Yayını İndir - Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu

Transkript

Yayını İndir - Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu
BİRLEŞİK
B
İRLEŞİK İİNŞAAT
NŞAAT MÜTEAHHİTLERİ
MÜTEAHHİTLERİ FEDERASYONU
FEDERASYONU
OCAK
OC
AK - Ş
ŞUBAT
UBAT
UB
AT / 2013
201
2
013
3 YIL:
YIL
Y
IL:: 6
SAYI:
SAY
S
AYI:
I: 23
23
Grup
Demir
A.Ş.
Kereste & Plywood & Osb & Onduline
www.saglamlarorman.com
Sağlamlar
inşaat
Bizden fiyat almadan, karar vermeyin...
KÖKNAR KALAS, øTHAL LADøN,
øNùAATLIK ÇAM KERESTE, DÖùEME
(RABITA), LAMBøRø, LAMøNANT,
SÜPÜRGELøK, SAFAK TAHTASI,
MERDøVEN ve KÜPEùTELøK
MALZEMELER, ÇAM SIRIK, AHùAP
PALET, PLYWOOD ( SU KONTRASI ),
OSB, SINGIL (SHINGLE), MEBRAN,
DOöRAMALIK ÇAM KALAS,
NEVÜRLÜ DEMøR
SİNCAN SANAYİ SİTESİ 224. CADDE 222. SOKAK NO:12 SİNCAN / ANKARA
Tel: 90 (312) 270 22 43 Pbx - 90 (312) 270 38 84 Fax: 90 (312) 270 12 42
[email protected] - [email protected]
içindekiler
ISNN: 9771307-78720
USTA Dergisi Adına İmtiyaz Sahibi
BİM-FED Genel Başkanı
Mustafa ŞAHİN
07
BAŞKANIN MESAJI
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Abdülkadir PINARBAŞI
08
GÜNCEL
42
USTA’DAN
Genel Yayın Yönetmeni
Özhan ŞEREFLİ
-
Görsel Yönetmen
Meral ŞEREFLİ
Editör
Cem ÖZTÜRK
Grafik Tasarım
Demet AKIN
2013 Ekonomik Beklentileri
Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN
TOBB Başkanı M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU
TOBB önetim Kurulu Üyesi Ender YORGANCILAR
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş
34
BİM-FED’DEN
56
FİRMALARDAN
Evinize Deðer Katar ...
- Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet KAYMAZ
- Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris TURA
- Günset Yapı Malzemeleri
Reklam Rezervasyon
0541 627 39 73
0312 215 57 00
Yayın Adı
USTA DERGİSİ
60
PROJE
Rüyamkent Evleri
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
62
MÜHENDİSİN KÖŞESİ
Nazmi ŞAHİN - Yapı Denetim ve Deprem Derneği Başkanı
Yayın Şekli
2 Aylık Türkçe
64
Baskı Tarihi
27.02.2013
TANITIM
En zor iş olmayanı satmak
Vizyon Ajans Özhan Şerefli
Adres: Emek 8. Cd. 3. Sokak 1/8
Çankaya / ANKARA
Telefon: (0312) 472 14 58
Baskı
SALMAT BASIM YAYINCILIK AMBALAJ
SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.
Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1 Cad)
Arpacıoğlu İşhanı No. 95/1 İskitler/ANKARA
Tel: (0312) 341 10 24 Fax: (0312) 341 30 50
Bu yayın Vizyon Ajans-Özhan Şerefli tarafından
BİM-FED adına hazırlanmaktadır. Yayının tamamı
ya da bir bölümü yayıncının yazılı izni olmaksızın
çoğaltılamaz ya da yayınlanamaz.
68
FUAR
Yapı Decoor Ankara
70
Ek-Tan Ýnþ. ve Ýnþ. Malz. San. Tic. Ltd. Þti.
VİZYON
Veli SARITOPRAK - TÜSİAV Başkanı
72
S.T.K.
Mehmet Nuri KAYA - Çankaya İnşaat Müteahhitleri Derneği
Merkez :Ýstasyon Caddesi No: 153 / A-B Etimesgut / ANKARA T. 0312 475 58 00 (pbx) • F. 0312 475 58 10
[email protected]
Fabrika : Ýstanbul Yolu Saray Modern Keresteciler San. Sit. 1. Cad. No: 65 - 67 Sarayköy - Kazan / ANKARA
T. 0312 815 11 55 (pbx) • F. 0312 815 12 80 • [email protected]
Kurucu Derneklerimiz
DOOR
SİNCAN
ETİMESGUT
YENİMAHALLE
ANKASTRE
ç e l i k
k a p ý
ALTINDAĞ
kD
KIM-DER
2010
MAMAK
ÇANKAYA
AKYURT
KAZAN
w w w . r e v i z y o n m u t f a k . c o m
başkanın mesajı
Adres : Ahi Evran Mh. 243/1 Sk. No:13 Sincan / Ankara
Tel
: 0312 270 63 13 Fax: 0312 271 16 66
Web : www.dortkardesler.com.tr
E-mail : [email protected]
'Kentsel Dönüşüm
Projeleri’ döneminin
iyi değerlendirilmesi
tek bir şarta bağlı;
GÜÇLÜ SERMAYE
BİRLİKTELİKLERİ ’ne
Mustafa ŞAHİN
BİM-FED Genel Başkanı
Değerli meslektaşlarım,
Bir yılı daha geride bıraktık.
Önümüzde, sektörümüz açısından iyi değerlendirilmesi gereken bir dönem, biz müteahhitleri bekliyor. 2013 yılının inşaat sektörü için 2012 yılından çok daha iyi bir yıl olacağını düşünüyorum. Bu
düşüncemi de, ülkemizde başlatılan Kentsel Dönüşüm Projeleri’ne dayandırıyorum.
Türkiye genelinde 7 milyon riskli konut var. Ve planlanan kentsel dönüşüm projeleri ile bu 7 milyon
konutun 20 yıl içerisinde dönüştürülmesi hedefleniyor. Bu da demek oluyor ki, 2013 yılı ve sonrasında, bölgesel düzeyde ülkemizi etkileyecek siyasi ve ekonomik bir sorunla karşılaşmadığımız
sürece, çok daha istikrarlı bir döneme giriyoruz.
Mobilya ve únüaat
Sektörlerinde
Kaliteli Hizmet...
İller Bankası Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen ve Sayın Erdoğan Bayraktar’ın da katıldığı ‘Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm’ zirvesinde, hem Bakanımızdan hem de Ankara’mızın Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Melih Gökçek’ten, Küçük ve Orta Ölçekli Müteahhitlik Sektörü mensubu meslektaşlarımıza, sermaye birlikteliği yapılması şartıyla, Kentsel Dönüşüm Projeleri’nden pay verilmesi
yönünde söz aldım.
Tam da bu noktadan hareketle üstüne basa basa tekrar söylemek istiyorum ki; “devir birleşme
devri”. İçinde bulunduğumuz konjonktür firma birleşmeleri ya da sermaye birliktelikleri ile kurulacak yeni firmalar oluşturmak için en uygun zaman. Değişen, gelişen ve sürekli yenilenen bir
dünyada, inşaat sektörü de zamana ayak uydurarak, kendini güncellemektedir. Dünya ve sektör
ile birlikte iş yapma tarzını güncellemeyen müteahhitlerimiz ya çok zorlanacaklar ya da üzülerek
söylüyorum ki yok olacaklardır.
Meslektaşlarımın, önlerine çıkan bu fırsat dönemini en iyi şekilde değerlendirmelerini diler, saygılar
sunarım...
ocak - şubat ’13
9
usta
Kentsel Dönüşüm Projeleri’nin yoğun bir şekilde uygulanmaya başlanacağı 2013 yılı ve sonrasının,
siz değerli meslektaşlarım tarafından çok iyi değerlendirilmesi gereken bir dönem olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. Her platformda dile getirdiğim ve daha önceki yazılarıma da sıkça konu
ettiğim gibi, sektörümüze can simidi olacak ‘Kentsel Dönüşüm Projeleri’ döneminin iyi değerlendirilmesi tek bir şarta bağlı; GÜÇLÜ SERMAYE BİRLİKTELİKLERİ ’ne.
güncel
Konutta KDV Oranlarına
Yönelik Uygulama
1 Ocak'ta Başladı
Bakanlar Kurulu’nun, ‘’Bazı Vergi Kanunlarında Yer Alan Tevkifat Nispetleri, Damga Vergisi ve Harç Oranları İle Bazı Mal
ve Hizmetlere Uygulanan Çeşitli Vergi, Fon ve Kesintilere İlişkin Oran ve Tutarların Tespit Edilmesine Dair Karar’’ı Resmi
Gazete’nin 1 Ocak 2013 tarihli sayısında yayımlandı.
Konutta aşamalı KDV
Karara göre, büyük şehirlerde yeni alınan konutlara KDV
aşamalı olarak uygulanacak. Söz konusu uygulama 1 Ocak
2013 tarihinden önce ruhsat alanlar için uygulanmayacağı
için vatandaşlar açısından herhangi bir mağduriyet olmayacak.
usta
10
Yeni uygulama ile 150 metrekareye kadar olan konutlardan;
büyük şehirlerde lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan,
yapı ruhsatlarının alındığı tarihte, üzerinde yapıldığı arsanın
metrekare vergi değeri; 500 lira ile 1.000 lira arasında olan
konutların KDV oranı yüzde 8, 1.000 lira ve üzerinde olan ko-
nutların KDV oranı
yüzde 18 olarak
tespit edildi.
Tespit edilen tutarlar, takdir komisyonlarınca 4
yılda bir tespit
edilen ve yeniden
değerlemeyle artırılmış olup, içinde
bulunulan yılda
geçerli olan vergi
değerleriyle karşılaştırılacak.
Bakanlar
Kurulu kararıyla
yürürlüğe giren,
büyükşehirlerdeki
konut alımlarında
yeni KDV
uygulamasına
başlandı.
1 Ocak 2013
tarihinden önce
ruhsat alanların
herhangi bir
mağduriyeti
olmayacak.
Uygulama yapı ruhsatı 1 Ocak 2013’ten itibaren alınan konutlar için geçerli olacak.
İnşaat Sektöründe İstihdam Oranı Azaldı
TÜİK, Türkiye’de işsizlik oranının, 2012’nin Kasım ayında
bir önceki yılın aynı ayına göre 0,3 puanlık artışla yüzde 9,4
olarak gerçekleştiğini açıkladı. Türkiye genelinde işsiz sayısı
2012 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre
201 bin kişi artarak 2 milyon 630 bin kişiye yükseldi. İşsizlik
oranı ise 0,3 puanlık artış ile %9,4 seviyesinde gerçekleşti.
Tarım dışı işsizlik oranı 0,3 puanlık artış ile %11,7, 15-24 yaş
grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 1,8 puanlık artış ile
%18,8 oldu.
İstihdam edilenler 1 milyon 24 bin kişi arttı
İstihdam edilenlerin sayısı 2012 yılı Kasım döneminde, geçen
yılın aynı dönemine göre 1 milyon 24 bin kişi artarak 25 milyon
291 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 37 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 987
ocak - şubat ’13
bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %23,8’i tarım, %19’u sanayi,
%7,2’si inşaat, %50’si ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında inşaat sektörünün
istihdam edilenler içindeki payı 0,3 puan, hizmetler sektörünün payı 1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,9 puan,
sanayi sektörünün payı ise 0,4 puan azaldı.
İstihdam oranı %45,9 olarak gerçekleşti
İstihdam edilenlerin oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 1
puanlık bir artış göstererek %44,9’dan %45,9’a yükseldi. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2012 yılı Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3 puanlık artışla
%50,7 oldu. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre;
erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,5 puanlık artışla %71,8,
kadınlarda ise 1,9 puanlık artışla %30,2 olarak gerçekleşti.
güncel
Artık İnşaatlar Durmayacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yapı Denetim Uygulama
Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelikle, yapı denetim
kuruluşlarının sayısını belirleyen il nüfusu kriterleri üzerinde değişiklik yapıldı.
usta
12
Değişikliklere göre, her il için o ilde faaliyet gösterebilecek yapı denetim kuruluş sayısı TÜİK’ten elde edilecek
bir önceki yılsonuna ait nüfus istatistiklerinin 20 bine
bölünmesiyle elde edilecek. Ancak bu sayının, toplam denetlenen inşaat alanının kuruluş yetki sınırı olan
360 bin metrekareye bölünmesi ile elde edilen sonuç,
yüzde 10 oranında artırılacak. Çıkan sonuç, belirlenen
sayıdan az çıkması halinde o ilde faaliyet gösteren
kuruluş sayısı toplam denetlenen inşaat alanına göre
belirlenecek.
İlde faaliyet gösteren yapı denetim firmalarının ceza
alarak faaliyetlerinin durdurulması halinde, yedek bekleyen denetim firmaları devreye sokulacak. İlde yedekte bekleyen kuruluş olamaması halinde yeni kuruluşlara izin belgesi verilecek.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yapılan
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Yapı
Denetim Uygulama
Yönetmeliği’nde
yaptığı değişiklik
Resmi Gazete’de
yayımlanarak
yürürlüğe girdi.
Yönetmelikle,
yapı denetim
kuruluşlarının sayısını
belirleyen il nüfusu
kriterleri üzerinde
değişiklik yapıldı.
yeni değişiklikle
sayıları
artırılan
yapı denetim firmaları sayesinde
vatandaşlara hizmete dayalı rekabet sistemi getirildiğini belirtti.
Bayraktar, uygulamayla, vatandaşların inşaata başlamadan önce yapı denetim firması bulmada yaşadıkları
sıkıntının önüne geçileceğini ifade ederek, “Bazı illerde az sayıda bulunan yapı denetim firmalarının ceza
alarak faaliyetlerinin durması, devam eden inşaatlarda
aksamalara neden oluyordu. Yedek firmaların devreye
girmesiyle bu sorunun önüne geçilerek, inşaatların durması engellenecek” dedi.
Yetki sınırı arttı
Yönetmelikle, yapı denetim kuruluşları bünyesinde
denetçi olarak istihdam edilen elektrik ve makine mühendislerinin yetki sınırları da artırıldı. Eskiden 120 bin
metrekarelik alanda proje ve yapı denetim yapılırken,
yeni düzenlemeyle 180 bin metrekarelik alanda denetim yapılabiliyor.
Enerji Verimliliği Cezaları Artırıldı
Enerji verimliliği Kanunu’nda düzenlenen idari para
cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme oranında artırıldı.
Enerji Verimliliği Kanunu’nda düzenlenen idari para
cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme (yüzde 7,80)
oranında artırıldı. Enerji Verimliliği Kanunu’nun 10’uncu
ocak - şubat ’13
Maddesine Göre 2013 Yılında Uygulanacak Olan İdari
Para Cezalarına İlişkin Tebliğ, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Buna göre, Enerji Verimliliği
Kanunu’nun 10’uncu maddesinde düzenlenmiş olan
idari para cezaları, 2012 yılı yeniden değerleme oranı
olan yüzde 7,80 oranında artırıldı.
güncel
Karşılıksız çek adedi
bir önceki yıla göre yüzde 52 arttı
Karşılıksız çek adedi bir yılda yüzde 52 artış göstererek,
geçen yıl sonu itibarıyla 904 bin 750'ye çıktı.
usta
14
2011 yılının Şubat ayında 49 bin 805 olan karşılıksız
çek adedi de yüzde 54,4 artış kaydederek, Çek Kanunu’ndaki yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 2012
Şubat ayı itibarıyla 76 bin 920 oldu.
Merkez Bankası verilerinden derlenen bilgilere göre,
Merkez Bankası’nca duyurusu yapılan karşılıksız çek
adedi 2011 yıl sonu itibarıyla 594 bin 836 iken, bu sayı
bir yılda yüzde 52 artarak, 2012 yılı sonunda 904 bin
750’ye ulaştı.
Yeni yaptırımlar neler?
Karşılıksız çeke hapis cezasını kaldıran yeni düzenlemeye göre, karşılıksız kalan çek bedelinin faizi ile tamamen ödenmesi durumunda, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı kaldırıldı.
Bu durum Merkez Bankası’na bildiriliyor ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının verildiği
savcılığa başvurularak talebin geri alınması halinde
de çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kaldırılıyor.
Geçen yıl en çok karşılıksız çek bildiriminin yapıldığı ay
102 bin 217 ile Kasım olurken, karşılıksız çekte hapis
cezasını kaldıran düzenlemenin yürürlüğe girdiği Şubat
ayında karşılıksız çek adedi bir önceki yılın aynı ayına
göre yüzde 54,4 artarak 76 bin 920’ye çıktı.
Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin
kayıt, üzerinden 10 yıl geçmesi halinde Merkez Bankası tarafından resen siliniyor. Böylece karşılıksız çek
kesen kişilere 10 yıl süreyle çek verilmiyor.
Bu arada Merkez Bankasının yakın zamanda açıkladığı
verilere göre, bu yılın Ocak ayında karşılıksız çek miktarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,7 artış kaydederek, 82 bin 29 oldu.
Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline
çek düzenleyen kişiye, her bir çekle ilgili uygulanan 1
yıla kadar hapis cezası, 300 liradan 3 bin liraya kadar
idari para cezasına dönüştürüldü.
ocak - şubat ’13
güncel
İmar Kanunu Düzenlemesi
TBMM Yolunda
İmar Kanunundaki düzenlemelerde sona gelindi. Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar, düzenlemelerin önce Bakanlar Kurulu’na,
daha sonra TBMM gündemine geleceğini ifade etti.
usta
16
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İmar Kanunundaki düzenlemede belirli bir noktaya geldiklerini, yakın zamanda kanunun önce Bakanlar Kurulu’na,
daha sonra TBMM gündemine geleceğini söyledi. Günün şartlarına uygun kanun hazırlamak için çalıştıklarını
ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “İleri ülkelerin imar kanunu inceliyoruz. Belediyeler,
belediyeler birliğinden ve sektörden gerekli bilgi desteğini almak için çalışıyoruz” dedi.
“Denetimi Artırmak Lazım”
Türkiye’de yatırımın önünün tıkanmaması gerektiğini
ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Kolaylaştırmak, basitleştirmek ama denetimi artırmak lazım. Yeni İmar Kanununu TBMM’nin gündemine
taşıyacağız. Şu anda taslağın ana çatısı oluştu. Önce
Bakanlar Kurulu’na sunacağız, sonra Meclis’in gündemine getireceğiz. Bu kanunla beraber Yapı Denetim,
Çevre Kanunu, Tapu Kanunu gibi kanunlarda değişik-
ocak - şubat ’13
likler yapılacak” diye konuştu.
“Zararın Neresinden Dönersek Kardır”
Ruhsat konusuna da değinen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, verilen ruhsatların genel hukukun
hükümlerine göre müktesep hak olduğunu söyledi. Erdoğan Bayraktar, “Verilen ruhsat yanlışsa, düzeltilmesi
gerekiyorsa, ruhsatı versen bile kamulaştırma yoluyla
düzeltmen gerek. Bile bile kamulaştıracağın yere sen
bu inşaat yap devletin malı, kamunun malı, özel sektörün malı yatırım olsun diye havaya gitsin. Sonrada kamulaştırılsın. Bu yanlış bir şey” dedi. Kamulaştırmasız
el atma davaları nedeniyle belediyelerin zorlandığını
yatırım yapamaz hale geldiğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Zararın neresinden
dönülse kardır. Ruhsat ver de ben yanlış inşaatı bitireyim. Devlet gelsin kamulaştırsın. Devlet bizim devletimiz, vatan bizim vatanımız. Bunları dengeli götürmek
lazım” diye konuştu.
güncel
"Riskli Binalar Raporu" Korkuttu
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın “Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi”
verdiği lisanslı kuruluşlar tarafından incelenen riskli binaların
çoğunun betonunda midye kabukları çıktı.
usta
18
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, lisanslı kuruluşlar tarafından incelenen riskli binalara ilişkin veriler gelmeye başladı. Lisanslı kuruluşlarca yapılan riskli bina tespitlerine göre
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda, binaların çoğunun beton dayanımının düşük olduğu
tespit edildi. Yıkılacak binaların performans ömrünü tamamladığı, taşıyıcı sistemlerinde sıkıntılar olduğu belirtildi. 2007 deprem yönetmeliğinden önce yapılan binaların,
yapı denetimsiz yapıldığı ve mevcut yönetmeliğe uygun
olmadığı ortaya çıktı.
Raporlara göre, ‘riskli’ olarak belirlenen birçok binanın
deniz ve dere kumuyla yapıldığı belirlendi. Raporda, binaların betonlarında yıkanmamış deniz kumu kullanıldığı,
beton içerisindeki iri agrega miktarının yetersiz olduğu, bu
nedenle de beton dayanımının standartların çok altında
kaldığı, deniz kumu içerisindeki tuz nedeniyle donatıların
büyük çoğunluğunun korozyona uğradığı ifade edildi.
Ayrıca, kolonların bazılarında boyuna donatı-etriye çap-
ocak - şubat ’13
larının, projedeki esas donatı çaplarının yarısına kadar
düştüğü, röntgen cihazıyla yapılan incelemede, bazı kolonlarda etriyeler arasındaki mesafelerin yetersiz olduğu
belirtildi.
Uygunsuz imar artışı
Raporda, riskli alanda bulunan birçok binanın kaçak ve
salaş yapılar olduğu, yasal imar planlarının dışına çıkılarak plan tadilatı ve emsal artışına gidildiği vurgulandı.
İnşaatların teknolojik bilgi ve donatılardan uzak şekilde
ilkel yöntemlerle yapıldığı, hazır beton yaygınlaşmadan
önce elle karıştırılarak hazırlanan betonların kullanıldığı
ifade edildi.
218 kuruluş lisanslandırıldı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli bina tespiti yapmak
için 218 kurum ve kuruluşa lisans verdi. Lisans verme
çalışmalarına devam eden Bakanlık, vatandaşların isteği
üzerine lisanslı kuruluşlara yaptırılan riskli bina tespitlerinde yaklaşık 6 bin yapıya şerh düştü.
ustadan
Geçen yılın başında, birçok uluslararası kurumun ve analistin Türkiye
ekonomisi için olumsuz
büyüme
beklentilerine
karşılık, ekonomideki yavaşlamanın sert inişten ziyade kontrollü bir şekilde
gerçekleştiğini ifade eden
uzmanlar, 2012’de büyümenin kompozisyonunda
da önceki yıllara kıyasla
önemli değişiklik olduğunu dile getirdiler.
2010 ve 2011’de özel tüketim ve yatırım harcamalarının büyümeye en çok
katkıyı sağladığı, 2012
yılında alınan önlemler
paralelinde iç ve dış talep
arasındaki dengelenme
ile net ihracatın büyümenin itici gücü olduğu da
hatırlattıldı.
usta
20
2013
Ekonomik
Beklentiler
Türkiye ekonomisinde ilk
defa, Türk Lirası’nın istikrarlı bir seyir izlediği ve kriz
yaşanmadığı bir ortamda
net ihracatın büyümeye
bu derece katkı yaptığı
vurgulanarak, global ekonomik görünüme ilişkin artan risklere rağmen, Türkiye’nin,
uygulanan proaktif ekonomi politikaları ve güçlü bankacılık sektörü ile 2012 yılında pozitif yönde ayrıştığı kaydedildi. Nitekim birçok ülkenin kredi notunun düşürüldüğü
bir ortamda, Kasım ayında Türkiye’nin kredi notu yatırım
yapılabilir ülke kategorisine yükseltildi.
2012 yılının son çeyreğinde, iç ve dış talep koşullarındaki
dengelenmenin ivme kaybetmekle birlikte devam etmesi
de net ihracat kaleminin büyümeye desteğinin sürdüğünü gösterdi. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisinin 2012 yılı
büyüme rakamının yüzde 3-3,2 civarında olacağı tahmin
ediliyor.
Türkiye ekonomisinin 2012 yılı büyüme rakamının yüzde 3-3,2 civarında olacağını tahmin eden uzmanlar, 2013 yılında ise Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen yüzde 4 seviyesinin aşılacağını
düşünüyorlar.
Büyümenin OVP’de öngörülen yüzde 4 seviyesini aşacağı düşünülüyor
2013 yılında global ekonomiye ilişkin belirsizlikler gündemdeki yerini koruyacak. Özellikle Avro Alanı’nda devam
eden kriz global ekonomik görünüme ilişkin en büyük belirsizlik kaynağı olmaya devam edecek.
Türkiye ve dünya ekonomisi 2012 yılı değerlendirmesi ve 2013 yılı
beklentilerini paylaşan uzmanlar, Türkiye ekonomisinin, 2010 ve
2011 yıllarında kaydettiği yüksek büyüme oranlarının ardından,
2012 yılında arzu edilen yumuşak iniş sürecini başarıyla gerçekleştirdiğini belirttiler.
Avro Alanı’nın Yunanistan, İrlanda, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi çevre ülkelerindeki sorunların sürdüğünü de
hatırlatan uzmanlar, şunları kaydetti: “Yurt içinde ise, iç ve
dış talepteki dengelenmeye bağlı ve cari açıkta gözlenen
ocak - şubat ’13
iyileşmeye ek olarak enflasyonun düşük seyri ekonomideki kırılganlıkların göreli olarak azalmasını beraberinde
getirmektedir. Ayrıca, iç talep koşullarındaki ivme kaybının
devam etmesi Merkez Bankasının ekonomiyi destekleyici
yöndeki politikalarının ön plana çıkmasında etkili olmuştur.
Önümüzdeki dönemde net ihracatın büyümeye katkısındaki azalışın özel tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışla dengelenmesi ile birlikte Türkiye ekonomisinin 2013
yılında görece daha hızlı bir büyüme kaydedeceği tahmin
edilmektedir. Bu çerçevede 2013 yılında birçok ülkede
büyümenin zayıf kalacağını, Türkiye ekonomisinin pozitif
yönde ayrışarak hız kazanan bir büyüme performansı sergileyeceğini ve büyümenin Orta Vadeli Program’da (OVP)
öngörülen yüzde 4 seviyesini aşacağını düşünüyoruz.”
2013 yılında Türkiye için en büyük risk faktörü Avro Alanı...
2013 yılında Türkiye ekonomisinde öne çıkacak gelişmelere de değinilerek, Merkez Bankasının destekleyici politikalarının da etkisiyle özellikle iç talepteki canlanma ile
birlikte 2013 yılının büyüme açısından daha olumlu bir yıl
olacağı kaydedildi.
Cari açıkta bir miktar artış görülebileceği, ancak açığın
GSYH’ye oranının gerilemeye devam edeceğini tahmin
ettiklerini anlatan uzmanlar, “Öte yandan, küresel ekonomik aktiviteye ilişkin zayıf görünüm tüm ülkeler için olduğu
gibi Türkiye ekonomisi açısından da bir risk unsuru oluşturmakta ve önde gelen merkez bankalarının para politikalarını bir miktar daha gevşetebileceği yönündeki beklentileri gündeme getirmektedir’’ şeklinde açıklamalarda
bulundular.
2013’te, küresel ölçekte gerçekleşebilecek olası bir parasal genişleme sürecinde, Türkiye ekonomisinin bu gelişmelerden, politika yapıcıların finansal ve fiyat istikrarını
birlikte gözeterek oluşturdukları mekanizmalar sayesinde
önceki yıllara kıyasla daha ‘’ölçülü’’ bir şekilde etkilenmesi
ve Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine nazaran daha istikrarlı seyrini koruyması öngörülüyor.
İkinci bir derecelendirme kuruluşu Türkiye’yi ‘yatırım
yapılabilir’ seviyeye çıkarabilir
Türkiye’nin, 2013 yılında ikinci bir derecelendirme şirketi
tarafından daha ‘’yatırım yapılabilir’’ ülke seviyesine çıkarılmasının beklendiğine dikkati çeken Uzmanlar, Türkiye
ekonomisinin karşılaşabileceği başlıca riskler hakkında
ise şu bilgileri verdiler: “Türkiye için 2013 yılında en büyük risk faktörünün Avro Alanı’nda yaşanması muhtemel
olumsuz gelişmeler olduğunu değerlendiriyoruz. Avro
Alanı’nda politika yapıcıların karar almada ve uygulamada yavaş davranmaları bölge ülkelerinde zayıf ekonomik
görünümün sürmesine neden olmaktadır. Her ne kadar
Avro Alanı’nın ihracatımız içindeki payı azalmış ve ihracatçılarımız Avro Alanı’na alternatif pazarlar bulmada başarılı
olsalar da halen Avro Alanı Türkiye için en önemli pazar
konumundadır.’’
ocak - şubat ’13
21
usta
ustadan
ustadan
yaşanan onca siyasi ve ekonomik olumsuzluklara rağmen
2012 yılında rekorlar ülkesi olduğunu kaydeden Bakan
Çağlayan, bu rekorların da dış ticaret politikaları ve ihracat
rakamlarındaki artış nedeniyle yaşandığını söyledi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 500 milyar dolarlık 2023
ihracat hedefini yakalamada inşaat sektörüne büyük iş
düşeceğini dile getirirken, “İnşaat sektörünün bütün bileşenleri 2023 ihracat hedefinde 300 milyar dolar katkı sağlayacak.” şeklinde konuştu. Bakan Çağlayan, inşaat sektörünün içinden gelen birisi olarak, Türkiye’nin yüz akı olan
inşaat sektörüne güvendiğini belirterek, şöyle konuştu; “
İnşaat sektörü üretimde lokomotif görevi üstleniyor. İstihdamı çok çabuk kazanan ve çok çabuk kayıp sağlayan
inşaat sektörünün başarılı ve istikrarlı bir şekilde yoluna
devam etmesi, hepimizin yararına olacaktır. Bu sektörün
100 milyar dolarlık yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, 100 milyar dolarlık inşaat malzemesi ihracatı, 100 milyar dolarlık
da iç piyasa büyüklüğü olarak toplam 300 milyar dolarlık
hedefine ulaşacağına inanıyoruz.” şeklinde konuştu.
usta
24
Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan;
İnşaat sektörünün bütün
bileşenleri 2023 ihracat
hedefinde 300 milyar
dolar katkı sağlayacak
Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan, dergimize özel açıklamalarda bulundu.
Türk ekonomisi, sanayisi ve inşaat sektörünün 2012’sini değerlendiren Çağlayan, 2013 öngörülerini paylaştı. Türkiye’nin dünyada ve çevre coğrafyada
ocak - şubat ’13
Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan,
500 milyar
dolarlık 2023
ihracat hedefini
yakalamada inşaat
sektörüne büyük iş
düşeceğini söyledi.
Çağlayan, “İnşaat
sektörünün bütün
bileşenleri, 2023
ihracat hedefinde
300 milyar dolar
katkı sağlayacak.”
dedi.
Zafer Çağlayan, ihracatın süreklilik gerektirdiğini, yerli
markalar yaratarak bölge pazarında kalıcı olunmasını istediklerini vurgulayarak, iş adamlarımıza şöyle seslendi; “
İşadamlarımızın Ekonomi Bakanlığı ile dirsek temasında
olmalarını istiyoruz. Biz yardım isteyen, kılavuzluk isteyen
kimseyi geri çevirmiyoruz. Yüzlerce noktada ticaret müşavirlerimiz, danışmanlık şirketlerinin yüksek meblağlarla
sattığı bilgiyi ihracatçılarımıza ücretsiz veriyorlar. Onlara
kılavuzluk ediyorlar. Heyetlerimiz ile ülkeden ülkeye koşturuyor, Türk özel sektörünün gelişimi için yoğun bir gayret
gösteriyoruz. Dünyanın en iyi teşvik sistemlerinden birini
uygulamaya geçirdik. Bu imkânlardan faydalansınlar. Takım çalışması içinde 2023 hedeflerine doğru birlikte yol
alalım.”
Sayın Bakanım, 2012 yılı; Türk sanayisi, ticari hayatı ve
ekonomisi açısından nasıl bir yıl olarak geride kaldı?
Bize kısaca 2012 yılını değerlendirebilir misiniz?
2012 yılı dünyada çok önemli ekonomik ve siyasi dönüşümlerin yaşandığı bir yıl oldu. Avrupa Avro Krizi ile
çalkalanırken; Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk hareketleri yalnız siyasi değil ekonomik yansımaları da güçlü
olan hadiseler olarak tarihe geçiyor. Halen başta Filistin
ve Suriye’de olmak üzere devam eden kargaşa ortamı,
bu ülkeler olduğu kadar bölge ülkelerine de ekonomik
maliyetler çıkarıyor. Bu ortamda; en büyük müşterimiz ve
pazarımız Avrupa kriz içindeyken, yakın coğrafyamızda
siyasi çalkantılar sürerken ve küresel ekonomik krizin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi devam
ederken, Türkiye uyguladığı yeni ekonomi politikaları ile
bu olumsuzluklardan çok daha az etkilendi.
Türkiye 2012’de büyümesini bu olumsuz ortama rağmen
devam ettirdi. 2012’nin ilk 9 ayında yüzde 2.6 büyüdük
ve bu büyümeyi ihracat sayesinde gerçekleştirdik. İhracatımız 2012 Ocak-Ekim döneminde 2011’in aynı dönemine kıyasla yüzde 13,4 artarak 126,3 milyar dolar oldu.
Bu dönemde dünyada ihracatını en fazla artıran üçüncü
ülkeyiz. 2012 yılının tamamında 150 milyar dolar ihracat
ile 2011’de kırdığımız 135 milyar dolarlık Cumhuriyet tarihi
rekorunu yenileyeceğiz. Nitekim sene sonuna doğru yaklaştığımız şu günlerde rekorlar gelmeye başladı. 2012’nin
ilk 10 ayında 45 ülkeye ihracatımız rekor kırdı.
Türkiye gerçekleştirdiği yüksek ihracatın ve büyümenin
yanında bunları ilave istihdama çevirebilen nadir ülkelerden birisi. Bugün İspanya’da yüzde 25, AB’de yüzde 10,6,
Avro Bölgesi’nde ise yüzde 11,6 işsizlik var. Türkiye ise bu
ortamda işsizliği yüzde 8’ler seviyesinde tutmayı başardı.
Cari açık, yakın dönemin en çok konuşulan meselesiydi.
2012’de atılan adımlarla bu mesele de gündemden düştü.
2012 Ocak-Eylül dönemi cari açık 2011’e göre yüzde 35,1
düşerek 39,3 milyar dolara geriledi. Bu azalmanın yüzde
74’ü ise ihracat kaynaklı oldu. Cari açığımız Ağustos ve
Eylül aylarında son 35 ayın en düşük iki seviyesini gördü.
Yıllıklandırılmış cari açık tam 19 aydır geriliyor. Cari açıkta
yaşanan bu gelişmeler onu bir risk unsuru olmaktan uzaklaştırdı, gündemden de düşürdü. Tabii bunda en büyük
payın ithalatımız azalırken ihracatımızın istikrarla artmasının olduğunu belirtmek gerekiyor. Çünkü Ocak-Eylül dönemi itibarıyla cari açıktaki azalmanın yüzde 74,1’i ihracat
artışından kaynaklanıyor.
2012, ekonomimizin yapısal dönüşümüne hız kazandırdığımız; katma değeri yüksek ve ileri teknolojili bir imalat sanayii yapısına doğru geçişi başlattığımız bir yıl oldu. Başta
yeni teşvik sistemi olmak üzere hizmet sektörü teşvikleri, girdi tedarik stratejisi gibi pek çok yapısal politikayı ya
uygulamaya koyduk ya da nihayetine erdirerek uygulama
safhasına geldik. Bunların olumlu etiklerini önümüzdeki
dönemde konuşuyor olacağız.
2012 dünya için zor bir yıl olsa da Türkiye bu zor dönemi uyguladığı ön alıcı ve yerinde politikalarla aştı.
Yerli üretim ve ihracat rakamlarına bakıldığında, 2012
yılında beklentiler karşılanabildi mi? 2011’e göre kıyasladığımızda nasıl bir tablo ile karşı karşıya geldik?
2012 yılının zor bir yıl olacağını en başta öngörmüştük. En
önemli pazarımız olan AB’nin durumu, Ortadoğu’daki karışıklıklar ve dünya ekonomisinin eksenindeki değişim işaretleri bizi, yenilikçi politikalar üretmeye; hem bugünü hem
de yarını kurtaracak stratejiler geliştirmeye sevk etti. Başta pazar çeşitlendirmesi olmak üzere tüm stratejilerimiz
ihracatı ve üretimi artırmaya yönelik olarak tasarlandı ve
uygulamaya konuldu. Bunda da büyük başarı elde edildi. 2011’de 105 ülkeye ihracatımız rekor kırmıştı. Bunun
da üzerine çıktık. 2012 Ocak-Ekim itibarıyla da 45 ülkeye
ihracatımız rekor kırdı. Zor bir yıl olan 2012 için bu başarı
çok çok değerli.
İhracat olarak 2012’de 2011 yılını geçeceğimizi biliyorduk,
son veriler de bunu teyit ediyor. 2012 Ocak-Eylül dönemi
ihracatımız 2011 yılının aynı dönemine göre yüzde 13,4
artarak 126,3 milyar dolar oldu. İhracatımız tam 32 aydır
ocak - şubat ’13
25
usta
ustadan
ustadan
yükseliyor. Bu durumda yılsonu itibarıyla 150
milyar dolar seviyesinde bir ihracat ile Cumhuriyet tarihi rekorunu kırmış olacağız.
Biz Ekonomi Bakanlığı olarak hep daha fazla üretim, daha teknolojik üretim, daha fazla
katma değer ve daha fazla ihracat parolasıyla hiçbir seviyeyi ülkemiz için yeterli görmüyor
ve hep daha fazlası için çalışıyoruz. 2012’nin
zor şartlarında üreticilerimiz, ihracatçılarımız,
cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, azimleriyle
önemli başarılar elde ediyorlar. Biz de dünyanın dört bir yanında hem ticaret müşavirlerimizle hem de merkez teşkilatımızla onların
7/24 yanında olduk, olmaya devam ediyoruz.
Yaptığınız değerlendirmelerden yola çıkarsak, Türk sanayisi, ticari hayatı ve ekonomisi açısından 2013 yılı öngörüleriniz nelerdir?
2013 yılının çok daha kolay geçeceğini düşünüyorum. Özellikle AB, krizde dibi görmüştür.
Yavaş yavaş da olsa toparlanacaktır. Bu da
bize dış talepte bir artış olarak yansıyacak,
ihracatımızı artıracak.
Diğer taraftan Kuzey Afrika ve Orta doğuda
yaşanan siyasi depremin de yaralarının sarılacağını ve düzenin tesisi edileceğini umuyorum. En azından bir kısmında bu istikrar süreci başlamış olacak. Buralar bizim doğal
pazarlarımız olduğu için bu gelişmeler bize daha çok ihracat imkânı getirecek.
usta
26
2013 yılının durağan geçmesi elbette muhtemel ama
şundan emin olmalıyız ki 2013, 2012’den daha iyi olacak.
Yıllıklandırılmış cari açığımız 19 aydır geriliyor. İhracatımız
32 aydır yükseliyor. Doğrudan yabancı yatırımı girişlerinde
devamlılık var. Merkez Bankamız artık sadece enflasyonu
değil, ihracatı, yatırımı, büyümeyi de gözeten güzel adımlar atıyor. Biz Ekonomi Bakanlığı olarak yoğun bir tempo
ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunlar 2013’e iyi bir
giriş yapacağımızın en bariz işaretleri.
2013 yılı dünyada yaraların sarıldığı, Türkiye’de ise üretimin, ihracatın daha da hareketlendiği bir yıl olacak. OVP
hedeflerimiz de bunu tasdik ediyor. OVP’de, 2013’te
GSYH’mizin yüzde 4 reel büyüyerek 858 milyar dolar olmasını, işsizlik oranını yüzde 8,9 seviyesinde tutmayı, 158
milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz.
Sayın Bakanım, 2012 ve öncesinde gerçekleşen;
Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın
eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika
ülkelerinde yaşanan değişim rüzgârı, Türkiye’yi ve sanayicimizi nasıl etkiledi?
Avrupa’daki kriz zamanında önü alınmayan risklerin ve
popülist politikaların bir sonucuydu. Avro Krizi, hem bölgeyi hem de dünyayı sarsan bir ekonomik deprem oldu.
ocak - şubat ’13
Ancak şunu mutlulukla ifade edelim ki, Türkiye’nin ekonomi yönetimi bunu çok önceden görerek pozisyon aldı
ve krizi en az hasarla atlattık. AB gibi en büyük ihracat
pazarımızda yaşanan bu derin kriz, elbette bizi etkiledi
ama özellikle 2009’dan itibaren hızlandırdığımız ve başarıyla uyguladığımız pazar çeşitlendirmesi çalışmamız,
hem ihracatçımızı dünyaya açtı hem de AB pazarındaki
yavaşlamayı diğer pazarlarda yaptığımız atılımlarla tazmin
etmiş olduk. Ticaret müşavirliklerimizi artırarak dünyanın
dört bir yanında ihracatçımızın gözü kulağı olduk. Hedef
ve öncelikli ülkeler çalışmamızı sürekli yenileyerek ihracatçımızı doğru pazarlara yönlendirdik. STK’larımızla sürekli
meşveret içinde olduk, işbirliği ile hareket ettik. Sonuçta
2011’de 105 ülkeye ihracatımız rekor kırdı. Pazar çeşitlendirmesi, ihracatımızı son 3 yılda (2009-2011) 28 milyar
dolar artırdı. AB krizinin belki bize açtığı bir fırsat penceresi
de ihracatçımızın başka pazar arayışı içine girmesi oldu.
Bu kriz, ihracatçılarımızı dünyaya açtı. Bugün 27 binden
fazla ihracatçımız birden fazla ülkeye ihracat yapıyor.
Ortadoğu’daki gelişmeler, ilk etapta oradaki tüm yabancı
işadamlarını etkiledi. Ancak Türkiye başarılı dış politikasıyla bölgede iş hacmini ve potansiyelini artıran bir ülke
oldu. Özellikle müteahhitlik firmalarımız Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin imarında çok başarılı projelere imza atıyorlar. Türk müteahhitlerinin bölge ülkelerinde sürdürmekte
oldukları faaliyetlerinin daha da genişleyeceğine inancım
sonsuzdur ve bu genişleme kuşkusuz Türkiye’nin bölgedeki prestijine katkıda bulunacak ve bölge ülkeleriyle ticaretimizi olumlu etkileyecektir.
Arap Baharının Ortadoğu’da yarattığı bütün olumsuz
ekonomik atmosfere rağmen, 2012 yılının ilk 10 ayında
Türkiye’nin bu ülkelere olan ihracatı Suriye dışında azalmadı. Geçtiğimiz yılın Ocak-Ekim döneminde Ortadoğu
bölgesine 20,2 milyar dolar olarak gerçekleştirdiğimiz
ihracatımız bu yılın aynı döneminde yüzde 62,3 oranında
artışla 32,8 milyar dolar oldu.
araçlarla bunu uygulamaya başladık. Sanayicilerimize
tavsiyem, Apple’a, Twitter’a ya da lüks giyim markalarına
bakarak Ar-Ge’nin, tasarımın ve markalaşmanın bizi nerelere getirebileceğini görsünler. Artık daha ucuzun kıymetli
olduğu dönem geride kaldı, artık tasarımı iyi olan, farklılaşan, ileri teknolojiye geçenler kazanacak.
Kuzey Afrika ile ticaret hacmimiz 2011 yılında 11,7 milyar
dolara ulaşmıştır. 2009 yılında 7,4 milyar dolar gerçekleşen ihracatımız 2011 yılında 6,7 milyar dolara düşerken,
2009 yılındaki 3,5 milyar dolar olan ithalatımız 2011 yılında
5,01’e ulaştı. Arap Baharı’nın olumsuz etkilerini ikili ticari
ilişkilerimize doğrudan yansımış olsa da bu olumsuz etkileri en aza indirecek mekanizmalar Kuzey Afrika ülkeleri ile
kurulmuştur. Bu çerçevede, Arap Baharı sonrası ilgili ülkelere yönelik Bakanlığımız bünyesinde kriz masaları kurduk
ve firma zararlarını en aza indirmeye, alacakları tahsil etmeye çalıştık. Arap Baharı sonrası kurulan yeni rejimler ile
derhal temasa geçerek ve söz konusu ülkelere ticaret ve
müteahhitlik heyetleri düzenledik. Kısacası, özel sektörün
önünü açacak girişimlerle söz konusu ülkelerle ticari hacmimizi önümüzdeki dönem daha da artırmayı planlıyoruz.
Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu konuda
neler düşünüyorsunuz?
Avro Krizinde en kötüyü geride bıraktığımızı düşünüyorum. Avro Bölgesi bu yıl yüzde 0,4 küçülecek. Bundan
sonra Avrupa’da çok yavaş da olsa bir toparlanma süreci
bekliyoruz. ABD çoktan toparlanmaya başladı, bu yıl yüzde 2,2 büyümesi öngörülüyor. Bunlar küresel ekonominin
kötüye değil, iyiye doğru gittiğini gösteren belirtiler. Arap
Baharı’nda bir istikrar döneminin başladığını söyleyebiliriz.
Yeni yönetimler hem içeride hem de dışarıda bir uyum sürecine geçmiş bulunuyorlar. Suriye ve Filistin’de gerilimler
sürse de bunların da nihayete ermesini ve bölgede kalıcı
barışın ve adaletin bir an önce tesis edilmesini temenni
ediyorum. Dünya ekonomisi ve bölgemiz zorlu yokuşu
çıktı, henüz inişe geçmedi ama zor kısmını bitirdi diyebiliriz.
Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde
yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde,
yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol
izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı?
Kısa vadede yapılacak şey; mevcut pazarlarda kalıcılığı
sağlamak, buralarda derinleşmek ve yeni pazarlara açılmaktır. Pek çok ihracatçımız pek çok ülkeye ilk kez ihracat yaptılar. Bu ülkelerde kalıcı olmaları, bu ülkelerde birer
marka haline gelmeleri gerekiyor. Şu çok önemli; ihracat
zorda kalınca başvurulan bir iş değil, süreklilik isteyen ve
çok kazandıran bir iştir, meslektir. Üreticilerimizin pazarı da
sadece Türkiye ya da birkaç ülke değil, tüm dünya olmalıdır.
Üreticilerimiz, ihracatçılarımız bizi, Ekonomi Bakanlığını
iyi takip etsinler. Hedef ve öncelikli ülkelere ihracatı daha
fazla destekliyoruz, zaten bu pazarları da en fazla fırsatın
olduğu ülkeler olarak belirliyoruz. Bu ülkelere yoğunlaşsınlar, dünyanın dört bir yanındaki ticaret müşavirlerimizle iş
birliği içinde olsunlar; onların uzmanlığından, bağlantılarından yararlansınlar.
Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda;
Türk iş adamlarımızın alması gereken önlemler ve olası
sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir?
Bence iş adamlarımızın alması gereken ilk önlem, hadiselere uzun vadeli bakmaları ve enerjilerini “nasıl daha fazla
katma değer üretebilirim?” sorusuna yoğunlaştırmalarıdır.
Tasarımla, yenilikle, yüksek teknolojiye geçişle katma değeri artırabiliriz. Bunun için Ar-Ge ve Ür-Ge ye çok önem
vermemiz, tasarımı çok önemsememiz gerekiyor. Aynı kumaştan yapılan iki hazır giyim ürünü arasında bazen sadece tasarım farkı sebebiyle 10-20 kat fiyat farkı olabiliyor.
Bu farkı üretebilmemiz ve ülke içinde bırakabilmemiz lazım. Maliyetler elbette önemli ama ucuza üretelim derken,
ucuzcu olmamalıyız. Meşhur bir telefon markasının bir
tepe yöneticisine “siz niçin akıllı telefon pazarına girmekte
geciktiniz” sorusu sorulunca, “insanların 750 dolara telefon alacağını tahmin edemedik” cevabını veriyor. Dünya,
daha iyi tasarımın, yeniliğin ve teknolojinin peşine düşmüş
durumda, bunu yapabilen ayakta kalacak, kazanacak.
Uzun vadede ise bırakın büyümeyi, ayakta kalabilmek için
mutlaka katma değeri artırmak gerekiyor. Bunun da yolu
ileri teknolojili, yüksek fiyatlı ürünlere geçmek. Tasarım,
yenilik (inovasyon) ve bunun arkasında duran güçlü bir
Ar-Ge iş dünyamızın parolası olmalı. Ülkemizde çok ciddi bir kalifiye insan gücü var. Bunu iyi değerlendirmeliyiz.
2023’te en az 10 tane küresel markamız ve onlarca bölgesel markamız olmalı. Biz, bunun için Turquality programı
başta olmak üzere pek çok destek ve teşvik mekanizması geliştirdik. Katma değeri artırmak için neler yapılabilir
bunun eylem planlarını hazırladık, yeni teşvik sistemi gibi
Bir diğer önlem de, işadamlarımızın Ekonomi Bakanlığı ile
dirsek temasında olmaları. Biz yardım isteyen, kılavuzluk
isteyen kimseyi geri çevirmiyoruz. Yüzlerce noktada ticaret müşavirlerimiz, danışmanlık şirketlerinin yüksek meblağlarla sattığı bilgiyi ihracatçılarımıza ücretsiz veriyorlar.
Onlara kılavuzluk ediyorlar. Heyetlerimiz ile ülkeden ülkeye
koşturuyor, Türk özel sektörünün gelişimi için yoğun bir
gayret gösteriyoruz. Dünyanın en iyi teşvik sistemlerinden
birini uygulamaya geçirdik. Bu imkânlardan faydalansınlar. Takım çalışması içinde 2023 hedeflerine doğru birlikte
yol alalım.
ocak - şubat ’13
27
usta
ustadan
ustadan
at sektöründe de küçük ve orta ölçekli müteahhitlerimizin
birleşerek büyük projelere imza atmalarının zamanının
geldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, dünya devi markaların
adımlarını bu şekilde attığını söyledi.
önemli bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Çeşitlenmiş ekonomisiyle, dinamik girişimcileriyle ve son 30
yılda yaşadığı dönüşümle Türkiye’nin, bölge ülkelerine aktaracağı önemli deneyimler olduğuna inanıyorum.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yaptığı değerlendirmelerde şöyle konuştu; “ Avro krizi ve Arap Baharı’nın
getirdiği son gelişmeler, iktisadi ve politik belirsizliğin bir
süre daha devam edeceğini göstermekte. Yeni bir düzen
ve yeni bir güç dengesi kurulmak üzere. Aslında küresel
değişimin sinyalleri yaklaşık 20 yıldır görünüyor. Son 20 yıldır küresel sistemin merkezi, batıdan doğuya doğru kayıyor. 20 yıl önce dünya üretiminin sadece yüzde 32’si doğu
coğrafyasındaydı. Bugünse bu oran yüzde 45’e yükselmiş
durumda. Görünen o ki; küresel ekonomik ve siyasi sistemin merkezi batıdan doğuya kayıyor.
Özellikle genç nüfus, önümüzdeki sürecin en önemli
unsuru olacaktır. Güzel bir söz var: “Talih, hazır olanlara
güler”. Yine büyük İskender’in bir sözü daha var: “Talih
cesaretli olanlara güler”. Güneşin yeniden doğudan doğmaya başladığı bu süreçten en güçlü çıkmak için bizim
yapmamız gereken iki şey: değişime hazır olmak ve cesur
adımlar atmaktır.
İşte bu süreçte, küresel güç dengesi, Avrasya coğrafyasının merkezinde, yani bizim bölgemizde odaklanacaktır. Bu sürecin sonunda, Avrasya coğrafyası olarak bizim
ağırlığımızın ne olacağını belirleyecek olansa, bizim atacağımız adımlardır. Bu ortamda Avrasya coğrafyasının
birlikte hareket etmesi, ortak geleceğimizi şekillendirmek
adına, hayati bir misyon haline gelmiştir.
usta
28
TOBB Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu;
Zenginleşme
yolunda sihirli
sözcük ‘işbirliği’
Dergimize özel açıklamalarda bulunan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
2012 yılı ekonomisini değerlendirirken, firmalarımıza çeşitli tavsiyelerde bulundu. Hisarcıklıoğlu, değerlendirmelerinde ‘İşbirliği’ kavramının altını çizerek,
büyüyen ekonomilerde, büyük yapılanmaların başarılı olacağını söyledi. İnşa-
ocak - şubat ’13
Dergimize özel
açıklamalarda
bulunan TOBB Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
2012 yılı ekonomisini
değerlendirirken,
firmalarımıza çeşitli
tavsiyelerde bulundu.
Hisarcıklıoğlu,
değerlendirmelerinde
‘İşbirliği’ kavramının
altını çizerek, büyüyen
ekonomilerde, büyük
yapılanmaların
başarılı olacağını
söyledi.
Türk işadamları olarak bizler, siyasi ve iktisadi istikrarın olmadığı bir ortamda, kalkınmanın ve refahın olamayacağını çok iyi biliyoruz. Önce makro yapı düzelecek ki, mikro
düzeyde, yani özel sektörde işler düzelsin. Özel sektörün
iş ve yatırım ortamı düzelsin ki, ülke içinde müteşebbis
insanlar ortaya çıkabilsin. Müteşebbisler olsun ki, üretim,
yatırım, istihdam sağlansın. Zira bu çağda ülkeleri zenginleştiren esas güç, müteşebbisleridir. Bakın Almanya’ya,
Japonya’ya. İkinci Dünya savaşından tamamen yıkılmış
bir vaziyette çıktılar.
Ama güçlü bir özel sektörleri, köklü bir müteşebbis kültürleri vardı. Bu sayede toparlandılar.
Aynı başarıyı bizler bu coğrafyada niye göstermeyelim.
İşte Türkiye örneği ortada. Petrol yok, doğalgaz yok. Ama
buna rağmen, İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada,
en güçlü özel sektör, en büyük sanayi üretim kapasitesi
ve ihracatı burada. Bunu, Türk özel sektörü, Türk müteşebbisleri sağladı. Nasıl başardık; iç piyasamızı rekabete
açtık. İş ve yatırım ortamını iyileştiren reformlar yaptık.
Demokrasi müteşebbislerin gelişmesi için ‘olmazsa
olmaz’
Sanayi sektörlerimiz artık bugün küresel piyasalara entegre oldu. Ve en az bunlar kadar önemlisi, demokrasimizin
kalitesini artırdık. Çünkü demokrasi olmazsa, müteşebbislerin kendilerini geliştirecekleri güvenli ve hür ortam doğmaz.
Demokrasi olmazsa, sadece petrol ve doğalgaz halkları
zengin etmiyor. Refahı topluma yaymıyor, istikrarı sürdürülebilir kılmıyor. Türkiye’nin bu açıdan bu coğrafya için
Bugünün dünyasında kalkınmanın başlangıç yolu işbirliğinden geçiyor. Zenginleşme yolunda sihirli sözcük
“işbirliği”. Başarmanın anahtarı birlikte düşünüp, birlikte
hareket etmekte. Birlikte rahmet olduğunu aklımızdan hiç
çıkartmayalım.
Geriye bakan kaybeder
Geriye değil, sürekli ileriye bakmamız gerekir. Geriye baktığınız anda kaybedersiniz. Ben kimi geçmişim ona bakmam. Hep önümdekine bakarım. Ne yapacağımıza bakacağız. Liderlik, vizyonu bunu gerektirir.
Bizim dikkat etmemiz bir önemli husus da birlikte çalışma,
birlikte iş yapabilme noktasındaki noksanlığımız. Darlıkta,
sıkıntıda birbirimize sarılırken ne zaman rahata çıksak ayrılığa düşüyoruz. Bu ticarette de böyle. Birbirimizi sevmeye
mecburuz. Bunu yapmadan mükemmel insan olamayız.
Çocuklarımıza birbirimizi sevmenin eğitimini vermemiz
lazım. Birlikte iş yapabilme kültürünü yaygınlaştırmadan
başarıya ulaşmak güç.
Başarı takım çalışmasıyla gelir
Bakın, “Kuş alayıyla uçar” diye güzel bir söz var. Şuna
inanın ki başarı takım çalışmasıyla gelir. 5 tane ilkem var
benim: “İşten artmaz dişten artar. İşin hilesi dürüstlüktür.
Önce kontrol, sonra itimat. Hafızasına güvenen daima yanılır. İşte idare olmaz” Bunları hep kendime düstur edindim. Girişimcilik hayalle başlar. Hayal bizim en özgür olduğumuz alan. Hayalimiz büyük olmalı. Sonra hedeflerimizi
belirlemeliyiz. Hedefimizi de hep büyük seçmeliyiz. Eğer
ağacın tepesine tırmanmak istiyorsan, yıldızları hedeflemelisin diyor bir söz. Koyduğun hedef noktasında da çok
çalışacaksın. Çalışmadan hiçbirşey olmaz. Bunları yaparken de sakın ha sakın kaybetmekten korkmayın, mücadeleye devam edin.
En önemlisi de kimseyi ötekileştirmeyelim. Kimseyi dışlamayalım. Hepimiz elbetti ki farklı farklı düşüneceğiz. Bu
bizim zenginliğimiz. Adalet duygusunu hiçbir zaman kaybetmemeliyiz. Unutmayalım ki, adaletten ayrılmayan, birbirini seven ve birbirine saygı duyan, çalışmanın gücüne
inanan, gelişmeleri ve dünyayı takip edip ona göre kendini
geliştiren, hep bir adım önde koşmayı başarabilen, güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir toplumun bileğini
yeryüzünde bükebilecek hiç kimse yok.
ocak - şubat ’13
29
usta
ustadan
ustadan
cılar, “Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak
beklenen 2013’te küresel gelişmeler doğrultusunda bizler,
özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız” şeklinde konuştu.
usta
30
TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi Ender Yorgancılar;
Zor bir yıl olacak
2013’e hazır olmak
durumundayız
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgancılar ile bir araya gelerek, geride
bıraktığımız 2012 yılı değerlendirdik. 2013 yılına ait öngörülerini de bizimle paylaşan Yorgancılar, küresel bir ekonomik değerlendirmede bulunarak, 2013 yılı
beklentilerine karşın sorularımızı yanıtladı. 2012 yılının beklenilen düzeyde yavaşlama yılı olduğunu dile getiren TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Ender Yorgan-
ocak - şubat ’13
TOBB Yönetim
Kurulu Üyesi
Ender Yorgancılar
ile bir araya
gelerek, geride
bıraktığımız 2012 yılı
değerlendirdik. 2013
yılına ait öngörülerini
de bizimle paylaşan
Yorgancılar, küresel
bir ekonomik
değerlendirmede
bulunarak, 2013
yılı beklentilerine
karşın sorularımızı
yanıtladı. 2012
yılının beklenilen
düzeyde yavaşlama
yılı olduğunu
dile getiren TOBB
Yönetim Kurulu Üyesi
Ender Yorgancılar,
“Dünya ekonomi
çevreleri tarafından
zor bir yıl olarak
beklenen 2013’te
küresel gelişmeler
doğrultusunda
bizler, özellikle de
kırılganlıklar karşısında
hazırlıklı olmak
durumundayız”
şeklinde konuştu.
2012 yılı; Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından
nasıl bir yıldı?
Küresel krizle birlikte değişen dengeler, Avrupa’nın içinden çıkamadığı borç krizi, tüm dünyayı etkisi altına alan
doğal felaketler, ülkemizin öncelikli sorunlarından terör,
Arap Baharı ve daha birçok konu 2011 yılında olduğu gibi
2012 yılında da gündemi meşgul etmeye devam etmiştir.
2011 yılında tahmin edildiği gibi 2012 yılı, tüm dünyada
olmak üzere ülkemizde de beklenen yavaşlama süreciyle
gerçekleşmiştir. Küresel piyasalarda Türkiye, düşük büyüme oranına rağmen, yine iyiler arasında yerini almış ve
son olarak 18 yılın ardından FITCH tarafından notu artırılmıştır. 2011 yılı ilk 11 ay ortalaması yüzde 75 olan kapasite
kullanımı, 2012 yılı aynı döneminde yüzde 74 bandında
seyretmiştir. Sanayi Üretim Endeksi, bir önceki yılın aynı
ayına göre yıllık değişimi yüzde 6,2 oranında artış göstermiştir. Ağustos ayında yaşanan düşüşe rağmen, Sanayi
Üretim Endeksi, 32 aylık yükseliş trendini Eylül ayında da
sürdürmüştür. Diğer yandan 2011 yılına göre yüzde 55
oranında artan karşılıksız çek oranı da piyasalardaki durumu göstermektedir.
Ancak konjonktürün sanayi ve ticaretimizi getirdiği nokta
itibariyle kriz tecrübesi olan sanayicimiz, dış pazarlarda
farklı hedef pazarlara yönelerek, ihracatın son 10 ayda
yüzde 13,4 artmasını sağlamıştır. Özellikle 2012 yılına
damgasını vuran ihracata dayalı büyümenin arkasında,
reel sektörümüz yatmaktadır.
Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın
eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika
ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve
yatırımcımızı nasıl etkiledi?
Bilindiği üzere Avrupa, en önemli ticaret partnerlerimizi
içerisinde barındıran bir coğrafyadır. Avrupa’da yaşanan
ekonomik kriz kaynaklı talep daralması, ülkemiz sanayisini
ve ticaretini doğrudan etkilemiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde
yaşanan siyasal ve ekonomik çalkantılar ise özellikle sınır ticaretimizi yakından ilgilendirmektedir. Ulusal güvenlik
ve savunma yatırımlarının artışının yanı sıra, Suriye başta
olmak üzere Türkiye’ye sığınan mültecilerin ülke ekonomisine getirdiği ek yük, görünen resimdeki sosyal boyutun
yanı sıra ekonomik boyutu da gözler önüne sermektedir.
Bugün AB’ye ihracatımız yüzde 8 oranında azalırken, Kuzey Afrika’ya yüzde 43, Yakın ve Ortadoğu’ya yüzde 63
oranında artmış ve ihracat pazarımızda bir değişim, dönüşüm sürecine girilmiştir.
Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir
yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı?
Yeni pazar arayışları konusunda global ekonomik kriz sürecinden bugüne devam eden çalışmalar ve bakanlıklar
nezdinde konuya verilen destek, bu konuda önem arz
etmektedir. Konjonktürel bazda sürece baktığımızda, yerli
üretici ve yatırımcılarımızın süreci en az kayıpla geçirebilmeleri ve hatta krizi fırsata çevirebilmeleri için yeni pazarlara erişimleri, iç pazardaki dengeyi sağlamaları ve en
önemlisi rekabet güçlerini arttıracak teknolojik gelişimleri
yönünde yatırımlara yönelmeleri gerektiği kanaatindeyim.
Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve
dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu
konuda neler düşünüyorsunuz?
Küresel krizin yansımaları her geçen gün daha bilinmeze
doğru ilerlerken, otorite sahibi kişi ve kuruluşlardan gelecek döneme dair peş peşe karamsar cümleler açıklanmıştır. Bir yanda IMF baş ekonomisti; “kriz 10 yıl devam
edebilir” diyerek büyüme tahminlerini bir kez daha aşağı
çekerken, kriz kahini Roubine; “2013 yılında kriz beklediğini”, OECD Raporları; krizin kötüye gideceğini, ifade etmiş,
Türkiye cephesinde ise, Orta Vadeli Program ile büyüme
hedefi düşürülmüştür. AB henüz sorunlarına çözüm bulamamışken, ABD’de seçimin ardından mali uçurum krizi
devam etmektedir. Ortadoğu’da savaş sürerken, Çin’in
başlıca göstergelerindeki daralma kırılganlığı artırmaktadır. Son dönemde belli başlı merkez bankalarının para
genişlemesine gitmesi de, küresel piyasalardaki durumu
açıkça ortaya koymaktadır.
Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl olarak beklenen 2013’de küresel gelişmeler doğrultusunda bizler,
özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız.
Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda; Türk yatırımcımızın alması gereken önlemler ve
olası sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir?
Ekonomi çevrelerince yeni bir kriz yılı yorumu yapılan
2013 yılında Türk Sanayisi, iç pazarda etkinliğini arttırırken, yeni pazarlar arayışını sürdürmek durumundadır. Bu
konuda başarılı bir performans sergileyen ihracatçılarımız, bu performanslarını devam ettirebilmelidir. Bu açıdan
ihracatçının teşviki konusu önemli bir unsur olmaktadır.
Sanayicilerimiz de özellikle dövizle borçlanma konusunda daha hassas olmaları gereken süreçlerden geçmektedir. Maliyetleri minimize etme ve kümelenme yine öne
çıkacaktır.
Uzun vadede her zaman ifade ettiğimiz gibi, katma değerli ve özellikle orta ve yüksek teknolojili üretime yönelmeli;
Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri konusunda çalışmalar sürdürülmelidir.
ocak - şubat ’13
31
usta
ustadan
ustadan
1’lere gerilediğini söyledi.
2012’nin ekonomik görünümüne çeşitli istatistikler ile bakarak dergimize özel değerlendirmelerde bulunan İstanbul
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş,
“ 2012’de yurtiçi talepte kayda değer bir düşüş yaşadık.
Biliyorsunuz, küresel krizden çıkış sürecinde de, Türkiye
ekonomisinin motoru yurtiçi talep olmuştu. Tüketim talebi
kuvvetliydi, özel sektörün yatırım harcamaları ise ekonomik büyüme performansımıza çok büyük katkı yapıyordu.
2011 yılının son çeyreğinden itibaren Euro Bölgesi’nde
ortaya çıkan ağır krizin küresel ekonomiye dair yarattığı
belirsizlikler, 2012’de hem tüketim hem yatırım talebinin
daralmasına yol açtı.” şeklinde konuştu.
2012 yılı Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından
nasıl bir yıldı?
Tüm yılı özetleyecek bir cümle söylemek gerekirse, 2012
yılı krizle boğuşan ABD ve AB ülkeleri gibi gelişmiş ülkeler
için, zor bir yıl oldu. Türkiye için ise 2012, ekonomik büyümenin kontrollü bir şekilde yavaşlatıldığı bir yıl oldu. Aynı
zamanda dış dünyaya göre oldukça başarılı geçti. Çünkü
Türkiye, 2010 yılından başlayarak küresel krizin etkilerinden çıkmaya başlamıştı.
usta
32
İstanbul Ticaret
Odası Yönetim
Kurulu Başkanı
Dr. Murat Yalçıntaş;
İnşaat sektöründe
büyüme yüzde
1’lere geriledi
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş, 2010 ve
2011’de yüzde 10’ların üzerinde büyüyen inşaat sektörünün, 2012’de yüzde
ocak - şubat ’13
İstanbul Ticaret
Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Dr.
Murat Yalçıntaş,
2010 ve 2011'de
yüzde 10’ların
üzerinde büyüyen
inşaat sektörünün,
2012'de yüzde
1'lere gerilediğini
söyledi.
Ne var ki, sonrasında Euro Bölgesi’nde ortaya çıkan ve
küresel ekonominin tamamını etkisi altına alan krizin
olumsuz etkileri bize de yansıdı. Bu yansımayı 2012’de
hissettik. Nasıl? Şöyle ki, ortaya çıkan belirsizlikler yüzünden tüketiciler tüketim kararlarını, firmalarımız ise yatırım
kararlarını erteleme yoluna gittiler. Dolayısıyla 2012 yılında,
iç piyasa önemli ölçüde daraldı. Ancak yurtiçi ekonomik
aktivitede ortaya çıkan bu yavaşlama, dış talep sayesinde
bir miktar dengelendi.
Burada ifade etmeliyim ki, 2012 yılında ekonomi yönetimi
de oldukça kararlı bir ekonomi politikası izledi. İşadamlarımız ise dış pazarlarda aktif olmayı sürdürdüler. Dolayısıyla
bu şartlar altında 2012 yılına göreceli olarak başarılı bir
yıldı diyebiliriz.
Yerli üretim ve ihracat rakamlarına bakıldığında,
2012’de beklentiler karşılanabildi mi? Bir önceki yıla
göre kıyaslayabilir misiniz?
Az önce de ifade ettiğim gibi biz, 2012 yılında ekonomik
büyümeyi yavaşlattık. Bu yavaşlama nedeniyle, çok iyi hatırlayacaksınız, 2010’da yüzde 13.6, 2011 yılında ise yüzde 9.6 gibi oldukça yüksek hızlarda büyüyen imalat sanayi
sektörü, 2012’nin ilk 3 çeyreğinde sadece yüzde 2.8 arttı.
Yine 2010 ve 2011’de yüzde 10’ların üzerinde büyüyen
inşaat sektörünün hızı da, 2012’de yüzde 1’lere geriledi.
Ticaret sektörü ise neredeyse durmak noktasına gelerek
yüzde 0.1 büyüdü. Bu rakamları sizinle paylaşmaktaki
maksadım, büyümede yaşadığımız gerilemeyi, açık bir
şekilde göstermektir.
Peki, niye böyle oldu? Çünkü yurtiçi talepte kayda değer bir düşüş yaşadık. Biliyorsunuz, küresel krizden çıkış
sürecinde de, Türkiye ekonomisinin motoru yurtiçi talep
olmuştu. Tüketim talebi kuvvetliydi, özel sektörün yatırım
harcamaları ise ekonomik büyüme performansımıza çok
büyük katkı yapıyordu.
2011 yılının son çeyreğinden itibaren Euro Bölgesi’nde
ortaya çıkan ağır krizin küresel ekonomiye dair yarattığı
belirsizlikler, 2012’de hem tüketim hem yatırım talebinin
daralmasına yol açtı.
Başka bir ayrıntı ise şudur: Bu süreçte dinamikler tersine
döndü ve 2012 yılında ekonomik aktivitedeki yavaşlama
dış talep sayesinde sınırlı kaldı. Diğer bir ifadeyle, yerli üretimdeki ılımlı artış daha çok dış talebi karşılamak için gerçekleştirildi. Aslında bu da, küresel koşullardaki zorluklara
rağmen, 2012 yılında ihracatçılarımızın iyi bir performans
sergilediğini ortaya koyuyor.
Türk sanayisi, ticari hayatı ve ekonomisi açısından
2013 yılı öngörüleriniz nelerdir?
Türkiye’den başlarsak, 2012’ye göre 2013 yılının daha iyi
bir yıl olacağını söyleyebilirim. Çünkü 2012 yılında hüküm
süren riskler, 2013’ten itibaren etkisini kaybetmeye başlayacak. İç piyasa da, bu şartlar altında 2012’ye göre ılımlı
bir canlanma gösterecek. Dış talep koşulları ise, Avrupa’daki sorunların 2013’e yansımaları sebebiyle bir miktar
kötüleşebilir.
Yine 2013’te cari açıktaki gerileme bir miktar yavaşlayabilir. İşsizlik de bir süre yatay seviyede seyredebilir. Yine Türk
firmaların, özellikle dış finansmanda çok büyük sıkışıklık
yaşamayacağını düşünüyorum. Hükümetin mali disiplini
elden bırakmamış olması ve Merkez Bankası’nın aldığı
önlemler sayesinde Türkiye’nin finansal bir istikrarsızlık
yaşaması mümkün görünmüyor.
Sonuç olarak biz 2013 yılının 2012’den daha iyi geçeceğine inanıyoruz. 2013 için çok olumlu beklentiler içindeyiz.
Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın
eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika
ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve
sanayicimizi nasıl etkiledi?
Hemen söyleyeyim ki, Avrupa’da yaşanan kriz bizi doğrudan etkiledi. Çünkü biz Avrupa ile ekonomik, ticari ve
finansal anlamda son derece bütünleşik bir yapıya sahibiz. AB’nin büyük ekonomileri bizim en büyük ihraç pazarlarımız. Yine Türk firmaları yurtdışı kredilerinin büyük bir
ocak - şubat ’13
33
usta
ustadan
ustadan
Bu sıkı bağlara rağmen Türkiye, AB’yi derinden etkileyen
küresel krizi fazla sarsılmadan atlatabildi. İhracatta Avrupa
pazarına olan bağımlılığımız bir miktar geriledi. Türkiye alternatif pazarlara açılım konusunda bir süredir atak içinde.
Bu sayede Avrupa’dan gelen kayıpları telafi edebildik.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da ortaya çıkan değişim rüzgarı da özellikle ihracat ve yatırım tarafında kısa vadede doğal olarak aksaklıklara neden oldu. Ancak bu sene geçen
yıl ortaya çıkan kayıplar büyük ölçüde giderildi. Şu anda
bu bölgede Suriye dışında büyük bir sorun kalmadı gibi
gözüküyor.
Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerde
yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde,
yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir yol
izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar
atılmalı?
Hatırlayacağınız gibi Euro Bölgesi’ndeki krize karşı birçok
önlem alındı. Sözgelimi Avrupalı liderler, Euro Birliği’ni bir
arada tutma ve zorda olan ülkeleri kurtarma yönündeki
kararlılıklarını biraz geç de olsa ortaya koydular. Bu gelişmeler, küresel piyasalar üzerinde de belli bir rahatlamayı
beraberinde getirdi.
usta
34
Ancak bu önlemlere rağmen Euro Bölgesi ülkelerinin
kamu ve bankacılık sektörlerindeki konsolidasyon süreci tüm hızıyla sürecek. Bu ise şu anlama geliyor: Avrupa
2013’te durgun bir yıl geçirecek. Dolayısıyla dış talep üzerine hesap yaparken, Avrupa ülkelerini çok fazla dikkate
almamak gerekiyor. Yani Avrupa pazarlarından bize fayda
yok. Bu yüzden alternatif pazarlara olan yönelimimizi kuvvetlendirerek sürdürmeliyiz.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi bizim için Avrupa dışındaki
komşu ve çevre ülkeler, büyük bir potansiyel arz ediyor.
Unutmayalım ki, çevremizdeki ülkelerin büyük ekseriyeti
gelişmekte olan ekonomilerdir. Yani onlar da hızlı bir kalkınma hamlesi yakalamak istiyorlar. Dolaysıyla bu ülkeler
ile gerek coğrafi gerekse tarihsel-kültürel yakınlığımızı iyi
değerlendirmeliyiz. Bu yakınlığı ekonomik işbirliğine ve kazanca dönüştürmeliyiz. Bu noktada Suriye’deki karışıklıklar dışında çok önemli adımlar atıldı. Hem komşularımızla
hem de çevre ülkelerle dış ticaret hacmimiz, bizi memnun
edecek bir düzeye doğru ilerliyor. Umuyorum ki, yeni yılda
bu çok daha yukarılara doğru tırmanacaktır.
ocak - şubat ’13
bilir” diyerek büyüme
tahminlerini bir kez daha
aşağı çekerken, kriz
kahini Roubine; “2013
yılında kriz beklediğini”,
OECD Raporları; krizin
kötüye gideceğini, ifade
etmiş, Türkiye cephesinde ise, Orta Vadeli Program ile büyüme hedefi
düşürülmüştür. AB henüz sorunlarına çözüm
bulamamışken, ABD’de
seçimin ardından mali
uçurum krizi devam etmektedir. Ortadoğu’da
savaş sürerken, Çin’in
başlıca
göstergelerindeki daralma kırılganlığı
artırmaktadır. Son dönemde belli başlı merkez bankalarının para
genişlemesine gitmesi
de, küresel piyasalardaki durumu açıkça ortaya
koymaktadır.
2012 yılı; Türk ticari hayatı ve ekonomisi açısından
nasıl bir yıldı?
Küresel krizle birlikte değişen dengeler, Avrupa’nın içinden çıkamadığı borç krizi, tüm dünyayı etkisi altına alan
doğal felaketler, ülkemizin öncelikli sorunlarından terör,
Arap Baharı ve daha birçok konu 2011 yılında olduğu gibi
2012 yılında da gündemi meşgul etmeye devam etmiştir.
2011 yılında tahmin edildiği gibi 2012 yılı, tüm dünyada
olmak üzere ülkemizde de beklenen yavaşlama süreciyle
gerçekleşmiştir. Küresel piyasalarda Türkiye, düşük büyüme oranına rağmen, yine iyiler arasında yerini almış ve
son olarak 18 yılın ardından FITCH tarafından notu artırılmıştır. 2011 yılı ilk 11 ay ortalaması yüzde 75 olan kapasite
kullanımı, 2012 yılı aynı döneminde yüzde 74 bandında
seyretmiştir. Sanayi Üretim Endeksi, bir önceki yılın aynı
ayına göre yıllık değişimi yüzde 6,2 oranında artış göstermiştir. Ağustos ayında yaşanan düşüşe rağmen, Sanayi
Üretim Endeksi, 32 aylık yükseliş trendini Eylül ayında da
sürdürmüştür. Diğer yandan 2011 yılına göre yüzde 55
oranında artan karşılıksız çek oranı da piyasalardaki durumu göstermektedir.
Ancak konjonktürün sanayi ve ticaretimizi getirdiği nokta
itibariyle kriz tecrübesi olan sanayicimiz, dış pazarlarda
farklı hedef pazarlara yönelerek, ihracatın son 10 ayda
yüzde 13,4 artmasını sağlamıştır. Özellikle 2012 yılına
damgasını vuran ihracata dayalı büyümenin arkasında,
reel sektörümüz yatmaktadır.
Avrupa’da yaşanan ve birçok Avrupa ülkesini iflasın
eşiğine getiren ekonomik kriz, ardından Kuzey Afrika
ülkelerinde yaşanan değişim rüzgarı, Türkiye’yi ve
yatırımcımızı nasıl etkiledi?
Bilindiği üzere Avrupa, en önemli ticaret partnerlerimizi
içerisinde barındıran bir coğrafyadır. Avrupa’da yaşanan
ekonomik kriz kaynaklı talep daralması, ülkemiz sanayisini
ve ticaretini doğrudan etkilemiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde
yaşanan siyasal ve ekonomik çalkantılar ise özellikle sınır ticaretimizi yakından ilgilendirmektedir. Ulusal güvenlik
ve savunma yatırımlarının artışının yanı sıra, Suriye başta
olmak üzere Türkiye’ye sığınan mültecilerin ülke ekonomisine getirdiği ek yük, görünen resimdeki sosyal boyutun
yanı sıra ekonomik boyutu da gözler önüne sermektedir.
Bugün AB’ye ihracatımız yüzde 8 oranında azalırken, Kuzey Afrika’ya yüzde 43, Yakın ve Ortadoğu’ya yüzde 63
oranında artmış ve ihracat pazarımızda bir değişim, dönüşüm sürecine girilmiştir.
Özellikle çevre coğrafyamızda ve komşu ülkelerimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık sürecinde, yerli yatırımcılarımızın ve üreticilerimizin nasıl bir
yol izlemesi gerekiyor? Süreci kayıp vermeden atlatabilmek veya fırsata çevirebilmek adına hangi adımlar atılmalı?
Yeni pazar arayışları konusunda global ekonomik kriz sürecinden bugüne devam eden çalışmalar ve bakanlıklar
nezdinde konuya verilen destek, bu konuda önem arz
etmektedir. Konjonktürel bazda sürece baktığımızda, yerli
üretici ve yatırımcılarımızın süreci en az kayıpla geçirebilmeleri ve hatta krizi fırsata çevirebilmeleri için yeni pazarlara erişimleri, iç pazardaki dengeyi sağlamaları ve en
önemlisi rekabet güçlerini arttıracak teknolojik gelişimleri
yönünde yatırımlara yönelmeleri gerektiği kanaatindeyim.
Görsel ve yazılı medyada 2013 yılının durağan ve
dikkatli geçirilmesi gereken bir yıl olduğu konusunda ekonomistlerimizin açıklamaları yer alıyor. Siz bu
konuda neler düşünüyorsunuz?
Küresel krizin yansımaları her geçen gün daha bilinmeze
doğru ilerlerken, otorite sahibi kişi ve kuruluşlardan gelecek döneme dair peş peşe karamsar cümleler açıklanmıştır. Bir yanda IMF baş ekonomisti; “kriz 10 yıl devam ede-
Dünya ekonomi çevreleri tarafından zor bir yıl
olarak beklenen 2013’de
küresel gelişmeler doğrultusunda bizler, özellikle de kırılganlıklar karşısında hazırlıklı olmak durumundayız.
Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda; Türk yatırımcımızın alması gereken önlemler ve
olası sıkıntıları en az kayıpla atlatabilmeleri açısından yapmaları gerekenler nelerdir?
Ekonomi çevrelerince yeni bir kriz yılı yorumu yapılan 2013
yılında Türk Sanayisi, iç pazarda etkinliğini arttırırken, yeni
pazarlar arayışını sürdürmek durumundadır. Bu konuda
başarılı bir performans sergileyen ihracatçılarımız, bu performanslarını devam ettirebilmelidir. Bu açıdan ihracatçının teşviki konusu önemli bir unsur olmaktadır. Sanayicilerimiz de özellikle dövizle borçlanma konusunda daha
hassas olmaları gereken süreçlerden geçmektedir. Maliyetleri minimize etme ve kümelenme yine öne çıkacaktır.
Uzun vadede her zaman ifade ettiğimiz gibi, katma değerli ve özellikle orta ve yüksek teknolojili üretime yönelmeli;
Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri konusunda çalışmalar sürdürülmelidir.
ocak - şubat ’13
35
usta
kısmını Avrupa kökenli bankalardan alıyorlar. Ayrıca Türkiye’deki doğrudan yabancı sermaye stokunun çok büyük
bir kısmı Avrupa kökenlidir. Dolayısıyla Euro Bölgesi’nde
yaşanan ağır borç krizinin bizi doğrudan etkilememesi
mümkün değildi.
ustadan
bimfed’den
Yanlış ve bilinçsiz uygulamalar neticesinde maalesef enerji kaybına engel olamıyoruz. Bizim yaptığımız havayı ısıtmak ve soğutmak. Bu konu, üzerinde durulması gereken
önemli bir konu. Bu nedenle de toplantımızı yakından takip
etmenizi diliyorum.” dedi.
BİM-FED'den
36
‘İnşaat Sektöründe
Enerji Verimliliği’
usta
Toplantısı
Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED), Termojet Isı Yalıtım ile
birlikte 5 Şubat Salı günü Ankara Ramada Otel’de, ‘İnşaat Sektöründe Enerji
Verimliliği’ konu başlıklı sektörel bilgilendirme toplantısı düzenledi.
BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin ve Yönetim Kurulu üyelerinin ev sahipliğinde ve Termojet Isı Yalıtım’ın sponsorluğu ile gerçekleştirilen toplantıya, İMKON Genel Başkanı Tahir Tellioğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldılar. 400’e
yakın müteahhit izlediği toplantıyı BİM-FED Genel Başkan Yardımcısı Nazmi
Şahin başkanlığını üstlendiği ve BİM-FED Yönetiminden Cafer Acar, Mehmet
Özmen, Doğan Sandalcı, Bilal Mermer’den oluşan divan yönetti. ‘İnşaat Sektöründe Enerji Verimliliği’ konu başlıklı bilglendirme toplantısının açılış konuşmasını yapan Divan Başkanı Nazmi Şahin, enerji verimliliğinin önemine dikkat
çekerken, hükümetimizin de 2017 yılı sonu itibariye binaların enerji verimliliği
konusunda çalışmalarını tamamlamaları gerektiğine dikkat çekti. Nazmi Şahin,
Türkiye’nin enerji verimliliğinde kaybının yüzde 51’in üzerinde olduğuna dikkat
çekerken, “Biz, hem ısınırken hem de soğuturken enerjimizi boşa harcıyoruz.
ocak - şubat ’13
Birleşik İnşaat
Müteahhitleri
Federasyonu (BİMFED), Termojet Isı
Yalıtım ile birlikte
5 Şubat Salı günü
Ankara Ramada
Otel’de, ‘İnşaat
Sektöründe Enerji
Verimliliği’ konu
başlıklı sektörel
bilgilendirme
toplantısı düzenledi.
Açılış konuşmasının ardından, İnşaat Müteahhitleri Konfe-
derasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi. İnşaat sektörü
içerisinde yer alan en önemli sorunların başında yalıtım sorununun geldiğini belirten Tahir Tellioğlu, dışa bağımlı olunan enerji sektöründe israfın önlenmesi gerektiğini söyledi.
Tellioğlu, bina izolasyonlarının düzgün ve kaliteli malzeme
ile yapılmasının, enerji verimliliği konusuna önemli katkılar
37
usta
bimfed’den
ocak - şubat ’13
bimfed’den
sağlayacağına işaret etti.
38
Yapılan toplantıya katılımın yoğun olmasından duyduğu
mutluluğu ifade eden İnşaat Müteahhitleri Konfederasyon
Genel Başkanı Tahir Tellioğlu inşaat sektöründe uygulanan
yüzde 18’lik KDV’ye de değindi. 1 Ocak itibariyle acelece inşaat sektörüne getirilen yüzde 18’lik KDV’nin sektöre
zarar verdiğini belirten Tellioğlu, “300-500 bin TL ve üzerindeki değere sahip konutlara lüks denmeyecek miydi?
Atıyorum bir milyon TL’lik bir araziye yapılan bir dairenin
değeri 150 bin TL ise bunu da lüks sınıfına katıyorlar. Bu
sayede devlet ekstra vergi, belediye de rayiç bedeli alıyor.
Bu yüzden bu durumdan belediyeler de memnun.” diye
konuştu. Türkiye müteahhitler odasını kurmaya mecbur
olduklarını kaydeden Tahir Telli, “Biz müteahhitler odasını
kurmadıkça, affedersiniz kaz olmaya ve yolunmaya mecburuz.” ifadesini kullandı.
kürsüye gelen BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, BİM-FED olarak
sektördeki gelişmeleri yakından takip
ettiklerinin altını çizerek şunları söyledi; “Ülkemizdeki kaynakların israfının
önlenmesi adına müteahhitler olarak
neler yapabiliriz, bunun üzerine sürekli çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Enerji açığımız gün geçtikçe artıyor.
Terör belasına ve enerji harcamalarına yapılan masraf ülke gelirimizin
yüzde 80’ini alıp götürüyor. Yılda 62
milyar dolarlık bir harcamadan söz
ediyoruz. Bu harcamaların büyük bir
bölümü de bilinçsiz tüketimden kaynaklanıyor. Eğer enerjide dışa bağımlılığımızı azaltırsak ülke refahı adına
önemli bir yol almış olacağız.”
Türkiye’de son 10 yılda enerji talebi giderek arttığını ve
enerji talebinin yüzde 80’ini ithalatla karşılandığını kaydeden BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, “Türkiye’nin
enerji faturası; 2011’de 54,4 milyar dolarken 2012 sonunda bu rakam 62 milyar dolara çıkmıştır. 62 milyar dolarlık
enerji ithalatı, Türkiye’nin dış ticaret açığının üçte birinden
daha fazla bir tutara karşılık gelmektedir.
TOPLANTISI, müteahhitlerimizin enerji verimliliği konusunda bilinçlenmelerini ve enerjide dışa bağımlılığımızın
azalması yönünde inşaat sektörü olarak üzerimize düşen
katkıyı sağlamayı amaçlamaktadır.
Ben müteahhit olarak ne katkıda bulunabilirim? Diye soracak olursanız, bunun cevabı çok açık. Bilinçli bir enerji
tüketimi sağlanacak kaliteli konutlar üretmektir. Enerji verimliliğine katkı sağlayacak küçücük bir çabanız dahi ola-
39
usta
Türkiye’nin enerji alanında dışa bağımlılığını azaltması ve
enerji konusunda gelişmeleri ‘takip eden’ ülke konumundan çıkıp, özellikle gelişmekte olan büyük ekonomiler içinde ‘lider’ ve ‘belirleyici’ ülke pozisyonuna gelmesi gerekmektedir. Bu amaçla, Türkiye’de son yıllarda özel sektör,
kamu kuruluşları, üniversiteler ve araştırma merkezleri tarafından geliştirilen enerji kaynaklarını daha verimli kullanmaya yönelik uygulamalar, projeler ve politikalar heyecan
ve ümit vericidir. Mevcut hükümet tarafından kurulan ve
Enerji Bakanımızın Başkanı olduğu Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi (TEVEM) bu tür çabaların en iyi örneklerinden
biridir. Enerji kaynaklarımızın daha verimli kullanılarak dışa
bağımlılığın azalması ve enerji verimliliği konusunda yeni
teknolojilerin geliştirilerek kullanımının yaygınlaştırılması
adına, iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli
görevler düşmektedir. BİRLEŞİK İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ
FEDERASYONU tarafından düzenlenen ‘İnşaat Sektöründe Enerji Tasarrufu’ başlıklı SEKTÖREL BİLGİLENDİRME
usta
Tahir Tellioğlu’nun ardından konuşmasını yapmak üzere
bimfed’den
ocak - şubat ’13
ocak - şubat ’13
bimfed’den
bimfed’den
hafifletmesi, kanserojen malzeme içermemesi, yapıların
değerini arttırması özellikleri ile yalıtım sektöründe yeni
bir dönem başlatmayı hedefliyor.” dedi. Asan sunumunda
ürünleri hakkında teknik ve detaylı bilgi verirken, uygulamalı örnekleri ile toplantıya katılanları bilgilendirdi.
Toplantının sonunda söz alan Termojet Isı Yalıtım Yöneticisi
Sedat Aydın ise şu bilgileri verdi; “Uzun AR-GE çalışmaları
sonrasında geliştirilen ve üretiminde kullanılan hammaddesinin dünya rezervlerinin yüzde 76’sının ülkemizdeki madenlerden çıkarılan Termojet, özel formülü ile yalıtım sektöründe birçok ihtiyacı bir arada çözmekte ve binalara ısı, ses,
Yaklaşan oda seçimleriyle ilgili de kısa bir açıklama yapan
BİM-FED Genel Başkanı Şahin, “Ticaret odaları seçimlerinde oynanan
oyunlara sizleri alet etmeyeceğiz.
Gerekirse oda seçimlerine girmeyiz.
Dışarıda kalır onurumuzla mücadele
ederiz.” dedi.
usta
40
Açılış konuşmalarının ardından Termojet Isı Yalıtım’dan Jeoloji Mühendisi Cemal Asan enerji verimliliği ve
Termojet ürünleri konulu bir sunum
gerçekleştirdi. Asan, günümüzün
en kritik konularından biri olan enerji
konusunun, tüm kurumların stratejik
çalışmalarının ilk sıralarında yer aldığını belirterek, enerji tasarrufu ve
enerji verimliliği konusunda, inşaat
sektörünün en geniş araştırmaların ve çalışmaların yer aldığı sektörlerin başında geldiğini kaydetti. Asan, binaların
yalıtımının, özellikle enerji verimliliğinin ve enerji tasarrufunun hem ekonomik hem de doğal kaynakların verimli kullanımı açısından tüm dünyayı
ilgilendiren hassas bir konu olarak
dikkat çektiğini söyledi. Cemal Asan
konuşmasına şöyle devam etti; “Uzun
AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirilen Termojet, binaların ısı, ses, su ve
yangın yalıtımını tek bir ürünle sağlamakta ve uygulama konusunda da firmalara kolay ve ekonomik çözümler
sunmaktadır. Sektördeki mevcut yalıtım malzemelerinden üstün özellikleri
ocak - şubat ’13
ile dikkat çeken Termojet; ısıtma ve serinletme masraflarında önemli tasarruf sağlaması, ısı köprüleri oluşturmaması, dübelleme gerektirmeyerek yapının delinmesini ve
mukavemet kaybını önlemesi, yangın bariyeri oluşturması,
41
yoğuşma, terleme, küf, nem ve koku oluşumunu önlemesi, hafifliğiyle yapıyı fazla ve gereksiz yüklerden kurtararak
usta
cak ise bu toplantıdan sonra bundan son derece mutlu
oluruz.” dedi.
su ve yangın yalıtımında önemli avantajlar sağlamaktadır.
Türkiye ve dünyada pazarlama ve satış faaliyetlerinin altyapısını geliştirme sürecinde olduğumuz Termojet ile, bugüne
kadar yapmış olduğumuz uygulamalarda yüzde 70’e varan
oranlarda ısı tasarrufu sağlayan binaların yetkilileri bizlere
memnuniyetlerini şaşkınlık içinde ifade etmektedirler. Avrupa Birliği normlarında olan ve enerji kimlik belgesi kriterlerini
karşılayan, bunun yanı sıra su geçirmeyen, yanmayan ve
özellikle kanserojen madde içermeyen özellikleri ile Termojet, yakında birçok satış noktasında tüketicilerle bulaşacak
ve enerji verimliliği ve tasarrufu, kullanım ve uygulama anlamında yalıtım sektörünün yıldızı olacak.”
ocak - şubat ’13
usta
42
90 Bin Yapı
Müteahhidi
İMKON’da
Birleşti
Türkiye’deki 90 bin yapı müteahhidini çatısı altında buluşturan İMKON (İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu)’nun birinci genel kurulu yapıldı. Ankara JW
Marriot Otel’de gerçekleşen genel kurula; siyasetçi ve bürokratlardan oluşan
üst düzey bir katılımın sağlanırken, üye dernek ve federasyon temsilcileri yoğun
katılım gerçekleştirdi.
Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİM-FED), Anadolu Yapı Müteahhitleri Federasyonu, Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİMFED) ve Ege
ocak - şubat ’13
bimfed’den
Türkiye’deki 90 bin
yapı müteahhidini
çatısı altında
buluşturan İMKON
(İnşaat Müteahhitleri
Konfederasyonu)’nun
birinci genel kurulu
yapıldı. Ankara JW
Marriot Otel’de
gerçekleşen genel
kurula; siyasetçi ve
bürokratlardan oluşan
üst düzey bir katılımın
sağlanırken, üye
dernek ve federasyon
temsilcileri yoğun
katılım gerçekleştirdi.
bölgesini kapsayan İzmir İnşaat Müteahhitleri Federasyonu
tarafından oluşturulan İMKON, birinci genel kurulunda Genel Başkan olarak Tahir Tellioğlu’nu seçti.
Genel kurulun açılış konuşmasını, Alanya Müteahhitler
Birliği Başkanı ve İMKON Genel Sekreteri Alaaddin Çakır yaptı. Çakır, Divan Kurulu’nu oylamaya sunarak, genel
kurulun açılışını sundu. Divan üyeleri yerini aldıktan sonra
saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunarak, açılış konuşmalarına geçildi. İlk olarak TİMFED Genel Başkan Yardımcısı ve
TÜGİAD Ankara Temsilcisi Barış Aydın söz aldı. Aydın, bu
birlikteliğin ortak sorunları giderme adına atılmış bir adım
olmasını dilediğini belirterek, kendilerinin Türkiye’nin en
önemli dinamikleri olduğunu söyledi. Barış Aydın yaptığı
konuşmada kaydetti; “Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan
inşaat sektörü hareketlendiğinde tüm sektörler hareketlenmektedir. Türkiye’nin önünde bugüne değin yapılan en büyük proje var. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında en
büyük imar hareketi başlatılmıştır. 7 milyona yakın konutun
dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Buradan elde edilecek
finans tüm Türkiye’yi ve yaklaşık 300 sektörü ilgilenmektedir. Ayrıca işsizliği de tarihe gömecek bir proje görünümündedir. Bizler bu konuda elimizin taşın altına sokmaya hazırız. Kimseyi mağdur etmeden, devlet millet el ele vermeli ve
işin sonunda anlımızın akıyla başarılı olmalıyız. Türkiye’de
inşaat müteahhitliğini tanımlayan hiçbir şey yok. Herkes
inşaat müteahhidi olabilmektedir. Müteahhitlik sektöründe
yer alan çürük elmaların denetimler yolu ile ayıklanmasını,
mesleğini layıkıyla yapan meslektaşlarımızın hak ettiklerini
bulmalarını temenni ediyorum.”
Anadolu Yapı Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı
Rıdvan Köksüzer, Barış Aydın’ın ardından yaptığı konuşmada, federasyonlar tarafından oluşturulan İMKON’un
amacının müteahhitleri tek ses ve tek bir vücut yapmak
olduğunu belirtti. Bu oluşumun ülke ekonomisine önemli
katkı sağlayacağına değinen Rıdvan Köksüzer, “ Hedefimiz bunda sonra yasal yetkiler ile donatılmış, müteahhitler
odası olacaktır. İnşaat sektörü büyük bir değişim ve gelişim
içerisindedir. Sektörün büyümesi için bir takım yasal mevzuatlar ile desteklenmesi gerekiyor. Öncelikle mesleğimizin
tanımlanması ve nitelikli firmaların oluşması gerekiyor. Taşeronların kayıt dışılığı önlenmelidir. KDV oranları düzenlenmelidir. Sektörü düzenleyen kurumların iletişimi güçlenmelidir.” dedi.
Rıdvan Köksüzer’in ardından konuşmasını yapmak üzere
kürsüye gelen Ege bölgesini kapsayan İzmir İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Necip Nasır ise şunları söyledi; “ Ülkemizin zaman içerisinde 4’te üçü maale-
ocak - şubat ’13
43
usta
bimfed’den
bimfed’den
sef sağlıksız konutlar ile inşa edilmiştir. Deprem riski altında
olan ülkemizde, halk tarafından Kentsel dönüşüm yasası
olarak bilinen yasamız, Cumhuriyet tarihinde devrim niteliği taşıyan çok önemli bir yasadır. Bu yasa ile sağlıklı konutlar ve şehirler inşa edilecektir. Söz konusu yasa ile 10
milyona yakın konutun dönüşümü 20 yılda tamamlanacaktır. Amaç bir daha deprem acısı ile Türkiye’yi karşı karşıya
bırakmamaktır. Biz, 200 bine yakın Türk müteahhidi olarak,
Türkiye’yi dünya standartlarının da üzerinde bir altyapı ve
üst yapıya büründürecek deneyime ve güce sahibiz. Bunun
için önümüzün açılmasına ihtiyacımız var. Biz, kurumsallaşarak rekabet gücümüzü arttırmak istiyoruz. Bunun için
kamunun desteğine ihtiyacımız var. İlk olarak bir meslek
odamızın olması olmazsa olmazlarımız arasında yer alıyor.”
Necip Nasır’ın ardından BİM-FED Genel Başkanı Mustafa
Şahin bir konuşma yaptı. Şahin, müteahhitliğin gerek ekonomik, gerek sosyal gerekse istihdam anlamında öneminin ne denli büyük olduğuna değinerek şöyle konuştu; “
Dört milyona yakın direk çalıştırdığımız, en az üç katı kadar da dolaylı olarak istihdam ettiğimiz bir nüfusumuz var.
Türkiye’nin en büyük ekonomik gücüyüz. İki yüzü aşkın yan
sektöre destek veren bir profilimiz var. Ödediğimiz KDV’ler
ile ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan önemli bir sektörüz. Bu kadar önemli bir görevi üstlenmişken ‘saygın olmak istiyoruz’, ‘saygı görmek istiyoruz’.
nüşüm kapsamında yapılacak 7 milyon konuttan hak ettikleri projeleri almaları gerekiyor.”
BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin’in ardından İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı
Tahir Tellioğlu bir konuşma yaptı. Tahir Tellioğlu, “Sektörün
sorunlarının en önemli sebebi müteahhit meslek tanımının
olmaması ve odamızın olmamasıdır. Bu şekilde kentsel
dönüşümün altından kalkmamız mümkün değil” dedi. Tellioğlu, Türkiye’nin 1950’lerden bu yana hızlı bir yapılaşma
süreci içinde olduğunu, son yıllarda da köylerden kentlere
yoğun göçlerin yaşandığını belirterek, bütün bunların çarpık yapılaşmayı da beraberinde getirdiğini söyledi. Son yıllarda meydana gelen depremlerin yıkıcı sonuçlarının plansız kentleşme gerçeğini su yüzüne çıkarttığını kaydeden
Tellioğlu, Türkiye’de sağlıklı bir yapılaşma için 20 milyon
binanın yıkılması gerektiğine işaret etti. Tellioğlu, bu konu-
da hükümetin radikal bir karar aldığını ve kentsel dönüşüm
projesini hayata geçirdiğini anımsatarak, “Bu sağlıksız yapıları yapanların da aynı dönüşümden geçmesi gerekiyor.
Sağlıksız yapıları inşa edenler ile tekrar bir kentsel dönüşüm
projesini uygulamak anlamsız olur. Aynı kadrolarla yapıları
yapmak sıkıntı getirebilecektir” diye konuştu. Toplu Konut
İdaresi’nin (TOKİ) sosyal konut yapmasına karşı olmadıklarını ifade eden Tellioğlu, sosyal konut projesi adı altında
lüks konut inşa etmenin sektöre zarar verdiğini dile getirdi.
Tellioğlu, müteahhitlerin ilk olarak 1970’de Müteahhit Odası
kurulması taleplerini dile getirdiğini hatırlatarak, ancak bu
girişimden çeşitli nedenlerle sonuç alınamadığına dikkati
çekti. Sektörde yaşanan bir çok sorunun temel kaynağını
bir müteahhit odası bulunmamasına bağlayan Tellioğlu,
şunları kaydetti: “Değerli Başbakanımıza seslenmek istiyorum; Bu sektörün sorunlarının en önemli sebebi müteahhit meslek tanımının ve odamızın olmamasıdır. Bu şekilde
kentsel dönüşümün altından kalkmamız mümkün değil. İlk
adımı hükümetin atması lazım. Sektörü statükoların elinden
kurtarsın. Sektörün ehil ellere emanet edilmesi gerekiyor.”
Konuşmaların ardından tek listeyle gidilen İMKON Birinci
Olağan Genel Kurulu toplantısında, yeni yönetim kurulu
üyeleri de seçildi. Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyor;
Tahir Tellioğlu, Barış Aydın, M. Rıdvan Köksüzer, Necip
Nasır, Alaattin Çakır, Osman Köprülü, Cafer Acar, Nazmi
Şahin, Abbas Demirbaş, Ömer Baki Yazıcı, Fehmi Güney,
Bülent Saygılı, Engin Mandıralı, Sedat Gürsesli, Nuh Yüksel
Güngör, Mustafa Yavuz, Ali Aydın, Serar Zabun, Selim Durum, Tahsin Uskurt, İsmail Kahraman, Mustafa Alkan, Ejder
Karayılanoğlu, Seyfullah Demir, Sinan Bezirlioğlu, Hasan
Ali Gümüş ve Adil Eroğlu. Genel Kurul sonucunda seçilen
Denetim Kurulu’nda ise; Arif Küçük, Ayhan Sulak, Ömer
Kantar yer alıyor.
Bizler küçük ve orta ölçekli yap-sat müteahhitleriyiz. Adından da anlaşılacağı gibi önce yapıyoruz, sonra satıyoruz.
İnşaatlarımızı da yaparken, devletin hiçbir olanağını, tüyü
bitmemiş hiçbir yetimin hakkını kullanmıyoruz, yemiyoruz. Kendi öz sermayemiz ile gerektiğinde borçlanarak,
alnımızın teri ile çalışarak, ülkemizin geleceğini inşa ediyoruz. Resmi veya tüzel tüm rakiplerimiz ile eşit şartlarda
hakkaniyetle rekabet etmek istiyoruz. Bizi bazen geçmişte
yaptığımız konutlar ile ilgili eleştirenler oluyor. Yapılan konutların küçüklüğünden, ve düzeninden dolayı haksız yere
bizi suçlayanlar oluyor. Fakat unuttukları bir şey var. Bu ülkenin imar planını biz yapmadık. Bize şimdiki gibi emsalli
araziler verildi de biz mi yapmadık? Bu sorunların çözümü
için Konfederasyonumuzun çok önemli bir yapı olduğunu
biliyorum. Buralar şan, şöhret, ün peşinde koşulan alanlar
değildir. STK’lar, tamamen gönüllülük esasına dayalı, kendi
cebimizden ve vaktimizden çalarak meslek adına koştuğumuz sahalardır. Sizlerden ricam, bizi yalnız ve desteksiz
bırakmayın. Siz bizi yalnız bırakmayın ki bizde sizin adınıza
daha güçlü ve sesli yolumuza devam edebilelim.
45
usta
usta
44
bimfed’den
Bizim önümüzdeki süreçte yer alan kentsel dönüşüm projelerinde mutlaka üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor.
Bunu yaparken de şimdi olduğu gibi birleşerek, sermaye
ve güç birliktelikleri sağlayarak, kurumsal ve güçlü bir yapılanma içerisinde yolumuza devam etmemiz gerekiyor.
Meslektaşlarımızın bu birliktelikleri sağlayarak, kentsel dö-
ocak - şubat ’13
ocak - şubat ’13
bimfed’den
ENERJİSA ile
toplantılara, BİM-FED'de
devam edildi
ENERJİSA yetkilileri, BİM-FED Genel Merkezi’nde ağırlanarak, bölge derneklerden gelen ve müteahhitlerin yaşadıkları
sorunları masaya yatırıldı.
BİM-FED Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Şahin ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Saklavcı tarafından BİM-FED Genel
Merkezi’nde karşılanan ENERJİSA yetkilileri ile bölgesel
sorunlar görüşüldü. ENERJİSA Dağıtım Sistemleri ve Yatırım Koordinatörü, Dağıtım Hatları Müdürü Süleyman Salman, Metropol Yeni Bağlantı Operasyon Yöneticisi Kürşat
Kılıçarslan, Burhanettin Gökçe ve Kurumsal İletişim Koordinatörü Ebru Arıcan’dan oluşan ENERJİSA yetkililerine,
BİM-FED çatısı altında faaliyet gösteren ilçe dernekleri tarafından hazırlanan bir araştırma dosyası sunuldu. Hazırlanan dosyada bölgelerde müteahhitlerin karşılaştıkları so-
ocak - şubat ’13
ENERJİSA yetkilileri,
BİM-FED Genel
Merkezi’nde
ağırlanarak, bölge
derneklerden gelen
ve müteahhitlerin
yaşadıkları sorunları
masaya yatırıldı.
runlar ve hattı bulunmayan bölgeler teker teker fotoğraflar
eşliğinde anlatıldı. Karşılıklı görüş alışverişinin paylaşıldığı
toplantıda yaşanan sorunlar gözler önüne serildi. BİM-FED
Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Şahin ve Yönetim Kurulu
Üyesi Cem Saklavcı, meslektaşlarının yaptıkları projelerde
ne tarz problemler ile karşı karşıya geldiklerini örnekleri ile
anlatarak, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda
bir öneride bulundular. ENERJİSA yetkilileri ise mevcut sistemlerini anlatırken, yapılacak çalışmalar hakkında da bilgi
verdiler. Yaşanan sorunları daha net görme şansı yakalayan yetkililer sorunların çözümü konusunda ellerinden geleni yapacaklarını söylediler. ENERJİSA’nın belirli bir sistem
doğrultusunda ve yasal çerçeveler ile hareket ettiğine değinen yetkililer, sorunların kısa sürede tamamlanabileceğine
değindiler.
Sincan İnşaat
Müteahhitleri
Derneği (SİM-DER)
ile Özel Sincan Koru
Hastanesi arasında
özel indirim protokolü
imzalandı.
SİM-DER'den üyelerine
sağlık anlaşması
47
usta
usta
46
bimfed’den
Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) Başkanı
Cafer Acar ve Yönetim Kurulu üyeleri Özel Sincan Koru
Hastanesi’ne 22 Ocak 2013 Salı günü bir ziyaret gerçekleştirdiler.
Ziyaret sırasında Özel Sincan Koru Hastanesi ile Sincan
Müteahhitler Derneği arasında özel indirim protokolü imzalandı. Bu anlaşmayla uygulanacak olan özel indirimden
müteahhitler derneği üyelerinin yanısıra eş ve çocukları da
yararlanabilecek.
Karşılıklı sohbet şeklinde gerçekleşen programda kısa bir
konuşma yapan Sincan İnşaat Müteahhitleri Dernek Başkanı Cafer Acar, “SİM-DER yönetimini devralmamızın üze-
rinden kısa bir süre geçmesine rağmen müteahhitlerimizin
bölgemizde ve genelde yaşamış oldukları sorunlara hızlı bir
şekilde çözüm üretmeye çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalarla ilgili de üyelerimizi sürekli bilgilendiriyoruz. Hizmetlerimiz
kesintisiz devam ederken, düşündük ki, müteahhitler olarak fazla mesai yapıyor, fazla çalışıyor, ne kendimize, ne
de sağlığımıza zaman ayıramıyoruz. Yönetimdeki arkadaşlarımızla birlikte bu konu ile ilgili bir çalışma yapmak üzere
Özel Sincan Koru Hastanesi yönetimi ile toplantılar düzenledik. İstişarelerimiz sonucunda bugün burada özel indirim
protokolü imzalamak suretiyle üyelerimize ayrıcalıklı ve
sağlıklı hizmeti de sunma imkanı bulduk. Ben ve yönetimim
hiç boş durmadan üyelerimize daha fazla nasıl hizmet edebiliriz diye çalışmalarımız son hızla devam ediyoruz” dedi.
ocak - şubat ’13
bimfed’den
bimfed’den
de Ankara’nın yerinin ayrı olduğunu dile getiren Gökçek,
“2005-2012 yılları arasında anlaşma yapılan hak sahibi sayısı 16 bin 774, anlaşma yapılan gecekondu sayısı ise 10
bin 578’dir” dedi. Kuzey Ankara Projesini TOKİ ile birlikte
gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Gökçek, 8 bin konutun
teslimine başlandığını bildirdi. Ankara’nın en önemli kentsel dönüşüm çalışmasının Yeni Mamak bölümü olduğunu
ifade eden Gökçek, “Yaklaşık 6 bin 909 hak sahibi ile anlaşma yapıldı. 4 bin 500 civarında konutun çalışması devam
ediyor. Amaç önümüzdeki Mart ayına kadar 4 bin konutu
teslim etmek” diye konuştu.
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) ile Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen “Her Yönüyle
Kentsel Dönüşüm Zirvesi” 13 Şubat Çarşamba günü İller
Bankası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu,
BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, Yapı Denetim ve
ocak - şubat ’13
Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin, İller
Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Çalkan ile dernek
ve firma temsilcileri katıldı.
Tellioğlu: At arabaları odası bile var ama müteahhitlerin odası yok
Programda açılış konuşmasını yapan İMKON Başkanı Tahir
Tellioğlu, 1950’li yıllarda oluşturulan kötü yapıların bugün
Gökçek: 2005-2012 yılları arasında anlaşma yapılan
hak sahibi sayısı 16 bin 774
Kentsel Dönüşüm Zirvesi’ne katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, konuşmasında Ankara’nın
kentsel dönüşüm faaliyetlerine değindi. Kentsel dönüşüm-
49
Bayraktar: Bırakın da gecekonduya mahkum olan vatandaş ev sahibi olsun
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, konuşmasında kentsel dönüşüm çalışmalarının önemine değindi.
Barınmanın bir insanlık hakkı olduğuna vurgu yapan Bayraktar, Türkiye’de barınma meselesinin ciddi problem oluşturmaya 1956’lı yıllarda başladığını söyleyerek, “Türkiye’de
şehirleşme nüfusu 10 binden fazla olan yerleşim yerlerine
itibar ettiğimizde yüzde 77’lere geldi bu oran. Şehirleşmeyle ilgili pek çok yasa çıktı ancak hiçbirisi derde deva olmadı. Köyden kasabaya büyük bir göç oldu ve devletin gücü
buna yetmedi. Son 10 yılda Türkiye’de kentsel dönüşüm
noktasında ciddi gayretler sarf edildi. Belediyeler sorumluluk aldı ve adımlar atıldı” ifadesini kullandı.
ocak - şubat ’13
usta
usta
48
'Her Yönüyle Kentsel
Dönüşüm Zirvesi' İller
Bankası Konferans
Salonu’nda
gerçekleştirildi
İnşaat Müteahhitleri
Konfederasyonu ile
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından
düzenlenen “Her
Yönüyle Kentsel
Dönüşüm Zirvesi” 13
Şubat Çarşamba
günü İller Bankası
Konferans Salonu’nda
gerçekleştirildi.
milli seferberlik çalışmalarıyla çözüleceğini belirterek, 1950
ve 2000 yılı arasında yapılan çürük yapı stoklarının oluşturulmasındaki nedenlerin araştırılarak çalışmalar yapılacağını bildirdi. Türkiye’de her sektörün yapılandığını ve oda
sahibi olduğunu söyleyen Tellioğlu, “At arabaları odası bile
var ama müteahhitlerin odası yok. Neden buna izin verilmiyor bilmiyorum” şeklinde konuştu. Müteahhitlerin çok ciddi
cezalarla karşı karşıya kaldıklarını belirten Tellioğlu, “Müteahhitler yedikleri cezanın hepsini hak etmiyor ama yarısını
hak ediyor” diyerek öz eleştiride bulundu.
bimfed’den
Dönüşümde kaliteyi ve
başarıyı
arayacaklarını
söyleyen Bakan Bayraktar, bu konu ile ilgili
herkesin üzerine düşeni
yapması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Bazı dernekler toplanıyor geliyor, Bakanlığın ya
da belediyelerin önünde
‘Evimizi yıkanın villasını
yıkarız, rantsal dönüşüme
karşıyız’ şeklinde slogan
atıyorlar. Bunu yapanlara
bir şey demiyorum, bunu
yapanlar sahanın dışında
ama buna çanak tutanlara yazıklar olsun. Bırakın da gecekonduya mahkum olan
vatandaş ev sahibi olsun. Bu insanımız gecekonduda mı
otursun, bir deprem olduğu zaman o ev başına mı yıkılsın?”
Konuşmasında, “Kaçarak sıkıntılar çözülmez” diyen Bayraktar, yaşanan sorunların çözüme kavuşturularak ortadan
kaldırılacağına dikkat çekti. Bayraktar; “Biz Ankara kent girişi Protokol Yolu’nu halletmeseydik, ne olacaktı? Ankara’ya
girerken devlet büyüklerimiz misafirlerini havaalanından
alıp Ankara’ya getirirken gecekondular görünmesin diye
misafirlerin üzerine siper oluyorlardı” dedi.
usta
50
Türkiye’nin enerjiye bağımlı bir ülke olduğunu hatırlatan
Bayraktar, bu nedenle enerji tasarrufu binalar yapılması
gerektiğini de vurgulayarak, “İnsanların daha konforlu yaşayacağı ortamları yakalayacağız. Kentsel dönüşüm ile ara
eleman yetiştireceğiz. Teknik müşavirler, müteahhitler yetiştireceğiz. Kentsel dönüşüm ile ekonomik canlanma gelecek” şeklinde konuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin deprem
fayı üzerinde olduğunu belirterek, fay hattı üzerinde olan
6,5 milyon konutun yenilenmesi gerektiğini söyledi. Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası kapsamında yaklaşık 150 ila 200 bin konuta
ulaştıklarını ifade eden Bayraktar,
“2023 yılında şehirlerin fotoğrafı
değişmiş, teknik alt yapısı tamamlanmış bir ülke olacağız” değerlendirmesinde bulundu.
-Kentsel dönüşüm bir milli
meseledir
Kentsel dönüşümde yol haritasını anlatan Bayraktar, çalışmanın
vatandaş talebiyle yapılacağının
altını çizerek, “Nerede gönüllüğü
ocak - şubat ’13
yakalarsak orada yapalım. Nerede belediyeler bu işi başarmışsa orada yapalım. Kentsel dönüşüm istemeyenlerin
evini zaten yapmıyoruz. İnsanları evlerinden etmiyoruz. O
insanlara kira yardımı yapıyoruz, ama istemezlerse yine
yapmıyoruz. Yüzde 95 gönül rızasını yakalamazsak adım
atmıyoruz” dedi. Kentsel dönüşüm projesi tamamlandığında Türkiye’nin gelişimine büyük katkı sağlanacağını bildiren Bayraktar, “Bu bir vatandaşlık görevidir, bu bir milli
meseledir” açıklamasında bulundu.
Konuşmaların ardından oturumlara geçildi. İlk oturum;
“Kentsel Dönüşüm Sürecinde İlgili Taraflara Düşen
Görevler ve Türkiye ve Dünyadaki Örnek Uygulamalar” konu başlığında, Prof. Dr. Haluk Çeçen Başkanlığında
gerçekleştirildi. Oturuma; Ankara Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreter Yardımcısı Yunus Aluç, Deniz Bank Perakende Bankacılık Gurubu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan
Ertürk, BİTÜDER Genel Sekreteri Meltem Yılmaz, Ege Gayrimenkul Yatırım ve İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kandaloğlu ve BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin
konuşmacı olarak katıldılar.
BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin, “Kentsel Dönüşümde Müteahhitlerin Rolü” konu başlıklı sunumunda;
barınma ihtiyacının insanlık tarihinin başlamasından günü-
usta
52
müze değin en önemli unsurlardan bir tanesi olduğuna
değinerek, insanların kendilerini, mutlu, huzurlu ve güvende hissettikleri tek mekanın evleri olduğunu söyledi. Şahin
konuşmasında şu hususlara değindi; “Ecdadımızın yaptığı eserlere baktığımız zaman, başta Mimar Sinan olmak
üzere, tüm dünyanın önünde saygıyla eğildiğini görürüz.
Ancak günümüzde inşa edilen yapılar maalesef böyle
değil. Maddenin ön plana çıktığını, kültürümüzü ve geleneklerimizi hiçe sayıldığını yapılar inşa ediliyor. Bu yapıların büyük bir bölümü de modern gecekondu niteliğindedir. Cumhuriyet tarihimizden günümüze yapılan yapıların
neredeyse yüzde 75’i yıkılma noktasında. Bu çok üzücü
bir tablo. Ülkemiz yapılanmasının bir diğer önemli sorunu
da yanlış yapılanma. Ülkemizde 7 veya 8 şiddetinde bir
deprem meydana gelse, dilerim yüce Rabbim bu felaketi
bizlere göstermez, altından maddi manevi kalkamayacağımız günler yaşarız. Bunun için birbirimizi kandırmaya
gerek yok. İstatistiklere baktığımızda böyle büyük bir deprem sonucu altından kalkamayacağımız maddi hasarlar
ülkemizi tehdit ediyor. Bu sonuçları görmeden önce de
önlemini alma adına önümüzde çok önemli bir proje var.
Bugüne değin alınması gereken bu kentsel dönüşüm kararlarının neden alınmadığını da bir türlü anlayamıyorum.
Bu kararı almak kolay iş değil. Böyle bir kararın alınması
siyasi kişilerin siyaset hayatlarına son verebilir. Bunun için
almadıklarını düşünüyorum. Bugün başta Başbakanımız
olmak üzere değerli Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ı aldıkları bu karardan dolayı kutluyorum. Bu kararı almak cesaret ve güven işidir. Biz, BİM-FED, bağlı derneklerimiz ve
Konfederasyonumuz olarak bu süreci sonuna kadar destekliyoruz. Çıkan yasanın eksikleri olabilir, fakat az önce
bahsettiğim felaketleri yaşamamak için bu yasayı biran
önce yürürlüğe sokup tamamlamalıyız. Burada önemli
olan bürokratlarımızın bizler tarafından dile getirilen bazı
hususları dikkate alarak, üzerine düşmeleridir. Bizler küçük ve orta ölçekli müteahhitlik sektörü üyeleri, sizlerin bildiği tabirle yapsat müteahhitleriyiz. Kamu müteahhitlerinin
avantajlarına sahip değiliz. Bir iş bitirme belgemiz dahi
yok. Bunun başlıca sebebi de bir odamızın olmaması.
Mesleğimizin bir tanımının olmayışı. Milyarlarca dolar sermayeye sahip bir meslek dalı odasına kavuşamıyor. Bizleri
siyasi arenada temsil edebilecek bir yapılanmaya ne yazık
ki sahip değiliz. Az önce Sayın Melih Gökçek bir araya gelin size iş vereyim dedi. Doğrudur bu demecini bizim toplantılarımızda da dile getirmişti. Biz bir araya gelsek dahi
iş bitirme belgemizin olmayışından dolayı, iş alamıyoruz.
Kentsel dönüşüm projelerinde yapsat müteahhitlerine yönelik bir takım düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi
gerekiyor ki, meslektaşlarımız da bu süreçte pay alabilsin.
Bu sürecin dışında kalırsak da kendisini beğenmiş birkaç
müteahhidin dışında kimse kalmaz. Bu işin yükünü çeken
ve tozunu yutan bizler, kentsel dönüşüm projelerinin içerisinde olmalıyız.
ocak - şubat ’13
bimfed’den
altında sunumlarını gerçekleştirdiler. İlk oturum yapılan sunumların ardından sona erdi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Melih
Gökçek’in konuşmasında belirttiği, emsal artışlarından
belediyeye pay verilmesi konusuna gelince. Bu salondaki
meslektaşlarımın hiçbirinin projesinde emsal artışı olduğunu zannetmiyorum. Emsal artışlarının, kimlerin projelerinde
yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bu menfaat, meslektaşlarının
canı yandığında sesini çıkarmayan, kendi inşaatlarının 70
kata çıkarılması için yapılan çalışmalar sonrası gazetelerden belediye başkanına teşekkürlerini sunanlarındır. Bizim
gibi emeğiyle, kendi öz sermayesiyle, inşaatlarının tozunu
yutarak ekmeğini taştan çıkaranların değildir. Yaptığımız inşaatlardan gerekli vergiyi ve harçları zaten veriyoruz. Emsal
artışı adı altında ekstra para almak çok yanlış bir uygulama
olur.
Son olarak da buradan bankalara bir sitemde bulunmak
istiyorum. İnşaat müteahhitleri bankalarda kredi verilebilirliği riskli sektörler arasında yer alıyor. Meslektaşlarımızın
büyük bir bölümü borcuna sadık, namuslu tüccarlardır. Bu
nedenle yapsat müteahhitlerimizin riskli müşteri gurubundan çıkarılmasını talep ediyorum.”
Şahin’in ardından diğer konuşmacılar da konu başlıkları
“Farklı Açılardan Kentsel Dönüşüm” konu başlıklı ikinci
oturuma Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin başkanlık ederken, Teknikerler Birliği Genel Başkanı Ertan Kılıç, AVEA Ankara Kamu
ve Bölge Satış Direktörü Mehmet Işık, TSKB Gayrimenkul
Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Fatih Tosun, AKG Gaz
Beton Uygulamalar Sorumlusu Zafer Eryurtlu da konuşmacı olarak katıldılar. Oturumun açılış konuşmasını yapan
oturum başkanı Nazmi Şahin, Türkiye’de yaşanan 99 ve
Van depremlerini çok yakından yaşadığını belirterek, önce
insanlık sonra da inşaat mühendisliği adına, gördüğü tablodan dolayı çok üzüldüğünü kaydetti. Nazmi Şahin yaptığı
konuşmasında şu konulara değindi; “Ben kentsel dönüşüme cansal dönüşüm diyorum. Çünkü yaşadığım depremlerde insanların o koca kolonların altında ne umutlar ile neler aradıklarını gördüm. Deprem bölgelerine baktığımızda,
iki bina yan yana biri tamamen yerle bir olmuş diğeri dimdik ayakta olduğunu gördük. Bence kentsel dönüşümün
cansal dönüşüme dönüştüğü nokta burası. Eğer kentsel
dönüşüm daha önce gelmiş olsa idi, o çürük binalar değişime uğrasa idi, o canlar gider miydi diye düşünmeden
edemiyorum.
runu göz ardı edemeyiz. Can güvenliğini ön plana taşımalıyız. Almanya’da bakıyoruz denetimlere, sisteminiz oturdu
mu? diye soruyoruz, can sağlığının sistemi mi olur, diye
cevap alıyoruz. Anlayış burada başlıyor. Uygulama ayağı
bu nedenle çok önemli. Denetim ayağının mühendislere
verilmesini istiyoruz. Çocuğumuz hastalandığında en iyi
doktoru arıyoruz, hukuksal işlerimizde en iyi avukatı arıyoruz, ama binalarımızda bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyoruz. İyi mühendisleri ne yazık ki aramıyoruz. Siz hiç
böyle bir sektör gördünüz mü? Ne kadar kentsel dönüşüm
yaparsak yapalım, uygulama ayağı sağlam olmadığı sürece bir işe yaramaz.”
53
Yapılan sunumların ardından toplantı sona erdi.
usta
bimfed’den
Ülkemizde kağıt üzerinde çok başarılıyız. Ama uygulama
kanadımız çok eksik. Kentsel dönüşüme başlayalım fakat
bunu kim yapacak? Denetimleri kim sağlayacak bu çok
önemli. Başarı uygulamadan geçiyor. Yapılan işi, kaliteli
mühendislere uygulatmaz iseniz başarılı olma ihtimali çok
zayıf olacaktır. Kentsel dönüşüm yapılırken, denetim unsu-
ocak - şubat ’13
bimfed’den
SİM-DER üye
müteahhitlerini,
Abant'ta
düzenlediği kampta
bir araya getirdi
Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği (SİM-DER) tarafındanher yıl geleneksel olarak düzenlenen, üye müteahhitler ile
kamp programının beşincisi Abant Taksim İnternational
Otel’de gerçekleştirildi.
Yaklaşık 200 müteahhitin katılımıyla gerçekleştirilen programda, Sincan İnşaat Müteahhitleri Derneği üyesi müteahhitler iş ortamnıdan uzak bir şekilde stres atarken, Abant’ın
ocak - şubat ’13
Sincan İnşaat
Müteahhitleri
Derneği (SİM-DER)
tarafındanher yıl
geleneksel olarak
düzenlenen, üye
müteahhitler ile
kamp programının
beşincisi
Abant Taksim
İnternational Otel’de
gerçekleştirildi.
Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Mermer, Sincan
İnşaat Müteahhitleri Derneği eski Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mecnun Baş, Büyükşehir
Belediesi ve Sincan Belediyesi Meclis Üyeleri, Siyasi Parti
Temsilcileri, SİSİAD Yönetimi ile Sponsor firmaların yetkilileri
katıldılr.
Gecenin açılış konuşmasını Sincan İnşaat Müteahhitleri
Derneği Başkanı Cafer Acar yaptı. Cafer Acar’ın ardından
sırası ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan ve
BİM-FED Genel Başkanı Mustafa Şahin müteahhitlere seslendiler. Konuşmaların ardından sponsor firmalara plaket
veridi. Müteahhitlik sektörüne hizmetlerinden dolayı Sincan
İnşaat Müteahhitleri Derneği eski Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Mecnun Baş’a da plaket
ile teşekkür edilerek sahne Sincanlı Mustafa’ya bırakıldı.
55
usta
usta
54
bimfed’den
muhteşem doğasının da tadını çıkarttılar.
20 - 22 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen kamp organizasyonu, son gece düzenlenen gala gecesi yemeği ile
son buldu. Gala gecesi yemeğine Sincanlı müteahhitlerin
yanı sıra Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (BİMFED) Genel Başkanı Mustafa Şahin, Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı İhsan Ağcan, Birleşik İnşaat Müteahhitleri
ocak - şubat ’13
bimfed’den
M.B.Ş.
BİM-FED, sektör sorunlarının çözümü
için Siyasi Partileri ziyaret ediyor
Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu parti ziyaretlerine devam ediyor.
Sektör sorunlarını her platforma taşıyarak çözüm arayan BİM-FED, son
olarak CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ı ziyaret etti.
usta
56
Ziyareti, BİM-FED ‘den Genel Başkan Yardımcıları; İbrahim
Buğdaycı ve Mehmet Özmen, Genel Başkan Danışmanı
Bestami Gündüz ve Yönetim Kurulu Üyeleri Hasan Bozkul, Doğan Sandalcı ve Dilaver Eker’den oluşan bir heyet
gerçekleştirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak, BİM-FED heyetini makamında
ağırlayarak sorunlarını dinledi.
Ziyarette, BİM-FED Yönetim Kurulu Üyeleri, inşaat sektöründe yaşanan güncel sorunlara değinerek, sorunların
çözümü noktasında birlikte hareket etme teklifinde bulundular. Yaşanan süreçte küçük ve orta ölçekli müteahhitlerin
çıkarılan yasalar ve yönetmelikler ile yok edilmeye çalışıldığını dile getiren BİM-FED heyeti, müteahhitlik mesleğinin
saygınlaştırılması gerektiğini belirttiler. Müteahhitlerin başta
SSK olmak üzere bir çok resmi kuruluş ile sorunlar yaşadığını anlatan heyet, küçük birkaç düzeltme ile alışabilecek
sorunların bilerek yapılandırılmadığını söylediler. Yaşanan
sorunlar hakkında ana muhalefet partisi olarak CHP’den
destek talep eden BİM-FED heyeti, konu hakkında üzerle-
ocak - şubat ’13
rine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını kaydettiler.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak ise yapılan ziyaretten memnun kaldıklarını
dile getirirken, hükümetin her sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de yandaş bir kitle yarattığını ve bu kitle ile
yoluna devam etmek istediğini söyledi. Mevcut hükümetin
uyguladığı politikalar ile orta sınıfı yok etmek ve bazı sektörleri ortadan kaldırmak istediğini anlatan Toprak, bu konuda
kendilerinin gerekli çalışmaları yaptıklarını belirtti.
Erdoğan Toprak, AK Parti hükümetinin uyguladığı ve özellikle kendilerinin de karşı çıktıkları TOKİ projeleri ile kentsel
yapılanmanın ve imarın yok edildiğini, buna rağmen yapılan
TOKİ projelerinin ise yandaş firmalara verilerek haksız rekabete yol açtıklarını ifade etti. Yaşanan olumsuzluklara vakıf
olduklarını ancak çözüm aşamasında birlikte hareket edilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan Toprak, BİM-FED’in
inşaat sektörü hakkında yapacağı düzenlemelere destek
olabileceklerini söyledi.
inşaat - taahhüt - yatırım
iskele & kalıp sistemleri
úSKELE & KALIP
úHTúYACINIZ,
SATILIK ve KúRALIK
olarak,
İş kanunu kapsamına
amın
na g
giren
iren
şç
çi SSağlığı
ağlıığı
yapı işlerinde, İşçi
ve İş Güvenliği Tüz
Tüzüğü’nde
züğü’’nde
en b
aşkka
öngörülenlerden
başka
g
üv
venllikk
alınacak sağlık ve gü
güvenlik
tedbirlerinin belirlendiği
elirrlendiğ
ği
“YAPI İŞLERİNDE İŞÇİ
ŞÇİ SAĞLIĞI
S
VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜ
TÜZÜĞÜ”ne
Ü
ÜĞÜ”n
ne
ızlı şşekilde
ekilde
ek
uygun ve en hızlı
diliir....
temin edilir...
úskeleciniz...
Tel: 0 312
385 16 96
1265.
1
265. Sk.
Sk. N
No:
o: 15 Örnek S
San.
an. Sitesi Os
Ostim
stim
m-A
ANKARA
NKARA
Fax
F
Fax:
x: 0 31
312
23
385
38
85 16
1 8
84
4 iin
info
[email protected]
ffo@m
@mbs
@m
@
bsiinsaatt com tr
usta
58
firmalardan
Kaymaz Doğalgaz
Genel Müdürü Ahmet
Kaymaz: Yıllardır
müteahhitlerimiz ile kader
birlikteliği yapıyoruz
Kuruldukları tarihten itibaren müteahhitler ile kader birlikteliği yapan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet
Kaymaz ile bir araya gelerek firma faaliyetlerini ve sektörü
konuştuk. Ankara merkez ve tüm ilçelerinde proje uygulama işlerinde toplamda 16 kalemde hizmet veren Kaymaz
Doğalgaz, yılların verdiği deneyimi ile faaliyetlerine devam
ediyor.
Kaymaz Doğalgaz’ın 2005 tarihinde kurulduğunu belirten
Ahmet Kaymaz, kombi, panel radyatör, ısı gurubu ürünleri
toptan ve perakende satışı ile montaj konularında sektöre hizmet ettiklerini söyledi. Ahmet Kaymaz, Kaymaz
Doğalgaz’ın marka olmuş üretici kombi firmalarıyla yetkili
bayilikler imzalamak şartıyla kendine bir hedef çizdiğini,
bu hedefler doğrultusunda hareket ettiğini kaydetti. Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, Kaymaz
Doğalgaz’ın kuruluş aşamasını şöyle anlattı; “2006 yılında
firmamız sektöründe prensip ve ilkeleriyle yoluna devam
ederek bir yıllık süreçte gördüğü ilgi doğrultusunda sürekli
ocak - şubat‘13
Kuruldukları tarihten
itibaren müteahhitler ile
kader birlikteliği yapan
Kaymaz Doğalgaz Genel
Müdürü Ahmet Kaymaz
ile bir araya gelerek firma
faaliyetlerini ve sektörü
konuştuk. Ankara merkez
ve tüm ilçelerinde proje
uygulama işlerinde,
toplamda 16 kalemde
hizmet veren Kaymaz
Doğalgaz, yılların verdiği
deneyimi ile faaliyetlerine
devam ediyor.
firma müşteri portföyünü arttırmaya devam etti. 2007 yılında ısı gurubunda iddialı İtalyan markası olan Ariston kombi ürünlerinin Türkiye temsilcisi Ariston Thermo Grup’dan
kombi yetkili satış bayiliğini de alarak kaliteli ürün ve kaliteli hizmet doğrultusunda çalışmalarına hız verdi. 2008
yılı, dünya ekonomisinde meydana gelen krizle beraber
tüm zorluklara ve risklere rağmen sektöründe yenilikçi ve
hedefinde küçülme yerine büyümeyi göz önüne alarak
yeni iş imkanları ve iş konuları üzerinde yaptığı çalışmalar
sonucu firmamız İnşaat sektöründe sıhhi tesisatı, doğalgaz kolon tesisatı, lavabo batarya montaj malzemeleri, laminat parke, çelik kapı, mutfak dolabı, mermer ve mermerit, Amerikan panel kapıları, elektrik tesisat işleri ve bina
iç cephe dış cephe toptan boya satışı olmak üzere sektörel alanına yabancı olmayan iş kollarını da bünyesine
katmak üzere müteahhit firmalarıyla karşılıklı yapılan işler
ile konut alım satım işlerine geçiş yaptı. Konusu geçen işler firmamız tarafından anahtar teslimi yapılıp karşılığında
gayrimenkulleri kazanıma katarak yoluna devam etti.
2009 yılında, kuruluşumuz hedefini yine açılım noktasında
belirleyerek, yeni mekan ve yeni ürün çeşitleriyle hizmet
noktasında hızlı ve dinamik bir süreç elde etti. 2010 yılı itibariyle firmamız Başkent Doğalgaz A.Ş.’den proje çizim ve
onay yetkisini alarak yeni ve sektörle iç içe olan bir bölümün
firmaya katılımını sağladı. 2010 yılı ilk çeyreğinde hedef ve
mali verilerinde geçen dönemlere rağmen kazanım ve yeni
iş olanakları elde ederek, yoluna devam etti. 2011 yılında
yılların vermiş olduğu bilgi birikim ile hedeflerinde yenilikçi
düşünceleri daima ön planda tutarak yeni ürün çeşitliliğini
de önemseyerek Kalde, Vemar armatür ve Termikel ankastre ürünleri bayiliklerini de bünyesine katarak hedeflerinde ilerlemeye devam etti. 2012 yılında toptan PPRC, PVC,
armatör ve vitrifiye montaj malzemeleri satışına başladık.
Son olarak da KD İnşaat olarak Sincan İlçesi Yenikent Mevkiinde site bazında inşaat müteahhitliği yapıyoruz.”
“Çağdaş seviyeye ulaşmak için yalnızca teknolojik ağırlıklı
düşünmenin yeterli olmadığının, başarımızda en az teknolojik faktörler kadar ve belki de daha fazla rolü olan insan
faktörünün de farkındayız.” diyerek, personeline verdiği değeri anlatan Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, firmalarında; makina mühendisi, tekniker, proje çizim
elemanları, iş takip personeli, müşteri temsilcisi, muhasebe
sorumlusu, sıhhi tesisat ustaları, doğalgaz tesisatı ustaları
ve montaj ekipleri ile birlikte çalıştıklarını söyledi.
Ahmet Kaymaz şöyle konuştu; “Yirmibirinci yüzyılı tanımaya başladığımız bu yıllarda, iş dünyasında daha önceleri
göz ardı edilen bir faktörün ağırlık kazanmakta olduğunu
artık biliyoruz. Bu faktör, insandır. Çağdaş seviyeye ulaşmak için yalnızca teknolojik ağırlıklı düşünmenin yeterli olmadığının, başarımızda en az teknolojik faktörler kadar ve
belki de daha fazla rolü olan insan faktörünün farkındayız.
Kaymaz Doğalgaz İnsan Kaynakları Yönetimi’nin amacı şir-
ketimizin temel hedeflerine başarıyla ulaşması için gerekli
olan insana yönelik sistemleri kurmak ve yerleştirmektir.
Hedefimiz, bünyesinde en üstün vasıflı elemanları toplayabilen bir organizasyon yapısı ve çalışma ortamı yaratmak,
bireysel yetenekleri olabilecek en üst düzeyde geliştirmek
ve değerlendirmek, çalışanlar arasında ortak bir ruh yaratarak işlerimizin daha da ileri gitmesini sağlamak olarak özetlenebilir. Bütün bunları gerçekleştirirken, grubun yerleşmiş
dürüstlük ve her zaman doğru olanı yapmak prensiplerini
göz önüne alarak çalışmaktayız.”
İnşaat sektörü hakkında da sohbet ettiğimiz Kaymaz Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Kaymaz, piyasada yaşanan
nakit sıkıntısından kaynaklı konut satışlarının durma noktasına geldiğini, durmadan üretim yapan müteahhitlerin de
konut satamamalarından dolayı sıkıntılı bir süreçte olduklarına değindi. Satışların olmamasından kaynaklı Türkiye’de
konut stoklarının arttığını dile getiren Kaymaz, “2012’nin
ikinci yarısından itibaren konut üretimlerinde yüzde 35’lere
varan bir artış yaşandı. Yaşanan bu artışa rağmen talep yok
denecek kadar az. Yaşanan bu süreçte bankalarda müteahhitlerimize destek olmaktan vazgeçmeye başladılar. Yani
müteahhitlerimizin çıkar yolu kalmadı diyebilirim. Burada
tek yapılması gereken hükümet politikaları ile müteahhitlerimizin önünü açmak ve finans sektöründe müteahhitlerimize gereken önemin verilmesi olacaktır. Sadece finansal
değil personel bazında da sektör olarak ciddi sıkıntı yaşıyoruz. yetişmiş kalifiye eleman bulmak artık çok zorlaştı.
İşini iyi yapan yetişmiş personel de müteahhitliğe soyundu. Bu nedenle çalıştıracak nitelikli personel bulamıyoruz.
Özellikle Sincan Bölgesi’nde klasik parsellerin kalmadığı
müteahhit meslektaşlarımızın birleşerek emsalli konutlara
yöneldiğini görüyoruz. Müteahhitlerimiz henüz yeni olan bu
oluşuma karşı biraz çekingen yaklaşıyorlar fakat ben birleşmeden yanayım. 2013 yılında kentsel dönüşüm projelerinin
başlamasıyla da inşaat malzemelerinde özellikle demir
ve beton fiyatlarında yükselmeler olacak. Yapılan projeler
müteahhitlerimize olan talebi
daraltacak. Zaten durma
noktasına gelen sektör iyice
çıkmaza girecek. Bu nedenle
ben 2013 yılında beklemekten yanayım. Herhangi bir
proje düşünmüyorum. Meslektaşlarıma da bunu tavsiye
edebilirim.” dedi.
Sincan ve civarında yaşanan
arsa paylarındaki artış nedeniyle bu bölgede faaliyet
gösteren müteahhitlerin farklı
illerle ve ilçelere kaydığına da
dikkat çeken Ahmet Kaymaz,
çok az kalan imarlı arsaların
ise arsa paylarının çok yüksek olduğuna değindi.
ocak - şubat‘13
59
usta
firmalardan
firmalardan
firmalardan
Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü
İdris Tura: Sektör giderek
daralıyor, birleşmemiz gerekiyor
Bu güne kadar klasik parsellere 160’a yakın konut ürettiklerini
dile getiren Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura, inşaatlarında her zaman kaliteye çok önem verdiklerini söyledi. Yapısı
gereği yürüttüğü projelerin her aşamasında başında bekleyerek,
kaliteli bir şekilde tamamlanmasını sağlayan İdris Tura, kalitenin
fiyatlara da yansıdığını belirtti. Kalitenin müşteri tarafından fark
edildiğini anlatan Tura, “Ben yaptığım projelerin mutlaka içerisinde bulunurum. Temelden son çivisi çakılana kadar inşaatlarımın
ocak - şubat‘13
başındayım. Sonuçta ortaya çıkan üretimde yakalanan kalite
mutlaka müşteriler tarafından fark ediliyor. Konut satışlarımda da
bu kaliteyi kazanca çevirerek muvaffak olabiliyoruz. Daha önce
yaptığım tüm projelerimin arkasındayım. Eğer bir müşterim bana
ihtiyaç duyarsa koşarak gider sorununu çözerim. Çalıştığım arsa
sahipleri ile hep memnun ayrıldım. Arsa sahiplerim bana müşteri
getiriyor. Ben bir kez çalışalım sonra ne olursa olsun anlayışında
değilim. İşte burada da güven kavramı ön plana çıkıyor. İnsanlar
size güvendi mi, sizi takip ediyorlar. Ben hep bu anlayışla ve
güvene dayalı çalıştım. Şimdi de geldiğim noktadan çok memnunum.” dedi.
İnşaat sektörünün en önemli sorunlardan birini de nitelikli eleman eksikliği olarak kaydeden İdris Tura, hem kaliteli eleman
bulunamayışının hem de eleman maliyetinin yüzde 50 artışının
sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. İşçilik giderlerinin inşaatlarda en
büyük gider kalemi arasında yer almasına karşın, gider olarak
gösteremediklerini de anlatan Tura, yeni düzenlemelerde bu
konunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Tura, şöyle konuştu;
“İnşaatlarımızda her kalemde bir artış yaşanırken maalesef konut fiyatları yerinde sayıyor. Kendi öz sermayemiz ile büyük risk
alarak girdiğimiz projeler, sonunda yeteri kadar kazanamıyoruz.
Bu riskin karşılığı böyle olmamalı. Zaten küçük çaplı projelerde
kazanç sağlama imkanı ortadan kalktı. Artık birleşerek emsalli
projelere girme ve ancak buradan kazanç elde etme imkanımız
var. Birleşemeyen firmaların ben gelecekte var olabileceklerini
düşünmüyorum. Zaten ortada bir TOKİ gerçeği var. Türkiye’de
konut fazlası olmasına karşın TOKİ sürekli üretime devam ediyor. TOKİ karşısında biz yap-sat müteahhitleri çok zor durumda
kalıyoruz. TOKİ’nin aldığı devlet desteği bizim her zaman geride
kalmamıza neden oluyor. İki rakip olarak çıktığımız pistte bizim
ellerimiz, ayaklarımız bağlanıyor ve eşit şartlarda rekabet edebilmemiz isteniyor. Bunun olması mümkün değil. TOKİ’nin ihtiyacı
olana, müteahhitlerin olmadığı alanlarda sosyal konut üretmesi gerekiyor. Aksi halde bizimle rekabet etmeye devam ederse
sektörümüzün önünü kesmiş olacaktır.”
61
Günset Yapı
Malzemeleri’nde
Geleneksel Mangal
Partisi
Yıllardır sektörde başarılı bir şekilde faaliyet gösteren
Günset Yapı Malzemeleri geleneksel mangal partisinde
yine müşterilerini ağırladı.
Yıllardır süren ve bir gelenek haline gelen Günset Mangal Günleri bu yıl da yine eğlenceli anlara sahne oldu.
Günset Merkez Ofisi’nde düzenlenen mangal partisi 2
gün sürdü. Birlikte çalıştıkları müteahhit ve inşaat sektör
temsilcilerini Günset’te ağırlayan firma yetkilileri, yılda
bir böyle etkinliklere karar verdiklerini ve yıllardır bu geleneklerini sürdürdüklerini söylediler.
Yıllardır sektörde başarılı bir
şekilde faaliyet gösteren Günset
Yapı Malzemeleri geleneksel
mangal partisinde yine
müşterilerini ağırladı.
Bu yıl da yine Günset Merkez Ofisi’nde düzenlenen etkinliğe çok sayıda davetli katıldı. 2 gün süren ve eğlenceli anların yaşandığı Günset Mangal Günleri’nde firma
yetkilileri müşterileri ile bir araya gelerek hem sektörden
hem de güncel konulardan sohbet etme fırsatı yakaladılar. Günset Yetkilileri, yoğun iş tempoları içerisinde
her zaman müşterileri ile bir araya gelemediklerini, bu
tarz organizasyonlar ile iş stresinden uzakta, müşterileri ile sohbet etme fırsatı yakaladıklarını belirttiler. Hoş
sohbetlerin yaşandığı ve eğlenceli anlara sahne olan
organizasyondan davetliler memnun ayrıldılar.
ocak - şubat‘13
usta
usta
60
Tura-Sadık İnşaat Genel Müdürü İdris Tura, inşaat sektörü hakkında bir değerlendirmede bulunurken, kendisinin de yıllardır
faaliyet gösterdiği Sincan Bölgesi’nde yaşanan sorunlara değindi. Sincan’da özellikle arsa paylarında yaşanan artışa dikkat
çeken İdris Tura, bölgede müteahhitlerin arsa bulamadıkları için
farklı bölgelere kayma eğilimi gösterdiklerini söyledi. Maliyetlerin
giderek arttığına da değinen İdris Tura, şöyle konuştu; “İnşaat
sektörü giderek artan bir daralmanın içerisine sürükleniyor. Maliyetler her geçen gün artarken maalesef konut satışları düşüyor.
Konut üreterek satamayan müteahhit meslektaşlarımız ise çıkar
yol bulmakta zorlanıyorlar. Sincan’da klasik parsel dediğimiz arsalar neredeyse bitti. Belediyemiz yeni bir imar çalışması yaptı
ve farklı bölgeleri imara açtı. Yeni imara açılan bölgelerimizde
ise gerek altyapı gerekse üst yapı sorunları nedeniyle müteahhitlerimiz konut yapmaktan çekiniyorlar. Konut yapmak isteyen
müteahhitlerimiz ise yaşanan rekabette artan arsa paylarından
şikayet ediyorlar. Özellikle inşaat sektöründe küçük çapta konut
üreten firmalarımız ya geri adım atıyorlar yada birleşerek büyük
ölçekli projelere başlama kararı alıyorlar. Sektörde yaşanan daralma maalesef firmalarımızı bu yöne doğru itti. Küçük ölçekli
firmalarımız özellikle 2013’te önlerini görememelerinden dolayı
bekleme kararı alırken, bir takım meslektaşlarımız da riske girerek inşaatlarına devam etme kararı aldılar. Ben bunu risk olarak
değerlendiriyorum çünkü 2013’te neler olacağını bilemez bir haldeyiz. Bu işe devam etmek istiyor isek bir araya gelerek hareket
etmeliyiz. Firma birlikteliği yaparak hem daha güçlü hem de riski
bölen bir anlayışla yolumuza devam etmeliyiz.”
1989 yılından bu yana
Sincan Bölgesi’nde inşaat
sektöründe faaliyet
gösteren ve 2006 yılında
Tura-Sadık İnşaat’ı kurarak
çalışmalarına devam
eden İdris Tura ile bir araya
gelerek firma faaliyetlerini
ve sektörü konuştuk. TuraSadık İnşaat Genel Müdürü
İdris Tura Sincan Bölgesi’nde
özellikle arsa paylarında
çok ciddi bir sıkıntı olduğunu
belirterek, müteahhitlerimizin
alternatif bölgelere
kaydıklarına dikkat çekti.
proje
proje
'Rüyamkent Evleri' Görücüye Çıktı
Özbay İnşaat-Özoğlu Grup İnşaat ve Gökdemir Grup’un birleşerek Etimesgut
İlçesi’nde örnek bir projeye imza attıklarını daha önceki sayılarımızda sizlerle
paylaşmıştık. Aradan geçen sürede hızlı bir çalışma dönemi yaşayan müteahhit
meslektaşlarımız, örnek dairelerini oluşturarak müşterilerinin beğenilerine sundu.
3 blokta toplamda 151 daireden oluşan Rüyamkent Evleri, 158 metrekarelik 4 artı 1 dairelerden oluşuyor. Ayrıca her dairede yatak
odalarında soyunma kabinleri de mevcut.
Çevre düzenlemesinden spor salonlarına
kadar her şey düşünülmüş. Kullanılan bütün
malzemeler Gökdemir Grup’un birinci sınıf
malzemeleri.
Rüyamkent Evleri’nde, güvenliğe çok
önem verilmiş. Sitenin tek giriş ve çıkışı var. 24 saat görev yapan bir güvenlik görevlisi olacak ve giriş çıkışlar güvenlik eşliğinde
usta
62
ocak - şubat‘13
dairelere bilgi verilerek sağlanacak. Süs havuzları ve çevre
düzenlemesinde müşterilerin kendilerini rahat ve güvende
hissetmeleri amaçlanmış. Her bloğumuzun altında spor
salonu ve sosyal alanlar tasarlanmış. Çocuklar için güvenli
ve eğlenceli oyun alanları, aileler için süs havuzları içerisinde kamelyalar ve şelaleler düşünülmüş. Çelik kapılar birinci
sınıf, iç kapılar ise ahşap kaplama kullanılmış. Her dairenin
vestiyeri, ayakkabılığı birinci sınıf ve standart konulmuş. İki
banyo tasarlanarak duşakabinleri yerleştirilmiş. Çamaşır
makinesi için ayrı bir bölme, üzerinde de dolap kullanılmış.
Mobilyaların tamamı birinci sınıf ve balon kapak olmuş.
Doğramaların hepsinde ısı ve ses yalıtım sistemi kullanılmış. Laminant parkeler ve duvar kağıtları yine birinci sınıf
seçilmiş.
Rüyamkent Evleri 4+1 Daire Özellikleri
• 1. Sınıf multi kilitli ahşap kaplamalı çelik kapı
• İç kapılar birinci sınıf MDF
• Salon, ve odalarda 1. sınıf laminant parke
• Islak zeminlerin tamamı Kalebodur
• Yatak odası içerisinde soyunma odası ve dolapları
• Mutfak dolapları 1. sınıf balon kapak
• Mutfak tezgahı granit
• Mutfak içerisinde ankastre, ocak, fırın ve davlumbaz
• Çelik krom mutfak eyvesi
• Gaz sensörleri ile gaz kaçağı önleme ünitesi
• Banyo ve WC’lerde yerden tavana kadar fayans uygulaması
• Banyo ve WC’lerde birinci sınıf alüminyum asma tavan sistemi
• Banyolarda duşakabin uygulaması
• Banyolarda Hilton banyo dolabı uygulaması
• Pencere ve balkon kapıları 1. sınıf PVC doğrama
• Mutfak kapısı sürgülü Volkswagen Kapı
• Balkonlarda merkezi sistem anten ve priz
• Toprak hatlı elektrik tesisatı ve 1. sınıf prizler
• 1. sınıf vestiyer
ocak - şubat‘13
63
usta
Özbay İnşaat-Özoğlu Grup İnşaat ve
Gökdemir Grup’un birleşerek Etimesgut
İlçesi’nde örnek bir projeye imza attıklarını
daha önceki sayılarımızda sizlerle paylaşmıştık. Aradan geçen sürede hızlı bir
çalışma dönemi yaşayan müteahhit meslektaşlarımız, örnek dairelerini oluşturarak
müşterilerinin beğenilerine sundu.
mühendisi köşesi
“Türkiye’de Kentsel dönüşüm
için radikal bir karar alındı.
Ülkemizdeki 18 milyon yapı
stokundan yaklaşık 7 milyonunun
kentsel dönüşüme tabii olduğu
düşünülünce, yapı denetiminin
ne kadar önemli olduğu daha
iyi anlaşılır. Acaba Erzincan
depreminden sonra sağlıklı ve
doğru bir yapı denetim sistemi
kurulsaydı kentsel dönüşümde
bu kadar maliyet olur muydu?
Yapı Denetim’de de ivedilikle
Kentsel Dönüşüm’de olduğu
gibi Radikal Kararlar alınmalı
ve sisteme sağlıklı bir işleyiş
kazandırmalıdır.”
usta
64
Yapı Denetim ve Deprem Derneği
Başkanı İnşaat Mühendisi Nazmi Şahin:
Depremde Kimse Ölmesin
Gerçekleştirdiği projeler ile sektörün öncü isimlerinden olan ve Yapı
Denetim Kuruluşları Birliği Ankara Şube başkanlığı döneminde yaptığı çalışmalarla sektöre ciddi katkılar sağlayan İnşaat mühendisi
Nazmi Şahin’den kendisi, yeni kurulan ‘Yapı Denetim ve Deprem
Mühendisliği Derneği’ ve yapı denetim sektörünün sorunları hakkında bilgi aldık.
Nazmi Şahin kimdir?
İsmim Nazmi Şahin, inşaat mühendisiyim. Çorumluyum, evli ve 2
çocuk babasıyım. İngilizce ve Rusça biliyorum. Yaklaşık 14 yıldır inşaat mühendisliği mesleğimi yapıyorum. Yurtdışı tecrübelerim var.
Rusya’da 1998-2000 yıllarında çeşitli projelerde görev aldım. 2000
yılından itibaren merkezi Ankara da bulunan proje, mühendislik,
İnşaat ve müteahhitlik ile ilgili birçok proje üzerinde çalıştım. 2010
Yılında Tunam Yapı denetim firmasını kurarak yapı denetim sektörü-
ocak - şubat‘13
ne girdim. Son bir buçuk yıl Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Ankara
Şube Başkanlığı görevini yürüttüm. Bu süreçte birçok çalışmalar
yaptık ve sektöre katkı sağlamaya çalıştık. Bunlardan en dikkat
çekenlerden biri de yaşanan Van depreminden sonra gerçekleştirdiğimiz sempozyum ve Van deprem raporunun tarafımızdan hazırlanması olmuştur. Bu sempozyuma Çevre ve şehircilik bakanımız
Erdoğan Bayraktar ve TV kanalının da katılımıyla sesimizi güçlü bir
şekilde duyurduk. Bunun ardından Yapı denetimi üzerine pek çok
panel ve sempozyum gerçekleştirdik. Eğitimler verdik. Mesleğimizi
daha iyi seviyelere ulaştırmak adına biz elimizi taşın altına koyduk.
Ancak yaklaşık iki ay önce bu görevimden ayrılarak sisteme güvenen meslektaşlarımla Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği derneğini kurduk. Bugünlerde yoğun bir şekilde derneğimizin oluşum
sürecini tamamlamak için çalışıyorum.
Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler bünyesinde yürütülen ve yaklaşık
2 aydır devam eden “ Denetim ve Enerji Verimliliği” Projesinde takım lideri olarak görev alıyorum. Burada da kanun ve yönetmeliğin
açıklıklarını ya da yapılması gerekenlerin analizini yapıyoruz. Avustralyalı bir uzman ve ODTÜ’den bir profesör ile beraber bir rapor
üzerinde çalışıyoruz ve bu raporu da en kısa zamanda bitirmeyi
planlıyoruz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Projesi’nde de enerji verimliliği ve yapı denetim konusunda sesimizi en üst seviyeye ulaştırmaya çalışacağız. Yapmış olduğumuz analizlerin Türkiye’nin de önünü
açacağına inanıyorum. İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya ve yeni
Avrupa birliğine yeni giren Bulgaristan modellerini inceledik. İngiltere ve Fransa’daki yapı denetim sektöründeki denetlemelerin nasıl
yapıldığına dair bir geziyi de yönetim kurulu arkadaşlarımla yakın bir
zaman da gerçekleştireceğiz.
Yapı denetimin önemi Kentsel Dönüşüm ile daha iyi anlaşıldı
Türkiye’de Kentsel dönüşüm için radikal bir karar alındı. Ülkemizdeki 18 milyon yapı stokundan yaklaşık 7 milyonunun kentsel dönüşüme tabii olduğu düşünülünce, yapı denetiminin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Acaba Erzincan depreminden sonra sağlıklı
ve doğru bir yapı denetim sistemi kurulsaydı kentsel dönüşümde
bu kadar maliyet olur muydu? Yapı Denetim’de de ivedilikle Kentsel
Dönüşüm’de olduğu gibi Radikal Kararlar alınmalı ve sisteme sağlıklı bir işleyiş kazandırmalıdır. Bu ülkede yapı denetimin şart olduğuna ve bunun da iyi bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bunun da ancak bir deprem mühendisliği ile yapılacağına inanıyoruz.
Sadece yapı denetim diyerek taraf olmuyoruz. Kurduğumuz Yapı
Denetim ve Deprem Derneğimize profesörlerimiz, laboratuarlarımız,
üniversitelerimiz, mühendislerimiz ve yapı denetimler üye olabiliyor.
Böyle bir denetim kurarak tam bir mekanizma çalışmasının ortak bir
akılda birleşmeyi ve ortak bir akılla yola çıkmayı hedefledik. Derneğimiz yaptığı hizmetlerle kamuyu aydınlatıcak ve topluma yol gösterecek bir misyon üstlendi. Dernek olarak 2. amacımız da sektörü
uluslararası bir boyuta taşımak. Sektörün önünü açarak katkı sağlamak adına diğer ülkelerde yapılanları kendi ülkemizde de yapmaya
çalışacağız.
Torba yasada eksiklikler var
Torba yasayı enine boyuna inceledik. Torba yasanın çoğu maddesine karşıyız.Bir sektörde isim değişikliğiyle o sektörü disipline
edemezsiniz. Yapı denetim sektörünün 11 yıllık bir geçmişi var. Yapı
denetim sektöründe faaliyet gösteren firmalar olarak ilk sorunumuz
mütteahhitle olan ticari ilişkimiz. Bunun olmaması gerekiyor. Denetleyenle denetlenen arasında ticari bir ilişki olmamalı. Bunun birçok
örneği var. Kamu bizi denetlerken biz denetçimizi seçemiyoruz.
Peki, biz seçsek bu bağımlı olmaz mı? Öncelikle yapı denetimin kaliteli olması için sektörde denetleyenle denetlenen arasındaki ticari
ilişkinin kesilmesi gerekiyor. Yapı denetim bu işi kamu yararına yapıyorsa müşteri aramamalı. Neden kamu diyoruz, inşaatı 20 daireli
15 katlı bir bina düşünelim. Bu binayı yapan bir mütteahhit, bir mühendis var. Bu insanlar öldüğü zaman bina devlete, kamuya kalıyor.
Bu yüzden kamunun bu yapıları çok dikkatli incelemesi gerekiyor.
Bunun da yolu denetçinin müşteri aramamasından geçiyor. Bunun
için pek çok alternatif bulunabilir. Öğretmen atamaları gibi olabilir.
Biz kamu yararına iş yapıyorsak araç muayenehaneleri gibi, noterler
gibiysek bizimde kriterlerimiz olmalı. Ne yapı denetim müteahhidi,
ne mütteahhit yapı denetim firmasını seçmemeli. Ancak bu şartla
sağlıklı bir denetim yapılabilir ve bu yolla yaptırım gücü olur denet-
çinin. Bunun yanı sıra sektörde faaliyet gösteren müteahhitlerin tamamı eğitimli olsaydı, yapı denetim sektöründe bu kadar sıkıntı
yaşanmazdı. O zaman müteahhit yapı denetimi kendisi arayıp bulurdu. Biz hastalandığımızda ya da çocuğumuz hastalandığında en
iyi doktoru arıyoruz araştırıyoruz. Ama bizim sektörde en iyisi değil
en çok kırım yapan kim diye aranıyor. Bu da sektörün altını kazıyor.
Bu yüzden Van depreminde 640 vatandaşımızı kaybettik.
Ceza uygulamaları yeniden gözden geçirilmeli
Sektörün sıkıntılarından bir diğeri de cezalar. Bir yapı denetim firmasının 50 tane işi varsa 50 işinden sadece bir tanesinde sorun oldu
diye yapı denetimin komple cezalandırılıyor. Bu da ciddi bir sorun.
Sektöre baktığınız zaman bir binadan dolayı yapı denetim firması
ceza alabiliyor, ama belediye ceza almıyor, mütteahhit, mühendis
ceza almıyor, şantiye şefi ceza almıyor. Ancak ne hikmetse söz
konusu binada insanlar da oturmaya devam ediyor. Yapı denetim
ceza almasın demiyorum o da alsın eğer yaptığı inşaatlarda kolon
unutuyorsa, kiriş unutuyorsa, deprem riskini çoğaltacak kriterlerde
hata yapıyorsa ceza alsın. Bir yılda iki yılda kapatılsın. Ama çok basit
sebeplerle tadilat ya da tahsisatla halledilebilecek durumlarda para
cezası ya da uyarı cezası alsın. Bu tür uygulamalar ciddi anlamda
mağduriyeti doğuruyor. Ayrıca suç tekildir, çoğul suç işlemiyor ki
yapı denetimler. Bir binadaki mühendisin hatasını sen tüm firmaya
kesiyorsun. Firmada çalışan o kadar mühendis işsiz kalıyor, firma
üzerinde bulunan diğer işler bundan etkileniyor. Zaten ekonomisi
bozuk bir ülkedeyken bir de bu yolla işsiz sayısına katkı yapmış oluyoruz. Bu nedenle cezalarında yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Bu mesleğin olmazsa olmazlarından biri de mesleki zorunluluk
sigortalarıdır.Yüksek binaları denetliyoruz. Bu binalardan kaynaklanacak cezalar, firmalar için büyük sıkıntılar doğuruyor. Fransa’da
Finlandiya’da olduğu gibi bizim ülkemizde de sigorta sistemi ile bu
sorunun çözülmeli.
Sektörde Mühendis bulmak zorlaştı
Sektörün çok ciddi sorunlarından biri de birçok ilde mühendisi bulmakta yaşanan zorluk. Türkiye’deki inşaat mühendisi sayısı 85 bin
iken bunun 22 binin Ankara’da, 20 binin İstanbul’da olması geriye
kalan 40 binin de 79 ile dağılmış olması bu sıkıntıya sebep gösteriliyor. Bu konuda da önerimiz var. 3194 sayılı mevzuatta değişikliğe
gidilip, belli kriterlerde 3a, 3b ye çıkılarak teknikerlere de şantiye
şefliği verilebilir. Ayrıca bize göre yapı denetimdeki yardımcı kontrolör olan inşaat mühendisi, 30bin metrekareye değil 60bin metrekareye bakmalı. Elektrik ve makine mühendisi yardımcı kontrolörler 360 bin metrekareye bakmalı zaten denetçi mühendisleri var
onların. Yapı denetim sistemi ile ilgili hazırlanan tasarı bu şekilde
geçse bile yapı denetimin sorunları çözülmeyecek. Bu ülkede teknik müşavirlerin yaptığı işin bir kıstası var mı? Yapı denetimin tüm
detaylarına bakanlık sitesinden ulaşılıyor. Bir teknik müşavir 90 bin
metre kare inşaat alanında kaç mühendis çalıştırıyor? Bilen var mı?
Yok, ama yapı denetimde 90 bin metre karede kaç mühendis olduğunu herkes biliyor. Hepsi kayıt altında. Teknik müşavirlik sistemine baktığımızda teknik müşavirler hak ediş yapabiliyor, hesap
yapabiliyor, metraj yapabiliyor, proje yapabiliyor, inşaatı denetleyebiliyor, müteahhitlik yapabiliyor. Peki yapı denetimdeki mimar proje
mi yapacak, projeyi mi denetleyecek, binayı mı denetleyecek ne
yapacak? Bu böyle olursa sektör kaosa doğru gider ve eski tus
sistemine döneriz.
ocak - şubat‘13
65
usta
mühendisin köşesi
tanıtım
tanıtım
EN ZOR İŞ;
basamaklarıyla anlatacağı için komediden hayli uzaklaşacak doğrusu.
….
Eveeet, çaylarımızı kahvelerimizi
içtik. Sizleri bu arazide yapılacak
evlerin son halini yakından görebileceğiniz Ortadoğu ve Balkanların
en büyük maketinin olduğu büyük
salonumuza davet ediyorum. Buyrun lütfen..”
X İnşaat A.Ş.’nin X bayan müşteri adayı: Eşine fısıldayarak; “Aşkım
bunlar da bize maket gösteriyorlar.
O kadar yolu bunun için mi geldik
yaa?”
Bir Pazar günü…
Birkaç otobüs dolusu insan X İnşaat A.Ş.’nin bir site yapmayı
planladığı boş bir araziye getirilmiştir. Bomboş değildir elbette.
Tanıtım ofisi denilen şık, genişçe bir baraka ve etrafta gelenlere
çay-kahve-sandviç servisi yapmak için koşuşturan bir dolu hizmet personeli vardır.
X İnşaat A.Ş.’nin yakışıklı satış temsilcisi: “Hanım efendiler, beyefendiler, tanıtım ofisimize hoş geldiniz. Sizi biraz(!) yorduk ama yolculuğunuz iyi geçmiştir umarım. Kızım hemen çay
kahve servisine başlayalım. Konuklarımızın yorgunlukları çıksın
önce..
usta
66
X İnşaat A.Ş.’nin yakışıklı satış
temsilcisi: Ortadoğu ve Balkanların en büyük (!) maketi üzerinde
telaşla tanıtımına devam ediyor ve
işaret parmağını maketin cam korumasına dokundurarak; “…. burada
havuz olacak, burası tenis kortu, burası da çocuklarınızın oyun parkı…”
Uzayıp gidiyor bu seri konuşma ve final cümlesi geliyor ardından “Mükemmel bir dizayn, değil mi?”
***
Bu yazı bir mizah yazısı olsaydı, bu tür diyaloglardaki en komik
kesitleri alıp sayfalarca yazmak ya da yukarıdaki sahne gibi,
sektörün sıradanlaşmış satış yöntemlerinden doğan yüzlerce
durum komedisi örneğini arka arkaya sıralamak mümkündü.
Hep beraber eğlenirdik. Aslında iyi de olurdu. Ancak PRpro,
X Müşteri adaylarına, X yöntemlerle satış yapmaya çalışan X İnşaat A.Ş lere çözümler sunan X bir sistem değil.
Bu yüzden okumakta olduğunuz yazının bundan sonraki
bölümü; PRpro’nun çalışma ciddiyetini reel iş ve işlem
Evet, başlıktaki gibi; en zor iş, olmayanı satmak. Bir başka deyişle planlarını,
projelerini hazırlarken gecenizi gündüzünüze kattığınız ve gerçekleştirmeye
çok yakın olduğunuz hayalinize, müşterilerinizi inandırabilmek ve ortak edebilmek…
Bu iş, kalite çıtası yükseldikçe müşteri beklentilerinin de büyüdüğü, inşaat
sektöründe daha bir zorlaşıyor. Üstelik
bu olguya “ev almak isteyen müşteriler”
spektrumundaki somutçuların ezici çoğunluğu da eklenince, inşaat sektöründeki kıyasıya satış mücadelesinin
başlıca sebepleri kolayca anlaşılır hale
geliyor.
bu isteğini karşılamak firmaların çoğunluğu için imkansız.
Bu analizle birlikte, tek amacı müşterilerine diğerlerinden farklı
olduğunu göstermek olan firmaların, henüz yapımına başlanmamış inşaat projelerini hedef kitleye hızla satmak için billboard, TV, gazete, dergi gibi bütün reklam mecralarını kullanmaya
başlamaları, ardından satış ofislerine getirdikleri müşteri adaylarına sunulacak bir somut varlık olmadığından, sadece duvardaki 3D durağan görseli ve cam kutu içindeki maketi gösterebiliyor olmaları, bunun yanında kimi firmaların da kataloglarında
tek kare görsellerin içine photoshop ile gerçek insan fotoğrafları
montajlayarak, öncekilere oranla daha gerçekçi görüntüler elde
etmiş olmalarına rağmen, sonuçta yine “hareketsiz” görseller
üretmeleri, bilinçaltı ve gözü hareket beklentisi içinde olan genel müşteri kitlesinin farkında olan kreatif bir ekiple, uzun süredir videorealistik çözümler üzerinde ar-ge çalışmaları ve ciddi
uygulamalar yapan PRpro’yu “one minute beyler!” demeye
ve harekete geçmeye zorladı.
“Motion” sinema dilinde hareket anlamına geliyor. Gelişen teknolojiler, sinemanın, dizilerin yapım kalitesini yükseltmekle kalmadı, seyircinin seyir lezzetini de artırdı. Seyir lezzetinin keyfine
varan izleyicide de gördüğü her görüntüden yüksek kalite beklentisi oluştu. Dikkat edilirse, haber bültenlerinin stüdyo görüntülerinde bile hep bir motion (hareket) var. Spikerleri, eskiden
olduğu gibi tek kamera ile çekilen sabit karelerden izlemiyoruz
artık. Çünkü gözün beklentisi; hareket… hareket… hareket…
Hareket , çünkü canlılığın ve canlı olmanın biyolojik özelliklerinden biri. Canlılığın temel gereksinimi hareket.
Oysa inşaat sektöründe şu ana kadar tanıtım faaliyetlerinde sunulan görseller ya haraketsiz ya da canlı unsurundan yoksun.. Bu da ciddi bütçeler ayrılan tanıtım çalışmalarını hedef kitlenin görsel beklentileri karşısında yetersiz
kılıyor. Çünkü insanlar alacakları konutu birebir görmek, 10
dakikalığına da olsa evin içinde gezmek, canlı canlı yaşamak
istiyorlar. Fakat günümüz ekonomisinde firma, projesini önce
satıp sonra yapmak zorunda olduğundan, müşteri adaylarının
ocak - şubat‘13
PRpro duruma el koyuyor
İmkansız yok…
PRpro, “Canlılık ve hareket”
temalarını “Gerçek 3D
Kompozisyon”a dönüştürerek, tanıtımı birkaç level yukarıya taşıyor ve genel müşteri kitlesinin evin içine girip yaşamak, gezmek taleplerine cevap vermekte zorlanan firmalara yeni bir ikna
alanı açıyor.
PRpro’ nun sınırsız tasarım dünyasında, kreatif ekibi, mimari
projelerinize sanatsal bir dokunuş getiriyor. Müşterileriniz için
yapmayı planladığınız PR sunumlarında, hem eşsiz bir görsellik hem de müşteri ikna kabiliyetini yükselten bu çalışma, artık
“Gerçek 3D Kompozisyon” sayesinde siz değerli firmaların hizmetinde.
NASIL BAŞLAR?
Proje mimar tarafından çizildikten sonra yazılan senaryoya
göre storyboard çizimleri ile başlıyoruz işe. Yapılan çizimlerin
onayından sonra, greenbox stüdyoda istenilen senaryoya göre
istenilen oyuncularla çekimler yapılır. Profesyonel ekip ve ekipmanla gerçekleştirilen bu çekimlerden elde edilen görüntüleri
işlerken, bu iş için en uygun progamları Mac OS X üzerinde
tercih etmekteyiz.
Bu çekimlerde en önemli teknik unsur ışık... Doğru ışık uygulaması greenscreen (yeşil arkaplan) ile oyuncunun, kompozit
programlarında rahatça alpha kanalının (ChoromaKey) çıkarılmasını sağlamaktadır. Çekilen görüntüler FinalCut programında
kaba kurguya girer. Senaryoya uygun müzik yapımından sonra
nihai süre belirlenir.
Gelelim chromakey bölümüne; bu bölümde özenle seçilen
greenbox stüdyo görüntülerindeki oyuncular, yeşil ekrandan
temizlenir. Temizlenen görüntüler gelen projeye göre yerleştiril-
ocak - şubat‘13
67
usta
OLMAYANI SATMAK…
tanıtım
mek üzere 3DS Max programında sahnelere yerleştirilmek üzere PC platformuna yönlendirilir. 3D uzmanları, gelen projeleri
Vray Render motoruna göre optimize ettikten sonra görüntüleri
tam eşleşecek şekilde yerleştirir ve stüdyoda çekilen kamera
hareketlerine göre saniyede 25 kare olacak şekilde animasyon
haline getirirler...
Aldığımız render kareleri Composite programına atılarak, videorealistic sistem başlar. İğne oyası gibi işlenir, tek tek... sabırla...
Normalde 3 dakikalık bir animasyon için toplam 4500 kare
FullHD render alınması gerekmektedir. Fakat “Gerçek 3D Kompozisyon” da yaklaşık 2,5 kat daha fazla render alınması gerekiyor. Nedeni ise; Basit animasyon filmlerinden farklı olarak
greenbox stüdyo çekimlerinin sonradan eklenmesi değil, 3D
içerisinde reel görüntü olmasıdır...
Unutmayın! PRpro için
EN KOLAY İŞ; OLMAYANI SATTIRMAK…
Bu sistem dünyada yeni uygulanan
“videorealistic” sistemidir.
3DS Max programında hazırlanan bu
sahneleri video haline dönüştürebilmek için yaklaşık 12000 kare render
alınması gerekmektedir. Bu iş hiç de
söylendiği kadar kolay olmamakta ve
ciddi yatırımlarla kurulan render tarlası gerekmektedir. PRpro
bünyesinde bulunan render tarlası, tamamı 8 çekirdekli ve i7 işlemcili toplamda 1000 Ghz. hızındaki güçlü sistemlerle, render
bekleme sürelerini çok düşürdü...
Alınan bütün (Alpha TGA) render kareleri, çekilen GreenBox
stüdyo görüntüleri ile eşleştirilmek üzere Apple platformuna
gönderilir. Tabi ki gigabit alt yapılı NAS server ile...
usta
68
Videorealistic işi yapabilmeniz için önce çalıştığınız bilgisayar
sizi yolda bırakmamalı. Ekranı çok net ve 178 derece açıdan
aynı renkleri verebilmeli. Evet Apple bilgisayarlardan bahsediyoruz. Tıpkı üzerinde çalıştığınız proje gibi Güçlü ve Kararlı...
ocak - şubat‘13
Eşleştirilen görüntülere color uygulaması yapılır. Export alındıktan sonra müzik ve dış ses uygulanarak PR sunumlarına hazır
hale getirilir.
fuar
ANKARA 2013
7. ULUSLAR ARASI
İNŞAAT MALZEMELERİ
YAPI YENİLEME
YAPIDECOOR ANKARA İnşaat Malzemeleri Yapı Yenileme Fuarı 28 – 31 Mart
tarihleri arasında 7. Kez ziyaretçilerini ağırlayacaktır. Fuar, inşaat sezonunun başlamasıyla bölgede düzenlenen ilk ve en büyük fuar olma özelliği ile yeni projeler
ve tadilat çalışmaları için malzeme ve hizmet tedarikinde en önemli adrestir.
Geçtiğimiz 6 yıl boyunca sürekli gelişen ve yenilenen fuar, bugüne kadar ülkemizin önde gelen birçok inşaat şirketi için projelerine tedarikçi sağlarken, villa ve konut tadilat çalışmalarında Ankara’nın malzeme ve hizmet tedarik noktası olmuştur.
usta
70
Fuar içerisinde endüstriyel yapılar ya da konut inşaatları, villalar ya da daire tadilat ve yenileme çalışmaları için ihtiyaç duyulabilecek, çatı cephe kaplamaları,
seramik, mermer, parke gibi zemin kaplamaları, yüzme havuzları, ahşap, çelik ve
prefabrik konutlar, duvar kağıdı, boya, banyo – mutfak, kapı – pencere, ısıtma ve
soğutma ve dekorasyon malzemeleri gibi çok geniş yelpazede ürün ve hizmeti bir
arada bulabilmek mümkündür.
Anadolu’nun en yeni fuar merkezi olan Congresium’da (ATO Fuar Merkezi) düzenlenen fuar ziyaretçilerini yaklaşık 200 katılımcı firma ile ağırlamaktadır.
Neden Ziyaret Etmelisiniz?
Anadolu’nun en büyük yapı malzemeleri fuarı olan YAPIDECOOR ANKARA, firmanız veya kendiniz için aradığınız tüm ürün ve hizmetleri geniş bir yelpazede aynı
çatı altında bulabilmenize imkân vermektedir.
Fuarı ziyaret ederek, Türkiye’nin dört bir yanından katılım yapmış sektör devi firmalar ile birebir görüşme ve işbirliği imkânı bulabilirsiniz. Aradığınız ürün ve hizmetleri alternatifleri ile birlikte aynı alanda kıyaslama imkânına sahip olursunuz.
Yapı ve dekorasyon adına oldukça geniş bir yelpazede ürün ve hizmeti bünyesinde barındırarak, ziyaretçilerine bina yalıtımından güvenlik sistemlerine, alt yapıdan
kapı, pencere ve dekorasyon uygulamalarına kadar çok sayıda seçenek sunmaktadır. Detaylı bilgi için www.yapidecor.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
ocak - şubat’13
ANKARA 2013
YAPIDECOOR ANKARA
İnşaat Malzemeleri Yapı
Yenileme Fuarı 28 – 31
Mart tarihleri arasında
7. Kez ziyaretçilerini
ağırlayacaktır. Fuar,
inşaat sezonunun
başlamasıyla bölgede
düzenlenen ilk ve en
büyük fuar olma özelliği
ile yeni projeler ve
tadilat çalışmaları için
malzeme ve hizmet
tedarikinde en önemli
adrestir.
FUARI
“İnşaatlarınız ve Tadilatlarınız için aradığınız herşey bu fuarda..”
28 - 31 MART 2013
Ziyaret Saatleri 10.30 - 19.00
31 Mart Pazar 10.30 - 18.00
Karaca Sk. Villa Beyaz Apt. No: 17/4 G.O.P. -ANKARA/TURKEY
Tel. : +90.312 442 28 20 (Pbx)
Fax : +90.312 442 26 96
WWWYAPIDECORCOMTR¬¬s¬¬INFO CYFFUARCOMTR
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR.
vizyon
usta
72
Bilim – Teknoloji
ve Ar-Ge
Üzerine
Sanayii ve
Teknolojide Sivil
Toplum Kuruluşlarının
İşlevi ve Önemi
Veli SARITOPRAK
Mehmet Nuri KAYA
TÜSİAV Başkanı
Çankaya Müteahhitler Derneği
Genel Sekreter
AR-GE teriminin kapsadığı 3 temel faaliyetler ise:
1- Temel araştırma
2- Uygulamalı araştırma
3- Deneysel geliştirmedir.
BİLİM : Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli
bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma
sürecidir.
Temel araştırma; görünürde herhangi bir özel uygulaması veya kullanımı bulunmayan ve öncelikle olgu ve
gözlemlenebilir gerçeklerin temellerine ait yeni bilgiler
edinmek için yürütülen deneysel veya teorik çalışmalardır.
TEKNOLOJİ: Bilimsel bilgiden yararlanılarak yeni bir ürün
geliştirmek, üretmek ve hizmet desteği sağlamak için
gerekli bilgi, beceri ve yöntemler bütünü.
Uygulamalı araştırma: Yeni bilgi elde etmek amacıyla
üstlenilen özgün bir araştırmadır. Bununla birlikte , öncelikle belirli bir pratik amaç veya hedefe yöneliktir.
Bu duruma göre özgün üretim için gerekli safhalar da
dörde ayrılır.
1- Bilimsel bilgiye ulaşmak ve geliştirmek
2- Bilgiden faydalanarak bir ürün tasarlamak
3- Tasarlanan bu ürünün üretim tekniklerini belirlemek
4- Üretime geçmek
Deneysel geliştirme : Araştırma ve/veya pratik deneyimden elde edilen mevcut bilgiden yararlanılarak yeni
malzemeler, yeni ürünler yada cihazlar üretmeye, yeni
süreçler, sistemler ve hizmetler tesis etmeye yada kurulmuş olanları önemli ölçüde geliştirmeye yönelik sistemli
çalışmalardır.
Gelelim çağımızın yükselen değeri olan AR-GE ye.
AR-GE ( Araştırma ve deneysel geliştirme ): Eğitim , bilim
ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde
etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, işgücü,
kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının
artırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik temelde yürütülen
yaratıcı çalışmalar.
SONUÇ VE NELER YAPILMALI?
- Türkiye süratle araştırmacı ve geliştirmeci bir toplum yaratmalı, öncelikle gençleri bilinçlendirmelidir.
- Bilim ve sanayide başarıya saygı duyan ve ödüllendiren bir ülke olmalıyız.
- Merak eden, öğrenen bir topluma dönüşmek zorundayız. Yoksa başka ülkelerin , başka toplumların öngörülerini
yaşarız.
ocak - şubat‘13
Mesleki dayanışma kültürü maalesef ülkemizde çok geç
başlamıştır. Sanayi devriminin gerçekleştiği Avrupa coğrafyasında mesleki dayanışma kültürü gelişen sanayi ve
ticaretle birlikte hızla gelişmiş, bunun sonucunda da kendi
ülkelerinde meslekleri ile ilgili konularda iktidarlar üzerinde
daha çok yaptırım gücüne ulaşmışlardır. Meydana getirdikleri dernekler, meslek birlikleri ve federatif yapıları ile ülkeleri
içerisinde çok ciddi söz ve karar mercii olabilmişlerdir.
Ne yazık ki bizim ülkemizde, cumhuriyetin kuruluşundan bu
yana, uzun yıllar süren anti-demokratik uygulamalar nedeniyle, sivil toplum kuruluşlarının oluşumu sistematik bir şekilde
engellenmiş, sanayici ve girişimcilerin bir araya gelmelerinden korkulmuştur. Bir araya gelerek ortak bir dayanışma
tavrı ortaya koymak, örgütlü bir yapı gerektirdiği için ‘ÖRGÜT’
kelimesi bile iktidar sahiplerini korkutmuş, ürkütmüştür. Onun
içindir ki, uzun yıllar bu memleketin sanayicisi, ticaret erbabı, girişimcisi iktidarlar tarafından baskıya maruz kalmak ve
sistemden tecrit edilmek endişesi ile sivil toplum kuruluşları
oluşturamamışlardır. Ancak iktidarlara yakın büyük sermaye
sahibi birkaç oluşuma izin verilmiştir. Zira sanayisi ve ticareti gelişen bir Türkiye’nin insanı zenginleşecek, refah düzeyi
yükselecek, refah düzeyi yüksek insanlar topluluğu daha
çok düşünecek ve iktidar uygulamalarını daha çok sorgulayacaklardır. İktidar sahiplerini endişelendiren bu durum
sebebiyledir ki, Türk girişimcisinin örgütlenmesi ve mesleki
gelişim göstermesi uzun yıllar boyunca bin bir türlü engellerle geciktirilmiştir.
Son yıllarda, ülkemizdeki siyasi ve hukuki iyileştirmelerin etkisiyle gelişen demokratik ortamda, Türkiye’de, sivil toplum
kuruluşlarının ve mesleki dayanışma örgütlerinin sayısı hızla
artmış, buna paralel olarak da sivil inisiyatif geliştirme kültürü
geç de olsa oluşmaya başlamıştır.
Bir yapı oluşturarak bir araya gelen meslektaşlar, sorunlarına daha hızlı çözümler üretmişler, birlikten aldıkları güçle
yüksek moral ve motivasyonla daha rahat yatırım yapma
imkanı bulmuşlardır. Bazı meslek gurupları kendi aralarında
sermaye birlikteliği yaparak daha hacimli işler başarmışlardır. Netice itibariyle sivil toplum kuruluşlarının iş hayatında ne
kadar önemli olduğunun bilincine varılmış, meslek erbapları seslerini daha gür bir şekilde duyurmaya başlamışlardır.
Bu bilinç ile uluslararası rekabet ortamında söz sahibi olmaya, kendi sektörlerine itibar ve daha kaliteli iş gücü oluşturma aşamasına gelmeye başlamışlardır.
73
Unutulmamalıdır ki küreselleşme rüzgarlarının da etkisiyle
uluslararası ticari faaliyetler artık boyut değiştirmiştir.
Yerli sanayi ve üreticiler kendilerini dünyadaki piyasa koşullarını da göz önünde bulundurarak; ürün geliştirmek, teknolojik yenilikleri yakından takip etmek ve alt yapılarını uluslararası rekabet koşullarına uygun hale getirmek zorundadırlar.
Aksi durumda aynı sektörde olan yabancı rakipler gelip iç
piyasadaki pazar paylarında etkili bir şekilde söz sahibi olmaya başlayacaklardır ki, ülkemizde bunun birçok örneği
mevcuttur.
Türk sanayici ve girişimcilerinin küresel dalgalanmalardan
korunmasının en önemli adımlarından biri kuşkusuz mesleki
dayanışma faaliyetlerini sürekli geliştirmek ve işlevsel halde
tutmaktır…
ocak - şubat‘13
usta
Kimin söylediğini bilmiyorum. Ama çok beğendiğim bir
söz var. “ Kendi gelecekleriyle ilgili öngörüleri olmayan
ülkeler, başkalarının öngörülerini yaşarlar” Bu sözün üzerine Bilim, teknoloji ve AR-GE üzerine düşüncelerimi bina
etmek istedim. Kısa, alt başlıklar ve maddeler halinde bu
özet çalışmayı OSTİM Gazetesi okurları ile paylaşıyorum.
S.T.K.
p
b
POLAT
BETON
ONAT ALÇI
O
N
A
T
Ali Rıza ONAT Şirketler Grubu; 1983 yılından beri inşaat
sektöründe hizmet veren güçlü finansman kaynakları,
deneyimli ve dinamik kadrosu ile kaliteli hizmetlerini
sunarak, Türkiye’nin önde gelen inşaat firmaları
arasında hak ettiği yeri almıştır.
Grubumuzun öncelikli hedefi; kaliteden ödün vermeden,
bilgi birikimlerimizi ve deneyimlerimizi kullanarak
müşteri memnuniyetini sağladığımız noktadan daha
ilerilere taşıyabilmektir.
ONA T
A
L
Ç
I
A L Ç I
KAYAģ Tesisi
POLAT BETON A.ù.
KAYAù Tesisi:
K. Kayaú Mah. 19 MayÕs BulvarÕ
No: 687 Mamak/ANKARA
Tel: 0312 372 76 72
Fax: 0312 373 52 60
BAøLUM Tesisi
FirmamÕz müúterilerinin ve uygulamacÕlarÕn ihtiyaçlarÕnÕ
yakÕndan takip etmek ve taleplerine daha hÕzlÕ cevap
verebilmek amacÕyla Ankara, østanbul, øzmir ve Antalya'da
satÕú teúkilatÕnÕ kurmuútur.
SøNCAN Tesisi:
Ahi Evren Mah. Çakmak Sok.
No:13 Sincan/ANKARA
Tel: 0312 270 81 05
Fax: 0312 269 08 00
BAöLUM Tesisi:
KarúÕkaya Mah. Kurúunlu Cad.
No:21 Keçiören/ANKARA
Tel: 0312 329 10 53
Fax: 0312 329 10 57
www.polatbeton.com
Bir Ali RÕza ONAT ùirketler Grubu markasÕ olan ONAT
ALÇI; Ekim ayÕnda piyasaya sunuldu. Gruba ba÷lÕ ONPO
Madencilik A.ù. ¿rmasÕnÕn üretti÷i ONAT AlçÕ'nÕn üretim
tesisleri Ankara - Bala Yolu üzerinde 20. Km.'dedir. ùirketin
merkezi Ankara'da bulunmaktadÕr.
ÜRÜNLERøMøZ
Peritli SÕva AlçÕsÕ PERONAT / Saten Perdah AlçÕsÕ SATONAT
Kartonpiyer AlçÕsÕ KARONAT / Makine SÕva AlçasÕ MAKONAT
SĂNCAN Tesisi
ONAT ALÇI FABRøKASI
Bala Yolu Üzeri 20. Km Çavuúlu Köyü
Dumlutepe Mevkii Bala/ANKARA
Tel: 0312 887 91 91-6 Fax: 0312 887 90 09
www.onpo.com.tr
www.safirkonutlari.com
0312 277
39 05