BÖLÜM 1 Deprem ve Dünya ve Türkiye`nin Deprem Aktivitesi 1

Transkript

BÖLÜM 1 Deprem ve Dünya ve Türkiye`nin Deprem Aktivitesi 1
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
1
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
İÇİNDEKİLER
Konu Başlığı
Sayfa No
Önsöz
1.Giriş
1.1. Dünyanin Levha Yapisi Ve Hareketleri
1.2. Türkiye’nin Levha Yapisi
1.3. Levha Hareketleri
1.4. Faylarda Atım
1.5. Türkiyenin Fay Yapısı
1.6. Yerkürenin İç Yapısı
1.7. Yerküre'nin Yaşı Ve Kökeni
1.8. Yerküre'nin Mağnetik Alanı
1.9. Türkiye'de Olmuş Büyük Depremler
1.10. Dünyadaki Depremler
1.11. Deprem Bölgeleri Haritasının Hazırlanması (1996)
2.1. Deprem Nedir?
2.2. Deprem Türleri
2.3. Depremin Odak Noktası (Hiposantr)
2.4. Deprem Dalgaları
2.5. Odaktaki Kuvvet Sisteminin Deprem Dalgalarının Genliğe Etkisi
2.6. Odak Derinliği (R)
2.7. Depremlerin Frekansı
2.8. Depremin Eşşiddet Haritası
2.9. Depremin Enerjisi
2.10. Depremlerin Kaydedilmesi
2.11. Deprem Üst Merkezi
2.12. İlk Deprem Kayıtları Yapan Sismometreler
2.13. Deprem Merkezinin Bulunması
2.14. Depremin Şiddeti
2.15. Deprem Şiddet Cetveli
2.16. Depremin Aletsel Büyüklüğü (Magnitüd)
2.17. Proje Depreminin Belirlenmesi
3. Yapılarda Düzensizlikler
3.1. Planda Olan Düzensizlikler [A Düzensizliği X Ve Z Düzlemlerinde]
3.2. Yapının Yüksekliği Boyunca Olan Düzensizlikler [B1-B2-B3]
3.3. Kat Yüksekliği Düzensizliği
3.4. Yapılarda Kısa Kolon Oluşum Durumları
3.5. Kısa Kolon Oluşumunun Önlenmesi
3.6. Yapı Zemin Etkileşimi
3.7. Depremin Büyüklüğünü Artıran Faktörler
3.8. Deprem Senaryoları Ve Mikrobölgelendirme
3.9. Depremlerin Önceden Belirlenmesi
4.1. Dinamik Etkiler
4.2. Titreşim Hareketlerinin Özellikleri
4.3. Rayleıgh Metodu
4.4. Depremin İvmesi (A)
4.5. Spektrum Katsayısı
4.6. Deprem Yükü Azaltma Katsayısı [Ra]
4.7. Serbest Titreşim
4.8. Zorlanmış Titreşimler
4.9. Sönümlü Serbest TİTREŞİM
4.10. Sönümlü Zorlanmış TİTREŞİM
4.11. Tek Serbeslik Dereceli Sistemlerin Sönümlü Hareketi
4.12. Çok Serbestlik Dereceli Yapı Sistemlerinde Sönüm
5. Deprem Hesap Yönteminin Belirlenmesi
5.1. Mod Birleştirme Yöntemi [Dinamik]
2
2
5
7
7
9
12
13
23
25
25
26
32
33
40
42
43
44
51
52
52
52
54
55
57
58
63
67
68
71
77
79
80
94
113
114
117
120
125
127
128
136
138
141
145
150
158
164
168
171
175
176
177
183
184
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
5.2. Tek Serbestlik Dereceli Sistemler
5.3. Kesme Çerçeveleri
5.4. Çok Serbestlik Dereceli Sistemler
5.5. Kesme Çerçevelerinin Serbest Titreşim Denklemleri
5.6. Rijitlik Matrisinin Elde Edilişi [Ikiriş=∞]
5.7. Yapıların Kütlesi (M)
5.8. Rayleıgh Metodu İle Birinci Açısal Hızının Hesabı
5.9. Dinamik Matrisin [D=D=K-1m] Elde Edilmesi
5.10. Vıanello-Stodola Yöntemi
5.11. Etkili Modal Kütle
Ek: Dinamik Matrisi Olan Rijitlik Matrisinin Tersinin Hesabı
5.12. Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemi
6. Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi
6.1. Eşdeğer Deprem Yükü Yönteminin Uygulanması
6.2. MALZEME KATSAYILARI
6.3. Betonarme Hesaba Esas Kesit Tesirleri [Deprem Tahkiki]
6.4. Yapıların Deprem Hesabında İzlenen Yol
6.5. Deprem Hesabının Tekrarlanması DURUMLARI
7.1. Sistemin Rijitlik Matrisinin Elde Edilmesi
7.2. Süneklik Düzeyi Yüksek Perdeler
8.1 Kolonların Kirişlerden Daha Güçlü Olması Koşulu
8.2. Kolon Eksenel Yükünün Hesaplanması
8.3. Moment Eğrilik İlişkisi [M-K]
8.4. Süneklik Düzeyi Yüksek Çerçeve Sistemlerinde Kolon-Kiriş Birleşim Bölgeleri
8.5. İkinci Mertebe Etkisi
8.6. Sargılı Betonun Davranışı
8.7. Süneklik Düzeyi Yüksek Yapı Elemanı Tasarımı İlkeleri
8.8. Depremde Hasar Gören Yapıların Onarım Güçlendirmesi
9.1. Tsunami
9.2. Giriş
9.3. Faylanma Ve Dalgaların Oluşumu
9.4. Tsunaminin Oluşumu
9.5. Tsunami Büyüklüğü
9.6. Volkanik Tsunami
9.7. Tsunamı Ağı
9.8. Sonuç Ve Öneriler
10.1. Yapı Sistemlerinin Matris Metodu İle Periyot Hesabı
10.2. Kafes Sistemler
10.3. Çerçeve Sistemler
10.4. Mütemadi Kirişler (N=0)
11.1. Burulma
Kaynaklar Dizini
Yararlanılan Web Sayfaları
184
186
194
198
199
201
220
223
254
280
289
293
322
322
337
338
358
359
363
390
424
429
441
446
476
487
496
511
520
520
522
524
527
531
533
535
537
538
554
563
566
600
603
Önşart: Yapı Statiği II Betonarme I
KAYNAKLAR DİZİNİ
1.
Depreme Dayanıklı Tasarım, Ders Notları, Y.Doç.Dr.M., Doğan, 2010.
2.
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, B.İ. Bakanlığı, 2008.
3.
Celep, Z., N., Kumbasar, Deprem Mühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı, Beta Dağıtım,
İstanbul, 2000.
4.
Paz, M., Structural Dynamics Theory and Computation, Third Etition, 1979.
5.
Uniform Building Code (UBC), International Conference of Building Officials, Workman Mill Rd, Whittier California,
90 601, USA, May, 1994.
6.
Chopra, A.K., Dynamics of Structure Theory and Aplication to Earthquake Engineering, Prentice Hall, New
Jersey, 1995.
3
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
ÖNSÖZ
Ülkemizin topraklarının yaklaşık
%92’si, nüfusunun %95’i, sanayi tesislerimizin %98’i, ve
barajlarımızın %92’si aktif deprem kuşağında bulunmaktadır. Nüfusumuzun %21.5’i birinci derece ve
%31.4’ü ikinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Her yıl milli gelirimizin %0.8’ini depremlerin
yaptığı hasarları karşılamak için kullanmaktayız. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana ülkemizde
depremde ölenlerin sayısının yılda ortalama yaklaşık 1000 kişi iken son İzmit ve Düzce depremleriyle
birlikte 45 saniyede yaklaşık 1300 kişi ve maddi hasar hesap edilemez duruma geldi. Bu sebeplerden
dolayı deprem incelemeye değer en önemli doğa olayıdır. Çünkü mevcut bilimsel araştırmalar ve
sahip olduğumuz teknoloji. depremin ne zaman ve nerede olacağını önceden tahmin etmemizi
sağlamadığı için ani tedbirler almak mümkün değildir. Ayrıca depremin bu belirsizliği alınacak
tedbirlerin top yekün olmasını gerektirmektedir. Sizin konutunuzun depreme dayanıklı olması
depremden korunmak için yeterli olmamaktadır. Bu yelpazeyi genişletilecek olur ise deprem sadece
ülkemiz sorunu olmayıp bir insanlık sorunu olduğu
görülmektedir. Bu nedenlere ilave olarak her
depremin kendine has bir özelliği olmasından dolayı depremden korunma yöntemleri ve bu konudaki
yönetmeliklerin büyük bir bölümünü diğer ülkelerdeki depremler ve ilgili çalışmalardan
oluştuğu
görülmektedir.
Depreme karşı çözüm, depreme hatta doğal afetlere dayanıklı bir yaşam tarzı geliştirilmesidir. Bu
çalışmada, deprem yönetmeliği aşamalarına küçükte olsa bir açıklık getirmek amacıyla yapıların
depreme dayanıklı olması için tasarım, proje ve kısmen yapım aşamalarında alınması gereken
kriterler açıklanmaktadır. Bu kriterler ve önlemler ne bu notlarla ne de mevcut düzenlemelerle tam
olarak önlemek mümkün olmayacağı aşikar olabileceği gibi önlenemeyeceğini de iddia etmek doğru
olmayacaktır. Dolaysıyla depremin her yönünden yaklaşımı bir aşama olarak kabul etmek gerekir. Bu
ders notları saygılı hocalarımızın ve sevgili öğrencilerimizin katkılarıyla oluşturularak sizlerin
çalışmalarına yardımcı olma amacıyla hazırlanmıştır. Kusursuz bir deprem ders notu, her ders ve
öğrenci notunda olduğu gibi ancak ve ancak kusursuz bir yapıya ve insana ulaşınca oluşacağı
unutulmamalıdır.
Depremi riskli yapan parametrelerden biride depremin yerinin ve derinliğinin bilinmemesidir. Aşağıdaki
deprem kayıtlarının incelenmesinden deprem riski az olan bölgede deprem olması ve derinliğinin fazla
olması görülmektedir.
4
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Hammurabi yasaları, M.Ö. 1760 yılı civarında Mezopotamya’da yaratılan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı
kanunlarından biri. Bu dönemden önce toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu’nun kanun
kitabı (M.Ö. 2050), Eşnunna kanun kitabı (M.Ö. 1930), ve İsin’li Lipit-İştar’ın kanun kitabı (M. Ö. 1870) yer alır.
Babil kralı hammurabinin (M.Ö.1728-1686) çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil’in koruyucu tanrısı Marduk
adına yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine Akatça dilinde yazılmıştı. Hammurabi, kendisine bu
kanunları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş’ın olduğunu söylemiştir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu.
Arkeolog Jean Vincent Scheil’in 1901′de Susa, Elam’da bulduğu (bugünkü Huzistan, İran) ve Fransa’ya taşıdığı
Hammurabi Kanunları’nın yazılı olduğu stel, Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir
taşın üstüne çivi yazısı ile yazılmış olan kanunlar tam 282 maddedir, ancak bu maddelerin 30′u (madde 66-99) şu
anda okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıştır.
•
•
228. bir inşaatçı bir bina inşa eder ve binayı tamamlarsa her bir sar’lık yüzey için 2 şikel ona ücret verir.
229. bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina
yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
•
230. eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı yapanın da oğlu öldürülür.
•
231. bina sahibinin kölesini öldürürse evin sahibine köle için bir köle ödeme yapar.
•
•
232. binanın bir kısmı harap olursa harap olan kısmın tümünü tazmin eder ve inşa ettiği binayı düzgün bir şekilde inşa
edinceye dek kendi imkanlarıyla evi yeniden inşa eder.
233. bir kişi başkası için bina yapıyorsa, bina henüz tamamlanmamış olsa bile, duvarı devrilmişse inşaatı yapan kişi kendi
imkanlarıyla duvarı daha sağlam bir şekilde yapmalıdır.
Osmanlı belgelerinde deprem kelimesine karşılık olarak "hareket, hareket-i arz, hareket-i arziyye,
zelzele, tezelzül, tezelzülat ve tezel-zülat-ı arziyye" deyimleri kullanılmıştır.
Agra Üniversitesi’nin eski rektör yardımcısı Agam Prasad Mathur, minarenin eğilmeye devam etmesini
engellemek amacıyla Tac Mahal’in temelinin bulunduğu toprak tepeciğinin yeniden nemlenmesi için, kuruyan
Yamuna nehrinin suyla doldurulması gerektiğini belirtti. Mathur, 1940’ta yapılan incelemelerde minarenin 11.4
santimetre eğildiğinin, 1965’te de eğikliğin 12.7 santimetreye ulaştığının saptandığını hatırlatarak, zamanla eğimin
daha da artmış olduğunu ve bunun saptanması gerektiğini söyledi. Yamuna nehrinin kıyısına inşa edilen Tac
Mahal yüksek bir platform üzerinde yükseliyor ve dengesini her biri 12.6 metrelik 4 minaresinden alıyor. Minareler,
0
deprem sırasında türbenin üzerine devrilip yıkılmasına yol açmaması için hafifçe eğik (2 ) inşa edilmiş. Romantik
görünüsü ile herkesi büyüleyen, Dogulu Batılı birçok ünlü yazar ve saire ilham kaynagi olan Tac Mahal, mehtapliı
gecelerde bile aydan daha parlak görünür. 1966 Hint-Pakistan Savaşında, Pakistan savas uçaklarına yol gösterici
bir parıltı olmaması için, Hint hükümeti tarafından kubbesi siyah bir çadırla örtülmek zorunda kalınmıştır.
5
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
CN kule 553 m
yüksekliğinde
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır'ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında
yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra
oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m. yüksekliğindedir. Sadece
harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı
tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener’in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile
tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece
yaklaşık 50 km. mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar
sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü.
En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak
üzere tamamen yıkıldı.
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı
[Helios]'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi
harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanısıra Rodos adasındaki insanlar
için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman
girişinde bulunan heykel M.Ö.226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun
Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900
yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye
sattılar. Söylentiye göre bütün parçaları Suriye’ye 900 devenin sırtında taşınıştır.
OSMANLI'NIN DEPREME KARŞI KUYU FORMÜLÜhttp://hayalkalpler.com/?baslik=OSMANLI_NIN_DEPREME&id=9978&cat=34
Osmanlı İmparatorluğu tarihinde ilk kez 2. Beyazıd'ın hükümdarlığı döneminde 1509'da depremle sarsılan
İstanbul‚ 1556‚ 1766 ve 1894 depremlerinde de büyük hasar gördü. Araştırmacı-yazar Talha Uğurluel‚ 2.
Beyazıd'ın‚ depreme karşı önlem olarak‚ yerin altında biriken gazı yerin üstüne vermek amacıyla‚ şehrin muhtelif
yerlerine 2 bin deprem kuyusu açtırdığını belirterek‚ “Osmanlı'da ahşap ev‚ fay hattı üzerinde bulunan İstanbul için
bilerek tercih edilmiş. Osmanlı'nın ahşap eve yönelmesi gelenek ve görenekten değil‚ depremdendir” dedi.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre‚ Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'un fethinden
sonra meydana gelen iki büyük deprem‚ 2. Bayazıd'ın hükümdarlığı dönemine denk geldi. Kentte 10 Eylül 1509
günü‚ gece saat 04.00'te meydana gelen deprem‚ İstanbul için çok yıkıcı oldu. “Kıyamet-i Sugra” yani “Küçük
Kıyamet” olarak adlandırılan depremden sonra padişah Edirne'ye gitti. İnsanlar ne olduğunu anlayamadan bütün
6
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
şehir harap oldu. 1509 İstanbul Depremi‚ “1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de meydana gelen en
büyük deprem” olarak nitelendirildi. Bolu'dan Edirne'ye kadar kendini hissettiren depremde şehir halkının yaklaşık
yüzde 10'u deprem sonucu ya öldü ya da yaralandı. Deprem en büyük hasarı camilere verdi. 109 cami tamamen
yıkılırken ayakta kalanların da tümünün minaresi tahrip oldu. 1070 ev yıkıldı‚ surlar zarar gördü‚ burçlardan 49'u
yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Ayasofya Camisi'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkıldı. 2. Bayazıd'ın
Topkapı Sarayı'ndaki yatak odası da depremden çöktü‚ ancak padişah birkaç saat önce odadan ayrıldığı için
zarar görmedi. Depremden sonra toplanan Divan-ı Hümayun‚ depremin izlerini silebilmek için her evden 22 akçe
ek vergi toplanmasına karar verdi. Şehrin yeniden imar edilmesi için imparatorluk çapında harekete geçildi.
Anadolu'dan 37 bin‚ Rumeli'den 29 bin işçi ve usta İstanbul'a getirildi. Şehrin imarı için işçi ve malzeme temini
zaman aldığından İstanbullular 1509 kışını derme çatma yapılarda büyük zorluklar içinde geçirdi. İstanbul'daki
imar faaliyetlerine 29 Mart 1510'da başlandı ve çok kısa bir sürede 1 Haziran 1510'da bitirildi.
FATİH CAMİİSİ HER DEPREMDE BÜYÜK HASAR GÖRDÜ
İstanbullular'ın hafızalarındaki korkuyu‚ 10 Temmuz 1510'da meydana gelen deprem tekrar
canlandırdıysa da fazla bir hasara yol açmadı. Kentte 10 Mayıs 1556'da yaşanan deprem ise hayli
yıkıcı oldu. Her İstanbul depreminde olduğu gibi bu depremde de Fatih Camisi büyük zarar gördü.
Ayrıca Ayasofya Camisi ve surlarda da hasar oluştu. Bu tarihten sonra 90 yıl kadar İstanbul'da deprem
olmadı. 28 Haziran 1648'de sabaha yakın bir saatte İzmit ve İstanbullular depremle uyandı. Ancak bu
depremin merkez üssü uzakta olduğu için İstanbul'da fazla bir hasara yol açmadı. Daha sonra‚ 1653‚
1654 ve 1659 depremleri meydana geldi. İstanbul'da 1663 Kasımı'nda meydana gelen deprem aynı
anda patlayan fırtına ile kente büyük zarar verdi. Kent‚ 23 yıl aradan sonra‚ Ege adaları‚ Karadeniz'in
Anadolu sahilleri‚ Edirne civarı ve bu arada İstanbul'da da hissedilen büyük bir depremle sarsıldı.
Ancak bu felaket yüzünden bölgede oluşan zarar konusunda yeterli bilgi bulunmuyor. İstanbul'da
1688‚ 1689‚ 1690'da da çok şiddetli olmayan depremler meydana geldi. 18. yüzyıl‚ İstanbul'da
depremlerin adeta kabusa döndüğü bir dönem oldu. 1708‚ 1711‚ 1712‚ 1715'te meydana gelen
depremler fazla hasara yol açmadı‚ ancak 1719 sabahı meydana gelen deprem oldukça şiddetliydi.
Tahribat sahası Düzce'den başlayan deprem‚ İzmit‚ Sapanca‚ Orhangazi‚ Karamürsel ve Yalova'yı da
etkiledi. İstanbul'da camiler‚ saraylar ve surlarda yıkıntılar meydana geldi. İstanbul'da 1723-1749 yılları
arasında meydana gelen depremler önemli can ve mal kaybına yol açmadı. 2 Eylül 1754 gecesi
meydana gelen depremden sonra dönemin padişahı I. Mahmud şehri terk etti.
İKİNCİ BÜYÜK DEPREM 1766'da
Osmanlı hakimiyeti altındaki İstanbul'da 1509'dan sonra ikinci büyük deprem‚ 22 Mayıs 1766'da
yaşandı. Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe denk gelen deprem sırasında korkunç gürültüler işitildi
ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı takip etti. Bundan sonra 4 dakika kadar süren
düşük şiddetli deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4
bin kişi öldü‚ çok sayıda kişi de yaralandı. Devrin padişahı 3. Mustafa‚ birkaç gün boyunca çadırda
kaldıktan sonra Edirne'ye gitti. Şehirdeki gıda depolarının ve hanların yıkılması veya harap olması
sonucu yiyecek sıkıntısı doğdu‚ içme suyu şebekesinin zarar görmesi halkın temiz su bulmasını
zorlaştırdı.
7
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
-1894 DEPREMİ
İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10 Temmuz 1894'te yaşandı. Deprem
yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi. Depremzedelere
yardım kampanyası düzenlenmesi de bu arada gündeme geldi. 2. Abdülhamid 16 Temmuz 1894 tarihli
iradesinde‚ depremden zarar görenler için kendi adına 1000 lira bağışladığını‚ şehzade ve
sultanlarının ise 500 lira ile kampanyaya katıldıklarını belirtti. Bu arada yabancı ülkeler de yardım
kampanyaları düzenledi. Bu deprem sonrasında 2. Abdülhamid‚ biri Yıldız Sarayı bahçesine‚ diğeri
İstanbul Rasathanesi'ne konulmak üzere son sistem 2 sismograf alınmasına karar verdi. Tahminlere
göre‚ bu depremde 280 kişi öldü‚ 298 kişi de yaralandı. Osmanlı döneminde İstanbul'u etkileyen son
büyük deprem 9 Ağustos 1912'de Şarköy-Mürefte'de meydana gelen 7‚3 büyüklüğündeki depremdi.
Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve
yapıtlardır. Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar. İlk olarak MÖ 5. yüzyılda tarihçi
Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır. MÖ 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak
"Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τὶν ὶπτὶ Θεαµάτων) adlı eserle oluşturulmuştur.
Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz 7 harika listesi, MÖ 2. yüzyılda son şeklini almıştır. Günümüzde,
Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri Babil’in asma bahçeleri
yangın sebebiyle yok olurken diğer 5 tanesi depremden yıkılmıştır.
Yeni Harikalar
İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya
21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi
Harika [4] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Oylama
7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona erdi. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7
harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik
Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki
Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı
şeklinde sıralandı.
8
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1. GİRİŞ
Deprem; yeri, zamanı ve büyüklüğünün belirlenmesine ihtiyaç duyulan ve üzerinde en çok çalışılan
doğa olayıdır. Her boyutu belirsiz olan bu doğa olayından korunmanın yolu etkilerini yapının her
aşamasında dikkate almakla mümkündür. Bu aşamalar
1. Tasarım
2. Proje
3. Yapım
4. Kullanım
dır. Bunlardan birinde deprem etkisi dikkate alınmamış ise yapının ve dolaysıyla buradaki yaşamın
depreme dayanıklı olduğunu söylemek mümkün değildir. Depreme dayanıklı bir yaşam için depreme
dayanıklı yapı yapmak tek başına yeterli değildir. Çünkü depremden korunmanın en önemli yolu,
deprem,
1. Öncesi
2. Anı
3. Sonrası
yapılacakları bilinçli bir biçimde yapmakla mümkündür. Aksi halde alınan önlemlerin başarıya
ulaşmasının beklenemeyeceğini 17 Ağustos 1999 depremi açık seçik ortaya koymuştur. Birçok
depremde yapılar hasar görmediği halde insanlar nasıl davranılacağını veya yakınlarını nasıl
kurtarılacağını bilmediğinden birçok can ve mal kaybı olabilmektedir. Deprem üzerine ülkemizde ve
dünyada yapılan bilimsel çalışma verilerini dikkate alarak depremi kaderimiz olmaktan çıkarmak için
bilinçli yapı tüketicisi, sivil toplum örgütleri, teknik personel, eğitim kurumları, yerel yönetimler ve
devletin ilgili kurumlarının koordineli çalışması ile mümkündür. Bu birimlerden birinin gereken önemi
vermemesi durumunda başarıya ulaşılamaz. Bu konudaki yönetmeliklerin yeni gelişmeleri içermesi ve
uygulamasının kontrolü yaptırım gücü olan kurum ve kuruluşlarca sağlanması gerekir. Aksi halde
taraflardan birisi üzerine düşeni yapmadığı zaman böyle bir yaşamdan söz edilemez.
Depreme
dayanıklı yapı,
1. Küçük depremlerde (M = 1 − 4)
1.1. Yapı şekil değiştirmesi ile elastik sınırlar içinde kalmalı
1.2. Kılcal sıva çatlakları olabilir
1.3. Yapının bir deprem yaşadığı belli olabilir
1.4. Yapı içindekiler haraket halinde iseler depremi hissedemezler
2. Orta büyüklükteki depremlerde (M = 5 − 7)
2.1.Yapı elastik sınırlar öte sin e geçebilir (örneğin εc = 0.0025)
2.2. Kolon du var arası çatlaklar olabilir
2.3. Pencereler tam kapanmayabilir
DEPREME DAYANIKLI YAPI
2.4. Kirişlerin kolonlara yakın kısımlarında kesme çatlakları olabilir
2.5. Yapı içindekiler depremi hissederler
2.6. Balkon gibi izostatik çıkmalarda hasar olabilir
2.7. Gevrek yüzey kaplamalarında belirtiler olabilir(örneğin düşey mermer kaplamaları düşebilir)
taşıyıcı sistemde önemsiz önarılabilir hasar olabilir
1. Kirişlerde büyük hasar olabilir
2. Kolonlardaki donatılarda burkulma gibi şekil değiştirmeler görülmemeli
3. Kolonlar ekseninden max . 2o − 4o sapmalı ve boyu max 1 − 3 cm kısalmalı
3. Büyük depremlerde (M = 7 − 8)
4. Binada top tan göçme olmamalı
5. Can ve mal kaybı olmamalı
olan yapılardır. Bu tür yapılar temel olarak amaçlanan yapılardır.
9
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Bir yapının deprem etkileri altındaki taşıma gücünü kaybetmesi aşağıdaki aşamalarda oluşur. Yani
yapıda ilk önce çıkıntılar (balkon, saçak ve konsollar) yıkılır daha sonra yapının taşıyıcı sistemi hasar
ve sonucunda göçme konumuna gelir.
Büfe
Büfe
Büfe
Bilet
Kullanımda
Bilet
Bilet
Can Tehlikesi
Kullanıma devam
Göçme Öncesi
Depremin etkili olduğu alanın çok büyük olmasından dolayı laboratuarda tam olarak inceleme altına
almak mümkün değildir. Bunun için deprem etkilerinin,
1. Yapılar
2. Doğa
3. Canlılar
üzerindeki etkilerinin incelenmesi depreme dayanıklı yaşamın özünü oluşturmaktadır. İnsanoğlunun
depremi depremlerden öğrendiği düşünülürse deprem sonrası incelemelerin önemi daha da iyi
anlaşılır. Bu nedenlerden dolayı depremin her etkisi bundan sonra olması muhtemel bir depremde
alınması gereken önlemin bir belirtisidir. Her depremin kendine has bir özelliği olmakla birlikte diğer
depremlerle ortak yönü daha fazladır. Dolaysıyla her deprem incelemeye konu olan bir laboratuardır.
Yakın tarihte yaşadığımız büyük depremlerde çeşitli canlıların davranışı, havanın durumu ve yer altı
ve yer üstü sularının hareketi insanlara bu konuda açıklayıcı fikirler vermiştir. Deprem sonrası
yapılacaklar, kurtarma, sağlık, barınma-beslenme, güvenlik ve yapı kontrolü olarak saymak
mümkündür. Bunlar çok geniş kapsamlı konular olmakla beraber burada yapı teknik personeline
düşen yapıların hasar durumuna göre kullanıma uygun olup olmadığının belirlenerek en azından artçı
depremlerde riski ortadan kaldırmaktır. Bu aşamalardan sonra ortaya çıkan diğer bir teknik inceleme
ise yapıların hasar derecelerinin belirlenerek
yıkım veya onarım-güçlendirme ihtiyaçlarının
belirlenmesidir. Ülkemiz ekonomisinin kısıtlı ve yapı maliyetinin yüksek olmasından dolayı yapıların
tekrar depreme dayanıklı hale getirerek kullanıma açılması gerekir. Deprem Yönetmeliği yeni
yapılacak yapıların depreme karşı dayanımlarını sağlamaktadır. Ancak bu yönetmelik önceki mevcut
yapılarında olası depremlere karşı dayanımı hakkında bir yaklaşım getirmemekle beraber bazı
kriterlerine bakılınca bu yapıların depreme karşı dayanıksız olduğu anlamı çıkmaktadır. Yani bundan
önceki 1975 yönetmeliğine göre yapılan mevcut yapıların olası depremler için güçlendirme
yapılmasının
kaçınılmaz kıldığı pek
yanlış olmayacaktır. Bunun için onarım-güçlendirme
düzenlemesinin bir yönetmelik esasları içinde incelenmesi ihtiyacı geçte olsa ortaya çıkmaktadır.
10
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Türkiye dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte
yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can
ve mal kaybına uğrayacağımız kaçınılmazdır. Buna göre depremlerin oluşumlarını engellemek ve
ülkemizi depremden dolayı terk etmek gibi bir lüksümüz olmadığı için depreme dayanıklı bir yaşam
kurmamızdan başka bir seçeneğimiz her ülke gibi bizimde bulunmamaktadır. Bu nedenlerden dolayı
depremle yaşamayı öğrenerek ve öğreterek depremi nerede, ne zaman ve nasıl taarruza geçerek
insanlığı tehdit edici belirsiz güç olmaktan çıkarmamız gerekir. Aksi halde her deprem sonucu acı ve
kayıplarımız bitmeyecektir. Ülkemizin deprem riski altında bulunan çeşitli büyüklüklerin tablosu
aşağıdaki gibidir.
Deprem Bölgesi
Yüzölçümü (km2)
I.derece
II.derece
III.derece
IV.derece
V.derece
Toplam
328.995
186.411
139.594
97.894
32.051
784.945
Deprem Bölgesi
I.derece
II.derece
III.derece
IV.derece
V.derece
Toplam
%
42
24
18
12
4
100
İl Sayısı
34
22
13
9
2
80
Nüfus (1997)
28.498.740
16.674.656
9.334.138
8.129.711
1.107.757
63.745.000
%
43
28
16
11
3
100
%
Santral Sayısı
%
Hasar yapan deprem Sayısı (1900-1996)
%
45
26
15
13
2
100
65
28
15
14
2
124
52
23
12
11
2
100
96
25
3
4
128
75
20
2
3
100
İlçe Sayısı
406
176
130
116
19
847
%
48
21
15
14
2
100
Bucak
335
152
98
78
15
678
%
49
22
14
12
2
100
Köy (belediye)
742
306
277
196
55
1576
%
47
19
18
12
3
100
Kaynak:”Coğrafi Bilgi sistemi ile Deprem Bölgelerinin İncelenmesi” Deprem Araştırma Yayını, 1997, Ankara[1]
Ülkemizin bu denli bir deprem riski altında bulunması depremin incelemeye değerliliğini büyük ölçüde
artırmaktadır. Bunun için ülkemiz ve diğer ülkelerin deprem konusundaki bilimsel çalışmaları dikkate
alınarak gerekli yasal düzenlemelerle deprem etkisi azaltılmalıdır. Bunun için ilk olarak ülkemizin
tektonik yapısını içeren deprem risk haritası çıkarılmıştır.
Bu çalışmada depreme dayanıklı yapıların projeci ve uygulamacılara yönelik,
i.
ii.
iii.
iv.
v.
Çeşitli yönleriyle depremin özellikleri
Yapılarda bulunan düzensizlikler ve önlemleri
Deprem ve titreşim hareketi özellikleri
Yapıların statik ve dinamik olarak deprem hesapları
Kolon, perde ve kirişlerin dizaynı
gibi temel konular üzerinde örneklerle çeşitli açıklamalar getirilmektedir. Deprem, yapıların hasar
görmesi sonucu en çok can ve mal kaybına sebep olmasından dolayı
depreme dayanıklı yapı
üretmeden önce bu alanda ulusal ve uluslararası gelişmeler dikkate alınarak aşağıdaki değerlerin iyi
modellenmesi ve uygulanmasıyla mümkündür.
1. Deprem hareketi
2. Yapının deprem etkileri altındaki davranışının
3. Zeminin deprem esnasındaki davranışının ve yapıya etkisinin
4. Bölgenin deprem aktivitesi
5. Tasarım, proje, yapım, kullanım ve kontrol
Yapıların boyutlandırılmasında taşıma gücü yönteminin en önemli özelliği kullanılacak malzemenin
davranışının bilinmesi olduğu gibi deprem hareketinin de bilinmesi depremin taşıma gücü sayılabilir.
11
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Önce deprem hareketinin ve yapının davranışı belirlenir sonra bu davranışa cevap verebilecek
malzeme, kesit, birleşim ve boyutlandırma yapılarak olası deprem etkileri ortadan kaldırılır. Zati yükler
için de aynı yol izlenmektedir. Yapıların dinamik olarak incelenmesinde,
a. Zamanla değişen kuvvetler (Deprem, makine, rüzgar, patlama, yangın)
b. Yapının özellikleri (Konut, fabrika, simetrik, köprü)
c.
Yapının davranışı (sünek, gevrek)
temel kavramlarının yapıya uygulanmasıdır. Bu ders notlarının içeriği,
1. Deprem hareketinin özelliklerini
2. Dünyanın ve özellikle ülkemizin deprem aktivitesinin durumu
3. Yapıların deprem etkisi altında davranışı
4. Yapıların deprem analizi
a. Dinamik
b. Statik
5. Depreme dayanıklı betonarme yapıların temel ilkeleri ve yapımı
6. Yürürlükte olan Deprem Yönetmeliğinin açıklamaları
Konularını uygulamaya yönelik sayısal örnekler ve resimler verilerek açıklanmaktadır.
DEPREM ETKİSİ
DİREKT ETKİSİ
ZEMİNE
DOLAYLI ETKİSİ
YAPIYA
ZEMİN
DİĞER
ÇATLAK
SARSINTI
TSUNAMİ
TAŞKIN
SARSINTI
HAFİF HASAR
ÇALKANTI
YANGIN
SIVILAŞMA
ORTA HASAR
KAYA DÜŞMESİ
KİMYASAL
TOPRAK KAYMASI
AĞIR HASAR
ÇIĞ DÜŞMESİ
PİSKOLOJİ
KAYA DÜŞMESİ
TOPTAN GÖÇME
TOPRAK KAYMASI
FARKLI ZEMİN
OTURMASI
Depremin etkisi zemine (doğaya ve suya), canlılara ve yapıya etkimesinden dolayı etki alanı çok
geniştir. Etki alanının genis olmasından dolayı verdiği hasarda o denli çok olmaktadır. Depremin
sismik etkisinden bir hasar olmaz iken suya kattığı etkiden dolayı Japonya’da 11 Mart 2011 oluşan 38
m yüksekliğindeki tsunamiden 16000 kişi ölmüş ve 3760 kişi kayıp milyonlarca konut hasar görmüştür.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminde yaklaşık aşağıdaki deprem etki şemasında görülen tüm etkiler
oluşmuştur. Bu şemada görülen etkilerin her biri bir çalışma ve ders konusudur. Burada depremin
direkt etkisi açıklanmaktadır. Yukarıdaki çizelgede depremin yapıya olan etkilerini minimum düzeyde
tutarak yapının hasar görmemesi için yapının maruz kaldığı yükleri emniyetli bir şekilde taşımasıyla
mümkündür. Bunun için yapı elemanları aşağıdaki çizelgede belirtilen yükleri deprem esnasında
taşımasına bağlıdır.
12
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
YAPIYA ETKİYEN YÜKLER
YÜK
DEPREM YÜKLERİ
ZATİ VE HAREKETLİ
DİYAFRAMA
DÖŞEME KİRİŞ BİRLEŞİMİ
KİRİŞLER
KİRİŞ KOLON BİRLEŞİMLERİ
KOLONLAR
KOLON TEMEL BİRLEŞİMİ
TEMEL
YAPI
ZEMİN
BİR YAPIYI PROJELENDİRİLİRKEN İZLENEN YOL
SIRA
AŞAMA
SİMGE
AÇIKLAMA
fs
1
KULLANILACAK
MALZEMELER
fc
fco
fsy
Çelik
Beton
εc
εco
2
3
4
5
Bir yapının projesinin istenilen
performansı göstermesi için
kullanılacak malzemenin davranışı
önceden bilinmesine bağlı.
εsy
εs
KESİT
Kullanılacak kesitin uygulanması
düşünülen yükleri karşılayacak
boyut, konum ve yeterlilikte olması.
BİRLEŞİM
Yapıda tüm yükler birleşim
noktaları olan düğümler tarafından
eleman değişimi yaptırdığı için
önemli
SİSTEM
Yapıya gelen yükleri önce
çerçeveler birleşerek temele
aktarır. Çerçevelerden birinin
üzerine düşen etkiyi karşılamaması
diğerlerinin taşıma gücünü etkiler.
İSTENİLEN YAPI
İstenilen yapıyı elde ederek
istenilen düzeyde kullanmak
yukarıdaki aşamaların uygun
olmasıyla mümkün olur.
13
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Uygulamada olan deprem yönetmeliği 25 m yi geçemeyen yapılar için deprem yüklerinin belirlenmesi
için kullanılırken daha yüksek yapılar için bir çözüm getirmemektedir. Daha yüksek yapıların deprem
hesaplarının ABD, Avrupa ve diğer dünyada kabul görmüş yönetmelikler kullanılarak yapılabilir.
25 m yi GEÇMEYEN YAPILAR İÇİN GEÇERLİ




A.Yerinde dökme








1.Betonarme




B.1.Öngerilmeli
2007DY UYGULANAN YAPILARBina Türü Yapılar 
B.Prefabrik





B.2.Öngerilmesiz





 2.Çelik 




2.



 3.Yığma



1.1. DÜNYANIN LEVHA YAPISI VE HAREKETLERİ
Yerkürenin üst katmanları, bir bütün halinde olmayıp, sürekli hareket halinde olan levhalardan olur.
Mantodaki ısı akımlarının neden olduğu bu hareketler sırasında levhalar hareket halinde olup
birbirinden uzaklaşır, birbirlerine çarpar veya birbirlerini sıyırırlar. Bu hareketlilik sonucunda, levha
sınırlarında, uzun zaman dilimleri ile baktığımızda yeni okyanuslar, yeni kıtalar, sıradağlar ve
yanardağlar oluşur. Depremler ve volkanik aktivitelerin nedeni de tüm bu hareketlerden kaynaklanır ve
levha sınırlarında oluşmalarına şaşmamak gerekir. Günümüzde Litosfer’de 1 ila 15 cm/yıl arasında
hızlarla hareket halinde bulunan 7 ana ve birçok küçük levha vardır. Bunların hareketleri çok
karmaşıktır ve bu hareketlerin niteliğinin tam olarak saptanması, depremlerin zamanının önceden
kestirilmesi için gereklidir.
Karayip, Kokos, Pasifik, Naska, Skotya, Filipin levhaları daha çok okyanusal, diğer levhalar hem
okyanusal hem kıtasal kabuk taşırlar. Levhaların birbirleriyle etkileşimleri bakımından levha
hareketlerini; uzaklaşma-ayrılma, yakınlaşma-çarpışma ve yanal yer değiştirme-sıyırma olarak 3
ana başlıkta toplanabilir. Bu hareket türleri, aynı zamanda bu sınırlarda oluşan depremlerin ve
volkanik faaliyetlerin niteliklerini de belirler.
Şekil 1.1. Dünyanın levha ve levha hareket yapısı [66]
14
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
1.2. TÜRKİYE’NİN LEVHA YAPISI
Yerküre üzerinde oluşan depremlerin büyüklüğü ve neden oldukları zararlar göz önüne alındığında iki
ana deprem kuşağı en çok ilgi çeken bölgelerdir. Bunlardan biri Büyük Okyanusu çevreleyen ve
özellikle Japonya üzerinde etkili olan Pasifik Deprem Kuşağı, diğeri ise Cebelitarık’tan Endonezya
adalarına uzanan ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz-Himalaya deprem kuşağıdır. Türkiye’nin
bulunduğu bölgede büyük levhalar arasında küçük birçok levhanın olması, Türkiye’nin büyük bir
bölümünün deprem kuşağı içinde yer almasına neden olur. Türkiye, üç büyük levhanın etkisi
altındadır. Avrasya, Afrika ve Arap levhaları. Anadolu’nun büyük bir kısmının yer aldığı Anadolu
levhası, Avrasya levhasının küçük bir bölümüdür.
Şekil 1.2. Türkiye'nin levha yapısı [68]
Bu levhalar arasındaki etkileşim şöyledir: Afrika levhası, Akdeniz’de Helenik-Kıbrıs Yayı denilen
bölgede, Avrasya (veya onun bir parçası olan Anadolu) levhasının altına dalar. Arap levhası ise
Kızıldeniz’deki açılma nedeniyle kuzeye doğru hareket eder ve Anadolu levhasını sıkıştırır. Bu
15
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
sıkıştırma sonucu Bitlis Bindirme Zonu (Bitlis Kenet Kuşağı) oluşmuştur. Sıkıştırma halen sürdüğü için,
Anadolu levhası kuzey ve güneydeki fay hatları boyunca batıya doğru hareket eder. Anadolu
levhasının kuzey sınırı, bir bölümünde 17 Ağustos depreminin oluştuğu Kuzey Anadolu Fayı’dır.
Güney sınırını ise, Helenik-Kıbrıs Yayı ile Doğu Anadolu Fayı oluşturur. Arap levhasının sıkıştırması
sonucu batıya kayan Anadolu levhasının sınırlarında ve Afrika levhasının Avrasya levhasının altına
dalması sonucu Akdeniz’de ve Ege Graben Sistemi içersinde depremler meydana gelir. Ancak Arap
levhasının sıkıştırması bu bölgelerdeki hareketlenme ile tamamen telafi edilemediği için İç Anadolu ve
Doğu Anadolu bölgelerinde de içsel deformasyon nedeniyle depremler olabilmektedir.
1.3. LEVHA HAREKETLERİ
a. Uzaklaşan-ayrılan levhalar (divergent plates): Birbirinden uzaklaşan levhalar, aralarına
astenosferden gelen eriyik kayaçların sızdığı yarıklar oluşturur. Bu eriyik yüzeye çıktıkça katılaşır ve
yerkabuğuna eklenir. Astenosfer’den gelen eriyik kuvvet uygulamaya ve böylece levhalar birbirinden
ayrılmaya devam eder. Bu ayrılma genelde daha ince olan okyanus tabanında görülür ve Atlas
Okyanusu ortasındaki sırt buna çok iyi bir örnektir. Bu ayrılma kıtada meydana gelirse yeni bir
okyanus tabanı oluşuyor demektir. Doğu Afrika’daki ayrılma henüz bir deniz oluşması için yeterli
değilse de, gidiş o yöndedir. Bu tür ayrılmalar, Astenosfer’den gelen eriyiğin katılaşarak Litosfer’e
dönüşmesine ve levhaların büyümesine neden olur. Uzaklaşan levhalar arasında Litosfer çok ince
olduğu için, buralarda büyük depremlere yol açacak enerji birikimleri olmaz. Buradaki depremlerin
odakları çoğu zaman yüzeye yakındır.
b. Yakınlaşan-Çarpışan Levhalar (Convergent Plates): Levhaların birbirine yaklaşması ve
çarpışması ise üç değişik şekilde olabilir:
-Okyanusal ve kıtasal levha karşılaşmalarında, daha yoğun olan okyanusal levha (yoğunluğu 2.8 3
3
3.0 gr/cm ) , kıtasal levhanın (yoğunluğu 2.7 gr/cm ) altına dalar (subduction). Alta dalan kısım
derinlere indiğinde ergimeye başlar ve bu magmanın bir kısmı, kıta tarafında yanardağ kümelerinin
oluşumuna neden olur. Güney Amerika Levhası’nın altına dalan Nazca Levhası’nın yol açtığı And
Dağları buna bir örnektir.
-İki okyanusal levhanın karşılaşmasında da, yine bir levha diğerinin altına dalar. Yukarıdakine
benzer şekilde yüzeye çıkan magma okyanus tabanında yanardağlar oluşturmaya başlar. Eğer bu
aktivite devam ederse, yanardağ okyanus yüzeyini aşabilecek yüksekliğe erişir ve adalar oluşur.
Filipinler’deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.
-İki kıtasal levhanın karşılaşmasında ise, genellikle levhalardan hiçbiri diğerinin altına dalmaz.
Levhaların arada sıkışan bölümleri yeni dağlar oluşturur. Himalayalar’ın halen süren oluşumu buna iyi
bir örnektir. Yakınlaşan ve çarpışan levhaların sınırlarında oluşan depremler çok değişik derinliklerde
ve büyüklüklerde olabilir. Özellikle bir levhanın diğerinin altına daldığı bölgelerde odakları derinlerde
büyük depremler oluşur.
16
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
c. Yanal yer değiştirme-sıyırma (Lateral Slipping): İki levhanın birbirini sıyırarak yer değiştirmesi
sırasında Litosfer’de artma veya azalma olmaz. İki levha arasındaki sürtünme çok fazla olduğu için
harekete belli bir süre direnç gösterirler. Bu bölgede artan gerilim periyodik büyük depremler ile
çözülür. Kuzey Anadolu fay hattı ve Kaliforniya’daki San Andreas fay hattında bu tip levha hareketi
gözlenir. Bu tip levha hareketlerinde oluşan depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta
derinliktedir. Sürtünme ve kırılma uzunca bir hat boyunca oluşabileceği için büyük depremler meydana
gelebilir.
d. Sıcak noktalar (Hotspots): Depremlerin ve volkanik aktivitenin büyük bir kısmı levha sınırları
çevresinde oluşur. Ancak volkanik kökenli olan Hawaii ve çevresindeki adalar örneğinde olduğu gibi
levha sınırlarına çok uzak volkanik oluşumlar da vardır. Bunlar mantoda sıcaklığı çok yüksek olan ve
bu nedenle sıcak nokta adı verilen küçük bölgelerden yerkabuğu dışına kadar yükselen magma
etkisiyle oluşur. Levhalar hareketli ama sıcak noktalar sabit olduğu için sıra sıra yanardağlar veya
yanardağ adaları ortaya çıkar. Levha hareketlerinin incelenmesi sayesinde bugün, büyük depremlerin
%90’nın nerelerde olacağı tahmin edilmektedir. Ancak zamanlarını kestirmek için levha sınırlarındaki
davranışların detaylı incelenmesiyle kısmen mümkündür.
YANAL
YANAL
YERDEĞİŞME
YERDEĞİŞME
ÇARPIŞAN
ÇARPIŞAN
LEVHALAR
LEVHALAR (iki
(iki
okyanus)
okyanus)
AYRILAN
AYRILAN
LEVHALAR
ÇARPIŞAN
ÇARPIŞAN
LEVHALAR
(kıtaLEVHALAR (kıtaokyanus)
okyanus)
AYRILAN
AYRILAN
LEVHALAR
Kıtasal çatlak
Okyanus sırtı
ÇARPIŞAN
ÇARPIŞAN
LEVHALAR
LEVHALAR (iki
(iki
kıtasal)
kıtasal)
Sıradağlar
Karasal kabuk
Okyanusal kabuk
Litosfer
Astenosfer
1.6. FAY YAPISI VE FAYLANMA ÇEŞİTLERİ
Şekil 1.3. Levhaların etkileşimi [68]
Faylar genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana
gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay" denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blok birbirlerine göreli olarak
sağa veya sola hareket eder. Bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir. Düşey
hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay" denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de
düşey hareket eder.
17
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
A: Faylanmadan önceki durum B: Eğim atılımlı normal faylanma C: Eğim atılımlı ters faylanma D: Yan atılımlı ters faylanma E:
Doğru atılımlı sol yönlü faylanma F: Doğru atılımlı sağ yönlü faylanma G: Yan atılımlı normal faylanma
Şekil 1.4. Faylanma çesitleri [68 ve 74]
1.4. FAYLARDA ATIM
Faylanmış kayaçlarda, iki blok arasındaki yer değiştirmenin miktarına atım denir. Faylarda atımın
değişik türleri vardır. Fay bloklarının birbirine göre fay düzleminin eğimi boyunca aşağı veya yukarıya
doğru yaptıkları yer değiştirme miktarına eğim atım denir. Eğim atımın dikey birleşenine düşey atım,
yatay birleşenine ise yatay atım denir. Fay düzleminin yalnız doğrultu boyunca blokların birbirine
nazaran yaptıkları yer değiştirme miktarına doğrultu atım adı verilir. Faylarda atımı tam olarak belirten
net atımdır. Net atım, blokların fay düzleminin hem doğrultusu hem de eğimi boyunca gerçekleşen
kaymanın bileşkesi olup, yer değiştirmenin gerçek değerini verir.
Net atım sadece yanal atılımlı
faylarda gelişir ve ölçülür. Çünkü sadece yanal atılımlı faylarda hem doğrultu hem de eğim boyunca
oluşan kayma söz konusudur. Halbuki, sadece eğim atıma sahip faylar, eğim atımlı normal ve ters
faylardır. Sadece doğrultu atıma sahip faylar, doğrultu atımlı faylardır. Şekil 1.6 A’daki parametreler;
ab: eğim, ac: düşey, bc: yatay atım ve B’deki ab: net, ad: eğim, ac: doğrultu, ae: düşey ve ed: yatay
atımdır.
e
a
c
b
ab=ed:eğim atım
ac:düşey atım
cb:yatay atım
ad:net atım
bd=ae:doğrultu
a
c
d
e
a
b
atım
A- Eğim atılımlı fay
B- Yan atılımlı fay
Şekil 1.5. Faylarda atım
18
C- Doğrultu atılımlı fay
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Şekil 1.6. Adana ve İzmit depremindeki faylanma durumu [66-78]
1.5. TÜRKİYENİN FAY YAPISI [1]
1.5.1. Kuzey Anadolu Fayı (Deprem Araştırma-Ramazan Demirtaş)
Kuzey Anadolu fayı, sismik olarak dünyanın en diri faylarından birisini oluşturur. Fay, doğuda Doğu Anadolu Fayı ile kesiştiği
Karlıova üçlü birleşim noktasından başlar, orta kesimi civarında dışa bükey bir yay yaparak Mudurnu Vadisi segmentinin batı
ucuna kadar devam eder. Mudurnu Vadisi segmentinin batısında iki ana kola ayrılarak, kuzeydeki kol Sapanca, oradan Armutlu
yarımadasının kuzey kenarını izleyerek Marmara Denizi içerisinden Saros Körfezine doğru uzanır. Güneyde yer alan kol ise
Geyve-Mekece-İznik boyunca uzanarak oradan da Bandırma ve daha sonra Biga yarımadasını izleyerek Ege denizine doğru
devam eder. Kuzey Anadolu fayının toplam uzunluğu yaklaşık 1000 km civarında olup, toplam atım miktarı 25 km ile 85 km
arasında değişmektedir. Doğuda fay 100 m ile birkaç yüz metre arasında değişen genişliklerde oldukça dar çizgisel görünümler
ve ters bileşenli özellikler gösterirken, batıya doğru fay zonunun genişliği artarak 5 km ye ulaşır ve normal atım bileşenli
özellikler sunmaktadır. Fay orta kısımda dış bükey bir kavis yaparak fayın kilitlenmesine neden olacak şekilde Anadolu
bloğunun güneybatıya doğru dönmesine (rotasyona) neden olmaktadır.
1900-1995 yılları arasında Kuzey Anadolu fayı boyunca hasar yapıcı ve yüzey faylanması meydana getirmiş Ms ≥ 5.5 olan orta
ve büyük magnitüdlü 34 deprem meydana gelmiştir. Son yüzyıl içerisinde (1900-1995), özellikle 1939-1967 esnasında oluşmuş
deprem serisi birçok araştırmacının dikkatini Kuzey Anadolu fayının üzerine yoğunlaştırmıştır. Bu aralık içerisinde magnitüdü
7.0 dan büyük yüzeyde faylanma oluşturmuş 6 deprem meydana gelmiştir. Bu depremler, fayın 800 km den daha fazla bir
uzunluğunu kırmıştır. 1939 Erzincan depremi Türkiye’de oluşmuş en büyük deprem (Ms=7.9) olup, 32962 kişi hayatını
kaybetmiştir. Bu depremde Erzincan’dan Erbaa’ya oradan da Amasya’ya kadar uzanan 360 km uzunlukta yüzey faylanması
meydana gelmiştir. Deprem 4.5 metreden daha büyük sağ yönlü yatay bir atım meydana getirmiştir (Ketin 1976). 1939 depremi,
bu fay üzerinde 1939-1967 arasında oluşmuş diğer depremlerin oluşmasında tetikleyici rol oynamış ve depremler batıya doğru
bir kayma eğilimi göstermiş ve daha sonra depremler fayın doğu ve batı ucunda yoğunlaşmıştır. Türkiye’de paleosismolojik
çalışmaların yeni olması nedeniyle Kuzey Anadolu fayında deprem tehlikesini belirleyecek herhangi bir kesin segmentasyon
ayrımı yapılamamıştır. Bu segmentlerin deprem tehlikesini kesin olarak ortaya koyabilmek için bu segmentlerin başlangıç ve
bitiş noktalarının belirlenmesi, uzunlukları, her bir segmentin kayma hızları, her bir depremde oluşmuş kayma miktarları ve her
bir segmentde en son büyük depremden bu zamana kadar geçen zaman miktarları gibi paleosismolojik araştırmalar ile elde
edilebilecek parametrelerin titizlikle saptanması gerekmektedir. 1900-1995 yılları arasında oluşmuş depremlerin (Ms ≥ 6.5)
yüzey kırık uzunlukları, Kuzey Anadolu fayında farklı davranışlar gösteren farklı segmentlerin bulunduğunu ortaya koymuştur.
Bu depremlerin
dışmerkezleri, genellikle bu segmentlerin uç kısımlarında yoğunlaşmıştır. Depremlerin dağılımları
incelendiğinde, Kuzey Anadolu fayında 10 civarında sismik segmentin var olduğu söylenebilir. Bu segmentlerin büyük
olanlarını, 360 km uzunluğundaki Erzincan, 280 km uzunluğundaki Ladik-Tosya ve 160 km uzunluğundaki Gerede-Bolu ve
19
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
(1912) Saros segmentleri oluşturmaktadır. Diğer yandan fayın İsmetpaşa bölümünde yıllık 1-2 cm asismik kayma gösteren bir
segment bulunmaktadır. Fayın bazı büyük ana segmentleri ise kilitlenmiş durumdadır.
Şekil 1.7. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde meydana gelmiş depremler [73]
Kuzey Anadolu fay zonundaki depremlerin zaman içerisindeki dağılımlarına baktığımızda, aktivitenin fayın orta kısımlarından
başladığı ve daha sonra batı ve doğu uçlarına doğru ilerlediği açıkca görülmektedir. Kuzey Anadolu fayının orta kesimleri ile
doğu ve batı uçları, paleosismolojik olarak oldukça belirgin farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden fayın bu farklı kesimleri, farklı
davranışlar sunmaktadır. Elbette fayın bu farklı kesimlerinde farklı davranışlar göstermesini denetleyen birtakım faktörler
bulunmaktadır. Bu faktörler, fayın o kısımlarındaki jeolojik, yapısal, geometrik ve mekanik özellikleri ile ilgilidir. Ayrıca bu
özellikler, fay segmentlerinin başlangıç ve bitiş noktalarını denetlemektedir. Bu fay segmentlerin uçlarını denetleyen özellikler,
fayın kabuk içerisinde, yani derin kısımlarında sahip olduğu özelliklerin yüzeye yansıması ile ilgilidir. Bu faktörler, üst kabuk-alt
kabuk geçişi arasındaki (pürüz) asperities ve barriers (engel) modellemesi ile açıklanmaktadır (Aki 1984). Bu pürüz ve
engellerin büyüklükleri, hem deprem büyüklüklerini hem de bu bölgedeki deprem tekrarlanmalarını kontrol etmektedir. Kuzey
Anadolu fayı, bu tür paleosismolojik çalışmalar açısından incelenecek olursa, deprem tehlike analizleri daha kolay bir şekilde
ortaya konabilir.
Diğer taraftan, fayın farklı kesimlerinin farklı davranışlar göstermesi ve deprem tekrarlanma aralıklarının farklı olması, diğer bir
denetleyici faktör olan fayın bu kesimlerindeki geometrik özelliklerden kaynaklanmaktadır. Fayı doğu kesiminde, Kuzey Anadolu
fayı birleşik fayını teşkil eden Doğu Anadolu fayı ile kesişmektedir. Ayrıca, fayın doğu kesimlerinde artan gerilme yüklemesi
sonucu kenarları doğrultu atımlı faylar ile sınırlandırılan bir takım blokların meydana gelmiştir. Fayın doğu kesimi bu şekilde
özellikler gösterirken, batı kesiminde fay kollara ayrılmaktadır. Fayın doğu kesimi, sıkışma etkisi altında kalırken batı kesimi
çekilmeye maruz kalmaktadır. KAF boyunca şimdiye kadar oluşan depremlerin odak mekanizma sonuçları bu farklı gerilme
rejimleri altında bulunduklarını kanıtlamaktadır. Bu depremlerden elde edilen P ve T eksenlerinin yönleri, faydaki hakim olan
ana sıkışma yönünün, KB-GD olduğuna işaret etmiştir. Elbette bu özelliklere bağlı olarak, bu kısımların da deprem tekrarlanma
aralıkları değişmektedir.
Sonuç olarak, bu farklı davranışlar Kuzey Anadolu fayında farklı deprem modelleri gösteren birkaç büyük ana sismik segment
ile belirli sayıda da kısa uzunluklara sahip küçük segmentlerin varlığına işaret etmektedir. Genel olarak fayın orta kesimlerinde,
20
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Erzincan segmenti (1939 deprem kırığı), Ladik-Tosya segmenti (1943 deprem kırığı) ve Gerede segmenti (1944 deprem kırığı)
gibi uzunlukları 150 km-350 km arasında değişen üç ana segment ile bu segmentlerin doğu ve batı ucunda uzunlukları 100
km’nin altında olan kısa uzunlukta segmentler yer almaktadır. Ayrıca bu üç ana segment içerisinde de daha kısa uzunluklara
sahip alt-segmentler bulunmaktadır. Dolayısıyla ana segmentlerdeki depremlerin tekrarlanma aralıkları 200-250 yıl gibi oldukça
uzun bir zamanı kapsarken, daha kısa uzunluklardaki segmentlerde depremler 50-100 yıl gibi daha kısa zaman aralıklarına
sahiptirler. Ayrıca, komşu ana fay segmentleri arasında düşük kayma bölgelerinde zaman olarak birbirlerine yakın depremler
meydana gelmektedir. Bu açıdan Kuzey Anadolu fayının Erzincan, Ladik-Tosya ve Gerede segmentleri gibi büyük segmentleri,
değişmez kayma modeli (Uniform Slip Model) göstermektedir. Diğer yandan Varto, Yenice-Gönen, Geyve gibi 100 km’den daha
kısa uzunluklara sahip olan segmentler de karakteristik deprem modeli (Characteristic Earthquake Model) sunmaktadırlar.
Kuzey Anadolu fayının 1940-1960 aralığı içerisinde yoğun bir sismik aktiviteye maruz kaldığı oldukça dikkat çekicidir. Bu
durum, faydaki belli bir zaman aralığı içerisindeki deprem kümelenmesini yansıtmaktadır. Aynı deprem kümelenmesi, 994-1045
ve 1667-1668 deprem serilerinde (Ambraseys 1975, Ambraseys ve Finkel 1988) açıkca görülmektedir.
1900-1995 yılları arasında Kuzey Anadolu fayının doğu ve batı uçları yakınlarında kırılmadan kalmış muhtemel üç sismik
boşluk düşünülmektedir. Bu sismik boşluklar:
1- Yedisu Sismik Boşluğu (Tanyeri (Erzincan doğusu)-Elmalıdere arası),
2- Geyve segmenti (Geyve-Mekece-İznik)
3- Marmara (Şarköy- Armutlu yarımadası arasında Marmara Denizi içerisinde uzanan segment)
Yedisu sismik boşluğunda en son 23.07.1784 tarihinde büyük bir deprem meydana gelmiştir. Deprem 5.000 kişinin ölmesine
neden olmuş ve 90 km uzunluğunda bir yüzey faylanması meydana gelmiştir. Depremin maksimum şiddetti VIII olarak
belirtilmiştir (Ambraseys 1975). Özellikle fayın doğu kısmında, 45 km kırık oluşturmuş 13 Mart 1992 Erzincan depremi
(Demirtaş ve Yılmaz, 1993; Demirtaş vd. 1994), bu sismik boşluklardan doğuda yer alan Yedisu sismik boşluğunda
oluşabilecek muhtemel bir büyük depremin habercisi olabilir. Marmara sismik boşluğunda (İstanbul) en son 10.07.1894
tarihinde IX şiddetinde büyük bir deprem meydana gelmiştir. Deprem Adapazarı ile İstanbul arasında kalan bölgede oldukça
büyük hasarlara neden olmuştur (Öcal 1968). Depremin Armutlu yarımadasının kuzey kesiminde uzanan Kuzey Anadolu
fayının yaklaşık 100 km’lik bir kısmını kırdığı tahmin edilmektedir. Geyve sismik boşluğunda en son büyük deprem MS 29
yılında meydana gelmiş IX şiddetindeki bir depremdir (Ergin vd. 1967). Bununla birlikte bu depremden sonra 120, 350, 368, 985
ve 1895 yıllarında şiddetleri V ile VIII arasında birkaç deprem meydana gelmiştir.
1.5.2. Doğu Anadolu Fayı
Doğu Anadolu fayı, kuzeydoğuda Karlıova birleşim noktasından başlar ve güneybatıda Türkoğlu kavşağına kadar devam eder.
Türkoğlu kavşağında üç veya dört kola ayrılır. Kuzeydeki kollar Helenik-Kıbrıs yayı ile birleşirken güneyde kalan kolu ise Ölü
Deniz Fayına doğru uzanır. Doğu Anadolu fayı, sismik olarak suskun olduğu zamanlarda, birleşik fayı olan Kuzey Anadolu fayı
tarafından kuzeydoğu ucunun ötelenmesiyle, Karlıova birleşim noktasının güneybatısında birkaç küçük kol gelişmiştir.
Güneydoğuda yer olan kol, kuzeybatıda olana göre daha gençtir (Tirifonov 1995). Diğer taraftan Doğu Anadolu fayı, Karlıova
birleşim noktasının kuzeydoğusundan Ermenistan’a doğru uzanır. Doğu Anadolu fayının Karlıova’dan güneybatıya doğru olan
ana kısmın uzunluğu 400 km olup, bu ana kısımdaki kayma hızı yıllık 5 mm civarındadır.
1900-1995 yılları arasında Doğu Anadolu fayı üzerinde yıkıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş toplam 10 deprem (Ms ≥ 5.5) meydana
gelmiştir. Bu depremlerin dışmerkez dağılımları, segmentlerin sınırlarında yoğunlaşma eğilimleri göstermiştir. Bu dağılımlar,
fayın Karlıova-Türkoğlu arasında, üç ana segment ile Türkoğlu kavşağından güneybatıya doğru olan kollara ayrıldığı bölgelerde
ise dört segmentin yer aldığını göstermektedir.
Doğu Anadolu fayında, 1900-Günümüz (1995) arasında oluşmuş 10 depremin (Ms ≥ 5.5) yer-zaman diyagramı ayrıntılı olarak
incelenmiştir. DAF, sol yönlü doğrultu atımlı fay olması nedeniyle paleosismolojik olarak Kuzey Anadolu fayına büyük bir
benzerlik göstermektedir. 1900-1993 yılları arasında oluşmuş depremlerin (Ms ≥ 4.0) yoğunlaşma yerleri, bu fayın segmentleri
hakkında kabaca bir fikir vermektedir. Doğu Anadolu fayı, muhtemelen 5 veya 6 segmentden oluşmaktadır. Doğu Anadolu fayı
kuzeydoğu ucunda dönemsel olarak Kuzey Anadolu fayı tarafından kesilmesi sonucu, ana fay doğrultusuna paralel birkaç
küçük faylanma gelişmiştir. Bu faylanmalar, Karlıova birleşim noktasının güneybatısında açık bir şekilde görülmektedir. Fayın
güneydoğuda yer alan kolu, kuzey batısına göre daha genç olanını teşkil etmektedir (Tirifonov, 1995).
Doğu Anadolu fayında 1900-1995 aralığında yıkıcı ve hasar yapıcı depremlerin dışmerkez dağılımları, bu fay segmentlerinin
sınırlarında yer alma eğilimi göstermiştir. Tarihsel kayıtlar, Doğu Anadolu fayının 1900-1995 yılları arasındaki dönemde olduğu
gibi 1900’den önceki yüzyıl içerisinde de oldukça sakin bir sismik etkinlik göstermiştir. Dolayısıyla, bu fayda, önümüzdeki yüzyıl
içerisinde Kuzey Anadolu Fayına benzer bir deprem serisine yol açması oldukça muhtemeldir. Bu fayda en azından 200 yıldır
bir enerji birikimi olmaktadır. Bu açıdan sismik olarak oldukça yüksek bir potansiyel tehlike taşımaktadır.
Depremlerin yer-zaman diyagramları, fayın önce orta kısımlarına yakın bir yerden kırıldığını ve kırılmanın daha sonra doğu ve
batı uçlarında yer alan segmentlerine doğru kaydığını göstermektedir. Faydaki ana sıkışma yönü KD-GB olarak elde edilmiştir.
Doğu Anadolu fayında son dört yüzyılda ve 1900-1995 yılları arasında oluşmuş yıkıcı deprem dağılımları ve mikro deprem
aktivitesi, Doğu Anadolu Fayının Karlıova-Ceyhan arasında kalan kısmında toplam 3 tane sismik boşluk bulunduğuna işaret
etmektedir. Bunlar;
1- Andırın sismik boşluğu [Ceyhan-Türkoğlu],
2- Türkoğlu sismik boşluğu [Türkoğlu-Çelikhan],
3- Hazar gölü segmenti’dir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Doğu Anadolu fayı, yüzyılımızda ve önceki yüzyıl içerisinde olduğu gibi sismik olarak oldukça
suskun bir dönem geçirmektedir. Bu faydaki sismik boşlukların dağılımları, muhtemelen Kuzey Anadolu Fayındaki 1939-1967
deprem serisine benzer bir deprem serisinin önümüzdeki yüzyıl içerisinde oluşabileceğini göstermektedir. Bu fayın kısa bir süre
21
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
içerisinde tamamen kırılmasına neden olabilecek 1939 Erzincan depremine benzer bir büyük deprem tetikleme rolü üstlenebilir.
Bu yüzden Doğu Anadolu fayının bu işaret edilen sismik boşlukları civarında çalışmaların yoğunlaştırılması, deprem
tehlikesinin belirlenmesi ve zararlarının en aza indirgenmesi açısından oldukça büyük önem taşımaktadır.
Diğer taraftan, her üç sismik boşlukta özellikle başta Andırın civarında olmak üzere Ergani ve Hazar gölü civarında 1989 dan bu
yana her yıl Ms ≥ 4.0 birkaç deprem oluşmuştur. Dünyanın değişik bölgelerinde geçmişte oluşmuş depremler üzerindeki
haberci olaylara (precursory) ait çalışmalar, kırılacak segment uzunluğu ile habercilerin süresi arasında doğrudan bir bağlantı
olduğu sonucunu ortaya koymuştur. Buna en iyi örnek olarak günümüzde meydana gelen 1 Ekim 1995 Dinar depremi verilebilir.
Dinar depreminde 10 km uzunluğunda bir kırık oluşurken, haberci olaylar 30 gün öncesinde ortaya çıkmaya başlamıştır.
Buradan hareket ederek Doğu Anadolu fayında sismik boşluklarda oluşması muhtemel haberci olarak nitelendirilebilecek Ms ≥
4.0 depremlerin 5-7 yıl öncesinde gözlenmeye başlanması, kırılabilecek uzunlukların oldukça uzun (100 km veya daha uzun)
olabileceğine işaret etmektedir. Bu açıdan fayın bu bölümlerinin yeterli derecede yoğun bir gözlem altında bulundurulması
yerinde olacaktır. Ayrıca bu sismik boşluklar üzerinde geçmiş son yüzyıl içinde (1900-1995) hasar yapıcı ve yüzey kırığı
oluşturan büyük depremlerin meydana gelmemesi, bu bölgenin önemini daha da artırmaktadır.
Andırın sismik boşluğunu içine alan Adana-Ceyhan-Maraş yörelerinde 290, 517, 524, 561, 1114, 1514 ve 1855 yıllarında
şiddetleri V ile IX arasında değişen birkaç büyük deprem meydana gelmiştir (Ergin vd. 1967). Diğer yandan Türkoğlu sismik
boşluğunda oluştuğu tahmin edilen en son 1874 yılında şiddeti VIII olan büyük bir deprem meydana gelmiştir (Öcal 1968).
Hazar gölü sismik boşluğunda 1866 yılında en son VIII şiddetinde büyük bir deprem meydana gelmiştir (Öcal 1968).
1.5.3. Ege Graben Sistemi
Ege Graben sistemi, genel olarak D-B doğrultulu normal faylar ile sınırlandırılmış birçok bloktan meydana gelmektedir. Bu
bloklar arasında, D-B uzanımlı grabenler yer almaktadır. Bölge, genel olarak KKD-GGB yönlü bir çekme rejiminin etkisi altında
bulunmaktadır. Bölgede hakim olan ana KKD-GGB genişleme yönü, bu depremlerin odak mekanizma çözümleri sonucu elde
edilmiş T eksenleri yönleri ile uyumluluk göstermektedir. Bu grabenler kuzeyden güneye doğru; Edremit Körfezi, BakırçaySimav grabeni, Gediz-Küçük Menderes grabenleri, Büyük Menderes ve Gökova Körfezi grabenleri şeklinde sıralanabilir.
Ege graben sisteminin Edremit Körfezini içine alan kuzey kesimi, Kuzey Anadolu fayı ile Batı Anadolu’daki çekme rejimin etkisi
altında bulunmaktadır. Dolayısıyla bu bölgede oluşmuş depremlerin odak mekanizmaları, hem normal hem de yatay
bileşenlerin hakim oldukları birleşik fay çözümleri vermiştir.
Ege graben sisteminin ikinci alt bölgesini, KKD yönelimli Bakırçay grabeni ile KKB yönelimli Simav grabeni oluşturur. Bu
grabenler, kenarları doğrultu atım bileşenli normal faylar olan büyük çöküntü alanlarını temsil ederler. Çandarlı Körfezi ile Soma
arasında uzanan Bakırçay grabeni, 10-20 km genişliğe ve 80 km uzunluğa sahiptir. Diğer taraftan Simav grabeni, Simav çayı
boyunca yaklaşık 100 km uzanır (Gülkan vd. 1993). Gediz grabeni, Sarıgöl ile Turgutlu arasında uzanan 10-20 km genişlikte ve
140 km uzunlukta BKB-DGD doğrultulu büyük bir çöküntü alanını temsil eder. Bu graben boyunca Pliyosen’den günümüze
kadar olan zaman aralığı içerisinde 1.5 km civarında bir düşey atımın meydana geldiği bildirilmektedir (Gülkan vd. 1993).
Gediz grabeninin hemen güneyinde Ödemiş-Bayındır-Torbalı-Tire ve Selçuk gibi yerleşim alanları içerisinden geçen 5-20 km
genişlikte ve 100 km uzunlukta Küçük Menderes grabeni yer alır (Gülkan vd. 1993).
Gediz-Küçük Menderes grabenlerinin güneyinde doğrultusu doğudan batıya doğru değişen ve doğrultu atım bileşenli normal
faylanmalar sunan, batıda Ege Denizi ile doğuda Sarayköy’e kadar uzanan 10-25 km genişlikte ve 200 km uzunlukta Büyük
Menderes grabeni yer alır (Gülkan vd. 1993). Bu bölgenin en güneyinde Güllük ile Muğla arasında uzanan BGB-DKD doğrultulu
Gökova Körfezini sınırlayan faylanmalar bulunur.
Ege graben sistemi içerisinde 1900-1995 yılları arasında hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş Ms= 5.5 olan 33
deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerin yukarıda bahsedilen belli başlı grabenler boyunca yoğunlaştıkları açık bir şekilde
görünmektedir. Bölge, oldukça karışık tektonik görünüm sunması nedeniyle sürekli depremlere maruz kalmış ve gelecekte de
deprem oluşturma potansiyeli yüksek olan bir bölgeyi oluşturmaktadır. Geçmiş yüzyılda (1900-1995) oluşmuş depremlerin (Ms
≥ 4.0) büyük bir çoğunluğunun Büyük Menderes grabeninin doğu ucu ile Simav grabeni boyunca meydana geldikleri
görülmektedir.
Bu grabenlerin kenarlarını sınırlayan ana normal faylar, kısa uzunluklara sahip birçok küçük segmentlerden oluşmaktadır.
Dolayısıyla, bu kısa segmentlerden birinde oluşan bir deprem, yakınlarındaki diğer komşu segmentleri tetiklemekte ve ileriki bir
zamanda bu segmentlerde depremlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu depremler (Ms ≥ 5.5), genellikle bölgede güneyden
kuzeye doğru zaman içerisinde bir kayma göstermişlerdir.
Ege Graben Sistemi içerisinde 1900-1995 yılları arasında yıkıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş depremlerin yer-zaman diyagramı
incelendiğinde paleosismolojik olarak fayların davranışlarını etkileyen faktörlerden en önemlisinin, fay tipleri olduğu açıkca
görülür. Fay tiplerine bağlı olarak fayların farklı davranışlar göstermesi doğrultu atımlı faylar olan KAF ve DAF ile Helenik yayı
ve Bitlis Bindirme Kuşağını oluşturan ters faylar üzerinde oluşmuş depremlerin yer-zaman dağılımlarının karşılaştırılması ile
daha kolay bir şekilde anlaşılabilir. Dünyanın değişik kesimlerinde yer alan faylar üzerinde yapılan paleosismolojik çalışmalar,
doğrultu atımlı faylar ile normal atımlı faylar ve ters fayların birbirlerinden oldukça farklı davranışlar gösterdikleri sonucunu
ortaya koymuştur. Normal atımlı faylarda depremlerin aynı fay segmenti üzerindeki tekrarlanma aralıkları doğrultu atımlı faylara
nazaran oldukça uzun olurken aynı fayın komşu segmentleri arasındaki depremlerin oluşum zaman aralıklarının birbirlerine
oldukça yakın oldukları görünmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Basin ve Range bölgesindeki normal atımlı fayların
segmentlerinde bu karakteristik davranışlar oldukça açık bir şekilde gözlenmektedir.
Ege Graben Sistemi içerisinde 1900-1995 yılları arasında oluşmuş yıkıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş depremlerin yerzaman diyagramı incelendiğinde, depremlerin birbirine yakın segmentlerde oluştukları görülmektedir. Bu yakın segmentlerde
oluşan depremler zaman olarak birbirlerine oldukça yakındır. Bu bölgedeki depremler, genellikle birer çiftler şeklinde
oluşmaktadır. Bölgenin birbirlerine bağlantılı birçok graben ve horstlardan meydana gelmesi nedeniyle, bir segmentde oluşan
deprem diğer yakın segmentde tetikleme rolü oynamaktadır. Yukarıdaki karakteristik özellikler, Ege graben sisteminin, normal
faylar ile ilgili açıklanan tüm modelleri sunduğunu göstermektedir. Yani, deprem yinelenme aralıklarındaki farklılık, bazen
22
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
bağımsız bir deprem tarafından alt bir segmentin kırılması, bir segmentdeki depremin diğer komşu segmentde bir kaymayı
tetiklemesi ve daha sonraki zamanlarda bağımsız olarak bir deprem meydana gelmesi veya segmentlerin bağımsız fakat
segmentlerde oluşan depremlerin zaman olarak birbirlerine oldukça yakın olması gibi davranışlar, bu bölgedeki segmentasyon
ayrımına yardımcı olabilir.
Ege Graben bölgesinde 1900-1910 yılları arasında suskun bir dönem gözlenirken, 1910-1930 yılları arasında deprem sayısında
oldukça fazla bir artış görünmektedir. Benzer şekilde, 1930-1960 yılları arasında tekrar sakin bir dönem bulunmaktadır. 19601975 yılları arasında tekrar oldukça yoğun bir sismik aktivite gözlenmektedir. 1975-Günümüz arasında tekrar bir suskunluk
dönemine girilmiştir. Bu dönem içerisinde en son meydana gelen yıkıcı ve 10 km uzunlukta yüzey faylanması meydana getirmiş
olan deprem 1 Ekim 1995 Dinar depremidir (Demirtaş vd. 1996a, 1996b ve 1996c). Yukarıda belirtilen özellikler Ege graben
sistemi içerisinde bir depremden hemen sonra yakın bir segmentde bir deprem oluşma olasılığı oldukça fazla olduğunu
göstermektedir. Dolayısıyla, Dinar deprem kırığına yakın bir sismik boşluk bulunmaktadır. Bu boşluk, biraz daha doğuda yer
alan ve son yüzyılda üzerinde herhangi bir deprem gözlenilmeyen Sultandağı fayını (Argithani boşluğu) oluşturmaktadır. Bu
bölgede genellikle suskunluk dönemi süresinin 20-30 yıl olduğu görülmektedir. Bu yüzden 1975’den bu yana suskunluk dönemi
süresine erişilmiş durumda ve yeniden bir sismik aktivite artışına girilmesi olasılığı oldukça fazla görünmektedir. 1 Ekim 1995
Dinar depremi bu etkinliğin bir işareti olarak yorumlanabilir. Diğer yandan, bölgesel olarak depremlerin yer-zaman içerisindeki
dağılımlarına bakıldığında depremlerin güneyden kuzeye doğru kaydıkları gözlenmektedir.
Şekil 1.8. Sultandağı depremi [66]
Ege bölgesindeki P ve T eksenlerinin yönleri, KKB-GGD ve KKD-GGB olarak elde edilmiştir. 1 Ekim 1995 Dinar depremi ana
şokunun ve artçı depremlerinin birleşik fay düzlemi çözümleri, yukarıda bahsedilen yönler ile iyi bir uyumluluk göstermektedir
(Demirtaş vd. 1996a, 1996b ve 1996c).
1989-1995 yılları arasında oluşmuş Ms ≥ 4.0 depremlerin dışmerkezleri, daha çok yukarıda bahsedilmiş grabenlerin uç
kısımlarında yoğunlaşmaktadır. Bu yoğunlaşma, özellikle Büyük Menderes grabeninin doğu ucu ile Gediz grabeninin batı ucu
ve Simav grabeni boyunca yer almaktadır. Diğer yandan Sismik boşluk olarak gösterilen Sultandağı fayı boyunca herhangi bir
depremin görülmemesi oldukça dikkati çekmektedir. Bu boşluk civarında sismik etkinliğin oldukça fazla olması ve boşlukta
herhangi bir büyük depremin olmaması, ikinci tip bir boşluk olarak tanımlanan zamansal boşluk (doughnut pattern) ile iyi bir
uyumluluk göstermektedir. Bu açıdan gelecekte yüksek deprem potansiyeli taşıyan bu sismik boşluğun yakından incelenmesi
deprem tehlikesinin belirlenmesi ve zararlarının azaltılması yönünden oldukça büyük önem taşımaktadır.
Bölgede son yüzyıl (1900-1995) içerisinde en son meydana gelmiş deprem, Dinar-Çivril fayının Dinar ile Yapağılı Köyü arasında
10 km’lik kısmını kırmış orta büyüklükte (Ml=5.9) 1 Ekim 1995 Dinar depremidir (Demirtaş vd. 1996a, 1996b, 1996c). Bu
depremin meydana gelmesi yakınlarda yer alan diğer segmentlerde diğer bir depremin meydana gelmesinde tetikleyici rol
oynayabilir. Argithani sismik boşluğu, son yüzyıl içerisinde kırılmadan kalan ve bu çalışmada muhtemel sismik boşluklardan biri
olarak kabul edilmektedir. Bu boşluk, Sultandağı fayına karşılık gelmektedir.
4. Helenik-Kıbrıs Yayı
Helenik-Kıbrıs yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit adasının güneyinden geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos
adasının güneyinden Fethiye Körfezi’ne doğru uzanır. Helenik-Kıbrıs yayı, Girit adası ile Fethiye Körfezi arasında Plini ve Strabo
çukurlukları boyunca ters fay bileşenli sol yönlü doğrultu atımlı fay karakteri gösterir. Diğer taraftan, Helenik-Kıbrıs yayı, Antalya
Körfezi, Kıbrıs kuzeyi ve İskendurun Körfezi arasında içbükey bir kavis yapar. Bu yayın kuzeybatıya doğru devamını, Antalya
Körfezinden başlayan ve kuzeybatı doğrultusunda devam eden ters fay niteliğinde olan Aksu bindirme fayı temsil eder. Diğer bir
çukurluk, Plini ve Strabo çukurluklarından başlar ve Kıbrıs güneyine doğru dışa doğru bir yay yapar. Yukarıda bahsedilen
çukurluklar boyunca Afrika plakası, Anadolu bloğunun altına doğru KKD doğrultusunda dalmaktadır.
Helenik-Kıbrıs yayının Türkiye’nin güneyinde uzanan bölümü boyunca, 1900-1995 yılları arasında toplam 13 hasar yapıcı
deprem (Ms ≥ 5.5) meydana gelmiştir. Bu hasar yapıcı depremlerden 11’i oldukça yoğun sismik etkinlik görünen Plini ve Strabo
sol yönlü doğrultu atımlı faylarında meydana gelmiştir. Bununla birlikte, son yüzyıl içerisinde Helenik-Kıbrıs yayının, Antalya
Körfezi ile İskendurun Körfezi arasında kalan bölümü boyunca herhangi bir yıkıcı deprem meydana gelmemiştir. Ancak, Kıbrıs’ın
güneyinde yalnızca orta büyüklükte iki deprem (Ms ≥ 5.5) oluşmuştur. Dolayısıyla, Helenik-Kıbrıs yayı boyunca 3 ve güneybatı
Türkiye’de 1 olmak üzere farklı 4 yer sismik boşluk olarak değerlendirilmiştir. Bunlar;
1- Zafer Sismik Boşluğu [ İskendurun Körfezi ile Zafer Burnu (Kıbrıs) arasında]
2- Antalya Sismik Boşluğu [ Arnavut Burnu (Kıbrıs) ile Antalya Körfezi arasında]
3- Aksu segmenti [ Antalya Körfezinin kuzey kısmı, Aksu bindirme fayı]
4- Gökova Segmenti [ Gökova Körfezi boyunca]
23
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Dünyadaki diğer dalma-batma zonları boyunca, özellikle Pasifik plakası boyunca oluşmuş depremler incelediğinde, plakanın
yıllık kayma hızına bağlı olarak depremlerin aynı segmentler üzerindeki tekrarlanma aralıklarının diğer doğrultu atımlı ve normal
atımlı faylara göre oldukça kısa olduğu gözlenmiştir. Benzer özellikler, Afrika plakasının Avrasya plakasının altına daldığı
Helenik-Kıbrıs Yayı boyunca geçmiş yüzyılda oluşmuş depremlerde gözlenmektedir.
Helenik-Kıbrıs Yayının diyagramın doğuda kalan kısmında soluna göre oldukça fazla deprem olmuştur. Dolayısıyla, bu
diyagramda belirgin bir farklılık dikkati çekmekte ve depremlerin olmadığı sol tarafta sismik boşluk olarak yorumlanabilecek 3
yer gözlenmektedir. Bu boşlukları içeren kısım, Helenik-Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile İskendurun Körfezi arasında kalan
kesimini oluşturmaktadır.
Helenik-Kıbrıs Yayı boyunca geçmiş yüzyılda oluşmuş depremlerin bazılarının fay düzlemi çözümlerinden elde edilmiş P ve T
eksenlerinin yönlerinin, yay boyunca farklı segmentlerde farklı olarak geliştikleri görülmektedir. Bölgede farklı sıkışma ve çekme
yönleri, dalan plaka sınırlarının her yerde aynı olmaması ve kavis yapmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’nin güneyinde uzanan Helenik-Kıbrıs yayı bölgesi içerisinde, 1989-1995 arasında meydana gelen Ms ≥ 4.0 depremlerin
episantrları ve son yüzyıl içerisinde (1900-1995) çok sayıda yıkıcı depremler Plini ve Strabo fayları boyunca yoğunlaşmıştır.
Bununla birlikte, bu her iki fayın kuzeyinde yani Türkiye’nin güneybatısında ve Gökova Körfezi boyunca da belirgin bir sismik
etkinlik görülmektedir. Diğer taraftan, son yüzyıl içerisinde (1900-1995) herhangi bir hasar yapıcı deprem olmamış olan HelenikKıbrıs yayının Antalya Körfezi ile Arnavut Burnu arasında kalan segmenti ile Aksu bindirme fayı boyunca önemli sayılabilecek
bir sismik etkinlik artışı gözlenmektedir. Ancak, yayın İskendurun Körfezi ile Zafer Burnu arasında kalan segmenti, günümüzde
oldukça suskun bir görünüm sunmaktadır. 1900-1995 yılları arasında herhangi bir büyük yıkıcı depreme maruz kalmaması ve
günümüzde kümülatif olarak sismisite artışları göstermesi, Helenik-Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile İskendurun Körfezi
arasında yer alan bölümü boyunca yüksek deprem oluşturma potansiyeline sahip olduğunu işaret etmektedir. Bu nedenle, bu
sismik boşlukların yeteri derecede gözlem altında bulundurulması deprem tehlike belirleme ve zararlarının azaltılması açısından
oldukça büyük önem taşımaktadır.
Zafer Burnu ve Antalya sismik boşluğunu içeren İçel-Kıbrıs-Antalya arasındaki bölümde, 76, 342, 343, 417, 534, 1144, 1183,
1222, 1491, 1543, 1567, 1718 ve 1735 yıllarında şiddetleri V ile X arasında değişen birkaç önemli büyük deprem meydana
gelmiştir (Ergin vd. 1967). Gökova Körfezi sismik boşluğunda ise 1869 ve 1896 yıllarında VII ve VIII şiddetinde iki büyük
deprem olmuştur (Öcal 1968).
1.5.4. Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi
Doğu Anadolu sıkışma bölgesi, kuzeyden güneye doğru, Kuzeydoğu Anadolu fayı, Kuzey Anadolu fayının Karlıova'nın
doğusunda yer alan sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı fayları ile Bitlis bindirme Kuşağı olmak üzere 3 kısımda incelenmiştir:
Doğu Anadolu fayının Karlıova ile Ermenistan arasında kalan bölümü Kuzeydoğu Anadolu fayı olarak bilinmektedir. Geniş bir
kesme zonu olan Kuzeydoğu Anadolu fayı, birbirlerine paralel olarak gelişmiş KD-GB doğrultulu, sol yönlü ve ters bileşenli
birçok kısa fay segmentlerinden meydana gelir. Bu faylar, 15-20 km uzunlukta Kelkit fayı, Erzincan'ın hemen kuzeybatısından
başlayan ve kuzeydoğuya doğru 150 km devam eden Akdağ fayı, Tortum güneybatısı ile Aşkale ilçesi arasında uzanan Aşkale
fayı, Çat civarından başlayan, Erzurum, Dumlu, Tortum ve Oltu boyunca uzanan Dumlu fay zonu ile Tekman ile Gaziler
arasında uzanan Çobandede faylarıdır (Gülkan vd. 1993).
Kuzeydoğu Anadolu fayı ile Karlıova-Muradiye arasında yer alan bölgede, KB-GD doğrultulu kısa uzunluklara sahip olan sağ
yönlü doğrultu atımlı faylar yer alır. Bu bölge, 100 km uzunlukta Balıklıgölü fayı, 55 km uzunlukta Çaldıran fayı, 50 km
uzunluktaki Doğubeyazıt fayı, 50 km uzunlukta Tutak fayı ve 85 km uzunlukta Karayazı fayından oluşur (Gülkan vd. 1993).
Karlıova üçlü birleşim noktasının yakınında, Kuzey Anadolu fayı ile Doğu Anadolu fayının periyodik olarak birbirlerini ötelemesi
sonucu, KB-GD ve KD-GB doğrultulu kısa uzunluklarda sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı fay takımları gelişmiştir. Karlıova
birleşim noktası ile Muradiye arasında kalan bölümde, Malazgirt'in doğusunda 20 km uzunlukta KD-GB doğrultulu sol yönlü
Malazgirt fayı ve Erciş ile Adilcevaz arasında uzanan 30 km uzunlukta sol yönlü Süphan fayı yer almaktadır. Diğer taraftan KBGD doğrultulu ve sağ yönlü 20 km uzunlukta Erciş fayı ile Muradiye ilçesinin hemen kuzeydoğusu ile İran sınırları arasında
uzanan 45 km uzunlukta Hasan-Timur gölü fayları bulunmaktadır (Gülkan vd. 1993).
Bu bölge içerisinde incelenen en güneydeki bölgeyi Bitlis Bindirme Kuşağı meydana getirir. Bu kuşak, Arap plakası ile Avrasya
plakası arasında yer alan Neotetis'in güney kolunun Serravaliyen sonunda kapanması sonucu oluşmuştur. Bitlis-Zagros
bindirme kuşağı, Kahramanmaraş ile Yüksekova arasında, güneye yönelmiş ters faylardan meydana gelir. Bu zon, 1500 km
uzunlukta olup 60 km genişlikte bir bölgeyi oluşturur (Gülkan vd. 1993).
Doğu Anadolu sıkışma bölgesinde 1900-1995 yılları arasında hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş toplam 22 deprem
(Ms ≥ 5.5) olmuştur. Bunlardan 5 deprem, Kuzeydoğu Anadolu fayı üzerinde meydana gelirken, diğer 9 deprem, Kuzeydoğu
Anadolu fayının güneyinde yer alan faylar ile Karlıova-Muradiye arasında yer alan diğer iki bölgede meydana gelmiştir. En
güneyde yer alan Bitlis Bindirme Kuşağı üzerinde oluşmuş tek deprem, Ms=6.6 olan 1975 Lice depremidir. Diğer yandan
Kafkaslar'da yer alan bindirme fayları oldukça diri olup, bu faylar, Doğu Anadolu fayının Ermenistan'a doğru uzantıları şeklinde
yorumlanmaktadır (Tirifonov 1995).
Doğu Anadolu sıkışma bölgesi üç alt bölge altında incelenebilir; Kuzey Anadolu fayının doğu uzantısı olan Varto segmenti,
Doğu Anadolu fayının Ermenistan’a doğru olan uzantısı ve Varto segmentine paralel ve aynı doğrultuya sahip Çaldıran fayı gibi
faylar ile Ana Güncel Fayın Türkiye içerisine olan uzantısı.
Varto segmentindeki depremlerin yer-zaman dağılımları, bu segmentin 1940-1970 yılları arasında sismik olarak diri olduğunu
göstermektedir. Bu segmentdeki depremler özellikle 1939 Erzincan depreminden sonra gerilme birikimlerinin Erzincan
segmentinin batı ve doğu uçlarına doğru yer değiştirmesinden dolayı önemli derecede artmıştır.1975 yılından sonra bu
segment üzerinde önemli sayılabilecek bir büyük deprem olmamıştır. Bu bölgede meydana gelen en son depremler, bu
segment ile Erzincan segmenti arasında, yani Erzincan segmentinin doğu kısmında, Davarlı ile Tanyeri arasında 45 km
uzunlukta bir kırık oluşturmuş 13 Mart 1992 Erzincan (Ms = 6.8) ile 15 Mart 1992 (Ms=6.1) Pülümür depremleridir (Demirtaş ve
24
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Yılmaz, 1992; Demirtaş vd., 1994). Bu depremler, Varto segmenti ile Erzincan segmenti arasında gösterilen sismik boşlukta
oluşabilecek muhtemel bir depremin belirtisi şeklinde gelişmiş olabilir.
Diğer taraftan, Doğu Anadolu fayının Ermenistan’a doğru olan uzantısında da yıkıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş birkaç deprem
meydana gelmiştir. İleride bahsedileceği gibi, bu bölümde bu depremler sırasında kırılmayan sismik boşluk olarak kabul
edilebilecek iki yer düşünülmektedir.
Üçüncü alt bölgenin değişik kısımlarında zaman zaman depremler olmasına rağmen kırılmayan önemli iki sismik boşluk yer
almaktadır. Bunlar, Ana Güncel fayın kuzeybatıya doğru uzantısı olan Yüksekova segmenti ile bu segmentin kuzeybatısında
yer alan Van segmentidir. Bununla birlikte, Doğu Anadolu Sıkışma bölgesinde önemli sayılabilecek herhangi bir paleosismolojik
çalışma bulunmamaktadır. Bu açıdan, Doğu Anadolu fayının Ermenistan’a olan uzantısı ile Yüksekova segmentini de içine alan
Ana Güncel Fay ve Çaldıran gibi fayların İran içerisine olan uzantılarının bilinmesi, deprem tehlikesinin belirlenmesi ve
zararların azaltılması açısından oldukça önemlidir.
Doğu Anadolu Sıkışma bölgesindeki bazı depremlerin odak mekanizma çözümlerinden elde edilmiş ana sıkışma yönü Arap
plakasının kuzeye doğru olan hareketi ile iyi bir uyumluluk göstermektedir. 1900-1995 yılları arasında oluşmuş depremlerin yerzaman içerisindeki dağılımları, Doğu Anadolu Sıkışma bölgesinde kırılmadan kalan ve gelecekte yüksek deprem potansiyeli
taşıyan olası 4 sismik boşluk belirlenmiştir. Bu sismik boşluklar, kuzeyden güneye doğru aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
1- Ardahan Sismik Boşluğu
2- Çayırlı-Aşkale fayı
3- Van Sismik boşluğu
4- Yüksekova Sismik Boşluğu
Doğu Anadolu sıkışma bölgesinde, 1989-1995 yılları arasında oluşmuş depremlerin dışmerkez dağılımları, sismik boşluklar
olarak düşünülen segmentlerin uç kısımlarında ve civarlarında yoğunlaşmaktadır. Depremlerin dışmerkez dağılımları, ikinci tip
sismik boşluk olarak adlandırılan zamansal boşluk modeline (Doughnut pattern) uyum sağlamaktadır. Özellikle, Kuzeydoğu
Anadolu fayının
Aşkale segmenti, Van segmenti ve Yüksekova segmenti civarında bu model belirgin bir şekilde
gözlenilmektedir.
Ardahan sismik boşluğunda 400 ve 1868 yıllarında VIII şiddetinde iki büyük deprem meydana gelmiştir (Soysal vd. 1981).
Tarihsel deprem kayıtları, Van sismik boşluğunun oldukça fazla depreme maruz kaldığını göstermektedir. Bu boşluk boyunca,
1110, 1245, 1276, 1282, 1439, 1441, 1647, 1648, 1685, 1692, 1701, 1704, 1715, 1871 ve 1872 yıllarında şiddetleri VI ile X
arasında değişen birçok deprem olmuştur (Ergin vd. 1967). Çayırlı-Aşkale ve Yüksekova sismik boşluklarındaki son büyük
depremler hakkında gerekli tarihsel kayıtlar bulunamamıştır.
1.5.5. Orta Anadolu Ova Bölgesi
Orta Anadolu bölgesi, kuzeyde Kuzey Anadolu fayı, doğuda Doğu Anadolu fayı, güneyde Helenik-Kıbrıs yayı ve batıda Ege
graben sistemi arasında kalmış geniş bir bölgeyi kapsar. Bu bölge içerisinde KD-GB ve KB-GD doğrultulu bağımsız doğrultu
atımlı faylar ile Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarından ayrılan faylar bulunur (Tablo 1).
Tablo 1 : Orta Anadolu Bölgesinde yer alan önemli diri faylar
Bağımsız faylar
KAF ve DAF’dan ayrılmış faylar
Tuzgölü Fayı
Kırıkkale Fayı
Ecemiş Fayı
Almus Fayı
İnegöl-Eskişehir Fayı
Ovacık-Malatya Fayı
Kırşehir-Keskin Fayı
Sürgü Fayı
Akşehir Fayı
Tuzgölü fayı, Köşker ile Bor arasında yaklaşık 200 km uzunlukta KB-GD doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı bir faydır (Gülkan
vd. 1993). Fay, Şereflikoçhisar yakınlarında ters bileşene sahipken yer yer başka yerlerde normal fay bileşenleri
göstermektedir. Ecemiş fayı, Kayseri ile Mersin arasında uzanan yaklaşık 250-300 km uzunlukta KD-GB doğrultulu sol yönlü
doğrultu atımlı bir faydır. Fay üzerinde ölçülmüş yatay atım miktarının 40 km civarında olduğu bildirilmektedir (Gülkan vd.
1993).
İnegöl-Eskişehir fay takımı, doğuda Tuzgölü ile batıda İnegöl arasında BKB-DGD doğrultulu birçok kısa uzunlukta fay
segmentlerinden oluşan 400 km uzunlukta normal bileşenli sağ yönlü doğrultu atımlı faylardan oluşur. Kırşehir-Keskin fayı,
Kırşehir ve Keskin arasında KB-GD ile KD-GB doğrultulu kısa uzunluklarda birçok faylardan oluşan bir kuşaktır. Niksar çek-ayır
havzası yakınlarında Kuzey Anadolu fayından ayrılarak güneybatıya doğru Amasya, Çorum illerini izleyerek Kırıkkale ve oradan
da Çubuk’a kadar uzanan uzun bir fay Kırıkkale fayı olarak bilinmektedir. Diğer yandan bu fayın hemen doğusunda yine
güneybatıya doğru uzanan Almus fayı yer alır.
Sol yönlü doğrultu atımlı Ovacık-Malatya fayı, Erzincan çek-ayır havzasının doğusundan ayrılarak güneybatı yönünde Ovacık’a
kadar devam eder ve Malatya fayı ile kesişir. Fayın toplam uzunluğu, 160 km civarındadır. Kuzeydoğuda Kemaliye ile
güneybatıda Doğanşehir arasında 180 km uzunluğa sahip olan Malatya fayı yer alır. Bu fay da Ovacık fayı gibi sol yönlü
doğrultu atımlı bir fay olup K 20-30 D doğrultuludur (Gülkan vd. 1993). Diğer yandan Doğu Anadolu fayından ayrılarak D-B
doğrultusunda Sürgü’den geçen diğer bir kısa uzunluğa sahip sol yönlü doğrultu atımlı fay, Sürgü fayı olarak isimlendirilmiştir.
1900-1995 yılları arasında Orta Anadolu Ova bölgesinde oluşmuş hasar yapıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş yalnızca 4 deprem
meydana gelmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi bu bölgede bağımsız ve Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarından ayrılan
oldukça uzun faylar olmasına rağmen 1938 Kırşehir-Keskin depremi dışında üzerlerinde önemli sayılabilecek bir deprem
olmamıştır. Bu faylar, sismik boşluklar olarak tanımlanmamış ancak bunların önemli derecede deprem potansiyeli taşıyan büyük
faylar olarak düşünülmesinde yarar görüldüğünden dikdörtgen alanlar içerisinde belirtilmiştir. Örneğin tarihsel kayıtlar, Tuzgölü
fayı üzerinde önemli yıkıcı büyük depremlerin olduğunu belgelemektedir.
25
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1989-1995 yılları arasında oluşmuş Ms ≥ 4.0 olan depremlerin dışmerkezleri, özellikle Kırıkkale fayının güneybatı ucunda,
Ecemiş fayının orta kısmında ve sürgü fayının batı ucunda yoğunlaşmıştır. Bu faylardan Kırıkkale fayı üzerinde oluşabilecek
büyük bir deprem Ankara’yı önemli derecede etkileyebilir. Yine uzun süredir sismik olarak oldukça suskun olan Tuzgölü fayı
üzerinde de Şereflikoçhisar, Aksaray ve Bor gibi yerleşim alanları vardır. Türkiye'nin bu tektonik bölgelerinde bugüne kadar
olmuş depremler aşağıdaki tabloda verilmektedir.
Tablo 2. Tektonik bölgelere göre olmuş deprem sayıları
TEKTONİK BÖLGE
DEPREM SAYISI
34
Kuzey Anadolu Fayı
10
Doğu Anadolu Fayı
33
Ege Graben Sistemi
22
Doğu Anadolu Sıkıştırma bölgesi
13
Kıbrıs Helenik Yayı
4
Orta Anadolu Ova Bölgesi
2
Karadeniz Bölgesi
Aşağıda çeşitli fay örnekleri verilmiştir [Deprem vakfı]
Şekil 1.9. Türkiye ve Eskişehir'in fay yapısı [77]
Şekil 1.10. Fay örneği [67]
26
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
1.6. YERKÜRENİN İÇ YAPISI
6371 kilometre yarıçapında olan yerküremiz, dıştan içe doğru Yerkabuğu, Manto ve Çekirdek olarak
adlandırılan katmanlardan oluşmuştur. Manto, Üst ve Alt Manto olarak iki bölüme ayrılırken, Çekirdek
de Dış ve iç Çekirdek olarak alt katmanlara ayrılmaktadır (Şekil 1.11). Yerin en dıştaki katmanı olan
Yerkabuğu, karalarda ortalama 30-50 kilometre kalınlıktayken, okyanusların altında 7 kilometrelik bir
kalınlığa kadar değişmektedir. Litosfer denilen taş küre, Yerkabuğu ve Manto'nun en üst kısmında
oluşmaktadır. Astenosfer ise Üst Manto'nun eriyik halde bulunan kısmıdır. Mağma olarak bilinen bu
eriyik volkanlar vasıtasıyla yeryüzüne ulaşmaktadır.
Yerküre, Güneş'ten uzaklık olarak üçüncü, çap olarak beşinci gezegendir. Yerküre'den Güneş'e olan
ortalama uzaklık 149,503,000 km dir. Yaşamın varolduğu (şimdilik) yegane gezegen. Yerküre'nin
yörüngesinin ortalama uzunluğu 938,900,000 km dir ve Yerküre
106,000 km/h hızla hareket eder. Yerküre kendi ekseni etrafını
bu yörünge boyunca yaklaşık
23 saat 56 dakika 4.1 saniyede
dolanır. Yerküre, beş bölümden oluşur (Şekil 1.4):
Şekil 1.11. Yerküreden bir kesit [73]
1.
2.
3.
4.
5.
Gazlardan oluşan atmosfer
Sıvı hidrosfer
katı olan litofer
Manto
Çekirdek.
Atmosfer, 1100 km den daha fazla bir kalınlığa sahiptir. Hidrosfer Yerküre'nin yaklaşık yüzde 70.8'ini
kapsar. Litosfer, esas olarak katı kabuktur, 100 km derinliklere kadar uzanır. Manto ve çekirdek,
Yerküre'nin iç yapısını oluştururlar. Litosferdeki kayaçlar hemen hemen 11elementden oluşmuşlardır
ve bunlar kütlenin yüzde 99.5 ini oluştururlar: oksijen, silisyum, aluminyum, demir, kalsiyum, sodyum,
potasyum, magnesyum, titanyum, hidrojen ve fosfor. Litosfer, kabuk ve üst manto'dan oluşur, ki bunlar
levhalar halinde bölünmüşlerdir. Üst manto astonosfer olarak bilinen kısma sahiptir. Yer içi, çekirdeğin
etrafındaki bir manto ile temsil edilir. Manto, 2900 km derinliğe kadar uzanır. Çekirdek yaklaşık 2225
km lik bir dış kısma sahiptir. bu büyük olasılıkla sıvıdır.İç çekirdek, ki yaklaşık 1275 km lik bir yarıçapa
sahiptir, katıdır. Her iki çekirdek tabakası büyük ölçüde demirden oluşmuştur ve Yer'in mağnetik
alanının kaynağıdır. İç çekirdekte sıcaklıklar
6650° C den daha yüksektir. İç çekirdekteki ısının
kaynağının uranyum ve diğer radyoaktif elementler olduğu düşünülmektedir.
27
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1.7. YERKÜRE'NİN YAŞI VE KÖKENİ
Bilim adamları yaptıkları çalışmalar sonucu yerkürenin yaşını 4.65 milyar yıl olarak belirlemişlerdir.
Yerküredeki en eski kayaç yaklaşık 4 milyar yaşındadır. Kozmik parçalar ve gazlar gravitasyonla
oluştuktan sonra, Yerküre, bağıl olarak soğumaktadır. Sürmekte olan büzülme ve radyoaktivitenin
neden olduğu ısı ile ergimeyle Yerküre, kabuk, manto ve çekirdek olarak farklılaşmıştır. Hafif gazlar
Manto ve kabuktan kaçmıştır. Bunlardan bazıları ilkel atmosferi oluştururken, su buharı okyanusları
oluşturmak üzere yoğunlaşmıştır.
1.8. YERKÜRE'NİN MAĞNETİK ALANI
Yerküre'nin tamamı muhteşem bir mıknatıs gibi davranır. Yerin mağnetik kutupları ile coğrafi kutuplar
aynı yerlerde değildir. Mağnetik kutupların konumu yıldan yıla değişim gösterir. Eski volkanik kayaçlar
üzerinde yapılan çalışmalar gösterir ki onlar oluştukları zamandaki mağnetik alanda bir mıknatıslanma
kazanırlar. Bu tür kayaçlar üzerinde yapılan çalışmalarla, jeolojik zaman boyunca kıtaların sabit
olmadığı ve hareket ettiği açığa çıkmıştır. Ayrıca yeni yapılan çalışmalarla yer mağnetik alanının
terslendiği bulunmuştur.
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği
bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.
kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer
ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Mantonun altındaki
çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yerin, yüzeyden derine gidildikçe
ısısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan
giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Manto genelde katı olmakla
beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşkürenin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler,
özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara
bölünmektedir. Üst Mantoda oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya
bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra
da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve
çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal
gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan
sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde
sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek
yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taşkürenin
altında devam edip gitmektedir. İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri,
birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları
dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen
büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde
oluşmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket
halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların
meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemiştik. Birbirlerini iten ya da
diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın
hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer
levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman
biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı)
dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça
enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve
FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları
ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yeryüzüne kadar çıkmış, ancak
zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
28
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911
yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuarlarda da denenerek ispatlanmıştır. Bu
kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon
birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan
sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli
hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir
noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik
enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu
birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon
akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada
kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan
uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş
olmaktadır. Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın
her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
Düzce
İzmit
1900-17.08.1999 arası
Şekil 1.12. Türkiye'de olmuş depremler [80]
1.9. TÜRKİYE' DE OLMUŞ BÜYÜK DEPREMLER
Ülkemizde olan depremlerin listesi aşağıdaki tabloda verilmiştir.
29
Erzincan
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
TÜRKİYEDE OLMUŞ DEPREMLERİN LİSTESİ
Tarih
Oluş Zamanı
29.04.1903
09.08.1912
04.10.1914
13.09.1924
07.08.1925
22.10.1926
31.03.1928
18.05.1929
07.05.1930
19.07.1933
04.01.1935
19.04.1938
22.09.1939
21.11.1939
27.12.1939
13.04.1940
23.05.1941
10.09.1941
12.11.1941
15.11.1942
21.11.1942
20.12.1942
20.06.1943
27.11.1943
01.02.1944
25.06.1944
06.10.1944
20.03.1945
21.02.1946
31.05.1946
23.07.1949
17.08.1949
08.04.1951
13.08.1951
03.01.1952
22.10.1952
18.03.1953
07.09.1953
16.07.1955
20.02.1956
25.04.1957
26.05.1957
25.04.1959
23.05.1961
18.09.1963
30.01.1964
14.06.1964
06.10.1964
30.01.1964
14.06.1964
06.10.1964
13.06.1965
07.03.1966
19.08.1966
22.07.1967
26.07.1967
03.09.1968
23.03.1969
23.03.1969
16.04.1969
28.03.1970
19.04.1970
23.04.1970
12.05.1971
22.05.1971
06.09.1975
24.11.1976
05.07.1983
30.10.1983
18.09.1984
05.05.1986
06.06.1986
13.03.1992
01:46
03:29
00:07
16:34
08:46
21:59
02:29
08:37
00:34
22:07
16:41
12:59
02:36
10:49
01:57
08:29
21:51
23:53
12:04
19:01
16:01
16:03
17:32
00:20
05:22
06:16
04:34
09:58
17:43
05:12
17:03
20:44
23:38
20:33
08:03
19:00
21:06
05:59
09:07
22:31
04:25
08:33
02:36
04:45
18:58
19:45
15:15
16:31
19:45
15:15
16:31
22:01
03:16
14:22
18:56
20:53
10:19
23:08
03:48
05:49
23:02
15:29
11:01
08:25
18:43
12:20
14:22
15:01
07:12
15:26
06:35
13:39
19:18
Yer
Malazgirt (MUS)
Mürefte (TEKIRDAG)
BURDUR
ERZURUM
Dinar (AFYON)
KARS
Torbalı (IZMIR)
Suşehri (SIVAS)
Hakkari Border
Çivril (DENIZLI)
Erdek (BALIKESIR)
KIRSEHIR
Dikili (IZMIR)
ERZINCAN
ERZINCAN
YOZGAT
MUGLA
Erciş (VAN)
ERZINCAN
Bigadiç (BALIKESIR)
İskilip (CORUM)
Erbaa (TOKAT)
Hendek (ADAPAZARI)
Ladik (SAMSUN)
Gerede (BOLU)
USAK
Ayvalık (BALIKESIR)
Ceyhan (ADANA)
Ilgın (KONYA)
Varto (MUS)
Karaburun (IZMIR)
Karlıova (BINGOL)
İskenderun (ANTAKYA)
Kurşunlu (CANKIRI)
Hasankale (ERZURUM)
Ceyhan (ADANA)
Yenice (CANAKKALE)
Kurşunlu (CANKIRI)
Söke (AYDIN)
ESKISEHIR
Fethiye (MUGLA)
Abant (BOLU)
Köyceğiz (MUGLA)
Fethiye (MUGLA)
Çınarcık (ISTANBUL)
Tefenni (BURDUR)
MALATYA
Manyas (BALIKESIR)
Tefenni (BURDUR)
MALATYA
Manyas (BALIKESIR)
DENIZLI
Varto (MUS)
Varto (MUS)
Mudurnu (ADAPAZARI)
Pülümür (TUNCELI)
Bartın (ZONGULDAK)
Demirci (MANISA)
Alaşehir (MANISA)
Karaburun (IZMIR)
Gediz (KUTAHYA)
Gediz (KUTAHYA)
Demirci (MANISA)
BURDUR
BINGOL
Lice (DIYARBAKIR)
Muradiye (VAN)
Biga (CANAKKALE)
ERZURUM-KARS Border
Balkaya (ERZURUM)
Doğanşehir (MALATYA)
Doğanşehir (MALATYA)
ERZINCAN
30
Şiddet
Mag (Ms)
Can Kaybı
Hasarlı Bina
IX
X
IX
IX
VIII
VIII
IX
VIII
X
VIII
VIII
IX
IX
VII
X-XI
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
IX
IX
IX-X
IX-X
VIII
IX
VIII
VIII
VIII
IX
IX
VIII
IX
VIII
VIII
IX
VIII
IX
VIII
IX
IX
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
IX
VIII
VIII
IX
VIII
VIII
IX
IX
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
IX
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
IX
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
VIII
6.7
7.3
6.9
6.8
5.9
6.0
6.5
6.1
7.2
5.7
6.4
6.6
6.6
5.9
7.9
5.6
6.0
5.9
5.9
6.1
5.5
7.0
6.6
7.2
7.2
6.0
6.8
6.0
5.5
5.9
6.6
6.7
5.8
6.9
5.8
5.6
7.2
6.0
6.8
6.4
7.1
7.1
5.9
6.3
6.3
5.7
6.0
7.0
5.7
6.0
7.0
5.7
5.6
6.9
6.8
5.9
6.5
5.9
6.5
5.9
7.2
5.8
5.6
5.9
6.8
6.6
7.5
6.1
6.9
5.5
5.9
5.6
6.8
600
216
300
60
3
355
50
64
2514
20
5
160
60
43
32968
192
15
16
2
3000
336
4000
3959
21
30
13
12
839
7
450
6
50
41
10
265
2
23
1
67
52
1
8
23
8
23
14
14
2396
89
97
29
53
1086
411
57
878
2385
3840
3
1155
3
7
1
653
450
5540
6000
380
2043
2500
1357
200
600
4066
1235
116720
1000
200
600
2187
150
32000
2240
40000
20865
3476
5500
2500
3349
3000
865
3500
13
3354
701
617
6750
230
470
2819
3200
5200
775
61
230
39
847
5398
39
847
5398
488
1100
20007
7116
1282
2478
945
3072
1360
19291
1360
411
3227
9111
8149
9232
85
3241
570
824
1174
2189
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
TÜRKİYEDE OLMUŞ DEPREMLERİN LİSTESİ (Devam)
Tarih
Oluş Zamanı
15.03.1992
06.11.1992
23.02.1995
01.10.1995
05.12.1995
14.08.1996
09.10.1996
22.01.1997
27.06.1998
17.08.1999
12.11.1999
06.06.200
03.02.2002
01.05.2003
18:16
21:08
23:03
17:57
20:49
04:55
15:10
19:57
16:55
03:02
18.53
05.41
09.11
00.24
Yer
Şiddet
Mag (Ms)
Can Kaybı
Hasarlı Bina
VII
VII
VI
VII
VIII
VI
VII
VI
VIII
X
X
VII
VII
VIII
5.8
6.0
5.8
6.0
5.6
5.6
6.8
5.5
6.3
7.4
7.2
6.1
6.3
6.8
2
95
1
2
1
145
16250
786
1
45
160
439
55
620
2606
1841
10401
50000
7120
1766
6120
5000
Pülümür (TUNCELI)
IZMIR
KIBRIS
Dinar (AFYON)
Pülümür (TUNCELI)
Mecitözü (AMASYA)
KIBRIS
HATAY
Adana-Ceyhan
İzmit-Marmara
Düzce
Orta (ÇANKIRI)
Sultandağ (Afyon)
Bingöl
Bir daha buraya yazmamak
dileğimizle
TÜRKİYEDEKİ TARİHSEL DEPREMLER [devam]
Tarih
18 08 1493
14 09 1509
17 06 1584
1598
02 04 1647
23 02 1653
06 02 1659
17 08 1668
10 07 1688
25 05 1719
04 04 1739
07 06 1751
29 07 1752
02 09 1754
22 05 1766
13 08 1822
18 10 1843
12 10 1845
21 06 1846
28 02 1851
24 07 1852
28 02 1855
11 04 1855
12 10 1856
13 11 1856
02 06 1859
03 11 1862
22 04 1863
23 07 1865
07 03 1867
23 04 1868
02 04 1872
01 02 1873
03 05 1875
10 1875
01 11 1875
13 05 1876
29 07 1880
03 04 1881
30 05 1881
15 10 1883
29 02 1885
25 10 1889
20 05 1890
31 03 1893
10 07 1894
19 08 1895
20 09 1899
Tarih
11:00
4:30
20:00
21:45
10:30
3:00
21:30
7:45
1:00
9:00
10:00
6:00
4:40
11:30
15:30
18:30
23:20
12:30
10:30
Tarih
Tarih
Tarih
36.75
40.75
39.75
40.40
39.15
37.90
41.00
40.90
38.40
40.70
38.40
37.75
41.70
40.80
41.00
36.40
36.25
39.10
37.75
36.50
39.90
40.20
40.20
36.25
38.25
39.90
38.40
36.50
39.40
39.10
40.00
36.25
37.75
38.10
40.20
39.90
38.80
38.60
38.25
38.50
38.30
37.20
39.30
39.90
38.40
40.60
37.80
37.90
27.00
29.00
39.50
35.40
44.00
28.30
29.00
36.00
27.20
29.50
27.20
27.00
26.50
29.40
29.00
36.20
27.50
26.20
27.00
29.10
41.30
29.00
29.10
28.00
26.25
41.30
27.70
28.00
26.20
26.50
41.70
36.10
27.00
30.10
26.40
41.30
30.50
27.10
26.10
43.30
26.30
27.20
26.30
38.80
38.70
28.70
27.80
28.10
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
X
IX
IX
X
IX
IX
IX
X
IX
X
IX
IX
IX
IX
X
X
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
IX
X
IX
IX
X
IX
IX
IX
IX
IX
IX
X
IX
IX
31
Tarih
Istankoy Island
Istanbul,Edirne-(13 000 ölü)
Erzincan,Erzurum-(15 000 ölü)
Amasya,Corum
Van,Mus,Bitlis
Aydin
Istanbul
Amasya,Tokat-(faulting 380km.)
Izmir-(15 000 ölü,Tsunami)
Istanbul,Izmit,Karamursel
Izmir
Sisam Island,Aegean Sea
Edirne,Havsa
Izmit Bay,Istanbul
Istanbul-(Tsunami)
Antakya,Iskenderun-(20 000 ölü,Tsunami)
Rodos,Ege Denizi-(6 000 ölü)
Midilli Island
Sisam Island,Soke
Fethiye,Mugla,Rhodos-(Tsunami)
Erzurum
Bursa,Kemalpasa-(300 ölü)
Bursa-(faulting 20 km,1300 ölü)
Rhodos,Karpatos,Girit-(Tsunami)
Rhodos, Aegean Sea
Erzurum-(15 000 ölü)
Turgutlu,Manisa
Rodos
Midilli,Canakkale,Gelibolu
Midilli-(500 ölü)
Erzurum,Kars
Antakya,Samandag-(1800 ölü)
Sisam Island, Izmir,Aydin
Dinar,Civril-(1300 ölü,20 km faulting)
Canakkale
Erzurum
Afyonkarahisar-(çok ölü)
Menemen,Emiralem,Izmir-(many ölü)
Khios Island, Aegean Sea-(4000 ölü)
Van,Bitlis,Mus
Cesme, Aegean Sea (1500 ölü)
Aegean Sea
Midilli,Sakız,İzmir
Refahiye,Erzincan
Malatya-(469 ölü)
Prenses Island,İstanbul
Aydin
Nazilli,Aydın,Denizli,Usak
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1.10. DÜNYADAKİ DEPREMLER
DÜNYADA OLMUŞ BÜYÜK DEPREMLER
Yer
1.Chile
2.Alaska
3.Russia
4.Ecuador
5.Alaska
6.Kuril Islands
7.Alaska
8.India
9.Argentina
10.Indonesia
TARİH
856
1268
1290
1456
1556
1693
1731
1737
1755
1783
1908
1920
1923
1932
1935
1939
1985
1990
1991
1993
1999
2004
Tarih
22.05.1960
28.03.1964
04.11.1952
31.01.1906
09.03.1957
06.11.1958
04.02.1965
15.08.1950
11.11.1922
01.02.1938
Magnitüd
9.5 Mw
9.2 Mw
9.0 Mw
8.8 Mw
8.8 Mw
8.7 Mw
8.7 Mw
8.6 Mw
8.5 Mw
8.5 Mw
Enlem
38.2 S
61.1 N
52.75 N
1.0 N
51.3 N
44.4 N
51.3 N
28.5 N
28.5 S
5.25 S
DÜNYADAKİ OLMUŞ BÜYÜK DEPREMLERDEKİ CAN KAYBI
YER
Korent, Yunanistan
Hatay, Türkiye
Çihli, Çin
Napoli, İtalya
Shen-Shu, Çin
Napoli, İtalya
Pekin, Çin
Kalküta, Hindistan
Kuzey İran
Kalibriya, İtalya
Mesina, İtalya
Kansu, Çin
Tokyo, Japonya
Kansu, Çin
Quetta, Pakistan
Erzincan,Türkiye
Mexico City, Meksika
Erivan, Ermenistan
Kuzey Batı, İran
Hindistan
İzmit, Türkiye
Sumatra adası [Tsunami]
Boylam
72.6 W
147.5 W
159.5 E
81.5 W
175.8 W
148.6 E
178.6 E
96.5 E
70.0 W
130.5 E
CAN KAYBI
45.000
60.000
100.000
60.000
830.000
93.000
100.000
300.000
40.000
50.000
160.000
180.000
99.000
150.000
60.000
40.000
20.000
20.000
30.000
25.000
20.000
200.000
Şekil 1.14. Dünyada olmuş depremler [73]
1.11. DEPREM BÖLGELERİ HARİTASININ HAZIRLANMASI (1996)
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 42. Genel oturumunda 1990-2000 yılları arasını kapsayan süre
“Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslarası On Yılı “ olarak ilan edilmiştir. Yine bu toplantıda doğal
32
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
afetlere maruz ülkelerde birer milli komite kurulması kararlaştırılmış ve burada yer alacak çalışma
gruplarının neler yapması gerektiği belirtilmiştir. Ülkemizde 7269 sayılı yasa ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı (BİB) bütün doğal afetlerin sonuçlarından korunmasını sağlamak ve bu amaçla önleyici ve
koruyucu tedbir almakla görevlendirilmiştir. Bu temel amaçtan yola çıkılarak BİB başkanlığında ilgili
kurum, kuruluş ve üniversite temsilcilerinden oluşan Doğal Afet Zararlarını Azaltma On Yılı Türkiye
Milli Komitesi kurulmuştur. Bu komite bünyesinde depremler, heyelanlar, kaya düşmeleri, su
baskınları, yangınlar ve diğer afetler (çığ, tsunami, fırtına) başlıkları altında ilgili kurum, Üniversite ve
Meslek Odaları temsilcilerinden çalışma grupları oluşturulmuştur.
Bu çalışma gruplarından biri olan ve yürütücülüğü Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİG) Deprem
Araştırma Dairesi (DAD) Başkanlığınca yapılan Deprem Araştırma Grubu’nun ana hedefleri arasında
yürürlükteki Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasının Türkiye deprem gerçeklerini içine alacak bir biçimde
düzenlenmesi yer almaktadır. Konuya ilişkin çalışmalarına 1989 yılında başlayan DAD Türkiye’nin
deprem kaynak zonlarını belirleyen bir taslak hazırlayarak kurum, kuruluş, Üniversite ve Meslek
Odaları görüşlerine açmıştır. Bu çalışmalar doğrultusunda, MTA’nın da hazırladığı “Diri Fay Haritası”
tektonik olarak baz alınmış ve “Türkiye’nin Deprem Kaynak Zonları ve Bu Zonlarda Belirlenebilecek En
Büyük Magnitüd Değerleri”ni içeren bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor Mayıs 1992 yılında ODTÜ,
Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezine verilerek eşit tehlike esasına göre ihtimal esaslarına göre
tayin edilmiş bir “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası” taslağı hazırlanarak ilgili birimlere gönderilerek
gerekli yasal işlemlerden geçtikten sonra her bölge değişik renklerde olmak üzere son şeklini almış ve
1 / 1 800 000 ölçekte basılarak 1996 yılında yürürlüğe girmiştir.
1944:Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi
1949:Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi
1953:Yersarsıntısı Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
1962:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
1968:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
1975:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
1996:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik [uygulanmadı]
1998:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
2007:Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binala Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Yönetmelik 2007 (3 Mayıs 2007 / 26511 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.) (TC
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı www.deprem.gov.tr) Bu yönetmelik deprem
bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü
yapıların tamamının veya bölümlerinin depreme dayanıklı tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların
deprem öncesi veya sonrasında performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli
kuralları ve minimum koşulları belirlemektir.
1945:Türkiye Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası (1.Büyük hasara uğramış bölgeler, 2.Tehlikeli yersarsıntısı bölgeleri ve
3.Tehlikesiz bölgeler olmak üzere üç bölgeye ayrılmıştır.)
1949:Türkiye Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası (1.Birinci derecede yersarsıntısı bölgeleri,
2.İkinci derecede yersarsıntısı
bölgeleri ve 3.Tehlikesiz bölgeler olarak üç bölgeye ayrılmıştır.)
1963:Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası (1. Birinci derece deprem bölgeleri,2. İkinci derece deprem bölgeleri 3. Üçüncü
derece deprem bölgeleri 4. Tehlikesiz bölgeler)
1972:Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası (1. Birinci derece deprem bölgeleri (IX veya daha büyük şiddetteki depremlerin
olduğu veya olabileceği yerler) 2. İkinci derece deprem bölgeleri (VIII şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler) 3. Üçüncü derece
33
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
deprem bölgeleri (VII şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler) 4. Dördüncü derece deprem bölgeleri (VI şiddetindeki depremlerin
olduğu veya olabileceği yerler) 5. Tehlikesiz bölgeler olmak
1996:Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası (1. Birinci derece deprem bölgeleri (yer ivmesinin 0.40 g ve daha büyük olacağı
bölgeler) 2. İkinci derece deprem bölgeleri (yer ivmesinin 0.30 – 0.40 g arasında olması beklenen bölgeler) 3. Üçüncü derece deprem bölgeleri
(yer ivmesinin 0.20 – 0.30 g arasında olması beklenen bölgeler) 4. Dördüncü derece deprem bölgeleri (yer ivmesinin 0.10 – 0.20 g arasında
olması beklenen bölgeler) 5. Beşinci derece deprem bölgeleri (yer ivmesinin 0.10 g den küçük olması beklenen bölgeler)
1996 Deprem Bölgeleri Haritasına göre Ülkemiz yüzölçümünün
% 42’si I. Derece,
% 24’ü II.derece,
% 18’i III.derece,
% 12’si IV.derece ve
% 4’ü V.derece
Pampal, S., Özmen, B., 2006, Türkiye Deprem Bölgeleri Haritaları, 17. Uluslararası Jeofizik Kongre ve Sergisi Konferansı , 14-17 Kasım,
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası, MTA Kültür Sitesi, Ankara-Türkiye.
1944
1953
1968
1975
1945 Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası: Bakanlar Kurulu’nun 12.7.1945 gün ve 3/2854 sayılı kararıyla
“Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası” adı altında 1/2.000.000 ölçekli olarak yürürlüğe girmiştir. Bu haritaya
göre ülkemiz;
1. Büyük hasara uğramış bölgeler,
2. Tehlikeli yersarsıntısı bölgeleri ve
3. Tehlikesiz bölgeler olmak üzere üç bölgeye ayrılmıştır.
Harita;
a) Son yıllar içinde meydana gelmiş olan depremlerden elde olunan ve Bayındırlık Bakanlığında
mevcut olan bilgiler,
b) Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünce hazırlanmış bulunan ülkenin jeoloji haritası,
c) Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünce hazırlanmış bulunan ülkenin tektonik haritası,
d) İstanbul Üniversitesi Jeoloji Enstitüsündeki mevcut bilgiler,
e) İstanbul Rasathanesi Müdürlüğünde bulunan mevcut bilgiler ve
f) Bu güne kadar memleketimiz depremleriyle ilgili her türlü yayınlardan yararlanılarak Bayındırlık ve
Milli Eğitim Bakanlıklarınca teşkil edilen komisyon tarafından hazırlanmıştır (Sayarı vd., 1945).
Ancak bu tarihten sonra haritada tehlikesiz bölge olarak gösterilmiş olan Van ilinde, birbiri ardından bir
takım şiddetli depremler meydana gelmiş ve yapıların ağır hasar görmesine neden olmuştur. Bu
nedenle haritayı hazırlayan komisyon tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda, Van merkez ilçesiyle
Gevaş ilçesinin tamamının ve Gürpınar ilçesinin bir kısmının tehlikeli yersarsıntıları bölgesinin içine
alınması Bakanlar Kurulunca 18.4.1946 gün ve 3/4058 sayılı kararıyla kararlaştırılmıştır.
1947 Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası: İlk haritanın hazırlanmasından bu yana geçen zaman içinde
yapılan etüdler sonucunda, bu haritada çok şiddetli yersarsıntısı bölgelerini gösteren sınırların geniş
34
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
tutulduğu ve bu sınırların daha küçük ve dar sahaları çerçeveliyen sınırlar içine alınmasını gerektiği
yönünde hazırlanan rapor doğrultusunda, Bakanlar Kurulu’nun 20.12.1947 gün ve 3/6739 sayılı
kararıyla “Yersarsıntısı Bölgeleri Haritası” adı altında 1/2.000.000 ölçekli olarak yürürlüğe girmiştir.
Bu haritaya göre ülkemiz;
1. Birinci derecede yersarsıntısı bölgeleri,
2. İkinci derecede yersarsıntısı bölgeleri ve
3. Tehlikesiz bölgeler olarak üç bölgeye ayrılmıştır.
Haritaya “İstanbul bölgesi ikinci derecededir. Ancak, İstanbul şehrinin jeolojik detay haritası
yapılıncaya kadar 500 000 liraya giren özel ve resmi her türlü inşaatların arsası, İstanbul Üniversitesi
Jeoloji Enstitüsü tarafından tetkik edilecektir” şeklinde bir dipnot eklenmiştir. Bu harita 1948 yılında;
yersarsıntısı sınırlarında bir değişiklik yapılmaksızın haritanın lejandında ufak değişiklikler yapılarak
yine 1/2.000.000 ölçekli olarak fakat iki parça halinde ve farklı renkte yeniden basılmıştır. Bu harita
zaman içinde aşağıdaki değişikliklere uğramıştır.
- 1947 yılı tarihli haritadan İstanbul bölgesi hakkında yazılı olan dipnotun çıkarılarak yerine “İstanbul
bölgesi ikinci derecededir. Ancak çürük araziye yapılacak inşaat için denetleyici dairenin onamasıyla
birinci derece şartları uygulanabilir” kaydının konulması Bakanlar Kurulunun 4.3.1949 gün ve 3/8815
sayılı kararıyla kararlaştırılmıştır. - 24.02.1951 tarihli ve 7743 sayılı Resmi Gazete’de İzmir, Bursa,
Bingöl, Bitlis ve Elazığ deprem bölgelerinde değişiklik yapılması ile ilgili kararı yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. - Çanakkale ilinin Yenice, Biga ve Çan ilçelerinin ikinci derece yersarsıntısı bölgelerine ithali
Bakanlar Kurulunun 13.7.1953 gün ve 4/1028 sayılı kararıyla kararlaştırılmıştır.
1963 Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası: 22.Temmuz.1944 tarihinde yayımlanan 4623 sayılı yasa
gereğince Bayındırlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile birlikte hazırlanmakta olan yersarsıntısı haritaları,
15.5.1959 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak
Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun” gereğince Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca
hazırlanmaya başlanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 5.4.1963 gün ve 6/1613 sayılı kararıyla “Türkiye
Deprem Bölgeleri Haritası” adı altında 1/2.000.000 ölçekli olarak yürürlüğe girmiştir. Bu haritaya göre
ülkemiz;
1. Birinci derece deprem bölgeleri
2. İkinci derece deprem bölgeleri
3. Üçüncü derece deprem bölgeleri
4. Tehlikesiz bölgeler olmak
üzere dört bölgeye ayrılmıştır. Bu harita eski haritaların hazırlanması için kullanılan bilgilerin yanı sıra
1952 yılında N.Pınar ve E.Lahn tarafından hazırlanan ve Bayındırlık Bakanlığınca yayımlanan “Türkiye
Depremleri İzahlı kataloğu” ve 1959 yılında İTÜ Sismoloji Enstitüsünce S.Omote ve M.İpek tarafından
hazırlanmış olan “Türkiyenin Sismisitesi” isimli kitabı, MTA tarafından hazırlanmış olan jeoloji ve
tektonik haritaları ve Bayındırlık Bakanlığının kuruluşundan itibaren depremle ilgili yapmış olduğu
çalışmalardan faydalanılarak hazırlanmıştır (Tabban, 1970a).
35
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1972 Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası: Bakanlar Kurulu’nun 23.12.1972 gün ve 7/5551 sayılı
kararıyla Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası adı altında 1/1.850.000 ölçekli olarak yürürlüğe girmiştir.
Bu haritaya göre ülkemiz;
1. Birinci derece deprem bölgeleri (IX veya daha büyük şiddetteki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler)
2. İkinci derece deprem bölgeleri (VIII şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler)
3. Üçüncü derece deprem bölgeleri (VII şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler)
4. Dördüncü derece deprem bölgeleri (VI şiddetindeki depremlerin olduğu veya olabileceği yerler)
5. Tehlikesiz bölgeler olmak
üzere beş bölgeye ayrılmıştır. Bu harita hazırlanırken; deprem haritalarının hazırlanmasında ortak
yöntemleri saptamak amacı ile 1964 Paris hükümetler arası Sismoloji ve Deprem Mühendisliği
toplantısında deprem bölgeleri haritasının hazırlanmasına temel teşkil edecek kaynaklar olarak
belirlenen a) Deprem Katalogları, b) Episantr Haritaları, c) Hissedilen maksimum şiddet haritaları ve d)
Sismo-Tektonik haritalar temel kaynak olarak kullanılmıştır. 1968 Strasbourg Avrupa Sismoloji
Komisyonunun tavsiyelerine uyularak ta tehlikeli bölgelerin sınıflaması yapılmıştır. Bazen bölgenin
tektoniği, jeolojisi, deprem riski ve binaların ekonomik ömürleri gibi konular göz önüne alınarak bazı
bölgelerde şiddet arttırıcı veya azaltıcı faktör olarak kullanılmışlardır. Ayrıca harita üzerinde tehlikeli
bölgeleri ayıran sınırların uygulamada kolaylık sağlamak amacı ile kasaba merkezi hangi bölgede ise
mülki sınırları ile birlikte o bölgeye dahil olması gerektiği benimsenmiştir (Tabban, 1970b).
1996:Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası
Türkiye Deprem Bölgeleri haritası, olasılık hesaplarına göre hazırlandığı için bundan önce
deterministik esaslara göre hazırlanan diğer haritalardan oldukça farklıdır. Bu yeni haritanın
hazırlanması aşamaları,
1- Deprem kaynak bölge sınırlarının belirlenmesi,
2- Tanımlanan her kaynağın geçmişteki deprem verilerinin istatiksel olarak değerlendirilmesi
3- Seçilen yer hareketi parametresi olan ivmeye ait, belirlenen bir zaman içinde geçerli maksimum
birikimli ihtimal dağılım fonksiyonunun hesaplanması,
36
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
aşamaları bulunmaktadır. Bu aşamalarda gerek deprem kataloglarıyla, azalım ilişkilerindeki eksiklikler, gerekse
de deprem kaynak bölgelerindeki belirsizlikler göz önünde tutularak gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Bu haritada,
Türkiye ve yakın civarı 0.2 derecelik bir karelaja bölünmüş ve her düğüm noktası için yer ivmesi değerleri
o
o
o
o
hesaplanmıştır. Enlem, 35 .00-42 .8 K, Boylam, 25 .00-45 .00 D. Hesaplanan bu yer ivmesi değerlerinden 100,
225, 475 ve 1000 yıllık tekerrür periyotlarına göre eşivme haritaları hazırlanmıştır. Bu harita için 475 yıl dönüşüm
süresine ait eş ivme kontur haritası ve 0.90 güvenirlik seviyesi esas olarak alınmıştır. Yapının ekonomik ömrü 50
yıl olarak kabul edildiğinde ve dizayna esas depreminde 475 yılda bir tekerrür halinde bir yılda gözlenmesi ihtimali
1 / 475 olmaktadır. Buna göre bir yılda vuku bulma ihtimalide 1-1/475 ve 50 yıl peşpeşe olmama ihtimalide; (150
1/475) =) 0.90 olmaktadır. Bu depremin 50 yılda aşılma olasılığı Poisson olasılık dağılımı kullanılarak aşağıdaki bağıntı ile
%10 olarak elde edilir.
P50 = 1− (1− [1/ 475])50 = 0.10
Yani 475 yılda bir meydana gelecek depreme göre dizaynı yapılan yapı 50 yıllık süre içinde %90 ihtimal ile bu
yüklemeye maruz kalmayacak, diğer bir deyişle 50 yıllık bir süre içinde %10 aşılma ihtimaline sahip olacaktır.
Tasarım depremi altında binaların ”Can Güvenliği (CG)” performans düzeyini sağlaması hedeflenir. Yeni Türkiye Deprem
Bölgeleri Haritasının Yeniden düzenlenen Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikle aynı
zamanda düzenlenmesi ve paralellik göstermesi çok önemlidir. Bu yeni haritanın İvme konturlarına göre
bölgelendirme;
A ≥ 0.40 g
1-
Birinci Derece Deprem Bölgeleri
2-
İkinci Derece Deprem Bölgeleri
0.30 A ≥ 0.40 g
3-
Üçüncü Derece Deprem Bölgeleri
0.20 A ≥ 0.30 g
4-
Dördüncü Derece Deprem Bölgeleri
0.10 A ≥ 0.20 g
5-
Beşinci Derece Deprem Bölgeleri
A ≥ 0.10 g
Yeni haritada, uygulamada bütünlük sağlamak amacıyla bir ilçe sınırı içinde tek bir deprem bölgesi olarak
tanımlanmaktadır. Yani ilçe merkezi hangi bölgede ise bağlı yerleşim birimleri aynı bölgede alınacaktır. Bu yerel
yönetimlerin yapılar hakkında alacakları kararları kolaylaştıracaktır. Türkiye deprem bölgeleri haritası şimdiye
kadar, 1945, 1947, 1963 ve 1972 yıllarında yayınlanarak Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konmuştur. Son
olarak ta Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 1996 yılında, daha önce yayınlanmış haritalardan farklı olarak ve olasılık
yöntemleri esas alınarak yeni bir deprem bölgeleri haritası yayınlandı.
37
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Şekil 1.15. Eski ve yeni deprem bölgeleri haritası
38
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
İL VE İLÇELERİN DEPREM BÖLGELERİ
2
Kalkan
1
Il-ilçe adı
ADANA
2
Dazkırı
1
Bala
Aladağ
Bahçe
Ceyhan
Kösreli
Sağkaya
Düziçi
Böcekli
Feke
Mansurlu
İmamoğlu
Kadirli
Sumbas
Karaisali
Çatalan
Karataş
Tuzla
Kozan
Gazi
Hacıbeyli
Tepecikören
Osmaniye
Kaypak
Tecirli
Toprakkale
Yarpuz
Pozantı
Kamışlı
Saimbeyli
Seyhan
Küçükdikili
Tufanbeyli
Yumurtalık
Kaldırım
Yeşilköy
Zeytinbeyli
Yüreğir
Doğankent
Yakapınar
ADIYAMAN
Akpınar
Yaylakonak
Bağpınar
Koçali
Kuyucak
Besni
Çakırhöyük
Kızılin
Suvarlı
Şambayat
Çelikhan
Gerger
3
1
2
2
2
1
2
4
4
3
2
3
3
3
2
2
3
2
2
3
1
1
2
1
1
3
3
4
2
3
4
1
2
2
2
2
2
2
2
2
1
2
1
1
2
2
2
2
2
1
1
Dinar
Dombayova
Haydarlı
Emirdağ
Davulga
Aşağıpiribeyli
Ümraniye
Evciler
İhsaniye
Hocalar
İncehisar
Kızılören
Sandıklı
Kızık
Sorkun
Karadirek
Sincanlı
Sultandağı
Şuhut
AĞRI
Cumaçay
Murat
Diyadin
Doğubayazıt
Suluçam
Eleşkirt
Tahir
Hamur
Patnos
Dedeli
Doğansu
Sarısu
Taşlıçay
Tutak
AKSARAY
Bağlıkaya
Topakkaya
Acıpınar
Sultanhanı
Taşpınar
Yeşilova
Ağaçören
Eskil
Eşmekaya
Gülağaç
Demirci
Güzelyurt
Ortaköy
Çifteevi
Harmandalı
Balcı
1
1
1
2
2
3
2
1
2
2
2
1
1
2
2
2
2
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
1
2
2
5
4
4
4
5
5
4
2
4
5
4
5
5
3
2
2
3
Kesikköprü
Karaali
Beypazarı
Karaşar
Kırbaşı
Uruş
Çamlıdere
Peçenek
Çankaya
Çubuk
Sirkeli
Elmadağ
Hasanoğlan
Lalahan
Yeşildere
Etimesgut
Evren
Gölbaşı
Karagedik
Selametli
Güdül
Haymana
İkizce
Yenice
Kalecik
Çandır
Hasayaz
Kazan
Keçiören
Sarayköy
Bağlum
Kızılcahamam
Çeltikçi
Güvem
Pazar
Mamak
Kutludüğün
Nallıhan
Beydili
Çayırhan
Polatlı
Temelli
Yenimehmetli
Sincan
Yenikent
Şereflikoçhisar
Çalören
Yenimahalle
ANTALYA
Aksu
Çakırlar
1
3
3
2
4
2
1
1
4
3
3
2
3
3
3
4
1
4
3
3
3
4
4
4
3
3
3
3
4
3
4
2
2
1
2
4
3
2
2
3
4
4
4
4
4
2
3
4
2
2
2
39
Kemer
Korkuteli
Bozova
Kızılcadağ
Kumluca
Altınyaka
Manavgat
Beşkonak
Taşağıl
Serik
Gebiz
ARDAHAN
Hasköy
Yalnızçam
Çıldır
Doğruyol
Kurtkale
Damal
Göle
Çayırbaşı
Hanak
Posof
Eminbey
ARTVİN
Ortaköy
Zeytinlik
Ardanuç
Aşağıırmaklar
Arhavi
Ortacalar
Borçka
Camili
Muratlı
Hopa
Kemalpaşa
Murgul
Şavşat
Meydancık
Veliköy
Yusufeli
Demirkent
Kılıçkaya
Öğdem
Sarıgöl
AYDIN
Dalama
Umurlu
Bozdoğan
Buharkent
Çine
Akçaova
1
2
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
3
3
4
4
4
4
4
4
4
4
3
3
3
3
3
3
3
3
1
1
1
1
1
1
1
Ertuğrul
1
Gölpazarı
1
Konakpınar
Şamlı
Yeniköy
Ayvalık
Altınova
Balya
Danişment
Ilıca
Bandırma
Aksakal
Edincik
Bigadiç
Çağış
Yağcılar
Burhaniye
Dursunbey
Gökçedağ
Kavacık
Kireç
Edremit
Altınoluk
Erdek
Gömeç
Gönen
Buğdaylı
Sarıköy
Tütüncü
Havran
İvrindi
Gökçeyazı
Kayapa
Korucu
Kepsut
Durak
Manyas
Darıca
Şevketiye
Marmara
Savaştepe
Sarıbeyler
Sındırgı
Düvertepe
Gölcük
Susurluk
Göbel
Ömerköy
BARTIN
Arıt
Kozcağız
Amasra
Kurucaşile
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
İnhisar
Osmaneli
Pazaryeri
Söğüt
Yenipazar
BİNGÖL
Ilıcalar
Sancak
Yamaç
Adaklı
Genc
Servi
Söğütlü
Yayla
Yenisu
Karlıova
Göynük
Kığı
Solhan
Yenibaşak
Yayladere
Yedisu
BİTLİS
Bölükyazı
Narlıdere
Sarıkonak
Adilcevaz
Göldüzü
Ahlat
Ovakışla
Güroymak
Hizan
Akşar
Sağınlı
Mutki
Geyikpınar
Kavakbaşı
Meydan
Tatvan
Küçüksu
Reşadiye
BOLU
Akçakoca
Çilimli
Cumayeri
Dörtdivan
Düzce
Kaynaşlı
Konuralp
Gerede
Gölyaka
2
1
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Taraksu
Gölbaşı
Belören
Harmanlı
Kahta
Bölükyayla
Akıncılar
Damlacık
Narince
Samsat
Sincik
Yarpuzlu
Tut
AFYON
Işıklar
Başmakcı
Bayat
Bolvadin
Büyükkarabağ
Dişli
Kemerkaya
Özburun
Çay
Çobanlar
BURSA
Büyükorhan
Gemlik
Gürsu
Harmancık
İnegöl
Kurşunlu
Tahtaköprü
İznik
Karacabey
Keles
Kestel
Mudanya
Zeytinbağı
Mustafakemalpaşa
Çaltılıbük
Devecikonağı
Söğütalan
Nilüfer
Çalı
Görükle
Orhaneli
Göynükbelen
Karıncalı
Orhangazi
Osmangazi
Demirtaş
Soğukpınar
Yenişehir
Yıldırım
ÇANAKKALE
İntepe
Kirazlı
Ayvacık
Gülpınar
Küçükkuyu
Bayramiç
Evciler
Yiğitler
Biga
Bakacak
Balıklıçeşme
Gümüşçay
Gündoğdu
Karabiga
Sinekçi
Bozcaada
Çan
Etili
Eceabat
Ezine
Geyikli
Gökçeada
Gelibolu
Bolayır
Evreşe
Lapseki
Beyçayırı
Umurbey
Yenice
Hamdibey
Kalkım
Pazarköy
ÇANKIRI
Atkaracalar
Bayramören
Çerkeş
Eldivan
Ilgaz
Belören
Kızılırmak
Korgun
Kurşunlu
1
1
1
1
2
1
2
1
1
2
1
1
1
2
1
1
2
1
2
2
2
2
1
1
Sarıyahşi
AMASYA
Akdağ
Doğantepe
Ezinepazarı
Göynücek
Gediksaray
Gümüşhacıköy
Gümüş
Saraycık
Hamamözü
Merzifon
Alıcık
Sarıbuğday
Suluova
Taşova
Destek
Esençay
Tekke
ANKARA
Akyurt
Altındağ
Altınova
Ayaş
2
1
1
2
1
2
2
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
3
1
1
ÇORUM
Cemilbey
Seydim
Alaca
Bayat
Kunduzlu
Boğazkale
Dodurga
İskilip
Kargı
Hacıhamza
Laçin
Mecitözü
Oğuzlar
Ortaköy
Osmancık
Kamil
Sungurlu
Uğurludağ
DENİZLİ
Acıpayam
Kelekçi
Akköy
Babadağ
Baklan
Bekilli
Beyağaç
Bozkurt
Buldan
Çal
Çameli
Çardak
Çivril
Çıtak
Irgıllı
Kıralan
Özdemirci
Gümüşsu
Işıklı
Güney
Honaz
Kale
Sarayköy
Serinhisar
Tavas
Kızılcabölük
DİYARBAKIR
Mermer
Pirinçlik
Bismil
Salat
Tepe
Çermik
Yoğun
Çınar
Ovabağ
Çüngüş
Dicle
Eğil
Ergani
Ahmetli
Hani
Hazro
Kocaköy
Kulp
Ağaçlı
Akçasır
Hamzalı
Lice
Kayacık
Silvan
Bağdere
BÖLÜM 1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
4
3
4
3
4
Dağ
Döşemealtı
Akseki
Cevizli
Geriş
Güzelsu
Alanya
Avşalar
Konaklı
Okurcalar
Payallar
Türkler
Demirtaş
Elmalı
Akçay
Gölova
Finike
Gazipaşa
Gündoğmuş
Güzelbağ
Köprülü
İbradi
Kale
Kaş
2
2
3
3
2
1
3
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
3
3
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
1
1
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
Enez
Havsa
Hasköy
İpsala
İbriktepe
Keşan
Mecidiye
Yerlisu
Lalapaşa
Meriç
Küplü
Süloğlu
Uzunköprü
Çöpköy
Hamidiye
Kurtbey
Kırcasalih
ELAZIĞ
Hankendi
Harput
Hıdırbaba
İçme
Mollakendi
Poyraz
Ağın
Alacakaya
Arıcak
Baskil
Aydınlar
Kuşsarayı
Karakoçan
Sarıcan
Başyurt
Çan
Keban
Kovancılar
Çaybağı
Maden
Hazar
Palu
Gökdere
Sivrice
Gözeli
ERZİNCAN
Çağlayan
Çatalarmut
Çayırlı
Başköy
İliç
Armutlu
Kuruçay
Kemah
Alpköy
Bozoğlak
Doğanbeyli
Oğuz
Kemaliye
Başpınar
Dutluca
Otlukbeli
Refahiye
Akarsu
Cengerli
Çatalçam
Gümüşakar
Tercan
Üzümlü
Tanyeri
ERZURUM
Dumlu
Aşkale
Yeniköy
2
2
3
3
3
3
4
3
3
3
3
3
4
2
2
2
1
4
4
3
4
3
1
1
2
4
4
3
3
2
1
1
4
4
4
4
4
4
3
4
4
2
2
2
2
1
1
2
2
1
1
2
2
2
2
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
1
1
1
1
1
1
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
1
Germencik
Ortaklar
İncirliova
Karacasu
Yenice
Karpuzlu
Koçarlı
Çakırbeyli
Köşk
Kuşadası
Davutlar
Kuyucak
Horsunlu
Pamukören
Nazilli
Söke
Atburgazı
Bağarası
Sultanhisar
Atça
Yenihisar
Akköy
Yenipazar
BALIKESİR
Halilçavuş
Horasan
Aras
Ilıca
Ovacık
İspir
Çamlıkaya
Kırık
Karaçoban
Karaköprü
Karayazı
Elmalıdere
Göksu
Söylemez
Köprüköy
Narman
Kışlaköy
Oltu
Olur
Pasinler
Pazaryolu
Şenkaya
Akşar
Gaziler
Kömürlü
Tekman
Gökoğlan
Tortum
Şenyurt
Uzundere
ESKİŞEHİR
Hekimdağ
Alpu
Beylikova
Çifteler
Günyüzü
Han
İnönü
Mahmudiye
Mihalgazi
Mihalıççık
Sarıcakaya
Seyitgazi
Kırka
Sivrihisar
Kaymaz
GAZİANTEP
Araban
İslahiye
Fevzipaşa
Karkamış
Nizip
Salkım
Nurdağı
Sakçagöz
Oğuzeli
Doğanpınar
Şahinbey
Büyükşahinbey
Burç
Şehitkamil
Yavuzeli
GİRESUN
Çaldağ
Alucra
Bulancak
Kovanlık
Çamoluk
Çanakçı
Dereli
Yavuzkemal
Doğankent
40
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
3
3
3
1
1
2
2
1
2
2
2
2
2
2
2
3
2
2
2
2
1
1
2
2
2
2
2
3
3
2
4
2
2
2
2
3
2
2
2
3
3
3
3
1
1
4
4
3
1
1
4
4
3
4
3
3
3
4
3
1
4
3
1
4
3
3
4
Ulus
Kumluca
BATMAN
Beşiri
Beşpınar
Beyçayırı
Oğuz
Gercüş
Kayapınar
Hasankeyf
Kozluk
Bekirhan
Tuzlagözü
Sason
Yücebağ
BAYBURT
Maden
Aydıntepe
Demirözü
BİLECİK
Küplü
Yarhisar
Bozüyük
Dodurga
Keşap
Karabulduk
Piraziz
Şebinkarahisar
Tirebolu
Yağlıdere
Üçtepe
G.HANE
Kale
Yağmurdere
Kelkit
Köse
Kürtün
Şiran
Torul
HAKKARİ
Bağışlı
Geçitli
Çukurca
Çığlı
Şemdinli
Yüksekova
Dağlıca
Esendere
HATAY
Harbiye
Hıdırbey
Serinyol
Şenköy
Altınözü
Babatorun
Karbeyaz
Belen
Dörtyol
Yakacık
Erzin
Hassa
Güvenç
İskenderun
Uluçınar
Kırıkhan
Yalankoz
Kumlu
Reyhanlı
Samandağ
Karaçay
Yayladağı
Kışlak
Yeditepe
İÇEL
Arslanköy
Gözne
Kazanlı
Kuzucubelen
Fındıkpınarı
Tepeköy
Anamur
Aydıncık
Bozyazı
Çamlıyayla
Erdemli
Elvanlı
Güzeloluk
Gülnar
Ovacık
Mut
Sarıkavak
Silifke
Kırobası
Taşucu
Tarsus
Gülek
1
2
2
2
2
1
2
2
2
2
1
1
1
1
1
3
2
3
2
1
2
1
2
2
4
4
4
1
4
4
3
3
3
4
1
2
4
1
3
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
3
4
3
3
3
4
4
5
5
5
3
4
4
4
5
5
5
5
4
4
4
3
3
Göynük
Gümüşova
Kıbrıscık
Mengen
Gökçesu
Pazarköy
Mudurnu
Seben
Yeniçağa
Yığılca
BURDUR
Ağlasun
Altınyayla
Bucak
Kızılkaya
Kocaaliler
Çavdır
Çeltikçi
Gölhisar
Karamanlı
Kemer
Tefenni
Yeşilova
BURSA
Taşburun
Tuzluca
Gaziler
ISPARTA
Aksu
Atabey
Eğirdir
Barla
Gelendost
Gönen
Keçiborlu
Senirkent
Sütçüler
Ayvalıpınar
Kasımlar
Şarkikaraağaç
Uluborlu
Yalvaç
Bağkonak
Kumdanlı
Yenişarbademli
İSTANBUL
Büyükşehir
Adalar
Avcılar
Bakırköy
B.çekmece
Gürpınar
Kavaklı
Kumburgaz
Mimarsinan
Yakuplu
Bağcılar
Mahmutbey
Bahçelievler
Bayrampaşa
Beşiktaş
Beykoz
Mahmutşevketpaşa
Beyoğlu
Çatalca
Binkılıç
Boyalık
Durusu
Karacaköy
Eminönü
Esenler
Eyüp
Kemerburgaz
Göktürk
Fatih
Gaziosmanpaşa
Arnavutköy
Boğazköy
Bolluca
Haraçcı
Taşoluk
Güngören
Kadıköy
Kağıthane
Kartal
Samandıra
Küçükçekmece
Maltepe
Pendik
Sarıyer
Silivri
Değirmen
Sinekli
Büyükçavuşlu
Sultanbeyli
Şile
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
2
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
4
2
3
4
1
2
3
2
3
2
2
3
3
3
3
3
2
1
2
1
1
1
1
1
3
2
3
3
2
1
2
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Orta
Şabanözü
Yapraklı
İkizören
1
2
1
1
Tuzla
Ümraniye
Üsküdar
Zeytinburnu
İZMİR
Aliağa
Balçova
Bayındır
Çırpı
Bergama
Göçbeyli
Kozak
Turanlı
Yuntdağ
Zeytindağ
Beydağ
Bornova
Buca
Çeşme
Alaçatı
Dikili
Çandarlı
Foça
Yenifoça
Gaziemir
Güzelbahçe
Karaburun
Küçükbahçe
Mordoğan
Karşıyaka
Kemalpaşa
Kınık
Kiraz
Konak
Menderes
Değirmendere
Menemen
Emiralem
Narlıdere
Ödemiş
Bademli
Birgi
Kaymakçı
Ovakent
Seferihisar
Selçuk
Tire
Boğaziçi
Gökçen
Torbalı
Dağkızılca
Urla
Uzunkuyu
K.MARAŞ
Dönüklü
Fatmalı
Kale
Karadere
Kavlaklı
Kürtül
Önsen
Şahinkayası
Tekir
Ağabeyli
Süleymanlı
Yenicekale
Afşin
Çoğulhan
Esence
Tanır
Andırın
Yeşilova
Çokak
Çağlayancerit
Ekinözü
Elbistan
Çamardi
Çiftlik
Kitreli
Ulukışla
Çiftehan
ORDU
Uzunisa
Akkuş
Aybastı
Çamaş
Çatalpınar
Çaybaşı
Fatsa
Dağgüvezi
Çatakköprü
EDİRNE
Karakasım
Sırpsındığı
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
3
2
2
3
3
2
3
1
2
2
4
4
5
4
4
3
3
1
1
2
2
2
3
2
1
4
4
4
Büyükyapalak
Göcük
Göksun
Çardak
Nurhak
Pazarcık
Narlı
Evri
Türkoğlu
KARABÜK
Eflani
Eskipazar
Ovacık
Safranbolu
Ovacuma
Yenice
KARAMAN
Bucakkışla
Kılbasan
Yeşildere
Ayrancı
Başyayla
Ermenek
Kazancı
Kazımkarabekir
Sarıveliler
Göktepe
KARS
Başgedikler
Akyaka
Arpaçay
Digor
Kağızman
Kötek
Sarıkamış
Karakurt
Karaurgan
Selim
Susuz
KASTAMONU
Akkaya
Kuzyaka
Abana
Ağlı
Araç
Boyalı
Iğdır
Azdavay
Bozkurt
Cide
Çatalzeytin
Daday
Devrekani
Doğanyurt
Hanönü
İhsangazi
İnebolu
Küre
Pınarbaşı
Seydiler
Şenpazar
Taşköprü
Tosya
KAYSERİ
Akkışla
Bünyan
Elbaşı
Develi
Bakırdağı
Felahiye
Hacılar
İncesu
Kocasinan
Erkilet
Güneşli
Himmetdede
Asarcık
Ayvacık
Bafra
Boğazkaya
Kolay
Çarşamba
Dikbıyık
Çınarlık
Havza
Çakıralan
Kavak
Ladik
Şeyhli
Ondokuzmayıs
Çiftlik
Kandilli
Çat
Hınıs
3
2
3
2
2
1
1
2
1
1
2
1
1
1
2
1
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
4
3
1
1
1
3
4
2
4
2
3
3
3
1
4
3
2
3
3
2
1
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
1
1
3
2
2
2
2
3
1
1
1
1
1
3
1
2
1
1
Espiye
Eynesil
Görele
Güce
Melikgazi
Gesi
Özvatan
Pınarbaşı
Kaynar
Örenşehir
Pazarören
Sarıoğlan
Sarız
Talas
Tomarza
Toklar
Yahyalı
Yeşilhisar
KİLİS
Yavuzlu
Elbeyli
Musabeyli
Polateli
KIRIKKALE
Bahşili
Balışeyh
Koçubaba
Kulaksız
Çelebi
Delice
Çerikli
Karakeçili
Keskin
Sulakyurt
Yahşihan
KIRKLARELİ
Dereköy
İnece
Üsküp
Yoğuntaş
Babaeski
Karacaoğlan
Demirköy
İğneada
Kofçaz
Lüleburgaz
Büyükkarıştıran
Pehlivanköy
Pınarhisar
Vize
Kıyıköy
Sergen
KIRŞEHİR
Göllü
Akçakent
Kösefakılı
Akpınar
Boztepe
Çiçekdağı
Boğazevci
Kaman
Savcılı
Mucur
KOCAELİ
Akmeşe
Bahçecik
Derbent
Gebze
Darıca
Mollafeneri
Gölcük
Değirmendere
Kandıra
Akçaova
Kaymaz
Karamürsel
Yalakdere
Körfez
Hereke
KONYA
Deliktaş
Kavak
Kuşkayası
Koyulhisar
Ortakent
Suşehri
Gökçekent
Şarkışla
Akçakışla
Ortaköy
Ulaş
Yıldızeli
Çırçır
Direkli
3
3
3
4
3
3
3
3
4
3
3
3
3
3
3
4
4
3
3
1
1
1
2
2
1
2
1
1
1
3
2
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
4
4
4
4
1
1
1
1
3
4
3
4
3
2
3
41
4
4
4
4
Yenice
IĞDIR
Aralık
Karakoyunlu
Ahırlı
Akören
Akşehir
Reis
Altınekin
Beyşehir
Aşağıesence
Gülyaka
Kurucaova
Doğanbey
Karaali
Üzümlü
Bozkır
Belören
Üçpınar
Cihanbeyli
Yeniceoba
Çeltik
Çumra
Dinek
Derbent
Derebucak
Gencek
Doğanhisar
Emirgazi
Gölören
Ereğli
Çakmak
Güneysınır
Hadım
Dedemli
Korualan
Aladağ
Halkapınar
Hüyük
Çavuş
İlmen
Kıreli
Ilgın
Argıthanı
Aşağıçigil
Kadınhanı
Kurthasanlı
Karapınar
Hotamış
Karatay
Obruk
Yarma
Kulu
Celep
Karacadağ
Kozanlı
Tavşancalı
Meram
Hatip
Hatunsaray
Kızılören
İnlice
Sefaköy
Sarayönü
Selçuklu
Aşağıpınarbaşı
Sille
Başarakavak
Tepe
Seydişehir
Çavuş
Taşkent
Tuzlukçu
Yalıhüyük
Yunak
Saray
Sülüklü
Turgut
KÜTAHYA
Köprüören
Marm. Ereğlisi
Muratlı
Saray
Beyazköy
Şarköy
Müreffe
TOKAT
Çamlıbel
Gökdere
Almus
Artova
Başçiftlik
Erbaa
Doğanyurt
4
4
1
1
4
3
4
2
2
3
2
3
4
5
4
4
4
3
5
5
3
3
3
1
5
5
5
4
5
5
4
4
5
4
2
1
1
1
1
1
2
3
2
5
5
4
5
5
3
4
4
4
4
4
4
4
3
4
4
3
4
4
4
3
3
4
4
5
1
4
2
3
4
1
2
2
2
3
4
4
1
1
1
2
1
1
2
1
1
1
3
2
2
2
Ağva
Teke
Yeşilvadi
Şişli
Sabuncu
Altıntaş
Zafertepeçalköy
Aslanapa
Çavdarhisar
Domaniç
Dumlupınar
Emet
Örencik
Gediz
Hisarcık
Pazarlar
Simav
Dağardı
Şaphane
Tavşanlı
Balıköy
MALATYA
Dilek
Şahnahan
Çolaklı
Akçadağ
Kürecik
Levent
Arapkir
Taşdelen
Arguvan
Yoncalı
Battalgazi
Darende
Balaban
Doğanşehir
Sürgü
Doğanyol
Hekimhan
Hasançelebi
Kurşunlu
Kale
Kuluncak
Pütürge
Tepehan
Yazıhan
Yeşilyurt
MANİSA
Karaoğlanlı
Muradiye
Osmancalı
Üçpınar
Ahmetli
Akhisar
Palamut
Alaşehir
Yeşilyurt
Demirci
Borlu
Yarbasan
Gölmarmara
Gördes
Kırkağaç
Gelembe
Köprübaşı
Kula
Gökçeören
Salihli
Adala
Sarıgöl
Saruhanlı
Halitpaşa
Selendi
Soma
Turgutlu
MARDİN
Akıncı
Dargeçit
Derik
Kocatepe
Balpayam
Dağyolu
Kırmızıköprü
Üçdam
UŞAK
Güre
Banaz
Eşme
Karahallı
Sivaslı
Ulubey
VAN
Erçek
Timar
2
2
1
1
1
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
2
2
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
2
2
2
1
3
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
3
3
2
3
3
1
1
1
1
2
2
2
1
2
2
2
2
1
1
Kızıltepe
Dikmen
Şenyurt
Mazıdağı
Midyat
Nusaybin
Akarsu
Girmeli
Ömerli
Savur
Sürgücü
Yeşilli
MUĞLA
Göktepe
Yerkesik
Yeşilyurt
Bodrum
Karaova
Karatoprak
Ortakent
Dalaman
Datça
Fethiye
Esen
Kemer
Seki
Üzümlü
Kavaklıdere
Köyceğiz
Marmaris
Bozburun
Milas
Güllük
Ören
Selimiye
Ortaca
Ula
Yatağan
Turgut
MUŞ
Kızılağaç
Mercimekkale
Yaygın
Bulanık
Erentepe
Karaağıl
Hasköy
Korkut
Malazgirt
Aktuzla
Karahasan
Nurettin
Varto
Çaylar
Karaköy
NEVŞEHİR
Kaymaklı
Acıgöl
Tatlarin
Avanos
Özkonak
Topaklı
Derinkuyu
Gülşehir
Gümüşkent
Hacıbektaş
Kozaklı
Karahasanlı
Ürgüp
NİĞDE
Gölcük
Altunhisar
Bor
Çukurkuyu
Kızılca
Kemerhisar
2
2
2
2
3
4
4
3
3
3
3
3
3
3
3
3
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
3
4
4
3
3
3
3
4
3
3
3
3
3
3
4
4
5
4
5
5
4
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Geyikçeli
Kösebucağı
Bolaman
Gölköy
Gülyalı
Gürgentepe
Direkli
İkizce
Devecik
Yoğunoluk
Kabadüz
Yokuşdibi
Kabataş
Korgan
Kumru
Yukarıdamlalı
Mesudiye
Topçam
Yeşilce
Perşembe
Ulubey
Ünye
Yeşilkent
Tekkiraz
RİZE
Gündoğdu
Ardeşen
Çamlıhemşin
Çayeli
Büyükköy
Kaptanpaşa
Derepazarı
Fındıklı
Güneysu
Hemşin
İkizdere
Güneyce
İyidere
Kalkandere
Pazar
SAKARYA
Kazımpaşa
Akyazı
Dokurcun
Ferizli
Geyve
Doğançay
Hendek
Karadere
Karapürçek
Karasu
Kaynarca
Kocaali
Ortaköy
Pamukova
Sapanca
Söğütlü
Taraklı
SAMSUN
Çayırkent
Taflan
Alaçam
2
2
3
1
3
2
1
3
2
2
3
2
1
1
2
1
1
1
1
3
2
3
2
2
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
3
3
Salıpazarı
Tekkeköy
Terme
Bazlamaç
Vezirköprü
Beşpınar
Köprübaşı
Mezraa
Yakakent
SİİRT
Aydınlar
Baykan
Dilektepe
Eruh
Bağgöze
Kurtalan
Bağlıca
Yanarsu
Pervari
Doğanca
Şirvan
Cevizlik
Özpınar
SİNOP
Kabalı
Ayancık
Yenikonak
Boyabat
Dikmen
Durağan
Çerçiler
Erfelek
Gerze
Yenikent
Saraydüzü
Türkeli
Helaldi
SİVAS
Bedirli
Karaçayır
Karayün
Kayadibi
Akıncılar
Altınyayla
Divriği
Danışment
Gedikbaşı
Mursal
Sincan
Doğanşar
Gemerek
Gölova
Gürün
Konakpınar
Yazyurdu
Hafik
Celalli
İmranlı
Karacaören
Kangal
Alacahan
Çetinkaya
BÖLÜM 1
2
2
3
2
1
1
1
1
3
1
1
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1
1
4
4
4
4
1
3
1
1
4
4
3
1
4
4
3
4
2
3
4
1
3
3
2
3
3
3
1
3
1
4
4
4
2
3
1
1
4
3
4
Yavu
Zara
Beypınarı
Bulucan
Şerefiye
ŞANLIURFA
Akziyaret
Çamlıdere
Kabahaydar
Payamlı
Yardımcı
Akçakale
Şehitnusretbey
Birecik
Ayran
Böğürtlen
Bozova
Kanlıavşar
Yaylak
Ceylanpınar
Halfeti
Harran
Hilvan
Gölcük
Ovacık
Siverek
Bucak
Çaylarbaşı
Dağbaşı
Karacadağ
Karakeçi
Şekerli
Suruç
Murşitpınar
Viranşehir
Demirci
ŞIRNAK
Kızılsu
Beytüşşebap
Cizre
Dicle
Güçlükonak
Fındık
İdil
Haberli
Oyalı
Silopi
Uludere
Ortabağ
TEKİRDAĞ
Banarlı
Barbaros
İnecik
Çerkezköy
Çorlu
Hayrabolu
Dambaslar
Susuzmüsellim
Malkara
Ballı
Şahin
Yürük
3
1
3
2
1
3
3
3
3
3
3
4
4
4
3
3
3
3
2
4
3
3
3
3
3
2
2
2
1
2
3
3
4
4
3
3
2
2
1
2
2
2
2
2
3
3
2
1
1
2
2
1
2
3
3
3
3
3
2
1
3
2
Karayaka
Kozlu
Niksar
Çamiçi
Gökçeli
Pazar
Reşadiye
Bereketli
Sulusaray
Turhal
Dökmetepe
Yeşilyurt
Zile
Boztepe
Iğdır
TRABZON
Çağlayan
Akçaabat
Derecik
Araklı
Dağbaşı
Arsin
Beşikdüzü
Çarşıbaşı
Çaykara
Uzungöl
Dernekpazarı
Düzköy
Hayrat
Köprübaşı
Maçka
Esiroğlu
Of
Sürmene
Küçükdere
Şalpazarı
Tonya
Vakfıkebir
Yomra
TUNCELİ
Çiçekli
Kocakoç
Sütlüce
Çemişgezek
Akçapınar
Gedikler
Hozat
Çağlarca
Mazgirt
Akpazar
Darıkent
Nazımiye
Büyükyurt
Dallıbahçe
Ovacık
Karaoğlan
Yeşilyazı
Pertek
Akdemir
Dere
Pınarlar
Pülümür
1
1
1
1
1
1
1
1
3
1
1
3
1
2
2
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
1
1
2
1
1
1
2
2
2
2
1
Bahçesaray
Başkale
Albayrak
Çaldıran
Çatak
Narlı
Edremit
Erciş
Deliçay
Kocapınar
Gevaş
Gürpınar
Güzelsu
Kırkgeçit
Yalınca
Muradiye
Özalp
Dorutay
Saray
YALOVA
Altınova
Armutlu
Çiftlikköy
Kılıç
Çınarcık
Termal
YOZGAT
Musabeyli
Osmanpaşa
Akdağmadeni
Aydıncık
Boğazlıyan
Yenipazar
Çandır
Çayıralan
Çekerek
Kadışehri
Saraykent
Sarıkaya
Hasbek
Sorgun
Eymir
Şefaatli
Yenifakılı
Yerköy
Salmanlı
ZONGULDAK
Beycuma
Kilimli
Kozlu
Alaplı
Çaycuma
Hisarönü
Perşembe
Saltukova
Devrek
Eğerci
Ereğli
Güneşli
Öğberler
Ormanlı
Gökçebey
1
2
2
1
1
1
2
1
1
1
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
3
3
3
3
2
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
2
2
2
2
2
2
1
2
2
2
2
1
1
2
1
1
1
2
Patrick Murphy Corella June 2004 AL-HOCEIMA EARTHQUAKE 24 02 2004
RÜZGAR HASARI
ONUR TAN, M. CENG‹Z TAPIRDAMAZ & AHMET YORUK Turkish Journal of Earth Sciences (Turkish J. Earth Sci.), Vol. 17, 2008, pp. 405–418.
42
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 2
2.1. DEPREM NEDİR?
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak
geçtikleri ortamları sarsma olayına "DEPREM" denir. Deprem yavaş yavaş biriken enerjinin aniden
ortaya çıkması sonucu oluşan bir doğa olayıdır (Şekil 2.1 ). Ayrıca deprem, her yönüyle bir çok
bilimsel çalışmaya konu olmasına rağmen henüz tam olarak,
i.
ii.
iii.
iv.
Zamanı
Yeri
Büyüklüğü (şiddet, magnitüd)
Özellikleri
bilinmeyen, olması kaçınılmaz ve beklenen bir doğa olayı olarak da tanımlanabilir. Hiçbir doğa olayı
belirsizlikleriyle insanlığı bu denli tehdit etmemektedir. Bu nedenlerden dolayı deprem sınır tanımayan
bir doğa olayı olmasıyla da çalışmalarda dikkate alınmalıdır. Yani bulunduğunuz bölgede ve ülkede
deprem oluşturacak aktivitenin olmaması depreme duyarsız kalmayı gerektirmez. Çünkü deprem etkili
alanı en yüksek doğa olayıdır. Hatta bazen merkezindeki yapılara hasar vermezken kilometrelerce
uzaktaki bir yapıya zemin büyütmesinden dolayı hasar verebilmektedir. Depremin nasıl oluştuğunu,
deprem dalgalarının yerkabuğu içinde ne şekilde yayıldıklarını, deprem ölçü aletlerini ve deprem
kayıtlarının değerlendirilmesini inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
Başlangıç
Enerji toplanmış hali
Enerjinin max. durumu yani
deprem anı
Şekil 2.1. Depremin başlangıcı ve sonucu [67]
(Depremlerin oluş mekanizmasına diğer bir yaklaşım) Bir çok depremin elastik kırılma teorisine göre
oluştuğuna inanılır. 1906 San Francisco Depremi'nden sonra geliştirilen bu teoriye göre; deprem,
belirli bir zaman suresince biriken gerilme enerjisinin boşalmasıyla oluşur. Bir kaya bloğuna etkiyen
gerilme, zamanla kayada bir deformasyon oluşturur. Bu deformasyon miktarı yılda 1mm ile 1cm
arasındadır. Kayacın kırılma sınırı aşıldığında bir zon boyunca kırılma oluşur (Şekil 2.2). Kırılma
sonucu oluşan yer değiştirmenin miktarı depremin büyüklüğüne göre değişir.
[FAY]
GENLEŞME
I
ODAK
A
BATI
DOĞU
II
[c]
[d]
III
A
P
[b]
A
Şekil 2.2. Elastik kırılma teorisine göre bir depremin oluş aşamaları.
SIKIŞMA
A
sıkışma
[a]
SIKIŞMA
sıkışma
KUZEY
GÜNEY
Bölgede mevcut etkin kuvvetler kaya bloğunda gerilme birikimine neden olurlar (a, b, c). Kayanın
kırılma sınırı aşıldığında bir zon boyunca kırılma (faylanma) oluşur (d). Bu öteleme sırasında deprem
dalgaları yayılır (Kearey and Vine, 1990).Elastik kırılma teorisine göre serbest kalan gerilme enerjisi,
odaktan yayılan sismik dalgalarla taşınır. Sismik dalgalardan, kayıtçılara ilk ulaşan P dalgalarıdır ve
hızları kaya zeminlerde 3-8 km/s. Kayıtçılara ikinci gelen S dalgalarının ise kaya zeminlerdeki hızı 2-5
km/sa . Şekil-2.2'de görüldüğü gibi odak çevresinde dört bölge oluşur. Bu bölgeler P dalgasının ilk
hareketine göre belirlenir ve her biri kadran olarak isimlendirilir. Şekil 2.2. Genleşme (sağ yönlü
doğrultu atımlı faylanma) ve sıkışma kadranlarındaki P dalgası ilk hareket yönleri. Bu dört bölgeyi
birbirinden ayıran düzlemlere düğüm düzlemleri (fay düzlemi veya yardımcı düzlem) denir. Düğüm
düzlemleri birbirlerine diktir. Dört kadranda iki çeşit hareket söz konusudur:
43
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1. Sıkışma
2. Genleşme
Fay düzlemi çözümlerinde sıkışma kadranları, genleşme kadranlarının tersine gölgelendirilerek
gösterilir. Odak çevresindeki sıkışma bölgelerinde yeryüzündeki ilk hareket yukarı, genleşme
bölgelerinde ise aşağı doğru olup düşey (Z) bileşende kaydedilir. Fay ve yardımcı düzlem boyunca P
dalgası yayılmaz. Bu düzlemler üzerinde kesme hareketi gözlenir ve yatay bileşenlerin (N-S, E-W)
genlikleri maksimum olur (Sekil-3). Fay düzlemi çözümleri, basitçe, episantr çevresindeki
sismograflardan alınan P dalgasının ilk hareket kayıtlarından yararlanarak seçilecek sıkışma ve
genleşme bölgelerini en iyi ayıran düzlemlerin bulunmasıyla yapılır. Levha sınırlarındaki değişim,
yerkabuğunda deformasyonlar, gerilme birikimleri ve kırılmalar oluşturmaktadır. İşte bu kırılmalar ve
varolan kırıklar boyunca yer değiştirmeler depremlerin oluşmasını sağlamaktadır. Bu deformasyonlara
sebep olan iki önemli olgu vardır.
1. Enerji birikimi
2. Enerjinin aniden açığa çıkması
Yerkabuğu ve litosferde deformasyonlara neden olan enerji; gravitasyonel potansiyel enerji, kinetik
enerji, kimyasal enerji ve yamulma enerjisidir. Sismoloji çalışmaları, bu enerji türlerinden yalnızca
elastik yamulma enerjisinin büyük depremleri oluşturacak kadar güçlü olduğunu göstermiştir.
Depremlerle elastik yamulma enerjisinin açığa çıkmasındaki ilişki; çeşitli kuvvetler (tektonik, volkanik)
nedeniyle yer kabuğu içinde biriken gerilmeler belirli bir düzeye geldiğinde ortamın dayanma gücünü
yenmekte ve böylece yer kabuğu kırılarak veya varolan bir kırık boyunca kayarak tektonik depremi
oluşturmaktadır. Deprem, elastik bir ortamda biriken potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşümü
olarak düşünüldüğünde, kaynak bölgesindeki yoğunluk, Young Modülü, katısallık (rijidite) gibi elastiklik
katsayılarının deprem kaynağının oluşumunda önemli parametreler olduğu anlaşılır. Ayrıca bölgenin
tektonik özellikleri depremin oluşumunda önemli bir etkendir. Depremin oluşumunda 4 ayrı aşama
belirlenmiştir.
a. İNTER-SİSMİK DÖNEMİ: Fay üzerinde hareketin olmadığı, ancak elastik yamulma enerjisinin
biriktiği dönemdir.
b. PRE-SİSMİK DÖNEMİ : Fay üzerindeki gerilmenin kritik düzeye geldiği aşamadır.
c. KO-SİSMİK : Bu kısa dönemde potansiyel enerji hızla kinetik enerjiye dönüşür. Yani deprem
anıdır.
d. POST-SİSMİK DÖNEMİ : Art sarsıntıların oluştuğu ve fayın yeni bir denge durumuna geldiği
dönemdir. Post-sismik döneminin sonu inter-sismik döneminin başlangıcıdır.
Şekil 2.4. Faylarda enerji toplanması ve boşalması [72]
44
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
2.2. DEPREM TÜRLERİ
Cisimlerin bir etki altında yaptıkları bir hareket de deprem olarak nitelendirilebildiğinden depremler;
1. Yapay depremler
2. Doğal depremler
olarak ikiye ayrılır. Depremler büyüklüğü, şiddeti ve zamanı belli olan yapay depremler ve
parametreleri önceden belli olmayan doğal depremler olarak sınıflandırmak mümkündür. Yapay
depremlerin etkileri belli olduğu için incelemeye konu olmazken doğal depremlerin parametreleri kesin
olarak belli değildir. Doğal depremler, doğadaki değişiklikler sonucu oluşan depremleri oluş
nedenlerine göre;
a. Tektonik depremler
b. Volkanik depremler
c. Çöküntü depremler
olarak sınıflandırılır. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde
oluşmakla birlikte az miktarda da olsa başka doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır.
Levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu
depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında oluşurlar. Dünya ve Türkiye’de olan depremlerin %90'ı bu
gruptandır.
İkinci tip depremler "VOLKANİK" depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar. Yerin
derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda
oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin meydana geldiği bilinmektedir.
Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve
İtalya'da oluşan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu
tip depremler olmamaktadır.
Bir başka tip depremler de "ÇÖKÜNTÜ" depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara, su
yolları), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşluklara tavan
bloğunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler.
Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.
Odağı deniz dibinde olan derin deniz depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen
kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara Tsunami denir. Merkezi deniz
içerisinde olan depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kişi ve 2004
Güney Asya’da oluşan tsunamide ise 300.000 kişi ölmüştür.
2.3. DEPREMİN ODAK NOKTASI (HİPOSANTR)
Üst merkez
(episantr)
VS=S dalgası hızı
VP=P dalgası hızı
∆tP-S=P ve S geliş süresi farkı
Odak
derinliği
D=
FAY
∆t P − S
1
1
−
VS VP
ODAK [HİPOSANTIR]
Şekil 2.5. Depremin derinliği
Odak noktası; yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Bu noktaya odak noktası veya
iç merkez de denir. Gerçekte enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır, fakat pratik
uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir. Odak noktası, dış merkez ve sismik deprem
dalgalarının yayılışının merkezidir. Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır. Burası aynı
45
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği noktadır. Aslında bu bir
noktadan çok bir alandır. Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli
büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce kilometreden de
belirlenebilir. Bu nedenle "Episantr Bölgesi" ya da "Episantr Alanı" olarak tanımlanabilir.
2.4. DEPREM DALGALARI
Depremlerin oluşumunu, deprem dalgalarının yer içindeki yayılma şekillerini, ölçüm aygıtları
yardımıyla değerlendiren ve genel olarak depremle ilgili çalışan bilim dalı sismolojidir. Sismoloji
sözcüğünün kökeninde, Yunanca'da "şok" anlamına gelen "sismos" sözcüğü var. Sismolojinin en
önemli uğraş alanlarından biri kuşkusuz deprem dalgalarıdır. Yer kabuğu içinde ani kaya kırılmalarıyla
oluşan bu enerji dalgaları "sismik dalgalar" olarak adlandırılır. Deprem adını verdiğimiz yer sarsıntıları
da, bu sismik dalgaların etkisidir. Depremleri sismoloji yönünden bilimsel olarak anlamak için birtakım
tanımlamalara gereksinim var. Aslında hiç de zor olmayan bu tanımlar, işin uzmanı olmayan kişiler
tarafından yanlış ya da eksik olarak aktarıldığı için genellikle kafa karıştırıcı oluyor. Depremin
enerjisinin çıktığı, diğer bir deyişle sismik dalgaların kaynağı olan nokta depremin "odak noktası" ya da
"iç merkezi" olarak adlandırılır. Burada nokta olarak kastedilen gerçekte büyükçe bir alan olmasına
karşın, pratik uygulamalarda kolaylık sağladığından nokta olarak alınır.
Odak noktası, fay üzerindeki ilk hareket noktasıdır. Fayda oluşan kayma, bu noktadan başlayıp hızla
fay düzlemine yayılır. Yer üzerinde, odak noktasına en yakın nokta, yani odak noktasının yer
yüzeyindeki izdüşümü depremin "merkez üssü" ya da "dış merkezi" olarak adlandırılır. Burası,
depremin en çok hasar verdiği ve en kuvvetli hissedildiği bölgedir. Kırılma ya da kaymanın ardından
odak noktasından hızla sismik dalgalar yayılıyor. Bu sismik dalgalar da iki türdür. Yerin iç
kısımlarındaki odak noktasından başlayıp her yöne doğru yayılan "cisim dalgaları" ve merkez
üssünden yayılan yer yüzeyinde ilerleyen "yüzey dalgaları" vardır. Yer kabuğunun iç kısımlarında etkili
olan cisim dalgalarının da P-dalgaları ve S-dalgaları olmak üzere iki türü var. Bir depremin ardından
hissettiğimiz sarsıntı, depremin odağından boşalan enerjinin oluşturduğu ve küresel olarak yayılan
elastik dalgalardan (Sismik Dalgalar) kaynaklanmaktadır. Deprem sonrasında çok çeşitli dalgalar
yayılır. Bunlardan en önemlileri aşağıda tabloda verilmiş ve açıklaması yapılmıştır.
CİSİM DALGALARI
P
S
DEPREM DALGALARI
YÜZEY DALGALARI
G DALGALARI
Love
G1, G3, G5,
Rayleigh
R DALGALARI
R1, R2, R3…
G2, G4, G6,
2.4.1. Cisim dalgaları
1- P dalgaları : P-dalgaları, "birincil" anlamındaki ingilizce "primary" sözcüğünün baş harfinden adını
alır. P-dalgaları, hareketleri sırasında kayaları itip çekerek, yani dalgaların ilerleyiş yönüne paralel
olarak hareket ederler. Tıpkı bir ucu sabit olarak gerdiğiniz bir yayı bıraktığınızda yaptığı titreşim
hareketi gibi. Bu dalgalar en hızlı ilerleyen sismik dalgalardır. P-dalgalarının diğer önemli özelliği, katı
kaya kütleleri içinde, sıvılarda ve havada ilerleyebiliyor olmasıdır. Yayılma hızları en fazla olan ve bu
nedenle kayıtçılarda ilk görünen dalgalardır (birincil dalgalar, boyuna yada basınç dalgaları olarak da
adlandırılır). Yer içindeki taneciklerin titreşim hareketi yayılma doğrultusu (yönü) ile aynıdır. Hızı
kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir.
Vp=(B+4/3G) / d
B: Bulk modülü (cismin hacim değişikliğine karşı gösterdiği direnç G: Kayma modülü (cismin şekil değişikliğine karşı gösterdiği
direnç) d: Ortamın (cismin) yoğunluğu
Şekil 2.6. Yay üzerinde P dalgası hareketi [67]
46
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Şekil 2.7. P dalgası hareket yönü ve yapıya Şekil 2.9. S dalgası hareket anı [67]
2- S dalgaları: İkinci tür cisim dalgaları olan S-dalgaları da, ingilizcede "ikincil" anlamına gelen
"secondary" sözcüğünün baş harfinden bu adı almıştır. Kolayca tahmin edilebileceği gibi, bu dalgalar
deprem sonrası ölçüm istasyonuna ikinci sırada ulaşır. Daha yavaş hareket eden bu dalgaların hızı da
saniyede 2-5 km/sn arasında değişir. S-dalgalarının hareketleri ise, dalganın ilerleme yönüne diktir.
Bu, bir ucu sabit olan bir halatın diğer ucundan tutarak yaptığımız atma hareketiyle oluşan dalga
hareketine benzetilebilir. S-dalgaları yalnızca katı kaya kütlelerinde ilerleyebilirler ve ilerlerken de
kayaları aşağı-yukarı, sağa-sola doğru hareket ettirirler. Deprem-zemin etkileşimine bağlı olarak bazı
dalgalar kısa periyotlu bazıları ise uzun periyotlu olur.
Sismik dalgaların ikinci türü olan yüzey dalgaları, en yavaş ilerleyen sismik dalgalar olmakla birlikte,
genelde cisim dalgalarından daha fazla hasara neden olurlar. Çünkü bu dalgalar daha fazla yer
hareketi yaratır. Daha yavaş hareket ettiği için de etkisi daha uzun sürer. S dalgası, kayıtçılara ikincil
olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının %60'ı ile %70'i arasında değişir. Tanecik
hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir (ikincil yada
kesme dalgaları olarak ta adlandırılır). Hızları P dalgalarından daha az olduğundan kayıtçılarda ikinci
görülür. Titreşim hareketi yayılma doğrultusuna diktir. Bu dalgalar sıvı içinde yayılamazlar.
G
Vs =
d
a
t
T1
t
T2
Genlik
Şekil 2.8. S dalgası ilerleme grafiği
47
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
λ = (Eν /[(1 + ν )(1 − 2ν )])
BÖLÜM 1
Kayma modülü µ = [E /((1 + ν )],
Yoğunluk ρ, Elastisite modülü E olmak
üzere boyuna (νp) ve
enine (νs) dalga hızları,
 λ + 2µ 
νp = 

 ρ 
0.5
µ 
νs =  
ρ
0.5
Bağıntıları ile verilmektedir. Boyuna ve enine hızların oranı,
νp

λ
= 2+ 
ν s 
µ
0.5
Bağıntısıyla verilebilir. Değişik poisson oranlarına göre,
ν=0→
νp
νs
= 1.41
ν = 0.2 →
νp
νs
= 1.63
ν = 0.5 →
νp
νs
=∞
ν=0.5 olması sıvılar gibi sıkışmaz cisim anlamındadır. Yani sıvı ortamda kayma dalgası hızı bulunmaz.
2.4.2. Yüzey dalgaları
Yüzey dalgaları da Love dalgası ve Rayleigh dalgası olmak üzere iki türdür. Love dalgası adını, 1911
yılında bu dalgaların matematiksel modelini inceleyen İngiliz matematikçi A. E. H. Love'dan almış.
Cisim dalgalarına göre daha yavaş yayılırlar. Ancak genlikleri daha büyüktür. İki çeşidi vardır:
1- Love dalgaları
2- Rayleigh dalgaları
2.4.3. G dalgaları
Bir tür Love dalgasıdır. Büyük depremler sonucunda ortaya çıkar ve dünya çevresini bir kaç defa
dolaşabilirler. Bir tarafa giden G dalgaları G1, G3, G5 şeklinde adlandırılırken, ters istikamette gidenler
G2, G4, G6 şeklinde adlandırılır.
2.4.4. R dalgaları
Dünya çevresini dolaşabilen bir tür Rayleigh dalgasıdır. Adlandırılmaları G dalgalarınınki gibidir
(R1,R2,R3...).
Yapılar için yıkıcı etkisi olanlar S ve Yüzey Dalgalarıdır. Deprem sırasında, bir kuvvetin bizi yukarı
doğru ittiği hissedilir. Bu kuvvet P dalgasıdır. P dalgasının bir yapıyı yıkması için yer çekim ivmesini
2
(g=9.81cm/sn ) geçmesi gerekir ki bu mümkün değildir. S ve Yüzey dalgaları ise yanal salınım
yaptıklarından yapılara yatay kuvvetler uygular. Yüzey dalgalarının en hızlısı olan Love dalgası yeri
yatay düzlemde hareket ettirir. Diğer yüzey dalgası olan Rayleigh dalgası ise adını, 1885 yılında bu tür
bir dalganın varlığını matematiksel olarak ifade eden Lord Rayleigh'den almıştır. Rayleigh dalgası da,
bir göl ya da okyanus üzerinde yuvarlanan dalga gibi yer üzerinde yuvarlanarak ilerler. Deprem anında
hissedilen sallantıların çoğu, diğer dalgalardan çok daha büyük genlikli olan bu Rayleigh dalgasından
kaynaklanır.
Şekil 2.10. Yüzey dalgaları ilerleme grafiği [67]
Seyit Ali KAPLAN BETONARME BİNALARDA DUVAR ETKİSİ VE GÜÇLENDİRİLMESİİSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİİNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ
BÖLÜMÜBİTİRME TEZİHAZİRAN 2006
48
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Rayleigh dalgası
Love dalgası
Episantır
Fokus
S dalgası
P dalgası
Şekil 2.12.a. Deprem dalgaları arasındaki etkileşim(Seyid Ali)
Deprem dalgalarının yer kabuğundaki ilerleme hızları birbirine göre aşağıdaki grafikte de görüldüğü
gibi farklı olmaktadır.
Süre
4
L
3
S
7 dak.
2
17 dak.
P
1
0
1000
2000
3000
4000
5000
Uzaklık
Şekil 2.13.b. Deprem dalgalarının bir birine göre hareketi
Örneğin bir depremin merkezinden 3400 km uzaklıktaki bir noktaya P dalgası 10 dakika sonra
ulaşırken S dalgası 20 dakika ve L dalgası 27 dakika sonra ulaşmaktadır. Yani merkezden 3400 km
uzaklıktaki bir noktada P dalgası hissedildikten 10 dakika sonra S ve 17 dakika sonra ise L dalgası
hissedilmektedir.
2.5. ODAKTAKİ KUVVET SİSTEMİNİN DEPREM DALGALARININ GENLİĞE ETKİSİ
Deprem odağındaki hareketin incelenmesi, bugün sismolojinin en önemli konuları arasında yer alır.
Fay düzlemi çözümü, odak bölgesinde bir dislokasyona sebep olan gerilmelerin dağılımı ve bu
dağılıma bağlı olarak odak bölgesinde nasıl bir yer değiştirmenin meydana geldiğini anlamak için
yapılır. İncelemeler, sismik dalgaların dinamik özellikleri olan dalga sekli ve genlik ile odaktaki
hareketin rejimi arasında bir takım ilişkilerin bulunduğunu ortaya koymuştur. Bir depreme ait kayıtlarda
görülen dalga şekilleri ve genlikleri her istasyonda aşağıdaki nedenler dolayı farklıdır.
1. Depremin büyüklüğü,
2. Dalgaların geçtiği ortamın özellikleri,
3. Sismografın büyütmesi,
4. Odağın derinliği,
5. Soğurulma,
6. Episantırın uzaklığı,
7. Depremin oluşmasına neden olan kuvvet çiftinin türü.
49
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
Deprem odağındaki etkili kuvvet çiftinin iki tür olabileceği kabul edilir (Şekil2.8).
a) Basit Kuvvet-Çifti (I. tür)
b) İkili Kuvvet-Çifti (II. tür)
Şekil 2.14. I. ve II. tür kuvvet çiftlerindeki kuvvet dağılımları
2.6. ODAK DERİNLİĞİ (R)
Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği
olarak adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre;
1- Sığ depremler
2- Orta derinlikteki depremler
3- Derin depremler (P ve S dalgalarının Kabuk içerisinde ve Manto sınırında izlediği yola göre bileşenleri)
olarak sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir. Yerin 0-60 km. derinliğinde
olan depremler sığ deprem olarak nitelendirilir. Yerin 70-300 km. derinliklerinde olan depremler orta
derinlikte olan depremlerdir. Derin depremler ise yerin 300 km den fazla derinliğinde olan
depremlerdir. Türkiye'de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km.
arasındadır. Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde
olur. Derin depremler çok geniş alanlarda hissedilir buna karşılık yaptıkları hasar azdır. Sığ depremler
ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.
2.7. DEPREMLERİN FREKANSI
Dalgaların saniyede yaptığı salınım sayısına yani kendilerini tekrarlama (2π) sıklığına frekans denir.
Frekansın birimi Hertz (Hz). 1 Hz saniyede 1 salınım, 1 kHz (kilohertz) saniyede 100 Hz. Dalgaların bir
salınım da aldıkları yola da dalga boyu denir. Yılda magnitüdü 2 ve daha küçük milyondan fazla
deprem olmaktadır. Sığ odaklı ve etkili deprem sayısı yılda 150.000-100.000 civarındadır. Bunlardan
5000 kadarı insanlar tarafından hissedilebilmektedir. Gutenberg-Richter yaptıkları çalışmalarda bu
dağılımı tablo halinde vermişlerdir.
MAGNITÜD
YILLIK ORTALAMA OLUŞUM SAYISI
8.6-7.7
7.7-7.0
7.0-6.0
6.0-5.0
5.0-4.0
4.0-3.0
3.0-2.5
2
12
108
800
6200
49000
100000
Bir bölgede geçmiş depremlerin istatistikleri yapılarak bundan sonra olması muhtemel depremlerin
tahmin edilmesinde kullanılan bu verilerden kesin sonuç alınamamıştır. Yapılan çalışmalarda
tekrarlanma süreleri her bölge için değişik olmaktadır. Örneğin Tokyo’da dört günde bir,
Yunanistan’daki Korent Kanalı’nda ise bir günde 4 deprem olmaktadır. Doğu Anadolu Bölgesinde 13
günde bir, Batı Anadolu Bölgesinde 16 günde bir, Marmara Bölgesinde ise 36 günde bir deprem
olmaktadır. Bu depremlerin bazıları insanlar tarafından duyulmamaktadır. Türkiye’de 1900-1998 yılları
arasında 6.5-7.0 arasında yaklaşık 70 deprem olduğu bilindiğinden Türkiye’de her 1.5 yılda bir şiddetli
bir deprem, her iki buçuk yılda bir çok şiddetli deprem olduğu söylenebilir.
2.8. DEPREMİN EŞŞİDDET HARİTASI
Depremin şiddeti depremin etkili olduğu alanlarda,
1. Canlıların gözlemleri
2. Depremin yer yüzeyindeki izleri [kırıklar, çukurlar, atımlar]
3. Yapı hasarlarının
50
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
birlikte uzman [konusunda deneyimli] bir ekip tarafından değerlendirilmesi sonucu depremin şiddeti
belirlenir. Sismogram aletlerinin dağılımı yoğun olmadığı için depremin şiddetinin belirlenmesinde
deprem konusunda uzman kişiler tarafından yapılan inceleme depremin şiddetinin belirlenmesi
bakımından daha sağlıklı bilgi verebilmektedir. Yer yüzünün şeklinin (dağ, göl) belirlenmesinde
kullanılan eşyükselti eğrileri gibi aynı şiddette sarsılan noktaların oluşturduğu kapalı eğrilerin
birleştirilmesi sonucu oluşan haritalara deprem eşşiddet haritası denir. Bunların en küçükten en
büyüğe kadar olanlarının bir araya getirilmesi sonucu eşşiddet haritası ortaya çıkar. Genelde kabul
edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani, iki eğri arasında kalan alan, depremlerden etkilenme
yönüyle, şiddet bakımından sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eşşiddet eğrileri üzerine
değil, alan içerisine yazılır. İzmit depreminin eşşiddet haritası arazi gözlemleri, hasar tespitleri ve ivme
kayıtları baz alınarak MSK şiddet cetveline göre hazırlanmıştır. Ayni şiddet eğrisi içerisinde kalan
yerleşmelerde farklı hasar dağılımlarına rastlanması, yerleşmelerde yer alan yapı tiplerinin nitelik ve
niceliklerinden kaynaklanmaktadır.
MSK şiddet cetveline göre çizilen eşşiddet haritasına göre 17/08/1999 tarihinde meydana gelen İzmit
depreminden 11.807.738 kişi VI şiddetinde, 1.521.558 kişi VII şiddetinde, 666.936 kişi VIII şiddetinde,
676.122 kişi IX şiddetinde ve 419.699 kişi X şiddetinde depremden etkilenmiştir. Aşağıda hangi
2
sayıda insan ve konutun hangi şiddette depremden etkilendiği ve bu şiddetin kaç km alanda etkili
olduğu tablo halinde gösterilmiştir.
17.08.1999 DEPREMİNDE ETKİLENEN İLLERİN ŞİDDET VE DEPREM BÖLGELERİNE GÖRE DAĞILIMI
Şiddet
Yüzölçümü (km2)
1997 Nüfusu
Konut Sayısı
VI
VII
VIII
IX
X
TOPLAM
35200
7955
4396
1216
294
49061
11.807.738
1.521.558
666.936
676.122
419.699
15.090.056
2.762.044
355.920
156.008
158.157
98.175
3.530.304
IL
BILECIK(1)
BOLU(1)
BURSA(1)
ESKISEHIR(2)
STANBUL(1)
KOCAELI(1)
SAKARYA(1)
TEKIRDAG(2)
YALOVA(1)
ZONGULDAK(2)
TOPLAM
I. DERECE II. DERECE III. DERECE IV. DERECE
1767
10453
8011
0
965
3255
4738
1172
828
1877
33066
2542
457
2884
6264
2193
376
141
1723
0
1428
18008
0
0
0
6014
1630
0
0
2190
0
0
9834
0
0
0
1646
565
0
0
1246
0
0
3457
Şekil 2.15. 17 Ağustos 1999 İzmit ve 23 Ekim 2011 Van depremi eşşiddet haritası
2.9. DEPREMİN ENERJİSİ
Depremlerle açığa çıkan enerji çok büyüktür. Bir depremden çıkan enerjiyi daha kolay anlamak için şu
formülü yazmak yeterli olacaktır. Atom Bombası (Hirosima) x 1000 = Büyüklüğü 8 olan depremdir
(Erzincan 1939, M=7.9). Yani 8 büyüklünde bir deprem Hirosima'ya atılan atom bombasının 1000 katı
enerji açığa çıkarır. Depremlerden açığa çıkan enerji logaritmik bir artış gösterir. Büyüklükleri arasında
1 puanlık fark olan iki depremden büyük olanının açığa çıkardığı enerji küçüğünün yaklaşık 31.5
katıdır. Aşağıdaki tabloda büyüklüklere göre ortalama enerji değerleri verilmiştir.
51
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÜYÜKLÜK
BÖLÜM 1
DEĞIŞIM ETKISI
ENERJI (ERG)
Magnitüd
1.0
Zemin Deplasmanı
10.00
Enerji
31.50
6.3 x 1017
0.5
3.20
5.50
5
2 x 1019
0.3
2.00
3.00
6
6.3 x 1020
0.1
1.30
1.40
7
2 x 1022
8
6.3 x 1023
3
2 x1016
4
1 watt=106 erg/s=0.001 kW (kilowatt)=0.000001 MW (megawatt)
Örnek: 8.9 büyüklüğündeki bir deprem ile 5.3 büyüklüğündeki iki deprem arasındaki yer hareketini ve
enerji değişim miktarının hesaplanması
[Mbüyük −Mküçük ]
a. 10
(8.9-5.3)
= 10
(3.6)
=10
=3981 veya
M
10 büyük 108.9 100.9 x108
7.94 x108
7.94 x103
=
=
=
=
= 3980
Mküçük 105.3 100.3 x105 1.995 x105
1.995
10
1.5
b.Magnitüddeki 1 artış 31.5 (10 ) katı enerjiyi artırdığına göre
101.5 


M büyük
101.5 


M küçük
8.9
 1.5 
 1.5xM büyük −M küçük   10 
 1.5 x3.6] 
= 10
= 10 [
=
 = 251188.64 veya


  1.5  5.3 
10


8.9-5.3=3.6 31.53.6 =247695.43
24
yaklaşık yukarıdaki sonuçla aynıdır. Yılda açığa çıkan enerji miktarı ise ortalama 4.5x10 erg' dir. Bir
deprem için yüzey dalgası büyüklüğü (Ms) kullanılarak çıkan enerji miktarı şu formülle hesaplanabilir:
Log (Enerji) = Log E= 11.8 + 1.5Ms Yüzey dalgasına göre
Cisim dalgasına göre
Log (Enerji) = Log E= 5.8 + 2.4mb
Buradaki katsayılar dünyanın farklı bölgeleri için değişebilir. 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depreminden
çıkan enerjinin yaklaşık değerini hesaplarsak,
[11.8 + 1.5x7.8]
Ms = 7.8
23.5
Enerji = 10
Enerji = 10
erg
Büyüklükteki 1 birimlik artış yer hareketinde 10 katlık fark yapmaktadır.
Örnek: M=7 ile M=9 büyüklüğündeki depremleri enerji yönünden karşılaştırılması
22.30
=6.03 10
25.30
=2.00 10
M=7 LogE=11.8 +1.5 M=11.8 +1.5 x 7 =22.30
E=10
M=9 LogE=11.8 +1.5 M=11.8 +1.5 x 9 =25.30
E=10
E9 2.001025
=
= 33167.50
E7 6.031020
20
erg.
25
erg.
3 33167.50 = 32.13 ≅ 31.5
Deprem büyüklüğünün 1 artması enerji oranının 31.5 kat artmasına karşı geldiğinden 2 artması ise
31.5’in yaklaşık olarak küpüne karşı gelmektedir.
2.9.1. DEPREMİN SÜRESİ
Depremin süresi fayın kırılma başlangıcı ile bitim arasında gecen zaman veya fayın yırtılma süresi
olarak tanımlanabilir. Depremin süresi yapılara olan etkisi bakımından önemli bir parametredir.
Deprem süresinin uzun olması yapıların yorulması sonucu hasar görmesi bakımından en az depremin
diğer parametreleri kadar önemlidir. Depremin süresi depremin büyüklüğüne yakından bağlıdır.
Deprem süresinin hesabında M deprem büyüklüğü olmak üzere aşağıdaki ampirik bağıntılar
kullanılmaktadır.
1.
t=
M−
− 2.5
3
10 .23
s [Watabe, 1977]
2. t= 4+11 [M-5] s
52
[Donovan, 1973 ]
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Örneğin İzmit depreminin moment büyüklüğü Mw=7.4 olduğuna göre depremin süresi,
t=
M − 2 .5
10 3.23
7.4 − 2.5
= 10 3.23
= 33 s [Watabe,1977] t= 4+11 [7.4-5]=30.4 s [Donovan, 1973]
Haritanın incelenmesinden de İzmit depreminin belli noktalardaki süre ve büyüklükleri görülmektedir.
Deprem
Büyüklüğü
(M)
5.5
6.5
7.0
7.5
8.0
8.5
Süre (s)
10
17
25
40
60
90
Şekil 2.16. 17 Ağustos 1999 tarihindeki İzmit Depreminde enerji boşalma yerleri [67]
2.10. DEPREMLERİN KAYDEDİLMESİ
Sismik dalgaları ölçüp kaydedebilen aygıtların keşfi, bu konuda en önemli bilimsel gelişmelerden
biridir. Bu aygıtlar yardımıyla, yerin hareket miktarı ve böylece depremin olduğu bölge, depremin
derinliği ve büyüklüğü ölçülebilir. Sismik dalgaları belirlemekte kullanılan aygıtın adı sismometredir.
Temel çalışma ilkesi ise mümkün olduğunca hareketsiz tutulan ağır bir asılı kütledir. Bunun için, ağır
kütle, bir yay ya da iple sarkaç gibi asılı tutulur. Yer sarsıntısı sırasında, aygıtın çerçevesi sarsıntıyla
birlikte sallanırken, asılı olan kütle eylemsizliği nedeniyle hareketsiz kalır ve böylece yerin hareket
miktarı belirlenir. Sismometre kütlesi bu sayede bir referans noktası işlevi görür.
Sismometre tek başına, ölçtüğü hareketi kaydedemez. Bu iş için,Yerin hareketini bir kâğıt şerit üzerine
kaydeden kayıt cihazına sahip sismometreler, diğer adıyla sismograflar kullanılır. Yer titreşimlerinin
kaydedildiği kâğıtlara ise sismogram adı verilir. Dünya üzerinde, depremleri kaydeden ve birbirleriyle
iletişim halinde olan binlerce sismograftan oluşmuş bir ağ vardır. Depremin ardından geçen birkaç
dakika içinde, sismograflar sismik dalgaları algılamaya başlarlar. Deprem büyükse, Dünya üzerindeki
tüm sismograflar tarafından algılanır. Değişik türdeki sismik dalgalar, farklı hızlarda hareket
ettiklerinden, sismograf istasyonlarına da belirli sıralarda ulaşırlar. Önce P-dalgaları, ardından Sdalgaları ve en son da yüzey dalgaları sismograflara ulaşır. Bu farklı dalgalar, kâğıt sismogramlara
ayrı ayrı kaydedilir. Bu kağıtların analizi sonucu, depremin yeri ve büyüklüğü gibi önemli bilgiler
edinilir.
Şekil 2.18. İzmit depremi anaşok kaydı ve depremlerin kaydedilmesi [80]
Bu kayıtlardan deprem üst merkezinin yeri, magnitüdü ve depremin odak derinliği belirlenebilir.
Günümüzde 3 tür kayıtçı kullanılmaktadır:
53
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
1. Yer değiştirme kayıtları
2. İvme kayıtları
3. Hız kayıtları
Yer değiştirme ve hız kayıtçıları depremin kaynak özelliklerini, yerin fiziksel yapısını ve sismik
dalgaların yayılım karakteristiklerini araştırmakta kullanılırken, ivme kayıtçıları depremin yapılar ve
toprak üzerindeki etkilerini ve deprem kaynaklarının mekanizmasını incelemekte kullanılır. Genellikle
20 tondan daha ağır olan sarkaç, en az bir sürtünme yüzeyi ile serbest hareket edecek şekilde
yerleştirilir. Depremden dolayı oluşan titreşimler sarkacı harekete geçirir ve bu hareket mekanik, optik
ve elektronik olarak kaydedilir. Rasathanelerde iki yatay (N-S, E-W), birde düşey birleşen sismograflar
kullanılmaktadır. Şekilde, depremin odak noktasından yayılan P ve S-dalgalarının yakın bir istasyon ile
daha uzaktaki bir istasyona ulaşma zaman aralıkları görülüyor. İstasyon ne kadar uzakta ise bu aralık
sismografda o kadar uzun kaydediliyor.
P dalgası
S dalgası
GENLİK
P ve S dalgalarının
ulaşma zaman
aralığı
Zaman (saniye)
Şekil 2.19: Deprem dalgalarının yayılması [67]
2.11. DEPREM ÜST MERKEZİ
Şekil 2.20. Deprem dalgalarının yayılması [67]
Deprem dalgalarının (S, P, L) kayıt istasyonlarına geliş zamanları faklıdır. Bu durumdan yararlanılarak
depremin kayıt merkezine olan uzaklığı bulunabilmektedir (Şekil) Kayıt istasyonuna gelen ilk dalga P
54
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
dalgasıdır. Kayıt istasyonuna gelen P ve S dalgalarının geliş zamanlarından yararlanarak deprem üst
merkezinin kayıt merkezine olan uzaklığı;
1- (S-P-1) 10000 (km cinsinden uzaklık)
2- (L-P) 1000/3 (km cinsinden uzaklık)
Bağıntılarıyla hesaplanır.
Şekil 2.21. Depremin kaydı ve kayıtlara ilk ulaşan dalgalar[67]
2.12. İLK DEPREM KAYITLARI YAPAN SİSMOMETRELER
İlk sismoskop M.S 132’de Çin Filozof Chang Heng tarafından geliştirilmiştir. Bu alet ayaklı bir vazo
üzerine eşit aralıklarla yerleştirilmiş 8 ejderha başı ile vazonun ayağı üzerine yerleştirilmiş 8
kurbağadan oluşmaktadır (Şekil). Ejderhaların herbirinin ağzında birer bilye bulunmaktadır.
Kurbağaların ağızları açık ve herbiri ejderhadan tarafa bakmaktadır. Deprem esnasında depremin
yönüne göre ejderhaların ağzındaki bilye kurbağaların ağzına düşmektedir. Hangi ejderhanın bilyesi
düşmüş ise depremin yönü o yöndedir. Alet 750 km uzaklıktaki depremi algılayabilmektedir (Türkiye
Gazetesi 2.9.1999). Bu aletin içinde çok duyarlı bir sarkacın olduğu tahmin edilmektedir. Bu alet şu an
müzede sergilenmektedir. Bu alette dört yönde kollar ve üzerlerinde bilye bulunmaktadır. Bu bilyelerin
altında birer bardak bulunmaktadır. Yine bu alette Çinliler tarafından bulunmuştur.Deprem esnasında
depremin yönüne göre bu bilyeler bardaklardan birisi içine düşmektedir. Bilye hangi bardağın içine
düşmüş ise depremin yönü o yön kabul edilmektedir. Bu alette müzede saklanmaktadır.
Şekil 2.22. Depremin ölçülmesi ile ilgili eski ve yeni yöntem [68]
2.12.1. SİSMOLOJİ
Sismoloji, bir deprem felaketi yaşandığında sıkça duyulan kendine özgü terminolojisiyle farkında olmasak da birden
yaşamımızın en önemli parçası haline gelen bir terimdir. Anlamları bilinmese de, özellikle medya tarafından sık sık, sismik
55
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
dalgalar, P-dalgası, S-dalgası, Richter ölçeği, deprem şiddeti vb. terimler pervasızca kullanılıyor. Daha da önemlisi, bu terimler
çoğunlukla yanlış kullanılıyor. Sonuçlarını kimi zaman çok ağır, kimi zaman da hiç hissetmediğimiz depremler, yerkabuğu
içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılmasıyla oluşur. Depremlerin oluşumunu,
deprem dalgalarının yer içindeki yayılma şekillerini, ölçüm aygıtları yardımıyla değerlendiren ve genel olarak depremle ilgili
çalışan bilim dalı sismolojidir. Sismoloji sözcüğünün kökeninde de, Yunanca'da "şok" anlamına gelen "sismos" sözcüğü var.
Sismolojinin en önemli uğraş alanlarından biri kuşkusuz deprem dalgalardır. Yer kabuğu içinde ani kaya kırılmalarıyla oluşan bu
enerji dalgaları "sismik dalgalar" olarak adlandırılır. Deprem adını verdiğimiz yer sarsıntıları da, bu sismik dalgaların etkisinden
meydana gelir. Depremleri sismoloji yönünden bilimsel olarak anlamak için birtakım tanımlamalara gereksinim vardır. Aslında
hiç de zor olmayan bu tanımlar, işin uzmanı olmayan kişiler tarafından yanlış ya da eksik olarak aktarıldığı için genellikle
yanlışlıklara sebep olabilmektedir.
Depremin enerjisinin çıktığı, diğer bir deyişle sismik dalgaların kaynağı olan nokta depremin "odak noktası" ya da "iç merkezi"
olarak adlandırılır. Burada nokta olarak kastedilen gerçekte büyükçe bir alan olmasına karşın, pratik uygulamalarda kolaylık
sağladığından nokta olarak kabul edilir. Odak noktası, fay üzerindeki ilk hareket noktasıdır. Fayda oluşan kayma, bu noktadan
başlayıp hızla fay düzlemine yayılır. Yer üzerinde, odak noktasına en yakın nokta, yani odak noktasının Yer yüzeyindeki
izdüşümü depremin "merkez üssü" ya da "dış merkezi" olarak adlandırılır. Burası, depremin en çok hasar verdiği ve en kuvvetli
hissedildiği bölgedir. Kırılma ya da kaymanın ardından odak noktasından hızla sismik dalgalar yayılır. Bu sismik dalgalar da iki
türdür. Bunlar yerin iç kısımlarındaki odak noktasından başlayıp her yöne doğru yayılan "cisim dalgaları" ve merkez üssünden
yayılan ve Yer yüzeyinde ilerleyen "yüzey dalgaları" dır. Yer kabuğunun iç kısımlarında etkili olan cisim dalgalarının da Pdalgaları ve S-dalgaları olmak üzere iki türü vardır. P-dalgaları, "birincil" anlamındaki ingilizce "primary" sözcüğünün baş
harfinden adını alır. P-dalgaları, hareketleri sırasında kayaları itip çekerek, yani dalgaların ilerleyiş yönüne paralel olarak hareket
ederler. Tıpkı bir ucu sabit olarak gerdiğiniz bir yayı bıraktığınızda yaptığı titreşim hareketi gibi. Bu dalgalar en hızlı ilerleyen
sismik dalgalardır. Saniyede 4-7 km arasında değişen hızlarla hareket eden P-dalgaları, deprem ölçüm istasyonlarına ilk ulaşan
sismik dalgalar. Bu, neden birincil sözcüğünün seçildiğini açıklıyor. P-dalgalarının diğer önemli özelliği, katı kaya kütleleri içinde,
sıvılarda ve havada ilerleyebiliyor olmasıdır.
İkinci tür cisim dalgaları olan S-dalgaları da, ingilizcede "ikincil" anlamına gelen "secondary" sözcüğünün baş harfinden bu adı
almıştır. Kolayca tahmin edilebileceği gibi, bu dalgalar deprem sonrası ölçüm istasyonuna ikinci sırada ulaşır. Daha yavaş
hareket eden bu dalgaların hızı da saniyede 2-5 km arasında değişir. S-dalgalarının hareketleri ise, dalganın ilerleme yönüne
diktir. Bu, bir ucu sabit olan bir halatın diğer ucundan tutarak yaptığımız atma hareketiyle oluşan dalga hareketine benzetilebilir.
S-dalgaları yalnızca katı kaya kütlelerinde ilerleyebilirler ve ilerlerken de kayaları aşağı-yukarı, sağa-sola doğru hareket ettirirler.
Sismik dalgaların ikinci türü olan yüzey dalgaları, en yavaş ilerleyen sismik dalgalar olmakla birlikte, genelde cisim dalgalarından
daha fazla hasara neden olurlar. Çünkü bu dalgalar daha fazla yer hareketi yaratır, daha yavaş hareket ettiği için de etkisi daha
uzun sürer. Yüzey dalgaları da Love dalgası ve Rayleigh dalgası olmak üzere iki türdür. Love dalgası adını, 1911 yılında bu
dalgaların matematiksel modelini inceleyen İngiliz matematikçi A. E. H. Love'dan almıştır. Yüzey dalgalarının en hızlısı olan
Love dalgası yeri yatay düzlemde hareket ettirir. Diğer yüzey dalgası olan Rayleigh dalgası ise adını, 1885 yılında bu tür bir
dalganın varlığını matematiksel olarak öngören Lord Rayleigh'den almıştır. Rayleigh dalgası da, bir göl yada okyanus üzerinde
yuvarlanan dalga gibi yer üzerinde yuvarlanarak ilerler. Deprem anında hissedilen sallantıların çoğu, diğer dalgalardan çok daha
büyük genlikli olan bu Rayleigh dalgasından kaynaklanır. Sismik dalgaları ölçüp kaydedebilen aygıtların keşfi, belki de bu
konuda en önemli bilimsel gelişmelerden birisidir. Bu aygıtlar yardımıyla, yerin hareket miktarı ve böylece de depremin olduğu
bölge, depremin derinliği ve büyüklüğü ölçülebilir. Sismik dalgaları belirlemekte kullanılan aygıtın adı sismometre; temel çalışma
ilkesi ise mümkün olduğunca hareketsiz tutulan ağır bir asılı kütledir. Bunun için, ağır kütle, bir yay ya da iple sarkaç gibi asılı
tutulur. Yer sarsıntısı sırasında, aygıtın çerçevesi sarsıntıyla birlikte sallanırken, asılı olan kütle eylemsizliği nedeniyle hareketsiz
kalır ve böylece yerin hareket miktarı belirlenir. Sismometre kütlesi bu sayede bir referans noktası işlevi görür. Sismometre tek
başına, ölçtüğü hareketi kaydedemez. Bu iş için,Yerin hareketini bir kâğıt şerit üzerine kaydeden kayıt cihazına sahip
sismometreler, diğer adıyla sismograflar kullanılır.Yer titreşimlerinin kaydedildiği kâğıtlara ise sismogram adı verilir. Dünya
üzerinde, depremleri kaydeden ve birbirleriyle iletişim halinde olan binlerce sismograftan oluşmuş bir ağ vardır. Depremin
ardından geçen birkaç dakika içinde, sismograflar sismik dalgaları algılamaya başlarlar. Deprem büyükse, Dünya üzerindeki
tüm sismograflar tarafından algılanır. Değişik türdeki sismik dalgalar, farklı hızlarda hareket ettiklerinden, sismograf
istasyonlarına da belirli sıralarda ulaşırlar. Önce P-dalgaları, ardından S-dalgaları ve en son da yüzey dalgaları ulaşır. Bu farklı
dalgalar, kâğıt sismogramlara ayrı ayrı kaydedilir. Bu kağıtların analizi sonucu, depremin yeri ve büyüklüğü gibi önemli bilgiler
edinilir.
SİSMOMETRE [deprem ölçer], depremleri ölçen ve kaydeden bir aygıttır. Deprem sırasında, kırılan ya da kayan kütlelerden
gelen sarsıntılar, yeryüzüne doğru ilerler; sismometre bu sarsıntıları algılayıp yükseltir ve bunları uygun bir ortama kaydeder.
Sismometrelerin kayıtlarına sismogram denir. M.S. 132 yılında Çinli filozof Chang Heng tarafından yapılan ilk sismometrenin
çalışma ilkesi, halen günümüzde de kullanılmaktadır. Modern bir sismometre, yeryüzündeki en hafif sarsıntıyı bile algılayıp
sonuçları kaydedebilir. Sismometreler en çok deprem biliminde kullanılır.
Sismometrelerin çalışma ilkeleri oldukça yalındır. Şöyle ki, sismometre, bir yay ile havada asılı duran ağır bir kütle, bu kütlenin
etrafında bulunan bir kutudan oluşmaktadır. Kutu, deprem sonucunda oluşan yeryüzü sarsıntılarına göre hareket eder. Kütleyse
bu hareketten hemen hemen hiç etkilenmez. Kutunun kütleye göre yaptığı hareketler, bir sensörle algılanıp elektriksel sinyale
dönüştürülür. Sinyal, değerlendirme için ya bilgisayara ya da kalemli kaydediciye aktarılır. Sismometrelerde elektromanyetik
sensörler oldukça sık kullanılır. Kütleye bağlanacak bir mıknatıs, kutuda bulunan bir bobinin içinden geçer. Deprem sırasında
bobin, sabitlenmiş mıknatıs üzerinde hareket eder. Bobini çevreleyen manyetik alan, sarsıntının şiddetiyle orantılı olarak değişir.
Bu değişim, bobinde bir gerilim farkı yaratır. Gerilim farkı da elektronik olarak yükseltilip bilgisayara ya da kalemli kaydediciye
iletilebilir. Öte yandan sığa değişimli ya da optik girişimli sensörler de kullanılır; ancak bunları kullanan sismometreler, sadece
özel amaçlı oldukları gibi aynı zamanda pahalıdır. Sismometreler, duyarlı oldukları frekans bölgesine göre ikiye ayrılır.
Deprembilimi, periyotları büyük olan sismometreleri kullanırlar. Mühendislik çalışmalarındaysa çok daha kısa periyotlara duyarlı
sismometreler tercih edilir.
Sismometrelerin dinamik duyarlılıkları oldukça önemlidir. Şiddetli bir deprem sırasında kaydedilen en kuvvetli depremsel
sinyalin, en hafif sinyale oranı oldukça fazladır. Bu oran kimi durumlarda yüz kırk katı olabilir. Sismometrenin, bu kadar geniş
aralıkta değişen depremsel sinyallere duyarlı olması gerekir. Sismometrelerin mekanik yapıları bu denli geniş aralıklarda
doğrusal olarak çalışamadığı için sismometreler elektronik sistemlerle desteklenir. Öte yandan, sismometrenin depremsel
56
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
sinyalleri, periyotlarından bağımsız olarak yükseltmesi beklenir oysa ki sismometrelerin frekans tepkileri doğrusal değildir.
Sismometrelerin frekans tepkileri, sayısal sinyal işleme yöntemleri kullanılarak doğrusallaştırılabilir. Dinamik genişliğin ve
frekans tepkisinin elektronik sistemlerle desteklenmesi, sismometrelerin maliyetlerini oldukça arttırır. Bu yüzden, duyarlı ve
doğrusal karaktere sahip mekanik sistemlerin geliştirilmesi için araştırmalar yapılmaktadır. Dünyada halen yüz binlerce
sismometre bulunmaktadır. Bu sismometreler, deprem araştırma merkezlerine özel ağlarla bağlıdır. Deprem araştırma
merkezleri de kendi aralarında bir ağla birbirlerine bağlıdır. Bu sayede dünyanın herhangi bir yerinde oluşan deprem bilgileri ağ
üzerinden tüm deprem merkezlerine ulaşır. Deprem merkezleri ve bu merkezlerin işlettikleri sismometreler, bir karışıklığa yol
açmaması için özel olarak kodlanmıştır. Böylece, elde edilen depremsel (sismik) bir verinin dünyanın hangi noktasından geldiği
kolaylıkla bulunabilir. Kandilli Deprem Araştırma Merkezi Türkiye'nin en büyük deprem araştırma merkezidir. Boğaziçi
Üniversitesi'ne bağlı bir enstitü olan merkez, uluslararası deprem merkezleri ağına bağlıdır. Merkez, halen onlarca sismometreyi
işletmektedir. Türkiye'nin fay hatları üzerinde yoğunlaşan ve yurdun dört bir yanında bulunan sismometreler merkezin kurduğu
ağ içinde bulunur. Merkez, sismometrelerle telefon hatları, özel olarak ayrılmış sayısal telefon hatları ya da radyo-linklerle
iletişim kurar. Merkez, tüm sismometrelerden gelen bilgileri kaydedip değerlendirir.
Sismometreler olsun, bunların ürettiği sismogramlar olsun gün geçtikçe gelişen deprembiliminin en vazgeçilmez araçlarıdır.
Sayısal elektroniğin kullanılması sayesinde sismometrelerin duyarlılıkları ve doğrulukları daha da artmaktadır.
Lehman Sismometresi, basit yapısı ve ucuz elektronik donanımı sayesinde, amatör deprembilimciler kadar meraklıların da
ilgisini çekmektedir. Lehman sismometresinde yapımı zor ve pahalı herhangi bir parça bulunmaz. Bu sayede sismometre, biraz
mekanik ve elektronik bilgisi olan kişilerce kolaylıkla yapılabilir. Yapım niteliğine ve ayarlama duyarlılığına göre yüzlerce
kilometre ötedeki depremleri algılayabilir. İyi yapılmış bir Lehman sismometresi, şiddeti Richter ölçeğine göre 4.8'den daha
büyük depremlere duyarlıdır. Lehman sismometresinde yatay eksende salınabilen bir sarkaç bulunmaktadır. Bu sarkaç, ağır bir
çubuk, bu çubuğa bağlı bir mıknatıs ve mıknatısın yanına yerleştirilmiş bir çift bobinden oluşmaktadır. Deprem sırasında bobin,
hemen hemen sabitleşmiş mıknatısa göre hareket eder. Bobin etrafındaki manyetik alanın değişimi, bobinde doğal olarak bir
gerilim farkı yaratır. Bobinde oluşan bu gerilim farkı, uygun bir elektronik devreyle yükseltilerek kaydedici ortama aktarılır.
Kaydedilmiş sarsıntılar daha sonra deprem hakkında bilgi toplamak amacıyla incelenir. Ağır çubuğun bir ucu bıçak gibi
işlenmiştir. Bu uç, tüm sistemi taşıyan bir iskelenin alt kısmında bulunan bir yer üzerinde durmaktadır. Çubuğun öteki ucuysa,
çelik bir telle iskelenin üstüne bağlıdır. Bu bağlantı noktaları aynı düşey düzlem üzerinde bulunmaz. Bu yüzden çubuk, bir
sarkaç gibi davranır. Elbette deprem sırasındaki sarsıntılar, bağlantı noktalarındaki sürtünmeler nedeniyle çubuğu da etkiler.
Çubuk, sabit durması gerektiği halde bu sürtünmeler yüzünden hareket eder. Çubuğun hareketi, sarkaç karakteri yüzünden,
genliği düzenli olarak azalan bir salınımdır. Eğer bu hareket denetim altına alınmazsa, hatalı ölçümler ortaya çıkar. Çubuğun bu
hareketi mekanik sistemlerle sönümlendirilebilir. Sönümlendirme, hem yağlı hem de manyetik parçalarla yapılır. Yağlı
sönümlendirme sistemi, kalın madeni yağ, yağın içinde dik duran ve çubuğa bağlı bir metal plakadan oluşur. Yağ, metal
plakanın hareketine karşı direnç gösterir. Direnç, plakanın yağ içindeki yüzey alanıyla orantılıdır. Çubuğun salınımları bu direnç
yüzünden çabucak sönümlenir; çubuk denge noktasına kısa bir sürede ulaşır. Yağ seviyesi değiştirilerek sönümlendirme sistemi
ayarlanabilir. Sönümleyici sistemi kötü ayarlanmış bir sismometrede, çubuk denge noktasına gelse bile bu noktada sabit
kalamayıp aynı yönde ilerlemeyi sürdürür. Çubuğun denge noktasını geçme mesafesine "maksimum aşma" denir. İyi ayarlanmış
sönümleme sisteminde maksimum aşma, çubuğun denge noktasına kadar geldiği mesafenin yüzde onunu geçmez.
Lehman sismometresi, herhangi bir sönümleyici mekanizma olmadığı zaman, en çok çubuğun periyoduna yakın periyottaki
sarsıntıları yüksektir. Eğer sönümleyici bir mekanizma kullanılırsa, sismometre bu durumda periyodu en çok çubuk periyodunun
yarısı olan sarsıntıları yükseltir. Birçok Lehman sismometresi tasarımı 12-18 saniyelik periyotlar için yapılmıştır. Bu tip
sismometrelere "uzun periyotlu sismometre" denir. Deprem, genellikle periyodu 1-15 saniye arasında değişen yüzey sarsıntıları
yaratır. Tasarımı 12-18 saniye için yapılmış Lehman sismometresi, bu sarsıntıların hepsini algılayabilir ancak sarsıntının
periyoduna göre farklı oranda yükseltir. Bu yüzden Lehman sismometresinin yaptığı ölçümler, sismometrenin frekans tepkisine
göre düzeltilmelidir. Lehman sismometresi daha çok eğitim ve deneysel amaçlı kullanıldığından bu düzeltmeye çoğu zaman
ihtiyaç duyulmaz. Öte yandan, sismometre yalnızca tek eksendeki sarsıntıları algılayabilir.
Deprem sırasında Lehman sismometresine ulaşan P ve S dalgalarından depremin yönü bulunabilir. Deprem hakkında ayrıntılı
bilgi toplayabilmek için en az iki eksende ( doğu-batı ve kuzey-güney ekseni) sismometre kullanılmalıdır. Lehman
sismometresine kullanılan iskele, iki kolondan ve bir tabandan oluşur. Sağlam bir yapı için demir ya da alüminyum kullanılır.
Tabanda, sismometrenin yatay düzlemde dengesini sağlamak amacıyla ayarlı ayak bulunur. Sismometrede pirinç ya da çelik
çubuk kullanılır. Bu çubuğun bir ucu bıçak gibi işlenmiştir. Kimi tasarımlarda buraya maket bıçağı monte edilmiştir. Çubuğun
öteki ucuna kurşun ağırlık asılır. Kurşun ağırlığın yanından iskelenin üst kısmına, çubuğu asmak için kullanılan çelik telin
bağlantı yeri vardır. At nalı ya da dikdörtgenler prizması biçimindeki mıknatıs, pirinç ya da ahşap malzeme kullanılarak çubuğa
bağlanmıştır. Çubuğun ucunda sönümlendirme mekanizması bulunmaktadır. Çubuk, iskeleye iki farklı noktadan bağlanır.
İskelenin üstünde bulunan çelik tel bağlantı noktası, bir kılavuz kullanılarak sağlamlaştırılır. Bu sayede çelik telin bağlantı
noktasından kayması önlenir. Öte yandan çubuğun bıçaklı tarafının iskeleye oturduğu yer, kılavuzdan bir santim daha ileride
olmalıdır. Bu uzaklık, çubuğun periyodunu belirlediği için, iskelede bıçaklı yüzün oturduğu yerin konumunu ayarlayan bir
ayarlama düzeneği de bulunur. Yağlı sönümlendirme düzeneklerinde, alüminyum ya da demir levha kullanılır. Bu levha, çubuğa
sıkıca bağlanır. Levha, çubuğun altında bulunan bir yağ kabının içine daldırılır. Kaptaki yağ seviyesi ayarlanarak,
sönümlendirme düzeneğinin davranışı denetlenebilir.
Çubuğa bağlı mıknatısların hemen yanında bir çift bobin bulunur. Bobinler, içinden mıknatısların rahatça geçebileceği biçimde
sarılmıştır. Bobinler, binlerce tur ince bakır telden oluşur. Kimi tasarımlarda yalnızca tek bir bobin kullanılır. Bobinlerin ucu,
yükselteci devreye bağlıdır. Deprem sırasında bobinlerde oluşan gerilim farkı mikro volt düzeyindedir. Bu gerilimin yükseltilmesi
gereklidir. Bu amaçla yükselteç devreleri kullanılır. Elektronik yükselteç devresinin duyarlılığını yükseltmek için devrede düşük
gürültülü parçalar kullanılır. Elektronik devrede bir de filtre katı bulunmaktadır. Filtre katı, belli bir frekansın üzerindeki frekansları
geçirmez. Bu sayede yükselteç ve kaydediciler herhangi bir bilgi taşımayan sinyalle yüklenmez. Kimi tasarımlarda filtreler on
hertzin üzerindeki sinyalleri süzer. Elektronik devreyle yükseltilmiş depremsel sinyaller, uygun bir kayıt ortamına gönderilir. Kayıt
ortamı için genellikle kalemli çiziciler kullanılır. Kalemli çizicilerde, rulo kağıt, değişmez bir hızla ilerler. Depremsel sinyallerin
genliğiyle orantılı olarak hareket eden kalem, depremsel sinyalleri kağıdın üzerine çizer. Kalemin hızı değişmediğinden tüm
depremsel sinyallerin değişimi zamana göre izlenebilir. Öte yandan, son yıllarda depremsel sinyaller bilgisayar ortamında
kaydedilip değerlendirilmektedir. Lehman sismometresi, sıcaklık değişimlerinden, nemden olduğu kadar hava akımlarından da
etkilenir. Bu yüzden sismometre, kapalı bir kutu içinde ve sıcaklık değişimi az olan yerlerde kullanılır. Deneysel bir Lehman
57
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
sismometresi, genellikle kentlere yakın bölgelerde kullanılır. Sismomere, kentten gelen tüm sarsıntıları algılar. Bu sarsıntılara
mikrosismik sarsıntılar denir. Çoğu bilim adamı, bu sarsıntılarla kaynakları arasında bir bağlantı bulmaya çalışmaktadır. Lehman
sismometresi, temel ilkelere uyulması koşuluyla her türlü tasarım değişikliğine açıktır. Sismometrenin yapımı oldukça yalın
olmasına karşın dayandığı ilkeler oldukça ileri düzeydedir.
1-İskeleyi oluşturan taşıyıcı
kolon, 2-Çubuğun bıçak
şeklinde işlenmiş ucu, 3Çubuğu
yatay
eksende
dengede tutan çelik tel, 4Çelik tel için kılavuz, 5İskele tabanı, 6-Çubuk, 7Kurşun
ağırlık,
8Sönümlendirici düzenek için
Şekil 2.23. Deprem kayıt istasyonları
2.13. DEPREM MERKEZİNİN BULUNMASI
Bir sismogram ile depremin dış merkez uzaklığı olan [D] depremin üst merkezi ile inceleme yapılan
noktanın arasındaki mesafe hesaplanır. Ancak, dış merkezin yönü hesaplanamaz.
D
İnceleme noktası
Üst merkez
Bunun için bir sismogramdan alınan dış merkez uzaklığı yarıçap olan bir daire çizilir. Başka bir
sismogramdan alınan dış merkez uzaklığı ile bir daire daha çizilerek bu iki dairenin arakesiti bulunur.
Depremin merkezi bu arakesittedir. Ancak bu arakesit bir alan olduğu için depremin merkezi noktasal
olarak bulunmalıdır. Bunun için üçüncü sismogramdan alınan ölçümle üçüncü daire çizilir. Bu üç
dairenin kesiştiği nokta depremin üst merkezi olarak alınır. Şekilde Çaldıran deprem merkezinin
bulunuşu görülmektedir. Sismogram üzerindeki P ve S-dalgalarının deprem merkezine ulaşma zaman
aralığı, bir yol-zaman eğrisi yardımıyla, depremin ölçüm yapılan istasyona olan uzaklığının
bulunmasında kullanılır. Yukarıdaki sismogramda bu zaman aralığı 8 dakikadır, dolayısıyla deprem bu
istasyona 5500 km uzaklıktadır. Alttaki temsili çizimde, A, B ve C gibi üç istasyondan her biri, bulduğu
uzaklığı yarıçap kabul eden bir çember çizer. İşte depremin yeri, bu çemberlerin kesiştiği, yıldızla
58
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
gösterilen noktadır. Deprem merkezinin denizde olması durumunda da yine aynı yöntem
izlenmektedir. Bazı deprem araştırma merkezleri denizin altında da deprem istasyonları kurmuştur.
Denizde olan bir depremin merkezinin buluşu aşağıdaki şekilde görülmektedir.
Sismogram
2
Sismogram1
Episentır
(üç
dairenin
kesiştiği
nokta)
Sismogram
3
1976 Çaldıran depremi Merkezi
Şekil 2.24. Deprem merkezinin belirlenmesi [68]
s indisliler S dalgasının zaman ve hızını p indislileri de P dalgasının ve
Vp
Vs
≈ 3 kabul edilmesiyle
depremin sismograma olan uzaklığı,
X=
Ts − Tp
1
1
 − 
 Vs Vp 
=
∆T
=
1
1
 − 
 Vs Vp 
∆T
3 −1
Vp = 1.36 ∆T Vp
bağıntısıyla elde edilir. Örneğin geliş süreleri Tp=10 s
sismograma olan uzaklıklarının hesaplanması.
X1 =
Ts − Tp
3 −1
Vp =
21.5 − 10
3 −1
Ts=21.5 s ve Vp=9 km/s olan dalgaların
9 = 141.38 ≈ 142km
şeklinde hesaplanır. Diğer sismogram uzaklıklarına göre kayıtları kullanılarak ta diğer X mesafeleri
bulunur. Bulunan bu mesafeler (X) yarıçaplı daireler çizilerekten üçünün kesiştiği nokta olan depremin
merkezi bulunur. Bulunan bu nokta tek bir nokta olmayıp belli bir alan olabilir. O zaman jeolojik
inceleme ile tam merkez bulunur.
59
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
İlk P Dalgası [Tp]
BÖLÜM 1
İlk S Dalgası [Ts]
[TS –TP]
P dalgası
S dalgası
Yüzey dalgası
Süre (s)
2.14. DEPREMİN DİĞER ÖZELLİKLERİ
Bazen büyük bir deprem olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara "ÖNCÜ
DEPREMLER" denilmektedir. Büyük bir depremin oluşundan sonra da birkaç yüz adet küçük deprem
olabilir. Bu küçük depremler "ARTÇI DEPREMLER" olarak isimlendirilir ve büyük
depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım görülür.
Şekil 2.25. 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi artçıları [66]
İZMİT
DÜZCE
Şekil 2.26. İzmit ve Düzce depremi artçılarının grafiği [77]
Ancak, büyük bir deprem sonra küçük depremlerin öncü olduğunu anlamak mümkün değildir. Ana
deprem sonrasında ayni bölgede meydana gelen daha düşük büyüklüğe sahip depremlere artçı
sarsıntı adı verilir. Depremden hemen sonraki artçı sarsıntıların büyüklükleri ve sayıları yüksektir.
Zaman içinde hem sayı hem de büyüklük açısından azalma görülür. Büyük depremler sonrasındaki
artçı deprem aktivitesi 3-4 ay sürebilir.
2.14. DEPREMİN ŞİDDETİ
Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü depremin
şiddeti olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar
üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların
depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Depremin şiddet kaynağındaki
büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda
belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır. Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve
uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan "Şiddet Cetvelleri"ne göre
değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle "Deprem Şiddet Cetvelleri" depremin etkisinde kalan canlı ve
cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu
cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği
etkileri belirlemektedir. Şiddet değerleri, Dünya üzerindeki deprem bölgelerinde yaygın olarak rapor
edilse de, çok doğru sonuçlar vermeyebilir. Hasar genel olarak depremin merkez üssünden
uzaklaştıkça azaldığı için aynı deprem için farklı bölgelerde farklı şiddet değerleri saptanabilir. Hatta,
60
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
farklı binalarda, farklı zeminlerde bile değişiklik gözlenir. Bina tasarımlarını, merkez üssünden uzaklık,
zemin, malzemesinin türü gibi etkenler hasarın miktarını dolayısıyla şiddet değerlendirilmesini etkiler.
Diğer önemli etkenlerden biri de hasarın rapor edilmesidir. İnsanlar farkında olarak ya da olmayarak
hasarı abartabilir ve yanlış şiddet değerlendirmeleri yapılabilir. Çünkü değerlendirme için herhangi bir
aygıt kullanılmaz. Bu nedenle, hasarın gözlenemediği yerlerde şiddet değerlendirmesi yapmak
olanaksızdır. Yani Dünya üzerinde depremin etkilediği her yer için bir şiddet değeri verilemez.
Bir deprem olduğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede
meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli'nde hangi şiddet derecesi tanımına
uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu
etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir
deprem olarak tanımlanır. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösterilmektedir.
Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş "Mercalli Cetveli (MM)" ve "MedvedevSponheur-Karnik (MSK)" şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu
cetvellere göre, şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana
getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.
Şiddet: Aletsel gözlemlerin olmadığı dönemlerde depremin yıkım gücüne göre verilen bir
değerdir.
Çevredeki yapıların hasarına göre belirlendiğinden göreceli bir değerdir. Şiddet Roman rakamları ile
ifade edilir ve çeşitleri vardır:
•
•
•
•
•
•
•
Rossi-Forel (RF)
Mercalli-Sieberg (MS)
Omori-Cancani (OC)
Mercalli-Cancani (MC)
Değistirilmis Mercalli (MM)
Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)
Japon (JM)
Günümüzde en çok MSK, MM ve JM kullanılmaktadır. Birbirleriyle karşılaştırması ise tabloda
verilmektedir.
Şiddet adı
MSK (1964) = MM (1931) I
RF (1874)
I
JM (1950)
0
II
II
1
III
III
2
IV
IV
2-3
V
V-VI
3
Şiddet dereceleri
VI
VII
VII
VIII
4
4-5
VII
IX
5
IX
X
6
X
X
6
XI
XI
7
XII
XII
7
veya
ŞİDDET CETVELLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
MM
I
RF
II
I
II
JMA
MSK
III
III
I
I
II
III
IV
IV
V
V
VI
VI
VII
VII
II
III
IV
IV
V
VI
VIII
VIII
IX
X
IX
VI
VIII
XII
X
V
VII
XI
IX
VII
X
XI
XII
Deprem sırasında yer yüzeyinde de çeşitli değişimler gözlenir:
A. Yüzey Kırıkları: Deprem odağı eğer yüzeye yakınsa yüzeyde de kırılmalar görülür.
B.
Heyelanlar, Çökmeler: Sağlam olmayan zeminlerde, sismik dalgalar nedeniyle toprak hareket
eder.
C. Çamur Akıntıları: Yeraltı sularının harekete geçmesiyle oluşur.
D. Zemin Sıvılaşması: Suya doygun zeminler sismik dalgalar nedeniyle sıvı gibi davranır.
E. Tsunamiler: Okyanus kıyılarında dev deniz dalgaları oluşur.
61
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
2.15. DEPREM ŞİDDET CETVELİ
Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin aşağıdaki şekilde
açıklanmıştır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe
ayrılmaktadır:
1. A Tipi : Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.
2. B Tipi : Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif prefabrike
yapılar.
3. C Tipi : Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar.
Şiddet derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pek çok deyimleri ortalama bir değer olarak
sırasıyla, %5, %50 ve %75 oranlarını belirlemektedir.
Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır :
1- Hafif Hasar : İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle
tanımlanır.
2- Orta Hasar : Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının
dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya
düşmesiyle tanımlanır.
3- Ağır Hasar : Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır
4- Yıkıntı : Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış
kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.
5- Fazla Yıkıntı : Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır
Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.
a) Bölümünde depremin kişi ve çevreye etkisi,
b) Bölümünde depremin her tipteki yapılara etkisi,
c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmiştir.
MSK ŞİDDET CETVELİ [77]
I-Duyulmayan
(a) : Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.
2
(ivme=10mm/sn daha küçük)
II- Çok Hafif
(a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında dinlenme de bulunan az kişi tarafından hissedilir.
2
(ivme=10mm/sn daha büyük)
III- Hafif
(a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından
hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı
gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı
izleyebilirler.
2
(ivme=25mm/sn daha büyük)
62
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
IV- Orta Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır
yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak
eşyaları v.s. titrer, asılı
eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı
2
hissetmezler. (ivme=50mm/sn daha büyük)
V- Şiddetli
(a) : Deprem, yapı içerisinde herkes dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi
uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler,
asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az
miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değiştirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler
şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar
2
dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir. (ivme=100mm/sn daha
büyük)
(b) : A tipi yapılarda hafif hasar olabilir.(c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir.
VI- Çok Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes tarafından hissedilir. Ev içerisindeki
birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından
dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s. gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya
2
düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler. (ivme=250mm/sn daha büyük)
(b) : A tipi çok ve B tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.
(c) : Bazı durumlarda nemli zeminlerde 1 cm. genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda
kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.
rasgele yer
VII- Hasar Yapıcı
(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler.
2
Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli derecede hissedilir. (ivme=500mm/sn daha büyük)
(b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar görülür.
(c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda
kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde
kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yer altı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir.
Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur.
VIII- Yıkıcı
(a) : İnsanlarda korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp,
düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür.
2
(ivme=1000mm/sn daha büyük)
(b) : C tipi çok yapıda orta hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür.
Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş
duvarlar yıkılır.
(c) : Dik şevli yol kenarlarında ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde
farklı
genişliklerde cm. ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir.
Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.
IX- Çok Yıkıcı
(a) : İnsanlarda genel panik görülür. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rasgele öteye beriye
2
kaçışır ve bağrışırlar. (ivme=2500mm/sn daha büyük)
(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla
yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar
olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur.
(c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm.
genişliğine dek
çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10
cm.den daha büyüktür.
Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya
düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ
kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana
gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır, sulu
olanlar kurur.
63
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
X- Ağır Yıkıcı
(a) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok
yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir.
2
Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler oluşur. (ivme=5000mm/sn
daha büyük)
(b): Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. Genişliğinde çatlaklar da
olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri
meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar. Yeni göller
oluşabilir.
XI - Çok Ağır Yıkıcı
(a) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında çok büyük hasarlar
olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir ve yeraltındaki borular kırılır.
(b) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli
biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları
2
görülür. (ivme=7500mm/sn daha büyük)
XII- Yok Edici (Manzara Değişir)
(a) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.
(b) : Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön
miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir yanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar.
2
Yeni göller ve çağlayanlar oluşur. (ivme=9800mm/sn daha büyük)
Şekil 2.27. Şiddet hasar göstergeleri
64
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
2.16. DEPREMİN ALETSEL BÜYÜKLÜĞÜ (MAGNİTÜD)
Depremin gücünü ölçmedeki ikinci yöntem, depremle ortaya çıkan enerji miktarının ölçülmesine
dayanıyor. Bu yöntemde ölçülen asıl olarak şiddet değil "büyüklük" dür (yani "magnitüd"). Bunun için,
sismogram üzerindeki titreşimlerin genliğinden yani dalganın kâğıt sismogram üzerindeki
yüksekliğinden yararlanılır. Deprem ne kadar büyükse, yer o denli fazla sallanır ve sismogramda da o
kadar büyük genlikli titreşimler kaydedilir. Sismogram üzerinde kaydedilmiş belli bir dalganın genlik
ölçümünden, sismografın tipine göre düzeltme yapıldıktan ve depremin uzaklığı belirlendikten sonra,
depremin büyüklüğünü veren bir rakam belirlenir. Bu, depremle açığa çıkan enerjinin ölçümüdür.
"Büyüklük" tanımı ilk olarak, 1935 yılında, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden Charles F. Richter
tarafından yapıldığı için bu ölçümde kullanılan ölçek Richter'in adıyla anılır. Richter, merkez üssünden
100 km uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla kaydedilmiş zemin hareketinin
mikron cinsinden ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin
"büyüklüğü" olarak tanımlanır. "Richter Ölçeği" bu standardı temel alıyor ve 0'dan 8,9'a kadar olan
rakamlarla belirtilir. Ayrıca bu rakamlar kesirli değerler de alabilir.
Rakamlar büyüdükçe depremin büyüklüğü de "logaritmik" olarak artar. Richter ölçeğindeki en düşük
sınır aslında "0" değil. Negatif değerlere sahip çok küçük depremler de olabilir, fakat bu türden
depremlere çok ender rastlanır. Şimdiye dek ölçülmüş en büyük değer ise 8,9 dur. Bu ölçek
kullanılarak yapılan ölçümlerde, büyüklüğü 9 ve üzerinde olan değerler, kayaların dayanıklılık sınırları
nedeniyle mümkün görünmemektedir. Büyüklük ölçmek için, bugün değişik yöntemler kullanılmaktadır.
Geniş bölgelerde kullanılabilen ölçekler için farklı sismik dalgalardan yararlanılır. Dolayısıyla tek bir
deprem için bazen birkaç farklı büyüklük olabilir. Diğer önemli nokta da, 7'nin üzerindeki
büyüklüklerde, sismograf ölçümlerinin kesin olmama eğilimi vardır.
Büyüklüğü ölçmede yeni bir yöntem, depremin "sismik momenti"ni ölçmeye dayanır. Bunun için, fay
hattı boyunca kaya ötelenmesinin miktarı ve kırığın yüzey alanından yararlanılır. Bu yöntemle yapılan
moment büyüklükleri 9'dan büyük değerler de alabilir. Sismik momente dayalı büyüklük ölçümleri
sismogramlardan çok saha çalışmalarından elde edilir. Farklı türden büyüklük ölçüm yöntemleri ve
değerleri olduğu için özellikle değişik kurumlar tarafından büyüklükle ilgili veri ve bunların yorumu
genellikle yanlış aktarılır. Unutulmaması gereken, büyüklükle ilgili verilerin yeni ve daha fazla bilgi
edindikçe daha kesinleşmesi, bunun haftalarca sürdüğü de olabilir. Richter ölçeğinin en önemli yanı
logaritmik olmasıdır. Ölçek üzerinde iki ardışık tamsayı arasındaki fark, yer sarsıntısının genliğindeki
10 kat artmaya karşılık gelir.
ML (Richter Ölçeği): 1935 yılında Charles Richter tarafından geliştirilmiş ve dalga genliğinin
logaritması olarak tanımlanmıştır. Diğer tüm ölçekler Richter ölçeği temel alınarak geliştirilmiştir.
Depremin büyüklüğünü belirlemek amacı ile güncel olarak üç yolla magnitüd hesaplanmaktadır. P ve
S dalgalarından (body-wave magnitude (mb)) oluşan deprem büyüklüğü,
mb = log10(A/T) + Q(D,h)
bağıntısıyla hesaplanır. Burada A tanecik titreşimlerinin (ground motion) genliği (micron); T peryot
(saniye); Q(D,h) düzeltme faktörü, episantır ile kayıtçı arasındaki uzaklığın (D -derece) ve odak
derinliğinin ( h-kilometre) fonksiyonudur.
Yüzey Dalgalarından (surface-wave magnitude (MS) oluşan deprem büyüklüğü ise,
MS = log10 (A/T) + 1.66 log10 (D) + 3.30
bağıntısıyla hesaplanır. Sismik Momentten (moment magnitüde (MW )) oluşan deprem büyüklüğü ise,
MW = 2/3 log10(MO) - 10.7
(MO: Sismik Moment)
Bağıntısıyla hesaplanır. Bir kaya, büyüklüğü 4 olan bir depremle 1 cm ileri-geri titreşiyorsa, aynı kaya,
büyüklüğü 5 olan bir depremde 10 cm'lik titreşimler yapacak demektir. Yerin titreşimindeki bu 10 kat
artışın enerji cinsinden karşılığı ise 31,5 katlık bir artıştır. Örneğin, 5 büyüklüğünde bir deprem 4
büyüklüğündeki bir depremden 31,5 kat daha fazla enerji açığa çıkarır. 6 büyüklüğündeki bir
depremde ise 4 büyüklüğündeki depremden neredeyse 1000 kat (31,5x31,5) daha fazla enerji açığa
çıkacak demektir. Depremin gücünü ölçmekte büyüklük ölçümü için bir sismografa gereksinim
65
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
duyulmakla birlikte, şiddet değerinden çok daha kullanışlı ve güvenilir bir yöntemdir. Dünya çapında
yaygın bir standart sismograf ağı bulunmaktadır ve bunlar düzenli olarak ölçüm yapmaktadır. Büyüklük
ölçümüyle tek bir deprem için tek bir büyüklük belirlenebilirken, şiddet değerlendirmesiyle tek bir
deprem için yerel hasara göre farklı değerler elde edilebilir. Üstelik büyüklük ölçümü, şiddet
değerlendirmesinin aksine Dünya üzerinde oluşan tüm depremleri kaydedebilir.
Şekil 2.28. Deprem şiddetinin ölçümü [67]
Yukarıdaki grafikten,
1. P ve S dalgaları arasındaki zaman kayıt istasyonundan okunarak (burada
24 saniye) birinci ölçekteki yere işaretlenir.
2. İşaretlenen noktanın solundan depremin uzaklığı yaklaşık 220 km olarak
okunur.
3. Yine depremin alet kaydından genliği (amplitude) okunur ve 3. ölçekte
işaretlenir.
4. 1. ölçekte işaretlenen zaman noktası ile 3. ölçekte işaretlenen genlik
noktaları birleştirlir. Bu birleştirme esnasında doğrunun orta ölçekteki
kestiği nokta depremin büyüklüğü olarak işaretlenir.
Aletsel magnitüd, yukarıda da belirtildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin
maksimum genlik, periyot değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan
hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse
yüzey dalgalarından hesaplanmaktadır. Genel olarak, aletsel magnitüd değerinin hesaplanması için
odak derinliği 100-150 km olan depremlerde cisim dalgalarından yararlanılmaktadır. Magnitüdler (m),
yüzey dalgalarından hesaplanan magnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini
birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur. Bu bağıntılar;
m = 0.56 M + 2.9
(Bath)
M-m = 0.53 (m – 6.8 )
(Mogi)
dir. Bu şekilde hesaplanan magnitüd-şiddet bağıntıları bölgeden bölgeye değişmektedir. Ayrıca bu
hesaplamalarda odak derinliği de kullanılmaktadır. Deprem üst merkezindeki magnitüd değerleri;
I0 = 1.689 M – 2.753 (M.İpek) M:Richter ölçeğindeki deprem magnitüdü I0 : MM ölçeğindeki üst merkezdeki deprem şiddeti
Bağıntısından hesaplanır. Bilindiği gibi depremin büyüklüğü her yerde aynı olmasına karşın depremin
şiddeti deprem merkezinden uzaklaştıkça azalmaktadır. Bunu açıklayan pek çok çalışma
bulunmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda açıklanmıştır.
66
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Ijp = M – 0.00183 (∆
∆ -100) – 4.605 log (∆
∆ / h)
Ijp: Japon ölçeğindeki deprem şiddeti M: Kawasumi magnitüdü ∆: üst merkez uzaklığı h:odak derinliği
A: Magnitüd-şiddet-odak derinliği arasındaki bağıntılar;
A1. M = 0.55 I0 + 0.93 log h + 0.14
(Karnik)
A2. M = 0.60 I0 + log h + 0.14
(Karnik)
A3. M = 0.67 I0 + 2.33 log h –2
(Shebalin)
A4. I0 = 1.5 M – 3.5 log h + 3
B: Magnitüd-şiddet arasındaki bağıntılar;
(Medvedev)
B1. M = 1.63+ 0.592 I0
(İpek)
B2. M = 0.48 I0 + 2
(Karnik)
B3. M = 0.582 I0 + 1.621
(Tabban -Gençoğlu)
B4. M = 1.3 + 0.60 I0
(Gutenberg-Rihter)
B5. M = 1 + 2/3 I0 [ h= 16-18 km için]
(Karnik)
C: Magnitüd-enerji arasındaki bağıntılar; (erg olarak hesaplanır)
C1. Log E = 11 + 1.6 M
(Gutenberg-Rihter)
C2. Log E = 12 + 1.8 M
(Gutenberg-Rihter)
2
C3. Log E = 9.4 + 2.14 M – 0.054 M
(Gutenberg-Rihter)
C4. Log E = 2.48 Mb + 5.78
[cisim dalgaları]
(Bath)
C5. Log E = 1.44 Ms + 12.24
[yüzey dalgaları]
(Bath)
C6. Log E = 7.2 + 2.0 M
(Bath)
D: Üst merkez uzaklığı-siddet-odak derinliği arasındaki bağıntılar;
D1. I = I0 + 3.58 – 3.33 log ∆
( İpek)
D2. I = I0 + 6 log (∆ / h)
( Gutenberg-Rihter)
D3. I = I0 - 4.5 log (∆ / h)
( Karnik)
D4. I = 3 M – 13.55 –0.00275 (∆-100) – 6.908 log (∆ / h)
(Kawasumi)
E: Magnitüd-Odak derinliğ- İvme-Şiddet arasındaki bağıntılar
E1. I0 = 3 log ao + 1.5
E2. log ao = (I0 / 3) – (1/2) gal
E3. a = ( 1230 e
0.8 M
0.8 M
E4. a = ( 1.25 e
E6. a = ( 1080 e
[ao: maksimum zemin ivmesi cm/sn ]
(Gutenberg-Rihter)
) / ( R + 25) (cm/sn )
2
2
(Estava)
[Orta sıkılıktaki zeminler, sert kil]
2
2
(Estava)
[Orta sıkılıktaki zeminler, sert kil]
(Estava)
[Sert zeminler, kaya]
) / ( R + 25)
0.8 M / 981
E5. a = ( 200 e
2
(Bath)
(cm/sn )
2
2
) / ( R + 25) (cm/sn )
0.8 M / 981
2
) / ( R + 25) 1.32 (cm/sn ) (Estava)
[Sert zeminler, kaya]
[Temel kaya üzerinde 20 feet veya daha kalın dolgu bulunması halinde R= h +20 dir.]
E7. amax =5/(TG)
0.5
0.61M–(1.66+(3.6/x))log x + (0.67 – 1.83/ x)
67
(Kanai)
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
TG : Zemin baskın titreşim periyodu
x: depremin alt merkezi (hiposantır) (km)
F: Magnitüd- fay uzunluğu arasındaki ilişki;
Log L = 1.32 M – 7.99
G: Deformasyon alanı ile magnitüd arasındaki bağıntı,
(Iida)
Log F = 0.45 M + 1.7
(Bath)
H: Şiddetli depremleri süreleri;
H1. D = 11 M –53
(Hauser)
H2. S = 0.02 exp ( 0.74 M) + 0.3 r
[D: saniye cinsinden süre]
( Estava)
[r: odak derinliği
s: Süre (sn)]
Bazı aletsel sınırlamalar nedeni ile çeşitli büyüklük değerleri üretilmiştir. Bunlardan bazıları aşağıdaki
şekilde açıklanmaktadır.
1. Süreye Bağlı Büyüklük (Md): Daha büyük bir depremin, sismometre üzerinde daha uzun bir süre
için salınımlara yol açacağı ilkesinden hareket edilir. Depremin, sismometre üzerinde ne kadar uzun
süreli bir titreşim oluşturduğu ölçülür ve deprem merkezinin uzaklığı ile ölçeklenir. Bu yöntem küçük
(M<5.0) ve yakın (Uzaklık<300 km) depremler için kullanılır.
2. Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml): Bu yöntem 1935'da Richter tarafından depremleri ölçmek için
önerilen ilk yöntemdir. Bu yöntem, havuza atılan tas örneğine dönecek olursak, tasın suya çarparken
oluşturduğu ses dalgalarının suyun içerisine yerleştirilmiş bir mikrofon ile dinlenmesine benzetilebilir.
Ses kayıtın da oluşan en yüksek genlik değeri, uzaklık ile ölçeklenerek taşın büyüklüğü hakkında bilgi
verecektir. Depremin büyüklüğünü kestirirken de ayni ilke uygulanır. Bu yöntem de görece küçük
(büyüklüğü 6.0'dan az) ve yakın (uzaklığı 700 km'den az) depremler için kullanılır. Doğru değerlerin
bulunması için sismometrelerin çok iyi kalibre edilmiş olması esastır.
3. Yüzey Dalgası Büyüklüğü (Ms): Bu yöntem ilk iki yöntemin yetersiz kaldığı büyük depremleri
(M>6.0) ölçmek için geliştirilmiştir. Havuz örneğine geri dönecek olursak, suyun yüzeyinde oluşan ve
halkalar seklinde merkezden çevreye yayılan dalgaların en yüksek genliğinin ölçülmesi esasına
dayanır. Bu tür dalgalar yeryüzünde kaynaktan çok uzak mesafelere yayılabilirler. Diğer yöntemlerin
aksine bu yöntemin güvenilirliği uzak mesafeden yapılan ölçümlerde daha da artar.
4. Cisim Dalgası Büyüklüğü (Mb): Bu yöntem Yüzey Dalgası yöntemine benzer, tek farkı yüzeyden
yayılan dalgalar yerine derinliklerde ilerleyen dalgaların kullanılmasıdır. Havuz örneğine dönersek,
tasın suya çarpması ile oluşan ses dalgaları (akustik dalga) suyun içerisinde uzak mesafelere
yayılabilir. Bu ses dalgalarının bir mikrofon ile dinlenebilir ve ulaştığı en yüksek genlik taşın büyüklüğü
konusunda bilgi verir. Deprem için de durum benzerdir. Ancak yerkabuğu içerisinde sadece ses
dalgası değil, kesme dalgası adi verilen bir başka dalga türü de üretilir. Bu iki dalga türünün tümüne
Cisim Dalgaları adı verilir. Sismometreler, mikrofondan farklı olarak her iki dalga türünü (Cisim
Dalgaları) kaydedebilir.
5. Moment Büyüklüğü (Mw): Bu büyüklük türü, diğerlerine göre en güvenilir olanıdır. Bilim
dünyasında, eğer bir deprem için moment büyüklüğü hesaplanabilmişse, diğer büyüklük türlerine
gerek kalmadığı düşünülür. Belirleme açısından hepsinden çok daha karmaşıktır. Esas olarak
depremin oluşumunun matematiksel bir modelinin yapılmasına karşılık gelir. Bir araştırıcının
gerçekleştirebileceği bilimsel bir çalışma süreci ile hesaplanabilir ve bu yüzden hesaplamaların belirli
bir zaman alması kaçınılmazdır. Otomatik olarak uygulamaya konulabilmesi ise zordur, dünyada sayılı
birkaç gözlemevinde, sadece belirli bir büyüklüğün üzerindeki depremler için rutin olarak
hesaplanmaktadır. Uygulamada, sadece belli bir büyüklüğün üzerindeki depremler için (M>4.0)
Moment Büyüklüğü hesaplanabilir.
68
BÖLÜM 1
Deprem ve Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
Büyüklük
Simge
Mw
Moment Büyüklüğü
Me
Enerji Büyüklüğü
Ms
Yüzey Dalgası Büyüklüğü
Mb
Yüzey Dalgası (P-S)
Büyüklüğü
Formül
Açıklama
2
Mw =   logMo − 10.70
3
2
Me =   logEs − 2.90
3 
[Mo sismik moment]
[Hanks-Kanamori 1979]
[Es sismik enerji N-m]
[Choy-Boatwright 1995]
A
Ms = log   + 1.66logD − 3.3
T
[A yer hareketinin (ground motion) genliği 18≤T≤22 (micron); T
periyot (s); İstasyon ile episantır arası mesafe ve 20o≤ D≤ 22o ]
A
Mb = log   + Q[D,h]
T
[A yer hareketinin (ground motion) genliği, 0.1≤T≤0.3 (micron);
Q, İstasyon ile episantır arası uzaklık ve derinlik fonksiyonu
o
5≤D]
0.5o ≤ D ≤ 4o
A
mbL g = 3.75 + 0.9logD  
T
MbLg Lg Dalgası Büyüklüğü
[Nuttli 1973 ]
4o ≤ D ≤ 30o
A
mbL g = 3.30 + 1.66logD  
T
ML
Lokal Büyüklük
ML=log A-Log Ao
DEPREM
Tarih
Yer
13.03.1992
Erzincan
[Richter 1935 ]
g max
(m/s2)
Ms
mb
Mw
Mo (Nm)
Es(Nm)
6.8
6.8
6.3
2.94 1018
1.00 1015
KG 3.90
DB 4.92
17
13
01.10.1995
Dinar
6.0
6.3
5.7
3.80 10
6.31 10
KG 2.82
DB 3.30
27.06.1998
Adana
5.9
6.2
5.6
2.94 1017
4.67 1012
KG 2.16
DB 2.72
7.4
19
16
KG 1.60
DB 2.14
17.08.1999
Kocaeli
7.8
7.4
3.78 10
3.16 10
BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE DEPREMLERİN SINIFLANDIRILMASI
BÜYÜKLÜK
M >= 8
7 < M < 7.9
6 < M < 6.9
5< M < 5.9
4< M < 4.9
3< M < 3.9
2<M < 3
1< M < 2
Magnitüd
9.9-8.0
7.9-7.0
6.9-6.0
5.9-5.0
4.9-4.0
3.9-3.0
2.9-2.0
1.9-1.0
0.9-0.1
0
Toplam
Ölü sayısı
1990
1991
DEPREM SINIFI
Çok Büyük
Büyük
Kuvvetli
Orta
Hafif
Küçük
ORTALAMA OLUŞ SAYISI
Yılda 1
Yılda 18
Yılda 120
Yılda 800
Yılda 6500-6200
Yılda 50000-49000
Günde 1000
Günde 8000-9000
Çok küçük
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
0
0
0
1
2
3
1
0
2
0
4
-
12
11
23
15
13
22
21
20
14
23
14
1
115
105
104
141
161
185
160
125
113
123
157
12
1635
1469
1541
1449
1542
1327
1223
1118
979
1106
1318
107
4493
4372
5196
5034
4544
8140
8794
7938
7303
7042
8114
713
2457
2952
4643
4263
5000
5002
4869
4467
5945
5521
4741
512
2364
2927
3068
5390
5369
3838
2388
2397
4091
4201
3728
365
474
801
887
1177
779
645
295
388
805
715
1028
80
0
1
2
9
17
19
1
4
10
5
6
-
5062
3878
4084
3997
1944
1826
2186
3415
2426
2096
3199
245
16612
16516
19548
21476
19371
21007
19938
19872
21688
20832
22309
2038
51916
2326
3814
10036
1038
7949
419
2907
8928
22711
231
2143
Büyüklük tipleri birbirlerine matematiksel formüller yardımıyla dönüştürülebilirler. Bu formüllerdeki
katsayılar bölgeye göre küçük farklılıklar gösterebilir. Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel
inceleme sonucu elde edilen episantır şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda,
magnitüd-şiddet bağıntısının incelenilen bölgeden bölgeye değiştiği de gözönünde tutulmalıdır. Bir
deprem hakkında en ayrıntılı bilgiyi moment büyüklüğü verir. Örneğin bir kişinin yaşını tahmin etmek
için önce boyuna sonra diğer özelliklerine bakılır kesin bilgi ise nasıl ki kişinin kimliğine bakınca belli
olursa depremin kimliği de moment büyüklüğüdür. Diğerleri moment büyüklüğü kadar kesin değildir.
Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez.
Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok
69
Dünya ve Türkiye’nin Deprem Aktivitesi
BÖLÜM 1
hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter
ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır. Depremlerin
şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddetmagnitüd değerleri arasındaki ilişki tabloda verilmiştir.
Şiddet
Richter Magnitüdü
IV
4
V
4.5
VI
5.1
VII
5.6
VIII
6.2
IX
6.6
X
7.3
XI
7.8
XII
8.4
2.17. PROJE DEPREMİNİN BELİRLENMESİ
Bir yapının depreme dayanıklı olabilmesi için,
1.
2.
Yapının bulunduğu zeminin deprem aktivitesinin
Yapının bir deprem etkisindeki davranışının
önceden bilinmesi gerekir. Bu iki madde birbiri ile yakından etkilidir. Yapının deprem esnasındaki davranışının belirlenmesi,
zeminin aktivitesine yakından bağlıdır. İnşaat mühendisi bu değerleri kullanarak yapının projesini uygulanacak düzeye getirir.
Yapılan proje sonucu uygulanan bir yapının bölgede olası bir depremdeki davranışının projesinde dikkate alınan deprem
davranışı (daha da ilerisi animasyon) ile çakışmasındaki benzerlik oranı verilerin ve projelendirmenin doğruluğuna bağlıdır.
Proje depremi ile olası depremin çakışması (davranış ve şekil değiştirmelerin kriterleri bakımından) depreme dayanıklı yapının
ve bir inşaat mühendisinin ulaşması gereken en uç noktadır. Bilindiği üzere yapının boyutlandırılmasındaki temel amaç yapının
her depreme dayanması değildir. Tabi proje depreminin belirlenmesi çok kolay bir belirleme olmadığı gibi inşaat mühendisi
dışındaki bazı teknik kişilerin vereceği verilere de bağlıdır.
Deprem esnasında yapıya gelen yüklerin belirlenmesi ülkemizde ve diğer ülkelerde yönetmeliklerce verilmektedir.
Yönetmeliklerin genel bir durumu yansıttıklarından bazı yapılar çok önemli olmasından dolayı ( nükleer enerji santrali, PTT,
hastane, güvenlik yapıları) yönetmelik kriterleri yeterli olmayabildiği gibi bazı deprem tehlikesi yüksek bölgelere yapılacak
önemsiz yapılar da ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Bunun için inşaat mühendisi ve diğer disiplinlerdeki teknik kişilerin
koordineli çalışmaları sonucu uygun bir çözüm gerekmektedir. Hatta yönetmelikler hesapların teorik ve deneysel verilerek
dayandırılmak suretiyle deprem hesabının yönetmelik kriterleri dışında yapılmasına dair bir uygulaması da bulunmaktadır. Proje
depreminin belirlenmesinde,
1.
Yapının 0-200 km uzaklığındaki fay hatları ve olmuş deprem verileri incelenmelidir. Zeminin deprem dalgalarını
büyütme özelliğinden dolayı yapıdan belli uzaklıktaki depremlerinde hesaba katılması gerekir. Depremin episantır
uzaklığı artıkça deprem dalgalarının hakim periyotlarının artması sonucu merkezi yapıya uzak büyük depremler
merkezi yapıya yakın küçük depremlerden daha etkilidir. Eskişehir’deki bir yapı için 17.07.1999’da olan İzmit depremi
(Ms=7.4), 02.09.2002’de olan Sultandağ’ı depreminden (Ms=6.3) daha etkili olabilmektedir. Buna göre bir yapı için
birkaç proje depremi dikkate alınarak analiz yapılarak olumsuz olan dikkate alınmalıdır.
2.
Yapının bulunduğu bölgedeki ana taşıyıcı kayanın deprem etkileri altında davranış özelliklerinin belirlenmesi gerekir.
Bu belirleme büyük araştırma ve yatırım gerektirdiği için bölgesel olarak yapılıp mikro bölge bazında bir katsayı ile
verilebilir.
M [MSK]
Yukarıda verilen değerler dikkate alınarak proje depremi belirlenir. Proje depreminin gerçeğe uygun olarak belirlenmesi kadar
uygulanması da önem taşıdığı göz ardı edilmediği sürece istenilen yapılar yapmak mümkündür.
M=9
M=8
M=7.5
M=7
Merkez üssüne
uzaklık [km]
Şekil 2.29. Depremin merkez üssüne uzaklık şiddet ilişkisi [77]
70