PDF SAYI 73 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 73 - Hayat Online
07
12
Peter Feldmann: Yabancı
Kökenli Oylarla Seçildim
Wiesbaden ve İstanbul
Fatih Kardeş Şehir
16
Genç Bilgisayar Mühendisi Habib
Rahman'dan Rahatlatan Buluş
ENERGY
Enerji
İçeceği
Damaklara
Serin
Bir
Tat
Sipariş İçin: 0179-9705472
E-Mail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 73 • Yıl/Jahre: 9 • Ekim / Oktober 2012 / Zilkade 1433
Kayıp Aranıyor
Vermisste Gesucht
Arkaik
Toplumlar
10
Eyvah
Gelişmekte
Demeyin
Olanlar...
Mahmut AŞKAR
Asım TOZOĞLU
05
ve Otobüs
Şoförleri
Dikkat!..
Selahattin SAYGIN 15
09
Kadın
Hatice Yazıcı SEVER
17
07
Dinim Varlık
Sebebim
Dilim Anamın
Ak Sütünde
Yeşeren
Vatanımdır
Ağır Vasıta
İhsan GÜLER
Sonunda
Kurbanlarınız
Mazlumlara
Bayram Olsun
Hacarabın
Serüvenleri
60
M. Salih AYDIN
21
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
11.90
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
HED
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
HAYAT
Sevgili dostlar!
Almanya`da yine birileri ve
yine sözde kayıpları ararken aranacak yerleri karıştırmaya devam
ediyor.
Sözde Almanya`da güvenlik
inisiyatifleri oluşturmak için yapılan çalışmalarda karşılarındaki
muhataplarla birileri dalga geçer
gibi davranmaya devam ediyor.
Pekçok sivil İslami Teşkilatın
iyi niyetli olarak katıldıkları “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”
çalışmasında maalesef politikacılar bunu istismar ederek aslında
kendi kalelerine gol attılar.
Kim ne derse desin, Almanya`-daki Sivil İslami Teşkilatların
hepsi bu ülkenin geleceği için ne
gerekiyorsa yapıyor ve yapmaya
devam ediyor.
Birileri olmayan şeyleri ortaya
çıkarma çabasında iken bir yandan da topluma huzursuzluk
pompalamaya devam ediyorlar.
Sözde Almanya`da yabancılar
üzerinden iyi niyetli bir çalışma
gibi gösterilmek istenen “Kayıp”
adlı bilboard çalışması maalesef
toplumda huzursuzluk oluşturdu. Bu kampanyanın çok büyük
sıkıntılar meydana getireceğini
sezen aklı selim sahibi insan ve
kuruluşlar demokratik tepkilerini göstererek kampanyanın durdurulması için gayret gösterdiler.
Bu gayretler neticesini verdi ve
kampanya ertelendi. Ertelenmesi
yetmez tümden kaldırılmalı diye
konuşulurken sanki birileri yine
dalga geçer gibi kampanyanın
bilboard bölümünü ertelerken
kartpostal şeklindeki kısmını
hem de hiç olmayacak yerde terör saldırılarına muhatap olmuş
Köln Keupstrasse`de insanların
gözünün içine baka baka gerçekleştirdiler. Bu ne aymazlık bu ne
geri zekalı bir tavır. Hem insanların acılarının tazelemesine vesile
oluyorsunuz ve hem de dalga geçiyorsunuz. Siz o kartpostalları
orada dağıtacağınıza gidin de o
terör eylemini yapanları yakalayıp adalete teslim edin.
Maalesef Almanya gibi bir ülkede birileri aptalca birşeyler yapıyor, ama ortada muhatap yok.
Muhatap bulmaya çalıştığınızda
birileri size aba altından sopa
gösteriyor.
Görüldüki “Kayıp” adı altında
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 03 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
Sinan AKTÜRK
[email protected]
Yanlış Kayıpları Yanlış
Yerde Aramak
yapılmak istenen bu ülkede yaşayan yabancıları rencide etti ve insanlar tepkilerini demokratik şekilde ortaya koydular. Sanki birileri bu tepkileri demokratik şekilde değil de toplumu karıştıracak şekilde olmasını istediler.
Ama insanların aklı selimle davranacaklarını bu şekilde beklemediler herhalde.
Kim ne şekilde isterse istesin,
hangi şekilde kışkırtmak isterse
istesin, bu ülkenin huzurunu bozamayacaklar ve bozduramayacaklar. Bazı siyasi erkler buna çanak tutsa bile bu olmayacaktır.
Biz kendi adımıza imkanlarımız dahilinde buna müsaade etmeyeceğiz.
Sayın Federal İçişleri Bakanı
bu tür kampanyalarla uğraşacağına sorumluluk alanına giren
meselelerde biraz daha iyi çalışıp
mesela neo-nazi cinayetlerinin
ortaya çıkarılmasında biraz daha
aktif olsun.
Bizim anladığımız bu tür absürt çalışmalar başka şekillerde
devam edecek gibi. İşte bakın
sünnet meselesinden sonra “Kayıp” çalışması. Bu da tutmadı yarın başka bir absürt mesele ile insanların karşısına çıkacaklar. Ve
ne hikmetse bu meselelerin hepsi
de göçmenleri ve özellikle de
müslüman göçmenleri hem etkiliyor ve hem de rencide ediyor.
Sanki birileri bu tür değişik
meseleleri sürekli gündemde tu-
tarak bir şeylerin üzerini kapamaya çalışıyor. Almanya gibi
ekonomik açıdan sıkıntısı olmayan bir ülkede ne hikmetse ekonomik sıkıntılar toplumu bunaltır vaziyete geldi. Bu sıkıntılar
acaba bir şeylerin üzerini örtmek
için topluma bilerek mi yaşatılıyor. Varsayalım ki biz komplo
teorisi üretiyoruz. O zaman bu
yaşananları ne ile açıklayacağız.
Birileri ne kadar bu toplumda
göçmenler, müslümanlar ve diğer kesimdeki insanlar arasında
huzursuzluk çıkarmak isterse istesin bizler de elimizden geldiği
kadar buna engel olmalıyız. İşte
buna fırsat olacak bir çalışma 3
Ekim`de pekçok İslami Sivil Teşkilatın gerçekleştirdiği Açık Cami Günleri. Yani “Tag der Offenen Moschee”. Gelin birilerin
inadına biz suçlu değil ortak değerlerde buluşmak için güzellikler arayalım ve aranmasına vesile
olalım.
Bize ait olan güzel hasletleri
bu toplumun huzuruna katkı
sağlayacak şekilde insanların istifadesine sunalım.
Bakın işte yakın zamanda bizlerin yani müslümanların iki büyük bayramından biri olan kurban bayramı gelmekte. Yine bazı
örgütler hayvan hakları adı altında yine yaygara koparmaya çalışacaklar. Bu yaygaralar kurban
bayramı geçtikten sonra durulacak ama insanların zihni bulan-
editörden
dırılacak. Ve bizlerin önemli bir
ibadet olarak gördüğü kurban
ibadetini de baltalamaya çalışacaklar. Gelin yapılmak istenecek
bu kıskırtmalara karşın bizler de
dünyanın pekçok yerinde yapılan
kurban kampanyalarına katılarak
bu kışkırtmaları boşa çıkartalım.
Buralarda da İslami usullere göre
kestiğimiz kurbanlarımızdan
komşularımıza da ikram edelim.
Birileri kayıp ararken bizler bu
toplumun huzuru için gereken
şeyleri arayalım. Onlar kayıp
ararken bazı şeyleri kaybederken
bizler kaybolan şeyleri bulup bu
topluma katkı sağlayalım.
Bakın mesela bulunduğumz
şehirler ile Türkiyedeki bulunduğumuz şehirler arasında son zamanda fazlalaşan kardeş şehir
projelerinin gerçekleşmesine katkıda bulunalım. Bu vesile ile kültürel bazda birbirimize katkı sağlarken ekonomik olarak da katkı
sağlanmasına vesile olalım.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalış malarımızı bereketlendirsin,
şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Impressum / Künye
HAYAT
Aylık Ücretsiz Gazete
Ekim - Oktober 2012
Zilkade 1433
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,
Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,
Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın,
Ayşe Akgün, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Habib Yazıcı
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve
Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
İslam Karşıtı Filmin Yasaklanması Talebi Şiddet Argümanı
İle Gerekçelendirilmemelidir!
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, gündemdeki
İslam karşıtı filmin gösterim yasağı ile ilgili tartışmalar üzerine yaptığı açıklamada: “Açıkça halkı
tahrik için çekilmiş ‘Müslümanların Masumiyeti’
adındaki filmin gösteriminin yasaklanması tartışmaları, maalesef şiddete neden olabileceği gerekçesiyle ‘kamuoyu güvenliğinin tehdit edilmesine’
odaklanmaktadır. Bu ise son derece problemli bir
yaklaşımdır” ifadesinde bulundu. Yeneroğlu ayrıca
şunları kaydetti:
“Şu durumda film yasaklansa da yasaklanmasa
da toplumdaki giderek artan gerilim ortadan kalkacağa benzemiyor. Asıl bu gerilimli süreci nasıl ortadan kaldırırız hususuna odaklanıp, bu doğrultuda
gayret sarf etmemiz gerekmektedir.
SPD ve Yeşillerin filmle ilgili olası bir yasağın temel hakların kısıtlanması anlamına geleceği yönündeki argümanlarını paylaşmamız mümkün değildir.
Her şeyden önce temel haklar, halkı tahrike yönelik
kin ve nefret içeren teşebbüsleri koruma altına almaz. Diğer yandan filmin yasaklanması, şiddetin
ortaya çıkabileceği endişesiyle gerekçelendirilmemelidir. Zira böyle bir argüman daha büyük sorunlara neden olabilir ve aynı zamanda Müslüman karşıtı nefreti körükleyebilir. Çünkü suça karşı harekete geçmek yerine ‘Müslümanların hassasiyetlerine
boyun eğiliyor’ kanaatinin oluşması son derece yanlıştır. Devletin temel görevi temel hakları korumak
ve her türlü şiddete karşı tüm gücüyle tavır almaktır.
Ancak hukukî açıdan bakıldığında, temel haklar
sınırlarını suç oluşturan eylemlerde bulmaktadır. Bu
çerçevede halkı tahrik eylemi Alman Ceza Kanunu’nun 130. maddesi, inançlara hakaret ise 166.
maddesi uyarınca suç olan eylemlerdir.
166. maddeye göre hakaret edilen inancın mensubuna yönelik hoşgörüsüzlük teşvikinde bulunulması ve bunun toplumsal barışı bozmaya elverişli
olması yeterlidir. Yine 166. maddeye göre, bu meselede ‘kamu güvenliği tehdit altındadır”, çünkü dini
bir topluluğa hakaret etmek, o topluluğun dini
inançlarının saygıyla karşılandığına dair güvenini
zedeleyebilir. Bu dahi 166. maddenin geçerli olması
için yeterli bir sebeptir.
Aynı şekilde halkı tahrik suçu (130. madde)
oluşturan eylemler Anayasa tarafından korunmamaktadır. Burada şiddet argümanına müracaat etmek yersizdir, zira toplumsal barışın korunması çerçevesinde; asgari bir hoşgörü, huzursuzluk ve güvensizliğin olmadığı ve de belirli halk gruplarının
dışlanmadığı bir ortam sayılmaktadır (BVerfG 1
BvR 2150/08). Bu meselede de bu şartlar yerine gelmiştir.
İ
➤ 04 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
haber
Sayın Almanya Şansölyesi Dr. Angela Merkel’e Açık Mektup
erek Federal İçişleri Bakanlığı ile
yazışmalarımız, gerekse medyada yer alan açıklama ve haberlerden de anlaşılacağı üzere, İçişleri Bakanlığı ve Müslüman dini cemaatler arasında aylardır “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi” bağlamında, bu işbirliğinin işleyişi ve içeriğine dair bilinen tartışmalar
yaşanmaktadır. Bu tartışmaların ve özelde Federal İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı “kayıp” afiş ve kartpostal-kampanyası hakkındaki görüş ayrılıklarının neticesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VİKZ), Almanya Müslümanları
Konseyi (ZMD) ve Almanya Boşnak
Müslümanları Birliği (IGBD) bu işbirliği platformundan ayrılmışlardır.
Federal İçişleri Bakanlığı baştan beri Müslüman dini cemaatlerinin “kayıp”-kampanyası ile ilgili çekincelerini
nazar-ı itibara almayıp, geçtiğimiz Perşembe günü (20.09.2012) kampanyanın
afiş kampanyasını ertelemiş, ancak kampanyanın diğer kısımlarının olduğunu
ve bu bağlamda kartpostal kampanyasını planladığı şekilde devam ettireceğini
açıklamıştı.
Bakanlık şimdi “kayıp”-kampanyası
bağlamında düşünülen kartpostal kampanyasına start vermek için Köln’ün
Mülheim semtinde bulunan ve 2004 yılında aşırı sağcı terör hücresi NSU’nun
burada infilak ettirdiği çivili bomba ile
22 kişinin yaralandığı Keupstraße caddesini seçiyor. Bir başka ifade ile, Federal İçişleri Bakanlığı, kendi ifadesiyle
“gençlerin ve genç yetişkinlerin radikalleşmelerinin” önüne geçmeyi hedeflediği bir kampanyayı bizzat kendilerinin
bir terör saldırısının kurbanı oldukları
yer ve mağdurların arasında başlatabiliyor.
İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla Keupstraße caddesi esnafına, yabancı bir
firma aracılığı ile üzerinde “kayıp”-kampanyasının bilindik motifleriyle bezenmiş kartpostallardan oluşan paketler dağıtılmış durumda. Bu paketlerin dağıtıldığı esnafların arasında Keupstraße caddesinde NSU tarafından gerçekleştirilen
çivili bombasaldırısının mağdurlarının
da bulunması, Bakanlığın düşüncesizliği
ve hassasiyetten yoksun olmasını bariz
bir şekilde gözler önüne sermektedir.
G
Sayın Şansölye, Diyanet İşleri Türk
İslam Birliği olarak Sizleri, İçişleri Bakanlığı‘nın her türlüduyarlılığı ve yapılabilirlik ölçüsünü kaybetmiş gözüktüğü, “Kayıp” kampanyasına ilişkin olumsuz gelişmeler ile şahsen ilgilenmenizi
istirham ediyoruz. Bu durumu, özellikle
Şubat ayında NSU terörü mağdurlarını
anma töreninde, samimi şahsi üzüntülerini ve hassasiyetlerini dile getiren herkese karşı bir hakaret olarak değerlendiriyoruz.
Sözüm ona kampanyanın başlatılması için tam da Keupstraße caddesinin
seçilmiş olması, ülke Müslümanlarına
gizli ama, gizli olduğu kadar da net bir
mesajın verilmek istenildiği izlenimini
uyandırmaktadır. “Kampanyalarımızı
nasıl sürdüreceğimizi kimse bize öğretemez, karışamaz.” sinyali veren bu tavır,
Bakanlığın “Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi” çerçevesinde de sergilediği tavrın
devamı mesabesindedir. Dört Müslüman kuruluşunun bu güvenlik işbirliği
platformundan çekilmiş olması da işte
bu inatçı tavrın neticesinde gerçekleşmiştir.
“Güvenlik İçin İşbirliği İnisiyatifi”
nde geriye ancak iki Müslüman kuruluşun kalmış olmasına rağmen Federal İçişleri Bakanlığı’nın sürdürdüğü tavrını
değiştirmek bir tarafa, kampanyayı durdurma niyetinin bile olmadığıanlaşılıyor. Ayrıca “Kayıp” kampanyasına aynı
hızla devam ediliyor olması Bakanlığın
geçmişte bu konularda Müslüman kuruluşlara eşdeğer paydaş olarak değil de
göstermelik çevre olarak ihtiyaç duydu-
ğu çıkarımına izin veriyor.
Kampanyanın bu talihsiz başlangıcı
zihinlerde bir dizi soru çağrıştırıyor. Federal İçişleri Bakanlığı’nın başlangıç için
Keupstraße caddesini seçmiş olması bir
tesadüf müdür? Tesadüf değilse, organizatörlerin tüm ülkeyi sarsan NSU-terörü
ile ilgili haberlerden bu caddenin
NSU’nun terör saldırılarına maruz kalan
yerlerden birisi olduğunu bilmiyorlar
mıydı? Biliyorlardıysa, bu yeri seçmekle
hangi akla hizmet etmeye çalıştılar? Bu
yeri seçmekle ülkenin Müslümanlarına
ve genelde göçmenlerine gizli bir mesaj
mı vermekistendi?
Ne var ki, İçişleri Bakanlığı’nın kartpostalları dağıtmakla ulaşmak istediği
hedef kitlenin var olduğunu varsaydığı
şehirleri seçmiş olduğu düşünülecek
olursa, yer/şehir ve bölge seçimlerinin
bilinçli bir şekilde yapıldığından hareket
edilebilir. Kampanya Müslüman kuruluşlarının çoğunun merkezlerinin bulunduğu şehir olan Köln’de başlatılmıştır; diğer şehirler de onu takip edecekmiş.
Müslüman kuruluşlar “Güvenlik
İçin İşbirliği İnisiyatifi”ne katılımlarında, herfırsatta veher seferinde NSU’nun
terör saldırılarını ve artan Müslüman
düşmanlığının ele alınmasını dile getirmişler ancak, Bakanlık tarafından bu gerektiği ölçüde dikkate alınmamıştı. Buna mukabil neticede bir kampanyasının
başlatılmasında sembolik diyebileceğimiz bu yeri seçmek suretiyle NSU konusunu tartışmalara dahil etmiş olması, sadecekaderin acı bir cilvesi olmasa gerektir.
Bu mektubumuzla Siz Sayın Şansölye’den, Federal İçişleri Bakanlığı ile
Müslüman kuruluşlar arasındaki işbirliğinde derin anlaşmazlıkların yaşanmasına yol açan ve - sergilenen saygı ve güven eksikliğinden ötürü - başka çerçevelerde yürütmeye devam ettiğimiz işbirliklerine olumsuz tesir etmesinden endişe duyduğumuz “Kayıp”-kampanyasının
durdurulması için şahsen devreye girmenizi istirham ediyoruz.
Selam ve saygılarımla;
Prof. Dr. Ali DERE
DİTİB Genel Başkanı
Frankfurt Römer Ödülleri Verildi
ömer ödülleri aralarında 4
Türk’ün de bulunduğu 64
kişiye verildi. Çeşitli alanlarda gönüllü hizmetlerde bulunan
Yankı Pürsün, Aydın Erbaş, Hüseyin Kurt ve Ömer Zengin ödüle layık görüldü. Frankfurt’un tarihi
Römer Belediye binasında düzenlenen törende Pürsün ve Erbaş,
ödüllerini Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann’ın
elinden aldı. Hüseyin Kurt ve
Ömer Zengin ise mazeretleri nedeniyle törene katılamadı.
Yankı Pürsün, böyle bir ödüle
layık görüldüğü için çok mutlu olduğunu ifade ederek, ‘’Frankfurt
Belediye Meclis üyeliği ve gençlik
komisyonunda uzun yıllardan beri yaptığım çalışmalardan dolayı bu plaketi aldım. Benim için büyük bir şeref. Göçmen bir ailenin çocuğu olarak 10 yıllık
R
çalışmalarımdan sonra böyle bir ödül aldığımdan dolayı gurur duydum’’ dedi.
Pürsün, Türk vatandaşlarının da Alman toplumunun bir parçası olduğunu
belirterek, gönüllü olarak yapılan çalışmaların herkese faydası
olduğunu ve bu nedenle Türk
gençlerine gönüllü hizmetlerde
yer almalarını tavsiye ettiği vurguladı.
Aydın Erbaş ise yaptığı konuşmada, fahri hizmetlerinden
dolayı aldığı ödülün kendisini
onurlandırdığına işaret ederek,
‘’10 yıldan bu yana Frankfurt’taki yabancılar meclisinde görev
aldım. Yaptığımız bazı önerilerimizle yabancıların sorunlarına
çözümler getirmeye çalışıyoruz.
Frankfurt’taki göçmenlerin sorunlarının belediyeye iletilmesi
konusunda aracı kurum olarak
faaliyetlerde bulunuyoruz.
Bizden sonra da gençlerin bu tür
faaliyetlere katılmalarını tavsiye ve arzu
ederim’’ diye konuştu.
HAYAT
ilgi ve iletişim çağında yaşayan insanlar olarak, sadece
yazılı veya görüntülü (görsel
değil!) medyadan, yirmidört saat
içinde dünyada olup bitenlere baksanız, umumiyetle iki çeşit toplum
dikkatinizi çeker:
Kendisiyle cedelleşen toplum
Dışarıyla yarışan toplum
Kelimeleri biraz daha çıplak olarak seçmiş olsaydık; birincisi için,
birbirini yiyen toplum ve ikincisi
için ise, birilerini yiyen toplum olarak tarif etmek gerekirdi. Kendisiyle cedelleşen, yani kavgalı toplumlar, şayet “arkaik toplum” kategorisinde iseler, Cahiliye Dönemi’ndeki
kabile, aşiret, sülale taassubuyla hareket eder ve bu uğurda birbirlerinin kanını dökmekten geri durmazlar. Afganistan’dan Suriye’ye
kadar uzanan coğrafyada olup bitenleri bakıldığında, vaziyetin vehameti kendiliğinden anlaşılır zaten... İçe dönük mücadelenin, tartışmanın, yerine göre kavganın boyutu veya seviyesi, o toplumun gelişmişlik derecesini de ortaya kor.
Sadece bir tesbitte bulunmak
için herkesin tahmin edebileceği,
iki farklı toplumu örnek vermek istiyorum: Bir ülke düşünün ki, toprakları başka bir ülke tarafından
hem kısmen işgal hem de abluka altında olsun. Bu esaret zincirini kırabilmeleri için, birlikte hareket etmelerinin şart olduğunu herkesten
daha iyi kendileri bildikleri hâlde,
hem birbirlerini “yiyorlar”, hem de
can düşmanlarına “yem” oluyorlar.
Sözkonusu ülkeyi işgal ve abluka
altında tutan ülkenin milletine
mensup bir cemaatin davetlisi olduğum toplantısında, önemli konuşmacılardan birinin adete dünyaya meydan okur tarzdaki uyarısı
şöyleydi: Biz kendi içimizde bizi ilgilendiren meseleleri yeterince tartışıyoruz. Ne yapacağımız konusunda sakın kimse bize akıl vermeye kalkmasın!.
Bu tavır, bir gelişmişlik ve kararlılık göstergesi olduğu kadar, dışarıdan gelecek her türlü müdahaleye
de kapıları kapatmaktır. “Kızılelma”sı olan milletler kadar, toplumlar, cemaatler ve azınlıklar da, kendi içinde tartışırken dışarıdan müdaheleye izin ve fırsat vermeksizin
asıl hedefine doğru diğerleriyle yarışa doludizgin devam ederler. Azgelişmiş veya gelişmekte olan toplumlar, katettikleri merhalenin az
veya çok olduğuna, kendilerinden
her yönüyle daha ileride olanlara
bakarak değil, kendilerinin dününe
B
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 05 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
Mahmut AŞKAR
[email protected]
Arkaik Toplumlar
Gelişmekte Olanlar...
Gelişmenin bize göre doruğunda olan bir ülkede sizin kültürel varlığınızı kabullenmede zorlanan ve
kısmen hazmedemeyen kesime, aleyhinize kullanacakları bunca “malzeme”yi verdikten ve bir nesli kaybettikten sonra siz, biraraya gelmeği “gelişme” olarak
görüyorsunuz; oh ne âlâ... Hiç gelmemektense, buluşmak, görüşmek, birlikte resim çektirmek iyidir,
hoştur! Ve bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak...
Fakat, yıllardır bu ülkedeki geleceğimize dair beslenen ümitleri tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek için biraraya geldiyseniz; keşke olmasaydı!...
bakarak karar verirler. Meselâ, Türkiye milletler yarışında gelmiş olduğu seviyeyi, bir Japonya hatta
Güney Kore’ye göre değil, bundan
15-20 sene önceki Türkiye’nin durumuna göre belirleme cihetine gider.
Bir vesileyle Almanya’da önde
gelen Türk çatı kuruluşlarının temsilcileriyle biraraya gelmiştik. Türk
azınlığın buradaki malûm meseleleri konuşuluyordu. Kırk yıldan beri burada yaşayan ve ilk Türk cemiyet yapılanmalarının başladığı
günlerden beri de, aktif bir teşkilat
hayatı olan birisi olarak, gelmiş olduğumuz noktayı yeterli görmediğimi ve yavaş yavaş ümitlerimin
suya düşmeye başladığını dile getirdim. Karşımdaki temsilcimiz bana uzun uzun bildik konuları anlattı, anlattı... Sabrım da tükenme
noktasına gelmişti ki, “Bundan birkaç sene önce birbirimizle doğrudürüst selâmlaşmazken, şimdi sık
sık biraraya geliyor ve meseleleri-
mizi konuşabiliyorsak, bunun kendisi büyük bir gelişmedir” dedi. Almanya’ya olan göçümüzün üzerinden elli yıl geçti. Hayatî önem arzeden meselelerimiz olduğu gibi durmakla kalmayıp, üzerine İslamofobi gibi dünya konjöktüründen kaynaklanan hadiseler de ilave edilmesine rağmen, biz almış olduğumuz
mesafeyi, kendi dünümüzle kıyaslıyor ve tatmin oluyorsak, bunun
kendisi de bir gelişmişlik örneğidir,
lâkin azgelişmişlik!
Gelişmenin bize göre doruğunda olan bir ülkede sizin kültürel
varlığınızı kabullenmede zorlanan
ve kısmen hazmedemeyen kesime,
aleyhinize kullanacakları bunca
“malzeme”yi verdikten ve bir nesli
kaybettikten sonra siz, biraraya gelmeği “gelişme” olarak görüyorsunuz; oh ne âlâ... Hiç gelmemektense, buluşmak, görüşmek, birlikte
resim çektirmek iyidir, hoştur! Ve
bunun da kendisi bir gelişmedir, elhak... Fakat, yıllardır bu ülkedeki
dosya
geleceğimize dair beslenen ümitleri
tuz buz etmek ve birbirinizle cedelleşmek için biraraya geldiyseniz;
keşke olmasaydı!... Bugünkü
KRM’nin (Almanya Müslümanları
Koordinasyon Konseyi) oluşumundan çok önceleri, ilk sözü söyleyen,
(ATİB Genel Sekreteri olarak) ilk
taslak projeyi hazırlayan ve ilk adımın atılmasına vesile olanlardan
birisi olarak, kendisiyle didişmekten, aslî meselelerine yoğunlaşamayan sözkonusu oluşumun durumu
içimizi sızlatıyor.
Yukarıda zikrettiğim toplantıda;
geride bıraktığımız yıllar içinde
Türk/Müslüman çatı kuruluşlarının sırasıyla siyasî irade tarafından
önce zirvelere taşındığını sonra
alaşağı edildiğini hatırlattım. Kimse itiraz etmedi. Son günlerde kuruluşlararası cedelleşmenin bu saatten sonra kimseye fayda getirmeyeceği gibi, çözüm bekleyen meselelerimizi daha da çıkmaza sokacağı endişemize de kimse itiraz etmedi. Fakat şimdiye kadar kimse de
ketum tavrından taviz vermedi, geri adım atmadı. Olsaydı şaşardım,
çünkü biz henüz daha “gelişmekte
olan” veya en iyi ihtimalle, “azgelişmiş” bir zihniyete sahibiz, gelişmiş
bir ülkede olsak da...
Batılı düşünürlerden öğrendim:
Cemaatler içindeki “kardeşlik”
bağları veya yakınlaşması, ortak
değerlere, ülkülere sahip olunduğundan dolayı değil, aynı cemaat
içindeki ortak düşmanların oluşundandır. Her kuruluş içinde birbirine çok dostane ve hasmane insanların olduğunu, bizzat cemiyet
adamlarının kendileri daha iyi bilirler. Aynı gayeler etrafında birleşen veya aynı inancı paylaşanlar,
kendilerinin dışındaki “ötekilere”
gösterdikleri saygı, nezaket ve yakınlaşmayı, kendilerinden olan
“ötekilerden” esirgemeselerdi, bugün
itibariyle
Almanya’nın
Türk/Müslüman azınlığı çok daha
iyi ve ileri bir konumda olabilirdi.
Son olarak herkesin bildiği bir
kıssadan hisseyi aktarmak istiyorum: Fatih Sultan Mehmet’in orduları Bizans’ın surlarına dayanmış,
ağır top mermileriyle surda yeni
gedikler açarken, rivayet olunur ki,
kilisede toplanmış din adamları
meleklerin dişi mi, yoksa erkek mi
olduğunu tartışıyorlarmış.
Siz de, kimin haklı kimin haksız
olduğunu tartışmaya devam ede
durun; nasıl olsa abluka altındasınız.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 06 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
dosya
DİKKAT UZMANI UYARIYOR
Kıymetli okuyucular şimdi vereceğimiz hesaplamalar bir örnektir (Beispielberechnung) ve kişiden kişiye değişebilir.
Kıymetli okuyucularımız geçen sayımızda size Gehaltsumwandlung nedir onu bildireceğimizi yazmıştık.
İşte detaylar:
Bir işçi, 1961 doğumlu, evli, eşinin kazancı yok ve aylık brüt
geliri 2.800 Euro.
İşverenle anlaşması ayda 200 Euro aylığından BAV`ya (Betriebsaltersversorgung) kesilecek.
Bu konuşulan miktar işçinin brütünden kesiliyor. Yani bu demek oluyorki işçinin 2.600 Euro brütü olmuş oluyor.
Kesilen 200 Euro`dan işçinin 43,53 Euro vergiden kar ediyor
ve 40,95 Euro Krankenkasse, Emeklilik kasası, İşsizlik için kesilen miktardan kar ediyor.
Yani kesilen 200 Euro işçiye 115,52 Euroya geliyor.
Bu kişi 16 sene 115,52 Euro ödediği anda, elde edeceği emeklilik miktari aylık olarak 230 Euro olacak veya 47.303 Euro birikmiş miktar.
Bir dahaki yazımızda kendinizin ve çocuklarınızın bir başkasına verebileceğiniz zararı ve eşya sigortasının neye yaradığını
ve ayrıca dikkat edilecek noktalarını anlatacağım.
➧
Atalay AVCI
Allianz Hauptvertreter
Fachagentur für die Allianz Bank
Her Türlü
Sigorta İşlemlerinizde
Hizmetinizdeyiz
Luisenstraße 3 . 63067 Offenbach
Tel:
069/829797-0
Fax: 069/829797-97
Mobil: 0173-3575687
eMail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Bu ay okuyucularımıza kısa ve öz
bilgiler vereceğiz ve çok önemli konulara değineceğiz:
Sonunda eyvah demeyin başlığının konusu, son zamanlarda malesef
sıkça rastlamaya başladığımız iki
olayı içermektedir. Bunlardan birincisi Türkiyeye yapılan havalelerin
çok fahiş miktarda olması, ikincisi
ise, e bay denilen kuruluş kanalıyla
internet üzerinden yapılan alış veya
satışlardır.
HAVALELERİN
BİR SINIRI VAR!
Bazı gurbetçilerimizin, Türkiye`
ye gönderdikleri para miktarları
nerdeyse yıllık kazancının yarısı kadar ve hatta bazan da daha çok olunca, maliyeden bir mektup almaktadırlar. Bilindiği üzere, yurtdışına
gönderilen havaleler, belli bir miktarı geçerse, kara parayı aklama kanunu gereğince, bankalar tarafından
maliyeye bildirilmek zorundadır. Elbette gönderilen paranın kaynağı
belliyse örneğin onbeşbin euro
memlekete gönderiliyor ve paranın
banka hesabından çıktığına dair fotokopi varsa, zaten sorun yoktur. Bizim kastettiğimiz, kaynağı belirlenmeyen para havaleleridir.
Böyle bir durumda, maliye önce
konunun açıklanması için belirli bir
süre tanıyarak, ῾cevap hakkı’ tanıyor. Eğer gerekli bilgi ve belgeler zamanında maliyeye verilmezse, yurt
dışına giden paraların kayıt dışı olduğu varsayılarak, hem gelir vergisi,
hem işlem vergisi hem de belediye
vergisi ödetiliyor. Tabii ki bu da toplu bir yük oluyor ve ayrıca ceza da
ödettiriliyor…..
Bizden hatırlatması…
eBAY ALIŞ VE SATIŞLARI
OLAYI!
➤ 07 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
Asım TOZOĞLU
Diplom-Volkswirt
Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı
[email protected]
Sonunda Eyvah Demeyin
İnternet artık günlük hayatımızın
bir parçası haline gelmiştir. Bir mal
alacak veya satacaksak hemen bazı
kanallara başvurarak nerde ucuz
mal var arayıp bulma ve satın alma
imkanımız var. İstatistiklere göre Almanya`da her beş kişiden biri bu
yoldan alış veya satış yapmaktadırler.
Bu mal ve hizmet akımları, maliyenin özel elemanları tarafından
XPİDER adlı proğram yardımıyla
kontrol edilmektedir ve sınırı aşan,
dikkati çeken kimselere hemen bir
mektup gönderilerek, vergi denkleştirme işlemi yapılırken deklere edilmeyen gelirlerin daha doğrusu satışların sonucu elde edilen gelirlerin
açıklanmadığını ve bu mal veya hizmetin kaynağının ne olduğu sorulmaktadır.
Evin bodrumundan çıkarılıp da
satılan eski eşyalar için gelir vergisi
söz konusu değildir. Ama satış amacıyla alınan ve kar gayesiyle satılan
mallar, bilhassa devamlı olunca, gelir vergisine tabidir. Örneğin saat,
posta pulları, altın, gümüş eşya veya
bilgisayar yedek parçaları gibi… Bu
eşyaların alınış ve satışları arasındaki sure bir yılı geçmişse vergiden
muaftır. Eğer yıllık kayanç 600 eurodan yüksek değilse de vergiden
muaftır. Eğer satışlardan yılda
17.500 eurodan fazla gelir elde edilirse, tüm diğer gelirlerle birlikte işlem vergisi (Umsatzsteuer) ödenmek zorundadır.
eBAY yoluyla alış ve satış işlemi
yapanların bu konuda bilgi sahibi
olmasını istedik. (Bu konuda
BFH.Urteil vom 26.04.2012, AZ
VR2/11 Abrufnr 121535 daha yakından ilgilenenlere yardımcı olacaktır.)
Bazı diğer konulara da gelen so-
dosya
rular doğrultusunda değinmek istiyoruz:
* Geçen ay yayınlanan çocuk parasıyla ilgili yazımız ses getirdi ve teşekkür telefonları ve iletileri aldık.
Bu arada önemli bir soru da soruldu.
Çocuk ikinci tahsil yaparsa da kazancı sınırsız olur mu, çocuk parasını tam almak için?...
Maalesef hayır. İkinci bir meslek
veya tahsile başlayan çocuklarda, çocuk parasının alınması için, yıllık
net gelirin 8004 euroya düşürülmesi
gerekiyor. Tabii ki brüt gelirden sigorta masrafları ve işe gidiş geliş
masrafları düşüldükten sonra bu rakam elde ediliyor.
Geçen sayıyı okumayanlar olabilir. 2012 yılı Ocak ayından itibaren
çocuk parasındaki yukarda belirttiğimiz sınır, birinci meslek veya tahsil için kaldırılmıştır. Yani çocuk ne
kadar para kazanırsa kazansın, çocuk parası alınabiliniyor.
Minijob olarak tanımlanan 400
euroluk aylık vergidem muaf kazançlar, Ocak 2013`ten itibaren 450
euroya çıkacak.
Türkiyeden emekli geliri olanlar,
Haziran ayında değiştirilen yasa nedeniyle artık minijob yapamıyorlar.
Aksi halde Türkiye emeklilikleri kesilir. Türkiye emekliliğinin, vergi
denkleştirmeye de bildirilmesi gereklidir.
Konu Türkiye emekliliğinden
açılmışken, birçok kimsenin bilmediği konuyu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Türkiye SSK`ya yatırılan
paralar alman vergisinden para getiriyor. Geçmiş dört yılını hala maliyeye bildirmemiş ve bu yıllardan birinde SSK`ya para yatıranlar varsa,
gerekli evrakla maliyeye (tercüme
edildikten sonra) başvurabilirler.
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann
Kimse İnkar Edemez, Yabancı Kökenli Oylarla Seçildim
rankfurt Anakent Belediye Başkanı
Peter Feldmann`ı Frankfurt Yabancılar Meclisi Yönetim Kurulu üyeleri ziyaret ederek, ‘hayırlı olsun’ dediler.
Onyedi yıllık uzun bir süreden sonra
görevini bırakan Petra Roth`un yerine
sürpriz olarak seçilen Peter Feldmann:
“Kimse inkar edemez, yabancı kökenli
oylarla seçildim” dedi.
Yabancılar Meclisinin Frankfurt`ta
büyük önemi olduğunu dile getiren Feldmann, yabancılarla belediye arasında adete tercümanlık görevini sürdüren meclisin bir köprü olduğunu belirtti.
Üniversiteyi başarıyla bitiren yabancı
öğrencilerin iş bulmaları halinde oturma
izni alarak Frankfurt`ta kalabileceklerini
F
dile getiren başkan, Frankfurtlu esnaflarla Türkiyeden esnaflarla ilişki kurarak ticareti canlandıran kişi veya kuruluşların
ödüllendirileceğini belirtti.
Bu bağlamda Frankfurtla Eskişehir`in
kardeş şehir olma çabalarına da değinen
Feldmann, çoğu yabancı kökenli belediye
meclisi üyeleriyle ve belediye meclis başkanıyla ziyaretin gerçekleştiğini ve görüşmelerin çok verimli olduğunu dile getirdi.
Başkan Enis Gülegen, yardımcıları
Asım Tozoğlu, Abdunnasser Gannug,
Kerrz Johnson, Hacı Hacıoğlu ve Ömer
Zenginden oluşan heyete teşekkür eden
başkan Felmann, sorunların çözümlenmesi için sık sık görüşmeler olacağını belirtti....
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 08 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
haber
Türkiye’den Alınan Meslek Diplomaları Almanya’da Kabul Edilmeye Başlandı
ölndeki Türk Başkonsolosluğunda Almanya ve Türkiye hükümetlerinin bu yılın başında
uzlaştıkları diploma denkliğiyle ilgili
bir basın bildirgesi toplantısı düzenlendi. Toplantıya TC. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa, Köln Çalışma Ateşesi Tahsin Özdemir, Köln Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (HWK) yetkilileri Dr. Jur. Ortwin Welrich ve Dr.
Stephan Horbich konuşmacı olarak
katıldılar. DİTİB`e bağlı bazı cemiyet
başkanları ve Türk basın temsilcileri
de toplantıyı takip ettiler.
BASA`NIN KONUŞMASI
Konsolosluk konferans salonunda
yapılan toplantıda Köln Başkonsolosu
Mustafa K. Basa kısaca şunları söyledi.
„Değerli arkadaşlar çok önemli bir konuyu görüşmek için buradayız. Dr
Weltrich’in yakın işbirliği ve dayanışma gösterdiği çalışmadan dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Çok önemli
sorunla karşı karşıyayız. Basından takip etmişsinizdir. Almanya`da yaşayan
göçmenlerin kendi ülkelerinden edinilmiş 350 bin diplomaları var fakat bu
diplomalar Almanya`da tanınmadığı
için bu insanlar mesleklerini Almanya`da icra etmeleri maalesef mümkün
olamıyor. Bildiğiniz gibi yeni bir kanun çıktı. Bu kanun uyarınca bu diplomaların tanınması için bir mekanizma
oluşturuldu. Bu gün burada bizim hedefimiz en yetkili ağızdan bu mekanizmanın nasıl işleyeceğini sizlere ve sizler aracılığıyla kamu oyunu aydınlatmaya çalışacağız.‘‘ dedi. TC.Köln Başkonsolosu Basa özellikle basın mensuplarının bu konuyu medya organla-
K
rında anlaşılır bil dille yer vermelerini,
hatta mümkünse tekrar yayınlamalarını rica etti.
Köln HWK`dan Dr. Jur. Ortwin
Welrich`in konuşması
Köln Başkonsolosun konuşmasının
ardından HWK`dan Dr Welrick konuyla ilgili bir sunum yaptı. Bu konu
hepimizi ilgilendiren bir konudur.
Köln Ticaret Odası ve Köln Başkonsolosluğuyla beraber hedefimiz buradaki
gençlere yol göstermek bunu da afişlerimize yazdık. Son senelerde yaptığımız çalışmlarda başarılıydık. Türk kökenli gençler eskiye oranla çok daha
fazla meslek yapıyorlar. Bu meslek yapan gençler gelecek için iyi bir temel
taşı atıklarına inanıyorum. Gördüğümüz kadarıyla meslek yapan gençlerin
% 11.6 sı yabancı kökenli vatandaşlar
oluşturmaktadır. Bu da doğru yolda
olduğumuzun işaretidir. İstatistik olarak yabancı pasaportu olanlardan bu
yüzdeliğe ulaştık. Zira Alman pasaportuna geçenleri de almış olsaydık bu rakamın iki katı olduğunu tahmin edebiliyoruz. 01. 04. 2012 itibaren önümüz-
IGMG Kurucularından Hasan
Damar Oğlu Enes’i Evlendirdi
Duisburg Mevlana Camiinde
Kutsal Yolculuk Provası
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının kuruluşunda derin emekleri olan, Avrupadaki insan ve islam hareketinin hemen hep ilklerinde
bulunmuş büyüğümüzü, düğünü vesilesiyle hep
beraber yad ediyoruz. Allah uzun ömürler versin.
Hasan abi ve Hanife ablamizin küçük oğulları
Enes Damar, yine Atalay bey ve Selvet hanımın evladı gelin hanım Melek kardeşimiz, Langenfeld
Piano düğün salonunda yaklaşık 700 kişinin iştirakiyla en mutlu günlerini yaşadılar.
Türkiyeden gönderilen tebrik mesajıyla gençlere mutluluklar dilendi. Avrupanın farklı ülkelerinden ve özellikle Almanyadan düğüne katılamayan çok sayıda davetli tebrik mesajı yolladılar.
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün Türkiye`de
olması vesilesiyle Yavuz Çelik Karahan gecenin
İ
GMG Düsseldorf Bölgesi Duisburg Mevlana camii bu sene kutsal topraklara gidecek hacı adaylarına yönelik seminer düzenledi.
Duisburg Mevlana Camii düzenlenen seminerde hacı adaylarına hacc’ın
vecibeleri, ihrama girme zamanı ve
yasakları, tavafla ilgili hükümler, beşeri münasebetler, kurban kesimi, Medine ve Mekke ziyaretleri ve takip edilmeleri gereken idari konular konular
I
hakkında bilgilendirmeler yapıldı.
IGMG Duisburg Mevlana Camii
Hac ve Umre Başkanı Turgut Kantaroglu seminerde Hacı adaylarına ilk
agızdan bilgi vermesi için, Bölge Kafile başkanını davet etti. Düsseldorf
Hac Kafile Başkanı İsmail Tuzen tarafından kutsal beldelerde uyulması gereken bilgiler verdi. Düsseldorf Bölgesi Genel semineri 30 Eylül`de Krefeld`e yapılacak.
de yeni bir kanun var. Bu kanun biraz
daha orta yaş guruba hitab ediyor. Bir
kaç sene önce Almanya`ya gelen Türkiye`de meslek diploması almış olanlar burada aynı meslekle ilgili yapılan
(pürufungla) sınavla aynı diplomanın
burada denkliği eş değerliliği geçerli
saydırılabilir. Bu elbetteki iş aramada
yarış olabilir. Bu HKW bizim için biraz
karışık olabiliyor. Zira ülkeler meslek
eğitimi yaptırırken bizim müfredatımızla onların eğitimleri her zaman aynı olmayabiliyor.
Burada bizim yapacağımız sınav
maddi ve manevi külfetli olabilir. Bunun 300 ila 400 Euro arasında masrafı
çıkabilir. Bunu da denklik başvurusunda bulunan şahıslar kendileri ödemek
zorunda kalacaklar. Sanatkarlar ve Ticaret Odamıza kişiler ücretsiz olarak
başvuru yapabilirler. Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana (01.04.2012)
370 başvuru oldu. Bu başvuruların 68
tanesi Türk kökenli vatandaşlar oluşturuyor. İlk etapta bu çok büyük bir rakam değil. Ama bu kanundan insanların çoğunun haberi olmadığını düşünüyoruz. Belki çoğunluk elindeki dip-
lomalarının burada geçerli olmayacağını düşünüyor olabilirler. Bizlere her
halukarda başvuru yapabilirler. Önceden de belirttiğimiz gibi bu başvuru
parasızdır. Eğer burada diplomlarda
denklik bulunamazsa yaptıkları meslekle ilgili burada (fortbildung) yapabilirler. Bize başvuru için internet sayfamız hem Almanca hem İngilizce olarak hazırlanmıştır. Biz bunu yapmakla
dışardan gelen insanlara kucak açtığımızı göstermek istiyoruz. HKW olarak
biz bu kampanyada bir slogan oluşturduk. ‘‘Hayatın içinde beklenenden daha çok şey var.‘‘ Bu sloganı ben çok
önemsiyorum. Size iki tane şey söylemek istiyorum Bizim için nereden geldiğin önemli değil nereye gideceğin
önemli. Bir konu yanlış anlaşılmasın.
Ben sanatkarlar odasına gideyim, diplomamı götüreyim oradan bana bir
belge versinler deyip de, burada (Almanya`da) mesleğini bitirmiş birinin
aldığı diplomayla eş değerde bir belge
alacağınızı sanmayın. Zira başvurularınız incelense bile Alman meslek kurallarına göre tekrar imtihana tabi tutulacaksınız” dedi.
Toplantının ilerleyen bölümünde
Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa`nın ayrılmasının ardından Köln Çalışma Ateşesi Tahsin Özdemir`in yönetiminde toplantı devam etti. Özdemir
bir soru üzerine Türkiye`de yapılan çevirilerin burada kabul edilmediğini
denklikle ilgili başvurularda Almanyadaki tercümelerin dikkate alındığının
altını çizdi. Toplantıya katılan vatandaşlarımız HKW yetkililerine yönettiği sorularla merak ettiği konuları birinci ağızdan cevaplarını aldılar.
onur konuğu oldu.
Düğün sohbet konuşmasını Avusturya Müftüsü Mustafa Mullaoğlu yaptı. Düğüne katılanlara bir
bakacak olursak oldukca tanık simalar İslam Toplumu davasının gönüllüleri Başkanlık divanı üyeleri, Mehmet Akif çalışkan, A. Hikmet Saral Süleyman Yılmaz, Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal, Yaşar Erim, Haldun Algan, İbrahim Gümüşoğlu, Heilbron Gençlik Teşkilatı, Ömer Benli, SELAM FOOD Gmbh Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ayan,
TV5 Avrupa Koordinatörü Mustafa Macit başta olmak üzere damadın ve gelin hanımın tanıdık ve
akrabaları gençleri bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadılar.
Düğüne Frankfurttan katılan Hüsna ilahi gurubu semazen, ilahi ve çeşitli gösteriyle renk kattı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 09 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
Değerli Hayat Gazetesi Okurları
Avrupa Uyum yasaları Ehliyet
Branşını da geniş kapsamlı etkiledi
ve değişikliğe uğrattı.
Tüm ehliyet sınıflarının değişimi ile birlikte içerik olarak da çok
değişiklikler yapıldı.
İşte bunlardan bir tanesi
“Beschleunigte Grundqualifikation für LKW und Buss Fahrer”
Ağır vasıta ve Otobüs şoförleri için
Hızlandırılmış İlk Kalifikasyon
kursu ve diğeri ise
“Weiterbildungskurs für LKW
[email protected]
und Buss Fahrer” yani Ağır vasıta
ve Otobüs şoförleri için Meslek Geliştirme kursu.
1. Konu 09.09.2009 tarihinden
sonra Ağır Vasıta Ehliyeti yapanlar
ve 09.09.2008 tarihinden sonra
Otobüs Ehliyeti yapanlar bu Kursu
yapmadan o vasıtaları Ticari amaçla kullanamazlar.
Bu kurs 130 Saat teorik Dersten
ve 10 Saat de pratik dersten ibaret
Dikkat 10.09.2014 tarihinden itibaren Ağır
olup Industri ve Ticaret odaları taVasıta Şoförleri 10.09.2013 tarihinden itibarafından Almanca olarak 90 dakikalık bir imtihana tabi tutulmaktaren Otobüs Şoförleri için “Weiterbildung”
dır.
Meslek Geliştirme Kursu mecburi oluyor.
Maliyeti ise 2000 ila 2500 € arasında değişmektedir.
Bu kursun sonunda alınan Sersınıf ehliyeti olanlar yani Oto Ehlitifika Ehliyet dairesine verilerek durduruldukları takdirde cezası
yetini
01.07.1999 tarihinden önce
İşveren için 20.000 €
Ehliyetin arka kısmına 95 kodu işalanlar bu kurstan muaf tutulmaklenmesi gerekmektedir.
Çalışan için ise 5000 € dur.
95 Kodu işlenmeksizin ticari
Bazı Sosyal işlerde çalışan şoför- tadır.
2. Konu ise Ağır Vasıta Ehliyeti
araç kullanarak polis tarafından ler örneğin İtfaiye gibi ve eski 3`cü
İhsan GÜLER
Ağır Vasıta ve Otobüs
Şoförleri Dikkat!..
T.C. Köln Başkonsolosu PHOTOKINA’ya Katılan
Türk Firmalarının Standlarını Ziyaret Etti
ki senede bir yapılan Köln Photokina‘ya Türkiyeden 3 firma katıldı. Her türlü yurt dışı
furlarına katılan Türk ihracatçılarını standlarında ziyaret eden T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa geleneğini bozmadı.
Basa Stadları gezip iş adamlarıyla sohbet etti.
Burada iş adamlarımızla bilgi alış verişinde bulunan Başkonsolos kısaca şunları söyledi. “Türkiye`nin Avrupa`ya en yakın olması bizlere avantaj
sağlamakta. Ülkemiz özellikle tekstil sektöründe
bundan oldukca fayda sağlıyor. Moda denince eskiden ne bileyim dört mevsilik moda konuşulurdu. Şimdi bir bakıyorsunuz bir pop yıldızının giy-
İ
diği ceket hemen moda oluveriyor.
Anında ürettirip buraya getirilmesi gerekiyor. Çin niye rekabet edemiyor. Bu
ürününü gemiye verdiğinde bu ancak
üç ayda buraya ulaşabiliyor. O yüzden
bizim Avrupa`ya yakın olmamız bize
başta bu manada bir kere avantaj sağlıyor” diyerek sözlerini sürdürdü.
EBRU OFSET
İKİNCİ KEZ FUARDA
Türkiyedeki tüm fuarlara katıldıklarını gazetemize anlatan Ebru Ofset
İstanbul Bölge Müdürü Halil Karaman
Kölne ikinci defa katıldıklarını söyleyerek şunları
aktardı. Bizim burada Berlin`de ve Hollanda`da
temsilci bayilerimiz var. Buradaki bayilerimizin
sparişlerinipaletler halinde yolluyoruz. Zira tek
tek yoladığınızda nakliye ücretleri bayağı yüksek.
Türkiyedeki iç piyasada başı çeken üç firma dan
birisi biziz. Fotoğrafçılıkta İzmirde bu mesleğin
duayenlerinden birisiyiz diyebilirim. Bizim ürünlerimiz gördüğünüz gibi el yapımı ürün çeşit boluğu olan albümlerden oluşmakta. Bize gelen resimler toplu halde kitap düzeneğinde olduğu gibi
hazırlanıp müşteriye veriliyor” dedi.
dosya
olan şoförler 10.9.2014 tarihinden
sonra Otobüs şoförleri ise
10.09.2013 tarihinden sonra “Weiterbildungskurs für LKW und Buss
Fahrer” yani Ağır Vasıta ve Otobüs
şoförleri için Meslek Geliştirme
kursu yapmak zorundalar.
Bu kurs 5 defa 7 saatten ibaret
olup toplam 35 saattir. Her 5 yılda
bir yapılması gerekmektedir.
Kursun sonunda imtihansız sertifika verilerek bu sertifikayı Ehliyet dairesine vererek ehliyetin arka
kısmına 95 kodu işletilmesi gerekir.
Eski 3`cü Sınıf Ehliyeti olanlar
yani 3,5 tondan fazla ticari araç
kullananlar da bu kursu yapmakla
mükelleftirler.
Bu kursları yapmak isteyenlere
biz Fahschule İhsan Güler olarak
yardımcı olabiliriz.
www.fahrschule-guler.de
Değerli Hayat gazetesi okurları
Bir süre yazılarıma ara verdikten sonra tekrar sizlerle beraber olmaya karar verdim.
Sorularınız olursa ister gazeteye
isterseniz bana e mail yazarak sorularınızı sorabilirsiniz.
Menmuniyetle cevap veririz.
Bir dahaki yazıda buluşmak
ümidi ile Allah`a Emanet olun.
Fahrschule Güler hayırlı yolculuklar diler.
Hessen’in Sevimsiz
Siyasetçisi İstifa Etti
adece müslümanların
değil, Hessen Eyaleyinde CDU hariç diğer
partililerin de sevmediği ve
‘kışkırtıcı’, ‘yabancı düşmanı’
vb. sıfatlarla adlandırılan ve
“bizim daha çok müslümana
ihtiyacımız yok, hatta daha
az” sözleriyle ortalığı karıştıran ve bu sözlerinden dolayı
Hessen Parlementosunda
özür dilemek zorunda kalan
Wetzlar`lı siyasetçi Hans Jürgen İrmer, Hessen Eyaleti
S
Eğitim
Komisyonundaki
görevini bıraktı.
Buna gerekçe olarak,
Hessen Eyaletinde Müslümanlara din derslerinin uygulamaya konulmasını gösterdi.
Altı aylık olarak Mutmacher, üç aylık olarak Gesundheitskompass ve aylık Wetzlarer Kurier gazetelerini yayınlayan Hessen CDU`lu İrmer, kendisini iyi bir milliyetçi olarak değerlendiriyor
ve “vatanını seven bir tutucu”
olarak kendisini tanımlıyor.
İrmer`in istifası CDU hariç her parti ve dernek tarafından olumlu karşılandı.
“İslam Hessen`e aittir”
diyen FDP`li Hessen Eyaleti
Kültür Bakanı Nicola Beer,
bu konuda sessizliğini korudu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 10 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
haber
Kurbanlarınız Mazlumlara Bayram Olsun
GMG Sosyal Yardım Derneği Hasene süreklilik arzeden Yetim, Su Kuyusu, Eğitim ve
Sağlık gibi projeler yanında dönemsel olarak
Ramazan ve Kurban kampanyalarıyla da mazlum ve mağdur coğrafyalara ulaşıyor. Bu sene
3.sü düzenlenecek olan kurban kampanyasının
çalışmalarını, hazırlıklarını ve detaylarını dernek başkan yardımcısı Mustafa Uyanık’la konuştuk. Hedefledikleri 123 bin kurbanı 4 kıtada
mazlum ve mağdur coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı amaçladıklarını söyleyen
Uyanık’la arkadaşımız Murt Kubat`ın yaptığı
söyleşiyi sunuyoruz.
Röportaja bu seneki kurban kampanyasının
sloganı ile başlamak istiyorum. “Kurbanlarınız
mazlumlara bayram olsun” sloganıyla ne mesaj
vermek istiyorsunuz?
Yeryüzünün değişik coğrafyalarında milyonlarca insan, maalesef insan onuruna yakışmayan şartlarda yaşamlarını sürdürüyorlar. İç
savaşlar, doğal afetler, kıtlık, kuraklık ve değişik
sebeplerden dolayı zor şartlar altında yaşayan bu
insanlar kendilerine uzanacak bir eli, umutlarını
yeşertecek bir çalışmayı bekliyorlar. Malumunuz
bayram denilince akla sevinç gelir. Bayram sevinçle yaşanır. Bizler de bu kardeşlerimizi ziyaret ederek bayram sevincini yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Bunu geçmiş senelerde gördük.
Dağıtımını yaptığımız kurban etlerinden daha
çok bizlerin bayramda onlarla birlikte oluşu, onları çok sevindirdi ve asıl bayramın bu olduğunu
ifade ettiler. Buna ise kurban kampanyası vesile
oluyor. İşte bu düşüncelerden hareketle sloganımızla bağışlanan her bir kurban mazlumun bayramı olsun mesajını vermek istedik.
BU SENE 4 KITADA, 65 ÜLKE VE BÖLGEDEYİZ
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene bu
sene kurban kampanyasının üçüncüsünü düzenliyor. Bu seneki kampanyada geçen senelerde düzenlediğiniz kurban kampanyalarına oranla ne tür değişiklikler söz konusu? Kaç ülkede ve
bölgede olacaksınız? Türkiye’deki kurban çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Geçen yıllardaki kampanyalarımıza oranla
değişiklik olarak ülke ve gözlemci sayılarımızı
zikredebilirim. 2012 Kurban Kampanyası’na
Brezilya, Çin, Ukrayna, Libya gibi yeni 12 ülke
daha dahil ettik. Bu sene 4 kıtada, toplam 65 ülke ve bölgedeyiz. Türkiye’de ise kuzeyden güneye, doğudan batıya tüm bölgelerde kurban dağıtımlarımız olacak. Ülke sayısını artırınca ülkelere gidecek gözlemci sayısını da 312’e çıkardık.
Artan gözlemci sayımızla aynı zamanda her bir
ülkenin ulaşılması güç her bir noktasına ulaşmayı amaçladık. Bir diğer değişiklik olarak ise; yeryüzü coğrafyasında her sene farklı farklı sıkıntılar ve acılar yaşanıyor. 2010 Kurban Kampanyası’nda Pakistan’da yaşanan sel felaketinden dolayı Pakistan’a ağırlık vermiştik; 2011 Kurban
Kampanyası’nda gündemimize Somali’de yaşanan kuraklık düşmüştü. 2012 Kurban Kampanyası’nda Somali’nin yanısıra Arakan Müslümanlar ve Suriyeli mülteciler daha çok gündemimizde olacak.
Kurban kesimleri yapacağınız ülkeleri neye
göre belirliyorsunuz?
Malesef her ülkede var olan ihtiyaç sahiplerinin her birine ulaşmak imkansız. Bu yüzden
öncelik belirlemek zorunda kalıyoruz. Önceliklerimizde ise; mağduriyetin ve mazlumiyetin daha fazla yaşandığı bölgeleri dikkate aldığımız gibi bağışcılarımızın hassasiyetlerini de dikkate
alarak Türkiye, Kafkaslar ve Balkanlarda da calışmalarımız oluyor.
YOĞUNLUĞUMUZ ARAKAN, SURİYELİ
MÜLTECİLER VE SOMALİ’DE OLACAK
Bu sene ağırlığınız hangi ülkelerde olacak?
Bir önceki sorularda bahsettiğim gibi; zulüm altında kalan ve dışlanan Arakanlı Müslümanlara yardım hususunda ağırlık vereceğiz;
Bangladeş’te yer alan Arakan kamplarında yoğun dağıtımlarımız olacak.. Suriye’de yaşanan iç
savaştan dolayı mülteci durumuna düşmüş yüzbinlerce insanın yanında olacağız. Her ne kadar
geçen sene daha çok gündemde olup, daha son-
I
ra gündemden düşse de Somali’de açlık ve susuzluk devam ediyor. O yüzden bu sene ağırlık vereceğimiz ülkeler arasında Somali’de yer alıyor.
Böylece medyanın gündeminden düşmüş olsa
da biz dikkatleri Somali’de tutmak istiyoruz.
Kısaca Kurban Kampanyasını nasıl gerçekleştirdiğiniz hususunda bizleri bilgilendirebilir
misiniz?
Elbette. Önce hedeflerimizi belirleyip bunu
Avrupa genelindeki temsilcilerimizle paylaşıyoruz. Daha sonra kaç kıtada ve kaç ülkede çalışmayı yapacağımızı tespit ediyoruz. Üçüncü aşamada bu ülkelere göndereceğimiz gözlemcileri
belli kriterlere göre belirliyoruz. Dördüncü aşamada, gelen bağışlara göre hangi ülkede ne kadar kesim yapılacağını belirliyoruz. Beşinci aşamada yerinde kesim ve dağıtımları gözlemliyoruz. Altıncı aşamada ise kampanyanın nihai sonuçlarını destekçilerimiz ve kamuoyu ile paylaşıyoruz. Kampanyamızın gerçekleşmesini kısaca
bu altı aşamada özetleyebilirim.
HEDEFİMİZ 123 BİN KURBAN HİSSESİ
2012 Kurban Kampanyası için belirlediğiniz
bir hedef var mı?
Geçtiğimiz sene 100 bin kurban bağış hedefini koymuştuk 118 bini aşkın bağış aldık. Bir
anlamda bu yılki hedef çıtasını Somali ve bağışçılar belirledi. Bu sene ise 123 bin kurban bağışını hedefliyoruz. Neden 123 bin? Hedef sayının
akıllarda kalması temsilciler açısından önemli.
Bu durumun temsilcilerimizi de motive ettiğini
geçtiğimiz yıllarda gördük.
Pekiyi, bu kadar büyük bir kampanyaya nasıl hazırlanıyorsunuz?
Bayrama iki ay kala, 8 hafta sürecek yoğun
bir sürece kendimizi ve bölge temsilcilerimizi
motive ediyoruz. Ülke, bölge ve şube temsilcilerini gözden geçirerek sıkı bir iletişim ağı kuruyoruz. Kampanyamız öncesinde güçlü bir ekip
oluşturduğumuzu ifade edebilirim. Kampanyayı
Avrupa’nın 11 ülkesinde, 600’ü aşkın şehrinde
oluşturduğumuz temsilci ağıyla yürütüyoruz.
Ekim ayının başında gerçekleştireceğimiz Kurban Gözlemcileri Toplantısı’nda 312 gözlemcilerimizle bir araya gelerek, ülkelere gitmeden önce son görüşmemizi yapacağız.
Bahsettiğiniz Kurban Gözlemcileri Toplantısı’nın içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?
Elbette. Belli kriterlere göre belirlediğimiz
gözlemcilerimize gidecekleri ülkeyi Temmuz
ayında haberdar etmiştik. Kurban Gözlemcileri
Toplantısı’na kadar izin, vize ve aşı gibi işlemlerini yapmış olarak toplantıya katılmalarını istedik. Kurbandan üç hafta önceki bu toplantıda
kurban gözlemcilerimizin bu işlemleri yapıp
yapmadıklarını kontrol ediyoruz ve gideceği ülke hakkında dikkat edilmesi gereken hususlar
noktasında onları bilgilendiriyoruz. Bunun dışında kurban kampanyası için bulunacakları ülkelerde yapacakları görevlere dair gerekli bilgileri kendilerine veriyoruz.
GÖZLEMCİLERİMİZDE TEMSİL KABİLİYETİNE DİKKAT EDİYORUZ
Kurban gözlemcilerinizi belirlerken nelere
dikkat ediyorsunuz?
Gözlemcilerimizde aradığımız en önemli
kriter temsil kabiliyetidir. Gözlemcilerimiz gittikleri ülkelerde resmi makamlarda, devlet kurumlarında üst düzey yetkililerle görüşüyorlar.
Bu yüzden Hasene derneğini en iyi şekilde temsil etmeleri gerekiyor. Seçim yaparken temsil kabiliyeti yüksek arkadaşları önceliyoruz. Yine diğer bir kriter dil. Kurban gözlemcimizin hem
resmi kurumlarla hem de ihtiyaç sahipleriyle iletişimde ülkede konuşulan dile hakim olması gerekiyor. Kurban gözlemcilerimizi seçerken işadamları kontenjanından gönderdiğimiz işadamlarımız da oluyor. Bununla gidilen ülkelerin kalkınmasına katkı sağlayacak iş adamlarını da bu
kampanyaya katılmaları noktasında imkan sağlıyoruz. Gözlemcilerimiz arasında medya mensuplarından da isimler göndererek kampanyamızın kamuoyuna yansımasını sağlıyoruz.
Kampanyayı gerçekleştirirken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Zorluklar hususunda ülkelere göre değişen
güvenlik sorunundan bahsedebilirim. Ulaşılamayan en ücra noktadaki mazluma ulaşma gayreti ile hareket ediyoruz ama karşımıza kimi zaman güvenlik engelleri çıkabiliyor. Birçok bölge
ve ülkedeki ulaşımın kötü olması, hijyenik olmayan ortamlar salgın hastalıklar da çalışmalarımızı yaparken yaşadığımız diğer sıkıntılar olarak zikredilebilir.
Kurban fiyatları bu sene de 100 € olarak belirlediniz. Kurban fiyatlarını neye göre belirliyorsunuz?
Geçmiş senelerdeki tecrübemiz bu kampanyada da kurban fiyatını 100 € olarak belirlememizi sağladı. Ülkeden ülkeye kurban fiyatları değişse de, kesim yaptığımız ülke yelpazelerini
dikkate aldığımızda ortalama kurban fiyatı yine
100 €’ya tekabul ediyor.
BAYRAMDA ÇOCUKLARI SEVİNDİRMEK DE GÖREVLERİMİZ ARASINDA
Kurban Bayramı’nda çocuklara dönük olarak bir paylaşımınız da olacak mı?
Geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu senede
çocuklar için küçük hediyeler hazırladık. 200 bin
balon ve şekeri her yıl olduğu gibi bu yılda gittiğimiz ülkelerde çoculara ikram edeceğiz. Hediyenin küçüklüğü bir tarafa, çocuklarda oluşturduğu sevinç çok büyük oluyor. Bunlarla çocuklara
bir nebze olsun bayram sevincini yaşattığımızı
düşünüyorum. Aynı zamanda Hasene yetimlerinin bulunduğu ülkelerde yetimlerimizi ziyaret
edip onlara bayramlık hediyeler de veriyoruz.
Sizlere kurban bağışlarını vermek isteyen
yardımseverler bağışlarını nasıl ulaştırabilirler?
Herkesin merkez büromuza gelmesi mümkün değil ama Avrupa’nın 11 ülkesinde 600’ün
üzerindeki şehirdeki temsilciliklerimiz üzerinden bizlere ulaşabilirler. Basta IGMG olarak,
Kampanyamıza destek veren camiler üzerinden
bağışlarını bizlere ulaştırabilirler. İlgili hesap numaramızı kullanarak havale yoluyla bağışlarını
ulaştırabilirler. İnternet sayfamız üzerinden de
online bağışta bulunabilirler.
Bağışçılarınız en son hangi güne kadar kurban bağışlarını sizlere ulaştırabilirler?
Biz kampanyamızı 1 Eylül itibari ile başlattık. Kampanyayı bayramın birinci günü akşamında kapatmayı planlıyoruz. Bağışcılarımıza
tavsiyemiz kurban bağışlarını son günlere bırakmamaları. Her ne kadar bize son günde ulaştırılan kurbanı biz gözlemcilerimiz vasıtasıyla 65 ülkede kestirebilsek de son günlere bırakılan bağış
sayısı 10, 15, 20 bini bulduğunda organize noktasındaki bazı sıkıntılarıda beraberinde getiriyor.
KURBAN KAMPANYASI 4 GÜNDE 4 MİLYON İNSANA ULAŞMANIN ADIDIR
Kurban Kampanyası Hasene için neyi ifade
ediyor? Kampanyalarınız arasındaki önemi nedir?
Bu kampanyanın bizim için önemi; kurban
gibi kişiyi Rabbine yaklaştıran bir ibadeti varlıklı insanlar ile ihtiyaç sahibi insanlar arasında da
bir ilişkiye dönüştürmek cihetiyle ayrı bir yeri
vardır. Sloganımızın da ifade ettiği gibi, mazlum
ve mağdurlara bayram sevincini yaşatmaya vesile olmak istiyoruz. Mazlum ve mağdur coğrafya
insanlarının bayramlarının buruk değil, sevinçle
geçmesine katkı sağlamak istiyoruz.
Bu kampanya bizim için; 4 günde 4 milyon
insana ulaşmayı ifade ediyor; 4 milyon insanla
bayramlaşmanın, kucaklaşmanın adı oluyor;
kurban ibadetini Afrika’nın ve Asya’nın en ücra
köşesinde kesilerek dağıtılmasını isteyen bağışcılarımızın ibadetlerini yerine getirmenin vesilesi
oluyor.
Kurban kampanyası çalışmasıyla aynı zamanda yetim, su kuyusu, sağlık ve eğitim gibi diğer çalışmalarımızı da takip etmek imkanı elde
edebiliyoruz. Gittiğimiz ülke ve bölgelerdeki
şartları bizzat gözlemleyip raporluyoruz. Bu raporlama sayesinde hangi ülke ve bölgede ne tür
eksiklikler var bunları daha bütüncül görebiliyoruz.
Avrupa’dan kalkıyorsunuz Uzakdoğuya,
Afika’ya, Amerika’ya; birçok insanın haritada
dahi yerini bulamayacağı yerlere gidiyorsunuz.
Bu çalışmanın sizler ve bağışçılarınız üzerinde
ne tür duygusal etkisi oluyor?
Kampanya için gittiğimiz ülkelerde gördüğümüz tablolar, duyduğumuz hikayeler bize daha çok çalışma noktasında aşk ve şevk veriyor.
Her bir mazlum ve mağdurun duası bizlere ayrı
bir misyon yüklüyor. Yine giden gözlemcilerimizin hayata bakış açılarındaki değişim onlarla
birlikte ailelerine ve çevrelerine de yansıyor.
Kurban kampanyamızın her sene biraz daha büyümesinde bu durumun katkısının azımsanmayacak derecede olduğunu düşünüyorum. Kuruluş misyonumuzda yer alan “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır.” hadis-i şerifinin
gereğini yapmanın huzurunu yaşıyoruz.
BAĞIŞLARINIZI
SON GÜNE BIRAKMAYIN
Son olarak kurban bağışlarını size emanet
eden hayırseverlere ne söylemek istersiniz?
İbadet niyetiyle yapılan bağışlarını geciktirmemesini tavsiye ediyoruz. 100 bin bağışın üzerindeki bir organizede son 2, 3 günde gelecek 20
bin bağış hem nakitlerin ulaştırılmasında, hem
kurbanlık hayvan bulmakta, hem de fiyatların
artışı noktasında oraganize açısından sıkıntı
oluşturabiliyor. Bu yüzden kurban bağışlarını
son günlere bırakılmamasını rica ediyoruz.
Bir diğer mesaj olarak da şunu söylemek istiyorum: Güzelliği paylaşmak ayrı bir güzelliktir.
Kurban bağışında bulunacak hayırseverlerimiz
yapmış olduğumuz çalışmaları tanıtabilirler. Bir
kişi yüzlerce kurban bağışı yapamayabilir ama
yüzlerce kurban bağışı toplanmasına vesile olabilir. Bunun güzel örnekleri var. Örneğin Fransa’dan Ömer Kaygısız isminde bir gönüllümüz
geçen sene 400’ün üzerinde kurban bağışı toplanmasına vesile olabilmiştir.
Bağışçılarımızdan aldığımız güven ve destekle bu yıl hedefimizi 123 bin koyduk. Şimdiden hayırseverlerimizin bağışlarının Allah indinde en
güzel bir şekilde kabul olması için dua ediyorum.
Frankfurt ile İstanbul
Belediyeleri İşbirliği
ürkiye’nin Eskişehir ili ile kardeşlik ilişkisi kurabilmek için Eskişehir’de temaslarda bulunan Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann, Almanya’ya dönmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş ile görüştü.
Başkanlık makamında yapılan görüşmeye Başkan Peter Feldmann Feldmann’ın yanı sıra Almanya’nın İstanbul
Başkonsolosu Jutta Volke, Başkonsolos Yardımcısı Dr.
Philipp Deichmann, Frankfurt Belediye Meclisi Başkanı
Dr. Bernadetto Weyland, Frankfurt Ekonomiyi Geliştirme
Kurumu Başkanı Peter Kania, Meclis Başkanı Danışmanı
Sabine Krosch, Feldmann’ın Danışmanı Tarkan Akman
katıldı.
Yaklaşık 45 dakika süren görüşmede dünyanın önemli finans merkezi olan Frankfurt ile İstanbul arasındaki işbirliği ele alındı. Toplantı sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Frankfurt Belediyesi arasında karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi konusunda bir mutabakat zaptı imzalandı. Mutabatak zaptında iki belediyenin tecrübe paylaşımı ve Avrupa şehirleri olarak menfaatlerinin müşterek
temsili gibi konularda karşılıklı yardımlaşması yer aldı.
İstanbul finans merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş
imza töreni öncesi yaptığı konuşmada, dünyada ülkeler
arasında ilişkilerin artmasının yanı sıra yerel yönetimler
arasında da ilişkilerin de geliştiğini söyledi. Topbaş, şunları söyledi: “Günümüzde yerel yönetimler daha etkin rol
oynayabiliyor. Frankfurt ile imzaladığımız bu mutabakat
zaptı iki ülke halkına katkı sağladığı gibi iki ülke ve bilhassa dünya barışına da katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği ile
güncel konularda daha farklı adımlar atacağımıza inanıyoruz. İstanbul dünyaya karşı sorumlu bir metropoldür.
Frankfurt’ta dünyanın finans merkezidir.
Avrupa Merkez Bankası, Alman Merkez Bankası ve
dünyadaki hemen hemen her bankanın bir temsilciliği
oradadır. İstanbul da bölgesel finans merkezi olma yolundadır. Biz de Frankfurt’un ayak izlerini takıp ederek bölgede bir ekonomi ve finans merkezi olacağımıza inanıyoruz. Bu konuda kendi bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız muhakkaktır. Ortak adımlar atmak durumdayız.
Türkiye’de Alman firmalarının yatırımları birinci sırada
geliyor. Biz bu konuyu da kendimize model alıyoruz. İstanbul’un çok sayıda kardeş şehrine ilaveten 19 kentle işbirliği, 9 kentle de mutabakat zaptı bulunuyor. Almanya’da
Köln, Berlin ve Stuttgart ile yoğun ilişki içindeyiz. Buna
şimdi Frankfurt’ta eklendi. Bundan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu mutabakat zaptının imzalanmasında, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının çok memnun olacağına inanıyorum.”
İlk seyahat Türkiye’ye
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Peter Feldmann
da: “Belediye başkanı seçilmemden sonra yurt dışına ilk
seyahati Türkiye’ye yaptım. Bu önemli bir mesajdır. Belediye başkanı olarak kentte bilhassa çocuklar ve yaşlılar daha geniş imkanlar sağlamayı planlıyorum. Konut sayısını
artırmayı hedefledik. Bu sosyal hedeflerin yanı sıra elbetteki ekonomi ve finans konuları da çok önemli. Frankfurt
finans, telekomünikasyon alanlarında dünyanın önemli
merkezlerinden biri. Frankfurt Havalimanı önemli bir
ulaşım merkezidir. İstanbul ile imzaladığımız bu matabakat zaptı ile bu konularda işbirliğine giderek hem Frankfurt hem İstanbul için faydalı işler yapacağımıza inanıyoruz. Dünyadaki rekabet güçlü partner ihtayıcını da doğuruyor. İstanbul ile biz güçlü birer partner olacağız. Sayın
Topbaş’ın da ifade ettiği gibi Frankfurt’ta yaşayan Türkler
de bu işbirliğine mutlaka sevineceklerdir” dedi.
T
Frankfurt CDU Başkanı Uwe
Becker; “Neyi Yanlış Yaptık”
rankfurt Entegrasyon Bölümü tarafından yayınlanan kitabın değerlendirmesini yapan Uwe Becker; “Alman
vatandaşlığına geçen ve
kanunlara uygun bir şekilde hayatını sürdüren insanlara hep “yabancı kökenli” demeyi artık bırakalım” dedi.
Hessen Eyaletinin yüzde yirmibeşinin, Frankfurt`un yüzde kırkının yabancı asıllı insanlardan
oluştuğu gerçeğinden ha-
F
reket edilerek artık mümkün olduğu kadar çok insanın Alman vatandaşlığına geçmesi sağlanmalıdır
diyen Frankfurt Belediyesi Mali sorumlusu Becker,
karşılıklı sevgi ve saygının
olduğu bir topluma çok
ihtiyacımız var.
Frankfurt`un en işlek
alış veriş merkezlerinde
Selefilerin Kur`an-ı Kerim
dağıtmaları konusuna da
değinerek; “biz neyi yanlış
yaptık sorusunu sordu ve
çocukların çocuk yuvasından itibaren tüm okullarda gerekli eğitimin ve öğretimin verilmesi ve herkesin dinine ve kültürüne
bağlı kalması şartıyla entegrasyonu başarmamız
gereklidir” dedi.
Örnek olarak ‘mama
lernt deutsch’ anne almanca öğreniyor proğramını dile getiren Becker;
“özgürlük, sorumluluk,
demokrasi ve eşit haklar
prensiplerimizdir” dedi.
Wiesbaden ve İstanbul Fatih Kardeş Şehir
lmanya`nın Wiesbaden şehri ile İstanbul`un Fatih İlçe belediyeleri arasında
Türkiye’de imzalanan kardeş şehir protokolünün ikincisi Wiesbaden’de imzalandı.
Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı Dr.
Mustafa Demir; “insanların birbirlerini tanımasının önyargıları kaldıracağını” söyledi.
Hessen Eyaleti’nin başkenti Wiesbaden ile
İstanbul’un Fatih ilçesi arasında tarihi Zeyrek
Sarnıcı’nda imzalanan kardeş kent protokolünün ikincisi Wieasbaden’de gerçekleşti.
Türkiye’de yapılan imza töreninden hemen
sonra beraberindeki sekiz kişilik heyet ile Wiesbaden’e gelen Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Wiesbaden Belediye Sarayı’nda düzenlenen imza törenine katıldı. Törene Mustafa Demir ve Wiesbaden Belediye Başkanı Dr.
Helmut Müller’in yanı sıra Wiesbaden Belediye Meclisi Başkanı Wolfgang Nickel, T.C.
Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Yaşar Bilgin, CDU’lu
A
Hessen Eyalet milletvekili İsmail Tipi, Türk
Alman Toplumu Başkanı Gerd Andres, Wiesbaden Yabancılar Meclisi Başkanı Salih Doğan, milletvekilleri, sivil toplum temsilcileri ile
Türk işadamlarının da aralarında bulunduğu
yaklaşık yüz kişi katıldı.
Önyargılar yok olur
Törende konuşan Fatih Belediye Başkanı
Dr. Mustafa Demir; „insanların birbirlerini tanımasının önyargıları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldıracağını kaydetti. Fatih’in bulunduğu
konum nedeniyle kültürler arasında köprü
olabileceğini ifade eden Wiesbaden Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Müller de kardeş sehir projelerinin dünyayı barış içinde daha yaşanır kılacağını, kardeşliğin insanlar arasında
yakınlaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi.
İmza törenin ardından müzik ve sanat okulu öğrencileri Mozart’ın eserini seslendirdi.
Ardından da Fatih Belediye Başkanı Dr. Mustafa Demir adını Wiesbaden’in Altın Kitabı’na
yazdı.
T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı
kardeş kent projesinin eleştirelere rağmen altı
yılda olumlu sonuçlandığını söyledi.
Fatih’e gidin
Fatih’i ‘Boğaz’daki mükemmel kent’ olarak
niteleyen Wiesbaden Belediye Meclisi Başkanı
Nickel ise katılımcılara: “Bizler kalbimizi açıyoruz. Politika kardeş şehir anlaşmasını imzalar. Yaşayanlar insanlardır. Halka özellikle çağrıda bulunmak istiyorum. Fatih’e gidin” dedi.
Aytaç Avrupa Großmarkt
Marktstr. 10 . 50968 Köln
Tel.: 0221-3797985
Fax: 0221-3797986
Mobil: 0177-6529370
Depo Market Et Reyonu
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln
Depo Market Et Reyonu
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf
Depo Market Et Reyonu
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld
Depo Market Et Reyonu
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund
Mobil: 0177-6529370
YENi YENi YENi YENi
Depo Market Et Reyonu
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)
Mobil: 0177-6529370
TURKCELL’den Köln Keupstrasse’de İki Yeni Şube
Turkcell Europe Genel
Müdürü Özorbeyi ise “Turkcell uluslararası bir marka haline geldi. Bunu biz bayilerimiz ve iş ortaklarımızın oluşturduğu ekosistemimizle başardık. Almanya’da da sadece
urkcell Europa Almanyaya geleli iki yıl olmadan şube sayısını 47 ye
çıkardı. Köln Keupstrasse’de
iki yeni şube daha hizmet kervanına katıldı. Turkcell Europa Yönetim Kurulu Başkanı
Lale Saral Develioğlu’nun da
hazır bulunduğu açılışa T.C.
Köln Baş Konsolosu M.Kemal
Basa da iştirak etti. BM Elektronik ile FM Elektro mağazalarında düzenlenen açılış töreninde, mağaza sahipleri Mert
Baskın ile Ali Ceylaner, Turkcell Europe Genel Müdürü Ekrem Özorbeyi ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dündar Kavaloğlu çok sayıda basın mensubu ve vatan-
T
daşlarımız hazır bulundular.
Başkonsolos Basa:
“çıraklık eğitimine
önem verin”
Turkcell’in Türkiye’nin en
büyük firmalarından biri olduğuna işaret eden Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa, “Turkcell’in markasıyla Almanya’ya gelmiş olması, toplumumuza ve Türkiye ile bağları olan Almanlara hizmet
vermeye başlaması Türk ekonomisinin ulaşmış olduğu gelişmişlik düzeyinin de bir göstergesidir” dedi.
Köln Başkonsolosu ayrıca
hemen her açılışta ısrarla üzerinde durduğu geleneği buradada sürdürüp her iki mağaza
sahibinden de meslek yeri çıraklık imkanı sağlamalarını istedi.
Develioğlu:
“Türkiye’yi temsil
ediyoruz”
Turkcell Europe Yönetim
Kurulu Başkanı Lale Saral Develioğlu, Keupstrasse’nın, Türkiye kökenli esnafın başarısını, girişimci ruhunu ortaya
koyduğunu kaydetti ve şunları
kaydetti: “Almanya’daki Türk
toplumu AB’nin lokomotif ülkesi olan Alman ekonomisine
büyük katkı ve dinamizm sağlıyor. Bizler sizlerin başarılarıyla gurur duyuyoruz.
Özorbeyi:
“Çok gururluyuz”
bir buçuk yıldır varız buna
rağmen gördüğünüz gibi ekosistemimizi oluşturmaya başladık. Şu anda Almanya genelinde 47 yetkili bayimiz var kısa bir süre içersinde 100’e ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.
Türkiye’de Uluslararası Hukuk ve
Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı
urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca
Avrupa ülkelerinde yaşayan genç hukukçularımızın
hukuk deneyimlerinin artırılmasına yönelik olarak 1019 Eylül 2012 tarihlerinde düzenlenen “Uluslararası Hukuk ve
Mukayeseli Hukuk Eğitim Programı” yapılan kapanış töreniyle son buldu.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 40 katılımcının
katıldığı program Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı 1. Hukuk Müşaviri H. Galip Küçüközyiğit’in katılımcılara hitaben yaptığı kısa konuşmanın ardından karşılıklı hediyeleşme ve katılımcılara verilen sertifika töreni ile son buldu.
Y
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 14 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
haber
IGMG Hessen Bölgesi 2012-13 Sezonunu Gelnhausen’de Açtı
slam Toplumu Milli Görüş Hessen Bölgesi 2012-2013 Çalışma
Sezonunu yüksek bir katılımla Gelnhausen`ta yaptığı salon
programı ile açtı.
İ
Programı sunan IGMG Hessen Bölge Teftiş Başkanı Habib Yazıcı tarafından
programın içeriği hakkında bilgilendirmeler yapıldı.
Daha sonra programın açılış Kur`anı Kerimini ve açılış konuşmasını IGMG
Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz yaptı. Kaçmaz okuduğu Kur`an-ı Kerim
ayetlerinin kısa açıklamalarını yaparken
aynı zamanda sezon açılışı münasebetiyle teşkilat dersi çalışması da yaptı.
Açılıştan sonra IGMG Hessen Bölge
Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak
mikrofona gelerek yoklama yaptı. Yoklamada katılımın yüksek olduğu görüldü.
Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Birim Başkanları birimleri hakkında sinevizyon eşliğinde bilgilendirmeler yaptılar.
IGMG Offenbach Mevlana Camii
yaptığı çalışmaları örnek çalışma olarak katılımcı cemiyet idarecilerine
sundu.
Yine IGMG Genel Merkez Sosyal
İşler Başkanı Ali Bozkurt`ta programa katılarak bir konuşma yaptı.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz program sonunda kısa bir
değerlendirme yaptı.
Program, görev yapmış ve halen
aktif görevde bulunmayan idarecilere
verilen plaketler ve kapanış Kur`an-ı
Kerimi ile sona erdi.
IGMG Kadınlar Teşkilatı 29
Günde 29 Bölge İle Buluştu
az dönemini yoğun bir çalışma temposu içinde geçiren
IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı idarecileri, mübarek Ramazan ayını da bölgelerle buluşmak için güzel
bir fırsat olarak değerlendirerek, 29 günde 29 bölgede, yarısından fazlası idareci olmak üzere 5260 kişi ile bir araya geldi.
Değişen Kadınlar Teşkilatı yeni yönetimi Ramazan ayı boyunca yoğun bir çaba sarfederek Stockholm’dan İtalya’ya, Paris’ten Berlin’e, Amsterdam’da Viyana’ya kadar 29 farklı bölgeye
ulaştı. Şube ve bölge idarecileriyle tanışmak, onları daha yakından tanımak, Ramazan ayının çoşkusunu birlikte yaşamak
amacıyla yola çıkan yöneticiler gittikleri yerlerde; bölge idarecileriyle, şube yürütme kurulları ile, mahalle temsilcileri gibi
çeşitli görevlerde bulunan Kadınlar Teşkilatı yöneticileri ve
üyeleriyle buluştular.
“Paylaşmak, müminlerin arasında sevgi ve muhabbetin
artmasına vesiledir. Bu bereket ve rızık dolu ayda dayanışma
daha da önemlidir. Bir iyiliğe karşı on veren Rabbimiz Ramazan ayında bire yetmiş verir” gibi mesajlarla, daha bilinçli ve
duyarlılıkla infak çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulandı.
Programları değerlendiren Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin şunları dile getirdi: “Elhamdülillah dolu dolu bir Ramazan ayı geçirdik. Bir çok bölgemizde yönetici hanım kardeşlerimizle, şahsen tanışma ve çalışmalarımızı istişare etme fırsatı bulduk. Ramazan ayı izin sezonuna denk gelmesine rağmen,
bir çok bölgede çok iyi bir organize ile dolu dolu salonlarda buluştuk. Diğer cemaatlerin temsilcilerini ve eski bölge ve şube
yöneticilerimizi de aramızda görmek bizleri ziyadesiyle memnun etti. Hanımlarımız bu çalışmalarda bir kez daha gücünü ve
samimiyetini ortaya koymuştur. Emeği geçenlere bir kez daha
şükranlarımı sunuyorum.”
Y
HAYAT
“
Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk (ibadet) yapsınlar diye
yarattım.” (Zariyat S. A. 56)
Yaratılışımızın özel bir sebebi olduğunu bu ayet-i kerimeden anlıyoruz. Her yaratılışın bir sebebi vardır
ve biz insanlığın da yaratılış gayesi şerefli bir kul olmaktır. Hayatta mutlak
teslimiyet vardır ve herkesin mutlak
teslim olduğu bir kapı, bir yol, bir makam vardır. Esas olan teslim olunan
makamın, her şeyin sahibi olması ve
gidilen yolun kurtuluşa götürmesidir.
Allah’a kul olmak, kulun aslına dönmek, fıtratının gereğini yerine getirmektir. Kul olmayı beceremeyenler,
daha doğru bir ifadeyle teslim olamayanlar, yaratılış hikmetini kavramaktan aciz olanlardır.
Dilim vatanımdır. Dilim anamın
ak sütünde yeşeren bağım, bahçem,
karlı dağımdır. Çağlayan çayım, dal
budak salan ormanımdır. Coşarak
akan nehrimdir. Türkülerim, şarkılarım, gazellerim, şiirlerim, manilerim,
ninnilerimdir. Rabbimin divanına
durduğum zaman, ellerimi açıp ve
dudaklarımın arasından süzülen ibadetim, duamdır. Kısacası dilim vatanımdır.
Türkçemiz dar bir alan içine sıkışmış, eğitim özelliği olmayan, tarihi birikim kazanamamış mahalli bir dil
değildir. Asırlara dayanan bilgi ve birikimi bulunan, geniş bir coğrafyaya
dayanan önemli bir dünya dilidir.
Milletimizin kurduğu devletler, geliştirdiği medeniyetler, yayıldığı coğrafyalar dilimizi daha bir zenginleştirmiştir.
Türkçeden atılan her kelime, bozulan her cümle yapısı, unutturulan değimler, ninniler, maniler, aralara yerleştirilen yabancı kelimeler, gençliğe
bizimmiş gibi sevdirilen makamlar
dilimize vurulan çok ciddi darbelerdir.
İnsanı değerli kılan, Yaratanın
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 15 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
Selahattin SAYGIN
[email protected]
Dinim Varlık Sebebim
Dilim Anamın Ak Sütünde
Yeşeren Vatanımdır
bahşettiği üstün meziyetlerdir. Yaratan akıl verdiği her insana bu meziyetleri fazlasıyla vermiş ve bundan
dolaysıda mesul tutmuştur. Bizim mesuliyetimiz taşıdığımız aklımızdan
geliyor. Cenab-ı Allah akıl vermediği
hiçbir kulunu, hiçbir konuda sorumlu
kılmıyor.
“Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız
ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak
mısınız?” (Embiya S. A. 10)
Dinimizin tapusu kitabımız
Kur’an-ı Kerim`dir. Kulun kendi
mantığına göre inandım demesi yetmez. İslam inancının kaynağı, Yaratanın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) dir. Müs-
lüman olduğunu söyleyip ve kendi
mantığına göre İslam’a sınırlar koyanlar, gerçek İslam’ı anlatmış olamazlar.
“Bana göre İslam” sözüyle başlayıp
olur olmaz fetva verenler cehaletin
ürünleridir.
“Eğer Allah size yardım ederse sizi
hiç kimse yenemez. Fakat eğer sizi
yüzüstü bırakırsa O’ndan başka size
kim yardım edebilir? Müminler sadece Allah’a dayansınlar.” (Al-i İmran160)
Gerçek din, Yüce Rabbimizin gönderdiği Kur’an ve O’nun Resulünün
hayatıdır. Teslimiyet ve samimiyettir.
Kul olmak ve gereğini yerine getirmektir. Dini gerçek manada kavrayanlar çevrelerine pozitif güzellikler
dosya
sunar, hakkı hukuku gözetir, muhabbeti, sevgisi artar. Yaratana duyulan
muhabbet, o kişinin hareketlerine
mutlaka yansıyacaktır. Bizim kültürümüzün ürünüdür “Yaratılmışı severiz
Yaratandan ötürü”. Muhabbetin kaynağı Yaratan`dır.
“Âşık olan Allah’ı bulmuş, Allah’ı
bulan kendini unutmuştur.” (ebû hasan el harakâni)
“Canımı isterse canan, minnet canıma, bir can nedir ki, feda etmeyeyim
cananıma” (fuzuli)
İnanan insan için muhabbeti bundan daha iyi ne anlatabilir ki?
Yaratana kulluk dinin emirlerini
yerine getirmekle olur. Biz varlığımızı
dinimizle, dilimizle ancak muhafaza
edebiliriz. Din imanımızın gereği, dil
millet oluşumuzun teminatıdır. Her
milletin bir gönül dünyası, bir de ses
teli vardır ve bizim gönül dünyamız
imanımız, ses telimiz de Türkçemizdir. Bizim gönül dünyamız, Rabbimizin bize Kitap ve Habibiyle bildirdiklerinin ruhumuzla bütünleşip âleme
yansımasıdır. Milletimiz inanç dünyası, kültürel yapısı itibarıyla bir deryadır. Bütün değerlerimizi dilimizle
dile getirir ve gönül dünyamızla, duygularımızla yaşarız.
Dinimiz, dilimiz millet olarak varlık sebebimizdir. Ayakta kalmanın,
varlığımızı sürdürmenin yolu özümüzü korumakla mümkündür. Şairin sözüyle: “İman ile yoğrulup/ Öze dönelim öze” (Ozan Yusuf Polatoğlu)
“İman olmadan mutluluk olmuyor/
Hakk’a inanan gönüller solmuyor” (Selahattin Saygın)
Nerede yaşadığımız belki çok
önemli değil, esas olan inançlarımızla,
kültürel değerlerimizle yaşamaktır.
Değerlerimizi koruduğumuz sürece,
nerede olursak olalım biz varız.
Milletimizin değerleri bizim kimliğimizdir. Kimliğimiz bizim varlık
sebebimizdir.
IGMG Hac Kafile ve Grup Başkanları Toplantısı Kerpen’de Yapıldı
GMG Hac – Umre Seyahat Şirketi, 2012 yılı
Hac Organizesi’nde görev yapacak olan Kafile ve Grup Başkanlarını bilgilendirmek amacıyla Kerpen`deki IGMG Genel Merkezi’nde bir
toplantı gerçekleştirdi.
Grup başkanlarından Şekip Sayık’ın okumuş olduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan
bilgilendirme toplantısında, yoklamadan sonra
söz alan Hac-Umre Birim Başkanı ve 2012 Hac
Genel Sorumlusu Tahir Köksoy; 2012 hac organizesinde görev yapacak olan Hac Birim Başkanlarını tanıtarak, görev alanları ile ilgili de kısa bilgilendirmelerde bulundu. 2012 Hac organizesinde, Mekke sorumluluğunu İhsan Taşkıran, Medine Sorumluluğunu ise Dr. Mustafa
Göksu’nun yürüteceğini bildirdi.
Tahir Köksoy yaptığı konuşmada 2012 hac
organizesi kapsamında toplam 8 adet otelde hizmet verileceğini belirtti. Kafilelerde her 100 hacıya bir bayan görevli tahsis ettiklerini söyleyen
Köksoy, “Bu sayede bayan hacı adaylarımıza hizmeti daha kaliteli bir şekilde ulaştıracağımızı
umuyoruz” dedi.
2011 yılında IGMG Hac – Umre Seyahat
Şirketi organizesi ile umreye gitmiş olan umreci-
I
lere anket ve CD gönderdiklerini hatırlatan Köksoy; aynı şekilde 2012 Hac organizesinde de hacı adayları için, hac malzemelerini kargo ile evlerine gönderdiklerini kaydetti. Köksoy, evlere
gönderilen paketlerde bir hacı adayının ihtiyaç
duyacağı; büyük çanta, omuz çantası, ihram, 4
çeşit kitap, video cd, terlik çantası, seccade, başörtüsü, diş fırçası ve macunu gibi malzemelerin
yer aldığını, ayrıca kafile seminerlerinde hacı
yelekleri, bavul etiketleri, telefon kartları ve kimlik kartlarının hacılara dağıtılacağını sözlerine
ekledi. Kutsal topraklarda da hacılara yönelik
ilave hizmetlerin olacağını bildiren Köksoy, otellerimizde kütüphane, genişletilmiş sağlık ocağı
hizmeti, kafile ve grup başkanları için çalışma
odaları, Wifi- internet bağlantısı gibi hizmetlerin de hacıların istifadesine sunulacağını aktardı.
Yine bu yıl uçuşların İstanbul iniş bağlantılı
olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun kafilelerimize yardımcı olacağını
belirtti. Köksoy, “Ayrıca 22 kişilik sağlık ekibi
hacılarımıza hizmet verecektir” dedi.
Bu yılki hac organizesinden 5500 kişinin
faydalanacağını belirten Hac-Umre Birim Başkanı Tahir Köksoy, kafile ve grup başkanlarına
dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verdi. Köksoy, Tüm görevlilerimizin donanımlı ve yetkin olması gerekliliğine vurgu yaptı.
Toplantıya, Türkiye’den THY İstanbul İstasyon Müdürü Fatih Mere de katılarak bir seminer
verdi. IGMG Hac – Umre Reisen GmbH’nın çalışmalarını çok başarılı bulduklarını belirten
Mere, uçuşlarda hava alanlarında ve uçak içinde
dikkat edilmesi gereken hususları aktardı. Kafile
ve grup başkanlarının sorularını da cevaplayan
Mere “THY olarak bu organizenin en iyi bir şekilde geçmesi için hep birlikte çalışacağız” dedi.
Mekke Sorumlusu İhsan Taşkıran, Kafile ve
Grup Başkanlarının görev ve sorumlulukları
hakkında bir seminer verdi. Kafile ve Grup başkanlarının A-Takımı olduğunu dolayısı ile çalışmaların profesyonelce olması gerektiğini söyleyen Taşkıran, kaybolma olaylarına karşı tedbirli
olunması ve bölgenin cografi yapısının iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 16 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
haber
Genç Bilgisayar Mühendisi Habib Rahman’dan Rahatlatan Buluş
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız
İsmim Habibrahman Dastageeri,
01.02.1980 Mainz doğumluyum. Afgan
kökenliyim. 1999`da Bremenhaven
Üniversitesinde Bilgisayar Mühendisliği okudum ve Stuttgart Üniversitesinde
ihtisas yaptım. 2006 yılında Umreye
gitmek nasip oldu. Biraz yorucu oldu.
Umre neden yorucu oldu?
Umreye gitmeden önce gerekli bilgileri edindim, fakat Umrede çoğu olay
anlık gelişiyor ve siz o anda bir sorunla
karşı karşıyasınız ve onun cevabını bilmiyosunuz. Dolayısıyla hocaya sormanız gerekiyor. Yalnız şöyle bir durum
var. Binlerce insan Umrede yada Hacda
bu insanların bilemedikleri bir takım
görevler olabilir, ya da hata yapmış olabilirler (Hac için). Bunlar gibi sorunla-
rı en kısa zamanda nasıl cevaplandırabilirim diye bir fikir geldi aklıma ve
“Yaya Navigasyonu” fikrini geliştirdim.
“Yaya Navigasyonu” ile tam olarak
neyi amaç edindiniz?
Müslümanlar Umre´de ve özellikle
de Hac´da çok zorluk çekiyorlar. “Yaya
Navigasyonu” ile bu zorlukları en aza
indirmeyi hedefledim.
Mesela?
Müslümanlar Hacda kafilelerini
gruplarını kaybediyorlar. Bir daha buluncaya kadar saatler geçiyor. Çünkü
milyonlarca insanın olduğu bir yerden
bahsediyoruz ve daha da önemlisi Hanımların kendilerine özel durumları
var, her aklına geldiğinde birilerine
sormaktansa teknolojinin nimetlerinden faydalansınlar diye düşündüm. İn-
Wuppertal’da Sezon Açılış Toplantısı Yapıldı
GMG Düsseldorf Bölgesi
Wuppertal Milli Görüş Yunus
Emre Camii tatilden sonra bir
toplantı yaptı. Yüksel Köse’nin
sunduğu toplantının açılış Kur’an-ı
Kerim’ini Mevlana Şahin okudu.
Ardından Yüksel Köse yoklamayı
da aldı. Açılış konuşmasını yapması için mikrofonu başkana verdi.
Cemiyet Başkanı Abidin Temel
yaptıgı selamlama konuşmasından
sonra yapılan faaliyetleri hakkında
bilgiler verdi.
Gençlik Başkanı Vekili İsmail
Şahin gençlikle ilgili faaliyetlerine
yer vererek ev sohbeti pprogramlari hakkında bilgiler verdi.
Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Köse: Aydabir hocahanım çağırıyoruz camiye sohbetimiz olu-
I
yor. Haftasonu kursu devam ediyor. Perşembe günü hanımlara
program devam ediyor. Anaokulumuz Cumartesi ve Salı günleri devam ediyor. Bilgilerini verdi.
Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Hayriye Şahin: Ayda 4 defa
program yapıyoruz.
Diğer birimler de kendi alanlarında bilgi verdiler
Dilek ve temennilerden sonra
program sona erdi.
sanlarımız orada elinde digital bir Hac
rehberi bulunduruyorlar. Akıllarına
herhangi bir soru geldiğinde hemen
online olarak bakabiliyor.
Hangi diller var içinde ve içeriğini
açar masınız?
Navigasyon dili Türkçe, Almanca,
İngilizce, sertifikali Malezyaca, Arapça
sertifikalarını bekliyoruz ve yakında
Persçe (İranca) geliyor.
Hac´da ne tür bir Hacc´a niyet etmiş, niyet ettiği Hacc`ın görevlerini eksiksiz yerine getirebilmesi için gerekli
tüm bilgiler mevcut.
Peki kimlerden destek görüyorsunuz?
Hac ve Umre organizasyonları yapan bir çok kurulusla konuştuk bunların içinde Malezyada Hac Bakanlığı
“Yaya Navigasyonu” ile çok yakından
ilgilendiler.
“Yaya Navigasyonu”na geri dönersek içeriğinde başka neler var?
Mekke´de çok insaat var ve kalabalık olduğu için insanlar kaybolabiliyor.
Biz bunun için bir cep telefonu yardımıyla internete bağlanıyor ve olduğu
yeri ve nereye gideceğini veriyor. Başka
hiç bir yardımcıya gerek kalmadan istediği yere gidebiliyor. Bir de Hac ve
Umre olarak Erkek ve Hanımlar için
iki bölüm şeklinde ayarladık. Yani erkeklerin sorunları başka olabiliyor, Hanımların sorunları başka olabiliyor.
Bizimle bu bilgileri paylaştığınız
için teşekkür ederiz Habib bey.
Ben teşekkür ederim faydalı olabilirsek ne mutlu bize.
Türk Kuruluşları Adalet Bakanını Ziyaret Ettiler
on zamanlarda "Sünnet Yasağı"yla hareretlenen, Almanya Müslümanları endeksli, tartışmalar gündemdeki yerini
korumaya devam ederken, Federal Almanya
İçişleri Bakanlığı'nın başlattığı bir başka aksiyon ortalığı karıştırdı. Güya radikal müslüman gruplardan gençleri korumak niyetiyle
hazırlanan "Kayıp" başlıklı afişler, öteden beri müslüman göçmenlere karşı var olan önyargıların daha da pekişmesine ve müslümanların potensiyel terörist gibi algılanmasına sebebiyet verdiği için, istisnasız bütün
müslüman kuruluşlar tarafından tepkiyle
karşılandı.
Daha birkaç gün önce de Rostock'ta yabancılara karşı girişilen ırkçı saldırıların 20.
yıldönümü münasebetiyle ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, "Rostock'tan gerekli ders
alınmamıştır" diyerek basın açıklaması yapmış ve daha sonra da Federal Almanya İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich'e Açık Mektup (Offner Brief) yazarak, Türk ve diğer
Müslümanların sözkonusu "Afiş Kampanyası" karşısında duydukları rahatsızlığı dile ge-
S
tirmişti. İşte bütün bu olayların üstüste geldiği bir günde, ATİB Genel Başkanı İhsan
Öner, RTS ve Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin, İslam Kültür Merkezleri Birliğ Berlin Temsilcisi Nazım Adanur ve
MÜSİAD-Almanya Başkanı Ali Uzun'dan
oluşan heyet, Federal Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheuser-Schnarrenberg'i Berlinde'ki makamında ziyaret ettiler.
Türk basının da geniş yer verdiği görüşmede, son gelişmelerden duyulan endişeler
dile getirildi ve Almanya Müslümanları'nı
hedef alan gelişmelerin hukuki boyutu konuşuldu. Görüşmenin yararlı geçtiğini söyleyen
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, “sünnet yasağına karşı işin hukuki boyutuyla ilgili
ATİB'in bir raporunu da Sayın Adalet Bakanı'na takdim ettik” dedi. Federal Almanya
Adalet Bakanı'nın, Türk kuruluşları temsilcileriye görüşmesinde ve ajanslara geçen demecinde, "İslam ve Müslümanlar Almanya'ya aittir" mesajını vermiş olması, kayda
değer bir gelişme olarak algılandı.
HAYAT
aman zaman kadın konusu gündeme değişik şekillerde gelir ve
konuyla ilgili değişik görüşler kamuoyunda yer alır. Kadının “ezilmişliği”,
“haksızlığa uğraması”, “kadın istismarları”, “kadın cinayetleri”…..gibi.
Bazen de kadının maruz kaldığı olaylar, olayın sıcaklığı gündemdeyken haklı
olarak infiale yol açabilmekte, yazılı, sesli ve görsel basında günlerce yer alabilmektedir. Konuyla ilgili kitaplar, dergiler
çıkmakta, söyleşiler, programlar, açıkoturumlar yapılmaktadır. Hatta konuyla
ilgili sivil ve resmi kurumlarca değişik
görüşler (feminizm gibi) kamuoyunda
yer almaktadır.
Kadın istismarı veya haklarının gasp
edilmesine, insanlar bulundukları zaviyeden bakarak ya işi erkek karşıtlığına
dönüştürmekte, ya da din diyanetle (!)
bağlantı kurarak işi din karşıtı söyleme
dönüştürmekte, ya da din adına olmadık
yorumlar yapılarak iş çığırından çıkarılmaktadır.
Konu, yakınımıza gelinceye kadar ya
bizi ilgilendirmemekte, dolayısıyla konu
görülmemekte, olumsuz bir tablo ile karşılaşıldığında ise insanlar genelde sağduyularını kaybetmektedirler.
Konuya farklı bir bakış;
Temel hak ve özgürlükler açısından
kadının erkekten hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla temel hak ve özgürlükler açısından erkeklerin lütfunu beklemeleri gibi
bir durum söz konusu olamaz. Böyle bir
durum varsa, kadınlar hak gaspına uğramışlardır. Hak gaspına uğramaları sonucu, bu haksızlığın ve mağduriyetin ortadan kaldırılması için duyarlı erkek ve kadınların vereceği her türlü meşru (yasal)
mücadele kutsaldır, saygıdeğerdir, desteklenmelidir. Yasal sorumluluğu bulunanların (meclisin), hak ihlalleri ve hak
gaspları konusunda varsa kanunlarda eksikliklerin giderilmesi, hak gasplarına
yol açabilecek tutum ve eylemlere karşı
açık kapı bırakılmaması, yasaların uygulayıcılarının şahsi tercihlerine zemin
oluşturmayacak şekilde yasal düzenlemeleri yapmaları yasal sorumluluklarının bir gereğidir.
Kadın, siyasi ve toplumsal alanın her
kademesinde görev alıp almama tercihine sahip olduğu gibi, dini anlamda da
inanıp inanmama, inancının gereklerini
yerine getirip getirmeme temel inanç özgürlükleri arasındadır. Bu konuda babanın, ağabeyin, kocanın, amcanın, dayının, resmi ve gayri resmi aktörlerin (türban(!) takıp takmama gibi) kadın adına
karar verme veya kadına dayatma hakkı
ve yetkisi yoktur.
Kadınlar her türlü olumsuz yaftalardan da uzaktır. “Erkeği ayartan”, “âdemin
ayağını kaydıran”, “asla reşit olamayan
(kendi hakkında karar verebilme anlamında), “aklı ermeyen”, “temsil kabiliyeti
noksan” gibi yakıştırmalar, kadına yüklenilen olumsuz kadın algısının patolojik
uzantısı olarak varlığını sürdürmektedir.
Ancak şurası unutulmamalıdır ki, kadına yöneltilen olumsuzluklar, sadece
karşı cinsle ilgili olmayıp hemcinslerinden de kaynaklanabilmektedir. Bu hayat
algısı, hayat felsefesi, hayat anlayışıyla ilgili bir durumdur.
Z
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 17 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
Hatice Yazıcı SEVER
[email protected]
Kadın
Kadına, kadın olmasından dolayı
yüklenen olumsuz her şey, insanlık tarihinin fıtrat dışında oluşturduğu (şeytani)
kültürün yansımasının günümüze uzantısıdır.
Kadın ve çocuk mağduriyet ve istismarları kadın ve çocuk olmanın sonucu
değil hastalıklı bir aklın (şeytani aklın)
onlara yüklediği mana, anlam ve bakış
açısıyla ilgili bir husustur. Neden mi?
Çünkü çocuk ve kadın olmayan bir insanlık olmaz da ondan.
Pekâlâ, kadın kimdir, görev ve sorumlulukları nelerdir?
1. Kadın bir insandır, insan ise (kadın-erkek olarak) en mükemmel bir şekilde, şan ve şeref sahibi olarak yaratılmıştır. “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn:4). “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık…” (İsrâ:70). Ayetlerde insan tabiri sadece erkeği veya kadını değil, hem kadını hem
de erkeği kapsamaktadır.
2. Allah’ın vahyi, Adem Aleyhisselam’dan itibaren, şan ve şeref sahibi olarak yaratılan insanın yaratılış amacına
götürecek -Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
Zâriyât: 56)– “ilahi program” olmasına
rağmen insanoğlu, ya peygamberleri yalanlamaya yönelmiş ya da “ilahi programı” (peygamberlerin tebliğini) şeytanca
değiştirerek emellerine alet etmiştir. Buna kadın açısında en güzel örnek kölelik
ve cariyelik olsa gerek. Kimmiş hür olarak dünyaya gelen insanları kölelik ve cariyelik statüsüna sokan. Bunlara bu hakkı ve yetkiyi kimler vermiş ve bu yetkiyi
nereden almışlar.
Şeytanca insanlara iftira etmekten de
geri durmamışlar (merak edenler Tevrat’ın yaratılış bölümünü okuyabilirler.)
Sanatın birçok alanında ve bazı yapıtlarda (roman, hikaye, sinema gibi) maalesef
kadın zevk aracı olarak sunulmuştur.
Köle ve cariye insan değil mi? Bunların tebliğe ihtiyacı yok mu? Ama ne olmuş, din kötü emellerine alet edilerek,
kadınlar hiçbir hakka sahip edilmeden
sayısız kadın, oluşturulan cariye pazarlarında, alınıp satılmış ve cariye adı altında
odalık olarak kullanılmıştır. Şimdi bu yapı, resmiyet içinde varlığını sürdürüyor,
burada ismini anmak istemediğim bazı
yerler bu ahlaksızlığı devam ettiriyor.
Hatta geçen yıllarda böyle bir yer sahibesi vergi şampiyonu ödülü almıştı.
İşte Peygamberimiz insanları diğer
konularda olduğu gibi bu konuda da
uyarmıştır. Veda hutbesinde Peygamberimiz; “Ey insanlar! Kadınların haklarını
gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan
korkmanızı tavsiye ederim…” diye bu
konuya ayrıca dikkat çekmiştir.
dosya
3. Kadın yaratılış özellikleri gereği zariftir, anne adayıdır. Anne adaylığının
gereği şefkatlidir, merhametlidir, duyguludur, sabırlıdır. Bu kadının güçsüzlüğünü ifadesi olmayıp anne adayı olmanın
fıtri gereğidir. Annelerimiz gibi.
4. Kadın (Hava), Âdem (A.S) gibi
Âdem’den sonra aynı özden (topraktan)
yaratılmış ve aynı imtihana tabi tutulmuştur. Âdem gibi şeytanın îvasına (yanıltmasına) kanmış Âdem’le beraber
mahcup olmuş cennet yapraklarıyla örtünmeye çalışmıştır. Âdem gibi tövbe etmiş, tövbeleri kabul edilmiş dünya imtihan yolculuğu Âdem gibi başlamıştır.
“Ve ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleş.
İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu
ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden
olursunuz. Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek
için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya
ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.” Ve onlara: Ben gerçekten size
öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.”
(A’raf: 19-21).
5. Kadın (Hava); Yahudi ve Hıristiyan
inanışının gereği olan “Adem’i ayarttı”
gibi tüm olumsuzluklardan uzaktır. Geleneksel anlayışımızda kadına yüklenilen
yaratılışla ilgili olumsuz yüklemeler, Yahudi ve Hıristiyan (anlayışının) kültürün
bizim içimizde de (Müslümanların içinde) yer alması sonucudur. Ortodoks Yahudilikte kadınlar, Sinagoglardaki ibadetlere aktif olarak katılmazlar. Tevrat’a
göre Havva, Adem’in sol kaburga kemiğinden yaratılmıştır ve çıplaktır. (Tevrat
yaratılış bölümü). Bu bilgiler değişik formatlarda Müslüman kültürü içinde yer
almış, sanki İslâm’ın bir gereği gibi sunulmuştur. Tevrat’a göre cennette yasaklı
meyveyi yediren Havva, onu kandıran
yılandır. (Tevrat yaratılış bölümü, ilk günah kısmı).
Yukarıda görüldüğü gibi Kur’an, tahrif edilen şu andaki eldeki Tevrat’ın bu
yanlış bilgilerini düzeltiyor ve doğrusunu bize bildiriyor. Ne yazık ki Kur’an’la
dini hayatını yapılandırması gereken birçok Müslüman, kitabından habersiz, din
diye birçok yanlış bilgiyi dindarlığına ölçü yapmış ve konuyla ilgili bu yanlış bilgiler birçok dini kitapta yer almıştır. Doğal olarak bu yanlış bilgiler mikrop gibi
yayılıp gitmiştir.
Kur’an-ı Kerim, konuyla ilgili olumlu
ve olumsuz kadın örneğinden bahseder.
Kadınların yaratılışıyla değil eylemleriyle. Olumlu örnek kadınlar, Firavun’un
karısı ve Meryem validemiz. İffet, hayâ,
teslimiyet, vakar sahibidirler. Olumsuz
örnek kadınlar ise Lut ve Nuh (a.s) peygamberlerin hanımları. (66 Tahrim Sûresi:10-12). İnsanı değerli veya değersiz
kılan cinsiyeti olmayıp tavır, eylem olarak duruşlarıdır:
“Ebu Leheb’in iki eli kurusun; kurudu ya. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir. Karısı da, odun hamalı olarak. Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.” (100 Tebbet Sûresi: 1-5)
“O, inananların imanlarını kat kat
artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir,
HAYAT
hüküm ve hikmet sahibidir. Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları,
içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli
kalacakları cennetlere koyması, onların
kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır. Ve (Allah) ikiyüzlü erkek ve kadınları ve Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıran erkek
ve kadınları (öteki dünyada) azaba uğrat(mayı dile)miştir. Bunların tümü Allah hakkında kötü, uygunsuz düşünceler
taşırlar. Kötülük onları her taraftan kuşatır ve Allah’ın gazabına uğrarlar. O,
(rahmetinden) onları dışlamış ve onlar
için cehennemi hazırlamıştır. Ne kötü
bir varış yeridir orası!” (48 Fetih: 4,5,6)
“Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd
edenler, (İslâm uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği
emredenler, kötülükten sakındıranlar ve
Allah’ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü’minleri müjdele.” (9 Tevbe:
112)
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini
haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir.
Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (24 Nur: 30)
“Mü’min kadınlara söyle, onlar da
gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar….”(24 Nur:
31)
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı
öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten
büyük bir günahtır.” (17 İsra: 31). (Dini
bir mazeret olmadan kürtaj yaptıran kadınlar ve onları buna teşvik eden erkeklerde bu kapsama dahildir).
(Kadın erkek fark etmez, mü’minlerin bazı vasıfları) “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim
bunları yaparsa cezasını bulur.” Nasıl bir
ceza; “Kıyamet günü onun azabı kat kat
artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî
kalır.” (25 Furkan: 68-69).
“İçinizden iki kişi, fuhuş yaparsa, onlara eziyet edin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlardan vazgeçin. Çünkü Allâh, tevbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir.” (4 Nisâ: 16)
Pekâlâ ya bunları terk eder Allah’a sığınırsa durumları ne olacak;
“Ancak tövbe edip de inanan ve salih
amel işleyenler başka. Allah işte onların
kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(25 Furkan: 70).
Allah kulunun helak olup batmasını
istemiyor. Sürekli çıkış yolları gösteriyor.
Tabi ki burada günahı terk etme, iyiye
yönelme o insanın yapması gereken bir
eylemdir. Bu eylemi gösteren insanın Allah sadece günahlarını örtmekle kalmıyor, bir de günahlarını iyiliğe değiştiriyor, “Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.” (25 Furkan: 70). Burada
ki durum gidin günah işleyin değil, bir
şekilde bu günahları ve suçları işlemiş
olanların iyiye yönelme eylemlerini samimiyetle göstermeleri, samimiyetle bu
yanlışlıklarından dönmelerine karşılıktır. (Burada kadın erkek arasında bir fark
yoktur.) Demek burada kadın olma özel-
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 18 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
likleri değil, insan eylemleridir söz konusu olan.
“İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara
zina isnat edenler, gerçekten dünya ve
ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük
bir azap vardır.” (24 Nur: 23,24). İftiraya
atan ister kadın ister erkek olsun fark etmez.
Şu anki Hrıstiyan inancına göre,
Adem ve Havva’nın yedikleri yasak meyve sonucu işledikleri günah, kendilerinden dünyaya gelen çocukları vasıtasıyla
devam edip gitmektedir. Tanrının yetkisini kullanan din adamları (papazlar)
–tabi bu yetkiyi kim verdi ise(!)- bu “ilk
günahla” dünyaya gelen çocukları vaftiz
ederek günahlarından arındırmakta,
sonradan hrıstiyan olanları da aynı şekilde günahlardan arındırmaktadırlar. Günah işleyen hrıstiyanları da, kiliselerde ki
“günah çıkartma” bölümlerinde günahlarını kendilerine söyleterek Tanrı adına
bağışlamaktadırlar. Tabi ki böyle bir durumun nelere yol açacağı ortadadır.
İslâm ise böyle şeylerden uzaktır. İslâm’a göre kişi tövbe ve duasını Allah’a
sunar, günahlarından tövbe ederken de
günahlarını tek tek sayarak kendini tekrar rezil etmez, samimi bir şekilde ölmeden önce hangi günah olursa olsun terk
eder, kendini düzeltir ve Salih Amel’e yönelirse Allah, o kulunu bağışlar, bağışlamakla da kalmaz günahlarını sevaba değiştirir.
Maalesef yozlaşmış toplumsal anlayışımızda kadına bazen olumsuz nitelemeler yapılabilmektedir. Bazen bunlar dini
bir motif olarak sunulabilmekte dinin
gereği gibi anlaşılabilmektedir:
“Kadın aklınla”, “saçı uzun aklı kısa”,
“sen bir dur hele”, “harama sebep olma”
(sanki erkek harama sebep olmuyormuş
gibi), “hişt hişt çekil”, “camilerimizde sadece teravih namazlarında gitmeleri uygundur(!)”, “vakit namazlarında evdeki
kapının arkası daha uygun sevapça(!)”,
“camilerde geniş mekânlar erkeklere; arta kalan kıyılar köşeler kadınlara”, “kadın
camiye girdiğinde (o da alışmış geniş
mekânlardan kıyılara çekilmeye) kıyılara, yoksa camiden çık, güya kenarda kılarsa (herkesin gördüğü yerde) namaz olmaz.”. (Cennete önce erkekler girecek ya,
boş kalırsa, erkekler müsaade ederse,
sonra kadınlar(!). “Cuma ve bayram namazlarına gelmezler” (erkekler öyle buyurdu ya).
Kadına, özgürlük anlamında her türlü olumsuz telkinde bulunan mantık, kadın kocaya muhtaç olmamalı, kadın her
türlü hürriyetten(!) kimseye sormadan
sonuna kadar yararlanmalı, kadın özgür(!) olmalı, kadın ezilmemeli(!).
Bu zihniyet, kadının maddi bir değer
olarak paraya dönüştürülmesine (eğlenme aracı, reklam aracı gibi) ses çıkarmamakta hatta böyle bir durum gündemlerinde hiç olmamaktadır.
Yukarıdaki mantıksal anlayışlar, işine
geldiğinde aynı kadını parti, kermes, vakıf, dernek-sendika çalışmasında, ev-iş
yeri temizliğinde, oy toplamalarında bir
mahzur görmemektedir.
Arkasından Panel: “Toplumda kadın,
sömürülen kadın, İslâm’da kadının yeri, .
Sonuç..?
Lafa gelince Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz.
Fatma, Nene Hatun, Kara Fatma. Pekâlâ,
sahabe kadın peygamberimizle camide
namaz kılmıyor muydu? Hz. Ömer’e mihirle ilgili bir konuda sahabi kadın camide karşı çıkıyordu. Kara Fatma, Nene
Hatun vatanın zor günlerinde, ön saflar
da düşmanla savaşıyordu.
Kur’an, toplumda yer alması açısından hem de devlet başkanlığı gibi ağır bir
görevi layıkıyla yürüten bir kadından,
olumlu anlamda bahseder. Bu olay ise
toplumda kadının yeri açısından çok
önemlidir:
Devlet adamlığı ve ileri görüşlülüğü
ile Kur’an’ın bahsettiği kadın, Sebe Melikesi (devlet başkanı) dir. Yönetimde istişarenin, danışmanın güzel bir örneğini
sergilemekte, Allah’ta bu özelliğini de bize bildirmektedir. Danışmanlarının gazına gelerek ülkesini felakete sürüklemeyip Süleyman’la (A.S.) görüşüp ona göre
karar vereceğini bildirir ve olayın iç yüzünü öğrenmek için yola çıkmasını
olumlu bir tavır olarak Kur’an-ı Kerim
bahseder. (Bize de aynı zamanda güzel
bir örnek olarak sunulur.) 27 Neml:2044.
Din adına da çağdaşlık adına da ne
söylerseniz söyleyin burada esas olan durum kanaatimce şudur;
Kadın insan neslinin bir parçası mı?
Evet.
Kadının fert ve toplum olarak sorumlulukları var mı?
Evet.
Kadın da erkek gibi olumlu ve olumsuz şeylerden etkileniyor mu?
Evet.
Kadın da cennet ümidi ve cehennem
kaygısı taşıyor mu?
Evet.
Kadın okulda, üniversitede, çarşı-pazarda, siyasette, işçi-işveren, amir-memur, köylü-kentli, tarlada-fabrikada, sanatta, yolculukta, dükkânda, medyada,
gazete de toplumun bütün katmanlarında mı?
Evet.
Kadının şahsiyeti, kimliği, onuru, kişiliği, arzusu, hayali, eğlenmesi, gülmesi,
üzülmesi, hakkı, hukuku, beklentisi, gezmesi-tozması, sevmesi-sevilmesi, korkması, korunması, inanması-inanmaması, ibadet yerine gitmesi-gitmemesi, sevabı-günahı insani bir durum değil mi?
Evet.
Gelin insanlık kalitemizi hep beraber
medeni bir şekilde yükseltelim.
Gelin algılarımızı ve doğrularımızı
gözden geçirelim. Kadının onurlanmadığı yerde insan onuru olmaz. Kadın itilip
kakılmaktan, istismarlardan, görsel bir
sunum aracı olmaktan (bazı reklam ve ticari malların sunum aracı gibi)….gibi
kurtarılmamışsa burada patolojik bir durum var demektir.
O halde “insan insanın kurdudur”
deyişini boşa çıkaracak; tutum, tavır ve
eylemler sergileyelim. Tutum, tavır ve
eylemlerimizi fıtratın gerektirdiği yöne
çevirelim. “Fıtratın gereği” (yaratılış kanunu ve yaratılış amacı) ise “fıtratın ge-
dosya
rektirdiği yöne yönelmekle” olur.
“Biz sana kitabı gerçeğin ta kendisi
olarak indirdik. O halde sen de yalnız Allah’a ibadet et!. De ki (ey Muhammed):
“İçten bir inançla Allah’a bağlanarak yalnız O’na kulluk etmekle emrolundum;
ve Allah’a teslim olanların öncüsü olmakla”. De ki: “Eğer ben Rabbime isyan
edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.” De ki: “İçten bir
inançla yalnız O’na bağlanarak O’na kulluk ederim.”. (39 Zümer:2,11-14).
Bu ise fıtratı mikro plandan makro
plana kadar takdir eden (kader), ilahi
iradenin, fıtratı ve fıtratın yaratılış amacını insanlığa öğrettiği ilahi vahyin gerektirdiğine tabi olmakla ancak gerçekleşebilir. Bu ise evrensel bir çağrı olup, bu
evrensel mesaj insanların önderleri (peygamberleri) tarafından sürekli “ilahi iradenin rahmeti” gereği insanlara hatırlatılmıştır.
En güzel şekilde yaratılan, yaratılışında da bir dâhili olmayan insanoğlu düşünmesi gerekmiyor mu ki, yaratılışını
en güzel şekilde yaratan Allah, insanın
yaratılış amacına yönelecek bilgiden insanoğlunu mahrum bıraksın. Böyle bir
durum Allah’ın yüceliğine yaraşır mı?
Elbette yaraşmaz.
İşte bu ve buna benzeyen ferdi ve toplumsal yapıdaki olumsuzlukların kaynağında, insanoğlunun ilahi mesajı bir kenara bırakmasından kaynaklanıyor.
Pekala bu mesajla irtibatımız ne kadar? Bu mesajı (Kur’an’ı) anlamak için,
hatim indirmenin ötesine, cenaze sonrası Kur’an okumanın ötesine geçerek, bu
ilahi vahyin (projenin) nasıl bir insan inşası ve nasıl bir toplum inşası hedefliyor
diye üzerinde kafa yoruyor muyuz!
-Haa, kafa yoracam ama abdestim
yok.
-Al.
-Sonra.
-Sonra mı?
-Sonra, sonra…..
-Hangi sonra?
-Sonra işte. Sen geçmiş alimlerimizden çok mu bileceksin(!)
-Allah üstün zekalıları hep geçmişte
mi yaratmış? Allah o zaman Kur’an’ı neye evrensel yapmış!
-Din işi ayrı bilim işi ayrı.
-Kim dedi.
-Batılılar, bilim adamları(!) (Mü’min
bilim adamlarını ve Kur’an’ı iyi bilen tarafsız gayri Müslim bilim adamlarını
tenzih ederim).
-Batılıların dini ne? Senin bilim adamı dediğin besmeleden haberi var mı?
Batılıların diniyle İslâm’ın ne alakası var.
Neyle meşgulüz. Ya bu iş mi!
Gelin diğer konularla beraber “kadın” konusunu da ilahi iradenin ilahi
mesajıyla “cek-up” tan geçirelim. Oluşan
kültürel kabul ve anlayışlarımızı (kirlenen suyunu filtre edilmesi gibi) ilahi iradenin son mesajının önüne kültürel kabullerimizi koyarak değil, kabullerin
olumsuz etkisinden sıyrılarak, ilahi iradenin (Allah’ın) istediği ölçü çerçevesinde (11 Hud: 1-2), ilahi iradenin mesajıyla (Kur’an’la) yeniden, buluşalım, formatlanalım.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 19 ➤Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
dosya
HAYAT
Mevlana Celaleddin-i Rumi
“Alims Fischimbiss
Frankfurt’un
Markası Oldu”
u sözler Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus
Frank`a ait.
Frankfurt`un Gallus semtine ikinci şubesi açılan Alims
Fischimbiss çok sayıda davetlinin katılımıyla açılışını yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı ve Frankfurt Belediyesi Ekonomi Müşaviri Markus
Frank ve Frankfurt Din Ateşesi Yaşar Seracettin Baytar`ın
kurdela kestiği açılışa Hessen eyaletinden çok sayıda davetli
katıldı.
Müşavir Frank, Alim Coşkun`u cok uzun zamandan beri tanıdığını dile getirerek; ‘Başarılı iş adamından bahsetmek isterseniz, Alim Coşkun tipik bir örnektir. Onbeş yıl
önce küçük bir bakkal dükkanıyla işe başlayan ve hatta bir
yıl da işsiz kalan bay Coşkun, yılmadan usanmadan çalıştı
ve eşinin ve çocuklarının da gayretiyle Frankfurt`un gözde
işadamları arasına girmeyi başardı. Bilhassa Şehir merkezinde açmış olduğu balıkçı Imbisinde Frankfurt ve çevresine taze ve ucuz balık ikram ederek dikkatleri üzerine çekmiş
ve böylece bu başarısının devamı olarak da Gallustaki bu
ikinci şubesini açmıştır. Coşkun ailesine Frankfurt belediyesi olarak tam desteğimizi veriyoruz ve böylesi işverenleri
destekliyoruz. Çünkü sizin gibi müteşebbisler iş sahası açmaktadır. İktisadi hayata canlılık katmaktadır ve ödedikleri
vergilerle de hem eyaletimize hem de şehrimize maddi katkıda bulunmaktadır’ diyen müşavir Frank, açılış kordelasını
kederken de Alıms imbis`in daha birçok şubesini açmak istediğini arzuladığını söyledi.
Açılışa katılan T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı da Türk iş adamlarının gün geçtikçe başarılı işlere imza attıklarını görmekten kıvanç duyduğunu belirterek, görevimi
ekim ayında tamamlıyarak dönüyorum ama gözüm arkada
kalmıyacak çünkü başarılı işler yaptık. Tüm esnafla, halkla
ve vatandaşla kaynaşarak çalıştım. Alim beyin 2. lokantasını açıyoruz. Benden sonra gelecek meslektaşım da umarım
onikincisini açar’ diyerek davetlilerin alkışını kazandı.
Çok sayıda iş adamı ve dernek yöneticisinin katıldığı açılışta, misafirlere güzel ikramlar yapıldı.
B
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş! Sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü
davranmak açıkça lüzumlu olmadıkça herkesle dost olmaya
çalış! Sana bir kötülük yapıldığında, unut ve bağışla! Ama
kimseye teslim olma! İçten ol!
Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş! Başkalarına da kulak ver!
Aptal ve câhil oldukları zaman
bile dinle onları! Çünkü, dünyada herkesin bir hikâyesi vardır.
Yalnız planlarının değil, ne
kadar küçük olursa olsun başarılarının da tadını çıkar! İşinle
ilgilen! Seveceğin bir iş seçersen, hayatında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini çok seveceksin!
Olduğun gibi görün!
Ve göründüğün gibi ol!
Sevmediğin zaman, sever gibi yapma!
Çevrene nasihatlerde bulun
ama, hükmetme!
İnsanların kusurlarını bulmaya çalışırsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma
ki, insanlığın yüz yıllardır öğrendikleri bir kumsaldaki kum
tanecikleri değildir.
Kaybetmeyi, ahlâksız bir kazanca tercih et! Birincisinin
acısı bir an, ötekinin vicdan
azâbı bir ömür boyu sürer. Bâzı
idealler o kadar değerlidir ki o
yolda mağlup olman bile zafer
sayılır. Bu dünyada bırakacağın
en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme!
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgâra
“
göre ayarla! Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana
yönelecek olsan da, hatırla ki
yaratıkları yargılamak imkânsızdır. Doğduğun zamanları
hatırlar mısın? Sen ağlarken
herkes sevinçle gülüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın!
Sabırlı, sevimli ve vefâkâr ol!
Önünde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki
bütün pisliğine ve kötülüğüne
rağmen, dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır.
Temiz insanların sevgisi yüze karşı da, arkadan da birdir.
Ardından ayıplayıp önünde
kul kurban olanların sevgisi gibi değil.
“Karşında uysal bir koyun
sanki; arkanda da yırtıcı kurtlar örneği…”
“Başkalarının ayıbını senin
önünde sayıp döken, senin ayıbını da mutlak başkalarına söyleyecektir.”
Dost, yüzüne doğruyu söyleyendir.
“Dostu olanın aynaya ihtiyacı olmaz” demişlerdir.
Dostlarıyla boğuşanların
hiçbir zaman gerçek dostları
olmaz.
Dostlar yüze karşı da arkadan da birdir.
Gerçek dostlar; karşında uysal bir koyun gibi hareket edip
arkadan yırtıcı kurtlar gibi
onurunu ve malını parçalayanlar değillerdir.
HAYAT
Hasbihal….
Önce selam ile başlıyalım kelama.
ALLAH’ın rahmeti bereketi üzerinize olsun dostlarım.
Güllerimiz bahçıvanını beğenmeyip terk edince!
Hani bizim bahçedeki güllerimiz
diye mırıldanırız.
Güllerimiz bizim bilmediğimiz
başka bir bahçıvana gülerken sonra
da yaprak dökümünde bizim bahçelerimizi terkettiler.
Şimdi hepisi uzaklarda boynu bükük hayata küs bir vaziyette etrafa
serpildiler.
Ağlıyorlar gözde yaş kalmadığı
için yürekten.
Yaptıkları hataları bildiklerinden
ve geriye dönüş cesareti olmadığından. İçlerinde bir kin var.
O kin sevgi pınarında yıkanamadıklarından ve sevgi boşluğunu dolduramadıklarından, sevgiyi başka
yerde aradıklarından.
Yine, ara sıra ufuklara bakıyorlar.
Yalnız bıraktıkları bahçıvanı görebilir miyiz diye.
Heyhat!
Sonra görüyorlarki geldikleri yer
de değişmiş.
Geriye kalan güller de sararıp solmuş.
Bu durumlara dayanamayan bahçıvan bu dünyayı terk etmiş.
Bunu fırsat bilen diğer yaban otları ve çiçekleri bahçede nefes alacak
yer bırakmamışlar. Geriye kalan çiçekler nefes alacak durumda değilmiş ama yaşam mücadelesi veriyorlarmış.
Yeni yuvaya dönen çiçekler kardeşlerine yardım edip yuvayı kurtarmak istemişler.
Uzun ve zahmetli bir uğraşıdan
sonra başarmışlar.
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 21 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
M. Salih AYDIN
[email protected]
Hacarabın Serüvenleri 60
Şimdi bahçe yine eskisi gibi sade
ve çekici….
Hacarabın Hatıralarından….
Hacarap bundan 20 sene önce Almanya`dan memlekete izine gider.
Birgün Karaman`da İsmet Paşa caddesinde yürürken bakarki karşı tarafta bir arkadaşı eve doğru gidiyor…
Arkadaşına bağırır:
- Nereye böyle yine Hisarsporlu
musun yoksa Kalesporlu musun,
elektrikçi kambur Ramazan yine hakemlik yapıyor mu?
Arkadaşı cevap verir:
- Oooo Hacarap izine mi geldin?
Hoşgeldin aman Hacarap bırak onlar mazide kalsın. Güzel bir anı olarak.
- Hoşbulduk izine geldim. Anladım, bizimki şakaydı nereye böyle
yine bir hesap peşinde misin?
- Yok be Hacarap çocuklar torunlar derken yorulduk.
Başkonsolos Wuppertal ATİB’i Ziyaret Etti
.C. Düsseldorf Başkonsolosu Fırat
Sunel, Din Ateşesi İlhami Ayrancı’yla birlikte ATİB-Wuppertal
Eğitim ve Kültür Merkezi’ni ziyaret etti.
Kendi binasında birden fazla değişik faaliyetleri atbaşı yürüten Eğitim ve Kültür
Merkezi, okul çocuklarının ev ödevlerine
yardım kurslarından, kadınlara yönelik
Almanca kursları ve kültürlerarası diyalog toplantılarına kadar bir dizi çalışmanın yanısıra, Osmanlı Camii’ni de bünyesinde bulundurmaktadır. Dernek Başkanı Yavuz
Aktaş, Başkonsolos Fırat Sunel’e kuruluş binasını gezdirirken, altına imza attıkları
faaliyetler hakkında bilgi verdi. Ziyaretin Cuma gününe
denk gelmesi münasebetiyle,
Din Ateşesi İlhami Ayrancı
T
camide “Cuma sohbeti” yaptı. Dernek
yöneticileri ve vatandaşlarla sohbet eden
Fırat Sunel’e daha sonra ATİB Genel Başkan Yardımcısı Tibyan Taşkın, ziyaretinden dolayı memnuniyetini dile getirdi ve
“Göçün 50. Yılında Avrupa Türkleri” adlı ATİB’in hazırladığı kitabı takdim etti.
Daha sonra Wuppertal Eğitim ve Kültür Merkezi Kadın Kolları, Başkonsolos
Fırat Sunel ve Din Ateşesi İlhami Ayrancı’ya birer buket çiçek takdim etti.
- Hadi, hadi güvercinleri yine
uçuruyor muşsun.
- Eh, oda bizim özelimiz olsun.
- Ara sıra uğra da görüşelim.
Günlerimiz sayılı.
- Uğrarım Hacarap şöyle yine eskilerden konuşuruz. Haaaa bana uğra da sana bir çift beyaz güvercin
uçurayım da gör.
- Zaten düşünüyorum...
Ertesi hafta Hacarap bir duyarki
arkadaşı rahmetli olmuş. İşte hayat
böyle birşey.
İnsan!
İnsan seraplarda hayallerini yaşar.
Geriye dönüşü olmayan bir yola
girer.
Su misali sürüklenmeye başlar.
Yokuşa, inişe, viraja girer.
Bazen taşlara bazen otlara vurur.
Ama yine geriye bakar.
Hiç olarak boşu, boşuna giden
özel köşe
hayata hala özlem çeker.
Anlamsız bir boşlukta sallanmış
durmuştur.
Yaşı geçmiş eski dostları aramaz
olmuştur.
Parası varsa bakım evinin bir köşesine atılacaktır.
Para yoksa köşelere bucaklara sürüne sürüne atılacaktır.
Sonra vefat edince defin işleminden sonra unutulup gidecektir.
Bu birinci perde.
İnsan madde ile ruhu hamur edip
birbiri ile harmanlar uyum içinde
birbiri ile yaşamı ALLAH yolunda
tüketirse o insan ölümü ölümsüzleştirir.
Çünkü gerçek olan yaratılış ruhuna uygun bir şekilde yaşamıştır.
Dünyada devamlı kalmayacağını anlamış ve ölümün yok olmak olmadığını anlamıştır.
Hak sevgisi ile kendini yuğurmuş.
Hayatın, ayakta kalmanın kul olmak olduğunu anlamıştır.
Kendi ruhunu nurlu yolda tertemiz ederek O, na O’ nun yoluna kendini adamıştır.
Şöyle bir soru sorabiliriz.
Ey insan nereye?
Hayatın nereye gideceğini nerede
biteceğini, sonunun ne olacağını, neyin senin için hayırlı, neyin hayırsız
olacağını bilebilir misin? Hayatın
bittiği bir dağda konaklayamazsın.
Seni bekleyen bir son var. Dönme
dolap gibi dolanıp durma. Seni ileriye, doğruya götürecek yola gir.
ALLAH hiçbir mümini ve mümineyi doğru yoldan ayırmasın.
Yine bir yazının sonuna geldik.
Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.
Selam ve dua ile.
Dualar ve Hediyelerle Okula Başladılar
lmanya'nın Kuzey Ren Vestfalya
Eyaleti'nde okulların başlamasıyla birlikte, okula ilk adımını atanlar kadar aileler de heyecanlı ve sevinçliydiler. Osmanlılar döneminde yaşatılan
geleneğimiz "bedi besmele", yani okula
başlayacak olan çocuklar için düzenlenen
tören, yıllardan beri artık ATİB bünyesindeki birçok kuruluşta da uygulanmaktadır.
Bu güzel geleneğimizi istikrarlı bir şekilde tam dokuz yıldan beri
yaşatan derneklerimizden birisi de, Bielefeld Eğitim ve
Kültür Merkezi/Yunus Emre
Camii'dir. Bielefeld'de bu sene
okula yeni başlayan onlarca
çocuk için ATİB- Bielefeld
Eğitim ve Kültür Merkezi yönetimi, ailelerin de katılımıyla
Yunus Emre Camii'inde bir
A
tören düzenledi. Yunus Emre Camii Din
Görevlisi Ali Balcı'nın da katkılarıyla tertiplenen "bedi besmele"de çocukların başarılı olması için dualar edildi ve ardından hediyeleri dağıtıldı.
İnsan eğitimine ve ilme verilen değerin anlaşılması ve çocuklara okul hayatının sevdirilmesi için bu tür etkinliklerin
çok önemli olduğunu ifade eden dernek
yöneticileri, bundan sonra da çocuklarımızı eğitim süresince yalnız bırakmayacaklarını söylediler.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 22 ➤ Ekim · Oktober 2012 · Zilkade 1433
bulmaca
Kurban
bedeli
10
100
0
€
*

Benzer belgeler