Yayını İndir - Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu
Transkript
Yayını İndir - Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu
BİRLEŞİK B İRLEŞİK İİNŞAAT NŞAAT MÜTEAHHİTLERİ MÜTEAHHİTLERİ FEDERASYONU FEDERASYONU OCAK OC AK - Ş ŞUBAT UBAT UB AT / 2013 201 2 013 3 YIL: YIL Y IL:: 6 SAYI: SAY S AYI: I: 23 23 Grup Demir A.Ş. Kereste & Plywood & Osb & Onduline www.saglamlarorman.com Sağlamlar inşaat Bizden fiyat almadan, karar vermeyin... KÖKNAR KALAS, øTHAL LADøN, øNùAATLIK ÇAM KERESTE, DÖùEME (RABITA), LAMBøRø, LAMøNANT, SÜPÜRGELøK, SAFAK TAHTASI, MERDøVEN ve KÜPEùTELøK MALZEMELER, ÇAM SIRIK, AHùAP PALET, PLYWOOD ( SU KONTRASI ), OSB, SINGIL (SHINGLE), MEBRAN, DOöRAMALIK ÇAM KALAS, NEVÜRLÜ DEMøR SİNCAN SANAYİ SİTESİ 224. CADDE 222. SOKAK NO:12 SİNCAN / ANKARA Tel: 90 (312) 270 22 43 Pbx - 90 (312) 270 38 84 Fax: 90 (312) 270 12 42 [email protected] - [email protected] içindekiler ISNN: 9771307-78720 USTA Dergisi Adına İmtiyaz Sahibi BİM-FED Genel Başkanı Mustafa ŞAHİN 07 BAŞKANIN MESAJI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülkadir PINARBAŞI 08 GÜNCEL 42 USTA’DAN Genel Yayın Yönetmeni Özhan ŞEREFLİ - Görsel Yönetmen Meral ŞEREFLİ Editör Cem ÖZTÜRK Grafik Tasarım Demet AKIN 2013 Ekonomik Beklentileri Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN TOBB Başkanı M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU TOBB önetim Kurulu Üyesi Ender YORGANCILAR İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş 34 BİM-FED’DEN 56 FİRMALARDAN Evinize Deðer Katar ... - Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet KAYMAZ - Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris TURA - Günset Yapı Malzemeleri Reklam Rezervasyon 0541 627 39 73 0312 215 57 00 Yayın Adı USTA DERGİSİ 60 PROJE Rüyamkent Evleri Yayın Türü Yerel Süreli Yayın 62 MÜHENDİSİN KÖŞESİ Nazmi ŞAHİN - Yapı Denetim ve Deprem Derneği Başkanı Yayın Şekli 2 Aylık Türkçe 64 Baskı Tarihi 27.02.2013 TANITIM En zor iş olmayanı satmak Vizyon Ajans Özhan Şerefli Adres: Emek 8. Cd. 3. Sokak 1/8 Çankaya / ANKARA Telefon: (0312) 472 14 58 Baskı SALMAT BASIM YAYINCILIK AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ. Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1 Cad) Arpacıoğlu İşhanı No. 95/1 İskitler/ANKARA Tel: (0312) 341 10 24 Fax: (0312) 341 30 50 Bu yayın Vizyon Ajans-Özhan Şerefli tarafından BİM-FED adına hazırlanmaktadır. Yayının tamamı ya da bir bölümü yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz ya da yayınlanamaz. 68 FUAR Yapı Decoor Ankara 70 Ek-Tan Ýnþ. ve Ýnþ. Malz. San. Tic. Ltd. Þti. VİZYON Veli SARITOPRAK - TÜSİAV Başkanı 72 S.T.K. Mehmet Nuri KAYA - Çankaya İnşaat Müteahhitleri Derneği Merkez :Ýstasyon Caddesi No: 153 / A-B Etimesgut / ANKARA T. 0312 475 58 00 (pbx) • F. 0312 475 58 10 [email protected] Fabrika : Ýstanbul Yolu Saray Modern Keresteciler San. Sit. 1. Cad. No: 65 - 67 Sarayköy - Kazan / ANKARA T. 0312 815 11 55 (pbx) • F. 0312 815 12 80 • [email protected] Kurucu Derneklerimiz DOOR SİNCAN ETİMESGUT YENİMAHALLE ANKASTRE ç e l i k k a p ý ALTINDAĞ kD KIM-DER 2010 MAMAK ÇANKAYA AKYURT KAZAN w w w . r e v i z y o n m u t f a k . c o m başkanın mesajı Adres : Ahi Evran Mh. 243/1 Sk. No:13 Sincan / Ankara Tel : 0312 270 63 13 Fax: 0312 271 16 66 Web : www.dortkardesler.com.tr E-mail : [email protected] 'Kentsel Dönüşüm Projeleri’ döneminin iyi değerlendirilmesi tek bir şarta bağlı; GÜÇLÜ SERMAYE BİRLİKTELİKLERİ ’ne Mustafa ŞAHİN BİM-FED Genel Başkanı Değerli meslektaşlarım, Bir yılı daha geride bıraktık. Önümüzde, sektörümüz açısından iyi değerlendirilmesi gereken bir dönem, biz müteahhitleri bekliyor. 2013 yılının inşaat sektörü için 2012 yılından çok daha iyi bir yıl olacağını düşünüyorum. Bu düşüncemi de, ülkemizde başlatılan Kentsel Dönüşüm Projeleri’ne dayandırıyorum. Türkiye genelinde 7 milyon riskli konut var. Ve planlanan kentsel dönüşüm projeleri ile bu 7 milyon konutun 20 yıl içerisinde dönüştürülmesi hedefleniyor. Bu da demek oluyor ki, 2013 yılı ve sonrasında, bölgesel düzeyde ülkemizi etkileyecek siyasi ve ekonomik bir sorunla karşılaşmadığımız sürece, çok daha istikrarlı bir döneme giriyoruz. Mobilya ve únüaat Sektörlerinde Kaliteli Hizmet... İller Bankası Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen ve Sayın Erdoğan Bayraktar’ın da katıldığı ‘Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm’ zirvesinde, hem Bakanımızdan hem de Ankara’mızın Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek’ten, Küçük ve Orta Ölçekli Müteahhitlik Sektörü mensubu meslektaşlarımıza, sermaye birlikteliği yapılması şartıyla, Kentsel Dönüşüm Projeleri’nden pay verilmesi yönünde söz aldım. Tam da bu noktadan hareketle üstüne basa basa tekrar söylemek istiyorum ki; “devir birleşme devri”. İçinde bulunduğumuz konjonktür firma birleşmeleri ya da sermaye birliktelikleri ile kurulacak yeni firmalar oluşturmak için en uygun zaman. Değişen, gelişen ve sürekli yenilenen bir dünyada, inşaat sektörü de zamana ayak uydurarak, kendini güncellemektedir. Dünya ve sektör ile birlikte iş yapma tarzını güncellemeyen müteahhitlerimiz ya çok zorlanacaklar ya da üzülerek söylüyorum ki yok olacaklardır. Meslektaşlarımın, önlerine çıkan bu fırsat dönemini en iyi şekilde değerlendirmelerini diler, saygılar sunarım... ocak - şubat ’13 9 usta Kentsel Dönüşüm Projeleri’nin yoğun bir şekilde uygulanmaya başlanacağı 2013 yılı ve sonrasının, siz değerli meslektaşlarım tarafından çok iyi değerlendirilmesi gereken bir dönem olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. Her platformda dile getirdiğim ve daha önceki yazılarıma da sıkça konu ettiğim gibi, sektörümüze can simidi olacak ‘Kentsel Dönüşüm Projeleri’ döneminin iyi değerlendirilmesi tek bir şarta bağlı; GÜÇLÜ SERMAYE BİRLİKTELİKLERİ ’ne. güncel Konutta KDV Oranlarına Yönelik Uygulama 1 Ocak'ta Başladı Bakanlar Kurulu’nun, ‘’Bazı Vergi Kanunlarında Yer Alan Tevkifat Nispetleri, Damga Vergisi ve Harç Oranları İle Bazı Mal ve Hizmetlere Uygulanan Çeşitli Vergi, Fon ve Kesintilere İlişkin Oran ve Tutarların Tespit Edilmesine Dair Karar’’ı Resmi Gazete’nin 1 Ocak 2013 tarihli sayısında yayımlandı. Konutta aşamalı KDV Karara göre, büyük şehirlerde yeni alınan konutlara KDV aşamalı olarak uygulanacak. Söz konusu uygulama 1 Ocak 2013 tarihinden önce ruhsat alanlar için uygulanmayacağı için vatandaşlar açısından herhangi bir mağduriyet olmayacak. usta 10 Yeni uygulama ile 150 metrekareye kadar olan konutlardan; büyük şehirlerde lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan, yapı ruhsatlarının alındığı tarihte, üzerinde yapıldığı arsanın metrekare vergi değeri; 500 lira ile 1.000 lira arasında olan konutların KDV oranı yüzde 8, 1.000 lira ve üzerinde olan ko- nutların KDV oranı yüzde 18 olarak tespit edildi. Tespit edilen tutarlar, takdir komisyonlarınca 4 yılda bir tespit edilen ve yeniden değerlemeyle artırılmış olup, içinde bulunulan yılda geçerli olan vergi değerleriyle karşılaştırılacak. Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe giren, büyükşehirlerdeki konut alımlarında yeni KDV uygulamasına başlandı. 1 Ocak 2013 tarihinden önce ruhsat alanların herhangi bir mağduriyeti olmayacak. Uygulama yapı ruhsatı 1 Ocak 2013’ten itibaren alınan konutlar için geçerli olacak. İnşaat Sektöründe İstihdam Oranı Azaldı TÜİK, Türkiye’de işsizlik oranının, 2012’nin Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 0,3 puanlık artışla yüzde 9,4 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2012 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 201 bin kişi artarak 2 milyon 630 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 0,3 puanlık artış ile %9,4 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,3 puanlık artış ile %11,7, 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 1,8 puanlık artış ile %18,8 oldu. İstihdam edilenler 1 milyon 24 bin kişi arttı İstihdam edilenlerin sayısı 2012 yılı Kasım döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 24 bin kişi artarak 25 milyon 291 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 37 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 987 ocak - şubat ’13 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %23,8’i tarım, %19’u sanayi, %7,2’si inşaat, %50’si ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,3 puan, hizmetler sektörünün payı 1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,9 puan, sanayi sektörünün payı ise 0,4 puan azaldı. İstihdam oranı %45,9 olarak gerçekleşti İstihdam edilenlerin oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 puanlık bir artış göstererek %44,9’dan %45,9’a yükseldi. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2012 yılı Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 puanlık artışla %50,7 oldu. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,5 puanlık artışla %71,8, kadınlarda ise 1,9 puanlık artışla %30,2 olarak gerçekleşti. güncel Artık İnşaatlar Durmayacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, yapı denetim kuruluşlarının sayısını belirleyen il nüfusu kriterleri üzerinde değişiklik yapıldı. usta 12 Değişikliklere göre, her il için o ilde faaliyet gösterebilecek yapı denetim kuruluş sayısı TÜİK’ten elde edilecek bir önceki yılsonuna ait nüfus istatistiklerinin 20 bine bölünmesiyle elde edilecek. Ancak bu sayının, toplam denetlenen inşaat alanının kuruluş yetki sınırı olan 360 bin metrekareye bölünmesi ile elde edilen sonuç, yüzde 10 oranında artırılacak. Çıkan sonuç, belirlenen sayıdan az çıkması halinde o ilde faaliyet gösteren kuruluş sayısı toplam denetlenen inşaat alanına göre belirlenecek. İlde faaliyet gösteren yapı denetim firmalarının ceza alarak faaliyetlerinin durdurulması halinde, yedek bekleyen denetim firmaları devreye sokulacak. İlde yedekte bekleyen kuruluş olamaması halinde yeni kuruluşlara izin belgesi verilecek. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yapılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, yapı denetim kuruluşlarının sayısını belirleyen il nüfusu kriterleri üzerinde değişiklik yapıldı. yeni değişiklikle sayıları artırılan yapı denetim firmaları sayesinde vatandaşlara hizmete dayalı rekabet sistemi getirildiğini belirtti. Bayraktar, uygulamayla, vatandaşların inşaata başlamadan önce yapı denetim firması bulmada yaşadıkları sıkıntının önüne geçileceğini ifade ederek, “Bazı illerde az sayıda bulunan yapı denetim firmalarının ceza alarak faaliyetlerinin durması, devam eden inşaatlarda aksamalara neden oluyordu. Yedek firmaların devreye girmesiyle bu sorunun önüne geçilerek, inşaatların durması engellenecek” dedi. Yetki sınırı arttı Yönetmelikle, yapı denetim kuruluşları bünyesinde denetçi olarak istihdam edilen elektrik ve makine mühendislerinin yetki sınırları da artırıldı. Eskiden 120 bin metrekarelik alanda proje ve yapı denetim yapılırken, yeni düzenlemeyle 180 bin metrekarelik alanda denetim yapılabiliyor. Enerji Verimliliği Cezaları Artırıldı Enerji verimliliği Kanunu’nda düzenlenen idari para cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme oranında artırıldı. Enerji Verimliliği Kanunu’nda düzenlenen idari para cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme (yüzde 7,80) oranında artırıldı. Enerji Verimliliği Kanunu’nun 10’uncu ocak - şubat ’13 Maddesine Göre 2013 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Buna göre, Enerji Verimliliği Kanunu’nun 10’uncu maddesinde düzenlenmiş olan idari para cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme oranı olan yüzde 7,80 oranında artırıldı. güncel Karşılıksız çek adedi bir önceki yıla göre yüzde 52 arttı Karşılıksız çek adedi bir yılda yüzde 52 artış göstererek, geçen yıl sonu itibarıyla 904 bin 750'ye çıktı. usta 14 2011 yılının Şubat ayında 49 bin 805 olan karşılıksız çek adedi de yüzde 54,4 artış kaydederek, Çek Kanunu’ndaki yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 2012 Şubat ayı itibarıyla 76 bin 920 oldu. Merkez Bankası verilerinden derlenen bilgilere göre, Merkez Bankası’nca duyurusu yapılan karşılıksız çek adedi 2011 yıl sonu itibarıyla 594 bin 836 iken, bu sayı bir yılda yüzde 52 artarak, 2012 yılı sonunda 904 bin 750’ye ulaştı. Yeni yaptırımlar neler? Karşılıksız çeke hapis cezasını kaldıran yeni düzenlemeye göre, karşılıksız kalan çek bedelinin faizi ile tamamen ödenmesi durumunda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kaldırıldı. Bu durum Merkez Bankası’na bildiriliyor ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının verildiği savcılığa başvurularak talebin geri alınması halinde de çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kaldırılıyor. Geçen yıl en çok karşılıksız çek bildiriminin yapıldığı ay 102 bin 217 ile Kasım olurken, karşılıksız çekte hapis cezasını kaldıran düzenlemenin yürürlüğe girdiği Şubat ayında karşılıksız çek adedi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,4 artarak 76 bin 920’ye çıktı. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin kayıt, üzerinden 10 yıl geçmesi halinde Merkez Bankası tarafından resen siliniyor. Böylece karşılıksız çek kesen kişilere 10 yıl süreyle çek verilmiyor. Bu arada Merkez Bankasının yakın zamanda açıkladığı verilere göre, bu yılın Ocak ayında karşılıksız çek miktarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,7 artış kaydederek, 82 bin 29 oldu. Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişiye, her bir çekle ilgili uygulanan 1 yıla kadar hapis cezası, 300 liradan 3 bin liraya kadar idari para cezasına dönüştürüldü. ocak - şubat ’13 güncel İmar Kanunu Düzenlemesi TBMM Yolunda İmar Kanunundaki düzenlemelerde sona gelindi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, düzenlemelerin önce Bakanlar Kurulu’na, daha sonra TBMM gündemine geleceğini ifade etti. usta 16 Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İmar Kanunundaki düzenlemede belirli bir noktaya geldiklerini, yakın zamanda kanunun önce Bakanlar Kurulu’na, daha sonra TBMM gündemine geleceğini söyledi. Günün şartlarına uygun kanun hazırlamak için çalıştıklarını ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “İleri ülkelerin imar kanunu inceliyoruz. Belediyeler, belediyeler birliğinden ve sektörden gerekli bilgi desteğini almak için çalışıyoruz” dedi. “Denetimi Artırmak Lazım” Türkiye’de yatırımın önünün tıkanmaması gerektiğini ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Kolaylaştırmak, basitleştirmek ama denetimi artırmak lazım. Yeni İmar Kanununu TBMM’nin gündemine taşıyacağız. Şu anda taslağın ana çatısı oluştu. Önce Bakanlar Kurulu’na sunacağız, sonra Meclis’in gündemine getireceğiz. Bu kanunla beraber Yapı Denetim, Çevre Kanunu, Tapu Kanunu gibi kanunlarda değişik- ocak - şubat ’13 likler yapılacak” diye konuştu. “Zararın Neresinden Dönersek Kardır” Ruhsat konusuna da değinen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, verilen ruhsatların genel hukukun hükümlerine göre müktesep hak olduğunu söyledi. Erdoğan Bayraktar, “Verilen ruhsat yanlışsa, düzeltilmesi gerekiyorsa, ruhsatı versen bile kamulaştırma yoluyla düzeltmen gerek. Bile bile kamulaştıracağın yere sen bu inşaat yap devletin malı, kamunun malı, özel sektörün malı yatırım olsun diye havaya gitsin. Sonrada kamulaştırılsın. Bu yanlış bir şey” dedi. Kamulaştırmasız el atma davaları nedeniyle belediyelerin zorlandığını yatırım yapamaz hale geldiğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Zararın neresinden dönülse kardır. Ruhsat ver de ben yanlış inşaatı bitireyim. Devlet gelsin kamulaştırsın. Devlet bizim devletimiz, vatan bizim vatanımız. Bunları dengeli götürmek lazım” diye konuştu. güncel "Riskli Binalar Raporu" Korkuttu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın “Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi” verdiği lisanslı kuruluşlar tarafından incelenen riskli binaların çoğunun betonunda midye kabukları çıktı. usta 18 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, lisanslı kuruluşlar tarafından incelenen riskli binalara ilişkin veriler gelmeye başladı. Lisanslı kuruluşlarca yapılan riskli bina tespitlerine göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda, binaların çoğunun beton dayanımının düşük olduğu tespit edildi. Yıkılacak binaların performans ömrünü tamamladığı, taşıyıcı sistemlerinde sıkıntılar olduğu belirtildi. 2007 deprem yönetmeliğinden önce yapılan binaların, yapı denetimsiz yapıldığı ve mevcut yönetmeliğe uygun olmadığı ortaya çıktı. Raporlara göre, ‘riskli’ olarak belirlenen birçok binanın deniz ve dere kumuyla yapıldığı belirlendi. Raporda, binaların betonlarında yıkanmamış deniz kumu kullanıldığı, beton içerisindeki iri agrega miktarının yetersiz olduğu, bu nedenle de beton dayanımının standartların çok altında kaldığı, deniz kumu içerisindeki tuz nedeniyle donatıların büyük çoğunluğunun korozyona uğradığı ifade edildi. Ayrıca, kolonların bazılarında boyuna donatı-etriye çap- ocak - şubat ’13 larının, projedeki esas donatı çaplarının yarısına kadar düştüğü, röntgen cihazıyla yapılan incelemede, bazı kolonlarda etriyeler arasındaki mesafelerin yetersiz olduğu belirtildi. Uygunsuz imar artışı Raporda, riskli alanda bulunan birçok binanın kaçak ve salaş yapılar olduğu, yasal imar planlarının dışına çıkılarak plan tadilatı ve emsal artışına gidildiği vurgulandı. İnşaatların teknolojik bilgi ve donatılardan uzak şekilde ilkel yöntemlerle yapıldığı, hazır beton yaygınlaşmadan önce elle karıştırılarak hazırlanan betonların kullanıldığı ifade edildi. 218 kuruluş lisanslandırıldı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli bina tespiti yapmak için 218 kurum ve kuruluşa lisans verdi. Lisans verme çalışmalarına devam eden Bakanlık, vatandaşların isteği üzerine lisanslı kuruluşlara yaptırılan riskli bina tespitlerinde yaklaşık 6 bin yapıya şerh düştü. ustadan Geçen yılın başında, birçok uluslararası kurumun ve analistin Türkiye ekonomisi için olumsuz büyüme beklentilerine karşılık, ekonomideki yavaşlamanın sert inişten ziyade kontrollü bir şekilde gerçekleştiğini ifade eden uzmanlar, 2012’de büyümenin kompozisyonunda da önceki yıllara kıyasla önemli değişiklik olduğunu dile getirdiler. 2010 ve 2011’de özel tüketim ve yatırım harcamalarının büyümeye en çok katkıyı sağladığı, 2012 yılında alınan önlemler paralelinde iç ve dış talep arasındaki dengelenme ile net ihracatın büyümenin itici gücü olduğu da hatırlattıldı. usta 20 2013 Ekonomik Beklentiler Türkiye ekonomisinde ilk defa, Türk Lirası’nın istikrarlı bir seyir izlediği ve kriz yaşanmadığı bir ortamda net ihracatın büyümeye bu derece katkı yaptığı vurgulanarak, global ekonomik görünüme ilişkin artan risklere rağmen, Türkiye’nin, uygulanan proaktif ekonomi politikaları ve güçlü bankacılık sektörü ile 2012 yılında pozitif yönde ayrıştığı kaydedildi. Nitekim birçok ülkenin kredi notunun düşürüldüğü bir ortamda, Kasım ayında Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir ülke kategorisine yükseltildi. 2012 yılının son çeyreğinde, iç ve dış talep koşullarındaki dengelenmenin ivme kaybetmekle birlikte devam etmesi de net ihracat kaleminin büyümeye desteğinin sürdüğünü gösterdi. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisinin 2012 yılı büyüme rakamının yüzde 3-3,2 civarında olacağı tahmin ediliyor. Türkiye ekonomisinin 2012 yılı büyüme rakamının yüzde 3-3,2 civarında olacağını tahmin eden uzmanlar, 2013 yılında ise Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen yüzde 4 seviyesinin aşılacağını düşünüyorlar. Büyümenin OVP’de öngörülen yüzde 4 seviyesini aşacağı düşünülüyor 2013 yılında global ekonomiye ilişkin belirsizlikler gündemdeki yerini koruyacak. Özellikle Avro Alanı’nda devam eden kriz global ekonomik görünüme ilişkin en büyük belirsizlik kaynağı olmaya devam edecek. Türkiye ve dünya ekonomisi 2012 yılı değerlendirmesi ve 2013 yılı beklentilerini paylaşan uzmanlar, Türkiye ekonomisinin, 2010 ve 2011 yıllarında kaydettiği yüksek büyüme oranlarının ardından, 2012 yılında arzu edilen yumuşak iniş sürecini başarıyla gerçekleştirdiğini belirttiler. Avro Alanı’nın Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi çevre ülkelerindeki sorunların sürdüğünü de hatırlatan uzmanlar, şunları kaydetti: “Yurt içinde ise, iç ve dış talepteki dengelenmeye bağlı ve cari açıkta gözlenen ocak - şubat ’13 iyileşmeye ek olarak enflasyonun düşük seyri ekonomideki kırılganlıkların göreli olarak azalmasını beraberinde getirmektedir. Ayrıca, iç talep koşullarındaki ivme kaybının devam etmesi Merkez Bankasının ekonomiyi destekleyici yöndeki politikalarının ön plana çıkmasında etkili olmuştur. Önümüzdeki dönemde net ihracatın büyümeye katkısındaki azalışın özel tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışla dengelenmesi ile birlikte Türkiye ekonomisinin 2013 yılında görece daha hızlı bir büyüme kaydedeceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede 2013 yılında birçok ülkede büyümenin zayıf kalacağını, Türkiye ekonomisinin pozitif yönde ayrışarak hız kazanan bir büyüme performansı sergileyeceğini ve büyümenin Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen yüzde 4 seviyesini aşacağını düşünüyoruz.” 2013 yılında Türkiye için en büyük risk faktörü Avro Alanı... 2013 yılında Türkiye ekonomisinde öne çıkacak gelişmelere de değinilerek, Merkez Bankasının destekleyici politikalarının da etkisiyle özellikle iç talepteki canlanma ile birlikte 2013 yılının büyüme açısından daha olumlu bir yıl olacağı kaydedildi. Cari açıkta bir miktar artış görülebileceği, ancak açığın GSYH’ye oranının gerilemeye devam edeceğini tahmin ettiklerini anlatan uzmanlar, “Öte yandan, küresel ekonomik aktiviteye ilişkin zayıf görünüm tüm ülkeler için olduğu gibi Türkiye ekonomisi açısından da bir risk unsuru oluşturmakta ve önde gelen merkez bankalarının para politikalarını bir miktar daha gevşetebileceği yönündeki beklentileri gündeme getirmektedir’’ şeklinde açıklamalarda bulundular. 2013’te, küresel ölçekte gerçekleşebilecek olası bir parasal genişleme sürecinde, Türkiye ekonomisinin bu gelişmelerden, politika yapıcıların finansal ve fiyat istikrarını birlikte gözeterek oluşturdukları mekanizmalar sayesinde önceki yıllara kıyasla daha ‘’ölçülü’’ bir şekilde etkilenmesi ve Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine nazaran daha istikrarlı seyrini koruyması öngörülüyor. İkinci bir derecelendirme kuruluşu Türkiye’yi ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkarabilir Türkiye’nin, 2013 yılında ikinci bir derecelendirme şirketi tarafından daha ‘’yatırım yapılabilir’’ ülke seviyesine çıkarılmasının beklendiğine dikkati çeken Uzmanlar, Türkiye ekonomisinin karşılaşabileceği başlıca riskler hakkında ise şu bilgileri verdiler: “Türkiye için 2013 yılında en büyük risk faktörünün Avro Alanı’nda yaşanması muhtemel olumsuz gelişmeler olduğunu değerlendiriyoruz. Avro Alanı’nda politika yapıcıların karar almada ve uygulamada yavaş davranmaları bölge ülkelerinde zayıf ekonomik görünümün sürmesine neden olmaktadır. Her ne kadar Avro Alanı’nın ihracatımız içindeki payı azalmış ve ihracatçılarımız Avro Alanı’na alternatif pazarlar bulmada başarılı olsalar da halen Avro Alanı Türkiye için en önemli pazar konumundadır.’’ ocak - şubat ’13 21 usta ustadan ustadan yaşanan onca siyasi ve ekonomik olumsuzluklara rağmen 2012 yılında rekorlar ülkesi olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, bu rekorların da dış ticaret politikaları ve ihracat rakamlarındaki artış nedeniyle yaşandığını söyledi. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 500 milyar dolarlık 2023 ihracat hedefini yakalamada inşaat sektörüne büyük iş düşeceğini dile getirirken, “İnşaat sektörünün bütün bileşenleri 2023 ihracat hedefinde 300 milyar dolar katkı sağlayacak.” şeklinde konuştu. Bakan Çağlayan, inşaat sektörünün içinden gelen birisi olarak, Türkiye’nin yüz akı olan inşaat sektörüne güvendiğini belirterek, şöyle konuştu; “ İnşaat sektörü üretimde lokomotif görevi üstleniyor. İstihdamı çok çabuk kazanan ve çok çabuk kayıp sağlayan inşaat sektörünün başarılı ve istikrarlı bir şekilde yoluna devam etmesi, hepimizin yararına olacaktır. Bu sektörün 100 milyar dolarlık yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, 100 milyar dolarlık inşaat malzemesi ihracatı, 100 milyar dolarlık da iç piyasa büyüklüğü olarak toplam 300 milyar dolarlık hedefine ulaşacağına inanıyoruz.” şeklinde konuştu. usta 24 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan; İnşaat sektörünün bütün bileşenleri 2023 ihracat hedefinde 300 milyar dolar katkı sağlayacak Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan, dergimize özel açıklamalarda bulundu. Türk ekonomisi, sanayisi ve inşaat sektörünün 2012’sini değerlendiren Çağlayan, 2013 öngörülerini paylaştı. Türkiye’nin dünyada ve çevre coğrafyada ocak - şubat ’13 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 500 milyar dolarlık 2023 ihracat hedefini yakalamada inşaat sektörüne büyük iş düşeceğini söyledi. Çağlayan, “İnşaat sektörünün bütün bileşenleri, 2023 ihracat hedefinde 300 milyar dolar katkı sağlayacak.” dedi. Zafer Çağlayan, ihracatın süreklilik gerektirdiğini, yerli markalar yaratarak bölge pazarında kalıcı olunmasını istediklerini vurgulayarak, iş adamlarımıza şöyle seslendi; “ İşadamlarımızın Ekonomi Bakanlığı ile dirsek temasında olmalarını istiyoruz. Biz yardım isteyen, kılavuzluk isteyen kimseyi geri çevirmiyoruz. Yüzlerce noktada ticaret müşavirlerimiz, danışmanlık şirketlerinin yüksek meblağlarla sattığı bilgiyi ihracatçılarımıza ücretsiz veriyorlar. Onlara kılavuzluk ediyorlar. Heyetlerimiz ile ülkeden ülkeye koşturuyor, Türk özel sektörünün gelişimi için yoğun bir gayret gösteriyoruz. Dünyanın en iyi teşvik sistemlerinden birini uygulamaya geçirdik. Bu imkânlardan faydalansınlar. Takım çalışması içinde 2023 hedeflerine doğru birlikte yol alalım.” Sayın Bakanım, 2012 yılı; Türk sanayisi, ticari hayatı ve ekonomisi açısından nasıl bir yıl olarak geride kaldı? Bize kısaca 2012 yılını değerlendirebilir misiniz? 2012 yılı dünyada çok önemli ekonomik ve siyasi dönüşümlerin yaşandığı bir yıl oldu. Avrupa Avro Krizi ile çalkalanırken; Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk hareketleri yalnız siyasi değil ekonomik yansımaları da güçlü olan hadiseler olarak tarihe geçiyor. Halen başta Filistin ve Suriye’de olmak üzere devam eden kargaşa ortamı, bu ülkeler olduğu kadar bölge ülkelerine de ekonomik maliyetler çıkarıyor. Bu ortamda; en büyük müşterimiz ve pazarımız Avrupa kriz içindeyken, yakın coğrafyamızda siyasi çalkantılar sürerken ve küresel ekonomik krizin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi devam ederken, Türkiye uyguladığı yeni ekonomi politikaları ile bu olumsuzluklardan çok daha az etkilendi. Türkiye 2012’de büyümesini bu olumsuz ortama rağmen devam ettirdi. 2012’nin ilk 9 ayında yüzde 2.6 büyüdük ve bu büyümeyi ihracat sayesinde gerçekleştirdik. İhracatımız 2012 Ocak-Ekim döneminde 2011’in aynı dönemine kıyasla yüzde 13,4 artarak 126,3 milyar dolar oldu. Bu dönemde dünyada ihracatını en fazla artıran üçüncü ülkeyiz. 2012 yılının tamamında 150 milyar dolar ihracat ile 2011’de kırdığımız 135 milyar dolarlık Cumhuriyet tarihi rekorunu yenileyeceğiz. Nitekim sene sonuna doğru yaklaştığımız şu günlerde rekorlar gelmeye başladı. 2012’nin ilk 10 ayında 45 ülkeye ihracatımız rekor kırdı. Türkiye gerçekleştirdiği yüksek ihracatın ve büyümenin yanında bunları ilave istihdama çevirebilen nadir ülkelerden birisi. Bugün İspanya’da yüzde 25, AB’de yüzde 10,6, Avro Bölgesi’nde ise yüzde 11,6 işsizlik var. Türkiye ise bu ortamda işsizliği yüzde 8’ler seviyesinde tutmayı başardı. Cari açık, yakın dönemin en çok konuşulan meselesiydi. 2012’de atılan adımlarla bu mesele de gündemden düştü. 2012 Ocak-Eylül dönemi cari açık 2011’e göre yüzde 35,1 düşerek 39,3 milyar dolara geriledi. Bu azalmanın yüzde 74’ü ise ihracat kaynaklı oldu. Cari açığımız Ağustos ve Eylül aylarında son 35 ayın en düşük iki seviyesini gördü. Yıllıklandırılmış cari açık tam 19 aydır geriliyor. Cari açıkta yaşanan bu gelişmeler onu bir risk unsuru olmaktan uzaklaştırdı, gündemden de düşürdü. Tabii bunda en büyük payın ithalatımız azalırken ihracatımızın istikrarla artmasının olduğunu belirtmek gerekiyor. Çünkü Ocak-Eylül dönemi itibarıyla cari açıktaki azalmanın yüzde 74,1’i ihracat artışından kaynaklanıyor. 2012, ekonomimizin yapısal dönüşümüne hız kazandırdığımız; katma değeri yüksek ve ileri teknolojili bir imalat sanayii yapısına doğru geçişi başlattığımız bir yıl oldu. Başta yeni teşvik sistemi olmak üzere hizmet sektörü teşvikleri, girdi tedarik stratejisi gibi pek çok yapısal politikayı ya uygulamaya koyduk ya da nihayetine erdirerek uygulama safhasına geldik. Bunların olumlu etiklerini önümüzdeki dönemde konuşuyor olacağız. 2012 dünya için zor bir yıl olsa da Türkiye bu zor dönemi uyguladığı ön alıcı ve yerinde politikalarla aştı. Yerli üretim ve ihracat rakamlarına bakıldığında, 2012 yılında beklentiler karşılanabildi mi? 2011’e göre kıyasladığımızda nasıl bir tablo ile karşı karşıya geldik? 2012 yılının zor bir yıl olacağını en başta öngörmüştük. En önemli pazarımız olan AB’nin durumu, Ortadoğu’daki karışıklıklar ve dünya ekonomisinin eksenindeki değişim işaretleri bizi, yenilikçi politikalar üretmeye; hem bugünü hem de yarını kurtaracak stratejiler geliştirmeye sevk etti. Başta pazar çeşitlendirmesi olmak üzere tüm stratejilerimiz ihracatı ve üretimi artırmaya yönelik olarak tasarlandı ve uygulamaya konuldu. Bunda da büyük başarı elde edildi. 2011’de 105 ülkeye ihracatımız rekor kırmıştı. Bunun da üzerine çıktık. 2012 Ocak-Ekim itibarıyla da 45 ülkeye ihracatımız rekor kırdı. Zor bir yıl olan 2012 için bu başarı çok çok değerli. İhracat olarak 2012’de 2011 yılını geçeceğimizi biliyorduk, son veriler de bunu teyit ediyor. 2012 Ocak-Eylül dönemi ihracatımız 2011 yılının aynı dönemine göre yüzde 13,4 artarak 126,3 milyar dolar oldu. İhracatımız tam 32 aydır ocak - şubat ’13 25 usta ustadan ustadan yükseliyor. Bu durumda yılsonu itibarıyla 150 milyar dolar seviyesinde bir ihracat ile Cumhuriyet tarihi rekorunu kırmış olacağız. Biz Ekonomi Bakanlığı olarak hep daha fazla üretim, daha teknolojik üretim, daha fazla katma değer ve daha fazla ihracat parolasıyla hiçbir seviyeyi ülkemiz için yeterli görmüyor ve hep daha fazlası için çalışıyoruz. 2012’nin zor şartlarında üreticilerimiz, ihracatçılarımız, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, azimleriyle önemli başarılar elde ediyorlar. Biz de dünyanın dört bir yanında hem ticaret müşavirlerimizle hem de merkez teşkilatımızla onların 7/24 yanında olduk, olmaya devam ediyoruz. Yaptığınız değerlendirmelerden yola çıkarsak, Türk sanayisi, ticari hayatı ve ekonomisi açısından 2013 yılı öngörüleriniz nelerdir? 2013 yılının çok daha kolay geçeceğini düşünüyorum. Özellikle AB, krizde dibi görmüştür. Yavaş yavaş da olsa toparlanacaktır. Bu da bize dış talepte bir artış olarak yansıyacak, ihracatımızı artıracak. Diğer taraftan Kuzey Afrika ve Orta doğuda yaşanan siyasi depremin de yaralarının sarılacağını ve düzenin tesisi edileceğini umuyorum. En azından bir kısmında bu istikrar süreci başlamış olacak. Buralar bizim doğal pazarlarımız olduğu için bu gelişmeler bize daha çok ihracat imkânı getirecek. usta 26 2013 yılının durağan geçmesi elbette muhtemel ama şundan emin olmalıyız ki 2013, 2012’den daha iyi olacak. Yıllıklandırılmış cari açığımız 19 aydır geriliyor. İhracatımız 32 aydır yükseliyor. Doğrudan yabancı yatırımı girişlerinde devamlılık var. Merkez Bankamız artık sadece enflasyonu değil, ihracatı, yatırımı, büyümeyi de gözeten güzel adımlar atıyor. Biz Ekonomi Bakanlığı olarak yoğun bir tempo ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunlar 2013’e iyi bir giriş yapacağımızın en bariz işaretleri. 2013 yılı dünyada yaraların sarıldığı, Türkiye’de ise üretimin, ihracatın daha da hareketlendiği bir yıl olacak. OVP hedeflerimiz de bunu tasdik ediyor. OVP’de, 2013’te GSYH’mizin yüzde 4 reel büyüyerek 858 milyar dolar olmasını, işsizlik oranını yüzde 8,9 seviyesinde tutmayı, 158 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz. Sayın Bakanım, 2012 ve öncesinde gerçekleşen; Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan değişim rüzgârı, Türkiye’yi ve sanayicimizi nasıl etkiledi? Avrupa’daki kriz zamanında önü alınmayan risklerin ve popülist politikaların bir sonucuydu. Avro Krizi, hem bölgeyi hem de dünyayı sarsan bir ekonomik deprem oldu. ocak - şubat ’13 Ancak şunu mutlulukla ifade edelim ki, Türkiye’nin ekonomi yönetimi bunu çok önceden görerek pozisyon aldı ve krizi en az hasarla atlattık. AB gibi en büyük ihracat pazarımızda yaşanan bu derin kriz, elbette bizi etkiledi ama özellikle 2009’dan itibaren hızlandırdığımız ve başarıyla uyguladığımız pazar çeşitlendirmesi çalışmamız, hem ihracatçımızı dünyaya açtı hem de AB pazarındaki yavaşlamayı diğer pazarlarda yaptığımız atılımlarla tazmin etmiş olduk. Ticaret müşavirliklerimizi artırarak dünyanın dört bir yanında ihracatçımızın gözü kulağı olduk. Hedef ve öncelikli ülkeler çalışmamızı sürekli yenileyerek ihracatçımızı doğru pazarlara yönlendirdik. STK’larımızla sürekli meşveret içinde olduk, işbirliği ile hareket ettik. Sonuçta 2011’de 105 ülkeye ihracatımız rekor kırdı. Pazar çeşitlendirmesi, ihracatımızı son 3 yılda (2009-2011) 28 milyar dolar artırdı. AB krizinin belki bize açtığı bir fırsat penceresi de ihracatçımızın başka pazar arayışı içine girmesi oldu. Bu kriz, ihracatçılarımızı dünyaya açtı. Bugün 27 binden fazla ihracatçımız birden fazla ülkeye ihracat yapıyor. Ortadoğu’daki gelişmeler, ilk etapta oradaki tüm yabancı işadamlarını etkiledi. Ancak Türkiye başarılı dış politikasıyla bölgede iş hacmini ve potansiyelini artıran bir ülke oldu. Özellikle müteahhitlik firmalarımız Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin imarında çok başarılı projelere imza atıyorlar. Türk müteahhitlerinin bölge ülkelerinde sürdürmekte oldukları faaliyetlerinin daha da genişleyeceğine inancım sonsuzdur ve bu genişleme kuşkusuz Türkiye’nin bölgedeki prestijine katkıda bulunacak ve bölge ülkeleriyle ticaretimizi olumlu etkileyecektir. Arap Baharının Ortadoğu’da yarattığı bütün olumsuz ekonomik atmosfere rağmen, 2012 yılının ilk 10 ayında Türkiye’nin bu ülkelere olan ihracatı Suriye dışında azalmadı. Geçtiğimiz yılın Ocak-Ekim döneminde Ortadoğu bölgesine 20,2 milyar dolar olarak gerçekleştirdiğimiz ihracatımız bu yılın aynı döneminde yüzde 62,3 oranında artışla 32,8 milyar dolar oldu. araçlarla bunu uygulamaya başladık. Sanayicilerimize tavsiyem, Apple’a, Twitter’a ya da lüks giyim markalarına bakarak Ar-Ge’nin, tasarımın ve markalaşmanın bizi nerelere getirebileceğini görsünler. Artık daha ucuzun kıymetli olduğu dönem geride kaldı, artık tasarımı iyi olan, farklılaşan, ileri teknolojiye geçenler kazanacak. Kuzey Afrika ile ticaret hacmimiz 2011 yılında 11,7 milyar dolara ulaşmıştır. 2009 yılında 7,4 milyar dolar gerçekleşen ihracatımız 2011 yılında 6,7 milyar dolara düşerken, 2009 yılındaki 3,5 milyar dolar olan ithalatımız 2011 yılında 5,01’e ulaştı. Arap Baharı’nın olumsuz etkilerini ikili ticari ilişkilerimize doğrudan yansımış olsa da bu olumsuz etkileri en aza indirecek mekanizmalar Kuzey Afrika ülkeleri ile kurulmuştur. Bu çerçevede, Arap Baharı sonrası ilgili ülkelere yönelik Bakanlığımız bünyesinde kriz masaları kurduk ve firma zararlarını en aza indirmeye, alacakları tahsil etmeye çalıştık. Arap Baharı sonrası kurulan yeni rejimler ile derhal temasa geçerek ve söz konusu ülkelere ticaret ve müteahhitlik heyetleri düzenledik. Kısacası, özel sektörün önünü açacak girişimlerle söz konusu ülkelerle ticari hacmimizi önümüzdeki dönem daha da artırmayı planlıyoruz. Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Avro Krizinde en kötüyü geride bıraktığımızı düşünüyorum. Avro Bölgesi bu yıl yüzde 0,4 küçülecek. Bundan sonra Avrupa’da çok yavaş da olsa bir toparlanma süreci bekliyoruz. ABD çoktan toparlanmaya başladı, bu yıl yüzde 2,2 büyümesi öngörülüyor. Bunlar küresel ekonominin kötüye değil, iyiye doğru gittiğini gösteren belirtiler. Arap Baharı’nda bir istikrar döneminin başladığını söyleyebiliriz. Yeni yönetimler hem içeride hem de dışarıda bir uyum sürecine geçmiş bulunuyorlar. Suriye ve Filistin’de gerilimler sürse de bunların da nihayete ermesini ve bölgede kalıcı barışın ve adaletin bir an önce tesis edilmesini temenni ediyorum. Dünya ekonomisi ve bölgemiz zorlu yokuşu çıktı, henüz inişe geçmedi ama zor kısmını bitirdi diyebiliriz. Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı? Kısa vadede yapılacak şey; mevcut pazarlarda kalıcılığı sağlamak, buralarda derinleşmek ve yeni pazarlara açılmaktır. Pek çok ihracatçımız pek çok ülkeye ilk kez ihracat yaptılar. Bu ülkelerde kalıcı olmaları, bu ülkelerde birer marka haline gelmeleri gerekiyor. Şu çok önemli; ihracat zorda kalınca başvurulan bir iş değil, süreklilik isteyen ve çok kazandıran bir iştir, meslektir. Üreticilerimizin pazarı da sadece Türkiye ya da birkaç ülke değil, tüm dünya olmalıdır. Üreticilerimiz, ihracatçılarımız bizi, Ekonomi Bakanlığını iyi takip etsinler. Hedef ve öncelikli ülkelere ihracatı daha fazla destekliyoruz, zaten bu pazarları da en fazla fırsatın olduğu ülkeler olarak belirliyoruz. Bu ülkelere yoğunlaşsınlar, dünyanın dört bir yanındaki ticaret müşavirlerimizle iş birliği içinde olsunlar; onların uzmanlığından, bağlantılarından yararlansınlar. Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda; Türk iş adamlarımızın alması gereken önlemler ve olası sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir? Bence iş adamlarımızın alması gereken ilk önlem, hadiselere uzun vadeli bakmaları ve enerjilerini “nasıl daha fazla katma değer üretebilirim?” sorusuna yoğunlaştırmalarıdır. Tasarımla, yenilikle, yüksek teknolojiye geçişle katma değeri artırabiliriz. Bunun için Ar-Ge ve Ür-Ge ye çok önem vermemiz, tasarımı çok önemsememiz gerekiyor. Aynı kumaştan yapılan iki hazır giyim ürünü arasında bazen sadece tasarım farkı sebebiyle 10-20 kat fiyat farkı olabiliyor. Bu farkı üretebilmemiz ve ülke içinde bırakabilmemiz lazım. Maliyetler elbette önemli ama ucuza üretelim derken, ucuzcu olmamalıyız. Meşhur bir telefon markasının bir tepe yöneticisine “siz niçin akıllı telefon pazarına girmekte geciktiniz” sorusu sorulunca, “insanların 750 dolara telefon alacağını tahmin edemedik” cevabını veriyor. Dünya, daha iyi tasarımın, yeniliğin ve teknolojinin peşine düşmüş durumda, bunu yapabilen ayakta kalacak, kazanacak. Uzun vadede ise bırakın büyümeyi, ayakta kalabilmek için mutlaka katma değeri artırmak gerekiyor. Bunun da yolu ileri teknolojili, yüksek fiyatlı ürünlere geçmek. Tasarım, yenilik (inovasyon) ve bunun arkasında duran güçlü bir Ar-Ge iş dünyamızın parolası olmalı. Ülkemizde çok ciddi bir kalifiye insan gücü var. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. 2023’te en az 10 tane küresel markamız ve onlarca bölgesel markamız olmalı. Biz, bunun için Turquality programı başta olmak üzere pek çok destek ve teşvik mekanizması geliştirdik. Katma değeri artırmak için neler yapılabilir bunun eylem planlarını hazırladık, yeni teşvik sistemi gibi Bir diğer önlem de, işadamlarımızın Ekonomi Bakanlığı ile dirsek temasında olmaları. Biz yardım isteyen, kılavuzluk isteyen kimseyi geri çevirmiyoruz. Yüzlerce noktada ticaret müşavirlerimiz, danışmanlık şirketlerinin yüksek meblağlarla sattığı bilgiyi ihracatçılarımıza ücretsiz veriyorlar. Onlara kılavuzluk ediyorlar. Heyetlerimiz ile ülkeden ülkeye koşturuyor, Türk özel sektörünün gelişimi için yoğun bir gayret gösteriyoruz. Dünyanın en iyi teşvik sistemlerinden birini uygulamaya geçirdik. Bu imkânlardan faydalansınlar. Takım çalışması içinde 2023 hedeflerine doğru birlikte yol alalım. ocak - şubat ’13 27 usta ustadan ustadan at sektöründe de küçük ve orta ölçekli müteahhitlerimizin birleşerek büyük projelere imza atmalarının zamanının geldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, dünya devi markaların adımlarını bu şekilde attığını söyledi. önemli bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Çeşitlenmiş ekonomisiyle, dinamik girişimcileriyle ve son 30 yılda yaşadığı dönüşümle Türkiye’nin, bölge ülkelerine aktaracağı önemli deneyimler olduğuna inanıyorum. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yaptığı değerlendirmelerde şöyle konuştu; “ Avro krizi ve Arap Baharı’nın getirdiği son gelişmeler, iktisadi ve politik belirsizliğin bir süre daha devam edeceğini göstermekte. Yeni bir düzen ve yeni bir güç dengesi kurulmak üzere. Aslında küresel değişimin sinyalleri yaklaşık 20 yıldır görünüyor. Son 20 yıldır küresel sistemin merkezi, batıdan doğuya doğru kayıyor. 20 yıl önce dünya üretiminin sadece yüzde 32’si doğu coğrafyasındaydı. Bugünse bu oran yüzde 45’e yükselmiş durumda. Görünen o ki; küresel ekonomik ve siyasi sistemin merkezi batıdan doğuya kayıyor. Özellikle genç nüfus, önümüzdeki sürecin en önemli unsuru olacaktır. Güzel bir söz var: “Talih, hazır olanlara güler”. Yine büyük İskender’in bir sözü daha var: “Talih cesaretli olanlara güler”. Güneşin yeniden doğudan doğmaya başladığı bu süreçten en güçlü çıkmak için bizim yapmamız gereken iki şey: değişime hazır olmak ve cesur adımlar atmaktır. İşte bu süreçte, küresel güç dengesi, Avrasya coğrafyasının merkezinde, yani bizim bölgemizde odaklanacaktır. Bu sürecin sonunda, Avrasya coğrafyası olarak bizim ağırlığımızın ne olacağını belirleyecek olansa, bizim atacağımız adımlardır. Bu ortamda Avrasya coğrafyasının birlikte hareket etmesi, ortak geleceğimizi şekillendirmek adına, hayati bir misyon haline gelmiştir. usta 28 TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu; Zenginleşme yolunda sihirli sözcük ‘işbirliği’ Dergimize özel açıklamalarda bulunan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 2012 yılı ekonomisini değerlendirirken, firmalarımıza çeşitli tavsiyelerde bulundu. Hisarcıklıoğlu, değerlendirmelerinde ‘İşbirliği’ kavramının altını çizerek, büyüyen ekonomilerde, büyük yapılanmaların başarılı olacağını söyledi. İnşa- ocak - şubat ’13 Dergimize özel açıklamalarda bulunan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 2012 yılı ekonomisini değerlendirirken, firmalarımıza çeşitli tavsiyelerde bulundu. Hisarcıklıoğlu, değerlendirmelerinde ‘İşbirliği’ kavramının altını çizerek, büyüyen ekonomilerde, büyük yapılanmaların başarılı olacağını söyledi. Türk işadamları olarak bizler, siyasi ve iktisadi istikrarın olmadığı bir ortamda, kalkınmanın ve refahın olamayacağını çok iyi biliyoruz. Önce makro yapı düzelecek ki, mikro düzeyde, yani özel sektörde işler düzelsin. Özel sektörün iş ve yatırım ortamı düzelsin ki, ülke içinde müteşebbis insanlar ortaya çıkabilsin. Müteşebbisler olsun ki, üretim, yatırım, istihdam sağlansın. Zira bu çağda ülkeleri zenginleştiren esas güç, müteşebbisleridir. Bakın Almanya’ya, Japonya’ya. İkinci Dünya savaşından tamamen yıkılmış bir vaziyette çıktılar. Ama güçlü bir özel sektörleri, köklü bir müteşebbis kültürleri vardı. Bu sayede toparlandılar. Aynı başarıyı bizler bu coğrafyada niye göstermeyelim. İşte Türkiye örneği ortada. Petrol yok, doğalgaz yok. Ama buna rağmen, İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada, en güçlü özel sektör, en büyük sanayi üretim kapasitesi ve ihracatı burada. Bunu, Türk özel sektörü, Türk müteşebbisleri sağladı. Nasıl başardık; iç piyasamızı rekabete açtık. İş ve yatırım ortamını iyileştiren reformlar yaptık. Demokrasi müteşebbislerin gelişmesi için ‘olmazsa olmaz’ Sanayi sektörlerimiz artık bugün küresel piyasalara entegre oldu. Ve en az bunlar kadar önemlisi, demokrasimizin kalitesini artırdık. Çünkü demokrasi olmazsa, müteşebbislerin kendilerini geliştirecekleri güvenli ve hür ortam doğmaz. Demokrasi olmazsa, sadece petrol ve doğalgaz halkları zengin etmiyor. Refahı topluma yaymıyor, istikrarı sürdürülebilir kılmıyor. Türkiye’nin bu açıdan bu coğrafya için Bugünün dünyasında kalkınmanın başlangıç yolu işbirliğinden geçiyor. Zenginleşme yolunda sihirli sözcük “işbirliği”. Başarmanın anahtarı birlikte düşünüp, birlikte hareket etmekte. Birlikte rahmet olduğunu aklımızdan hiç çıkartmayalım. Geriye bakan kaybeder Geriye değil, sürekli ileriye bakmamız gerekir. Geriye baktığınız anda kaybedersiniz. Ben kimi geçmişim ona bakmam. Hep önümdekine bakarım. Ne yapacağımıza bakacağız. Liderlik, vizyonu bunu gerektirir. Bizim dikkat etmemiz bir önemli husus da birlikte çalışma, birlikte iş yapabilme noktasındaki noksanlığımız. Darlıkta, sıkıntıda birbirimize sarılırken ne zaman rahata çıksak ayrılığa düşüyoruz. Bu ticarette de böyle. Birbirimizi sevmeye mecburuz. Bunu yapmadan mükemmel insan olamayız. Çocuklarımıza birbirimizi sevmenin eğitimini vermemiz lazım. Birlikte iş yapabilme kültürünü yaygınlaştırmadan başarıya ulaşmak güç. Başarı takım çalışmasıyla gelir Bakın, “Kuş alayıyla uçar” diye güzel bir söz var. Şuna inanın ki başarı takım çalışmasıyla gelir. 5 tane ilkem var benim: “İşten artmaz dişten artar. İşin hilesi dürüstlüktür. Önce kontrol, sonra itimat. Hafızasına güvenen daima yanılır. İşte idare olmaz” Bunları hep kendime düstur edindim. Girişimcilik hayalle başlar. Hayal bizim en özgür olduğumuz alan. Hayalimiz büyük olmalı. Sonra hedeflerimizi belirlemeliyiz. Hedefimizi de hep büyük seçmeliyiz. Eğer ağacın tepesine tırmanmak istiyorsan, yıldızları hedeflemelisin diyor bir söz. Koyduğun hedef noktasında da çok çalışacaksın. Çalışmadan hiçbirşey olmaz. Bunları yaparken de sakın ha sakın kaybetmekten korkmayın, mücadeleye devam edin. En önemlisi de kimseyi ötekileştirmeyelim. Kimseyi dışlamayalım. Hepimiz elbetti ki farklı farklı düşüneceğiz. Bu bizim zenginliğimiz. Adalet duygusunu hiçbir zaman kaybetmemeliyiz. Unutmayalım ki, adaletten ayrılmayan, birbirini seven ve birbirine saygı duyan, çalışmanın gücüne inanan, gelişmeleri ve dünyayı takip edip ona göre kendini geliştiren, hep bir adım önde koşmayı başarabilen, güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir toplumun bileğini yeryüzünde bükebilecek hiç kimse yok. ocak - şubat ’13 29 usta ustadan ustadan cılar, “Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak beklenen 2013’te küresel gelişmeler doğrultusunda bizler, özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız” şeklinde konuştu. usta 30 TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar; Zor bir yıl olacak 2013’e hazır olmak durumundayız TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar ile bir araya gelerek, geride bıraktığımız 2012 yılı değerlendirdik. 2013 yılına ait öngörülerini de bizimle paylaşan Yorgancılar, küresel bir ekonomik değerlendirmede bulunarak, 2013 yılı beklentilerine karşın sorularımızı yanıtladı. 2012 yılının beklenilen düzeyde yavaşlama yılı olduğunu dile getiren TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgan- ocak - şubat ’13 TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar ile bir araya gelerek, geride bıraktığımız 2012 yılı değerlendirdik. 2013 yılına ait öngörülerini de bizimle paylaşan Yorgancılar, küresel bir ekonomik değerlendirmede bulunarak, 2013 yılı beklentilerine karşın sorularımızı yanıtladı. 2012 yılının beklenilen düzeyde yavaşlama yılı olduğunu dile getiren TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar, “Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak beklenen 2013’te küresel gelişmeler doğrultusunda bizler, özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız” şeklinde konuştu. 2012 yılı; Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından nasıl bir yıldı? Küresel krizle birlikte değişen dengeler, Avrupa’nın içinden çıkamadığı borç krizi, tüm dünyayı etkisi altına alan doğal felaketler, ülkemizin öncelikli sorunlarından terör, Arap Baharı ve daha birçok konu 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da gündemi meşgul etmeye devam etmiştir. 2011 yılında tahmin edildiği gibi 2012 yılı, tüm dünyada olmak üzere ülkemizde de beklenen yavaşlama süreciyle gerçekleşmiştir. Küresel piyasalarda Türkiye, düşük büyüme oranına rağmen, yine iyiler arasında yerini almış ve son olarak 18 yılın ardından FITCH tarafından notu artırılmıştır. 2011 yılı ilk 11 ay ortalaması yüzde 75 olan kapasite kullanımı, 2012 yılı aynı döneminde yüzde 74 bandında seyretmiştir. Sanayi Üretim Endeksi, bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık değişimi yüzde 6,2 oranında artış göstermiştir. Ağustos ayında yaşanan düşüşe rağmen, Sanayi Üretim Endeksi, 32 aylık yükseliş trendini Eylül ayında da sürdürmüştür. Diğer yandan 2011 yılına göre yüzde 55 oranında artan karşılıksız çek oranı da piyasalardaki durumu göstermektedir. Ancak konjonktürün sanayi ve ticaretimizi getirdiği nokta itibariyle kriz tecrübesi olan sanayicimiz, dış pazarlarda farklı hedef pazarlara yönelerek, ihracatın son 10 ayda yüzde 13,4 artmasını sağlamıştır. Özellikle 2012 yılına damgasını vuran ihracata dayalı büyümenin arkasında, reel sektörümüz yatmaktadır. Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve yatırımcımızı nasıl etkiledi? Bilindiği üzere Avrupa, en önemli ticaret partnerlerimizi içerisinde barındıran bir coğrafyadır. Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz kaynaklı talep daralması, ülkemiz sanayisini ve ticaretini doğrudan etkilemiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan siyasal ve ekonomik çalkantılar ise özellikle sınır ticaretimizi yakından ilgilendirmektedir. Ulusal güvenlik ve savunma yatırımlarının artışının yanı sıra, Suriye başta olmak üzere Türkiye’ye sığınan mültecilerin ülke ekonomisine getirdiği ek yük, görünen resimdeki sosyal boyutun yanı sıra ekonomik boyutu da gözler önüne sermektedir. Bugün AB’ye ihracatımız yüzde 8 oranında azalırken, Kuzey Afrika’ya yüzde 43, Yakın ve Ortadoğu’ya yüzde 63 oranında artmış ve ihracat pazarımızda bir değişim, dönüşüm sürecine girilmiştir. Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı? Yeni pazar arayışları konusunda global ekonomik kriz sürecinden bugüne devam eden çalışmalar ve bakanlıklar nezdinde konuya verilen destek, bu konuda önem arz etmektedir. Konjonktürel bazda sürece baktığımızda, yerli üretici ve yatırımcılarımızın süreci en az kayıpla geçirebilmeleri ve hatta krizi fırsata çevirebilmeleri için yeni pazarlara erişimleri, iç pazardaki dengeyi sağlamaları ve en önemlisi rekabet güçlerini arttıracak teknolojik gelişimleri yönünde yatırımlara yönelmeleri gerektiği kanaatindeyim. Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Küresel krizin yansımaları her geçen gün daha bilinmeze doğru ilerlerken, otorite sahibi kişi ve kuruluşlardan gelecek döneme dair peş peşe karamsar cümleler açıklanmıştır. Bir yanda IMF baş ekonomisti; “kriz 10 yıl devam edebilir” diyerek büyüme tahminlerini bir kez daha aşağı çekerken, kriz kahini Roubine; “2013 yılında kriz beklediğini”, OECD Raporları; krizin kötüye gideceğini, ifade etmiş, Türkiye cephesinde ise, Orta Vadeli Program ile büyüme hedefi düşürülmüştür. AB henüz sorunlarına çözüm bulamamışken, ABD’de seçimin ardından mali uçurum krizi devam etmektedir. Ortadoğu’da savaş sürerken, Çin’in başlıca göstergelerindeki daralma kırılganlığı artırmaktadır. Son dönemde belli başlı merkez bankalarının para genişlemesine gitmesi de, küresel piyasalardaki durumu açıkça ortaya koymaktadır. Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak beklenen 2013’de küresel gelişmeler doğrultusunda bizler, özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız. Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda; Türk yatırımcımızın alması gereken önlemler ve olası sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir? Ekonomi çevrelerince yeni bir kriz yılı yorumu yapılan 2013 yılında Türk Sanayisi, iç pazarda etkinliğini arttırırken, yeni pazarlar arayışını sürdürmek durumundadır. Bu konuda başarılı bir performans sergileyen ihracatçılarımız, bu performanslarını devam ettirebilmelidir. Bu açıdan ihracatçının teşviki konusu önemli bir unsur olmaktadır. Sanayicilerimiz de özellikle dövizle borçlanma konusunda daha hassas olmaları gereken süreçlerden geçmektedir. Maliyetleri minimize etme ve kümelenme yine öne çıkacaktır. Uzun vadede her zaman ifade ettiğimiz gibi, katma değerli ve özellikle orta ve yüksek teknolojili üretime yönelmeli; Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri konusunda çalışmalar sürdürülmelidir. ocak - şubat ’13 31 usta ustadan ustadan 1’lere gerilediğini söyledi. 2012’nin ekonomik görünümüne çeşitli istatistikler ile bakarak dergimize özel değerlendirmelerde bulunan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş, “ 2012’de yurtiçi talepte kayda değer bir düşüş yaşadık. Biliyorsunuz, küresel krizden çıkış sürecinde de, Türkiye ekonomisinin motoru yurtiçi talep olmuştu. Tüketim talebi kuvvetliydi, özel sektörün yatırım harcamaları ise ekonomik büyüme performansımıza çok büyük katkı yapıyordu. 2011 yılının son çeyreğinden itibaren Euro Bölgesi’nde ortaya çıkan ağır krizin küresel ekonomiye dair yarattığı belirsizlikler, 2012’de hem tüketim hem yatırım talebinin daralmasına yol açtı.” şeklinde konuştu. 2012 yılı Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından nasıl bir yıldı? Tüm yılı özetleyecek bir cümle söylemek gerekirse, 2012 yılı krizle boğuşan ABD ve AB ülkeleri gibi gelişmiş ülkeler için, zor bir yıl oldu. Türkiye için ise 2012, ekonomik büyümenin kontrollü bir şekilde yavaşlatıldığı bir yıl oldu. Aynı zamanda dış dünyaya göre oldukça başarılı geçti. Çünkü Türkiye, 2010 yılından başlayarak küresel krizin etkilerinden çıkmaya başlamıştı. usta 32 İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş; İnşaat sektöründe büyüme yüzde 1’lere geriledi İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş, 2010 ve 2011’de yüzde 10’ların üzerinde büyüyen inşaat sektörünün, 2012’de yüzde ocak - şubat ’13 İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş, 2010 ve 2011'de yüzde 10’ların üzerinde büyüyen inşaat sektörünün, 2012'de yüzde 1'lere gerilediğini söyledi. Ne var ki, sonrasında Euro Bölgesi’nde ortaya çıkan ve küresel ekonominin tamamını etkisi altına alan krizin olumsuz etkileri bize de yansıdı. Bu yansımayı 2012’de hissettik. Nasıl? Şöyle ki, ortaya çıkan belirsizlikler yüzünden tüketiciler tüketim kararlarını, firmalarımız ise yatırım kararlarını erteleme yoluna gittiler. Dolayısıyla 2012 yılında, iç piyasa önemli ölçüde daraldı. Ancak yurtiçi ekonomik aktivitede ortaya çıkan bu yavaşlama, dış talep sayesinde bir miktar dengelendi. Burada ifade etmeliyim ki, 2012 yılında ekonomi yönetimi de oldukça kararlı bir ekonomi politikası izledi. İşadamlarımız ise dış pazarlarda aktif olmayı sürdürdüler. Dolayısıyla bu şartlar altında 2012 yılına göreceli olarak başarılı bir yıldı diyebiliriz. Yerli üretim ve ihracat rakamlarına bakıldığında, 2012’de beklentiler karşılanabildi mi? Bir önceki yıla göre kıyaslayabilir misiniz? Az önce de ifade ettiğim gibi biz, 2012 yılında ekonomik büyümeyi yavaşlattık. Bu yavaşlama nedeniyle, çok iyi hatırlayacaksınız, 2010’da yüzde 13.6, 2011 yılında ise yüzde 9.6 gibi oldukça yüksek hızlarda büyüyen imalat sanayi sektörü, 2012’nin ilk 3 çeyreğinde sadece yüzde 2.8 arttı. Yine 2010 ve 2011’de yüzde 10’ların üzerinde büyüyen inşaat sektörünün hızı da, 2012’de yüzde 1’lere geriledi. Ticaret sektörü ise neredeyse durmak noktasına gelerek yüzde 0.1 büyüdü. Bu rakamları sizinle paylaşmaktaki maksadım, büyümede yaşadığımız gerilemeyi, açık bir şekilde göstermektir. Peki, niye böyle oldu? Çünkü yurtiçi talepte kayda değer bir düşüş yaşadık. Biliyorsunuz, küresel krizden çıkış sürecinde de, Türkiye ekonomisinin motoru yurtiçi talep olmuştu. Tüketim talebi kuvvetliydi, özel sektörün yatırım harcamaları ise ekonomik büyüme performansımıza çok büyük katkı yapıyordu. 2011 yılının son çeyreğinden itibaren Euro Bölgesi’nde ortaya çıkan ağır krizin küresel ekonomiye dair yarattığı belirsizlikler, 2012’de hem tüketim hem yatırım talebinin daralmasına yol açtı. Başka bir ayrıntı ise şudur: Bu süreçte dinamikler tersine döndü ve 2012 yılında ekonomik aktivitedeki yavaşlama dış talep sayesinde sınırlı kaldı. Diğer bir ifadeyle, yerli üretimdeki ılımlı artış daha çok dış talebi karşılamak için gerçekleştirildi. Aslında bu da, küresel koşullardaki zorluklara rağmen, 2012 yılında ihracatçılarımızın iyi bir performans sergilediğini ortaya koyuyor. Türk sanayisi, ticari hayatı ve ekonomisi açısından 2013 yılı öngörüleriniz nelerdir? Türkiye’den başlarsak, 2012’ye göre 2013 yılının daha iyi bir yıl olacağını söyleyebilirim. Çünkü 2012 yılında hüküm süren riskler, 2013’ten itibaren etkisini kaybetmeye başlayacak. İç piyasa da, bu şartlar altında 2012’ye göre ılımlı bir canlanma gösterecek. Dış talep koşulları ise, Avrupa’daki sorunların 2013’e yansımaları sebebiyle bir miktar kötüleşebilir. Yine 2013’te cari açıktaki gerileme bir miktar yavaşlayabilir. İşsizlik de bir süre yatay seviyede seyredebilir. Yine Türk firmaların, özellikle dış finansmanda çok büyük sıkışıklık yaşamayacağını düşünüyorum. Hükümetin mali disiplini elden bırakmamış olması ve Merkez Bankası’nın aldığı önlemler sayesinde Türkiye’nin finansal bir istikrarsızlık yaşaması mümkün görünmüyor. Sonuç olarak biz 2013 yılının 2012’den daha iyi geçeceğine inanıyoruz. 2013 için çok olumlu beklentiler içindeyiz. Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve sanayicimizi nasıl etkiledi? Hemen söyleyeyim ki, Avrupa’da yaşanan kriz bizi doğrudan etkiledi. Çünkü biz Avrupa ile ekonomik, ticari ve finansal anlamda son derece bütünleşik bir yapıya sahibiz. AB’nin büyük ekonomileri bizim en büyük ihraç pazarlarımız. Yine Türk firmaları yurtdışı kredilerinin büyük bir ocak - şubat ’13 33 usta ustadan ustadan Bu sıkı bağlara rağmen Türkiye, AB’yi derinden etkileyen küresel krizi fazla sarsılmadan atlatabildi. İhracatta Avrupa pazarına olan bağımlılığımız bir miktar geriledi. Türkiye alternatif pazarlara açılım konusunda bir süredir atak içinde. Bu sayede Avrupa’dan gelen kayıpları telafi edebildik. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da ortaya çıkan değişim rüzgarı da özellikle ihracat ve yatırım tarafında kısa vadede doğal olarak aksaklıklara neden oldu. Ancak bu sene geçen yıl ortaya çıkan kayıplar büyük ölçüde giderildi. Şu anda bu bölgede Suriye dışında büyük bir sorun kalmadı gibi gözüküyor. Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı? Hatırlayacağınız gibi Euro Bölgesi’ndeki krize karşı birçok önlem alındı. Sözgelimi Avrupalı liderler, Euro Birliği’ni bir arada tutma ve zorda olan ülkeleri kurtarma yönündeki kararlılıklarını biraz geç de olsa ortaya koydular. Bu gelişmeler, küresel piyasalar üzerinde de belli bir rahatlamayı beraberinde getirdi. usta 34 Ancak bu önlemlere rağmen Euro Bölgesi ülkelerinin kamu ve bankacılık sektörlerindeki konsolidasyon süreci tüm hızıyla sürecek. Bu ise şu anlama geliyor: Avrupa 2013’te durgun bir yıl geçirecek. Dolayısıyla dış talep üzerine hesap yaparken, Avrupa ülkelerini çok fazla dikkate almamak gerekiyor. Yani Avrupa pazarlarından bize fayda yok. Bu yüzden alternatif pazarlara olan yönelimimizi kuvvetlendirerek sürdürmeliyiz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi bizim için Avrupa dışındaki komşu ve çevre ülkeler, büyük bir potansiyel arz ediyor. Unutmayalım ki, çevremizdeki ülkelerin büyük ekseriyeti gelişmekte olan ekonomilerdir. Yani onlar da hızlı bir kalkınma hamlesi yakalamak istiyorlar. Dolaysıyla bu ülkeler ile gerek coğrafi gerekse tarihsel-kültürel yakınlığımızı iyi değerlendirmeliyiz. Bu yakınlığı ekonomik işbirliğine ve kazanca dönüştürmeliyiz. Bu noktada Suriye’deki karışıklıklar dışında çok önemli adımlar atıldı. Hem komşularımızla hem de çevre ülkelerle dış ticaret hacmimiz, bizi memnun edecek bir düzeye doğru ilerliyor. Umuyorum ki, yeni yılda bu çok daha yukarılara doğru tırmanacaktır. ocak - şubat ’13 bilir” diyerek büyüme tahminlerini bir kez daha aşağı çekerken, kriz kahini Roubine; “2013 yılında kriz beklediğini”, OECD Raporları; krizin kötüye gideceğini, ifade etmiş, Türkiye cephesinde ise, Orta Vadeli Program ile büyüme hedefi düşürülmüştür. AB henüz sorunlarına çözüm bulamamışken, ABD’de seçimin ardından mali uçurum krizi devam etmektedir. Ortadoğu’da savaş sürerken, Çin’in başlıca göstergelerindeki daralma kırılganlığı artırmaktadır. Son dönemde belli başlı merkez bankalarının para genişlemesine gitmesi de, küresel piyasalardaki durumu açıkça ortaya koymaktadır. 2012 yılı; Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından nasıl bir yıldı? Küresel krizle birlikte değişen dengeler, Avrupa’nın içinden çıkamadığı borç krizi, tüm dünyayı etkisi altına alan doğal felaketler, ülkemizin öncelikli sorunlarından terör, Arap Baharı ve daha birçok konu 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da gündemi meşgul etmeye devam etmiştir. 2011 yılında tahmin edildiği gibi 2012 yılı, tüm dünyada olmak üzere ülkemizde de beklenen yavaşlama süreciyle gerçekleşmiştir. Küresel piyasalarda Türkiye, düşük büyüme oranına rağmen, yine iyiler arasında yerini almış ve son olarak 18 yılın ardından FITCH tarafından notu artırılmıştır. 2011 yılı ilk 11 ay ortalaması yüzde 75 olan kapasite kullanımı, 2012 yılı aynı döneminde yüzde 74 bandında seyretmiştir. Sanayi Üretim Endeksi, bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık değişimi yüzde 6,2 oranında artış göstermiştir. Ağustos ayında yaşanan düşüşe rağmen, Sanayi Üretim Endeksi, 32 aylık yükseliş trendini Eylül ayında da sürdürmüştür. Diğer yandan 2011 yılına göre yüzde 55 oranında artan karşılıksız çek oranı da piyasalardaki durumu göstermektedir. Ancak konjonktürün sanayi ve ticaretimizi getirdiği nokta itibariyle kriz tecrübesi olan sanayicimiz, dış pazarlarda farklı hedef pazarlara yönelerek, ihracatın son 10 ayda yüzde 13,4 artmasını sağlamıştır. Özellikle 2012 yılına damgasını vuran ihracata dayalı büyümenin arkasında, reel sektörümüz yatmaktadır. Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve yatırımcımızı nasıl etkiledi? Bilindiği üzere Avrupa, en önemli ticaret partnerlerimizi içerisinde barındıran bir coğrafyadır. Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz kaynaklı talep daralması, ülkemiz sanayisini ve ticaretini doğrudan etkilemiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan siyasal ve ekonomik çalkantılar ise özellikle sınır ticaretimizi yakından ilgilendirmektedir. Ulusal güvenlik ve savunma yatırımlarının artışının yanı sıra, Suriye başta olmak üzere Türkiye’ye sığınan mültecilerin ülke ekonomisine getirdiği ek yük, görünen resimdeki sosyal boyutun yanı sıra ekonomik boyutu da gözler önüne sermektedir. Bugün AB’ye ihracatımız yüzde 8 oranında azalırken, Kuzey Afrika’ya yüzde 43, Yakın ve Ortadoğu’ya yüzde 63 oranında artmış ve ihracat pazarımızda bir değişim, dönüşüm sürecine girilmiştir. Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı? Yeni pazar arayışları konusunda global ekonomik kriz sürecinden bugüne devam eden çalışmalar ve bakanlıklar nezdinde konuya verilen destek, bu konuda önem arz etmektedir. Konjonktürel bazda sürece baktığımızda, yerli üretici ve yatırımcılarımızın süreci en az kayıpla geçirebilmeleri ve hatta krizi fırsata çevirebilmeleri için yeni pazarlara erişimleri, iç pazardaki dengeyi sağlamaları ve en önemlisi rekabet güçlerini arttıracak teknolojik gelişimleri yönünde yatırımlara yönelmeleri gerektiği kanaatindeyim. Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Küresel krizin yansımaları her geçen gün daha bilinmeze doğru ilerlerken, otorite sahibi kişi ve kuruluşlardan gelecek döneme dair peş peşe karamsar cümleler açıklanmıştır. Bir yanda IMF baş ekonomisti; “kriz 10 yıl devam ede- Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak beklenen 2013’de küresel gelişmeler doğrultusunda bizler, özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız. Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda; Türk yatırımcımızın alması gereken önlemler ve olası sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir? Ekonomi çevrelerince yeni bir kriz yılı yorumu yapılan 2013 yılında Türk Sanayisi, iç pazarda etkinliğini arttırırken, yeni pazarlar arayışını sürdürmek durumundadır. Bu konuda başarılı bir performans sergileyen ihracatçılarımız, bu performanslarını devam ettirebilmelidir. Bu açıdan ihracatçının teşviki konusu önemli bir unsur olmaktadır. Sanayicilerimiz de özellikle dövizle borçlanma konusunda daha hassas olmaları gereken süreçlerden geçmektedir. Maliyetleri minimize etme ve kümelenme yine öne çıkacaktır. Uzun vadede her zaman ifade ettiğimiz gibi, katma değerli ve özellikle orta ve yüksek teknolojili üretime yönelmeli; Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri konusunda çalışmalar sürdürülmelidir. ocak - şubat ’13 35 usta kısmını Avrupa kökenli bankalardan alıyorlar. Ayrıca Türkiye’deki doğrudan yabancı sermaye stokunun çok büyük bir kısmı Avrupa kökenlidir. Dolayısıyla Euro Bölgesi’nde yaşanan ağır borç krizinin bizi doğrudan etkilememesi mümkün değildi. ustadan bimfed’den Yanlış ve bilinçsiz uygulamalar neticesinde maalesef enerji kaybına engel olamıyoruz. Bizim yaptığımız havayı ısıtmak ve soğutmak. Bu konu, üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Bu nedenle de toplantımızı yakından takip etmenizi diliyorum.” dedi. BİM-FED'den 36 ‘İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği’ usta Toplantısı Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED), Termojet Isı Yalıtım ile birlikte 5 Şubat Salı günü Ankara Ramada Otel’de, ‘İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği’ konu başlıklı sektörel bilgilendirme toplantısı düzenledi. BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin ve Yönetim Kurulu üyelerinin ev sahipliğinde ve Termojet Isı Yalıtım’ın sponsorluğu ile gerçekleştirilen toplantıya, İMKON Genel Başkanı Tahir Tellioğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldılar. 400’e yakın müteahhit izlediği toplantıyı BİM-FED Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Şahin başkanlığını üstlendiği ve BİM-FED Yönetiminden Cafer Acar, Mehmet Özmen, Doğan Sandalcı, Bilal Mermer’den oluşan divan yönetti. ‘İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği’ konu başlıklı bilglendirme toplantısının açılış konuşmasını yapan Divan Başkanı Nazmi Şahin, enerji verimliliğinin önemine dikkat çekerken, hükümetimizin de 2017 yılı sonu itibariye binaların enerji verimliliği konusunda çalışmalarını tamamlamaları gerektiğine dikkat çekti. Nazmi Şahin, Türkiye’nin enerji verimliliğinde kaybının yüzde 51’in üzerinde olduğuna dikkat çekerken, “Biz, hem ısınırken hem de soğuturken enerjimizi boşa harcıyoruz. ocak - şubat ’13 Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİMFED), Termojet Isı Yalıtım ile birlikte 5 Şubat Salı günü Ankara Ramada Otel’de, ‘İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği’ konu başlıklı sektörel bilgilendirme toplantısı düzenledi. Açılış konuşmasının ardından, İnşaat Müteahhitleri Konfe- derasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi. İnşaat sektörü içerisinde yer alan en önemli sorunların başında yalıtım sorununun geldiğini belirten Tahir Tellioğlu, dışa bağımlı olunan enerji sektöründe israfın önlenmesi gerektiğini söyledi. Tellioğlu, bina izolasyonlarının düzgün ve kaliteli malzeme ile yapılmasının, enerji verimliliği konusuna önemli katkılar 37 usta bimfed’den ocak - şubat ’13 bimfed’den sağlayacağına işaret etti. 38 Yapılan toplantıya katılımın yoğun olmasından duyduğu mutluluğu ifade eden İnşaat Müteahhitleri Konfederasyon Genel Başkanı Tahir Tellioğlu inşaat sektöründe uygulanan yüzde 18’lik KDV’ye de değindi. 1 Ocak itibariyle acelece inşaat sektörüne getirilen yüzde 18’lik KDV’nin sektöre zarar verdiğini belirten Tellioğlu, “300-500 bin TL ve üzerindeki değere sahip konutlara lüks denmeyecek miydi? Atıyorum bir milyon TL’lik bir araziye yapılan bir dairenin değeri 150 bin TL ise bunu da lüks sınıfına katıyorlar. Bu sayede devlet ekstra vergi, belediye de rayiç bedeli alıyor. Bu yüzden bu durumdan belediyeler de memnun.” diye konuştu. Türkiye müteahhitler odasını kurmaya mecbur olduklarını kaydeden Tahir Telli, “Biz müteahhitler odasını kurmadıkça, affedersiniz kaz olmaya ve yolunmaya mecburuz.” ifadesini kullandı. kürsüye gelen BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, BİM-FED olarak sektördeki gelişmeleri yakından takip ettiklerinin altını çizerek şunları söyledi; “Ülkemizdeki kaynakların israfının önlenmesi adına müteahhitler olarak neler yapabiliriz, bunun üzerine sürekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Enerji açığımız gün geçtikçe artıyor. Terör belasına ve enerji harcamalarına yapılan masraf ülke gelirimizin yüzde 80’ini alıp götürüyor. Yılda 62 milyar dolarlık bir harcamadan söz ediyoruz. Bu harcamaların büyük bir bölümü de bilinçsiz tüketimden kaynaklanıyor. Eğer enerjide dışa bağımlılığımızı azaltırsak ülke refahı adına önemli bir yol almış olacağız.” Türkiye’de son 10 yılda enerji talebi giderek arttığını ve enerji talebinin yüzde 80’ini ithalatla karşılandığını kaydeden BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, “Türkiye’nin enerji faturası; 2011’de 54,4 milyar dolarken 2012 sonunda bu rakam 62 milyar dolara çıkmıştır. 62 milyar dolarlık enerji ithalatı, Türkiye’nin dış ticaret açığının üçte birinden daha fazla bir tutara karşılık gelmektedir. TOPLANTISI, müteahhitlerimizin enerji verimliliği konusunda bilinçlenmelerini ve enerjide dışa bağımlılığımızın azalması yönünde inşaat sektörü olarak üzerimize düşen katkıyı sağlamayı amaçlamaktadır. Ben müteahhit olarak ne katkıda bulunabilirim? Diye soracak olursanız, bunun cevabı çok açık. Bilinçli bir enerji tüketimi sağlanacak kaliteli konutlar üretmektir. Enerji verimliliğine katkı sağlayacak küçücük bir çabanız dahi ola- 39 usta Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması ve enerji konusunda gelişmeleri ‘takip eden’ ülke konumundan çıkıp, özellikle gelişmekte olan büyük ekonomiler içinde ‘lider’ ve ‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi gerekmektedir. Bu amaçla, Türkiye’de son yıllarda özel sektör, kamu kuruluşları, üniversiteler ve araştırma merkezleri tarafından geliştirilen enerji kaynaklarını daha verimli kullanmaya yönelik uygulamalar, projeler ve politikalar heyecan ve ümit vericidir. Mevcut hükümet tarafından kurulan ve Enerji Bakanımızın Başkanı olduğu Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi (TEVEM) bu tür çabaların en iyi örneklerinden biridir. Enerji kaynaklarımızın daha verimli kullanılarak dışa bağımlılığın azalması ve enerji verimliliği konusunda yeni teknolojilerin geliştirilerek kullanımının yaygınlaştırılması adına, iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir. BİRLEŞİK İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ FEDERASYONU tarafından düzenlenen ‘İnşaat Sektöründe Enerji Tasarrufu’ başlıklı SEKTÖREL BİLGİLENDİRME usta Tahir Tellioğlu’nun ardından konuşmasını yapmak üzere bimfed’den ocak - şubat ’13 ocak - şubat ’13 bimfed’den bimfed’den hafifletmesi, kanserojen malzeme içermemesi, yapıların değerini arttırması özellikleri ile yalıtım sektöründe yeni bir dönem başlatmayı hedefliyor.” dedi. Asan sunumunda ürünleri hakkında teknik ve detaylı bilgi verirken, uygulamalı örnekleri ile toplantıya katılanları bilgilendirdi. Toplantının sonunda söz alan Termojet Isı Yalıtım Yöneticisi Sedat Aydın ise şu bilgileri verdi; “Uzun AR-GE çalışmaları sonrasında geliştirilen ve üretiminde kullanılan hammaddesinin dünya rezervlerinin yüzde 76’sının ülkemizdeki madenlerden çıkarılan Termojet, özel formülü ile yalıtım sektöründe birçok ihtiyacı bir arada çözmekte ve binalara ısı, ses, Yaklaşan oda seçimleriyle ilgili de kısa bir açıklama yapan BİM-FED Genel Başkanı Şahin, “Ticaret odaları seçimlerinde oynanan oyunlara sizleri alet etmeyeceğiz. Gerekirse oda seçimlerine girmeyiz. Dışarıda kalır onurumuzla mücadele ederiz.” dedi. usta 40 Açılış konuşmalarının ardından Termojet Isı Yalıtım’dan Jeoloji Mühendisi Cemal Asan enerji verimliliği ve Termojet ürünleri konulu bir sunum gerçekleştirdi. Asan, günümüzün en kritik konularından biri olan enerji konusunun, tüm kurumların stratejik çalışmalarının ilk sıralarında yer aldığını belirterek, enerji tasarrufu ve enerji verimliliği konusunda, inşaat sektörünün en geniş araştırmaların ve çalışmaların yer aldığı sektörlerin başında geldiğini kaydetti. Asan, binaların yalıtımının, özellikle enerji verimliliğinin ve enerji tasarrufunun hem ekonomik hem de doğal kaynakların verimli kullanımı açısından tüm dünyayı ilgilendiren hassas bir konu olarak dikkat çektiğini söyledi. Cemal Asan konuşmasına şöyle devam etti; “Uzun AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirilen Termojet, binaların ısı, ses, su ve yangın yalıtımını tek bir ürünle sağlamakta ve uygulama konusunda da firmalara kolay ve ekonomik çözümler sunmaktadır. Sektördeki mevcut yalıtım malzemelerinden üstün özellikleri ocak - şubat ’13 ile dikkat çeken Termojet; ısıtma ve serinletme masraflarında önemli tasarruf sağlaması, ısı köprüleri oluşturmaması, dübelleme gerektirmeyerek yapının delinmesini ve mukavemet kaybını önlemesi, yangın bariyeri oluşturması, 41 yoğuşma, terleme, küf, nem ve koku oluşumunu önlemesi, hafifliğiyle yapıyı fazla ve gereksiz yüklerden kurtararak usta cak ise bu toplantıdan sonra bundan son derece mutlu oluruz.” dedi. su ve yangın yalıtımında önemli avantajlar sağlamaktadır. Türkiye ve dünyada pazarlama ve satış faaliyetlerinin altyapısını geliştirme sürecinde olduğumuz Termojet ile, bugüne kadar yapmış olduğumuz uygulamalarda yüzde 70’e varan oranlarda ısı tasarrufu sağlayan binaların yetkilileri bizlere memnuniyetlerini şaşkınlık içinde ifade etmektedirler. Avrupa Birliği normlarında olan ve enerji kimlik belgesi kriterlerini karşılayan, bunun yanı sıra su geçirmeyen, yanmayan ve özellikle kanserojen madde içermeyen özellikleri ile Termojet, yakında birçok satış noktasında tüketicilerle bulaşacak ve enerji verimliliği ve tasarrufu, kullanım ve uygulama anlamında yalıtım sektörünün yıldızı olacak.” ocak - şubat ’13 usta 42 90 Bin Yapı Müteahhidi İMKON’da Birleşti Türkiye’deki 90 bin yapı müteahhidini çatısı altında buluşturan İMKON (İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu)’nun birinci genel kurulu yapıldı. Ankara JW Marriot Otel’de gerçekleşen genel kurula; siyasetçi ve bürokratlardan oluşan üst düzey bir katılımın sağlanırken, üye dernek ve federasyon temsilcileri yoğun katılım gerçekleştirdi. Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED), Anadolu Yapı Müteahhitleri Federasyonu, Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED) ve Ege ocak - şubat ’13 bimfed’den Türkiye’deki 90 bin yapı müteahhidini çatısı altında buluşturan İMKON (İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu)’nun birinci genel kurulu yapıldı. Ankara JW Marriot Otel’de gerçekleşen genel kurula; siyasetçi ve bürokratlardan oluşan üst düzey bir katılımın sağlanırken, üye dernek ve federasyon temsilcileri yoğun katılım gerçekleştirdi. bölgesini kapsayan İzmir İnşaat Müteahhitleri Federasyonu tarafından oluşturulan İMKON, birinci genel kurulunda Genel Başkan olarak Tahir Tellioğlu’nu seçti. Genel kurulun açılış konuşmasını, Alanya Müteahhitler Birliği Başkanı ve İMKON Genel Sekreteri Alaaddin Çakır yaptı. Çakır, Divan Kurulu’nu oylamaya sunarak, genel kurulun açılışını sundu. Divan üyeleri yerini aldıktan sonra saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunarak, açılış konuşmalarına geçildi. İlk olarak TİMFED Genel Başkan Yardımcısı ve TÜGİAD Ankara Temsilcisi Barış Aydın söz aldı. Aydın, bu birlikteliğin ortak sorunları giderme adına atılmış bir adım olmasını dilediğini belirterek, kendilerinin Türkiye’nin en önemli dinamikleri olduğunu söyledi. Barış Aydın yaptığı konuşmada kaydetti; “Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörü hareketlendiğinde tüm sektörler hareketlenmektedir. Türkiye’nin önünde bugüne değin yapılan en büyük proje var. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında en büyük imar hareketi başlatılmıştır. 7 milyona yakın konutun dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Buradan elde edilecek finans tüm Türkiye’yi ve yaklaşık 300 sektörü ilgilenmektedir. Ayrıca işsizliği de tarihe gömecek bir proje görünümündedir. Bizler bu konuda elimizin taşın altına sokmaya hazırız. Kimseyi mağdur etmeden, devlet millet el ele vermeli ve işin sonunda anlımızın akıyla başarılı olmalıyız. Türkiye’de inşaat müteahhitliğini tanımlayan hiçbir şey yok. Herkes inşaat müteahhidi olabilmektedir. Müteahhitlik sektöründe yer alan çürük elmaların denetimler yolu ile ayıklanmasını, mesleğini layıkıyla yapan meslektaşlarımızın hak ettiklerini bulmalarını temenni ediyorum.” Anadolu Yapı Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Rıdvan Köksüzer, Barış Aydın’ın ardından yaptığı konuşmada, federasyonlar tarafından oluşturulan İMKON’un amacının müteahhitleri tek ses ve tek bir vücut yapmak olduğunu belirtti. Bu oluşumun ülke ekonomisine önemli katkı sağlayacağına değinen Rıdvan Köksüzer, “ Hedefimiz bunda sonra yasal yetkiler ile donatılmış, müteahhitler odası olacaktır. İnşaat sektörü büyük bir değişim ve gelişim içerisindedir. Sektörün büyümesi için bir takım yasal mevzuatlar ile desteklenmesi gerekiyor. Öncelikle mesleğimizin tanımlanması ve nitelikli firmaların oluşması gerekiyor. Taşeronların kayıt dışılığı önlenmelidir. KDV oranları düzenlenmelidir. Sektörü düzenleyen kurumların iletişimi güçlenmelidir.” dedi. Rıdvan Köksüzer’in ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Ege bölgesini kapsayan İzmir İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Necip Nasır ise şunları söyledi; “ Ülkemizin zaman içerisinde 4’te üçü maale- ocak - şubat ’13 43 usta bimfed’den bimfed’den sef sağlıksız konutlar ile inşa edilmiştir. Deprem riski altında olan ülkemizde, halk tarafından Kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen yasamız, Cumhuriyet tarihinde devrim niteliği taşıyan çok önemli bir yasadır. Bu yasa ile sağlıklı konutlar ve şehirler inşa edilecektir. Söz konusu yasa ile 10 milyona yakın konutun dönüşümü 20 yılda tamamlanacaktır. Amaç bir daha deprem acısı ile Türkiye’yi karşı karşıya bırakmamaktır. Biz, 200 bine yakın Türk müteahhidi olarak, Türkiye’yi dünya standartlarının da üzerinde bir altyapı ve üst yapıya büründürecek deneyime ve güce sahibiz. Bunun için önümüzün açılmasına ihtiyacımız var. Biz, kurumsallaşarak rekabet gücümüzü arttırmak istiyoruz. Bunun için kamunun desteğine ihtiyacımız var. İlk olarak bir meslek odamızın olması olmazsa olmazlarımız arasında yer alıyor.” Necip Nasır’ın ardından BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin bir konuşma yaptı. Şahin, müteahhitliğin gerek ekonomik, gerek sosyal gerekse istihdam anlamında öneminin ne denli büyük olduğuna değinerek şöyle konuştu; “ Dört milyona yakın direk çalıştırdığımız, en az üç katı kadar da dolaylı olarak istihdam ettiğimiz bir nüfusumuz var. Türkiye’nin en büyük ekonomik gücüyüz. İki yüzü aşkın yan sektöre destek veren bir profilimiz var. Ödediğimiz KDV’ler ile ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan önemli bir sektörüz. Bu kadar önemli bir görevi üstlenmişken ‘saygın olmak istiyoruz’, ‘saygı görmek istiyoruz’. nüşüm kapsamında yapılacak 7 milyon konuttan hak ettikleri projeleri almaları gerekiyor.” BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin’in ardından İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu bir konuşma yaptı. Tahir Tellioğlu, “Sektörün sorunlarının en önemli sebebi müteahhit meslek tanımının olmaması ve odamızın olmamasıdır. Bu şekilde kentsel dönüşümün altından kalkmamız mümkün değil” dedi. Tellioğlu, Türkiye’nin 1950’lerden bu yana hızlı bir yapılaşma süreci içinde olduğunu, son yıllarda da köylerden kentlere yoğun göçlerin yaşandığını belirterek, bütün bunların çarpık yapılaşmayı da beraberinde getirdiğini söyledi. Son yıllarda meydana gelen depremlerin yıkıcı sonuçlarının plansız kentleşme gerçeğini su yüzüne çıkarttığını kaydeden Tellioğlu, Türkiye’de sağlıklı bir yapılaşma için 20 milyon binanın yıkılması gerektiğine işaret etti. Tellioğlu, bu konu- da hükümetin radikal bir karar aldığını ve kentsel dönüşüm projesini hayata geçirdiğini anımsatarak, “Bu sağlıksız yapıları yapanların da aynı dönüşümden geçmesi gerekiyor. Sağlıksız yapıları inşa edenler ile tekrar bir kentsel dönüşüm projesini uygulamak anlamsız olur. Aynı kadrolarla yapıları yapmak sıkıntı getirebilecektir” diye konuştu. Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) sosyal konut yapmasına karşı olmadıklarını ifade eden Tellioğlu, sosyal konut projesi adı altında lüks konut inşa etmenin sektöre zarar verdiğini dile getirdi. Tellioğlu, müteahhitlerin ilk olarak 1970’de Müteahhit Odası kurulması taleplerini dile getirdiğini hatırlatarak, ancak bu girişimden çeşitli nedenlerle sonuç alınamadığına dikkati çekti. Sektörde yaşanan bir çok sorunun temel kaynağını bir müteahhit odası bulunmamasına bağlayan Tellioğlu, şunları kaydetti: “Değerli Başbakanımıza seslenmek istiyorum; Bu sektörün sorunlarının en önemli sebebi müteahhit meslek tanımının ve odamızın olmamasıdır. Bu şekilde kentsel dönüşümün altından kalkmamız mümkün değil. İlk adımı hükümetin atması lazım. Sektörü statükoların elinden kurtarsın. Sektörün ehil ellere emanet edilmesi gerekiyor.” Konuşmaların ardından tek listeyle gidilen İMKON Birinci Olağan Genel Kurulu toplantısında, yeni yönetim kurulu üyeleri de seçildi. Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyor; Tahir Tellioğlu, Barış Aydın, M. Rıdvan Köksüzer, Necip Nasır, Alaattin Çakır, Osman Köprülü, Cafer Acar, Nazmi Şahin, Abbas Demirbaş, Ömer Baki Yazıcı, Fehmi Güney, Bülent Saygılı, Engin Mandıralı, Sedat Gürsesli, Nuh Yüksel Güngör, Mustafa Yavuz, Ali Aydın, Serar Zabun, Selim Durum, Tahsin Uskurt, İsmail Kahraman, Mustafa Alkan, Ejder Karayılanoğlu, Seyfullah Demir, Sinan Bezirlioğlu, Hasan Ali Gümüş ve Adil Eroğlu. Genel Kurul sonucunda seçilen Denetim Kurulu’nda ise; Arif Küçük, Ayhan Sulak, Ömer Kantar yer alıyor. Bizler küçük ve orta ölçekli yap-sat müteahhitleriyiz. Adından da anlaşılacağı gibi önce yapıyoruz, sonra satıyoruz. İnşaatlarımızı da yaparken, devletin hiçbir olanağını, tüyü bitmemiş hiçbir yetimin hakkını kullanmıyoruz, yemiyoruz. Kendi öz sermayemiz ile gerektiğinde borçlanarak, alnımızın teri ile çalışarak, ülkemizin geleceğini inşa ediyoruz. Resmi veya tüzel tüm rakiplerimiz ile eşit şartlarda hakkaniyetle rekabet etmek istiyoruz. Bizi bazen geçmişte yaptığımız konutlar ile ilgili eleştirenler oluyor. Yapılan konutların küçüklüğünden, ve düzeninden dolayı haksız yere bizi suçlayanlar oluyor. Fakat unuttukları bir şey var. Bu ülkenin imar planını biz yapmadık. Bize şimdiki gibi emsalli araziler verildi de biz mi yapmadık? Bu sorunların çözümü için Konfederasyonumuzun çok önemli bir yapı olduğunu biliyorum. Buralar şan, şöhret, ün peşinde koşulan alanlar değildir. STK’lar, tamamen gönüllülük esasına dayalı, kendi cebimizden ve vaktimizden çalarak meslek adına koştuğumuz sahalardır. Sizlerden ricam, bizi yalnız ve desteksiz bırakmayın. Siz bizi yalnız bırakmayın ki bizde sizin adınıza daha güçlü ve sesli yolumuza devam edebilelim. 45 usta usta 44 bimfed’den Bizim önümüzdeki süreçte yer alan kentsel dönüşüm projelerinde mutlaka üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Bunu yaparken de şimdi olduğu gibi birleşerek, sermaye ve güç birliktelikleri sağlayarak, kurumsal ve güçlü bir yapılanma içerisinde yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Meslektaşlarımızın bu birliktelikleri sağlayarak, kentsel dö- ocak - şubat ’13 ocak - şubat ’13 bimfed’den ENERJİSA ile toplantılara, BİM-FED'de devam edildi ENERJİSA yetkilileri, BİM-FED Genel Merkezi’nde ağırlanarak, bölge derneklerden gelen ve müteahhitlerin yaşadıkları sorunları masaya yatırıldı. BİM-FED Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Şahin ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Saklavcı tarafından BİM-FED Genel Merkezi’nde karşılanan ENERJİSA yetkilileri ile bölgesel sorunlar görüşüldü. ENERJİSA Dağıtım Sistemleri ve Yatırım Koordinatörü, Dağıtım Hatları Müdürü Süleyman Salman, Metropol Yeni Bağlantı Operasyon Yöneticisi Kürşat Kılıçarslan, Burhanettin Gökçe ve Kurumsal İletişim Koordinatörü Ebru Arıcan’dan oluşan ENERJİSA yetkililerine, BİM-FED çatısı altında faaliyet gösteren ilçe dernekleri tarafından hazırlanan bir araştırma dosyası sunuldu. Hazırlanan dosyada bölgelerde müteahhitlerin karşılaştıkları so- ocak - şubat ’13 ENERJİSA yetkilileri, BİM-FED Genel Merkezi’nde ağırlanarak, bölge derneklerden gelen ve müteahhitlerin yaşadıkları sorunları masaya yatırıldı. runlar ve hattı bulunmayan bölgeler teker teker fotoğraflar eşliğinde anlatıldı. Karşılıklı görüş alışverişinin paylaşıldığı toplantıda yaşanan sorunlar gözler önüne serildi. BİM-FED Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Şahin ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Saklavcı, meslektaşlarının yaptıkları projelerde ne tarz problemler ile karşı karşıya geldiklerini örnekleri ile anlatarak, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda bir öneride bulundular. ENERJİSA yetkilileri ise mevcut sistemlerini anlatırken, yapılacak çalışmalar hakkında da bilgi verdiler. Yaşanan sorunları daha net görme şansı yakalayan yetkililer sorunların çözümü konusunda ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. ENERJİSA’nın belirli bir sistem doğrultusunda ve yasal çerçeveler ile hareket ettiğine değinen yetkililer, sorunların kısa sürede tamamlanabileceğine değindiler. Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) ile Özel Sincan Koru Hastanesi arasında özel indirim protokolü imzalandı. SİM-DER'den üyelerine sağlık anlaşması 47 usta usta 46 bimfed’den Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) Başkanı Cafer Acar ve Yönetim Kurulu üyeleri Özel Sincan Koru Hastanesi’ne 22 Ocak 2013 Salı günü bir ziyaret gerçekleştirdiler. Ziyaret sırasında Özel Sincan Koru Hastanesi ile Sincan Müteahhitler Derneği arasında özel indirim protokolü imzalandı. Bu anlaşmayla uygulanacak olan özel indirimden müteahhitler derneği üyelerinin yanısıra eş ve çocukları da yararlanabilecek. Karşılıklı sohbet şeklinde gerçekleşen programda kısa bir konuşma yapan Sincan İnşaat Müteahhitleri Dernek Başkanı Cafer Acar, “SİM-DER yönetimini devralmamızın üze- rinden kısa bir süre geçmesine rağmen müteahhitlerimizin bölgemizde ve genelde yaşamış oldukları sorunlara hızlı bir şekilde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalarla ilgili de üyelerimizi sürekli bilgilendiriyoruz. Hizmetlerimiz kesintisiz devam ederken, düşündük ki, müteahhitler olarak fazla mesai yapıyor, fazla çalışıyor, ne kendimize, ne de sağlığımıza zaman ayıramıyoruz. Yönetimdeki arkadaşlarımızla birlikte bu konu ile ilgili bir çalışma yapmak üzere Özel Sincan Koru Hastanesi yönetimi ile toplantılar düzenledik. İstişarelerimiz sonucunda bugün burada özel indirim protokolü imzalamak suretiyle üyelerimize ayrıcalıklı ve sağlıklı hizmeti de sunma imkanı bulduk. Ben ve yönetimim hiç boş durmadan üyelerimize daha fazla nasıl hizmet edebiliriz diye çalışmalarımız son hızla devam ediyoruz” dedi. ocak - şubat ’13 bimfed’den bimfed’den de Ankara’nın yerinin ayrı olduğunu dile getiren Gökçek, “2005-2012 yılları arasında anlaşma yapılan hak sahibi sayısı 16 bin 774, anlaşma yapılan gecekondu sayısı ise 10 bin 578’dir” dedi. Kuzey Ankara Projesini TOKİ ile birlikte gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Gökçek, 8 bin konutun teslimine başlandığını bildirdi. Ankara’nın en önemli kentsel dönüşüm çalışmasının Yeni Mamak bölümü olduğunu ifade eden Gökçek, “Yaklaşık 6 bin 909 hak sahibi ile anlaşma yapıldı. 4 bin 500 civarında konutun çalışması devam ediyor. Amaç önümüzdeki Mart ayına kadar 4 bin konutu teslim etmek” diye konuştu. İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi” 13 Şubat Çarşamba günü İller Bankası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, Yapı Denetim ve ocak - şubat ’13 Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin, İller Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Çalkan ile dernek ve firma temsilcileri katıldı. Tellioğlu: At arabaları odası bile var ama müteahhitlerin odası yok Programda açılış konuşmasını yapan İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu, 1950’li yıllarda oluşturulan kötü yapıların bugün Gökçek: 2005-2012 yılları arasında anlaşma yapılan hak sahibi sayısı 16 bin 774 Kentsel Dönüşüm Zirvesi’ne katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, konuşmasında Ankara’nın kentsel dönüşüm faaliyetlerine değindi. Kentsel dönüşüm- 49 Bayraktar: Bırakın da gecekonduya mahkum olan vatandaş ev sahibi olsun Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, konuşmasında kentsel dönüşüm çalışmalarının önemine değindi. Barınmanın bir insanlık hakkı olduğuna vurgu yapan Bayraktar, Türkiye’de barınma meselesinin ciddi problem oluşturmaya 1956’lı yıllarda başladığını söyleyerek, “Türkiye’de şehirleşme nüfusu 10 binden fazla olan yerleşim yerlerine itibar ettiğimizde yüzde 77’lere geldi bu oran. Şehirleşmeyle ilgili pek çok yasa çıktı ancak hiçbirisi derde deva olmadı. Köyden kasabaya büyük bir göç oldu ve devletin gücü buna yetmedi. Son 10 yılda Türkiye’de kentsel dönüşüm noktasında ciddi gayretler sarf edildi. Belediyeler sorumluluk aldı ve adımlar atıldı” ifadesini kullandı. ocak - şubat ’13 usta usta 48 'Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi' İller Bankası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi” 13 Şubat Çarşamba günü İller Bankası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. milli seferberlik çalışmalarıyla çözüleceğini belirterek, 1950 ve 2000 yılı arasında yapılan çürük yapı stoklarının oluşturulmasındaki nedenlerin araştırılarak çalışmalar yapılacağını bildirdi. Türkiye’de her sektörün yapılandığını ve oda sahibi olduğunu söyleyen Tellioğlu, “At arabaları odası bile var ama müteahhitlerin odası yok. Neden buna izin verilmiyor bilmiyorum” şeklinde konuştu. Müteahhitlerin çok ciddi cezalarla karşı karşıya kaldıklarını belirten Tellioğlu, “Müteahhitler yedikleri cezanın hepsini hak etmiyor ama yarısını hak ediyor” diyerek öz eleştiride bulundu. bimfed’den Dönüşümde kaliteyi ve başarıyı arayacaklarını söyleyen Bakan Bayraktar, bu konu ile ilgili herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Bazı dernekler toplanıyor geliyor, Bakanlığın ya da belediyelerin önünde ‘Evimizi yıkanın villasını yıkarız, rantsal dönüşüme karşıyız’ şeklinde slogan atıyorlar. Bunu yapanlara bir şey demiyorum, bunu yapanlar sahanın dışında ama buna çanak tutanlara yazıklar olsun. Bırakın da gecekonduya mahkum olan vatandaş ev sahibi olsun. Bu insanımız gecekonduda mı otursun, bir deprem olduğu zaman o ev başına mı yıkılsın?” Konuşmasında, “Kaçarak sıkıntılar çözülmez” diyen Bayraktar, yaşanan sorunların çözüme kavuşturularak ortadan kaldırılacağına dikkat çekti. Bayraktar; “Biz Ankara kent girişi Protokol Yolu’nu halletmeseydik, ne olacaktı? Ankara’ya girerken devlet büyüklerimiz misafirlerini havaalanından alıp Ankara’ya getirirken gecekondular görünmesin diye misafirlerin üzerine siper oluyorlardı” dedi. usta 50 Türkiye’nin enerjiye bağımlı bir ülke olduğunu hatırlatan Bayraktar, bu nedenle enerji tasarrufu binalar yapılması gerektiğini de vurgulayarak, “İnsanların daha konforlu yaşayacağı ortamları yakalayacağız. Kentsel dönüşüm ile ara eleman yetiştireceğiz. Teknik müşavirler, müteahhitler yetiştireceğiz. Kentsel dönüşüm ile ekonomik canlanma gelecek” şeklinde konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin deprem fayı üzerinde olduğunu belirterek, fay hattı üzerinde olan 6,5 milyon konutun yenilenmesi gerektiğini söyledi. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası kapsamında yaklaşık 150 ila 200 bin konuta ulaştıklarını ifade eden Bayraktar, “2023 yılında şehirlerin fotoğrafı değişmiş, teknik alt yapısı tamamlanmış bir ülke olacağız” değerlendirmesinde bulundu. -Kentsel dönüşüm bir milli meseledir Kentsel dönüşümde yol haritasını anlatan Bayraktar, çalışmanın vatandaş talebiyle yapılacağının altını çizerek, “Nerede gönüllüğü ocak - şubat ’13 yakalarsak orada yapalım. Nerede belediyeler bu işi başarmışsa orada yapalım. Kentsel dönüşüm istemeyenlerin evini zaten yapmıyoruz. İnsanları evlerinden etmiyoruz. O insanlara kira yardımı yapıyoruz, ama istemezlerse yine yapmıyoruz. Yüzde 95 gönül rızasını yakalamazsak adım atmıyoruz” dedi. Kentsel dönüşüm projesi tamamlandığında Türkiye’nin gelişimine büyük katkı sağlanacağını bildiren Bayraktar, “Bu bir vatandaşlık görevidir, bu bir milli meseledir” açıklamasında bulundu. Konuşmaların ardından oturumlara geçildi. İlk oturum; “Kentsel Dönüşüm Sürecinde İlgili Taraflara Düşen Görevler ve Türkiye ve Dünyadaki Örnek Uygulamalar” konu başlığında, Prof. Dr. Haluk Çeçen Başkanlığında gerçekleştirildi. Oturuma; Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yunus Aluç, Deniz Bank Perakende Bankacılık Gurubu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, BİTÜDER Genel Sekreteri Meltem Yılmaz, Ege Gayrimenkul Yatırım ve İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kandaloğlu ve BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin konuşmacı olarak katıldılar. BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, “Kentsel Dönüşümde Müteahhitlerin Rolü” konu başlıklı sunumunda; barınma ihtiyacının insanlık tarihinin başlamasından günü- usta 52 müze değin en önemli unsurlardan bir tanesi olduğuna değinerek, insanların kendilerini, mutlu, huzurlu ve güvende hissettikleri tek mekanın evleri olduğunu söyledi. Şahin konuşmasında şu hususlara değindi; “Ecdadımızın yaptığı eserlere baktığımız zaman, başta Mimar Sinan olmak üzere, tüm dünyanın önünde saygıyla eğildiğini görürüz. Ancak günümüzde inşa edilen yapılar maalesef böyle değil. Maddenin ön plana çıktığını, kültürümüzü ve geleneklerimizi hiçe sayıldığını yapılar inşa ediliyor. Bu yapıların büyük bir bölümü de modern gecekondu niteliğindedir. Cumhuriyet tarihimizden günümüze yapılan yapıların neredeyse yüzde 75’i yıkılma noktasında. Bu çok üzücü bir tablo. Ülkemiz yapılanmasının bir diğer önemli sorunu da yanlış yapılanma. Ülkemizde 7 veya 8 şiddetinde bir deprem meydana gelse, dilerim yüce Rabbim bu felaketi bizlere göstermez, altından maddi manevi kalkamayacağımız günler yaşarız. Bunun için birbirimizi kandırmaya gerek yok. İstatistiklere baktığımızda böyle büyük bir deprem sonucu altından kalkamayacağımız maddi hasarlar ülkemizi tehdit ediyor. Bu sonuçları görmeden önce de önlemini alma adına önümüzde çok önemli bir proje var. Bugüne değin alınması gereken bu kentsel dönüşüm kararlarının neden alınmadığını da bir türlü anlayamıyorum. Bu kararı almak kolay iş değil. Böyle bir kararın alınması siyasi kişilerin siyaset hayatlarına son verebilir. Bunun için almadıklarını düşünüyorum. Bugün başta Başbakanımız olmak üzere değerli Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ı aldıkları bu karardan dolayı kutluyorum. Bu kararı almak cesaret ve güven işidir. Biz, BİM-FED, bağlı derneklerimiz ve Konfederasyonumuz olarak bu süreci sonuna kadar destekliyoruz. Çıkan yasanın eksikleri olabilir, fakat az önce bahsettiğim felaketleri yaşamamak için bu yasayı biran önce yürürlüğe sokup tamamlamalıyız. Burada önemli olan bürokratlarımızın bizler tarafından dile getirilen bazı hususları dikkate alarak, üzerine düşmeleridir. Bizler küçük ve orta ölçekli müteahhitlik sektörü üyeleri, sizlerin bildiği tabirle yapsat müteahhitleriyiz. Kamu müteahhitlerinin avantajlarına sahip değiliz. Bir iş bitirme belgemiz dahi yok. Bunun başlıca sebebi de bir odamızın olmaması. Mesleğimizin bir tanımının olmayışı. Milyarlarca dolar sermayeye sahip bir meslek dalı odasına kavuşamıyor. Bizleri siyasi arenada temsil edebilecek bir yapılanmaya ne yazık ki sahip değiliz. Az önce Sayın Melih Gökçek bir araya gelin size iş vereyim dedi. Doğrudur bu demecini bizim toplantılarımızda da dile getirmişti. Biz bir araya gelsek dahi iş bitirme belgemizin olmayışından dolayı, iş alamıyoruz. Kentsel dönüşüm projelerinde yapsat müteahhitlerine yönelik bir takım düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor ki, meslektaşlarımız da bu süreçte pay alabilsin. Bu sürecin dışında kalırsak da kendisini beğenmiş birkaç müteahhidin dışında kimse kalmaz. Bu işin yükünü çeken ve tozunu yutan bizler, kentsel dönüşüm projelerinin içerisinde olmalıyız. ocak - şubat ’13 bimfed’den altında sunumlarını gerçekleştirdiler. İlk oturum yapılan sunumların ardından sona erdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Melih Gökçek’in konuşmasında belirttiği, emsal artışlarından belediyeye pay verilmesi konusuna gelince. Bu salondaki meslektaşlarımın hiçbirinin projesinde emsal artışı olduğunu zannetmiyorum. Emsal artışlarının, kimlerin projelerinde yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bu menfaat, meslektaşlarının canı yandığında sesini çıkarmayan, kendi inşaatlarının 70 kata çıkarılması için yapılan çalışmalar sonrası gazetelerden belediye başkanına teşekkürlerini sunanlarındır. Bizim gibi emeğiyle, kendi öz sermayesiyle, inşaatlarının tozunu yutarak ekmeğini taştan çıkaranların değildir. Yaptığımız inşaatlardan gerekli vergiyi ve harçları zaten veriyoruz. Emsal artışı adı altında ekstra para almak çok yanlış bir uygulama olur. Son olarak da buradan bankalara bir sitemde bulunmak istiyorum. İnşaat müteahhitleri bankalarda kredi verilebilirliği riskli sektörler arasında yer alıyor. Meslektaşlarımızın büyük bir bölümü borcuna sadık, namuslu tüccarlardır. Bu nedenle yapsat müteahhitlerimizin riskli müşteri gurubundan çıkarılmasını talep ediyorum.” Şahin’in ardından diğer konuşmacılar da konu başlıkları “Farklı Açılardan Kentsel Dönüşüm” konu başlıklı ikinci oturuma Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin başkanlık ederken, Teknikerler Birliği Genel Başkanı Ertan Kılıç, AVEA Ankara Kamu ve Bölge Satış Direktörü Mehmet Işık, TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Fatih Tosun, AKG Gaz Beton Uygulamalar Sorumlusu Zafer Eryurtlu da konuşmacı olarak katıldılar. Oturumun açılış konuşmasını yapan oturum başkanı Nazmi Şahin, Türkiye’de yaşanan 99 ve Van depremlerini çok yakından yaşadığını belirterek, önce insanlık sonra da inşaat mühendisliği adına, gördüğü tablodan dolayı çok üzüldüğünü kaydetti. Nazmi Şahin yaptığı konuşmasında şu konulara değindi; “Ben kentsel dönüşüme cansal dönüşüm diyorum. Çünkü yaşadığım depremlerde insanların o koca kolonların altında ne umutlar ile neler aradıklarını gördüm. Deprem bölgelerine baktığımızda, iki bina yan yana biri tamamen yerle bir olmuş diğeri dimdik ayakta olduğunu gördük. Bence kentsel dönüşümün cansal dönüşüme dönüştüğü nokta burası. Eğer kentsel dönüşüm daha önce gelmiş olsa idi, o çürük binalar değişime uğrasa idi, o canlar gider miydi diye düşünmeden edemiyorum. runu göz ardı edemeyiz. Can güvenliğini ön plana taşımalıyız. Almanya’da bakıyoruz denetimlere, sisteminiz oturdu mu? diye soruyoruz, can sağlığının sistemi mi olur, diye cevap alıyoruz. Anlayış burada başlıyor. Uygulama ayağı bu nedenle çok önemli. Denetim ayağının mühendislere verilmesini istiyoruz. Çocuğumuz hastalandığında en iyi doktoru arıyoruz, hukuksal işlerimizde en iyi avukatı arıyoruz, ama binalarımızda bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyoruz. İyi mühendisleri ne yazık ki aramıyoruz. Siz hiç böyle bir sektör gördünüz mü? Ne kadar kentsel dönüşüm yaparsak yapalım, uygulama ayağı sağlam olmadığı sürece bir işe yaramaz.” 53 Yapılan sunumların ardından toplantı sona erdi. usta bimfed’den Ülkemizde kağıt üzerinde çok başarılıyız. Ama uygulama kanadımız çok eksik. Kentsel dönüşüme başlayalım fakat bunu kim yapacak? Denetimleri kim sağlayacak bu çok önemli. Başarı uygulamadan geçiyor. Yapılan işi, kaliteli mühendislere uygulatmaz iseniz başarılı olma ihtimali çok zayıf olacaktır. Kentsel dönüşüm yapılırken, denetim unsu- ocak - şubat ’13 bimfed’den SİM-DER üye müteahhitlerini, Abant'ta düzenlediği kampta bir araya getirdi Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) tarafındanher yıl geleneksel olarak düzenlenen, üye müteahhitler ile kamp programının beşincisi Abant Taksim İnternational Otel’de gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 müteahhitin katılımıyla gerçekleştirilen programda, Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği üyesi müteahhitler iş ortamnıdan uzak bir şekilde stres atarken, Abant’ın ocak - şubat ’13 Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) tarafındanher yıl geleneksel olarak düzenlenen, üye müteahhitler ile kamp programının beşincisi Abant Taksim İnternational Otel’de gerçekleştirildi. Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Mermer, Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği eski Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mecnun Baş, Büyükşehir Belediesi ve Sincan Belediyesi Meclis Üyeleri, Siyasi Parti Temsilcileri, SİSİAD Yönetimi ile Sponsor firmaların yetkilileri katıldılr. Gecenin açılış konuşmasını Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Cafer Acar yaptı. Cafer Acar’ın ardından sırası ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan ve BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin müteahhitlere seslendiler. Konuşmaların ardından sponsor firmalara plaket veridi. Müteahhitlik sektörüne hizmetlerinden dolayı Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği eski Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mecnun Baş’a da plaket ile teşekkür edilerek sahne Sincanlı Mustafa’ya bırakıldı. 55 usta usta 54 bimfed’den muhteşem doğasının da tadını çıkarttılar. 20 - 22 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen kamp organizasyonu, son gece düzenlenen gala gecesi yemeği ile son buldu. Gala gecesi yemeğine Sincanlı müteahhitlerin yanı sıra Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİMFED) Genel Başkanı Mustafa Şahin, Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan, Birleşik İnşaat Müteahhitleri ocak - şubat ’13 bimfed’den M.B.Ş. BİM-FED, sektör sorunlarının çözümü için Siyasi Partileri ziyaret ediyor Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu parti ziyaretlerine devam ediyor. Sektör sorunlarını her platforma taşıyarak çözüm arayan BİM-FED, son olarak CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ı ziyaret etti. usta 56 Ziyareti, BİM-FED ‘den Genel Başkan Yardımcıları; İbrahim Buğdaycı ve Mehmet Özmen, Genel Başkan Danışmanı Bestami Gündüz ve Yönetim Kurulu Üyeleri Hasan Bozkul, Doğan Sandalcı ve Dilaver Eker’den oluşan bir heyet gerçekleştirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, BİM-FED heyetini makamında ağırlayarak sorunlarını dinledi. Ziyarette, BİM-FED Yönetim Kurulu Üyeleri, inşaat sektöründe yaşanan güncel sorunlara değinerek, sorunların çözümü noktasında birlikte hareket etme teklifinde bulundular. Yaşanan süreçte küçük ve orta ölçekli müteahhitlerin çıkarılan yasalar ve yönetmelikler ile yok edilmeye çalışıldığını dile getiren BİM-FED heyeti, müteahhitlik mesleğinin saygınlaştırılması gerektiğini belirttiler. Müteahhitlerin başta SSK olmak üzere bir çok resmi kuruluş ile sorunlar yaşadığını anlatan heyet, küçük birkaç düzeltme ile alışabilecek sorunların bilerek yapılandırılmadığını söylediler. Yaşanan sorunlar hakkında ana muhalefet partisi olarak CHP’den destek talep eden BİM-FED heyeti, konu hakkında üzerle- ocak - şubat ’13 rine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını kaydettiler. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak ise yapılan ziyaretten memnun kaldıklarını dile getirirken, hükümetin her sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de yandaş bir kitle yarattığını ve bu kitle ile yoluna devam etmek istediğini söyledi. Mevcut hükümetin uyguladığı politikalar ile orta sınıfı yok etmek ve bazı sektörleri ortadan kaldırmak istediğini anlatan Toprak, bu konuda kendilerinin gerekli çalışmaları yaptıklarını belirtti. Erdoğan Toprak, AK Parti hükümetinin uyguladığı ve özellikle kendilerinin de karşı çıktıkları TOKİ projeleri ile kentsel yapılanmanın ve imarın yok edildiğini, buna rağmen yapılan TOKİ projelerinin ise yandaş firmalara verilerek haksız rekabete yol açtıklarını ifade etti. Yaşanan olumsuzluklara vakıf olduklarını ancak çözüm aşamasında birlikte hareket edilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan Toprak, BİM-FED’in inşaat sektörü hakkında yapacağı düzenlemelere destek olabileceklerini söyledi. inşaat - taahhüt - yatırım iskele & kalıp sistemleri úSKELE & KALIP úHTúYACINIZ, SATILIK ve KúRALIK olarak, İş kanunu kapsamına amın na g giren iren şç çi SSağlığı ağlıığı yapı işlerinde, İşçi ve İş Güvenliği Tüz Tüzüğü’nde züğü’’nde en b aşkka öngörülenlerden başka g üv venllikk alınacak sağlık ve gü güvenlik tedbirlerinin belirlendiği elirrlendiğ ği “YAPI İŞLERİNDE İŞÇİ ŞÇİ SAĞLIĞI S VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜ TÜZÜĞÜ”ne Ü ÜĞÜ”n ne ızlı şşekilde ekilde ek uygun ve en hızlı diliir.... temin edilir... úskeleciniz... Tel: 0 312 385 16 96 1265. 1 265. Sk. Sk. N No: o: 15 Örnek S San. an. Sitesi Os Ostim stim m-A ANKARA NKARA Fax F Fax: x: 0 31 312 23 385 38 85 16 1 8 84 4 iin info [email protected] ffo@m @mbs @m @ bsiinsaatt com tr usta 58 firmalardan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz: Yıllardır müteahhitlerimiz ile kader birlikteliği yapıyoruz Kuruldukları tarihten itibaren müteahhitler ile kader birlikteliği yapan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz ile bir araya gelerek firma faaliyetlerini ve sektörü konuştuk. Ankara merkez ve tüm ilçelerinde proje uygulama işlerinde toplamda 16 kalemde hizmet veren Kaymaz Doğalgaz, yılların verdiği deneyimi ile faaliyetlerine devam ediyor. Kaymaz Doğalgaz’ın 2005 tarihinde kurulduğunu belirten Ahmet Kaymaz, kombi, panel radyatör, ısı gurubu ürünleri toptan ve perakende satışı ile montaj konularında sektöre hizmet ettiklerini söyledi. Ahmet Kaymaz, Kaymaz Doğalgaz’ın marka olmuş üretici kombi firmalarıyla yetkili bayilikler imzalamak şartıyla kendine bir hedef çizdiğini, bu hedefler doğrultusunda hareket ettiğini kaydetti. Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, Kaymaz Doğalgaz’ın kuruluş aşamasını şöyle anlattı; “2006 yılında firmamız sektöründe prensip ve ilkeleriyle yoluna devam ederek bir yıllık süreçte gördüğü ilgi doğrultusunda sürekli ocak - şubat‘13 Kuruldukları tarihten itibaren müteahhitler ile kader birlikteliği yapan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz ile bir araya gelerek firma faaliyetlerini ve sektörü konuştuk. Ankara merkez ve tüm ilçelerinde proje uygulama işlerinde, toplamda 16 kalemde hizmet veren Kaymaz Doğalgaz, yılların verdiği deneyimi ile faaliyetlerine devam ediyor. firma müşteri portföyünü arttırmaya devam etti. 2007 yılında ısı gurubunda iddialı İtalyan markası olan Ariston kombi ürünlerinin Türkiye temsilcisi Ariston Thermo Grup’dan kombi yetkili satış bayiliğini de alarak kaliteli ürün ve kaliteli hizmet doğrultusunda çalışmalarına hız verdi. 2008 yılı, dünya ekonomisinde meydana gelen krizle beraber tüm zorluklara ve risklere rağmen sektöründe yenilikçi ve hedefinde küçülme yerine büyümeyi göz önüne alarak yeni iş imkanları ve iş konuları üzerinde yaptığı çalışmalar sonucu firmamız İnşaat sektöründe sıhhi tesisatı, doğalgaz kolon tesisatı, lavabo batarya montaj malzemeleri, laminat parke, çelik kapı, mutfak dolabı, mermer ve mermerit, Amerikan panel kapıları, elektrik tesisat işleri ve bina iç cephe dış cephe toptan boya satışı olmak üzere sektörel alanına yabancı olmayan iş kollarını da bünyesine katmak üzere müteahhit firmalarıyla karşılıklı yapılan işler ile konut alım satım işlerine geçiş yaptı. Konusu geçen işler firmamız tarafından anahtar teslimi yapılıp karşılığında gayrimenkulleri kazanıma katarak yoluna devam etti. 2009 yılında, kuruluşumuz hedefini yine açılım noktasında belirleyerek, yeni mekan ve yeni ürün çeşitleriyle hizmet noktasında hızlı ve dinamik bir süreç elde etti. 2010 yılı itibariyle firmamız Başkent Doğalgaz A.Ş.’den proje çizim ve onay yetkisini alarak yeni ve sektörle iç içe olan bir bölümün firmaya katılımını sağladı. 2010 yılı ilk çeyreğinde hedef ve mali verilerinde geçen dönemlere rağmen kazanım ve yeni iş olanakları elde ederek, yoluna devam etti. 2011 yılında yılların vermiş olduğu bilgi birikim ile hedeflerinde yenilikçi düşünceleri daima ön planda tutarak yeni ürün çeşitliliğini de önemseyerek Kalde, Vemar armatür ve Termikel ankastre ürünleri bayiliklerini de bünyesine katarak hedeflerinde ilerlemeye devam etti. 2012 yılında toptan PPRC, PVC, armatör ve vitrifiye montaj malzemeleri satışına başladık. Son olarak da KD İnşaat olarak Sincan İlçesi Yenikent Mevkiinde site bazında inşaat müteahhitliği yapıyoruz.” “Çağdaş seviyeye ulaşmak için yalnızca teknolojik ağırlıklı düşünmenin yeterli olmadığının, başarımızda en az teknolojik faktörler kadar ve belki de daha fazla rolü olan insan faktörünün de farkındayız.” diyerek, personeline verdiği değeri anlatan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, firmalarında; makina mühendisi, tekniker, proje çizim elemanları, iş takip personeli, müşteri temsilcisi, muhasebe sorumlusu, sıhhi tesisat ustaları, doğalgaz tesisatı ustaları ve montaj ekipleri ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Ahmet Kaymaz şöyle konuştu; “Yirmibirinci yüzyılı tanımaya başladığımız bu yıllarda, iş dünyasında daha önceleri göz ardı edilen bir faktörün ağırlık kazanmakta olduğunu artık biliyoruz. Bu faktör, insandır. Çağdaş seviyeye ulaşmak için yalnızca teknolojik ağırlıklı düşünmenin yeterli olmadığının, başarımızda en az teknolojik faktörler kadar ve belki de daha fazla rolü olan insan faktörünün farkındayız. Kaymaz Doğalgaz İnsan Kaynakları Yönetimi’nin amacı şir- ketimizin temel hedeflerine başarıyla ulaşması için gerekli olan insana yönelik sistemleri kurmak ve yerleştirmektir. Hedefimiz, bünyesinde en üstün vasıflı elemanları toplayabilen bir organizasyon yapısı ve çalışma ortamı yaratmak, bireysel yetenekleri olabilecek en üst düzeyde geliştirmek ve değerlendirmek, çalışanlar arasında ortak bir ruh yaratarak işlerimizin daha da ileri gitmesini sağlamak olarak özetlenebilir. Bütün bunları gerçekleştirirken, grubun yerleşmiş dürüstlük ve her zaman doğru olanı yapmak prensiplerini göz önüne alarak çalışmaktayız.” İnşaat sektörü hakkında da sohbet ettiğimiz Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, piyasada yaşanan nakit sıkıntısından kaynaklı konut satışlarının durma noktasına geldiğini, durmadan üretim yapan müteahhitlerin de konut satamamalarından dolayı sıkıntılı bir süreçte olduklarına değindi. Satışların olmamasından kaynaklı Türkiye’de konut stoklarının arttığını dile getiren Kaymaz, “2012’nin ikinci yarısından itibaren konut üretimlerinde yüzde 35’lere varan bir artış yaşandı. Yaşanan bu artışa rağmen talep yok denecek kadar az. Yaşanan bu süreçte bankalarda müteahhitlerimize destek olmaktan vazgeçmeye başladılar. Yani müteahhitlerimizin çıkar yolu kalmadı diyebilirim. Burada tek yapılması gereken hükümet politikaları ile müteahhitlerimizin önünü açmak ve finans sektöründe müteahhitlerimize gereken önemin verilmesi olacaktır. Sadece finansal değil personel bazında da sektör olarak ciddi sıkıntı yaşıyoruz. yetişmiş kalifiye eleman bulmak artık çok zorlaştı. İşini iyi yapan yetişmiş personel de müteahhitliğe soyundu. Bu nedenle çalıştıracak nitelikli personel bulamıyoruz. Özellikle Sincan Bölgesi’nde klasik parsellerin kalmadığı müteahhit meslektaşlarımızın birleşerek emsalli konutlara yöneldiğini görüyoruz. Müteahhitlerimiz henüz yeni olan bu oluşuma karşı biraz çekingen yaklaşıyorlar fakat ben birleşmeden yanayım. 2013 yılında kentsel dönüşüm projelerinin başlamasıyla da inşaat malzemelerinde özellikle demir ve beton fiyatlarında yükselmeler olacak. Yapılan projeler müteahhitlerimize olan talebi daraltacak. Zaten durma noktasına gelen sektör iyice çıkmaza girecek. Bu nedenle ben 2013 yılında beklemekten yanayım. Herhangi bir proje düşünmüyorum. Meslektaşlarıma da bunu tavsiye edebilirim.” dedi. Sincan ve civarında yaşanan arsa paylarındaki artış nedeniyle bu bölgede faaliyet gösteren müteahhitlerin farklı illerle ve ilçelere kaydığına da dikkat çeken Ahmet Kaymaz, çok az kalan imarlı arsaların ise arsa paylarının çok yüksek olduğuna değindi. ocak - şubat‘13 59 usta firmalardan firmalardan firmalardan Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura: Sektör giderek daralıyor, birleşmemiz gerekiyor Bu güne kadar klasik parsellere 160’a yakın konut ürettiklerini dile getiren Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura, inşaatlarında her zaman kaliteye çok önem verdiklerini söyledi. Yapısı gereği yürüttüğü projelerin her aşamasında başında bekleyerek, kaliteli bir şekilde tamamlanmasını sağlayan İdris Tura, kalitenin fiyatlara da yansıdığını belirtti. Kalitenin müşteri tarafından fark edildiğini anlatan Tura, “Ben yaptığım projelerin mutlaka içerisinde bulunurum. Temelden son çivisi çakılana kadar inşaatlarımın ocak - şubat‘13 başındayım. Sonuçta ortaya çıkan üretimde yakalanan kalite mutlaka müşteriler tarafından fark ediliyor. Konut satışlarımda da bu kaliteyi kazanca çevirerek muvaffak olabiliyoruz. Daha önce yaptığım tüm projelerimin arkasındayım. Eğer bir müşterim bana ihtiyaç duyarsa koşarak gider sorununu çözerim. Çalıştığım arsa sahipleri ile hep memnun ayrıldım. Arsa sahiplerim bana müşteri getiriyor. Ben bir kez çalışalım sonra ne olursa olsun anlayışında değilim. İşte burada da güven kavramı ön plana çıkıyor. İnsanlar size güvendi mi, sizi takip ediyorlar. Ben hep bu anlayışla ve güvene dayalı çalıştım. Şimdi de geldiğim noktadan çok memnunum.” dedi. İnşaat sektörünün en önemli sorunlardan birini de nitelikli eleman eksikliği olarak kaydeden İdris Tura, hem kaliteli eleman bulunamayışının hem de eleman maliyetinin yüzde 50 artışının sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. İşçilik giderlerinin inşaatlarda en büyük gider kalemi arasında yer almasına karşın, gider olarak gösteremediklerini de anlatan Tura, yeni düzenlemelerde bu konunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Tura, şöyle konuştu; “İnşaatlarımızda her kalemde bir artış yaşanırken maalesef konut fiyatları yerinde sayıyor. Kendi öz sermayemiz ile büyük risk alarak girdiğimiz projeler, sonunda yeteri kadar kazanamıyoruz. Bu riskin karşılığı böyle olmamalı. Zaten küçük çaplı projelerde kazanç sağlama imkanı ortadan kalktı. Artık birleşerek emsalli projelere girme ve ancak buradan kazanç elde etme imkanımız var. Birleşemeyen firmaların ben gelecekte var olabileceklerini düşünmüyorum. Zaten ortada bir TOKİ gerçeği var. Türkiye’de konut fazlası olmasına karşın TOKİ sürekli üretime devam ediyor. TOKİ karşısında biz yap-sat müteahhitleri çok zor durumda kalıyoruz. TOKİ’nin aldığı devlet desteği bizim her zaman geride kalmamıza neden oluyor. İki rakip olarak çıktığımız pistte bizim ellerimiz, ayaklarımız bağlanıyor ve eşit şartlarda rekabet edebilmemiz isteniyor. Bunun olması mümkün değil. TOKİ’nin ihtiyacı olana, müteahhitlerin olmadığı alanlarda sosyal konut üretmesi gerekiyor. Aksi halde bizimle rekabet etmeye devam ederse sektörümüzün önünü kesmiş olacaktır.” 61 Günset Yapı Malzemeleri’nde Geleneksel Mangal Partisi Yıllardır sektörde başarılı bir şekilde faaliyet gösteren Günset Yapı Malzemeleri geleneksel mangal partisinde yine müşterilerini ağırladı. Yıllardır süren ve bir gelenek haline gelen Günset Mangal Günleri bu yıl da yine eğlenceli anlara sahne oldu. Günset Merkez Ofisi’nde düzenlenen mangal partisi 2 gün sürdü. Birlikte çalıştıkları müteahhit ve inşaat sektör temsilcilerini Günset’te ağırlayan firma yetkilileri, yılda bir böyle etkinliklere karar verdiklerini ve yıllardır bu geleneklerini sürdürdüklerini söylediler. Yıllardır sektörde başarılı bir şekilde faaliyet gösteren Günset Yapı Malzemeleri geleneksel mangal partisinde yine müşterilerini ağırladı. Bu yıl da yine Günset Merkez Ofisi’nde düzenlenen etkinliğe çok sayıda davetli katıldı. 2 gün süren ve eğlenceli anların yaşandığı Günset Mangal Günleri’nde firma yetkilileri müşterileri ile bir araya gelerek hem sektörden hem de güncel konulardan sohbet etme fırsatı yakaladılar. Günset Yetkilileri, yoğun iş tempoları içerisinde her zaman müşterileri ile bir araya gelemediklerini, bu tarz organizasyonlar ile iş stresinden uzakta, müşterileri ile sohbet etme fırsatı yakaladıklarını belirttiler. Hoş sohbetlerin yaşandığı ve eğlenceli anlara sahne olan organizasyondan davetliler memnun ayrıldılar. ocak - şubat‘13 usta usta 60 Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura, inşaat sektörü hakkında bir değerlendirmede bulunurken, kendisinin de yıllardır faaliyet gösterdiği Sincan Bölgesi’nde yaşanan sorunlara değindi. Sincan’da özellikle arsa paylarında yaşanan artışa dikkat çeken İdris Tura, bölgede müteahhitlerin arsa bulamadıkları için farklı bölgelere kayma eğilimi gösterdiklerini söyledi. Maliyetlerin giderek arttığına da değinen İdris Tura, şöyle konuştu; “İnşaat sektörü giderek artan bir daralmanın içerisine sürükleniyor. Maliyetler her geçen gün artarken maalesef konut satışları düşüyor. Konut üreterek satamayan müteahhit meslektaşlarımız ise çıkar yol bulmakta zorlanıyorlar. Sincan’da klasik parsel dediğimiz arsalar neredeyse bitti. Belediyemiz yeni bir imar çalışması yaptı ve farklı bölgeleri imara açtı. Yeni imara açılan bölgelerimizde ise gerek altyapı gerekse üst yapı sorunları nedeniyle müteahhitlerimiz konut yapmaktan çekiniyorlar. Konut yapmak isteyen müteahhitlerimiz ise yaşanan rekabette artan arsa paylarından şikayet ediyorlar. Özellikle inşaat sektöründe küçük çapta konut üreten firmalarımız ya geri adım atıyorlar yada birleşerek büyük ölçekli projelere başlama kararı alıyorlar. Sektörde yaşanan daralma maalesef firmalarımızı bu yöne doğru itti. Küçük ölçekli firmalarımız özellikle 2013’te önlerini görememelerinden dolayı bekleme kararı alırken, bir takım meslektaşlarımız da riske girerek inşaatlarına devam etme kararı aldılar. Ben bunu risk olarak değerlendiriyorum çünkü 2013’te neler olacağını bilemez bir haldeyiz. Bu işe devam etmek istiyor isek bir araya gelerek hareket etmeliyiz. Firma birlikteliği yaparak hem daha güçlü hem de riski bölen bir anlayışla yolumuza devam etmeliyiz.” 1989 yılından bu yana Sincan Bölgesi’nde inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve 2006 yılında Tura-Sadık İnşaat’ı kurarak çalışmalarına devam eden İdris Tura ile bir araya gelerek firma faaliyetlerini ve sektörü konuştuk. TuraSadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura Sincan Bölgesi’nde özellikle arsa paylarında çok ciddi bir sıkıntı olduğunu belirterek, müteahhitlerimizin alternatif bölgelere kaydıklarına dikkat çekti. proje proje 'Rüyamkent Evleri' Görücüye Çıktı Özbay İnşaat-Özoğlu Grup İnşaat ve Gökdemir Grup’un birleşerek Etimesgut İlçesi’nde örnek bir projeye imza attıklarını daha önceki sayılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Aradan geçen sürede hızlı bir çalışma dönemi yaşayan müteahhit meslektaşlarımız, örnek dairelerini oluşturarak müşterilerinin beğenilerine sundu. 3 blokta toplamda 151 daireden oluşan Rüyamkent Evleri, 158 metrekarelik 4 artı 1 dairelerden oluşuyor. Ayrıca her dairede yatak odalarında soyunma kabinleri de mevcut. Çevre düzenlemesinden spor salonlarına kadar her şey düşünülmüş. Kullanılan bütün malzemeler Gökdemir Grup’un birinci sınıf malzemeleri. Rüyamkent Evleri’nde, güvenliğe çok önem verilmiş. Sitenin tek giriş ve çıkışı var. 24 saat görev yapan bir güvenlik görevlisi olacak ve giriş çıkışlar güvenlik eşliğinde usta 62 ocak - şubat‘13 dairelere bilgi verilerek sağlanacak. Süs havuzları ve çevre düzenlemesinde müşterilerin kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri amaçlanmış. Her bloğumuzun altında spor salonu ve sosyal alanlar tasarlanmış. Çocuklar için güvenli ve eğlenceli oyun alanları, aileler için süs havuzları içerisinde kamelyalar ve şelaleler düşünülmüş. Çelik kapılar birinci sınıf, iç kapılar ise ahşap kaplama kullanılmış. Her dairenin vestiyeri, ayakkabılığı birinci sınıf ve standart konulmuş. İki banyo tasarlanarak duşakabinleri yerleştirilmiş. Çamaşır makinesi için ayrı bir bölme, üzerinde de dolap kullanılmış. Mobilyaların tamamı birinci sınıf ve balon kapak olmuş. Doğramaların hepsinde ısı ve ses yalıtım sistemi kullanılmış. Laminant parkeler ve duvar kağıtları yine birinci sınıf seçilmiş. Rüyamkent Evleri 4+1 Daire Özellikleri • 1. Sınıf multi kilitli ahşap kaplamalı çelik kapı • İç kapılar birinci sınıf MDF • Salon, ve odalarda 1. sınıf laminant parke • Islak zeminlerin tamamı Kalebodur • Yatak odası içerisinde soyunma odası ve dolapları • Mutfak dolapları 1. sınıf balon kapak • Mutfak tezgahı granit • Mutfak içerisinde ankastre, ocak, fırın ve davlumbaz • Çelik krom mutfak eyvesi • Gaz sensörleri ile gaz kaçağı önleme ünitesi • Banyo ve WC’lerde yerden tavana kadar fayans uygulaması • Banyo ve WC’lerde birinci sınıf alüminyum asma tavan sistemi • Banyolarda duşakabin uygulaması • Banyolarda Hilton banyo dolabı uygulaması • Pencere ve balkon kapıları 1. sınıf PVC doğrama • Mutfak kapısı sürgülü Volkswagen Kapı • Balkonlarda merkezi sistem anten ve priz • Toprak hatlı elektrik tesisatı ve 1. sınıf prizler • 1. sınıf vestiyer ocak - şubat‘13 63 usta Özbay İnşaat-Özoğlu Grup İnşaat ve Gökdemir Grup’un birleşerek Etimesgut İlçesi’nde örnek bir projeye imza attıklarını daha önceki sayılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Aradan geçen sürede hızlı bir çalışma dönemi yaşayan müteahhit meslektaşlarımız, örnek dairelerini oluşturarak müşterilerinin beğenilerine sundu. mühendisi köşesi “Türkiye’de Kentsel dönüşüm için radikal bir karar alındı. Ülkemizdeki 18 milyon yapı stokundan yaklaşık 7 milyonunun kentsel dönüşüme tabii olduğu düşünülünce, yapı denetiminin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Acaba Erzincan depreminden sonra sağlıklı ve doğru bir yapı denetim sistemi kurulsaydı kentsel dönüşümde bu kadar maliyet olur muydu? Yapı Denetim’de de ivedilikle Kentsel Dönüşüm’de olduğu gibi Radikal Kararlar alınmalı ve sisteme sağlıklı bir işleyiş kazandırmalıdır.” usta 64 Yapı Denetim ve Deprem Derneği Başkanı İnşaat Mühendisi Nazmi Şahin: Depremde Kimse Ölmesin Gerçekleştirdiği projeler ile sektörün öncü isimlerinden olan ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Ankara Şube başkanlığı döneminde yaptığı çalışmalarla sektöre ciddi katkılar sağlayan İnşaat mühendisi Nazmi Şahin’den kendisi, yeni kurulan ‘Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği’ ve yapı denetim sektörünün sorunları hakkında bilgi aldık. Nazmi Şahin kimdir? İsmim Nazmi Şahin, inşaat mühendisiyim. Çorumluyum, evli ve 2 çocuk babasıyım. İngilizce ve Rusça biliyorum. Yaklaşık 14 yıldır inşaat mühendisliği mesleğimi yapıyorum. Yurtdışı tecrübelerim var. Rusya’da 1998-2000 yıllarında çeşitli projelerde görev aldım. 2000 yılından itibaren merkezi Ankara da bulunan proje, mühendislik, İnşaat ve müteahhitlik ile ilgili birçok proje üzerinde çalıştım. 2010 Yılında Tunam Yapı denetim firmasını kurarak yapı denetim sektörü- ocak - şubat‘13 ne girdim. Son bir buçuk yıl Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Ankara Şube Başkanlığı görevini yürüttüm. Bu süreçte birçok çalışmalar yaptık ve sektöre katkı sağlamaya çalıştık. Bunlardan en dikkat çekenlerden biri de yaşanan Van depreminden sonra gerçekleştirdiğimiz sempozyum ve Van deprem raporunun tarafımızdan hazırlanması olmuştur. Bu sempozyuma Çevre ve şehircilik bakanımız Erdoğan Bayraktar ve TV kanalının da katılımıyla sesimizi güçlü bir şekilde duyurduk. Bunun ardından Yapı denetimi üzerine pek çok panel ve sempozyum gerçekleştirdik. Eğitimler verdik. Mesleğimizi daha iyi seviyelere ulaştırmak adına biz elimizi taşın altına koyduk. Ancak yaklaşık iki ay önce bu görevimden ayrılarak sisteme güvenen meslektaşlarımla Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği derneğini kurduk. Bugünlerde yoğun bir şekilde derneğimizin oluşum sürecini tamamlamak için çalışıyorum. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler bünyesinde yürütülen ve yaklaşık 2 aydır devam eden “ Denetim ve Enerji Verimliliği” Projesinde takım lideri olarak görev alıyorum. Burada da kanun ve yönetmeliğin açıklıklarını ya da yapılması gerekenlerin analizini yapıyoruz. Avustralyalı bir uzman ve ODTÜ’den bir profesör ile beraber bir rapor üzerinde çalışıyoruz ve bu raporu da en kısa zamanda bitirmeyi planlıyoruz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Projesi’nde de enerji verimliliği ve yapı denetim konusunda sesimizi en üst seviyeye ulaştırmaya çalışacağız. Yapmış olduğumuz analizlerin Türkiye’nin de önünü açacağına inanıyorum. İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya ve yeni Avrupa birliğine yeni giren Bulgaristan modellerini inceledik. İngiltere ve Fransa’daki yapı denetim sektöründeki denetlemelerin nasıl yapıldığına dair bir geziyi de yönetim kurulu arkadaşlarımla yakın bir zaman da gerçekleştireceğiz. Yapı denetimin önemi Kentsel Dönüşüm ile daha iyi anlaşıldı Türkiye’de Kentsel dönüşüm için radikal bir karar alındı. Ülkemizdeki 18 milyon yapı stokundan yaklaşık 7 milyonunun kentsel dönüşüme tabii olduğu düşünülünce, yapı denetiminin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Acaba Erzincan depreminden sonra sağlıklı ve doğru bir yapı denetim sistemi kurulsaydı kentsel dönüşümde bu kadar maliyet olur muydu? Yapı Denetim’de de ivedilikle Kentsel Dönüşüm’de olduğu gibi Radikal Kararlar alınmalı ve sisteme sağlıklı bir işleyiş kazandırmalıdır. Bu ülkede yapı denetimin şart olduğuna ve bunun da iyi bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bunun da ancak bir deprem mühendisliği ile yapılacağına inanıyoruz. Sadece yapı denetim diyerek taraf olmuyoruz. Kurduğumuz Yapı Denetim ve Deprem Derneğimize profesörlerimiz, laboratuarlarımız, üniversitelerimiz, mühendislerimiz ve yapı denetimler üye olabiliyor. Böyle bir denetim kurarak tam bir mekanizma çalışmasının ortak bir akılda birleşmeyi ve ortak bir akılla yola çıkmayı hedefledik. Derneğimiz yaptığı hizmetlerle kamuyu aydınlatıcak ve topluma yol gösterecek bir misyon üstlendi. Dernek olarak 2. amacımız da sektörü uluslararası bir boyuta taşımak. Sektörün önünü açarak katkı sağlamak adına diğer ülkelerde yapılanları kendi ülkemizde de yapmaya çalışacağız. Torba yasada eksiklikler var Torba yasayı enine boyuna inceledik. Torba yasanın çoğu maddesine karşıyız.Bir sektörde isim değişikliğiyle o sektörü disipline edemezsiniz. Yapı denetim sektörünün 11 yıllık bir geçmişi var. Yapı denetim sektöründe faaliyet gösteren firmalar olarak ilk sorunumuz mütteahhitle olan ticari ilişkimiz. Bunun olmaması gerekiyor. Denetleyenle denetlenen arasında ticari bir ilişki olmamalı. Bunun birçok örneği var. Kamu bizi denetlerken biz denetçimizi seçemiyoruz. Peki, biz seçsek bu bağımlı olmaz mı? Öncelikle yapı denetimin kaliteli olması için sektörde denetleyenle denetlenen arasındaki ticari ilişkinin kesilmesi gerekiyor. Yapı denetim bu işi kamu yararına yapıyorsa müşteri aramamalı. Neden kamu diyoruz, inşaatı 20 daireli 15 katlı bir bina düşünelim. Bu binayı yapan bir mütteahhit, bir mühendis var. Bu insanlar öldüğü zaman bina devlete, kamuya kalıyor. Bu yüzden kamunun bu yapıları çok dikkatli incelemesi gerekiyor. Bunun da yolu denetçinin müşteri aramamasından geçiyor. Bunun için pek çok alternatif bulunabilir. Öğretmen atamaları gibi olabilir. Biz kamu yararına iş yapıyorsak araç muayenehaneleri gibi, noterler gibiysek bizimde kriterlerimiz olmalı. Ne yapı denetim müteahhidi, ne mütteahhit yapı denetim firmasını seçmemeli. Ancak bu şartla sağlıklı bir denetim yapılabilir ve bu yolla yaptırım gücü olur denet- çinin. Bunun yanı sıra sektörde faaliyet gösteren müteahhitlerin tamamı eğitimli olsaydı, yapı denetim sektöründe bu kadar sıkıntı yaşanmazdı. O zaman müteahhit yapı denetimi kendisi arayıp bulurdu. Biz hastalandığımızda ya da çocuğumuz hastalandığında en iyi doktoru arıyoruz araştırıyoruz. Ama bizim sektörde en iyisi değil en çok kırım yapan kim diye aranıyor. Bu da sektörün altını kazıyor. Bu yüzden Van depreminde 640 vatandaşımızı kaybettik. Ceza uygulamaları yeniden gözden geçirilmeli Sektörün sıkıntılarından bir diğeri de cezalar. Bir yapı denetim firmasının 50 tane işi varsa 50 işinden sadece bir tanesinde sorun oldu diye yapı denetimin komple cezalandırılıyor. Bu da ciddi bir sorun. Sektöre baktığınız zaman bir binadan dolayı yapı denetim firması ceza alabiliyor, ama belediye ceza almıyor, mütteahhit, mühendis ceza almıyor, şantiye şefi ceza almıyor. Ancak ne hikmetse söz konusu binada insanlar da oturmaya devam ediyor. Yapı denetim ceza almasın demiyorum o da alsın eğer yaptığı inşaatlarda kolon unutuyorsa, kiriş unutuyorsa, deprem riskini çoğaltacak kriterlerde hata yapıyorsa ceza alsın. Bir yılda iki yılda kapatılsın. Ama çok basit sebeplerle tadilat ya da tahsisatla halledilebilecek durumlarda para cezası ya da uyarı cezası alsın. Bu tür uygulamalar ciddi anlamda mağduriyeti doğuruyor. Ayrıca suç tekildir, çoğul suç işlemiyor ki yapı denetimler. Bir binadaki mühendisin hatasını sen tüm firmaya kesiyorsun. Firmada çalışan o kadar mühendis işsiz kalıyor, firma üzerinde bulunan diğer işler bundan etkileniyor. Zaten ekonomisi bozuk bir ülkedeyken bir de bu yolla işsiz sayısına katkı yapmış oluyoruz. Bu nedenle cezalarında yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bu mesleğin olmazsa olmazlarından biri de mesleki zorunluluk sigortalarıdır.Yüksek binaları denetliyoruz. Bu binalardan kaynaklanacak cezalar, firmalar için büyük sıkıntılar doğuruyor. Fransa’da Finlandiya’da olduğu gibi bizim ülkemizde de sigorta sistemi ile bu sorunun çözülmeli. Sektörde Mühendis bulmak zorlaştı Sektörün çok ciddi sorunlarından biri de birçok ilde mühendisi bulmakta yaşanan zorluk. Türkiye’deki inşaat mühendisi sayısı 85 bin iken bunun 22 binin Ankara’da, 20 binin İstanbul’da olması geriye kalan 40 binin de 79 ile dağılmış olması bu sıkıntıya sebep gösteriliyor. Bu konuda da önerimiz var. 3194 sayılı mevzuatta değişikliğe gidilip, belli kriterlerde 3a, 3b ye çıkılarak teknikerlere de şantiye şefliği verilebilir. Ayrıca bize göre yapı denetimdeki yardımcı kontrolör olan inşaat mühendisi, 30bin metrekareye değil 60bin metrekareye bakmalı. Elektrik ve makine mühendisi yardımcı kontrolörler 360 bin metrekareye bakmalı zaten denetçi mühendisleri var onların. Yapı denetim sistemi ile ilgili hazırlanan tasarı bu şekilde geçse bile yapı denetimin sorunları çözülmeyecek. Bu ülkede teknik müşavirlerin yaptığı işin bir kıstası var mı? Yapı denetimin tüm detaylarına bakanlık sitesinden ulaşılıyor. Bir teknik müşavir 90 bin metre kare inşaat alanında kaç mühendis çalıştırıyor? Bilen var mı? Yok, ama yapı denetimde 90 bin metre karede kaç mühendis olduğunu herkes biliyor. Hepsi kayıt altında. Teknik müşavirlik sistemine baktığımızda teknik müşavirler hak ediş yapabiliyor, hesap yapabiliyor, metraj yapabiliyor, proje yapabiliyor, inşaatı denetleyebiliyor, müteahhitlik yapabiliyor. Peki yapı denetimdeki mimar proje mi yapacak, projeyi mi denetleyecek, binayı mı denetleyecek ne yapacak? Bu böyle olursa sektör kaosa doğru gider ve eski tus sistemine döneriz. ocak - şubat‘13 65 usta mühendisin köşesi tanıtım tanıtım EN ZOR İŞ; basamaklarıyla anlatacağı için komediden hayli uzaklaşacak doğrusu. …. Eveeet, çaylarımızı kahvelerimizi içtik. Sizleri bu arazide yapılacak evlerin son halini yakından görebileceğiniz Ortadoğu ve Balkanların en büyük maketinin olduğu büyük salonumuza davet ediyorum. Buyrun lütfen..” X İnşaat A.Ş.’nin X bayan müşteri adayı: Eşine fısıldayarak; “Aşkım bunlar da bize maket gösteriyorlar. O kadar yolu bunun için mi geldik yaa?” Bir Pazar günü… Birkaç otobüs dolusu insan X İnşaat A.Ş.’nin bir site yapmayı planladığı boş bir araziye getirilmiştir. Bomboş değildir elbette. Tanıtım ofisi denilen şık, genişçe bir baraka ve etrafta gelenlere çay-kahve-sandviç servisi yapmak için koşuşturan bir dolu hizmet personeli vardır. X İnşaat A.Ş.’nin yakışıklı satış temsilcisi: “Hanım efendiler, beyefendiler, tanıtım ofisimize hoş geldiniz. Sizi biraz(!) yorduk ama yolculuğunuz iyi geçmiştir umarım. Kızım hemen çay kahve servisine başlayalım. Konuklarımızın yorgunlukları çıksın önce.. usta 66 X İnşaat A.Ş.’nin yakışıklı satış temsilcisi: Ortadoğu ve Balkanların en büyük (!) maketi üzerinde telaşla tanıtımına devam ediyor ve işaret parmağını maketin cam korumasına dokundurarak; “…. burada havuz olacak, burası tenis kortu, burası da çocuklarınızın oyun parkı…” Uzayıp gidiyor bu seri konuşma ve final cümlesi geliyor ardından “Mükemmel bir dizayn, değil mi?” *** Bu yazı bir mizah yazısı olsaydı, bu tür diyaloglardaki en komik kesitleri alıp sayfalarca yazmak ya da yukarıdaki sahne gibi, sektörün sıradanlaşmış satış yöntemlerinden doğan yüzlerce durum komedisi örneğini arka arkaya sıralamak mümkündü. Hep beraber eğlenirdik. Aslında iyi de olurdu. Ancak PRpro, X Müşteri adaylarına, X yöntemlerle satış yapmaya çalışan X İnşaat A.Ş lere çözümler sunan X bir sistem değil. Bu yüzden okumakta olduğunuz yazının bundan sonraki bölümü; PRpro’nun çalışma ciddiyetini reel iş ve işlem Evet, başlıktaki gibi; en zor iş, olmayanı satmak. Bir başka deyişle planlarını, projelerini hazırlarken gecenizi gündüzünüze kattığınız ve gerçekleştirmeye çok yakın olduğunuz hayalinize, müşterilerinizi inandırabilmek ve ortak edebilmek… Bu iş, kalite çıtası yükseldikçe müşteri beklentilerinin de büyüdüğü, inşaat sektöründe daha bir zorlaşıyor. Üstelik bu olguya “ev almak isteyen müşteriler” spektrumundaki somutçuların ezici çoğunluğu da eklenince, inşaat sektöründeki kıyasıya satış mücadelesinin başlıca sebepleri kolayca anlaşılır hale geliyor. bu isteğini karşılamak firmaların çoğunluğu için imkansız. Bu analizle birlikte, tek amacı müşterilerine diğerlerinden farklı olduğunu göstermek olan firmaların, henüz yapımına başlanmamış inşaat projelerini hedef kitleye hızla satmak için billboard, TV, gazete, dergi gibi bütün reklam mecralarını kullanmaya başlamaları, ardından satış ofislerine getirdikleri müşteri adaylarına sunulacak bir somut varlık olmadığından, sadece duvardaki 3D durağan görseli ve cam kutu içindeki maketi gösterebiliyor olmaları, bunun yanında kimi firmaların da kataloglarında tek kare görsellerin içine photoshop ile gerçek insan fotoğrafları montajlayarak, öncekilere oranla daha gerçekçi görüntüler elde etmiş olmalarına rağmen, sonuçta yine “hareketsiz” görseller üretmeleri, bilinçaltı ve gözü hareket beklentisi içinde olan genel müşteri kitlesinin farkında olan kreatif bir ekiple, uzun süredir videorealistik çözümler üzerinde ar-ge çalışmaları ve ciddi uygulamalar yapan PRpro’yu “one minute beyler!” demeye ve harekete geçmeye zorladı. “Motion” sinema dilinde hareket anlamına geliyor. Gelişen teknolojiler, sinemanın, dizilerin yapım kalitesini yükseltmekle kalmadı, seyircinin seyir lezzetini de artırdı. Seyir lezzetinin keyfine varan izleyicide de gördüğü her görüntüden yüksek kalite beklentisi oluştu. Dikkat edilirse, haber bültenlerinin stüdyo görüntülerinde bile hep bir motion (hareket) var. Spikerleri, eskiden olduğu gibi tek kamera ile çekilen sabit karelerden izlemiyoruz artık. Çünkü gözün beklentisi; hareket… hareket… hareket… Hareket , çünkü canlılığın ve canlı olmanın biyolojik özelliklerinden biri. Canlılığın temel gereksinimi hareket. Oysa inşaat sektöründe şu ana kadar tanıtım faaliyetlerinde sunulan görseller ya haraketsiz ya da canlı unsurundan yoksun.. Bu da ciddi bütçeler ayrılan tanıtım çalışmalarını hedef kitlenin görsel beklentileri karşısında yetersiz kılıyor. Çünkü insanlar alacakları konutu birebir görmek, 10 dakikalığına da olsa evin içinde gezmek, canlı canlı yaşamak istiyorlar. Fakat günümüz ekonomisinde firma, projesini önce satıp sonra yapmak zorunda olduğundan, müşteri adaylarının ocak - şubat‘13 PRpro duruma el koyuyor İmkansız yok… PRpro, “Canlılık ve hareket” temalarını “Gerçek 3D Kompozisyon”a dönüştürerek, tanıtımı birkaç level yukarıya taşıyor ve genel müşteri kitlesinin evin içine girip yaşamak, gezmek taleplerine cevap vermekte zorlanan firmalara yeni bir ikna alanı açıyor. PRpro’ nun sınırsız tasarım dünyasında, kreatif ekibi, mimari projelerinize sanatsal bir dokunuş getiriyor. Müşterileriniz için yapmayı planladığınız PR sunumlarında, hem eşsiz bir görsellik hem de müşteri ikna kabiliyetini yükselten bu çalışma, artık “Gerçek 3D Kompozisyon” sayesinde siz değerli firmaların hizmetinde. NASIL BAŞLAR? Proje mimar tarafından çizildikten sonra yazılan senaryoya göre storyboard çizimleri ile başlıyoruz işe. Yapılan çizimlerin onayından sonra, greenbox stüdyoda istenilen senaryoya göre istenilen oyuncularla çekimler yapılır. Profesyonel ekip ve ekipmanla gerçekleştirilen bu çekimlerden elde edilen görüntüleri işlerken, bu iş için en uygun progamları Mac OS X üzerinde tercih etmekteyiz. Bu çekimlerde en önemli teknik unsur ışık... Doğru ışık uygulaması greenscreen (yeşil arkaplan) ile oyuncunun, kompozit programlarında rahatça alpha kanalının (ChoromaKey) çıkarılmasını sağlamaktadır. Çekilen görüntüler FinalCut programında kaba kurguya girer. Senaryoya uygun müzik yapımından sonra nihai süre belirlenir. Gelelim chromakey bölümüne; bu bölümde özenle seçilen greenbox stüdyo görüntülerindeki oyuncular, yeşil ekrandan temizlenir. Temizlenen görüntüler gelen projeye göre yerleştiril- ocak - şubat‘13 67 usta OLMAYANI SATMAK… tanıtım mek üzere 3DS Max programında sahnelere yerleştirilmek üzere PC platformuna yönlendirilir. 3D uzmanları, gelen projeleri Vray Render motoruna göre optimize ettikten sonra görüntüleri tam eşleşecek şekilde yerleştirir ve stüdyoda çekilen kamera hareketlerine göre saniyede 25 kare olacak şekilde animasyon haline getirirler... Aldığımız render kareleri Composite programına atılarak, videorealistic sistem başlar. İğne oyası gibi işlenir, tek tek... sabırla... Normalde 3 dakikalık bir animasyon için toplam 4500 kare FullHD render alınması gerekmektedir. Fakat “Gerçek 3D Kompozisyon” da yaklaşık 2,5 kat daha fazla render alınması gerekiyor. Nedeni ise; Basit animasyon filmlerinden farklı olarak greenbox stüdyo çekimlerinin sonradan eklenmesi değil, 3D içerisinde reel görüntü olmasıdır... Unutmayın! PRpro için EN KOLAY İŞ; OLMAYANI SATTIRMAK… Bu sistem dünyada yeni uygulanan “videorealistic” sistemidir. 3DS Max programında hazırlanan bu sahneleri video haline dönüştürebilmek için yaklaşık 12000 kare render alınması gerekmektedir. Bu iş hiç de söylendiği kadar kolay olmamakta ve ciddi yatırımlarla kurulan render tarlası gerekmektedir. PRpro bünyesinde bulunan render tarlası, tamamı 8 çekirdekli ve i7 işlemcili toplamda 1000 Ghz. hızındaki güçlü sistemlerle, render bekleme sürelerini çok düşürdü... Alınan bütün (Alpha TGA) render kareleri, çekilen GreenBox stüdyo görüntüleri ile eşleştirilmek üzere Apple platformuna gönderilir. Tabi ki gigabit alt yapılı NAS server ile... usta 68 Videorealistic işi yapabilmeniz için önce çalıştığınız bilgisayar sizi yolda bırakmamalı. Ekranı çok net ve 178 derece açıdan aynı renkleri verebilmeli. Evet Apple bilgisayarlardan bahsediyoruz. Tıpkı üzerinde çalıştığınız proje gibi Güçlü ve Kararlı... ocak - şubat‘13 Eşleştirilen görüntülere color uygulaması yapılır. Export alındıktan sonra müzik ve dış ses uygulanarak PR sunumlarına hazır hale getirilir. fuar ANKARA 2013 7. ULUSLAR ARASI İNŞAAT MALZEMELERİ YAPI YENİLEME YAPIDECOOR ANKARA İnşaat Malzemeleri Yapı Yenileme Fuarı 28 – 31 Mart tarihleri arasında 7. Kez ziyaretçilerini ağırlayacaktır. Fuar, inşaat sezonunun başlamasıyla bölgede düzenlenen ilk ve en büyük fuar olma özelliği ile yeni projeler ve tadilat çalışmaları için malzeme ve hizmet tedarikinde en önemli adrestir. Geçtiğimiz 6 yıl boyunca sürekli gelişen ve yenilenen fuar, bugüne kadar ülkemizin önde gelen birçok inşaat şirketi için projelerine tedarikçi sağlarken, villa ve konut tadilat çalışmalarında Ankara’nın malzeme ve hizmet tedarik noktası olmuştur. usta 70 Fuar içerisinde endüstriyel yapılar ya da konut inşaatları, villalar ya da daire tadilat ve yenileme çalışmaları için ihtiyaç duyulabilecek, çatı cephe kaplamaları, seramik, mermer, parke gibi zemin kaplamaları, yüzme havuzları, ahşap, çelik ve prefabrik konutlar, duvar kağıdı, boya, banyo – mutfak, kapı – pencere, ısıtma ve soğutma ve dekorasyon malzemeleri gibi çok geniş yelpazede ürün ve hizmeti bir arada bulabilmek mümkündür. Anadolu’nun en yeni fuar merkezi olan Congresium’da (ATO Fuar Merkezi) düzenlenen fuar ziyaretçilerini yaklaşık 200 katılımcı firma ile ağırlamaktadır. Neden Ziyaret Etmelisiniz? Anadolu’nun en büyük yapı malzemeleri fuarı olan YAPIDECOOR ANKARA, firmanız veya kendiniz için aradığınız tüm ürün ve hizmetleri geniş bir yelpazede aynı çatı altında bulabilmenize imkân vermektedir. Fuarı ziyaret ederek, Türkiye’nin dört bir yanından katılım yapmış sektör devi firmalar ile birebir görüşme ve işbirliği imkânı bulabilirsiniz. Aradığınız ürün ve hizmetleri alternatifleri ile birlikte aynı alanda kıyaslama imkânına sahip olursunuz. Yapı ve dekorasyon adına oldukça geniş bir yelpazede ürün ve hizmeti bünyesinde barındırarak, ziyaretçilerine bina yalıtımından güvenlik sistemlerine, alt yapıdan kapı, pencere ve dekorasyon uygulamalarına kadar çok sayıda seçenek sunmaktadır. Detaylı bilgi için www.yapidecor.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. ocak - şubat’13 ANKARA 2013 YAPIDECOOR ANKARA İnşaat Malzemeleri Yapı Yenileme Fuarı 28 – 31 Mart tarihleri arasında 7. Kez ziyaretçilerini ağırlayacaktır. Fuar, inşaat sezonunun başlamasıyla bölgede düzenlenen ilk ve en büyük fuar olma özelliği ile yeni projeler ve tadilat çalışmaları için malzeme ve hizmet tedarikinde en önemli adrestir. FUARI “İnşaatlarınız ve Tadilatlarınız için aradığınız herşey bu fuarda..” 28 - 31 MART 2013 Ziyaret Saatleri 10.30 - 19.00 31 Mart Pazar 10.30 - 18.00 Karaca Sk. Villa Beyaz Apt. No: 17/4 G.O.P. -ANKARA/TURKEY Tel. : +90.312 442 28 20 (Pbx) Fax : +90.312 442 26 96 WWWYAPIDECORCOMTR¬¬s¬¬INFO CYFFUARCOMTR BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR. vizyon usta 72 Bilim – Teknoloji ve Ar-Ge Üzerine Sanayii ve Teknolojide Sivil Toplum Kuruluşlarının İşlevi ve Önemi Veli SARITOPRAK Mehmet Nuri KAYA TÜSİAV Başkanı Çankaya Müteahhitler Derneği Genel Sekreter AR-GE teriminin kapsadığı 3 temel faaliyetler ise: 1- Temel araştırma 2- Uygulamalı araştırma 3- Deneysel geliştirmedir. BİLİM : Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecidir. Temel araştırma; görünürde herhangi bir özel uygulaması veya kullanımı bulunmayan ve öncelikle olgu ve gözlemlenebilir gerçeklerin temellerine ait yeni bilgiler edinmek için yürütülen deneysel veya teorik çalışmalardır. TEKNOLOJİ: Bilimsel bilgiden yararlanılarak yeni bir ürün geliştirmek, üretmek ve hizmet desteği sağlamak için gerekli bilgi, beceri ve yöntemler bütünü. Uygulamalı araştırma: Yeni bilgi elde etmek amacıyla üstlenilen özgün bir araştırmadır. Bununla birlikte , öncelikle belirli bir pratik amaç veya hedefe yöneliktir. Bu duruma göre özgün üretim için gerekli safhalar da dörde ayrılır. 1- Bilimsel bilgiye ulaşmak ve geliştirmek 2- Bilgiden faydalanarak bir ürün tasarlamak 3- Tasarlanan bu ürünün üretim tekniklerini belirlemek 4- Üretime geçmek Deneysel geliştirme : Araştırma ve/veya pratik deneyimden elde edilen mevcut bilgiden yararlanılarak yeni malzemeler, yeni ürünler yada cihazlar üretmeye, yeni süreçler, sistemler ve hizmetler tesis etmeye yada kurulmuş olanları önemli ölçüde geliştirmeye yönelik sistemli çalışmalardır. Gelelim çağımızın yükselen değeri olan AR-GE ye. AR-GE ( Araştırma ve deneysel geliştirme ): Eğitim , bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, işgücü, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar. SONUÇ VE NELER YAPILMALI? - Türkiye süratle araştırmacı ve geliştirmeci bir toplum yaratmalı, öncelikle gençleri bilinçlendirmelidir. - Bilim ve sanayide başarıya saygı duyan ve ödüllendiren bir ülke olmalıyız. - Merak eden, öğrenen bir topluma dönüşmek zorundayız. Yoksa başka ülkelerin , başka toplumların öngörülerini yaşarız. ocak - şubat‘13 Mesleki dayanışma kültürü maalesef ülkemizde çok geç başlamıştır. Sanayi devriminin gerçekleştiği Avrupa coğrafyasında mesleki dayanışma kültürü gelişen sanayi ve ticaretle birlikte hızla gelişmiş, bunun sonucunda da kendi ülkelerinde meslekleri ile ilgili konularda iktidarlar üzerinde daha çok yaptırım gücüne ulaşmışlardır. Meydana getirdikleri dernekler, meslek birlikleri ve federatif yapıları ile ülkeleri içerisinde çok ciddi söz ve karar mercii olabilmişlerdir. Ne yazık ki bizim ülkemizde, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, uzun yıllar süren anti-demokratik uygulamalar nedeniyle, sivil toplum kuruluşlarının oluşumu sistematik bir şekilde engellenmiş, sanayici ve girişimcilerin bir araya gelmelerinden korkulmuştur. Bir araya gelerek ortak bir dayanışma tavrı ortaya koymak, örgütlü bir yapı gerektirdiği için ‘ÖRGÜT’ kelimesi bile iktidar sahiplerini korkutmuş, ürkütmüştür. Onun içindir ki, uzun yıllar bu memleketin sanayicisi, ticaret erbabı, girişimcisi iktidarlar tarafından baskıya maruz kalmak ve sistemden tecrit edilmek endişesi ile sivil toplum kuruluşları oluşturamamışlardır. Ancak iktidarlara yakın büyük sermaye sahibi birkaç oluşuma izin verilmiştir. Zira sanayisi ve ticareti gelişen bir Türkiye’nin insanı zenginleşecek, refah düzeyi yükselecek, refah düzeyi yüksek insanlar topluluğu daha çok düşünecek ve iktidar uygulamalarını daha çok sorgulayacaklardır. İktidar sahiplerini endişelendiren bu durum sebebiyledir ki, Türk girişimcisinin örgütlenmesi ve mesleki gelişim göstermesi uzun yıllar boyunca bin bir türlü engellerle geciktirilmiştir. Son yıllarda, ülkemizdeki siyasi ve hukuki iyileştirmelerin etkisiyle gelişen demokratik ortamda, Türkiye’de, sivil toplum kuruluşlarının ve mesleki dayanışma örgütlerinin sayısı hızla artmış, buna paralel olarak da sivil inisiyatif geliştirme kültürü geç de olsa oluşmaya başlamıştır. Bir yapı oluşturarak bir araya gelen meslektaşlar, sorunlarına daha hızlı çözümler üretmişler, birlikten aldıkları güçle yüksek moral ve motivasyonla daha rahat yatırım yapma imkanı bulmuşlardır. Bazı meslek gurupları kendi aralarında sermaye birlikteliği yaparak daha hacimli işler başarmışlardır. Netice itibariyle sivil toplum kuruluşlarının iş hayatında ne kadar önemli olduğunun bilincine varılmış, meslek erbapları seslerini daha gür bir şekilde duyurmaya başlamışlardır. Bu bilinç ile uluslararası rekabet ortamında söz sahibi olmaya, kendi sektörlerine itibar ve daha kaliteli iş gücü oluşturma aşamasına gelmeye başlamışlardır. 73 Unutulmamalıdır ki küreselleşme rüzgarlarının da etkisiyle uluslararası ticari faaliyetler artık boyut değiştirmiştir. Yerli sanayi ve üreticiler kendilerini dünyadaki piyasa koşullarını da göz önünde bulundurarak; ürün geliştirmek, teknolojik yenilikleri yakından takip etmek ve alt yapılarını uluslararası rekabet koşullarına uygun hale getirmek zorundadırlar. Aksi durumda aynı sektörde olan yabancı rakipler gelip iç piyasadaki pazar paylarında etkili bir şekilde söz sahibi olmaya başlayacaklardır ki, ülkemizde bunun birçok örneği mevcuttur. Türk sanayici ve girişimcilerinin küresel dalgalanmalardan korunmasının en önemli adımlarından biri kuşkusuz mesleki dayanışma faaliyetlerini sürekli geliştirmek ve işlevsel halde tutmaktır… ocak - şubat‘13 usta Kimin söylediğini bilmiyorum. Ama çok beğendiğim bir söz var. “ Kendi gelecekleriyle ilgili öngörüleri olmayan ülkeler, başkalarının öngörülerini yaşarlar” Bu sözün üzerine Bilim, teknoloji ve AR-GE üzerine düşüncelerimi bina etmek istedim. Kısa, alt başlıklar ve maddeler halinde bu özet çalışmayı OSTİM Gazetesi okurları ile paylaşıyorum. S.T.K. p b POLAT BETON ONAT ALÇI O N A T Ali Rıza ONAT Şirketler Grubu; 1983 yılından beri inşaat sektöründe hizmet veren güçlü finansman kaynakları, deneyimli ve dinamik kadrosu ile kaliteli hizmetlerini sunarak, Türkiye’nin önde gelen inşaat firmaları arasında hak ettiği yeri almıştır. Grubumuzun öncelikli hedefi; kaliteden ödün vermeden, bilgi birikimlerimizi ve deneyimlerimizi kullanarak müşteri memnuniyetini sağladığımız noktadan daha ilerilere taşıyabilmektir. ONA T A L Ç I A L Ç I KAYAģ Tesisi POLAT BETON A.ù. KAYAù Tesisi: K. Kayaú Mah. 19 MayÕs BulvarÕ No: 687 Mamak/ANKARA Tel: 0312 372 76 72 Fax: 0312 373 52 60 BAøLUM Tesisi FirmamÕz müúterilerinin ve uygulamacÕlarÕn ihtiyaçlarÕnÕ yakÕndan takip etmek ve taleplerine daha hÕzlÕ cevap verebilmek amacÕyla Ankara, østanbul, øzmir ve Antalya'da satÕú teúkilatÕnÕ kurmuútur. SøNCAN Tesisi: Ahi Evren Mah. Çakmak Sok. No:13 Sincan/ANKARA Tel: 0312 270 81 05 Fax: 0312 269 08 00 BAöLUM Tesisi: KarúÕkaya Mah. Kurúunlu Cad. No:21 Keçiören/ANKARA Tel: 0312 329 10 53 Fax: 0312 329 10 57 www.polatbeton.com Bir Ali RÕza ONAT ùirketler Grubu markasÕ olan ONAT ALÇI; Ekim ayÕnda piyasaya sunuldu. Gruba ba÷lÕ ONPO Madencilik A.ù. ¿rmasÕnÕn üretti÷i ONAT AlçÕ'nÕn üretim tesisleri Ankara - Bala Yolu üzerinde 20. Km.'dedir. ùirketin merkezi Ankara'da bulunmaktadÕr. ÜRÜNLERøMøZ Peritli SÕva AlçÕsÕ PERONAT / Saten Perdah AlçÕsÕ SATONAT Kartonpiyer AlçÕsÕ KARONAT / Makine SÕva AlçasÕ MAKONAT SĂNCAN Tesisi ONAT ALÇI FABRøKASI Bala Yolu Üzeri 20. Km Çavuúlu Köyü Dumlutepe Mevkii Bala/ANKARA Tel: 0312 887 91 91-6 Fax: 0312 887 90 09 www.onpo.com.tr www.safirkonutlari.com 0312 277 39 05