PDF SAYI 29 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 29 - Hayat Online
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 1
DiTiB`den Duisburg’a
Muhteþem Eser
Sayfa: 6`da
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Bosna`ya Kardeþlik Gezisi
Düzenledi
Sayfa: 16`da
hayat
He
sse
Ba n-N
vy
er RW
a
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 29 . Yýl/Jahre: 5 . Kasým-November 2008 / Zi`l Kade 1429
Küresel
Kapitalizmin
Çöküþü
Dr. Yusuf IÞIK
Dosya
Sayfa 5`te
“Kumarhane
Kapitalizmi”
Ýçiþleri Bakaný Schäuble:
Almanya`da daha fazla
camiye ihtiyacýmýz var
Sayfa: 20`de
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06134-565965-66
www.oku-san.de
KÜRESEL KRÝZ MÝ AÇ GÖZLÜLÜK MÜ?
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 27`de
Dosya
ALLAH`A
EMANET
EDÝLMÝÞ
ÜLKE: BOSNA
Murat ÝLERÝ
Sayfa 25`te
Dosya
Ebedi Aleme Ýrtihalinin 5. Yýlýnda
Aliya Ýzzetbegoviç`i Rahmetle
Yad Ediyoruz
Sayfa: 19`da
Global
Mali
Kriz!
Mahmut
AÞKAR
Sayfa 7`de
Dosya
Aklýmýzý
kullanmadýðýmýzdan
dolayý hesaba
çekilmek...
Dosya
Selma ÖZTÜRK
Sayfa 13`te
Hacarabýn
Serüvenleri 16
Özel Köþe
M. Salih AYDIN
Sayfa 29`da
Müslümanlarýn
sessiz
çoðunluðu
Dosya
Oðuz
ÜÇÜNCÜ
Sayfa 11`de
111 Ülkeden
yaklaþýk 7000
Yayýnevinin Katýldýðý
60. Frankfurt Uluslararasý
Kitap Fuarýnýn Bu Yýlki
“Onur Konuðu Ülke”si
Türkiye idi.
Deðerlendirme yazýsý sayfa: 9-10
IGMG Kurban Kampanyasý
gönüllüleri bir araya geldi
Sayfa: 12`de
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 2
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Sivil Ýslami
Teþkilatlar
Almanya için
önemli
rafýndan kaygý ile takip edilmektedir.
Özellikle 11 Eylül`den sonra
Almanya`da bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara karþý yapýlan bu
tür baský politikalarýný bir yerden sonra kabul etmek mümkün
deðildir.
Burada bulunan sivil Ýslami
Teþkilatlar Almanya`nýn resmi
prosedürüne kurulmuþ ve çalýþmalarýný bu doðrultuda yapmaktadýrlar.
Ve bu teþkilatlarýn çalýþmalarý
Almanya`nýn huzur ortamý için
gerçekten büyük bir öneme sahiptir. Þu ana kadar hiçbir Ýslami
sivil teþkilatýn çalýþmalarýnda
toplum huzuruna ters hareketlere rastlanmamýþtýr. Zaman zaman ferdi hareketlerden kaynaklanan ufak sýkýntýlar yaþanmiyor
deðil. Ama bu her toplumda yaþanan basit olaylardýr.
Sivil teþkilatlar onbinlerce insanýn katýldýðý programlar düzenliyorlar. Bu programlarda hiç
bir kayda deðer olaya rastlanmamýþtýr. Maçlar esnasýnda yüzlerce polis görev alýrken bile olaylar
çýkmakta iken, sivil Ýslami Teþkilatlarýn düzenlediði programlarda býrakýn olay çýkarmayý polise
görevi esnasýnda hiçbir iþ düþmemektedir. Bunu emniyet teþkilatýndaki görevlilerin bizzat
kendileri söylemektedirler.
Biz Almanya`da bulunan sivil
Ýslami Teþkilatlarýn buradaki huzur ortamý için bir emniyet sübabý görevi gördüðü kanaatindeyiz.
Tabiki buralarda bulunan in-
3
Eylül-September 2008 Ramazan 1429
sanlardan bazýlarýnýn zaman zaman sýkýntýlarý olmaktadýr. Ama
bu sýkýntýlý durumlarý genele
uyarlayarak bakmak doðru deðildir.
Zaman zaman bu teþkilatlardan bazýlarýnýn üsuller dairesinde resmi makamlarýn kontrolünden geçmesinde bir mahsur bulunmamaktadýr. Aksine varsa bir
eksikleri bu vesile ile bunu da
öðrenip düzeltme imkanýna sahip olurlar.
Ama son dönemde yapýlan
baskýnlardaki üslup biraz üzücü.
Herhangi bir sivil Ýslami Teþkilatýn merkezine yüzlerce polis eþliðinde baskýn yapmaya gerek
yoktur. Zaten bu baskýnlarý gerçekleþtiren görevliler de buna
gerek olmadýðýný bizzat müþahade etmektedirler.
Yani kýsacasý sevgili Alman
resmi makamlarýndaki görevliler; biz müslümanlar bazýlarýnýn
göstermek istediði gibi zararlý
deðil aksine bulunduðu toplumda daima faydalý olan insanlarýz.
Ve Almanya`nýn bir hukuk
devleti olduðuna inanan ve bu
doðrultuda hareket eden insanlarýz. Zaman zaman ferdi yanlýþlýklarý genellemeden bize bakýþýnýzi deðiþtirmeyin. Burada yaþayan müslümanlar da buranýn vatandaþý mesabesindedir.
Geçtiðimiz Aðustos ayýnda
Türkiye`de haksýz bir þekilde ev
hapsinde tutulan T.C 54. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Sayýn
Necmettin Erbakan`ýn bu durumu ortadan kalktý. T.C. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül yetkisini
kullanarak bu affý yerine getirdi.
Geçen sayýdaki yazýmýzda da belirttiðimiz gibi bu durum haksýz
bir uygulama idi. Bu haksýz uygulamanýn kalkmasýndan dolayý
memnuniyetimizi belirtiyoruz.
Müslümanlar olarak Ramazan ayýnda üzerimize düþen görevler bulunmaktadýr. Zekat, fitre vs. gibi. Bu görevlerimizi de
yerine getirmeyi unutmayalým.
Bu konuda çalýþmalar yapan sivil Ýslami teþkilatlarýn bu çalýþmalarýna iþtirak edelim.
Son olarak Ramazan`ýnýzý ve
Ramazan Bayramýnýzý þimdiden
tebrik ediyoruz. Ramazan tüm
dünyadaki insanlarýn huzuruna
ve barisa vesile olsun.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
hasbihal
Sevgili dostlar!
Ýzin sezonundan sonraki ilk
sayýmýzla yine beraberiz.
Bu sene Ramazan ayý Almanyadaki eyaletlerin izin dönemlerinin farklýlýðýndan dolayý biraz
telaþlý geçiyor. Eylül ayý ortasý
itibariyle daha izinden gelmeyen
eyaletler bulunmaktadir.
Türkiyemizde Ramazanýn ilk
günlerini geçirip de gelen kardeþlerimiz biraz daha þanslý diye
düþünüyoruz.
Her sene Ramazan mevsimi
geldiðinde tüm dünyada olduðu
gibi Avrupa`da bulunan müslümanlarda da farklý bir hareketlilik yaþanmaktadýr. Bu hareket
hem müslümanlarýn ailelerinde
ve hem de bulunduklarý çevrede
kendisini hissettirmektedir. Bizler müslümanlar olarak Ramazan ayýnýn güzelliklerini hem
kendimiz yaþamak durumundayýz ve hem de Peygamber Efendimizin yaptýðý gibi komþularýmýza da yaþatmak durumunda
olmalýyýz.
Bu güzel ayda sadece kendi
insanýmýza iftar davetleri vermemeliyiz. Çevremizdeki gayri
müslim komþularýmýzý da bu davetlerimize çaðýrmalýyýz.
Bu tür davetlerde dini vecibelerimizin yanýnda ecdadýmýzýn
bizlere miras býraktýðý güzel
adetlerimizi de devam ettirmeliyiz.
Davetlerimizde gayri müslim
misafirlerimize sadece güzel yemekler ikram etmemeliyiz. Bunun yanýnda Ramazaný hatýrlatacak hediyeler de ikram etmeliyiz.
Çocuklarýmýza Ramazaný sevdirecek çeþitli hediyeler hazýrlamalýyýz. Bu noktada son zamanlarda hazýrlanan hediye çeþitleri
takdire þayandýr. Çocuklarýmýzý
mutlaka imkanlarýmýz dahilinde
bayram alýþ veriþine götürmeliyiz. Kýsacasý ev halkýmýz Ramazaný ve bayramý her yönüyle hissetmelidir.
Son dönemlerde Almanya`da
bulunan sivil Ýslami Teþkilatlara
karþý yapýlan çeþitli baskýlar gündemi meþgul etmektedir.
Ýslam Kültür Merkezlerine
karþý yapýlan baskýlar uzunca bir
süredir devam etmektedir.
Ayný þekilde ne hikmetse tam
da Ramazan ayýna çok kýsa bir
süre kala Ýslam Toplumu Milli
Görüþ Teþkilatlarýnýn Genel Merkezine ve bazý Bölge Merkezlerine yapýlan son baskýnlar da Almanya`da bulunan insanýmýz ta-
Seite 3
Impresium/Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Eylül-September 2008
Ramazan 1429
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu,
Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu,
Fikret Ekin, Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk, Ýshak Özen,
Saim Ayas, M. Salih Aydýn
Bölge Temsilcileri
Münih: Ýshak Özen
0179-8335363 . [email protected]
Nürnberg: Erol Ergün
0157-72176636 . [email protected]
Ulm: Cengiz Aslan
0178-5333144 . [email protected]
Bielefeld: Ufuk Ulun
0177-7211664 . [email protected]
Osnabrück: Mehmet Demir
0178-2063526 . [email protected]
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.de
Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
4
GMG Güney Bavyera
bölgesine baðlý olarak
faaliyetlerini Hausham
Yeni Camii þehitlerimiz için
‘Kur’an-ý Kerim Ziyafeti ve
Dua’ programý düzenledi.
Haftasonunda öðle namazýný müteakiben düzenlenen program havanýn da
güzel olmasýyla yoðun bir
katýlýma sahne oldu.
Rosenheim Fatih Camii
Ýmam Hatibi Dursun Aydýn,
Hausham Yeni Camii Ýmam
Hatibi Kemal Aydýn ve üyelerden Çakýr Güzel’in kýra-
I
GMG Kuzey Bavyera
Bölgesi Þubelerinden
Treuchtlingen Medine
Camii, Ramazan’ýn Son
Günlerinde bir iftar verdi.
Ýftara Treuchtlingen Belediye Baþkanýnýn yanýnda
çok sayýda Öðretmen,
Okul Müdürleri ve Bürokrasinin yanýnda halktan
katýlým güzeldi.
Ýslami konularda birtakým tanýtým faaliyetlerinin
Ý
ürnberg Merkez camiinde Camiilerinde yapýlan toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir
þekilde irdelendi ve hizmetlerde artý ve eksiler gözden
geçirildi.
Bölge Birim Baþkanlarýnýn bilgilendirmelerinden
sonra, toplantýda yapýlan
deðerlendirmelerden sonra
bir deðerlendirme ve teþekkür konuþmasý yapan
IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu;
‘Ümmetin % 95’i ya savaþ
altýnda inim inim inliyor,
veya ölümüne bir açlýk ve
yoksulluk altýnda, ya da doðal afet altýnda en aðýr þartlarda hayat-memat mücadelesi verirken, dünyanýn
hakim ve ma’lum güçleri ile
N
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
IGMG Güney Bavyera
Hausham’da Þehitlere Dua
atleriyle renklenen programa IGMG Güney Bavyera
Bölgesi Tanýtma Baþkan
yardýmcýsý Mahmut Karali
ve Eski Bölge Baþkaný Mehmet Gündoðar’ýn yanýsýra
çevre teþkilatlardan da çok
sayýda vatandaþýmýz katýldý.
Hep birlikte Ýstiklal Marþý’nýn okunmasýyla baþlayan programda kýsa bir selamlama konuþmasý yapan
þube baþkaný Þahin Çoban
yurtdýþýnda yaþayan Avrupalý Türklerin vatandan kilometrelerce uzakta olmalarýna raðmen yüreklerinin
Türkiye ile çarptýðýný belirterek son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldýrýlarýnda hayatýný kaybeden þehitlerimizi yad etmek
amacýyla böyle bir karar aldýklarýný anlattý.
Hausham Yeni Camii
Ýmam Hatibi Kemal Aydýn
IGMG Kuzey Bavyera Treuchtlingen Medine
Camii, Açýk Kapý Günü Programý Tertip Etti
yanýnda Camii ve müþtemilatý hakkýnda bilgi verildi. Ayrýca Açýk Kapý Günü
Proðramýna ilgi de bir
hayli yüksekti.
Proðramda bir açýlýþ
konuþmasý yapan Medine
Camii Sekreteri Seyfettin
Önal, katýlýmcýlara hassa-
siyetle katýlýmlarýndan dolayý teþekkür etti.
Açýk Kapý günü, Kuzey
Bavyera Bölge Gençlik
Teþkilatý Baþkaný Zekeriyya Kolu; ‘Ýslam ve Ýbadet
Konulu Almanca bir sunum yaptý.’
Her iki proðrama da
katýlarak birer konuþma
yapan IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal
Demiroðlu, hem proðramý
düzenleyen cemiyet idarecilerine, hem de katýlýmcýlara bu duyarlýlýklarýndan
dolayý teþekkür ederek
baþladýðý kýsa konuþma-
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi
Geniþletilmiþ Ýdareciler Toplantýsý yaptý
onlarýn iþ birlikçileri, insanlýðýn gerçekleri görmemesi
için dünyayý toz-pembe
gösterme çabasýnda. Ýnsanlýðýn gözünün önüne, tabir
yerinde ise; bir iðne koymuþlar ve bu iðnenin deliðinden gördüðün kadarýný
bil. Dünya bu iðnenin deli-
ðinden gördüðün kadar deniyor. Bunun karþýsýnda insanlýðýn gözünün önüne
konan perdeyi veya iðne
deliðini atýp, Allah’ýn verdiði Feraset ile bakmayý öðretecek bir klavuzluk ve rehberlik hizmeti gerekiyor ki,
bu anlayýþ Peygamberler
görüþüdür. Biz buna Milli
Görüþ diyoruz’
Ýþte Ümmetin % 5`i olan
bizlerin hayat þartlarý, yukarýda anlatmaya çalýþtýðýmýz insanlýk Dramýný yaþayan ‘Mazlum ve Madurlara
karþý, insanlýðýn bir sorumluluðu olduðuna inanýyo-
haber
da programda yaptýðý veciz
konuþmada Ýslam’da þehadetin önemini vurguladý.
Programda Hausham
Yeni Cami’de öðrenim gören erkek ve kýz öðrenciler
de okuduklarý sureler ve
söyledikleri birbirinden güzel ilahi ve þiirlerle katýlýmcýlarýn gönlünde taht kurdu.
Programýn
ardýndan
tüm misafirlere Kadýn Kollarý tarafýndan hazýrlanan
nefis bir de ziyafet sunuldu.
sýnda, ‘Entegrasion isteyenler önce Trechtlingen
Medine Camiimizi gelip
bir görsünler, sonra aradýklarýnýn bizim gerçekleþtirdiðimiz proðramlar
olduðunu göreceklerdir
dedi. Göçmenleri yok saymanýn faturasýný aðýr ödeyen siyasetçilerin, yanlýþ
politikalarýný gözden geçireceklerini umuyorum dedi.
rum. Bu mana da sloganýmýz olan;
Milli Görüþ,
‘Mazlum ve Maðdurlara
uzanan Dost El’ demektir
anlayýþýyla çalýþmalarýmýza
hýz vererek, canla ve baþla
çalýþmalýyýz’ dedi.
Toplantýda genel bir deðerlendirme yapan, IGMG.
Teþkilatlanma Bþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Kaygýsýz;
‘Þimdiye kadar Milli Görüþ
anlayýþýna ve kaliteli Milli
Görüþ hizmetlerine olan ihtiyaç azalmamýþtýr, aksine
artmýþtýr. Dedi-koduya düþmeden, Milli Görüþ Hizmetlerine ihtiyacý olan her
yere bu hizmetleri götürme
sorumluluðumuz var. Bunun için daha bilinçli ve kararlý çalýþmalar ortaya koymalýyýz’ dedi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
u sýralarda ülkelerin
ekonomileri bir bir
sallanýyor, borsalar
çöküyor, iþten çýkartmalar
artarak devam ediyor, bankalar batýyor, faizler inerken dolarda yükseliþ devam ediyor, petrol fiyatlarý
düþerken enerji pahalanýyor vs...
Bütün bu göstergeler,
dünya insanlýðýný tehdit
ediyor ve karamsarlýða itiyor.
Kimi devletler piyasaya
para pompalýyor ve böylece çökmekte olan “Küresel
vahþi kapitalizmi” suni teneffüslerle yaþatmaya çalýþýyorlar.
Ýsterseniz konuyu tam
olarak kavrayabilmek için
kapitalizmin ne olduðunu
ortaya koyalým.
Kapitalizm; özel mülkiyet ve teþebbüs hürriyetine
dayanan faizli bir piyasa
ekonomisi düzenidir. Günümüzde yürürlükte olan
kapitalist ekonomi sistemi
uzun bir geliþme sonucu
meydana gelmiþtir. Ve bugünkü kapitalizm, bir asýr
öncesinin kapitalizminden
özde ayný teferruatta ve
tatbikatta farklýlýklar göstermektedir. Kamu yararýný korumak için kapitalizmin dayandýðý temel araçlar, bazý sýnýrlamalara tabi
tutulmuþtur. Ancak, özel
mülkiyet ve teþebbüs hürriyeti kapitalizmin esasýný
teþkil etmektedir.
Üretim ve tüketim faaliyetleri, sayýsýz ekonomik
birimlerin kararlarýna göre
cereyan eder. Hangi mallarýn ne miktarda üretileceði
ve nasýl üretileceðine esas
itibariyle kar etmek için çalýþan özel firmalarca karar
verilir. Gelir daðýlýmý, üretim faktörleri piyasasýnda
teþekkül eden fiyatlara göre olur. Hareket serbestliði
ve kýt kaynaklarýn rasyonel
kullanýlmasý ilkelerinden
hareket eden kapitalist düþünce; liberalizm ve ferdiyetçilik olmak üzere baþlýca iki temel felsefeye dayanmaktadýr.
Liberalizm; Ekonomide
hürriyet prensiplerinin yararlýlýðýný savunan bir görüþtür. Her kiþi dilediði gibi hareket ederek arzuladýðý mesleði seçebilmeli, kar
ve zararý kendisine ait olmak üzere istediði teþebbüslerde
bulunmalýdýr.
Ekonomide serbest rekabe-
Þ
16:09 Uhr
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Küresel Kapitalizmin Çöküþü
tin hakim olmasý istenir ve devletin ekonomiye
müdahalesine
karþý çýkýlýr. “Býrakýnýz
yapsýnlar býrakýnýz geçsinler” sözü liberalizmin parolasýdýr.
Ferdiyetçilik; Kiþi
hak ve hürriyetlerinin
ön plana alýnmasýdýr.
Ekonomide bir ferdin
kendi menfaatine uygun olarak çalýþmasýnýn ayný zamanda toplum yararýna olacaðý
inancýný ifade eder. Bu
prensip, kapitalizmin,
marksizmden ayrýldýðý
noktalardan birisidir.
Kapitalist sistemi tenkidi; Kapitalist ekonomik sistemin tenkit edilen yönlerinin baþýnda gelir daðýlýmýndaki adaletsizlik gelmektedir. Bu sistem, zengini kollayan, fakiri ezen, orta sýnýfý yok eden bir sistemdir. Bunun doðal sonucu olarak da zengin, daha
zengin, fakir de daha fakir
olmaktadýr.
Küresel bazda bu sistemin vahþice iþletilmesi neticesinde dünya insanlýðý
ikiye ayrýlmýþ durumdadýr.
Birincisi zenginler kulübü,
ikincisi onun dýþýnda kalanlar. Zenginler kulübü
dünyada elde edilen gelirin yüzde seksenini kendi
aralarýnda paylaþýrlar. Zenginler kulübü, dünya nüfusunun yüzde yirmisini
oluþturur.
Dünya nüfusunun yüzde seksenini oluþturan
zenginler kulübünün dýþýnda kalan insanlar ise
tüm dünyada elde edilen
gelirin ancak yüzde yirmisini elde ederler ve kendi
aralarýnda paylaþýrlar. Bu
ise, sosyal adaletsizliðe yolaçmakta ve dünya insanlýðý sosyal patlamanýn eþiðine gelmektedir.
Necip Fazýl`ýn tesbiti
bunun için çok doðrudur:
“Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara Þah olsa,
Yaþasýn kefenim kefili
karaborsa”
Kapitalizm`de herkes
gelirini serbestçe kullandýðýndan, bu harcamayla gelir arasýnda dengenin bozulmasýna sebeb olur. Gelirle harcama arasýndaki
fark olan tasarruflar, yatýrýmda kullanýlmayabilir.
Dr. Yusuf IÞIK
Bu durum talep yetersizliðine, bu ise üretim kararlarýný olumsuz yönde etkileyerek, üretimin daralmasýna ve iþsizliðe yol açar. Bir
toplumda iþsizliðin artmasý ise sosyal dengeyi bozar.
Bu bakýmdan devletler issizliði ortadan kaldýrmak
için tedbirler almalýdýrlar.
Kapitalist sistemde kar
amacýyla hareket eden ve
rekabet içinde faaliyette
bulunan ekonomik üniteler, rekabet sonucu rakiplerini safdýþý ederek piyasaya
hakim olabilmektedirler.
Arz`ý ve satýþ fiyatlarýný
kontrol ederek tekel ve aþýrý kar meydana getirirler.
Dolayýsýyla bu sistem tüketicileri istismar etmektedirler.
Kapitalist sistemde, ayrýca kaynak israfý söz konusudur. Bu sistemde plan
bulunmadýðýna ve esas hedef en çok en büyük payý
elde etmek olduðuna göre
karlý üretimin her zaman
verimli olmasýnýn söz konusu olmadýðýný ileri sürmektedirler.
Kapitalizm esasta materyalist/maddeci bir sistemdir. “Azami kar, ne pahasýna olursa olsun kar”
diyen bir sistemdir. Manevi kýymetler, dini prensipler, etik kurallar onu ilgilendirmez. Esasý, ekonomik ve maddi kýymettir.
Ýnsan, makina gibi, toprak gibi sadece bir üretim
faktörüdür ve insan araçtýr.
Mümkün olduðu kadar
ucuza alýnmalý ve kullanýlmalý, kendisinden azami
verim saðlanmalý, ise yaramaz hale gelince bir kenara
atýlmalýdýr. Marksist sistemin insana bakýþý aynen
kapitalist sistemin insana bakýþý gibidir. Komünist sistem gibi bu
haliyle
kapitalizm,
merhametsiz ve acýmasýz bir sistemdir. Kar ve
menfaat yolunda ahlaki, vicdani, insani bir
kayýt þartý tanýmayan
bir sistemdir. Çocuklara, kadýnlara, fakir ve
hastalara, sakatlara aldýrmayan bir sistemdir.
Sayýca az bir sermaye
sahipleri gurubunun
çýkarlarý için kitleleri
sefalet içinde býrakan
bir sistemdir.
Bütün bu deðerlendirmelerin sonucunda dünyanin geldiði bugünkü bunalimi ve çözümü ortaya koyalým.
Eðer Amerika bugün
dünyadaki
kapitalizmi
kendisine uydurarak komünist devletler olmasýna
raðmen kapitalist kurallarla oynayan Çin ile yeniden
masaya oturup dünyadaki
paylaþým alanlarýný yeniden
deðerlendirmezse
üçüncü dünya savaþý bile
çýkabilir. Týpký kapitalizmin kendi iç çeliþkisi nedeniyle ayný birinci ve ikinci
dünya savaþýnda olduðu
gibi.
Küresel kapitalizmin
baþ aktörü Amerika tahminlere göre Çin ile masa-
5
ya oturacaktýr. Dünyayý
ikinci Yalta anlaþmasý gibi
yeniden paylaþacaklardýr.
Paylaþmazlarsa Amerikanýn basrollerini oynadýðý
küresel vahþi kapitalizmin
sonu gelecektir. Çünkü kapitalizmin bugünkü politikalarý çökmüþtür, iflasýn
eþiðindedir, bitiþin baþýndadýr.
Amerika`da bu krizle
birlikte sermayenin el deðiþtireceðini belirten uzmanlar; Bir zengin battýðýnda para yok olmaz, baþkasýna gider. Amerika`da
küresel sermayenin aktörleri deðiþecek, büyük þirketlerde deðiþiklik olacak.
Ama bu kriz üçüncü dünya ülkelerine tsumani dalgasýyla geldiðinde dünyadaki kapitalist hiyararþisini deðiþtirecek. Ülkelerin
lig deðiþikliði olacak. Ama
kapitalizm suni teneffüsle
biraz daha yaþatýlacak.
Krizin Avrupa`ya yansýmasýný göstermemek için
rakamlarýn saklandýðýný
belirten uzmanlar, Avrupa;
Amerikadan daha kötü durumda tesbitini de yapmaktadýrlar.
Çözüm: Ýçinde faizin
bulunmadýðý, serbest rekabete dayalý, manevi kriterlere uygun, özgürlükçü,
çoðulcu ve paylaþýmcý ve
adaletli bir sistem bu dünyayý batmaktan kurtaracaktýr. Ýnsanlýðýn mutluluðu bu formülde yatmaktadir. Gerisi laf-u güzaftýr.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
6
çýlýþ programýna,
T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkaný Prof. Dr.
Ali Bardakoðlu, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç, Kuzey Ren
Vestfalya (KRV) Eyaleti
Baþbakaný Jürgen Rüttgers, Uyum Bakaný Armin
Laschet ile Ýmar ve Ýskan
Bakaný Oliver Wittke, Duisburg Anakent Belediye
Baþkaný Adolf Saurland,
Düsseldorf Amerikan Baþkonsolosu Matthew G.
Boyse, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan, Avrupa Parlamentosu Üyesi
Cem Özdemir. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ
Ýliþkiler Dairesi Baþkaný
Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Lahey Büyükelçiliði Din
Hizmetleri Müþaviri Prof.
Dr. Bülent Þenay, Gaziantep Büyükþehir Belediye
Baþkaný Asým Güzelbey,
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþesi ve DÝTÝB Genel
Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün, T.C. Baþkonsolosluklarý Köln Din Hizmetleri Ataþesi Hasan Çýnar ile Essen Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, Münster Din Hizmetleri Ataþesi Þaban Özbudak, DÝTÝB yönetim kurulu üyeleri, Hýristiyan ve
yahudi cemaatinin önde
gelen din adamlarý, DÝTÝB
birim müdürleri ile beþ binin üzerinde Türk, Alman
ve diðer uluslara mensup
davetli iþtirak etti.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, caminin açýlýþýnda
yaptýðý konuþmasýnda,
kültürlerin buluþmasý, özgürlüklerin geliþtirilmesi
ve din özgürlüðünün temel hedef olmasý noktasýnda yapýlacak çok iþin
bulunduðunu belirterek,
“Bu caminin açýlýþýna siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin, halkýn ve din
A
16:09 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Duisburg’a Muhteþem Eser
Duisburg-Pollmann’da Warbruck Straße’de bulunan DÝTÝB
Merkez Camii, düzenlenen muhteþem bir törenle ibadete açýldý.
adamlarýnýn verdiði destekten ötürü hepsini yürekten kutluyorum. Camilerin mimarisi konusunda
atmamýz gereken daha bir
çok adým var. Yeni mimari
tarzlar denenmeli, her bölgede o bölgenin coðrafyasýna uygun tarzlar geliþtirilmeli” dedi.
Cami açýlýþýna gelmeden önce KRV Eyaleti
Uyum Bakaný Armin
Laschet ile görüþtüðünü
hatýrlatan
Bardakoðlu,
”Buraya gelmeden önce
Uyum Bakaný ile beraberdik. Kendisiyle din görevlilerimizin Almanca bilmeleri, daha iyi eðitilmeleri konularýnda bilgi alýþveriþinde bulunduk. Gelecek için çok olumlu bir görüþmeydi. Kendisine teþekkür ediyorum” dedi.
Bardakoðlu, “Din, ayrýþma sebebi olmamalý,
aksine bizi buluþturmalýdýr. Tüm mabetler barýþ
mekanýdýr, din adamlarý
barýþ elçileridir. Ülkemizde din özgürlüðü konusunda mesafeler aldýk ve
almaya devam edeceðiz”
dedi.
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý olarak herkesin din ve
ibadet özgürlüðünü savunduklarýný ve savunmaya devam edeceklerini
kaydeden
Bardakoðlu,
sözlerini þöyle sürdürdü:
”Ýnsanlarý dýþlayarak deðil, özgürlükleri ve insan
sevgisini egemen kýlarak
yapabiliriz. Birbirimizin
kutsalýna saygý göstermek
Allah’ýn emridir. Burada
gördüðüm ahengi hepimizin örnek almasý gerekir.
Derneðin
bayanlarýný,
gençlerini, bu caminin yapýlmasýna ön ayak olanlarý
herkesi yürekten kutluyorum. Bu camiyi yapmak
kadar onu korumak, onu
kardeþliðin buluþma merkezi kýlmak da önemlidir.
Bu buluþma insanlýða hayýrlý olsun” dedi.
KRV Eyaleti Baþbakaný
Rüttgers de Almanya’nýn
daha çok camiye ihtiyacý
olduðunu, ancak bunlarýn
þehir dýþýnda ve arka avlularda deðil, görünen mimarileriyle kent mimarisine görkem katan camiler
olmasý gerektiðini söyledi. Burada
bugün bu caminin açýlýþýný kutladýðýmýz için çok
mutluyum diyen KRV
Baþbakaný Rüttgers, yapým aþamasýnda bu camiyi ziyaret ettiðini, caminin
Duisburg’ta yaþayanlar
için uyum konusunda çok
önemli bir simge olduðunu söyledi.
Duisburg Anakent Belediye Baþkaný Adolf Sauerland da bugün çok sevinçli olduðunu belirterek, “Yýllarca bugün için
çalýþtýk. Eyalet ve biz büyük iþ baþardýðýmýzý düþünüyoruz. Almanya için
çok büyük bir iþ bu. Burasý Almanya için ýþýk saçan
bir model. Burada yaþayan herkesin kendi inancýný yaþamasý en doðal hakkýdýr. Tüm bunlar diyalogla mümkün. Diyalog
bu projenin taþýyýcý gücüdür. Uyum adýna sevindirici bir gün” dedi.
T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç,
Pollmann DÝTÝB camiinin
açýlýþýndan
duyduðu
haber
memnuniyeti ifade edrek,
baþta DÝTÝB Merkez olmak üzere, emeði geçenlere teþekkür etti.
Yahudi ve hiristiyan cemaatinin temsilcileri de
konuþmalarýnda, bu kapsamlý eserin bölgelerinde
bulunmasýndan
dolayý
memenun olduklarýný ifade ederek, dinler ve kültürlerarasý iliþkilerde büyük katkýlarý olacaðýný ifade ettiler.
Yoðun güvenlik önlemlerinin alýndýðý açýlýþ töreninden Duisburg Filarmoni Orkestrasý muhteþem
bir konser verdi. Bilhassa
Sami Özer’in, tasavvuf
müziðinden örnekler sunduðu konseri davetliler
tarafýndan beyeniyle takip
edildi.
2005 yýlýnda yapýmýna
baþlanan ve 19 kubbesi,
2800 metre karelik kullaným alaný, seminer salonlarý, gençlik lokali, gasilhane, Ýslam arþivinin yer
aldýðý kütüphane ve 24
metre yüksekliðindeki minaresiyle, Almanya’nýn en
güzel ve kapsamlý camilerinden biri olan Pollmann
DÝTÝB Merkez Camii’nin
açýlýþ kurdelasý, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr.
Ali Bardakoðlu, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Kývanç, KRV Eyaleti
Baþbakaný Jürgen Rüttgers, Uyum Bakaný Armin
Laschet, Ýmar ve Ýskan Bakaný Oliver Wittke, Duisburg Anakent Belediye
Baþkaný Adolf Saurland,
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, T.C. Diyanet
Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof.
Dr. Ali Dere tarafýndan kesilerek ibadete açýldý.
Program, Pollmann DÝTÝB Merkez Camii Kadýn
Kollarý tarafýndan hazýrlanan ikramýn misafirlere
sunumuyla sona erdi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
dosya
odernizm ve akabinde postmodernizmin vesile olduðu fikrî (ideolojik) ve beþerî (sosyal) devrimlerden
sonra globalizm, geçen yüzyýldan kalma þablonlarý
ezip geçerken ezberimizdeki ideolojik söylemleri de
hafýzalarýmýzdan sildi götürdü. Globallaþma, son zamanlarda sýkca kullanýlan
tabirle, ezberimizi bozdu.
Batý’daki deðiþimi ortalama
elli senelik bir gecikmeyle
takip etmemize raðmen, ne
ibret almasýný ne de tedbir
almasýný beceremedik. Modernite kendi kültür coðrafyasýnda yarým asýr içinde
birkaç kez gömlek deðiþirken, biz; 20. yüzyýl baþlarýnda o günün þartlarýna göre
algýladýðýmýz, kendimize
göre yorumladýðýmýz bu
akýmý doktriner resmî ideolojimizin vazgeçilmez ve
bir o kadar da deðiþilmez
bir parçasý hâline getirdik.
Berlin
Duvarý’nýn
1989’un sonlarýna doðru fiilen yýkýlmasýndan sonra komünizmin, hem rejim olarak, hem de ideoloji olarak
çökmesinin üzerinden fazla
bir zaman geçmeden yeni
bir dalga olan “küreselleþme” devri baþladý. Ne garip
bir tecellidir ki; küreselleþmenin getirdiði rüzgarla
dünyalýlar birbiriyle biraz
daha yakýndan tanýþarak
yaþadýðýmýz küreyi adeta
küçültürlerken, biz Türkler
birbirimizden ayrýþarak öz
ülkemizde baþka dünyalar
meydana getirdik: Laikçiler,
Muhafazakârlar, Ulusalcýlar, Milliyetçiler, Aleviciler,
Kürtçüler ve Ýslâmcýlarýn
oluþturduðu, tasavvur ettiði ve mücadelesini verdiði
Türkiye...
Birbirimizle didiþmekten fýrsat bulup baþýmýza
kaldýrdýðýmýzda, globallaþan dünyaya ayak uydurmak, adapte olmak için elimizi çabuk tutmamýz gerektiðini, aksi taktirde bu
fýrsatý da kaçýracaðýmýzý birbirimize telkin etmeðe çalýþtýk. Önceki deðiþimlerde olduðu gibi, bu sefer de yine
geç kalmýþtýk. Komünizm
gelsin mi, gelmesin mi, kavgasýnda binlerce evladýmýzý
kaybettikten sonra komünizmin bitiþini hayretler
içinde seyrettiðimiz gibi, bu
sefer de; küreselleþelleþmek
mi, yoksa ulusallaþmak mý,
kavgasýný içerde en þiddetli
þekilde verirken; ‘küresel
kriz’in yarattýðý küre ölçekli
M
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Global Mali Kriz!
depremle irkildik: Sistemin önce en büyük vataný Amerika Birleþik
Devletleri’nde çatýrdamaða baþladýðýný görünce yine aðzýmýz açýk
seyretmeðe baþladýk...
Ýflas eden özel bankalarý, ulusal hükümetler birtaraftan devletleþtiriyor diðertaraftan da
halkýna ‘bize güvenin’
çaðrýsýný yaparak, (vahþi) kapitalist sistemin
çökmediðini anlatmaya
çalýþýyorlarken
Garp
Cephesi’nden; ‘bu iþ buraya kadardý’ itirafýnda
bulunan aydýnlarý bizimkilerin henüz daha duymadýðý ve duyanlarýn da
iþin vahametini idrak edemediklerini görüyoruz.
Küreselleþme hadisesini
eleþtirel bir gözle izleyenlerin baþýnda gelen A.B.D’li
Yazar Michael Hardt, daha
2003 yýlýnda, “Amerika Birleþik Devletleri’nin dünyayý kontrolü altýna alma giriþimi akamete uðrayacaktýr”
demiþti. Alman gazetesi
‘taz’la, 23.9.08 tarihinde
yaptýðý söyleþide Hardt;
“Bush, Cheney veya Rumsfeld’in düþlerine raðmen,
ulusal devlet emperyalizminin zamanýnýn geçtiði,
artýk Irak’taki askerî hezimetle belgelenmiþtir. Finans krizi, ABD’nin süpergüç olma hâyâlinin son tabutçivisidir.”.
Michael
Hardt’ýn son cümlesi, bizim
alýþýk olduðumuz Türkçe
ile: Þu anda yaþanan malî
kriz, A.B.D’nin dünya hâkimiyeti ülküsünün konulduðu tabuta çakýlan son çiviy-
Mahmut AÞKAR
di.
Siyasetbilimci ve Strateji
Danýþmaný Hint asýllý Amerika Birleþik Devletleri Vatandaþý Parag Khanna,
“Der Kampf um die zweite
Welt (Ýkinci Dünya Ýçin Savaþ)”
adlý
kitabýnda,
A.B.D’nin þimdiki pozisyonunu artýk muhafaza edemeyeceðini ve geleceðin
dünyasýnda ilk etapta
A.B.D’nin yanýsýra Avrupa
Birliði ve Çin’den sonra, Japonya, Hindistan, kýsmen
Ýslâm dünyasý ve Latin
Amerika ve Rusya’nýn ikinci derecede önemli rol oynayacaklarýný iddia etmektedir (Frankfurter Rundschau, 28.4.08).
Nobel ödüllü Ekonomist
Muhammad Yunus’un krizle ilgili görüþü sorulduðunda; daha çok kazanmaktan
baþka bir gayesi olmayan
anlayýþ yerine, daha çok insanlara faydalý olabilen bir
iþ anlayýþýnýn geçerlilik kazanmasý gerektiðinin altýný
çizdikten sonra; “Ýhtirasýn
hâkim olduðu piyasalardaki malî krizin sebebi, kumarhaneye dönüþen bugünkü kapitalist sistemdir” demesiyle, hem dünya borsalarýnda oynanan oyuna
hem de sistemdeki kokuþmuþluða dikkat çekmiþ (Spiegel Online,
9.10.08).
Her sistem gibi kapitalizmin de birzamanlar
kendine göre ahlakî
normlarý vardý. Globallaþan çaðýn kapitalizmi,
daha çok kâr etmek ve
daha çok sahiplenmek
uðruna kendi koyduðu
kurallarý bile yok sayarak,
insanî ve bununla birlikte
ahlakî (etik) kurallarýný da
yine kendisi geçersiz kýldý.
“Bu nüfuz sahibi olmanýn
ötesindeki, artýk kural tanýmaz geliþmeye ben kirlenme diyorum. Kurallarýn rafa kaldýrýldýðý bir dünyada
yaþýyoruz. Bu kirlenmenin
önüne kim geçebilir? Hiç
birþey ve hiç kimse bunu
durduramayacak.”.
Bu
sözler, bizim de bu yazýmýzýn baþlýðý olarak aldýðýmýz,
“Globallaþmanýn
Pezevenkleri” adlý kitabýn yazarý Loretta Napoleoni’ye ait.
Böylesi bir isimle bizim cenahta bir kitap yayýmlanmýþ olsaydý, Batýlýlardan
önce bizim Batýcýlar adamý
bir kaþýk suda boðarlardý.
Yeni dünyanýn proleteryasýnýn kendi çocuklarýnýn olacaðýný öngören yazar; “Bunun için onlarý, toplumdaki
yeni rollerine hazýrlýyor ve
diyorum ki, benim kuþaðýmýn elde etmeðe çalýþtýkla-
Mahkemede baþörtülü protokol
görevlisine CDU’dan red
harlottenburg Yerel
Mahkemesinde bir
protokol görevlisinin baþörtülü olmasý
CDU’yu rahatsýz etti.
CDU Milletvekili Sven
Rissmann iki avukatýn þikayeti üzerine Adalet Senatör’üne protokol görevlisinin baþörtüsünün tarafsýzlýk ilkesinin ihlali anlamýna gelip gelmediði konusunda baþvuruda bulundu.
C
Adalet Senatörü Gisela
von der Aue (SPD) ise verdiði cevapta protokol görevlisinin bir hakimin ida-
resi altýnda mahkeme salonunda bulunduðunu belirtti ve “ Charlottenburg
Yerel Mahkemesi’nin Baþkaný bu nedenle protokol
görevlisi konusunda müdahele etmemiþtir” dedi.
“Berliner Tagesspiegel”
adlý gazetede yer alan haberde Rissmann’ýn konu
baðlamýnda kanunda düzenleme gerekliliði olup
olmadýðý konusunu tetkik
ettireceði belirtildi.
7
rýna heveslenmeyin; küçük
þeylerde mutlu olmaya bakýn!” þeklinde nasihatta bulunuyor.
Uzun yýllar bankacýlýk
ve sanayi sektöründe çalýþmýþ olan Bayan Loretta Napoleoni; kapitalist ( mali)
sistem, Ýslâmî sistem karþýsýnda en fazla on sene dayanabileceðini söyledikten
sonra, bizim (müslüman)
aydýnlarýmýzýn bir kýsmýnýn
söylerken içini dolduramadýðý, birkýsmýnýn da söylemeðe cesaret edemediði hakikatý Batý dünyasýndan
haykýrýyor:
“Ýslâm’ýn malî sisteminde, bizim çoktan beri kaybettðimiz bir ahlâkî kod
var.”.
Dünyadaki
finansal
krizden etkilenmecek tek
sistemin, Ýslâm’a göre faizsiz bankacýlýk ve yatýrým
yapan sistemin olacaðýný
iddia eden yazarýn tek söylemediði veya (þimdilik)
söyleyemediði þey, insanoðlunun maddî ve manevî
huzurunu ancak Ýslâm’da
arayabileceði gerçeðidir.
Bunlar, Batýlý entellektüellerin çok severek itiraf ettikleri hakikatler elbetteki deðil!
Tam tersine; Ýslâm dünyasýna karþý ortalama üç asýrdan beri üstünlüðünü kabul ettirmiþ ve bunun getirdiði avtajlarla yaþattýðý bir
sistemin giderek çöküþünü
görmek, Batýlýlar için kabullenilmesi ve hazmý kolay
olmayan, alýþýk da olmadýklarý bir hadisedir. Batý’nýn
öncelikle Ýslâm dünyasýnda
giderek inanýrlýðýný yitirmesini, “Hiçbirþey Batý’nýn
önemini yitirdiðini deðiþtiremez artýk...” cümlesindeki hüzünle karýþýk itirafta
görmek mümkün. Gerek bu
çöküþü kabullenmek ve gerekse kapitalist sistemin en
büyük alternatifi olarak
Ýslâm’ýn sunduðu faizsiz
sistemi bir kurtuluþ reçetesi
olarak görmek, bir erdemliliktir. Bugünlerde piyasalarý sarsan bu krizi fýrsat bilerek sloganvarî Ýslâmcýlýk
propagandasýnýn ne dine ne
de dindara bir getirisi olmaz... Müslüman aydýnýn
basiretsizliði devamederse,
görünür bir zaman dilimi
içinde Batýlý aydýnlarýn, bizimkilerin ihmal ettikleri
konuya, yani Ýslâm’ýn faizsiz finans sistemine ciddi
manâda eðilerek, buradan
hareketle yeni bir model geliþtireceklerinden kimsenin
þüphesi olmasýn.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
8
16:09 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
haber
Prof. Dr. Bardakoðlu, Goethe
Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesindeki
Öðrencilerle Bir Araya Geldi
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný
Prof. Dr. Bardakoðlu, Bayreuth
Üniversitesinde Konferans Verdi
.C. Diyanet Ýþleri
Baþkaný Prof. Dr. Ali
Bardakoðlu, Bayreuth Üniversitesinde, “ Din
ve Toplum” konulu bir
konferans verdi.
Bayreuth Üniversitesine, T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal,
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi
Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere,
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþesi Atýf
Akþit ve T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mustafa Temel
ile birlikte gelen ve Rektör
Prof Dr. Dr. h.c. Helmut
Ruppert ve Prof. Dr. Christoph Bochinger tarafýndan
karþýlanan Prof Dr. Bardakoðlu’nun konferansýna
çok sayýda Türk ve Alman
T
.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, bir dizi ziyaret, konferans ve toplantýlara katýlmak için bulunduðu
Frankfurt’ta, Goethe Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesinde öðrenim gören öðrenciler
ile öðretim üyelerine, Mövenpick otelinde bir yemek
verdi.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi
Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere,
T.C. Berlin Büyükelçiliði Din
Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
T
ielefeld'de
farklý
dinlere ait insanlar
beraberce yaþamakta. Bunlarýn arasýndaki
Musevi, Hristiyanlar ve
Müslümanlarý bir þekilde
birbirine baðlayan özel
geçmiþleri vardýr. Her üç
dininde inandýðý Allah'ýn
bir olmasý ve her üç dininde Hz. Ýbrahim soyunda
gelmesi gibi. Bundan dolayi üç dinin mensuplarý bir
araya gelip "Hz. Ýbrahim
Þenliðini"
hazýrladýlar.
Amaçlarý Bielefeld'de beraberce ve barýþ içinde yaþamayý saðlamak.
Programýn katýlýmcý
konuþmacýlarý: Prof. Dr
Karl-Josef Kuschel (Universität Thüringen), Büyükþehir Belediye Baþkaný
Eberhard David, Christlich-Islamische Arbeitsgemeinschaft: Bündnis Islamischer
Gemeinden,
Evangelischer Kirchenkreis, Gesellschaft für Christ-
B
Ataþesi Galip Akýn, T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din
Hizmetleri Ataþesi Mustafa
Temel, Göethe Üniversitesi
Öðretim Üyelerinden, Prof.
Dr. Ömer Özsoy, Prof Dr. Salih Yýldýrým, DÝTÝB Araþtýrma Merkezi Müdürü Dr.
Hasan Karaca, Basýn Yayýn
ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
Ekrem Ceþen ile çok sayýda
öðrencinin hazýr bulunduðu
yemekte bir konuþma yapan
Prof. Dr. Bardakoðlu: “ Öncelikle sizlerle birlikte olduðum için çok mutlu olduðumu ifade etmek istiyorum.
Sizler bizim için çok önemlisiniz. Kendinizi çok iyi ye-
tiþtirmeniz, deðerli hocalarýnýzý iyi dinlemeniz ve onlardan istifade etmeniz gerekiyor. Çok iyi türkçe, çok iyi
almanca ve bilhassa çok iyi
arapça bilmeniz, tahsilini
yaptýðýnýz mesleðiniz için
olmazsa olmazlardandýr.
Dindar insan ahlaklý olmak zorundadýr. Eðer ahlakýnýz yeterli deðilse, mesleðinizi iyi yapmanýz ve baþkalarýna anlatmanýz mümkün olamaz. Bu özelliðinizi
iyi korumanýz lazým. Ben
sizlere ve sizi yetiþtiren anne
ve babalarýnýza teþekkür etmek istiyorum. Hepinize baþarýlar diliyorum” dedi.
Bielefeld'de Hz. Ýbrahim Þenliði
lich-Jüdische Zusammenarbeit, Interkultureller
rat in Deutschland e.V.
Bielefeld'de Hz. Ýbrahim'i Anma Günü Ýslami
Cemiyetlerin Çatý Kurulu-
þunda iftar programýnda
çadýrda bir araya geldiler.
IGMG Cemiyet Baþkanlarý, Ýslam Kültür Merkezi
Cemiyet Baþkanlarý, Belediye Baþkan ve Belediye
Encümenleri ile ayný sofrada iftar açtýlar. Bu programýn sorumlusu Yabancýlar Meclis Üyesi Hasan
Eraslan:
"Bielefelddeki
Müslüman ve Din görevli-
davetli iþtirak etti.
DÝTÝB Araþtýrma Merkezi Müdürü Dr. Hasan
karaca tarafýndan çevirisi
yapýlan
konuþmasýnda
Bardakoðlu: “Dinler birbirinden farklý olduðu sürece anlamlýdýr. Dinlerin
özünde birlik ve beraberlik yatar. En önemli deðer,
Allah’ýn yarattýðý insandýr.
Bizler birbirimizin insan
olduðundan yola çýkarak
deðer verirsek, birbirimiz
daha iyi ve yakýndan anlarýz ki, o zaman aramýzdaki
proplemlerimizi daha kolay çözebiliriz. Hepimizin
acýma duygusu gibi bir ortak bir duygusu vardýr. Bu
ortak deðerlerle Allah tarafýndan dünyaya gönderilmiþ olan insanlar, birbirlerinin kültürel deðerlerine saygý duyarak, birlik ve
beraberlik içerisinde yaþamalýdýrlar” dedi.
lerine böyle bir anma gününde Bielefeld þehrinin
ortasýnda bu çadýrda toplamak benim için bir þerefdir" dedi. IGMG Bölge Dýþ
Ýþler Sorumlusu Nihat Köse: "Dinler arasý dialog çok
güzel geçti. Bu tür programlarýn
yapýlmasýnda
fayda var" dedi.
Dr. Ýlyas: “Müslüman
ve gayri Müslüm kardeþleri bu çadýrda toplu bir
kitle olarak görünmektedirler ve toplu halde iftar
açýlmasýný beklemeleri beni duygulandýrdý” dedi.
Bielefeld Büyükþehir
Baþkaný: “Hepimiz bir kardeþiz ben de sizlerin içinde olduðumdan gurur duyuyorum hayýrlý Ramazanlar diliyorum” dedi.
Merkez Camii Ýmamý
Mehmet Hocanýn okudugu Akþam Ezaný ile oruçlar açýldý ve program sona
erdi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
deðerlendirme
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
[email protected]
Frankfurt aynasýnda Türkiye
Dört gün boyunca dünya yayýncýlarýný bir arada gördük,
farklý ülkelerin, inanýþlarýn, zeminlerin etrafýnda dolaþtýk. Bu yýl Frankfurt Kitap Fuarý’nda onur konuðu Türkiye idi. Gelecek yýl sýra Çin’e gelecek. Türkiye tam hazýrlýklý gidemediði Frankfurt aynasýnda geleceðini gördü.
Bünyamin Yýlmaz
aradeniz’in herhangi
bir þehrinde dolaþtýðým hissine kapýldým.
Biraz fazlaca sararmýþ yapraklar vardý etrafta. Pelit
aðaçlarýyla süslenmiþ çevrenin meyve olarak en yakýn
dostu elma. Þehre vardýðýnýzda sizi yaðmurun ardýndan ilk karþýlayan planlý bir
þehircilik oluyor. Adeta size
yazýlmýþ bir rolü oynar gibisiniz hayatta. Trafikte ortalýðý birbirine katan klakson
sesleri yok. Gürültü bir senfoni haline getirilip volümüne müdahale edilmiþ gibi.
Gelecek kaygýsýndan ziyade
gelecekle ilgili planlama yapýldýðý izlenimi veriyor karþýlaþtýðýnýz her insan. Hatta
gurbet ellerde yaþayan bir
görevlinin ifadesiyle ‘kriz
hesabý bile bugüne ait deðildir. En az seksen yýl sonrasýnýn dalgalanmasýný hesap
edip üzülen bir millet’ten
söz açýyoruz aslýnda. Evliya
Çelebi merhum benim yerime Frankfurt’a gitseydi sanýrým en çok iþin bu yönüne
açýlýr, bizi neþelendirecek bilgilere ulaþýrdý.
Alýþtýðýmýz
güzelliklerin farký
Alman dýþiþleri bakaný
konuþmasýnda Boðaz köprüsünden bahsediyor. Hani bizim sürekli üzerinden geçtiðimiz -hatta o kadar alýþmýþýz ki elimizdeki gazeteden
baþýmýzý kaldýrmadan ilerlediðimiz- güzellikleri var ya,
iþte ondan, anlatýþýyla boðazýmýzýn güzelliði gözümün
önünden geçiyor. Alman
mühendislerin yapýmýnda
görev almasýný bile sevinçle
K
anlatýyor bakan. Frankfurt’u
gezerken Main Nehri üzerindeki minyatür denilebilecek ölçülerde boðaz köprüsünün benzerini görüyor,
durumu anlaþýlýr hale getirebiliyorsunuz.
Savaþýn tarumar ettiði þehirler elbirliðiyle yenilenmiþ
ve güçlenmiþ. Tarihi bölgeler
ise koruma altýnda.
Peki ama neden? Çok
ahlâklý bir toplum oluþmuþ
da bizim mi haberimiz yok!
Bir dönem trenlerle gurbete giden ilk nesil gurbetçilerin çocuklarý, torunlarý artýk söz sahibi olmaya baþlamýþ. Her attýðýnýz adýmda
Türklere rast gelebiliyorsunuz. Çoðu artýk iþveren konumuna gelmiþ. Farkli kültürlerin bir arada yaþamasý
teoride kolay gibi görünmekle birlikte Almanya’da
pratiðe farklý yansýmýþ. Son
yýllardaki açýlýmlar bir yana
alýnýrsa, biraz kendi içinde
korunaklý bir yapýnýn ortaya
konduðunu söylemek mümkün. Eðitimli yeni nesiller
içinse artýk orasý da bir ‘vatan’.
Kuþak çatýþmalarý, yerleþik kültüre adapte olma, sýnýrsýz özgürlük, kimliðini yitirme, kendine ait olaný kurmadan karþýndakine öykünme edebiyatýn, romanlarýn
alanýnda büyük hikayelerin
ortaya çýkmasýna sebep oluyor. Almanya’daki büyük
Türk kuruluþlarý artýk hesapsýz, kitapsýz iþ yapmýyor. Doðaçlama yeteneklerini kurallar dahilinde göstermeye çalýþýyorlar. Ekmek artýk gerçekten de aslanýn aðzýnda.
Çoðu Türk için o þaþaalý
günler geride kalmýþ. Sistem
ucuz iþ gücüne doðudan gelenlerle sahip olunca dýþla-
yabileceði kesimleri de
Türklerden seçmekte imtina
etmiyor. Frankfurt’ta karþýlaþtýðým Alman vatandaþlýðýna geçmeyen pek çok
Türk’ün ülkelerine geri dönme arzusunu yüzlerinden
okudum, kendilerinden dinledim. Ama ya çocuklar?
Doðu ve Batý
entelektüelleri buluþtu
Almanya’da yaþamak bir
bedel istiyor artýk. Bu bedel,
Merkel’le geçtiðimiz yýl bizim baþbakanýmýz arasýndaki karþýlýklý konuþmalarýn da
baþmaddesiydi.
Bütün sýkýntýlara raðmen
Almanlarýn Türkiye’yi sevmediðini söylemek yanlýþ
olur. Her mevsimine uðramayý adet edinen yaðmur ve
kapalý hava, güneþi ulaþýlmaz sevgili haline getiriyor.
Pek çok Alman’ýn Türkiye’nin turistik yörelerinde
9
ev sahibi olmasýnýn altýnda
yatan sebep de bu. Frankfurt, edebiyatýn, sanatýn içinde yer alanlar için ‘yazma
heyecaný’ný kamçýlayan bir
þehir. Belki de bu yüzden bu
y›l 60.sý düzenlenen Frankfurt kitap fuarý bu þehre çok
yakýþýyor. Doðu ve Batý’nýn
entelektüel zemininin Frankfurt’ta buluþmasý pek tesadüfi deðil gibi geliyor bana.
Artýk paranýn, kapitalin
de merkezi gibi algýlanan
Frankfurt, adeta þehrin estetiðine katýlan gökdelenlerin
zorlamasýyla sakinliðini Euro’nun dayanýlmaz hafifliðine kurban ediyor gibi. Bütün bunlara raðmen bizdeki
gibi muamma bir þehir plancýlýðý yok elbet. Havaalanýna
çok çeþitli aðaçlar görmeden
gidemiyorsunuz. Stadyumu
þehrin göbeðine yapýp da ortalðý birbirine katmamýþlar.
Ýçinizdeki fanatiði bile kentin trafiðine yerleþtirip keþmekeþ oluþturamýyorsunuz.
“Hayat iþten ibarettir”. Ýþte
benim en çok korktuðum
cümle budur. Frankfurt özelinden Avrupa’ya baktýðýnýzda bu cümlenin adeta gönüllü köleleri gibi görünüyor insanlar. Sabah iþe gidiþte yaþanan trafik, þehrin sessizliðine darbe vurmuyor,
iþin önemini herkese belirtiyor. Akþam yaþanan da farklý deðil. Ýþ merkezlerinden
oldukça uzakta olan evlerden ise çocuk sesleri dahi
sýzmýyor hayata. Almanlarýn
en büyük hafta içi eðlencesi
iþten eve geliþte patlamýþ
mýsýrýný, birasýný alýp TV
karþýsýna geçmek. Komþuluklar pek yok. Çünkü artýk
evlilikler de yok. Yeni nesil
Türklerin dahi alýþtýðý ‘karmaþa’ evliliklerde yaþanýyor.
Devletin çocuk parasýný artýrmasý bile insanlarý evliliðe
yöneltmiyor. Burada ‘hesap’
devreye giriyor. Uzun sürmeyen evlilikler mal bölüþümü yüzünden iki tarafý da
mutsuz hale getiriyor. Sokaklarda köpeðini gezdiren
hanýmlara ya da beylere þaþýrmýyorsunuz bile. Evlerde
29. sayi sayfalar
30.04.2009
10
neredeyse bir aile sýcaklýðý
deðil de birliktelikler yaþanýyor. Geçici, diyalogsuz, kýsýr, anlýk mutluluklara açýk,
uzun vadede büyük bir boþluk duygusu…
Hafta sonu ise tüm batý
ülkelerinde olduðu gibi burada da karnaval havasý var.
Ýnsanlarýn iþten dolayý yaþadýklarý yoðunluðu hafta sonu eðlenceleriyle daðýtýyorlar. Kent, kirli rengini buluyor, eðlence zihinleri ‘normal’i hapsederek teslim alýyor. Uyuþturucu illeti, içlerinde büyük yalnýzlýklar yaþayan ‘çalýþkan’ þehrin gençlerini rehin alýyor.
Planlý þehirciliðin bir
yansýmasý, yerleþim yerleri,
eðlence yerleri, iþ merkezleri, fuar alanlarý, sanat
mekânlarý farklý yerlerde.
Ýnsanlar karmaþayý bile
planlý yaþamak zorunda.
Kitap fuarý boyunca dünyanýn her yerinden yayýncýlarý,
yazarlarý aðýrlýyor Frankfurt. Türkiye’nin ilgisi pek
eski deðil fuara. Daha önce
kendi çalýp oynayan kesimlerin, çevrelerin, ellerinde
kadehlerle caka satarak ülkelerinde anlattýklarý, muhalif kimliklerine, toplum dýþýlýklarýna destek gibi olan
Frankfurt bu yýl Türkiye’den farklý kesimleri aðýrladý. Zihni batýlý gibi iþleyen,
yeteneði ise doðulu olan pek
çok yazar ve þairin iç acýtýcý
maceralarýna þahit oluyorsunuz fuar etkinliklerinde.
Türkiye’de hakim kültürü
oluþturan inançlý insanlarýn
sadece kendi gölgeliklerinde
dinlendiðini de fark ediyorsunuz burada.
‘Türkiye’nin renkleri’
öne çýkmýþ fuarda. Kültür
ve Turizm Bakanlýðý bu yýl
birbirini besleyen farklýlýklara vurgu yapmak istemiþ.
Ertuðrul Günay fuar boyunca Türk stantlarýný yalnýz býrakmýyor, yanýndaki
Alman yetkililerle yayýncýlar› ve yazarlarý ziyaret ediyor. Türkiye’den katýlan ya-
16:09 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
zar ve þairler düzenlenen
programlarda konuþuyorlar. Büyük ihtimal, karýþýklýk dolayýsýyla dindar kesimden konuþacak olan yazarýn ismi masada, kendisi
yok. Ortada tek baþýna konuþan yazar ise þiirle geleneðin birbirine olan uzaklýðýyla ilgili bir cümle kuruyor. Muhafazakâr yayýncýlarýn çoðu solculara aðýrlýk
verildiðini söylüyor. Hüsrev Hatemi’nin hüzünlü
sözleri çalýnýyor kulaðýmýza. “Küçük Ýskender kadar….”
Ah, yayýncýlar bir de
haklý olsa…
Türkiye’nin onur konuðu olduðu fuara Türkiye’den katýlmayan yazar ve
þairler de var. Katýlanlar ise
Türk yayýncýlara ayrýlan yerin yanýndan uzaklaþmýyorlar. Çünkü dýþarýda çok büyük bir dünya var. Bu dünyayla tanýþ olmak yerine tedirginliði, kýzgýnlýðý kuþanmayý tercih ediyorlar. Türkiye’nin onur konuðu olarak
aðýrlýðý elbette ki var. Açýlýþ
konuþmalarýnda Orhan Pamuk’un sözleri damgasýný
vurmuþ fuara. Batýlýlara
özendiðini belirten ve azýnlýklarýn sesi gibi algýlanan
Pamuk’un konuþmasý, Türkiye’nin kendi içinde özgürlüklerini kýsýtlayan ülke konumuna indirgendiðini gösteriyor. Ýþin kötü tarafý Pamuk bazý konularda haklý.
Kitabýný yazarken Youtube’den yararlandýðýný söyleyen Pamuk, mahkeme kararýyla kapandýðý için þu an kitap yazacak olsa Türkiye’de
Youtube’dan yararlanamayacaðýný söylüyor. Özgürlüklerin önündeki engellerin çoðu da kalkmýþ deðil.
Bu yüzden Cumhurbaþkaný
Abdullah Gül’ün anlamlý
konuþmasý, sýkýntýlý bir yüz
ifadesiyle kenarda kalýyor.
Statükonun acýsýný sadece
siyaset deðil, edebiyat da
çekiyor. Açýlýþa katýlan yazarlarýn, yayýncýlarýn çoðu-
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
nu yüzünde ‘daraltýlmýþ
alan’ fobisinin izleri var.
Fuar alanýnda 10 bölüm
var bunlardan birkaçý tadilatta. Geri kalanýnda ise devasa alanlarda dört günde
dolaþýlamayacak
kadar
stantlar var. Dünya yayýncýlarý bir araya geliyor Frankfurt’ta. Amerika kýsmýnda
yoðun olarak yayýnevine
ayrýlan yerlerdeki masalara
bakýyorsunuz. Boþ yer yok.
Karþýlýklý farklý ülkelerden
yayýncýlar oturmuþ anlaþmalarýný yapýyorlar. Türkiye’den çok az yayýncý hazýrlýklý gelmiþ. Kaknüs Yayýnlarý’ndan Muhammet Çiftçi
alýnmýþ randevularý olduðunu, görüþmelerin de çoðunun olumlu geçtiðini söylüyor. Türkçe dýþýnda diðer
dillere uzak duran yayýncýlar ise belki ‘çocuklarý’nýn
zamanýnda tam bir yayýncý
kaynaþmasý ve anlaþmasý
olabileceðini söyleyerek hayýflanýyor. Almanya’nýn fuara çok iyi hazýrlandýðýný
söylemeye bile gerek yok.
‘Düzen’li, ‘plan’lý bir fuar
yaþandý Frankfurt’ta. Kudsi
Ergüner ve ekibinin Goethe
Divaný çalýþmasý Türklerin
yaný sýra Almanlarýn da ilgisini çekti. Yabancý ülke
stantlarýnýn bir bölümünü
Yusuf Kaplan’la gezdik. Hayýflandýðýmýzý söylemeye
gerek var mý? Tekdüze bir
Türkiye bölümünden sonra
tasarým ve zengin içerikle
oluþturulmuþ farklý ülkelerin stantlarýnda ‘boy ölçümüzü alarak’ geziniverdik.
Fuar boyunca yapýlan sinema gösterimlerinde unutulan “Dinle Neyden” filminin gösterimi de Ýngilizce
altyazýlý olarak yapýldý.
Asým Gültekin’le komiks
bölümünü ve Uzakdoðu yayýnevlerinin stantlarý arasýnda dolaþtýk. Cafcaf dergisini
gördük Bakan Günay’ýn
elinde ve komiks standýnda.
Batýlý Pamuk,
doðulu Coelho!
Rasim Özdenören, hazýr-
deðerlendirme
lýklý gelinmesi halinde çok
þey yapýlacaðýný söyledi otel
lobisinde bir araya geldiðimizde. Cihan Aktaþ, ‘hayret’
makamýný kuþanmýþtý. Hayat Yayýnlarý standý neredeyse çeþitli tv kanallarýnýn
program üssü gibiydi. Türk
yayýncýlar acemiliði atma telaþýnda. Umuyorum gelecek
yýllarda çok daha hazýrlýklý
gelecekler ve dünyayý bizimle tanýþtýracaklar. Almanya’dan Türkiye farklý
görünüyor. Buradaki yazarlarýn fikir ayrýlýðý orada görünmüyor bile. Anlayabildiðimiz, Türkiye’nin artýk geçmiþiyle, gelenekleriyle barýþmasý gerektiði. Sol yazarlarýn da artýk geçmiþleriyle
kavga etmemeyi öðrenmesi
gerekiyor elbet. Almanya’dan onlarýn da alacaðý
dersler olmalý. Alman yayýnevi stantlarýný dolaþýrken
ilgiden boðulan Orhan Pamuk’un kitaplarýnýn Almancasýný imzalarken gördüm.
Tanýdýk gelmedi sahne. Sadece yazarýn ismini biliyordum o kadar. Biraz ilerlediðimde ise Simyacý’nýn yazarý Paulo Coelho’yu gördüm.
Daha doðrusu ne kadar benziyor dedim. Çünkü Ýslam
dünyasýndan bir yayýnevinin tasarýmý hoþ standý içinde kahvesini yudumluyordu. Çevresindeki gençlerle
çok tatlý bir sohbet ortamý
oluþturmuþtu. Az sonra kendisine tespih hediye edildi.
Gözlerinin içi güldü. Dille
deðil ama kalben bir olmuþ,
anlaþmýþtýk Coelho ile. Pamuk’la batýya gitmek yerine
Coelho ile doðuya gitmeyi
tercih etmiþtim ve çok da
mutlu olmuþtum. Yüzü gülen bir yazar gördüm yahu.
Batýlý gibi kasmamýþ kendini, neþeli, hoþsohbet.
Almanya baskýcý bir Türkiye’nin izlerinin Batý’da
dolaþtýðýna dair fotoðraflar
sundu bize. Entelektüel
dünyada güzellikleri ve
köklü geçmiþinden ziyade
askeri ve siyasal düzlemde
yaþanan sarsýntýlarý ile gün-
deme gelen bir Türkiye. Bir
de yazarlarýmýzýn yaþadýklarý, ya da yazdýklarý acýlarý
paylaþmasý, bu ülkede güzel
þeyler olmuyor sonucunu
doðuruyor. Eh, Ýslâm köklü
geleneðini bile Orhan Pamuk’un tercümelerinden
okuyan Batý’nýn doðuyu anlamasý mümkün müdür? Bir
tane kendi geçmiþinin farkýnda olan ve dünyaya onu
anlatmaya çalýþan yazarýmýz yok mudur? Entelektüel Ýslamcýlarýn artýk kendilerini böylesi zeminlerde ifade etmesi gerekiyor. Yani
büyük düþünmek gerekiyor.
Tatminsiz dünyanýn
‘hikmet’ arayýþý
Frankfurt’a gelmeyen ya
da oradan memnun olmayan yazarlarý, yayýncýlarý
anlayabiliyorum. Biz kendi
küçük dünyamýzda çok
mutluyuz. Ama dünya oldukça küçüldü ve hakim
kültür diðerlerini eziyor.
Çünkü ‘bilgi’ sümenaltý
edilmiþ. Sanal ve oluþturulmuþ bilgi hakiki bilgiyi gizlenmek zorunda býrakmýþ.
Frankfurt bu yýl bize
‘onur’lu bir ayna tuttu. Herkes almasý gerekeni alacak.
Peki biz bu fuardan hangi
hisse ile ayrýldýk?
Koskoca bir Osmanlý’nýn
bakiyesi olarak aðýr bir yük
taþýyan devin küçük adýmlarýný gördük Frankfurt’ta.
Çabalarýmýz çok az. Gücümüz yetersiz. Tercüme etmeyi, tercüme edilmeye tercih etmiþiz. Dilimiz çok kekre. Derdimizi ifade edemiyoruz. Kendimizi tam tanýyamadýðýmýz gibi tanýtma
hedeflerimizi de belirginleþtiremiyoruz. Ýç dünyamýzýn
zenginliðini ‘tatminsiz’ bir
dünyaya sunarken geri geri
gitmek yerine ileriye doðru
gidebilsek, dünyaya da faydamýz olacak. Frankfurt aynasýnda benim görebildiklerim bunlar. Dilerim yayýncýlarýmýz, yazar ve þairlerimiz
daha zengin görüntüler elde
etmiþlerdir.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
aha önce bunu Lale
Akgün yapmýþtý,
Wolfgang Schäuble
de. Þimdi ise ayný þeyi
Münster’deki Ýslam din
dersi profesörü olan Muhammed Sven Kalisch yapýyor. Federal Almanya’da
kamu hayatýnýn önde gelen
aktörleri, teþkilatlanmýþ Ýslamî dinî cemaat temsilcilerinin istek ve gerekçelerine
artýk daha fazla bir mazeret
üretemeyeceklerini anlayýnca, sürekli olarak Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu efsanesinin arkasýna sýðýnýyorlar. Peki, görüþlerini
paylaþtýklarýný ima ederek
kendilerine emin bir þekilde atýfta bulunduklarý bu
sessiz çoðunluk kim? Herþeyden önce bu sessiz çoðunluk ne yapar? Prof. Kalisch örneðini ele alalým. Ýslam din dersleri öðretmenlerini eðitim görevinden
alýndýktan sonra, Die Zeit
gazetesi ile yaptýðý bir söyleþide þu unutulmayan
sözleri söylemiþti: “Masa
örtüsünü ben parçalamadým. Ancak, tam da Ýslamî
derneklerin bu sert tepkisi
sonrasýnda, bu kuruluþlarla
çalýþýp çalýþmamanýn bir
anlamý olup olamayacaðý
sorusu gündeme geliyor.
D
ale Akgün tut es,
Wolfgang Schäuble
tut es auch und auch
Muhammed Sven Kalisch,
seines Zeichens Professor
für Islamkunde in Münster,
tut es jetzt auch. Immer wieder verstecken sich Akteure
des öffentlichen Lebens in
der BRD hinter einer mysteriösen schweigenden Mehrheit der Muslime, wenn sie
den Argumenten und Forderungen der Vertreter der
s.g. organisierten muslimischen Religionsgemeinschaften nichts mehr entgegen zu setzen haben. Wer
aber ist denn bloß diese
schweigende Mehrheit und
vor allen was macht die, die
sich auf diese berufen so sicher, dass sie deren Vor-stellungen teilen würde. Nehmen wir nur mal das Beispiel von Professor Kalisch.
Der sagte nach seiner Abberufung als Ausbilder für
künftige Lehrer für islamischen Religionsunterricht
in Zeit Interview mit der
folgende
denkwürdigen
Sätze: „Ich habe das Tischtuch nicht zerschnitten.
Aber gerade nach der hars-
L
16:09 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu
Çünkü bu kuruluþlar
hiç bir þekilde Almanya’da Müslümanlarýn
çoðunluðunu temsil etmiyorlar. Müslümanlarýn sessiz çoðunluðunun, aksini düþündüðüne eminim.”
Buna göre, Müslümanlarýn sessiz çoðunluðu sanki kendisi gibi
düþünüyormuþ. Yani,
Ýbrahim, Musa, Ýsa ve
Muhammed (aleyhimusselam) gibi peygamberlerin varlýðý belgelenemezmiþ, Kur’an
aslýnda bir Hristiyanî
metin imiþ. Diðer dinlerin olduðu gibi Ýslam da,
karmakarýþýk bir hayatýn
üstesinden gelmek için sadece bir koltukdeðneyi
imiþ. Ýlginçtir ki, kendi bilimselliðini öne çýkaran
Profesör, önemli bir konuda kamuoyunu aydýnlatmadan ortalýkta býrakýyor:
Anlaþýlmasý zor düþüncelerini destekleyen hangi deneysel araþtýrma bu düþüncelerinin, sessiz çoðunluk
tarafýndan desteklendiðini
ortaya koyuyor?
Oðuz ÜÇÜNCÜ
Ama ne var ki, Bertelsmann Vakfý’nýn daha yeni
açýkladýðý ve 18 yaþýndan
büyük temsilî özelliði olan
2000 Müslüman arasýnda
yaptýðý “Religionsmonitor
2008 - Muslimische Religiosität in Deutschland”
isimli özel araþtýrmasý baþka bir dili konuþuyor. Ýþte
bir kaç ilginç rakam: Araþtýrmaya göre Almanya’da
yaþayan Müslümanlarýn
yüzde 90’ý dindar. Hatta
bunun yüzde 41’i oldukça
iyi dindar. Yüzde 5’i dindar
deðil. Bu dindarlýk seviyesine göre de, dinî
kurallara riayet ederken farklý uygulamalar
ortaya çýkýyor. Domuz
eti yeme yasaðýna
uyanlarýn oraný yüzde
86. Yüzde 58’i de hiç bir
zaman alkol almadýklarýný belirtirlerken, Müslümanlarýn üçte ikisi
Ramazan orucu, Hac,
Zekat ve gýdalarýn haram ve helalliði ve güsül gibi dinî emir ve yasaklarý çok, hatta çok
çok önemsiyor. Müslümanlarýn yüzde 34’ü,
ayda en az bir kez cemaatle namaza veya Cuma
namazýna gidiyor. Yüzde
60’ý günlük namaz kýlarlarken yüzde 28’i de sürekli
olarak 5 vakit namaz kýlýyor.
Bununla birlikte, Bertelsmann Vakfý’nýn araþtýrmasýna göre, Almanya’da
Müsülümanlarýn dindarlýðý
iki önemli vasfý daha ortaya
koyuyor: Çoðulculuða saygý ve farklý fikirlere müsamaha. Sürekli olarak Almanya’daki Müslümanla-
Die schweigende Mehrheit der Muslime...
chen Reaktion der muslimischen Verbände stellt sich
die Frage, ob es wirklich
sinnvoll ist, mit ihnen zusammenzuarbeiten. Diese
Ver-bände repräsentieren ja
bei Weitem nicht die Mehrheit der Muslime in Deutschland. Ich glaube, die
schwei-gende Mehrheit der
Muslime denkt anders.“
Demnach scheint die
schweigende Mehrheit der
Muslime wohl auch wie er
zu glauben, dass die Existenz der Propheten Abraham, Moses, Jesus und auch
Muhammad nicht zu beweisen ist, dass der Koran ursprünglich ein christlicher
Text ist und das der Islam,
wie übrigens jede andere
Religion auch, sowieso nur
als Lebenskrücke für die
Bewältigung eines komplexen Lebens zu verstehen ist.
Interessant nur, dass der auf
seine Wissenschaftlichkeit
so bedachte Professor die
Öffentlichkeit im Unklaren
darüber lässt, welche empiri-schen Studien seine
Wahrnehmung von einer se-
ine abstrusen Ideen unterstützenden aber eben schweigenden Mehrheit stützen.
Nun, die jüngst veröffentlichte Sonderstudie “Religionsmonitor 2008 - Muslimische Religiosität in Deutschland” der Bertelsmann
Stiftung, bei der 2.000 Muslime ab 18 Jahren repräsentativ
befragt
wurden,
spricht eine andere Sprache.
Hier ein-mal ein paar beeindruckende Zahlen: Laut
Studie sind 90% der in Deutsch-land lebenden Muslime religiös, davon 41% sogar hochreligiös. 5% sind
nichtreligiös. Mit Blick auf
die Konsequenzen dieser
Religiosität fällt die unterschiedliche Akzentsetzung
bei der Beachtung religiöser
Vorschriften auf. Das Verbot
des Verzehrs von Schweinefleisch wird von 86%
nach eigenen Angaben eingehalten. 58% geben an, niemals Alkohol zu trinken.
Das Fasten im Ramadan,
die Pilgerfahrt, die Pflichtabgabe, die Speisevorschriften oder die rituellen
Reinheitsgebote
werden
von zwei Drittel aller Muslime als ziemlich oder sehr
wichtig angesehen. 34% der
Muslime nehmen mindestens einmal im Monat am
Gemein-schafts- bzw. Freitagsgebet teil. Das persönliche Gebet praktizieren
60% der Muslime täglich;
dem fünfmaligen Pflichtgebet in vollem Umfang kommen 28% nach.
Insgesamt, so die Erkenntnis der Studie der Bertelsmann Stiftung, ist die
hohe Religiosität der Muslime in Deutschland gepaart
mit einer sehr pluralistischen und toleranten Ein-stellung. Hier genau liegt wohl
die Wahrnehmungsverzerrung derjenigen, die sich
immer wieder auf die s.g.
schweigende Mehrheit der
Muslime in Deutschland berufen. Sie verwechseln bewusst oder vielleicht sogar
unbewusst die Toleranz
und den Respekt dieser
Menschen für einen pluralistischen Diskurs mit einer
Zu-stimmung zu ihren
11
rýn sessiz çoðunluðuna atýfta bulunanlarýn algýlama
çarpýtmasý tam olarak burada yatýyor.
Müslümanlarýn çoðulculuða saygýsý ve farklý fikirlere müsamahasýný kendi ilginç fikir ve inanç anlayýþlarýna destek ile karýþtýrýyorlar.
Bay Schäuble, Bayan
Akgün ve hatta Profesör
Kalisch’in tartýþma örneðinden hareketle, þu “örgütlü Müslümanlar” denilen Müslümanlar, yani “söz
alan azýnlýk”, açýklanan bu
rakamlara göre, Almanya’da Müslümanlarýn ezici
bir çoðunluðunun kendileri
gibi düþündüðünü tam olarak öne sürebilirler. Ama,
Ýslamî kuruluþlar ve temsilcileri bunu söylemeyi tercih
etmiyorlar. Bu temsilciler
daha çok, kendi üyeleri adýna ve bu üyelerin vekaletiyle söze sarýlýyorlar. Ancak
bu görevle, arkalarýnda,
formel olarak herhangi bir
cemaate baðlý olmayan
Müslümanlarýn da desteðinden emin olarak, Ýslam’ýn hem hukukî hem de
toplumsal entgrasyonunu
temin etmek için çalýþýyorlar!!!
merkwürdigen Ideen und
Glaubensvorstellungen.
Ausgehend von den Argumentationsmustern von
Herrn Schäuble, Frau Akgün und auch Professor Kalisch könnten die s.g. „organisierten Muslime“, also
wenn man so will, die „wortergreifende Minderheit“,
auf Basis der veröffentlichten Zahlen genauso behaupten, dass sie die mit den
von Ihnen öffentlich vertretenen Glaubensvorstellungen für die über-wältigende
Mehrheit der Muslime in
Deutschland spricht. Darauf verzichten die islamischen Religionsgemeinschaften und ihre Vertreter. Vielmehr ergreifen sie das Wort
Namens und im Auftrag ihrer Mitglieder und versuchen mit diesem Mandat, die
rechtliche und gesellschaftliche Integration des Islam
in Deutschland voranzubringen. Allerdings mit der
Überzeugung, dass ihnen
auch die Unterstützung der
Muslime gewiss ist, die sich
nicht formell irgendeiner
Gemeinschaft angeschlossen haben!!!
29. sayi sayfalar
30.04.2009
12
GMG 2008 Kurban
Kampanyasý’nda görev
alan kesim ve daðýtým
gönüllüleri kampanya ile ilgili son hazýrlýklarý yapmak
üzere Kerpen’de buluþtu.
IGMG Genel Merkezi’nde yapýlan Kurban
Kampanyasý kesim ve daðýtým görevlileri toplantýsýnda selamlama konuþmasý
yapan Genel Baþkan Yavuz
Çelik Karahan, bu sene 24.
Kurban Kampanyasý’ný gerçekleþtirdiklerini, dünyanýn
her tarafýndan mazlum ve
maðdurlara ulaþmak üzere
hizmetlere devam ettiklerini vurgularken, hizmette
görev alan gönüllerinin Avrupa’daki Müslümanlarýn
temsilcileri olduklarýnýn altýný çizdi. Tüm hizmetlerde
Allah’ýn (c.c) rýzasýný gözet-
I
rankfurt bölgesi Haiger DÝTÝB Anadolu
Camii, ibadet bölümleri, derslikleri ve diðer
kültürel hizmet alanlarýyla
birlikte tamamlanarak hizmete açýldý.
Açýlýþ törenine, T.C.
Berlin Büyükelçiliði Din
Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Frakfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyesi
Kenan Genç, Basýn Yayýn
ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
Ekrem Ceþen, kilise yetkilileri, bölge DÝTÝB dernekleri din görevlileri ve dernek yöneticileri ile çok sayýda vatandaþ iþtirak etti.
Dernek Baþkaný Hacý
Ýpek’in Anadolu Camii ile
ilgili verdiði bilginin ardýndan, T.C. Frankfurt
F
16:09 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
IGMG Kurban Kampanyasý
gönüllüleri bir araya geldi
tiklerini, bunun hiç akýldan
çýkarýlmamasý gerektiðini
belirten Karahan, ümmet
þuuru içerisinde dayanýþmanýn devamýnýn önemine
vurgu yaptý.
IGMG Genel Sekreteri
Oðuz Üçüncü ise toplantýda yaptýðý konuþmada, küresel kriz nedeniyle bu
kampanyanýn daha da bir
önem kazandýðýný, yoksulluðun daha da arttýðýna
dikkat çekti. Kurban Kampanyasý vesilesiyle yapýlan
yardýmýn sýnýrlý olduðunu
kendilerinin de bildiðini,
ancak bunun bir duruþun
iþareti olduðunu ifade eden
Üçüncü, “Yeryüzünde adaletsizlik ortadan kalkmadýðý müddetçe kurban taþýmaya devam edeceðiz,
amacýmýz yeryüzündeki
adaletsizliði ortadan kaldýrmak” dedi.
IGMG Sosyal Hizmetler
Baþkaný ve Kurban Kampanyasý Sorumlusu Ali
Bozkurt, bu hayýrlý ve bereketli hizmet için gönüllü
olarak katýlan görevlilere
teþekkür etti ve kampanyanýn baþladýðýný bildirdi. Bu
yýl daha önceki ülke ve bölgelere ilaveten Çin’de Doðu
Türkistan’ýn yaný sýra diðer
bölgelere Moritanya’nýn da
dâhil edildiðini belirten
Bozkurt, her yýl ülke ve
kurban sayýsýnýn arttýrmayý
hedeflediklerini ifade etti.
Kurban kesim görevlisi
olarak bu yýl 200’den fazla
gönüllünün Avrupa’daki
Müslümanlarýn elçileri olarak, baþta Türkiye olmak
üzere, dünyanýn her yerine
hizmet için gideceðini bildiren Bozkurt, Kurban Kampanyasý’ndaki asýl hedefin,
DÝTÝB`den Haiger’e Yeni Cami
Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn
yaptýðý
konuþmasýnda,
“Büyük bir yardýmlaþma
örneði gösterilerek ibadete
açýlan bu eserin, plan aþamasýndan, açýlýþýna kadar
emeði geçen bütün hayýrsever vatandaþlarýmý kutluyorum” dedi.
T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan da konuþmasýnda, “Öncelikle bu Pazar
gününde, davetimize iþtirak edip, buraya gelerek
bizleri onurlandýrdýðýnýz
için hepinize teþekkür ediyorum. Bugün burada bölgemizde faaliyet gösteren
camilerimizin bir yenisini
açmýþ olmanýn verdiði
mutlulukla toplanmýþ bulunmaktayýz. Bu açýlýþýn
herkese hayýrlý olmasýný
diliyorum. Cami sayýsýnýn
artmasý, bir bakýma birlik
ve beraberliðin en üst seviyede gerçekleþmesi anlamýna da gelmektedir. Hakikaten bugün itibaryle
geldiðimiz noktaya kolay
gelinmedi. Teþkilatýmýzýn
bu seviyeye gelmesinde
gerçekten çok büyük
emekler harcandý. Ben huzurlarýnýzda bir kez daha
Alman resmi makamlarýna, Alman komþularýmýza,
dernek yetkililerimize ve
bütün vatandaþlarýma teþekkür ediyorum.
Cami; insanlarý bir araya toplayan, problemlerine
çare bulduðu, insanlarýn
kültürlerinin geliþtiði, insanlarýn
dostluklarýnýn
oluþtuðu, insanlarýn eðitim aldýklarý yer demektir.
Camiler sosyal faaliyetlerimizin Alman dostlarýmýz
ve komþularýmýz tarafýndan davet edilerek gösterildiði yerlerdir. Ayrýca camilerimiz, hanýmlarýmýzýn
bir araya geldiði, eðitim aldýðý, aldýklarý eðitimi yine
kendi dostlarýna, arkadaþlarýna aktardýðý yerlerdir.
Bu anlattýðýmýz çerçevede,
biz camilerimizi uyumun
merkezleri olarak görüyoruz. Bu caminin yapýlmasýnda emeði geçen herkese
tekrar teþekkür eder, hepinize saðlýk ersenlik ve
mutluluk dileklerimle saygýlar sunarým” dedi.
haber
kiþilere 3–5 kilo et daðýtýmý
olmadýðýný, aksine, bu projenin Allah’ýn (c.c) rýzasýný
kazanmayý amaçlayan bir
ümmet buluþmasý ve dayanýþmasý olduðunu bildirdi.
2007 senesi Kurban
Kampanyasý’nýn tanýtýmýna
yönelik 5 dilde hazýrlanan
tanýtým filminin de izlendiði programda, hazýrlanan
bu tanýtým CD’lerinin ve
kurban gönüllülerinin gidecekleri ülkelere getirecekleri afiþ, þeker, poþet gibi malzemelerin de daðýtýmý yapýldý.
Kurban Kampanyasý gönüllülerinin kamera ve fotoðraf çekimleri konusunda
da bilgilendirildikleri toplantý, katýlýmcýlarýn dilek temennilerini iletmeleri ile
sona erdi.
Arslan ayrýca, Haiger
DÝTÝB Anadolu Camii Dernek Baþkaný Ýpek’i baþarýlarýndan dolayý kutlayarak, DÝTÝB adýna bir plaket
takdim etti.
Haiger DÝTÝB Anadolu
Camii’nin açýlýþ kurdelasý,
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri
ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, T.C. Frakfurt
Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn,
DÝTÝB Yönetim Kurulu
Üyesi Kenan Genç ve diðer davetliler tarafýnda kesilerek hizmete açýldý.
Açýlýþ sonrasý davetlilerle birlikte cami gezildi
ve cami müþtemilatý hakkýnda bilgi verildi.
Program, Kadýn Kollarý’nýn hazýrladýðý ikramýn
misafirlere sunulmasýyla
sona erdi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
nsanoðlu Allah tarafýndan yaratýlmýþ bir varlýk
olarak bir çok nimetlerle
donatýlmýþtýr. Bu nimetlerden bazýlarý beden saðlýðý,
ruh saðlýðý, yemek ve içmek gibi envayi çeþit nimetlerdir. Fakat lutuflar ve
ihsanlar bununla sýnýrlý deðildir. Allah-u Teala’nýn insanoðluna vermiþ olduðu
en büyük nimetlerden birisi
hiç kuþkusuz AKIL nimetidir.
Þimdi ise akýl kavramý
üzerinde biraz duralým.
Akýl vardýr, zeka vardýr, us
vardýr bir de fikir vardýr.
Bunlarýn hepsi soyut olarak
eþ anlamlara gelseler de
aralarýnda ince de olsa farklar görülmektedir. Her akýl
sahibi insan ille de zeki olmasý anlamýna gelmez. Fakat her zeki insan muhakkak bir akýla sahiptir. Demek ki zeka akýla bina edilmiþtir. Bazý insanlarýn ise
aklý vardýr, fakat maalesef
fikri yoktur. Fikir sahibi olmak ve fikir adamý olabilmek yine her insana nasip
olmayan bir nimettir.
Bu kelimeler Türkçemizde farklý yerlerde kullanýlýr. Mesela bir çocuða:
“Akýllý dur! Uslu dur! Yaramazlýk yapma!” deriz. Fakat “Zekalý dur! Fikirli
dur!” dememiz biraz abes
olur. Kelimeler hak ettikleri
yerlerde ve hak ettikleri þekilde kullanýlmalýdýr.
Zeki olmak, hatta üstün
zekaya sahip olmak büyük
bir nimet olmakla beraber,
ayný anda insana büyük bir
“bela” da olabilir. Yani zeki
olmak o zekaya sahip olan
insana günlük hayatýnda
bir takým sýkýntýlar getirebilir. Buna en iyi örnek olarak
rahmetlik üstad Necip Fazýl
Kýsakürek’i
verebiliriz.
Adamcaðýz üstün ve keskin
zekasýndan dolayý yaþam
süreci içinde bir takým sýkýntýlara maruz kalmýþ, hýzlý ve geniþ düþünmesinden
dolayý diðer insanlar tarafýndan hak ettiði bir þekilde
anlaþýlmama sýkýntýsýný çeken bir zattýr. Evet, hakikaten de insan bildiðini bilinmiþ sanýr ve karþýsýndaki
muhatabýný kendi açýsýndan gördüðü için, kendi derecesine göre ölçer...
Allah Rasulu: “Kellimin
nase ala kaderi ukulihim!”,
yani insanlarla akýl derecesine göre konuþun diye ifade buyurmuþtur. Bu peygamber tavsiyesi bizlere – o
yüce ve eþsiz zatýn söylemiþ
Ý
16:09 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Aklýmýzý kullanmadýðýmýzdan
dolayý hesaba çekilmek...
olduðu her söz gibi- büný kullanmayýp yapmýþ
yük bir öðretidir. Bu
olduklarýndan dolayý
sözlerden ibret ve ders
deðilde, aklýný kullanýp
almak ise bizim için kayapmamýþ olduklarýnçýnýlmaz bir vazifedir.
dan dolayý da hesaba
Allah Rasulu ne diyor,
çekilecektir ve bu akýl
niye diyor? Bu soruyu
nimetinden yeterli ve
kendimize sürekli sorgerekli bir þekilde istifamamýz gerekir. Hadisde etmemeyiþinin hesaleri hafife almayalým.
býný hiç þüphesiz verHer birinde derin bir
mek mecburiyetindemanadan ziyade gündir. Çünkü mesuldur,
lük hayatýmýz için yarsorumludur. Ayrýca bu
dýmlar vardýr.
sadece “Ýlahi Kanunda”
Stj. Av. Selma Öztürk deðilde, günümüzün
Ýnsanlarla akýl seviyesine göre konuþun
ceza kanununda da
demekle evvelen insanböyledir. Özel sorumluleri bir muameleye iþarettir.
larýn akýl derecelerinin Bilinçli, þuurlu ve mutevazi luk taþýyan kiþi gerektiði
farklý ve ayný olmadýðý anlý- (alçakgönüllü) bir müslü- yerde ve anda gereken eyyoruz. Bir çocukla yaptýðý- man da muhakkak ve mu- lemde bulunmadýðý için damýz bir konuþmayla bir er- hakkak böyle davranýr.
ha aðýr bir ceza görür. Megenle yaptýðýmýz bir sohbet
Evet, akýl Allah tarafýn- sela Alman ceza kanunuelbette ayný olamaz. Bir dan verilmiþ olan bir nimet nun 13’üncü maddesinde
profesörle yaptýðýmýz bir olduðuna göre, mahþer gü- (§13 StGB Unterlassen) bu
konuþmayla bir ummiyle nü her nimet için hesaba çe- böyledir. Ýhmal suçu dediyaptýðýmýz bir konuþma yi- kileceðimiz gibi, iþte bu ni- ðimiz suçtur bu. Yani eðer
ne ayný olamaz, olmamalý- metten dolayý da hesaba çe- bir insan yaptýðý daha doðdýr. Kullanýlan kelimeler ve kileceðiz. Bu durumu Al- rusu yapmadýðý bir iþten
tarz muhataba göre özel se- lah-u Teala kendisi bizzat dolayý o iþte taþýmýþ olduðu
çilmelidir. Burada bir yanlýþ Tekasur suresinin son aye- özel bir sorumluluðu varsa,
anlaþma olmasýn efendim! tinde “Summe letuselunne o sorumluluðu gereði yasaBu insanlarý küçümseme yevme izin anninneim” lara göre daha aðýr bir suç
veya onlara deðer verme- ayetiyle açýk bir þekilde tey- iþlemiþ olur.
me anlamýna gelmez. Bila- kitle ifade ediyor zaten. KiDemek ki herkes (ve hekis! Bu onlara asýl hak ettik- þi Hesab-ý Kebir’de sýrf aklý- pimiz) elinde olan imkan-
13
larla akýl denen bu nimeti
saðlýklý ve gerekli bir þekilde kullanarak kendi üzerine düþen ferdi vazifesini
yani Allah’a karþý olan kulluk görevini yerine getirmekle mükelleftir, buna
mecburdur.
Kur`an-ý Kerim’de Allah-u Teala defalarca kitabýný okuyanlara ve o kitaba
inananlara þu sorularý yöneltmiyor mu? “Efela
tea’gýlun”, Efela tetefekkerun”, Efela tezekkerun”.
Yani Allah-u Teala “Siz
(hiç) düþünmez misiniz?”
demekle “Düþünün!” diyor
bizlere. Bu istifham dediðimiz sorularýn içinde derin
manayla birlikte cevapta
vardýr. Bu suallar insaný düþünmeye teþvik eder ve etmelidir. Ayný zamanda hem
öneri, hem de ikaz mahiyetindedir. Yaradanýn seçmiþ
olduðu usül budur iþte.
Kelime-i Þehadeti anlayýp hakkýyla yerine getirmek istiyorsak, aklýmýzý
hakkýnca kullanmamýz lazým. Bu taktirde mahþer günü bazý iþlerimiz daha da
kolaylaþacaktýr, inþaallah.
La Ýlahe Ýllallah demekle iþ
bitmiyor efendim, asýl iþ o
zaman baþlýyor. Bir de üstüne Muhammed Rasulallah ilavesinde bulunursak,
gerisini aklýnýzý kullanýp
sizler düþünün artýk...
29. sayi sayfalar
30.04.2009
14
.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, Nürnberg
DÝTÝB Eyüp Sultan Camii
Konferans salonunda, T.C.
Münih ve Nürnbeg Baþkonsolosluklarý Din Hizmetleri Ataþeliði çalýþma
bölgelerinde görev yapan
din görevlileri ile bir araya
geldi.
T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal,
T.C.Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C.
Berlin Büyükelçiliði Din
Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Nürnberg Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Atýf Akþit ve
T.C. Münih Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi
T
16:09 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Prof. Dr. Bardakoðlu Nürnberg’de
Din Görevlileri Ýle Bir Araya Geldi
Mustafa Temel’in de hazýr
bulunduðu toplantýnýn açýlýþ koýnuþmasýný, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB
Genel Baþkaný Sadi Arslan
yaptý. Arslan konuþmasýnda: “sözlerime baþlamadan
önce, Sayýn T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanýmýz’ý herkes
adýna hoþgeldiniz diyorum. Ayaklarýnýn tozuyla
Zat-ý Alilerine buraya getirdiðimiz için kendilerinden
özür diliyorum.
Avrupa’da özellikle Almanya’da hizmetlerimiz
çok önemli bir noktaya gelmiþtir. Almanya’da, 13 Din
Hizmetleri Ataþesi, 550 si
kadrolu, 200’si de geçici süreli olmak üzere 750 görevlimizle birlikte hizmetlerimize devam ediyoruz.
Almanya’da toplam olarak 887 DÝTÝB derneðimiz
mevcut olup, bunlarýn
750’sinde camii bulunmaktadýr. Diðerleri daha çok
sportif faaliyetler yapan
dernekleriTeþkilatýmýzýn
hizmetleri hem vatandaþlarýmýzýn nezdinde, hem beraber yaþadýðýmýz Alman
dostlarýmýz
nezdinde,
hemde diðer kesimler tarafýndan övgüyle söz edilmektedir” dedi.mizdir.
T.C. Nürnberg Baþkonsolosu M. Selim Kartal da
konuþmasýnda, Sayýn T.C.
Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof.
Dr. Ali Bardakoðlu’nu
Nürnberg’de görmekten
duyduðu mutluluðu ifade
ederek, : ” Sayýn Baþkaným,
DÝTÝB dernekleri hem kendi sahasýnda uzman olan
din görevlilerimizle, hem
de derneklerimizin yaptýðý
etkinliklerle vatandaþlarýmýzýn büyük takdir ve teveccühlerini kazanmýþtýr.
Bu yönüyle DÝTÝB, adeta
bir köprü vazifesi ifa etmektedir” dedi.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþ-
haber
kaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu da toplantýda yaptýðý
konuþmasýnda:
“DÝTÝB
kendi bünyesinde bulunan
din görevlilerimizle Almanya’nýn her bölgesinde
hizmet sunan önemli bir
kuruluþtur. Bizim asýl amacýmýz, yeni nesillere en iyi
hizmeti verebilmektir. Onlar bizlere emanettir. Hem
almancaya hakim olmalý,
hem de güzel türkçemizi
en iyi bir þekilde konuþmamýz gerekir. Ancak böyle
olduðumuz takdirde bulunduðumuz toplumda bir
deðerimiz olur. ” dedi.
Toplantý, Nürnberg DÝTÝB Eyüp Sultan Camii Kadýn Kollarýnýn hazýrladýðý
ikramýn misafirlere sunumuyla sona erdi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
1) BORPOWER® nedir?
BORPOWER® olaðanüstü Tribolojik özellikleri olan nano teknolojik
bir yaðlayýcýdýr.
BORPOWER® tüm 4 zamanlý
araçlarda kullanýlabilen, katý yaðlayýcýlar sýnýfýndaki en etkili nano
yaðlayýcý katkýsýdýr. BORPOWER®
etkinliðini, içerdiði nano kristal yapýdaki aktif maddeleri Bor Elmas Tozu (MCDP) ve Nano Bor (BNB)´un
özellikleriyle ortaya koyar. BORPOWER® Bor Elmas Tozu (MCDP) ve
Nano Bor (BNB)´un olaðanüstü özelliklerini kullanarak, motordaki sürtünmeyi, kaplama ve bilye yataðý etkisiyle minimum düzeye indirir.
2) BORPOWER ® kullanýmýnýn
aracýma ve bana saðladýðý fayda ve
kazanýmlar nelerdir?
BORPOWER® olaðanüstü etkileri olan bir nano yaðlayýcýdýr.
BORPOWER® motordaki aþýrý
ýsýnmayý önleyerek, yað yakmayý ve
buharlaþmadan kaynaklanan yað
kaybýný önler, yaðýn kullaným ömrünü artýrýr ve bu ýsý dengelemesi ile
optimal bir verim sunar.
BORPOWER® sürtünme ve aþýnmalarý azaltarak; yakýt tüketimini
azaltýr, motorun kullaným ömrünü
artýrýr ve motorun daha sessiz çalýþmasýný saðlar.
BORPOWER® egzoz gazlarýný
minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda saðlar.
BORPOWER® motor iç yüzeyini
9 Mohs sertliðinde ve 6-8 atom kalýnlýðýnda bir film tabakasý ile kaplayarak; ýsý ve yüksek basýnçtan oluþan
dislokasyon hareketlerini tamamen
önler ve Metalin Dinamik-Termik direncini artýrýr. Sürtünme ve Aþýnmayý azaltan bu etkili koruma oluþan
enerji kayýplarýný tamamen kazanýma dönüþtürerek performans artýþý
saðlar.
3) BORPOWER® kullanýmý aracýmýn motorunda hasara yol açar mý?
BORPOWER®da bulunan Aktif
maddeler kimyasal etkileþim sunmazlar. Bu parçacýklar nano kristal
özelliðindedir yani çok küçük boyutta olmalarýndan dolayý motorda hiçbir yeri týkamazlar. BORPOWER®
´da bulunan aktif maddeler motorda
oluþan yüksek ýsý ve basýnçlarda bile
özelliklerini kaybetmezler, stabil kalýrlar.
Böylelikle BORPOWER® istenmeyen ve hasara yol açabilecek etkiler ortaya koymaz.
4) BORPOWER®´in piyasadaki
diðer benzer ürünlerden farký nedir?
BORPOWER® katý yaðlayýcýlar
sýnýfýndaki en etkili nano yaðlayýcý
katký maddesidir. Örneðin içerdiði
aktif maddelerden biri olan Nano
Bor katý yaðlayýcý maddeler arasýnda en düþük sürtünme deðerine sahiptir. BORPOWER® nano yaðlayýcý
olarak tamamen fiziksel bir etkileþim
tarzý ortaya koyarak piyasada bulunan diðer yaðlayýcý ürünler ile karþýlaþtýrýldýðýnda bir çok farklýlýk sergiler. Bu farklýlýklarý Ürünler - BORPOWER® bölümünde ayrýntýlý olarak inceleyebilirsiniz.
5) BORPOWER® kullanýmý motor yaðýnýn etkisini azaltýr mý?
BORPOWER®´da bulunan nano
parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara
girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn etkisini azaltmasý söz konusu deðildir.
Bilakis motor için saðladýðý fayda ve
kazanýmlarýnýn yani sýra motor yaðýnýn ömrünü de %100 artýrýr.
6) Yüksek performanslý sentetik
motor yaðlarýyla çalýþan motorlarda
BORPOWER® kullanýmýnýn sonuçlarý nelerdir? BORPOWER®´da bulunan mineral yað bu yaðlarýn etkisini
azaltýr mý?
Motor yaðlarýnýn temel görevi
Seite 15
-BORPOWERKAFA AUTO GÜVENCESÝYLE
MÜÞTERÝLERÝMÝZE HÝZMET VERMEYE
DEVAM EDÝYORUZ
motorun hareketli parçalarý arasýnda
yaðlayýcý bir film tabakasý oluþturup
sürtünmeyi azaltmaktýr. Bu yaðlayýcý
film ortadan kalkýp metal metal ile
sürtünürse motordaki aþýnma ve sürtünmeden doðan ýsý oluþumu çok
yükselir ve sonuçta kýsa sürede hasarlara yol açar. Maalesef motor yaðlarýnýn optimal bir yaðlayýcý film
oluþturma kabiliyetleri büyük ölçüde
yaðýn sýcaklýðýna baðlýdýr. Ýdeal bir
motor yaðý, kýþýn motorun çalýþtýrýlmasýnda (-30°C) ve 250 Km/s hýzla
otobanda (motorun hareketli parçalarýnda bir kaç yüz °C) hep akýþkan ve
ayný zamanda kaplayýcý özelliðinde
olup aralýksýz ve eþit yaðlayýcý bir
film oluþturur. Çalýþma sýrasýnda stabil kalarak yanmaz. Reel bir motor
yaðý hiç bir zaman bu taleplerin hepsini birden optimal karþýlayamaz. Piyasada bulunan motor yaðlarý bu taleplerin sadece belirli bölümlerini
karþýlayabilmektedir.
BORPOWER® kullanýmýyla motor, yað filminin yaný sýra katý yaðlayýcý bir katman tarafýndan korunur.
Yað filminin koptuðu yerlerde bile
çok sert, pürüzsüz, sýcaklýk ve basýnca dayanýklý Bor partikül tabakalarý
birbiriyle sürtünür ve kapladýklarý
metal parçalarý aþýnmadan korurlar.
Oluþan sürtünme sýcaklýðýnýn iletilmesi için yaðlayýcý bir tabakanýn
gerekliliði devam eder. BORPOWER® bu özellikleriyle motor yaðý
BORPOWER`IN FAYDALARI
- 15%`E KADAR YAKIT TASARRUFU SAÐLAR (ORTALAMA 10%)
- MOTORUN GÜCÜNÜ YAKLAÞIK 9% ARTIRIYOR
- MOTOR YAÐI`NIN KULLANIMI ÝKÝ KAT ARTIYOR. YANÝ 15.000
KM`DE BÝR YAÐ DEÐÝÞTÝRÝYORSANIZ BORPOWER`Ý KOYDUKTAN
SONRA 30.000 KM`DE BÝR YAÐ DEGÝÞTÝRECEKSÝNÝZ.
- MOTOR YAÐINDAN %100 TASARRUF.
- YAÐ SICAKLIÐI %30 AZALIR.
- MOTORDAKÝ SÜRTÜNMELER %70 AZALIR, BU BAKIMDAN HEM
MOTORUN ÖMRÜ %100 UZAR HEM DE MOTORUN YAÐ EKSÝLTMESÝ
EN AZA ÝNER.
- MOTORDA MEYDANA GELEBÝLECEK PASLANMALAR EN AZA ÝNER.
- SÜRTÜNME %70 AZALDIÐI ÝÇÝN, MOTORUN SESÝ AZALIR.
- MOTORUN SICAKLIÐI DÜÞER VE MOTOR CONTASI (ZYLINDERKOPFDICHTUNG) ARIZALARI EN AZA ÝNER.
- EKSOZ`DAN ÇIKAN KÝRLÝ GAZ CO2 %15 AZALIR VE DOÐAYA DAHA
AZ KÝRLÝ GAZ BIRAKMAYI SAÐLAR.
- TAKSÝCÝLER, TRANSPORT FÝRMASI OLANLAR VE ÇOK KÝLOMETRE
YAPAN KÝÞÝLER DAHA FAZLA TASARRUR EDER.
- PKW`LERDE 1000 EURO`YA KADAR LKW`LERDE 2500 EURO`YA
KADAR YÝLLÝK TASARRUF IMKANI.
Not: Bizden alýnan PORPOWER`in faydasýnýn olmadýðýný söyleyen müþterilerimize bir yað deðiþimini parasýz yapýyoruz. Böylece müþterimiz hiçbir
maddi zarara uðramýyor. Sattýðýmýz ürüne güveniyoruz!.
Ayrýntýlý bilgi için: www.nnt-nanotechnology.com
Bor Power kullanýcýlarý Bor Power`dan kaynaklanabilecek hasarlara karþý 2
Milyon Euro`ya kadar sigortalýdýr.
BAYERN`DE TEK YETKiLi SATICI
Bayern`de bayilikler verilecektir. Nürnberg, Landshut, Ingolstadt, Kempten,
Garmisch, Augsburg, Rosenheim, Regensburg, Passau, Coburg, Halle, Hof.
KAFA AUTO (Fahrettin YAVUZ)
DAIMLERSTR.10 . 85748 GARCHING bei MÜNCHEN
Tel.: 089-327 07 738 . Fax.: 089-327 07 740
Handy: 0178-2696997
www.kafaauto.de . [email protected]
için bir performans artýrýcý etki göstererek kullanýcýya daha az maliyetli ve
yaðlama özelliði daha az olan konvansiyonel motor yaðlarýný kullaným
olanaðýný sunar.
Kullanýlan yüksek performanslý
motor yaðý, yaðlama görevinin dýþýnda baþka görevler yerine getiriyor olsa bile BORPOWER®´da bulunan nano parçacýklar, kimyasal reaksiyonlara girmeyip çok stabil yapýda olmalarýndan dolayý katýldýðý yaðlarýn özelliðini deðiþtirmez. BORPOWER®´da
bulunan mineral yað (bir þiþe BORPOWER®‘da yaklaþýk 162 cm³) yüksek performanslý motor yaðýna oranla çok az miktarda olduðundan katýldýðý yaðýn etkisini deðiþtirmez.
7) BORPOWER® gereðinden fazla kullanýlýrsa, örneðin 5 Litre motor
yaðýna 250 ml.den fazla miktarda
BORPOWER® eklenirse sonuçlarý ne
olur?
BORPOWER®´in fazla miktarda
kullanýlmasý motorda hasar oluþturmaz. Aksine aþýnmalara karþý daha
etkili bir koruma saðlar. Gerçi bahsi
geçen daha fazla etkinlik normal kullaným miktarýna göre az bir farktýr.
Yakýt tüketimini daha fazla düþürmesi de görülebilmektedir ama garanti
edilemez. En düþük fiyata en optimal
etki, öngörülen dozaj (5 litre motor
yaðýna 250 ml. BORPOWER®) ile elde edilir.
8) BORPOWER ® kullanýmýnda
dikkat etmem gereken noktalar nelerdir?
Konuyla ilgili ayrýntýlý bilgiyi sitemizin Ürünler–Kullaný bölümünde
bulabilirsiniz.
9) BORPOWER® motor içerisinde nasýl çalýþýr?
BORPOWER® aktif madde olarak bor elmas tozu (MCDP) ve nanobor (NBN) içerir. MCDP-Kristalleri
yüksek basýnç altýnda pürüzlü metal
yüzeylere sýkýca preslenir, mikron
mertebesinde boþluklarý doldururlar
ve elmas sertliðinde, pürüzsüz koruyucu bir film tabakasý oluþtururlar.
Nanobor bu yüzeyleri kaplayan
MCDP katmanlarý arasýnda ayrýyeten
bir katý yaðlayýcý etkisi gösterir.
Preslenmemiþ olan MCDP-kristalleri MCDP tabakalarý arasýnda bilye yataðýnda gibi yuvarlanarak sürtünmeyi daha da azaltýr. MCDP-kristallerinin çapý 0,5 ila 5 nanometre arasýndadýr.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16
Mehmet Demir
GMG Kuzey Ruhr Bölge
Gençlik Teþkilatýnýn düzenlediði Bosna gezisi
tek kelime ile muhteþem
geçti. Bir otobüs dolusu yüreði genç, kendisi dinç
ekiple, tarihin derinliklerine, ecdad yadigarý eserleri
temaþa etmek, yakýn bir tarihteki acýmasýz eserlere þahidlik etmek üzere zevkli
ve heyecanlý bir yolculuk
yapýldý.
Yol boyunca ilahiler,
marþlar, yarýþmalar, fýkra
anlatýmlarý eþliðinde: “Önce vezirler diyarý Travnik
þehri gezildi, daha sonra
meþhur Bosna kebabý ikram edildi. Daha sonra
kalplerin attýðý, yüreklerin
I
16:09 Uhr
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
IGMG Kuzey Ruhr
Bölgesinden Bosna Gezisi
çarptýðý, Osmanlý`nýn takriben 200 sene hüküm sürdüðü, daðlarla çevrili, yemyeþil bir tabakayla örtülü, içerisinde beyaz kelebekler
olan þehitler diyarý Sarajevo`ya varýldý. Türk üniversitesinde okuyan iki gencimizin rehberlik ettiði programým dolu ve bir o kadar
da zevkli geçti. Hakk davasý uðruna ülkesini düþmana
teslim etmeyen baþta Aliye
Ýzzetbegoviç olmak üzere
þehitlikleri ziyaret ederek,
Yasinler okundu, dualar
edildi, gözyaþlarý ile çimenler sulandý. Savaþ anýnda
sebze pazarý olan ve yaklaþýk 70 kiþinin hayatýný kaybettiði can pazarýný, rehberlerimiz yaþananlarý anlatýrken, dinleyenler hüzünlendiler.
Köprüsüyle
meþhur
Mostar þehri ve müthiþ
manzarasýyla, daðýn dibine
kurulan Sarý Saltuk tekke
ziyaretleri yapýldý. Gezinin
son akþamý Morica Han`da
Bosna Kahvesi ikramý eþliðinde genel bir deðerlendirme imkaný oldu. Bir asra
yakýn ömrüyle yaþayan bir
tarih olan, nice tarihi olaylara tanýklýk eden Nimet
Teyze`yi dinleme, tarihin
derinliklerine dalma fýrsatýmýz oldu. Sohbetinde Milli Görüþ`ün desteðini hiç
unutmadýklarýný, dua ve
yardýmlarýyla kendilerini
unutmayan din kardeþlerine teþekkür etti.
Ardýndan IGMG Kuzey
gezi haber
Ruhr Bölge Baþkaný Murat
Ýleri bu doyumsuz geziyi
tertip eden Bölge Gençlik
Baþkanýný tebrik edip, tüm
imkanlarýmýzla gençliðin
yanýndayýz dedi.
Son olarak IGMG Kuzey
Ruhr Bölge Gençlik Baþkaný Ufuk Ulun unutulmaz
bir geziyi nasip ettiði için
Allah`a þükür ederek, geziye katýlanlara tebrik ve teþekkürlerini sundu.
Kafýle en kýsa zamanda
böylesine doyumsuz bir gezinin tekrar düzenlenmesini istirham ederek, emeði
geçen bölge yöneticilerine
þükranlarýný sundular. 6
günlük gezinin ardýndan
kafile salimen evlerine geri
döndüler.
29. sayi sayfalar
haber
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
17
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 18
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
erhum Aliya Ýzzetbegoviç
Ýstanbul’da Baðcýlar Belediyesi’nin düzenlediði iki
günlük bir sempozyumla
anýldý.
Ýstanbul Baðcýlar Belediyesi Bosna-Hersek’in kurucu
Cumhurbaþkaný Merhum
Aliya Ýzzetbegoviç’i iki süren süren bir sempozyumla
andý. Bir “yabancý” devlet
adamýnýn bir baþka ülkenin
belediyesi tarafýndan anýlmasý için gerçekten de olaðanüstü bir þeylerin olmasý gerekirdi. Fakat, söz konusu
kiþinin Aliya Ýzzetbegoviç
olmasý onu yabancýlýk”tan
çýkarýp “bizden” birisi haline getirmesi, yani o olaðanüstü þeylerin hepsinin de
var olduðunu gösteriyordu.
Aslýna bakýlýrsa, burada olaðanüstülük de yok. Ýzzetbegoviç’in hayatý boyunca verdiði özgürlük ve hakikati anlama/anlatma mücadelesi
bu olaðanüstülüðü kapsadýðý gibi, olaðanlaþtýrýyordu
da.
Merhum 19 Ekim 2003 tarihinde bu dünyaya gözlerini kapattý. Giderken sadece,
özgürlüðü uðruna büyük
müdacedeleler vererek kurtlar sofrasýndan kurtarmak
için didindiði Bosna’yý deðil,
tüm Müslümanlarý yetim býrakarak gitti. Bosnalý çocuklarýn “dedo”su ve bütün bir
ülkenin “babo”su bu çaðda
hikmet pýnarlarýnýn yolunu,
“doðu”dan da, “batý”dan da
beslenerek, lâkin mensubu
bulunduðu Ýslâmî kültür
süzgecinden geçirerek açmak için çabaladý.
Yazdýklarý, söyledikleri
ve en önemlisi de davranýþlarý hep “hikmet”ten bir þeylerle doluydu. “Doðu”yu da,
“Batý”yý da eleþtirmeyi bir
görev bilmiþti.
Vefatýnýn 5. yýlýnda Bosna
ve Türkiye’den toplam 27
M
onn’da yapýlan 13. Metropolis Konferansý’nda
konuþan Ýçiþleri Bakaný
Wolfgang Schäuble, Alman
Göç Politikasýnýn yanlýþlarýný
kabul etti
Konferans’ta Göç ve Entegrasyon hakkýnda konuþan
Schäuble, “Evet, sosyal ve kültürel arka planý dikkate almadan Türkiye, Ýtalya ve Portekiz gibi ülkelerden insanlarý
ülkemize getirmemiz hataydý.
Çünkü biz kalacaklarýný düþünmemiþtik” dedi.
Konuþmasýnda AB Göç
Anlaþmasýna deðinen Schäuble, dýþ sýnýrlarýn daha güvenli
hale getirilmesi gerektiðini,
kanunsuz göç engellenmediði
takdirde göç kelimesinin top-
B
16:09 Uhr
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Aliya Ýzzetbegoviç’i
anarken
tebliðcinin anlatýmý ile Aliya
Ýzzetbegoviç bir düþünür, bir
devlet adamý, bir özgürlük
aþýðý olarak ve “Doðu ve Batý Arasýnda Ýslam” kitabýnýn
yazarý olarak ele alýndý.
Oðlu Bakir Ýzzetbegoviç,
yakýn mücadele arkadaþlarýý,
Prof. Ýsmet Kasimagiç onu
anlatýrlarken, yine yol arkadaþý Prof. Cemaleddin Latiç
onu “Batý’daki Ýkbal” olarak
fikirlerini tahlil etti. Merhumu, yakýndan tanýma fýrsatý
bulan ve iþgal ve saldýrý döneminde Bosna’ya hizmetleri geçen Prof. Dr. Hüseyin
Hatemi, IHH Baþkaný Bülent
Yýldýrým, Sakarya eski Milletvekili Dr. Süleyman Gündüz, gazeteci Mehmet Koçak
ve Ýstanbul eski Milletvekili
Hüseyin Kansu ile Mazlumder Eski Baþkaný Cevat Özkaya da Ýzzetbegoviç’in hayatýndan etkileyici kesitler
sundular.
Ýlhan BÝLGÜ
Onun özellikle, büyük
acýlarýn çekildiði, çocuklarýn
bile öldürüldüðü, kadýnlarýn
tecavüze uðradýðý menfur
savaþ ve iþgal dönemindeki,
hikmetli sisayet ve idaresi ile
bir bilgelik örnekliðine vurgu yapýldý. Bu anlamda, çaðdaþ diplomaside, vermiþ olduðu büyük mücadele ile
bilgeliði hakettiðine vurgu
yapýldý.
Merhum
Ýzzetbegoviç
Türkiye’de “Bilge Kral” olarak tanýmlanmak istendi. Fakat bilgeliði ve krallýðý bilenler bu iki tanýmlamanýn, söz
konusu olan kiþi Ýzzetbegoviç olunca birbiriyle tamamen zýtlaþýyor. O bilgeydi,
amma kral asla deðildi. Partisinin ve hükümetinin toplantýlarýnda herkes onu övme yarýþýna girerken o, ken-
disini eleþtirmeyi de biliyordu. “Düþmanlarýnýza kin
tutmayýn. Ama, yaptýklarýný
da unutmayýn,” öz deyiþi
onun kendi mücadele arkadaþlarýna yaptýðý eleþtiri olduðu kadar bir yol haritasý
idi de.
Meselâ, Mostar köprüsünün yýkýlmasýnýn arkasýndan
þehrin Birleþmiþ Milletler
idaresine verilmesi sýrasýnda
yaptýðý konuþmada önce,
beþ yüzyýllýk hoþ görünün
bu köprülü þehir anlamýndaki þehirde neden yýkýldýðýnýn
da bilinmesini istedikten
sonra, saldýrgan kendileri olmadýðý halde þunlarý söyleyebiliyordu:
“Nehirlerin
üzerindeki köprüleri yenibaþtan inþa etmek için, önce
insanlarýn kalbinde onlarý
yeniden yeþertmeliyiz. Biz
buna hazýrýz.”
Tam da savaþýn çirkinliðinin ve mel’unluðunun sür-
Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble,
“Alman göç politikasý tarihi ihmallerle dolu”
lumda olumsuz anlama sahip
olacaðýný belirtti, ancak göçün
tehdit olmadýðý, aksine bir
zenginlik olduðunu vurguladý.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Entegrasyon Bakaný Armin Laschet, farklýlýklarý zenginlik olarak nitelerken, Duisburg’ta yapýlan caminin baþarýlý bir entegrasyonun örneði
olduðunu ifade etti ve “burada kalýcý bir þeyler inþa edenler, kalýcýdýrlar” dedi.
Yazar Ralph Giordano’nun
cami yapýmý ile ilgili sözlerini
“endiþe verici” olarak nitele-
yen Laschet, Ýslam’ý “köktendinci” olarak niteleyen Giordano’nun tartýþmalarý alevlendirdiðini, açýklamalarýn “neredeyse ýrkçý” olduðunu belirtti.
Bunun yaný sýra “Westdeutschen Allgemeinen Zeitung” da yer alan bir haberde
Washington’daki Göç Politi-
kalarý Enstitüsü Baþkaný Demetrios Papademetriou’nun,
Alman ekonomi harikasýnýn
“misafir iþçilerin” inayetiyle
oluþan ekonomik bir baþarý olduðu, ancak insanlýk açýsýndan baþarýlý olduðunun söylenemeyeceðini ifade ettiði belirtildi.
“Küreselleþmiþ Dünyada
Mobilite, Entegrasyon ve Geliþme”
Bonn’da 13.sü gerçekleþtirilen Uluslar arasý Metropolis
Konferansý’nýn Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti’nin Entegrasyon Bakanlýðý tarafýndan
19
düðü sýrada kurmaya çalýþtýðý ordusuna, her bir askerin
kin ve öfke ile dolu anda
verdiði ilk emir “Onlarýn ordularý, her þeyi yapabilir ve
hiç bir þeyle mukayyet deðildir. Fakat, sizler, hukuka
baðlý olmak zorundasýnýz”
olabiliyordu.
“Savaþ
istemiyoruz!
Lâkin saldýrgana da teslim
olmayacaðýz.” “Tüm savaþlar kirlidr,” diyerek de savaþmaktan kaçýnmadýklarýný, gerekirse özgürlük uðruna savaþacaklarýný ancak,
düþmanlarýnýn kirlerine bulaþmayacaklarýný vurguluyordu. Yine intikam intikam
sesleri ile çýnlayan Bosna’da
bir bilgelik örneði sergiliyordu: “Bana yaptýklarýndan
dolayý düþmanlarýmý affedebilirim. Ama kadýnlarýmýza
ve çocuklarýmýza yaptýklarýný asla.”
Ýþte Ýzzzetbegoviç’in bu
bilgeliðinin krallýk vasfýna
büründürülmesine de karþý
çýkýldý bu sempozyumda.
Önce T.C. Milli Eðitim Bakaný Hüseyin Çelik karþý çýktý
buna. Mealen, “Krallýk ve
bilgelik yan yana bulunmaz.
Kendisinde bilgelik bulunan
Ýzzetbegoviç’e ise krallýk hiç
yakýþmaz,” diyen Çelik’in
bu yorumu hem büyük takdir aldý hem de sempozyumun ilerleyen bölümlerinde
konunun daha da iyi tartýþýlmasýna öncülük etti.
Yoðun bir programla hatýrasý yad edilen Merhum
Aliya Ýzzetbegoviç kenidisini ise þöyle tanýmlýyordu:
“Dinî açýdan Doðu’lu,
eðitim bakýmýndan Batýlý’yýz. Kalben bir dünyaya,
aklen diðerine ait bulunuyoruz... Bana gelince. Ben kendime Avrupa’lý Müslüman
olduðum cevabýmý verdim
ve bu tanýmlamada kendimi
rahat ayakkabýlar içindeki
biri gibi hissediyorum.”
düzenlendiði, Uluslararasý
Metropolis Projesi’nin Araþtýrma, Politika alanlarýnda yapýlan göç ve çoðulculuk çalýþmalarýný birleþtiren bir forum
olduðu belirtildi. Projenin
amacýnýn ise göç ve çoðulculuk alanlarýnda akademik
araþtýrma kapasitelerinin geliþtirilip desteklenmesi ve bu
araþtýrmalarýn hükümetler tarafýndan diðer organizasyonlarý destekleme amacýyla kullanýlmasý olduðu belirtiliyor.
Konferansta ayrýca katýlýmcýlarýn önemli konularý tartýþma imkânlarý olduðu kaydedilirken, araþtýrma ve siyaset noktalarýnda eksikliklerin
tespit edilerek yeni iletiþim
aðlarý geliþtirildiði belirtiliyor.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
20
GMG Genel Merkez’inde gerçekleþtirilen ve bu
yýl beþincisi düzenlenen
Kur’an-ý Kerim Okuma Yarýþmasý yoðun bir manevi
atmosfer içinde geçti.
Son derece heyecanlý ve
çekiþmeli geçen program,
bir önceki yýlýn birincisi
olan Esma Serin’in okuduðu Kur’an-ý Kerim ile baþladý ve IGMG Kadýn Kollarý Baþkaný Zehra Dizman
haným topluluða selamlama konuþmasý yaptý.
Öncelikle topluluða iþtiraklerinden dolayý teþekkür eden Z. Dizman:
“Müslüman fertler olarak
bizim en ulvi gayemiz Yüce
Rabbimizin Kitabýný okumak, anlamak ve O’nun
koyduðu prensipler istikametinde yaþamaktýr.
Ne mutlu bu genç kýzlarýmýza ki, Kur’an-ý Kerim’i
büyük bir aþk ve þevk ile
okumayý kendilerine en
güzel meþgale olarak seçmiþler... Kendilerini tebrik
ediyorum, baþarýlarýnýn devamýný C.Allah’dan diliyo-
I
uisburg’ta
inþa
edilen
Almanya’nýn en büyük
caminin açýlýþýnda konuþan Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble Ýslam’ýn Almanya’da yerli olduðunu
vurguladý
“Westdeutschen Allgemeinen Zeitung” adlý gazeteye cami
yapýmý ve Almanya’da Ýslam konularýnda demeç
veren Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble, “Ýslam bu
ülkenin parçasýdýr, camide
bunun görünen iþaretidir”
dedi. Almanya’nýn ülkede
yaþayan azýnlýklara karþý
hoþgörülü olduðunu, ancak Almanya’nýn çoðunluðu Hristiyan ülke olduðunun da açýk olduðunu belirten Schäuble, camii yapýmýnýn abartýlmamasý,
toplumun korkularýnýn da
ciddiye alýnmasý gerektiðini ifade etti.
Kuzey Ren Vestfalya
D
Seite 20
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
Ýslam Toplumu Milli Görüþ (IGMG) Kadýn Kollarý’nýn Düzenlediði
Avrupa Kur’an-ý Kerim Okuma
Yarýþmasý’nýn 5.si Yapýldý
rum.
Anne ve babalarýný, onlarý yetiþtiren deðerli hocalarýný,uzak yakýn demeden
proðramýmýza iþtirak eden
bölge baþkanlarýmýzý, yöneticilerimizi, üyelerimizi
ve bütün misafirlerimize
hoþ geldiniz diyorum.
Kur’an’a hürmet eden ve
yaþanmasý için gayret gösteren herkesden Allah razý
olsun. 5.sini gerçekleþtirdiðimiz yarýþmamýz öncelikle
tüm bölgelerimizin arasýnda gerçekleþtirildi. Daha
sonra yapýlan elemelerde 6
bölgemiz (Berlin, Ruhr A,
Würtenberg, Paris, Köln, K.
Ruhr) finale kaldý. Kur’an
okuma yarýþmalarýnýn bütün bölgelerimizde yapýlmasýný ve kýzlarýmýzýn bu
istikamette yetiþtirilmesini
arzuluyoruz. Teþkilatlarýmýz bu hususta çok daha
duyarlý olmalýdýr. Biraz
sonra yarýþmaya geçecek
ve daha sonra da jüri neticeyi açýklayacak. Ancak
özellikle belirtmeliyim ki,
bu finale katýlan kýzlarýmý-
zýn hepsi gönüllerimizin
birincisidir. Bu manada yarýþmacýlarýmýzýn hepsini
gönülden tebrik ediyorum.
Aslolan burada birinci olmak deðil, Allah katýnda
en iyilerden olmak ve
Kur’an ile amel etmektir.”
dedi.
Kadýn Kollarý Baþkaný Z.
Dizman’ýn selamlama konuþmasýný tamamladýktan
sonra yarýþmaya geçildi ve
yarýþmacýlar sýrasýyla, önce
ezberden daha sonra da yüzünden okuyuþlarýný baþarý
Federal Ýçiþleri Bakaný Schäuble:
“Almanya’da daha fazla
camiye ihtiyacýmýz var”
Eyaleti Baþbakaný Jürgen
Rüttgers, ülkede daha fazla cami olmasýný, ancak
görünür olmalarýný istediklerini belirterek, Müslümanlarý küçük Asya’daki kilise yapýmlarýný desteklemeye çaðýrdý. Bunun
yaný sýra dinlere karþý daha fazla saygý talebinde
bulunan Rüttgers, “Köklere baðlý olan herkes, fundametalist deðildir” dedi.
Rheinland Protestan
Kilisesi Baþkaný Nikolaus
Schneider, Türkiye Diyanet Ýþleri Baþkaný’ndan
Türkiye’de daha fazla din
özgürlüðü talebinde bulu-
nurken, cami yapýmý eleþtirilerinin kulak ardý edilmemesi gerektiðini savundu. Protestan Kilisesi üyelerinin kiliseler kapanýrken nasýl olurda büyük camiler yapýlýr diye kendisine sorduklarýný belirten
Schneider, söz konusu kiþilere bu hissiyatlarýna uygun yaklaþýlmasý gerektiðini ifade etti.
Giordano’dan gizli
“Ýslamlaþma” uyarýsý
Öte yandan cami yapýmýna karþý seslerde yükseliyor. Yazar Ralph Giordano, temsil gücü yüksek camilerin yapýmýný entegras-
yon karþýsýnda kimliðin
korunmasý anlamýna geldiðini savunurken, gizli
“Ýslamlaþma”ya karþý mücadele çaðrýsýnda bulundu. Giordano ayrýca cami
haber
ile yaptýlar. Jürinin deðerlendirmesi için ara verildi.
Proðramýn ikinci bölümü
Ruhr A Bögesi’nden B. Özbay hocahanýmýn Kur’an
tilaveti ile baþladý. Bu esnada deðerlendirmesini tamamlayan jüri sonuçlarý
açýkladý. Buna göre, Berlin
Bölgesi’nden Zülal Çelebi
birinciliði elde ederken,
Ruhr A Bölgesi’nden Rümeysa Yalçýn ikinci , Würtemberg Bölgesi’nden Betül
Tülay Ateþ üçüncü oldu.
Paris Bölgesi’nden Medine
Daþ, Köln Bölgesi’nden Dilek Bayrak ve Kuzey Ruhr
Bölgesi’nden Büþra Çatal
ise dördüncü ilan edildiler.
Dereceye girenlere hediye ve ödülleri IGMG Kadýn
Kollarý Baþkaný Zehra Dizman tarafýndan takdim
edildi.
Program, Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý baþkaný
Cahide Yýlmaz’ýn yaptýðý
dua ve yarýþma birincisi
Zülal Çelebi’nin okuduðu
Kur’an-ý Kerim’i ile sona
erdi.
yapýmýnýn yasaklanmasý
yönünde bir adýmýn bu
yönde ilk adým olabileceðini belirtti. Irkçý Hareket
“Pax Europa”nýn Baþkaný
Udo Ulfkotte’de bir gazete
için kaleme aldýðý yorumda Duisburg’taki cami yapýmýný eleþtirirken, o bölgeden Avrupa deðerlerinin uzaklaþtýðýný savundu
ve Müslümanlarýn kendilerine uymalarý gerektiðini
iddia etti.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
haber
rankfurt bölgesi Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii’nin temeli
düzenlenen törenle atýldý.
Temel atma törenine;
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Galip Akýn,
Limburg Belediye Baþkaný
adýna Meclis Üyesi Anita
Buckard, Limburg Hýristiyan Kiliseler Ýþbirliði Baþkaný Heinz Münz, Katolik
ve Protestan kilise temsilcileri, DÝTÝB Yönetim Kurulu
Üyesi Kenan Genç, BasýnYayýn ve Halkla Ýliþkiler
Müdürü Ekrem Ceþen,
Frankfurt bölgesi DÝTÝB
dernekleri din görevlileri
ve dernek yöneticileri ile
çok sayýda Türk ve Alman
davetli iþtirak etti.
Türk ve Alman milli
marþlarýnýn okunmasýnýn
16:09 Uhr
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
F
unucu Kadir Çataklý
açýlýþ Kur´an-ý Kerim´inin
ardýndan
yoklamayý yaptý.
Daha sonra toplantýda
IGMG Kuzey Ruhr Bölge
Baþkaný Murat Ýleri Þube
Baþkanlarýna gayretli çalýþmalarýndan dolayý teþekkür ederek konuþmasýna
baþladý. Baþkan Ýleri ynümüzdeki aylardaki prog-
S
er sene Almanya`da 3 Ekim gününde Açýk Cami
Günleri düzenlenmekte.
Bu sene de düzenlenen etkinliklerde Alman misafirlere hem kültürümüzü ve
hem de dinimizi tanýtýcý etkinlikler yapýlmaktadýr.
Zengin yiyecekleri ile göz
H
Limburg’da Temel Atma Heyecaný
ardýndan, Kur’an-ý Kerim
tilaveti ile baþlayan programda Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii Dernek
Baþkaný Ýslam Hamdi Dündar ve Din Görevlisi Cihangir Bilgi yeni cami hakkýnda bilgiler verdiler: Dündar
ve Bilgi, 450 metrekare üzerine çifte minareli ve kubbeli inþa edilecek cami iki
kattan oluþacaðýný ifade
ederek, “Caminin sadece
ibadethane ile sýnýrlý kalmayacaðýný, yanýsýra eðitim, kültürel ve sosyal alanlarda da çalýþmalarýn yapý-
lacaðýný“ belirttiler.
Din Hizmetleri Ataþesi
Galip Akýn da, camiler
merhametin, sevginin, birlik ve beraberliðin merkezleri olduðunu söyledi.
Akýn, camilerimizin inþasýnda emeði olan herkesten
Allah razý olsun. Hayýrlý ve
uðurlu olsun” dedi.
Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan Türkçe ve Almanca yaptýðý, konuþmasýnda, temelini atacaklarý
Limburg DÝTÝB Bilal-i Habeþi Camii’nin kendi görev
süresi dolmadan açýlýþýný
da yapmak istediðini dile
getirdi. Birlikte yaþamý ve
uyumu destekleyen her konuda birlikte çalýþmaya ve
yardýmcý olmaya hazýr olduklarýnýn
vurgulayan
Arslan, “DÝTÝB entegrasyonu destekliyor. Artýk Almanya’daki Müslümanlar
ibadetlerini arka mahallelerde, barakalarda ifa etme
dönemi bitmiþtir.
Artýk Almanya genelinde yeni, modern, kubbeli
ve minareli camiler yapmaktayýz. Ayrýca, dernekle-
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Þube
Baþkanlarý 2. ÞBT`de Beraberlerdi
ramlarýn hedefini açýkladý.
Geçmiþ programlarý deðerlendirdi. Birim baþkanlarý
birim açýklamalarýný ve bilgilendirmeyi þube baþkanlarýna aktardýlar.
IGMG Kuzey Ruhr Böl-
ge Eðitim Baþkaný Mahmut
Engel günümüzde eðitimin
önemini ve geleceðimizde
bu yaptýðýmýz eðitimin büyük rol oynadýðýný anlattý.
Sonra deðerlendirme
konuþmasý yapan IGMG
Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný
Murat Ileri: “BYK´mýn birim bilgilendirmede verdikleri açýklama siz baþkanlarým için çok önemlidir. Siz baþkanlarým da buradan aldýðýnýz bilgileri
IGMG Kuzey Ruhr
Bölgesinde 3 Ekim Coþkusu
kamaþtýran Türk mutfaðý
Almanlarýn dikkatini topladý. Bu yýl deðiþik bir Açýk
Kapi Günü uygulayan
IGMG Kuzey Ruhr Þubeleri Almanlara yönelik ‘Gül
Muhammedim’ adlý Almanca kitapçýk verdiler.
Görevliler ise Ýslam´ý ve
namazý anlatýrken Alman
ziyaretçiler merakla dinlediler.
21
rimizi birer cazibe merkezi
haline getirilmelidir. Derneklerimizde uyum ve kültürel kurslara, sportif faaliyetlere aðýrlýk verelim. Camilerimiz herkese açýktýr.
Açýklýk güven getirir. Böyle
bir eserin ortaya çýkmasýnda en büyük emek, en büyük pay sizlerindir. Ben de
bu payýnýza dualarýmla iþtirak etmek istedim. Baþta
dernek baþkanýmýz ve din
görevlimiz olmak üzere, bu
güzel caminin yapýmýnda
emeði geçen herkese teþekkür ediyorum” dedi.
Konuþmalarýn ardýndan, Limburg DÝTÝB Bilal-i
Habeþi Camii’nin temeline
ilk harç, Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan ve
Frankfurt Din Hizmetleri
Ataþesi Galip Akýn ve diðer
Alman davetliler tarafýndan konuldu.
ÞYK´da deðerlendirmenizi
istiyorum. Tekrar BYK´ma
ve siz deðerli baþkanlarýma
tesekkür ederim.“ dedi.
Kur´an-ý Kerim ile baþlayan
program
yine
Kur´an-ý Kerim ile kapandý.
Ardýndan da Bölgenin
vermiþ olduðu ziyafet ile
sona erdi.
Daha sonra da Cuma
namazýný dikkatle izlediler. Almanca okunan hutbeyi de dinlediler. Ardýndan da Türk mutfaðýndan
faydalandýlar ve herþeyden çok memnun kaldýklarýný dile getirerek camilerden ayrýldýlar.
29. sayi sayfalar
22
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
özel
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
arfedilen bir ifadenin,
sürekli kliþelerin tekrarlandýðý tartýþmalara
yol açtýðýný gözlemlemek
aslýnda þaþýrtýcý. Almanya
Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi’nin (KRM)
Münster Dinî Araþtýrmalar
Merkezi’nin (CRS) danýþma
kurulundan ayrýlma kararýndan sonra ortaya çýkan
tepkilerde de ayný durumu
yaþýyoruz. Tekrarlanan bir
þekilde sürekli olarak Müslümanlarýn çoðunluðunu
temsil yetkisine hakký olmamakla itham edilen
KRM, ayrýca bilim düþmanlýðý, otoriterlik, gericilik ve
akýl dýþýlýk ile suçlanýyor ve
kendini Ýslam adýna haklý
çýkarmak durumunda býrakýlýyor.
CRS kýsaca “Münster
Westfälische Wilhelm Üniversitesi
Din bilimleri
Araþtýrmalarý ve Öðretimi
görevini üstlenmiþ”, ayrýca
“Dinlerarasý ve Kültürler
arasý sorunlarý ve Araþtýrma
Perspektiflerini
oluþturma”1 konusunda derinleþmekle yükümlü ve 2003
Aralýk ayýnda açýldý. CRS’e
ayrýca “dinî cemaatler tarafýndan þikayet konusu olan,
çoðunlukla niyet yokluðundan deðil, aksine gerekli
kurumlarýn mevcut ve yeterli bilgi sahibi olunmamasý nedeniyle “dikkate alýnmama” ile mücadele etmek
için” bir kurul eklenmiþtir.2
Hamburg’tan pek de bilinmeyen ancak gündemde
olan konular nedeniyle tanýnmaya baþlanan bir Ýslam
bilimcisi ve Ýslam dinini
seçmesinden sonra Muhammed adýný alan Sven
Kalisch Münster Üniversitesi’nde görevlendirilmiþti.
Þiî mezhebinin Zeydîye
koluna mensup olan Kalisch, böylece Almanya’da
ilk “Ýslam Dini” bölümünün baþýna getirilmiþ oldu.
Zamanýn Bilim Bakaný
Hannelore Kraft bölümün
açýlýþýnda “Münster böylece
federal çapta bir ilke imza
atarak Ýslam dersi konusunda öðretmen yetiþtiren ilk
yüksek okul olmaktadýr”
demiþti.
Ýslam Konseyi Baþkaný
ve ayný zamanda KRM dönem Sözcüsü olan Ali Kýzýlkaya, KRM’in kuruldan ayrýlma sebebi olarak “Ýslam
öðretisinin temel esaslarý ile
CRS müdürünün kamuoyuna açýkladýðý düþünceleri arasýnda var olan önemli ayrýlýklarý” göstermiþti.
S
16:09 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Peygambersiz Ýslam
din dersi olamaz
Muhammed Sven Kalisch meselesi
Kein Islamunterricht
ohne den Propheten
Der Fall Muhammad Sven Kalisch
Ali METE • [email protected]
Kýzýlkaya ayrýca, Mart 2007
tarihinden bu yana KRM’e
üye birliklerin etkisinin
dondurulduðu, bu nedenle
KRM’e üye birliklerin Müslüman öðrencilere Münster
üniversitesindeki bölümde
okumayý tavsiye edemeyeceklerini açýklamýþtý.3
Kalisch ile ortak çalýþmanýn sona ermesine neden
olan sözlerinin bazýlarý þunlardý: “Ýslam kaynaklarýnýn
haber verdiði gibi, erken Ýslam tarihinin kýsmen veya
tamamen kurmaca olduðunu düþündürecek iyi sebepler var. Böylece, Muhammed’in tarihî bir kiþilik olduðunun kabullenilmesi
noktasýnda kesinlik ortadan
kalkmýþ oluyor. Muhammed’in tarihte yaþamýþ olmasý halinde de, bana göre
Muhammed, belki de Muhammed’in kiþiliðinin inþasýnýn oluþturulmasýnda bir
örnek olan Tevrat’ýn tamamýyla tarihî olmayan Musa’sýndan daha az mistik
deðildir.?4 “Yeni bir din,
daha eski bir dinden ayrýlarak tezahür edebilir ve böyle bir süreçte kurucu bir figürün olmasý da þart deðildir. Siyasî unsurlar da rol
oynamýþ olabilir.”5
Kalisch bu arada dinleri
“koltuk deðneði” olarak algýlamakta ve onlarý “kiþiye
çok þey verebilen ancak yeni bilgiler ýþýðýnda sürekli
eleþtirel yaklaþýlmasý gereken ruhçu gelenekler” olarak görmekte ve faydalý ve
iyi olduklarýný belirtmekte,
ancak, onlardan uzaklaþabilmenin de öðrenilmesi gerektiðini ifade etmektedir.6
Bu tartýþma, Ýslam konusunda tartýþmaya uymayan
23
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
birçok çaðrýþýmý uyandýrmasý nedeniyle yapay bir
mahiyet arz etmektedir. Aksi takdirde KRM veya tek
tek Müslümanlarýn hiçbir
þekilde bilimsel çalýþmalarý
yasaklamak gibi bir derdinin olmadýðýnýn anlaþýlmasý
gerekirdi. Böyle bir durum,
zaten, Ýslam anlayýþý ve Ýslam’ýn bilim anlayýþýna aykýrý olacaktýr. Bu anlamda
ne KRM, ne de, Müslüman
organizasyonlar veya kiþiler, tezleri Kalisch’inkilerle
büyük ölçüde benzeþen
Teolog Karl-Heinz Ohlig ile
ilgili açýklama yapma ihtiyaç hissetmediler. Kalisch,
Focus Dergisi’ne yaptýðý
açýklamada “Saarbrücken
okulunun Kur`an’ýn temelinde Hristiyan metinlerin
yer aldýðý yönündeki fikirlerini doðrudan benimsemiyorum, ancak yöntemsel
yaklaþýmlarý, arkeolojik delilleri, paralarý ve Ýslam dýþýndaki rivayetleri araþtýrmaya dâhil etmeyi desteklerim” ifadelerinde bulunmuþtu.7
Yaþanan tartýþmalar baðlamýnda hiç kimse KRM’i,
Ýslam’ýn temel öðretilerini
ilgilendiren konularda kamuoyuna yapýlan açýklamalara karþý tutum almasý nedeniyle suçlayamaz. Tepkilerin anlaþýlabilir olduðunu
kavrayabilmek için, bilimsel araþtýrma yöntemleri ve
din dersi arasýnda ayrýma
gidilmelidir. Zira “din dersinin amacý, dini, hem inanç
olarak ve de hayata pratik
olarak uygulanmasýný öðretmektir. Din dersi, inancý
aktarmalý, kimliðin oluþmasý ve deðerler eðitimine hizmet etmelidir. Din dersi, ta-
rafsýz olamaz, “Kimliðin belirlenmesi”ni arar, hakikat
talebi vardýr ve neye inanýlmasý gerektiðini öðretir.
Bundan dolayý anayasa hukuku tarafýndan talep edilen din dersi, o dinin deðerlerinden baðýmsýz olamaz,
aksine bu dinin deðerleri
merkezlidir” denilmektedir.8
Bir dinî cemaat ve Müslümanlarýn temsilcisi olarak
KRM’in, Ýslam din dersinin
“deðer merkezli” þekillenmesini istemesi ve Ýslam
din dersini verecek öðretmenlerin eðitimine müdahil olmasý doðal bir durumdur. Çocuklarýný okula gönderen ailelerin ve tüm Müslümanlarýn benimsediði Kelime-i Þehadet “Ben þehadet
ederim ki Allah’tan (cc) baþka ilah yoktur ve yine þehadet ederim ki Hz. Muhammed (sav) onun kulu ve elçisidir” þeklindedir.
Siyasîler, Müslümanlarý
görmezden gelerek karar
alma ve yerine getirmenin
mümkün olmadýðýný anlamýþ gözükmektedir. Bu anlamda, Kuzey Ren Vestfalya
Eyaleti, CRS’de ikinci bir
kürsü açmaya karar verdi.
Bilim Bakaný Prof. Andreas
Pinkwart (FDP) ise Ýslam
dersini verecek ve öðretmenleri yetiþtirecek kürsünün doldurulmasý yönünde
“kuruluþlarýn oybirliðine”9
baþvurulmasý gerektiðini
kaydetti. Prof. Kalisch’in ise
Münster’de görevine devam edeceði, ancak öðretmenlik alanýnda ders vermeyeceði belirtiliyor. Bunun nasýl gerçekleþeceði sorusu ise halen net deðil.
Kaynaklar:
1 http://www.uni-muenster.de/ReligioeseStudien/Organisation/Ziele.html
2 http://www.uni-muenster.de/ReligioeseStudien/Organisation/Beirat.html
3 KRM Basýn Açýklamasý, 4 Eylül 2008
4 „Zukunft der Religion in Europa“ makalesi, LIT Verlag Berlin-HamburgMünster, 2007
5 ZEIT ONLINE; 41/2008 s. 41; http:
//www.zeit.de/2008/41/P-Kalisch
6 Ayný yer
7 Focus, 22 Eylül 2008. No. 39, s. 70 ve 72
8
http://www.igmg.de/muslimerecht/islamischerreligionsunterricht.ht
ml ve http: //www.igmg.de/tr/hukuk/islamdindersi.html
9
h
t
t
p
:
//www.faz.net/s/RubCF3AEB154CE64
960822FA5429A182360/Doc~EE48A93D
EE1104B999178ED969DAA9959~ATpl~
Ecommon~Scontent.html
s ist schon erstaunlich, wie immer wieder selbst einfache
Aussagen dazu führen können, dass eine künstliche
Debatte hochkocht, in der
lediglich Klischees wiederholt werden. Ein letztes Beispiel dafür ist teilweise die
öffentliche Reaktion auf den
Beschluss des Koordinationsrates der Muslime in Deutschland (KRM), aus dem
Beirat des Centrums für Religiöse Studien in Münster
(CRS) auszutreten. Dem
KRM, dem immer wieder
vorgeworfen wird, nicht
den Anspruch auf eine Vertretung der Mehrheit der
Muslime erheben zu dürfen,
wird Wissenschaftsfeindlichkeit, Autoritarismus,
Rückständigkeit und AntiRationalismus vorgeworfen; im Namen des Islams
soll er sich nun rechtfertigen.
Das CRS, das der „religi-
E
29. sayi sayfalar
30.04.2009
24
16:09 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
ohnehin das Vorbild für die
Konstruktion der Person
Muhammads geliefert hat.“
„Eine neue Religion kann
als Abspaltung aus einer
älteren Religion entstehen,
und bei einem solchen Prozess braucht es nicht unbedingt eine ausschlaggebende Gründungsfigur. Auch
politische Elemente können
eine Rolle gespielt haben.“
Religion betrachtet Kalisch
inzwischen als „Krücken“
und „spirituelle Tradition,
die einem vieles geben
kann, aber auch immer
wieder angesichts neuer
Erkenntnisse kritisch hinterfragt werden muss… Sie
sind nützlich und gut, aber
man muss lernen, sich von
ihnen zu emanzipieren.“
Die Diskussion wirkt
deshalb sehr künstlich und
aufgebauscht, da beim Thema Islam stets andere Assoziationen mitschwingen,
die nicht recht in die Debatte passen. Denn sonst würde man begreifen, dass es
dem KRM oder auch nur
einem einzelnen Muslim in
keiner Weise um die Untersagung von wissenschaftlicher Arbeit geht. Dies
würde dem genuinen
Verständnis des Islams und
seiner Wissenschaften widersprechen. Schließlich
haben sich weder KRM
noch andere muslimische
Organisationen oder Einzelpersonen beispielsweise
bisher zum Saarbrücker
Theologen Karl-Heinz Ohlig geäußert, dessen Thesen
denen von Prof. Kalisch
verblüffend ähnlich sind.
Dem Magazin Focus sagte
er: "Ich vertrete zwar nicht
pauschal die Theorien der
Saarbrücker Schule der Islam-Wissenschaft, dass der
Koran im Grunde ein
christlicher Text sei. Ich
begrüße aber die methodischen Ansätze, archäologische Zeugnisse, Münzen
und
Überlieferungen
außerhalb des Islam zur
Forschung heranzuziehen"
Niemand kann dem
KRM verübeln, dass er zu
öffentlichen Äußerungen,
die die fundamentale
Grundlehre des Islams betreffen, klar Stellung bezieht. Um zu erkennen, dass
diese Reaktion durchaus
angebracht ist, muss zwischen der wissenschaftlichen
Herangehensweise
und
dem Religionsunterricht
unterschieden
werden.
Denn „Ziel des Religionsunterrichts ist die Vermittlung der Religion als Glauben und die Lehre der
Grundlagen für den lebenspraktischen Vollzug. Der
Unterricht soll das Bekenntnis vermitteln und zur
Identitätsbildung und Werterziehung beitragen. Er
kann nicht neutral sein, er
verlangt „Identifikation“,
tritt mit Wahrheitsanspruch
auf und lehrt, was geglaubt
werden solle. Demnach ist
der verfassungsrechtlich
geforderte Religionsunterricht nicht wertneutral,
sondern wertbezogen.
Als muslimische Religionsgemeinschaft und als
onswissenschaftlichen
Forschung und Lehre an
der Westfälischen Wilhelms-Universität Münster
dienen“ und die „ Ausarbeitung von interreligiösen
sowie interkulturellen Fragestellungen und Forschungsperspektiven“ vertiefen soll, wurde im Dezember 2003 eröffnet. Dem
Zentrum ist ein Beirat angeschlossen, welches ein
„Forum“ darstellen soll,
dass „der von den genannten Religionsgemeinschaften
häufig
beklagten
"Mißachtung" entgegenwirkt, die i.d.R. nicht durch
mangelnden Willen, sondern durch das Fehlen
einschlägiger Institutionen
bedingt ist.“
Mit dem aufgrund der
aktuellen Begebenheiten
bekannt gewordenen Sven
Kalisch, der sich nach seiner Konversion zum Islam
als Jugendlicher den Namen Muhammad gab, wurde ein unauffälliger Islamwissenschaftler aus Hamburg an den Lehrstuhl berufen. Der sich zu der zaiditischen Rechtsschule des
Schiitentums zählende Kalisch erhielt somit den ersten deutschen Lehrstuhl für
das Fach „Religion des Islam“. „Münster bietet damit bundesweit als erste
Hochschule ein wissenschaftliches Hochschulstudium im Bereich Lehrerausbildung Islamunterricht
an", betonte die damalige
Wissenschaftsministerin
Hannelore Kraft.
Der Grund für den
Rückzug des KRM aus dem
Beirat liegt laut der
Erklärung des damaligen
KRM-Sprechers und Islamratsvorsitzenden Ali Kýzýlkaya „in der erheblichen
Diskrepanz zwischen den
Grundsätzen der islamischen Lehre und veröffentlichten Positionen des Leiters des CRS in Münster“.
Kýzýlkaya führte weiter aus,
„dass die bereits seit März
2007 eingefrorene Mitwirkung
der
Mitgliedsverbände des KRM nun
eingestellt wird“ und „dass
die Mitgliedsverbände des
KRM sich nicht weiter in
der Lage sehen, muslimischen Studierenden empfehlen zu können, sich an diesem Lehrstuhl einzuschreiben“.
Grund für die bereits
zuvor aufgegebene Mitarbeit sind Aussagen Kalischs, wie „Es gibt gute
Gründe die Version der frühislamischen Geschichte,
wie die islamischen Quellen sie berichten als weitgehend oder vollständig erfunden zu betrachten. Damit entfällt aber auch die
Sicherheit der Annahme,
dass es sich bei Muhammad um eine historische
Person gehandelt haben
muss. (...) auch wenn er
(Muhammad) eine historische Person gewesen sein
mag, ist nicht viel weniger
mythisch als etwa der meines Erachtens völlig unhistorische Moses des Alten
Testaments, der vielleicht
ederal
Almanya
Cumhuriyeti Eðitim
Bakaný
Annette
Schavan
“Hamburger
Abendblatt” gazetesine
verdiði demeçte “Belirli
yaþ seviyelerine göre bazý
derslerde kýz ve erkek öðrencilerin ayrý eðitim almalarý daha mantýklý olabilir. Zaten bazý eyaletlerin
okul yasalarý bu imkâný
sunuyor” þeklinde konuþtu. Özellikle doða bilimleri veya dil bilimleri alanlarýnda erkek ve kýz öðrencilere ayný yaklaþýmý sergilemenin mümkün olmadýðýný belirten bakan “derslerin erkek ve kýz öðrencilere eþit þekilde nüfuz edebilme imkânýný sunmasý”
gerektiðini ve þayet ideale
Eðitim Bakaný derslerde kýz erkek
ayrýmýna gidilmesi talebinde bulundu
F
Federal Almanya Eðitim Bakaný Annette Schavan okullarda
gösterilen bazý derslerde belirli yaþ dönemlerine göre erkek ve
kýz öðrencilere ayrý eðitim verilmesi yönünde görüþ bildirdi.
Bakanýn bu talebi partiler arasýda ideolojik bir tartýþma baþlattý
giden yolda ayrý eðitim ihtiyacý varsa bunun uygulanmasýnýn lazým geldiðini kaydetti.
Diðer yandan bakanýn
bu talebinin partiler arasýda ideolojik bir tartýþma
baþlattýðý gözlendi. SPD
Eðitim Uzmaný Ulla Burcardt “Hamburger Abendblatt” gazetesine verdiði
demeçte, konuyla ilgili
olarak “kendisini 30 yýl
öncesinde hissettiðini” belirtti. Yeþillerin eðitimden
sorumlu sözcüsü Kai Gehring ise eðitim gruplarýnda zaman zaman kýz erkek
ayrýmýna gidilmesi önerisine açýk olduklarýný belirtti. Ancak Gehring,
Schavan’ýn talebiyle ilgili
olarak, kýz erkek ayrýmýnýn arkasýnda muhafazakâr ideolojinin yattýðý
endiþesini de dile getirdi
Ayrý eðitim fýrsat eþitliði bakýmýndan faydalý
dosya
Vertreter von Muslimen,
wie viele es sind, spielt gar
keine Rolle, ist es eine
Selbstverständlichkeit, dass
der KRM Wert darauf legt,
dass dieser „wertbezogenen“ Ausgestaltung des
Unterrichts auch bei der
Ausbildung der Islamunterrichtslehrer legt. Und
das muslimische Glaubensbekenntnis lautet für diejenige, die ihre Kinder in diesen Unterricht schicken sollen und für die Gesamtheit
der Muslime immer noch:
Ich bezeuge, dass es keinen
Gott außer Allah gibt und
ich bezeuge, dass Muhammad sein Gesandter ist.
Die Politik scheint begriffen zu haben, dass es
nicht möglich ist, über den
Köpfen der Muslime hinweg zu entscheiden, geschweige denn zu handeln.
So hat das Land Nordrhein-Westfalen weitere Mittel
für eine zweite Professur
am CRS zur Verfügung
gestellt. Wissenschaftsminister Prof. Andreas Pinkwart (FDP) teilte mit, dass
für die Besetzung des Lehrstuhls „ein Votum der
Verbände“ eingeholt werden soll, um eine möglichst
breite Akzeptanz der Lehrerausbildung für Islamkunde zu erzielen. Prof.
Kalisch soll zwar noch in
Münster lehren, jedoch
nicht in die Lehramtsstudiengang eingebunden werden. Doch wie genau die
Realisierung sein soll, ist
noch unklar.
Kýz ve erkek öðrencilere ayrý eðitim konusunda
yapýlan araþtýrmalar, karma eðitimden ayrý eðitime
geçiþ sürecinde, ilgi alanlarýna yönlendirildiklerinde kýz öðrencilerin eðitimleri açýsýndan olumlu sonuçlar doðurduðunu gösterdi. Ayrýca ayrý eðitimin
öðreticiler açýsýndan kýz ve
erkek öðrencilerle olan
iliþkilerinde, onlarýn problemleriyle daha ilgili olma
imkâný saðladýðý belirtildi.
Öte yandan Almanya genelinde bazý model uygulamalarýn, özellikle de teknik ve doða bilimlerindeki
maðduriyet örnekleriyle
bu talebi destekler durumda olduðu kaydedildi.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
gezi notlarý
liya`nýn anýldýðý,
anlaþýlmaya çalýþýldýðý Bosna`nýn yakýn tarihiyle ilgili hatýralarýn canlandýðý bu günlerde,
“Hayat”ýmýzýn bu sayýsýnda, Ekimin baþýnda yaptýðýmýz Bosna gezisi esnasýndaki izlenimlerimi ve gördüklerimi sizlerle paylaþmayý düþündüm.
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Gençlik Teþkilatýnýn
organize ettiði ziyaret çerçevesinde, Ecdad Yadigarý,
Vezirler Diyarý Bosna ile
kucaklaþmak için yola çýktýk. Neþe ve heyecan dolu
bir yolculuktan sonra,
gümrükten ülkeye vardýðýmýzda, Bosna’da savaþýn
izleri hala görülebilmekteydi…
Ýlk durak Vezirler
ve Alimler diyarý
Travnik Þehrindeyiz
70.000 nufüslu 19 Osmanlý Vezirinin türbesinin
bulunduðu, Travnik þehri
Osmanlýnýn Balkanlardaki
merkezi konumundaydý.
Osmanlýnýn açtýðý ilk ilim
yuvasý, Elçi Ýbrahim Paþa
Medresesi, bugünki adýyla
Ýslam Medresesi, 100`ü kýz,
100 erkek olmak üzere 200
öðrenci barýndýrmakta, savaþta dahil hiç bir dönem
eðitime ara verilmediðini
öðreniyoruz. Türkiyedeki
Ýmam Hatip okuluna denk
bir eðitim verilmektedir.
Tabiki burada kýlýk, kýyafetle uðraþan yok. Hatta isteyen hocalar dini kisveyle
okula bile girebiliyorlarmýþ. Daðlardan inci taneleri gibi süzüle süzüle gelen
ve insan ruhunu coþturan
þelaleler, þehrin içerisinde
çatallanarak kendini su deðirmenlerinin kanatlarýna
býrakýyordu adeta. Daðýn
eteði dediðimiz þehrin en
üst noktasýnda, tarihi minareli kale þehri kem gözlerden koruyordu. Kaleye
þehrin göbeðinden çýkarken Osmanlý dedelerimizin
ayak izleri, etrafý minarelerle çevrili camiler, ahþab
nostaljik evlerden, güler
yüzle bize selam veren
(Boþnak) müslümanlar ile
karþýlaþýyoruz. Yükseldikçe tepeye tertemiz havasý,
ciðerlerimize belkide yýllardýr özlediði oksijeni
pompalýyor. Kayalarýn üstünü yorgan gibi örten yeþillikler, gözlerimize renk
katýyor. Gezimizin ilk göz
aðrýsý olan Travnik þehrini
A
16:09 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
ALLAH`A EMANET
EDÝLMÝÞ ÜLKE: BOSNA
-Bosna Gezisi Notlarýturlarken etrafýmýzda
bizi adým adým takip
eden ýrmaklar mest ediyor adeta. Farklý bir mimariye sahip Alaca Þareno Camiinde, namazlarýmýzý eda ettikten
sonra, Türk kahvesi ve
kebabýyla meþhur mutfaðýndan
nasibimizi
alarak Sultanlar þehri
Sarayova’ya varýyoruz.
Sarayova, Osmanlý
tarafýndan feth edilmiþ,
etrafý daðlarla çevrili,
ortasýndan büyük bir
nehrin geçtiði çerçevelenecek bir manzaraya
sahip bir þehir. Sarayova’da
nüfusun %80’nini Boþnaklar oluþturuyor. Yol boyunca etrafý seyrederken evlerin ve binalarýn üzerinde,
savaþýn üzerinden onüç yýldan fazla bir süre geçmiþ
olmasýna raðmen, hala roket ve makineli tüfek izlerini görüyoruz. Baþ Çarþý’ya
vardýðýmýzda da bizi sebilin ihtiþamý karþýlýyor “Evinize hoþ geldiniz” der gibi.
Baþ Çarþý, saðlý sollu sýralanmýþ tek katlý dükkanlarý,
Arnavut kaldýrýmlarý, camileri, medreseleri ve çeþmeleriyle buram buram
Osmanlý kokan bir yer. Baþ
Çarþý’yý gezerken dükkan
sahiplerinin “Buyrun” davetleri ve ayrýlýrken söyledikleri “Allaha Ýmanet
olun” sözleri, kendinizi
evinizdeymiþ hissiyatýna
sevk ediyor.2
Yürüyerek yaptýðýmýz
þehir turunda, 1995`te
Ateþkes saatlerinde Sýrplarýn acýmasýzca bombalarýna
maruz kalan, 67 kiþinin öldüðü Bosna pazarýna da
uðradýk. Hüzünlü kalplerle
þehitlerimize
Fatihalar
okundu. Ardýndan Titonunun sembolik icadý, sözde
farklý din ve milletlerin bir
arada barýþýný simgeleyen
özgürlük ateþine uðradýk.
Günümüze dek muhafaza
edilen ateþ, halen yanmakta… Bu ateþ sözde o topraklarda yaþayan milletlerin bir arada barýþýný simgeliyormuþ, realite ise,
zülm ve diktatorluðun sür-
Murat ÝLERÝ
düðü her yerde olduðu gibi, bu topraklarda kan ve
gözyaþý ile yoðrulduðunun
meþalesi olsa gerekir. Gezdikçe gördüðümüz Avusturya–Macaristan Ýmparatorluðu dönemine ait yapýlar ve Birinci Dünya Savaþý’nýn baþlamasýna sebep
olan suikastýn yaþandýðý
köprü, tarihte bir gezintiye
çýkmýþýz hissini veriyor.
Sarayova ve Miladi
Müslümani Teþkilatý
Baþkentte bulunan Baþ
Çarþý bir Osmanlý þehrinin
tüm estetik ve mimari çizgilerini yansýtan tipik bir
Anadolu muhiti, ayný zamanda Osmanlýnýn þehircilik anlayýþýnýn bir hülasasý
gibi.. Camisi, Çeþmesi, Kapalý Çarþýsý, Esnafý ve kahveleriyle kendinizi Anadolunun o sýcak kucaðýnda
hissediyorsunuz. Baþ Çarþý’nýn orta yerinde bulunan
sebilden içenler mutlaka
bir daha buraya geliyorlarmýþ. Baþ çarþýya gider de,
Moriçe Han’a uðramadan,
burada bir Bosna kahvesi
içmeden olur mu hiç, derler oraya gidip gelenler.
Biz de Ya Allah deyip
yola düþüyoruz.
Üst katýnda Miladi
Müslümani (Genç Müslümanlar) Derneði’nin lokali
var. Lokal özellikle Üniversiteli gençlerin uðrak mekaný, buluþma yeri.
Biz de burada bir asra
yakýn ömrüyle, yaþayan bir
tarih olan, nice tarihi olaylara tanýklýk eden Osmanlý
torunu 88 yaþýndaki
Nimet nineyi dinleme,
tarihin derinliklerine
dalma fýrsatýmýz oldu.
Sohbetinde, özellikle
savaþ yýllarýnda dua ve
yardýmlarýyla Boþnak
müslümanlarý unutmayan din kardeþlerine teþekkür etti. Aliya Ýzzet
Begoviçin gençliðinde
katýldýðý ve çeþitli çalýþmalarda bulunduðu
dernek binasýnda etrafý
incelerken, bakýr tepsilerde, herkes için ayrý
cezve içinde, kahvelerimiz geliyor. Yanýnda
bir lokum ve þeker de
var. Þekerinin neden içine
atýlmadýðýný sorduðumuzda, “Sýrplar þekerini içine
atýp içer, biz de içine atmadan içeriz,.” diyorlar. Düþünüyorum; Kim böyle acýmasýz katillerle ufak bir
benzerliðinin olmasýný dahi
ister ki.
Yeþil zemin üzerine ay
yýldýz… Gazi Hüsrev Camii’ne gidiyoruz. Akþam
namazý , cami aðzýna kadar
dolu. Camide çoðunluðun
genç oluþu özellikle kafilemizdeki gençleri çok etkiliyor. Öðreniyoruz ki; karþýsýndaki tarihi binada Bosna
Ýslam oldu olalý inkitasýz
medrese eðitimi veriyorlarmýþ. Bir anda aklýma,
Manevi altyapýlarýnýn ve
inanç temelinin sýrrý burda
yatýyor diye geldi. Yani
okul ve Cami, Kýþla ve Cami yanyana. Birbirini tamamlayan bir vücudun
azalarý gibi. Cami çýkýþýnda
gözüme minberdeki yeþil
yemin üzerine ay yýldýz bulunan Osmanlý bayraðý iliþiyor. Bu bayraðýn her bayramda minarelere asýldýðýný ve bayram dýþýnda da
minberde asýlý olduðunu
öðrendiðimde,3 Bosna’nýn
ne kadar bizden olduðunu
ve ne kadar geleneklerine,
geçmiþine baðlý olduðunu
düþünürken, bizdeki vefasýzlara da içimden kahredesim geliyor.
Pes etmeyen bir lider,
Aliya Ýzzet Begoviç!
Savaþtan önce çocuk
25
parký olan Kovaçi Þehitliði’ne gidiyor ve vasiyetinde þehitlerin arasýna defnedilmek isteyen Aliya’nýn,
hilal þeklindeki bir havuzun içinde yýldýzý temsil
eden mezarýný ziyaret ediyoruz. Aliya’nýn kabri baþýnda, eli kalbinde hiç kýpýrdamadan nöbet bekleyen askerler bulunuyor.
Aliya’nýn kabrinde okuduðumuz Yasin-i Þerif ve fatihalardan sonra tüm þühedaya dualarýmýzý sunarak
oradan ayrýlýyoruz.
Bosna’daki
Hayat tüneli
Savaþýn aðýr þartlarýný,
müslümanlarýn çektiði ýzdýrap ve sýkýntýlarý daha iyi
gözlemlemek için, Bosna`ya yolunuz düþerse,
mutlaka Hayat tüneline
uðramalýsýnýz. Þehrin etrafý
kuþatýlan, aðýr silahlarla
bunaltýlan ve teslime zorlanan baþkent halkýnýn imdadýna iþte bu tünel yetiþmiþ.
Bir metre eninde, 1,5 metre
yüksekliðinde ve 800 metre
uzunluðundaki tünelin kazýlmasý, 4 ay 10 gün sürmüþ. Ýçine, 5 cm’lik St-37
köþebentlerle ray’lar döþenerek, mini vagonlarla dýþardan gelen yardým ve her
türlü ihtiyacýn Sareyova
halkýna ulaþýmý saðlanmýþ,
hatta yaralý, hasta ve sivil
geçiþlerinde bile kullanýlmýþ.
Günde 4000 bin kiþi ile
araç-gereç geçiþleri yapýlmýþ.
Ayrýca; orada yaþayanlarýn anlattýklarýna göre,
Almanlarýn da yardýmýyla
tünelin içine, akaryakýt
nakli için boru hattý ve
elektrik ve telefon-telgraf
kablolarý da döþenmiþ.
Bu “savaþ tüneli” þehir
halký ve askeriye için, deðeri biçilemeyecek kadar
çok önemli rol oynamýþtýr.
Sýrplar bu faaliyetleri, 12 ay
hiç fark edememiþler…
Nihayet bir yýl kadar
sonra fark ettiklerinde, tünelin giriþ ve çýkýþlarýný
bombalamýþlar. Havaalanýnýn altýna yapýlarak ilk
etapta dikkatleri çekmemek gibi müthiþ bir askeri
deha örneðine þahid oluyoruz.
Ardýndan yolculuðumuz Mostar`a idi. Mostarýn
20 km güneyinde kalan,
Osmanlý`nýn fethettiði tarihi türk köyü Poçitel`de konakladýk. Neretva ýrmaðýnýn yanýnda, daðýn yamacý-
29. sayi sayfalar
30.04.2009
26
na kurulmuþ, Nar aðaçlarýyla süslenmiþ olan bu þehirde de yine Osmanlý ecdadýmýzýn miras býraktýðý,
bulutlarýn gölgesindeki bir
kaleye doðru yükselirken,
nostaljik ahþap evlerin bahçesinde-adeta yeþile boyanmýþ Nar aðaçlarý ve kapýlardan Türkçe‚ ’’buyurun
diyen ecdadýn torunlarýyla
selamlaþýyoruz. Ýlerledikçe
önümüze çýkan köyün camisinde mescid namazýný
eda etmeden kaleye çýkýlmaz düþüncesiyle iki rekat
mescit namazlarýmýzý eda
ediyoruz. Kapýda Ýmam ve
imamýn hanýmý karþýlýyor
bizi heyecanlý bakýþlarla.
Hoþ geldiniz köyünüze diyorlar sevinçle. Bizi Allah`a
emanet ettikten sonra cesaretli adýmlarla kalenin en
üst tepesine varýyoruz. Kalenin her bir penceresi, köyün bir cephesine bakýyor.
Bir tarafta Nar aðaçlarýyla
donatýlmýþ Osmanlý Hanlarý, diðer tarafta ise kubbe
ve minaresiyle zamaný kokutanlara meydan okuyan,
ihtiþamlý duruþuyla4 cami,
karþýda ise yol boyunca bize refakat eden, Yeþil mavi
karýþýmý, posterlik bir tabloyu andýran Neretva ýrmaðý yaþananlara tanýklýk
edercesine hedefine doðru
akýyor.
Erenler diyarý
Sarý Saltuk Tekkesi.
Sarý Saltuk Osmanlýnýn
öncü erleri, Ýslam`ýn gülen
yüzlerinden biri idi. Evvela
gönüller feth edilirdi, zaten
sonrasý kendiliðinden gelirdi. Muhteþem manzarasýyla görenleri büyüleyen
Lagiç köyüne postunu serer, geceleri Zahid, gündüzleri Mücahid edasýyla
dað taþ demeden, susayan
yüreklere tohum serper,
Fatihlere de biçmek ve harmanlamak düþermiþ.
Daðýn dibinde, nehrin
kaynaðýnýn baþýna kurulan
tekkede, öðle namazýmýzýn
ardýndan, maneviyat okyanusuna dalmak üzere zikirler çektikten sonra, erenler mekanýndan dualarla
ayrýlýyoruz. Sarý Saltuk`a
gelinir de akar sularda beslenen balýk yenmez mi hiç.
Rabbimin güzellikleriyle
süslediði nehir boyunca sýralanan lokantalarda balýklarýmýzý yedikten sonra,
Mostara devam ediyoruz.
Köprüsüyle
meþhur Mostar.
Köprünün bir tarafýnda
16:09 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Müslüman yerleþimi, diðer
tarafýnda ise gayrý müslimler. Bu þehir daha çok 45 –
50 metre yüksekliðinde
olan köprüsüyle meþhur.
Savaþ döneminde Hýrvatlar
tarafýndan bombalanýp yýkýlmýþ, savaþtan sonra ise
bir Türk Mimarý tarafýndan
tekrar inþa edilmiþ. Yerel
inanca göre, evlenecek olan
genç bu köprüden aþaðýya
atlayarak, kendisinin evliliðe hazýr olduðunu ispatlarmýþ. Bu inancý meslek edinmiþ olan ve 30 Euro karþýlýðý atlayan genç Mostarlýlar
bekliyor köprünün üzerinde. Çarþýsý ve tabii güzellikleriyle turistlerin gözde
uðrak yerlerinden. Osmanlýlar zamanýnda inþa edilen
Koska Mehmet Ali Paþa ca-
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
miinde namazýmýzý eda ettikten sonra Sareyova`ya
doðru yola çýktýk.
Ýkman Daðlarýnýn eteðine kurulmuþ, buz gibi akan
sularla çevrili, 67 akargözlü olduðu söylenen Vilano
Bosna (eski Bosna) Ormanlýðýnda kýsa bir süre mola
verdikten sonra Baþkentteki otelimize vardýk.
Allah’a “imanet”
bir ülke
Herhalde
Boþnaklar
dünyada en çok birbirlerini
Allah’a emanet eden milletlerin baþýnda geliyorlar.
Her buluþma selam, her veda bu klasik cümleyle sona
eriyor. Onlarýn diliyle Allah`a imanet. Belki de bundan olsa gerektir, Sarayevo’nun onca kuþatmaya ve
bombalamaya raðmen, zül-
me karþý direniþi ve ayakta
kalýþý. Osmanlý’nýn geri çekilmesiyle bu topraklar yalnýzlýða terk edilmiþ, ümmetin yetim çocuðu gibi zamana ve zamaný kokutanlara
meydan okurcasýna, tüm
vakar ve haþmetiyle ayakta
kalmaya, tevhidi ve adaleti
haykýrmaya devam ediyorlar.
Duvarlardaki bomba ve
aðýr silah izleri, hala acýlarý
canlý tutan bir belge5 gibi.
Kadýn, çoluk çocuk demeden yapýlan kýyýmlar ve Camilerin yýkýlmasýna karþýn,
Aliya tek diþi kalmýþ canavarlara medeniyet dersi verircesine mabetlere dokunulmamasý talimatýný veriyordu. Fatih Sultan Mehmet de Bosna’yý fethettiði
zaman Ýslam medeniyet an-
gezi notlarý
layýþýnýn bir gereksinimi
olarak bölge halkýnýn
inançlarýna ve mabetlerine
dokunmama prensibini getirmiþti. Bu Ahidname Avrupa`da bilinen en eski Ýnsan Haklarý hareketi olan
Fransýz Ýhtilali ve 1948
Uluslararasý Ýnsan Haklarý
bildirgesinden çok önce, 28
Mayýs 1463 tarihinde yazýlmýþ olmasý hasebiyle, geçmiþte de müslümanlarýn
ötekilere karþý inançlarýnýn
gereði, utanýlacak, hesabýný
veremeyecek bir davranýþta
bulunmadýklarýnýn kanýtý
sayýlýr.
Ýþte bu anlayýþ Aliya’da
tekrar diriliyor ve Sýrplarýn,
sivil halkýn evleriyle birlikte camileri de öncelikle yakýp yýkmalarýna raðmen,
kiliselerde en ufak bir tahribat olmamýþ. Ýstatistiklere
göre savaþ esnasýnda sadece Bosna`da 905 Mabed, cami, Havra yakýlýp yýkýlýyor.
Tarihe, Bilge Kral olarak
geçen, arkasýnda hesabýný
veremiyecek bir leke býrakmayan, dünyanýn 4. büyük
ordusuna karþý savunmasýz
halkýna kahramanca önderlik eden Aliya rahmetle anýlýrken, ayný þeyi ötekiler
için söyleyebilir miyiz. Asla.
2 Sýrp caniyi göstermelik
mahkemeye çýkarýp diðerlerini ise ödüllendiren, ceberrut güçler, batýlý devletler çifte standartlarýyla, katliamlara seyirci kalan ve
kardeþlik görevini yerine
getirmeyen sözde Ýslam ülkeleri ise alýnlarýnda silinmez kara bir lekeyle Milenyuma ramak kala, insanlýk
tarihine utanç sayfalarý eklediler.
Bilge Kral`ýn vasiyetindede belirttiði gibi, nefrete
nefret ile karþýlýk vermeyin,
Ama Soykýrýmý da asla
unutmayýn.
Unutulmayacak bir soykýrýmý bize yaþatanlarý
Muntakim olan Allah`a havale ediyoruz. C. Hakk
böyle acýlarý insanlýða bir
daha yaþatmasýn.
Vicdanlarý sýzlatan ve
insanlarýn hafýzalarýnda hala bir kabus gibi yaþayan
Srebrenitsa þehrine girebilmek için ek icraatlar gerektiðinden bu bölümü bir
baþka bahara ertelemenin
üzüntüsüyle, Cuma namazýmýzý Gazi Hüsrev camiinde eda ettikten sonra, dede
yadigarý eserlere, þehidlere
veda ederek, Saraybosna`dan buruk yüreklerle
ayrýlýyoruz.
Allah`a imanet olun.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
azýnýn baþlýðý, aslýnda,
London School of
Economics’de uluslararasý iliþkiler profesörlüðü
yapan Susan Strange’in bir
kitabýnýn adýydý. Orijinali
“Casino Capitalism” olan bu
kitabý okumadan önce, bu
baþlýk, kafamdaki kapitalizm eleþtirisine yeni anlamlar kazandýrdýysa da, kitab
hakkýndaki ilk izlenimim,
herhalde, klasik bir kapitalizm düþmanlýðýnýn kitaplaþtýrýlmýþ hâlidir þeklinden de
öteye gitmemiþti. Bu giriþ bir
yana, kitab aslýnda, Keynes’ci kapitalizmi savunan
biri tarafýndan kaleme alýnmýþtý ve bugün bütün bir
dünya ekonomisini sarmallayarak bukaðýsý altýna almýþ
olan küresel malî krizin nasýl
gelmekte olduðu konusunda
uyarý iþaretleri vermeye çalýþýyordu. Susan Strange, kitabýnýn kurgusunu, bugünkü
malî sistemin geniþ bir kumarhaneyi andýrdýðý üzerine
oturtuyor ve bunun da örneklerini sergiliyordu. “Batý
maliye sistemi, hýzlý bir þekilde geniþ bir kumarhaneye
dönüþüyor” diye baþlayan
Strange, gerçek bir kumarhane ile küresel maliye kumarhanesini birbirine benzetiyordu: “Bugünün yüksek
maliyesi, oyuncularýna pek
çok oyun seçeneði sunuyor.
Rulet, blackjack ya da poker
yerine, yapýlmasý gereken
pazarlýk oyunlarý var: Tüm
çeþitli þekilleri ile döviz piyasasý, bonolar, devlet tahvilleri veya hisse senetleri gibi. Tüm bu piyasalarda opsiyonlarý alýp satarak bahis yapabilirsiniz... Bu küresel maliye kumarhanesinin kumar
oynatýcýlarý ise, büyük bankerler ve brokerlerdir.”
Strange, üstelik bu kumarhane düzeninin de çeþitli hükümet kararlarý ile beslendiðine vurgu yapýyordu:
“Dünya’daki ekonomik kargaþanýn kökleri parasal ve
malîdir ve bu kargaþa tesadüfen ortaya çýkmýyor, aksine, bir seri hükümet kararlarý ile besleniyor ve teþvik
ediliyor.”
Kapitalizme yeni sýfatlar
bulmak sadece Strange’in
eleþtirisi ile olmadý. Son olarak da küreselleþme karþýtý
yazar Naomi Klein “Felaket
Kapitalizmi” tanýmlamasý
yaparken, John Lloyd “Haydut Kapitalizm’inin Zaferi”
(The Triumph of Bandit Capitalism) isimli makalesi ile,
bugünkü uygulamaya yeni
tanýmlamalar getiriyordu.
Kapitalizm, öz tanýmlamasý ile, üretim araçlarýnýn
özel kiþi/iþletmeler sahipli-
Y
16:09 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
“Kumarhane Kapitalizmi”
ðinde, mal ve hizmetlerin piyasa þartlarýna göre
bedel bulmasý ve yüksek
bir otoritenin düzenleyici müdahelesini kabul
etmeyen bir sistemdir.
Ýþlemeyen, hantal ve geliþmeye kapalý Sovyet
sisteminin çökmesi üzerine, eleþtiri kabul etmeyen bir sistem olarak, üç
kuruþluk kapitali bile olmayan ülkelere dahi dayatýlan kapitalizmin en
büyük çýkmazý ise, toplumsal gerçeklerden giderek uzaklaþmasýydý.
Bu uzaklaþma, neredeyse sorumsuz ama bir sürekli kazancý temel ilke haline getiriyor ve ahlakî kurallarý iþlemez kýlýyordu. En temel kural, sadece kâr edebilme kuralýydý. Spekülatif,
vesveseli, kuruntulu, kurgusal, kuramsal, þüpheli ne kadar iþlem varsa, hepsi, kapitalist sistemin özünü oluþturmaya baþladý. Ýslâm iþte
temelde bu aldatmaya direniyor “aldatmama” kuralýný
bir temel kural haline getirmiþti.
Ýslâm, hayatýn diðer alanlarýnda olduðu gibi ticarette
de belirli temel ahlakî kurallarýn geçerli olmasý gerektiðini emrediyordu. Bu anlamda ticarette, hilekârlarýn
varacaklarý hazin son ile ilgili olarak uyarýlarda bulunan
þu Kur’an ayetleri, her zaman ne kadar canlý bir þekilde önümüzde duruyor: “Ölçüde ve tartýda hile yapanlarýn vay hâline! O hilekârlar
ki, insanlardan (bir þey) ölçüp aldýklarý zaman, tam ölçerler. Fakat, kendileri onlara bir þey ölçüp, yahut tartýp verdikleri zaman eksik
ölçüp tartarlar. Onlar, büyük
bir gün; insanlarýn, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracaklarý gün için diriltileceklerini sanmýyorlar mý?”
(Mutaffifîn Sûresi [83:1-6])
Bütün bir insanlýðý yýkýma götüren bugünkü sistem,
ayetlerde ifade edilen emin
kiþi, emanet, haksýz yere mal
yemek, ölçeði tam tutmak
gibi kavramlarý ilkel kurallar
olarak görmeye baþladý.
Ýslâm’ýn çok sade olan bu
kurallarýndan birisi olan
borcun ödenmesi emri bile,
kapitalizmin çarklarýný döndürmekle görevli iyi ekonomi okumuþ bankacý, borsacý
ve þirket yöneticisini elbette
ki rahatsýz edebilir: “Eðer
birbirinize
güvenirseniz
Ýlhan BÝLGÜ
kendisine güvenilen kimse,
emanetini (borcunu) ödesin
ve Rabbi Allah’tan sakýnsýn.” (Bakara Sûresi [2:283])
“Emaneti, (onu) sana güvenip (býrakan) kimseye ulaþtýr
ve sana hainlik yapana sen
hainlik yapma!” (Tirmizî,
Ebû Dâvûd)
Dedi kodular çýkartarak
rakip þirketlerin hisselerinin
bir kaç saat içerisinde dibe
vurmasýný saðlayan, sonra
da, kelepir fiyatýna o þirketleri satýn alan veya baþkalarýna sattýranlar, “Aranýzda
birbirinizin mallarýný haksýz
yere yemeyin.” (Bakara
Sûresi [2:188]) ayetini duymak istemez. Ya, üretim nedir, þirket nedir, iþçi nedir,
mal ve pazarlama nedir bilmeyen ancak, milyarlarca
dolarlara hükmeden ve bunlarýn ticaretini yapan, söyledikleri her sözü paraya çevirecek satan danýþmanlara ne
demeli?
Ayetler, piyasalardaki
haksýzlýklarýn gerçekten de
yer yüzünde bir bozgunculuk olduðuna iþaret ederek
dürüstlüðe çaðrý yaparken,
bugün bankalar, bankacýlar,
borsaya, yatýrým ve risk fonlarýna yatýrým yapan küçük
ve büyük yatýrýmcýlar endiþe
içinde, bir kýsmý haksýz bir
þekilde kazançlarýný kaybederlerken, aslýnda þu gerçeði
unutuyorlardý: “Ölçeði tam
ölçün de, eksik ölçen ve hak
yiyenlerden olmayýn. Doðru
terazi ile tartýn. Ýnsanlara eþyalarýný (haklarýný) eksik
vermeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karýþýklýk
çýkartmayýn. Sizi ve önceki
nesilleri yaratan Allah’ýn
azabýndan sakýnýp emirlerine uyun.” (Þuarâ Sûresi
[26:181-183])
Pek çok kiþinin dediði gibi, bugün kapitalizm teme-
linden sarsýlýyor. Fakat
aslýnda sarsýlan, zaman
zaman birbiriyle karýþtýrýlan serbest piyasa ekonomisi deðil, serbest piyasa ekonomisini kumarhaneye, haydutlar
arenasýna döndürenlerin
sistemidir. Neredeyse ülkesinin iflasýný ilan eden
Ýzlanda Baþbakaný Geir
Haarde’nin sistemin baþýndakilerinin ne þekilde
olursa olsun yalnýzca kâr
etmek istediklerini hem
de “vurarak, çalarak veya dolandýrarak... Fark
etmiyor” diyen feryadý,
þu ayetlerin yol göstericiliðine ne kadar da muhtac
olduðumuzu gösteriyor.
“Ey iman edenler! Mallarýnýzý aranýzda batýl/haram
yollarla yemeyin. Ancak
karþýlýklý rýza ile yapýlan ticaretle olursa baþka. Kendinizi
helâk etmeyin. Þüphesiz Allah, size karþý çok merhametlidir. Kim haddi aþarak
ve zulmederek bunu yaparsa, onu cehennem ateþine
atacaðýz. Bu, Allah’a pek kolaydýr. Eðer size yasaklanan
(günah)larýn büyüklerinden
kaçýnýrsanýz, sizin küçük günahlarýnýzý örteriz ve sizi güzel bir yere koyarýz.” (Nisâ
Sûresi [4:29-31])
Mevcut felâketin sorumluluðunun temelinde ahlakîlikten
uzaklaþmanýn,
helâl ve hâram kavramlarýný
dýþlayan bir hayat sürmenin
yattýðýný hatýrlamak zorundayýz. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber
efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde, bu zamanlarýn geleceðini ve helâl kazancýn önemini “Ýnsanlar üzerine öyle
bir zaman gelecek ki, o devirde kiþi ele geçirdiði malý
helâldan mý, yoksa haramdan mý kazandýðýna hiç aldýrmaz.” (Buharî) þeklinde
anlatýrken, temel ilkenin, kazanç deðil, helâl ticaret/kazanç olduðuna vurgu yapar.
Bugün, yüzlerce milyarlýk zararla batýp, dünyayý
sarsan büyük þirketlerin gerek kazandýklarý ve gerekse
kaybettikleri, borçlu veya
alacaklý göründükleri paralarýn önemli bir kýsmýnýn bir
mal veya üretim olarak karþýlýðýný bulmak mümkün deðildir. Þirketlerin üretimden
kaynaklanan gelir/kâr oranlarý giderek düþmekte, iþi
üretim olan büyük küresel
dev þirketler dahi, kârlarýný,
üretim dýþý kazançlardan el-
27
de etmek zorundadýr. Bugünün malî piyasalarýný elinde
tutanlar, ne yazýk ki, çok deðerli ve ünlü üniversitelerde
eðitim görse de gerçek ekonomiye, üretime ve tüketime
ait bilgileri ve yakýnlýklarý
bulunmuyor. Bu tür, ama,
küresel ekonomiye egemen
olan ekonomistlerin tek hedefleri, kýsa sürede çok kazanç saðlamak/saðlattýrmak
oluyor. Ayný ekonomistlerin,
gerçek ekonominin temeli
olan üretim ve üretimi güvence altýna alýcý her hangi
bir görüþ ve dertleri de olmuyor. Bu ekonomistler, tüketicinin alým gücü gibi meseleri de de olmadýðý gibi, iþçinin ücretlerinin piyasa
þartlarýnda oluþmasýna karþý
çýkar, devletten milyarlarca
teþvik alýrken, ayný devletin
sosyal güvenlik yatýrýmlarýný
ekonomiye ayak baðý görür.
Çünkü bu tür insanlar,
“Kendisine kötülük dokunduðu zaman sýzlanýr. Ona
bir hayýr dokunduðunda da
eli sýkýdýr. Ancak, namaz kýlanlar baþka. Onlar, namazlarýna devam eden kimselerdir. Onlar, mallarýnda; isteyenler ve (isteyemeyip)
mahrum kalanlar için belli
bir hak bulunan kimselerdir.” (Meâric Sûresi [70:2025])
Bugünün kapitalizminin
unuttuðu bir baþka nokta da,
kendi kazandýklarý mallarda
ihtiyaç sahiplerinin de haklarý olduðunu unutmalarýdýr. Hâlbuki, “Mallarýnda
(yardým) isteyen ve (iffetinden dolayý isteyemeyip)
mahrum olanlar için bir hak
vardýr.” (Zâriyât Sûresi ([51:
19])
Müslümanlar
olarak,
Efendimizin (s.a.v.) “Kim bizi aldatýrsa, bizden deðildir.” (Suyûtî) þeklindeki aldatanlarý ümmetinin sýnýrlarý dýþýna çýkarmakla uyaran
emrinin yaný sýra “Kiþinin
yediði en güzel ve en helâl
kazanç kendi kazandýðýdýr”
(Ýbn Mâce, Tirmizî) önerisini
düþünmek, bizim hem ona,
hem diðer insanlara karþý bir
borcumuzdur. Fakat, ne
olursa olsun, yer yüzündeki
hilekârlar ne kadar çoðalýp
fesad çýkarsalar da, “Artýk o
namaz kýlýnýnca yeryüzüne
daðýlýn, Allah’ýn lütfundan
(nasîb) arayýn..,” (Cum’â
Sûresi [62:10]) emrine uyarak bu ticaret kervanýna katýlacaðýz. Hem de global çapta. Bu da Ýslâm ahlâkýna sahip olmakla gerçekleþecektir. Bu ticaretin, Ýslam ahlâkýna uygun yapýlmasý ise dünyaya derin bir nefes aldýracaktýr.
29. sayi sayfalar
30.04.2009
28
GMG Kuzey Ruhr Bölgesinin eðitimcileri eksiksiz eðitimciler toplantýsýna katýlým saðladýlar.
Açýlýþ Kur`an-ý Keriminden sonra açýlýþ konuþmasýný yapan IGMG Kuzey
Ruhr Bölge Baþkaný Murat
Ýleri: “Eksiksiz katýlýmlarýnýzdan dolayý siz bölgenin
deðerli eðitmenlerine teþekkürlerimi sunuyorum. Gelecek nesillerimiz anaokulunda baþlayan egitimlerin
önemini bölgemizin müfredatý ile daha da güzel kalýcý
olacaktýr. Cenab-ý Allah´ýn
izni ile o yavrularýmýzýn devam edeceðini dile getirdi.
Ardýndan da Murat Ýleri
“EÐÝTÝMDE BAÞARININ
SIRLARI” adlý semineri
sundu. Ýleri seminerinde
þunlara deðindi: “Çocuklarýmýza sahiplenme duygusunu geliþtirmek sýnýfa giren eðitmenin elindedir. Bir
I
TÝB Gençlik Kollarý
2008-2009’da yapýlacak gençlik çalýþmalarýndan fayda elde edilebilmesi
için týpký geçtiðimiz yýlda olduðu gibi cemiyet ziyaretlerine baþladý.
Geçtiðimiz günlerde ATÝB
Mainz ve Darmstadt cemiyetlerini ziyaret eden ATÝB Gençlik Kollarý yaptýðý bu ziyaretlerle hem geçtiðimiz faaliyet
döneminin deðerlendirmesini
yapmak hem de Gençlik Kollarýnda görevli gençleri motive ederek içinde bulunduðumuz 2008-2009 faaliyet döneminin verimli geçmesini saðlamaktýr.
ATÝB Gençlik Kollarý Genel Baþkaný M.Çaðrý ÖNER’in
yönetiminde ziyaretlerini gerçekleþtiren ATÝB Gençlik Kollarýnýn ilk duraðý ATÝB Mainz
16:09 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Eðitimciler ile Atakta
çocuk dinini, kitabýný, ahlakýný, örtüsünü, camisini sahiplenmelidir. Bir eðitmenin en büyük görevi iyimser olmasýdýr, kendisini öðrencilerine sevdirmelidir.
Çünkü bu meslek Hz. Peygamber (s.a.v)´in mesleðidir, severek ve bilerek yap-
mak gerekir. Öðrenciye
kendine güven duygusunu
geliþtirmek gerekir. Bu çocuktan bir þey olmaz diyerek kenara atýlmamalýdýr.
Çünkü hangi topraktan maden çýkacaðý belli olmaz.
Bizler teþkilat olarak hem
bir okul, hem bir camii,
hem de bir tekkeyiz!” diyerek sözlerine son verdi.
Daha sonra Eðitim Baþkaný Mahmut Engel toplantýya iþtirak edenlere ayrý ayrý tesekkürlerini sundu ve
bütün eðitimcilerin kendileri için çok deðerli olduðunu aktardý.
A
etteraukreis Friedberg`de bulunan Türkler tarafýndan kurulan “Friedberg
Türkgücü Soma/Yaþlýlar
Takýmý” fýrtýna gibi esiyor.
Yetkililer amaçlarýnýn
Türkgücü Futbol Takýmý
eski oyuncularýnýn ve 30
yaþ üzeri Türklerin spordan kopmamasý olduðunu
söylediler. Türkgücü Friedberg çatýsý altýnda toplanmayý hedefliyorlar.
Takým ile ilgilenen Salih
Altunçiçek: “Wetterau`da
bulunan tüm Türk vatandaþlarýný bu çalýþmaya katýlmaya çaðýrýyoruz. Ýlla da
30 yaþ üzeri olunmasý gerekmemektedir. Biz bu ça-
W
Türk Kültür Merkezi oldu.
ATÝB Gençlik Kollarý Genel
Baþkaný M.Çaðrý ÖNER ve
yardýmcýsý Oðuzhan ERKMEN’i ATÝB Gençlik Kollarý
Muhasibi ve ayný zamanda
Mainz Türk Kültür Merkezi
Gençlik Kollarý Baþkaný olan
Alperen AKÇAY ve Mainz
ATÝB gençleri karþýladý. Yeme-
ðinin ardýndan yapýlan toplantýda geçtiðimiz dönemin
genel deðerlendirilmesi yapýlarak eksikliklerin giderilmesi
yönünde fikir alýþveriþinde
bulunuldu. Ayrýca Türk-Ýslam
Ülküsünün gerekliliði ve bunun gelecek nesillere aktarýlabilmesi için ALP-EREN’lik vasýflarýný taþýyacak gençlerin
artmasý gerektiðine vurgu yapýldý. ATÝB Mainz Türk Kültür
Merkezi ziyaretinin ardýndan
ATÝB Gençlik Kollarýnýn ikinci
duraðý ATÝB Darmstadt Türk
Ýslam Kültür Merkezi oldu.
Burada Gençlerle biraraya gelen ATÝB Gençlik Kollarý Yönetimini Darmstadt Gençlik
Kollarý Baþkaný Mustafa DÝN-
Friedberg Türkgücü Soma
Yaþlýlar Takýmý fýrtýna gibi
haber
Sonra Bölge Kordinatörü Zeki Þeker konuþmasýnda kýsaca þunlara deðindi:
“Kur´an´da eðitimcinin
anlamý; insana bilmediðini
öðretendir. Eðitimin diðer
adý da terbiyedir, terbiye
verendir. Edep, haya, ahlakla ilgili bir sanat meydana getirmektir. Çok aðaç
var ama hepsi meyve vermez, çok meyve vardýr
ama hepsinin tadý ayrýdýr.
Çok eðitim vardýr ama
hepsi faydalý deðildir. Ýrþadçýnýn asýl görevi toplumla Kur´an arasýnda
köprü kurmaktýr.“ diyerek
sözlerine son verdi.
Daha sonra toplantýda
istek ve önerilere yer verildi. Ardýndan da deðerlendirme ve kapanýþ Kur´an-ý
Kerimi ile toplanti sona erdi.
GÝL ve AYÖG Genel Baþkaný
Oðuzhan AKSOY karþýladý.
Gençlerle yapýlan sohbette
gençlerin iç içe yaþadýklarý
topluma faydalý olmanýn dolayýsýyla kendi milletinin mensuplarýna da fayda getireceðinin altý çizilirken bunun da
okumakla öðrenmekle mümkün olacaðý belirtildi.
Ayrýca 2008-2009 faaliyet
döneminde ne yapýlmasý gerektiði ile ilgili konularýnda
konuþulduðu
sohbette
27.12.2008 Tarihinde yapýlacak
olan Film Festivali ile ilgilide
bilgilendirme yapýlarak gençlerin bu faaliyete katýlmasýnýn
öneminede deðinildi.
Yaklaþýk iki saat süren sohbetin ardýndan ATÝB Gençlik
Kollarý gençlere veda ederek
oradan ayrýldý.
lýþma ile insanýmýzýn futbolun
güzelliklerinden
faydalanmasýný istiyoruz.
Birlik ve beraberlik içerisinde yapýlan bu çalýþmamýz ile Türkgücü Friedberg takýmýmýzý da desteklemek amacýndayýz. Yaz
döneminde haftada bir
gün antreman bir gün de
maç yapýlmaktadýr. Kýþ sezonunda ise her Salý saat
20.30 ile 22.00 arasýnda kapalý spor salonunda maç
yapýlmaktadýr.
Ýlgilenenlerin þu telefonlarý aramalarý yeterlidir.
0175-5668749
veya 06031-5678
29. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
GECELER BENÝ
YALNIZLIÐA
SÜRÜKLERKEN…
Bir anda düþünme ve irkilme tutar beni, sanki
kâbus sarar etrafýmý. Aðlamak ise onun cabasý, hasret
olduðum ýzdýrap dolu
Müslümanlarým canlanýr
gözlerimde. Açmadan dalýnda kuruyan yavrular, kadýnlar, gençler, kardeþlerim
kâbus görmüþ gibi uyanmak isterim. Ne mümkün
uyanmak o kadar kolay mý
yýllarýn verdiði yorgunluk
beni çoktan alýp götürmüþ
bile. Karanlýk bir odada
kendinden geçmiþ bir halde
düþünürken. Þimdi mum
ýþýðýnda aydýnlanmayý bekliyorum. Ýslam güneþi etrafý
aydýnlatýrken kardeþlerim
görmüyorlar. Ben bayramsýz Gonca Küçücük yavrularýn kokusunu, taaaa ciðerlerimde hissetmek istiyorum. Birden bir ürperti
ile silkiniyorum yine etrafým sessiz ve sakin yapayalnýz meydanda kalýveriyorum… Aðlamak geliyor
içimden. Acýlar içimi sarýyor sanki üþümüþ gibi titriyorum. Bütün bunlarý düþünmek bile insanýn tüylerinin ürpermesine sebep
olabiliyor. Peki, Ümmet nerede?
HACARABIN RÜYASI
BÖYLE OLURMUÞ…
Babam zamanýn birinde
tutturdu gemiyle izine gideceðim diye. Biz de aldýk
gemi biletini kardeþim ve
hanýmý iki ayrý arabayla gittiler. Venedik`ten gemiye
bindirdiler ve ikinci arabayla geri geldiler. Tabii
Hacarap sevincinden dört
köþe o yetmedi baþka bir
zamanda tutturdu jiple gideceðim diye yine kardeþim býraktý geldi. Yani tamamen, hep kafasýna eseni
yapan bir insan. Gemi yolculuðu çok da hoþuna gitmiþti. Tabii birinci gün yolculuk güzel geçmiþ, ikinci
gün gece bir fýrtýna çýkar, su
geminin boyuna yükselir,
babam da güvertede yatýyor. Bu arada babam rüyalara dalar güya gemiyi su
almýþ annem kurtar hacý diye baðýrýyor babam da filmlerdeki gibi kurtarmaya çalýþýyor. Ne kadar geçtiðini
bilmeden kan ter içinde
uyanýyor, hemen þaþkýn,
þaþkýn etrafýna bakýyor yanýndaki gençler gülüþüyorlar ve bir tanesi:
—Hacý amca korkma gemidesin deyince rahatlýyor.
16:09 Uhr
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
HACARABIN
SERÜVENLERÝ-16
Ve:
—Oh be hanýma bir
þey olmamýþ diye de
mýrýldanýyor…
HACARAP NASIL
KURBANLIK OLDU…
Kýz kardeþim yeni
ehliyet aldý ve tutturdu:
—Halamýzý ziyaret
edelim diye.
Ben de:
—Ýki arabaya ihtiyaç
yok minibüsle gidelim
dedim ama dinleyen
yok.
Mecburen iki arabayla yola çýktýk baktým kardeþim altmýþý
geçmiyor bir parkta
durdum:
—Kardeþim biraz hýzlý
sür otobanda altmýþ olmaz
dedim.
O da:
—Arabada bir koku var
dedi baktým el frenini unutmuþ:
—Bunu unutma indir
dedim.
—Tamam, Abi dedi.
Böylece yola koyulduk bu
hýzlandýkça hýzlanýyor çocuklar ve kadýnlarýn hepsi
o arabada derken Sauerland`a vardýk. Aniden güneþli
havadan karlý ortama girmeyelim mi bizimki polisi
felan solladý gitti babam yanýmda birden baðýrdý:
—Eyvah çocuklar gitti
diye baktým kar tozundan
M.Salih AYDIN
baþka bir þey görülmüyor
tabii yapacak bir þey yok
olan oldu. Olay yerine vardýk ki araba kenardaki korkuluklarýn üzerinde duruyor. Babam koþtu arabayý
tutmaya çalýþýyor içindekiler inen bizim minibüse koþuyor bu arada polis geldi
ADAC çaðýrdý. ADAC arabayý kurtardý baþka hiçbir
problemi yok kardeþime
dedim ki:
—Býrak arabayý biz sürelim.
—Ne varmýþ kaza yaptýk diye ben sürerim diye
baðýrýnca babam boynunu
büktü:
-Ne yapalým bari ben
kurban oluyum yanýna bineyim hakkýnýzý helal edin
deyince kardeþim ters ters
baktý ve:
—Kendim sürerim
baba dedi.
Babamda:
—Tamam, kýzým bir
þey demedim dedi. Babam bize de mimikleriyle korkusunu bildirmeye çalýþýyor. Vel hâsýl
gideceðimiz yere gidemeden geri döndük anlayacaðýnýz…
HACARAP
ve ÞEYTAN…
Rahmetli
kýzým
Kübra zamanýn birinde:
—Ben
dedeme
Kur’an okumayý öðreteceðim diye tutturdu.
Ben de:
—Kýzým deden biraz zor
öðrenir ama dene dedim.
Zavallý kýzým bir ay uðraþtý
ama Hacarap bu ne de olsa
ilkokula 5 sene gitmiþ öðretmen sýnýfý geçmiþ babam
inat etmiþ. Bu iþte de ayný
taktikle öðrenmedi tabii kýzým da býraktý. Aradan bir
zaman geçtikten sonra kendi anlatýyor:
—Yahu bu þeytan beni
niye býrakmýyor bilmem torunum o kadar uðraþtý bir
Kur’an okumayý öðrenemedim. Ama dom dom kurþununu duyar duymaz öðrendim þeytan elime geçme
ne yapacaðýmý ben biliyorum…
ARABA NÝYE
29
BOZULDU…
Babam jiple izine gittiðinde bir gün dolaþýrlarken
araba su kaynatýyor hararet
yükseliyor bir parka duruyorlar. Tamirci çaðýrýyor ve
araba yapýlýp eve doðru yola koyuluyorlar benim küçük oðlan dedesinin yanýna
varýyor ve dedesine:
—Dede senin araba niye
bozuldu biliyor musun?
Babam:
—Niyeymiþ oðlum? Diye sorunca.
Küçük Oðlan:
—Sen kasette hep cüðülüyü dinledinde ondan deyince.
Babamda:
—Oðlum bilmiyor musun deden Antep kumaþý
her sýrta elbise olur diyor…
BÝR ABÝ VE BÝZÝM
ÝZÝN MACERASI…
Seksenli yýllardý galiba
ailecek araba ile izine gidiyoruz. Yanýmýza babamýn
bir arkadaþý daha katýldý gidiyoruz. Durmak yok dinlenmek yok nihayet Bulgaristan’a girdik o zamanda
komünist yönetim. Tam
otobanda durmasýn mý bizim Abi kenara park yaptý
babama:
—Ben yoruldum dinleneceðim diye söyledi. Þimdi arabanýn içinde oturuyoruz ama nerde uyuma yüzde yüz yasak yerde duruyoruz. Babam:
—Ben bir þey düþündüm dumaný Kapýkule`de
çýkar dedi. Arabadan indi
Abinin arabasýna yaklaþtý
ve bir þeyler söyledi daha
babam arabaya binmeden
araba kayboldu artýk arabaya yetiþemiyoruz. Zaman
ne çabuk geçti bilmiyorum
kendimizi Kapýkule`de bulduk. Meraklandým ve babama sordum:
—Baba amcaya ne söyledin de soluðu Kapýkulede
aldý?
Babam:
—Oðlum adamýn cebinde 30 bin Mark var, ben de
onu bildiðim için tarlalarýn
içinden ýþýk tutuyorlar burasý tehlikeli dedim hepsi o
sonucu gördün deyince.
Ben de:
—Ya adam duyarsa ayýp
olmaz mý?
Babam da:
—Ben uygun bir zamanda söylerim dedi ve söyledi
de… Bu bölümde burada
noktalanýrken ALLAH’a
emanet olun en güzel günler sizin olsun efendim…
29. sayi sayfalar
30
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Kasým-November 2008 Zi`l Kade 1429
bulmaca
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 31
29. sayi sayfalar
30.04.2009
16:09 Uhr
Seite 32

Benzer belgeler

PDF SAYI 31 - Hayat Online

PDF SAYI 31 - Hayat Online ürnberg Merkez camiinde Camiilerinde yapýlan toplantýlarda, çalýþmalar detaylý bir þekilde irdelendi ve hizmetlerde artý ve eksiler gözden

Detaylı