Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri

Transkript

Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
editör
Geçen ayki yazımızda, “Tabii ki ve iyi ki, Türkiye’mizde iyi şeyler
oluyor!” demiştik. Olageliş, bu yaklaşımımızı (en azından belirli
bir düzeyde) doğruladı, diye de düşünüyoruz bu ayki yazımızı
yazarken. Çünkü, ilki 2007 yılında düzenlenen ve ilk günden
beri destek verdiğimiz, şimdilerde artık bir gelenek yaratmış
olduğunu gururla gördüğümüz İTÜ Robot Olimpiyatları - İTÜRO
bu yıl Nisan’ın ikinci haftasında 10 kez gerçekleştirildi. Dünya
ölçeğinde Türkiye’nin en prestijli robotik organizasyonlarından
biri kabul edilen ve aynı zamanda uluslararası bir çerçevede
gerçekleşen İTÜRO etkinliği, 10 yılında daha çok katılım ve daha
çok heyecanla bize haklı bir gurur yaşattı.
Öte yandan, Nisan başından itibaren, üyesi olmaktan onur ve
gurur duyduğumuz Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği
ENOSAD da, baharla yenilenmenin dinamizmiyle, etkinliklerini
yine yüksek bir tempoda sürdürdü. Nisan başında gerçekleşen
ve ENOSAD Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Dr. Hüseyin
Halıcı’nın katıldığı “Ortak Akıl Toplantıları”nın ilkinde, Orta Anadolu
Makine İhracatçılar Birliği’nden Makine İmalat Sanayi Dernekleri
Federasyonu’na, makine sektörüne yön veren dernek ve firmaların
başkanları veya önde gelen 16 temsilcisi bir araya geldi. 4 saat
süren bu toplantı sonrasında da, “Sanayide Teknolojik Sıçramanın
10 Şartı” başlıklı sonuç bildirgesi ortaya çıktı. (Bu toplantının
detaylarını iç sayfalarımızda, ENOSAD etkinlikleri ile ilgili haberde
okuyun lütfen!) Sözün özü; bu toplantı pek çok açıdan önemli.
Ama sadece bu iki etkinlik bile, bize iyi şeyler konusunda umut
veriyor, gündelik ve iş hayatımızı motive ediyor. Çünkü biliyoruz
ki, ülkemizde teknolojiyi geliştirmek, asla kaçırmamamız gereken
4. Sanayi Devrimi “Endüstri 4.0”ın en önlerinde yer almak, bu tür
etkinlikleri olabildiğince çoğaltmakla ve mutlaka desteklemekle
gerçekleşecektir. Dolayısıyla, tüm bölgesel ve/veya küresel
olumsuzluklara rağmen, bardağın dolu tarafını hiç göz ardı
etmeden, elimizdeki-önümüzdeki işlerimizi, uğraşlarımızı hep
daha iyiye, daha ileriye götürmek hedefiyle çalışmamız tabii ki
ve pekâlâ mümkün. Çok eminiz ki, ihtiyaç duyduğumuz güç, hep
birlikteliğimizde, el birliğimizde, birbirimize desteğimizde mevcut!
Sevgilerimle Türkmen Turan
EK­SEN
Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Ad›­na im­ti­yaz sa­hi­bi ve So­rum­lu Ya­z› ‹fl­le­ri Mü­dü­rü
Tu­ran Türk­men tu­ran@ek­senltd.com
Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni: Prof. Dr. Ya€­mur De­niz­han de­niz­han@bo­un.edu.tr
Rek­lam ve Halk­la İlişki­ler Md.: Bir­sen Sal­man bir­sen@ek­senltd.com
Ya­yın Ku­ru­lu:
Prof. Dr. Ab­dül­ka­dir Er­den / At›­l›m Üni­ver­si­te­si Mekatronik Müh.Böl.Bşk.
Prof. Dr. Me­tin Gö­ka­flan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Ga­lip Can­se­ver / Y.T.Ü. Elek­trik Elek­tro­nik Müh. Fak. Dek.
Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@ek­sen­med­yag­rup.com
Ya­yın Da­nış­man­la­rı:
Prof. Dr. Ali­nur Bü­yü­kak­soy / Geb­ze ‹le­ri Tek. Ens. Rek.
Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl.
Prof. Dr. Er­sin Tu­lu­nay / OD­TÜ
Prof. Dr. Gök­sel De­mi­rer / OD­TÜ Çev­re Mü­hen­dis­li­€i
Prof. Dr. Gü­ven Ön­bil­gin / 19 Ma­y›s Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Mü­bec­cel De­mi­rek­ler / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Mu­am­mer Er­mifl / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Sa­vafl Ay­berk / Ko­cae­li Ü. Çev­re Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Tun­cel Öz­den / TÜ­B‹­TAK Enst. Ana­liz Lab. Böl. Bflk.
Prof. Dr. U€ur Çel­tek­li­gil / Sa­kar­ya Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Se­ta Bo­gos­yan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl.
Prof. Dr. Yu­suf Tan / Bo­€a­zi­çi Ü. Me­di­cal En­gi­nee­ring
Prof. Dr. Ke­mal Leb­le­bi­ci­o€­lu / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Doç. Dr. ‹. Hak­k› Çav­dar / Ka­ra­de­niz Tek­nik Ü.
Doç. Dr. Yu­suf A. Us­ka­ner / Öz­çe­lik A.fi.
Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl.
Yrd. Doç. Dr. Si­bel Ulu­da€ De­mi­rer / Çan­ka­ya Ü. End. Müh. Böl.
Sevtap İnan / Sie­mens
M. Halil Başaran / Rock­well Oto­mas­yon
Levent Fadıloğlu / Schnei­der
Cen­giz Me­riç / Hi­pafl
Emin Ol­cay / Ak­bil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Gök­tu€ Gür / Schnei­der
H. Cen­giz Ce­lep / En­tek Otomasyon
Ha­san Bas­ri Ka­ya­k›­ran / EMF Motor
‹b­ra­him Er­kan Ye­nel / Norm Ener­ji
‹s­ma­il Obut / Hid­ro­ser
Mahmut Bertan / We­id­mül­ler
Ni­ya­zi Sa­r›­ma­den / Me­del
Oral Av­c› / Pio­mak
Öz­kal Gü­ner / Schnei­der Elec­tric
Se­dat Sa­mi Öme­ro€­lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoe­nix Con­tact
fiah­nur Aga­ik / GSD
Osman Kutan / ABB
Ta­lat Av­c› / P›­nar Müh.
T. Ha­kan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk.
Tun­cay Soy­dafl / Fes­to
Ya­vuz Ço­pur / Pilz
Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik
Tolga Bizel / Mitsubishi Electric
Hakan Aydın / Mitsubishi Electric
Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik
Tunç Atıl / HKTM
Tek­nik Edi­tör: Emeç Erçelik editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Edi­tör:
Alper Öz editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Taluy Denizhan info@ek­sen­med­yag­rup.com
Gra­fik Ta­sa­rım:Ülgen Güneş ulgen@ek­sen­med­yag­rup.com
Şükran Pala sukran@ek­sen­med­yag­rup.com
Esra Satır esra@ek­sen­med­yag­rup.com
Reklam Koordinatörü:Ca­hi­de Av­flar De­mir
ca­hi­de.av­sar@ek­sen­med­yag­rup.com
Reklam Satış
: Taha Aydın taha@@ek­sen­med­yag­rup.com
Halkla İlişkiler
ve Tanıtım:
Onur Narinoğlu onur@ek­sen­med­yag­rup.com
Abo­ne ve Ma­li İşler: Şerife Yılmaz finans@ek­sen­ltd.com
Uluslararası İlişkiler:Hazal Yalçın info@ek­sen­med­yag­rup.com
Tem­sil­ci­lik­le­ri­miz:
Ne­jat Cofl­kun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹N­G‹L­TE­RE in­[email protected]
Me­tin Ya­vuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - AL­MAN­YA in­[email protected]
‹z­mir Tem­sil­ci­li­€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30
Mer­kez: EK­SEN Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Mefl­ru­ti­yet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440
Be­yo€­lu-‹s­tan­bul / TÜRKİYE
Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24
www.endustriotomasyon.com
E-ma­il: in­fo@ek­sen­med­yag­rup.com www.ek­sen­med­yag­rup.com
Bas­kı: Doğa Basım
Yıl­lık abo­ne­lik: 120.- TL.
Yıl­lık yurt­dışı abo­ne­lik: 100 Eu­ro
En­düs­tri ve Oto­mas­yon Yay­g›n sü­re­li bir ya­y›n­d›r, Ay­da bir ya­y›n­la­n›r
Der­gi­miz­de yer alan ilan­la­r›n so­rum­lu­lu­€u ilan ve­ren­le­re, ma­ka­le­ler­de­ki
fi­kir­ler ve yo­rum­lar ya­zar­la­r›­na ait­tir.
Tüm hak­la­r› Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k’a ait olup, izin­siz kul­la­n›­la­maz ve ya­y›n­la­na­maz.
Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k; ba­s›n ve ya­y›n­c›­l›k il­ke­le­ri­ne uy­ma­y› ta­ah­hüt eder.
ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ
ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ÜYESİDİR.
66
ÜRÜN ve UYGULAMALAR
■
Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
NETES MÜHENDİSLİK
■
■
Makine ve Fabrika Otomasyonunda Hareket Kontrol Çözümleri
OMRON
■
Kompresörünüzün Size Gerçek Maliyeti Nedir?
dhe Endüstriyel
Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir
NETES MÜHENDİSLİK
10
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
Elektro-Erozyonlu İşlemede Güç Kaynağı
Teknolojisine Farklı Bir Bakış
■
14
60
SÖYLEŞİ
MEDEL: Türkiye’nin Demiryolları için
Çalışılan 17 Yıl
DOSYA
■ Otomotiv
Sektörü, Son 8 Yılın Zirvesinde!
■ Otomotiv
Sektörü’nün Resmi
Değerlendirmesi
■
■ Ototmotiv
Perspektifi
Sektörü’nün Gelecek
82
ÜRÜNLER
■ OMRON
■ BOSCH
Yeni Bosch VRF Sistemler ile iklimlendirme
teknolojisi geleceğe yükseliyor
■ EMİKON
IXXAT yazılımı ile nanosaniye
aralığında zaman senkronizasyonu
■ NETES
MÜHENDİSLİK
Gelişmiş güç kalitesi fonksiyonları, benzeri
görülmemiş enerji analizi özellikleri
■ ALLISON
Allison’ın yeni xFE şanzımanları,
Nottingham’daki şehir içi ulaşımda yüzde
8’lik ekstra yakıt tasarrufu sağlıyor
104
HABERLER
■ Enosad
çalışmaları nisan ayında hız
kesmeden devam etti
■ Mitsubishi
Electric Türkiye ve
CLPA, İTÜRO’ 2016’da sadece “Altın
Sponsor” olmakla kalmadı…
IPC’lerinizi ve kontrolörlerinizi
koruyun: Omron’dan S8BA kesintisiz
güç kaynağı serisi
■ BR
OTOMASYON
Modüler mekatronik sistemler ivme
kazanıyor
■ PILZ
SafetyEYE Emniyet Kamera Sistemi
ile İzle, Kontrol et ve Koru
■ PROTEK
Yüksek Güçte IGCT Anahtarları
■ İstanbul
Teknik Üniversitesi Robot
Olimpiyatları-İTÜRO,
10. Kez Gerçekleştirildi
■ Bosch,
Türkiye’nin Endüstri 4.0’a
geçişinde itici güç ve en büyük
destekçi olmaya hazır
■ Siemens,
Akıllı Şebekelerdeki
Deneyimini ICSG İstanbul 2016
Katılımcılarıyla Paylaştı
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
10
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
11
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
12
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
GELİŞMEK ZORUNDA
Bilgisayar Mühendisi Nazif Berat’ın Şubat 2016’da Girişim Haber sitesinde yayınlanan “Internet of Things
Ulaşım Sektörünü Nasıl Etkileyecek?” başlıklı yazısında şöyle diyor:
“Ulaşım sektörü her geçen yıl daha da büyüyor. Sürücüsüz araçların çıkması, elektrikli arabalar, akıllı
cihazlar, sensörler, veri madenciliği, uzay çalışmaları
derken hayatımızdaki hemen hemen her şey daha ‘akıllı’ olmaya başladı.
IoT (Internet of Things) sayesinde trafik akışı hızlanacak, akıllı otobanlar ile belki de yepyeni trafik kuralla-
14
rı inşa etmek zorunda kalacağız. Sürücüsüz araçların
kendi aralarında kullanacağı bir iletişim dili olması ve
insanların buna ayak uydurması gerekecek. Parklarda
robotların yer göstereceği, insanlara bilet keseceği
günlerin çok uzak olmadığını düşünüyorum.
Çoğu araştırmaya göre akıllı araçlar ve otobanları için
2020 yılından itibaren her ülkenin ortalama 80-120
milyar dolar arası yatırım yapması bekleniyor. ( Beyond Traffic: The Blue Paper, Şubat Sayısı 2015)
Peki, bu süreçte Türkiye ne yapmalı?
Tamamen yeni bir dünya hayatımıza girecek. Teknoloji
ENDÜSTRİ OTOMASYON
sayesinde sahip olduğumuz her şeyi farklı yorumlayabileceğiz. ‘Araç’ kavramı bile gelecekte düşündüğümüz
işlevlerin ötesinde konumlandırılabilir. Teknoloji sayesinde belki daha çok bisiklete binecek ya da yürüyüş
yapacağız.
Akıllı otobanları tasarlarken her adımı ciddiyetle tasarlamalı ve yönetmeliyiz. ARGE harcamalarını bu alana
yönlendirebilirsek 5-10 sene içinde enerji konusunda
çok ciddi tasarruflar elde edebiliriz.
Bu noktada benim önerim baştan sonra her bir şehir
için ‘akıllı şehir haritası’ çıkartmak yönünde olacak.
Örneğin İstanbul’u kademeli olarak nasıl daha akıllı
hale getirebilirizi tartışmalıyız.
Yolların robotlarla döşendiği, kaza riskinin minimale
çekildiği, otobanlardaki akıllı göstergelerle arabaların
etkileşimli hale getirilmesi sağlanmalı. Yağmur yağıyorsa şeritlerin rengi, yapısı değişebilir. Otobanlara
eklenecek yenilikçi asfalt modelleri denenebilir. Arabalar üzerinden geçtikçe alt taraftaki sistem çalışarak
enerji üretebiliriz. Yollara döşenecek ağaçların dallarına enerji üretebilecek ‘yaprak paneller’ eklenebilir.
Üniversitelerde sadece bölüm açmakla kalmayıp, sanayicileri bu alanda Ar-Ge yapmaya yönlendirmemiz
gerekiyor.
IoT çok farklı seviyelerde hayatımıza girecek. Veri madenciliği sayesinde anlık işlenen veriler bulutta toplanarak her yerden ulaşılabilir hale getirilecek.
Wifi, Bluetooth ve 4-5 G gibi teknolojilerle, fiber altyapılarla bütün araçlar tek bir veri yönetim merkeziyle
uyumlu hale getirilebilir. 10-15 yıl sonrasında trafik
kuralları bana göre tamamen değişecek. Bu kuralları
şimdiden hazırlamak durumundayız.
Arabaların kendi aralarında iletişim kurduğu bir dünyayı düşlemek zorundayız.
10-30 yıl içerisinde daha güvenli ve ucuz seyahatlerin
yanı sıra insanlar ‘daha stressiz’ yolculuk yapabilecek.
Otobüsler, trenler ve araçlar tamamen bu sisteme ve
kurallara göre yeniden tasarlanacak…
Hepimizin duyduğu, bazılarımızın maalesef deneyimlediği bazı gerçekler var.
Eğer 5 dakika içinde hastaneye yetiştirilseydi, kişi yaşayabilirdi. İtfaiye gecikmeseydi, bu ev yanmayacaktı.
Ama ilerleyen yıllarda robotlar ve sensörler sayesinde olayın ilk saniyelerinden itibaren makineler kendi
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
arasında iletişime geçerek ekipleri bilgilendirip ve yönetecek. Zaman kayıpları en asgari seviyeye inecek,
can kayıpları azalacak. Tek bir veri merkezi gerekirse
arabayla anında iletişime geçip, yönlendirme yapacak,
acil durumlarda otomatik ambulans, polis gibi birimleri olay yerine sevk edebilecek. Trafikte insanlar
beklemek zorunda kalmadan en açık yollar listelenip,
yapay zeka sayesinde ve genetik algoritmalar eşiğinde
en kestirme yollar üzerinden yola devam edeceğiz. Bu
sayede daha az CO2 salınımı yapılacak, ekolojik hassasiyetler korunabilecek.
Sadece bununla da kalmayacak. Gürültü kirliliği azalacak, stres ve depresyon gibi hastalıklarda da azalma
yaşayacağımıza inanıyorum.
IoT, ülkemiz adına çok büyük fırsatlar sunuyor.
Daha az benzin daha çok doların ülkemizde kalması
demek. Daha az benzin ülkemizin daha yaşanabilir bir
ülke haline gelmesi demek.
Daha az gürültü, vatandaşlarımızın daha stresiz ve
mutlu bir hayat sürmeleri ve bunun sonucunda suç
oranlarının daha düşük seviyelere gerilemesi demek.
IoT trenini kaçırmamalı ve bu konuya kurumlar, belediyeler ve ülke vatandaşları olarak dikkat kesilmeliyiz.”
Sayın Nazif Berat’ın yazısı sadece ulaşımda teknolojik
gelişmelere bir dikkat çekme belki ama, konunun önemini hiç de azaltmıyor.
Evet, konu önemli. Örneğin; Ayşe Yücel’in daha Eylül
2013’te Dünya Gazetesi’nde yayınlanan “Ulaştırma
15
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
2035 için 40 hedef belirlendi” başlıklı yazısı da bu
önemi açıkça gösteriyor. Habere göre, “2023 ulaştırma
hedeflerinin yeniden belirlendiği 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası’nda sektörün 2035 yol haritası da çizildi. 5-7 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da
‘Herkes için Ulaşım ve Hızlı Erişim’ temasıyla gerçekleşen şura toplantılarına, yerli ve yabancı yaklaşık 6
bin kişi katıldı. Üç gün süren şurada yaklaşık bir yıllık
çalışmanın sonucunda hazırlanan ulaştırma çalışma
grupları sektör raporu değerlendirmeye alındı. 3 bin
500 sayfadan oluşan sektör raporu, akademisyenler,
kamu temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, yerli ve yabancı uzmanlardan oluşan toplam 1557 kişi tarafından
hazırlandı.”
Şuranın kapanış konuşmasını yapan ve 2023 hedeflerine ulaşılması için önümüzdeki 10 yılda 200 milyar dolarlık altyapı yatırımı yapılacağına dikkat çeken Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım,
şöyle konuşmuş: “2023’te 1.2 trilyon ticaret hacmine
ulaşma hedefi var. Şimdi ise 400 milyar dolarlık bir
16
ENDÜSTRİ OTOMASYON
dış ticaretimiz var. Bu da 2023 için 3 kat büyüme demek. Bunun için yeni karayolu ve demiryolları ile yeni
limanlar ve yeni havalimanları yapmak gerekiyor. 2023
hedeflerine ulaşmak.
için ulaştırma alnında son 10 yılda yapılan altyapı yatırımının 2 katının yapılması lazım. Önümüzdeki 10 yılda
200 milyar dolar yatırım yapacağız. Bunun 120 milyar
dolar devlet tarafından, 80 milyar doları ise yap-işletdevret ya da kamu-özel sektör ortaklığı ile yapılacak.”
2035 yılı hedeflerinden bazılarını kendisi açıklayan
Yıldırım, şunları kaydetmiş: “Karayolunda 2035 yılına
kadar kamu-özel ortaklığı ile 4 bin km yol ilavesi ile
birlikte, karayolu otoyol ağımızı 12 bin km çıkarmayı
hedefliyoruz. Karayolunda çevreci yeşil ulaşım sistemlerini devreye sokacağız. Denizcilikte 30 milyon DWT
olan filomuzu 50 milyon DWT’ye çıkaracağız. Deniz
turizmine katkısını daha da artırmak için 2035 yılında 17 bin 500 olan yat konaklama ve bağlama kapasitemizi 60 bine çıkaracağız. Akdeniz’de 250 ila 400
metre boyunda gemilere bakım-onarım hizmeti vere-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
cek bir ‘deniz endüstrisi’ oluşturma hedefini de yine
bu toplantıda belirledik. Havacılık ve uzay sanayinde
ise 2023 hedefi olan bölgesel uçak yapımı ve uçurtulmasının yanı sıra 2018 yılında kendi imalatımız olan
uyduyu yapıp, yörüngesine göndermeyi hedefliyoruz.
2035 yılına kadar uzaya elektrik üreten güneş panelleri yerleştirip, burada üretilen elektrik enerjisini radyo
frekans dalgaları ile yeryüzüne ulaştıracak bir projeyi
de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu da bu şurada kararlaştırıldı. Buna benzer pek çok proje var.”
11. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurası’nda belirlenen Ulaştırma Hedefleri ise şöyle olmuş:
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
9. Karayollarında eğitimlerin artırılması ile kazaların
üçte iki oranında azaltılmasının sağlanması.
10- Karayolu sektöründe yerli üretimi de artıracak her
türlü Ar-Ge çalışmasının artırılması.
DEMİRYOLU:
“ KARAYOLU:
1- 2035 yılına kadar kamu-özel sektör ortaklığı ile 4
bin km otoyol projesi ile karayolu otoyol ağının 12 bin
km çıkarılması.
2-Karayolu ile 500 km mesafenin üzerindeki taşımaların, 2035 yılına kadar diğer taşımacılık modlarına
aktarılması.
3- 2035 yılına kadar TEN-T çekirdek ağının tamamını
konforlu, yüksek kaliteli ve kapasiteli bir yapıya kavuşturulması.
4- Transit trafiği yüksek olan şehirlerde tam erişim
kontrollü çevre yollarının tüm ülke sathında yaygınlaştırılması.
5- Artan karayolu yolcu ve yük talebinin etkin yönetiminin sağlanması için sıkışıklık yönetimi, yüksek doluluklu taşıt şeritleri, kamyon tahsisli şeritler, ücretli
yönlendirilebilir şerit gibi uygulamaların hayata geçirilmesi.
6- Akıllı ulaşım sistemleri kapsamında karayolu işletmesinde taşıt-taşıt ve taşıt-altyapı arasında iletişimi
sağlayan sistemlerinin uygulanması.
7- Otoyol ve devlet yolu aydınlatma, elektrikli taşıtların
enerji ihtiyaçlarını karşılama, trafik denetleme, düzenleme ve tanzim ve yol bakım faaliyetlerinde taşıtların
ürettiği enerjiyi de dikkate alan yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması.
8- 2035 yılına kadar geleneksel fosil yakıt kullanan taşıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan
taşıt kullanımının teşvik edilmesine yönelik tedbirlerin
alınması.
1- 2023-2035 yılları arasında 6 bin km yeni demiryolu ağı yaparak toplam demiryolu ağının 31 bin km’ye
çıkartılması.
2-60 milyon nüfusun olduğu 15 ilde hızlı ve yüksek
hızlı tren bağlantısının gerçekleştirilmesi.
3- Yüksek teknoloji altyapısına sahip demiryolu sanayisinin tamamlanması, yerli üretimin en üst seviyeye
çıkarılması ve demiryolu ürünlerinin dünyaya pazarlanması.
4- Demiryolu ağının diğer ulaştırma sistemleri ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde akıllı ulaşım altyapıları ve sistemleri geliştirilmesi.
5- Uluslararası kombine taşımacılık ve hızlı tedarik zinciri yönetiminin kurulması ve yaygınlaştırılması.
6- Demiryolu araştırması, eğitim ve sertifikasyon konusunda dünyada söz sahibi olunması,
7- Boğazlar ve Körfez geçişlerinde demiryolu hat ve
bağlantılarının tamamlanarak Asya-Avrupa- Afrika kıtaları arasında önemli bir demiryolu koridoru haline
gelinmesi.
8- Demiryolu ulaştırması faaliyetlerinin düzenlenmesi
ile ilgili yasal ve yapısal mevzuatın uluslararası ve AB
17
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
mevzuatları paralelinde güncellenmesi.
9- Demiryolu ağının diğer ulaştırma modları ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde akıllı ulaşım altyapıları
ve sistemleri ile donatılması.
10- Demiryolu yük taşımacılığında yüzde 20’ye, yolcu
taşımacılığında ise yüzde 15’e ulaşılması.
DENİZCİLİK:
1-30 milyon DWT olan Türk deniz filosunun 50 milyon
DWT’ye çıkarılması.
2-17 bin 500 olan yat ve tekne bağlama kapasitesinin
60 bine çıkarılması.
3-Türkiye’nin IMO, ILO, Paris, Akdeniz, Karadeniz ve
Karadeniz MoU’daki deniz emniyeti ve denetim performansı açısından lider ve yönlendirici bir ülke haline
gelmesi.
4- İstanbul’da iki, Çanakkale, Antalya, İzmir ve
Mersin’de birer olmak üzere yeni kruvaziyer limanlarının yapılaması.
18
ENDÜSTRİ OTOMASYON
5-Denizcilik eğitimindeki kalite korunarak, dünyada
öğrenci ve gemi adamı açısından 5. sırada yer alması.
6- Transit konteyner elleçleme miktarları bakımından
Mersin Bölgesi’nin Güney ve Doğu Akdeniz Bölgesi’nde
lider olması.
7-Türk gemi filosunun en az yüzde 10’unun doğa dostu
alternatif yakıt kullanan gemilerden oluşturulması.
8-Dünyada lider konumda bulunan tersaneler ile birlikte yürütülecek ortak projeler sonucunda offshore
yapılar ile LNG, LPG, CNG, tanker gemileri üretebilme
konusunda konsorsiyumlar oluşturularak, Türk tersanelerinin de bu alanda söz sahibi olabilmesini sağlamak.
9-Gemi inşa sektörünün en az yüzde 90 katkı payıyla
gemi üretimi yapmasının sağlanması.
10- Akdeniz’de en az 6 adet 250 ile 400 m boy aralığındaki gemilere havuz hizmeti verebilecek ve gemi onarım altyapısı olan “Deniz Endüstri” tesisinin kurulması.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
HAVACILIK VE UZAY TEKNOLOJİLERİ:
1- “Havalimanı Kenti” konseptinin uygulanabilir olduğu havalimanlarının belirlenmesi ve bu yönde gerekli
çalışmaların yapılması.
2- Yerli uçak yapımı için teşvik ve gerekli düzenlemelerin yapılması, ana alt sistemleri büyük oranda
yerli olmak üzere değişik çapta ve değişik teknolojilere sahip yurt içi özgün tasarımlı uçakların geliştirilip,
sertifikalı olarak seri üretime geçmesi.
3-Yerli yakın uzay gözlem aracı geliştirilmesi.
4- Türkiye’nin SES gibi stratejik önem taşıyan projelerde ve bölgesel işbirliklerinde yer alamsı.
5-İnsansız hava araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması, bu araçların hava sahalarında etkin ve emniyetli
uçuşunu temin edecek düzenlemelerin yapılması. .
6-Sıfır yer çekimi sağlayan uçak (kısıtlı bir süre için
yerçekimsiz ortam oluşturabilen büyük gövdeli uçak)
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
projesi başlatılarak yaygın kullanıma sunulması. (Ge
niş gövdeli bir uçak satın alınıp buna uygun olarak iç
kabin düzenlemesinin kurgulanması.)
7- Tüm uyduların ve yer kontrol istasyonlarının tüm
alt sistemlerinin (donanım ve yazılım olarak) tamamen milli imkan ve kabiliyetlerle tasarlanıp üretilmesi.
8- Türkiye’nin kendi LEO ve GEO yörünge uydu fırlatma sistemine (fırlatma rampası, roketi v.b.) sahip
bir ülke haline gelmesi; milli (uzaya) fırlatma üssünün
kurulması.
9- Yakın gök cisimlerine erişim sağlanarak, örnek toplayabilecek ve geri gelebilecek bir uzay aracının tasarlanması (TurkAster Projesi)
10- Uzaya elektrik üreten güneş panelleri yerleştirip
burada üretilen elektrik enerjisini radyo frekans dalgaları ile yeryüzüne ulaştıracak bir proje gerçekleştirilmesi.”
19
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
AKILLI ULAŞIM SİSTEMLERİ
Ulaştırma Bakanlığı Uzmanı Hasan Tufan, Eylül 2014 tarihli ve “Akıllı Ulaşım Sistemleri Uygulamaları ve Türkiye İçin Bir AUS Mimarisi
Önerisi” isimli tezinde şöyle diyor:
“Aniden ortaya çıkan fırtına ve deprem gibi olağanüstü doğa olaylarında toplu olarak insanların bir noktadan diğer bir noktaya taşındığı, yakıt tüketimi ve araç emisyonlarının en aza indirgenerek yüklerin ulaştırıldığı, gerçek zamanlı araç ve konum bilgileri sayesinde
zaman ve maliyet açısından en avantajlı yolculukların sağlandığı
ulaştırma sistemlerinin oluşturulması zor bir hedef olarak görünebilir. Hatta ulaşım araçlarının etrafında olup biten hava şartları, trafik
sıkışıklığı, potansiyel diğer tehlikeler gibi her türlü durum hakkında
sürücüleri uyararak kazaları en aza indirgeyen ve sistem kapasitesinin azami derecede kullanılmasını sağlayan bir ulaştırma sistemini
oluşturma da gerçekten elde edilmesi güç bir amaç olarak değerlendirilebilir. Ancak güvenli, verimli ve sürdürülebilir bir ulaştırma
sistemi için günümüzdeki bilimsel gelişmeler sayesinde üretilen
teknolojilerin farklı alanlarda kullanımı, genel olarak Akıllı Ulaşım
22
Sistemleri (AUS) olarak tanımlanmaktadır.
Farklı kaynaklarda diğer ulaştırma modları için geliştirilen bilgi ve
iletişim teknolojileri için de AUS tanımlamasının geçerli olduğu
belirtilse de, uluslararası standartlarda kabul edilen şekliyle AUS,
karayolu ulaştırmasında ortaya çıkan bir kavramdır. AUS şehirlerarası ve şehir içi yollardan oluşan karayolu ağında yer alan altyapı
ile üstyapının işletilmesi ve yönetimine yönelik bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı sistem mühendisliği uygulamalarıdır. AUS,
karayolu ulaştırması sistemlerinin verimliliğini artırmak, emniyetini
sağlamak, çevreye olan yararlarını arttırmak, trafiği ve altyapıları
yönetmek üzere çeşitli sistemler ile uygulamaların araştırılması,
planlanması, tasarımı, entegrasyonu ve çalışır hale getirilmesinden
oluşan bir mühendislik disiplinidir. Bu disiplin içerisinde stratejik
planlama, sistem mimarisinin oluşturulması, teknolojilerin, verilerin
ve iletişimin birden çok modda ve değişik yetki alanlarında birlikte
çalışabilirliğin (inter-operabilite) sağlanması, gerçek zamanlı verilerin izlenmesi ile zamanlı ve doğru kullanıcı bilgileri de yer almaktadır.
AUS paydaşları, bu alanda çok disiplinli bir yapı içerisinde çok geniş
ENDÜSTRİ OTOMASYON
bir perspektifte teknik uzmanlar ile farklı birçok kullanıcıdan teşekkül etmektedir. Her bir paydaşın çok modlu bir AUS planlanması,
geliştirilmesi, yönetilmesi ve yürütülmesi için kendi bilgilerini ve
bakış açılarını bu disipline aktarmaları gerekmektedir. İnşaat mühendisleri, elektrik ve elektronik mühendisleri, sistem mühendisleri,
şehir ve bölge plancıları, lojistik, siyaset, finans ve işletme uzmanları, kamu güvenliği ve acil durumlarda görevli personel ve ulaştırma
altyapısı ile bir şekilde ilgisi olan farklı disiplinlerden birçok kişi AUS
paydaşları kapsamında değerlendirilebilir.
Akıllı Ulaşım Sistemlerinin Sağladığı Faydalar:
AUS uygulamaları, karayolu ulaştırmasının altyapısını kuran, işleten
ve kullanan kişilerin veya kurumların maruz kaldığı maliyetlerin azalmasını sağlayarak verimliliği arttırmakta, seyahat bilgileri ile etkin
talep yönetimini bir araya getirerek seyahat seçeneklerini ve mobiliteyi çoğaltmaktadır. Benzer biçimde, verimlilik ile birlikte çevreye
olan zararlı etkilerin azalmasına neden olmakta ve kaynakların etkin
kullanılmasını sağlamakta olup, emniyet ile güvenliğe yönelik uygulamalar ile de insan sağlığı ve sosyal yapının korunmasına yardımcı
olmaktadır.
AUS uygulamalarının toplumun genelini ilgilendiren karayolu
ulaştırması güvenliği ve emniyetine olan katkısı, AUS’nin faydaları
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
arasında ilk sırada gelmektedir. Bu alanda karayollarında seyreden
araçların diğer araçlarla, altyapı ile araç kullanıcıları arasındaki etkileşimi sırasında sürücüye yönelik yardımcı sistemler, trafik kazaları
sırasında sağlık ve emniyet birimleri ile kazalara müdahalenin en
kısa zamanda sağlanmasına yönelik sistemler örnek gösterilebilir.
ABD’de ATDM (Active Transportation Demand Management – Aktif Ulaştırma Talep Yönetimi) programı, trafik kazaları yönetimi, acil
trafik operasyon yönetimi uygulamaları ve bağlantılı araç uygulamaları emniyetin iyileştirilmesine yardımcı bir takım uygulamalardan ibaret bir programdır. Bu program kapsamındaki uygulamalar
ile birlikte emniyet kemeri kullanımının yaygınlaşması, alkollü araç
kullanımın azaltılması, motorlu araç ve karayollarının iyileştirilmesi
gibi tedbirlerle birlikte 2010 yılında otoyollarda gerçekleşen trafik
kazaları ölüm oranı, 1980 yılındaki oranlara göre % 35’den fazla
azalma göstermiştir. Bu tür uygulamalar ile sadece araç içerisindeki
yol kullanıcıları değil aynı zamanda yayaların da emniyetinin sağlanmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Yine, özellikle tehlikeli yüklerin taşınması sırasında meydana gelebilecek olumsuz durumların engellenmesi adına da AUS uygulamalarından istifade edilebilmekte, tehlikeli yük taşıyan araçların
ve taşıdıkları yüklerin izlenmesi, acil durumlarda bu araçların yönlendirilmesi için AUS uygulamaları geliştirilmektedir. Ayrıca trafik
halindeki karayolu kullanıcılarının kural ihlallerini tespit eden AUS
23
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
uygulamaları, sürücülerin kurallara uyma davranışını geliştirmelerine yardımcı olurken muhtemel kazaların engellenmesine yardımcı
olmaktadır. Karayolu üzerinde seyreden araçların maruz kalabileceği meteorolojik olayları haber veren, yol üzerindeki bozulmaları
veya bakım işlemlerini önceden haber veren AUS uygulamaları ile
de olası kötü durumlarla karşılaşılması önlenebilmektedir.
AUS uygulamaları özellikle ticari araçlarda yolculuk süresinin azaltılmasını ve araçların rota takipleri yapılarak işletme maliyetlerini
düşürülmesini sağlamaktadır. Böylece sağlanacak ekonomik tasarruf, bireysel olarak işletmecilerin karlılığını arttırırken ulusal ölçekte
ekonomilerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesini ve rekabetin adil
olmasını sağlamaktadır. Karayolu altyapısında yapılan çalışmaları
veya hava olaylarını haber veren bazı AUS uygulamaları ticari filoların rotalarını daha etkin bir şekilde belirlemelerine yardımcı olabilmektedir. Benzer şekilde, ücret toplama sistemlerinin otomatik ve
24
ENDÜSTRİ OTOMASYON
daha hızlı çalışır bir şekilde olmasını sağlayan AUS uygulamaları,
ücret ödeme kuyruklarını kısaltmakta olup, kullanıcılara daha hızlı
seyahat imkânını makul ücretler karşılığında sunabilmektedir.
Yukarıda bahsedilen örnek AUS uygulamalarının sağladığı başka
bir fayda da özellikle fosil yakıt kullanımına dayalı olan karayolu
ulaştırması sistemlerinde daha az enerji ile daha verimli seyahatin
yapılmasına olanak sağlamasıdır. Böylece zararlı gaz emisyonları
miktarı azaltılabilmekte ve kaynakların doğru kullanılması yoluyla
çevre dengesi sağlanabilmektedir. Özellikle kent içindeki trafik sıkışıklığını yönetmekte kullanılan AUS uygulamaları ile kentte yaşayan
insanların daha sağlıklı bir çevrede yaşamaları sağlanarak insanların
yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olunmaktadır.
AUS uygulamalarının yaygınlaşmasının iktisadi açıdan sağlayacağı
başka bir fayda da teknolojiye dayalı bu sektörde faaliyet gösteren
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
şirket sayısının artması ile birlikte, bu alandaki istihdamın artması
ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile küresel ölçekte yeni pazarlara
açılımın gerçekleşmesidir. ABD’de AUS uygulamaları üreten şirketlerin 2009 yılındaki toplam gelirleri 48 milyar ABD Doları olarak, bu
şirketlerde çalışan personel sayısı 180.000, tüm değer zincirindeki
istihdam ise 445.000 olarak tahmin edilmektedir.
Özetle, AUS uygulamalarının doğrudan ve dolaylı birçok faydası
bulunmakla beraber, esas faydasının karayolu ulaştırmasının daha
verimli, daha güvenli ve çevreye daha duyarlı hale getirilmesi olduğu görülmektedir…”
Ulaştırma Bakanlığı Uzmanı Sayın Hasan Tufan, tezinin devamında
ülkeler bazında AUS uygulamaları ile örneklemeler yapmış. Şöyle
diyor Sayın Hasan Tufan:
“Gelişmiş ülkelerin tümünde ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda, çeşitli AUS uygulamaları mevcuttur. Diğer bilgi ve iletişim
teknolojileri uygulamalarında olduğu gibi bu alanda da bazı gelişmiş
ülkelerin özellikle bu teknolojilerin geliştirilmesi konusunda öncü
olmalarından dolayı ilk sıralarda yer aldığı gözlenmektedir. Japonya, Güney Kore, ABD, Singapur, Almanya, Birleşik Krallık, İsveç,
Hollanda, Kanada, Avustralya gibi ülkelerin başını çektiği yani hem
bu teknolojileri geliştirip üreten hem de bunları mevcut ulaştırma
sistemlerine iyi bir şekilde uygulamada engin tecrübeleri bulunan
ülkelerin yanı sıra Brezilya, Çin, Tayvan gibi ülkelerin de bu alanda
önemli mesafeler kaydettiği bilinmektedir. Farklı ülkelerden değişik
uygulamaların anlatılacağı bu bölüm için uygulamaları belirli bir
sınıflandırma yaparak anlatmak yerine daha bütüncül bir yaklaşım
yakalamak adına her ülke ile ilgili bilgiler verilmektedir.”
Biz örneklemelerden sadece ikisini aktarıyoruz.
“Japonya’da AUS Uygulamaları:
Dünya genelinde devlet tarafından verilen önem, AUS uygulamalarından faydalanan vatandaş sayısı ve bu uygulamalarda kullanılan teknolojilerin gelişmişliği açısından en ileri ülkelerden olan
Japonya’nın bu alandaki ana hedefi trafik sıkışıklığının, trafik kazalarının ve çevresel etkilerin azaltılması gibi trafik sorunlarını çözmek
için insanları, yolları ve araçları bilgi ve iletişim teknolojileri yardımıyla entegre etmektir. AUS uygulamalarını yaygınlaştırmak üzere
oluşturulan idari yapıda Japonya Arazi, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm
Bakanlığı, İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı, Ekonomi, Ticaret ve Sa-
nayi Bakanlığı ile Ulusal Polis Teşkilatı yer almaktadır. Ülke geneli
için oluşturulan kapsamlı AUS planında navigasyon sistemlerindeki
gelişmeler, elektronik ücret toplama sistemleri, güvenli sürüşe destek olunması, trafik yönetiminin optimizasyonu, karayolu yönetiminde verimliliğin arttırılması, toplu taşımaya destek sağlanması,
ticari araç operasyonlarında verimliliğin arttırılması, yayalara ve
acil müdahale araç operasyonlarına yardımcı olunması gibi faaliyetler yer almaktadır. Japonya’da devletin 2013 yılında kabul ettiği
‘Dünya’nın En Gelişmiş Bilgi Teknolojileri Toplumunun Oluşturulması’ hedefine paralel olarak AUS ile ilgili olarak 2018 yılında trafik
kazaları sonucunda yaşanan ölüm sayısının 2.500’e düşürülmesi
ve 2021 yılına kadar ‘Dünya’nın En Emniyetli Karayolu Trafiği Toplumu’ olunması şeklinde iki stratejik amaç belirlenmiştir.
Ülke genelinde gerçek zamanlı trafik bilgisi ya karayolu içerisine ya
da yanlarına yerleştirilmiş sabit algılayıcı veya aygıtlar yardımıyla ya
da taksi gibi araçlara yerleştirilmiş ya da trafik içerisindeki olayları
bildirme özelliğine sahip cep telefonu gibi mobil cihazlar yardımıyla
sağlanmaktadır. Japonya’da ilk AUS uygulaması 1973 yılında Metropoliten Otoyolu’na kurulan trafik kontrol merkezi olmakla birlikte,
Japonya ulusal ölçekte böyle bir sistemi ilk defa 1990’lı yıllarda
VICS adıyla kurmuş olup, 2003 yılından itibaren sistemin genişletilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu sistemle trafikteki sıkışıklık, trafik kısıtlamaları gibi durumlara ilişkin bilgiler VICS merkezinde toplanarak işlenir. Bu bilgiler daha sonra radyo dalgası veya kızılötesi
vericiler ve FM çoklamalı yayın ile yazı, basit grafik ve harita şeklinde
navigasyon sistemleri ve diğer araç içi sistemlerde görüntülenmek
üzere iletilir. Sistem yılın her günü 24 saat boyunca çalışmakta olup,
2013 yılı itibariyle bu sistemdentrafikteki36 milyon araç gerçek zamanlı bilgi alabilmektedir. Bu sistem sayesinde 2010 yılında 2,4
milyon ton daha az CO2 salınımı sağlandığı tahmin edilmektedir.
25
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
Japonya’da faaliyet gösteren diğer bir AUS uygulaması UTMS
(Universal Traffic Management System – Evrensel Trafik Yönetim
Sistemi) olup, bu sistemin amacı emniyetli, rahat ve çevreye en az
yük getiren bir trafik ortamı yaratmaktır. Sistem gerçek zamanlı trafik bilgisini araçlar ile trafik yönetim merkezleri arasında iki yönlü
haberleşme sistemini oluşturan kızılötesi vericiler yardımıyla çalışmaktadır. Sistem ayrıca trafiğin akışını önceden tahmin ederek güvenli sürüş desteği vermekte insanların ve yüklerinin daha etkin bir
şekilde karayolunda seyahat etmesine yardımcı olmaktadır. UTMS
kapsamında yer alan bazı alt sistemler 2012 yılı sonu itibariyle tüm
illerde kullanılmakta olan ve radyo yayınları, trafik işaretlerine ilave olarak kızılötesi vericiler ile araç içi bilgi sistemlerine bilgi sağlayan AMIS (Advanced Mobile Information Systems – İleri Mobil
Bilgi Sistemleri), 2013 itibariyle 15 ilde kullanılan acil durumlarda
trafik lambası gibi trafik işaretlerini acil durum yardım ekiplerinin
çok daha hızlı bir şekilde olay yerine intikal etmesini sağlayan FAST
(Fast Emergency Vehicle Preemption Systems – Hızlı Acil Durum
Müdahale Araçlarını Öne Alım Sistemleri), 2013 itibariyle 40 ilde
çalışan ve yine trafik işaretlerini ayarlamak suretiyle toplu taşımayı
26
ENDÜSTRİ OTOMASYON
kullanan insanların daha hızlı ve rahat seyahat etmesini sağlayan
PTPS (Public Transportation Priority Systems – Toplu Taşıma Öncelik Sistemleri), trafik kontrol merkezleri ile doğrudan bağlantısı
olmayıp yol kenarı tehlike durumları tespit cihazları ile sürücüleri
arka taraftan çarpma veya trafik işaretleri konusunda sürüş anından
uyaran ve altyapıdan araca bilginin aktarıldığı DSSS (Driving Safety
Support Systems – Sürüş Emniyeti Destek Sistemleri) ile Ulusal
Polis Teşkilatı tarafından araç üzerindeki cihazlara sürüşe ait tarihsel
bilgilerin işlenerek belli güzergâhtaki işaretlemelerin ayarlandığı ve
geliştirildiği Ar-Ge projeleridir.
Japonya’daki başka bir AUS uygulaması, yine sıkışıklığı azaltma
amacını güden ‘Akıllı Yol’ projesidir. Bu projede, Japonya devlet
kurumları ile özel sektör kuruluşları işbirliği içerisinde altyapı-araç
haberleşme teknolojisinden yararlanarak gelecek nesil karayollarını
oluşturmaktadır… Araçlar arasındaki mesafenin ayarlanmasında
sürücülere yardımcı olan akıllı hız sabitleme sistemi kullanılarak yolun bozuk olan kesimlerinde ya da yokuş olan yerlerinde trafikteki
ENDÜSTRİ OTOMASYON
akıcılığı sağlayan bu projeyi Japon Ulusal Arazi ve Altyapı Yönetimi
Enstitüsü ile Japon otomobil üreticileri birlikte yürütmektedir. Yine
bu proje kapsamında yol kenarına yerleştirilen ve ‘AUS noktası’ olarak isimlendirilen sensör ve vericiler yardımıyla otopark gibi ücret
ödenmesi gereken yerlerde nakit olmayan ödeme işlemleri için
araştırma faaliyeti de yürütülmektedir.
Japonya’daki AUS uygulamalarından başka birisi de elektronik
ödeme sistemidir. İlk defa Mart 2001’de uygulamaya konulan bu
sistemle, ülke genelindeki 24 işletmeci kablosuz haberleşmeden
faydalanarak hem otoyollarda hem de şehir içi anayollarda yol
ücretlerinin tahsilâtını tek sistem üzerinden gerçekleştirmektedir.
2013 yılı itibariyle günde 6,4 milyon aracın kullandığı sisteme dâhil
olan araç sayısı 40 milyon civarındadır. Bu sistemin kullanımı ile
yılda CO2 salınımında 210 Bin Ton, karayollarındaki sıkışıklıkta da
%30 azalma sağlandığı hesaplanmıştır.
Bu alandaki diğer bir proje ise ASV (Advanced Safety Vehicle – İleri
Emniyet Aracı) projesi olup, bu projenin ilk adımları 1991 yılında
devlet, akademik çevre ve sanayi işbirliği ile araçlarda DSSS teknolojilerinin yaygınlaştırma çalışmaları ile başlamıştır. Bu projede son
olarak çarpışmayı önleyici otomatik frenleme sistemi, elektronik
stabilite programı (ESP) ve sürücü uyarı sistemleri gibi araç içi teknolojilerinin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Yukarıda sayılan
projelerin yanı sıra Japonya’da VICS projesini destekleyici nitelikte
olan ve her bir aracın kendi konumuna ait bilgiyi gönderdiği bilgi
alma sistemi de kayda değer bir AUS uygulamasıdır. Bütün bu uygulamalarda kullanılan haberleşme sistemlerinin frekans tahsisi ile
standart belirleme işlemini yapan İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı
araç- yaya, araç-araç haberleşme sistemleri için kullanılacak 700
MHz (Mega Hertz) frekans bandında çalışan DSSS sistemlerinin
araştırma faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca 79 GHz bandını kullanan radar sistemleri ile kavşak vb. yerlerde otomobillerin yayaları
ve diğer motorlu araçları daha iyi bir şekilde görmesini sağlayacak,
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
daha yüksek çözünürlüğe sahip sistemler üzerinde çalışmalar da
devam etmektedir. Yük taşıyan kamyonların bir katar şeklinde birlikte hareket etmesini amaçlayan ve Japonya’daki kamyon üreticilerini bir araya getiren başka bir projede ise gelişmiş bir akıllı hız sabitleme sistemi üzerinde çalışılmaktadır. Yine şehir içi toplu taşıma
sistemleri ile özellikle akıllı durak ve entegre devre kartları kullanan
yerel yönetimlere merkezi yönetim tarafından destek sağlanmaktadır. AUS uygulamaları, 2011 yılı Mart ayında yaşanan depremde,
olayın üzerinden 24 saat içerisinde araçların hareketine dair bilgilerin internet üzerinden paylaşılmasına yardımcı olmuştur.
Amerika Birleşik
Uygulamaları:
Devletleri’nde
AUS
Amerika Birleşik Devletleri de AUS konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden birisidir. Ülke genelindeki uygulamalar için oluşturulan ABD Ulusal AUS Mimarisinde seyahat ve trafik yönetimi,
toplu taşıma yönetimi, elektronik ödeme, ticari araç işlemleri, acil
durum yönetimi, gelişmiş araç emniyet sistemleri, bilgi yönetimi ve
bakım ve inşa yönetimi başlıkları şeklinde kullanıcı hizmetleri tanımlanmıştır (USDOT RITA, 2014a).Bu mimaride, AUS için öngörülen
kurumsal yapılanma içerisinde Kongre tarafından ülkenin genel
politikası tespit edilmekte olup, ABD Ulaştırma Bakanlığı da yasaların yürütülmesinden, yorumlanmasından ve düzenlenmesinden
sorumludur. Eyalet meclisleri ve eyaletlerin ulaştırma idareleri kendi
uygulamalarını gerçekleştirmekte olup kar amacı gütmeyen kuruluşlar olan IEEE, AUS Amerika gibi dernekler özel sektör ve devlete
danışmanlık rolünü üstlenmektedir. Özel sektörün uzmanlığı AUS
için gerekli görülmekte, otomobil üreticilerinden telekomünikasyon
şirketlerine, girişimcilerden taşımacılık şirketlerine kadar özel sektör
temsilcilerinin pazarlama, finans, operasyon ve Ar-Ge alanlarındaki
tecrübeleri karar verme süreçlerini etkilemektedir. Bu yapıda, sistemlerin doğrudan kullanıcısı durumunda olan sürücüler, yolcular
27
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ve yayalardan oluşan halk faydalanıcılar olarak yer almaktadır.
ABD genelinde trafik sıkışıklığı ilgili yapılan bir araştırma sonucunda trafik sıkışıklığına sebep olan ana faktörler karayollarında oluşan
darboğazlar, trafik kazaları, çalışma yapılan bölgeler, kötü hava
koşulları, trafik ışıkları zamanlamasının yetersiz olması ve diğer
olaylar olarak sıralanmaktadır. Trafikte sıkışıklığın önlenmesine yönelik olarak geliştirilen trafik yönetim sistemlerinin ABD tarihindeki
izleri 1960’lı yıllara kadar gitmektedir. 1965 yılında Kaliforniya’da
otoyola araç girişini kontrol etmek için tasarlanan ve ‘ramp meter’
olarak isimlendirilen trafik ışıkları ile ilgili deneylerin yapıldığı bilinmektedir. 1970’li yıllarda da ABD Federal Otoyol İdaresi tarafından
bilgisayar tabanlı trafik ışığı kontrol sistemleri oluşturulmaya başlanmıştır. ABD’de bir trafik yönetim sisteminin temel olarak sistem
değerlendirmesi, strateji belirlenmesi, stratejinin gerçekleştirilmesi
ve stratejinin performans değerlendirmesinin yapılması şeklinde
4 işleve sahip olması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca bu trafik
yönetim sistemleri, uygulamanın türü, uygulandığı coğrafi bölgenin
büyüklüğü ve teknolojilerin işlevine göre kategorilere ayrılabilmektedir. ABD Ulusal AUS Mimarisinin son sürümünde bu alanda 26
28
ENDÜSTRİ OTOMASYON
adet hizmet paketi yer almakta olup, bu bölümde bunlardan bazıları
anlatılmaktadır.
Trafik yönetim sistemlerinde veri toplama alt sistemi, sistemin
durumunun ve yönetim stratejisinin değerlendirilmesi için kullanılmaktadır. Burada trafiğin hacmi, hızı, doluluk oranı, filo araçlarının
konumu, kuyrukların uzunluğu, toplu taşıma kullanım oranı, kazaların durumu, asfaltın durumu, hava olayları ve diğer özel durumlarla
ilgili bilgiler toplanmaktadır. Genel olarak, veriler sistem merkezine
iletilmekte olup, bazen de yol kenarı denetleyiciler tarafından yerinde de kullanılabilmektedir. Toplanan veri, gerçek zamanlı olabilmekle birlikte çevrimdışı uygulamalar için arşivlenebilmektedir. Veri
toplama klasik yöntemlerle birlikte uygulamaya bağlı olarak altyapıya yerleştirilen detektörler, CCTV kameralar, çevresel sensörler,
toplu taşıma otomatik yolcu sayaçları ve diğer haberleşme cihazları
ile yapılabilmektedir. Motorlu araçların tespitinde kullanılan araç
detektörleri özellikle trafik ışıkları ile kontrol edilen karayolu kesimlerinde yıllardır kullanılan cihazlar olup, son dönemde mühendisler
tarafından geliştirilen ve araçların hareketlerine ilişkin farklı bilgileri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
algılayabilen teknolojiler ABD genelinde yaygınlık kazanmıştır. Nokta tespiti olarak adlandırılan uygulamalarda kontrol edilen bölgedeki
tüm trafiğin hareketi kapsam altındadır. Bu uygulamalarda kullanılan bazı teknolojiler 1960’lardan beri kullanılan endüktif döngü
sistemleri, radar teknolojileri, lazer teknolojileri, video kameralar
ve video işleme sistemleri, manyetometreler, kızılötesi detektörler,
LED (Light Emitting Diode – Işık Yayan Diyot) detektörler, cep telefonları, bluetooth ve kablosuz sensör ağlarıdır. Nokta tespiti uygulamalarında seyahat süreleri ve hızın belirlenmesinde özellikle ana
yollar ile trafik yoğunluğunun çok olduğu kesimlerde yaşanan zorluklar elektronik gişe okuyucuları, bluetooth okuyucular, otomatik
plaka tanımlama sistemi gibi otomatik araç tanımlama sistemleri ve
özel sektör tarafından kullanılan GPS tabanlı otomatik araç konumlandırma sistemleri yardımıyla aşılabilmektedir.
Trafik yönetim sistemi uygulamalarından biri olan otoyol yönetiminde otoyol kullanımının verimliliğini artırmak için kararlaştırılan
politikalar, stratejiler ve teknolojilerden yararlanılmaktadır. Buradaki
ana hedef, emniyeti artırırken sıkışıklığı en aza indirmek olarak belirlenmiştir. Bu hedef doğrultusunda kullanılan stratejiler arasında
‘ramp meter’, bilgi dağıtımı, şerit yönetimi ve aktif trafik yönetimi
yer almaktadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere ‘ramp meter’ otoyollara yan yollardan katılımları trafik ışıkları yardımıyla kontrol
etmeye dolayısıyla otoyol trafiğindeki hacmin kontrollü bir şekilde
azalıp artmasına yardımcı olan bir sistemdir. Bu sistemin yanı sıra
otoyol girişlerinin trafik kazaları, kötü hava koşulları vb. sebeplerden dolayı kapatılması, birden fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılan
özel şerit uygulaması, otoyol çıkışlarında trafik ışıkları ile kontrol gibi
uygulamalar da bu amaçla uygulanan stratejilerdir. Seyir halindeki
araçlara ve sürücülerine bilgi dağıtımı ise dinamik mesaj işaretleri
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
(DMS – Dynamic Message Sign) ve karayolu danışma radyosu
olarak isimlendirilen sistemler ile yapılmaktadır. Bu sistemlerle ile
örneğin bir kaza durumunda sürücülere alternatif güzergâhlar tavsiye edilebilmesi gibi imkânlar sağlanabilmektedir. DMS yerine VMS
ya da CMS (Changeable Message Sign – Değişebilir Mesaj İşareti)
kısaltmaları da kullanılabilmektedir. ABD’de son dönemlerde kullanımı artan bir strateji olan şerit yönetiminde araçların durumu ve
türüne ya da yol ücretlerine göre bazı araçların sadece belirlenen
şeritleri kullanabilmesine olanak verilmektedir. Sadece otobüslerin
ya da kamyonların gideceği şeritler (TOT – Truck Only Toll), birden
fazla yolcu taşıyan araçlara ayrılan şeritler (HOV – High Occupancy
Vehicle) ve ekspres gişe şeritleri, bu stratejinin uygulamaları arasında yer almaktadır. Aktif trafik yönetimi sistemlerinde ise yolun durumuna göre hız limitlerini, şerit değişimini düzenleyebilen değişken
hız limiti işaretleri ve dinamik şerit değiştirme işaretleri, otoyol kenarı acil durak yerleri, otoyolda oluşan kuyruklara ilişkin bilgilendirme
sistemleri yer almaktadır.
Kent içi trafik yönetim sistemleri de otoyol yönetim sistemlerine
benzer uygulamaları içermekte olup, bu sistemlerin başta gelen
uygulaması trafik ışıklarını kontrol eden sinyalizasyon sistemleridir. Bu sistemler önceden zamanlanmış, yarı adaptif ve tam adaptif
olmak üzere üç şekilde üretilmektedir. Bu sistemler aynı zamanda
kentlerdeki demiryolu geçitleri ve köprüler ile entegre bir şekilde
tasarlanmakta olup, gerektiğinde köprü altından geçen teknelere
ya da demiryolundaki trenlere öncelik verilebilmektedir. Benzer bir
şekilde kentlerde toplu taşımada kullanılan ve kendilerine ayrılmış
şeritte seyreden otobüs gibi araçlara örneğin kırmızı ışık süresini
azaltarak öncelik veren ve toplu taşımayı teşvik eden uygulamalar
da mevcuttur. Kent içinde uygulanan diğer bir sistem ise sürücülerin kendilerine müsait bir park yeri bulmasında yönlendirici işaretler
ile yardımcı olan otopark kılavuz bilgi sistemidir. ABD’de farklı otoyolların, kent içi yolların, otoparkların ve toplu taşıma sistemlerinin
işletmeciliğini yapan kuruluşların kullandığı trafik yönetim sistemlerini bir araya getirmeyi amaçlayan ve ABD Ulaştırma Bakanlığı
tarafından 2005 yılında başlatılan bütünleşik koridor yönetimi çalışmaları sürdürülmektedir.
ABD genelinde 2005-2008 yılları arasında 6.000 kişinin hayatını
kaybettiği, 400.000 kişinin yaralandığı 1,3 milyon kazanın birincil
sebebi olan kötü hava koşulları, atmosfer olaylarının ulaştırma
sistemlerinin emniyeti üzerindeki etkisini göstermektedir. Bununla
beraber, karayollarında kazalardan sonra sıkışıklığa da neden olan
29
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ikinci ana faktör yine hava olaylarıdır. ABD Ulaştırma Bakanlığı, hava
koşullarının bu olumsuz etkilerini en aza indirmek üzere karayolu
hava durumu yönetim programını ilgili işletmeciler ve meteoroloji
kuruluşları ile birlikte hayata geçirmiştir. Bu sistemde karayolundaki
trafiği etkileyen rüzgâr, yağmur, sel, kar, buzlanma, sis gibi hava
olaylarını tespit edebilen çevresel sensör istasyonları bulunmaktadır. Bu istasyonlardan gelen bilgiler, hem sürücülere hem de bu
yolları işleten kuruluşlara iletilmekte olup, sürücülerin seyahatlerini
doğru ve zamanlı bir şekilde planlamaları konusunda işletmecilerin
de trafiği etkileyen bu olayları bertaraf etmesi hususunda yardımcı
olunmaktadır.
ABD’de trafik yönetim sistemlerinin elde ettiği bilgileri seyahat eden
kullanıcılara iletmeye yarayan kullanıcıların direkt olarak trafik bilgisini almasını sağlayan 511 numaralı telefon hattı, televizyon ve radyo bültenleri ile kiosklar özellikle son yıllarda internet, akıllı telefon ve
sosyal medyanın yaygınlaşması ile geleneksel yolcu bilgi sistemleri
olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Gelişmiş yolcu bilgi sistemi olarak değerlendirilen internet siteleri, akıllı telefon uygulamaları, elektronik posta ve sosyal medya mesajları ile hem seyahat öncesinde
hem de seyahat sırasında seyahatin süresini ve rahatlığını etkileyen
bilgiler kolaylıkla elde edilebilmektedir.
ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından toplu taşımaya yönelik AUS
uygulamaları filo operasyonları ve yönetimi, yolcu bilgisi, emniyet
ve güvenlik, otomatik bilet ödemesi, bakım ve diğer olmak üzere
altı başlıkta değerlendirilmektedir. Filo operasyonu ve yönetimin-
30
ENDÜSTRİ OTOMASYON
de, toplu taşımada kullanılan otobüslere
yerleştirilen kablosuz yerel ağ anteni ile
yolcu sayısı gibi bilgiler bu araçlar duraklara geldiğinde kablosuz olarak merkezi
veri sunucularına aktarılabilmektedir. Yine
yol kenarındaki trafik ışık denetleyicilerine
konulan alıcılar ile benzer bilgiler seyahat
halindeki otobüs içerisinde yerleşik bilgisayardan gönderilebilmektedir. Toplu taşıma
filosunda yer alan araçların konumlarını
tespit edebilen ve entegre bir GPS alıcısı
bulunan sistemler de araçların konum
bilgilerini merkezi bir veri sunucusuna aktarmaktadır. Bilgisayar destekli araç kalkış
yazılımları ile gerçek zamanlı olarak araçların belirlenen hareket sürelerine göre sefere
başlanması sağlanmakta, böylece gecikmelerin önüne geçilmesine çalışılmaktadır.
Ayrıca otomatik yolcu sayma sistemi, araç içi emniyet sistemleri,
şerit kontrol sistemleri, duraklara düzgün bir biçimde yanaşılmasını
sağlayan yardımcı sistemler bu başlıktaki diğer uygulamalardır. Bununla birlikte yolculuk öncesinde, yolculuğun başlayacağı durakta,
yolculuğun devam ettiği tüm duraklarda, araç içinde ve park-et-sür
uygulamasının olduğu yerlerde yolcu bilgilendirmesi yapılmaktadır.
Bu bilgilendirme yapılırken DMS, sabit ya da mobil internet, etkileşimli sesli cevap sistemleri, SMS (Short Message Service – Kısa
Mesaj Hizmeti), akıllı telefon uygulamaları ve sosyal medyadan
faydalanılmaktadır. Ayrıca ulusal ölçekte trafikle ilgili bilgilendirme
yapan 511 hattının yanı sıra, ABD Federal Haberleşme Komisyonu yerel ve bölgesel idareler için canlı operatörden acil durumlar
haricindeki bilgilerin alınabildiği 311 hattını ve otomatik cevaplama
sistemini kullanan 211 hattını tahsis etmiştir. Yine özel şirketler
tarafından geliştirilen Google Transit, HotStop ve MapQuest gibi
uygulamalar, toplu taşımayı kullanan ABD vatandaşlarına bilgiler
sunmaktadır.
Toplu taşıma araçları üzerine yerleştirilen kameralar ile sürücü davranışları, araç içerisindeki yolcuların hareketleri, aracın trafik içerisindeki durumu takip edilerek toplu taşımada emniyet ve güvenlik
arttırılmaya çalışılmaktadır. ‘G-Force’ ismi verilen takip sistemi de
toplu taşımada kullanılan otobüslerin çarpma durumunda uyarı
vermekte, aracın ani dönüşleri, sert frenlemesi ve ani hızlanması
gibi durumları sisteme kaydedilmektedir. Bu sistemin kazaların
azalmasına, toplu taşıma işletmecilerine açılan davalara karşı ko-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ruma sağlamasına, sigorta maliyetlerinin düşmesine, sürücü hareketlerinin daha iyi analiz edilmesine ve araç tamirinde karşılaşılan
asıl sorunların tespitine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Toplu
taşımada otomatik bilet ödeme sistemi olarak hem manyetik şeritli
kartlar hem de akıllı kartlar olarak isimlendirilen içerisinde entegre
devre barındıran temaslı, temassız ve çift ara yüzlü kartlar kullanılmaktadır. ABD genelinde sabit bir hat boyunca toplu taşıma yapan
otobüslerin büyük bir çoğunluğu bu sistemleri kullanmaktadır. Ayrıca akıllı telefonlara yüklenen bazı uygulamalar ile de toplu taşımada
bilet ödemesi gerçekleştirilebilmektedir. Toplu taşımada kullanılan
araçlara ait bakım-onarım bilgilerinin işlendiği ve araçların motor,
vites, fren donanımlarının ya da yağ, yakıt gibi sıvı seviyelerinin takip edildiği araç parçası takip sistemleri toplu taşımada performansı
arttırmaya yönelik uygulamalardandır.
Yıllar önce nakit ödemelerin yapıldığı gişeler kaldırılarak araçların
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
durmadan ücret ödemelerini yapabilecekleri ücret toplama sistemleri farklı işletmeci kuruluşlar tarafından kurulmuştur. ABD’de
elektronik ücret toplama sistemlerinde DSRC’nin yer aldığı 900
ile 919 MHz bant aralığı ile 5,8 GHz bantları kullanılmakta olup, bu
sistemler otomatik plaka okuma sistemleri ile desteklenmektedir.
Araçlar ücret ödeme noktasından geçtiklerinde araçlarda bulunan
verici ya da etiket okunmakta ve araç tanımlaması yapılmaktadır.
Tanımlanan araç bilgisi yol kenarındaki bilgisayar tarafından önceden tanımlı hesap ile eşleştirilerek ilgili hesaptan geçiş ücretini
tahsil etmektedir. ABD’de sıkışıklık ve yol durumlarına göre sabit
ücretlendirmenin yanı sıra dinamik ücretlendirme uygulamaları da
mevcuttur.
Özellikle yük taşıyan ticari araçlarda AUS uygulamalarının yaygınlaştırılması açısından, özel sektörün amacı karlılığı artırmak iken;
kamunun amacı da düzenleyici mevzuata uyumun sağlanması yo-
31
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
muna ilişkin bilgileri teyit etmek, kaza yerine ilgili ekiplerin sevkini
kolaylaştırmak, ölü, yaralı ve kaza enkazı ile acil müdahale ekiplerini karayolundan hızlıca uzaklaştırmak ve trafiğin normal akışına
döndüğü noktayı ilgililere bildirmek için bu teknolojilerden yararlanılmaktadır. Yine terör saldırısı, doğal afet, deprem gibi olağanüstü
durumlarda karayollarını etkin bir şekilde kullanabilmek için AUS
uygulamalarından yararlanılmaktadır. 2005 yılında Rita kasırgası
dolayısıyla Houston’daki otoyolların tek yönlü olarak insanları tahliye amaçlı olarak kullanılması sırasında DMS, CCTV gibi trafik yönetimi teknolojilerinden faydalanılmıştır. Bu olay sonrasında Texas
Eyaleti Ulaştırma İdaresi tarafından çevre otoyollarda tahliye şeridi
uygulamasına başlanmıştır.
luyla enerji kullanımında ve hava kalitesinin arttırılmasında verimliliği sağlamaktır. Bu alanda ilk uygulama, 1980’li yıllarda ortaya çıkan
ve uydu üzerinden kamyonların takibini sağlayan sistemlerdir. Bu
sistemlerin getirdiği yükün zamanında teslimatının yapılması, rekabetin artması, bakım yönetiminin daha iyi yapılması gibi faydalar ile
birlikte bu alana ilgi artmaya başlamıştır. Devletin 1990’lu yılların
sonunda uygulamaya başladığı ticari araç işlemleri programında ise yük hareketleri, araç ve şirket işlemleri ile birlikte daha çok
emniyetin sağlanması, sürücü yeterliliği ve aracın elektronik olarak
denetlenmesi üzerine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda, ABD Ulaştırma Bakanlığı tarafından ticari araçlara yönelik CVISN (Commercial
Vehicle Information Systems and Networks – Ticari Araç Bilgi Sistemleri ve Ağları) programı başlatılmıştır. Bu program temelde her
eyaletteki denetim yerinde standart formatın kullanılarak merkeze
gönderilmesini sağlayan emniyet bilgisinin paylaşımı, taşımacıların
vergi beyannamelerini ve diğer evrakı elektronik olarak doldurduğu
yeterlilik belgeleri yönetimi ve elektronik denetim olarak üç alt birimden oluşmaktadır. Bu alanda başarılı uygulamalardan bazıları devletin düzenleyici programlarına göre oluşturulan PrePASS ve NORPASS ile limanların terminal girişlerindeki yoğunluğu azaltmak için
oluşturulan PierPASS isimli uygulamalardır. PrePASS, 31 eyalette
uygulanmakta olup 301 adet denetim istasyonunu kapsamaktadır.
Bu uygulamada araçlar üzerine yerleştirilen vericiler yardımıyla belirlenen istasyonlara gelindiğinde sisteme üye araçların bilgileri okunarak araçların yeniden denetime tabi tutulması yani durdurulması
engellenmiş olmaktadır. Benzer bir sistemi kullanan NORPASS ise
ABD’nin 7 eyaleti ile Kanada’da iki ilde geçerli olan bir uygulamadır.
Ayrıca AUS uygulamaları ABD’de trafik kazalarına yönelik olarak
kullanılmaktadır. Bu konuda, kazanın meydana geldiği noktayı tespit edip acil durum merkezlerine bildirmek, kazanın türü ve oluşu-
32
ABD’de araç-araç haberleşmesine dayalı sürücüsüz otonom araçlar
üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca araçların emniyeti ile
ilgili çarpışma önleme sistemleri, lastik basıncı izleme sistemleri,
fren takip sistemleri, acil durum fren yardım sistemleri, kilitlenmeyen fren sistemleri, ACC, ESC, şerit ihlali tespit sistemleri, arka görüş kameraları gibi teknolojiler ABD’li otomobil üreticileri tarafından
geliştirilmeye devam edilmektedir…”
Tezin sonundaki Genel Değerlendirme şöyle:
“AUS ile ilgili öncelikli konulardan biri olarak, dünyanın değişik ülkelerinde farklı tanımlamalar yapıldığı gibi Türkiye’de henüz ortak
kabul görmüş bir AUS tanımı ve kapsamı bulunmamaktadır. Bazı
tanımlamalarda araç içinde kullanılan teknolojiler AUS tanımı dışında bırakılmakta, başka tanımlarda ise demiryolu sektörü gibi karayolundan farklı ulaştırma modları da AUS kapsamına alınmaktadır.
Ancak AB ülkeleri için 2010/40/EU yönergesi ile bu ortak tanım ve
kapsama ulaşıldığı görülmektedir.
Türkiye’deki AUS uygulamaları açısından dikkate çarpan başka
bir husus olan uygulamaların farklı coğrafi alanlarda çalışması
konusunda HGS ve TEDES örneklerinde olduğu gibi bütünleşik ve
merkezi bir yaklaşımın benimsenmesi halinde başarıya ulaşıldığı
gözlenmektedir.
Ayrıca, Türkiye’deki uygulamalarda trafik ışıklarının sinyalizasyonu,
değişken mesaj işaretleri, araç takip ve filo yönetim sistemleri örneklerinde olduğu gibi ithal teknolojiler yerine yerli teknolojilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar ekonomik açıdan daha az maliyetli
uygulamaların gerçekleştirilmesine yardımcı olmakta, araştırma
kuruluşları tarafından yapılacak Ar-Ge faaliyetlerini desteklemekte
ve bu ürünlerin küresel pazarlarda rekabetinin artmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’de elektronik haberleşme sektörü ile
ENDÜSTRİ OTOMASYON
birlikte ulaştırma alanında sürdürülen Ar-Ge projelerine destekler
artmıştır.
UDHB tarafından çıkarılan “Elektronik Haberleşme, Uzay ve Havacılık Sektöründe Araştırma Geliştirme Projelerinin Desteklenmesine
İlişkin Yönetmelik” te elektronik haberleşme sektörü tanımında
geçen “kara, hava, deniz ve demiryolu ulaştırması alanında akıllı
ulaşım ve trafik yönetim sistemleri” ifadesi ile AUS konusundaki
çalışmaların desteklenmesi öngörülmüştür (Resmi Gazete, 2012a).
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
lamalarının önünü açması açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Çünkü AUS uygulamaları altyapıdaki eksiklikler ile birlikte
verimliliğin sağlanması noktasında başarısız sonuçlara neden olmakta, kullanıcılar nezdinde ekstra maliyet ve zaman kaybına neden olabilmektedir. Yine söz konusu uygulamaların kamuoyunda
farkındalığın yeterli düzeyde sağlanmadan hizmete alınması halinde
de mevcut potansiyelden istifade edilemediği gözlenmektedir.
Mevcut AUS uygulamaları incelendiğinde, özellikle teknik standartların yeterli olmamasından dolayı aynı işleve sahip uygulamalar için
farklı donanım ve yazılımların kullanıldığı, dolayısıyla birbirlerine
uyumlu olmayan AUS uygulamaları yatırımları için ekstra maliyetlerin oluştuğu gözlenmektedir. Örneğin, bazı büyükşehirlerde toplu
taşımada kullanılan elektronik bilet sistemlerinde birbirinden farklı
teknolojileri kullanan kartlar için farklı validatör kullanımın yeni ihale
süreçlerine neden olduğu görülmektedir. Bununla birlikte söz konusu uygulamalar için yatırım kararları açısından standart olması
gereken fayda maliyet analizlerinin etkili ve detaylı bir şekilde yapılmadan uygulama aşamasına geçildiği, dolayısıyla AUS teknolojilerinin potansiyelinden yeterince faydalanılamadığı görülmektedir.
AUS uygulamalarının doğası gereği bu alandaki çalışmalarda özel
sektörün öncü olduğu, kamunun ise teknik personele özel sektörle
rekabet edemeyen maaşların verilmesi ve bürokrasi gibi nedenlerden dolayı geride kaldığı düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye’de henüz
kamunun altyapıya ilişkin çalışmalarının bitmemiş olması, bu durumu destekleyen başka bir unsurdur.
AUS uygulamaları ile ilgili olarak gündeme getirilmesi muhtemel diğer konular bu uygulamalarda kullanılan kişisel verilerin korunması,
uluslararası standartlara uyumun arttırılması, bölgesel uygulamalarla birlikte ticari araçların gümrükleme işlemleri gibi uygulamalarda uluslararası taşımacılığın gerektirdiği uyumun sağlanması, ticari
araç işlemlerinde elektronik denetim uygulamalarının arttırılarak
sürekliliğin ve maliyetlerin düşürülmesinin sağlanmasıdır.”
Bunların yanı sıra, Türkiye’de gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi
ulaştırma ve haberleşme altyapısındaki iyileştirmelerin AUS uygu-
Akıllı Ulaşım Sistemleri-AUS konusunu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın, 2014 tarihli, “Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri
33
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
Strateji Belgesi (2014-2013) ve eki Eylem Planı (2014-2016)” metninden alıntı ile bağlayalım.
Strateji Belgesi ve Eylem Planı’na göre; “Ulusal AUS Strateji Belgesi ile hedeflenen 2023 vizyonu ‘Tüm ulaşım hizmetlerinin bilgi
ve iletişim teknolojileriyle yönetildiği ve yönlendirildiği, kendi içinde ve dünya ile entegre bir Türkiye’dir. Bu vizyona ulaşmak için
belirle¬nen genel amaç ise ‘Bütün ulaşım türlerinde bilgi ve iletişim
teknolojilerini gereğince kullanarak entegre, güvenli, etkin, verimli,
yeniliğe açık, insana saygılı, çevre dostu, sürdürülebilir ve akıllı bir
ulaşım ağına erişmektir.’”
Ulusal AUS Stratejisi çerçevesinde yapılan GZFT Analizi şöyle:
GÜÇLÜ YÖNLER
1. Yeni teknolojileri kolay benimseyebilecek bir nüfus yapısı
2. İlgili kurumların AUS’yi uygulama konusunda istekli olması
3. AUS konusunda girişimcilik kapasitesinin varlığı
4. Türkiye’nin önemli bir otomotiv sanayii üssü olması
5. Yaygın ve modern haberleşme altyapısı
6. Türkiye’nin bilgi toplumu olma yolundaki hızı
7. Bilişim sektörüne yapılan yatırımlar
ZAYIF YÖNLER
1. AUS uygulayan kurumlar ve altyapılar arasında entegrasyon eksikliği
2. AUS konusunda ortak belirlenmiş bir terminolojinin ve standartların olmaması
3. AUS konusunda kurumsal ve bireysel farkındalığın yetersiz olması
34
ENDÜSTRİ OTOMASYON
4. AUS konusunda uygulayıcı kurumlarda uzmanlaşmış personel
eksikliği
5. AUS konusundaki mevzuatın eksikliği
6. AUS paydaşlarını tek çatı altında toplayacak bir ulusal AUS birliğinin olmaması
7. AUS ile ilgili AR-GE çalışmalarının ve teşviklerinin yeterli olmaması
FIRSATLAR
1. UDHB’nin ERTICO ile ortaklığı neticesinde uluslar arası bilgi ve
tecrübe paylaşımı olanağı
2. Hızla yapılan duble otoyol, viyadük, tünel ve köprülerin AUS ihtiyacı doğurması
3. Kentleşmenin sürekli artışı ve nüfusun genç olmasının doğurduğu artan ulaşım talebi
4. İş hayatında mobilitenin artması
5. Enerji verimliliği ve çevreyi koruma bilincinin artış eğiliminde olması
6. Türkiye’nin henüz AUS uygulamalarında ileri olmayan pazarlara
coğrafi yakınlığı, komşuluğu
TEHDİTLER
1. AUS uygulamalarının maliyetlerinin yüksekliği
2. AUS teknolojileri konusundaki dışa bağımlılık
3. Uluslararası AUS platformlarına aktif olarak katılım sağlanamaması
4. Küreselleşme ve artan uluslararası rekabet
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DEMİRYOLLARIMIZ
NE DURUMDA?
Türkiye Demiryolu Makineleri Sanayi AŞ’den (TÜDEMSAŞ) Nisan
2016’da yapılan yazılı açıklamaya göre, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “Bu yıldan itibaren demiryolu sektöründe serbestleşme sürecinin başlatılacağını” söylemiş ve şöyle
devam etmiş: “Bunun anlamı şudur; gerek vagon gerek lokomotif
gerek ray bağlantı elemanları, fren setleri, metro araçlarıyla ilgili birkaç sene içerisinde üç-beş katı daha ihtiyaç olacak. O yüzden bu
fabrikaların, buna benzer TÜDEMSAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ gibi
fabrikaların gelecek yıllarda önemli görevler üstleneceğini biliyoruz
ve buna göre hazırlığımız tamamlandı. Her türlü üretim, ihtiyaç rahatlıkla buralardan karşılanabilecek.”
Bu durum pek tabii ki iyi sonuçlar getirebilir. Ama biz yine de, Demiryolu Taşımacılığı Derneği-DTD’nin Ocak 2015 tarihli “Demiryolu Ulaştırması Hakkında Rapor” değerlendirmelerine bakalım. Şöyle
deniliyor:
“Türkiye son 12 yılda çok büyük kaynaklar ayırarak yapılan yatırımlar ve mevzuat düzenlemeleri ile demiryoluna verdiği önemi
göstermiştir.
38
Türkiye’nin ‘500 milyar dolarlık ihracat yapmak’ ve ‘dünyanın ilk 10
büyük ekonomisi arasına girmek’ olarak belirlediği 2023 Hedeflerine ulaşabilmesi için; 2023 yılına kadar Yurtiçi toplam taşımaları
içindeki demiryolu ulaştırmasının payının;
• Yük taşımacılığında halen %4 olan payının %15’e,
• Yolcu taşımacılığında halen % 2 olan payının %10’ a
çıkarılması gerekmektedir.
2023 hedeflerimize ulaşmamızın yolu karasal taşımalarda demiryolu ulaştırmasının ana aks olduğu ve diğer taşıma modları ile işbirliğinin / altyapısının oluşturulacağı “kombine taşımacılık sistemi”
olacağını düşünüyoruz.
Ayrıca Onuncu Kalkınma Planı kapsamında, ‘Taşımacılıktan Lojistiğe Öncelikli Dönüşüm Programı
Eylem Planı’nın 2018 yılına kadar tamamlanması, hedeflere ulaşılmasını sağlayacak önemli etkenlerden biri olacaktır.
Türkiye’nin coğrafi konumu, ülkemize lojistik ve demiryolu ulaştır-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ması bakımından çok önemli yetenekler sunmaktadır. Türkiye bu
yeteneği ne kadar kullanma başarısı gösterebilirse o kadar güçlü
duruma gelecektir.
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi ile kamu tren işletmecisinin yanında özel sektörün de tren işletmeciliği yapacağı bir
döneme girmekteyiz.
Bu dönem aynı zamanda Onuncu Kalkınma Planının ‘Öncelikli Dönüşüm Programları Eylem Planlarının’ uygulanacağı ve bu dönemin devamı olarak Onbirinci Kalkınma Planı (2019-2023) ve 2023
hedeflerinin de temeli olacaktır. Bu dönemlerin karasal taşımalarda
en önemli taşıma türünün demiryolu olacağı, adı geçen Kalkınma
Planlarında ve 2023 hedeflerinde de belirtilmiştir.
Bu nedenle demiryolu ulaştırması konusunda hazırlanan ve demiryolu ulaştırmasının gelişmesine ve alt yapının kullanımına çok
önemli etkileri ve katkıları şekilde “hızlandırılmasını” tüm taşımacılık
hedeflerine ulaşılmasının yolunu açacağını düşünüyoruz.
Bu yaklaşımla hazırladığımız ‘Sorunlar-Öneriler’in kapsamın da
planlanan sürelerden önce bitirilmesi gerektiğine inandığımız projeler üzerine yoğunlaşmıştır.
Derneğimizce öncelikli olarak ele alınması ve hayata geçirilmesi için
hızlandırılmasını talep ettiğimiz sorunlar ve bu sorunlarla ilgili öneriler üç başlık altında aşağıda sunulmuştur;
SORUN 1: Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi, Kombine Taşımacılık Ve Demiryolu İle Tehlikeli Eşya Taşıma Hakkındaki Yönetmelikler Sorunu
ÖNERİ 1: Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Kapsamındaki Yönetmeliklerle Kombine
Taşımacılık ve Tehlikeli Eşyaların Demiryolu ile Taşınması hakkındaki Yönetmelikler, Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesini harekete geçirecek en temel
düzenlemelerdir.
Bu nedenle, Kamu ve Özel Tren İşletmeciliği yapacak şirketlerin,
kuruluşlarının ve çeken-çekilen
araçlarla insan kaynaklarının özelliklerini belirleyecek olan Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun kapsamında çıkartılması gereken yönetmelikler çok acil olarak tamamlanmalı
ve yürürlüğe konulmalıdır.
Bu yönetmeliklerle birlikte Kombine Taşımacılık Yönetmeliği ve
Tehlikeli Eşyaların Demiryolu ile
Taşınması Hakkındaki Yönetmelik de yürürlüğe konulmalıdır.
SORUN 2 - Alt Yapı Ve Hat Kapasitesi Sorunu
ÖNERİ 2: Hat Kapasitesi; Bir hat kesiminde 24 saat içinde karşılıklı
olarak çalışabilecek toplam tren sayısıdır.
Demiryolu şebekesinin bazı hat kesimlerinde hat kapasitesinin doluluğu nedeniyle mevcut tren sayısının dışında yük treni işletilememektedir. Bu nedenle de, daha fazla yük taşıması imkanı yaratmak
için, TCDD hatlarının, özellikle de ana hatlarının kapasiteleri artırılmalıdır.
Bu nedenle, projesi hazırlanmış ve yatırım programına alınmış olan,
altyapı ve kapasite artırıcı (yeni 2.Yol, dingil basınçlarının 22,5 tona
çıkartılması, sinyalizasyon ve elektrifikasyon yatırımları), yatırım
programlarının, projelerinde belirlenen bitirme sürelerinden önce
tamamlanması için ‘hızlandırılarak’ hayata geçirilmelidir.
SORUN 3 - Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Başlangıcında Yaşanabilecek İşletmecilik Sorunları
ÖNERİ 3:
• Kendisine ait yük vagonu olan ve bu vagonlarla TCDD haklarında
39
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
yük taşımacılığı yapan özel firmaların, tarife ve fiyatlandırmalardan
elde ettikleri haklarının, TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin sübvansiyonu
sona erinceye kadar devam ettirilmelidir.
• Demiryolu Taşımalarında kullanılacak akaryakıt için ÖTV kaldırılmalı veya ÖTV miktarı, demiryolu taşımacılığının diğer taşıma türleri arasındaki rekabetini sağlayacak seviyede olmalıdır.
• Demiryolu Ulaştırılmasında Serbestleştirilmesine geçiş sürecinde
kurulacak özel demiryolu işletmeciliğinin ve demiryolu ulaştırmasının cazip hale getirilmesi için sektöre uygun özel teşvikler verilmelidir.
• Türkiye Vagon Parkının değişik türdeki vagonlarla büyütülmesi
için, İthal (Örnek: 2.El T,F ve U serisi vagonlar) vagon izinleri verilmelidir.
• Lisans ve izin belgesi ücretleri makul seviyelerde olmalıdır.
• Sektöre girebilecek yabancı sermayenin, yerli firmaları yok edecek
şekilde girişiminin önüne geçilmelidir.
• Yerli çeken ve çekilen araç üretimi yapanlar korunmalıdır.
• Kombine taşımacılığın yaygınlaştırılması için boş dönüş yapan konteynerlerden ücret alınmamalı veya çok düşük bir bedel
alınmalıdır.
• TCDD’ye ait arazilerden depolama, lojistik aktarma merkezi ve
benzeri yerlere yatırım yapacaklara, ülke için önemli değer yaratan
ve demiryolu ile taşınan eşya taşımalarına, demiryolu ile yıllık yük
taşıma miktarlarına göre, uygun teşvikler verilmelidir.”
-Demiryolu taşımacılığının özelleştirilmesi için yasal çerçeveyi belirleyen mevzuat yayımlandı.
- Son Ulusal Eylem Planı’nda demiryolu sektöründe AB’ye uyum
için bir strateji geliştirmesi gerektiği ve bu stratejinin altyapı yönetimi ve hizmetlerin sunumu işlevlerinin birbirinden ayrılmasına yönelik detaylı planları, hedef tarihleri ve aynı zamanda kurumsal kapasite geliştirme tedbirlerini içermesi gerektiğinden bahsedilmiştir.
- AB Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2014 yılında yayımlanan
Ulusal Eylem Planında, Demiryolu taşımacılığına ilişkin üç önemli
mevzuat hâlihazırda hazırlık aşamasındadır.
Son olarak, İktisadi Kalkınma Vakfı-İKV tarafından yayınlanan ve
İKV Uzman Yardımcısı Deniz Servantie’nin Temmuz 2015 Tarihli
“AB ve Türkiye Demiryolu Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi” çalışmasına bakıyoruz.
Avrupa Topluluğu (daha sonra Avrupa Birliği) başından beri ulusal
mevzuatları değiştirerek ve birleştirerek tek bir Avrupa demiryolu
ulaştırma alanı oluşturmayı hedefledi. AB’nin demiryolu politikasının üç ana ilkesi şu şekilde açıklanabilir: altyapıyı finanse etmek
ve fiyatlandırmak, rekabet için engelleri kaldırmak ve düzenleyici
gözetimi sağlamak. Diğer yandan ise, AB demiryolu politikası bazı
zorluklarla karşılaşmaya devam etmekte.
Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- Ekonomik perspektif: yerel bağlantılar üretim alanlarını açabilir,
trafik akışını iyileştirebilir ve Avrupa enerji dengesini geliştirebilir;
- İmaj perspektifi: Dünya liderleri arasındaki Avrupa’nın çeşitli üreticileri demiryolu sektöründendir. Demiryolu ulaşım ağının gelişimi
bu nedenle Avrupa teknolojisi için bir göstergedir;
- İnsan Perspektifi: Tren bütün Avrupa Birliği vatandaşlarının serbest dolaşımının gelişmesini sağlıyor. Roma anlaşmasında ‘dört
özgürlük’te de belirtildiği gibi bu AB’nin temel ilkelerinden biri olarak
ortaya koyulmaktadır.
Şöyle diyor Sayın Deniz Servantie:
“Genel Tespitler:
- AB’nin demiryolu politikasının üç ana ilkesi şu şekilde ifade edilebilir: altyapıyı finanse etmek ve fiyatlandırmak, rekabet için engelleri
kaldırmak ve düzenleyici gözetimi sağlamak.
- AB’nin Demiryolu sektörüne ilişkin toplam dört kanun paketi bulunmakta: Birinci paket (2001), İkinci paket (2004), Üçüncü paket
(2007) ve Dördüncü paket (2014).
- Yıllardır yatırım yapılmayan ve dolayısıyla demiryolu kullanımının
istenilen seviyeye ulaşamadığı Türkiye’de demiryolu hat uzunluğu
konusunda son on yıl içerisinde önemli yatırımlar yapıldı.
40
ENDÜSTRİ OTOMASYON
AB Demiryolu Politikası:
ENDÜSTRİ OTOMASYON
1990’larda birtakım çeşitli yönergeler olmakla beraber AB’deki büyük çapta demiryolu reformlarının 21’inci yüzyılın hemen başlarında başladığının altını çizmek gerekir. Dönemin İngiltere Başbakanı
Margaret Thatcher döneminde ve sonrasında İngiliz senaryosunun
gerçekleşmesini (kaza dalgaları ile birleşen hızlı liberalleşme ve
fiyatlardaki artış) önlemek için AB yasa paketleri ile çok kademeli
olarak liberalleşmeyi (serbestleşmeyi) tercih etti. Demiryolu sektörü hakkında toplamda dört kanun paketi bulunmakta: Birinci paket
(2001), İkinci paket (2004), Üçüncü paket (2007) ve Dördüncü
paket (2014)…
Türkiye’nin Demiryolu Politikası:
Osmanlı İmparatorluğun ilk demiryolları Avrupalı mühendisler tarafından kuruldu (örneğin Berlin-Bağdat veya Şart Ekspresi hatları
gibi). Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kurulmasından sonra,
Türk demiryolu sektöründe muazzam bir gelişme görüldü.
Atatürk ve İnönü dönemlerinde, sektöre çok önemli yatırımlar ayrılmasının yanı sıra, Trakya ve Anadolu’nun tüm bölgelerine yeni
hatlar açıldı. Osmanlıdan devralınan yetersiz miras ve 1929 büyük
ekonomik krizine rağmen 1923 –1940 yılları arasında her yıl ortalama 200 kilometre demiryolu yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sıra-
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
sında ve onu izleyen yıllarda demiryolu yapımıyla ilgili çalışmaların
yavaşladığı görülmüştür. 1950’ye kadar yapılan hatların uzunluğu
3578 kilometre olup bunun 3208 kilometresi 1940 yılına kadar
tamamlanmıştır. Buna rağmen, İkinci Dünya Savaşından sonra,
birçok Avrupa ülkelerinde görüldüğü gibi, sektör önemini yitirdi ve
yatırımlardan ciddi azalma meydana geldi. Bununla beraber 1950’li
yıllardan itibaren hükümetlerin ulaştırma önceliklerinin karayollarını
geliştirmekle beraber sektöre ilgi azaldı. Söz konusu ilgisizlik 21’inci
yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir.
2000’li yıllara gelindiğinde ise otoyollara olduğu gibi raylı sisteme
de ağırlık verildi. Gerek demiryolunun uzunluğu, gerek kapasite ve
teknolojisinde önemli atılımlar yapıldı.
Yıllardır yatırım yapılmayan ve dolayısıyla demiryolu kullanımının
istenilen seviyeye ulaşamadığı Türkiye’de demiryolu hat uzunluğu
konusunda son on yıl içerisinde önemli yatırımlar yapıldı. Cumhuriyet döneminde en fazla yatırımın yapıldığı bu son 10 yılda toplam hat uzunluğu 2001 yılında 10 bin 917 kilometre oldu. TCDD
verilerine göre ton-kilometre bazında bakıldığında 2001 yılında 7
milyon 561 bin olan rakam 2010 yılı sonunda 11 milyon 462 bine
yükselmiştir.
41
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
Bu rakamın 10 milyon 282 bini yurtiçi, 1 milyon 18 bini de uluslararası olarak gerçekleşmiştir. Taşınan yükün ham ton olarak miktarı
da 2001 yılında 14 bin 618 ton iken 2010 yılı sonunda bu rakam 24
bin 355 ton oldu. 2001-2009 yılları arasında demiryolu ile yapılan
uluslararası taşıma miktarı da ton bazında yüzde 154 civarında arttı.
2001 yılında 900 bin tonlar civarında olan uluslararası demiryolu
taşıma hacmi 2012 yılı sonunda 2,5 milyon tona yaklaşmıştır.
2001 ve 2009 yılları arasında yük taşımacılığı, dalgalanmalara rağmen istikrarını korurken yolcu taşımacılığında önemli bir düşüş
(yüzde -7,9) görüldü. 2000 yılında taşımacılık pazarının, yüzde
93’ünü karayolu taşımacılığının, yüzde 4’ünü demiryolu taşımacılığının, yüzde 1’ini iç su taşımacılığının, yüzde 1’ini ise havayolu
taşımacılığının oluşturduğu hesaplandı. Demiryolu taşımacılığının
düşük pazar payında sonraki yıllarda da önemli bir artış görülmedi.
2009 yılında, Türkiye’deki demiryolu trafiği yoğunluğu, AB’deki ortalama demiryolu trafiği yoğunluğunun sadece yüzde 59’una denk
düşmektedir. Ayrıca, birçok AB üyesi devletin aksine, demiryolu altyapısı birçok bölgede eksik ve eski teknoloji ürünüdür. 2013 yılında
Marmaray açılana kadar Türkiye’de birisi Trakya, diğeri Anadolu için
olmak üzere iki ayrı demiryolu ağı bulunmaktaydı. Ancak son birkaç
yıl içinde demiryolu altyapı yatırımlarında artış oldu.
TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları), Türkiye’de de-
42
ENDÜSTRİ OTOMASYON
miryolu taşımacılığını yürüten kamu kuruluşudur. TCDD’nin; tüm
taşımacılık sektörlerinde hizmet verilmesi, yük taşımacılığı ve banliyö taşımacılığının işletilmesi, vagonların üretiminin ve bakımının
yapılması olmak üzere çeşitli hedefleri bulunmaktadır. TCDD aynı
zamanda birkaç liman da işletmektedir. Avrupa’daki diğer devlet
demiryolu işletmeleri gibi, TCDD’nin de rekabetçi ve kârlı bir şirket
olduğu söylenemez. Hatta TCDD, Türkiye’nin en çok zarar görmüş
kamu kuruluşudur. Bu bağlamda, TCDD yetkilileri beş ana probleme dikkat çekmektedir:
- Ağır mali kayıplar ve artan borç;
- Pazar talebini karşılamayan ürün ve hizmetler;
- Karayolu odaklı ulaşım politikası ve yönetmelikler;
- Yoğun siyasi müdahale;
- Büyük işçi maliyetleri.
2000’li yılların sonlarından itibaren, hatların bakım ve yapımı, (ulusal ve uluslararası) yük taşımacılığının geliştirilmesi ve Yüksek Hızlı
Tren (YHT - HST) hatlarının inşası için sektöre büyük yatırımlar yapıldı. 2003 ve 2009 yılları arasında 13,5 milyar Türk Lirası, mevcut
demiryolu ağının bakımı ve yeni hatların yapılmasına yönelik demiryolu sektörüne tahsis edildi. Mevcut demiryolu ağının bakımı ve
yeni demiryolu hatlarının yapımı için yapılan yatırıma paralel olarak,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
demiryolu sektöründe strateji değişikliği için yeni bir yasa tasarısı
hazırlandı. Söz konusu yasa tasarısı;
- Demiryolu sektörünün adil koşullarda serbestleştirilmesini;
- Şeffaf ve bağımsız bir denetimin ve düzenleyici organların oluşturulmasını;
- Kamu ve özel demiryolu işletmecisi için işletme ruhsatı ve güvenlik lisansların verilmesini;
- Rekabeti sağlamak amacıyla sektörde birden fazla demiryolu operatörünün faaliyet göstermesinin sağlanmasını;
- Diğer taşımacılık sektörlerine kıyasla demiryolu sektörünün rekabetçi hale getirilmesini;
- Altyapı idaresi ve işletmecinin birbirinden ayrılmasını hedeflemektedir.
Demiryolu taşımacılığının özelleştirilmesi için yasal çerçeveyi
belirleyen mevzuat Mayıs 201510 Türkiye Cumhuriyeti Resmi
Gazetesi’nde yayımlandı. Mevzuat doğrultusunda, yılsonunda pazarın açılması, TCDD’nin işletme ve altyapı bölümlerinin ayrılması,
özel yatırımcılara altyapı inşası ve yeni demiryolu işletmeleri açılması için izinlerin verilmesi ve demiryolu taşımacılığında rekabeti
denetleyecek olan Demiryolları Genel Müdürlüğü kurulması gerçekleştirilecek.
Türk Demiryolu Taşımacılığındaki Son Gelişmeler Ve AB:
2014 yılında yayımlanan son Türkiye İlerleme Raporu’nda demiryolu şirketinin henüz ayrıştırılamadığından, Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun’un rekabetçi
ve şeffaf bir piyasa bakımından AB ile uyumlu olmadığından ve
bu yasada değişiklik yapmak gerektiğinden bahsediliyor. Raporda,
Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün (DDGM) Ulaştırma
Bakanlığından mali ve kurumsal özerkliğini kazanmasından endişe
duyulduğunun altı çiziliyor. Ayrıca raporda, demiryolu piyasası için
kapsamlı bir yasal çerçeve gerektiğinden, TCDD’nin hâlihazırdaki
kurumsal altyapısı AB müktesebatıyla uyumlu olmadığından ve
özellikle hızlı tren işleyişinin uzun vadede sürdürülebilirliği bakımından ve TCDD’nin işletme zararları ve sübvanse edilme yöntemi
açısından endişe duyulduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede, AB
ile Türkiye arasında birçok alandaki uyum sorunu dikkat çekmektedir. Türkiye tarafındaysa, AB Bakanlığı tarafından yayımlanan son
Ulusal Eylem Planı’nda demiryolu sektöründe AB’ye uyum için
bir strateji geliştirmesi gerektiği ve bu stratejinin altyapı yönetimi
ve hizmetlerin sunumu işlevlerinin birbirinden ayrılmasına yönelik
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
detaylı planları, hedef tarihleri ve aynı zamanda kurumsal kapasite
geliştirme tedbirlerini içermesi gerektiğinden bahsedilmiştir.
Bu çerçevede Eylem Planı, yeni çıkarılacak üç mevzuata dikkatleri
çekmektedir. İlki Demiryolu Emniyet Yönetmeliği’dir. Söz konusu
mevzuatın Topluluk Demiryollarının Emniyetine İlişkin 2004/49/
AT sayılı Yönergeye uyum sağlaması hedeflenmektedir. Mevzuatın
ana amacı, Türkiye sınırları içinde demiryolu taşımacılığında karşılıklı işletilebilirlik teknik şartları dâhilinde emniyetin geliştirilmesi
ve iyileştirilmesi, altyapı ve tren işletmecilerine emniyet belgelerinin verilmesi ve denetlenmesine ilişkin kuralların belirlenmesidir.
Hâlihazırda hazırlık aşamasındadır. İkinci mevzuat, Demiryolu İşletmeciliği Lisanslama Yönetmeliği’dir. Söz konusu mevzuatın Demiryolu Şirketlerinin Hesaplarının Normalleştirilmesi için Ortak Kuralların Belirlenmesine İlişkin (AET) 1192/69 sayılı Tüzük’e, Kara, Demir
ve İç Su Yolu Altyapı Harcamaları İçin Ortak Bir Muhasebe Sisteminin Kurulmasına İlişkin (AET) 1108/70 sayılı Tüzük’e ve Roma
Antlaşması’nın 81’nci ve 82’nci Maddelerindeki Rekabete uyum
sağlaması öngörülmektedir. Mevzuatın amaçları ise, demiryolu taşımacılık faaliyetlerinde demiryolu altyapı ve tren işletmecileri, gar,
istasyon ile benzer işletmeler için hizmet esasları, mali yeterlilik,
mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık ilkelerine uygun olarak pazara
giriş şartları ile bu faaliyetlerde bulunanların hak, yükümlülük ve sorumluluklarının tespit edilerek yetkilendirilmesini hedeflemektedir.
Hâlihazırda söz konusu mevzuat hazırlık aşamasındadır ve 2015
yılı bitmeden yürürlüğe geçmesi beklenmektedir. Üçüncü mevzuat
ise, Demiryolu Altyapı Erişim ve Kapasite Tahsis Yönetmeliği’dir.
Tek Avrupa Demiryolu Alanının Kurulmasına İlişkin 2012/34/AB
sayılı Yönergeye uyum sağlaması öngörülmektedir. Söz konusu
mevzuatta, Türkiye sınırları içinde ulusal demiryolu altyapısına açık
43
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
erişimin sağlanmasını teminen altyapının tahsisi ve ücretlendirilmesine yönelik bir sistemin oluşturulması için gerekli düzenlemelerin
yapılması amaçlanmaktadır. Hâlihazırda hazırlık aşamasında olan
mevzuatın yılsonundan önce yürürlüğe geçmesi hedefleniyor.
AB Programı:
IPA fonları Türkiye’de, üç adet çok yıllı operasyonel program aracılığıyla 2007 yılından bu yana uygulanmaktadır: Çevre Operasyonel
Programı (EOP), Ulaştırma Operasyonel Programı (TOP) ve Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (RCOP). Operasyonel
Ulaştırma Programının genel amacı, Türkiye’de ulaştırma altyapı
sektörünün rekabet gücünü ve güvenliğini artırmaktır. Türkiye’de
IPA Operasyonel Ulaştırma Programının başlıca önceliklerinden
birisi demiryolu altyapısının iyileştirilmesidir. Bu öncelik ile:
- Demiryolu altyapısının modernize edilmesi;
- TEN-T ağı ile güvenli ulaşımın, daha iyi hizmet ve entegrasyonun
sağlanması;
- TEN-T ağı ile bağlanırken Türkiye’nin demiryolu ağının eksik hatlarının tamamlanması;
- Türkiye’de uluslararası transit yolcu ve yük taşımacılığının teşvik
edilmesi amaçlanmakta.
Sonuç:
Demiryolu sektöründeki gerilemeyi bertaraf etmek için Avrupa Komisyonu, Avrupa demiryolu sektörünü serbestleştirmeyi seçmiş-
44
ENDÜSTRİ OTOMASYON
tir. Üstelik serbestleştirme yine 1990’larda serbestleştirilen hava
taşımacılığı gibi diğer sektörleri de etkiledi. Bu serbestleştirmenin
sonucu olarak trafikte bir artış ve fiyatlarda da bir düşüş meydana geldi. Komisyon benzer bir eğilimin demiryolu sektörü için de
görülebileceğini belirtmektedir. Ayrıca serbestleşme dört yasama
paketi halinde aşamalı olarak 15 yıllık bir zaman diliminde gerçekleşecektir. Bununla beraber serbestleşmenin önünde çeşitli engeller
ve etkin bir muhalefetin olduğu görülmekte. Çevreciler ve Avrupa
Yeşillerinin temsilcileri Avrupa Parlamentosu çatısı altındaki muhalif hareketin önemli katılımcılarıdır. Türk demiryolu ağı hakkında
ise uzun bir dönemden sonra son on yılda öne çıkan bir yükseliş
sergilenmiştir. Büyük yatırımlar sayesinde, bilhassa yüksek-hızlı
hatların kullanılmaya başlanması, demiryolu sektörü için halkın ilgisini büyük oranda arttırdı. Dahası Türkiye’nin AB’ye katılım süreci ile
uyumlu olarak demiryolu sektörü hakkında Türkiye’deki mevzuatın,
AB mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesiyle Türk demiryolu sektörü
altyapısı modernize edilmiş hale gelmiştir. Yakın zamanda görüleceği gibi bu yatırımların, devam ederse, Türkiye’de demiryolu trafiğini artıracağı görülecektir. Bu çerçevede demiryolu ağlarının gelişmesi ve farklı ulaşım yollarının bağlantılı hale gelmesi Türkiye’nin
kalkınması, çevre bölgelerle ticareti, hizmetlerin ulaştırılabilmesi ve
her türlü seyahat imkânlarının artırılması açısından büyük önem
taşımaktadır.”
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
Genel mimari model - Demiryolu sektörü
için emniyetli otomasyon çözümleri
PILZ / www.pilz.com/tr
Demiryolu taşımacılığındaki sinyal ve kontrol çözümleri bugüne
kadar genellikle özel olmuştur. Bir başka deyişle özellikle demiryolu
taşımacılığında kullanılmak üzere teknolojiler tasarlanmış, geliştirilmiş ve üretilmiştir. Normal gereksinimler, projeye özel özellikler
ve çok düşük standartlaşma düzeyi, günümüz uygulamalarındaki
maliyet faktörleridir. Mevcut sinyalizasyon teknolojisi, özellikle de
bölgesel hatlardakiler, büyük oranda, tamamen mekanik veya röle
teknolojisine dayanan eski sinyal kutusu teknolojisine dayanmaktadır. Günümüzde bile pozitif kılavuzlu klasik röle teknolojisi demiryolu ve sinyal mühendisliğinde hala yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ancak modernleşme çabalarının bir parçası olarak, mümkün olduğu yerlerde, aşınan kablo-yoğun donanımı güçlü yazılımla değiştirmek bir eğilim haline gelmektedir. Bu süreçte emniyet ve ekonomi
karşılıklı birbirini dışlamamaktadır.
Mevcut sinyal kutusu altyapısıyla yeni elektronik sinyal kutuları
(ESB) arasındaki bloklara uyum sağlayabilecek kontrol çözümleri
için talep bulunmaktadır. Bu modernleştirme projeleri için sektörden gelen çözümler bile ele alınabilir. Sinyal kutusu uygulamalarının
satın alımında, tasarımında, işletiminde ve hizmet sunmasında bugünü kadar hakim olan maliyet havuzlarının önemli düzeyde azaltılmasına yardımcı olabilirler.
Demiryolu teknolojisi için programlanabilir lojik
kontrolörlerinin uygunluğu
Bu durum pratikte endüstriyel tesislerde ve mühendislikte kullanılanlara benzer yaygın programlanabilir lojik kontrolörlerinin (PLC),
demiryolu emniyet seviyesine uygun olması ve CENELEC standartları EN 50155 ve EN 5012x uyarınca demiryolu taşımacılığının yüksek emniyet gereksinimlerini karşılaması gerektiği anlamına gelir.
PLC kontrol sistemleri kontrol görevleri için emniyetli bir platform
sunabilir ve röle gruplarının yerini alabilir. Bir endüstriyel ortamda
yaygın olarak bulundukları için, düşük satın alma maliyetleri bulunmaktadır.
Yazılım araçları yapılandırma işini azaltır, hata kontrol seçeneklerini
geliştirir, bakım ve onarımı kolaylaştırır.
Demiryolu teknolojisini önceden onaylanmış bir kontrol sistemine
48
dayandırmanın avantajı, tamamen yeni bir demiryolu kontrol sistemi geliştirme çabasına kıyasla geliştirme süresinin önemli ölçüde
azaltılabilmesidir.
PSS 4000 otomasyon sistemi
Pilz, emniyetli otomasyon ve emniyetli kontrol teknolojisi çözümleri
alanında ve ayrıca demiryolu endüstri uygulamaları konusunda onlarca yıllık deneyime sahiptir.
Pilz temel otomasyon sistemi PSS 4000’i endüstriyel otomasyon
uygulamaları için EN 61508 uyarınca geliştirmiştir. Pilz demiryolu
ulaşımının özel gereksinimlerini karşılamak amacıyla, tür tanımında -R (Demiryolu) harfi bulunan özel modüller geliştirmiştir.Bunlar
elektromanyetik girişime, aşırı sıcaklıklara ve demiryolu ortamında
ortaya çıkan mekanik yüklere karşı dayanıklıdır. PSS 4000 otomasyon sistemindeki -R modülleri EN 50126, EN 50128, EN 50129 ve
EN 50155 uyarınca CENELEC onayına sahiptir. PSS 4000-R bir
ürün özelliği olarak demiryoluna özel emniyet onaylarına zaten sahiptir. Otomasyon sistemi tüm uygulama çapında SIL 4-yeteneğine
sahiptir.
Otomasyon sistemi birkaç fonksiyon grubundan oluşmaktadır:
Emniyet ve standart uygulamalar için emniyetli PLC’ler, I/O cihazları
ve çeşitli I/O modülleri donanım bileşenleri olarak mevcuttur. Cihazlar kendi aralarında 10/100 BASE-T’ye dayalı gerçek zamanlı Ethernet iletişim sistemi SafetyNET p ile iletişim kurmaktadır. SafetyNET
p, Ethernet switchleri veya DSL modemleri gibi standartlaştırılmış
ağ bileşenleri aracılığıyla iletilebilmekte ve böylece genişletme ve
topoloji açısından yüksek düzeyde serbestlik sunmaktadır.
Emniyetle ilgili bir uygulama oluşturmak, yapılandırmak ve parametrelerini ayarlamak ve bu uygulamayı kontrol sistemine indirmek için yazılım platformu PAS4000 mevcuttur. Bu platform emniyetle ilgili bir ortamda bir uygulama programı oluşturmaktan ve
işlemekten sorumludur. İşlemi kontrol etmek için dijital ve analog
işlem sinyallerini, bu sinyallerin lojik ünitesi içinde lojik ve kronolojik
olarak işlenmesinden, dijital ve analog işlem sinyal çıkışı vermekten
ve emniyetle ilgili veriyi SafetyNET p üzerinden iletmekten sorum-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ludur. Yazılım bileşenleri, basit blok bazlı yapılandırma sunan IEC
61131-3 Editörleri ve bir özel Blok Editör PASmulti’dir.
rafına da bir aktüatör teknolojisi, örneğin bir sinyalizasyon sistemi,
eklemelidir. Bu mimari modeller emniyetle ilişkili uygulama koşullarını (SAC) sağlar. Uygulamaya yönelik olarak uygulama özellikleri
sunarlar ve sistemin bütününün emniyet bütünlüğü gereksinimlerini yerine getirmesini garanti ederler.
Pilz bu mimarilerin her biri için ilgili tehlike oranını (HR) sunarak,
uygulamanın risk analizinde belirtilen tolere edilebilir tehlike oranının (THR) nitel değerlendirmesinin yapılmasına olanak sağlar. Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir analiz, çoğunluğunun SIL
2, SIL 3 ve SIL 4 emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil edilebildiğini göstermiştir. Bunun sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak
oluşturulabilen özel mimariler ortaya çıkmıştır.
PSS 4000-R
Onaylanan üç mimari özellik ve temel özellikleri aşağıda açıklanmıştır. Her biri dağıtılmış sistem ağını temsil etmektedir.
Demiryolu teknolojisi için PLC mimarileri
Genel SIL 2 mimarisi
PSS 4000-R’nin genel açıklaması, emniyetle ilgili uygulama koşulları (SAC’ler) uyarınca değerlendirilecek nitel emniyet bütünlüğü gereksinimlerine uyum sağlayan “mimari modellere” dayanmaktadır.
Demiryolu uygulamaları üzerinde yapılan bir analiz, çoğunluğunun
SIL 2, SIL 3 ve SIL 4emniyet bütünlüğü düzeyleriyle temsil edilmekte olduğunu göstermiştir. Bunun sonucunda otomasyon sistemi kullanılarak oluşturulabilen özel mimariler ortaya çıkmıştır. Üç
mimari özellik ve temel özellikleri aşağıda açıklanmıştır.
SIL 2 mimarisi, yalnızca risk ve zarar potansiyelinin düşük olduğu
uygulamalar için gerekli emniyetin uygulanması için basit bir olanak
sunar. EN 50129’da, SIL 2 emniyet bütünlüğü düzeyi için tek hata
toleransı gereksinimi olmadığı için buna izin verilmektedir. Tek hata
toleransı, bir kontrol sisteminde gerçekleşen bir hatanın ardından
kabul edilen emniyet fonksiyonunun garantilendiği anlamına gelir.
Bunun sonucunda, bir SIL 2 mimarisine yönelik emniyet uygulaması için tek bir ünite ve bir PLC kontrol sistemi yeterli olmaktadır.
Burada belirtilen dijital girişler ve dijital çıkışlar için I/O düzeyinde
çift kablolama genellikle gerekli değildir (Şekil 2’de gösterildiği gibi).
Bu mimarideki temel unsurlar arasında basit giriş modülleri, güç
kaynağı için basit besleme ve basit çıkış modülleri yer almaktadır.
Bu örnekte yer alan hataya karşı emniyetli modüllerde, iç yedekli
bir yapı bulunmaktadır ve böylece emniyetli iç sinyal işleme için
mevcut bulunan tüm emniyet gereksinimlerini karşılamaktadır.
Aşağıdaki grafikte PSS PLC, SafetyNET p aracılığıyla bağlanmış bir
uzaktan PSS I/O ünitesiyle birlikte gösterilmektedir.
Temel otomasyon sistemi PSS 4000 kullanıcılara, girişlerin veya çıkışların PLC’ye yerel olarak mı bağlanacağı yoksa uzaktan mı çalıştırılmaları gerektiği arasında seçim yapma özgürlüğü sunmaktadır.
SafetyNET p aracılığıyla ağ oluşturma sayesinde uzak abonelerin
olduğu bir tasarım bile bir lojik birim olarak görülebilmektedir.
Dolayısıyla tek kanallı giriş sinyalleri kabul edilir ve tek kanallı çıkış
sinyallerin ünitenin dışında olması beklenir.
Demiryolu sektörü için PLC platformu geliştirmede merkezi öneme
sahip bir gereksinim, emniyet kontrolü görevlerini uygulamakta
kullanılabilecek, kullanımı kolay modüler sistemlerin bulunmasıdır. Demiryolu müşterisinin PSS 4000-R’yi, kendi genel veya özel
uygulamasına yönelik onay süreci kapsamında, onaylı bir bileşen
olarak kendi emniyet doğrulamasına eklemesi kolay olmalıdır. Bu
durum denetçilerle ve onay kurumlarıyla ilgili gerekli iş miktarını
önemli ölçüde azaltacaktır.
Pilz kapsüllü birimler olarak genel onaya sahip “mimari modeller”
geliştirerek PSS 4000 otomasyon sisteminde bu temel gereksinimi
hesaba katmıştır.
Bu durum, demiryolu teknolojisi uygulamalarında büyük bir avantaj
anlamına gelir: Kullanıcı bir mimari model seçer ve ardından giriş
tarafına özel bir sensör teknolojisi, örneğin dingil sayacı, ve çıkış ta-
49
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
kontrolörleri için gereklidir. Bu durumda ünitelerin bağımsız
ve kesinlikle ayrı olması için daha da yüksek gereksinimler
mevcuttur.
Genel SIL 4 mimarisi, uygulamayı kontrol eden iki yedekli
Genel SIL 3 mimarisi
SIL 2’nin aksine, EN 50129 emniyet bütünlüğü seviyesi SIL
3 için tek hataların yönetilmesini gerektirmektedir, çünkü
risk ve potansiyel hasar düzeyi daha yüksektir. Bunun bir
sonucu olarak hatalar yedekli yapılar aracılığıyla tespit edilmeli ve uygun bir sistem yanıtı gerçekleşmelidir.
Esasen ünite dışındaki devreler tasarım olarak yedeklidir.
Ünite içindeki giriş ve çıkış modülleri de buna göre iki katlıdır. Mimari (Şekil 3’te gösterildiği gibi) iki yedek ünite, A ve
B aracılığıyla yukarıda belirtilen gereksinimi yerine getirir.
I/O sayısını iki katına çıkarmaya ek olarak, ünite B’deki çift
çıkışlar ayrı bir besleme modülü (PSS PS) ve güç kaynağından beslenmek zorundadır. Bu önlem sayesinde yaygın
arıza nedenleri, özellikle de besleme voltajından kaynaklananlar, sürdürülebilir bir şekilde yönetilir.
SIL 3 mimarisinin bir diğer özelliği emniyet işleminin, tek
bir PLC tarafından işlenmesidir, çünkü içinde zaten çeşitli
yedekleme sistemleri tasarlanmış bulunmaktadır. Böylece
bir kez daha kullanıcı I/O gruplarını uzaktan kullanma özgürlüğüne sahip olur. Ayrıca bu sayede örneğin kanalın
yinelenen çıkışını uzak bir PSS I/O üzerinde kullanmak ve
ikinci besleme voltajı gereksinimini de böylece karşılamak
da mümkün olacaktır.
Genel SIL 4 mimarisi
En üst emniyet bütünlüğü seviyesi olan SIL 4, sinyal kutuları içinde yer alan sinyal kontrol sistemleri ve makas
50
PLC üzerinden bu gereksinimi karşılar. Pilz, işbirliği ortağı
Thales ile birlikte çalışarak ve Thales’ten SPZA’yı (bellek
programlanabilir merkezi blok adaptasyonu) baz alarak SIL
4 uygulaması konseptini geliştirmiştir. SPZA röle gruplarının yerini alan bir üründür ve bir röle ile bir elektronik sinyal
kutusu arasındaki merkezi blok iletişim sistemidir. Bu teknoloji ünitelerin yüksek düzeyde bağımsız çalışmasını sağlar ve dolayısıyla yaygın arıza nedenlerine karşı dayanıklıdır.
Bu mimari model SIL 4 uygulamalarının risk değerlendirmesinde yer alan merkezi bir gereksinimi karşılar. I/O düzeyi
de, Şekil 4’te belirtildiği gibi yedekli bir tasarıma sahiptir,
dolayısıyla bir arıza olması durumunda bağımsız bir şekilde
emniyetli koşul sağlanmaktadır. PLC platformu için emniyetli koşul, çıkışları kapatılması / çıkışlara giden gücün kaldırılması anlamına gelir. Aynı durum demiryolu uygulaması
için de geçerli olmalıdır: kontrol sisteminden güç kesilmesi
uygulama için bir emniyetli durum oluşturmalıdır.
Her iki PLC gerçek zamanlı Ethernet SafetyNET aracılığıyla
bağlanmıştır, böylece işlem verisi senkronize edilebilir ve
yandaki PLC’de ortaya çıkan arıza koşulları karşılıklı olarak
tespit edilebilir. Ünitelerin bağımsız olması koşulunun yarine getirilebilmesi için, iki kontrol sisteminin her biri yandaki
PLC’den bağımsız olarak bir emniyetli koşul alabilmektedir.
PLC kontrol sisteminin yedekli olmasına rağmen, demiryolu
uygulamalarını kontrol eden uygulama programlarının yalnızca bir kez oluşturulması gerekmektedir; sonrasında iki
kontrol sistemine yüklenirler.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
Özet
Kullanıcılar basit proje yapılandırmaları için Pilz’in PSS
4000’i gibi standart ve kolay programlanabilir otomasyon
sistemleri kullanarak yatırım ve işletme maliyetlerini azaltabilirler. -R modülleri, sertifikasyon sayesinde onay almak
için gerekli işleri azaltmaktadır. -R modülleri demiryolu endüstrisi içinde farklı emniyet bütünlüğü düzeylerinde, çeşitli
uygulamalarda kullanılabilir. Bunlar arasında ray döşeme
makineleri ve çekicilerin kontrol fonksiyonlarının yanı sıra,
hemzemin geçitlerde sinyal izleme gibi sinyal alanındaki
kontrol ve izleme fonksiyonları, kontrol ve emniyet teknolojileri veya sinyal kutusu bağlantıları yer almaktadır.
PSS 4000 otomasyon sistemindeki mimariler sayesinde,
demiryolu kullanıcıları ilgili risklere uygun esnek modellere
erişebilmekte ve bunları kendi uygulamalarında kullanabilmektedir. Kullanıcıların uygun kaynak kullanımı ve ilgili maliyet talepleri bu sayede karşılanmış olmaktadır.
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
Servopnömatik, tünel temizleme trenini optimize ediyor
85 ton tünel temizleme makinesi
FESTO / www.festo.com.tr
Boyutları büyük performansı büyük: Ağırlığı 85 ton uzunluğu 40 metre olan tünel temizleme treni saatte 5 km hızla
tünel duvarlarında ve ray yataklarındaki kiri temizleyebilmektedir.
Büyük kentlerdeki yeraltı raylı tünellerinde temizlik güvenlik
demektir. İnce toz ve iri atıklar randımanı düşürerek çalışanlar ve yolcular için sağlık riski oluşturur. Schörling Kommunal GmbH firmasının geliştirdiği yeni tünel temizleme treni
şimdiye kadar bilinenlerden çok daha hızlı ve hassas temizlik
yapabiliyor. Dokunaçlara benzer emiş nozullar ve ayaklar,
Festo’nun geliştirdiği en son servopnömatik ürünleri kullanarak konumlandırılabiliyor.
tozlardan ayrıca plastik şişe ve kağıt gibi iri atıklardan arındırılmalıdır. Bu işi gerçekleştirecek en ideal çözüm Schörling Kommunal GmbH firması tarafından geliştirilen yeni tünel temizleme
trenidir. Festo firmasının sağladığı en son servopnömatik tahrik
teknolojisi ile donatılmış olan tren yeni emiş ünitesi ile raylı yeraltı tünellerini her zamankinden daha hızlı ve daha güvenli bir
şekilde temizlenmektedir.
Saatte 5 temiz kilometre
Yaygın metro ve raylı yeraltı şebekesi, bütün dünyada büyük
kentlerin alt yapılarının önemli bir kısmını teşkil eder. Beijing,
Shanghai, Londra ve New York kentlerinin metro sistemleri 400 kilometreyi aşan ağlara sahiptir ve milyonlarca kişi her
gün bu sistemlerin tünellerinde seyahat etmektedir. Yeraltı raylı
sistemler yol trafiğine göre hızlı, temiz ve önemli ölçüde daha
güvenlidir. Bunun geçerliliğini sağlayabilmek için tüneller, ince
54
Raylı yeraltı tünelleri yollara göre daha uzun bir sürede kirlense
de zaman içinde kirlilik kendini gösterir. Yıllarca biriken ince toz
tabakası bir yandan yolcu ve metro çalışanları için sağlık riski
oluştururken, diğer yandan da uzun vadede makine parçaları
üzerinde yıpranma etkisini yaratır. Birçok raylı yer altı şebekesinde temizlik işlemi halen elle yapılmaktadır. Ancak bu işlem
zaman, işçilik ve maliyet açısından oldukça pahalıdır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
Schörling firmasının ürünü yeni tünel temizleme treni hızlı temizlemede yeni standartlar ortaya koymaktadır. Yenilikçi kuru
temizleme teknolojisi, saatte 5 kilometreye kadar varan bir hızla
tünelin ince tozunu ve iri atıklarını toplayabilmekte temizlik yapmadığı zaman ise 70 km/saat seyir hızlarına ulaşabilmektedir.
Atıkları baskılama
Yeni tünel temizleme treni 85 ton ağırlığında ve 40 metre uzunluğundadır. Temizleme ünitesi aynı sürücü kabinine sahip iki
lokomotifin arasında yer alır ve bu yüzden tren dönüş yapmaya
gerek kalmadan istenilen yöne hareket edebilmektedir. Sürücü
kabinlerinin tam altında düşük hızlarda bile büyük bir doğrulukla
ayarlanabilen hidrolik tahrik üniteleri yer alır ve bunların üstünde
kaba ve ince atıklar için filtreler yer alır. İri atık konteynırlarını
ince toz filtre sistemleri takip eder ve önceden tanımlanan kirlilik
derecesine ulaşıldığında hava dışarı atılır. Toplama kaplarının
içine düşen atıklar daha sonra çalışanlar tarafından boşaltılırlar.
Kullanılan son sistem temizleme teknolojisi sayesinde filtre elemanları en az beş yıl kullanılabilmektedir. Trenin her bir yarısı
her biri 6 m3/s emme kapasitesine sahip üç adet fana sahiptir.
Fanlar; atıkları tünel duvarlarından aşağıya indirmek için emiş
nozullarının yüksek basınçlı jetleri tarafından kullanılan basınçlı
havayı ve uçuşan tozları anında emen ve filtreleme sistemlerine
besleyen vakumu üretir.
takip edebilir.
Trenin her iki ucunda bulunan iki adet lazer tarayıcı sürekli olarak tünel profilini algılar. Sistem kontrolörü saniyenin dörtte biri
aralığında bir sonraki 20 metrelik kısmın konturları hakkında
bilgi toplar ve kontrol darbelerini bağımsız emiş nozullarına
gönderir. Dolayısıyla her seferinde atıkları etkin olarak toplayabilmek için temizleme birimi tünel duvarlarına yeteri kadar yakın
kalır ve eğer lazer tarayıcıları sinyal veya elektronik kutu gibi
engellerle karşılaşırsa tünel temizleme treni emiş kolunu doğru
zamanda geri çekebilir. Bu devasa temizleme sistemi lokomotif
sürücüsü ve makine operatörü olmak üzere sadece iki kişilik bir
ekip tarafından çalıştırılmaktadır. Bu ekip, her sürücü kabinde
bulunan video kameralar ve sekiz monitör sayesinde makinelerin en önemli kısımlarını sürekli gözlem altında tutar. Ayrıca,
uygulamanın tipine bağlı olarak sürücü kabinine yedi kişilik bir
ekibin katılımı için yeteri kadar yer bulunmaktadır.
Güven artırımı için servopnömatik
Emiş nozullarının ve emiş ayaklarının hızlı ve güvenli hareketi
Festo’nun en son servopnömatik yeniliklerinden biridir. Geçmişte Schörling tarafından kullanılan hidrolik çözümler yerine,
tünel temizleme treninin son modelinde, ilk defa pnömatik tercih edildi. Proje yöneticisi Daniel Eberhardt’ın ifade ettiği gibi
servopnömatik daha temiz ve daha güvenlidir. Hidrolik sistemdeki olası kaçaklardan dolayı kirli ortam söz konusu değildir.
Profil görüntüsü
100 mm ve 300 mm arasındaki arayı tarayan emiş nozulları ve
emiş ayakları tünel duvarını ve yol yatağını dinamik bir şekilde
Dokuz adet emiş nozulu servopnömatik sistemler sayesinde
istenilen konuma getirilebilmektedir.
Kullanılan Festo ekipmanlarının arasında iki adet MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu ile 16 adet standart entegre doğrusal
enkoderli DNCI-63 silindiri, emiş nozullarının ve ayakların hızlı
ve esnek bir şekilde programlanmış konumlarına gitmelerini
sağlayan 16 adet CPX-CMAX vardır. Böylece büyük yükler bile
dinamik ve doğru bir şekilde hızlandırılıp frenlenebilmektedir.
VPWP tipi 16 adet oransal valf silindirlerdeki basınç ve egzoz
hatlarındaki havayı kontrol edilebilmektedir. CPX sistemi ise
hem CMAX kontrolörleri ile donatılmış elektrikli bir terminal
ve hem de sistemdeki ek açıp-kapama fonksiyonları için VTSA
valfleri ile donatılmış bir valf adası olarak hizmet eden bir otomasyon platformudur.
Tünel temizleme treninin her iki ucunda bulunan lazer tarayıcıları entegre doğrusal enkoderli DGCI-40 milsiz silindir ve VPWP-8
oransal valf tarafından hareket ettirilir. Silindir ve valf arasındaki
hızlı ve doğru etkileşim, tarayıcıların optimum konumlanmasını
destekler ve böylece tünel kontur profili ile ilgili doğru verile-
55
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
(A) Ufak bir mekanda maximum etki:
Kompakt tasarımı sayesinde valf adası
rin sistem kontrolörüne aktarılmasını
sağlar.
VTSA yerden tasarruf sağlıyor.
(B) Daha uzun kullanma süresi için temizlik:
Ufak hacim, güvenli çalışma
MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu
Hidrolik sistemden pnömatik sisteme
geçiş yaparken Schörling, yerleşimi kolay ve yer tasarrufu sağlayan VABP çift
oturma yüzeyli alt plakayı da kullanmayı
ihmal etmemiş. Bu birim önceden gereksinim duyulan servopnömatik eksenlerin muhtelif acil stop fonksiyonları için
bireysel ekipman çözümlerinin yerini
alıyor. VABP’nin güvenliğe ilişkin avantajlarını açıklayan Daniel Eberhardt’a
göre tahrik birimi ve güç valfi arasına
pnömatik ekipmanlarının uzun süre sorunsuz çalışmalarını olanaklı kılıyor.
(C) Hızlı, güvenilir, temiz: Hareketli emiş nozulları ve emiş ayakları ile temizleme ünitesi,
trenin her yarısı için her biri 6 m3/s emiş
kapasitesine sahip üç fana sahiptir.
(D) Toplamda 16 adet standart silindir
Entegre doğrusal konum enkoderli DNCI63 silindirleri emiş nozullarını ve ayakları
hızlı ve doğru bir şekilde konumlandırır.
56
yerleştirildiğinde VABP bir tek oturma
yüzeyi kullanarak durma, boşaltma,
düşük hızla sağa veya sola yönelme ve
basınç kompanzasyonu gibi farklı devre
kapama fonksiyonlarına olanak veriyor.
Bireysel ekipmanları kullanarak bir araya getirilecek çözümlerle kıyaslandığında; VABP çift oturma yüzeyli alt plaka ve
VSVA serisi ISO valfleri ile sağlanan denenmiş açma/kapama valfleri sayesinde müşterinin Makine Direktifi EN ISO
13849-1 ile sistemi değerlendirmesi ve
elde edilen Performans Seviyesini tespit
etmesi çok daha kolaydır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
İlk günden beri sağlanan işbirliği
Festo’nun yenilikçi servopnömatik çözümünü içeren
Schörling’in tünel temizleme treninin son modeli, Beijing’in
raylı yer altı sisteminde kullanılmaktadır. Burası, yaklaşık 460
km uzunluk ile dünyanın en uzun şebekelerinden biridir. Proje
Yöneticisi Daniel Eberhardt tasarım sürecinin özellikle çok zorlu
olduğunu dile getiriyor.
Çin’deki raylı yer altı sistem operatörleri ile yapılan görüşmelerden başlayarak tünel temizleme treninin bitirilmesin yaklaşık 7
aylık bir zaman dilimi gerekmiş. Daniel Eberhardt kendisine
tamamen güvenilebilecek Festo gibi bir partnerin olmasının son
derece önemli olduğunu söylüyor.
Hidrolikten pnömatiğe geçiş yapmak tamamen yeni bir başlangıçtı ve Festo’nun sağladığı yenilikçi çözüme ve uzmanlığa
güven duyulması gerekiyordu.
Her iki firmanın buluştuğu Hannover Fuarı 2012’den birkaç ay
sonra servopnömatik için bir prototip geliştirildi. Bu prototip
son ürünü üretmek için kullanıldı. Festo’nun servis teknisyenleri emiş nozullarının hareketini ve kontrolünü sağlayan servopnömatik sistemin tamamının teslimini ve devreye alımını
gerçekleştirdi. Teknolojik donanımın kısa sürede tesliminin sağlanmasına ek olarak Festo’nun bütün dünyada sağladığı servis
ağı Schörling için temel bir satış argümanı oluşturdu. Bakım ve
servis hizmeti gerektiğinde Schörling, Festo’nun bütün dünyada
var olan uzmanlığına kısa sürede erişebiliyor. Bu da insanlar ve
raylı yer altı şebeke sistemlerinde çalışan makineler için temiz
bir çevre anlamına geliyor.
www.festo.com/catalog/ms9¬¬_sv
www.festo.com/catalog/dnci
www.festo.com/catalog/vtsa
“Tahrik birimi ve güç valfi arasına yerleştirilen çift
oturma yüzeyli montaj plakası VABP, farklı kapatma fonksi yonlarının yerine getirilmesini olanaklı
kılıyor.”
Dokuz adet emiş nozulu servopnömatik sistemler sayesinde
istenilen konuma getirilebilmektedir.
Boyutları büyük performansı büyük: Ağırlığı 85 ton uzunluğu
40 metre olan tünel temizleme treni saatte 5 km hızla tünel duvarlarında ve ray yataklarındaki kiri temizleyebilmektedir.
(A) Ufak bir mekanda maximum etki:
Kompakt tasarımı sayesinde valf adası VTSA yerden tasarruf
sağlıyor.
(B) Daha uzun kullanma süresi için temizlik:
MSB6 şartlandırıcı birimi kombinasyonu pnömatik ekipmanlarının uzun süre sorunsuz çalışmalarını olanaklı kılıyor.
Daniel Eberhardt. Schörling Kommunal GmbH firmasının Proje
Yöneticisisi
(D) Toplamda 16 adet standart silindir
Entegre doğrusal konum enkoderli DNCI-63 silindirleri emiş
nozullarını ve ayakları hızlı ve doğru bir şekilde konumlandırır.
(C) Hızlı, güvenilir, temiz: Hareketli emiş nozulları ve emiş
ayakları ile temizleme ünitesi, trenin her yarısı için her biri 6
m3/s emiş kapasitesine sahip üç fana sahiptir.
57
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
MEDEL ELEKTRONİK
MEDEL: TÜRKİYE’NİN
DEMİRYOLLARI İÇİN
ÇALIŞILAN 17 YIL
6500 m2, Adapazarı’nda 1200 m2 ve toplamda 7700 m2 kapalı
alanda üretim yapıyor artık. Üretim yelpazemiz çok geniş. Motor Hız Kontrol Ürünleri’nden AC Motor Vektör Hız Demiryolu
Uygulamaları’na, Tersane Uygulamaları’ndan Kenar Kontrol,
Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve
Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/
kontrol kartları üretimine uzanan bir yelpaze içinde çalışıyoruz.
Yine Medel Elektronik bünyesinde 1999 dan bu güne kadar ulaşım sektörü için özel çözümler ve yenilikçi ürünler üretiyoruz.
ENDÜSTRİYEL OTOMASYON SEKTÖRÜNDE 22 YILDIR
ÇÖZÜM ÜRETEN MEDEL ELEKTRONİK, 17 YIDIR ULAŞIM
SEKTÖRÜNDE MÜHENDİSLİĞİ İLE İLKLERE İMZA ATIYOR
MEDEL Elektronik, 1994 yılında kurulmuş ve daha kuruluşunun
5. yılında Ulaşım Sektörü kapsamında demiryolu uygulamaları
için çalışan bir firma. Demiryolu ve klima invertör ürünlerinde
Türkiye’de ilklere imza atan MEDEL, kendi tasarlayıp geliştirdiği
inovatif ürünlerle ödüller alıyor, bu nedenle de sektörün en eski
ama en yenilikçi kuruluşlarından biri sayılıyor. ENOSAD – Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği üyesi olan MEDEL
Elektronik kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, sayın Niyazi
Sarımaden ile söyleşi yaptık.
Endüstri&Otomasyon: Sayın Niyazi Sarımaden, bize önce
MEDEL’i tanıtır mısınız?
Niyazi Sarımaden: MEDEL Elektronik, 1994 yılında 2 kişilik bir kadro ile ve 50 metrekarelik bir alanda kuruldu. Bugün,
İstanbul’da bulunan üretim tesisinde üretilen 400.000’dan fazla
ürünümüzü, yurtiçinin yanı sıra Asya, Ortadoğu ve Balkanlarda faaliyet gösteren satış ve pazarlama ağı ile tüm dünyanın
hizmetine sunmaktayız. MEDEL Elektronik, bünyesindeki 35
mühendis, 70 tekniker, toplam 120 çalışanı ile İstanbul’da
60
Endüstri&Otomasyon: Peki, daha kuruluşunuzun 5. yılınızda
Demiryolu Uygulamaları serüveni nasıl oldu?
Niyazi Sarımaden: Evet, firmamızda tam 17 yıldır, 1999 yılından itibaren Demiryolu Uygulamaları için projeler yapılmaktadır. Biz, ilk günden beri Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona çok
önem verdik. 1999’dan itibaren Ar-Ge çalışmalarını genişlettik.
Bu nedenle de, MEDEL Elektronik, 2001’de demiryolu için
tasarlanan konvertör ve akü şarj seri üretimini Türkiye’de üretebilen ilk üretici oldu. “: Evet, firmamızda tam 17 yıldır, 1999
yılından itibaren Demiryolu Uygulamaları için projeler yapılmaktadır. Biz, ilk günden beri Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona çok
önem verdik. 1999’dan itibaren Ar-Ge çalışmalarını genişlettik.
Bu nedenle de, MEDEL Elektronik, 2001’de demiryolu için tasarlanan konvertör ve akü şarj seri üretimini Türkiye’de üretebilen ilk üretici oldu.”
Daha aydınlatıcı olmak için, Ar-Ge çalışmalarımızı kısaca anlatmanın iyi olacağını düşünüyorum.
Kuruluşundan bu güne kadar MEDEL Elektronik’in değişmeyen
birinci hedefi, Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiyi yakından takip ederek dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz
müşteri memnuniyeti sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda
MEDEL Elektronik, AR-GE çalışmalarıyla sistem ve cihazlarını
sürekli geliştirmektedir. Son 15 yılda yapılan elektronik tasarım
AR-GE çalışmalarının özeti şöyledir:
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
MEDEL ELEKTRONİK
• 1999 yılı sonunda demiryolları için konvertör ve akü şarj projesine AR-GE çalışmalarına başlanmıştır.
• 2001 yılı sonunda demiryolu için tasarlanan konvertör ve akü
şarj seri üretimine geçilmiştir. (MEDEL Elektronik bu ürünün
Türkiye’de ilk ve tek üreticisidir.)
• 2004 yılı sonunda; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör
hız kontrol invertör projesi tamamlanmıştır. (İlk yerli olarak üretilen kapalı çevrim vektör motor hız kontrol cihazı.)
• 2006 yılında özelikle ambalaj sektöründe kullanılan baskı (tifturuk, flekso, liminasyon) benzeri makinelerde baskı kontrol
amaçlı kullanılan register kontrol cihazı tasarım ve AR-GE’sine
başlanmıştır.
• 2007 yılında; Kamera Kontrol Sistemi projesi tamamlanmıştır.
( Tifturuk, flekso ve matbaa makinelerindeki baskı kalitesinin
kalite kontrolünde kullanılan sistem.)
• 2007 yılında; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız
kontrol cihazı donanım, yazılım ve mekanik olarak geliştirilerek
TAY SERİSİ olarak seri üretime başlanılmıştır.
• 2009 yılında; Daha önce ilk defa yerli olarak firmamız tarafından üretilen Kenar Kontrol ve Gergi denetim cihazlarının performansları ve kullanım kolaylıkları geliştirilerek yeni görünüm ve
tasarımları ile seri üretime başlanmıştır.
• 2009 yılı sonunda; TÜBİTAK tarafından desteklenen ve sonuçları onaylanan AC motor açık çevrim (enkodersiz) vektör hız
kontrol cihazı projesi (İlk yerli olarak üretilen açık çevrim vektör
motor hız kontrol cihazı,) başarı ile tamamlanmıştır.
• 2009 yılında; Tersanelerde gemi beslemesi olarak kullanılan
380V-50Hz / 440V-60Hz 1.4MW Konvertör projesi üretilip devreye alınmıştır.
• 2010 yılında; AC motor açık çevrim (enkodersiz) vektör hız
kontrol cihazı seri üretimine başlanılmıştır.
• 2010 yılında; 2 yıl TCDD tarafından farklı ülkelerin çalışma
şartlarında da denenen Çok Gerilim Konvertör seri üretimine
başlanılmıştır.
•2010 yılında; Register kontrol projesi tamamlanmış ve seri üretimine başlanılmıştır.
• 2010 yılında; Servo motor kontrol projesi çalışmalarına başlanmıştır.
• 2011 yılında; E72-220 12kVA IP55 Sinüs İnvertör projesi tamamlanmıştır.
• 2012 yılında; tramvaylarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzere geliştirilen LRV750-35 klima invertörü
ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır.
• 2012 yılında; Kamera Kontrol Sistemi yazılımsal ve donanımsal
olarak değiştirilerek yüksek performanslı olarak geliştirilmiştir.
• 2012 yılında; 315kW Asenkron Cer motor (İstanbul tüp geçit
demiryolu araç motorları) test ünitesi projesi tamamlanmıştır
• 2012; yılında Yolcu Bilgilendirme sistemleri Projesine başlanmış ve üretimine geçilmiştir.
• 2012 yılında; Klima Kontrol Sistemi projesine başlanmış ve
üretimine geçilmiştir.
• 2012 yılında; Klima Besleme ünitesi Projesine başlanmış ve
üretimine geçilmiştir.
• 2012 yılında; Yüksek Frekanslı DC-DC Konvertör başlanmış ve
üretimine geçilmiştir.
• 2012 yılında; Yüksek Frekanslı Akü Şarj Konvertör projesine
başlanmış ve üretimine geçilmiştir.
• 2012 yılında; Milgem (Milli Gemi) projesi için invertör ve pano
tasarımı yapılmış ve askeriyeye teslim edilmiştir.
• 2013 yılında; Gölcük Tersane Komutanlığı, İstanbul Tersane
Komutanlığı ve İzmir Tersane Komutanlığı’na askeri standartlara uygun invertörler üretmiştir.
• 2013 yılında; hafif raylı araçlarda HVAC beslemesi ve HVAC
kontrolünde kullanılmak üzeriLRV750-55 klima invertörü ve
klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır.
• 2013 yılında; 100kVA 3x1500 V beslemeli yardımcı konvertör
uygulaması tamamlanmıştır.
• 2014 Yılında; Yüksek Frekanslı 10kVA 72v DC giriş 220vAC
çıkış IP 54 konvertör uygulaması.
• 2014 Yılında; Asansör inverter geliştirme çalışmalarına
başandı.
• 2014 Yılında; Güneş İnverter geliştirme çalışmalarına
başlandı.
• 2015 Yılında; Tay-C ve Tay-M serilerinde yeni nesil inverter-
61
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
MEDEL ELEKTRONİK
lerimizi Türk Sanayisine kazandırdık.
• 2016 Yılında; Tay-P serisi pompa uygulamalarında IP65 dış
ortam şartını sağlayan inverter tasarımımızı tamamladık.
Bugüne geldiğimizde, TÜVASAŞ (Adapazarı), TCDD (Ankara,
Haydarpaşa-İstanbul), TÜLOMSAŞ (Eskişehir) için yapılan çalışmalarda; Akü Şarj Ünitesi, Yüksek Frekans Akü Şarj, Enerji
Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), UIC EBU Çok Gerilimli Konvertör, Elektrikli Dizi Yardımcı İnvertör Sistemi, İklimlendirme (Klima Kontrol) Ünitesi, E72-220 İnvertör, D72-24
Konvertör, Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu Anons Sistemi, Yolcu Bilgilendirme Otomasyonu ürünleri Medel Elektronik tarafından projelendirilip yüksek adetlerde imalatı ve devreye alınması
sağlanmıştır. Bu ürünler ülkemizde kullanılan bütün demiryolu
araçlarında kullanılmaktadır. “Bugüne geldiğimizde, TÜVASAŞ
(Adapazarı), TCDD (Ankara, Haydarpaşa-İstanbul), TÜLOMSAŞ
(Eskişehir) için yapılan çalışmalarda; Akü Şarj Ünitesi, Yüksek
Frekans Akü Şarj, Enerji Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), UIC EBU Çok Gerilimli Konvertör, Elektrikli Dizi Yardımcı
İnvertör Sistemi, İklimlendirme (Klima Kontrol) Ünitesi, E72220 İnvertör, D72-24 Konvertör, Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık
Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu
Anons Sistemi, Yolcu Bilgilendirme Otomasyonu ürünleri Medel Elektronik tarafından projelendirilip yüksek adetlerde imalatı
ve devreye alınması sağlanmıştır. Bu ürünler ülkemizde kullanılan bütün demiryolu araçlarında kullanılmaktadır.”
Endüstri&Otomasyon: Demiryolu Uygulamaları’nızı detaylandırabilir misiniz?
Niyazi Sarımaden: Demiryolu projeleri için çok özel, yüksek
kaliteli çözümler sunuyoruz. Şöyle ki;
62
-Çok Gerilimli Konvertör: Çok Gerilimli Konvertör (ÇGK) temelde, Yüksek Voltaj Konvertör (YVK) ve Enerji Besleme Ünitesi
(EBU) olarak adlandırılan iki kısımdan oluşmaktadır. Yolcu vagonlarının alt gövdesine yerleştirilerek kullanılırlar. UIC gerilimlerinden hangisi mevcutsa, YVK kısmı bunu düzenleyerek EBU
konvertörün ihtiyacı olan gerilim değerine getirir. Böylece EBU
statik konvertörün çalışması sağlanır.
EBU statik konvertörler, vagon içerisinde ihtiyaç duyulan
enerjiyi gerekli değerlerde sağlar. EBU, YVK kısmı olmadan
kullanıldığında, Türkiye’deki vagon sistemlerinin standartlarındaki 1000V / 50Hz. gerilim, EBU’nun besleme voltajı olarak
kullanılır. YVK ile beraber kullanıldığında bu durum değişir. DC
ve AC beslemeler birbirinden bağımsız olarak elde edilir, farklı
yükleri beslemek için, özellikle de klima (HVAC) motorları ve
bataryaları beslemek için kullanılır. EBU’nun çalışma durum
bilgilerinin görsel bilgileri, araç içerisinde bulunan elektrik dolabındaki kullanıcı arayüzü (HMI) üzerinden rahatlıkla takip edilip
kontrolü yapılabilir.
-Medel Enerji Besleme Ünitesi (EBU Statik Konvertör)
-LRV/Metro Araçları için Yüksek Frekans Anahtarlamalı DC/DC
Konvertör
-Medel LRV 750-35 Tramvay ve Metro Araçları İçin Dahili Klima
Kontrol Ünitesi, Klima Besleme Ünitesi: Elektronik Klima Kontrol sistemi demiryolu araç kliması veya endüstriyel bir klimayı
kontrol etmek amacıyla tasarlanmıştır. Klima kontrol sistemi bir
klima (HVAC = Heating, Ventilating, and Air Conditioning) uygulamasında ihtiyaç duyulan tüm konfor, emniyet, performans ve
insan-makine arabirim fonksiyonlarını icra eder.
KKB kompakt klima içindeki klima elemanları (kompresörler,
fan motorları, ısıtıcı elemanlar vs.) ile beraber araç içinde bulunan klima elemanlarını (koltuk altı ısıtıcılar, şasesi altı ısıtıcıları,
fanlar vs.) da kontrol edebilir kabiliyettedir.
Isıtma veya soğutma yapılırken emniyet öncelikli konumdadır.
Emniyetli çalışmada klimanın analog sensör bilgileri ve dijital emniyet elemanları (monostatlar, termostatlar, gaz basınç
siviçleri vs.) sürekli izlenmektedir.
-Yardımcı Güç Kaynağı (APS)
-IRR Enerji Besleme Ünitesi: (Irak Devlet Demiryolları için tasarlanıp üretilmiştir.)
-APS 750 – 380 SH Soğutma, Havalandırma Sistemi Besleme
ve Kontrol Ünitesi: (Ankaray Araçları için tasarlanıp üretilmiştir.)
-Acil Durum İnvertörü: Emergency Inverter bataryadan beslenir
ve asenkron motorlu havalandırma fanlarını besler.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
MEDEL ELEKTRONİK
-Medel Yüksek Frekanslı E72-220 Çevirici (DC-AC): MEDEL
E72-220, girişindeki doğru gerilimi, çıkışında istenen frekansta ve genlikte sinüzoidal gerilime dönüştürür. IPM (Akıllı Güç
Modülü) ile oluşturulan çıkış, tek fazlı motorların kalkıştaki
yüksek akım gereksinimlerimi de karşılayabilecek emniyet payına sahiptir. Lokomotiflerin makinist kabin beslemesi (klima,
buzdolabı, priz ..) olarak kullanılmaktadır.
Değişken giriş gerilim değer aralıkları (12Vdc..800Vdc), sabit
çıkış gerilimi (110V-440V A.C.), çıkış anlık akım, çıkış sürekli
akım ve sabit çıkış frekans (16,67 Hz , 20Hz , …60Hz) değerleri
belirtilen ürünler için özel tasarımlar yapılmaktadır.
-Medel İklimlendirme Kontrol Ünitesi
-Enerji Besleme ve Soğutma Kontrol Sistemi (Jv07-EBU)
-Yüksek Frekans Anahtarlamalı Akü Şarj Ünitesi
-E14000 Elektrikli Dizi Yardımcı İnvertör
-Yolcu Bilgilendirme Sistemi:
-Ekran Elektrik Sarfiyatı Gündüzleri Maksimum, Geceleri
Minimumdur.
-Güneş Işığına ve Gece Karanlığına Göre Otomatik Parlaklık
Ayarı vardır.
-IP Seçeneği Bütün Acil Durum Bilgileri anında iletilir.
-Medel D72-24 Dönüştürücü (DC-DC). Lokomotiflerde makinist kabininde bulunan silecek motorlarının sürücüsü olarak
kullanılmaktadır.
-Tüm UIC Gerilimleri için Enerji Besleme Test Ünitesi: Bu test
ünitesi, (uzunyol hat trenleri, banliyö, metro veya tramvay gibi)
demiryolu araçlarında kullanılan statik konvertörler, yardımcı
devre besleme üniteleri, akü şarj cihazları, HVAC sistemler gibi
birimlerin üretim aşamasındayken testlerinin yapılabilmesi için
gereken besleme kaynağını sağlar. Bu gerilimler UIC standardında belirtilen maksimum minimum değerlere ayarlanarak 100
kW’a kadar güç sağlanır ve bu gerilimler elde edilir.
-Cer Motor Test Sistemi
-Ray Potansiyeli Sınırlama ve İzleme Cihazı
-Makas (Ray) Isıtıcıları Kontrol Sistemleri: Demiryolu uygulama-
ları kapsamında geliştirdiğimiz ürünlerimizden birisi olan Makas
Isıtıcıları Sistemi, düşük sıcaklık ve kar yağışlarında makasların
hareketli kısımlarının donmasını ve makas arasına karın dolmasını engellemek için kullanılır. Sistemlerimiz makas üzerinde
bulunan rezistansların sayısı ve gücüne göre (4x6kW…8x6kW
aralıklarında) değişik güçlerde üretilmektedir.
Otomatik çalışmada sistemde bulunan PLC ile çalışması istenilen ray sıcaklığına göre rezistanslar lineer olarak kontrol edilerek
farklı sıcaklık değerlerine göre çıkış verilir.
-Demiryolu Araçları İçin Vakumlu Tuvalet Sistemleri: Standart
Ve Engelli Vakumlu Tuvalet Sistemleri.+ Temiz Ve Atık Su Tankı
Endüstri&Otomasyon: Bu sayımızın dosya konusundan dolayı ağırlıklı olarak demir yolları uygulamalarınız ve çözümleri ile
ilgili söyleştik. Demir yolu uygulamaları dışında da endüstriyel
otomasyon sektörüne de çok yenilikçi çözüm ve ürünler geliştirdiniz. Kısaca geliştirdiğiniz ürünlerden de söz edebilir misiniz?
Niyazi Sarımaden: Demiryolu Uygulamaları dışında, sunduğumuz ürün-çözüm gruplarımızı aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
• Motor Kontrol Ürünleri: İhtiyacınıza uygun, yüksek kaliteli otomasyon ürünleri.
-TAY-S Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri
-TAY-C Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri
-TAY-M Serisi AC Vektör ve Tork Kontrol Sürücüleri
-TAY-P Serisi Pompa İnvertörleri
-TAY-P Mini Serisi Pompa İnvertörleri
-DC Vektor Hız Kontrol Cihazları
-Medelift Asansör Motor Hız Kontrol Ailesi
• Plastik ve Ambalaj Ürünleri: 20 mühendis, 70 tekniker, toplam
105 çalışanımız ile özel çözümler.
• Otomasyon Sistemleri: İhtiyacınız olan Otomasyon Çözümleri.
• Kâğıt Fabrikası Uygulamaları: Kâğıt sanayisinde yerli çözüm
olan tek firma.
•Elektomanyetik Fren ve Kavrama Sistemleri: 25 yıllık
tecrübeyle…
63
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
ENDÜSTRİ OTOMASYON
MEDEL ELEKTRONİK
• Tersane Uygulamaları: İhtiyacınız olan Tersane Uygulamaları
ve çözümleri.
• Ürün Test Sistemleri: İhtiyacınız olan Test Sistemi çözümleri.
• Güneş Enerji Sistemleri: Alman IDEEMASUN şirketinin deneyimlerinden yararlanarak, Güneş Enerji Sistemleri Konusunda
anahtar teslim çözümler.
• Otopark İzleme ve Yönlendirme Sistemi: OYİS-Kapalı otoparklarda sürücülerin en kısa sürede en uygun park yerini bulmalarına yardımcı bir otopark izleme ve yönlendirme sistemi.
Ürettiğimiz elektronik sistemlerin tüm AR-GE çalışmaları, montaj ve test aşamaları İstanbul İkitellideki modern tesisimizde
yapılmakta ve bu ürünler için 7/24 teknik servis hizmeti sunulmaktadır.
64
Endüstri&Otomasyon: MEDEL Elektronik’in Ar-Ge çalışmalarına ve inovasyona verdiği öneminin paralelinde, çalışmalarıyla
ödüller aldığını biliyoruz. Bize biraz da ödüllerinizden bahseder
misiniz?
Niyazi Sarımaden: Öncelikle şunun altını çizmeliyiz. MEDEL
Elektronik olarak biz, “Yerli Üretimde Dünya Kalitesi!” sloganı
ile çalışıyoruz. Bu nedenle, ödüllerden önce, kaliteden söz etmek
isterim. “Öncelikle şunun altını çizmeliyiz. MEDEL Elektronik
olarak biz, “Yerli Üretimde Dünya Kalitesi!” sloganı ile çalışıyoruz. Bu nedenle, ödüllerden önce, kaliteden söz etmek isterim.”
Kalitede sürekliliği esas alan MEDEL Elektronik;
• IRIS Uluslararası Demiryolu Standardı Kalite Belgesi’ne,
• TSI Tuvalet Modül Tasarım Onay ve Kalite Belgesi’ne,
• EN 15085-2 CL1 Demiryolu Araçları ve Bileşenlerinin Kaynaklı
İmalatı Belgesi’ne,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ / SÖYLEŞİ
MEDEL ELEKTRONİK
• ISO 9001:2008 Belgesi’ne,
• 18001 2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi’ne,
• 14001 2004 Çevre Yönetim Sistemi Belgesi’ne,
• TSE tarafından verilen Hizmet Yeterlilik Belgesi’ne,
• TPE tarafından verilen 17 adet Tasarım Tescil Belgesi’ne,
• TPE tarafından verilen 13 adet Faydalı Model Belgesi’ne
sahiptir.
Ödüllere gelince…
KOSGEB’in İnovatif KOBİ Ödülü’nü aldık. Medel Elektronik 2014
Yılında, KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri-İnovasyon Dalında, 1108
başvuru arasından 5 finalist arasına girdi ve İnovatif Kobi Ödülü
Başarı Sertifikası’nı dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan aldı.
Daha öncesinde ise, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından düzenlenen “12. TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi
Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör ürünümüzle alarak büyük bir başarıya imza attık.
Endüstri&Otomasyon:
MEDEL
Elektronik’in
2015’te
“Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 50 Firmasından Biri” olduğunuzu
da unutmayalım.
Niyazi Sarımaden: Evet, 2015 yılında “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen İlk 50 Firmasından Biri” olarak “Deloitte Technology Fast
50 Turkey” listesine girdik. Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk 50
firması listesine “Semiconductors, Components and Electronics” kategorisinde giren MEDEL Elektronik, böylece her zaman
üstün performans ve sürekli gelişme ilkesiyle çalıştığını bir kez
daha göstermiş oldu. “Evet, 2015 yılında “Türkiye’nin En Hızlı
Büyüyen İlk 50 Firmasından Biri” olarak “Deloitte Technology
Fast 50 Turkey” listesine girdik. Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilk
50 firması listesine “Semiconductors, Components and Electronics” kategorisinde giren MEDEL Elektronik, böylece her zaman üstün performans ve sürekli gelişme ilkesiyle çalıştığını bir
kez daha göstermiş oldu.”
Endüstri&Otomasyon: Çok teşekkür ediyor, başarılarınızın
devamını diliyoruz.
65
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Kompresörünüzün Size
Gerçek Maliyeti Nedir?
Yusuf İlhan ( Teknik Servis Mühendisi )
DHE Endüstriyel LTD.ŞTİ
Her türlü endüstriyel uygulamanın olmazsa olmaz ekipmanı kompresördür. Başta hava olmak üzere gazları
basınçlandırmak enerjiyi ve kullanım gazını depolamanın en basit yollarından biridir ancak yüksek basınçlara gaz sıkıştırmak yüksek maliyeti de beraberinde
getirir. Bu nedenle kompresörler endüstriyel tesisler
için oldukça önemli bir gider kalemidir.
Kullanıcılar kompresör seçimi aşamasında haklı olarak oldukça titiz davranırlar. Yüzlerce yerli ve yabancı
üreticinin yoğun bir rekabet içinde olduğu kompresör
sektöründe seçenekler oldukça fazladır. Seçeneklerin
fazla olması kullanıcı açısından avantaj olmakla birlikte, diğer yandan sektördeki bilgi kirliliği kullanıcıyı yanıltabilmektedir. Kompresörleri kullanım süresi
boyunca düşük maliyetle işletmek için dikkat edilmesi
gereken husus, bir kompresöre sahip olmanın kullanıcıya toplam maliyetidir. Bu toplam: Yatırım maliyeti,
bakım maliyeti ve enerji tüketimi olarak üçe ayrılabilir.
Aşağıdaki grafik 55 kW gücünde elektrik motorlu bir
kompresörün günde iki vardiya olmak üzere 10 yıl boyunca çalışması baz alınarak hesaplanmıştır.
Kaynak: www.compressedairchallenge.org
Buna göre bir kompresörün 10 yıllık işletme ömrü boyunca kullanıcıya maliyetinin yaklaşık %76’sı enerji
maliyetidir. ABD koşullarında yapılan bu hesapta ener-
66
ji fiyatı 0,05 $/kWh olarak baz alınmıştır. Türkiye’de
enerji fiyatının referans ülkeden %50 daha fazla olduğu da göz önüne alınırsa bir kompresör satın almanın
değil asıl onu çalıştırmanın büyük bir maliyet kalemi
olduğu ortaya çıkar.
Bu nedenle, satın alınan kompresörün harcayacağı
enerjinin yaklaşık 1,5 yıl içinde makine fiyatını geçeceği unutulmamalı ve yatırım kararı verilirken spesifik enerji sarfiyatına (istenilen basınç ve debide hava
miktarı başına enerji sarfiyatı) dikkat edilmelidir. Bu
açıdan bakıldığında satın alırken ucuz olan bir kompresör, ilk alışta yaptığınızı zannettiğiniz tasarrufu misliyle sizden aydan aya tahsil edebilir.
Veriler ışığında bakıldığında, görünmeyen kalem olan
elektrik faturasının yanında kompresör bakımlarının
pek de önemli bir gider olmadığını söylemek yanlış
olmaz. Kompresörün periyodik bakımları uzun vadede makinenin tasarım parametrelerinde çalışarak verimini kaybetmemesini sağlar. Bu nedenle kullanıcıya
para kaybettirdiği sanılarak yaptırılmayan ya da ucuz
parça kullanılarak geçiştirilen bakımların parası birkaç
misliyle her ay sonunda elektrik faturası olarak yine
kullanıcının cebinden çıkmaktadır.
Satın alınan kompresörün kullanım ömrü boyunca en
önemli maliyet kalemi enerji sarfiyatı olmakla birlikte
kompresörlerin periyodik bakıma ihtiyaç duymalarını
sağlayan tek faktör bu değildir. Tipik bir endüstriyel
kompresörün kullanım ömrü boyunca ihtiyacınızı en
az maliyetle karşılaması için bakımlarının zamanında
yapılması beş nedenle çok önemlidir. Bunlar: Enerji
sarfiyatı, arıza riski, makine/motor ömrü, garanti kapsamının devamı, üretimde duruş riski olarak müstakil
başlıklar halinde incelenebilir.
1.Enerji Sarfiyatı
Yukarıda bahsedildiği üzere kompresörün muayyen
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
çalışma süresi boyunca kullanıcıya maliyetinin yaklaşık %76’sı enerji maliyetidir. Bu oran enerji fiyatlarının
yüksek, çalışma saatlerinin uzun olduğu Türkiye’de
daha da artacaktır.
Kompresörlerin periyodik bakımlarında yapılan en
temel işlem emiş ve basma hatlarındaki filtre ve sepatatörler ile kompresör yağının (yağlı modellerde)
değişimdir. Buradaki temel amaç kompresörün daha
rahat emme ve basınçlandırma yapabilmesidir. Zira
dolu hava filtreleri ve separatörler basınç tutmaya başlar. Bu durum kompresörün aynı miktarda hava için
daha fazla enerji harcamasına yol açar. Sisteminizdeki
1 bar’lık ilave basınç tutuşu yaklaşık %7 ilave enerji
sarfiyatı anlamına gelmektedir. Buna göre aşağıdaki
örnek tabloda 55kW gücünde bir kompresörün yılda
6000 saat çalışması durumunda ilave basınç tutuşunun kullanıcıya maliyeti hesaplanmıştır.
fazla güç çekmesine kısaca makinenin tasarım limitlerinin ötesinde zorlanmasına yol açar.
Diğer taraftan bakımda kullanılan yedek parçaların
üretici tarafından tedarik edilmesi günümüzde kullanılan yüksek teknoloji yoğunluklu makinelerde bilhassa
önem arz etmektedir. Orijinal olmayan yedek parçalar
tasarım, malzeme ve üretim kalitesi itibariyle orijinal
parçaların özelliklerini taşımazlar. Örneğin orijinal olmayan bir hava filtresi takıldığı andan itibaren daha
fazla basınç tutacağı için ilk andan itibaren enerji maliyetini yükseltecektir. Bundan daha önemlisi ise orijinal
olmayan filtre gerek tasarım gerekse malzeme kalitesinden dolayı zamanla deforme olacak ve sisteme filtre edilmemiş hava kaçıracaktır. Aşağıda figürlerde bu
durum gösterilmektedir.
Tablo-1: 55kW gücünde bir kompresör için hesaplanan
kayıp enerji maliyeti
Şekil-1: Orijinal hava filtreleri iç ve dış meshler ile desteklenerek zamanla deforme olması engellenir.
(Kaynak: CompAir)
Yukarıdaki hesap sadece kompresörün bakımı ile ilgili
değildir. Basınçlı hava sisteminde bakımı yapılmayan
kurutucular ile diğer gaz şartlandırma ekipmanları ve
filtrelerin de periyodik bakımlarının zamanında yapılması kullanıcıya para kaybettiren değil bilakis kaybetmesini önleyen bir faaliyettir.
2.Arıza Riski
Makinelerin bakımların zamanında yapılması arıza riskini de en aza indirmektedir. Kompresör bakımlarında
değiştirilen filtreler, separatörler ve yağ, makinenin
kritik parçalarında hava ve soğutucu akışını sağlayacağı için özellikle bu parçaların zamanında değiştirilmemesi, çalışma sıcaklığının artmasına, motorun daha
Şekil-2: Orijinal Olmayan Filtre zamanla deforme olur.
Aynı zamanda kalite kaynaklı hava kaçakları oluşarak
sisteme filtre edilmemiş hava girmesine neden olur.
67
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
3.Makine ve Motor Ömrü
İkinci bölümde örneği verilen hava filtresine benzer
olarak tüm bakım faaliyetleri makinenin çalışma sıcaklığının istenilen limitlerde kalmasını, motorun çektiği
akımın sabit kalmasını ve uygun yağlama ile aşınmaların minimumda kalmasını sağlayacaktır. Böylece uygun koşullarda kullanılan makinelerin daha uzun yıllar
kullanılması yatırım maliyetlerini düşürecektir. Ayrıca
bakımsızlık nedeniyle arıza yapan makinelerin tamiratı
hem masraflı olmakta hem de tamirat sonrası eskisi
verimini yakalaması çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu açıdan kompresör bakımlarının maliyetinin
yeni makine maliyetiyle mukayese edilmesi önem arz
etmektedir.
4.Garanti Kapsamının Devamı
Türkiye koşullarında gerek yerli üreticilerin gerekse
uluslararası firmaların yetkili temsilcilerinin mevzuatla
düzenlenen süre ve koşullarda kullanıcıya, makinenin
üretim ve malzeme hatalarına karşı garanti vermek
durumunda olduğu malumdur. Bu süre genelde iki yıl
olarak kabul edilse de bazı üretici firmalar 6 yıl boyunca ya da 44.000 saate varan garanti süreleri sunmaktadırlar. Ancak her üretici, makinelerin kendi imalatı
olan yedek parçalarla ve kendi belirlediği plana uygun
şekilde bakımlarının yapılacağını varsayarak garanti
koşullarını belirler. Bilhassa standardın ötesinde uzun
süre garanti sağlayan firmaya özel programların devamı için kompresörlerin periyodik bakımlarının yetkili
servisler tarafından, orijinal yedek parçalar kullanılarak yapılması gerekmektedir.
5.Üretimde Duruş Riski
“Kompresörlerin periyodik bakımlarının yapılması
neden gereklidir?” sorusunun belki de en çok ciddiye alınması gereken cevabı üretimde duruş riskini en
aza indirmek olmalıdır. Kompresörler her fabrikanın
görünmeyen ancak durduğu zaman etkisi kesinlikle
hissedilecek ekipmanlarıdır. Kompresör kullanıcısı,
basınçlı hava üreterek aslında bir tür enerji depoladığını unutmamalıdır. Bu durumda, kompresörün durması
68
üretim hattındaki bazı alanların enerjisinin kesilmesi
anlamına gelir. Seri üretim yapan firmaların üretimde
öngörülmeyen duruşlarının maliyeti çoğu zaman altından kalkılması zor durumlar ortaya çıkarır. Bu açıdan
üretim hattını besleyen kompresörlerin yedekli olması
ve bununla birlikte kompresörlerin önleyici bakımlarının zamanında yapılması makinelerin, dolayısıyla üretimin duruş sirkini en aza indirecektir.
Sonuç
Türkiye gibi ülkelerde periyodik bakım yaptırmaktansa
“bozulana kadar kullanmak” alışkanlığı yaygındır. Ancak kompresörler gibi yüksek enerji tüketen ve doğrudan üretime enerji sağlayan makineler için bu anlayış
tasarruf sağlamaz, bilakis bakım yaptırmamanın kullanıcıya bakım fiyatının çok ötesinde maliyetler getirir.
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Tektronix Osiloskop Ölçme Teknikleri
NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr
Bu yazımızda osiloskop temel ölçme teknikleri incelenmektedir. Osiloskop ile yapılan en temel ölçme gerilim ve
zaman ölçümüdür. Diğer tüm teknikler bu iki temel tekniğin üzerine yapılandırılmıştır.
■ Bu yazımızda osiloskop ekranında görsel olarak yapılan ölçmeler incelenmektedir, görsel ölçme analog enstrümanlarda
yaygın bir teknik olup, sayısal osiloskop ekranlarınında yüzeysel
yorumlanması için kullanılır.
Bilindiği gibi, sayısal osiloskopların çoğunluğunda,yaygın ölçme işlemlerini basitleştiren ve hızlandıran otomatik ölçme araçları bulunmaktadır. Böylece ölçme sonuçlarınızın güvenirliliği ve
doğruluğu daha da iyileştirilmektedir. Bu yazımızda açıklanan
manüel ölçme işlemi, otomatik ölçmelerin işleyişini ve kontrolunu daha anlaşılır kılacaktır.
Gerilim Ölçmeleri
Bir devredeki iki nokta arasındaki elektriksel potansiyelin miktarı
gerilim olarak isimlendirilir, birimi volt olarak ifade edilir. Genellik ile bu noktalardan biri topraktır ( sıfır volt). Gerilim tepe-tepe
noktaları arasında da- sinyalin maksimum ile minimum noktası
arasında ölçülülebilinir. Bu neden ile ölçmek istediğiniz gerilim
tipini belirtmeniz gereklidir.
Osiloskop öncelikli olarak bir gerilim ölçüm cihazıdır. Gerilimin
ölçülmesini takiben diğer parametreler hesaplanarak belirlenir.
Örneğin Ohm kanuna göre, birdevrenin iki noktası arasındaki
gerilim direnç ile akımın çarpımına eşittir. Bu büyüklüklerden
her hangi iki tanesi ile üçüncüyü aşağıdaki formüller ile hesaplayabilirsiniz:
Gerilim
Akım (I) x Direnç (R)
Gerilim (V)
Akim (I) = --------------------------------------------------------
Direnç (R)
Gerilim (V)
Direnç(R) = ---------------------------------------------------Akım (I)
70
(V)
=
Elektrik gücü hesaplama formülü ise yararlandığımız diğer bir
formüldür, buna göre DC sinyalin gücü gerilim(V) ile akımın (I)
çarpımına eşittir. AC sinyaller için güç hesaplaması daha karmaşıktır, fakat diğer büyüklükleri hesaplamak için önce gerilimi
hesaplamak gereklidir. Şekil 1’de tepe gerilimi (VP) ve tepedentepeye gerilim (VP-P) şekli yer almaktadır.
Gerilim ölçümü için en temel metod, osiloskopun düşey skalası
üzerinde, dalga şeklinin yayıldığı divizyonların sayılmasıdır. Şekil 2’de görüldüğü gibi dalga şeklinin ekranı düşey olarak tam
kaplayacak şekilde ayarlanması halinde gerilim ölçmesi en iyi
şekilde gerçekleştirilir.
Bir çok osiloskop imleçler aracılığı ile dalga şekli ölçmelerini
otomatik olarak gerçekleştirir, bu durumda gratikül üzerinde yer
alan işaretleri saymaya gerek yoktur. İmleç (cursor) basitçe bir
ifade ile ekran üzerinde hareket ettirebileceğiniz bir çizgi olarak
tarif edilir. Gerilim genlik ölçümleri için yatay iki imleç aşağı
yukarı hareket ettirilir, zaman ölçümleri içinde sağl-sol hareket
eden iki adet dikey çizgi bulunmaktdır. İmleçlerin bulundukları
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
konumlar ile ilgili gerilim ve zaman değerleri gösterge üzerinden okunur.
sırasında yükselme zamanı ölçülür. Böylece darbe köşelerinin
geçis sırasındaki şekil bozuklukları elimine edilir. Darbe genliği süresi ölçümünde ise, darbenin geriliminin alçak değerden
yüksek noktaya, ve tekrar alçak değere ulaşmasına kadar geçen
süre ölçülür. Genel kural olarak darbe genliği tam gerilim değerinin %50 değerinde ölçülür. Şekil 4’de bu ölçme noktaları
görülmekedir.
Genellikle darbe ölçmelerinde tetiklenmenin hassas ayarı gerekmektedir. Darbeleri yakalamak konusunda uzmanlaşmak için,
tetikleme “hold off” fonksiyonu kullanmayı ve ön tetiklenmiş
verileri yakalamak için sayısal osiloskopların nasıl set edilmesi
gerektiğini çok iyi öğrenmeniz gereklidir. Darbelerin ölçümünde
yatay büyütüm (magnification) hızlı darbelerin ince detaylarını
görebilmek içn kullanılan yararlı bir fonksiyondur.
Zaman ve Frekans Ölçmeleri
Osiloskopun yatay skalasını kullanarak zaman ölçümü yapabilirsiniz. Zaman ölçümü darbelerin darbe genişliğinin ve periyotun ölçülmesini içermektedir. Periyot sayısının tersi yani periyotun bir’e bölünmesi ile frekans elde edilir.Gerilm ölçümlerinde
olduğu gibi, sinyalin ölçülecek kısmının, Şeki 3’de olduğu gibi
ekranı bütünü ile kaplaması halinde zaman ölçümleri daha hassas ölçülür.
Darbe Genişliği ve Yükselme Zamanının Ölçülmesi
Birçok uygulamada, darbe şeklinin detayları önemlidir. Darbeler distorsiyonlu olabilir bu neden ile sayısal devrelerin arızalı
çalışmasına neden olabilir, ayrıca darbe dizinininde darbe zamanlamasıda önemlidir
Faz Kayması Ölçmeleri
Faz kayması – birbirinin aynısı iki sinyal arasındaki zaman farkıtepiti için XY modu kullanılmaktadır. Bu ölçme tekniğinde bir
sinyal düşey sisteme diğer sinyal ise yatay sisteme bağlanır. X
ve Y akslarının her ikiside gerilii izlediği için buölçmeye XY ölçmesi adı verilir. Bu bağlantı düzeninin sonucunda ortaya çıkan
şekillere Lisssajous Eğrileri adı verilir. (Jules Antoine Lissajous
Fransız Fizikçi’nin adı ile anılır,) Lisssajous eğrilerinin şeklen
incelenmesi ile iki sinyal arasındaki faz farkı tespit edilebilinir.
Bu eğrileri inceleyerek iki sinyalin frekans oranınıda tespit edebilirsiniz. Şekil 5’de değişik frekens oranlarına ve faz kaymasına
sahip değişik Lissajous eğrileri görülmektedir.
Standart darbe ölçümleri dabe yükselme zamanı ve darbe genişliği ölçmelerini içerir. Yükselme zamanı, gerilimin alçak’dan
yüksek değere kadar geçen süreyi ifade eder. Genel kural olarak darbenin tüm gerilim değerinin 10% ila 90% değişmesi
XY ölçme tekniği analog osiloskoplar ile gerçekleştirilir. Sayısal
Hafızalı Osiloskoplar (DSO’lar) gerçek zamanlı XY görüntüsü
gerçekleştirmekte zorlanır. Bazı Sayısal Hafızalı Osiloskoplar
71
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
tetiklemiş veri noktalarını akümüle ederek XY eğrilerinin çizimini
gerçekleştirirler.
Diğer yandan, Sayısal Fosfor Osiloskoplar (DPO’lar), sürekli sayısallaştırılmış veri akışı ile gerçek zamanlı özgün XY eğrisi elde
edebilir. DPO’lar XYZ resmini yoğunlaştırılmış ekran alanı ile gösterebilir. DSO ve DPO üzerinde görülen XY görüntülerinin aksine
analog osiloskoplarda görülen XY eğrileri birkaç megahertz band
genişliği ile sınırlıdır.
kalanması ve daha birçok uygulamayı kapsayabilir. Kullacağınız
ölçme tekniğini uygulamanıza göre seçmeniz gerekir. Bu yazımızda yer alan bilgiler osiloskop ile ölçme konusunda bir başlangıç
oluşturmaktadır. Osiloskopunuzu kullanma kılavuzunda belirtilen
bilgiler doğrultusunda kullanarak daha fazla pratik sağlayıp, osiloskop kullanımını günlük çalışmanızın doğal bir parçası haline
dönüştürünüz.
Diğer Ölçme Teknikleri
* Bu yazı Tektronix tarafından yayınlanan:
“XYZs of Oscilloscopes” dökümanından dilimize tercüme
edilmiştir.
Bu yazıda temel ölçme teknikleri incelenmiştir. Diğer ölçme
teknikleri örneğin, elektriksel bileşenlerin montaj hattında test
edilmesi için osiloskopun set edilmesi, hızlı geçici sinyallerin ya-
Makine ve Fabrika Otomasyonunda
Hareket Kontrol Çözümleri
OMRON / www.omron.com.tr
Sysmac: Tam entegre bir platform
Günümüzün küreselleşen üretim ortamında çözülmesi gereken
farklı ve karmaşık sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tüketicilerin
artan ihtiyaçlarını karşılamak için üreticiler ürünleri zamanında
72
teslim etme baskısını daha fazla hissetmekte. Hızlı, kaliteli ve
sürdürülebilir üretim süreçleri için yenilikçi teknoloji çözümlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Özellikle büyük üretim süreçlerini barındıran fabrikalarda bu
yenilikçi çözümlere olan ihtiyaç her gün artmaktadır. Aynı zamanda fabrikalara çözüm sağlayan makine ve sistem üreticileri de bu ihtiyacı karşılamak adına ürünlerini geliştirmekteler.
Hem son kullanıcıya ürün sağlayan üretici tarafında hem de
makine üreticilerinde sistemin kontrolü için dağınık sistemler
kullanmak yerine tüm sistemi tek bir noktadan kontrol etmek
ve kompakt bir kontrol mekanizması kullanmanın katma değer
sağladığı artık görülmektedir.
Omron endüstriyel otomasyon çözümleri ile üretim sürecinin
verimli, esnek ve küreselleşen üretim ortamına uygun hale
gelmesine yardımcı olmaktadır. Bu kapsamda 2011 yılında
Sysmac (System for Machine Automation Control) platformu
ile piyasaya sürdüğü NJ serisi kontrolör ve tamamlayıcı ürünleri, makine kontrolünde hareket kontrol çözümü ile birlikte tüm
sistemin kontrol edilebilirliğini de arttırmaktadır.
Yeni üretim ortamı hareket kontrolünde hızlı, esnek ve geliştirilebilir ürünlere ihtiyaç duymaktadır. Sysmac platformu güvenilirlikten taviz vermeden yüksek hızlı hareket kontrol uygulamalarına cevap verebilecek ürünleri bünyesinde barındırmaktadır.
Entegrasyon ve İşlevsellik
Sysmac, otomasyon tesisiniz üzerinde tam kontrol ve yönetim
olanağı sağlayan entegre otomasyon platformudur. Bu platformun merkezinde yer alan Makine Kontrolörü serisi tüm makine
cihazlarını senkronize kontrol etme olanağının yanı sıra hareket, robotlar ve veritabanı bağlantısı gibi gelişmiş işlevsellik de
sunuyor. Birden fazla disiplinin bir araya getirildiği bu konsept
sayesinde çözüm mimarinizi sadeleştirebilir, programlama ihtiyacını azaltabilir ve üretkenliği optimize edebilirsiniz.
Hareket
• Hareket Kontrolü: IDE ile entegre, gerçek zamanlı çalışır
• Standart PLCopen Fonksiyon Blokları ve Omron tarafından
oluşturulan hareket fonksiyon blokları
• Konum, Hız ve Tork için doğrudan senkronize kontrol
Güvenlik
• Güvenlikle ilgili tüm veriler ağın tamamında senkronize edilir
• Sessize alma, güvenlik kapısı kilitleme, EDM ve valf izleme gibi
güvenlik fonksiyonları kolayca yönetilir
Bilgi
• Sysmac, SQL gibi veritabanlarıyla gerçek zamanlı iletişim
kurar
• Güvenli Veriler: Bir sunucunun çökmesi veya iletişim kaybı yaşanması halinde veriler otomatik olarak dahili belleğe kaydedilir
• Sysmac, üretkenliği artırmak, ön bakımı kolaylaştırmak vb.
için Veritabanlarıyla yüksek hızda [1000 tablo öğesi/ 100 msn]
çalışarak Büyük Veri İşleme sürecinin gerçekçi olmasını sağlar.
Görüntü sistemleri
• Görüntü işleme süresini artırmadan daha yüksek çözünürlükte görüntü elde etme olanağı
• Şekil arama teknolojisi: Pick & Place projeleri için daha kararlı
ve hassas nesne algılama olanağı sağlar
Robotlar
• Tek kontrolör ile 8 adete kadar Delta robot
• Zamana dayalı Robot Fonksiyon Blokları programlamayı kolaylaştırır
Algılama
• Proses parametre ayarlama ve ön bakım fonksiyonları için
tam kontrol olanağı
• Yüksek hassasiyetli algılama ve konumlandırma verilerini ağ
üzerinde senkronize etme
Tek Bağlantı
Sorunsuz makine kontrolü ve fabrika otomasyonu
Tek bağlantı ve tek yazılımla tek makine kontrolü: Sysmac otomasyon platformunu işte böyle tanımlıyoruz. Makine Otomasyon Kontrolöründe lojik, hareket, güvenlik, robotlar, görüntü
sistemi, bilgi, görselleştirme ve ağ oluşturma tek bir yazılımda
bir araya getiriliyor: Sysmac Studio. Bu tek yazılım, özel bir 3D
hareket simülasyonu aracı da içeren gerçek Entegre Geliştirme
Ortamı (IDE) sunuyor. Makine kontrolöründe yerleşik EtherCAT
ve EtherNet/IP standart olarak geliyor. Tek bağlantı amaçlı iki
73
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ağ, gerçek zamanlı hızlı makine kontrolü ve veri tesisi yönetimi
arasında mükemmel uyum sağlıyor.
EtherCAT - Makine Kontrolü
• En hızlı döngü süresi: 125 μsn
• 256 adete kadar senkronize eksen
• 512 bağımlı birim
• Omron servo sürücü, inverter, G/Ç, Güvenlik, Görüntü Sistemleri ve Algılama özelliklerine entegre
• RJ45 konektörleriyle standart STP Ethernet kablosu kullanılır
Ethernet - Fabrika Otomasyonu
• Birebir kontrolör haberleşmesi
• Sysmac Studio , NA HMI veya SCADA yazılımı içeren arabirim
• Microsoft SQL Server, Oracle, IBM DB2, MySQL ve Firebird
için veritabanı bağlantısı
Tek Yazılım
Tek bir Entegre Geliştirme Ortamı Yazılımı
Otomasyon sisteminiz üzerinde tam kontrol elde etmenizi
sağlamak için geliştirilen Sysmac Studio, yapılandırma, programlama ve izleme fonksiyonlarını entegre eder. Grafik tabanlı
yapılandırma, kontrolör, saha aygıtları ve ağların hızlı şekilde kurulmasına olanak sağlarken, IEC standardına dayalı makine ve
hareket programlamanın yanı sıra Hareket Kontrolüne yönelik
PLCopen Fonksiyon Blokları programlama süresini kısaltır. Çevrimiçi hata ayıklama özelliğine sahip Akıllı Editör, hızlı ve hatasız
programlamayı kolaylaştırır. Gelişmiş sıra ve hareket kontrolü
simülasyonu ve veri izleme, makine ayarlama ve kurulum süresini azaltır.
Programlama
Çoklu görevleri yerine getirme olanağı sunar veIEC 61131-3
standardıyla tam uyumludur. Program editörü, sözdizimi hatası
74
denetiminin yanı sıra değişkenler ve simgeler için net renk ayrımı gibi akıllı destek fonksiyonlarına sahiptir. Sıralı ST fonksiyonu sayesinde ST talimatları doğrudan Ladder programlarında
yazılabilir.
Hareket kontrolü
GrafikCAM editörü, karmaşık hareket profillerinin hızlı şekilde uygulanmasını sağlar. CAM tablolarında anında değişiklik
yapılabilir. Genel amaçlı hareket kontrolü sağlamak amacıyla
Hareket Kontrol kütüphanesi için PLCopen Fonksiyon Blokları
sunulmaktadır.
Güvenlik
Fonksiyon Bloğu Şeması editörü 46 güvenlik FB/FN öğesine
sahiptir. Güvenlik ile ilgili olarak IEC 61131-3 standardı programlama gereklilikleriyle ve PLCopen Fonksiyon Bloklarıyla
uyumludur.
Bilgi
Projelerde çok yüksek miktarlarda veri ortaya çıkabilir. Ama
Sysmac Veritabanı Bağlantısı İşlev Bloğu kütüphanesi sayesinde bu veriler gerçek zamanlı analiz edilebilir ve işleme konabilir.
Simülasyon
3D hareket yolları gelişmiş sıra ve hareket kontrolü simülasyonuyla önceden test edilebilir. Tekli Fonksiyon Blokları, POU’lar
(Program Organizasyon Birimi) veya programın tamamı için
simülasyon yapılabilir. Bunlara ek olarak Kesme ve Adımlama
gibi tüm standart özellikler de sunulmaktadır.
HMI
Makine parçaları koleksiyonunu kullanarak kendi IAG’lerinizi
(Akıllı Uygulama Araçları) tasarlayın. Ayrıca, VB.net standart
fonksiyonunu kullanarak bir IAG’nin içine kod eklemek de
mümkün. Sysmac Studio’nun Simülatör özelliği, NA uygulamasını Makine Kontrolörü programıyla test etmeye olanak sağlıyor.
Robotlar
Delta 2 ve Delta 3 kontrolü için entegre robot İşlev Bloğu kütüphanesi. Sysmac Studio’da ayrıca Delta robot yönünü görselleştirmek ve yeniden oluşturmak için entegre bir 3D simülatör de
bulunmaktadır.
Görüntü sistemleri
Görüntü işleme amacıyla bir program oluşturmak için tek yapmanız gereken herhangi bir öğeyi sürükleyip bırakmak.
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile
Ölçme Doğruluğunuzu İyileştirir
NETES MÜHENDİSLİK / www.netes.com.tr
ve otomatik prob kompanzasyonu, pasif probların dezavantajlarını Tablo 2’de belirtildiği gibi avantaja dönüştürür. Bu
uygulama notunda aşağıda belirtilen konular detaylı bir şekilde açıklanacaktır:
-Edinim Maliyetinin Azalması
-Ölçme Doğruluğunda İyileştirme
-Ölçme Ayar Sürelerinde Kısalma
Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme
Doğruluğunuzu İyileştirir
■ Başlangıç Bu uygulama notunda, yüksek band genişiğinde, Tektronix alçak kapasitanslı pasif gerilim probları kullanarak düşük bir maliyet ile ölçme doğruluğu ve performası
iyileştirme, ölçme ayar sürelerini kısaltarak zaman tasarrufu
sağlanması açıklanmaktadır. Bir çok osiloskop beraberinde
standart olarak teslim edilen problar, genel amaçlı problama
için düşük maliyetli bir çözümdür. Genellik ile bu problar
aktif gerilim probu performansının gerisinde olmakla beraber, sağlam yapıları ve geniş dinamik ölçme aralığı ile
sinyallerin görüntülenmesi için uygundur. Geleneksel pasif
prob çözümlerinin avantaj ve dezavantajları Tablo1‟de belirtilmektedir. TPP1000 ve TPP0500 ile, pasif prob ürün kategorisinde daha önce öngörülemeyen spesifikasyonlar ile
performans yeniden tarif edilmektedir. Bu problar Tektronix
MSO/DPO5000 ve MSO/DPO4000B Serisi osiloskoplar ile
kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Bu seviyedeki performans,
osiloskop içerisindeki devre ve prob birleşmesi ile sağlanabilir. Band genişiğindeki iyileşme, girişte düşük kapasitans
76
Şekil 1. Tektronix, LeCroy, ve Agilent Standart Pasif Gerilim
Problarının Yükselme Zamanları
Edinim Maliyetinin Azalması
Özellik ile 1 GHz’de olan sistemlerde standart pasif problardaki sınırlamalar, kullanıcıları aktif prob temin etmeye
zorlamakta, böylece belirgin bir şekilde yatırım maliyeti
artmaktadır. Tektronix TPP1000 ve TPP0500 problar, geleneksel pasif problar ile yüksek maliyetli, yüksek performanslı aktif problar arasındaki boşluğu köprülemektedir.
Tektronix, 1 GHz skop band genişiği ile prob band genişliğini eşleyebilen yegane imalatçıdır. Endüstride en ileri
düzeydeki pasif prob spesifikasyonları, otomatik alçak ve
yüksek frekans kompanzasyonu ile TPP1000 ve TPP0500
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
edinim maliyetini azaltarak, osiloskop yatırımınızın daha da
değer kazanmasını sağlar.
Ölçme Doğruluğunun İyileştirilmesi
Bir probun osiloskopa tatbik edilen sinyali mükemmel olarak aktarması için etkili olabilecek bir çok faktör bulunmaktadır, ve kullanıcı bunları göz önünde bulundurmalıdır:
- Performans spesifikasyonları: Prob bant genişliği ve yükselme zamanı değerleri nedir?
- Prob ucu giriş kapasitans değeri düşükmüdür: Prob aksesuarları performansı nasıl etkiliyor?
- Prob yüklemesi: Test noktasındaki sinyale prob nasıl bir
yükleme yapıyor?
Performans Spesifikasyonları
Genel Amaçlı pasif problarda performans yerine sağlamlık
tercih edilir. Bu tercihin uzun bir süre devam etmesinin ana
nedeni ise bu tür probların düşük frekanslı sinyalleri görüntülemek için kullanılıyor olmasıdır. Bu tercihin devam
etmesinin diğer nedeni ise, sağlam, yüksek performanslı ve
birkaç yüz volt gerilim ölçebilen probların tasarımıda ciddi
zorluklar olmasıdır. Aktif problar tipik olarak 1GHz bant genişliğinde başlamakta ve 10V altında gerilim ölçebilmektedir
(Tektronix Problar ile 40V altındaki gerilimler ölçülebilmektedir), aynı zamanda pasif problar kadar sağlam bir yapıda
değildirler. Pasif proplar, sağlam yapılı, 500MHz veya altında olup, birkaç yüz volta kadar ölçme yapabilmektedirler.
Sadece TPP1000 ve TPP0500 Model Proplar, bu performansı, geniş dinamik ölçme aralığını ve günlük kullanım için
sağlamlığı sunmaktadır.
Osiloskop ve Probların ana performans kriteri band genişliğiidr. Band genişliği frekans responsunun ölçümüdür, ve
osiloskoplar öncelik ile zaman alanı enstrümanlarıdır. Osiloskop ekranında görülen veri genlik grafiğinin zaman tabanında çizilmesidir, ve frekans alanında çok ufak farklılıkların
zaman alanına etkileri büyük olabilir.
Osiloskop kullanıcıların çoğu, mükemmel bir step responsuna sahip osiloskop ve proba sahip olmak ister, böylece
probun çıkışındaki sinyalin, osiloskop ekranında nasıl görüleceğinin en iyi göstergesi step respons ile sağlanmış
olunur. Sistemin step responsunu uygun bir şekilde gösterebilmek için, temiz ve hızlı bir step sinyali, ölçme sistemine
enjekte edilir. Prob yükselme zamanı değerlendirmesinde,
probun yükselme zamanından daha hızlı bir kenar sinyale gerek vardır. Şekil 2 ‘de yer alan ekran görüntülerinde
TPP1000 prob ile LeCroy ve Agilent tarafından standart olarak osiloskop ile temin edilen probların yükselme zamanı
karşılatırılması görülmektedir.
Her bir prob aynı test düzeneğine bağlı olup, optimum
performans için yaylı topraklama köprüsünü kullanmaktadır. Ekran görüntüsünde görüldüğü gibi, 240 ps yükselme zamanı hızında referans step sinyal ile probların step
responslarının karşılaştırılması yapılmıştır. Referans sinyal
R1 olarak adlandırılmış ve beyaz çizgi ile gösterilmiştir.
Tektronix TPP1000 prob en yüksek yükselme zamanına
sahiptir (443.6 ps), dalga şeklinin genliği referans ile aynı
olup, sadece çok ufak bir ani yükseliş göstermektedir.
TPP1000 pasif prop hızlı yükselen kenar sinyalleri yakalama
kabiliyetine sahiptir.
Tektronix Pasif Problar, Düşük Maliyet ile Ölçme
Doğruluğunuzu İyileştirir
Şekil 2. Uzun topraklama iletkeni bağlanmış, Standart Pasif
Voltaj Probunun Yükselme Zamanı
Prob ucunda Düşük Kapasitanslı Giriş
Standart pasif problar öncelik ile sinyal görüntülemesinde
kullanıldığı için, çoğu kullanıcı uzun bir topraklama iletkeni kullanır. Uzun topraklama iletkeni kullanılması halinde
probu kart üzerindeki değişik ölçüm noktaları üzerinde topraklama bağlantısını açmadan rahatlık ile dolaştırabilirsiniz.
Kısa yaylı toprak bağlantısı en iyi performansı sağlar fakat
topraklama noktası her zaman bu kısa topraklama kablosu-
77
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
nun erişiminde değildir. Uzun topraklama iletkenleri 6 inç
veya daha uzun olup, topraklama bağlantısını kolaylaştırırlar, fakat uzun topraklama iletkenin endüktansı nedeni
ile performans azalır. Toprak iletkenin uzunluğu arttıkça
ölçümleri etkileyen endüktans artış gösterir. Endüktans ve
kapasitans frekans ile ilişkilidir, probun kapasitansı ve endüktansı arttıkça, probun performasında azalma görülür.
Örneğin 6 inç uzunluğunda topraklama iletkeni olan probun
performansı, aynı probun 12 inç uzunluğunda toprak iletkeni ile olan performansından daha iyidir.
Topraklama iletkenleri nedeni ile ortaya çıkan performans azalmasını önleyebilmek için, kısa topraklama
iletkeni kullanarak endüktans değeri düşürülür yada
giriş kapasitansı düşük prob temin etmek gereklidir.
TPP1000 ve TPP0500 probların giriş kapasitans değerleri
< 4 pF altındadır, diğer standart pasif problarının giriş kapasitans değeri ise ≥ 9.5 pF üzerindedir. Tektronix pasif problar, düşük giriş kapasitansı ile, toprak iletkeni uzunluğu nedeni ile sinyal bozulmasından etkilenmezler. Şekil 2’de uzun
topraklama iletkeni bağlanmış Tektronix, Le Croy ve Agilent
stanart pasif probların step responsları görülmektedir.
Uzun topraklama iletkeni performansa önemli bir etki yapar.
Bu etki sonucunda probun yükselme süresi azalır, ani aşırı
yükselme oluşur, sinyalde salınma görülür, ve genlik doğruluğunda azalma olur. TPP1000 ve TPP0500 , kullanıcıya
uzun topraklama iletkni kullanarak ,sinyalleri belirgin bir
bozulma, performans ve doğruluk azalması olmadan izleme
olanağını sunmaktadır.
Şekil 3. Prob yüklemesinin Standart Pasif Voltaj Probu
üzerine etkisi.
78
Prob Yüklemesi
Pasif probun ucundaki giriş kapasitansı ve giriş direnci
değeri spesifikasyonları, test edilen devreyi etkilediği için
önemlidir. Test noktasına haricen bir aygıt bağlandığı zaman, örneğin prob gibi, devreden akım çeken sinyal kaynağı üzerine ilave bir yük yüklenir. Yükleme veya sinyal akımı
çekilmesi ile testi yapılan devrenin davranışı değişir. İdeal
probun empedansı sonsuz olmalıdır, fakat bu olanaksızdır,
probun osiloskopun girişine bir sinyal voltajı tatbik edebilmesi için az da olsa bir miktar akım çekmesi gerekir. Prob
her zaman sinyal kaynağına yükleme yapar, önemli olan bu
yükün asgariye indirilmesidir.
Yüklemede en önemli sorun prob ucunun kapasitansı nedeni ile oluşur. Düşük frekanslarda bu kapasitiv reaktans
çok yüksek olup, test edilen devreye etkisi yok derecede
azdır. Frekans yükseldikçe kapasitif reaktans azalır ve yüksek frekanslarda kapasitif yükleme artış gösterir. Kapasitif
yükleme, ölçülen sistemin band genişliğini daraltarak ve
yükselme zamanını yükselterek, bant genişliği ve yükselme
zamanı karakteristiklerine etki eder. TPP1000 ve TPP0500
probların giriş kapasitansları, diğer standart yüksek empedanslı proplara göre daha düşüktür.
Tektronix imalatı olmayan problarda, giriş kapasitansı değeri ≥ 9.5 pF olup, TPP 1000 ve TPP0500 model problarda
giriş kapasitans değeri< 4 pF altındadır. Şekil 3’de Tektronix
TPP1000 ile LeCroy ve Agilent tarafından standart olarak
teslim edilen propların prop yüklemesi karşılaştırılmaktadır.
Beyaz çizgi ile gösterilen giriş sinyalinin dalga şeklidir, diğer çizgiler ise propların test noktasına bağlanması halinde referans dalga şeklindeki değişiklikleri göstermektedir.
Hatırlanması gereken önemli bir nokta, ekranda görülen
dalga şekli probun çıkaktardığı çıkış sinyali olmadığıdır, fakat bu dalga şekilleri ile probların sinyal kaynağı üzerinde
yaptığı minimal yüklemeyi göstermektedir, referans dalga
şekline uymakta ve yükselme zamanına minimal etki yaptığı
görülmektedir. Tektronix imalatı olmayan diğer propların
giriş kapasitans değerlerinin yüksek olması nedeni ile performans ve doğruluk üzerine etkisi görülmektedir. Yukarıda açıklandığı gibi, kapasitif reaktans yüksek frekanslarda
azalır. Yüksek kapasitanslı proplarda frekans arttıkça sinyal
üzerindeki etki artar. Yüksek kapasitanslı propların yükleme
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
etkisi frekans ile beraber artmaktadır, bu neden ile Le Croy
ve Agilent propların sinyalleri üzerindeki yuvarlaklaşmış ön
köşe görülmektedir, bu ön kenarda kare dalga şeklinin yüksek frekans içeriği bulunmaktadır. Hızlı sinyalleri problama
sırasında Tektronix imalatı olmayan problar daha belirgin
bir şekilde sinyal kaynağında distorsiyon yaratıp, ölçme
doğruluğunun kötüleşmesine neden olurlar.
frekans kompanzasyon ayarı tipik olarak imalatçının teknik
servis departmanı tarafından yerine getirilir. Genellik ile
prob üzerindeki yüksek frekans kompanzasyon noktasına
kullanıcının erişimi kompanzasyon kutusunun dışarıdan
etiketlenmesi ile engellenmiştir. Bu kompanzasyonu ayarlamak için kalibrasyon jeneratörü ve özel prob adaptörleri
gereklidir. Yüksek frekans kompanzasyonu ile öncü kenarda
oluşan sapmalar ve uzun dönem düzleme Şekil 5’deki gibi
yapılır.
Şekil 4. Alçak Frekans Prob Kompanzasyonu Şekili
Şekil 6. Alçak ve Yüksek Frekanslarda Probe Kompanzasyonu Otomasyonu
TPP1000 ve TPP0500 uyumlu Tektronix osiloskopa bağlanmaları halinde otomatik olarak alçak ve yüksek frekans
kompanzasyonları yapılır. Stadart pasif probun alçak frekans kompanzasyonu için harcanan zamandan daha az bir
zamanda TPP1000 ve TPP0500 alçak ve yüksek frekans
kompanzasyonun her ikisinide yapmak mümkündür.
Şekil 5. Yüksek Frekans Prob Kompanzayonu
Kısa Sürede Ölçüm Ayarları
Prob ve osiloskop giriş karakteristiklerindeki farklılıklar
nedeni ile, genel amaçlı pasif propları alçak frekanslarda
kompanze etmek gerekir. Kullanıcı alçak frekans kompanzasyonu gerekliliğini bilmeyebilir, unutmuş olabilir, yada
zamandan kazanmak için alçak frekans kompanzasyonunu
ihmal edebilir. Şekil 4’de görüldüğü gibi “Uygun Kompanzasyon” şekline uygun dalga şekli görüntüsü elde edilene
kadar prob çıkışının kompanzayonu ayarlama aleti yardımı
ile yapılması gereklidir.
Tüm pasif problarda alçak frekans kompanzasyonu gerekli
olup, genellik ile kullanıcılar tarafından ayarlanırken, yüksek
TPP1000 veya TPP0500 propların kolayca kompanzasyonu
yapmak için, önce probu kanala bağlayınız, probun ucunu
ve toprağını osiloskopun PROBE COMP noktasına değdiriniz ve (“Compansate Probe for<channel number>”. “)
(<Kanal Numarası> için Probu Kompanse Et) seçiniz.
Şekil 6’da seçimler ile ilgili örnekler görülmektedir.
Bu prosedür yaklaşık 5 saniye surer ve kompanzasyon sonuçları osiloskop tarafından saklanır. Prob osiloskoptan
sökülüp tekrar bağlandığı zaman hafızadaki kompanzasyon
bilgisi kullanılır. Her bir kanal için osiloskop birden fazla
probun bilgisini hafızasında tutabilir.
79
ÜRÜN VE UYGULAMALAR
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Pogo Pin (Yaylı Prob Ucu)
Sonuç
TPP1000 ve TPP0500 standart olarak değiştirilebilen sert
uç ve pogo uç kartuşu iile teslim edilir. Pogo pin yaylı bir
uç olduğu için, iyi bir elektriksel kontak sağlamak için daha
az kompresyona ihtiyaç duyulur, bu neden ile kullanıcının
prob ucunu kuvvetlice bastırmasına gerek yoktur. Kullanıcı iyi bir kontak sağlamak için, sürekli olarak sağ eline
dikkatini odaklamasına gerek yoktur. Probun pogo uç ile
kullanılması halinde, prob sabit bir basınç ile kontağı sağlar, bu neden ile kullanıcı proba daha az basınç uygular, ve
sinyali izlemesini daha konforlu bir şekilde yapar. Ayrıca
kullanıcı sinyali osiloskopta izleyemediği anlarda, genellik
ile proba daha fazla kuvvet uygulama eğilimindedir. Proba
uygulanan kuvvetin artışı prob ucunun kontak noktasından
kayarak yanındaki sinyaller ile temas etmesine neden olabilir ve bu istenmeyen temasın sonucunda test ekipmanı
veya test edilen aygıt hasarlanabilir.
TPP1000 ve TPP0500, pasif prob ürün kategorisinin performansını yeniden tanımlamaktadır. Bu ürün sınıfında
daha once öngörülmeyen spesifikasyonların gerçekleşmesi
ile geleneksel pasif prob dezavantajları, avantaja dönüşmektedir. Bu problar ile yüksek maliyetli aktif problar ile
genel amaçlı pasif problar arasındaki boşluk köprülenmekte, her iki teknolojinin olanakları bir arada sunulmaktadır;
yüksek performans; düşük maliyet; birkaç yüz volt’a kadar
dinamik ölçme aralığı; düşük kapasitanslı giriş; ve günlük
kullanışa uygun dayanıklılık.
Endüstride öncülük yaratan pasif prob spesifikasyonları ve
kompanzasyon otomasyonu ile, TPP1000 ve TP0550 kullanıcının edinim maliyetini düşürüp, osiloskop yatırımına
büyük bir katma değer sağlar.
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yüksek Güçte IGCT Anahtarları
ABB’nin IGCT(Integrated Gate Commutated Thyristor)’leri orta
gerilim sürücülerinde daha da yüksek güçlere ulaşmak için en
uygun güç yarı iletkenleridir. Anahtarlama sırasında en uygun
kapama özellikleriyle, bu yarı iletkenler zorlu şartlarda en üst
güvenirlikte çalışırlar.
Faz kontrollü tristörler 6 inç çapa kadar mevcut olup en yüksek
güce sahip elemanlardır. Böylece büyük LCI sürücülerinde ve
HVDC iletim devrelerinde tercih edilirler.
IGBT Modüllerinin içerisindeki alanın %60’tan düşük bir bölümünü IGBT çipleri kaplamaktadır. IGCT’lerde ise bütün disk alanında
anahtarlama yapılır. Bu nedenle IGCT gücüne en yakın IGBT
StakPak ürünü olup 2000A 4500V değerindedir.
Uygulamada IGCT’ler
IGCT ağır sanayide kullanılan, kompakt, az yer kaplayan ve
güvenilir orta gerilim sürücülerinin yapılmasına olanak vermiş
bir buluştur. Başlıca uygulamaları çelik sanayi, gemi motoru
sürücüleri, raylı sistem enerji besleme hatlarıdır. Bir başka ve
giderek yaygınlaşan uygulama da eviricilerin içinde asimetrik
IGCT’ler kullanılmasıdır. Böylelikle 9MVA’lık bir gücü dönüştürmek mümkün olmuş, IGCT’lerin gücü sayesinde hiçbir seri veya
paralel bağlamaya gerek kalmadan sistem basitleşmiş, güvenirlilik artmış ve yerden tasarruf edilmiştir.
Az sayıda elemanın kullanılması aynı güçte diğer çözümlere göre
sistemi daha güvenilir kılmıştır. IGCT konusunda sürekli devam
eden teknolojik gelişmeler aynı sistemin sadece IGCT’lerinin
82
değiştirilmesiyle 10MVA’lık güçlere kadar çıkılmasına olanak vermektedir. Gerilim seviyesinin artması da topolojiyi değiştirmeye
gerek kalmadan kullanım sırasındaki gerilimin yükselmesine
olanak tanıyacaktır.
Sürücüsünün entegre olması sayesinde düşük endüktans sağ-
lanmış ve böylece IGCT’nin tristör gibi iletip (yani düşük iletim
kayıpları) bir transistör gibi kapaması (yani sert kapama )
mümkün olmuştur. Böylelikle bir IGBT gibi aşırı gerilim koruma
(snubber) devrelerine ihtiyaç olmamaktadır. IGCT’ler 520 ila
5000A arası, 4500, 5500 ve 6500V bloke gerilimlerine sahip
olup asimetrik ve tersten iletebilen (yani diyotu içinde) olarak
mevcutturlar.
IGCT silikon dilimin molibden plakaların arasına sıkıştırılmasıyla
meydana seramik bir kaptan oluşmaktadır. Bu özelliğiyle içinde
lehim veya başka bağlantılar olan güç yarı iletkenlerine göre güç
devir-daim testlerinde (power cycling) daha dayanıklıdırlar. Bu
da sistemin genel güvenirliliğini artırıcı bir faktördür. Saha testleri
sonucu kazandığımız deneyim, IGCT’nin bu mekanik tasarımı
sayesinde etrafa herhangi bir hasar vermeden kısa devreye girdiği gözlemlenmiştir.
IGCT elemanlarının güvenirliliği
IGCT’ler ile IGBT’ler karşılaştırıldığında tereddütlerden biri de
IGCT’nin daha büyük gözüken sürücüsüdür. Aslında sürücü
çok basit bir tasarıma sahiptir fakat kapı enerjisinin boşaltılması
için belirli sayıda kondansatöre ihtiyaç vardır. Üstündeki elektrolitik kondansatörler özellikle dayanıklı tasarlanmış olup özenle
seçilmişlerdir. Bu konuda deneyimimiz sürücü devresinin kabul
edilebilir sınırlar içerisinde güvenle çalıştığını göstermiştir. Bu
güvenirliliği somut bir şekilde bire bir göstermek henüz mümkün
olmamıştır, çünkü henüz IGBT’lerde bir IGCT’nin çalıştığı güç
ortamlarına ulaşılmamıştır.
IGCT ve IGBT ürünlerini karşılaştırırken göz önünde bulundurulması gereken bir husus da IGBT modüllerinin genellikle içlerinde ters
diyotlarının da oluşudur. Bu durumda karşılaştırma IGCT’lerin de
ters bir diyotla çalışırken yapılmalıdır.
Güç yarı iletkenlerinin güvenirliliği sistem tasarımı sırasında ve sistemin kullanım ortamında belli olur. 3 ana hata sebebi kayıt edilmiş
ve genel sürücü tasarımında dikkate alınmıştır. Bunlar elemanın
istenilen çıkış gerilimine uygun gerilim seçimi ve elemana bağlı
olan endüktans değeriyle ilgilidir. Üçüncü dikkat edilmesi gereken
hata sebebi de kozmik ışınıma bağlı hatalardır. En önemlisi termal
tasarımdır. Bunu yaparken, yarı iletkenin maksimum jonksiyon
sıcaklığı ve elemana yüklenme profiline göre oluşacak sıcaklık
değişimleri sonucu madde yorulmasına dikkat etmek gerekir.
IGCT ürünlerinin geleceği
ABB IGCT ürünlerinin performansını arttırmaya devam etmektedir. Silikon prosesinde yapılan gelişmeler sonucu 2009 yılında
kapatılabilen akım 30% daha fazla olabilmiştir. Bu teknolojiye HPT
teknolojisi denmiştir. Bunu takiben yeni nesilde ABB 140°C’de
emniyetli çalışma alanını (SOA) daha da büyütmüş ve kapama
kayıplarını düşürerek maksimum jonksiyon sıcaklığını 125°C’den
140°C’ye çıkarmıştır.
Bu gelişmeler sayesinde yüksek gerilimlerde endüstri sürücüleri
6kV’a kadar IGCT’lerle yapmak mümkündür. Bu ürünlerle tek bir
IGCT ile yüksek akımları kontrollü bir şekilde anahtarlarken daha
düşük kayıplar almak mümkün olmuştur.
ABB aynı zamanda yeni IGCT’lere uygun diyotlar da geliştirmiştir.
Bu diyotlar daha yüksek kapama akımlarını aynı di/dt ve DC-Link’te
ve daha yüksek sıcaklıkta geçirebilirler.
PROTEK / www.protek-teknik.com.tr
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
reACTION teknolojisiyle ultra hızlı
otomasyon
ve çıkış sinyalinin gönderilmesi
arasındaki süre) 100 mikro saniyenin altına nadiren inmiştir.
Maliyeti artırmadan yükseltilen performans
reACTION teknolojisi sayesinde,
fonksiyon blok editöründe oluşturulan programlar, X20 ve X67
serilerindeki I/O modülleri üzerinde doğrudan gerçekleştirilir.
Bu sayede iç veri aktarımı (internal data transmission) elimine
edilir ve tepki süreleri 1 µs’ye
kadar indirilebilir.
B&R periferik cihazların çevrim süresini 1 µs’ye
kadar indiriyor
B&R, reACTION teknolojisi sayesinde endüstriyel
otomasyon süreçlerindeki çevrim sürelerini 1 µs seviyesine kadar düşürdü. Bu yeni yaklaşım, zamanın
kritik olduğu alt proseslerin standart donanımlar (IEC
61131 ile belirtilenler) kullanılarak yönetilmesine olanak sağlıyor.
Aynı zamanda kontrolörün üzerindeki yük azaltılarak
maliyet düşürülürken performans optimizasyonu yapılabiliyor. Böylece ilave maliyetler olmadan performansta büyük bir artış sağlanıyor. Şu ana kadar elde
edilen en hızlı tepki süreleri (giriş sinyalinin alınması
B&R, Automation Studio 4 geliştirme platformunun avantajlarını
kullanarak yazılım modüllerini
dağıtılmış donanım üzerinde paylaştırır ve modüllerdeki lojik bileşenlerin kapasite fazlasının kullanılmasını sağlar. Böylece dinamik güncellemelerde
fonksiyon blok kütüphanelerinin hafızada tutulması
sağlanabilir.
Bu kütüphanelerdeki metotlar tıpkı mikrokontrolörün
kendi komut seti gibi I/O modülleri üzerinde lokal olarak çalıştırılabilir. Bu sayede zamanın çok kritik olduğu alt prosesler standart donanımlar kullanılarak
gerçekleşebilir. Özel modüllere ihtiyaç kalmadığı için
maliyet azaltılmış olur. Tüm bunların yanında network
ve kontrolörün üzerindeki yükün de minimuma indirilmesi sağlanır.
BR AUTOMATION / br-automation.com
84
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Otellerden havaalanlarına, AVM’lerden villalara kadar
geniş uygulama alanına sahip…
Yeni Bosch VRF Sistemler ile
iklimlendirme teknolojisi geleceğe yükseliyor
Bosch Termoteknik, ticari soğutma alanındaki yüksek teknolojisini pazara yeni sunduğu Değişken Soğutucu Akışkan
Debili (VRF) Sistemleri ile gözler önüne seriyor.
Enerji tüketimini oldukça düşük seviyelere indirerek yüksek
verim değerlerine ulaşan VRF Sistemleri, modüler ve kompakt yapıları, esnek sistem tasarım imkanıyla her türlü yapı
için uygulama imkanı sunuyor.
hassas kontrol gibi konuların giderek önem kazanmasıyla
HVAC sektöründe kendine ciddi bir yer edinen VRF sistemler; modüler ve kompakt yapıları, esnek sistem dizayn imkanıyla oteller, havaalanları, hastaneler, alışveriş merkezleri, ofis binaları, rezidanslar gibi yüksek kapasite ihtiyacı
olan ticari binalardan tek bir villaya kadar tüm yapılarda
uygulama imkanı sunuyor.
VRF sistemler, tek bir dış üniteye veya dış ünite grubuna
tek bir bakır boru hattıyla bağlanabilen çok sayıda iç ünite
sayesinde; tüm bağımsız mekanlarda ısıtma, soğutma ve
havalandırma yaparak istenilen iç ortam koşullarını sorunsuz sağlayan üstün bir klima teknolojisi olarak öne çıkıyor.
Enerji tüketimi düşüyor, verim yükseliyor
Son yıllarda enerji tasarrufu, konfor, işletme maliyetleri ve
VRF sistemlerde hassas elektronik ve soğutucu akışkan
kontrolü; yeni nesil soğutucu akışkan ve yeni nesil inverter kompresör teknolojileri sayesinde, enerji tüketimini oldukça düşük seviyelere indirerek yüksek verim değerlerine
ulaşıyor.
Bosch’un VRF sistemler ürün gamında; Heat Pump (2 bo-
85
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
rulu) SDCI ve DCI serisi, Heat Recovery (3 borulu) RDCI
serisi, Heat Pump Mini VRF MDCI serisi dış üniteler, farklı
iç mekan tasarımlarına uygun kaset, kanal, yer/tavan ve duvar tipi iç üniteler, ısı geri kazanımlı havalandırma cihazları,
bireysel ve merkezi kumanda sistemleri bulunuyor.
Hem ısıtma hem soğutma için…
SDCI ve DCI Serisi - Heat Pump Dış Üniteler, ısıtma veya
soğutma amaçlı kullanılabiliyor. Inverter DC kompresörler
sayesinde yüksek verim özelliğiyle öne çıkan Heat Pump
sistemlerde, 8 ila 72 HP arasındaki geniş kapasite aralığı, 4
dış üniteye kadar modüler kombinasyon imkanı, yüzde 50
ila yüzde 130 oranı arasındaki iç ünite kombinasyon oranı, gelişmiş 5 kademeli yağ kontrol sistemiyle dayanıklı ve
uzun ömürlü sistem işletimi sağlarken, tek bir sisteme 64
adede kadar iç ünite bağlanabiliyor.
MDCI Serisi – Heat Pump Mini VRF Dış Üniteler ise tek bir
sisteme 12 adede kadar iç ünite bağlanabiliyor. Kompakt
boyutları sayesinde minimum montaj alanına ihtiyaç duyan
dış üniteler, soğutma modunda -15 ila +48; ısıtma modunda ise -15 ila +27’lik geniş çalışma sıcaklık aralığına sahip
bulunuyor.
RDCI Serisi – Heat Recovery Dış Üniteler, aynı anda hem
ısıtma hem de soğutma amaçlı kullanıma imkan veriyor.
Gelişmiş 3 borulu sistem sayesinde iç üniteler arasında
ısı transferi yapılarak daha yüksek verim değerlerine ulaşılıyor ve yıllık enerji tüketimi azaltılıyor. Bu sistemler 8 ila
64 HP arasında geniş kapasite aralığına sahip bulunuyor.
4 dış üniteye kadar modüler kombinasyon imkanı veriyor.
Daha düşük ses seviyesi, 3 kademeli gece sessiz modu ile
15 dB(A)’e kadar dış ünite ses seviyesi düşümü, yüksek
borulama mesafeleri, çoklu kombinasyonda sıralı çalışma
sayesinde kompresör çalışma ömrünü eşitleme imkanı gibi
özellikleriyle öne çıkıyor.
Bosch Climate 5000 VRF sistem ürün gamında her türlü
ihtiyaca ve mekana uygun 9 farklı model iç ünite tipi bulunuyor. İç ünite kapasiteleri modele göre 1,5 – 56 kW arasında değişiyor. Tüm VRF iç üniteler ile birlikte IRC uzaktan
kumanda (kaset, yer-tavan, duvar tiplerinde) ve WRC-HP
kablolu kumanda (gizli tavan tiplerinde) standart olarak
temin ediliyor. IRC Kızılötesi Uzaktan Kumanda, soğutma,
ısıtma, nem alma, sadece fan ve otomatik çalışma modu
seçimi yaparken; günlük timer fonksiyonu ile kullanıcı dostu işletime imkan veriyor. Gece ışığı fonksiyonuna sahip
LCD ekran, 4 kademeli haz hız ayarı, salınım ve üfleme
yönü ayarlama fonksiyonuyla sistemi uzaktan kontrol edilmesini sağlıyor. WRC-HP kablolu kumanda ise; soğutma,
ısıtma, nem alma, sadece fan ve otomatik çalışma modu
seçimi yaparken; dokunmatik tuş paneli ve LCD ekranı ile
kullanıcı dostu işletime imkan veriyor. 4 kademeli haz hız
ayarı, salınım ve üfleme yönü ayarlama fonksiyonuyla sistemi konforlu şekilde kontrol edilmesini sağlıyor.
Isı Geri Kazanımlı Havalandırma Cihazları (HRV)
Yaşam mahallerinde soğutma ve ısıtma sezonluk ihtiyaçken, yılın her döneminde havalandırma ve taze hava ihtiyacı
söz konusudur. Dolayısıyla taze havanın ya iç ünitelere direkt olarak alınması ya da ısı geri kazanımlı havalandırma
cihazlarıyla dışarı atılan egzoz havasının üzerindeki soğutma ve ısıtma etkisinin taze havaya transferinin sağlanması
gerekir.
Bosch VRF sistem tasarımında, taze hava alınamayan iç
ünitelerin seçilmesi durumunda; HRV cihazlarının kullanılması sayesinde mekanların ihtiyaç duyduğu havalandırma
sağlanırken aynı zamanda da büyük oranda enerji tasarrufu
ve atık enerjinin geri kazanımı mümkün olabilmektedir.
Bosch’un ürün gamında, ihtiyaca bağlı olarak 200 – 2.000
m3/h kapasite aralığında ısı geri kazanımlı havalandırma cihazlarıbulunmaktadır. Cihazlar, 5 farklı çalışma modu, geniş çalışma aralığı (-7~43 oC KT, ≤ %80 bağıl nem), hem
gizli hem de duyulur ısı transferine imkan sağlayan kağıt
eşanjör, her bir HRV cihazını kablolu kumanda ile (WRC-V)
kontrol edebilme, iç ünite gibi merkezi kumandaya (CC-TS)
bağlayabilme imkanıyla öne çıkıyor.
Bosch, hızlı, kolay, doğru cihaz seçimi ve proje tasarımı
için Bosch Climate 5000 VRF seçim programının kullanılmasını öneriyor.
BOSCH / www.bosch-thermotechnology.com
86
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
PID Sıcaklık Kontrol
Cihazları
ESM-XX20 Serisi
-4 dijit proses (PV) ve 4 dijit SET değeri (SV) göstergeli
-Üniversal proses girişi (TC, RTD)
-Seçilebilir ON/OFF, P, PI, PD ve PID Kontrol formları
-Self-Tune (Step Response Tuning) işlemi ile PID katsayılarının
sisteme otomatik adaptasyonu
-Kontrol çıkışı için ayarlanabilir Isıtma veya Soğutma fonksiyonu
-Alarm çıkışı için ayarlanabilir Alarm fonksiyonları
-Uzun rezistans ömrü için Soft-Start çıkışı
-Proses ve Alarm SET değeri alt üst limit sınırlandırması
-Sensör koptu koruması
Motor Hız Kontrolü Sürücüleri için Dijital Pansiyometre
EPM-XX90 Serisi
-Ayarlanabilir SET değerinde çalışabilme
-Rampa özelliği
-Ekonomik
-Kolay kullanım
-4 dijit gösterge
-Ön panelden kolay ayarlanabilen çalışma SET değeri
- -1999...9999 arasında ayaralanabilir gösterge skalası
-Ayarlanabilir nokta pozisyonu
-Set değeri alt limit ve üst limit sınırlandırması
-Ayarlanabilir rampa süreleri
-Motor Hız Kontrol Cihazları için ileri, geri yön çıkışları
ve arıza girişi
-0/2...10Vdc Voltaj çıkışı veya 0/4...20mAdc Akım çıkışı
(Siparişte belirtilmelidir.)
-Programlama ve ayar bölümü şifre koruması
EMKO / www.emkoelektronik.com.tr/
88
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Gelişmiş güç kalitesi fonksiyonları, benzeri
görülmemiş enerji analizi özellikleri
doğrudan ölçülen devreden güç sağlayarak kurulum
daha da basitleştirilebilir.
Fluke Corporation teknisyenlerin ve mühendislerin daha iyi güç kalitesi ve enerji tüketimi kararları
almaları için gereken verilere ilişkin daha fazla görünürlük sağlamak üzere 500’den fazla güç kalitesi
parametresini otomatik olarak yakalayan ve kaydeden 1736 ve 1738 Üç Fazlı Power Logger ürününü
piyasaya sunuyor.
Fluke 1736 ve 1738; Fluke Connect® yazılım ve kablosuz test araçları sistemi ile çalışmak üzere tasarlanan ilk üç fazlı power logger cihazlarıdır. Fluke
Connect araçları, Fluke Connect® Cloud üzerinde
güvenli depolama imkanı ve sahadan ekip erişimi
sağlamak amacıyla, teknisyenlerin ölçüm verilerini
test aletlerinden akıllı telefonlarına kablosuz olarak
aktarmalarına olanak tanır.* Power logger’lardaki
veriler güvenli bir mesafeden izlenebilmesini sağlayan Fluke Connect akıllı telefon uygulaması ile koruyucu ekipman, saha ziyareti ve kayıt ihtiyacı azalır.
Power logger’lar; yük çalışmaları, enerji değerlendirmeleri, harmonik ölçümleri ve gerilim olaylarına
ilişkin kapsamlı veriler sunmak üzere gerilimi, akımı,
gücü, harmonikleri ve ilgili güç kalitesi değerlerini
yakalar ve kaydeder.
Birlikte verilen Fluke Energy Analyze Plus yazılımı,
enerji tüketimi ve güç kalitesine ilişkin detaylı bir
analiz sunar ve raporları otomatik olarak oluşturur.
Optimize edilmiş kullanıcı arabirimine ve esnek akım
problarına sahip olan bu ürünler ayrıca genel bağlantı hatalarını dijital olarak doğrulayarak ve düzelterek ölçüm hatalarını azaltmak üzere tasarlanan akıllı
ölçüm doğrulama işlevine sahiptir. Logger ürününe
NETES MÜHENDİSLİK / FLUKE / www.netes.com.tr
89
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
B&R Automation PC 910 kasaları
5 slota kadar destek veriyor
Box PC 2000 farklı varyasyon seçenekle
sunuluyor
ledi. Bu değişimle beraber ürün kasalarına da yeni
seçenekler getirildi. Kasalar, takılacak PCI ya da PCI
Express kart sayısına (1-5 arası) göre seçilebiliyor.
Herhangi bir işlemci, hafıza boyutları (RAM) ve kasanın seçimine imkan veren bu yeni çözüm kullanıcıya
ihtiyaçlarını karşılayacak mükemmel PC’yi özgürce
tasarlama şansı sunuyor.
Örneğin kontrol algoritmalarında işlemci gücüne ihtiyaç duyan ya da görüntü işleme yaparak az sayıda
çevre cihazıyla çalışan kullanıcılar RAM’i yüksek, 4
çekirdekli ve 1-slotlu kasaya sahip bir model tercih
edebilir. Farklı bir uygulama için ise tek çekirdekli
işlemciye sahip ve birçok kart slotu olan bir kasayı
içeren bir çözüm olabilir.
3. nesil Intel® Core™ i3/i5/i7 işlemciler
Bu güçlü endüstriyel PC’nin kalbinde teknolojinin
son ürünü 3. nesil Intel® Core™ i işlemciler yer
alıyor. Dört çekirdeğe kadar kapasite imkanı sunan
Core™ i3, Core™ i5 ve Core™ i7 işlemciler yeni
QM77-Express-Chipset ile birleşince, endüstriyel
bilgisayar pazarındaki performansı en yüksek çözümler ortaya çıkıyor.
B&R endüstriyel bilgisayar ailesinin yeni üyesi Automation PC 910 5 PCI slotuna sahip kasa seçenekleriyle geliyor.
B&R Automation
B&R daha önce 1-slot ve 2-slot seçeneklerine sahip
olan Automation PC 910 ailesine 5-slot modelini ek-
Esnek konfigüre edilebilir endüstriyel PC
Automation PC 910, USB 3.0 portlarının da dahil
olduğu sayısız arabirim seçenekleriyle geliyor.
Cihaza takılabilen kartlar sayesinde birçok fonksiyon
yeni bir bilgisayara gerek kalmadan kolayca gerçekleştirilebiliyor. B&R’ın güçlü endüstriyel PC’leriyle
birçok görev yerine getirilirken panoya boş alan kazandırılıyor ve toplam maliyet düşürülmüş oluyor.
BR AUTOMATION / br-automation.com
90
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
IPC’lerinizi ve kontrolörlerinizi
koruyun: Omron’dan S8BA kesintisiz
güç kaynağı serisi
olduğu için DIN rayına rahatça yerleştirilemezdi.
Lityum iyon aküleri sayesinde yeni S8BA hafif
(120W modeli sadece 800g) ve kompakttır. Yani kolayca standart bir DIN rayına monte edilerek değerli
pano alanından tasarruf sağlayabilir.
Piyasadaki çoğu UPS’te kullanılan geleneksel kurşun (Pb) piller ile karşılaştırıldığında, lityum iyon
akülerin kullanılması S8BA’nın iki kat daha uzun
ömre sahip olmasını sağlamıştır (tahmini kullanım
ömrü 10 yıla ulaşır).
Kolay montaj ve çoklu haberleşme bağlantıları
Omron, endüstriyel bilgisayarların (IPC’ler) ve fabrika otomasyon kontrolörlerinin anlık gerilim düşmeleri ve elektrik kesintilerine karşı korunması için
ideal bir önlem olan, DIN ray montajlı bir DC-DC kesintisiz güç kaynağı (UPS) serisi S8BA’yı sundu.
UPS bir elektrik kesintisi sırasında kontrolörün çökmesi ve verilerin kaybedilmesi ile, değerli verileri
kaydederek kontrolörü düzgün bir şekilde kapatabilmek için gereken süreye sahip olunması arasındaki
fark anlamına gelebilir.
Kompakt, hafif ve uzun ömürlü
Pano boyutlarının küçültülmesi, şu günlerde önem
arz eden bir konudur ve S8BA’nın tasarlanması sırasında Omron mühendisleri net bir şekilde bu konuya
odaklanmış. Önceden, bir UPS genellikle hacimli bir
parçaydı ve bu sebeple genellikle panonun tabanına
monte edilmesi gerekirdi. Çünkü aşırı büyük ve ağır
S8BA’nın G/Ç arayüzü için yeni bastırmalı terminal
bloğu, cihaza zahmetsizce kabloların bağlanmasını
sağlar. Ayrıca S8BA, gelişmiş bir haberleşme arayüzleriyle (USB, RS-232C) donatılmıştır ve çeşitli
IPC’ler ve fabrika otomasyon kontrolörleriyle uyumu
sağlayan G/Ç sinyalleri sunar.
Kontrol ekipmanlarınız için kesintisiz
güç
Anlık gerilim düşmesi veya elektrik kesintisi sırasında S8BA, garantili bir süre boyunca 24 V DC elektrik
kaynağına yedekleme sağlayarak, hiçbir veriyi kaybetmeden sistemin düzgün bir şekilde kapatılmasını ve kontrolörlerin çökmesinin önlemesini sağlar.
Ayrıca güvenli ve kararlı bir güç beslemesinin tekrar
sağlanması için operatöre gereken süreyi verir.
Çalışırken aküleri değiştirilebilir! Böylece, aküler değiştirilirken bile korunan ekipmanlar için kesintisiz
güç sağlanır.
OMRON / www.omron.com.tr
91
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Karta Yerleşik Gerçek Zamanlı
Ethernet – Sınırsız Genişletme İmkânı
Entegre I/O Modüllü Kompakt
X20 Kontrolörler
B&R, entegre I/O modülüne sahip
yeni seri kompakt kontrolörler ile
X20 sistemini genişletti. Yeni seri
işlemciler, tüm X20 işlemciler
gibi, ilave I/O modüllerin doğrudan ya da kablo vasıtasıyla uzaktan bağlanmasına olanak tanıyor.
Yeni kompakt kontrolörler farklı
özellikleri ve performans seviyelerini kapsayacak geniş bir yelpaze ile müşteriye sunuluyor. Bu
çeşitliliğe rağmen her sistemde
standart olarak 32 adet dijital ve
analog I/O ve x86 işlemci bulunuyor. Ayrıca entegre POWERLINK,
standart Ethernet, CAN, RS232 ve
USB arabirimleri de yeni seri sistemlerde yer alıyor.
İki performans sınıfında da
tam kapsamlı kullanılabilirlik
Kompakt kontrolörler, 200 MHz ve 400 MHz olmak üzere iki farklı CPU performansıyla çalışabiliyor. Modeline
bağlı olarak karta yerleşik (on board), 256 MByte’a kadar RAM ve 16 kByte kalıcı (nonvolatile) RAM bulunduruyor. Uygulamalar ve veri depolama için 4 GByte’a
kadar dâhili flash drive da mevcuttur. Tüm CPU’lar Ethernet, USB ve bir RS232 ara birimi ile donatılmıştır.
Her iki performans sınıfında da entegre POWERLINK ve
CAN ara birimleri bulunmaktadır. İlave fieldbus bağlantılarına ihtiyaç duyulduğunda, tüm işlemciler X20 ürün
portföyünde yer alan bir interface modülü ile uygun
hale getirilebilir. CPU’lar fan veya pil gerektirmez ve bu
nedenle bakım yapılmasına ihtiyaç yoktur.
Cihazlar üzerinde entegre olarak 30 adet dijital giriş/çıkış ve 2 adet analog giriş bulunur. Yenilikçi ve ultra hızlı
reaksiyon teknolojisine (ultrafast reACTION) sahip bu
iki model ile CPU ürün yelpazesi mükemmel bir şekilde tamamlanmıştır. Bu teknoloji ile birlikte entegre I/O
kanalları bir fonksiyon bloğu kütüphanesi kullanarak 1
μs’ye kadar tepki süreleri ile kontrol edilebilir. B&R Automation Studio geliştirme ortamında yer alan standart
FBD editörü, IEC 61131 programlama standartlarına
uyumludur.
BR AUTOMATION / br-automation.com
92
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
PMCprotego D ile Emniyetli
hareket - Emniyetli, açık, eksiksiz
Emniyetin gerekli olduğu her yerde, sürücü kontrolörü olarak PMCprotego D modern servo sürücüleri kullanabilirsiniz. PMCprotego D, emniyet giriş
ve çıkışlarından kontrol edilir. Bu durum, cihazın
standart sistemlere uyum sağlamasını garanti eder.
Emniyet fonksiyonları ayrıca motordan ve kullanılan
enkoder tipinden bağımsızdır. Böylece, kullanıcı makinesini istediği şekilde donatma imkanına sahip olur.
Genişletme kart yuvası sayesinde, sayısız fieldbus
bağlantısı yapılabilir. Bu sayede, PMCprotego D’nin
uygulaması, ortak kullanılabilecek diğer ürünlerle kişiye özel ve esnek çözümler sağlayabilir.
PMCprotego D’nin sahip olduğu özellikler:
• Çözücüler veya sinüs/kosinüs kodlayıcıları
(Hiperface, Endat) gibi geri beslemeli motorlar için
servo kuvvetlendirici
• Senkron, asenkron, lineer ve daha pek çok motorun
çalışması
• CANopen arayüzü
• Pozisyonlama kontrolü
• Elektrik şanzımanı
• En küçük kontrol kabinleri için kompakt tasarım
• Genişleme kartı için slot (veriyolu etki alanı vb.)
• Parametre ayarlarını ve sistem bilgisi güncellemelerini yedeklemek için Multimedya kartı (MMC)
• Yerleşik arayüz üzerinden Ethernet bağlantısı
• Entegre motor fren kontrolü.
PMCprotego D ile esnek, ölçeklendirilebilir bir emniyet
çözümüne sahip olur ve uygulamanızın ne kadar emniyete ihtiyacı olduğunu siz belirlersiniz.
PILZ / www.pilz.com/tr
94
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
İlaç Sektörüne Özel Omron’dan
Track & Trace Uygulamaları için
Akıllı Çözüm Paketi
Kamera + HMI + Veritabanı
Bilindiği üzere ilaç sektöründe sahtecilik ve yasal
olmayan yollar ile satışının önüne geçilmesi, bilinçsiz
ve gereksiz ilaç kullanımının azaltılması, son kullanma
tarihi geçen ilaçların bilinçli veya bilinçsiz piyasada
bulunmasını veya ilaç kutularının bilinmeyen adreslerde yeniden basılmasını engellemek amacıyla 2010
yılının Ocak ayı itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı ülke genelinde uygulanmak üzere kısa adı
İTS olan İlaç Takip Sistemini (İTS) kurarak kurarak
devreye almıştır.
İTS’nin asıl amacı, ilacın her tekil kutusuna güvenle
erişiminin sağlanması ve bunun garanti altına alınmasıdır. İTS ile ilaçlar, üretildiği andan hastaya ulaşana
kadar Sağlık Bakanlığı’nın takibi altına alınır ve herhangi bir sorun olduğunda geri çekme gibi işlemlerle
müdahale edilir.
İlaç Takip Sistemi, tüm dünyada uygulanan Track &
Trace sisteminin ilaç sektörüne uyarlanmış şeklidir.
İlaç Takip Sistemi, literatürde “Track & Trace” olarak
95
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
tanımlanan Takip ve İzleme yapısının, ilaçlara uygulanmış halidir. Ürünlerin tekilleştirilmesini (serialization)
sağlayan kare kod ile ürünlerin takibi (track) sağlanırken; ürünün geçtiği her noktadan yapılan bildirimler
ile de izlenmesi (trace) sağlanmıştır.
Yüksek makine hızı ve yüksek hassasiyette işleyiş: FH Görsel Denetim Sistemleri
Omron’dan Akıllı Çözüm Paketi: Kamera + HMI +
Veritabanı
Omron’un FH görsel denetim ürün ailesi ile sağlanan
Track & Trace akıllı çözüm paketi, ayrıntılı teşhis ve
kullanıcı bilgileri sağlayan görsel denetim ara yüzünden yararlanarak, programlanabilir ve esnek bir çözüm
sağlayan tüm komponentleri içerir. Aynı zamanda veri
tabanı ile doğrudan haberleşmesi sayesinde tüm kaydedilen verilere erişim ve görüntüleme imkânı sağlar.
Komple çözüm
Omron PLC, güç kaynağı, röle, hareket, sürücüler,
sensörler ile entegrasyon…
Domino gibi bir çok yazıcı ile entegrasyon
FDA part11 uyumu
İleri derece kod okuma
ISO standartları analiz derecesinde Online 1D / 2D
kod denetimi
Yazılı metni doğrulama
*Demo videomuzu Youtube üzerinden izleyebilirsiniz
96
Tüm nesne denetimi, konum/oryantasyon ve ölçüm
işlemleri türlerinde kullanılmak üzere tasarlanmış olan
bu kompakt kamera ve kontrolör sistemi neredeyse
tüm makine ya da robotlarla kolayca entegre olur.
Sistem benzersiz bir şekilde daha hızlı, daha hassas
iş çıkışı sağlama olanağına sahip olup size daha fazla
verimlilik, daha düşük maliyet ve daha yüksek rekabet
avantajı sağlar.
Sistemin kilit özelliği gelişmiş yeni görüntüleme sistemi algoritmasıdır: Shape Search III. Bu gelişmiş sezgisel program zayıf aydınlatma, odak dışında olma ve
dönmüş/rastgele pozisyonlanmış/üst üste binen hedef
nesneler gibi zorlu görüntüleme koşullarında dahi size
daha yüksek hız ve daha fazla hassas ölçüm sağlar.
PLC’ler, hareket kontrolörleri ve robotik ile sorunsuz
entegrasyon için özel olarak tasarlanmış FH Görsel
Denetim Sistemi yüksek hızlı üretim makine ekipmanlarını oluşturanların farklı ihtiyaçlarını karşılar. Sistem
ayrıca kolay özelleştirme ve HMI entegrasyonu için PC
tabanlı görüntüleme sistemi esnekliğini de sunar.
FH Görsel Denetim Sistemleri yeni ve olağanüstü
verimli bir görsel denetim algoritması, yüksek hızlı
görüntü veriyolu, dört çekirdekli işleme ve hızlı
EtherCAT özelliklerine sahiptir ve Sysmac Studio
Otomasyon yazılımıyla tamamen uyumlu olması ek
avantaj sağlar.
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
şunları destekler:
•FDA CFR21 Bölüm 11
•Track & Trace
•CIP 13 (Fransa kodlaması)
•GMP/GAMP
İlaçlar için kalite kontrolü
Sorunsuz üretim, farklı ürün çeşitlerinin doğrulanmasını gerektirir. Bu durum şunları içerir:
•Kutuların renginin denetlenmesi
• Kapakların kapanma durumlarının kontrolü
• Kapların şekli ve boyutu
• Etiketler üzerindeki karakteristikler
• Doldurma seviyelerinin kontrolü
SQL veri tabanıyla gerçek zamanlı iletişim
Sysmac, SQL gibi veri tabanlarıyla gerçek zamanlı
iletişim kurar. Bir sunucunun çökmesi veya iletişim
kaybı yaşanması halinde veriler otomatik olarak dahili
belleğe kaydedilir. Sysmac, üretkenliği artırmak, ön
bakımı kolaylaştırmak vb. için Veri tabanlarıyla yüksek
hızda [1000 tablo öğesi/ 100 msn] çalışarak Büyük
Veri İşleme sürecinin gerçekçi olmasını sağlar.
SQL istemcisi fonksiyonuna sahip NJ makine
kontrolörü
VT Bağlantısı fonksiyonu, NJ Makine Kontrolörünün
VT talimatları kullanarak dahili EtherNet/IP portuna
bağlı bir sunucudaki SQL Veri tabanına doğrudan
erişmesini sağlar.
Tek bir entegre makine kontrolörü, yazılım merkezli
mimariye hız, esneklik ve ölçeklenebilirlik sunarken,
Omron PLC’lerden beklediğiniz geleneksel güvenilirlik
ve dayanıklılıktan ödün vermez. NJ Makine Kontrolörü,
hareket kontrolü hızı ve hassasiyeti, haberleşme,
güvenlik ve dayanıklı sistem alanlarında zorlu makine
kontrol gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Doğrulama, onaylama ve işlem izlenebilirliği
İlaç endüstrisindeki sıkı hukuki gereklilikler, ilaçlar
üzerinde ayrıntılı bir kalite kontrolünü ve paketler
üzerine basılı bilgilerin doğrulanmasını zorunlu kılmaktadır. Verilerle ilgili işlem onayı ve bütünlüğü
zorunludur. Tüm işlem boyunca ürünün ve içindekilerin izlenmesine yönelik esnek denetleme çözümleri,
mevcut ve gelecekteki hukuki hususlar için yanıt oluşturmaktadır. Omron’un kalite denetleme sistemleri
Tarih ve lot numarası doğrulama
İlaç ürünlerindeki bilgilerin doğru olması çok önemlidir. Tarih ve Parti kodlarıyla (OCR/OCV) birlikte 1D/2D
kodlarının doğrulanması ve onaylanması hukuki bir
zorunluluktur. Ürünün kalitesini ve kodların doğruluğunu denetlemek için tek bir sistem seçin.
Esneklik ve geleceğe uygunluk
İlaç endüstrisi sürekli olarak yeni hukuki gerekliliklerle karşılaşmaktadır. Yeni işlevler (örn. kabartma
yazı denetlemesi) ve uygulamalara entegre olabilecek
geleceğe uygun bir çözüm, yatırımların korunmasını
sağlar. Omron çözümlerinin esnekliği, aynı hat için
değişen modellerin, farklı ülke sürümlerinin denetlenmesine olanak tanır. Bu, genel maliyetleri azaltır ve
her türde uygulamaya çözüm bulunmasını sağlar.
• Paket denetleme
• Blister paketi denetleme
• Malzemelerin kusurları ve eksiksizliği
• Kod doğrulamaları
Uyumluluk ve onaylar
İlaç endüstrisindeki yönetmelikler ve standartlara
uyum için ve sistem onayı almak için aşağıdakilerin
mevcut olması zorunludur:
• Farklı erişim seviyeleri dahilinde farklı kullanıcı
sınıfları
• Zaman takibiyle birlikte kullanıcı eylemlerinin izlenebilmesi (Denetim kaydı)
• Program değişikliklerinin revizyon geçmişi
• Okunabilir/yazdırılabilir yapılandırma belgeleri
oluşturma
OMRON / www.omron.com/tr
97
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Allison’ın yeni xFE şanzımanları,
Nottingham’daki şehir içi ulaşımda yüzde
8’lik ekstra yakıt tasarrufu sağlıyor
Allison’ın yeni T3280 xFE tam otomatik şanzıman donanımına
sahip ADL Enviro 200 şehir içi otobüsü, 12 aylık test süresi
boyunca yakıt tasarrufunda yüzde 8,15 gelişme gösterdi. Ekstra yakıt tasarrufu sağlayan xFE otobüs şanzımanları, var olan
modeller ile aynı büyüklükte ve aynı ratinglere sahip olmasının
yanı sıra FuelSense® Max paketi ile birlikte en iyi vites oranlarını sunuyor.
Nottingham Şehir içi Ulaşım Departmanı, bir yıl boyunca deneme sürecine devam etti. Daha önce 2013’ten beri Allison T280
tam otomatik şanzımanı kullanan otobüs, Allison xFE şanzımana geçişinden itibaren aynı güzergahta, aynı yolu kat etmesine
rağmen yüzde 8,15 oranında yakıt tasarrufu sağladı.
Nottingham Şehir içi Ulaşım Departmanı Mühendislik Direktörü Gary Mason konuyla ilgili olarak; “Yakıt giderleri, şehir içi
toplu taşımada ikinci büyük maliyet konusu olduğu için daha
tasarruflu operasyonlara ulaşabilmek adına geçtiğimiz yıl ADL,
Cummins ve Allison’dan destek istedik. O sırada Allison’ın piyasaya yeni nesil bir şanzıman sunması tam yerinde bir tesadüf
oldu. Bu doğrultuda karşılıklı bir deneme süreci gerçekleştir-
mekten mutluluk duyduk” dedi.
xFE şanzımanın vites oranları, sürekli dur-kalk gerektiren, düşük hızla gidilen şehir içi otobüs güzergahlarında gelişmiş yakıt
ekonomisi sağlamak için düzenlendi. 1. vites lock-up’ına olanak
tanıyarak önemli ölçüde daha fazla lock-up operasyonu gerçekleştirmek için tasarlanan şanzımanlar, yüksek viteslerde ve düşük motor hızında çalışarak daha fazla yakıt tasarrufu sağlıyor.
Mason; “Yakıt ekonomisinde elde edeceğimiz sadece yüzde
5’lik bir tasarruf bile, aynı yakıt ile her yıl 3200 km daha fazla yol
kat etmemiz anlamına geliyor. Bu hem işletme hem de çevre
adına oldukça iyi bir gelişme. Bu anlamda Allison xFE şanzımandan elde ettiğimiz sonuçlar, tam olarak ihtiyaç ve beklentilerimizi karşıladı” dedi.
Ayrıca Ağustos 2015’te, Amerika’daki Ann Arbor Area Transportation Authority (TheRide) da 60 otobüsünde xFE tam otomatik şanzıman modellerini tercih ederek, yeni otomatik şanzımanı kullanan ilk seyahat acentesi oldu.
Nottingham City Transport
Allison’ın yeni T3280 xFE tam otomatik şanzıman donanımına
sahip ADL Enviro 200 şehir içi otobüsü, 12 aylık test süresi
boyunca yakıt tasarrufunda yüzde 8,15 gelişme gösterdi.
Allison Transmission
Ekstra yakıt tasarrufu sağlayan xFE otobüs şanzımanları, var
olan modeller ile aynı büyüklükte ve aynı ratinglere sahip olmasının yanı sıra FuelSense® Max paketi ile birlikte en iyi vites
oranlarını sunuyor.
ALLISON / www.allisontransmission.com/
98
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
IXXAT yazılımı ile nanosaniye
aralığında zaman senkronizasyonu
Mevcut ve kanıtlanmış IXXAT IEEE 1588 çözümlerine
eklemeler yapan HMS IEEE 802.1AS için protokol
yazılımı sunuyor. AVB ve TSN ağlarının zaman senkronizasyonu için oldukça hassas olan ve ticari olarak
mevcut olan ilk yazılım paketi.
IEEE 802.1 AS IEEE 1588 profilinin güncellenmiş bir
sürümüdür. AVB ve TSN sistemleri için özellikle tasarlanmıştır (ses/video yayımlama ve zaman açısından
hassas ağ). AVB ve TSN sistemlerinin çoğu önemli
teknolojisi gibi, IEEE 802.1AS cihazlar ve sistemler için
oldukça hassas zaman senkronizasyonu sağlıyor.
IXXAT IEEE 802.1AS protokol yazılımını kullanarak müşteriler kanıtlanmış ve test edilmiş yazılım
paketinden ve profesyonel ürün bakım ve geliştirme
imkânından faydalanıyor.
HMS tarafından sunulan 802.1AS protokol yazılımı
- MISRA-C tarafından esinlenilen ANSI C kodu ile
teslim edilir ve ortama bağlı ve ortamdan bağımsız
tabakaların açık bir şekilde ayrıldığı modüler bir yapıya
sahiptir. Bu da taşıma ve çeşitli hedef sistemlere hızlı
uygulamayı sağlıyor.
ve şartnameden uygulama, hedef uyarlama ve nihai
ürünün test edilmesine kadar müşterilere gelişim sürecinin tüm aşamalarında yardımcı oluyor.
Daha fazla bilgi aşağıdaki adreste mevcuttur: www.
ixxat.com/1588 HMS Industrial Networks HMS
Industrial Networks; uzaktan yönetim de dahil olmak
üzere endüstriyel iletişim ürünlerinin önde gelen
bağımsız bir tedarikçisidir. HMS, otomasyon cihazlarını ve sistemlerini Netbiter,
Anybus ve IXXAT markaları altında endüstriyel ağlara
bağlamaya yönelik çözümler geliştirmekte ve üretmektedir. Geliştirme ve üretim süreçleri Halmstad,
İsveç ve Ravensburg Almanya’da bulunan merkezlerde gerçekleşmektedir. Yerel satış ve destekler ise
Çin, Danimarka, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya,
Japonya, Birleşik Krallık ve ABD’de yer alan şube
ofisleri tarafından gerçekleştirilmektedir. HMS 350’den
fazla kişi istihdam etmektedir ve 2013 yılında 57 milyon
Euro’yu aşkın bir satış yapmıştır. HMS, Stockholm’deki
NASDAQ OMX listesinde bulunmaktadır.
Zamanın farkında, sadece-bağımlı uç istasyon olarak
yazılım ana sistem tarafından sağlanan zaman senkronizasyon bilgisini alıyor ve yerel Gerçek Zaman
Saatlerini (RTC) senkronize ediyor. Yazılım isteğe bağlı
olarak devre dışı bırakılabilen En İyi Ana Saat algoritmasını destekliyor.
AVB ve TSN sistemlerinin gereksinimlerinin karşılanmasına ek olarak, hızlı senkronizasyon zamanı (< bir
saniye içerisinde 1 mikro saniye) ve hafıza kullanımı
optimizasyonu gibi otomotiv sistemleri içerisindeki
özel ihtiyaçlar da destekleniyor.
IEEE 1588 protokol yazılımı, IP temeli ve yönetim aracı
gibi diğer IXXAT IEEE 1588 ürünlerinin yanı sıra, HMS
aynı zamanda IEEE 1588 alanındaki derin deneyimine
dayanan çeşitli hizmetler sunuyor. HMS danışmadan
EMİKON / /www.emikon.com.tr/
99
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Modüler mekatronik sistemler
ivme kazanıyor
ACOPOSmotor dağıtılmış hareket teknolojisi için
yeni standartlar belirliyor.
yor. Gerekli durumlarda opsiyonel bir fan düzeneğiyle %100’e varan bir performans artışı sağlanabiliyor.
B&R, ACOPOSmotor ile tek bir kompakt ünitede bir
servo motor ve sürücüyü birleştiriyor. Ayrıca güvenlik teknolojisi de bir seçenek olarak entegre edilebiliyor. Bu da geliştiricilere bir makine tasarlarken daha
fazla özgürlük veriyor ve elektrik panosunda değerli
alan tasarrufu yapılmasını sağlıyor.
Güvenlik dahil
ACOPOSmotor hibrit bir kablo üzerinden tahrik ağına
bağlanıyor. Gerekli tüm güç ve sinyal hatlarını içeren bu kablo POWERLINK ağına bağlantı kuruyor. Üç
farklı boyutta edinilebilen ACOPOSmotor modülleri
1.8 ile 12 Nm arasında değişen tork değerleriyle geli-
Kanıtlanmış kablolu güvenlik fonksiyonları STO (Safe
Torque Off) ve SS1’e (Safe Operational Stop 1) ek
olarak, gelecekte ACOPOSmotor modül varyantı ağ
tabanlı openSAFETY ile var olacaktır. Bu da kullanıcıların sıralanan fonksiyonlara (ACOPOSmulti’yle olduğu gibi) erişimine imkan tanıyacaktır: STO, SOS,
SS1, SS2, SLS, SMS, SLI ve SDI.
ACOPOSmotor, ACOPOSmulti tahrik sistemi ile tam
uyumludur. Bu da kullanıcılara herhangi bir ilave
mühendislik gerektirmeden her makine için en uygun
servo sürücüyü seçme imkanı tanır.
BR- AUTOMATION / www.br-automation.com
100
ÜRÜNLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
SafetyEYE Emniyet Kamera Sistemi ile
İzle, Kontrol et ve Koru
SafetyEYE, 3B bölge izleme özelliğine sahip ilk emniyet
kamera sistemidir. Akıllı sensör teknolojisini etkili kontrol
ile birleştirir. Yenilikçi 3B teknolojisi ve kullanıcı dostu yazılım, karmaşık uygulamaların bile yalnızca tek bir sistemle
kontrol edilmesine imkan sağlamaktadır. Emniyetle ilgili
klasik çözümlerin yetersiz kaldığı durumlarda SafetyEYE,
tehlike noktalarının izlenmesi ve korunmasına ilişkin birçok
yeni seçenek sunmaktadır. Bu nedenle Pilz, Alman sağlık
ve emniyet ödülü, Uluslararası Otomasyon Topluluğu (ISA)
ve Alman Amerikan Ticaret Odası (AHK) onayı gibi birçok
ödülle onurlandırılmıştır.
1:2008, SIL2 / IEC 61508, PL d / EN ISO 13849-1, DIN EN
61496) uyarınca tasarlanmıştır
• Yalnızca birkaç kullanıcı dostu bileşenle hızlı kurulum
ve kolay devreye alma özelliğine sahiptir
• Dünya çapında kullanıma uygun.
SafetyEYE algılama bölgelerinizi korur
Emniyet kamera sistemi, serbestçe tanımlanabilecek uyarı
ve algılama bölgelerine giren nesneleri tespit eder ve raporlar. SafetyEYE, herhangi bir operatörün tehlikeli hareket
yarıçapında olup olmadığını (emniyet) veya artırılmış emniyet seviyesindeki bir bölgeye erişip erişmediğini tespit eder.
PC’de SafetyEYE Configurator ile tespit bölgelerini ayarlayın
Yazılım sezgisel olarak çalıştığı için, uyarı bölgeleri ve
tespit bölgeleri hızlı ve kolay şekilde PC’den SafetyEYE
Configurator aracılığıyla ayarlanabilir. İhtiyaçlarınıza uyması
için bölgeleri tanımlayabilir, gruplar halinde birleştirebilir ya
da bölge düzenlemeleri arasında geçiş yapabilirsiniz.
Bir bakışta SafetyEYE’ın önemli avantajları:
• 4 metreye kadar montaj yüksekliğine sahip
kol çözünürlüğü bulunmaktadır
• Yaklaşık 72 m²’ maksimum görüş aralığına
sahiptir
• SafetyEYE, üç boyutlu izleme fonksiyonu nedeniyle karmaşık uygulamaları emniyetli biçimde ve minimum çabayla
izler
• Manipülasyon korumalı yüksek emniyet gereklilikleri için
uygundur
• Çeşitli sektörler ve uygulamalarda kullanım için esnektir;
uygulamaları tasarlarken ya da tekrar tasarlarken yüksek
esneklik düzeyi sağlar.
• İlgili tüm normlar ve standartlar (Cat. 3 / EN ISO 13849PILZ / www.pilz.com
101
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ENOSAD ÇALIŞMALARI
NİSAN AYINDA HIZ
KESMEDEN DEVAM ETTİ
ENOSAD’ın Nisan ayı etkinliklerine baktığımızda,
sözünü ettiğimiz canlılık, dinamizm ve yoğunluğu
açıkça görüyoruz.
dersi, yine Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın ENOSAD
adına Makine Tanıtım Grubu-MTG ile birlikte katıldığı Hannover 2016 Fuarı etkinlikleri arka arkaya
gerçekleşti. Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın Endüstriyel
Otomasyon Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı olarak katıldığı, 1 Nisan 2016’da Mövenpick
Otel /Levent-İstanbul ‘da gerçekleşen Orta Anadolu
Makine İhracatçılar Birliği - Halkbank -Turkishtime
işbirliği ile gerçekleşen “Ortak Akıl Toplantıları” etkinliği, programın da başında yer alıyor.
Program çerçevesinde, Nisan ayı boyunca, ENOSAD-,
Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Yönetim
Kurulu Başkanımız Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın
katıldığı, Orta Anadolu Makine İhracatçılar Birliği –
Halkbank -Turkishtime işbirliği ile gerçekleşen Ortak
Akıl Toplantıları’nın ilki, ENOSAD Başkan Yardımcımız
Sayın Sedat Sami Ömeroğlu’nun “Endüstri 4.0” konulu FARBA Otomotiv Aydınlatma ve Plastik Fabrikaları
A.Ş.’deki sunumu ve Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki
“Ortak Akıl Toplantıları”nın ilkini oluşturan bu etkinlik,
, makine sektörüne yön veren derneklerin başkanlarının bir araya gelmesiyle ve sanayide teknoloji ağırlıklı
üretimin yolunun makineden geçtiğini vurgulayıp sektöre özel politikalar ile destekler talep etmesiyle de
çok önemli.
Toplantıya, Sayın Dr. Hüseyin Halıcı’nın yanı sıra,
Hüsnü Devrim (Halkbank KOBİ Pazarlama Daire
Başkanı), Adnan Dalgakıran (Orta Anadolu Makine
Şubat ve Mart aylarında otomasyon sektörüne
yönelik önemli çalışmalarda bulunan Endüstriyel
Otomasyon Sanayicileri Derneği ENOSAD Nisan da
daha farklı bir canlılıkla ve dinamizmle Otomasyon
Sektörü ile ilgili her alanda etkinliklerini yoğun bir
biçimde sürdürdü.
104
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
İhracatçıları Birliği Başkanı ve Dalgakıran Kompresör
Yönetim Kurulu Başkanı), Sevda Kayhan Yılmaz
(Kayahan Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve MİB
- Önceki Başkanı), Hasan Büyükdede (Hidromode
Hidrolik Makine Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul
Sanayi Odası Meclis Başkan Yardımcısı), Cem Savcı
(Vatbuz Isıtma Soğutma ve Havalandırma Genel
Müdürü, İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı), Kutlu
Karavelioğlu ( MAKFED ve MAİB Başkan Yardımcısı),
Önder Bülbüloğlu (Bülbüloğlu Vinç Sanayi Yönetim
Kurulu Başkanı, Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği
Derneği Başkanı), Mustafa Necati Tecdelioğlu (Çetin
Cıvata Yönetim Kurulu Başkanı, Bağlantı Elemanları
Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı), Cem
Büyükcıngıl (Keramik Makine Yönetim Kurulu Başkanı,
Ambalaj Makinacıları Derneği Başkanı), Burç Angan
(Hürmak Makine Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Plastik
Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi), Hacı Ah
met İlhan (Mimsan Grup Genel Koordinatörü, Kazan
ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı), Hüseyin Durmaz (Durmazlar Holding Yönetim
Kurulu Başkanı, Makine İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi), Mehmet Ağrıklı (Ağteks Yönetim Kurulu
Başkanı, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi, Makine
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi), Halil Tamer
Öztoygar (HMF Makina Genel Müdürü, İMDER Yönetim
Kurulu Başkanı), Adil Nalbant (Ekoteks Tekstil Makina
Aksesuarları Yönetim Kurulu Başkanı, Tekstil Makine
ve Aksesuar Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı) ve Dr. Süfyan Emiroğlu (MAKFED Genel
Sekreteri) katıldı.
Dört saat süren bu toplantıdan, “Sanayide Teknolojik
Sıçramanın 10 Şartı” başlıklı bildirge çıktı.
Sayın Dr. Hüseyin Halıcı toplantıda “Otomasyon, makinenin tüm ayaklarıyla ilişkisi olan bir sektör. Öncelikle
belirtmek istediğim nokta; iş kültürünün eğitimden
başlıyor olduğu. Herkes patron olmak istiyor. Siz
105
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
söylediniz insanlar çalışmak istemiyor. Endüstri 4.0
insanın emeğiyle çalışmadığı bir dünyaya doğru götürecek. Doğrusu da o zaten. İnsanoğlunun yaşam hikayesinde çalışmak olmamalı aslında… İnsanlık 800 bin
yıl tamamen hiçbir aletin olmadığı bir dünyada yaşadı.
Ama aklının verdiği avantaj ile özellikle bu dünyayı
ben nasıl daha kolay hale getiririm arayışı ile teknoloji
başladı. Bugüne gelindi. Yeni bir çağın çok başındayız.
Yani çok net söyleyelim, düşmeyen uçak, çarpışmayan
arabalar artık çok da uzak değil. Şimdi bu noktada
insanın çalışmadığı bir modele giderken buna göre
çözüm bulmamız lazım. Şimdi makineciler olarak bir
özeleştiri yapmak isterim. Adnan Bey’in de dediği gibi,
100 milyar dolar ihracat hedefine nasıl ulaşacağız?
Bizim makinede farklı bir bakış açısı geliştirmemiz
gerekli. Otomasyon yazılım firmalarını bir alt yüklenici
olarak değil bir stratejik ortak olarak görmemiz lazım.
Makine sektörünün gelişmesi için daha güçlü otomasyon ve yazılım firmalarının gelişmesi lazım. Doğru,
Amerika’ya gidiyor Türk yazılımcı... Bu mantaliteyi
değiştirmezsek, başarılı olmamız mümkün değil… Bir
de bir arkadaşımızın şunu demesi lazım: ‘Şirketimin
yüzde 30’unu bir otomasyoncuya veriyorum’. Bunu
diyebilecek bir makineci var ise o başarılı olacaktır,”
sözleri ile sektörel değerlendirmelerini dile getirdi.
Sayın Halıcı, ayrıca, “Yapısal dönüşümün anahtarı:
Sanayi 4.0” başlığı ile “Teknolojiyi sadece kullanan
106
değil, mutlaka üreten ve geliştiren bir ülke olmamız
hedeflenmelidir. Sanayi 4.0 ise bu amaca yönelik çok
iyi bir fırsattır. Sanayi 4.0 yol haritasının hazırlanması
gerekir. Günümüzde modern imalat sektöründe insan
faktörünün minimum olduğu bir üretim amaçlanıyor.
Bu da artık makinelere akıl katma döneminin başladığının bir işareti. Akıllı makineler dönemi yaygınlaştığında -ki yaygınlaşma için start alındığını görüyoruz- en az kişiyle en az enerji ile en yüksek verim ve
kalitenin yaratılması sonucu işletmenin kâr maksimizasyonunun yolu açılmış olacak. Bunu en çabuk yapan
üreticiler rekabette yalnız kalacaklar. Geleneksel yöntemlerle yapılacak üretimler ise muhtemelen girdileri
açısından rekabet avantajlarını kaybedecekler. Ülkemiz
için Sanayi 4.0, orta gelir tuzağından kurtulabilmek
için yapısal dönüşümde anahtar konumda. Bu amaçla
önerilerimiz;
1. Öncelikle Sanayi 4.0 ile ilgili olarak kamuoyu algısını doğru bir şekilde oluşturmak ve gelecekteki olası
etkilerini tartışmak. Başlangıç noktası olarak doğru
zamanda yani nerede ise dünya ile aynı zamanda bu
konu konuşulmaya başlandı. Bunun avantajı kullanılarak doğru adımlar atılmalı.
2. Diğer ülkeler ile karşılaştırmalar yapılarak Sanayi
4.0 yol haritasının hazırlanması gerekiyor. Bu haritada
kısa ve uzun vadeli adımların çok net olarak belirlenmesi gereklidir.
3. Bakanlık tarafından akıllı makineler yani katma
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
değeri yüksek makine tiplerinin (Sanayi 4.0’a uyumlu
olacak) belirlenerek bu imalatlarının desteklenmesi.
Elbette Türkiye’nin küresel rekabet üstünlüğü sağlayabileceği endüstri segmentleri seçilerek bu segmentlere
yönelik özel çalışmalar yapılması gerekmektedir.
4. Pek çok makine imalatçı firmaları otomasyon
ve yazılım payı yüksek bir çözüm alamadıklarından
ürettikleri makineler dünya ölçeğinde rekabet edememektedir. Otomasyonun makinenin küçük bir parçası
olarak değil, makinenin olmazsa olmaz hatta mekanik
aksamdan daha önemli bir parçası olduğunu bilmelerini sağlamamız gerekmektedir. Dolayısıyla makine
firmalarının, elektrik-otomasyon firmalarını alt yüklenici olarak değil bir ortak olarak görmelerini sağlamak
gerekmektedir. Makine ve otomasyon birleşmelerini
destekleyici adımlar almalıdır. Yurt dışında bu tarz
işbirlikleri ile başarı sağlanmaktadır.
5. Yıllarca dile getirilen üniversite-sanayi işbirliğinin
kesinlikle oluşturulması gerekiyor.
6. Sanayi 4.0 ve otomasyon konusu için nitelikli eleman mutlaka bulunmalıdır. Bu amaçla eğitim politikalarını ve içeriklerini buna göre düzenlemek, Sanayi 4.0
uyumlu, çok disiplinli mühendislik eğitimi oluşturmak,
bilgi ve beceri temelli eğitim programları, çalışma
hayatı içerisinde profesyonel gelişim, izinli akademik
öğretim, çok disiplinli uzmanlık eğitimleri oluşturmak,
“kodlama” konusunun ders programlarına konulması
gerekmektedir.
7. Makine ve otomasyon firmaları işbirliği, ortaklığı
olamıyorsa bile, akıllı makineler imalatı yapan firmalar ve onlara otomasyon çözümü sağlayan firmalar
desteklenmelidir.” diyerek, “Endüstri 4.0’ konusunun
önemini vurguladı.
“Makine Sektörü Ortak Akıl Toplantısı Sonuç
Bildirgesi” ise şöyle formüle edildi:
“Sanayide teknolojik sıçramanın 10 şartı...
1)Devlet destekleri şu andaki toptan anlayıştan çıkarılmalı, seçici şekilde verilmelidir. Bölgeye göre değil
sektöre göre destek gerekmektedir. Orta yüksek ve
ileri teknoloji yatırımları gelişmiş şehirlerde yapılır. Bu
şehirlerdeki yüksek arazi maliyetleri, yatırımlar önünde bir engeldir. Orta yüksek ve ileri teknoloji yatırımlarını teşvik etmek için devlet, organize bölgeleri tüm
altyapısıyla kendisi kurup yatırımcılara sunmalıdır.
2) Orta yüksek ve yüksek teknoloji yatırımları için
organize bölgelerle birlikte insanlar ve malların trafiği de planlanmalıdır. Organize bölgelerde çalışacak
insanların şehirden taşınması ve malların limana
nakli için gerekli ulaştırma altyapısı devlet tarafından
kurulmalıdır. Büyük sanayi alanları içinde üniversite,
sosyal ve hizmet alanları (banka, otel, danışmanlık
hizmetleri vb.) ile yaşam alanları da yer alacak şekilde
planlanmalıdır.2
3) AB mevzuatına uygun teşvik sistemi, Türkiye’yi orta
yüksek ve yüksek teknoloji alanında istenen hedeflere
taşıyamaz. Bu alandaki yatırımcılara nakit destek sağlamanın yolları bulunmalıdır.
4) Sanayi, inşaat kadar kârlı bir sektör olmadığı
için yatırım finansmanında devletin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Devlet, orta yüksek ve yüksek
teknoloji içeren yatırımların (gelişime ve büyümeye,
sosyal refaha çok büyük etkisi olduğu da düşünülerek) finansmanı için kullanılan kredilerin faizinin
bir kısmını üstlenmelidir. Sınai Kalkınma Bankası ve
Eximbank’ın ihracatta oynadığı rol yurtiçi yatırımları
desteklemede oynayacak şekilde yeniden yapılandırılmalı ve aktif hale getirilmelidir.
5) Finansmanı kolaylaştırmak için sanayicinin büyük
bir değer olarak elinde var olan ve yatırım harcamalarının en önemli kalemi olan makinelerin kredi
temininde teminat olarak gösterilebileceği bir sistemin
kurulması gerekmektedir. Bunun yolu makinelerin
ruhsatlandırılmasından ve bankaların bu alan için
ayıracakları karşılıklarla ilgili yeni bir düzenleme yapılmasından (bina ve diğer gayrimenkulde olduğu gibi)
geçmektedir.
6) Orta yüksek ve yüksek teknoloji üretimi yapan
yabancı sermayenin ne pahasına olursa olsun
Türkiye’ye gelmesini sağlayacak yatırım ve üretim
iklimi temin edilmelidir.
7) Orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde;
107
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
sektörel bilgi ve yetenekte kritik kütle varlığı, çok
uluslu teknik personel ve nitelikli işgücü son derece önemlidir. Bu nedenle nitelikli teknik eğitim ve
Yükseköğrenim için eğitim sistemi yeniden gözden
geçirilmelidir. Sektörün ulusal ve uluslar arası bilim
ve teknoloji enstitüleriyle işbirliği için mekanizmalar
oluşturulmalıdır. Yurtdışından teknoloji transferinin
en önemli unsurlarından biri de, bu alanda uzmanlaşmış insan kaynağının Türkiye’ye transferidir. Orta yüksek ve yüksek teknolojinin üretimi ve pazarlamasında
uzmanlaşmış insan gücünün Türkiye’ye çekilebilmesi
için gerekli altyapı ve destek mekanizmaları hazırlanmalıdır. Bu alanda çalışan uzmanların vergi yükü
devlet tarafından üstlenilmelidir.
8) Uluslararası pazarda gerekli olan sertifikasyonla ilgili olarak yatırımcılara destek verilmelidir.
Belgelendirme konusu da yerli ürün tercihi politikası
ile ele alınmalı ve belgelendirme kuruluşları alanında
da yerli kapasite oluşturulmalıdır. İç pazarda ve gümrüklerde şu an 10 ayrı kurum ve kuruluş tarafından
dağınık ve verimsiz şekilde yapılan piyasa gözetimi
ve denetimi hizmetleri, “Piyasa Gözetimi ve Denetimi
Kurumu” olarak tek bir elde toplanmalı daha etkin ve
verimli hale getirilmelidir.
9) İç pazarda yerli makine alımını teşvik edici önlemler
alınmalıdır. Kamu alımlarında yerli sanayiye yönelik
mevcut destek, ihale şartnamelerinin istenildiği şekilde düzenlenmesi nedeniyle işe yaramamıştır. İhale
şartnameleri bu alana yönelik olarak kurulacak bir
birim tarafından denetlenmeli ve orta yüksek ve ileri
teknoloji alımları için Türkiye’de üretimi bulunması
halinde yerli ürünün alımını zorunlu özel şartnameler
hazırlanmalıdır. KOSGEB, Eximbank, İller Bankası,
108
DMO gibi kamu kuruluşlarının makine alımlarına
yönelik destekleri, Türkiye’de üretimi olan makineler
için yerli makine alımlarını zorunlu hale getirici şekilde
tanzim edilmelidir.
810) Orta, yüksek ve ileri teknoloji alanında üretim yapan küçük şirketlerin konsolidasyonu sağlanarak yan sanayi oluşturulmalı, verimlilik artırılmalıdır.
Ekonomide ölçek büyüklüğünü temin edici önlemler
alınmalıdır.”
ENOSAD Nisan ayı etkinliklerinin ikinci adımında,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda, 14 Nisan
2016 tarihinde yapılan Elektrik ve Elektronik Sanayi
Teknik Komitesi - ELTEK toplantısında ENOSAD başkanı sayın Dr. Hüseyin Halıcı temsil etti. ELTEK toplantısında oluşturulan gündem de alınan karar gereği, hazırlanacak “Türkiye Elektrik Elektronik Strateji
Belgesi ve Eylem Planı (2017-2021)” na ilişkin görüşlerin oluşturulup ELTEK komitesi yetkililerine gönderilmesi üzere çalışma başlatıldı.
Başkan Yardımcımız Sayın Sedat Sami Ömeroğlu’nun
21 Nisan’da FARBA Otomotiv Aydınlatma ve Plastik
Fabrikaları A.Ş. toplantısında yaptığı “Endüstri 4.0”
konulu sunumu ile büyük ilgi uyandırdı.
25 Nisan ve 27 Nisan tarihlerinde, yine sayın Sedat
Sami Ömeroğlu’nun üniversite sanayi iş birliği kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde verdiği “Endüstri
4.0” dersleri vardı.
ENOSAD Nisan ayı etkinliklerinin son adımını ise,
ENOSAD adına yönetim kurulu üyesi Sayın Hasan
Terzioğlu’nun Makine Tanıtım Grubu-MTG ile birlikte
katıldığı Hannover 2016 Fuarı yer alarak ENOSAD’ ı
temsil etmeye çalıştı.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yeni haberleşme modülü,
ark koruma cihazlarının
uzaktan izlenmesini sağlıyor
Plug-in modülü, yenilikçi ark korumasına yönelik
zamandan tasarruf sağlayan bir güncelleme sunuyor.
110
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Güç ve otomasyon teknolojisinin önde gelen şirket
gruplarından biri olan ABB, yenilikçi TVOC-2 Ark
Koruma Sistemi için yeni bir haberleşme modülünü
kullanıma sundu. Haberleşme modülü operatörlere
gerçek zamanlı durum güncellemeleri sunuyor ve
arkların konumu ile ilgili anında bilgi sağlıyor. Yeni
modül, ABB Emax 2 akıllı devre kesici ve cloud tabanlı hizmetlerine bağlandığında, operatörlerin bulundukları her yerden anında harekete geçebilmelerini
sağlayan Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin Ağı*
teknolojisine olanak tanıyor.
ABB’nin motor yolverme ve güvenlik iş kolu küresel
ürün grup yöneticisi Giovanni Frassineti: “Ark parlaması korumasında zaman, yaralanma risklerinin
ve mal kaybının en aza indirilmesi ve üretkenliğin
maksimum düzeye çıkarılması konusunda son derece
kritik bir faktördür. ABB’nin TVOC-2 ürünü şu anda
piyasada bulunan en güvenilir ark koruma çözümüdür. Bu haberleşme modülünün TVOC-2 Ark Koruma
Sistemine eklenmesiyle, herhangi bir hata açması ve
sistem durumu ile ilgili bilgiler doğru kişilere daha
kısa sürede ulaştırılıyor.”
TVOC-2 Ark Koruma Sistemi 24-48 volt DC aralıkları
ve 100-240 V AC/DC aralıklarında çalışan ekipmanlarda kullanılabilir. Yeni eklenen haberleşme modülü
standart TVOC-2 HMI’ının yerini alarak, MODBUS
RTU üzerinden herhangi bir uzak istasyona ya da ABB
Emax 2 akıllı devre kesici gibi diğer akıllı anahtarlama
teknolojilerine veri gönderiyor.
TVOC-2 sistemi, tek bir ünitenin birden çok dağıtım
tablosu kabinini kapsamasına olanak tanıyan 30’a
kadar optik sensör ile donatılabilir. Sistem, kurulduktan sonra arkın oluştuğunu algılayabiliyor ve bir
milisaniyeden kısa bir sürede Emax 2 devre kesicinin
devreye girmesi için sinyal gönderiyor. Böylece,
personel ve ekipmana yönelik risklerin azaltılması
konusunda en hızlı ve en etkin sistem haline geliyor.
Frassineti sözlerine şu şekilde devam ediyor:
“Elektriksel güvenlik teknolojisinde lider olarak
ABB’nin yaptığı her şeyin merkezinde kalite ve
güvenilirlik yatar. ABB, TVOC-2 ile, bir Ark Koruma
Sistemi için bu endüstride SIL-2 işlevsel güvenlik
sertifikası almış ilk ve tek tedarikçidir. Yeni iletişim
modülümüzün de eklenmesiyle birlikte, müşterilerimizin zamandan tasarruf etmelerini sağlayan ve operasyonlarına değer katan yeniliklere olan bağlılığımız
görünüyor.”
*Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin
Ağı
ABB, kontrol sistemleri, haberleşme çözümleri, sensörler ve yazılımları ile on yıldan uzun süredir
“Nesnelerin, Hizmetlerin ve Kişilerin Ağı” için teknolojiler geliştiriyor. Bu teknolojiler, operasyonlarını
optimize etmek, üretkenliklerini ve esnekliklerini
artırmak isteyen endüstri, kamu ve altyapı müşterilerinin verileri daha akıllı kullanmalarını sağlıyor. Bu
bültende yer alan ürün, ABB’nin bu alandaki çözümlerini genişletiyor.
www.abb.com/iotsp
ABB (www.abb.com), kamu hizmeti, sanayi, ulaştırma ve altyapı sektörü müşterilerinin performanslarını
artırırken çevreye olan etkilerini azaltmalarını sağlayan güç ve otomasyonda lider global bir teknoloji
şirketidir. ABB Şirketler Grubu, yaklaşık 100 ülkede
faaliyet göstermekte ve yaklaşık 135.000 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Tüm veriler US-GAAP düzenlemelerine göre verilmiştir.
Ark kazaları insanlara ve ekipmanlara zarar verebilecek son derece ciddi bir risktir. Sıcaklık 20.000°C’ye
kadar yükselebilir ve ark patlamaları sonucunda tehlikeli parçalar etrafa saçılabilir. Geleneksel kısa devre
önlemleri bu tür olaylara karşı tam koruma sağlama
konusunda yeteri kadar hızlı değildir ve daha eski
anahtarlama donanımlarında yerleşik olan sistemler
kurulumu koruyamayabilir.
111
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları-İTÜRO,
10. Kez Gerçekleştirildi
NİCE 10 YILLARA İTÜRO!
Her geçen yıl daha fazla katılımla ilgi toplayan ve
İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü
(OTOKON) tarafından ilki 2007 yılında düzenlenen İTÜRO,
bu sene 10. kez gerçekleştirildi.
Endüstri&Otomasyon Dergisi olarak ilk günden beri destek
verdiğimiz, artık bir gelenek yaratmış olduğunu gururla
gördüğümüz İTÜRO, yine Türkiye’de ve Dünya’da robotik
alanında çalışma yapmakta olan her yaştan öğrenciyi, akademisyenleri ve endüstri temsilcilerini İTÜ bünyesinde bir
araya getirdi.
112
Dünya ölçeğinde Türkiye’nin en prestijli robotik organizasyonlarından biri kabul edilen ve aynı zamanda uluslararası bir
çerçevede gerçekleşen İTÜRO, bu yıl da alanında uzman kişiler tarafından verilen seminerler, atölye çalışması ve birbirinden ilginç yarışma kategorilerine ev sahipliği yaptı; bilimsel
düzeyde dikkat çekti, robot yarışmalarıyla ilgi merkezi oldu.
İTÜRO 2016 açılış töreni, İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Serhat Şeker’in konuşması ile başladı. Şeker
konuşmasında, İTÜ Robot Olimpiyatlarının Türkiye’de her
yaştan katılımcının robotik konusunda bilinçlenmesine ve
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
akademik doğrultularını belirlemelerinde büyük rolü olduğuna dikkat çekerek, organizasyonu düzenleyen öğrenci kulübü
olan OTOKON’a teşekkürlerini ve tebriklerini iletti. Ardından
tören İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon
Mühendisliği Bölüm Başkanı ve aynı zamanda OTOKON
Akademik Danışmanı Prof. Dr. İbrahim Eskin’in konuşmasıyla devam etti. İTÜRO’nun 10 yılda gösterdiği büyük gelişime
vurgu yapan Eskin’in konuşmasının ardından İTÜRO 2016
altın sponsorlarından Gilbo’nun Kurucusu ve Genel Müdürü
Mehmet Halit Calayır’ın konuşması ve İTÜRO 2016 altın
sponsorlarından Mitsubishi İş Geliştirme Müdürü ve CLPA
Türkiye Direktörü Tolga Bizel’in konuşması yer aldı.
Tolga Bizel konuşmasında, tüm Dünya’da endüstrinin yeni
evresi olarak tanımlanan ‘Endüstri 4.0’ ve üretimde robot
kullanımı kapsamında, altın değerinde önem taşıyan çok
önemli noktalara dikkat çekti. Açılış töreni, Kontrol ve
Otomasyon Kulübü Başkanı Mehmet Beşparmak tarafından
yapılan konuşması ile sona erdi.
Seminerler ve Atölye Çalışması
İTÜRO 2016’nın birinci gününde verilen Rehabilitasyon
ve Medikal Robotlar konulu seminer katılımcılar tarafından büyük oranda ilgi çekti. Yeditepe Üniversitesi Elektrik
Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde akademik çalışmalarına devam eden Doç. Dr. Duygun Erol Barkana tarafından
katılımcılarla buluşturulan seminerde geçmişten günümüze
sunulan robotik sistemler, tıp ve rehabilitasyon alanında
yapılan robotik çalışmalar ve Yeditepe Üniversitesi Robot
Araştırma Laboratuvarı’nda yürütülen çalışmaları konuları
ele alındı.
Organizasyonun ikinci gününde Bilkent Üniversitesi Bilgisayar
Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Fazlı Can tarafından verilen Akışlı Ortamlarda Çoklu Sınıflandırıcılar konulu seminerde, robot uygulamalarından borsa işlemlerine kadar uzanan
geniş bir yelpaze içinde yer alan, bilgi akışlı ortamlarda
kullanılan çoklu sınıflandırıcıların çalışma ilkeleri ele alındı.
Bu semineri İTÜ Kontrol Mühendisliği Doktora Öğrencisi
Ufuk Sevim tarafından gerçekleştirilen atölye çalışması izledi.
113
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
1. Dromeas Aero / Marios Konstantakos
2. İSABET OKULLARI 7 / Yağız Halil Uslubaş
3. Dromeas Max /Ioannis Tsenempis
Mikro Sumo
1. SpecTral / Atakan Terzioğlu
2. yeşil_peri / Cengiz
3. MİR / Ceylin Akyol
Renk Seçen
1. seçici / Eray Aktokluk
2. smart / Engin Aktokluk
3. Yengeç / Şebnem Karakılıç
Ufuk Sevim, atölye çalışmasında hava aracı ve uzay aracı
navigasyon ve kontrolü başta olmak üzere mühendisliğin her
alanında uygulamaya sahip olan Kalmann Filtresinin Teori ve
Uygulamaları konusunu ele aldı.
İTÜRO 2016 son gününde Gedik Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Mekatronik Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Robot
Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan
Savaş Dilibal tarafından verilen endüstriyel uygulamalarda
kullanılan robotların geleceği ve insansız sualtı araçları, sualtı
robotik kaynak ve sualtı arkeolojik çalışmalarda kullanılan
robotik sistemler gibi birçok uygulamada yeni tasarımlar
oluşturulmasına olanak sağlayan Akıllı Robotik Uygulamaları
ve Endüstriyel Robotların Geleceği konulu seminere ev
sahipliği yaptı.
Kapanış töreninde ilk olarak, yapılan tüm çalışmalarda İTÜRO
ekibine yıllardır büyük desteği olan Alfanorm Mim. Müh. Ltd.
Şti. sahibi Ateş Öztan’ın konuşması ve ardından İTÜRO’nın
bugüne kadar gösterdiği gelişimde büyük katkısı olan ve
organizasyonlarda yer alan Endüstri Otomasyon Dergisi
ve Eksen Medya Grup adına Turan Türkmen konuşmasını
yaptı. Konuşmaları takiben düzenlenen yarışmalarda dereceye giren yarışmacılara ödülleri takdim edildi. Ve son olarak
kapanış töreni İTÜRO 2016 Genel Koordinatörü Hüseyin
Koç’un konuşmasıyla sona erdi.
İTÜRO 2016 kapsamında düzenlenen yarışmalara toplamda
245 yarışmacı katıldı.
Dereceye giren yarışmacılar:
Çizgi İzleyen
114
Basketbol
1. ROBOTEAM 60 / Ali Rıza Doğan
2. BASKET60 / Duran Ekinci
3. Tam isabet / Eray Aktokluk
Senaryo: İnşaat
1. MATAFORA / Engin Durmuş
2. Long John Silver / Zeynel Özdemir
3. IBC / İlhan Coşkun
Yangın Söndüren
1. Fast / Eray Aktokluk
2. Yeşil Başlı Gövel Ördek / Ali İhsan Saltabaş
3. Enigma JR / Berkay Yaman
Merdiven Çıkan
1. Ramazan / Ali Fetvacı
2. ROBOZELLA / Duran Ekinci
3. ROBOTEAMZİLE / Ali Rıza Doğan
Labirent
1. Flash / Eray Aktokluk
2. Mecnun – BAUROT / Yazar Yazıcı
3. Mazerunner / ISTECH Arduino Team
Kendini Dengeleyen
1. SNK Kendini Dengeleyen 2 / Süleyman Sevban Solmaz
2. SNK Kendini Dengeleyen 6 / Murat Altındağ
3. SNK Kendini Dengeleyen 5m / Rumeysa Özkarslı
Serbest Kategori
1. MEROPHY / Emre Erbaş ve Ekibi
2. Drone.Net / Zafer Çavdar ve Ekibi
3. Auto Bee / Auto Bee Ekibi
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
115
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Schneider Electric, Dubai’de sürdürülebilirlik için
akıllı çözümlerini sundu:
Sosyal ve çevresel sorunlar için
çözüm “Nesnelerin Interneti”
Schneider Electric, Dubai’de gerçekleştirdiği 4. “Power to the
Cloud” (Bulut’u Güçlendirmek) etkinliğinde tüm dünyadan
2000 sektör profesyonelini 200 VIP müşterisiyle buluşturarak sürdürülebilirlik konusunda bilgi ve gelişmeleri aktardı.
Açılış konuşmalarını DEWA (Dubai Elektrik ve Su Dairesi)
İdari Direktörü ve CEO’su Saeed Al Tayer ve Dubai Smart Government CEO’su Wesam Lootah yaptığı etkinlikte ziyaretçiler, çeşitli sektörler için akıllı çözümler içeren 5 bin m2’lik
deneysel bölgede simülasyonları görme şansını yakaladı.
116
İşletim teknolojisini (OT) bilgi teknolojisiyle (IT) birleştiren IoT
(Nesnelerin İnterneti) destekli akıllı şehirler, analizler, gerçek zamanlı veri yönetimi ve akıllı özelliklerle enerji optimizasyonu sağlanması ve vatandaşlara sunulan hizmetlerin geliştirilmesi konsepti
etrafında oluşturulan Schneider Electric’in 4. ‘Power to the Cloud’
etkinliği, akıllı şehirlere odaklanan ve türünün en büyük bölgesel
etkinliği olarak Dubai Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Schneider Electric Enerji İş Kolu Başkan Yardımcısı Frédéric Abbal ev sahibi olduğu “Power to the Cloud” etkinliği ile ilgili olarak “Hayatı kolaylaştırmak için dijital bağlantı ve teknolojiler ve
işi kolaylaştırmak için otomasyon yoluyla insanlara zenginleşen
yaşam alanları sunmak önemli. Birlikte şehirleri oluşturan bu
topluluklar, büyük bir ölçekte büyüyen nüfus ve değişen beklentileri bağdaştırabilecek bir altyapıyla bir araya getirilmeli. Artık
dördüncü yılında olan Power to the Cloud, 2012’deki başlangıcından bu yana oldukça gelişti ve akıllı bir şehre dönüşmekte
olan Dubai’nin ilerleyişini sergiliyor. Bu eğitim platformu sayesinde yaşam alanlarımızı ve çevremizi olumlu bir şekilde etkileyecek teknolojilere ışık tutacağımızı umuyoruz.” şeklinde konuştu.
Tüm dünyadan katılan 2000’den fazla sektör ziyaretçisini, Orta
Doğu, Avrupa ve Afrika bölgesinden yaklaşık 200 VIP müşteri
ile buluşturan “Power to the Cloud – Bulut’u Güçlendirmek”
etkinliğinin açılış konuşmasını ise Dubai Elektrik ve Su Dairesi
(DEWA) İdari Direktörü ve CEO’su Saeed Al Tayer gerçekleştirdi. Bu yıl etkinliğin hızlı bir altyapı dönüşümü ve ekonomik
değişikliklerin yaşandığı bir zamana geldiğini belirten Al Tayer,
daha akıllı ve internet bağlantılı olmaya çalışırken çevre dostu
teknolojilerden de faydalanmayı öğrenmek gerektiğini söyledi.
Bilgi Teknolojisi ve İşletim Teknolojisinin yakınlaşmasının, süreç verimliliğini artırmayı ve kıt olan kaynakları optimize etmeyi olanaklı hale getirdiğini belirten Al Tayer, bunun Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti tarafından
başlatılan ve sürdürülebilir gelişim ve çevre korumanın öne-
mini vurgulayan 2021 Vizyonu ile de örtüştüğünü aktardı.
Etkinliğe ayrıca Sharjah Elektrik ve Su Dairesi (SEWA) Başkanı Dr. Rashid Al Leem ve BAE Enerji Bakanlığı Müsteşarı Ekselans Matar Al Neyadi de katılırken, iki günlük etkinlik boyunca kıdemli Schneider Electric uzmanları, enerji
verimliliği oturumlarında liderlik ederek en yeni teknoloji trendlerini anlattılar. Ayrıca,önemli sektör uzmanları ve Etisalat,
DEWA, Al Futtaim, Movenpick Group, Starwood Hotels and
Resorts, Abu Dhabi Airports gibi Schneider Electric müşterileri panel tartışmalarında konuşmacı olarak katılırken, Schneider Electric’in kendi sektörlerine kattığını değeri vurguladılar.
Etkinlik kapsamında ayrıca Schneider Electric, özel 5000 metrekarelik deneysel bölgede ilgi uyandıran simülasyonlarla en yeni IoT
destekli akıllı çözümlerini tanıttı. Sergilenen çözümler arasında
evler, oteller, hastaneler, eğitim kurumları ve kamu hizmetleri için
çeşitli akıllı şehir unsurları bulunurken, bu yılın ilgi çekici bir etkinliği olarak kıdemli kurumsal uzmanlar, Schneider Electric’in yeni
‘Life is ON’ marka stratejisinin önemini ve enerji yönetimi yaklaşımını, bağlanabilirlik, sürdürülebilirlik, verimlilik ve güvenilirlik ve
güvenlik olarak adlandırılan dört ana başlık üzerinden anlattılar.
Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer ile
birlikte Türkiye’den de ziyaretçi ve medya mensupları katıldıkları “Power to the Cloud” etkinliği ile Nesnelerin İnterneti çözümlerini yakından tanıma fırsatı yakaladılar.
117
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis
üniversite öğrencileriyle Siemens Kariyer
Şenliği’nde buluştu
160 yıldır Türkiye’de sanayinin olduğu kadar sosyal hayatın da
gelişmesine destek olan Siemens, 6 Mayıs 2016 Cuma günü,
Kartal Kampüsü’nde 5.Kariyer Şenliği’ni düzenledi.
Bu yıl ‘Bu Senin Seçimin, Kariyer Yolunu Sen Seç!’ sloganıyla
düzenlenen Siemens 5. Kariyer Şenliği’nde; Sürdürülebilir Enerji, Akıllı Altyapılar, Üretimin Geleceği ve Sağlık çadırlarında departmanların üst düzey yöneticileriyle öğrenciler bir araya geldi.
Siemens İnsan Kaynakları yöneticilerinin de katıldığı etkinlikte
Siemens’in IK alanındaki politikası ve iş hayatına hazırlık ile ilgili
bilgiler aktarıldı.
Öğrencilerin kariyer hedeflerini belirlemek adına keyifli aktivitelerin de yer aldığı etkinliğe Siemens Türkiye Yönetim Kurulu
Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ile Siemens Türkiye CFO’su
118
Thomas Kolbinger katılarak öğrencilerin sorularını yanıtladılar.
Öğrenci kulüplerinin önemini de vurgulayan Siemens Türkiye
Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, en önemli
noktalardan birinin iletişim olduğunu söyleyerek, öğrenci kulüplerinin çalışmalarını desteklediğini belirtti. İşe alım süreçlerinde,
iyi öğrenci olmanın yanı sıra aktif öğrenci olmanın önemini de
vurgulayan Gelis, Siemens Türkiye olarak bünyelerinde; İletişim
Kulübü, Dijital Kulüp ve Çeşitlilik Kulübü gibi birçok kulübün yer
aldığını belirtti ve ‘Yeniliği arıyorsak, herkesin fikirlerini değerlendirmemiz lazım’ açıklamasında bulundu.
Bu yıl radyo programcısı Geveze’nin moderatörlüğünde gerçekleşen 5. Siemens Kariyer Şenliği’nde öğrenciler, Geveze’nin sunduğu ‘Tamam mı? Devam mı?’ yarışması ile sürpriz hediyeler
de kazandılar.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Makina İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan
Dalgakıran: “ABD pazarında kâr marjları
yüksek”
Makine İhracatçıları Birliği ve Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine ihracatçılarının ABD pazarını dikkatle incelemeleri gerektiğine belirterek, “burası
çok büyük bir Pazar, teşvikleri bol ve kar marjları yüksek”
değerlendirmesinde bulundu.
Makine Tanıtım Grubu tarafından İstanbul’da organize
edilen “ABD Pazarı Bilgilendirme Toplantısı”nda Makine
sektöründe yer alan meslek kuruluşları temsilcilerine ve
birlik üyelerine hitap eden Dalgakıran, dünyadaki gelişmelerin ABD pazarının önemini artırdığını vurguladı. Çin,
Hindistan, Brezilya gibi dünyadaki pek çok büyük pazara,
120
koruma tedbirleri yüzünden ihracatımızın zor olduğunu
belirten Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran:
“Dünya üretiminin yarısını oluşturan bu pazarları bu şekilde bir kenara koyunca, diğer yarıya bakmamız gerekiyor.
İhracatımızı en hızlı geliştirebileceğimiz komşularımızla
olan dış ticaret ilişkimiz de bölgesel gelişmeler nedeniyle
öngörülebilir olmaktan çıktığı için, geriye ABD ve Avrupa
pazarları kalıyor.” dedi.
“Perakende mantığıyla makine satılmaz”
İhracata nasıl bakılması gerektiği konusunda da görüşle-
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
rini dile getiren Dalgakıran, ihracatın bir sonuç olduğunu
ve Türkiye’nin Makinecileri’nin bu sonucu elde etmek için
ürününün kalitesine ve standardizasyonuna güvenmesi
gerektiğini belirtti. Dalgakıran: “Eğer doğru ürünü yaptıysak, her pazar bizim için iyi pazar. Rakiplerimizi çok iyi bilmeliyiz. Biz daha ucuza satıyoruz demekle ürünümüzü satamayız. Ürünümüzü satarken ne kadar enerji harcadığını,
problem yaşandığında servis sorununu nasıl çözeceğimizi
bilmeliyiz. Bu konuları çözmeden perakende mantığıyla
makine satmaya çalışmamalıyız,” dedi.
Türkiye’nin başarılı olması için makine sektörünün başarılı
olması gerektiğinin altını çizen Adnan Dalgakıran “Makine
sektörünün başarılı olması için de önce kafa yapımızı değiştirmemiz, rant ekonomisini bir kenara koyarak, insanımızda sanayide çalışma arzusu uyandırmamız gerekiyor.
Eğitim sistemini yeniden düzenlememiz ve doğru insan
kaynağını oluşturmamız gerekiyor.” diyerek sözlerine son
verdi.
İlki, 2015 yılında, “ABD Pazarına Giriş” başlığı altında düzenlenen toplantı, bu sene de katılımcı firmalar tarafından
ilgi gördü. Türkiye ve ABD’den katılan konu ile ilgili uzmanlar ve deneyimli firmalar, toplantıda, ABD pazarı ve
pazara giriş yöntemleri, ABD’de hukuki konu ve prosedürler ve ABD standartları ile ilgili sunumlar yaptı.
5 adımda ABD pazarına giriş:
1. DANIŞMANLIK ALIN: Girişimi planlama aşamasında
bir hukuk bürosundan; marka patent koruma, şirket kurulumu ve birleşmeler, sözleşmeler ve müzakereler konusunda danışmanlık alın
2. EYALETLER ARASI FARKLARA DİKKAT: ABD’de her
bir eyalette farklı pazar dinamikleri, alım yapıları ve iş yapma yöntemleri vardır, bunları dikkate alın
3. KÜLTÜREL FARKLILIKLARA DİKKAT: ABD’li iş adamları için zaman para demektir, randevu saatlerinize sadık
olun.
4. HAZIRLIK: Yürüteceğiniz her türlü görüşmeye en üst
seviyede hazırlık yaparak gidin. Ürününüzü çok iyi tanıyın,
farklarını kısa sürede açıklamaya hazır olun.
5. SATIŞ SONRASI SERVİS: ABD pazarında süreklilik
önemlidir. Satış sonrası servis hizmeti konusunda yeterli
altyapıyı oluşturun.
Sorun yaşamamak için:
• Gönderilecek makineleri, ülkenin ve bölgelerin şartlarına göre test edin
• Ürünlerle ilgili satış sonrası hizmet altyapısını güçlü
kurun. Depolama, yedek parça, servis meselelerini önce-
den planlayın, gerekiyorsa yerel servis sağlayıcı ile anlaşın
• Aktif pazarlama faaliyetlerine (reklam, web sitesi tasarımı vb.) önem verin
• Taleplere gerçek zamanlı geri dönebilmek üzere yeterli stok bulundurmaya özen gösterin
• İş yaparken oluşabilecek ek maliyetlere (ürün sigortaları, kur farkları, gümrük vergileri, eyalete göre değişen
perakende satış vergileri vb.) dikkat edin
• ABD makine standartlarını dikkate almadan üretim
(metrik ölçü farkları vb.) yapmayın
• Sertifikalandırma işlemlerini unutmayın
ABD Pazarı, Kısa Kısa
• ABD genel ithalatında Türkiye 38. sırada
• İki ülke arasındaki ticaret hacmi toplam 19 milyar
USD
• 2015’te Türkiye ABD’den toplam 11,1 milyar USD’lik
ithalat gerçekleştirildi
• 2015’te Türkiye’den ABD’ye toplam 6,2 milyar USD’lik
ihracat gerçekleştirildi
• Türkiye’nin ABD’ye ihracatında ilk altı eyalet: Texas,
New Jersey, New York, Michigan, California, Florida*
*US Census Bureau verilerine göre
• ABD’nin ithal ettiği başlıca ürün fasılları:
o Elektrikli makine ve cihazlar, aksam/parça
o Nükleer reaktörler, kazanlar, makineler, mekanik cihazlar, aksam/parça
o Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisiklet, motosiklet,
aksam/parça
• ABD Makine ve Ekipman sektörü, sektörün dünyadaki
üçüncü büyük tedarikçisidir.
• ABD piyasasında satılan makinelerin %40`ı ithal makinelerdir. Bu makinelerin % 12`si Almanya’dan ithal edilmiştir.
• ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre; tarımsal üretimin bu yıl % 13 oranında büyümesi beklentisi tarım makinelerine olan talebi artıracaktır.
• T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından, New York, Teksas, Kaliforniya, Illinois, Georgia ve Florida hedef eyaletler
olarak belirlenmiştir.
• ABD iş yapma kolaylığı açısından 189 ülke arasında
7. sırada*
* Dünya Bankası 2015 verilerine göre
• ABD’nin tüm dünyaya ihracatı 1,5 Trilyon USD (2015)
• ABD’nin tüm dünyadan ithalatı 2,24 Trilyon USD
(2015)
121
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
YENİLENEBİLİR ENERJİYE ÖZEL
TRANSFORMATÖR
olması önemli konulardandır” dedi.
“ T Ü R K İ Y E ,
ALMANYA’DAN
DAHA FAZLA GES’E
SAHİP OLMALI”
Türkiye’nin bu sene sonuna kadar 1 GW kurulu
güce sahip olma hedefinin olduğunu söyleyen
Işık; “Türkiye güneşlenme süresi, coğrafi konumu ve fosil yakıtlarda
dış kaynaklara bağımlı
olma gibi nedenler düşünüldüğünde, GES (
Güneş Enerji Santrali)
kurulu gücü 40 GW olan
Almanya’dan en kısa sürede daha fazla GES’e
sahip olmalıdır” diye konuştu.
Enerji sektörünü bir araya getiren ICCI Fuarında ASTOR ArGe Direktörü Dr. Fatih Işık yaptığı sunum ile hem Türkiye’nin
enerjide dışa bağımlılığını çözmek için yenilenebilir enerjinin
önemine vurgu yaparken, hem de enerji verimliliği dikkate
alınarak enerjinin boşa kaybedilmemesi için transformatör
secimi ile şekilde ilgili önemli bilgileri paylaştı.
Türkiye Yenilenebilir Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Münib Karakılıç’ın oturum başkanlığını yaptığı
konferansta, Dr. Fatih Işık’ın yaptığı sunum yenilenebilir
enerji konusunda Türkiye’nin atması gerektiği adımlar ve
attığı adımlar sonucunda en fazla yararı alması için bir yol
haritası olacak nitelikteydi. Dr. Işık konuşmasında; “Ülkemizin dünya ortalaması üzerinde artan elektrik enerji ihtiyacı
temiz, çevreci ve fosil yakıtlara dayanmayan elektrik enerjisi
üretim tesisleri kurulumunun önemini arttırmıştır.
Son yıllarda yenilebilir enerji üretim santralleri kurulu gücü
hızla artmaktadır. Bu tesislerde kullanılan ve kullanılacak
transformatörlerin yenilebilir enerji üretim santralleri özelinde özel tasarıma sahip, daha düşük kayıplı ve uzun ömürlü
122
“ELEKTRİK ENERJİSİ VERİMLİLİĞİNİ ARTTIRMAK
ZORUNDAYIZ”
Enerjiyi korumanın en az enerji üretmek kadar önemli başka bir konu olduğunun altını çizen Dr.Işık kullanılan transformatörlerde meydana gelen enerji kaybının en alt düzeye
indirilmesi için enerjiye en uygun transformatörlerin üretilmesi gerektiğini vurguladı.
Işık konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Yenilenebilir
enerji sistemlerine kullanılmak üzere özel yapılı transformatörler tasarlanmalıdır ve bu transformatörlerin verimi yenilebilir enerji kaynağının tipine göre belirlenmelidir. Çünkü
işletme şartları, yüklenme koşulları ve ortam şartları düşünülerek tasarlanan transformatörler hem kendi ömürlerini
uzatacak hem de sistem verimliliğini artıracaktır. Bu nedenle
yeni kurulacak sistemlerde Ultra Düşük kayıplı Transformatör kullanımı teşvik edilmelidir. Büyük yatırımlar ile elektrik
üretiyoruz. Bu nedenle ürettiğimiz elektrik enerjisinin verimliliğini arttırmak bizler için zorunluluktur.”
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
TEMSA OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ AÇILDI
Çukurova Üniversitesi TEMSA Otomotiv Mühendisliği
Bölüm binası ve laboratuvarları, 30 Nisan 2016 Cumartesi günü düzenlenen törenle açıldı.
TEMSA Otomotiv Mühendisliği Bölüm binası ve laboratuvarları, Balcalı Hastanesi Dr. M. Feyyaz Etiz Onkoloji
ve Hematoloji Hizmet Binası ve 12 yatırımın temel atma
töreni ile birlikte 30 Nisan 2016 Cumartesi günü açıldı.
Açılışı Adana Milletvekili Ömer Çelik, Çevre ve Şehircilik
Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Adana Valisi Mustafa Büyük, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa
Kibar, TEMSA Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Ersan,
Ürün Müdürü Mert Özkaynak ve ARGE Müdürü Murat
Demirdüzen birlikte yaptı.
ÖMER ÇELİK’TEN YENİLİKÇİLİK VURGUSU
Açılış töreni Adana Milletvekili Ömer Çelik’in konuşması
ile başladı. Çukurova Üniversitesi’nin dünyada ilk 500,
Türkiye’de ilk 10 başarılı üniversite ve yaptığı bilimsel
çalışmalar ile TÜBİTAK’tan kabul gören ilk 5 üniversite
arasında olduğunu belirten Çelik, çalışmalarda yenilikçi
olmanın artık bir şart olduğuna, başarının yenilikçi ve
girişimci olmaktan geçtiğine vurgu yaptı.
ÖMER ÇELİK’TEN TEMSA’YA PLAKET
Çukurova Üniversitesi ve TEMSA iş birliği için Ömer
Çelik, TEMSA yönetimine teşekkür plaketi takdim etti.
Çelik’in özel teşekkürlerini ilettiği TEMSA yönetimi, bu
iş birliğini gelecekte yapacak iş birlikleri için önemli bir
ilk adım olarak gördüklerini belirtti.
TEMSA ARGE & YENİLİKÇİLİK VE GİRİŞİMCİLİK (YG)
ODASI
Çukurova Üniversitesi TEMSA Otomotiv Mühendisliği binasında yer alan TEMSA ARGE & YG odası açılış
sonrasında ziyaret edildi. TEMSA ARGE & Yenilikçilik
ve Girişimcilik odası öğrencilerin, akademisyenlerin ve
TEMSA çalışanlarının buluşma noktası olacak. Bu oda
aynı zamanda TEMSA YG Maker laboratuvarının uzantısı niteliği taşıyacak. Bu laboratuvarda yazılım ağırlıklı
mekatronik ürünlere odaklı çalışmalar yapılarak, çıktılar
TEMSA’nın geliştirdiği akıllı ve elektrikli araçlarda uygulanacak.
123
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Bosch, imtiyazlı tedarikçi olarak Festo’yu seçti
Dünyanın en büyük otomotiv
endüstrisi tedarikçisi, pnömatikte
Avrupa piyasası liderini tercih etti.
Sayısız Bosch ürünü, Festo’nun dünya genelinde tüm Bosh fabrikaları için imtiyazlı tedarikçi statüsünü almasını sağlayan Festo pnömatik devreleriyle üretiliyor. Yukarıdaki fotoğraf, Stuttgart yakınındaki Renningen’de 2015’te açılan Bosch Araştırma Yerleşkesini
gösteriyor.
126
Dünyanın en büyük otomotiv endüstrisi tedarikçisi olan Bosh
grubu, pnömatik ürünlerinin imtiyazlı tedarikçisi olarak Festo’yu
seçti. Festo, imtiyazlı tedarikçi statüsünü, Bosch grubuyla işbiliğinde gösterdiği yüksek performans nedeniyle kazandı.
ler bizim için önemli bir başarı faktörüdür. Özellikle tedarikçinin
küresel işbirliği, Bosch grubu için çok büyük öneme sahiptir.”
Nordström, pnömatikte Avrupa piyasası lideri olan Festo’yu
seçmekten dolayı çok memnun olduğunu sözlerine ekledi.
Tedarikçi değerlendirme kriterleri, diğer faktörlerin yanı sıra,
güçlü teslimat güvenilirliği, zekice teknik çözümler, uluslararası standartların yerine getirilmesi ve küresel işbirliğini kapsamaktadır. Bu karar, Bosch grubunun küresel satın alma ekibi
tarafından alınmıştır. Stuttgart Bosh’ta makine komponentleri
ve hizmetleri konusunda şirketin baş satın almacısı olan Lars
Nordström, ilgili sertifikayı sunarken şunları söyledi: “Tedarikçi-
Bosh, en iyi tedarikçilerini her yıl imtiyazlı tedarikçi statüsüyle
onurlandırıyor. Sonuçta, Bosh grubu her yıl dünya genelinde
sadece birkaçı bu imtiyazı alabilen binlerce tedarikçiyle çalışıyor.
İmtiyazlı tedarikçi statüsü, dünya genelinde tüm Bosh fabrikaları
için ve otomotiv endüstrisinin en büyük tedarikçisi olan bu
yüksek teknoloji şirketinin tüm işletme bölümleri için geçerlidir
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Bosch, Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçişinde
itici güç ve en büyük destekçi olmaya hazır
Dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet sağlayıcısı Bosch, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar’ı, Almanya
Stuttgart’taki fabrikası ve Ar-Ge Merkezinde ağırladı.
Bosch Grubu’nun Endüstri 4.0 ile ilgili devam eden projelerini yakından inceleyerek, karşılıklı görüş alışverişinde bulunan Bakan
Işık, “Sanayi 4.0 ile ilgili olarak, Türkiye’de üretimi olan global
şirketlerimizle daha yakın nasıl çalışırız ve global şirketlerimizin
Türkiye’yi de bu oyunun içerisine sokması noktasında ne yapabiliriz diye çalışıyoruz” dedi.
Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, halen Endüstri 4.0’la ilgili 100’ün üzerinde projeye devam eden Bosch
Grubu’nun bu alandaki uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya ve
Türkiye’nin Endüstri 4.0’a geçişinde itici güç rolü üstlenmeye
hazır olduğunu söyledi.
Dünya genelindeki 250’den fazla tesiste 100’ün üzerinde Endüstri 4.0 projesini tamamlayan Bosch Grubu, 2020 yılına kadar yüzlerce milyon Euro’luk tasarruf sağlamayı hedefliyor.
Bosch, Bursa’daki fabrikalarında Endüstri 4.0 çalışmalarını başlattı. Çalışmaların tamamı Türk mühendisler tarafından yürütülüyor.
Endüstri 4.0 için tasarladığı projelerle Almanya’da ve dünyada
öncü bir role soyunan Bosch Grubu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan
Yardımcısı Ender Yorgancılar’ı Almanya Stuttgart’taki fabrika ve
Ar-Ge Merkezinde ağırladı. Heyete, Bosch Türkiye ve Ortadoğu
Başkanı Steven Young da eşlik etti.
Bakan Işık ve Yorgancılar, beraberindeki heyetle birlikte, Bosch
Grubu’nun Stuttgart’taki fabrika ve Ar-Ge Merkezinde Endüstri 4.0 ile ilgili çalışmaları bizzat inceleyerek bilgi aldı. Heyet,
Türkiye’nin kaçırmaması gereken bu yeni sanayi devrimi için
Bosch Grubu ile birlikte bir yol haritası belirlemek için harekete
geçileceği mesajını verdi.
Bakan Işık: “Sanayi 4.0 konusunda Türkiye’nin rolünün en iyi
noktada olması için Bosch gibi önde gelen şirketlerle çalışıyoruz.”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, ziyaret sırasında
yaptığı açıklamada şunları kaydetti. “4. Sanayi Devrimi aslında
yeni başlamadı. 3. Sanayi Devrimi’nden çok da bağımsız değil.
4. Sanayi Devrimi’nin en karakteristik özelliği, ne üretildiğinden
ziyade nasıl üretildiği… Bu açıdan Sanayi 4.0 kavramı, son yıllarda bir proje olarak kullanılmaya başlandı. Türkiye olarak biz
de ‘Bu noktada neredeyiz, bundan sonrası için ne yapmalıyız,
127
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
özellikle Türkiye’de üretimi olan global şirketlerimizle daha yakın
nasıl çalışırız ve global şirketlerimizin Türkiye’yi de bu oyunun
içerisine sokması noktasında ne yapabiliriz?’ diye çalışıyoruz.
Bugün Almanya’da bununla ilgili temaslarda bulunuyoruz ki, şu
anda Bosch’dayız.
Bosch bu konuda lider şirketlerden biri. Bosch aynı zamanda yüksek teknolojili üretimde de Türkiye’deki en iyi şirketler
arasında. Dolayısıyla biz bu Sanayi 4.0 ile ilgili global oyunda;
Türkiye’nin rolünün en iyi noktada olması için hem Türkiye’de
faaliyet gösteren global şirketlerin bu noktada hangi rolü alacağını, hem de bu konuda hükümetimizin ve özel sektörümüzün
ne yapması gerektiğine yönelik çok önemli bir çalışmayı bugün
burada yürütüyoruz.”
Işık, bu dijital çağda ve Sanayi 4.0’da, Ar-Ge ile inovasyonun artık
hayat tarzının temelini oluşturduğunu vurgulayarak, “Bu noktada
özellikle yazılım ve donanım artık hayatın bir parçası haline geliyor. Sanayi 4.0 kavramında da diğer tüm teknolojik alanlarda da
insan daha da merkeze oturuyor, ama düşük becerili insan gücünün önemi azalıyor; çok yüksek becerili, yüksek nitelik gerektiren
insan gücüne olan talep artıyor. Burada da dijital eğitim bizim
açımızdan son derece önemli. Bu konuda Türkiye’nin altyapısını geliştirmek, yüksek nitelikli insanların da Sanayi 4.0’a adapte
olması için altyapıyı Ar-Ge ve inovasyonla hazırlamak durumundayız” diye konuştu.
Young: “Türkiye, Endüstri 4.0’a geçişte hızlı davranmalı…”
Almanya’nın Endüstri 4.0’a olan bağlılığını, dev şirketlerinden
hızla büyüyen start-up girişimlerine kadar her alanda kanıtladığının altını çizen Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven
Young, Grubun tecrübe ve uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya
hazır olduğunu söyledi. Young, “Dünyanın önde gelen hizmet ve
ürün tedarikçilerinden biri olarak, köklü geçmişimizden ve bugün
sahip olduğumuz Ar-Ge donanımından güç alarak, Almanya’da
ve tüm dünyada Endüstri 4.0 konusunda öncü bir role soyunduk. Endüstri 4.0’ teknolojisi üretim sürecindeki birçok önemli
detayı etkiliyor ve değiştirebiliyor. 100 yılı aşkın süredir faaliyet
gösterdiğimiz Türkiye, Euro bölgesi ve Ortadoğu için önemli bir
konumda bulunuyor.
Türkiye’nin dünya sanayisinde standartlarını yükseltmesi ve
uluslararası üretim ağının bir parçası olmaya devam etmesi için
‘Endüstri 4.0’ teknolojisine geçişi hızla tamamlaması gerekiyor.
Bosch olarak bu geçiş sürecinde Türkiye için itici güç olmaya,
bu alandaki deneyim ve uzmanlığımızı paylaşmaya hazırız” dedi.
Bosch Grubu, Türkiye’deki Endüstri 4.0 ve buna yönelik organizasyonel çalışmalara 2014 yılında Bursa’daki fabrikalarında
başladı. Bosch Grubu, büyük önem verdiği Türkiye’de öncelikle
üretim teknolojilerinde ‘Endüstri 4.0’ dönüşümünü sağlamaya
odaklanacak.
128
Bosch’tan Endüstri 4.0 için iki yönlü strateji
Bosch Grubu, dünya genelindeki 250’den fazla tesisinde 100’ün
üzerinde projeyi tamamlayarak Endüstri 4.0’ı başarılı bir şekilde
uygulamaya aldı. Bir yandan ağa bağlı teknolojinin önde gelen
savunucularından biri olan Bosch, diğer yandan müşterilerine bu
alanda sensörler, sürücüler, çözüm paketlerine sahip yazılımlar
ve hatta robot asistanlar gibi çok sayıda çözüm sunuyor.
Web tabanlı hizmetleri için kendi bulutu Bosch IoT Cloud’u devreye alan Bosch, şu anda beş milyondan fazla cihaz ve makineyi
ağa bağlamış bulunuyor. Endüstri 4.0 uygulamalarıyla envanterde yüzde 30’a varan bir azalma, üretkenlikte de yüzde 10’a varan
bir artış elde etmeyi başaran Bosch, 2020 yılı itibarıyla global
üretiminde yıllık tasarrufu yüzlerce milyon dolara çıkartmayı hedefliyor.
Ağa bağlı dünyada hayatı kolaylaştıran teknolojiler
Stuttgart’taki pilot proje ile artık park yeri aramaya son verecek
olan Bosch, bu yıl oto parklara sensörlerini yerleştirmeye başlayacak. Sensörlerden alından bilgiler Bosch IoT buluta gönderiliyor ve boş park yerlerine yönelik her dakika güncellenen bir haritaya işleniyor. Bu bilgiler, bir uygulama aracılığıyla ve Stuttgart’ın
ulaşım kurumu olan VVS’nin web sitesi aracılığıyla sürücülere
sunuluyor.
Sorumlu sürücünün parası cebinde kalacak. Bosch teknolojisi
CUU (merkezi kontrol ünitesi) sayesinde sürücünün aracını kullanma şekli, hızı, kurallara uyma gibi bilgileri Alman sigorta şirketine gidecek ve sürücüler prim indiriminden yararlanabilecek.
Bosch, her geçen gün araçların kişisel asistana dönüşümü konusunda önemli adımlar atıyor. Örneğin; bugün yoldayken evin
ısısını kontrol edebiliyorken, birkaç yıl içinde araç ve akıllı ev iletişime geçerek fırında yemek ısıtabilecek veya randevu iptal olduğu anda araç güzergâhını değiştirerek bir sonraki randevuya
gidebilecek.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Türkiye adına ilk ve en önemli adımı oluşturan ICSG
Uluslararası Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve
Fuarı Haliç Kongre Merkezi’nde 4.kez Uluslararası
platformdan dünya devlerini bir araya getiriyor. Yoğun katılımın sağlandığı organizasyonda açılış konuşmalarını; T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma
Güldemet Sarı, İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan,
Avusturya Viyana Şehircilik Bakanı Dr.Michael LUDWIG , İstanbul Valisi Vasip Şahin, TC Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun, İstan-
130
bul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, EPDK
Başkanı Mustafa Yılmaz ve UGETAM Başkanı Prof.
Dr. Ümit Doğay Arınç gerçekleştirdi…
Turkcell, Vodafone, Luna, Statü Gaz ana sponsorluğunda İsveç’in partner ülke olduğu iki gün sürecek
organizasyonda; milli ülke katılımları, start-uplar,
teknokentler, dağıtım firmaları, organize sanayi müdürlükleri ve belediyeler başta olmak üzere sektörün
karar vericileri İstanbul’da toplanacak.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
AKILLI ŞEHİRLERİN UYGULANMASI İÇİN
“GEREKLİ MEVZUAT TAMAMLANDI”
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı;
“Teknolojinin bu denli hızlı ilerlemesinde en büyük
faktör şehirler. İnsanların şehirlerde buluşmasıyla
teknolojik gelişmelere talep arttı. Bu anlamda şehirler hem sorunların hem de çözümlerin merkezi haline
geldi. İnsan ve teknoloji arasında sıkışan ise maalesef doğa oldu. İnsan hayatını kolaylaştıran ve çevreyi verimli kullanan hem de sürdürülebilirlik ilkesini
benimseyen projeler birer birer hayata geçirilmeye
çalışılıyor. Akıllı binalar, akıllı şebekeler, akıllı şehirler de bu planın farklı birer parçası. Bu nedenle iş gücünün daha verimli kullanıldığı, doğanın maksimum
da korunduğu, çöpün dönüştürüldüğü elektriğin doğal kaynaklarla üretilip yeniden kullanıldığı sistemler
için hızla çalışıyoruz. Akıllı şehirlerin Türkiye’de uygulanabilmesi için tüm mevzuat alt yapısı tamamlanmıştır.
ENERJİDE EN BÜYÜK SORUN “DEPOLAYAMAMAK”
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali
Rıza Alaboyun; “Akıllı trafikten bahsediyoruz, insansız araçlardan, kendi başına giden kendi başına park
edebilen teknolojilerden bahsediyoruz. Dolayısıyla
akıllı enerji akıllı yönetim bir gerekliliktir. Hayatımızın her alanına girdi. Yenilenebilir enerji ile kastettiğimiz parayı, zamanı, mekanı, sistemi çok iyi yönetmek. Skala sistemi ile biz nereden, ne zaman ve ne
kadar enerji ihtiyacımız olduğunu ortaya koyabilirsek
doğru zamanda doğru enerjiyi verimli şekilde kullanabiliriz. Enerjide en büyük sorunumuz depolayamamak. Suyu, gıdayı depolayabiliyoruz ama enerjiyi
depolayamıyoruz. Enerjiyi ürettiğimiz an ya anında
tüketeceğiz ya toprağa vereceğiz ya da üretimden
vazgeçeceğiz.
ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNE “150
MİLYON BÜTÇE AYIRDIK”
T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı
Mustafa Yılmaz; “Ülkemizde de diğer ülkelerde olduğu gibi elektrik şebekelerimizin santrallerinde üretilen elektrik enerjisinin tüketim noktasına ulaştırılması esas görevidir. Bir benzetme yapmak gerekirse
bunu tek yönlü bir yol olarak düşünebiliriz. Geldiğimiz noktada artan rekabet, verimlilik arayışları küçük
ölçekli üretim ünitelerinin hızla gelişmesi gibi birçok
nedenden ötürü tek yönlü trafik akışı artık yetersiz
kaldı. İşte bu sebeple çift yönlü trafik akışının sağlanmasının yolu akıllı şebekelerden geçiyor.
Üretici ve tüketici arasında iletişim yeteneğine sahip akıllı şebekeler enerji vizyonumuz açısından çok
önemli. Çünkü akıllı şebekeler kullanıcılara daha fazla verimlilik ve güvenilirlik sağlıyor. Daha da önemlisi talep tarafının aktif olarak piyasaya dahil olması
ile kaliteli ve düşük maliyetli enerji üretimini mümkün kılıyor. EPDK olarak yaptığımız çalışmalara değinecek olursam; özellikle vurgulamak isterim ki tüm
elektrik dağıtım şirketlerinin akıllı şebeke yapısını
kurmalarını istiyoruz.
Bunu sağlamak için de önemli adımlar attık, atmaya
da devam ediyoruz. Elektrik dağıtım şirketlerinin vatandaşlarımıza daha iyi hizmet vermesi için akıllı şebeke kurmalarını sağlayacak mevzuat düzenlemelerini yaptık. Elektrik dağıtım şirketleri için 2016-2020
uygulama dönemi için yaklaşık 150 milyon liralık
Ar-Ge bütçesi ve 1 milyar liralık şebeke işletim sistemi yatırımları planladık. Biz Türkiye’nin bir teknoloji
çöplüğüne dönmesini istemiyoruz. Bu yüzden akıllı
şebeke yatırımlarında çok dikkatli adım atıyoruz.
2050’DE 7 MİLYAR İNSAN ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş;
Bugün şehirler birer inovasyon merkezleri. Şehirlerde sürücüsüz metrolar var, hızlı trenleri çok daha
hızlı hale getirecek çalışmalar yapılıyor. Tabi bunu
yaparken de çevre etkilerini de düşünmek zorunda
olduğumuzu unutmamalıyız. Dünya nüfusunun 7 milyar olduğu 2050 yılında bunun 9 milyara ulaşacağı
öngörüldüğünde %70’i şehirlerde yaşayacak 7 milyar
insanın yaşayacağı düşünülürse çok daha aktif çalışmalar yapmalıyız. Özellikle kentlerde yoğunluğun
yaşandığı alanlarda yaşam standardını yükseltmek
adına teknolojiyi en iyi şekilde kullanmaya, alt yapı
sistemlerini kurmaya çalışmak zorundayız.
İstanbul’da günlük hareketlilik 28, 5 milyona ulaştı.
Yakın gelecekte şehrin nüfusunun 3 katına 50 milyonu geçecek. Biz bunun önüne geçmek bu sistemleri
kurgulamak, bu ihtiyaçları karşılamak zorundayız. Bu
hareketlilik kaçınılmaz. İnsanlar daha hızlı yaşamaya
alıştı.
İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan; Akıllı şebekeler
enerji sektörünün dönüşümünde öncelik arz ediyor.
Hep birlikte akıllı şebekelerin yenilenebilir enerji
131
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
sistemleriyle daha iyi entegre olmasının ve karbon
emisyonlarını azaltmanın yollarını bulabiliriz. Dünyanın fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına
geçtiği bu dönemde, inovasyon, teknoloji ve iklim değişikliği ile mücadele büyük önem arz ediyor.
Türk enerji sektörü de teknolojiyle birlikte gelişiyor
ve Türkiye-İsveç ilişkisinin kültürel bağları geçmişe
dayanıyor. Ekonomisi giderek gelişen Türkiye’de İsveçli şirketler iş yapmaktan büyük memnuniyet duyuyor. Enerji sektörünün dönüşümü bizim daha da
geliştirmemiz ve gelişimini sürdürmemiz gereken bir
konu. Bu noktada da akıllı şebekeler büyük önem arz
ediyor.
MEGA ŞEHİR SAYISI 28’E ULAŞTI
Viyana Şehircilik Bakanı Dr. Michael Ludwig; Viyana
Avusturya içinde bağımsız bir yönetim olmakla birlikte akıllı şehirlere oldukça yatırım yapan bir ülke. 1990
yıllarında dünya çapında 10 kadar mega şehir varken
2015 yılında ise bu sayı 28’e ulaştı. Öngörülere göre
bu sayının 2030 yılında 41 mega şehire ulaşması bekleniyor. Akılı şehirler kavramı şehirlerin karşı karşıya
kaldıkları, birçok zorluğu çözmek için oldukça önemli. İnsanların yaşam kalitelerini idame ettirmeliyiz.
Viyana’nın akıllı şehirler bağlamında önceliği budur.
Sosyal konu ve alt yapı çalışmalarında bu görülüyor.
Viyana ve Fedaral Hükümet Başkanlığı arasında bir
mütakabat imzalandı. Viyana böylece akıllı şehirler
içerisinde Avrupa’da marka şehir haline gelmeyi hedefliyor. İklimin korunması bizim için de çok önemli.
Akıllı şehir, akıllı konut projelerimiz devam ediyor.
Viyana 200.000 konuta sahip. Bu noktada vatandaşlarımıza kira yardımı da yapıyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz bir şehircilik projemiz Avrupa’nın
en önemli konut projelerinden biri. Ulaştırma, alt
yapı, yayalar için yürüyüş yolları, yeşil alanları bölgeyi cazip kılıyor. Gerçekleştirilen bu kongrenin akıllı şebekeler ve şehirler alanında küresel zorlukların
analiz edilmesi açısından çok faydalı olacağına inanıyorum.
132
UGETAM ve ICSG Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Ümit Doğay Arınç; Hızla gelişmekte olan ülkemizin
2003 yılından beri yakaladığı başarılı büyümeyi devam ettirebilmesi için kesintisiz ve ucuz enerjiye ihtiyacı var. Arz ve talep arasındaki dengenin mümkün
olan en alt seviyede olması hem enerji tasarrufunu
sağlayıp dışa bağımlılığı azaltacak hem de ülkemizin
kalkınmasını daha da hızlandıracak.
Enerji tasarrufunu sürdürülebilir hale getirebilmek
için sistemlere entegre olabilecek akıllı şebekeler ve
şehirler ile durum analizi yapılıp, otomatik ölçüm sistemleri ile enerji kesintilerini önleyerek aşırı yük ve
arıza durumlarının kontrol altında alınmasıyla şebeke güvenilirliğini sağlayarak ve ayrıca yönetilemeyen
izlenemeyen tüketimleri ve enerji kayıplarını kontrol
altına almak mümkün olacak.
Bu kongrede akıllı şebeke ve şehirlerin sağlayacağı
sosyal faydalardan akıllı şebeke ve şehirlerin tasarımları, standartları, güvenlikleri çok geniş alanı kapsayacak konular 5 ayrı salonda konusunun uzmanı 180
kişi tarafından bilimsel bildirili oturumlarla, panellerle özel oturumlarla iki gün boyunca tartışılacak. Ayrıca 150 stantta ürün ve faaliyetler sizlere sunulacaktır.
ISCG kongre fuarı 3. Yılında dünya fuarlar listesine
girmeyi başarmıştır.
İki gün sürecek etkinlikler kapsamında; Elektrik Marketinde Teşvikler, Düzenlemeler ve Fiyatlandırma,
Akıllı Şebekelerde Veri Analizi ve Şehirler Oturumu,
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Akıllı Teknokentler,
Osb’ler ve Kampüs Üniversiteler, Akıllı Şebekelerde
Güç Kalitesi Problemlerine Ab İle Ortak Çözümler,
Akıllı Şebekelerde Teknolojik Çözümler Ve Geleceğe Yatırım, Akıllı Elektrik Dağıtım Şebekeleri, Akıllı
Gaz Dağıtım Şebekeleri ve Akıllı Şebekelerde Değişen
Kullanıcı Eğilimleri konu başlıklarında oturumlar düzenlenecek. Bu kapsamda Obama’nın Enerji Baş Danışmanı John McDonald “her yönüyle dünyada akıllı
şebekeler ve şehirlerin mevcut durumu ve geleceği”
hakkında son gelişmeleri duyurmak için ICSG İstanbul ’a katılacak…
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
OTOMASYONDA FARKI
“AR-GE” BELİRLİYOR
değişikliklerinde ani reaksiyon gösterebiliyor muyum?
Ham madde ve üretimdeki
kayıplarım ne kadar? Makinalarımın duruşu ve duruş
süreleri rakiplerime oranla
ne kadar kısa? Bunların hepsi üretim yaparken kullandığım enerjinin ne kadarından
tasarruf edebiliyorum? Diğer rakiplerimden daha az
ne kadar enerji kullanabiliyorum aynı üretimi yaparken? Bu faktörler aslında
sizin çıkarttığınız ürünün
maliyet kalemleri olduğu
için pazardaki rekabet durumunuzu tamamen belirliyor”
dedi.
Üretim planlamasına yönelik gerçekleştirdiği analizler ile ham madde ve üretim anındaki kayıpların
boyutlarını ortaya çıkaran Rockwell Automation, şirketlerin karlılığını artırması için önemli çalışmalarda
bulunuyor. Türkiye’de otomasyon sektörünün rekabetçi bir gelişmeye sahne olduğunu belirten Rockwell
Automation’un Genel Müdürü Cenk Ceylan, Rockwell
Automation’ı rakiplerden ayıran en büyük özelliğin
‘Ar-Ge yatırımları’ olduğuna vurgu yapıyor.
Türkiye olarak globalde kaydetmemiz gereken aşamalar olduğunu belirten Rockwell Automation Türkiye
Genel Müdürü Cenk Ceylan “Aşama kısmı şu; entegrasyon ve verimlilik ve üretim optimizasyonu. Yani
her şeyimiz otomatik buradan ham maddeleri koyuyoruz ve paketlenmiş olarak ürün çıkıyor. Ama ben
bu süreci yönetirken gerçekten üretim planlamamı
anlık yapabiliyor muyum? Fabrikam esnek mi? Değişime ayak uydurabiliyor muyum? Gelecek olan talep
Rockwell Automation’ı rakiplerden ayıran en önemli
özellik AR-GE
Rockwell Automation’ı rakiplerinden ayıran en önemli
özelliğin AR-GE olduğunun altını çizen Ceylan “Otomasyonun gittiği yön olduğu için biz, AR-GE tarafında
çok fazla yatırım yapıyoruz. 10 sene önceki motor
sürücünüzle bugünkü teknoloji motor sürücüsü arasında enerji verimi farkı var, kontrol kabiliyetleri farkı
var, buna da yatırımlarımız sürüyor. Rockwell Automation olarak dünyada 20’nin üzerinde lokasyonda fabrikamız var. Her fabrika aynı zamanda AR-GE
merkezi. AR-GE hiç bitmeyen yatırımı hiç kesilmeyen bir süreç. İlave yatırım en fazla yazılım tarafında. Çünkü bu bahsettiğim süreçlerin iyileştirilmesi
daha çok optimizasyon, verimlilik üretim kayıplarının
azaltılması, envanter yönetimi, iş emirlerinin akışlarının yönetilmesi, hatların entegrasyonu, otomasyon
sistemiyle yönetim sistemi entegrasyonu, bunların
çoğunu software bazında yapılıyor. Bu softwareleri
dünyada en yaygın yelpazede üreten ve AR-GE yapan
şirket biziz” dedi.
133
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Siemens endüstriyel buhar
türbinleri teknoloji ödülü kazandı
Dünyanın önde gelen danışmanlık ve araştırma
gruplarından Frost & Sullivan, Siemens’i endüstriyel buhar türbinleri pazarında teknoloji lideri ilan
ederek, Avrupa Yeni Ürün İnovasyonu 2015 ödülüne
layık gördü.
Siemens’in Gelişmiş Platform Tasarımı kapsamındaki endüstriyel buhar türbinlerine damgasını vuran ve mükemmel düzeye ulaşan kalite, güvenilirlik
ve fiyat dengesi, Avrupa Yeni Ürün İnovasyon 2015
Ödülleri’nde büyük övgü aldı. Ayrıca Siemens’in liderliğinde, endüstriyel ürünlere yönelik Ar-Ge ve
inovasyon odaklı yaklaşımının da önemli rol oynadığı
vurgulandı.
Avrupa Yeni Ürün İnovasyonu Ödülü her yıl pazara
en yeni teknolojileri kazandıran inovatif ürünler geliştirmiş şirketlere veriliyor. Ödül için öncelikle katma
değerli ürünler sağlayan ve böylece müşterilerinin
yatırım geri dönüşünü artıran inovasyonlar değerlendiriliyor. Frost & Sullivan bu ödülü teknoloji inovasyonu, müşteri hizmetleri ve stratejik ürün geliştirme
alanlarında sıra dışı performans gösteren şirketlere
veriyor. Kazananlar, pazardaki oyuncularla ilgili karşılaştırmalar yapan, ayrıntılı görüşmeler gerçekleştiren, pazar rakamlarını ve ikincil kaynakları araştıran
analistlerin çalışmaları sonucu belirleniyor.
Siemens AG Buhar Türbinleri Birim CEO’su Dr.Wilfried
Ulm “Buhar türbinlerimizle bu ödülü almaktan büyük
mutluluk duyuyorum çünkü bu ödül, ‘Gelişmiş Platform’ konseptimizde bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz optimizasyon çalışmalarının tescil edilmesi anlamını taşıyor. Analistlerin ifadesiyle, Siemens özellikle
endüstriyel buhar türbinleri için Gelişmiş Platform
Tasarımı (Enhanced Platform Design) ile endüstriyel
standartları belirleyen ürünlere imza atarak küresel
bir lider oldu. Bu yolda aynı kararlılıkla yürümeye ve
inovasyonlarımızı daha da geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.
Gelişmiş Platform Tasarımı’na ödül
Bu ödül, Gelişmiş Platform Tasarımı (EP) ve yağsız
134
çalışan endüstriyel buhar türbinlerine ilişkin inovasyonları teşvik etmek üzere veriliyor. Siemens’in Gelişmiş Platform konsepti, farklı kurumsal satın almalarla
edinilen ürün hatlarını tek çatı altında birleştiriyor ve
farklı hatların en çok sınanmış ve onaylanmış teknik
özelliklerini bir araya getiriyor.
Gelişmiş Platform konsepti modüler bir platform.
Buna ek olarak, bu konseptte kanat ve gövde tasarımında da çok sayıda iyileştirme yapıldı. Siemens’in
malzeme ve termodinamik konusundaki köklü deneyimi, ana buhar parametrelerinde 565°C/165 bara ulaşan iyileştirmelerin yanı sıra verimlilikte yüzde 2’ye
varan oranlarda artış da sağladı. Buhar türbininin hizmet ömrü sırasındaki CO2 emisyonları da yüzde 15’e
varan oranda azaltılabilir hale geldi.
Yağsız çalışan buhar türbini sayesinde Siemens, neredeyse hiç lubrikasyon uygulanmadan işleyebilen ve
güç aralığı 10 MW’a ulaşan bir buhar türbinini hizmete sunmuş oldu. Türbindeki rulman sistemi tamamen
yağsız, havayla soğutulan elektromanyetik rulmanlardan oluşuyor; valf aktüatörleri ise sadece minimum
miktarda yağ ile çalıştırılıyor ve yazılımla kontrol edilen elektrikli motorlar aracılığıyla denetleniyor.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
2015 yılında 11 milyar dolarlık
ihracat yapan Elektrik Elektronik
ve Hizmet sektörü Şampiyonlarına
TET’ten Ödül
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin
(TET) 2015 İhracat Başarı Ödülleri 15 Nisan’da düzenlenen törenle sahipleri ile buluştu.
2015 yılında yaklaşık 11 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşan Elektrik Elektronik ve Hizmet sektörlerinde
en çok ihracat gerçekleştiren firmalara ödülleri verildi.
Kültürel Hizmetler TV Dizi Sektörü’nde ‘En Çok İhraç
Edilen’ 3 dizinin başrol oyuncuları, yapımcısı ve dağıtım
firması ödüle lâyık görüldü.
Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat
hedefine sektör olarak önemli bir pay ile katkı sağlamayı hedefleyen Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) 2015 Yılı İhracat Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül gecesine; TİM Başkanı Sayın Mehmet
135
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Büyükekşi’nin yanı sıra TET Başkanı Sayın Fatih Ebiçlioğlu ile sektör temsilcileri de katıldı.
ret A.Ş., Arçelik A.Ş. ve BSH Ev Aletleri San. Tic. A.Ş.
de oldu.
2023 İhracat Hedefi
Karapara Aşk, Karagül ve Fatma Gül’ün
Suçu Ne? dizileri ihracat şampiyonu
TET Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, TET 2015 İhracat
Başarı Ödül töreninde konuştu. Konuşmasına sektör
temsilcilerine teşekkür ederek başlayan Ebiçlioğlu şunları söyledi: “Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında
ihracatın büyük bir önemi olduğuna inanıyoruz. Bunu
rakamlarla da teyit edebiliyoruz.
2015 yılında sektörümüz yaklaşık 11 milyar dolarlık bir
ihracat gerçekleştirerek Türkiye ekonomisine önemli bir
katkı sağladı. Ancak bu rakamları yeterli görmüyoruz.
Daha ileriye, daha yukarılara çıkabilmek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. 6 yıl önce başladığımız
TV dizilerinin ihracatında bugün 200 milyon dolarlık bir
pazara ulaşmış bulunuyoruz. 2023 hedefimiz doğrultusunda bu rakamları 750 milyon dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Yurtdışına en çok satışı olan ikinci dizi ise Fox TV’de
yayınlanan ‘Karagül’ oldu. Başrolünü Ece Uslu, Mesut
Akusta ve Mert Yazıcıoğlu’nun üstlendiği dizinin yapımcılığını ise Avşar Film, dağıtımını ise ITV – Intermedya
yapmıştı.
Geçen yıl yaklaşık 3 milyar 122 milyon dolarlık ihracat
gerçekleştiren Beyaz Eşya sektörünün birinciliğini ise
Arçelik A.Ş. aldı. BSH Ev Aletleri San ve Tic. A.Ş. Beyaz
Eşyanın en çok ihracat gerçekleştiren ikinci şirketi olurken, Vestel A.Ş.de bu alanın üçüncüsü olarak ihracat
ödülüne lâyık görüldü.
Türkiye’de gösterimde olduğunda da çok ses getiren ve
büyük beğeni toplayan Kanal D’nin sevilen dizisi Fatma
Gül’ün Suçu Ne? de yurtdışına en çok satışı yapılan
üçüncü dizi olarak yer aldı. Başrol oyunculuğunu Beren
Saat ve Engin Akyürek’in paylaştığı, AY Yapım’ın dizisinin dağıtımını ise Kanal D yapmıştı.
Elektronik sektörü ödül kategorisinde birinciliği Vestel
Ticaret A.Ş. aldı. Elektronik ödül kategorisinde en çok
ihracat gerçekleştiren ikinci şirket Arçelik A.Ş. olurken,
üçüncülüğü ise BSH Ev Aletleri San. Tic. A.Ş. aldı.
Kültürel Hizmetler alanında 2015 yılında ortalama 200
milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Sektör, 2023’te bu
rakamları 750 milyon dolar seviyelerine çıkarmayı hedefliyor.
Elektrik Üretim ve Dağıtım Ekipmanları sektörünün ihracat şampiyonu ise Alstom Grid Enerji Endüstrisi A.Ş. firması oldu. Bu sektörün ihracat ikinciliği ödülü Siemens
San. ve Tic. A.Ş’ye giderken, Schneider Elektrik San. ve
Tic. A.Ş. kendi sektöründe en çok ihracat gerçekleştiren
üçüncü firma oldu.
Edebi eserler ihracat 1.si Aytül Akal oldu
Gecede Kablo sektörünün ihracat şampiyonları da ödüllerini aldı. Geçen yıl ortalama 1 milyar 710 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör temsilcileri arasında
ilk üçü Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş., Atom
Kablo Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Nexans Türkiye End.
Tic. A.Ş. aldı.
Türkiye Genelinde Elektrik Elektronik sektörünün en çok
ihracat gerçekleştiren firmaları ise sırasıyla Vestel Tica-
136
Hizmet sektöründe yer alan Kültürel Hizmetler alanında
en çok ihracatı yapılan üç diziye; başrol oyuncuları, yapımcısı ve dağıtım şirketleriyle birlikte ihracat ödülleri
verildi. Başrolünü Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek’in
paylaştığı ‘Kara Para Aşk’ dizisi 2015 yılında en çok ihracatı yapılan dizi oldu. Yapımcısı Ay Yapım olan dizi
ATV’de yayınlanmış, Dizinin dağıtımını ITV – Intermedya gerçekleştirmişti.
TET 2015 İhracat Ödülleri’nde yurtdışında eseri en çok
yayımlanan yazar ödülü, Aytül Akal’a verildi. Ülkemizin
Kültürel Hizmetler; Görsel İşitsel Yayın, Telif ve Lisans
Hizmetleri ihracatına katkıda bulunan ve Yazdığı çocuk
kitaplarıyla Türkiye’de de büyük beğeni toplayan Aytül
Akal, ödüle lâyık görüldü.
Hizmetin büyük ödülü THY’ye…
TET 2015 İhracat Ödülleri arasında yer alan Türkiye Hizmet sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren THY birinci olurken, ikinciliği Hilal Trans Uluslararası Nakliyat
A.Ş aldı. Netaş Telekomünikasyon A.Ş. ise bu kategorinin üçüncüsü oldu.
HVAC endüstrisi Ortadoğu ve
Afrika’da hareketli bir büyüme yaşadı
Yeşil teknolojili ürünler, enerji tasarruflu ürünlere yönelik hızla artan küresel ve bölgesel düzenlemelerle birlikte de giderek popüler hale geliyor.
Akıllı şehirler ve yeşil binaların Ortadoğu ve Afrika bölgesinde giderek yaygınlaşmasıyla birlikte Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme (HVAC) ürünleri birçok değişik konut, ticari ve endüstriyel uygulama alanlarında
kullanılarak LG Electronics’in bu konudaki liderliğini
pekiştirdi.
Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki HVAC endüstrisi son
dönemde farklı segmentlerde öne çıkmayı başaran birçok ürünle tanıştı. Bunun yanında küresel ve yerel üreticilerle birlikte distribütörler ve sistem entegratörleri
açısından bölgesel pazarın en önemli değerlerinin başında ise konut, ticari, endüstriyel ve kurumsal alanlara
yönelik projelerdeki büyük gelişim geliyor.
Bu eğilimlerle ilgili konuşan LG Electronics Ortadoğu ve
Afrika Bölge Başkanı Kevin Cha şunları söyledi: “Şirketler devamlı olarak faturaları azaltan ve daha düşük emisyon sağlayarak daha iyi enerji sınıfında yer alan ürünler
geliştirmek için Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiriyorlar.
Bizim de içinde bulunduğumuz endüstri oyuncularının
bu gibi proaktif yaklaşımları, HVAC iş kolunun ileriki yıllarda giderek artan taleplerle birlikte sağlam bir büyüme
tecrübesi yaşayacağını gösteriyor”.
Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki büyük emlak şirketlerinin ve devlet kurumlarının altyapıyı geliştirmek ve
turistler için yeni alanlar yaratmak amacıyla süregelen
dev yatırımlarının, turizme büyük bir katkı yapması bekleniyor. Aynı zamanda yeni dönem alışveriş merkezleri,
oteller, hastaneler, apartmanlar, havaalanları gibi dünya
çapında iklimlendirme çözümlerine ihtiyaç duyan alanlar da kullanıcılarla buluşmaya devam ediyor.
HVAC çözümlerinde lider LG Electronics, Ortadoğu ve
Afrika bölgesindeki yaygın HVAC düzenlemesi LEED
(Enerji Liderliği & Çevre Tasarımı) sertifikasyonu ile paralel olarak, Arap Enerji Tasarruflu Binalar Düzenlemesi
ve GCC Standardizasyon Konseyi (GSO) gibi saygın dü-
zenleyici kurumların belirlediği en güncel enerji tasarrufu standartlarına sıkı sıkıya bağlı ürünler geliştiriyor.
LG’nin HVAC iş kolu son 20 yıldır aralıksız bir büyüme
gerçekleştiriyor. LG’nin iklimlendirme çözümleri HVAC
endüstrisinde devleşerek yüksek seviyede rekabetçi bir
ortam yaratıyor.
Kevin Cha konuyla ilgili ayrıca şunları da ekledi: “LG’nin
iklimlendirme iş kolu şirketin ayrılmaz bir parçası haline gelmekle birlikte, LG bu konuda hem konut hem
de ticari alanlara yönelik ürünlere onlarca yıldır önemli
yatırımlar gerçekleştiriyor. Yapımı tamamlanan ve 2017
yılında açılacak yeni soğutucu fabrikamız ile birlikte yakın zamanda Ar-Ge alanında büyük yatırımlar gerçekleştirdik”.
LG’nin iklimlendirme ürünleri en sıcak yaz aylarında bile
kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalitede ve
inovatif teknolojilerle tasarlandı. LG’nin amiral gemisi
ürünü olan Multi V VRF sistem, yüksek enerji tasarrufu,
hızlı teknik servis ve satış sonrası hizmetleri ile geliştiriciler, uzmanlar ve müteahhitler gibi paydaşların birinci
önceliği olmayı başardı. Üçüncü parti pazar araştırmalarının da gösterdiği gibi LG’nin HVAC çözümlerinin bölgedeki liderliği devam ediyor.
LG’nin konut alanlarındaki en son inovasyonu LG Titan
Split* ise nemli yaz sıcaklarında bile TUV Rheinland
onaylı performansa sahip tropikal kompressörü sayesinde oldukça sıra dışı bir soğutma sağlıyor. LG’nin en
yeni Titan iklimlendirme sistemleri 60ºC’ye kadar olan
aşırı sıcaklarla bile başa çıkabiliyor.
HVAC endüstrisindeki hızlı gelişimle birlikte bu alandaki ürünler, kullanıcılar ve devlet kurumlarının talepleri
doğrultusunda çok daha fazla enerji tasarrufu sağlayan,
çevre dostu özelliklere sahip oluyorlar. Yeşil Teknolojili ürünler küresel ve yerel düzenlemelere uygun olarak
gün geçtikçe çok daha fazla ilgi toplamaya devam ediyorlar.
* Bu ürün henüz Türkiye’de piyasaya sunulmamıştır.
137
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Siemens, Akıllı Şebekelerdeki
Deneyimini ICSG İstanbul 2016
Katılımcılarıyla Paylaştı
Siemens, yeni yaklaşım ve teknolojilerle geliştirdiği akıllı şebeke sistemlerine yönelik ürün ve çözümlerini 4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve
Şehirler Kongre ve Fuarı ICSG 2016’da tanıttı.
Akıllı şebekeler ve şehirler alanındaki araştırmacıları,
uygulayıcıları, geliştiricileri ve kullanıcıları uluslararası bir platformda bir araya getiren ICSG Uluslararası Akıllı Şebekeler Kongresi’nin dördüncüsü, 20-21
Nisan tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Kapsamında bir fuarın da yer aldığı
etkinlik, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C.
138
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile T.C. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın himayelerinde, T.C. Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, T.C. Ekonomi Bakanlığı, UGETAM ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi desteğiyle düzenlendi.
ICSG 2016’nın öne çıkan konuları; Akıllı Elektrik Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Gaz Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Su ve Atık Su Şebekeleri ve Sistemleri,
Akıllı Ulaşım Şebekeleri ve Sistemleri, Akıllı Şehirler
ve Binalar oldu.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Akıllı şebeke teknolojilerinin gelişimi için dünya genelinde pek çok çalışmaya imza atan Siemens de bu
alandaki deneyimini ve yenilikçi yaklaşımını, ICSG
İstanbul 2016 Fuarı’ndaki 37-38-39 numaralı standlarında tanıttığı verimli akıllı şebeke sistem ve çözümlerini ile ziyaretçilere aktardı. Ayrıca Siemens AG İş
Geliştirme Yöneticisi Thomas Kijftenbelt, Akıllı Şebekelerde Teknolojik Çözümler ve Geleceğe Yatırım oturumunda bir konuşma yaptı.
Siemens, Akıllı Şebekeleri Türkiye’de
geliştiriyor!
Çağımızın enerjiye yönelik yeni problemlerinin çözümleri, yeni yaklaşım ve teknolojileri gerektiriyor. Akıllı
şebekeler, elektrik, tesis ya da bina sistemlerinin şebekeye kesintisiz entegrasyonunu sağlayarak, birçok
farklı açıdan tüm paydaşlar için katma değer yaratan
yaygın çözümlerin geliştirilmesini mümkün kılıyor.
Enerjinin üretiminden dağıtım ve iletimine kadar enerji
dönüşüm zincirinin tümünü kapsayan ve entegre çözümler sunan Siemens Akıllı Şebekeler, yeni şebekeler
kurmanın yanı sıra mevcut enerji şebekelerinin gelecekteki ihtiyaçlara adaptasyonunu, modernizasyonunu ve geliştirilmesini sağlıyor.
Dünya üzerinde Akıllı Şebekelerin gelişimi için dört
farklı merkez belirleyen Siemens’in bu merkezlerinden
biri Türkiye’de bulunuyor. Dijital Şebekeler çözümlerini Türkiye’de geliştiren Siemens, var olan altyapıyı
daha akıllı ve otomatize ederek, insan hatalarından
arındırarak, daha verimli kullanabilmeye odaklanıyor.
Bu merkezde geliştirilen teknolojilerin zaman içinde
Siemens’in faaliyet gösterdiği 190 ülkede kullanılmaya başlaması hedefleniyor.
Siemens Enerji Yönetimi Bölümü içerisinde yer alan
Dijital Şebekeler öncelikle, anahtar teslim projelerde
kontrol merkezlerinin tesisi, trafo merkezlerinin sisteme entegrasyonu ve SCADA, Dağıtım Yönetimi Sistemleri (DMS), Kesinti Yönetim Sistemi (OMS) sistemleriyle haberleşmenin kurulmasını sağlıyor. Siemens’in
SCADA çözümünün Akıllı Şebekelere uyarlanmasıyla
elde edilen avantajlar iletim şirketlerinde de etkisini
gösteriyor. Süreci daha etkin yönetme şansı elde eden
iletim şirketleri, kayıp kaçak oranlarının azaltımı başta
olmak üzere pek çok fayda sağlayabiliyor. IT entegrasyonlarının yanı sıra fiziksel haberleşme de sağlayan
Siemens dijital şebeke çözümleri, trafo merkezleriyle
canlı ve hızlı bir haberleşme sağlıyor. RTU (Uzak Terminal Birimi) cihazlarıyla sahada gerçekleşen duruma
ilişkin bilgiye anında ulaşıp kontrol merkezindeki ope-
ratöre iletiyor.
Siemens PLC çözümleri maliyeti düşürüyor
Birçok işletme tarafından veri iletimi için kullanılan
Siemens Powerline Haberleşmesi, PLC çözümlerinin
dağıtım şebekelerinde tesise ait altyapıyı kullanması,
haberleşme kanallarında işletme maliyetlerini düşürüyor. PLC çözümleri özellikle herhangi bir haberleşme
ortamının olmadığı yerlerde oldukça önemli bir görev
üstleniyor.
Yüksek ve orta gerilim şebekeleri içinse modemler,
kuplör birimleri, kurulum malzemeleri ve bir ağ yönetim sistemiyle entegre çalışan Powerlink çözümleriyle, tüm elektro-mekanik kurulum koşullarında basit ve
hızlı kuruluma olanak sağlıyor. Siemens’in Geniş Band
PLC (BPL) çözümü, orta ve alçak gerilimde sağlam ve
güvenilir IP-tabanlı bir haberleşme alt yapısı oluşturmaya imkân tanıyor.
Siemens, elektrik sistemlerine sunduğu dünyanın en
güvenilir haberleşme çözümlerini kısıtlamalı kritik
süreçleri yerine getirebilecek veri yolu ile donatıyor.
Siemens yedekli ağ tasarımları, uygulamaların sürekliliğini güvence altına alıyor ve kesintisiz çalışma
sağlayarak zor çevre koşullarında dahi sürekliliğinden
ödün vermiyor. IEEE 1588 standardına uygun geliştirilen ürünler, zaman bağımlı ve kısıtlamalı kritik süreçleri yerine getirebilecek veri yolu ile donatılıyor.
Dijital Şebekeler, telekontrol, trafo otomasyonu, telekomünikasyon ekipmanı ve bunların entegrasyonu
da dâhil olmak üzere Ulusal ve Bölgesel Kontrol Merkezlerine yönelik çözümler sunan Siemens şebeke çözümlerinin kilit yetkinlik alanları arasında;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Enerji Yönetimi Sistemleri – EMS,
Dağıtım Yönetimi Sistemleri – DMS,
Geliştirilmiş Dağıtım Yönetim Sistemi – ADMS,
Üretim Yönetimi Sistemleri – GENCO,
Enerji Piyasası Yönetimi Sistemleri – EMM,
Dikey entegre tesisler için Kontrol Merkezleri,
Raylı Sistemler için Kontrol Merkezleri,
Endüstriyel elektrik tedariki için Kontrol Merkezleri,
Kontrol Merkezi ve Yardımcı Trafolar arasında
iletişim sistemi,
Trafo, inşaatlarda uyumlandırma çalışmaları,
Kurulum ve hizmete alma,
Müşteri eğitimi ve
Satış Sonrası Hizmet & Servisler bulunuyor.
139
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Bosch, büyümesine devam ediyor…
2015, Bosch’un en iyi yılı oldu
Servisler, ürün portföyünü giderek daha fazla tamamlıyor
Bosch’un Renningen’deki araştırma kampüsünde gerçekleştirilen yıllık basın toplantısında konuşan Bosch Yönetim Kurulu
Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Sadece yenilikçi ürünlerle değil,
aynı zamanda yenilikçi servislerle de büyümeyi planlıyoruz.
Donanım işimizin temelini oluşturmak için, ağa bağlı servisleri
giderek daha fazla kullanıyoruz” dedi. Şirket bunu yaparken, sadece teknolojik çok yönlülüğünden değil, aynı zamanda çok çeşitli endüstri ve alan uzmanlığından da faydalanıyor. Dr. Denner
sözlerine şöyle devam etti: “Gelecekte Bosch, müşterileriyle sadece otomobillerinde ve mutfaklarında iletişime geçmeyecek.
Ağa bağlı servisler, müşterilerin günlük yaşamlarına pek çok
açıdan sürekli olarak eşlik edecek.”
Bosch, 70,6 milyar avroluk rekor satışla tüm zamanların en
iyi yılını geçirdi. 2016’da satış artışının yüzde 3 ila 5 arasında
olacağı tahmin ediliyor. Geniş ürün yelpazesi, genişleyen servis çözümlerinin temelini oluşturuyor. Ağa bağlı endüstriyle 1
milyar avroluk tasarruf ve 1 milyar avroluk satış. Bosch Bursa
Fabrikası, Endüstri 4.0’ın uygulandığı küresel tesisler arasında
Bosch Grubu, 2015 yılında 70,6 milyar avro ile tüm zamanların
en yüksek satış rakamına ulaştı. BSH Ev Aletleri ve Bosch Direksiyon Sistemleri olmak üzere yüzde 50 ortaklığın bulunduğu
iki eski ortak girişimin tamamının satın alınması, satışları yaklaşık 22 milyar avro, bir başka ifadeyle yüzde 44 oranında artırdı.
Bosch, operasyonlarında da güçlü bir büyüme yaşadı; karşılaştırılabilir şekilde yapılan hesaplama neticesinde satışlarda
yüzde 10’luk artış oldu. Sanayi Teknolojileri iş sektörü dışında,
tüm iş alanlarında çift haneli büyüme yaşandı.
Bosch, 2015 yılındaki rekorun ardından büyüme trendine bu
yıl da devam etmek istiyor. Durgun ekonomik görünüm ve jeopolitik belirsizliğe rağmen teknoloji ve servis tedarikçisi Bosch,
2016 yılında satışlarının yüzde 3 ila 5 arasında artış göstermesini bekliyor. Bosch, şirketin kilit pazarlarından daha hızlı büyümek istiyor.
140
Bosch’un odak noktasında ‘3S’ var…
Ağa bağlı bir yaşam için donanım ürünlerinin ötesine geçen
Bosch’un stratejik hedefleri arasında, bu ürünlerin her açıdan
Nesnelerin İnternetine bağlanmasına yönelik servis çözümleri
yer alıyor. Şirket, bağlanabilirlik alanında sensörler (Sensors),
yazılımlar (Software) ve servisler (Services) olmak üzere ‘3S’e
odaklanıyor.
Ağa bağlı dünyaya yönelik servislerin geliştirilmesi ve sunulması söz konusu olduğunda, Bosch’un geniş iş portföyü önemli
bir avantaj sağlıyor. Yazılım ve sensör konusundaki yetkinliği
de aynı şekilde önemli bir avantaj sunuyor. Dr. Denner “Bosch,
otomobilleri evlerle ve hatta tüm şehirlerle bağlayarak başka
hiçbir şirketin başaramayacağı şekilde pek çok alanı birbirine
bağlayabiliyor” derken, Bosch’un tüm elektronik ürün sınıflarının neredeyse yüzde 50’si internet bağlantısına sahip bulunuyor. Şirket, dört iş sektörünün tamamında mevcut servis işini
kademeli olarak genişletmeyi planlıyor.
Bursa Fabrikası, Endüstri 4.0’la tanışan küresel tesisler arasında…
Endüstri 4.0 olarak da bilinen ağa bağlı endüstri dünyasında
Bosch, öncelikli olarak yaklaşık 250 tesisindeki uygulamalarla
elde ettiği pratik deneyimden yararlanıyor. Şirket, bu deneyimi
üçüncü şahıslara yönelik servislere dönüştürüyor. Bunlardan
biri, üretim verilerini gerçek zamanlı olarak görselleştiren ve
bağımsız bir şekilde bakım süreçlerini başlatan Üretim Performansı Yöneticisi... Üretim verilerini gerçek zamanlı olarak
görselleştiren ve bakım sürecini başlatan bu servis aracı, Almanya’daki Bamberg, Blaichach ve Nuremberg fabrikalarının
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
yanı sıra dünyada Bursa, Daejeon ve Wuxi’de bulunan toplam
altı Bosch fabrikasında uygulamaya alındı. Bosch, 2020 yılı itibarıyla ağa bağlı endüstrinin toplamda 1 milyar avroluk maliyet
tasarrufu sağlamasını ve ayrıca 1 milyar avroluk ek satış oluşturmasını bekliyor.
Yeni akıllı ev ürünleri, sonbaharda görücüye çıkacak
Artan bağlanabilirlik, akıllı evlerde de yaşamı daha kolay ve
daha rahat bir hale getirecek. Bosch, akıllı evlere yönelik sade
ve güvenli bir çözüm sunarak Akıllı Ev Sistemini yılın başında
sunmaya başladı. Sisteme ilişkin diğer ürünler, 2016 yılı içinde
sunulacak. Bunlardan biri, duman alarmı. Bu, normal işlevinin
yanı sıra örneğin ev sakinlerinin tatilde olduğu zamanlarda artırılmış güvenlik sağlıyor.
Bosch, akıllı evlere yönelik global pazar potansiyelinin 2017 yılı
kadar kısa bir süre içerisinde 10 milyar avroya ulaşmasını bekliyor. 2020 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 230 milyon ev
ya da bir başka deyişle tüm evlerin yüzde 15’i, akıllı ev çözümleriyle donatılmış olacak.
Otomobil, bisiklet, otobüs ve tren için tek uygulama
Bosch’un Mobilite Çözümleri iş sektöründeki portföyü, daha
şimdiden otomobillerin ötesine geçti. Örneğin Bosch, intermodal ulaşıma yönelik yazılım tabanlı bir mobilite desteğini hayata
geçirmek üzere birden fazla ortakla çalışma yürütüyor. Stutt-
gart’taki kullanıcılara, tamamı tek bir uygulama üzerinden olmak üzere otomobil, bisiklet, tren ve otobüs dahil olmak üzere
çeşitli ulaşım şekilleri için planlama, rezervasyon yapma ve bilet
parasını ödeme imkanı sağlıyor.
Benzer bir şekilde, ağa bağlı park da güçlü bir servis bileşenine sahip olacak. Şu anda Alman şehirlerinde boş bir park yeri
aramak ortalama on dakika sürüyor ve şehir içi trafiğin yüzde
30’unu oluşturuyor. Bosch teknolojileri, kısa bir süre içerisinde
bu durumun mazide kalmasını sağlayacak.
Bosch IoT Cloud: Servis işinin ayrılmaz bir parçası
Bosch’un servis işinin bir temel bileşeni de kendi IoT bulutudur.
Bosch IoT Cloud, ağa bağlı çözümlerin ölçeklenmesi için gerekli olan teknolojik altyapıyı sağlıyor. Halen yaklaşık 50 Bosch
uygulaması, şirketin bulutunda çalışıyor. IoT bulutun kullanımı,
2017 yılında servisin başlamasıyla birlikte üçüncü şahıs müşterilere de genişleyecek. Bosch IoT Suite, IoT bulutun yazılım
merkezini oluşturuyor. Ağa bağlı dünyanın beyni olan Suite, cihazları, kullanıcıları ve şirketleri ağa bağlamak için gerekli olan
tüm işlevleri sunuyor. Büyük veri yönetimi, önemli miktarlarda
verinin Suite’de analiz edilmesini sağlıyor.
Bosch IoT Suite’nin bileşenleri aracılığıyla şu anda 5 milyondan
fazla cihaz ve makine, ağa bağlı konumda bulunuyor.
141
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
KPMG, Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış Raporu’nu açıkladı.
Endüstriyel üretim inovasyona
odaklandı
KPMG, üretim sektörünün geleceğini araştırdı ve ‘Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış’ raporunu hazırladı. 386 üst düzey yöneticiyle yapılan anket
çalışmasıyla, dünyanın farklı yerlerindeki üreticilerin
inovasyon ve teknoloji odaklı dönüşüme hazırlanmak
için hangi adımları attığı incelendi. Rapor için yapılan
ankete, Amerika, Avrupa ve Asya’dan, çoğunluğu yıllık
cirosu 5 milyar doların üzerindeki şirketlerin üst düzey
yöneticileri katıldı.
KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri ve
Şirket Ortağı Hakan Ölekli, KPMG Küresel Üretim
Sektörünün Geleceğine Bakış raporunun sonuçlarını değerlendirdi. Hakan Ölekli, “Dünya ekonomisinde
yaşanan değişim ve belirsizlik dönemine baktığımızda,
teknolojinin, gerçekleştirilen inovasyonların ve inovatif
oyuncuların etkisiyle üretim sektörünün büyük bir dönüşüme gireceğini söyleyebiliriz. Biraz daha yakından
baktığımızda ise, etrafımız dönüşümü mümkün kılacak
faktörlerle çevrili olduğu halde üreticilerin pek azının
gerçekten dönüştüğünü görüyoruz” yorumunu yaptı.
Uyarlama yetmez dönüşüm şart
KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. 386 üst düzey yöneticiyle yapılan anket çalışmasıyla, dünyanın farklı yerlerindeki üreticilerin inovasyon ve teknoloji odaklı dönüşüme hazırlanmak
için hangi adımları attığı incelendi.
KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri ve
Şirket Ortağı Hakan Ölekli, “Üreticiler arasında çığır
açan inovasyon yapma anlayışı yaygınlaşıyor ve ArGe’ye yapılan yatırım artıyor” dedi.
142
Şirketlerin işletme yapılarını dönüştürmeye değil uyarlamaya odaklandıkları için, maliyet yapılarında, tedarik zincirlerinde ve iş modellerinde küçük değişiklikler
yapmakla yetindiklerini belirten Hakan Ölekli, “Raporun sonuçlarına göre inovasyona dayalı büyüme modeline odaklananlar Ar-Ge’ye yaptıkları yatırımı artırıyor. Verimliliği ve yenilikçiliği artırmak için yeni üretim
teknolojilerini kullanmaya başlıyor. Bunun sonucunda
daha hızlı, şeffaf ve talebe dayalı tedarik zincirlerine
ve entegre iş planlaması modellerine duyulan ihtiyaç
artıyor. İnovasyon alanında mücadeleyi kazanmak isteyen üreticilerin hem teknolojiye hem de yetenekli iş
gücüne daha fazla yatırım yapmaları gerekecek” şeklinde konuştu.
“Bu raporun bulgularının ve çıkardığı sonuçların, üreticilerin rekabetteki konumlarını daha iyi anlamalarına
ve uzun vadeli büyümeyi gerçekleştirmek ve rekabet
avantajına sahip olmak için daha iyi hazırlık yapmalarına yardımcı olacağına inanıyorum” diyen Hakan Ölekli
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
raporda öne çıkan noktaları şöyle sıraladı:
‘Çığır açan inovasyon’ anlayışı yaygınlaşıyor
• Üreticiler bugün Ar-Ge verimliliğini ve değerini artırmayı hedefliyor. Üreticilerin yarısı stratejilerinin inovasyon odaklı olduğunu söylüyor. Katılımcıların yüzde
otuz ikisi, yeni ürün geliştirme ve Ar-Ge’nin stratejik
öncelikleri arasında yer aldığını belirtiyor.
• Üreticiler arasında çığır açan inovasyon yapma anlayışı yaygınlaşıyor ve Ar-Ge’ye yapılan yatırım artıyor.
Katılımcıların yüzde 41’i, inovasyon konusundaki en
önemli stratejilerinin çığır açacak bir buluş yapmaya
çalışmak olduğunu söylerken, yüzde 74’ü önümüzdeki
iki yılda gelirlerinin yüzde 4’ünü Ar-Ge’ye harcayacaklarını belirtiyor.
• Üreticiler piyasaya sürme hızını artırmak ve inovasyon maliyetlerini düşürmek için yeni ortaklıklar yapıyor
ve yeni teknolojiler kullanmaya başlıyor. Katılımcıların
dörtte üçünden daha fazlası, şirketlerinde yapılacak
inovasyonlarda kurdukları ortaklıkların çok önemli bir
rol oynayacağını belirtiyor. Yaklaşık yarısı, inovasyo-
nu artırmak için yeni üretim teknolojilerini kullanmaya
başladıklarını söylüyor.
Üretim sektöründe büyük bir dönüşümün ilk
evreleri yaşanıyor
Raporla ilgili değerlendirmelerine üreticiler açısından
5 önemli sonuçla devam eden Hakan Ölekli, “Üretim
sektöründe büyük bir dönüşümün ilk evreleri yaşanıyor. Büyüme, yenilikçilik, maliyet yapıları ve tedarik
zincirinin verimliliğini artırmak herkesin gündeminde
üst sıralarda yer alıyor ancak ‘yeni stratejileri’ hayata
geçiren şirket sayısı azınlıkta.
Ezber bozan inovasyon geliştiriciler ürün geliştirme,
üretim süreçleri, otomasyon ve iş modellerinde devrim niteliğinde değişimler gerçekleştirirken, inovasyon
hızı da artmaya devam edecek. Bu yarışın kazananları
önlerinde birçok fırsat bulacak. Kısa vadede ise satış
sonrası ürün ve hizmetlere daha fazla önem verilmesi,
müşteri arayüzü teknolojisinin iyileştirilmesi ve kullanılan kanalların artırılması gibi mevcut fırsatlar kullanılarak satışlar artırılabilir” dedi.
143
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Mitsubishi Electric Türkiye ve CLPA, İTÜRO’ 2016’da sadece “Altın
Sponsor” olmakla kalmadı…
İTÜRO’NUN ALTIN SPONSORU MITSUBISHI
ELECTRIC TÜRKİYE VE CLPA TÜRKİYE, “ALTIN
DEĞERİNDE” DEĞERLENDİRMELER YAPTI!
144
Artık gelenekselleşen ve bu yıl 10. Kez düzenlene İTÜRO - İTÜ
Robot Olimpiyatları etkinliği, yine yarışmalarla dikkat çekti. Ama
etkinliğin teknolojik gelişmeler boyutu da önemliydi. Bu boyuta
en dikkate değer katkılardan biri, Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi ve CLPA Türkiye Direktörü Tolga Bizel’in, altın değerinde çok önemli noktaları
vurgulayan açılış konuşması oldu.
yıllarda Almanya hükümeti, endüstrinin yeni bir evresine başladığını anons etti. ‘Endüstri 4.0’ diyorlar bu evreye. Daha önce hiç
duydunuz mu bilmiyorum ama şu an burada yaptığımız şeyler;
düşünceler, hayaller, denemeler, gelecekte bizim imalat gücümüzü belirleyecek. Belki baktığınız zaman eğlenceli aktiviteler gibi
geliyor olabilir fakat aslında çok ciddi bir konuyla uğraşıyorsunuz,
sizi tekrar tebrik ediyorum,” diyerek başladı.
Endüstride yeni bir evre…
Tolga Bizel, konuşmasına, “Bizi yeni bir endüstri evresi bekliyor.
Yaşlarımız gereği belki birlikte yaşayamayacağız ama bizi bu konuda iyi temsil edecek konuma siz sahip olacaksınız. Geçtiğimiz
‘e-F@ctory’ ve ‘Endüstri 4.0’
Daha sonra, “Mitsubishi Electric’te bu yaptıklarınıza ‘e-F@ctory’
deniliyor ve Mitsubishi Electric, 2003 yılından beri bu evre ile ilgileniyor. Gelecekte ve gelecek için öngörülen, endüstride siber
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
fizik teknolojilerinin kullanılacağı ve bu teknolojiler sayesinde
dünyadaki endüstriyel rekabet süreçlerinin yeniden tanımlanacağı, 2050 yılında ise dünyada ilk 15 sıralamasında radikal bir
değişiklik olacağıdır. Bilim adamları, mühendisler, pek çok ekonomi uzmanı, bu 15 devletin yakın gelecekte nerede duracağı sorusuna ‘Endüstri 4.0’ evresi ile beraber yanıt vermeye çalışıyor.
Gelecekte kullanacağımız mutfağın, benim kişisel PC’mde size
gösterdiğim şöyle bir mutfağa (yani tümüyle robotik sistemlerle çalışan bir mutfağa) benzeyeceği konusunda mühendislerin
öngörüsü var. Benim şu an müşterim olan iki tane yerli beyaz
eşya üreticisinin ürettiği, şekilde gördüğünüz gibi olan buzdolapları yakında piyasaya çıkacak. Buzdolabı sizinle konuşacak.
Biraz önce benim kişisel PC’mde gördüğünüz gibi, o da sizi tanıyacak ve görecek. Yumurtayı nasıl sevdiğiniz konusunda yorumlar yapacak veya sütün hangi sıcaklık derecelerinde olması
gerektiğine dair size önerilerde bulunacak. Aslında ‘Endüstri 4.0’
çoktan hayatımıza girdi: Cebinizde taşıdığınız cep telefonları, inanılmaz derecede güçlü platformlar çünkü. 1969 yılında ay modülünü kontrol eden gömülü sistemler, şu anda kullandığınız cep
telefonlarından 600 kere daha zayıf CPU’ya sahipti. Dolayısıyla,
gelecekteki imalat süreçleri ile hayatımıza giren bütün ürünlerin
sanal bir dünya üzerinden ilerleyeceği yönünde öngörüler var. Bu
öngörü sonucunda da bizim gibi endüstriyel üretim faaliyetleri,
endüstriyel otomasyon faaliyetleri yapan şirketlere de büyük görevler düşüyor,” diyen Tolga Bizel, konuşmasına “Bununla ilgili
olarak Mitsubishi Electric, geçtiğimiz senenin içinde ilk ‘IoT’ yani
nesnenin internetini kullanan CPU’sunu hayata geçirdi. Önümüzdeki temmuz ayında satışa sunulacak. Yani, sizin burada
ilgilendiğiniz robot konusu, bizim için endüstriyel otomasyon
süreçlerinin bir nesnesi sadece. Bizim bütün robot sistemlerimiz, bizim müdahalemiz olmadan konuşabilecek altyapıya sahiptir. Platform üzerindeki ürünlerimiz, özellikle birbirleriyle insan
müdahalesi olmadan haberleşebilecek şekilde tasarlandı. Bizim
birçok robotik ürünümüz arasında, bizim müdahalemiz olmadan
bir şeyler yapılıyor zaten. Bizce ‘Endüstri 4.0’, tam da bunu izah
ediyor,” diye devam etti.
Simülasyondan gerçeğe
Tolga Bizel, daha sonra, “Evet, şimdi sizin robot olarak gördüğünüz konu, aslında endüstriyel otomasyon içinde bir üründür.
Yani hayatımız hızla değişiyor ve hayatımızın değiştiğini aslında
biz de biliyoruz. Şimdilerde evde robot kullanan herhalde yoktur
145
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
aramızda: ama sizin gelecekteki fabrika simülasyonlarınız kesinlikle sanal bir dünyada olacak ve o sanal dünyada fabrikalarınızın
içinde ihtiyacınız olan robotlar, endüstriyel makineler, aktiviteler
bulunacak… Bütün süreçler, simüle fabrikalarda verimli olduğunu karar verilip ondan sonra hayata geçirilecek. Hatta bu simülasyonlar olmadan fabrikalarda üretim yapılmayacak. Önce,
bir ürünün nasıl tüketildiği, pazarlarda nasıl satıldığı konusunda
hemfikir olacaksınız. Bu duruma asında çok yakında görebilirsiniz de. Örneğin, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ilk ‘Endüstri
4.0’ı yaşayan şehir otomasyonu gerçekleştirilmiş olacak ve eğer
2020’de Tokyo’ya gitme şansınız olursa, bunu siz de yaşarsınız.
O zaman her şeyle her yerde -mahallede veya sokakta yürürkenhaberleşiyor olacak, yolunuzun üzerinde sizin sevdiğiniz pizzayı
yapan dükkân varsa bununla ilgili bilgilendirileceksiniz. İsterseniz pizza dükkânı sizin siparişinizi siz yoldayken alacak, bununla
ilgili sürece öncesinden hazırlanmış olacak,” sözleriyle, yakın geleceğe dair görüşlerini aktardı.
CLPA’nın rolü
Tolga Bizel, konuşmasının son bölümünde, “Tabii ki CLPA da, bu
146
kadar yoğun haberleşme faaliyetinin olduğu yerde haberleşme
hızının çok önem ifade ettiğinin farkında. Mitsubishi Electric’in
dünya standartlarındaki haberleşme platformu CC-Link, aslında Marmaray’da hayata geçti. Marmaray’da tünel içindeki ve
istasyonlardaki havalandırma konforu, ışıklandırma konforu,
yangın-duman konforu ve bir takım orta gerilim süreçlerinin
yönetilmesiyle ilgili haberleşme platformu, CC-Link üzerinden
yapılmaktadır ve haberleşmemizi fiber optik haberleşme üzerinden, dünyanın en hızlı haberleşme protokolleri ile yapmaktayız.
Mitsubishi Electric fabrikalarında üretilen robotlarda, bu haberleşme standardını kullanmaktadır. Dolayısıyla, Marmaray’daki 7
istasyon birbiriyle hiç durmadan ve milisaniyeler içinde haberleşerek -durumlarını kontrol ederek- çalışırlar. Geçtiğimiz yıl global
düzeyde yaşadığımız elektrik kesintisinde, bizim sistemlerimiz
durmadan çalışmaya devam ettiler. Çünkü bu algoritmaların tamamı, çok hızlı bir şekilde kendi kendini savunacak şekilde tasarlamıştır. Bu bahsi geçen yapılanmada, yaklaşık 36 bin hardware
input ve 100 binin üzerinde de software input -çok büyük ağdır
bu- bizim konforumuz için çalışmaktadır,” deyip kendi alanında
teknolojinin geldiği yeri vurguladı.
HABERLER
ENDÜSTRİ OTOMASYON
TOBB Makine ve Teçhizat İmalatı
Meclisi Yeni Yönetimini seçti
törünün ülke kalkınmasında taşıdığı sorumluluğun
altı çizildi; paydaşların giderek artan etkinliklerinin
uyum ve dayanışma içinde koordine edilebilmesinin
sektörün üstlendiği misyona yaraşır efektif neticeler
ortaya çıkaracağı üzerinde duruldu.
Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi’nde Başkanlık görevine getirilen Kutlu Karavelioğlu konuyla
ilgili olarak şunları söyledi: “Nitelikli bir üretim ve
istihdam altyapısı veya ciddi bir ekonomik büyüklüğe
ulaşmış olmak bir sektörün başarılı olmasına yetmiyor; ortak bir vizyon ve birlikte davranabilme kültürüne sahip olmak gerekiyor. Türkiye’nin makinecileri
son birkaç yılda bu yönde önemli adımlar attılar; artık güçlü bir lobiye sahipler.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye
Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Toplantısı 8 Nisan 2016’da Ankara’da TOBB Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yeni üyeleriyle güçlenen Meclis, seçim
gündemli toplantısında Meclis Başkanlığı’na Samsun Makina Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu’nu, Meclis Başkan
Yardımcılığı’na Erkunt Traktör Sanayii A.Ş. Genel
Müdürü Zeynep Erkunt Armağan’ı seçti.
İstişari nitelikte olmak üzere, sektördeki gelişmeleri
teşvik etmek, sorunları incelemek ve önlemleri tespit
etmek amacıyla makina imalatçılarını, sektörel birlik
ve dernekleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını biraraya getiren ve TOBB çatısı altında faaliyetini sürdüren Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi, yeni
faaliyet dönemine başladı. Başkan ve başkan yardımcısının seçildiği ilk toplantıda, Türk makine sek-
Teknolojinin yaşamla buluşmasını sağlayan makine
imalatçılığı gelişmiş dediğimiz ülkelerin tamamında
stratejik kabul edilmiş, öncelikleri daima ülke önceliği olmuştur. Teknolojisini güncel ve gelişmiş tutarak diğer bütün imalat sektörlerimizin rekabetçiliğini
artırmakla vazifeli makinecilerimiz, yurtiçinde ve dışında birçok çatı altında çok farklı yönlerde çalışıp,
çok nitelikli bilgiler üretiyor veya ediniyorlar. Meclisimizin yeni dönemde öncelik vereceği konulardan
biri sektörün bilgisini konsolide edip, daha kolay istifade edilebilir hale getirmek, sektörel mevzuat ve
uygulamadan sorumlu mercilere en güvenilir verileri
sunmaktır.
Sektör Meclisleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 57. maddesine
dayanılarak hazırlanan Türkiye Sektör Meclisleri’nin
Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’ne göre faaliyetlerini yürütmektedir. Geleceğe yönelik projeksiyonlar yaparak stratejiler oluşturmak üzere toplanan
sektör meclislerinin amaçlarından biri, sektörlerin
uluslararası rekabet şartlarına uyum sağlayabilmeleri için gerekli teknik ve bilgi alt yapısıyla ilgili çalışmaları hazırlamaktır.
147
YAYIN DÜNYASI
Güç Elektroniği
Çeviriciler, Uygulamalar ve
Tasarım
Ya­za­rların›n Ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland,
William P. Robbins
Türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu,
endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan
firmalar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi
kullanılmaktadır. Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir.
Güç elektroniği konusu, başta İ.T.Ü. olmak üzere Türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle
öğretilmektedir. Bu derslerin bir kısmı Türkçe olarak verilmektedir. Hangi dilde verilirse verilsin bir Türkçe
kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
ISBN: 978-975-8431-99-1
B. Y›­l›: 2003
Say­fa Sa­y›­s›: 896
Fi­ya­t›: 45,00 TL
YAYIN DÜNYASI
Otomatik Kontrol Sistemleri
Ya­za­rların›n Ad›:Benjamin Kuo
Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille
ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları
bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir.
Yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı
ve mühendis Benjamin C. Kuo tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları
yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır.
İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar
aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir
öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur.
ISBN: 9789757860945
B. Y›­l›: 2013
Say­fa Sa­y›­s›: 944
Fi­ya­t›: 50,00 TL
reklam indeks
i
Firma Adı
No
■ ABB
37-47
■ ABB
ÖN İÇ KAPAK
■ ANKIROS
46
■ BECKHOFF
1
■ BETA
87
■ B&R ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
5
Firma Adı
No
■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY
13
■ NATIONAL
83
■ NETES MÜHENDİSLİK
115
■ NEUGART
51
■ PILZ
35
■ SOYLU OTOMASYON
1
■ E3TAM
52
■ SCHUNK
■ ELİMKO
53
■ SCHMALZ
21
ARKA KAPAK
■ ENDÜSTRİ OTOMASYON
119
■ SCHNEIDER
35
■ ENOSAD
109
■ SOYLU MAKİNA
33
■ ENKO
20
■ SIEMENS
■ EMKO
81
■ TOK - CTS 2016 ■ EKSEN
80
■ TOK - SSSC 2016 ■ LÖSEV
5
■ MAKTEK 2016
36
■ MEDEL
Arka iç kapak
■ MEDEL
69-93
3-45-75
102-103
58-59
■ TOK 2016 ESKİŞEHİR
8
■ TURCK
9
■ TURKMEN ASANSÖR
■ VIBROENGINEERING
129
124-125

Benzer belgeler

geri dönüşüm sektörü, gelecek vadediyor!

geri dönüşüm sektörü, gelecek vadediyor! Ya­yın Ku­ru­lu: Prof. Dr. Ab­dül­ka­dir Er­den / At›­l›m Üni­ver­si­te­si Mekatronik Müh.Böl.Bşk. Prof. Dr. Me­tin Gö­ka­flan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl. Bflk. Prof. Dr. Ga­lip Can­se­ver / Y.T.Ü. Ele...

Detaylı