TOHUM 7`nin e

Transkript

TOHUM 7`nin e
TÜRKTED
Sayı:7 / Şubat 2013
TÜRKİYE TOHUMCULUK ENDÜSTRİSİ DERNEĞİ
Tohumculuk sektöründe
TÜRKTED’in 28. gurur yılı
HABER
20. OLAĞAN
GENEL
KURUL’A
DOĞRU…
AHDE VEFA
BİR HEDEFİN
YOLUNDA BİR
ÖMÜR: FAHRİ
HARMANŞAH
RÖPORTAJ
MÜZAKERELERİN
EN DİŞLİ KONUSU
TARIM
“
Misyonumuz
Tohumculuk alanında Türkiye’nin bölgesel lider bir ülke
olması için, teknoloji ve sistem geliştiren, diğer ülkelerle
rekabet edebilen ve bölgesinde model oluşturabilecek
şekilde ülke tohumculuğunun geliştirilmesine katkıda
bulunmak ve Türk tohumculuğunu uluslararası alanda
temsil etmek.
“
“
Vizyonumuz
Ulusal ve uluslararası alanda gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım temelinde dünya tohumculuk endüstrisi ile
bütünleşmiş, etkin ve uluslararası alanda rekabetçi bir
tohumculuk endüstrisi oluşturulması.
“
SUNUŞ
Değerli
Okuyucuları Merhaba;
Kuruluşu Temmuz 1985’te gerçekleşen ve ilk Genel Kurulu 6 Aralık 1986 tarihinde toplanan TÜRKTED’e gönül vererek 1997 yılında üye sıfatı ile çalışmalarıma başladım. 1999 yılında derneğimizin yönetim kurulu üyelerinden biri oldum, son 4 yıldır ise
TÜRKTED Başkanlık görevini sürdürüyorum. Bu süreçte sektörümüzün mensupları ile derneğimiz, pek
çok meşakkati yolu aşarak Türk tohumculuk sektörünün gelişmesinde önemli roller üstlendi. Çünkü derneğimiz sahip olduğu üye profili ile yerli veya yabancı sermaye ayrımı gütmeksizin ülke tarımına ve ekonomisine katkıda bulunan herkesi kucakladı. Nitekim sektöre katkının kurumsallaşması ve zenginleşmesi
bağlamında pek çok temel yapısal dönüşüm fikirleri yine TÜRKTED katkılarıyla oluşturuldu. Bugün; her
ne kadar artısı eksisi tartışılsa da, inanıyoruz ki yapılacak bazı temel değişikliklerle beraber Tohumculuk
Kanunu, sektörümüzü dünyada hak ettiği rekabetçi düzeye taşıyabilecektir.
Sektörümüzün gelişiminin temeli artık köylü/çiftçiden profesyonel üreticiye doğru bir değişim gösteriyor. Aynı şekilde, tohumculuk sektörünün yapısal dönüşümünde artık bakış açımız; üretilen tohumun,
yurt içinde mi üretildiği yoksa ithal mi edildiği yönünde değil; teknolojinin kimin tarafından tedarik
edildiği düşüncesi yönünde gelişiyor. Yani “gen kaynakları, çeşitler ve bunlara ait teknolojiler kime
aittir” meselesi tartışmamızın özünü oluşturuyor. Çünkü tarım sektörümüz artık bir bilgi ve teknoloji
sektörüdür.
Ülkemiz tohumculuk sektörünün 2011 yılı itibari ile yapısına baktığımızda, sektör büyüklüğünün 630
milyon dolar civarında olduğunu ve yüzde 100 yerli sermayeli şirketlerin, yaklaşık 5 milyon doları
aşkın ciroya sahip olan 13 firmadan oluştuğunu görüyoruz. Tabii bu şirketlerin cirolarının ne kadarı
kendi teknolojilerinden gelmektedir ayrı bir tartışma konusu. Buna karşılık ülkemizde faaliyet gösteren
yabancı sermayeli şirketlerden sadece 9 tanesi, 10 milyon dolar üzeri ciro gerçekleştiriyor. Hâlbuki
dünya genelinde 47 milyar dolar büyüklüğe ulaşan tohumculuk sektörünün, ciro bağlamında yarısını
sadece 7 firma gerçekleştiriyor. Ve bunların her birinin cirosu 1 milyar doların üzerinde. Sadece iki firma dünya tohumculuk sektörünün toplam cirosunun üçte birini gerçekleştiriyor. Doğal olarak temelinde Ar-Ge olan bu sektörde, katma değer teknoloji ile teknoloji ise Ar-Ge yatırım gücü ile elde ediliyor.
Bu bağlamda bizler, rekabetçi bir ülkesel tohumculuk sektörünün oluşumunda yerli-yabancı sermayeli
firma ayırımından ziyade, yerli-yabancı teknoloji gücü arayışında olmalıyız. Çünkü ancak o zaman gerçek anlamda ihracatçı, katma değeri yüksek, bağımsız bir sektörden bahsedebiliriz. Her
ne kadar TÜBİTAK-TEYDEP kaynakları son yıllarda sektöre son derece önemli bir
itici güç getirmiş iseler de küresel rekabet için daha farklı özel sektör, kamu sektörü
ortak konsorsiyumları ve bunları destekleyecek dev finansman kaynakları gerektiği
aşikâr. Ama tüm bunlardan önce sektörün yapılanmasındaki anlayışın da gelişmesi
temel unsurdur.
Tüm bunlardan hareketle; bugüne kadar sektöre vizyon oluşturmada önemli katkılar sunmuş olan TÜRKTED’in, bundan sonraki görev oluşumunda da bu sorumluluğu en iyi şekilde üstleneceğine ve konuyu gerekli mercilere taşıyacağına inancım
sonsuz. Bu bağlamda bizden sonraki nesillere daha güzel bir dünya, daha güvenli bir
Türkiye; güvenli ve güvenilir gıdanın teminini ilke edinmiş bir tohumculuk
sektörü oluşumunda TÜRKTED üyelerinin ve yeni görev alacak yönetim
kurulunun sorumluluğunun bilincinde olarak yeni başarılara ulaşmasını
temenni ediyorum. Bu son yazım ile tüm Tohum dergisi okurlarına veda
ediyorum.
Ali Özbuğday
TÜRKTED Başkanı
içindekiler
6
RÖPORTAJ
8
ADVERTORIAL
TOHUM = TEKNOLOJİ
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Çetiner, verimlilik ve biyoteknoloji
gibi tarım sektörünün güncel tartışmalı konularına ilişkin
Tohum dergisinin sorularını yanıtladı.
8 SEKTÖRDE BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: PROGEN TOHUM
10 SINIR TANIMAYAN BİR MARKA: MAY TOHUM
12 AR-GE’NİN ÖnemİNİN FARKINDA:
24
AHDE VEFA
26
HABER
28
HABER
ULUSOY TOHUMCULUK
14
HABER
18
RÖPORTAJ
12
20. OLAĞAN GENEL KURUL’A DOĞRU…
Çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir üyelerinden aldığı güçle Türkiye
tohumculuk sektörüne başarıyla hizmet eden TÜRKTED, daha
önceki yıllarda olduğu gibi 2011 ve 2012 yıllarında da inançla
ve özveriyle bu hizmetlerini sürdürdü.
MÜZAKERELERİN EN DİŞLİ KONUSU TARIM
Avrupa Birliği Bakanlığı, Tarım ve Balıkçılık Başkanlığı
Koordinatörü Gülçin Karaş Duman Türkiye’nin AB sürecinde
yürüttüğü tarım politikası hakkında Tohum dergisinin sorularını
yanıtladı.
22
Şubat / 2013
30
BİR HEDEFİN YOLUNDA BİR ÖMÜR…
Türk tarımının meşakkatli yolunda ömrünü ziraat
mesleğine adayan ilerici ziraatçılardan Fahri Harmanşah’ın
60’lı yıllardan 2000’li yıllara dek uzanan; tarım sektöründeki
emek, azim ve tutkusunun hikâyesi, tarımın geçmişi ve
bugünü arasında bağ kurmayı kolaylaştırıyor.
TSÜAB, 1. ÜLKESEL TOHUMCULUK ÇALIŞTAYI’NI
GERÇEKLEŞTİRDİ
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği, 1. Ülkesel
Tohumculuk Çalıştayı’nı Antalya’da gerçekleştirdi. Çalıştay,
sektörün bugünkü durumunun değerlendirilmesi ve ileriye
yönelik yol haritasının çıkarılması açısından önemli bir
organizasyon oldu.
TOHUM ENDÜSTRİSİNDE 130 YILLIK DENEYİM: ASTA
130 yıl önce ABD’de kurulan Amerikan Tohum Ticareti Birliği
(ASTA), dünya çapında tohum ve ilgili ürün ve hizmetlerin
geliştirilmesi, pazarlanması ve satış faaliyetini ilgilendiren
alanlarda görev yapıyor. ASTA, “Önce Tohum” sloganı ile
“Daha iyi bir yaşam için daha iyi tarım ürünleri, daha iyi tarım
ürünleri için de daha iyi tohum” anlayışıyla hareket ediyor.
TÜRKTED ÜYE LİSTESİ
TÜRKTED üye firmalarının alfebetik listesi, iletişim adresleri.
28
İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği
Sahibi Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri
Editör Fevziye Salaş Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hizmetleri
İletişim Güvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı / ANKARA e-mail [email protected] Tel 0 312 419 00 32 Fax 0 312 419 00 32
Baskı Promat Basım Yayın San. Ve Tic. A.Ş
Sanayi Mah. 1673. Sok. No:34 Esenyurt / İSTANBUL Tel 0 212 622 63 63
Yayın Türü Yerel Süreli Yayın
dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafından T.C. yasalarına uygun olarak 3 ayda bir yayınlanmaktadır.
Dergide yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz, çoğaltılamaz.
KISA KISA
Syngenta, Fruit Logistica 2013 Fuarı’ndaydı
30.ISTA Tohum Kongresi Kayıtları Devam Ediyor
Tohum ve bitki koruma alanında
Türkiye’nin ev sahipli-
dünyanın başta gelen firmaların-
ğinde 12–18 Haziran 2013
dan Syngenta, Almanya’nın Ber-
tarihlerinde
lin kentinde 6-8 Şubat 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen Fruit
Logistica fuarında ürün portföyünü sergiledi, tarım ürünleri
için çözümler sundu.
Fuarda, meyve ve sebze ürünlerinde en son başarılarını sergileyen Syngenta, üreticilere, tedarik zinciri firmalarına, perakendecilere ve tüketicilere sunduğu çözümleri aktardı. Etkili kimyasal/ biyolojik bitki koruma ile birlikte profesyonel
zirai yönetimin genetiğini birleştiren Syngenta’nın sunduğu
entegre teklifler, üreticilerin yüksek kalitede meyve ve sebze
ürünleri alabilmesine yardımcı olacak nitelikte. Syngenta, artan nüfusun yoğun ve sürdürülebilir sağlıklı besin taleplerinin
nasıl karşılanacağına dair önemli noktaları da fuarda aktardı.
Syngenta, fuarda sunumlarını; “Ürünler ve Teknolojideki Yenilikler”, “Sürdürülebilir Üretim” ile “Değer Zinciri İhtiyaçlarını Karşılama” başlıklarında üç ana bölümde yaptı.
“Tohumluk Bilimi ve Teknolojisi”
Yüksek Lisans Programı
Ege Üniversitesi’nde “Tohumluk Bilimi ve Teknolojisi” yüksek
lisans programı açıldı. Tohumluk Bilimi ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hülya İlbi yaptığı yazılı açıklamada,
Türkiye’de tohum sektörünün sahip olduğu potansiyeli ileriye
götürecek lisansüstü programların bulunmamasının büyük bir
eksiklik olduğunu belirtti. Prof.Dr. İlbi, bu noktadan hareketle Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü bünyesinde Ziraat Fakültesi’nin ilgili bölümleri ve Mühendislik Fakültesi’nin
Biyomühendislik Bölümü’nün destekleriyle çok disiplinli ‘’Tohumluk Bilimi ve Teknolojisi’’ yüksek lisans programının hayata geçirildiğini bildirdi. Program, “Üretim ve Teknoloji” ile
“Çeşit Geliştirme” olmak üzere iki alt programdan oluşuyor.
ISF 2013 Dünya Tohumculuk Kongresine
Kayıtlar Sürüyor
düzenlene-
cek 30. ISTA Uluslararası Tohum Kongresi’nin
kayıtları devam ediyor. Kongreye dünya tohum ailesinin,
tohum bilim adamlarının, bütün ülkelerin tohumculukla ilgili konu uzmanı ve yetkililerinin yanı sıra araştırmacılarının
katılımı bekleniyor. Üç yılda bir farklı bir ülkede düzenlenen
ISTA Tohum Kongresi’nde bilim adamları ve araştırmacılar
çalışmalarını; tohum şirketleri ve tohumculuk endüstrisi
ile ilgili teknoloji firmaları da ürünlerini sektör meraklıları ile paylaşma olanağına sahip olacaklar. Yoğun bir katılımcı ve ziyaretçiyi ağırlayacağı beklenen 30. ISTA Tohum
Kongresi’ne katılmak için http://ista2013antalya.org/tr/kayit.php adresi ziyaret edilebilir.
AB, GDO’lu Ürünlerde Yasaklamayı Hafifletiyor
Avrupa Parlamentosu üyelerinin geçtiğimiz günlerde oylayıp
kabul ettikleri mevzuat taslağına göre, AB üyesi ülkelerde genetiği değiştirilmiş (GD) bitkilerin üretimindeki yasaklama ve
kısıtlamalara birtakım esneklikler getiriliyor. Mevcut mevzuatta yapılacak bu değişiklik taslağı, bu aşamadan sonra Avrupa Konseyi’nde de tartışılacak. Avrupa Parlamentosu Raportörü Corinne Lepage, “Kamuoyunun yıllardır gündeminde olan
GDO’larla ilgili, bu zorlu konuda Parlamentonun bir anlaşmaya varmış olmalarından memnunum. Konsey, bu dengelenmiş
görüş birliği sayesinde eğer ortak bir duruşu yakalamayı başarabilirse, ülkelere ve bölgelere eğer isterlerse GDO’lu üretim
yapmama hakkını da verecektir” şeklinde konuştu. Avrupa
Birliği’nde, hâlihazırda GDO’lu olarak sadece mısır ve patatesin birer çeşidine izin veriliyor.
GDO’suz Avrupa: Efsane Karşısındaki Gerçekler
Avrupa Tohumculuk Derneği (ESA ) Genel Sekreteri Garlich
von Essen, Ekim 2012 Seed World’da yayımlanan “GDO’suz
Bu yıl 27-29 Mayıs tarihlerinde Yunanistan’ın başkenti
Avrupa: Efsane Karşısındaki Gerçekler” başlıklı makalesinde,
Atina’da düzenlenecek olan ISF 2013 Dünya Tohumculuk
genetiği değiştirilmiş bitkilerin, doğrudan ya da dolaylı bes-
Kongresi’ne avantajlı erken kayıtlar devam ediyor.
lenmenin bir parçası olduğuna dikkat çekti. “Dünyanın diğer
ISF’in http://www.worldseed2013.com internet adresindeki
bölgelerinde yetiştirilen genetiği değiştirilmiş bitkilerden
kongre web sitesi üzerinden alınan kayıtları için katılımcı ba-
üretilen yem ve gıda ürünlerinin, her geçen gün çok büyük
şına ücretler; • 30 Ocak-8 Mart arası 1250 euro,
miktarlarda AB’ye nakledildiğini, Avrupa’nın sığır, domuz ve
• 8 Mart-9 Mayıs arası 1400 euro,
kümes hayvanlarının bu ürünlerle beslendiğini, yani bu ürün-
• 25-29 Mayıs arası kongre yerinde kayıt ise
lerin –doğrudan ya da dolaylı olarak- her günkü beslenme di-
1750 euro olarak belirlendi.
yetimizin bir parçası olduğunu” vurgulayan Garlich von Essen
Şubat ayının ilk haftası itibariyle toplam 870 katılımcının kayıt
makalesinde, “ Ancak, tüketicinin kavrayış ve bilgilenmesini
yaptırdığı ISF 2013 Dünya Tohumculuk Kongresi’ne ülkemiz-
garanti etmekten ziyade önlemek için tasarlanmış izlenebilir-
den de TÜRKTED ve TSÜAB’a üye 29 tohumculuk sektörü
lik ve etiketleme kurallarının arkasına saklanılarak, bu durum
mensubu, katılım için başvuruda bulundu.
maalesef büyük ölçüde gizleniyor” ifadelerine yer veriyor.
Şubat 2013
5
RÖPORTAJ
Tohum=Teknoloji
“Her alanda olduğu gibi tarımsal üretim teknolojilerinde meydana
gelen değişmeler yanında devletin üretimden çekilerek birçok
üretim faaliyetini özel sektöre devrediyor olması açısından, değişen
günümüz koşullarına uygun bir Tohumculuk Yasası çıkarılması
olumlu olarak düşünülebilir.” diyen Sabancı Üniversitesi
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Selim Çetiner, tarım ve tohumculuk sektöründeki gelişmeleri
yakından takip eden akademisyenlerden biri. Çetiner, verimlilik
ve biyoteknoloji gibi tarım sektörünün güncel tartışmalı konularına
ilişkin Tohum dergisinin sorularını içtenlikle yanıtladı.
Türkiye’de tohumculuk sektörünün
gelişimini nasıl gözlemliyorsunuz?
Yurt dışındaki ıslah çalışmaları, teknolojik alt yapı ve var olan mevzuatlar
göz önünde bulundurulduğunda Türkiye tohumculuğu dünyanın neresinde?
Gözlemlerinizi paylaşır mısınız?
6
Türkiye’de tohumculuk sektörünün
son 40 yılda önemli bir gelişme kaydettiğini söyleyebilirim. İlk olarak
1977 senesinde Hollanda’ya staja gittiğimde gördüklerime inanamamış,
Türkiye tarımının Hollanda seviyesine gelmesi için en az 100 sene gere-
kir diye düşünmüştüm. Tarımımızdaki tüm gelişmelere rağmen, Türkiye
geneline baktığımızda bu tespit halen
geçerliliğini koruyor. Son 4-5 yıldır tohumculuk sektöründen uzak kaldığım
için yeni mevzuatın getirdiği değişiklikleri detaylı olarak izleyememiş olsam da dışarıdan gözlemlerimi şöyle
özetleyebilirim:
Mevcut Tohum Yasası 2006 yılında,
1963 tarihli Tohumlukların Tescil,
Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında
Kanun’un yerine çıkarılmıştır. Aslında, Türkiye’de 1985 yılından itibaren
tohumculuğun özelleştirilmiş olması,
daha doğrusu devletin tohum üretiminin yanında özel sektöre de tohumculuk yapma izni verilmesiyle gerek tahıl gerekse sebze-meyve üretiminden
büyük artışlar sağlanmış, Türkiye her
yıl yüzmilyonlarca dolar değerinde
yaş meyve-sebze ihraç eder düzeye
gelmiştir.
Her alanda olduğu gibi tarımsal üretim teknolojilerinde meydana gelen
değişmeler yanında devletin üretimden çekilerek birçok üretim faaliyetini özel sektöre devrediyor olması açısından, değişen günümüz koşullarına
uygun bir Tohumculuk Yasası çıkarılması olumlu olarak düşünülebilir.
Öte yandan, Bakanlık tarafından talep
edilen 5 yıllık geçiş süresi sırasında
Bakanlığın ilgili birimleri gerekenleri yapmamış ve bazı ciddi sıkıntıların
ortaya çıkmasına neden olunmuştur.
Yine, o pek övündüğümüz biyoçeşitliliğimizden olan nane, kekik, rezene
gibi otlara ait çeşitler tescil edilmemiş
dolayısı ile bunların ticaretini yapanlar veya yapacak olanlar madur duruma düşmüştür. Yeni yasayla bunun
cezası ilk defa para cezası, ikinci defada ise şirketi kapatma cezasıdır. Suç
ve ceza oranının bu kadar dengesiz ve
acımasız olduğu bir sistem dünyanın
hiçbir ileri ülkesinde bulunmamaktadır. Umarım Kanun’un bu aksayan
yanları zaman içerisinde daha belirgin hale gelip çözüm arayışları bir
sonuç verecektir. Bunu tohumculuk
sektörünün içerisinde olanlar benden
pek daha sağlıklı değerlendirebilecek
konumdalar.
Sürdürülebilir verimlilik hali hazırda
tarım sektöründe üretim hedeflerinin temelini oluşturuyor. Bu noktada
Türkiye’de tarımsal üretimde belli
bir verimlilik ölçüsüne erişildiğinden
bahsedebilir miyiz?
Sürdürülebilir verimlilik artışı ya da
sürdürülebilir yoğunlaşma dünyamız
açısından fevkalade önemli. Bizde de
son yılların moda söylemi “sürdürülebilirlik” ama bunun gerçekten ne anlama geldiğini pek anlayan olduğunu
sanmıyorum. Sürdürülebilir yoğunlaşma birim alandan aldığımız verimi en
az pestisit, en az gübre ve en az toprak
işleme ile en yüksek düzeye çıkarmayı
hedefler. Bu şekilde, tarımsal üretimin çevre üzerindeki olumsuz etkileri
en aza indirilerek artan nüfusa yetecek miktarda ve üstün kalitede sağlıklı gıda temini esastır. Bunun için de
mevcut ekolojik koşullara en uygun
çeşitlerin ıslah edilmesi gerekir.
Yeni tarım alanları açarak, göl ve göletler yapıp sulanmayan alanları sulu
tarım yapılabilir hale getirerek sürdürülebilir olmaktan uzak bir üretim
artışı sağlanır, ancak gerçek anlamda
sürdürülebilir verimlilik artışı sağlamaz. Bu farkındalığı sağlayabildiğimiz taktirde, bitki ıslahının, yani
her türlü modern biyoteknolojik yöntemlerden faydalanan bitki ıslahının
tohumculuk açısından taşıdığı önemi
algılayabiliriz. Şu anda uygulanan
klasik melezleme ıslahı ve gittikçe
yaygınlaşan “geriye mühendislik” ile
tohumculuğumuzun gerçek anlamda
dünya ile rekabet edebilir hale gelmesi mümkün olamaz.
Tarımda yasal düzenlemeler gereği
biyoteknolojiye mesafeli ve hatta kapalı bir yapımız olduğu söylenebilir.
Biyoteknolojiye kapalı bir tohumculuk
sektörünün dünya tohum ticaretinde
rekabetçi olması sizce mümkün mü?
Biyoteknolojiye mesafeli olmaktan
ziyade kapalı olduğumuz daha doğru
Şubat 2013
bir tespit. Biliyorsunuz, sözde Biyogüvenlik Kanunu ile genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların yetiştirilmesi
yasaklanmış durumda. Bunun aksine
hareket edenlerin ağır hapis cezalarına çarptırılmaları öngörülmüş. Bu da
araştırma dahil genetik mühendisliği
çalışmalarıyla elde edeceğiniz yeni
çeşitlerin ekilmesinin kesinlikle yasak olduğu anlamına geliyor. Bakanlık
yetkililerinin “biz araştırmayı yasaklamadık” mealindeki beyanları hatta
yönetmelik çıkarıp GDO’lar için nasıl
izin alacağınızı filan sıralamaları halkın zekasıyla alay etmekten başka işe
yaramaz. İnsana “ekilmesi yasak olan
bitkiyi neden araştırıp geliştiriyorsunuz; neden kaynakları israf ediyorsunuz?” diye sorarlar.
Tabii modern biyoteknoloji denince
sadece genetik mühendisliği anlaşılmıyor. Moleküler ıslah yöntemleri de
klasik ıslah yöntemlerinin daha başarılı olmasına yardımcı olacaktır. Ama
burada da iyi bir organizasyon gerekli.
Sağda solda dağılmış 1-2 kişi ve sınırlı maddi imkanlarla bu konuda başarılı olmak mümkün değildir. Şimdiye
kadar gerek üniversitelerde gerekse
Tarım Bakanlığı araştırma enstitülerinde fevkalade önemli laboratuvar
altyapısı oluşturulmuş, ancak henüz
somut sonuçlar alınmamıştır. Burada, iki husus son derece önemlidir.
Birincisi sözünü ettiğim, üniversiteler
dahil, kuruluşlarda anlamlı sonuçlar
alabilmek için gerekli “kritik kitle”
oluşturulamamıştır. İkincisi de özel
sektör, araştırma enstitüsü ve üniversiteler arasında gerçek anlamda sinerji sağlanamamıştır. Bunun sağlandığı
birkaç örnek mevcutsa da istisnaların
kaideyi bozmadığını hatırlatmak isterim.
Türkiye’de kamuoyunda tartışılan
konulardan biri de “hibrit tohumlar”
konusuydu. Sizce hibrit tohumun ne
olduğu, bu tohumların zararlı olup olmadığı yönünde kamuoyu/ tüketiciler
doğru bilgiye sahipler mi? Bu konuda
tohumculuk sektör temsilcilerinin
kendilerini iyi ifade edebildiğini ya da
kitle iletişimini doğru yapabildiğini
düşünüyor musunuz?
Tarımsal üretim ekonomik bir faaliyettir. Ama tarımdan ve ekonomiden anlamayan akademisyenlerin hem de tarım
ekonomisti olduğunu iddia edenlerin
çıkıp, hibrit tohumların hatta ticari tohumculuğun aleyhinde beyanat verdiği,
kampanyalar yürüttüğü bir memlekette
kamuoyuna hibrit tohumları anlatmak
tabii ki kolay değildir. Bununla beraber, bunun pek de önemli olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta, üreticiler yani
bizzat bu tarımsal üretim faaliyetinin
içinde bulunanlar hibrit tohumların
avantajını gördüğü müddetçe Amatör
Tarımcılar Kültü postmodern çağımızın
şarlatanları olarak tarihe geçeceklerdir.
Hibrit mısır tohumların 1900’lü yılların
başında ABD’de ilk olarak piyasaya çıktığında da benzer karşı duruşlar yaşanmış, üretciler ekonomik faydasını gördükçe kabul oranı hızla artmıştır.
Tohumculuk sektöründe lobilerin gücünün ve politik atmosferin ülkeler arasındaki tohum ticaretinde etkili olduğunu
söyleyebiliriz. Bu noktada tohumculuk
sektörümüzün ihracat pazarında daha
güçlü bir sektöre sahip olması adına yürütülmesi gereken politikalar ve sektörün kendisinin atması gereken adımlar
ne olmalı?
Burada, tohumun bir teknoloji paketi
olduğunun altını çizmek isterim. Evet,
dünyada bitki ıslahı ve tohumculuk şirketlerinde bir yoğunlaşma olduğu yani
büyük şirketlerin küçük şirketleri satın
aldığı ve bir tekelleşmeye gittiği doğrudur. Bununla beraber, bu rekabet edilemez bir durum anlamına gelmez. Biz de
teknolojik gelişmeleri benimser ve bu
teknolojik gelişmeleri kullanarak bitki
ıslahı ve tohumculuk sektörümüzü geliştirebilirsek rekabet etme şansını yakalayabiliriz. Bunun için gerek kamuda
gerekse özel sektörde önemli bir zihniyet
değişimi olması gerekiyor. Aksi halde,
diğer teknoloji alanlarında olduğu gibi
tohumculuk sektörü de dışa bağımlı olmaktan kurtulamaz.
7
ADVERTORIAL
Sektörde Bir Başarı Öyküsü:
ProGen Tohum
Başta pamuk olmak üzere tarla bitkileri tohumculuğundaki öncü firmalardan biri olan
ProGen Tohum A.Ş. bünyesinde, dünyada sayılı pamuk ıslah programlarından biri yürütülüyor. Firma yürüttüğü uluslararası projelerle, son yıllarda geliştirdiği yeni buğday
çeşitleri ile dikkati çekiyor.
Güvenilir, yüksek verimli, üstün kaliteli
tarla bitkileri tohumları geliştirilmesi ve üretimine odaklanmış olan ProGen Tohum A.Ş.’nin ürün yelpazesinde
pamuk, hibrit mısır, buğday ve soya
bitkileri tohumları yer alıyor. Hatay,
Çukurova, Ege, Güney Doğu Anadolu
ve Marmara Bölgesi’ndeki araştırma
merkezlerinde, ıslah çalışmaları yanında, çeşit adaptasyon çalışmaları ve
ürünlerle ilgili uygun üretim tekniklerinin belirlenmesi çalışmaları da yürütülmekte. Yüzde 100 Türk sermayeli ve
hızla büyüyen bir KOBİ olan ProGen
Tohum A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özbuğday, ancak bu şekilde
üreticilerin yetiştirme şartlarına en iyi
adapte olabilecek yüksek verimli çeşidi
seçmelerine katkıda bulunarak, mümkün olan en yüksek ekonomik değeri
temin etmelerine yardımcı olabileceklerinin bilincinde olduklarını belirtiyor.
8
Türkiye sertifikalı pamuk tohumu pazarının
en önde gelen tedarikçilerinden olan firma, piyasaya sunduğu
yeni çeşitlerle artan
bir üretici ve sanayici
beğenisine sahip. Dünyadaki sayılı pamuk
ıslah programlarından
biri olan ıslah çalışmaları ile yeni elde
edilen özgün çeşitleri
Avrupa ve Amerika
da dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde deneniyor; Yunanistan, İspanya ve Türki
Cumhuriyetleri’nde geniş alanlarda tarımı yapılıyor. ProGen Ar&Ge Müdürü,
temel hedeflerinin, ülke geneli ve yurt
dışı taleplerine göre, bölgelerin iklim ve
toprak yapılarına uygun yeni bitki çeşitleri araştırmak ve geliştirmek olduğunu
belirtiyor ve yakın geçmişte tarımsal
üretiminde kullanılan genetik materyalin tamamına yakınının ithal edilerek
kullanıldığı dikkate alındığında bu tür
çalışmaların Türkiye için önemine dikkat çekiyor.
Tamamen dış kaynaklı teknoloji transferi ile sürdürülebilir bir tarımsal kalkınmadan bahsetmenin oldukça güç
olduğu düşüncesinden hareketle, firma
bünyesinde 2007 yılı içerisinde bir biyoteknoloji, gıda ve kalite laboratuarları
oluşturmuş. Tübitak ve Eurostars (AB)
tarafından desteklenen Ar&Ge projele-
ri kapsamında; genetik modifikasyonu
kullanmaksızın, konvansiyonel ıslahla,
kuraklığa, yüksek sıcaklık stresine ve
hastalıklara dayanıklı, farklı ekolojilere uygun ve teknolojik karakteristikleri
üstün yeni çeşitler geliştirme çalışmaları yürütülüyor. İki bin dekara yayılmış
araştırma istasyonları, biyoteknoloji
laboratuarı ve denemelerin değerlendirmesinde kullanılan çeşitli fizyolojik
ölçümlerin yapılabildiği laboratuarları
ile ProGen Ar&Ge bünyesinde, 10’un
üzerinde moleküler biyolog, ziraat mühendisi ve teknisyen görev yapıyor.
Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine,
kış döneminde güney yarım kürede devam ederek yılda birden fazla jenerasyon yetiştirilmek suretiyle, yeni çeşitleri geliştirme süreci kısaltılıyor. Firma
araştırma faaliyetlerini, “marköre dayalı çeşit ıslahı” konusunda yoğunlaştırarak, yakın gelecekte sadece ülkemizin
değil çevre ülkelerin de gereksinimlerini karşılayacak üstün teknolojik vasıflara haiz yeni tohum çeşitlerini üreticilerin kullanımına sunmayı hedefliyor.
ProGen Laboratuarları, yakın gelecekte
dünya piyasalarında teknoloji rekabetine uzanan “Bölgesel Genetik Araştırma
Merkezi” olmaya aday.
Tamamen bilgisayar kontrollü otomasyona dayalı ProGen tesisleri, yıllık 10
bin ton delinte pamuk tohumu, 5 bin ton
hibrit mısır, ayçiçeği ve soya tohumu işleme kapasitesine sahip. Bergama’dan
Antalya’ya, Çukurova’dan Diyarbakır’a
ülke genelinde 60 bin dekardan geniş
bir alanda üretilerek yurt içinde ve yurt
dışında satışa sunulan ProGen markalı
tohumlar en son teknoloji altında işlenmekte ve prosesin her aşamasında
muhtelif testlere tabi tutularak kalite
güvencesi teyit edilmekte. Firma, Antakya Organize Sanayi Bölgesinde 15
bin m²’si kapalı olmak üzere 40 bin m²
alan üzerine kurulu tesislerde tamamı
perfore çelik silolarda 30 bin ton üzeri buğday tohumu depolama ve işleme
imkânına sahip. Tarımsal Ar&Ge ve ıslah çalışmaları, doğası gereği çok uzun
zaman ve sabır gerektirmesine rağmen,
genç kuruluşları son 15 yıl içerisinde
30’u aşkın yeni çeşidi tescil ettirmiş.
ProGen üretim ve kalite müdürleri, tohum üretiminde ürün kalitesinin her
zaman için çalışmaların temel amacını
oluşturduğunu vurguluyor. “Hizmet
Kalitesi Üstünlüğü” önemli bir başarı unsuru olarak görülen ProGen’de,
Toplam Kalite Yönetim Sistemi ile çiftçilere yüksek kalitede ürün ve hizmet
sunularak, üretici karlılıklarının artırılması amaçlanıyor. Bu yaklaşım ile
Şubat 2013
tohumlukların kalite kontrolü, üretimin
her aşamasında büyük titizlikle yapılarak “kalite güvencesi” tesis ediliyor.
Tohum kalitesinin titizlikle takip edildiği gıda ve kalite laboratuarlarında,
yılda ortalama 12 binden fazla kalite
testi yapılıyor ve tüm bu test sonuçları
kayıt altında tutuluyor. Üretilen tohumların kalite kriterlerine uygunluğunun
saptanması ise “kalite güvenceli” laboratuarlarında Uluslararası Tohum
Kontrol Birliği (ISTA) ’nin tüm dünya
piyasalarında geçerli olan standartları
referans alınarak gerçekleştirilen fiziksel, fizyolojik, kimyasal ve genetik
(elektroforez) tohum testleri sonucunda
sağlanıyor. Firma bünyesinde yer alan
laboratuarlardan elyaf kalite laboratuarındaki HVI; gıda laboratuarındaki exstensograph, farinograph ve alveograph
cihazları yardımıyla Ar-Ge ve üretim
aşamalarında çeşitlerin kalite parametreleri titizlikle izleniyor.
Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Özbuğday, teknolojiye dayalı üretimin,
yeryüzünde sürdürülebilir gelişme-
nin esasını oluşturduğunu; artık yeni
teknolojilerdeki gelişim sürecinin, firmalar arasında oluşan konsorsiyumlar
sayesinde ülkesel sınırları aşarak yeni
bir ivme kazandığını; dünya genelinde
tohumculuk ticaretinin yıllık 45 milyar
ABD dolarını aştığı bu arenada bir Türk
agro-teknoloji firması olarak yer almanın kendileri için ayrı bir gurur vesilesi
olduğunu belirtiyor.
ProGen Tohum A.Ş.
Kuruluş
: 2003
Yıllık ortalama üreti
m kapasiteleri:
Pamuk: 9 bin ton
Mısır: 100 bin tor
ba
Buğday: 10 bin ton
Soya: 2 bin ton
Üretim alanı
: 6 bin hektar
Yönetim Kurulu Başka
nı : Ali Özbuğd
ay
Genel Müdür
: Aykut Özbuğday
Genel Koordinatör
: Prof. Dr. Cafer Mar
t
Ar-Ge Müdürü
: Dr. Batuhan Akgö
l
Üretim Müdürü
: İsmail Abay
İdari İşler Müdürü
: Aslı Kuseyri
9
ADVERTORIAL
Sınır tanımayan bir marka:
MAY Tohum
Bugün 34 yılı geride bırakan, yüzde 100 Türk sermayeli tohum firması olan MAY
Tohum, Türkiye’nin önde gelen yerli yatırımcı ve ihracatçı tohum şirketlerinin
başında yer alıyor.
MAY Tohum 1978 yılından bugüne
sinde ise delinte pamuk ve soya fasul-
hum, aynı zamanda Gıda, Tarım ve
“MAY” markası ile sebze, tarla, en-
yesi tohumlukları çalışılıyor.
Hayvancılık
düstri ve yem bitkileri tohumları-
Yıllık 15 bin ton sertifikalı tohum-
“Özel Sektör Araştırma Kuruluşu”
nın araştırılması, üretimi, yurtiçi ve
luk üretim miktarı, ilgili türlerde,
olarak tescil edilmiş bir Türk tohum
yurtdışı satışı konularında faaliyet
Türkiye’de
tarafından
firması. “Gıda, Tarım ve Hayvancı-
gösteriyor. Tohumculuk sektörünün
üretilen en yüksek rakamı oluşturu-
lık Bakanlığı Özel Sektör Laboratuar
ilk özel sektör yerli kuruluşların-
yor.
Analizi ve Belgelendirme Yetki Devri
dan olan MAY Tohum 1984 yılında
MAY Tohum satış ve teknik destek
Tescil Belgesi” alan firmanın yetki-
Türkiye’de tohumculuk sektörünün
faaliyetlerini; Marmara, Trakya, Ege,
lendirilmiş laboratuarlarında yılda 12
libere edilmesi ile birlikte ulusal ve
Doğu ve Batı Akdeniz, Güney Doğu
binden fazla test gerçekleştiriliyor.
uluslararası piyasalarda faaliyetleri-
Anadolu, Orta Anadolu ve Karadeniz
Hibrit mısır ve hibrit ayçiçeğinde Ar-
ni günden güne geliştirdi. Bugün 34
gibi tüm önemli tarım bölgelerinde
Ge ve ıslah faaliyetlerine 15 yıl önce
yılı geride bırakan, yüzde 100 Türk
uzman personel kadrosu ile yürütü-
başlayan MAY Tohum, bu türlere ya-
sermayeli tohum firması olan MAY
yor.
pılan yatırımlar sayesinde yurtiçinde
Tohum Türkiye’nin önde gelen yerli
Uluslararası satış da iddialı olan fir-
ve uluslararası piyasalarda bağımsız
yatırımcı ve ihracatçı tohum şirketle-
ma; Avrupa Birliği, Balkanlar, Doğu
olarak satılabilecek, tüm hakları ken-
rinin başında yer alıyor.
Avrupa, Bağımsız Devletler Toplulu-
dilerine ait olan çeşitleri geliştirdi.
MAY Tohum’un Bursa tesisinde hib-
ğu, Orta Asya ve Orta Doğu’da 30’dan
Firmanın, MAY markası altında tes-
rit ayçiçeği, hibrit mısır, soya fasul-
fazla ülkeye tohum ihracatı yapıyor.
cil ettirerek ticari satışa hak kazan-
yesi ve sebze tohumları; Adana tesi-
ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Siste-
mış olan 150’den fazla ürünü bulunu-
mi Belgesi, ISO 14001 Çevre Yöne-
yor. Geliştirilen bazı çeşitlerin lisans
tim Sistemi Belgesi, OHSAS
hakları da 4 ülkede satılmış durumda.
18001 İş Sağlığı ve
Bu konularda Türkiye’de ilk olma-
özel
sektör
Güvenliği
temi
si
Bakanlığı
tarafından
Sis-
nın haklı gururunu da yaşayan MAY
Belge-
Tohum, Türkiye ve uluslararası pa-
sahibi
zarda yeni çeşitlerin araştırılması ve
o l a n
geliştirilmesinin, rekabetçi olmanın
MAY
temel prensibi olduğunun bilinci ile
T o -
ıslah ve ürün geliştirme faaliyetlerinde, uluslararası geçerli standartlarda rekabet edilebilir bir ıslah ve
ürün geliştirme sistemi ile çalışıyor.
Ar-Ge faaliyetlerinin şirket ve sektör
geleceği açısından taşıdığı önemin
bilincinde olan MAY Tohum, Bursa
ve Yenişehir’deki araştırma merkezlerine ilave olarak; 2012 yılı içinde
10
Türkiye’de özel sektör açısından bir ilk
olan Mısır ve Pamuk Tohumları Araştırma Merkezi’ni Adana’da faaliyete geçirdi. 2013 yılı içinde de Trakya’da Ayçiçeği
Araştırma Merkezi’nin kurulması ile ilgili çalışmalar başlatıldı. MAY Tohum’un
sahip olduğu kontrollü sera altyapısı,
ıslah faaliyetlerini kesintisiz olarak, yılın 12 ayı boyunca sürdürmesine olanak
sunarken ürün geliştirme süreçlerini de
Ödüller…
cat kayıt rakam• MAY Tohum, 2011 yılı ihra
bat Bakliyat Yağlı
larına göre İstanbul Hubu
acatçıları Birliği alt
Tohumlar ve Mamulleri İhr
ve Yağlı Tohumlar
sektörü olan Bitkisel Yağlar
sında “2011 Yılı
ihracatı yapan firmalar ara
esine 5.’lik ödülü
list
En Başarılı İhracatçıları ”
alarak girdi.
dergisinin Türki• 2012 yılında Ekonomist
i ile yürüttüğü
irliğ
ye Ekonomi Bankası işb
500 Şirketi” arasın“Anadolu’nun En Büyük İlk
uk firması da MAY
da yer alan tek tohumcul
Tohum oldu.
Şubat 2013
hızlandırıyor.
MAY Tohum’un başarıları gibi hedefleri
de büyük. 2013 yılı itibariyle mevcut kapasitesinin yüzde 75’ini kullanabilir durumda olan firmanın üretim ölçekleri ve
yatırımları da devam ediyor. 2012 yılında
15 milyon Türk lirası ihracat yapan MAY
Tohum, bu ihracatın tamamını MAY markası altında yurtdışı piyasalarda tescil ettirdiği markalı ürünler ile gerçekleştirdi.
Firmanın 2013 yılı itibarı ile ilgili ihracat
hedefi ise 25 milyon TL. MAY markası
hedef coğrafya olarak belirlenen, Avrupa
Birliği, Karadeniz Bölgesi, Orta Doğu ve
Orta Asya’da hızla tanınan bir Türk tohum markası olma yolunda ilerliyor.
11
ADVERTORIAL
Ar-Ge’nin Öneminin Farkında
Ulusoy Tohumculuk
Özel Sektör Tarımsal Araştırma Kuruluşu unvanına sahip olan Ulusoy Tohumculuk,
TÜBİTAK tarafından desteklenen tarımla ilgili ilk AR-GE projesinin de sahibi. Firma,
çalışmaları ile yıllar içinde değişen ve farklılaşan ihtiyaçlara cevap buluyor.
Ankara’da 1984 yılında kurulan Ulusoy Tohumculuk; yeşil alan çim ve yem
bitkisi tohumlarının pazarlaması, araştırması ve üretimi konularında faaliyet
gösteriyor. Firma, Ankara merkez tesisinin yanı sıra İstanbul ve İzmir ofisleri
ile birlikte tüm Türkiye’ye hizmet veriyor.
Türkiye’nin ilk özel sektör çim tohumu şirketi olan Ulusoy Tohumculuk,
1995 yılından beri Özel Sektör Tarımsal
Araştırma Kuruluşu unvanını da taşıyor.
Firma, TÜBİTAK tarafından desteklenen tarımla ilgili ilk AR-GE projesinin
de sahibi.
Ulusoy Tohumculuk AR-GE Projesi’nin
ilk adımını 1995 yılında Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı tarafından verilen Tarımsal Araştırma Kuruluşu Tescil Belgesi ile atmış.
Resmi olarak 2000 yılında başlayan ve
TÜBİTAK destekli ilk tarım projesi
olan Ulusoy Tohumculuk Ar-Ge Projesi
ülkemizde çim tohumu konusunda yapı-
12
lan ilk ıslah çalışması olması açısından
oldukça önemli.
Bu projelerden ortaya çıkan Lolium
multiflorum Gordion, Lolium perenne
Ankyra ve Lolium perenne Truva çeşitleri Türkiye menşeili ilk çim tohumu
çeşitleri olarak biliniyor.
Ulusoy Tohumculuk’un Gordion çeşidi,
Türkiye’nin kaliteli kaba yem ihtiyacı
göz önünde bulundurularak, ülkemizdeki hayvancılığa, et ve süt üretimine katkı ve fayda sağlaması amacı ile öngörülmüş bir Ar-Ge projesinin ürünü. Ankyra
ve Truva yeşil alan çim tohumu çeşitleri de yine gelişmekte olan Türkiye’nin
kentsel ihtiyaçları göz önüne alınarak
hazırlanmış çalışmalar. Türkiye’nin ve
dünyanın iklim, nüfus yapısı ve ekonomik gelişimindeki birçok değişken göz
önüne alınarak; gelecekte bunlara bağlı olarak şekillenecek çim tohumu ve
yem bitkisi ihtiyaçları öngörülerek karar verilmiş Ar-Ge atılımları da Ulusoy
Tohumculuk’un devam etmekte olan
projeleri arasında yer alıyor.
Ar-Ge çalışmaları firmanın AnkaraGölbaşı’nda bulunan merkezinden yürütülüyor. Tesis içinde ıslah projesinin
temelini oluşturan laboratuar ile birlikte araştırma ve gözlem sahaları da
bulunuyor. Bu tesiste aynı zamanda
Türkiye’nin değişik bölgelerinde yeni
çeşitlerin uygunluğunu ve performansını belirlemek amacı ile birçok test ve
denemeler yapılıyor.
Ulusoy Tohumculuk Ar-Ge Projesi’nin
amacı, çim tohumu kullanıcıları için
bölge şartlarında yetişmiş, su ihtiyacı
az, adaptasyonu yüksek ve kaliteli ürünler ıslah etmek.
Ar- Ge’nin temelini oluşturduğu yenilik
arayışı firmanın yalnızca kendi kurumu
ile sınırlı değil. Dünyadaki yenilik ve
gelişmeleri yakından takip eden Ulusoy
Tohumculuk, Türkiye’nin şartlarına ve
ihtiyaçlarına uygun her türlü yeni ürün
ve teknolojiyi denemeler kurarak ve
ulusal tescil işlemlerini gerçekleştirerek Türkiye’de kullanıma sunuyor.
Firmaya, müşteri beklentilerini karşılamada Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra
üretim de yardımcı oluyor. İç Anadolu
Bölgesi’nde üretim yapan Ulusoy Tohumculuk, Türkiye’de çim tohumu alanında en yüksek üretim rakamı ile de
dikkatleri üzerine çekiyor.
Ulusoy Tohumculuk, kurulduğu yıldan
itibaren kaliteyi daimi şirket prensibi
olarak kabul etmiş ve bu konuda ödün
vermemiş. Bu temel prensibi somutlaştırmak, kuvvetlendirmek ve müşterilerin beklentileri doğrultusunda daha iyi
ürün ve hizmet sunmak amacı ile 2005
AR-GE
yılında ISO 9001:2000 Kalite Sistem
Belgesi almış.
Firmanın Kalite Yönetim Sisteminin
amacı müşterilere uluslararası standartlarda kaliteli ürün sunmak ve bunun sürekliliğini garanti altına almak.
Kalite Kontrol Laboratuarı’nın temel
görevlerinden biri bu amaca hizmet
ediyor.
Uluslararası kalite yönetim standartlarına uygun olarak hazırlanan Kalite
Kontrol Planı, hangi ürüne hangi ana-
Şubat 2013
lizlerin yapılacağından kullanılan makine ve ekipmanın kalibrasyon periyotları
ve yöntemlerine kadar detaylı faaliyet
adımlarını içeriyor. Laboratuarda yapılan kalite kontrol testleri ISTA (Uluslararası Tohum Test Birliği) standartları
referans alınarak gerçekleştiriliyor.
Mevsimlere göre değişmekle beraber
laboratuarda, ayda ortalama 60 kalite
kontrol testi yapılıyor.
Ulusoy Tohumculuk, Türkiye’de çim ve
yem bitkisi tohumları konusunda uzun
Ar-Ge çalışmaları firm
anın AnkaraGölbaşı’nda bulunan
merkezinden
yürütülüyor. Tesis içi
nde ıslah projesinin temelini oluştu
ran laboratuar
ile birlikte araştırma
ve gözlem
sahaları da bulunuy
or. Bu tesiste
aynı zamanda Türkiye
’nin değişik
bölgelerinde yeni çe
şitlerin uygunluğunu ve performan
sını belirlemek
amacı ile birçok test
ve denemeler
yapılıyor.
soluklu bir gelişme yakalamak ve yıllar
içinde değişen ve farklılaşan ihtiyaçlara cevap verebilmek için çalışmalarına
devam ettiriyor.
13
HABER
20. Olağan Genel Kurul’a Doğru...
Çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir üyelerinden aldığı güçle Türkiye tohumculuk sektörüne
başarıyla hizmet eden TÜRKTED, daha önceki yıllarda olduğu gibi 2011 ve 2012 yıllarında
da inançla ve özveriyle bu hizmetlerini sürdürdü. 20.Olağan Genel Kurulu’na hazırlanan
TÜRKTED’in son iki yıldaki faaliyetlerinin her biri tohumculuk sektörüne katkı sunuyor.
Tohumculuk endüstrisinin vizyonunu
geliştirmeye yönelik birçok çalışmanın
gerek planlayıcısı ve uygulayıcısı, gerekse destekleyicisi ve katılımcısı olan
TÜRKTED’in çalışmalarını birçok başlık altında toplamak mümkün. Dernek
birçok ulusal ve uluslararası toplantıya
katılarak tohumculuk arenasında kendini gösterme; bilgi ve birikimlerini sektör
bileşenleri ile paylaşma şansı yakaladı.
TÜRKTED, katılımcı olarak iştirak ettiği toplantıların yanı sıra kendisi de
birçok toplantı düzenledi; ziyaretler
gerçekleştirdi. Eğitim ve Ar-Ge faaliyetlerine çok fazla önem veren dernek,
bu alanda düzenlediği organizasyonlarla, tohumculuk sektörünün gelişimi
için önemli adımlar attı. 2011 ve 2012,
TÜRKTED için yeni işbirliklerinin ve
ortaklıkların yapıldığı, yeni üyeliklerin
gerçekleştirildiği yıllar da oldu. Dernek
hem ulusal hem de uluslararası düzeyde
temsil alanını bu yıllarda da genişletti.
TÜRKTED’in faaliyetleri saymakla bitmiyor. 6 ana başlıkta toplayabileceğimiz
faaliyetlerden bazıları şöyle;
Uluslararası Toplantılar
TÜRKTED, birçok uluslararası toplantıya katılım sağladı. Bunlardan biri Cornell Üniversitesi ve Sathguru
14
Yönetim Danışmanlığı’nın 17-21 Ocak
2011 tarihleri arasında Hindistan’ın
Haydarabat kentinde düzenlediği “Tohumculuk Endüstrisi Programı” başlıklı
seminer oldu. TÜRKTED Genel Sekreteri Dr. Müfit Engiz’in katıldığı toplantıda 6 ülkeden toplam 32 katılımcı yer
aldı.
Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ta
30 Mayıs-1 Haziran 2011 tarihlerinde
gerçekleştirilen ISF 2011 Kongresi de
sektör açısından önemli bir organizasyondu. Bu organizasyona ISF Yönetim
Kurulu üyesi Hamdi Çiftçiler, Sürdürülebilir Tarım Komitesi üyesi Fulya Batur
ve TÜRKTED Genel Sekreteri Dr. Müfit
Engiz katıldılar. Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 26-28 Haziran 2012’de
düzenlenen ISF 2012 Kongresi’ne ise
Hamdi Çiftçiler ve ISF Tarla Bitkileri
Komitesi üyesi Yusuf Yormazoğlu katıldı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
(OECD) tarafından 12-13 Mayıs 2011
tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen
Tohumculuk Toplantısı’na TÜRKTED
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özbuğday,
Genel Sekreter Dr. Müfit Engiz ve üye
Hamdi Çiftçiler katılım gösterdi.
ESA tarafından 16-18 Ekim 2011 tarihlerinde Budapeşte’de düzenlenen
ESA 2011 Yıllık Toplantısı ve
14-17 Ekim 2012’de Brüksel’de
yapılan 2012 yılı toplantısına da
TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Özbuğday ve Genel Sekreter Dr. Müfit Engiz katıldılar.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT ECO) Bölgesel Tohumculuk Politikası
Çalıştayı, 12-13 Ekim 2011 tarihlerinde İstanbul’da ICARDA (Uluslararası Kurak Alanlar Tarımsal Araştırma
Merkezi) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO)’nun katkılarıyla gerçekleştirildi.
Çalıştaya TÜRKTED Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Özbuğday ve Genel Sekreter Dr. Müfit Engiz iştirak etti. Çalıştay
dahilinde 14 Ekim 2011’de gerçekleştirilen III. ECOSA Konferansı’na da
TÜRKTED tarafından katılım sağlandı.
İspanya’nın Barselona kentinde 19-22
Mart 2012 tarihinde gerçekleştirilen ISF
Bahar Toplantısı’nda TÜRKTED’i temsil eden Fulya Batur, “Sürdürülebilir
Tarım Komitesi” toplantısının yanı sıra,
IP (fikri-sınai mülkiyet) görüşünün tartışıldığı “Islahçılar Komitesi”ne de katıldı. Uruguay’ın başkenti Montevideo’da
22-26 Ekim 2012 tarihlerinde yapılan
ISF orta dönem toplantıları kapsamında
gerçekleşen ISF Tarla Bitkileri Komitesi
Toplantısı’na da TÜRKTED’i temsilen
Yusuf Yormazoğlu iştirak etti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Fransa
Başkonsolosluğu tarafından 25 Eylül
2012 tarihinde İstanbul’da düzenlenen
“Türk-Fransız Tarım ve Gıda Teknolojileri Atölyesi” başlıklı toplantıya da
TÜRKTED tarafından katılım sağlandı.
Ülkesel Toplantılar ve Programlar
TÜRKTED, uluslararası organizasyonlara katıldığı gibi Türkiye’de gerçekleştirilen birçok sektörel etkinliğin de katılımcısı oldu.
Bunlardan biri TOBB tarafından 11 Nisan 2011’de Ankara’da düzenlenen Biyogüvenlik Kanunu, Uygulamaları ve Sektöre Etkileri Çalıştayı’ydı. Bu organizasyona TÜRKTED Yönetim Kurulu Üyesi
İ. Hamit Esin ve Genel Sekreter Dr.
Müfit Engiz katıldı. Tarım Bakanlığı’nca
1-2 Haziran 2011 tarihlerinde Ankara’da
düzenlenen “AB’ye Uyum Çerçevesinde
Tarım ve Kırsal Kalkınma” konulu seminerde ise Yönetim Kurulu Üyesi Duygu
Ulusoy Akkaşoğlu, TÜRKTED’i temsil
etti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından 14-17 Haziran 2011 tarihlerinde
Samsun’da düzenlenen Türkiye IV.
Tohumculuk Kongresi Organizasyon
Komitesi’nde yer alan TÜRKTED, kongre kapsamındaki bazı faaliyetlerin de
destekçisi oldu.
Ziraat Mühendisleri Odası tarafından 18
Şubat 2012’de düzenlenen 2. Ziraat Bayileri Zirvesi’ne ve Adana Sanayi Odası,
Organize Sanayi Bölgesi ve Adana Güç
Birliği Vakfı tarafından 22 Şubat 2012
tarihinde düzenlenen “Adana’da Üretim
ve İnovasyonun Bölgesel Yapılanması”
konulu toplantıya katılan TÜRKTED
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özbuğday,
derneğin misyon ve politikalarını anlatan birer de sunum yaptı.
Şubat 2013
TÜBİTAK-TEYDEB
çalışmaları
“1511-Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Projeleri
Destekleme Programı”, kapsamında ilgili kurulda belirlenen “Tohum ve Hayvan Islahı” alt teknoloji alanında oluşturulan Çağrı Duyuruları’na esas hedefler
28 Mayıs 2012 tarihinde yapılan Çağrılı
Programlar Danışma Kurulu (ÇPDK)
toplantısında değerlendirildi. Toplantıya
katılan TÜRKTED Başkanı Ali Özbuğday ve Genel Sekreter Müfit Engiz “Endüstriyel Bitkilerin Islahı Çağrı Hedef
ve Konuları Araştırma Raporu”nu sundular.
Derneğin de kurucu ortaklarından olduğu, Şanlıurfa Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kurucu ve İşletici A.Ş. yerleşim alanı
ve inşaatı devam eden idare binasıyla,
laboratuvarlar ve ileride şirketlere tahsis edilecek olan Akçakale ilçesindeki
tohumluk üretim sahalarının bulunacağı
iki ayrı yere 12 Haziran 2012 tarihinde
teknik gezi gerçekleştirildi.
T.C. Kalkınma Bakanlığı eşgüdümünde
yürütülen “10. Kalkınma Planı” çalışmaları kapsamında oluşturulan “Bitkisel Üretim Özel İhtisas Komisyonu”na
TÜRKTED’i temsilen Genel Sekreter Dr.
Müfit Engiz üye olarak katıldı. Birincisi
17-18 Eylül 2012’de, ikincisi ise 12 Kasım
2012’de yapılan toplantıların yanı sıra bir
dizi görüşme sonrasında ortaya çıkan ve
komisyon üyelerince kabul edilen Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, önümüzdeki
günlerde yayımlanarak yürürlüğe girecek 10. Kalkınma Planı’nda yer alacak.
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt
Birliği tarafından 3-4 Aralık 2012 tarihlerinde Antalya’da düzenlenen 1. Ülke-
sel Tohumculuk Çalıştayı’na çok sayıda
TÜRKTED üyesinin yanı sıra Genel Sekreter de katıldı.
TÜRKTED Tarafından Düzenlenen
Toplantılar ve Ziyaretler
TÜRKTED, sektörle ilgili gelişmelerin,
yaşanan sorunların, sektörel dinamiklerin ve yeni trendlerin takipçisi olmaya
da devam ediyor. Dernek tarafından düzenlenen organizasyonlarda bu gelişmeler değerlendiriliyor, sorunlara çözüm
aranıyor, yeni trendler paylaşılıyor.
Bu organizasyonlardan biri 24-25 Ocak
2011 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilen TÜRKTED Tohumcular
Çalıştayı oldu. Türkiye tohumculuk sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirmek, karşılaşılan sorunlara ortak çözümler üretebilmek ve dünyada tohumculuk alanında meydana gelen değişim,
gelişim ve yeni eğilimlerin analiz edilerek sektörün yol haritasını gözden geçirmek amacıyla düzenlenen Çalıştay’a
katılım oldukça yüksekti.
15
HABER
alandaki çalışmalarına 2011-2012 yıllarında da ağırlık vermeye devam etti.
TÜRKTED ile TÜBİTAK Marmara
Araştırma Merkezi (MAM), Genetik
Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü (GMBE) tarafından ortaklaşa düzenlenen eğitim bunlardan biri oldu. 7–9
Mart tarihlerinde temel konulara yönelik düzenlenen 1. Biyoteknoloji Eğitimi
Gebze’de gerçekleştirildi.
TÜRKTED’in
Cornell
Üniversitesi
ve Sathguru Danışmanlık işbirliğiyle
düzenlediği Tohumculuk Endüstrisi
Programı’nın beşincisi ise 23-25 Ocak
2012 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Dünya tohumculuk endüstrisinin nabzını tutan birbirinden değerli
eğitmenlerin sunumlarının yer aldığı
program, yerli ve yabancı özel sektör ve
resmi kurum temsilcilerinin de aktif katılımıyla gerçekleştirildi.
Bir diğer etkinlik “Dünya Islahçılar
Günü” nedeniyle TÜRKTED tarafından 11 Mayıs 2011 tarihinde Antalya’da
düzenlenen panel ve plaket töreni oldu.
Türkiye’de bitki ıslahının dünü, bugünü
ve geleceğinin tartışıldığı panelin sonunda, yurt içinde ıslah çalışması yaparak
Türkiye tohumculuk sektörüne ve Türk
tarımına yaptıkları önemli katkılardan
dolayı 35 TÜRKTED üyesine Onur Plaketi verildi.
TÜRKTED son iki yıldan beri, görüş ve
önerilerini ilgili merciler nezdinde daha
etkili duyurabilmek ve sektörel konuları
değerlendirirken katılımcılığı artırmak
amacıyla Genişletilmiş Yönetim Kurulu
toplantıları düzenliyor. Bu toplantılardan birincisi 16 Kasım 2011’de ikincisi
de 24 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da
gerçekleştirildi.
Eğitim ve Ar-Ge
Tohumculuk sektörü için eğitim ve ArGe’nin önemine inanan TÜRKTED, bu
16
Yayın ve Tanıtım
Çalışmalarını duyurma noktasında yeni
atımlarda bulunan TÜRKTED, her türden yayın organını araç olarak görüyor
ve değerlendiriyor. Bu felsefeden hareketle TOHUM’un ilk sayısı Ocak 2011’de
TÜRKTED üyeleri ve tüm paydaşları ile
buluştu. Tohuma ve tohumculuğa özgü
konuların ele alındığı dergi, katılımcı
yaklaşım içerisinde tartışma platformunu genişletmek ve TÜRKTED üyelerinin sesi olabilmek amacıyla yayımlanıyor.
Türkiye ve dünya tohumculuğundaki
gelişme ve yenilikleri TÜRKTED üyelerine ve sektördeki diğer tüm paydaşlara
duyurabilmek amacıyla dernek tarafından hazırlanan aylık elektronik haber
bülteni, Ekim 2010’dan bugüne her ayın
son haftasında yaklaşık 300 okuyucuya
sanal ortamda gönderildiği gibi, web sitesi üzerinden de yayınlanıyor.
ISF’in 2012 Haziran ayında Rio de
Janeiro’da yapılan Genel Kurulu’nda
oybirliği ile kabul edilen “Fikri-Sınai
Mülkiyet Hakkında ISF Görüşü” başlıklı
ISF pozisyon belgesinin aslına uygun yapılan Türkçe çevirisi, hem dernek üyelerine gönderildi hem de web sitesinden
tüm paydaşların kullanımına sunuldu.
İşbirliği Protokolleri,
Ortaklıklar ve Üyelikler
2011 ve 2012, yeni işbirliklerin ve ortaklıkların yapıldığı; yeni görevlendirmelerin olduğu yıllar olması bakımından da dikkat çekiciydi.
TÜRKTED Yönetim Kurulu tarafından
5 Mayıs 2011 tarihinde ISF Tarla Bitkileri bölüm üyeliği için aday gösterilen
Yusuf Yormazoğlu, üyeliğe seçildi.
TÜRKTED, üyelerine öncülük etmek
üzere tohumculukla ilgili teknolojik
faaliyetleri izlemek ve bunlara katılmak amacıyla 11 Temmuz 2011 tarihli
Yönetim Kurulu kararı ile GAP Teknokent Yönetici ve İşletici Anonim
Şirketi’ne kurucu ortak oldu. Söz konusu şirketin Yönetim Kurulu üyeliğine
dernek Yönetim Kurulu üyesi İ. Hamit
Esin getirildi.
TÜRKTED’in 6 Şubat 2012 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Tohumcular Birliği
(ECOSA)’ne üye olmasına karar verildi. Birlikte derneği Genel Sekreter
Dr. Müfit Engiz temsil ediyor.
Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi
(TOTEM) bünyesinde yürütülen çalışmalar ve araştırmalar ile ileriye
yönelik projelerde, deneyimlerinden
yararlanmak amacıyla TÜRKTED’in
TOTEM Danışma Kurulu’nda temsil
edilmesi önerildi. E.Ü. Rektörlüğü’nce
de TÜRKTED Genel Sekreteri Dr. Müfit Engiz, 4 Ocak 2012 tarihinde Danışma Kurulu üyeliğine seçildi.
T.C. Kalkınma Bakanlığı yönetim ve
eşgüdümünde yürütülen 10. Kalkınma
Planı çalışmaları çerçevesinde oluşturulan Bitkisel Üretim Özel İhtisas Komisyonu üyeliğine 17 Eylül 2012 tarihinde TÜRKTED’i temsilen Dr. Müfit
Engiz görevlendirildi.
TÜRKTED, 20 Olağan Genel Kurulu’na
hazırlanırken, çalışmaları ile tohumculuk sektörü için ne kadar önemli bir
oluşum olduğunu da gözler önüne seriyor. Bunu, tamamını yayınlama şansımız olmadığı için çok az bir bölümüne
ancak değinebildiğimiz faaliyetlerinde
görmek de mümkün.
HABER
Gülçin Karaş Duman
Avrupa Birliği Bakanlığı
Tarım ve Balıkçılık Başkanlığı Koordinatörü
Müzakerelerin
En Dişli Konusu
Tarım
“Tarıma ülkemizde ve AB’de atfedilen önem ve AB müktesebatının
neredeyse yarısının tarımla ilgili düzenlemeleri kapsıyor olması
dolayısıyla bu alanda müzakerelerin uzun sürmesi ve çetin
geçmesi bekleniyor” sözlerinin sahibi Avrupa Birliği Bakanlığı,
Tarım ve Balıkçılık Başkanlığı’nda Koordinatör olan Gülçin
Karaş Duman Türkiye’nin AB sürecinde yürüttüğü tarım politikası
hakkında Tohum dergisinin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin tarım sektörü Avrupa
Birliği’ne uyum sürecinde hangi aşamada bulunuyor? Bu süreçte öncelikli
konular ve atılması gereken adımlar
nelerdir?
Tarım sektörü, Avrupa Birliği’ne uyum
sürecinde 11 No’lu Tarım ve Kırsal Kal-
18
kınma Faslı altında ele alınıyor. Bu fasıl
kapsamında, sektörle ilgili olarak başlıca; ortak piyasa düzeni, tarım desteklemeleri, AB Ortak Tarım Politikası’nın
(OTP) finansmanı, tarım desteklemelerinin yönetiminde kullanılan Entegre
İdare ve Kontrol Sistemi (IACS), Arazi
Parsel Tanımlama Sistemi (LPIS), kırsal kalkınma, OTP’nin işletmeler üzerindeki etkisini mikro-ekonomik veriler
üzerinden değerlendirmede kullanılan
Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (FADN), tarım istatistikleri, organik tarım, devlet
yardımları, tarım ürünleri ve gıdalar
için fikri mülkiyet haklarının tescil yoluyla koruma altına alınmasına ilişkin
coğrafi işaretler, işlenmiş tarım ürünleri ticaret rejimi ve tarımsal ürünlerinin
tanıtımı başlıkları ele alınıyor. AB’de
tarım sektöründe istihdam oranı yüzde
5 olmakla birlikte, tarım, gerek gıda güvenliği ve güvencesi bakımından stratejik önemi, gerekse de kırsal nüfus ve
çevre gibi diğer unsurlarla ilintili çoklu
işlevselliği nedeniyle halen AB bütçesinin yaklaşık yüzde 40’lık diliminden yararlanıyor. Tarıma ülkemizde ve AB’de
atfedilen önem ve AB müktesebatının
neredeyse yarısının tarımla ilgili düzenlemeleri kapsıyor olması dolayısıyla bu
alanda müzakerelerin uzun sürmesi ve
çetin geçmesi bekleniyor.
2006 yılında gerçekleştirilen tarama
toplantılarının ardından, AB Komisyonu, Türkiye’nin Fasıl 11 alanındaki durumunu değerlendirdiği ve yapılması
gerekenlere işaret ettiği Tarama Sonu
Raporu’nu ileterek, katılım müzakerelerinin başlatılabilmesi için yerine getirilmesi gereken teknik açılış kriterlerini
bildirdi. Fasıl 11, aynı zamanda siyasi
bir kriter olarak, AB-Türkiye Ortaklık
Anlaşması’nın Ek Protokolü’nde yer
alan taahhütlerin ülkemiz tarafından
yerine getirilmesi şartına tabi olduğun-
dan, faslın yakın bir tarihte müzakereye
açılması beklenmiyor. Bununla birlikte,
teknik açılış kriterlerinin gerekliliklerini yerine getirmeye yönelik çalışmalar
sürüyor.
Fasıl 11 teknik açılış kriterleri; AB gereklerine uygun olarak akredite edilmiş
bir IPARD (Katılım Öncesi Mali Yardım
Aracı-Kırsal Kalkınma Bileşeni) Ajansı
kurulması; Avrupa Komisyonu’na, ulusal tarım desteklemelerinde üretimle
ilişkili destek ödemeleri ile fiyat destek
tedbirlerinin ağırlık kazanması yönündeki eğilimi, OTP’nin günümüzdeki yönelimine uygun biçimde üretimle ilişkili olmayan doğrudan destekler lehine
tersine çevirecek bir strateji sunulması;
Avrupa Komisyonu’na, hububat, şeker,
süt, hayvan varlığı, meyve ve sebze gibi
hassas ürünleri de kapsayacak sağlam
ve güvenilir istatistiki bilginin temini
konusunda ayrıntılı bir strateji sunulması; Avrupa Komisyonu’na tarım arazileri üzerindeki kontrollere hazırlık
açısından arazi tanımlama ve Ulusal
Çiftçi Kayıt Sistemi’nin geliştirilmesine
yönelik bir strateji sunulması ve canlı
hayvan ve et ile bunlardan üretilen bazı
mamullere uygulanan ticari sınırlamaların kaldırılmasını kapsıyor.
IPARD kaynaklarının kullanımı için Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu’nun kurulması ve Komisyon tarafından akreditasyonuyla ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
hazırlanan “Tarım Arazilerinin Tanımlanmasına ve Ulusal Çiftçi Kayıt Sisteminin Geliştirilmesine Yönelik Strateji
Belgesi”nin Komisyon tarafından onaylanmasıyla faslın iki açılış kriteri yerine
getirilmiş bulunuyor.
Ulusal tarım desteklemelerinin, AB
destekleme sistemine yakınlaştırılması
ve kamu iktisadi teşekküllerine verilen
kamu desteğinin AB devlet yardımları
kurallarına uyumlu hale getirilmesine ilişkin stratejiye yönelik çalışmalar
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
uhdesinde devam ediyor.
AB katılım müzakereleri için olduğu
kadar ülkemiz için de büyük önem taşıyan tarım istatistiklerinin iyileştirilmesi
konusunda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Şubat 2013
Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu
arasında bir protokol imzalanmış olup,
Bakanlığımızın da yer aldığı bir süreçle
taslak strateji belgesinin revizyon çalışmaları tüm hızıyla sürdürülüyor.
Bu bağlamda, henüz karşılanmamış
olan açılış kriterlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla, önümüzdeki dönemde verilecek tarımsal desteklemelerin
niteliğine ilişkin ayrıntılı çalışmalar ve
AB’ye uyumun etki analizinin yapılması,
elde edilecek sonuçlara göre destekleme
stratejisinin ve araçlarının belirlenmesi;
tarım istatistiklerinin üretiminde kullanılan idari kayıtların güncelliğine ve
güvenilirliğine ilişkin sorunların giderilmesi; tarım istatistikleri sisteminin
iyileştirilmesine yönelik strateji belgesinin ilgili taraflarca tamamlanarak, bu
yöndeki idari ve teknik hazırlıkların en
kısa süre içerisinde gerçekleştirilmesi
gerekiyor.
AB tohumculuk mevzuatına uyum için
ülkemizde şimdiye kadar yapılan çalışmalardan söz eder misiniz?
Ortadoğu ve Merkez Asya ülkeleri ile
AB ülkeleri arasında konumlanmış bir
coğrafyada, büyük bir tohum üreticisi
olarak ortaya çıkan stratejik önemi ve
Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerinin Islahçı Hakları Birliği (UPOV) üyeliğiyle,
ülkemiz, tohumculuk alanında sağlam
bir yer edinmiş bulunuyor. Öte yandan,
gerek ülkemizde yüksek kaliteli tarımsal girdi kullanımının güvence altına
alınması ihtiyacı, gerekse de gıda güvencesinin sağlanması zarureti, tohum
sektörünün düzenlenmesini ve kontrol
edilmesini gerekli kılıyor.
Bu çerçevede, AB’ye uyum amacıyla yapılan düzenlemelerle, Türkiye tohumculuk alanında yasal ve idari bakımdan AB
üye ülkeleri ile büyük ölçüde uyumlu
bir yapıya kavuştu. 1963 tarih ve 308 sayılı Kanun’un 2006 yılında yürürlükten
kaldırılması ve 5553 sayılı Tohumculuk
Kanunu’nun kabulüyle, günümüz ihtiyaçlarına cevap veren, bitkisel üretimde
verim ve kaliteyi yükseltecek, tohumluklara kalite güvencesi sağlayacak, tohumculuk sektörünü yeniden yapılandıracak ve geliştirecek bir yasal çerçeve
çizildi. Tohumculuk alanında birlik ve
alt birliklerin kurulmasının, sektörün
özelleşmesinin ve yönetmeliklerle ürünlere özel düzenlemeler yapılmasının önü
açıldı.
Sektörün yeniden yapılandırılmasında
Türkiye-AB mali işbirliği programı kapsamında ülkemizin kullanımına sunulan
hibe nitelikli AB fonlarından da yararlanıldı ve mevzuat uyumu ile mevzuat
uygulama kapasitesini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıldı. Bu kapsamda,
2008-2009 yılları arasında yürütülen
“Türkiye’de Tohum Sektörünün Geliştirilmesi ve AB’ye Uyum” başlıklı proje, gerek mevzuat uyumu gerekse idari
kapasitenin güçlendirilmesi bağlamında sağladığı somut çıktılar bakımından
önemli. Proje faaliyetleri sonucu; tohum
kalitesi, tohum ve çoğaltım materyallerinin pazarlanması, bitki ıslahçı hakları,
orman yetiştirme materyalleri, çeşitlilik
kaydı, sertifikasyon ve pazarlama prosedürlerine yönelik mevzuat uyumlaştırıldı ve uygulanmaya başlandı. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın idari kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla “Topluluk Bitki Islahçı Hakları
Ofisi”nin (CPVO) kuralları ile uyumlu
çeşitlilik kaydı ile tohum ve çoğaltım
materyali, kontrol ve sertifikasyon prosedürleri ve protokollere yönelik eğitimler yapıldı. Özellikle GDO’lu tohumlar olmak üzere, tohum materyallerinin
testine ilişkin olarak Tohum ve Çoğaltım
Materyali Laboratuvarları’nın kapasitesi geliştirildi ve güçlendirildi. Pazar
denetimini sağlayan kayıt ve sertifikasyon faaliyetlerine yönelik veritabanı
sisteminin kurulmasına ilişkin destek
kapsamında, çeşitlilik kaydı ile tohum
kontrol ve sertifikasyonu ile bağlantılı
veritabanının üye ülkelerdeki kullanımı
hakkında bilgilendirme faaliyetleri ve
eğitimler düzenlendi.
Tohum sektörünün sürdürülebilir tarım
ve gıda güvencesi için vazgeçilmezliği,
dinamizmi ve rekabetçi yapısı dikkate
alındığında; çeşit geliştirmede, tescil
ve sertifikasyonda özel sektörün etkinliğinin arttırılması, kaçak tohumluk
satışının önlenmesi, piyasa denetimlerinin güçlendirilmesi ve çiftçinin uygun
19
HABER
fiyata tohumluk temin edebilmesi gibi
çeşitli unsurlara yönelik çalışmaların
sürdürülmesi gerektiği açıktır.
Tarım ürünlerine coğrafi işaret tesciliyle sağlanan koruma Avrupa Birliği’nde
nasıl bir yasal zemine dayanıyor? Türkiye bu açıdan hangi noktada bulunuyor?
Avrupa Birliği’nde tarım ürünleri ve gıdalara yönelik coğrafi işaret tescil sisteminin yasal zemini, 3 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren 21 Kasım 2012 tarih
ve 1151/2012 sayılı “Tarımsal Ürünler
ve Gıdalara ilişkin Kalite Düzenlemeleri
Hakkında Tüzük”e dayanıyor. Bu tüzük,
belirli tarım ürünleri ve gıdalar için temelde üç ana düzenleme ile tescil imkânı
sunuyor; menşe adı, mahreç işareti ve
geleneksel özellikli ürün adları. Tarım
ürünleri ve gıdalar için tescil başvurusu,
sadece bu ürünleri çalışan üreticilerden
ya da imalatçılardan oluşan gruplar tarafından yapılabiliyor. AB terminolojisinde “üçüncü ülke” olarak ifade edilen,
AB üyesi olmayan ülkelerin de AB’ye
tescil başvurusu yapma imkânı bulunuyor. Başvuru için, Tüzük’te belirtilen belgelerin hazırlanarak Komisyon’a
sunulmasıyla Komisyon tarafından 6
ayı geçmeyecek bir inceleme dönemi
başlatılır. Uygun bulunmayan başvurular reddedilirken, uygun bulunan
başvurular ise AB Resmi Gazetesi’nde
yayımlanır. Uygun bulunan bir başvurunun AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmasını takip eden ilk 3 ay içinde üye
devlet ve üçüncü ülke resmi otoriteleri
ile gerçek ve tüzel kişileri itiraz bildirisi
sunabilir. Bu bildirinin sunulmasından
sonraki iki ay içinde, itirazda bulunan
taraf Komisyon’a gerekçeli beyanını
iletir ve Komisyon’ca bu beyanın kabul
edilebilirliği kontrol edilir. Beyanın kabul edilmesi durumunda, iki ay içinde
taraflar üç ayı geçmeyecek şekilde istişarelerde bulunmak üzere Komisyon
tarafından davet edilir. Gerektiğinde,
tarafların talebiyle istişare süresi en
fazla üç ay daha uzatılabilir. Bu süreçte,
yayımlanan ilk başvuruda önemli değişiklikler yapıldıysa Komisyon inceleme
dönemini yeniden başlatır. İstişarelerde
anlaşmaya varılırsa, Komisyon, uygula-
20
ma kanunu uyarınca ürünü tescil eder;
eğer anlaşmaya varılamazsa, Komisyon
tescile ilişkin kararına esas teşkil etmek
üzere uygulama kanunu çıkartır. Komisyon tarafından uygun bulunan bir tescil
başvurusunun Resmi Gazete’de ilanının
ardından başvuruya yönelik herhangi
bir itiraz bildirilmezse, başvuru tescil
edilir. Tescil edilen ürün adları, dolaylı
ya da dolaysız herhangi bir ticari kullanıma; herhangi bir yanlış kullanım,
taklit ya da çağrışıma ve ürünün menşei
hakkında yanlış izlenim yaratabilecek
yanıltıcı ibarelere karşı korunur. Tescil edilmiş ürünlerin resmi kontrolleri,
yetkili otoriteler ya da yetkili otoritelerin bu yetkileri devrettiği kontrol kuruluşları tarafından ürünün, tescil edilen
spesifikasyonlara uygunluğunun doğrulanması amacıyla yapılır. Ürün tescili,
Komisyon’un inisiyatifi ya da gerçek
veya tüzel kişilerin talebi üzerine belirli
koşullarda iptal edilebilir. Tescil sürecinde, Tarımsal Ürün Kalite Politikası
Komitesi, Komisyon’a destek sağlar.
Ülkemizde ise coğrafi işaret tescil sisteminin yasal zemini 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname (KHK)
ve 555 Sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Uygulama Şeklini
Gösterir Yönetmelik’e dayanıyor. Bu
mevzuata göre; tarım ürünleri, gıdalar,
doğal ürünler, el sanatları, sanayii ürünleri ve madenler, mahreç işareti ya da
menşe adı olarak tescil ettirilebiliyor.
Başvuru, ürünün üreticisi olan gerçek
ve tüzel kişiler, tüketici dernekleri ve
ürün ya da coğrafi yöre ile ilgili kamu
kuruluşları tarafından yapılır. AB’de olduğu gibi, ülkemiz tarafından da üçüncü ülke başvuruları kabul edilebiliyor.
555 sayılı KHK’da belirtilen belgeler
hazırlanarak Türk Patent Enstitüsü’ne
(TPE) başvuru yapılır. Başvurunun ardından TPE tarafından resmi bir inceleme dönemi başlatılır ve uygun bulunursa başvuru Resmi Gazete’de ve bir
yerel gazetede yayımlanır. Başvurunun
yayımlanmasının ardından 6 ay süreyle
itirazda bulunulabilir; herhangi bir itiraz gelmezse başvuru tescil edilir. İtiraz
gelmesi durumunda ise, başvuru sahibinden itiraza ilişkin yazılı görüşü, uzman kuruluşlardan da rapor talep edilir.
İtirazlar üç şekilde sonuçlanabilir: başvurunun reddi, itirazın reddi (herhangi
bir değişiklik olmadan tescil) ve herhangi bir değişiklik varsa bu değişiklikleri
içeren başvurunun tescili ve ikinci kez
Resmi Gazete’de yayımlanması. Tescil
edilen ürünler; dolaylı ya da dolaysız
olarak ticari kullanıma, sözcük olarak
gerçek coğrafi yeri ifade etmekle birlikte haksız biçimde halkta ürünün başka
yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakan
kullanıma, ürünün iç veya dış ambalajında, tanıtım ve reklamında veya
ürünle ilgili herhangi bir yazılı belgede
doğal veya esas nitelik ve özellikleri ile
menşei konusunda yanlış veya yanıltıcı
herhangi bir açıklama veya belirtiye ve
ürünün menşei konusunda halkı yanıltabilecek biçimde ambalajlanması veya
yanılgı yaratabilecek diğer herhangi bir
biçimde sunuma karşı korunur. Tescil
edilmiş ürünlerin resmi kontrolü, 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu uyarınca Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescilli ürünün spesifikasyonlara
uygunluğunun doğrulanması amacıyla
yapılır. Belirli durumlarda yetkili mahkemeler tarafından tescilin hükümsüzlüğüne karar verilebilir, hükümsüzlük
talebi herkes tarafından istenebilir.
Görüldüğü üzere, coğrafi işaretlerin
tescili konusunda ülkemizde AB tescil
sistemine benzer bir yapı kurulmuş olmakla birlikte, ulusal mevzuatımız AB
mevzuatından; kapsamda yer alan ürünler, temel tescil düzenlemelerinin sayısı
ve başvurunun ardından başlatılan inceleme ve itiraz dönemine ilişkin süreler
bakımından bazı farklılıklar gösteriyor.
Ancak, hâlihazırda, bu farklılıkların giderilmesi ve ilgili AB tüzüğüne uyum
sağlanması amacıyla çalışmalar sürdürülüyor.
Bitki sağlığı alanında AB’ye uyum ne tür
kazanımlar sağlayacaktır? Türkiye’de
bu yönde yapılan çalışmalar ne aşamadadır, bilgilendirir misiniz?
Avrupa Birliği’nde bitki sağlığı alanın-
daki yasal düzenlemelerin temel hedefi;
bitkilere zararlı organizmaların eradikasyonu ve AB içerisinde yayılmasının
önlenmesi, Birlik sınırları içerisinde var
olmayan zararlı organizmaların ithalat
yoluyla girişinin engellenmesi ve AB
üye ülkelerinde bitkisel gıdaların ve bitkilerin güvenilirliğinin sağlanması olarak sıralanabilir. Mevzuat kapsamında;
bitki ıslahçı hakları, bitki hastalıkları,
zirai mücadele ilaçları, maksimum kalıntı sınırları, tohum ve diğer bitki materyalleri ile bitki ve bitkisel ürün ticareti düzenleniyor.
Ülkemizin bitki sağlığı alanında AB’ye
uyumu, hem yerli üreticinin rekabet gücünü arttırarak, Türkiye menşeli ürünlerin AB pazarına ve diğer dış pazarlara
açılmasında avantaj sağlayacak, hem de
ürün güvenilirliğinin teminine yardımcı
olacak. Nitekim Türkiye’de bitki koruma ürünlerinin reçeteli satışı, sertifikasyonu ve kullanımına yönelik kontrol
sisteminin güçlendirilmesi ve bazı pestisitlerin kullanımının yasaklanması sonucunda, AB’ye ihraç edilen ürünlerin
geri dönüş oranı düşme eğilimine girmiş
bulunuyor. Kuşkusuz, bunun da AB üye
ülkelerine gerçekleştirdiğimiz ihracata
olumlu yansımaları var.
Bugüne değin, Türkiye-AB mali işbirliği
programı kapsamında ülkemize ayrılan
hibe nitelikli AB fonlarıyla bitki sağlığı
alanında önemli çalışmalara imza atıldı.
Bu kapsamda, personel zararlı organizmaların teşhisi, karantina organizmala-
Şubat 2013
rının izlenmesi ve zararlı riski analizi
konusunda eğitildi; İstanbul, İzmir, Antalya ve Mersin’deki karantina laboratuvarları ile Niğde, Ankara, İzmir ve Adana’daki patates laboratuvarları ekipman
açısından güçlendirilerek AB standartlarında teşhis ve izleme yapabilir hale
getirildi; bitki karantinası inspektörleri
ve diğer kamu personeli kontrol, teşhis
ve izleme konularında eğitildi ve ithalat
kontrol kılavuzları hazırlandı. Bitki koruma ürünleri alanında kalite kontrollerini yapan laboratuvarlar ile kalıntı
kontrolü yapan bazı laboratuvarlar için
ekipman alımı yapıldı; laboratuvar çalışanları ile ruhsat başvuru değerlendiricileri eğitildi. AB tohum mevzuatının
uyumlaştırılması için çalışmalara başlanarak, uygulama kapasitesi personel
eğitimi ve test laboratuvarlarının güçlendirilmesi/seraların kurulması yoluyla arttırıldı. Bitki pasaportu sistemi
kuruldu; AB mevzuatı ile uyumlu “Bitki Pasaportu Sistemi ve Operatörlerin
Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girdi. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı personeli ve
inspektörler bitki pasaportu sistemi ile
ilgili eğitildi; operatörlerin kayıt altına
alınmasında kullanılacak bir işletim sistemi geliştirildi.
Ulusal tohum mevzuatının AB mevzuatı ile karşılaştırması yapılarak daha
ileri düzeyde uyum sağlanması ve uluslararası standartlara ulaşılması için
hedefler belirlendi. Yetiştirici hakları
kuralları ve iyi deneysel uygulamalar
ile tohum, fide/fidanların kontrol ve sertifikasyonuna yönelik işlem ve protokoller geliştirilerek kabul edildi; işlem ve
protokoller ile uygulanan testlere ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı personeline çeşitli eğitimler verildi. Piyasa
kontrollerini kolaylaştırmak üzere, kayıt ve tescil işlemlerine yönelik bir veri
tabanı geliştirildi. Kocaeli, Manisa ve
Ankara’da bulunan test laboratuvarları
güçlendirildi. Kocaeli ve Ankara’da, bazı
testlerin gerçekleştirilmesi için seralar
inşa edildi. Bitki ve bitkisel ürünlerin
ithal edileceği kapıların belirlenerek,
bitki sağlığı sınır kontrol noktalarının
AB standartlarına uygun olarak teçhiz
edilmesine yönelik çalışmalar başlatıldı.
Bakanlığımız tarafından yürütülen “AB
Entegrasyon Sürecinin Desteklenmesi Faaliyetleri” adlı finansman projesi
kapsamında hibe nitelikli AB fonları ile
desteklenecek olan Bitki Sağlığı Sınır
Kontrol Noktaları’nın kurulmasına ilişkin teknik yardım projesinin uygulamasına başlandı.
Bitki sağlığı alanında önemli yol alınmış olmakla birlikte, ülkemiz bitkisel
üretimini geliştirecek nitelikli ve kalıcı
çalışmalara Bakanlığımızın desteği sürecek olup, bu çalışmalarda AB teknik
desteğinden ve mali yardımlarından
azami düzeyde yararlanılması için ihtiyaçlara yönelik projeler geliştirilmeye
devam edilecektir. Bu çerçevede, önü-
21
HABER
müzdeki dönemde ele alınacak öncelikli
konular arasında; Bitki Sağlığı Referans
Laboratuvarı’nın kurulması, bitki koruma ürünlerinin ruhsatlandırılması ve
kontrolüne yönelik başta personel eğitimi olmak üzere, kurumsal kapasite ihtiyaçlarının tamamlanması ve maksimum
kalıntı limitlerinin aşılmasını önlemek
için çiftçilerin bilgilendirilmesine yönelik işler bir veritabanı sisteminin kurulması sayılabilir.
Türkiye’de transgenik ürünlere ilişkin
yasal düzenlemeler AB yaklaşımıyla ne
denli örtüşüyor, bilgi verir misiniz?
Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de
de son dönemde sıkça gündeme gelen
transgenik ürünler veya daha çok bilinen
ismiyle, genetiği değiştirilmiş ürünler,
Avrupa Birliği ile müzakerelere açılan
12 No’lu Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve
Bitki Sağlığı Politikası faslı kapsamında
ele alınıyor. Bu alanda gerçekleştirilen
AB’ye uyum çalışmalarının durumunu
ve AB Komisyonu tarafından Türkiye
için yayımlanan 2011 ve 2012 yılı İlerleme Raporları’nda konuyla ilgili yapılan
tespitleri değerlendirebilmek için transgenik ürünlerin Avrupa Birliği’nde ele
22
alınış biçimini açıklamakta yarar var.
AB üyesi bir ülke, yeni bir transgenik
ürünü piyasaya sürebilmek için AB Komisyonu ile Avrupa Parlamentosu’ndan
izin almak durumundadır. Bu iznin
alınması için, ürünü piyasaya sürecek
firma tarafından, ilk başvuru, firmanın
faaliyet gösterdiği ülkede yapılır. Başvurunun yapıldığı ülkenin ilgili birimi,
ürünle ilgili bilimsel çalışmaların yapılması ve bu çalışmaların sonuçlarına
göre ürün ile ilgili bağımsız
bilimsel bir görüş oluşturulması amacıyla, dosyayı AB
Gıda Güvenliği Otoritesi’ne
(EFSA) sunar. EFSA tarafından ürün için yapılan risk
değerlendirmesi
çalışması,
başvuru sahibinden ilave bilgi istenmesini gerektirecek
bir durum olmaması durumunda, altı ay kadar sürer.
EFSA, yaptığı risk değerlendirmesi sonucunda oluşturduğu bilimsel görüşü Avrupa Komisyonu’na iletir ve
bu görüş, halkın fikirlerinin
alınması amacıyla internet
sitesinde yayımlanır. Avrupa
Komisyonu, EFSA’nın görüşlerini iletmesini takip eden
3 ay içerisinde ürünle ilgili
kararını oluşturur. EFSA’nın
görüşleri tavsiye niteliğinde olup, Komisyon, kararını
gerekçelendirmek suretiyle
EFSA görüşünün aksi yönde bir tutum
da sergileyebilir. Kararın olumlu olması
durumunda, ürüne, 10 yıl geçerli olacak
ve takip eden sürede yenilenebilecek bir
onay verilir. Söz konusu onay olmaksızın, herhangi bir transgenik ürünün
AB ülkelerinde kullanımına izin verilmez. Bu izni alan ve pazara sunulan bir
transgenik ürün, diğer gıda ürünleri ile
aynı prosedürlere tabi tutulur; bir başka
deyişle, tarladan sofraya gıda güvenliği
sistemine dâhil olur.
Ülkemizde, AB’ye uyum sürecinde, bahse konu ürünlere ilişkin kayda değer
mevzuat çalışmaları gerçekleştirildi. AB
müktesebatı gerekliliklerinin yanı sıra,
Kartagena Biyogüvenlik Protokolü’ne
de taraf olmamız sebebiyle, transgenik
ürünler için ulusal düzeyde yasal düzenlemeler yapılması gereği doğduğundan,
biyogüvenlik konusunda yasal çerçeveyi çizmek üzere 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu 26 Mart 2010 tarihinde
yayımlandı. Bu kanunun uygulanmasını
düzenleyen yönetmelikler ise kanunu
takiben 6 ay içerisinde yayımlandı ve
yürürlüğe girdi. Biyogüvenlik Kanunu
hazırlanırken, AB’deki sistem büyük
ölçüde göz önüne alındı. Kanun ile yürürlüğe giren sisteme göre, GDO ve
ürünleri için yapılan başvuruları değerlendirmek üzere çeşitli kamu kurumu
temsilcilerinden oluşan bir Biyogüvenlik Kurulu ve halkın bilgi edinmesini
ve karar sürecine katılımını sağlamak
üzere Türkiye Biyogüvenlik Bilgi Değişim Mekanizması kuruldu. Başvurulara
ilişkin risk değerlendirmesi ve sosyoekonomik değerlendirme, Biyogüvenlik
Kurulu tarafından seçilen uzmanlardan
oluşan bilimsel komitelerce yürütülüyor. İncelemeler sonucu ortaya çıkan
bilimsel raporlar, Biyogüvenlik Kurulu
tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim
mekanizması aracılığıyla kamuoyu ile
paylaşılıyor. Kurul, komitenin raporunu
da göz önünde bulundurarak onay için
başvurulan ürüne dair nihai kararını
veriyor.
Yeni bir transgenik ürünün piyasaya
sürülmesi süreci her ne kadar AB ile
benzerlik gösterse de, sürece dâhil olan
kurum ve kuruluşlar bakımından farklılıklar söz konusu. Tümüyle bilimsel temelde gerçekleşen risk değerlendirmesi
ile ürüne ilişkin karar alma sürecinde
ulusal politikaların, sosyo-ekonomik
veya sosyo-kültürel kriterlerin de devreye girdiği risk yönetimi aşamalarının
birbirinden tümüyle ayrı ve bağımsız
kurgulanması gerekiyor. Uygulanmakta
olan sistemde, risk değerlendirmesini
yapan birim, risk yönetiminden sorumlu
karar alıcı birim tarafından belirleniyor. Dolayısıyla, ülkemizde hâlihazırda
uygulanan sistemde bu rollerin çakıştığı
görülüyor. Zaman içerisinde veya Avrupa Birliği’ne tam üye olunduğunda bu
uyuşmazlığın da giderilebileceği düşünülüyor.
AHDE VEFA
Bir Hedefin Yolunda Bir Ömür…
Fahri Harmanşah
Türkiye ekonomisinin temel yapı taşı olan tarımsal üretim,
geçirdiği evreler boyunca tarımın bir “bilim” işi olduğunu bilen
ziraat mühendisleri ile çağı yakalayabildi. Türk tarımının
meşakkatli yolunda ömrünü ziraat mesleğine adayan bu
ilerici ziraatçılardan biri de Fahri Harmanşah. Harmanşah’ın
60’lı yıllardan 2000’li yıllara dek uzanan tarım sektöründeki
emek, azim ve tutkusunun hikâyesi, tarımın geçmişi ve bugünü
arasında bağ kurmayı kolaylaştırıyor.
Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi,
Bahçe Bitkileri Yetiştirme ve Islahı
Bölümü’nden 1966 yılında Ziraat Yüksek Mühendisi unvanı ile mezun olan
Fahri Harmanşah, sektöre de ilk adımını böylece atar. Genç bir ziraat yüksek
mühendisi olarak DSİ Diyarbakır Fırat
Planlama Amirliği’nde ilk görevine
başlayan Harmanşah, meslek yaşamında önemli görevlerde bulunur. GAP
Toprak Etütleri’nde bir yıl çalıştıktan
sonra askerliğini yapıp ziraat mesleği-
24
ne eğitmen olarak geri döner. Konuklar Ziraat Meslek Lisesi’nde Meslek
ve Tatbikat dersleri vermeye başlayan
Harmanşah, 5,5 yıl meslek dersi öğretmenliği yapar. Aynı dönemde Devlet
Üretme Çiftliği’nde Şube Şefi olarak
da hizmette bulunur. Harmanşah’ın
eğitimci olarak genç ziraatçıların yetişmesine sunduğu katkı bununla da
sınırlı kalmaz. Sıra ile Beydere, Dalaman ve Turunçgiller Devlet Üretme
Çiftlikleri’nde ve bünyelerinde bulu-
nan tarım meslek liselerinde müdürlük
yapar.
Harmanşah’ın tarımı kariyer hedefinden öte bir hayat biçimi olarak kendine
seçmesi aslında üniversite öğreniminin ilk yıllarına dayanır. Harmanşah,
ziraat mesleğine dair koyduğu yüksek
hedefleri bakın ilk nasıl belirler: “Fakültenin ikinci sınıfında iken rahmetli
Mareşal Fevzi Çakmak ile ilgili bir konferansa gitmiştim. O konferansta Fevzi
Çakmak’ın söylediği bir söz beni çok etkiledi. Fevzi Çakmak o toplantıda: “Ben
hayatım boyunca iyi bir manga komutanı olmak için çalıştım.” demişti. Bu
sözü kendime düstur edindim. Ve içimden dedim ki: “Ben de mesleğimi iyi bilen, iyi öğrenen biri olmak istiyorum.”
Bölümüm Bahçe Bitkileri Yetiştirme ve
Islahı bölümü idi. -O tarihte 1. sınıftan
itibaren bölüm dersleri başlardı, öğretim de ciddiydi. Ziraat fakültelerine
yüksek puanla girilebiliyordu. Bölümler 15-25 kişi arasında değişirdi.- İşte
bu hedefle bitki yetiştirme konusunda
kendimi geliştirmek istiyordum. Bütün
yardımcı derslerimi de tarla bölümünden seçtim.”
Harmanşah’ın eğitimcilikten kamu kurumlarında idareciliğe geçişi ise 1980
yılında olur.
“1980 yılının başlarında, Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü Bitkisel Üretim Daire Başkanı oldum.
1985’de Haralar’la birleşip TİGEM
adını alan Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğü’nde 15 yıl aralıksız Bitkisel
Üretim Daire Başkanlığı ve 1,5 yıl APK
Daire Başkanlığı yaptım” diyen Harmanşah, 90’lı yıllara geldiğinde mesleğinde farklı bir yol ayrımına gelerek,
ziraat mesleğindeki deneyimini özel
sektöre taşımaya karar verir. Bu kararı vermesinde ise etkili olan isim Prof.
Dr. Mazhar Özman’dır.
Harmanşah, kamudan özel sektöre geçtiği bu süreci şu sözlerle anlatır: “Tarım Bakanı Sayın Hüsnü Doğan vasıtası
ile tanıştığım Rahmetli Prof. Dr. Mazhar Özman’ın daveti ile 1996 yılı Temmuz ayında emekli olup özel sektöre
geçtim. Halen gübre, tohum ve meyve
fidanı üreten Doktor Tarsa Şirketler
Grubu’nda Genel Müdür ve Yönetim
Kurulu Üyesi olarak 16 yıldan beri çalışıyorum. Tohumluk üreten özel sektör kuruluşları içinde en fazla buğday
tohumluğu üreten Tasaco Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Füpaş Fidancılık
A.Ş.’nin de Genel Müdürü’yüm. Anlayacağınız bana hem kamuda hem de
özel sektörde hizmet etmek nasip oldu.”
Fakülteden mezun olduğu ilk yıllardan
mesleğinde piştiği gençlik yıllarına ve
günümüzün tarım duayenliğine uzanan
zorlu yolda Harmanşah’ın başucunda
hep koyduğu hedefler durmuş. Bir çırpıda geride bıraktığı o yıllara dönüp
baktığında Harmanşah, hep hedeflerin
önemine vurgu yapıyor: “Hedefim iyi
bir agronomist olmaktı. Askerlik öncesi
bir yıl GAP’ın Toprak Etütleri’nde çalıştım. Burada yaptığım iş beni tatmin
etmedi. Oysa ki ben, bitkilerle haşır neşir olmak istiyordum. Askerlik dönüşü
Konuklar Ziraat Meslek Lisesi’ne Meslek ve Tatbikat dersi öğretmeni olarak
atandım. Kendimi meyveciliğin, fidancılığın, sebzeciliğin, tarla ziraatının,
tohumculuğun; hâsılı bitkisel üretimin
içinde buldum. Yaptıklarımdan çok keyif aldım. Yönetici olarak bulunduğum
yıllarda da asla teknikten kopmadım.
İşin sırrı; sağlam bir teorik bilgi üzerine inşa edilmiş uygulamada! Ziraat
meslek liselerindeki hocalığım bana
ayrı bir keyif verdi. Halen öğrencilerimin çoğu beni her vesile ile arar. Bu
benim için de ayrı bir mutluluk kaynağı
olmuştur.”
Harmanşah’ın eğitimcilik ve yöneticilik
vasıflarının yanına radyo programcılığını da eklemek yanlış olmaz. 1988 - 1994
yılları arasında Ankara Radyosu’nun
“Günaydın” isimli programına, tarım
konusunda sohbetleri ve bilgi birikimi
ile katkı sunan Harmanşah’ın bu programındaki konuşmaları daha sonra
TİGEM tarafından “Mikrofonda Tarım”
isimli kitapta toplanıp basılır. Tarım,
tohumculuk ve bitkisel üretim konularında ilgili mesleki dergi, gazete ve yayın organlarında sayıları yüzlerle ifade
Şubat 2013
edilebilecek makaleler ve sempozyumlara sunumlar kaleme alan
Harmanşah’ın bu
çok
yönlülüğü
hala daha sürüyor.
Türkiye tarımına
katkı sunan çeşitli sivil toplum
kuruluşlarında
aktif
görevler
üstlenerek, bilgi ve birikimini
gelecek nesillere aktarmayı hedefleyen Harmanşah,
hali hazırda; Gübre İthalatçıları ve
Dağıtıcıları Derneği Başkanı olarak
görev yapıyor. Bununla birlik Türkiye
Tohumculuk Endüstrisi Derneği 2. Başkanı ve Türkiye Tohum Sanayicileri ve
Üreticileri Alt Birliği yönetim kurulu
üyesi olarak da tarıma hizmet vermeyi
sürdürüyor.
Öğrencilerinin yanı sıra genç meslektaşları ile hep yakın ilişki içinde olan
Harmanşah, yıllar içinde edindiği tecrübeleri de paylaşmadan geçmiyor.
“Her ne iş yapıyor olursanız olun, işinizi severek yapın” diyen Harmanşah,
sevmeden yapılan işin hem kişiyi mutsuz edeceğini hem de verimli olmayacağını ifade ederek: “İşinizi küçümsemeyin. Yaptığınız işi en iyi yapan kişi
olmaya gayret edin” diyor.
Detaycı bir kişiliğe sahip olan Harmanşah, iş yaşamında da bu özelliğinin faydalarını görmüş.
“Bizim mesleğimizde başarı detayda
gizlidir. Detayı kaçırırsanız sonuç başarısız olur” diyen Harmanşah’ın başarıya giden yolda altını çizdiği bir diğer
şeyse; istikrar. Harmanşah bu konudaki tespiti şu sözlerle aktarıyor: “Sürekli görev ve yer değişikliği, daldan dala
konmak size fazla şey katmaz, derinleşemezsiniz. Belki mevki ve makam
sahibi olursunuz ama o masanın adamı
olmazsınız, geçici olur. Mesleki formasyonunuz sağlam değilse saygınlık kazanamazsınız!”
Türkiye tarımına katkı sunan çeşitli sivil
toplum kuruluşlarında aktif görevler
üstlenerek, bilgi ve birikimini gelecek
nesillere aktarmayı hedefleyen Harmanşah,
hali hazırda; Gübre İthalatçıları ve Dağıtıcıları
Derneği Başkanı olarak görev yapıyor. Bunun
yanı sıra Türkiye Tohumculuk Endüstrisi
Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı
ve Türkiye Tohum Sanayicileri ve Üreticileri
Alt Birliği yönetim kurulu üyesi olarak da
tarıma hizmet vermeyi sürdürüyor.
İyi bir ziraat mühendisinin her daim
kendisini
geliştirmesi
gerektiğini,
mesleki alt yapısını güçlendirmek için
farklı kaynaklardan bilgi edinmesi gerektiğini düşünen Harmanşah’ın en
büyük pişmanlığı da öğrenmekte eksik kaldığı şeyler üzerine. Konuşma
seviyesinde bir yabancı dil bilmiyor
olmasının hep pişmanlığını ve eksikliği
duyduğunu içtenlikle dile getiren Harmanşah, “Kaçmadan kovalamaya fırsat
olmadı!” diyerek bu konudaki pişmanlığını dile getiriyor.
Evli ve 2’si erkek, 1’i kız 3 çocuk babası
olan Fahri Harmanşah, daha uzun yıllar işinin en iyisi olmak için azimle tarım sektörünün merkezinde yer almayı
hedefliyor.
25
HABER
TSÜAB, 1. Ülkesel
Tohumculuk Çalıştayı’nı
Gerçekleştirdi
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği, 1. Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı’nı
Antalya’da gerçekleştirdi. Çalıştay, sektörün bugünkü durumunun değerlendirilmesi
ve ileriye yönelik yol haritasının çıkarılması açısından önemli bir organizasyon oldu.
T
ohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) tarafından Antalya’da düzenlenen 1.
Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı, sektörün
durum değerlendirmesinden hareketle,
yol haritasının çıkarılması çalışması
olarak planlandı ve gerçekleştirildi.
Türkiye tohumculuk endüstrisi için,
gerek güncel, gerekse geleceğe yönelik
önemli sonuçların alındığı Çalıştay’a,
GTHB Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğlulları ve Tohumculuk Daire Başkanı
Metin Kaycıoğlu’nun yanı sıra diğer
Bakanlık yetkilileri; 350’nin üzerinde
TSÜAB üyesi ile birlikte yurt içinden ve
yurt dışından çok sayıda davetli katıldı.
Çalıştay, sağlıklı ve yapılabilirliği yüksek sonuçları ile söz konusu beklentiler
için bir çıkış noktası olarak değerlendiriliyor.
5553 sayılı Tohumculuk Kanunu gereğince kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu
olan ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca onaylanmış olan TSÜAB’ın
tüzüğünde belirtilen görevlerden biri
“Tohumculuk sektörüyle ilgili kararların oluşmasına yardım etmek üzere öneriler ve raporlar hazırlamak ve
bunları Türkiye Tohumcular Birliğine
ve Bakanlığa sunmak” olarak tanımla-
26
nıyor. 1. Ülkesel Tohumculuk Çalıştayı
da bu bağlamda hayata geçirilen bir organizasyon.
Organizasyonun hazırlık sürecinde, ileriye yönelik yapılması gerekenlere esas
teşkil edecek olan mevcut durumun
mümkün olduğunca, tüm yönleri ile ortaya konulması kapsamında; hububat,
sebze, endüstri bitkileri, baklagiller,
çayır-mera, çim ve yem bitkilerine ait
bir dizi “Ürün Çalışma Grupları” oluşturuldu. Çalıştay öncesinde, her bir
ürün grubu tarafından kendi alanlarında, sektörün genel bir değerlendirmesi
yapılarak, mevcut durum, problemler,
çözüm önerileri ve diğer kurum ve kuruluşlarla ilişkiler vb. tüm hususları
içeren “Taslak Raporlar” hazırlandı.
Çalıştay sonuçları ise şu başlıklar altında toplanıyor:
Mevcut durumda, sektör kendi içerisinde son yıllarda bir gelişme ivmesi
yakalamıştır. Bu yönde mevcut faaliyetlerin daha da geliştirilerek devamı
gerekmektedir.
Tohumculuk sektörünün kurumsallaşmasında bilhassa 2006 yılında çıkarılan
Tohumculuk Kanunu ve bu kanuna göre
hazırlanmış olan ikincil mevzuatların
rolü büyüktür. Ancak, hâlihazırda yürürlükte olan mevzuatlardan kaynaklanan ve devamı halinde, sektörün ivmesini yavaşlatacak uygulamalar vardır.
Bu uygulamalar -usulü dairesinde- sektörün önünü açacak şekilde yeniden
düzenlenmelidir. Bu hususlarda gerekli öneriler gerekçeleri ile birlikte ilgili
makam ve mercilere iletilerek sonuçlandırılmaları takip edilecektir.
Sektörün gelişmesini devam ettirmesi
ve uluslararası alanda rekabetçi bir konuma gelebilmesi için AR-GE kanadını
güçlendirmesi ve bu bağlamda her yıl
çok sayıda yeni çeşitler geliştirmeye ihtiyacı vardır. Bunun için başta sektörün
kendi içerisinde olmak üzere, ilgili her
kurum ve kuruluştan gerekli katkı ve
destekler sağlanmalıdır.
Tohumculuk sanayisinin üretimle ilgili sabit altyapı ve işletme giderleri hususunda sermayeye ihtiyacı söz konusudur. Tohumculuğun özel bir üretim dalı
ve aynı zamanda tohumluğun stratejik
bir meta olması hasebiyle, sermayenin
birikimi ve yatırıma dönüşmesi için;
üretimin desteklenmesi yanında, işgücü, girdi desteği ve ticari faaliyetlerin
vergilendirilmesi gibi hususlarda da
desteklenmesi gerekmektedir.
Uluslararası tohumluk ticaretinde, ülkemiz aleyhine olan bazı durumlar söz
konusudur. Bu hususların bir an önce
eşdeğerlik ve karşılıklılık esasları bağlamında giderilmesi gerekmektedir.
Ayrıca gerek ülke içerisinde gerekse
uluslararası ticarette bürokrasinin de
azaltılması ve işlemlerin pratikleştirilmesi gerekmektedir. Uluslararası
tohumluk ticaretinin geliştirilmesi için
ticaret potansiyeli olan ülkelerle ilişkiler sürdürülmelidir.
HABER
Tohum endüstrisinde
130 yıllık deneyim:
ASTA
130 yıl önce ABD’de kurulan Amerikan Tohum
Ticareti Birliği (ASTA), dünya çapında tohum
ve ilgili ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi,
pazarlanması ve satış faaliyetini ilgilendiren
alanlarda görev yapıyor. Sloganını “Önce
Tohum” olarak belirleyen ASTA, “Daha iyi
bir yaşam için daha iyi tarım ürünleri, daha
iyi tarım ürünleri için de daha iyi tohum”
anlayışıyla hareket ediyor.
28
1
883 yılında ABD’nin Virginia eyaletindeki
Alexandria’da kurulan Amerikan Tohum Ticareti Birliği (ASTA), ABD’de bulunan en yerleşik
ticari organizasyonlardan birisi olarak tanımlanıyor.
ASTA’nın küresel çapta tohum üretimi ve dağıtımında, bitki ıslahı ve ilgili endüstrilerde faaliyet yürüten
700’den fazla üye firması bulunuyor.
Birlik kendisini şöyle tanımlıyor: “ASTA ve ortağı olduğu genel ve yerel tohum birlikleri, kaba yoncadan
sakızkabağına kadar bütün tarımsal ürünlerde hem
ABD’de hem de tüm dünyada tohum endüstrisinin
menfaat ve kaygılarını temsil etmekle yükümlüdür.
Tohum ile ilgili bakış açısı ve deneyim gerektiği her
noktada ASTA ve ortağı olduğu diğer birlikler orada
bulunur.”
ASTA, sloganı olan “Önce Tohum”u tohum endüstrisinin temel dayanağını ifade ediyor. ASTA, kaliteli tohumun değerini şöyle açıklıyor: “Kaliteli tohum kaliteli
ürün için başlıca gerekliliktir. Bu, yerleşik hayatın
başlarından bilinen bir gerçeklik. Öyle ki bu gerçek,
geçmiş dönemlerin insanları için hayatta kalma ve felaket arasındaki ayrımı ifade ediyordu.”
ASTA’nın misyonu; dünya çapında tohumun ve onunla ilgili ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, pazarlanması ve
faaliyetini ilgilendiren tüm konularda
etkili bir görev üstlenmek olarak ifade
ediliyor. Birlik, “Daha iyi bir yaşam
için daha iyi tarım ürünleri, daha iyi
tarım ürünleri için de daha iyi tohum”
anlayışıyla hareket ediyor. ASTA yerel ve uluslararası boyuttaki mevzuat
ve düzenlemelerde, toplam 12 milyar
dolarlık bir genişlikte olduğu ifade edilen tohum endüstrisinin menfaatlerini
temsil ediyor. Birlik üyeleri; düzenleyici ve karar vericilere, istilacı türlerden organik tarım ve yeni teknolojilere
kadar tüm alanlarda yol göstermeyi
amaçlıyor.
ASTA, bitki gen kaynaklarıyla ilgili
olan bütün konulara yönelik çalışma
yürütmekle birlikte endüstriyel önem
açısından 4 farklı alana odaklanıyor:
• Bölge, ülke ve dünya çapında fikri
mülkiyetin korunması,
• Bölge, ülke ve dünya çapında düzenleme ve mevzuat konuları,
• Tüm tarımsal ürün gruplarında yeni
teknolojilerin geliştirilmesi,
• Tohum endüstrisini etkileyen tüm
bilimsel ve idari konulara ilişkin olarak üyelerin ve kamuoyunun iletişimi
ve eğitimi.
Birliğin üye profili ise şöyle şekilleniyor: Faal üyeler; doğrudan tohum
üretimi ya da dağıtımı, araştırma ve
geliştirmesiyle ilgili kuruluşlardan
oluşuyor. Ortak üyeler; tohum endüstrisi için ürün ve hizmet sağlıyor. Bağlı
üyeleri ise bölgesel tohum birlikleri, ürün geliştirme birlikleri ve onay
daireleri oluşturuyor. Ortak üyeler
tohum endüstrisini tohuma özgü yazılım, araştırma, ekipman ve benzeri
hizmetlerle destekliyor. ASTA’nın küresel çaptaki firmaları temsil etmesi
ise uluslararası denge ve bakış açısı
sağlamak adına önem taşıyor.
ASTA faal üyelerinin yaklaşık yüzde
90’ı, yılda 16 milyon dolardan daha
düşük satış profili olan küçük işletmelerden oluşuyor.
ASTA’nın üyeler tarafından tanımlan-
Şubat 2013
ASTA, kaliteli tohumun değerini şöyle açıklıyor: “Kaliteli tohum
kaliteli ürün için başlıca gerekliliktir. Bu, yerleşik hayatın
başlarından bilinen bir gerçeklik. Öyle ki bu gerçek, geçmiş
dönemlerin insanları için hayatta kalma ve felaket arasındaki
ayrımı ifade ediyordu.”
mış olan temel değerleri şöyle sıralanıyor:
• Fikri mülkiyet haklarının korunması: Fikri mülkiyet hakkı, birlik tarafından tohum endüstrisinin en değerli
varlığı olarak tanımlanıyor.
• Etkili temsiliyet: ASTA yerel, ülkesel ve uluslararası düzeyde taban
katılımını başarının anahtarı olarak
görüyor.
• Çeşitliliği dengelemek: Tohum endüstrisinde çeşitlilik mallar, hizmetler, coğrafya ve firmalar gibi ölçütler
üzerine bilinç düzeyinin gelişkinliğine
bağlı olarak değerlendiriyor.
• Diğer konular: Ticaret, bitki sağlığı,
göç, araştırma, önalım, tahkim, tekno-
loji, enerji, koruma, organik tarım ve
yönetim; ASTA’yı ilgilendiren diğer
konular olarak sıralanıyor.
ABD
Tarım
Bakanlığı
İşbirliği
Programı’nın ortağı olan ASTA; bu
çerçevede mülkiyet hakkı, ticaret,
uyumlu yasalar ve tohumun hareketliliğini destekliyor. Birlik aynı zamanda, tohum alanında uyum ve şeffaflık
oluşturma amacındaki Uluslararası
Tohum Federasyonu’nun da öncülerinden. ASTA’nın 2008 yılında kurduğu Önce Tohum Vakfı ise; özellikle de
çocuklar ile ıslahçı ve biyolog adayları
için gündelik yaşamda tohumun değeri ve önemine yoğunlaşmayı hedefliyor.
29
TÜRKTED ÜYE FİRMALARI
TOHUM ÇEŞİDİ (SEED VARIETY)
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
AGROMAR MARMARA TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze, Mısır (Vegetables, Corn)
www.agromar.com.tr
AGROVA TARIMSAL ÜRETİM VE PAZ. SANAYİ LTD. ŞTİ.
Yer Fıstığı, Soya (Peanut / Groundnut & Soybean)
www.agrovatohum.com
ALANYA TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.alanyatohum.com
ALTIN TOHUMCULUK TİC. VE SAN. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.altintohumculuk.com.tr
AKDENİZ TOHUM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
Sebze, Mısır, Yem Bitkileri (Vegetables, Corn, Forage Crops)
www.akdeniztohum.com
AG TOHUM SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.agtohum.com
ANADOLU EFES BİRACILIK VE MALT SAN. A.Ş.
Arpa, Şerbetçiotu (Barley, Hops)
www.anadolugroup.com
ANADOLU TOHUM ÜRETİM VE PAZ. A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.anadolutohum.com
ANKA TOHUMCULUK TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Patates (Potatoes)
www.ankatohumculuk.com
AR TARIM TOHUMCULUK SAN. VE TİC. A.Ş.
Patates (Potatoes)
www.artarim.com
ATA TOHUMCULUK İŞLET. SAN. VE TİC. A.Ş.
Hububat (Cereals)
www.atatohum.com.tr
AYER TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Mısır, Çiçek, Sebze Fidesi (Vegetables, Corn, Flowers, Seedlings for Vegetables) www.ayer.com.tr
BAYER TÜRK KİMYA SANAYİ LTD. ŞTİ.
Pamuk ( Cotton)
www.bayer.com.tr
BETA ZİRAAT VE TİCARET A.Ş.
Şeker Pancarı, Sebze, Patates, Fide (Sugar Beet, Vegetables, Potatoes, Seedlings)
www.betaziraat.com.tr
BİAR TOHUMCULUK BİTKİSEL ARŞ.ÜRET.VE PAZ.LTD.ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
-
BİRCAN TARIM TUR.TİC.İTH.İHR VE SAN. LTD. ŞTİ
Sebze (Tomato, Cucumber, Pepper, Zuccini, Eggplant)
www.bircantarim.com.tr
BİRLİK TOHUMCULUK
Tarla Bitkileri, Pamuk, Buğday (Field Crops, Cotton, Wheat)
www.birliktohumculuk.com
BURSA TOHUMCULUK ZİRAAT VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.bursaseed.com
BOLPAT BOLU PATATES SAN.VE TİC. A.Ş.
Patates (Potatoes)
-
ÇAĞDAŞ TOHUMCULUK TAR.SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.cagdastohum.com.tr
DAKO TOHUMCULUK TİC.VE SAN. A.Ş.
Mısır, Endüstri Bitkileri (Corn, Ind. Crops)
www.dakotohumculuk.com
DOĞA TOH.HAYV.PAZ. İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
Patates (Potatoes)
www.dogaseed.com
FİTO TOHUMCULUK TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze, Yem Bitkileri, Çim (Vegetables, Forage Crops, Amenity Grass)
www.fito.com.tr
FRİTOLAY GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.
Patates, Mısır (Potatoes, Corn)
www.fritolay.com.tr
GENTA GENEL TARIM ÜRÜNLERİ PAZ. A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.anadolutohum.com
GOLDEN WEST TOH. VE TİC. LTD. ŞTİ
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.goldenwest.com.tr
HAZERA TOHUMCULUK VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.hazera.com
İLCİ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET A.Ş.
Hububat, Yem Bitkileri (Cereals, Forage Crops)
www.ilci.com.tr
İSTANBUL TARIM SAN. VE TİCARET A.Ş.
Çim, Sebze, Çiçek, Fide
(Amenity Grass, Vegetables, Flowers, Seedlings Forflowers And Vegetables)
www.istanbultarim.com.tr
İSTANBUL TOHUM TARIM SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze, Çiçek, Çim, Gübreler (Vegetables, Flowers, Amenity Grass, Fertilizers)
www.istanbultohumculuk.com.tr
TOHUM ÇEŞİDİ (SEED VARIETY)
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
KWS TÜRK TARIM TİCARET A.Ş.
Şeker Pancarı, Mısır, Kolza, Patates, Yemlik Pancar
(Sugar Beet, Corn, Kanola, Potatoes, Forage Beet)
www.kwsturk.com.tr
MARO TARIM İNŞAAT TİC. VE SAN. A.Ş.
Çayır Mera Yem Bitkileri, Çim, Buğday, Mısır, Ayçiçeği
(Fodder And Forage Crops, Amenity Grass, Wheat, Corn, Sunflower)
www.maro.com.tr
MAY AGRO TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri, Endüstri Bitkileri (Vegetables, Field Crops, Ind. Crops)
www.may.com.tr
MONSANTO GIDA VE TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
Tarla Bitkileri, Sebze (Field Crops, Vegetables)
www.monsanto.com
MULTİ TARIM TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.multitarim.com.tr
NUNHEMS TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.nunhems.com
ÖZBUĞDAY TARIM İŞT. VE TOH. A.Ş.
Tarla Bitkileri (Field Crops)
www.ozbugday.com.tr
PROGEN TOHUM A.Ş.
Tarla Bitkileri (Field Crops)
www.progenseed.com
PIONEER TOHUMCULUK DAĞITIM VE PAZARLAMA LTD. ŞTİ.
Mısır, Ayçiçeği, Kanola, Buğday (Corn, Sunflower, Kanola, Wheat)
www.pioneer.com/turkey
POLEN TOHUMCULUK VE TAR. ÜRN. SAN. VE TİC
Pamuk, Mısır (Cotton, Corn)
www.polenseed.com
POLTAR TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.
Sebze, Mısır (Vegetables, Corn)
www.poltar.com.tr
RIJKZWAAN TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.rijkzwaan.nl
RİTO TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Torf, Gübre (Vegetables, Turf, Fertilizer)
www.rito.com.tr
SAFA TARIM A.Ş.
Tarla Bitkileri, Sebze (Field Crops, Vegetables)
www.safatarim.com.tr
SETO SEBZE TOHUMLARI ÜRETİM VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.seto.com.tr
SU TARIM TURİZM İNŞ. TAAH. SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.sutarim.com.tr
S.S.TARİŞ PAMUK SATIŞ KOOP.BİRLİĞİ Ar-Ge
Pamuk (Cotton)
www.taris.com.tr
SMYRNA TOH.FİDE.FİDAN ZİRAİ DAN.İT.İH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. Sebze, Şeker Pancarı, Patates (Vegetables, Sugar Beets, Potatoes)
www.smyrnatohumculuk.com
SYNGENTA TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çiçek, Endüstri Bitkileri, Sebze (Flowers, Ind. Crops, Vegetables)
www.syngenta.com
TAREKS TRM. ÜRN. ARÇ. GRÇ. İT.İ. VE TİC. A.Ş.
Tahıl-Mısır, Yem Bitkileri, Endüstri Bitkileri-Patates
(Cereals-Corn, Forage Crops, Ind. Crops-Potatoes)
www.tareks.com.tr
TARIM İŞLETMELERİ GEN. MÜD. (TİGEM)
Sebze, Hububat-Arpa, Mısır (Vegetables, Cereals-Barley, Corn)
www.tigem.gov.tr
TASACO TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.
Buğday, Sebze, Çiçek, Mısır, Çeltik, Yem Bitkileri
(Wheat, Vegetables, Flowers, Corn, Paddy Rice, Forage Crops)
www.tasaco.com
TAT TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.tat.com.tr
TEKCAN TOHUMCULUK
Hububat (Cereals)
www.tekcantohum.com
TOROS TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri, Süs Bitkileri, Meyve Fidanı
(Vegetables, Field Crops, Ornamental Plants, Saplings For Fruit)
www.toros.com.tr
ULUSOY TOHUMCULUK ZİR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Çim, Yem Bitkileri (Amenity Grass, Forage Crops)
www.ulusoyseed.com.tr
VERİM ZİRAAT LTD. ŞTİ.
Kavun, Karpuz, Kabak (Melon, Watermelon, Zuccini)
www.verimziraat.com
YALTIR TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze, Meyve (Vegetables, Friut)
www.yaltir.com.tr
YÜKSEL TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.yukseltohum.com
Tohum ve Bitki Korumadaki
yenilikçi çözümlerimiz ile
“Bitkinin potanselini hayata
taşıyoruz”
Syngenta Tarım San. Ve Tic A.Ş.
Kazım Dirik Mah. 364 Sok. No:11 35100 Bornova - İzmir
Tel: (0232) 413 00 55 Fax: (0232) 435 18 85
www.syngenta.com

Benzer belgeler

türkted kasım-aralık 2014 bülteni

türkted kasım-aralık 2014 bülteni götürecek lisansüstü programların bulunmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirtti. Prof.Dr. İlbi, bu noktadan hareketle Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü bünyesinde Ziraat Fakültesi’nin ...

Detaylı

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın).

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın). İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Sahibi Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri Editör Fevziye Salaş Yayına Haz...

Detaylı

Tohumculuk Kanunu Revize Edilmeli!..

Tohumculuk Kanunu Revize Edilmeli!.. İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Adına Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri Editör Selda Başusta Çalık Yayın...

Detaylı

türkted genel kurulda büyümeye odaklandı

türkted genel kurulda büyümeye odaklandı İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Sahibi Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri Editör Fevziye Salaş Yayına Haz...

Detaylı

TOHUM`un e-kopyası için tıklayın

TOHUM`un e-kopyası için tıklayın İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Sahibi Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri Editör Fevziye Salaş Yayına Haz...

Detaylı