İndirmek için tıklayınız. (click here to download.)
Transkript
İndirmek için tıklayınız. (click here to download.)
METEOROLOJİ TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI • 26-28 Kasım 2012 T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü www.cetatanitim.com www.ormansu.gov.tr www.cem.gov.tr • www.ogm.gov.tr • www.mgm.gov.tr METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI 26-28 Kasım 2012 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Çalıştay Raporu Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı (Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Bölümü) 26-28 Kasım 2012 Ankara Raporu Yayına Hazırlayanlar: Serdar Yegül, Yasemen Aslı Yılmazgil, Tuğba Çomaklı, Yunus Barış Odabaşı, Ahmet Güden, Bayram Ali Taş, Leyla Tuğyan ve İnci Topak 1 ÖNSÖZ METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 7-18 Aralık 2009 tarihleri arasında Danimarka’nın Kopenhag kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 15. Taraflar Konferansı (COP 15) esnasında Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, yaptığı konuşmada, küresel düzeyde ağaçlandırma çalışmalarının önemini vurgulayarak ağaçlandırma çalışmalarının finansmanını sağlayacak bir fonun kurulmasını önermiştir. Konferans esnasında, bazı Ortadoğu ülke temsilcileri, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU ile irtibat kurarak, meteoroloji, toz taşınımı, çölleşme ve erozyonla mücadele konularında işbirliği yapma teklifinde bulunmuşlardır. Bahsekonu teklifler Bakan Prof. Dr. Sayın Veysel Eroğlu tarafından değerlendirilmiş ve anılan konulara ilişkin olarak üst düzeyde bir toplantı yapılmasının faydalı olacağı mütalaa edilmiştir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin katılımıyla “Çevre ve Meteoroloji Alanlarında İşbirliği” Birinci Bakanlar Toplantısı 28-29 Nisan 2010 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiş ve toplantı sonunda Ankara’da Deklarasyonu yayınlanmıştır. Birinci Bakanlar Toplantısına katılım sağlayan dört ülkeye ilave olarak Katar’ın da dahil olduğu İkinci Bakanlar Toplantısı 26-29 Eylül 2010 arasında, bu kez Tahran’da gerçekleştirilmiş ve toplantı sonunda bir eylem planı imzalanmıştır. 2 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Söz konusu eylem planı çerçevesinde “Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik Hizmetler, Erozyon Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” konulu bir çalıştay, 22-26 Şubat 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilmiş ve Çalıştay’a; Irak, İran, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ve Ürdün’den temsilciler katılım sağlamıştır. Eylem Planı çerçevesinde ikinci çalıştay, “Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” başlığı ile 26-28 Kasım 2012 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Çalıştay’ın «ormancılık bölümü”ne 9 ülkeden (Cezayir, Fas, Irak, Kırgızistan, Lübnan, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus ve Yemen) toplam 12 yabancı temsilci katılım sağlamıştır. Elinizdeki Çalıştay Raporu’nda, adı geçen çalıştayda yapılan konuşma ve sunumların özetleri ile Çalıştay sonunda kabul edilen bir bildirge bulunmaktadır. Elinizdeki raporun; tüm ilgililere, özellikle çölleşme ve erozyonla mücadele konularında çalışacaklara katkılar sağlayacağını dilerim. Hanifi AVCI Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü 3 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI İçindekiler: 1. Süreç Hakkında Kısa Bilgi Notu............................................................................................ 5 2. Çalıştay Gündemi...................................................................................................................... 6 3. Çalıştay Katılımcı Listesi.......................................................................................................... 8 4. Çalıştay Konuşmaları, Sunumları ve Arazi Gezisi.........................................................15 1. Gün, 26 Kasım 2012, Ankara......................................................................................15 2. Gün, 27 Kasım 2012, Ankara......................................................................................30 3. Gün, 28 Kasım 2012, Konya........................................................................................70 5. Çalışatay’ın Basındaki Yansımaları.....................................................................................72 6. Çalıştay’dan Fotoğraflar........................................................................................................75 7. Çalıştay Bildirgesi.....................................................................................................................78 8. Ekler..............................................................................................................................................82 Kısaltmalar: Birleşmiş Milletler : BM - UN Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi : BMİDÇS - UNFCCC Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi : BMÇMS - UNCCD Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü : ÇEM Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü : DSİ Meteoroloji Genel Müdürlüğü : MGM Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı : TİKA Hektar: ha. : UNFCCC COP 15 BMİDÇS 15. Taraflar Konferansı 4 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 1. SÜREÇ HAKKINDA KISA BİLGİ Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 15. Taraflar Konferansı’nda (COP 15) 7-18 Aralık 2009, Kopenhag Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL, UNFCCC, COP 15’te yaptığı konuşmasında, küresel düzeyde ağaçlandırma çalışmalarının önemini vurgulayarak Danimarka ağaçlandırma çalışmalarının finansmanını sağlayacak bir fonun kurulmasını önermiştir. “Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 1. Bakanlar Toplantısı 28-29 Nisan 2010, Ankara (Türkiye, İran, Irak, Suriye) 28-29 Nisan 2010 tarihlerinde, Ankara’da yapılan “Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 1. Bakanlar Toplantısı sonucunda “Ankara Deklarasyonu” yayınlanmıştır. “Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 2. Bakanlar Toplantısı (Türkiye, İran, Irak, Suriye, Katar) 26-29 Eylül 2010 tarihlerinde, Tahran’da düzenlen “Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 2. Bakanlar Toplantısı sonucunda “Eylem Planı” imzalan26-29 Eylül 2010, mıştır. (Eylem Planı Türkçe ve İngilizce dillerinde elinizdeki raporun ekinde yer Tahran almaktadır.) Bu çerçevede, Türkiye olarak Toz ve Kum Fırtınası konusunda bir çalıştay düzenlenmesi kararı alınmıştır. 3. Bakanlar Toplantısının Suriye’nin ev sahipliğinde yapılması kararı alınmış, ancak bu toplantı gerçekleştirilememiştir. “Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik Hizmetler, Erozyon Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” Eğitimi 22-26 Şubat 2011, İstanbul 26-28 Kasım 2012, Ankara “Eylem Planı” kapsamında “Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik Hizmetler, Erozyon Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” isimli eğitim, 2226 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul’da yapılmıştır. Eğitime; Irak, İran, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ve Ürdün’den toplam 17 yabancı katılımcının yanı sıra, İspanya’da bulunan Dünya Meteoroloji Teşkilatı Toz ve Kum Fırtınaları Danışma ve Değerlendirme Sistemi-Barselona Süper Bilgisayar Merkezi, Avrupa Meteorolojik Uydular İşletmesi Teşkilatı, İspanya Meteoroloji Teşkilatı ve ülkemiz uzmanları katılmıştır. Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı ÇEM, MGM ve OGM ile birlikte “Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı” yapılacaktır. Çalıştaya, Türk Cumhuriyetleri, Afrika ve Orta Doğu ülkeleri davet edilecektir. 5 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 2 - ÇALIŞTAY GÜNDEMİ 26 Kasım 2012, Pazartesi 1.Gün Açılış ve ülke sunumu Konuşmacılar 09:30-10:00 Kayıt 10:00-11:00 Açılış Töreni 11:00-11:15 Ara 11:15-11:30 Türkiye Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Konulu Tanıtım Filmi 11:30-11:45 Kırgızistan Temsilcisinin Sunumu Baktybek Azatovich Koichumanov 11:45-12:00 Lübnan Temsilcisinin Sunumu Garabed Toros Sn. Haroutunian 12:00-12:15 Suudi Arabistan Temsilcisinin Sunumu Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish 12:15 -14:00 Öğle Arası 14:00-14:15 Tunus Temsilcisinin Sunumu Mohamed Tahrani 14:15-14:30 Yemen Temsilcisinin Sunumu Mohammed Hamed AlHammadi 14:30-14:45 Mısır Temsilcisinin Sunumu Elsayed Ali Khalifa 14:45-15:00 Ara 15:00-15:15 Fas Temsilcisinin Sunumu Hicham El-Belrhiti 15:15-15:30 Cezayir Temsilcisinin Sunumu Ahmed Adjez 15:30-15:45 Irak Temsilcisinin Sunumu Menahil Hannouna 15:45-16:00 Ara 16:00-16:20 “Türkiye’de Kurak ve Yarı Kurak Bölgeler ile Rüzgâr Erozyonuna Maruz Alanların Ekolojik Prof. Dr. h. c. İbrahim ATALAY Özellikleri” konulu sunum 16:20-16:40 “Türkiye’de Gözlenen ve Öngörülen Kuraklık ve Çölleşme” konulu sunum Prof. Dr. Murat TÜRKEŞ 16:40-17:00 “Tarım Alanlarında Erozyonun Önlenmesi, Çölleşme ile Mücadele Yöntemleri” konulu sunum Doç. Dr. Erhan AKÇA 6 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 27 Kasım 2012, Salı 2.Gün Sabah Erozyon Kontrolü – Mücadele Yöntemleri – Ormancılık ve Fidan Üretimi Konuşmacılar 09:30-09:50 “Rüzgâr Erozyonu Önleme Çalışmaları” konulu sunum Doç. Dr. Mustafa BAŞARAN 09:50-10:10 “Rüzgâr Erozyonu Arazi Ölçümleri” konulu sunum Prof. Dr. Günay ERPUL 10:10-10:25 Ara 10:25-10:45 “Kurak Mıntıkalarda Tohum ve Fidan Üretimi” konulu sunum 10:45-11:05 “Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalarda Ağaçlandırma Metodları ve Uygulamaları” konulu sunum 11:05-11:20 Ara 11:20-11:40 11:40-12:00 12:00-14:00 “Tuzlanmış Alanların Geri Kazanımı” konulu sunum “Kurak ve Yarı Kurak Alanlarda Mera Rehabilitasyonu” konulu sunum Öğle Yemeği Hazin Cemal GÜLTEKİN Hamza ERYİĞİT Dr. Müslüm BEYAZGÜL Prof. Dr. Binali ÇOMAKLI 2.Gün Orman Arazi Rehabilitasyonu ve Uygulama Örnekleri Konuşmacılar Öğleden Sonra “Kurak ve Yarı Kurak Bölgelerdeki Bozulmuş Orman 14:00-14:20 İbrahim YÜZER Arazilerinin Rehabilitasyonu” konulu sunum “Karapınar Yöresinde Yapılan Erozyon Kontrol Çalışmaları” Yrd. Doç. Dr. 14:20-14:40 konulu sunum Çetin PALTA 14:40-15:00 Ara 15:20-15:40 “Iğdır İlinde Yapılan Erozyon Kontrol Çalışmaları” konulu sunum “Kumul Islah Çalışmaları” konulu sunum 15:40-16:00 Ara 16:00-17:00 Değerlendirme 15:00-15:20 Taner TAZEGÜN Melahat ŞAHİN 28 Kasım 2012, Çarşamba Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonu (Karapınar) ve Altınova Tarım İşletmesi Müdürlüğü’ne arazi gezisi 7 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 3 - ÇALIŞTAY KATILIMCI LİSTESİ Yurtiçinden Katılımcı Listesi No Adı Soyadı Unvanı Birimi İletişim bilgileri 1 Hanifi AVCI Genel Müdür ÇEM [email protected] 2 Mustafa KURTULMUŞLU Genel Müdür OGM [email protected] 3 Yılmaz ALTAŞ Genel Müdür Yrd. ÇEM [email protected] 4 İsmail BELEN Genel Müdür Yrd. ÇEM [email protected] 5 M. Mustafa GÖZÜKARA Genel Müdür Yrd. ÇEM [email protected] [email protected] 6 İbrahim ÇİFTÇİ Genel Müdür Yrd. OGM [email protected] 7 Recep KAŞAN Genel Müdür Yrd. OGM [email protected] 8 İsmail ÜZMEZ Genel Müdür Yrd. OGM [email protected] 9 Hayrettin Yıldırım Daire Başkanı ÇEM [email protected] 10 Mustafa YURDAER Daire Başkanı ÇEM [email protected] 11 Hüseyin BALTALI Daire Başkanı ÇEM [email protected] 12 Mustafa COŞKUN Daire Başkanı ÇEM [email protected] 13 Behlül ŞENYÜREK Daire Başkanı ÇEM [email protected] 14 Necdet DEMİR Bakanlık Müşaviri OSİB [email protected] 15 Sevilay SUNAMAK Şube Müdürü ÇEM [email protected] 16 Mahmut KILIÇ Şube Müdürü ÇEM [email protected] 17 Arif KARAKAYA Şube Müdürü ÇEM [email protected] 18 Erdoğan ÖZEVREN Şube Müdürü ÇEM [email protected] 19 Okan ÇANÇİN Şube Müdürü ÇEM [email protected] 20 Yaşar SÖNMEZ Şube Müdürü ÇEM 21 Ali TANIŞ Şube Müdürü ÇEM [email protected] 22 Özlem YAVUZ Şube Müdürü ÇEM [email protected] 23 Mediha HALİLOĞLU Şube Müdürü ÇEM [email protected] 8 [email protected] METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 24 Salih Serdar YEGÜL Şube Müdürü ÇEM [email protected] 25 Emine AYDINOĞLU Şube Müdürü ÇEM [email protected] 26 Hakan KÖRBALTA Şube Müdürü ÇEM [email protected] 27 Yücel FIRAT Şube Müdürü ÇEM [email protected] 28 Bayram HOPUR Şube Müdürü ÇEM [email protected] 29 İsmail ÇAKIROĞLU Şube Müdürü OGM ismailesencakı[email protected] 30 Serpil ACARTÜRK Uzman ÇEM [email protected] 31 Emre ÇOMAKLI Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 32 Fatih GÖRMEZ Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 33 M.Abdullah YURTOĞLU Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 34 Tuğba ÇOMAKLI Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 35 Yasemen Aslı KARATAŞ Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 36 Ramazan Ertuğrul APAYDIN Uzman Yardımcısı ÇEM [email protected] 37 Nevin FENER Peyzaj Mimarı ÇEM [email protected] 38 İnci TOPAK Ziraat Mühendisi ÇEM [email protected] 39 Leyla TUĞYAN Orman Mühendisi ÇEM [email protected] 40 Korkut ÖZDEMİR Orman Mühendisi ÇEM [email protected] 41 Halil YILDIRIM Orman Mühendisi ÇEM [email protected] 42 Ceren GÜZEL Orman Mühendisi ÇEM [email protected] 43 Ahmet GÜDEN Orman Mühendisi ÇEM [email protected] 44 Durmuş Ali ÇARKACI Konya Top. Su ve Çöl.ile Müc. Arş. İst. Müdürlüğü - Müdür Konya Araş. İst. Md. [email protected] 45 Doç. Dr. Alaaddin YÜKSEL Müdür Bingöl Ün. Genç MYO [email protected] 9 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Yurtdışından Katılımcı Listesi No Ülke İsim Kurum İletişim Bilgileri +213 21 604 650 [email protected] 17, rue Shakespease El-Mouradia, Alger ALGERİA 1 CEZAYİR Ahmed Adjez Cezayir Ekoloji Hareketi 2 FAS Hicham ElBelrhiti Tarla Bitkileri ve Veteriner Enstitüsü +212 620 128 56 [email protected] IRAK Menahil Hannouna UNESCO-Irak Ofisi +962 777 206 961 [email protected] Abdoun-behind Syrian Embassy Amman-Jordan 4 KIRGIZİSTAN Baktybek Azatovich Koichumanov +996 (312) 54-88-42 Orman +996 (312) 54-18-17 Ekosistemi Gelişimi Bölümü [email protected] Bishkek, Gorkil Str 142 5 LÜBNAN Garabed Toros Sn. Haroutunian Çevre Bakanlığı +961 3333 711 [email protected] Beirut-Lebanon 6 MISIR Elsayed Ali Khalifa Tarım Bakanlığı +201005120696 [email protected] Egypt-Cairo-dogy Nadi Elsid Stri 7 SUUDİ ARABİSTAN Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish Tarım Bakanlığı +966-1-4033702 [email protected] Riyadh King Abdulazız 8 SUUDİ ARABİSTAN Salman Jarallah Alsuwainea Tarım Bakanlığı 009665320316 [email protected] Saudi Arabi.Hail Po.Box 1844 9 SUUDİ ARABİSTAN Yosaf Ali AlFallaj Tarım Bakanlığı 0502995134 RİYADH Ministry of Agriculture 10 SUUDİ ARABİSTAN Ahmed Mohammed Bamousa 966503618497 Meteoroloji ve [email protected] Çevre Başkanlığı Jeddah-Saudi 3 10 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 11 TUNUS Mohamed Tahrani 12 YEMEN Mohammed Hamed AlHammadi + 21697621840 +216713351666 [email protected] Ministry of RDP-Tunisia plau Bölgesel Kalkınma ve Planlama Bakanlığı 777712038 Tarım ve Sulama [email protected] Bakanlığı Sanáa Çalıştay Eğitimci Listesi Adı Soyadı Kurumu e-mail Telefon [email protected] 0 533 652 9555 [email protected] 0 555 387 2005 Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Buca Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğretim Üyesi 1 Prof. Dr. İbrahim ATALAY Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Uğur Mumcu Cad. 135. Sk. No:5 35150 Buca-İZMİR 2 Prof. Dr. Günay ERPUL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme ABD Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 06110 Dışkapı – Ankara Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü 3 Prof. Dr. Murat TÜRKEŞ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Terzioğlu Yerleşkesi 17020 ÇANAKKALE 11 [email protected] 0 542 565 1677 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 4 Erciyes Ün. Seyrani Ziraat Fakültesi, Toprak Anabilim Dalı, Doç. Dr. Mustafa Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü BAŞARAN Erciyes Üniversitesi Seyrani Ziraat Fakültesi Develi-Kayseri 5 Melahat Şahin Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Orman Ekolojisi ve Toprak Bölümü, Başmühendis Orman Genel Müdürlüğü, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Posta Kutusu: 264, ANTALYA [email protected] mustibasaran@hotmail. com 0 533 634 4652 [email protected] melahat_sahin@hotmail. com 0 538 859 5185 [email protected] 0 533 242 2964 [email protected] 0 535 737 1645 [email protected] 0 532 391 5838 Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bakanlık Müşaviri 6 Taner TAZEGÜN 7 Hamza ERYİĞİT Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bakanlık Müşaviri 8 İbrahim Yüzer OGM - Daire Başkanı 9 Hazin Cemal GÜLTEKİN Orman ve Su İşleri Bakanlığı, XIII. Bölge Müdürlüğü, Iğdır Şube Müdürlüğü, Iğdır Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü, Yetiştirme Bölümü Uzmanı, İzmit-Kocaeli Kavakçılık Araştırma Enstitüsü, Ovacık Mah. D 100 Karayolu, Hasat Sokak No: 3. P.K.: 93, 41001 İzmit/KOCAELİ 12 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü 10 Pof. Dr. Binali ÇOMAKLI Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü [email protected] 0 546 202 3121 [email protected] 0 533 465 4630 [email protected] 0 533 346 9311 [email protected] 0 532 457 2463 25240 Erzurum Adıyaman Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi Adıyaman MYO, 11 Doç. Dr. Erhan AKÇA El Sanatları Bölümü Adıyaman Üniversitesi, Altınşehir Mh. 3005 Sokak No:13 02040 ADIYAMAN 12 Yrd. Doç. Dr. Çetin PALTA Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Lapseki Meslek Yüksekokulu, Bitkisel ve Hayvansal Üretim Programları Bölümü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Lapseki MYO Gazi Süleyman Paşa M. Üniversite Caddesi No:1, 17800 Lapseki/ ÇANAKKALE T.C Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, TAGEM Bakanlık Müşaviri 13 Dr. Müslüm BEYAZGÜL Tarım Kampüsü İstanbul Yolu Üzeri, No:38, P.K.51 Yenimahalle Ankara 06171 13 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Çalıştay Koordinasyon Birimi Adı-Soyadı Görevi İletişim bilgileri 1 M.Mustafa GÖZÜKARA Genel Müdür Yardımcısı [email protected] [email protected] 2 Hayrettin YILDIRIM Daire Başkanı [email protected] 3 Mustafa YURDAER Daire Başkanı [email protected] 4 Sevilay SUNAMAK Şube Müdürü [email protected] 5 Özlem YAVUZ Şube Müdürü [email protected] 6 M. Abdullah YURTOĞLU Uzman Yardımcısı [email protected] 7 Leyla TUĞYAN Orman Mühendisi [email protected] Çalıştay Raportör Birimi 1 Adı-Soyadı Unvanı İletişim bilgileri 2 Salih Serdar YEGÜL Şube Müdürü (Raportör Gurubu Başkanı) 3 Yasemen Aslı Karataş Raportör 4 Sibel Nihal Başkalkan Raportör 5 Tuğba Çomaklı Raportör 6 Bayram Ali Taş Raportör [email protected] 7 Ahmet Güden Raportör (Arazi Gezisi Raporlama) [email protected] 8 Yunus Barış Odabaşı Raportör (Fotoğraflar) [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] 14 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 4 - ÇALIŞTAYDA YAPILAN KONUŞMALAR, SUNUMLAR VE ARAZİ GEZİSİ 26 Kasım 2012, Ankara Çalıştay Açılış Konuşmaları Küresel sorunlara küresel çözümler üretmek zorundayız. Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi Avcı: Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi Avcı, Çalıştay açılış konuşmasına, yirmi ülkeden gelen katılımcıları selamlayarak başlamış, dünyanın %30’unun çölleşme tehdidi altında olduğunu belirtmiş ve çalıştaya katılan ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık ve çölleşmeye maruz kalan ülkelerin başında geldiğine dikkati çekmiştir. Sn. Avcı konuşmasında devamla, iklim değişikliği ile çölleşmenin olumsuz etkilerinin günümüzde daha hissedilir hale geldiğine ve bu olumsuzlukların artmasında insan etkisinin büyük olduğuna işaret etmiştir. Geçmişte de dönemsel kuraklıklar olduğundan bahseden Sn. Avcı, üst üste iki ile dört yıl devam eden kuraklıklara rastlanıldığını, 19731974 yıllarında meydana gelen kuraklığı buna örnek olarak gösterilebileceğini belirterek, bu dönemde çam ağaçlarında bile kurumalar gözlendiğinin altını çizmiştir. Günümüzde bahsekonu dönemsel kuraklıkların daha şiddetli olduğuna, sıcaklık artışlarının aşırı olduğuna ve ani yağışlar neticesinde ortaya çıkan su baskınları ve sellerin daha sık gerçekleştiğine vurgu yapmıştır. Son yıllarda küresel afetlerle mücadelede küresel düzeydeki dayanışmanın öneminin arttığını belirten Sn. Avcı, dünyadaki küresel sorunlara küresel çözümler üretmek zorunda olunduğunu ve aynı sorunları yaşayan ülkelerin ortak çözümler bulması bakımından bu çalıştayın önemli olduğunu ifade etmiştir. Sn. Avcı, Türkiye olarak, dost ve kardeş ülkelerle her türlü işbirliğine hazır olduğunu belirterek sözlerine son vermiştir. 15 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI İklim değişikliğinin sonucu olarak kuraklığın sıklık ve şiddeti artmış, toz taşınımı meydana gelmiş ve toz ve kum fırtınalarında artış olmuştur. Meteoroloji Genel Müdürü Sn. İsmail Güneş: Meteoroloji Genel Müdürü Sn. İsmail GÜNEŞ, Çalıştay açılış konuşmaları bölümünde, misafirleri selamladıktan sonra iklim değişikliğinin küresel önemine vurgu yapmış iklim değişikliğinin sonucu olarak kuraklığın sıklık ve şiddetinin arttığını, toz taşınımının meydana geldiğini, toz ve kum fırtınalarında artış olduğunu belirtmiştir. Günlük yaşamı da yakından etkileyen bu sürecin, solunum yolu hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu ve hava, kara ve deniz trafiğini de olumsuz etkilediğini belirten Sn. Güneş, sürecin ülkemizde en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni etkilendiğini söylemiştir. Bu sorunun çözümüne yönelik olarak Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) oluşturduğu kum ve toz fırtınası tahmin modelleri hakkında bilgiler veren Sn. Güneş, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün uluslararası ve bölgesel işbirliğine büyük önem verdiğini belirterek bu kapsamda her yıl bölgesel eğitim merkezlerinde 200’den fazla uzmana eğitim sağlanmakta olduğunu ve Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın büyük ölçekli uluslararası organizasyonlarına da ev sahipliği yaptığını belirtmiştir. Sunumunun son bölümünde, Çalıştay’a katılan Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu ve Afrika’dan dost ve kardeş ülkelerin uzmanlarına, emeği geçen herkese ve desteklerini esirgemeyen Sn. Bakanımıza teşekkür eden Sn. Güneş, Çalıştay’da verilecek bilgiler yoluyla kurulacak işbirliğinin tüm katılımcı ülkelere faydalı olması temennisinde bulunmuştur. 16 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Bakanlığımız, çölleşme ile mücadele çerçevesinde, meralarda da çalışmalar yapmaya başlamıştır. Orman Genel Müdürü Sn. Mustafa Kurtulmuşlu: Orman Genel Müdürü Sn. Mustafa Kurtulmuşlu, dünyanın dört bir yanından gelen ülke katılımcılarını selamlayarak başladığı konuşmasında; çölleşmenin en önemli nedeni olarak ormansızlaşmayı gördüklerini ifade etmiş, ülkemizin bu olguyla savaşmakla ilgili olarak 2008 yılında başlattığı ağaçlandırma seferberliğine dikkat çekmiştir. Sn. Kurtulmuşlu, 2.400.000 ha arazinin ağaçlandırılmasıyla erozyonun ve toz taşınımının önüne geçilmeye çalışıldığını belirtmiştir. Sn. Kurtulmuşlu, konuşmasının devamında, Bakanlığımızın, çölleşme ile mücadele çerçevesinde, yeni bir talimatı ile meralarda da çalışmalar yapılmaya başlandığını ifade etmiş ve meraları: 1- Verimli meralar, 2- bozuk-rehabilite edilebilir meralar ve 3- mera vasfını tamamen yitirmiş, ormanlaştırılması uygun alanlar olarak ele aldıklarını söylemiştir. Ormansızlaşmada insan etkisini vurgularken, gelişen dünyada insanların tek millet haline geldiğini ve yaşanan olumsuz gelişmelerin tüm insanlığı etkilediğini belirterek sözlerine son vermiştir. 17 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Bugün yaptığımız çalıştayın başlangıcı, 2009 yılında UNFCCC 15. Taraftar Konferansında Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmaya dayanmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Sn. Veysel Eroğlu: Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Sn. Veysel Eroğlu, Çalıştay’ın açılış konuşmasında; ortak çalışmalara ve bilgi alışverişine her zaman hazır olduklarını ifade ederek, bütün ülkelere ağaçlandırma, fidan üretimi ve orman yangınlarıyla mücadele konularında yardımlarda bulunduklarını ve eğitim çalışmaları yaptıklarını anlatmıştır. Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül’ün, 2009 yılında, Kopenhag’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 15. Taraflar Toplantısı’nda, (COP15) fakir ülkelerde ormanların yok olmasının önlenmesi amacıyla zengin ülkeler tarafından bir fon oluşturulması önerisinde bulunduğunu ve kendisinin de bu öneriyi Meksika’nın Cancun kentinde gerçekleştirilen diğer bir toplantıda tekrar dile getirdiğini hatırlatan Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bununla birlikte toplantı sonrası öneriye ilişkin herhangi bir olumlu gelişme olmadığını da ifade etmiştir. Şu anda başlamakta olan çalıştayın, 2009 yılında UNFCCC COP15’de Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmaya dayandığını hatırlatmıştır. Şu ana kadar, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ve Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA) işbirliği ile Afrika’da bir milyon kişiye su getirildiğini aktaran Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, Türkiye’nin fakir ülkelere geçen yıl itibarıyla 1,5 milyar ABD Doları yardım yaptığını sözlerine eklemiştir. Küresel iklim değişikliğinin; kuraklık, açlık, doğal afetler ve sağlık sorunları dahil pek çok problemi beraberinde getirdiğini hatırlatan Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bu konuda geç kalınmadan mücadele etmenin ve ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinin önemini vurgulamıştır. Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu konuşmasının devamında, meteorolojik olayların zirai hastalıkları arttırdığını, verimi düşürdüğünü ve bu nedenle toz taşınımı konusunda tedbir almanın önemli olduğunu söylemiştir. Akdeniz havzası, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’nın bazı kesimlerinin iklim değişikliğine en fazla maruz kalan alanlar olduklarını dile getiren Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, geliştirilen toz taşınım modelleriyle yapılan tahminlerin, toz taşınım yollarının belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda son derece önemli olduğunu dile getirmiştir. Antalya’da kurulan Orman Yangınlarıyla Mücadele Eğitim Merkezi’nin açılışının, 12 Aralık 2012’de Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirileceğini hatırlatan 18 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bu tarihte açılışı yapılacak teErozyonun durdurulmasında; sislerin toplam maliyetinin ise yaklaşık 16 milyar ağaçlandırma, mera ıslahı, lira olduğunu sözlerine eklemiştir. bozuk ormanların rehabilitasyonu MGM’de son yıllarda gerçekleştirilen atılımlara da değinen Sn. Bakan, meteoroloji çalışmaları ve teraslama çalışmaları çok konusunda Türkiye’nin önemli bir yere geldiğini, önemlidir. kalibrasyon merkezi, bilgi merkezleri, 750.000 adet meteorolojik ölçüm istasyonu, yeni meteorolojik radarlar kurulduğunu kaydetmiştir. Sn. Bakan, DSİ tarafından sediment taşınımını durdurma çalışmaları gibi pek çok ciddi çalışmanın yapıldığını sözlerine eklemiştir. Ormansızlaşma ve arazinin çıplak bırakılması sonucu toprağın su ve rüzgar erozyonuna açık hale geldiğini dile getiren Sn. Bakan, erozyonun durdurulmasında; ağaçlandırma, mera ıslahı, bozuk ormanların rehabilitasyonu ve teraslama çalışmalarının önemine de konuşmasında dikkat çekmiştir. Bu kapsamda, 1 Ocak 2008’de Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği’nin başlatıldığını ve bunun devletin politikası olarak belirlendiğini belirten Sn. Bakan, bahsekonu seferberlik kapsamında, 2012 yılı sonuna kadar 2,3 milyon hektarlık alanda ağaçlandırma yapılmasının hedeflendiğini hatırlatmıştır. Bu konuda toplumun da harekete geçmesi ile bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının hedefe kilitlendiğini belirten Sn. Bakan, planlanan hedefleri her yıl aştıklarını ve sonuç olarak 2,4 milyon ha. alanın ağaçlandırılacağını hatırlatmıştır. Fidan üretiminin ise geçmiş yıllarda yaklaşık 70 milyon olduğunu aktaran Sn. Bakan, bunu ileride 700 milyona çıkartmayı hedeflediklerini de belirtmiştir. Sn. Bakan; açık alanlar, mabetler, okul bahçeleri, mezarlıklar, yol kenarlarının da bu kapsamda ağaçlandırıldığını ifade ederek, sadece ağaçların dikilmesinin yeterli olmadığını, bunların bakımının ve büyütülmesinin de önemli olduğunu dile getirmiştir. Sn. Bakan, vatandaşların desteğinin sağlanması için eğitimin şart olduğunu, “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz bile, elinizdeki fidanı dikiniz” şeklinde Peygamberimizin bir Hadisi olduğunu da hatırlatmıştır. Türkiye Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında, 2 milyar fidanın toprakla buluştuğunu vurgulayan Sn. Bakan, 2013 yılından itibaren yeni bir seferberlik hazırlanacağını, bu kapsamda vatandaşlara gelir getirici, ceviz, badem ve tıbbi aromatik bitkilerin seferberlik kapsamına alındığını aktarmıştır. Afyonkarahisar’da, Tıbbi Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi kurduklarını anlatan Sn. Bakan, bu konuda da isteyen ülkelere her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduklarını ifade etmiştir. Sn. Bakan konuşmasının son bölümünde, kurak bölgelerde, çöl iklimine uygun fidanlar üretilmesi konusundaki çalışmalara da değinerek, Iğdır’da yaşanan rüzgar erozyonuyla mücadele kapsamında bölge şartlarına uygun olacağı düşünülen Ebu Cehil isimli çalıların dikildiğini ve çalışmaların olumlu sonuç verdiğini belirterek konuşmasına son vermiştir. 19 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 1. OTURUM Sunumlar: Oturum Başkanı: ÇEM Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı İsmail Belen KIRGIZİSTAN Çevre Koruma ve Ormanlık Devlet Ajansı Sn. Koichumanov Azatovich Sn. Baktybek Kırgızistan’da ormancılık konularından Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet Ajansı sorumludur. Kırgız Cumhuriyeti Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet Ajansı, Orman Ekosistemi Geliştirme Bölümü’nden Sn. Koichumanov Azatovich Baktybek, Kırgızistan hakkında genel bilgiler, ülkenin sosyo-ekonomik yapısı, doğal kaynak yönetimi ve ormancılık çalışmaları hakkında bilgiler vermiştir. Kırgızistan’ın dağlık bir ülke olduğunu belirten Sn. Baktybek, ülkenin %90’ından fazlasının 1500 m. ve üzeri yükseklikte olduğunu; yaklaşık dört bin kilometrekarelik alanın devamlı karla kaplı olduğunu ve ülkenin pek çok göle sahip olduğunu ifade etmiştir. Kırgızistan’ın sosyo-ekonomik yapısıyla ilgili olarak ise, ülkesinin çok uluslu bir devlet özelliği taşıdığını belirten Sn. Baktybek, Kırgızistan’da halkın %64,9’unun Kırgızlardan, geri kalanının ise Rus, Özbek ve diğer milletlerden oluştuğunu; nüfusun %60’ının tarıma dayalı olmasına rağmen yeni neslin kente göç etme eğiliminde olduğunu; okuma yazma oranının yüksek seviyelerde bulunmasına rağmen nüfusun %43’ünün yoksulluk sınırı altında yaşadığını belirtmiştir. 20 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Sn. Baktybek konuşmasının devamında, serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte ormancılıkta yaşanan gelişmelere değinmiş; ormancılığa ayrılan bütçenin azlığından ve yasadışı kesimlerin devam etmesinden yakınmıştır. Ancak bu olumsuz gelişmelere rağmen ormanların sağlık, toprak ve su koruma, iklim değişikliği, rekreasyon gibi fonksiyonlarının öneminin giderek arttığını da vurgulamıştır. Bu nedenle sürdürülebilir orman yönetimini ve etkili bir yönetim sistemi oluşturulmasını hedefleyen bir ormancılık politikasının geliştirildiğinin altını çizmiştir. Bu yeni ormancılık politikasının; katılımcı orman yönetimi, devletin ormancılık sektöründeki rolünün tanımlanması, ekonomik fonksiyonların özel sektöre devredilmesi, orman yönetimi için gerekli bütçenin ayrılması gibi konuları içerdiğini dile getirmiştir. Bu amaca ulaşmak için ise yalnız bakanlık ve devlet birimlerinin değil, sivil toplum kuruluşlarının ve özel kuruluşların da içinde bulunduğu geniş bir paydaş grubunun katılımının gerekli olduğunu vurgulamıştır. Ormancılık konularından Kırgız Cumhuriyeti Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet Ajansı’nın sorumlu olduğunu söyleyen Sn. Baktybek, bu ajansın orman envanteri ve yönetiminden sorumlu olduğunu, fakat pek çok diğer kurumun da ormancılıkla alakalı olduğunu ifade etmiştir. Sn. Baktybek, tüm bunlara ek olarak, 2012 yılı tahminlerine göre, yaklaşık 5,5 milyon nüfusun yaşadığı Kırgızistan’da yaklaşık 200 bin insanın orman sınırları içerisinde yaşadığını belirtirken, yaklaşık 1 milyon insanın da ormana 5 km mesafede yaşadığını ve tüm bu insanların büyük kısmının orman kaynaklarına ve orman ürünlerine bağımlı olduğunu dile getirerek konuşmasını bitirmiştir. 2012 yılı tahminlerine göre, yaklaşık 5,5 milyon nüfusun yaşadığı Kırgızistan’da yaklaşık 200 bin insan orman sınırları içerisinde yaklaşık 1 milyon insan ise rmana 5 km esafede yaşamaktadır. Tüm bu insanların büyük kısmı, orman kaynaklarına ve orman ürünlerine bağımlıdır. 21 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI LÜBNAN Çevre Bakanlığı Sn. Garabed Toros Sn. Haroutunian Lübnan Çevre Bakanlığı’nda ve aynı zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nda Proje Sorumlusu olarak çalışan Sn. Garabed Toros Haroutunian bir sunum gerçekleştirmiştir. Sözlerine Lübnan’ın genel özelliklerini ifade ederek başlayan Sn. Haroutunian, ülke nüfusunun 4,3 milyon olduğunu ve ülkenin %73’ünün dağlık arazi özelliği taşıdığını söylemiştir. Önceleri %75’e varan ormanlık alanın günümüzde %13,3’e kadar düştüğünü; Akdeniz ülkelerinde ise bu oranın %20’lerde olduğunu ifade etmiştir. Meşe, çam, ardıç ve sedir türlerinin bulunduğu ormanların; hava kirliliğini azaltma, toprak erozyonunu önleme, biyoçeşitliliği koruma ve odun hammaddesi sağlama gibi pek çok faydaları olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Sn. Haroutunian, ormanların çok önemli kaynaklar olduğunu; orman yangınları, yasa dışı kesimler, madenler, şehirleşme, böcek ve hastalıkların ormanları tehdit eden unsurlar olduğunu söylemiştir. Büyük kısmı dağlık olan ülkede, arazinin çok kıymetli olduğuna dikkat çeken Sn. Haroutunian, kimi zaman açmacılık faaliyetlerinin de gerçekleştirildiğinden yakınmıştır. Sn. Haroutunian konuşmasının sonraki bölümünde, daha önce yapılmış ve devam etmekte olan ağaçlandırma çalışmalarından söz etmiş ve 2001 yılında çalışmaların: 1- Mevcut ormanların yangın, böcek zararlıları vb. tüm olumsuzluklardan korunması ve 2- Yeni alanlarda ağaçlandırmaların yapılması şeklinde ikiye ayrıldığını ifade etmiştir. 2009 yılında ise yayınlanan resmi deklarasyonla 2012’den itibaren her yıl iki milyon fidan dikilmesi hedefinin koyulduğunu söylemiştir. Çevre Bakanlığı’nın UNDP ile ortaklaşa başlattığı 5 yıllık projeye de değinen Sn. Haroutunian, paydaşların projenin planlanması, yürütülmesi ve değerlendirilmesinde rol almasının önemli olduğunun atlını çizmiştir. Lübnan’da, ağaçlandırma konusundaki en büyük zorluk; zor topoğrafik şartlar, uzun kuraklık sezonu, aşırı otlatma, yüksek maliyetler ve iklim değişikliğidir. Yabancı uzmanlar tarafından organize edilen eğitim çalışmalarında, yerel fidanlıklarda 12 uzmanın eğitildiğini ve 2 milyon fidanın uluslararası standartlara uygun olarak üretildiğini belirten Sn. Haroutunian, su kullanımını azaltmayı ve farklı yaşlardaki fidanlarla kıyaslandığında, doğrudan dikimin başarısını arttırmayı amaçlayan yeni tekniklerin denendiğini ifade etmiştir. Sn. Haroutunian sunumunda, suyun toprakta uzun süre kalmasını sağlayan preparatları fotoğraflarla yansıda göstererek bu şekilde fidanların 22 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP yaşamasının sağlanmaya çalışıldığını dile getirmiştir. İtalyan bir firma tarafından üretilen elle dikim düzeneğini/makinesini tanıtan Sn. Haroutunian, artık Lübnan’da bu amacı gerçekleştiren makineleri kendilerinin üretmeye başladıklarını belirtmiştir. Konteynırlar içerisinde dikim, 12 yerine 8 aylık fidanların kullanılması, daha küçük çukurların açılması ve sulama yapılmaması gibi uygulamaları dikkate alıyor ve daha ucuz ve başarılı ağaçlandırma yapmayı hedefliyoruz. Ağaçlandırma konusundaki en büyük zorluklarının zor topoğrafik koşullar, uzun kuraklık sezonu, otlatma, yüksek maliyetler ve iklim değişikliği olduğunu ifade etmiştir. Sn. Haroutunian sunumunun son bölümünde, kendi mevcut uygulamalarından farklı olarak konteynırlar içerisinde dikim, 12 yerine 8 aylık fidanların kullanılması, daha küçük çukurların açılması ve sulama yapılmaması hususlarını göz önüne almaya başladıklarını, Ulusal Ağaçlandırma Planı’nı deneme sonuçlarına bağlı olarak değiştirdiklerini ve daha ucuz ve başarılı ağaçlandırma yapmayı hedeflediklerini ifade etti. 23 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI SUUDİ ARABİSTAN Tarım Bakanlığı Sn. Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish Suudi Arabistan Temsilcisi, Doğal Kaynaklar Yönetimi Genel Müdürü Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish Çalıştay’da bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Alhoawaish Çalıştay’a katılmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek sözlerine başlamıştır. Suudi Arabistan’ın toplam 2 milyon km² alana sahip olduğunu, 2010 yılı verilerine göre nüfusun 28 milyon olduğunu, yıllık ortalama yağışın 100 mm olduğunu söyleyen Sn. Alhoawaish dağlık alanlarda 2 milyon ha. orman ve 171 milyon ha. mera ile meyve ve sebze yetiştirilen tarım arazilerinin bulunduğunu ifade etmiştir. Çoğu dağ ve vadilerde yetişen 837 cins, 2.243 bitki türü bulunduğunu belirten Sn. Alhoawaish en büyük sorunlarının su kıtlığı ile etkin olmayan su kullanımı olduğunu vurgulamıştır. Sahil bölgeleri dahil ülkenin kumlarla kaplı olması ve çölleşmenin etkisiyle toz, kum fırtınalarının yaşamı olumsuz etkilediğinin, biyoçeşitliliği azalttığının, hayvancılık başta olmak üzere tarım arazilerinin olumsuz etkilenmekte olduğunun altını çizmiştir. Sn. Alhoawaish son yıllarda artan toz taşınımı nedeniyle yolların kapandığını, yağmur yağdığında ise haşerelerin ortaya çıktığını belirtmiştir. Bu etkilerin azaltılması için ilgili bakanlıklar ve STK’larla işbirliği yapılarak, çalışmalar yürütüldüğünü, kalkınma politikaları çerçevesinde projeler hazırladıklarını ve özellikle orman, mera ve büyük kentlerin korunması konularının üstünde durduklarını ifade etmişlerdir. Kum fırtınaları sırasında kentin korunması için yapılan çalışmalardan iyi sonuçlar aldıklarını da ifade etmiştir. Hayvancılık çalışmaları neticesinde hayvan varlığında 4 kat artış sağladıklarını, ancak bunun da yetersiz olduğunu belirtmiştir. Orman varlığının az olması nedeSahil bölgeleri dâhil niyle orman yangınlarının da az olduğunu ülkenin kumlarla kaplı belirten Sn. Alhoawaish bedevilerin özellikle olması ve çölleşmenin kış aylarında yakacak temini amacıyla kesim yaptıklarını, madencilik faaliyetleriyle arazi etkisiyle toz, kum fırtınaları yapısının bozulduğunu veya imar çalışmaları yaşamı olumsuz etkiliyor, ile bu hassas toprak yapısı üzerindeki ağaçlabiyoçeşitliliği azaltıyor, rın yok edildiğini vurgulamıştır. Temsilci; Krallığın, ağaçların kesilmesinin önüne geçmek hayvancılık başta olmak için ithalatı desteklediğini belirtmiştir. üzere tarım arazileri olumsuz etkileniyor. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’ni imzalayan Suudi Arabistan’da, 24 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP bir kuraklık uyarı merkezinin kurulduğunu ve birçok protokolün imzalandığını ifade etmiştir. Mera ve ormancılık konularında uzman sayılarının yetersiz olduğunu belirten Sn. Alhoawaish mevcut bitki örtüsünün korunarak ağaçlandırmaların yapılmasının öneminin altını çizmiştir. Ülke temsilcisi konuşmasının sonunda, Türkiye’nin desteğiyle koruma çalışmalarını arttırmak istediklerini ve işbirliği açısından Türkiye deneyimlerinden yararlanmak isteklerini ifade ederek sunumunu bitirmiştir. Oturum Başkanı Sn. İsmail Belen’in Oturum Kapanış Konuşması: Oturum Başkanı Sn. İsmail Belen, katılımcılara sunumlarından dolayı teşekkür ederek, ÇEM ve TİKA’nın Kırgızistan’da yapılması planlanan pek çok çalışmayı desteklediğini, aynı şekilde, Türkiye’de yapılan çalışmalara benzer şekilde, ÇEM’in de desteği ile Lübnan’ın helikopter ile yaptığı uygulamalara destek verildiğini belirtmiştir. Türkiye’nin ikili işbirliği yoluyla pek çok çalışma yürüttüğünü dile getiren Sn. Belen, Çalıştay’a katılan tüm ülkelerin üyesi oldukları Yakın Doğu Ormancılığı Komisyonu ile SilvaMED’in dönem başkanlığının Türkiye tarafından yürütüldüğünü belirtmiştir. Bu kapsamda, yapılacak pek çok çalışma olduğunu, tarihte ilk defa Akdeniz Orman Bakanları’nın bir araya geleceği bir toplantının SivaMED’in organizasyonu ile 21 Mart 2013’te Cezayir’de yapılacağını, 8-19 Nisan 2013 tarihleri arasında ise Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu’nun (UNFF) İstanbul’da düzenleneceğini ve bütün ülkelerin bu önemli toplantılara katılım ve katkılarını beklediğini ifade etmiştir. Sn. Belen konuşmasında ayrıca, TİKA ve ÇEM Genel Müdürlüğü ve diğer paydaşlarla birlikte Birleşmiş Milletler için Kurak Alanların Rehabilitasyonu Rehberi’nin hazırlanmakta olduğunu ifade etmiş ve bu konuda Ocak 2013’te Senegal’de bir çalıştay organize edildiğini belirterek oturumu kapatmıştır. 25 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 2. OTURUM Oturum Başkanı: UNCCD Türkiye Odak Noktası Erdoğan Özevren TUNUS Bölgesel Kalkınma ve Planlama Bakanlığı Sn. Mohamed Tahrani Tunus Temsilcisi Mohamed Tahrani, “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Bölgesel Kalkınma ve Planlama Bakanlığı’nda Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Sn. Mohamed Tahrani çalıştayın birinci gününde, Tunus’un çölleşme ve erozyonla mücadele programları, bozulmadaki geçerli durum, çölleşme ve erozyonla mücadelede geliştirilmiş kurumlar ve 2012-2016 dönemini kapsayan planlar ile ilgili bilgiler sunmuştur. Sn. Tahrani sunumunun başlangıç bölümünde, Tunus’un toplam alanının 16,4 milyon ha. olduğunu, kullanılan alanların 11 milyon ha, tarım alanlarının 5,4 milyon ha, orman alanlarının 1,1 milyon ha, otlak alanların 4,5 milyon ha ve sahra (kullanılmayan) alanlarının ise 5,4 milyon ha olduğunu belirtmiştir. Sn. Tahrani devamla, Tunus’un doğal kaynakların yönetimini iyileştirmek için 1990 yılından bu yana birçok strateji planları gerçekleştirdiklerini ve bunların 1990-2000/ 20012011 dönemleri arasında yapılan Toprak ve Su Koruma Stratejisi ve yine aynı dönemleri kapsayan Orman Geliştirme Stratejisi olduğunu ifade etmiştir. Toprak ve Su Koruma Stratejisi altında göl inşaatı, nehirlerin iyileştirilmesi, mekanik teras yapımı, havza ıslahı ve taş bant çalışmaları; Orman Geliştirme Programı altında ise orman alanlarını genişletmek amacıyla ağaçlandırma, otlak arazilerini iyileştirme, havza koruma, orman yolları ve yangın koruma malzemeleri, biyoçeşitliliği koruma ve iyileştirme, sahralarda dolgu yapımı ve korunan alanların oluşturulması çalışmalarının yapıldığını ifade etmiştir. Toprak ve su koruma programlarına 661,9 ABD Doları, orman programına 829,3 ABD Doları ve toplamda 1491,2 ABD Doları yatırım yapıldığını, bu programlara özel sektörün katkısının toplam miktarının yaklaşık %5’i olduğunu açıklamıştır. 26 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Gerçekleştirilen programlar sonucunda; 1990 yılında %4,2’lik orman alanında yapılan iyileştirmelerin 2011 yılında %7’ye ulaştığını, 750 tane göl inşaatı yapıldığını söyleyen Sn. Tahrani, 1990-2000 yılları arasında 1500 ha.’lık yanan orman alanlarının 2001-2010 yıllarında 400 ha.’a kadar düşürüldüğünü, 17 milli park ve 27 doğal rezerv oluşturulduğunu sözlerine eklemiştir. Çölleşmeye karşı etkilenen alanların duyarlılık endeksini belirlemek için MEDALUS (Akdeniz Çölleşme ve Arazi Kullanımı) programının kullanıldığını belirten Sn. Mohamed Tahrani, bu programın çıktıları sonucunda ülke topraklarının %54’ünün çok hassas, %40’ının hassas ve %6’sının daha az hassas alanlar olarak sınıflandırıldığını ifade etmiştir. Ayrıca Tunus halkının çölleşme ve erozyonla mücadelede artık daha bilinçli olduğunu ve doğal kaynaklarına daha çok önem verdiğini belirtmiştir. Sn. Mohamed Tahrani sunumuna, “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele İçin Geliştirilmiş Kurum ve Araçlar” başlığı altında, 2000 yılından bu yana çölleşme ile mücadeleye yönelik bir ulusal eylem programı olan “PAN-LCD” programının geliştirildiğini söyleyerek devam etmiştir. Bu programın, farklı doğal kaynakların koruma yönlerine ve çölleşmeye karşı mücadeleye daha fazla önem veren bir kırsal kalkınma stratejisine dayandığını ifade eden Sn. Tahrani, sosyo-ekonomik ve çevre sorunlarına dikkat çekmek için hükümet tarafından uygulandığını vurgulamıştır. Devamla, Programın, Ulusal Eylem Planı ile entegre edildiğini ve 1998-2008 yılları arasını kapsadığını ve ulusal koordinasyon kurumu oluşturulduğunu ve bu kurumun Tarım ve Çevre Bakanlığı ile çalıştığını söylemiştir. 2011-2020 yıllarını kapsayan bölgesel bir “PAN-LCD” programının çalışmalarına başlanıldığını, bu programla bölgelere ve çölleşmenin çok olduğu alanlara odaklanılacağının altını çizmiştir. LADA sisteminin (kurak topraklar arazi bozulması ve değerlendirme), FAO tarafından finanse edilen ve proje ölçmek için kullanılan bir araç olduğunu ifade etti. Sn. Mohamed Tahrani konuşmasının son bölümünde, 2012-2016 yılları arasında toplam orman alanlarını 370 bin ha arttırmayı, mera ıslahı ile mera alanlarını 250 bin ha arttırmayı, toprak dolgu çalışmalarıyla 7500 km alan yapmayı, 500 göl yapmayı, havza ıslahı ile 1 milyon ha alanı iyileştirmeyi planladıklarını ve bu çalışmalar sonrası degradasyon haritası ile tarım arazisi koruma haritalarını güncelleyeceklerini söyleyerek sunumu sonlandırmıştır. 27 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI YEMEN Tarım ve Sulama Bakanlığı Sn. Mohammed H. Al-Hammadi Yemen Temsilcisi Sn. Mohammed H. Al-Hammadi Çalıştay’da “Yemen’de Erozyon ve Çölleşme ile Mücadele” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Mohammed H. Al-Hammadi, Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı’na katılmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek sözlerine başlamıştır. Konuşmasının başında Yemen hakkında genel bilgiler veren Al-Hammadi; Yemen’in 4.550.000 km2’lik alanı kapladığını; 22 milyon nüfusu olduğunu ve Umman, Suudi Arabistan, Kızıldeniz ve Arap Denizi ile çevrelendiğini söylemiştir. Al-Hammadi ayrıca, Kızıldeniz ve Arap Denizi’nde toplam 15 adet ada bulunduğunu; ılıman iklimin hakim olduğu bölgede yağışın MartNisan ve Eylül-Haziran aylarında iki sezonda düştüğünü ve bunların sonucu olarak tüm yıl boyunca tarım ürünlerini görebildiklerini sözlerine eklemiştir. Bölgenin batısında, 2000 m.’yi aşan kısımlarda, aylık ortalama sıcaklığın 10-18 0C arasında olduğunu, ortalama yağış miktarının 400-600 mm. arasında değiştiğini ve çölleşme ile ilgili olarak ise asıl problemin bu bölgelerdeki düzensiz yağışlardan kaynaklandığını sözlerine eklemiştir. Al-Hammadi konuşmasının devamında, kuzey bölgelerde su kaynaklı toprak kaymalarının, kıyı kesimlerde ise kum fırtınalarının yaşandığını; dağlık alanlarda yapılan tarım faaliyetlerinin erozyonu ve toprak kaybını hızlandırdığını söylemiştir. Al-Hammadi, Yemen’de çölleşme ile mücadele çalışmalarında; orman kanunlarının olmaması, bilinçlendirme çalışmalarının az olması, çevre lobisinin mevcut olmaması, etkin STK’ların bulunmayışı ve kurumlar arası koordinasyonun olmaması gibi zorluklarla karşı karşıya olduklarını da ifade etmiştir. Çölleşme ile etkin mücadele için; fidanlıkların desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, bilinçlendirme çalışmalarının arttırılması, ormancılık çalışmaları için ayrılan bütçenin artması ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılması gerektiğini sözlerine ekleyen Al-Hammadi, ülkesinde erozyon ve çölleşme ile mücadele amaçlı yapılan yeşil kuşak ağaçlandırma Yemen’de çölleşme ile çalışmalarını, teraslama çalışmalarını, kumul erozyonu önleme çalışmalarını ve tarımsal etkin mücadele için; amaçlı su depoları çalışmalarını, resimler fidanlıkların desteklenmesi ve göstererek anlatmıştır. yaygınlaştırılması, bilinçlendirme Mohammed H. Al-Hammadi sunumunun çalışmalarının arttırılması, sonunda, başta Türkiye olmak üzere diğer ormancılık çalışmaları için ayrılan uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışmalar yürütmenin Yemen açısından çok bütçenin artması ve uluslararası önemli olduğunu vurgulayarak konuşmasıkuruluşlarla işbirliği yapılması nı bitirmiştir. gerekmektedir. 28 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP MISIR Tarım Bakanlığı Sn. Elsayed Ali Khalifa Çalıştay’a Mısır Tarım Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Çevre Bölümü Müsteşar Yardımcılığı’ndan Sn. Elsayed Ali Khalifa katılım sağlamıştır. Sn. Ali Khalifa, Çalıştay’da “Mısır’ın Kanalizasyon Suları ile Sulanan Ağaçlandırmaları: Güncel ve Gelecekteki Durumu” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Ali Khalifa sunumuna ülkemizde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başlamıştır. Sn. Ali Khalifa konuşmasının başlangıç bölümünde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’ın başkenti Kahire’yi ziyaret ettiğini, bu ziyaret esnasında bir konuşma yaptığını ve konuşmasında Türkiye-Mısır işbirliğine değindiğini ve Mısır’ın tarım alanlarının iyileştirilmesi konusunda Türkiye’nin destek vereceğini ifade ettiğini belirtmiştir. Toplam ülke alanının 1 milyon km2 olduğunu ve bu alanın sadece % 3,6 sının ekilebilir alan olduğunu dile getiren Sn. Ali Khalifa, uydudan bakıldığında ülkesinin çoğunun çöl olarak göründüğünü belirtmiştir. Ülkenin güneyinde Asswan yakınlarındaki Nil boyunca çok ince şeritler halinde tarım yapıldığını ve su olmadan asla tarım yapılamayacağını söylemiştir. Mısır piramitlerinin etrafının 100 yıl öncesine kadar sulak olduğunu ifade eden Sn. Ali Khalifa, günümüzde piramitlerin etrafında şehirleşmeden dolayı suyun kalmadığını sözlerine eklemiştir. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sekretaryası’nın verilerine göre, son 36 yılda Mısır’ın %9’luk ekilebilir alan kaybettiğini belirten Sn. Ali Khalifa, Mısır’da çölleşme ile mücadelede karşılaşılan en büyük zorlukların; kurak/çöl iklimi, su kıtlığı, artan nüfusun gıda güvenliğini sağlamak için sınırlı verimli toprakların (89 milyon) kötü kullanılması, iklim değişikliğine yüksek duyarlılık, kaynaklarının kötü yönetimi ve yenilikçi, çevre dostu çözümler olmaması olarak sıralamıştır. Yapılan kazılarda Mısır’ın büyük bir kısmının orman olduğunu kanıtlayan pekçok bulguya raslandığını belirten Sn. Ali Khalifa, bugünse ülkenin tüm alanının %1’den daha az kısmının ağaçlarla kaplı olduğunu söylemiştir. Çınar, akasya, ılgın, harnup, dut ve hurmanın yanı sıra çeşitli meyve ağaçları üzerinde denemeler yaptıklarını belirtmiştir. Sn. Ali Khalifa, Mısır Ulusal Ağaçlandırma Programı’nı 90’lı yılların ortalarında başlattıklarını belirterek, Program’ın kullanılmayan kanalizasyon suyundan yararlanılmasını, su kaynağı ve besin ihtiyacını karşılamayı, atmosferdeki sera gazı birikimleri için sarf edilen çabaları desteklemek için “yeşil alan” kurulması gibi konularını içerdiğini ifade etmiştir. Bu program kapsamında seçilen 4000 ha.’lık pilot alanda Akasya (Acacia ni- 29 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI “Mısır’da çölleşme ile mücadelede karşılaşılan en büyük zorluklar: kurak / çöl iklimi, su kıtlığı, toprakların kötü kullanılması, kaynaklarının kötü yönetimi ve yenilikçi, çevre dostu çözümler bulunamıyışıdır.” lotica ve Akasya saligna), Casuarina (Casuarina equisetifolia), Cupressus (Cupressus sempervirens), Okaliptüs (Eucalyptus camaldulensis), Afrika Maun (Khaya senegalensis), Neem (Azadirachta indica), Pinus (Pinus pinea), Kavak (Populus spp.), Jatropha (Jatropha curcas) ve biyoyakıt ürün olarak Jojoba (Simmondsia chinensis), Sisal (Agava sisalana) ve süs bitkileri dikildiğini söylemiştir. Yasak olmasına rağmen endüstriyel atıkların hala Nil nehrine boşaltıldığını, bu durumun sulama yoluyla tüm tarım ürünlerini etkilediğini söylemiştir. Avrupa ormancılığındaki lider ülkelerden olan Almanya ile işbirliği içerisinde olduklarını ve Almanya’nın kendilerine proje ve finans konularında destek verdiğini söylemiştir. Sn. Ali Khalifa, çok amaçlı ağaçlandırma projelerinin faydalarını sıralayarak; büyüyen ağaçların kirliliği azalttığını, atmosferden karbondioksit emdiğini, çölleşme ve erozyona karşı koruduğunu, kumulları sabitlediğini ve kıyıları koruduğunu, su kaynaklarının etkin kullanımını sağladığını, rüzgar ve kumlardan insan yerleşimlerini koruduğunu, rüzgara karşı komşu tarla ve verimli toprakları koruduğunu ve çölleşmeyle mücadele yoluyla artan nüfus için gıda güvenliğini sağladığını, ağaç ve ağaç işleme ile ilgili yeni sanayilerin kurulmasını sağladığını, kurak bölgelerde ormanların cazibesi nedeniyle yerel halkın yanı sıra turistler için eğlence fırsatları sunduğunu ifade etmiştir. Sn. Ali Khalifa, sunumunun son bölümünde, ülkesinde bu konularla ilgili olarak yapılan bazı bilimsel çalışmalardan örnekler vermiştir. 30 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Türkiye Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Sn. İbrahim ATALAY: Yarıkurak alanlarda en büyük sorunlardan birisi, tarım arazilerinde aşırı ve bilinçsiz sulamalarla, alttaki tuzun şiddetli buharlaşmanın etkisi ile yüzeye çıkıp yüzeyde birikmesiyle oluşan tuzlulaşmadır. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Prof. Dr. Sn. İbrahim Atalay, “Türkiye’de Kurak ve Yarıkurak Bölgeler ile Rüzgar Erozyonuna Maruz Alanların Ekolojik Özellikleri” konulu bir sunum yapmıştır. Prof. Dr. Sn. Atalay, 30 yılı aşkın çalışmanın birikimi olarak “Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri” isimli kitabı ve haritasını hazırladıklarını ve kitabın 2002 yılında Orman Bakanlığı tarafından bastırıldığını ifade etmiştir. Prof. Dr. Sn. Atalay, yarı kurak alanların ekolojisini etkileyen faktörleri aşağıdaki şekilde sıralamıştır: 1- Yarı kurak bölgelerin ana hatları; 2- İklimsel özellikler; 3- Yarı kurak bölgelerin spesifik özellikleri 4- Jeolojik özellikleri; 5- Toprak tipleri; 6- Vejetasyon kompozisyonu. Ülkemizde Karadeniz bölgesi haricinde ülkenin tamamının yarı kurak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sn. Atalay, İç Anadolu bölgesinin ise asıl yarı kurak alan olduğunu ifade etmiştir. Ülkemizde antropojen bozkırlar mevcut olduğunu; bunların Güneydoğu Anadolu bozkır sahaları olduğunu söylemiştir. İç Anadolu bozkırlarında “Maliye Ormanları” kurulmaya gidildiğini ancak başarılı olunamadığını ifade etmiştir. Bozkır alanlarda yıllık ortalama yağışın 400 mm’nin altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sn. Atalay: “Temmuz ayındaki yağış ve güneşlenme süresi, önemli bir faktördür. Temmuz ayında, vejetasyon döneminde ülkemizde sadece Karadeniz bölgesine yağış düşer” demiştir. Bağıl nemin evapotranspirasyon için önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sn. Atalay, bağıl nem artıkça buharlaşmanın azaldığını, bağıl nem azaldıkça ise buharlaşmanın arttığını belirterek: “Bağıl nemin Erzurum’da az olması nedeniyle Erzurum’da sarıçam yetişmez. Örneğin Şanlıurfa ve Mersin’de yaz sıcaklıkları aynı olmasına rağmen Şanlıurfa’da 31 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI buharlaşma 2000 mm., Mersin’de ise buharlaşma 600 mm.’dir. Bu nedenle Mersin nemli iklime sahiptir. Temmuz ayı bulutluluk oranı da önemlidir” demiştir. “Bozkırlar bizim hayat kaynağımızdır. Bu topraklarda bol miktarda kalsiyum vardır ve bu topraklarda yetişen bitkiler biriken kireci alırlar. Harran grabeni ağır killi vertisol topraklardır. Volkanik tüf topraklarında sarıçam, gül ve patates iyi ve verimli yetişir. Yarı kurak alanlarda toprakta kaliş oluşumu görülür. Kalişler aşırı CaCO3 birikmesiyle oluşur” diyen Prof. Dr. Sn. Atalay, kurakçıl ormanların çalı görünümünde olduğunu; buralarda meşe ve karaçamlardan başka bireylerin yetişmesinin beklenmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Konuşmasının devamında, kurak alanlarda yüzey ve oyuntu erozyonlarının görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Sn. Atalay, az olan yağışın, yüzeysel akışa geçmeden toprağa geçmesini sağlamamız gerektiği konusuna vurgu yapmıştır. Yarı kurak alanlarda en büyük sorunlardan birisinin, tarım arazilerinde aşırı ve bilinçsiz sulamalarla, alttaki tuzun şiddetli buharlaşmanın etkisi ile yüzeye çıkıp yüzeyde birikmesiyle oluşan tuzlulaşma olduğunu belirten Prof. Dr. Sn. Atalay, kireç birikmesi olan topraklarda, birikmiş olan kirecin toprağa karışmaması için, derin toprak işlemesinden kaçınılması gerektiğinin altını çizmiş ve: “Biz bozkır ekosistemini korumuyoruz” demiştir. Prof. Dr. Sn. Atalay dinleyicilere: “Meralarla ilgili tasnif yaptınız mı?” şeklinde bir soru yönetmiştir. 400 mm. altında yağış alan kurak ve yarı kurak alanların ormanların kurulması için yeterli olmadığını belirten Prof. Dr. Sn. Atalay, bu alanların hayvancılık için ideal alanlar ve meralar olduğunu; bu alanlarda rehabilitasyon yapılması lazım geldiğini; rehabilitasyon yapabilmek için de fazla hayvan yayımını kontrol altına almak gerektiğini belirtmiştir. Türkiye’de ağaçlandırma faaliyetlerinin yarı kurak alanlarda yapıldığının; antrpojen step bölgelerinde yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Sn. Atalay, ağaç yetişebilmesi için 400 mm’den fazla yağış olması gerektiğini; mesela karaçamın 400 mm. yağışın altında olmadığını; tabii bu işin içinde bir tek yağış değil; bakı, toprak yapısı, yükseklik ve enlem boylam gibi faktörlerin de etkilerini göz ardı etmemek gerektiğini söyleyerek sözlerine son vermiştir. 32 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Türkiye Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Murat TÜRKEŞ: Türkiye’nin 2/3’ü çölleşmeye müsaittir ve Türkiye’de çölleşmenin başladığı görülmektedir. Son yüzyılda hem yüzeyde hem de atmosferin en alt kısmında sıcaklık artışı görülmektedir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Prof. Dr. Sn. Murat Türkeş, “Türkiye’de Gözlenen ve Öngörülen Kuraklık ve Çölleşme” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Prof. Sn. Türkeş; Köppen-Geiger’e göre, iklim sınıflandırılması yapıldığını; Türkiye’nin C_9 orta enlem ılıman iklim kuşağında olduğunu; yazları kurak, kışları yağışlı geçen bir konumda olduğunu; Türkiye’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da karasal iklim görülmekte olduğunu; Akdeniz ikliminin Akdeniz havzasını çevreleyen ülkelerde görüldüğünü; Akdeniz’de 10 yıllık mevsimsel değişmeler olduğunu ve Akdeniz iklimi, Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya’ya kadar bozkır olarak görüldüğünü söyleyerek konuşmasına başlamıştır. Akdeniz iklim kuşağının kurak, yarı kurak ve yarı nemli alanlardan oluştuğunu söyleyen Prof. Sn. Türkeş, kurak ve yarı kurak alanların çölleşmeye müsait alanlar olduğunu ve su açığı olan ülkelerin temel sorununun çölleşme olduğunu belirtmiştir. Türkiye’nin kuraklık ve çölleşmeden etkilenebilirliği konusunda ise; aridite, kuraklık ve çölleşme kavramlarının bilinmesi gerektiğinin ve bu kavramların bilimsel ölçütlerle birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizmiştir. Prof. Sn. Türkeş, Aridite’nin tanımını: “Yeryüzünün herhangi bir yerinde egemen olan fiziki coğrafya denetçilerinin ve uzun süreli atmosfer dolaşımı düzeneklerinin oluşturduğu sürekli yağış ve nem açığı koşulları ya da klimatolojik kuraklık” (Türkeş, 2007a, 2007c, 2011, vb.) şeklinde yapmıştır. Prof. Sn. Türkeş, “kuraklık”ı (drought): “Yeryüzündeki çeşitli sistemlerce kullanılan doğal su varlığının, belirli bir zaman süresince ve bölgesel ölçekte uzun süreli ortalamanın ya da normalin altında gerçekleşmesi sonucunda oluşan su açığı” (Türkeş, 2007a, 2011, vb.) şeklinde tanımlarken, “çölleşme”yi ise: “Ekonomik ve biyolojik olarak üretken bir arazinin daha az üretken olması sonucunda ortaya çıkan ekolojik bozulma süreci” (Türkeş, 1990) olarak tanımlamıştır. 33 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Sovyet Rusya’da yapılan bir tanıma göre, “çölleşme; arazinin biyolojik üretkenliğinin azalması ve üretkenliğini kaybetmesinden oluşur” denildiğini söyleyen Prof. Sn. Türkeş, Türkiye’nin, BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nde baz aldığı haritaya göre Türkiye’nin kurak ve yarı kurak alan olarak tanımlandığını söylemiştir. Türkiye’nin 2/3 ünün çölleşmeye müsait olduğu ve çölleşmenin başladığının görüldüğünü söyleyen Prof. Sn. Türkeş, son yüzyılda hem yüzeyde hem de atmosferin en alt kısmında sıcaklık artışı görüldüğünü sözlerine eklemiştir. Daha önce yıllık yağış açığının bulunmadığı yerlerde, yağış artışı oluştuğunu söyleyen Prof. Sn. Türkeş, yağışlı gün sayısında batıda ve güneyde azalma, depolama da ise artış olduğunu söylemiştir. Kısa zamanda, yani birim zamanda birim alana düşen yağmurun katı formda düştüğünü ve bu yağışın oldukça zarar verdiğini belirten Prof. Sn. Türkeş, eğer yıl-ay yağış dizilerini, aşırı nemliden aşırı kurağa doğru sıralarsak Türkiye’deki yağışın % 80 (tahmin) normal olduğunu söyleyen Prof. Sn. Türkeş, Akdeniz’de yağışın %60’ının normal olsa da ileride kurak olacağının beklendiğini söylemiştir. Ormanlar üzerinde kuraklığın etkilerinin, Konya bozkır ormanlarında, Toros Göknarı’nda (Abies cilicicia) ve Kastamonu ormanlarında karaçam’da (Pinus nigra) görüldüğünü belirten Prof. Sn. Türkeş, Akdeniz havzasında 2071 yıllarına ait öngörüde ilkbaharda 2-3 °C derecelik, yaz aylarında ise 6-8 °C derecelik artış beklendiğini söyleyerek sunumunu bitirmiştir. Türkiye 34 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Sn. Erhan AKÇA: Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Doç. Dr. Sn. Erhan AKÇA, %40’lık bitki artığını arazide bırakarak verimi arttırılabiliriz, yağmurlama ve damlama sulama sistemleriyle %60 tasarruf sağlanırken öğlen sıcak saatlerde sulama yaparak bu tasarruf kaybedilebilir. “Tarım Alanlarında Erozyonun Önlenmesi, Çölleşeme ile Mücadele Yöntemleri” başlıklı bir sunum yapmıştır. Tarım alanlarının durumunu anlatan Doç. Sn. AKÇA, dünya tarım alanlarının 1/3’ünün tehlike altında olduğunu, dünyada her yıl 10 milyon ha. toprağın erozyona kaptırıldığını, her türlü çalışma yapılmasına rağmen mücadele edilemediğini ifade etmiştir. Parçalanma ve taşınmanın engellenemediğini söyleyen Doç. Sn. AKÇA, hafif bünyeli toprakların daha duyarlı olduğunu; kilin uçup gittiğinde toprağın verimsizleştiğini; toprak tekstürünün suyun sızma hızını etkilediğini; organik madde miktarının kurak ve yarı kurak alanlarda %2’yi geçmediğini vurgulamıştır. Toprakta pH ve karbonatların iyi ayarlanmamasının verimi azalttığının ve üretimi düşürdüğünün altını çizen Doç. Sn. AKÇA, dünyada en çok erozyon olan alanların düz tarım arazileri olduğunu ve araziyi açık bırakma ve yeterli tedbirleri almamanın ciddi sorunlar oluşturduğunu sözlerine eklemiştir. Arazinin kullanılmaya başlanıldığından itibaren bozulma ve erozyonun başladığını söyleyen Doç. Sn. AKÇA, arazide yanlış kullanımların devam ettiğini; kısa vadede çok gelir getiren tarım uygulamalarının maalesef yaygınlaştığını ve tarım alanlarının mümkün olduğunca kapalı tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Ekilebilir alanların %80’inin tarıma uygun olmadığını belirten Doç. Sn. AKÇA, ağaçlandırmadan ziyade bitkilendirme çalışmalarının daha önem kazandığını; rüzgar perdeleri, drenaj kanalları ve çitlerin yapılması gerektiğini ve son olarak, örtücü bitkileri azalttığımızı ve hayvan gübresini az kullandığımızı ifade etmiştir. %40’lık bitki artığını arazide bırakarak verimin arttırılabildiğini söyleyen Doç. Sn. AKÇA, yağmurlama ve damlama sulama sistemleriyle %60 tasarruf sağlanırken öğlen sıcak saatlerde sulama yaparak bu tasarrufun da kaybedildiğinin altını çizmiştir. Toprak kalitesiyle verimin arttığının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Doç. Sn. AKÇA, yerel eğitimlerin mutlaka yapılması gerektiğini, kurak ve yarı kurak alanlarda yetişen bitkilere yönlendirilme yapılması gerektiğini vurgulamıştır. Doç. Sn. AKÇA, havza modelinde çalışılmasının önemini vurgulayarak sunumunu tamamlanmıştır. 35 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 3. OTURUM 27 Kasım 2012 Oturum Başkanı: Prof. Dr. Sn. Orhan Doğan FAS Tarla ve Bitkileri ve veteriner Enstitüsü Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti Çöllerdeki yer şekillerini oluşturmada en etkili güç rüzgârlardır. Rüzgâr etkisiyle yüzeyler aşınıyor, küçük toprak parçaları ve kumlar sürükleniyor, çeşitli yer şekilleri oluşuyor. Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti, sunumunda, Fas’ın Atlantik kıtasında görülen barkan oluşumu hakkında bilgi vereceğini söyleyerek sözlerine başlamıştır. Çöllerdeki yer şekillerini oluşturmada en etkili gücün rüzgarlar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, rüzgar etkisiyle yüzeylerin aşındığını, küçük toprak parçaları ve kumların sürüklenerek çeşitli yer şekillerini oluşturduğunu söylemiştir. Bunların en ilginçlerinden birinin de “kumul” adı verilen sırtlar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, bu kumulların rüzgarın taşıdığı kumların bir bitki, iri bir kaya parçası ya da yükselti gibi bir engelle karşılaşıp birikmesiyle oluştuğunu; en sık rastlanan kumulların, biçimlerinin hilali andıran “barkan”lar olduğunu söylemiştir. Barkanların, rüzgarın hep aynı yönde estiği yerlerde oluştuğunu ve barkanların yüksekliğinin 30 metreyi bulabileceğini ifade etmiştir. Fas’ın Tayfana şehri yakınlarındaki plajlarda yapılan çalışmalarda barkan kumullarının oluştuğunu ve 8-12 km genişliğinde, 310 km uzunluğunda olduğunu belirtmiştir. Barkan kumullarının, büyüklüklerine göre rüzgarın esiş yönüne farklı tepkiler gösterdiğini ifade eden Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, küçük kumulların rüzgara tepkisinin hızlı ve ani olduğunu, orta ölçekli kumulların rüzgarın yönü değişince daha keskin ve daha yavaş tepki verdiğini, mega barkanların ise rüzgara tepkisinin çok daha yavaş olduğunu söylemiştir. Barkanların rüzgara gösterdiği tepkilerin farklı olmasının bir diğer sebebinin ise, çarpışma hızı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, küçük barkanın daha hızlı hareket ederek büyük barkana çarpmasıyla parçalanması ve büyük barkana yapışmasını örnek vermiştir. Doç. Dr. Sn. El Belrhiti sunumunu, barkanların rüzgar yönüne verdiği tepkinin daha çok yüzey istikrarsızlığı sonucu, parça büyüklüğüyle doğru orantılı olduğunu vurgulayarak sunumunu bitirmiştir. 36 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP CEZAYİR Cezair Ekoloji Hareketi Sn. Ahmed Adjez Çölleşmenin sadece doğal ve meteorolojik etkileri olmayıp, sosyoekonomik etkileri de söz konusudur. Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez, Çalıştaya katılmaktan ve sunum yapmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek ve bu organizasyonu gerçekleştiren herkese teşekkür ederek sunumuna başlamıştır. Sunumunun başında, çölleşmenin çeşitli yönlerinden bahsedeceğini söyleyen Sn. Adjez, çölleşmenin sadece doğal ve meteorolojik bir süreç olmadığını, sosyo ekonomik bir etkisinin de olduğunu belirtmiştir. Sunumunda coğrafi olarak da Cezayir’i tanıtan Sn. Adjez, Cezayir’in 2,3 milyon km² yüz ölçümüne sahip olduğunu; en büyük Afrika ülkesi olduğunu; Cezayir’in çölleşmeden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu söylemiştir. Cezayir’in ikiye ayrılabileceğini söyleyen Sn. Adjez, Cezayir topraklarının 2/3’ünün sahra çölünde olduğunu; dolayısıyla Cezayir’in çölleşmeye oldukça maruz bir ülke olduğunu; geri kalan bölümün ise kuzeyde Akdeniz’e yakın yerler olduğunu belirtmiştir. Cezayir’in kuzey batı kısmında kurak yarı kurak bir iklim yaşandığını; yağış biçimlerinde azalma meydana geldiğini söyleyen Sn. Adjez, böylece arazilerin erozyona hassas duruma geldiğini; diğer yandan mera alanlarında aşırı hayvan yayımı nedeniyle tahrip edildiğini belirtmiştir. “Ülke topraklarının %4’ünde ülke nüfusunun %80’i yaşamaktadır. Cezayir’in genelinde çölleşmenin etkisi artmıştır. Çölleşme sosyal açıdan bir takım olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır” diyen Sn. Adjez, sosyo ekonomik değişikliğe baktığımız zaman burada bedevilerin yaşadığını, bedevilerin hükümetten herhangi bir destek alamadığını; bedevilerin çok dağınık ve göçebe hayatı yaşadıkları için hükümetin kalkınma yapmasına engel olduğunun altını çizmiştir. Geçtiğimiz 30-40 yıl içinde yağışların %30 oranında azaldığını belirterek sözlerini sürdüren Sn. Adjez, bununla birlikte aşırı hava olayları ve küçük bölgesel çölleşmelerin meydana geldiğini sözlerine eklemiştir. 37 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI “Burada çok fazla kum toz fırtınası olmuştur. Bu alanda fazla bir çalışma yoktur fakat fırtınanın hızı, sıklığı, şiddeti ve yönü ile ilgili çalışmalar vardır” diyen Sn. Adjez, sözlerine şöyle dem etmiştir: “Burada kum fırtınalarını izlemek çok önemlidir. Kum fırtınaları uydu yayınlarını engelleyebilmekte olup Avrupa’nın kuzeyine ve Amerika’nın ortasına kadar gidebilmektedir. Bundan dolayı kum toz fırtınalarının büyüklüğünü görmek lazımdır.” Çölleşme ile mücadeleden sorumlu kurumun Orman Genel Müdürlüğü olduğunu söyleyen Sn. Adjez, UNCCD’nin odak noktasının yine Orman Genel Müdürlüğü olduğunu; bu kurumun bir başarısının da Yeşil Kuşak Projesi olduğunu, Cezayir Hükümeti’nin 70’lerden bu yana bir kuşak oluşturmayı hedeflediğini; bahsekonu yeşil kuşak’ın kumul hareketlerine karşı bir bariyer oluşturduğunu ve bu projeye halkın önemli katkılarının olduğunu sözlerine eklemiştir. “Biz çölleşen bölgelerde nüfusun belli yerlerde toplanması, bu nüfusun yerleşik hayata geçirilmesi ve bir kalkınma programı yoluyla bu nüfusun yeşil bir hayat sürdürmeleri için çaba harcıyoruz” diyen Sn. Adjez, “ayrıca eğitimler, seminerler ve sempozyumlar yapıyoruz. Alfa, çölleşme ile mücadele derneğidir. Bu dernek, Kasım ayında ekilebilecek bitki örtüsü ile dikilecek ağaç türlerinin belirlenmesi amacıyla bir toplantı yapmıştır. Bu çabalar yoluyla yeşil ekonomi oluşturulabileceğini düşünüyoruz” diyerek sözlerini tamamlamıştır. Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti’nin sorusu: Çöl nüfusu göçebe insanlardan oluşuyor. 10 yıl içinde istikrarlı bir yerleşime tabii tutulması için bir strateji uygulanmıştır. Cezayir’de bununla ilgili bir çalışma var mıdır? Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez’in cevabı: Bedeviler çölün yerli sakinleridir. Diğer yerlerdeki bedevilere hükümetleri tarafından sübvanse yapılmaktadır. Kuveyt’e gittiğimizde oralarda büyük şehirler kurulduğunu görüyoruz. Eskiden oralar küçük yerlerdi. Cezayir’de hükümetimiz eğer yardımlarını arttırırsa, bedeviler şehirlere yerleşebilirler. Bunun için devlet yardımı şarttır. Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti’nin sorusu: Yerleşik hayata geçen bedeviler, yeni hayatlarından nasıl etkilendiler? Bununla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır? Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez’in cevabı: Buna belki 50 yıl sonra cevap verebilirim. Bu çalışmaların sonuçlarını ileride göreceğiz. Soru: Kalkınma projeleri ve katılımcılıktan bahsettiniz. Yerel halkı projeye nasıl dahil ettiniz? Cevap: STK’ların bir parçasıyım. Biz hükümetin çalışmalarına katkıda bulunmak, ulusal eylem planları hazırlamak istiyoruz. Bütün projelerin sosyal boyutunda halkın katılımını istiyoruz. Oradaki fakir insanlara hükümet çok duyarlı değildir. Halkın katılımını sağlamak, biz STK’lara düşmektedir. Hükümetlerin, ancak STK’ların katılımıyla yol alabileceğine inanıyoruz. 38 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Türkiye Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran: Rüzgar erozyonu; rüzgar gücü ile toprak taneciklerinin parçalanması, taşınması ve birikmesi sürecidir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran, “Rüzgar Erozyonu Önleme Çalışmaları” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir. Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran sunumunun başında, rüzgar erozyonunun tanımını yapmış ve rüzgar erozyonunun rüzgar gücü ile toprak taneciklerinin parçalanması, taşınması ve birikmesi süreci olarak tanımlanabileceğini söylemiştir. Rüzgar erozyonu zararlarının site içi ve site dışı zararlar olarak ikiye ayrılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Sn. Başaran, sözlerine şöyle devam etti: “Site içi zararlar; rüzgar erozyonu sahası içerisinde toprak kaybına, organik madde ve besin elementleri kaybına, fiziksel toprak özelliklerinde kötüleşmeye ve ürün kaybına neden olurken, site dışı zararlar ise; hava kalitesinin bozulmasına, yolların kapanmasına, sulama kanallarının dolmasına, trafik kazalarına, elektronik aletlere zarar vermeye ve ölümcül sağlık sorunlarına yol açmaktadır’’. Vejetasyon kapalılığının, gevşek toprak materyali derinliğinin, toprak nem içeriğinin, mikro topografyanın, rüzgara maruz kalan alanın genişliğinin ve toprak özelliklerinin rüzgar erozyonuna etki eden başlıca faktörler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sn. Başaran, bu faktörleri dikkate alarak toprak yüzeyinde pürüzlülük yaratmanın, kesekli toprak yüzeyi oluşturmanın, rüzgar bariyerleri ile rüzgara açık alanı küçültmenin, yeterli bitkisel kapalılık sağlamanın ve bunu sürdürmenin rüzgar erozyonunu önleme ve kontrol için önemli olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Sn. Başaran, rüzgar erozyonu önleme ve kontrol yöntemlerini şu şekilde sıralamıştır: “Hakim rüzgar yönüne dik yapılan bir işlem olan acil sürüm; sırtlı toprak hazırlığı, anızlı tarım ya da bitki atıklarının kullanımı; toprakta hem suyun tutulması hem de rüzgarın yüzeyden saptırılmasında etkili bir yöntem olan yüzeye çiftlik gübresi serilmesi; acil sulama ve toprak yüzeyinde tanecikler arasında adezyonu güçlendirecek toprak yüzey stabilitazörleri; rüzgar perdeleri ve şerit üzerine ekimin eş yükselti eğrilerine paralel sürüm ve nöbetleşe ekim ile birlikte yapılması”. Doç. Dr. Sn. Başaran sunumunun sonunda, potansiyel toprak kayıpları miktarının, Rüzgar Erozyonu Eşitliği (REE), Yenilenmiş Rüzgar Erozyonu Eşitliği (YREE), Rüzgar Erozyonu Tahmin Sistemi (RETS) ve arazi ölçümleri ile belirlenmesinin önemini vurgulayarak rüzgar erozyonundan etkilenen alanlarda havza yönetim stratejilerinin ve havza esaslı rüzgar erozyonu izleme ve değerlendirme sisteminin geliştirilmesinin gerekliliğini anlatarak sunumunu sonlandırmıştır. 39 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Türkiye Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Güney Erpul: Rüzgar erozyonu yarı kurak ve kurak bölgelerde çölleşmenin en önemli sebeplerinden biridir. Dünya genelinde rüzgar erozyonundan yaklaşık 500 milyon ha., Türkiye’de ise 465.000 ha. etkilenmektedir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sn. Güney Erpul, “Rüzgar Erozyonu Arazi Ölçümleri - Karapınar Örnek Çalışma Sahası” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Rüzgar erozyonunun yarı kurak ve kurak bölgelerde çölleşmenin en önemli sebeplerinden bir tanesi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sn. Erpul, dünya genelinde rüzgar erozyonundan yaklaşık olarak 500 milyon ha. alanın, Türkiye’de ise - başta Konya Kapalı Havzası olmak üzere - 465.000 ha. alanın etkilendiğinin altını çizmiştir. Arazi üzerindeki baskılar nedeniyle arazinin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Günay Erpul, arazi bozulmasının şu sorunları oluşturduğunu belirtmiştir: “1- Bitki örtüsü yok olur; 2- tozun atmosferik kompozisyonu ve iklim değişir; 3- herbisit taşınımı artar; 4- toprak bünyesi, besin içeriği, vejetasyon büyümesi ve üretimi etkilenir; 5- hayvan ve insan sağlığı etkilenir.” Kaybı halinde yerine konulması çok uzun zaman alan bir kaynak olan araziye dikkat çeken Prof. Dr. Sn. Erpul, bu amaçlarla bir model geliştirdiklerini; erozyonun büyüklüğü ve etkilediği alanların doğrudan ölçümler ile belirlenebildiğini, yöneticilerin belirlenmiş göstergeler üzerinden karar verebileceklerini dile getirmiştir. Prof. Dr. Sn. Erpul konuşmasında devamla, doğrudan, hiçbir enerji kullanımına gereksinim olmadan pasif tuzaklarla rüzgar erozyonunu ölçen ve kısaltılmış adı “BEST” (Basaran and Erpul Sediment Trap) olan bir cihaz geliştirdiklerini, bunun yeni bir dizayn olduğunu, <100 µm parçacık etkinliği 0.80, arazi çalışmalarında etkinliği 0.90, plastik, ucuz ve kurulumu kolay bir tuzak olduğunu ifade etmiştir. Tuzağın çalışma prensibi olarak tuzak içerisinde merkez kaç kuvvetin etkisiyle rüzgar hızının yaklaşık iki katına ulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Sn. Erpul, havadan çok daha yoğun olan toprak taneciklerinin merkez kaç kuvvetin etkisi ile tuzak toplama kabında biriktiğini ve temiz havanın tuzağı terk ettiğini ifade etmiştir. Konya, Karapınar’da oluşturdukları deneme alnının yanına iklim verilerini toplamak amacıyla bir meteoroloji istasyonu kurulduğunu, noktasal ölçümlerle parsel ve bölge düzeyinde tahminler yapıldığını belirten Prof. Dr. Sn. Erpul, pek çok yöntemin kullanılabileceğini, 40 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP kendilerinin jeoistatistik ve coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla bölgesel haritalar oluşturduklarını vurgulamıştır. Çalışmalarına yaptığı katkılarından dolayı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK), Konya Toprak Su ve Çölleşme İle Mücadele Araştırma Enstitüsü’ne ve bu fırsatı tanıdığı için Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’ne teşekkür ederek sözlerini tamamlamıştır. Prof. Dr. Günay Erpul’un sunumunu tamamlaması sonrası “Soru-Cevap” kısmında, Prof. Dr. Sn. İbrahim Atalay, “Elinizde rakamsal bir sonuç var mıdır?” şeklinde bir soru sormuş, bu soruya ilişkin olarak Prof. Dr. Günay Erpul’un cevabı: “Tabi ki var. Raporları oluşturduk. Yalnız bir yöntem yoktur. Önemli olan mühendisliği etkin kılmaktır. Karar vericilerin bunlara dikkat etmesi gerekmektedir” şeklinde bir cevap vermiştir. 41 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Türkiye Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstütüsü Sn. Hazin Cemal Gültekin: Kurak ve yarı kurak mıntıkalar hassas ekosistemler olup; ekolojik, teknik, biyolojik, sosyo-kültürel, ekonomik ve koruma ile ilgili zorluklar içermektedir. Bu alanlarda çalışmak yüksek maliyetlidir. Bilgi birikimi, deneyim ve özenli çalışma gerektirip, fidan ve tohum üretiminde önceliğin doğal türler ya da uzun süre denenmiş türlere verilmesi gerekmektedir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Sn. Hazin Cemal Gültekin, Çalıştay’ın ikinci gününde “Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalar için Tohum Kaynakları ve Fidan Üretim Teknikleri” konulu bir sunum yapmıştır. Sn. Gültekin, kurak ve yarı kurak alanlarda çalışırken yörenin doğal ya da denenmiş türlerin fidanlarının üretilmesi; çalışmalarda bu fidanların kullanılması ve üretilen fidanların orijininin önemine vurgu yaparak sunumuna başlamıştır. Kurak ve yarı kurak alanlarda fidan üretiminin ilk ayağını tohum üretiminin oluşturduğunu; çöl, yarı çöl, kurak ve yarı kurak mıntıka odunsu bitki tohumları yayılışının, neredeyse tamamına yakınının, hayvanlar yoluyla gerçekleştiğini ifade eden Sn. Gültekin, Kavak ve Söğüt gibi dere bitki örtüsü elemanlarının uzun mesafelere ulaşabilecek şekilde tohumlarını küçültmüş olduklarını; ayrıca zor ekolojik koşullarda tohum üretiminde sürekliliğin en önemli sorun olduğunu ifade etmiştir. Sn. Gültekin, tohum üretiminde: 1- İnsan etkenli olarak bazı türlerin sayısının azaldığı ve bunun yetişme ortamını olumsuz etkilendiğinin; 2- bol tohum yıllarında saklanabilen tohumların birkaç yılın gereksinmesini sağlayacak şekilde toplanması ve stoklanması gerektiğinin; 3- meşe gibi tohumu saklanamayan ya da kısa süreli olarak saklanan türlerde ağaçlandırma çalışmalarını bol tohum yılını takip eden yılda yapmanın en iyi yol olduğunun ve 4- tohum toplama sahalarının uygun yerlerde tespiti ve onlara tohum verimini artıracak özel silvikültürel uygulamaların yapılmasının özellikle altını çizmiştir. Tohumların; (kaynağı belli) tohum toplama sahalarından, (seçilmiş) tohum meşçerelerinden, (nitelikli veya test edilmiş) tohum bahçelerinden elde edildiğini söyleyen Sn. Gültekin, tohumların saklanmasında ise belirli süreler olduğunu; kısa ömürlü tohumlarda (mikrobiotik) saklama sürelerinin bir kaç hafta ile 1-2 yıl arasında değiştiğini; orta ömürlü tohumlar’da (mesobiotik) 4-5 yıl arasında değiştiğini, uzun ömürlü tohumlar’da 42 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP ise (makrobiotik) 10-20 yıl arasında değiştiğini belirtmiştir. Konuşmasında devamla, saklama metotlarının; sundurma altında ve ranzalarda ekime kadar saklama, katlama ortamında ekime kadar saklama, soğuk hava deposunda saklama olarak ifade etmiştir. Fidan üretiminde hedefin kaliteli ve amaca yönelik üretim olduğunu belirten Sn. Gültekin, kurak alan fidanlıklarındaki handikapları aşağıdaki şekilde sıralamıştır: • Genelde aynı ekosistem içerisindedir; •• Buralarda havanın nemi %1’ e kadar düşmektedir; •• Sıcaklık çoğu kez yüksektir, birçok yerde +45 derecenin üzerine çıkmaktadır; •• Toprağın pH değeri genelde yüksektir; •• Suyun kalitesi genelde düşüktür; •• Toprağın organik madde miktarı düşüktür; •• Gece gündüz sıcaklık değerleri arasında fark yüksektir. Fidanlıklarda organik maddenin, sulamanın ve bitki beslenmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Sn. Gültekin, fidan tiplerini tanımlayarak fidan üretimi hakkında genel bilgiler vermiştir. Kurak ve yarı kurak alanlara yönelik fidan üretiminde daha çok tüplütorbalı, kaplı ve saksılı fidan üretiminin ön plana çıktığını söyleyen Sn. Gültekin, kurak ve yarı kurak alanlara yönelik çıplak köklü fidan üretiminde ise (özellikle ibreli türlerde) başarıyı etkileyen en önemli etkenin gövde kök oranı olduğunun altını çizerek, bu oranın ibreliler için 2,5’in altında, idealde 2 civarında, olması gerektiğini, yapraklı türlerde ise gövde kök oranından daha çok gelişkin bir kök sistemi ve kök boğazı çapının önemli olduğunu vurgulamıştır. Sn. Gültekin, kaplı fidan üretiminde kapların derinliği, kapların üretim yöntemleri, kap harcı karışımı, fidanlara bakım yöntemleri (gübreleme, sulama, ilaçlama, kök budaması vb.) ve dikim zamanının ön plana çıktığını söyleyerek kapların kök kıvrılmasına meydan vermeyecek şekilde tasarlanması gerektiğinin altını çizmiştir. Tüplü-torbalı fidan üretiminde tüplerin derinliğinin en az 25 cm, mümkünse 30 cm derinlikte kullanılmasının önemine vurgu yapan Sn. Gültekin, ayrıca daha çok ceviz, badem, üvez, meşe gibi kazık kökün kesilmesinden hoşlanmayan türlerde, zorunlu olarak uygulanan tüpe doğrudan tohum ekimi yöntemi ve tüpe-torbaya şaşırtma yöntemleri hakkında bilgiler vermiştir. Sn. Gültekin sunumunun son bölümünde, kurak ve yarı kurak mıntıkaların hassas ekosistemler olduğunu; ekolojik, teknik, biyolojik, sosyo-kültürel ve ekonomik koruma ile ilgili zorluklar içerdiğini; bu alanlarda çalışmanın yüksek maliyetli olduğunu; bilgi birikimi, deneyim ve özenli çalışma gerektirdiğini, fidan ve tohum üretiminde önceliğin doğal türler ya da uzun süre denenmiş türlere verilmesi gerektiğini; üretimin sürekliliğinin sağlanması gerektiğini ve bu tür alanlardaki ağaçlandırmalarda öncelikle (özellikle ibrelilerde) tüplü-torbalı-saksılı ardından kaplı fidanlar tercih edilmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirmiştir. 43 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Türkiye Orman ve Su işleri Bakanılğı Sn. Hamza Eryiğit: Kurak ve yarı kurak mıntıka ağaçlandırmaları birçok problemi içeren oldukça karmaşık bir çalışma alanıdır. Üzerinde büyük bir dikkat sarf edilmesi gerekmektedir. Normal ağaçlandırmalardan daha komplike ve güç olup maliyeti de daha yüksektir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Bakanlık Müşaviri Sn. Hamza Eryiğit, çalıştayın ikinci gününde “Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalarda Ağaçlandırma Metotları ve Uygulamaları” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Eryiğit sunumunun başında, Prof. Dr. Sn. Suat Ürgenç’in kurak ve yarı kurak mıntıka ağaçlandırmaları için söylediği : “Birçok problemi içeren oldukça karmaşık bir çalışma alanı olduğunu, üzerinde büyük bir dikkat sarf edilmesini icap ettiren ormancılığın başka bir branşı olmadığını, normal ağaçlandırmalardan daha komplike ve güç olduğunu, maliyetinin daha yüksek olduğunu ve özellikle toprağın sığ ve fakir olduğu kısımlarda ekonomik bir çalışma yapılması beklenemeyeceğini söyleyerek sözlerine başlamıştır. Kurak ve yarı kurak ağaçlandırma uygulamalarının idare tarafından esasları belirlenen Uygulama Projeleri çerçevesinde yapıldığını ve proje tespit ve önerileri ile aktüel durum uyumsuz ise proje revize edilerek çalışmalara başlanacağını ifade eden Sn. Eryiğit, yol şebeke planına ve/veya uygulama projesine göre yapılması planlanan; çalışma alanı sınırları, ulaşım yolları, yangın emniyet yolları, mevcut yer altındaki iletim hatları, enerji nakil hatlarının arazide aplikasyonu yapılarak ve işaretlenerek iç taksimat şebekesinin oluşturulması gerektiğinin önemini vurgulamıştır. Sn. Eryiğit konuşmasında devamla, toprak işlemenin amaçlarının, yüzeysel akışı azaltarak, suyun toprağa iyi nüfuz etmesini ve bu suretle kurak periyotlar için depolanmasını sağlamak, fidanların köklerini toprağın derinliklerine kolayca yayarak, ihtiyaçları olan besin maddeleri ile suyu kolayca almalarını sağlamak, topraktaki geçirgen olmayan mevcut tabakaların kırılmasını temin etmek, topraktaki mikroorganizma faaliyetlerini artırarak besin maddelerinin kolay alınabilir hale gelmesini sağlamak, kompaktlaşmayı gidererek kırıntılı bünye sağlamak, toprak strüktürünü düzeltmek, toprağın gevşetilerek havalanmasını sağlayarak kökler için gerekli gaz mübadelesini sağlamak, kapilariteyi kırarak toprakta evaporasyonu azaltmak olduğunu belirtmiştir. 44 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Sunumuna, makine ile toprak işleme başlığı altında topografyanın elverişli ve meylin %40’a kadar olduğu yerlerde uygun makineli toprak işlemesi yapıldığını belirterek devam eden Sn. Eryiğit, makineli toprak işlemesinin iki veya üçlü riperli paletli traktör, ağır diskaro, mini eksvatör, örümcek eksvatör ve ekskavatörler kullanılarak yapıldığını söylemiştir. Riperle alt toprak işlemenin, toprağın 180–230 HP gücünde paletli traktörün riperi ile 60–80 cm. derinliğinde tesviye eğrilerine paralel olarak işlenerek yapılması gerektiğini ve iyi bir sonuç almak için toprağın tavda, riperin uçlarının ve gövdesinin standarda uygun olması gerektiğini açıklamıştır. Ağır diskaro ile toprak işlenmesinin, yamaç meyilinin %20’den, yüzeysel taşlılığın %25’den az olduğu sahalarda toprağın tesviye eğrilerine paralel olarak, tam alanda disklenerek işlenmesi olduğunu söyleyen Sn. Eryiğit sözlerine şöyle devam etmiştir: “Mini eksvatörle toprak işlemesi; paletli traktör ile toprak işlemesi yapılamayan ve yamaç meyilinin %40’tan yüksek olduğu sahalarda, 20-50 HP gücünde, 1,20-1,70 m. palet izine sahip eksvatör ile 90-100 cm. genişliğinde, 45-50 cm. derinliğinde şeritlerde yan kazı şeklinde alt toprak işlemesi yapılarak, 60-100 cm. derinlikte, 140-150 cm. genişlikte, içeriye doğru % 25-30 eğim olacak şekilde teras formu verilerek yapılmaktadır. Son olarak ise, örümcek eksvatör ile toprak işlemesi, paletli traktör ile toprak işlemesi yapılamayan ve yamaç meylinin % 40’tan yüksek olduğu sahalarda, eksvatör ile 70-80 cm. genişliğinde, 45-50 cm. derinliğinde şeritlerde yan kazı şeklinde alt toprak işlemesi yapılarak, 60-80 cm. derinlikte, 80-100 cm. genişlikte, içeriye doğru %25-30 eğim olacak şekilde, teras formu verilerek yapılmaktadır.” Toprak işlemede kullanılan makineleri resimler yoluyla gösteren Sn. Eryiğit, toprak işlemenin nasıl yapıldığı hakkında açıklamalarda bulunmuştur. İş gücü ile toprak hazırlığının genelde eğimi %40’dan fazla olan sahalarda insan gücü ile teraslar halinde yapıldığını belirten Sn. Eryiğit, kurak ve yarı kurak bölgelerde yüzeysel akışı engelleyerek toprak koruma yanında, suyu tutarak toprağa sızdırmayı ve depo etmeyi sağlayan “yatay” veya “emici” teraslar tesis edildiğini, ayrıca devamlı ve kesikli teraslar şeklinde de yapıldığını vurgulamış ve işçi ile yapılan terasların ise çalı takviyeli teras ve örme çit kazıkların çakılması ile yapılan teraslar olduğunu söylemiştir. Yarı kurak mıntıka ağaçlandırmalarında tür ve orijin seçiminin önemini vurgulayan Sn. Eryiğit, yarı kurak mıntıka ağaçlandırmalarının başarılı ve sürdürülebilir olabilmesi için, tohumun toplandığı kaynak bölgesi ile tohumdan üretilen fidanın dikileceği bölgenin aynı ekolojik özelliklerde olması, binlerce yıldır yöreye adapte olmuş tür ve orijinlerin kullanılmasına önem verilmesi, dikilecek türlerin, topraktan suyu fazla absorbe eden ve transpirasyonla suyu en az ölçüde kaybeden türlerin seçilmesi, dikilecek türlerin derin kök sistemine sahip olması, sığ köklü, ince, büyük ve geniş yaprak yüzeye sahip olmaması gerektiği açıklamasında bulunmuştur. 45 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Yarı kurak mıntıka ağaçlandırmaları için, dikileceği yetişme ortamı şartlarına uygun yerel tür ve orijinlere öncelik verilmesi, yabancı türlerden denenmiş, uyum sağladığı belirlenmiş olanların kullanılması, dikileceği sahaya uyumlu yetiştirme ortamında yetiştirilmiş, özellikle gövde, kök sak dengesi iyi, uygun kaplı veya tüplü, mikoriza aşılanmış fidanların dikimine öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Sn. Eryiğit, konuşmasında devamla, fidan dikim sezonunun, vejetasyon döneminin sona erdiği sonbahar aylarında başlayıp tekrar vejetasyon döneminin başladığı ilkbahar aylarına kadar devam ettiğini, dikimlerin ise toprak işlemesini takip eden dikim sezonunda, toprak ve havanın yeterli neme sahip ve toprağın tav halinde, fidanların uyku halinde olduğu dönemde yapılması gerektiğini sözlerine eklemiştir. Sn. Eryiğit konuşmasında devamla, fidan dikim teknikleri ve aralık mesafeleri başlığı altında; dikimlerin çukurda kenar dikimi veya adi çukur dikimi yöntemleri ile yapıldığını, yarı kurak yetişme muhitlerindeki ağaçlandırmaların su ihtiyacı, toprakta depo edilen su ile karşılandığını, depo edilen su miktarının toprak türü yanında önemli ölçüde toprak derinliği, organik madde ve taşlılık oranı ile de ilgili olduğunu, dikilen fidanların aralık mesafeleri arttıkça köklerinin istifade edeceği depo su miktarının da o ölçüde fazla olacağını, yetişme ortamından azami faydalanmak için, yetişme ortamının verim gücünün değerlendirilerek amaca uygun, yeterli sayıda fidan dikilmesi gerektiğini ve kurak ve yarı kurak alanlarda su azlığı nedeni ile fidan dikimlerinde 5x5, 6x6, 4x5, 6x2 gibi geniş aralık mesafelerinin kullanıldığını açıklamıştır. Sn. Eryiğit, dikimde dikkat edilmesi gereken hususları ise aşağıdaki şekilde sıralamıştır: •• Toprağın dikim derinliği olan 30–40 cm’lik kısmının rutubetli yani tavda (tarla kapasitesi) olmasına dikkat edilmelidir; •• Fidanın fidanlıktan sökülmesi ile sahaya dikilmesi arasında gecen süre ne kadar kısa olursa, başarı oranı o kadar yüksek olacağından, taze fidan kullanımına dikkat edilmelidir; •• Fidanları daha uzun süreli saklamak için, soğuk hava deposu olan yerlerde soğuk hava deposuna, olmayan yerlerde fidanlar uygun yerlerde ve uygun yöntemle gömüye alınmalıdır; •• Fidan canlılığını, başarıyı, işçi sağlığını ve verimliliğini olumsuz etkileyecek rüzgarlı, soğuk ve donlu günlerde dikim yapılmamalıdır; 46 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP •• Kaplı fidanlarda dikimden önce rutubet kaybı olması halinde, fidanlar sulandıktan sonra dikilmelidir; •• Yetiştirme ortamı turba olan kaplı fidanlarda rutubet hususunda daha dikkatli davranılmalıdır; •• Kaplı fidanlar, dikim çukuruna kadar kapları ile taşınmalıdır. Dikkat edilmesi gereken hususların ardından Sn. Eryiğit, makineli toprak işlemesi yapılmış sahada, fidanın kök boğazı derinliğinde dikilmesi, teraslarda ise toprak işlemesinin en derin olduğu, yamaç yüzeyinin teras yüzeyini kestiği noktada yapılması gerektiğinin altını çizmiştir. Ekim yoluyla ağaçlandırmalarda dikim esas olmakla birlikte; mutlak toprak derinliğinin sığ ve orta, fizyolojik derinliğin yeterli olduğu alanlar ile karstik arazilerde, gerektiğinde ekim yoluyla da ağaçlandırma yapılabileceğini belirten Sn. Eryiğit, konuşmasını şu şekilde sürdürmüştür: “Bakım konusunda ot alma-çapa işlerinin, dikimi takip eden vejetasyon dönemi başında başlayarak üç yıl süre ile ilkbahar yağışlarından sonra, ot tohumları olgunlaşıp dökülmeden, sahanın toprak türü, bakısı, otlatma yoğunluğu, fidanların yaşı ve sahanın rakımı dikkate alınarak, öncelikli bakım yapılması gereken yerler tespit edilerek, önceliği olan yerlerden başlanmak suretiyle yapılması gereklidir.” Sn. Eryiğit, bakım çalışmalarını 1- İşçi ile kültür bakımı, 2- Makineli kültür bakımı ve 3Kültür bakımı olmak üzere üç grup altında yaptıklarını belirterek sunumunu bitirmiştir. 47 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI TÜRKİYE Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bakanlık Müşaviri Dr. Sn. Müslüm Beyazgül: Tuzluluğa neden olan faktörler: İklim, ana materyal, topografya ve yanlış tarım uygulamalarıdır. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Bakanlık Müşaviri Dr. Sn. Müslüm Beyazgül, “Tuzlanmış Alanların Geri Kazanımı” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Dr. Sn. Beyazgül sunumuna, çorak toprakların tanımını yaparak başlamıştır. Kültür bitkilerinin yetişmesine mani olacak miktarda çözünebilir tuzların veya sodyumun birikmesine çoraklık; bu topraklara da genel olarak çorak topraklar denildiğini belirten Dr. Sn. Beyazgül, çorak toprakların özelliklerine göre üç gruba ayrıldığını, bunların 1- Tuzlu topraklar, 2- Sodyumlu topraklar ve 3- Tuzlu sodyumlu topraklar olduğunu ifade etmiştir. Dr. Sn. Beyazgül konuşmasına devamla, tuzlu toprakların fazla miktarda tuz bulunduran, elektriksel iletkenliği 4dS/m’den büyük olan, değişebilir sodyum yüzdesi düşük olan topraklar olduğunu, bu toprakların pH’sının 8,5’dan düşük olduğunu ve geçirgenliğinin iyi olduğunu belirtmiştir. Sodyumlu topraklarla ilgili olarak ise tuz kapsamı düşük, elektriksel iletkenliği 4 dS/m’den büyük, değişebilir sodyum yüzdesi 15’den fazla, pH’ı 8,5’dan büyük, geçirgenliği düşük, geç tava gelen, ıslak iken plastik ve yapışkan yağlı bir görünüşte olan, kuruyunca bu özelliklerini kaybeden, büyük kesek ve kalın kabuklar meydana getiren topraklar olduğunu söyleyen Dr. Sn. Beyazgül, tuzlu sodyumlu toprakların özelliklerini anlatırken ise, bitkilerin normal gelişmelerini önleyecek kadar hem tuz hem de sodyum bulunduran, fazla miktarda eriyebilir tuz içermeleri nedeniyle görünüşleri ve özellikleri tuzlu topraklara benzeyen topraklar olduğunu belirtmiştir. Sunumunun devamında, çoraklığın küresel boyutundan söz eden Dr. Sn. Beyazgül, her yıl 1,5 milyon hektar sulanabilir arazinin tuzlanmadan etkilendiğini vurgulayarak tuzlu ve sodyumlu toprakların dünyada toplam arazi miktarının %10’na eşdeğer alanı kapladığını, kurak ve yarı kurak bölgelerdeki toplam alanın ise %46’sını kapladığını ve bu iklim bölgelerinde sulanan alanların yaklaşık %50’sinde ise değişik düzeylerde tuzluluk sorunu yaşandığını ifade etmiş; tuzluluğun bir çevre sorunu olarak kabul edildiğinin altını çizmiştir. 48 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Dr. Sn. Beyazgül devamla, tuzluluğa neden olan faktörlerin: 1- İklim, 2- Ana materyal, 3- Topografya ve 4- Yanlış tarım uygulamaları olduğunu belirterek, kurak ve yarı kurak iklim koşullarının hakim olduğu ülkemiz tarım arazilerinde çoraklık veya tuzlulaşmanın, sulama ile başladığını ve tarla içi geliştirme hizmetleri (tesviye, drenaj) tamamlanmadan ve çiftçilere sulama teknikleri konusunda yeterli eğitim verilmeden tarım arazilerimizin sulamaya açılmasının, bu ovalarımızdaki tuzlulaşmanın başlıca nedeni olduğunu söylemiş; örnek olarak ise, Tarsus, Menemen ve Harran ovalarını vermiştir. Türkiye’de yaklaşık 1.100 000 ha. tuzlu, 390.000 ha. tuzlu-alkali ve 10.000 ha. alkali özellikte olmak üzere, toplam 1.5 milyon ha. çorak arazinin bulunduğunu söyleyen Dr. Sn. Beyazgül, bu miktarın, toplam arazi miktarının %5,5’ ine, sulanabilir arazi miktarının ise %17’sine tekabül ettiğini belirterek, Türkiye’de drenaj yetersizliği olan arazi miktarının ise 2.8 milyon ha. olduğunu sözlerine eklemiştir. Tuzlu toprakların ve sodyumlu toprakların ıslahı hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Sn. Beyazgül; “Sulamaya açılan alanlarda ıslahtan önce çoraklaşmayı önlemeye yönelik tedbirlerin alınması esastır. Bunun için arazi tesviyesi, drenaj gibi tarla içi geliştirme hizmetleri sulama yatırımları ile paralel gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde, topraklar tuzlulaştıktan sonra yapılacak ıslahın yatırım maliyeti oldukça fazla olacaktır. Tuzlu ve borlu toprakların ıslahında sadece yıkama yapılması yeterli olacaktır. Yıkama yapılacak arazide mutlaka drenaj sistemi tesis edilmesi gereklidir. Bor yıkanması tuza göre daha zor olacaktır. Sodyumlu toprakların ıslahında ise kimyasal ıslah maddelerinden biri toprağa uygulanmalı ve daha sonra yıkamanın yapılması gerekmektedir. Sodyumluluğun giderilmesi oldukça zordur, zaman alıcıdır ve maliyeti yüksektir. Toprak geçirgenliğinin çok düşük olması ıslah maddelerinin etkinliğini azaltacaktır. Bu yüzden toprak geçirgenliğini artıracak önlemler alınması gereklidir. Kullanılacak ıslah maddesinin cinsi ve miktarı genellikle toprağın özelliklerine, arzu edilen ıslah hızına ve ekonomik değerlere göre değişmektedir” dedi. Dr. Sn. Beyazgül konuşmasının devamında, tuzlu ve sodyumlu toprakların çok çeşitli ve değişken özelliklere sahip olması nedeniyle bu toprakların ıslahı için gerekli ıslah maddesi miktarı ve cinsi ile yıkama suyu ihtiyacının belirlenmesinde en güvenilir yolun her problem alanda yapılacak deneme sonuçlarının olduğunu belirtmiştir. Türkiye’de çorak ıslahı çalışmalarının, sulu tarımla birlikte oluşan sorunların halledilebilmesi, tuzlu ve sodyumlu toprakların ıslahı için ilk adım olarak Tarım Bakanlığı ve DSİ arasında 1946 yılında yapılan anlaşma çerçevesinde Sulu Ziraat Deneme İstasyonlarının kurulmasıyla başlamış olduğunu söyleyen Dr. Sn. Beyazgül, ilk sulu ziraat istasyonunun 1947 yılında Tarsus’ta kurulduğunu, ıslah denemelerinin de 1952 yılında başladığını söylemiştir. Konuşmasına depolanma imkanı olmayan ve çevre kirliliği yaratan gübre sanayi atıkları, endüstriyel proses suyu çamuru, kükürt fabrikası flotasyon atıkları gibi endüstriyel atıkların tuzlu sodyumlu ve borlu toprakların ıslahında kullanılma olanaklarının araştırıldığını söyleyerek devam eden Dr. Sn. Beyazgül, araştırma yapılan ovalara örnek olarak Afyon, Aksaray, Amasya, Antalya, Kayseri Karasaz, Konya ovalarını örnek 49 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI vermiştir. Türkiye’nin değişik bölgelerinde ve ovalarında yürütülen tarla denemeleri uygulama sonuçlarının, “Türkiye Çoraklık Kontrol Rehberi” adı altında yayımlanarak araştırmacıların ve uygulayıcıların hizmetine sunulduğunu belirtmiştir. Dr. Sn. Beyazgül konuşmasına, Türkiye halofitik bitkileri ekolojisi, halofitlerin kullanım alanları ve halofit bitkiler hakkında yapılan araştırma ve bulgular konularıyla devam etmiştir. Halofitler’i toprakta bulunan tuz yoğunluğuna karşı dayanıklı, otsu bitkiler olarak tanımlayan Dr. Sn. Beyazgül, gerek tuzlu ve sodyumlu toprakların tanımlanmasında gerekse de ıslahında Halofit bitkilerin kullanılmasının önemli olduğunu vurgulamıştır. Ülkemizde tarımsal gelişim için daha ziyade bir engel olarak görülen bu bitkilerin dış ülkelerde yiyecek, yakıt, hayvan yemi, zamk, ilaç vb. ürünlerin elde edilmesinde kullanıldığını söyleyen Dr. Sn. Beyazgül: “Halofitler sebze ve meyve olarak Hollanda, Belçika, ABD, Kolombiya, Fas, Güneydoğu ve Orta Asya’da ekonomik değere sahip yiyecekler (tuzlu ot, kurşun otu, deniz börülcesi) olarak tüketilmektedir. Tuzlu topraklarda yetişen otsular, çalılar ve ağaçlar hayvan yemi (Atriplex türleri) olarak değerlendirilmektedir. Kimya ve ecza sektöründe (Gypsophila oblanceolata, Saponaria halophila) de kullanılmaktadır” dedi. Halofit bitkileri ve ekolojilerini belirtmek amacıyla Ege ve İç Anadolu Bölgesin’de 19961998 yılları arasında araştırmalar yapıldığını belirten Dr. Sn. Beyazgül, topraklarda fiziksel ve kimyasal analizler yapılarak arazi ıslahı çalışmaları içim önemli olan halofit bitki örtüsü tuzluluk ilişkilerinin ve genellikle topraklarda sodyum sülfat, kalsiyum sülfat ve magnezyum sülfat formlarında, sülfat tuzlarının ise klorür tuzlarından daha baskın olduğunun tespit edildiğini ifade etmiştir. Tuzlu toprakların halofitler ve tuza dayanıklı bitkilerle iyileştirilmesine; Leymus cappadocicus (Yabani çavdar), Agropyron elongatum (Yüksek otlak ayrığı), Puccinella (Çorak otu), Kochia prostrata (Bozkır otu), Atriplex lentiformis, Halimione verrucifera (Betne), Artemisia santonicum (Pelin otu), Atriplex + Leymus cappadocicus + Puccinella distans + Halimione verrucifera, Atriplex + Leymus cappadocicus + Puccinella distans + Artemisia santonicum, Atriplex + Leymus cappadocicus + Agropyron elongatum + Halimione verrucifera, Atriplex + Leymus cappadocicus + Agropyron elongatum + Artemisia santonicum, Camphorosma monspeliaca (Ezgen), Petrosimonia nigdensis, Kontrol (doğal vegetasyon), Arpa türleri örnek verilmiş ve Harran ovasında yapılan ıslah çalışma alanları fotoğraflar yoluyla katılımcılara anlatılmıştır. Dr. Sn. Beyazgül, Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nin küresel ısınma ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer alacağına, küresel iklim değişikliği, kurak ve yarı kurak alanların genişlemesine ek olarak kuraklığın süresinde ve şiddetindeki artışların, çölleşme süreçlerini, tuzlanma ve erozyonu da tetikleyeceğine, özellikle su kaynaklarına doğrudan etkisi nedeniyle tarımsal üretimin olumsuz yönde etkileneceğine değinerek, bu nedenlerle su, toprak ve biyoçeşitlilik gibi doğal kaynaklarımızın korunmasının ve sürdürülebilir kullanımının her zamankinden daha çok önem kazanmakta olduğunu vurgulayarak sunumunu bitirmiştir. 50 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 4. OTURUM Oturum Başkanı: ÇEM Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı M.Mustafa Gözükara IRAK UNESCO Irak Ofisi Uzman Sn. Menahil H. Hannouna Irak’ta ciddi su kıtlığı yaşanmaktadır ve bunun en önemli sebebi iklimdir. UNESCO Irak Bölge Ofisi’nden Uzman Sn. Menahil H. Hannouna konuşmasına, sunumunda öncelikle ülkesinde yapılan UNESCO çalışmalarına ve toz taşınımı konusuna Irak’ın genel bakışınının neler olduğu bilgilerine yer vereceğini söyleyerek başladı. Sn. H. Hannouna Irak ülkesinde ciddi su kıtlığının yaşandığını ve bunun en önemli sebebinin iklim olduğunu vurgulayarak, kuru havanın uzun süreler devam ederek sıcaklıkla buharlaşmanın arttığını, bunun sonucu bitki örtüsünün de olumsuz etkilendiğini belirtti. Irak’ta bulunan nehirlerin ülke halkının temel su kaynağı olduğunu, insanların kanallardan su kullandıklarını fakat bunların sağlıksız kirli sular olduğunu, bu durumun önüne geçebilmek için STK’ların bazı köylere tankerlerle su dağıtarak acil yardımlarda bulunduklarını ifade etti. Sn. Hannouna konuşmasına 2020 yılındaki su rezervlerine bakıldığında azalmalar beklendiğini ve bu durumun tarım alanlarını ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyerek, Irak’ın gıda güvenliğini tehlikeye sokacağını söyeleyerek devam etti. Kirli atıkların, fabrika atıklarının, tarımdaki kirli suların, kanalizasyon sularının ülkede bulunan iki nehire aktığını ve su kalitesinin bozulduğunu söyledi. Kırsal kesimde yaşayan halk’ın %43’lük kısmının temiz suyu kullanamadıklarını ve Babil, Diale ve Selahattin alanlarında kırsal halkın bu sebeple şehirlere göç ettiklerini, Birleşmiş Milletler ve STK’ların destekleriyle göçü azaltmaya çalıştıklarını belirtti. 51 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Kerkük Bölgesinde kuyu sularının, yer altı sularının kurumakta olduğunu, bu bölgede sorunlar yaşandığını, bitki örtüsünün azaldığını, çölleşme etkisinin giderek artmakta olduğunu ifade etti. Irak’ın güney bölgelerinde askeri haraketlilikten dolayı kumul hareketlerinin artmaya başladığını, kum fırtınalarının etkili olduğunu, bu sebeple kanalların, yolların, köprülerin, tarım alanlarının olumsuz etkilendiğini ve sulama kanalları ile petrol tesisi, tren hatlarının kumlarla dolduğunu söyledi. Sn. Hannouna konuşmasında 2010 yılında yayımlanan “Mavi Barış” adlı kitapta 2009 yılının Irak için kurak yıl olarak belirtildiğini söyledi ve 2005 yılındaki UNESCO raporunda Irak’ın kuzey kesimlerindeki halkın kıtlıktan dolayı göç ettiklerinin yer aldığını belirtti. Sn. Hannouna son olarak Irak hükümetinin yapmış olduğu “Irak Su ve Arazi Kaynakları Strateji Projesi” dahilinde 2 aşamalı bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmaların 1. aşamasının gerçekleştirildiğini, 2. aşama olarak su kaynakları entegresi çalışmalarına başladıklarını belirterek yeni şartlara göre ülkenin şekillenmesini sağlamakta olduklarını söyleyerek sunumunu gerçekleştirdi. 52 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP TÜRKİYE Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Sn. Melahat Şahin: Çölleşme, insanoğlunun en hayati problemlerinden biridir. Bu problemde, insanoğlu bazen aktör bazen de kurban olmaktadır. Çölleşme ile mücadelede devlet, sivil toplum, özel kuruluşlar ve halkın tam katılımının sağlanması için önlemler alınmalı ve topyekün bir mücadele gerçekleştirilmelidir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Orman Genel Müdürlüğü, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‘nden Başmühendis Sn. Melahat Şahin, “Kumul Islah Çalışmaları” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Şahin, Dünya nüfusunun 1/3’ünün çölleşme tehdidi altında olduğunu; BM kaynaklarına göre, çölleşme ve kuraklığın yerküredeki 4 milyar ha.’dan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,2 milyar nüfusu doğrudan etkilediğini; dünyamızın geleceği için tüm insanların ortaklaşa mücadele etmesi ve önlem alması gerektiğini ifade ederek konuşmasına başlamıştır. FAO’nun “çölleşme”yi; “Kurak ve Yarı Kurak alanlarda, insan yaşamı ve biyolojik çeşitliliği tehdit eden insan etkisiyle oluşan kimyasal, fiziksel ve biyolojik arazi bozulmasını da kapsayan jeolojik, iklimsel, biyolojik faktörlerin bütünü olarak tanımlandığını belirten Şahin, diğer ilgili tanımları da sıralamıştır: Kumul: Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi, eksibedir. Sahil kumulu: Deniz kıyısında genellikle, akarsuların denize döküldüğü alanlarda ince kumların dalga ve rüzgarın etkisiyle karaya doğru taşınması sonucu oluşan hareketli kum tepeleridir. Karasal kumul: Genellikle deniz kıyısından uzak, eski göl ya da akarsu yataklarında oluşan hareketli kum tepeleridir. Şahin, kumul ıslah tekniklerinde genel prensibin, bitkilendirmeden önce kumul yüzeyinde rüzgar hızının düşürülmesi için mekanik ve biyolojik önlemlerin alınması olduğunu vurgulamıştır: 1- Mekanik; 2- Biyolojik; ve 3- Ağaçlandırma. Şahin aşağıdaki açıklamalarda bulunmuştur: 53 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Mekanik Önlemler: Ekin ve mısır sapı, saz, kamış, çalı, ağaç dalları, bambu, kil, çakıl taşları, petrol ürünleri gibi cansız materyallerle kumul yüzeyinin tümüyle ya da bariyerlerle kaplanması; kumul ıslahında mekanik önlemler veya mühendislik önlemleri olarak tanımlanmaktadır. Tarım alanlarını, lokal yerleşim alanlarını, sulama kanallarını, barajları, karayollarını, maden sahalarını ve doğal kumul vejetasyonunu korumak için bitkilendirme veya ağaçlandırma öncesinde mekanik önlemler alınmalıdır. Yüzey bariyerleri için yörede yaygın olarak bulunan materyaller kullanılarak alçak çitler veya karelajlar oluşturulur. Vejetatif materyal: Ağaç dalları, palmiye yaprakları, bambu, saz vs. Diğer malzemeler: Kil, çakıl taşları, ıslak toprak, cobblestone, damp soil, yağ varilleri, asfalt emülsiyonları vs. Vejetatif materyallerin bir kısmını kumulun içine kürekle kazılan çizgilere yerleştirilmesiyle alçak çitler veya rüzgar kırıcı engeller oluşturulduğunu söyleyen Sn. Şahin, vejetatif materyallerin kumul yüzeyine serpilmesi, malçlama yapılması, kumul yüzeyinin asfalt emülsiyonları ile kaplanması gerektiğini vurgulamıştır. Sn. Şahin, yüksek bariyerlerin rüzgarın kum taşıma kapasitesini azalttığını belirterek, yüksek bariyerlerin kısa sürede kum ile kapatılmadığını, özellikle yarı rüzgar geçiren bariyerlerin çok daha uzun süre kum taşıyan rüzgarların hızını azaltarak kumların rüzgar yönünde ilerlemesini engellediğini söylemiştir. Kısa çitler Rüzgarın kum taşıma kapasitesini azaltır. Çok önemli bir yeniliktir çünkü rüzgarın kum taşıma yönünü şaşırtarak hızını kesmektedir. Eğer kumul hareketi çok fazlaysa kısa vejetatif çitlerin ömrü çok kısa olur. Kısa çitler bitkilendirmeden çok kısa süre önce inşa edilmelidir. Kil bariyerlerin, kısa rüzgar kırıcı bariyerler sınıfına girmekte olduğunu ifade eden Sn. Şahin, birçok kumul sahasında bitkilendirmeden önce kil bariyerlerinin yapıldığını; kil bariyerlerinin en çok tarım arazilerini ve su kanallarını korumakta olduğunu; kil bariyerlerin genellikle rüzgara maruz yamaçların alt kısmında kurulduğunu sözlerine eklemiştir. Sn. Şahin: “Bitkisel saplarla bariyer inşa etmenin en uygun zamanı sonbahar sonu ile kış başıdır. Çünkü o dönemde kum nemlidir ve işçi bulmada çok fazla zorluk yaşanmamaktadır. Yazın kurulan bariyerler kum kuru olduğu için çok kısa sürede rüzgar tarafından tahrip edilmektedir. Sonuç olarak, mekanik önlemlerin ömrü yaklaşık 3-5 yıldır. Kurulduktan sonra devamlılığının sağlanması için bakım ihtiyacı vardır. Kumul ıslahı için bitkilendirme tek başına yeterli olmamakta, mekanik önlemler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kumul ıslah çalışmalarının ilk beş yılında mekanik ve biyolojik önlemlerin kombine edilmesi en uygun yöntem olmaktadır” diye konuşmuştur. 54 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Sn. Şahin, biyolojik önlemde bitki tür seçimi kriterleri hakkında aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır: “Biyolojik ve silvikültürel özellikleri bilinen doğal yerli çalı ve ağaç türleri seçilmelidir. Egzotik türlerden o yöre için adaptasyon denemeleri yapılmış olan çalı ve ağaç türleri seçilmelidir. Yerli türlerden fidan üretimi kolay tesis edilebilen, böcek ve hastalıklara dayanıklı, hızlı büyüyen, kuraklığa dayanıklı, su istekleri bilinen ve uygun orijinler seçilmelidir. Dikim veya ekim sırasında arazi hazırlığı, ne zaman dikileceği, nasıl dikileceği, hangi aralık mesafe kullanılacağı ve ihtiyaç olan bakım tedbirleri konuları üzerinde önemle durulmalıdır.” Türkiye’nin yaklaşık olarak Akdeniz’de 21 611 ha., Karadeniz’de 7 341 ha. olmak üzere toplam 28 952 ha. kumul alanı bulunduğunu ifade eden Sn. Şahin, kumulların büyük çoğunluğunun kıyılarda, nehirlerin denize döküldüğü alanlarda ve iç kısımlarda ise eski göl ve akarsu yataklarında oluştuğunu belirterek Türkiye’de yaklaşık 11.000 ha. kumul sahasında ıslah çalışmaları gerçekleştirilmiş olduğunu söylemiştir. Kumul hareketlerinin verimli tarım alanlarında, yerleşim alanlarında, su kaynaklarında ve karayollarında tahribata neden olarak insan ve biyolojik yaşamı olumsuz yönde etkilemekte olduğunu söyleyen Sn. Şahin, Türkiye’de Terkos tesislerini işleten Fransızların 1885-1887 yılları arası Terkos gölü çevresinde sahil çamı ile yaptıkları küçük ölçüde ağaçlandırmaların dışında, Orman İdaresi’nin konuyla 1950’den sonra ilgilenmeye başladığını (Atay 1964) ifade etmiştir. İlk kumul ıslah çalışması 1952-1953 orman teşkilatı tarafından başlatılmıştır. En geniş kumul ağaçlandırma çalışmaları 1950 ve 1980 yılları arasında yapılmıştır. Türkiye’de sahil kumul ıslah çalışmaları konusunda ilk araştırmalar 1955 yılında Batı Akdeniz ormancılık Araştırma Enstitüsü ve İstanbul Orman Fakültesi tarafından Akdeniz ve Karadeniz kıyı kumullarının ıslahı için mekanik ve biyolojik önlemleri belirlemek için başlatılmıştır. Sn. Şahin, Türkiye’de kumul ağaçlandırmalarında kullanılan bazı bitki türlerinin: Pinus brutia, Qercus coccifera, Eucaliptus camaldulensis, Acacia cyanophyla, Ceratonia ciliqua, Pinus pinaster ve Pinus pinea olduğunu söylemiştir. Sn. Şahin sunumunu, insanoğlunun çölleşme probleminin kalbinde yer aldığını, bazen aktör bazen de kurban olduğunu söylemiş, çölleşmeyle mücadelede devlet, sivil toplum, özel kuruluşlar ve halkın tam katılımının sağlanması için önlemler alınması ve topyekün mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak sunumunu tamamlamıştır. 55 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI TÜRKİYE Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Binali Çomaklı: Meraların durumu tespit edilmeden ıslah çalışmalarına başlanması halinde, başarısız olmak kaçınılmazdır. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Çayır Mera ve Yem Bitkileri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sn. Binali Çomaklı, Kurak ve Yarı Kurak Alanlarda Mera Rehabilitasyonu konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı sözlerine mera alanları konusunda dünya ve Türkiye’nin durumunu kıyaslayarak başlamıştır. Dünyada toplam kara parçalarının yaklaşık %20’sinin meralarla kaplı olduğunu, bununla birlikte diğer alanlarda da otlatma yapıldığı düşünüldüğünde toplam alanın %70’e çıktığını belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, Türkiye’de ise toplam alanın yaklaşık %25’inin mera alanı olduğunu ifade etmiştir. Mera alanlarının önemli bir kısmının, Türkiye’de mera alanlarının %70’ten fazlasının, kurak ve yarı kurak iklim kuşağında toplandığını vurgulayan Prof. Dr. Sn. Çomaklı, bu arazilerde çeşitli nedenlerle bozulan mera alanlarının rehabilitasyonunun uzun ve zor olduğunu; bu nedenle, kurak ve yarı kurak alanlarda mera vejetasyonlarının tahrip olmaması konusunda azami özen gösterilmesi gerektiğini ve bu alanlardaki meraların, yönetim ilkelerine uygun olarak kullanılmasının altını çizmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı; çayır, mera ve tarla kavramlarını aşağıdaki şekilde tanımlamıştır: Çayır: Taban suyunun yüksek olduğu düz veya düze yakın topraklarda oluşan sık, uzun boylu ve biçilmeye uygun bitkilerden oluşan ve genellikle özel mülkiyete konu arazilerdir. Mera: Genellikle taban suyu derinde, engebeli yerlerde oluşan kısa, seyrek, yatık veya yarı yatık bitkilerin oluşturduğu, hayvan otlatılarak değerlendirilen alanlar olup mülkiyeti devlete, kullanımı yöre halkına aittir. Tarla: Düz veya düze yakın (en fazla %15 eğimli) olan yerlerde toprak işlemeli tarım yapılan ve kültür bitkileri yetiştirilen alanlar olup taban suyu toprak işlemeyi ve bitki yetiştiriciliğini engellemeyecek derecede derindedir. 56 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Prof. Dr. Sn. Çomaklı: “1950’li yıllarda 46,5 milyon hektar olan çayır-mera arazisi günümüzde 21.7 milyon ha.’a düştü, vejetasyon olarak yanlış kullanım sonucu yaklaşık %70 zayıfladı” demiş ve şöyle devam etmiştir: “Türkiye meralarının yaklaşık %42’si, ekonomisi hayvancılığa dayalı olan Doğu Anadolu Bölgesinde yer almaktadır. Bölgenin toplam alanının %61’i çayır ve meralarla kaplıdır.” Sözlerine çayır, mera arazilerinin tarımsal ve çevre dengesi açısından önemlerini vurgulayarak devam eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, aşağıdaki konuların altını çizmiştir; 1. Ülkemizin toplam alanının %30’a yakını çayır ve meralarla kaplı olup; diğer canlılar açısından temel faktör olan bitki kaynaklarının önemli bir kısmını barındırmaktadır, 2. Hayvanlar için en ekonomik yem kaynağıdırlar. Nitekim ülkemizde kaliteli kaba yemlerin %86,2’si çayır ve meralardan sağlanmaktadır. Ayrıca hiçbir masraf yapmadan en ekonomik hayvancılık modeli mera hayvancılığıdır, 3. Erozyonu önlemede çayır ve meralar önemlidir. Nitekim ülkemizde erozyona uğrayan alanların önemli bir kısmını meralar oluşturmaktadır, 4. Barajlar ve göletler gibi tesislerin ömürlerini uzatırlar, 5. Çayır ve meraların %87’si V-VII. Sınıf Arazilerden oluştuğu için, bu alanların değerlendirme olanağı yoktur, 6. Atmosferdeki CO2 miktarını dengeleyerek sera etkisini azaltırlar, 7. Çalılı meralar kırsal kesimde yakacak ihtiyacının bir kısmını karşılarlar, 8. Çayır ve meralar gen merkezi konumundadırlar, 9. Hayvan besleme yönünden ekonomik değerleri vardır, Prof. Dr. Sn. Çomaklı “çayır ve mera ıslahı”nın tanımını yaparken, “çayır ve mera ıslahı”nın; aşırı ve erken otlatma, yangın, aşırı soğuk ve kuraklık gibi çeşitli nedenlerle bitki örtüleri, bozulan çayır ve meralarda verim potansiyelini artırmak ve üretilen yemden hayvanların daha iyi faydalanmasını temin ederek daha ekonomik bir hayvansal üretim gerçekleştirmek için yapılan uygulamalar olduğunu ifade etmiştir. Orman içi ve kenarı meralar hariç meraların ıslahının 4342 Sayılı Mera Kanunu gereği Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın il ve ilçe müdürlükleri tarafından yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, bu çalışmalar yapılırken önce meranın durumunun, yapılan etüt ve incelemelerle tespit edildiğini, daha sonra da köydeki hayvan varlığı, yem kaynaklarının durumu araştırılarak projelerin hazırlandığını ifade etmiştir. Bir taraftan bitki örtüsü iyileştirilmeye çalışılırken diğer taraftan yem bitkileri tarımının teşvik edildiğini, bu anlamda, yem, korunga, fiğ gibi yem bitkileri tohumunun %50’sinin projeden karşılandığını vurgulamıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Erzincan’da yaptıkları bir çalışmada; üç baklagil ve iki buğdaygil çeşidi kullanarak hazırladıkları karışımı ekerek gübrelemeyle merada verimi 70 kg’dan 470 kg’ye çıkardıklarını söylemiştir. Me- 57 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI raların durumu tespit edilmeden ıslah çalışmalarına başlanırsa, başarısız olmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, ayrıca burada yerel halkın katılımının da önemli olduğunu belirterek, merada otlatma konularında eğitim çalışmalarının mera ıslah çalışmalarıyla birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı, mera ıslahının meraların durumlarına göre nasıl yapıldığını ve mera ıslahı tedbirlerini aşağıdaki şekilde açıklamıştır: 1. Zamanı, aralığı, kapasitesi, vejetasyon tipine uygun hayvan kullanılarak otlatmanın kontrol altına alınması, 2. İklim, topografık ve toprak yapısı uygun bir yer seçilerek, tohum yatağı hazırlandıktan sonra, uygun tür seçimi ve karışımların hazırlanmasından sonra uygun ekim zamanında suni mera tesis edilmesi. Meraların Durumlarına Göre Mera Islahı: 1. Durumu İyi ve Çok İyi Olan Meralarda: a. Amenajman ilkelerine göre uygun olarak kullanım ve b. Otlamayı kontrol altına alma ve gübreleme, 2. Durumu Orta ve Orta ile Zayıf Arası Olan Meralarda: a. Otlatmayı kontrol altına alma, b. Toprak su muhafaza tedbirleri, c. Gübreleme, d. Sulama, e. Yabancı ot mücadelesi, f. Drenaj 3. Durumu Zayıf Olan Meralarda: a. İklim, b. Toprak Yapısı ve c. Topoğrafık Yapı Dikkate Alınarak Suni Mera Tesisine Gidilmeli. Uygun otlatma zamanının önemini vurgulayarak mera rehabilitasyonunda erken otlatmanın engellenmesi durumunda Türkiye meralarının sorunlarının büyük bir oranda çözüleceğini ifade eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, Erzurum için uygun otlatma zamanının 15 Mayıs gibi başladığını ve Doğu Anadolu Bölgesi için meraların 3’e bölünerek 10 gün otlatılıp 20 gün dinlendirilmesi gerektiğini vurgulamış ve suni meraların hemen kolaylıkla önerilmediğini, tıpkı bir doktorun ameliyatı son çare olarak sunması gibi suni meraların da son çare olarak önerildiğini belirtmiştir. Meralarda bitki örtüsünün ıslahı veya meranın köyün hayvan varlığına yetmemesi durumunda verimi artırmak için yapılan gübrelemenin önemini vurgulayan Prof. Dr. Sn. Çomaklı, bitki kompozisyonunun dikkate alınarak yapılması, baklagil oranı fazla ise azot azaltılıp fosforlu gübrenin artırılması gerektiğini ve ortalama 10-15 kgN/da azot ve 5-10 kg P2O5’da fosforlu gübre önerildiğini belirtmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı devamla, gübreleme ile meralarda; verimin, yemin lezzetinin, hayvansal ürün miktarının arttığını, botanik ve kimyasal kompozisyonda düzelme olduğunu, yeşil yem periyodunun uzadığını söylemiştir. Çayır - meralarda zehirli, kokulu, dikenli, lezzetsiz ve tek yıllık bitkiler olan yabancı otların yayılma nedeni olarak; düzensiz otlatma, otlayan hayvanlarla yabancı ot tohumlarının yayılması, küçük hayvanlarla yabancı ot tohumlarının yayılması, elverişsiz hava şartları, sürüp terk etme, yol vs. için çıplaklaştırılan alanların olduğunu vurgulamıştır. Mücadele yöntemlerini mekanik (biçme, sürme, yakma), biyolojik ve kimyasal olarak belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, ilkbahar otlatmasının engellenmesi, aşırı sulamalardan kaçınılması, 58 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP gübreleme ve biçim zamanına dikkat edilmesi ve biçimde geç kalınmaması gerektiğini ifade etmiştir. Yabancı otların çok yoğun olduğu durumlarda herbisitlerle ilaçlı mücadele yapılabileceğini de belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, ayrıca çayırlarda farelerin oluşturduğu toprak yığınlarının ilkbaharda dağıtılması gerektiğinin de altını çizmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı sunumunda devamla; çayır, meralarda toprak su muhafaza tedbirleri olarak; yırtma, karıklama, hendekleme, gözleme, su yayma tesisleri, çalı seddeler, taş toplama ve taş kordonlarını önererek meralarda otlatmayı kolaylaştıran suluk, tuzluk ve gölgelikler gibi mera yapı ve tesislerinin öneminin altını çizmiş ve özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır: “Suluklar; özellikle sığır otlatılan meralarda iki su kaynağı arasında 2-3 km’den daha az mesafede olması gerekir. Çünkü sığırlar günde en az iki defa su içmeye ihtiyaç duyarlar. Sığırlar günde ortalama 25-40 lt., koyunlar ise 1-4 lt. suya ihtiyaç duyarlar. Son yıllarda beton suluklar yerine galvanizli saçtan suluklar imal edilmektedir. Sulukların etrafının çamur olmaması için tedbirler alınmalı ve fazla suyun tahliyesi yapılmalıdır. Ayrıca sulukların içerisinde yosunlaşmayı önlemek için içerisinde bakır sülfat bulunan ağzı tıkalı cam şişeler kullanılmalıdır. Suluklar meranın daha az verimli yerlerine kurulmalıdır. Tuzluklar; ayrıca merada ek yemlikler ile şayet kısır hayvanlar geceleri merada kalıyorsa saçtan yapılan tuzluklar kullanılmalıdır. Tuzluklarla suluklar arasında en az 500 m. mesafe olmalıdır. Aylık olarak koyun ve keçiler için 100-500 gr., sığırlar için ise 500-3000 gr. tuz ihtiyacı hesaplanır. Yine hayvanların günün sıcak saatlerinde gölgelik bir yerde dinlenmeleri gerekmektedir. Gölgelikler; doğal ağaç altları veya suni olarak yapılmaktadır. Ayrıca meralarda özellikle sığırların kaşınma ihtiyacını gidermek için kaşınma kazıkları yapılır. Yine hayvanların meraya rahat gidip gelmeleri ve ulaşım açısından mera yollarının yapılması gerekmektedir. Özellikle suni meralarda entansif sığırcılık yapılan yerlerde elektrikli çitler kullanılabilmektedir.” Prof. Dr. Sn. Çomaklı sunumunu, mera ve çayır ıslahına yönelik öneriler sunarak tamamlamıştır. Prof. Dr. Sn. Çomaklı, meralarda verimi bir kat artıran mera ıslahı ile ilgili aşağıdaki önerilerde bulunmuştur: 1. Meralarda otlatma baskısını azaltmak için özellikle büyük yerleşim merkezlerinin yakınlarında ahır hayvancılığı teşvik edilmeli ve tarla arazisi içerisinde rotasyon meraları oluşturulmalıdır. Bu durum özellikle kültür ırkı hayvan yetiştiriciliğinde büyük öneme sahiptir, 2. Meralar üzerindeki otlatma baskısını azaltmak, özellikle erken otlatmayı önlemek için köylünün yeterli kaba yem stoklarının bulunması gerekmektedir. Bu amaçla da yem bitkileri üretiminin arttırılması gerekir, 3. Tespit ve tahdit işlemi yapılan köylerde gerekli vejetasyon etütleri yapılarak mera amenajman ve ıslah haritaları oluşturulmalıdır, 59 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 4. Mera ıslahı ve amenajmanı konusunda bu alanları kullanan köylüyle işbirliği halinde çalışmak ve konunun önemini onlara anlatmak gerekmektedir, 5. Mera ıslahı için gerekli araç ve gereç sağlanmalıdır. Bu konuda Mera Fonu’nda biriken kaynağın zaman kaybetmeden mera ıslahında kullanılması gerekmektedir, 6. Mera ıslahında gübreleme ile olumlu sonuçlar alınmıştır. Vejetasyondaki baklagil türü bitkilerin oranı dikkate alınarak 5-10 kgN/da azot ve 4-8 kg P205/da’lık fosforlu gübreleme önerilebilir, 7. Sürülüp terk edilen alanlar başta olmak üzere toprak yapısı ve topografik yapının uygun olduğu yerlerde bölgeye uygun türlerle karışım halinde suni mera tesisi kurulmalıdır.” Prof. Dr. Sn. Çomaklı, çayır ıslahı ile ilgili olarak aşağıdaki önerilerde bulunmuştur: 1. Taban Suyu Seviyesi: Çayırlar taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alanlardır. Çayırlardaki yüksek taban suyu drenaj kanalları açılarak uzaklaştırılabilir. Drenaj kanallarının derinliği ve kanallar arası mesafe gerekli ön etütler yapılarak belirlenmelidir, 2. Sulama: Bölgemizde yapılan gözlemlerde çayırlarda ilkbaharda toprak nemli olmasına rağmen aşırı sulama yapıldığı; yaz başlarında ise su ihtiyacı olmasına rağmen yeterli sulamanın yapılamadığı tespit edilmiştir. Aşırı ilkbahar sulamaları, çayır otunun kalitesini bozmaktadır, 3. Gübreleme: Çayırlarda bitki kompozisyonu dikkate alınarak gübreleme yapılmalıdır. Baklagil oranı fazla ise azot azaltılıp fosforlu gübre artırılmalıdır. Ortalama 10-15 kgN/da azot ve 5-10 kg P2O5’da fosforlu gübre önerilmektedir, 4. Yabancı Ot Mücadelesi: Yabancı otların artmaması için çayırlarda ilkbahar otlatması engellenmeli, aşırı sulamalardan kaçınılmalıdır. Ayrıca uygun gübreleme ve biçim zamanına dikkat edilmeli ve biçimde geç kalınmamalıdır. Şayet yabancı ot çok yoğun ise yapılacak etüt sonucunda herbisitlerle ilaçlı mücadele yapılabilir. Ayrıca çayırlarda farelerin oluşturduğu toprak yığınları ilkbaharda dağıtılmalıdır, 5. Kurak ve yarı kurak alanlarda meraların uygun kullanımına dikkat çekerek bu alanlardaki su kıtlığı sonucunda bozulan vejetasyonun kendisini onarmasının 60-70 yıl gibi çok uzun süre gerektirdiğinin uygun tedbirlerle meralarda 1 kat, çayırlarda ise 2-3 kat verimi artırmamın mümkün olduğunun altını çizmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı’nın sunumu sonrası Soru-Cevap kısmı: Soru: Mera ıslah çalışmalarında hep aynı türler mi ekilmektedir? Cevap: Doğal vejetasyonda bulunan bazı tohumları öneriyoruz. 1 dekarda 30-40 kg civarında tohum olması bizim için yeterlidir. Bunun sağlanması için de iyi bir mera varlığı gerekmektedir. O nedenle dışarıdan tohum takviyesi yapılmakta ve şark tipi yonca gibi uzun ömürlü bitkileri tercih etmekteyiz. 60 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP TÜRKİYE Orman Genel Müdürlüğü İbrahim Yüzer: Gerekli tedbirlerin alınması durumunda, kurak ve yarı kurak bölgelerde başarılı çalışmalar yapılması mümkündür. Orman Genel Müdürlüğü’nde Ağaçlandırma Dairesi Başkanı Sn. İbrahim Yüzer, “Kurak ve Yarı Kurak Bölgelerde Bozulmuş Orman Arazilerinin Rehabilitasyonu” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir. Sn. Yüzersunumunda ilk olarak, kuraklık kavramına değinmiş ve ardından ülkemizin sahip olduğu farklı ekosistemler, ülkemiz orman alanı, yağış dağılımı ve ülkemizin kuraklık durumunu anlatmıştır. “Kurak ve yarı kurak alanlar”ın; su açığına sahip, ekosistemin hassas ve rehabilitasyonun zor olduğu alanlar olduğunun altını çizmiştir. Arazi bozulumunun nedenleri olarak; erozyon, düzensiz ve aşırı otlatma, ormanlardan aşırı faydalanma, yanlış arazi kullanımı ve yanlış tarım teknikleri ile kırsal fakirlik ve göç hususlarını sıralayan Yüzer, kurak ve yarı kurak alanlarda bu etmenlerin oldukça tahrip edici olduğuna dikkat çekmiştir. Yine bu alanların sahip olduğu, düşük yağış ve nispi nem, yüksek sıcaklık ve buharlaşma, yetersiz organik madde ve toprak yapısındaki olumsuzluklar gibi ekolojik kısıtların bu alanlarda yapılan çalışmaları güçleştirdiğini ifade etmiştir. Kurak ve yarı kurak alanlarda yapılacak çalışmalarda amacın belirlenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Yüzer, amaca uygun olarak tür seçimi, karışım oranları, arazi hazırlığı metotları, aralık mesafeleri, bakım çalışmaları ve dikim ekim metotlarının tayin edildiğini dile getirmiştir. Kurak ve yarı kurak alanlarda gerçekleştirilen; rüzgar perdesi tesisi, kumul tespit ağaçlandırmaları, tuzlu topraklarda yapılan ağaçlandırmalar gibi bazı özel çalışmaların bulunduğundan söz eden Yüzer, erozyon kontrol ağaçlandırmaları gibi çalışmaların teraslar, çalı takviyeli teraslar, çitler, kuru duvar eşikler vb. temel fiziksel yapıların gerekliliği üzerinde durmuştur. Konuşmasının devamında, bahsekonu çalışmalardan örnekleri fotoğraflar yoluyla sunan Yüzer, hangi fiziksel yapıların ne tür durumlarda kullanıldığına değinmiştir. Teras yapımı konusunda ise ekskavatörün ağaçlandırma çalışmalarında sağladığı başarıyı vurgulayarak, arazi eğiminin yüksek olduğu yerlerde, ekskavatör ile yapılan terasların işçi ile yapılan teraslardan daha iyi neticeler 61 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI verdiğinin altını çizmiştir. Ayrıca, 2011 yılına kadar 2.474.964 ha. alanda rehabilitasyon çalışmasının gerçekleştirildiğini ifade eden Yüzer, bu sayının büyüklüğüne dikkatleri çekmiştir. Daire Başkanı Sn. Yüzer, sunumunda, rüzgar erozyonu önleme çalışmalarına da değinerek Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da meydana gelen rüzgar erozyonuna karşı alınan önlemlerden ve kumul tespit çalışmalarından örnekler göstermiştir. Kurak, yarı kurak alanlarda yapılan çalışmalarda kullanılabilecek türlerin doğal türler ya da uygun egzotik türlerin çalı formları olduğunu, azot dengesi için baklagil türlerin kullanılabileceğini belirten Yüzer: “Odun ve odun dışı üretimler için bazı özel türler bozulmuş alanların rehabilitasyonunda ve yaban hayatının geliştirilmesi amacıyla kullanılmalı” demiştir. Sn. Yüzer sunumunun son bölümünde, kurak alanların rehabilitasyonunda başarının, uygun toprak işleme, uygun tür seçimi, uygun kap şeklinin kullanılması, uygun dikim ve ekim zamanın gözetilmesi ile sağlanabileceğini belirtmiştir. Ayrıca Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’da kurak ve yarı kurak alanlarda kullanılabilen türler ve bu yerlerde yapılan çalışmalardan söz eden Yüzer, sunumunu: “Gerekli tedbirlerin alınması durumunda, kurak ve yarı kurak bölgelerde başarılı çalışmalar yapılması mümkündür” diyerek bitirmiştir. 62 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP TÜRKİYE Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sn. Çetin Palta: Kumullar rüzgâr etkisi ile yerleşim yerlerini de tehdit etmekte, tarım alanlarını kullanılamaz hale getirmekte, sağlık sorunları baş göstermektedir. Bu olumsuzluklar nedeniyle geçmişte bazı köyler terk edilmiştir. Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Sn. Çetin Palta, “Rüzgar Erozyonuyla Mücadelede Karapınar Örneği” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir. Konya Karapınar’da meydana gelen rüzgar erozyonunun nedenlerinden, aşırı bozulma nedeniyle meydana gelen kumullardan, bu olumsuzlukları önlemek için alınan tedbirlerden ve devam eden çalışmalardan söz eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, rüzgar erozyonunun en çok görüldüğü alanın, ülkenin en kurak yeri olan İç Anadolu’nun güneyindeki Konya ili olduğunu belirtmiştir. Karapınar’da ilk çalışmaların 1962 yılında başladığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, 16.000 ha. alanın 13.000 hektarında çalışmaların yürütüldüğünü, geri kalanın askeri amaçlı olarak ayrıldığını söylemiştir. Kurak iklim şartlarına sahip olan bu alanın nasıl tahrip edildiğini ve alanda ortaya çıkan kumulları fotoğraflarla göstermiştir. Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, alanda yaşayan köylülerin, degrade olmuş alandaki gevenlerin köklerini sökerek taşıdığını gösteren, 1960’lı yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı göstererek, insanların ne denli bilinçsizce hareket ettiğini ve alandaki tahribatın boyutlarını gözler önüne sermiştir. Yapılan yanlış toprak işlemelerinden de söz eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, bu alanın topraklarının eski zamanlarda bir göl altı tabaka/tortul saha olduğunu ve zaten rüzgar erozyonuna hassas özellik arz ettiğini, yapılan tüm bu yanlışlar sonucunda da kumulların oluşmaya başladığını ifade etmiştir. Bu kumulların rüzgar etkisi ile yerleşim yerlerini de tehdit etmeye başladığını, tarım alanlarının kullanılamaz hale geldiğini, sağlık sorunlarının baş gösterdiğini ve hatta bazı köylerin terk edildiğini sözlerine eklemiştir. Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, daha sonra bu kötü durumun önüne geçmek maksatlı yapılan çalışmalardan söz ederek ilk etapta alanın tamamen çitle çevrilerek tüm faaliyetlerin durdurulduğunu, ardından yakın sazlıklardan kesilen kamışların alana taşındığını, örülerek çitler haline getirildiğini ifade etmiştir. Tüm bu çalışmalar sırasında, mühendislerin, yetkililerin ve köylülerin, artık yaşanmaz hale gelmiş bu alanı kurtarmak için büyük bir gayretle ve zor şartlar altında çalıştığını vurgulamıştır. Öyle ki, kamışlardan örülen 63 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI çitlerin sıcağa ve toza rağmen açılan bir metrelik çukurlar içine aplike edildiğinin altını çizmiştir. Bu şekilde oluşturulan alanlarda öncelikle kumulların hareketinin durdurulmaya çalışıldığını, alandan toplanan doğal bitki tohumlarıyla kumulların sabitlendiğini, bir sonraki aşamada ise ağaçlandırmalara başlandığını ifade ederek, uzun çabaların ardından bazı kısımların yeniden tarıma açılmasının başarıldığını belirtmiştir. 1965 yılındaki bitki varlığına bakıldığında alanda 30 tür görülürken çalışmaların ardından tür sayısının 120’ye çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, alanda korunmaya alınan ve alınmayan sahalar arasındaki farka işaret eden bir fotoğrafı katılımcılara göstererek bu hassas alanda korumanın önemine işaret etmiştir. Hedeflerinin beş yılda bir milyon fidan olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, damlama sulama çalışmalarının bulunduğunu, gönüllü gençlerle bozkır kampları yaptıklarını, 6500 dekar alanda demonsratif tarım faaliyetlerinin sürdüğünü belirtmiştir. Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta sunumunun sonunda, yapılan çalışmaların olumlu sonuçlarından memnuniyet duyduklarını ifade ederek, yapılan proje, araştırma ve uygulamalara değinmiş ve gelecekten umutlu olduklarını söyleyerek sunumunu bitirmiştir. 64 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP TÜRKİYE Orman ve Su İşleri Bakanlığı Sn. Taner Tazegün: Yapılacak çalışmalarda başarının ilk şartı, halkın katılımıdır. Yöre halkına ne yapmamız gerektiği, çalışmanın yöreye sağlayacağı fayda anlatılmalı ve yöre halkı mutlaka projeye dahil edilmelidir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bakanlık Müşaviri Sn. Taner Tazegün, “Iğdır İlinde Yapılan Erozyon Kontrol Çalışmaları” konulu sunumu gerçekleştirmiştir. Sn. Taner Tazegün sunumunun başında, Türkiye’nin yıllık yağış miktarı ortalamasının yaklaşık 643 mm civarında olduğunu; Iğdır ilinin Türkiye’nin en kurak illerinden biri olduğunu, yıllık yağış miktarının 250 mm civarında olduğunu, aynı zamanda Iğdır ilinin ülkemizde çölleşmenin en hızlı yaşandığı il olduğunu belirterek sözlerine başlamıştır. Sn. Tazegün konuşmasında devamla, Iğdır ilimizdeki erozyonun sebeplerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır: 1- Meralarda aşırı ve plansız otlatma 2- Su Erozyonu 3- İnsan kaynaklı yapılan tahripler 4- Rüzgar Erozyonu Konuşmasında; meralarda erken-geç ve plansız otlatma, mera alanlarında kapasitesinden fazla hayvan otlatılması sonucunda mera tahriplerinin görüldüğünü söyleyen Sn. Tazegün, Iğdır ilinde özellikle toprak yapısının tuzlu oluşunun yanı sıra ilin dağlık yerlerinde aşırı hayvan otlatılması sonucunda toprak yüzeyindeki bitki örtünün yok edildiğini, şiddetli yağan yağışlar sonucu verimli toprak tabakasının, su ve rüzgar erozyonu ile derelerden Aras Nehri’ne taşınmakta olduğunu ifade etmiştir. Sn. Tazegün, Iğdır’da erozyonun ne kadar fazla ve şiddetli olduğunun yağan yağışlardan sonra Aras Nehri’ne bakıldığında görüldüğünü, çünkü verimli topraklarımızın çamur şeklinde suyla taşındığını dile getirmiştir. Sn. Tazegün konuşmasına şu şekilde devam etmiştir: “Bilindiği gibi İlimiz ormanı olmayan illerden birisi durumundadır. Oysaki yörenin yaşlı insanlarıyla görüşüldüğünde, özellikle yüksek alanlarda, daha önceden ormanların var olduğu ve bu alanların bilinç- 65 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI sizce tahrip edilerek ormanların yok edildiği, en son olarak da arazi üzerinde kalan gevenleri de yöre insanlarının kışın yakacak ihtiyacını karşılamak amacıyla köküyle birlikte kesip götürdüğünü öğrenmekteyiz. Çıplak kalan bu sahalar böylece şiddetli erozyona maruz kalmış, toprak ve su erozyonu ile akıp gitmiştir, halen de gitmektedir.” Yapılacak çalışmalarda başarının ilk şartının halkın katılımının sağlanması olduğunu belirten Sn. Tazegün, çalışma yaptığımız erozyon kontrol sahaları hangi köy sınırları içinde ise köy heyeti ve halkına ne yapmamız gerektiğini, çalışmanın köye sağlayacağı faydanın anlatılması ve köy halkının projeye mutlaka ortak edilmesi gerekliliğini dile getirdi. Sn. Tazegün, Iğdır İl Müdürlüğü tarafından, erozyon kontrolü sahaları içerisinde, aşırı yağmurlardan sonra dere yataklarından toprağın akıp gitmesini önlemek amacıyla, arazideki taş yapısına göre, dere içlerine taş duvar ya da çuvallı sedde yapıldığını, böylece toprağın akıp gitmesinin önlendiğini söyledi. Sn. Tazegün devamla, İl Müdürlüğü tarafından Tuzluca ilçesi, Kamışlı Köyünde 2004 yılında tesisi yapılan erozyon kontrolü sahasında; teras yapımı, kuru duvar eşik yapımı ve sahanın etrafının dikenli tel örgüye alınması ile sahada görülen şiddetli erozyonun önlendiğini ifade etmiş; tesisi yapılan sahalar ile tesisi yapılmamış sahalar, yani aşırı otlatma ve sosyal baskı yoluyla şiddetli erozyonun olduğu sahalar, karşılaştırıldığında bariz farkın rahatlıkla görüldüğünü dile getirmiştir. Sn. Tazegün sözlerine şöyle devam etmiştir: “İlimiz de yapılan erozyon kontrol çalışmaları sonucu gözlemlediğimiz önemli hususlardan biri de; işçi gücü ile yapılan teraslamalarda dikilen ya da ekimi yapılan tohumların tutma başarısının düşük olduğudur. Oysa ekskavatör çalışması yaptığımız yerlerde fidan dikimi ya da tohum ekiminde tutma başarısının daha yüksek olduğu, aynı zamanda fidanların gelişiminin de daha iyi olduğu görülmüştür. İlimizde yaz kuraklığı sonucu toprak yüzeyi yaklaşık 30-40 cm. kurumaktadır. Bu nedenle erozyon kontrol çalışması yaptığımız alanlara kök gelişimi iyi olan ve bu kuraklığı atlatan badem tohum ekimi yapılmaktadır. Yaptığımız çalışmalarda, işçi gücüyle badem tohumu ekimi sonucu bitkinin fazla gelişmediği, bir yılda yaklaşık 2025 cm. büyüme gösterdiği, makina (ekskavatör) gücüyle badem tohumu ekimi yapılan sahalarda ise, bitkilerin yılda yaklaşık 60-70 cm. büyüme gösterdiği gözlenmiştir.” Sn. Tazegün, Iğdır ilinde doğal olarak tuzcul toprakları da seven Ilgın, Kuşburnu, Cehri bitkisi ve kuraklığa dayanıklı türlerin erozyon sahalarında kullanılabileceğini sözlerine eklemiştir. Sn. Tazegün, Türkiye’nin en yüksek zirvesi Ağrı Dağı’nın kuzey yamaçlarının il sınırları içerisinde yer aldığını, buraya düşen yağış miktarının fazla olması nedeniyle doğal bitki örtüsünün zengin olduğunu belirterek bahsekonu alana 2009-2010 yılları arasında İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından yaklaşık 15 milyon Ardıç, Sedir, Sarıçam ve Karaçam tohumunun serpildiğini dile getirmiş ve “Ağrı Dağının il sınırları içerisinde yer alan Korhan Yaylası civarında; Huş, Titrek Kavak, Meşe, Dişbudak, Ardıç, Cehri, Taş Elması vb. gibi türler doğal olarak yetişmektedir” demiştir. 66 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Ülkemizdeki rüzgar erozyon sahalarından Konya-Karapınar’dan sonra ikinci büyük olanın Iğdır İli Aralık İlçesi’nde yer aldığını; Ağrı Dağı etekleri boyunca uzanan ve yaklaşık boyutları doğu-batı yönünde 25 km, kuzey-güney yönünde 5.5 km olan sahanın genişliğinin 13 542 ha olduğunu söyleyen Sn. Tazegün, ortalama meyilin %2-3 civarında olduğunu, rakımın 810-900 m. arasında olduğunu; sahanın etek kısımlarının, çoğunlukla volkan küllerinin oluşturduğu yığınlarla kaplı olduğunu dile getirmiştir. Sözlerine, rüzgar erozyonunun bu birikintiler üzerinde büyük oranda etkili olduğunu ifade ederek devam eden Sn. Tazegün, toprakların bünyesi çoğunlukla tınlı-kum olduğunu ve su tutma kapasitesinin çok düşük olduğunu belirtmiş ve bitki gelişimi için toprakta gerekli optimum bitki besin maddelerinin yok denecek kadar az olduğunu; 13 542 ha. arazinin %82’sinin mera tahsisli olmasına rağmen, mera özelliği göstermediğinin altını çizmiş ve bunun nedeninin yörenin iklim yönünden son derece sıcak ve kurak olduğunu ifade etmiştir. (Yıllık ortalama sıcaklık: 12.9 C, yıllık ortalama yağış 244.2 mm., buharlaşma 1252.9 mm., ve nispi nem %44’dir.) Sn. Tazegün sözlerine şöyle devam etmiştir: “Sahanın doğal bitki örtüsünde Ephedra distachya (Ebucehil Çalısı) diye adlandırılan derin köklü, kurağa dayanıklı, çalı formunda bir bitki bulunmaktadır. Ebucehil çalısı tahrip edilmediği takdirde, taç kısmı 3-4 m genişleyerek toprak yüzeyini örtmekte, rüzgara karşı kum hareketini önlemektedir. Gerek toprak yapısı, gerekse bitki örtüsü bakımından mera özelliği göstermediği halde, sahanın %82’si mera arazisi olarak kayıtlıdır ve sahada çok yoğun hayvan baskısı olduğundan bu bölgedeki erozyonu önleyen Ebucehil Çalısı tahrip edilmektedir. Rüzgar Erozyonu Sahası’nda doğal olarak yetişen ve erozyonu önleyen Ebucehil Çalısını aynı zamanda yöre halkı keserek tandırda ve kışın sobada yakacak olarak kullanmaktadır. Böylece tahrip edilen sahada erozyon oluşmaktadır.” Yörede rüzgar erozyonunun yarattığı olumsuz etkilerden de bahseden Sn. Tazegün, sözlerini şu şekilde sürdürmüştür: “Yörede rüzgarın başlamasıyla birlikte havayı toz bulutu kaplamakta, insanlar dışarıya çıkamamaktadır. Kum fırtınası nedeniyle sahanın ortasından geçen Iğdır-Nahçıvan karayolunda trafik aksamaktadır. Rüzgarın taşıdığı kumlar sahanın bitişiğindeki yerleşim yerlerini ve tarım arazilerini tahrip etmektedir. Rüzgar erozyonu sonucu, sahada ve civardaki tarım amaçlı kullanılan DSİ sulama kanalları, taşınan kumlarla dolarak işlemez hale gelmektedir. Aralık Rüzgar Erozyon Sahası’nda bugüne kadar Iğdır Valiliği- İl Özel İdaresi ile Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından çalışmalar yapılmış olup Avrupa Birliği Kaynakları-Bakanlığımızın ve Ülkem İçin Ormanlar Projesi kapsamında ödenek aktarılmıştır. Sahanın 1300 ha’lık kısmı tel örgüyle çevrelenmiş olup 530 ha’lık kısmında damlama sulama projesi uygulanmış ve bu alana toplam 495 bin civarı kuraklığa dayanıklı tür olan Akasya, İğde, Karaağaç, Aylantus, Gladiçya ve Akçaağaç gibi fidanlar dikilmiştir. Rüzgar Erozyonu Sahası’na 2006 yılında kumul hareketini durdurmak için proje kapsamında ilgili kurumlar, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve halkın katılımıyla yaklaşık 20 bin adet Akasya, İğde, Aylantus, Karaağaç ve Gladiçya fidanı dikilmiştir. Sahaya çekilen dikenli tel direklerinin 1-2 yıl içerisinde yarıya kadar kumla kapandığı görülmektedir.” 67 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Sn. Tazegün sunumunun son bölümünde, Iğdır ilinin Türkiye’de ormanı olmayan bir il olduğuna değinerek, halkın piknik, mesire ve dinlenme alanı olmadığından, 2005 yılında Iğdır’ın Merkez, Çalpala Köyünde mera vasfındaki 100 ha’lık alanın Çevre ve Orman İl Müdürlüğünce tahsis değişikliği yaptırılarak Orman Genel Müdürlüğü adına Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Projesi kapsamında çalışma yapıldığını; Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Sahası’na 2005 yılı içerisinde yaklaşık olarak 150 bin civarında değişik türlerden (Akasya, Akçaağaç, Karaağaç, iğde, Badem, Mahlep, Çınar, Aylantus, Dışbudak, Söğüt, Sarıçam, Karaçam, Sedir vb.) fidan dikildiğini söylemiştir. 1400 m’lik boru hattı kullanılarak motopompla Aras nehrinden bahsekonu sahaya su çekildiğini dile getiren Sn. Tazegün, sahanın sulanmasında kullanılan boruların ve motopompun alımında İl Özel İdaresi’nin ve Iğdır Sanayi Ticaret Odası’nın önemli katkılarının olduğunu belirtmiştir. 2005 yılında Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Sahası’nda ilin kurak olması nedeniyle makine ile gradoni tipi teraslama yaparak çalışmaya başlandığını ve bu teraslara fidan dikildiğini belirten Sn. Tazegün, Iğdır Yeşil Kuşak Sahası’nda fidan dikimi yapılıp korumaya alındıktan sonra sahada doğal bitki türlerinin çoğalmaya başladığını; 2005 yılında çalışmaya başlanılan Iğdır Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Sahası’nda bugüne kadar 200 bin civarında 24 türden değişik bitki çeşidinin dikildiğini; sulama yapıldığı için de fidanların tutma başarısının çok yüksek olduğunu ve bu alanın halkın piknik ve mesire yeri ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını dile getirmiştir. İldeki erozyon kontrol sahalarında ağırlıklı olarak kuraklığa dayanıklı tür olan akasya fidanının kullanıldığını ifade eden Sn. Tazegün, Akasyanın çiçeğinin de bal üretimi için önemli olduğunu; bu sahalarımızın içine ya da yakınlarına yöre arıcılarının arı kovanlarını bırakmak için talepte bulunduklarını söyleyerek konuşmasını tamamlamıştır. 68 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Çalıştay Kapanış Konuşmaları Türkiye ÇEM Genel Müdürü Sn. Hanifi Avcı “Sorun suysa, çözüm de sudur” Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi AVCI, konuşmasına iki gün süresince sunumları dikkatle takip ettikleri için tüm katılımcılara teşekkür ederek başlamıştır. Bir başka ülkeye gelmenin hiç kolay olmadığına değinen Sn. Avcı, katılımcıların bilgilerine bir şeyler ekleyebildiğini umduğunu; eğitimin hayat boyu sürdüğünü; kişinin ilgisinin olması durumunda, eğitimin insanoğluna faydalar sağlayacağını söylemiştir. Çalıştay süresince her ülkenin kendine has sorun ve çözümlerinin olduğunun görüldüğünü belirten Sn. Avcı, bu anlamda tek bir formülün olmadığının, çözümün ancak yetişmiş uzmanlarla bulunabileceğinin altını çizmiştir. Katılımcı ülkeler ile Türkiye’nin ortak sorununun su kıtlığı olduğunu; sık sık kuraklıkla karşı karşıya kalan bu bölgede su kaynaklarından optimum seviyede yararlanılmanın önemli olduğunu vurgulayan Sn. Avcı: “Sorun suysa, çözüm de sudur” demiştir. Sn. Avcı, uygun toprak işleme yöntemleri ve ihtiyaç duyulan suyun bitkiye nasıl verilebileceği gibi konuların üzerinde çalışılması gerektiğinin altını çizerek: “Su toplama yöntemleriyle su, havzada toplanmalıdır. Bu çalışmalar, uzun soluklu, fedakarlık isteyen, maliyetli çalışmalardır. Bunlar sağlanırsa elde edilmeyecek sonuç yoktur” demiştir. Sorunlara bölgesel, küresel çözümler üretmek için Akdeniz, Orta Doğu, Asya ve Afrika ülkeleriyle yapılacak çalışmalara da dikkat çeken Sn. Avcı, bu birlikteliğin, ortak araştırma-geliştirme çalışmaları yoluyla, gelişen diyaloğun güçlenmesinde önemli olduğunun altını çizmiştir. Bu anlamda daha sık bir araya gelinmesi gerektiğini belirten Sn. Avcı, Çalıştay’ın herkese faydalı olduğunu ümit ettiğini belirterek, tüm katılımcılara iyi yarınlar, iyi yolculuklar dileyerek konuşmasını tamamlamıştır. Suudi Arabistan Tarım Bakanlığı Sn. Abdulaziz Abdulrahman Abdulrahman Suudi Arabistan Temsilcisi Sayın Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish Çalıştayın kapanışında söz alarak Çalıştay’a katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirmiş ve Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etmiştir. 69 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Mısır Tarım Bakanlığı Sn. Elsayed Ali Khalifa Mısır Tarım Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Çevre Bölümü Müsteşar Yardımcılığı’ndan Sn. Elsayed Ali Khalifa Çalıştayın kapanışında söz alarak gösterilen misafirperverlikten duyduğu memnuniyeti dile getirmiş, ikili işbirliklerine önem verdiklerini, sık sık toplanılmasını ve ormancılık alanında ilişkilerin gelişmesini umut ettiklerini belirterek Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etmiştir. Çalıştay’ın 3. Günü (28 Kasım 2012) Arazi Gezisi – Konya Çalıştay’ın üçüncü günü, yabancı katılımcılar Konya Karapınar Araştırma İstasyonu ve Altınova Tarım İşletmelerini ziyaret ederek rüzgar erozyonu ve toz taşınımı ile ilgili yapılan çalışmaları yerinde görmüşlerdir. Arazi Gezisi esnasında, Konya Orman Bölge Müdür Yardımcısı Sn. Mustafa KORUCU, Konya ilinin nüfusu, ekonomik durumu ve tarım ürünleri hakkında kısa bir bilgi vermiştir. Sn. Korucu konuşmasında, Konya kapalı havzasının kapalı bir havza olduğunu, hava kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde aşırı sis görüldüğünü ifade ederek Konya ilinde hakim rüzgarların yönünün ve toz bulutlarının yaşamı olumsuz etkilediğinin altını çizmiştir. Konuşmasında devamla, kuvvetli rüzgarların özellikle nadasa bırakılan alanlarda toz bulutu oluşturduğunu, rüzgar erozyonu ile ilgili çalışmalarda sahipli arazilerin sorun teşkil ettiğini ve Konya Orman Bölge Müdürlüğü olarak çalışmalarının sürdüğünü açıklamıştır. 70 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Karaman Orman İşletme Müdürü Sn. İsmail ÇELİK ise Ereğli Orman İşletme Şefliği sınırları içinde bulunan yol kenarlarında gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmaları hakkında bilgi vermiştir. Söz konusu ağaçlandırma çalışmalarının; Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın iki bağlı kuruluşu Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ortak protokol çerçevesinde yürütüldüğünü belirten Sn. Çelik, çalışmalarda kullanılan ağaç türleri ve dikim aralıkları ile ilgili bilgiler vermiştir. Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi AVCI, alanın otlatmaya açık ve kapalı olarak iki kısma ayrıldığını; ilerleyen süreçte meydana gelecek değişikliğin inceleneceğini kaydetmiştir. Arazi Gezisi esnasında, Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonu Müdürlüğü ziyaret edilmiş, Araştırma İstasyon Müdürü Sn. Durmuş Ali ÇARKACI, arazi yapısını ve kurumu tanıtarak yıllar önce bölgede yaşanan rüzgar erozyonunun çevreye verdiği zararı dile getirmiştir. Teknik Koordinatör Sn. Feti KİRTİŞ ise İstasyon’un rüzgar erozyonu ile mücadelede yaptığı çalışmaları anlatmış; ayrıca dikimi yapılan Atriplex (Dört Kanatlı Tuz Çalısı) bitkisiyle ilgili kısa bir açıklama yapmıştır. Bu bitkinin ekstrem hava şartlarından etkilenmediğini, yem bitkisi olduğunu ve toprak koruyucu özelliğinin bulunduğunu belirtmiştir. Altınova’da yapılan arazi gezisinde ise Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Altınova İşletme Müdür Yardımcısı Sn. Yakup Seymen, işletme ve işletmede yetiştirilen küçük ve büyükbaş hayvancılık çalışmaları ve hububat üretimi ile ilgili bilgiler sunmuştur. Rüzgar erozyonu ve toz taşınımı ile mücadelede 1970’li yıllarda yapılan şerit ağaçlandırmalarının işlevi üzerinde duran Sn. Seymen, şerit ağaçlandırmalarla ilgili kurumun çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etmiştir. Arazi gezisi sonunda yapılan değerlendirmede; kumul hareketi, rüzgar erozyonu ve erozyonla mücadelede yıllar önce yapılan çalışmaların amacına ulaştığı görülmüş; yapılacak mücadele çalışmalarında ilgili kuruluşlara ve yöre halkına ciddi görevler düştüğü tespit edilmiş ve söz konusu projelere halkın desteğinin sağlanarak gerekli teşviklerin sunulmasının önem arz ettiği görülmüştür. Rüzgar erozyonu ve kumul hareketini önlemede farklı yöntemlerin denenmesi ve değişik bitki türlerinin kullanılmasının başarı açısından gerekli olduğu, yapılan diğer bir tespittir. Yabancı katılımcıların dahil olduğu Konya ilinde gerçekleştirilen bir günlük arazi gezisinin, gerek katılımcıların öğrenmeye istekli olmaları ve gerekse arazi gezisinde gösterilen mücadele yöntemlerinin katılımcıların kendi ülkelerinde de uygulayabilecekleri nitelikte olması bakımından son derece başarılı geçtiği söylenebilir. 71 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 5. BASINDAN YANSIMALAR 72 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 73 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 74 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 6. ÇALIŞTAYADAN FOTOĞRAFLAR 75 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 76 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 77 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 7. ÇALIŞTAY BİLDİRGESİ METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI BİLDİRGESİ 26-28 KASIM 2012, ANKARA / TURKEY Konunun Geçmişi 1. Türkiye Cumhuriyeti ev sahipliğinde (Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü ) düzenlenen “Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” konulu uluslararası çalıştay 26-28 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara ve Konya’da gerçekleştirilecektir. 2. Çalıştaya: Bahreyn, Cezayir, Fas, Filistin, Irak, İran, İspanya, Kırgızistan, Kuveyt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Mısır, Sudan, Suudi Arabistan, Tacikistan, Tunus, Türkiye ve Yemen’den toplam 97 katılımcı iştirak etmiştir (Katılımcı listesi ektedir). 3. Ev sahibi ülke adına Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel EROĞLU tarafından açılışı yapılan çalıştayda katılımcı ülke sunumları yapılmış ve konular detaylı şekilde müzakere edilmiştir. Çalıştayın 3. Gününde arazi incelemesi yapılmış ve faaliyetler yerinde görülmüştür. 4. Alınan Kararlar TC Hükümeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın çölleşme, kuraklık ve toz taşınımı gibi önemli problemlerin uluslararası düzeyde tartışılması ve çözüm bulunmasına yönelik vermiş olduğu katkılar memnuniyetle karşılanmıştır ve aşağıdaki konular üzerinde tüm katılımcılarla birlikte uzlaşmaya varılmıştır; a) 29 Nisan 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Çevre ve Meteoroloji Alanlarında İşbirliğine Yönelik Ankara Bakanlar Deklarasyonu”1 ve Tahran Eylem Planı’nın yaygınlaştırarak daha etkin bir şekilde uygulanması, 1 http://cembit.dmi.gov.tr/ankara-bakanlar-deklerasyonu.aspx 78 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP b) 13-18 Haziran 2012 tarihlerinde Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sekretaryası, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile işbirliği halinde düzenlenen “Çölleşme ile Mücadelede Sivil Toplum Örgütlerinin Rolü” konulu uluslararası çalıştay sonunda kabul edilen “Çölleşme ile Mücadelede Sivil Toplum Örgütlerinin Rolü Ankara Deklarasyonu2”nda belirtilen hususların bundan sonraki çalışmalarda dikkate alınması, c) FAO tarafından hazırlanmakta olan ve 8-19 Nisan 2013 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Onuncu Oturumunda sunulması beklenen “Kurak Alanlarda Küresel Değişimlere Dayanıklı Peyzaj Oluşturulması Rehberinin3” bölge ülkelerinin şartlarının dikkate alınarak hazırlanması, d) Ankara Bakanlar Deklerasyonu ve Tahran Eylem planı kapsamında oluşturulan sanal toz, hava ve iklim tahmin merkezinin bölge ülkeleri tarafından daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması (www.wdcc.mgm.gov.tr) e) Çölleşme, toz taşınımı, erozyon ve bunlara ilişkin meteorolojik olayların birbirleri ile ilintili olduğu, bundan dolayı bütünleşik bir yaklaşım ortaya koyulması, bu meyanda başta orman, tarım, çevre, turizm, ulaşım ve sağlık sektörünün birlikte çalışması, f) Ülkelere yönelik ihtiyaç tespit çalışması yapılması ve buna göre ortak projeler üretilmesi, g) Kuraklık ve çölleşmeden kaynaklanan kum ve toz fırtınalarının canlıların yaşamını olumsuz etkilediği göz önüne alınarak, bu konuda toplumsal bilincin arttırılması ve gerekli önlemlerin hükümetler tarafından alınması, h) Çölleşme/arazi bozulması, kuraklık ve toz taşınımının yerel değil bölgesel bir problem olduğu göz önünde bulundurularak yapılacak çalışmaların bölgesel düzeyde olması, bu çalışmalar için UNCCD, UNESCO, FAO, WB, IDB, WMO, UNEP, TIKA gibi kurumların desteğinin alınması, i) Çölleşme ve kuraklığın toplumların sosyal yapısı ve ekonomisi üzerine olan etkilerinin belirlenmesi ve bu olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik çözüm yollarının bulunması, j) Konunun önemine binaen bu ve benzeri çalıştayların bundan sonra da devam ettirilmesi ve bir sonraki çalıştayın bölge ülkelerinden herhangi birinde yapılması (Bu konu katılımcılarla görüşülecektir). 2 http://www.cem.gov.tr/erozyon/Files/declaration.pdf 3 http://www.fao.org/forestry/aridzone/restoration/en/ 79 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI WORKSHOP DECLARATION OF METEROLOGY, SAND AND DUST STORM, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION 26-28 NOVEMBER 2012, ANKARA / TURKEY A. Background of the study 1. An international workshop on “Meteorology, Dust Transport, Combating Desertification and Erosion” is going to be held in Ankara and Konya on 26-28 November 2012 and the workshop is hosted by Republic of Turkey (General Directorate of Combating Desertification and Erosion, General Directorate of Forestry and General Directorate of Meteorology). 2. Total of 97 participants participated/contributed to the workshop from the countries below/from these countries: Bahrain, Algeria, Morocco, Palestine, Iraq, Iran, Spain, Kyrgyzstan, Kuwait, the Turkish Republic of Northern Cyprus, Lebanon, Egypt, Sudan, Saudi Arabia, Tajikistan, Tunisia, Turkey and Yemen (Participant list attached). 3. On behalf of the host country Minister of Forestry and Water Affairs of Republic of Turkey, Prof.Dr. Veysel EROĞLU opened the workshop, participants from other countries gave presentations and issues were discussed exhaustively. An excursion was held on the third day of the workshop and activities were examined in the land. 4. Decisions Taken a) Expanding the implementation of “Ankara Ministerial Declaration between Republic of Turkey, the Republic of Iraq, the Islamic Republic of Iran and the Syrian Arab Republic for Cooperation in the Fields of Environment and Meteorology “4, signed in Ankara on 29 April 2010 and Tehran Action Plan, in a more efficient way. b) In further works to take into account “The Role of Civil Society Organizations in Combating Desertification, Ankara Declaration” which was accepted after the international workshop “The Role of Civil Society Organisations in Combating Desertification”5 between 13-18 June 2012 organized by the Secretariat of the United Nations Convention to Combat Desertification, the Turkish International Co4 http://cembit.dmi.gov.tr/ankara-bakanlar-deklerasyonu.aspx 5 http://www.cem.gov.tr/erozyon/Files/declaration.pdf 80 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP operation and Coordination Agency, the Ministry of Forestry and Water Affairs in cooperation. c) Taking into account the conditions of the regional countries while preparing the “ Guideline for Landscape Building Resistant to Global Changes in Arid Zones”6 being prepared by FAO and expected to be presented at Tenth Session of the United Nations Forum on Forests that will be held in Istanbul on 8-19 April 2013. d) To ensure a more effective and efficient use of the virtual dust, weather and climate prediction center which was established under the Ministerial Declaration of Ankara and Tehran Action Plan, by countries in the region. (www.wdcc.mgm.gov.tr) e) Desertification, dust transport, erosion and related meteorological phenomena are associated with each other, so an integrated approach is needed, in this context, particularly forestry, agriculture, environment, tourism, transport and the health sector to work together, f ) To identify the need for countries and prepare joint projects accordingly, g) Taking into account that sand and dust storms that are caused by drought and desertification affects the lives of living beings adversely, the necessary measures to be taken by governments to increase social awareness on this issue. h) To be taken into account the fact that desertification / land degradation, drought and dust transportation is a problem which is regional not local, and regional studies to be conducted at the regional level, and for these studies taking support of institutions such as UNCCD, UNESCO, FAO, WB, IDB, WMO, UNEP, TIKA. i) Identifying the effects of the desertification and drought on the social structure of communities and their economics and finding solutions to reduce these negative effects, j) Given the importance of the subject to continue this kind of workshops in the future, and organize the next workshop in any of the countries in the region (This subject will be discussed with the participants) 6 http://www.fao.org/forestry/aridzone/restoration/en/ 81 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 8. EKLER Toz ve Kum Fırtınası Üzerine Özel Vurgulu Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği için Bölgesel Eylem Planı İran İslam Cumhuriyeti Irak Cumhuriyeti Katar Devleti Suriye Arap Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti 29 Eylül 2010, Tahran-İran Madde 1: Giriş İran İslam Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti, Çevre Bakanları ve Çevre Koruma Örgütü Başkanı düzeyinde, dostluk ilişkileri ile çevre alanındaki bu ilişkilerin genişletilmesi amacıyla, özellikle kendi sınırlarının ötesini etkileyen genel ve tehlikeli çevre konularındaki çevre sorunlarını tanımlamak üzere toz ve kum fırtınasına özel ilgi göstererek, karşılıklı saygı, işbirliği ve etkileşim temelinde 29 Nisan 2010 tarihinde Ankara Deklarasyon’u imzalandı. Bakanlar, kendi işbirliği taslaklarının başında gelen çevre ile ilgili çabalarının gerçekleştirilmesinde istekli olduklarını ifade ettiler. Bakanlar, kendi problemlerinin daha iyi anlaşılması ve tanımlanması için tüm tarafların arasındaki ilgili tüm konuları kapsayacak şekilde 2 yıllık bir periyotta detaylı bir Bölgesel Eylem Planı hazırlamak amacıyla “Görev Gücü” kurulmasında uzlaşmaya vardılar. Bakanlar, insan hayatı, sağlığı ve gelişim süreci üzerindeki ani zorluklardan biri olan çevre duruşunun küresel durumundaki Toz ve Kum Fırtınası (DSS) ve kuraklığın yoğunlaşması gibi İklim Değişikliği (CC) ve etkileri hususunda sonuca ulaştılar. Aynı zamanda Onlar, iklim değişikliğinin bölgemize olan olumsuz etkilerinin ivedilikle ve özenle tanımlanması hususunda anlaşmaya vardılar. 82 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Madde 2. İçerik Kuraklık ve gelişim proseslerinden kaynaklanan DSS, dünyanın büyük bir bölümünü potansiyel olarak etkileyen ciddi ve uzun dönemli zorluklara sahiptir ve bu alanlardaki insanların günlük yaşamını baltalamakta ve özellikle Binyıl Kalkınma Hedeflerinin gerçekleştirilmesini öncellikle tehdit eden yoksulluk ve açlıkla mücadele çabalarını zayıflatmaktadır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), başlıca iklim değişkenlerinden olan atmosferik aerosollerin çok önemli bir bileşeni olarak tozu kabul etmektedir. Bölgemizdeki ülkeler, toz fırtınasına yüksek derecede maruz kalmakta ve ciddi boyutta etkilenmektedir. Birçok gelişen ülkenin tarıma olan büyük ölçülü bağımlılığı, bu ülkeleri kuraklığa karşı özellikle kırılgan kılmaktadır. Kuraklık hadisesinin sıklığı ile daha büyük ve güçlü olumsuz etkilenmeler ilkim değişikliğini ağırlaştırmaktadır. Güncel iklim senaryoları, daha büyük ve güçlü olumsuz etkiler ile birçok kurak, yarı-kurak ve kuru alt-nemli alanlardaki sürekli kuraklığı işaret ederek dünyadaki kurak bölgelerin daha da kuraklaşacağını öngörmektedir. Aynı zamanda, gelişen ülkelerin büyük bir bölümü kuraklık yönetim planının ve mali kaynak eksikliğinden kaynaklanan kuraklıktan etkilenmektedir. Bu bir tabiat olayıdır ve coğrafi sınırlar ve yer belirleme ile bağlantılı değildir, zaman harcama ve taraflar arasında etkileşim gerektiren maliyetli çalışma zorluğu ifade etmektedir. Sınır bölgesindeki DSS’nin güncel durum değerlendirmesinin açık ve net olarak belirlenmesinin tam zamanıdır. Yukarıdaki mevzu ve Ankara Deklarasyonu’ndaki çatı temel alınarak, Bakanlar ilk aşamanın 2 yıl içinde tamamlanmasını uygun bulmuşlardır. Madde 3. Hedefler Çevre koşullarının ve standartlarının iyileştirilmesi ve çevresel tehlike risklerinin ilgili tüm sahalarda işbirliğinin genişletilmesi suretiyle azaltılmasının sağlanması. Madde 4. Yollar ve İşbirliği araçları •• •• •• •• Veri, tecrübe ve bilgi alışverişi Bölgesel DSS izleme ve erken uyarı merkezinin kurulması Çölleşme politikalarındaki DSS azaltma çabalarının birleştirilmesi Kapasite geliştirilmesi (Öğretim ve Eğitim) 83 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Madde 5. İşbirliği için Temel Alanlar Bu bölgesel eylem planının tam, ivedi ve etkin uygulanması, Ankara Deklarasyonu ile kurulan Özel Geçici Çalışma Grubunun (ÇG) temel sorumluluğunda olacaktır. Çalışma Grubunun en önemli çalışması, eğitim kursları ve ülkeler arasındaki ortak projelerin tamamlanması yoluyla kapasite geliştirilmesini sağlamaktır. Uygulama periyodu esnasında ve bölge ülkelerinin talepleri üzerinde eğitim kursları planlanacak ve potansiyel bölge ülkelerince gerçekleştirilecektir. Bakanlar toplantısında ilerleme raporları değerlendirilecek ve ona göre uygun kararlar alınacaktır. Uygulama alanları Ankara Deklarasyonu’nda aşağıdaki biçimde yer alacak: 5.1 Çevre: •• DSS tarafından zorlanan ülke hasar raporu ve etkilenen alanlardaki su kalitesi (temiz su ve su arıtma olanakları), ekosistemler ve insan geçimleriyle ilgili risk analizlerinin hazırlanması ve bu etkilerin azaltılmasına yönelik pratik yaklaşımların araştırılması. Bu işlemlerin zaman çizelgesi daha sonraki müzakerelerle kararlaştırılacaktır. •• Su kalitesi koruma planının ulusal bazda ve talep üzerine diğer tarafların yardımıyla uygulanması 5.2 Hava Kalitesi Yönetimi •• Hava kalitesi izleme istasyonlarının (kirleticilerin ve aerosollerin fiziksel ve kimyasal bileşenleri, uzaktan algılama ve yer istasyonları ile izlenmesi ve analizi) mevcut durumu ile ilgili raporların ve yanı sıra tarafların telekomünikasyon ağlarının durum tespiti. Taraflara ait hava kalitesi istasyonlarının geliştirilmesi ve genişletilmesi (Gerekli yapılabilirlik çalışmalarının yönetilmesi ve planlanması). •• Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi ve Kum ve Toz Fırtınası erken uyarı sistemi için aşağıdaki bileşenleri içeren Bölgesel bir Merkezin (RCAQM) kurulması. »» Hava kalitesi izleme ağlarının desteklenmesi ve gelişimi. »» Ankara Deklarasyonu’na dayanan hava kalitesi parametreleri ile ilgili bir veri tabanının oluşturulması. »» Gerekli modelleri ihtiva eden DSS tahminlerinin ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi. »» Yer istasyonları, uydu bilgileri, model ürünleri ve diğer veri kaynaklarını temel alan entegre DSS analizi. 84 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 5.3 Meteoroloji •• Hava ve iklim tahmini (izleme ve erken uyarı) için bölgesel bir merkezin oluşturulması. •• Gözlem ve iletişim ağlarının desteklenmesi. •• Meteorolojik veri ve bilgilere ait bölgesel veri tabanının kurulması. 5.4 Çölleşmeyle Mücadele, Ormancılık, Toprak Islahı ve Toprak Erozyonunun Kontrolü ve Toz Pus Fırtınası Azatlımı •• Çölleşmeyle mücadele ve toz fırtınası kontrolü için bölgesel bir merkezin kurulması. •• Bölgesel strateji, master planı, öncelikli proje ve aktivitelerin hazırlanması. •• DSS ve toprak erozyonu sıcak noktaların tanımlanması, pilot bölgelerin önceliklenmesi ve pilot projelerin tasarımı. •• Ağaçlandırma, bitki yetiştirme, bölge ve toprak ıslahı için işbirliği yapılması ve orman yangınları ve diğer ilgili aktivitelerle mücadele edilmesi. •• Eğitim kursları, sempozyum, seminerler ve çalışma turları vb. gibi ilgili kapasite oluşturma aktivitelerinin tasarımı. 5.5 Eylem Planının Uygulanması Bu eylem planının uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla aşağıda yer alan madde taraflarca kabul edilmiştir: •• Bölgesel strateji ve mastır planlarının hazırlanması, teknik eğitim ve çalıştay programlarının yapılması, uzman değişimi ve en iyi uygulamalar yöntemleriyle kapasite geliştirilmesi. •• Türkiye, İran ve Suriye tarafından önerilen ve Ek-1’de yer alan liste sekreterlik vasıtasıyla tüm üye devletlerin dikkatine sunulmuştur. 5.6 Bölgesel Çerçeve Çalışma grubunca tanımlanan bölgesel çerçeve Ek-2’de verilmiştir. Madde 6. Madde Uluslararası Ortaklık Bölgesel eylem planının tarafları sorunun küresel boyutu ve ölçeğini dikkate alarak, UNEP, UNDP, UNCCD; UNFCCC, IPCC; WHO, FAO, IDB, WMO, ADB, GEF, ESCAP, DDC ve diğer ilgili uluslararası, hükümetler arası ve bölgesel organizasyonlar gibi tüm büyük uluslararası ve bölgesel çevre kuruluşları ve mekanizmaları ile birlikte işbirliği taahhüt edilmiş, etkilenmiş ülkelere yardım için çaba ve kaynakları harekete geçirme hususunda 85 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI onlara destek sağlanacaktır. İslam Konferansı Örgütü’nün üyeleri olan taraflar, 9/37-S&T çözünürlüğünün uygulanması için tüm uygun ölçümlerin yapılması ve OIC ile işbirliği ve desteğinin sağlanması amacıyla OIC Genel Sekreterine çağrıda bulunulur. Madde 7. Raporlama Taraflar, yıllık olarak eylem planının uygulanmasında rapor hazırlanması ve diğer taraflarca paylaşılması amacıyla bunun sekreteryaya gönderilmesi hususunda anlaşmaya vardılar. Madde 8. Koordinasyon Daimi sekreterya üye devletlerin birisinde oluşturulacaktır. Genel sekreter her dönem için üye devletlerce seçilecektir. Daimi sekreteryanın oluşumu ve Genel Sekreterin atanmasına kadar, Bakanlar Toplantısının 2. toplantısına ev sahipliği yapan İran İslam Cumhuriyeti, Eylem Planının uygulanması için gerekli ve ilgili bağlantıları koordine edecek ve kolaylaştıracaktır. Bu süreçte, üye devletler genel sekreterlik görevi ve geçici sekreteryanın yerine oluşacak sekreterya için adaylarını belirleyeceklerdir. Sekreteryanın ve bölgesel merkezlerin ofis hizmetleri ve diğer ilgili kalemleri içeren işletme giderleri ev sahibi ülkeler tarafından karşılanacaktır. Madde 9. Son Hükümler Mevcut Bölgesel Eylem Planı değerlendirme ve uzatılma ihtimalleriyle beraber 2 (iki) yıllık bir süreçte geçerli olacaktır. Bu belge 4 (dört) dilde (Arapça, İngilizce, Farsça ve Türkçe) hazırlanmıştır. Yorumlamada farklılık olması halinde İngilizce metin esas olacaktır. Bu bölgesel Eylem Planı, İkinci Çevre Bakanları Konferansı’nda tarafların katılımı ile imzalanmasının ardından yürürlüğe girecektir. Madde 10. Bakanların Gelecek Konferansının Tarihi ve Yeri Suriye Arap Cumhuriyeti Bakanlar Konferansının gelecek toplantısına ev sahipliği önerisinde bulundu. Üçüncü toplantı tarihi, taraf ülkeler arasındaki müzakerelerden sonra sekreterya tarafından kararlaştırılacaktır. İran İslam Cumhuriyeti, Tahran’da 29 Eylül 2010 tarihinde imzalandı. 86 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP EYLEM PLANINDA IMZASI BULUNANLAR İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti adına Mr. Mohammad Javad MOHAMMADI ZADEH Başkan Yardımcısı & Iran Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı Irak Cumhuriyeti Hükümeti adına Mrs. Narmin OTHMAN HASSAN Çevre Bakanı Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti adına Mrs. Kaukab Al-SABAH DAYAH Çevre Konularından Sorumlu Devlet Bakanı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Mr. Veysel EROĞLU Çevre ve Orman Bakanı Katar Devleti Hükümeti adına Abdollah ben Mobarak Ebrahim Abod Almozadi Çevre Bakanı 87 88 4 3 2 1 Su ve atıksu arıtma tesisi inşaatı, işletmesi ve yönetiminde uzman değişimi (teknik ziyaret) (proje, inşaat, işletme, danışmanlık ve ekipman konuları) Su ve atıksu sektörü çalıştay ve sergisi Etkili su kalitesi izleme metotları eğitimi Su kalitesi koruma planları çalıştayı 2010 – 2011 ..... ..... 12-16 2011 2011 12-16 Katılımcı Sayısı 2012 2012 2011 Toz ve Kum Fırtınalarının su kalitesi ve su arıtma tesisleri ile ekosistem ve etkilenen alanlardaki canlılar üzerindeki risk değerlendirmesi ve bu etkilerle mücadele için pratik yaklaşımlar geliştirilmesine dönük ülke raporunun hazırlanması Ulusal ölçekte su kalitesi koruma planlarının hazırlanması (ihtiyaç duyulması halinde diğer tarafların desteği ile) Tarih Faaliyet No. A- ÇEVRE Ek 1. Faaliyet Listesi .............. .............. 5 gün 4-5 gün Süre Tüm taraflar .............. ......... ......... Tüm taraflar Tüm taraflar Yer/Ülke METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 89 3 2 1 No Hava kalitesi gözlem istasyonlarının işletme ve kalibrasyon eğitimi Hava kalitesi gözlem ağının geliştirilmesi için fizibilite çalışması yapılması Tarafların hava kalitesi gözlem istasyonları ve telekomünikasyon ağlarının halihazır durum tespit raporunun hazırlanması Uygun modeller ile Toz ve Kum Fırtınası tahminleri ve erken uyarılarının bölgesel düzeyde yapılması Bölgesel Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi, Toz ve Kum Fırtınası Erken Uyarı Merkezi kurulması ve tüm tarafların işbirliği ile Toz ve Kum Fırtınası erken uyarı sisteminin oluşturulması. Faaliyet B- HAVA KALİTESİ YÖNETİMİ 2011 2011 2011 2011 Tarih Katılımcı Sayısı 6 ay 6 ay Süre Tüm taraflar Tüm taraflar .......... Yer/Ülke METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP ağının fiziksel içerecek şekil 90 12-16 Temmuz 2011 Nisan 2011 2 gün 2 gün 2 gün 8 Ocak 2011 Hava Kalitesi Yönetimi konusunda, Mevzuat/Proje Yönetimi/Kurumsal Kapasite alanlarında bilgi paylaşımı amaçlı çalışma ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi 4-5 gün 2 gün 2012 Eylemlerin sonuçlarının gelişme ve değerlendirme raporunun hazırlanması 7 12-16 Kasım 2010 2011-2012 2011 2012 6 Hava kalitesi gözlem ağı çalıştayı Hava kalitesi gözlem ve kimyasal analizleri genişletilmesi 2011 Toz ve Kum Fırtınalarının, ekonomik ve sosyal etkileri de dahil olmak üzere, insan sağlığına etki değerlendirmesi çalışmalarının teşvik edilmesi 5 4 Ulusal ve bölgesel ölçekte Hava Kalitesi ve Toz ve Kum Fırtınası veri tabanı oluşturulması Tüm taraflar Tüm taraflar (Üniversiteler ve teknik kurumlar) (ihtiyaç halinde, diğer tarafların ve uluslar arası kuruluşların işbirliği ile) Tüm taraflar Tüm taraflar METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 91 2011 Bölgesel ölçekte hava ve iklim tahminlerinin sağlanması 5 4 Ø Meteorolojik Karakterli Tabii Afetler Ø Uydu Meteorolojisi ve EUMETSAT Uygulamaları Ø Radar Meteorolojisi Uzaktan Algılama Çalıştayı Ø Yenilenebilir Enerji Kaynakları (Rüzgar Güneş) Ø Kuraklık ve Çölleşme Ø İklim Değişikliği Ø Hava Tahmini, Tabii Afetler ve Erken Uyarı Sistemleri Ø Atmosferik Toz Taşanımı Aralık 2010 2011 2011 Bölgesel Hava ve İklim Tahmin Merkezinin kurulması Bölgesel Meteoroloji Sempozyumu 2011 Meteorolojik istasyon ve meteorolojik veri ve bilgi alışverişi ile telekomünikasyon ve veri tabanı altyapısının geliştirilmesi konusunda fizibilite yapılması 2 3 2011 Mevcut meteorolojik istasyon ve meteorolojik veri ve bilgi alışverişi ile telekomünikasyon ve veri tabanı altyapısı konusunda ülke raporunun hazırlanması 1 Tarih Faaliyet No. C- METEOROLOJİ 12 Katılımcı Sayısı 4-5 gün 4-5 gün Süre .... ...... Yer/Ülke METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 92 Meteorolojik Alet ve Cihazların Kalibrasyonlarının DMİ Kalibrasyon Laboratuarında Yapılması Meteorolojik programların gelişiminin değerlendirilmesi 10 (“Hava Tahminleri, Meteorolojik Telekomünikasyon, Modelleme”, “İklim ve İklim Değişikliği Modelleri”, “Veri İşleme”, “Meteorolojik Gözlem Sistemleri”, “Afet Risk Yönetimi”, “Aletlerin Kalibrasyonu”, “Zirai Meteoroloji”, “Hidrometeoroloji”, “Deniz Meteorolojisi”) 9 8 Coğrafi Bilgi Sistemleri uygulamaları ve uydu görüntüleri eğitimi 7 Uzman Değişimi ve Çalışma Ziyaretleri Meteorolojik Gözlem Sistemleri İşletme ve Kalibrasyon Eğitimi (Otomatik Gözlem Sistemleri-AWOS, Radar, Uydu, Telekomünikasyon) 6 16 Nisan 2012 2012 İhtiyaç halinde 16 Ekim 2011 Sürekli 16 16 12-16 12 Nisan 2011 Aralık 2010 2012 Ekim 2011 4-5 gün 4-5 gün 4-5 gün DMİ ........... ....... 4-5 gün 4-5 gün ...... 2 hafta METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 2011 2011 2011 2011 2011 2011 2011 Mastır Plan Çalışmaları Mastır Plan Değerlendirme toplantısı Toprak analiz raporları, çölleşmeye hassas alanlar gibi tüm ilgili konularda bilgi değişimi Taraflar arasında bozulmuş alanların rehabilitasyon metotları ve teknolojileri konusunda bilgi değişimi Bölgede bulunan çölleşmeye hassas alanlar ile toz ve kum fırtınası kaynak alanlarının tüm tarafların işbirliği ile belirlenmesi Diğer taraflar ve uluslar arası kuruluşlarla yakın işbirliği halinde, toprak islahı ve arazi rehabilitasyonu konusunda, biyolojik yöntem veya bu yöntemlerin bir kombinasyonu gibi yeni teknolojilerin kullanımını da kapsayacak şekilde yeni metotların oluşturulması 3 4 5 6 2 1 Bölgesel Strateji Değerlendirme toplantısı Tarih 2011 Faaliyet Bölgesel Stratejinin Hazırlanması No. 8 8 8 8 Katılımcı Sayısı 93 3 ay 3 ay 3 ay 3 ay 4 gün 6 ay 4 gün 3 ay Süre ....... ....... ....... ....... Iran Tüm taraflar Irak Tüm taraflar Yer/Ülke D- ÇÖLLEŞMEYLE MÜCADELE, ORMANCILIK, TOPRAK ISLAHI VE TOPRAK EROZYONUNUN KONTROLÜ İLE TOZ VE KUM FIRTINASI METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 94 Rüzgar ve Toprak Erozyonu ile Mücadele Çalışma Ziyareti Orman Yangınları ile Mücadele Eğitimi Ağaçlandırma Teknikleri 13 14 10 12 Tohum ve Fidan Yetiştiriciliği Teknikleri Eğitimi 9 Çölleşme ile Mücadele Teknikleri Çalıştayı 2012 Diğer taraflarla işbirliği içinde, yukarıdaki çalışmalar için ölçme ve değerlendirme raporu hazırlanması 11 2011 Hazırlanan strateji ve mastır plan kapsamında, her ülkede toprak islahı ve arazi rehabilitasyon çalışmaları pilot uygulamalarının yapılması 8 12 12 12 12 Ekim 2011 Nisan 2012 Eylül 2012 12 Mart 2011 Kasım 2010 2011 Diğer taraflarla işbirliği içinde, bir pilot bölge belirlenerek toprak islahı ve arazi rehabilitasyon çalışmalarının bir test periyodunda yapılması 7 5 gün 5 gün 5gün 5 gün 5 gün 6 ay 6 ay Tüm taraflar ....... ....... METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 95 IQ QA SY TK IR IQ QA SY TEMATİK MERKEZ II TK IR IQ QA SY TEMATİK MERKEZ III TK IR QA SY ..................... ................... IQ TEMATİK MERKEZ I : Bölgesel Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi, Toz ve Kum Fırtınası Erken Uyarı Merkezi TEMATİK MERKEZ II : Bölgesel Çölleşme ve Toz Fırtınası Mücadele Merkezi TEMATİK MERKEZ III : Bölgesel Hava ve İklim Tahmin Merkezi (İzleme ve Erken Uyarı) IR TEMATİK MERKEZ I Sekreterya BAKANLAR KONFERANSI Ek 2 : Toz ve Kum Fırtınası Üzerine Özel Vurgulu Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği için Bölgesel Eylem Planı TK IR IQ QA SY ..................... ................... TK METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI In the Name of God, the Compassionate, the Merciful Regional Action Plan for Cooperation in the Area of Environment and Meteorology with the Special Emphasis on Dust and Sand Storm (DSS) Islamic Republic of Iran, Republic of Iraq, State of Qatar, Syrian Arab Republic, Republic of Turkey 29 September 2010, Tehran – Iran Article 1. Introduction The Islamic Republic of Iran, Republic of Iraq, Syrian Arab Republic and Republic of Turkey, at the level of Ministers of Environment and Head of the Environment Protection Organization, with a view to their friendly relations and the desire to expand these relations in the area of environment, signed the Ankara Declaration on the 29th April 2010 to address their environmental problems in general and hazardous environmental issues affecting beyond their borders in particular, based on mutual respect, cooperation and interaction, with special attention to dust phenomenon. The Ministers expressed their readiness to mobilize their efforts to put their environment at the top of the agenda of their cooperation. To better understand and address their problems, the Ministers agreed to set up a “Task Force” to prepare a detailed Regional Action Plan for a period of 2 two years to cover all interested issues among the parties. The Ministers reached the conclusion that the Climate Change (CC) and its impacts, such as intensification of drought and Dust and Sand Storm (DSS), on the global situation of environment pose one of the most urgent challenges to the human life, health and development process. They also agreed that the negative impacts of CC to our region ought to be addressed immediately and attentively. 96 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Article 2. Context DSS caused by drought and development process poses a serious and long-term challenge potentially affecting many parts of the globe and undermines daily life of the people in those areas and impairs in particular poverty and hunger eradication efforts, threatening primarily the achievement of the Millennium Development Goals. The Inter-governmental Panel on Climate Change (IPCC) recognizes dust as a major component of atmospheric aerosol that is an essential climate variable. Countries of our region are highly exposed to and severely influenced by dust storm. The huge dependence of many developing countries on agriculture renders these countries especially vulnerable to the impacts of drought, while they suffer from lack of drought management plan, sustainable land management and shortage of financial resources. Significant shortfalls in precipitation, coupled with land degradation natural artificial desertification processes have led to widespread social and economic impacts in many countries of the region. This is a phenomenon not bound to geographical boundaries and addressing it is a difficult, time consuming and costly task which requires interaction among all parties. The time is ripe to have a clear and full picture of the issue to assess the current situation of DSS in the broader region. Based on the above and in the framework of the Ankara Declaration, the Ministers approved this Regional Action Plan to be implemented in 2 two years in the 1st phase: Article 3. Objectives: To improve environment conditions and standards and reducing the risk of environmental hazards by expanding cooperation in all interested fields. Article 4. Ways and means for cooperation: •• Exchange of data, information, experience and knowledge. •• Establishment of a Regional DSS monitoring and early warning center. •• Integration of DSS mitigation efforts into desertification policies. •• Capacity Building (Education and Training). 97 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Article 5. Main areas for cooperation: Full, immediate and effective implementation of this Regional Action Plan will be the principal undertaking of the Specialized Ad-hoc Working Group (WG), established by Ankara Declaration. The most important task of the WG would be capacity building through training courses and implementation of joint projects between countries. During the implementation period and upon request of regional countries, training courses will be planned and carried out by potential regional countries. A ministerial meeting will consider the progress reports and make appropriate decisions accordingly. Areas of action would be exactly as stated in the Ankara Declaration as follows: 5.1 Environment: •• Preparing a country report on damages imposed by DSS and risk assessment on water quality and water treatment facilities, ecosystems and livelihood of the people in affected areas and exploring practical approaches to mitigate these effects. Time table of these operations will be decided by through further negotiations. •• Implementation of water quality protection plans on a national basis and by assistance of other parties upon request. 5.2 Air Quality Management: •• Preparing report on the current situation of air quality monitoring stations (monitoring and analysis of physical and chemical components of pollutants and aerosol by remote sensing and ground stations) and also telecommunication networks of the parties. Promoting and upgrading the air quality stations of the parties (Conducting required feasibility studies and planning). •• Establishment of Regional Center for Environment and Air Quality management and DSS early warning system (RCAQMD) including the following components: •• Supporting and development air quality monitoring networks. •• Setting up a database on air quality parameters based on Ankara Declaration •• Development of DSS forecasts and Early warning systems including required models. •• Integrated DSS analysis based on ground stations, satellite information, model products and other data sources 98 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 5.3 Meteorology •• Establishment of a Regional center for weather forecast and climate prediction (monitoring and early warning). •• Supporting and development of observation and communication networks. •• Setting up a regional database of meteorological data and information. 5.4 Combat Desertification, Forestry, Soil Fixation and Control of Soil Erosion and Dust Haze Storm Mitigation: •• Establishment of a Regional center to combat desertification and dust storm control. •• Preparation of regional strategy, master plan and prioritized projects and activities. •• Identification of DSS and soil erosion hot points, prioritization of pilot sites and designation of pilot projects. •• Cooperation for afforestation, plantation, range and land rehabilitation, combating forest fires and other relevant activities, •• Designation of relevant capacity building activities such as training courses symposium seminars, study tours etc. 5.5 Implementation of the Action Plan: To facilitate the implementation of this Action Plan the parties agreed the following: •• Preparation of regional strategy, master plans, technical activities and capacity building through undertaking technical training and workshop programs based on their potentials and exchange of experts, experience and best practices. A proposed list of activities has been submitted by Turkey, Iran and Syria as Annex 1 for consideration of all member states through secretariat. 5.6 Regional Framework Regional Framework identified by the Working Group is given in Annex2. Article 6. International Partnership: Parties of this Action Plan, bearing in mind the global nature and scale of this issue, commit to cooperate with all major international and regional environmental organizations and mechanisms such as UNEP, UNDP, UNCCD, UNFCCC, IPCC, WHO, FAO, IDB, WMO, ADB, GEF, ESCAP, DDC and other related international, inter-governmental and 99 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI regional organizations and will encourage them to mobilize their efforts and resources to assist the affected countries based on their mandates. Also as members of the Organization of Islamic Conference, parties call on the Secretary General of the OIC to take all appropriate measures for implementation of the resolution 9/37-S&T and commit themselves to provide their support for cooperation with the OIC. Article 7. Reporting The parties agreed to provide a report on the implementation of this Action Plan annually and send it to the secretariat for sharing with other parties. The secretariat will present the progress report to the Conference of Ministers. Article 8. Coordination Permanent secretariat will be formed in one of the member states. The Secretary General will be nominated by member states for each period. Until the formation of the permanent secretariat and nomination of the Secretary General, the Islamic Republic of Iran as the host country of the 2nd meeting of the conference of Ministers, will coordinate and facilitate the required and related communications to the implementation of this Action Plan. During this period, member states will designate their candidates for the post of secretary general and location of the secretariat to the temporary secretariat. Host countries of the secretariat and also the regional centers should provide operational costs including office facilities and other related items. Article 9. Final Provisions The present Regional Action Plan shall be valid for a period of 2 (two) years with the possibility of its review and extension. This document has been prepared in 4 (four) languages (Arabic, English, Persian and Turkish). In case of difference in interpretation the English text shall prevail. This Regional Action Plan shall enter into force after being signed by the parties participating in the 2nd Conference of Environment Ministers. Article 10. Date and Venue of the Next Conference of Ministers Syrian Arab Republic offered to host the next meeting of the Conference of Ministers. The date of the 3rd meeting will be set after consultations among member states through the secretariat. Signed in Tehran, Islamic Republic of Iran on 29 September 2010 100 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP SİGNED BY İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti adına Mr. Mohammad Javad MOHAMMADI ZADEH Başkan Yardımcısı & Iran Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı Irak Cumhuriyeti Hükümeti adına Mrs. Narmin OTHMAN HASSAN Çevre Bakanı Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti adına Mrs. Kaukab Al-SABAH DAYAH Çevre Konularından Sorumlu Devlet Bakanı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Mr. Veysel EROĞLU Çevre ve Orman Bakanı Katar Devleti Hükümeti adına Abdollah ben Mobarak Ebrahim Abod Almozadi Çevre Bakanı 101 102 4 3 2 1 No. Activity 2011 2011 2010 – 2011 (projects, construction, operation, consultancy and equipment issues) Exchange of experts for the construction, operation and management of the water and wastewater treatment plant (technical visit) Workshop and exhibitions on water and wastewater sector 2012 Training on effective monitoring methods for water quality ..... ..... 12-16 .............. .............. 5 days All parties .............. ......... ......... All parties Place/Responsible Country 2012 4-5 days Duration All parties 12-16 Number of Part. 2011 Date Workshop on water quality protection plans Implementation of water quality protection plans on a national basis (by assistance of other parties upon request) Preparing a country report on damages imposed by DSS and risk assessment on water quality and water treatment facilities ecosystems and livelihood of the people in affected areas and exploring practical approaches to mitigate these effects A- ENVIRONMENT Annex 1. List of the Activities METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 103 4 3 2 1 No. Setting up a database on air quality and DSS at national and regional level Training course for operational calibration of air quality monitoring stations Feasibility studies for the upgrade of air quality monitoring network Preparing report on the current situation of air quality monitoring stations and telecommunication networks of the parties Producing DSS forecasts and early warnings at the regional level by operating the appropriate models Establishment of a Regional Center for Air Quality Management (RCAQM-DSS) and DSS Early Warning System with the cooperation of all parties. Activity B- AIR QUALITY MANAGEMENT 2011 2011 2011 2011 2011 Date Number of Part. 6 months 6 months Duration All parties .... All parties All parties .......... Place/Responsible Country METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 104 Study Visits for information exchange on the field of legislation/project management/ Institutional Building in Air Quality Management Area 8 July 2011 April 2011 Jan. 2011 Nov. 2010 2012 20112012 Encourage human-health impact assessment (including economical and social impacts)due to DSS Preparing a progress and assessment report of the outcome of the actions 2011 2012 Workshop for identification of air pollution monitoring network 7 6 5 Expansion of air quality monitoring network including physical and chemical analysis and improvement of telecommunication network 12-16 12-16 2 days 2 days 2 days 2 days 4-5 days Turkey, Syria, Iraq and Iran All parties (HIA by universities or technical organizations) ...... (upon request assistance with other parties or international organizations) All parties METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 105 4 3 Ø Renewable Energy Sources (Wind, Sun) Drought and Desertification Ø Climate Change Ø Weather Forecast, Natural Disasters and Early Warning Systems Ø Atmospheric Dust Transportation Regional Meteorological Symposium Providing the Weather/Climate Forecasting/Prediction services at the regional level 2011 2011 2011 2011 Feasibility studies and preparing development plans for meteorological stations and data exchange communication networks, database and meteo information exchange 2 Establishment of a regional center for weather forecasting and climate prediction 2011 Preparing country survey of the present meteorological stations and data exchange communication networks, database and meteo information exchange 1 Date Activity No. C- METEOROLOGY Number of Part. 4-5 days Duration ...... Place/ Responsible Country METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 106 12 Regular 2012 Evaluation and assessment of the progress of meteorological programs 10 Apr. 2012 Oct. 2011 Apr. 2011 Dec. 2010 2012 4-5 days 4-5 days 4-5 days 16 16 If it is required 4-5 days 16 4-5 days 2 weeks 4-5 days 16 12-16 Oct. 2011 12 Dec. 2010 9 (“Weather Forecast”, “Meteorological Telecommunication”, “Modeling”, “Climate and Climate Change Models”, “Data Processing”, “Meteorological Observing Systems”, “Disasters Risk Management”, “Calibration of Instruments”, “Agricultural Meteorology”, “Hydrometeorology” and “Marine Meteorology”) Exchange of Experts and Study Visits Training on GIS applications and satellite images (AWOS, Radar, Satellite, Telecommunication) Training on Operation and Calibration fo Automatic Meteorological Observing Systems Ø Meteorologically Based Natural Disasters Ø Satellite Meteorology and EUMETSAT Applications Ø Radar Meteorology Calibration of Meteorological Device and Gauges in Calibration LABs of 8 7 6 5 Workshop on Remote Sensing TSMS (Turkish State Meteorological Service) ........... ....... ...... .... METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 2011 2011 2011 2011 2011 2011 2011 2011 Preparation of Regional Strategy Evaluation Meeting for Regional Strategy Master Plan Studies Evaluation Meeting for Master Plan Exchange of information on all of the related fields as soil analysis reports, sensitive desertification lands, etc. Exchange of information, knowledge on rehabilitation methods for the degraded lands and technologies among the parties Identification of DSS hot point and sensitive land of desertification in the region with cooperation of all parties Exploring new methods in sand fixation and land rehabilitation , including utilization of new technologies such as biological method or a combination of methods in close cooperation with other parties and international organizations 3 4 5 6 2 1 Date Activity No. 8 8 8 8 Number of Part. 107 3 months 3 months 3 months 3 months 4 days 6 months 4 days 3 months Duration ....... ....... ....... ....... Iran Parties Iraq Parties Place/Responsible Country D- COMBAT DESERTIFICATION, FORESTRY, SOIL FIXATION AND CONTROL OF SOIL EROSION AND DUST HAZE STORM MITIGATION METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP 12 Sep. 2012 Afforestation Techniques 14 12 Apr. 2012 Training on Combat Forest Fires 13 12 Study Visit for the Combat with Wind and Soil Erosion 12 Oct. 2010 Workshop on Techniques to Combat Desertification 11 12 Training on Seed and Seedling Breeding Techniques 10 Mar. 2011 2012 Preparing evaluation and assessment report for the above operations in cooperation with other parties 9 12 2011 Implementation of pilot projects on desertification and sand fixation in each country according to strategy and master plan 8 Nov. 2010 2011 Designation of pilot zones for sand fixation and land rehabilitation operation for a test period of operations in cooperation with other parties 7 108 5 days 5 days 5days 5 days 5 days 6 monts 6 monts All parties ....... ....... METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI 109 IQ QA SY TK IR IQ QA SY THEMATIC CENTER II TK IR IQ QA SY THEMATIC CENTER III TK IR IQ QA SY ..................... ................... THEMATIC CENTER I: ENVIRONMENT AND AIR QUALITY MANAGEMENT AND DSS THEMATIC CENTER II: COMBAT DESERTIFICATION AND DUST STORM CONTROL THEMATIC CENTER III: WEATHER FORCAST AND CLIMATE PREDICTION (MONITORING AND EARLY WARNING) IR THEMATIC CENTER I SECRETARIAT CONFERENCE OF THE MINISTERS Annex 2 : REGIONAL Framework FOR ENVIRONMENTAL COOPERATION TK IR IQ QA SY ..................... ................... TK METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Notlar .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... 110 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP Notlar .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... 111 METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI Notlar .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................... 112 METEOROLOJİ TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI • 26-28 Kasım 2012 T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü www.cetatanitim.com www.ormansu.gov.tr www.cem.gov.tr • www.ogm.gov.tr • www.mgm.gov.tr METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI 26-28 Kasım 2012 METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP