Yeminin Bozulması ve Keffareti

Transkript

Yeminin Bozulması ve Keffareti
Yeminin Bozulması ve Keffareti
1590 - Soru: Bir Müslüman, "Babam izin vermedikçe falan şahısla
konuşmam" dese, daha sonra babası vefat etse ne yapması gerekir? Müsaadeyi
verecek merci kalmadığına göre o kimse ile hiç konuşmayacak mı?
Cevap: Bir gaye ile kayıtlı bulunan yeminler, o gayenin ortadan kalkması ile düşmüş
olacağından, "Babam izin verinceye kadar" gayesiyle kayıtlanmış bulunan yemin,
babasının ölümü üzerine düşmüş olacağından, bu kimse babasının vefatından sonra o kimse ile
konuşabilir. Engel tamamen ortadan kalkmış olacağından bir şey lâzım gelmez.
1591 - Soru: Bir meclisteki şahsa hitaben, "Buyurunuz, biber dolması
yiyelim" denilse, o da "Vallahi ben yemem" dese, sonra patetes
kızartması yese yeminini bozmuş olur mu?
Cevap: Bozulmuş olmaz, çünkü yeminler, evvelce söylenmiş bulunan bir kayıtla kayıtlanmış
olur. "Biber dolması" denildiği için, yemeyeceği yemek, bu taamla sınırlanmış olur.
Bunun dışında kalan herhangi bir yemeği yemekle yemin bozulmuş olmaz.
1592 - Soru: Bir kimse yeminli iken yeminini bozacak olsa, keffaret olarak para
dağıtması mı lâzım gelir? Bunun bedeli günümüzde ne kadardır? Veya başka bir şey mi
yapması gerekir?
Cevap: Mali durumu çok iyi ise, on fakire alt ve üst olmak üzere elbise giydirir. Elinde hiçbir
maddi varlığı yoksa, peşi peşine üç gün oruç tutar. Bu ikisinin arasında bir varlığa sahip olan
kimseler, kendi aile fertlerine, yedirdiği yemeğin orta hallisinden on fakire iki öğün yemeğin ya
bedelini verir veya iki öğün yemek yedirir.
1593 - Soru: "Şu evin kapısından çıkmam" diye yemin eden bir kimse,
pencereden çıkacak olsa yeminini bozmuş sayılır mı?
Cevap: Hayır, bozmuş sayılmaz. Zira yeminler, sadece niyete göre hükme bağlanamaz. Örf
itibariyle, kullanılan söz de dikkate alınır. "Şu kapıdan" denilmiş olması ile, çıkma
işinin yeri de kayıtlanmış olmaktadır. Bu kimse, belirtilen yerden çıkmamış olduğundan, yeminini
bozmuş olmaz.
1594 - Soru: Bir şahıs ile münakaşa eden kimse, onun ikram ettiği yemeği yemese, ev sahibi
ısrar ettiğinde "Şu yemek bana haram olsun" demiş olsa, ne lâzım gelir?
Cevap: O kişi, sözü ile yemin etmiş sayılır. Bahsi geçen yemeği yiyecek olsa yeminini bozmuş
olur ve keffareti yüklenmiş sayılır.
1595 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Amr (adındaki şahıs) ile konuşmamaya
yemin edip, içlerinde Amr'ın da bulunduğu bir cemaate selâm verse, yeminini bozmuş
olur" (H.Ec. 1/99)
Açıklama: Selâm her ne kadar dini bir vazife ise de, beşeri münasebetleri tanzime âmil olan
bir vazifedir. Bunun söylenilmesi, bir ferde veya topluluğa hitap suretiyle olduğundan,
konuşmaktan sayılmıştır. Selâm verince, konuşma yolu ile dini bir vazife yapmış ve yeminini
bozmuş olur.
1596 - Netice Fetvalarından: "Zeyd (adındaki şahıs), "Vallahi şu odaya
girmem" diye yemin etse, kasem ettiği oda yıkılıp binanın eseri kalmasa, arsa boş
vaziyette kaldıktan sonra yapılıp da girecek olsa yemini bozulmuş olmaz" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Yeminlerin hükmü, örfte kullanılan sözlere göredir. Yoksa mücerred onu söyleyenin
garazına göre değildir. "Şu oda" kaydı, bağlayıcı bir ifadedir. Şayet işaret ettiğinden
başka bir odaya girse veya gösterdiği oda yıkılıp sonradan onun arsası üzerine yapılacak bir
odaya girse, yemin bozulmuş olmaz. Hatta şu odaya girmem diyen kimse, oranın harabesine
1/4
Yeminin Bozulması ve Keffareti
girmiş olsa yeminini bozmuş sayılmaz.
1597 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, "Falan işi yaparsam -haşa-peygambere
sövmüş olayım" dese ve o işi yapsa, yemin olmak inancı ile söyledi ise keffaret; kâfir
olmak itikadı ile söylemiş ise imanını ve nikâhını yenilemek lâzım gelir" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Bu hususta aslolan, o sözü sarf ederken kalbin kastıdır. Yemin kastı ile söylenmesi
halinde, yeminle ilgili hükümler uygulanır. Aksi halde, imanını zedelemiş olacağından, tecdid-i
iman ve nikâh lâzım gelir. Buna benzer sözlerin tabi olacağı hükümler de aynıdır. Meselâ,
"Falan şeyi yaparsam -haşa- Allah'a iki demişlerden olayım sözünü sarf eden kimse de,
yukarıdaki fetvada ifade edilen hükme tabi olacaktır.
1598 - Ali Efendi Fetvalarından: "Allah ile ahdim olsun, sözü yemin olup keffareti
gerektirir" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Allah ile sözleşmiş olmayı ve ahitte bulunmayı ileri sürerek herhangi bir işi
yapacağını söylediği bir işi yapmadığı zaman, yeminini bozmuş ve keffareti yüklenmiş olur.
1599 - Behce Fetvalarından: "Üzerime yemin olsun, diyen kimseye keffaret lâzım
gelir" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Bir mü'min, yeminle ilgili bir hükmü ifade ve onun sonucunu yüklenmiş olsa, yemin
etmiş sayılır. Fetva bu hususa ışık tutmaktadır. Aynen bunun gibi, "Üzerime and olsun,
kasem olsun" gibi sözler de birer yemin sayılır.
1600 - Behce Fetvalarından: "Falan işi yaparsam kâfir olayım, diye yemin eden kimse,
(sözü söylerken) yemin etme inancında idiyse keffaret lâzım gelir" (H.Ec. 1/97)
1601 - Behce Fetvalarından: "Anam helâlim olsun, diye yemin eden kimseye keffaret
lâzım gelir" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Bu tarz bir ifade yemin sayılmaktadır. Halkın dilinde dolaşan "Anam avradım
olsun" sözü de böyledir. Ananın nikâhı hiçbir zaman helâl olmayacağına göre, böyle bir
ifade ile yemin edilmiş olur.
1602 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, "Falan işi yaparsam" diye birkaç kere
yemin edip her defasında o şeyi yapsa, her yemin için ayrı bir keffaret lâzım gelir (H.Ec. î/97)
Açıklama: Yeminlerin sayısı artınca keffaretler de artar. İsterse o yeminler bir mecliste
yapılmış olsun. Bir şahıs, yemin lâfzının arasında atıf harfi konularak "Vallahi ve billahi
seninle konuşmayacağım" dese, yahut bir yerde "Vallahi seninle
konuşmayacağım" deyip, başka bir yerde "Vallahi" diyerek aynı şeyi
tekrarlarsa yeminlerin sayısı artmış olur. Şayet bu şekilde yapılan bir yemin bozulacak olsa,
kasem sayısınca keffaret lâzım gelir.
1603 - Behce Fetvalarından: "Sarhoşun yemini, ayık kimsenin yemini gibidir"
(H.Ec. 1/97)
Açıklama: Sarhoşluk verici bir maddeyi kullanan kimse, zihni melekeleri tamamen yok
olmadığından, yapacağı akid veya fesih geçerlidir. Bu itibarla, sarhoş bir halde iken yapacağı bir
yemini, içkinin tesiri devam ederken veya ayıldıktan sonra bozmak keffareti gerektirir.
1604 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Amr'a, Vallahi falan vakitte gelip sana
borcumu öderim deyip, söylediği vakitte gelse ve fakat Amr'ı bulamadığı için borcunu
ödeyemese keffaret lâzım gelmez" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Yemin eden şahıs, tayin ettiği zamanda, söz verdiği işi yerine getirmek üzere
gelmiş bulunduğu ve fakat alacaklı kimseyi bulamadığı için yemininde hanis (günahkâr) olmaz.
Amr'ın evde bulunmaması, Zeyd'in ihmaliyle meydana gelmiş değildir.
1605 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, kardeşim Amr ile bir evde oturmam, diye
yemin edip (evden) çıktıktan sonra, Amr, Zeyd'in efrad-ı ailesi ile bir evde otursa, Zeyd, hanis
2/4
Yeminin Bozulması ve Keffareti
(günahkâr) olmaz" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Yemini yapan Zeyd'in aile efradının Amr ile oturması, Zeyd'i yemininde hanis
kılmaz. Bir şahsın yaptığı akid, ancak kendisini bağlar.
Başkasının onun yeminine aykırı bir davranışta bulunması, yemini yapan şahsı keffaret verme
mecburiyetine itmez.
1606 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, "Amr'a olan borcumu falan günde
ödemezsem" diye yemin etse, o gün (geldiğinde) borcuna karşılık bir mal verecek olsa,
yeminini korumuş olur" (H.Ec. 1/97)
Açıklama: Fetvada gösterilen yemin şekli, zamanla kayıtlı ve borcunu vermekle sınırlı
bulunmaktadır. O gün gelmiş olduğunda, borca mahsuben bir şey vermiş bulunursa yeminini
bozmuş olmaz.
1607 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, falan işi işlemezsem, dinimden dönmüş olayım,
deyip işlemese, yemin olmak niyeti ile söylediyse, keffaret lâzım gelir" (H.Ec. 1/98)
1608 - Behce Fetvalarından: "Allah'ın laneti üzerime olsun diye yemin edip yeminini
bozmuş olsa, kefaret lâzım olmaz" (H.Ec. 1/98)
Açıklama: Bu ifade, kasem değil, Allah'ın rahmetinden mahrum kalmayı ifade eden ve kendi
aleyhine yapılmış bir duadır. Bu ifadeye bağladığı o işi yapacak olsa, keffaret lâzım gelmezse
de merhamet-i ilâhiye iltica ve mağfıret-i sübhaniyi dilemek gerekir.
1609 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Bir işi işlememeye yemin etmiş olan kimse, vekâlet
yoluyla o işi yapsa, yeminini bozmuş olmaz" (H.Ec. 1/98)
Açıklama: Şayet o muamele, onu bizzat yapana ait işlerden ise vekâleten o işi gördüren
kimse yeminini bozmuş sayılmaz. Bir mal alıp satma, bir yeri kiralama veya kiraya verme, akıl
ve baliğ olan bir çocuğu evlendirmek gibi. Fakat o işin hakları yapana ait olmayıp, emri veren o
işi vekâleten gördürene ait ise, o işi vekâleten yaptırmak ile yemin bozulmuş ve keffaret icap
etmiş olur. Evlenme, boşanma, hibe, sadaka ve vasiyette bulunmak gibi.
1610 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Girmemeye yemin ettiği bir eve, duvardan atlamak
suretiyle girecek olsa, yemininde günaha girmiş olur (H.Ec. 1/98)
1611 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, şu buğdaydan yemem, diye yemin edip
(onun) ekmeğinden yese yeminini bozmuş olur" (H.Ec. 1/98)
1612 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Amr'ın menziline girmem diye yemin
ettiğinde herhangi bir şahıs onu sırtına alıp zorla içeri kosa, yemininde günahkâr olmaz"
(H.Ec. 1/98)
Açıklama: Yemin eden şahsın, başkası tarafından sırtlanıp girmem dediği eve sokulması,
kendi ihtiyarına dayanmadığından yemininde günahkâr kılmaz. Fakat daha sonra kendi
iradesiyle o eve girecek olsa, keffaret vermesi gerekir.
1613 - Soru: "Kur'an-ı Kerim hakkı için bu işi yapmam" deyip daha sonra
işlemiş olsa keffaret vermesi gerekir mi?
Cevap: Bu söz, yemin sayılmayacağı için keffaret lâzım gelmez. Ancak, bu sözü sarfetmenin
bir mahzuru yoktur sanmamalıdır. Böyle söyleyip de aksini yapan kimsenin tevbe etmesi ve
Allah Teala'dan mağfiret dileğinde bulunması gerekir.
1614 - Soru: Bir kimse, oğluna hitaben "Şu işi yap" dese, o da "Bugün
yapamam" diye cevap verse, buna kızan baba "Vallahi sen bu işi bugün
mutlaka yapacaksın" dese, fakat oğlu da aksilik yaparak denilen işi işlemese ne
lâzım gelir?
Cevap: Yemini yerine gelmemiş ve bozulmuş olacağından keffaret lâzım gelir.
1615 - Soru: Bir kadın, "Ben senin arabana binersem kardeşimle zina etmiş
3/4
Yeminin Bozulması ve Keffareti
olayım" diye yemin etse, kocasına karşı sarfettiği bu sözden ne lâzım gelir?
Cevap: Yemin etmek, yemine mahsus lâfızlarla olur. "Vallahi billahi ve tallahi"
demek gibi. Kadın, bu kelimelerden biri ile yemin etmiş ise, yemin keffareti vermesi, diğer
yakışıksız söz için Cenab-ı Hakk'a tövbe etmesi gerekir.
1616 - Soru: Bir şahıs, "Falancanın karısı ile konuşmayacağım" diye yemin
etse, sonra bu kadın o kocadan boşansa, daha sonra bahsi geçen kadınla konuşmuş
olsa, yemin bozulur mu?
Cevap: O adamdan tamamen ayrılmış olması halinde, onunla konuşmasında bir mahzur
kalmaz. Çünkü, yeminler nisbetin zeval bulması ile son bulur. Kadın, boşandıktan sonra o
kimsenin karısı olarak anılmamaktadır. Kendi adı ve soyadı ile yahut "Falancanın
kızı" diye ifade edilmektedir.a
4/4

Benzer belgeler

2301 - Soru: Bir Müslümana gayrimüslim selâm verse

2301 - Soru: Bir Müslümana gayrimüslim selâm verse 2305 Soru: Uzak veya yakındaki bir kimseye el ile selâm vermek caiz midir? Cevap: İslâmi ölçülere göre, sadece el ile işaret selâm sayılmaz. Ancak dil ile verilecek selâmı eliyle işaret etmiş ve se...

Detaylı

bozkır.com - bozkır forum

bozkır.com - bozkır forum "Dükkanların öğleden sonra kapatılması aptalca. Ben siesta zamanı alışveriş etmek istiyordum. Bu yasaklanmalı." "Su parkında yer ayırtırken hiç kimse bize mayolarımızı ve havlularımı...

Detaylı