ÇÖZÜMÜ
Transkript
ÇÖZÜMÜ
ÇÖZÜMÜ 4 EĞİTİM BİLİMLERİ KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ 1. Formal eğitim, örgün ve yaygın eğitim olmak üzere ikiye ayrılır. Okul öncesi eğitim, ilkokul, ortaokul, lise ve yükseköğretim örgün eğitim dâhilindedir. Halk eğitim, hizmet içi eğitim gibi resmî ve özel kurumlarda verilen kurslar ise yaygın eğitim dâhilindedir. Soruda Zeynep’in katıldığı kurs, ilköğretim okulu çatısı altındadır fakat okuma yazma kursu olduğu için yaygın öğretim kapsamındadır. CEVAP: B Ek Bilgi: Ülkemizde, okuma yazma oranını yükseltmek adına belirli dönemlerde, özellikle kadınlara yönelik ücretsiz okuma yazma kursları açılmaktadır. Aynı zamanda meslek edindirme kapsamında aşçılık, kilim dokuma, cilt bakımı ve makyaj kursları da verilmektedir. 2. 4. Kültürlenme, farklı kültürlerin birbirinden etkilenmesi veya bir alt kültürün diğerini etkilemesi ya da diğerinden etkilenmesi şeklinde tanımlanabilir. Soruda Esra Öğretmen, kendi kültürüne ait olan nazar boncuğunu farklı bir kültüre sahip bir insana hediye ederek kültürlenmeye sebep olmuştur. Eğer karşılıklı bir süreç söz konusu olsaydı yani İngiliz olan ev sahibi de Esra Öğretmen’e kendi kültürüne ait bir şeyler öğretseydi bu sürecin tamamında kültürleşme gerçekleşirdi. Seçeneklerde verilen zoraki kültürlemede değerler zorla kazandırılır, kültürel asimilasyonda ise baskın kültürün diğerini eritip kendileştirmesi durumu vardır. CEVAP: D Ek Bilgi: Kişinin dünyaya açılan penceresi gözdür ve göz her türlü iyi ve kötü, düşüncelerin ilk çıkış noktası olarak kabul edilir. Bu yüzden bakışlardan, kötü gözlerden korunma özelliği olduğuna inanılan nazar boncukları eskiden beri kullanılır. Gözün dikkatini başka yöne çekmesi nedeniyle korunduğu mantığı öne sürülür. Farklı ülkelerde de “evil eye” olarak tanınmıştır. 3. “Ne öğreteceğiz?” sorusuna yanıt arayan içerikte dikkat edilmesi gereken noktalardan biri olan düzeye uygunluk; öğrencinin hazırbulunuşluğuna uygun olması, konunun öğrenilebilir, öğretilebilir olması anlamına gelmektedir. Soruda verilen “henüz” kelimesinden konunun çocukların hazırbulunuşluğuna uygun olmadığı çıkarılabilir. Yaşama yakınlık, gerçek hayatta kullanılabilir olması; kaynaşıklık, konuların birbiriyle tutarlı olması; ilgililik, hedeflere ilişkin olması; anlamlılık ise örneklerin açık olması, çocukların kavramak için anlamlandırabilmesi olarak ifade edilebilir. CEVAP: B 5. Ek Bilgi: Hazırbulunuşluk; yeni bir öğrenme durumunda bireyin önceden sahip olduğu özelliklerin tümünü kapsar. Bireyin yaşı, gelişimi, olgunluk seviyesi, tutumu, motivasyonu ve sağlık durumu yeni öğrenme ortamında etkili olan unsurlardır. Hazırbulunuşluk; kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucunda belli bir davranışı göstermeye hazır olmasıdır. Bir konunun, bir yaşantının istenen düzeyde öğrenilebilmesi için o konunun gerektirdiği temel ön yaşantılara o konuyu öğrenecek kişinin mutlaka sahip olması gereklidir. Sarmal programlarda konular ve kavramlar yeri ve zamanı geldikçe hatırlanır ve önceki öğrenmeler sonrakilere temel teşkil eder. Özellikle dil öğretiminde kullanılan bu programda konu ve kavramlar sık aralıklarla tekrarlanır. Soruda da şimdiki zaman öğretilirken daha önce öğrenilen geçmiş zaman tekrarlanmış ve birbiriyle bağdaştırılmıştır. Modüler programlarda konu parçaları öğrenme sırası açısından esnektir ve her parça kendi içinde bir bütündür. Doğrusal programlarda aşamalılık ve ardışıklık temel alınır, ön koşul öğrenmeler ağırlıklıdır. CEVAP: E Ek Bilgi: Sarmal yaklaşım Bruner tarafından geliştirilmiştir. Türkçe, matematik, yabancı dil gibi derslerin konularının yeri ve zamanı geldikçe tekrar tekrar işlenmesini esas alır. Her konu kendi içindeki ardışıklığa göre zamana (yıllara) ve sınıflara dağıtılır. Daha çok yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında kullanılır. Özellikle de dil öğretim programlarının içeriğini düzenlemede bu yaklaşımdan yararlanılmaktadır. Somuttan soyuta ilkesi bireyin gördüğünü ve dokunabildiğini daha kolay öğrendiği varsayımı üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, öğrenci ders konusu olan eşya ve nesnelerle doğrudan karşı karşıya getirilmektedir. Bu mümkün olmadığında o nesne veya olayın modeli, fotoğrafı veya başka bir simgesi gösterilerek araç-gereçlerden etkili olarak yararlanılmaktadır. Bu kapsamda görsel, işitsel araçlar ve özellikle bilgisayar teknolojisi somuttan soyuta ilkesinin yaşama geçirilmesinde kullanılmaktadır. CEVAP: E Ek Bilgi: Soru kökünde verilen özellikler benzetim tekniği ile de yakından ilgilidir. Benzetim tekniği öğrencilere devinişsel beceriler kazandırmak, öğrencileri ileride alacakları rollere hazırlamak ve öz güven duygularını geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Gerçeğe yakın yapay ya da sanal bir ortam oluşturularak kullanılmaktadır. 3 Deneme Sınavı – 4 6. Araştırma - inceleme yoluyla öğretim stratejisi, öğrencinin problem çözme becerisini kullanarak bilimsel araştırma sürecinin aşamalarını izlemesini sağlayan bir öğretim yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda öğrenci problemi tanımlar, geçici çözüm önerileri (denenceler-hipotezler) oluşturur, verileri toplar, analiz eder ve çözüme ulaşır. CEVAP: B Ek Bilgi: Araştırma inceleme yoluyla öğretim stratejisinin kullanımında problem çözme yönteminin aşamaları izlenmektedir. Problem çözme yönteminin aşamaları (I) problemin farkına varma, problemi tanıma, (II) problemi tanımlama, (III) probleme çözüm yolları belirleme (hipotez/denence oluşturma), (IV) veri toplama, (V) verileri çözümleme, (VI) genellemelere ve sonuçlara ulaşma biçiminde belirtilebilir. Problem çözme yönteminde bir sorunun öğrenciler tarafından çözüme ulaştırılması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, problem çözme yöntemi, probleme dayalı öğrenme yaklaşımına dayalı olarak geliştirilmiştir. Öğrencinin araştırma ve sorgulama becerilerini kullanmasını gerektiren öğrenci merkezli bir öğretim yöntemidir. 7. Buluş yoluyla öğretim stratejisi, öğrencinin genellemelere kendi çabasıyla, keşfederek ulaşmasının sağlandığı öğrenci merkezli bir yaklaşımdır. Bu kapsamda öğrencilerin kavramı, ilkeyi, nedeni, niçini, nasılı ve örnekleri bulması sağlanmaktadır. Buluş yoluyla öğretim stratejisinin etkili bir biçimde planlanması ve uygulanması öğrencilerin istenilen çıktılara ulaşmasını sağlayacaktır. Ancak zorluk derecesi düşük uyarıcılar seçilmesi veya yanıtın çok belirgin olması, öğrenciye bilgi düzeyinde sorular sorulması, öğretmenin yanıtı öğrenciye buldurmak yerine doğrudan söylemesi ve öğrencilere yeterince düşünme zamanı verilmemesi gibi uygulama hataları buluş yoluyla öğretim stratejisinin etkililiğini azaltmaktadır. CEVAP: A Ek Bilgi: Buluş yoluyla öğretim stratejisi ile araştırma inceleme yoluyla öğretim stratejisinin kimi özellikleri karıştırılabilmektedir. Her iki öğretim yaklaşımında da öğrenci etkindir; ancak araştırmainceleme yoluyla öğretim stratejisinde öğrencilere konuyla ilgili kesinlikle ön bilgi verilmez, öğrenci gerekli tüm bilgilere kendisi ulaşır. Buluş yoluyla öğretim stratejisinde ise ön bilgiler öğretmen tarafından öğrencilere verilir. Kavram ve genellemelere ise öğrencinin kendisinin ulaşması beklenir. Araştırma-inceleme Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ yoluyla öğretim stratejisi doğası gereği öğrencilerin tümevarım ve tümdengelim ilkelerini birlikte kullanmasını gerektirirken buluş yoluyla öğretimde öğrencilerin ilke ve genellemelere ulaşması amaçlandığı için tümevarım ilkesi kullanılır. Buluş yoluyla öğretimin uygulanması bir ders ile sınırlıyken araştırmainceleme yoluyla öğretimde öğrenciler, gerek sınıf içinde gerekse sınıf dışında çalışarak belirlenen probleme uygun bir çözüm bulmaya çalışırlar. 8. 10. CEVAP: C 9. Proje yönteminde izlenecek aşamalar şöyledir: (I) Hedeflerin belirlenmesi, (II) üzerinde çalışma yapılacak sorunun belirlenmesi ve tanımlanması, (III) çalışma sonunda hazırlanacak raporun özelliklerinin ve nasıl sunulacağının belirlenmesi, (IV) değerlendirme ölçütlerinin belirlenmesi, (V) grupların oluşturulması, (VI) sorunun ve ilgili alt sorunun belirlenmesi, bilginin nasıl toplanacağının planlanması, (VII) çalışma takviminin oluşturulması, (VIII) kontrol noktalarının belirlenmesi, (IX) bilgilerin toplanması, (X) bilgilerin örgütlenip raporlaştırılması, (XI) projenin sunulması şeklindedir. CEVAP: B Ek Bilgi: Projeler, sınıf içinde ve dışında yürütülebilir. Öğrenciler bireysel ya da gruplar hâlinde kendi ilgi ve isteklerine göre konu seçerler. Projeler sergi ve sunu biçiminde diğer gruplarla ya da öğrencilerle paylaşılabilir. Araştırma, iş birliği içinde çalışma ve üst düzey düşünme becerilerini geliştirir. Proje yöntemi, öğrencilerin problem çözme süreci ve bilimsel yöntemin aşamalarını kullanarak konular üzerinde çalışmalarını sağlar. 12. 11. Dersin başında öğrencilerin ön bilgilerini kontrol etmek, öğretim sürecinde onların ilgisini çekerek öğrenmeye karşı güdülemek, ders boyunca konunun anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmek ve öğretim sürecinin sonunda değerlendirme yapmak amacıyla soru - cevap tekniği kullanılabilir. Soruların hazırlanmasında öğretmenlerin kimi ölçütleri göz önüne alması gerekmektedir. Bu kapsamda hazırlanan sorular öğrencilerin bilişsel düzeylerine uygun olmalıdır. Öğretmen konuyla ilgili önemli soruları ders öncesinde belirlemeli ve ders planına yansıtmalıdır. Öğretmenler soruları sorarken tüm sınıfa yöneltmeli ve öğrencilere düşünmeleri için biraz zaman tanımalıdır. Çoğu zaman öğrencilerin doğru cevaplayabileceği sorular sorulmalıdır. Soruların düzeyleri ile öğrencilerin yeteneklerinin ve düzeylerinin uyuşmasına özen gösterilmelidir. Öğretim hedefleri ile ilişkili olarak dersin başlarında önce düşük düzeyli daha sonra ise yüksek düzeyli sorular sorulmalıdır. Ancak öğretmenler gerekmedikçe soruları tekrar etmemelidir. CEVAP: C Ek Bilgi: Soru yanıt yönteminin kullanılmasında en önemli nokta iyi soru sormaktır. Öğretim sırasında öğretmenler, öğrencilere farklı amaçlarla soru sorarlar. Bunlar arasında öğrencilerin derse katılımını sağlama, önceki öğrenmelerini gözden geçirme, öğrencilerin yaratıcı ve eleştirel düşünebilmelerini sağlama, önceki öğrenmelerini gözden geçirme, öğrencilerin yaratıcı ve eleştirel düşünebilmelerini sağlama, öğrencilerin yeteneklerini, ilgilerini öğrenme, bir konuda tartışma başlatma, öğrencileri güdüleme, onların dikkatlerini konuya çekme, öğretim amaçlarına ulaşma derecesini belirleme sayılabilir. 4 Yaratıcı drama bir olayı, durumu ya da konuyu canlandırmayı, ortaya koymayı ve oyun ile öğrenmeyi sağlar. Başlıca amacı, öğrencilerin, olmayan yeni bir şey üretmelerini geliştirmek olan yaratıcı drama, öğrencilerin kendilerini ifade etmelerinin yanı sıra sahip oldukları bilgi ve yaşantıları üzerine hayal ettikleri dünyayı oluşturmalarına olanak sağlayan, bilgileri daha çok oyunla öğrenmelerine olanak tanıyan bir öğretim yoludur. CEVAP: D Ek Bilgi: Münazara, bir konuda zıt görüşleri savunan iki farklı grubun kendi görüşlerini belli zaman dilimleri içerisinde tarafsız bir dinleyici grubuna anlatmasıdır. Amaç, kendi tarafının görüşlerini doğru, diğer tarafın görüşlerini yanlış göstermektir. Tartışmalar bilimsellikten uzak olup, tartışan öğrencilerin görüşlerini değiştirmesi ya da empati yaparak farklı görüşlerini değerlendirmeleri söz konusu değildir. Açık oturum farklı görüşlerdeki katılımcıların güncel bir konu üzerinde çeşitli defalar söz alarak konuşabildikleri bir tartışma tekniğidir. Tüm sınıfla yapılabilir. Katılımcıların bir tebliğ ya da bildiri sunması zorunluluğu yoktur. Konuşmalar belirli bir sıraya göre değil yöneten kişinin tercihine göre gerçekleşir. Konuşmacılar defalarca söz alabilir. Ek Bilgi: Çember; bir başkan, bir sekreter ve bir süre ayarlayıcısı belirlenerek en fazla 15 kişilik bir grubun dairesel biçimde oturduğu, başkanın sağından başlayarak üyelere birer dakikalık söz verildiği ve sekreterin küçük notlar aldığı küçük grup tartışma tekniğidir. Çember tekniği kullanılarak yapılan tartışma, öğrencilerin iç içe iki çember oluşturacak şekilde oturtulmasıyla gerçekleşirse buna akvaryum adı verilmektedir. Altı şapkalı düşünme tekniği, karşılıklı tartışma yapılmadan bireye kendisi ya da başkaları adına düşünebileceği her durumda kullanılabilir. Altı şapkalı düşünme tekniğinde öğrencilerin bir olaya farklı açılardan bakarak analiz yapabilme becerilerinin geliştirilmesi amaçlanır. Analiz sonuçları irdelenerek soruna yönelik en mantıklı ve işlevsel çözüme ulaşılır. Bir başka ifadeyle, eleştirel düşünme becerileri vasıtasıyla karar verme aşaması gerçekleştirilir. CEVAP: E Ek Bilgi: Görüş geliştirme, bir konunun zıt yönlerine ilişkin farklı görüşler ortaya atılmasıdır. Eleştirel düşünmeyi, başkalarının görüşlerine saygıyı, yeni fikirlere açık olmayı ve kendi görüşlerini değiştirebilmeyi öğretmek amacıyla kullanılır. Görüş geliştirmede kazanan ya da kaybeden yoktur. Öğrenciler iki uç görüş arasında ara görüşler de belirtebilirler. Sınıfın tamamının tartışmaya katılımı sağlanabilir. Görüş geliştirmede katılımcılar görüşlerini değiştirebilirler. 13. Kavram haritaları ilgili kavramları genelden özele doğru, aralarındaki ilişkiye göre bir şema şeklinde gösteren görsellerdir. Bir olayı ya da konuyu bütün hâlinde gösteren; kavramları, kavramlar arası ilişkileri ve ilkeleri kısa ve öz olarak belirten iki boyutlu araçlardır. CEVAP: A Ek Bilgi: Tanılayıcı dallanmış ağaç, doğru-yanlış sorularının geliştirilmiş hâli olarak düşünülebilir. Klasik doğru-yanlış sorularında, bilmeyen bir öğrencinin doğru cevabı şansla bulma olasılığı %50’dir. Buna karşın tanılayıcı dallanmış ağaç uygulamalarında arka arkaya birbirine bağlı üç doğru-yanlış ifadesi sorularak şans oranı %12,5’e indirilmektedir. Öğrenciler verdikleri doğru ya da yanlış cevaplarına göre bağlantılı ifadelerden devam ederek bir çıkışa ulaşırlar. 14. Yapılandırmacı anlayışa sahip bir öğretmen, çocuklarla iyi iletişim kurabilen, çocuk psikoloji ve öğrenme kuramlarına egemen, çağdaş, açık fikirli, kendisini yenileyebilen, bireysel farklılıkları dikkate alan ve öğrencileriyle birlikte öğrenen kişidir. Yapılandırmacı öğretmen, sınıfta dinamik bir öğrenme ortamı yaratan ve bu ortamı yönlendirebilen bir rehber olması itibariyle bir kutup yıldızı gibidir. Kesinlikle öğrenciye nereye gideceğini söylemez, ancak onun yolunu bizzat kendinin bulmasına yardımcı olur. Bu nedenle öğrenme sürecinde öğretmen sorumluluğu üstlenmez. Asıl sorumluluğu öğrenci üstlenir ve süreçte etkindir. Öğretmen ise kolaylaştırıcıdır. CEVAP: D Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ Ek Bilgi: Yapılandırmacı eğitim ortamı açısından öğrencilerin yetenekleri, güdüleri, inançları, tutumları ve deneyimleri çok önemlidir. Çünkü öğrencilerin bu özellikleri onların öğrenmelerini yönlendirir. Yapılandırmacı eğitim ortamında öğrenciler etkindirler, öğrenme sürecinde sorumluluk üstlenirler, zihinsel yapılarının gelişmesine katkıda bulunacağı düşüncesiyle çevredeki her türlü olanaktan yararlanırlar. Ayrıca yapılandırmacı öğrenme sürecinde öğrenciler grup arkadaşlarını ve kendilerini nesnel olarak değerlendirirler, kendilerine yönelik eleştirileri hoşgörüyle karşılarlar ve öğrendiklerini yeni ortamda kullanırlar. 15. 16. Iraksak düşünme, karakteristik, mevcut bilgiye dayanılarak değişik cevapların üretilmesidir. Bu cevaplar, yeni, özgün veya yaratıcı olarak değerlendirilme yeteneğindedirler. Iraksak düşünme, çeşitli bilgileri birçok seçeneklere ulaşmak için bir sıçrama tahtası olarak kullanarak değişik cevaplar çıkarabilme yeteneğini gerektirir. Bu düşünmede çağrışım akıcılığı ve ifade akıcılığı egemendir. Dolayısıyla ıraksak düşünen bireyler düşüncelerinde akıcılık, esneklik, özgünlük zenginleştirme özelliklerine sahiptirler. Nitekim bazı kaynaklarda ıraksak düşünme ve yaratıcılık eş değer tutulmuştur. CEVAP: D Ek Bilgi: Yakınsak düşünme, yalnız tek bir doğruya bağlı olarak ve mevcut bilgilerden çıkarılan geleneksel sonuçlara götüren düşünme tarzıdır. Öğrenciler, doğru olarak görünen ve kültürel normlarla uyuşan çözümleri bulmaya çalışırlar. Bireyler, genelde yıllar boyu aldıkları, tek bir çözüm yolunu ya da doğru bir yanıtı bulmaya yönelik eğitimle, yakınsak düşünme alışkanlığı edinmektedirler. Oysa yaratıcı düşüncede bireyin; bilgi, deneyim ve uzmanlığını geçici bir süre için bir kenara bırakması ve ıraksak düşünmesi gerekmektedir. Satranç dersi öğretim programıyla ilgili öncülde verilen tüm ifadeler basamaklı öğretim yaklaşımının özellikleridir. Çünkü her öğrenenin, ön öğrenmelerinin, öğrenme biçimlerinin, zekâ boyutunun ve düşünme sistemlerinin birbirinden farklı olduğu anlayışına dayanan basamaklı öğretim, öğrencilere basitten karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa doğru giden; aşamalılık ilişkisi gösteren ve seçme hakkı veren öğrenme görevleri sunmaktadır. Öğrenciler her basamakta seçtikleri görevler dâhilinde kendilerinden beklenen öğrenme sorumluluklarını yerine getirir. Bu basamaklar temel bilgi ve becerilerin kavranılmasından, üst düzey düşünme becerilerine doğru giden bir yol izlemektedir. CEVAP: D Ek Bilgi: Basamaklı öğretim programının aşamalılık ilişkisi, bu açıdan Bloom taksonomisi ile benzer bir yapı göstermektedir. Basamaklı öğretim programı üç temel basamağı içermektedir. Bunlar: A Basamağı: Eleştirel ve yaratıcı düşünme, analiz etme, özgün fikirler ve ürünler ortaya çıkarma, değerlendirme yapma gibi üst düzey bilgi ve beceriler bu basamakta gerçekleştirilir. B Basamağı: Uygulama yapma, problem çözme, sınama, deney yapma gibi görevler bu basamakta yer alır. C Basamağı: Bu basamakta ise temel bilgi ve becerileri kazanma işlevleri yer almaktadır. 17. Soruda verilen öncüle göre birinci grup sözel/dilsel zekâsının gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü bu zekâ alanı kelimelerle konuşma veya yazma becerisiyle ilgilidir. Okula, yazma, hikâyeler anlatma ve kelimeleri tarihleriyle birlikte hatırlamada iyidirler. İkinci grup bedensel/kinestetik zekânın gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü bu zekâ alanı bir ürünü ortaya koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir. Üçüncü grup ise görsel/uzamsal zekânın gelişimine yönelik bir etkinlik gerçekleştirmiştir. Çünkü bu zekâ alanı üç boyutlu bir nesnenin şekil ve görüntüsünü hayal edebilme ya da diğer bir deyişle dünyayı doğru algılama ve bu algılama sonucunda gördüklerini yansıtabilme yeteneği olarak tanımlanabilmektedir. Bu zekâ türü güçlü bireyler, bir objenin farklı perspektiflerini algılayabilmekte, resim ve şekillerle düşünebilmektedirler. CEVAP: E Ek Bilgi: Çoklu zekâ kuramı, 1983 yılında Howard Gardner tarafından zekâyı tek ve baskın bir yetenek olarak görmekten ziyade, çeşitli ve özel boyutlardan oluştuğunu öneren bir modeldir. Gardner dokuz zekâ alanının varlığından söz etmektedir. Bu zekâ alanlarını şöyle özetleyebiliriz: Bedensel/Kinestetik: Bir ürünü ortaya koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir. Mantıksal/Matematiksel: Tümevarım ve tümdengelim yoluyla çıkarsamalarda bulunmayı, sayı ve kavramları ustaca kullanabilmeyi, neden ve sonuç ilişkilerinde duyarlı olmayı ifade eden zekâdır. Bu zekâ türü; problemlere bilişsel çözüm üretme, kavramlar arası ilişkileri ortaya koyma, hipotez üretme 5 ve test etme, genelleme yapma gibi davranışlarla bağlantılıdır. Öze dönük/Kişisel: Kişinin kendisi hakkında sahip olduğu gerçek bilgi ve anlayış ile uyumlu davranışlar sergilemesi ve kendisini tanıma yeteneğidir. Doğacı: Doğayı tanıma ve anlama, yaşayan canlıları tanıma, doğanın dengesini anlama, canlıları tanıma ve sınıflandırma yeteneğidir. Kişiler arası/Sosyal: Bireyin çevresindeki kişilerin isteklerini, duygularını ve ihtiyaçlarını anlama, yorumlama ve kişilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğidir. Varoluşcu: Gardner tarafından dokuzuncu zekâ türü olarak lanse edilen varoluşçu zekâ ve insanlığın var olma nedenlerine odaklanan ‘büyük soruların zekâsı’ olarak tanımlanabilmektedir. Nörolojik temeli ve bağlantılı olduğu beyin bölgesine dair kesin kanıt bulunmaması nedeniyle bilimsel bağlamda somutlaştırılamayan bu zekâ türü, savladığı unsurlar açısından anlamlı ve önemli bulunmaktadır. Bu bağlamda varoluşçu zekânın teoloji, felsefe ve tasavvuf ile yakından ilgili olduğunu ifade etmek mümkündür. Yukarıdaki zekâ çeşitlerinin yanı sıra, Gardner, ahlak zekâsının da onuncu boyut olmaya değer olduğunu belirtmektedir. 18. Metabilişsel düşünme olarak da adlandırılan üst biliş, öğrenmeyi içeren düşünme süreçlerinin aktif kontrolünü içinde barındıran üst düzey düşünme becerileri ile ilgilidir. Kısaca metabilişsel düşünme bireylerin öğrenme etkinliklerinde kendi performansları üzerine düşünmesidir. Dolayısıyla sorunun öncülünde yer alan aktif öğrenmeyle ilgili öğrenene öğrenme sürecinin çeşitli yönleriyle ilgili karar alma fırsatlarının verilmesi, öğrencinin öğrenme sırasında zihinsel yeteneklerini kullanmaya zorlanması, öğrenmenin nasıl gerçekleştirileceği, ne kadar öğrenildiği ve öğrenmeyle ilgili eksiklerin neler olduğu gibi kararları öğrenenin alması ile ilgili vurgular metabilişsel düşünme ve aktif öğrenme arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. CEVAP: A Ek Bilgi: Zihin haritası kelimeleri ve düşünceleri birbirine bağlamak ve bunları bir anahtar kelime veya düşünce etrafında toplamak için kullanılan bir diyagramdır. Bu teknik, temel bir düşünce ve düşünceye bağlı fikirleri detaylandırarak, ilişkiler kurma yöntemidir ve diğer yöntemlere göre daha kolay çalışma olanağı sağlar. Tüm bunlar, kişiye özel anahtar kelimeler ve simgeler kullanılaDiğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ rak gerçekleştirilir. Uzun, uzun cümleler yerine, en fazla üç kelimeden oluşan anahtar kelimeler kullanılır. Ardından, oklar, dallar ve bağlayıcılar aracılığı ile fikirler birleştirilir. 19. Ek Bilgi: Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. Sosyal öğrenmede aslolan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura sosyal öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını da vurgulamaktadır. Sorunun öncülünde ifade edilen sınıf içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmamasına, öğretimin özel olarak hazırlanmış öğretim üniteleri ve çeşitli ortamlar yoluyla belli bir merkezden sağlanmasına yönelik vurgular uzaktan öğretime ilişkin temel özelliklerdir. Çoğu kaynakta uzaktan öğretimin temel özellikleri, öğretim sürecinin çoğunluğunda öğrenen ve öğretenin ayrı yerlerde bulunması ve öğrenenin ve öğreteni birleştirecek ve ders içeriğini iletecek özel olarak hazırlanmış eğitim medyası olarak özetlenmiştir. CEVAP: D Ek Bilgi: Kuantum öğrenme anlayışı ABD’de 80’li yıllarda Bobbi De Porter tarafından geliştirilmiştir. Kuantum; enerjinin ışımaya çevrilmesi olarak tanımlanmakta, kuantum öğrenme ise kişinin bilgilerini kullanarak ışıması olarak tanımlanmaktadır. Kuantum öğrenme, beyindeki tüm sinirsel ağları kullanarak, anlamlı bilgi oluşturmak için yapıları özel ve bireysel bir şekilde bir arada tutmadır ve kuantum fiziğinin bulgu ve varsayımlarından yola çıkarak bireyin bir bütün olarak kendini gerçekleştirmesini hedeflemektedir. Kuantum öğrenme temel olarak hızlandırılmış öğrenme teknikleri, beyin uyumlu öğrenme teknik ve stratejilerin kullanılmasına dayanmaktadır. 20. Sorunun öncülünde ifade edilen öğretmen özellikleri bütünüyle yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını ifade etmektedir. Çünkü yapılandırmacı öğretmen açık fikirli, çağdaş, kendini yenileyebilen, bireysel farklılıkları dikkate alan, bilgiyi aktaran değil uygun öğrenme yaşantılarını sağlayan ve öğrenenlerle birlikte öğrenen olmalıdır. Yapılandırmacı öğretmen; bireye uygun etkinlikler yaratma, öğrenenlerin hem birbirleri ile hem de kendisi ile ilişki kurmalarını cesaretlendirme, iş birliğini teşvik etme, öğrenenlerin fikir ve sorularını açıkça ifade edecekleri ortamları oluşturma gibi rolleri yerine getirmek durumundadır. Öğretmen, öğrenenlerin bireysel farklılıklarına uygun seçenekler sunar, yönergeler verir, her öğrenenin kendi kararını kendisinin oluşturmasına yardımcı olur. Bu noktada öğretmen yol gösterici ve rehberdir. CEVAP: C 21. Eğer davranış bir anda olup bittiyse, bir daha tekrarlanacağı düşünülmüyorsa öğretmen görmezden gelebilir. Ancak istenmeyen davranış bütün sınıfın farkına varacağı bir hâl aldıysa bu durumu görmezden gelmek pekiştirici etki yapar veya diğer öğrencilerin model almasına neden olabilir. Soru kökünde anlatılan durumda öğretmenin görmezden gelmesi uygun değildir. CEVAP: A 22. 23. Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile bireysel konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir. CEVAP: E Ek Bilgi: Sorunlu davranışların boyutlarının büyük olduğu durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve PDR bölümü ile iş birliği yapması gerekir. 24. Ceza, istenmeyen davranışa yönelik bir tepkidir. Oysa disiplin; istenmeyen davranışı önlemek içindir. Disiplinde önemli ilke, bireyin kendi ihtiyaçlarını kazandırmada sorumlu oldukları başka kişilerin davranışlarının bunu engellememesi gerektiğidir. CEVAP: A Ek Bilgi: Ceza eğitimde başvurulmaması gereken bir öğretmen davranışıdır. Çünkü ceza ile istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak mümkün değildir, sadece bir süre engellenir. Davranış değişikliği oluşmaz. 25. Doğru olan eşleştirmeler aşağıdaki gibidir; Ek Bilgi: Yeniden yönlendirmek; öğrencinin ne yapıyor olması gerektiğini göstermektir. Bu, ders dışı şeylerle uğraşan öğrenciye direktif verme veya yapılması gereken şeyi hatırlatacak bir ipucu verme şeklinde olabilir. 1. Projektör c) Göze hitap edenler 2. CD çalar a) Kulağa hitap edenler 3. Ders kitabı b) Teksirler 4. Televizyon tap edenler d) Göze ve kulağa hi- Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hâl almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir. Bu nedenle doğru olan eşleştirme 1-c, 2-a, 3-b, 4-d’dir. CEVAP: D Ek Bilgi: Sınıftaki gürültüyü önlemede ve kontrolü yeniden sağlamada “Sessizlik zamanı vermek” yararlı olabilir. Öğretmen gürültü olduğunda “Şu anda ne yapıyorsanız bırakın” gibi bir cümle kullanabilir. Sessizlik en fazla 2 dakika sürmelidir. Süre dolduğunda öğrencilerin kaldıkları yerden devam etmeleri istenmelidir. 6 CEVAP: C Ek Bilgi: Göze Hitap Eden Araçlar; –– –– –– –– –– –– –– –– –– Sınıf tahtası Haritalar Tepegöz Grafik materyalleri Modeller Slayt Hareketsiz resimler Sergiler Projektör Kulağa Hitap Eden Araçlar; –– Plak –– Radyo –– CD ve CD çalar –– Kaset, kasetçalar Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ ve materyalin seçiminde sınıftaki öğrenci sayısı da dikkate alınmalıdır. Çünkü bazı araçların bireysel bazı araçların da grupla kullanılması öğrencilere yararlı olacaktır. Araç gereç sınıfın fiziki şartlarına uygun değilse bunun kullanımından yarar elde edilemeyecektir. Göze ve Kulağa Hitap Eden Araçlar; –– Multimedya –– Elektronik dağıtım sistemleri –– Film ve video –– VCD –– DVD –– TV CEVAP: B Kitaplar ve Teksirler; –– Ders kitapları Ek Bilgi: Materyal seçiminde uygulanacak bazı ölçütler; –– Yardımcı kitaplar –– Materyal teknik özellikler açısından yeterli mi? –– Materyal önyargılardan arındırılmış bir yapıda mı? –– Materyalin kullanımına ilişkin gerekli kullanma kılavuzları ve diğer metinler mevcut mu? şeklindedir. 26. Numuneler ve modeller, öğrencilerin bütün duyu organlarını kullanarak yaşantı geçirmelerini sağlayan araç gereçlerdir. Öğrenciler numunelere dokunarak, koklayarak, tadarak maddeleri tanıyabilirler. Modeller gerçek cisimlerden daha büyük, küçük ya da aynı büyüklükte olan, başka bir maddeden yapılmış araçlardır. Modeller özellikle büyüklüğü nedeniyle sınıf ortamına getirilemeyen ya da çıplak gözle görülemeyen, nesnelerin gerçeğe en yakın biçimde tanınmalarına olanak sağlar. A, C, D ve E seçeneklerindeki uygulamalar incelendiğinde bunların hepsinde lego parçaları, futbol topu, yumurta, madeni para, portakal, yazı tahtası, Atatürk portresi gibi modellerin kullanıldığı görülmektedir. Ancak B seçeneğinde kullanılan model ve numune değil gerçek nesnelerdir. Deney sürecindeki plastik çubuk, yünlü kumaş, kâğıt parçaları gerçek nesnelerdir. CEVAP: B Ek Bilgi: Öğretim etkinliklerini planlarken bir konuyu etkili bir şekilde öğretebilmek için gerekli materyalleri nasıl oluşturacağı sorusuna yanıt arayan öğretmenin, öğrenmenin hangi koşullar altında oluşacağını ya da oluşamayacağını bilmesi, yani öğrenme kuramlarından haberdar olması, öğretme yöntem ve teknikleri hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. 27. duyarlılığı anlamında ölçülecek değişkeni yeterince hassas ölçebilecek birimlerin olmasına bağlıdır. Bu nedenle ölçme biriminin küçülmesi, kategori sayısının artması ölçmenin duyarlılığını artırmaktadır. Ölçme amacına uygun olarak yeterli duyarlıkta olmayan bir araçla yapılan ölçmeler daha duyarlı olan bir araçla yapılan ölçmelere göre daha az güvenilir olur. Araç gereçlerin seçiminde ilk olarak dikkat edilmesi gereken, öğretim hedeflerini kazandırıcı nitelikte olmasıdır. Araçlar öğrencilerin gelişim özelliklerine ve düzeyine uygun değilse aracın kullanımından yarar elde edilmeyecek bunun sonucunda da hedef gerçekleştirilemeyecektir. Araçlar seçilirken görme, işitme, dokunma duyularına hitap etme zorunluluğu yoktur. Bir araç bu duyulardan birine hitap edeceği gibi birkaç tanesine de hitap edebilir. Araçlar okulun bulunduğu sosyoekonomik düzeyine uygun olma zorunluluğu da yoktur. Araç 30. şeklindedir. Kategorik değişken, sınıflama yoluyla elde edilen değişkenlerdir. Sayısal değildir; nitel bir değişkendir. İnsanların kadın ve erkek şeklinde iki kategoriye ayrılması buna bir örnektir. Soruda verilen araştırmanın kategorik değişkeni ise seçeneklerdir. Seçeneklerin A, B, C, D ve E şeklinde sınıflanmasıyla 5 farklı kategorik değişken elde edilmiş olur. CEVAP: A 28. B, C, D ve E seçeneklerindeki araç gereçler görme ve işitme duyularına hitap etmektedir. Ancak A seçeneğindeki araç sadece görme duyusuna hitap etmektedir. Bu nedenle A seçeneğindeki araç en az duyuya hitap ettiği için kalıcılığı da en az olur. Ek Bilgi: Nitel değişkenler; cinsiyet, renk, din, ilgi, davranış gibi kalite ve çeşit yönünden ifade edilebilirler. Bunlar sıfatlarla gösterilir. Bu bakımdan nitel değişkenler ölçmeden çok; gruplama, sıralama ve derecelemeye uygun düşerler. Nicel değişkenler, her çeşit ölçme araçları ile ölçülerek sayısal olarak belirlenirlerken nitel değişkenleri bu şekilde ölçme olanağı yoktur. Ancak aynı özelliklere sahip olanlar gruplanır, grupların frekansı bulunarak sonuç sayı ile gösterilebilir. CEVAP: A Ek Bilgi: Dale, yaşantı konisinde yaşantılarla kavramların oluşumu arasındaki ilişkilerden yararlanarak hedef ve hedef davranışlara eriştirecek öğretme durumlarının seçimlerinde eğitimcilere yardımcı olmayı hedeflemiştir. 29. Verilen paragrafta ilk ölçeğin dört seçenekli, ikinci ölçeğin beş seçenekli olması durumunda güvenirlik katsayısının farklılık gösterip göstermediğine bakıldığı için duyarlılık anlamındaki güvenirliğin araştırılması söz konusu olur. Bu yüzden buradaki güvenirlik katsayılarının birbirinden farklı çıkmasının temel sebebi de ikinci ölçeğin duyarlılığının birinci ölçeğin duyarlılığından daha fazla olmasıdır. Güvenirlik katsayılarının farklı çıkması puanlayıcının puanlama esnasında ikinci grubun lehine kararlar alması, uygulamanın yapıldığı ikinci grubun ilk gruba göre daha heterojen olması ya da ikinci ölçekte yer alan maddelerin birinci ölçektekilere göre daha homojen olması gibi sebeplerden kaynaklanabilir. Ancak bu duruma sebep olan temel neden sorulduğu için doğru cevabın B olması gerekir. CEVAP: B Ek Bilgi: Ölçek geliştirenlerin, ölçeğin geliştirilme sürecinin hemen başında puanlama yöntemine karar vermeleri gerekmektedir. Güvenirlik, ölçmenin 7 31. Parçada verilen her iki ölçekte de yer alan maddelerin ölçtükleri becerilerin birbirinden bağımsız uzmanlar tarafından incelenmesi ve uzman görüşlerinin birbiriyle olan uyumuna bakılarak bu ölçeklerin aynı özelliği uygun biçimde ölçüp ölçemeyeceğine karar verilmesi, kapsam geçerliğini belirlemeye yönelik bir işlemdir. Burada kapsam geçerliği sonucuna ulaşmayı sağlayan anahtar sözcük, “maddelerin ölçtükleri beceriler” ifadesidir. Araştırmada her iki ölçeğin de aynı özelliği uygun biçimde ölçmesi ile ölçeklerin aynı kapsamı ölçebileceği vurgulanmaktadır. CEVAP: C Ek Bilgi: Kapsam geçerliğini uzman görüşlerine başvurarak saptamak çok etkili bir yöntemdir. İstenirse uzman görüşleri istatistiksel olarak yorumlanabilen bir konuma da getirilebilmektedir. Bu amaçla örneğin bir ya da birden çok boyutlu bir ölçek geliştirme süreci söz konusu ise bu çerçevede öncelikle alan uzman grubunun oluşturulması ve hazırlanan taslak ölçeğin ya da ölçek maddelerinin uzman grubu tarafından denetlenmesi gerekir. Daha sonra bu Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ ölçeğin kapsam geçerlik indeksinin hesaplanmasıyla ölçek formu oluşturulmaya başlanır. Pj = = 32. Parçada, iki uygulamaya dayalı bir güvenirlik belirleme yönteminden bahsedilmektedir. O hâlde A, C ve D seçenekleri elenmiş olur. Parçada her biri birbirinden farklı kazanımı ölçen 6 soruluk bir testin iki defa uygulamasından bahsedildiğine göre, eleştirilen yöntem test-tekrar test yöntemidir. Eğer aynı kazanımları ölçen birbirinden farklı maddelerden oluşan iki ölçekten bahsedilseydi doğru cevap B seçeneği olurdu. 33. = Madde güçlük indeksini (Pj) hesaplayabilmek için doğru seçeneği üst grupta doğru cevaplayan öğrenci sayısı (16) ile alt grupta doğru cevaplayan öğrenci sayısı (8) toplanır. Sonra bu sonuç alt ve üst grupta bulunan toplam öğrenci sayısına (100) bölünür. 100 Bu durumda maddeye doğru cevap ve6 renlerin oranı p = c m = 0,6 yanlış ce10 4 vap verenlerin oranı q = c m = 0,4 olur. 10 Maddenin varyansı; S2 = p.q olduğundan S2 = 0,6.0,4 S2 = 0,24 olur. CEVAP: A CEVAP: D Ek Bilgi: Aritmetik ortalamalar değeri, puan dağılımında aşırı değerlerden etkilenirken medyan değeri, serideki herhangi bir aykırı gözlem değerinden etkilenmemektedir. Bu yüzden puanlar arasında aşırı uç değerlerin olması durumunda aritmetik ortalama yerine medyan tercih edilmelidir. Ek Bilgi: Bir maddenin varyansı en büyük değerini, madde orta güçlükte olduğu zaman alır. 8 S T = 50 olur. Buradan bütün öğrencilerin T puanının 50, yani sıfırdan farklı olduğu görülmektedir. O hâlde C seçeneği de doğru olur. Gruptaki tüm öğrencilerin puanlarının aynı olduğu durumlarda testin bilenle bilmeyeni ayırt ettiği söylenemez. Bu nedenle testin ayırt ediciliği düşüktür ve D seçeneği de doğrudur. Standart sapma, bir puan dağılımındaki ölçme sonuçlarının ortalamadan ne kadar uzaklaştığının ortalamasını veren bir değişkenlik ölçüsüdür. Örnekte verilen grubun bütün puanları ortalamaya eşittir. Bu durumda ortalamaya olan uzaklıkları 0’a eşit olur. O hâlde standart sapma ve standart sapmanın karesine eşit olan varyans değeri 0’dır. E seçeneği de doğru olur. Bir veri grubunda frekansı en yüksek olan ölçme sonucu, dağılımın modunu verir. Bir puan dağılımında yer alan bütün puanların frekansının birbirine eşit olması durumunda mod hesaplanamaz. Ancak bütün puanların birbirine eşit olduğu dağılımlarda mod hesaplanabilir ve değeri herhangi bir kişinin aldığı puana eşit olur. A seçeneği yanlıştır. Soruda 10 kişilik gruba uygulanan bir başarı testinde yer alan bir maddeye doğru cevap verenlerin yanlış cevap 3 olduğu belirtilmiştir. verenlere oranı 2 Bu bilgi doğrultusunda maddeye doğru cevap verenlerin sayısı 6, yanlış cevap verenlerin sayısı 4 olur. (50 + 50 + 50 + 50 + 50) / 5 = 50 olur. Yani dağılımın aritmetik ortalaması bir öğrencinin aldığı puana eşit olur. B S T = 10.0 + 50 8 - 16 50 Soruda bir sınıftaki tüm öğrencilerin aynı puanı aldığı bir durumda elde edilecek istatistikler hakkında yorum yapılması istenmektedir. Bu durumun bir örnekle açıklanması daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. 5 kişilik bir grupta bulunan bütün öğrenciler matematik sınavından 50 almış olsunlar. Bu durumda grubun aritmetik ortalaması; z= ^ 50 - 50h T = 10.z + 50 Ek Bilgi: Bir testte yer alan herhangi bir madde bir grupta zor madde olurken başka bir grupta kolay madde olabilir. Bu yüzden madde güçlük indeksi bağıl bir istatistiktir; maddenin cevaplandığı gruba bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. 36. ^Xi - X h Buradan bütün öğrencilerin z puanlarının 0 olduğu görülmektedir. Standart z puanı 0 olan bir öğrencinin T puanı ise CEVAP: E 35. z= z= 0 = – 0, 16 CEVAP: B 34. 16 + 8 Benzer şekilde madde ayırt edicilik indeksini hesaplamak için doğru seçeneği üst grupta cevaplayan öğrenci sayısından (16) alt grupta cevaplayan öğrenci sayısı (8) çıkarılır. Sonra bu sonuç alt veya üst grupta bulunan öğrenci sayısına bölünür. n^ d,üh - n^ d, ah rjx = n Grip olduğu için Ali’nin sınava konsantre olamaması ve bu yüzden 8. soru da dâhil olmak üzere neredeyse hiçbir soruya doğru cevap verememesi ölçülen bireyden kaynaklanan bir hatadır. Ancak 8. sorunun açık ve net bir şekilde öğrenciler tarafından okunamadığından sınava giren hiçbir öğrencinin doğru yanıtlayamaması ise ölçme aracından kaynaklanan bir hatadır. Ek Bilgi: Ölçme sonuçlarına karışan hata türlerinden kaynağı belli olan hatalar giderilebilir ve böylece ölçme sonuçları hatalardan arındırılabilir. Bu şekilde güvenilir ölçme sonuçları elde edilebilir. Ancak kaynağı belli olmayan hatalarda böyle bir durum söz konusu değildir. seçeneği doğrudur. Bütün öğrencilerin ham puanları birbirine eşit olduğu için standart puanları da birbirine eşit olur. O hâlde bir kişinin T ve z puanlarını hesaplamak yeterli olacaktır. N P+1 CEVAP: E Ek Bilgi: Eş değer (paralel) formlar yönteminde formların aynı değişkeni ölçmesinin yanı sıra test sonuçlarından elde edilen ortalama ve standart sapma değerlerinin de eşit olması gerekir. Bu istatistiklerin iki uygulamaya ait değerleri arasında manidar bir fark yoksa elde edilen korelasyon katsayısının büyüklüğü ölçüsünde güvenilir olup olmadığı sonucuna ulaşılır. Ancak KPSS programlarında bu iki istatistiğin büyüklüğü göz ardı edilmekte ve sadece iki uygulamadan elde edilen korelasyon katsayısının büyüklüğü doğrultusunda güvenilir ölçmeler yapılıp yapılmadığına karar verilmektedir. n^ d,üh + n^ d, ah 37. Verilen soruda bir ölçme değerlendirme uzmanının tablodaki 4 madde çiftinin her birinden madde yazım ilkelerini dikkate alarak en uygun olanları seçmesi gerektiğinden bahsedilmektedir. Birinci madde çiftinin birden fazla doğru cevabı olabilen çoktan seçmeli bir madde olduğu görülmektedir. A maddesinde dünyanın en başarılı ülkesinin hangi- Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ sinin olduğu sorulmaktadır. Böyle bir sorunun sorulabilmesi için göreceli kavramlara yer vermeksizin belli bir alan belirtmek gerekir ki o zaman literatüre geçmiş çalışmalarla o alanda dünyanın en başarılı ülkesinin hangisi olduğu söylenebilir. Bu sebeple 1B maddesi tercih edilmelidir. Madde yazma ilkelerinin en önemlilerinden biri soru çözümünde kullanılmayacak hiçbir bilgiye yer verilmemesi gerektiğidir. 2A maddesinin öncülünde madde güçlük indeksi 0,50 değerinde olduğu zaman varyansın maksimum değerini aldığı bilgisi verilmiş ancak soruda seçeneklerde verilenlerden hangisinin madde güçlük indeksinin değeri olup olamayacağı sorulmuştur. Görüldüğü gibi öncülde verilen bilginin madde kökünde verilenle hiç bir alakası yoktur. Ancak 2B maddesinde madde güçlük indeksinin tanımı doğrultusunda bir yorum yapılması ve doğru cevabın bulunması istenmiştir. Bu yüzden 2B maddesi tercih edilmelidir. Üçüncü madde çiftinin eksik cümle tipinde olduğu görülmektedir. Bu tipte dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, maddenin boş bırakılan yere sadece beklenen cevabın yazılabileceği ve yoruma açık ifadelerin engelleneceği kadar sınırlı hazırlanmasıdır. 3B maddesine bakıldığı zaman, bırakılan boşluğa birçok şey yazılabilir. Güvenirliğin tanımı yazılabilir, güvenirlik çeşitlerinden bahsedilebilir ya da güvenirliğin geçerlikle olan ilişkisinden bahsedilebilir ki boşluğa gelebilecek doğru yanıtlar çoğaltılabilir. Ancak 3A maddesinde sınırları belli olan bir soru sorulmuştur ve sorunun doğru cevabı bir tanedir. Bu yüzden tercih edilmesi gereken madde 3A’dır. Dördüncü madde çiftinde doğru cevabı bir tane olan çoktan seçmeli bir soru sorulmuştur. Bu tür soruların cevabının doğruluğunun mutlakiyeti olduğu için aşağıdakilerden hangisi olabilir gibi bir yönlendirme yapılması doğru değildir. Ayrıca yine tek bir doğru cevap olduğu için doğru cevabın bulunması ihtimal dâhilinde değildir. Bu yüzden tercih edilmesi gereken madde 4B olmalıdır. varsayımıdır. Bir başka deyişle yanıtlayıcı bazı seçeneklerin doğru yanıt olamayacağını görüp bir eleme yaparsa ya da sonucu tam olarak bulamadığı hâlde en yakın gördüğü seçeneği işaretlerse yapılan düzeltme şansla kazanılmamış puanları da kapsayacaktır. 38. 41. CEVAP: D Ek Bilgi: Deneysel araştırma açıklamanın ötesine geçilerek nedenlerin tahmin edilmesine olanak sağlar. Korelasyonel çalışmalar neden-sonuç arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarabilir ancak “neden” değiştiğinde “sonucun” da değişebileceğini ortaya koymaz. Bunu ancak deneysel araştırmalar ortaya koyabilir. 39. Soruda bir dans hocasının öğrencilerini belli dönemlerde uyguladığı sınavlarla yeterliklerini nasıl belirlediğinden bahsedilmektedir. Ölçülen özellik psikomotor bir beceri olduğu için doğrudan gözlemlenerek ölçülmektedir. Bu yüzden doğrudan ölçme yapılmıştır. II doğrudur. Değerlendirme sonucunda öğrencilerin başarılı ve başarısız şeklinde sınıflanması sınıflama ölçeğine bir örnektir. I de doğrudur. CEVAP: B Ek Bilgi: Dolaylı ya da doğrudan ölçme yapmaya karar verilmesi için ölçülen özelliğin niteliklerinin belirlenmesi gerekir. Doğrudan gözlem gerektiren psikomotor becerilerin ölçülmesinde doğrudan ölçme yapmak uygundur. Buradan da anlaşılacağı gibi eğitimde yapılan bütün ölçmeler dolaylı değildir. Eğitimde dolaylı ölçmeler bilişsel ve duyuşsal özellikleri ölçmek için yapılır, psikomotor beceriler ise doğrudan ölçülür. CEVAP: A Ek Bilgi: Çoktan seçmeli testlerde şansla doğru cevabı bulma ihtimali olduğu için literatürde birçok düzeltme formülü önerilmiştir. Yanıtlayıcıların test puanları üzerinde yapılan düzeltme, “Sorunun yanıtını bilmeyen birinin seçeneklerden birini işaretlemesi durumunda doğru yanıtı şansla bulma olasılığının seçenek sayısı kadarda bir olduğu” düşüncesine dayanır. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken bir durum, bütün seçeneklerin aynı şansa sahip oldukları Verilen parçada iki grup oluşturulmuş, gruplardan birine etkisi incelemek amacıyla 5E modeli ile ders anlatılmış, diğerine farkı ortaya koymak amacıyla geleneksel yöntemler kullanılmıştır. Yani etkisi incelenecek olan grup deney grubu olurken farkı ortaya koyacak olan grup da kontrol grubudur. O hâlde bahsedilen araştırma deneysel bir çalışmadır. Ek Bilgi: Formatif değerlendirmede öğrencilerin motivasyonuınu artırmak için not verilebilir. Ancak bu notların dönem sonunda geçme/kalma notuna karışması amaca uygun olmaz. 40. Ali Bey’in kullandığı değerlendirme türü; süreç içinde izleme amaçlı yapılan, hiçbir şekilde öğrencilere not verme amacı gütmeksizin kullanılan değerlendirme türü olan biçimlendirici ya da formatif değerlendirmedir. CEVAP: A 9 Özelden özele akıl yürütme, bir olayı ya da durumu tek bir özel yargıya indirgeyerek değerlendirmektir. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramında belirtilen 2-6 yaş arasındaki çocuğun içinde bulunduğu işlem öncesi dönemin bir özelliği olan özelden özele akıl yürütme düşünme biçiminde olaylar, yalnızca geçirilen yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünülür. Merve de dedesinin yaşadığı binanın sarı renkli olduğunu öğrendikten sonra evde ve geldikleri güzergahta herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen sadece duvarların rengine odaklanarak bu evin aynı ev olmadığını söylemiştir. Bir durumu tek bir yönüne odaklanarak değerlendirdiği için özelden özele akıl yürütmüştür. CEVAP: D Ek Bilgi: Özelden özele akıl yürütme kavramı ile karıştırılabilen yanlış bağdaştırma kavramına göre çocuk iki özel durum arasında yanlış neden - sonuç ilişkisi kurar. Örneğin Ali “Bugün dondurma yersem hastalığım geçer.” diyerek iki özel durum arasında yanlış neden - sonuç ilişkisi kurmuştur. Özelden özele akıl yürütmede ise bir durum bir başka özel durum ile açıklanır, nedensonuç ilişkisi kurma yoktur. 42. Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramı üç düzeyde ele alınmaktadır. Bu dönemlerin her biri kendi içinde iki alt evreyi barındırır. Ahlaki gelişim düzeyleri gelenek öncesi düzey, geleneksel düzey ve gelenek sonrası düzeydir. Gelenek öncesi düzey otoriteye boyun eğmeyi içeren itaat ceza eğilimi ve kendi çıkarları uğrunda kurallara uymayı kapsayan saf çıkarcı eğilimden oluşmaktadır. Geleneksel düzey ise başkalarının gözünde hoş görünmek için iyi olmayı içeren iyi çocuk eğilimi ve kanunlara uymayı kapsayan kanun ve düzen evresinden oluşmaktadır. Gelenek sonrası düzey ise gerekirse toplum yararına kuralların değiştirilebileceği yönündeki sosyal sözleşme ve insanlığın iyiliği için herkesin eşit olduğunu kabul eden evrensel ahlak ilkesinden oluşmaktadır. Semra Hanım, eşinin iş seyahatine çıktığı bir dönemde eşinin yapmasını istemediği şeyleri yapmaktadır. Eşinin varlığında onun koyduğu kurallara uyan Semra Hanım, eşinin Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ yokluğundan istifade ederek kendi istediği şekilde kuralları yok saymaktadır. Bu nedenle gelenek öncesi düzeyde itaat ve ceza evresinde yer almaktadır. girer. Kargaşalı (dağınık) kimlikteki ergen; bunalımı önemsemez, kararlarını alamaz. Herhangi bir yönelimde bulunmamış, anlık kararlarla değişken tepkilerde bulunur. Ters kimlik statüsü ise ailesi ve sosyal çevresindeki önemli insanlar tarafından olumlu kabul görmeyen ergenlerin ailesi ve sosyal çevresi tarafından benimsenmeyen kimlikleri seçmesidir. Gölgelenmiş kimlik statüsündeki ergen, ailesinin baskısı altında onların istediği davranışlar ya da kimlikleri seçer. 18 yaşındaki Suat, ailesinin kendisi için seçtiği bir kızla evleneceğini, onların kararlarına ve planlarına uygun bir seçim yapacağını söyleyerek ipotekli (erken bağlanmış) kimlikteki bireyin özelliklerini göstermektedir. CEVAP: C Ek Bilgi: Kohlberg’in öğrencisi olan Gilligan, Kohlberg’i eleştirmiştir. Kohlberg’in erkekler üzerinden ulaştığı sonuçları kadınlara genellemesi ve kadınların üçüncü evreden öteye geçemeyeceği yönündeki düşüncelerine karşı çıkmıştır. Gilligan, yaptığı araştırmaların sonucunda ahlak gelişiminin üç dönemden ve bu dönemler arasındaki iki geçişten oluştuğunu ifade etmiştir. İlk aşama bireyin yaşamını sürdürmesine yönelik uyum evresidir. Birey bu dönemde hayatını sürdürebilmek için davranışta bulunur. Bu aşamadan sonraki aşamaya geçiş, birinci geçiş evresindeki bencillikten sorumluluğa geçiş özellikleri ile olur. Sonraki evre ise fedakârlık evresidir. Birey bu evrede başkaları için kaygılanır, başkalarına yönelik sorumluluk duygusu gelişmiştir. Başkalarına fedakârca iyilikte bulunur. Sonra iyilikten doğruluğa geçişi barındıran ikinci geçiş dönemi yaşanır. Sonraki dönem ise pasif direniş ahlak dönemidir. Bu dönemde birey hem kendisine hem de başkalarına karşı sorumlu olduğu anlayışını kazanır. 43. Ergenlik döneminin en önemli gelişim görevi kimlik kazanımıdır. Ergen bu dönemde çeşitli problemlerle karşılaşır ve çözüm üretmeye çalışır. Marcia, bu süreçte kazanılabilecek dört kimlik statüsü belirlemiştir. Bunlar; başarılı kimlik, ipotekli (erken bağlanmış) kimlik, moratoryum (ertelenmiş) kimlik ve kargaşalı (dağınık) kimliktir. Bu kimliklere iki tane de Erikson eklemiştir. Bunlar gölgelenmiş kimlik ve ters kimliktir. Başarılı kimlik kazanan ergen; kimlik bunalımını başarıyla tamamlamış, kendine özgü değer sistemi geliştirmiş, geleceğine ilişkin planlar yapmış, ulaşmak istediği mesleği belirlemiş, ideal ve fikirler oluşturmuştur. İpotekli (erken bağlanmış) kimlik statüsündeki ergen, hiçbir araştırma yapmadan yakın çevresindeki otorite figürlerinin önerdiği ya da planladığı beklentileri karşılayan eğilimler gösterir. Moratoryum kimlik statüsündeki ergen, hayat felsefesini ve kimlik özelliklerini netleştiremediğinden bir tür kararsızlık, erteleme, gözden geçirme ya da kendini dinlendirme sürecine 45. CEVAP: D Ek Bilgi: Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biri de öğrenme yöntemi ile ilgili faktörlerdir. Bunlar; öğrenmeye ayrılan zaman, konunun yapısı, geri bildirim ve öğrenci aktivitesidir. Öğrencinin öğrenme sürecine aktif olarak katılması sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra geri bildirim verilerek davranışı hakkında bilgi edinmesi sağlanmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki öğretmenin davranışı öğrenci için geri bildirim oluşturduğu gibi öğrencinin davranışı da öğretmen için geri bildirim oluşturmaktadır. Öğretmenin öğrenme sürecinde kullandığı yöntem ve teknik öğrencinin anlama düzeyine uygun değilse öğrenci bunu öğretmene aktarır ve böylece öğretmen kullandığı yöntemin uygun olmadığı sonucuna vararak kullandığı yöntem ve tekniği değiştirir. CEVAP: B Ek Bilgi: İpotekli kimlik statüsünde birey ailesinin isteklerini onlarla mücadeleye girmeden kabullenirken, gölgeli kimlikte birey ailesinin istekleri ile mücadele etmekte ancak bunda başarılı olamamaktadır. İpotekli kimlikte baskı ve zorlama yokken, gölgeli kimlikte baskı ve zorlama olduğu unutulmamalıdır. 46. 44. Hande, yeterli olgunluk düzeyine ulaşmış olmasına rağmen öğretmeninin verdiği alıştırmaları yapamamıştır. Bu durum Hande’nin ön bilgilerinin eksik olmasından kaynaklanmaktadır. Hande alıştırmaları yapmasını sağlayacak ön bilgilere sahip olmadığından başarı gösterememiştir. Olgunlaşma ile beraber ön bilgi, ilgi, istek, motivasyon, sağlık durumu gibi değişkenlerin hepsi bireyin hazırbulunuşluk düzeyini belirler. Hazırbulunuşluk “Bireyin eğitim pazarına getirdiği her şey.” olarak tanımlanmaktadır. CEVAP: D Ek Bilgi: Olgunlaşma ile öğrenme arasında tek yönlü bir ilişki söz konusudur. Olgunlaşma yaşantılardan bağımsız olarak gerçekleştiği için öğrenme de yaşantılarından bağımsız olarak ortaya çıkar. Ancak öğrenmenin gerçekleşebilmesi için olgunlaşma ön koşuldur. Oysa hazırbulunuşluk ile öğrenme arasında çift yönlü bir ilişki söz konusudur. Bir öğrenme daha üst düzey bir öğrenme için bir ön bilgi oluşturduğundan bir hazırbulunuşluk sağlayabilir. Örneğin; matematikteki dört işlemi yapabilmek için gerekli olgunlaşma düzeyine gelmiş birey, bu işlemleri öğrenir. Bu işlemleri öğrenen birey daha üst düzeydeki problemleri çözebilmek için gerekli olan ön bilgiye de sahip olmuş demektir. 10 Bireye bir davranışı kazandırmada öncelikle yapılması gereken şey onun öğrenme sırasında aktif olmasını sağlamaktır. Öğrenciye ahlaki değerleri kazandırmada yaparak-yaşayarak öğrenmesini sağlayacak yani onu aktif hâle getirecek öğrenme ortamları hazırlanmalıdır. Piaget’ye göre birey dünyaya geldiği andan itibaren çevreye uyumunu, adaptasyon süreci ile sağlar. Piaget’ye göre uyum sağlamanın iki yolu vardır; bunlar, özümseme ve uyumsamadır. Birey yeni bir uyarıcı ile karşılaştığında var olan bilişsel dengesi bozulur. Bu durumdan kurtulmanın yolu özümseme yoluyla yeni uyarıcının var olan şemaların içine alınarak açıklanması ya da uyumsama yolu ile yeni bir şema oluşturulmasıdır. Şema, yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Birey şema denilen bu bilişsel yapılar yoluyla dünyayı anlamlandırır. Birey uyum sağlama süreçleri ile bir denge durumundan daha üst düzey bir denge durumuna ulaşır. Soruya baktığımızda Yusuf, küreği daha önceden var olan bilişsel şemalarının içine alarak açıklamış ve küreği önceki bilgileriyle ilişkilendirerek ona kaşık demiştir. Küreğin kaşık olmadığını anlayıp onun için yeni bir şema oluştursaydı o zaman yanıt uyumsama olurdu. Ancak var olan şemalarıyla açıkladığı için özümseme yapmıştır. CEVAP: C Ek Bilgi: Piaget’nin bilişsel gelişim kuramında birey, yeni karşılaştığı durumu ya da uyarıcıyı var olan şemalarıyla açıkladığında özümseme yapmış olur. Örneğin; ağzı, burnu, kulakları olan herkesin insan olduğunu düşünen Derya, bir maymun gördüğünde ona insan derse özümseme yapmış olur. Ancak Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ davranışçı kuramlar açısından bakıldığında benzer uyarıcılara aynı tepkinin verilmesi uyarıcı genellemesi kavramı ile açıklanır. Derya’nın ağzı, burnu, kulakları olan herkesin insan olduğunu düşünmesi ve insana benzer bir uyarıcıyla yani maymunla karşılaştığında da aynı düşünceye kapılması uyarıcı genellemesi kavramı ile açıklanabilir. Sorunun kökü bu soruya verilecek cevabın belirlenmesindeki en önemli unsurdur. 47. 60 yaşlarındaki Kadir Bey, Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk döneminde yer almaktadır. Bu evrede yer alan bireyler geçmişe dönerek hayatlarının muhasebesini yaparlar. Hayatı boyunca kendisine yönelik kırıcı ve yıkıcı eleştiriler yapan Kadir Bey’in bu durumu, Freud’un psikoseksüel gelişim kuramında oral mazoşizm olarak adlandırılır. Bu nedenle A seçeneği doğru bir çıkarımdır. Kadir Bey’in eşiyle beraber yaşlılık günlerini düşünerek birikim yapması onun güvenlik ihtiyacının ön plana çıktığının göstergesidir. Çünkü Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre insanın para biriktirmesi yaşamını güvence altına almak istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle B seçeneği de doğrudur. Kadir Bey, oğlunun başarılarıyla yetinmeyip onun hep daha iyisini yapmasını istediğinden mükemmeliyetçi anne baba tutumu sergilemektedir. Sorunun C seçeneğinin de Kadir Bey için geçerli olduğu söylenebilir. Kadir Bey, mesleki yönelimini ve eş seçimini ailesinin isteğiyle onlara hiç karşı çıkmadan rıza göstererek yaptığından ipotekli (erken bağlanmış) kimlik statüsünde yer almaktadır. Buradan bakıldığında sorunun D seçeneği de doğrudur. Eşini ve mesleğini ailesinin istekleri doğrultusunda seçen Kadir Bey, eşini sevmiş ve ölümünden sonra da onu aşkla anmaya devam etmiştir. Bu da göstermektedir ki Kadir Bey, yakınlık duygularını yaşamıştır. Ancak mesleğinden doyum almayan ve bu işi severek yapmayan Kadir Bey, işinde üretkenlik duygusunu yaşayamamıştır. Bu nedenle E seçeneği yanlış bir çıkarımı içermektedir. 48. Bem tarafından dört tip cinsiyet rolü belirlenmiştir. Bunlar kadınsı, erkeksi, androjen ve belirsiz cinsiyet rolleridir. Kadınsı cinsiyet rolü kadına özgü davranışları, tutumları, değerleri, düşünme biçimlerini, konuşma ya da yürümeyi, giyinmeyi ya da bedenini kadına özgü biçimde süslemeyi içermektedir. Erkeksi cinsiyet rolü ise erkeğe özgü davranışları, tutumları, değerleri, düşünme biçimlerini, konuşma ya da yürümeyi, giyinmeyi ya da bedenini erkeğe özgü biçimde süslemeyi kapsar. Belirsiz cinsiyet rolüne sahip bireyler, geleneksel olarak belirlenmiş olan kadına ve erkeğe özgü özelliklerin her ikisini de belirgin olmayan bir şekilde gösterir. Androjen ise geleneksel yaklaşımın bireyin biyolojik cinsiyetine atfettiği ayrıştırılmış cinsiyet rollerinin aksine bireylerin hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri bir arada ve farklı derecelerde sergilediği cinsiyet rolüdür. Hatice’nin davranışları incelendiğinde hem erkeğe ait sert ve ani çıkışlar, ufak tefek tamirat işleri gibi özellikleri hem de kadına özgü merhametli olmak, yardımsever olmak gibi özellikleri barındırmaktadır. Belirgin şekilde hem kadına hem de erkeğe özgü özellikleri gösterdiğinden Hatice androjen cinsiyet rolüne uygun davranmaktadır. 49. Freud’un psikanalitik kuramına göre gelişimin oral dönemine geliştirilen saplantı sonucunda bireyde yeme, içme, tırnak yeme gibi davranışlar yoluyla içsel gerginliğin azaltılma çabaları görülebilir. Buna oral alıcı kişilik denir. Bu bireyler genellikle pasif ve dışsal kabul görme/reddedilmeye aşırı duyarlı kişilerdir. Bu durum özellikle oral dönemin ilk dönemlerine saplantıdır. Parçada Ferruh Bey’in anne-babasız büyümesi sonucunda oral dönemi sorunlu geçtiğinden eşine hiçbir konuda itiraz etmemesi, özellikle sigara bağımlılığı ve abur cubura düşkünlüğü onun oral alıcı kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir. CEVAP: D Ek Bilgi: Fallik dönemde ebeveynlerin çocuklarla ilişkisi fallik çatışmaları çözümlemeye fırsat verecek düzeyde değilse gelecekte ciddi sıkıntıların olacağı düşünülür. Bu dönemde süperego devrededir. CEVAP: B Ek Bilgi: Okul dönemindeki çocuklar hemcinsleri ile arkadaşlık eder ve karşı cinsten uzak dururlar. Karşı cinsin özelliklerini göstermekten sakınırlar. Erkekler erkeklere özgü oyunlar oynar ve davranışlar gösterirler, kızlar ise kendi cinsiyetlerine özgü oyunlar oynar ve davranışlarda bulunurlar. Ancak ergenlik dönemine gelindiğinde birey karşı cinse yaklaşırken ona ait özellikleri belli oranda göstermeye başlar. Burada kazanılan özellik androjen cinsiyet özelliğidir. Ergen karşı cinsin rollerini de alarak toplumsal düzeyde cinsiyet rollerine uygun davranmaya başlar. CEVAP: E Ek Bilgi: Soruya dikkat edildiğinde birden çok kurama ait bilgilerin sorgulandığı görülmektedir. Freud’un psikoseksüel gelişim dönemleri, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, anne baba tutumları, Marcia’nın kimlik statüleri, Erikson’un psikoseksüel gelişim dönemleri aynı soruda sorgulanmıştır. Bu tarz makro düzeydeki soruların yapılabilmesi için bütün kuramların bilinmesi gerekir. 50. Horowitz’in yetişkin bağlanma kuramına göre korkulu bağlanma stiline sahip olan bireylerin hem kendilerine hem de başkalarına ilişkin algılamaları olumsuzdur. Bu kişilerin en önemli özellikleri duygularını belli etmezler ve yapmacık davranırlar. İlişkilerinde her an sorun yaşayacağı endişesi taşırlar. Yakınlıktan ve reddedilmekten korkarlar, birey kendisini reddedilmeye layık görürler ve duygusal olarak hassastırlar. Parçada Kerim’in ailesinde kendini fazlalık olarak algılaması, aile üyelerini güvenilmez olarak görmesi kendisine ve çevresine ilişkin algılarının olumsuz olduğunu göstermektedir. Ayrıca üniversitede kız arkadaşlarına soğuk davranması, ev arkadaşları ile her an sorun yaşayacağını düşünerek ilişki kurmakta zorlanması onun korkulu bağlanma stiline sahip olduğunu gösterir. CEVAP: E Ek Bilgi: Kaygılı (çelişkili) ikircikli, bağlanmada kişi anne ortamdan ayrıldığında endişelenir. Döndüğünde ise çelişkili tepki verir. Ya sevinir, ya iter. (Huzursuz) 11 Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ 51. Dili oluşturan ögelerden pragmatik; çeşitli sosyal çevrelerle iletişim kurmak için dilin günlük kullanımını bilmektir. Parçada akademisyen olan bir kişinin torunu ile konuşurken seminerdeki uzun ve karmaşık ifadeler yerine en fazla iki sözcükten oluşan cümle kurması ve sözcükleri tane tane söylemesi onun dili ortamına uygun bir biçimde kullandığını yani pragmatiğin önemini vurgular. A seçeneğindeki morfem hece, B seçeneğindeki sentaks sıra, C seçeneğindeki semantik anlam, E seçeneğindeki fonem ise ses anlamına gelmektedir. CEVAP: D Ek Bilgi: Psikolinguistik kurama göre, 52. –– İnsan, dil öğrenmeye yatkın bir aygıt ya da program ile doğar. –– Dil gelişimi, biyolojik ve psikolojik temellere dayanır. Olgunlaşma; vücut sistemleri ve organlarının kendilerinden beklenen görevleri yerine getirebilecek düzeye ulaşmasıdır. Parçada 5-5.5 zekâ yaşındaki çocukların %3-4’ünün okuma yazmayı öğrenebildiği hâlde 6-6.5 zekâ yaşında olan çocukların %70’nin okuma yazmayı öğrenebilmesi bu becerinin sözü edilen yaşlarda zihinsel olgunlaşmanın ortaya çıkmasıyla gerçekleştiğini gösterir. A seçeneğinde yer alan hazırbulunuşluk yeni bir öğrenme durumunda olan bireyin sahip olduğu tüm özelliklerdir. 53. Davranışlar öğrenilmiş ve öğrenilmemiş davranışlar olmak üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. Doğuştan gelen refleks ve içgüdü; uykusuzluk, yorgunluk, ilaç kullanımı gibi sebeplerden ortaya çıkan geçici davranışlar, büyüme ve olgunlaşma sonucu ortaya çıkan davranışlar, alışma ve duyarsızlaşma sonucu oluşan davranışlar ve tikler öğrenilmemiş davranışlardır. (I.) Ahmet’in uyku esnasında ağabeyinin kafasına vurması uyku sırasında bilinçsiz olarak açığa çıkan geçici bir davranıştır. (II.) Duygu’nun lensleri takıldığı esnada gözlerini kırpması bireyin tehlikeler karşısında göstermiş olduğu bir reflekstir. Refleksler bütün türlerde bulunabilen, kısmen ertelenebilen, organizmayı tehlikelerden koruyan ve uyarıcıya karşı gösterilen tepkilerdir. Bunun yanı sıra doğuştan getirilirler. (III.) Kabuğundan çıkan su kaplumbağalarının denize doğru yol almaları doğuştan getirilen içgüdü sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir türün bütün üyelerinde aynı şekilde bulunan, ertelenemeyen, uyarıcısı belli olmayan karmaşık davranışlar içgüdü şeklinde adlandırılmaktadır. (IV.) Üç yaşındaki Esma’nın ağladığında istekleri yerine getirileceği için sık sık ağlaması öğrenme sonucunda gösterilen bir davranıştır. Esma, daha önce ağlamış ve ağladığı için istekleri karşılanmıştır. Bunu öğrenen Esma’nın ağlama davranışında artış olmuştur. Bu şekilde açıklandığında edimsel koşullanma süreci sonucunda öğrenilen bir davranış olduğu görülmektedir. CEVAP: B Ek Bilgi: Öğrenme, yaşantı ve tekrar sonucunda kazanılan nispeten kalıcı izli davranış değişikliği olarak tanımlanmaktadır. Sadece bu tanım bile öğrenilmiş ve öğrenilmemiş davranış arasındaki farkı görmemiz içi yeterlidir. Bu tanımdan yola çıkarak yaşantılar sonucunda açığa çıkmayan kalıtımsal özelliklerin, geçici davranışların ve performansa dönüşerek davranışta değişiklik meydana getirmeyen davranışların öğrenme ürünü olmadığı sonucuna varılabilir. CEVAP: C Ek Bilgi: Hazırbulunuşluk; –– İnsanın belli bir gelişim görevini olgunlaşma ve öğrenme yoluyla yapabilecek düzeye gelmesidir. –– Bireyin herhangi bir organının vazifesi olan işi yapabilecek olgunluk seviyesine gelmesinin yanı sıra; o iş için gerekli ön bilgi, beceri, yani ön öğrenmeye de sahip olması demektir. 12 54. Herkesin hayatında bir kere mutlaka duyduğu bu hikâyede tilki leyleğe bir muziplik yapmak için uzun gagasına rağmen ona düz bir tabakta yemek sunmuştur. Biyolojik donanımı düz kaplardan yemek yemesine engel olduğundan leylek aç kalmıştır. Bu durumda leylek için düz kaplardan yemek yemek için gerekli türe özgü hazır oluşun söz konusu olmadığı söylenebilir. Türe özgü hazır oluş, organizmanın bir davranışı yapabilmesi için gerekli olan biyolojik alt yapıdır. Bir davranışı yapmak için gerekli donanım organizmada yoksa bu davranışı yapması söz konusu olamaz. CEVAP: B Ek Bilgi: Organizmanın bir davranışı yapabilmesi için genel uyarılmışlık düzeyi, motivasyonu, sağlık durumu, dikkat durumu gibi değişkenler üzerinde değişiklik yapılabilir ve davranışı öğrenmesi sağlanabilir. Ancak donanımında bu davranışı yapmasını sağlayacak özellik yoksa kesinlikle davranışı gerçekleştiremez. Genel uyarılmışlık düzeyi, motivasyonu, sağlık durumu, dikkat durumu yeterli düzeye getirilse de bir insan gökyüzünde araçsız uçmayı başaramaz. Çünkü temelde gerekli olan türe özgü hazır oluş durumu söz konusu değildir. 55. Mağazada gerçekleşen bir hırsızlıktan sonra gerekli güvenlik önlemlerini almadığı için maaşından kesinti yapılan Fatih için bu durum II. tip cezadır. II. tip ceza uygulamasında birey istediği, sevdiği bir uyarıcıdan mahrum bırakılır. Fatih için de maaşından kesinti yapılması istediği bir uyarıcıdan mahrum kalmasına sebep olduğundan II. tip cezadır. Bunun üzerine Fatih’in benzer bir durumla karşılaşmamak için reyonları sık sık kontrol etmesi olumsuz pekiştirmedir. Olumsuz pekiştirme durumunda birey yaptığı davranışla hoşa gitmeyen uyarıcıyı ortamdan çıkarır. Fatih’in kendisi için hoşa gitmeyen maaş kesintisi durumunu bir daha yaşamamak için güvenlik konusunda daha dikkatli davranması olumsuz pekiştirme örneğidir. Aradan bir süre geçtikten sonra mağazaya müşteri gibi giren bir hırsızın çaldığı ürünlerle yakalanması üzerine patron ve çalışanlar tarafından dayak yemesi hırsız açısından I. tip cezadır. I. tip ceza uygulamasında organizma istemediği bir uyarıcıya maruz bırakılır. Hırsız da dayak yiyerek istemediği bir duruma maruz kalmıştır. Hırsızın arkadaşı, onun dayak yediğini gördükten sonra ürün çalmak için geldiği mağazadan hiçbir şey almadan kaçmıştır. Bu durum dolayDiğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ lı cezadır. Dolaylı cezada gözleyen kişi modelin başına gelen olumsuz durumla karşılaşmamak için olumsuz davranışı yapmaktan vazgeçer. Diğer kişinin dayak yiyen arkadaşını gördükten sonra hırsızlık yapmaktan vazgeçmesi dolaylı cezadır. Paragraf içerisinde olumlu pekiştirmeye örnek gösterilebilecek bir durum yoktur. Olumlu pekiştirmede organizmanın hoşuna giden uyarıcının ortama sokulması söz konusudur. Örneğin mağazanın patronu, hırsızı yakalayan elemanına bir maaş ikramiye verseydi bu çalışan açısından hoşa giden bir durum olarak nitelendirilir ve olumlu pekiştirme söz konusu olurdu. 57. CEVAP: E Ek Bilgi: Edimsel koşullanma sürecinde bir davranışın sıklığında artış görülüyorsa mutlaka ortamda organizmanın bu davranışı yapmasını sağlayan bir pekiştireç söz konusudur. Örneğin; bir anne çocuğunun resim yaparken halıları kirletmesinden rahatsız olmaktadır. Bunun için çocuğuna halıları kirletmezse ona sevdiği kekten yapacağını söyler. Çocuk keke ulaşabilmek için o anda halıyı kirletmez ancak canı ne zaman kek yemek istese halıları kirleterek uyarıcıya ulaşmaya çalışacaktır. Bu durum karşıt pekiştirme kavramı ile açıklanır. Karşıt pekiştirmede, istenilmeyen durum ortadan kaldırılmaya çalışılırken yapılan davranış istenmeyen davranışın pekişmesine neden olur. 56. Gestalt psikologlarından Köhler, yaptığı birtakım deneylerden sonra içgörü yolu ile öğrenme kavramından söz etmiştir. Buna göre birey bir problem durumu ile karşılaştığında bir süre çeşitli çözüm yollarını düşünür ya da zihinsel denemeler yapar. Ancak kendisini başarıya götürecek çözüm yoluna aniden içgörü ile ulaşır. Ön çözümden çözüme geçiş, ani ve tamdır. Bu nedenle çözüm pürüzsüz ve hatasız olur. Ayrıca çözüme kendisi ulaşan birey, bu çözüm yolunu unutmaz ve başka problem durumlarına transfer edebilir. Askerin her sabah temizlediği botları kirlenmesin diye çözüm yolları ararken birdenbire bir sonuca ulaşması ve ayağına poşet geçirerek botların çamurdan korumayı akıl etmesi içgörü yoluyla öğrenmedir. İleriye ve geriye ket vurma süreçleri bilişsel süreçlerle ilgili kavramlardır. İleriye ket vurma, önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenilenleri karıştırması, onların hatırlanmasını zorlaştırmasıdır. Geriye ket vurma ise sonradan öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri karıştırması, hatırlanmasını zorlaştırmasıdır. Örneğin sonradan öğrendiği bir şarkının sözlerini söylemeye çalışan bir kadının her defasında önceden öğrendiği şarkının sözlerini hatırlaması ileriye ket vurmadır. Yeni bir eve taşınan üniversiteli gencin eski adresi her sorulduğunda yeni adresini söylemesi ise geriye ket vurmadır. Olumlu aktarmada öğrenilen bilgi ve beceriler sonraki öğrenmeleri kolaylaştırır ya da daha önceki öğrenilenlerin daha ustaca yapılmasını sağlar. Alışma ise bireyin bir uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiler uyarıcı ortamda olmaya devam etmesine rağmen zamanla etkisini yitirir. Örneğin, babasının kendisine aldığı oyuncağı ilk gördüğünde çok mutlu olan Ayşe’nin mutluluğu zamanla azalırsa bu durum alışmadır. Olumsuz aktarma durumunda önceden öğrenilen bilgi ve beceriler daha sonradan öğrenilecek olan bilgi ve becerilerin kazanılmasında bozucu, geciktirici ya da engelleyici etki yapabilir. Olumsuz aktarma sürecinde organizma, bir alışkanlığını yeni bir duruma aktarma eğiliminden dolayı alışkanlık çatışması yaşar. Ahmet Bey’in eski televizyonunun açma-kapama düğmesi ön panelde olduğundan Ahmet Bey, bu davranışı yapmaya alışmış ve açma - kapama tuşu yan panelde bulunan bir televizyon aldığında eski alışkanlığından dolayı bir çatışma yaşamıştır. Bu durumda Ahmet Bey’in yaşadığı durum olumsuz aktarma ya da diğer adıyla alışkanlık çatışmasıdır. CEVAP: B Ek Bilgi: Olumsuz transfer ile ket vurma arasındaki fark olumsuz transferde daha önceki yaşantıların yeni bilgi ve becerilerin öğrenilmesi üzerindeki zararlı etkileri söz konusudur. Ket vurma ise öğrenmelerin hatırlanması üzerindeki bozucu etkidir. Ket vurma ile karıştırılabilen bazı kavramlar vardır. Bunlar; amnezi ve öncelik ya da sonralık etkisi kavramlarıdır. CEVAP: A Ek Bilgi: İçgörü yoluyla öğrenmede zihinsel ya da fiziksel deneme yanılmalar vardır. Birey ön çözümden çözüme aniden geçer. • Amnezi: Kısmi ya da tam hafıza kaybı durumudur. • Sonralık etkisi: Sonradan öğrenilenlerin önceden öğrenilenlere göre daha iyi hatırlanmasıdır. • Öncelik etkisi: İlk öğrenilen şeylerin sonradan öğrenilenlere göre daha iyi hatırlanmasıdır. 13 58. Pekiştirme türü, pekiştirme tarifesinden farklı özellikler taşımaktadır. İçsel pekiştirme, dolaylı pekiştirme, doğrudan pekiştirme, manevi ödülle pekiştirme, simgesel ödülle pekiştirme birer pekiştirme türü iken pekiştirme tarifeleri pekiştirecin verildiği zaman ya da pekiştirecin kaçıncı davranıştan sonra verildiği üzerinde yoğunlaşmakta yani pekiştirecin verildiği periyodu belirlemektedir. Bu nedenle soru kökünde verilen ifadeye dikkat edildiğinde pekiştirme türü sorulduğu görülmekte ve A, B, C seçenekleri doğrudan elenmektedir. Öğretmen her ödev kontrolünden sonra öğrencilerine yıldız vermekte on yıldız toplayan öğrencinin sözlü notuna on beş puan eklemektedir. Bu durum simgesel ödülle pekiştirme örneğidir. Simgesel ödülle pekiştirme; istenilen tepkileri ortaya koyan öğrenciye aferin, not, para, şeker, oyun gibi uyarıcılar yerine pekiştireç olarak puan, fiş, boncuk, çiçek figürü, yıldız, marka gibi nesnelerin verilmesi esasına dayanır. Pekiştireç olarak verilen bu uyarıcılardan bir miktar biriktiren bireye sonuçta asıl pekiştireç verilir. CEVAP: D Ek Bilgi: Pekiştirme türlerinden biri de etkinlikle pekiştirmedir. Bu pekiştirme türünde olumlu davranış, bireyin sevdiği bir etkinlikle pekiştirilir. Ödevlerini tam zamanında bitiren Kazım’ı ailesinin lunaparka eğlenmeye götürmesi, etkinlikle pekiştirme örneğidir. 59. Tuva annesinin kendisine aldığı oyuncak bebeği ilk aldığında onu çok sevmiştir. Ancak zamanla oyuncak bebeğine olan ilgisini kaybetmiştir. Olumlu duyguyu açığa çıkaran uyarıcı ortamda olmasına rağmen ilk zamanlardaki tepkinin gösterilmemesi alışmadır. Olumsuz bir duygu olsaydı ve bu duygu zamanla eski gücünü kaybetseydi o zaman cevap duyarsızlaşma olabilirdi. Ancak sevgi duygusu olumlu bir duygu olduğundan ve ilk zamanlardaki kadar güçlü olmadığından alışma gerçekleşmiştir. Alışkanlık kazanma ise bireyin sık sık yaptığı ve ihtiyacını karşılayan bir durumu otomatik olarak yapar hâle gelmesidir. Bu açıklamalara göre Tuva’nın bebeğine olan ilgisinin azalması alışmadır. CEVAP: C Ek Bilgi: Alışmada ortadan kalkan ya da gösterilmeyen tepki fizyolojik tepki ya da olumlu duygusal tepkidir. Duyarsızlaşmada ise ortadan kalkan ve artık gösterilmeyen tepki korku, kaygı veya fobi gibi olumsuz duygulardır. Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ 60. Derya Hanım, kızı Zuhal on üç yaşına gelinceye kadar onunla ve ev işleriyle ilgilenmiştir. Kızı on üç yaşına geldiğinde ise yeniden çalışmaya başlamıştır. Zuhal bu süreçte kendi bakımını üstlenmiş ve yemeklerini kendisi yapmıştır. Zuhal, ilk yemek yaptığında annesi yemeği yaparken hiç ilgilenmemesine rağmen annesinin yemeğinin tadında bir yemek yapmayı başarmıştır. Zuhal, annesi yemek yaparken başka şeylerle meşgul olmasına rağmen farkında olmadan öğrenme gerçekleştirdiğinden bu durum gizil öğrenme kavramı ile açıklanır. Gizil öğrenme, organizmanın farkında olmadan öğrenme gerçekleştirmesidir. Performans açığa çıkıncaya kadar organizma davranışı öğrendiğinin farkında değildir. 62. Ek Bilgi: Garcia yapmış olduğu çalışmalarda yalnızca olumsuz tat koşullanması kavramından bahsetmemiştir. Bunun yanı sıra Garcia etkisi olarak bilinen bir kavram da ortaya koymuştur. Garcia etkisi bir uyarıcıya karşı gösterilen tepkinin o uyarıcıyı çağrıştıran uyarıcılara da gösterilmesidir. Örneğin; bir çocuk bisikletten düşerek canını acıtır ve bisiklet gördüğünde canı acımaya başlar. Buraya kadar klasik koşullanma sürecidir. Ancak çocuk bisikleti hatırlatan başka uyarıcılara (bisiklet sürdüğü park, bisikletini bağladığı direk…) da aynı tepkiyi göstermeye başlar. Bu durum Garcia etkisi olarak açıklanır. Ek Bilgi: Klasik koşullanma yoluyla duygusal ve fizyolojik tepkiler öğrenilir. Bir uyarıcı karşısında birey refleksif bir tepkide bulunur. Edimsel koşullanma yoluyla ise bilgi ve beceriler öğrenilir. Bu süreçte birey bir tepkide bulunur ve karşılığında aldığı uyarıcı onun bu davranışının devamı ya da sıklığı üzerinde etkili olur. Thorndike’a göre bir davranış sonuçlarından etkilenir. 1930’dan önce “Bir davranış sonucunda organizma hoşuna giden bir uyarıcı ile karşılaşırsa davranış artar, ceza ile karşılaşırsa davranış azalır.” diyen Thorndike 1930’dan sonra cezanın davranışın sıklığı üzerinde bir etkisi olmadığını ifade etmiştir. Bu şekilde açıkladığı duruma etki yasası demiştir. Betül, tavşanı rahatsızlandıktan sonra onu havuç ve marulla beslemekten vazgeçmiştir. Bunun yerine tavşana iyi gelen bir yem kullanmayı tercih etmiştir. Betül, bir davranışta bulunduktan sonra karşılaştığı sonuçtan etkilenmiştir ve davranışının sıklığında bir değişiklik olmuştur. Bu şekilde gerçekleşen durum etki yasası kavramı ile açıklanır. CEVAP: D Ek Bilgi: Thorndike’ın eğitime yapmış olduğu önemli katkılar vardır. Bunlardan birisi de “Öğrenme küçük adımlarla oluşur.” ilkesidir. Bu ilkeye göre öğrenme birdenbire değil, küçük ve sistematik adımlarla oluşur. Organizma deneme - yanılma sürecinde davranışları parça parça yaparak sonuca ulaşır. Böylece Gestalt kuramının “Öğrenme bütün hâlinde gerçekleşir.” ilkesine karşı çıkmıştır. 64. 63. Ek Bilgi: Klasik koşullanma sürecinde pekiştirilmeyen davranış söner. Sönme koşullu tepkinin ortadan kalkmasıdır. Koşullu uyarıcı (zil) bir süre koşulsuz uyarıcı (et) olmadan yalnız başına verildiğinde koşullu tepki (salya) ortadan kalkar. Sönme sürecinin öncesinde koşullu tepkide bir artış görülebilir. Bu durum sönme patlamasıdır. Bu sürecin ardından davranış söner. Ancak davranış koşullu uyarıcı ya da koşullu uyarıcıyı çağrıştıran bir uyarıcı ile karşılaşan organizmada koşullu tepki yeniden açığa çıkabilir. Bu durum kendiliğinden geri gelme sürecidir. 65. Sorunun seçenekleri tek tek incelendiğinde A, B, C, E seçeneklerinde model alma davranışı görülmekte ancak modelin davranışının sonucundan bahsedilmemektedir. D seçeneğinde ise modelin davranışının sonucunda olumsuz bir durumla karşılaşması gözleyenin bu davranıştan vazgeçmesine neden olmuştur. Salih, dans yarışmasında değişik figürler deneyen yarışmacının düşerek ayağını kırması durumuna yani modelin davranışının sonucuna şahit olmuş ve bu davranışı yapmaktan vazgeçmiştir. Bu nedenle doğru cevap D seçeneğidir. CEVAP: D Ek Bilgi: Sosyal öğrenme sürecinde ele alınan kavramlardan biri de bilişsel modellemedir. Bilişsel modelleme, model olan kişinin davranışla ilgili açıklama yapması, model davranışı gösterirken düşüncelerini ve gerekçelerini sözel olarak açıklamasıdır. Örneğin bir matematik öğretmeni bir yaş probleminin çözümünü tahtada gösterirken aynı zamanda gerekçelerini açıklarsa bu durum bilişsel modellemedir. Bu süreçte model olurken aynı zamanda bilişsel süreçlere de hitap etmektedir. 14 Bir davranış belirli koşullarda artarken belirli koşullarda azalabilir. Bu durum davranışta kontrast olarak açıklanır. Kilo vermek için diyetisyene başvuran Sude, fazla yemek yediğinde iş arkadaşları tarafından uyarıldığı için iş yerinde fazla yemek yememekte ancak evde her zamankinden çok daha fazla yemek yemektedir. Yemek yeme davranışı iş yerinde olumsuz bir durumla karşılaştığı için azalırken bir başka ortamda yani evde artış göstermiştir. Bu durum davranışta kontrast (zıtlık) kavramı ile açıklanır. CEVAP: B CEVAP: E CEVAP: B 61. Bitişiklik ilkesine göre, koşullanma sürecinde koşulsuz uyarıcı koşullu uyarıcının hemen ardından gelmelidir. Ancak Garcia yaptığı deneylerden sonra bu ilkenin aslında doğru olmayabileceğini göstermiştir. Örneğin; bir çocuk içerisinde salam bulunan bir sandviç yedikten üç saat sonra midesi bulanabilir. Bu çocuk salam ile mide bulantısı arasındaki ilişkiyi uzun bir süre sonra kurarak koşullanmıştır. Bu örnektekine benzer bir durum sorumuzda ele alınmıştır. Mustafa, İskender kebap yedikten birkaç saat sonra mide bulantısı yaşamıştır. Bu durumun yediği İskender kebaptan kaynaklandığını düşünerek ne zaman İskender kebap görse tiksinme tepkisi göstermiştir. Bu durum olumsuz tat koşullanması kavramı ile açıklanır. Tolga’nın numarayı içinden tekrar etmesi kısa süreli belleğini kullandığını gösterir. Merve’nin çocukluğunda izlediği çizgi filmi görüp duygulanması epizodik belleğini kullandığının göstergesidir. Hilal’in ihtiyaçlar hiyerarşisini sıralaması semantik belleği kullandığının göstergesidir. Burak’ın yeni bilgisayarını kurup çalıştırması işlemsel belleğini kullandığının göstergesidir. Dolayısıyla soruda duyusal kayıt sürecine dair bir örnek bulunmamaktadır. CEVAP: B Ek Bilgi: Çevreden alınan uyarıcılar ilk olarak duyusal kayıta gelir. Elde edilen bilgi orijinal bilginin aynısıdır. Kapasitesi ise sınırsızdır. Bilginin kısa süreli bellekte depolanması için ise gruplama ve zihinsel tekrar yapmak gereklidir. 66. Algısal ayırt edilebilirlik, öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilmesidir. Öğrenciler akvaryumların bulunduğu alana değil de daha büyük olan hayvanların bulunduğu alana doğru yönelmeleri uyarıcıların büyüklüğünden dolayı dikkat çekmelerinden kaynaklanmaktadır. Küçük olan uyarıcıların yanında büyük olan uyarıcılar öğrencilerin dikkatini çekmiştir. Bu durum algısal ayırt edilebilirlik kavramı ile açıklanır. CEVAP: D Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ Ek Bilgi: Gestalt yaklaşımının temel ilkelerinden biri olan algıda seçicilik kavramına göre birey çevredeki uyarıcıların ancak belli olanlarını seçer ve algılar. Algıda seçicilikte uyarıcının büyüklüğü, değişkenliği, bireyin uyarıcı ile ilgili beklentileri, ilgisi uyarıcıya dikkat etmesini sağlar. Örneğin ayakkabıya ihtiyacı olan bir kadın alışveriş merkezinde ilk olarak ayakkabı mağazalarına yönelir. 67. Cemre, sevgilisinden gelen telefonların bir tartışmayı başlatacağını düşünmekte ve bu yüzden gerginlik hissetmektedir. Yani telefonun çalması tartışma başlayacağının habercisi olmaktadır. Bu süreç olumlu habercilik ya da ileriye doğru koşullanma olarak adlandırılır. Bu kavrama göre bir uyarıcı bir başka uyarıcının ortama gireceğini haber verir. Eğer bir uyarıcı bir başka uyarıcının ortamdan çıktığını haber verirse bu duruma olumsuz habercilik ya da geriye doğru koşullanma denir. Klasik koşullanma sürecinde ele alınan habercilik kavramından yola çıkarak Cemre’nin olumlu habercilik ya da ileriye doğru koşullanma sürecini yaşadığı söylenebilir. Ek Bilgi: Güdülenme, organizmanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere harekete geçmeye istekli olmasıdır. Güdülenme öğrenmenin gerçekleşebilmesi için gerekli bir unsurdur. Güdülenmişlik düzeyi yüksek öğrencinin davranışlarının temek özellikleri şunlardır: • İlgi duymaya ve dikkat etmeye isteklilik • Konuya odaklanma ve kendini verme • Karşılaşılan güçlüklerden yılmama • Davranışta bulunmaya çaba gösterme • Kapasitesine uygun hedefler belirleme • Öz güveni ve öz yeterliği gelişmiş olma • Sonuca ulaşmada ısrarlı ve kararlı olma • Davranışta bulunmaya çaba gösterme • Gerekli enerjiyi ve zamanı harcamaya isteklilik 69. CEVAP: B Ek Bilgi: Klasik koşullanma sürecinde organizma koşullu uyarıcıya benzeyen başka uyarıcılara da koşullu tepkiyi gösterir. Bu uyarıcı genellemesidir. Genelleme bir tepkinin bir durumdan diğerine transfer edilmesidir. Ayırt etme ise genellemenin tersidir. Organizmanın uyarıcılar birbirine yakınlıkları olsa da aralarındaki farkı anlayabilmesidir. Bir çocuğun köpeğe benzeyen her hayvana köpek demesi genelleme iken köpek ve diğer hayvanlar arasındaki farkı anlayabilmesi ayırt etmedir. 68. Sorunun seçeneklerinde öğrenmeyi etkileyen faktörlerden öğrenen ile ilgili faktörlere yer verilmiştir. Selin, gece yarılarına kadar yaptığı çalışmalara alacağı ücreti düşünerek katlanmaktadır. Bu durum onun işini yapmaya yönelik motivasyonunu açığa çıkarmaktadır. Zaman zaman çok yorulan Selin, genel uyarılmışlık düzeyi düştüğünden çalışmasına yoğunlaşamamakta yani dikkat edememektedir. Ancak daha önce de benzer çalışmalar yaptığından projeyi çizmekte çok zorlanmamaktadır, yani önceki yaşantıların olumlu etkisinden dolayı olumlu aktarma sürecini yaşamaktadır. Olgunlaşma, bireyin bir işi yapabilecek düzeye gelmesidir. Paragrafta bu kavrama ilişkin bir ifade yer almadığından sorunun cevabı olgunlaşma olmalıdır. Özlem Hanım’ın dersinde tartışan öğrencilerini görmezden gelmesi, yok sayması, onlarla ilgilenmemesi rehberliğin demokratik ve insancıl olma anlayışını görmezden geldiğinin göstergesidir. Çünkü demokratiklik ilkesine göre her birey, değerli ve saygıya layıktır. Ek Bilgi: Rehberlik ilkelerinin temeli hümanistik kurama dayanmaktadır. Psikolojik danışma oturumu esnasında ağlayan Seçil, yoğun duygular içerisindedir. Yaşadığı zor günlerin etkisiyle Seçil, gözyaşlarını tutamamaktadır. Seçil’in duygusallıktan kurtulması için kendini ifade etmesine olanak tanıyan tepkiler verilmelidir. Bu bağlamda D seçeneğinde verilen ifadenin Seçil’in duygularını ortaya çıkartmaya yönelik açık uçlu bir soru olduğu görülmektedir. Bu yüzden Seçil’e söylenebilecek en etkili ifade D seçeneğinde verildiği biçimde olmalıdır. CEVAP: D Ek Bilgi: Bireylerin duygu ve düşüncelerini kısıtlama getirmeksizin ortaya çıkarma amaçlı kullanılan sorular açık uçlu sorulardır. “Ne?, Nasıl?, Hangi?” soru ifadeleriyle kurulan cümlelerdir. 71. 72. Ece’nin ailesi ile yaşadığı sıkıntıyı atlatabilmesi ve olumsuz duygularının azaltılması için bireysel psikolojik danışma alması gerekmektedir. Bireysel psikolojik danışma sürecinde Ece, ailesine yönelik olumlu ve olumsuz duygularını ifade edebilme olanağına sahip olabilecektir. CEVAP: B CEVAP: D 15 Tabloda verilenler ışığında soru kökünde istenilenler doğrultusunda seçenekler değerlendirildiğinde Gonca’nın sözel ilgisinin, sosyal yardım yeteneğinin ve düzenli yaşama değerlerinin yüzdelik dilimlerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bireyler mesleki tercihlerini yaparken öncelikle yetenekleri daha sonrasında ilgileri dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda Gonca’nın sosyal yardım yeteneğinin yüksek olması onun sosyal tipe uygun olan meslekleri seçmesinin daha uygun olacağını göstermektedir. Yani Gonca’nın B seçeneğinde verilen mesleklere yönelmesi en uygundur. CEVAP: B Ek Bilgi: Holland, her bireyin kişiliğine uygun bir veya birden fazla tipin olabileceği görüşünü savunurken bu tipleri altı gruba ayırmıştır. • Risk alabilme CEVAP: A 70. Ek Bilgi: Psikolojik danışmanın duyuşsal yönü ağır olup uzmanlık gerektirir. 73. Gonca ile ilgili verilen seçenekler değerlendirildiğinde A seçeneğinde verilen ifade araştırıcı tipin özelliklerine vurgu yaparken B seçeneğinde verilen ifade, sosyal tipin genel özelliklerinden bahsetmektedir. C seçeneğinde verilen ifade Gonca’nın meslek seçimine yönelik doğru bir çıkarım olmamasının yanı sıra gerçekliği düşük bir ifadedir. D seçeneğinde verilen meslekler ise Holland’ın sanatçı tipine aittir. E seçeneğinde verilen meslekler ise gelenekçi tipe uygundur. Gonca’nın ilgi ve değer sonuçlarına göre sosyal yardım yeteneğini kapsayan mesleklere yönelmesi, seçeceği mesleğin sözel ilgi alanlarını da kapsaması, aynı zamanda düzenli yaşam biçimine uygun meslekleri seçmesi uygun olacaktır. Bu bağlamda Gonca’nın Holland’ın tipoloji kuramına göre başkalarını bilgilendirmeye yönelik iş birliğine yatkın olan sosyal tip kapsamında olduğunu söylemek doğru olacaktır. CEVAP: E Ek Bilgi: Holland’ın tipolojisine göre altı tip ve bu tiplere uygun bazı meslekler vardır. Örneğin gerçekçi tipe uygun olan meslekler; teknisyen, mühendislik iken araştırıcı tip jeolog, biyologtur. Sanatçı tipi; yazar, editörken sosyal tip; hemşire, psikologtur. Girişimci tip; satış temsilcisi, pazarlamayken gelenekçi tip; sekreter, muhesebeci gibi meslekleri kapsamaktadır. Diğer sayfaya geçiniz. Deneme Sınavı – 4 KPSS / EB ÇÖZÜMLERİ 74. Kendini açma iletilerinde benzer ya da ortak bir yaşantının geçmiş zaman dilimine vurgusu söz konusudur. Rehber öğretmeninde lise yıllarında arkadaşının yurt dışına taşınmasında benzer duygular yaşayıp bunu öğrencisiyle paylaşması “kendini açma”dır. Diyalogda yer alan rehber öğretmenin öğrencisine “Arkadaşını az da olsa görebilecek olmana sevindim.” ifadesi ise “kendini katma” iletisidir. Kendini katma iletileri kişisel iletilerdir. Rehber öğretmenin öğrencisine kendini yakın hissetiğin başka arkadaşın var mı? şeklinde sorması ise kapalı uçlu soruya örnek verilebilir. 76. 77. “Ben dili” iletileri karşıdaki kişide olumsuz bir benlik algısı oluşturmadan duygu ve düşüncelerin ego geliştirici bir dil kullanarak karşı tarafa aktarılmasıdır. Bu bağlamda seçenekler değerlendirildiğinde I ve III numaralı ifadelerin ben dili ile kurulduğu görülmektedir. Soruda verilenler değerlendirildiğinde okulda aktif çalışan rehberlik servisinin olmadığı ve bu aşamada sınıf rehber öğretmeninin ne yapması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Öğrencinin yaşamış olduğu durum, kriz durumu olarak adlandırılabilir. Ancak bu durumda sınıf rehber öğretmeninin yapması gereken uygun davranış sorgulanmaktadır. Düzenli olarak rehberlik servisinin çalışmadığı yani okul psikolojik danışmanının olmadığı durumlarda sınıf öğretmeni Rehberlik ve Araştırma Merkezi ile iletişim hâlinde olup duruma yönelik hizmet sunmalıdır. CEVAP: E Ek Bilgi: Rehberlik ve Araştırma Merkezi, eğitim öğretim kurumlarında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ve özel eğitim hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu birimdir. Ek Bilgi: Ben dili iletilerinin öznesi I. tekil şahıstır. 78. Ozan’ın yaşadığı akademik başarısızlığının altında yatan temel neden kişisel problemlerdir. Yani anne - babasının yaşamış olduğu çatışma Ozan’ı etkilemekte; bu durum ise Ozan’ın ders performasının düşmesine sebep olmaktadır. Bu bağlamda problem alanına göre rehberlik türlerinden olan kişisel - sosyal rehberliğin Ozan’ın durumuna yönelik olduğu söylenebilir. CEVAP: B Ek Bilgi: Problem alanına göre rehberlik türleri eğitsel, mesleki ve kişisel sosyal olmak üzere üçe ayrılır. Ek Bilgi: Mesleki gelişim sürecinin evreleri; uyanış ve fakında olma, meslekleri keşfetme ve araştırma, karar verme, hazırlık, işe yerleşme evrelerini kapsar. CEVAP: E 75. 79. CEVAP: D CEVAP: E Ek Bilgi: Bireyler arasında sağlıklı bir iletişim kurulabilmesi için öncelikle yapılması gereken etkili dinlemedir. Etkili bir dinleme içinse önce empatik tepkiler daha sonra karşıdakinin anlaşıldığına yönelik terapötik beceriler kullanılmalıdır. Doğukan’ın üniversiteden mezun olup mesleği ile ilgili kendini geliştirmesi, kurslara gitmesi mesleki gelişim sürecinin evrelerinden “hazırlık” basamağına yöneliktir. Hazırlık basamağı, bireyin seçtiği alan veya okulda yaptığı etkinlikler ile mesleğe hazırlamaya başlar. Meslekle ilgili becerileri geliştirmeye bilgi birikimi oluşturmaya ve o alanda mesleki tutumlar geliştirerek mesleği icra etmeye hazır duruma gelir. 80. Danışmanın Ozan’ı anlamaya yönelik verebileceği en uygun tepki C seçeneğinde ifade edilmiştir ve danışman Ozan’la empati kurarken onun bakış açısıyla bakıp anladığını ona yansıtmasıyla gerçekleşen durumdur. CEVAP: C Ek Bilgi: Empati de özne ll. tekil şahıstır. Sinan’ın akranlarından anlamlı düzeyde farklılık göstermesi ve bu durumu Sibel Öğretmen’in de gözlemlemesi Sinan’ın özel eğitime muhtaç olabileceğine işarettir. Bu durumda Sinan’ın ailesi de durumdan haberdar edilerek birey RAM’a sevk edilmelidir. CEVAP: A Ek Bilgi: Özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler kendi içinde değişik özellikler gösterir ve farklı eğitim önlemleri gerektiren bir gruptur. EĞİTİM BİLİMLERİ CEVAP ANAHTARI 1. B 2. D 3. B 4. E 5. E 6. B 7. A 8. C 9. B 10. E 11. C 12. D 13. A 14. D 15. D 16. D 17. E 18. A 19. D 20. C 21. A 22. D 23. E 24. A 25. C 26. B 27. B 28. A 29. B 30. A 31. C 32. E 33. B 34. E 35. D 36. A 37. A 38. D 39. B 40. A 41. D 42. C 43. B 44. D 45. D 46. C 47. E 48. B 49. D 50. E 51. D 52. C 53. B 54. B 55. E 56. A 57. B 58. D 59. C 60. B 61. D 62. E 63. D 64. B 65. B 66. D 67. B 68. D 69. A 70. D 71. B 72. B 73. E 74. E 75. E 76. D 77. E 78. A 79. B 80. C 16