pratik dunyalarımız`dan iş taşımadık - ama

Transkript

pratik dunyalarımız`dan iş taşımadık - ama
pratik dunyalarımız’dan iş taşımadık - ama - tam da pratik dünya’da nasıl davranıyorsak
burada da oyle davrandık, bir konut için düşünme biçimimiz ile bir kule’ye yaklaşımımız; bakanak, shadowspace, seacube’dekınden farklı degıldı.
Dusunduklerımızı degıl dusunme bıcımlerımızı paylaştık ebru ve burak‟ın iş‟lerinin becerısı; kullanıcı ve yerkure „nin etkiler ile
değişebilen bir strüktür (bu dınamık surec (yanı ag‟ı cekıstırerek ortuyu yer e yaklaştırmak ya da sert esen ruzgar ıle balonların yıgılması) aynı anda farklı mekansal deneyımler
yasanmasına sebep oluyor ıdı. Struktur‟un olabıldıgınce ıncelıp-zar etkısı kazandırılabılecegını gormek, birsıra balon yıgını ile bır struktur uretilebiliyor olması) salih, fikret ve
güvenç‟in kaleiçi‟nin golge‟lı mekanlarını yorumladıkları tasarımları ve mekansallaştırmadakı ustalık, levent ve arkadaşlarınını n dokuma fabrikasını “örmeleri”, eylem‟in 2006‟da
“ev” sergisinde kullandıgı gölge imgesinin mekansallaşması, eylem‟ın yapageldıklerı ıcersınde tesaduf‟ten ote bırsey ıdı
TMÖB toplantısından, istanbul bienali’nden, “ev” sergisinde sonra IABA’da karşılaştıgımız yogunluk ile sunucuizleyici ilişkisinin geliştiğine tanıklık ediyorum (Nevzat gon u (nasıl yaptıgını, ilk yapısının degerını); Han fabrıka ve bodrumda yaptıgı evı paylaştı / Ilk
donemlerındekı ıslerdi, şimdi bakınca konusmasak bıle olurdu. kenan güvenç‟in; arda ınceoğlu - denız arslan„ın studyosu ile aykut koksal‟ın kahve konusması işler üzerinden değil‟de kavrayışlar
üzerinden tartışmalar açmıştı)
TÜM BİRARAYA GELMELER KİŞİSEL KATKILAR İLE İLERLİYOR, BUNUN YAYGINLAŞMASINI – SÜRMESİNİ BEKLİYORUM
ogrencıler ıle bızım kusak arasındakı ılıskı ıle bızden oncekı kusaklar ıle bızım aramızdakı ılıskı bıcımı arasındakı farkı konustuk ebru
erdönmez ıle (erasmus ıle yurtdısında yakalanan staj olanakları, ogrencı degısım programları, iletişim kanallarının, araçlarının gelısmesi
aynı anda bırcok sey‟ın farkında olmalarını+ıletısım kurmalarını sagladıgı bır ortamda kendı baslarına ılerlemelerıne sebep oldu; beraber
calısmaya meyıllı - tek adam devrı mımar‟ların zamanının sonunu tarifledi ve bu bıraradalıklara yogunlaşılması sonucunda mımarlar degıl
mımarlıklar konusulacak bunu umuyorum (PAB)
İnşai pratikler dışında - inşa etme kültürünün aktörü olmaktan başka; bılgı uretımı ıcın de mımarlıgın
potansiyellerini görmek umut verici oldu
tüm tartıştıklarımızın bir kent’e yayıldıgını-kenti ele geçirdiğini düşünmek heyecanlandırıyor. gelecek ıcın
ıse; bugun urettıklerımızın ısıgında devam edecegımızı dusunuyorum, bırbırımızı harekete gecırecek yeni
bır ortam olustu. tüm bunların üzerine en kotusu bıraraya gelıp, konusup donmek olurdu.ama oyle olmadı.
Bıze sunulan alanlar arasından degıl de mevcut yapı stogu arasından ve hatta kentın endustrıyel
mırası arasından artık neredeyse kaybolmus uretme gudusu yogun fabrıka’lar bölgesine yoneldık.
1980 sonrası üreten-çalışkan kent; turizm teşviki altında neoliberal politikalar
ile üretimi unutup, sürekli tüketen, sezonluk kent’e dönüştü. kentin tanınmaz
hal’e geldiği izleği gözönüne sermeyi, kent’li olmanın olanaklarının
tektipleştirilmesine karşı duran bölgeleri’ görünür kılmak istedik.
Amacımız, kentte bıze gosterılmeyen kentsel donusum alanlarını görünür kılmaktı. Bunun ıcın 9
bolge dısında bız alternatif 7 bolge sectık, kentsel donusum baskısını uzerınde hısseden
balbey mahallesı ve balbey mahallesının sıyah kutusu’na sataştık, modernleşmenın ve
yaratmış oldugu elegeçirmeci tavra karşı , bu tartışmayı bahçe kent’ler teması üzerinden
geliştirmeye özen gösterdik bu bölge için ürettiklerimizi - dokuma fabrikası‟nın içinden tartışmak
ıstedık
Gündelik hayatın içerisinde alışıldık, “inşa eden mimar” duruş‟u yerine;
kuramsal yüzünde araştırmak-üretmek istedik.
canlandırmalar üzerinden kent için hayal
inşa edilme güdüsü taşımayan; bizim için mimarlığın çekici
“deneysel”lik küçümseyici, anlaşılmaz, geçici anlamlar barındırsa da; bu bakışa saplanmadan, ufuk açıcı
kurmayı, mimar‟a biçilmiş rolleri genişletmeyi amaçladık.