Forum Trabzon

Transkript

Forum Trabzon
Editör
Genel Yönetmen
Ahmet Oğuz TORAMAN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Murat KÜÇÜK
Haber Merkezi
Onur KAYA
Sevgi YALÇIN
Aydın KAYDI
Görsel Yönetmen
Yaren ÖZ
Reklam Satış ve Pazarlama
Yönetmenleri
Asiye KARADEMİR
Şenay KIZIL
Mali İşler
Özgür ÖRK
Arzu DAYI
Nerihan ALTINKAYA
Yazarlar
Berrin YANGINÖZÜ • Didem MORALIOĞLU
Dilara KIZILÇAY • Okan ARAS
Özcan YAZICI • Sinan ASILYAZICI • Vedat DİRİKER
Yılmaz PEKMEZCAN
Hukuk
Hasan İÇÖZ
Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ adına Gökçin ARAS
Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Değirmenyolu Sok.
Kutay İş Merkezi A Blok Ataşehir/İstanbul
T. +90.216. 575 44 20 (pbx) F. +90.216. 575 44 24
Baskı
Gün Ajans Tasarım Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi F Blok 1NF3
Topkapı-İSTANBUL
Tel.: 0212 674 37 29
Yayın Dili / Konusu
Türkçe / Perakende sektörü
İletişim:
Yazı İşleri: [email protected]
Reklam: [email protected]
Abonelik: [email protected]
www.marketdergisi.com
Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık yayımlanan dergimiz,
Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser
olarak koruma altındadır. Market dergisinde yer alan yazı ve
fotoğrafları yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi
Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin
yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yer
alan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer alan bilgi, görüş
ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi manevi zararlardan
hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Murat Küçük
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Perakendenin nabzını tutan
Marquette Plus’tan bir kez daha
merhaba;
Perakende dünyası, satışları artırmak için birçok yöntem deniyor.
Bunlardan birisi de günümüzün en popüler konularından “nöromarketing”. Nöromarketing ile tüketicinin bilinçaltındaki satın alma kararlarına müdahale edilebiliyor. Dosya konumuzda, nöromarketingi
tüm yönleriyle uzmanlarına sorduk. Ekranların sevilen yüzü Mesut
Yar ile gündeme dair her şeyi konuştuk ve size keyifle okuyacağınız
bir röportaj hazırladık. Türkiye’nin en önemli melek yatırımcılarından Aslanoba Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba
ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide genç yatırımcılar için önemli bilgiler
aldık.
Trabzon’un buluşma noktası olan Forum Trabzon AVM’yi, birbirinden güzel fotoğraflarla sayfalarımıza taşıdık. Ülkemizin en eski
tekstil markalarından Çift Geyik Karaca’nın Lefkoşa mağazasını ve
Beğendik tarafından satın alınan Real’in Gebze mağazasını sizler
için fotoğrafladık.
Paketli ekmek piyasasının yükselen markalarından Doygun Ekmek’in Ticaret ve Pazarlama Müdürü Murat Sertan Sağmanlı, firmanın yaşadığı hızlı büyümeyi Marquette Plus’a anlattı. Kahvenin
gurmesi Gloria Jean’s Coffees Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
Dinçerler’in, Pril Marka Müdürü Özden Sevimli’nin ve Schafer Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan’ın röportajlarını da Marquette Plus’da
okuyabilirsiniz.
Yazı, formda geçirmek isteyenler Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli’nin yazısına bakmadan geçmemeli. Otomobil tutkusunu başka bir
boyuta taşıyan E. Özgörkey Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat
Özgörkey ve Başkan Yardımcısı Selim Özgörkey’in otomobil koleksiyonundan en güzel fotoğrafları sizler için hazırladık. Perakendenin tecrübeli isimlerinden Vedat Diriker’in Pakistan gezisinden ilginç
notları da dergimizde bulacaksınız. Spor sayfamızdaysa bu yıl ilk
kez düzenlenen Avrupa Oyunları Bakü 2015’i masaya yatırdık.
Keyifli okumalar
1
İçindekiler
2
İçindekiler
8
CarrefourSA yatırımları
hız kesmiyor
9
Paşabahçe Bağdat
Caddesi’ni çok sevdi
enbüyüğü şimdi
15 Avrupa’nın
de Antalya’da
36
Farkında olmak:
Berrin Yangınözü
42 Levi’s’la kendi modanı yarat
04 Mesut Yar
Mesut Yar yeni projesiyle geliyor
10 Tasarım
Trabzon’un buluşma noktası:
Forum Trabzon
Perakende devlerinden
43 otel atılımı
48
Sosyal medya:
Özcan Yazıcı
Ramazanda herkes
56 İnegöl AVM’de
Şahan Gökbakar
64 perakendeci oldu
Türkiye’nin sanayi lideri yine
65 Tüpraş oldu
66 Danışman:
Sinan Asılyazıcı
16 Hasan Aslanoba
“Melek” gibi yatırımcı
Hasan Aslanoba
38 Mehmet Dinçerler
Kahvenin gurmesi Gloria Jean’s
Coffees
basın ödülleri
67 Ekonomi
sahiplerini buldu
Müzik / Cenk Erdem
68 Ben Madonna’yım...
73
3’üncü nesil kahve
deneyimi Türkiye’de
Migros mayıs ayında
80 atağa kalktı
86 Moda
Güzellik saçla başlar...
Perakende Grubu
89 Doğuş
dünya markasıyla anlaştı
92 Konuk:
Meltem Etcheberry
46 Tasarım
Çift Geyik Karaca’dan kaliteye
yakışan mağazalar
52
Murat Sertan Sağmanlı
174 çeşit ürünüyle Doygun Ekmek
büyümeye devam ediyor
Gezi:
106 Pakistan - Vedat Diriker
İçindekiler
22 Dosya
Pazarlamadaki psikoljik boyut
Nöromarketing
58 Tasarım
70 Özden Sevimli
Yeni konseptiyle
yeni Real
74 Müze
Key Museum’da otomobilin
görkemli geçmişine yolculuk
Henkel, 2015’in ilk yarısından
memnun
82 Murat Aslan
Bir başarı hikayesi: Schafer
98 Aktüel
Kısmet ve sessiz gemi...
3
4
Röportaj
Mesut Yar yeni
projesiyle geliyor
AVM’lerin fiyat ve çeşitlilik bakımından birçok avantaj getirdiğini belirten ekranların sevilen yüzü Mesut Yar, süpermarketler içinse “Tartışmaya gerek bile yok. Eğer hacimli bir
aileyseniz ev ekonomisi adına başka da bir şansınız yok.” dedi. Türkiye ekonomisine
güvendiğini belirten başarılı televizyoncu yeni projelerini de anlattı
Röportaj
Bildiğimiz kadarıyla yeni bir projeniz var, proje hakkında biraz
bilgi rica edebilir miyiz?
Yeni bir projeden ziyade “yenilenme” diyelim biz buna. Aslında işin
yarışma kısmı Türkiye’de fenomen
olmuş bir format. İçine benim bir
parça daha profesyonel olduğum
talk şovu da katınca, alışılmışın dışında ve yeni şeyler vadeden bir izlence çıkıyor ortaya. Detaylara çok
girmeden söyleyeyim ki, yeni izleyici
evreninin bir hayli hoşlanacağı bir iş
olacak.
Rahat ve sıcak habercilik anlayışıyla ezberleri bozdunuz, izleyiciyle aranızdaki bağı neye borçlusunuz?
Rahatlıktan ziyade samimiyet diyelim buna. Sokaktaki, gençken ve
yaş aldıktan sonraki Mesut nasılsa o
adam giydiği her gömlekte kendini
değiştirmedi. İzleyici ekrandaki insanın kendini izole etmesini sevmiyor.
Çok ortalıkta bir tipim. Halkın devam
ettiği mekanlara ve coğrafyalara devamlılığım var. Hal böyle olunca görünen samimiyet sokağa da yansıyor. Ama öyle fazla rahat ve lakayt
olduğumu söyleyemem. Hatta kimi
zaman bir parça somurtuğum da
diyebilirim. Yine de olmaz denileni
yapıp, habere getirdiğim mizah ve
enerjik tavır için başlarda öfke, sonradan alkış aldığımı gördüm. Bir ilk
olmak da önemliydi kısacası.
Türkiye ekonomisi ve gündemi
konusundaki tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası habercilik yıllarımda meselelerin çok daha fazla içindeydim. Şimdilerde sıradan vatandaşın
önermeleriyle bakıyorum gündeme.
Fikrim hiç bir zaman bilgimin önüne
geçmiyor. Malum siyasetin sıcağı
neredeyse yaşamın her alanına vur-
muş durumda. Bir miktar serinleme,
hafif bir gaz boşalması her zaman
işe yarar bizim ülkede. Ekonomide
dünya nereye gidiyorsa Türkiye’nin
farklı bir yere gittiğini düşünmüyorum. Baksanıza komşu iflas bayrağı çekti. Şükür ki biz hala üreten ve
haddini bilen bir ülkeyiz çoğunluk
olarak. Artı değer ürettikçe de umudumu kaybetmiyorum açıkçası.
Sizi ekran önünde hep siyah kıyafetler içinde görüyoruz, bir stil
danışmanınız var mı? Yurt dışından alışveriş yapıyor musunuz?
Siyah; asıl adamı, ekran ve sahnede
ilgi odağı haline getirir. Dolayısıyla bir
tercihten çok psikolojik bir sonuçtur siyahlı adam olmam. Dünya talk
şovlarının da üniforması diyebiliriz
siyah takım elbiseye. Açıkçası geç-
5
6
Röportaj
tiğimiz günlerden itibaren mavilendim. Yaz ekranında bunaltmamak
için izleyiciyi. Odakta da bir sapma
olmadı şükür. Bu arada evet, alışverişi çok seven ve yapan biri olarak
yurt dışından özellikle parfüm koleksiyonuma nadir parçalar, ayakkabı
ve aksesuar gibi detaylar toplarım.
Süpermarkette indirim
varsa piyango gibi geliyor
Perakende sektörüne geldiğimizde tüketim alışkanlıklarınız
konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Yaşayan herkes tüketir. Kimi az,
kimi çok. Kimi hacmine göre kimi
de hacminden fazla. Ailesini daha
çocukken kaybetmiş biri olarak tüketimde istiap haddinin dışına çıkmam, çıkamam. Alışverişlerde daha
ölçülü, bütçeyi yıkmayacak şeyleri
edinmeye çalışırım. Sanırım sadece eşim için gözüm kararabiliyor.
Pişman olmadan açılabiliyorum. Toparlanması güç olacak şekilde değil
tabii ki...
AVM ve süper marketlerin hızla
yaygınlaştığı ve pazarı büyüttüğü aşikâr. Bu konuda ne düşüyorsunuz?
Büyük kentlerin olmazsa olmazı her
ikisi de. Hız cağında ve sosyal çevrelerin öbekleştiği yerlerde yaşıyoruz
hayatı. Bakkalların ve küçük esnafın
da içinde olduğu bir yerleşik ekonomik sistemimiz var. Ama AVM’ler
çeşitlilik ve fiyat aralıkları bakımından kimi zaman çok daha iyi açılar
getiriyor bütçeye Süpermarketleri tartışmaya gerek bile yok. Eğer
hacimli bir aileyseniz ev ekonomisi
adına başka da bir şansınız yok. Bir
de promosyon filan çıkarsa arada,
insan biletine amorti çıkmış gibi seviniyor fena mı?
Alışverişlerinizi yaparken nelere
dikkat edersiniz?
Bakın o konuda çok hassa olmakla birlikte kör noktada durma gibi
bir de zaafım var. Herkeste olanın
bende de olması gibi bir takıntım
yok. Farklılıkları sever, farklılığı uzun
soluklu yaşamak isterim. İşin bede-
li neyse öder, kötü bir ürüne bedel
ödemekten kaçınırım. Bir de hakikaten reyonlar arasında kaybolmayı
seven biriyim:)
Röportaj: Asiye Karademir
Marquette, Temmuz 2015
8
Haberler
CarrefourSA
yatırımları hız kesmiyor
Büyüme stratejisi çerçevesinde yatırımlarına hızla devam eden CarrefourSA, Samsun’daki ilk hiper marketini hizmete açtı
Türkiye’nin en büyük perakende
zincirlerinden CarrefourSA, hizmet
noktalarını genişletmeye devam
ediyor. Bu çerçevede CarrefourSA’nın Samsun’daki ilk hiper marketi CarrefourSA Genel Müdürü
Mehmet T. Nane ve çok sayıda davetlinin katılımıyla hizmete açıldı.
Samsun CarrefourSA Hiper’in açılışını yapan CarrefourSA Genel Mü-
dürü Mehmet T. Nane: “Karadeniz
Bölgesi’nin en büyük ve gelişmiş
illerinden biri olan Samsun’daki ilk
hiper marketimiz, yatırım planımızın önemli bir parçasını oluşturuyor.
Burada Samsunlulara CarrefourSA
güvencesi altında binlerce ürünü
ulaştıracağız, Tarladan Sofraya projemiz çerçevesinde bölgenin taze
gıda ihtiyacını en iyi şekilde karşılayacağız.” dedi.
Market 3 bin metrekarelik bir
satış alanına sahip
CarrefourSA’nın Samsun’daki ilk hiper marketi, 3 bin metrekarelik satış
alanında taze gıdadan kırtasiyeye,
teknolojiden beyaz eşyaya 40 binin
üzerinde ürün çeşidi ve 80 personeliyle hizmet verecek. Yeni marketin açılmasıyla birlikte CarrefourSA’nın Samsun’daki market sayısı
11’e ulaşmış oldu.
Haberler
Paşabahçe Bağdat
Caddesi’ni çok sevdi
Geniş ürün yelpazesi ve müşterilerine sunduğu benzersiz alışveriş
deneyimiyle hayatın her anını güzelleştirmeyi amaçlayan Paşabahçe
Mağazaları, Caddebostan’da yeni
mağazasını faaliyete geçirdi. Bu
açılışla birlikte Bağdat Caddesi’ndeki mağaza sayısını ikiye çıkartan
Paşabahçe Mağazaları, Caddebostan Mağazası’nda ‘Yaşam’ ve ‘Butik’ konseptleri adı altında yaklaşık
4 bin ürüne yer veriyor. Toplam 450
metrekarelik alana sahip olan yeni
mağazada Selçuk Demirel, Latif
Demirci ve Bedri Rahmi Eyüboğlu
gibi Türkiye’nin ünlü sanatçılarının
fikir ve çizgilerini taşıyan ‘İmza’ ve
‘Yansımalar’ koleksiyonlarının şık,
fonksiyonel ve dekoratif ürünleri de
müşterilerin beğenisine sunuluyor.
Paşabahçe Caddebostan Mağazası’nın ‘Butik’ bölümünde ise Tür-
kiye’nin zengin tarihsel ve kültürel
mirasını gelecek nesillere aktarma
misyonu ile bir sosyal sorumluluk
projesi olarak ele alınan ve sınırlı
sayıda üretilen ‘Tarih-Kültür-Cam
Koleksiyonları’ bulunuyor.
9
10
Tasarım
Tasarım
Trabzon’un
buluşma noktası:
Forum
Trabzon
Geçtiğimiz günlerde 8’inci yaşını ziyaretçileriyle birlikte kutlayan, yılda 10 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Forum Trabzon Alışveriş Merkezi, bölge halkının uğrak yeri. 72 bin metrekare alana kurulu olan
AVM, Karadeniz’in hırçın dalgalarından esinlenerek
tasarlandı. Forum Trabzon Yönetimi, AVM’nin detaylarını bizim için paylaştı
11
12
Tasarım
“2008 Haziran’ından bu yana
Trabzon’da hizmet veren ve
Doğu Karadeniz’in en büyük
alışveriş merkezi olma özelliğini taşıyan Forum Trabzon,
bu yıl Haziran’da 8’inci yılına
girmiş olmanın heyecanını
yaşıyor.
Karadeniz Bölgesi’nin en
büyük projelerinden biri olan
Forum Trabzon, 72 bin metrekare alan üzerine 1 kapalı
otopark ve 3 ticari kat olarak
inşa edilerek 49 bin metrekarelik kiralanabilir alanında
150’den fazla mağaza ve
yaklaşık 20 kiosk ile ziyaretçilerine alışveriş, yemek ve
eğlence için birbirinden cazip
fırsatlar sunuyor.
Yılda 10 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Forum Trabzon, sadece Trabzon halkına
değil bölge halkına da hizmet
veriyor. Ayrıca AVM, tasarımıyla da dikkat çekiyor. Karadeniz’in hırçın dalgalarına
öykünen hareketli çatısı, mimarisi ve denize nazır keyifli
terası AVM’yi Karadeniz’in
beğenilen çekim merkezi ya-
pıyor.
Forum Trabzon, ziyaretçileriyle buluşturduğu Koçtaş,
Migros, Teknosa, Cinemaximum, Marks& Spencer, Tommy Hilfiger, Lacoste, Netwok
ve Mango gibi 160’dan fazla
ulusal ve uluslararası pek çok
ünlü markasıyla alışverişe
yeni bir boyut kazandırıyor.
Trabzon ve çevre illerinin 8
salonlu en büyük sinema
kompleksinin yanı sıra yine
bölgenin tek buz pateni pistini ve bowling salonunu da
bünyesinde bulunduruyor.”
Forum Trabzon’un yaptığı etkinliklerden ve AVM’nin özelliklerinden bahseden AVM
yönetimi, şunları söyledi: “Ayrıca AVM’lerin aynı zamanda
sosyalleşme ve yaşam merkezleri de olduğunun bilinciyle ziyaretçilerimizin rahat etmesi ve mutlu ayrılmaları için
pek çok hizmet sunmaktayız.
Bebek bakım ve emzirme
odası, mescit, engelli arabası, bebek arabası, emanet
dolabı, ATM, Online che-
Tasarım
ck-in, ücretsiz otopark,
bisiklet parkı, Kids Club
çocuk bakım evi önde
gelen hizmetlerimizdir.
Forum Trabzon’da yaptığımız organizasyonlarda,
etkinliklerde her zaman
ilkleri, en iyileri hayata geçirmeye, ziyaretçilerimize
merak ettiklerini, yenileri
vermeye çalışıyoruz. İlk
ve büyük organizasyonlarımız arasında 2012 yılında tüm Forum alışveriş
merkezleri olarak hayata
geçirdiğimiz “Luis Figo
Forum Alışveriş Merkezle-
rinde Seni Seçsin, Hayallerin Gerçek Olsun” projesi gösterilebilir. Dünya
futbol starı Luis Figo’yla
işbirlikteliği yaptığımız ve
yetenekli çocukları seçmeler sonunda belirleyip
İnter-Milan yaz kampına
gönderdiğimiz bu proje,
çok yoğun ilgi gördü ve
bu organizasyonda birçok genç yetenek şansını denedi. Hatta Trabzon’dan 1 şanslı yetenek,
bu yaz kampına katılmaya hak kazandı.
13
14
Tasarım
Bir başka “ilk” çalışmamızda çok popüler
Wipe Out yarışmasının
bir parkurunu Forum
Trabzon’da kurmuştuk
ve katılan ziyaretçilerimiz
çok keyifli anlar yaşamıştı. Ünlü rock grubu
Manga ile işbirliği yaptığımız “İşte sahne Senin”
ziyaretçilerimizi eğlendirirken genç sesleri müzik endüstrisine kazandırmayı da hedefleyen
bir proje oldu. Geçen
seneyse Darüşşafaka
Doğuş Basketbol işbirlikteliği ile yaptığımız
“Oyunda Kal” projesi,
yine sporda genç yetenekleri keşfetmeyi he-
defleyen bir sosyal sorumluluk projesiydi.
Bunların yanı sıra hayata
geçirdiğimiz ticari kampanyalarımızla ziyaretçilerimize keyifli alışveriş
yaparken bazen lüks bir
otomobil, bazen yeni bir
teknoloji ürününü kazanma fırsatını da sunuyoruz. Yaz dönemindeyse özellikle yabancı turist
ziyaretçilerimize yönelik
hazırladığımız
turistik
şehir ve bölge haritası,
otellerden shuttle servisi
ve Forum Trabzon’daki mağazalarda geçerli
özel indirim kuponlarıyla
ziyaretlerini daha keyifli
kılmaya çalışıyoruz.”
Haberler
Avrupa’nın en büyüğü
şimdi de Antalya’da
20 ülkede 800’den fazla mağazasıyla Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri olan
Decathlon’un Antalya mağazası kapılarını açtı. Decathlon’un Türkiye’deki 11’inci mağazası olan Antalya mağazası, 2 bin 500 metrekare alanda 50’yi aşkın spor dalından
yaklaşık 75 bin ürün sunuyor
Ankara Kent Park, Forum İstanbul, Marmara Forum Istanbul, Ataşehir Brandium, İzmir Optimum,
Samsun Piazza, Adana Optimum,
Mersin Palm City Carrefour, Mall
of İstanbul, Bodrum Midtown Ortakent’te olmak üzere Türkiye’de
toplam 10 megaspor mağazası bulunan Decathlon Türkiye yatırımları
hız kesmiyor. Spor tutkusunu yaymaya hızla devam eden Decathlon,
Türkiye’deki 11’inci mağazasını bugün Antalya’da açtı.
20 ülkede 800’ü aşkın mağazası bulunan, cirosu 6.5 milyar Euro
olan ve tüm dünyada 55 bin çalışanı
bulunan Avrupa’nın en büyük spor
perakende zinciri Decathlon, Türki-
ye’de Mayıs 2010’dan beri faaliyet
gösteriyor. 50 farklı spor dalında
amatörden profesyonele, çocuktan
yetişkine, her bütçeye uygun spor
ekipmanları, spor tekstilleri ve aksesuarları Decathlon mağazalarında
sporseverlerle buluşuyor.
15
16
Röportaj
“Melek” gibi yatırımcı
Hasan Aslanoba
Paydaşları için değer yaratan bir şirket olan Aslanoba Group, 68 farklı şirkete toplamda
62 milyon dolar yatırım yaptı ve Türkiye’nin en önemli “Melek Yatırımcı”ları arasında yerini aldı. Aslanoba Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba, hem yatırımlarının
detaylarını hem de yatırım yapmak isteyenler için püf noktaları bizim için anlattı
Röportaj
Aslanoba Group’u herkes tanıyor ancak siz 2012 yılında “Melek Yatırımcı” olmaya karar verdiniz ve yatırımlarınıza devam
ediyorsunuz. Bize Melek Yatırımcılık kavramını kısaca açıklayabilir misiniz?
Varlıklı bireylerin kendi özel sermayelerini, startup denilen erken aşama şirketlerine yatırmasına “Melek
Yatırımcı” diyoruz. Bu şirketler genelde internet ve mobil teknolojilerinin avantajını kullanarak işlerini
hızlıca büyütme iddiası taşıyorlar ve
şirket kurucuları çoğu kez vizyoner
ve iyi eğitimli gençlerden oluşuyor.
Startup şirketler erken aşamada
olduğu için riskleri yüksektir, bu nedenle bir melek yatırımcının riskini
dağıtmak için çok sayıda şirkete
yatırım yapması gerekiyor. Örneğin,
ünlü melek yatırımcı David Rose
en az 20 şirkete yatırım yapılmasını tavsiye eder. Bu yatırım alan
şirketlerin bazıları batar, bazıları ise
inanılmaz derecede başarılı olurlar.
Başarılı şirketlerin kurucuları ken-
di dâhice yetkinliklerini, internet ve
mobil teknolojilerin avantajları ile
birleştirerek, şirketlerini çok değerli
hale getirebiliyorlar. Sizin portföyünüzde 2-3 tanesi bile çok başarılı
olduğunda siz tüm yatırımınızı kurtarmakla kalmıyor, yatırımınızın 4-5
katı geri dönüş sağlayabiliyorsunuz.
Ancak, melek yatırımcılıkta bilgi ve
tecrübe önemlidir; yeterince bilgi ve
tecrübe edinmeden büyük riskler
almak doğru değil. Bu yatırımcılığın
püf noktasıysa; hangi işi devam ettirip hangi işi sona erdirmek gerekiyor ona karar vermekte. Verimsiz
olan işi sona erdirip, oradaki enerjiyi
de iyi giden yatırıma harcamalısınız.
Böylece iyi giden yatırım size 10 kat
daha fazla kazandırabilir.
Yalın Girişim (Lean Startup) yaklaşımını da çok duyuyoruz, bu
kavramı anlatabilir misiniz?
Startup’lar yalın olmak zorunda.
Parayı çok harcamamalı, adeta
koklamalı. Fazla vakit kaybetmeden, asgari özelliklere sahip bir ürün
ile (minimum viable product) pazarı
ölçmeli. Çünkü 3’te 2’si daha sonra
iş modelini önemli ölçüde değiştiriyor; yani pivot ediyor. Aslında bir
startup, bir stratejinin uygulayıcısı
olmaktan ziyade, işe yarar bir stratejinin sürekli arayışı içindedir.
Melek Yatırımcı veya Girişim
Sermayesi olarak, toplam kaç
startup’a yatırım yaptınız? Bunlardan kaç tanesi aktif durumda?
2015 Haziran itibariyle, toplamda
68 farklı şirkete, toplamda 62 milyon dolar yatırım yaptım. Bu yatırımlarımdan 60 tanesi aktif durumda, 8 tanesi ya faaliyetini sonlandırdı
veya bir gelecek görmediğim için
hisselerimi devredip ayrıldım.
Yatırımlarınızı seçerken nelere
dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle, bir işin tuttuğunu yani
ivmelendiğini görmeliyim. Niş bir
pazarda değil; büyük bir pazarda
büyük bir sorunu çözüyor olması
17
18
Röportaj
gerekir. İkna olabilmem için, müşterisinin problemini ve buna karşılık
sunduğu çözümü çok iyi tarif edebilmeli. Hedeflediği kategoride pazara ilk girmenin avantajına sahip
olmalı. Yerleşik güçlü bir rakibi aynen taklit eden değil, farklı bir yaklaşımla, kendi kategorisini yaratan bir
stratejisi olmalı. Zaten, iyi bir ekibin
genelde iyi bir stratejisi de olur; ekibin kalitesini sunumundan bile hemen anlarız.
Bir şirkete ne kadar yatırım yapıyorsunuz?
İlk yatırım yaptığımda genelde yüzde yüzde 10 ile yüzde 30 arasında
hisse alıyorum. Yatırım miktarları da
genelde 250 bin dolar ile 2 milyon
dolar arasında oluyor. Ancak, bazen
devam eden yatırımlardan dolayı
tek bir şirkette bile 5 milyon dolara
kadar çıkabiliyorum.
Kendi girişimleriniz Tazedirekt
ve Webnak hakkında bilgi vere-
bilir misiniz?
İnternet yatırımlarına devam edeceğim; ancak 2015’de kendi girişimlerim Webnak ve Tazedirekt’e daha
fazla odaklanmış durumdayım. Tazedirekt.com, şehirli insanın kolayca ulaşamadığı, bol çeşitte taze,
doğal veya organik gıdaları, internetten alışverişin ve direkt eve teslimin kolaylığı ile müşterilerine sunuyor. Diğer benzer işlerden en büyük
farkımız; kendimize ait büyükbaş
ve küçükbaş besi çiftliklerimiz (Boğazköy Çiftliği markası ile); et parçalama tesisimiz ve organik gıda
çiftliğimiz (Bostandere Çiftliği markası ile) var. Tüketici ister Web’ten,
isterse mobil uygulamamızdan (IOS
ve Android) çok kolayca sipariş verebiliyor. Siparişleri, Sipariş Hazırlama Merkezi’mizde hazırlıyor ve dağıtımı da, soğuk zinciri bozmadan,
kendi araçlarımız ve personelimizle
Ürünleri ya kendi çiftliklerimizde
üretiyor veya çok güvendiğimiz tedarikçilerden temin ediyoruz. Temel
amacımız; her türlü taze gıdanın
en iyisini, en iyi servisle müşterimizin kapısına kadar teslim etmek.
Çok yakında, mobil uygulamamızda kredi kartı saklama özelliğini de
ilave edeceğiz. Webnak’a gelince;
kısaca “Online Nakliye Operatörü”
diyebiliriz. Yükünü taşıtmak isteyen
şirketler için, Webnak sitemizde
yük ilanı açıyoruz. Sahadaki Webnak üyesi kamyoncular, indirdikleri
Webnak uygulamamız üzerinden
bu ilanları görebiliyor ve bize hemen
teklif verebiliyor. En büyük farkımız;
mobil uygulama teknolojimiz sayesinde, en iyi fiyatı verebilecek olan
kamyoncuyu, en hızlı biçimde bulabiliyoruz. Çünkü Webnak üyesi
binlerce kamyoncunun, Webnak
uygulamamızın GPS takip özelliği
sayesinde nerede olduğunu ve yük
arayıp aramadığını biliyoruz. Ayrıca
Röportaj
akıllı algoritmalar ile bir ilanı sadece
müsait olan, konumu ve aracı uygun, ilgili kamyoncuya gösteriyoruz.
Yakın zamanda iş modelimizi revize ettik; artık tüm fatura ve ödeme
işlemleri üzerimizden geçiyor ve
tüm sürece uçtan uca garantili ve
sigortalı biçimde aracılık ediyoruz.
Bugüne kadar, mobil uygulamamızı
13 bin kişi indirdi ve 4 bin 200 aktif mobil üyemiz var. Diğer tarafta
ise, Webnak’a üye şirketler, en iyi
fiyatlardan, en hızlı ve en güvenilir
şekilde taşıma hizmeti bulabiliyorlar. İstanbul Avrupa, İstanbul Asya,
Bursa, İzmir ve Adana olmak üzere,
5 bölgede Webnak Hizmet Noktalarımız var ve bu noktalarda her gün,
şartlarımıza uygun onlarca kamyoncuyu sistemimize üye yapıyoruz.
Webnak işimizi, yatırımcısı olduğum
19
20
Röportaj
kisi yapmaya başladı. Biz artık her
işimizi gelecekte mobilin ana kanal
olacağını bilerek tasarlıyoruz. Teknoloji ve pazarlama stratejilerimiz
büyük çapta mobilitenin avantajlarını kullanmaya dönük olarak ortaya
çıkıyor. Mobilitenin sağladığı ekstra
avantajlar nedeniyle, son 2 senedir
tüm dünyada internet şirketlerine
yatırımlar çıldırdı; bizde ise siyasi ve
ekonomik kaygılar nedeniyle, normalde gelmesi gereken yatırımlar
ertelenmiş durumda. Ancak, fırsatlar çok büyük olduğu için, kimse
daha fazla bekleyemez, ben 2016
yılında internet şirketlerimize çok
büyük yatırımlar bekliyorum.
Bitaksi işine çok benzetiyorum; galiba, ister yük taşıması, isterse insan
taşıması olsun, mobil teknolojilerin
kullanıldığı lojistik alanını çok seviyorum. 2013 ve 2014’de Webrazzi okuyucuları tarafından Yılın Yatırımcısı seçildim; ancak ben aynı
zamanda bir girişimciyim; açıkçası
bir gün kendi girişimlerimin de ödül
almasını çok isterim.
Global bir hedefi olan girişimciler için neler önerebilirsiniz?
Global hedefi olan girişimler Türkiye’den çıkabilir; ancak Türkiye’de
büyümelerinde zorluk var. Çünkü
Türkiye’de sürekli devam eden yatırımlar yapabilecek bir yatırımcı ekosistemi yok; ayrıca global bir projeyi
taşıyacak kadar tecrübeli ekiplerin
de olmaması önemli bir sorun. Bu
nedenle, global olma iddiası varsa,
Silikon Vadisi’ne gitmelerini; büyük
yatırımcılarla ve tecrübeli ekiplerle
buluşmalarını öneririm.
Mobil ticaretin geleceği için ne
düşünüyorsunuz?
Mobil inanılmaz bir hızla büyümeye devam edecek; yakın gelecekte
mobil asıl kanal, web ise ikincil kanal
durumuna düşecek. Özellikle, bizim
gibi gelişen ülkelerde, çok geniş kitleler daha bilgisayarla tanışmadan
direkt akıllı cep telefonu kullanarak
internet kullanıcısı oluyorlar. Web
büyük bir devrimdi, şimdi ise mobil
devrim internetin gücüne çarpan et-
Siz çok sayıda girişimciden
teklif alıyor, çok sayıda şirket
inceliyorsunuz. Gördüğünüz kadarıyla en çok hata nerede yapılıyor?
Dünyadaki gelişmeleri yeterince takip etmiyorlar; dünyada hangi alanlar çok yatırım alıyor, hangi alanlarda şirketler değer kazanıyor, bunları
sürekli yabancı teknoloji bloglarından takip etmeleri; neden-sonuç
ilişkilerini anlamaları gerekiyor. Böyle olunca da örneğin yeterince büyük olmayan bir pazarı hedefliyorlar; tam tersine, bir ağaçta, önce en
alttaki meyveleri toplamak gerekir. 2
veya 3 kişiden oluşan çok iyi bir ekip
kurmaları şart; zincirde zayıf halka
olmaması gerekiyor. İlk iş modeli
eğer çalışmazsa (ki bu duruma sıkça rastlanır); fazla para yakmadan
hızlıca pivot etmeleri (modeli değiştirmeleri) gerekiyor. Unutmayalım ki,
start-up’lar var olan bir stratejinin
uygulayıcısı değil; işe yarayacak bir
stratejinin sürekli arayışı içindedirler.
Röportaj: Yaren Öz
Marquette, Temmuz 2015
22
Dosya
Pazarlamadaki
psikolojik boyut
Dosya
Nöromarketing
Pazarlama; firmaların, hangi malların veya hizmetlerin müşterilerinin ilgisini çekeceğini tayin etmeleri ve satışlar, iletişim ve
işletme idaresi geliştirmeleri için stratejileri belirlemeleri süreci
olarak tanımlanıyor. Şirketler hep daha fazla satışa odaklanırken, tüketici de kısıtlı bütçesiyle ihtiyaçlarını giderme endişesine giriyor. Tam da bu süreçte, şirketlerin pazarlama stratejileri
karşımıza çıkıyor. Tüketicilerin kararlarına müdahale ederek
satın alma süreçlerini hızlandırmayı hedefleyen şirketler, en
uzun vaktini pazarlama stratejilerini geliştirmeye harcıyor. Hal
böyleyken, dergimizin bu sayısında birçok firmanın hali hazırda uyguladığı, birçok firmanınsa gündemine aldığı, dünyada
örneklerinin hızla arttığı “Nöromarketing” konusunu sektörün
önemli isimleriyle birlikte irdeledik
Avusturyalı nörolog Sigmund Freud,
psikanaliz çalışmalarını yürütürken
ruhsal yapıyı buz dağına benzetir ve
der ki; “Buzdağının suyun üzerinde
kalan küçük parçası bilinci simgelerken altta kalan büyük kütle bilinç
dışı bölgesidir. Bilinç dışı alanındaki
gereksinimler, istekler, bastırılmış düşünce ve davranışlara yön vermektedir.” Tam da burada günümüzde sıkça
duyduğumuz ve gelişmesini büyük bir
ivmeyle sürdüren “Nöromarketing”
uygulamaları aklımıza geliyor. Pazarlama tarihi bu süreçte yeniden yazılıyor.
İnsanları etkileyen alışveriş alışkanlığı
değişkenleri, gün geçtikçe somut veriler yerine artık beyne hitap eden daha
soyut kavramlar oluyor. Pazarlama
teknikleri artık insanları kelimelere dahi
dökemedikleri bilinçaltı mesajlarından
yakalayarak tüketici haline getiriyor.
Peki, ama nereden çıktı bu Nöromarketing? Uygulama alanları nereler?
Gelişim sürecinde neler yaşanıyor?
Önümüzdeki zaman dilimi bu pazarlama tekniğini nereye götürecek?
Türkiye bu gelişimin neresinde? Bu
soruların cevabı ve daha fazlası dosya
konumuzda…
23
24
Dosya
Uzman Psikolog ve Sanat Terapisti
Ezgi İçöz
“Nöro pazarlama (Neuromarketing), tüketicilerin
pazarlama uyaranlarına
bilişsel, duyumotor ve
duygusal tepkilerini inceleyen yeni bir pazarlama
araştırması alanı.”
Nöromarketing,
yeni bir pazarlama araştırması alanı
Nöro pazarlama (Neuromarketing), tüketicilerin pazarlama uyaranlarına bilişsel, duyumotor ve duygusal tepkilerini inceleyen yeni bir pazarlama araştırması alanı. Kısaca anlatmak istersek bir tür beyin
okuyarak pazarlama stratejisi geliştirme tekniği olarak da tanımlayabiliriz. Bu yeni alan pazarlama ve
reklamların tüketiciler üzerinde etkisini ölçmek için
modern nörobilim teknikleri ve teknolojileri kullanır.
Bunlar arasında göz ve yüz ifadeleri ile davranışsal
analiz gibi nispeten daha basit teknikler kullanılabildiği gibi daha gelişmiş teknolojileri içeren biyometrik ve nörometrik ölçümler ve işlevsel manyetik
rezonans görüntüleme gibi teknikler de kullanılabilir. Tüketicilerin tercihlerini neyin belirlediğini anlamaya yarayan, hatta seçim yaparken beynin hangi
bölümünün aktive olduğunu gösteren bu modern
teknikler aracılığıyla pazarlama sektörü ve tüketici psikolojisi adeta yeniden tanımlanmaya başladı.
Pazarlamacılar, on yıllardır tüketicilerin ne düşündüğünü anlamaya çalıştılar ve anket, odak grupları
gibi teknikler kullandılar. Nöro pazarlama ise kişinin
bilinçli olarak farkında olmadığı beyinsel süreçleri
içeren düşünme ve karar verme mekanizmalarını
inceleyen bir alan. Bu alandaki yeni teknikler, deneysel ses tasarımları ve prosedürleri ile kullanıldığında, geleneksel tekniklerin ulaşamadığı tüketici
karar ve eylemlerine yönelik içgörüler sağladığı
gözlemleniyor. Markaların imajları, tercih nedenleri gibi konulara bilimsel açıklama getirebilen bu
alan, markalar arası rekabeti ölçmek ve markalara
verilen tepkilerin analizi için kullanılıyor. Farklı sektörlerde birçok farklı firma kendi çalışmalarını nöro
pazarlama teknikleri ile test ediyor ve reklam çalışmalarında nöro pazarlama tekniklerini kullanıyor.
Bu teknikler ürün tasarımı, ürün geliştirme, ürüne
tutundurma ve bağlılık gibi birçok amaca hizmet
edebiliyor. Nöro pazarlama sektörü bir yandan hızla ilerlerken öte yandan bazı etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kimi tüketici hakları savunucuları tarafından kişiyi bilgilendirmeden onun üzerinde
etki yaratan bir teknik olarak eleştiriler alabiliyor. Bilinçaltı mesaj verme, tercihlerde manipülasyonlar,
davranış kontrolü gibi etik sayılmayacak şekillerde
kullanılmasına zemin hazırlayabiliyor. Nöro pazarlamayı geleneksel pazarlama yöntemlerini destekleyecek ve geliştirecek bir alan olarak görebiliriz.
Dosya
25
26
Dosya
Gelişim Atölyesi Genel Müdürü
Özlem Seller
“Nöromarketing, ürünün
ya da markanın tüketici
tarafından sorgulanmaksızın
tercih edilmesini sağlayan
bir pazarlama stratejisi.”
Dünyada beyin teknikleri sürekli gelişmekte
Nöromarketing, ürünün ya da markanın tüketici tarafından sorgulanmaksızın tercih edilmesini sağlayan bir pazarlama stratejisi. Nöromarketing, tüketicilerin karar merkanizmalarını kavramak ve karar alış
süreçlerin etkilemek üzerine kuruludur. Bu strateji
kısaca, “Eye-Traking, EEG ve fMR gibi beyin görüntüleme cihazlarının kullanımıyla, beyin mekanizmaları
ve psikolojik işlevler arasındaki ilişkileri kavramak,
bunu pazarlama planlarına entegre etmek ve verilmek istenen mesajı tüketiciye geçişini etkili bir biçimde sağlamak” olarak tanımlanabilir. Bu konuyu klasik
pazarlama tekniklerinden ayıran özelliklereyse şöyle değineyim; Düşünme/karar alma anında beynin
hangi bölgesinin aktif olduğunu saptayan bu yöntem ile tüketicinin gerçek duygu ve düşüncelerine
ulaşılabiliyor ve tüketicinin satın alma kriterleri beyin
fonksiyonları üzerinden net olarak çözümlenebiliyor.
Nöromarketing, öncelikle yüksek maliyetli bir teknik
olması bakımından klasik pazarlama tekniklerinden
ayrışıyor. Fakat doğru bir araştırma ve uygulama ile
sonuç alma oranının yüzde 97’lere vardığı, oldukça
ileri bir pazarlama tekniği olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu uygulamanın gelişim aşamalarına
bakacak olursak, dünyada beyin bilimlerinde son
20 yılda çok büyük gelişmeler oldu. Bu gelişmelerin en önemlisi özellikle beyin görüntüleme teknikleri
alanında yaşandı. Bu gelişmeler elbette pazarlama
stratejilerine de yansıdı; sahadaki uzmanlar beyin
bilimlerindeki bulguları anlamaya, yorumlamaya ve
uzmanlık alanlarına entegre etmeye başladılar. Dünyada gerek akademik düzeyde, gerekse uygulama
düzeyinde fonksiyonelliğini giderek artıran bir alan.
Özellikle ABD ve Almanya menşeli markalar pazar
araştırmalarında bu teknikten çok sık yararlanıyorlar
ve verileri stratejilerine entegre ederek itibarlarını artırıyorlar. Dünyaca ünlü markalara danışmanlık veren
Nöromarketing uzmanları artıyor. Sürekli gelişen bir
alan. Türkiye’de bu pazarlama stratejisini uygulamaya yönelik sadece birkaç araştırma merkezinin
bulunması, bu merkezlerin yüksek maliyetlerle iş
görüyor olması ve sosyal psikolojiyle pazarlamayı bir
arada yürütecek uzmanların azlığı nedeniyle, ülkemiz bazında yüzde yüz fonsiyonel bir alan olmadığını söyleyebiliriz. Yine de alandaki gelişmeyi küresel
bazda takip eden şirketler olduğunu gözlemliyoruz
ve önümüzdeki yıllarda artan bir ivmeyle canlılık kazanacağına eminiz.
Dosya
27
28
Dosya
Ipsos Türkiye, Nörobilim ve
Dijital Araştırmalar Genel Müdürü
Özlem Bulut
“Nöromarketing, sinirbilim teknikleri kullanılarak, beynimizin
verdiği istemsiz ve anlık tepkileri
ölçümlemeye yarayan araştırma
yöntemlerinin bütününe verilen
isimdir.”
Nöromarketing, beynin en ilkel
yönelimlerini gözlemliyor
Nöromarketing, sinirbilim teknikleri kullanılarak,
beynimizin verdiği istemsiz ve anlık tepkileri ölçümlemeye yarayan araştırma yöntemlerinin
bütününe verilen isimdir. Nöroaraştırma adını
da verebileceğimiz bu yöntemler ile beynimizin
en ilkel yönelimlerini gözlemlemeye çalışıyoruz.
Bunları bilinçaltı yönelimler veya ilkel beynin uyaranlara verdiği istem-dışı cevaplar olarak da adlandırabiliriz.
Ekonomi dalında 2002 yılında Nobel ödülü kazanan Psikolog Daniel Kahneman’ın popüler teorisine göre; insan beyninin iki işletim sistemi var.
Çağrışımlara dayalı, hızlı ve istemsiz davranan,
duygusal karar vermemizi sağlayan bilinçdışı Sistem 1; kuralcı, nispeten yavaş ve kontrollü davranan, mantıksal karar
vermemizi sağlayan bilinçli Sistem 2; Tüketiciler satın almaya
karar verirken her iki sistemi de kullanıyor, dolayısıyla hedef
kitleniz olan tüketici grubunu tam anlamıyla çözümleyebilmek için her iki karar verme sistemini birden inceliyor olmak
gerekiyor. Klasik araştırma yöntemlerini kullanarak Sistem
2’ye dâhil olan mantıklı karar verme sürecini ve sonuçlarını
incelemek mümkün iken, birkaç sene öncesine kadar bilinçaltı ve anlık tepkileri ortaya çıkartmak eşit derecede kolay
gözükmüyordu. Teknolojik gelişmelerin ivme kazanması ve
sinirbilim (nörobilim) dalının akademik alanda gelişmeye başlaması ile birlikte sinirbilim alanında kullanılan teknikler, pazar
araştırma teknikleri ile birleştirilerek, nöromarketing yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağladı. Ayrıca, genel kanının aksine,
nöromarketing tüketicinin bilinçaltını hedef alan, kişileri onlar
farkında olmadan etkilemeye yönelik bir pazarlama tekniği
değil, bir araştırma alanıdır. Dolayısıyla bu tekniği pazarlama
teknikleri ile karşılaştırmak yerine, klasik araştırma teknikleri
ile karşılaştırmak daha doğru olacaktır.
Nöromarketing’i klasik araştırma tekniklerinden ayırmak çok
kolaydır. Klasik teknikler genellikle kişilerin beyanları üzerine
kurulmuştur. Nöromarketing’i bu yöntemlerden ayıran özellik
ise kişilerin beyanına bağlı kalmadan, tüketicinin henüz kelimelere dökemediği tepkileri ölçebiliyor olmaktır. Örneğin, bir
marka veya bir ürün sizin çok hoşunuza gidiyor olabilir, fakat politik veya finansal nedenlerle bu marka veya üründen
uzak duruyor olabilirsiniz. Klasik yöntemler bu duruşunuzun
nedenlerini bulmaya, nöromarketing ise siz bu düşüncelere varmadan önce, ilk anda verdiğiniz “hoşlanma” tepkisini
keşfetmeye yarar. Bu konunun gelişimine bakacak olursak
eğer, Nöromarketing kavram olarak 1990’larda Harvard Üniversitesi’nde, terim olarak ise 2002 yılında ortaya çıkmış ve o
günden bugüne araştırma gündeminden düşmeyen bir konu
olmuştur. 10 sene öncesine kadar nöromarketing sadece
birkaç büyük şirketin kullandığı, yüksek bütçeli, lüks bir araştırma yöntemi iken, teknolojinin ilerlemesi ve tekniklerin kullanım kolaylığının artması ile birlikte günümüzde hemen herkesin yararlanabileceği bir araştırma dalı haline geldi. Dünyada
birçok firma ürün testleri için nöromarketing çözümlerinden
yararlanma peşinde. Birçok firma ise kendi tekniğini kendi
geliştiriyor Örneğin 2008 yılında San Diego’daki MindSign
firmasının nöromarketing tekniklerinden türettiği nörosinema
tekniği oldukça ilgi çekmiş ve günlerce konuşulmuştu. Avatar
filmi yayına girmeden önce yapımcı James Cameron filmin
fMRI yöntemi ile test edilmesini istemiş ve sonuçta filmi 3
boyutlu izlemenin 2 boyutlu izlemekten daha fazla nöron aktivasyonuna neden olduğunu tespit etmişti.
Dosya
29
30
Dosya
Pharma Tailor Made Services (PTMS)
Kurucu Ortağı Kıvılcım Kayabalı
Nöromarketing, karar verme
eğilimlerimizi bilimsel bir yol
ile açıklamaya çalışan, nörobilim ve müşteri davranışları
arasında köprü kurarak pazarlama ve ikna süreçlerini
daha iyi anlamamızı sağlayan yeni bir disiplin.
“Tüketiciler, ne istediklerini bilmiyor, düşündüklerini net olarak ifade edemiyor,
ifade ettiklerini de yapmıyorlar”
Nörobilim ile ilgili çalışmaların sağladığı bilgilerin
pazarlama dünyasında kullanılmasıyla birlikte
nöromarketing kavramı ortaya çıktı. Nöromarketing, karar verme eğilimlerimizi bilimsel bir
yol ile açıklamaya çalışan, nörobilim ve müşteri davranışları arasında köprü kurarak pazarlama ve ikna süreçlerini daha iyi anlamamızı
sağlayan yeni bir disiplin. Nöromarketing’in amacı,
müşterilerin tercihlerini anlayabilmek, bir ölçüde öngörebilmek ve pazarlama etkinliğini ölçmek. Nöromarketing pazar araştırmaları alanında çok güçlü iç
görü ve teknikler sağlıyor. Nöromarketing uygulamalarının klasik pazarlama tekniklerinden ayrıldığı noktalara değinirsek, onun içinde şunları söyleyebilirim:
Klasik pazar araştırma yöntemlerinde müşterilere ne
istedikleri, ne düşündükleri soruluyor ve onların verdikleri rasyonel cevaplara göre pazarlama stratejileri
belirleniyor. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen çok
sayıda önemli nörobilim araştırması bize aslında ne
istediğimizi tam olarak bilmediğimizi gösterdi. Şimdiye kadar hep mantıklı ve bilgiye dayalı doğru kararlar
verdiğimizi düşündük ancak tüm sistemleri ve davranışları düzenleyen bu mucizevi yapının işleyişi içerisinde birçok işlev tamamen otonom sinir siteminin
kontrolü altında bilincimizin dışında gerçekleşiyor;
bilgi henüz oluşmadan eylem başlıyor. Tüketiciler, ne
istediklerini bilmiyor, düşündüklerini net olarak ifade edemiyor, ifade ettiklerini de yapmıyorlar. İnsan
davranışının yüzde 15′lik bölümü bilinç, yüzde 85′lik
bölümü ise bilinçaltında şekilleniyor. Nöromarketing
araştırma yöntemlerinde onlara yine sorular soruyoruz, ama ne söylediklerini dinlemiyoruz. Onların
beyinlerindeki veya vücuttaki fizyolojik değişikliklere
bakıyoruz. Nöromarketing araştırmalarında kullanılan‘eye tracking’ ‘voice analysis’ (ses analizi), ‘facial
decoding’(ifade tanımlama), EEG (elektroensalogra)
ve MRI gibi yöntemler var. buna bağlı olarak dünyada ve Türkiye’de nöromarketing çok büyük bir hızla
gelişiyor. Son yıllarda 100’ün üzerinde yeni nöromarketing araştırma firması kuruldu. Bu konuda yazılmış çok sayıda kitap var ve bir kısmı çok popüler
oldu. Üniversitelerde bu alanda bölümler ve eğitim
programları açılıyor. Önemli firmalar ve bu konuyla
ilgilenen araştırmacılar bizim de üyesi olduğumuz
Neuromarketing Business and Science Association (NMBSA http://www.nmsba.com/ ) çatısı altında
toplandı. Bu konudaki araştırmaların etik kuralların
ve bilimsel değerlerin dikkate alınarak yapılmasına
önem veriliyor. Nörobilimin bize sağladığı bilgiler,
pazarlamanın dışında; liderlik, politika, ekonomi, sinema endüstrisi, eğitim gibi birçok alanda kullanılıyor ve her gün yeni bir şeyler öğrenmeye devam
ediyoruz. Nörobilim, insan davranışlarını tanımanın
yanı sıra kendi farkındalığımızı artırırken birçok olaya
bakış açımızı da değiştirecek.
Dosya
31
32
Dosya
Eğitimci – Danışman Sinan Asılyazıcı
“Pazarlama artık her yerde.
Uzun zamandır bu böyle.
Bence ilk olarak şu soruyu
sormak gerekiyor; neden
nöro pazarlama?”
Müşterileri yönlendirebilmek artık bir bilim
Pazarlama artık her yerde. Uzun zamandır bu böyle.
Bence ilk olarak şu soruyu sormak gerekiyor; neden nöro pazarlama? Alışveriş keyif ya da ihtiyaç.
Duyulara hitap edebilmek tüm süreçler içerisinde
önemli, ama nasıl? Koku önemli bir faktör. Kolay
unutulmuyor, insanları etkiliyor, çok farklı alanlarda
uygulanabiliyor. Otellerden mağazalara, toplu taşıma
araçlarından, uçaklara, kafelere kadar birçok yerde
karşımıza çıkıyor.
Koku; Mağazalar, marketler ve otellerde yaygın olarak kullanılıyor. Doğru kokuyu bulmak önemli!
Zamanlaması önemli, çünkü bilindiği üzere koku sürekli algılanamıyor. Bunun için zaman ayarlanıyor.
Doğal olarak yayılan kokuların etkisi zaten malum.
Örneğin, kahve değirmeni, fırında poğaça marketlerde cezbedenler içerisinde ilk akla gelenler. Bu
nedenle bu bölümler mağazanın girişinden kokunun
duyulabileceği şeklinde konumlandırılmaya çalışılır.
Koku ve ses; Evet, ikisinin birlikte kullanımının olduğu çalışmada var. Deterjan kokusu ve çarşaf silkeleme sesi gibi. Amaç birçok çalışmada olduğu gibi
ev hissi.
Müzik; Önemli etkenlerin içerisinde yer almakla beraber başlı başına ele alınması gereken bir konu.
Müzik ve tanıtımı yapılan ülke ürünleri üzerinde satışı ölçen çalışmalar var. Müzik etken ama sorduğunuz çoğu kişi seçiminde müziğin etkisinin farkında
olmadığını söylüyor. Oysa satış sonuçları ise aksini
söylüyor.
Perakende de müşterinin mağaza içi davranışları
uzun zamandır izleniyor. GSM şebekeleri bu amaçla
kullanılıyor. Mağaza içinde geçen sürenin müşteriyi
sıkmadan uzatılması önemlidir. Tamamen elektronik
ortamda müşterilerin mağaza içinde nereden nereye
gittiğini, nerede ne kadar beklediğini, ne kadar sürede hangi raflara baktığını hepsini ölçüyoruz. Bu tip bir
çalışma yaptığımdan biliyorum, özellikle metrekaresi
büyük olan mağazalarda oldukça işe yarıyor. Müşterinin karar anı gözlemleniyor. Bir de önemli teknolojik
gelişmeler içerisinde olan belki biraz konu dışı olabilecek akıllı aynalarda aklıma geliyor. Kozmetikte bile
kullanımı var. Alışverişçileri bu şekilde yönlendirmek
artık bir bilim. Bence ileride, farkında olarak veya olmayarak daha fazla uygulandığına tanık olacak ve
yaşayacağız.
Dosya
33
34
Dosya
Mind-Up Eğitim Danışmanlık Kurucusu
Zafer Polat Koyuncu
“İnsanoğlunun her geçen
gün daha fazla farkındalık
sahibi olması gerektiği bir
dünyaya uyanıyoruz ve bu
dünyada kendi kararlarımızı kendi yaşamlarımıza
uygulayabilmenin zorluğu
ile karşı karşıyayız.”
Farkındalığın önemi her geçen gün artıyor
Derren Brown, reklam ajansında çalışan iki uzmanı
programının konuğu olarak ağırlar ve onlara bir reklam görevi verir. Doldurulmuş hayvan satışı yapılacak bir mağaza zincirine isim, logo ve afiş tasarımı
yapmaları için 30 dakika süreleri vardır. Bu arada
Derren Brown masanın üzerine kendi düşüncelerinin
içerisinde bulunduğu bir zarfı kapalı biçimde bırakır.
Sonuç! Reklamcıların çalışmaları ile Derren’in bıraktığı zarfın içinden çıkanlar hemen hemen aynıdır.
Reklamcılar şaşkın bir şekilde bunun nasıl mümkün
olabileceğini düşünürken videolar başa sarılır ve reklamcıları evlerinden aldıkları andan, programın çekileceği yere gelinceye kadar, bilinçli olarak tasarlanmış tüm bilinçaltı uyarıcıları gösterirler. Film izliyoruz,
içimizden bir ses “kalk ve dolaptan kola al iç” diyor.
Peki, gerçekte bunu diyen kim? Bunu bize dedirten
bir şeyler var da biz mi karşı koyamıyoruz? Neden
Iphone ve Samsung arasında bir savaş varmış gibi
ya onu ya da diğerini almak için deliye dönüyoruz.
Neden çok zengin olduğumuzun göstergesi olması
için daha pahalı arabaları tercih etmek zorunda hissediyoruz. Hem de hiç ihtiyacımız yokken? İşte bunların hepsi firmaların 2000’li yıllar itibariyle aktif olarak
kullandıkları bilinçaltı pazarlama mantığı ile ilgili. Adına ister neuromarketing deyin isterseniz subliminal
mesaj içerikli reklam. Bilinçaltı zihnimiz için tasarlanan ve bilinçlice kullanılan bir stratejiler bütünüdür
bu yaşadıklarımız. Günümüz dünyasında, sokağa
çıktığımızda gördüğümüz her yerde, her şeyde mutlaka bilinçaltı mesajlara maruz kalıyoruz. Evimizde
televizyonumuzu açtığımızda zaten en içe işler versiyonlarıyla saldırıya uğruyoruz. Özünde, beynin nasıl
çalışıp, nasıl karar verdiğini, bilimsel teknikler ile ölçen ve bunu pazarlamada kullanılabilmesine olanak
sağlayan tekniğe “Subliminal Marketing, Neuromarketing” veya “Bilinçaltı Pazarlama” deniyor. Ancak
bu zararsız tanımı, zararlı amaçlar doğrultusunda
kullanmaya çalışacak olan yapıları düşündükçe insan ürküyor. Sonuç olarak, insanoğlunun her geçen
gün daha fazla farkındalık sahibi olması gerektiği bir
dünyaya uyanıyoruz ve bu dünyada kendi kararlarımızı kendi yaşamlarımıza uygulayabilmenin zorluğu
ile karşı karşıyayız.
Hazırlayan: Onur Kaya, Murat Küçük
Marquette, Temmuz 2015
Dosya
35
36
Farkında olmak
Berrin Yangınözü
[email protected]
Aptalca fikir yoktur
Bize gelen fikri genelde “saçma” ya
da “bize uymaz” diye geri çeviriyoruz… Lütfen önyargılı olmayalım.
Einsten şöyle demiştir: “Ortaya atılan yeni fikirlerde bir ilginçlik, saçmalık yoksa bu fikirde umut yok demektir.” Dahası başlangıçta aptalca
imiş gibi görünen bir fikir, başka
fikirlerle birleşince çok yararlı işlere
ve başarılara vesile olabilir.
İnsanın problem üreten ve problem
çözen yönü, onu diğer canlılardan
ayıran önemli bir özelliğidir. İnsanoğlu daha yaratılırken problemlerini çözmede kullanabileceği her türlü
donanıma sahiptir. Tabii ki bu donanımların çalışır hale gelmesi ise,
öğrenmeyle, tanımayla ve eğitimle
gerçekleşir. İnsanların ve toplumların problemlerini çözmedeki başarıları da donanımlarının zenginliğine
ve onun kullanılabilirliğine bağlıdır.
İnsan, hayatı boyunca karşılaştığı
problemleri çözerken genelde analitik, alternatifli, esnek, orijinal ve
sentezci-sistemci düşünme biçim-
lerinden birini veya bunların herhangi bir kombinasyonunu kullanır.
Peki bunlar yetiyor mu problem
çözmeye… Problemimiz varken
başka bireylerin fikirlerine ihtiyacımız olmuyor mu? Daha önemlisi
bu fikirleri istemeyi biliyor muyuz?
Daha da önemlisi aldığımız fikirleri
nasıl bir araya getirip çözüme ulaşıyoruz. Benim size naçizane tavsiyem; bol bol fikir üretin ve fikir ürettirin çalışanlarınıza. Tabii ki bununda
yöntemleri var.
Beyin fırtınasının temel prensibi şudur: Bir problemi çözmekle görevlendirilen bir grubun üyeleri mümkün olduğu kadar çok fikir üretirler.
Buradaki problem illâ da bir sıkıntılı
durum olmayabilir. Olumlu bir problem de olabilir… Beyin fırtınası seanslarında üretilen fikirler mantıksız,
sıra dışı, çılgınca ve görünüşte imkânsız olabilirler. Burada temel kaide, kesinlikle eleştiri ve kritik olmaması. ‘Nasıl olur?, Bu da mı olur?
yahu, hadi be sende!, kafayı mı ye-
din !!?’ türünden sözler henüz yeni
ortaya çıkmış veya çıkacak olan fikri
hemen yok edebilir.
Amerikalı Edwin Land 1943’te sahilde küçük kızının fotoğrafını çektiği zaman kızı sabırsızlıkla, “Baba!
Niçin resmi hemen şimdi göremiyorum?” diye sormuştu. Bu soru
babayı düşünmeye sevk etti. Düşünmesinin semeresini ise, ona ün
kazandıran Polaroid makineyi geliştirerek gördü. Burada küçük kızın,
o güne kadar düşünülmemiş veya
hayata geçirilememiş bir olay için
babasına ilham kaynağı olmuştur.
Beyin fırtınası yeni keşif ve icatlara
zemin hazırlayan yollardan biridir.
Aptalca fikir yoktur!
Özellikle mağaza yöneticilerimizi
mağaza performansını geliştirmeleri
açısından personeli ile konuşmaya
ve fikirlerini almaya teşvik etmeli,
onlara rol model olmalıyız. İyi fikirlerin performansa dönüşeceği başarılı bir olsun.
38
Röportaj
Kahvenin gurmesi
Gloria Jean’s
Coffees
2012 yılı haziran ayında Gloria Jean’s Coffees’in Türkiye Master Franchise hakkını satın
alan Grup DNC Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş. 17 günde bir mağaza açarak bugün 44 şubeye ulaştı. 2014’ün en hızlı gelişen yatırımcısı olarak Gloria Jean’s Coffees International’dan ödül aldıklarını belirten Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dinçerler, “Dünyanın
en iyi bölgelerinden en kaliteli kahve çekirdeklerini misafirlerimize sunuyoruz.” dedi
Röportaj
Gloria Jean’s Coffees’in Türkiye’deki hikayesi biraz farklı.
Öncelikle bize bunu anlatır mısınız?
Gloria Jean’s Coffees ile yollarımız,
yeni yatırımlar yapma arayışında olduğumuz bir dönemde kesişti. Orta
Doğu ve Balkanlar’da gıda üzerine
bazı yatırımlar üzerine çalışıyorduk.
Gıda işinde faaliyet gösterdiğimiz
için bu arayışlarımız da gıda üzerineydi. Birkaç tane büyük firma ile
bazı ülkeler için görüşmeye başladık. Gloria Jean’s Coffees ile de
Balkanlar için müzakere ediyorduk.
Onlar da bize Türkiye’de ortak aradıklarını ve bu konuda birçok firma
ile görüştüklerini söyledi. 1 yıl süren
görüşmelerin ardından yaklaşık 18
firma arasından bizi tercih ettiler.
2012 Temmuz ayında operasyona
başladık ve bugün 44 mağazaya
ulaştık. Yaklaşık 17 günde bir mağaza açmış olduk. Özellikle 2015
bizim için çok verimli oldu, 2 ayda
12 tane şube açtık. 2014’ün en hızlı
gelişen yatırımcısı olarak Gloria Jean’s Coffees International’dan ödül
aldık.
İnsanlar Gloria Jean’s Coffees’i
neden tercih etmeli?
Biz Gloria Jean’s Coffees olarak
dünyanın en iyi kahvesine sahip olduğumuzu iddia ediyoruz. Hizmette
hata olabilir, lokasyonda hata olabilir ya da personelimiz anlık hata
yapabilir. Ama ben şuna eminim ki
biz dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerini müşterilerimize sunuyoruz.
Dünyada birçok kahve çeşidi var.
Gloria Jean’s Coffees’in küreseldeki
stratejisi, dünyanın en iyi bölgelerinden en iyi hasatı misafirlerine sunmak. Biz kalitemize ve hizmetimize
sonsuz güveniyoruz. Misafirlerimiz
bize “gurme” kahveci diyor.
Menünüzde kaç çeşit kahve
var? Kahve haricinde hangi
ürünleri sunuyorsunuz?
Sıcak ve soğuk olmak üzere 50 çeşidin üstünde kahveyi Gloria Jean’s
Coffees’lerde bulabilirsiniz. Kahve
haricinde çikolata, cheesecake, patisserie ürünleri ve organik ekmeklerden sandviç çeşitlerimiz var. Hem
içecek hem de yiyecek olarak glütensiz gıdaları da müşterilerimize sunuyoruz. Vegan ve organik ürünlerimizle, menümüz herkese hitap ediyor.
Hangi şehirlerde şubeleriniz
var?
19’u İstanbul’da, 7’si Antalya’da,
6’sı Bursa’da, 2’si Ankara’da, 2’si
Adana’da ve kalanları da Samsun,
Konya, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Muğla Marmaris, Sakarya,
İzmir, olmak üzere 13 ilde toplam
44 mağazamız var. Yakın zamanda
Diyarbakır’da 2’nci şubeyi açmayı
hedefliyoruz.
39
40
Röportaj
Yeni nesil,
çekirdek kahveyi seviyor
Türkiye’de pazar payınız nedir?
Perakendede pazar payımız yüzde
15 civarında ve bu artarak büyüyor.
Türkiye sıralamasında çikolata grubuna kayan kahve markalarını saymazsak ilk üçün içindeyiz.
makine ekipman, mobilya grupları,
aydınlatmalar, reklam tabela ve görseller gibi tüm malzemeleri biz sağlıyoruz isim hakkı hariç toplam 650
bin TL + KDV yatırım bedeli mevcut
. Mağaza açıldıktan sonra net cirodan aylık yüzde 6 royalty alıyoruz.
Bu bedel mağaza takibi, reklam,
operasyon ve eğitim için harcanıyor.
Franchise sistemiyle de çalışıyorsunuz. Franchise koşullarınız nelerdir?
Gloria Jean’s Coffees ailesine katılmak isteyenlerden 50 bin dolar +
KDV franchise bedeli alıyoruz. Bu
bedelin içinde; isim hakları, personel eğitimi, açılış sürecindeki destek, personel alımları ve operasyon
yönetimi gibi konular yer alıyor.
Konsept ve mimari çizimi tarafımızdan hazırlanıyor. Bunların dışında;
Çekirdek kahvenin Türkiye’deki
geleceğini nasıl yorumluyorsunuz?
ABD’de kişi başına düşen kahve
miktarı yılda 7 kilo, İskandinavya’da
bu oran 5,5 kiloya kadar çıkıyor.
Türkiye’de ise kişi başına yıllık 1 kilo
kahve tüketiliyor. Bunun da yüzde 65’ini Türk kahvesi oluşturuyor.
Biz bu oranı artırmak istiyoruz. Türk
kahvesi pazarının daha fazla gelişeceğini tahmin etmiyorum. Yeni nesil
daha çok çekirdek kahveyi seviyor.
Bizim yaptığımız araştırmalara göre
Türkiye 5 yıl sonra çekirdek kahve
tüketiminde dünyayla aynı standartlara gelecek. Bugün Diyarbakır’da
ikinci şubeyi açıyorsak, Elazığ’da
çok iyi cirolara ulaşıyorsak buradan
bazı mesajlar almalıyız. Kahve sadece ekonomik refahın yüksek olduğu
yerlerde tüketilmiyor tüm Türkiye’de
çekirdek kahve seviliyor.
Cesur AVM yatırımcıları
perakendeyi büyüttü
AVM’lerin Türkiye perakendesine etkisini nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’de perakende sektörü son
10 yılda ciddi bir büyüme kaydettiyse bunda AVM’lerin katkısı çok fazla. AVM yatırımcıları bu kadar cesur
Röportaj
ve agresif büyüme yapmasaydı perakende mevcut büyüklüğüne asla
ulaşamazdı. Türkiye’nin neredeyse
AVM olmayan şehri kalmadı. Bu perakendeciler için büyük bir fırsat.
Yıl sonuna kadar hedeflediğiniz
mağaza sayısı var mı?
Yılın ikinci yarısında 10 mağaza
daha açacağız. 2016 yılında 20-
25 mağaza daha açmayı planlıyoruz. Fakat şunu da belirtmeliyim ki
hedeflerimiz Türkiye’nin ekonomik
durumu ile ilişkili. Ekonomik göstergeler iyi olduğu sürece hedeflerimizi
gerçekleştirmek için çalışmalarımızı
sürdüreceğiz.
En başarılı bulduğunuz mağazanız hangisi?
Gloria Jeans Coffees 1979 yılında Chicago’nun
Illinois olarak bilinen küçük kasabasında Gloria
Jean Kvetco’nun bir hediyelik eşya dükkanı satın alması ile başladı. Bir süre sonra dükkanını bir
çeşit gurme kahve dükkanına dönüştüren Gloria
Jean Kvetco birkaç yıl içinde mağaza sayısını 11’e
yükseltti ve 1986 yılında franchise vermeye karar
verdi. 1991’de “Yılın Girişimci Şirketi” seçilen Gloria Jean’s Coffees kısa sürede Kuzey Amerika’nın
en büyük kahve zinciri haline geldi. 1995 yılında
Avustralyalı iş adamı ve kahve uzmanı Nabi Saleh,
ortağı Peter Irvine ile beraber Gloria Jean’s Cof-
En memnun olduğum mağazalarımız; merkez şubemiz Küçükçekmece ve Vialand Tema Park AVM.
Bu mağazaları açarken bugün yakaladığı rakamlara ulaşacağını beklemiyorduk. Merkez mağazamızı
90-100 metrekare olarak açmıştık.
Bugün bu merkez mağazamız 350
metrekare ve talepleri zor karşılayabiliyor.
fees’in Avustralya Master Franchise hakkını satın
aldı. 1996 yılında Miranda’da (NSW) ilk şubelerini
açtılar. Avustralya, kısa bir zaman içerisinde Gloria Jean’s Coffees’in en hızlı büyüyen pazarı haline
geldi. 2004 yılında ABD’ye geri dönen Nabi Saleh
ve Peter Irvine, Gloria Jean’s Coffees‘in üretim ve
uluslararası isim haklarını satın aldı. Gloria Jean’s
Coffees ABD ise ülke sınırları içerisinde özerk kalarak faaliyetlerine devam etti. Nabi Saleh ve Peter
Irvine, 2009 yılında ABD’den ülke içindeki haklarını
da satın alarak markanın tüm dünya üzerindeki sahibi oldu.
Röportaj: Murat Küçük
Marquette, Temmuz 2015
41
42
Haberler
Levi’s’la
kendi modanı yarat
Levi’s®, içindeki modacıyı keşfetmek, jeanini kendi stiline ve tarzına göre kişiselleştirmek isteyenler için Beyoğlu Levi’s® Mağazası’nda ‘Tailor Shop’ köşesini açıyor
Jean’ine kendi imzasını atmak isteyen moda tutkunları, Çarşamba
ve Pazar günleri arasında, 16.0020.00 saatleri arasında mağazada
hazır bulunacak terzi eşliğinde, jeanleri üzerinde diledikleri değişiklikleri yaptırabilecek.
Jeanseverler, en yeni ve en ileri kişiselleştirme trendleriyle donatılan
Levi’s® Tailor Shop’ta, harf ve yıldız
şekilli yamalardan kumaş harflere,
kişisel monogramdan retro örneklemelere kadar kültürel akımları ve
söylemleri denimlerine taşıyabilecekler. Heyecanlı ve keyifli kişiselleştirme özelliği sunan Levi’s® Tailor
Shop’ta ayrıca, jean daraltma, kesme uygulamaları, sökük ve tamir
hizmetleri de olacak.
Kendi tarzınızın yanı sıra farklı tarzları da keşfedebileceğiniz ve keyifli
bir deneyim yaşayacağınız Beyoğlu’nda bulunan Levi’s® Tailor
Shop’ta kişiselleştirme servisi, 1-25
TL fiyat aralığıyla tüm yaz boyunca
hizmet verecek.
Haberler
Perakende devlerinden
otel atılımı
Türkiye’de perakende sektörünün 3 önemli ismi, Marmaris Bozburun’da turizm yatırımına imza attı
Carrefoursa CEO’su Mehmet Nane,
Kiler CEO’su Nihat Özdemir ve perakende danışmanı Avi Alkaş ortaklığında gerçekleştirilen MiaMai Butik
Otel misafirlerini kabul etmeye başladı.
Marmaris Bozburun’da, deniz kenarında, 14 odalı olarak hizmet vermeye başlayan MiaMai, 3 ünlü perakendecinin iş arkadaşlığını, “biraz
hobi, biraz işe” dönüştürme düşüncesiyle başladı. Büyük şehirlerin gü-
rültüsünden uzaklaşıp sessiz bir tatil cennetinde dinlenmek isteyenler,
balayı için farklı mekân arayanlar ile
iş toplantılarını keyfe dönüştürmek
isteyenleri hedefleyen otel, aynı zamanda mutfağı ile de iddialı.
43
44
Sosyal medya
Özcan Yazıcı
[email protected]
Çok geç kalmadan dijitali iş
yapış şekline dönüştürmek
İşletmelerin dijitalleşme süreci tüm
hızıyla sürüyor. Kuşkusuz her markanın bugün dijitalleşme hikâyesi,
sektörü, rekabet koşulları ve işletme ölçeğiyle bağlantılı olarak farklı
seviyelerde seyrediyor. Ama görünen o ki, dijitalleşme işletmeler
için kritik bir eşiğe gelmiş dayanmış
vaziyette. İnternette web sitesi açmak, sosyal medya hesapları oluşturmak, adwords gibi arama motoru reklamcılığından yararlanmak
başarı için artık yeterli değil.
Peki, ne yapmak gerekiyor? Dijitali
pazarlama ve satış faaliyetlerinin,
reklamın temel bir unsuru olarak
görmekten vazgeçmek gerekiyor.
Tez vakitte dijital süreçleri, planlamayı, organizasyon aklını ve yapısını bir bütün olarak “dijital iş yapış
şekline” dönüştürmek gerekiyor.
Peki, bu ne anlama geliyor? İş yapış
şeklinden kastımız ne?
Dijital reklamcılığınızla ve sosyal
medya hesaplarınız üzerinde görünen eğer yalnızca benzersiz ol-
duğunu ve kaçırılmasının çılgınlık
olduğunu düşündüğünüz teklifleriniz ise fena halde yanılıyorsunuz.
Dijitalin sunduğu muhteşemlik ve
bu muhteşemlik üzerine ihya olan,
nihai aşamada sunmuş olduğunuz
bu tekliflerle değil; velhasıl sizin
hizmet ve ürününüzü pazara sunmadan önce başlayan ve hatta hizmet ve ürününüzün satın alınmasından sonra da süren bir yolculuk
hikâyesinin tümüdür… Bu hikâye,
ürün ve hizmetinizin vaadi (değer),
organizasyonunuzun bütününün
katılımıyla oluşturulur ve müşterilerin(tüketicilerin) satın alma takdiriyle
devam eder; ama bu döngü asla
bitmez.
Bu nedenledir ki, dijitalleşme işletmenizde yalnızca bir departmana,
yalnızca yetkilendirdiğiniz birkaç
kişinin uhdesine terk ettiğiniz bir
süreç yönetimi değildir. Eğer mevzu bahis kaçınılmaz olan bir “dijital
yapış şekline” geçiş ise bu artık organizasyonunuz tümüne ve insan
kaynaklarınızın dijital zekâ, yetenek
ve katılımına aittir.
Bu size çok karmaşık, zor ve imkânsız bir tablo mu sunuyor. Eğer
bu tabloyu algılayıp, uyum sağlayacak işletme zekâsı ve dönüşüm beceresi sağlayamazsanız gelmekte
olan karmaşa, zorluklar ve imkânsızlıklar nedeniyle ben size yanarım!
Elbette çaresiz değilsiniz. İş modelinizi geleneksel bir iş modeli içinde
kurmuş ve büyütmüş olsanız da, iş
zekânızın, çocuklarınız ve torunlarınızın akıllı telefonlarıyla yeni bir dünya kurduklarını kavramanıza yetmesi gerekiyor. Dijital dönüşümünüzü
ve yeni ekosisteme uyumunuzu
sağlayacak liderleri işletmenize ve
yeni iş planınıza bir an önce dâhil
etmelisiniz. Geliştireceğiniz strateji
ve süreç planlamasıyla insan kaynakları envanterinizde yer alan her
bir çalışanınızın dijital zekâ ve yeteneklerini geliştirmelerini desteklemeniz gerekiyor. Yarın çok geç
olmadan!
46
Tasarım
Çift Geyik
Karaca’dan
kaliteye yakışan
mağazalar
Tasarım
Türkiye’nin en eski
markalarından olan
ve her zaman kaliteyi temsil eden Çift
Geyik Karaca, Kıbrıs
Lefkoşa’da mağaza
açtı. Çift Geyik Karaca Kurumsal İletişim Direktörü Talip
Bayram, markanın
mağaza konseptini
Marquette’e anlattı
47
48
Tasarım
Karaca’nın erkek, bayan ve genç erkek markası Toss koleksiyonlarının farklı ihtiyaç ve fonksiyon detayları bir bütün
olarak mağaza içinde her ürün grubuna özel çözümler ile
tasarlandı. Bu çözümlerin oluşturulması esnasında, Karaca’nın marka geçmişi ve perakende dinamikleri ile birlikte
yenilikçi bir mağazacılık düzeni amaçlandı. Yurt içi ve yurt
dışında mağazalaşma süreci hızlı yaşandığı için kolay uygulanabilir modüler ve pratik sistemler geliştirilerek her yerde
aynı çizginin korunması düşünüldü. Müşterilerimizde kafa
karışıklığına ve göz yorulmalarına sebebiyet vermemek için
dekorasyonda kurumsal renklerimiz olan siyah ve beyaz
Tasarım
49
50
Tasarım
Tasarım
renklerini kullanarak ürünlerin renk ve özellikleri
ön plana çıkarıldı. Kaliteli
moda markası olan Karaca’nın ürünlerinde yansıttığı bu imaj mağaza içinde
de sergilenmeye çalışılmış
ve bunun için siyah ve
beyaz renklerde mat cila
tercih edilirken, paslanmaz ekipmanlar da satine
görünüm ile dekorasyondaki yüksek kalite vurgulandı. Mağaza içi aydınlatma ekipmanlarında enerji
verimliliği ve gerçek renk
değerlerine en yakın netice verecek modern led
teknolojisi tercih edildi.
51
52
Röportaj
174 çeşit ürünüyle
Doygun Ekmek
büyümeye devam ediyor
Röportaj
Paketli ekmek piyasasının parlayan yıldızı Doygun Ekmek, 2015’in ilk yarısında önemli
bir büyüme yakalayarak sektörün en büyük ikinci üreticisi konumuna yükseldi. Ticaret ve Pazarlama Müdürü Murat Sertan Sağmanlı, başarının arkasında sürekli yenilikçi
olmanın etkili olduğunu belirtti. Sektörle ilgili değerlendirmeler yapan Sağmanlı, Türkiye’nin paketli ekmek konusunda daha yolun başında olduğunu ve sektörün büyümeye
çok müsait olduğunun altını çizdi
Ekonomiyi etkileyen birçok gelişmenin yaşandığı 2015’in ilk yarısı Doygun Ekmek
için nasıl geçti?
2015 yılının ilk yarısı firmamız açısından çok güzel geçti ve başarılı bir tabloya imza attık. Bu
noktada uluslararası araştırma kuruluşu Nielsen’in pazar payı istatistikleri doğrultusunda
bilgi vermek isterim. Sağlıklı ve ambalajlı ekmek üretim sektörünün ikinci büyük markası
olarak, tüketicilerin beklentileri doğrultusunda
yaptığımız yeniliklerle bu yılın ilk 3 ayında, tüm
rakiplerimiz arasında pazar payında en büyük
artışı elde etmiş durumdayız. Bu çerçevede
Ocak-Mart 2015 döneminde, geçtiğimiz yılın
aynı dönemine göre İstanbul’da pazar payımızı
yüzde 16,2’den yüzde 23,4’e çıkararak yüzde
45 oranında rekor bir artış sağladık. Aynı dönemde Türkiye’deki pazar payımızı da yüzde 50
artırarak yüzde 7,4‘ten yüzde 11,1’e çıkardık.
Hem İstanbul’da hem de Türkiye’de ikinci firma olduk. Ayrıca ambalajlı paketlenmiş ekmek
piyasasında faaliyet gösteren büyük ve orta ölçekli firmalar arasında ve diğer kategorisinde,
geçtiğimiz yıla göre pazar payını artıran tek firma olduk. 2015 yılının tamamında ise yüzde 25
oranında pazar payı hedefliyoruz.
Bu artışın nedenini neye bağlıyorsunuz?
Pazar payımızı artırmamızda, farklı ve rakipsiz
yeni ürünler üretmek, dost ve kraft ürün gruplarında yapılan yenilikler, ürün yelpazesini tüketici
beklentilerine göre revize etmek, dağıtım ağını
genişletmek, müşteri memnuniyetini artırmak
ve güçlü pazarlama etkili oldu. Bunun dışında
bu büyümede “Herkes Ona Çalışıyor” reklam
kampanyası, sosyal medyaya ağırlık verilmesi,
mikro siteler oluşturularak sağlıklı ekmek bilincinin oluşturulması ve iletişim çalışmaları önemli
rol oynadı.
53
54
Röportaj
Doygun Ekmek şu an kaç çeşit ürün
sunuyor?
Doygun’un bugün perakende için 30, profesyonel mutfaklar için 144 olmak üzere
toplam 174 çeşit ürünü var. Perakende
ürün grubu; tahıllı ekmekler, geleneksel beyaz köy ekmeği, tost, sandviç ve hamburger ekmekleri, uzun ömürlü ürünler, kurabiyeler ve dondurulmuş ürünlerden oluşuyor.
Premium ürün grubunda; kraft ambalajlı
tam buğday somun ekmeği ve tam çavdarlı somun ekmeği var. Ayrıca yine bu
grupta ekmeğini yumuşak sevenlere özel
tam buğday, çavdarlı, çok tahıllı ve light
tam buğday çeşitleri yer alıyor. Dost ürün
grubu ise geleneksel beyaz köy ekmeği,
tam buğdaylı ekmek ve çavdarlı ekmekten
oluşuyor. Perakende ürünler arasında; tam
buğdaylı, çavdarlı, çok tahıllı, kepekli, light,
tost, hamburger ve sandviç ekmek çeşitlerinin yanı sıra, sade ve tam buğdaylı tortilla
ve galeta çeşitleri, tam buğday unu, tiramisu keki, sade ve kakaolu pasta tabanı,
yarı pişmiş donuk simit, açma, poğaça gibi
ürünler bulunuyor. Otel, restoran, kafe ve
catering firmaları gibi endüstriyel mutfaklara ise Doygun Profesyonel markası ile hizmet veriyoruz. Doygun Profesyonel, ev dışı
mutfaklara, simit, açma, poğaça gibi geleneksel tatlardan kruvasan, danish, swirl,
mini börekler ve tatlı-tuzlu kurabiyelere kadar 144 farklı lezzet sunuyor.
İddialı olduğunuz ürünler nelerdir? En
çok hangi ürünleriniz talep görüyor?
Doygun olarak “Her Sofraya Uygun”
ürünler sunma misyonuna sahibiz ve tüm
ürünlerimizde iddialıyız. Bu nedenle her
ürünümüzün belli ve sadık bir tüketicisi bulunuyor. Yoğun tahıl ve geleneksel lezzetleri
sevenler için kağıt ambalajda tam buğday
ve tam çavdar ekmeklerimiz var. Tahılın
yoğun olmasını ama ekmeğin yumuşak
olmasını isteyenlere uygun ekmeklerimiz
var. Hem yumuşak hem de daha az tahıllı, daha hafif lezzetler isteyenlere uygun
ekmeklerimiz de mevcut. Beyaz ekmeği
tercih edenlere, tost-hamburger-sandviç
Röportaj
gibi pratik lezzetleri sevenlere özel
ekmeklerimiz bulunuyor.
“Ambalajlı ekmekte yolun
başındayız”
Türkiye geneline yayılmayı hedefliyor musunuz?
Doygun Nielsen verilerine göre Türkiye çapında ve İstanbul’da ambalajlı ekmek pazarında ikinci büyük
firma konumunda. Şu an Türkiye’nin
üç ilinde dağıtım yapıyor olmamıza
rağmen, Türkiye’nin tamamı olarak
bakıldığında da yılın ilk çeyreğinde
pazar payını en fazla artıran firma
konumundayız. Ürünlerimiz İstanbul, Kocaeli ve Tekirdağ bölgesinde, 2 binin üstünde perakende satış
noktasında satışa sunuluyor. Ev dışı
tüketim noktalarıyla birlikte ulaştığımız nokta sayısı 3 binin üstüne çıkıyor. Önümüzdeki yıl fabrikamızda
ek yatırım da planlıyoruz ve süreç
içerisinde satış noktalarımızı Türkiye
çapında genişletmeyi hedefliyoruz.
Türkiye ekmek piyasasını değerlendirdiğinizde nasıl bir tabloyla karşılaşıyorsunuz?
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO)
yaptığı Türkiye’de Ekmek İsrafı Araştırması’na göre; Türkiye’de günde
25 bin 300 ton, yılda 9,2 milyon ton
ekmek üretiliyor. 250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate alındığındaysa günde 101 milyon, yılda
37 milyar ekmek üretiliyor. Ülkemizde bir yılda üretilen ekmeğin parasal karşılığı 26 milyar lira. Türkiye’de
üretilen ekmeklerin oldukça önemli
bir kısmını dünyadaki örneklerinin
tam tersine ambalajsız ekmekler
oluşturuyor. Yaptığımız hesaplamalara göre ülkemizde ambalajlı ekmeğin pazar payı yaklaşık yüzde 1,5
civarında. Bu da demek oluyor ki,
ambalajsız ekmeğin pazar payı yaklaşık yüzde 98,5. Dünyadaki mevcut
durum ile kıyasladığımız zaman ambalajlı ekmek konusunda daha yolun
başında sayılırız. Türkiye’deki ambalajlı ve ambalajsız ekmek pazarlarının büyüklüğüne baktığımız zaman
dünyadaki gibi bir sonuç görüyoruz.
Paketli ekmek pazarında, 2018 yılına kadar toplam üretimde yüzde 48
oranında artış öngörülüyor.
Doygun Ekmek’in gelecek planlarında neler var?
Tüketim eğrilerinin sürekli arttığı
ambalajlı ekmek pazarında yoğun
bir rekabet söz konusu. Biz Doygun
olarak Türkiye’nin 3 ilinde dağıtım
yapıyoruz, buna rağmen Türkiye’nin
tamamı olarak bakıldığında da yılın
ilk üç ayında pazar payını en fazla
artıran firma olduk. Tüketicilerin sağlıklı ve uygun fiyatlı ürün temin edebilmelerine yönelik olarak en iyiye
ulaşma misyonuyla hareket ediyoruz. Amacımız, başarı ve kalitemizden ödün vermeden pazar payımızı
artırarak Türkiye geneline yayılmak
ve özellikle de Doygun Profesyonel
markalı endüstriyel ürün gruplarımız
ile zaman içinde dünya pazarlarında
söz sahibi olmak.
Röportaj: Murat Küçük
Marquette, Temmuz 2015
55
56
Haberler
Ramazanda herkes
İnegöl AVM’de
11 ayın sultanı ramazan ayı İnegöl AVM’de dolu dolu yaşanıyor. İnegöl AVM akşam iftar
faslıyla, meydan aktiviteleriyle, iftarda leziz menüleri ve ikramlarıyla ramazan boyunca
öğlen 12’den gece 12’ye kadar hizmet verecek
Açık konsepti, farklı mimarisi ile
2011 yılı Haziran ayında açılan ilçenin tek AVM’si olan İnegöl AVM
bölgenin yaşam merkezi konumunda ziyaretçileri için hizmet vermeye
devam ediyor. Açıldığı günden bu
yana bünyesinde bulundurduğu
markaları, sosyal ve yaşam alanları, her hafta sonu ve özel günlerde
düzenlediği aktiviteleri, kampanyalarıyla İnegöl’ün alışveriş ve yaşam
merkezi olmaya devam ediyor.
İnegöl AVM tüm özel günlerde ol-
duğu gibi ramazan ayını da ziyaretçilerine dolu dolu yaşatıyor. Öğlen
12’den gece 12’ye kadar hizmet
veren İnegöl AVM iftarda ve iftardan
sonra ziyaretçileri için ayrıcalıklar
sunuyor. İftarda fastfood mağazalarının hazırladığı birbirinden özel
menüleriyle hizmet veriyor. Her akşam iftar yapan ziyaretçilere özel
ud, ney, tef üçlüsünden oluşan
canlı fasıl yapılıyor. Yine iftar yapanlara özel İnegöl AVM hediyelikleri
ve ikramlarıyla ziyaretçilerini mem-
nun ediyor. Her Çarşamba, Cuma,
Cumartesi ve Pazar; orta oyunu,
Hacivat-Karagöz, sihirbaz gösterisi, Aşuk Maşuk, drama gibi geleneksel ramazan eğlenceleri iftardan
hemen sonra 21.30’da İnegöl AVM
sahnesinde hem çocuklar hem de
aileler keyifli vakit geçiriyor. Modern
yapının içerisinde geleneksel ruhu
ziyaretçilerine yaşatan İnegöl AVM
bu Ramazan’da yine çok renkli ve
eğlenceli.
58
Tasarım
Yeni
konseptiyle
yeni Real
Tasarım
Temmuz 2014’te Beğendik tarafından Türkiye operasyonları satın alınan Real Hipermarketler Zinciri, 6 yıl aradan sonra ilk mağaza açılışını Gebze Center Alışveriş Merkezi’nde yaptı. Birçok ince ayrıntının
kullanıldığı mağazanın konseptini Yüksek İç Mimar Harika Kaya’dan
dinledik
59
60
Tasarım
“Altı yıl aradan sonra açılan ilk Real mağazası olan Real Gebze Center mağazasını planlarken temel dayanağımız, hali
hazırda bir tasarım disiplinine sahip olan
Real Hipermarketleri’nin kurumsal kimliğini kaybetmeden, bu kimliğe yeni unsurlar
eklenmesi oldu. Yeni unsurlar eklerken
ana hedefimiz, Real müşterilerinin alıştıkları
kalite, ürün çeşitliliği, hizmet ve fiyatlardan
ödün vermeden, mevcut Alman disiplinini,
Türklere özgü sıcaklık ile bütünleştirmekti.
Real Gebze Center mağazasında, restoran ve taze gıda ürünlerine ayrılan alanları özelleştirecek bir unsur olan kemerleri
kullandık. Böylece, kemerler hem alanları
belirleyen bir unsur, hem de estetik açıdan
mekana farklı bir kimlik kazandıran yapı
elemanları olarak konumlandı. Bu alan-
Tasarım
ların dışında kalan unlu mamuller ve şarküteri
bölümlerinde de kumaş tente ve ahşap sundurma kullanma yoluna gittik. Böylece bu bölümler
hem özelleşti, hem de buralarda satılan ürünlerin cazibesini destekleyecek tasarım unsurları
olarak çekim noktaları haline geldiler. Burada,
kullandığımız tasarım dilini biraz daha vurgulamak istediğimiz için reyon alınlarında üç boyutlu
pencere görselleri ve bunlarla uyumlu olacak, dili
bütünleyecek nitelikte reyon tabelaları kullandık.
Standart Real konseptinin dışına çıkarak oluşturduğumuz bu projede sadece yapısal unsurlar
değil, bu unsurlara ait renk ve malzemelerde de
amaç doğrultusunda değişiklikler yaptık. Daha
önce kullanılan beyaz ve gri yerine toprak tonlarını fonda tutarak Real’in kurumsal renkleri ile
bütünleştirdik.
Bu mağazada, ilklerden biri olarak promosyon
61
62
Tasarım
alanlarında ağaçlar kullandık. Bu ağaçlar artık meyve vermediği için çiftçiler
tarafından kesilip, odun yapmak için
ayrılan ağaçlar arasından seçilip, yapay
yapraklar ile bezendiler. Yine restoran
duvarlarını süsleyen yapay sardunyalarımız ve bazı bölgelerde kullandığımız
yapay bambu, benjamin türü aksesuarlarımızla mağazamıza daha sıcak bir
çehre kazandırdık. Mağaza genelinde
kategori taçları ve yönlendirme tabelaları yeni tasarım konseptimize ve
mağazanın dinamik yapısına uygun şekilde özel olarak çalışıldı. Bunların uygulanması hem projeye görsel bir katkı, hem de müşterilerimiz için alışverişi
daha kolay ve zevkli kılacak bir sonuç
ortaya çıkardı.”
Tasarım
63
64
Haberler
Şahan Gökbakar
perakendeci oldu
Ünlü komedyen Şahan Gökbahar’ın uzun
süredir hazırlıklarını yürüttüğü hamburger
restoranı Burgerman, 4. Levent’te açıldı.
Sinemadan sonra restoran işine giren Şahan
Gökbakar, Burgerman isimi hamburgerci
açtı. Açılışının geçtiğimiz günlerde yapıldığı
Burgerman fast food zinciri, ziyaretçilerini
dondurulmamış hamburger köftesi ve dondurulmamış taze patatesiyle karşılayacak.
Şahan Gökbahar’ın ortağının ise Fatih Terim’in kızı Merve ile evli olan Ahmet Baran
Çetin olduğu biliniyor.
Perakendenin “Oscar”ları
sahibini buldu
Perakendenin Oscar’ları olarak da
nitelendirilen Solal Pazarlama Ödülleri, bu yıl Danimarka’nın başkenti
Kopenhag’da yapılan törenle sahiplerini buldu. Alışveriş Merkezleri
Konseyi (ICSC) tarafından her yıl düzenlenen etkinliğin bu seneki yıldızları, ECE Türkiye tarafından yönetilen
MetroCity Alışveriş Merkezi ve Espark Alışveriş Merkezi oldu.
Törende MetroCity AVM, Engelsiz
Erişim Derneği’nin katkılarıyla hazırlanıp, ECE Türkiye ve AVEA’nın işbirliğiyle hayata geçirilen “Sesli Adımlar”
uygulamasıyla “Sosyal Sorumluluk
Kategorisi”nde “Altın Ödül”ü almaya hak kazanırken; Espark Alışveriş
Merkezi ise “Gökyüzü Hediyeleri”
projesiyle “Teknoloji Kategorisi”nde
“Gümüş Ödül”ün sahibi oldu.
Haberler
Türkiye’nin sanayi lideri
yine Tüpraş oldu
İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu”
araştırmasının 2014 yılı sonuçlarını
açıkladı. “Devler Ligi”nde ipi yine
Tüpraş göğüsledi. İSO 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu çalışmasında 2014
yılında üretimden satışlara göre en
büyük kuruluş 37,5 milyar lira ile
TÜPRAŞ oldu. Ford 10,5 milyar
satış geliriyle ikinciliğini korurken,
üçüncülüğe bir önceki yılın dördüncüsü olan Oyak-Renault yükseldi.
İSO 500’de toplam kâr, yüzde 22
artışla 27 milyar liraya çıktı.
İSO 500, toplam sanayi ihracatının yüzde 40,7’sini gerçekleştirdi.
2014’te İSO 500’ün toplam istihdamı yüzde 5 artışla 580 bin oldu.
İSO 500’te yabancı sermayeli şirket
sayısı 126’ya geriledi. 2014 yılında
zarar eden şirket sayısı 129’dan
83’e geriledi. İSO 500’de toplam
kâr yüzde 22 artışla 27 milyar liraya
çıktı.
LC Waikiki’de
üst düzey atama
LC Waikiki Kurumsal İletişim ve
Reklam Müdürlüğü’ne Sevda
Malkoç Atandı. 2012 yılından
bu yana LC Waikiki Kurumsal
İletişim Müdürü olarak görev
yapmakta olan Sevda Malkoç,
1 Haziran 2015 tarihinden itibaren reklam departmanının
da sorumluluğunu aldı.
Profesyonel iş hayatına 1994
yılında başlayan ve Anadolu
Üniversitesi İletişim Fakültesi
mezunu olan Sevda Malkoç;
hem ajans hem kurum tarafında birçok şirkette yönetici olarak görev aldı.
65
66
Danışman
Sinan Asılyazıcı
[email protected]
Köprüden önce son çıkış
satmak mı?
20 Haziran Cumartesi günkü Hürriyet gazetesindeki haberde CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet
Nane’nin bir açıklaması var. Özetle şöyle diyor “Satın Alma Molası”
başlıklı yazıda: “4 şirkete 500 milyon verdik, şimdi durulma zamanı.
Yılsonuna kadar mağaza sayımız
450’den 800’e çıkacak. Satın alma
işlemleri tamamlanınca Kiler tabelaları CarrefourSA olacak. Sektör çok
hareketli. Önümüzdeki dönemde
de bu devam edecek. Ancak biz bir
süre durulmayı seçtik. Önümüzde
yeni bir satın alma yok. Ancak büyüme çalışmalarımız devam ediyor.”
Uzun bir süredir hem yerel hem de
ulusal zincirler, organik büyümenin
yanı sıra inorganik yolla da büyümeye devam ediyor. Her iki kulvarda da oldukça iyi yatırımlar ve örnek
alınan çalışmalarla karşılaşıyoruz. O
nedenle biraz yorumlamak birazda
bu sürece neden olan konulara değinmek istiyorum.
İsteyen mağazasını satar, isteyende
satılan bir kuruluşun mağazalarını
kısmen ya da tamamen satın alır.
Benim burada dikkatimi çeken asıl
nokta ise, organize perakendenin
yükselen hacmine rağmen sektörde daha iyi olmak için yapılabileceklerin tükenmeden, kurumsal olamama ve/veya iç sorunlar yüzünden
satmak durumuna gelmek.
Oysa organize perakendenin gereklilikleri konusunda bu kadar geniş bir ortak görüş varken.
Danışmanlar, eğitmenler, ekipman
üreticileri, tedarikçiler, servis sağlayıcılar ve diğerleri ya yanımızda ya
da bir görüşme kadar uzağımızda-
lar. Çünkü güçlü ve organize perakende herkese lazım.
Başarı ve başarısızlık yan yana dururlar. Başarısızlıklardan ders çıkarmak, başarılardan ise daha farklı
kazanımlar çıkarmak mümkün.
Unutmayalım ki başarının ortağı
çok, başarısızlığın ise pek azdır.
Wal – Mart dünyanın şu anda da
en büyük perakendecisi. O nasıl ve
ne yaptı demeyeceğim. Açın Amerika’daki diğer mağaza zincirlerine
bir bakın. Target, Whole Foods,
Albertson’s, Wegmans ilk aklıma
gelenler. Ya diğerleri? Amerika ve
Avrupa’daki diğer perakendeciler?
Evet, çareler tükendiyse satmakta bir çaredir. Peki ya varsa? Cevabı organize perakendede bunu
gerçekleştiren ve gerçekleştirecek
olanlarda.
Değişim zorunlu,
gelişim ise isteğe bağlıdır.
Anonim
Haberler
Ekonomi basını ödülleri
sahiplerini buldu
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) geleneksel “Yaza Merhaba” etkinliği ve “Ekonomi Basını Başarı Ödülleri” töreni, Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda Park Bosphorus Hotel İstanbul ve Sony Xperia katkılarıyla gerçekleştirildi
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, törende yaptığı
konuşmada, ekonomi gazetecilerini
kutlayarak, programa katılımın ve
heyecanın ekonominin ne kadar iyi
yolda olduğunu gösterdiğini söyledi. Önceleri sadece Ankara’yı takip
eden ekonomi basınının daha sonra
İstanbul’u ve Anadolu’yu, şimdi de
tüm dünyayı yakından takip ettiğini
ve bilgilendirdiğini aktaran Aydın,
“Onlar bizi, biz onları izliyoruz ve
aramızda sağlıklı bir iletişim var.”
dedi.
Törende dağıtılan ödüller ve sahipleri ise şöyle:
- Söyleşi Röportaj (Yazılı Basın) Ceyhun Kuburlu, Hürriyet (Arda’nın
ekonomisi)
- Söyleşi Röportaj (Televizyon) - Özlem Dalga, Bloomberg HT (Jean
Claude Trichet röportajı)
- Ekonomi Haberi (Yazılı Basın) Aram Ekin Duran, Ekonomist (TÜSİAD, Yeni DEİK’i mahkemeye verdi)
- Ekonomi Haberi (Televizyon) - Sinem Yöndem, Güngör Yılmaz, CNN
Türk (Türkiye’nin çocuk işçileri)
- Ekonomi Haberi (İnternet) - Dinçer
Gökçe, www.hurriyet.com.tr (Faiz
paralarını Kızılay’a bağışladılar)
- Köşe Yazarı - Hakan Güldağ,
Dünya
- Ekonomi Programı (Televizyon)
- Cem Seymen, CNN Türk (Para
Dedektifi)
- Ekonomi Programı (Radyo) - Güngör Uras, NTV Radyo (Ayşe Teyze
Ne Yapsın)
- Grafik Tasarım (Yazılı Basın) - Tayfur Çay, HT gazete (Avrupa’da kutsal ruh ikizi)
- Yerel Basın Ödülü - Akın Bodur,
Ses Gazetesi (Eve teslim kaçakçılık
dönemi)
- Jüri Özel Ödülü - Anıl Emre, HT
gazete (Mucize diyebilmek için büyüme hızını 30 yıl daha devam ettirmeli)
- Jüri Özel Ödülü - Sibel Atik, Ekonomist (Rusya’da 500 milyon dolar
yıllık kira gelirimiz var)
- Nezih Demirkent Özel Ödülü Şükrü Kızılot, Hürriyet
- Namık Ahıska Özel Ödülü - Jülide Yiğittürk Gürdamar, Dünya (İşte
Borsa’nın yeni işlem salonu)
- Bülent Yardımcı Özel Ödülü - Bora
Erdin, Sözcü (Sermayesi 6 lira kazancı 3 bin lira)
- Esen Salihoğlu Özel Ödülü - İsa
Yazar, Zaman (Toplu ölene maaş
var tek başına ölene yok)
- Vodafone Türkiye Özel Ödülü Ahmet Can, Hürriyet
- Park Bosphorus Özel Ödülü - Burak Coşan, Hürriyet
67
68
Müzik
Cenk Erdem
[email protected]
Ben Madonna’yım,
sen kimsin be?
Son olarak Mayıs ayında müzik
tarihinde herhangi bir kategoride
en çok 1 numara çıkaran şarkıcı
rekorunu, nefis remixlerle şarkısı “Ghosttown” üzerinden kıran
Madonna, Billboard Dance Chart
listelerinde 45. kez 1 numara
olunca bu konuda rekoru Country
listelerinde tam 44 tane 1 numara çıkaran country kralı George
Strait’in elinden almıştı. Ne var ki
özellikle müzik dünyası ve magazin basını hala Madonna’yı sanki
kendini ispat etmesi gerekirmiş
gibi, haber yapıp duruyorlar
Son olarak Washington Post,
Madonna’nın dev star kadrosuyla yayınlanmadan bile heyecan yaratan “Bitch I’m Madonna” videosunu hiç orijinal
bulmamışmış.
Oysa ki, Dj Snake ve Lil Jon’un
3 milyondan fazla satan şarkı-
sı “Turn Down For What” gibi
yenilikçi bir elektronik pop şarkısı olan parçanın videosu da
rengarenk ve müthiş eğlenceli. Klibin şöhretli misafirleri de
Madonna’ya süper sempatik
bir saygı duruşunda bulunuyorlar. Misal Beyonce’nin efsa-
Müzik
nevi “Vogue” hareketi öyle şık ki…
Hele hele klibin sonunda Katy Perry’nin pembeler içinde ve o fıstık küpelerle “Sen kimsin be?” çığlığı klibe
öyle tatlı yerleştirilmiş ki…
Madonna hayranları klibi günlerce
bekleyip, önce 24 saat boyunca sadece dijital platform Tidal üzerinden
seyredilebiliyor diye bozuldular ama
izlemenin yolunu da bir iki saate kalmadan buldular. (Ben dahil)
Velhasıl klipte Madonna’nın enerjisi,
şarkının geçişleri ve klibin başındaki
ikonlaşmış “Like A Virgin” imajıyla o
küçük kızlar şenlik havasında. Hem
klipte Rita Ora’dan Miley Cyrus’a,
Kanye West’ten Katy Perry ve Beyonce’ye kadar müzik dünyasında
süperstar kim varsa, hala Madonna’nın yaşına, şöhretine ve başarısına ve her türlü haline laf edenlere
gereken cevabı veriyor: Ben Madonna’yım, sen kimsin be?
69
70
Röportaj
Henkel,
2015’in ilk yarısından
memnun
Global satışlarda önemli bir
büyüme kaydeden dünyanın en büyük temizlik maddeleri üreticilerinden Henkel
Türkiye’de de çamaşır ve
ev bakımı grubunda önemli
bir büyüme yakaladı. 2014
yılında Ar-Ge çalışmalarına
413 milyon avro harcama
yaptıklarını belirten Pril Marka Müdürü Özden Sevimli,
sürdürülebilirliğin önemine
de değindi. Sevimli, Henkel’in sürdürülebilirlik felsefesini şu sözlerle ifade etti:
“Daha az tüketerek, daha
fazlasını başarmak.”
Röportaj
Henkel, dünyada ve Türkiye’de 2015’in ilk yarısını
nasıl geçirdi?
Zorlu bir ortamın söz konusu olduğu birinci çeyrekte
Henkel güçlü bir performans göstererek, 2015 mali yılına iyi bir başlangıç yaptı. Satışlarımızı ve gelirlerimizi
bir kez daha artırdık. Piyasaya sunulan yenilikçi ürünlerimiz, güçlü organik büyüme ve geçen yılki satın almaların etkisiyle, global olarak günümüze kadar olan en
yüksek çeyrek dönem satışlarını gerçekleştirdik.
Tüm iş birimlerimiz de bu başarılı performansa
katkıda bulundu. Global satışlarımız yüzde 12,7
artarak, 4 milyar 430 milyon avroya yükseldi.
Organik büyüme yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Faaliyet karı yüzde 14,1 artarak 707 milyon avroya ulaştı. Düzeltilmiş vergi öncesi
kar marjı yüzde 16’ya ulaştı.
Çamaşır ve ev bakımı grubunda sektörde kaçıncı sıradasınız?
Özellikle bizimde içinde bulunduğumuz çamaşır ve ev bakımı iş birimi, 2015’in ilk çeyreğinde karlı büyüme devam etti. Çamaşır ve
ev bakımında yaşadığımız yüzde 5,2’lik organik
büyümeyle pazarda lider olduk. Bu durum, pazar
paylarının artmasını sağladı. Nominal olarak çamaşır
ve ev bakım alanındaki satışlar yüzde 13,2 oranında
artışla 1 milyar 298 milyon avroya ulaştı. Türkiye’de de
aynı şekilde 2015 yılına başarılı bir giriş yaptık.
Pril’den 2 yeni ürün
Piyasaya yeni ürünler sundunuz. Önemli Ar-Ge
çalışmaları sonrası ortaya çıkan bu ürünlerin
özellikleri nedir?
Pril Türkiye’nin ilk sıvı bulaşık deterjanı olarak 1963 yılında Türk tüketicisiyle buluştu. Ürünümüz 40 yılı aşkın
süredir, tüketici ihtiyaçları doğrultusunda kendini yeniliyor. 2014 yılında dünyada ilk defa elde yıkama bulaşık
deterjanlarına enzim teknolojisini kullanarak önemli bir
inovasyona imza attık. Pril yenilenen enzim teknolojisi
ile yağlara ve kurumuş kirlere karşı üstün performans
gösteriyor. Bunun yanı sıra, ön yıkama etkili Pril Gold
serisi ve ellere karşı hassas Pril Losyon ürünlerimizle
birlikte zengin bir portföye sahibiz. Şimdi de yaza özel
seri “Açelya’nın Mutfak Sırları” ile mutfaklara ferahlık getiriyoruz. Açelya Akkoyun’un mutfak sırlarından
esinlenerek “Pril Açelya’nın Mutfak Sırları” serisini geliştirdik.
Günümüzde sürdürülebilirlik kavramına önem
veren firmalar bir adım öne çıkıyor. Henkel’in
sürdürülebilirlik çalışmalarından bahsedebilir
misiniz?
Sürdürülebilirlik stratejimiz; daha az tüketerek, daha
fazlasını başarmak. Müşterilerimize, tüketicilere, içinde bulunduğumuz toplumlara ve şirketimize daha
fazla değer yaratıyoruz. Bunu da daha az çevresel
ayak iziyle yapıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda
kendimize kısa ve uzun vadeli hedefler koyduk. Ürettiğimiz her bir ürünün, sürdürülebilirlik stratejimizde
tanımlanan altı odak noktasının en az birine katkıda
bulunmasını hedefliyoruz. Bu konudaki altı odak
noktamızı şunlar oluşturuyor: Enerji-iklim, malzemeler-atıklar, su-atık su, sosyal gelişim, performans,
sağlık-güvenlik. Sürdürülebilirlik stratejimizi başarılı
bir şekilde uygulamak için, ürünlerimizin bu altı odak
71
72
Röportaj
noktasından en az birine katkıda
bulunması bizim için önemli. Bunun
yanı sıra, iş ortaklarımızla çalışmalar
yürütüyoruz ve Henkel çalışanlarını
da bu konuda eğitmek için pek çok
çalışma yapıyor.
Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde sektör
lideri
Sürdürülebilirlik çerçevesinde
yapılan çalışmalar ürünlere de
yansıyor mu?
Sürdürülebilirlikte liderliği yalnızca
bir sorumluluk olarak değil, aynı
zamanda rekabet gücünü sürekli
artırmak için de bir fırsat olarak görüyoruz. Daha fazla değer ile daha
iyi performans sunan ve daha az
çevresel ayak izine sahip ürünler
geliştirmeye odaklanmış durumdayız. 2014 sonu itibarıyla global
olarak, enerji verimliliğini yüzde 20
oranında geliştirdik, su kullanımını
yüzde 19 azalttık, üretim birimi ba-
şına atık miktarını yüzde 18 azalttık
ve iş güvenliği performansını yüzde 25 artırarak önemli bir ilerleme
kaydettik. Henkel’in sürdürülebilirlikteki başarıları 2014’te de devam
ederken şirket ulusal ve uluslararası
sürdürülebilirlik ölçümlerinde ve endekslerinde ilk sıralardaki yerini korudu. 2014 yılında bir kez daha Dow
Jones Sürdürülebilirlik Endekslerine
girmeyi başaran Henkel, 1999 yılında kurulduğundan beri Dow Jones
Sürdürülebilirlik Endeksi’nde sekiz
kez sektör lideri olarak yer aldı.
Sosyal sorumluluk adına hangi
çalışmaları yürütüyorsunuz?
Kurumsal vatandaşlık, şirketimizin
kültürümüzün önemli bir parçası.
Kurumsal gönüllülük, sosyal iş birlikleri, ürün markalarının katılımıyla
gerçekleşen projeler ve acil yardımlar, sosyal sorumluluk programımızın önemli kısmını oluşturuyor.
Örneğin, kurumsal gönüllülük konusunda “Make an Impact on Tomorrow” adlı bir programımız var.
Bu programla Henkel çalışanlarının ve emeklilerinin, gönüllü olarak
gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk
projelerine finansal yardım, ürün
yardımı ve projelere gerekli zamanın
ayırabilmesi için ücretli izin veriyoruz. Yürüttüğümüz sürdürülebilirlik
elçileri programıyla çalışanlarımıza
sürdürülebilirliğin önemini; meslektaşlarına, tedarikçilere, müşterilere,
tüketicilere ve ayrıca öğrencilere
daha iyi aktarabilmesi için eğitimler
sağlıyoruz.
Sektörünüz için Ar-Ge çalışmaları vazgeçilmez bir konu. ArGe’ye ayırdığınız bütçeyi öğrenebilir miyiz?
Sürdürülebilir inovasyonlar kapsamında 2014 yılında, araştırma ve
geliştirme alanında yaklaşık 2 bin
650 çalışan istihdam ettik ve bu
alanda 413 milyon avro değerinde
yatırım gerçekleştirdik.
Röportaj: Murat Küçük
Marquette, Temmuz 2015
Haberler
3’üncü nesil kahve deneyimi
Türkiye’de
Dünya’da her geçen gün hızla yayılan
3 üncü dalga kahve akımı, Stoa Coffee
ve Japonyanın dev markası Hario kahve ekipmanları ile Türkiye’de bu akıma
yön verecek.
Hario kahve ekipmanlarını otomatik
filtre kahve makinelerinden ayıran en
önemli özelliği, demleme süresini, kullanılacak kahve miktarını ve sıcaklığını
tamamen sizin kontrolünüzde olması.
Böylelikle kahvenin demleme sürecindeki tüm aşamalarının sizin kontrolünüzde olmasını sağlayarak, kahvenin
özü ve aromalarını daha belirgin şekilde ortaya çıkartıp kendi karakteristik
kahvelerinizi hazırlayabilirsiniz.
Evde, ofiste ve seçkin kafelerde rahatlıkla kullanabilecek HARIO V60 Dripper, Syphon ve Buono Kettle gibi farklı
demleme aparatları farklı ve özel bir
kahve deneyimi sunuyor.
Hero Baby
logosunu yeniledi
Hero Baby kurulduğu 1886
yılından bugüne ilk kez logosunu değiştiriyor. Kaliteli ve güvenli gıda üretme misyonunu
markanın yeni görsel kimliğiyle
de harmanlayan Hero Baby,
ürünlerini yeni ambalajında sunacak.
Hero Baby annelerin pratik
kullanımları için özel olarak
geliştirilen ağız ve alt kısımları
genişletilmiş yeni kavanozlarını çevreye saygılı camlardan
üretiyor. Hero Baby vakumlu
kapak teknolojisiyle de ürün
güvenliğini ön planda tutuyor.
Yeni logosuna ilk olarak kavanoz mamalarında geçiş yapan
Hero Baby, 2015 yılı içinde tüm
ürünlerinde ve iletişim mecralarında yeni logosunu kullanmaya başlayacak.
73
74
Müze
Key Museum’da
otomobilin görkemli
geçmişine yolculuk
Müze
E. Özgörkey Grubu İcra Kurulu
Başkanı Murat Özgörkey ile İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Özgörkey’in koleksiyonerlik ruhundan
doğan Key Museum, 1886 yılında
üretilen ilk otomobil, 1885 üretimi ilk
motosiklet gibi otomobil dünyasının
kıymetli parçalarına ev sahipliği yapıyor.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na 30 kilometre uzaklıkta olan
müzeye, havalimanından 20-25 dakika, İzmir’den ise 30 dakika gibi
kısa bir sürede ulaşılıyor. Mekan, an-
tik çağların en önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Efes Antik Kenti
ile aynı rota üzerinde. Ayrıca on yılı
aşkın süredir kazı çalışmaları devam
eden Metropolis Antik Kenti, müzeye ev sahipliği yapan Torbalı’ya 10
kilometre mesafede yer alıyor.
75
76
Müze
BMW,
Mini,
Mercedes-Benz, Cadillac, Ford
ve Porsche markalarının
ilk otomobillerinin yanı sıra
1880’li yıllardan başlayıp,
2011 yılına dek uzanan
otomobil koleksiyonu, yedi
bin metrekare alan üzerine
kurulu müzede sergileniyor. Key Museum’da, II.
Dünya Savaşı öncesinde
otomobilleri süsleyen kaput amblemlerini de görmek mümkün. Müzede
50’li yıllara ait Shell benzin
istasyonu, 1900’lü yılların
başından 1960’lara kadar
gelen benzin pompaları ve
otomobil temalı eşarplar,
müzenin içeriğine hareket
katan ve farklılaştıran unsurlardan…
Müze
Müze kurulmadan önce örnekler incelendi
Key Museum’un dünya çapında bir
müze olması hedefiyle yola çıkan E.
Özgörkey Grubu İcra Kurulu Başkanı Murat Özgörkey ile İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Selim Özgör-
key, dünya tarihinde yer edinmiş
modelleri koleksiyonlarına katıyor.
Müzenin, Türkiye’nin yanı sıra ABD
ve Avrupa başta olmak üzere, dünyanın pek çok noktasından gelen
parçalarla oluşturulan bir koleksiyona ev sahipliği yaptığını söyleyen
Murat Özgörkey düşüncelerini şu
sözlerle ifade etti: “Key Museum’u
kurmadan önce dünyadaki ünlü
klasik otomobil müzelerinin hepsini
gezdik. Bu otomobillerin sergilendiği, yarıştığı, madalya kazandığı global organizasyonları yakından takip
77
78
Müze
ediyoruz. Müzemizde her detayın
orijinalliğini korumasına ve eskisinden daha iyi konumda olmasına
önem veriyoruz. Tüm bu detaylı
çalışmalar, müzemizi farklı kılmak
hem ülkemizdeki hem de dünya-
daki koleksiyonerlere yeni ufuklar
sunmak ve Torbalı’ya kültürel bir
yatırım gerçekleştirmenin bilinciyle
devam edecek. Yakın bir zamanda
farklı alanlardaki koleksiyonlarımızı
da müzede sergileyeceğiz.”
İzmir’e yapılan en büyük kültürel ve
turistik yatırımlardan olan KEY Museum, pazartesi ve salı hariç olmak
üzere haftanın 5 günü, saat 10.00
ile 17.00 arasında açık.
80
Haberler
Metro, Güneşli mağazasını yeniledi
Türkiye’de 25’inci yılını kutlayan
Metro Toptancı Market, Türkiye’de
açtığı ilk mağazası olan Güneşli mağazasını yenilenen yüzüyle müşterileriyle buluşturdu. Metro Toptancı
Market, Türkiye’de ilk kez Güneşli
mağazasında “5 Dünya Projesi” adı
verilen bir modele geçti. Bu mode-
le göre gıda dışı tüm ürünler, Mutfak Dünyası, İşyeri ve Ev İhtiyaçları,
Ofis&Medya, Sezon ve Tekstil&Ayakkabı olmak üzere beş farklı kategoriye ayrıldı. Bu projeye göre
her bir dünyada birbirini tamamlayan ürünler tüketicilerle buluşuyor.
Metro Toptancı Market Türkiye
Genel Müdürü Kubilay Özerkan,
müşterilerinin hayatını ve alışverişini kolaylaştıracak çözümler üzerinde çalıştıklarını belirterek, 5 Dünya
Projesi’nin bu anlayışın bir ürünü
olduğunu söyledi. Ayrıca Özerkan,
yeni modelin tüm Metro’larda uygulanacağını da belirtti.
Migros
mayıs ayında
atağa kalktı
Migros’tan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada Mayıs ayı içerisinde 4
adet Migros, 16 adet Migros
Jet ve 1 adet Macrocenter formatında toplam 21 adet satış
mağazasının hizmete açıldığı
belirtildi.
Migros’un yurt içindeki mağaza
sayısı bin 197’si süpermarket,
24’ü hipermarket olmak üzere bin 221 oldu. Yurt dışındaki 45 iştiraki ile birlikte şirketin
toplam mağaza sayısı bin 266.
Geçtiğimiz yılsonuna baktığımızda Migros’un bin 148’i yurt
içinde olmak üzere toplam bin
190 mağazası bulunuyordu.
Haberler
Ceylan Karavil Park’ta
önemli atama
Alışveriş merkezi kiralaması ve yönetimi Bilfinger
Real Estate Türkiye tarafından gerçekleşen Diyarbakır Ceylan Karavil Park’ın AVM Müdürlüğüne Mert
Sakaklı atandı.
Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi iktisat bölümünde tamamlayan Mert Sakaklı, profesyonel iş
yaşamına 1996 yılında başladı. 19 yıllık iş yaşamı
süresince perakende sektörünün; sinema, tekstil ve
mobilya alanlarında bölge müdürlüğü, iş geliştirme
müdürlüğü ve Türkiye satış müdürlüğü görevlerinde
bulundu. 1974 doğumlu ve evli olan Sakaklı, Karavil
Grup ve Ceylan Grup ortaklığında yatırımı gerçekleştirilen Ceylan Karavil Park Alışveriş Merkezinde
Haziran ayından itibaren yeni görevine başladı.
BİM ilk 10’a girdi
Brand Finance tarafından
hazırlanan Türkiye’nin En
Değerli Markaları - Turkey
100 çalışması açıklandı.
BİM 1 milyar 387 milyon
dolarlık marka değeriyle
9’uncu sırada yer aldı.
Brand Finance tarafından
“Türkiye’nin En Değerli Markaları-Turkey 100”
çalışmasının 8’incisi tamamlandı. “Türkiye’nin en
değerli markaları 2015”
listesinde ilk sırayı 2 milyar
516 milyon dolarlık marka
değeriyle Akbank alırken,
bunu marka değeri 2 milyar 475 milyon dolar olan
Türk Telekom ve değeri
2 milyar 445 milyon dolar
olan İş Bankası takip etti.
Türk Hava Yolları 2 milyar
219 milyon dolarlık marka
değeriyle listede dördüncü
sırada, Garanti Bankası 1
milyar 953 milyon dolar değeriyle beşinci, Arçelik de
1 milyar 845 milyon dolar
değeriyle altıncı sırada yer
aldı. Bu kuruluşları 1,7 milyar dolarlık değeriyle Turkcell izlerken, marka değeri
1 milyar 393 milyon dolar
olan Yapı Kredi sekizinci
oldu.
Gıda perakendesinin en
önemli markalarından BİM,
1 milyar 387 milyon dolarlık marka değeriyle 9’uncu
oldu. Ülker Bisküvi 745 milyon dolarlık marka değeriyle 14’üncü, 547 milyon dolar marka değeriyle Migros
18’inci sırada yer aldı.
81
82
Röportaj
Bir başarı hikâyesi:
Schafer
2009 yılında Alman Schafer’ın 80 ülkedeki isim hakkını alan Aslan Ticaret, yaptığı yatırımlarla Schafer’ı dünyanın önemli zücaciye markaları arasına sokmayı başardı. Büyük
bir başarının hikayesi olan Schafer’ın geleceği, ikinci nesil tarafından başarıyla yazılmaya
devam ediyor. Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan ile enine boyuna Schafer’ın yolculuğunu konuştuk
Schafer’dan önceki süreç bugün gelinen noktanın temelini
oluşturuyor. Bu süreci bizimle
paylaşır mısınız?
Ticari hayatımız, babam Tuncay
Aslan’ın 1980 yılında kurduğu mutfak gereçleri satışı yapan Aslan Ticaret’le başladı. Firmamız zamanla
büyüyerek önemli markaların önce
şehir, sonra bölge ve en sonunda
da Türkiye distribütörlüğünü üstlendi. 20’ye yakın markanın, Türkiye
dağıtım operasyonu yıllar boyunca
Aslan Ticaret tarafından başarıyla
yürütüldü. O dönemler arzın düşük,
talebin fazla, doğal olarak da kârlılığın yüksek olduğu yıllardı. Satış konusunda önemli rakamlara ulaşmayı
başaran firmamız bu alanda önemli
bir şirket oldu.
Schafer’ın hikâyesi nasıl başladı?
2004 yılında sadece çelik grubunda
faaliyet gösteren Schafer’ın Türkiye hakları tarafımızca satın alındı.
O dönem Schafer sadece çelik
Röportaj
grubunda bulunuyordu. Ülkemizde
çatal-bıçak grubu genelde yemek
takımı ile birlikte satılıyordu. Biz satış
oranımızı yükseltmek için ürün gamını genişlettik ve sofra ürünlerinin tamamını Schafer ürünleri arasına ekledik. Bunun sonucunda Türkiye’de
çok iyi satış rakamlarına ulaştık. Bu
durum zamanla öyle bir hale geldi ki
biz Türkiye’de, Schafer’ın toplam iş
hacmini yakaladık. 2009 yılında, 80
ülkede Schafer’ın isim hakkını satın
aldık. Böylece Schafer’ın merkez
operasyonu Türkiye oldu.
İsim haklarını aldıktan sonra
hangi yatırımları yaptınız? Ürün
çeşitliliği genişletildi mi?
Öncelikle ürünlerimizi bayilere doğ-
83
84
Röportaj
rudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi yatırım yaptık. Bizden önce 40 çeşit olan ürün kalemini 5
ana kategoride 4 binin üzerine çıkardık. Dizi ve
TV programlarına sponsor olarak geniş kitlelere
ulaştık.
Schafer’ın kendi mağazalarını kurması nasıl
başladı? Yurt dışında işler nasıl ilerliyor?
Müşterilerimizden mağazalaşma konusunda bize
ciddi bir talep geldi. 18 ay gibi bir sürede, yurt
içinde Aslan Ticaret olarak 17 tane mağaza açtık.
Yurt dışında da franchise sistemiyle 11 mağazaya
ulaştık. Kosova, İran Irak, Azerbaycan, Ukrayna
ve Arnavutluk’ta mağazalarımız müşterilerimize
hizmet sunuyor. Bunun haricinde Kazakistan,
Polonya ve Rusya ile görüşmelerimiz devam ediyor. Yurt dışında tüm ürünlerin bir arada sunulduğu bir konsept yok. Mağazalarımız oralarda
dikkat çekiyor. AVM’lerden önemli teklifler alıyoruz. Yurt dışında zücaciye alışverişleri genelde
kategori mağazalarından ya da süpermarketlerden yapılıyor. Özellikle perakendenin gelişmediği
ülkelerde durum tamamen böyle ilerliyor. Schafer
olarak buralarda konsept mağaza yatırımları ile
mutfak ihtiyaçlarının tek bir noktadan karşılanmasını amaçlıyoruz.
Ürünlerinizin hepsi Türkiye’de mi üretiliyor?
Schafer ürün gruplarının yüzde 70’e yakını Türkiye’de üretiliyor. Bunun dışındakiler ürünün muhteviyatına göre en uygun ülkelerden tedarik ediliyor. Silikon gruplar Güney Kore’den, bazı özel
tencereler Avrupa’dan, steak çatal-bıçak takımları Amerika Birleşik Devletleri’nden, porselenler
Polonya’dan, kemik tozu bazlı ürünler Bangladeş’ten geliyor.
İnternet kanalında satışınız var mı?
E-ticaret kanalı Schafer’in en önemli mağazası.
Schafer adıyla ürettiğimiz tüm ürünleri burada satışa sunuyoruz. İnternet mağazasında hem bayi
ürünleri hem de mağaza ürünleri var. Fiyatlar mağaza ve bayilerle aynı. Sanal mağazamızın cazibesini fiyat üzerinden değil kampanya ve hediyeler üzerinden artıracağız.
Röportaj: Murat Küçük
Marquette, Temmuz 2015
Haberler
Journey
Adapazarı
ve Niğde
mağazalarını
açtı
1996’dan bu yana ‘şıklığına önem veren, rahatlığından ödün vermeyen stil sahibi kadınların markası Journey, büyümeye devam ediyor. Journey Adapazarı mağazası, geçtiğimiz
günlerde Agora AVM’de açıldı. Zemin kat 47
numarada yer alan 183 metrekare büyüklüğündeki mağaza Adapazarı’ndaki ilk mağaza
olma özelliğini taşıyor.
Mayıs ayı içerisinde açılan bir diğer Journey
mağazasıysa Niğde Dr. Sami Yağız Caddesi’nde açıldı. Bölgenin en işlek noktalarından birinde yer alan mağaza, ziyaretçilerini ağırlamaya
başladı.
Diyarbakır’ın
alışveriş merkezi
açıldı
Türkiye’nin en büyük alışveriş platformu Multi Turkey’nin
yeni alışveriş merkezi Forum Diyarbakır, ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.
Multi Turkey’nin ülke genelindeki 15’inci alışveriş merkezi
olan Forum Diyarbakır açıldı. Bölgede bugüne kadar önemli
yatırımlara imza atan Altındağ Gayrimenkul Yatırım Geliştirme İnşaat şirketinin yüzde 50 ortaklığıyla hayata geçen ve
toplam 120 milyon avro yatırım yapılan Forum Diyarbakır,
54 bin metrekare kiralanabilir alan üzerinde 135 yerli ve yabancı kuruluştan oluşan seçkin bir marka karmasıyla hizmet
verecek.
Forum Diyarbakır’da, aralarında Koçtaş, Media Markt, Tommy Hilfiger, Simit Sarayı, Kahve Dünyası, Roman, Paul&Shark, Vakko ve W gibi, Forum Alışveriş Merkezlerinde ilk kez
tüketiciyle buluşacak markalar da yer alacak.
85
86
Moda
Şenay Kızıl
[email protected]
Güzellik
saçla
başlar...
Güzellik, dünyanın kuruluşundan bugüne insanların en büyük zaafı ve en
büyük arzusu olmuştur. Tarih boyunca gücün ve cazibenin sembolü olan
saçlar, binlerce yıldır olduğu gibi günümüzde de önemli bir statü ve güzellik unsuru olarak görülmekte.
Saç; üzerine binlerce şairin on binlerce mısra döktüğü bu güzel hazine, biz kadınları yerine göre
muzip, masum, ağırbaşlı, gösterişli, çarpıcı ya da
muhteşem gösterebilecek paha biçilmez bir aksesuar. Bu sebeple, bu kıymetli hazinenin değerini
bilmek ve bakımlı saçlara sahip olmak için, biz kadınların saç bakımına büyük bir hassasiyetle yaklaşmamızda fayda var.
Sıkı şekilde toplanmış at kuyrukları, örgüler, iri bohem dalgalar… Bu sezon doğallık, makyajda olduğu gibi saçlarda da ön planda olacak. En büyük
tavsiyem hangi model, renk ya da kesimi tercih
ederseniz edin doğallıktan uzaklaşmadan yapmanız. Çünkü bu senenin en büyük saç trendi kesinlikle “doğallık”.
Gelin 2015 İlkbahar/Yaz saç trendlerine bir göz
atalım…
Saç dalgasın da bohem esintisi
Her geçen gün saçlarda, makyajlarda abartıdan
uzak doğala yakın bir havaya bürünüyor. Eskiden
görmeye alıştığımız abartılı makyajlar ve düğün
Moda
saçlarını ne mutlu ki artık görmüyoruz. Bakımlı olmanın, aşırıya kaçılmadan yapılabileceğinin farkındayız
artık. Saçlardaki bohem dalgalarda
bunun en büyük belirtisi. Fönlenmiş
ancak abartılmamış, bukle bukle yapılmamış, doğal havasını çok
bozmadan yapılan dalgalar 2015
ilkbahar/yaz sezonunun favori modellerinden.
Vazgeçilmezimiz, at kuyruğu
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi at-
kuyruğu, iki farklı toplama şekliyle bu
sezonda moda. Bu sene defilelerde
de gördüğümüz gibi saç modelleri
oldukça uzun. Tepeden toplanan
atkuyrukları da, boyun hizasından
toplanan modellerde bu sene hem
günlük hem de özel zamanların vazgeçilmezi olmaya devam edecek.
Salaş toplanmış saç örgüleri
Daha salaş bir görünümle yapılan örgüler rahat kullanımıyla da
ön planda olacak. Yazın uzun saç
kullanmanın zorluklarından şikayet
eden bayanlar için örgü, oldukça iyi
bir alternatif.
Topuzlar sadeliğe kavuşuyor
Sıra dışı topuz modelleri, 2015 ilkbahar/yaz defilelerinde yer aldı. Ancak bu topuzlar klasik topuzlardan
çok daha farklı. Saç örgüsü ile harmanlanan topuzları bu yaz sık sık
göreceğiz muhtemelen. Yapılan her
topuz doğallıktan uzaklaşmadan
şıklığımıza şıklık katacak.
87
88
Moda
Islak görünümlü saçlar
İşte bu yazın yeni trendi, ıslak görünümlü
saçlar. Yaz ayları için oldukça uygun bir
model olan ıslak görünümlü saçlar, 2015
ilkbahar/yaz sezonunda yine favori modellerden.
Saçlar aksesuarlar ile bahara doyacak
Bu sezon saçlarda oldukça fazla aksesuar
çeşidi göreceğiz. Saçlarımızın süsleri, bizim
de en önemli aksesuarlarımız saç bantları,
taçlar, çiçekli tokalar, taşlı taraklar ve saç
fularları sıklıkla kullanılacak aksesuarlar
arasında. 2015 ilkbahar/yaz sezonunun
enerjisini tokalarla ve saç aksesuarlarıyla
yansıtabilir, stilinize sıra dışılık katabilirsiniz.
Saçlar ışıltısına kavuşuyor
Işıltılı kahveler, platin sarıları ve şarap tonları... Rengârenk bir sezon bizi bekliyor.
2015 sezonunda saçlar hiç olmadığı kadar
renkli ve ışıltılı görünecek.
Sarı saçlar yeni sezonda daha ışıltılı olacak.
Bu saç rengi uygulamasında saç dipleri
doğal ve daha koyu tonlarda başlıyor, uçlara doğru inildikçe açıklı koyulu sarı tonlarıyla saç aralarına ışıltı katılıyor.
Safi turuncu görünen kızıl saçlar artık geride kaldı. 2015 sezonunda turuncu alt
tonlu saçlara, şarap tonlarıyla yapılan gölgelendirmeler çok popüler olacak. Daha
doğal ve çekici duran bu renk, özellikle beyaz tenli renkli gözlü kadınlar için oldukça
uygun bir renk.
Geçtiğimiz sonbahar/kış sezonunda oldukça popüler olan ombre sarı saçlar, yeni
sezonda biraz ton değişimine uğruyor.
Bu saç rengini uygularken diplerden koyu
tonlarda başlanılıyor ve uçlara doğru açılan saçların arasına birkaç farklı sarı ton ile
gölgelendirme yapılıyor. Oldukça fresh bir
görüntüye sahip olan bu tonlama favorilerimden.
Kahverengi saçlar yeni sezonda daha çarpıcı bir görüntüye bürünüyor. Elmacık kemikleri hizasından başlayarak saç uçlarına
doğru inen ışıltılar, kahverengi saçlara daha
romantik bir hava katacak.
Haberler
Doğuş Perakende
Grubu dünya
markasıyla anlaştı
Doğuş Perakende Grubu, 1996
yılında kurulmasına karşın kısa sürede patlama yapan ve ABD’de
Nike’ı zorlamaya başlayan Under
Armour’u Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyor. Firmanın başına ise Intersport’tan tanınan Aydın Kanatlı
getirildi. Ekonomist dergisinin haberine göre distribütörlük anlaşmasını imzalanma aşamasında. 20112014 yılları arasında Intersport’un
genel müdürlüğünü üstlenen Kanatlı, Under Armour’ın genel mü-
dürü olduğunu sosyal medyadan
duyurdu.
3 milyar dolar ciro
Dünyada popülaritesi giderek artan
Under Armour’ı Türkiye’ye sokmak
için uzun süredir birçok grup yarışıyordu. Vepa Group, Gözalan Grubu
ve İş Girişim Sermayesi şirketi olan
Sportive markayla görüşmeler gerçekleştirmişti. Nike’ı kaybettikten
sonra New Balance ile ciddi bir çıkış yakalayan Vepa, Under Armour
ile yaptığı görüşmelerden sonuç
alamamış, Converse ile yollarını
ayırdıktan sonra yeni marka arayışında olan Gözalan Grubu ise adeta
direkten dönmüştü. Hatta iddialara
göre iki şirket arasında bir iyi niyet
anlaşması bile imzalanmıştı. Fakat
son anda devreye giren Sportive’in
şu an işi bitirdiği piyasada ciddi olarak konuşulurken, sürpriz bir şekilde markanın distribütörü Doğuş
Holding oldu.
89
90
Haberler
Genç tasarımcıların
rüyaları gerçek oldu
Marmara Park Alışveriş Merkezi bu yıl 6’ncısı
gerçekleşen Dream Style Tasarım Yarışması’nın finaline ev sahipliği yaptı. 195 genç
tasarımcının başvuru yaptığı yarışma da seçilen 20 genç tasarımcı, rüyalarını gerçekleştirmek için kıyasıya bir rekabete girdi.
Yarışmanın Jürisinde; ünlü modacı Cemil
İpekçi, podyumların unutulmaz ismi Deniz Akkaya, ünlü organizatör Banu Noyan,
şarkıcı Reyhan Karaca, Marmara Park AVM
Müdürü Ozan Canbolat, ITU Moda Program
Başkanı Prof. Dr. Cevza Candan, Mimar
Sinan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Piraye
Yüksel ve Ajans Sahibi Tümay Özokur yer
aldı.
Lüks tüketimde ilk akla gelen
marka Vakko
75 yılı aşkın köklü geçmişi ile moda kavramına
farklı bir bakış açısı ve
sunum getiren Vakko,
bugün Türkiye’nin övünç
duyduğu markaların arasında yer alıyor.
Araştırma şirketi DORinsight’ın gerçekleştirdiği
“Lüks Pazarlama Araştırması”nda, Vakko’nun
Türk halkı nezdindeki değeri gözler önüne serildi.
Araştırma
sonuçlarına
göre 18 yaş ve üzerinde,
AB SES (sosyoekonomik
statü) segmentine mensup, Türkiye genelinde
kadın ve erkekler ile yapılan araştırmada, tüketicilerin aklına gelen ilk
yerli lüks markalar sorgulamasında Vakko yüzde
32’lik oranla ilk sırada yer
alıyor.
Vakko daha çok “35 yaş
ve üzeri grupla, A SES
segmentine mensup kişilerin” ilk aklına gelen lüks
yerli marka olurken, “Yardımlı ve yardımsız akla
ilk gelen yerli lüks marka
skorları” toplandığında
yine Vakko’nun yüzde 64
ile öne çıkan ilk marka olduğu görülüyor.
Haberler
Metro
Market’in
Global
CEO’su
belli oldu
Dünyanın lider toptancı marketi Metro Toptancı Market’te önemli bir görev değişikliği
gerçekleşti. Metro Toptancı Market Rusya’da
Genel Müdür olarak görev yapan Pieter Boone mevcut CEO Olaf Koch’un yerine geçecek
isim olarak belirlendi.
Hollanda asıllı Pieter Boone, CEO’luk görevinin
yanı sıra Olaf Koch, Mark Frese, Pieter Haas
ve Heiko Hutmacher’in yanında beşinci üye
olarak Metro’nun Yönetim Kurulu’nda da yer
alacak. Boone, yeni görevine 1 Temmuz’da
başlayacak ve Metro’yu mali yılın sonuna kadar Koch ile birlikte yönetecek.
Pieter Boone kimdir?
Yöneticilik kariyerine 1992 yılında SHV MAKRO
Toptancı Market’te başlayan Pieter Boone,
o zamandan bu yana MAKRO’nun Asya ve
Güney Amerika çalışmalarında çeşitli görevler
üstlendi. 2011 yılında Metro Group’a transfer
olan Boone, Metro Toptancı Market Rusya’da
Operasyon Direktörü ve ardından da Genel
Müdür olarak çalıştı.
VİKO, 35’inci
yılını coşkuyla
kutladı
Anahtar ve priz sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO,
35’inci kuruluş yıl dönümü ve “Bizden Bize Paylaşım Toplantısı” kapsamında tüm çalışanlarının katılımı ile önemli bir
organizasyon gerçekleştirdi. Programa VİKO Yönetim Kurulu Başkanı Toshihide Arii, CEO Nusret Kayhan Apaydın,
yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, çalışanlar ve aileleri katıldı. VİKO’nun 750 çalışanı ve aileleri gurur verici bir birlikteliğe daha imza attı. Kutlamalar VİKO CEO’su Nusret Kayhan
Apaydın’ın açılış konuşması ile başladı ve hazırlanan yıl dönümü kutlamalarıyla devam etti.
109 ödül sahibini buldu, çalışanlar Zeynep Dizdar ile
coştu
“VİKO Tanıma Takdir Ödüllendirme Sistemi”ne göre belirlenen kıdem - teşvik kapsamındaki 109 ödül 35’inci kuruluş
yıl dönümü kutlamalarında sahiplerini buldu. VİKO’da 5, 10,
15 ve 25’inci yılını dolduran çalışanlara, üst yöneticiler tarafından birer plaket takdim edildi.
Ünlü sanatçı Zeynep Dizdar’ın sahne aldığı coşkulu organizasyonda, gün boyu çeşitli animasyon ve aktiviteler eşliğinde doyasıya eğlence hakimdi. 35’inci kuruluş yıl dönümü
için hazırlanan özel pastanın kesilmesiyle birlikte çalışanların
dile getirdikleri, “35. Yılımızı Kutlarken Başarı Öyküleri Yazmaya Devam Edeceğiz” sloganı ve oluşan coşkulu görüntüler günün en anlamlı karesini oluşturdu.
91
92
Konuk
Meltem Etcheberry
[email protected]
Pop-Up Store nedir?
Uluslararası mimari terminolojisinde Pop-Up Store diye adlandırılan
butik tasarımı, markaların kısa süreliğine sergileme amaçlı kurdukları
geçici nitelikte satış alanları, bir nevi
butikleridir. Retail açısından incelendiğinde, marka için Pop-Up
Store’ların ne amaçla, nerede ve ne
zaman yapılması
(ve ya yapılmaması) gerektiği stratejik bir karar gerektirir. Her ne ka-
dar geçici bir operasyon gibi tanımlansa da sadece uzun vadeli
yatırımlara yönelmiş markaların gerçekleştirebileceği bir uygulamadır.
Zira markanın, sektöründeki gelişmelere yönelik açılım kapasitesi gelişmiş, finansal açıdan yeterli, bütçe
organizasyonu uygun ve özellikle
de ticari bağlamda güçlü olması
gerekir. Aksi durumda bu saydığım
niteliklere henüz erişmemiş firmaların Pop-Up Store yapmaması çok
daha uygun olur.
Retail açısından baktığımızda PopUp Store’un pek çok değişik amacı
olabilir, bunlar kısaca:
• Yeni bir ülkede ilk imaj tanıtımı
(marka, ürün, PR gibi)
• Müşterileri markayla tanıştırma,
yeni müşteri kazanma
• Marka görünürlüğünü ve bilinirliği
arttırma
• AVM’lerde butik yerine geçici ta-
Konuk
nıtım ve bilahare kalıcı bir yer elde
edebilmek
• Dönemsel sergileme (event)
• Yeni bir ürünün lansmanı
• Yeni mekansal konseptin vurgulanması
• Özellikle yılbaşı, Noel ve ya Chinease New Year gibi ticari bakımdan
çok önemli dönemlerde o şehirde
var olan butiğe artı bir değer katma
ve kazanç sağlama
Markanın bir ülkede henüz tanınmışlığı az ise, Pop-Up Store’ların
tasarım bakımından genel butik
konseptine bağlı kalması doğru
olur. Dolayısıyla, müşteri burada
normal olarak butikte bulacağı görsel ve iletişimsel deneyimi yaşamalıdır. Bu açıdan bakıldığında Pop-Up
Store’larının özellikle AVM’lerdeki
konumu tıpkı bir butik yeri seçimi
kadar önemlidir. Çevresi irtibatta
olduğu markalar markanın kategorisine uygun olması arzu edilen
sonuçlara ulaşmak bakımından son
derece etkilidir. Aksi halde istenilen
başarıya ulaşılamaz. Bazen uluslararası platformda tanınmış sanatçılarla işbirliği yapılarak çok farklı bir
tasarıma da gidilebilir. Bu genelde
çok bilinen uluslararası markaların
(Maison) reklam amaçlı uyguladıkları bir yöntemdir ve imaj ve ticari
bakımdan getirisi hayli fazladır.
Bu tarz çalışmalarda sanatçının
getireceği mekansal değişikliklerin
yanı sıra müşteri ağırlama, sunumlar, ayrıcalıklı CRM uygulamaları da
marka tarafından yapılabilir. Buradaki amaç müşterilere tamamen
bir sürpriz ve unutulmaz bir alışveriş
deneyimi yaşatmaktır.
Doğaldır ki, bu görsel olarak geçici gibi ifade edilen dönemin ticari
olarak kalıcı hale getirilip, zihinlerde
yer edinmesi ve sürekli hatırlanması bağlamında yeni bir packaging
(özel çanta, paketleme, sunuş
vb) de tüm bu
farklılığın bir parçası olabilir. Müşteri ile ilişkinin son
ana dek sürdürebilmesi bakımından, ödeme şekilleri de işlevsel
olarak daha kolay
halledilir biçimde
olmalıdır.
Aynı zamanda,
PR, marka tanıtımını daha eğlenceli
hale getirebilecek farklı bir tasarım
eklenebilir. Buna yönelik merchandising sistemi de kurulabilir. Güvenliğin optimal hale getirilmesi bu
organizasyonun başarılı olmasında
önemli bir rol oynar. Bu hem müşterilerin serbestçe dolaşımının yanı
sıra, hem de ürünlerin korunması
anlamında mekanın kurgulanması
ve sergileme elemanlarının tasarımlarında ele alınması gereken bir
husustur. Ayrıca lojistik, transport
ve stoklama (model stock) için en
optimal alan verilmelidir. Burada
doğru zaman ve optimal Time-Line
kullanımı son derece önemlidir.
93
94
Sağlık
Beslenme Uzmanı Taylan Kümeli
Tatilde kilo
almamanın yolları
Tatile çıkarken “Eyvah, kilo alacağım”
diye düşünmeyin. Aksine, bu dönemi kilo
vermek için ideal bir zaman dilimi olarak
görün ve önerilerimize bir göz atın
Yaz aylarında pek çok kişi
diğer sezonlara oranla
daha formda olmak ister
ancak uzayan akşam saatleri, artan grup eğlenceleri ve yemekli sohbetler
kişileri daha çok yemek
yemeye iter. Bunun sonucu tabii ki kilo almaktır. Bu
durumla karşılaşmamak
için bazı önlemler almanız
gerekiyor.
Öncelikle tatile, kilo alacağım korkusuyla değil, daha çok hareket
ve dengeli beslenmeyle
form tutacağım mantığıyla çıkın. Normal beslenme alışkanlıklarınızı yanlış
yönde değiştirmediğiniz,
ara öğünleri atlamadığınız, alkole saldırmadığınız,
açık büfedeki her yemeğin
veya tatlının tadını merak
Sağlık
etmediğiniz müddetçe tatiller kişilerin günlük fiziksel aktivitelerini artırmalarından ötürü form tutulacak
dönemler olarak değerlendirilebilir.
Taze yemekler yiyin
Mümkün olduğunca doğala yakın,
kendi natürel yapısını ve tazeliğini
koruyan besinleri tercih edin. Yaz
ayları çok bereketlidir; çok çeşitli
sebze ve meyveler manavlarda yerini almıştır. Bunları mümkün oldu-
ğunca taze ve çok çeşitli tüketmeye, günlük yemek pişirmeye gayret
edin.
Akdeniz tarzı beslenin
Yemeklerinizde zeytinyağı kullanmaktan şaşmayın. Zeytinyağlı yemekler açık büfelerin de vazgeçilmezlerindendir. Vitamin, mineral ve
posa açısından zengindirler. Fakat
dışarıda tüketilen zeytinyağlılar iyi bir
seçim gibi gözükse de, içerik olarak
ideal ölçüden daha fazla yağla hazırlananlar, aşırı yağ tüketimine neden olabilecekleri için kilo artışına
yol açabilirler. Bu yüzden yağ içeriğinden emin olmadığımız durumlarda sebzelerin suyunu ve yağını süzerek tüketmeniz daha doğru olur.
Sebzelere odaklanın
Taze, haşlanmış, zeytinyağlı ya da
söğüş olarak tüketilebilecek tüm
sebzelere yaz aylarında ağırlık ve-
95
96
Sağlık
rin. Öğle ve akşam için sebze yemeklerini, ızgaraların yanında sebze
garnitürlerini ve salataları tercih etmek sebze alımını artırmanın kolay
yollarıdır.
Yemeği aceleye getirmeyin
Daha uzun yemek saatleri, beyne
doyma iletisinin gönderilmesiyle ilişkili olarak kişilerin daha az yemelerine, dolayısıyla kalori kısıtlamalarına
neden olur. Fast food restoranlarda
hızlıca yenen yüksek kalorili gıdaların ekstra bir hızla yağ depolanmasına neden olmasına bu yüzden
şaşmamalı.
Tatlı bir kaçamak
Yaz aylarında serinletici yemek veya
içecekler, hatta tatlılar pek çok kişinin yaz beslenmesi anlayışı çerçevesindedir. Bu keyiften mahrum
kalmadan, kilo grafiğimizi koruyarak
tatlı kaçamaklar yapmak için yaz
meyvelerini buz, light dondurma
veya yağsız yoğurt eşliğinde tüketebilirsiniz.
nun için her zaman yanınızda sağlıklı atıştırmalıklar bulundurun.
Yağ alımını azaltın
Tereyağında kızartılmış veya yağlı
soslarla sote edilmiş yemek ve garnitürlerden, patates kızartması ile
servis edilen yemeklerden, kremalı,
koyu soslu, et soslu, tavada kızartılmış, mayonezli, sote yapılmış, derin
yağda kızartılmış yemeklerden uzak
durun. Mümkün olduğunca basit
pişen yemekleri tercih edin. Fırınlanmış, kendi suyunda pişmiş, ızgara edilmiş, buharda pişmiş, sıcak
su veya süt içinde pişmiş, fırında
kızartılmış olan yemekler arasından
tercihinizi yapın.
Daha çok sıvı alın
Yaz sıcaklarında artan su kayıplarını karşılamak için vücuda yeterli
sıvı temin edilmelidir. Bunun için
bol su için, vücudunuza soğuk-sıcak bitki çayları, light limonatalar ve
soda alımıyla destek veriln. Mevsim
sebze ve meyveleri oldukça yüksek
su içeriği ile sıvı alımına katkı sağlayabilir. Özellikle salatalık yüksek su
içeriği ile iyi bir alternatiftir. Alkolden
ise uzak durmaya çalışın.
Ara öğünlerde kontrollü olun
Yüzmek, bol oksijen almak, bol hareket etmek kişileri çok sık acıktırabilir. İlk önünüze gelen dondurmacı, gözlemeci, simitçi, mısırcı veya
buzda badem sizi kışkırtabilir. Bu-
Fiziksel aktivitenizi artırın
Spor ve fazla fiziksel aktivite kilo
kontrolünün en önemli parçalarındandır. Bunun için özellikle sabahın
erken saatlerinde veya akşamüstü
geç saatlerde kendi performansınızla uyumlu bir spor dalını seçmeli,
düzenli olarak ve zaman planlamasına dikkat ederek spor yapmalısınız.
98
Aktüel
A. Oğuz Toraman
[email protected]
Kısmet ve
sessiz gemi…
Sene 1968…
Bu senenin adıyla hep
farklı anılacak bir neslin
çocukları, tüm dünyada
seslerini yükseltiyordu. 16
Haziran günü, 12 yaşındaki annem Gülgün, babası Kemal Bey’in Beyoğlu’ndaki ofisinde mekanik
Facit hesap makinesinin
koluyla uğraşmayı bırakarak babasıyla birlikte
İstiklal Caddesi’ne çıkar.
Müthiş bir kalabalık, gururlu ve mutlu yüzler; 3 yıl
önce Caddebostan’dan
yelkenlisiyle dünya seya-
hatine yolculadıkları Kemal Bey’in çocukluk arkadaşı Sadun ve eşi Oda
Boro’nun yurda dönüşünü kutlamaktadır.
Yıllar sonra o günkü gurur
ve mutluluğu aynı heyecanla bizlere aktarmıştı,
annem…
Sadun Boro, dünyanın
çevresini “Kısmet”i ile dolaşan ilk Türk denizci…
1928’li imiş dedemden 3
yaş küçük, Erenköylü’ymüş…
Biri bana, “insanlar ismiyle
büyür” demişti çocukken,
o zamandan sonra ne zaman bir yeni isim duysam,
sözlüğe davranır olmuştum. Sadun Boro’yu duyduğumda da öyle yaptım;
Arapça’dan geliyormuş,
kutlu, uğurlu, mübarek
demekmiş… Evet, adı
gibi bir adam değil mi diye
düşünmüştüm bir de soyadındaki ikinci “o” “a” olsaymış, tam olurdu diye…
Mübarek adam ve ona
yüreğini veren, inanan,
güvenen Alman asıllı eşi
Oda… Alman asıllı olduğunu vurgulamak nedense… Tam olarak 2 yıl 10
ay 6 gün… Bundan 50
sene önce o dönemin koşullarında vira diyor, Sadun ve Oda…
Aktüel
Yürek ister değil mi? İster…
Liselilerin özelikle Galatasaraylıların parmak ile gösterildiği o dönemde, hele
İngiltere’de eğitim görmüş kaç tane
tekstil mühendisi vardı acaba ülkemde? Karı koca el ele verip bir tekstil devi
yaratabilirlerdi belki ama onlar el ele
tutkularının peşinden gitmeyi tercih etti.
Kimine göre 10 kimine göre 10,5 kimine göre 11 metrelik, “Kısmet”leriyle…
En iyisi uygun olan en kısa zamanda
Rahmi Koç müzesine gidip “Kısmet”i
görmek, bir okşamak… O kadar okyanusa dünyaya tanıklık etti Kısmet…
İlk “Sadun ile Oda” idi, “Deniz” ile döndüler… Onları “Tanıl ile Annette”, “Osman ile Zuhal” (onlar da Deniz ile döndüler), “Göran ile Ayfer”, “Mehmet ile
Elaine”, “Hakan ile Sophie”, “Cumhur
ile Mayisa” takip etti…
Onlardan geriye kalan çocukları Deniz,
Kısmet, 5 kitap ve elbette daha pek
çok şey…
Ve gök kubbe altında hoş bir seda…
99
100
Aktüel
Son sözler Yahya Kemal’in Sessiz Gemisi’nden…
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden…
102
Spor
Hazırlayan: Oğuzhan Emre Avcı - Murat Küçük
Bakü’de
olimpiyat şöleni
İlki Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Avrupa Oyunları, birçok farklı dalda
onlarca farklı ülkeden sporcunun yarışına sahne oldu. Daha önce bu büyüklükte hiçbir organizasyona ev sahipliği yapamayan Azerbaycan’daki oyunlara halk yoğun ilgi
gösterdi. Oyunlar, 2016 Rio Yaz Olimpiyatları öncesinde sporculara kendilerini sınama
şansı da verdi
Azerbaycan’ın başkenti Bakü, tarihte ilk kez düzenlenen Avrupa
Oyunları’na ev sahipliği yaptı. Bu,
Azerbaycan’da şu ana kadar düzenlenen en büyük spor organizasyonu olma özelliğini taşıyor. 2012
yılının aralık ayında düzenlenen
Avrupa Olimpiyat Komitesi Genel
Kurulu’nda yapılan oylamanın ardından düzenlenmesine karar verilen Avrupa Oyunları Bakü 2015’e
20 farklı branşta 49 ülkeden 6 binin üzerinde sporcu katıldı. Avrupa
Oyunları Komitesi de gelişmelerden gayet memnun.12 tanesi mevcut olan ve 6 tanesi yeni yapılan
toplam 18 modern tesis, otoriteler
tarafından tam puan aldı. Her dört
senede bir tekrarlanacak Avrupa
Oyunları, 2016 Rio Yaz Olimpiyatları öncesinde sporculara kendilerini sınamaları için fırsat sunarken,
bazı branşlarda da eleme turnuvası
özelliği taşıyor.
Spor
“Ceylan ve Nar”
Kültürel zenginliğin ön planda tutulduğu şölenin logosu ise ülkenin
doğasından ve mirasından ilham
alınarak tasarlanan “Ceylan” ve
“Nar”. Ceylan; ülkenin gururlu tarihini, nar ise ülkenin umut dolu geleceğini temsil ediyor. Operasyon
direktörü Simon Clegg, “Avrupa
Oyunları sadece Azerbaycan için
değil, Avrupa için de çok büyük
organizasyon olacak.” değerlendirmesinde bulundu. Açılışını yeni
inşa edilen 68 bin seyirci kapasiteli Bakü Olimpiyat Stadyumu’nda
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev’in yaptığı oyunlara Cumhur-
başkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin ve Türk Cumhuriyetleri devlet başkanları da katıldı. Türkiye
oyunlara 81 kadın, 109 erkek olmak üzere toplam 190 sporcuyla
katıldı. Avrupa ve dünya şampiyonu Türk milli güreşçi Taha Akgül’ün
spor elçisi seçilmesi ise ülkemiz
için bir başka gurur kaynağı oldu.
Oyunlarda Türk sporcular; atıcılık,
atlama, artistik jimnastik, badminton, 3x3 basketbol, bisiklet, boks,
eskrim, görme engelli judo, güreş,
kano, karate, masa tenisi, okçuluk,
plaj voleybolu, sambo, senkronize
yüzme, sutopu, tekvando, triatlon,
voleybol ve yüzme dallarında mücadele etti.
Zirve Rusya’nın
79 altın, 40 gümüş ve 45 bronz olmak üzere 164 madalyayla organizasyonu tamamlayan Rusya, genel
sıralamada birinciliği elde etti. Rusya’yı, 21 altın, 15 gümüş, 20 bronz
ile toplamda 56 madalya kazanan
Azerbaycan takip etti. Büyük Britanya 18 altın, 10 gümüş, 19 bronz,
toplamda 47 madalyayla üçüncü
sırada yer aldı. Türkiye ise 6 altın, 4
gümüş ve 19 bronz ile 29 madalya
toplayarak oyunları 14’üncü sırada
bitirdi.
103
Spor
104
Hazırlayan: Murat Küçük
Eto’o, Antalya’da
Yılın transferi gerçekleşti. Daha
önce adı sıklıkla Türk takımlarıyla
anılan dünyaca ünlü yıldız futbolcu
Samuel Eto’o Antalyaspor’a imza
attı. Başkanı Gültekin Gencer ve
ekibi kendilerine tahsis edilen özel
uçakla Milano’ya giderek oyuncuyu
3 milyon avrodan 3 yıllık anlaşmaya
ikna etti. Kariyerinde Real Madrid,
İnter, Chelsea gibi takımlar bulunan
34 yaşındaki Kamerunlu santrfor,
asıl patlamayı ise 2004-2009 yılları
arasında Barcelona’da yaptı. Kırmızı beyazlı kulübün bir dönem Eto’o
ile birlikte Barcelona’da önemli işlere imza atan Ronaldinho ile de ilgilendiği iddia ediliyor.
Ve Karşıyaka şampiyon
Basketbolda Pınar Karşıyaka destanı yazıldı... Ufuk Sarıca’nın öğrencileri, sezon başlarken şampiyonluğun
iki favorisi olan Fenerbahçe Ülker’i
3-1’le yarı finalde, Anadolu Efes’i de
final serisinde 4-1’le geçerek tam 28
yıl sonra şampiyon oldu. Final serisinin ilk maçını 95-92 Anadolu Efes
kazanmasına rağmen, daha sonra
86-85, 71-65 ve 91-88’le üst üste 3
maç kazanan Karşıyaka, Abdi İpekçi’deki 5’inci maça şampiyonluk için
çıktı. Bu maçı da 85-71 kazanan
Pınar Karşıyaka, taraftarının yoğun
desteği altında Türkiye Basketbol
Ligi’nde şampiyonluğu elde etti.
Özlenen şampiyonluk, Karşıyaka’da
coşkuyla kutlandı.
Spor
Demirören’le yeniden
Türkiye Futbol Federasyonu başkalık seçimi Ankara Marriot Otel’de
yapıldı. Genel kurulda, delegeler
önce başkanlık sonra da yönetim
kurulu seçimi için oy verdi. Seçime
tek aday olarak giren Yıldırım Demirören, oy kullanan 219 delegenin
geçerli 214 oyunu alarak bir kez
daha başkanlık koltuğuna oturdu.
Demirören yaptığı teşekkür konuşmasında, futbol camiasının büyük
bir aile olduğunu belirterek, “Bizi
de bu aileye başkan seçtiniz. Biz
kardeşiz. Kollarımız herkese açık,
bundan bir şüpheniz olmasın. Bu
genel kurulun bize yüklediği büyük
sorumluluğun bilincindeyiz. Her
zamankinden daha büyük şevkle,
heyecanla görevimizi yerine getireceğiz.” diye konuştu.
Formula 1’e 7 milyar avroluk teklif
Amerikan emlak kralı Stephen Ross,
ismi açıklanmayan Katarlı bir şeyhle
birlikte otomobil yarışları turnuvası
Formula 1’i 7 milyar avro karşılığında
almak için harekete geçti. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times’ın ha-
berine göre, 75 yaşındaki emlak kralı
Ross, 2008’de Amerikan futbol takımı Miami Dolphins’i satın alarak spor
alanına yatırım yaptı. Ross’un şimdiki planının ise, Formula 1’in yüzde
35,5’ini Londra merkezli yatırım şir-
keti CVC Capital’den, yüzde 5’ini de
Formula 1 Başkanı Bernie Ecclestone’den satın almak. Stephen Ross
ve ismi açıklanmayan Katarlı şeyhin
7 milyar avroluk teklifi önümüzdeki
haftalarda yapacağı belirtiliyor.
105
106
Gezi
Küreselleşmenin uzak durağı
Pakistan
Gezi
Globalizm - küreselleşme kimileri
için ümit kimileri için korku yaratan
bir sözcük. Kimileri için enternasyonalizm hayallerinin sonu, kimileri
içinse yeni bir ümit…
Fikirler, kültürler, milliyetler, kavramlar birbirine geçiyor, sınırlar ötesi bir
etkileşim, ticari, ekonomik, kültürel
bir bütünselleşmeyi getiriyor. Ben
endişeyle izleyenler grubuna dâhilim. Yani böyle bir grup varsa.
Yeni dergimizin gezi yazılarına da
yer vereceğini öğrenince gezdiğim
kadarıyla ve fotoğraflarla da tespit
ettiğim üzere, küreselleşmenin çok
uzağında bir dünyanın da hala var
olduğunu görüp göstermek heyecanına kapıldım. Çok değil, bir kaç
sene önce motosikletle gezdiğim
Pakistan’dan fotoğraflar bunlar.
Aslında bir kaç bin kilometre ötede
ama baktıkça göreceksiniz ki bir
kaç yüzyıl ötede olmanın izlerini taşıyor ve küreselleşmenin zerre uğramadığı topraklar bunlar.
107
108
Gezi
Bu tespit, yüreklere su mu
serpmeli yoksa sahip olduğumuz gelişmişliğe dua mı
etmeli ben kararsız kalmıştım. Perakende sektörünün
depolamadan lojistiğe ve
satışa kadar çeşitli alanlarında tecrübe kazanmış biri
olarak bu dünyayı görmek
benim için keşif tadındaydı.
Lojistiğin ana unsurlarından biri olan akaryakıt tedariği ya da ürün taşıma
yöntemlerinin ve araç bakımlarının yerelliğini koruyor olduğunu görmek belki
de sevindirici.
Ya da sağlık sektörüyle ilgili ipuçları taşıyan “Family Dental Clinic” fotoğrafı da bizim sektörün dışında olmakla
birlikte farklı bir ticareti belgeliyor, diş hekiminin çalışma şekliyle ilgili fotoğrafları şimdilik paylaşmıyorum.
Gezi
Et ürünlerinin saklama, teşhir ve satış yöntemleriyle ilgili
durumu göreceğiniz ve büyük ihtimalle soğuk zincirin
şiddetle kırılmış olduğu kasap da yine küreselleşmenin
çok uzağında.
Yeme içme sektöründeki konseptle ilgili ipuçları taşıyan fotoğraf da Pakistan’daki son günümüz şerefine
verdiğimiz ziyafet sırasında çekildi.
Batıya ve daha batıya yaptığım yolculuklarda hep aynı
satış yöntemleri, hep aynı conseptler ve aynı markalarla karşılaşıp dünyanın renklerini hızla kaybederek tek
tipleşmekte olduğuna hayıflanırken doğudaki bu manzara pek çok soru getiriyor akla.
Sizi bu sorular ve fotoğraflarla baş başa bırakıyorum…
Gezi: Vedat Diriker, Pakistan
Marquette, Temmuz 2015
109
110
Etkinlik
Candan Erçetin
Candan Erçetin, “Turkcell Yıldızlı Geceler” kapsamında
29 Temmuz tarihinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava
Tiyatrosu’nda sahne alıyor.
Lindsey Stirling
Dünyanın en popüler keman virtüözü Lindsey Stirling, uzun yıllar süren bir bekleyişten sonra ilk kez
İstanbul’da!
29 Temmuz 2015 21:00
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava
Sahnesi,İstanbul
Sean Paul
Bir neslin şarkılarıyla büyüdüğü ve hala yeni çıkan parçalarıyla müzikseverlerin kalbini fetheden Sean Paul, 25
Temmuz’da İstanbul’u sallamaya geliyor.
“She Doesn’t Mind”, “Temperature”, “We Be Burnin”,
“Got 2 Luv U”, “Get Busy”, “Come On To Me”, “Bailando” gibi single’larıyla ve Beyonce ile yapmış olduğu
“Baby Boy” düetiyle hayatınıza giren dans müziğinin
fenomeni Sean Paul, Maslak Arena Festival Çadırı’nda
müzikseverlerle buluşuyor.
20 kişilik kadrosuyla muhteşem sahne şovları ve olağanüstü performansları ile Rapsody Travel & Events farkıyla
2015 yazının unutulmaz gecelerinden biri gerçekleşecek.
25 Temmuz 2015 21:00
Maslak Arena, İstanbul
14 Temmuz 2015 21:00
Zorlu Performans Sanatları
Merkezi-Turkcell Sahnesi, İstanbul
Etkinilik
Duman
Başarılı rock grubu Duman, 17 Temmuz’da Fun Beach Club’ta sahne alacak. Eğlenceli ve coşkulu sahne
performanslarıyla tanınan ve 2000’lerin başından bu
yana gençlerin sevgilisi haline gelen Duman, şehrine
geliyor. Son albümü “Darmaduman” ile hayranlarına
yeniden merhaba diyen başarılı grup, sevenleri ile buluşmaya hazırlanıyor.
17 Temmuz 2015 21:15
Fun Beach Club, İzmir
Sezen’li Yıllar
Terminatör:
Genisys
Yıl 2029... İnsanların direniş önderi John Connor, makineler imparatorluğu Skynet’in ölümcül gücüne karşı
savaşmaktadır. Joh Connor, sadık dostu Çavuş Kyle
Reese’i 1983 yılına geri gönderir ve katil bir robot tarafından takip edilmekte olan annesi Sarah Connor’ı
kurtarması için görevlendirir. Bu sayede insan ırkının
geleceğini korumuş olacaktır. Ne var ki Kyle Reese
1980’lerin Los Angeles’ına vardığında karşılaştığı şey
bildiği anlamda bir geçmiş değildir. Olayların beklenmedik bir şekilde yön değiştirmesi, zaman çizgisinde
kırılmaların yaşanmasına neden olur.
26 Haziran itibariyle sinemalarda
Sezen Aksu sizi 40 yıllık bir yolculuğa çıkartıyor.
Son kırk yıldır hayatımızın fonunda hep onun sesi ve
müziği vardı. Olağanüstü sesi, unutulmaz besteleri,
şarkılarında insanın iç dünyasındaki serüvenine dair
gözlemleri, dünyanın baş döndürücü hızına yetişme
çabası, Türkiye’nin siyasi ve kültürel iklimin değişiminin birinci elden tanıklığının da yer aldığı 40 yıla damga
vuran o müthiş şarkıları benzersiz bir ekibin işbirliği ile
hayat buluyor.
14 Temmuz 2015 21:15
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi,
İstanbul
111
112
Alışveriş hayattır
Eser: Sadık Pala / Üçge 2012 Karikatür Albümü’nden

Benzer belgeler