Ünite 2

Transkript

Ünite 2
Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel
Düşünme: Öğretmen Kitabı
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
İçindekiler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
p. 2
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1. Örnek ülkelerin yerleri (Guatemala, Fas, İspanya, eski Yugoslavya, Kıbrıs)
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1. Güncel durum (Guatemala, Fas, İspanya, eski Yugoslavya, Kıbrıs)
Ünite 1 için materyal - Aktivite 2. Bağlam (Guatemala, Fas, İspanya, eski Yugoslavya, Kıbrıs)
Ünite 1 için materyal - Aktivite 3. Grupların kayıp kişiler sorununa yaklaşımları (Guatemala, Fas, İspanya, eski Yugoslavya, Kıbrıs)
p. 2
p. 3
p. 7
p. 11
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
p. 18
Ünite için materyal - Başlangıç aktivitesi. Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslarla ilgili güncel durum
Ünit 2 için materyal - Aktivite 1. Kıbrıs’ta çatışma nedeniyle kayıp olan kişiler: Türkçe ve Yunanca yayımlanan gazetelerden yazılar
p. 18
p. 19
Ünite 2 için materyal - Aktivite 2. Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa Yaklaşımları
p. 38
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
p. 46
Ünite 3 için materyaller - Aktivite 2. Önemli olayların zaman Çizelgesi
Ünite 3 için materyaller - Aktivite 3. Her grubun zaman içinde ortaya çıkan ve değişim gösteren amaçları, inançları ve motivasyonlarını
önem derecesine göre gösteren grafik.
p. 46
Ünite 4: Tarih ve Bellek
p. 61
Ünite 4 için materyaller - Kısım 4(a). Geçmişe farklı yaklaşım biçimleri: Anıtlar ve Anıtsallık
Ünite 4 için materyaller - Kısım 4(b). Kayıplar için anıtlar: Kayıp kişiler anıtlarda nasıl temsil edilmiş ve anılmıştır?
p. 61
p. 66
1_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı – Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
p. 60
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1
Örnek ülkelerin yerleri (Guatemala, Fas, İspanya, eski Yugoslavya, Kıbrıs)
Kıbrıs
İspanya
Guatemala
Fas
eski
Yugoslavya
2_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 1: İspanya
İspanya’da, 114,266 civarında insan ülkenin çeşitli yerlerinde toplu mezarlara gömülerek ve kalıntıları kaybedilmiştir. Yakın zamanda yapılan
tarihsel araştırmalar, Franko birlikleri tarafından savaş sırasında ve savaştan sonra infaz edilen kişi sayısının 70,000 ile 100,000 arasında olduğunu
ortaya koymaktadır.
Yıllarca, kayıplarla ilgili araştırma yürütülmesi için çok az çaba sarfedilmiştir. 2000’lerde ise, mezar yerlerini tespit edip kurbanların kalıntılarının
çıkarılması suretiyle ‘tarihsel belleğin yaşatılması’nı amaçlayan güçlü bir sosyal hareket ortaya çıktı. Hareketin başını çeken örgütlerden birisi,
kazılar için kampanya yürüten ve özel finans yardımlarıyla bağımsız kazı süreci başlatan ‘Tarihsel Belleğin Kurtarılması Derneği’ (ARMH) oldu.
İspanyol parlamentosu 2007’de, (hükümeti) Franko destekçileri tarafından öldürülen ve halen ülkenin çeşitli yerlerinde bilinmeyen mezarlarda
gömülü olan kişilerin kemiklerinin çıkarılması çalışmalarına destek sağlamaya zorunlu kılan Tarihsel Bellek Yasası’nı kabul etmeye zorladı.
2008’de, İspanyol yargıç Baltazar Garzón, aile birliklerinden gelen başvurular üzerine, Temmuz 1936 ve Aralık 1951 arasında infaz edilen ve
kaybolan 114,266 kişiyle ilgili soruşturma başlattı. Ancak bu süreç, Ulusal Ceza Mahkemesi’nin davaları toplu mezarların bulunduğu bölgelerin
yerel ceza mahkemelerine yönlendirme kararı almasıyla kısa süre içinde sekteye uğradı. Bu mahkemelerin çoğu, zaman aşımını öne sürerek
davaları Rapatmıştır. Garzón, 2010’da yetkisini aşmakla suçlanmış ve görevden alınması için hakkında dava açılmıştır.
İspanya çapında 2,052 kadar gömü alanı bulunduğu tahmin edilmektedir ve bunlardan yüzde 10’undan daha azı üzerinde inceleme yapılmıştır.
Belediye meclisleri, özellikle de sağ kanada yakın olanları, bazı zamanlarda kazıları engelleme ve çalışmışlardır. Resmi düzeyde ilerleme
olmamasına rağmen, kayıp mezarlarının bulunmasının önemiyle ilgili medyada yapılan tartışmalar artmıştır ve gömü yerlerinin açılması,
kemiklerin çıkarılması ve kimlik tespitlerinin yapılması yönünde baskının devam etmesinde aileler önemli bir rol oynamaktadır. Bir süre önce,
hükümet mezar yerlerini haritalandırarak, kazılarla ilgili bir protokole imza atmıştır.
3_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 2: Eski Yugoslavya
Eski Yugoslavya’yı oluşturan devletler, 1990’lı yıllarda, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en kötü şiddet olaylarına sahne olan
birer savaş meydanına dönüştüler. Eski Yugoslavya’daki çatışmalar boyunca, sivillere yönelik saldırılar, zorla nüfus tahliyeleri, sistematik tecavüzler
yapıldı ve toplama kampları kuruldu. Savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar çatışmalara büyük ölçüde damgasını vurdu. Acı ve kanlı etnik
çekişmelere dönüşen çatışmaların sebebi, bölgedeki grupların birbirleri ile ve kendi içlerinde verdikleri ayrılıkçı mücadelelerdi.
Hırvatistan, Bosna Hersek ve Kosova’da yaşanan savaşların sonunda toplam 34,809 kişinin kayıp olduğu bildirilmiştir. On yıldan fazla bir süre
geçmesine rağmen, bunlardan yaklaşık 13,714’ü halâ kayıptır. 200,000 kadar insanın hayatının kayıplardan doğrudan etkilenmiş olduğu
düşünülmektedir. Kayıp kişilerin büyük bir bölümü toplu mezarlara gömülmüştü. Bosna Hersek’te 1992 ile 1995 yılları arasında kaybolduğu
bildirilen 22,456 kişiden, 12,908’inin akıbetiyle ilgili henüz bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kosova’da kayıp olduğu rapor edilen 6,016 kişiden 1,811’i
halen bulunamadı. Hırvatistan’da 1991 ve 1995 arası çatışma döneminde kaybolduğu bildirilen 6,337 kişiden 2,355’i halâ kayıptır. Kayıplar
arasında Hırvatlar, Sırplar, Boşnaklar, Arnavutlar, Karabağlılar, Macarlar ve Çingeneler vardır.
Bölgede hem siyasi hem de lojistik nedenlerden dolayı kazılar yavaş ilerlemektedir ve kaydedilen gelişme istikrarlı değildir. Uluslararası Kayıp
Kişiler Komisyonu (ICMP) ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) ile ailelerin ve hayatta kalanların oluşturduğu gruplar kayıpların bulunması
çabalarında ön saflarda yer aldılar. Uluslararası toplumdan gelen baskı ve aynı zamanda finansal ve yapısal destek, gömü yerlerinin kazılması,
kimlik tespitlerinin yapılması ve kalıntıların iadesine önemli katkı sağlamıştır.
4_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 3: Guatemala
Guatemala’da 36 yıl süren iç savaş, Batı yarıkürede yaşanan en kanlı savaşlardan biriydi. Baskıcı askeri rejim, Guatemala Ulusal Devrimci Birliği
(URNG) gerilla güçlerinin yanısıra toplum liderleri, siviller, kadınlar ve çocukları da hedef alıyordu. Çatışmalar 1996’da imzalanan barış anlaşmasıyla
sona erdi.
BM-destekli Tarihi Aydınlatma Komisyonu, 1999’da yayımladığı raporunda 6,000’den fazlası zorla kaybedilmiş olan 42,275 kişinin kurban
olduğunu belgeledi. Kurbanlar arasında toplumun tüm sosyal ve ekonomik katmanlarından kişiler bulunsa da, çok büyük bir çoğunluğu (kimliği
kesin olarak tespit edilenlerin yüzde 83’ü) yerli Mayalar’dan oluşuyordu. Toplam kayıp sayısının 50,000 kadar olduğu öngörülmektedir.
1990’ların başında, sivil toplum örgütleri Arjantinli ve Şilili Adli Antropoloji ekiplerinden oluşan uluslararası bir adli antropoloji ekibini ülkeye
davet etti. Ekip ilk kazıları gerçekleştirdi ve aynı zamanda, daha sonra Guatemala Adli Antropoloji Ekibi’ni (FAFG) kuracak olan yerel antopologlar
ve öğrencilere eğitim verdi. 1994’te FAFG kuruldu ve kayıpların bulunması için çalışma yürütmeye başladı. Halihazırda FAFG’ın çalışmaları
‘Guatemala’da zorla kaybetmelerin tarihsel olarak yeniden yapılandırılması ve silahlı çatışma döneminde kaybolan kişilerin aranması için yöntem
geliştirilmesi’ üzerine odaklanmaktadır. 2011 itibarıyle, 5,656 kişinin kalıntılarına ulaşıldı.
Guatemala’da ailelerin ihtiyaçlarına henüz tam olarak yanıt verilmiş değildir. 2003 yılında hükümet tarafından başlatılan ve sadece maddi
tazminat verilmesine yönelik ulusal tazmin programı, yavaş ve yetersizdir ve ailelerin sevdiklerinin akibetini öğrenme ihtiyacına yanıt
vermemektedir. Kayıp aileleri için ulusal araştırma mekanizması bulunmamaktadır. Süregelen yapısal yozlaşma ve suç örgütlerinin güç sahibi
olmaya devam etmeleri, kurbanların ailelerinde güvensizlik yaratmıştır. Bu şartlarda, kayıp yakınlarını ortaya çıkıp ifade vermeleri için ikna
etmek herzaman kolay bir iş olmamaktadır. Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu raporunda ‘kırsal kesimdeki kayıp ailelerinden sadece yarısı
soruşturma başlatmıştır. Çoğu durumda, bunun nedeni, korktukları, izole oldukları ya da yardım alabilecekleri örgütleri bilememeleri, veya
yolculuk yapamayacak, gerekli formaliteleri yerine getiremeyecek ya da araştırma yürütemeyecek kadar çok fakir olmalarıdır’ denmiştir. Sonuçta,
pek çok kayıp kişinin akıbeti meçhul kalmaya devam etmektedir.
5_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 1
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 4: Fas
Fas, 1961’den 1999’e kadar Kral II. Hasan tarafından yönetilmekteydi. Kral II. Hasan döneminde yönetim, Arap sosyalizmi korkusuyla, monarşiye
karşı tehdit oluşturduğu düşünülen kişileri bastırmak için sert yöntemler kullanmıştır. 50,000 kişi keyfi tutuklama ve işkenceden yargısız infaz
ve zorla kaybetmeye kadar çeşitli ihlallerin kurbanı olmuşı. 1,000 ve 2,000 arasında kişi ise kaybolmuştur.
1999’da Kral II. Hasan’dan sonra tahtı devralan Kral VI. Muhammed, 2004’te, zorla kaybetmeler de dahil çeşitli insan hakları ihlallerinin araştırılması
amacıyla Eşitlik ve Uzlaşma Komisyonu’nu (IER) kurdu.
Hükümetin kayıpların akibetini belirleme konusunda sicili halâ parlak değildir. Faslı yetkililer mağdurların ‘hakikati bilme, adalet ve yeterli
tazminat’ haklarını vermekteki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemiştir. Birtakım kayıp davaları halâ sonuçlandırılmamıştır. Bazı kayıp
şahıs yakınları sevdiklerinin kalıntılarına ulaşamamış, ve kendilerine yakınlarının hangi şartlar altında tutsak alındığı ve öldürüldüğüyle ilgili
net ve tutarlı bilgi verilmemiştir. Kayıpların akıbeti ve ölenlerin gömüldükleri yerlerle ilgili komisyonun yetersiz bilgi verdiği yönünde önemli
şikayetler olmuştur. Komisyona yönelik diğer bir önemli eleştiri ise soruşturma gücünün kısıtlı olması ve insan hakları suçları işleyenleri sorumlu
tutma yetkisinin olmayışıdır. Diğer bir önemli nokta da, zorla kaybetme uygulamasının, yaygın olmasa da, Fas’ta halâ devam etmekte olduğudur.
6_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 2
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 1: İspanya
İspanya’da, 1936’dan 1939’a kadar, demokratik seçimle işbaşına gelen İkinci Cumhuriyet hükümetine karşı General Fransisko Franko önderliğinde
yapılan askeri isyanla başlayan kanlı bir iç savaş dönemi yaşandı. 1975’te rejimin sona ermesine kadar, yarım milyondan fazla İspanyol öldürüldü.
Franko'nun askeri diktatörlüğü 1975’te ölümüne kadar devam etti ve ardından demokrasiye geçildi.
İspanyol iç savaşında öldürülen çok sayıda kişi, savaş meydanlarından alınmış ve bilinmeyen mezarlara gömülmüştür. Yakın zamanda yapılan
tarihsel araştırmalar, Franko birlikleri tarafından savaş sırasında ve savaştan sonra infaz edilen kişi sayısının 70,000 ile 100,000 arasında olduğunu
ortaya koyar. Sonraki otuz yıl boyunca, ülkede siyasi idamlar ve işkenceler yaygın olarak sürmüş ve yaklaşık 114,266 kişi ise kaybedilmiştir.
Franko Kasım 1975’te öldü. İspanya parlamentosu demokrasiye geçiş kapsamında, 1977’de, geçmişle ilgili bir ‘sessizlik paktı’nın kabul edildiği
anlamını taşıyan bir af yasası geçirdi. Yasa, rejimin geriye kalan siyasi suçlularının serbest kalmasını ve aynı zamanda Franko’cular tarafından
işlenen suçların affını garanti etti. Bu, kimsenin yasal ifade vermeye çağrılamayacağı anlamına geliyordu. O sıralar, eski yaraları deşmenin yeni
bir iç savaşı ya da askeri darbeyi tetiklemesinden çok korkuluyordu. Bu korkuyla, ordudan ve halen önemli askeri güce sahip olan aşırı sağcılardan
çekinen demokrat reformcular, taviz vermeyi kabul ettiler ve bu girişim geçmişin geride bırakılmasına yol açtı.
2000’lere gelindiğinde, geçmişle yüzleşilmesi yönünde çok önemli gelişmeler yaşandı. Bu dönemde, İspanya’da iç savaşın mirasının
tartışılabilmesini daha mümkün kılan bir dizi farklı faktör eşzamanlı olarak ortaya çıktı. Bu faktörler arasında, ‘tarihsel hatıraların canlandırılması’nı
amaçlayan mağdur aileleri hareketi vardı. Başlatılan canlandırma sürecinin temel amacı mezar yerlerini bulmak ve iç savaş kurbanlarının
kalıntılarını çıkarmaktı (Kovras, 2008). Bu, ülkenin farklı bölgelerinde çoğalan yerel örgütlerin başlattığı bir inisiyatifti.
Hükümet 2007’de Franko rejimini itham eden ve geçmişte yapılan ihlallerle ilgili birtakım girişimler yapılmasını sağlayan Tarihsel Bellek
Yasası’nı onaylamış olsa da, bu yasa başka kararlarda eleştirilmiştir. Aileler ve sivil toplum grupları hükümete baskı yapmayı sürdürmekte ve
kazıları kendi girişimleriyle yürütmektedir. İspanyol hükümetinin konuyla ilgili tutumu tutarlı değildir, ilerleme yavaş olmaya devam etmektedir,
sıklıkla gömü yerleri bulunan kentlerin sağ eğilimli belediyeleri kazılara karşı çıkmakta ve kentsel gelişme olası mezarların üzerinde inşaat
yapıldığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte bir süre önce hükümet mezarların yerlerini gösteren bir harita çıkarmış ve kazılarla ilgili bir
protokolü onaylamıştır.
7_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 2
Kapsam
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 2: Eski Yugoslavya
1990’larda, eski Yugoslavya’yı oluşturan devletler, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da yaşanan en kötü şiddet olaylarına sahne olan birer
savaş meydanına dönüştüler. Ancak, ülkede çatışma Soğuk Savaş bitiminde başlamadı; kökeni çok daha eski gerginliklere dayanır. İkinci Dünya
Savaşı’na uzun süren silahlı çatışmalar ve baskılar damga vurdu. Yugoslavya, 1990’larda bölünmeye başladığı zaman bu dönemde yaşanan
gerginliklerin hatırası kolaylıkla yeniden canlandırıldı.
Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya federe devletleri ile Sırbistan
devleti içinde bulunan Kosova ve Voyvodina özerk devletlerinden oluşuyordu. Yugoslavya’da birkaç farklı dinî ve etnik grup vardı ve bu etnik
gruplar her devlette karışık olarak yaşıyorlardı. Bosna-Hersek’in (ise bu yönden en özel olandı çünkü orada) çoğunluğu oluşturan tek bir etnik
grup bulunmadığından özel bir konumu vardı.
Bölgede, komünizmin çöküşü sırasında ciddi siyasi ve ekonomik kriz yaşandı ve bu etnik ve dinî gruplar arasında güvensizlik ve gerilim yaratmak
için aşırı milliyetçiliği kullanan siyasi aktörler tarafından daha da derinleştirildi.
Slovenya’nın 1991’de bağımsızlık ilan etmesi Yugoslavya’daki kanlı çözülmenin başlangıcı oldu. Slovenya’nın ardından, 1995’e kadar devam eden
savaşlar sırasında, Hırvatistan ile Bosna Hersek 1991 ve 1992’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Hırvatistan’da, diğer faktörlerin yanı sıra, toprak
paylaşımı anlaşmazlığından kaynaklanan savaş, genel olarak Hırvat çoğunluk ile bölgenin en büyük etnik azınlığı Sırplar arasında oldu. Bosna’da
ise nüfus, yaklaşık olarak yüzde 43 Bosna’lı Müslüman, yüzde 33 Bosna’lı Sırp, yüzde 17 Bosna’lı Hırvat ve yüzde 7 civarında başka milletlerden
oluşuyordu. Dolayısıyla daha geniş etnik gerginlikler içeriye yansıyordu.
Sırbistan ve Hırvatistan’ın devlet içinde iktidarı elde tutma mücadelesi verdikleri sırada, bölgesel gerilimler de yaşanıyordu. Kosova’da savaş
1998’den 1999’a kadar sürdü ve bu yıllarda Kosova, Sırbistan’dan bağımsızlık kazanmak isteyen Kosova’lı etnik Arnavut toplumu ile onları şiddet
kullanarak kitleler halinde evlerini terketmeye zorlayan Sırp güçleri arasında yaşanan şiddet olaylarına sahne oldu. NATO, Mart 1999’tan Haziran
1999’a kadar, Kosova ve Sırbistan’daki Sırp güçlerine karşı hava saldırıları düzenledi ve bunun sonucunda Yugoslav [Sırp] ordusu Kosova’dan
çekildi ve savaş sona erdi.
Eski Yugoslavya’daki çatışmalarda sivillere saldırılar, zorla tahliye ettirme, sistematik tecavüzler yapılmış ve toplama kampları kullanılmıştır.
Ayrılma mücadelelerinin bölgedeki gruplar arasında ve içinde acı ve kanlı etnik savaşa dönüşmesiyle ortaya çıkan çatışmalara geniş çaplı savaş
suçları ve insanlığa karşı suçlar damga vurdu.
Savaş, Aralık 1995’te, Bosna, Sırbistan ve Hırvatistan devlet başkanlarının Dayton Anlaşması’nı imzalamalarıyla sona erdi. Esas olarak Bosna
Hersek’teki savaşı sonlandırmayı hedefleyen anlaşma, aynı zamanda, hem Bosna Hersek’teki yönetim sistemini değiştirerek, hem de çatışan
taraflar arasında yeniden toprak dağılımı yaparak eski Yugoslavya’da çatışan devletler arasında bölgesel güç dengesinin kurulması için temel
oluşturma amacıyla tasarlanmıştı.
8_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 2
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 3: Guatemala
Guatemala’da 36 yıl boyunca devam eden iç savaş, Batı yarıkürenin gördüğü en kanlı savaşlardandı. Baskıcı askeri rejim, Guatemala Ulusal
Devrimci Birliği’nin (URNG) gerilla güçlerinin yanı sıra toplum liderleri, siviller, kadınlar ve çocukları da hedef alıyordu. Kurbanlar arasında
toplumun tüm sosyal ve ekonomik katmanlarından kişiler bulunsa da, çok büyük bir çoğunluğu (kimliği kesin olarak tespit edilenlerin yüzde
83’ü) yerli Mayalar’dan oluşuyordu. Çatışmalar 1996’da imzalanan barış anlaşmasıyla sona erdi.
Guatemala iç savaşının temelinde, toprak ve kaynaklara erişim eşitsizliklerinden daha derin bir çatışma yatar. 1945 ile 1954 arasında, işçi haklarını
güçlendirmeye ve 100,000’den fazla köylüye yeniden toprak dağıtımına odaklı bir dizi tarım ve iş reformu yapıldı. Bu reform siyasetinin doğurduğu
gerilimin ardından, 1954’te Amerika destekli bir darbe gerçekleşti ve bununla birlikte ülkede muhalefeti şiddet yoluyla bastıran ve reformları
ortadan kaldıran askeri bir rejim kuruldu.
1960’larda faaliyete geçen gerilla grupları 1982’de Guatemala Ulusal Devrimci Birliği (URNG) çatısı altında birleşti. Direniş karşısında tüm gücünü
kullanan ordu 1983 yılında isyancılara karşı zaferini ilan etti. 1984 yılında sivil yönetime geçmek için girişim yapıldı. Uzun bir barış süreci sonunda,
1996’da hükümet ve Ulusal Devrimci Birliği (URNG) arasında, BM destekli bir barış anlaşması imzalandı.
Bugün, her yıl yüzlerce insan hakları aktivistinin saldırıya uğradığı (Human Rights First, t.y.) ve ‘aile bireyleri ölüm mangaları tarafından katledilen
pek çok Guatemalalı’nın halâ korku içinde yaşamlarını sürdürmekte’ (Mejia, 2009) olduğu Guatemala, dünyada şiddetin en fazla olduğu ülkelerden
biri olarak tanınmaktadır. Günümüzde şiddet olayları çoğunlukla, devletin çeşitli seviyelerde bir devlete dönüşmesiyle, üstüne gidilemeyen
uyuşturu sorunu ile bağlantılıdır. Bunun bir nedeni, 'insan hakları savunucularına yönelik çok büyük sayıda tehdit ve saldırının sorumlusu olan
yasadışı ve gizli güvenlik örgütlerinin devam eden varlığıdır. Bu organize suç gruplarının Guatemala’da pek çok kamu kurumu ile yakın bağlantı
içinde olduğu iddia edilmektedir. Barış Anlaşmaları sonrasında, bunların dağıtılması yükümlülüğüne rağmen, halâ etkindirler' (Human Rights
First, t.y.). Bu örgütler, neredeyse tam dokunulmazlık zırhına bürünerek eylemlerine devam etmektedir. Ayrıca, iç savaşın yol açtığı zararın
boyutu ülke genelinde bilinmemektedir. Çoğunlukla İspanyol kökenlilerden oluşan orta sınıfın büyük çoğunluğu, geçmişte yaşanan şiddeti inkar
etmiştir.
9_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 2
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 4: Fas
1956’da Fas’ın Fransa’dan bağımsızlığını kazanmasıyla sistematik insan hakları ihlalleriyle dolu karanlık bir dönem başlamış ve yıllarca 50,000
civarında Fas vatandaşı Faslı yöneticiler tarafından gelişigüzel tutuklanarak, Kendilerine işkence edilmis ve ‘kaybedilmiştir’.
1961’de, Kral II. Hasan tahta çıktı ve 38 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Kral II. Hasan II yönetimi, Arap sosyalizmi korkusuyla, monarşiye karşı tehdit
olarak görülen kişilere yönelik baskı yöntemleri kullanmiştir.
1960’larda otoriteler, aydınlar, sendikacılar ve solcu Ulusal Halk Güçleri Birliği üyeleri ile çiftçiler ve monarşiye karşı olduğu düşünülen herkesi
hedef aldı. 1970’lerin başında düzenlenen iki başarısız askeri darbe girişimi ise, özellikle Marksistler ve İslamcılara yönelik baskıların daha da
şiddetlenmesine yol açtı. Muhalifler tutuklanıp, ‘kaybedildikleri’ gizli gözaltı merkezlerine götürüldüler. Darbede görev almakla suçlanan bazı
ordu subayları kısa yargılamanın ardından idam edildiler, bazıları ise yıllarca tutuldukları gözaltı merkezlerine gönderildiler.
Fas’ta 1990’lardan itibaren önemli reformlar yapılmaya başlandı ve bunların sonucunda 2004’te bir Eşitlik ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu, ancak
hükümet henüz Komisyon’un yasal ve kurumsal reformlara gidilmesi yönündeki tavsiyelerini yerine getirmemiştir. Fas’lı yetkililer mağdurların
‘gerçeğr bilme, adaletin sağlanması ve yeterli tazminat’ haklarını tesis etme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmiş değildir. Ayrıca toplu
gerçeği bilme programları da halen uygulama aşamasındadır. Belirtilmesi gereken bir başka nokta ise, zorla kaybetme uygulamasının, yaygın
olmasa da, Fas’ta halâ devam etmekte olduğudur.
10_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 3
Grupların Kayıp Kişiler Sorununa Yaklaşımları
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 1: İspanya
İspanya’da 1930’larda yaşanan iç savaş dönemi ve sonrasında 114,266 civarında insan kayboldu. Bu yıllarda ülkede yönetimi elinde tutan Franko
hükümeti, Cumhuriyetçileri şiddet yoluyla bastırdı ve komünizm, masonluk, liberalizm ve ateizm gibi ‘anti-İspanyol’ addettiği fikirleri yok etmeyi
kendine amaç edindi.
Geçmişte yaşananlarla ilgili bir toplumsal suskunluğun hakim olduğu İspanyol toplumunda yıllarca, kayıpların araştırılması için çok az şey yapıldı.
1980’ler boyunca, geçmişle yüzleşmek için farklı kesimler birtakım çalışmalar yaptılar. Sınırlı bir tazminat yasası geçirildi, ancak, mağdurları
tanımayan bu yasa savaştan etkilenmiş kişilerin tepkisini çekti. Bu dönemde İspanya’da aynı zamanda Franko’nun baskı politikalarını titizlikle
bölge bölge resmeden bilimsel tarih çalışmalarında bir patlama yaşandı.
1998’de Şili'li General Augusto Pinochet’nin Londra’da tutuklanması İspanya’da sivil savaş tartışmalarının şiddetlenmesine katkı yaptı. Pinochet'nin
tutuklanması, evrensel yargı ilkesine dayanarak İspanyol yargıç Baltazar Garzón’un talebiyle gerçekleşmişti.
2000’lerde, iç savaşın tartışılması daha fazla mümkün oldu. Önde gelen örgütlerden birisi olan Tarihsel Belleğin Kurtarılması Derneği
(ARMH) yargısız infaz edilerek katledilen kişilerin toplu mezarlardan çıkarılması ve aileleri ve dostları tarafından yeniden defnedilmesi için
kampanya yaptı. ARMH, 2000 yılında, kendi büyükbabası Ekim 1936’da Franko’cular tarafından öldürülen Emilio Silva tarafından kuruldu
(Encarnación, 2008). Silva’nın büyükbabasının ve diğer onüç kurbanın yol kenarında bulunan mezarı, ARMH'ın başlıca davası oldu ve Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne taşındı. 2006’ya kadar, ARMH 520 cesedin bulunduğu 40 mezar alanında kazı yaptı. ARMH çalışmaları
gönüllülerle ve kayıp ailelerinin finansal desteğiyle yürütüldü. Bazı zamanlarda yerel yetkililer yardım önerisinde bulunmuş olsa da, kazıların
ilk döneminde çalışmalar için merkezi hükümetten hiçbir yardım yapılmadı.
Kasım 2002’de, Birleşmiş Milletler Zorla veya Gönülsüz Kayıplar Çalışma Grubu, İspanyol hükümetinden İspanya İç Savaşı’nın bitiminden sonra
öldürülen Cumhuriyetçiler’in akıbetlerinin belirlenmesi ve kayıpların kalıntılarının bulunduğu tespit edilen mezarların açılması için çalışma
başlatmasını istedi. Çalışma Grubu İspanyol hükümetine inceleme yapması için sadece iki vakayla ilgili tavsiyede bulunmuşken, konuyla
ilgilenmesi için hükümet üzerinde baskıyı artırdı.
İspanyol toplumunda konuyla ilgili bilincin uyanmasında AMRH gibi mağdur dernekleri ile onları destekleyen solcu siyasi partilerin birlikte
oluşturdukları baskı (Izquierda Unida ve Catalanish) çok önemli bir rol oynadı.
2007’de, İspanyol parlamentosu Tarihsel Bellek Yasası’nı onayladı. Yasa Franko rejimini kınıyor, insan hakları ihlâllerini soruşturmak için bir
konsey kurulmasını onaylıyor, mağdurlara tazminat verilmesini sağlıyor, hükümete mezarların kazılması için finans sağlama zorunluluğu getiriyor
ve Franko rejimine ait ya da savaşan tarafları simgeleyen sembollerin kamusal alanlarda bulundurulmasına yasaklama getiriyordu.
2008’de, İspanyol yargıç Baltazar Garzón 17 Temmuz 1936 ile Aralık 1951 arasındaki dönemde infaz edilen ve kaybolan 114,266 kişiyle ilgili
soruşturma başlattı. Garzón'un bu girişimi başlatmasının hemen ardınan, Ulusal Ceza Mahkemesi’nde alınan bir karar, tüm şüpheli zorla kaybetme
davalarını toplu mezarların bulunduğu bölgelerin yerel ceza mahkemelerine yönlendirmesine yol açtı. Bu mahkemelerin çoğu, zaman aşımını
öne sürerek davaları kapattı. Garzón, 2010’da yetkisini aşmakla suçlandı ve görevden alınması için hakkında dava açıldı.
11_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
İspanyol hükümetinin konuyla ilgili tutarsız tavrı devam etmekte, ilerleme yavaş kaydedilmekte, çevresinde gömü yerleri bulunan kentlerin sağ
eğilimli belediyeleri tarafından kazılara sık sık karşı çıkılmakta ve kentsel gelişmeyle birlikte olası mezarların üzeri binalarla kaplanmaktadır.
Ancak bir süre önce hükümet mezarların yerlerini gösteren bir harita çıkarmış ve kazılarla ilgili bir protokolü onaylamıştır.
İspanya’da iç savaşın mirasıyla yüzleşme henüz yeni başlamış olup, toplumun tüm kesimlerinde geçmişe nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili
hissedilen yoğun bir gerilim yaşanmaktadır. Bu, özellikle kayıplar konusunda belirgin hale gelmektedir. Medyada kayıpların mezarlarının
bulunmasının önemiyle ilgili büyüyen, fakat temkinli bir tartışma vardır. Aynı zamanda, sol ve sağ arasındaki siyasi bölünmüşlük sürmeye devam
etmektedir ve kayıp aileleri kalıntıları arama sürecinde bazen halâ isimlerinin saklı tutulmasını talep edebilmektedir. Bununla birlikte, aileler,
mezar alanlarının açılması ve cesetlerin çıkarılıp kimliklerinin tespit edilmesi için baskının devam etmesinde önemli rol oynamaya devam
etmektedir. Sivil toplum aktörleri ve sanatçılar ile akademisyenlerin de geçmişin tartışılması ve sivil savaşın anlamlandırılması üzerine yeniden
düşünme sürecine katılımcılıkları gittikçe artmaktadır.
12_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 3
Grupların Kayıp Kişiler Sorununa Yaklaşımları
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 2: Eski Yugoslavya
Hırvatistan, Bosna Hersek, ve Kosova’da yaşanan savaşların sonunda toplam 34,809 kişinin kayıp olduğu bildirilmiştir. On yıldan fazla bir süre
geçmesine rağmen, bunlardan yaklaşık 13,714’ü halâ kayıptır. Kayıplar arasında Hırvatlar, Sırplar, Boşnaklar, Arnavutlar, Karabağlılar, Macarlar
ve Çingeneler vardır. Savaş sırasında işlenen suçlar büyük ölçekli ve çok çeşitliydi. Savaş suçlarının cezalandırılması için bazı girişimler yapılmışsa
da bölgedeki kayıpların akıbetini belirlemek için koordineli çalışmalar az olmuştur.
Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP) ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC), ile ailelerin ve hayatta kalanların oluşturduğu gruplar
kayıpların bulunması çabalarında ön saflarda yer aldılar.
Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP), 1996’da Bosna-Hersek’te Dayton barış anlaşmasını desteklemek için kuruldu. 2001’in sonundan
bugüne, ICMP, DNA tekniği kullanarak 'silahlı çatışmalarda kaybolan çok sayıda kayıp kişinin' bulunmasını sağladı. Örgüt '29,073 kayıp kişi ve
88,610 yakınının kaydedildiği bir bilgi bankası oluşturdu, ve eski Yugoslavya’daki gizli mezarlardan çıkarılan ölülerin kalıntılarından toplanan
33,000’den fazla kemik örneği topladı. ICMP kan ve kemik örneklerinin DNA yöntemiyle eşleştirilmesiyle, çatışmalarda kaybolan ve gizli mezarlarda
kalıntılarına ulaşılan 15,955 kişinin kimliğini tespit edebildi'.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) 'eski Yugoslavya’daki çatışmalarda kaybolan kişilerin akıbetlerini belirleme ve ailelerinin yasal, psikolojik
ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması çabalarını destekler. Buna, Bosna Hersek ve Kosova’daki otoritelere var olan yasal düzenlemelerde
değişiklik yapmaları ve kayıp ailelerinin haklarını korumaya yönelik yeni yasalar tasarlamaları için yardım etmek dahildir'. ICRC aynı zamanda,
Kosovalı ve Sırp otoriteler arasında diyaloğun yürütüldüğü Kayıp Kişiler Çalışma Grubu’na da başkanlık eder. ICRC ayrıca, Kosova’daki askeri
birliklerin ve uluslararası örgütlerin arşivlerinde tutulan belgeleri toplamak için çalışma yaptı. Bu sayede çatışan taraflar arasında bilgi alışverişi
yapıldı ve aynı zamanda hem Sırbistan’da hem de Kosova’da kazılar yapıldı ve kalıntılar ailelere teslim edildi. ICRC Saraybosna’da, Bosna Hersek
Kayıp Kişiler Enstitüsü’nün kapasitesini artırması için yardımda bulundu, ve Priştine’de Kosova Kayıp Kişiler Hükümet Komisyonu’nu
desteklemektedir. ICRC, tüm ülkelerdeki ‘ulusal dernek’ personeline, kayıp ailelerine psikolojik destek verme konusunda eğitim verir ve kayıplar
sorunuyla ilgili yerel Kızıl Haç örgütü ile işbirliği yapar.
Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü (MPI), Bosna Hersek Bakanlar Kurulu ve ICMP tarafından 2005’te kuruldu ve 2008’de faaliyete geçti. Enstitü,
kayıplar ve toplu mezarlarla ilgili bilgileri topluca biraraya getirir, aileleri bilgilendirir ve kayıp sertifikası verir, yerel adli makamları muhtemel
mezar yerleriyle ilgili bilgilendirir ve inceleme yapılmasını talep eder, kazı ve kalıntıların çıkarılması, otopsi ve kimlikleme yapılması çalışmalarında
yer alır, ve kayıp ailelerine destek sağlar. Bosna Hersek’te kaybolan kişilerin sicilinin tek bir dosyada tutulması yapılan önemli bir iş olmuştur.
Bunun kritik bir önemi vardır, çünkü başka çatışma bölgelerinde olduğu gibi, kayıpların listelendiği merkezi bir dosya olmadığı zaman, çeşitli
örgütler kendi dosyalarını tutarlar, bu da sayılar ve bilgi açısından karmaşaya yol açar.
MPI, Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin (OHR) inisiyatifi ile 1997’de başlatılan ‘Ortak Mezar Açma Süreci’nin devamında ortaya çıktı. Bu, çatışan tarafların,
kendi kayıplarını ‘öteki taraf’ların topraklarında aramasını mümkün kıldı. MPI ile birlikte, bir grup kayıp ailesi, kayıp kişilerle ilgili bir yasanın
çıkarılması için lobi yaptı. Bu yasa Kasım 2004’te karara bağlandı ancak henüz tam olarak uygulamaya girmedi. Yasa 'arama sürecinin kolaylaşması,
kayıp kişilerin tanımlanması, merkezi belgelerin düzenlenmesi, kayıp ailelerinin sosyal ve öteki haklarının anlaşılması ve Bosna Hersek’ten kayıp
kişilerin aranması ile ilgili diğer konularla ilgili ilkeleri belirler'.
13_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Bosna Hersek, Hırvatistan ve Kosova hükümetlerinin tümü, ülkeleri için savaş yıllarında kaybolan ve kendilerinden halâ haber alınamayan
kişilerin listesinin bulunduğu ‘Kayıp Kişiler Kitabı’nın yazılması için ICRC ile işbirliği yaptı.
Müdahil hükümetlerden hiçbiri savaş suçlarının nedenlerini araştırma ya da yapılan kötülükleri belgelemeye dönük kapsamlı bir çalışma yapmadı.
İnisiyatiflerin hakikat arama çabaları ya bir komisyon kurulmasını sağlayamamış (BH, 1990lar, 2005-2006) ya da kurulan komisyonlar bulgular
ve tavsiyeler içeren bir final rapor üretmeyi başaramamıştır (Sırbistan ve Karadağ, 2001). Otoriteler, eski Yugoslavya genelinde, özellikle
bölgelerinde çoğunlukta bulunan etnik grubun üyelerine maddi tazminatlar verdiler. Aynı şekilde, anıtlar da sadece çoğunluk grubunun
kurbanlarını onurlandırır. Tazminat yasaları da sivil kurbanlardan çok eski savaşçıların lehinedir.
Bölgesel düzeyde, 1993’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), aralarında,
Kosova eski Başbakanı, Sırbistan eski Devlet Başkanı ve Bosna Sırp ve Hırvat ordusu eski komutanları da dahil, pek çok üst düzey siyasi ve askeri
liderin bulunduğu 161 kişi aleyhine dava açtı. ICTY da halâ kayıp olan kişilere ilişkin soykırım davalarını sonuca bağladı.
2006’dan beri, Yugoslavya sonrası ülkelerdeki sivil toplum örgütleri aktif olarak, bölgesel bir hakikat arama mekanizmasının kurulması ihtiyacını
gündeme getirdiler. RECOM (Bölgesel Hakikat Komisyonu) için Koalisyon, 2011’in ilk yarısında kayıpların akıbetini belirleyecek bölgesel bir
hakikat komisyonu kurulması talebiyle bölgedeki hükümetlere başvurdu. Koalisyon 1,500 bölgesel sivil toplum örgütü (NGO) ve insan hakları
gruplarından oluşmaktadır.
Sivil toplum, kayıplar sorununda ilerleme sağlanması için yoğun çaba gösterirken, bölgedeki kayıp kişilerin tam sayısı da dahil, çözülmemiş pek
çok sorunla ilgili bir hayli anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu boşluğu doldurmak amacıyla RECOM bölgede yürüttüğü bir kampanya ile hakikat
arama komisyonunun kurulması için yarım milyon imza topladı.
Srebrenitsa kurbanlarını ve hayatta kalanlarını temsil eden birkaç sivil toplum örgütü vardır. Srebrenitsalı Kadınlar ‘amacı, Bosna Sırp ordusu
tarafından 11 Temmuz 1995’de gerçekleştirilen Avrupa’nın en büyük katliamında kaybolan 10,000 kişiyi aramak’ olan bir sivil toplum örgütüdür.
Hayatta kalanların oluşturduğu gruplar, sivil toplum ve hükümetler tarafından inşa edilen anıtların yanı sıra sivil toplum örgütleri ve yasal
kurumların, dökümantasyon oluşturmak için önemli çabaları oldu. Örneğin, hükümet dışı bir kurum olan İnsani Hukuk Merkezi, Kosova savaşı
sırasında öldürülen ya da kaybolanların (12,000 civarında kişi) tümüyle ilgili bilgiler biriktirdi. Dokümantasyon süreci sırasında tek tek tüm
vakalarla ilgili kayıp aileleri fertleriyle yüzlerce görüşme yapıldı. Ayrıca gazete yazıları ve aile fertlerinin verdikleri ifadeler toplandı.
Çatışma yılları boyunca işlenen savaş suçlarının ve insanların kaybolmalarına yol açan suçların yargılanması bölgesel medyada yeterince yer
bulmamış, veya her ülkede seçilerek kamuoyuna sunulmuştur. Bu şekilde medya, zaten kanıksanan ayrı toplumlar söylemini öne çıkaran kurbansuçlu söylemini güçlendirmiş ve kendi toplumunu masum olarak yansıtmıştır.
14_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için Materyal - Aktivite 3
Grupların kayıp kişiler sorununa yaklaşımları
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 3: Guatemala
Guatemala’da askeri rejim ve direniş güçleri arasındaki silahlı çatışmalar sonucunda 200,000 civarında kişi ölmüş veya kaybolmuştur. Tarihi
Aydınlatma Komisyonu tarafından belgelenen 42,275 mağdurun 6,000’den fazlası zorla kaybetme kurbanlarıdır. Diğer belgelerde ise toplam kayıp
sayısının 50,000 civarında olduğu belirtilmektedir.
1990'ların başında, barış anlaşması henüz imzalanmadan önce, çeşitli sivil toplum örgütlerinden oluşan büyük bir grup ve kayıp kişilerin yakınları
biraraya gelerek, gizli mezarlarla ilgili Halk Bakanlığı’na lobi yaptılar. Bu örgütler kaybettikleri sevdiklerinin izini bulmak için gizli mezarlar, zorla
kayıplar ve siyasi infazlarla ilgili bilgiler topladılar. Arjantin ve Şili Adli Antropoloji Ekipleri’nin üyelerinden oluşan bir grup uluslararası adli
antropoloğu, kazıları başlatmaları ve sonradan Guatemala Adli Antropoloji Ekibi’ni kuracak olan yerli antropologları ve öğrencileri eğitmeleri için
ülkeye davet ettiler. Ardından Guatemala Adli Antropoloji Ekibi (FAFG) kuruldu ve ekip, 1994’ten beri kayıpları bulmak için çalışmaktadır. Halihazırda
FAFG’ın çalışmaları ‘Guatemala’da zorla kaybetmelerin tarihsel olarak yeniden yapılandırılması ve silahlı çatışma döneminde kaybolan kişilerin
aranması için yöntem geliştirilmesi’ üzerine odaklanmaktadır. 2011 itibarıyle, 5,656 kişinin kalıntılarına ulaşıldı.
Guatemala’daki kazılar, diğer yerlerde olduğunun tersine, kalıntıların iadesinin ötesine geçen kapsayıcı bir süreç olmuştur. Çocuklar, komşular,
arkadaşlar, ve toplum bireyleri yardım ederek, yemek pişirerek, kazılara katılarak, mağdur yakınlarına psikolojik destek olarak sürece müdahil
olmuşlardır. Guatemala toplumunda kazılar mağdurlar ve toplumlar arasında daha derin bir iyileşme süreci yaratılmasına yardım etmiştir. Ayrıca
Guatemala toplumunda psiko-sosyal iyileştirmeye de önem verilmiştir.
Katolik Kilisesi’nin desteklediği, hükümet dışı hakikat arama komitesi, Tarihsel Belleğin Canlandırılması (Recovery of Historical Memory - REMHI)
projesi kapsamında, mağdurlarla yapılan 7,000 görüşmenin analiz edildiği ve Nisan 1998’de yayımlanan bir raporda, suçların yüzde 90’ının
sorumluluğunun orduya ait olduğu belgelendi. Raporun yayımlanmasından iki gün sonra REMHI'nin lideri, Piskopos Juan Gerardi öldürüldü. Bu
davada bazı mahkumiyet kararları verilmiş olsa da, yasal takibat halâ devam etmektedir.
1996 Guatemala barış anlaşması bir Tarihi Aydınlatma Komisyonu (CEH) kurulmasını da içeriyordu. BM liderliğinde, Guatemalalı ve uluslararası
çalışanlardan oluşan komisyon ülke çapında ifadeler topladı. Komisyonun sorumluluğu, çatışmalar sırasında yapılan insan hakları ihlâllerini ve
şiddet olaylarını aydınlatmak, araştırma bulgularını belgelemek ve Guatemala’da barış ve ulusal uyumu sağlamak için ‘özellikle mağdurların anısını
yaşatmak, karşılıklı saygı ve insan haklarına riayet kültürünü geliştirmek ve demokrasiye geçiş sürecini güçlendirmek için’ atılması gereken adımlarla
ilgili tavsiyelerde bulunmaktı.
Komisyon, 1999 raporunda soykırım, insanlığa karşı suçlar ve diğer insan hakları ve insani hukuk ihlallerinin gerçekleştiği sonucuna vardı. Komisyon
suçlardan sorumlu olanların Guatemala otoriteleri tarafından adalete teslim edilmesi ve kurbanları onurlandırmak için bir tazminat siyasetinin
oluşturulması gerektiği tavsiyesinde bulundu. Zamanın hükümeti rapora şiddetle karşı çıktı ve sonuçta, rapordaki tavsiyelerden pek çoğu ciddi
insan hakları ihlâllerinin yanı sıra unutulup gitti.
Sivil toplum ve mağdur gruplarının daha fazla adalet için yaptıkları baskı sonucu hükümet 2003’te bir Ulusal İyileştirme Programı oluşturdu. 25
Şubat 2009’da devlet başkanı Alvaro Colom, ‘İç Savaş Kurbanlarını Onurlandırma Günü’nde, Guatemala Şehiri Anayasa Meydanı’nda, Tarihi
Aydınlatma Komisyonu’nun raporunu kabul etti ve geçmişte yaşananlar için af diledi.
15_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ülkede pek çok kayıp kişinin akıbeti halâ bilinmemektedir. Pek çok dava halen daha ya soruşturma aşamasındadır ya da ulusal mahkemelerde
görüşülmek üzere bekletilmektedir ve mağdur örgütlerinin adalet için mücadelesi devam etmektedir. Büyük risklere rağmen soruşturmaların
devamını mümkün kılan, Guatemalalı mağdurların kararlılığı ve çabaları olmuştur ve bunda dürüst savcıların çok kritik anlarda kendilerine destek
vermesinin de önemli katkısı olmuştur.
Tazminatların verilmesi için yapılan girişimler yavaş ve yetersiz olmuştur. İç savaşın ülkede ne denli büyük ve derin bir tahribat yarattığı ülke
genelinde kabul edilmemektedir. Genellikle İspanyol kökenlilerin oluşturduğu orta sınıfın çoğunluğu geçmişte yapılan şiddeti inkar etmektedir.
Yaygın bir kabul noksanlığında, geçmişi kınamak ve hatıralaştırmak için alternatif yöntemler, örneğin grafiti, duvar resimleri ve diğer sanatsal
ifade biçimleri kullanılmaktadır.
16_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 1: Sorunlu Geçmişlerle Başetmek. Dünyanın Farklı
Ülkelerindeki Toplumlar Kayıp Kişiler Sorununa Nasıl Yaklaşmıştır?
Ünite 1 için materyal - Aktivite 3
Grupların kayıp kişiler sorununa yaklaşımları
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Grup 4: Fas
1990’lar Fas’ta reformların yapılmaya başlandığı dönem oldu. Kral II. Hasan, büyüyen iç ve dış tepkiler karşısında, 1990’da kendisine ‘insan haklarıyla
ilgili bütün konularda’ danışmanlık yapacak bir İnsan Hakları Danışma Konseyi (CCDH) kurmak zorunda kaldı. Bunu izleyen birkaç yıl içinde,
yüzlerce siyasi muhalif serbest bırakıldı ve yeni bir anayasa oluşturuldu.
Kral II. Hasan’dan sonra tahta 30 Haziran 1999’da oğlu VI. Muhammed geçti. Yeni kral babasının izinden gitmekten kaçındı. Kral VI. Muhammed’in
tahta geçmesinin ardından ilk işlerinden biri keyfi gözaltı ve zorla kaybetme kurbanlarına tazminat vermek amacıyla bir Bağımsız Tahkim Kurulu
(IAC) kurmak oldu. Dört yıla yakın bir çalışma süresi içinde IAC, 7000’den fazla davayı sonuca bağladı ve 100 milyon dolar civarında tazminat ödedi.
Sonuç olarak, Fas’taki sivil toplum örgütleri geçmişle yüzleşmek için kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi talebini dile getirmeye başladılar.
Ekim 1999’da bir grup eski siyasi tutuklu, bağımsız bir hakikat komisyonunun kurulması ve tazminatın tanımının genişletilmesi için kampanya
yapmak amacıyla Fas Hakikat ve Adalet Forumu’nu (FVJ) kurdu. FVJ konuyu toplumun gündeminde tutmak için sürekli olarak gösteriler
düzenledi. Örgüt Mart 2000’den itibaren eski gizli gözaltı merkezleri önünde düzenli gösteriler yapmaya başladı. Örgüt liderleri, insan hakları
aktivistlerinin ve mağdurlarının biraraya geldiği bir dizi oturma eylemi düzenledi.
CCDH 2003’te Kral Muhammed’e demokrasiye geçişin devam etmesine katkı yapmak için bir hakikat komisyonu kurma yönünde resmi bir tavsiyede
bulundu. Kral, Ocak 2004’te, geçmişte yapılan ihlâlleri soruşturmak üzere Eşitlik ve Uzlaşma Komisyonu’nu (IER) görevlendirdi. IER, devlet
aktörlerini ve diğer kurumların geçmişteki insan hakları ihlâlleri suçlarındaki sorumluluğunu belgeledi. Komisyon ayrıca, geniş ölçekli bireysel
tazminat planlaması yaptı, toplu tazminat programının benimsenmesini önerdi ve başbakanın geçmişteki suçlardan dolayı özür dilemesi
tavsiyesinde bulundu. Komisyon, aynı zamanda devlet kurumlarında hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve insan hakları ihlâllerinin
tekrarlanmaması için reformlar yapılmasını tavsiye etti.
2006’dan beri CCDH, IER’in tazminat programlarını uygulamada önemli gelişme kaydetti. Mağdurlara bireysel tazminatların ödenmesi neredeyse
tamamlandı. Bu kapsamda 9,000 civarında kişiye toplam 85 milyon dolara yakın bir miktar tazminat ödendi. CCDH, mağdurlara ve ailelerine sağlık
hizmeti ve ücretsiz mesleki eğitim verilmesi için bakanlıklar ve resmi birimlerle anlaşmalar imzaladı. Konsey, ayrıca 11 bölge ve topluluğun toplu
tazminat almaya hakkı olduğuna karar verdi. 2008’de tazminatların verilmesini organize etmek ve maddi kaynak sağlamak için bir program
başlatıldı. Atılan adımların sembolik boyutu bir bakımdan, eski gizli tutuklama merkezlerinin anma mekanlarına dönüştürülmesi de dahil, anıtların
inşa edilmesi ve anma etkinliklerinin düzenlenmesi ile geçmişte yapılan ihlalleri kabul etmek ve bunların hatırasını canlı tutmayı amaçlıyordu.
Komisyona yönelik en önemli eleştiri soruşturma gücünün kısıtlı olması ve insan hakları suçları işleyenleri sorumlu tutma yetkisinin olmayışıdır.
Kayıpların akıbeti ve ölenlerin gömüldükleri yerlerle ilgili komisyonun yetersiz bilgi verdiği yönünde de önemli şikayetler olmuştur. Ayrıca, toplu
tazminat programları da halâ başlangıç aşamasındadır.
Faslı otoritelerle sürekli diyalog içinde olan Uluslarası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) ve Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası kurumlar konuya
duyarlılıklarını sürdürmektedir.
17_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite için materyal – Başlangıç Aktivitesi
Kıbrıs’ta kayıp şahıslarla ilgili güncel durum
Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) Ağustos 2011 raporuna göre, 1,464 Kıbrıslı Rum ve 494 Kıbrıslı Türk kayıp şahıs bulunmaktadır. Temmuz
2007’de KŞK çatışma dönemlerinde kaybolmuş kişilerin kemiklerini ailelerine iade etmeye başladı. Kıbrıs Rum toplumunda ilk cenaze törenleri 8
Temmuz 2007’de yapılırken, Kıbrıs Türk toplumundaki ilk cenaze törenleri birkaç gün sonra 13 Temmuz 2007’de yapıldı. 30 Haziran 2011 itibarıyla
ülke çapında 797 kişi gömüldükleri yerlerden çıkarılmıştır ve süreç halâ devam etmektedir. KŞK, 536 gömü yerinde kazı yaptı ve 286 civarında
kişinin kemikleri ailelerine verildi (226 Kıbrıslı Rum kayıp ve 60 Kıbrıslı Türk kayıp).
KŞK, 28 Ağustos 2006’da tüm ada çapında bir kazı programının başladığını ve çalışmaları Arjantin Adli Antropoloji Ekibi rehberliğinde, Kıbrıslı Türk
ve Kıbrıslı Rum arkeologlar ve antropologların yürüteceğini açıkladı. Kıbrıslı arkeologlar birlikte olası gömü yerlerini kazıp kalıntıları aramaktadır.
BM denetimindeki ara bölgede bulunan KŞK antropoloji laboratuvarında çalışan Kıbrıslı antropologlar çıkarılan kalıntıları analiz eder ve kemik
örneklerini Adli Genetik Laboratuvarı’na gönderir. Kıbrıslı biliminsanları, çıkarılmış kalıntıları kimliklendirmek için, kemik örnekleri ve kayıp kişilerin
aile bireylerinden alınan örnekleri analiz eder. Kişinin kimliği tespit edilince, bir KŞK üyesi ailesini bilgilendirir ve kalıntıların resmi iadesi yapılır.
Aile bireyleri, KŞK tesislerine gelip sevdiklerinin kalıntılarını görme ve sürece dahil olan bilimadamlarıyla tanışma şansına sahiptir.
KŞK’nın görev ve yetki sorumluluğu kayıpları bulup ailelerine teslim etmekle sınırlıdır ve ailelerin sevdiklerinin ölümüne neden olan koşullarla
ilgili bilgi alabileceği yasal bir merci bulunmamaktadır. Ne olduğunu bilme hakkı, aileler tarafından tekrar tekrar gündeme getirilmektedir ve bazı
kayıp yakınları, halihazırda mevcut olan mekanizmaların, otoritelerin etkin soruşturma yapma konusundaki yasal yükümlülüklerini yerine
getirmelerini sağlayamadığı iddiasıyla, yerel ve uluslararası seviyelerde yeni davalar açtılar. Hukuksal girişimler, önceden olduğu gibi şimdi de
etkili bir baskı kaynağı olarak işlev göstermektedir ancak henüz herhangi bir tutarlı ya da net sonuç vermiş değildir. Mahkeme kararları henüz tam
olarak uygulanmamıştır ve etkili soruşturmanın ve otoritelerin rolünün tam tanımının ne olduğu sorusu da halen yanıtlanmış değildir.
Yeni davalar açmak mümkün olmuştur çünkü yeni yasa altında kalıntılar yeni delil olarak kabul edilmiştir ve bu sayede aileler KŞK’dan yakınlarının
kalıntılarını aldıkları zaman yeni bir dava başlatabilmişlerdir. Dolayısıyla, 2007’den itibaren kalıntıların ailelere ulaşmasıyla, yeni davalar açılmıştır.
Halihazırda AİHM’de 16’sı Kıbrıslı Türkler’in açtığı, 33’ü de Kıbrıslı Rumlar’ın açtığı davalar bulunmaktadır. Mahkeme soruşturmalarını takiben, her
iki toplumda otoriteler paralel cezai soruşturmalar başlatmıştır.
Bu gibi davalar ve soruşturmalar halâ devam etmektedir ve etkili soruşturma yükümlülüğünü yerine getirme ve ölümlerin gerçekleştiği koşullarla
ilgili bilgi verme ve bu bağlamda ölümlerden sorumlu olanlar kişilerle ilgili ne yapılması gerektiği gibi konulara açıklık getirilmesi ihtiyacı giderek
daha fazla gündeme getirilmeye başlamıştır.
Halen, KŞK çalışmaları kapsamında bulunmaya çalışılan pek çok kayıp şahıs vardır, ve aynı zamanda kayıplarla ilgili yanlış kanılar her iki toplumun
söylemlerinde ifade bulmaya devam etmektedir. Bununla birlikte, kemikleri bulunan kurbanların aileleri için acı dolu bir bekleme dönemini
sonlandırma yönünde önemli ilerlemeler de kaydedilmiştir. Ancak, mağdur grupları sürecin uzun sürmesine tepki göstermeye devam etmektedir.
Gündeme getirilen bir başka şikayet konusu ise adanın kuzey kısmında bulunan bazı olası gömü yerlerinde çalışma yapılmasına izin verilmemesidir.
KŞK iki toplum arasında kurumsallaşmış işbirliğinin başarılı bir modeli olarak çalışıyor. KŞK, mağdur grupları ve diğer sivil toplum örgütleri ile
temas halinde bulunarak, sık sık medyada yer alarak, internet sitesini düzenli olarak güncelleyerek, ve 2010’da çekilen belgesel film Digging for
the Future (Gelecek için Geçmişi Kazmak) aracılığıyla çalışmalarıyla ilgili halkı sürekli olarak bilgilendirmektedir.
KŞK’nın kaydettiği ilerleme, konunun daha fazla halkın gündemine getirilmesi ve çeşitli örgütlerin, gazetecilerin ve sanatçıların çalışmaları,
Kıbrıs’taki kayıp şahısların daha fazla tartışılmasını sağlamış ve daha önceki yıllarda olduğu gibi, konu tabu olmaktan çıkmıştır. Otoritelerin daha
fazla sorumluluk almaları, KŞK çalışmalarının öneminin daha fazla takdir edilmesi, hem Kıbrıslı Türkler’in hem de Kıbrıslı Rumlar’ın mağdur
olduğunun daha fazla kabul edilmesi, ve bu sürecin geçmişle ilgili neyi ortaya çıkardığının ve Kıbrıslılar’a gelecek için ne tür seçimler sunduğunun
daha incelikli tartışmalarla değerlendirilmesi yönündeki beklentiler herzamankinden büyüktür.
18_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünit 2 için materyal- Aktivite 1
Kıbrıs’ta çatışma nedeniyle kayıp olan kişiler Türkçe ve Yunanca yayımlanan gazetelerden
alıntılar1
Öğretmen, öğrencilerin yaşı, anlama düzeyleri ve yazılı kaynaklarla çalışma becerilerine, ayrıca ders için ayrılan zamana bağlı olarak metinlerde
değişiklik yapabilir.
Bozkurt, 29 Aralık 1963
Kardeşlerimizden Bir Kısmının Bugün Serbest Bırakılması
Muhtemel: Rumlar Kaçırdıkları Türkleri Teslim Etme Teklifinde
Bulundular
“Kıbrıs Radyosu dünkü öğle haberlerinde, Rumlar tarafından ... kaçırılarak
ellerinde esir tutulmakta olan 700 kadar Türk erkek, kadın ve çocuğunun
serbest olduklarını bildirmiştir. Radyo, Türk kesimine taşımayı kabul
ettikleri takdirde, bu esirlerin İngiliz askeri makamlarına teslim
edilebileceklerini de ilave etmiştir.
Diğer tarafdan, evvelki gün Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti tarafından
Makarios'a gönderilen ve adamızda bulunan İstanbul gazetecileriyle
Kıbrıslı Türk gazetecilerinin, esir olarak tutulan Türklerle görüşmek
ümkanları ile garantisinin sağlanmasını isteyen tegrafa henüz cevab
verilmemiştir.
Aşağıda, kaçırılan kardeşlerimizin bugün bırakılmaları muhtemel
olanların listesini veriyoruz [Yayımlanan listede 65 kişinin ismi ve her
ismin karşısında ikamet adresleri ya da köy, şehir veya mahallelerinin
isimleri verilmiştir].
Aynı sayfada Rumlar tarafından esir alınan yedi Türk’le ilgili de bir yazı
bulunmaktadır. Yazıda Ağırdağ'da (Girne yolunda) meydana gelen
olaylarla ilgili bilgi verilmektedir. Pazartesi günü ‘3 Türk jandarması
arkadaşları bir rum jandarmasının hayatını daha emin kılabilmek için onu
bir otomobile koyarak Dikomo köyüne götürmüşlerdir. Aynı gün ... bir
gurup silahlı rum, 7 Türk’ü esir olarak kaçırmışlardır. [İki gün sonra]
Ağırdağ açıklarındaki silahlı Rumlar, Kıbrıstan Türkiyeye gitmekte olan
Türk Hava Yolları uçağına ateş açmışlar fakat birşey yapamamışlardır.”
1.
Gazetelerden alıntılar olduğu gibi verilmiş ve yazı ile dilbilgisi hataları düzeltilmemiştir. Ancak anlaşılırlığı sağlamak amacıyla, birtakım eski kelimelerin güncel karşılıkları köşeli parantez
içinde verilmiştir (ç.n).
19_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Halkın Sesi, 5 Ocak 1964
Üç Türk daha kayıpta
Gazetemize yapılan müracaatlar sonunda, rumlar tarafından kaçırılan üç Türkün akıbetinin daha meçhul olduğunu öğrenmiş
bulunuyoruz. Daha önce bildirdiklerimize ilaveten rumlar tarafından alındıktan sonra kendilerinden henüz hiçbir haber alınamayan
üç Türkün ikisi Lapta’dan ayrıldıktan sonra, bir Türk de Küçük Kaymaklıdaki evinden rumlar tarafından alındıktan sonra bir daha
geri gönderilmemişlerdir.
Şevket Kadir Hilmi ile İbrahim Nidai isimli Laptalı iki Türk, 24 Aralık Çarşamba günü Girne’den yiyecek temin etmek maksadiyle
evlerinden ayrıldıktan sonra geri dönmemişlerdir. Rumlar bu iki Türk hakkında ne bilgi vermişler ne de kendilerini iade etmişlerdir.
Diğer taraftan Küçük Kaymaklı civarında oturan İrfan Mehmet isimli bir soydaşımızın evi araştırılmış ve annesiyle babası ve
kardeşlerinin önünde Rumlar tarafından alınarak götürülmüştür. Bu kardeşimiz de Rumlar tarafından henüz iade edilmemiştir.
Dün öğleden sonra aldığımız bir malûmata göre, İrfan Mehmet’in Vadili Türk Çiftçiler Birliği’ne bağlı bir futbolcu olduğunu gösteren
ve kaçırıldığında üzerinde bulunan Kıbrıs Türk Spor Teşkilatı lisansı Kızılbaş’taki Rum okulunda İngilizler tarafından bulunmuştur.
20_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Bozkurt, 6 Ocak 1964
Kayıplar Hakkında Bilgi İsteniyor
Dün gazetemizin idarehanesine müracaat eden bazı Türkler kayıpta
bulunan akrabaları veyahutta yakınlarından söz ederek bunlar
hakkında bilgi sahibi olanların insaniyet adına kendilerine malumat
vermesini rica etmişlerdir. Gazetemize kimlikleri ve resimleri ibraz
edilen bu kardeşlerimiz iki cemaat arasında hadiselerin başgösterdiği
ilk günlerden beri kayıpta bulunmaktadırlar. Kayıpların aileleri
tarafından yapılan bütün araştırmalar sonuç vermemiş ve bu güne
kadar sözkonusu kardeşlerimizin akıbetleri meçhul kalmıştır.
KAYIPLAR
Dün idarehanemize yapılan müracaatlarla halen kayıpta oldukları
belirtilen üç kardeşimiz şunlardır:
Özay Sait: Amerikan Yardım Servisinde şoför olarak çalışan bu
gencimiz, 23 Aralıkta Rum Kesiminde kalan görevi başına gitmek
üzere evinden çıkmış ve o tarihten bu yana bir daha görülmemiştir.
Sezai Nidai: 30 yaşında bulunmakta ve RAF Kampında dülger olarak
çalışmakta idi. 23 Aralık tarihinde Bay-Pass’tan ötede bulunan evine
gitmek üzere Lefkoşa’nın Türk kesiminden ayrılmış ve söz konusu
tarihten bu yana bir daha görülmemiştir.
Mustafa Arif: Merkezi hapishanede gardiyan olarak çalışan bu
kardeşimiz 45 yaşında bulunmakta idi. İlk hadiselerin patlak verdiği
tarihten üç gün önce hastalanarak Lefkoşa Genel Hastanesine
yatırılması gerekmiştir. Mütareke ilan edildikten sonra Türk kesimine
gönderilen hastalarımızla hastabakıcılarımız arasında bulunmayan
bu kardeşimiz, Lefkoşa Genel Hastanesi’nden sorulmuşsa da
hakkında durumu aydınlatıcı hiçbir bilgi alınması mümkün
olamamıştır.
21_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Halkın Sesi, 12 Ocak 1964
KAYIP VATANDAŞLARIMIZIN SAYISI ARTMAKTA...
Kayıp vatandaşlarımızın sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Dün de kayıpların yakınları gazetemiz idarehanesine gelerek kayıp akraba
ve yakınlarını bildirmişlerdir.
Dün bildirilen kayıplara göre Koccatlı 22 yaşındaki İbrahim Hüseyin, Küçük Kaymaklı sakinlerinden Münür Yusuf, Larnaka
sakinlerinden Tüccar Süleyman Hüseyin, Küçük Kaymaklı sakinlerinden 16 yaşında orta okul öğrencisi Erdoğan Arif ve Vasilyalı
55 yaşında Mahmut Halil kayıpta bulunmaktadır.
CELAL SALİH BULUNDU
Evvelki gün gazetemizin kayıplar listesinde ismini verdiğimiz aslen Klavyalı olup Küçük Kaymaklı sakinlerinden Celal Salih
bulunmuştur.
KAYIP
Peristerona Jandarma Çavuşu Ahmet Osman ve Jandarma eri Ekrem Emin 20 günden beri kayıpta bulunmaktadır. Muhabirimizin
bildirdiğine göre her iki vatandaşımız da Rumların barbarca tecavüze giriştikleri gün Peristerona’nın Rum jandarma erleri tarafından
esir alınmışlardır. Bugüne kadar hayatta olduklarına dair bir haber alınamıştır. Kızıl Haç bu hususta aramalarına devam etmektedir.
22_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Halkın Sesi, 11 Mayıs 1964
Kayıp Türklerin Bulunması İçin Ciddi Müracaat Yapıldı: Kayıp Türklerin aileleri Gyani’ye dilekçe gönderdi
Kayıp Türklerin Aileleri Cemiyeti, sayısı halen 200’ü aşmış bulunan kayıp Türklerin bulunmaları hususunda “müessür [etkili]
tedbirler” alınmasını talep eden bir mektubu Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Kumandanı General Gyani’ye göndermiştir.
Üzerinde 35 imza bulunan dilekçenin suretleri aşağıda yazılı olanlara da gönderilmiştir:
Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Sekreteri Nev York; B.M. Güvenlik Konseyi Başkanı, Nev York; Beynelmilel Kızılhaç Sekreteri,
Cenevre, Karma Yardım (Relief) Komisyonu Komiseri, Lefkoşa; İngiliz Yüksek Komiseri, Lefkoşa; Kıbrıs’taki B.M. (devamı sayfa
3’de) [a]rabulucusu, Lefkoşa; Ekselans A. Flores, B.M. Kuvvetleri Siyasi Müşavir, Lefkoşa; Avrupa Konseyi, İnsan Hakları Avrupa
Komisyonu Sekreteri, Strazburg[.]
Eşi 31 Aralık 1963 tarihinde bir otomobil içerisinde seyahat etmekte iken İngiliz askerlerinin gözleri önünde kaçırılmış olan ve
Cemiyetin sekreteri olan Bayan M.H. Yılmaz’ın imzaladığı mektubun tam metni aşağıya alınmıştır:
‘İlişik listede imzaları yazılı olan biz 35 şahıs lütfen harekete geçmeniz ricasıyle bu acizane istidamızı takdim eyleriz.
Herbirimiz, imzamızın karşısında ismi yazılı olan şahsın en yakın akrabasıyız. Bu şahıslar uzun müddetten beri kayıptırlar ve
nerede bulunduklarına veya başlarına ne geldiğine dair hudutsuz gayretlerimize rağmen şimdiye kadar haklarında hiç bir bilgi
elde edemedik.
Türk Kayıp Şahıslar Bürosuna, İngiliz Kızılhaçından muhtelif memurlara ve Beynelmilel [uluslararası] Kızılhaça, Birleşmiş Milletlerin
Kıbrıs’taki muhtefil Memurlarına, İrtibat Memurlarına ve en cüz’i [az] malumatın [bilgi] alınması ihtimali bulunan akla gelebilecek
bütün diğer makam ve şahıslara tekrar tekrar müracaatlarda bulunduk, fakat bütün bu gayret ve müracaatlarımız şimdiye kadar
hiçbir sonuç vermemiştir.
23_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Biz kendimiz ve ailelerimiz kayıpta olan akrabalarımızın hayatta olup olmadıklarını bilmemek gibi çok acı ve elem verici bir
vaziyette bulunuyoruz ve geçirmekte olduğumuz müthiş acı günler her gün biraz daha uzamakta ve kötüleşmektedir.
Samimi olarak inanıyoruz ki, şimdiye kadar bizi bu acıdan kurtarmaları için kendilerine müracaatta bulunduğumuz makamlar
ellerinden gelen herşeyi yapmadılar ve yapmıyorlar. Bize yardım etmek için ilgileri veya arzuları yoktur demiyoruz fakat
muhtemelen daha önemli veya daha müstacel [acil] addettikleri bir çok başka şeylerle meşguldürler.
Size yaptığımız bu müracaatın esas gayesi bu çok insani olan meselede mümkün olduğu derecede müessir [etkili] harekette
bulunmanızı taleb etmektir. Bu kadar telaş ve elemden sonra akrabalarımızın, hayatta olup olmadıklarını öğrenmek hakkı bizden
daha uzun müddet alıkonulamaz.
Adı geçen şahısların ortadan kaybolmaları, bunların her hangi bir çarpışma esnasında öldürüldüklerini ima etmez çünkü bunların
hepsi mütareke [ateşkes] esnasında evlerinden veyahut seyahat etmekte oldukları yollardan alındılar.
Bu müracaatmızı sona erdirmeden evvel işaret etmek isteriz ki bizim akrabalarımızın kayboldukları aynı şartlar altında Türk
Cemaatinden kaybolan şahısların adedi 200’ü aşar, fakat bu istida Lefkoşa’da toplanabilmeleri mümkün olan yalnız 35 tanemiz
tarafından imza edilmiştir ve şüphe yoktur ki bu müracatı yaparken imzaları bulunmıyanların akrabalarının da hislerine tercüman
olmaktayız.
Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler makamlarının son zamanlarda bunların Kıbrıs’taki mesuliyeti devraldıkları zamandan sonra kaybolan
tahminen 45 şahıs hakkında özel gayret sarfettiklerini öğrenmekle çok meyus [üzgün] olduk.
Şimdi artık ilgili makamların müessir harekete geçeceklerini ümit ve temenni ederiz.’
24_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 15 Mayıs 1964
Mağusa Türkleri Kayıp Olduğu İddia Edilenlerin
Sayısını Yükseltti
Bu sabah Mağusa surlar içi Türk liderliği, Kızıl Haç ve
Uluslararası Güçler İrlanda Müfreze Komutanı’na kayıp
Türkler’in sayısını 14’ten 20’ye yükselten yeni bir liste verdi.
İrlanda Müfreze Komutanı Albay Barry bugün Jandarma
Binbaşı Bay Constandinidis’i ziyaret ederek Türkler’in
iddialarından bahsetti. Resmi bir kaynaktan aldığımız
bilgiye göre, şimdiye kadar, Mağusa’da hiçbir Türk, devlet
güçleri tarafından tutuklanmamıştır, ve Türkler’in bu
iddiaları ortaya atmaktaki amacı, bu neo-barbarların
geçtiğimiz Pazartesi akşamı Mağusa surlar içinde yaptıkları
vahşete gerekçe yaratmaktır.
Sabahleyin [...] Binbaşı [...] ve beraberindeki Mağusa
jandarma ve polis komutanları, Bay Paralikkis ile bir
görüşme yaparak [...] surlar içine giriş [...] konusunu
değerlendirdiler. Anladığımız odur ki bu şekilde Mağusa
limanına giriş ve çıkış için bir kapı kullanılacak ve limana
giriş çıkış yapan herkesin, Rumlar’ın ve [Türkler’in] üzeri
aranacak. Aynı kaynağa göre, Türkler bu kararı kabul
etmiştir [...] ve tüm konu [halihazırda] Yüksek Yetkili
Otoriteler tarafından değerlendirilmektedir.
25_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 14 Eylül 1974
Anlaşmaya varılmasının ardından, yarından sonraki gün esir değişimi yapılacak. Kleridis ve Denktaş arasında yeni
bir özel görüşme
Cumhurbaşkanı Kleridis ve Kıbrıslı Türk lider Denktaş’ın üzerinde uzlaşmaya vardığı anlaşma uyarınca kısmi esir değişimi yarından
sonraki gün, yani Pazartesi günü başlayacak. Serbest kalacakların tam sayısı açıklanmadı, ancak UNFICYP temsilcisi birkaç yüz
kişinin karar kapsamında serbest kalacağını söyledi. Öncelikle yaralılar ve hastalar bırakılacak. Daha sonra 18 yaşından küçük
mahkum ve tutsaklar ile öğrenci ve öğretmenler serbest kalacak. 55 yaşından büyük tutsaklar ve din görevlileri ile tıbbi personel
öncelikli olarak serbest bırakılacaklar.
Birleşmiş Milletler ve Kızıl Haç temsilcilerinin de hazır bulunduğu Bay Kleridis ve Bay Denktaş arasında dün yapılan ve esirlerin
serbest bırakılmasının tartışıldığı toplantı iki saate yakın sürdü.
Bu toplantının ardından, Bay Kleridis ve Bay Denktaş arasında, sadece tek bir BM temsilcisinin bulunduğu özel bir görüşme yapıldı.
Bu görüşme sırasında, iki lider göçmenler ve diğer temel konular üzerinde daha genel bir fikir alışverişinde bulundu.
Bir Birleşmiş Milletler temsilcisi dünkü toplantının yapıcı bir atmosferde gerçekleştiğini belirtti ancak Kızıl Haç’ın tüm mahkum
ve esirlerin serbest kalması için bir planın tartışılıp tartışılmadığı konusunda bir açıklama yapmaktan kaçındı.
İlk esir değişiminin Pazartesi günü Lefkoşa yakınlarında bir yerde gerçekleşmesi bekleniyor.
Toplantıdan sonra, Bay Denktaş yaralıların serbest bırakılmasının hemen sonrasında diğer kategorilerdeki esirlerin de bırakılacağını
26_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
söyledi. Denktaş Türk esirlerin sayısının 3,366, Rum esirlerin ise 2,327 olduğunu belirtti.
Serbest Bırakılma Sırası
Esirler şu sırayla serbest bırakılacak: 1) Yaralı ve hastalar 2) 18 yaşından küçükler, öğrenciler ve öğretmenler 3) 55 yaşından
büyükler, din görevlileri ve tıbbi personel.
Türkiye’deki hapishanelerde tutulanlar, en kısa zamanda Kıbrıs’a nakledilecekler.
Son olarak, dünkü Kleridis-Denktaş görüşmesinde, okulların durumu ve hayvanların kurtarılması konuları görüşüldü.
Sonraki görüşmenin Cuma sabahı saat 10:00’da Ledra Palas’ta yapılmasına karar verildi.
Şantajla İlgili Olarak
Bay Denktaş’ın, Akrotiri üssündeki Kıbrıslı Türk göçmenler sorunu çözülmeden esirlerin serbest bırakılmasına izin vermeyeceği
tehdidinde bulunduğunu aktaran BBC haberiyle ilgili olarak, dün Hükümet Sözcüsü ‘Böyle bir konu gündeme gelmedi’ dedi.
Dün, Pazartesi’den itibaren esirlerin serbest bırakılması için varılan anlaşma da bunun doğru olmadığını ortaya koyuyor. Ancak
Bay Denktaş’ın böyle bir konuyu tüm esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgili görüşmelerde gündeme getirmesi olasılık dışı değil.
Gazetelerin Avrupa Konseyi’nin Bay Kleridis – Bay Denktaş davetine ilişkin yayımlanan yazılarla ilgili olarak, Hükümet Sözcüsü
şunları söyledi:
‘Bay Cumhurbaşkanı’nın resmi olarak aklında birşey yok. Kararın Avrupa Konseyi tarafından alınmış olması mümkündür, ancak
her halûkarda henüz bir davet almış değiliz’.
Başka bir soruya yanıt veren sözcü şöyle konuştu:
‘Tekrar tekrar üzerinde durduğumuz gibi, Kıbrıs sorunu Yunan Hükümeti ile sıkı işbirliği içinde ele alınıyor ve kimse keyfine göre
hareket etmiyor. Dahası tekrar ediyoruz, Bay Denktaş ile görüşme konuları sadece insani konulardan ibarettir’.
Klerides – Denktaş özel görüşmesiyle ilgili olarak da sözcü şunları vurguladı:
‘Cumhurbaşkanı ve Bay Denktaş görüşmelerinde Kıbrıs sorununun özüne eğilmiyorlar. Özel görüşmelerinde göçmenler konusunu
tartışıyorlar ve sadece, genel siyasi sorun üzerine her iki tarafın, özellikle tüm siyasi sorunun çözümüne zemin hazırlayacak ön
şartlarla ilgili, fikirlerini gayrı resmi olarak inceliyorlar. Kabul edilen ilkeleri ihlâl ettikleri suçlamasına yol açmamak kaydıyla bu
tür inceleme temasları Kıbrıs dışında da devam edecektir.
27_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Bozkurt, 16 Eylül 1974
Bir katliam olayı daha gün ışığına çıkarıldı: Birbirine bağlanarak katledilen iki mücahidimiz Namık Kemal Lisesi
avlusunda yapılan kazıda bulundu
Gün geçmiyor ki yeni bir Rum katliamının tüyler ürpertici barbarlık örneklerine şahit olmayalım. Gün geçmiyor ki Rum vahşeti
karşısında üzüntü ile titreyip kahrolmayalım. Gün geçmiyor ki ocaklar, insanlar, yakınlarının kendi can yoldaşlarının şahadeti ile
sarsılıp göz yaşı dökmesin. İbrahim Hasan Gürsoy ile 22 yaşındaki Ziya Halil de bulundu nihayet. Üzeri kabarmış her toprak yığınına
sallanan kazmaların ardından bir iki Türk şehidinin Rum barbarları tarafından katledilmiş, parça parça bedenleri çıkıyor. İbrahim
ile Ziya Namık Kemal Lisesi’nin müdafaasında kahramanca çarpışmışlardı. Onlardan 20 Temmuz’dan beri haber alamıyorduk.
Okulun Rumlar tarafından işgalinden sonra bu soydaşlarımız Mağusa’ya surlar içine kaçamamışlardı.
Cumartesi sabahı İbrahim Hasan Gürsoy’un eşi Samira ve belediye görevlileri ile N.K.L. öğrencilerinin de yardımıyla şüpheli yerleri
kazdırdık. Ne var ki çapa kürekle olacak iş değildi bu kazma işleri. Öğleden sonra buldozerin gelmesi ile kazı işleri hızlandı. Namık
Kemal Lisesi’nin futbol sahası kenarında şüpheli yer derinliğine kazıldıkça kokular gelmeye başladı. Atlılar, Muratağa katliamlarının
benzeri bir tablo artık çıkacaktır ortaya tüm vahşetiyle. Yanımızda Tercüman’dan muhabirler vardı.
Altunç oradaki manzarayı şöyle anlattı:
‘Önce bir kafa çıkarıldı. Kafatası. Yanında zayıf, kırmızı ve beyaz desenli bir gömlek giyen, pantonunun rengi yeşille mavi arası
olan bir vücut. Fakat parça parça. ‘İşte bu Ziya’ dediler. Sonra ‘Ziya’nın ayakkabıları’ diye bağıran kardeşinin sesiyle tekrar buldozerin
kepçesine döndü gözlerimiz. Ayağında uzun topuklu ayakkabılar vardı. Ardından İbrahim’in kafatası çıktı. İbrahim’i iyi tanıdığım
için kafatasını yarı saçlı haliyle erimiş de olsa hemen tanıdım. Ziya’yı babası, İbrahim’i eşi Samira hemen tanıdılar. Samira çığlıklar
atarak bayılırken İbrahim’in kardeşi Ali Hasan kazının içine atılıp İbrahim’in parçalanmış cesedine kapanıp ağladı. Onu bir subay
güçlükle oradan ayırabildi.
İbrahim Gürsoy’la Ziya’nın vücudu birbirine bağlı idi. Ellerini kollarını bağlayanlar bunları kurşunlamışlardı. Bir başka ihtimal de
bunları yandaki selvi ağaçlarına asmış olabilecekleriydi.
28_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kazı olayını B.M. askerleri de gördü.
Kazıyı başından beri izleyen bir mücahit subayı ilk ceset izlerinin bulunduğu anda, orada sahada antreman yapan sakallı bir B.M.
askerinin kendilerine şunları söylediğini anlattı.
– Biz onların orada gömülü olduklarını biliyorduk.
Biliyor fakat söylemiyorlardı. İşte B.M. askeri ve adadaki fonksiyonu. İbretle dünya görüversin.
Ziya ve İbrahim’in cesetleri buldozerle gün batımına doğru nihayet çıkarıldı ve kale içindeki mezarlığa götürülüp gömüldü.
29_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 22 Eylül 1974
‘Hiç Böyle Dövülmemiştim’
Adana’da Yumruklu ve Sopalı ‘Karşılama’
42 Kıbrıslı Rum ve 111 Kıbrıslı Türk Serbest
Dün 111 Kıbrıslı Türk’le takas edilerek serbest kalan 42 Kıbrıslı Rum’un anlattıklarından hayret verici olan Adana hapishanelerindeki
‘karşılanma’larıydı.
Adana’da, kamyonlardan iner inmez, hayatlarında hiç yaşamadıkları kadar kötü bir şekilde dövülmek üzere bir ‘gardiyanlar
geçidi’nden geçmeye zorlandılar. Hapishane gardiyanları yumruklarla, tahta sopalarla ve lastik kırbaçlarla baştan aşağı tüm
vücutlarına vuruyordu.
Aglantzia’dan Andreas Andreou isimli askerin hikayesi oldukça çarpıcı.
Bir Türk ona vurmuş – bacağından yaralı olduğu halde – ve bir sürü basamağı olan bir merdivenden aşağı itmiş, kemikleri kırılmış.
Angastinalı [Aslanköy] Georgios Yakoumi, ihtiyaçlarının karşılanması için getirildikleri Hotelcilik Eğitim Okulu’nda bifteğini yerken
bağırıyordu. ‘Hayatım boyunca hiç böyle dövülmemiştim ve sopalarla böylesine dayak yememiştim...’.
Ve en çelişkili şey: bu ‘karşılama’dan sonra hapishanelerde, herkese nispeten iyi davranıldı. Her koğuştan sorumlu bir kişi vardı
ve bu kişi mahkumların şikayetlerini sorumlu memura iletiyordu. Görevli koğuşa her geldiğinde, gardiyanlar esirlere bağırıyordu:
’hazır ol!’ ...
Dünkü Değişim
Dünkü değişim, yine, ‘Ledra Palas’ta, kızgın güneşin altında yapıldı. Türkiye’den transfer edilen 42 tutsak, daha 390 Kıbrıslı Rum
rehineyle birlikte serbest bırakıldı.
Serbest bırakılanlar tercih ettikleri yerlere taşındı. İki kişi hastaneye kaldırıldı: Orounda’dan Nikos Nikolaou ve Andreas Andreou.
UNFICYP açıklamaları
UNFICYP temsilcisi, gelecek haftadan itibaren, öğrenimlerine devam etmek için yurtdışına gidecek olan öğrencilere mümkün
olan her türlü kolaylığın sağlanacağını belirtti.
Temsilci ayrıca, birkaç gün içinde Karpaz’da mahsur kalan bütün yabancıların bu bölgeden nakledileceğini ümit ettiğini ifade etti.
30_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Serbest bırakılanlar
Kostakis Evripidou 21 yaşında, Kostas S. Kamilaris 60, Kostis K. Mesouroumi 48, Vasos A. Vasou 19, Yiannis Michail 42, Kostakis
Th. Skaliotis 29, Panayis Filippou 48, Georgios K. Mavrommatis 39, Andreas Zacharia 35, Yiannakis Melissis 28, Andreas Th. Rikkou
22, Kyriakos A. Prodromou 19, Christos Fourouklas 50, Kyriakos P. Petroutsios 47, Kyriakos G. Kouristi 22, Kostas D. Stylianou 48,
Giorgos Prokopi 33, Georgios Christofi 36, Chrysanthos Themistokli 47, Konstantis Stavri 47, Spyros Andreou 41, Giorgos Yiakoumi
40, Christos Nikolaou 45, Sotiris Yianni 60, Petros Nikola 37, Stelios P. Stylianakis 43, Andrikkos Andreou 19, Nikodimos Christofi
23, Yiannis Christodoulou 18, Georgios Charalambides 49, Michalis Simou 49, Savvas Pavlatos 50, Odysseus Ioannou 54, Stavros
Eleftheriou 36, Theodoulos Andrea 47, Sotiris Michail 34, Antonis Christou 47, Kostas Iliadis 54, Sotiris M. Violaris 31, Nikolaos
Nikou 18 ve Nikolaos Polykarpou 60.
Serbest kalanlar anlatıyorlar
Pera Nisu’dan yedek asker Yannakis Melissis: 14 Ağustos’ta, sabah 9.45’e kadar, Kutsoventis’teki (Güngör) mevzimizdeydim. O
zamana kadar kimse bize Mia Milia’daki (Haspolat) hattımızın düştüğünü bildirmemişti. Radyoyu dinliyorduk ve ‘tüm kuvvetlerimiz
yerlerinde kalsın’ anonsu yapılıyordu.
10’da komutanımız bizim de geri çekilmemiz gerektiğini bildirdi. Böylece oradan ayrıldık ve Kitrea’ya (Değirmenlik) gittik. Bu
nedenle ben ve 11 asker daha, Mitsides’in un değirmeninde çalışan Kitrealı bir adamın ailesiyle kaldık. Daha başka çok asker
geceyi bizim kaldığımız evin yanındaki bir başka evde geçirdi.
Ancak ertesi sabah, bizi misafir eden ailenin başını derde sokmamak için teslim olmaya karar verdik. Dışarıdan silah sesleri
geliyordu.
Orada bizi Djiaos’a (Çatoz/Serdarlı) götürdüler. Üzerimizde ne varsa aldılar: Saat, para, çakmak. Köy okulunda aç ve susuz bir gece
geçirdik. Ne zaman su istesek ellerimizi daha sıkı bağlıyorlardı. Daha sonra bizi Neo Chorio’ya (Minareliköy) götürdüler. Orada
herşey yağmalanmıştı. Gardiyanlar bize sıcak bira getirdiler – susadığımızı söylediğimiz zaman – içmemizi emrettiler. Köylüm
Panayiotis Fakoutas – şimdi Adana’dadır – içmeyi reddetti ve Türkler favorisinden tutup kopardılar. Sonra kafasının arkasındaki
saçını tuttular ve orayı da kopardılar, o kadar ki genç adamın kafatası gözüküyordu.
Başıma dert açmamak için içmeye karar verdim. Ancak sıcak birayı içerken karnıma vurdular. Köylüm Stavron Dimou’yu da
yüzünden ve göğsünden sigarayla yaktılar. Daha sonra bizi gözlerimiz ve ayaklarımız bağlı olarak Poulidis’in oraya götürdüler.
Bir gece bizi Girne’ye götürdükleri sırada otobüste otururken yüzümü ovuşturarak gözlerimdeki bağı bolartmayı başardım. Girne’ye
geldiğimizde salon arabalar ve büyük kutular yüklenmiş bir gemi gördüm.
Adana’daki hapishanelere girerken çok kötü dövüldük. Ayrıca bir gece bir gardiyan geldi ve hiçbir neden olmadan beni saçımdan
tuttu ve demir kapıya vurdu. Kötü yaralandım ve boynumdan kanlar akıyordu. Ancak bu kanlar serbest kalmam için neden oldu...’
(Serbest kalan diğer tutsakların anlattıkları sonraki sayılarımızda yayımlanacaktır).
31_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 20 Ekim 1974
Esirler yakınları için endişeli
Karpaz sakinleri evlerine gitmeyi tercih ediyor
Çarşamba’ya kadar başka bir esir değişimi
Resim altı yazısı: Dün Kıbrıs’ın her yerinden ıstırap içindeki binlerce insan bir kez daha, esirlerin nakledildiği Lefkoşa’daki Hotelcilik
Okulu’na doluştu. Değişim, tüm bu insanlar üzerinde farklı duygular bırakarak sona erdi. Bazıları mutluluk içinde sevdikleriyle
kucaklaşırken, bazıları da eskisinden daha fazla endişe içinde kaldılar. Yazının devamında dün serbest kalan esirlerle ilgili detayları
okuyabilirsiniz.
Resim altı yazısı: Esir değişimi tamamlandıktan sonra feryatlar duyuluyordu. İşgalin ilk günlerinde, Palekitro’da [Balıkesir]
kocasından ayrı düştü. Dün, her değişim gününde olduğu gibi, kocasını bekliyordu. Ama kocası yine yoktu.
Resim altı yazısı: Resim sanki başka bir zamanda çekilmiş gibi –Nazi kampları zamanında. Ancak, resimdeki genç adam Türkiye’deki
mezalimden yeni dönmüş bir Kıbrıslı Rum. ‘Orada dur ve gülümse’ diye bağırdı ona bir gazeteci. Ve o da durdu ve gülümsedi...
Üzerinde giydiği t-shirt’te bir slogan yazılıydı: ‘Bomba yapmayın, çiçek yapın’.
Türkler tarafından serbest bırakılan Karpazlı esirlerin, neredeyse tümü, Türkler tarafından işgal edilen bölgelerdeki evlerine geri
dönmek istiyor. Dün, 200 esir daha bırakıldı. Bunlardan, 136’sı (hemen hemen tümü Karpaz’dan) işgal edilen köylerine nakledilmeyi
tercih etti (Evvelki gün 121 esir daha aynı tercihi yapmıştı). Kızıl Haç temsilcisinin söylediği gibi, tüm bu esirlerin topluca evlerine
32_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
nakledilmesi bekleniyor. Bunun karşılığında, çoğu Limasol’dan, 297 Kıbrıslı Türk, serbest bırakıldı.
Bugün Karpaz bölgesinde yaşayan 8,000 kadar kadın ve çocukla ilgili olarak, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dr. Veltheim
‘yaşam şartları kötüleşti’ dedi.
Çarşamba’dan önce başka bir değişim gerçekleştirilecek
Kıbrıs Kızıl Haç Başkan Yardımcısı Bay I. Iosifidis ‘muhtemelen Çarşamba’dan önce başka bir esir değişimi daha yapılacak’ dedi.
Bariz zıtlık
‘Ledra Palas’ bahçesinde değişim yapılmaktayken, esirlerin görüntüleri arasındaki zıtlık barizdi: Kıbrıslı Türkler gayet iyi
görünüyordu, saçları güzelce taranmıştı, elbiseleri ve ayakkabıları iyi durumdaydı, valizlerini, kazaklarını ve ceketlerini tutuyorlardı.
Kıbrıslı Rumlar ise fiziksel ve psikolojik olarak harap haldeydiler. Elbiseleri yırtıktı, kimilerinin ayağı çıplaktı, haçları, saatleri, vs.
yoktu.
‘Ecevit’e talep gönderin’!
Hotelcilik Okulu’nda yalınayak gelen bir esire soru sorma fırsatımız oldu. Bu kişi Aşşalı [Paşaköy] Georgios Koufopilis’ti.
Bize şunları anlattı:
‘Beni tutukladıklarında, ayakkabılarımızı çıkarmamızı ve tarlaya atmamızı emrettiler. İki ay boyunca böyle yalınayak kaldık.
Türkiye’de tekrar tekrar ‘Beyefendiler, ayakkabılarımıza ihtiyacımız var’ dedik. Ama bize ‘Ecevit’e talep gönderin...’ diyorlardı! Aşşalı
yalınayak çok insan vardı’.
Karpazlı bir adam anlatıyor
Yalusa’dan [Yeni Erenköy] Alekos Kyriakou’ya neden Rum kesimine gelmeyi seçtiğini sorduğumuzda şu yanıtı verdi:
‘Kızıl Haç, Rum kesimine gelirsek ailelerimizi de getirebileceğimizi, köyümüze dönmeyi tercih edersek de orada kalmamız
gerekeceğini açıkladı ve bize nereye gitmek istediğimizi sordu. Bizi tutukladıkları zaman, karım ve dört çocuğum Yalusa’da kaldı.
Onlara Kızıl Haç’la beş mesaj gönderdim ancak hiç yanıt alamadım. Kızıl Haç’a ne cevap vereceğimi bilemedim. Bu bir şans
meselesiydi ...’ [Devamı sayfa 6’da...]
33_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 25 Ekim 1974
‘Kayıp kişileri bulmak için Türk bölgelerine gideceğiz’
Dün Lefkoşa’da yürek burkan olaylar
Resim altı yazısı: Acılı anne bağırıyor ‘Çocuğumu istiyorum’. Altta dünkü olayın detayları.
Son esir değişim günü olan Cumartesi yaklaştıkça ve halâ kayıp kişiler varken, ailelerin acısı ve üzüntüsü daha da artıyor.
‘Bu 48 saatte hangimiz uyuyabileceğiz’, diyor Kayıp Şahıslar Komitesi’nin dünkü toplantısında Komite Başkanı Papaz Hristoforos
Christoforou. ‘Uyumayacağız çünkü çocuklarımızın, etimizin ve kanımızın, akıbetiyle ilgili duyduğumuz endişe uyumamıza izin
vermeyecektir.’
Cumhurbaşkanı vekili Sayın Klerides, Cumhurbaşkanlığı ofisinin dışında yapılan bir toplantıda yaptığı konuşmada, kayıp kişilerin
bulunması için mümkün olan herşeyi yapacağının teminatını vererek, bir nebze de olsa kayıp yakınlarının yüreklerine su serpti.
Sayın Glafkos Klerides, Türkler’in bize kayıp kişilerin tam listesini vermesi ve serbest kalmalarını sağlamamız için hem Kıbrıs
hem de yurt dışında her türlü güçlü diplomatik girişimlerin yapıldığını söyledi.
34_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Çoğu bulunacak
Cumhurbaşkanı vekili ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yakında onaylanacak olan kararda, kayıp şahısların bulunması
ve serbest bırakılmasıyla ilgili de bir hüküm olacağını umut ettiğini ifade etti.
Sayın Klerides, ‘Eminim ki, uluslararası kamuoyu halâ hayatta olan kayıp kişilerin tutsak olarak tutulmasına izin vermeyecektir.
Bu nedenle, pek çok kayıp kişinin bulunacağını umuyorum’ dedi. Klerides, şimdi bile, Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinde hayatta olan
kayıp kişilerin olduğuna dair ellerinde bilgi olduğunu da ifade etti.
Klerides şunları ekledi: ‘Şu anki hedefimiz, kayıp kişilerin serbest kalmasını sağlamamızdan önce, bulunmaları ve kayıt altına
alınmaları amacıyla Kızıl Haç’ın bu bölgeleri ziyaret etmesidir’.
Makarios’la görüşme
Son olarak, Sayın Klerides şahsı, Hükümet ve dün gece görüştüğü Cumhurbaşkanı Makarios adına kayıp kişilerin bulunması
için canla başla çalışacaklarının sözünü verdi.
Kayıp Yakınları Komitesi’nden bir temsilci de Bay Klerides ve hükümetine destek beyan etti. Daha önce, Akropolis’teki St.
Demetrios kilisesinde toplanan kayıp yakınları aldıkları bir kararı Cumhurbaşkanı ve Uluslararası Kızıl Haç’a hitaben okudular
[...] ve gözyaşlarına boğuldular. Papaz Hristoforos hem Hükümet hem de Uluslararası Kızıl Haç’ın kayıp kişilerin bulunması
konusuyla özel olarak ilgilenecek ekipler kurması gereğinin altını çizdi ve bazı kişilerin insanlarımızın dramını hiç
umursamadığını, ve maalesef, geceleri dışarıya çıkıp geç saatlere kadar eğlendiklerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Umutla yaşıyoruz
[Hristoforos] ayrıca serbest bırakılan esirlerin bazı kayıp kişileri görmüş olduklarını söylemelerinin de bizlere umut verdiğine
değindi. ‘[Serbest kalanlara kayıp kişilerin] fotoğraflarını gösterdiğimizde ve onları gördüklerini söylediklerinde, bize çok fazla
umut veriyorlar. Bu umutla yaşıyoruz. Yaşıyoruz ve dönmelerini bekliyoruz’.
Türk Bölgelerine bile gideriz
Papaz Hristoforos şunları ekledi: ‘eğer çocuklarımız Cumartesi’ye kadar dönmezse, o zaman onları bulmak için Türk bölgelerine
gideceğiz. Bizi tutuklasalar bile yine de gideceğiz. Türkiye’ye bile gideceğiz. Bizler asi değiliz, ancak çocuklarımızı bulmamız
gerekiyor...’. Papaz Hristoforos’un konuşması insanların bağrışmalarıyla kesildi [...] [Devamı sayfa 6’da...]
35_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Filelefteros, 10 Kasım 1974
Türkler Rumlar’ı kaçırmaya devam ediyor: Ondört kayıp şahıs
Asi Türkler, sadece çağrılara değil ateşkes anlaşmasına da aldırış etmeden, Rumlar’ı kaçırmaya devam ediyor. Öğlen vakti
güpegündüz, bir grup silahlı Türk Trachonas yakınlarında aralarında sekiz kadın, üç yaşında küçük bir erkek çocuğu ve iki adamın
bulunduğu onbir kişiyi kaçırdı.
Kaçırma olayı şöyle yaşandı: Geçen Çarşamba öğle vakitleri, yukarıda bahsedilen kişiler, Türkler’in yağmalamasından geriye kalan
ne varsa toplamak üzere, Trahonas’taki ‘Filadelfiya’ mahallesinde bulunan harap haldeki evlerine gittiler. O noktada çok sayıda
Türk etraflarını sardı ve silah zoruyla onları bilinmeyen bir yere doğru götürdü.
Kaçırılan kişiler şunlardır: Anna Georgiou Pepe, 45 yaşında, kızı Frosoula 18 yaşında, Georgios Chr. Penindari 27 ve karısı Maroula
25, Andreas Spitaliotis 45, karısı Eleni 40 ve iki kızları, Mary 17 ve Hristina 3, Maroula Achilleos 43 ve kızı Androula 19 ve Kalliopi
Dimitriou 33 yaşında. Aynı şekilde, Paluriotisa’dan Andreas Georgiou Kosankas, Iosif Ioannou ve Andreas Georgiou Skottis isimli
üç kişi de Türkler’in elinde esir olarak tutulmaktadır.
36_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Yasaları İhlal Eden Polis Memurları
Dünkü polis bülteninde, yasaları ihlal ettiği görülen Türk polis memurları ve jandarmaları olduğu bildirildi. Bültende özellikle
şunlar belirtildi:
-
Dikelya’da çalışan Türk gümrük memuru Kalavasoslu Salih Mustafa bıçak taşımaktan tutuklandı.
-
Dün, görevini terk eden Polis Müfettişi Hüseyin Yusuf’un bir ‘Sterling’ marka silah taşıdığı ve Omorfita (Küçük Kaymaklı)
bölgesinde Rum sivilleri tehdit ettiği görüldü.
-
Üç Türk polis memuru kullandıkları ‘Landrover’ tipi arabada bir tabanca ve 72 kurşun bulundurmaktan tutuklandı. Polis
aracıyla tabanca ve mühimmata el konurken, Türk polis memurları salıverildi.
Resmi Bildiri
Trahonas’ta kaçırılan Rumlar’la ilgili şu bildiri yayımlandı:
‘Dün öğleden sonra 15:00 ile 16:00 arasında Kıbrıslı Rumlar, yeni evlerine birtakım eşyalar taşımak amacıyla Trahonas’ın Filadelfiya
mahallesindeki eski evlerine döndü. Şu ana dek, bu kişiler geri dönmemiştir. Türk asilerin ellerinde bulundukları anlaşılmıştır ve
özgür kalmaları için yoğun çabalar harcanmaktadır.
37_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için Materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 1: Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler 1964’ten beri Kıbrıs’ta önemli bir aktör olmaya devam etmektedir. Anayasal değişiklikler üzerine ortaya çıkan anlaşmazlığın
ardından patlak veren Aralık 1963 olaylarıın ardından devreye giren Birleşmiş Milletler, sonraki yıllarda da daha fazla toplumlarası çatışmaların
yaşanmasını önlemek amacıyla adada kaldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964’te aldığı 186 (1964) sayılı kararıyla, Kıbrıs’taki
Birleşmiş Milletler Barış Gücü (UNFICYP) kuruldu.
1964’ten beri adada aktif olan UNFICYP, iki toplum arasında silahlı çatışmaların önüne geçerek güvenliği sağlamanın yanı sıra toplumlar arasında
iletişim kurulması, insani konularda yardım sağlama gibi fonksiyonlara sahiptir ve Uluslararası Kızıl Haç’la birlikte kayıp kişilerin bulunması ve esir
değişiminin koordinesinde aktif rol oynamıştır.
1974’ten sonra, BM aktivitelerini, anında insani yardım sağlayarak ve güvenli bölgeler oluşturarak, o dönemde savaşın yarattığı durumla bağlantılı
gereksinimlerin karşılanmasına yoğunlaştırmıştır. O zamandan beri, kapsamlı bir çözüm bulunması için toplumlararası müzakerelerin
gerçekleşmesine öncülük etti. BM Güvenlik Konseyi ayrıca, yıllar içinde Kıbrıs sorunuyla ilgili bir dizi karar ve rapor yayımladı.
BM tarafından organize edilen toplumlararası müzakerelerde elde edilen başarılardan birisi Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) kurulmasını
sağlayan 1981 Anlaşmasıdır. KŞK’nın üçüncü üyesi BM Genel Sekreteri tarafından atanır.
Daha fazla bilgi için bkz. http://www.unficyp.org
38_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için Materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 2: Uluslararası Kızıl Haç Komitesi
Kıbrıs’ta Aralık 1963’te baş gösteren şiddet olaylarının ardından, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) ilk temsicilerini 1964’te Kıbrıs’a gönderdi.
ICRC Kıbrıs’ta insani yardım programları yürütülmesinde öncülük etti. Kurum, kayıp kişilerin bulunmasını koordine etme çalışmalarında ve iki
toplum arasında esir değişiminin organize edilmesinde aktif rol oynadı. Mart 1964’ten sonra Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün Kıbrıs’a gelmesiyle,
iki kurum faaliyetlerini ortak koordine etti. 1960’ların başlarında, Türk Kızılayı, Kıbrıs Türk bölgelerinde bir genel hastane kurdu ve artık Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin sağlık hizmetlerinden yararlanamayan hasta ve yaralı Kıbrıslı Türkler’in tedavisi için doktor gönderdi. Kızılay, bu dönemde ayrıca,
Kıbrıs Türk göçmenleri için insani yardım sağladı.
Kıbrıs’ta yaşanan savaş karşısında, Temmuz 1974’te Güvenlik Konseyi’nin aldığı 361 sayılı kararının ardından, Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği, adada insani yardım programı başlattı. UNHCR ile işbirliği içinde, ICRC her iki toplumdaki göçmenlere yiyecek, su, ilaç, geçici
barınak ve battaniyenin temini, ulaştırılması ve teslim edilmesine yarım etti. Çatışmalar devam ederken ve sonrasında, 1950’da İngiliz Kızıl
Haçı’nın bir kolu olarak kurulan Kıbrıs Kızıl Haçı ile ICRC kayıp yakınlarıyla temas kurulması ve kayıplarla ilgili bilgi toplanmasında önemli bir rol
oynadı.
1974 olaylarından sonra ICRC insani konuların çözümlenmesi çabalarında başı çeken kurumlardan biri olmaya devam etti. ICRC’ın çabalarının
bir sonucu Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderler arasında Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kurulmasını getiren 1981 Anlaşması oldu. Anlaşmaya göre
komitede üç üye görev alacaktı. Bir Kıbrıslı Türk ve bir Kıbrıslı Rum üyenin yanı sıra, üçüncü üyenin ICRC tarafından seçilen bir görevli olması ve
her iki tarafın onayıyla, BM Genel Sekreteri tarafından atanması üzerinde uzlaşıya varıldı.
ICRC, KŞK aracılığıyla, Kıbrıs’ta kayıp şahıslar sorunuyla ilgili çalışmalarda yer almaktadır. Benzer konularda dünyanın çeşitli yerlerinde çalışan
bir kurum olarak, ICRC geniş bir deneyim ve uzmanlık sahibidir ve bunları Kıbrıs’la paylaşabilmiştir. Örgüt, özellikle KŞK’nın yeni çalışma döneminde
ve adli antropoloji uygulamalarında ve KŞK’nın çalışma kapasitesinin genişletilmesinde tavsiyelerde bulunarak ve destek vererek önemli katkı
yapmıştır.
Daha fazla bilgi için bkz. http://www.icrc.org
39_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için Materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 3: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne insan hakları hukukunun çeşitli maddelerini ihlal ettiği suçlamasıyla Türkiye aleyhine
bir dizi devletlerarası başvuruda bulunmuştur. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuru hakkını 1987’de kabul etmiş
ve 1990’da mahkemenin zorunlu yargı yetkisini tanımıştır. Bu gelişmeyle birlikte, 1990’ların başında Kıbrıslılar kayıp şahıs davaları için bireysel
olarak AİHM’e başvurmaya başlamıştır.
AİHM’e ilk esaslı başvuru 1974’te kaybolan bazı kişilerin yakınları tarafından yapıldı. Sözü geçen kayıplar şunlardı: Andreas Varnava, Andreas
Loizides, Philippos Constantinou, Demetris Theocharides, Panicos Charalambous, Eleftherios Thoma, Savvas Hadjipantelis, Savvas Apostolides
and Leondis Demetriou Sarmas. 2008’de karara bağlanan Varnava ve diğerleri v. Türkiye davasında AİHM, Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 2. (yaşam hakkı), 3. (insanlık dışı ya da küçük düşürücü muamele yasağı) ve 5. (özgürlük ve güvenlik hakkı) maddelerini ihlalden
suçlu buldu.
Bu sonuç, Kıbrıs’ın Türkiye aleyhine açtığı devletler arası bir dizi başka davada verilen kararlarla uyumludur: Avrupa İnsan Hakları Komisyonu
1976, 1983 ve 1999’da, Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, 10 Mayıs 2001’de, Madde 2, Madde 3 ve Madde 5’i ihlâlden suçlu buldu.
Mahkeme kararları otoriteleri gereken adımları atmaya yönlendirmede kritik bir rol oynamış ve böylece aileler için önemli bir başvuru merci
olmuştur. Bununla birlikte, Kıbrıslı Türk kayıp aileleri davası örneğinde görüldüğü gibi mahkeme kararları kayıp yakınlarına kısıtlı seçenekler
bırakmıştır. 2002 ve 2003’te, Kıbrıslı Türk kayıp yakınları AİHM’de 4 ayrı dava açtılar (Karabardak ve Diğerleri v.* Kıbrıs, Baybora ve Diğerleri v.
Kıbrıs, Şemi ve Diğerleri v. Kıbrıs, Hüseyin ve Göçer v. Kıbrıs) ancak bunlar, ailelerin davalarını sunmak için çok uzun süre beklemiş oldukları
gerekçesiyle reddedildi. Aynı kriterlerle Mahkeme başka 51 başvuruyu daha reddetti.
KŞK’nın görev ve yetki sorumluluğu, kayıpları bulup ailelerine teslim etmekle sınırlı olduğundan ailelerin sevdiklerinin ölümüne neden olan
koşullarla ilgili bilgi alabileceği yasal bir merci bulunmamaktadır. Sevdiklerinin başına ne geldiğini bilme ihtiyacı aileler tarafından tekrar tekrar
gündeme getirilmektedir ve bazıları şu anki mevcut mekanizmaların otoritelerin etkin soruşturma yapmalarını gerektiren yasal sorumluluklarını
yerine getirmelerini sağlayamadığı iddiasıyla, yerel ve uluslararası seviyelerde yeni davalar açtılar. Hukuksal girişimlerin, önceden olduğu gibi
şimdi de etkili bir baskı kaynağı olarak işlevi olmakla beraber henüz herhangi bir tutarlı ya da net sonuç vermiş değildir. Mahkeme kararları
henüz tam olarak uygulanmamıştır ve etkili soruşturmanın ve yetkililerin rolünün tam tanımının ne olduğu sorusu da halâ yanıtlanmış değildir.
O zamandan beri yeni davalar açmak mümkün olmuştur çünkü yeni yasa altında kalıntılar yeni delil olarak kabul edilmiştir ve bu sayede aileler
KŞK’dan yakınlarının kalıntılarını aldıkları zaman yeni bir dava başlatabilmişlerdir. Dolayısıyla, 2007’den itibaren kalıntıların ailelere ulaşmasıyla,
bir dizi yeni dava açılmıştır. Halihazırda AİHM’de 16’sı Kıbrıslı Türkler’in açtığı, 33’ü de Kıbrıslı Rumlar’ın açtığı davalar bulunmaktadır. Mahkemenin
soruşturmalarını takiben, her iki toplumda yetkililer eş zamanlı cezai soruşturmalar başlatmıştır.
Daha fazla bilgi için bkz. http://www.echr.coe.int
* v: karşı
40_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 4: Kayıp Şahıslar Komitesi
Birleşmiş Milletler himayesinde, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin 1981’de yaptıkları müzakereler, Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar Komitesi’nin
kurulmasını sağlayan anlaşmayla sonuçlandı. Komitenin görevi ‘kayıp kişilerin akıbetini belirlemektir. Komite, ölüm sebebini tespit etme
girişiminde ve kayıp şahısların ölümlerine ilişkin sorumluluk atfında bulunmaz (KŞK Çalışma Şartnamesi, 11.Madde)’ (CMP [KŞK], 1981). KŞK
her toplumdan seçilmiş iki üye ve BM Genel Sekreterliği tarafından atanan üçüncü bir üyeden oluşur. Komite üyeleri fikir birliğine dayanan
kararlar alır. Ancak, KŞK etkili bir faaliyet göstermeye yıllar sonra başlayabilmiştir.
Çeşitli kesimlerden gelen baskının artmasıyla, BM Genel Sekreteri Aralık 2003 ve Ağustos 2004’te devreye girerek, iki toplumun liderlerine
KŞK’nın aktif çalışmasına yardım etme çağrısı yaptı. Genel Sekreter, KŞK’dan ‘her iki tarafta geriye kalan inceleme çalışmalarını tamamlamasını’
ve KŞK çalışma şartnamesi doğrultusunda ‘gömü yerleriyle ilgili karşılıklı bilgi değişimi ve Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk kayıp şahısların kalıntılarının
iadesi’ni içeren 31 Temmuz 1997 anlaşmasını hayata geçirmesini istedi (CMP [KŞK], 2011a). Sonuçta, 2004’te, Kıbrıslı Türk lider Mehmet Ali Talat
ile Kıbrıslı Rum lider Tasos Papadopoulous KŞK’yı yeniden etkinleştirme üzerinde uzlaştılar.
Toplum liderlerinin KŞK’yı yeniden etkinleştirme üzerinde uzlaşmaları, 2004’ten itibaren kayıp şahıslar konusunda somut gelişmeler yaşanmasını
sağladı. KŞK, 28 Ağustos 2006’da tüm ada çapında bir kazı (ekshümasyon) programının başladığını ve çalışmaları Arjantin Adli Antropoloji Ekibi
rehberliğinde, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum arkeologlar ve antropologların yürüteceğini açıkladı.
KŞK Çalışmalarının Aşamaları:
1. Kıbrıslı arkeologlar olası gömü yerlerini kazarak kalıntıları arar.
2. BM denetimindeki ara bölgede bulunan KŞK antropoloji laboratuvarında çalışan Kıbrıslı antropologlar çıkarılan kalıntıları analiz eder ve
kemik örneklerini Adli Genetik laboratuvara gönderir.
3. Kıbrıslı biliminsanları, çıkarılmış kalıntıları kimliklendirmek için, kemik örnekleri ve kayıp kişilerin aile bireylerinden alınan örnekleri analiz
eder.
4. Kişinin kimliği tespit edilince, bir KŞK üyesi ailesini bilgilendirir ve kalıntıların resmi iadesi yapılır. Aile bireyleri, KŞK tesislerine gelip
sevdiklerinin kalıntılarını görme ve sürece dahil olan bilimadamlarıyla tanışma şansına sahiptir.
Temmuz 2007’de, KŞK kayıplara ait kalıntıları ailelerine teslim etmeye başladı. İlk cenazeler Kıbrıs Rum toplumunda 8 Temmuz 2007’de, Kıbrıs
Türk toplumunda ise birkaç gün sonra 13 Temmuz 2007’de yapıldı. Süreç halâ devam etmektedir ve 30 Haziran 2011 itibarıyla ülke çapında 797
kişi gömüldükleri yerlerden çıkarılmıştır. 536 mezar KŞK tarafından açılmış ve 286’ya yakın kişinin kemikleri ailelerine verilmiştir (226 Kıbrıslı
Rum kayıp ve 60 Kıbrıslı Türk kayıp).
KŞK iki toplum arasında kurumsallaşmış işbirliğinin başarılı bir modeli olarak çalışıyor. KŞK, mağdur grupları ve diğer sivil toplum örgütleri ile
temas halinde bulunarak, sık sık medyada yer alarak, internet sitesini düzenli olarak güncelleyerek ve 2010’da çekilen belgesel film Digging for
the Future (Gelecek için Kazmak) aracılığıyla çalışmalarıyla ilgili halkı sürekli olarak bilgilendirmektedir.
Daha fazla bilgi için bkz. http://www.cmp-cyprus.org
41_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 5: Kıbrıs Beyan Edilmemiş Esirler ve Kayıp Şahıs Yakınları Örgütü
Örgüt, 1975 yılında Kıbrıslı Rum kayıp yakınları tarafından kuruldu. Kurulduğu zamandan bugüne örgüt, kayıp yakınlarının insan haklarını
savunmak, gerek Kıbrıs içinde gerekse de dışında konuyla ilgili kamusal bilinç oluşturmak gibi kayıp yakınlarının ihtiyaçlarına cevap vermek
amacıyla çalışmalar yürüttü. Örgütün internet sitesinde şöyle ifade edilmektedir: ‘Örgütümüzün amacı kayıplarımızın ve yakınlarının insan
haklarına er ya da geç saygı gösterilmesini sağlamak ve tüm kayıp ailelerinin sevdiklerinin akıbeti hakkında belgelere dayanan deliller ışığında
resmi olarak bilgilendirilmesini sağlamaktır. Bunun paralelinde, gelecekte bu tür kabul edilemez yöntemlerin kullanılmasının önüne geçmek
ve böylesi trajik ve insanlık dışı olayların tekrar etmesini engellemek için uluslararası toplumda bilinç oluşmasına katkı yapmak için çaba
sarfetmekteyiz.’
Daha fazla bilgi için bkz. http://www.missing-cy.org.cy
42_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 6: Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği
Örgüt Kıbrıs’taki çatışmalarda yakınlarını kaybeden Kıbrıslı Türkler tarafından 1975'te kuruldu ve 1956'dan itibaren öldürülen ve kayıp olanlar
da dahil mağdur olmuş Kıbrıslı Türkleri temsil eder. Kurbanların birinci derece yakınları olan üyelerinin ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışmanın
yanı sıra dernek, Kıbrıs’taki çatışmalar sırasında Kıbrıslı Türkleri savunurken hayatlarını kaybedenlerin kahramanca uğraşlarını onurlandırmayı
amaçlar.
Daha fazla bilgi için Bkz. http://www.kktc-sehitaileleri.org
43_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için Materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 7: İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam ile Savaş Kurbanları İnisiyatifi:
2003’te kapıların açılması ve 2005’te kazıların başlatılıp her iki taraftan kayıpların kimliklerinin belirlenmesine başlanması kararının ardından,
İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam ile Savaş Kurbanları İnisiyatifi üyeleri birbirlerine ve KŞK’ya, kayıpların akıbetini bulmak için yardımcı
olmak, kayıp şahıslar konusunda toplumsal bilinci artırmak ve birbirinin acısını paylaşıp dindirmek amacıyla biraraya geldi. Son 50 yılda yaşanan
olaylarının mağdurları olan insiyatif üyeleri, geçmişi anlama ve geleceğe bakışta ortak bir yol bulunması için çalışırken, paylaştıklarının nefret
değil ortak acılar olduğunu anladılar.
İki toplumlu İnisiyatif, ülke genelinde okullara ve köylere giderek, farklı gruplarla toplantılar yaparak, akademik konferanslardan, köylerde köy
sakinleriyle toplantılara kadar çok farklı ortamda insanlarla konuşuyorlar. Bu toplantılarda, inisiyatif üyeleri ortak acılarını ve geçmişte yapılan
kötülüklerin ortaya çıkarılması, konuşulması, kabul edilmesi ve yaşananlardan ders çıkarılması yönündeki isteklerini dile getiriyorlar. Toplumlardan
kayıplarla ilgili bildiklerini paylaşmalarını istiyorlar. Kayıp acısının her iki toplumda paylaşıldığı yönündeki fikirlerini herzaman dile getiren
inisiyatif üyeleri, geçmişle ilgili şiddet öykülerini ortaya çıkarmakla, bastırılmış anlatılar konusunda genel farkındalık yaratmak ve gelecekte
daha fazla çatışma yaşanmasını önlemek arasındaki bağlantıyı da vurguluyor.
44_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 2: Kıbrıs’ta Kayıp Şahıslar
Ünite 2 için materyal- Aktivite 2
Grupların Kıbrıs’ta kayıplar sorununa yaklaşımları
Grup 8: Gazeteciler
Duayen gazeteciler Andreas Paraskos ve Sevgül Uludağ’ın yazıları kayıplar konusunun toplumsal düzeyde daha fazla tartışılmasına ve sosyal
bilincin artmasına katkı yapmıştır. 1995’ten itibaren, Paraskos’un yazılarında Lakadamya kazılarına değinmesi, Kıbrıs Rum toplumunda kayıplar
konusunda toplum liderliğinin sorumluluklarını ve faaliyetlerini sorgulayan önemli iç tartışmaların başlamasına yol açtı. Paraskos, konuyla ilgili
yazmaya ve kazı süreci ve definleri ele almaya devam etmektedir.
Uludağ, 2002’de her iki tarafın da acı çektiğini ve mağdur olduğunu göstermek amacıyla kayıp kişiler konusunu araştırmaya başladı. Her iki
toplumda günlük yazılar olarak yayımlanan makalelerinde, Uludağ, kurbanların yakınları olan ya da olaylara şahit olmuş Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı
Rum bireylerin öykülerine yer verdi.
Paraskos ve Uludağ’ın çalışmaları, mağdurların kendi öykülerini anlatabilecekleri bir platform yaratması, her iki toplumda resmi anlatıların çok
uzun bir süre susturduğu alternatif bir bakış açısını gündeme taşıması ve Kıbrıs bağlamında tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yetersizliğine
vurgu yapması bakımından çok önemlidir.
Uludağ çalışmalarını kitaplaştırdı. İncisini Kaybeden İstiridyeler, 2005’te Türkçe olarak basıldı, ardından Yunanca’ya ve İngilizce’ye çevrildi. Gömü
yerleriyle ilgili bilgi vermek ya da kayıp kişilerin öykülerini anlatmak isteyen kişilerin, isimlerini vermeden arayabilecekleri bir telefon hattı
oluşturarak kendisine ulaşan bilgileri KŞK’ya iletmektedir. Sevgül Uludağ aynı zamanda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk mağdurlar arasında köprü
kurulmasında çok önemli bir rol oynamaktadır.
Sevgül Uludağ, okurları için İncisini Kaybeden İstiridyeler kitabını imzalıyor. Fotoğraf Sevgül Uludağ'ın izniyle.
45_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için Materyaller- Aktivite 2
Önemli olayların zaman çizelgesi
1950’ler: O zamanki siyasi mücadelelerden dolayı kaybolan kişiler olduğuna dair tek tük raporlar gelir.
1963-64: 1963’te toplumlararası çatışmaların başlamasıyla birlikte vahşet eylemleri ve her iki toplumdan kayıp kişilerle ilgili raporlarda önemli
ölçüde artış olur.
1974:
Temmuz-Ağustos aylarında yaşanan olaylar sonucu vahşet eylemleri ve her iki toplumdan kayıp kişilerin sayısı yeniden doruğa çıkar.
1974:
Kayıplar konusuyla ilgili toplumlararası müzakereler başlar ve kayda değer herhangi bir gelişme olmadan üç yıl devam eder.
1975:
Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği (Kıbrıslı Türkler’den oluşan örgüt) kurulur. Kıbrıs Beyan Edilmemiş Esirler ve Kayıp Şahıs Yakınları
Örgütü (Kıbrıslı Rumlar’dan oluşan örgüt) kurulur.
1975:
BM Genel Kurulu’nda, Kıbrıs’taki silahlı çatışmalar sonucu kaybolan çok sayıdaki Kıbrıslı’nın akıbetiyle ilgili kaygı ifade eden karar
alınır. Kararda aynı zamanda, BM’nin Kızıl Haç’ın çabalarını desteklediği de ifade edilir.
1981:
İki toplum BM’nin himayesinde KŞK’yı kurar.
1995:
Gazeteci Andreas Paraskos’un bazı anneler ve eşlerin sevdiklerinin kalıntılarının gömülü olduğuna inandıkları Lakadamya mezarlığıyla
ilgili talepleriyle ilgili yazıları yayımlanır.
1997:
Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderler kayıp şahıslarla ilgili bilgi paylaşmayı kabul eder.
1999:
Lakadamya ve St. Constantine ve Helen mezarlıklarında İnsan Hakları için Doktorlar sivil toplum örgütü kazı çalışmaları yapar.
2002:
Gazeteci Sevgül Uludağ, kurbanların yakınlarıyla röportajlar yaparak, konuyu yazılarında işlemeye başlar.
2002:
Güneyde resmi bir kazı çalışması yapıldı ve sonuçta kayıplar listesindeki 46 Kıbrıslı Rum’un kimlikleri kesin olarak tespit edilir.
2003:
Kıbrıslı Türk yetkililer iki taraf arasındaki geçişlerde uygulanan kısıtlamayı azaltır.
2004:
Her iki toplumda BM öncülüğünde Annan Planı referandumları yapılır. Kıbrıs Türk toplumu planı kabul ederken, Kıbrıs Rum toplumu
reddeder.
2004:
BMGS Kofi Annan iki lidere kayıp şahıslar sorununun çözümüne yönelik öneriler içeren mektubunu sunar.
2005:
KŞK toplu mezarlarla ilgili bilgi arayışına girişir ve araştırma kazıları başlar.
2006:
Ada çapında kazılar başlar.
2007:
KŞK kalıntıları ailelere teslim etmeye başlar; Nelson Mandela, The Elders’in kurulduğunu ilan eder. İki toplumlu Kayıp Şahıslar, Katliam
Kurbanları ve 1963-1974 Olaylarının Diğer Kurbanları Yakınları İnisiyatifi kurulur.
2008:
The Elders’in üç üyesi, Lakhdar Brahimi, Jimmy Carter ve Desmond Tutu, kısa bir süre önce adanın yeniden birleştirilmesi için doğrudan,
ucu açık müzakerelere başlayan Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplum liderlerine destek vermek amacıyla Kıbrıs’a iki günlük ziyaret
gerçekleştirir.
2009:
Kayıp şahıslar konusuyla ilgili pek çok tanık ifadesi ve raporlar ortaya çıkmaya başlar, kitaplar basılır, davalar açılır, etkinlikler ve
konferanslar yapılır.
2010:
KŞK yapımı belgesel film Digging for the Future gösterilır; sivil toplum ve basın konuya ilgi göstermeye devam eder.
2011:
The Elders yapımı belgesel Geleceği Ararken Geçmişi İrdelemek (Cyprus: Digging the Past in Search of the Future) gösterilir.
46_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için Materyaller - Aktivite 2
Grup 1: Kıbrıs Beyan Edilmemiş Esirler ve Kayıp Şahıs Yakınları Örgütü
Örgüt, Kıbrıslı Rum kayıp yakınları tarafından 1975 yılında kuruldu.
Kaynak A
Kıbrıs Beyan Edilmemiş Esirler ve Kayıp Şahıs Yakınları Örgütü internet sitesinin sunuş bölümü
‘Örgütümüzün amacı kayıplarımızın ve yakınlarının insan haklarına er ya da geç saygı gösterilmesini ve tüm kayıp ailelerinin
sevdiklerinin akıbeti hakkında belgelere dayanan deliller ışığında resmi olarak bilgilendirilmesini sağlamaktır.
Bu doğrultuda, gelecekte bu tür kabul edilemez yöntemlerin kullanılmasının önüne geçmek ve böylesi trajik ve insanlık dışı
olayların tekrar etmesini engellemek için uluslararası toplumda bilinç oluşmasına katkı yapmak için çaba sarfetmekteyiz.’
Kaynak B
Kıbrıs Beyan Edilmemiş Esirler ve Kayıp Şahıs Yakınları Örgütü internet sitesinde verilen arkaplan bilgisi
‘Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgal ettiği ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1/3’ünü kontrolü altına aldığı 1974 yazından beri yüzlerce kişinin akıbeti
meçhul kalmaya devam ediyor.
Arasında silahsız kişiler, kadınlar ve küçük çocukların da olduğu kayıpların ilk sayısı 1619 idi. Kanıtlar, tüm bu kişilerin Türk
istilası sırasında ya da sonrasında Türk birlikleri tarafından ele geçirilen bölgelerde kaybolduğunu göstermektedir. Görgü tanıkları
ve uluslararası örgütlerden elde edilen bilgilere göre, bu kişilerden pek çoğu Türk istila güçleri ya da silahlı Kıbrıslı Türk gruplar
tarafından tutuklanmış ve bir süre Türk hapishanelerinde tutulmuşlardır.
Otuz yıldan beri Türk tarafı bu insani konuya karşı tamamen olumsuz tutumunu devam ettirmiştir. Konunun ciddiyetle
tartışılmasını reddetmiş ve Kayıplar’ın akıbetiyle ilgili bilgi verme çağrılarına kulak tıkamıştır. Türkiye, temel insan hakları
ilkelerini ve sözleşmelerini ihlal ederek ve Birleşmiş Milletler ile Avrupa tarafından kabul edilen bir sürü özel kararı hiçe sayarak
konuyla ilgili bilgileri kendine saklamış, bu bilgileri askeri sır olarak değerlendirmiş ve elinde kimseyi tutmadığı ve bu kişilerle
ilgili hiçbir şey bilmediği gibi muğlak ve asılsız bir iddianın arkasına saklanmıştır.
Örgütümüz KŞK çalışmalarının başlamasını memnuniyetle karşılıyor, ve bunu doğru yönde atılmış olumlu bir adım olarak
değerlendiriyor. Ancak aynı zamanda, her kayıpla ilgili kapsamlı soruşturma yapılması için de eş zamanlı çalışma başlatılmalıdır.
Ellerinde bilgi ve veri bulunanların, örneğin 1974’te Kıbrıs’ta yaşanan savaş ve olaylarla ilgili raporlara sahip olduğu bilinen
Türk ordusunun, bunları BM organlarıyla ve Uluslararası Kızıl Haç’la paylaşmasının bu gayeye ulaşılmasında çok büyük yardımı
olabilir, böylece nihayet gerek Kıbrıslı Rum, gerekse Kıbrıslı Türk her kayıp kişinin akıbeti kesin olarak belirlenmiş olur.’
47_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak C
Attila ’74: Kıbrıs’a Tecavüz (Michalis Cacoyiannis’in çektiği belgesel film, 1975)
Film, http://www.youtube.com/watch?v=DiYD8WeoLQE bağlantısında bulunabilir.
1:18:24 to 1:22:09 arasındaki bölümü izleyiniz.
Bölümün transkripsiyonu:
1. Kadın: Türkler Palekythron’u [Balıkesir] aldığında, bizi hep beraber köy okuluna sürdüler. Erkekleri aldılar. Onları nereye
götürdüklerini bilmiyorduk. Bizi Voni’ye [Gökhan] naklettiler. Bizi yaşlı erkeklerden ayırdılar ve çocuklarla birlikte köy okuluna
hapsettiler. Üzüntümden kollarımda, her yerimde bu döküntüler oldu. Orada kocamdan habersiz, kapalı kaldık. Bilememek
ıstırap vericiydi. Ben ve beş çocuğum, acı çekerek ve kaygı içinde. Palekythron’da Türkler 18 kişiyi öldürdü. Bir kuzenim ve iki
çocuğu. Beş çocuklu başka bir aile. Çocuklardan ikisi, Kostaki ve Petraki, kaçtı ve Voni’ye getirildi. Şimdi buradalar, bir yerlerde.
Lefkoşa’da.
Muhabir: Adın ne?
1. Çocuk: Petraki.
Muhabir: Adın ne?
2. Çocuk: Kostaki.
Adam: Bir gün haberi bize köyün papazı getirdi. Kızkardeşim, kocası ve beş çocuklarından üçünün öldürüldüğü haberini. Mucize
eseri kurtulan oğlanlardan ikisi, onbir yaşındaki Petraki, ve sekiz yaşındaki Kostaki’dir.
1. Çocuk (Petraki): Annem babam öldü, iki erkek ve bir kızkardeşim de.
Muhabir: Kaç yaşındaydılar?
1. Çocuk (Petraki): Bir erkek kardeşim dokuz, diğeri dört yaşındaydı. Küçük kız üç yaşındaydı.
2. Çocuk (Kostaki): Yaralı olan halamı gördüm ve eniştemi, başka bir yaşlı adamı, o da yaralıydı.
Muhabir: Başka birini gördün mü?
2. Çocuk (Kostaki): Görmedim.
1. Çocuk (Petraki): Ben annemi ve babamı gördüm. Yerde yaralı yatıyorlardı, çok kötü yaralıydılar. Küçükler halâmın
kucağındaydılar. Büyük erkek kardeşim benim yanımdaydı.
Muhabir: Sen yaralı mıydın?
1. Çocuk (Petraki): Evet. Buradan yaralandım. [Tişörtünü kaldırarak gösterir.]
2. Çocuk (Kostaki): İki kapımız vardı, biri ön, diğeri arka. Onları bir kapıdan dışarı çıkardılar ve ben kaçtım.
Muhabir: Tek başına mı?
2. Çocuk: Evet, arka kapıdan kaçtım.
Anlatım: Psikolojik olarak herşeyin bir yalan olduğunu ve köylerine döneceklerini ve anne babalarını ve ailelerini hayatta
bulacaklarını düşünüyorlar. Zaman geçtikçe dramlarının belki de yeni başlıyor olduğunu anlamaya başlıyorlar.
1. Kadın: Hangimiz ne yapabilir ki? Tanrı bizi ve tüm insanları korusun.
48_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak D
Gelecek için Kazmak (Digging for a Future, Kayıp Şahıslar Komitesi belgeseli, 2010)
Film, http://www.cmpcyprus.org/nqcontent.cfm?a_id=1495&tt=graphic&lang=l1 bağlantısında bulunabilir.
Şu bölümleri izleyiniz:
12:42 – 13:30
Bölümün transkripsiyonu:
Maria Georgiou (Kayıp kızı. KŞK’nin Kıbrıslı Rum Üyesi Elias Georgiades ile görüntüde, konuşmalar Yunanca):
‘Ailenizde bir kaybınızın olması çok büyük bir acı, ancak bunu yaşamayan biri asla nasıl birşey olduğunu anlayamaz. Bizim olduğu
için, acısını biliyoruz. Şimdi bulunduğu için, büyük bir rahatlama yaşadık. Artık farklı ... eskiden hayatta olduğuna inanıyorduk.
Herkes, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler, hepimiz hayatta olduklarına inanıyoruz ve bir gün geri geleceklerine. Yaşları ne olursa
olsun ya da savaş var ya da yok. Her insan yakınının sağ olarak dönmesini bekler. Şimdi biliyoruz ki bir mezarı ve mezartaşı var.
Hergün gidebiliriz ve bir mum yakabiliriz. Gidip bakım yapabilir ve çiçekleri sulayabiliriz... Artık babamızın orada olduğunu
biliyoruz.
Soru: Hiç ona konuştuğunuz oluyor mu?
Evet, konuşurum.
Soru: Ona ne söylersiniz?
Sadece ona konuşurum, çok.’
49_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için Materyaller - Aktivite 2
Grup 2: Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği
Dernek, yakınları ülkede yaşanan çatışmadan etkilenmiş olan Kıbrıslı Türkler tarafından 1975 yılında kuruldu.
Kaynak A
Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği’nin internet sitesindeki önsözünden alıntı
‘Sizlerin yeri çok güzel, şehitliğin her kişiye nasip olamayacağını biliyoruz, ama yokluğunuza dayanmak çok zor. Sizleri
çocuklarınız; ana, baba ve eşleriniz rüyasında görüyorlar. Sizlere sarılıyor ama uyandığımızda gözyaşından başka birşey kalmıyor.
İnsan engellerini aştık ta, kader engellerini aşamadık. Kader bu şahadet mertebesine ermiş arkadaşlarımızın geride bıraktıkları
ve bizlere emanet ettikleri şehit eşleri, çocukları, anne ve babaları ile malul gazilerimize sesleniyoruz. Derneğimize üye olmakla
devletimizin bizlere tanıdığı her türlü maddi manevi katkılarının neler olduğu imkânlarına sahip olacak ve sizlerin üye olmasıyla
daha da güç kazanacağız.’
Kaynak B
Kıbrıs Türk Enformasyon Dairesi’nden alıntı, 11 Haziran 2002
‘Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Ertan Ersan kayıplar konusunun, önüne siyasetin geçmesiyle ilerleme yolunun
tıkandığı ve Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmalarının engellendiğini ifade ederek bu insani konunun, kayıp şahıslar hakkında
nihai bilgi almak isteyen Kıbrıslı Türk ailelerin endişeleri ışığında değerlendirilmesi ve neticelendirilmesi gerektiğini söyledi.
Dernek olarak 500 kayıp Kıbrıslı Türk’ün akıbeti konusunda bilgi alabilme yönünde sürekli mücadele verdiklerini belirten Ersan,
Rumlar’ın 1974 öncesi kayıplarıyla ilgilenmediği belirtti. Dernek başkanı, 1981 yılında kurulan “Kayıp Şahıslar Komitesi’nin
kendilerini ümitlendirdiği ifade etti.’
Kaynak C
Kıbrıs Gazetesi’nden alıntı, 22 Ağustos 2009
‘Ertan Ersan, şehitlerin bulunmasının ve şehitliğe defnedilmesinin aileleri açısından önemine vurgu yaparak, artık ailelerin
şehitlerinin yerini bileceğini ve her istedikleri zaman onları ziyaret edebileceklerini ifade etti.
Bu konuda kendilerine yardımcı olan ve kayıpları bulan Kayıp Şahıslar Komitesi’ne teşekkür eden Ersan, “Allah bir daha böyle
acılar yaşatmasın” dedi.’
Kaynak D
Kıbrıs Gazetesi’nden alıntı, 17 Haziran 2010
‘Gerçekleri hem kuzey hem de güney Kıbrıs kamuoyuyla paylaşmak istediğini ifade eden Ersan, 1963-64 olaylarında 250 civarında
Kıbrıslı Türk kayba karşılık 42 Rum kayıp olmasına rağmen, uluslararası arenada hiçbir kayıt yapılmamak ve sanki 1963-64’te
hiçbir kayıp olmamış gibi bir hava yaratılmak uğruna Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi kayıplarını da örtbas ettiğini anlattı.’
50_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak D
Kanın Sesi (Tony Angastiniotis’in çektiği belgesel film, 2004)
Film, http://video.google.com/videoplay?docid=6069441414391519024 bağlantısında bulunabilir.
Filmin şu bölümünü izleyiniz:
8:19 - 10:31
Filmdeki bu bölümün transkripsiyonu:
Kıbrıslı Türk adam: ‘İkinci harekâtın başladığı 14 Ağustos günü bizi kamyonlarla Derinya bölgesine götürdüler. Öğleye kadar
orada kaldık. Öğleden sonra bizi kamyonlara doldurdular ve Larnaka’ya götürdüler. Bir yerde bizi indirdiler çünkü İngilizler
silahlı Rumlar’ın üslerden geçişine izin vermiyordu. Bizi gece yarısına kadar orada tuttular. Sonra kamyonlara doldurarak bizi
Larnaka ovasına götürdüler. Orada kimseler olmadığını gözlemledik. Sonra askeri bir kişi geldi ve orada kalmamıza karşı çıktı.
Limasol’a doğru yola çıktık. Geceyi dağlarda geçirdik. Sabahleyin bizi bir okula götürdüler. Yemek olmadığı için birisi bir torba
patates getirdi. Patatesleri temizleyerek fırına koyduk. Türk ordusunun yaklaştığı haberi geldi. Bizi başka yere götürmeleri emri
verildi. Evliydim ve 3 çocuğum vardı. Büyük çocuğum 3 yaşında, ikinci çocuğum 2 yaşında, ve küçük çocuğum 16 günlüktü.
Köyümüze döndüğümüzde kimseyi bulmadık. Ne anne, ne kardeş, ne eşim ne de çocuklar. Kıbrıslı Rumlar tarafından
öldürüldüklerini öğrendik. Vermek istediğim tek mesaj şudur: Ben bugünkü durumdan memnunum. Onlar yerlerinde, biz
yerimizde.’
Kaynak E
Gelecek için Kazmak (Digging for a Future, Kayıp Şahıslar Komitesi belgesel filmi, 2010)
Film, http://www.cmpcyprus.org/nqcontent.cfm?a_id=1495&tt=graphic&lang=l1 bağlantısında bulunabilir.
Filmin şu bölümünü izleyiniz:
11:20 – 12:02
Bu bölümün transkripsiyonu:
Mesut Akak (Kayıp şahıs oğlu, Türkçe anlatıyor. KŞK üyesi Gülden Plümer Küçük’le görüntüleniyor):
‘1974’e kadar kayıp olarak biliyorduk babamızı. 1974’ten sonra savaş çıktığında ve belirli yerler alındığında, babamız bulundu,
esirdi da bulundu geliyor gibi bir düşünceye kapıldık. Pantalonları, gömlekleri, hiçbirşeyini atmadık, 10 yıl boyunca 1975-76
yılına kadar babamın elbiseleri dolapta duruyordu. 74 harekâtı olduktan sonra, herkes kayıpları gelecek, onlara kavuşacak gibi
bir beklentiye girdi. Daha sonra Denktaş çıktı dedi ki ‘beklemeyin, boşuna hayale kapılmayın, bu insanlar öldü, gelmeyecekler.’
51_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için Materyaller - Aktivite 2
Grup 3: İki Toplumlu Kayıp Şahıslar, Katliam Kurbanları ve 1963-74 Olaylarının Diğer Kurbanları’nın Yakınları İnisiyatifi
Örgüt, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk kayıp ve 1963-1974 olayları kurbanlarının yakınları tarafından kuruldu.
Kaynak A
Ortak Acı Barış ve Uzlaşma için Katalizör (İki Toplumlu Kayıp Şahıslar, Katliam Kurbanları ve 1963-74 Olaylarının
Diğer Kurbanları’nın Yakınları İnisiyatifi’nin bir sunuşundan alıntılar)
‘Bu İnisiyatif, Kıbrıslı Türkleri ve Rumları, kayıp, katliam kurbanları ve 50 yılın toplumlararası şiddet olaylarının kurbanlarının
yakınlarını biraraya getirir.
Bir ortak diyalog ve eylem platformu olan inisiyatif, yaşanan şiddetle bağlantılı olaylarla ilgili toplumsal bilinç uyandırmak ve
ortak acıların milliyetçiliğin körüklenmesi için istismar edilmesinin önüne geçmek için çalışır.
İnisiyatif
Kurban yakınlarının biraraya gelmeleri ve deneyimlerini paylaşmaları için fırsat yaratır,
Olası gömü yerleriyle ilgili bilgi paylaşır,
Kıbrıs’taki Savaş Suçlarının iki toplumlu yönüyle ilgili sosyal farkındalık yaratmak amacıyla etkinlik düzenler.
Yaraların sarılması için, insan ...
...sevdiklerinin kalıntılarını gömmeye ihtiyaç duyar
...sevdiklerinin başına ne geldiğini bilmeye ihtiyaç duyar, adaletin üstünlüğünü hissetmeye ihtiyaç duyar.’
Kaynak B
Hakikat ve Uzlaşma üzerine Notlar (İnisiyatiften alınan bir belgeden alıntı)
‘Aileler sadece sevdiklerinin kalıntılarının kendilerine verilmesiyle tatmin olmuyor. Öldürme eyleminin meydana geldiği koşullarla
ilgili bilgi edinmek istiyorlar. Genellikle kapsamlı bir soruşturma yapılması isteniyor. Cenazelerden sonra bir iyileşme süreci
başlıyor gibi gözükse de, konu tamamen kapanmış olmuyor çünkü öldürmelerle sonuçlanan olaylarla ilgili gerektiği gibi
soruşturma yapılmıyor. Hal böyleyken, gerçek bir iyileşme mümkün olamıyor ve tüm toplum, çatışma sırasında yaşanan gerçek
olaylarlardan halâ bihaber kalmaya devam ediyor. Bu durum uzlaşmaya yardımcı olamaz.’
Kaynak C
İnisiyatif üyesi Hüseyin Akansoy’un Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Milletvekilleri tarafından organize edilen bir
etkinlikte yaptığı konuşmadan alıntı.
‘1974’ün en gaddarca yapılmış katliamlarından birinde birinci derece ve daha geniş ailesinden neredeyse herkesi kaybetmiş birisi
olarak, kaybın üstesinden gelmenin ve hayata devam etmenin tek yolunun, benim yaşadığım korkunç acıları başka hiçbir ailenin
yaşamamasını garanti edecek bir barış için elimden geldiğince çalışmak olduğunu anladım.
İlk günden itibaren kayıplar konusu, çok doğru bir şekilde, insani bir sorun olarak nitelendirildi ve bu yönüyle acil eylem
gerektirmektedir. 46 yıl sonra rahatlıkla yetkililer tarafından soruna hiçbir zaman özel önem gösterilmediği sonucunu çıkarabiliriz.
Bizim iki toplumlu grubumuz için toplu mezarlara gömülen kişilerin milliyetlerine göre hesap yapma ya da herhangi bir ayrımcılık
gözetme söz konusu olamaz. Bilinen gömü yerleri vardır ve bu mezarların derhal açılması ihtiyacının önüne geçecek hiçbir gerekçe
gösterilemez. 46 yıldan sonra konuya en azından insani yönüyle yaklaşmaya başlayabiliriz.’
52_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak D
Kıbrıs: Gelecek Arayışında Geçmişi İrdelemek (Cyprus: Digging the Past in Search of the Future, The Elders yapımı
belgesel film, 2011)
Film, http://vimeo.com/theelders/cyprus-digging-the-past-in-search-of-the-future bağlantısında bulunabilir.
Filmin aşağıdaki bölümlerini izleyiniz:
Bölüm 1, 25:00 – 29:17
Bölüm 2, 30:49 - 31:03
Bölüm 3, 31:28 – 32:35
Bölüm 1 transkripti (25:00 – 29:17)
Desmond Tutu (The Elders’dan): ‘İsminiz?’
Veli Beidoğlu (Kayıp Ertuğrul Veli’nin oğlu): ‘Veli Beidoğlu.’
Desmond Tutu (The Elders’dan): ‘Veli.’
Spyros Hadjinicolaou (Kayıp Christos Hadjinicolaou’nun oğlu): ‘Spyros. Memnun oldum.’
Desmond Tutu (The Elders’dan): ‘Nasılsınız?’
Thalia Ioannidou (Kıbrıslı Rum öğrenci): ‘Tıpkı sonuçta olan gibiydi, biri Kıbrıslı Rum diğeri Kıbrıslı Türk iki insan, yan yana
oturuyorlardı ve babalarının ölümü hakkında konuşuyorlardı ve bundan rahatsız değildiler.’
Veli Beidoğlu (Kayıp Ertuğrul Veli’nin oğlu): ‘Babam Barclays Bankasι’nιn Maraş şubesinde müdürdü ve...tüm hesaplardan
sorumluydu... Babama ne olduğuna dair hiç resmi bir açıklama yapılmadı, dolayısıyla tam olarak ne olduğunu ve nasıl olduğunu
bilemiyoruz. Ancak Mayıs 1964’te, 1963 olayları sonrasında, Türkler ve Rumlar’ın kendi bölgelerinde toplandığı dönemdi.
Çoğunlukla Kıbrıs Rum bölgelerinde çalışan Kıbrıslı Türkler’e – sivillere – saldırılar olmuştu. Babam da bu kişilerden biriydi.
Birilerinin bankaya gelip, onu oradan aldıklarını biliyoruz, ve sonuçta kayboldu, ve ondan hiçbir haber alamadık. Yıllar içinde...
kişisel ilişkilerimiz sayesinde, ona ne olduğunu gayri resmi olarak öğrendik. Dolayısyla hayatta olduğu ve bir gün döneceği gibi
hiçbir beklentimiz olmadı.
60’larda bu bilgi elimizdeydi. En önemli bulgu ise babamın nerede gömüldüğünü bildiren bir telefon aldığım zaman ortaya
çıktı. Burası Ayia Napa’da deniz kenarında bir tatil yeriydi ve galiba birileri bir yazlık ev yaptıracaktı. Dolayısıyla apar topar orada
bulunan kemikleri çıkarmaya giriştiler ve sonuçta KŞK oradaki kazıyı gerçekleştirdi. Çok duygusal bir andı, ‘Gerçekten oluyordu.’
Çünkü hayatım boyunca hiçbir zaman babamın kemiklerini bulabileceğimizi düşünmemiştim... Büyüdüğüm zaman birgün
bunun olması imkansız birşeydi. Çünkü tüm dengeler bunun aleyhineydi. Kimse bunun ortaya çıkmasını... bilirsiniz, açığa
çıkmasını istemedi. Herkes, her iki taraf da, bunun saklı kalmasını istedi, çünkü kimse sorumluluklarını itiraf etmek istemedi
ve her iki taraf da suçluydu.’
Spyros Hadjinicolaou (Kayıp Christos Hadjinicolaou’nun oğlu): ‘Babam sivildi. Yargıçtı. Türk ordusunun Kıbrıs işgalinin ikinci
aşamasında, Türk birlikleri yaklaşırken Karpaz yarımadasında mahsur kaldık. Öğrendiğim kadarıyla, Uluslararası Yargıçlar Birliği
o dönemin Türkiye Başbakanı Ecevit’le konuşmayı başarmış, o da o zamanki Kıbrıs Türk lideri Denktaş’a bir mesaj göndermiş.
Aldığı yanıt, ‘Korkarım yargıcı kaybettik’ idi ki, bunun anlamı babamın yerel milislerce öldürülmüş olduğuydu. Yani babamın
infaz edildiğinin itiraf edildiği ilk resmi bilgi buydu.
Tabii, sonraki yıllarda, kimisi doğru kimisi yanlış, bazı bilgiler alıyorduk, ama birkaç yıldan sonra, babamın hayatta olma şansının
53_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
olmadığını anladık. O zamandan bölünmüş olsa da, Kıbrıs küçük yer. O zaman tanıdığımız Kıbrıslı Türkler – özellikle de milisler
– arasında bölge Rumlarına karşı büyük bir husumet vardı. Aslında bu olan biten, büyük ihtimalle, yerel boyutta bir şeydi –
yerel bir intikam hareketiydi.’
Veli Beidoğlu (Kayıp Ertuğrul Veli’nin oğlu): ‘Sonra buraya gelip görmek, kemiklere, ve, bilirsiniz, oralarında buralarında delikler
olan kalıntılara bakmak gibiydi. Çok duygusal bir andı.’
Spyros Hadjinicolaou (Kayıp Christos Hadjinicolaou’nun oğlu): ‘Ve aynı zamanda bütün bunlar beni çok öfkelendirdi. Yani bu,
kişisel olarak halâ içime sindiremediğim birşey çünkü bu cinayet.’
Bölüm 2 transkript (30:49-31:03)
Spyros Hadjinicolaou (Kayıp Christos Hadjinicolaou’nun oğlu): ‘Karışık duygular, çok büyük stres ve acı dolu bir dönemin
kapandığını söyleyebilirim ve umarım ki diğer kayıp aileleri de bizim kadar, deyim yerindeyse, şanssızlığımızın içinde şanslı
olurlar.’
Bölüm 3 transkript (31:28 – 32:35)
İdil Cazimoğlu (Kıbrıslı Türk Öğrenci): ‘Her iki taraftan aynı deneyimleri paylaşan aileler biraraya getirilirse, sizce bu, ortamı
yumuşatır mı, yoksa daha bile kötü mü yapar?’
Veli Beidoğlu (Kayıp Ertuğrul Veli’nin Oğlu): ‘Bence... bütün aileler, bütün yakınlar Spyros ve benim gibi değiller, yani bana
göre biz muhtemelen azınlıktayız. Zannediyorum ki, aile bireylerini kaybetmiş insanların büyük bir çoğunluğu halâ birbirine
karşı düşmanca duygulara sahip. Yani tozpembe bir tablo çizmeye gerek yok. Biz bir inisiyatifiz ve ileriye bakıyoruz. Biz bir sivil
toplum kuruluşuyuz ve biraraya geliyoruz, ancak biz bir azınlığız bana göre ve birbirinin yüzüne bile bakmayacak olan çok insan
var. Bence güven çok önemli, yeniden birleşme süreci ve uzlaşma güven yardımıyla olabilir, ancak eğer insanlar birbirine
konuşmuyorsa bu güveni nasıl elde edebilirsiniz? Sorun burada.’
The Elders'den Jimmy Carter, Kıbrıs:
Gelecek Arayışında Geçmişi Deşmek
filminin çekimi sırasında Veli Beidoğlu
ve Spyros Hadjinıcolaou ile.
Fotoğraf, Jeff Moore/The Elders'in
izniyle.
54_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için materyaller - Aktivite 2
Grup 4: The Elders
Eski dünya liderlerinin oluşturduğu bağımsız grup. 2007’de kuruldu.
Kaynak A
The Elders Hakkında
‘The Elders’ Nelson Mandela tarafından 2007 yılında bir araya getirilmiş, barışın sağlanmasına yardım etmek, insanların acı
çekmelerine neden olan başlıca sorunların üstesine gitmek için prestijlerini ve deneyimlerini topluca sunan saygın küresel
liderlerden oluşan bağımsız bir gruptur. ‘The Elders’ sesini duyurmak için çok çalışan, haksızlığa karşı gelen, diyalog ve tartışmayı
teşvik eden ve toplumlarında olumlu değişiklikler yaratmaları için başkalarına yardım eden kişilerin seslerini yükseltir. ‘The Elders’
kamusal bir kurum olmayıp, eylemlerinde politik ve yasal yaptırım yoktur. Tek bir ulusun, devletin veya kurumun çıkarlarını temsil
etmedikleri için herhangi bir konuda, istedikleri herhangi bir kişiyle cesur bir şekilde konuşmakta ve doğru olduğuna inandıkları
herhangi bir eyleme girmekte özgürdürler. ‘The Elders’, yaptıkları girişimlerde tüm tarafların ve bireylerin – özellikle de kadınların
ve gençlerin- görüşlerini dinlemeye önem verir.’
‘The Elders’ grubu Martti Ahtisaari, Kofi Annan, Ela Bhatt, Lakhdar Brahimi, Gro Brundtland, Fernando Henrique Cardoso, Jimmy
Carter, Graça Machel, Mary Robinson ve Başkan Desmond Tutu. Nelson Mandela ve Aung San Suu Kyi, The Elders’in onursal
üyeleridir.’
Daha fazla bilgi için: http://www.theelders.org/elders
Kaynak B
The Elders’in Kıbrıs’taki Çalışmaları (The Elders internet sayfasından)
‘Kıbrıs adası, otuz yıldan uzun bir süreden beri, 1960’lar ve 1970’lerde yaşanan toplumlararası şiddet ve çatışmanın ardından,
güneyde Kıbrıslı Rumlar, kuzeyde Kıbrıslı Türk olmak üzere, iki toplum arasında ikiye bölünmüştür.
Yıllar içinde, iki toplumun yeniden biraraya gelmesi, geçmişle yüzleşilmesi ve bölünmüş adanın yeniden birleştirilmesi için ardarda
çabalar sarfedilmiştir. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplum liderleri, kapsamlı bir çözüm bulmak amacıyla, düzenli olarak BM
gözetiminde yapılan müzakerelere katılmışlardır. Kalıcı barış sadece, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında diyalog, güven ve
işbirliğiyle mümkün olabilir.
The Elders, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında barış inşa etmek, güven artırmak ve diyaloğu güçlendirmek için sarfedilen
tüm çabaları desteklemektedir. The Elders, Barış müzakerelerinin başarılı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için deneyimlerini ve
nüfuzlarını kullanmaya hazırdır.
The Elders’in Kıbrıs’taki çalışmaları, Eylül 2008’de, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplum liderleri arasındaki resmi barış müzakerelerinin
başlamasından bu yana devam etmektedir. O zamandan beri, heyet, adayı dört kez ziyaret etti ve liderlerle deneyimlerini
paylaşarak ve diyaloğu teşvik ederek sürece destek verdi.
Toplum liderleriyle müzakereleri tartışmanın yanı sıra, The Elders, barış için çalışan Kıbrıslıların kurdukları inisiyatifleri destekler,
güçlenmelerine yardımcı olur. Heyet, Kıbrıs’taki kayıp şahısların aranmasını konu alan bir belgesel film yapmak için Kayıp Şahıslar
Komitesi ve Kıbrıs Dostluk Programı ile işbirliği yaptı. Elders’in temennisi, Geleceği Ararken Geçmişi İrdelemek filminin paylaştıkları
geçmişleriyle ilgili ortak bir anlayış geliştirmeleri için Kıbrıslılar’a yardımcı olması ve barış dolu bir geleceğin kurulmasında küçük
de olsa bir katkı yapabilmesidir’.
Daha fazla bilgi için: http://www.theelders.org/cyprus
55_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak C
Kıbrıs’ın Son ve En İyi Şansı (Desmond Tutu, Jimmy Carter ve Lakhdar Brahimi’nin makalesinden alıntı)
‘Kıbrıslılar’ın büyük bir çoğunluğu sürmekte olan durumdan memnun değildirler, çözümün mümkün olduğuna inanıyorlar ve
yeniden şiddet yaşanmasını istemiyorlar, ancak birbirlerine ve barış sürecine karşı güvensizlik duyuyorlar. Şu ana dek başarısızlıkla
sonuçlanan çok fazla girişimin olduğunu gördüler. Bir olumsuzculuk ve kayıtsızlık kültürü hakim, özellikle de siyasetçiler ve
medyada.
Barışın nasıl birşey olacağına dair bir tartışma başlatmak yararlı olabilir. Geçtiğimiz yıl Kıbrıs’ı ziyaret ettiğimizde, ne kadar az
kadının ve gencin siyasetle ilgili olduğunu fark ettik. Kamu siyaseti tartışmalarına bizim gibi yaşlı adamların egemen olduğunu
gördük, ve Kıbrıslı liderlere, daha geniş bir kesimin sesini duyurabilmesine fırsat yaratmalarını ısrarla tavsiye ediyoruz.
İkincisi, iki toplum arasındaki bağları güçlendirmek çok önemli. Ada çok uzun bir süredir bölünmüş olduğundan, öteki taraftaki
yaşamla ilgili hiçbir fikri olmayan nesiller yetişti. Yeşil Hat’tın iki tarafındaki okulların, emniyet teşkilatlarının, elektrik ve su işleri
dairelerinin işbirliği yapmaları çok zor. Gençler sınırın ötesine cep telefonu mesajı bile gönderemiyor. Toplumlararası ticaret çok
kısıtlı.
Bu engelleri saygı ve duyarlılıkla aşmak geçmişin yaralarını sarmaya ve, çok önemli olan, güven inşa etmeye yardımcı olabilir.’
Makalenin tümü http://www.theelders.org/article/cypruss-last-and-best-chance bağlantısında bulunabilir.
Kaynak D
Barış Asla Mükemmel Olamaz (Lakhdar Brahimi’nin blog yazısı)
‘Pek çok Kıbrıslı halâ öfke, hınç ve güvensizlik hissediyor. Bu, savaşın kaçınılmaz sonucu ve bunlar anlaşılabilir duygular. Ancak
insanların bir şekilde barışabileceklerini ve böyle bir acıdan sonra bile birlikte yaşamaya başlayabileceklerini de çok iyi biliyorum.
Bunu ülkem Cezayir’de gördüm. 1994’te ülkedeki ilk çok ırklı seçimlerde gözlemci olarak bulunduğum Güney Afrika’da gördüm.
Ve Lübnan’da gördüm.’
Blog yazısının tümü www.theelders.org/article/peace-can-never-be-perfect şu linkte bulunabilir bağlantısında bulunabilir.
Piskopos Desmond Tutu ve Dr. Gro Brundtland bir çalışma atölyesinde Kıbrıslı gençler ve eğitimcilerle, Şubat 2011.
Fotoğraflar David Hands/The Elders'in izniyle.
56_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak E
Neden Kıbrıs? (Jimmy Carter’ın blog yazısı)
‘Kıbrıs’tayken pek çok kişi bana ‘The Elders neden buraya üç kez geldi?’ diye sordu. ‘Daha önce barışı sağlayamadığımız halde
neden bunu şimdi başarabileceğimizi düşünüyorsunuz?’
Yanıtım şu: Bana öyle geliyor ki, şu anki durum geçmişte bildiğimden çok farklı, ve muhtemelen çözüm için yakalanan en iyi fırsatı
temsil ediyor.
1976’da Başkan seçildiğim zaman, Kıbrıs’ın bütünlüğü ve adada barış en çok önem verdiğim konular arasındaydı. Uzlaşma
sağlanması için çabaladık ancak olumsuz dış etkiler, özellikle de Yunanistan ve Türkiye’den gelen etkiler, Kıbrıslılar’a atılacak
adımların ne olacağı üzerinde çok küçük söz hakkı bırakıyordu.
2004’te yeniden birleşme için bir plan sunuldu ve Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedildi. BM’nin arabulucu rolünü aşıp sürece çok
fazla müdahale ettiği ve planın son şekline Kıbrıslılar’ın yeterince dahil edilmediği eleştirisi yapıldı.
Bugün Kıbrıslılar’ın karşı karşıya olduğu durum farklıdır. Tarihte ilk kez, Kıbrıslılar ve seçtikleri liderler kendi geleceklerini kendileri
belirleyecekler.’
Blog yazısının tümü http://www.theelders.org/article/why-cyprus bağlantısında bulunabilir.
Kaynak F
Desmond Tutu’nun Kıbrıs’la ilgili bir söyleşisinden alıntı
‘Öfkeli olduğunuz için kendinize eziyet etmemelisiniz. Duygularınızı kontrol edemezsiniz, ancak duygularınızla ilgili ne
yapabileceğinizi kontrol edebilirsiniz. O duyguların oluşmasına neden olan şeyle ilgili ne yapacaksınız? Sanırım, çocuğunun vahşice
öldürüldüğünü gören bir annenin, ‘birşey değil’ demesini beklemek doğru olmaz. Böyle bir durumda nasıl bir anne acılı ve öfkeli
olmaz ki? Acılı ve öfkeli olmak doğaldır. Ancak sonra diyorsunuz ki, bu arada, öteki tarafta da benimle aynı deneyimi yaşayan
anneler var. Duydunuz mu bilmiyorum İsrail ve Filistin’de ‘Ebeveyin Çemberi’ diye birşey var. Yani, şuna bakın! Böyle birşeyin hiçbir
zaman olamayacağını düşünürsünüz. Ama çatışmada ailelerinden kayıpları olan iki insan var. Ancak kayıpları onları ayırmıyor,
ortak bir deneyim bulduklarını söylüyorlar, haydi birbirimize teselli vermek için, ve dahası, başka anne babaların bizler gibi yas
tutmalara yol açacak olayların yaşanmasına engel olmak için biraraya gelelim.
Güney Afrika’da, insanların korkunç şeyler yaşandığını kabullenmeleri için geçmişle yüzleşmenin önemli olduğunu anladık – bu
Şili ve Arjantin’den öğrendiğimiz ve biraz geliştirdiğimiz birşey. İnsanlar herzaman için yapılanların emrini kimlerin verdiğini
bilme ihtiyacı hissediyorlar. Sevdiklerimin başına ne geldi? Sadece kayıp mı oldular? Kaçırıldılar mı? Ben de dedim ki, gerçekten
bağışlama olmadan gelecek olamaz. Ve bağışlama hem geriye hem de ileriye bakar.’
Söyleşinin tam metni http://www.theelders.org/article/interview-desmond-tutu-cyprus bağlantısında bulunabilir.
57_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Kaynak G
Kıbrıs: Gelecek Arayışında Geçmişi İrdelemek (Cyprus: Digging the Past in Search of the Future, The Elders belgesel
filmi, 2011)
Film, http://vimeo.com/theelders/cyprus-digging-the-past-in-search-of-the-future bağlantısında bulunabilir.
Filmden şu bölümlerini izleyiniz:
Bölüm 1, 5:05 – 5:35
Bölüm 2, 5:54 – 7:09
Bölüm 3, 10:21 - 12:57
Bölüm 4, 13:31 – 14:29
Bölüm 5, 19:13 – 19:37
Bölüm 6, 29:19 - 29:47
Bölüm 7, 31:04 – 31:20
Bölüm 1 transkript (5:05 – 5:35)
Desmond Tutu (The Elders’dan): Dünyanın hemen her yerinde birisi öldürüldüğünde ve gömüldüğünde ya da kaybolduğunda...
örneğin Arjantin’de, Şili’de...Herkes aynı hasreti çekiyor, ‘Sevdiklerimizin başına ne geldi?’ Hepsi bilmek istiyor. Kuzey İrlanda’da,
şimdi bile, ‘ne oldu?’ diye feryat ediliyor.
Bölüm 2 transkript (5:54 – 7:09)
Michael Panayi (Kıbrıslı Rum genç): ‘Ailemde... 16 kayıp şahıs var.’
Lakhdar Brahimi (The Elders’dan): ‘16, 1-6 mı?’
Michael Panayi (Kıbrıslı Rum genç): ‘15’i ölü bulundu, biri halâ kayıp, ve savaşta çeşitli kötülüklere maruz kaldılar. Size sormak
isterdim, insan bunun üstesinden nasıl gelebilir?’
Lakhdar Brahimi (The Elders’dan): ‘Sanırım kendinize sorular sormanız gerekiyor. Size sunulan seçenekler neler? Gazze’de, bir
doktor vardı... Filistinli bir doktor, İsrail televizyonu için çalışıyordu, ve İsrailliler ailesini öldürmüştü. Yani, tabii ki, çok öfkeliydi,
ama sonra şunu söyledi...’Eğer bu şekilde devam edersek ne olacak? Başkaları da ailelerini kaybedecek. Olacak olan bu.”
Bölüm 3 transkript (10:21 - 12:57)
Desmond Tutu (The Elders’dan): ‘Bana kalırsa burada bir şifa bulma türü var ve sanıyorum, benim deneyimime göre bu, ötekine
merhamet göstermeye yol açabiliyor. ‘İntikam istiyoruz,’ diyecek olanlar olabilir ama çoğu insan gerçekten olağanüstü.’
Lakhdar Brahimi (The Elders’dan): ‘Oğlunuz veya kocanız ya da kardeşiniz kaybolduğunda pek tabii ki hayatta olmalarını umut
edersiniz. Ölmüş olduklarını düşünüyorsanız, intikam duygusu, belki de bağışlama duygusundan daha baskın olabilir. Ve
biliyorsunuz, unutmak ya da bağışlamak zorunda değilsiniz. Örneğin oğlumu öldüren birini bağışlamazdım. Fakat sanırım zamanla
evladımı onurlandırmanın ve anmanın başka çocukları öldürmekle olmayacağını anlardım. Yine de, unutmam, bağışlamam ama
daha fazla öldürmem. Anlıyor musunuz?’
Desmond Tutu (The Elders’dan):... ‘Bağışlamam’ sözün üzerine ben de birşeyler eklemek isterim. Hakikat ve Uzlaşma
Komisyonu’muzda karşılaştığımız insanların neredeyse hepsi muhteşemdi. Şimdi senin söylediklerin akılcı. Unutmamak oldukça
önemli zira sen de 'Unutmam’ diyorsun. Hatırlamak, aslında, iyileşme süreci için önemli.
58_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Jimmy Carter ( The Elders’dan): ‘Bana kalırsa kayıpların gömü yerlerinden çıkarılmasının ve kimlik tespitinin yapılmasının esas
amacı geçmişi elimizden geldiğince en iyi şekilde aydınlatmak ve geleceği inşa etmektir ki hem Türkler hem de Rumlar burada
Kıbrıs’ta sevdiklerimizi kaybettiğimizin farkına varsınlar. Her iki taraf da eşit miktarda acı çekti. İki tarafın da suçlanması gerekir.
Bu süreçten çıkan sonuç bu, peki şimdi, bu bilgiyle ne yapacağız? Barışa temel atıyoruz.’
Bölüm 4 transkript (13:31 – 14:29)
Desmond Tutu (The Elders’dan): ‘Dünyaya baktığımızda insanların intikam almaya yöneldiği durumlarda ... bir kere intikam
önceden yaşanan durumu geri getirmiyor. Yani oğlunuzu geri getirmiyor, olup bitenlere bakarsanız... İsrail ve Filistin’e bakarsanız,
bir intihar bombacısı İsrail’e gidiyor. Filistinliler’e karşı bir misilleme olacağını biliyorsunuz, ama şunu da kesinlikle biliyorsunuz
ki bir aşamada, Filistinliler gene aynı şeyi yapacak. Bu döngü sürekli başa dönüyor.’
Bölüm 5 transkript (19:13 – 19:37)
Jimmy Carter (The Elders’dan): ‘Büyük bir sabırla ve azimle yürüttüğünüz bu kazı çalışması Kıbrıslı Rumlar’ın ve Türkler’in her iki
tarafın da korkunç acı çektiğini anlaması için çok önemli bir fırsat. Şimdi öfke, düşmanlık ve nefretle geriye bakma zamanı değil,
dostlukla geleceğe bakma zamanı.’
Bölüm 6 transkript (29:19 - 29:47)
Lakhdar Brahimi (The Elders’dan): “Neden? Babam neden öldürüldü?’ Öfkeli olmaya devam etmek oldukça normal çünkü baban
öldürüldü, çünkü bu yanlıştı ve herzaman yanlış olacak. Uzlaşmak bu gerçeği değiştirmiyor. Bu hissi değiştirmenize gerek yok,
babamın öldürülmesi yanlıştı ve bunu yapanlar birer suçludur.’
Bölüm 7 transkript (31:04 – 31:20)
Lakhdar Brahimi (The Elders’dan): ‘Ama tehlikede olan birşey daha var. Pek çok şey yaşandı. Artık bunun adamızda tekrar
yaşanmamasını sağlamak zorundayız. Ve bunun için de geleceğe bakmalıyız.’
The Elders'dan Jimmy Carter, Lakhdar Brahimi ve Desmond Tutu Kıbrıs: Geleceği Ararken Geçmişi Deşmek filminin çekimleri sırasında Kıbrıslı gençlerle.
Fotoğraflar Jeff Moore/The Elders'in izniyle.
59_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 3: Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Sorunuyla İlgili Süreç İçinde Neden
Farklı Tepkiler Oluşmuştur?
Ünite 3 için Materyaller - Aktivite 2
Önem Derecesi
Temel Ders Aktivitesi
Olayların Zaman Çizelgesi
60_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller - Bölüm 4(a)
Geçmişe Farklı Yaklaşım Biçimleri: Anıtlar ve Anıtsallık
Bu nedir? Ne içindir? Nasıl yapılmıştır? Bu eseri yapan kişiler, temsil ettiği insanlar ya da konuyla ilgili bizlerin ne düşünmesini ve hissetmesini istemiş
olabilir?
Victoria Anıtı, Lancaster
http://www.britishlistedbuildings.co.uk/en-383140-queen-victoria-memorial-lancaster
http://www.britarch.ac.uk/lahs/tour/dalton.htm
Kraliçe Victoria’nın ölümünden kısa bir süre sonra dikilen bu anıt, bu dönemde kraliçenin hükümranlığının anısına yapılan çok sayıda yapıttan bir
tanesidir. Victoria Anıtı, açık bir şekilde, Victoria dönemini bir ulusal büyüklük dönemi olarak onurlandırmak üzere yapılmış çağdaş bir anıttır.
Anıtta, Kraliçe Victoria hükmeden bir ifadeyle, güç sembollerini tutarak iki kat heykel tabanının en yukarısında durur. Heykel tabanının dört köşesi
idealize edilmiş kadın temsilleriyle desteklenmiştir. Bu dört kadın figüründen her biri bilgeliği, doğruluğu, özgürlüğü ve adaleti simgeler. Anıtın
her dört tarafındaki kabartma panellerinde ise, Victoria döneminde yıldızı parlayan, çoğunlukla erkek, ‘büyük’ insanlar tasvir edilmekte ve bunlar,
kraliçenin ‘büyüklüğüne’ katkı yapan kişiler olarak temsil edilmektedirler. Anıtta temsil edilen bu kişiler arasında yargıçlar, şairler, generaller, bilim
adamları, politikacılar, vs. bulunmaktadır.
Lancaster, İngiltere'deki Victoria Anıtı. Fotoğraflar, Arthur Chapman'ın izniyle.
61_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller - Bölüm 4(a)
Geçmişe farklı şekillerde yaklaşmak: Anıtlar ve anıtsallık
Bu nedir? Ne içindir? Nasıl yapılmıştır? Bu eseri yapan kişiler, temsil ettiği insanlar ya da konuyla ilgili bizlerin ne düşünmesini ve hissetmesini istemiş
olabilir?
Köle Ticareti Sanatları Anma Projesi (STAMP) ‘Tutsak edilmiş Afrikalılar’ anıtı, Lancaster
http://www.uclan.ac.uk/schools/journalism_media_communication/literature_culture/abolition/stamp.php
STAMP anıtı, kurbanlarını andığı köleliğin resmen yasaklanmasından neredeyse iki yüzyıl sonra yapılmıştır (Britanya İmparatorluğu’nda 1807
yılında yasaklanan köle ticaretinde, Lancaster limanı onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında önemli bir merkez haline gelmişti). STAMP anıtı sömürünün
kurbanlarını anar ve onları sömüren ticareti itham eder. ‘Afrika ticareti’nde kullanılan gemilerin Lancaster’de yanaştıkları rıhtımın yakınında
bulunmakta olan STAMP anıtında, ‘Tutsak Edilmiş Afrikalılar’ın ızdırapları, yine anıtta temsil edilen ticaretin yapısının ‘temeli’ olarak ifade
edilmektedir. Şehrin bu ticarette oynadığı rolü vurgulamak için, anıtın bir yüzünde, Lancaster’den ‘Afrika ticareti’ için denize açılan gemilerin listesi
yazılmıştır. STAMP anıtı, bir karşı-tarihi (counter-history) ifade eder, eski ‘resmi’ anlatıda ‘gizli’ kalmış bir grup insanı anar ve bir ‘imparatorluğun’
kurbanları olmuş insanların çektiği acılara dikkati çeker.
Lancaster, İngiltere'deki Esir Ticareti Anıt Projesi (STAMP) 'Tutsak edilmiş Afrikalılar' anıtı. Fotoğraflar, Arthur Chapman'ın izniyle.
62_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller - Bölüm 4(a)
Geçmişe farklı şekillerde yaklaşmak: Anıtlar ve anıtsallık
Bu nedir? Ne içindir? Nasıl yapılmıştır? Bu eseri yapan kişiler, temsil ettiği insanlar ya da konuyla ilgili bizlerin ne düşünmesini ve hissetmesini istemiş
olabilir?
Nazizm kurbanları için yapılan anıt eserler: Sachenhausen Anıtı
http://www.stiftung-bg.de/gums/en/index.htm
http://fcit.usf.edu/HOLOCAUST/GALLFR/sach12.HTM
1960’lı yılların başlarında, Doğu Almanya’daki komünist rejim tarafından yapılan bu anıt, Doğu Alman rejiminin, Nazi Almanyası kurbanlarını
temsil etmek için ürettiği pek çok eserden biridir. Anıt sadece siyasi kurbanları anmak için yapılmıştır. İnternet sitesinde belirtildiği gibi, eserde
‘kırmızı üçgenler’le anıtta anılan kişiler, sadece kamptaki komünist tutsaklardı. Anıtın ön tarafında yer alan heykelde ise ‘kurbanların’ anılmasında
ön plana çıkan çektikleri acılar değildir, bunun yerine ismi ve tasarımıyla bu eser, Kızıl Ordu’nun Nazizm’in yenilgisinde ve Nazi baskısı altındaki
esir kamplarında bulunan kişilerin ‘kurtarılma’sında oynadığı rolü vurgulamaktadır. Eserde, idealize edilmiş bir Kızıl Ordu askeri grubun merkezinde
konumlandırılmıştır ve ‘kurtarılan’ iki mahkumu pelerini ve elleriyle sararak komünist ‘koruması’ altına götürmesi anlatılmaktadır.
Almanya'daki Sachenhausen Anıtı. Fotoğraflar, Arthur Chapman'ın izniyle.
63_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller - Bölüm 4(a)
Geçmişe farklı şekillerde yaklaşmak: Anıtlar ve anıtsallık
Bu nedir? Ne içindir? Nasıl yapılmıştır? Bu eseri yapan kişiler, temsil ettiği insanlar ya da konuyla ilgili bizlerin ne düşünmesini ve hissetmesini istemiş
olabilir?
Nazizm kurbanları için yapılan anıt eserler: Dökümantasyon Merkezi, Nazi Partisi Kongre Salonu, Nüremberg.
http://museums.nuremberg.de/documentation-centre
Nazi Partisi Kongre Binası, Nazi rejiminin pek çok temel özelliğini sembolize eder: Roma’daki kolezyuma benzeyen tasarımıyla, dünyaya hakim
olma tutkusunu ve rejimin propaganda stratejilerini ifade eder; bitmemiş oluşu Naziler’in yol açtığı savaşın sonuçlarına işaret eder; yapı malzemeleri
(konsantrasyon kampındaki esir işçiler tarafından taş ocaklarından çıkarılan taşlar) Nazi rejiminin zalimliğini ortaya koyar.
2001 yılında bu alanda açılan Dökümantasyon Merkezi hafızalaştırmanın olumsuz bir biçimini sunar: Dökümantasyon merkezi, binaya, Nazi
mimarisinin simetrisini delen bir ‘ışık oku’ atar. Cam ve çelikten yapılmış okun içinden geçilerek girilen dökümantasyon merkezinde oluşturulan
müzede Nazilerin yaşam biçimi, Naziler tarafından işlenen suçlar ve Nazi döneminin sebep olduğu sonuçlara dair belgeler sergilenmektedir.
Nüremberg, Almanya'daki Nazi Partisi Kongre Salonu'ndaki Dökümantasyon Merkezi. Fotoğraf, Arthur Chapman'ın izniyle.
64_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller - Bölüm 4(a)
Geçmişe farklı şekillerde yaklaşmak: Anıtlar ve anıtsallık
Bu nedir? Ne içindir? Nasıl yapılmıştır? Bu eseri yapan kişiler, temsil ettiği insanlar ya da konuyla ilgili bizlerin ne düşünmesini ve hissetmesini istemiş
olabilir?
Nazizm kurbanları için yapılan anıt eserler: Tökezleten Taşlar (Stumbling Stones), Köln
http://www.bbc.co.uk/languages/germany_insideout/rhineland3.shtml
http://www.ww2museums.com/article/1367/Stumbling-Stones-Berlin.htm
‘Tökezleten Taşlar’ (Stolpersteine / Stumbling Stones) Nazizm kurbanlarına bireysel olarak dikkati çekmeyi ve Nazi rejimi tarafından zorla sökülüp
alındıkları sokaklarda anılarının gerçek anlamda yaşatılmasını amaçlar. Taşlar gerçekten sokaklardadırlar ve üzerlerinde nazi kurbanı olmuş bireylerin
isimleri ve Naziler’in kendilerine ne yaptığı yazmaktadır. Açıkça bir sembolleştirme yoktur, kurbanların kaderini yorumlamaya ve onların kurban
oluşlarından günümüz bağlamında sonuçlar çıkarılmaya çalışılmamıştır: bu proje ile geçmişte yapılan gaddarlıklar ve zulümle ilgili yalın bilgiler
günlük yaşamın, gerçek anlamda ‘ayak altındaki’ parçası haline getirilmiştir.
Köln, Almanya'da bulunan Tökezleten Taşlar. Fotoğraf Karin Richert'in izniyle.
65_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller – Bölüm 4(b)
Kayıplar için Anıtlar: Kayıp kişiler anıtlarda nasıl temsil edilmiş ve anılmıştır?
Anıtın hatıralaştırdığı kimdir / nedir?
Hatıralaştırmayı kim yapar?
Bu anıtları yapan kişilerin amaçlarıyla ilgili ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz?
Bosna Hersek’ten örnekler: Boşnak katliam kurbanları için anıt, Kozarac (Sırp Cumhuriyeti’nde Priyedor yakınında – Bosna Hersek)
http://iwpr.net/report-news/calls-war-memorials-divide-bosnia
http://www.youtube.com/watch?v=z2-MSIGpN7g&feature=related
Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyeti'ndeki Kozaraç Anıtı. Fotoğraf Sandra Ullen'in (Savaş ve Barış Raporlaması - IWPR) izniyle.
66_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Temmuz 2010’da açılışı gerçekleşen bu anıt, Kozarac’ta Mayıs 1992’de şehri ele geçiren Bosnalı Sırp güçler tarafından gerçekleştirilen ‘etnik
temizliğin’ Boşnak kurbanlarının anısına yapıldı.Taş duvarlardan oluşan ve bir yüzüne kazınan ‘Öldürülen Masum Kozarac Halkına, 1992-1995’
yazısında ifade edildiği gibi, eser Boşnak kurbanlarına adanmıştır. Eserin başka bir yüzünde ise Boşnak şair Mehmedalija ‘Mak’ Dizdar’ın (19171971) şu dizeleri yazılmıştır:
İnsan yaşamak için burada yaşamaz
İnsan ölmek için burada yaşamaz
İnsan yaşamak için burada ölür de
Duvarı oluşturan taş blokların içe bakan tarafında, Kozarac’ta vahşet kurbanı olan 1,226 Boşnak’ın isimleri yazılıdır. Her birinin en alt kısmında
küçük anı çeşmeleri bulunan tüm bloklar geceleri ışıklandırılır ve bunun için taş blokların dışa bakan yüzlerine yerleştirilen ve tasarımlarıyla dikenli
telleri andıran, elektrikli ‘mumlar’ın her biri bir kurban içindir. Blokların iç yüzlerinin pürüzsüz, dış yüzlerinin ise kabaca yontulmuş bir dokusu
vardır.
Irwin ve Šarić, anıtla ilgili yaptıkları yorumlarda şunları ifade eder:
Kurban yakınları, şu anda Bosna’nın Sırp tarafında, Sırp Cumhuriyeti’nde kalan ... kamplar üzerinde anma mekanları yaratmak
istediklerini söylüyorlar... ancak şu ana kadar bunda başarılı olamamışlardır. Çoğu durumda Bosnalı Sırp yetkililerin kendilerini
bu yerlere sokmadığını ve hatta ziyarete gitmek için bile izin almaları gerektiğini söylüyorlar ...
Bazı zamanlarda anı plaketlerine ya da anıtlara, ancak Hodzic’in dediği gibi ‘halkın gözünden uzakta bulunan, geri dönen kişilerin
yaşadığı köylerde ya da kurbanların bulunduğu mezarlıklardaki dini anma mekanları’ gibi yerlerde izin veriliyor
Daha büyük bir Boşnak anıt eser örneği Prijedor yakınındaki, Kozarac kentindedir ki burası Bosnalı Sırp güçler tarafından 24 Mayıs
1992’de ele geçirilene kadar Boşnaklar’ın çoğunlukta olduğu bir yer idi. Bu olaydan sonra, şehrin Sırp olmayan sakinleri ya
öldürüldüler ya da sürüldüler ve evleri yıkıldı.
Bugün, bölgeye geri dönenlerler sayesinde Kozarac’ta yine Boşnaklar çoğunlukta, ve şehrin savaş kurbanları için yapılan anıt bu
yılın Temmuz ayında açıldı ...
Anıt ‘epeyce yoğun lobiciliğin’ sonucudur diye açıklıyor Kozaraç’ta doğup büyüyen Mujagic.
‘Bunların hepsi politika,’ diyor. ‘Kozaraç zaten küçük bir anklav idi ... Burada nüfusun yüzde 95’i Boşnak, dolayısıyla büyük olasılıkla
Sırp idarecilerin çok da umurunda değil. Bir bakımdan, onların gözünden bu Boşnaklar için, ‘kendi şehirlerinde’ yapılan bir anıt.’
Todorovic ise yerel idarecilerin ‘hiç olmazsa tek bir anıta izin vermek için’ kendilerini baskı altında hissettiklerine inanıyor.
‘Kozaraç, nüfus yapısından dolayı, muhtemelen en az riskli olandı’ diyor.
Ayrıca, Kozarac anıtında herhangi bir eğitsel bölümün bulunmaması bu eleştirilere neden olmaktadır. Gözlemcilere göre, taraflar,
dayandıkları temel savaş anlatısına ters düşebilecek herşeyden kaçınmak için dikkatli bir çaba içindedirler.
67_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller – Bölüm 4(b)
Kayıplar için Anıtlar: Kayıp kişiler anıtlarda nasıl temsil edilmiş ve anılmıştır?
Anıtın hatıralaştırdığı kimdir / nedir?
Hatıralaştırmayı kim yapar?
Bu anıtları yapan kişilerin amaçlarıyla ilgili ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz?
Bosna Hersek’ten örnekler: Srebrenitsa-Potoçari Anıtı ve Mezarlığı
http://memoryandjustice.org/site/srebrenica-potochari-memorial-and-cemetery/
http://www.potocarimc.ba
Srebrenitsa-Potoçari Anıtı ve Mezarlığı. Fotoğraf Azir Osmanavić, Srebrenica-Potocari Anıt Merkezi’nin izniyle.
68_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
‘The Memory and Justice’ (Bellek ve Adalet) internet sitesi Srebrenitsa olaylarını söyle özetliyor:
Temmuz 1995’te, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da işlenmiş en büyük katliam Srebrenitsa’nin Bosnalı gümüş madencisi
toplumunda gerçekleşti. Srebrenitsa’daki sivil Müslüman toplum, Bosnalı Sırplar’ın soykırımından korkarak, evlerini terk edip
Potoçari BM üssü yakınında sığınma aradılar. Ancak, BM görevlileri tarafından Sırp güçlerinin mülteci kampına girişine izin verildi
ve burada kadın ve çocuklar ile erkekleri sistematik olarak ayırdılar. Kadın ve çocuklar güvende olacakları Tuzla’ya gönderilirken,
erkekler gruplara bölünerek, toplu mezarlar kazdılar ve ardından katledildiler.
Srebrenitsa-Potoçari Anıtı ve Mezarlığı 2003 yılında tamamlandı ve resmi açılışı zamanın ABD Başkanı President Bill Clinton tarafından yapıldı.
Anıtın yapım süreci ve kurban yakınları ile Birleşmiş Milletler’in bu süreçte oynadıkları roller ile ilgili bilgiler ‘Memory and Justice’ internet sitesinde
bulunabilir: Anıt ve mezarlık kompleksinin yapımı çok büyük bir olasılıkla, uluslararası toplumun desteği ve maddi yardımı olmadan
gerçekleşemeyecekti, ancak yapıtın ortaya çıkması için gereken baskı ortamı, örneğin, kompleksin Potoçari’deki eski BM üssünün bulunduğu yere
yapılması için ısrar eden ve anıtın tasarımı sırasında sürekli olarak görüşlerine baş vurulan, kurban yakınları sayesinde oluşmuştur.
‘Memory and Justice’ internet sitesinde kompleksin tasarımıyla ilgili şu özet bilgiler verilmektedir:
Anma mekanı, ortasından geçen bir yolun ayırdığı iki kısımdan oluşur. Yolun bir tarafında, çiçek yapraklarına benzeyen bir şekle
sahip olan mezarlık bulunmaktadır. Diğer tarafta Srebrenitsa Anıt Odası bulunmaktadır; bu 1980lerde bir pil fabrikası olan ve
1990larda Hollanda BM birliğinin koğuşlandığı karargah binası idi.
Anıt odası... iki siyah kuleden oluşur: birisinde katliamla ilgili bir film gösterilir ve diğerinde yirmi kurbanın öyküleri ve kişisel
eşyalarını sergilenir. Anıtı tasarlayan mimari ekibin üyeleri, ‘Kulelerin tavanlarının kapalı oluşu bir yitirmişlik hissi yaratır, karartılmış
mekanlar, Temmuz 1995’in anlatılarının indiği boşluklar gibidir,’ diye yazmışlardı ... Her yıl, yeni kurbanlar bulunuyor ve yeniden
gömülüyor. Mezarlık, yetkililer ve aileler tüm kurbanların gömülmüş olduğuna inanana dek son halini almayacak.
Anıt ve mezarlık ‘Memory and Justice’ internet sitesinde incelenebilir (http://memoryandjustice.org/site/srebrenica-potochari-memorial-andcemetery/). Mezarlık ve anıtın mimari planı ile ilgili olarak ta eseri tasarlayan mimarların açıklamalarına ise AchNet internet sitesinden
(http://archnet.org/library/sites/one-site.jsp?site_id=16709) ulaşılabilir. ArchNet mezarlık anıt tasarımını şöyle özetliyor:
Merkez noktasında 1000 kişiye kadar insanın katılabileceği dini tören yapmaya elverişli yarı dairesel bir plato ya da ‘musalla’ vardır.
Musallanın etrafını çevreleyen at nalı şeklindeki granit plakaların üzerinde 10,000 kurbanın isimleri yazılıdır. Musallada aynı
zamanda, bir kapalı alan, mihrab, minber, abdest yeri ve çeşme bulunur. Etrafındaki arazi, granit yaya yollarıyla şekil verilmiş
yaprak şeklindeki sekiz parsele bölünmüştür. Burada, kurbanların kimlikleri tespit edildikçe, beyaz mezar taşları yavaşça ortaya
çıkmaktadır.
Srebrenitsa, Kozarac anıtından birçok yönden farlılık gösterir, özellikle de uluslararası toplumun Srebrenitsa katliamıyla sonuçlanan olaylarla olan
doğrudan ilgili olması bakımından, örneğin, o bölgede o zaman görevde olan BM barış gücü askerlerinin yaptıkları ve yapmadıklarıyla olaya
müdahil olmaları gibi, Srebrenitsa anıt eserini, diğer anıttan ayıran başka özellikler arasında, örneğin, uluslararası tanınmış kişilerden ilgi görmüş
olması ve yapımında çeşitli örgütlerin sponsor olması, finans ve destek sağlamış olması bulunur. Ancak her iki anıt eser de güncel siyasetin ilgi
odağındadır:
2005’te, katliamın onuncu yıldönümü anma törenlerinden iki gün önce, Bosna polisi anıta yerleştirilen iki büyük bomba buldu
ve başarıyla imha etti.
69_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Ünite 4: Tarih ve Bellek
Ünite 4 için Materyaller – Bölüm 4(b)
Kayıplar için Anıtlar: kayıp kişiler anıtlarda nasıl temsil edilmiş ve anılmıştır?
Anıtın hatıralaştırdığı kimdir / nedir?
Hatıralaştırmayı kim yapar?
Bu anıtları yapan kişilerin amaçlarıyla ilgili ne gibi bir sonuç çıkarabiliriz?
Bosna Hersek’ten örnekler: Mostar’ın İspanyol Meydanı’ndaki Bruce Lee Heykeli
Mostar’ın Bruce Lee Heykeli. Fotoğraflar: Branimir Rrijak/ Yakınlar için Saraybosna Çağdaş Sanat Merkezi izniyle.
70_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler
Şiddetli etnik çatışmalara sahne olan Mostar’ın İspanyol Meydanı’nda, 1973’te geçirdiği beyin ödemi sonucu 32 yaşında ölen, savaş sanatları
filmlerinin yıldızı Bruce Lee anısına, 2005 yılında, aktörü ‘tipik bir savunma pozisyonunda’ tasvir eden 1.68 metrelik bir heykel dikildi. Heykel
Mostar Şehir Hareketi isimli gençlik grubunun girişimleriyle dikildi ve yapımı için finansal destek Alman hükümeti tarafından sağlandı.
‘Tüm milli kahramanlar ve kurban rolü oynamakta maddi çıkarı olanlar arasında, Bruce Lee’yi seçtik’ diyor Veselin Gatalo... Şehir
Hareketi’ne göre, Bosna’da Bruce Lee heykeli dikmek alâkasız bir hareket olarak nitelenebilir, ancak saçma değildir. Grubun Lee’yi
seçme nedeni, Lee filmlerinin genç Yugoslavlar tarafından ortak olarak izlenilmesi ve sevilmesiydi. ‘Şimdi Lee’nin Boşnak mı, Hırp
mı, ya da Sırp mı olduğuna karar vermek için beyinlerini patlatabilirler,’ diyor Gatalo.
Bruce Lee heykelinin Bosna Hersek tarihiyle açık bir ilgisinin bulunduğu söylenemez. Ancak Mostar Şehir Hareketi bir ilişki yaratmayı amaçlamıştır:
Bruce Lee’yi anıtlaştırarak, birinci olarak, bölünmüş toplumlar arasında ortak bir nokta bulmaya çalışmış, ve, ikinci olarak ta, milli bir ‘kahramanı’
anıtlaştırmayı seçmeyerek, Bosna savaşını tetikleyen geleneksel siyasi anlatıların tuzağına düşmeyi reddetmiştir. Mostar Şehir Hareketi’nin geçmiş
ve şimdiki zaman arasında kurmaya çalıştığı ilişki gerçekçi değil, daha çok semboliktir ve geçmişten ziyade, geleceğe dönük bir yönelim sergiler.
Bir BBC haberinde ifade edildiği gibi Mostar,
Müslüman Bosna’lılar, Hırvatlar ve Sırplar arasında halâ derinden bölünmüş bir şehir. Lee organizatörler tarafından etnik
bölünmeyle mücadelenin bir sembolü olarak seçildi. ‘Bizler herzaman Müslüman, Sırp ya da Hırvat olacağız,’ diyor Mostar Şehir
Hareketi gençlik grubundan Veselin Gatalo. ‘Ancak Bruce Lee hepimizin ortak noktasıdır.’
Taşıdığı bu barışçıl mesajlara rağmen, Bruce Lee heykeli başarısızlığa uğramış bir anıttır: Heykel İspanyol Meydanı’ndan kaldırılmış ve Memory
and Justice (Anı ve Adalet Müzesi) sitesinde yazıldığı üzere
‘Ard arda gelen vandalizm olaylarından sonra ... heykel depoya kaldırılmış ve 2007’den itibaren yeniden sergilenmemiştir.’
71_Kayıp Şahıslar Üzerine Tarihsel Düşünme: Öğretmen Kitabı –
Ders Aktiviteleri için Örnek Metinler

Benzer belgeler

Kıbrıs`taki kayıp şahıslar nasıl anılmalı?

Kıbrıs`taki kayıp şahıslar nasıl anılmalı? 1. 'Kayıp kişiler' ailelerinin kendilerinden haber alamadığı ve güvenilir bir bilgiye dayanarak silahlı bir çatışma sonucunda kayıp olduğu rapor edilen kişilerdir. Kayıp kişiler ile ilgili daha faz...

Detaylı