bülten 34 ( ocak-şubat-mart 2014 )

Transkript

bülten 34 ( ocak-şubat-mart 2014 )
34. Bölge Aksaray - Kırşehir Eczacılar Odası
OCAK - ŞUBAT - MART 2014
03
05
09
12
15
ÖZEL GÜNLER
Uzm. Ecz. Nazan ULUKUŞ DENİZ
Genel Toplantı Yapıldı
Eşit Dağıtım Komisyon Toplantısı
Bütçe Komisyonu Toplantısı
Doğal Yaşamın Sırları
Prof. Dr. Murat KARTAL
Plaket verildi
Yeni doğanlar
04
06
11
14
16
PARMAK UÇLARI
Ecz. Halil DURUKAFA
Ziyaretler
Bayanların buluşması
Huzurevi Ziyareti
Ümit Yaşar Oğuzcan
EN ÇOK SATAN KİTAPLAR
VİZYONDAKİ FİLİMLER
YAYIN KURULU
34. Bölge
Aksaray - Kırşehir
Eczacılar Odası
AKSARAY 2014
İmtiyaz Sahibi
Uzm. Ecz. Nazan ULUKUŞ DENİZ
Editör
Dilek Fidan DİNKE
Yazı İşleri Müdürü
Ecz. Halil DURUKAFA
Baskı ve Cilt
Yeni Aksaray Matbaa 0382 212 13 35
Üyeler
Ecz. Derya ÜNSAL
Ecz. Soner GÖKBAYRAK
Ecz. Selcen Banu Pektaş CAN
Ecz. Hasan Buminhan YAVUZ
Ecz. Gülsün YALDIR
Bülten 34 üç ayda bir yayınlanır. Aksaray
Eczacılar Odası'nın bir yayınıdır ve üyelere
ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazılardan
yazarlar sorumludur, Bülten 34'ü
bağlamaz. Kullanılan fotoğraflar Eczacılar
Odasının sorumluluğundadır.
Uzm. Ecz. Nazan ULUKUŞ DENİZ
34. Bölge Aksaray Ecz. Od. Bşk.
ÖZEL GÜNLER
Bir sene 365 gün ve her güne neredeyse
bir özel gün atfedilmiş durumdadır. Bu özel
günler bir kurumun kuruluş tarihi veya bir
konuyla ilgili yaşanmış iyi kötü olayların tarihi
olarak belirlenmiştir.
Geçtiğimiz günlerde kutladığımız dünya
kadınlar günü de bu günlerden biri olarak
tarihe geçmiş durumdadır. Ancak bugünler
zamanla kutlama şekilleri değişerek anlam
ve önemini yitirmeye başlamışlardır.
Kadın istismarlarının ve töre
cinayetlerinin yaşandığı, sosyal, idari ve
siyasi hayatta kadınlara yönelik negatif
ayrımcılığın olduğu bir durum da bugünler
gerçek manası dışın da kutlanmaktadır.
Sadece tüketime yönelik kutlamalar
yapılmaktadır. Bugünler sesimizin
duyurulduğu, haklarımızın arandığı günler
olarak idrak edilmelidir.
Kadınlarımız toplumumuzun temelidir. İlk
öğretmenimiz annelerimizdir. Kadınlarımız
toplumda hak ettikleri yerde olmalıdırlar.
Bundan yüzyıllar önce **CENNET ANALARIN
A Y A Ğ I A LT I N D A D I R * * d i y e n b i r
PEYGAMBERİN ümmeti olarak kadınlarımıza
asıl değer verilmiştir. Kadınların haklarının
kanunla teminat altına alınması hepimiz için
bir güvencedir. Ancak bunun fiiliyatta hayata
geçirilmesi daha da önem arz etmektedir.
Önümüzde ki günler de kısmet olursa
bizim için özel bir gün olan ECZACILAR
GÜNÜMÜZÜ kutlayacağız. Bizim mesleki
sıkıntılarımız önümüzde dağ gibi dururken
bugünlerin kıymetini bilip haklı sesimizi
herkese duyurmalıyız. Kaybettiğimiz
haklarımızı elde etmek için çalışmalar
yapmalıyız. Mağduriyetlerimiz giderilip,
mesleğimiz de güzel günlere kavuştuğumuz
zaman asıl o gün bizim Bayramımız olacaktır.
Her ne kadar bu özel günlerimizi asıl
amacından uzaklaşarak kutlasak da yinede
sesimizi duyurmak, birlik ve beraberliğimizi
gözler önüne sermek açısından önem arz
etmektedir.
Birlik ve beraberliğimizin bozulmadığı,
mesleki haklarımızın elde edildiği nice 14
Mayıslar da buluşmak dileğiyle…
Sevgi ve saygılarımla…
03
Ecz. Halil DURUKAFA
PARMAK UÇLARI
Bir yıl önce, çocuğunun hastalığını öğrendiği ilk gün
dünyası başına yıkılmıştı. Kanadı kırılmış bir kuş misali bir o
yana bir bu yana sallanmış, sanki okyanusun en dipsiz
kuytusunda, kaptanı olmayan bir gemi gibi pusulasız kalmıştı.
Dokunsalar ağlayacaktı fakat eşine ve çocuklarına bu
gözyaşlarını ve bu durumunu göstermemesi, onların moralini
yüksek tutması gerekiyordu…
O günler nasıl geçti, bugünkü alışılmış düzene nasıl adapte
oldu, bilemiyordu. O günlerde bildiği tek şey akşam eve ekmek
götürmek için çabalayıp durduğundan başka bir şey değildi.
Genç yaşta evlendirilmenin de bir bedeli vardı ve bu bedeli en
pahalısından ödüyordu, ödeyecekti. Evin ihtiyaçları, çocuğun
ilaçları, diğer çocuğun okul masrafları gerçekten çok ağır
gelmeye başlamıştı. Artık senenin yarısını çalışıp, diğer
yarısını yokluk içinde geçirdiği işini değiştirmek zorundaydı.
Hem inşaat işinde sürekli iş bulamıyordu. Dolayısıyla SSK
primi de yatmıyordu. Primin yatırılması, hasta çocuğunun
ilaçları ve tedavisi için çok önemliydi. Allah'tan mevsimlik
yatırılan primleri yılın büyük bir çoğunluğunda işe yarıyordu
fakat o da artık yerleşik bir düzene, sürekli bir gelire ve iş
bulamama ihtimaline son vermek istiyordu. Durum böyle iken,
yeni belediye başkan yardımcısının insancıl, iyi niyetli ve
merhametli biri olduğunu öğrendiğinde yanına çıkmaya karar
vermişti. “En fazla kovar ya da aşağılar” diye düşünüyordu.
Cesaretini topladığı bir gün çat kapı yanına gitti. Uzun uzun
durumunu anlattı. Garipti ama karşındaki insan gerçekten
yükseklerden bakmıyor, anlattıklarını canı gönülden dinliyordu.
Sanki işi olacak gibiydi. Sahiden de, başkan ani bir hareketle
telefona sarılmış, birileriyle sakin bir üslupla konuşmuş ve
telefonu kapattıktan sonra,
“Seni bizim temizlik şirketine alalım, asgari ücretten biraz
fazla para alırsın, iki vardiya çalışırsın, sabah 4 - öğleden sonra
16, öğleden sonra 16 - gece 24 çalışırsın. İşin ayrıntılarını
temizlik çavuşlarıyla konuşursun. Hadi hayırlı olsun!” diyerek,
bu gün çalışmakta olduğu işe alınmasını sağlamıştı. O ise,
istemsizce ayağa kalkmış, hafifçe eğilip selamlamış ve sadece
“Allah Razı Olsun” diyebilmişti, “Allah razı olsun…”
Şu an, sabah 4 vardiyasında, o kadar çok sigara içmişti ki
dişleri sızlıyordu! Dişlerinin sızlaması yetmiyor gibi aldığı nefes
sanki akciğerlerini donduruyordu! Burnundan nefes almaya
korkuyordu çünkü burun kılları donmuştu ve sanki etine
batıyordu! Güneşin doğmasını, ortalığın aydınlanmasını,
kalabalıklaşmasını ve en önemlisi havanın ısınmasını dört
gözle bekliyordu. İşe gireli bir seneyi geçmişti ve bunca
04
zamandan sonra ilk defa primleri kesintisiz yatıyordu. Evine
düzenli para da giriyordu. Yazın tatil günlerinde ek iş de
yapıyordu. Maddi durumu eskiye göre çok iyiydi ama gene de
yetmiyordu. Sanki dünyaya günü yaşamaya, idare etmeye,
korkarak elini cebine sokmaya gelmişti. Bir gün de yarını
düşünmeden dilediği gibi parasını harcasaydı ya! Geçen kış bu
kadar soğuk olmamıştı ama bu kış öyle miydi? Çok soğuktu,
çok! Üzerinde kaç kat giysi vardı. Ama gene de soğuk
işliyordu. İşe yeni başlarken fosforlu turuncu tulumunu
aldığında, “Buna soğuk işlemez” demişlerdi. Evet, geçen kış
işlememişti ama bu kış farklıydı. Bir de son günlerde idrar
problemi çekiyordu. Sık sık temizlediği mıntıkadaki farklı
dükkânlardaki tuvaletlere başvuruyordu. İşin kötüsü idrarını
yaparken inanılmaz bir yanma oluyor, bazen kan bile
geliyordu! Neler oluyordu? En yakın zamanda doktora
gitmeliydi. Çavuşunu görse izin isteyecekti…
Nihayet doktora muayene olmuştu. Doktor, “Soğukta mı
bekledin?” sorusunu sorarken, hiç bunu düşünmemişti
galiba, “Benim işim bu” diye düşünmüştü. İdrar yolları
iltihaplanmıştı. Ağır antibiyotiklerle tedavi olacak, sabah
akşam iğne vurulacak ve dinlenmesi gerekecekti.
İşte kendi derdini unutturan o üzücü duruma, eczaneden
ilaçları alırken tanık oldu. İçeride çok sevdiği iş arkadaşını
görmüştü. Yüzünde acı dolu bir ifade ve sağ el parmakları
sargılı bir vaziyette bekliyordu.
“Hayırdır nereye sıkıştırdın elini!?” diyerek yaklaştı
yanına, “Soğuktan…” diye devam etti genç arkadaşı,
“İki gün önce sabah vardiyasında parmak uçlarım
dondu!...”
……..
Dolayısıyla, boran hayatlarının içindeydi ve onlar için
soğuğa direnmek, bir nevi hayata direnmekti! Sizce hikâyemiz
nasıl bitiyor merak ediyor musunuz? Bence hiç etmeyin!
Çünkü kardeşçe yaşamayı beceremeyen bizler sıcak
yatağımızda yatarken, bizim kirlettiğimiz yerleri hiç
tanımadığımız birileri temizliyor ve şehri bizlere hazırlıyor. İşte
bunu bilin yeter! Yazmıyorum hikâye mikaye! Adamın
soğuktan parmak uçları donmuş! Parmak uçları donmuş
adamın! Donmuş parmak uçları!..
Kum Edebiyat Dergisi Sayı: 67-2012
Genel Toplantı
Yapıldı
05
ZİYARETLER
Aksaray Ak Parti Milletvekili Ali Rıza Alaboyun ve eski milletvekili Ahmet Yaşar’ın odamızı ziyareti.
Müsiad Aksaray Şubesi Başkanı Ecz. Abdulkadir Karatay ve yönetim kurulunun odamızı ziyareti.
06
Eski temsilcimiz Ecz. Sibel Etlik Ünal'ın Odamızı Ziyareti.
Tabipler Odasının odamızı ziyareti.
07
Aksaray Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı
Bünyamin Köse’yi odamızın ziyareti.
Aksaray SMMM Odası
Başkanı tüm bayan
eczacılar adına Odamız
Başkanının kadınlar
gününü kutladı.
Denetleme kurulu, odamızın evraklarını denetledi.
08
Eşit Dağıtım Komisyon Toplantısı Yapıldı
Bütçe Komisyonu Toplantısı Yapıldı
09
Karanfille bayan eczacılarımızın dünya kadınlar gününü tebrik ettik.
8 mart kadınlar günü nedeniyle bayan eczacıların odamızda kutlaması.
TEB'in organize ettiği 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe Uzm. Ecz. Nazan ULUKUŞ
DENİZ katıldı.
10
Bayanların geleneksel
buluşması
Odamızın eczacı bayanları geleneksel
öğle yemeğiyle bir araya geldiler.
Huzurevini ziyaret ettik
Eczacılar odamızın bayan üyeleri
olarak Aksaray Huzurevini ziyaret ettik.
Ziyaretimizde hoş sohbetler eşliğinde bir
nebze olsun günlerine farklılık katmaya
çalıştık. Büyüklerimizin hayır dualarını
alarak ayrıldık.
11
DOĞAL
YAŞAMIN
SIRLARI
Prof. Dr. Murat KARTAL
Mucice ve Kutsal Bitki
Çörek otu ve yağı
Astımlı hastaların ve
alerjik kişilerin kesinlikle
kullanması gereken bir bitki.
KUTSANMIŞ TOHUM
“ÇÖREK OTU” VE YAĞI
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ
GÜÇLENDİRİCİ ETKİ
Çörek otu, (Nigella sativa)
Ranunculacea (Düğünçiçeğigiller)
familyasının bir türü olup, ülkemizde
siyah tohum, siyah kimyon veya
bereket tanesi olarak bilinmektedir.
Çörek otu, Ortadoğu ülkeleri arasında
birçok hastalığın şifası olduğu için
“Habbat Al Barakah” ya da
“Kutsanmış Tohum” olarak da bilinir.
Türkiye'nin hemen hemen tüm
bölgelerinde ve dünyanın birçok
ülkesinde yetişen ince yapraklı,
yaklaşık 40 cm boylarında otsu tarla
bitkisidir. Çörekotu diye kullandığımız
küçük siyah tanecikler; bu bitkinin
dallarında yetişen kapsül içindeki
tohumudur.
Çörekotu yağının ve
timokinonun; T hücrelerine ve
immün yanıta aracılık eden öldürücü
hücrelerin artışını sağladığı ve önemli
immünomodülatör etki gösterdiği
kanıtlanmıştır. İnflamasyonlu ve
otoimmun hastalıklarının
iyileştirilmesinde timokinon'un
makrofajlarda nitrik oksit (NO)
üretimini azaltarak yararlı
olabileceğini ortaya koymuştur.
12
Ankara Üniversitesi ve
Bezmialem Üniversitesi
Eczacılık Fakültesinde görev
yapan yazarımız; Tıbbi
Bitkiler, Bitkisel Ürünler,
Bitkisel İlaçlar, Aromaterapi,
Fitoterapi, Fitokozmetik,
Doğal İlaçlar ve Doğal Tedavi
Yöntemleri konusunda yurt içi
ve yurt dışında dersler ve
seminerler vermiştir. Sağlık
Bakanlığı'nda Komisyonlarda
görev almakta, Farmakognozi
v e F i to te ra p i D e r n e ğ i ,
Antiaging ve Estetik Tıp
Derneği yönetim kurulu
üyesidir.
Bileşimi
Bölgenin iklimine bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte
tohumlarının yapısında,
uçucu yağlar (% 0.4-0.45), sabit yağlar (% 32-40) proteinler
(% 16-19.9), amino asitler, alkoloidler, tanenler, saponinler, lifler
(5.5%), karbonhidratlar (% 33.9), mineraller (% 1.79-3.44),
askorbik asit, tiamin, niasin, pridoksin ve folik asit bulunmaktadır.
Tarihçe
Çörek otunun Tutankamon'un (Mısır Firavunu) mezar
buluntuları arasında olması
bir yana Hipokrat, Dioskorides ve İbni Sina tarafından tedavi
amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzün modern tıbbı,
çörek otu bitkisinin etkisinden faydalanarak farklı grup
hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Çörek otu tohumları ve
çörek otu yağının hem pek çok sağlıktan sapma durumunda
iyileştirici olarak hem de çeşitli hastalıkların önlenmesindeki
koruyucu etkisi nedeniyle vazgeçilmez bir kaynak olacağı
varsayılmaktadır. Çörekotu yağı, tohumlarının preslenmesi ile
elde edilir. Tohumlarında hem uçucu yağ, hem de sabit yağ vardır.
Soğuk pres olanı kıymetlidir.
Çörekotu yağı en az % 50 oranında Omega 6 yağ asiti olan
Linoleik asit taşımaktadır. Ayrıca omega 9 yağ asidi oleik asit
bulunur. Çörekotu yağı yüksek oranda polifenolik bileşikler taşır
ve bu nedenle oksidatif stabilitesi yüksek yağlardan biridir.
Çörek otu ve tohum yağı içinde bulunan timokinon ve nigellon
bağışıklık sistemi üzerinde etkili olduğu bilinmekte ve bağışıklık
sistemini güçlendirmektedir. İslam Peygamberi Hz Muhammed'in
(SAV) “ Şu kara taneyi (çörek otu) kullanın, ölümden başka her
şeye devadır” hadisi çörek otunun kitlesel olarak kullanılmasını
etkilemiştir.
Çörekotu tohum yağının antioksidan ve antienflamatuvar
(iltihabı önleyici) özellik gösterdiği kanıtlanmıştır. Geleneksel
olarak öksürük kesici ve bronşiyal astımda kullanılmaktadır.
Sindirimi kolaylaştırır ve bağışıklık sistemini destekler ayrıca
Serum total kolesterol ve trigliserid düzeylerinin düşmesine
yardımcı olur.
Antitümoral etkisinden dolayı kanser hastalıklarında,
antiastmatik etkisinden dolayı da göğüs hastalıklarında tedavi
amaçlı kullanılmaktadır. Hindistan'da emzikli genç kadınlar
tarafından çörek otu tohumları süt salınımını arttırdığı için
kullanılmaktadır.
Allerji ve Astım'da Kullanılışı
Almanya'da,600 hastada çörekotu yağı etkilerinin araştırıldığı
bir çalışmada, toz allerjisi, akne, nörodermatit, astım ve genel
immun sistem zayıflığı gibi allerjik hastalıkların % 70' inde
iyileşme sağlandığı görülmüştür.
Yapılan bir çalışmada, 152 allerji hastasına (alerjik rinit,
bronşiyal astim, atopik egzema) 40-80 mg/kg/gün dozda N.
sativa yağı kapsül içinde verilmiştir. Daha sonra hastalar,
önceden tanımlanmış ölçeğe uygun olarak, hedef semptomların
yoğunluğuna göre değerlendirilmiştir. Sonuçta çörekotu tohum
yağının alerjik hastalıkların tedavisinde etkili bir yardımcı ajan
olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Çörek otu tohumlarından izole edilen nigellonun histamin
salgılanmasını önemli ölçüde engellediği gösterilmiştir. Çörek Otu
yağının anti enflamatuar, nefes borusunu genişletici ve gevşetici
(spazmolitik) özelliği bulunmaktadır. Bu da astımda nefes
darlığının tedavisine yardımcı olmaktadır.
Anti-tümoral ve Anti-kanserojenik Etkisi
Pek çok invivo ve invitro araştırmalar ile çörek otu
tohumlarının ve aktif bileşenlerinin antitümöral etkileri
gösterilmiştir. Araştırmalar timokinon'un göğüs ve yumurtalık
adenokarsinomu, kolorektal kanser, akciğer karsinomu, prostat
kanseri gibi pek çok kanser çeşidinde hücrelerin proliferasyonu
üzerine inhibitör etki gösterdiğini ortaya koymaktadır. Timokinon
ve ditimokinon, sitotoksik etkisini, hücre G1 fazında iken
apopitozisi tetikleyerek durdurmaktadır. Yapılan araştırmalar
timokinon'un tümör anjiyogenezisini ve tümör büyümesini inhibe
ettiğini ve kanser tedavisi için potansiyel bir ilaç olarak
kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Antitümoral ilaçlarla
timokinon'un birlikte kullanılmasının pozitif etkiler oluşturduğunu
göstermiştir.
Kullanılış Şekli ve Dozu
Tedavi amacıyla kullanılacak çörekotu yağının mutlaka soğuk
presleme yöntemiyle elde edilmesi gerekmektedir. Değerli
doymamış yağ asitlerinin zarar görmemesi için, çörekotu yağı
ısıtılmamalıdır. Koyu kahve rengindeki yağ, koyu renkli şişelerde,
karanlık ve serin yerlerde muhafaza edilmeli, taze ve bozulmamış
olmalıdır.
Çörekotu tohumu ve yağı kür şeklinde 8-12 hafta süreyle,
yemeklerle beraber ve bol su içerek alınmalıdır:
Çörek otu tohumu günlük 25 gram'dan fazla miktarlarda
kullanılmamalıdır.
Kurutulmuş siyah tohumlar 500 miligram kadar günde üç kez
ağız yoluyla alınması tavsiye edilir.
Çörek otu yağı günlük 500-1,500 mg dozda kullanılmalıdır.
Gıda ve Baharat olarak Kullanım
Ekmek, börek, çörek, baklagiller ve lahana türü sebzelerde
çörekotu kullanılabilir.
Kızartılmış veya pişirilmiş etin üzerine 2 tatlı kaşığı çörekotu
yağı ilave edilebilir
Salatalara çörekotu ve yağı ilave edilebilir.
Turşu yapımında çörekotu kullanılarak hem güzel bir aroma
sağlanır, hem de antibakteriyel etkisi dolayısıyla turşunun
bozulması önlenir.
1 yemek kaşığı çörekotu üzerine kaynamış su ekleyip 10
dakika demleyerek çay yapılabilir.
13
Ümit Yaşar OĞUZCAN
14
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun
HAYATI
ŞİİR
MİLYON KERE AYTEN
22 Ağustos 1926 tarihinde
Tarsus’ta doğdu. Eskişehir
Ticaret Lisesi’ni bitirdi (1946);
Türkiye İş Bankası’na girerek
Adana, Ankara ve İstanbul’da
çalıştı, otuz yılını doldurunca
Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı
görevinde iken, emekliliğini istedi,
ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul’da
kendi adını taşıyan sanat galerisi
kurdu.
Şiire 1940’da Yedigün şairleri
arasında başlayan; 1975’te 33 şiir,
4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve
biyografik eser, toplam 50 kitap
çıkarmış bulunan, şiir plakları,
şarkı sözleri ve yergileriyle
tanınan Oğuzcan, günümüzün en
popüler şairlerinden biridir.
Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel
duyarlılığında ve aşk, ayrılık,
özlem temaları ekseninde
çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük
oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine,
hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi
derinliklere, öz ve biçim
yoğunlaştırmalarına yöneltti.
Şairlik başarısını, daha etkili,
aruzla yazdığı rubailerinde
gösterdi.
zı Karla Sima Ağaçlı
kı
ın
ı'n
çl
a
ğ
A
l
nı
A
z.
Ec
Ecz. Elife Çakmak
KÖSE'nin oğlu Tuna Er
dem
EN ÇOK SATAN KİTAPLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
VİZYONDAKİ FİLİMLER