan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği genel başkanlığı yapıyordu. 29 Mart yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı olan sanatçı Pınar Aydınlar, İzmir 1. bölge 2. sıra adayı. İslamcı kimliğiyle bilinen gazeteci yazar Ayhan Bilgen, Kars 1. sıradan Meclis›e girecek. Akrabalar, yandaşlar, rüşvetçiler AKP listesinde HDP’nin barajı geçmesi durumunda milletvekili çıkaracağı illerden biri olan Kocaeli’nde ilk sırada Ali Haydar Konca aday oldu. Bursa’dan da uzun süre Kürt siyasi partilerinde çalışan Asiye Kolçak aday oldu. ESKİ AP MİLLETVEKİLİ UCA AMED’DEN ADAY Eski AP Milletvekili Feleknas Uca, Amed 4. sıra adayı. Adaylığı ana medyada tartışılan Altan Tan 5. sıradan aday oldu. CHP Antep Büyükşehir Eski Belediye Başkanı Celal Doğan, Antep 1. sıra, Eski AKP kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat, Mersin 1. sıra, Maraş katliamı üzerine araştırmaları ile tanınan yazar Aziz Tunç Maraş 1. sıradan aday oldu. Akademisyen Mithat Sancar Mardin 1. sıra adayı, Süryani milletvekili Erol Dora, 3. sıradan aday oldu. Artuklu Üniversitesi’nde Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Kadri Yıldırım Siirt’ten Meclis’e girecek. Amed Belediye Eski Başkanı Osman Baydemir ile Abdullah Öcalan›ın yeğeni Dilek Öcalan Urfa, Roboskîli ailelerden Ferhat Encü Şırnak›tan aday oldu. ÇEVRECİ AVUKAT BARTIN ADAYI Loç Vadisi avukatlarından Ermeni Diren Cevahir Şen, Bartın’dan aday. LGBTİ Barış Sulu, Eskişehir’den aday oldu. Gezi direnişi sırasında “Kırmızı Fularlı Kız” olarak tanınan ve cezaevinden sonra HPG’ye katılan Ayşe Deniz Karacagil’in annesi Nuray Erçağan Antalya’dan aday oldu. KADIN ADAY ORANI YÜZDE 48 HDP kadınların partisi olduğunu gösterdi. Adaylarının yüzde 48’i kadın olurken, bu oran CHP ve AKP’de yüzde 18’de kaldı. “Kadın parti” sloganıyla siyasi çalışmalarını sürdüren ve tüm örgütlerinde eşbaşkanlık sistemini uygulayan HDP, milletvekili aday listelerinden sözünü gerçeğe dönüştürürken, AKP ve CHP’de kadınların temsiliyeti yüzde 25›i bile bulamadı. Ağırlıklı olarak bir kadın, bir erkek şeklinde fermuar sistemin uygulayan HDP’nin adaylarından 268’i kadın oldu. HDP, “7 eksik”le eşit temsiliyeti yakaladı. CHP’den 550 milletvekili adaylarından sadece 103 kadın. CHP, yüzde 18 oranı ile kadın örgütlerinin talep ettiği eşit temsiliyetin çok altında kaldı. AKP’de de 99 kadın aday olarak gösterildi. AKP de CHP ile aynı yüzde de kaldı. AKP, 7 Haziran genel seçimleri için milletvekili aday listesini Yüksek Seçim Kurulu’na sundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve şoförü listede. Adı yolsuzlukla anılan Buca Belediye Başkanı Şeboy da, AKP listesinden Meclis’e girecek. ERDOĞAN’IN DAMADI LİSTEDE Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, İstanbul 1. bölge 6. sıradan Meclis’e girecek. Albayrak’ın 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun delili olarak gösterilen ve Erdoğan’ın “Paraları sıfırlayın” talimatını verdiği konuşmada geçen Şehrizar Konakları’nın bulunduğu bölgeden aday gösterilmesi dikkat çekti. AKP listesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın isimler arasında yer alan danışmanı Mustafa Varank’ın kuzeni de dikkat çekti. Fatma Varank, İstanbul’dan milletvekili adayı olarak gösterildi. Fatma Varank, 2012-2013 yıllarında Ankara 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyon Üyesiydi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı için verilen imar planına onay veren isimler arasında yer aldı. İstanbul 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi talan projelerinin de planlama süreçlerinde koordinasyon görevlisi olarak yer almıştı. “Erdoğan’ın şoför” olarak tanınan Ahmet Hamdi Çamlı, İstanbul 2. bölge 16. sıradan aday gösterildi. ‘RÜŞVETÇİ CHP’Lİ’ LİSTEDE AKP’nin İzmir 1. bölge 3. sıra adayı; geçmişte CHP’li olarak Buca Belediye Başkanlığı yapan Cemil Şeboy oldu. 1994’ten itibaren üç dönem belediye başkanı olan Şeboy, 2009 yılında Buca Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk operasyonları sonrasında 22 gün tutuklu kalmıştı. ‘Rüşvet’ gibi suçlardan 60 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan eski CHP’li Şeboy, 7 Haziran seçimlerine AKP’den katılıyor. SATIŞ SÖZLEŞMESİNİ İMZALAYAN GÜNDOĞDU AKP ADAYI Kamu emekçilerinin “satış sözleşmesi” olarak tanımladığı yüzde 3’lük ücret zammına imza atan MemurSen’in Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu milletvekilliği ile ödüllendirildi, Ankara 1. bölge 2. sıradan aday gösterildi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ankara 1. bölge 1. sırada aday gösterildi. YANDAŞ GAZETECİLER LİSTEDE Televizyonlardaki tartışma programlarında yaptığı AKP propagandasıyla tanınan akademisyen Hüseyin Yayman İstanbul 1. bölgeden 14. sırada aday oldu. Kabataş yalanına sahip çıkan gazeteciler Mahmut Övür ve Markar Esayan AKP listesinden İstanbul adayı oldu. Yandaş gazeteci Muhsin Kızılkaya Mersin 3. sıra ile ödüllendirildi. BBP’nin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun damadı Mustafa Afşin Yazıcıoğlu İstanbul 3. bölge adayı. Önceki seçimlerde Hatip Dicle›nin milletvekilliğinin düşürülmesiyle Meclis›e giren Oya Eronat, Amed’de yeniden aday gösterildi. Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanı olduğu dönemde en yakınında bulunan isimlerdin biri olan Savcı Sayan, İzmir 2. bölge 7. sırada listeye girdi. EŞİNİ DÖVEN ÜRÜN YENİDEN ADAY Aday listesinde kadınlara yer vermeyen AKP, eşini dövdüğü açığa çıkan Halil Ürün’ü, yeniden aday gösterdi. Ürün, Afyon 1. adayı. Milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul 3. bölge 12. sıradan aday. Orhan Miroğlu, Mardin’den sıradan aday gösterildi. 1. GÖKÇEK’İN OĞLU LİSTEDE YOK Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Umarım aday gösterilmez” dediği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek aday gösterilmedi. ŞENTOP: ERDOĞAN›IN GENİŞ MANADA MÜDAHALESİ VAR AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, yaptığı açıklamada aday listesiyle ilgili olarak “Sayın Cumhurbaşkanımızın ayrıca listeleri görmesine gerek yok. Onun koyduğu ilkeler çerçevesinde siyaset yapıyoruz. Erdoğan’ın aday listesine müdahalesi var mı? Geniş manada evet” dedi. Kadın aday: HDP 268, CHP 103, AKP 99, MHP 40 Aday listeleri açıklanmadan önce en çok merak edilen konu partilerin kadınlara tanıyacağı kontenjandı. HDP 268 kadın aday gösterirken, CHP 103 kadın adaya yer verdi. En düşük sayı ise AK Parti’de oldu. AK Parti’nin kadın adayı sayısı 99. MHP’den ise 40 kadın aday oldu. Partiler Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) milletvekili aday listelerini teslim etti. Listelerden önce en çok merak edilen konulardan birisi de kadın adayların sayısıydı. Bu konuda aday listeleri açıklanmadan önce yarı yarıya kadın aday göstereceğini beyan eden HDP sözünü tuttu. HDP’nin listelerinde 268 kadın aday yer aldı. İkinci sırada ise CHP geliyor. CHP’nin milletvekili aday listelerinde kadın aday sayısı 103. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, listeyi teslim ettikten sonra bu konuda bilgi verdi. Şentop, “550 adaydan 451’i erkek, 99’u kadın” dedi. MHP ‘nin kadın adayı sayısı 40’ta kaldı. MHP yöneticileri daha önce yaptığı açıklamalarda bu sayının 50’yi bulacağını belirtmişti. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 26 Karmate Grubunun Kurucusu Resul Dindar’da Karadeniz Şöleninde Yerini Alacak Karadeniz müziğinin sevilen seslerinden Selçuk Balcı ve Niyazi Koyuncu ile birlikte Karmate grubunun kurucularından olan Resul Dindar da 19 Nisan’da Londra’da yapılacak konserde sahne alacak. Karadeniz’e gönül vermiş sanatçıların sahne alacağı büyük gece 19 Nisan’da Wood Green’de bulunan Dominion Center’da yapılacak. Dev gecede Karadeniz’in tanınmış sanatçıları Resul Dindar, Selçuk Balcı, Niyazi Koyuncu, Zeynep Başkan ve Metin Öztem gibi usta isimler Londra’daki müzikseverlerle buluşacak. 2008 yılı Temmuz ayında arkadaşlarıyla birlikte Karmate (değirmen) grubunu kuran ve grubun solistliğini yapan Resul Dindar Karmate bünyesinde, Nani ve Nayino adlı iki albüm çıkardı. 2012 yılında gruptan ayrılarak müziğe tek başına devam eden Resul Dindar Divane adlı ilk solo albümünü yayınladı. Resul Dindar seslendirdiği Türkçe, Lazca, Megrelce, Gürcüce ve Hemşince şarkılarla büyük bir kitlenin hayranlığını kazanmış durumda. Konser ile ilgili bir açıklama yapan organizatör Mehmet Korkmaz, “Horon ve kemençe ile renklenecek gecede, birbirinden değerli seslerin sizler için seçtikleri Karadeniz ezgileri ile eğlenceye doyacaksınız” dedi. Yeni nesil Karadeniz müziğinin en sevilen isimlerinden Balcı, konserde özel konukları ve sürprizleriyle müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. İlk albümü “Patika” ve geçen yaz çıkan ikinci albümü Mila’dan en sevilen şarkıları seslendirecek olan Selçuk Balcı, “Dağların Karı Yetmez”, “Hani Sevduğum Hani”, “Beni Düşünmedun Mi?” gibi son yılların en çok dinlenen, internette milyonlarca kez tıklanan türkülerini sevenleri için seslendiriyor. Karadeniz müziğinin yenilikçi ismi Niyazi Koyuncu da aynı gecede müzikseverler ile buluşmaya hazırlanıyor. Karadeniz müziğinin efsane ismi Kazım Koyuncu’nun kardeşi olan Niyazi Koyuncu, Karadeniz’in renkliliği, yöre halkından duyduğu ezgiler ve gözlemlediği kültürlerle müziğinin bugünkü altyapısını oluşturmuştur. Daha önce Lazca ‘karanlıktaki ışık’ anlamına gelen “Seritana” adlı etnik müzik grubunu kuran ve grubun solistliğini yapan Niyazi Koyuncu, sanatın en çok sokakta var olduğuna inanmış ve buradaki gerçeklikten beslenmiştir. Herkesin “kendi dilinde” özgürlük şarkıları söyleyeceği bir dünyayı düşleyen sanatçı, ilk solo albümü “Muço Pa” (nasıl yapayım)’da, dinleyenlere; Türkçe, Lazca, Gürcüce, Megrelce ve Hemşince şarkılarla sesleniyor. “Muço Pa” ile bizlere hayatı sorgulatan Niyazi Koyuncu, dünyayı güzelleştirmenin yolunu, farklılıkların bir araya gelmesinde görüyor. “Dev Sanatçılarla Karadeniz Şöleni” kapsamında ayrıca bölgenin çok sevilen isimleri Zeynep Başkanı ve Metin Öztem de sevenleriyle buluşacak. Doğtaş ve Jetset Travel ana sponsorluğunda yapılacak olan gece ile ilgili detaylı bilgiyi 07415346618 no’lu telefondan almak mümkün. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 KÜLTÜR SANAT 27 ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 28 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER Day-Mer, Turkish and Kurdish Community Centre Day-Mer is a community organisation established in 1989 to address the various issues and needs of the Turkish, Kurdish and Turkish Cypriot communities. Its current activities include a comprehensive education service, centre based general and business advice services, a vibrant drop-in centre with many social and cultural events and vibrant youth and women’s groups. Volunteer Manager Salary Offered: £21,145 [£26,430 pro-rata for 4 days per week] Day-Mer is seeking to employ a Turkish speaking Volunteer Manager to work with Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot heritage families in Hackney and Haringey affected by, or experiencing domestic violence. This is part of an exciting project funded through The Big Lottery Fund’s Reaching Communities programme. Specifically the project aims to tackle the isolation suffered by women and young people by raising awareness about issues affecting them, by facilitating access to support available, by empowering them to deal with issues through information and trainings and by providing progression routes into personal and professional development opportunities such as community involvement, employment, education and training opportunities. The successful candidate will have a background of education and experience in a community as well as family and women’s services setting. Knowledge of the issues affecting Turkish/Kurdish/Turkish Cypriot communities and families is essential, as is being an open communicator who is flexible enough to relate to people at all levels. The funding for this post is in place until June 2018. For an application form for the post, please contact the Administration Team at Day-Mer, Former Library, Howard Road, London, N16 8PU, 020 7275 8440 or email at [email protected]. Email or paper applications will be accepted. The closing date is Friday, 27th March 2015 at 5pm. Interviews will be held on Tuesday, 31st March 2015. Please keep this time free in case you are shortlisted. Day-Mer is committed to equality of opportunity. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 29 Arcola Tiyatro’da ‘Dağların Şarkıları’ Konseri İngiltere’nin başkenti Londra’da ‘’Dağların Şarkıları’’ isimli Kürtçe müzik konserinde Kürdistan’ın dört bölgesinden kilamlar seslendirildi. Londra SOAS Üniversitesi’ne bağlı olarak Kürtçe şarkıları toplama ve arşivleme yoluyla gerçekleştirilen Kürtçe Şarkı Kitabı projesinin bir parçası olarak düzenlenen konserde aynı zamanda Kobanê’de inşa edilecek bir Müzik Akademisi için çalışmaların başlatıldığı aktarıldı. Şarkıcı ve gazeteci Suna Alan ve etnomüzikolog Ed Emery tarafından düzenlenen ‘’Dağların Şarkıları’’ isimli klasik Kürtçe müziği konseri, Londra Arcola Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi. Etnomüzikolog Ed Emery tarafından açılışı yapılan programda Emery, konserin hem Kürt kültürel hem de politik geçmiş ve deneyimlerini dinleyiciye aktarması itibariyle önemli olduğunu söyledi. Emery bu konserin ayrıca Londra SOAS Üniversitesi’ne bağlı olarak sahne performansları, ses kaydı, video kaydı yoluyla Kürtçe şarkıları toplama ve arşivleme yoluyla gerçekleştirdikleri Kürtçe Şarkı Kitabı projesinin de bir parçası olduğunu belirtti. Emery devamla Kobanê’de Kürt müziği, dansı ve bir bütün Kürdistan’dan şarkıların araştırılıp öğretilebileceği ve arşivlenebileceği bir Müzik Akademisi’nin kurulması için Londra SOAS Üniversitesi’ne bağlı olarak girişimlerde bulunduğunu ve gönüllü müzisyenlerden oluşacak bir ekip ile bu girişimin pratik adımlarını önümüzdeki yıl atmayı hedeflediklerini söyledi. İki bölüm şeklinde düzenlenen programda çeşitli sanatçılar sahne alırken seslendirilen her eserin tarihsel konusu, hikayesi Ed Emery tarafından dinleyiciye anlatıldı. Programın ilk bölümünde dört parça Kürdistan’ı temsilen Şeroyê Biro, Hesen Zîrek, Mihemed Şêxo’dan Kürtçe Klasik şarkıları şarkıcı Suna Alan tarafından seslendirildi. Kürt müziğine büyük katkıları olan bu sanatçıların yaşamlarından bahsedildi, eserler tanıtıldı. Şarkılara Roskar Nasan (ud) ve Hamit Sağ (bendir) eşlik ettiler. Ardından Alevi deyiş ve ezgilerini güçlü yorumuyla dile getiren Bergüzar Erdoğan’ın yanısıra genç şarkıcılar Ülkem Yılmaz ve Zeliha Çiçekli Kürtçe halk şarkılarını seslendirdiler. Şarkılara, Grup Raye üyeleri Rıza Koyupınar (perküsyon), Salman Sobe (gitar) ve Soner Gölbaş (bağlama, klarnet) eşlik ettiler. Suna Alan ve Grup Raye ile devam eden programın ikinci bölümüne, Ez Xelef im kilamı ile başlandı ve kilama İngiltere Alevi Gençler Birliği Folklor Ekibi, Xelef halk oyunu ile eşlik etti. Ardından Ermeni Katliamı’nın 100 yılı vesilesiyle Ermenice bir eser seslendirildi. Şarkıcı Alan’ın bestelediği ve 2012 yılında yaşamını yitiren modern Kürt şairi Arjen Arî’ye ait şiiri Tu Bihata ilk kez burada seslendirildi. Bu bölümde seslendirilen eserler arasında Dêrsim Katliamı’nın anlatıldığı Heyder Heyder; 1950 Kore Savaşı’nda yaşamını yitiren Dêrsimli Xidir’ın annesinin yaktığı ağıt; 1909 yılında Türkmenlerin yakıp yıktığı Cengê Şirvan Kürt köyünden kaçırılan ve Buhara pazarında satılan Kürt kadınlarının şarkısı olarak bilinen Horasan yöresine ait Lê Yarê; kimyasal silah ile katledilen Kürt kadın savaşçı ve sanatçı Delila’ya ait Zilan; Kürt Romanlarını anlatan Romani yer aldı. Program kadın şarkıcıların birlikte seslendirdiği Keça Kurdan kilamı ile sona erdi. PAZ-DER Yeni Yönetimini Belirledi Başkent Londra’da çalışmalarını Pazarcıklar Sosyal ve Kültürel Dayanışma Derneği (PAZDER UK) üçüncü olağan genel kurulunu gerçekleştirdi. Tottenham’da bulunan dernek binasında gerçekleştirilen kongre divan seçimi ile başladı. Paz-Der’in eski yöneticileri tarafından okunan faaliyet ve mali raporlarından sonra seçim gündemine geçildi. Yapılan seçimde yeni yönetim kuruluna aşağıdaki isimler seçildi: “Duran Ortaç, Saadet Altuntaş, Bedriye Budak, Mustafa İtmeç, Hüseyin Ungan, Elif Angi, Selver Culpan, Güler Kebene, Mehmet Talan, Malik Ateş, Ali Taşyurdu, Elif Tumay, Ali İçboyun, Erdal Ülgür, Mustafa Ülgüplü, Nilgün Demircioğlu, Sultan Eser, Bülent Gökpınar, Ali Tuğcu, Doğan Gökpınar.” Denetleme Kurulu “İbrahim Tuaç, Halil Kartalkanat, Mustafa Sawran”dan, Disiplin Kurulu da “Hasan Kebene, Hüseyin Nazlıkol, Hüseyin Sidar, Ali Sıkyürek, Ali Ender Cemgil”den oluştu. ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU T.C Nüfus cüzdanımı, T.C Sürücü ehliyetimi, T.C Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdürler. Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. Erken test günü alınır Deniz Gezici Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 08 NİSAN 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 9 TIFAQA OL Û DESTHILATDARIYÊ VEYSÎ ESEN-A.Welat Ol xizmeta çi dike? MIROV bala xwe bide ol ji qesra desthilatdaran qet derneket. Gelo mirov dikare bibêje ku xwedê cihê xwe guhert? Di aliyê desthilatdaran de sifata xwedê guherî. Bi olê re wekî xweda desthilatdar be, serwer be, serwerê ezman û gerdûnê xwedê be serwerê ser rûyê erdê jî yan zarokên wî ne yan jî nebiyên wî yan siya wî (zîlullah) bin. Bi xwe nake dide kirin. Gotinek heye dibêje: “Xwedê ji derdê nezanan xwe da ezman.” Di baweriya olê de jiyan ji bo axretê ye. Jiyan bi xwe jî fanî ye, em hatine em ê biçin. Hemû liv û tevger di bin banê xwedê de di nav tevgerê de ye. Şaşîtî neke! Bihûşt diçe “bi rastî jiayn di vir de tune ye, tev xeyal e. mirov jiyana xwe dide olê, ol jî wî/ê dişîne gorê. Ma mirî dikarin bijîn? Ne pêkan e. ev hezaran sal e wisa ye. Ol xîzmeta çi dike? Hêza hin mirovên olî têr nedikir ku bibin desthilatdar lê ol wekî derfet dîtin ku berî her kesî text zeft kirin. Mirovên bi dil û mêjî jî bi wan bawer in ji bo wan şer kirin lê kesên ol ji xwe re wekî derfet dîtin desthilatdar bûn û komên mirovan fedayê xwe kirin Bingeha hemû olan li ser bingeha ku xwe ji desthilatdariyê rizgar bike ye. Kesên wekî pêxember pêşengiya vê dikin. Ew kes, nêrînên xwe bi derdora xwe re parve dikin; “ka em çi bikin?” Kesên vê nêrînê diparêzin ji aliyên desthilatdaran ve tên teşhîrkirin û reşkirin. Ji bo tu kes ji wan bawer neke derdoran li wan teng dikin. Piranî kesên serî li hemberî desthilatdaran rakirine ji warê xwe koçber bûne(hîcret), terikandine, ji bo têkoşînê li warekî din geriyane. Yan pişta xwe yan jî berê xwe dane cihekî ango hêzekê. Jehrkirina civakê Her ola ku derdikeve berhemeke xam e. Ji bo desthilatdaran, di destpêkê de çawa teşe bidê wisa xwe tekûz dike. Di destpêkê de şaman (zanyarên ewil) hêza di gerdûnê de hîn dibû (Anîmîzm) li ser civakê, li ser koma xwe, ji hêla neyînî ve û ji bo desthilatdariyê bi kar dianî? Bi vê hêzê ve ruhên jiyanî yên civakê jî êrîşan re vekirin. Şamanî dît ku di hêza xwezayê de ka çi dewlemendî hene, fikrek xerab li pêş xist. Ji ber ku “dîkta” ango desthilatdarî her tim di kêmînê de ye, çawa nêçir bike, zanista civakê li hemberî civakê bi kar anîn. Baweriya mirovan bi çi dihat, bi çi re mijûl dibûn anîn dijberî hev. “Zîhniyeta Şaman ev e ku te ji çi bawer kir, bi wê li dijî te şer bike”. Civakê sedema jiyana xwe “wîze(enerjî)” di xwezayê de didît. Wisa pê re dijiya, wisa wateyar pîroziyê didayê. Lê Şaman çi kir? Ew pîroziya xist teşeyek din, xist qalikan. Çavên wê yên ku rastiya “dîtber” didîtin jî kor kirin. Jehrkirina civakê bi nirxên civakê ve, bi pîroziyên civakê ve hat kirin. Mirov dikare bibêje ku êrîşên destpêkê bi vê riya hîleyê ve tê destpêkirin; “êdî pez bû xwedî şivan.” Li civakê xwedî derket. Wekî civakê ji xwezayê wê dûr bixe. Ew kedî kir kom bi kom kişand nava difika xwe. Xapandina civakê Pergala Şaristaniya Sumeran tifaqeke şaman + rahîp + şef e. Ev her sê diyarde risteka wan a bi bandor heye. Di baweriyê de du(2) tirsan dide çêkirin; yek bi tirsa dagirkeriya leşkerî ya talanê ku warê mirovan talan dike. Ya din jî tirsa rahîpxweda. Mirov jî pêşeroja xwe fikaran dike. Ev fikar mirovan dixe nav hewldanên cuda, çawa bikaribe xîzmeta wî bike da ku neyê cezakirin. Ev dibe sedama karakterên cuda yan kole yan jî berxwedêr. Tu berxwedêr bê hêz nabe, hêz jî bê tundî û desthilatdariyê nabe. Hêj wê demê dudilî dide çêkirin. Teşeyekî alternatîf çênake lê berdewamiya xwe çêdike. Lêhûrbûna desthilatdariyê ya Zîguratan bû mînaka dê jî. Çawa serahîp digot û rahîbên din radigihandin û civakên di Zîguratê de jî pêk dianîn heman awayî Xwedê kelam an jî ferman dikir. Pêxemberan bang dikirin û kesên ji wê dê jî pêk dianîn. Cudahiya di navberê de tenê rahîp xwe vedişart lê di nava jiyanê de bû û di pişt perdeyê de dida kirin. Olên yekxweda jî “ew” bilindê ezmanan kirin, ji jiyanê qut kirin. Çîrokên rahîp li gorî civaka xwe kirin, xwedê jî yên xwe da pêkanîn. Tirsa xwedayên olî ji ya rahîban zêdetir bû. Tiştên ku neyê dîtin tirsa wî zêdetir e. Bi kurdan de jî balkêş e heta nebîne bawer nake. Cudatiya ol û pergalê Pergal teşeyekî dixuyê, serweriya xwe heye, kesên pê bawer in ji her tiştên mirovane qût dibin. Lê di gotinê de ji her kesî mirovatir û xwe mirovperest û berpirsê civakê jî dibînin. Her mirovî bi hêza xwe ve dixin bin xizmeta xwe. Çi kar û xebat were kirin jê re tê kirin. Serwerî tenê hêza zorê naxebitîne, bi qanihkirinê te dixebitîne. Desthilatdarî xwe wisa pîroz dide nîşandan. Her kesî dixe bin bandora xwe û ji xwe re îtaetê dide kirin ango “tu nebî mirovatî tune ye.” Ol jî ji bo zehmetkişandina civakê çîrokên azadiyê dide afirandin. Ji bo her kes gavek biavêje, xizmeta wê bike wê baweriyê jiyanî bike “di nav şaristaniyê de, jixwe di serwerbûna li ser mirovan de di her mirovî de xereza desthilatdariyê daye çêkirin. (Mirov gotî mêr) “ola vê xeteriyê dibîne serî radike, xwe ser text tînin xwar û diçin li şûna wan rûdinên.” Hêza hîn mirovên olî têr nedikir ku bibin desthilatdar lê bi olê wekî derfet dîtin ku berî her kesî text zevt dikirin. Mirovên bi dil û mêjî jî bi wan bawer in ji bo wan şer dikirin lê kesên olê ji xwe re wekî derfend dîtin desthilatdar bûn û komên mirovan kirin fedayê xwe. Hz. Îbrahîm pêşengê olên yekxwedayî ye. Wekî hişyariya li hemberî desthilatdariyê rista wî pir mezin e. riyeke revê da nîşandan li warê azadiyê geriya. Riha terikand, li Kenanê nestirî çû Misrê. Ji ber Nemrûd reviya berê xwe ber bi Fîrewîn ve kir. Ger armanc azadî ye, cudahiya Nemrûd û Fîrewîn çi ye? Ev ola Îbraniya yekxwedayî di navbera du desthilatdariyan de teşe girt. Lê desthilatdariyeke ez bibêjim destpêka bingeha ola Îbranî ji desthilatdariyê ne qut e. ji ber ku sê tiştan dihêle xira nke, narûxîne jê re pêwîst dike. Piştî wî kî dest avêt pirsgirêka azadiyê wî j îsê tiştên xwe li ser civakê ferz kir. Bi olê re desthilatdarî bû gerdûnî, xwedê bû gerdûnî. Tifaqa yekem Di dîrokê de heta roja me ya îro kesên dewlemend olperest in. Textên xwe desthilatdar in. Mezintir û biçûkatiya desthilatdariyê tune ye. Hz. Îsa çi armanc dikir?(Keça Sîman). Qraliyeta Qudsê. Divê desthilatdariya Romayê pirsgirêkên civakê çareser neke. Ez ê bi desthilatdariya xwe çareser bikim. Bû qurbanê desthilatdariyê lê xeyala wî ya qraliyeta Romayê pêk hat. Gelê pirsgirêk çareser bûn? Berevajiyê wê Ewropa, Amerîka, Rojhilata Navîn tev bû, pirsgirêkên mezintir derketin. Kî mezin bû? Desthilatdarî, xirîstiyantî perçe bû belav bû. Tifaqa yekem di dîrokê de ya ol û desthilatdariyê, ola xiristiyantî û desthilatdariyê Romayê ye. “Roma, Îsa li çarmixê nexist li çerxa desthilatdariya xwe zêde kir.” Hz. Muhammed, ereban wî mezin nekirin an jî bawermendên wî, wî mezin nekirin. Tacîran, bazirganan wî mezin kirin. Ola wî firotin desthilatdaran. Heta li ser navê wî Osmanî çûn Îspanya, Ewropa, Afrîka desthilatiya ola îslamê bilind kirin. Mêjî û warê civakan dagirkirin. Azadî bû talan, azadî bû fetîh, xwestina wî bû mirin. Îslam aştî ye. Ka em bala xwe bidinê desthilatdar û civak kengê û li ku aştî ne… (Dê bidome) ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 8 Sînorên Kobanê Gihaştin Çemê Firatê Hêzên YPG/YPJ’ê yên li hemberî çeteyên DAIŞ’ê berxwedaneke destanî nîşan dan, operasyonên xwe yê yên paqijkirina derdora Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê, dewam dikin. Şervanên ku bi azadkirina gelek gund û gundikan re berê xwe dan bajarokê Sirrînê, derbên giran li çeteyan dixin. Li dû azadkirina navenda Kobanê, operasyonên paqijkirina derdora kantonê dewam dikin. Hêzên YPG/YPJ ên ji sê baskan ve derketin operasyonê, li eniya rojhilat herî dawî gundê Bexdikê azad kirin û 10 km xwe nêzî Girê Spî (Til Ebyad) kirin. Li eniya rojava jî bajarokê Şiyoxê ji çeteyan hat paqijkirin û şervanên YPG/YPJ’ê xwe gihandin Çemê Firatê. Şervanên ku li her du eniyan derbên giran li çeteyan dixin, li eniya başûr jî nahêlin çete xwe bilivînin û bi pêş ve diçin. Ev pêşketin, sînorê berê yê dema ragihandina kantonê jî derbas kir. LI GELEK NUQTEYAN DAWÎ LI HEBÛNA ÇETEYAN HAT ANÎN Li eniya başûr, xeta ji Girê Sevê, Gundê Aşme, gundê Kuneftar û Gundê Toraman ên di ragihandina Kantonê de weke sînor hatin îlankirin hatin azadkirin. Di çarçoveya operasyonên li dijî çeteyan de, ji vî sînorê berê wêdetir hêzên YPG/YPJ’ê hin gund û qadên stratejîk jî ji çeteyan paqij kirin. Di nava van herêmên ji çeteyan hatin paqijkirin de gundên Caxdê yên Jêrîn û Jorîn ku piraniya şêniyên wê Ereb in, Gundê Qereqozax û mezrayên wê, du pirên li ser rêya Helebê, Gundê Birhîso, gundê Xeruz, gundê Aşme yê Tirba Suleyman Şah berê lê bû, Gundê Nasîro, Gundê Geydede, Gundê Sîno û Gundê Çelebî ku hînê çete lê ne, cih digirin. Febrîqeya Çîmento ya ku li vê herêma stratejîk e, bi temamî ji çeteyan hat paqijkirin. Bi vî rengî ji başûr heta rojava seranserê Çemê Firatê ji çeteyan hat paqijkirin. HÊZÊN YPG/YPJ’Ê HER BI PÊŞ VE DIÇIN Hêzên YPG/YPJ’ê yên ji bo paqijkirina herêmê ji çeteyan her bi pêş ve diçin, ji bo bajarokê Sirrînê yê ku çete ji xwe re weke navendeke girîng bikar tîne paqij bikin, pêngavên xwe dewam dikin. TAKTÎKÊN ŞER ÊN ÇETEYAN GUHERÎN Çeteyên ku ji ber derbên giran li eniya başûr ketin nava şikestineke mezin, tê gotin ku ji ber vê têkçûnê taktîkên xwe yên şer guhertine. Çeteyên ku di dema hewldanên dagirkirina Kobanê û piştî wê de serî li gelek rêbazên tearûzê didan, ji ber darbeyên xwarin, neçar man rêbaza şer biguherînin û bi gelek koman hewl dide bi êrîşa xwe berdana nav, encamê bi dest bixin. Çeteyên DAIŞ’ê yên ku ji aliyê leşkerî ve neçar mane roj bi roj gavekê bi paş ve biavêjin, hewl didin neteweperestên Ereb ên li herêmên ew lê ne, sor bikin. Ji fermandarên YPG’ê yên eniya başûr Hakki Serhed destnîşan kir ku tevî berdêlên giran jî ew pêngavên xwe yên paqijkirinê dewam dikin û di çarçoveya van pêngavan de hêzên wan ên li Başûr û Rojava li seranserê Çemê Firatê gihaştine hev. ÊRÎŞA XWEKUJÎ YA ÇETEYÊN TESLÎM BÛN Fermandarê YPG’ê Serhed der heqê taktîka nû ya çeteyên DAIŞ’ê serî lê didin de agahî da û anî ziman ku çeteyên DAIŞ’ê ji ber ku dizanin ew çeteyên zevt dikin nakujin, bi zanebûn teslîm dibin û piştre li hemberî hêzên YPG/YPJ’ê yên nêzî wan dibin êrîşa xwekujî pêk tînin. Fermandar Serhed ragihand ku çete vê rêbaza êrîşê gelekî bikar tîne û destnîşan kir ku ji bilî êrîşên xwekujî ti alternatîfeke leşkerî ya çeteyan nemaye. Serhed da zanîn ku ji ber pêngavên wan ên paqijkirin, çete êdî ji siya xwe jî ditirsin û destnîşan kir ku emrekî kurt ê DAIŞ’ê maye. ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 7 5+1, di mijara nukleera Îranê de li hev kirin DAIŞ’ê Dêra Meryem El-Ezraa hilweşand Beşek ji Dêra dîrokî Meryem El-Ezraa ya li gundê Asûriyan Til Nesrî yê Til Temirê, ji aliyê çeteyên DAIŞ’ê ve bi teqemeniyan ve hat hilweşandin. Îran û welatên 5-1 lihev kirin. Bi Îranê re di welat wê bên daxistin. Di zêdebûna uranymijara bernameya nukleerê de lihevhatin umê de wê biçin kêmbûnekê. Lê belê wê pêk hat. Îranê kêmkirina zêdebûna nukxebata nukleera sivîl bidomîne. Lihevkirina bi welatên 5-1 re li Tehranê bi coşeke mezin leerê qebûl kir. Li beramberê vê jî wê amhat pêşwazîkirin. Îraniyan got: “Ev pêkanîna bê edelet ya li bargoyên navneteweyî bên rakirin. Li gorî li welatê me, di serî de sanayiya wesayît, hewa, petrolê asteng hevkirinê, hejmara 19 hezar santrîfujunên li dike. Lihevkirinek bi vî rengî wê pêşketine ma pêk bîne.” Di navbera IMF û Yewnanîstanê de alozî Di navbera Yewnanîstan û IMF’ê de ku li ser dayîna deynan muzakere tên meşandin, alozî didome. Hat hînbûn ku IMF’ê banga vegerê li heyeta muzakereyê û pisporên li Atînayê kiriye. Li gorî nûçeya di kovara Der Spîegel a Elman de cih girtiye hevdîtinên di navbera Fona Pere a Navneteweyî (IMF) û Yewnanîstanê de xitimîne. Kovarê diyar kir ku bi ketina navberê ya betlana Paskalya re, pisporên IMF’ê heta navîna mehê ji bo carek din venegerin, ji Atînayê derketine. Hat hînbûn ku paskalyaya Ortodoks jî ji bo vekişîna burokratên IMF’ê bûye hincet. Muzakereyên têkildarî deyndayînê ya di navbera IMF û Yewnanîstanê de encam neda û aliyan hev û din sûcdar kirin. IMF’ê roja Çarşemê daxuyaniyek da û hat gotin ku bi hikûmeta Yewnanîstanê re çar rojan tenê muzakereyek rast hatiye meşandin. Musteşarê Wezareta Maliyeyê ya Yewnanîstanê Nîkos Theokarakîs jî got burokratên IMF kesên ku di vê mijarê de qels bûne. Theokarakîs da Li derya di navbera Lîbya û Sîcîlya de bi sedan penaber hatin rizgarkirin Bi zêdebûna pevçûnên li Lîbyayê re, koça mirovên ji vî welatî ber bi Ewropayê jî zêde bû. Bi sedan penaberên li peravên Îtalyayê bêçare man, ji aliyê keştiyeke leşkerî ya Îzlanda ve hatin rizgarkirin. Li gorî nûçeyên medya Îtalyayê, 318 penaberên li derya di navbera Lîbya û girava Sîcîlya de hatin dîtin, ji aliyê keştiya Landhelgisgaeslan a artêşa Îzlanda ve hat rizgarkirin. Hat ragihandin ku keştî bi penaberên rizgarkirî re, duh zanîn ku pereyê ku wê hefteya dawî bidana, wê nedin. Wezareta Maliyê ya Yewnanîstanê jî gotibû wê welatî wî di dayîna deynan de zehmetiyê nekişîne. Alîkarê Wezîrê Maliyê Dîmîtrîs Mardas got ku li gorî daneyê destê wan ew di aliyê dayîna deynan de pirsgirêkan najîn. danê êvarê li bendera Pozzallo ya Sîcîlyayê sekinî ye. Hat ragihandin ku di nava penaberên hatine rizgarkirin de 5 jinên ducanî, herî kêm 14 zarok hene û jinên ducanî rakirine nexweşxaneyê. Li gorî agahiyan, penaber tevî Sûdan, Gana, Fas, Malî û Morîtanyayê ji 13 welatên cuda hatine. Her wiha polîsê Îtalyayê nasnameya 8 kesên ku tê texmînkirina qaçaxçiyên mirovan e, lêkolîn dikin. Bi zêdebûna pevçûnên li Lîbyayê re, koça mirovên ji vî welatî ber bi Ewropayê jî zêde bû. Ji bo xwegihandina welatên Yekîtiya Ewropayê (YE) hejmara koçberên di salên dawî de di ser Derya Spî re derbasî Îtalyayê dibin, zêde bûye. Bi tenê par li gorî hejmarên fermî 170 hezar penaber xwe gihandine peravên Îtalyayê. Lê belê, bi mirovên bi qaçaxî derbasbûne re tê texmînkirin ku ev hejmar gelekî zêdetir e. Di sala 2014’an de zêdeyî 3 hezar kes li Derya Spî jiyana xwe ji dest dabûn. Li gorî agahiyên hatin bidestxistin, çeteyên DAIŞ’ê Dêra Meryem El- Ezraa ya li gundê Til Nesrî ku li başûrrojavayê Til Temirê ye, bi teqemiyan teqand. Di encamê teqînê de aliyê çepê yê Dêrê rûxiya. Tê zanîn ku çeteyên DAIŞ’ê di êrîşên xwe yên ku di 23’ê meha Sibata 2015’an gundên Xabûr ên Til Temir kiribûn hedef de Dêra El- Reban Besiyo ya li gundê Til Hirmizê rûxandin, Dêra Şamiyê ya bi navê Mar Cercis tê nas kirin û Dêra Til Cizîrê ya bi navê Mar Yûnan tê nas kirin, şewitandin. Li gel van kiryaran çeteyan Dêra El- Qedîs Mar Toma ya li gundê Om El- Kêf kirin hedef û ziyanên madî çêkirin. Her wiha çeteyên DAIŞ’ê Mizgefta Eyad Bin Xenem EL- Eşerî ya li bajarê Til Temir ku mizgefta tekane ye li bajêr nêmêj lê tê kirin, bi hawanan rûxandin. Duyemîn civîna Sûriye li Moskowayê destpê kir Civîna duyem a bidestxistina çareseriya li Sûriyê îro li paytexta Rûsya Moskowayê destpê kir. Ji bo bidestxistina çareseriya li Sûriye civîna ku bi serpereştiya Rûsya li Moskowa hate destpêkirin, bi heman armancê civîna duyem li avahiya Wezareta Derve ya Rûsya destpê kir. Hevserokê PYD’ê Salih Muslim ku tevlî civînê bûn, diyar kir ew hêvîdar in ku derfetên ji bo rawestandina xwîna li Sûriyeyê diherike, bên nirxandin. Tê payîn ku nûnerên Neteweyên Yekbûyî jî tevlî civînê bibin. Civîna duyem a çareseriya ji bo krîza li Sûriyeyê li paytexta Rûsya Moskowa tê lidarxistin. Tevî 28 kesên berê tevlî civînê bûn gelek kesên nû jî tevlî civîna îro destpê kir bûn. Hate zanîn ku wê nunerek ji Neteweyên Yekbûyi (NY) tevlî civînê bike. Encama ku ji civînê derkeve wê bi danezanekê bi rejîmê re parve bikin û piştî wê civîn li ser wê danezanê berdewam bike. Li ser navê PYD’ê Hevserokê PYD’ê Salih Muslim û nûnerê Fransa yê PYD’ê Xalid Îsa, Alîkara Wezîrê Karên Derve yê Kantona Cizîrê Emîne Osê, Wezîrê Mafê Mirovan a Kantona Cizîrê Sanbarib Barson û Serokê Konseya Erzaq û Lojistîkê Fener El Kihêt ku ji aliyê Rûsya ve hatibûn vexwendin, beşdarî civînê bûn ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 6 DI DEMA ÎSLAMIYETÊ DE WÊJE Û ROLA MEDRESEYAN Ji gelek rewşenbîr û zanistên ku bi hêjayî qala wan tê kirin tevan di beşên cuda yên medreseyên li Kurdistanê de xwe gihandine. Medreseyên Kurdistanê ji derveyî zarokên kurdan ên ereb, azerî, endonezyayî, çerkez, çeçen, laz, gurcî û fars jî gelek ciwanan perwerdeya xwe temam kirine û vegeriyane welatê xwe. SEDAT CAN – SERDAR DEVÎREN/A.Welat Di civaka kurd de hebûna têgeha ronakbûnê nêzî hezar salan e ji hêla medreseyên li Kurdistanê ve pratîze bûye û bi pêş ketiye. Ji sala 950’yî vir ve medreseyên li Kurdistanê vê pêşengiya xwe domandine Piştî hatina îslamê li Kurdistanê rewş bi gelemperî hat guhertin û serdemeke nû dest pê kir. Di nav civakê de çîn û tebeqeyên nû çêbûn. Her çiqasî komên kurdan li hemberî seferên îslamê demek dirêj li ber xwe dan jî vê yekê zêde nedomiya. Tebeqeyên jor bi îslamiyetê û bi rêya şîroveya wê ya sunî firsenda desthilatdariyê bi dest xist û bi xwe re veguherînên bi kok û bingehîn pêk anîn. Bi pêşengiya tebeqeyên jor hişmendiya îslamiyetê li Kurdistanê belav bû. Bi bicihbûna îslamê re civakbûneke dualî pêk hat. Tebeqeya jor bi şoreşa feodal re civakên xwe yên begîtiyê pir zêde mezin kirin lê tebeqeya jêr û beşên civakê yên li çiya û baniyan li dijî zordestiya desthilatdariya îslamî derketin. Bi awayekî xweparastinê xwe bi rêxistin kirin û bi rêya terîqet û mezheban civakbûna xwe zindî hiştin. Bivê nevê li hemberî îstîlaya îslamî wan jî parastina xwe di wê çarçoveyê de dikir. Formên cuda yên bîreweriya îslamî ku dabeşbûna çînî xurt dikirin jî xwe bi şêweyên terîqet û mezheban nîşan didan. Tebeqeya Di dema îslamê de medreseya yekemîn di 622’yan de li Medîneyê vebûye. Li Kurdistanê jî di sala 950’yî de li herêma Hemedanê hatiye vekirin. hiyerarşîk a jor, kengê ji bîreweriyên qebûl e û eşîrê bihurî ket bin nîrê formên bîreweriya îslama sunî û mezhebên wê yên cuda; ew roj bingeha lawazbûna ziman, çand û wêjeya kurdî hat avêtin. Yanî bi destên kurdan çanda wan, zimanê wan û wêjeya wan hat tepisandin. Lê tevî vê teslîmiyeta tebeqeya jor, tebeqeya jêr jî di serî de elewîtî û komên civakê yên çiyayî xwe bi şêweyên terîqetên tesewufî berbiçav dikirin. Îslamiyetê tesîreke nebaş li pêşketina zimanê kurdî kiriye. Piştî îslamê li Kurdistanê, çand, ziman, wêje û jiyana civakî ya kurdan bi giştî ket bin tesîra zimanê erebî. Ji ber ku pirtûka muqedes Quran bi zimanê erebî bû, xwendin û xetimkirina wê jî ferz bû bi erebî be. Lewma jî êdî zimanê perwerde û xwendinê li Kurdistanê bû erebî. Li Ewropayê bi pêşketin û bicihbûna dînê xirîstiyaniyê zimanên wan welatan bi pêş ket. Heta ji bo pêşketina wan zimanan pêşengî jî kir. Sedema vê yekê jî ew e ku wan kitêba muqedes Încîlê wergerandin zimanên xwe. Bi vî awayî bi xêra wergerandina pirtûka muqedes hemû welatên Ewropayê bûn xwediyên zimanekî dewlemend, wêjeyeke yekgirtî, neteweyî, xweser, pêşketî û nivîskî. Bi hatina dînê îslamê re pergala perwerdeyê ya li Kurdistanê jî veguherî zimanê erebî. Bêguman vê yekê li ser ziman û wêjeya kurdî tesîreke neyînî çêkiriye. Bi pêşketin û belavbûna îslamiyetê re êdî xwendegehên olî ku bi navê medreseyan tên zanîn bûn navenda perwerdeyê. Li ser vê pergala nû ya perwerdeyê, dan û standina di navbera seyda, mela, feqî û şagirtan de cihên xwendin û perwerdeyê mizgeft û medrese bûn. Zimanê xwendin û perwerdeyê jî erebî bû. Dersên ku dihatin dayîn bi awayekî giştî gramera erebî, şertên îslamê, felsefeya îslamê, ebced û dersên şerîetê bûn. Ev ders bi tevahî bi erebî dihatin dayîn. Zimanê kurdî bi tenê ji bo îzah û şerhkirina wan ders û usûlên tevlihev dihat bikaranîn. Yanî kurdî zimanê duyemîn bû ew jî ji bo alîkariyê dihat bikaranîn. Salê destpêkê rewşa medreseyan wisa be jî di nava demê de medreseyan jî di pergala perwerde û xwendinê de guhertin pêk anîn. Yanî giranî dan zimanê kurdî. Heta wisa bû ku piraniya dersan bi zimanê kurdî hatin dayîn. Jixwe rista medreseyan jî piştî wan guhertinan diyar bû. Di civaka kurd de hebûna têgeha ronakbûnê nêzî hezar salan e ji hêla medreseyên li Kurdistanê ve pratîze bûye û bi pêş ketiye. Ji sala 950’yî vir ve medreseyên li Kurdistanê vê pêşengiya xwe domandine. Di medreseyên Kurdistanê de ligel alimên kurd endamên kêmarên li Kurdistanê dijîn jî perwerde dîtine. Di hêla ronakbûyîn û perwerdeyê de di asta herî jor de medreseyan pêşengî kirine. Di vir de armanc ew e ku civaka kurd bi rêya perwerdeya medreseyan bi dînê îslamê ve were girêdan. Mixabin ev daxwaza wan heta astek jî pêk hatiye. Ji medreseya li Kurdistanê ya yekemîn de Baba Tahirê Uryan rewşenbîrê kurd ê hêja jî derketiye. Rewşa medreseyan heta demekê li ser esasê dînî çûye lê piştî ku Selahedînê Eyubî yê kurd di nav dewletê de peywir digire naveroka perwerdeyê û dersên ku li medreseyan tên dayîn jî diguherin. Dema serdema Selahedînê Eyubî (1175-1250) de li rex her mizgeftê medreseyek jî hatiye avakirin. Di van medreseyan de ne tenê perwerdeya olî, li rex perwerdeya olî hiqûq, tendirustî, rêveberî, înşaet û hwd. cur bi cur ders tên dayîn. Dîsa li medreseyên Kurdistanê tenê ne îlmê îslamê, her wiha di gelek şaxên îlm û zanistê de jî dersên nû li medreseyên Kurdistanê tên dayîn. Piştî guhertinê êdî giranî didin zimanê kurdî û ev yek di tevahî medreseyên Kurdistanê de bi cih dibe. Bi vê yekê re ev çanda medreseyan li seranserê Kurdistanê belav dibe û bi demê re bêhtir xurt û bi kok dibe… ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 5 ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 4 ‘Li Îrlandayê jinên ji nêrînên cuda li hev hatin civandin’ Nivîskar Yildiz Ramazanoglû ya ku di civîna Hewldana Jinê ya ji bo Aştiyê de tecrûbeya pêvajoya çareseriyê ya li Îrlandayê vegot diyar kir, ku jinên hewl hat dayîn li derveyî pêvajoyê werin hiştin, ji aliyê ‹Koalîsyona Jinên Bakurê Îrlandayê› ve tevlî pêvajoyê hatin kirin. Ramazanoglû got, «Vê koalîsyonê, jinên ji nêrînên dijber jî li hev civand.» Di civîna Hewldana Jinê ya ji bo Aştiyê de, mijara «Di pêvajoyê de rojeva jinê» hat nîqaşkirin. Di civîna li avahiya Karşi Sanat de destpêkê Doç. Dr. Ayşe Betul Çelîk mafê axaftinê wergirt. Çelîk da xuyakirin ku yek ji faktorên sereke yên bi ser xistina pêvajoya aştiyê, tevlîkirina gelek aktoran li pêvajoyê ye. Çelîk got, “Rêveçûna diyalog ji gelek qenalan ve, gelekî girîng e. Di vir de civaka sivîl dikeve dewrê.” Doç. Dr. Çelîk mînaka Bûrûndî da û got, “Jinên Bûrûndiyî tevlî pêvajoyê nayên kirin. Lê belê hema bêjin li ber derî sekinînin û tevlî pêvajoyê bûn. Piştre ji sedî 30 tevlî bûn û di hin xalan de hiştin ku guhertin li gorî zayendiya civakî bê kirin.” Doç. Dr. Çelîk ragihand ku tevlîbûna aliyê sêyemîn garantiya pêvajoyê ye û got, “Dema aliyekî sêyemîn hebe, di pirsgirêkên baweriyê de dikare rewşa xetimandî ji holê rake. Lê belê divê her du alî jî baweriya xwe bi aliyê sêyemîn bîne. Aliyê sêyemîn wê gotinên ku her du alî nikarin ji raya xwe ya giştî re bêjin, bîne ziman û bi vî rengî zexta li ser aliyan ji holê rake.” ‘MEKANÎZMAYÊN BAWERIYA PÊ ZÊDE DIKIN, GIRÎNG E’ Doç. Dr. Çelîk da xuyakirin ku ji bo bikarhatina mekanîzmayên baweriya pê zêde dike, divê rêveberiya siyasî li derve neyê hiştin û got, “Ji bo Tirkiyeyê; rawestandina çêkirina qereqolan, serbestberdana girtiyên nexweş, guhertina zimanê lîderan, mekanîzmayên girîng ên baweriya pê zêde dikin e.” Di rûniştina duyemîn de jî nivîskar Yildiz Ramazanoglû, tecrûbeya ÎRA vegot. Ramazanoglû bi balkişandina ser girîngiya ‘guhdarîkirina li hev’ a di pêvajoyên çareseriyê de dest bi axaftina xwe kir û pişt plana dîrokî ya pirsgirêka Îrlandayê vegot. Ramazanoglû got, “Li herêmeke ji 2,5 mîlyon mirovî, 40 hezar mirov ketin girtîgehê, 4 hezar kesan jiyana xwe ji dest dan. Malbatek bi tenê nema ku vê êşê bandor lê nekir. Ti tevgereke çekdarî ji ber xwe ve destpê nake. Ji ber ku di xwezaya mirov de ev nîne. Piştî van zextan ÎRA aktîf dibe.” Ramazanoglû Peymana În a bi Xêr a di sala 1998’an de hat morkirin vegot û axaftina xwe wiha dewam kir: “Di sala 1998’an de Peymana în a bi Xêr hat morkirin. Di rewşeke ku kêfxweşiya vê peymanê dihat jiyî de, li derve bombe diteqiyan. Mijara çekê, heta asta dawî dewam dike. Di sala 2014’an de peymaneke nû hat morkirin. Bi vê peymanê re hat xwestin nuqteyên di Peymana În a bi Xêr de xumamî mane bên temamkirin û rê û rêbazên şopandina vê bên diyarkirin.” ‘DIVÊ DI DESTPÊKÊ DE DAWÎ LI DIJMINKIRINÊ BÊ ANÎN’ Ramazanoglû da zanîn ku li Îrlandayê komîsyonên lêpirsînê hatine avakirin, mafê gel heye ku der heqê mirinan de bibe xwedî agahî û got, “Dema em li Îrlandayê dinêrin, diyar dibe ku em hînê gelekî li paş in. Li Tirkiyeyê, der heqê mirinan de hînê komîsyonek jî tineye.” Ramazanoglû ragihand ku li Îrlandayê ji şervanên berê heta mexdûran her kes tevlî pêvajoyê bûne û got, “Pêvajoya muzakereyê ya li cem me, mîna ku di navbera du hêzên siyasî de derbas dibe, xuya dike. Mirov hînê nehatine nuqteya rû bi rû bûn û fêmkirina hev. Li Îrlandayê beriya her tiştî dest ji cinawirkirin û dijminkirinê hat berdan.” Ramazanoglû diyar kir ku di rewşeke mirov ji hev bawer nakin de pêwîstî çavekî sêyemîn heye. Ramazanoglû hevdîtinên li Belfastê yên bi jinan re bibîr xist û got, “Jin, tevî ewçend êşên giran jî, dema diaxivîn di dilê wan de nefreteke biçûk jî nebû. Li wir jî dijminatiya lijinê hebû. Gurûha dixwaze jinan li derveyî pêvajoyê bihêle, mîna li her deverê li wir jî heye. Lê belê mêr fêm dikin ku bêyî wan nabe. Jin, li şûna mehkûmkirinê bi zimanê jiyana bi hev re diaxivin. Koalîsyona Jinan a Bakurê Îrlandayê jinên ji nêrînên dijberê hev jî li hev civand. Ji bo avakirina civakî senaryoyek amade kirin. Ya ku li hemberî her gotinê were gotin, diyar kirin. Ji bo sererastkirina xerabiyên şer, navend ava kirin.” Di rûniştina dawî ya civînê de ku jinên beşdar pirs û nêrînên xwe parve kirin, mijara kar û barên jin di pêvajoya çareseriyê de bikin, hat nîqaşkirin. HDK’ê danezana encamê ya Konferansa Elewiyan aşkera kir Di danezana encamê ya Konferansa Elewiyan a HDK’ê de hat destnîşankirin ku polîtîkayên qetlîamkar ên li dijî Elewiyan û gefên li Rojhilata Navîn dewam dikin û hat gotin ku pêwîstî bi rêxistinbûyîneke xurt û têkoşîna hevpar a gelan heye. Konferansa Kongreya Demokratîk a Gelan (HDK) ya li ser cihê Elewiyan di siyaset, jiyana demokratîk û dîrokê, pirsgirêkên wan û pêşniyarên çareseriyê, bendewariyên Elewiyan ên der heqê Tirkiye û pêşerojê de û avakirina perspektîfeke hevpar a siyasetê, bi dawî bû. Di konferansa 4-5’ê Nîsanê ya li Stenbolê de nûnerên gelek saziyan, kesayet û pîrên Elewiyan, akademîsyen, nivîskar, hunermend, nûnerên rêxistinên civakî yên demokratîk û sendîka amade bûn. ‘KOMKUJIYÊN DI DEMA OSMANIYAN DE BI KOMARÊ RE DEWAM KIRIN’ Di danezana encamê ya konferansê de hat ragihandin ku Komarê, polîtîkayên komkujî û asîmîlasyonê yên dema Osmanî dewir girtiye û di dema Komarê de derfet ji Elewiyan re nehatiye dayîn ku weke nasnameyeke serbixwe bijîn. Di danezana encamê de hat destnîşankirin ku komkujiyên Elewiyan ên bi damezrandina Komarê re destpê kirin, bi Koçgirî, Dêrsim, Mereş, Çorûm, Sêwas û Gaziyê dewam kiriye. Hat ragihandin ku di çarçoveya qewimînên siyasî yên li Tirkiye û Rojhilata Navîn de hewl tê dayîn ku Elewî li nava pevçûnên mezhebî werin bicihkirin û bibin qurbanê polîtîkayên şer. Di danezana encamê de daxwaz û pêşniyarên çareseriyê yên Elewiyan jî hatin destnîşankirin. DAXWAZ Û PÊŞNIYARÊN ÇARESERIYÊ Di danezana encamê de ev daxwaz û pêşniyarên çareseriyê yên Elewiyan hatin destnîşankirin: “Serokatiya Karê Diyanetê ya ku weke saziyeke bi destê dewletê yekkirina olî pê tê birêvebirin, ji holê bê rakirin; ol û bawerî ji qada sivîl re bên hiştin. Dersên olî yên ji neçarî û bijartî bên rakirin, dest ji feraseta olîkirina perwerdeyê were berdan, bersiv ji perw- sirgûn û koçberiyê hatine kirin bê çareserkirin, zerarên wan bên tezmînkirin. Jinên Elewî ji ber nasnameya xwe ya baweriyê li zexteke piralî û binpêkirinê tên. Li gel vê eykê jinên Elewî li qadên civakî, çandî û siyasî ji nedîtî ve tên. Bi destpêkirina ji saziyên Elewiyan re li hemû sazî û rêxistinbûyînên siyasî, pêşî li temsîliyeta wekhev were vekirin û mekanîzmayên vê werin avakirin. Sîstema dergaha ocaxan bi zimanê dayikê yê bawermendan ji nû ve bikeve meriyetê.” ‘PÊWÎSTÎ BI RÊXISTINBÛYÎN Û PIŞTEVANIYEKE XURT HEYE’ erdeya bi zimanê dayikê re were dayîn. Jiyaneke laîk û azadîparêz a dewletê destê xwe ji ol vekişandiye û ol jî ji nava dewletê vekişiyaye, were mayîndekirin. Statuya qanûnî ji îbaretxaneyên Elewiyan re were naskirin, dergah û navendên baweriyê yên hatine girtin û desteserkirin ji xwediyê wan re bên dayîn. Dawî li polîtîkayên asîmîlasyon û dagirkeriyê yên li hemberî dergahên Elewî Bektaşî yên li derveyî Tirkiyeyê were anîn. Gotin û heqaretên nivîskî û devkî yên cihêkariyê li Elewî û komên din ên ol û mezheban dike, were sûcê nefretê werin qebûlkirin, tedbîr li hemberî van were girtin û pêkanînên qanûnî di vî warî de bên bikaranîn. Dewlet dest ji polîtîkayên xwe yên asîmîlasyonê yên dest li hişmendî, girse û nirxên pîroz ên Elewiyan berde. Di karên cemawerî û taybet de ji Elewiyan re kota bê naskirin, di bicihkirina kar de wekheviya firsendî were dayîn. Ji bo lêkolînkirina komkujiyên di rêveçûna dîrokê de bi serê Elewiyan de hatine, komîsyonên heqîqetê werin avakirin. Mexdûriyeta Elewiyên neçarî Di danezana encamê de hat ragihandin ku dema şerên emperyalîst ên li Rojhilata Navîn, hovîtiya DAIŞ, El Qaîde, El Nûsra, Boko Haram û komkujiyên li hemberî gelên bêparastin li ber çavan were girtin, diyar dibe ku civata Elewî pêwîstiyê bi rêxistinbûyîneke xurt û têkoşîneke bi bandor a bi hemû saziyên demokratîk û gelên bindest a li dijî zaliman heye. ‘ELEWÎ DESTEKÊ DIDIN PÊVAJOYÊ Û 10 XALAN’ Di dewama danezana encamê de hat diyarkirin ku Elewî destekê didin pêvajoya çareseriyê, ji bo avakirina welatekî laîk, azadîparêz û demokratîk dixwazin bi hemû tecrûbeyên xwe yên dîrokî tevlî pêvajoya muzakereyê bibin û hat gotin, “Elewî, 10 xalên tevgera siyasî ya Kurd ji bo çareseriyê pêşniyar kiriye, ji bo demokrasî û aştiyê erênî dibînin. Li hemberî vê yekê nêzîkatiya AKP’ê ya li pêvajoya muzakereyê neyînî dibînin û ji ber vê helwesta AKP’ê bi fikarin.” ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 3 Berdewama nuçeya rûpela pêşîn JIYANEK ALTERNATÎF PÊKANE Li ser esasê nêrînên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan konferansa ‘Meydan Xwestina ji Modernîteya Kapîtalîst re 2’ de ya li Hamburgê hatî li dar xistin de Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah bi dirûşmên ‘Bijî YPJ’ hat pêşwazîkirin. Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah di rûniştina ‘Modernîteya Demokratîk’ a Konferansê de mafê axaftinê girt û di axaftina xwe de pergala netewe-dewletê rexne kir. Abdullah wiha got: “NeteweDewlet, ji bo berjewendiyên xwe yên biçûk hemû gelan di bin zextan de dihêle. Ji ber vê bi mîlyonan mirov li cîhanê hatin qetilkirin, bi zextan re rû bi rû man. Armanc ev bû ku mirovan bê îrade bihêlin û tine bikin. Em li Rojava li dijî vê bi felsefe û alternatîfek nû paradîgmayekê datînin holê. Em şoreşek fikrî pêk tînin. Li Rojava gel biryara xwe bi xwe dide. Hewcedariyên xwe bi xwe pêk tîne. Ji bo vê komun hatine avakirin. Ji bo çareseriya pirsgirêkan komîsyon hatine avakirin. Ev di heman demê de ji bo çareserkirina aborî derbasdar e. Ev rewş di qada dîplomasî û parastinê de jî derbasdar e.” Abdullah di berdewamiya axaftina xwe de diyar kir ku li dijî pergala ku dixwazin ava bikin gelek êrîş hene û got: “Ji gelek navendan êrîş hene. Li dijî van êrîşan berxwedanek mezin heye, hate astengkirin. Bi taybet jinan rolek mezin lîst.” Yek ji organîzatora Konferansê Havîn Guneşer jî di axaftina xwe de kapîtalîzm bi awayekî tund rexne kir û got: “Li hemû cîhanê jiyanek alternatîf pêkane. Rojava mînak e. Fikrên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan yên têkildarî kapîtalîzmê de baş nayên fêmkirin. Divê li dijî modernîteya kapîtalîst têkoşîn bê pêşxistin. Jiyanek alternatîf ancax wisa pêkane. Hêviya me ev e ku rojekê Ocalan azad bibe û em van nêrînan bi wî re nîqaş bikin. Emîne Ayna jî di axaftina xwe de Rojbûna Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan pîroz kir. Ayna kapîtalîzm wek çavsoriyê nirxand û got: “Dewlet biryara ku wê civak çawa bijî dide. Ji ber vê divê em hiqûqa dewletê red bikin. Ger dewlet têkiliya civak û kes a bi dewletê re saz bike wê demê divê em vê red bikin. Divê em vê têkoşîna sîvîl a demokratîk dikare edaletê pêk bînin.” pêk bê û got: “Civaka Sîvîl li dijî netewe-dewletê dikare rolek cidî PROJEYA OCALAN bilîze. Di vir de em dikarin şoreşa JI BO GELAN E Rojava bibînin. Divê ne pergalek Mîchael Panser di axaftina xwe netewe-dewlet, pergalek xwe disde dem bi dem ji Rêberê Gelê pêre gelan bê avakirin. Çareseriya Kurd Abdullah Ocalan mînak krîzê jî di vir de ye. Li Îmraliyê nîşan dan û got: “Ocalan dibêje nêrînên Ocalan mezin bûne, wî her ku; li cihê ku hêz hebe berxwedan tişt derbas kir.” jî heye. Ev gotin nêzîkatiya wî ya Federico Venturini jî di axaftina li dijî netewe-dewlet û dethilatxwe de got ku divê li dijî pergala dariyê nîşan dide. Dîsa pergala, kapîtalîst modernîteya demokratîk nêzîkatiya Ocalan a li hember jinê bê parastin û divê ev li aliyê civakê û pergala dixwaze pêş bixe, pergabên belavkirin. la azadîxwaz û demokratîk e. Divê ‘Ne milkiyet lê muşterek’ ev bên dîtin.” Piştî axaftina hat kirin Hevseroka PYD’ê Asya Abdullah li salonê ji aliyê sedan kesî ve bi dirûşma, ‘Bijî YPJ’ li ser piyan li çepikan dan. Dr. Tamîr Bar-On jî diyar kir ku çareseriya Ocalan ne tenê ji bo Kurdan e, ji bo hemû gelên Tirkiyeyê ye. Bar-On îdîa kir ku pergala ku Ocalan dixwaze pêş bixe bi Dr. Muriel Gonzales Athenas jî di biwara dîroknivîsandin, zanist û li derve hiştina jinan yan jî cudakeriya li dijî jinan de gotarek pêşkêş kir. Athenas bi gotara xwe îşaret pê kir ku bi awayekî qesdî jin li derveyî dîrokê, zanistê hatine hiştin û di çarçoveya fikrî ya vê helwestê de hîna guhertin nîne. Wê xwest ku alternatîf werin damezrandin. Silke Helfrich jî di biwara muşterekan (hemî) de weke alternatîfa têgihiştina milkiyetê pêşniyar kir. Helfrich got, ev pêvajoyek e û ne diyardeyek e, bi minaqeşaya mirov û civakan pêk tê û derfetê dide gihiştina mekan û navgînên hilberînê. ‘Serketina Kobanê ya Atîna ye’ Yek ji gotarên din ên balkêş ya Dimitris Roussopoulos civîna “bêexlaqan” a li Davosê bi bîr xist, behsa forûma cîhanê ya dawî a li Tûnisê kir û got, “bawer bikin em ne tenê ne”. Roussopoulos paşê behsa raperîn û tevgera xwendekar û ciwanan a li bajarê Kanada Montrealê kir. Wî îşaret pê kir ku ji 2012´an û vir ve ji vê tevgerê hat ku du hukûmetan ji desthilatdariyê bixîne û got, «Hêza meydan û kolanan heye». Wî her weha îşaret pê kir ku li bi vê tevgerê re li Montrealê xwerêxistinkirina civakê bi pêşketiye bi rêya meclîsan û êdî li van meclîsan ne bi tenê nîqaş tên kirin, biryar jî tên stendin û têkiliyên civakî û cîrantiyê jî ji nû ve tên sêwirandin. Li gorî Roussopoulos bi vî awayê meydanên siyasetê yên bajêr ji nû ve siyasî dibin. Herî dawî Roussopoulos banga hevgirtina û piştgiriya bi Rojavayê Kurdistanê re û berxwedana Yewnanistanê li dijî ferzên siyaseta neolîberal kir: “Serketina Kobanê ya Atînayê ye, ya Atînayê jî ya Kobanê ye.” Li Londrayê konsera ‘Stranên çiyê’ Li paytext Londonê li Şanoya Acrola bi navê ‘Stranên Çiyê’’ konsereke muzîka Kurdî hat lidarxistin. Di konsera ku ji 4 parçeyên Kurdistanê klam hatin gotin, wek parçeyek projeya Pirtûka Stranên Kurdî ya bi rêya komkirinarşîvkirina stranên Kurdî pêk hat, hat ragihandin ku ji bo Akademiyeke Muzîkê ya wê li Kobanê bê avakirin xebat hatine destpêkirin. LI KOBANÊ AKADEMIYA MUZÎKÊ Etnomuzîkolog Ed Emery ê bi stranbêj û Rojnamevan Sûna Alan re axaftina vekirina konserê kir, got ku konser ji bo bi çanda Kurdî re paşêroja polîtîk û tecrûbeyên wê ji guhdaran re bê ragihandin girîng e. Emery anî ziman ku ji bo li Kobanê Akademiyeke Muzîkê ya wê muzîka Kurdî, dans û bi awayekî giştî stran bên lêkolînkirin û arşîvkirin bi Zanîngeha SOAS a Londra re wê bikevin nav hewldanan û bi ekîbeke muzîsyenên dilxwaz re armanc dikin gavên pratîk sala pêşiya me biavêjin. KLAMÊN ELEWIYAN Û STRANÊN GELÊRÎ YÊN KURDÎ HATIN GOTIN Di bernameyê de ku hunermendên cur bi cur derketin dikê, dîrok û çîroka her berhema hat gotin ji aliyê Ed Emery ve hat vegotin. Di yekemîn beşa bernameyê de bi wesîleya temsîla 4 parçeyên Kurdistan klamên Şeroyê Biro, Hesen Zîrek, Mihemed Şêxo ji aliyê Suna Alan ve hatin gotin. Roskar Nasan (ud) û Hamît Sad (bendîr) tevlî klaman bûn. Paşê Berguzar Erdogan klamên Elewiyan, Ulkem Yilmaz û Zelîha Çîçeklî stranên gelêrî yên Kurdî gotin. Endamên Grûp Raye, Riza Koyupinar (perkusyon), Salman Sobe (gîtar) û Soner Golbaş (saz, klarnet) tevlî stranan bûn. Duyemîn beşa bernameyê bi Suna Alan û Grûp Raye bi strana Ez Xelef im dewam kir û Ekîba Folklor a Yekîtiya Ciwanên Elewî ya Îngîltere bi lîstîka gelêrî ya Xelef tevlî klamê bû. KOMKUJIYÊN ERMENIYAN Û DÊRSIMÊ NEHATIN JIBÎR KIRIN Paşê bi wesîleya 100. salvegera Komkujiya Ermeniyan berhemeke bi zimanê Ermenî hat gotin. Di vê beşê de klamên têkildarî Komkujşya Dêrsimê jî hatin gotin. Bername bi klama Keça Kurdan bi dawî bû. ÇARŞEM, 08 AVRÊL 2015 2 Xaçepirs Bersiva Hefteya Borî PÊKENOK WELLEH BI TE RE JÎ NABE Jina mirovekî goyi ligel wî pir cirnexweş e, ew û jina xwe her demê şer dikin û jinik diçe mala bavê xwe. Piştre mêrê wê li pey diçe û wê tîne. Bi vê rewşê çend salên wan derbas dibin. Dawiyê rojekê jinik Ji min nayê Ez dê rabim hemî xewnên xwe bişewitînim… Ez dê rabim hemî helbestên xwe bikujim.. Ji min nayê ku rabim! Ji min nayê ku bimirim!! Ji min nayê jî ku ji bînahiya çavên te birijim.. Ehmed Hûseynî diçe mala bavê qwe, mêrik sond diqwe ku hew here bîne û dibêje: -Bi xwedê ez hez nakim tu bêyi, lê ne bi te re diqede, ne jî bê te. HDK’ê danezana encamê ya Konferansa Elewiyan aşkera kir ‘Li Îrlandayê jinên ji nêrînên cuda li hev hatin civandin’ Di dema îslamiyetê de wêje û rola medreseyan Rupel 4 Rupel 4 Rupel 9 telgraf.co.uk Çarşem, 08/04/2015 Şoreşa Rojava Hêvî ye Di Konferansa li Hamburgê de ya Modernîteya Kapîtalîst de, alternatîfên kapîtalîzmê û fikrên Ocalan hatin nîqaşkirin. Di konferansa ku 3 rojan berdewam kirî de şoreşa Rojava û berxedana Kobanê wek mijara sereke derket pêş. Ji Brîtanya jî gelek akademîsyen û aktivîst tevlî konferansê bûn û nêrînên xwe pêşkêş kirin. Li bajarê Hamburgê ji 3 ta 5´ê Nîsanê de konferansa duyem a minaqeşekirina fikr û têgehên Ocalan bi navê “Meydanxwestina Modernîteya Kapîtalîst II” pêk hat. Ji Ewrûpa, Kurdistan, Rojhilata Navîn, Asya û Efrîkayê, kesên wek David Graeber, David Harvey, John Holloway û Dimitris Roussopoulos tevlî konferansê bûn û bi gotarên xwe konferans dewlemendkirin. Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 463 Prof. Graeber: Mirov weke ‘koleyên hemdem’ dijîn Di beşa bi serenava “Sanayiya Ekolojî û Aboriya Komunal“ de Prof. David Graeber axaftinek kir û got ku di cîhana me ya îro de koletiyeke hemdem tê jiyîn. Prof. Graeber anî ziman ku çareserî jî wê bi şoreşeke di sedsala 21. de mimkun be. Prof. Graeber got, “Di dîrokî de koletî bi zora şûr dihat ferzkirin. Lê îro bi şêwazên cuda ye. Jiyana di roja me de koletiya hemdem e. Berê kole di ferqa koletiya xwe de bûn. Têkiliyên wan ên civakî hebûn. Îro mirov wer dihizirin ku azad in, lê kole ne. Di rastiyê de ne di ferqê de ne ku kole ne.” Prof. David Graeber, diyar kir ku pêwîst e raperîna gel a li Rojhilata Navîn wek şoreşekê bê dîtin û Rojava wek mînak da. Sê rojan di celseyên bi navê “Li hemberî Modernîteya Kapîtalîst, Modernîteya Demokratîk”, “Teşhîrkirina Modernîteya Kapîtalîst”, “Li dijî Kapîtalîzmê, Pîşesaziya Ekolojîk û Aboriya Civakî”, “Bihurîna ji Astengên Teoriya Şoreşger”, “Dersên ji Pratîkên Alternatîf” de minaqeşeyên bi beşdariya guhdaran jî bernameya konferansê dewlemendtir kir. Zanyara Hindistanî Dr. Radha D´Souza di axaftina xwe de îşaret pê kir ka çawa Rojava û têkoşîna gelê Kurd bi giştî li dor fikra azadiya civakê tesîrê dike li gelan û her weha li Hindistaniyan û hêviyê diafirîne. D´Souza nexasim tesîra Împeryalîzmê û destwerdana wê li dinyayê derxist pêş û girîngiya alternatîfên şoreşger jî bin xêz kir. D´Souza got, ji ber ku di civaka gundewarî ya li Hindistanê de hîna jî fikra “Komarên Gundan” yên beriya mîhtingeriya brîtanî li Hindistanê tesîrdar e, fikra xwerseriya demokratîk û konfederalîzma demokratîk pir bi dilê wê ne û gelek Hindistanî jî bi heman rengî difikirin. Wê xwest ku bîra berxwedana gelan li dijî kolonyalîzm û împeryalîzmê ji holê ranebe û weke mînak jî tevgera Gader û projeya wê ya “Azad Hindustan” a beriya bi sedsalî nîşan da. Berdewama nuçeyê di rûpelê 3´yan de ye Sînorên Kobanê Gihaştin Çemê Firatê Hêzên YPG/YPJ’ê yên li hemberî çeteyên DAIŞ’ê berxwedaneke destanî nîşan dan, operasyonên xwe yê yên paqijkirina derdora Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê, dewam dikin. Şervanên ku bi azadkirina gelek gund û gundikan re berê xwe dan bajarokê Sirrînê, derbên giran li çeteyan dixin. Rupel 8