Türkiye`den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan`ın

Transkript

Türkiye`den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan`ın
Turk J Immunol 2015;3(2):32-33
Turkish Journal of Immunology - Online Dergi
www.turkishimmunology.org
Türkiye’den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan’ın
Ardından, Bilim Üretme Özelliğine Sahip Hekim ya da
“Physician Scientist” Kavramının Türkiye’deki Öncüsü..
Çok erken oldu, çok zamansızdı... Daha yapacağı o
kadar çok şey vardı ki... Üstelik Allah’a ısmarladık diyemeden göçtü gitti.. Ben okyanus ötesinden aldım yürek
dağlayan haberini, günler, aylar geçse de hafiflemek bilmeyen bir acı...!
Bir insanı tanımak isterseniz eserlerine bakmalısınız... Benim en büyük şansım ise o eserlerinin önemli
bir kısmını üretir iken buna şahit olmuş olmam, sanatını
icra eder iken çırak olarak yanında bulunmam, gerçek bir
hekim, bir hoca, bir bilim insanı nasıl olur en yakından
izlememdi. İşte bu da benim ve yetiştirdiği öğrencilerinin
şansı.. İyi ki tanıdım, iyi ki birlikte çalıştım.. Öyle bir etki
bırakır ki bazı insanlar onu tanıyanlar üzerinde çok az
süre birlikte bulunsanız da asla unutmazsınız o anları..
Günler, aylar geçse de.. Evet bir “Bilim insanı-hekim”
olarak Rahmetli hocam Prof. Dr. Işıl Barlan’ı anlatmak
satırlara sığdırılacak bir konu değil. Ancak birkaç örnek
sanırım onu tanımayanların dimağında onu hayal etmelerine yardımcı olacaktır. Onu “physician scientist” tanımının en iyi örneklerinden biri olarak gören sadece ben
değilim, uluslararası bilim camiası da öyle görüyor ve bu
yüzden ona “how to promote women in science” konuşmasını veriyorlardı..
Bu noktada belirtmeliyim ki hocamı anlatmak hiç
kolay değil. O, hocası Prof. Dr. Müjdat Başaran’ı genç
yaşında kaybetmiş bir liderdi. Liderlik özelliği bence
onun en önemli özelliklerinden birisiydi ve bu özelliğini
kazanmasında belki de bu önemli kaybın rolü vardı. Her
sabah odasında buluştuğumuzda şu cümleyi söylerdi
“Senden bahsetmediğim tek bir gün olsun sevgili Müjdat
abi, üzerinden yıllar geçti ancak böyle bir günüm olmadı. Bunu nasıl başarıyorsun?” Ben de üzerinden geçen
aylar boyunca hocam Işıl Barlan’ı anmadığım tek bir gün
olmadığını söylemek isterim. İnsan üzerinde nasıl bir
etki bırakıyorsa? Ve bu böyle devam edecek nefes aldığım
sürece.. Bu etkiyi bırakmak, herkese nasip olacak bir şey
değil. Ruhun şad olsun ey hocam!
Bu yazıda Bilim Dalımız ile NIH (National Institutes
of Health) arasındaki işbirliği nasıl başladı, kısa sürede
nasıl meyveler almaya başladık, bunlardan bahsedeceğim. 2012 yılının sonları idi. Hocamız bir sabah işe geldi-
ğinde çok heyecanlıydı. “Arkadaşlar, önemli bir çalışma
teklifi aldım. NIH araştırmacıları ekibimiz ile bir araya
gelmek, primer immün yetmezlik alanında neler yaptığımızı öğrenmek ve ortak çalışma planlamak üzere bizi
ziyaret etmek istiyor.” Hepimiz çok heyecanlanmıştık.
Birkaç hafta sonrasında dünya çapında önemli bilim
insanları Dr. Michael Lenardo ve Dr. Gülbü Uzel ile bir
araya geldik. Hastalarımızın bazılarını sunduk ve onlar
da bize o günlerde yeni tanımladıkları MagT1 gen defekti
üzerindeki verilerini anlattı. Bu keşif ile sadece yeni bir
gen defekti tanımlamakla kalmayıp aynı zamanda bunun
nasıl hastalar için hedeflenmiş tedaviye döndüğünden
de bahsetmişlerdi. Biz heyecanla sorunları çözülemeyen
hastalarımızı bir an önce onlarla birlikte çalışmak istiyorduk. Daha otelden ayrılmadan hocamız hastalarımızdan
birini (1064 kodlu hastamız) arayıp onun geçmiş patoloji
örneklerini misafirlerimize vermişti bile. Derken takip
eden haftalar ve teker teker çalışmaya alınan diğer aileler.. Hocamız 1064 kodlu hastamızı daha çocukluğundan
itibaren takip etmiş ve onu favori hastamız olarak takdim
etmişti NIH ekibine. Yıllar boyunca başka merkezlere de
sunulmuş ancak bir türlü genetik tanı alamamıştı. Bir
taraftan çok sayıda hasta görüyor bir taraftan aile ağaçlarını çiziyor ve çalışmaya dahil etmek için var gücümüzle
çalışıyorduk. Aylar birbirini kovaladı, örnekler toplandı,
DNA’lar izole edildi ve tüm egzom sekanslama analizleri
yapıldı. Nihayet büyük an gelmişti. İlk gönderdiğimiz
hasta grubunun bazılarının genetik mutasyonu tanımlanmıştı. Biz de heyecanla bekliyorduk sonuçları. Bir
akşam üzeri NIH ekibi ile telekonferans yapıyorduk. Ve
ilk keşiflerini açıkladılar, 1064 kodlu hastamızda PIKR1
mutasyonu saptamışlardı. Yakın zamanda tanımladıkları
PASLI hastalığı ile yakından ilişkili bir hastalıktı bu.
Hocamızın bu kadar sevindiğini hiç hatırlamıyorum.
Başka hastalarımızın sonuçlarını da öğreniyorduk, ancak
bu onun için en önemlisiydi. Çünkü artık, “senin hastalığını biliyoruz” diyecekti hastasına, 20 yıllık takibin
ardından. Çalışma kapsamında hastamız NIH’ye davet
edildi ve orada da bir takım incelemeler yapıldı ve
bulunan gen defekti ile ilgili yolağa yönelik hedeflenmiş
tedaviye başlandı. Bir hekim için anlatılmayacak bir mutluluktu bu. Nihayet çalışmalarımızın meyvesini bilimsel
olarak da alıyorduk. Bu yeni hastalık ve patogenetik
Türkiye’den Yükselen Bir Bilim Yıldızı: Prof. Dr. Işıl Barlan’ın Ardından
mekanizmaları Journal of Experimental Medicine dergisinde yayınlanıyordu.
Hocamız Türkiye’de bir immün yetmezlik merkezi
kurmak ve ülkemizde hiç de nadir olmayan bu hastalık
grubunun tanı ve tedavisinin yurt dışına bağımlılığı azaltarak yapılmasını istiyordu. Bu alanda her geçen gün yeni
genetik defektler saptanıyordu ve bu hastaların önemli
bir kısmı Türk hastalardı. Yani, bu hastaları gören, izleyen ve tedavi edenler Türk hekimleriydi ancak genetik
temellerini anlayan ve yeni hastalık olarak tanımlayan
yurt dışında çalışan bilim insanlarıydı. Hocamız yakın
gelecekte bu kısmının da ülkemizde yapılmasını istiyordu.
Bunun için bilim insanları yetiştirmeniz, yurt dışı bağlantılarınızı güçlendirmeniz ve hekimlikle bilim adamlığı
kimliklerinizi birleştirmeniz gerekiyordu. İşte bu noktada
hocamızın yüksek enerjisi bizlere yeni ufuklar açıyordu.
TÜBİTAK ve NIH kurumları ortak işbirliği için bilim
insanlarını destekleyeceğini açıklamış ve bu işbirliğini
sağlamak için bir çalıştay düzenlemişlerdi. Tüm bu işbirliklerindeki önemli katkısı nedeniyle bu çalıştaya hocamızın başkanlık etmesi istenmişti. Bu satırları yazdığım
esnada hocamızın başlattığı bu işbirliğinin bir sonucu
olarak TÜBİTAK-NIH ortak çalışma önerisi verme aşa-
33
masındayız. Ne yazık ki bu projenin Türkiye yürütücüsü
olacak kişi artık aramızda değil. Bıraktığı öğrencileri
onun anısını yaşatmanın yolunun kendileri için belirlediği hedeflere bir bir ulaşmaktan geçtiğinin farkındalar. Bu
anıyı yaşatmak için ellerinden gelenin fazlasını yapacak
ve her basamak sonunda şöyle diyecekler: “hocam sen
rahat uyu. Biz senin başlattığın işi yarım bırakmıyoruz.
Kısa, orta ve uzun vadedeki belirlediğin hedeflerin şu
kadarını yerine getirdik ve geri kalanları yerine getirmek
için elimizden geleni yapıyoruz. Artık primer immün
yetmezlik hastalarının birçoğunu yurt dışı merkezlere
bağımlı kalmadan ülkemiz bilim insanları tanıyor. Senin
başlattığın bu işbirlikleri sayesinde birçok bilim adamı ve
hekim yetişti. Temel bilimlerle ilgilenen bilim insanları
ve klinisyenler senin planladığın şekilde çalışıyor ve yeni
gen defektlerini artık ülkemiz bilim insanları tanımlıyor.
Ve biz yine her gün şöyle diyoruz, Işıl hocam sen bize ne
yaptın? Seni anmadığımız tek bir gün olmuyor”.
Nur içinde yat hocam, ruhun şad olsun...
Dr. Ahmet Özen
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Pediatrik Allerji-İmmünoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Benzer belgeler

Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere

Işıl Barlan Hocamızın Bilimsel Zekâsı ve Akademik Hayatta Bizlere Turkish Journal of Immunology - Online Dergi www.turkishimmunology.org

Detaylı