m - Denizli Ticaret Odası

Transkript

m - Denizli Ticaret Odası
DENIZLI TICARET ODASI IKI AYLIK HABER » FINANS » ARASTIRMA VE INCELEME DERGISI
58
DENIZLI TICARET ODASI • YIL 06 • SAYI 58 • EYLÜL 2009
DENIZLI’DE TURIZM SEKTÖRÜ
TEKSTIL SEKTÖRÜNDE SAGLIK
VARLIK BARISI YASASI
SINIR KOMSUMUZ IRAK VE EKONOMISI
IS SÖZLESMESININ ISVERENCE FESHI
RÖPORTAJ » MUSA ÇELIKKOL
EYLÜL 2009
MERHABA
Genel
Yayın
Yönetmeni
Denizli Ticaret Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Necdet Özer
Yazı İşleri Müdürü
Ali Rıza Tekin
Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Çağrı Sebzeci
Yayın Kurulu
Hikmet Alpaslan
Ozan Özkan
Argun Hadimlioğlu
Mehmet Eyüpoğlu
Fahri Doğramacı
Gökhan Aydın
Mehmet Kalkan
Konsept Danışmanı
İmran Eraslan
Editörler
Mehmet Yatkın
Ozan Öner Özmen
Yayın Koordinatörleri
Mehtap Koç
Mutlu Bayram
Kreatif Direktör
Mustafa Odabaşı
Görsel Tasarım
Moccnoz Design Studio
www.moccnoz.com
Yapım
MÇS Fikir Sanat
www.mcsfikirsanat.com
Yazarlar
Serpil Çoruhlu
Akif Ercan
Adnan Kaya
Av. Turan Özen
Baskı
Ege Basım
www.egebasim.com.tr
Yazışma Adresi
Oğuzhan Caddesi No:1 Denizli
T. 0 258 261 19 39
F. 0 258 265 17 05
Dergimiz iki ayda bir yayımlanır.
Dergide bulunan yazılar aksi
belirtilmedikçe Denizli Ticaret
Odası’nın resmi görüşünü
yansıtmaz. İmzalı makalelerdeki
yazılar yazarına aittir.
D
Denizli Lobisi
enizli olarak, uzun
yıllar başta Ankara
merkezli siyaset olmak
üzere birçok alanda
yalnız kalmanın ve
kendi ayaklarımızın
üzerinde durmanın sıkıntılarını yaşadık.
Evet, yaşanan bu sıkıntılar şehir olarak
girişimci ruhumuzun ortaya çıkmasını
sağladı ancak birçok alanda da hak
ettiklerimizi alamadık.
Ancak bu durum özellikle son yıllarda
tamamen değişti. Öyle ki, bugün
tüm Türkiye, Denizli’nin başarılı lobi
çalışmalarını konuşuyor. Denizli
Platformu başta olmak üzere, yerel
yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin
birlikte hareket etmesi sonucunda
şehrimiz artık hak ettiklerini alıyor ve
geleceğe güvenle bakıyor.
Bunun en son örneğini, geçtiğimiz
günlerde açıklanan Sektörel Teşvik
Paketi ve Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın
Denizli merkezli kurulması ile bir kere
daha yaşadık. Denizli Lobisi tarafından
yapılan başarılı çalışmaların ardından
şehrimiz gerçekten de çok önemli
kazanımlar elde etti.
başta Bölgesel Kalkınma Ajansı olmak
üzere Sektörel Teşvik Paketi'ni ve bu
paketin Denizli’ye kazandıracaklarını
bulacaksınız. Yine Milletvekilimiz
Mehmet Yüksel ile bu konuda yapmış
olduğumuz söyleşi de sizleri bekliyor
olacak.
Türkiye’de ‘Denizli’ denildiği zaman akla
gelen sektörlerden biri de hiç kuşkusuz
turizm. Ancak bu sektörün şehir
ekonomisine katkısı ne yazık ki istenilen
seviyede değil. Bunun nedenlerini ve
çözüm önerilerini değerli hocamız Prof.
Dr. Mustafa Yılmaz sizler için kaleme
aldı. Bu sayımızın röportaj konukları
ise Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği
Başkanı Musa Çelikkol ile şehrimizin
örnek ve başarılı işadamlarından
Mustafa Kaynak...
Uzun sözün kısası, bu sayımızda
da yine dopdolu bir içerikle
karşınızdayız. Önceki sayılarımızda
olduğu gibi bu sayımıza da yoğun
bir ilgi göstereceğinizi umuyorum.
Gelecek sayımızda görüşmek ümidi ile
hoşçakalın...
İşte biz de DTO Dergisi olarak, bu
sayımızda Denizli’nin kazanımlarını
masaya yatırdık. Sizler için hazırlamış
olduğumuz araştırma dosyalarımızda,
GENEL YAYIN YÖNETMENI
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
1
basyazı
B A Ş YA Z I
NECDET ÖZER
Baskan’ın
Kösesi
DTO BASKANI
Necdet Özer’in
Kaleminden
D
enizli Ticaret Odası olarak,
DTO Dergisi’nin yeni sayısı ile siz değerli üyelerimizle
birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Geride bıraktığımız ay, Denizlimiz için sevindirici gelişmelerle doluydu. Bu gelişmelerden ilki, Teşvik Yasası’nda değişikliğe giden
düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanması ile birlikte ortaya çıktı.
Hükümetimiz tarafından daha önce açıklanan
Teşvik Yasası; Denizli, Aydın ve Muğla şehirlerini 2. Bölge çatısı altında buluşturmuştu.
Ancak bu düzenleme, Denizli ve bölgedeki diğer iller için ciddi bir dezavantajı beraberinde getirmişti. Çünkü Ayfonkarahisar, Manisa
ve Uşak gibi iller 3. Bölge’de yer alıyor ve buralara 2. Bölge’den taşınma suretiyle teşvik
veriliyordu.
2
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Geride bıraktığımız
ay, Denizlimiz için
sevindirici
gelişmelerle
doluydu.
Bu gelişmelerden
ilki Teşvik
Yasası’nda yapılan
değişiklikle oldu.
Denizli Lobisi’nin
Ankara’da yaptığı
yoğun kulis
çalışmalarının
ardından Denizli’yi
olumsuz yönde
etkileyen 2.
Bölge’den 3.
Bölge’ye taşınma
teşviki iptal
edildi. Bir diğer
olumlu gelişme
ise Kalkınma
Ajansı’nın Denizli’de
kurulması oldu.
Ancak Denizli Platformu üyeleri, milletvekillerimiz ve yerel yöneticilerimizle birlikte
Ankara’da yaptığımız yoğun lobi çalışmaları sonuç verdi ve şehrimiz ekonomisini olumsuz yönde etkileyecek olan 2. Bölge’den 3.
Bölge’ye taşınma teşviki iptal edildi. Ayrıca
bölgeyi yakından ilgilendiren desteklenecek
sektör sayısı da14’ten 25’e çıkartıldı.
Kentimiz için yaşanan bir diğer kazanım ise
Kalkınma Ajansı’nda oldu. Bölgeler arası kalkınma farklılığını ortadan kaldırmaya yönelik olarak başlatılan bu projenin Denizli, Aydın
ve Muğla’yı kapsayan bölümünün merkezi
Denizli oldu. Ancak burada önemli olan husus, Kalkınma Ajansı merkezinin Denizli olmasından yana, bölgenin gelişmesi ve sorunlarının çözümü açısından taşıdığı önem. Öyle
ki, bu ajans sayesinde Güney Ege Bölgesi,
birçok büyük projeye ev sahipliği yapacak.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Bu başarıdan dolayı Sayın Valimize, Sayın
Belediye Başkanımıza, Denizli Platformu’nda
yer alan sivil toplum kuruluşlarına ve milletvekillerimize teşekkürlerimi sunuyorum.
DTO olarak, Ziraat Bankası ile yapmış olduğumuz anlaşma sonucu üyelerimize sağladığımız cazip kredi imkanından pek çok üyemizin
faydalandığını görüyoruz. Umuyoruz ki, ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenen ve kredi imkanından faydalanan işletmelerimiz, yaşadıkları ekonomik darboğazdan bir an önce
kurtulur ve kredi yoluyla elde ettikleri rahatlığın devamlılığını sağlarlar.
Ekonomik veriler, son aylarda kentimiz ekonomisinin daha iyiye doğru yol aldığını gösteriyor. Özellikle son dönemdeki projelerin
hayata geçmesi ile birlikte iş dünyası olarak
gelecek günlere daha güvenle bakacağız.
Denizli olarak,
özellikle
son dönemlerde
başarılı lobi
çalışmalarının
meyvelerini
toplamaya
başladık.
Tek yürek
olarak sesimizi
duyurabildiğimiz
ve birbirimize
destek
olabildiğimiz
her yerde başarıyı
yakalama şansımız
ikiye katlanıyor.
Biz de Denizli
Ticaret Odası
olarak her daim
kent ekonomisini
canlandırmak için
proje üretmeye
devam ediyoruz.
B A Ş YA Z I
Denizli olarak tek yürek olarak sesimizi duyurabildiğimiz ve birbirimize destek olabildiğimiz her yerde başarıyı yakalama şansımız
ikiye katlanıyor. Biz de her daim kent ekonomisini canlandırmak için proje üretmeye devam ediyoruz. Sözlerime burada son verirken, değerli üyelerimizin Ramazan Ayı'nı ve
gelecek olan Ramazan Bayramı'nı en içten
dileklerimle kutlarım.
Necdet Özer
DTO BASKANI
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
3
İ Çİ N D E K İ L E R
EYLÜL 2009
06
11
18
06
14
08
15
16
06
07
08
Geçtiğimiz aylarda
açıklanan Teşvik
Yasası’nın Resmi
Gazete’de
yayımlanmasından
önce yapılan başarılı
lobi çalışmalarının
ardından Yasa'da
yapılan değişiklikler ve
Yeni Teşvik Yasası.
09
12 14
15
16
18
Denizli, Aydın ve Muğla illerinde kalkınma
hamlesini gerçekleştirebilmek amacıyla
kurulan Güney Ege Kalkınma Ajansı ve
ajansın lideri Denizli.
20
24
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
25
DENİZLİ'DE
KENT MÜZELERİ
KENTİN DÖRT BİR
YANINDA TURİZM
26
28
Sanayisi ile dünyanın gözlerini üzerine
çekmeye başaran Ege Bölgesi’nin incisi Denizli’de turizm sektörünün dünü,
bugünü, yarını ile sektörde yaşanan
sorunlar ve çözüm yolları.
Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ile
ekonomik krizin Denizli’ye yansımaları
ve Kalkınma Ajansı’nın Denizli’ye
getirecekleri ile ilgili söyleşi.
4
SAĞLIK TURİZMİ
DENİZLİ'DE TURİZM
SEKTÖRÜ
RÖPORTAJ
MUSA ÇELİKKOL
DÜNYADA
KALKINMA AJANSLARI
GELİŞMİŞLİK FARKI
EN AZA İNECEK
BÖLGESEL AJANSLARIN
GÖREVLERİ
GÜNEY EGE
KALKINMA AJANSI
RÖPORTAJ
MEHMET YÜKSEL
KALKINMA AJANSININ
KAPSADIĞI İLLER
İŞBİRLİĞİMİZİN
EN GÜZEL ÖRNEĞİ
KALKINMA AJANSI İLE
SAĞLANAN AVANTAJ
DENİZLİ LOBİSİNİN
BÜYÜK BAŞARISI
Eylül / Ekim 2009
www.dto.org.tr
İ Çİ N D E K İ L E R
40
EYLÜL 2009
66
48
24
30
34
40
43
44
48
52
53
54
58
62
66
YURTDIŞI
İŞ TALEPLERİ
TEKSİT SEKTÖRÜNDE
İŞÇİ SAĞLIĞI
EBIC'TEN
DUYURULAR
İŞ SÖZLEŞMELERİNİN
İŞVERENCE FESHİ
TOBB-HABER
TÜRKİYE İÇİN
ÖNEMLİ BİR PAZAR
TÜRKİYE-IRAK
İLİŞKİLERİ
IRAK
EKONOMİSİ
İŞ DÜNYASINDAN
KISA KISA
IRLIGANLI BELEDİYE
BAŞKANI İLE SÖYLEŞİ
IRLIGANLI
NARI
VARLIK BARIŞI
YASASI
MUSTAFA KAYNAK İLE
SÖYLEŞİ
54
70
Bembeyaz travertenlerin
hemen yamacında bulunan
Denizli’nin şirin ilçesi Irlıganlı
topraklarından dünyaya açılan
Hicaz Narı’nın hikayesi...
Tekstil, mermer, metal ve
akaryakıt sektörlerindeki
başarılarının yanı sıra yaptırdığı
okullarla da adından söz
ettiren başarılı iş adamı
Mustafa Kaynak ile söyleşi.
Yıllar boyu yaşadığı İç ve dış
savaşların üzerinde bıraktığı
etkileri silmeye çalışan Irak’ın son
yıllardaki ticaret atağı ve Türk
yatırımcılarına tavsiyeler.
Tekstil sektöründe
kanun koyucu tarafından
işverenlere, işçilerinin
sağlığını koruma
konusundaki
yükümlülükleri.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
5
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
hazırlayan » mehmet yatkın
dosya
HABERLER
Denizli’nin
yüzü güldü
Denizlili yerel yöneticiler ile çeşitli oda ve dernek başkanlarının Ankara’da yaptığı başarılı lobi
çalışmaları sonucunda, teşvikte desteklenen sektör sayısı 14’ten 25’e çıktı. Ayrıca 2. Bölge’den
3. Bölge’ye taşınma teşviki de iptal edildi.
Denizli Lobisi’nin
Büyük Basarısı
G
eçtiğimiz 3 aylık dönem,
Denizli için kazanım
ayları olarak kayıtlara
geçti. İlk kazanım, Yeni
Yatırım Teşvik Yasası’nın
Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte ortaya çıktı. Daha
önce Yatırım Teşvik Yasası açıklanmış
ve Denizli, Aydın ve Muğla şehirleri ile
2. Bölge adı altındaki bir çatıda buluşturulmuştu. Bu yapı, Denizli ve bölgedeki
diğer iller için dezavantaj olarak görünü-
6
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
yordu. Çünkü Ayfonkarahisar, Manisa ve
Uşak gibi iller 3. Bölge’de yer alıyordu ve
buralara 2. Bölge’den taşınma suretiyle
teşvik verilecekti.
Denizli Lobisi’nin Kararlı
Çalışmaları Sonuç Verdi
Yasanın ilk hali, 2005 yılında çıkartılan
5084 sayılı Teşvik Yasası’na benziyordu. Bu yasa, Denizli’nin komşuları olan
Uşak ve Afyonkarahisar illerini teşvikten
Denizli ve
bölgeyi
yakından
ilgilendiren
desteklenecek
sektör sayısı
14’ten 25’e
çıkarıldı.
yararlandırırken, özellikle son ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenen ve
üretimini güçlükle sürdürmekte olan
Denizli’ye hiçbir katkı sağlamamıştı.
Dolayısıyla Denizli, komşuları ile haksız
bir rekabet içerisine sürüklenmişti.
Denizli’yi son derece olumsuz etkileyecek olan bu Yasa’nın Bakanlar
Kurulu’ndan geçip Resmi Gazete’de
yayımlanmasından önce Denizli
Platformu üyeleri, Denizli milletve-
www.dto.org.tr
D O S YA
EYLÜL 2009
killerinin de desteğini alarak yoğun bir
Ankara mesaisi yaparak lobi çalışmalarını başlattı. Bu çalışmalar kapsamında,
özellikle 2. Bölge’den 3. Bölge’ye yatırım
teşvikinin uygulanmaması ve sektörel
bazda teşvik kapsamının daha da genişletilmesi istendi.
Yatırım Teşvik Yasası yürürlüğe girdiğinde Denizli’nin istediği 2. Bölge’den
3. Bölge’ye taşınma teşviki iptal edildi.
Ayrıca Denizli ve bölgeyi yakından ilgilendiren desteklenecek sektör sayısı
14’ten 25’e çıkarıldı.
Başkan Necdet Özer: ‘Mağduriyeti
Ortadan Kaldırmaya Çalıştık’
Denizli Platformu Dönem Sözcüsü ve
Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet
Özer; Teşvik Yasası’ndaki düzenlemeleri
değerlendirdi. Yasa’da Denizli ve bölge
için oluşabilecek mağduriyeti gidermek
için çalıştıklarını ifade eden Başkan
Necdet Özer, “Yasanın ilk halinde, yatırım
teşviki kapsamında 2. Bölge’de yer almamız, ilimizde kümelenmiş olup da bazı
sektörlerin kapsam içine alınmaması ve
1. ve 2. Bölge’de tekstil konfeksiyon, deri
ve deri mamulleri sektörlerinin 3. ve 4.
Bölge’ye taşınma teşviki söz konusuydu.
Bu durum, komşu illerimiz olan Manisa,
Afyonkarahisar ve Uşak gibi illerin 3.
Bölge’de yer alması nedeniyle ilimize
yapılacak yatırımlar yönünden olumsuz
görünmekteydi. Denizli olarak yaptığımız
girişimlerde, hem taşınma teşvikinin
sadece 4. Bölge’de olmasını, hem de
bölgemizin ve ilimizin sektörler bazında
daha fazla sektörlerle desteklenmesini
istedik.” dedi.
Yeni Düzenleme ile 14 Olan
Sektör Desteği 25’e Çıktı
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre,
artık taşınma işleminin sadece 4. bölgelere yapılacağını anlatan Özer, “Yatırım
teşvikindeki değişikliklerde isteğimiz
doğrultusunda 3. Bölge’ye taşınmanın
iptal edildiğini gördük. Bu, bizim için
olumlu bir gelişme. Komşularımızla yaşayabileceğimiz haksız rekabet böylece
giderilmiş oldu. Ayrıca sektörler bazında
da yeni sektörlerin ilave edildiğini görmekteyiz. Yasa ilk çıktığında 14 sektöre
destek verilirken, son değişiklikle birlikte
sektör sayısı 25’e çıkarıldı” dedi.
Ege Bölgesi’nin En
Gözde Ili: Denizli
Bakanlar Kurulu’nun Türkiye’de 55 ili kapsayacak 15 ayrı merkezde yeni
kalkınma ajansları kurulmasına ilişkin kararında Aydın ve Muğla’nın
aralarında bulunduğu Kalkınma Ajansı’nın liderliği Denizli’ye verildi.
Kalkınma Ajansı
ile saglanan avantaj
gelişmişlik
farklılıklarının
azaltılması
açısından son
derece önemli.
Bu gelişmişlik
farklılığını ortadan
kaldırmanın
en önemli
unsurlarından
biri de kalkınma
ajansları.
Resmi
Gazetede
yayınlanan
kararı
değerlendiren
Denizli
Paltformu
Sözcüsü
Necdet Özer,
“Yatırım
teşvikindeki
değişikliklerde
isteğimiz
doğrultusunda
3. Bölge’ye
taşınmanın
iptal
edildiğini
gördük. Bu
bizim için
olumlu bir
gelişme.
Komşularımız
ile aramızdaki
haksız
rekabet
böylece
giderilmiş
oldu”
şeklinde
konuştu.
Avrupa
Birliği’ne üyelik
müzakerelerinin
yürütüldüğü
bu dönemde,
özellikle bölgesel
farklılıkların
azaltılarak
bölgeler içinde
dengesizliklerin
giderilmesi ve
bölgeler arası
Teşvik
Yasası’nı
krizden
bağımsız
düşünmemek
gerektiğini
ifade eden
Başkan Özer,
“Teşvik
Yasası ile
hemen yarın
yatırımlar
başlayacak
değil. Önce
krizin
etkisinden
kurtulmamız
gerekiyor”
dedi.
Başkan Özer, Denizli Platformu ve iş
dünyası olarak teşvikle ilgili düşünceleri
hakkında ise şunları söyledi: “Evet taleplerimizin bazıları dikkate alınarak teşvik
kapsamına alındı. Bunlar sevindirici gelişmeler. Ancak vurgulamak istediğimiz
nokta şu: Yürürlüğe giren yeni Teşvik
Yasası ile hemen yarın yeni yatırımlar
başlayacak değil. Yatırım teşvikini, programımıza almış bulunuyoruz. Fakat tüm
dünyayı saran küresel krizin etkisinden
kurtulmamız ve mevcut işletmelerimizin
soluk alması gerekiyor. Bugün kapasitemizin ne yazık ki yarısını kullanmaktayız.
Krizden kurtulup, kapasitemizi tam
anlamıyla kullanabilirsek, yeni yatırımlar
için soluklanmaya fırsat bulabileceğiz.
Üretim yapmaya çalışan ve hali hazırda
işletmelerini ayakta tutmaya çalışan
KOBİ’lerimiz teşvik bekliyor.”
‘Yatırımların Başlaması için
Krizin Etkilerinden Kurtulmalıyız’
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
7
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
dosya
Bölgesel Kalkınma Ajansı
hazırlayan » mehmet yatkın
Denizli’nin Temmuz ayındaki bir diğer
kazanımı da Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın
merkezinin Denizli’ye kazandırılması oldu. Vali Yavuz Erkmen, Belediye Başkanı
Nihat Zeybekci, milletvekilleri ve Denizli
Platformu üyelerinin başarılı çalışmaları
sonucunda Denizli, Aydın ve Muğla’yı
kapsayan Kalkınma Ajansı’nın merkezi
olarak Denizli seçildi.
Bu iki gelişme şehrimizin yoğun lobiciliğinin meyvelerini toplamaya başladığını açıkça gösterdi. Bölgesel Kalkınma
Ajansı’nın Yönetim Kurulu üyelerinden
biri de Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer oldu.
Kalkınma Ajansı’nın merkezinin Denizli
olması için ciddi lobi çalışmaları yürüttüklerini kaydeden DTO Başkanı
ve Platform Sözcüsü Necdet Özer,
“Kalkınma Ajansı ile ilgili çalışmalarımız
sonucunda emeklerimiz boşa gitmedi.
Bu, Denizli ve bölgenin geleceği açısından son derece önemliydi. Bu başarıdan dolayı başta Sayın Valimiz Yavuz
Erkmen’e, Sayın Belediye Başkanımız
Nihat Zeybekci’ye, Denizli Platformu’nda
yer alan sivil toplum kuruluşlarına ve
Sayın Denizli milletvekillerimize teşekkür
ediyorum. Denizli ve bölgemize hayırlı
olsun” şeklinde konuştu.
8
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Kalkınma Ajansı Bölgesel
Gelişmeyi Hızlandıracak
Kalkınma Ajansı’nın bölgesel gelişmeyi
hızlandıracağını, kaynakların yerinden
ve etkin kullanımını sağlayacağını ifade
eden Başkan Necdet Özer, “Kalkınma
Ajansı’nı yıllardır ifade ediyorduk.
Ajansların, bölgenin kendi ürettiği projelerin önceliklerinin belirlenmesi için
altyapı olduğunu düşünüyorum. Artık
bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden planlanması ve programlanması,
bu kalkınma ajansı çerçevesinde gerçekleştirilecek ve daha güzel projeler üretilebilecek. Ortak sinerji ile ülkemize daha
fazla katma değer sağlanacak” dedi.
Kalkınma Ajansları Ülke Genelinde
1 Milyar Lira Kaynak Kullandıracak
Hükümetin büyük bir önem verdiği proje
kapsamında hayata geçirilen kalkınma
ajanları, sosyo ekonomik kalkınma girişimlerini başlatmak ve desteklemek,
bölgesel gelişmişlik farklarını azaltarak,
bölgelerin ulusal kalkınma ve rekabet
gücüne katkılarını artırmak amacıyla
faaliyet gösterecekler.
Bütün ajanslar, kurumsal gelişimlerini tamamlayıp, tam olarak faaliyete geçtiğinde kullandırabilecekleri kaynağın 1milyar
Lira’ya ulaşacağı hesaplanıyor.
Kalkınma
Ajansları,
bölgesel
gelişmeyi
hızlandırarak,
kaynakların
yerinden
ve etkin
kullanımını
sağlayacak.
Bütün
kalkınma
ajansları,
kurumsal
gelişimlerini
tamamlayıp,
tam olarak
faaliyete
geçtiğinde
ülke
genelinde
kullandırılacak
kaynağın
büyüklüğü
1 milyar
TL’ye kadar
ulaşacak.
Isbirligimizin en
güzel örnegi
Denizli, Muğla ve
Aydın’ın bugüne
kadar çok iyi
ilişkiler kurduğunu
ve birçok
problemlerinin aynı
olduğunu belirten
Vali Yavuz Erkmen,
“Kalkınma Ajansı,
bu ilişkileri çok
daha sıkılaştırıp
ileriye götürerek,
yeni projeler
üretip bölgenin
www.dto.org.tr
potansiyelinin
daha iyi şekilde
değerlendirilmesi
açısından güzel
bir araç olacaktır.
İlk yaptığımız,
Yönetim Kurulu
toplantısında da
bu birliğimizin
ve bundan sonra
yapacaklarımızın
güzel örneklerini
sergiledik’’
şeklinde konuştu.
D O S YA
EYLÜL 2009
KALKINMA AJANSLARI’NIN KAPSADIGI iLLER
Aydın Denizli ve Muğla’nın bağlı olduğu Kalkınma Ajansı’nın
merkezi olarak Denizli açıklandı. Karara göre; yurt çapında
kurulacak olan Kalkınma Ajansı’nda Düzey 2 Bölgesi
kapsamında yer alan iller ise şöyle:
İstanbul; Edirne,
Kırklareli, Tekirdağ,
Balıkesir, Çanakkale;
İzmir, Aydın, Denizli,
Muğla, Afyon, Kütahya,
Manisa, Uşak; Bilecik,
Bursa, Eskişehir,
Bolu, Düzce, Kocaeli,
Sakarya, Yalova;
Ankara, Karaman,
Konya; Antalya, Burdur,
Isparta, Adana, Mersin,
Hatay, Kahramanmaraş,
Osmaniye; Aksaray,
Kırıkkale, Kırşehir,
Niğde, Nevşehir,Kayseri,
Sivas, Yozgat; Bartın,
Karabük, Zonguldak,
Çankırı, Kastamonu,
Sinop, Amasya, Çorum,
Samsun, Tokat; Doğu
Karadeniz’de Artvin,
Kalkınma ajanslarının, bölgesel gelişme
stratejilerine uygun olarak kırda ve kentteki bütün kesimlere yarar sağlaması
hedefleniyor.
Bu arada, Denizli merkezli Bölgesel
Kalkınma Ajansı, faaliyetlerini ilk
etapta Denizli Tekstil ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği (DETKİB) binasında
hayata geçirecek.
Yatırım Teşviki ile İlgili Notlar:
■ İstanbul hariç olmak üzere, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı tarafından İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi oluşturulan
yatırım konuları, ilgili bölgede seçilmiş
Giresun, Gümüşhane,
Ordu, Rize, Trabzon;
Bayburt, Erzincan,
Erzurum, Ağrı, Ardahan,
Iğdır, Kars; Bingöl,
Elazığ, Malatya, Tunceli
Bitlis, Hakkari, Muş, Van;
Adıyaman, Gaziantep,
Kilis, Diyarbakır,
Şanlıurfa, Batman,
Mardin, Şırnak, Siirt.
sektörler arasında yer almasa dahi, bölgede uygulanan desteklerden yararlanır.
■ Denizyolu ile yük ve/veya yolcu taşımacılığına yönelik yatırımlar 2. Bölge'de
uygulanan desteklerden, havayolu ile
yük ve/veya yolcu taşımacılığına yönelik
yatırımlar 1. Bölge'de uygulanan desteklerden yararlanır. Havayolu taksi işletmeciliği yatırımları teşvik edilmez.
■ Özel sektör tarafından yapılacak
şehirlerarası yük ve/veya yolcu taşımacılığına yönelik demiryolu yatırımları ile
şehir içi yük taşımacılığına yönelik
demiryolu yatırımları tüm bölgelerde
teşvik edilir.
Ulusal
düzeyde
DPT
tarafından
koordine
edilecek
ajanslar,
yerel
yönetimlerin
planlama
çalışmalarına
teknik destek
sağlayacak.
Ayrıca bölge
plan ve
program
uygulanmasını
sağlayıcı
projelere
destek
olacak,
bölgenin
kırsal
kalkınmasına
katkıda
bulunacak.
Kalkınma
Ajansları
bölgede
kamu, özel
kesim ve sivil
toplum
kuruluşları
tarafından
önemli
görülen
projeleri
yürütecek.
Ajanslar
kurum ve
kuruluşlar
arası işbirliğini
geliştirecek.
Birden fazla bölgede taşımacılık yapılması durumunda vagon teminine yönelik
harcamalar faaliyet gösterilen alanda
gelişmişlik düzeyi en düşük olan bölgenin
desteklerinden faydalanır.
■ Jeotermal enerji veya enerji santralleri, atık ısısı ile konut ısıtma/soğutma
yatırımları bulunduğu bölgede uygulanan
desteklerden yararlanır.
■ Avrupa Kömür-Çelik Topluluğu
Anlaşması kapsamına giren yatırımlar
desteklerden yararlanamaz.
■ Gıda ürünleri ve içecek imalatı yatırımlarından; “pirinç, bulgur, ev hayvanları
için hazır yem, balık unu, balık yağı, balık
yemi, ekmek, kek, gofret, rakı ve bira”
üretimine yönelik komple yeni ve tevsi
yatırımları, “kuru yemiş, turşu, linter
pamuğu, çay ve fındık” üretimine yönelik
komple yeni ve tevsi yatırımlar, “hazır
çorba ve et suları ve müstahzarları
üretimleri ile tahıl ve baklagil tasnif ve
ambalajlanması” yatırımları teşvik kapsamındaki bölgesel ve sektörel desteklerden yararlanamaz.
■ Derinin tabaklanmasına yönelik yatırımlar sadece organize sanayi bölgelerinde teşvik edilir.
■ Tekstil sektöründe; kütlü pamuk işleme yatırımları teşvik edilmez.Sentetik
elyaf ve sentetik iplik üretimine yönelik
komple yeni tevsi, entegrasyon cinsindeki yatırımlar teşvik edilmez.
İplik ve dokuma (yün ipliği, akıllı ve çok
fonksiyonlu teknik tekstil, halı, tafting,
dokunmamış-örülmemiş kumaş, çuval
hariç) konularında sadece modernizasyon cinsindeki yatırımlar teşvik edilir.
Teşvik Edilmeyecek Yatırım Konuları
A. Tarım ve Tarımsal Sanayi
■ Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve
nişastalı ürünler ve hazır hayvan yemleri imalatı (pirinç, bulgur, ev hayvanları
Bakanlar Kurulu’nun Kalkınma Ajansları kurulmasına ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kararda en çok dikkat çeken Denizli, Aydın ve Muğla’nın da aralarında bulunduğu Kalkınma Ajansı’nda liderliğin, ilimize
verilmesi oldu. Böylece Denizli, bölgesinin liderliğini yapacak.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
9
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
hazırlayan » mehmet yatkın
dosya
Pakete yeni
eklenen sektörler
için hazır yemler, balık yemi ve entegre
hayvancılık yatırımları içerisindeki yem
üretimi hariç)
■ Bisküvi,
■ Yufka ve kadayıf,
■ Makarna, irmik, şehriye, kuskus v.b.
ürünler,
■ Dışarıya yemek hizmeti sunan işletmeler (hazır yemek),
■ Küp şeker,
■ Bitkisel üretim (seracılık, kültür mantarı yetiştiriciliği ve entegre hayvancılık
yatırımları içerisindeki yem bitkileri yetiştiriciliği hariç),
■ Bölgesel yatırımlar kapsamında teşvik
edilecek entegre hayvancılık yatırımları
ve şartlı desteklenecek hayvancılık yatırımları dışındaki hayvancılık yatırımları,
Kuran Andlaşmanın Yetki Alanına Giren
Ürünlerin Ticareti ile İlgili Anlaşma” Eki
ürün listesinde yer alan ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar,
■ Tuğla ve kiremit üretimine yönelik
modernizasyon cinsi dışındaki yatırımlar,
■ Kamu kurum ve kuruluşları ile yapılanlar da dahil olmak üzere rödovanslı
madencilik yatırımları,
■ Kütlü pamuk işleme yatırımları,
■ Sentetik elyaf ve sentetik iplik üretimine yönelik komple yeni, tevsi ve entegrasyon cinsindeki yatırımlar,
■ İplik ve dokuma (yün ipliği, akıllı ve
çok fonksiyonlu teknik tekstil, halı, tafting, dokunmamış ve örülmemiş kumaş,
çuval hariç) konularında modernizasyon
yatırımları haricindeki yatırımlar teşvik
edilmeyecek yatırım konularındandır.
B. İmalat ve Madencilik Yatırımları
C. Hizmet Sektörü
■ 1/8/1996 tarih ve 22714 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti ve
Avrupa Kömür Çelik Topluluğu Arasında
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu
■ Okul öncesi eğitim, ilköğretim, lise,
yüksekokul, üniversite, yükseköğretim ve
teknik ve mesleki öğretim dışında kalan
eğitim yatırımları ile yetişkinlerin eğitil-
Hükümetin
’0 kilometre’
dediği
Teşvik
Sistemi,
Türkiye’yi 4
bölgeye
ayırıyor.
Yeni Teşvik
Paketi’nde
6 aylığına
500 bin
yeni işçi
alınacak
ve bunun
maliyeti
2.5 milyar
Lira’yı
bulacak.
Açıklanan
sektörler
arasında en
dikkat çeken
ise 1 milyar TL
ile LCD
yatırımı.
Bölgesel
desteklerden
yararlanacak
yatırımlar,
bölgesine
göre vergi
indirimi,
sigorta primi,
işveren
hissesi
desteği,
yatırım yeri
tahsisi ve
faiz desteği
gibi desteklerden de
yararlanacak.
Hükümet, Teşvik
Paketi’nin ana
unsurlarını
değiştirmedi
ancak özel
sektörün talepleri
doğrultusunda il ve
bölgelerde teşvik
desteği verilecek
sektörlere
yenilerini ekledi.
Yeni eklenen
sektörler, Batı’dan
Doğu’ya kadar
neredeyse tüm
illerde teşvik
ediliyor. İlk çıkan
Teşvik Yasası’nda
açıklanan teşvik
edilecek sektörler
arasında yer
almayan tekstil,
mesine yönelik (özel kurslar, dershaneler
vb) yatırımlar,
■ Hastane yatırımları, tıp merkezleri,
diyaliz merkezleri, tahlil laboratuvarları
ve manyetik görüntüleme merkezleri
dışında kalan sağlık yatırımları,
■ Oteller, tatil köyleri, apart oteller, dağ
(yayla) evleri dışında kalan turizm
konaklama tesisleri,
■ Ulusal çaptaki günlük gazete basım
hizmetleri, televizyon ve radyo yayıncılığı
dışındaki basın ve yayın yatırımları,
■ Kayıt amaçlı stüdyo yatırımları
■ Konut üretimi ve müteahhitlik hizmetleri yatırımları,
Hükümet olarak alınan teşvik tedbirleri; kalkınma ekonomisinin bir parçası olarak kıt
kaynakların en verimli kullanımını, tasarruf tedbirlerini, ihracat ve döviz gelirlerinin
artırılmasını amaçlıyor.
10
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
döşemelik parke
ve sunta imalatı,
öğrenci yurtları,
radyo televizyon
haberleşme
cihazları ve
su ürünleri
yetiştiriciliği de
teşvik edilecek
sektörler
arasına eklendi.
Bu sektörler
neredeyse tüm
illerde teşvik
kapsamına alındı.
Hükümetin teşvik
listesine tekstil
sektörü dışında
eklediği sektörler
özel sektöre
de sürpriz
oldu.
www.dto.org.tr
D O S YA
EYLÜL 2009
■ Yolcu ve yük taşımacılığına yönelik
otobüs ile çekici ve treyler yatırımları
(Belediyelerin yapacakları yatırımlar
hariç),
■ Hipermarket, ticaret merkezi, alışveriş merkezi ve otopark yatırımları dahil
toptan ve perakende ticarete yönelik
yatırımlar,
■ Kara taşıtları bakım, onarım ve servis
istasyonu yatırımları,
■ Petrol ürünleri (LPG dahil) dağıtım
yatırımları, özel akaryakıt istasyonu
yatırımları
■ Özel karayolları dinlenme tesisi yatırımları,
■ Lokantalar,
■ Yat ithali yatırımları,
■ Taşıt kiralama yatırımları,
■ Özel çamaşırhane ve halı yıkama
yatırımları,
■ Sınai üretim tesisleri ile altyapı yatırımlarının otomasyonu dışında yapılacak
diğer otomasyon yatırımları,
■ Yazılım, araştırma ve geliştirme faaliyetleri hariç olmak üzere gayri menkul
kiralama ve iş faaliyetleri,
■ Finansal kiralama faaliyetleri hariç
olmak üzere mali aracı kuruluşların yatırımları,
■ Gösteri merkezi yatırımları,
■ Kapalı alanı 500 metrekarenin altında
metrekare kapalı alanına sahip olan soğuk hava deposu yatırımları,
Hedef; Krizin Etkilerini En Aza
İndirgemek
Tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik
krizin etkilerini en aza indirgemek amacı
ile çalışmalarına devam eden Hükümet
açıklamış olduğu Teşvik Paketi’ni daha
sonra revize ederek bu konudaki çalışmalarına devam ediyor. Uzmanlar
tarafından, özellikle son düzenleme
ile birlikte ülkede yaşanan ekonomik
durgunluğun ciddi oranda ortadan kalkacağı tahmin ediliyor. Hiç kuşkusuz bu
çalışmalardan sanayi kenti olan Denizli
de yakından etkileniyor. Son ekonomik
rakamlar, Denizli’deki ekonomik durumun
her geçen gün düzelmeye doğru gittiği
yönünde.
Hangi sektörler
tesvik edilecek?
Teşvik
Sistemi’ni
4 başlık
altında
toplamak
mümkün.
1. Bölgesel
gelişmişlik
farklılıklarını
azaltmak.
2. Rekabet
gücünü
artıracak
yatırımlara
destek olma
3. Sektörel
kümelenmeyi
desteklemek.
4. Ekonomik
kriterleri
öne
çıkarmak.
Bakanlar Kurulu
tarafından
yayınlanan
kararnameye
göre Aydın, Muğla
ve Denizli’nin
aralarında
bulunduğu 3
kente su ürünleri
tekstil, deri, parke,
sunta, bakır, tel,
metalik olmayan
mineral ürün,
beton, çimento,
radyo-televizyonhaberleşme
teçhizatı imalatı,
motorlu taşıt yan
sanayi, motosiklet bisiklet ve mobilya
sektörlerinde
teşvik verilecek.
Hükümet tarafından açıklanan Teşvik Paketi’ne göre yatırımların yararlanacağı teşvik
unsurları, yatırımın yapıldığı bölgeye göre değişiyor. Pakette, yatırım yapılacak yerler
4 ayrı bölge bünyesinde değerlendiriliyor.rpıldığı yer hangi bölgede yer alıyorsaanıyor.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
11
röportaj
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
MEHMET
hazırlayan » mehmet çagrı sebzeci
YÜKSEL
Kalkınma
Ajansı, Denizli
Için Bir Sanstır
Bölgesel Kalkınma
Ajansı’nın Denizli
merkezli kurulması
yönünde ciddi çalışmalar
yaptıklarını ifade eden
Denizli Milletvekili
D
Mehmet Yüksel, Bölgesel
Kalkınma Ajansı’nın
Denizli’nin kalkınması ve
gelişimi açısından son
derece önemli olduğunu
ifade etti.
enizli Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
iken, 22 Temmuz
Genel Seçimleri’nde
milletvekilliğine aday
olan ve 23. Dönem
Denizli Milletvekili olarak Meclis’e giren
Mehmet Yüksel ile ekonomik krizi ve
Kalkınma Ajansı’nın Denizli’ye katkılarını
konuştuk.
T
T
üm dünyayı etkisi altına alan
ekonomik krizin ülkemiz ve
Denizli Ekonomisi’ne etkileri ne
düzeyde oldu?
üm dünya, ekonomik anlamda
ciddi bir sınavdan geçiyor. Gelişen
ve hızla yükselen üretime dayalı
trend, dünya ölçeğinde hızını kesmiş ve
yeni bir sürece girmiş durumda. Artık
dünya pazarlarında yeni bir yapılanma
söz konusu. İşletmeler de bu durum
karşısında kendi ayakları üzerinde
durmaya çalışıyor. Ekonomik veriler
ve göstergelerde de önemli ölçüde
12
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Denizlili
sanayici ve
işadamları,
girişimci
yönleri ile
her zaman
kendi
ayakları
üzerinde
durmayı
başarmıştır.
İhracat
rakamları,
Denizlili
işadamlarının
bu krize
karşı da
yine büyük
bir direnç
gösterdiklerini
ortaya
koymaktadır.
düşüşler yaşanıyor. Dünya ekonomisinde
görülen bu kriz, yüzyılda bir görülen
ender krizlerden biri. OECD Raporu’na
göre; 2009 yılında dünya ticareti
%13 oranında küçülecek. Yaşanan
kriz karşısında kaybedilecek servetin
50–55 trilyon Dolar civarında olacağı
hesaplanıyor. Bu rakam, neredeyse
dünyanın bir yıllık üretimine eş değer.
Tüm dünyada bu gelişmeler yaşanırken,
ülkemizin de etkilenmemesini beklemek
elbette anlamsız olur. Ancak başta
ABD olmak üzere, tüm AB ülkeleri
ve Uzakdoğu ülkeleri cari açıkta,
bütçe açığında, büyümede, kapasite
kullanımında ve finans kurumlarında
ciddi sıkıntılar yaşarken, ülkemizdeki
finansal kurumları güçlü yapılanmalarıyla
ayakta kalmayı başardılar. Fakat diğer
konularda ülke olarak bu krizden
nasibimizi aldık. Hükümetimizin yaptığı
stratejik çalışmalar, bu süreci daha kolay
atlatmamıza zemin hazırladı. Denizli’ye
baktığımızda ise gerek genel gerekse
sektörel anlamda çok ciddi sancılar
yaşandı ve ekonomik krizden önemli
ölçüde etkilenildi. İstatistiki rakamlara
bakıldığında, Denizli ihracat bakımından
çok önemli bir yere sahip. Öyle ki,
küresel krizin başlamasına rağmen,
ihracat rakamlarından da anlaşılacağı
üzere Denizlili ihracatçılar çok büyük
direnç gösterdi, göstermeye de devam
ediyor. Biz de sanayicilerimizin bu zor
zamanlarında yanlarında olmaya çalışıyor
ve onlara destek olabilmek için çeşitli
alternatifler aramaya devam ediyoruz.
H
ükümet tarafından krizin
etkilerini azaltmak amacıyla
çıkartılan Teşvik Yasası
Denizli'de oldukça tartışıldı. Bu
tartışmalar ile ilgili olarak neler
söyleyeceksiniz?
Ö
ncelikli olarak teşvikten ne
anladığımıza bakmamız lazım.
Aslında ‘teşvik’ denildiğinde, yeni
üretime ve yeni istihdama verilen destek
anlaşılır. Bu konuda Türkiye ve Denizli
olarak beklentilerimiz ise, bu desteğin
mevcutta var olan işletmelere yapılması
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
“SiViL TOPLUM ÖRGÜTLERiMiZiN DESTEKÇiSiYiM”
S
D
iz bir önceki dönemde Denizli Ticaret Odası’nın
başındaydınız. Denizli Ticaret Odası’nın son dönemdeki
çalışmaları ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
enizli Ticaret
Odası, ilimizin
sorunlarına
hakim ve çözüme ilişkin
strateji geliştiren bir
konumdadır. Gerek son
dönemde gerekse daha
önceki zamanlarda
ilimizde olduğu gibi
Türkiye genelinde de
diğer odalara örnek
teşkil edecek çalışmalara
imza atmıştır. Odamız,
sahip olduğu bu
özelliği ile göğsümüzü
kabartmakta, iş alemine
yön göstermekte,
ilimizin gelişmesine ışık
tutmaktadır. Bu vesileyle
Denizli Ticaret Odası
Başkanımız Necdet
Özer’e, Oda Yönetimi’ne
ve mevcut işletmelerimizin ayakta
kalarak bu kriz sürecinde varlıklarını
devam ettirmeleridir. Ancak kamuoyunda
teşvik tartışmaları, teşvik verilen
sektörlerden ziyade, hangi bölgelere
verildiği ile ilgili olarak yapıldı. Bu
tartışmaların sonucu değiştirmeyeceği
de kısa bir süre içerisinde anlaşıldı.
Biz de sektörlerin sayısının artırılması
konusunda sivil toplum örgütlerimizle
ortak akıl ve lobi çalışması yaparak,
teşvik kapsamındaki sektör sayısı 14
iken bu sayıyı 25’e çıkartmayı başardık.
Daha detaylı incelendiğinde 25 olan
sektör sayısının alt sektörleriyle birlikte
yüzlerce değişik yatırım alanını ifade
ettiği kolaylıkla görülecektir. Denizli
olarak en büyük özelliğimiz, krizleri
fırsata dönüştürebilme kabiliyetimizin
olmasıdır.
Emeklerimiz
bosa gitmedi
P
B
Denizli’nin
Teşvik
kapsamında
2. Bölge’de
yer almış
olmasının
nedeni,
sosyo
ekononik
gelişmişlik
puanlarının
vasatın
üzerinde
olan illerle
eşleşmesidir.
ve Meclisi üyelerine
çalışmalarında
üstün başarılar
diliyorum. Başta
Denizli Ticaret
Odası olmak üzere
tüm sivil toplum
örgütlerimizin
yanlarındayım ve
destekçileri olmaya
devam edeceğim.
eki bu konu ile ilgili olarak bazı
illerin bölgelerinin değiştiği
yönünde haberler söz konusu.
Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
azı illerin milletvekilleri veya
üst düzey yöneticilerin devreye
girerek, Sayın Bakan'la ve ilgili
başkan ve genel müdürlerle görüşerek
bölgelerini değiştirttikleri yönündeki
iddialar doğruyu yansıtmamaktadır.
Bölgelerin belirlenmesindeki ölçü,
2001 yılında hazırlanan bölgesel
kalkınma ajanslarını meydana getiren
illerin kümelenmeleridir. 52’ye
yakın kriterin değerlendirildiği bölge
tespitinde en etkili kriterden bir
tanesi, kümeyi oluşturan illerin sosyo
ekonomik gelişmişlikteki puanlarıdır.
Manisa’nın 3. Bölge’de olması herhangi
Teşvik Yasası
ilk çıktığında
14 sektörü
kapsarken,
son değişiklik
ile birlikte
sektör
sayısı 25’e
çıkarıltıldı.
Bu 25
sektör de
alt sektörleri
ile birlikte
yüzlerce
değişik
yatırım
alanına hitap
ediyor.
R Ö P O R TA J
bir müdahale sonucu değil, gelişmişlik
endeks puanları vasatın altında olan
Kütahya, Afyon ve Uşak gibi illerle aynı
kümede olmasındandır. Denizli’nin de
2. Bölge’de olmasının sebebi, Aydın ve
Muğla gibi sosyo ekonomik gelişmişlik
puanlarının vasatın üzerinde olan illerle
eşleşmesindendir.
S
izin Teşvik Yasası nedeniyle
ortaya çıkan sorunların
kaldırılması yönünde ciddi
çalışmalarınız oldu. Bu çalışmaları
bizimle paylaşırmısınız?
S
ayın Bakanımız Selma Aliye
Kavaf, Sayın Valimiz, AK Parti
Denizli Milletvekili arkadaşlarım
ve Denizli Belediye Başkanımız başta
olmak üzere Ticaret Odası, Ticaret
Borsası, Sanayi Odası ve İhraacatçılar
Birliğimizin ve diğer odalarımızın
öngörüleri ile ilimizin sektörel
teşvikle ilgili desteklenmesi
yönünde yaklaşık 1 yıl öncesinden
başlayan girişimlerimiz oldu.
İlimizden bir heyetle başta
sayın Başbakanımız olmak
üzere Ekonomi Koordinasyon
Kurulumuz’daki ilgili bakanlarımızla
görüşerek ilimize ait düşüncelerimizi
içeren dosyalarımızı sunduk.
B
ölgesel Kalkınma Ajansı’nın
Denizli merkezli kurulması
yönünde Bakanlar Kurulu
kararı yürürlüğe girdi. Bu ajans ilimize
ne gibi katkılarda bulunacak?
B
ölgesel Kalkınma Ajansı,
kamu kurum ve kuruluşları
ile özel kesim ve sivil toplum
kuruluşlarından belirlenecek 100
temsilciden oluşacak. Bu ajansın Muğla,
Aydın ve Denizli illerini kapsayan
bölümünün Denizli merkezli olmasından
ilimiz adına büyük mutluluk duyuyorum.
Şehrimizin kalkınmasına ve gelişimine
büyük katkı sağlayacak bu yeni yapı
ilimize ve bölge illeri olan Muğla ve Aydın
illerimize yeni yatırım alanları ve finansal
destek sağlayacaktır.
Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın ilimiz merkezli kurulması yönünde uzun zaman süren girişimlerimiz
netice verdi. Bölgesel Kalkınma Ajansları'nın Kurulmasına İlişkin Bakanlar Kurulu’nun 14 Temmuz
2009 tarihli kararının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlülüğe girdi.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
13
 sebzeci
hazırlayan » mehmet çagrı
makale
haberler
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
Güney Ege
KALKINMA AJANSI
GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI VE KALKINMA AJANSLARININ ÖNEMi
K
14
alkınma ajansları,
kamuoyunda düne kadar
tanınmayan bir oluşumun
adıydı. Dünyanın birçok
ülkesinde yerel ve
ulusal ölçekte kalkınma
hamlesini gerçekleştirebilmek amacı ile
kurulan bu ajanslar, özellikle kuruldukları
bölgeler açısından son derece önemli bir
role sahipler.
İşte burada bölgesel kalkınma ajansları
çok önemli bir rol oynayacak. Çünkü
AB ile müzakerelerin başlaması halinde
bölgesel gelişme için tahsis edilecek
kaynaklar katlanarak artacak. Eğer
gerekli düzenlemeler yapılmazsa,
Türkiye için bölgesel programlara
ayrılan kaynakların kullanımı mümkün
olmayacak. Yani, kalkınma ajansları son
derece önemli.
Hiç kuşkusuz önümüzdeki on yıllık
dönemde Türkiye çok kritik bir sürece
giriyor. Bu süreç, Türkiye’nin hem
gelir ve istihdamının artırılmasında,
hem de gelişmiş ülke standartlarının
yerleştirilmesi ve Avrupa Birliği
ülkelerine yakınlık sağlanması açısından
son derece önemli. Türkiye’nin bu
süreçte karşısına koyduğu hedefleri
gerçekleştirebilmesi ise sürdürülebilir
ve dengeli bir büyüme ile mümkün.
Sürdürülebilir bir büyüme için makro
ekonomik istikrar, olmazsa olmaz bir şart
durumunda.
Bunun farkında olan Hükümet tarafından
da kalkınma ajanslarının işleyişinin
izlenmesi, altyapı ve kapasite oluşması
ve işleyişteki aksaklıkların tespiti amacı
ile tüm Türkiye'de uygulama başlatıldı.
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Tarihsel Süreçte Kalkınma Ajansları
Avrupa’da 1950’li yıllardan itibaren
kurulmaya başlanan ve her ülkede
farklı yasal statülerde işleyen kalkınma
ajansları, ülkemizde ancak 2006 yılında
5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının
Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri
Bölgesel
kalkınma
ajansları;
sahip
oldukları
imkanlar ile
bölgelerine
önemli
imkan ve
avantajlar
getirecek.
Bu ajanslar,
aynı
zamanda
Avrupa
Birliği
süreci için
de çok
önemli.
Hakkında Kanunla birlikte yasal zemine
kavuşmuştur. Bu ajanslar, 2007 yılında
İzmir ve Çukurova’da pilot olarak
kurulmuş, 2008 yılı sonu itibariyle
kurulma süreçleri ivme kazanmış ve
İstanbul, Konya, Samsun, Gaziantep,
Erzurum, Van, Mardin ve Diyarbakır
bölgelerinde 10 adet kalkınma ajansı
kurulmuştur.
Geri kalan kalkınma ajansları (16)
ve bunların içindeki TR 32 Bölgesi
Kalkınma Ajansı (Denizli, Aydın, Muğla)
ise 25 Temmuz 2009 tarihli 27299
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan
2009/15236 Sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile kurulmuş ve kalkınma
ajanslarının sayısı toplam 26’ya ulaşarak
kurulumları yasal olarak tamamlanmıştır.
Bölgesel Kalkınma Ajansları
Kalkınma ajanslarına ilk örnek, 1933
yılında ABD'de kurulan Tennessee Valley
Authority’tir. Avusturya, Belçika, İrlanda
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Bölgesel Kalkınma
Ajanslarının Görevleri
ve Fransa bölgesel kalkınma ajansları
ile ilk kez 1950’li yıllarda, Almanya ,
Hollanda, İngiltere ve İtalya 1960’lardan
sonra, Yunanistan, İspanya, Finlandiya
ve Danimarka 1980’lerde tanışmıştır.
Dünyada ‘kalkınma ajansı’ olarak
adlandırılan yaklaşık 20 bin kuruluş
vardır.
Kalkınma Ajanslarının
Çalışmalarında Önemli Kriterler
Bölgesel kalkınma ajanslarının
çalışmaları aynı zamanda birçok
önemli kriteri de beraberinde getiriyor.
Nüfus ve gelişmişlik gibi ölçütlerin
yanı sıra ajansların ve programların
performansları, kaynak tahsisi açısından
son derece önemli. Böylece ajanslar
ve bölgedeki diğer aktörlerin daha
fazla kaynak sağlayabilmek amacıyla
performanslarını artırmaları yönünde
rekabete dayalı ve teşvik edici bir
mekanizma söz konusu.
Ajanslarla Birlikte Bölgeler Arası
İşbölümünde Denge Sağlanacak
Yeni dünya düzeni, ulusal kalkınmanın
bölge içi ve bölgeler arası dengeli bir
işbölümü (katılımcılık ve yönetişim) ile
gerçekleştirilmesini öngörüyor.
A
B sürecinde Türkiye, bölgeler
arasındaki dengesizlikleri
giderici yöndeki politikalarını
yeniden gözden geçirmek
zorunda kalmıştır. Bunun
nedeni, Avrupa Birliği’ne
katılım sürecinde bölgesel gelişme politikalarının
entegre edilmesidir. Türkiye, yaklaşık 40 yıldır
uygulamakta olduğu bölgesel gelişme model,
politika ve araçlarını bir yana bırakarak yeniden
bir yapılanma içine girmiştir. Bu yeni yapının ana
İşte kalkınma ajansları da kuruldukları
her bölgede farklı bir yapılanma
gösteriyorlar. Bu durum, bulundukları
bölgenin konumsal özelliklerinden
ve sahip oldukları farklılıklardan
kaynaklanıyor.
Türkiye’de yeni bir yapılanma olan
kalkınma ajanslarının kuruluşu, işleyişi ve
diğer bölge kurum ve kuruluşları ile olan
ilişkileri ile ilgili yapılanma ve sistematik
daha oluşma aşamasında.
Ancak şu da bir gerçek ki, kalkınma
ajansları; arabulucu, planlayıcı,
kolaylaştırıcı, bürokratik işlemleri
takip edici ve fon dağıtıcı gibi rollerle
bölgelerine getirebilecekleri olanaklar
ve fırsatlar ile çok önemli ve kritik bir
öneme sahipler.
Avrupa’da Bölgesel Kalkınma
Ajansları
Avrupa’daki bölgesel strateji uygulaması,
altyapılar (endüstri parkları, kuluçka
merkezleri gibi), girişimcilerin
desteklenmesi, özellikle KOBİ’lerin
(yaratıcılık, gelişme, yenilik, finansman
kolaylığı, kümelenme), yabancı yatırımın
çekilmesi ve bölgesel pazarlama
konularına yoğunlaşmıştır.
MAKALE
kütlesini Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA) olarak
adlandırılan birimler oluşturmaktadır. Bölgesel
kalkınma ajansları; merkezi hükümetten bağımsız
bir idari yapıda, sınırları çizilmiş bir bölgenin
sosyo-ekonomik koşullarını geliştirme amacıyla
kurulmuş ajanslardır. Varlık nedenleri ise, bölgesel
stratejileri uygulama, yerel ve bölgesel girişimciliği
destekleme, altyapı hizmetlerinin sunulmasına
yardımcı olma, özel sektörün yakın geleceği için
yerel-bölgesel çözümler araştırma ve bölgesel
talepleri karşılayacak çözümler üretmesidir.
Türkiye
genelinde
bölgesel
gelişmeyi
hızlandırmak
ve tüm
bölgelerde
sosyo
ekonomik
kalkınma
girişimlerini
başlatmak
amacı ile
26 adet
kalkınma
ajansı
kuruldu.
Türkiye’de
en gelişmiş
il olan
Kocaeli
ile en az
gelişmiş
il olan Ağrı
arasında
10 kat
fark var.
Yerel
kalkınma
çalışmaları
ile AB’de
bu fark
3 kattır...
Bölgemizde kurulan Bölgesel
Kalkınma Ajansı da benzer şekilde
faaliyetler üretecektir.
Türkiye Genelinde Kurulan 26
Bölgesel Kalkınma Ajansı
Türkiye genelinde bölgesel gelişmeyi
hızlandırmak, bütün bölgelerde sosyo
ekonomik kalkınma girişimlerini
başlatmak ve desteklemek, bölgesel
gelişmişlik farklarını azaltarak,
bölgelerin ulusal kalkınma ve rekabet
gücüne katkılarını artırmak amacıyla
Türkiye genelinde 26 bölgesel
kalkınma ajansı kuruldu.
Daha önce kurulan 10 kalkınma
ajansına ilave olarak, kurulan 16
kalkınma ajansıyla ülke genelinde
kurulması planlanan 26 kalkınma
ajansının kuruluşu tamamlandı.
Kurulan 16 yeni kalkınma ajansının
merkezleri ise Tekirdağ, Balıkesir,
Denizli, Kütahya, Bursa, Kocaeli,
Ankara, Isparta, Hatay, Nevşehir,
Kayseri, Zonguldak, Kastamonu,
Trabzon, Kars ve Malatya oldu.
Yönetim Kurullarında Adalet
İlgili Kanun uyarınca, bölgede bulunan
illerin ajans hizmet ve imkanlarından
adil şekilde yararlanmasını
sağlamak için kanunda yer alan
hükümler çerçevesinde, yönetim
kurulunda illerin eşit sayıda temsilci
bulundurması, yönetim kurulu
başkanlığının her il valisi tarafından
birer yıl dönüşümlü olarak yapılması,
yönetim kurulu toplantılarının farklı
il merkezlerinde yapılması, danışma
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
15
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
hazırlayan » mehmet çagrı sebzeci
makale
haberler
Gelismislikteki fark
en aza inecek
işlevi gören kalkınma kurulunda her ilden
yeterli sayıda temsilci bulundurulması
gibi düzenlemeler yapıldı.
Ajansın mali ve teknik desteklerinden
yararlanma konusunda adil, objektif,
şeffaf ve yarışmaya dayalı kurallar
getirildiğinden ve ajans personelinden
bağımsız proje değerlendirme yöntemleri
kullanılacağından, desteklerden
yararlanma düzeyi talepte bulunan
kesimlerin nitelikli proje üretmesiyle
doğrudan ilişkili olacak. Aynı zamanda
ajansların bütün il merkezlerinde yatırım
destek ofisleri de bulunacak.
Merkezi Bütçeden Ayrılacak
Kaynak
Kalkınma ajansları için merkezi bütçeden
her yıl belirli bir oranda kaynak ayrılıyor.
Kurulan 16 yeni kalkınma ajansına hem
2009, hem de 2010 yılları için genel
bütçeden katkı payı ayrılacak. Bunun
yanında, kanuni düzenlemeye göre,
her ajans, kendi bölgesindeki sanayi
ve ticaret odalarından, belediyelerden
16
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
D O S YA
GEZİ
K
MAKALE
üreselleşme süreci, yaşanan
teknolojik gelişmeler ve yeni
üretim süreçleri, günümüzdeki
bölgesel kalkınma politikalarını
yeniden şekillendirmektedir.
Özellikle, rekabetçi bölgelerin
küresel ekonomide birer ana oyuncu olarak ortaya
çıktığı ve ulusal kalkınma açısından belirleyici
olduğu bu ortamda, bölgesel politikanın hedefi
sadece belirli geri kalmış bölgelerin gelişmişlik
farklarının azaltılmasıyla sınırlı kalmamakta,
ve il özel idarelerinden de bütçe katkısı
alacak. Bütün ajanslar, kurumsal
gelişimlerini tamamlayıp, tam olarak
faaliyete geçtiğinde ülke genelinde
kullandırabileceği kaynağın büyüklüğünün
1 milyar Lira'ya ulaşacağı hesaplanıyor.
Kalkınma Ajansları ile
Hedeflenenler
Kalkınma ajanslarının, bölgesel gelişme
stratejilerine uygun olarak kırsal kesimde
ve kentteki bütün kesimlere sağladığı
finansal ve teknik desteklerle kalkınma
hamleleri başlatması, yenilikçi iş ve
girişim modellerinin ortaya çıkışını
teşvik etmesi, kalkınma ve rekabet
gücü konusunda toplumsal farkındalığı
artırması ve yerel ölçekte işbirliği
ve ortaklık anlayışını geliştirmesi
amaçlanıyor.
Bölgesel ve ulusal kalkınma için strateji,
analiz, izleme ve değerlendirme
çalışmalarına da katkıda bulunacak olan
ajansların, bu sayede bölgesel kalkınma
potansiyellerini yeni kaynak ve imkanları
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
ülkenin kalkınmasına ve rekabet gücüne en fazla
katkıyı sağlamak üzere, tüm bölgeler için farklı
niteliklerde geliştirilen politikaları içermektedir. Bu
çerçevede, bölgesel politika yaklaşımı bölgelerin
rekabet edebilirliklerinin geliştirilmesi hedefi ile
yeni bir vizyon kazanmıştır. Bu kapsamda hayata
geçen kalkınma ajansları, yerel dinamiklerin
kullanılması ve potansiyelin gerçekleşmesinin
kurumsal araçlarıdır. Bu ajanslar 26 bölgede
kurularak kalkınmışlık ve gelişmişlik arasındaki
farkı aza indirmek için faaliyet gösterecektir.
Kalkınma
ajansları,
bölgesel
gelişme
stratejileri
üreterek
kırsal
kesimdeki
ve kentteki
tüm
kesimlere
finansal ve
teknik
destekte
bulunacak.
Kalkınma
ajansları
aynı
zamanda
bölgesel
ve ulusal
kalkınma
için strateji,
analiz,
izleme ve
bunlardan
sonuç elde
etme
çalışmalarına
da katkıda
bulunacak.
ortaya çıkarması ve bunları mali destekle
harekete geçirmesi hedefleniyor. Mali
destekler kapsamında özellikle KOBİler
için yerel ölçekte erişilebilir, yenilikçi
finansman araçlarının da kullanılması
planlanıyor.
Bunlara ilave olarak kalkınma
ajanslarının, sağladığı mal ve teknik
desteklerle yerel potansiyellere uygun
nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi, insan
kaynaklarının geliştirilmesi, kurumların
kapasitelerinin iyileştirilmesi, proje
hazırlama ve yönetme yeteneklerinin
üst düzeye çıkarılması, bölgede çok
sayıda ve nitelikli projeden oluşan proje
havuzlarının oluşturulması, bölgenin
potansiyel ve imkanlarının yurt içi ve
yurt dışında en iyi şekilde tanıtılarak
yeni kaynakların bölgeye çekilmesi gibi
çok ihtiyaç duyulan alanlarda sürekli ve
yoğun faaliyetler yürütmesi hedefleniyor.
Ayrıca ajanslar, kamu, özel kesim ve
mahalli idareleri karar alma süreçlerinde
bir araya getiriyor, kalkınmaya yönelik
olarak çalışan bütün aktörleri kurumsal
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Ülkeler
BKA İdari Yapısı
Almanya
Yarı özerk kamu şirketleri
İspanya
Özel hukuka tabi kamu kur.
Fransa
Karma ekonomi şirketleri
Belçika
Belediyeler arası ajanslar
Romanya, Danimarka
Vakıflar
Çek Cumhuriyeti, Estonya, Slovakya, Polonya
Kamu-özel sektör şirketleri
İsveç
Limited şirket
Hollanda, İtalya, İrlanda, Portekiz
Kamu limited şirketleri
İngiltere
Bakanlık dışı kamu kurumu/özerk örgüt
Litvanya
Kar amacı gütmeyen kuruluşlar
Yunanistan
Belediye girişimi
bir çatı altında kalıcı bir işbirliği ve
diyalog ortamında buluşturuyor, böylece
sosyo ekonomik kalkınmaya bütün
kesimlerin yoğun şekilde katılımını
sağlıyor.
kolaylaştıracak, bu işlemlerin onlar adına
tek elden takibi yoluyla bürokrasiyi
azaltacak ve böylece bölgedeki yatırımın,
üretimin, istihdamın ve ihracatın artışına
çok önemli katkılar sağlayacak.
Ekonomik Canlanmaya Katkı
Kalkınma ajanslarının faaliyete geçişiyle
birlikte sosyo ekonomik kalkınma ve
rekabet edebilirlik uygulamalarında yeni
bir örgütlenme yapısı ortaya çıkacak,
aşağıdan yukarıya kalkınma anlayışına
işlerlik sağlanacak, yerel düzeyin
birlikteliğine ve girişimlerine öncelik
veren çalışmalara destek olunacak.
Kalkınma ajansları, yaşanan ekonomik
durgunluk ortamında, yeni teşvik
sistemini tamamlayıcı şekilde yerinden
sağlayacağı destekler ile ekonomik
canlanmaya önemli katkılarda
bulunacak, durgunluk sonrası için ise
yerel düzeyde yatırımcı girişimciler için
teşvik edici faaliyetlerle, mali ve teknik
desteklerle hızlı büyüme ve gelişme
fırsatları sunacak. Bu süreçte özellikle
her il merkezinde kurulacak olan
yatırım destek ofisleri, yerli ve yabancı
yatırımcılar ve girişimcilerin işlemlerini
Bölgesel Kalkınma Ajanslarının
Temel Görevleri
* Ulusal ve uluslararası fonların kalkınma
amaçlı kullanılmasında aracılık ve
koordinasyon,
Kalkınma
ajansları,
yaşanan
ekonomik
durgunluk
ortamında,
yeni
teşvik
sistemini
tamamlayıcı
şekilde
yerinden
önemli
destekler
sağlayacak.
Kalkınma
ajansları,
ekonomik
durgunluk
sonrası
yerel
düzeyde
yatırımcı
girişimciler
için teşvik
edici
faaliyetlerde
bulunacak.
MAKALE
* Girişimciliğin desteklenmesi ve
geliştirilmesi,
* Yatırım ortamının cazip hale
getirilmesi,
* Yatırımcıların izin ve
ruhsat işlemlerinin takibi ve
sonuçlandırılması,
* Kamu, özel kesim ve STK’lar
arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi,
* Bölgesel stratejilerin ve planların
hazırlanması,
* İçsel potansiyelin tespiti, tanıtımı
ve harekete geçirilmesi (Yatırım
Promosyon),
* Proje uygulamalarına teknik destek
ve danışmanlık,
* Araştırma ve veri tabanı oluşturma,
* İzleme ve değerlendirme.
Planlama, Programlama ve
Proje Destekleme Sürecindeki
Faaliyetler
* Başta KOBİ'ler olmak üzere
girişimcilerin desteklenmesi,
* Becerilerin geliştirilmesi için eğitim,
* Bilim parkları ve teknoloji projelerini
destekleme,
* Katılımcılığın üst düzeyde
sağlanması yerli yabancı ortaklarla
projelerin kabul şansını yükseltmek,
* Kentsel ve Kırsal Canlanma
Projeleri,
* Bölgesel Altyapı Projeleri,
* Merkezi yönetimin sağladığı
Teşvik mekanizmalarına ve fonlara
ilgilenenlerin ulaşmasını sağlayıcı
önlemleri almak.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
17
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
hazırlayan » mehmet çagrı sebzeci
makale
haberler
Dünyada Kalkınma
Ajansları
Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın İsmi
Güney Ege Kalkınma Ajansı Oldu
Denizli, Aydın ve Muğla illerini kapsayan
Bölgesel Kalkınma Ajansı'nın Yönetim
Kurulu, ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Yönetim Kurulunun ilk toplantısında,
Denizli, Aydın ve Muğla illerini kapsayan
Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın adının
Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA)
olması kararı alındı.
Toplantıya Denizli Valisi Yavuz Erkmen,
Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, Muğla
Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Denizli
Belediye Başkanı Nihat Zeybekci,
Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman
Gürün, Denizli İl Genel Meclisi Başkanı
Halil Pekdemir, Aydın İl Genel Meclisi
Başkanı Akan Evren, Muğla İl Genel
Meclisi Başkanı Zeki Köylü, Muğla
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Bülent Karakuş, Denizli Ticaret Odası
Başkanı Necdet Özer ve Aydın Ticaret
Odası Başkanı Hakkı Dokuzlu katıldı.
Toplantı sonrasında Güney Ege Kalkınma
Ajansı (GEKA) Başkanı Denizli Valisi
18
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
D O S YA
GEZİ
K
MAKALE
alkınma ajansları, birçok
gelişmiş ülkede bölgesel ve
yerel kalkınmanın en önemli
kurumları arasında yer alıyor.
Başta İngiltere olmak üzere çok
çeşitli ülkelerde, farklı yapılarda,
statülerde ve işlevlerde kurulmuş olan ajanslar,
1950’li yıllardan bu yana hizmet vermektedir.
Bölgesel gelişme ve bölge planlama anlayışının
köklü değişikliklere uğradığı 1980’li ve 1990’lı
yıllarda ajanslar daha da yaygın hale gelmiş ve
Yavuz Erkmen, toplantıda alınan kararlar
hakkında açıklamada bulundu. Toplantıda
bir dizi kararlar alındığını ve bunlardan
birisinin de Denizli, Aydın ve Muğla
illerini kapsayan Bölgesel Kalkınma
Ajansı’nın isminin Güney Ege Kalkınma
Ajansı (GEKA) olarak belirlenmesi
olduğunu belirten Vali Yavuz Erkmen,
“Bilindiği gibi geçtiğimiz ay yayınlanan
kararla Denizli, Aydın ve Muğla İllerini
kapsayan Kalkınma Ajansı kurulmuş
oldu. Bizim bölge olarak kuruluşunu
gerçekleştirdiğimiz Ajansla birlikte
Türkiye’de 26 tane Ajans kuruluşu da
tamamlanmış oldu’’ dedi.
‘‘Birlikteliğimiz Herkese Örnek’’
Denizli, Muğla ve Aydın illerinin
bugüne kadar çok iyi ilişkiler içerisinde
olduğunu ve bu birlikteliğin herkese
örnek olduğunu belirten Vali Yavuz
Erkmen, “Kalkınma Ajansı, bugüne
kadar güzel olan bu ilişkilerin çok daha
sıkılaşmak suretiyle ileriye götürülmesi
ve yeni bir takım projeler üretmek
suretiyle, bölgenin potansiyelinin ve
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
bölgesel gelişme çabalarının odağında yer alan
kurumsal kapasiteleriyle, özellikle Avrupa’da AB
yapısal fonlarının da desteğiyle bazı bölgelerin
geliştirilmesinde asli rol üstlenmiştir. Günümüzde
Avrupa ülkelerinde kendi bölgelerinin kalkınması
amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyet
gösteren farklı nitelik, yapı ve statüde 200’ü
aşkın kalkınma ajansı bulunmaktadır. Bunların
büyük bir kısmının dış merkezlerde temsilcilikleri
bulunduğu gibi Avrupa genelinde 150 üyeye sahip
örgütlenmiş bir üst kuruluşları da bulunmaktadır.
Türkiye’de
kurulan
26
Kalkınma
Ajansı;
'Kalkınma
Kurulu',
'Yönetim
Kurulu',
'Genel
Sekreterlik'
ve 'Yatırım
Destek
Ofisleri'
şeklinde
örgütlenecek.
Merkezi
Denizli’de
bulunan
GEKA,
bölgenin
sorunlarının
çözümü
konusunda
projeler
üretecek
ve bu
projeleri
hızlı bir
şekilde
hayata
geçirecek.
projelerin bölgenin yararına harekete
gerçekleştirilmesinde güzel bir araç
olacaktır. Bu anlamda Sayın valilerimiz,
Sayın belediye başkanlarımız, il genel
meclisi başkanlarımız ve ticaret ve
sanayi odası başkanlarımız olarak biz
yönetim kurulunu teşkil ediyoruz. İlk
yaptığımız Yönetim Kurulu Toplantısı'nda
birliğimizin, beraberliğimizin ve ajanstaki
bundan sonraki yapacaklarımızın
işbirliğinin burada güzel bir örneğini
sergiledik. İnşallah çok kısa süre
içerisinde kuruluş aşamamıza geçip
somut olarak projelerle bölgemizin
karşısına çıkmak istiyoruz” diye konuştu.
‘‘3 İl de Aynı Değerdedir’’
Üç İlin birbiri ile aynı değerde olduğunu
belirten Vali Erkmen, “Yönetim Kurulu
üyeleri olarak hepimizin görevi de bu
üç ilin sorunlarını beraberce ele alıp,
sorunların çözümü konusunda gerek
kamu, gerek özel sektör olarak, gerekse
diğer kesimlerin gücünü birleştirmek
suretiyle projeleri uygulamak ve
bölgemizin kalkınmasına yardımcı
olmaktır. Bütün vatandaşlarımızın
ajansımıza birlik bütünlük içinde
bakmasını, bizim de kendilerine
bu birlik beraberlik içinde hizmet
üreteceğimizden ve yanlarında
olacağımızdan endişe etmemelerini, bize
verilmiş olan kaynakların bu üç il için en
iyi şekilde kullandırılacağından, projeleri
hazırlayıp hayata geçirme konusunda
aynı şevkle çalışacağımızdan herkesin
emin olmasını istiyoruz” dedi.
Yönetim Kurulu Toplantısı'nda alınan
kararla GEKA’nın başkanlığının
dönüşümlü olarak Denizli, Aydın ve Muğla
Valileri tarafından yapılmasına karar
verildi.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Eylül 2009
MAKALE
Denizli Ticaret Odası
19
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
röportaj
Musa Çelikkol
DENiZLi ESNAF VE SANATKARLARI ODALARI BiRLiGi BASKANI
hazırlayan » mehtap koç
Deneyimli Baskan
K
rek evlendim. Evlendikten sonra minibüsçülüğe başladım.
Aynı zamanda da yine arazilerimizde pamuk, mısır ekip
satmaya devam ediyordum. Gel zaman git zaman çocuklarımız dünyaya geldi ve göz açıp kapayınca kadar onların
büyüdüğünü gördük. 4 erkek, 2 de kız evladım var. Zamanla onların mürüvvetlerine de tanık olduk. Onlar için de
artık iş kurma zamanı gelmişti. Biz de eşimle birlikte “Bu
çocuklara bir şirket kuralım. Onlar gelirlerini giderlerini
bilsinler, bizim de içimiz rahat etsin” dedik ve ilk petrol
şirketimizi kurduk. Eşimle birlikte kurduğumuz şirkete
büyük oğlumuzu ortak aldık. Ardından diğer çocuklarımızı da işimize dahil ederek biz kenara çekildik. Evlat çok
olunca bir iş daha kurmamız lazım diye düşündüm. Bu
düşünceyle diğer şirketlerin de temellerini attık.
kırkbir yıldır çeşitli sivil toplum örgütlerinde birçok görevde bulunan, başarılı bir
işadamı ve aynı zamanda iyi bir aile babası Musa Çelikkol. 'Çelikkol' deyince Denizlili olarak hemen herkesin aklına farklı
sektörlerde kendi adıyla yapılmış pek
çok yatırım geliyor. Kendisi ise 69 yıllık yaşam öyküsüne
sığan ve çiftçilikten işadamlığına açılan bu yolda yaptığı
farklı atılımları “Evlatlarımı iş sahibi yapabilmek için o an
karşıma çıkan fırsatları değerlendirdim” diyerek açıklıyor.
İşte 28 yıllık idarecilik ve 25 yıllık başkanlık deneyimine
sahip Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Musa
Çelikkol ile yaptığımız röportajdan öne çıkan detaylar...
P
E
ek çok alanda yapmış olduğunuz yatırımla
Denizli’de hemen hemen sizi tanımayan yok.
Peki biz sizi, Musa Çelikkol’u sizin ağzınızdan
dinleyebilir miyiz?
lbette. 1940 yılında Eskihisar’da doğdum. O yıllarda Eskihisar, şimdiki gibi bir mahalle değil, Denizli
Merkez’e bağlı bir köydü. Her köy insanı gibi ben
de toprakla iç içe bir yaşam sürdürdüm. Çocukluk yıllarımda tanıştığım toprak hala yakamı bırakmadı, bugün de
toprakla uğraşmayı ekip biçmeyi çok seviyorum.
U
T
zun yıllar çiftçilikle iç içe geçmiş bir yaşantınız olduğundan bahsettiniz. Peki, toprakla
başlayan bu yaşantıda ticaretle nasıl
tanıştınız?
icaretle tanışmam, askerliğimi bitirip memleketime döndüğüm yıllarda oldu. Askerden döndüğümde babam beni karşısına alarak, “Oğlum sen artık
vatani görevini de yerine getirdin. Şimdi senin evlenme
vaktindir. Bu işi geciktirmenin anlamı yok. Bir an önce
evini barkını kur” dedi. Ben de kendisinin sözünü dinleye-
20
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
T
B
icarete yatırım yaptığınız yıllara bakacak
olursak, o yılların en gözde sektörleri arasında
tekstil vardı. Ancak siz tekstile hiç yatırım
yapmadınız. Neden?
Ticarete yatırım
yaptığım yıllarda
herkes tekstile
yöneliyordu. Bir
pastadan pay
almaya çalışan
bu kadar çok
insanı görünce
ben de farklı
alanlara yatırım
yaptım. İyi ki o
dönemlerde böyle
düşünmüşüm.
ir dönem biz de düşündük elbet. Düşünmedik
desem yalan olur. Ancak çevreme baktığım
zaman hakimden, savcısına, avukatından emeklisine kadar herkesin bu alana yatırım yaptığını gördüm.
Ben de herkesin yüklendiği böyle bir sektöre girmek
istemedim. Zaten işin açıkçası bir çiftçi ve şoför olarak
tekstilin T’sinden de anlamıyordum. Onun yerine fabrika
kurmaktan yanaydım. Fabrikamızı kurup üretime geçmeyi
hayal ediyordum. Bu düşünceyle Coca Cola bayiliğini
almaya karar verdik. Firmaya müracaat ettik ve bu müracatımızda 35. kişi olduk. Talep bu kadar yoğun olunca ön
görüşmelerde de oldukça titiz davrandı firma yetkilileri.
Bize Denizli’den iki yere bayilik vereceklerini söylediler
ve kaç çocuğum olduğunu sordular. Ben de “6 çocuğum
ve 5 torunum var” dedim. Bu cevapları verirken ‘herhalde
çocuğum çok diye bize vermeyecekler’ diye düşünürken
firma yetkilileri ‘çok güzel kesinlikle size bir yer verece-
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
ettirirken Şoförler Odası’nda seçim oldu. Beni de yönetime alacaklarını söylediler ve ardından da 1968 yılında
yönetime girdim. Oda Başkanı çeşitli sebeplerden dolayı
başkanlığını devam ettirmek istemeyince başkan olarak
beni seçtiler.
ğiz. Bizim için çok çocuk sayısı oldukça önemli. Çünkü çok
çocuklu aileler işlerine daha çok sahip çıkıyor, dört elle
sarılıyorlar” dediler. Hayatımın hiçbir yerinde karşılaşacağımı düşünmediğim çok çocuklu olmanın avantajını bu
şirketimizi kurarken yaşadım. Zamanla diğer çocuklarımızı da iş sahibi yapmak amacıyla farklı sektörlere yatırım
yapmaya devam ettik. Artık gönlüm rahat çünkü evlatlarımın hepsi birer iş sahibi.
G
1
erçekten de yapmış olduğumuz yatırımlardaki
başarınız yadsınamaz bir gerçek. Peki odalarla tanışmanız nasıl oldu?
962 yılında vatani görevimi yapmak üzere gittiğim Erzincan’da askerlik görevimi garaj çavuşu
olarak yapmıştım. Bu görevimi yerine getirirken
dışarıdaki işlerimize sürekli arabalarla gidip geliyorduk.
Oranın eski kuruluştan yeni yere geçtiği zaman tek bir
caddesi vardı. Minibüsler astsubay okuluna gidip geliyorlardı. Ben de gidip onlara bakıyordum. Karşılaştığım
bu manzara karşısında şoförlük mesleğini yapmayı çok
düşündüm. ‘Çiftçiliği bırakıp minibüs alırım ve kendi memleketimde şoförlük yaparım’ diye düşündüm. Bu düşüncemi izne geldiğimde ağabeyime de anlattım. Askerden
döndükten sonra hayalimi gerçekleştirdim ve1963 senesinde birinci minibüsü ardından da ikinci minibüsü aldım.
Daha sonra işlerimi yoluna koymuş bir şekilde devam
R Ö P O R TA J
Sivil toplum
örgütleri ile iç içe
olmamın beni çok
yorduğu günler
oldu. Ancak
başkanlığını
yaptığım odalara
bağlı üyelerimizi
yarı yolda
bırakmamak adına
bu yorgunluğumu
hiçe sayarak 41 yıla
imza attım.
U
E
zun yıllar Şoförler Odası Başkanlığı aralıksız
olarak yerine getirdiniz. Uzun süre oda
başkanlığı yapmak sizi yormadı mı?
lbette çok yorulduğum zamanlar oldu. Çünkü Şoförler Odası, çok hareketli bir odadır. Sürekli trafiğin içinde olan şoförler, hem arkadaş hem ağabey,
hem de sorun çözücü biri olarak bize başvururdu. Biz de
bu görevimizi layıkıyla yerine getirmek için bize başvuran
hiç kimseyi geri çevirmedik. En ufak bir kaza olduğunda
bile başkan olarak bizzat kaza yerinde bulundum. Düşünün ki, ilk kez başkan seçildiğim dönemde bir arabam bile
yoktu. Bana bir Murat124 aldık ve onunla gece gündüz
koşturmaya başladım. Günler adeta yoğunluktan dolayı
yetmiyordu. Bazen yapamadığım, yetiştiremediğim ya da
üstesinden gelemediğim işler oluyordu ve bu da uykularımı kaçırıyordu. O zamanlar köyden yeni gelmiştim ve bu
yoğun temponun içinde birden Oda’nın işlerine kaptırdım
kendimi. Yani işi gücü bir kenara bırakmıştım. Her gün
mutlaka üst düzey insanlardan biriyle karşılaşıyordum.
1980 yılına kadar kendi arabamla bu işe devam ettim.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
21
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
röportaj
BiRLiK BASARIYI GETiRiYOR
“Denizli’deki odalar olarak birçok önemli projede birlikte hareket ediyoruz. Bu birlikteliğimizle büyük başarılar sağlıyoruz’’.
hazırlayan » mehtao koç
Denizli’deki Oda ve
dernekler olarak
onlarca ortak projeye
imza attıklarını
ifade eden Musa
Çelikkol, kentteki
başarıların yapılan
dayanışmalardan
kaynaklandığını
belirtiyor. Ticaret
Ancak özellikle seçim dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Daha önceleri Şoförler Odası Yönetim Kurulu
Seçimleri iki senede bir oluyordu. Ertesi sene de kongre
oluyordu ve her kongremiz kavgalı geçiyordu. Bu kavgalardan dolayı çok zorluklar çektim. Başkanlık elbette çok
zor ama bu işin içine girdiğiniz zaman bırakıp gitmek de
mümkün olmuyor. 36 yıl bu şekilde devam ettim.
P
O
eki, 36 yıl bu kadar zorluğun, kavganın,
yorgunluğun içinde neden bulundunuz, sizi
bu kadar bağlayan şey neydi?
da Başkanlığı bir bayrak yarışıdır aslında. Bayrağı birisine gönlünüz rahat bir şekilde teslim
edersiniz ve kenara çekilirsiniz. Ancak ben uzun
yıllar boyunca bayrağı teslim edecek birini bulamadım. Bu
işe bu kadar hassas bakmamın nedeni de bana güvenen,
inanan insanları yarı yolda bırakamayışımdır. Çünkü Oda
Başkanlığı görevimi yerine getirirken yönetimdeki arkadaşlarım da dahil olmak üzere Oda’ya kayıtlı bütün üyelerimiz bu işte kesinlikle benim olmamı istiyordu. Bana
her seçim zamanı gelir ve ‘Musa Bey, eğer siz devam
ediyorsanız, biz de devam ediyoruz. Yoksa biz de yokuz’
derlerdi. Bu cümleleri duyunca da o insanları yüzüstü
bırakmak istemedim ve her seçimde başkanlığa adaylığımı koydum. Arkadaşlarımızın güven ve destekleri ile her
seçimden alnımızın akıyla çıktık. Kısacası biz vatandaşla
iç içe olduğumuz için onlar da bize sahip çıktı, bize güvendi ve bizimle aynı yolda yürümek istedi. Bu isteklerini
de her seçimde bizi seçerek gösterdiler. Biz de onlara
layık olabilmek için gece gündüz durmadan çalıştık.
22
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Odası, Sanayi Odası,
Borsa ve Esnaf
Odaları olarak bir
araya gelip projeler
ortaya çıkardıklarını
söyleyen Çelikkol,
ancak birleşerek
seslerini
duyurabildiklerinin
altını çiziyor.
U
D
zun yıllar boyunca Oda Başkanlığı yapmış
birisi olarak, o dönemdeki odaların faaliyetleri ve işleyişleriyle bugünkü işleyişlerini
kıyaslayabilir misiniz?
Yeni çıkan
Kanun'la birlikte
odaların üye
sayılarında ciddi
azalmalar yaşandı.
Bu azalma da
odaların gücünü
olumsuz etkiledi.
Azalan üye sayısı
ile birlikte tüm
yurtta olduğu
gibi Denizli’de
de sivil toplum
kuruluşlarımız
giderek kan
kaybetti.
aha önceki dönemlerde odalar çok zengindi ve
üyeleri çoktu. 2005 yılında çıkan yeni Kanun ile
birlikte durum biraz değişti. Odalarda yalnız mal
sahipleri kaldı. Eskiden vatandaşlar işyerini kapatsa bile
BAĞ-KUR’unu yatırmak ve emekliliğe hak kazanmak için
odasından ayrılamıyordu. 2005 yılında çıkan Kanun’la
bunu kaldırdılar. Hal böyle olunca odalar git gide üye kaybetti. Her geçen gün azalan üye sayısı, üyelerden gelen
aidat gelirlerini de azalttı. Bu gelir azlığından dolayı odamızın pek iç açıcılığı kalmadı desem yerinde olur. Çünkü
bu kadar aylıkla bu odalar görevlerini yerine getiremez,
kendilerinden beklenenleri hayata geçiremezler. Kısacası
hizmet yolunda yürüyemezler. Yürümediği için odalar son
yıllarda çok zayıf kaldı. Ama inanıyorum ki gün gelecek ve
bu sıkıntılar düzelecek.
1
995 yılından bugüne başkanlık görevlerinizin
yanı sıra Denizli Esnaf ve Sanatkarları Odaları
Birliği Başkanlığı görevini de yerine getiriyorsunuz. Uzun yıllardan beri esnafla ilgili duyduğumuz
tek cümle “Esnaf kan ağlıyor” oluyor. Esnaflık bu kadar kötü ve umutsuz bir meslek mi?
E
lbette hayır. Esasında esnaflık kötü bir meslek
değil. Aksine hem ülkedeki gündelik ihtiyaçların
karşılanması, hem de ekonomik gelişim açısından
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
MUSA ÇELiKKOL KiMDiR?
Musa Çelikkol, 1940 yılında Denizli’de
doğdu. İlköğrenimini Denizli’de tamamladı.
Askerlik dönüşü şoförlük mesleğini sürdürdü.
Örgütlenmenin yeni yeni önem kazanmaya
başladığı yıllarda Şoförler Odası’nda
başkanlık görevinde bulundu.
son derece önemli bir meslek. Yani bizim küçük esnafımız
olmazsa olmaz. Neden olmaz? Terziye gideceksin elbise
diktirmeye, ayakkabıcıya gideceksin ayakkabı yaptırmaya. Yani bunlar olmazsa olmazlarımız arasında bulunuyor.
Ancak bir de bunların yanı sıra küçük marketlerimiz bulunuyor. Denizli’de kaç tane market var? Bir de bu küçük
esnaf ne satıyor? İşte bunlara bakmak lazım. Küçük esnaf
sigara ve arkasından çay şeker satıyor. Bunun dışındaki
ürünleri satamıyor. Çünkü vatandaş bunlar dışındaki
ihtiyacını süper marketlerden karşılıyor. Bakkal ve küçük
esnaf da sattığını satabiliyor ancak. Sistem artık böyle
işliyor. Örneğin; her geçen gün bankalar yeni yeni kampanyalar çıkarıyor. Ucuz kredi veriyor. Vatandaş bu krediyle arabasını değiştiriyor. Eskisini acenta alıyor yenisini
veriyor. Yetmiyor, arabası tamirci yüzü görmeden bir kez
daha yeniliyor. Bu kez tamirciler iş yapamıyor. İşte esnaf
bundan kan ağlıyor. Bir de artık eskisi gibi değil ihtiyacımız olan şeyleri almaya gitmiyoruz. Her şey bizim ayağımıza geliyor. Giyeceğini, yiyeceğini arabasına dolduran
mahallelere giriyor. İşte esnaf bundan dolayı kan ağlıyor.
P
T
eki esnafın bu durumdan kurtulması için ne gibi çözüm yolları gerekiyor. Konu küçük esnaf
olunca böyle gelmiş böyle gider anlayışını mı
kanıksamak gerekiyor?
am aksine şunu unutmayalım ki, her sorunun aynı
zamanda bir de çözüm yolu var. Küçük esnafın bu
sıkıntılı günlerinden kurtulabilmesi için yapacağı
tek şey ‘büyümek’. Eldeki imkanlarla büyümek gerçekleşemiyorsa, birleşmek yoluna gitmeleri gerekiyor. Ama ne
Denizli Esnaf ve Sanatkarları Odaları
Birliği Başkanı Musa Çelikkol,1969
yılında Şoförler ve Otomobilciler
Odası Yönetim Kurulu Üyeliği’ne
seçildi. Görev aldığı her kurumda
gösterdiği başarılı çalışmalarının
ardından1995 yılında Türkiye
Esnaf ve Sanatkarları Kredi Kefalet
R Ö P O R TA J
Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği
Yönetim Kurulu üyeliğine, DenizliUşak İlleri Esnaf ve Sanatkarlar
Kredi Kefalet Kooperatifleri Birliği
Başkanlığı’na, Denizli Esnaf Odaları
Birliği Başkanlığı’na, Denizli Esnaf ve
Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi
Başkanlığı’na getirildi.
yazık ki, ‘Az olsun benim olsun’ zihniyetiyle bu birleşmek
fikrine çok sıcak bakılmıyor. Halbuki birleşme yoluna gidebilsek karşı karşıya kaldığınız sıkıntılardan kısa bir süre
içerisinde kurtulabiliriz. Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımız zaman onların da bulduğu çözüm yolu bu.
Eğer ülke olarak bu konuda başarılı olabilirsek gelecek
günlere de güvenle bakabiliriz.
Necdet Özer
başkanlığında
Denizli
Ekonomisi için
elini taşın altına
koymaktan
çekinmeyen
Denizli Ticaret
Odası’nın
bundan sonraki
süreçte de
Denizlimiz
için birbirinden
önemli projelere
imza atacağından
hiç kuşkum yok.
B
ugün Denizli’deki odalar arasındaki birlik ve
dayanışma Türkiye’deki pek çok şehre örnekdüzeyde. Siz de Oda olarak Denizli Ticaret
Odası ile birlikte pek çok ortak projeye imza attınız.
Biraz da Denizli Ticaret Odası ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
S
izin de söylemiş olduğunuz gibi, Denizli’de faaliyet gösteren oda ve dernekler olarak bugüne
kadar onlarca ortak projeye imza attık. Zaten bu
dayanışma olmazsa, başarının da sağlanması mümkün
değildir. Denizli Ticaret Odası, Denizli Sanayi Odası, Denizli Ticaret Borsası ve Denizli Esnaf ve Sanatkalar Odası
olarak sürekli bir araya geliyor, içinde bulunduğumuz
süreci değerlendiriyor ve projeleri ortaya çıkartıp, bu
projelerimizi tek tek hayata geçiriyoruz. Sesimizi fısıltı
halinde duyurmaya çalışmak yerine, birleşerek haklılıklarımız karşısında adeta gürlüyoruz. Necdet Özer başkanlığında Yönetim Kurulu üyeleri ve Meclis üyeleri ile Denizli
Ekonomisi için elini taşın altına koymaktan çekinmeyen
Denizli Ticaret Odası'nı da başarılı projelerinden dolayı
bir oda başkanı olarak tebrik ediyorum. Umarım bu başarılarını uzun yıllar devam ettirirler.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
23
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
hazırlayan » prof. dr. mustafa yılmaz
sektör
HABERLER
Denizli’de Turizm Sektörü
B
irbirinden ihtişamlı
medeniyetlere ev
sahipliği yapan tarihi,
yüzyıllar öncesinden
getirdiği ticaret geleneği
ve sahip olduğu
renkli kültürü ile bölgesinin incisidir
Denizli... Pamukkale’den Karahayıt’a,
Sarayköy’den Çal’a, Bekilli’den Buldan’a,
Kızılcabölük’ten Babadağ’a… Her bir ilçe
kendi içinde barındırdığı ender mirasları
ile günümüzden binlerce yıl ötesine
kapılarını açar adeta. Her biri ayrı bir
efsane, ayrı bir doğa güzelliği, ayrı bir el
emeğinin izlerini taşır…
Bacasız Sanayisi Turizm
Söz konusu Denizli olunca
akan sular durur adeta.
Modern şehircilik anlayışı ile
gelişmişliği, dünyaya açılan
24
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Binlerce yıllık
köklü bir tarih
Denizli’deki
yansımalarıyla
can buluyor.
penceresi tekstili, doğa ananın bahşettiği
ender güzellikleri… Ancak bütün bu
özellikleri yerinde gelip görmek var ki, o
da ayrı bir ticari sektörü ortaya koyuyor.
Bu sektörün adı: Bacasız sanayi turizm...
‘Denizli’ ve ‘turizm’ denilince akla ilk
gelen yer Pamukkale oluyor. UNESCO
tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınan
bembeyaz travertenleri ile dünyanın
en çok bilinen bölgeleri arasında
yer alan Pamukkale, her yıl
milyonlarca yerli ve yabancı
turisti misafir ediyor.
Dünyanın sayılı
harikalarından biri olan
Pamukkale, sadece görsel
bir şölenle sınırlı kalmıyor.
Sağlık ve güzellik iksiri
sularının her bir damlasında
kendini hissettiriyor.
Kültür ve inanç turizminde de bir merkez
durumunda olan Pamukkale’nin içinde
yer alan Hierapolis de binlerce yıllık
görkemli bir tarihe ayna tutuyor.
Dünyanın Dört Bir Yanından
Ziyaretçi Ağırlayan Eşsiz Cevher
Dünyanın dört bir tarafından milyonlarca
insanın Denizli'ye gelmesini sağlayan
Pamukkale çok değil, bundan 10 -15
yıl öncesine kadar “Sürdürülebilirlik”
kavramı bir kenara bırakılarak, günü
kurtaran politikalarla bir turizm bölgesi
olarak ciddi şekilde zarar gördü. Günü
kurtaran turizm anlayışıyla Pamukkale’de
beyaz travertenlerin ve termal su
kaynağının üzerine pek çok tesis
oturtuldu. Bu tesislerden bırakılan atıklar
ve tesislerdeki yoğun insan sirkülasyonu
ile Pamukkale her geçen gün kararmaya
başladı.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
O günlerde önüne geçilemeyen
bu yanlış uygulamalar sonucunda
Pamukkale travertenleri, siyah renklerin
hakimiyetine maruz kaldı.
Hiç kuşkusuz bu durum en çok turizm
sektörünü ve sektörün yan kollarını
etkiledi. Öyle ki, o yıllarda Pamukkale'ye
gelen turist sayısındaki düşüş, dünya
gündemine oturdu.
Ancak bu olumsuz tabloya kayıtsız
kalmayan yerel yönetimler ve sivil toplum
örgütleri, Pamukkale’ye yeniden can
vermek amacıyla kolları sıvadı.
Bu çalışmalar kapsamında önce
Koruma Amaçlı İmar Planı yapılarak
Pamukkale’nin temel koruma ilkelerinin
ve koruma kararlarının ortaya
çıkmasını sağlayan bir dizi ulusal ve
uluslararası çalışmaya imza atıldı. 1991
Haziran ayında yapılan Pamukkale
Sempozyumu ile ana ilkeler belirlendi
ve sit alanı içindeki tüm binalar yıkılarak,
travertenleri ikiye bölen kara asfalt
kaldırıldı.
HABERLER
Turizm Sektörünün
Denizli Ekonomisi’ne Etkileri
Pamukkale’de
son yıllarda
yapılan
çalışmaların
ardından
bölge, eski
güzel
günlerine
geri dönmüş
durumda.
Bugün
Pamukkale,
her yıl
artan yerli
ve yabancı
turist
sayısı ile
geleceğe
güvenle
bakıyor.
Kendisine uzanan yardım eline
yeniden beyazlaşan rengiyle
cevap veren Pamukkale, yapılan
çalışmaların ardından eski
ihtişamına kavuştu.
Özellikle Türkiye gibi turizm potansiyeli yüksek olan şehirler açısından
ülkeye gelen turist sayısı büyük bir önem arz ediyor. Hiç kuşkusuz
ülkemizdeki bu şehirlerden biri de Denizli. Denizli’ye gelen turist sayısının
artması şehir ekonomisini doğrudan etkiliyor.
Yıllar boyu yıpranan görünümüyle içine
kapanan ‘Beyaz Cennet’in yenilenme
ve koruma çalışmaları bölgeye gelen
turist sayısını da etkiledi. Öyle ki 90’lı
yılların ardından bütün ihtişamı ile
yeniden uyanan Pamukkale her yıl artan
bir ziyaretçi sayısı ile geleceğe gülen
gözlerle bakıyor...
2006
2007
2008
Toplam
Yerli
Yabancı
231.200
182.122
123.415
536.737
762.200
969.720
123.415
1.855.335
Denizli İl Özel İdaresi Pamukkale İşletme
Müdürlüğü’nden alınan rakamlara göre,
son 3 yılda Pamukkale’ye gelen turist
sayısı 2 milyon 392 bin 72 olarak
karşımıza çıkıyor. Her geçen
gün artan bir turist sayısı ile
turizmdeki temel direğimiz
olan Pamukkale, turizmde
kentin göz bebeği olmaya
devam ediyor.
Dünyada Turizmin Yeni Adı:
Sağlık Turizmi
Tüm dünya, özellikle son yıllarda sağlık
turizmi ile çalkalanıyor. Öyle ki, dünyanın
birçok gelişmiş ülkesi bu konuda ciddi
yatırımlar yapıyor. Bu yatırımların
yapıldığı bölgelere baktığımızda ise
karşımıza ilk çıkan şifalı sular oluyor. İşte
bu noktada Denizli çok şanslı bir şehir.
Öyle ki, Denizli’nin birçok bölgesinde
şifalı sular bulunuyor.
Pamukkale’nin 5 km kuzeyinde yer
alan Karahayıt’ın kırmızı suları binlerce
yıldan bu güne insanoğluna aradığı şifayı
sunmak için kaynağından süzüle süzüle
yeryüzüne çıkıyor.
Yılın her mevsiminde ana kaynağından
58 derece çıkan Karahayıt‘ın kendine
has kırmızı renkli şifalı termal suyu
ve termal çamuru, Ege Üniversitesi
Hidroklimatoloji Enstitüsü’nün verdiği
rapora göre içermiş olduğu zengin
Sağlık Turizmi
Mermer
sektörünün
özellikle
son 10 yıllık
dönem
içerisinde
Türkiye
ihracatında
edinmiş
olduğu pay,
Günümüz gelişen
dünyasında tatil
programları
oluşturulurken,
klasik seçenekler
yerine farklı
alternatifler de
düşünülmektedir.
Bu alternatiflerden
biri de termal
sulardır. Antik
dönemlerden
günümüze kadar
gelen termal sular,
tarih boyunca
birçok hastalığın
tedavisinde
kullanılmıştır.
Romalılar,
Bizanslılar ve
Osmanlılar
Dönemlerinde
ülkenin kaynakları
bu yönde
değerlendirilmiştir.
İşte bugün de
bu şifalı sular,
yine milyonlarca
insanın ilgisini
çekmeye devam
etmektedir. Bu
konuda yapılması
gereken şey, sağlık
turizmine önem
vermek ve bu
konuda yapılacak
yatırımları
desteklemektir.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
25
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
hazırlayan » prof. dr. mustafa yılmaz
sektör
HABERLER
Medeniyetlere beşiklik etmiş Denizli’nin bütün ihtişamı
aynı topraklarda gözler önüne seriliyor.
Kentin dört bir yanındaki turizm
M
edeniyetlere beşiklik
etmiş
Denizli sınırları içinde Hierapolis,
Laodikeia, Tripolis,
Colossae, Tabae,
Eumania, Dionisopolis,
Sebastopolis, Attuda
gibi pek çok antik kent
bulunuyor. Bu kentlerin
genel yapısına baktığımızda farklı medeniyetlere ait olmasına
rağmen benzer şekilde
inşa edilmiş tiyatro,
stadyum, çeşme, tapınak, kilise, hamam,
kervansaray, kale ve
sur kalıntılarına rast-
mineralleri ile eşsiz bir sağlık kaynağı
olarak kalp, damar sertliği, yüksek
tansiyon, romatizma gibi hastalıklara iyi
geliyor. Karahayıt Kasabası, bu termal
sudan yararlanmak isteyen yerli ve
yabancı turistlerin kaldığı pansiyon ve
otellerle dolu.
Denizli Ekonomisi Açısından
Termal Turizmin Önemi
Denizli Ekonomisi’nde turizm
gelirlerinin artmasının en önemli şartı,
alternatif turizmin geliştirilmesi ve
buna önem verilmesidir. Bugün, sağlık
alanında geldiğimiz nokta, coğrafi
konumumuz ve Avrupa Birliği’ne giriş
sürecindeki kararlılığımız göz önünde
bulundurulduğunda sağlık turizminin
ülkemiz ve Denizli Ekonomisi için ne
kadar önemli olduğu açık bir şekilde
ortadadır.
26
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
EKONOMİ
Ulusal ve
uluslararası
düzeyde
özgün bir
yeri olan
termal
turizm,
Denizli’de
üzerinde
önemle
durulması
gereken
bir turizm
türüdür.
Bu alanda
yapılacak
yatırımlarla
Denizli,
bir merkez
olacaktır.
lıyoruz. Bu muhteşem
tarihi kalıntılar ve mimari
yapılar, Denizli’de kültür
turizmini hareketlendirmiş ve renklendirmiştir.
Bu özellikleri ile Denizli,
turizmin her alanında
kendine yer edinecek bir
potansiyel ile karşımıza
çıkmaktadır.
Bugün dünyada birçok ülke termal suya
sahiptir. Avrupa’da halen birçok kaplıca,
tedavi maksatlı merkez durumundadır.
Halbuki ülkemiz bu konuda tam bir
cennettir. Türkiye’deki yüksek kalitedeki
termal suların çoğunluğu denize yakındır.
Bir kısmı ılıman iklimli yörelerde, bir
kısmı da orta yükseklikteki dağlık ve
ormanlık bölgelerde yer almaktadır.
Bu durum, geniş bir tedavi alanı
oluşturmakta ve insanlara uzun bir kür
mevsimi imkanı sunmaktadır.
Ülkemizde çoğu henüz işlenmemiş 2 bin
dolayında termal kaynak olup, bunların
yalnızca 365 adedinde konaklama tesisi
bulunmaktadır. Bu tesislerde 40 bine
yakın yatak kapasitesi olmakla birlikte,
15 bin adedi nitelikli yataktır. Yılda 7
milyon kişi tedavi, rehabilitasyon, güzellik
ve dinlenme maksadı ile bu tesislerden
faydalanmaktadır.
Ülkemiz
termal
sular
açısından
tam bir
cennettir.
Türkiye’deki
yüksek
kalitedeki
termal
suların
büyük bir
çoğunluğu
denize
yakın
bölgelerde
yer alır.
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Denizli’de de turizmin geliştirilmesi
ve çeşitlendirilmesi için termal turizm
açısından önemli bir potansiyel
bulunmaktadır. Artık günümüzde
insanlar sağlıklarında gelişme sağlayan
termal turizm ile tatil gereksinimlerini
birleştirmektedirler. Çünkü termal turizm,
yalnızca tedavi maksatlı değildir. İşte bu
nedenle de sağlıklı kalmak ve dinlenmek
için kaplıca türü yerlere gidilmektedir.
Ulusal ve uluslararası düzeyde özgün
bir yeri olan termal turizm, Denizlide
üzerinde önemle durulması gereken bir
turizm türüdür.
Tarihin Tozlu Sayfalarından
Bugünlere Uzanan Antik Kentler
Efsaneler ve Antik kentlerle dolu
Denizli’yi anlatırken Laodikeia, Colossai,
Tripolis, Attuda ve Apollonia’ya da
değinmeden olmaz elbette. Kentin dört
bir yanını sarmayan bu antik kentlerin
her bir karışında kaybolup giden asırlık
medeniyetlerin izleri vardır... Tarihin
tozlu sayfalardaki yüzünü gösteren koca
bir aynadır hepsi de. Sahip oldukları
ihtişamlı yapıları, tarihi kalıntıları,
alabildiğine gökyüzüne uzanan görkemli
sütunlu sokaklarıyla bu kentlerin her biri
kendisini ziyaret edenleri büyüsü altına
alıp adeta geçmişe sürükler...
Bu antik kentleri görmek ve buranın
havasını teneffüs etmek için her yıl
milyonlarca insan dünyanın çeşitli
ülkelerinden bu antik kentlere
gelmektedir. Ancak buradaki en büyük
sorun, bu gelen insanların sadece
bu antik kentleri ziyaret etmeleri ve
Denizli’ye uğramadan tatil yaptıkları
yerlere dönmeleridir. Bu durum da şehir
ekonomisi açısından son derece olumsuz
bir durumdur.
Turizmin Her Çeşidinin
Yapılabildiği Ender Bir Şehir
Denizli’de turizmi tek bir çatı altında
toplamak mümkün değildir. Turizm
çeşitlerinin hemen hemen her birine
ait özelliklere ve mevsim şartlarına
sahip olan Denizli’de her bir adımda
başka bir görsel şölen, başka bir şifa ile
karşılaşırsınız. Söz konusu Denizli’de
doğal güzellikler olunca Kaklık Mağarası,
Keloğlan Mağarası, Güney Şelalesi,
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Sakızcılar Şelalesi, Beyağaç Kartal
Gölü, Buldan Yayla Gölü, Gökbel ve Kefe
Yaylaları da kentin görülmeye değer
doğal güzellikleri arasında yerini alır.
Denizli’yi sadece doğal güzellikler olarak
ele almak sayfalara sığmayacak bir
araştırma derinliğine itiyor insanı. Ancak
biraz daha öteye, insanoğlunun ortaya
çıkardığı harikalara gelecek olursak,
işte o zaman Buldan’dan bahsetmeden
geçmek olmaz. Her bir adımda ayrı bir
şölen, her bir solukta ayrı bir ferahlığın
adresidir Buldan…
Turizm Politikasında Yapılan
Yanlışlar ve Çözüm Önerileri
Bütün bu saydıklarımız ve daha niceleri...
Denizli’de turizm deyince yüzlerce
alan arasında öne çıkanlardır aslında
anlattıklarımız. Bir bu kadar da sayfalara
sığmayan güzelliklerle doludur kent.
Sanayi şehri olarak anılan Denizli, bu
özelliğinin yanı sıra dünyanın dört bir
yanından milyonlarca turisti kendisine
Kentin sahip
olduğu
büyük turizm
potansiyelini
oluşturan
yerler
neredeyse
sadece
belde halkı
tarafından
biliniyor.
Bugüne
kadar
kentte
sadece
Pamukkale
merkezli bir
turizm
politikasının
yürütülmesi
doğa
güzelliklerini
geri planda
bırakıyor.
çekebilecek potansiyele sahiptir. Ancak
kentin bu büyük turizm potansiyelini
oluşturan yerler, hemen hemen
neredeyse sadece belde ve şehir halkı
tarafından yakından tanıyor. Bugüne
kadar kentte sadece Pamukkale merkezli
bir turizm politikasının yürütülmüş
olması bütün bu doğa güzelliklerin
turistik birer kaynak olarak yeterince
tanınmasını engelleyen en önemli etken
durumunda.
2000’li yılların ardından kentte hız
kazanan turizm çalışmaları il genelinin
HABERLER
dışında Pamukkale ve çevresinde
yoğunlaşmış durumda. Oysa birbirine
çok yakın Pamukkale, Honaz Milli Parkı,
Kaklık Mağarası ve Acı Göl ekseninde
oluşturulacak bir turizm güzergahı günü
birlik aktiviteleri çeşitlendirebilir.
Kentte yapılacak çalışmalarla
sağlanabilecek bu turizm hareketliliği,
gelen turistin il merkezine uğramasını,
burada Denizli’ye has ürünlerden satın
almasını, şehre uğrayan hrt turistin
birer kültür elçisi olarak ayrılmasını
sağlayacaktır.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
27
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Dünyanın önemli turizm merkezlerine baktığımızda kent müzlerine verilen önemi hemen
görüyoruz. Bu müzeler, hem kentlere gelen turistlere o ülkenin kültürünü ve tarihini anlatmaları,
hem de kent ekonomisi açısından son derece önemli bir yere sahipler.
hazırlayan » prof. dr. mustafa yılmaz
sektör
Kent
Müzeleri
MEKAN
Her Şey Dahil Sisteminin Ortaya
Çıkardığı Sorunlar
Pamukkale merkezli olarak sürdürülen
turizm çalışmalarının yanı sıra bir de
otellerin ‘herşey dahil’ sistemi ile hareket
etmesi, şehir ekonomisini olumsuz yönde
etkiliyor.
Dünyanın dört bir yanından ‘Beyaz
Cennet’i görmek için gelen yerli ve
yabancı milyonlarca turist otellerin
sunduğu cazip tatil avantajları ile
neredeyse hiç para harcamıyor. Sadece
konaklama alanı ve çevresi merkezli bir
tatil programı içine sürüklenen turistler,
civardaki başka doğa harikalarından
bihaber tatilini geçiriyor. Geride ise
ne anlatacak ne de yaşanılan tatil
anıları kalıyor. Hiç kuşkusuz bu konuda
rehberlerin yanlış yönlendirmeleri de
önemli bir etken.
Yine turizm alanında pek çok beldeyi
ve mekanı dinamiğinin çok altında
28
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
ziyaretçi ağırlamasına neden olan
aktivite eksiklikleri de kent merkezinde
kendini hissettiriyor. Oysa Denizli’ye
baktığımız zaman görkemli bir geçmiş
ve parlak bir geleceğe sahip olduğunu
görüyoruz. Ancak kentin barındırdığı bu
önemli değerler kısa süreli ziyaretçilere
anlatılamıyor. Bunun en büyük
nedenlerinden biri de şehirde bir kent
müzesinin bulunmayışı...
Turizm Sektöründe Kent
Müzelerinin Önemi
Kuruldukları bölgelerin tarihi, kültürel,
sanatsal zenginliklerinin belli bir disiplin
içinde sergilendiği yerler olan kent
müzeleri, turizm sektörünün en önemli
tanıtım ve kazanç kapıları arasında yer
alıyor. Bu müzeler, kuruluş amaçlarına
tam olarak hizmet etmekle birlikte, kente
gelen ziyaretçilerin de önemli birer
uğrak yerleri oluyor. Öyle ki, insanların
seyahat planları içerisinde kültürel,
tarihi ve arkeolojik değerleri görme
Kuruldukları
bölgelerin
tarihi,
kültürel
ve sanatsal
zenginliklerinin belli
bir disiplin
içinde
sergilendiği
kent
müzeleri,
turizm
sektörünün
en
önemli
tanıtım ve
kazanç
kapıları
arasında
yer
alıyor.
isteğinin oranı 1980’li yıllarda % 2.7
iken, 1990’lı yıllarda % 50’lere çıkarken,
gidecekleri yerlerin kültürü hakkında bilgi
sahibi olma isteği,1980’li yıllarda % 48
iken, 1990’lı yıllarda % 88’e yükselmiş
durumda. Bu sonuçlar, geleceğe yönelik
turizm stratejilerinin belirlenmesinde
tarihi, kültürel ve etnografik değerlerin
yadsınamayacak bir öneme sahip
olduğunu gösteriyor.
Kent Müzelerinin
Kent Ekonomisine Katkıları
Bugün Avrupa ve Amerika’da kurulmuş
olan kent müzeleri, binlerce tarihi ve
kültürel eseri vitrinlerinde bulunduruyor.
Bu müzeler, ciddi rakamlara yerli ve
yabancı turistlere gezdiriliyor ve bu kısa
kültürel geziler karşılığında ciddi gelirler
sağlanıyor.
Bu müzelerde kentin uzak ve yakın
tarihinin bütün ihtişamını görebilme
imkanına sahip olan turistler de tatil için
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
ayırdıkları günleri buralarda geçirerek
şehirden ayrılıyorlar.
Ülkemizde ise müzelerimizin toplam
sayısı turizm alanında gelişmiş birçok
ülkeye göre oldukça sınırlı. Türkiye’de
toplam müze sayısının yüze yakını
Kültür Bakanlığı'na bağlı ve bir o kadarı
da özel müzeler olmak üzere toplam
200 civarında. Bu sayı; New York, Paris,
Londra gibi tek bir metropol kentte
bulunan müze sayısından bile daha az.
Üstelik müze çeşitlenmesi de çok dar bir
yelpazede kalıyor.
Denizli’nin Kent Müzesi İhtiyacı
Denizli’ye baktığımız zaman ise şehir
merkezinde bir kent müzesine ciddi
ihtiyaç duyulduğu açık bir şekilde
ortada. Öyle ki, şehir sınırları içerisinde
yer alan başta Pamukkale olmak üzere
turizm açısından önemli yerlere gelen
yerli ve yabancı milyonlarca turist,
şehir merkezine gelmeden Denizli’den
Denizli’de
kent müzesi
kurulması
konusu,
Denizli
Belediyesi'nin
önemli
projeleri
arasında
yer alıyor.
Özellikle
son yıllarda
yapılan
şehir
çalışmaları
arasında
kent müzesi
yapma
konusu
ilk
sıralarda
yer alıyor.
ayrılıyor. Bu da şehir ekonomisinin
turizm sektöründen alması gereken
payı alamamasına neden oluyor.
İşte bu noktada şehir merkezine bir
kent müzesinin kurulması, Denizli’ye
gelen turistlerin şehir merkezine de
uğramalarını sağlayacak.
Bu gerçek karşısında kayıtsız kalmayan
Denizli Belediyesi ve Denizli Valiliği de
geçtiğimiz aylarda kent müzesi yapma
konusunda önemli girişimlerde bulundu.
Kamuoyunda yapılacağı yer konusunda
ciddi tartışmaların yaşandığı kent müzesi
projesi gerçekleşebilirse kente gelen
yerli ve yabancı turist sayısı artacak ve
Denizli Ekonomisi’ne önemli bir katkı
sağlanacak.
Turizm Sektöründe Denizli’nin Payı
Şurası unutulmamalı ki, turizm sektörü,
devamlı büyümekte olan ve tüketicilerin
turistik ürünü tüketmek için üretim
yerine gitmek zorunda oldukları
HABERLER
bir pazar. Dolayısı ile bu pazarı iyi
değerlendirmek ve bir ekonomik girdi
haline getirmek ülke ekonomisi açısından
son derece önemli.
Aynı zamanda turizm sektörü, bir şehrin
veya bir ülkenin reklamını yapan, onun
ismini tüm dünyaya duyuran önemli bir
reklam aracı. İşte bu noktada Denizli, son
derece şanslı bir şehir durumunda. Antik
dönemlerden bu yana turizm açısından
bir merkez olma özelliğini sürdüren
Denizli, doğal güzellikleri ile de Ege
Bölgesi’nin en önemli noktalarından biri.
Turizm alanında son derece önemli bir
potansiye sahip Denizli, bu alanda ortaya
konulacak proje ve yapılacak çalışmaların
ardından kent insanının ekonomik
anlamda refah seviyesini yükselteceği
ve herkesin yaşamaktan zevk alacağı bir
şehir haline geleceği günleri bekliyor. Bu
konuda yapılması gerekenler aslında çok
basit. Yani ada hiç de uzakta değil. Yeter
ki, şehir olarak bunu isteyelim...
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
29
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
hazırlayan » serpil çoruhlu - mehtap koç
röportaj
HABERLER
Ömrümüz yettikçe
okul yaptırmaya
devam edecegiz
MUSTAFA
KAYNAK
D
enizli Ticaret Odası
Dergisi’nin bu sayıdaki
söyleşi konuklarından
biri de Denizli’nin
önemli işadamlarından
Mustafa Kaynak oldu.
Kaynak Ailesi, tekstil, mermer, metal ve
akaryakıt sektörlerinde elde etmiş olduğu
başarıların yanı sıra, eğitime vermiş
olduğu destekle de tüm Denizli’nin
takdirini kazanmış bir aile. İşte biz
de Mustafa Kaynak ile hem Denizli
Ekonomisi hem de aile olarak eğitime
vermiş oldukları destek üzerine keyifli bir
söyleşi gerçekleştirdik.
Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü
bitirip, 1982 yılında öğrenim hayatımı
tamamladım. Okul hayatımın ardından
vatani görevimi yapmak üzere Kıbrıs’a
gittim. Burada askerliğimi tamamladıktan
sonra 1984 yılında iş hayatına atıldım.
1987 yılında evlendim ve 3 çocuk
sahibiyim. 2 kızım üniversitede öğrenim
hayatlarını sürdürürken, oğlum ise bu yıl
liseye başlayacak.
İ
E
5 yaşında iş yaşantım başlamış
gibi görünse de, çok daha
öncelerinden bunun temelleri
atıldı. Okula gittiğim yıllarda bile her
yaz babamın yanında çalışırdım. Bu
sayede de tekstil sektörünün hemen her
kademesinde bulundum o yıllarda. Yaz
tatillerinde aile işleri ile iç içe olduğum
bu günler, meslek hayatım açısından
sayılamayacak avantajlar sağladı bana.
sterseniz sohbetimize İşadamı
Mustafa Kaynak’ı tanıyarak
başlayalım...
lbette.1959 yılında Babadağ’da
doğdum. İlkokulu Gazi
İlkokulu’nda, ortaokulu Merkez
Ortaokulu’nda, liseyi ise Denizli
Lisesi’nde okudum. Daha sona Ortadoğu
30
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
İ
2
ş hayatına başladığınız yıllara
gelirsek, baba mesleği olan tekstil
sektörü ile tanışmanız nasıl oldu?
Okula
gittiğim
yıllarda bile
her yaz
tatilinde
babamın
yanında
çalışırdım.
O yıllarda
tekstil
sektörünün
hemen her
kademesinde
bulundum.
Geçirdiğim
bu günler,
meslek
hayatım
açısından
büyük
avantajlar
sağladı.
Babamın bana aşıladığı iş yapma tarzını
şimdi ben de kendi oğluma aşılıyorum.
Oğlum yaz tatillerinde bizim yanımızda
çalışıyor ve Bayramyeri’ndeki satış
mağazamızda tezgahtarlık yapıyor.
Böylece yavaş yavaş iş hayatına
temelden başlayarak ısınıyor. Bunun
daha sonraki dönemlerde kendisine ciddi
katkılar sağlayacağını düşünüyorum.
K
aynak Teksil olarak, tekstil
sektörünün birçok alanında
faaliyet gösteriyorsunuz. Bu
sektördeki faaliyetlerinizden kısaca
söz eder misiniz?
K
aynak Tekstil olarak ilk sanayi
tesisi yatırımımızı Uşak’ta
hali hazırda bulunan bir iplik
fabrikasını alarak gerçekleştirdik. Bu
fabrikamız bugün günde yaklaşık 60
tonluk iplik üretimi yapıyor. Bunun
dışında bir bez dokuma tesisimiz
mevcut ve bu fabrikamızda dış giyime
yönelik kumaş üretimi yapıyoruz.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
DTO’nun
calısmaları
Denizli Ticaret Odası’nın şehrimiz ekonomisi açısından son derece önemli çalışmalara imza
attığını düşünüyorum. Kollektif bir çalışma biçimi ile hareket eden Denizli Ticaret Odası’nı
başarılı çalışmalarından dolayı kutluyorum.
‘‘DTO, DENiZLi’DEKi EN ETKiN SiViL TOPLUM KURULUSU’’
Denizli Ticaret Odası’nın Denizli'yi yakından ilgilendiren konularda
izlemiş olduğu politikaları son derece isabetli buluyorum. Necdet
Özer de son derece başarılı bir başkan. Bu başarısı, geçtiğimiz
aylarda yapılan seçimlerde de bir kere daha tescillendi.
D
enizli Ticaret
Odası, Denizli’de
var olan en
etkin sivil toplum
kuruluşu. Aynı şekilde
binlerce üyesiyle
kentteki en fazla üyeye
R Ö P O R TA J
sahip olan oda. Oda
Başkanı Necdet Özer
de görevi başında
olduğu dönemde hayata
geçirdiği projelerle
büyük başarılara imza
atmış bir isim. Bunun
Burada ürettiğimiz malları yurtiçi ve
yurt dışındaki müşterilerimize satıyoruz.
Ayrıca dış giyimin konfeksiyon kısmında
da yer alma düşüncesiyle büyük bir
tesis kurduk. Bu tesisimizde de gömlek,
pantolon, şort ve etek gibi ürünlerin
üretimini yapmaktayız. Daha önceleri
müşterilerimiz arasında Amerika da
vardı ancak son üç dört yıldır tamamen
Avrupa’daki müşterilerimize hitap
ediyoruz. Almanya, İtalya, Danimarka
ve Fransa gibi ülkelerin önde gelen
markaları ile çalışıyoruz. İzmir Yolu
üzerinde havlu ve bornoz üretimi yapan
Birbirinden farklı
alanlardafaaliyetgösteren
şirketlerimizde toplam
1500 kişiyi istihdam
ediyoruz. Bu şekilde
Denizli ve Türkiye
üretimine katkı
sağlamaya
çalışıyoruz.
son örneğini de Teşvik
Yasası’nda yaşadık.
Sonuç ne olursa olsun
Yasa’nın gündeme
geldiği günden itibaren
gösterdiği çabalar
yadsınamaz.
ve yine aynı şekilde üretiminin yüzde
yüzü ihracat olan bir şirketimiz daha var.
T
K
ekstil sektörü dışında da
farklı alanlarda yatırımlarınız
mevcut. Biraz da bu
yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
aynak Şirketler Grubu olarak,
tekstilin yanı sıra Denizli’nin
ikinci önemli sektörü olan
mermer sektörüne de yatırım yapmaya
karar verdik. Kaklık’ta bulunan
fabrikamızda yurtdışına yönelik olarak
Okul
yaptırmanın
ne demek
olduğunu,
bina
bittiğinde
değil,
öğrencilere
kavuştuğu
zaman
anlıyorsunuz.
Bunu ilk
olarak
Kazım
Kaynak
Lisesi’nde
yaşadık.
Şirket
olarak
birçok
farklı
alanda
faaliyet
gösteriyoruz.
Bu sektörler
arasında
tekstil,
mermer,
metal,
akaryakıt
dağıtımı
gibi
önemli
sektörler
bulunuyor.
fayans üretimi yapıyoruz. Yine metal
sektöründe de önemli yatırımlarımız
var. Kaynak Metal olarak alüminyum,
merdiven korkuluğu ve kapı kolları
üretiyoruz. Ayrıca biri Organize
Sanayi Bölgesi, diğeri de İzmir
Yolu’nda olmak üzere 2 adet
akaryakıt dağıtım istasyonumuz
var. Yani sadece tekstil sektöründe
yapmış olduğumuz yatırımlarla sınırlı
kalmadık ve birçok sektöre girdik. Bütün
bu şirketlerimizde toplam1500 kişiyi
istihdam ediyoruz. Bu şekilde Denizli ve
Türkiye’nin üretimine katkı sağlamaya
çalışıyoruz.
D
enizli’de Kaynak ismi ile
pek çok okula rastlıyoruz.
TBMM tarafından da Üstün
Hizmet Ödülü’nü aldığınız bu okullar
zincirinden bahsedebilir miyiz?
O
kul yaptırmak bizim için çok
önemli bir görev. İlk okulumuzun
yapılış hikayesi ise oldukça
ilginçtir.1992 yılının başlarında
zamanın Milli Eğitim Bakanı rahmetli
Avni Akyol Denizli’ye gelmiş ve burada
Denizlili işadamları ile bir toplantı
yapmıştı. Toplantıya rahmetli babam
da katılmıştı. Bu toplantıda babam
Denizli’de bir okul yaptırmak istediğini
söyledi ve bunun üzerine hemen bir
protokol imzalandı. Daha sonra okulun
inşaatına başlanmak üzereyken babamı
bir trafik kazasında kaybettik. Bu acı
olayın ardından babamın vermiş olduğu
sözü yerine getirmek amacıyla okul
yapımını biz üstlendik. 1993 yılında
okul yapımına başladık. Okul binamızın
tamamlanmasının ardından 1995 yılının
Temmuz ayında dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’in katılımıyla babamın
adını taşıyan Kazım Kaynak Lisesi eğitim
ve öğretim hayatına başladı. Bu okuldan
binlerce öğrenci mezun oldu. Babamın
adı da eğitim gibi son derece önemli
bir hizmetle ölümsüzleşti. Daha sonra
bu okulu başka okulların yapımı takip
etti. Sizin de söylemiş olduğunuz gibi
bugün Denizli’nin birçok yerinde ailemiz
tarafından yaptırılan okulllar var.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
31
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
P
O
röportaj
hazırlayan » serpil çoruhlu-mehtap koç
T
32
ekstile başladığınız ilk yıllar
ile bugünkü geldiği noktayı
karşılaştırabilir misiniz?
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
EKONOMİ
B
eki, Kazım Kaynak
Lisesi’nin ardından diğer
okulları yaptırmaya
nasıl karar verdiniz?
kul yaptırmanın ne
demek olduğunu, bina
tamamlandığında değil,
yaptırdığınız okul öğrencilerine
kavuştuğunda anlıyorsunuz.
Kaynak Ailesi olarak, bunun en güzel
örneğini1995 yılında yaşadık. O yıl ilk
okulumuzu yaptırmıştık. Yaptırdığımız
okulun eğitim ve öğretim hayatına
başlamasıyla cıvıl cıvıl öğrencileri ve
mutlu velileri gördükten sonra o bina
ile büyük bir gurur duymaya başladık.
Bizim için bir başlangıç olan bu okulun
hemen ardından annemin adına Sevil
Kaynak İlköğretim Okulu’nu yaptırdık.
Ardından eniştem Salih Sarıkaya, babası
adına Tavas’ın Karahisar Beldesi’nde
Kemal Sarıkaya İlköğretim Okulu’nu
yaptırdı. Bu okulların ardından kendi
adımı taşıyan Mustafa Kaynak Anadolu
Lisesi’ni ve eşimin adını taşıyan Nalan
Kaynak İlköğretim Okulu’nu yaptırdık.
Bütün yaptırdığımız okullarımız ne mutlu
ki, öğrencileri ile kucaklaştı ve birer
eğitim yavası haline geldi. Bu okullarda
okuyan çocuklarımızın ilerleyen yıllarda
iş ve sosyal hayatın farklı alanlarında
karşımıza çıkması bambaşka bir onur
olacak bizler için. Kaynak Ailesi olarak,
ömrümüz yettikçe de okul yaptırmaya
devam edeceğiz.
R Ö P O R TA J
Küresel
krizin en
büyük etkisi,
Denizli’de
üçte birlik
bir müşteri
daralması
olarak
ortaya çıktı.
Bu sonuç, 1
milyar dolar
satışı olan
bir ilin 700
milyon
dolara
düşmesi
anlamına
geliyor. Bu
durum da
şehirdeki
herkesi
etkiledi.
Sektörün
içinde
bulunduğu
dar boğazı
sadece
küresel
krize
bağlamak
yanlış olur.
Tekstil
sektörü
son 5 yıldır
sıkıntılar
yaşıyor.
Kriz için ‘bu
sıkıntılara
tuz biber
oldu’
diyebiliriz.
GEZİ
undan binlerce yıl önce
bir dokuma kenti olan
Laodikeia ile atılan tekstil
temellerimiz,1980’li yıllarda
sanayi tipine geçerek büyük
bir gelişme hızı gösterdi. Yani
Denizli’deki tekstil sektörünün
bir üretim üssü haline gelmesi
1980’li yıllarla başladı. O yıllara
kadar makinelerimiz el tezgahı
makineleri idi. İşte o yıllardan sonra
tekstilde dışa açılımlar başladı ve
sektöre yatırımlar arttı. Zaman içerisinde
otomatik makinelere geçiş süreci
başladı. 1980’li yıllarda 100 birim
üretim varken, bu oran bugün 100 bin
birime çıkmış durumda. Üretimdeki bu
artış, doğal olarak katma değere ve
kaliteye yansıdı.
P
S
eki küresel krizin sektöre
yansımaları ile ilgili olarak
neler söyleyeceksiniz?
ektörünün içinde bulunduğu dar
boğazı sadece küresel krize
bağlamak yanlış olur. Tekstil
sektörü özellikle son 5 yıldır ciddi
sıkıntılar yaşıyor. Bütün sektörlerde
MARKA
E -T İ C A R E T
etkisini gösteren küresel ekonomik kriz
sadece yaşadığımız sorunlara tuz biber
oldu diyebiliriz. Türkiye’de uygulanan
para politikası nedeni ile yurtdışına
ihracat yapan şirketlerimiz ciddi talep
daralmaları yaşadı. Bu süreçte yaşanan
olumsuzluklar da özellikle üreticileri ciddi
oranda etkiledi. Küresel krizin en büyük
etkisi, Denizli’de üçte birlik bir müşteri
daralması olarak ortaya çıktı. Bu sonuç,
1 milyar Dolar satışı olan bir kentin 700
milyon Dolar'a düşmesi anlamına geliyor.
Bu durum zincirleme bir etki yaparak
lokantasından ev sahibine, beyaz
eşyacısından fabrika sahibine kadar
Denizli’deki herkesi etkiledi.
H
iç kuşkusuz bu durumun en
büyük göstergesi de birbiri
ardına kapanan büyük
fabrikalar. Bu sürece tanık olan biri
olarak neler söyleyeceksiniz?
B
ugün kan ağlayan Organize
Sanayi Bölgesi bundan 3-4 yıl
öncesine kadar oldukça hareketli
bir bölgeydi. Bunu o dönemde Organize
Sanayi Bölgesi etrafında yaşanan trafik
yoğunluğundan da anlamak mümkündü.
Tüm dünyada yaşanan
ekonomik krizin etkileri,
şehrimizde de hissediliyor.
Bu konuda Denizli Ticaret Odası
tarafındandüzenlenenkampanyaları
son derece isabetli buluyorum.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Bugün baktığımız zaman bölge o
kadar sakin ki… Yani yaşanan
sıkıntıyı trafik azlığından da
anlamak mümkün. Ürünlerle yüklü
kamyonların pek çoğu bölgede
görünmez oldu. Hal böyle olunca
kimisi ‘böyle devam etmeyelim’
dedi ve fabrikalarını kapattı, kimisi
de ‘süreç böyle ise biz de küçülelim’
dedi ve işçi çıkarmalar başladı. Biz
de bu süreçte kendimize göre tedbirler
aldık. Müşteri ve siparişlerde daha
seçici olmaya başladık. Bu zor günleri
atlatmanın mücadelesini hala vermeye
devam ediyoruz. Umutlarımız 2010’un
ikinci 6 ayına kaldı.
Y
aşanan bu olumsuz süreç
karşısında Hükümet
tarafından açıklanan Yeni
Teşvik Yasası ve Kalkınma Ajansı
ile ilgili düşünceleriniz neler?
H
ükümet tarafından Teşvik
Yasası’nın açıklanmasıyla
birlikte Denizli’de baş gösteren
tartışmalar sektörün içinde olan biri
olarak pek de anlamlı gelmedi bana.
Yasa açıklanır açıklanmaz ‘Denizli’nin
2. Bölge’de mi yoksa 3. Bölge’de mi yer
alacağı’ tartışmaları başladı. Ancak bu
tartışmalar, çok da önemli bir tartışma
konusu değildi. Esas olan sanayinin
teşvik kapsamına alınmasıydı. Ancak
ne yazık ki var olan sektörümüz sadece
Denizli’de değil tüm Türkiye’de teşvik
kapsamı dışında yer aldı. Bunun önüne
geçebilmek amacıyla Denizli Platformu,
yerel yöneticilerimiz ve milletvekillerimiz
Ankara’da lobicilik faaliyetleri yürüttü.
Bu görüşmelerin neticesinde Kalkınma
Ajansı liderliğinin Denizli’ye verilmesi
elbette kentimiz için sevindirici bir
gelişmeydi, ancak kentimize neler
getireceğini yaşayıp hep birlikte
göreceğiz. Bu günden bir şey söylemek
varsayımdan öteye gidemez.
B
B
aşarılı bir iş adamı olarak
gençlere neler tavsiye
edersiniz?
ence başarının sırrı doğru
zamanda doğru yerde
olabilmekten geçiyor. Bu
nedenle gençlerimizin attıkları her
adıma dikkat etmeleri gerekiyor.
R Ö P O R TA J
Başarının sırrı, doğru zamanda
doğru yerde olmaktan geçiyor.
Bu nedenle gençlerimizin
attıkları her adıma dikkat etmeleri
gerekiyor.
Sanayicilik,
göründüğü
kadar
rahat
bir meslek
değil.
Babadağ’da
‘geniş karınlı
olmak’ diye
bir söz
vardır. İşte
gençlerimiz
de sanayici
olmak
istiyorlarsa
geniş
karınlı
olmaları
gerekiyor.
Çünkü bu iş
çok stresli
bir iş.
Kalkınma
Ajansı’nın
liderliğinin
Denizli’ye
verilmesi
son derece
sevindirici
bir gelişme.
Ancak
kentimize
neler
getireceğini
hep birlikte
yaşayıp
Bu konuda
göreceğiz.
yapılacak
Bugünden
reformlar
birşeyler
ve izlenecek
söylemek
politikalar
çok
son zor.
derece
Bizim sektörümüzden bahsedecek
olursak, sanayicilik göründüğü kadar
rahat bir meslek değil. Babadağlıların
‘Geniş karınlı olmak’ diye bir deyimleri
vardır. Gençlerimiz de sanayici olmak
istiyorlarsa geniş karınlı olmaları gerekir.
Çünkü bizim işimiz gerçekten çok stresli
ve bir o kadar da ağır sorumlulukları olan
bir meslek.
S
E
iz mesleğinizi babanızın
yolundan giderek seçtiniz. Peki
çocuklarınız sizin yolunuzdan
gidecekler mi?
vlatlarımın baba mesleğini
yapmalarını gerçekten de çok
isterim. Ancak bunu sadece
istemekle yetiniyorum. Çünkü bizim
yetiştiğimiz dönemle şu andaki dönem
arasında dağlar kadar fark var. Bizler
için ailelerimizin yönlendirmesi ve
büyüklerimizin tavsiyeleri son derece
önemliydi. Ancak bugünkü gençlerin
düşünceleri gerçekten de çok farklı.
Onlar büyüklerinin sözlerinden ve
tecrübelerinden ziyade kendi fikirlerine
daha çok önem veriyorlar. Ben bir baba
olarak çocuklarımın baba mesleğini
yapmalarını ve bu alanda başarılı
olmalarını isterim. Bakalım, bunu
zaman gösterecek. Kızlarımın ikisi de
üniversite eğitimi alıyor. Oğlum da liseye
başlayacak. Ben, babamdan gördüğüm
kadarıyla oğlumu yetiştiriyorum.
Biraz önce de ifade ettiğim üzere 3
yıldır ticaret kültürünü öğrenmesi
için Bayramyeri’ndeki mağazamızda
çalıştırıyorum. Ancak yarın ne olur, hangi
mesleği seçerler bilemem.
B
ugün size ikinci bir şans
verilseydi ve askerden
geldiğiniz yıllara geri
dönseydiniz, hangi mesleği yapmak
isterdiniz?
A
çıkçası bu sorunun cevabını
daha önce hiç düşünmemiştim.
Ancak şöyle bir düşünecek
olursam herhalde yine işadamı olurdum.
Çünkü bu meslek bütün zorluklarına
ve ağır sorumluluklarına rağmen
alıştıktan sonra bırakılamayacak bir
meslek. Binlerce insanın evine ekmek
götürmesine vesile oluyorsunuz.
önemli.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
33
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
hazırlayan » yeminli mali müsavir akif ercan
makale
haberler
HABERLER
Varlık Barısı Yasası
VARLIK BARISI YASASI NELER GETiRiYOR, HANGi HÜKÜMLERi iÇERiYOR?
34
GİRİŞ
5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun,
22 Kasım 2008 tarih ve 27062 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmişti. Bu Kanun’un uygulamasına ilişkin açıklamalar, 1 ve 2 seri
nolu genel tebliğlerle yapılmıştır. Anılan Kanun’da değişiklik yapan 5917
Sayılı Kanun, 25 Haziran 2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
kabul edilmiş ve10 Temmuz 2009 tarih ve 27284 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır. 5917 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle mükelleflere 5811
Sayılı Kanun kapsamında bulunan varlıklarının bildirim veya beyanına ilişkin
yeni süre tanınmıştır. Anılan Kanun’da yapılan değişiklikler çerçevesinde bildirim ve beyana ilişkin bilgiler, 5811 Sayılı Kanun uygulamasına bağlı olarak
aşağıda açıklanmıştır.
lıklar için % 2, yurtiçi varlıklar için % 5 vergi hesaplanması öngörülmüştür.
Vergi dairelerine beyan edilen varlıklara ilişkin olarak tahakkuk eden bu vergilerin vadesi ise beyanı takip eden ayın son günü olarak belirlenmiştir.
VARLIK BARIŞI KANUNU’NUN KAPSAMI
5811 Sayılı Kanun kapsamında bildirim veya beyana konu olan varlıklar;
para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlardır. Yurt dışında veya Türkiye’de sahip olunan söz konusu varlıklara
ilişkin olarak beyan süresi, 22 Kasım 2008 tarihinde başlamış ve 02 Mart
2009 tarihinde sona ermiş bulunmaktaydı. Anılan Kanun uyarınca bu süre
içerisinde; 01/10/2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan varlıkların
banka veya aracı kurumlara bildirimi yada vergi dairelerine beyan edilmesi,
yurtiçinde bulunan ancak 01/10/2008 tarihi itibariyle işletmelerin öz kaynakları arasında yer almayan varlıkların ise vergi dairelerine beyan edilmesi
sağlanmış ve beyan edilen bu varlıkların değerleri üzerinden, yurt dışı var-
5917 SAYILI KANUN İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE
YENİ BEYAN SÜRELERİ
Bilindiği üzere; 5811 Sayılı Kanun kapsamındaki varlıkların bildirim beyan
imkanlarından yararlanma süresi, 02/03/2008 tarihinde sona ermişti.
Bu süre 25/06/2009 tarihinde TBMM'de görüşülüp kabul edilen 5917
Sayılı Kanun ile uzatılmıştır. Buna göre; bildirim ve beyanda bulunma süresi
30/09/2009 tarihine kadar uzatılmış ve Bakanlar Kurulu’na bildirim ve beyan sürelerini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar uzatma yetkisi verilmiştir.
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Öte yandan, yurt dışındaki varlıkların bildirim veya beyan tarihinden itibaren
bir ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi halinde, 5811 Sayılı Kanun’un
sağladığı avantajlardan yararlanılmaktadır. Ayrıca anılan Kanun’la, yurt dışı
iştiraklerden elde edilen kazançlar, yurt dışı şubelerden elde edilen kazançlar,
yurt dışı iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançlar ve yurt dışında
bulunan kurumların tasfiyesinden doğan kazançlara ilişkin gelir veya kurumlar vergi istisnaları düzenlenmiştir.
01/10/2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan veya aynı tarih itibariyle yurtiçindeki işletmelerin öz kaynakları arasında yar almayan varlıklar
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
MAKALE
söz konusu Kanun kapsamına dahil iken, bu tarih 01/06/2009 olarak değiştirilerek bu tarih itibariyle yurt dışında sahip olunan ya da Türkiye’de işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan varlıkların beyanına imkan sağlanmıştır. Mahsup uygulamasından yararlanmak için beyan edilen varlıkların değeri
üzerinden hesaplanan verginin ödenmesi şartı getirilmiştir.
Devlet Tarafından veya Devlet Güvencesinde Tutulan Kayıt ve Siciller
Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin olarak, devlet
tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller; tapu kayıtları
ile diğer sicilleri, yasal yükümlülükler nedeniyle verilen beyannameleri ifade
etmektedir.
Kanun kapsamında, daha önce bildirim veya beyana konu edilip vadesinde
ödenmeyen vergilerin gecikme zammıyla birlikte 30/09/2009 tarihine kadar ödenmesi şartıyla söz konusu beyan edilen tutarların tespit edilen matrah
farklarından mahsubu sağlanmıştır. İndirimi mümkün olmayan Katma Değer
Vergisi nedeniyle yapılan tarhiyatlara mahsuba konu tutarların, indirime konu
vergiye esas teşkil eden bedel olduğu belirlenerek, Katma Değer Vergisi'ne
ilişkin vergi farklarından kaynaklanan matrah farklarından mahsup uygulamasından yararlanabilmesi imkanı getirilmiştir.
Örneğin, bulunduğu ülkenin tapu siciline veya tapu sicili niteliğindeki diğer
sicillere yeni beyanlar için 01/06/2009 tarihi itibariyle gerçek veya tüzel
kişiler adına kayıtlı taşınmazların başka herhangi bir işleme gerek olmaksızın
bu tarih itibariyle gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunduğu kabul edilecektir.
Kanun’da yapılan değişiklik ve süre uzatımı sonucunda 19/06/2009 tarihinden önce başlayan vergi incelemelerine ilişkin olarak mahsup sisteminden
yararlanma konusunda kısıtlama getirilmiştir. Kanun’a eklenen geçici 4’üncü
maddeyle de yapılan değişikliklerden önce Kanun hükümlerine göre yapılan
bildirim ve beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak, Kanun’un değişiklik
yapılmadan önceki hükümleri uygulanacağı belirtilmiş ve Kanun değişikliğinden önce yapılmış işlemlerin korunması sağlanmıştır.
Ayrıca, 01/05/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında elde edilen
yurt dışı iştirak, yurt dışı şube ve yurt dışı iştirak hissesi satış kazançlarının 28/02/2010 tarihine kadar; yurt dışı kurumların 01/11/2009 ile
31/12/2009 tarihleri arasındaki tasfiyelerinden elde edilen kazançların
ise 31/12/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmeleri kaydıyla Gelir
veya Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmesi sağlanmıştır. Öte yandan, 5811
sayılı Kanun’a eklenen geçici 4’üncü maddenin ikinci fıkrasında, Kanunun 3.
maddesinde yapılan değişikliklerden önce bu kanun hükümlerine göre yapılan bildirim ve beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak, Kanun’un değişiklik yapılmadan önceki hükümleri uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
KANUNDAKİ TANIMLAR
Banka ve Aracı Kurumlar
5811 Sayılı Kanun’da adı geçen banka kavramı, 5411 Sayılı Bankacılık
Kanunu’nun 3’ünci maddesinde tanımlanan ‘banka’ları ifade etmektedir.
Bunlar, mevduat bankaları, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarıdır. Aracı kurumlar tanımı ise 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’na
göre kurulan ‘aracı kurumlar’ı ifade etmektedir.
Kanaat Verici Belgeler
5811 Sayılı Kanun’da kanaat verici belge tabiri, devlet tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; banka, banker, aracı kurumlar ve
benzeri mali kurumlar; posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve
belgelerini, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ikinci kitabının üçüncü kısmında
yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı
ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik yada konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki
temsilciler tarafından tasdik olunan belgeleri ifade ettiği belirtilmiştir.
Bu belgeler, gerçek veya tüzel kişilerce 02/03/2009 tarihinden önceki beyanlar için 01/10/2008 tarihi itibariyle, 5917 Sayılı Kanun sonrası beyanlar için ise 01/06/2009 tarih itibariyle yurt dışında sahip olunan varlıkların
ispatında kullanılacak belgelerdir.
Diğer Kanaat Verici Belgeler
Kanunda geçen kanaat verici belge tabirinden ayrıca; banka ve bankerlerin
yaptıkları işlemlerle ilgili kayıtlar ve düzenledikleri belgeler, aracı kurumlar,
portföy yönetim şirketleri, sigorta şirketleri ve benzeri mali kurumların kayıtları ve düzenledikleri belgeler, posta idaresi nezdindeki çek hesabı ve düzenlenen diğer belgeler, noter gibi kurum ve kuruluşların düzenledikleri senetler
ve sözleşmeler ile diğer kayıt ve belgeler, defter tutan mükelleflerin kayıtları
ile bu kayıtlarda yer alan ve Vergi Usul Kanunu’nun ikinci kitabının üçüncü
kısmında belirtilen belgeler ile muadili belgeler ve şirketlerin ortaklık ve kooperatiflerin üyelik kayıtları anlaşılacaktır.
Yurtdışındaki varlıkların bildirim
veya beyan tarihinden itibaren bir
ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya
da Türkiye’deki banka veya aracı
kurumlardaaçılacakbirhesabatransfer
edilmesi gerekiyor.
Yukarıda sayılan belgeler ile ilgili olarak ayrıca tasdik zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu belgelerin dışında, bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerde kanaat verici belge olarak kabul
edilebilecektir.
Dolayısıyla, yukarıda belirtilen kayıt ve belgelerle gerçek veya tüzel kişilerce
sahip olunan varlıklar arasında illiyet bağının kurulması ve yeni yapılacak beyanlar için 01/06/2009 tarihi itibarıyla, taşınmazların yurt dışındaki varlığının, diğer varlıkların ise yurt dışında bulunduğunun ispatı zorunludur. Diğer
taraftan, gerçek veya tüzel kişilerce kanun kapsamında beyan edilen varlıklara
ilişkin kanaat verici belgelerin gerektiğinde vergi incelemesine yetkili olanlara
ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanması gerekmektedir.
Taşınmazlar
Kanun uygulamasında taşınmazlar, Türk Medeni Kanunu’nda “taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit kalan mallardır. Bunlar, Türk
Medeni Kanunu’nun 704’üncü maddesinde, arazi, tapu siciline ayrı sayfada
kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olarak belirtilmiştir.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
35
haberler
makale
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
hazırlayan » yeminli mali müsavir akif ercan
YENİ BİLDİRİM veya BEYAN SÜRELERİ
Yurt Dışındaki Varlıkların Bildirim veya Beyanı
Gerçek veya tüzel kişilerce 01/10/2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip
olunan ve kapsama giren varlıklar, Kanun’un yürürlüğe girdiği 22/11/2008
ile 02/03/2009 tarihleri arasında banka veya aracı kurumlara bildirilmiş ya
da bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilmiş bulunmaktadır.
5917 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler sonrasında bu bildirim veya beyanların, 30/09/2009 tarihine kadar yapılabilmesine imkan sağlanmıştır.
Ayrıca, Bakanlar Kurulu’nun bu süreyi, üçüncü ayın sonuna kadar uzatma
yetkisi bulunmaktadır. Değişiklik sonrası yeni beyan döneminde, gerçek
veya tüzel kişilerce 01/06/2009 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan
ve kapsama giren varlıklar, 5917 Sayılı Kanun’un yayım tarihinden itibaren
30/09/2009 tarihi akşamına kadar TL değerleriyle bankalara veya aracı
kurumlara veya gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edebilecektir.
Bu bildirim veya beyanlarda kullanılacak formlar ve beyannameler, 5811
Sayılı Kanun’a ilişkin Tebliğ ekindedir. Bankalara yapılacak bildirimde ek-1,
aracı kurumlara yapılacak bildirimde ek-3 nolu formlar kullanılacak; vergi dairelerine yapılacak beyan da ise ek-2 nolu beyanname kullanılacaktır.
Vergidairelerineyapılacakbeyanlarda
yetkili vergi dairesi, Gelir veya
Kurumlar Vergisi yönünden bağlı
bulunanvergidaireleridir.İkematgahı
yurtdışındabulunanlarisebelirlenmiş
vergi dairelerine müracaat edecektir.
Unutulmaması gereken husus, vergi dairelerine yapılacak beyanlarda yetkili vergi dairesi, Gelir veya Kurumlar Vergisi yönünden bağlı olunan vergi
daireleridir.Türkiye’de ikametgahı bulunmayanlar ise Ankara Vergi Dairesi
Başkanlığı Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Konak
Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne başvuracaklardır. Türkiye’de ikametgahı bulunmayanların yurt dışında bulunan varlıklarına ilişkin olarak bu vergi dairelerine
beyanda bulunmaları ve tahakkuk eden vergileri ödemeleri gerekmektedir.
Öte yandan, vergi dairelerine yapılacak beyanların e-beyanname ile yapılabilmesi de mümkündür. Ancak, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, vergi dairelerine yapacakları beyanlarını 340 ve 346 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğleri’nde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda
yapılmaları gerekmektedir.
Gerçek veya tüzel kişilerin, yurt dışında sahip oldukları bu türden varlıklarını
banka veya aracı kurumlara bildirmeleri halinde, bu bildirimlere ilave olarak
vergi dairelerine beyanda bulunmalarına gerek yoktur. Diğer taraftan, Kanun
kapsamında vergi dairelerine beyan edilen varlıklara ilişkin olarak herhangi
bir belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin bilgilerin doğruluğunun
kontrol edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara yurt dışında sahip olunduğuna ilişkin belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır.
36
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
Türkiye’deki Varlıkların Beyanı
Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 01/10/2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin
öz kaynakları arasında yer almayan varlıklar, 22/11/2008 ile 02/03/2009
tarihleri arasında bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilmişti. 5917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonrasında bu beyanlar yurt dışı varlıklarda
olduğu gibi, 30/09/2009 tarihine kadar yapılabilecektir. Ayrıca, Bakanlar
Kurulu’nun bu süreyi de izleyen üçüncü ayın sonuna kadar uzatma yetkisi
bulunmaktadır.
Bu değişiklik sonrası yeni beyan döneminde, 5917 sayılı Kanun’un yayım tarihinden itibaren 30/09/2009 tarihi akşamına kadar mükelleflerce
Türkiye’de sahip olunan ancak 01/06/2009 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin öz kaynakları arasında yer almayan söz konusu varlıklar TL değeriyle, Gelir veya Kurumlar Vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir. Türkiye’deki varlıkların beyanında kullanılacak
beyanname, 1 Seri nolu 5811 sayılı Kanuna İlişkin Tebliğin ek-5 nolu ekinde
yer almaktadır. Bu beyanların e-beyanname ile yapılabilmesi de mümkündür.
Ancak, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda
vermek zorunda olan mükelleflerin söz konusu beyanlarını, 340 ve 346 sıra
nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda yapmaları zorunludur.
Yurt Dışındaki Varlıkların Bildirimi Üzerine Banka veya
Aracı Kurumlar Tarafından Yapılacak İşlemler
Gerçek veya tüzel kişiler yurt dışında sahip oldukları varlıkları, iki örnek olarak
hazırlayacakları 1 seri nolu 5811 Sayılı Kanu’na İlişkin Tebliğ’in Ek-1 Formu
ile bankalara bildirebileceklerdir. Formun bir nüshası, ilgili banka tarafından
varsa bildirim nedeniyle açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen banka dekontlarıyla birlikte ilgilisine geri verilecektir.
Ayrıca bankalar, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye’ye getirilen
veya bu sürede Türkiye’de bulunan bankalardaki bir hesaba transfer edilen
para, altın, döviz ve menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını ilgili
müşterileri adına açacakları hesaplara kaydedeceklerdir.
Gerçek veya tüzel kişilerce yurt dışında sahip olunan menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçlarıyla ilgili bildirim, 1 Seri Nolu 5811 sayılı Kanun’a
İlişkin Tebliğ’in Ek-3 Formu’ndan iki örnek olarak hazırlanarak aracı kurumlara
da yapılabilecektir. Formun bir nüshası, ilgili aracı kurum yetkilisi tarafından
açılan hesaba ilişkin bilgiler yapılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen işlem
sonuç formları ile birlikte ilgili kişiye geri verilecektir. Bildirilen menkul kıymet
ve diğer sermaye piyasası araçları bu kurumlarda açılacak hesaplara kaydedilecek ve müşterilerin portföylerine dahil edilecektir. Gerçek veya tüzel
kişilerce yapılacak bu bildirimlerin yetkili kılınmış vekilleri veya kanuni temsilcileri tarafından da yapılabilir.
Kanun kapsamında bildirilen varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar tarafından herhangi bir belge istenmeyecektir.Sadece taşınmazlara ilişkin
bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara
yurt dışında sahip olunduğuna ilişkin belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır.
TAHAKKUK EDEN VERGİNİN ÖDENMESİ
Yurt Dışındaki Varlıklara İlişkin Verginin Ödenmesi
5811 Sayılı Kanun’da yurt dışında bulunan varlıkların beyan değeri üzerinden, %2 vergi ödenmesi gerekmektedir.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Türkiye’deki Varlıklara İlişkin Verginin Ödenmesi
Türkiye’de sahip olunan varlıklara ilişkin olarak, vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden vergi dairelerince %5 oranında vergi tarh
edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın
sonuna kadar ödenecektir.
TAHAKKUK EDEN VERGİNİN VADESİNDE ÖDENMEMESİ DURUMU
5811 Sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde, varlıkların beyan değerleri üzerinden tahakkuk eden vergilerin ödenmemesi durumunda uygulamanın nasıl
olacağı hususunda herhangi bir hüküm bulunmamaktaydı. Ancak, bu hususa
ilişkin 5917 Sayılı Kanun’da yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler
aşağıdaki şekildedir:
Yeni Beyanlarda Durum
5917 Sayılı Kanun’un 44’üncü maddesinin (b) bendi ile 5811 Sayılı
Kanun’un 3’üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, anılan
hükümde yer alan mahsup avantajından yararlanılabilmesi için Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin
vadesinde ödenmesi şartı getirilmiştir. Dolayısıyla, mahsup imkanından
yararlanılabilmesi için 5917 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler sonrasında 30/09/2009 tarihine kadar yapılacak beyanlara ilişkin olarak tahakkuk
eden vergilerin vadesinde ödenmesi şarttır. Verginin vadesinde ödenmemesi
durumunda, bildirilen veya beyan edilen tutarın Kanun’un sağladığı mahsup
avantajından yararlanamayacaktır. Öte yandan vadesinde ödenmeyen vergiler sebebiyle beyanların iptal edilmesi veya beyanın hiç yapılmamış sayılması
gibi bir uygulama söz konusu değildir. Netice itibariyle yapılan bildirim veya
beyanlar mükellefleri bağlayıcı nitelikte olduğundan, tahakkuk eden vergilerin
ilgili vergi dairelerince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil
edilecektir.
Önceki Beyanlarda Durum
5811 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 4’üncü maddenin ikinci fıkrasına göre,
22/11/2008 tarihi ile 02/03/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim
veya beyanlar sebebiyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin
30/09/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde, Kanunun 3. maddesinin beşinci fıkrasına göre mahsup imkanından yararlanılamayacaktır.
Bu nedenle, 22/11/2008 tarihi ile 02/03/2009 tarihleri arasında bildirim
veya beyanda bulunan mükelleflerin mahsup imkanından yararlanabilmeleri
için, bu beyanlarına ilişkin tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerini, 30/09/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödemeleri gerekmektedir. Aksi halde, Kanun’un sağladığı mahsup avantajından yararlanılabilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, şu an itibariyle daha önceki beyanları
sebebiyle tahakkuk etmiş vergilerini ödemeyen mükellefler hakkında 6183
Sayılı Kanun’a göre takip ve tahsil işlemleri devam etmektedir.
KANUNUN SAĞLADIĞI AVANTAJLARDAN YARARLANILABİLMESİ
İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR
Yurt Dışında Sahip Olunan Varlıklara İlişkin Şartlar
Yurt dışında sahip olduğu varlıkları banka veya aracı kurumlara bildiren veya
vergi dairelerine beyan eden gerçek veya tüzel kişilerce, söz konusu varlıkların 1/10/2008 tarihi itibariyle (5917 sayılı Kanun sonrası beyan edilen
varlıklar için 1/6/2009 tarihi itibariyle) yurt dışında bulunduğunun ve sahibi
olduğunun kanaat verici vesikalarla teşvik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
yurt dışında bulunduğu ve sahip olunduğu bildirilen varlıkların, bildirim veya
MAKALE
beyan tarihinden itibaren bir ay içerisinde Türkiye’ye getirilmesi veya bu sürede Türkiye’de açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir. Aksi
takdirde, Kanun’un 3’üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan incelenmeme ve mahsup avantajından faydalanılmayacaktır.
Türkiye’de Sahip Olunan Varlıklara ilişkin Şartlar
Bilanço Esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara
ilişkin tutarların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırılmak
suretiyle yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi ve beyan tarihinden itibaren 6 ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir. Herhangi bir
nedenle, belirlenen bu süre içerisinde söz konusu varlıklara ilişkin tutarların
sermayeye ilave edilmemesi halinde, Kanun’un sağladığı avantajlardan faydalanılmayacaktır.
Serbest Meslek Kazanç Defteri İle İşletme Hesabı Esasına Göre
Defter Tutan Mükellefler
Serbest meslek kazanç Defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki
varlıklara ilişkin tutarların banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, söz
Yurt dışında bulunduğu ve sahip
olunduğu bildirilen varlıkların,
bildirim veya beyan tarihinden bir ay
içerisindeTürkiye’yegetirilmesiveyabu
sürede Türkiye’de açılacak bir hesaba
transfer edilmesi gerekmektedir.
konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması ve
yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmemesi halinde Kanun’un sağladığı avantajlardan faydalanılmayacaktır.
Defter Tutma Yükümlülüğü Bulunmayan Mükellefler
Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan
ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması gerekli olup, bu Kanun hükümlerinden
faydalanabilmesi için başkaca bir şart aranmayacaktır. Dolayısıyla söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması halinde
kanunun sağladığı avantajlardan faydalanılmayacaktır.
Bildirim ve Beyandan Kaynaklanan Vergilerin Vadesinde
Ödenme Şartı
5917 Sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (b) bendiyle 5811 Sayılı Kanunun
3’üncü maddesinin 5’inci fıkrasında yapılan değişiklik uyarınca mahsup imkanından faydalanabilmesi için 5917 Sayılı Kanun’un yayım tarihinden
itibaren 30/09/2009 tarihine kadar yapılacak beyanlara ilişkin olarak tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmesi gerekmektedir. Öte yandan
5811 Sayılı Kanun’la eklenen geçici 4 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü
uyarınca mahsup imkanından faydalanılabilmesi için 22/11/2008 tarihi ile
02/03/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar sebebiyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 3/09/2009 tarihine kadar
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
37
hazırlayan » yeminli mali müsavir akif ercan
haberler
makale
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
gecikme zammıyla birlikte ödenmesi gerekmektedir. Aksi durumda kanunun
sağladığı avantajlardan faydalanılması mümkün olmayacaktır.
Kurumlar Vergisi mükelleflerince yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.
VARLIKLARIN KAYITLARA İNTİKALİ
Varlıkların Bildirim ve Beyan Değeri
Gerek yurt dışında, gerekse Türkiye’de bulunan varlıkların, vergi dairelerine
beyan edilmesi ile banka veya aracı kurumlara bildirilmesine ya da yasal
defterlere kaydedilmesinde bu varlıkların rayiç bedelinin TL karşılığı esas
alınacaktır. Rayiç bedel, söz konusu varlıkların sahiplerince bildirim veya beyan tarihi itibariyle belirlenen alım-satım bedeli olup, bu bedelin gerçek durumu yansıtması gerekmektedir. Döviz ve döviz cinsinden varlıklarda Merkez
Bankası döviz alış kuru dikkate alınarak TL karşılığı bildirime konu edilecektir.
Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerce
Yapılacak İşlemler
Bilanço esasına göre defter tutan Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince
sahip olunan ve Türkiye’de bulunan varlıkların, yasal defterlere kaydedilmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin taşınmazlar dışındaki varlıklarını, öncelikle banka ve aracı kurumlardaki
hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara
yatırılarak varlığı ispatlanan varlıkların, bu tutarlar üzerinden yasal defterlere
kaydedilmesi mümkün olacaktır. Vergi dairelerine beyan edilen taşınmazlar
ise yasal defterlere, vergi dairelerine beyan edilen değerleriyle kaydedilecektir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, Kanun hükümlerine göre
yasal defterlerine kaydettikleri varlıklar için pasifte özel bir fon hesabı açılacaktır. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunacak ve beyan tarihinden
itibaren 6 ay içinde sermayeye ilave edilecektir.
Yurt Dışında Sahip Olunan Varlıkların Kayıtlara İntikali
Yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirilen veya beyan edilen varlıklar
Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükelleflerce istenilmesi halinde,
yasal defterlere kaydedilebilecektir. Ancak, yurt dışında bulunan söz konusu
varlıkların şirket adına beyan edilmesi durumunda ilgili şirket; şahısları adına
beyan edilmesi halinde bu şahısların kendileri, Kanun’un sağladığı avantajlardan yararlanabileceğinden, şirket adına bildirim veya beyana konu edilen varlıkların anılan şirketin yasal kayıtlarına intikal ettirilmesi zorunludur.
Yurt dışında sahip olunan
varlıklardan bildirilen veya beyan
edilen varlıklar, Vergi Usul Kanunu
uyarınca defter tutan mükelleflerce
istenilmesi halinde, yasal defterlere
kaydedilebilecektir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun’un hükümleri uyarınca yasal defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon hesabı açacaklardır. Söz konusu hesap sermayenin cüz’ü addolunarak ve sermayeye
ilave dışında başka bir amaçla kullanılmayacaktır. Fon hesabında tutulan bu
tutarlar, işletmenin tavsiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi Gelir
Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20.
maddeleri uyarınca gerçekleşecek devir ve bölünme hallerinde de vergilendirilmeyecektir. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre
defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir. Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır. Söz konusu varlıklar, banka
veya aracı kurumlara bildirilen ya da vergi dairelerine beyan edilen ve beyan
tarihi itibariyle belirlenen Türk Lirası karşılığı değerleriyle kaydedilecektir.
Türkiye’de sahip Olunan Varlıkların Kayıtlara İntikali
Türkiye’de bulunan varlıkların ise Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutma
yükümlülüğü bulunan mükelleflerce yasal defterlere kaydedilmesi mecburdur. Defter tutan mükelleflerce Kanun kapsamında beyan edilen taşınmazlar
dışındaki varlıkların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırılması ve daha sonra beyan edilmesi şarttır. Bu şekilde beyan edilen varlıklar,
Vergi Usul Kanunu’nun kayıt nizamına ilişkin 219. maddesi hükmü çerçevesinde beyan tarihi esas alınarak yasal defterlere kaydedilecektir. Gelir veya
38
GEZİ
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Sermaye Artışının Sermaye Taahhüt Borcu Karşısındaki Durumu
Ticaret Kanunu’nun 391. maddesi hükmü uyarınca esas sermayeye karşılık
olan hisse senetlerinin bedelleri tamamen ödenmedikçe genel kurulca yeni
hisse senetleri çıkarmak suretiyle sermayenin artırılmasına karar verilmeyeceği, sermaye artırımının şartları arasında sayılmıştır. Diğer taraftan, 5811
Sayılı Kanun’un belirli bir süreyle uygulanacak olması, bu Kanun’a göre beyan
edilen varlıklar nedeniyle oluşan fon hesabının sermayenin cüz’ü addolunacağı ve beyan tarihinden itibaren 6 ay içinde sermayeye ilave edileceği hükme
bağlandığından, ayrıca pay sahiplerine ilave bir ödeme yükümlülüğü de getirilmediğinden daha önce ortaklarca taahhüt edilen sermayeye ödenmeden
de söz konusu fonların sermayeye ilave edilecektir. Ancak, Kanun kapsamında beyan edilen varlıklar sebebiyle oluşan fonların şirket ortaklarınca taahhüt
edilen sermayeye taahhüt borçlarının kapatılmasında kullanılmayacaktır. .
Serbest Meslek Kazanç Defteri İle İşletme Hesabı Esasına Göre
Defter Tutan Mükelleflerce Yapılacak İşlemler
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükelleflerin, taşınmazlar dışındaki varlıklarına öncelikle banka veya aracı
kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya
aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıklar ile taşınmazların, beyan
edilen değerleri üzerinden serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı
defterine kayıt edilmesi gerekmektedir.
Defter Tutma Yükümlülüğü Bulunmayanlar Tarafından
Yapılacak İşlemler
Defter tutma yükümlüğü bulunmayanların, beyan ettikleri taşınmazların dışındaki varlıklarını, banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Anılan mükellefler için başka bir şart aranmayacaktır.
Gider ve Amortisman Uygulaması
5811 Sayılı Kanun kapsamında bildirilen tutarlar üzerinden ödenen vergilerin, Gelir veya Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate
alınması ya da başka bir vergiden mahsup edilmesi mümkündür. Bildirilerek
veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında 213 Sayılı Kanun’daki amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. İşletmeye kaydedilen bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum
kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
ÖZELLİKLİ DURUMLAR
Şirketlerin Kanuni Temsilcileri, Ortakları veya Vekilleri Adına
Görünen Varlıkların Durumu
Şirketlerin kanuni temsilcilerinin, şirketlerin ortaklarının, şirket veya şirketin
ortakları adına Kanun kapsamına giren varlıkları 01/10/2008 tarihinden
önce yetkili kuruluşlarca düzenlenen bir vekalet veya temsil sözleşmesine
istinaden değerlendirmeye yetkili olanların, sahip oldukları ve yurt dışında
bulunan varlıklarının, şirket adına bildirim ve beyana konu edilmesi imkan
dahilindedir. Aynı şekilde, anılan kişilere ait olup Türkiye’de bulunan ancak
01/10/2008 tarihi itibariyle yasal defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan varlıkların şirket adına beyan edilmesi mümkün
bulunmaktadır.
Yurt dışında bulunan varlıkların Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi halinde bu
varlıklara ilişkin olarak adına beyanda bulunulan şirketler kanun hükmünden
yararlanabilecektir. Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde yukarıda
belirtilenler dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıkların şirket adına bildirim
veya beyana konu edilebilmesi ve Kanun’un 3. maddesinin 5. fıkra hükmünde
yaralanabilmesi için diğer sebeplerle yapılacak inceleme esasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket ortaklarına ait olduğunun ispat edilmesi
gerekmektedir.
Ortaklar Cari Hesabında Yer Alan Borçların Durumu
İşletmelerin bilançolarında ve ortaklar cari hesabında yer alan ortaklar borç
tutarlarının Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrası kapsamında bankalara işletme
adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarları
bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebilecek ve süresinde
sermayeye ilave edilebilecektir. Bu durumda, beyan edilen tutarlar da mahsup uygulanması kapsamında değerlendirilecektir.
Yurt Dışında Sahip Olunan Varlıkların Türkiye’ye Getirilmesi
5811 Sayılı Kanun kapsamında beyan edilen veya bildirilen taşınmazlar dışındaki söz konusu varlıkların beyan veya bildirim tarihinden itibaren bir ay
içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda
açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir. Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra bildirim veya beyandan önce Türkiye’ye getirilen ya da
Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılan bir hesaba transfer edilen
varlıklara ilişkin olarak kanunda öngörülen sürede bildirim veya beyanda bulunulması ve diğer şartlarında yerine getirilmesi kaydıyla kanun hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu şekilde bildirim veya beyandan önce yurt dışından
Türkiye’ye getirilen varlıkların daha sonraki bir tarihte beyan edilmesi sırasın
bildirim veya beyan tarihindeki değerleri esas alınacaktır. Yurt dışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilmesi şartının gerçekleşmemesi halinde Kanun’un 3.
maddesinin 5. fıkrasına göre incelenmeme ve mahsup avantajından yararlanılması mümkün değildir. Bu nedenle söz konusu varlıkların ilgili (Kambiyo,
gümrük, yabancı sermaye gibi) mevzuat çerçevesinde Türkiye’ ye getirildiğinin kanaat verici belgelerle ispat yükümlülüğü mükelleflere aittir.
Türkiye’deki Taşınmazların Sermaye Şirketleri Adına Beyan
Edilmesi ve Sermaye Artırımı İşlemlerinde Harç ve Damga
Vergisi Uygulaması
5811 Sayılı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrası hükmüne istinaden sermayeye ilave edilmek üzere anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin
aktifine kaydolacak taşınmazlara ilişkin tapuda yapılacak işlemler ile diğer
sermaye artırımı işlemleri, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinin
MAKALE
3. fıkrası uyarınca harçtan; bu işlemler için düzenlenecek kağıtlarda Damga
Vergisi Kanunu’na ekli 2 sayılı tablonun lV/16 bölümü hükmü uyarınca
Damga Vergisi'nden istisnadır. Bu istisna sadece sermaye şirketlerine yönelik işlemleri kapsamaktadır. Tapuda yapılacak işlemlere ilişkin istisna hükmünün uygulanabilmesi için mükellefler, Kanun’da belirtilen beyannamenin
verilmesine müteakiben ilgili vergi dairesinden beyan edilen taşınmazların,
tapu kayıtlarına ilişkin bilgileri de içerecek şekilde 5811 Sayılı Kanun kapsamında şirket adına beyan edilerek özel fon hesabına alınan tutarın sermaye artırımında kullanılacağı ve bu çerçevede tapu işleminde harç ve damga
vergisi aranılmayacağı hususunda bir yazı alarak, bu belgeyi ilgili tapu sicil
müdürlüğüne ibraz etmelidirler.
Beyan Edilen Varlıkların Gelir Unsurlarıyla İlgisi ve
Mükellefiyet Tesisi
Kanun kapsamında varlıklarını beyan eden ve defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri ile ilgili olarak diğer sebeplerle inceleme
yapılması durumunda, matrah farklarının hangi gelir unsuru ile ilgili olduğunun önemi olmaksızın beyan edilen tutarlar matrah farklarından mahsup
edilmektedir. Beyan tarihi itibariyle mükellefiyet kaydı olmaksızın kayıt dışı
faaliyet gösteren ve defter tutma yükümlülüğü bulunan ticari veya mesleki bir
faaliyetle ilgili olarak kanun kapsamındaki varlıkların beyan edilmesi halinde,
5917 Sayılı Kanun’da yapılan
değişiklikle 5811 Sayılı Kanun’un
uygulama süresi uzatılarak gerçek ve
tüzel kişilere 30.09.2009 tarihine
kadaryenidenbildirimdeveyabeyanda
bulunma imkanı getirilmiştir.
bu faaliyete ilişkin olarak tutulması gereken yasal defterlere varlıkların kaydedilmemesi durumunda kanunun 3’ üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden faydalanılması mümkün olmayacağından, öncelikle bu şekilde faaliyeti
bulunan kişilerin mükellefiyet tesis ettirmeleri gerekmektedir.
SONUÇ
5917 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, 5811 Sayılı Kanun’un uygulama
süresi uzatılarak gerçek ve tüzel kişilere 30/09/2009 tarihine kadar yeniden bildirimde veya beyanda bulunma imkanı getirilmiştir. Ayrıca, indirimi
reddedilen katma değer vergisi dolayısıyla yapılacak tarhiyatlarda mahsup
imkanı tanınmıştır.
Öte yandan, bildirime veya beyana konu edilen tutarlara ilişkin hesaplanan
verginin ödenme şartı, hem yapılacak yeni bildirim ve beyanlar hem de önceki hükümlere göre bildirim ve beyanda bulunanların ödemedikleri vergileri
kapsamaktadır. Mükelleflerin, incelenmeme ve mahsup avantajından yararlanabilmeleri için vergilerin vadesinde ödenmesine ilişkin şarta uymaları
gerekmektedir. Daha önce beyanda bulunmakla birlikte, vergilerini ödemeyen mükelleflerin de 30/09/2009 tarihine kadar daha önce tahakkuk eden
vergilerini gecikme zammıyla birlikte ödemeleri gerekmektedir. 5811 Sayılı
Kanuna eklenen geçici madde ile de değişiklik öncesi hükümlerin geçerliliğine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre 19/06/2009 tarihinden öce başlayan incelemelerin faydalanılmayacağı anlaşılmaktadır.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
39
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
hazırlayan » mehtap koç - serpil çoruhlu
arastırma
haberler
HABERLER
DÜNYA TARIM SEKTÖRÜNDE BiR DÜNYA MARKASI
IRLIGANLI
Narı
40
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Muhteşem
doğası, serin
suları ve
yenileyici
havası ile
adeta
ruhunuzu
dinlendiren
Denizli’nin
şirin ilçesi
Irlıganlı,
dünyaya
satmaya
başardığı
enfes
narları
ile göz
kamaştırıyor.
D
enizli’nin 15 kilometre
ötesine uzanan endamlı
bir gelindir Irlıganlı...
Bir yamacı bölgenin
gözbebeği Pamukkale'ye
diğer bir yamacı Ege’nin
incisi Denizli’ye uzanır.
Yörük Aşiretlerinin Keşfettiği
Verimli Toprakların Memleketi
Kasabaya ilk adım, 1097 yılında
Laodikeialılar tarafından atılsa da ilk
yerleşim, 200 yıl öncesine tekabül
eder. Bundan 200-250 yıl önce çeşitli
yörelerden gelen yörük aşiretleri
tarafından kurulan kasabadaki ilk
yerleşim yeri, bölgenin tek içme suyunun
bulunduğu Dere Mahallesi’nde olmuştur.
Suyun hayat verdiği ve dağların dönemin
eşkiyalarından siper ettiği bu topraklar
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
‘iyi ev sahipliği’ rolünü üstlendiği için
‘sıcakkanlı, iyi huylu’ anlamına gelen
‘Hırlıganlı’ ismi ile anılmaya başlamıştır.
Zaman içerisinde ise ismi ‘Irlıganlı’
olmuştur.
1994 yılında
İzzet
Kahraman
tarafından
deneme
yanılma
yoluyla
yetiştirilmeye
başlanan
Hicaz Narı,
o tarihten
itibaren
Irlıganlı’nın
en önemli
geçim
kaynağı
oldu.
Özellikle son dönemlerde ‘Irlıganlı’
denildiği zaman akla ilk gelen nardır.
Pazardan alınan birin eve döndüğünde
binlere dönüşen yolcuğunun her bir
tanesinde Irlıganlı nar üreticilerinin
emeği vardır.
Irlıganlılar’ın Nar ile Tanışmasının
İlginç Öyküsü
Irlıganlı, daha önceki dönemlerde pamuk,
buğday ve mısır gibi ürünleri ile kendi
hamurunda yoğrulan bir kasabaydı. Bu
durum 1994 yılına kadar devam etti.
Bu tarihte çiftçilikle uğraşan Irlıganlılı
İzzet Kahraman, tarlalarında yetiştirmek
için alternatif tarım ürünleri aramaya
başladı. Yaptığı araştırmaların ardından
nar meyvesinin bölge topraklarında
kolaylıkla yetişebileceğini keşfetti ve
tarlalarına nar fidelerini dikti.
Gel zaman git zaman aradan 3 yıl
geçti. Evladı gibi gözünün içine baktığı
fideler büyüdü, palazlandı ve hasat
zamanında dalları adeta narlar bastı. Bu
narlar öylesine güzel bir tada sahipti
ki, o tarihten itibaren Irlıganlı halkı da
ARAŞTIRMA
nar fideleri ile doldurdu dört bir
yanı. Artık Irlıganlılar için nar
üreticiliği en önemli uğraşları
haline gelmişti.
Deneme yanılma yolu ile
başlatılan nar üreticiliği,
Irlıganlı halkı için hayal
kırıklığı yaratmadı. Çünkü
Irlıganlılar, Türkiye’nin en
güzel Hicaz Narı’nı yetiştirmeyi
başarmıştı.
Irlıganlı topraklarında yetişen
Hicaz Narı, bugün hem iç
piyasada hem de ihracatta
büyük bir ilgi görüyor. Öyle ki,
başta Almanya olmak üzere
Fransa, Hollanda, Ukrayna,
Moldova ve Belçika’ya kadar
birçok ülkeye önemli ölçüde
ihracat yapılıyor. Peki Hicaz
Narı’nı bu kadar ayrıcalıklı kılan
özelliği nedir? Dilerseniz bu nara
birlikte göz atalım.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
41
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
arastırma
haberler
HABERLER
MAKALE
hazırlayan » mehtap koç - serpil çoruhlu
Nar ihracatı
ile Denizli’nin
dünyaya
açılan önemli
kapılarından
biri olmayı
başaran
Irlıganlı,
topraklarında
yetiştirdiği
enfes narları
her yıl artan
ihracat
rakamları ile
farklı ülkere
ihraç
ediyor.
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
önemlisi de sabırlı olmanız gereklidir.
Çünkü nar fidesi dikildikten ancak 3 yıl
sonra hasat zamanı olan Eylül – Ekim
aylarında meyve vermeye başlar…
İlk İhracat 250 Kilo ile Başladı
Yıllarla Birlikte Tonlara Dönüştü
Irlıganlı’nın verimli topraklarının yaklaşık
yüzde 50’sinde yetiştirilen narın
dünyaya açılış öyküsü ise bundan 15 yıl
öncesine dayanıyor.
1995-96
1995-96
1995-96
1995-96
1995-96
1995-96
1995-96
Birim
2004
120 Ton
3000 Ton
4000 Ton
6000 Ton
10 Ton
1000 Ton
2000 Ton
-
1994 yılında Hollanda’ya 250
kg olarak satılan nar, zamanla
katlanarak diğer ülkelere de
yayıldı. Bugün Avrupa’da pek
çok ülkeye girmeye başaran
Irlıganlı’da yetişen narlar,
tüm dünya tarafından büyük
bir ilgi görüyor.
Vitamin Deposu Irlıganlı Narı
Dünyanın en eski meyvelerinden
biri olan nar, pek çok hastalığa şifa
kaynağı, onlarca besindeki vitamin
deposudur. Özellikle damar sertliği,
hazımsızlık, kolesterol gibi hastalıklara iyi
gelmektedir.
Ayrıca çekirdeği kozmetikte, çiçeği çay
olarak ve kabuğu da boya sanayide
kullanılır. Yani bu meyvenin hem etinden
hem sütünden faydalanılır.
Ihracattaki
Basarı
42
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Irlıganlı topraklarının bereketi, bölgeyi
Hicaz Narı’nın ocağı ve membası
yapmıştır. Anavatanı Hindistan olan
Hicaz Narı’nın en temel özelliği; hem
tatlımsı, hem de ekşimsi olmasıdır.
Bu özelliği ile türlerinin içinde en
lezzetlisidir.
Nar meyvesi, sadece ekvator ülkelerinde
yetişmekle birlikte, bu narın yetişmesi
için bölgede Akdeniz İkliminin hüküm
sürmesi gerekmektedir. Bütün bu
saydığımız özelliklerimizin yanı sıra en
İnsanoğlunun
ilk tanıdığı
meyvelerden
biri olan nar,
vitamin
deposu ve
yenileyici
özelliğiyle
taze
tüketiminin
yanı sıra
sanayinin
birçok dalında
hammadde
olarak
kullanılıyor.
Ulusalararası bilim çevrelerince
yapılan araştırmalar, narın insan
sağlığı açısından son derece önemli
olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle
son yıllarda yapılan araştırmalar, nar
tüketimine olan ilgiyi de ciddi oranda
artırmış durumda.
Irlıganlı da yapmış olduğu ihracatla
dikkatleri üzerine çekiyor.Kendi
bahçesinde yetiştirdiği vitamin
deposunu, birçok ülkeye pazarlamayı
başaran Irlıganlılar, bu konuda birçok
şehre de önemli bir örnek durumundalar.
Birim
Çivril / Penkon
Çal Akkent / Konfurt
Adana / Lincoln
Tokat / Dimes
Nevşehir / Göknur
Bursa Aroma
1000 Ton
1000 Ton
1000 Ton
1000 Ton
300 Ton
300 Ton
Genellikle ekvatoral iklimlerde yetişen Hicaz Narı, 10 yılı aşkın bir zamandır Irlıganlılar tarafından
başarıyla yetiştiriliyor. Bu şirin ilçenin topraklarından çıkan nar, bütün asaleti ile dünyanın dört bir
yanında farklı damaklarla buluşuyor.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
ARAŞTIRMA
Irlıganlı Belediye Baskanı Hasan Yılmaz:
N
Irlıganlı olarak hedefimiz;
nar yetiştiriciliğinde
tüm dünyaya açılarak, Irlıganlı
markasını oluşturmak.
ar yetiştiriciliğinde büyük
bir başarıya imza atan
Irlıganlı, iki dönemdir
Belediye Başkanı olan
Hasan Yılmaz’ın başarılı
projeleriyle de adından söz ettiriyor.
Konu, Irlıganlı ve nar olunca biz
de Başkan Hasan Yılmaz’ı ziyaret
ettik ve kendisi ile güzel bir sohbet
gerçekleştirdik. İşte Irlıganlı Belediye
Başkanı Hasan Yılmaz ile yaptığımız
röportajımızda öne çıkan detaylar...
Siz, Irlıganlı’da iki dönem üst üste
belediye başkanlığı yapan tek kişisiniz.
Başkanlık döneminiz boyunca Irlıganlı
neler kazandı?
Tarıma dayalı ekonomisi ile dünyaya
açılan Irlıganlı’ya 800 bin adet fidan
diktik. Belediyecilik hizmetlerimiz
arasında altyapıya büyük bir önem verdik.
Şimdiye kadar hiçbir başkanın yapmadığı
kanalizasyon yapımına büyük bir hızla
başlayıp bitirme aşamasına kadar geldik.
400 dairelik toplu konut projemizi de
bitirerek Irlıganlılı hemşehirlerimizi ev
sahibi yapmayı başardık. Irlıganlı’yı daha
önce sahip olmadığı modern bir lise
binasına kavuşturduk. Kasabamız için
çok önemli olan 1000 kişilik toplantı
salonunun temellerini attık ve kısa bir
süre içinde yapımını tamamladık.
Irlıganlı topraklarında yetişen narın
markalaşamaması dikkat çekiyor.
Belediye olarak bu soruna yönelik
olarak çözüm önerileriniz nelerdir?
Evet, sizin de belirttiğiniz gibi kendi
topraklarımızda yetiştirdiğimiz ve
dünyanın dört bir yanına ihraç ettiğimiz
narımızda ne yazık ki kendi adımızı
kullanamıyoruz. Biz, Irlıganlı Belediyesi
olarak kendi topraklarımızda yetişen
Hicaz Narı’nı markalaştırarak Irlıganlı
adı altında dünyanın dört bir yanına
yayılması amacı ile çalışmalara
Irlıganlı
Belediyesi ve
Denizli
Ticaret
Odası işbirliği
ile hayata
geçecek
meslek
edindirme
kursu ile
Irlıganlılı
gençlerin
istihdamına
yönelik
son derece
önemli bir
projeye imza
atılmış
olacak.
başladık. Önümüzdeki yıllarda tanıtım
açısından önemli bir rol oynayacak
olan Nar Festivali ile bunu pekiştirmeyi
planlıyoruz. Bu çalışmaların çok iyi
sonuçlar vereceğine inanıyoruz.
Peki, bundan sonraki süreçte
Irlıganlı halkı için hayata geçirmeyi
planladığınız projelerinizden bahseder
misiniz?
Denizli Ticaret Odası ile anlaşmaya
vardığımız bir projemiz var. Bu proje
kapsamında açacağımız meslek
edindirme kursu ile kasabamızda
meslek sahibi olmayan gencimiz
kalmayacak. Şu an kasaba olarak
tam teşekküllü bir sağlık ocağına
sahip değiliz. En kısa zamanda
inşaatına başlayıp sağlık ocağını
halkımızın hizmetine sunacağız.
Yaşlılarımız için bakım ve sığınma evleri
yapmak da yine projelerimiz arasında yer
alıyor.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
43
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
IS DÜNYASINDAN
KISA KISA
hazırlayan » adnan kaya
haberler
HABERLER
Denizli Ticaret Odası'ndan Üyelerine Önemli Bir Destek Daha
DTO iLE VAKIFBANK ARASINDA
KREDi PROTOKOLÜ
D
enizli Ticaret
Odası ile
Vakıfbank arasında kredi
protokolü imzalandı. Kredi
anlaşmasıyla son iki yıldır
yaşanan finansal sıkıntının
hafifletilmesi hedefleniyor.
DTO Meclis Salonu’nda yapılan kredi protokol anlaşmasında; Vakıfbank Genel
Müdür Yardımcısı İhsan
Çakır, Vakıfbank Ege Bölge
Müdürü Hayati Yaman,
Vakıfbank Denizli Şube
Müdürü Veli Dündar, DTO
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcıları İmran Eraslan
ile Hüseyin Memişoğlu,
DTO Yönetim Kurulu üyeleri
Mehmet Fatih Koçer, Salih
Sarıkaya, Habib Yıldız,
Ramazan Çelikkol ve Ali
Önal hazır bulundu.
İmza töreni öncesinde
konuşan DTO Başkanı
Necdet Özer, “Bilindiği gibi
44
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
iki yıldır piyasada bir finans
sıkıntısı yaşanıyor. Biz
bu sıkıntıyı gidermek için
Denizli Ticaret Odası olarak
çalışmalar yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.
Üyelerimizin menfaatleri
doğrultusunda bankalarımızdan finans sağlamak için
yaptığımız görüşmeler sonucunda bugün Vakıfbank
ile protokol imzalıyoruz.
Protokol çerçevesinde
bankanın havuzunda bulunan 350 milyon Euro kredi
kullandırılacak. Bu kredi
paketinden faydalanmak
isteyen üyelerimizin başvurularını bir an önce yapmalarını tavsiye ediyoruz”
şeklinde konuştu.
Vakıfbank Genel Müdür
Yardımcısı İhsan Çakır ise
Vakıfbank’ın sağladığı kaynakları, her türlü ihtiyaca
göre geliştirdiği kredi çeşitleri ve bankacılık ürünlerini,
düşük faiz, uygun vade,
kolay ödeme koşulları ve
kullanım kolaylığı ile reel
sektörün hizmetine sunmaya devam ettiğini ifade
etti. Çakır, bu kapsamda
DTO ile Denizlili tüccar ve
sanayicilerin finansal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla içerisinde cazip kredi
seçeneklerinin yer aldığı
bir protokol imzaladıklarını
belirterek, “Vakıfbank, tüm
yurt çapında başlattığı
reel sektöre yönelik destek
Vakıfbank
Genel Müdür
Yardımcısı
İhsan Çakır,
tüccar ve
sanayicilerin
ihtiyaçlarını
karşılamak
amacıyla
DTO ile bir
protokol
imzaladıklarını belirterek;
“Protokol
paketinde
10 yıla kadar
vadeli işyeri
açma ve 5
yıla kadar
işletme
ihtiyaç
kredisi
sunuyoruz”
dedi.
paketi uygulamalarına bir
yenisini ekledi. Protokol paketinde oda üyelerine 10 yıla
kadar vadeli işyeri edindirme
kredisi ve 5 yıla kadar işletme ihtiyaç kredisi sunuluyor.
Denizli Ticaret Odası üyeleri
kredilerini, yüzde 1.39’dan
başlayan faiz oranıyla kullanılabilecekler. Ayrıca, pakette Eximbank veya banka
kaynağından oluşan ihracat
kredileri ile orta ve uzun vadeli yatırım kredisi kullanma
imkanı da sağlanıyor. Pakette
ayrıca, oda üyelerinin nakdi,
gayrinakdi kredilerden ve dış
ticaret işlemleri için uygun
faiz, komisyon ve ödeme
seçeneklerinden faydalanma
fırsatları da yer alıyor” dedi.
Daha sonra DTO Başkanı
Özer ve Vakıfbank Genel
Müdür Yardımcısı Çakır, Kredi
Protokolü'ne imza attı.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Mayınlı arazi sınırındaki
alanda, 556,3 milyon varillik
(17,3 milyon varillik kısmının
üretilebilir) petrol rezervinin
bulundugu belirtildi.
Mayınlı arazide
556,3 milyon
varillik petrol
rezervi var
B
akan Taner Yıldız, CHP
Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse’nin mayınlı arazilerdeki
petrol rezervine ilişkin soru önergesine verdiği cevapta, Türkiye-Suriye
sınırını kapsayan alanda, 1970’li
yıllardan itibaren yoğun olarak petrol
ve doğal gaz arandığını ve kuyular
açıldığını anımsattı. Yıldız, yer altının
jeofizik metotlarla görüntülenmesi
ve mevcut potansiyelin ortaya konulması için eldeki verilerin yeterli
olduğu düşünülmekle beraber, ihtiyaç olması durumunda yeni arama
ve üretim programlarının gündeme
alınabileceğini kaydetti. Söz konusu
alanda Petrol Kanunu’na göre verilmiş 18 adet arama ve 2 adet işletme
ruhsatı bulunduğunu belirten Yıldız,
“Mayınlı alanın da içinde yer aldığı
bu sahaların toplam 556,3 milyon
varillik yerinde petrol rezervi bulunduğu ve bunun yaklaşık 17,3 milyon
varillik kısmının üretilebilir petrol
olduğu tahmin edilmektedir. Halen,
toplam 72 adet kuyudan üretim
yapılmakta olup, söz konusu
sahalarda 2009 yılı Haziran ayı
itibariyle toplam üretim yaklaşık
9,7 milyon varildir. Mevcut üretim, günlük olarak 2 bin 500 varil
civarında gerçekleşmektedir” dedi.
Krizin
etkisi ile
azalan
ithalat,
cari açığın
düşmesine
neden oluyor.
Merkez
Bankası
verilerine
göre,
cari açık
yüzde
42.5’lik bir
düşüşle 3
milyar
Dolar’a
geriledi.
İngiltere’de iş
dünyasına ve
yatırımcılara
yönelik olarak
yayımlanan
RealBusiness
adlı dergi,
Türkiye’yi
“krize
dayanıklı,
resesyondan
etkilenmeyen
ve hızlı
büyüyen”
ülkeler
arasında
gösterdi.
Dergi
Türkiye’yi
krizden
etkilenmeyen
üç pazarın
arasına
soktu.
HABERLER
Basbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan Önemli Açıklama
Krizden Çıkıs için
Orta Vadeli Program
E
sektörün kaynak bulabilmesi için kamu kesimi
borçlanma gereğinin
hızla düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
konomiden
Sorumlu
Devlet Bakanı
ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan
orta vadeli programın
her şeyden önemli olduğunu söyledi.
Türkiye Reklam Konseyi
tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Babacan,
Hükümet olarak son iki
aydır yapısal alanı kuşatan bir çalışma içinde
olduklarını belirterek
sosyal güvenlik ve enerji
gibi alanlarda köklü
adımların atılması gerektiğini ifade etti.
Yeni Orta Vadeli
Program’ın (OVP) temel
bakış açısının kamunun
öngörülebilir açıklarının ortaya konması ve
özel sektörün önünün
açılması olduğunu vurgulayan Babacan kamu
yatırımlarını artırarak
ekonomik büyümeyi
hızlandırmanın mümkün
olmadığını anlattı.
“Kamu Yatırımları
Yüzde 10 Artırılmalı”
Kamu yatırımlarının
milli gelir içinde payının
çok küçük olduğunu,
bu nedenle bu kalemin
yüzde 10 artırılmasının
ekonomik büyümede
sadece yüzde 0.3’lük
bir artış sağlayacağını
belirten Babacan, oysa
özel tüketim harcamalarının yüzde 10 genişletilmesinin ekonomik
büyümeye yüzde 6 katkı
yapacağını aktardı.
Bu nedenle ekonomik
büyüme oluşturabilmek
için özel kesim yatırımlarına ihtiyaç olduğunu
kaydeden Babacan, özel
“Deflasyon riski
Türkiye’ye çok uzak”
diyen Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, şu anda
orta vadeli programa
odaklandıklarını, daha
sonra bu programa uluslararası kuruluşlar destek verirse, bu desteği
almayı arzu ettiklerini
söyledi.
IMF ile diyaloğun devam
ettiğine işaret eden
Babacan, “IMF ile anlaşma Türkiye ile alakalı
güveni bir miktar daha
artıracaktır, ancak bizim
program hepsinden
önemlidir” şeklinde
konuştu.
Ali Babacan, çalışmaları
nihayete erince, gerekli
açıklamaları yapacaklarını da sözlerine ekledi.
“Kamu Kesimi Özel Sektörle Rekabet Halinde Olmamalı”
B
akan Nihat
Ergün, reel
sektör ile kamu
kesimi arasında çok yakın bir temas ve diyalog
zarureti bulunduğuna
işaret ederek, iktisadi
gelişmeleri birlikte
değerlendirmenin ve
analiz etmenin önemine
dikkati çekti.
Türkiye’nin tercihini
yaptığını kaydeden
Ergün, Türkiye’nin kalkınmasını özel sektör eliyle
gerçekleştireceğini ve
bunun dönüşü olmayan
bir yol olduğunu söyledi.
Özel sektörün Türkiye
Ekonomisi’ndeki yerinin
vazgeçilmez olduğuna işaret eden Ergün,
“Türkiye kalkınacaksa
özel sektör eliyle kalkınacaktır. Dolayısıyla
kamu kesiminin özel
sektör için yapacağı
şey, düzenleyici ve denetleyici bir rol dışında,
onunla rekabet eden bir
rol oynamadan iktisadi
aktör olarak yerini almaktır” dedi.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
45
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
IS DÜNYASINDAN
KISA KISA
hazırlayan » adnan kaya
haberler
HABERLER
Avrupa’nın En Büyük Ekonomisine Sahip Almanya Hız Kesiyor.
Uzmanlara Göre En Büyük Sorun; Güven Azalısı.
Almanya’da ekonomiye güven azalıyor
A
lmanya
Maliye
Bakanlığı,
ülkede
ekonomik
aktivitenin üçüncü çeyrekte durgun olduğunu,
ancak büyüme oranının
ikinci çeyrekteki gibi
olacağını tahmin ediyor.
Almanya Ekonomisi’nin
ikinci çeyrek büyüme
oranı, yüzde 0 olarak
açıklanmıştı.
Bakanlık raporunda,
zayıflayan ekonominin,
işgücü pazarı üzerindeki
olumsuz etkisinin de
büyük olduğu kaydedildi.
Raporda, önümüzdeki
aylarda işgücüne olan
talebin daha da düşeceği uyarısı yapıldı.
46
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
lere göre, 2008 yılının
son çeyreğine göre
Almanya Ekonomisi
bu yılın ilk çeyreğinde
yüzde 3,8 küçüldü. İlk
çeyrekte yaşanan daralmayla birlikte gayri
safi yurtiçi hasıla 4 çeyIFO Endeksi, Eylül ayında rektir üst üste küçülme
yaşamış oldu. Alman
85 olarak açıklanmıştı.
IFO Endeksi’nin bu denli Ekonomisi, 2008 yılının
son çeyreğinde yüzde
gerilemesi, daralan
2,1, 3. çeyreğinde yüzABD Ekonomisi’nin,
de 0,5 ve 2. çeyreğinde
Avrupa’nın en büise yüzde 0,5 daraldı.
yük ekonomisi olan
Geçen ay, bu yıla ilişkin
Almanya’yı da durekonomik beklentilerini
gunluğa sürükledirevize eden Hükümet,
ğinin işareti olarak
2009 yılında yüzde
algılanıyor. Uzmanlar,
6 daralma bekliyor.
Alman Ekonomisi’nin
Gelecek yıl içinse gayri
durgunluğa çok yakın
olduğu görüşünde birle- safi yurtiçi hasılanın
yüzde 0,5 büyüyeceği
şiyor. Federal İstatistik
tahmin ediliyor.
Ofisi'nin açıkladığı veriAlmanya’da iş dünyasının ekonomiye olan
güvenini yansıtan IFO
Endeksi, Ekim ayında
son sekiz yılın en düşük
düzeyi olan 84.7’ye
geriledi.
Japonya
Merkez
Bankası,
ülke
ekonomisi
hakkında
olumsuz
görüş belirtti.
Sanayideki
düşüşün
gelirleri
olumsuz
etkilediğine
dikkat çeken
Banka,
tüketici
harcamalarının azaldığını
söyledi.
Avrupa
Merkez
Bankası
Başkanı Wim
Duisenberg,
Avrupa
Birliği’nin
genişlemesinin Euro için
bir tehdit
oluşturmadığını söyledi.
Duisenberg,
AB’nin
genişleme
sürecinde,
Birlik’e üye
olanların
hemen
para birliğine
geçmeyeceğini hatırlattı.
Yabancı Yatırım Uzmanları:
‘Henüz Kriz Bitmedi’
E
konomide toparlanma
sinyalleri geliyor olsa da
yabancı yatırım uzmanları, krizin bittiğini söylemek için erken olduğu ve
daha yapılması gereken çok şey bulunduğunu belirtiyor. Analistler, “Kriz
bitti demeyin, önlemler sürmezse
zor günler geri gelebilir” uyarısı
yapıyor. Avrupa merkezli yatırım
analistleri Hükümet'in atması
gereken adımlar olmasına karşın
ekonominin performansının esas
olarak dış etkenlere bağlı olduğu
noktasında birleşiyor. Uzmanlar,
şu anda IMF ile bir anlaşma yapılmasına gerek yokmuş gibi görünse
de, dışarıda meydana gelebilecek bir
bozulmanın Türkiye’yi IMF’nin kapısını çalmaya zorlayabileceğini ifade
ediyor.
RBS Gelişmekte Olan Piyasalar
Stratejisti Tim Ash, Türkiye için iki
büyük risk unsuru olduğunu söylüyor.
“Birincisi, global piyasalarda yeniden bir riskten kaçınma hareketinin
etkili olması, ikincisi de dış talepte
beklenen canlanmanın görülmemesi
ihtimali” diyor. Ash, “Krizin bittiğini
söylemek için çok erken” derken, buradaki ana unsurun, “dünya çapında
tüketimin canlanması ve yatırımların
artması” olduğunu söylüyor.
Credit Agricole Cheuvreux’nun araştırma direktörü Simon Quijano-Evans
da borsanın hem dış etkenler hem
de faiz indirimleriyle son dönemde
güçlü bir performans gösterdiğine
dikkat çekiyor.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
“Türk Lirası’na
Dikkat Edilmeli”
Y
abancı analistler, Türk
Lirası’nın mevcut koşullar altında biraz daha yükseleceğini
ancak dış piyasalarda bir bozulma
olması durumunda Dolar'ın değer
kazanacağını ifade ederek, TL’ye
dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Yabancı uzmanlar, dünyanın
geri kalanı gibi Türkiye’nin de yaz
dönemi rehavetinden etkilendiğini
ancak bu rehavetin geçmesinin
ardından piyasa oyuncularının
Dolar'da yeniden 1.50 TL seviyesinin altını test etmeye çalışacağını ifade ederek, bu alanda
yatırım yapacakları uyarıyorlar.
Turizmde Hedef Büyük
T
urizm Yatırımcıları Derneği
(TYD) Başkanı Turgut Gür,
2023’te Türkiye’nin dünya
turizminden aldığı payın yüzde 4’e,
turizm gelirinin de 85 milyar Dolar'a
çıkmasını hedeflediklerini ancak bu
hedefe ulaşılması için toplam 38
milyar Dolarlık yatırım yapılması gerektiğini söyledi. ‘‘Devletin 14 milyar
Dolar altyapı yatırımı, özel sektörün
ise 24 milyar Dolar yatırım yapması
şart. Biz koşmaya hazırız. Türkiye’nin
dünya turizminden aldığı pay yüzde
2.5. Bu payı yüzde 4’e çıkarmak için
yeni vizyon, yeni bakış gerekiyor.
Bu nedenle ‘2023’e Doğru Türkiye
Turizminde Yatırım Hamlesi’ni açıklıyoruz. Bu hamleye uyulursa dünyadaki dördüncü büyük turizm ülkesi
haline geliriz.” diyen Başkan Turgut
Gür, bu hedefe ulaşılmasının çok
kolay olduğunu ifade etti.
Reuters’in,
Avrupa
Birliği’ne
aday ülkeleri
hakkında
yaptığı ankette
Türkiye’ye
fazla şans
tanınmadığı
ortaya çıktı.
38 ekonomist
ve siyasi
uzmanın
katıldığı anket
sonuçlarında
Türkiye’nin AB
üyesi olma
şansı sadece
yüzde 19.
Koç Holding ve ABD’li Ford’un ortaklıgı olan Ford Otosan,
3.73 Milyar Dolar ile Sektörünün En Çok Ihracat Yapan Sirketi Oldu.
Alanında Sampiyon Ford Otosan
O
New York’un
ünlü 5 inci
Caddesi’ndeki
Apple
Mağazası’nın
yılda 350
milyon Dolar
ciro yaptığı
ortaya çıktı.
Bu satış
gelirinin
Mercedes
marka
otomobil
galerisi
işletmekle
aynı olduğu
kaydedildi.
iPhone’ların
satış fiyatları
99 ila 299
Dolar arasında
değişiyor.
HABERLER
tomotiv Sanayi
Derneği’nden
(OSD) yapılan
açıklamaya göre,
Oyak Grubu ve Fransız
Renault’un iştiraki Oyak
Renault, 3.27 milyar
Dolar ile Ford Otosan’ı
yakından takip ederken,
Koç Holding ve İtalyan
Fiat’ın iştiraki Tofaş da
2.55 milyar Dolar ile en
çok ihracat yapan otomotiv şirketleri arasında
üçüncü sırada yer aldı.
Açıklamada ayrıca,
dünyanın en büyük
otomotiv üreticisi
Japon Toyota’nın
Türkiye’deki iştiraki
Toyota Türkiye’nin 2.3
milyar dolar, Mercedes
Benz Türk’ün 1.03
milyar Dolar, Hyundai
Assan’ın 645 milyon
Dolar, Honda Türkiye’nin
595.4 milyon Dolar,
M.A.N. Türkiye’nin
374.5 milyon Dolar,
Türk Traktör’ün 250.5
milyon Dolar, Temsa’nın
202.3 milyon Dolar,
BMC’nin 123.4 milyon
Dolar, Otokar’ın 114.7
milyon Dolar ve Anadolu
Isuzu’nun 92.6 milyon
Dolar ihracat yaptığı
belirtildi.
Nabucco’da Kartlar Rusya’ya mı Geçiyor?
İ
ngiltere’de yayımlanan Financıal Times
Gazetesi, Avrupa
Birliği ile Türkiye arasında enerji alanında
yaşanan anlaşmazlığın,
birliğin Rusya’ya bağımlılığını artıracağı uyarısında bulundu. “Avrupa
Birliği, Hazar doğal gaz
koridorunda hakimiyeti
kaybediyor” başlıklı
yazıda, Türkiye’nin geçiş
ülkesi olmak yerine,
Hazar doğal gazını alıp,
Avrupa’ya yeni bir fiyattan satmak için ısrar
ettiği belirtiliyor. Gazete
Avrupa Birliği’nin bu
teklife sıcak bakmadığı-
nı, Gürcistan-Romanya
hattının alternatif olarak
gündeme gelebileceğini
yazıyor.
Financial Times’a göre,
en iyi seçenek Brüksel
ile Ankara arasında bu
yıl içinde mutlaka bir
uzlaşma sağlamak.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
47
gezi
HABERLER
S E K TÖ R
IRAK
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
IRAK
MARKA
hazırlayan » serpil çoruhlu
KUZEY IRAK PAZARI
48
Irak’ın iklimi yazları çok sıcak,
kışları ise soğuktur. En
sıcak aylar, Haziran ve Ağustos
arasında 25 derece, en soğuk
ay ise Ocak’ta olup 4 derece
civarındadır. En kurak aylar olan
Haziran ve Eylül aylarında bölge
1 mm yağış alır. En yağışlı ay ise
Mart ayıdır. Bu ayda ülke
ortalama 28 mm
yağış almaktadır.
Fırat ve Dicle Nehirleri ile sulanan,
zengin ve verimli topraklara
sahip olan Mezopotamya ovaları,
Irak’ın en verimli tarım alanlarını
oluşturmaktadır. Büyük kuyularla
çekilen su, yer altı su seviyesinin
alçalmasına neden olmuştur.
Irak’ın tarıma elverişli alanı 8
milyon hektar civarında iken bu
alanın ancak 45 milyon hektarı
işlenebilmektedir.
Irak’ın petrol rezervleri 115
milyar varildir. Dünyadaki petrol
rezervleri açısından Suudi
Arabistan ve İran’ın arkasından
üçüncü sırada yer almaktadır.
Ayrıca bazı analistlere göre,
Batı Irak’ta derin sondajlarla
araştırmalara devam edildiği
takdirde bu rezervlerin çok daha
yukarılara çıkacağı
tahmin edilmektedir.
Irak’ın doğal gaz rezervleri
3.170 milyar metre küptür.
Yapılan araştırmalara göre, bu
kesin rezervlere ilaveten
yaklaşık olarak 4.245 milyar
metreküp mümkün rezerve
sahiptir. Bu rezervler,
ülkeyi doğal gaz pazarında
söz sahibi olabilecek
seviyelere getirilebileceğini
göstermektedir.
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
www.dto.org.tr
E -T İ C A R E T
EYLÜL 2009
Ülke Profili
DOĞAL KAYNAKLAR: Irak’ın doğal kaynaklarında petrol ve doğal gaz ilk sıralarda
yer alır. Ülke, petrolde dünyanın en büyük üçüncü, doğal gaz da ise onuncu büyük
rezervine sahip. Petrol ve doğal gazın yanı sıra ülkede fosfat ile sülfür bulunur.
TOPRAK DURUMU: Topraklarının % 13'ü tarım alanı, % 10'u otlak, % 4'ü ise
orman ve çamlıktır. Bölgelere göre toprak yapısı değişkenlik arz eder.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Erbil Işık Koleji, Kayseri Çarşısı, Erbil Kalesi.
GEZİ
Başkenti
Bağdat
Başlıca kentleri
Selahaddin, Basra,
Zi Kar, Erbil, Babil, Nineveh
Para birimi
Yeni Irak Dinarı
Yüzölçümü
441.839 km2
Nüfus
27,5 milyon
(2007 verileri)
Dili
Arapça,
Kuzey Doğu’da Kürtçe,
Türkmenlerin bulunduğu
yerlerde Türkçe
Sınır Komşuları
İran, Ürdün, Kuveyt,
Suudi Arabistan,
Suriye, Türkiye.
Afrika
Yıllar boyu yaşanan savaşların karanlık izlerini
üzerinden atmaya çalışan Irak, barındırdığı doğal
kaynakları ile aydınlık bir geleceğe doğru yol alıyor.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
49
HABERLER
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Ülkede Okuma Yazma Bilmeyen
Kadınların Oranı Yüzde 47
gezi
hazırlayan » serpil çoruhlu
S E K TÖ R
IRAK
Bağdat’taki 15 yaş üstü kadınların yüzde 30’u ya hiç okula
gitmemiş ya da ilkokulu bitirmemiş. Bu oran, Kuzey’de iki kata
varıyor. Ülke çapında, okuma yazma bilmeyen kadınların oranı
yüzde 47. Hanelerin yüzde 11’ini kadınlar geçindiriyor.
Amerikan
işgalinin
ardından
ülkenin
birçok
bölgesinde
kanalizasyon
su ve elektrik
hizmetlerinde
sürekli
kesinti ve
aksaklıklar
yaşanıyor. Bu
konuda en
şanslı bölge
Kuzey Irak...
Irak’ta sosyal
yaşam
çalışmaları
devam
ederken
erkeklerde
işsizlik yüzde
37 oranında.
5 yaşa
kadar olan
çocukların
dörtte birinde
beslenme
bozukluğu
var. Çalışan
kadınların
oranı ise
yüzde 13.
Kuzey Irak’ta
da durum pek
farklı değil.
50
Denizli Ticaret Odası
T
ile tam olarak çözüme kavuşturulamamış,
yıllar boyu kanlı savaşlar nedeniyle belini
doğrultamayan Irak, yaklaşık 78 milyar
Dolar dış borcu ile kendi içinde yaşamaya
mahkum edilmiştir.
1950’lerden beri ülkenin ana geliri
petrolden sağlanmaktadır. 1968
yılında Baath Partisi’nin iktidarı ele
geçirmesinden sonra, kamu sektörünün
petrol gelirlerine bağımlılığı daha fazla
artmıştır. Bunun nedenlerinden biri
de ülkedeki diğer petrol alanlarının
millileştirilmesidir. Bu kararla birlikte Irak,
kendi topraklarından çıkan petrolün dışa
açılımını sağlayamamış, devlet kanalıyla
yurt içinde dağıtım yoluna gitmiştir.
Birbiri ardına gelen ayaklanmalar sonucu
ülkenin yaşadığı bölünmeler, makus bir
talihi yaşatmıştır yıllar boyunca. Körfez
Savaşı, bütün dünyanın zihninde mıh gibi
kalırken, ateş düştüğü yeri yakmış ve
Irak’ta uzun yıllar savaşın acı hatıraları ile
yaşam sürdürülmeye çalışılmıştır.
Körfez Savaşı'nın bitmesine rağmen
ülkede huzursuzluk ortamı son bulmamış,
aksine bu savaş ülkede ayaklanmaların bir
başlangıcı olmuştur. Körfez Savaşı’ndan
sonra resmen olmasa da fiilen bir
bölünme yaşanmıştır.
ürkiye’nin komşusu Irak,
coğrafi açıdan önemli bir
yere sahip olmakla birlikte
tarihte yaşanmış pek çok
olaya, savaşa ve işgallere
ev sahipliği yapmıştır. Bu
özelliği, Irak’ın jeolojik özelliklerinden çok
savaşlar ve yıkımlar ile anılmasına neden
olmuştur.
Irak’ın doğal kaynaklarının mülkiyet ve
satış haklarına ilişkin tartışma, 2005 yılı
Kasım ayında kabul edilen Irak Anayasası
Eylül 2009
Ülkede Baş Gösteren Bölünmeler
ve Olumsuz Etkileri
Savaşın izleri ile dolu ülkede yönetimdeki
boşluktan kaynaklanan yeni oluşumlar
boy göstermeye başlamıştır. Bu yıllarda
ülkenin kuzeyinde kalan kısmında
yaşanan bölünme ile Kuzey Irak Bölgesel
Yönetimi’nin temelleri atılmıştır.
Kendi İçinde Parçalanan
Bir Ülkeden Arda Kalanlar
Kuzey Irak’a ilk giriş yaptığız bölgenin adı
İbrahim Halil olan küçük bir kasabadır.
Burası aynı zamanda bir gümrük kapısıdır.
Bağdat’ta bulunan Kürt birliği birçok
bakanlığı korurken, Kuzey Irak’ın güvenliği
de tamamen peşmergelere aittir.
Türkiye’ye açılan İbrahim Halil Gümrük
Kapısı’nı da bu güçler korur. Erbil’de de
güvenlik için bir taburluk ‘Zavite Özel
Gücü’ bulunmaktadır.
Bölgede Amerikalılara ait birçok aracı
görmek mümkündür. Konvoylar halinde
yola çıkan Amerikan araçlarıyla ilgili çok
ilginç bir detay dikkat çekiyor. Konvoyda
arıza yapan aracın şoförü beş dakika
içinde bu arızayı gideremezse aracı
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
GEZİ
Savasın Izlerinin Hüküm
Sürdügü Ülke: Irak
Savaşlarla geçen yıllara rağmen Irak’ta genç nüfus halen
çoğunlukta bulunuyor. Ancak buna rağmen bu genç nüfus
bölgedeki işsizlikten dolayı atıl durumda. Ülkede 1000 canlı bebek
doğumunun 47.04’ü ise ölümle sonuçlanıyor.
Irak, uzun
yıllar yasal
veya yasal
olmayan
yollardan
komşuları ile
iyi bir ticaret
ilişkisi
içerisinde
bulunmuştur.
Acil olan
ihtiyaçları
için uzun
yıllar ucuz
petrol ihraç
etmiştir.
içindeki malzemelerle birlikte imha
ediyor. Bütün bir konvoyu tehlikeye
atmaktansa aracı imha etmek, onlar için
en güvenli yol olarak tercih ediliyor.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi de kendi
içinde anlaşmazlıklar ve bölünmeler
yaşamıştır yıllar boyunca. Günümüzde
de bölgede yaşanan güç ve hakimiyet
kavgası halen devam ediyor.
Barzani ve Talabani arasında yıllardan
beri süren bu sürtüşmede hiç kuşkusuz
en çok zarar gören Iraklılar. Geçmişte
bu iki gurup arasında yaşanan şiddetli
çatışmalardan en çok zararı halk gördü.
Irak’ın kuzey bölgesini sahiplenmeye
çalışan bu iki güç, en son çareyi bölgeyi
aralarında paylaşmakta buldu ve aralarına
da bir sınır koydular. Sınır bölge olarak da
Erbil ile Süleymaniye arasında bir nokta
belirlendi. Bu paylaşım sırasında bölgenin
başkenti konumunda Erbil ve Türkiye’nin
sınırındaki Duhok, Barzani’nin himayesi
altında kaldı. Bu paylaşımda Talabani
ise Süleymaniye ve Kerkük’ün Saddam
güçlerinin giremediği bölgeler olan
Derbendihan’i aldı.
Bölgenin Üretim Temelinde
Türklerin İzleri
Bölgede ekonomik kalkınmanın alt
yapısını oluşturan temel unsurlar olmadığı
gibi sanayi, tarım üretimi ve iş alanları
da yok denecek kadar az. Bölgeye günde
sadece üç saat elektrik veriliyor. Hal
böyle olunca hemen hemen her evin
kapısında jeneratör görmek insana
şaşırtıcı gelmiyor.
Su ihtiyacını karşılamada da büyük
sıkıntılar yaşayan bölge halkının su
kanalizasyon şebekesi yok denecek kadar
kötü durumda. Bütün bu olumsuzluklara
rağmen bölgede kira fiyatları tavan
yapmış durumda. Bunun en büyük sebebi;
Irak’ın diğer kesimlerinden birçok insanın
halen bölgeye akın etmesi. Bölgede
benzin satışı akıllara durgunluk veriyor.
Normalde bakkala gidip ekmek alırmış
gibi insanlar bidonlarla benzin alıyor ve
daha sonra bu benzinleri satıyor.
Ekonominin Temel Direği: Petrol
Kuzey Irak Ekonomisi’nin neredeyse
tamamının petrole dayandığını söylemek
yanlış olmaz.
Çünkü bölgede
üretilen
Irak ihracatında 1950’li yıllarından beri petrol hakimiyetini sürdürmektedir. Petrole
olan bağımlılık artıkça, petrol ana gelir kaynağı haline gelmiş ve Irak’ta diğer sektörler
ihmal edilmiştir.
Eylül 2009
Birleşmiş
Miletler
Güvenlik
Konseyi’nin
2003 yılında
almış olduğu
1483 sayılı
kararı
uyarınca,
ülkedeki
ambargolar
kaldırılmıştır.
Bu tarihten
itibaren
petrol
dışındaki
ürünlerin de
ihracatına
izin
verilmiştir.
Denizli Ticaret Odası
51
HABERLER
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Türkiye ile Irak Arasında Yapılan
Protokoller ve Anlasmalar
gezi
hazırlayan » serpil çoruhlu
S E K TÖ R
Türkiye ile Irak arasındaki ilk antlaşma, 1965 yılında yapılan Ticaret
Antlaşması'dır. Antlaşma, 1966 yılında yürürlüğe girmiştir. Bunu,
1976 tarihli ‘Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması’ ve 1981 tarihli
‘Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’ takip etmiştir.
IRAK
Türkiye’nin
Irak’tan ithal
ettiği ürünler
başta petrol
ve petrol
ürünleri
olmak
üzere, bakır
ve bakır
mamulleri,
bakliyat
ürünleri ve
işlenmemiş
maden
cevherleridir.
Irak da
Türkiye’den
demir çelik,
buğday unu,
çimento,
gıda
ürünleri,
elektrikli ve
elektronik
eşya,
beyaz eşya,
makine ve
ekipmanları,
plastik ve
plastik
ürünleri,
alüminyum
ve alüminyum
ürünlerini
ithal
etmektedir.
52
Denizli Ticaret Odası
herhangi bir sanayi mamülü yok. Özellikle
son yıllarda yaşanan büyük çatışmalar
nedeni ile tarım yapılan alanlara ise
rastlayabilmek pek mümkün değil.
Bölgenin elektrik ihtiyacı, sınıra yakın
kurulmuş (Türkiye sınırları içinde) bir Türk
santralinden sağlanıyor. Bakkallarda,
marketlerde satılan hemen hemen bütün
ürünler Türk malı...
Bölgede yaşayan halk hiçbir şey
üretmiyor ancak lüks araçların, 4x4’lerin
çokluğu da atlanmayacak bir ayrıntı
olarak dikkat çekiyor. Bu da bir petrol
gerçeği olarak karşımıza çıkıyor.
Kuzey Irak’ta petrol sektörü dışındaki
yatırımların yüzde 85 - 90’ını Türk
şirketleri yapıyor. Bölgedeki Türk
petrol şirketleri, ulusal petrol şirketi
TPAO ve diğer özel petrol şirketlerinin
bölgede faaliyet göstermesinin özellikle
önümüzdeki dönemde Türkiye'ye önemli
katkılar sağlayacağı açık.
Eylül 2009
5 Milyar Dolar Olan Ticaret Hacminin
25 Milyar Dolar'a Çıkma Hedefi
Avrupa pazarı kriz nedeniyle daralırken,
büyük potansiyel vaat eden Kuzey Irak,
bölgede gerginliğin azalmasının da
etkisiyle Türk işadamlarının odağı haline
gelmiş durumda. Atlas Jet’in haftada
5 gün yaptığı Erbil ve haftada 3 gün
gerçekleşen Süleymaniye seferleri ciddi
bir doluluk oranına ulaşıyor.
Hal böyle olunca da Irak’la 5 milyar Doları
bulan ikili ticaret hacminin yıl sonunda 8
milyar Dolara ulaşacağı hesaplanıyor. Son
dönemde yapılan anlaşmaların hayata
geçmesi ile bu rakamın 3’e katlanacağı,
2011-2012 döneminde ticaretin 25
milyar Dolar düzeyine çıkacağı belirtiliyor.
Kuzey Irak pazarının Türk şirketlerini
cezbetmesinin bir diğer nedeni ise
İran pazarı için de bir kapı konumunda
olması... Bu durum girişimci Türkler
tarafından farkedilmiş olacak ki, Irak’ın
bütün bölgelerinde Türk markalarına
rastlamak mümkün.
Sınırların Açılmasıyla Kuzey
Irak’ta Yaşanan Bayram Havası
Filistinlilerin onlarca yıldır hayalini
kurduğu uluslararası havaalanına Kuzey
Irak’taki yönetim sahip. 2003 sonrası
sınırların tamamen açılmasıyla ticarete
müthiş bir canlılık gelmiş durumda.
Erbil’deki, esnafın çoğu Türkmen olan
Kayseri Çarşısı tıklım tıklım. Çarşıdaki
baharatçısı, çaycısı, kumaşçısı, çiçekçisi
herkes ticari hareketlilikten memnun.
Bölgede Katma Değer Vergisi olmadığı
için herşey daha ucuz. Bölgeye paralı
yabancılar geldiği ve memur maaşları
arttığı için de satışlar iyi. Irak bütçesinden
yüzde 17 pay alan bölgesel yönetim,
bütçenin yüzde yetmişe yakınını memur
maaşlarına dağıtıyor.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
GEZİ
Türkiye Için Önemli
Bir Pazar
Amerikan işgali ardından başka bir yönetim modeline
geçen Irak, özellikle inşaat ve enerji alanında Türkiye
açısından önemli bir pazar durumunda. Bugün çok
sayıda Türk şirketi Irak'ta faaliyet gösteriyor.
Filistinliler’in
onlarca yıldır
hayalini
kurduğu
uluslararası
havaalanına
Kuzey Irak’taki
özerk yönetim
sahip.
Sınırların
açılmasıyla
ticarette
hareketlilik
her geçen
gün artıyor.
Kuzey Irak’taki İnşaat Sektörü
Kuzey Irak’taki kalan bütçenin çok önemli
bir kısmı inşaat sektörüne gidiyor.
Bölgedeki inşaat alanları, görenleri
hayrete düşürüyor. Kuzey Irak arazisinin
tamamıyla dağlık ve boş olmasından
ötürü inanılmaz bir potansiyeli var.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi, inşaat
ihalelerinin yüzde 90’ını Türk şirketlerine
veriyor. Karayolları, su ve kanalizasyon
şebekeleri, bakanlıklar, üniversiteler,
köprüler, hapishaneler, havaalanları,
hemen her şeyi Türk şirketleri yapıyor.
Ayrıca işadamları, birçok anlaşmaya,
kullanılacak seramik, elektrik malzemesi,
çimento ve demirin Türk malı olması
koşulu konduğunu anlatıyor.
Bölge makamlarından, iş yapmak için izin
alan Türk şirketlerinin sayısının 1200
civarında olduğunu öğreniyoruz. Bu
şirketlerin kurucuları ve çalışanlarından
bölgeye yerleşenlerin sayısı da 14 bini
buluyor. Bunlar arasında lokantalar,
marketler, güzellik salonları ve okullar var.
Petrolün Etkisi ile Yükselen
Ekonomik Pazar
Kuzey Irak’taki petrol rezervleri
konusunda uzun süredir devam eden
tartışmaların ardından ilk kez KerkükYumurtalık Boru Hattı’na geçtiğimiz
aylarda petrol pompalanmaya başladı.
Bağdat Hükümeti'nin izniyle başlanan
proje kapsamında günde 90 bin varile
kadar petrol pompalanabileceği haber
veriliyor. Bölgenin pek çok yerinde
rastlanan Türk izleri bu büyük adımda
da kendini gösteriyor. Petrolü çıkaran
Genel Enerji şirketinin çoğunluk hissesi
Türkiye’den Çukurova Grubu'na ait.
Kanadalı Addax ile ortak olarak 2003
yılında başlatılan bu proje, Haziran ayı
ile birlikte meyvesini veriyor. İlk etapta
günde 100 bin varil olarak planlanan
petrolün ihracından elde edilecek gelirin
büyük bir bölümü Irak Hazinesi’ne
aktarılacak. Kürt yönetimi, petrolün
yüzde 17’sinde hak sahibi olacak.
Taktak ve Tavke kuyularından çıkarılan
petrolün önce tankerlerle boru hattına
taşınması, ara boru hattı inşa edildikten
sonra ise üretimin günde 200 bin
varile kadar çıkarılması planlanıyor. Bu
da, Türkiye üzerinden dünyaya açılan
petrol miktarının Bakü-Tiflis-Ceyhan
ve Kerkük-Ceyhan Boru Hattı’ndan
pompalanan Irak petrolü ile birlikte
daha da yükselmesi anlamına geliyor.
Türkiye ile Kuzey Irak Bölgesi arasında
kurulan yatırımlar sadece petrolle de
sınırlı kalmıyor. Kapılarını dünyaya açan
Irak’ta iş adamları ülkelerinin inşasında
önemli yer tutan Türk işadamalarına
hemen her alanda ihtiyaç duyuyor. Kuzey
Irak Bölgesi’ndeki yönetim, ‘Türk iş
adamlarıyla çalışmaktan daha akılcı bir
şey olamaz’ diyerek, petrolle bağlandıkları
Türkiye’ye yatırım kapılarını da sonuna
kadar açmış durumdalar.
Eylül 2009
Bölgede
Erbil ve
Süleymaniye
kentlerinde
olmak üzere
iki adet
uluslararası
havalimanı
bulunmakta.
Buradan
Viyana,
Frankfurt,
Stockholm,
Amsterdam,
Dubai,
Umman ve
İstanbul’a
haftada
80’den fazla
uçak seferleri
düzenleniyor.
Denizli Ticaret Odası
53
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
TOBB HABER
“Siyasi Kavgalar, Ekonomiye Balta Vuruyor”
hazırlayan » ozan öner özmen
haberler
HABERLER
T
yapmayanlara bir şey demiyoruz. Ama bunun yanında bir de
parası olup da harcamayanlar
var. Bunlara çağrıda bulunuyoruz'' şeklinde konuştu.
ürkiye Odalar ve
Borsalar Birliği
(TOBB) Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, yaşanan
siyasi kavgaların Türkiye
Ekonomisi’nin büyümesini
engellediğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, yaptığı açıklamada, parti kapatma davası,
367 krizi gibi olaylarla kardeşin kardeşle kavga etmeye ve
Türk insanının kendi ayağına
kurşun sıkmaya başladığını
ifade etti. Ekonominin 2001
yılında büyüme göstermeye
başladığını, 2007 yılından
sonra bu büyümenin durduğunu ve gerileme dönemine girildiğini belirten Hisarcıklıoğlu,
“Ekonomimiz, 2001 yılında
yakaladığı büyüme hızını
2007 yılından itibaren geri
götürmeye başladı. Bu gerilemede siyasi çekişmeler de rol
oynadı” dedi.
Hisarcıklıoğlu, bu çekişmelere
bir de küresel kriz eklenince
Türkiye’de büyümenin ciddi
manada gerilediğini dile getirerek, ''Kriz bizim krizimiz
olmamasına rağmen hem büyümemizi hem de ihracatımızı
Son 60 yıldır Türkiye-Amerika
ilişkilerine bakıldığı zaman
ilişkilerin bozulmadığını, yine
askeri ilişkide de pozitif gelişmelerin yaşandığını kaydeden
Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu, iyi
gitmeyen tek noktanın ekonomik ilişkiler olduğunu söyledi.
Türkiye ve Amerika’nın ekonomik ilişkilerde çok zayıf
durdurdu. Yaşanan kavgaların Hisarcıklıoğlu, 70 milyonluk
kaldığının altını çizen TOBB
ülke nüfusu içinde çalışabilir
sıkıntısını vatandaş olarak
Başkanı Hisarcıklıoğlu, şöyle
durumdaki nüfusun 35 milyon konuştu: ''Amerika, dünyanın
bizler çekmek zorunda kaldık
olduğu düşünüldüğünde bunun en büyük ekonomisi olmave hala çekiyoruz'' şeklinde
6 milyonunun işsiz olmasının
konuştu.
sına rağmen son dönemde
çok ciddi bir tehlike olduğunu Türkiye’nin Amerika’ya
Türkiye’nin geçmişte yaşadığı vurguladı.
ihracatı azalıyor.
krizlerden daha kolay çıkTürkiye’nin ihracatında
''Kriz varsa çaresi de var.
masına karşın 2009 krizinin
Amerika’nın payı yüzde
Evde durma pazara çık'' didaha sert geçtiğini kaydeden
13’lerdeyken yüzde 3’e düşHisarcıklıoğlu, bunun en büyük yerek yeni bir sloganla yola
müş. Son dönemde özellikle
nedeninin krizin tüm dünyada çıktıklarını ifade eden Başkan Obama’nın ABD başkanı olmayaşanmış olması ve Avrupa ül- Hisarcıklıoğlu,''Türkiye’de
sından sonra Cumhurbaşkanı
kelerine mal satılamaması ola- Gayri Safi Milli Hasıla’nın
ile kurmuş olduğu ilişkilerde
yüzde 70’ini özel tüketim
rak değerlendirdi. Türkiye’de
ABD’de birincil çalışmanın
6 milyon 100 bin işsiz vatan- oluşturuyor. Biz gerçekten
ekonomi olması istenmiştir ve
parası olmadığı için alışveriş
daş olduğuna dikkat çeken
bundan da gurur duyuyoruz''.
Icisleri Bakanı Besir Atalay TOBB Baskanı Rifat Hisarcıklıoglu’nu ziyaret etti
Demokratik acılım bulusması
İ
çişleri Bakanı Beşir Atalay,
''Demokratik Açılım'' çalışması kapsamında TOBB
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu
ve Başkanlık Divanı üyeleri ile
biraraya geldi. TOBB Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu, görüş-
54
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
me sonrası yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanı Atalay'ın,
katılımcı demokrasinin güzel
bir örneğini sergileyerek,
görüş ve düşüncelerini iş
dünyasının çatı kuruluşu olan
TOBB'un Başkanlık Divanı
ile paylaştığını belirterek,
TOBB’un vizyonunun her
zaman ifade ettikleri gibi
bireysel hak ve özgürlüklerin
72 milyonun tamamı için AB
standartlarına yükseltilmesi
olduğunu söyledi.
www.dto.org.tr
Başkan
Rifat
Hisarcıklıoğlu,
Türkiye
Ekonomisi’nin,
2001 yılında
yakaladığı
büyüme hızını
2007 yılından
itibaren geri
götürmeye
başladığını ve
bu gerilemede
siyasi
çekişmelerin
rol
oynadığını
söyledi.
TOBB Başkanı
demokrasinin
kalitesini
artırmadan
ekonominin
güçlenmesini
kimsenin
beklememesi
gerektiğini
ifade ederek,
‘‘güçlü
ekonomi
olmadan da
kaliteli
demokrasi
olmaz’’ dedi.
HABERLER
EYLÜL 2009
Türkiye Odalar ve Borsalar Birligi Baskanı Rifat Hisarcıklıoglu:
"Bugünü Kurtarmadan Yarına Ulasmak Mümkün Degildir "
“Geleceğe yönelik planlar yapmadan önce,
bugünkü sorunlarımıza çözüm üretmek
durumundayız. Zira bu günü kurtarmadan
yarına ulaşmak mümkün değildir. O halde
mutlaka üretimi teşvik etmeli ve mevcut
kapasitesiyi işler hale getirmeliyiz’’
“Kriz Geçici, Rekabet ise Kalıcıdır”
T
ürkiye'nin AB Katlım
Sürecinde Türkiye
Ekonomisi ve Sanayi
Politikası konulu toplantı
Kayseri Sanayi Odası'nda
yapıldı. TOBB Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu toplantıda
yaptığı konuşmada, insanların
bilmediği konulardan hep
korktuklarını, bildiği konularda
ise girişken olduğunu, AB
süreciyle ilgili bilgi vermek
amacıyla düzenlenen bu tip
toplantıları hep desteklediklerini söyledi.
Türkiye'nin dünyadaki en
zengin 17 ekonomi arasında
yer aldığını, AB sürecinde sivil
toplum örgütleriyle yapılan iş
birliğinin oldukça önemli olduğunu, Başmüzakereci Egemen
Bağış'ın bu konuda oldukça
başarılı olduğunu vurgulayan
Başkan Hisarcıklıoğlu, ''Kriz
geçici, rekabet ise kalıcıdır.
Ben ticaret yaparken birileriyle rekabet ettiğimde hep daha
çok kazandım. Her rekabetçi,
size yeni bir şeyler öğretir.
'Her ne ortamda olursan ol
yakınma yekin. (şikayet etme,
hareket et)'. Bu sözü büyüklerimizden öğrendim. Bizde
petrol yok ama Allah'a şükür
Avrupa'da olmayan girişimci
bir ruh var. Bizim önümüzü
açın'' dedi.
Rifat Hisarcıklıoğlu, konuşmasında AB'ye imtiyazlı ortaklık
teklifinin ahlaki olmadığını,
Türkiye'nin 130 milyar Dolar
olan yıllık ihracatının yüzde
92'sinin sanayi ürünü olduğunu ifade ederek şunları
söyledi: ‘‘Bizim AB'nin pazarı
olacağımız korkuları doğru
değildir. Biz, ürettiğimizi kime
satacağız, paranın olduğu
pazara yani AB'ye satacağız.
Türkiye 25 yıl önce 3 milyar
Dolar ihracat yaparken bunun
yüzde 92'si tarım ürünü idi.
Şimdi 130 milyar Dolar'ın
yüzde 92'si sanayi ürünü.
25 yılda bakın nereden nereye geldik. Bu müthiş bir
TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, Türk dönerinin Almanya'da marka
haline geldiğini ve Döner
Yasası da çıkartıldığını
belirterek, şöyle devam
etti: ''Almanya'ya giden
benim Türk girişimcim
sıfır sermaye ile döneri
Almanya'ya taşıdı. Adamın
damak tadını değiştirdi.
Fast-food sektöründe şimdi
Türk döneri bir numara. Benim
insanım şimdi Almanya'da döneri seri ve standart üretiyor.
Yüz dolayında döner üreten
fabrika var. Bu bizim insanımızın başarısı’’ dedi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Önemli Basarı
TOBB ETÜ En Basarılı Ögrencilerin Tercihi
K
uruluşundan bu yana
Türk eğitim sistemine öncü ve örnek
olmak parolasıyla birçok yenilikler katan TOBB Ekonomi
ve Teknoloji Üniversitesi,
başarılarını artırarak sürdü-
rüyor. TOBB ETÜ, her geçen
yıl Türkiye’nin en başarılı
öğrencilerinin tercih ettiği
üniversitelerden biri olarak az
zamanda çok işler başarmanın gururunu yaşıyor. TOBB
ETÜ bir başarıya daha imza
atarak kendi rekorunu da kırdı
ve 2009 ÖSS sonuçlarına
göre ilk 1000’deki dereceli
öğrencilerinin sayısını geçen
seneye göre yüzde 38 oranında artırdı. 2009 ÖSS yerleştirmesine göre TOBB ETÜ
Türkiye’nin
AB sürecinin
150 yıl önce
başladığını
ifade eden
Rifat
Hisarcıklıoğlu
Avrupa
Birliği’nin
dünyada
geçerli
olmayan bazı
kuralları
Türkiye
üzerinde
uygulamak
istediğini
söyledi.
başarı hikayesi. Şimdi gidiyorum Almanya'ya Fransa'ya
Brüksel'e... Benim ondan ne
eksiğim var. Hiçbir eksiğim
yok. Lider olunacaksa böyle
olunacak. Ben diyorum ki,
ekonomik noktada ve kişisel
haklarda önümü açın. Bugün
artık işçi işveren beraberiz. El
ele kol kola girebilmeliyiz. Bu
kültüre geldik. Esas yapılması
gereken kendi içimizde bu
müzakere sürecini anlatabilmek. Eğer bunu anlarsak bundan korkmayız.''
öğrenci kontenjanının yüzde
11’ini en başarılı ilk 1000
öğrenciden oluşturdu. TOBB
ETÜ 2009 ÖSS’de ilk 2000’e
giren öğrenciler arasında en
çok tercih edilen beşinci vakıf
üniversitesi oldu.
TOBB,
başarılı
çalışmaları
ile Türkiye'de
17 kente
daha ABİGEM
açılmasına
vesile oldu.
Gaziantep
ABİGEM,
Türkiye'deki
17 kente
30 milyon
Euro'luk
proje
aktarımını
sağladı.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
55
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
TOBB HABER
Katar ile Ticaret Hacmi 1 Milyar Doları Astı
hazırlayan » ozan öner özmen
haberler
HABERLER
T
OBB-DEİK ve TürkKatar İş Konseyi tarafından verilen çalışma
yemeği Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve Katar Emiri
Şeyh Hamad Bin Halife El
Thani'nin katılımıyla gerçekleşti. Çalışma yemeğine
ayrıca, Milli Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, Katar Uluslararası
İşbirliğinden Sorumlu
Devlet Bakanı ve Ticaret
Bakan Yardımcısı Khaled
Bin Mohammed Al-Attiyah,
İstanbul Valisi Muammer
Güler, İTO Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Yalçıntaş ile
çok sayıda iş adamı katıldı.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin
İtalya'dan Çin'e uzanan bölgede sanayi devi bir ülke
haline geldiğini, turizmde ilk 8
güzergahtan biri haline gelen
Türkiye'nin taşımacılık alanında da ABD ve Çin'in ardından
üçüncü sırada yer aldığını
hatırlattı.
Yemekte bir konuşma yapan TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, Katar ile
Türkiye'nin sahip olduğu kaynakların ötesinde tarihi bağları
bulunduğunu ifade ederek,
geçmişte de ülkeye jeopolotik
itibarı nedeniyle Katar Kıtası
denildiğini hatırlattı.
taşıyan birçok projenin altında
Türk müteahhitlerinin imzası
bulunduğuna işaret etti.
Başkan Hisarcıklıoğlu, artan
enerji girdi fiyatlarının Katar'ı
zenginleştirdiğini, ancak
buradaki asıl başarının uzun
vadeli stratejik adımlar atılmasında yattığını vurguladı.
Hisarcıklıoğlu, Katar'ın bu
yönde gerçekleştirdiği projeler hakkında da bilgi verdiği
konuşmasında, Katar'ı refaha
Türkiye’nin en büyük doğal
kaynağının yetişmiş insan
gücüne dayalı müteşebbis
ruhu olduğuna işaret eden
Başkan Hisarcıklıoğlu, Katar'ın Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile
Katar arasındaki ticaret hacçok taraflı dış politikasının,
minin, 2011 yılında 1 milyar
bölgenin geleceği açısından
Dolar'ı aşmasını hedefledikçok önemli olduğunu da belirtti. Türk özel sektörünün son lerini, ancak bu hedefe 2008
yıllardaki başarılarına değinen sonunda ulaşıldığını vurguladı.
Dünyanın en başarılı 225
müteahhitlik firması içinde 23
Türk firmasının bulunduğunu
kaydeden Rifat Hisarcıklıoğlu,
''Müteahhitlerimizin özellikle
katma değeri yoğun projelerde Katar'a hizmet emek için
her zaman hazır olduğunu
vurgulamak istiyorum'' dedi.
VOB’da tek basına iMKB’nin söz sahibi olacagı bir sistem olmaz
VOB Sistemi Tartısması
T
OBB Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu, Vadeli
İşlemler ve Opsiyon
Borsası’nda İMKB’nin hisse
talebiyle başlayan tartışmayla ilgili, ‘’VOB’da tek başına
İMKB’nin söz sahibi olacağı
56
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
bir sistem olmaz’’ dedi. İzmir
Enternasyonal Fuarı’nın açılışı
nedeniyle geldiği İzmir’de
gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hisarcıklıoğlu, bir süredir VOB’un İstanbul’a taşınacağı konusunda yorumların
yapıldığını, kimsede böyle
bir niyet olmadığını söyledi.
VOB’da ilk gongu Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın vurduğunu, borsanın İstanbul’a
taşınması gibi bir konuya en
başta Başbakan’ın müsa-
ade etmeyeceğini belirten
Hisarcıklıoğlu, İMKB’nin VOB
içindeki hisselerini artırma
yolunda bir talebin söz konusu
olduğunu, bu konuda İzmir
Ticaret Borsası’nın görüşlerini
ifade ettiğini kaydetti.
www.dto.org.tr
Enerji
konusuna
ticari bir
yaklaşımın
herkesin
menfaatine
olacağını
kaydeden
Hisarcıklıoğlu,
enerjinin
siyasi bir
güç aracı
olarak
kullanılması
halinde büyük
zararların
doğacağını
kaydetti.
Türkiye’nin
sahip
olduğu
stratejik
noktaların
kıymetini
bilmesi
gerektiğini
söyleyen
TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu
Türkiye’nin
bölgesinin
lider ülkesi
olmasının
altını çizdi.
HABERLER
EYLÜL 2009
TOBB Baskanı Rifat Hisarcıklıoglu:
‘‘ABD ile Askeri Iliskilerimiz Gelisti, Ticari Iliskilerimiz Geriledi”
‘‘Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri son 60
yılda insani ve askeri boyutta gelişti ama
bu gelişme ticari alanda giderek gerilemeye
başladı. Türkiye, ABD ile olan ticari ilişkilerini
daha da artırmak istiyor. İki ülke arasındaki
ticari ilişkilerin mutlaka artması lazım’’.
‘‘Yapısal Reform için Yeni Anayasa Sart’’
T
1982 Anayasası’nda kamuözel sektör kalkınmasına yer
verildiğini, dünyada anlayışın
değiştiğini ve özel sektörle
kalkınmanın öne çıktığını
anlatan Başkan Hisarcıklıoğlu,
''Anayasayı yeniden düzenleyemezsek yapısal reformların hiçbirini yapamayız.
Demokrasinin gelişebilmesi
için de Siyasi Partiler Yasası
ve Seçim Yasası değişmeli.
Hukuk sistemi yeniden yapılmalı. Çünkü mevcut sistem
geç işliyor, adaletsizliği doğuruyor'' dedi.
Türkiye’nin tamamının kayıtsız
olduğunu, hiç kimsenin hesap
veremediğini ve hesap soramadığını kaydeden Başkan
Son birkaç yılda değişimin
ve dönüşümün çok önemli
bir yansıması olduğunu ifade
eden Bakan Şimşek, 2000
yılında Türkiye’nin kişi başına
milli gelirinin AB’nin 27 ülkesinin kişi başına milli gelirinin
yüzde 29,8'i iken geçen yıl
bunun yüzde 44’ü aştığına
dikkati çekti.
olduğunu ve bunun devam
etmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Şimşek şunları kaydetti: ''Bu yapısal ve köklü değişimin birçok unsuru var. Tabii
ki, Anayasa’yı değiştirmeden
belli bir noktadan sonra işlerin
tıkandığı da ortada. Yani bir
kamu personel yönetmeliği
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek veya genel olarak bir kamu
idare reformunu, hukuk reforde Türkiye’nin önemli bir demunu maalesef bugünkü çerğişim ve dönüşümün içinde
Hisarcıklıoğlu, ''Hadi bakalım
baba yiğitsen sor hesabı...
Sistem, adamı ahlaksız hale
getiriyor. Demokrasinin kalitesini artırmak ve gelişmek,
hesap sorabilir noktaya geçmek için kayıtlı ekonomiye
geçilmeli'' dedi.
Törende, Gaziantep sanayisine, kültürüne, tarihine, sporuna yaptığı desteklerden dolayı
Gaziantep Valisi Süleyman
Kamçı, TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu,
GTO Başkanı Mehmet
Aslan, Sanko Holding
Başkanı Abdulkadir
Konukoğlu, Gaziantep
Vakıflar Bölge Müdürü
İsa Güven, Şölen Çikolata
Başkanı İsmail Çoban, MB
Holding Başkanı Muharrem
Balat Gülsan Holding Başkanı
Mustafa Topçuoğlu ve Naksan
AŞ Yönetim Kurul Üyesi Taner
Nakıboğlu’na plaket verildi.
Rifat Hisarcıklıoglu, 30 Agustos Zafer Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımladı
TOBB’dan 30 Agustos Mesajı
30
Ağustos Zafer
Bayramı nedeniyle TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu
bir mesaj yayımladı. Başkan
Hisarcıklıoğlu’nun 30 Ağustos
mesajı şu şekilde: “Tarihin
TOBB
Başkanı
Rifat
Hisarcıklıoğlu
ÖSS Sözel-1
ve Eşit
Ağırlık-1
türünde
Türkiye
birincisi,
Sayısal-1’de
ikinci olan
başarılı
öğrenci
Mustafa
Öztürk’e
bilgisayar
hediye etti.
çevede köklü şekilde yapmak
çok zor. Fakat bugünün şartlarında da Anayasa değişikliği
de konsensus gerektiriyor''.
ürkiye Odalar ve
Borsalar Birliği
Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, Tüm Sanayici
ve İşadamları Derneği’nin
‘’Başarı ve Onur Ödülü’’ töreninde yaptığı konuşmada,
yapısal reformların yapılabilmesi için bugünkü sistemin
kökten değişmesi gerektiğini
ve bunun için de Anayasa’nın
değişmesi gerektiğini söyledi.
içindeki bu büyük zaferler,
sadece mensubu oldukları milletin değil, insanlığın kaderinin
de değişimine neden olur. 30
Ağustos Zaferi, Türk Tarihi’nde
olduğu kadar, dünyada da yeni
bir dönemin başlaması açısın-
dan da önemli bir tarihtir. Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk
büyük zafer sonrasında ortaya
koyduğu onurlu çizgide, hukuki ve siyasi bağımsızlığı ve
bunun sağlanması için gerekli
olan ekonomik bağımsızlığı,
milletimizin en değerli hazinesi olarak ifade etmiştir.
Türk özel sektörü adına, 30
Ağustos’ta kazanılan bu zafer
nedeni ile gazilerimizi şükranla, şehitlerimizi de rahmetle
anıyoruz.”
Hisarcıklıoğlu,
devrin yeni
fikirler ve
ürünler ortaya
koyma devri
olduğuna
işaret etti:
‘’Cebimizdeki
100 gram... Bu
100 gramlık
cep telefonu
ile bizim
Ereğli’deki 20
ton sac aynı
fiyat biliyor
musunuz?’’
diye sordu.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
57
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
makale
haberler
HABERLER
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
hazırlayan » av. turan özen
Denizli'nin
ihracat
kalemleri
arasında ilk
sıralarda
yer alan
mermercilik,
özellikle
son yıllarda
başta Denizli
olmak üzere
birçok
şehirde
büyük
şirketlerin
yatırım
yaptığı bir
alan haline
gelmiş
durumda.
Is Sözlesmelerinde Isverenin Fesih Hakkı
Is Sözlesmesinin
Isverence Feshi
B
u köşede iş hayatında
sıklıkla karşılaşılan
hukuki konuları ana
hatları ile açıklamaya
çalışacağız. Bilindiği gibi
işveren ile işçi ilişkileri, iş
hayatının en önemli konularındandır. Bu
nedenle bu sayımızda iş sözleşmesinin
işveren tarafından feshini ayrıntıları ile
açıklamaya çalışacağız.
4857 sayılı İş Kanunu, işçi ile işveren
arasındaki çalışma yaşamına ilişkin bir
takım hükümleri düzenlemektedir. Bu
düzenlemelerin en önemlilerinden bir
tanesi de işçi ile işveren arasında iş
58
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
sözleşmesinin yapılması zorunluluğudur.
Nitekim İş Kanunu’nun amaç kapsamını
ele alan 1. maddesinde de bu hükme
rastlamaktayız.
Söz konusu hükme göre; “Bu Kanunun
amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine
dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma
şartları ve çalışma ortamına
ilişkin hak ve sorumluluklarını
düzenlemektir” demektedir.
Kanun’dan da açıkça anlaşıldığı
üzere, bir iş ilişkisinin kurulması
için öncelikle bir iş sözleşmesinin
kurulması zorunludur.
İş sözleşmelerinde fesih
bildirimi,
yazılı ve
gerekçeli
olarak
yapılmalıdır.
Fesih
bildiriminde
işçiye bu
neden yazılı
olarak
belirtilmelidir.
İş sözleşmesinin kurulması kadar
iş sözleşmesinin fesh edilmesi de
son derece normal bir durum olarak
karşımıza çıkmaktadır. İş sözleşmesi,
bazı durumlarda işçi tarafından fesh
edilirken, bazı durumlarda da işveren
tarafından fesh edilmektedir.
İş Sözleşmesinin İşveren
Tarafından Feshi
İş sözleşmeleri işveren tarafından
iki şekilde feshedilebilir.
A. İş Kanunu’nda sayılan haklı
sebeplerden dolayı iş sözleşmesi
tazminatsız feshedilebilir.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
B. İşçinin kıdem tazminatı ödenmek ve
ihbar tazminatı da ya ödenerek ya da
ihbar süresi işçiye kullanıldırılmak sureti
ile feshedilebilir.
Bildirimsiz (Derhal) Fesih
Bildirimsiz fesih, taraflardan birinin iş
sözleşmesini haklı nedenlerle derhal
sona erdirmesidir. İş sözleşmesinin
bildirimsiz feshine imkan veren haklı
sebebin ortaya çıkması halinde sözleşme
kendiliğinden sona ermez. Sözleşmenin
sona ermesi için fesih bildiriminde
bulunmak gerekmektedir.
Fesih bildirimlerinde haklı fesih
bildiriminin belirtilmesi zorunludur. Fesih
bildiriminde birden fazla haklı
fesih sebebi öne sürülebilir.
Ancak bir uyuşmazlık çıkması halinde
işveren fesih sebebini sonradan
değiştiremez. Fesih bildirimi hangi
sebebe dayanmışsa o sebebi ispat
etmekle yükümlüdür.
MAKALE
Bildirimsiz fesih hakkında
6 haftalık süre
Sağlık
sebepleri,
zorlayıcı
sebepler ile
ahlak ve
iyi niyet
kurallarına
uymayan
hallerden biri
meydana
geldiğinde,
Kanun
tarafından
işverene, iş
sözleşmesinin
haklı
nedenlerle
derhal fesih
hakkı verilir.
İşçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş
sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki
çalışma süresine göre 17’nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta
aşmasından sonra doğar.
II. Ahlak Ve İyi Niyet Kurallarına
Uymayan Haller ve Benzerleri
haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda
bulunması.
A. İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu
sözleşmenin esaslı noktalarından biri için
gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde
bulunmadığı halde bunların kendisinde
bulunduğunu ileri sürerek yahut gerçeğe
uygun olmayan bilgiler vermek veya
sözler söyleyerek işçinin iş vereni
yanıltması.
C. İşçinin işverenin başka bir işçisine
cinsel tacizde bulunması.
B. İşçinin işveren yahut bunların ali
üyelerinden birinin şeref ve namusuna
dokunacak şekilde sözler sarf etmesi
veya davranışlarda bulunması
yahut işveren hakkında şeref ve
D. İşçinin işverene yahut onun ailesi
üyelerinden birine yahut işverenin başka
işçisine sataşması veya 84. maddeye
aykırı hareket etmesi.
E. İşçinin işverenin güvenini kötüye
kullanması, hırsızlık yapması, işverenin
meslek sırlarını ortaya atması gibi
doğruluk ve bağlılığa uymayan
davranışlarda bulunması.
İş sözleşmesinin işveren
tarafından haklı nedenle derhal
feshedilmesine imkan veren
“Haklı Nedenler” İş Kanunu’nun
25. Maddesi’nde sayılmıştır.
İşverenin Haklı Nedenlerle
Derhal Fesih Hakkı
İş Kanunu Madde 25: Süresi belirli
olsun veya olmasın işveren aşağıda
yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin
bitiminden önce veya bildirim süresini
beklemeksizin feshedebilir.
I. İşçiden Kaynaklanan
Sağlık Sebepleri
A. İşçinin kendi kastından veya derli
toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye
düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa
veya sakatlığa uğraması halinde, bu
sebeple doğacak devamsızlığın ardı
ardına 3 iş günü veya 1 ayda 5 iş
gününden fazla sürmesi.
B. İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi
edilemeyecek nitelikte olduğu ve
işyerinde çalışmasında sakınca
bulunduğunun sağlık kurulunca
saptanması durumunda.
Bir iş
ilişkisinin
kurulması
için
öncelikle
işçi ile
işveren
arasında
imzalanmış
bir iş
sözleşmesi
olmalıdır.
Eğer ortada
bir sözleşme
yoksa
taraflar
arasında bir
iş ilişkisi de
yoktur.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
59
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
hazırlayan » av. turan özen
makale
haberler
HABERLER
Kanunda sayılan
sebeplerden
kaynaklanan
devamsızlığın 4857
Sayılı Kanun’un
17. Maddesi’ndeki
bildirim süresini
aşması nedeniyle iş
sözleşmesi bildirimsiz
feshedilen işçilere ihbar
tazminatı ödenmesine
gerek yoktur. Sadece
işyerinde 1 yıldan
fazla bir süreden beri
çalışan işçilere kıdem
tazminatı ödenmesi
F. İşçinin işyerinde 7 günden fazla
hapisle cezalandırılan ve cezası
ertelenmeyen bir suç işlemesi.
G. İşçinin işverenden izin almaksızın
veya haklı sebebe dayanmaksızın ardı
ardına 2 iş gününü veya bir ay içinde 2
defa herhangi bir tatil gününden sonraki
iş günü yahut bir ayda 3 iş günü işine
devam etmemesi.
H. İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu
görevleri kendisine hatırlatıldığı halde
yapmamakla ısrar etmesi.
İ. İşçinin kendi isteği veya savsaması
yüzünden iş güvenliğini tehlikeye
düşürmesi, işverenin malı veya malı
olmayıp da elindeki makineleri, tesisatı
veya başka eşya ve maddeleri 30
günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek
derecede hasara ve kayba uğratması.
60
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
gerekmektedir. Ancak
işçinin ahlak ve iyi
niyet kurallarına
uymaması dolayısıyla
iş sözleşmesi feshedilen
işçiye kıdem ve ihbar
tazminatı ödenmesi
mümkün değildir.
İş Sözleşmesinin Feshinde
Zamanaşımı Süresi
İşçinin yukarıda belirtilen ‘Ahlak
ve iyi niyet kurallarına uymayan’
davranışları sebebiyle fesih hakkının
sebebin öğrenildiği tarihten itibaren
her halükarda bir yıl içinde kullanması
gerekmektedir. Örneğin; işçinin iş
yerinde hırsızlık yapması halinde işveren
hırsızlık olayını öğrendiği tarihten
itibaren 6 iş günü geçtikten sonra
hırsızlık sebebine dayanarak fesih hakkını
kullanamaz veya üzerinden bir yıldan
fazla bir süre geçmişse işveren yeni
öğrenmiş olsa bile artık fesih hakkı
doğmayacaktır.
III. Zorlayıcı Sebepler
İşçiyi iş yerinde bir haftadan
fazla süreyle çalışmaktan alı koyan
Ekonomik
krize bağlı
olarak işçi
fesihleri her
geçen gün
artıyor. Bu
dönemlerde
hukuk dışı
davranışlara
sıklıkla
yaşandığı
için fesihlerin
usulüne
uygun
biçimde
olması önem
kazanıyor.
zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması
durumunda ilgili madde hükümleri
uyarınca bildirim süresini aşması
durumunda işveren 25. madde hükmü
uyarınca iş sözleşmesini derhal fesih
hakkına sahip olacaktır
IV. İşçinin Devamsızlığı
İşçinin gözaltına alınması veya
tutuklanması halinde devamsızlığın 17.
Madde’deki bildirim süresini aşması
durumunda iş sözleşmesi feshedilebilir.
İşçi, feshin yukarıdaki bentlerde ön
görülen sebeplere uygun olmadığı iddiası
ile 18, 20 ve 21. madde hükümleri
çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.
İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından
Feshinde İspat Yükümlülüğü
İş sözleşmesinin feshi halinde işveren,
feshin haklı nedenle gerçekleştiğini
ispat ile yükümlüdür. İspat edemez
ise, gerçekleştirilen haklı nedenle
derhal fesih değil, haksız fesih
kapsamına girecek ve işçi iş
sözleşmesinin haksız feshinden
kaynaklanan tazminat ve diğer
yasal haklarını talep etme hakkını
kazanacaktır.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Eylül 2009
MAKALE
Denizli Ticaret Odası
61
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC
hazırlayan » mehmet yatkın
ebic-ege
EBIC'TEN DUYURULAR
Dijital kimlik yönetimi ve imza için yüksek
güvenlikli USB anahtarı teknolojisi
Güvenlik ve tanımlama sistemlerinin, akıllı kartların ve okuyucuların
geliştirilmesi ve pazarlamasında uzman bir İtalyan firma, dijital kimlik
yönetimi ve imzalarda çözüm olabilecek, tamamen sürücüsüz tasarlanmış
bir USB flash bellek anahtarı geliştirildi.
F
irma tarafından teknik destekli ticari antlaşmalar için, dijital güvenlik
ve güvenli geçiş yönetimi alanında çalışan ortaklar aranmaktadır. Bu
ortaklarla güvenli geçiş yönetimi ve özellikle dijital güvenlik alanlarında
çalışmalar yapılacaktır.
Isı pompası kullanımıyla ısıtma ve sogutma için
yenilenebilir enerji kaynaklı sistemler
Bulgaristan’dan küçük bir firma
yenilenebilir enerji kaynaklı sistem
çözümlerinin, endüstriyel ve idari
binalarda, tasarımı, üretimi ve
kurulumunda uzmanlaşmıştır.
B
u sistemlerin en önemli avantajları,
elektrik kullanımını aza indirgemesi
ve yeryüzü ısısını kullanmalarıdır.
Firma, ısı pompalarıyla çalışan ısıtma
ve soğutma sistemlerinin üretilmesi ve
kurulmasında, ortak girişimler ve ticari
antlaşmalar için firmalar aramaktadır.
62
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Bir Alman
firması
cam-fiber
plastiklerin
enerji
üretiminde
kullanılması
için bir metot
geliştirdi.
Firma,
sistemin
geliştirilmesi
ve daha
çok kişiye
ulaşması
amacı ile
bir KOBİ
ile lisans
anlaşması
veya ortak
yatırım
yapmak
istemektedir.
Slovak bir
girişimci,
enjeksiyon
iğnelerinin
atılması ve
güvenli
depolanması
için bir kutu
geliştirdi. Bu
kutu, iğne
nedeni ile
oluşacak
enfeksiyon
hastalıklarını
engelliyor.
Firma lisans
antlaşmaları
ile yakından
ilgilenmektedir.
Zeytinden elenolik ve
maslinik asit, hydroxytyrosol
gibi maddelerin elde edilmesi
Bir İspanyol firması, birçok
koruyucu özelliğe sahip elenolik
ve maslinik asit, hydroxytyrosol
gibi maddelerin benzersiz bir
yöntemle elde edilmesini sağlayan
bir süreç geliştirdi.
F
irma bu ürünlere (katkı maddesi, ekstrakt) ilgi duyan ve
bunları hayvan yeminde, fonksiyonel yiyeceklerde ve kozmetik gibi
bitmiş ürünlerde kullanmayı düşünen
ortaklar aramaktadır.
Bal mumu emülsiyonlarının
yüksek basınç altında
homojenizasyonu için teknik
bilgi ve uzmanlık
O
rta büyüklükte bir Bulgar
firması, bal mumu
emülsiyonlarının yüksek
basınç altında homojenizasyonu
için teknik bilgi, uzmanlık ve bir
teknoloji yöntemi aramaktadır.
Firma üretim için özellikle lisans
anlaşması temelinde üretici firmalarla
yapılacak ortaklıkla ilgilenmektedir.
Kurulacak bu ortaklığın ardından
bal mumu emülsiyonları konusunda
çalışmalarda bulunulacaktır.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
DENiZLi
EBIC
BiLGi VE BASVURULARINIZ iÇiN
EBIC-EGE Denizli
DENİZLİ TİCARET ODASI
INKJET baskı yöntemiyle
karmasık parçaların mikro imalatı.
Bir Fransız firma patentli bir
inkjet süreci kullanılarak,
birden fazla malzemeden
yapılmış 3 boyutlu karmaşık
parçaların üretimini
sağlayan bir teknoloji
geliştirmiştir.
B
askı süreci ve yazılım programı siparişe göre değişen bu sistem, 3
boyutlu elektronik seramik parçaların ve çok katmanlı seramiklerin
üretilebilmesine olanak tanımaktadır. Firma, ticari işbirliği, işbirliği
geliştirme projeleri, yatırım ve lisans için ortaklar aramaktadırlar.
Paketleme, depolama ve maliyet tasarrufu saglayan
evsel kullanım için ara mamul temizleyici
Bir İtalyan firma, yüksek yoğunluğundan
dolayı, ekonomik ve çevresel anlamda
önemli, evsel kullanım için uygun
olan ara mamul temizleyici üretiminde
yenilikçi bir süreç için patent başvurusu
yapmıştır.
Ü
rün paketleme, ulaşım maliyetleri
ve depolama alanı tasarrufu
konusunda firma tarafından
garanti verilmektedir. Firma tarafından
üretilen ve suyla seyreltilebilen ürün,
normal bir deterjana dönüşerek, tüm
orijinal özelliklerini korumaktadır. Firma
teknik destekli ticari anlaşma için ortak
aramaktadır.
HABERLER
Adres » Denizli Ticaret Odası Oğuzhan
Cad. No.5 K:4 20100 DENİZLİ
T. +90 258 241 17 37
Araçlar
üzerindeki
endotermik
motorlar,
yüksek
kirlilikte
egzoz
gazı
salarken,
klasik
yöntemler,
egzoz
dumanının
istenen
kalitede
temizlenmesi
konusunda
yetersizdir.
Bu konuda
İtalyan
bir firma,
egzozun
kostik
soda ya da
daha
başka
bazlı bir su
çözeltisinde
yıkanarak
gazın
kirliliğini
en aza
indiren
bir sistem
için patent
almıştır.
İtalyan
firma
tarafından
bu sistemi
ticari
bir hale
getirecek
firmalar
aranıyor.
Üç boyutlu ultra hızlı ve
otomatik görsel kalite
kontrol sistemi
Lüksemburglu bir firma, ileri
teknoloji ürünü ultra hızlı görsel
kalite kontrol sistemi geliştirdi.
K
üçük parçalar için üretilmiş
bu sistem daha büyük
parçalara da uyarlanabilir.
Kamera, kontrol için parçanın çok
açılı bir fotoğrafını çekiyor ve daha
sonra bu fotoğraf parça hatalarının
3 boyutlu olarak tespit edilebilmesi
için bir algoritma tarafından daha
önceden belirlenmiş sayısız ölçüte
göre işleniyor. Bu sistem klasik
el kontrolünün aksine üretim
parçalarının %100 kontrolünü
mümkün kılmaktadır.Teknik destekli
ticari antlaşmalar aranmaktadır.
Bioteknoloji ve medikal
uygulamalar için PVD
seramik kaplama
İ
spanyol bir firma, düşük kimyasal
re-aktivite, yüksek oksidasyon ve
uç derecede sertlik sağlayan aşınmaya dayanıklı, bioteknoloji ve medikal alanında uygulanabilecek bir PVD
kaplama teknolojisi geliştirdi. Firma
daha kaliteli PVD kaplamasına ihtiyaç
duyan üreticilere teknik işbirliği teklif
etmektedir. Uygulamaların geliştirilmesi için ortaklar aranmaktadır.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
63
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC DENiZLi EBIC
EBIC'TEN DUYURULAR
hazırlayan » mehmet yatkın
ebic - ege
HABERLER
Günes ya da rüzgar enerjisi ile beslenen akümülatörlü
tasınabilir elektrik üretim sistemi
Roma’da faaliyet gösteren ve yenilenebilir kaynaklarla beslenen elektrik
enerjisi üreten sistemlerin araştırılması, planlaması ve uygulamasında
uzmanlaşmış bir firma, akümülatörlü bir elektrik jeneratörü geliştirmiştir.
B
u jeneratörler güneş enerjisi ve de rüzgar enerjisi ile çalışabilmektedir.
Firmanın sabit ürünlerinin yanında, bu yenilikçi ürünler taşınabilir
sistemlerdir. Teknik destekli ticari antlaşmalar aranmaktadır.
Sıvı ürünlerin üretimi için esnek hammadde
isleme sistemleri teknolojisi Çok uluslu, tüketim malları üreten bir
firma, sıvıların imalat operasyonlarını
desteklemek için hammaddelerin esnek
bir şekilde dağıtılmasını, depolanmasını
ve transferini sağlayacak bir sistem
aramaktadır.
B
u çalışmanın potansiyel sonuçları,
ilerleyen zamanlarda sıvı
tedarik zincirinin tasarımı için
gerekli teknolojilerinde kullanılmasını
sağlayabilmelidir. Potansiyel ortaklar
tarafından teklif edilen çözümlerin gelişim
seviyesine bağlı olarak, uygun ortakla bir
antlaşma imzalanacaktır.
64
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Çikolata
alanında
faaliyet
gösteren
bir İsveç
firması,
el yapımı
çikolata
ürünlerinin
üretiminde
verimliliği
arttıran bir
teknoloji
arıyor.
Şu an
en çok
piralinlerin
doldurulması
için pedal
kontrollü
bir pompaya
ihtiyaç
duyuluyor.
Ancak
diğer küçük
ölçekli
otomatik
ya da yarı
otomatik
teknolojilerle
de firma
ilgileneceğini
ifade
etmekte.
Bu alanda
faaliyet
göstermek
isteyen
şirketlerin
bu firma
ile irtibata
geçmesi
tavsiye
edilir.
Dogru akımı alternatif akıma
dönüstürmek için yenilikçi
bir yöntem
Bir İtalyan üniversitesindeki
araştırma grubu, doğru akımın
daha düşük maliyetle ve daha iyi
performansla alternatif akıma
dönüştürülmesi için yeni bir
sistem geliştirdi.
S
istem çevirici anahtarlar için
yenilikçi bir mantık kontrolü
içeriyor. PWM kaynaklı
bir teknoloji ise gerektirmiyor.
Araştırmacılar teknik işbirliği
antlaşmaları için ortaklar arıyor.
Yenilenebilir ve/veya ihtiyaç
fazlası enerjinin ısıtmada
kullanılabilmesi için nem
emilimi ile depolanması
H
ollandalı bir firma, yazın
güneş enerjisinin ve atıl
enerjinin, kışın ısıtmada
kullanılabilmesi için bir depolama
süreci geliştirdi. Buna göre kışın
havadaki nemi emen malzemeler
bunun için emme ısısı kullanıyor. Yaz
süresince emici malzeme atıl enerji
ya da güneş enerjisiyle kurutuluyor.
Firma bu sistemi, binalarda, ofislerde
ve endüstride kullanılabilmek için
geliştirecek ortaklar aramaktadır.
www.dto.org.tr
HABERLER
EYLÜL 2009
75IL
Y
Zafer Gazoz
1934'TEN BUGÜNE
VATAN CD. BAĞBAŞI DENİZLİ
TEL 0258 266 36 53-54 | FAKS 0258 266 06 56
www.zafergazoz.com.tr
makale
haberler
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
EKONOMİ
SPOR
hazırlayan » mutlu bayram
Tekstil Sektöründe
Isçi Saglıgı
˘ ˘
TEKSTiL SEKTÖRÜNDE iSCi SAGLIGININ
KORUNMASI
H
iç kuşkusuz, ‘Ekonomi’
ve ‘Denizli’ denildiği
zaman akla ilk
gelen sektör tekstil
sektörüdür. Bugün
dünyanın pek çok
ülkesinde kullanılan havlu, bornoz,
çarşaf, nevresim ve perde gibi çok sayıda
tekstil ürünü, tüm dünyaya Denizli’den
ihraç edilmektedir. Durum böyle olunca
da tekstil ve konfeksiyon sanayi,
Denizli sanayileşmesinin temel direğini
oluşturmaktadır.
da en fazla istihdamı sağlayan sektör
durumundadır. Bu da tekstil sektörünün
şehir açısından sahip olduğu önemi açık
bir şekilde ortaya koymaktadır.
Denizli’nin göstermiş olduğu bu gelişme
hızı, ülke ekonomisini de olumlu yönde
etkilemektedir.
Öyle ki, şu anda Denizli’deki modern
tesislerde havlu, bornoz, çarşaf ve
nevresim ürünleri başta olmak üzere
birçok tekstil ürünü 100’e yakın ülkeye
ihraç edilmektedir. Bu da Denizli’nin
tekstilde bir dünya markası olduğunun en
önemli göstergesidir.
Özellikle ihracat ve sağladığı istihdam
ile şehir ekonomisinin temel direği olan
tekstil sektörü, işçi sayısı açısından
66
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Tekstil sektöründe Denizli’nin en önemli
özelliği, kaliteli ürünleri üretmesinin
yanında aynı zamanda bir ihracat şehri
olmasıdır. Son dönemde yaşanan
ve tekstil sektörünü de ciddi oranda
etkileyen ekonomik krize rağmen
Denizlili tekstilciler ihracat rakamları ile
Denizli’nin gururu olmuş durumdalar.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Kanun
koyucu
tarafından
işverenlere,
işçilerin
sağlığını
koruma
ve gerekli
önlemleri
alma
konusunda
önemli
yükümlülük
ve şartlar
getirilmiştir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği, çalışanların
üretim faaliyetleri sırasında, işyerinde
tehlikelere maruz kalmamaları için
gerekli tüm önlemlerin alınması ve olası
tehlikelere karşı maddi (bedeni) ve
manevi (ruhi) zararlardan korunmaları
için yapılan çok yönlü ve sistemli
çalışmalardır.
Gerek işverenler gerekse işçiler
açısından kamu hukuku alanında
bir görev olan “sağlık ve güvenlik
tedbirlerinin alınması ve bunlara
uyulması” kuralı, herkes için emredici ve
zorunlu bir yükümlülük olarak çalışma
mevzuatımızda geniş bir şekilde yer
almıştır. Özellikle günümüz dünyasında
bu kurallara uyulması zorunludur.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
Tekstil Sektöründe İşçi Sağlığı
Kentimiz ve ülkemiz için ekonomi
deyince akla ilk gelen sektörlerin başında
gelen tekstil sektörü, yaşanan girdi ve
maliyet yüksekliği darboğazının yanı sıra
işletmeci ve işçiler için oldukça dikkat
edilmesi gereken konuları içerir.
Dikkat edilmesi gereken bu konuların
başında hiç kuşkusuz ‘işçi sağlığı’
gelmektedir. Çünkü bir işletmenin
verimliliği, geleceği ve güvenliği de ancak
sağlıklı işçileri ile mümkündür.
Özellikle son yasal düzenlemelerle
birlikte işverenlere işçi sağlığını koruma
ve gerekli önlemleri alma konusunda
önemli yükümlülükler getirilmiştir. Kanun
koyucunun amacı, işçi sağlığının en iyi
şekilde korunmasıdır.
İş Ortamında İşçi Güvenliğinin
Korunması
Tarihsel olarak bakıldığında, birçok
ülkede işçi sağlığı programları, koruyucu
tedbirlerden yoksun ve zor şartlarda,
yetersiz ücretlerle çalışan işçilerin
sosyal durumlarını düzeltme ihtiyacından
doğmuştur. Çünkü işçi sağlığı ve
güvenliğinin korunmaması, belli bir süre
sonra işverenleri de olumsuz yönde
etkilemeye başlamış ve özellikle büyük
sanayi tesislerinde verim düşmüştür.
Bir iş
ortamında
bedensel
ve ruhsal
bakımdan
güvende
olmak bir
işçinin
en doğal
hakkıdır.
Bu hakka
sahip olmak
hiçbir şarta
bağlı
olamaz.
Halbuki temeline indiğimizde
alınacak uygulamalar sonucu
oluşan sağlığın korunması
ilkesi, bir ihtiyaçtan ziyade
zorunluluktur. Çünkü bir iş
ortamında bedensel ve ruhsal
bakımdan güvende olmak
bir işçinin en doğal hakkıdır.
Bu hakkın da hiçbir şarta
maruz kalmaksızın korunması
gerekmektedir.
Ancak uzun yıllar insan hayatı ile
ilişkilendirilen ‘işçi sağlığı’ mevzuatı pek
çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de
yeterince uygulama alanı bulamadı.
Isyerlerindeki Olumsuz
Calısma Kosulları
Ülkemizde hemen her gün 300’ün üzerinde iş kazası meydana geliyor.
Bu kazalar sonucunda en az 5 işçi yaşamını yitiriyor, onlarcası da sakat
kalıyor. İş kazalarının temel nedeni olarak da işyerindeki olumsuz
çalışma koşulları karşımıza çıkıyor.
Halbuki, ülkemizde hemen her gün
300’ün üzerinde iş kazası oluyor.
Bu kazalar sonucunda en az 5 işçi
yaşamını yitiriyor ve onlarcası da
sakat kalıyor. İş kazalarının temel
nedeni olarak işyeri koşullarındaki
olumsuzluklar ve iş güvenliğinin
yeterince sağlanmaması
ortaya çıkıyor.
İşte bu duruma bir son
vermek, işçilerin sağlığını
koruyacak düzenlemelerin
uygulama alanını
yaygınlaştırmak ve insan
sağlığını ön planda tutmak
amacıyla Kanun Koyucu tarafından
işçi sağlığı mevzuatına kanunlarda yer
verilmeye başlandı.
Ülkemizde İşçi Sağlığı
Mevzuatının Düzenlenmesi
ve Önemi
İşçi sayısı açısından baktığımızda
ülkemizdeki işçi sayısı birçok gelişmiş
ülkeye göre oldukça yüksek durumdadır.
İşte bu durumda da işçi sağlığı mevzuatı
büyük bir önem kazanıyor.
MAKALE
Tekstil
sektörü,
işin doğası
gereği
iş sağlığı
ve güvenliği
açısından
çeşitli
riskleri
ihtiva
etmektedir.
Bu da işçi
sağlığını
korumayı
gerektirir.
Bu çalışmalar kapsamında
Anayasa’nın 49 ve 56, Borçlar
Kanunu’nun 332, Umumi Hıfzısıhha
Kanunu’nun 173–180 ve İş
Kanunu’nun 73–76 ve 80’inci
maddeleri başta olmak üzere diğer
ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklerle
çalışanların sağlığı ve güvenliği
güvence altına alındı.
Tekstil Sektöründeki Tehlikeler
Ekonomiyi oluşturan her bir sektörün
kendi içinde yer alan işçi sağlığı
koruma mevzuatları bulunmaktadır.
İşte bu sektörlerden biri olan tekstil
sektörü de, işin doğası gereği
dikkat ve malzemeye yakın çalışma
gerektiren bir sektördür.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
67
HABERLER
R Ö P O R TA J
ARAŞTIRMA
hazırlayan » mutlu bayram
makale
haberler
Tekstil ve konfeksiyon sektöründe;
gürültü, yüksek ısı, yorucu çalışma,
kimyasalların elle taşınması, kas iskelet
sistemi bozuklukları gibi iş sağlığı ve
güvenliği riskleri bulunmaktadır. Bu
risklerin yanında bir de sektörün emek
yoğun üretim aşamasında işçilerin
karşı karşıya bulunduğu tehlikeler yer
almaktadır. Bu tehlikeler şu şekildedir:
A. Kimyasal Tehlikeler
- Solunum yolları ve deri ile temas
tehlikesi
– Toz (Pamuk Tozu/Asbest Tozu)
– Uçucu Organik Maddeler
– Patlama
A. Fiziki Tehlikeler
- Makine / Ekipmandan Gelen Tehlikeler
- Yük Kaldırma / İndirme
- Kayma-Düşme Ve Çarpma
- Hareket Eden Veya Düşen Bir Cismin
Çarpması’dır.
D O S YA
GEZİ
MAKALE
D Ü N YA
C. Tekstil Sektöründe İş Kazası ve
Meslek Hastalığı Yönünden Riskler
- Pamuk tozu ve diğer tozlara bağlı
riskler - Bisinozis - Mesleki astım
- Gürültü - Stres, işitme kaybı, kulak
çınlaması
- Kullanılan kimyasallardan kaynaklanan
çeşitli kanser hastalıkları, kan tablosu
değişiklikleri
- Termal konfor şartları (sıcaklık, nem,
hava akımı), buharlı, elektrikli ütüler,
preslerin yaydığı ısıya bağlı meydana
gelebilen olumsuz etkiler
- Psikososyal ve ergonomik faktörlere
bağlı gelişebilen hastalıklar (sırt, bel
omuz ağrısı gibi kas iskelet sistemi
sorunları gibi)
- Pres, ütüleme bölümlerinde meydana
gelebilecek yanıklar, iş kazaları
Saymış olduğumuz tüm bu risklere karşı
işveren tarafından gerekli önlemlerin
alınması gerekmektedir.
EKONOMİ
SPOR
Boya Bölümünde Çalışan İşçilerin
Güvenlik Önlemleri
Kanunlarla
bütün genel
hatları
belirlenen
işçi sağlığı
ve sektörel
güvenlik
önlemleri,
çalışanların
sağlıklarını
korumak
adına iş
verenlere
ciddi
sorumluluk
yüklüyor.
Boya imalatında, yoğun olarak sentetik
maddeler kullanılır. Sıvı, toz veya buhar
halde bulunabilen bu maddeler insan
sağlığı açısından son derece tehlikeli
olabilmektedir. Çözücüler, incelticiler,
pigmentler, reçineler insan sağlığına
önemli hasarlar verebilirler. Poliüretan
reçinelerle kullanılan izosiyanatların
zehirli dumanlar ciddi astım
rahatsızlıklarına neden olur.
Öncelikle bu dumanlara duyarlı hale
gelen işçi hemen iş değiştirmek
zorundadır. Boya, üretilirken de oldukça
yüksek miktarlarda stiren buharı
kullanılmaktadır. Bu da ciddi tehlikelere
yol açabilir ki bunların içinden önemli
olanlarından birisi narkozdur.
Kurşun ve kurşun bileşikleri, boya
üretiminde oldukça sık kullanılırlar.
Tekstilde
boya
bölümünde
çalışan
bir işçi,
boya
kaynaklı
dumandan
olumsuz
yönde
etkileniyor
ise hemen
işini
değiştirmek
zorundadır.
Isci Saglıgı ve Is
Güvenliginin Korunması
68
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Ö
zellikle son yıllarda birçok
uluslararası kuruluş işçi sağlığı
ve iş güvenliğinin korunmasına
büyük önem veriyor. Bu önem
kapsamında da bu konu ile ilgili
çok sayıda araştırma yapılıyor.
İşçi sağlığının korunması ile ilgili olarak en son
yapılan araştırmanın sonuçları, iş kazalarının
büyük bir çoğunluğunun işyeri koşullarının
kötülüğünden ya da işverenler tarafından
yapılması gereken işlemlerin yapılmamasından
kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu araştırma
sonucunu bu konu ile ilgili olarak yapılan diğer
araştırmalar da destekliyor. Yani dünyada
yaşanan iş kazalarının temel nedeni olarak işyeri
koşullarındaki olumsuzluklar ve iş güvenliğinin
yeterince sağlanmaması sonucu ortaya çıkıyor.
İşte bu acı gerçek karşısında işverenlere büyük
görevler düşüyor. Özellikle büyük kuruluşların işçi
sağlığına ve iş güvenliğine büyük önem vermesi
ve bu konuda ciddi çalışmalara imza atması
gerekiyor.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
İşçi sağlığı
ve iş
güvenliği ile
ilgili olarak
ortaya
konan
yaptırımlar
işverenlerin
işçi
sağlığına
ve iş
güvenliğine
daha fazla
önem
vermesini
sağlıyor.
Kurşun buharı, toz ve bileşimleri insan
sağlığı açısından son derece zararlıdır.
Bu nedenle kurşun zehirlenmesi
görülebilir. Boya imalatında kullanılan
nitrik asitler ile kurşunun yaptığı
bileşikler de ciddi sorunlara neden
olabilmektedir. Kurşun, ayrıca kan
basıncında da ani değişmelere neden
olabilmektedir.
Boya imalatında klor da yoğun olarak
kullanılmaktadır. Klor, oldukça keskin
kokulu ve yanmayan ve ayrıca havadan
ağır bir gazdır. Astım ve bronşit gibi
solunum yolları rahatsızlıklarına neden
olmaktadır. Nefes almakta zorlanma gibi
akut rahatsızlıklar olduğunda hemen en
yakın sağlık merkezine gidilmelidir.
Is Güvenliginde
Egitimin Önemi
Boyalarda ve parlatmak için kullanılan
verniklerde, metanol adı verilen
kolay buharlaşabilen sıvı bir madde
kullanılır. Çok tehlikelidir, çünkü yanıcı
ve daha da önemlisi hava ile karışımı
patlayıcıdır. Solunum yollarında ve
gözlerde iltihaplanmaya ve yanmaya
neden olabilir. Yeme-içme yoluyla
vücuda girmesi sonucunda, mide ve
barsak yollarında önemli sorunlara
yol açabilir. Bu tehlikeli kimyasallara
maruz kalmak yanmalar, nefes darlığı,
mide bulantısı, baş ağrısı, görme
bozuklukları gibi aniden kendini gösteren
hastalıklara neden olabilmektedir. Ancak
unutulmamalıdır ki, aniden kendini
göstermeyen hastalıklar da birikim
yoluyla sonradan ortaya çıkabilmektedir.
İ
Özellikle
Denizli
gibi tekstil
kenti olan
şehirlerde
üretim
sırasında
ortaya
çıkan
olumsuz
durumlara
karşı
hazırlıklı
olunması
gerekiyor.
ş güvenliğinin sağlanması açısından
eğitimin önemi büyüktür. Bu eğitimin
başlıca amacı, çalışanları korumak ve
işyerinde işletme güvenliğini sağlamaktır.
Çalışanların, iş yerinde iş kazası ve meslek
hastalıkları gibi olumsuz koşullardan
korunmasıyla, beden ve ruh bütünlükleri açısından
rahat ve güvenli bir ortamda çalışmak üzere
eğitilmeleri sağlanmalıdır. İşyerinde alınacak
tedbirlerle iş kazalarından, güvensiz ve sağlıksız
çalışma ortamlarından doğabilecek makine ve
MAKALE
Kullanılan kimyasalların buharları,
dumanları, kokuları ve bunlarla birlikte
tozlar solunum yollarını son derece
olumsuz etkilemektedir ve daha
önce sayılan birçok hastalığa neden
olmaktadır. Bu risklere karşı son
derece iyi çalışan yerel cebri çekişli
havalandırma sistemlerine gereksinim
vardır. Kişisel koruyucu donanımların
kullanılması bu sektörde çalışanların
sağlık ve güvenliği için son derece
önemlidir. Ortamdaki tozu süzmek için
uygun toz maskeleri kullanılmalıdır.
Üretim sırasında, genellikle bu
kimyasalların buharlarını ortamdan
çekmek konusunda, havalandırma
sistemleri yetersiz kalabilmektedir. Bu
nedenle tehlikeyi öncelikle kaynakta
durdurmak çok önemli olsa da, burada
kişisel koruyucu donanımların kullanımı
da çok önemlidir.
Yapılan araştırmaların sonuçları kazaların
büyük çoğunluğunun işyeri koşullarının
kötülüğünden kaynaklandığını gösteriyor.
Bu araştırmaların sonuçlarında iş
kazalarının temel nedeni olarak işyeri
koşullarındaki olumsuzluklar ve iş
güvenliğinin yeterince sağlanmaması
ortaya çıkıyor.
Araştırmaya göre 2004 yılında
gerçekleşen 155 bin 857 iş kazasında
1565 kişi hayatını kaybetti, 3224 kişi
de çalışamaz hale geldi, yani sakat kaldı.
Söz konusu araştırma verilerine göre,
iş kazası sayısı 2005 yılında 91 bin
895 olarak gerçekleşirken, bu kazalarda
1252 kişi yaşamını yitirdi, 3850 kişi
ise daimi iş göremez hale geldi. 2009’lu
yıllara geldiğimizde ise bu rakamın
giderek düşmekte olduğunu görüyoruz.
motor arızaları ile kayıplar ve işletmeyi tehlikeye
düşürebilecek ortamlar çalışanların iş güvenliği
konusunda eğitilmeleri ile ortadan kaldırılabilir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı
olarak, işyerlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği
tedbirlerini denetleyen, iş güvenliği müfettişlerinin
denetiminde; tespit ettikleri en büyük eksiklik ve
kusur, işyerlerinin %82.92 gibi büyük bir oranda;
gerek işverenin, gerekse işçilerin eğitimsizliğidir.
Bu oran, bu konunun ne kadar gerekli olduğunu
açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
69
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
İ Ş TA L E P L E R İ
is talepleri
TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB TOBB
hazırlayan » mehmet kazancı
YURTDISI iS TALEPLERi
Tarım, bahçıvanlık, avcılık ve ilgili ürünler
İRAN
FİRMA ADI » MAZANDARAN
Co. Org.
Imam sq Sari, Mazandaran, IRAN
T. +98 (151) 2274300
[email protected]
MISIR
FİRMA ADI » DELTA
SUGAR CO.
20 Salem St. Agouza - Giza / Egypt
T. +20 (2) 761 4329 F. +20 (2) 749 8687
Yetkili Kişi | Mr. Ehab Asmail | [email protected]
MISIR
FİRMA ADI » Star Valley
T. +20 (17 ) 267 0325
Yetkili Kişi | Ms. Sahar Fawzy [email protected]
Mazandaran Eyaleti Ticaret Kurumu, İran’ın Kuzey eyaletlerinden Mazandaran’da üretilen şeftali meyvelerinin (yaklaşık 140 Bin Ton) ihracatıyla ilgili olarak Türkiye’deki yaş
meyve ve sebze dernekleri ve ithalat firmaları ile irtibat kurmak istiyor. Söz konusu talep,
Birliğimize İran’ın Ankara Büyükelçiliği Ticaret Ataşeliği vasıtasıyla iletilmiştir.
Şeker pancarı, lüks küp şeker ve hayvan yemi olarak kullanılmak üzere kurutulmuş pancar küspesi ve pekmezi üreticisi olan firma; ürünlerini satmak üzere bu alanda faaliyet
gösteren Türk firmalarla temas kurmak istediğini bildiriyor. Söz konusu talep, Mısır Arap
Cumhuriyeti Konsolosluğu İstanbul Ticaret Ofisi vasıtasıyla iletilmiştir.
Tarım alanında faaliyet gösteren firma, fıstık, kuru fasulye, sarı susam, rezene, kimyon,
kişniş, kırmızıbiber, kekik otu, nane şekeri, nane, limon kurusu, sakız, kurutulmuş fesleğen,
doğranmış maydanoz ve kurutulmuş dereotu satmak istediğini bildiriyor. Söz konusu
talep, Mısır Arap Cumhuriyeti Konsolosluğu İstanbul Ticaret Ofisi vasıtasıyla iletilmiştir.
MOĞOLİSTAN
Kömür, linyit, turba ve kömür esaslı diger ürünler
FİRMA ADI » TSAGAAN
TSAHIUR CO., LTD
Khentii aimag Kherlen sum Jargalan trade center
T. +976 (11) 680196 | F. +976 (91) 910196
Firma, tuğla üretimi ve kömür gibi maden sektörü alanında ortaklık kurmak istediğini bildiriyor. Söz konusu teklif Moğolistan Ulusal Ticaret ve Sanayi Odası vasıtasıyla iletilmiştir.
[email protected]
Gıda maddeleri ve içecekler
BELÇiKA
FİRMA ADI » Ege
T. +90 (232) 343 44 00 / 162
Yetkili Kişi | A. Gülalanlar | [email protected]
FRANSA
FİRMA ADI » Ege
T. +90 (232) 343 44 00 / 165
Yetkili Kişi | Barış Bayar [email protected]
CEZAYİR
Fransa’dan bir laboratuar, gıda ürünlerinin tat ve lezzet kalitesinin modernizasyonu için
yenilikçi stratejiler önermektedir. Firma gıda sektöründen ticari ortaklar aramaktadır. Söz
konusu duyuru, Ege İş ve Yenilik Merkezi vasıtasıyla iletilmiştir.
TEA
15.Rue Mansour Ben Kara El Biar-Alger
T. +213 (21) 923637
Yetkili Kişi | Labri M [email protected]
Denizli Ticaret Odası
Balık, sebze, peynir vb. içerikli 32 çeşit ev yapımı tart (quiche) sunan firma; aracılık ve
lojistik faaliyetlerini yürütecek ticari ortaklar aramaktadır. Söz konusu duyuru, Ege İş ve
Yenilik Merkezi vasıtasıyla iletilmiştir.
İş ve Yenilik Merkezi
Ege Üni. Bilim - Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi (EBİLTEM) 35100 Bornova - İzmir
FİRMA ADI » IFRI
70
İş ve Yenilik Merkezi
Ege Üni. Bilim - Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi (EBİLTEM) 35100 Bornova - İzmir
Eylül 2009
Çay ve adaçayı, ıhlamur, vb. diğer bitki çayları alanında uzmanlaşmış olan firma,
bu alanda faaliyet gösteren Türk firmalarla temas kurmak istediğini bildiriyor.
Firma yetkilisi ile +553 199389 numaralı cep telefonundan da temas kurulabilir.
www.dto.org.tr
EYLÜL 2009
HABERLER
ROMANYA
MOĞOLİSTAN
Gıda maddeleri ve içecekler
FİRMA ADI » KHAS
T. +97699117561
[email protected]
FİRMA ADI » Ege
İş ve Yenilik Merkezi
Ege Üni. Bilim - Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi (EBİLTEM) 35100 Bornova - İzmir
T. +90 (232) 343 44 00 / 162
Yetkili Kişi | A. Gülalanlar | [email protected]
FİRMA ADI » Ege
RUSYA
- ERDENE TAMGA
İş ve Yenilik Merkezi
Ege Üni. Bilim - Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi (EBİLTEM) 35100 Bornova - İzmir
T. +90 (232) 343 44 00 / 162
Yetkili Kişi | A. Gülalanlar | [email protected]
Firma, Moğolistan’da bulunan büyük ve küçükbaş hayvan etlerini işlenmiş ve konserve
olarak Filipinler, Laos, Malezya ve Kamboçya başta olmak üzere Güneydoğu Asya ülkelerine ihraç edilmesi konusunda Türk müteşebbislerle müşterek yatırım yapmak istiyor. Söz
konusu talep, T.C. Ulan Bator Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliğimiz vasıtasıyla iletilmiştir.
Homojen gıda hazırlama ve diyet gıda üretiminde uzman olan firma, benzer faaliyetlerde
bir firma ile ürünlerinin distribütörlüğü, ticari girişim veya karşılıklı üretim için ortaklar
arayışındadır. Söz konusu duyuru, Ege İş ve Yenilik Merkezi vasıtasıyla iletilmiştir.
Bal ve diğer arıcılık ürünlerinde uzman olan firma, ticari ortaklıklar arayışındadır. Söz
konusu duyuru, Ege İş ve Yenilik Merkezi vasıtasıyla iletilmiştir. Firma ile irtibata geçmek
isteyen kuruluşların 20090624004 referans numarasını belirterek Ege İş ve Yenilik
Merkezi’ne başvurmaları istenmektedir.
MOĞOLİSTAN
Tekstil ve tekstil malzemeleri
FİRMA ADI » LUUT
ASAR CO.
Sambuu street 211238, Ulaanbaatar MONGOLIA
T. +976 (966) 95923 | F. +976 (992) 78180
[email protected]
Çok amaçlı çadır (örtüler, güneşlikler, tenteler, çadırlar) üreticisi olan firma, bu ürünlerini
satmak istediğini bildiriyor. Söz konusu teklif, Moğolistan Ulusal Ticaret ve Sanayi Odası
([email protected]) vasıtasıyla iletilmiştir.
UKRAYNA
ARJANTiN
Elbise ve ayakkabı
FİRMA ADI » COTO
CICSA
Alem 2342 - 2000 Rosario/ARGENTINA
T. +54 (11) 4586 7777
COTO CICSA adlı perakende şirketi, süpermarketler zincirinde satmak üzere deri ayakkabı almak istiyor. Söz konusu talep, T.C. Buenos Aires (Arjantin) Büyükelçiliği Ticaret
Müşavirliğimiz vasıtasıyla iletilmiştir.
Yetkili Kişi | Alejandro Castillo | [email protected]
FİRMA ADI » ALISA
T. +380 (433) 765685
F. ++380 (433) 765685
Yetkili Kişi | Olena Dobriancka | [email protected]
Ürünlerini ABD, Almanya, Belçika, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve İsviçre’ye ihraç eden
firma; kendi üretimleri olan ceket, pantolon, etek, blazer ceket, yağmurluk, bluz ve şortları
Türkiye’ye de ihraç etmek istediğini bildiriyor. Söz konusu teklif, Vinnitsa Ticaret ve Sanayi
Odası vasıtasıyla iletilmiştir.
RUSYA
FİRMA ADI » ARADOS
Belinskaya Sokak 21/A Novorossiysk Russian
Federation
T. +7 (8617) 646882
Yetkili Kişi | Enver Vililayev
Novorossisk’de faaliyet gösteren firmanın Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nin Çerkesk şehrinde bir çorap dokuma tesisi kurmak üzere bu alanda yatırım yapmak isteyen bir Türk
firma ile temas kurmak istediği bildirilmektedir.
Petrol ürünleri ve yakıtlar
iSVEÇ
FİRMA ADI » Ege
İş ve Yenilik Merkezi
Ege Üni. Bilim - Teknoloji Uygulama ve Araştırma
Merkezi (EBİLTEM) 35100 Bornova - İzmir
T. +90 (232) 343 44 00 / 162
Yetkili Kişi | A. Gülalanlar | [email protected]
İsveç’ten bir firma; oda parfümü gibi olup, hava temizleyici, koku giderici ve hava tazeleyici özellikleri olan ürün üreticileri aramaktadır. Firma özellikle Türkiye’den firma arayışındadır. Söz konusu duyuru, Ege İş ve Yenilik Merkezi vasıtasıyla iletilmiştir.
Eylül 2009
Denizli Ticaret Odası
71
Sube
72
Denizli Ticaret Odası
Eylül 2009
Tel
:ErenlerMh.FatihSultanMehmetBlv.
No:18/9 Servergazi
www.dto.org.tr
:0258 374 11 77 DENİZLİ

Benzer belgeler

31 Aralık`a kadar birleşen KOBi`lere vergi indirimi

31 Aralık`a kadar birleşen KOBi`lere vergi indirimi DTO Dergisi’nin yeni sayısı ile siz değerli üyelerimizle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Geride bıraktığımız ay, Denizlimiz için sevindirici gelişmelerle doluydu. Bu gelişmelerden ilki, Teş...

Detaylı