FOSSATİ`NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ Ayasofya, her dönem şehrin

Transkript

FOSSATİ`NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ Ayasofya, her dönem şehrin
FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ
Ayasofya, her dönem şehrin kilit dini merkezi haline gelmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun
İstanbul'da inşa ettirdiği en büyük kilisedir. Aynı zamanda dönemin imparatorlarının taç giydikleri bir
İmparatorluk Kilisesi'dir. Yapı günümüze ulaşmadan önce üç aşama geçirmiştir. İlk yapı İmparator
Konstantinos tarafından 360 yılında yaptırılmış. "Megala Ekklesia" yani Büyük Kilise olarak bilinen
yapının üstü ahşap çatıyla örtülü, uzunlamasına -bazilikal- plan tipinde inşa edilmiş. Ancak bu ilk yapı
"Megala Ekklesia", dönemin İmparatoru Arkadios'un eşi İmparatoriçe Eudoksia ve İstanbul Patriği
İoannes Chrysostomos arasında çıkan anlaşmazlıktan doğan isyan sonucunda yakılıp yıkılmıştır.
Bugün Ayasofya'nın kuzey tympanon duvarında patriğin mozaik tasviri görülebiliyor.
İlk yapı isyanda yakılınca 5. yüzyılda İmparator Theodosios tarafından Hıristiyan üçlemesinin yani
"Ekanim-i Selâse"nin ikinci unsuru olan "oğul"un önemli vasıflarından biri olan hikmet yani Sophia'ya
adanmıştır. İsa'nın Kutsal Bilgelik vasfına adanan Hagia Sophia; beş nefli, ahşap çatıyla örtülü ve
anıtsal bir girişe sahipti. Ancak bu ikinci kilisede İmparator Justinianos zamanında çıkan
aristokratların temsili maviler ve tüccarların temsili yeşillerin birleşmesiyle büyüyen Nika İsyanı'nda
yıkılmıştır.
Günümüzde heybeti, ihtişamı ve büyüklüğüyle karşımızda duran yapı İmparator Justinianos
zamanının en ünlü mimarları Miletos’u (Milet) İsidoros ile Trallesli (Aydın) Anthemios’a yaptırılmış.
Yapı bilindiği üzre 5 sene gibi kısa bir sürede bitirilmiştir. Rivayetlere göre yapının ibadete açıldığı gün
dönemin imparatoru Justinianos mabede girip “Tanrım bana böyle bir ibadet yeri yapabilme fırsatı
sağladığın için şükürler olsun; Ey Süleyman seni geçtim” diyerek Kudüs'teki Hz. Süleyman Mabedi'ni
geçtiğini haykırmıştır. Üçüncü Ayasofya'nın bu denli önemli olmasının mimari açıdan sebebi
geleneksel bazilikal planla merkezi kubbenin bir arada kullanılmasıdır. Ancak dini ve siyasi açıdan her
dönem önemli bir merkez haline gelen Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethiyle
İslam dünyasının merkezi haline gelmiştir. Fetih camii olarak belirlenip kiliseden camiye
dönüştürülen yapı onarımlar geçirerek ve minareler eklenerek günümüzdeki halini almıştır. Yapının
cami olmasıyla içinde mozaiklere dokunulmamıştır; ilerleyen dönemlerde İslam ibadetine aykırı
olduğu için ana ibadet mekanındaki melekler badanayla boyanmıştır. 1935 yılında müze haline
getirilmesi kararı alındığında yapıdaki mozaikler teker teker açılmıştır.
Ayasofya'nın dış mekanında imparatorluğun her yerinden gelen mermerlerle oluşturulmuş duvarları
imparatorluğun gücünü yansıtır. Mermer duvarlardan arta kalan bölümde ise dönemin
imparatorlarının, eşlerinin, çocuklarının bulunduğu; altın, gümüş gibi malzemelerden yapılan
mozaikler büyük önem taşımaktadır. Mozaiklerin günümüze ulaşmasında şüphesiz en önemli aşama
Gaspare Trajano Fossati'nin gerçekleştirdiği restorasyondur. Sultan Abdülmecid zamanında
gerçekleştirilen restorasyonda Fossati, duvarlardaki mermer kaplamaları temizletip cilalatmıştır.
Tonozlar ve kemerler arasında çalışmalara Osmanlı'nın boyadığı badanaları yavaş yavaş kazıyarak
başlamıştır. Tabakaların ardından eski Bizans mozaikleri çıkmıştır. İlk mozaiğe rastlayan İtalyan mimar
Fossati dönemin padişahı Sultan Abdülmecid'i Ayasofya'ya davet ederek fikrini sormuştur. Sultan
Abdülmecid'in de kararıyla mozaikler ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Mozaikleri ortaya çıkarırken
yapı içine iskeleler kurulup nakışlar yenilenmiş. Dönemin ünlü hattatı Hattat Kazasker Mustafa İzzet
Efendi'nin yazdığı İslam aleminin en büyük hat levhaları olarak bilinen 8 adet cami takımı bu
çalışmalarda ana payelere asılmış. Ayrıca yapının kubbesine Nur Suresi'nin 35. ayeti bu
restorasyonda işlenmiştir.
Fossati bu çalışmalarını 1849 yılında tamamlayıp, caminin Ramazan ayında açılmasını sağlamıştır.
İtalyan mimar, Ayasofya'nın mozaiklerini belgeleyecek bir fotoğraf albümü çalışması yapmak için Rus
çarından yardım istemiş ancak istediği yardımı alamayınca bu çalışmayı bırakmış. Fotoğraf albümüne
Ayasofya'nın iç ve dış görünümlerini, yapının çevresini gösteren levhalarla devam etmiş. Albümü
Sultan Abdülmecid'e sunmak için Londra'da bastırmıştır. Bu albüm içinde 25 levha bulunuyor.
Albümün ilk sayfasında Sultan Abdülmecid'in yardımını belirten bir başlık sayfası bulunuyor. Albümde
dönem Ayasofya'sının farklı duruşları, iç ve dış görünüşleri belge olacak niteliktedir.
Gaspare Trajano Fossati'nin Ayasofya Albümü'nden birkaç levha:
"Batıdan Doğuya İç Mekan"
"Batıdan Doğuya Kuzey Nef"
"Şadırvan tarafından Ayasofya"
"Ayasofya'nın Fossati tamirinden önceki dahili resmi. Resimde III. Ahmed devri avizesi ve eski Hünkar Mahfili de yer
alıyor."
"Bizans Devri Muhafızlar Salonu ve İç Narteks'e açılan kapısı"