malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre

Transkript

malar devam ediyor. XX. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre
Içindekiler
6
10
14
20
22
26
32
38
44
46
60
62
Türkiye’den Kısa Kısa
Türkiye’nin İlk Madencilik Dergisi
Maden Ocağında Piknik
Temmuz, Ağustos, Eylül 2014 Sayı 52
Yayın Türü Yaygın Süreli
YÖNETİM
İmtiyaz Sahibi: YMGV adına Prof. Dr. Güven ÖNAL
Röportaj: Merta Makina
YMGV Yönetim Kurulu
Prof.Dr. Güven Önal (Başkan), Prof.Dr. Işık Özpeker
(Bşk.Yrd.), Murat Turan (Genel Sekreter) Selçuk Buyurgan (Muhasip Üye), Alp Gürkan (Üye), Prof.Dr. Erdoğan
Yüzer (Üye), Nijat Gürsoy (Üye), Doç.Dr. Sami Demirbilek (Üye), İsmet Sivrioğlu (Üye)
Dünyadan Kısa Kısa
Dünyanın Gündemi İş Güvenliği
Denetim Kurulu
Dr.Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay
Endüstriyel Mineraller Kısa Kısa
YMGV Mütevelli Heyeti Tüzel Kişiler
Altın Madencileri Derneği, MTA, Eti Bakır A.Ş., TKİ, Eti
Maden, TTK, İTÜ Maden Fakültesi, Tümmer, MİGEM, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Maden Müh. Odası, Türkiye
Madenciler Derneği
YMGV Mütevelli Heyeti Gerçek Kişiler
Teknolojinin Nimetleri
Abdullah Mısırlıoğlu
Ali Erguvanlı
Ali Tü Alp Gürkan
rkoğlu
Antony Caouki
Atılgan Sökmen
Behçet Süleymanoğlu
Caner Zanbak
Cemil Ökten
Dündar Ergunalp
Dündar Renda
Ekrem Yüce
Enver Erdoğan
Erdoğan Yüzer
Gülhan Özbayoğlu
Günaydın Yirmibeşoğlu
Güngör Tuncer
Güven Önal
Halil Köse
Halim Demirel
Torba Yasa Değişiklikler ve Yenilikler
Röportaj: Hekimhan Madencilik A.Ş.
Madencilik Tarihi: Balya
Metal Borsası
YAYIN YÖNETİM
ÖN KAPAK İÇİ
ARKA KAPAK İÇİ
ARKA KAPAK
ÇOLAKOĞLU MÜHENDİSLİK
DAMA MÜHENDİSLİK A.Ş.
MATEL A.Ş.
KİREMİTÇİLER MADENCİLİK
ALEX STEWART ANALİZ HİZMETLERİ
METEK MAD.VE ENERJİ TEK. A.Ş
ANT GROUP LTD.ŞTİ.
Oktar Kızılsencer
Ömer Yenel
Özer Altay
Rıfat Kont
Sabri Karahan
Sadrettin Alpan
Selahaddin Anaç
Selçuk Buyurgan
Selim Çiçek
Senai Saltoğlu
Suat Sarısoy
Şeyda Çağlayan
Taşkın Akdeniz
Tolga Yalçın
Tuğrul Erkin
Ümit Akdur
Yener Cander
Yüceer Göver
Zeki Doğan
Zeki Yavuztürk
Yönetim Yeri
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Cumhuriyet Cad.No.179/5, Daire:10 Harbiye –İSTANBUL
Tel.: 0212.246 20 81 Fax: 0212.247 51 11
e-posta: [email protected] www.ymgv.org.tr
Endüstriyel Mineral Fiyatları
STANDART LAB.
ANAGOLD MADENCİLİK
IDC SONDAJ
Hayrettin Elmas
Işık Özpeker
İbrahim Halil Kırşan
İlgin Kurşun
İlhami Tezcan
İsmail Hakkı Arslan
İsmet Kasapoğlu
İsmet Sivrioğlu
Lütfi Çallı
Mahir Vardar
Melih Tur Metin
Balıbey han
Mevlüt Kemal
Murat Dedeman
Murat Turan
Mustafa Sönmez
Necati Kurmel
Necret Durukan
Nijat Gürsoy
Nizamettin Çoban
1
3
4
9
13
17
19
SECURITAS GÜVENLİK HİZ. A.Ş.
TÜPRAG MET. MAD.SAN. VE TİC.AŞ.
ETİ BAKIR A.Ş.
MADEN TÜRKİYE FUARI
CİNER GROUP
META-MAK METALÜRJİ MAK.
REMAS MAKİNA A.Ş.
ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş.
ÜNAL MÜHENDİSLİK
TÜFEKÇİOĞLU KAUÇUK MAK. MAD.
AYDIN LİNYİT LTD.ŞTİ.
KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.
25
31
37
43
51
55
57
61
65
66
67
68
Yazı İşleri Müdürü: Prof.Dr. Işık Özpeker
Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp
Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp,
Doç. Dr. Sami Demirbilek, Mad. Yük. Müh. Murat Turan
Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected]
Grafik Tasarım: Özge Öztürkoğlu - [email protected]
BASKI-CİLT
Karakter Color Matbaası A.Ş.
100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İstanbul
Tel: 0 212 432 30 01 Faks: 0 212 628 95 65
Sertifika No: 12799
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680
SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003
TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SİYASİ VE YAYGIN SÜRELİ TÜRÜNDE 3 AYDA BİR
YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGİSİ ABONELERİNE DAĞITILMAKTADIR.
DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN
SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR. KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR.
www.sektormadendergisi.com
4 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Başkandan
Değerli Okuyucular,
Soma faciasının ardından, yaz gelip geçti, tatil rehavetinden torba yasanın madencilikle ilgili maddeleri
ile uyandık. Yasadaki, yer altı madencilerinin ücret artışı ve maden emniyeti konularının düzenlenmesini
olumlu karşılamaktayız. Ancak yer altı çalışma süresinin açıklığa kavuşması gerekir, 6 saat fiili yer altı
çalışma süresi midir? Yoksa vardiya süresi mi 6 saattir? 6 saatlik vardiya Dünyada çok nadir hallerde
kullanılmaktadır. Örneğin, ABD’de genel olarak yer altı madenlerinde vardiya süresi 12 saattir. Vardiya
süresinin 6 saat olması verimliliği büyük ölçüde düşüreceğinden, maliyet artışlarına neden olacaktır.
Çözüm olarak işçi sayısını azaltmaya gidileceğinden, ülkemizde, zaten yüksek olan işsizlik oranı, daha
da artacaktır. Torba yasada yer alan 6 saatlik sürenin hızla açıklığa kavuşturulması gerekir. Aksi halde,
madencilik, özellikle, kömür madenciliği açısından önemli sakıncalar ortaya çıkacak, sonuçta, kömür
ithalatı artacaktır.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, kömürün ülkelerin enerji ihtiyacı ve yaşamında ne denli önemli olduğunu vurgulayan, “Vazgeçilmez Enerji Kaynağı Kömür” isimli bir kitapçık yayınladı. İlgili Bakanlıklara ve TBMM Komisyonlarına dağıttı. Bu kitapçığın, okullar, yöresel idareciler gibi yerlere dağıtılması
gerekir. Bu nedenle, madenci şirketlerimizin bu kitapçıktan temin ederek, madenleri civarındaki okul ve
idarecilere dağıtılmasını sağlamaları son derece yararlı olacaktır.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve Tüyap’ın ortaklaşa düzenledikleri “Maden Türkiye 2014” Uluslararası Fuarı 27-30 Kasım 2014 tarihlerinde İstanbul Tüyap Fuar Merkezinde gerçekleştiriliyor. Tüm
madencilerimizi fuara katılıp yeni teknolojileri izlemeye davet ediyorum.
Sağlıcakla kalınız.
PRoF. DR. GüVEN ÖNAL
YURT MADENCİLİĞİNİ GELİŞTİRME VAKFI
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
EKİM 2014
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 5
Türkiye’den
3M’den iş güvenliği oyunu
P
ost-it adlı yapışkan not kâğıtları
başta olmak üzere daha çok ofis
ve kırtasiye ürünleri ile tanıdığımız 3M firması aynı zamanda iş güvenliği ürünleriyle de her sektörde iş
sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına
önemli katkıda bulunuyor. 3M Kişisel
Koruyucu Donanım ürün grubunda,
toz ve gaz maskeleri, motorlu ve hava
beslemeli sistemler, işitme koruyucular, iletişim çözümleri, göz koruyucular, kaynak dumanı ve diğer zararlı etkilerden koruyan siperlik ve solunum
sistemleri, ölçüm cihazları, vizörler,
koruyucu tulumlar ve baretler gibi üç
binin üzerinde farklı ürün bulunuyor.
Şimdilerde “Takmazsan Kaybedersin” adlı bir bilinçlendirme kampanyası yürüten 3M, ayrıca İş Sağlığı
ve Güvenliği konusunda farkındalığı
artırmak için, kişisel koruyucu donanımların nasıl çalıştığını anlatan bir de
oyun geliştirdi. İş Sağlığı ve Güvenliği
konusunda farkındalığı artırmak için,
kişisel koruyucu donanımların farklı
çalışma ortamlarında nasıl kullanıldığını anlatan bir oyunda, kömür tesisi,
dökümhane, kaynak atölyesi ve petrokimya tesisi olmak üzere dört farklı
senaryodan birini seçen oyuncuların,
çalışana maksimum güvenlik sağlayan
ve sağlıklı kalmasına yardımcı olan
doğru 3M kişisel koruyucu donanımı
seçmesi gerekiyor. Çalışana doğru kişisel koruyucu donanım giydirildiğinde sertifika kazanılıyor, yanlış giydirildiğinde ise ambulans gelerek sağlığı
riske atılan çalışanı alıp götürüyor.
Oyunda, ayrıca dört farklı senaryoda,
sektörlere özel olarak kullanılması
gereken ürünlerle ilgili bilgi veriliyor.
Oyuncular, kömür tesisinde, dökümhanesi, kaynak atölyesinde ve petrokimya tesisi olmak üzere dört farklı
modulde hangi kişisel koruyucu donanımları kullanmaları gerektiği deneyimleyerek öğreniyorlar.
Dünya Madenciler Gününde İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı
İ
ş Sağlığı ve Güvenliği, çok
tehlikeli risk grubunda yer
alan ve dolayısıyla bilgi, deneyim ve uzmanlık gerektiren
madencilik sektörü için en öncelikli konudur. Ülkemizde bu konudaki farkındalığın arttırılması
6 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
ve standartların yükseltilmesi için
çalışmalarını sürdüren Türkiye
Madenciler Derneği, İş Sağlığı ve
Güvenliği konusundaki ulusal ve
uluslararası deneyim ve birikimlerin paylaşımının sağlanmasına
yönelik bir konferans düzenliyor.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
etkinliklerinin bir parçası olarak
düzenlenen “Uluslararası Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı ve Sergisi” 4-5 Aralık 2014
tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre
Merkezinde gerçekleştirilecek.
Tünelcilik sektörü fuarda buluştu
Tünel Yapım Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı “Tunnel Expo
Turkey” ile Altyapı ve Kazısız Teknolojiler İhtisas Fuarı
NO DIG TURKEY Fuarı eş zamanlı olarak düzenlendi.
T
ürkiye’de son yıllarda büyük yatırımlar yapılan karayolu ve metro tünellerinin planlaması, inşası
ve kullanımında gerekli olan her türlü
makine, teçhizat ve ekipmanın sergilendiği “Tunnel Expo Turkey” Fuarı 28-31
Ağustos 2014, tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleştirildi.
Türkiye’de ilk kez düzenlenen fuarın
açılışı Tünelcilik Derneği (TUNELDER) Başkanı Prof. Dr. Nuh Bilgin,
Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) Başkanı Yasin Torun ve
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Cumali Kınacı’nın
katılımlarıyla yapıldı. Fuarda kazısız
altyapı teknolojileri başta olmak üzere
sivil ve askeri uygulamalarda kullanılan
beton kumaş ürünleri ile ömrü bitmiş,
sızdırmazlığını kaybetmiş, depreme,
yer altı hareketlerine karşı güçlendirilmesi gereken boru hatlarını, kazı yapmadan onaran teknik CIPP sistemi profesyonel ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.
Katılımcılar ne dedi?
Serdar Tiryaki
Maden Yüksek Mühendisi
TTS Mühendislik
Fatih Özgür Dikmen
Satış ve Proje Yöneticisi
Kayahan Hidrolik
Yalçın Kırabalı
Ürün Grup Müdürü
Rothenberger Group
Türkiye’de Tünelcilik anlamında
ciddi bir yatırım söz konusudur. Şu
an sadece benim bildiğim ve takip
ettiğim kadarıyla gelecek 10 yıl içerisinde, 1000 km’ye yakın karayolu
tüneli imalatından bahsedilmektedir.
Sadece karayolu tüneli değil, İstanbul’da da 500 km’ye yakın metro
inşaatı planlanmaktadır. Bu noktada
sektör, bırakın herhangi bir şekilde
küçülmeyi tam tersine kat ve kat
artarak büyümeye devam etmektedir. Tünel ana hatlarının projelendirilmesinin, mühendislik firmalarına
uygun bir iş alanı oluşturduğunu
düşünüyorum. Katılımcıların tamamı konularında uzman ne aradığını
bilen insanlardan oluşuyor. Herkes
buraya belirli bir problemini çözüme
kavuşturmak için gelmiş ve bağlantılarını oluşturmaya çalıştıklarını görüyorum. Biz de beklentilerimi fazlasıyla karşılamış durumdayız.
Biz firma olarak maden direkleri üretiyoruz. Tünel konusunda PBM’lerin
ileriye hareketlerini sağlayan hidroliklerini yapıyoruz. Tünelle doğrudan
ilişkili olmasa da kullanılan ekipmanlar için parça üretimi yapıyoruz. Fuarda, ilk defa yapılıyor olmasından kaynaklı olarak aşırı bir yoğunluk yoktu.
İlerleyen yıllarda katılımcı sayısının
artacağını düşünüyorum. Bütün firmalar yeni iş bağlantıları kurmak, müşteri
ve tedarikçi bulmak için geldiler fuara. Daha önce içinde olmadığımız bir
sektör olduğu için fuara gelmeyi tercih
ettik. Beklentilerimizi de karşıladığını
söyleyebilirim. Kazısız teknolojilerin,
genel anlamda bakarsak alt yapı kanalizasyonları hatlarının, yeni otobanların yapılması ve diğer tüm alt yapıları
düşündüğünüz zaman işlemlerin daha
kısa sürede bitmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi bakımından son derece
faydalı olacağını düşünüyorum.
Fuar beklediğimiz gibi oldu. İlk defa
yapıldığı için fazla bir yoğunluk
olmadı fakat ilerleyen yıllarda çok
daha iyi olacağını düşünüyorum. Biz
firma olarak esasen hatların tespiti,
yapılmış olan kanalizasyon hatların
içme suyu tesisatların hatların genel
kontrolü ve temizliği konularıyla ilgili faaliyet yürütüyoruz.
Dolayısıyla Kazısız Teknolojiler ile
doğrudan bir ilgimiz yok. Fakat bu
teknolojinin altyapı projelerini kolaylaştıracağını, daha hızlı ve daha
temiz bir hale getireceğini söyleyebiliriz. Türkiye’de ilk defa yapılan
bir fuar ve esas hedef kitlesini belediyeler oluşturuyor. Bizim faaliyet alanımızla, yani kanalizasyon
görüntüleme ve temizleme alanıyla
ilgili bir yoğunluk yaşandı fuarda,
bundan memnunuz, daha yoğun olsa
daha da memnun ayrılacaktık.
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 7
ERDEMİR finansal verileriyle parlıyor
2014 yılı ilk altı ayında toplam 4 milyon ton nihai mamul
satışı gerçekleştiren ERDEMİR’in net kârı önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde19 artarak, 777 milyon TL oldu.
T
oplam varlıkları bakımından
Türkiye’nin en büyük sanayi
şirketlerinden biri olan ERDEMİR Grubu, 2014 yılı ilk yarıyıl finansal sonuçlarını açıkladı. Aktif büyüklüğü 15 milyar TL (7 milyar USD) olan
ERDEMİR Grubu yılın ilk altı ayında
toplam 4 milyon ton nihai mamul satış
miktarı gerçekleştirirken, yassı çelik
satış miktarını geçen yılın aynı dönemine göre %6 artırarak, 3,4 milyon
tona yükseltti. Bu dönemde ERDEMİR Grubu’nun net karı, önceki yılın
aynı dönemine göre %19 artarak, 777
milyon TL (359 milyon USD) oldu.
ERDEMİR Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Pandır, ERDEMİR Grubu’nun sağladığı istihdam, modern
teknolojiye sahip tesisleri ve yarattığı
katma değer ile sadece ülkemiz demir
çelik sektörünün değil bölgemizin en
büyük kuruluşları arasında yer aldığını, ve daha da büyüyerek dünya klasında şirket olma yolunda ilerlemeye
devam ettiklerini dile getirdi. Pandır,
yılın ilk altı aylık dönemine ilişkin
finansal sonuçların geçen yılın verilerinin üzerinde olduğunu, bu pozitif
sonuçlarda en temel faktörün birinci
çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de
düşük seyreden hammadde fiyatlarıyla
birlikte güçlü iş hacmi olduğunu ifade
ederek “Türkiye’de ürettiğimiz çeliği
dünyadaki diğer ülkelerin sanayisine
de kazandırmayı hedefliyoruz. Bu nedenle farklı ülkelerde satış ofisleri açmayı sürdürüyoruz. 2014 yılının ilk altı
aylık döneminde Peru’dan Tayland’a,
Senegal’den Kanada’ya kadar pek çok
ülkeye toplam 491 bin ton ihracat gerçekleştirdik,” şeklinde konuştu.
Kırmataş Sempozyumu İstanbul’da yapılacak
düzeyde oluşan gelişmelerin ilgili
sektör temsilcileriyle ve diğer katılımcılarla tartışılacağı bilimsel bir
platform olarak düzenlenen ve iki
gün sürecek sempozyumda şu konular ele alınacak:
T
MMOB Maden Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 7. Ulusal Kırmataş Sempozyumu 5-6 Mart 2015
tarihlerinde İstanbul Sheraton Maslak Otel’de yapılacak.
Sektörün mevcut sorunlarının gözden geçirilerek bunların çözümüne yönelik bilimsel ve teknolojik
8 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
• Mevzuat • Ulusal ve Uluslararası
Ürün Standartları, • Kırmataş Üretiminde Kalite Yönetim Sistemi,
• Kırmataş Hammadde Kaynakları
ve Mühendislik Özellikleri, • Arama,
Planlama, Fizibilite, • Kırmataş Üretiminin Sürdürülebilirliğinde Yerüstü ve Yeraltı Taş Ocağı İşletmeciliği,
• Kırmataş Ocaklarının Kazı ve Teknolojisi, • Delme-Patlatma Tasarımı
ve Uygulamaları, •Yerüstü ve Yeraltı
Kırmataş Ocaklarının Jeomekanik
ve Jeoteknik Analizi, • Hammadde
Hazırlama ve Teknolojisi, • Beton,
Asfalt ve Balast Agregaları, • Yüksek
Dayanımlı ve Kendiliğinden Yerleşen Beton Tasarımında Kırmataş,
• Betonda Alkali-Agrega Reaksiyonu, • Dolgu ve Drenaj Malzemeleri
Olarak Kırmataşın Kullanımı, • İnce
Taneli Zeminlerin İyileştirilmesinde
Kırmataş Tozlarının Kullanımı , •
Geri Dönüşümlü Agrega ve Teknolojileri, • Endüstriyel Uygulamalar,
• Alternatif Hammadde Kaynakları,
• İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği. • Kırmataş Ocak İşletmeciliğinin Çevresel Etkileri ve Sürdürülebilirlikleri,
• Üretimi Sona Ermiş Kırmataş
Ocaklarının Doğaya Yeniden Kazandırma Çalışmaları
Haber
Maden
ocagında
piknik
İMİB madenciliğin çevreyle barışık yapılabileceğini gösterebilmek amacıyla İstanbul’da ağaçlandırılarak çevreye kazandırılan eski bir kömür ocağı olan Milten
Park’ta basın mensuplarına bir piknik düzenledi.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği
(İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Kahyaoğlu, son zamanlarda yaşanan
talihsiz olaylar nedeniyle, madencilerin tek suçlu olarak gösterilmesini
eleştirdi. Ne çevreden ne de madenlerden vazgeçilemeyeceğini belirten Kahyaoğlu, gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi “Çevreci Madencilik”
yapmak için devleti, üniversiteleri
ve çevrecileri sektörle işbirliği yapmaya çağırdı.
İstanbul’da Kilyos ile Arnavutköy
arasında eski bir kömür madeninin
ağaçlandırılarak çevreye kazandırıldığı Milten Park’ta basın mensuplarına bir piknik düzenleyen İMİB
Başkanı Ali Kahyaoğlu, “sektörün
yapısı gereği maden cevherinin bulunduğu bölgede ocak açmak zorun10 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
dayız. Yerin altındaki cevheri çıkarabilmek için doğal yapıyı mecburen
bozuyoruz. Ancak bu kalıcı bir bozulma olmamalı. Cevher bittiğinde
bu alanların tekrar eski haline dönüştürmek mümkün. Sayıları fazla
olmasa da ülkemizde bunu yapan
firmalar var. Yasal olarak zorunlu
olmamalarına rağmen güçleri ve sorumlulukları ölçüsünde yapıyorlar,”
dedi.
Eleştirilerin çoğu doğru ve
samimi değil
Madencilerin sanıldığı gibi eline
baltayı alıp ağaçları kesmediğini
belirten Ali Kahyaoğlu “Kesilecek
ağaçları Orman İdaresi belirliyor ve
kendisi kesiyor. Madencilerden ise
başka alanlara dikim yapmak için
kesilen her bir ağaç için çok yüksek
ağaç bedeli alıyor. Ayrıca metrekare
değeri 1 TL olan arazi için 2-3 katı
kira bedeli ödüyoruz,” şeklinde konuştu. Madencilerin ekonomik ömrü
biten ocakların olduğu gibi bırakılmasının çok eleştirildiğine değinen
Kahyaoğlu, “Yasalara göre bu sorumluluk devlete ait. Biz sadece o
bölgeyi ağaçlandırmaya uygun hale
getirmekle yükümlüyüz. Bu sistem
işlemiyorsa suçlusu biz değiliz. Devlet bizden bundan böyle ağaç parası
almasın. Üzerimizdeki gereksiz mali
yükleri kaldırsın. Kesilen her ağaç
için başka bir alana 10 ağaç dikme
zorunluluğu getirsin ve bunu da ciddi
bir şekilde denetlesin. Yapmayanı da
cezalandırsın. Ayrıca maden ocakları
ekonomik ömürlerini tamamladığında da orayı yeniden ağaçlandırma
şartı getirsin. Bugün Türkiye’de bunu yapan
firmalar var. Ancak sayıları 10 taneyi bile
bulmaz. Çünkü yapılan iş çok maliyetli. Ancak gücü olan firmalar yapıyorlar. Engeller
kaldırılırsa tüm firmalarımız bunu canı gönülden yapar,” dedi.
Ali Kahyaoğlu, madenciliğin insanlık ve uygarlık için olmazsa olmaz bir sektör olduğunu da vurgulayarak, bazı çevrecilerin maden
karşıtı tutumunu eleştirdi. Kahyaoğlu, “O
zaman bırakın elinizdeki cep telefonunu,
otomobile filan binmeyin. Bir otomobilin
üretilebilmesi için 7 ton maden kullanıldığını kimse biliyor mu? Çatal kaşıkla yemek
yemeyin veya elektrik kullanmayın. Bunların hepsinin hammaddesini madenciler çıkarıyor. Kimse bunlardan vazgeçmiyor. Sonra çıkıp o madenleri çıkaranları ‘kötü’ ilan
ediyorlar. Burada bir samimiyetsizlik var.
Madenler olmazsa insanlık Adem ile Havva
dönemine döner,” şeklinde konuştu.
Kamyonlar ve iş makineleri gitti
ağaçlar ve yaban hayvanları geldi
İMİB basın pikniğinin düzenlendiği alan
1950’li yıllardan bu yana Kilyos ile Karaburun arasındaki 40 kilometre sahil hattında
faaliyette bulunan kömür ocağıydı. Bundan
25 yıl önce ocağın ekonomik ömrünü tamamlayan bölümünü ağaçlandırmaya başlayan ve bugüne kadar 2 milyonun üzerinde
ağaç dikimi yapan Mil-Ten Grubu, kendi
imkânlarıyla bir orman oluşturdu. Öyle ki,
bir zamanlar kömür kamyonlarının ve iş makinelerinin cirit attığı alan artık, karacalar,
geyikler, yaban domuzları gibi çeşitli yaban
hayvanlarına ev sahipliği yapıyor. Sıkı koruma altında bulunan ve avlanmanın yasak
olduğu ormanın ortasındaki gölette, balıklar
rahatça yaşamlarını sürdürüyorlar.
Mil-Ten Holding Yönetim Kurulu ve Genç
Madenciler Derneği (GEMAD) Başkanı Cemil Ökten, ülkemizde de maden alanlarının
geri dönüştürülebileceğinin görülmesi ve
kamuoyundaki madencilere yönelik yanlış
algının kırılabilmesi için bu ormanı oluşturduklarını söyledi. Ökten, “Bu çok kolay
bir iş değil, yüksek maliyetine karşın getirisi
olmayan bir iş. Yine de yaptığımızdan çok
memnunuz,” diye konuştu.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 11
Maden Türkiye Fuarı
Madencilik sektörünün
cazibe merkezi:
Uluslararası
Maden
Türkiye
2014
Maden Türkiye 2014 6. Uluslararası Madencilik, Maden Makine ve Ekipmanları, İş
Makineleri Fuarı 27-30 Kasım 2014’te Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece/
İstanbul’da maden sektörünün tüm paydaşlarına 6. kez ev sahipliği yapıyor. Düzenlenmeye başladığı 2004 yılından bu yana gösterdiği muazzam büyüme ile bugün
madencilik sektörümüz için bir çekim merkezi haline gelen Maden Türkiye Fuarı’nın
geçmişi, başarıları, amaç ve hedefleri ile ilgili sorularımızı Tüyap Fuarcılık Grubu
Genel Müdür Yardımcısı Hakan Mirgün’e yönelttik. İşte aldığımız yanıtlar:
“Maden Türkiye Fuarı, madencilik
sektöründe faaliyet gösteren üretici
firmalar, tedarikçiler, makine üreticileri, hizmet sağlayıcılar, ithalatçılar,
dış ticaret firmaları, eğitim ve danışmanlık firmaları, sektörel sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile düzenlenmektedir. Kapsamı itibari ile
maden sektörüne yönelik hazırlanan
tek fuar olma özelliği taşıyan Maden
Türkiye, aynı zamanda Avrasya coğrafyasında düzenlenen en kapsamlı
fuardır.”
“Düzenlenmeye başlandığı 2004 yılından itibaren her fuarın ardından
başarılarına yenisini ekleyen Maden
Türkiye Fuarı, bugüne kadar 40.000
metrekare alanda 1.165 katılımcı ve
21.573 profesyonel ziyaretçiye ev
sahipliği yapmıştır. 2014 yılı itiba12 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
riyle de “Uluslararası” unvanını almıştır.
Yıllar itibariyle %100 büyüme ile
güvenin ve inancın eseri olan Maden Türkiye Fuarı, 2012 yılında %80
katılımcı artışı ve %30 ziyareti artışı
sağlayarak maden dünyasının cazibe
merkezi olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.”
“Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı işbirliği ile gerçekleşen Maden
Türkiye, ulusal ve uluslararası sektör
duayenleri tarafından hazırlanan etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
Türkiye’nin en önemli madencilik
etkinliği olan fuara kamu yetkilileri, sivil toplum kuruluşlar ve sektör
liderleri de yoğun ilgi göstermektedir.”
“Sektörün geleneksel buluşması
olan Maden Türkiye öte yandan yeniliklere de ev saipliği yapmaktadır.
Son gelişmeler ve trendler konusunda yerli ve yabancı büyük bir kitleye ulaşmaktadır. Sektörde izlenen
politikalar ve son gelişmeler fuar
esnasında ilk ağızdan ilgililere aktarılmaktadır.”
“Sektörün tüm paydaşları ile aynı
ortamda bulunmak, sektördeki son
teknolojileri görmek ve incelemek
isteyenler, Maden Türkiye Fuarı’nın
web adresini ziyaret ederek ücretsiz
online davetiye alabilir ve katılımcı
firma yetkililerinden bire bir görüşme talep edebilirler. İşte web adresimiz:
www.madenturkiyefuari.com “
Röportaj Merta Makina
Zenginleştirme işinde uzman kuruluş:
MERTA MAKINE
14 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Merta Maden Makineleri hakkında bilgi verir misiniz? üretim
merkeziniz, çalışan sayınız, üretim, satış ve varsa ihracat rakamlarınızla ilgili bilgiler verir misiniz?
Türkiye’de Cevher zenginleştirme makine imalatı çok zordur, çünkü müşteri talepleri dönemsel olurken giderleriniz süreklidir. Üretim merkezimiz
Bursa olup 40 kadar çalışanımız mevcuttur. Üretim, satış ve finansman ekibi
deneyimli ve tam bir uyum halinde çalışmaktadır. Satışlarımız yıllara göre
değişkenlik arz etmektedir.
Madencilik sektörüne yönelik ürünlerinizden
bahseder misiniz? (Hangi işlere yönelik olarak
ne gibi ürünler üretiyorsunuz?)
Bizim
ihtisaslaştığımız alan tesislerin
zenginleştirme kısımlarıdır. Yani kırılmış cevherin
öğütülmesi,
elenmesi,
pompalanması, sınıflandırılması, masa
ile zenginleştirilmesi ve nihai ürünün stoklanması işlerini
kapsamaktadır. Son dönemlerde “Anahtar Teslim Projeleri” yürütmekteyiz. Yani kırma-eleme , zenginleştirme,
arıtma ve bunların elektrik, otomasyon ,montaj, borulama
işlerini komple gerçekleştiriyoruz.
Tesislerde kapasite ve verimliliği sağlamak için projelendirme ve komple yapım işleri daha bir önem kazanmaktadır , böylece kapasite uyumu ve yatırım süreci hızlanmaktadır.
Bugüne kadar birçoğu Kromit zenginleştirme tesisi olmak
üzere 44 firmaya makine satışı yaparken, 12 tanesine de
komple tesis kuruluşu işi gerçekleştirdik.
Makine üretim ve pazarlamasında en önemli konulardan
biri de satış sonrası servis ve müşteri memnuniyetidir. Şirketinizin bu konudaki politikasından ve verdiğiniz hizmetlerden bahseder misiniz?
Biz kurulmuş olduğumuz dönemden beri servisi çok önemsemekteyiz ve
işletmelerle sürekli diyalog halindeyiz. Ürettiğimiz makinenin sorunsuz
ve verimli çalışması bizim için çok önemli. Bu nedenle satış sonrası servis
konusunda bugüne kadar hiçbir işletmeden servis ücreti talep etmediğimizi söyleyebilirim.
Röportaj Merta Makina
İhtiyaca göre proje
Madencilikte esas katma değerin topraktan çıkarılan ürünün işlenerek ara veya son ürüne
dönüştürülmesiyle yaratıldığı hepimizin malumu. Aynı şekilde, kalite ve iş güvenliği standartlarının yükseltilmesinde de teknoloji son derece
önemli. Bu da esasen sizin gibi şirketlerin bilim
ve teknolojiyi sektöre aktarabilmesine bağlı. Bu
konudaki faaliyetlerinizden, bilim ve teknolojiyle ilişkilerinizden ve varsa Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Türkiye’de Cevher zenginleştirme makine imalatına mühendislik ithal ürün olarak girmiştir, ancak bu durum hızla
değişmektedir. Öte yandan da kurumsallaşma sürecini henüz tamamlamamıştır.
Günümüzde Kromit, Altın ve Kurşun - Çinko vb. tesislerde işlenecek düşük tenörlü cevherlerin çokluğu yanı sıra,
zenginleştirme ve verimliliğin birim karlılığa büyük etkisi
makine yatırımının önemini arttırmıştır. Bu da zenginleştirme testleri, proje dizaynlarının önemini ortaya koymuştur. Dolayısıyla imalatçı firmalar da kalite ve Ar-Ge’sini
güçlendirmek zorundadır. Günümüzde iş aldıktan sonra
eleman alarak üretim yapılamaz, yetişmiş ve cevhere göre
proje üretebilen, referansları güçlü firmalar tesisler yapabilir. Zaten yatırımın karlılığı buna bağlıdır ve yatırımcılar da buna çok önem vermektedir.
Merta Maden Makineleri olarak sahip olduğunuz kalite belgesi ve sertifikalarınız var mı?
Nelerdir?
ISO9001:2008, CE ve TÜV belgelerimiz mevcuttur ve iş
güvenliği en öncelikli konumuzdur.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Madencilik firmalarına en önemli tevsiyemiz anahtar teslim tesisler kurdurabiliyorlarsa kurdurmalarıdır. 5-10 makine diyerek çok basit görünen bu işletmelerin maalesef
devreye alındığında istenilen verime ulaşması çok zaman
almaktadır. İşletmede devreye alma sürecinde üretim yapılamamakta bu durum yatırım maliyetini diğer maliyetlerin çok üstünde olmasına sebep olmaktadır. Oysa deneme
sonrası tesisi teslim almak çok daha karlıdır. Nasıl ki piyano, keman, gitar gibi enstrümanların varlığı kolay şarkı
yapılabileceği anlamına gelmiyorsa tesis yatırımlarında
da da bilinçli ve uyumlu bir ekiple çalışılmadığında oradan verim almak, yani şarkı yapmak çok zordur.
Nasıl ki piyano, keman, gitar
gibi enstrümanların varlığı
kolay şarkı yapılabileceği anlamına
gelmiyorsa tesis yatırımlarında da
bilinçli ve uyumlu bir ekiple çalışılmadığında oradan verim almak, yani
şarkı yapmak çok zordur.
YMGV Yayınlar
Madenin ne olduğunu ve nerelerde kullanıldığını öğretmek, bilinçlendirmek ve
kamuoyu yaratmak amacı ile çocuklarımızın yararlanabileceği ilkokul çağındaki çocuklara hitabeden bir kitaptır.
Kömür Broşürü güncellenerek yeniden basıldı
Ülkemizin enerjideki dışa bağımlılığını azaltmak ve yerli
kaynakların kullanımını geliştirmek amacıyla uzun yıllardır çalışmalar yapmakta olan Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, bu çalışmaları kapsamında vazgeçilmez bir enerji hammaddesi olan kömür ile ilgili stratejileri geliştirmek
amacıyla, kamu ile başlıca özel sektör kömür üreticilerinden
oluşan bir “Kömür Konseyi” kuruluşuna ön ayak oldu.
Kömür Konseyi’nin başarıyla gerçekleştirdiği çalışmalardan
biri de daha önce hazırlanarak yayınlanmış olan Kömür Broşürünün güncellenerek tekrar basılması oldu. Broşür, kömürün kimyasından iktisadına, üretim tekniklerinden kullanım
alanlarına kadar kömüre ilişkin pek çok bilgi ve veriyi bir
araya getiriyor.
Yayınları, “[email protected]” ile iletişim kurarak temin
edebilirsiniz
18 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Dünyadan
Hazırlayan Mad. Yük. Müh. Dündar ERGUNALP
Madencilikte kadın farkı
Deprem madencileri
rahatsız etti
5 Ağustos’ta Güney Afrika Vaal
River bölgesinde meydana gelen, merkezi 10 km derindeki
deprem Dünyanın en derin
madenlerinden olan Great Noligwa ve Moab Khotsong madenlerinin geçici olarak kapanmasına sebep oldu. AngloGold
firması kuyuların ve yeraltı altyapısının tamamen kontrol edildikten sonra madenlere girilebileceğini duyurmuştu. 11 Ağustos’ta
çalışmaların tekrar başladığı duyuruldu. AngloGold’un bu süreçteki kaybının
30.000 oz altın olduğu tahmin ediliyor. Deprem meydana geldiği sırada yeraltında 3300 kişi
çalışmaktaydı ve bunların tamamı 7 saat içinde güvenli
bir şekilde dışarı çıkarıldı. 28 kişinin hafif yaralanmalardan dolayı tedavi gördüğü rapor edildi. AngloGold Ashanti 10 ülkede 20 altın işletmesi
olan bir firma. 2013 yılında firma 4.1 milyon oz altın üretti. Depremden
etkilenen iki maden, firmanın üretiminin %7’sini gerçekleştirmekteydi.
Women in Mining adlı organizasyon PwC ile
ortak hazırladığı “Mining for Talent 2014”
raporunda kadınların sektörde nerede olduğunu araştırmış. Buna göre Dünya’da borsaya açık 500 maden firmasındaki bütün direktörlerin sadece %7’si kadın. Aynı zamanda
bu 500 firmada sadece 7 adet kadın CEO var.
Gene rapora göre yönetim kurullarındaki kadın sayısı geçen yıla göre %2 artmış. Geçen
yıl ilk 100 maden firmasının % 46’sında en
az bir kadın yönetim kurulu üyesi varken, bu
oran 2014’de %58. Bu artış hızıyla yönetim
kurullarındaki kadın sayısının %30’u bulması 2033 yılında mümkün. İlk 500 firmaya bakınca en çok yönetici pozisyonunda kadının
Güney Afrika’da olduğu görülüyor: %21.4.
İkinci sırada %15.1 ile Hong-Kong, sonra
Kanada %13.7, İngiltere %10.5, ABD %9.4
ve Çin %9.1 ile sıralanmış.
Çalışmanın en mühim kısmı yönetim kurulunda kadınların çoğalması ile kazanç arasında doğrudan ilişki kurması, buna göre net
gelirin toplam varlıklara oranı ile ölçüldüğünde ilk 500 firmada tamamen erkeklerin
olduğu yönetim kurullarının olduğu firmalar
-2.85 oranıyla çalışırken iki veya daha fazla
kadının olduğu yönetim kurullarınca yönetilen firmalarda bu oran 6.39, bu sonuca göre
maden firmalarından hisse alırken yönetim
kurulundaki erkek/kadın oranına bakmakta
fayda var.
İlk 100 firma sürdürülebilirlik açısından
da incelenmiş. Çevre, sosyal ve yönetimsel
açıdan iki veya daha fazla kadının yönetim
kurullarında olduğu şirketlerin skoru 39.61
iken, tamamen erkeklerin olduğu yönetim
kurullarınca idare edilen şirketlerin skoru
25.25. Kadınların yönetim kurulunda olduğu
şirketlerde sosyal etkinlik projeleri, tamamen
erkeklerin idaresinde olan şirketlere göre 5
misli daha fazla.
Kanada’da maden barajı kazası
British
British Columbia’da
Columbia’da 1997’den
1997’den beri
beri çalışmakta
çalışmakta
olan
olan ve
ve 2025’e
2025’e kadar
kadar çalışacağı
çalışacağı öngörülen
öngörülen ImImperial
perial Metals’ın
Metals’ın Cu/Au/Ag
Cu/Au/Ag madeni
madeni atık
atık barajı
barajı
44 Ağustos
Ağustos günü
günü patladı.
patladı. Tahmini
Tahmini olarak
olarak çevreçevredeki
deki akarsulara
akarsulara ve
ve Quesnel
Quesnel gölüne
gölüne 10
10 milyon
milyon
m3
m3 su
su ve
ve 4.5
4.5 milyon
milyon m3
m3 çamur
çamur yayıldı.
yayıldı. Atık
Atık
sularının
sularının asidik
asidik olmaması
olmaması sayesinde
sayesinde 12
12 AğusAğustos’ta
tos’ta eyalet
eyalet gölün
gölün ve
ve akarsuların
akarsuların insan
insan sağlığısağlığına
na zararı
zararı olmadığını
olmadığını duyurdu.
duyurdu. Fakat
Fakat temizleme
temizleme
çalışmalarının
çalışmalarının maliyetinin
maliyetinin şirketi
şirketi batırabileceği
batırabileceği
dahi
dahi tahmin
tahmin edilmekte.
edilmekte. Olayın
Olayın akabinde
akabinde eyaleteyaletteki
teki bütün
bütün maden
maden atık
atık barajları
barajları mercek
mercek altına
altına
alınırken,
alınırken, maden
maden müfettişlerinin
müfettişlerinin olayda
olayda yeteryetersizliğini
sizliğini araştırmak
araştırmak üzere
üzere kurulan
kurulan komisyonun
komisyonun
da
da 15
15 Eylül’de
Eylül’de raporunu
raporunu sunması
sunması bekleniyor.
bekleniyor.
Barrick ve Ma’aden ortak
bakır projesi
Barrick
Gold ve
Ma’aden
Te m m u z
ortasında
Medine’nin
120 km kuzeyindeki Jabal Sayid bakır madenini
işletmek üzere % 50/50 bir ortaklık kurdu. Barrick
2011’de Equinox Minerals’ı satın aldığında madene sahip olmuştu. Ma’aden 210 milyon dolar nakit
karşılığında projenin %50‘sine sahip oldu. Jabal
Sayid’in 2015 sonunda üretime geçmesi bekleniyor.
Öngörülen kapasite ilk beş yılda 50.000 ile 65.000
ton/yıl bakır konsantresi. Madenin 15 yıl çalışması
bekleniyor. Ma’aden firması halen fosfata ilaveten,
alüminyum, altın ve endüstriyel mineraller işletiyor.
Foresight yangını söndürdü
Foresight firması Deer Run kömür madeninde Temmuz ayında 28 kişilik müfettişler heyetinin yaptığı incelemenin ardından, düşük karbon monoksit seviyelerinin devam ettiğini ve
yangını söndürme çalışmalarının başarılı olduğunu ilan etti.
Madene tekrar girebilmek için ikinci adım suyun dışarı pompalanmaya başlaması oldu. Yeteri kadar su pompalanınca bir
gözlem süreci başlayacak. Maden 15 Temmuz’da yüksek karbon monoksit seviyeleri gözlenince yangın ihtimaline karşı
boşaltılmıştı. Şüphelenilen bölgeye iki sondaj delinmiş ve
içeri su pompalanmıştı. Deer Run madeni ayda 500.000 ton
kömür üretmekteydi.
Suudi fosfat projesine 5 milyar finansman
Ma’aden Wa’ad Al-Shamal Phosphate Co. (MWSPC), 20 finansal kuruluşun
katıldığı bir anlaşma çerçevesinde Kuzey Suudi Arabistan’da bulunan Wa’ad
Al-Shamal fosfat yataklarının ve mevcut Ras Al Khair endüstriyel şehrinin
geliştirilmesi için 5 milyar dolarlık bir proje başlattı. MWSPC çoğunluğu
Suudi Maden şirketinin olan bir ortaklık. Buna göre, ortaklığın %60’ı Ma’aden, %25’i The Mosaic Company, %15’i Saudi Basic Industries Corp’a (Sabic) ait. Wa’ad Al-Shamal tesislerinin yıllık kapasitesi 16 milyon ton olacak.
Yeni endüstriyel kompleks Dünyanın en büyük fosfat işletmesi olmaya aday.
Bununla Ma’aden mevcut fosfat kapasitesini ikiye katlayacak ve ürün portföyüne yeni ürünler ilave olacak. Al-Shamal ve Ras Al-Khair Kuzey-Güney
Suudi demiryollarına bağlanacak. Üretimin 2016 da başlaması bekleniyor.
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 21
Haber
Dünyanın gündemi
iş güvenliği
İş kazaları ve meslek hastalıklarının yarattığı doğrudan ve dolaylı insani ve ekonomik kayıpların
en aza indirilmesi için çalışmalar devam ediyor.
XX. Dünya İş Sağlığı
ve Güvenliği Kongresi 2014 Almanya’nın
Frankfurt şehrinde 24-27
Ağustos tarihlerinde yapıldı.
İş sağlığı ve güvenliği konusu tüm
dünyanın gündemindeki önemli yerini koruyor. ILO’nun yayınladığı
rakamlara göre dünyada her yıl 2
milyon 300 bin insan iş kazası ya da
meslek hastalıklarına bağlı olarak yaşamını kaybediyor. Tüm dünyada her
gün en az bir işçinin yaralanmasıyla
sonuçlanan 860 bin iş kazası meydana geliyor. İş kazaları ve meslek
hastalıklarının dünya ekonomisine
yüklediği doğrudan ve dolaylı maliyetlerin 2.8 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. İşte böylesi bir ortamda,
iş kazaları ve meslek hastalıklarının
yarattığı doğrudan ve dolaylı insani
ve ekonomik kayıpların en aza indirilmesi için çalışmalar tüm hızıyla
devam ediyor. Bu çalışmaların bel-
ki de en önemlisi olan 20. Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Kongresi 2014
dünyanın en büyük ekonomilerinden
biri olan Almanya’nın Frankfurt şehrinde 24-27 Ağustos tarihlerinde yapıldı. Alman İş Güvenliği Kurumu
(DGUV)’nun Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) ve Uluslararası Sosyal
Güvenlik Teşkilatı (ISSA)’nın işbirliği ile gerçekleştirdiği Kongre’ye
Dünyanın dört bir yanından, aralarında Avrupa Birliği ve çeşitli ülkelerin
konu ile ilgili Bakan ve üst düzey
bürokratları, konu ile ilgili Uluslararası örgütlerin başkan ve yöneticileri,
ulusal ve Uluslar arası pek çok işçi ve
işveren örgütünden temsilciler, seçkin akademisyenler ve özel sektör üst
düzey yöneticileri katıldı.
Çeşitlilik, güvenlik kültürü,
sıfır kaza vizyonu
Modern çalışma yaşamının arz ettiği muazzam çeşitlilik Kongrenin
ana konularından biri idi. Böylesi bir
çeşitlilik karşısında, iş kazalarını önlemeye yönelik nasıl bir kültür oluşturulabilir, dünyanın çeşitli yerlerinde birbirinden çok farklı koşullarda
çalışanların iş güvenliği optimal bir
biçimde nasıl sağlanabilir gibi pek
çok sorunun yanıtını bulmaya yönelik kapsamlı tartışmalar yapıldı, deneyimler paylaşıldı, global düzeyde
interaktif bir diyalog ortamı yaratıldı.
Bunda amaç global ölçekte bir kaza
önleme kültürünün yaratabilmesi idi.
“İş güvenliği konusunda bir kültürün
oluşturulması durağan bir şey değildir. Bu zaman içinde olgunlaşacak
bir süreçtir. Sabırlı çabalar gerektirir,
inişler ve çıkışlar olacaktır,” diyen
Kongre Başkanı Dr. Walter Eichendorf, “Önemli olan bir yerden başlamaktır. Biz adım atmazsak böylesi bir
kültür kendiliğinden oluşmayacaktır,” şeklinde konuştu.
Gelişmiş ülkelerde mesele işçilerin
çalışma ve yaşam standartlarının na-
sıl daha da yükseltilebileceği üzerine
odaklanırken, dünyanın başka yerlerinde binlerce çalışan halen en temel
güvenlik önlemlerinden yoksun bir
şekilde çalışıyor. ILO Genel Sekreteri
Guy Ryder, Kongre’de yaptığı konuşmada bu dengesizliğe dikkat çekerek
dünyada her gün 6300 kişinin iş kazası ve meslek hastalığı sonucu yaşamını kaybettiğini vurguladı. Kongrenin temel hedeflerinden biri de kamu
otoritelerinin işverenlerin ve işçilerin
bu konudaki çabalarının ortaklaştırılması idi.
Öte yandan, Kongre’de dikkat çekilen konulardan biri de iş kazaları
ve meslek hastalıklarının yol açtığı
ekonomik kayıplar idi. ILO’nun tahminlerine göre iş kazaları ve meslek
hastalıklarının dünya ekonomisine
yüklediği doğrudan ve dolaylı maliyetler yıllık 2.8 trilyon doları buluyor.
Kongrede, iş güvenliği önlemlerine
yapılacak yatırımın, sanılanın aksine
ölü bir yatırım değil, uzun vadede
kayıpları azaltarak karlılığı arttıracak bir yatırım olduğu vurgulandı. İş
sağlığı ve güvenliği konusunun yalnızca çalışanların yaşam ve bedensel
bütünlüğü ile değil ekonomik sürdürülebilirlik ile de doğrudan bağlantılı
olduğunun altı çizildi.
143 ülke, 3980 katılımcı,
1300 bildiri
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili en yakıcı sorunların çözümüne yönelik olarak dünyanın dört bir yanından gelen
iş güvenliği uzmanları, politikacılar,
bilim insanları ile sivil toplum örgütlerinden ve iş dünyasından temsilcilerin tartışmalar yürütecekleri, görüş
ve deneyimlerini paylaşacakları ve
çözümler üretecekleri bir platform
olma iddiasıyla düzenlenen Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Kongresi 2014
kapsamında düzenlenen sempozyum,
teknik oturumlar, siyasi forumlar gibi
etkinliklerde dünyanın çeşitli yerlerinden 400’ün üzerinde konuşmacı
sunum gerçekleştirildi. Böylesi bir
etkinlikte ilk defa olmak üzere çok
geniş katılımlı interaktif bir foruma
da ev sahipliği yapan Kongreye toplamda 1300’ü aşkın bildiri sunuldu.
Kongre kapsamında gerçekleştirilen
bir diğer etkinlik ise “İş Kazalarının
Önlenmesi için Uluslararası Medya Festivali” başlığı altında yapılan
Uluslararası iş güvenliği filmleri
yarışması idi. Uluslararası bir jüri
tarafından değerlendirmeye alınan
filmlerden dereceye girenler ödüllendirildi.
Türkiye’den katılan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer’in
Kongrenin web sitesinin ana sayfasında da yer bulan şu sözleri adeta Kongre’nin amacını özetliyordu: “İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi
için atılacak en önemli adım iş güvenliği kültürünün yerleştirilmesidir.”
Türkiye’den geniş katılım
Daha güvenli ve bilinçli madencilik faaliyetlerinin sürdürülebilmesi
ve bu konuda özel sektöre de rehberlik edilebilmesi amacıyla, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın
öncülüğünde dünyadaki madencilik
çalışmaları, teknoloji, mevzuat ve
iş güvenliği yönünden inceleniyor,
konuyla ilgili yabancı ülkelerde bir
dizi teknik incelemeler yapılıyor,
kongre, çalıştay ve benzeri etkinliklere katılım sağlanıyor.
Bu kapsamda 24-27 Ağustos 2014
tarihleri arasında Almanya Frankfurt’ta gerçekleştirilen 20. İş Sağlığı
ve Güvenliği Kongresi’nin ardından
28 Ağustos - 3 Eylül 2014 tarihleri
arasında yapılan ISSA Mining Çalıştayı’na da geniş katılım sağlandı.
Söz konusu çalıştaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Dr. Nevzat Kavaklı, TKİ
Genel Müdürü Mustafa Aktaş, TTK
Genel Müdürü Burhan İnan, ÇSGB
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Mü-
dürü Kasım Özer, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Asistanı Maden Mühendisi
Serdar Çulha’nın yanı sıra TKİ’den
Genel Md. Yrd. Ömer Sezgin, İş
Sağlığı ve Güvenliği Daire Başkanı
Mehmet Uygun, Genel Müdür Danışmanı Metin Aktan , Behçet Akyol, Necat Bağcı, ve Mustafa Mert
Ayaz katıldılar.
20 farklı ülkeden 40’a yakın temsilcinin katıldığı Çalıştay süresince
katılımcılar ülkelerindeki İş Sağlığı
ve Güvenliği konularına ilişkin sunumlar yaptılar ve sıfır kaza yaklaşımına ilişkin 7 kural üzerinde bilgi
ve tecrübe paylaşımında bulundular.
Ayrıca yaklaşık 40 bin kişinin çalıştığı kimya alanında faaliyet gösteren
BASF Şirketi’ne, Alman Yol Güvenlik Konseyi’ne, Limburg Kireçtaşı Açık Ocağına ve RAG Prosper
Haniel yeraltı maden ocağına teknik
geziler gerçekleştirildi ve buralarda
uygulanan İş Salığı ve Güvenliği konularında bilgi alındı.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 23
G
lobal bilgi birikimi ve yerel tecrübesiyle
güvenlikte bilgi lideri olan ve toplam 52
ülkede, 310.000 çalışanıyla faaliyet gösteren Securitas, bu tecrübesini madencilik sektörüne de taşıyor ve madenciliğe özel güvenlik
çözümleri sunuyor.
Güvenlik
madene iniyor
Uzman güvenlik görevlileri ile nokta görevi: Sabit veya
seyyar kontrol noktalarında özel olarak eğitim almış uzman güvenlik görevlileri ile araç ve maden sahasında çalışan personelin giriş ve çıkışları kayıt altına alınıyor.
Güvenlik teknolojileri ile destekli çözümler: Kamera ve
CCTV sistemleri, x-ray cihazı, kapı detektörü, turnike ve
araç plaka okuma sistemleri gibi teknolojilerle tüm görüntüler kayıt altına alınıyor, uzaktan izleme ve sanal devriye
gibi hizmetler sunuluyor.
Araç takip, hız ölçümü ve alkol testi: Uydudan takip sistemleri yardımıyla maden sahası içinde ve dışında görev
yapan tüm iş makineleri ve diğer araçların rölanti takibi
yapılarak önemli bir oranda yakıt tasarrufu sağlanıyor ve
yetkisiz araç kullanımının önüne geçiliyor. Ayrıca araç ve
iş makinelerinin periyodik bakım ve servis zamanları, yakıt kullanımı, araçların güvenli sürüş takipleri ve rota dışına çıkan araçların takibi yapılıyor. Uydu araç takip sistemi
olmayan işletmelerde el radarı ile düzenli ve düzensiz aralıklarla araçların hız ölçümü yapılarak rapolanıyor. Ayrıca
işletme sahası girişlerinde veya çalışılan bölgelerde düzenli ve düzensiz olarak alkol testi yapılarak iş emniyetine
katkıda bulunuluyor.
İtfaiye hizmetleri: Bünyesinde itfaiye teşkilatı olmayan
veya itfaiye hizmeti alınmasının güç olduğu işletmelerde
güvenlik hizmeti veren personele yangına ilk müdahale
eğitimleri verilirken büyük işletmelerde itfaiye araç ve
ekipman desteği sağlanıyor ve yangın önleme ve söndür24 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Securitas Proje ve Risk Koordinatörü Hasan Ali
Yalçın, adenlerde güvenlik sistemi planlamasını en önemli öncelik olduğunu ve bu nedenle
yatırım kararının hemen ardından planlamanın
başlaması gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor; “Yatırım kararı ya da madenin açılışından itibaren sürece dahil olmak bizim için çok
önemli. Böylece en doğru ve en efektif çözümleri işletmecilere sunuyoruz. Her madeni ayrı
bir proje olarak nitelendirip, ihtiyaçlarına özel
güvenlik çözümleri sunuyoruz.”
Securitas’ın madencilere sunduğu güvenlik çözümlerinden bazıları şunlar:
me hizmetleri için Multiro personeller yetiştiriliyor.
Danışmanlık: Maden işletme içerisindeki ana giriş kontrol noktaları, ADR, patlayıcı madde deposu, liç sahaları,
galeri girişleri, depolar, makine parkları gibi hassas noktalar için giriş&çıkış prosedürleri hazırlanıyor, sondaj, inşaat ve üretim aşamalarında risk analizlerinin yapılmasında
danışmalık hizmetleri sunuluyor.
Arazi araçlı devriye: İşletme sahası içerisinde, belirlenen aralıklarla devriye hizmeti veriliyor. Böylelikle çevre
fiziki duvar/tel örgü sisteminin, bina ve tesislerin, yakıt
tanklarının, açık ve kapalı depoların, araç park sahalarının, yangın söndürme cihazlarının kontrolü yapılarak,
olumsuzlukların raporlanması sağlanıyor.
Kıymetli malzeme nakli: Securitas bünyesinde hizmet
veren taşımacılık filosu ile, üretim sonucu elde edilen ve
uzun mesafelere nakli gereken dore halindeki kıymetli
malzemelerin emniyetli bir şekilde nakli sağlanıyor.
Patlama bölgesi trafik düzenlemesi: Maden sahasında
patlatma bölgesine giriş ve çıkışların emniyete alınması
maksadıyla trafik düzenlemesi ve bölge emniyeti kontrol
altına alınıyor.
Smart PDA el cihazı ile raporlama: İşletme sahalarında
7/24 saat esasına göre, gerek fiziki ve elektronik güvenlik
alanında ve gerekse iş güvenlik konularında tespit edilen
aksaklıklar anında ilgili makamlara raporlanıyor.
Endüstriyel Mineraller
Hazırlayan Mad. Yük. Müh. Dündar ERGUNALP
Kilden alumina üretilecek
AMMG killerden yüksek saflıkta alumina üreteceğini açıkladı.
Australian Mining Minerals Group (AMMG) kaolenden düşük maliyetli, %99.99 saflıkta alumina (HPA) üreteceğini açıkladı. English China Clay tarafından 1980’lerde
geliştirilen hidroklorik asit liç prosesinin özellikle kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, titanyum gibi safsızlıkları çok az olan kaolen yataklarından alumina
üretmekte, geleneksel boksitten alumina üretimine göre avantajları olduğu bilinmekte. AMMG’nin alüminyumlu killeri tipik olarak % 30.5 Al2O3, % 56.5 SiO2, %
0.7 Fe2O3 içermekte. Firma silisin solüsyona geçmediği için rahatlıkla filtre edilerek
ayrıldığını ifade etmekte.
Artan enerji maliyetleri soda tesislerini
kapatıyor
Yılın ilk yarısında Tata Chemicals’ın İngiltere’deki, Solvay’in Portekiz’deki soda tesislerinin kapanması, Avrupa’da soda arzını ve fiyatını daha sağlam zemine oturttu.
Avrupa dışında Tata Chemicals’ın Kenya ve Avustralya’da Penrice Soda Holdings tesislerinin kapanması da
piyasadan 1.5 milyon ton kapasitenin çekilmesine sebep
oldu. Artan talebe karşılık Solvay, Green River, Wyoming tesislerinde %12 (150.000 ton/yıl) kapasite artışına gideceğini açıkladı. IHS danışmanlık firmasına göre
soda pazarı 2014 e kadar yılda % 3.1 büyüyecek,
halen Eti Soda Batı Avrupa pazarının
%75’ini karşılamakta. Firmanın
1.5 milyon ton/yıl kapasiteye 2018 de ulaşması
bekleniyor. Halen exworks soda fiyatları
456-462 $/ton
arasında.
Ebola maden kapatıyor
Sierra Rutile Ltd. hükümetin çağrısına uyarak Ebola
virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla 18-21 Eylül
tarihleri arasında üretimi durdurma kararı aldı. Her ne
kadar firma işletmelerinin Ebola’dan etkilenmediğini
ilan etse de özellikle Batı Afrika ülkelerinden kuru
yük taşıyıcıları durumdan tedirgin. Son olarak Eylül ayında Gine’nin Kamsar limanından Hindistan’a
boksit taşıyacak iki geminin seferleri iptal edildi. Son
istatistiklere göre virüs bulaşanlarda ölüm oranının
%90 olması beklenirken şimdiki salgında bu oranın
%55 olduğu açıklandı.
Döküm kromitinde fiyatlar düşüşte
Dökümcüler döküm kumu geri kazanımına yatırım yaptıkça talep azalmakta. +%47 Cr2O3 tenörlü döküm kumu
fob G. Afrika fiyatı yılın başında 330-360 $/T iken halen
250-330 $/T seviyelerinde seyrediyor. %46’lık kimyasal
kalite kromit fiyatı da 220-250 $/T seviyelerine gerilemiş
durumda.
Kaya Gazına su engeli mi?
WRI kıt su kaynaklarının Kaya Gazı rezervlerini geliştirmeye engel
olabileceğini duyurdu
Minerallerin coğrafi
kaynağı da önemli olabilir
Avrupa Komisyonu gıda dışı hammaddelerin nereden geldiklerinin belirtilmesi yönünde talepler üzerine araştırma başlattı. Bunun sonuçları seramik,
doğal taş gibi tüketim maddelerini de
etkileyebilir. 15 Temmuz’da başlayıp,
28 Ekim’e kadar devam edecek olan
araştırmada tüketiciler, dağıtımcılar,
yerel makamların fikirlerine başvurulacak. Şayet bir bölgeye mahsus olan
ürünün farklı bir bölgeden aynı isim
altında gelmesi orjinal ürüne zarar
verici nitelikteyse Komisyon bunu
engelleyici tedbirler alabilir. Örneklemek gerekirse, “Botticino Royal”
ya da “The new Botticino” adı altında
Avrupa’da satılan Türk mermerlerinin
isim değiştirmeleri gerekebilir.
Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) “Global Shale Gas Development: Water
Availability and Business Risks” adıyla yayınladığı raporda petrolü kıt ama
en büyük kaya gazı kaynaklarına sahip 20 ülkenin % 40’ının bu kaynakları
geliştirmekte zorlanacağını yazdı. Çin, Meksika ve Güney Afrika gibi geniş
kaya gazı rezervleri olan, aynı zamanda da hızla büyüyen ekonomi ve nüfusları olan ülkelerde suyun tarımsal amaçlı kullanımının öncelikli olduğuna
dikkat çekildi. Hidrolik çatlatma olarak tabir edilen kaya gazı üretim sisteminde her bir kuyu için 25 milyon litre taze su ihtiyacı oluyor. İngiltere’de
Populus kamuoyu araştırma şirketinin 4000 kişiyle yaptığı bir araştırmada
katılanların sadece %16’sının kaya gazının üretimine karşı olduğu açıklandı,
ancak WRI’nin raporunda sözkonusu ettiği su stresi altında olan ülkelerdeki
386 milyon kişinin İngiltere’de yaşayanlardan farklı düşüneceği öngörülebilir.
Borik asit ‘tehlikeli’ oluyor
ECHA tehlikeli kimyasallar listesine borik asidi ilave etmeye hazırlanıyor
Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA) borik asit ile beraber 22
adet kimyasalın daha üretim ve kullanımını kendi yetki alanına almaya hazırlanıyor. Borik aside ilaveten 3 bor kimyasalı
daha listede disodyum tetraborat, diboron trioksit ve tetraboron disodyum heptaoksit. Borik asit ve disodyum tetraboratlar
tüketim maddelerinde limitlerin üzerinde kullanılıyorsa yerine
farklı maddelerin ikame edilmesi veya pazardan çekilmesi istenmekte. 2012 yılından beri konsantrasyonları % 3.1 ile % 8.5
arasında olan bazı boratların arzına
sınırlamalar getirildi. ECHA Kasım ayında ilgili tarafların yorumlarını alıp, REACH kimyasalların
kontrolü istemine entegre edilmek
üzere, Avrupa Komisyonuna tavsiyelerini sunmaya hazırlanıyor.
Röportaj Incolab
Bağımsız, tarafsız ve bilimsel:
Incolab Grubu
“Ben bu mesleğe hiç ama hiç hile katmadım. Onu daima en etkin, en verimli
ve en modern şekilde icra etmeğe gayret ettim. En geniş ölçekli modern teknik alt
yapıyı kurdum, korudum ve halen bunu sürdürmekteyim. “
Incolab ve Standartlab’ı bünyesinde barındıran Grubun yetkilisi Şeniz Kızıldağ bunları
söylüyor. Kendisiyle sundukları gözetim, analiz ve belgelendirme hizmetlerini ve madencilik sektörümüzde bilim ve teknoloji kullanımını konuştuk.
zın öncelikli olarak dış ticaretlerinde
ithalat ve ihracat alanlarında ihtiyaç
duydukları tarafsız ve bağımsız muayene (gözetme)/ deney (fiziksel ve
kimyasal analizler) ve belgelendirme
hizmetlerini hem yurt içinde hem de
yurt dışında akredite olarak sunuyoruz. Bu alandaki hizmetlerimizi hem
birbirinden bağımsız hem de entegre
olarak gerçekleştiriyoruz. Bünyemizde şu kurumlar bulunuyor:
S-Lab: Bünyemizde akredite olarak
Grubunuz bünyesindeki ku- hizmet veren deney laboratuarımız
rumlar hakkında bilgi verir 1996 yılında kurulmuş, 2002 yılında
misiniz?
Standart Laboratuarlar İşletmeciliği
Bünyemizde sanayici ve tüccarımı28 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Ltd. Şti. adı altında bağımsız statüde
üçüncü şahıslara (üretici, sanayici ve
tüccarlara) hizmet vermeye başlamıştır. 2004 yılında AB-0011-t sicil
numarası ile TÜRKAK’dan akredite
olmuştur.
Incolab: 1995 yılı sonlarında sanayici ve tüccarımızın maden cevherleri,
kömür, çimento ve yapı malzemelerinin ithalat ve ihracatlarında ihtiyaç
duyduğu gözetme ve sörvey hizmetlerini gelişmiş ülkelerdeki hizmet kalitesiyle eş olarak sunmak için kurulmuştur. Kuruluşundan beri ülkemizin
en üst kalitede teknik donanımına
sahip gözetme firması olarak hızlı bir
büyüme kaydetmiştir. Incolab 2005
yılında AB-0016-m sicil numarası ile
TÜRKAK’dan akredite olmuştur.
CPC Belgelendirme: 2012 yılında kalite yönetim sistemi
ve ürün belgelendirme hizmetlerini vermek üzere kuruldu.
TS EN ISO/IEC 17021’e göre sistem belgelendirme kuruluşu olarak akredite edilmiş, AB Komisyonu tarafından
yapı malzemeleri yönetmeliği kapsamında onaylanmış
kuruluş olarak atanmıştır. CPC’nin temel politikası, müşterilerine tarafsız bir belgelendirme hizmeti sunmaktır.
oreinspect: 2001 yılında kurulan firmamız sadece yurtdışında gözetme ve sörvey hizmetleri vermek için kurulmuştur. Türkiye’deki aktif faaliyeti 2014 yılı sonlarında
Batı Akdeniz merkezli olarak başlatılacaktır.
Şirketlerinizin gerçekleştirdiği faaliyetler ve
sunduğu hizmetlerden bahseder misiniz?
Firmalarımız iç ve dış ticaret sahasında talep edilen akredite gözetme, sörvey, analiz ve belgelendirme hizmetlerini bağımsız ve/veya entegre olarak sunmaktadır.
Uzmanlık alanlarımız ile ilgili ürünlerin, hammadde kontrollerinden başlayarak üretim, lojistik ve kullanım süreç-
lerini de kapsayan geniş bir alanda servis verebilme yeteneğine sahibiz. Örnek olarak bir maden cevherinin, arama
sondajı sürecinden başlayarak son ürün olan metal haline
gelme sürecine kadar olan tüm aşamalarda ihtiyaç duyulan muayene, deney, sörvey ve belgelendirme hizmetlerini
eksiksiz olarak sunabilmekteyiz.
Teknoloji önündeki engeller aşılmalı
Esas olarak gözetim, bilimsel test, analiz ve arge faaliyetlerine odaklanmış bir şirket olarak,
madencilikte bilimsel yöntemlerin ve teknolojinin kullanımı konusunda neler söylersiniz? Madenciler neden sizinle çalışmalı?
Ülkemizde, bilim ve teknolojinin önünde maalesef büyük
engeller bulunmaktadır. Buzdağına benzeyen bu engeller,
özellikle denizcilik ve madencilik sektörlerinin önünde
neredeyse eğilmez bir biçimde duruyor. Kaldı ki bu iki
sektörde yerli malı diyebileceğimiz teknolojimiz neredeyse hiç yoktur. Dahası, özgün teknolojimizin gelişmesi
adına bir şeyler yapmak için çalışan çırpınan değerlerimiz
destekleneceğine kösteklenmektedirler. Daha da ötesinde
cezalandırılmaktadırlar. Bu nedenle denizcilik ve madencilik alanlarında teknoloji kullanmak için ödenecek bedel
normalin çok ama çok üzerindedir. Aslında basit bir ‘sıfır
gümrük’ uygulaması ve/veya 2. el ekipman ithal izni tanınsa dengeler yerli girişimcimiz lehine anında değişecektir.
Bizler, işte ters esen bu rüzgârlarda kürek çekerek akıntıya
karşı ilerleme başarısı gösterebilen bir grubuz. Tüm hizmetlerimizi bağımsız, tarafsız ve müşterilerimize tam bir
şeffaflık içerisinde sunabilme gücüne sahibiz. Madencilik
sektörü ile ilgili neredeyse tüm fuar, sempozyum, konferans ve kongrelere katılmamıza rağmen maalesef ülkemizde faaliyet gösteren madencilerin ve üniversitelerin yüzde
5’ i haricinde kalan büyük kısmı ne tesislerimizi ziyaret et
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 29
Röportaj Incolab
mişler ne de bir numune gönderip test etmişlerdir. Buna karşılık binlerce
numuneyi hiç bilmedikleri, test etmedikleri, Türkiye açısından izlenebilirliği
olmayan yabancı ülkelere birçok sakıncaları olmasına rağmen göndermekten kaçınmamışlardır. Birçok hatalı ve/veya taraflı sonuçlarla karşılaştıkları
da malumumuzdur. Bu hususta hiçbir yaptırım güçleri de bulunmamaktadır.
Onların bu tutumu bizleri bir hayli üzmektedir.
Gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında, Türkiye’deki madencilik sektöründe, bilim ve teknoloji kullanımı sizce yeterli düzeyde midir? Değilse bunun sebepleri ve sonuçları konusunda
neler söylemek istersiniz?
Bir iki maden işletmesi hariç neredeyse tamamı gelişmiş ülkeler ile mukayese dahi edilemeyecek durumdadır. Maalesef bu acı gerçek hem sektör hem
de yetkililerce iyi bir şekilde bilinmektedir. Sebepleri icraat politikalarıdır.
Mevcut pahalı yakıt, enerji ve teknik donanım ile mevzuatın getirdiği yüktür.
Şirketlerinizin, sahip olduğunuz sertifika ve akreditasyonlar
nelerdir?
Şirketlerimizin tamamı iştigal konularında TÜRKAK akreditasyon sertifikalarına sahiptir. ASTM (American Society for Testing and Materials) organizasyon üyesi sertifikasına da sahibiz. Ayrıca, ulusal ve uluslararası birçok
Round Robins programına (karşılaştırma testleri) üyeyiz. Bunlardan bazıları Interlab-USA, SABS-S Africa, Geochem-Australia, QAI-Canada gibi
uluslararası geçerliliği olan programlardır. Firmalarımızın her ikisi GAFTA
(Grain&Feed Trade Association) üyesidir. Laboratuarımız aynı zamanda
TSE’den de yeterlilik Belgesine sahiptir. Incolab A.Ş. TAPPI “Technological Association of the Pulp and Paper Industry” üyesidir.
Laboratuvarımız Çevre Bakanlığı Yeterlilik Belgesine sahiptir. Tüm sanayi
tesislerinin atık su analizleri, çalışma ortamı hava kalitesi analizleri, baca
gazı analizleri, gürültü, termal konfor, titreşim ve ortamda bulunan O²+CO+CO²+H²S ve CAT EX 125 LEL ölçümleri akredite bir şekilde yapılmaktadır.
Son olarak, eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Madencilere neler söylemek istersiniz?
Madencilerimizin öncelikle yapacakları ve/veya yaptıkları madencilik faaliyeti ile ilgili yurt içi ve yurt dışındaki benzer tesisleri, o tesislerdeki uygulamaları, gelişim süreçlerini çok iyi incelemelerinde büyük fayda var. Bu
tesislere personellerini göndermeleri, edinilen bilgi ve tecrübeleri ellerinden
geldiğince en iyi mesleki teknik uygulamalarla Türkiye şartlarında pratiğe
dökmeye çalışmalılar. Personelin mesleki uygulamalı eğitimleri için, modern ekipman temini için mutlaka bütçe ayırmaları gerek. Bu yapıldığı takdirde hangi şart altında olursa olsun başarı mutlaka gelecektir.
Son olarak bizler gibi ülkemiz madenciliği adına doğru ve yararlı birşeyler
yapan kurum ve kuruluşlarla daha fazla temas kurmaları, karşılıklı bilgi ve
tecrübe paylaşımında bulunmaları da son derece yararlı olacaktır. Bizlere
en ufak bir iş vererek destek olmaları halinde bunun karşılığında kat be kat
kazanımları olacağını garanti ediyoruz.
30 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Teknolojinin
Nimetleri
Hazırlayan Mad. Yük. Müh. Dündar ERGUNALP
Karıştırıcı teknolojisi
Geleneksel pervaneli karıştırıcılar tesis çalıştıranların sık
sık başını ağrıtır. Duruşlarda karıştırıcının dibine malzeme
oturması, aşınmalar, mekanik arızalar, kimyasalların çökelip kabuklaşması en sık görülen problemler. Avustralya’da
Queensland Alümina Ltd ve CSIRO enstitüsü, birkaç yıllık ortak çalışma sonucunda adını Swirl Flow Technology
koydukları bir sistem geliştirdi. Bu sistemde tanktaki su/
katı karışımının üst seviyelerine yerleştirilen bir rotor, karışımı yukarı çekip rotorla tank cidarına savurarak tekrar
tankın dibine yollamakta. Sistemin prensibi bugünlerde sık
karşılaştığımız hortum oluşumuna çok benziyor. Bu karıştırıcıların kısa bir mili var, rotorlarının çevresel hızı klasik
pervaneden düşük olduğundan aşınma daha az, en önemlisi
rotor yukarıda olduğundan duruşlarda malzemenin altında
kalmıyor ve kalkışta zorlanmaya sebep olmuyor. Klasik
sistemlerde kalkışta sorun olmaması için katı oranı %40-50
arasında tutulur, oysa Swirl Flow %75 katı ile çalışmayı
tolere ediyor. Bu özellikle düşük tenörlü cevher çalışanların
tank hacmini küçültebilmesine olanak sağlıyor. Sistem pervaneli, dalgakıranlı sistemlerdeki gibi direnç yaratmadığından enerji tüketimi daha az. Tankın iç cidarında yaratılan
akış ise kimyasal çökelme/kabuklaşmayı önleyerek tankı
temizlemek için duruşlara gerek bırakmıyor.
Su kıtlığına çareler
Maden projelerinde risk değerlendirmesi yapılırken su kaynakları ana
başlıklardan biri haline geldi. Su temini sadece yatırımı arttıran bir faktör olmaktan çıktı, sosyal bir problem
olmaya da başladı. Yakın zamanda
yayınlanan bir çalışmaya göre büyük
maden projelerinin %70’i su stresi
yaşanan, yani herkese yeterli su olmayan, bölgelerde. Madencilik sektörü
bir bakıma şanslı çünkü kullandığı su
içilebilir kalite olmasa da kullanabiliyor. Örneğin Suudi Arabistan Jabal
Sayid bakır projesinde 350 km uzaktaki Jidde şehrinin arıtılmış atık suyu
kullanılmakta. Arjantin Veladora’da
her gün 700 m3 maden şantiyesinin
atık suyu 4 km uzaktaki liç işlemine
pompalanmakta. Şili Zaldivar bakır
madeni her yıl 46.000 m3 atık suyu
mikro organizmalar ile arıtarak
geri kazanmakta. Pahalı da olsa bazıları çareyi tuzlu suyu arıtmakta
buluyor; Escondida bakır madeni 3.4
milyar dolarlık tuzlu su arıtma tesisi
kurmakta.
Konunun aciliyeti ve ölçeği bu konuda pek çok teknolojik çalışmanın
yapılmasına yol açtı. CSIRO Virtual
Curtain (Sanal Perde) adını verdiği bir sistemi başarıyla denedi. Bu
teknoloji mide asidine karşı kullandığımız hidrotalsitleri kullanmakta.
Bunlar arsenik, kadmiyum, demir
gibi pek çok zararlı maddeyi temizleyebilmekte. Bu sistemde magnezyum
ve alüminyum konsantrasyonu arttırılarak suyun pH sı arttırılıyor. Bu sırada oluşan hidrotalsit kristalleri zararlı
elementleri
de bünyelerine hapsederek ortamdan
uzaklaştırmakta.
Bu konuda bir yenilik de General Electric tarafından geliştirilen Membran
Bio Reaktör. Sistem bünyesinde kimyasal oksijen ihtiyacı, fenoller ve zehirli maddelere ilaveten mikro organizmalar yok edilmekte.
Güney Afrikalı Veolia Water Technologies ihtiyaca göre modüler bir
yaklaşımı tercih etmekte. 40ft. konteynerler içinde gelen modüller saate
42.5 m3 su arıtmakta. İhtiyaç buhar
kazanı içinse ayrı, içme suyu ise ayrı
modüller kullanılmakta. Örneğin,
içme suyu modülü filtrelere ilaveten
aktif karbon ve UV dezenfeksiyon
üniteleri barındırmakta.
Katı/sıvı ayrımında gelişmeler
Cevher hazırlamada ince taneleri sıvıdan ayırmak her zaman zordur. Teknolojinin
buna çaresi flokulan adını verdiğimiz polimerler kullanarak taneleri salkım haline
getirip çökeltmek suretiyle ayırmak olmuştur. Tikinerlerde flokulan kullanımı
Türkiye’de de yaygın. Susuzlandırmanın randımanı doğrudan tane boyu dağılımı, polimer tipi, dozajı, salkımların dayanıklılığı, porpzitesi gibi bir dizi
faktöre bağlı. Mineral taneleri ve polimer oranının değişkenliği sürekli az veya
çok dozajlamaya sebep olur. Bu durumda da ya salkımlaşma olmaz ya da istenenin tam tersine dispersion olur ve çökelme gerçekleşmez. Bu durumu kontrol edebilmeyi amaçlayan cevher hazırlamacılar FBRM (Focused Beam Reflectance Measurement) ya da PVM (Particle Vision and Measurement) adı verilen
çevrimiçi sistemleri kullanarak flokülasyonu tam randımanlı yapmayı başarabilmekte. Bu sistemler %70 veya üzerinde
katı oranı olan karışımlarda dahi, 0.5 mikrondan 2000 mikrona kadar tanelerin davranışlarını kontrol edebilmekte ve
flokülasyon kinetiğini gerçek zamanlı takip edebilmekte. Bu sayede polimer tipi, dozajı, tane boyu, katı/sıvı oranı ve
akış debileri ayarlanarak flokülasyon optimize edilebilmekte.
Atlas Copco’nun en sessiz delicisi
Atlas Copco HRD 100 adını verdiği yeni hidrolik delicisinin en güçlü ve
sessiz delici olduğunu iddia ediyor. Eşdeğer havalı tabancalardan %50
daha sessiz olan delici aynı zamanda artık her yerde görmeye alıştığımız
“akıllı” aletlerden biri. Tabancanın yumuşak kalkış fonksiyonu delik ağzını açmayı kolaylaştırıcı. Rotasyon başlığı çok kolay değiştirilebiliyor. Tabancanın yağ akışı
ve ısısında meydana gelebilecek anormalliklere karşı koruması var. Sistem aynı zamanda yağ basıncını
düşürmeden 45 dereceye kadar başyukarı çalışmaya izin veriyor. Su debisi ihtiyaca göre 5 kademeli ayarlanabiliyor. Bu da sıkışan matkapları kurtarmada faydalı olabilir.
Patlatma artık daha emniyetli
Delme patlatma madenciliğin olmazsa olmazı. Teknolojik
yenilikler bu konuda iş emniyetine öncelik vermekte. Rothenbuhler Mühendislik tarafından geliştirilen 1673 Uzaktan Ateşleme Cihazı bunlardan biri. Cihaz elektrikli veya
değil 8’li gruplar halinde 64 uzaktan kumandayı kontrol
edebilmekte. En az 350 Volt ile uzaktan kumandalar 75
kapsülü seri patlatabilmekte. Cihaz tekrar şarj gerektirmeden 10 ile 14 saat arası beklemede kalabiliyor. Cihaz
patlatmayla ilgili bilgileri hafızasında saklıyor. Algılayıcı
vasıtasıyla patlatma sonrası oluşan sismik hareket tespit
ediliyor ve beklenen hareket olup olmadığı kontrol ediliyor. Sıralı ateşleme fonksiyonu ile her bir uzaktan kumanda arasına 0-2 saniye aralık koymak mümkün.
3GSM adlı Avusturya firması ShapeMetrix ve BlastMetrix adlı iki sistemle yüzey görüntülerini irdeleyerek patlatma tasarımı yapmayı vadediyor. Firma sistemleri herkesin rahatlıkla kullanabileceği şekilde geliştirmiş. 2013
de AEL Mining Services Kumbo Iron Ores firmasının Kolomela madeninde DigiShot Plus kapsülleri ile bir seferde
tam 4786 kapsül patlatarak Afrika rekorunu kırdı (Dünya
rekoru 5118). Bu çalışmayı 10 kişilik bir ekip 14 günde
gerçekleştirdi. Firmanın geliştirdiği bir diğer sistem de
bağlantıları kontrol etmekte kullanılan CE4 Tagger.
Bununla amaç kötü bağlantılardan dolayı patlamayan
devreler önlemek. CAE Mining yakın zamanda Aegis adını verdiği iki modüllü bir paket geliştirdi; Aegis Designer
yeraltı delme patlatma tasarımı yapmakta, Aegis Analyzer
ise patlatma randımanı, cevhere yantaş karışması gibi olasılıklara dair tahminler yapabilmekte.
Bu arada Missouri University of Science and Technology
Patlatma mühendisliğinde ABD de ilk doktora veren Üniversite oldu. Bugüne kadar 150 patlatma mühendisi mezun eden üniversite 2010 da başladığı Master kurslarından da 18 mezun verdi. Bu konuyla ilgilenenler
explosives.mst.edu sitesini ziyaret edebilir.
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 33
Tanıtım
Demirden kroma ve ötesine
Hekimhan Madencilik A.Ş.
Madencilik faaliyetlerini, elde edilen ham cevheri doğrudan pazarlama anlayışı ile sınırlandırmayan Hekimhan Madencilik maden arama, zenginleştirme konularının yanı
sıra, ürün çeşitliliğinin ve sağlayacağı katma değerin arttırılması için araştırma-geliştirme alanlarına sürekli yatırımlar yapmaktadır.
Kolin Şirketler Grubu bünyesindeki
Hekimhan Madencilik, 2007 yılında
Deveci demir madeninin işletilmesi
amacıyla kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana istikrarlı bir biçimde büyüyen Hekimhan Madencilik, verimli bir
şekilde yürüttüğü demir madenciliğine
ek olarak başta Erzurum’daki krom yatağına yönelik arama faaliyetleri olmak
üzere, Türkiye ve komşu ülkelerdeki
yeni maden sahalarına yönelik çalışmalarına devam etmektedir. Madencilik faaliyetlerini, elde edilen ham cevheri doğrudan pazarlama anlayışı ile
sınırlandırmayan Hekimhan Madencilik maden arama, zenginleştirme konularının yanı sıra, ürün çeşitliliğinin ve
sağlayacağı katma değerin arttırılması
için araştırma-geliştirme alanlarına sürekli yatırımlar yapmaktadır.
Yeraltındaki değerlerin gün yüzüne
çıkarılması amacıyla yapılacak arama,
üretim ve zenginleştirme çalışmalarını
profesyonelce ve en uygun mühendislik yöntemleri kullanarak yerine getirme vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren
Hekimhan Madencilik, bu vizyon doğrultusunda, siderit demir cevherinin
kalsinasyon ile zenginleştirilmesine
yönelik olarak 75 Milyon dolarlık bir
yatırım gerçekleştirmiştir ve aynı anlayışla oluşturulmuş güçlü ekibiyle maden arama faaliyetlerini sürdürmeye
ve yeni maden sahalarına yatırımlarına
devam edecektir.
Deveci / Hekimhan
Demir Madeni
50 milyon tonun üzerinde demir rezervi bulunan yatağın ana minerali
siderittir ve buna eşlik eden sınır34 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
lı miktarda limonit bulunmaktadır.
Cevherin yüksek mangan içeriği ve
saha rezervinin büyüklüğü ile Deveci
Demir Madeni, Türkiye’nin en büyük
manganlı demir madeni olarak değerlendirilmektedir. Hekimhan Madencilik tarafından açık işletme metodu
ile işletilmekte olan sahadan elde edilen siderit cevheri, kırma-eleme gibi
ön zenginleştirme işlemleri sonrası
müşterilere sunulmaktadır.
Kuruluşundan bugüne 8 milyon tona
yakın üretim yapılmış olan maden
sahasını, 2 Milyon ton/yıl üretim kapasitesi ile işletmekte olan Hekimhan
Madencilik’in yıllık satış bağlantısı 1
Milyon tonun üzerine çıkmıştır. Düşük tenörlü bir cevher olmasına rağmen, cevherin yüksek mangan içeriği,
sinter performansı ve sahanın verimli
bir şekilde işletilmesi sayesinde bu
miktarlara ulaşılmıştır. Bu miktarların daha da arttırılması, katma değeri
yüksek ürün elde edilmesi amacıyla,
demir madeni zenginleştirme alanında
Türkiye’de yapılmış en büyük yatırımlardan biri gerçekleştirilerek yıllık
1 milyon ton üretim kapasitesine sahip
kalsinasyon tesisi kurulmuştur.
Kısa bir süre içerisinde deneme üretimine başlayacak olan bu tesisin devreye girmesi sonrası, iç pazarda öngörülen talep artışının artarak devam
edeceği ve dış pazara yapılacak satışlar da göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda işletmenin tam kapasite
ile çalışması ve kapasite artışına gidilmesi gündeme gelecektir.
Erzurum KoP Krom Projesi
Hekimhan Madencilik yeni yatırımlar
gerçekleştirme amacıyla, krom aramacılığında önde gelen metalojenik provenslerden Kop Dağları bölgesinde
üç adet metalik maden arama ruhsatı
edinmiş ve bu ruhsat sahalarında krom
arama çalışmalarına başlamıştır. Çalışmalar sırasında yapılan yeni keşifler ile ruhsat sahalarındaki muhtemel
rezerv miktarındaki artış ile rezerv
miktarının kesinleştirilmesi adına yapılmakta olan sondaj çalışmalarının
2015 yılı içerisinde tamamlanması hedeflenmiştir. Saha çalışmaları ile eş zamanlı olarak üretim ve zenginleştirme
tesis kurulumu ile ilgili fizibilite çalışmaları da başlatılmıştır. Mümkün olan
en kısa sürede ruhsat sahaları içerisindeki rezervlerin saptanıp, üretim ve
zenginleştirme proseslerine geçilmesi
hedeflenmektedir.
Demir üretimi ve Krom arama çalışmaları dışında Hekimhan Madencilik
Türkiye ve çevre ülkelerde maden arama ve geliştirme projeleriyle ilgilenmektedir.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 35
Makale
6552 SAYILI TORBA YASADA MADEN İŞ
HUKUKU BAKIMINDAN GETİRİLEN
DEĞİŞİKLİK VE YENİLİKLER
“
6552 sayılı yasada çalışma ilişkilerinde özellikle alt işverenlik kurumunu düzenlemek için
yola çıkılmıştır. Ancak Soma faciasından sonra maden işletmelerine yönelik ek düzenlemeler de yapılmıştır.
”
Prof. Dr. Mustafa TOPALOĞLU Avukat – YMM
Abbas BİLGİLİ Avukat
1.GENEL GİRİŞ
Maden işletmelerinde sık sık iş kazalarının yaşanması doğal olarak bu konudaki önlemlerin ne kadar etkili ve önleyici olduğunu gündeme getirmektedir. Kamuoyunda büyük tepki uyandıran bu iş kazaları hukuki ve teknik açıdan
sorgulandığında ocak ve işletmelerde alınan önlemlerin
yetersiz olduğu ve geliştirilmesi gerektiği görülmektedir.
İstatistikler, iş kazası açısından Türkiye’yi ön sıralarda
göstermektedir. Özellikle maden ocakları, inşaat ve tersanelerdeki çok sık iş kazaları yaşanmaktadır. Türkiye’de
ortalama olarak yılda 900 işçi hayatını kaybetmekte iken,
2014 yılının ilk 8 ayında ortalamanın hayli üstüne çıkarak şu ana kadar 1270 işçi hayatını kaybetmiş durumdadır.
En son olarak 13 Mayıs 2014 günü Soma’da yaşanan fe-
laketten sonra konu yeniden gündeme gelmiş ve bazı önlemlerin acilen alınması ve kazada hayatını kaybedenlerin
yakınları için yapılabilecekler konusunda bir takım düzenlemelerin gerekliliği gündeme gelmiştir.
Kamuoyunda Torba Yasa olarak bilinen 6552 Sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun 11 Eylül 2014 günlü Resmi
Gazete’nin mükerrer nüshasında yayınlanmıştır. Bu Yasada maden ocaklarında çalışan işçilerle ilgili düzenlemeler
yapılarak bazı hakların sağlandığı ve çalışma koşullarında
düzenlemeler yapıldığı görülmektedir.
2.ALT İŞVERENLİK VE TAŞERoNLUKLA İLGİLİ DüZENLEMELER
6552 sayılı Yasada çalışma ilişkilerinde özellikle alt işverenlik kurumunu düzenlemek için yola çıkılmıştır. Ancak Soma
faciasından sonra maden işletmelerine yönelik ek düzenlemeler de yapılmıştır.
2.1. Alt İşverenlik ve Muvazaa
Alt işverenlik veya taşeronluk ilişkisinde muvazaa, iş hukukunun en önemli sorunlardan biridir. 4857 sayılı İş Kanununun 2.maddesindeki koşullar oluşmadığı halde sırf iş
hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerden kurtulmak
için görünüşte alt işverenlik ilişkisinin kurulması halinde
muvazaa söz konusu olur. Muvazaalı iş ilişkisinin kurulduğunun müfettişler tarafından tespiti halinde tespit raporu işverenlere tebliğ edilir. İşverenlerin kendilerine tebliğ
edilen tespit raporuna itiraz hakları vardır.
Söz konusu itiraz için öngörülen 4857 sayılı İş Kanu36 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
nu’nun 3. Maddesinin 2. Fıkrasındaki “altı işgünlük” itiraz süresi Torba Yasa ile “otuz iş gününe” çıkarılmıştır.
Bu düzenleme sadece maden işletmelerine özgü olmayıp,
tüm alt işveren ilişkisinin bulunduğu işletmelerle ilgilidir.
Asıl işveren – alt işveren ilişkisinin bulunduğu işyerlerinde müfettişlerin bu ilişkinin muvazaalı olduğuna dair düzenleyecekleri raporun işverene tebliğinden itibaren, yargı
nezdinde yapılacak itirazların süresi altı iş günüden 30
iş gününe çıkartılmıştır. Yine aynı maddede yapılan yeni
değişiklikte, “İtiraz üzerine görülecek olan dava basit
yargılama usulüne göre dört ay içinde sonuçlandırılır.
Mahkemece verilen kararın temyizi hâlinde Yargıtay
altı ay içinde kesin olarak karar verir. Kamu idare-
lerince bu raporlara karşı yetkili iş mahkemelerine
itiraz edilmesi ve mahkeme kararlarına karşı diğer
kanun yollarına başvurulması zorunludur” hükmü getirilmiştir. Yasanın eski halinde, itiraz halinde yerel mahkemelerin vermiş olduğu kararlar kesin idi, yani Yargıtay
yolu kapanmıştı. Öğretide altı iş günlük sürelerin çık kısa
olduğu ve temyiz yolunun kapalı olması eleştiri konusu olduğundan, yeni düzenlemenin isabetli olduğu söylenebilir.
mekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden
keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür” şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme de
sadece maden işyerleri için değil, alt işverenlik ilişkisinin
bulunduğu tüm işyerlerini kapsamaktadır.
Ayrıca Kamu İhale Kanunu’na eklenen düzenleme ile
temyiz etmeyenlere idari para cezası getirilmiştir. Bu düzenleme de şu şekildedir;
İş Kanunu’nun 2. maddesine göre, alt işveren işçilerinin
ödenmeyen parasal haklarından asıl işveren de sorumludur. Ancak bu sorumluluk mutlak anlamda olmayıp, alt
işverene rücu hakkını da içeren bir sorumluluktur. Yeni
düzenleme ile İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen fıkra ile Kamu İhale Yasası’nın 62. Maddesinin 1. Fıkrasının
(e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan
işçilerin kıdem tazminatını asıl işveren durumunda olan
kamu kuruluşu ödeyecektir.
“4857 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen itiraz veya diğer kanun yollarına
başvurmayan kişilere ise her türlü aylık, ödenek, zam,
tazminat dâhil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı
tutarında idari para cezası uygulanır.”
2.2. Alt İşverenin İşçilerinin Ücretinden Sorumluluk
Asıl işveren – alt işveren ilişkisinin bulunduğu durumda,
alt işverenin işçilerinin parasal haklarından alt işverenle
birlikte asıl işveren de sorumludur (İş Kn. Md. 2). Kamu
işyerleri için İş Kanunu’nun 36. maddesinin 5. fıkrası “İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların
işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin
başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol et-
“
2.3.Kıdem Tazminatından Asıl İşverenin
Sorumluluğu
Bu düzenleme ile kamu işyerlerindeki alt işveren işçilerinin kıdem tazminatları kamu kuruluşunun garantisi kapsamına alınmış olmaktadır. Ancak, kamu kuruluşu için getirilen bu yükümlülüğün, alt işverenin kıdem tazminatından
doğan sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağı
problemini de beraberinde getirmektedir. Kanımızca alt
işverenin sorumluluğu ortadan kalkmamaktadır ve ödemeyi yapan kamu kuruluşunun alt işverene rücu hakkı da
devam etmektedir.
Yeni düzenlemede sadece zorunlu ve olağanüstü nedenlerle yapılan fazla çalışmaların 36
saati aşması halinde yüzde yüzden az olmamak üzere zamlı ücretten bahsedilmektedir.
Bu iki istisnai halin dışında da 36 saatten fazla çalışılmış olması halinde ne kadar zamlı
ödeme yapılacağı konusu boşlukta kalmış görünüyor.
3.YER ALTI İŞLERİNDE FAZLA ÇALIŞMA
”
Fazla çalışma süresi konusunda da yer altı işlerinde çalışan işçiler açısından önemli bir değişiklik yapılmıştır.
4857 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
şına düşen miktarının yüzde yüzden az olmamak üzere
arttırılması suretiyle ödenir.”
4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu Kanunun 42. ve 43. maddelerinde sayılan hâller
dışında yer altında maden işlerinde çalışan işçilere fazla çalışma yaptırılamaz.
“Yer altı maden işlerinde çalışan işçiler için yer altındaki çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup
günlük altı saatten fazla olamaz.”
Yer altında maden işlerinde çalışan işçilere, bu Kanunun 42 nci ve 43 üncü maddelerinde sayılan hâllerde
haftalık otuz altı saati aşan her bir saat fazla çalışma
için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat ba-
İş Yasası’nda haftalık çalışma süresi 45 saat ile sınırlanmış
iken, yeni düzenleme ile yer altında çalışan işçiler için bu
sürenin haftada 36 saate indirildiği görülmektedir. İş Yasası’nın 42. maddesi (zorunlu nedenlerle fazla çalışma yap
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 37
Makale
ma) ve 43. maddesindeki (olağanüstü hallerde fazla çalışma
yapma) halleri dışında fazla çalışma yapılması yer altı işlerinde yasaklanmıştır. Şayet bu hallerde fazla çalışma yapılırsa, 36 saati aşan sürenin ücreti de yüzde yüzden az olmamak
üzere zamlı ödenecektir. Oysa diğer işçilerde fazla çalışma
ücreti yüzde elli fazlası ile ödenmektedir (İş Kn. Md. 41/2)
Yer altı işlerindeki fazla çalışmayı düzenleyen bu hükümlerin bazı sorunlar doğuracağı kanısındayız. Şöyle ki, yeni
düzenlemede sadece zorunlu nedenlerle ve olağan üstü nedenlerle yapılan fazla çalışmaların 36 saati aşması halinde
yüzde yüzden az olmamak üzere zamlı ücretten bahsedilmektedir. Bu iki istisnai halin dışında da 36 saatten fazla
çalışılmış olması halinde ne kadar zamlı ödeme yapılacağı
konusu boşlukta kalmış görünüyor. Bu durumda da yüzde
yüz zamlı ücret mi ödeneceği, ya da diğer işçilere uygulanan
yüzde elli oranındaki zammın mı uygulanacağı net olarak
anlaşılamamaktadır.
“
Bir anda ücretlerin ikiye katlanmasının işverenleri sıkıntıya düşüreceği tartışmasızdır. Hiç
şüphesiz ki, bu tür düzenlemelerin uygulamada yaratacağı sosyal sonuçlarını da hesaba
katmak gerekir. Nitekim bu düzenleme nedeniyle Zonguldak’ta özel sektöre ait çok sayı
da ocağın kapandığı ve işçilerin işsiz kaldığı haberi basında yer almıştır..
4.YERALTINDA ÇALIŞAN İŞÇİLERİN YILLIK İZİN SüRELERİ
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesinde işçilerin yıllık izin süreleri düzenlenmiştir. Eski düzenlemede yer
altı işleri için ayrı bir düzenleme yapılmadığından, yasa
kapsamındaki tüm işçiler aynı süreler geçerli idi. Ancak
yeni düzenlemede 53. maddeye “Yer altı işlerinde çalışan
işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır” cümlesi eklenmiştir. Bu durumda maden
işletmeleri de dahil her türlü yer altı işlerinde çalışan işçiler, diğer işçilere göre 4 gün fazla yıllık izin hakkına
sahip olacaktır. Yeni düzenlemeye göre yer altı işçileri;
• 1-5 yıl arasında (5 yıl dahil) çalışmaları varsa 18 gün,
• 5 yıldan fazla, 15 yıldan az çalışmışlarsa 24 gün,
• 15 yıldan fazla (15 yıl dahil) çalışmışlarsa 30 günden az
olmamak üzere yıllık izin kullanacaklardır.
• 50 ve daha yukarı yaşı olan yeraltı işçilerine her halükarda 24 günden aşağı izin kullandırılamayacaktır
Yıllık izin uygulaması ile ilgili bir diğer yeni hüküm ise
alt işverenlik uygulamasına dairdir. Şöyle ki, 4857 sayılı
”
Kanunun 56 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık
ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler
dikkate alınarak hesaplanır. Asıl işveren, alt işveren
tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını
kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise altıncı fıkraya göre tutmak
zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl
işverene vermekle yükümlüdür.”
Buradaki düzenleme, Yargıtay kararlarındaki istikrar
kazanmış görüşün yasa maddesi haline getirilmesinden
ibarettir. İşyerinde alt işverenlerin değişmesi halinde işçiler çalışmaya devam ediyor ise, Yargıtay bu durumu
iş akdinin sona ermesi olarak değil, işyeri devri olarak
değerlendiriyordu. Yeni düzenleme ile de bu uygulama
yasal çerçeveye oturtulmuş görünüyor. Ancak asıl işverenlere de alt işverenin işçilerinin yıllık izinle ilgili haklarını ve uygulamayı sıkı kontrol etmesi yönünde yetki
verilmektedir.
5.LİNYİT VE TAŞKÖMüRü oCAKLARINDA İŞÇİ üCRETİ ARTIŞI
Yeni düzenleme ücretin miktarı konusunda oldukça önemli ve sorunlara
da neden olabilecek bir yenilik içermektedir. Şöyle ki, 4/6/1985 tarihli ve
3213 sayılı Maden Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
38 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
“EK MADDE 9 – Bu Kanunun 2
nci maddesinde sayılan 4. Grup
madenlerden “Linyit” ve “Taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde, yer
altında çalışan işçilere ödenecek ücret miktarı 4857 sayılı Kanunun 39
uncu maddesi uyarınca belirlenen
asgari ücretin iki katından az olamaz.”
Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere,
Maden Kanunu’nun 2. maddesinde
sayılan 4. Grup madenlerden “linyit”
ve “taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde yer altında çalışanların ücreti asgari ücretin 2 katından az olamayacaktır.
Burada ilk akla gelen husus, yer altı
işlerinde linyit ve taşkömüründe çalışanlara ayrıcalık tanınmış olmasıdır.
Diğer yer altı işçilerinin “eşitlik” ilkesi bağlamında durumlarını dile getir-
meleri muhtemeldir. Diğer bir husus
ise, bir anda ücretlerin ikiye katlanmasının işverenleri sıkıntıya düşüreceği
tartışmasızdır. Hiç şüphesiz ki, bu tür
düzenlemelerin uygulamada yaratacağı sosyal sonuçlarını da hesaba katmak gerekir. Nitekim bu düzenleme
nedeniyle Zonguldak’ta özel sektöre
ait çok sayıda ocağın kapandığı ve iş-
çilerin işsiz kaldığı haberi basında yer
almıştır. Esasen sorun, sadece ücretin
artmış olması değildir. İşçilerin kıdem
tazminatları, ihbar tazminatları ve
kullanılmamış yıllık izinlerin ücretleri fesihle birlikte son ücret üzerinden
ödeneceği için, ücret artışının bu ödemem kalemlerini de ikiye katlamış olduğu göz ardı edilmemelidir.
6. YERLTI İŞÇİLERİ İÇİN İŞE İADE DAVALARI AÇISINDAN GETİRİLEN KoLAYLIK
10.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren
4857 sayılı İş Yasası’nın 18, 19, 20 ve
21. maddelerinde düzenlenmiş olan
işe iade davasını açabilmek için bazı
koşulların varlığı aranmaktadır. İşçinin
aynı iş kolunda 30 veya daha fazla işçi
istihdam eden bir işyerinde çalışıyor
olması, en az 6 aylık kıdeminin olma-
“
sı ve üst düzey yönetici konumunda
olmaması gerekir. İşçinin toplam çalışma süresinin (kıdeminin) 6 aydan
az olmaması İş Kanunu, md. 18/1’de
düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile
4857 sayılı Kanunun 18. maddesinin
1. fıkrasına “Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz”
hükmü eklenmiştir. Bu düzenlemeden
de anlaşılacağı üzere, yer altında çalışan işçiler açısından pozitif ayrımcılık
yapılarak, 6 aylık kıdem koşulu kaldırılmıştır. Yer altında çalışan işçilerin
şayet diğer koşullar mevcutsa, toplam
çalışma süresi 1 gün dahi olsa işe iade
davası açması mümkün olacaktır.
Kanunlar çıkarılırken ilgili taraf menfaatlerini adil bir şekilde dengelemeye özen gösterilmelidir. Bu açıdan bakıldığında özelikle kömür işletmelerindeki ücret ve buna dayalı
kıdem tazminatı gibi diğer işçilik ücretlerinde yapılan aşırı yükseltmeler ile çalışma sürele
cccrinde ve işe iade koşullarında yapılan değişiklikler taraf dengesini maden işletmeleri aley
hine bozmuştur.
”
7.SoMA’DA ÖLEN İŞÇİLERE SAĞLANAN SoSYAL GüVENLİK HAKLARI
13 Mayıs 2014 günü Soma’daki iş kazasında ölen işçilerle ilgili bazı sosyal
güvenlik hakları sağlanmıştır. Bu konuda 5510 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir. Her ne kadar bu düzeneleme hayatını kaybeden işçiyi geri
getiremezse de yakınları açısından bir
nebze de olsun sosyal güvenlik açısından iyileştirmeler yapılarak acının
izleri silinmeye çalışılmıştır. Bu konuyu düzenleyen Torba Yasanın Geçici
59.maddesi hükmü şu şekildedir:
“GEÇİCİ MADDE 59 – 13/5/2014
tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde meydana gelen maden kazası
sonucunda ölen sigortalının; Kuru-
ma olan her türlü borçları terkin
edilir ve hak sahiplerine 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen şartlar aranmaksızın
bu Kanun hükümlerine göre aylık
bağlanır. Bu Kanunda öngörülen
primlerin eksik olan kısmı Maliye
Bakanlığınca Kuruma ödenir.
Ölen sigortalının anne ve babasına
gelir ve aylık bağlanmasında, 34
üncü maddenin birinci fıkrasının
(d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından
daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar
hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık
bağlanmamış olması şartları aranmaz.
Birinci fıkrada belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının eş ve
çocuklarından birisi, eşi ve çocuğu
yoksa kardeşlerinden birisi olmak
üzere toplam bir kişi hakkında 3713
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler ayrıca uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca
müştereken tespit edilir.”
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 39
Makale
8.İŞLETMELERE SINIRLI VE ÖZEL YETKİLİ İŞ GüVENLİĞİ
SoRUMLUSU ATANMA oLANAĞI
Uygulamada özellikle çok şubeli veya
ayrı işletmeleri olan şirketler ayrı bir
işyeri güvenliği sorumlusu ve görevlisi atayarak iş kazaları ile ilgili bütün
sorumluluğu devretmek istemekteydiler. Ancak 6172 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nun 371(3). maddesinde “(3)
Temsil yetkisinin sınırlandırılması,
iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı
hüküm ifade etmez; ancak, temsil
yetkisinin sadece merkezin veya bir
şubenin işlerine özgülendiğine veya
birlikte kullanılmasına ilişkin tescil
ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.” hükmü nedeniyle yönetim kurulunun sadece iş güvenliği konusunda
bir kişiye verdiği sınırlı yetkiyi ticaret sicil müdürlükleri geçerli görmemekte ve tescil etmemekteydi. Zira
limited ve anonim şirketlerde temsil
yetkisi ancak şube ve merkezin bütün
işlemleri veya birlikte imza koşulu
getirilerek sınırlanabiliyordu.
Ancak bu konuda yaşanan sıkıntılar
ve haklı şikayetler nedeniyle Torba
Yasa ile 6012 sayılı Kanuna ekleme yapıldı. Yeni eklenen 6012 sayılı TTK m.371 (7) hükmü “(7) (Ek
fıkra: 10.09.2014 - 6552 S.K./131.
md.) Yönetim kurulu, yukarıda
belirtilen temsilciler dışında, temsile yetkili olmayan yönetim kurulu
üyelerini veya şirkete hizmet akdi
ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir
yardımcıları olarak atayabilir. Bu
şekilde atanacak olanların görev
ve yetkileri, 367 nci maddeye göre
hazırlanacak iç yönergede açıkça
belirlenir. Bu durumda iç yönergenin tescil ve ilanı zorunludur. İç yönerge ile ticari vekil ve diğer tacir
yardımcıları atanamaz. Bu fıkra
uyarınca yetkilendirilen ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları da
ticaret siciline tescil ve ilan edilir.
Bu kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan
dolayı yönetim kurulu müteselsilen
sorumludur.” şeklindedir. Buna göre
, sadece iş güvenliği konusunda sınırlı yetkili Kanunun “tacir yardımcısı”
olarak nitelediği bu iş güvenliği yetkilisi, yönetim kurulu kararı ile atanabilir ve bu karar bundan böyle ticaret
siciline tescil edilebilir.
Torba Yasa ile TTK m.371’ eklenen
bu hükmün TBMM görüşmeleri sırasında özellikle Soma gibi olaylarda işverenlerin sorumluluktan
kurulmasına zemin hazırlamak için
konulduğu gerekçesiyle muhalefet
tarafından yoğun eleştirilere konu
olmuştu. Bu eleştirileri hafifletmek
için TTK 371 (7) maddesine “Bu
kişilerin, şirkete ve üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan
dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.” hükmü eklenmiştir. Buna göre, atanan iş güvenliği
yetkilisinin eylem ve işlemlerinden
yönetim kurulu üyeleri Türk Ticaret
Kanununun müteselsil sorumluluk
ilkelerine göre hukuken sorumlu
olacaklardır.
TTK m. 371 (7) hükmü böyle bir atamanın yapılması için ayrı bir şirket
iç yönergesi veya yönetmeliği yapılmasını ve ticaret siciline tescilini zorunlu kılmaktadır. Şirket iç yönergesi
6102 sayılı TTK m.367.maddesine
göre hazırlanacak, idare ve temsil
yetkisi devrine ilişkin düzenlemeler
ve şirketin örgüt şeması bu yönergede yer alacaktır. Şirketin bir bakıma
ticari sırlarını da içeren iç yönergenin
tamamının üçüncü kişilerin incelmesine açık ticaret siciline tescili haklı
olarak eleştirilmektedir.
Buna karşılık TTK 371 (7)’de öngörülen müteselsil sorumluluk hükmünün meydana gelen bir iş kazasında cezai sorumluluk bakımından
bir etkisi olamaz. Ceza hukukunda
geçerli olan şahsi sorumluluk ilkesi
nedeniyle iş kazasından dolayı cezai sorumluluğun iş güvenliği yetkilisine ait olacağını; işveren durumundaki yönetim kurulu üyeleri ile
üst yöneticilerin ancak adı geçen iş
güvenliği yetkilisi tarafından belirtilen teknik eksiklikleri gidermemeleri halinde cezai sorumluluklarının
söz konusu olacağını belirmek gerekir.
Bu açıdan bakıldığında özelikle kömür işletmelerindeki ücret ve buna
dayalı kıdem tazminatı gibi diğer
işçilik ücretlerinde yapılan aşırı yükseltmeler ile çalışma sürelerinde ve
işe iade koşullarında yapılan değişiklikler bu bakımdan taraf dengesini
maden işletmeleri aleyhine bozmuş-
tur. Basından izlediğimiz kadarıyla
birçok kömür işletmesi işe son vererek işletmeyi kapatmıştır. Aslında işletmeyi de göz ardı etmeyerek
korumak gerekir. Zira ortada çalışan
işletme kalmaz ise hakları korunacak
işçinin de kalmayacağı gözden uzak
tutulmamalıdır.
9.SoNUÇ
Kanunların genel, soyut ve objektif
olması gerekir. Özellikle yeterli bir
şekilde tartışılmadan ve değerlendirilmede çıkarılan tepki kanunları
uzun dönemde büyük sorunlar yaratmaktadır. Kanunlar çıkarılırken ilgili
taraf menfaatlerini adil bir şekilde
dengelemeye özen gösterilmelidir.
40 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Röportaj Argetest
Zenginleştirme,
Analiz, Ar-Ge:
ARGETEST
ARGETEST, cevher zenginleştirme, maden analiz ve Ar-Ge
konusunda ülkemizin önde gelen laboratuvarlarından biri.
Genel Müdür Emin Ulu, Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği
Bölümü mezunu ve ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümünden cevher
hazırlama alanında Master derecesi sahibi bir mühendis. MTA ve
özel sektörde pek çok değişik pozisyonda ülkemiz madenciliğine
hizmet etmiş. “36 yıllık tecrübe ve birikimi kurumsal bir çatı altında madencilik sektörüyle paylaşmak istedik,” diye anlatıyor ARGETEST’in kuruluşunu. İşte kendisiyle söyleşimiz:
Argetest şirketi hakkında bilgi
verir misiniz?
Müşterilerine kaliteli hizmet sunmak
temel prensibi olan firmamız Genel
Müdür Emin Ulu, Laboratuvar Müdürü Abdullah Buhur ve Ar-Ge Müdürü Burak Köse öncülüğünde Kasım 2012’de kuruldu. Bünyemizde
Cevher Zenginleştirme Laboratuvarı,
Ar-Ge Laboratuvarı ve Maden analiz
laboratuvarı bulunuyor. Türkiye’de
ilk, dünyada az sayıda özel cevher
42 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
zenginleştirme ve AR-GE çalışmasını yapan laboratuvarlar arasında yer
alıyoruz.
Şirketinizin
gerçekleştirdiği
faaliyetler ve sunduğu hizmetlerden bahseder misiniz?
Laboratuvarımız esas olarak üç ana
birimden oluşmaktadır. Bunlar Cevher Zenginleştirme Laboratuvarı, Maden Analiz Laboratuvarı ve AR-GE
laboratuvarıdır.
Cevher Zenginleştirme Laboratuvarlarımızda Cevher zenginleştirme yönteminin seçimine esas cevher yapısı
ve karakteri belirlendikten sonra bu
yapıya ve karaktere uygun proses seçeneklerinin değerlendirmesi, seçilen
proses ya da proseslerin özelliklerinin
tespiti ile laboratuvar ve pilot çalışmalarla kullanılacak cihaz, ekipman,
reaktif cinsi ile sarfiyatlarının belirlenmesi ve optimizasyonu yapılmaktadır. Bu şekilde oluşturulan proseslerin tesis şartlarına uyarlanması ve
hali hazırda çalışan tesislerin revizyonu da yerinde inceleme ve müdahale
(on-site services) hizmeti ile sağlanmaktadır. Ancak bu şekilde yüksek
randımanla çalışan, yüksek tenörlü
konsantre üreten ve ilk yatırım maliyetleri düşürülmüş tesisler yapılabilir. Halen çalışmakta olan tesislere
yönelik yapılacak bu tür çalışmaların
getirisi daha az hammadde, reaktif ve
enerji tüketimi ile daha fazla ürün geliri olacaktır. Ancak bu çalışmalar ile
piyasada istenilen yüksek kaliteli ve
yüksek satış fiyatlı ürün elde etmekte
mümkün olacaktır.
Maden analiz laboratuvarımızda
yetmişin üzerinde elementin analizi
kantitatif olarak yapılabilmekte olup;
ICP, AAS, UV, Volumetrik-Gravimetrik analiz metotlarının beraberinde Fire Assay (kupelasyon) ile altın,
gümüş ve platin grubu elementlerinin
analizleri de uluslararası standartlar
uygulanarak yapılmaktadır. Uluslararası cevher normları göz önüne
alınarak oluşturulan analiz paketleri
ile jeokimyasal analizler, sondaj numuneleri analizleri, ithalat ve ihracat
numune analizleri, değerli metal analizleri, endüstriyel hammadde analizleri beraberinde müşterilerin talepleri
doğrultusunda oluşturulacak analiz
paketleri ile ekonomik ve hızlı bir
şekilde sektörün ihtiyaçlarına cevap
vermektedir.
licate-duplucate) ile sistematik olarak
kontrol edilmektedir.
Bilindiği üzere analiz sonucunun doğruluğu o cevher yapısına uygulanacak
analiz metodunun doğruluğuna bağlıdır. Bu durumda bir metodu bütün
cevherlere uygulamak yerine farklı
matrislere farklı metodların uygulanması gerekliliği ortaya çıkar. Bu uygulamanın başarısını kısa zamanda
müşteri memnuniyeti doğrulamalarıyla aldık. Laboratuvarımızda yapılan bütün analizlerin doğruluğu sertifikalı standart malzemeler (CRM),
blanklar ve paralel çalışmalar ( rep-
AR-GE laboratuvarımız ise yeni reaktiflerin ve reaktif kombinasyonlarının
denenmesi, uluslararası standartlara
bağlı analizlerin hızlandırılması ve
geliştirilmesi, cevher tiplerine göre
zenginleştirme düzenlerinin oluşturulması üzerinde çalışmalarına devam etmektedir. AR-GE laboratuvarımızın esas amacı Türkiye de mevcut
olan sorunlu cevherlerin ekonomiye
bir katma değer olarak kazandırılmasıdır ve bu konuda çalışmalarına devam etmektedir.
Zenginleştirme önem kazanıyor
Esas olarak bilimsel test,
analiz ve Ar-Ge faaliyetlerine
odaklanmış bir şirket olarak,
madencilikte bilimsel yöntemlerin ve teknolojinin kullanımı
konusunda neler söylersiniz?
Madenciler neden sizinle çalışmalı?
Madencilik dünyada da , Türkiye’de
de artık otomasyon sistemine geçmektedir ve otomasyon sistemi için
gerekli olan verilerde ancak bilimsel
çalışmaların ışığında üretilebilmek-
tedir. Üretilen bu bilimsel veriler;
ileri teknoloji, hızlı ve kesin analizler ve tecrübe ile ortaya çıkmaktadır.
Bilinmelidir ki Türkiye’de ve dünyada yüksek tenörlü cevherleşmeler tükenmek üzeredir. Bu sebeple
düşük tenörlü cevherlerin, endüstriyel hammaddelerin, eski teknoloji ile işlenmiş madenlerin atık ve
pasalarının
kazanılması zorunlu
hale gelmektedir. Bu tip cevherlerin
kullanılması ancak cevher zenginleştirme üzerine kurulacak tesisler
ile mümkündür. Yapılacak bu zen-
ginleştirme işleminin ekonomik ve
doğru prosesle yapılması zorunlu
hale gelmiştir ve her cevher ayrı proses ihtiyacı duyduğu için muhakkak
ön çalışma yapılması gerekmektedir. Uygun yöntemin tesis çapında
belirlenmesi ekonomik olmayacağı
gibi aynı zamanda kurulacak bir tesisin yanlış bir akım şeması ile hiç
çalışamaması anlamına da gelebilir.
Cevher zenginleştirme testleri ile
doğru bir akım şeması oluşturulması
veya mevcut tesis akım şemasındaki
iyileştirmeler yapmak üreticiye çok
büyük kazançlar sağlayabilir.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 43
Röportaj Argetest
Madencilik sahadan prosese bir bütündür. Bir maden yatağının ortaya çıkması ve ekonomiye kazandırılması, birçok
birimin bir arada çalışarak bilimsel veriler üretmesi ile
mümkündür. Özellikle belirtmek isterim ki derin sondajlar beraberinde yapılan jeofizik çalışmaları ile rezerv tespiti yapılması; o sahanın gelişmesi için ve de olası kurulacak tesisin günlük kapasitesinin belirlenmesi için önem
arz etmektedir.
Yapılacak bu çalışmalar ekonomik gider olarak gözükse
dahi ilerleyen safhalarda madenciye getirisi çok daha büyük olacaktır.
Ülkemizde yeni ve ileri düzey de teknolojiyi kullanan
tesislerin yanı sıra birçok eski tesis mevcuttur ve bu tesislerin daha ileri seviyelere gelmesi için revize edilmesi
gerekmektedir. Bu revizyonlar sadece makine ve ekipman
ile değil aynı zamanda çalışma prensipleri için optimum
şartların tespiti ile mümkündür.
Gelişmiş ülkeler ile aynı seviyelere gelmek istiyorsak ArGe çalışmalarına daha çok önem vermemiz gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki Türkiye her bölgesi ile farklı jeolojik oluşumları içermektedir ve her farklı cevher farklı
tesis şartları gerektirir. Dolayısıyla kopya prosesler oldukça fazla zaman, para ve emek kaybettirir.
Argetest olarak, sahip olduğunuz sertifika ve
akreditasyonlar nelerdir?
Bu zenginleştirme çalışmalarının ilk olarak prototip ölçekte denenmesi ve bu ölçekte yapılacak testlerle akım
şemasının oluşturulması ya da düzeltilmesi ekonomiktir.
Bizim ARGETEST olarak amacımız madencilerimiz ile
ortak hareket ederek onları en doğru metoda en hızlı süreçle ulaştırmaktır, ki bu konuda da detaylı çalışmalarımız
devam etmektedir. Son çalışmalarımıza bir örnek verecek
olursak; online olarak analiz sonuçlarının görüntülenmesi ve online olarak analiz sürecinin takip edilmesidir. Şu
anda deneme sürümü kullanıma başlanmıştır ve bu yıl sonuna kadar müşterilerimizin hizmetine sunmak için özverili çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Kurulduğu günden itibaren esas prensibi kalite olan analiz
laboratuvarımız TS EN ISO/IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarı Akreditasyon Belgesine sahiptir. Ayrıca başarılı çalışmalarımız sonucu Cevher Zenginleştirme, Ar-Ge ve Analiz Laboratuvarlarımız ISO 9001:2008
Kalite Yönetim Belgesi, ISO 14001:2004 Çevre Yönetim
Sistemi Belgesi, OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Belgesi ile belgelendirilmiştir.
Son olarak, eklemek istediğiniz başka bir şey
var mı? Madencilere neler söylemek istersiniz?
Gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında, Türkiye’deki madencilik sektöründe, bilim ve teknoloji kullanımı sizce yeterli düzeyde midir? Değilse bunun sebepleri ve sonuçları konusunda
neler söylemek istersiniz?
Türk Madencilerinin ve madenciliğe hizmet eden makine ve cihaz üreticileri ile arama ve fizibilite çalışmaları
yapan firmaların Türkiye ve dünyada yaptığı başarılı
hizmet ve açılımlar takdire değer duruma gelmiştir. Biz
de ARGETEST olarak proje ve analiz hizmetleri kapsamında hem Türkiye de hem de uluslararası alanda çalışmalar yapmaktayız.
90’ lı yıllara oranla Türkiye madencilik sektöründe bilim
ve teknolojiyi kullanma ve uygulamada ilerlemeler kaydedilse de istenilen seviyelere ulaşılamadığı görülmektedir.
Sektörde yukarıda sözünü ettiğimiz kuruluşlar ile daha
fazla ortak ve birlikte iş yapmaya devam edeceğimizin
bilinmesini isteriz.
44 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Madencilik Tarihi
Tanzimat’tan
Cumhuriyet’e bir maden şehri:
BALYA
Madencilik tarihimizden sayfalar sunmaya devam ediyoruz. Bu
sayımızda, ülkemizin en eski maden şehirlerinden olan Balya’daki
madenciliğin tarihi üzerine Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr. İsmail Arslan’ın yaptığı çalışmayı kısaltarak yayınlıyoruz.
İyi okumalar.
Kocagümüş Köyü’nden Balya Şehrine
Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara bölümünde Balıkesir ili sınırları içerisinde yer alan Balya’da madencilik
faaliyetlerinin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte; buradaki maden işletmeciliğinin Romalılar
dönemine kadar uzandığı ve o dönemdeki adının Cristian
madenleri olduğu, Balya çevresinde maden ihracatıyla
ünlenmiş Pericharaxis isminde bir yerleşim yeri bulunduğu ve madenin çıkarıldığı bölgeye de Ergasteria denildiği
günümüze kadar gelen bilgiler arasındadır.
19. yüzyıla kadar olan Osmanlı arşiv belgelerinde Kocagümüş köyü olarak geçen Balya ile ilgili Osmanlı dönemine ait en eski kayıtlar 1544 tarihine kadar gitmektedir.
Bursa şer’iye sicillerinde rastlanan bir belgeye göre padişah Balya’daki madenlerde çalışmak üzere Bursa, Edremit ve Balıkesir’den yirmi beşer kişinin kazıcı olarak
tayin ettiği belirtilmektedir.
Balya kadısına yazılan 1651 tarihli mektuptan, madenin
Hazine-i Hassa adına işletilmekte olduğu ve Bali Bey
adında bir kişinin mültezimlik yaptığı anlaşılmaktadır.
1647 tarihli merkezden gönderilmiş bir fermandan, Balya madeninden top güllesi imal edildiğini ve bu dönemde yılda yaklaşık olarak bin kantar gülle üretildiğini de
öğrenmekteyiz. Balya madenleri XVII. yüzyılın ikinci yarısında Bandırma İskelesi yoluyla İstanbul’a sevk
edilmektedir. Şer’iye sicillerindeki mevcut kayıtlardan
Balya-Kemer-Edremit arasında bir yolun mevcut olduğu
anlaşılmaktadır. 1752 yılında madenin gelirine göz diken
kişilerce gerçekleştirildiği sanılan bir baskın yapılmış ve
maden soyulmuştur.
III. Selim döneminde Balya kazasında nüfusun azalması ve bunun paralelinde üretimin düşmesi üzerine hemen
yakındaki Gönen ve çevre köylerinden madende çalışmak
üzere işçi bulunmuştur. Bu döneme gelinceye kadar işleyişi neredeyse hiç aksamayan Balya madeni, XIX. yüzyıl
başlarında artan talebi karşılayamayacak duruma gelmiş
ve bazı yakın kazaların madene ilhakı bile düşünülmüştür.
1807 yılında ise, maden işletme tesislerinin yetersizliği
gerekçesiyle iki ayrı fırının daha yapılması planlanmıştır.
1808 yılında gönderilen fermanla, 1796 yılından beri Balya madenlerinin işletme hakkını elinde bulunduran maden
emini Yakup Ağa’nın eminlik süresi uzatılmış ve kendisinden daha fazla kurşun ve gümüş çıkartarak üretimi arttırması istenmiştir.
İlk yabancı sermaye
Avrupa’da Sanayi İnkılâbı’nın gerçekleştirilmesi ve ardından artan hammadde ihtiyacı madenlerin önemini bir kat
daha arttırmıştır. Bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu’nda
Tanzimat’ın ilanıyla birlikte madencilik alanında başlayan yeni girişimler ve yayımlanan nizamnameler Osmanlı
madenciliğine yeni bir ivme kazandırmıştır. Balya madenlerinin yabancı sermaye ile birlikte anılması da Tanzimat
dönemine denk gelmektedir. 1868 yılında Alman uyruklu
Raiser, Balya madenlerini işletme hakkını almış ve daha
sonra Lourium Fransız-Türk ortak şirketine devretmiştir.
1876 yılında Balya madeninin işletme hakkını 99 yıllığına Fransız Royil şirketine veren Osmanlı Devleti, sadece
simli kurşun madeninin ihracının ihalesini yapmış, diğer
madenlerin ihracını engellemiştir.
1892’de Kocagümüş, Karaaydın ve Balya bölgesindeki
simli kurşun madenini işletmek amacıyla ve 4.500.000
Frank sermaye ile “Balya Karaaydın Madenleri Osmanlı
Anonim Şirketi” kurulmuştur. Fransızlar bölgeye geçici
yatırımlarla yerleşmeye başlamıştır. Osmanlı-Fransız işbirliğiyle kurulmuş olan bu şirket Balya’da kurşun, çinko
ve gümüş madenlerinden başka Mancılık’ta kömür, Patlak’ta kurşun, çinko ve manganez madenlerinin işletme
hakkını da almıştır. Şirket 1901 yılında Mancılık’taki kömür madeninde bir elektrik merkezi kurmuş ve elektriği
Balya’ya getirmiştir. Maden işletmesinin ihtiyacından
fazla üretilen elektrik, yerel yönetime verilerek çevrenin
aydınlatılması için kullanılmıştır. Böylece Balya, Anadolu’da Tarsus, İstanbul ve Trabzon ile birlikte elektriğin yerleşim yerlerinin aydınlatılmasında kullanıldığı ilk
şehirlerden biri olmuştur. 1911 yılında şirkette 175 müstahdem ve 1.165 işçi çalışmıştır. İşçi sayısıyla ilgili bu
rakamlardan başka madende asansör sisteminin ve elektriğin kullanılıyor olması işletmenin büyüklüğü ve kullanılan teknolojinin seviyesi hakkında bir fikir vermektedir.
Balya madenlerinin nakliyesi daha önceden deve, katır
veya arabalarla yapılmaktadır. Balya Karaaydın Madenleri Osmanlı Anonim Şirketi, Balya’dan Palamutluk mevkiine kadar 62 km uzunluğunda ve 60 cm genişliğinde bir
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 47
Madencilik Tarihi
dekvovil hattı döşenmiştir. Palamutluk’a kadar hayvanlarla çekilen dekovillerle nakledilen madenler buradan
Akçay iskelesine arabalarla nakledilmiştir. Daha sonra maden naklini
hızlandırmak isteyen şirket, Palamutluk-Akçay arasına bir demiryolu hattı
döşeyerek çıkarılan madeni, Akçay
Limanı’na ulaştırmıştır. Maden işletildiği dönemde bölgede yaklaşık 200
km’lik demiryolu ağı kuran Fransızlar, bu yolu Çanakkale Boğazı’na kadar uzatmışlardır.
Savaş yıllarında bir müddet faaliyetini durduran şirket, 1920’de yeniden
madeni işletmeyi başladı. 1923’ten
sonra şirket adını Balya Karaydın
Maden Şirketi-Türk diye değiştirdi.
1925 yılından sonra kurşun üretiminin azalması, 1930 dünya ekonomik
bunalımı sebebiyle kurşun fiyatlarındaki düşüş Balya maden işletmesini
olumsuz yönde etkilemiştir. Bunun
üzerine zor duruma düşen şirket 1931
yılında çalışmalarını durdurmuştur.
Şirketin çalışmalarını durdurmasındaki diğer bir neden de, 1927 yılında
Arı Mağarasının asansöründe meydana gelen yangındır. Bu yangın sebebiyle şirket 500.000 liralık maddi
zarara uğramıştır. Bu olay sonrasında
zaten ekonomik bunalım içinde olan
şirketin finansal durumu daha da zorlaşmıştır. 1931 yılına kadar beş bin
işçi çalışırken sonraları bu sayı beş
yüzlere kadar düşmüştür. İşçi çıkarma yoluna giden şirkete destek olmak amacıyla çıkarılan bir kanunla,
48 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
madenlerde kullandığı malzemeleri
gümrüksüz getirmesi sağlanmışsa da
bu tedbirler şirketin durumunu düzeltmek için yeterli olmamıştır.
Balya Karaydın Madenleri Anonim
Şirketi’nin görevinin bitmesinden
sonra 10 Eylül 1931 yılında Charles
Heurteau, H. Pajezi, A. Mali, M. Roben ve Reşit Osman bir araya gelerek
Balya Karaydın Madenlerini Kiralama ve İşletme Türk Anonim Şirketi’ni kurarlar. İdare merkezi İstanbul
ve işletme merkezi Balya olan bu
şirketin kuruluş sermayesi bir milyon
Türk lirasıdır. Şirket, 1933–1934 yıllarında üretimini üç katı arttırmasına
karşın kurşun fiyatlarının dünya piyasasında düşmesi üzerine faaliyetine 1939 yılında son vermek zorunda
kalırlar. Maden, 8 Şubat 1940’ta Bakanlar Kurulu kararıyla devletleştirilir. Böylece Koca Gümüş köyünden
Balya kasabasına ve madencilik faaliyetlerindeki artışla şehir haline gelerek ilerleyen Balya, 1940’da madenin
devletleştirilmesiyle birlikte önemini
yitirmiş ve zamanla gelişimi durarak
küçülmüştür.
Sosyo-ekonomik dönüşüm
Madencilik faaliyetlerinin yoğun
olduğu XIX. yüzyılda Kocagümüş
köyü, Balya kasabasına dönüşmüştür.
Madenin sağladığı istihdam imkânları, Balya’nın çevresindeki köylerin
yanı sıra uzak yerlerden de göç almasına sebep olmuştur. Osmanlı İmpara-
torluğu’nda modern anlamda 1831’de
yapılan ilk nüfus sayımında Balya’da
11.984 kişi yaşamaktayken; madencilik faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla
birlikte nüfus artmaya başlamıştır.
Buna göre 1887’de 21.509 olan Balya
nüfusu, yirmi yıl sonra 1907’de iki katından daha fazla bir artışla 52.689’a
çıkmıştır. Demografik verileri elimizde bulunan 1898’deki nüfus cetveline
göre ise Balya şehir merkezinin Müslüman ve gayr-i müslim nüfusunun
genel toplamı 7.347’dir. Balya’da yaşayan gayr-i müslim Rum ve Bulgarlar, madeni işleten şirket tarafından
hayatlarını kazanmak üzere dışarıdan
getirilip istihdam edilen genellikle
işçi ve teknik elemanlardan oluşmaktadır. Buna göre madencilik faaliyetleri, Balya’nın nüfusunu hem etnik
hem de dini bakımdan etkilediği gibi,
hayatını kazanmak üzere madende
çalışmaya gelenler düşünüldüğünde
Balya’yı bir cazibe merkezi haline
getirmiştir.
Balya, tarihsel süreç içerisinde gelişimini madencilik faaliyetlerine
borçludur. Roma İmparatorluğu’ndan
bu yana madencilik faaliyetlerinin
gerçekleştirildiği Balya, madencilik
bakımından en yoğun dönemini XIX.
ve XX. yüzyıllarda yaşamıştır. Bu
süreçte bir köy konumundaki Balya,
madencilik faaliyetlerinin de etkisiyle, sosyo-ekonomik ve demografik
bakımdan gelişerek XX. yüzyıl başlarında ilk önce kaza daha sonrasında
ise bir şehir haline gelmiştir.
Bu süreçte Balya, -Anadolu örneğinde- şehirciliğin gelişimi adına bazı
ilklerin de yaşandığı bir yer olmuştur.
Buna göre ilk yabancı sermayenin
girdiği, ilk defa elektriğin üretilerek
şehir yaşamında kullanıldığı ve ilk
hava kirliliğinin yaşandığı yerlerden
biridir. Bunların dışında II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra daha
iyi ücret ve çalışma şartlarına kavuşma isteyen işçilerin başlattığı bir dizi
grevlerden biri yine Balya’da gerçekleşmiştir.
Madencilik faaliyetleri ve madenciliğin sağladığı iş imkânı Balya’da
halkın sosyo-ekonomik durumunu da
olumlu yönde etkilemiştir. Dışarıdan
madende çalışmak için gelen işçiler
ve aileleri Balya’da yeni barınma,
beslenme, alış-veriş, eğitim, ibadet
alanlarının ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Bu bağlamda XX. yüzyılın
ilk çeyreğinde Balya; camiden kiliseye, handan otele, mektepten fabrikaya, gazinodan lokantaya, dükkândan
mağazaya, eczaneden hastaneye,
hatta sinemaya varana kadar pek çok
yapıyı içinde barındıran gelişmiş bir
şehre dönüşmüştür. Yirmi beş yataklı bir hastane ve onun yanında beş
yataklı frengi pavyonundan başka;
fabrikaların, lokantaların, gazinoların
ve sinemanın varlığı bile Balya madenlerinde istihdam edilen işçilerin
sosyal yaşamlarının canlılığını açıklamak için yeterlidir. 1930’larda 30
bin nüfusun yaşadığı Balya 1940’ta
madenin devletleştirilmesiyle birlikte önceki parlak halinden çok şeyler
kaybetmiş ve günümüzde adliyesinin
bile yakınındaki ilçe İvrindi’ye taşındığı, 2.084 kişinin yaşadığı büyükçe
bir köy haline dönüşmüştür.
Sonuç olarak, 19. yüzyıl başlarında
Kocagümüş köyünden ilk önce kasabaya ve 20. yüzyıl başlarında ise bir
maden şehrine dönüşen Balya, XXI.
yüzyıl başlarında tekrar büyükçe bir
köy haline dönüşerek kendi yaşadığı tarihsel süreci içerisinde başladığı
noktaya dönmüş görünmektedir.
Yosun tutmayan kiremitler
Madencilik faaliyetleri bir yandan Balya’ya çok şey kazandırırken, diğer
yandan olumsuz etkileri de olmuştur. Balya, aynı zamanda hava kirliliğinin
ilk defa yaşandığı şehirler arasındadır. 1926 yılı Akşam gazetesinin sütunlarına yansıyan bir habere göre Balya halkı, simli kurşun madenini işleten şirketin fabrikalarından çıkan zehirli gazların giderilmesi için en basit önlemleri
almaması, Balya dağlarındaki ormanların yok olması, arazilerin veriminin
düşmesi, halkın ve özellikle küçük çocukların yaşamı tehlikeye girmiş olması sebebiyle şirket aleyhine dava açmıştır. Bu dava üzerine Balya’da fabrika
bacasından çıkan zehirli gazların civarı yaşamsal olarak etkileyip etkilemediğini araştırmak üzere dört kişilik bir komisyon kurulmuş ve inceleme sonucunda bu komisyonun hazırladığı raporda; maden şirketinin müessese ve
teşkilat donanımının geri bir teknoloji olduğuna, madende çalışan amelenin
sağlık durumlarının son derece ihmal edilmiş olduğuna, madenden çıkan cüruf ve küllerin köylünün ekip-biçtiği arazi üzerine terk edildiğine ve bunların rüzgârlar ve sular vasıtasıyla etrafa yayılarak toprakları kirlettiğine karar
verilmiştir. Rapor şu ilginç tespitle son bulmaktadır: “Bugün Balya’ya girildiği zaman evvela insanın nazarı dikkatini celbeden şey kiremitlerin sanki
yepyeni konulmuş gibi kıpkırmızı durmalarıdır. Buna sebep olan şey zehirli
havadan kiremitlerin yosun tutmamasıdır. Hatta bir kanarya, bir bülbül Balya
civarında iki-üç günden fazla yaşamamaktadır.”
Akşam gazetesindeki haberde şu satırlar dikkat çekicidir: “Senelerden beri
Balya ve civarını zehirleyen katil baca” başlığıyla çıkan haberde söyle deniliyordu: “Senelerden beri toprağımızda çalışıp etekler dolusu para kazanan
bu şirketin işlettiği ocakların bacalarından çıkan zehirli dumanlar araziyi çırıl
çıplak bir hale getirmiş, ağaçlar kurumuş, topraklarda yaprak açmaz olmuş,
insanların hemen hepsi kurşunlu havayı yuta yuta zehirlenmeye başlamışlardır.”
Balya’da 85 kuruş yevmiye ile 13 yıl flotasyonda çalışan madencilerden biri
olan 93 yaşındaki Neşet Esen ise madenden kaynaklanan hava kirliliği ve
madenin idarecileri hakkında şunları söylemektedir:
“Fransızlar bizden ayrı yaşıyorlardı. Onlar sadece idareciydi. Çiftlik evlerinde yaşıyorlardı. Dökümhanedeki fırınlar çalıştığında dumanı bacayla tepenin
üzerinden veriyorlardı. Duman, çevredeki hayvanlara zararlıydı. Koyunlar
sakat doğum yapıyordu. Şikâyet eden ileri gelen ailelere duman parası ödediler. Fransızların aşağıda özel eğlence mekânları vardı. Leşke diyorlardı ve
Fransa’dan revüler geliyordu. Türkler ve Fransızlar ayrı eğleniyorlardı.” Bu
bilgiler ışığında da görülmektedir ki; maden işçilerinin yaşadığı evler muhtemelen rüzgârın yönüne göre sağlık şartları açısından uygun bir konumda
değildir. Rüzgâr zehirli dumanları bu istikamete götürmektedir. Buna karşın
Fransız olan fabrika müdürü ve mühendisleri sırtın arka tarafındaki çiftlik evlerinde kalmaktadır. Dolayısıyla rüzgârın sürüklediği zehirli atıklardan uzak
bir mahalde ikamet etmektedirler. Öte yandan halktan veya ileri gelenlerden
bazı kişiler şirketi zehirli duman sebebiyle şikâyet ettiklerinde, fabrika bacasından çıkan zehirli atıklar için kalıcı sağlık tedbirleri alacağı yerde; şikâyetçilere bir sus payı olarak duman parası adı altında ücret ödedikleri görülmektedir. Bu durum maden şirketinin bazen kanuni boşlukları kullanarak bazen
de duman parası adı altında açıkça Balya’da halkın sağlığını önemsemediğini
göstermektedir.
Madencilik Tarihi
Maden işçileri baş kaldırıyor
Balya-Karaaydın Maden Şirketinde Balya ve çevresindeki
köylerde yaşayan Müslümanların dışında imparatorluğun
değişik yerlerinden hayatını kazanmak için gelen gayri Müslimler de bulunuyordu. Bunlardan başka Balya’da
Fransızlar başta olmak üzere, Alman, Romen, İtalyan gibi
değişik milletlerden işçiler de çalışmıştır. Özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında şirketin kontrolü Almanlara geçince,
Almanlar burada Romanyalı ve İtalyan esirleri çalıştırmışlardır. Sayıları az olmakla birlikte, savaş öncesi dönemde
Balya’da Alman işçilerin varlığı da söz konusudur.
Osmanlı İmparatorluğu’nda 1908 öncesi grevlerin ortak noktası, ekonomik kaygılar yani ücret konusu üzerine
odaklanmaktadır. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in
ilanından hemen sonra başlayan büyük grev dalgasının arkasındaki ana neden de işçilerin daha iyi ücret ve çalışma
şartlarına kavuşma isteğidir. Ancak İttihat ve Terakki Partisi ve işverenler için grevciler imkânsızı istemekteydiler.
1908 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun genelinde görülmeye başlanan grevlerden biri de Balya maden işçilerinin
gerçekleştirdiği grevdir. İmparatorlukta gerçekleşen daha
önceki grevler gibi Balya’daki maden işçilerinin grevinin
de temel sebepleri; ücretlerin yetersizliği, iş güvenliğinin
olmayışı ve çok uzun olan iş saatlerinin 8 saate indirilmesidir. Sayıları üç bini geçen Balya maden işçileri ücretlerinin
arttırılmasını talep etmişler, bu talebin kabul edilmemesi
üzerine işçiler greve gideceklerini bildirmişlerdir. Bunun
üzerine şirket işçiler üzerinde baskısını arttırmış ve “başka
amele bulur çalıştırırız” diyerek işçileri tehdit etmişlerdir.
Hatta şirket grevi önlemek için tamamı esnaf, kır bekçisi,
kolcu ve bahçıvanlardan 50–60 kişilik bir yedek işçi grubu
oluşturarak maden çıkarma işine devam etmek istemiştir.
Şirketin bu inatçı tutumu karşısında maden işçileri, yeni
bulunanların işçi olmadıklarını, madende çalışmaya haklarının olmadığını ileri sürerek 14 Eylül 1908 tarihinde greve
başlamışlardır.
Maden şirketi durumu telgrafla Bab-ı Âli’ye bildirince hükümet Gönen ve Balıkesir redif taburlarından birer bölük
asker Balya’ya gönderilmiştir. Bu sırada tüm kuyularda,
galerilerde, flotasyon fabrikasında, tathiranede üretim ve
demiryollarında ulaşım durdurulmuştur. İşçiler sadece
madenin su basmasını önlemek için su pompalarını çalıştırılmıştır. Provokasyonlara ve grev yapan işçilere herhangi bir saldırıya yol açmamak için maden çevresinde nöbet
tutulmuştur. Böyle bir grevi beklemeyen hükümet olayları
sükûnetle halletmek istemiş, fakat işçilerin yatıştırılması
mümkün olmamıştır. Bu sırada işçiler binlerce imza toplayarak Selanik’teki Osmanlı Sosyalist İşçi Partisi ve İttihat
ve Terakki Partisine telgraflar çekerek haklarının savunulmasını ve genel merkezden birilerinin gönderilmesini iste50 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
mişlerdir. İttihat ve Terakki Partisi tarafından milletvekili
Sudi Bey işçilerin haklarını korumak ve şirketle aralarını
bulmak üzere Balya’ya gönderilmiştir. Mutasarrıf Mehmed
Ali Ayni ve milletvekili Sudi Bey’in gayretleriyle grev çözülmüş ve taraflar arasında uzlaşma sağlanmıştır. Bu arada Balya’ya, İttihat ve Terakki Partisi’nin bir şubesi de bu
vesileyle açılmıştır. Balya’da gerçekleşen bu grev, temelde
Osmanlı İmparatorluğu’nun genelinde 1908 Ağustos ayında başlayıp Eylül ortalarına dek devam eden grevler zincirinin bir parçası olup; hükümet bu grevler karşısında sert
önlemler almıştır.
Maden şirketi işçilerin ücretlerinden bir süre sonra artış
yapmış olmasına rağmen, işçileri bir ay yerine yirmi gün
çalıştırarak ücret artışından kaynaklanan zararını gidermeye çalışmıştır. Mağdur durumdaki işçiler bunu devlet merkezine bir dilekçeyle bildirmişlerdir. Sunulan bu dilekçede
ayrıca; bir işçi nizamnamesinin hazırlanmasını, kaza geçiren ya da ölen işçilere tazminat ödenmesi gerektiği, emeklilere emekli maaşı ve çalışanlara ikramiye verilmesini, işçilerin bazı günler on iki-on üç saat çalıştırıldıkları ve hak
ettikleri ücreti alamadıkları, bu yüzden 1500’e yakın işçinin
ve ailesinin perişan oldukları belirtilmiştir. Buna göre işçiler hükümetten; ücretlerin arttırılmasını, çalışma saatlerinin
düzenlenmesi, çalışma süresinin sekiz saate indirilmesi,
hastaların ücretsiz tedavisi, malullerin geleceğinin garanti altına alınması, ölenlerin ailelerine tazminat ödenmesi,
aracıların lav edilmesi, şirket mühendisi ve başçavuşlarının
yerine işi bilen kişilerin tayini ve maden bölgesi dışından
işçi alımının yasaklanmasını istemektedirler. Sonuç olarak işçilerin taleplerine hükümetten beklenen cevap alınamamıştır. Bunun üzerine işçiler, iş gücünün on iki saatten
sekiz saate indirilmesi ve ücretlerin artırılması istekleriyle
1911 yılında tekrar greve girmişlerdir. Grevi madenin en
ağır işlerinde çalışanlar başlattılar. Makine başında ve hafif
işlerde çalışan işçiler de sonradan greve katıldılar. İşçilerin
kararlı, bilinçli ve örgütlü eylemi şirket yetkililerini geriletmiş ve işçilerin bütün istekleri olduğu gibi kabul ederler.
İşgünü 8 saat olarak belirlenir ve işçilerin ücretleri arttırılır.
Tanıtım
Nakil bantlarındaki çözüm ortağınız
Güvenli, kaliteli ve yenilikçi bir hizmet anlayışını benimseyen Batıbant nakil bantların
ve diğer ekipmanların kullanıldığı tüm alanların ihtiyaçlarını karşılama konusunda ülke
çapında aranılan bir marka olma hedefine doğru emin adımlarla ilerliyor.
M
alzeme naklinde konveyör
bant ve benzeri ekipmanların kullanıldığı tüm alanlara
yönelik ürün ve hizmet çözümleri sunan Batıbant, kurulduğu 2000 yılında
bu yana endüstriyel sanayi ürünlerinin
üretim, satış ve servis faaliyetlerini
sürdürüyor. Koşulsuz müşteri memnuniyeti esasına göre çalışan Batıbant,
ürün ve hizmet yelpazesini müşteri
talepleri doğrultusunda sürekli genişletirken kaliteden de ödün vermiyor.
Güvenli, kaliteli ve yenilikçi bir hizmet anlayışını benimseyen Batıbant
52 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
nakil bantların ve diğer ekipmanların
kullanıldığı tüm alanların ihtiyaçlarını karşılama konusunda ülke çapında aranılan bir marka olma hedefine
doğru emin adımlarla ilerliyor.
ile birlikte sunan şirket, güvenilir satış kadrosu, ustalıkları tescilli teknik
servis elemanları ve deneyimli personeli ile müşterilerinin çözüm ortağı
olma vizyonunu benimsiyor.
Batıbant endüstride kaynakların etkin, verimli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanımına yönelik ürün ve
hizmetlerini müşterilerine hızlı, temiz, güvenli, zamanında ve kesintisiz
olarak sunuyor. Süreç analizleri ve
geliştirme projelerinden başlayarak,
doğru ürünü, uygun fiyatın yanı sıra
satış öncesi ve sonrası kaliteli hizmet
Uluslararası firmalarla işbirliği içerisinde olan Batıbant verdiği hizmetle
tüm dünyaya kalitesini ve güvenilirliğini kanıtlıyor.
Hem endüstriyel hem de ticari alanda
ulusal ve uluslararası yasal mevzuat
ve düzenlemelere ve tabii sözleşme
şartlarına harfiyen riayet etmeyi ilke
edinen Batıbant müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarırken insanlığa, çevreye ve evrensel
değerlere olan sorumluluklarını da yerine getirmeye gayret ediyor.
Batıbant özel çözümleri
Merkezi Çanakkale üretim tesisleri İzmir’de bulunan Batıbant, Balıkesir ve İstanbul’da bulunan
satış temsilcilikleriyle de müşteri taleplerini karşılıyor.
Batıbant, bantla taşıma çözümleri çerçevesinde
desenli, düz ve PVC bantlar, konveyör ruloları,
metal ve poliüretan elekler, tambur ve kaplamalar, elektrik motorları ve redüktörlerin yanı sıra
çok amaçlı kullanıma uygun lastik levhalar da
dahil olmak üzere çok geniş bir ürün yelpazesi
sunuyor.
Bunlar arasında, 70 derece açıya kadar verimli bir
şekilde çalışabilen yüksek paletli taşıyıcı bantların tasarım ve imalatı Batıbant tarafından yapılıyor. Yer altı madenciliğinde kullanılan vagon
sistemine alternatif olarak geliştirilen bu bantlar
ana nakliye sistemlerinde kullanılabiliyor ve bu
sayede işletmenin üretim kapasitesinin artmasına
katkıda bulunuyor. 90 derece dik açıda çalışabilen bandoburlu (fırfırlı) bantlar da büyük hacim
ve kütlelerde malzemenin kolaylıkla nakliyesini
sağlıyor. Bunun yanı sıra 200 dereceye kadar
sıcaklıktaki klinker, kül, kireç gibi malzemenin
taşınabilmesine olanak sağlayan ısıya dayanıklı
bantlar ve taşınan malzemenin taşıma esnasında
rüzgar, yağmur gibi dış etmenlerden korunmasını
sağlayan boru tipi bantlar da Batıbant’ın sunduğu
çözümler arasında.
Yeni piyasaya çıkarmış olduğu bir başka ürün çelik hasır koruyuculu bant çenealtı gibi zorlu koşullarda çalışan konveyörler için inanılmaz kullanım ömrü, daha az işçilik ve uzun vadede ciddi
ekonomik kazançlar elde edilmesini sağlıyor.
Şirketin sunduğu hizmetler de yerinde keşif ve
projelendirmeden kurulum ve satış sonrası servise kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Batıbant
müşterilerine satış öncesi ve sonrasında ücretsiz
teknik destek de sunuyor.
Batıbant ile ilgili ayrıntılı bilgi ve ücretsiz teknik
destek hizmeti için www.batibant.com adresini
ziyaret edebilirsiniz.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 53
Salter Cyclones Ltd, İngiltere kökenli bir firma olup maden ayrıştırma üzerine
uzmanlaşmış ve Dünya çapında faaliyet göstermekte olan bir firmadır. Ekipman ve kullanılan teknolojilerde hedef daima daha iyi seperasyon işlemleri yapabilmek, kullanıcı dostu, ekonomik ve çevreye duyarlı ürünler sunabilmektir.
11-13 Eylül / September 2014 TÜYAP - İSTANBUL
Hall 2 C110
Multi-gravity separatörler
Azalan doğal kaynaklarla birlikte şirketler atıkların geri
dönüşümü ve yüksek kapasitelerde geri kazanım sağlayabilen makinaları önemsemeye başladılar. Salter Cyclones
Multi-Gravity Separatörleri ince tanelerden
değerli mineral kazanımında rakipsizdir (+5 / -100 µm ) Uzun yıllardır tercih
edilen SCMG2 modeli Dünya üzerinde
çeşitli mineral uygulamalarında kullanılmaktadır. Kullanım alanına giren başlıca mineraller; krom, kalay, kurşun,
çinko, bakır ve altındır. Devreye alındıktan sonra operatörler kolayca uygulama yapabilirler. Cihaz, kimyasal madde
kullanımı gerektirmez. Multi-Gravity Separatörler Türkiyede 6 farklı noktada kromit, barit ve altın
işlemede kullanılmaktadır.
Hidrosiklonlar
Test
çalışmaları,
yedek parça
ve servis
Hidrosiklon
veMulti-Grav i t y
Seperatörlerin
test çalışmaları
İngiltere
‘de Salter
Cyclones
Laboratuvarında veya
bulunduğu işletmede
yapılabilir. Türkiye ‘de
çeşitli üniversiteler Salter Cyclones Laboratuvar
ölçekli Multi-Gravity Separatörlerini kullanmaktadır. Salter Cyclones
mühendisleri
kurulum,
devreye alma ve servis/
sorun giderme konularında daima hizmete hazırdır.
Salter Cyclones Hidrosiklonları
geniş bir akış hızı aralığı içerisinde, hassas kontrol ve yüksek performans kriterleri sağlar. Başlıca
uygulamaları Sınıflandırma (taneleri yapısal ve boyutsal olarak
ayırma), Kum Giderme, Çamur
Giderme, İnce Taneleri Ayrıştırma,
Katı Taneleri Ayrıştırma, Kalınlaştırma ve Su Gidermedir. 10 mm
ile 10 inç arasında boyutlara sahip
olan hidrosiklonlar yüksek aşınma
direncine sahip olan poliüretandan
üretilmektedir. En yaygın kullanım
alanına 2 inç ve 1 inç boyutlarındaki hidrosiklonlar sahiptir. Cihazlar
hafif ağırlığa sahiptir ve kurulduğu
alanda çok az yer kaplarlar. Mantar
ismi verilen bir yapıya sahiptir ve
mantar şeklinde montajlanır.
[email protected]
54 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
B U L M A C A
Hazırlayan:
Maden Mühendı̇ sı̇ Erkan KEKLİK
Soldan Sağa
1. Yerüstü patlayıcı madde deposu
2. Hata faktörü
4. Kazıcı
5. İçinde foraminiferlerden nümilit
fosilleri bulunan eosen kalkeri.
7. GRENA
8. Varagel ve vinçte yükü (arabaları)
çeken halat.
15. Cevheri, zenginleştirmeye hazır
duruma getirebilmek amacıyla yapılan kırma, öğütme, tane büyüklüğüne göre sınıflandırma gibi işlemler
topluluğu.
17. Beril
20. Dışarıdan gelen etki.
21. Gökyakut
23. Cevher kontağındaki ince ve
kilitli kısım.
24. Volkanik kayaç
26. Işıma
27. Sarsıntılı tabla
56 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Cevap
Yukarıdan Asağıya
1. Yumusak formasyon matkap ucu
3. Bir kavrama ve kilitleme düzeni
yardımıyla benzeri diğer bir sarmaya
sağlanabilen sarma.
6. Dolgu
9. Çok sayıda mineral ihtiva eden cevherin (kompleks
cevher) flotasyonu sırasında bir tanesinin yüzdürülerek
veya çöktürülerek elde edilmesi islemi.
10. Bir arsenik minerali olan limon rengindeki orpimene
(As2 S3) halk arasında verilen isim.
11. Bozulma
12. Rayları birbirine bağlamaya yarayan pabuç.
13. Bir barajın fazla suyunu bosaltmaya yarayan sistem.
14. Denizin çekilip karadan uzaklasması olayı.
16. Patlayıcı madde.
18. Kırma Tas
19. Su içindeki parçacıkların sınıflandırılması için
genellikle ikizkenar yamuk kesitli tellerden
yapılmıs sabit ve kavisli tabanı olan elek
22. Tabiatta saf olarak bulunan metalleri
nitelendirmek için kullanılan sıfat
25. Kazı rendesi.
[email protected]
52. Avrupa takım şampiyonaları 21 Haziran-1 Temmuz
tarihleri arasında Hırvatistan’ın Opatija kentinde yapıldı.
3 branşta yarışan TÜRKİYE şu sonuçları almıştır :
oPEN TEAM :
1- İsrail
2-Monaco
3-İngiltere
12-Türkiye
T
ürkiye’nin en prestijli turnuvası olarak görülen
Türkiye Klüpler Takım Şampiyonası 60 takımın
katılımıyla 3-8 Ağustos 2014 Tarihlerinde Van’da
yapıldı. Dereceye giren takım kadroları ise şöyle :
1. Çayyolu Briç Spor Klübü- Ankara: Süleyman KOLATA, İsmail KANDEMİR, İrfan DOĞAN, Levent ÖZGÜL, Tayfun ÖZBEY, Özgür GÖKSEL, Murat AKGÜL
214.80
213.29
209.65
168.75
LADIES TEAM :
1-Hollanda
298.45
2-İngiltere
296.74
3-Fransa
294.24
7-Türkiye
259.54
SENIoRS TEAM :
1-İngiltere
132,41
2-İsveç
119.80
3-Polonya
114.75
2. Tarsus Amerikan Koleji Briç Spor Klübü- Mersin:
Nuri CENGİZ, Zafer ŞENGÜLER, Tony RUSEV, Kalin
KARAIVANOV, Serhan ANTALYALI, Tuğbars BOZKURT, Canan ADIGÜZEL
Türkiye B grubunda 82.54 puanla 8.ci oldu.
3. Adana Büyük Şehir Belediyesi Briç Spor KlübüAdana: Erol DUMAN, Mehmet AKKOYUN, Aykut
AKSU, Tufan KÖSE, Mahmut ÇOLAK, Mustafa KÖKER, Kürşad ÖZŞAHİN, Yusuf İŞİTEMİZ
19-28 tarihleri arasında Amerika’nın Las Vegas şehrinde
yapılan SPINGOLD turnuvasında mücadele eden TEAM
ASSAEL takımı, büyük başarı göstererek 4. olmuştur. Takım aşağıdaki oyunculardan oluşmuştu:
Dereceye giren takımları tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
Mustafa Cem Tokay, Antonio Sementa, Alexander Smirnov, Josep Piekarek.
58 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Açıklarda 36 takım, kadınlarda 23 takım, senyörlerde 26
takım katılmıştır.
52.Avrupa şampiyonası
Türkiye-Polonya maçından bir el,
52.Avrupa şampiyonası Türkiye-Polonya maçından
bir el daha
♠ AV42
♥ Q6543
♦ A7
♣ 83
El No: 19
Dağıtan güney
E/W zonsuz
El No: 29
Dağıtan kuzey
Herkes zonda
♠ RD5
♥ AV
♦ R5
♣ RD9765
♠ 76
♥ R10872
♦ 62
♣ AV102
♠ V862
♥ RV943
♦4
♣ R106
♠ A754
♥ Q105
♦ AR98
♣ 32
♠ Q3
♥ A862
♦ V1065
♣ 875
♠ 10983
♥9
♦ QV109843
♣4
Kalita
W
3 Nt
Pas
Kandemir
N
4 Karo
Pas
Nowosodzki
E
4 Kör
Kolata
S
3 Karo
Pas
Trefl 4 lü atağını elden alan Doğu, kör as yere geçti ve
yerden kör valesini oynayarak elden ruayla ezdi.
Tekrar kör oynarken yerden 1 adet pik kaçtı. Kandemir
bu eli almadı ve tekrar oynanan diğer körü alınca, kendisi
de son körü oynadı. Bu esnada yerden hangi kağıdı atarsa
atsın oyun artık 1 batmaktan kurtulamıyordu.
Kandemir 1 el bekleyip, sonra alarak ve son körü de oynayarak yeri squeeze etmişti.
Kartlar şöyle idi:
♠ AV42
♥
♦ A7
♣3
♠ RD
♥
♦ R5
♣ RD97
♠ R109
♥7
♦ Q732
♣ A QV94
♠ 76
♥
♦ 62
♣ AV2
♠ 1098
♥
♦ QV98
♣
Bu esnada 3 kişi kağıtlarını vermiş durumdadır. Yerden
ne yerse yesin artık batmaktan kurtulamıyordu. Briçte zor
gözüken defansın yeri squeeze ettiği ellere güzel bir örnek
oldu.
Kalita
W
Kandemir
N
Pas
Nowosodzki Kolata
E
S
Pas
1 Nt
Pas
Pas
3 Karo
Pas
Pas
Pas
3 Nt
3 KARO = 5-5 minör, minimum zon oynayacak el demek.
Kör atağını alan doğu, kör döndü. Bu eli alan Kolata karo
oynayıp yerden onlu koydu. As ile alan doğu tekrar kör dönerek, bir tane kör sağladı. Bu arada oynanan körlere yerden
2 kere trefl atıldı. Eli alan dekleran karo oynayıp vale koydu.
Karonun kötü dağılımını gören Kolata pik empası yaptı. Ruası ile alan batı son körü tahsil edip pik dönerek eli oynuyana
teslim etti. Defans şu ana kadar 4 el almış durumda idi.
Kalan eller şöyle idi
♠
♥
♦5
♣ RV6
♠
♠ 97
♥
♥
♦Q
♦
♣ 985
♣ Q10
♠ A8
♥
♦
♣ A7
Piki alan dekleran, karo ruasını tahsil eder ve trefl as ile
ele gelerek son piki oynadığı zaman artık trefl damının
yeri önemli değildir. Batı karosunu tutmak zorunda olduğu için, trefl atmak zorundadır. Oynayan artık önemi kalmayan son karoyu yerden atınca, doğu da son piki tutmak
zorunda kaldığı için (daha önce trefl yemişti), as, rua trefl
çekildi ve 3 NT tam oldu. Bu oyun tarzı briçte Double
Squeeze diye adlandırılır.
{Temmuz, Ağustos, Eylül} 2014 SEKTÖRMADEN 59
Endüstriyel Mineral Fiyatları
MİNERAL
TİP/KALİTE
ÖZELLİKLER
FİYAT
ALUMİNA
Kalsine
Öğütülmüğ, %98.5-99.5 Al2O3, Dökme, Fob ABD
750-850 $/t
ANTİMUAN
Trioksit
%99,5 Sb2O3, 5 Tonluk Lotlar, Cif Antwerp
7950-8050 $/t
Sondajlık
OCMA/API, s.g.4.20, Torbalı, Fob Türkiye
150-155 $/t
BARİT
BOKSİT
BENTONİT
BORLAR
Sondajlık
OCMA/API, s.g.4.10, Dökme, Fob Çin
110-125 $/t
Kimyasal Kalite
Çin Menşeli, Cif Meksika körfezi
161-180 $/t
Refrakter
Çin Menşeli, 0-25mm, 85 Al2O3/1,8 Fe2O3,Fob Xingang
310-320 $/t
Aşındırıcı
Çin Menşeli, Fob Zhanjiang
335-350 $/t
IOP
Ham, Dökme, Wyoming İşletmede
68-72 $ /t
Ocma/Döküm
Ham, Kurutulmuş, Dökme, Fob Milos
60-80 €/t
Kolemanit
40–42 B2O3, Ögütülmüş, Torbalı, Fob Arjantin,
630-690 $/t
Uleksit
%46–48 B2O3, Fob Lima
675-720 $/t
Borik Asit
Fob Buenos Aires
620-1000 $/t
3 mikron
Fob ABD
179-195 $/t
1 mikron
Stearat Kaplı, Fob ABD
285-420 $/t
SELESTİT
Konsantre
Asgari %96 Sr2SO4, Fob İskenderun
90-100 $/t
Kimyasal
%46 Cr2O3 , Dökme, Fob G.Afrika
220-250 $/t
KROMİT
Refrakter
%46 Cr2O3, Dökme, Fob G.Afrika
300-330 $/t
Metalürjik
%40 konsantre, Fob G.Afrika
165-200 $/t
Kalsine
Filtrasyon Kalitesi, ABD Tesiste
605-670 $/t
Ham
- 10mm Dökme, Fob Güllük
22-23 $/t
Flote
-150 Mikron, Torbalı, Fob Güllük
53-55 $/t
KALSİT
DİATOMİT
Na-FELSPAT
FLORİT
GRAFİT
İLMENİT
İYODİN
DEMİR OKSİT
Asit
Çin Menşeli,Yaş, Fob Çin
280-310 $/t
Metalürjik
Çin Menşeli, Asgari %85 CaF2, Cif Rotterdam
290-310 $/t
Amorf
Toz, %80-85 C, Çin Menşeli, Avrupa’da Teslim
430-480 $/t
Kristal
%85-87 C,100-80 Meş, Cif Avrupa Limanı
700-800 $/t
Konsantre
Asgari %54 TiO2, Dökme, Fob Avustralya
155-175 $/t
Kristal
Asgari %99,5 Varilde, Spot
36-40 $/kg
Kızıl tip 130
% 90 Fe2O3, Torbalı, Fob Çin
1.434-1.637$/t
KAOLİN
Kağıt kaplama
1 no, Georgia Tesiste
130-180 $/t
KYANİT
Ham
%54-56 Al2O3, ABD Fabrikada Teslim
224-320 $/t
Konsantre
%56,5-57,5 LiOH, Çin Menşeli, Torbalı, Avrupa’da Teslim
7-8 $/kg
Spodumen
%5 Li2O Konsantre, Cif Avrupa
450-500 $/t
“Dead-Burned”
Parça, %90 MgO, Fob Çin
255-270 $/t
LİTYUM
MANYEZİT
MİKA
OLİVİN
PERLİT
NADİR
TOPRAK
MİNERALLERİ
RUTİL
SİLİS KUMU
SODA KÜLÜ
Kalsine
% 90-92% MgO, Parça, Fob Çin
255-280 $/t
Ergimiş
%96 MgO, Parça, Fob Çin
600-630 $/t
Öğütülmüş
Hint Menşeli,Yaş, Cif Avrupa
600-900 $/t
Refrakter
Dökme, ABD Tesiste
75-150 $/t
Ham
Kırılmış, Dökme, Fob Türkiye
85-90 $/t
Cerium oksit
Asgari %99, Fob Çin
4.75-5.75 $/kg
Europium oksit
Asgari %99, Fob Çin
790-940 $/kg
Neodimiyum oksit
Asgari %99, Fob Çin
57-65 $/kg
Konsantre
Asgari % 95, Fob Avustralya
850-950 $/t
Cam
Konteynerde, ABD Tesiste
25-30 $/t
Sentetik
Ağır ve Hafif, Fob Çin
190-200 $/t
Doğal
Fob Wyoming
330-335 $/t
60 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
LONDRA METAL BORSASI
ALTIN 1 YILLIK
ALUMİNYUM 1 YILLIK
1,215.95 USD/ozt 1 Oct ‘14
1,935.00 USD/t 30 Sep ‘14
BAKIR 1 YILLIK
ÇİNKO 1 YILLIK
6,736.00 USD/t 30 Sep ‘14
2,284.94 USD/t 30 Sep ‘14
FEROKROM 1 YILLIK
GÜMÜŞ 1 YILLIK
2,200.00 USD/t 30 Sep ‘14
62 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
17.28 USD/ozt 1 Oct ‘14
KOBALT 1 YILLIK
KURŞUN 1 YILLIK
14.86 USD/lb 30 Sep ‘14
0.94 USD/lb 30 Sep ‘14
MOLİBDEN 1 YILLIK
PLATİN 1 YILLIK
23.50x1000 USD/t 30 Sep ‘14
41.15x1000000 USD/t 1 Oct ‘14
TERMAL KÖMÜR 1 YILLIK
TOZ DEMİR 1 YILLIK
56.68 USD/t 30 Sep ‘14
120.56 USD/t 31 Aug ‘14
{Temmuz, Ağustos, Eylül}} 2014 SEKTÖRMADEN 63
Türkiye’den ve Dünya’dan Etkinlik Takvimi
Ekim 2014
Haziran 2015
Ekim, 20-24 IMPC 2014, Santiago, Şili
Email: [email protected]
Haziran, 9-10 Computational Modelling ‘15, Falmouth,
İngiltere, Email: [email protected]
Ekim, 21-25 International Conference 2014 Uranium Mining and Hydrogeology “UMH VII”, Freiberg, Almanya
Haziran, 11-12 Physical Separation ‘15, Falmouth,
İngiltere, Email: [email protected]
Kasım 2014
Haziran, 14-17 PbZn 2015, Dusseldorf, Almanya
Kasım,9-12 International Conference of Ion Exchange
2014, Okinawa, Japonya Japan Society of Ion Exchange,
Kasım,10-13 The Second International Conference on Heap
Leach Solutions, Lima, Peru, [email protected]
Kasım,17-19 Process Mineralogy ‘14, Cape Town, Güney
Afrika Email: [email protected]
Haziran, 2015, XVI Balkan Mineral Processing Congresses (XVI BMPC) Belgrad Sırbistan www.bmpc2015.com
Temmuz 2015
Temmuz, 6-8 Copper Cobalt Africa - 8th Base Metals Conference 2015, Victoria Falls Livingstone, Zambia
Raymond van der Berg, Email: [email protected]
Kasım,19-20 5th Conference on Industrial Fluidization
(IFSA 2014), Gauteng, Güney Afrika
Temmuz, 6-8 12th International Council for Applied Mineralogy Congress, Istanbul, Turkiye
Email : [email protected]
Aralık 2014
Ağustos 2015
Aralık,11-13 International Seminar on Mineral Processing
Technology, MPT 2014, Visakhapatnam, Hindistan
Ağustos,11-13 Heavy Minerals Conference 2015, Sun
City, Güney Afrika Camielah Jardine,
Email: [email protected]
Mart 2015
Mart, 5-6, 7.Uluslararası Kırmataş Sempozyumu, İstanbul
Sheraton Otel-Maslak www.kirmatas.org
Mayıs 2015
Mayıs, 3-7 CHoPS 2015, Tel Aviv, Israil
Prof. Haim Kalman, Email: [email protected]
Mayıs, 9-13 CIM 2015 Convention, Montreal, Kanada
Mayıs, 11-12 Precious Metals ‘15, Falmouth, İngiltere
Email: [email protected]
Mayıs, 13-14 Nickel Processing ‘15, Falmouth, İngiltere
Email: [email protected]
Mayıs, 23-27 37th International Symposium on the
Application of Computers and Operations Research in the
Mineral Industry (APCOM 2015),
Fairbanks, ABD
[email protected]
Mayıs, 23-30 ALTA 2015 Nickel- Cobalt-Copper, Uranium-REE and Gold-Precious Metals Conference & Expo,
Perth, Avustralya Allison Taylor,
[email protected]
64 SEKTÖRMADEN 2014 {Temmuz, Ağustos, Eylül}
Eylül 2015
Eylül, 7-8 MetPlant 2015, Perth, Avustralya Sienna Deano,
Email: [email protected]
Eylül, 7-10 European Symposium on Comminution and
Classification, Gothenburg, İsveç
Email: [email protected]
Eylül, 20-24 SAG Conference 2015, Vancouver, Kanada
Ekim 2015
Ekim, 1-3 Uluslararası Enerji Hammaddeleri ve Enerji
Zirvesi, Hilton Bosphorus Hotel, İstanbul
Ekim, 5-9 21st International Biohydrometallurgy Symposium (IBS 2015), Bali, Endonezya M.Zaki Mubarok, Email:
[email protected]
Ekim, 18-22 XXVI Brazilian Meeting on Mineral Processing
and Extractive Metallurgy (ENTMME) 2015, Minas Gerais,
Brezilya Prof. Dr. Maurício Guimarães Bergerman,
Email: [email protected]
Kasım 2015
Kasım, 16-19 Flotation ‘15, Cape Town, Güney Afrika
Email: [email protected]

Benzer belgeler

Avustralya`da Madencilik ve Metal Kazanımı (Mining and Metal

Avustralya`da Madencilik ve Metal Kazanımı (Mining and Metal satış miktarını geçen yılın aynı dönemine göre %6 artırarak, 3,4 milyon tona yükseltti. Bu dönemde ERDEMİR Grubu’nun net karı, önceki yılın aynı dönemine göre %19 artarak, 777 milyon TL (359 milyon...

Detaylı

Kömür madeninde geçmişe yolculuk

Kömür madeninde geçmişe yolculuk Yayın Koordinatörü: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp Yayın Kurulu: Mad. Yük. Müh. Dündar Ergunalp, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Mad. Yük. Müh. Murat Turan Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - gulseren@ymg...

Detaylı

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti

eti soda a.ş türkiye`de bir ilk trona üzerinde çözelti madenciliği eti Reklam Sorumlusu: Gülseren Koçer - [email protected] Grafik Tasarım: Özge Öztürkoğlu - [email protected] BASKI-CİLT Karakter Color Matbaası A.Ş. 100. Yıl Mah. Massit 3. Cadde No: 200 Bağcılar / İst...

Detaylı