Yazı Dizisi 4DE - Hacibektaslilar

Transkript

Yazı Dizisi 4DE - Hacibektaslilar
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer
Dinçer bugün gerçekleþtirilecek Eczane eylemi
hakkýnda, “Sözleþmelerimizdeki hükümler
neyse onu uygulayacaðýz” dedi.
Kamu Çalýþanlarý Tehdit Edilmiþti
Kamu emekçilerinin 25 Kasým’daki bir
günlük grevi öncesi Baþbakan Recep Tayyip
Erdoðan emekçilere soruþturma tehdidinde
bulunmuþtu. Erdoðan grev sonrasýnda da
yasalarýn uygulanmasý gerektiðini söylemiþti.
Baþbakan Erdoðan, “Yaptýrým olacak. O
kurumlarýn yöneticileri gerekli olan neyse
takip edecek” demiþti.
Geçtiðimiz hafta iþ býrakan kamu
çalýþanlarýný, yasal iþlem baþlatmakla tehdit
eden AKP hükümeti, bu kez de kepenk
kapatacak olan eczacýlara sopa gösterdi
AKP hükümeti emekçiyi ve esnafý
tehdit etmeyi gelenek haline getirdi. 2’DE
Yazý Dizisi 4DE
Bhopal’de ki fabrika’nýn enkazý hala
kaldýrýlmadý. Çevresel etkileri Çernobil
faciasýndan bile korkunç olan bu kaza
sonrasýnda, Bhopal eyaleti doðal afet bölgesi
ilan edildi. 20 yýl sonra, 2004 yýlýnda yapýlan
ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katý
toksik madde bulundu.
Union Carbide'ýn böylesine bakýmsýz ve
kontrolsüz bir fabrikayý ABD'de kurmasýnýn
mümkün olmadýðý, fabrikanýn yetersiz
teknolojiyle açýlmýþ olduðu iddia edildi. 20
bini aþkýn insanýn ölümüne, 150 binden fazla
insanýnsa ömürlerinin geri kalan kýsmýný sakat
ve hasta geçirmesine yol açan facia sonrasýnda,
Union Carbide firmasý bir "ticari sýr" olduðu
gerekçesiyle toksik maddenin adýný bile
açýklamadý. Bu durum, zehirlenenlere bir taný
konmasýný imkânsýz kýlarken, hastanelerde
ölümlerin artmasýna yol açtý.
7’DE
Bunun üzerine bürokratlar ilaç
sektörünü toplantýya davet etti.
Bürokratlarla yapýlan toplantýya yabancý
ilaç þirketlerini temsil eden AÝFD
(Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý Derneði), yerli
ilaç üreticilerini temsil eden TÝSD (Türkiye
Ýlaç Sanayicileri Derneði) ve ÝEÝS (Ýlaç
Endüstrisi Ýþverenler Sendikasý) katýldý.
Ýtalyan formülü
Toplantýda bürokratlar ilaç giderlerinin
çok hýzlý arttýðýný belirterek ilaç fiyatlarýnda
indirim istedi.
SANTIAGO - 3 güne yayýlan
törenlerin ilk gününde, 36 yýl önce,
1973’te öldürülen Victor Jara için
konuþmalar yapýldý, anýlar anlatýldý
ve þarkýlar söylendi.
Baþkent Santiago’da düzenlenen
törene, Jara’nýn Ýngiliz eþi Joan Turner
ile 2 kýzýnýn yanýsýra siyaset ve sanat
dünyasýndan pek çok isim katýldý.
Jara, 39 yaþýnda öldürüldüðünde,
Þili’nin sanat ve müzik dünyasýnýn
simgesel figürlerindendi ve
öldürüldükten sonra, 1973-1990
yýllarý arasýndaki Pinochet
diktatörlüðündeki þiddetin de simgesi
olmuþtu. (aa)
VICTOR JARA KÝMDÝR?
Victor Jara Santiago'da Lonquén
diye küçük bir yerde doðmuþtur.
Ebeveynleri çiftçidir.
5’DE
2’DE
7’DE
3’DE
5’DE
2’DE
2
“Yazmak, yaþanmýþ bir malzemeye bir biçim, bir
ifade biçimi dayatmak deðildir. Bir süreçtir, diðer bir
deyiþle yaþanabilir ile yaþanmýþ olaný boydan boya kat
eden bir yaþam geçiþidir”
15. yüzyýlda Ýtalya’nýn güneyinde dönemin güçlü
ailelerinden Mediciler kentin dýþýnda bir tepeye
panoramik kýr manzaralý bir villa yaptýrdýklarýnda,
topraðýn/doðanýn ekonomik deðerine artýk estetik bir
deðer de katýlmýþ oldu. Kentlerin boðucu havasýndan
kaçmak isteyen soylular ya kent dýþýnda kýr manzaralý
villalar yaptýrýyor ya da kent içindeki evlerine kýr
manzaralý peyzajlar asýyorlardý.
Doða seyredilecek, estetik hazlar alýnacak görsel
bir tüketim nesnesine dönüþmüþtü. Doða bir süreç,
sürekli deðiþen, evrilen bir oluþ hali olarak deðil, bir
ölü doða (natürmort), seyredilecek bitmiþ bir resim
olarak algýlanmaya baþlandý. Cézanne’nýn 1902’de
gözlemlediði gibi, doðaya baktýðýmýzda “artýk doðayý
göremiyoruz, resimler görüyoruz durmadan.”
Alýþýlmadýk manzara resimleriyle izleyicilerini
þaþýrtan J. M. W. Turner (1775-1851), 1842’de ‘Tipi’
baþlýklý tablosunu sergilediðinde, katý kuralcý akademik
resme sýký sýkýya baðlý olan eleþtirmenler tarafýndan
yerildi, “sabun köpüðü ve badana” olarak aþaðýladýlar
resmi. Oysa Turner, bu resmi yapabilmek için, doðanýn
dinamik güçlerini dýþarýdan deðil de bizzat içerden
gözlemek için fýrtýnanýn ortasýndaki yandan çarklý bir
vapurun direðine palamarla baðlatmýþtý kendisini. Ve
bu direkte iki saat boyunca baðlý kalmýþtý.
Ellili yaþlarýnda olmasýna raðmen kasýrganýn gözünü
kendisine mesken olarak seçen Turner, resmi
eleþtirenlerin doðaya dair en küçük bir fikirlerinin
olmadýðýný söylüyordu. Haklýydý da. Akademinin
kupkuru kuralcý diliyle resmedilen doða, aslýnda doðayý
temsil etmekten çok uzaktý. Ressam, doðayý
olabildiðince gerçeðe yakýn temsil edebilmek için
kendisini doðanýn içine yerleþtirmek zorundaydý.
Fýrtýnalý bir denizi, doðanýn azgýn kuvvetlerini
deneyimlemek ve bu deneyimi tabloya aktarmak,
akademinin kuru dilinden çok farklý, yeni ve yabancý
bir dili gerektiriyordu. Doða, akademinin kupkuru
kuralcý grameriyle ifade edilemeyecek denli dinamikti.
Dönemin peyzaj resmine özgü tüm uzlaþýmlar ve tanýdýk
kelime daðarcýðý terk edilerek doðanýn kuvvetlerini
ifade edecek yeni, yabancý bir dil yaratýldý.
Bitmemiþlik Duygusu
19. yüzyýlda akademik resmin katý kuralcý
anlayýþýndan vazgeçip, karanlýk atölyelerin dýþýna çýkan
ressamlar da doðanýn içinde doðrudan edindikleri
izlenimlerini tuvale aktarmaya baþladýlar. Akademik
resmin doðrusal perspektife dayalý, doðayý ölü doða
olarak gören bakýþý terk edildi. Gün içinde durmadan
deðiþen ýþýðý ve doðanýn renklerini olabildiðince el
çabukluðuyla tablolarýna aktardýlar. Anlýk doðal izlenimi
tabloya aktaran bu ressamlarýn yapýtlarý, bir bitmemiþlik
duygusu uyandýrýyordu. Bu yüzden bir eleþtirmen
Claude Monet’nin ‘Gündoðumu’ (1872) resmini
izledikten sonra gazetedeki köþesinde þöyle yazýyordu:
Bitmemiþlik duygusu uyandýrýyor; düpedüz izlenimden
ibaret.” Bir eleþtirel yargý, daha sonra bu akýmýn yani
‘izlenimcilik’in adý haline gelecekti.
Evet doða bitmemiþlik duygusu uyandýrýyor; doða
ve bu doðanýn içinde beliren toplum bitmiþ tükenmiþ,
kemale ermiþ bir þey deðil; bir süreç olarak doða ve
toplum durmadan yeni fenomenlerle, yeni oluþlarla
bizleri þaþýrtmaya devam ediyor. Yaþama kalýplaþmýþ
söz daðarcýðýmýzdan hazýr giysiler giydirmek yerine
yaþamýn oluþ halini yansýtacak yeni kavramlar icat
etmeliyiz.
Deleuze’ün dediði gibi, “Yazmak, yaþanmýþ bir
malzemeye bir biçim, bir ifade biçimi dayatmak
deðildir… Bir süreçtir. Diðer bir deyiþle yaþanabilir
ile yaþanmýþ olaný boydan boya kat eden bir yaþam
geçiþidir. Yazý oluþtan ayrýlamaz.” Yazmak ve resim
yapmak bu oluþ halini, bitmemiþliliði yansýtacak yeni,
yabancý bir dil yaratmayý gerektiriyor. Turner’ýn
kendisini, fýrtýnanýn ortasýndaki bir geminin direðine
baðlamasý gibi yeni bir dil yaratmak için bir oluþ olarak
yaþamýn tam göbeðine yerleþtirmeliyiz kendimizi; zira
yaþam, olup bitmiþ þeylerin seyredilebileceði kýyýsý
olmayan bir nehirdir.
BirGün
Gereðini Yaparýz
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný
Ömer Dinçer bugün gerçekleþtirilecek
Eczane eylemi hakkýnda,
“Sözleþmelerimizdeki hükümler neyse
onu uygulayacaðýz” dedi.
Kamu Çalýþanlarý Tehdit
Edilmiþti
Kamu emekçilerinin 25 Kasým’daki
bir günlük grevi öncesi Baþbakan
Recep Tayyip Erdoðan emekçilere
soruþturma tehdidinde bulunmuþtu.
Erdoðan grev sonrasýnda da yasalarýn
uygulanmasý gerektiðini söylemiþti.
Baþbakan Erdoðan, “Yaptýrým olacak.
O kurumlarýn yöneticileri gerekli olan
neyse takip edecek” demiþti.
Geçtiðimiz hafta iþ býrakan kamu
çalýþanlarýný, yasal iþlem baþlatmakla
tehdit eden AKP hükümeti, bu kez de
kepenk kapatacak olan eczacýlara sopa
gösterdi
AKP hükümeti emekçiyi ve esnafý
tehdit etmeyi gelenek haline getirdi.
Geçtiðimiz hafta toplu sözleþme ve
grev hakký için iþ býrakma eylemi
yapan kamu emekçileri hükümetin
tehditleriyle karþýlaþmýþtý. Bu kez de
bugün kepenk kapatacak olan eczacýlar
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný
Ömer Dinçer tarafýndan tehdit edildi.
Ömer Dinçer, bugün yapýlacak eczacý
eyleminin vatandaþý maðdur
etmeyeceðini umduðunu belirterek,
“Ýnþallah maðdur etmezler, maðdur
ederlerse sözleþmelerimizden
kaynaklanan hükümler neyse onu
uygulayacaðýz” dedi.
Dinçer, Protokol Metnini
Gösterdi
Dinçer, eczacýlarýn daha önceki
dönemde ilaç fiyatlarýnda meydana
gelebilecek düþmeden dolayý ortaya
çýkacak zararýn telafi edilmediðine
iliþkin serzeniþleri anýmsatarak,
sözlerini þöyle sürdürdü:
“Biz bunu ilaç sanayinde
konuþurken gündeme getirmiþtik.
Emek Partisi (EMEP), Danýþtay’ýn
katsayýlarýn kaldýrýlmasý yönündeki
kararý durdurmasýyla ilgili yazýlý bir
açýklama yaptý. Genel Baþkan
Yardýmcýsý Abdullah Varlý’nýn
imzasýyla yayýnlanan açýklamada
“Ýmam hatip liseleri kapatýlmalý,
meslek liselilere uygulanan katsayý
Bizim yaptýðýmýz mutabakatta ilaç
sanayinin fiyatlarýn düþmesinden
kaynaklanan eczacýlarýn zararlarýný
telafi etme sözü var. Biz bunu sadece
söz olarak deðil. Ayný zamanda yazýlý
olarak da kendilerinden aldýk.
Eczacýlarýmýzýn herhangi bir tedirginlik
duymalarýný gerektirecek bir durum
yok. Eczacýlarýn raflarýndaki ve diðer
stoklarýndaki ilaçlarda fiyat farkýndan
dolayý ortaya çýkabilecek her türlü
zararý ilaç sanayi karþýlayacak, bu
bizim ilaç sanayiyle yaptýðýmýz
protokolün metnidir.”
Tek Taraflý Ýptal Tehdidi
Sözleþmenin "þifahi deðil yazýlý
olarak" kayýt altýna alýndýðýný belirten
Dinçer, uygulanmadýðý takdirde
sözleþmeyi tek taraflý iptal etme
haklarýnýn olduðunu ifade etti.
Fiyat farkýndan doðan her türlü
zararýn karþýlanacaðýný vurgulayan
Bakan Dinçer, rakamsal tahminde
bulunamayacaðýna dikkat çekti. Dinçer,
“Çünkü her eczanenin rafýnda ve
stoðunda ne kadar ilaç var onu
bilemiyorum. Ama ne kadar olursa
olsun ister bir kuruþ bir milyar lira hiç
fark etmez aradaki farký telafi
edeceðiz” diye konuþtu.
uygulamasýna son verilmelidir” denildi.
Danýþtay kararýnýn yüz binlerce
meslek lisesi öðrencisini bir kez daha
maðdur ettiðinin belirtildiði
açýklamada, “Üniversiteye giriþ
sýnavlarýnda diðer liselerle meslek
liseler arasýnda eþitsizliðe yol açan
'katsayý' uygulamasý, YÖK'ün 1998'de
aldýðý kararla yürürlüðe girmiþti.
AKP'nin kadrolaþmasýyla el deðiþtiren
YÖK, bu kez 21 Temmuz 2009'da
aldýðý kararla farklý katsayý
uygulamasýný kaldýrmýþtý.
Farklý katsayý uygulanmasýna ya
da kaldýrýlmasýna iliþkin her iki kararda
da imam hatip liseleri siyasal bir
argüman olarak kullanýlmaktadýr.
Böylece yüz binlerce meslek liselinin
geleceði imam hatipler üzerinden
yürütülen tartýþmaya kurban
Bu güne kadar yapýlan bütün
düzenlemelerde eczacýlýkla ilgili fiyat
deðiþikliði uygulanmasýnýn karardan
45 gün sonra yapýldýðýný belirten Bakan
Dinçer, 18 Eylül tarihinde yapýlan fiyat
kararnamesiyle eczacýlara stoklarýný
eritebilecekleri 45 günlük süreyi
tanýdýklarýný kaydetti.
2 Kasým’da yürürlüðe girecek
düzenlemeyi ek süre talep edilmesi
üzerine 1 ay uzattýklarýný ifade eden
Dinçer, 4 Aralýk tarihinin uzatýlmýþ
süre olduðuna vurguladý. Bakan
Dinçer, bunun kamuya maliyetinin 217
milyon lira olduðunu söyledi.
'Fedakârlýkla Sorun Kalmaz'
Eczacýlarýn kendi karlarýndan yüzde
1.5 fedakarlýk yapmalarýný isteyen
Bakan Dinçer, bu yapýldýðý takdirde
bir sorun olmayacaðýný düþündüðünü
kaydetti.
Bakan Dinçer, "Biz eczacýlarýn her
birisiyle ilgili sorunlarý çözme
konusunda onlarla beraber olacaðýmýzý
ve yardým edeceðimizi kendilerine
açýkça söylemiþtik. Onlarýn zararý
bizim zararýmýz, biz onlarla ilgili
gerekli tedbirleri aldýk. Almaya da
devam edeceðiz, onlar da biraz
anlayýþla karþýlamalýlar” dedi.
BirGün
edilmektedir” denildi.
Açýklamada laik eðitimin
demokrasinin vazgeçilmez bir parçasý
olduðu vurgulanarak “Laik bir eðitim
sisteminde imam hatip gibi din hocasý
yetiþtiren okullara yer yoktur. Bu
nedenle imam hatip liseleri
kapatýlmalýdýr.
Meslek liselerinin imam hatip
liseleriyle birlikte ayný kategoride
anýlmasý ve uygulamaya tabii tutulmasý
ise kabul edilemezdir” görüþüne yer
verildi. Açýklamada, imam hatipler
üzerinden din istismarcýlýðý yapan
YÖK’ün de derhal kaldýrýlmasý talep
edildi.
(soL - Haber Merkezi)
Ýnsanlar hayatta kalma mücadelesi verirken,ayýn sonu
nasýl gelecek diye hesaplar yaparken,yeni iþ bulma
umutlarý tükenirken,iþten kovulurken....insanlara zorla
dayatýlan bu karmaþýk sistemin örnekleri
çoðaltýlabilir.Tüm bu sorunlarla uðraþýrken geçtiðimiz
2-3 aydan beridir insanlarýn kafasýný iyice karýþtýrýp daha
kolay bu sistemi yürütebilmek için bir açýlamayan açýlým
süreci baþlatýldý,bu karmaþýklýk giderilmeden arada bir
gündemi deðiþtirmek için o kadar son teknolojiyle
donanýmlý güvenlik sistemi olduðu halde domuz gribi
gözlerden kaçmýþ olacak ki!ülkemizde insanlara hastalýk
bulaþmaya baþladý.Bu karmaþalar arttýkça insanlarda ne
yapacaðýný bilmez bir þekilde yaþamaya baþladýlar.Bu
karmaþa daha da artarak devam edeceðe benziyor.Bu
karmaþadan çýkýþ yollarý da bayaðý karmaþýk olduðu için
insanlar telaþlanmaya ve ortamda gerilmeye baþladý.
Son günlerde domuz gribinden ölenlerin sayýsýnýn
artmasý halký mecburen bir çözüm arayýþýna yöneltmeye
baþladý.Bir aþý bulunduðu söylendi halk tam aþý olmaya
karar vermiþken,yetkililerin aþýnýn tam çözüm olmadýðýný
söylemesi insanlarda çözümsüzlüðü artýrdý.Yetkililer
þuan nasýl bir çözüm önereceklerini bilemez
durumdalar.Birkaç güne kalmaz herhangi bir ilaç þirketi
domuz gribini tedavi eden aþý yada hapý bulur sorasýna
maðlum;ölen,hasta olan insanlar üzerinden zengin
olur.Ölen,hastalanan yine çaresiz,korumasýz yoksul
iþçi,köylü halka olur.Domuz gribi geçte olsa yine 1-2
aya çözülecek bir sorun gibi gözüküyor.Halkýn daha
rahatsýz olduðu bir açýlým meselesi var.Açýlým konusunda
samimi olmadan,ne yapacaðýný tam bilmeden açýlým
yapmak ülkede var olan ýrkçýlýðý daha da alevlendirmeden
baþka bir sonuç getirmez.Önce ne yapýlacaðý kesin olarak
ortaya konularak bir çözüm programý hazýrlanmalýdýr.Bu
programda samimi olunmalýdýr ve program halka açýk
þeffaf,anlaþýlýr olmalýdýr.Bu açýlým Türk-Kürt tarafýný
ilgilendirmektedir.Ülkede yaþayan kürt halkýna kürtçe
isim koyma hakký verilmelidir,özellikle öðretmenlik
bölümlerinde kürt dili bir ders olarak öðretilmelidir
çünkü doðuya giden öðretmenlerimiz iki dilide tam bilsin
ki öðreteceklerini daha kolay öðretebilsinler.Doðudaki
sorunlar ortadadýr;iþ,saðlýk,eðitim,ulaþým,ekonomik
haklar tam anlamýyla uygulanmaya baþlamalýdýr.Ancak
bu uygulamada samimi olunmalýdýr ki ancak doðudaki
halkýn gerçekten refah düzeyi artsýn.Doðudaki kürt
halkýnýn ana sorunlarý bunlardýr bu sorunlarý çözmek
için ise sadece pratikte gerçekleþecek bir giriþim
beklemektedir.Bu sorunlarý çözmek için ideolojik bir
bilgiye sahip olmak gerekir.Ýdeolojik bilgiye sahip
olamayan ve olduðunu sanan Türk-Kürt taraflarýnýn belli
bir kýsmý milliyetçileþmektedir.Doðuþtan gelen özellikleri
direkt olarak yargýlamaya,kendi ýrkýnýn yüceliði
savunulmaya baþlamýþtýr.En azýndan þu kaos dolu
günlerden çýkmak için belli tutumlarýn tekrar gözden
geçirilmesi gerekmektedir.Milliyetçileþen kendi halký
üzerinden rant saðlayan,çocuklarý toplayýp eðitim yerine
ýrkçýlýðý öðreten,kurtuluþu baþka bir devlet kurmak
sanan,ideolojik bilgiden yoksun olduðu için siyasi
mücadeleden kaçan,ne yapacaðýný bilmez bir þekilde sol
örgütlere saldýran,çözümü çözümsüzleþtiren baþka
yollarla mücadele arayan bir tutuma geçmiþtir
PKK.Emperyalist,faþist güçlerin istediði gibi sýnýr
koymak,bölgelere ayýrmaya çalýþmak bu sömürü
sisteminin ürünüdür.PKK bu sistemin bir parçasý haline
gelmiþ tamamen emperyalist güçlerle iþ birliði
yapan,PKK’nýn tutumunu deðiþtirmesi
gerekmektedir.Tabiki bu açýlým türk halkýný da
ilgilendirdiði için Türk halkýnda da
milliyetçileþme,ýrkçýlýðý savunma artmýþtýr.Türk halkýnýn
da yapmasý gerekenler vardýr.Türkiye’de yaþayan tüm
insanlar türktür,baþka ýrk yoktur gibi söylemlerden
kaçmasý gereklidir.Kürt halkýný ötekileþtirmeden" Türkiye
halký"demesi ve bu söylemi benimsemesi gerekir.Daha
barýþçýl çözümlerle doðudaki halka yaklaþmasý,samimi
olmasý gereklidir.
Tüm bu sorunlardan kurtuluþ yollarý sosyalisthümanist mantýktadýr.Sýnýrlarýn olmadýðý,ezen ile ezilenin
yok olduðu,insanlarýn eþit yurttaþlýk hakkýna sahip
olduðu,barýþçýl,insancýl,sömürünün olmadýðý günler
bizleri" Türkiye Halkýný" çözüme götürecektir.Umut
dolu günler bu söylemlerin uygulanmasý,gerçekleþmesiyle
olur.
atladý, gol karallýðýndaki zervedeki isim
Makakula topu rahat bir vuruþla filelere
gönderdi: 3-0.
Kayserispor bu galibiyetten sonra 31
puanla, Galatasaray’ýn maçý öncesi
averajla liderliðe yükseldi. Gol
krallýðýnda ise Makakula 12 golle takýmý
gibi zirveye çýktý. Kayserili futbolseverler
maç bitiminde sarý kýrmýzýlý oyuncularý
çýlgýnca alkýþlayýp, soyunma odasýna
gönderdi.
Karþýlaþma sonrasýnda Kayserispor
puanýný 31'e yükseltti. Sarý - kýrmýzýlý
ekip 3 averaj ve maç fazlasý ile liderlik
koltuðuna oturdu. Bursaspor ise 29
puanda kaldý ve 5. sýraya geriledi.
Radikal
Turkcell Süper Lig'in 15. haftasýnda
oynanan ve ligin zirvesini yakýndan
ilgilendiren Kayserispor - Bursaspor
maçýnda gülen taraf ev sahibi ekip oldu.
Anadolu derbisinde Kayseri
Büyükþehir Belediyesi tarafýndan Kadir
Has Stadýna maç izlemeye gelenlere kuru
pasta meyva suyu ikramý yapýldý. Maç
öncesi ve sonrasý futbolseverler raylý
sistem ile ücretsiz olarak stada taþýdý.
Týklým týklým dolan 33 bin 500 kiþilik
stadýn tribünlerinde yaklaþýk 2 bine yakýn
Bursaspor taraftarý da yer aldý. Kayseri
tribünlerindeki “Timsah’tan sucuk olur
mu ?” pankartý dikkat çekti.
Kayserispor Onursal ve Kayseri
Büyükþehir Belediye Baþkaný Mehmet
Özhaseki ile Bursa Büyükþehir Belediye
Baþkaný Recep Altepe de karþýlaþmayý
þeref tribününde yan yana izledi.
Beþiktaþ’ýn beraberliði ve
Fenerbahçe’nin yenilgisi nedeniyle daha
da önem kazanan karþýlaþma müthiþ bir
tempoda baþladý.
9. dakikada Saidou’nun çaprazdan
þutunu kaleci Ývankov çeldi, Mehmet
Eren ortaladý Saidou kafayla indirdi,
topla buluþan Ömer Þiþmanoðlu, ceza
alanýnda yakýn mesafeden topu filelerle
buluþturdu: 1-0.
13. dakikada Gökhan Emreciksin,
kaptan Ali Turan’ýn pasýyla hareketlendi
ve çizgiye kadar indi. Yakýn mesafeden
þutu kaleci Ývankov’da kaldý.
32. dakikada saðdan geliþen
Kayserispor ataðýnda Ali Turan’ýn taç
atýþýnda ceza alanýnda topla buluþan
Makakula, dönerek Bursaspor
defansýndan sýyrýldý ve yerden bir vuruþla
GEREKLÝ TELEFONLAR
takýmýný 2-0 öne geçiren golü kaydetti:
2-0.
37. dakikada Sercan Kayserispor ceza
alanýnda topu gerilerden gelen Veli’nin
önüne yuvarladý. Veli’nin þutunu kaleci
Souleymanou bloke ederek, gole izin
vermedi. Ýlk yarý sarý kýrmýzýlý ekibin 20 üstünlüðüyle kapandý
48. dakikada kaleci Souleymanou ile
karþý karþýya kalan Veli’nin þutu yan
direkten döndü.
56. dakikada Mehmet Eren soldan
inip ortaya çýkardý, Ömer topun üstünden
MUSTAFA SÜMEN
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
Hacýbektaþ Noterliði
Hacýbektaþ Öðretmen evi
441 3009
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
441 33 38
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
441 35 23
441 31 20
ARAÞTIRMA
Gýdada yabancýlaþma ve tekelleþme eðilimi arttý Gýda sektöründe yabancý
þirketle evlilikler son 25 yýl içinde, özelleþtirme sürecinde ve özellikle
kriz sonrasýnda ivme kazandý. Sektörde tekelleþmenin boyutlarý da büyüdü
kapsamda 1984 yýlýnda gýda ürünlerinin
ithalatýnda uygulanan vergi ve harçlar önemli
ölçüde aþaðý çekildi. Bunun sonucunda bazý
tarýmsal ürünlerde ithalat önemli boyutlara ulaþtý
ve kimi sektörler olumsuz etkilenmeye baþladý.
Bu politikalarýn uygulanmasýyla olumsuz
etkilenen sektörlerin baþýnda hayvancýlýk ve et
üretimi gelmektedir. Tarým ve gýda ürünleri dýþ
ticaretinin serbestleþtirilmesinden sonra canlý
hayvan ve et ithalatýndaki sýçrama, yerel üretimin
ve hayvancýlýðýn gerilemesine yol açtý.
Türkiye’nin süt, peynir, yað ve dondurma gibi
sütlü ürünler ithalatý da yükseldi.
Gýda sanayi, tarýmdan saðladýðý bitkisel ve
hayvansal hammaddeyi, uyguladýðý bir ya da
daha fazla iþlemle, raf ömrü uzun ve tüketime
hazýr ürünlere dönüþtüren bir imalat sanayi kolu
olup; tarýmsal üretim, dengeli beslenme, katma
deðer, istihdam ve ihracat açýsýndan önemli
iþlevleri olan bir sektördür (Ekþi vd. 2005).
Tarýmsal üretimin mevsime ve yöreye baðlý
deðiþkenliðine karþýlýk gýda gereksiniminin
sürekliliði, çabuk bozulma eðilimindeki tarýmsal
ürünlere belirli iþleme ve koruma yöntemlerinin
uygulanmasýný zorunlu hale getirmekte ve bu
iþlevi de gýda sanayi yerine getirmektedir (Ekþi
1992). Gýda sanayii, gýda maddelerinin
hammaddeden baþlayarak; depolama, tasnif,
iþleme, deðerlendirme, dayanýklý hale getirme,
ambalajlama iþlerinden bir ya da birkaçýnýn
yapýldýðý ve gýda maddeleri satýþ yerlerine
gönderilmek üzere depolandýðý tesislerle bu
tesislerin tamamlayýcýsý sayýlacak yerlerin tümünü
kapsamaktadýr (DPT, 2007).
Uluslararasý gýda sanayi sýnýflandýrma
sistemine (ISIC, Rev.3) göre gýda sanayii; et ve
et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri
mamulleri, hububat ve niþasta mamulleri, meyve
ve sebze iþleme, bitkisel yað ve mamulleri, þeker
ve þekerli mamuller, yem sanayi olmak üzere 8
alt sektörden oluþmaktadýr. Bu sisteme göre
farklý sektörler içerisinde incelenmekte olan çay,
meþrubat, alkollü içkiler, gýda katký maddeleri
gibi ürünler de gýda tanýmý kapsamýnd1980’lerden
sonra sektörde önemli yapýsal deðiþimler yaþandý
Türkiye’de Ýkinci Paylaþým Savaþý’ný izleyen
20 yýl içerisinde devlet, gýda sektöründe büyük
ölçekli iþletmeler kurmuþ ve bunlara yoðun
yatýrým yapmýþtýr. Bu iþletmeler (KÝT’ler) þeker,
çay, tütün, alkollü içecekler, et ve süt ürünleri
üretimi alanlarýnda etkinlik göstermiþlerdir. Bu
dönemde artan kamu yatýrýmlarýna ve büyük
devlet iþletmelerinin varlýðýna karþýn, gýda
sektöründe küçük ölçekli ve baðýmsýz üretici
birimlerin hakimiyeti sürmüþtür (Yenal, 2001).
Sektörde özellikle 1980’lerden bu yana
sözleþmeli tarýma yönelme, teknolojinin
yenilenmesi, kalite sistemlerinin yaygýnlaþmasý,
KÝT’lerin özelleþtirilmesi, þirket evlilikleri, yeni
pazarlama tekniklerinin uygulanmasý ve sektörel
örgütlenmenin geliþmesi gibi önemli yapýsal
deðiþimler yaþanmaktadýr. Bu deðiþime yol açan
baþlýca etmenler ise küreselleþme olgusu,
uluslararasý anlaþmalar, uygulanan tarým
politikalarý, tüketici talepleri, gýda mevzuatý ve
çevre duyarlýlýðýdýr (Ekþi vd. 2005).
Öte yandan 1990’larýn baþýnda özelleþtirme
kapsamýna alýnan SEK, EBK ve YEMSAN gibi
tarýmsal KÝT’ler çok düþük (arsa bedellerinin
bile altýnda kalan) fiyatlarla Koç, Tekfen, Yimpaþ,
Tikveþli gibi sermaye gruplarýna satýlmýþtýr. Besi
ve süt hayvaný yetiþtiricileri için belirli bir pazar
güvencesi oluþturan bu kuruluþlarýn piyasadan
çekilmesi sonucunda piyasada görülen fiyat
istikrarsýzlýðý et ve süt ürünleri üretiminde
dalgalanmalara yol açmýþtýr.
Son 20 Yýlda Ýthalattaki Artýþ 7 kat
1980 öncesinde dünya ekonomisine ithal
ikameci birikim tarzýyla eklemlenmiþ bulunan
Türkiye kapitalizmi, bu tarzýn artýk iþlememesi
sonucu dýþa açýlma olarak tanýmlanan bir birikim
tarzýna doðru evirilmeye baþladý (Sönmez, 1992).
Bu dönemde dýþ ticaret rejiminde gýda ürünlerini
de kapsayan önemli deðiþiklikler yapýldý.
Bunlarýn baþýnda tarým ve gýda ürünleri dýþ
ticaretinin serbestleþtirilmesi geliyordu. Bu
1980’Lerden Sonra
Çokuluslu Þirketlerin Rolü Arttý
Tarým ürünleri dýþ ticaret dengesi 1980-89
döneminde yýllýk ortalama 1.6 milyar dolar fazla
verirken, 1990-99 döneminde bu fazla 600
milyon dolara düþmüþtür. IMF-Dünya Bankasý
patentli politikalarýn izlendiði 2000 sonrasý
dönemde ise 200 milyon dolar açýk vermiþtir.
Son 20 yýlda tarým ve gýda ürünleri ithalatý
yaklaþýk 7 kat artmýþ, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez 1995 yýlýnda ithalat ihracatý geçmiþtir.
Tarýmsal dýþ ticaret açýðý 2008 yýlýnda 85 yýllýk
Cumhuriyet tarihinin en yüksek deðerine (2.3
milyar dolar) ulaþmýþtýr. Ýthalatýn özellikle pamuk,
hububat, bitkisel yað ve yaðlý tohumlarda
yoðunlaþtýðý gözükmektedir.
Çokuluslu þirketlerin Türkiye’de gýda
piyasasýna giriþi 1950’li yýllara dayansa da
etkinlik alanlarý birkaç sektörle sýnýrlý kalmýþtýr.
Örneðin Unilever’in bitkisel yað üretimine, CocaCola’nýn alkolsüz içecek üretim ve daðýtýmýna
baþlamasý gibi. Ancak 1980’lerden baþlayarak
tarým ve gýda sektörlerinde uluslararasý
sermayenin rolü önemli ölçüde arttý. 1980’lerin
ortalarýný izleyen 10 yýlda yabancý þirketlerle
yabancý ortaklý yerli þirketlerin sayýsýnda önemli
bir yükselme oldu. Yabancý sermayeli kuruluþ
sayýsý tarýmda 32’den 65’e, gýda iþlemede 38’den
139’a, hazýr yemek sektöründe 8’den 198’e
yükseldi. Önde gelen yerli sermaye gruplarý,
çokuluslu þirketlerle ortaklýklara giderek et, süt
ve sütlü ürünler üretimi, gýda paketlemesi, sebzemeyve iþlemesi ve dondurulmasý, çay üretimi,
tam ve yarý hazýr gýda üretimi, gýda pazarlamasý
ve perakendeciliði gibi alanlarda etkinlik
göstermeye baþladýlar. Çokuluslu gýda
þirketlerinin büyük ölçekli ve yüksek teknolojili
tesislere yatýrýmlarýnýn artmasýyla birlikte
Türkiye’deki gýda üretim yapýsý uluslararasý
tarým/gýda sanayin bir parçasý olma yönünde
dönüþmeye baþladý (Yenal, 2001).
2006 baþýnda Türkiye’de faaliyet gösteren
258 yabancý sermayeli gýda ve içecek üretim
þirketi bulunmaktadýr. Ýmalat sanayine yönelen
yabancý sermayenin yüzde 10’u gýda iþleme
sektörüne yatýrým yapmaktadýr. Sermaye
büyüklüðü olarak söz konusu bu yatýrýmlarý
incelersek; 2002-2006 yýllarý arasýnda imalat
sanayine yapýlan 1.5 milyar dolarlýk yabancý
yatýrýmýn yüzde 25’i gýda sektörüne yapýlmýþtýr
(Tozanlý vd. 2007).
Yabancýlaþma ve Tekelleþme Örnekleri
Gýda sanayinde þirket birleþmeleri ve satýn
almalarla birlikte yabancýlaþma ve tekelleþme
eðilimleri güçlenmektedir. Özellikle son 25 yýlda
gerek satýn alma ve gerekse ortaklýk yoluyla
gerçekleþen þirket birleþmesi sayýsý 2 bin
dolayýndadýr. Bu birleþmelerin çoðunluðu yerli
þirketler arasýnda olmakla birlikte, çok sayýda
yerli-yabancý evliliði de söz konusudur. Yabancý
þirketle evliliklerin özelleþtirme sürecinde ve
özellikle kriz sonrasýnda ivme kazandýðý
görülmektedir.
1990’lý yýllarýn ortalarýndan bu yana sektörde
yerli ve yabancý þirketler arasýndaki önemli ortak
giriþim ve satýn almalarla; bu süreçte sektörün
alt dallarýnda pazara hâkim olan yabancý þirket
ve markalar Tablo 3 ve 4’te görülmektedir.
Gýda devi Unilever, Türkiye’de etkinliklerini
yoðunlaþtýrýyor
1930’da Hollanda’da bitkisel yað üreticisi
Margarin Unies ile Ýngiltere’de sabun üreten
Lever Brothers’ýn birleþmesiyle oluþan Unilever,
1953 yýlýnda Ýþ Bankasý ile sermaye ortaklýðý
kurarak iki bitkisel yað markasýyla (Vita ve Sana)
üretime baþladý. Uzunca bir süre Unilever’in
Türkiye’deki en önemli etkinlik alaný bitkisel
yaðlar ve temizlik maddeleri üretimiyle sýnýrlý
kaldý. Unilever günümüzde dünyanýn tüketim
mallarý üreten en büyük çokuluslu þirketi.
1986 yýlýnda çay sanayiinin özel sektöre
açýlmasýyla Unilever Lipton markasý ile Türkiye
piyasasýna girdi. Ýlk olarak Dosan Þirketi
tarafýndan Pazar ilçesinde kurulan fabrikasýnda
üretime geçti. 1994’te Arhavi, 2004’te ise Fýndýklý
ilçelerindeki tesisleri iþletmeye açtý. Lipton, iç
piyasadan aldýðý yaþ çayý Hindistan, Kenya, Sri
Lanka gibi ülkelerden ithal ettiði çaylarla
harmanlayarak piyasaya sürmekte. Yýlda 40–50
bin ton çay bu yöntemle pazarlanmakta ve yerli
çayý tehdit etmektedirler. Bu yöntemi uygulayan
baþka þirketler de bulunuyor. Örneðin Alman
sermayeli Teekanne, Kütaþ’la ortaklýk kurarak
2001’de iç pazara girdi; Ýzmir Kemalpaþa’da
kurduðu fabrikada Seylan çaylarýný iþliyor. 2006
yýlýnda Kütaþ Teekanne’yi Doðadan Gýda
devraldý. 2007 yýlýnda ise Coca-Cola Doðadan
Gýda’yý satýn aldý. Böylelikle Cola-Cola da
Çaykur’un rakipleri arasýna katýldý. 2009 yýlýnda
Türkiye çay pazarýnýn büyüklüðü 1 milyar TL’yi
aþtý. Türkiye, dünyanýn en çok çay tüketilen
ikinci ülkesi konumunda. Halen çay piyasasýnda
yüzde 55-60’lýk payýyla en büyük oyuncu
Çaykur; en yakýn rakibi ise yüzde 17’lik payýyla
Lipton/Unilever. Doðuþ çay ise üçüncü sýrada.
Unilever son 20 yýldýr Türkiye piyasasýnda
isim yapmýþ þirketleri satýn alarak, daha önce
faaliyet göstermediði alanlara da girdi. Buna en
tipik örnek olarak Türkiye’nin en köklü gýda
þirketlerinden Komili’yi 2000 yýlýnda satýn almasý
gösterilebilir. Komili’nin ardýndan 2001 yýlýnda
Rize’deki Dosan Konserveyi de bünyesine katan
Unilever, 2003’te ayçiçeði ve mýsýr yaðý
iþletmelerini (Yudum ve Sýrma) Soros’a devretti.
Yudum Gýda 2007 yýlýnda önce Kuveytli NBK
Capital’e, sonra da Suudi Arabistanlý Savola
Group’a geçti.
TABLO 3 Gýda Sektöründe Yabancýlaþma
Süreci
TARÝH ÞÝRKET ADI
YABANCI ORTAK
PAYI (%)
1994 Filiz Gýda (Doðuþ Grubu)
Barilla
55
1995 Komili
(Unicom)Unilever
100
1996 Sabancý Grubu
Carrefour
60*
1997 Sabancý Grubu
Danone
50*
1998 Doðadan Gýda
MKT Holding
50
1998 Ýmbat Meþrubat
The Coca-Cola Company
40
1998 Tikveþli
DanoneSA (Sabancý/Danone) 100
1999 Birtat
DanoneSA (Sabancý/Danone) 100
1999 Cadbury Schweppes t.m
Coca-Cola Company
100
2000 Besan Besin Sanayii
(Bestfoods) Unilever
100
2000 Çapamarka Gýda San.
(Bestfoods) Unilever
100
2000 Bozkurt Helva
(Bestfoods) Unilever
100
2001 Dosan Konserve
Unilever
100
2001 Penguen Gýda
Deutsche Investitions (KFW)
12,7
2001 Pamir Gýda
Haribo
76
2001 Türk Tuborg (Yaþar Holding)
Carlsberg Breweries
95,7
2002 Mis Süt (Tekfen)
Nestlé
100
2002 Kent Gýda (Tahincioðlu)
Cadbury Schweppes
51
2002 Fruko AÞ
Pepsi Bootling Group (PBG)
100
2002 Kar Gýda
Kraft Foods
100
2003 Filiz Gýda (Doðuþ Grubu)
Barilla Alimentare SpA
45
2003 Mudurnu Tavukçuluk
Global AÞ
51
2003 Unicom(Unilever/ Yudum, Sýrma) Seef (Soros Investment Capital) 100
2003 DanoneSA
(Sabancý/Danone) Danone
100
2003 Nestlé Türkiye süt iþletmeleri
Danone
100
2005 Gima (Fiba Holding)
CarrefourSA (Sabancý/Carrefour) 60,2
2005 Endi (Fiba Holding)
CarrefourSA (Sabancý/Carrefour) 100
2005 Tansaþ (Doðuþ)
Migros (Koç Grubu)
70,8
2006 Penguen Gýda
ADM Capital
13
2006 Kent Gýda (Tahincioðlu)
Cadbury Schweppes
30
2006 Mey Ýçki (Nurol-Limak-Özaltýn-)
Martini Paz. (Texas Pacific G.)
99
2006 Eker Süt
Novandie (Andros)
50
2006 Erikli Su
Nestlé Waters S.A.
60
2007 Intergum Grubu
Greencastle (C. Schweppes)
100
2007 Doðadan Gýda
The Coca-Cola Company
100
2007 Yudum Gýda (Seef Holdings)
Swan (NBK Capital)
100
2007 Yudum Gýda (Swan/NBK Capital)
Afia Int (Savola Group)
100
2008 Türk Tuborg (Carlsberg Breweries) Israel Beer Breweries (CBC G.) 95,7
2008 Migros Türk (Koç Grubu)
Moonlight Capital
50,8
2008 Ana Gýda (Anadolu Grubu)
Seef Foods (Bedminster Capital) 39
2008 Bizim Tüketim (Ülker Grubu)
Golden Horn Investments
20
2009 Burgaz Raký (Garipoðlu Grubu)
Mey Ýçki (Texas Pacific Group) 100
(* Ortak giriþimdeki payý) Kaynak: Oral (2006 ve 2009)
TABLO 4 Gýdada önemli yabancý þirket ve markalar
ÜRETÝM KONUSU
ÞÝRKETLER VE MARKALAR
PAYI (%)
Süt ve süt ürünleri
Danone
20
Makarna
Barilla / Filiz
30
Endüstriyel dondurma
Unilever (Algida)
70
Bebek mamasý
Numil/Danone (Milupa, Bebelac)
90
Cips
Frito-Lay (Ruffles, Doritos), ve
Cips
Kraft (Cipso, Patos), P&G (Pringles)
90
Hazýr çorba
Unilever (Knorr), Nestlé (Maggi)
70
Margarin
Unilever (Sana, Becel)
40
Ayçiçeði yaðý
Savola Group (Yudum)
25
Çikolata
Nestlé, Kraft Foods (Milka), Algida (Unilever)
30
Þekerleme
Cadbury (Kent), Haribo
70
Niþasta bazlý þeker
Cargill, Amylum, Cargill/Ülker (Pendik Niþasta) 80
Sakýz
Cadbury (First, Falým), Perfetti Van Melle (Vivident ) 90
Çay
Unilever (Lipton)
20
Hazýr kahve
Nestlé (Nescafé), Kraft Foods (Jacobs)
80
Ambalajlý su
Erikli /Nestlé, Danone (Hayat)
70
Meyve suyu
Coca-Cola (Cappy)
25
Gazlý içecek
Coca-Cola, Pepsi
70
Bira
CBC Group (Türk Tuborg)
20
Raký
Texas Pacific Group (Mey, Burgaz)
80
Organize perakende
Migros, CarrefourSA, Metro Group, Tesco-Kipa 60
Kaynak: Oral (2006 ve 2009)
BirGün Devam Edecek
Ýþte böylesi bir süreçte bir haber,
“mahalle kültürü”nün deðerini yeniden
anýmsatýverdi... Ýstanbul’un Maltepe
ilçesindeki Yalý Mahallesi’ne, 17 yýldýr
aralýksýz sokaklarýný süpüren temizlik
iþçisi Gazi Ceran’ýn heykeli dikildi. Kanat
Atkaya, hem mahalleye hem de heykeli
diken esnafa haklý olarak öylesine
sevdalanmýþ ki “Hiþt, Yalý Mahallesi, Ýyi
misiniz?” baþlýklý yazýsýný kaçýrdýnýzsa
mutlaka okumalýsýnýz... (Hürriyet-8
Kasým 2009)
Belediye, Beþ Çeþmeler
Meydaný’ndaki “soyut” heykeli kaldýrýnca
“heykelsiz”liði kabullenemeyen esnaf
heykeltýraþ Güner Yener’e baþvurur...
Mahalle halkýna danýþýlarak alýnan
kararla, 92’den beri iþini ciddiyetle yapan
emektarýn heykeli Cumhuriyet
Bayramý’na yetiþtirilir...
“Mahalle” iþte budur... Sitede ise oraya
emek verenlerin heykelini dikmek bir
yana, çalýþma saatleri dýþýnda bahçede
gezinmelerine bile izin verilmez...
Gazi Ceran demiþ ki: “Üzerimdeki
tulumdan hep onur duydum. Çocuðumu
bu iþten kazandýðým parayla okuttum.
Þubatta emekli olacaðým ama günlerim
yine burada geçecek.”
Sözü yine Necatigil’e býrakalým. “Eski
Sokak” þiirinde diyor ki:
“Küçük ahþap bir dizi evlerdi / On yýl
önce o sokak. / Sonra geniþ caddelere
çýktýk / Apartman... sizden uzak...”
Bu þiire konu olan Camgöz
Sokaðý’nýn adý 1987’den bu yana þairin
adýný taþýyor. Tatili Ýstanbul’da geçirenler
için iþte bir bayram gezisi önerisi: Önce
Beþiktaþ’taki Behçet Necatigil Sokaðý’ný
ziyaret edin, sonra da Maltepe’deki Gazi
Ceran heykeline bir buket çiçek koyun...
Cumhuriyet
SANTIAGO - 3 güne yayýlan törenlerin
ilk gününde, 36 yýl önce, 1973’te öldürülen
Victor Jara için konuþmalar yapýldý, anýlar
anlatýldý ve þarkýlar söylendi.
Baþkent Santiago’da düzenlenen
törene, Jara’nýn Ýngiliz eþi Joan Turner ile
2 kýzýnýn yanýsýra siyaset ve sanat
dünyasýndan pek çok isim katýldý.
Jara, 39 yaþýnda öldürüldüðünde,
Þili’nin sanat ve müzik dünyasýnýn
simgesel figürlerindendi ve öldürüldükten
sonra, 1973-1990 yýllarý arasýndaki
Pinochet diktatörlüðündeki þiddetin de
simgesi olmuþtu. (aa)
VICTOR JARA KÝMDÝR?
Victor Jara Santiago'da Lonquén diye
küçük bir yerde doðmuþtur. Ebeveynleri
çiftçidir. Babasý Manuel basit bir kahya
iken, annesi Amanda ailesinin geçimi için
çok sayýda iþte çalýþmýþtýr. Birçok ailede
olduðu gibi babasý alkol problemleri
çekmekte ve annesine kötü muamele
yapmaktaydý. Babasý aileyi terk ettikten
sonra annesi Amanda ailenin bakýmýyla
tek baþýna ilgilenir. Annesi Victor Jara'nýn
hayatýnda çok önemli bir parçadýr. O da
þarký söyleyip, gitar çalmýþ, bunlarý ve þili
folk müziðini oðluna öðtermiþtir.
Annesiyle beraber geçirdiði zamanýn,
müzik hayatýna adým atmasýnda çok
önemli etkileri olmuþtur. Annesinin
ölümünden sonra muhasebe eðitimini
yarým býrakmýþ ve ilahiyat okumak istemiþ,
ancak bu sadece 2 yýl sürmüþtür.
Dine olan inancýný kaybettikten sonra
iþsiz olarak Lonquén 'e döner ve yakýn
arkadaþlarý ile kendini folklor tahsiline
adar. Bu zaman zarfýnda tiyatroya ilgisi
geliþir ve Universidad de Chile 'de tiyatro
okuluna baþlar. Bu ve takip eden yýllarda
Victor Jara çok sayýda tiyatro yapýmýnda
(mesela Carmina Burana) yer alýr. Violeta
Parra'a ilk defa rastladýðýnda, tekrar folklor
söylemeye ve okumaya baþlar. Parra,
þarkýcý, Santiago'da küçük bir cafe sahibi
ve geleneksel Þili folk müziði hayraný bir
sanatçýdýr. Victor Jara ona bu cafede
yardým eder ve þarký söyler.
Jara, bu zaman zarfýnda Þili politik
dünyasýna angaje olur ve ilgilenmeye
baþlar. 1966 yýlýnda ilk albümü çýkar. Takip
eden yýllarda tiyatroda yönetmen olarak
çalýþýr, ancak þarkýlarýna ve politik iþlerine
gitgide daha fazla zaman adar. 1970 yýlýnda
tiyatroyu terk eder ve tamamen müziðe
yoðunlaþýr. Jara'nýn þarkýlarý fakir-zengin
bir arada yaþayan bir toplumda, sýradan
insanlara yaþamlarýný ve problemlerini
gösterir. Vatanýna olan büyük sevgisi
sebebiyle, birçok þarkýsý haksýzlýklara ve
politik skandallara saldýrýr. Victor Jara
Güney Amerika^da „Nueva canción“ (yeni
þarký) akýmýnýn en önemli temsilcilerinden
biri olarak kabul edilir. Bu Güney
Amerika'da birçok sanatçý ve aydýnýn
katýldýðý, devrimci bir harekettir. Victor
Jara'nýn politik fikirleri, parçalarýnda
önemli bir yer tutar. Birçok protest þarkýcý
gibi komünist ve partisinde sanatçý
bölümünün yöneticisidir.
Victor Jara, diðer þarkýcýlarla birlikte
Salvador Allende ve sol partilerini
birleþtiði bir hareket oalan Unidad Popular
yararýna birçok konser verir. 11 Eylül
1973'de Augusto Pinochet'nin
gerçekleþtirdiði darbe sýrasýnda, Victor
Jara Teknik Üniversite 'deki iþi baþýnda
tutuklanýr ve birçok yoldaþý gibi Estadio
Chile'de (Þili stadyumu) iþkence görür.
Bir daha gitar çalamamasý için elleri kýrýlýr.
Hatta bu korkunç iþkenceler sýrasýnda bile
Jara, Unidad Popular 'ýn þarkýsýný
söylemeye çalýþmaktadýr (Venceremos=
Zafer kazanacaðýz). Nihayetinde vahþice
dövülen Jara, bir makinalý tüfekle öldürülür
ve cesedi Santiago Mezarlýðý yakýnýnda
bulunur. Fakat Karýsý yine de onu onurlu
bir þekilde defnetme imkânýný bulur.
Akabinde Þili'yi terk eden karýsý 1994'te
onuruna "Fundación Víctor Jara"'yý kurar.
Þili'deki Pravda muhabiri Vladimir
Çernisev, Jara'nýn son anlarýný þöyle
anlatýyor: "Victor Jara dudaklarýnda
þarkýyla öldü. Onu yanýndan hiç ayýrmadýðý
refakatçisiyle, gitarýyla birlikte stadyuma
getirdiler. Ve þarký söylemeye baþladý.
Öbür tutuklular, gardiyanlarýn ateþ açma
tehdidine raðmen melodiye eþlik etmeye
baþladýlar. Sonra bir subayýn emri ile
askerler Victor'un ellerini kýrdýlar. Artýk
gitar çalmýyordu, ama zayýf bir sesle þarký
söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasýný
parçaladýlar ve diðer tutuklulara ibret olsun
diye ellerini kesip tribünlerin önüne
astýlar". Victor Jara'nýn yaþamý, parçalarý
ile güçlü bir þekilde insanlara seslenen
entelektüel bir þarkýcýyý iþaret etmiþtir. Bu
yüzden þarkýlarý gücünün sertifikasý haline
gelmiþtir.
Eylül 2003 tarihinde öldürülmesinin
30. yýldönümünde öldürüldüðü Estadio
Chile stadyumunun ismi Estadio Víctor
Jara olarak deðiþtirilmiþtir.
9 Aralýk 2004'de ölümünden 31 yýl
sonra yargýç Juan Carlos Urrutia emekli
subay Mario Manríquez Bravo hakkýnda
dava açar. Bravo, Jara öldürüldüðü sýrada
Estadio Chile 'de en üst rütbedeki subay
olup staduyumun kumandasý onun
sorumluluðunda olduðundan ölümlerden
de o sorumlu tutulmaktadýr. (Kaynak:
Vikipedi)
Radikal
BÝLDÝRGE
Ne türkü söyleme aþkýmdan ne de
sesimi
dinletmek için deðil bunca türkü
söylemem.
Benim namuslu gitarýmýn sesi
hem duygulu hem de haklýdýr.
Dünyanýn yüreðinden çýkar
bir güvercin gibi kanatlý
kutsal su gibi þefkatli,
okþar gitarým öleni ve yiðidi.
Þarkým amacýna kavuþur
Violetta'nýn dediði gibi.
Pýrýl pýrýl coþkulu durmak bilmez
ve bahar kokan bir iþçidir!
Gitarým ne zenginlerin gitarýdýr,
ne de baþka bir þeyin.
Þarkým bir yapý iskelesidir
eriþtirir bizi yýldýzlara.
Katýksýz gerçekleri þarkýsýnda
söylerken bir insan ölmek pahasýna,
anlamýný bulur o þarký
damarlarýnda atarken.
Þarkým ne gelip geçici övgüler düzer
ne de baþkalarýna ün katar,
yoksul ülkemin
kök salmýþtýr topraðýna.
Orada, her þeyin bittiði
ve her þeyin baþladýðý yerde,
söylerim o her zaman yiðit ve derin
sonsuza dek yeni olacak þarkýyý.
3 Eylül 1973
Victor JARA
Ruhi Sanyer
ÝSTANBUL- Ülke genelindeki 24 bin
eczanenin hükümete uyarý niteliðinde yarýn
kepenk indireceðini açýklamasýyla
Türkiye’nin gündeminde en ön sýraya çýkan
‘ilaçta yeni fiyat uygulamasý’nýn altýnda
3.5 milyar liralýk çýkar çatýþmasý var.
Uygulamayla halen eczane raflarýnda
bulunan 3 bine yakýn ilacýn yüzde 10-yüzde
60 daha ucuza satýlmasý bekleniyor. Bu
ilaçlar arasýnda kanser, yüksek tansiyon,
kalp ve þeker hastalýðý gibi çok önemli
ilaçlar da var.
Devlet, yeni uygulamayla vatandaþýn
daha ucuza ilaç kullanacaðýný, saðlýk
bütçesinde de büyük tasarruf saðlanacaðýný
söylüyor.
Ýlaç þirketlerine göre ise Avrupa’nýn en
ucuz fiyatýnýn da altýnda bir fiyatla
Türkiye’ye ilaç satýlmasý hele de yeni
ilaçlarýn satýlmasý mümkün deðil. Yani
uygulama Türkiye’ye en yeni ilaçlarýn
giriþini imkânsýz hale getirebilir.
Eczacýlar yeni fiyat uygulamasýyla ilaç
indiriminin maliyetinin dönüp dolaþýp
eczanelerin sýrtýna yükleneceðini, kâr
marjlarý düþen küçük eczanelerin havlu
atacaðýný, pek çok küçük yerleþim
merkezinde tek bir eczane kalmayacaðýný
savunuyor.
Vatandaþ olup biteni endiþeyle izliyor.
Ýlk tohumlar...
Ýlaçta kavganýn ilk tohumlarý AKP
hükümetinin vatandaþýn saðlýk hizmetlerine
eriþimini kolaylaþtýrmasýyla baþladý. Bu
uygulamayla vatandaþ hastane
eczanelerinde ilaç kuyruðunda beklemekten
kurtarýldý. Elinde saðlýk karnesi ve
reçetesiyle eczaneye giden beklemeden ilaç
satýn alabiliyordu.
Ancak vatandaþýn yüzünü güldüren bu
uygulamanýn kýsa bir süre sonra toplam
saðlýk harcamalarýnýn ilaç giderleri kalemini
önemli ölçüde artýrdýðý ortaya çýktý. Kara
delik büyümeye baþladý.
2002’de devletin toplam saðlýk gideri
7.6 milyar liraydý. Bunun 4.3 milyarý ilaç
gideriydi.
2008 yýlýnda SGK’nýn toplam gideri
25.4 milyar liraya fýrladý. Bunun 10 milyar
717 milyon lirasý ilaçlara gitti.
2009 yýlý için bütçeye 14.6 milyar lira
ilaç gideri konuldu. Ancak 2009’un ortasýna
anlaþýldý ki bu rakam çok daha yüksek
gerçekleþecek.
Bunun üzerine bürokratlar ilaç sektörünü
toplantýya davet etti. Bürokratlarla yapýlan
toplantýya yabancý ilaç þirketlerini temsil
eden AÝFD (Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý
Derneði), yerli ilaç üreticilerini temsil eden
TÝSD (Türkiye Ýlaç Sanayicileri Derneði)
ve ÝEÝS (Ýlaç Endüstrisi Ýþverenler
Sendikasý) katýldý.
Ýtalyan formülü
Toplantýda bürokratlar ilaç giderlerinin
çok hýzlý arttýðýný belirterek ilaç fiyatlarýnda
indirim istedi. Yabancý ilaçcýlarýn temsilcisi
AÝFD; “Ýtalya’nýn getirdiði gibi bir global
bütçe sistemi getirelim” önerisini sundu,
bu öneri TISD tarafýndan desteklendi. Bu
sistemde ilaç için ayrýlan bütçenin üzerine
çýkýlýrsa, ilaç üreticileri devlete geri ödeme
yapýyordu.
AÝFD bu konuda çalýþmalar yaptý ve
“Ýlaça ödenecek para belirlenen rakamýn
üzerine çýkýlýrsa farkýn yüzde 60’ýný
ilaççýlar, yüzde 40’ýný da devlet üstlensin”
dedi. Devletten karþý öneri geldi:
“Siz farkýn yüzde 80’ini, biz de yüzde
20’sini üstlenelim. Ýlaç bütçesi olarak bir
rakam belirleyeceðiz. Siz de gerçekleþecek
rakamla aradaki farkýn yüzde 80’ini
ödeyeceksiniz.”
Bürokratlarla fiyat belirleme yöntemine
karar vermek için yedi sekiz toplantý yapýldý.
Bu toplantýlarýn dördüne bakan bazýnda
katýlým oldu. Ekonomiden sorumlu Devlet
Bakaný Ali Babacan da bazý toplantýlarda
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer
Dinçer ve Saðlýk Bakaný Recep Akdað
birlikte yer aldý. Ama AÝFD sonunda “Biz
yurtdýþýndaki merkezlerimize bunu kabul
ettiremeyiz, siz devam edin” dedi. Hatta
bu tavrýn Babacan’ý kýzdýrdýðý ve masadan
kalkmasýna da neden olduðu öne sürülüyor.
Ýpler koptu
Saðlýk Bakanlýðý da iplerin kopmasý
üzerine “O zaman biz kendi önlemlerimizi
belirleriz” diyerek konuyu sonuçlandýrdý.
Toplantýlar 3 Eylül 2009’da kesildi. 10
Eylül’de Bakanlar Kurulu yeni fiyat
uygulamasýna iliþkin kararý onayladý. Bu
karar 18 Eylül’de Resmi Gazete’de
yayýmlandý. Kasým baþýnda devreye girecek
olan uygulama eczacýlarýn tepkisi üzerine
4 Aralýk’a (yarýn) kaldý.
Taraflar arasýnda iplerin kopmasýnýn
ardýndan Ýsviçre merkezli bir ilaç üreticinin
en üst yöneticisinin Ali Babacan’a ‘Bu
fiyatlarla Türkiye’de yeni ilaç satamayýz’
mektubu yazdýðý da söylentiler arasýnda.
Ýlaç sektörü temsilcileri fiyat kavgasý
konusunda yine de umutlu. Çünkü
sýkýntýlarýný hükümete anlatýyorlar ve
durumun yeniden gözden geçirileceðine
inanýyorlar. Beklentileri de hemen olmasa
bile üç aylýk uygulama sürecinin sonunda
durumun yeniden gözden geçirilip bir orta
yolun bulunmasý.
‘Küçük beldeler eczanesiz kalabilir’
Türkiye Eczacýlar Birliði’ne (TEB) göre
4 Aralýk’tan itibaren 12 bin eczanenin cirosu
yýllýk 40 bin TL’nin altýna düþecek ve aylýk
700 TL gelir anlamýna gelen bu düþüþ, baþta
küçük ilçe ve beldedeki 3 bin eczane olmak
üzere yaklaþýk 7 bin eczanenin kapanmasýna
neden olacak. Türkiye’deki saðlýk sistemi
açýsýndan bu durum önemli bir risk.
Ne deðiþecek?
Türkiye’de ilaç fiyatlarýný devlet
belirliyor. SGK ise en büyük ilaç alýçcýsý
konumunda.
SGK, Fransa, Ýtalya, Ýspanya, Portekiz
ve Yunanistan’daki ilaç fiyatlarýný referans
olarak kabul ediyor ve en ucuzunu
Türkiye’de uyguluyor. Mevcut uygulamada
en düþük ülkedeki fiyat 100 kabul edilirken,
4 Aralýk’tan sonra bu rakam 60 olacak.
Örneðin, Aspirin en ucuz italyada satýlýyorsa
ve Ýtalya’da fiyatý 10 TL ise halen
Türkiye’de de 10 TL’ye satýlýyor. 4
Aralýk’tan sonra Aspirin’in Türkiye’deki
satýþ fiyatý 6 liraya düþecek. Bu oran jenerik
ilaçlarda da 80’den 60’a düþüyor. Bunun
dýþýnda, yeni uygulama ile 2004’ten beri
ilaç üreticilerinden yüzde 11, eczanelerden
yüzde 3.5 olarak alýnan indirimler 4
Aralýk’tan sonra kamu için yüzde 24’e
çýkacak.
Eczaneler neye karþý?
TEB: Ýlaç fiyatlarýnýn düþmesine deðil,
düzenlemenin birçok küçük eczaneyi
kapanma noktasýna getirmesine karþý
çýkýyoruz.
2004 yýlýndan beri ilaç fiyatlarýnda yüzde
46’ya varan bir düþüþ oldu ve eczacýlar bu
düþüþe karþý çýkmadý. Yeni uygulama ile
eczanelerin cirosundaki küçülme yüzde 21
olacak. Bunun eczanelerin net kârlarýna
yansýmasý ise yüzde 20-30 arasýnda olacak.
Kaç eczane etkilenir?
TEB: Ýlaç fiyatlarýnýn düþmesinden en
çok ‘küçük eczane’ olarak nitelenen ve
yýllýk cirosu 40 bin TL’nin altýnda olan
aylýk net geliri 1500 TL civarýnda olan
yaklaþýk 12 bin eczane etkilenecek.
4 Aralýk’tan sonra bu eczanelerin aylýk
gelirinin 700 TL’ye düþmesi bekleniyor. 3
bini küçük ilçe ve beldelerde bulunan
yaklaþýk 7 bin eczanenin 4 Aralýk’tan sonra
ayakta kalmasý imkânsýz.
SGK: Dokuz eczane kapanýr!
SGK yaptýðý açýklamayla
“Uygulamadan geri dönüþ yok” sinyali
verdi. SGK açýklamasýndan satýrbaþlarý:
* Rakamlardan da görüleceði gibi son
iki yýlda ilaç pazarý yüzde 40 büyümüþtür.
2008’den 2009’a eczanelerin cirolarý yüzde
20 artmýþtýr. Aylýk brüt kâr tutarý 17 bin
liraya yükselmiþtir. l (Ýndirim uygulamasý)
sonucu, 2010’da ilaç sektöründe yüzde 6.3
oranýnda küçülme beklenmektedir. Bu
küçülmeden eczanelere düþen pay ise
sadece yüzde 1.52 olacaktýr.
* Ayrýca ilaç fiyatlarýndaki düþüþler
nedeniyle eczane stoklarýndan kaynaklanan
zararlarýnýn ilaç sanayince karþýlanmasý
konusunda da mutabýk kalýnmýþtýr. l Büyük
þehirdeki eczaneler daha çok etkilenecek.
Ülkemizde sadece bir eczanesi olan ilçe
sayýsý 118’dir. Bu eczanelerden yýllýk cirosu
400 bin liradan az olan eczane sayýsý 41’dir.
Ýlaç fiyatýndaki düþüþten etkilenerek
kapanma ihtimali olan eczane sayýsý
dokuzdur. l Son beþ yýlda her yýl 650 eczane
kapanmakta ve yeni 1050 eczane
açýlmaktadýr.
(Radikal)
DÝJÝTAL SÝSTEMLER
Otomatik kaþe
Logolu kaþe
Ýmza kaþesi
Düz ve Oval kaþe
Cep kaþeleri
Kaþeler kendi imalatýmýzdýr
OKUL ÇANTALARI
Defter, Kalem,Silgi ve tüm okul kýrtasiye ihtiyaçlarý
uygun fiyatlarla
HER MARKA
FOTOKOPÝ, FAX, YAZICI
Kartuþ ve Tonerleri
Sarf Malzemeleri
HACIBEKTAÞ
441 38 41
7
Bizim kuþaðýn en müstesna yönetmeni Yüksel
Aksu’nun masasýnda tanýmýþtým onu. Sessizdi,
kambur oturuyordu ve biraz çekingendi. O
zamanlar elinde dosyasý uzun metraj filminin
peþinde kapý kapý dolaþmakla meþguldü. Sonra
Sinematek’i yeniden hayata geçirmek için canla
baþla çalýþan Yücel Ünlü’yle, üstün yetenekli
görüntü yönetmeni Ýlker Berke’nin masasýnda
tesadüf ettik. Bu defa kýþtý ve aradan geçen iki yýl
içinde filmini çekmiþ, þimdi önüne çýkan yeni
engellerle boðuþmaktaydý. Ezel Akay’ýn efsane
þirketi ÝFR, yapýmcýsý olmuþ ama þimdi unuttuðum
nedenlerden dolayý film, montaj masasýnda yarým
kalmýþtý. Ahmet Uluçay, Yücel ve Ýlker çözüm
üretmeye çalýþýyordu o gün. Bir kaç ay sonra
‘Karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak’ filmi
tamamlanýp da ilk gösteriminin ardýndan övgüler
almaya baþladýðýnda, o son engelleri de aþtýðýný
anlamýþtým. Ýçimde takdir hissinden çok imrenme
belirmiþti. Kütahyalý yoksul bir köylü çocuðu olan
Ahmet Uluçay büyümüþ, dünya çapýnda bir
yönetmen olmuþtu.
En Güzel Film
Ýtiraf etmeliyim ki hayatýmda izlediðim en
güzel filmlerden biriydi. Üstelik ÝFR’nin en ‘fuzuli’
ve en sevimli çalýþaný Fuzuli Caferof’la,
üniversitedeyken en sevdiðim hocalarýmdan olan
Gülayþe Erkoç oynamýþlardý filmde. Daha önce
Nuri Bilge Ceylan’la çalýþmýþ olan Ýlker Berke bir
görüntü yönetmeninden çok, filmin ruhu olmuþ,
harika bir iþ çýkmýþtý ortaya.
Neticede Ahmet Uluçay, herkesi þaþýrtmýþ, hiç
beklenmedik güzellikte ve samimiyette bir film
kotarmýþtý. Erken dönem cumhuriyet köylüsünün
hikâyeleriyle büyümüþ bir kuþaða, aslýnda
köylülerin neler yapabileceðini de kanýtlamýþtý.
Gazetelerde okuyup, televizyonlarda izlemiþsinizdir
zaten. Ahmet Uluçay’ýn tek uzun metrajlý filmi
karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak kýrk ödül
alýp, tüm dünyada festivallerini kasýp kavurdu.
Bazý filmler sizi yerden yere vurur, yýllar geçse
de unutamazsýnýz, bildiðiniz bütün ezberler daðýlýr,
yolda, daðda, derste, iþte rastlaþtýðýnýz yeni
olaylarda tekrar tekrar aklýnýza gelir. O filmde iki
köy arasýnda yaya yürüyerek giden çocuklarý
unutmak mümkün mü? Ya da karpuz sergisini...
Ya o köylü çocuklarýn yapmaya çalýþtýðý makineyi...
Peki ya o deniz özlemini... Köyün delisini, analarýn
oðul sevgisini, karþýlýksýz aþký...
Yürek Meselesi
Sinemanýn sadece para olmadýðýný, film
yapmanýn sadece bütçe oluþturabilmekten
geçmediðini bize ekrar tekrar kanýtlayan Ahmet
Uluçay, beyin tümörüne yenik düþtü. Çok
üzgünüz... Kütahya’nýn o yoksul köyünde, kendi
topraðýný, kendi hikâyesini anlatarak dünyayý
kendine hayran býrakmýþ bir hayalperestti o.
Hayallerinin peþini aslý býrakmayan, ardýndan süslü
cümlelerle, iri kýyým laflar edilemeyecek kadar
yüce biriydi. Farkýndaysanýz onu her övmeye
çalýþtýkça cümleler çuvalladý, tutuklaþtý... Çünkü
o yüzünde taþýdýðý mahcubiyetle tüm dünyayý dize
getirmiþ bir antikahramandý. Türk sinema tarihinin
en sürpriz ismiydi.
Kendi topraðýný anlatarak aramýzdan ayrýldý.
Milliyet’ten Asu Maro’nun dediði gibi “Para deðil
yürek meselesini” bize en iyi anlatan biriydi o.
Çünkü bir hikâyeyi hakkýyla anlatabilmek derin
bir ‘yürek’ ister ki, o da bizim memlekette pek
bulunmaz!
Iþýklar içinde yat Ahmet Uluçay, yürekli
Kütahyalý. El uzatýlsa Anadolu köylüsünün ne
harikalar yaratabileceðini bize bir kere daha
kanýtladýðýn için sana olan minnet borcumuz hiç
bitmeyecek. Güle güle.
BirGün
Tarih: 13 Aralýk 2009 Pazar
Yer: Kadýköy Ýskele Meydaný
Toplanma Yeri ve Saati : Tepe Nautilus Önü - Saat 11:00
Demokratik Kitle Örgütleri, Sendikalar, Meslek Örgütleri, Odalar, Siyasal Yapýlar, Siyasi
Partiler, Alevi Kurumlarý, Yöre Derneklerinin katýlýmý ve destekleriyle...
13 ARALIK 2009 da Ýstanbul Kadýköy Ýskele Meydanýnda “DERSÝM 38 KATLÝAMDIR
– ARÞÝVLER AÇILSIN, SORUMLULAR HESAP VERSÝN” Mitingi düzenlenecektir.
Alevihaberajansi.com
Bhopal’de ki fabrika’nýn enkazý
hala kaldýrýlmadý. Çevresel etkileri
Çernobil faciasýndan bile korkunç olan
bu kaza sonrasýnda, Bhopal eyaleti
doðal afet bölgesi ilan edildi. 20 yýl
sonra, 2004 yýlýnda yapýlan ölçümlerde,
toprakta normalin 6 milyon katý toksik
madde bulundu.
Union Carbide'ýn böylesine bakýmsýz
ve kontrolsüz bir fabrikayý ABD'de
kurmasýnýn mümkün olmadýðý,
fabrikanýn yetersiz teknolojiyle açýlmýþ
olduðu iddia edildi. 20 bini aþkýn
insanýn ölümüne, 150 binden fazla
insanýnsa ömürlerinin geri kalan kýsmýný
sakat ve hasta geçirmesine yol açan
facia sonrasýnda, Union Carbide firmasý
bir "ticari sýr" olduðu gerekçesiyle
toksik maddenin adýný bile açýklamadý.
Bu durum, zehirlenenlere bir taný
konmasýný imkânsýz kýlarken,
hastanelerde ölümlerin artmasýna yol
açtý.
Birkaç yýl sonra açýlan davada Union
Carbide firmasý maðdurlara ve
yakýnlarýna 470 milyon dolar tazminat
ödemek zorunda kaldý. Ancak Hindistan
devletine ödenen paranýn çok azý gerçek
maðdurlara daðýtýlabildi. Bu miktar
hayatta kalanlar tarafýndan
paylaþýldýðýnda, kiþi baþýna 500 dolar
civarý para düþtü.
Union Carbide firmasýný satýn alan
ve burada üretime devam eden Dow
Chemical Company ise kazazedelerle
iletiþime bile girmeyi reddediyor.
Sendika Org
Bakan Ömer Dinçer’in tehditleri kâr etmedi. Eczacýlar, kepenk
kapatma eylemini yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirdi. Evrensel
PARÝS - Fransýz ve Alman araþtýrmacýlar,
4 yýl boyunca Paris’teki Müzik Müzesinde
bulunan 5 kemaný inceledi ve Stradivari’nin
cila için basit ve sýkça kullanýlan
maddelerden yararlandýðýný gördü.
Alman kimya dergisi "Angewandte
Chemie"de yayýmlanan araþtýrmaya imza
atanlar, Stradivari’nin, 18. yüzyýlda
zanaatkarlar ve sanatçýlarýn kullandýðý,
kolaylýkla bulunan maddelerden
yararlandýðýný belirtti.
Kýzýlötesi mikroskopla yapýlan
incelemeler sayesinde araþtýrmacýlar, çok
ince iki katmana sahip cilanýn kimyasal
bileþimini belirledi.
Yað bazlý ilk katmanýn müzik aletine
hafifçe nüfuz ettiði, bu katmaný, farklý boya
maddeleriyle karýþtýrýlan yað ve çam reçinesi
karýþýmý ikinci katmanýn kapladýðý ortaya
çýktý.
Araþtýrmacýlar, çalýþmalarýnýn,
Stradivari’nin müzik aletlerine özgü kýrmýzý
rengi kemanlarýnýn parlaklýðýný ve cilanýn
dokusunu aydýnlatabileceðini belirttiler.
Cilanýn müzik aletinin sesine etkisine
iliþkin bir veri bulunmadýðý, ancak 4 müzik
aletindeki boya maddelerinin cilaya renk
verdiðini söylemenin mümkün olduðu
kaydedildi.
Araþtýrmacýlardan Jean-Philippe Echard,
ayný tekniði tonlarý vurgulamak için
Venedikli ressamlarýn da kullandýðýna
dikkati çekti.
Stradivari, ünlü keman yapýmcýsý Nicolo
Ameti’nin (1596-1684) öðrencisi ve çýraðý
oldu. Daha sonra oðullarý Francesco ve
Omobono ile birlikte çalýþtýysa da, onlara
önemsiz iþleri verdi. Ölümünden sonra
oðullarýnýn yaptýðý kemanlar, hiçbir zaman
onun kemanlarýnýn düzeyine eriþemedi.
Özellikle 1700’den sonra yaptýðý kemanlar
usta iþçilikleri, saðlam yapýlarý, zarif
biçimleri, kusursuz oranlarý ve bu niteliklerin
saðladýðý ses güzellikleriyle ün kazandý.
Stradivari, kemanlarýný genellikle köknar
aðacýndan yaptý. Onun kullandýðý turuncu
ile kýrmýzý arasýnda deðiþen cila bileþiminin
sýrrý ise çözülememiþti.
Radikal
Temel taleplerinin GDO’lu ürünlerin
tamamen yasaklanmasý olduðunu
vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odasý
(ZMO) Baþkaný Gökhan Günaydýn,
GDO’ya Hayýr Platformu adýna yaptýðý
açýklamada, Danýþtay’ýn, 26 Ekim 2009
tarihli yönetmeliðin yürürlük maddesini
iptal ettiðini, böylece yönetmeliðin
tümüyle yürürlüðünün durduðunu belirtti.
Eski tas Eeski Hamam
Danýþtay kararýnýn temelinde “Ulusal
Biyogüvenlik Yasasý çýkarýlmadan,
yönetmeliklerle düzenlenme yasama
yetkisinin devridir. Zýmnen, Anayasa’ya
aykýrýdýr.” görüþünün olduðunu söyleyen
Günaydýn, yönetmeliklerin iptali sonucu
gelinen durumu “Hukuki ve fiili olarak,
1998 yýlýndaki durumun aynýsý” olarak
tanýmladý. Halk saðlýðýnýn risk altýnda
olduðunu tekrar vurgulayan Günaydýn,
toplum saðlýðýný ve tüketicinin istemlerini
karþýlayan bir yasal düzenlemenin
gerekliliðinin altýný çizdi. Açýlan dava
sonucu Danýþtay’ýn ‘yürütmenin
durdurulmasý ara kararý’ aldýðýný hatýrlatan
Günaydýn, “Bu durum bize, yönetmeliðin
de iptal edileceðini gösteriyor” yorumunu
yaptý.
Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý’ný,
“derhal meslek kuruluþlarý, sivil toplum
örgütleri ve konu ile ilgili kurumlarla,
bilim adamlarýnýn katýldýðý geniþ katýlýmlý
toplantýlar gerçekleþtirmeye” çaðýran
Günaydýn, yasanýn, bu þekilde doðru
içeriðe kavuþturulmasý ve yasanýn
TBMM’den doðru bir içerikle geçmesinin
öneminli olduðunu ifade etti.
Davayý biz Açmadýk
Danýþtay’a ‘yürürlük maddesi olan
20.nci maddenin’ iptali talebiyle yapýlan
‘vatandaþ’ baþvurusunu ‘bilinçli’ bir seçim
olarak yorumlayan Günaydýn, “Bu
konuyu Danýþtay’a taþýyan GDO’ya Hayýr
Platformu ve bileþenleri deðildir” dedi.
Günaydýn, dava talebinin GDO’nun
serbestliðinden yana olduðunu, kararýn
da aslýnda genetiði deðiþtirilmiþ ürünlerin
ülkemize girmesini talep eden
holdinglerin iþine yaradýðýný söyledi.
Günaydýn, Danýþtay’ýn verdiði kararýn,
ZMO’nun daha önceden belirttiði
“hukuka aykýrýlýk” durumunu tescil
ettiðini, yasal düzenlemenin zorunlu
olduðunu gösterdiðini dile getirdi.
“Ancak, Mart 2010’da uygulanabilecek
denetimli giriþ olasýlýðý da iptal oldu.”
Diyen Günaydýn, halk saðlýðýný ve tüketici
istemlerini karþýlayan bir Ulusal
Biyogüvenlik Yasasý’nýn çýkarýlmasý
isteklerini yineledi.
(Ankara/EVRENSEL)
Bakanýn Davasýndan Haberi Yokmuþ!
Tarým ve Köyiþleri Bakaný Mehmet
Mehdi Eker, Danýþtay 10. ve 13. Daireleri
Müþterek Heyeti’nin GDO’lu ürünlerle
ilgili yönetmeliðin bazý maddelerinin
yürütmesini durdurmasýna iliþkin,
“Doðrusu böyle bir dava açýldýðýndan da
bilgimiz yoktu, çünkü savunmamýz
alýnmadý” dedi.
Bakan Eker, “Dün böyle aniden bir
haber aldýk medya vasýtasýyla. Dolayýsýyla
bize haber resmen gelecek, biz onu
resmen inceleyeceðiz. Orada ne yazýyor,
ne yazmýyor, gerekçe ne, ona göre bir
tavýr alacaðýz” þeklinde konuþtu. Eker,
GDO yasasýna iliþkin ise “Yasa için zaten
hazýrlýðýmýz vardý” dedi.
Unakýtan GDO’nun Avukatlýðýna
Soyundu
GDO konusunun fazla abartýldýðýný
belirten eski Maliye Bakaný Kemal
Unakýtan, “GDO zararlý mararlý bir þey
deðil. Ne yapýyor? Kanserojen mi? Böyle
bir þey de yok” dedi.
GDO’lu ürünlerin ABD ve Avrupa
Birliði’nde yenildiðini ifade eden
Unakýtan, þöyle konuþtu: “GDO’ya gelene
kadar tedbirli olmamýz gereken nice þeyler
var. Bazý ürünlerin ne yaðýyla üretildiði
belli deðil. Bizim yiyecekler yurtdýþýndan
geri gönderiliyor. Avrupa, içinde naftalin
var diye ballarý geri çeviriyor. Ne oldu
bu ballar? Biz yiyoruz bunlarý. ”
GDO’lu ürün ithalatýnýn
yasaklanmasýnýn yem sýkýntýsýna yol
açacaðýný kaydeden Unakýtan, þunlarý
söyledi: “Avrupa Birliði GDO’lu ürünleri
kabul ediyor. Kraldan fazla kralcý olmanýn
alemi yok. Bu nedenle GDO’yla ilgili
karar alýrken çok dikkatli olunmasý gerek.
Çünkü bu ürünler birçok ürünün
hammaddesi. Birden yasaklarsanýz piyasa
bundan çok rahatsýz olur. Mal bulunmaz
olur, karaborsacýlar türer. ”
Unakýtan, ‘GDO’dan endiþeye
kapýlýyor musunuz’ sorusuna karþýlýk,
“Endiþeye kapýlmýyorum. Niye? Çünkü
Türkiye’ye gelen mallarda GDO çok fazla
deðil. Mesela mýsýrda var dendi. Ama
Türkiye’ye çok fazla mýsýr gelmiyor. Yerli
üretim çok iyi” dedi. “GDO’lu GDO’suz
yerim mi diyorsunuz” sorusuna da,
“GDO’lu GDO’suz yerim demiyorum.
Türkiye’de GDO açýsýndan çok tehlikeli
bir durum söz konusu deðil” karþýlýðýný
verdi.
Evrensel

Benzer belgeler