Peyami Safa`nın Romanlarında Psikolojinin Etkisi

Transkript

Peyami Safa`nın Romanlarında Psikolojinin Etkisi
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Peyami Safa’nın Romanlarında Psikolojinin Etkisi
Assistant Lecturer : Manal Ali Hussein
Ön Söz
Dokuzuncu hariciye koğuşu, Yalnızız, Fatih- Harbiye, Matmazel Noraliyanın
koltuğu gibi Türk edebiyatının önemli eserlerinin sahibi modren Türk edebiyatının
şüphesiz en önemli yazarlardan biri de usta romancı, güçlü fikir adamı ve gazeteci
Peyami Safadır.
Safa kendi kendini geliştirmiş kültürlü, çok yanlı birçok bilgi dalında
yazabilmiştir. Siyasi, iktisadi, edebi ve felsefi fikirler savunmuş görüşler ileri sürmüştür.
Peyami Safa, psikolojik roman tarzının önemli temsilcilerinden biridir. İnsan
ruhunu çok etkili ve güzel bir şekilde tavsir edebilmiştir.
Safa hemen hemen her romanında devirler, anlayış ve gelenekler arasında psikososyolojik karşılaştırmalar yaptığı toplumdaki değişmelerin ve meydana getirdiği ahlak
çöküntüleri buhranları ve bundan dolayı meydana gelen çatışmaları, konu olarak
seçmiştir. Ayrıca Safa romanlarındaki kahramanlarının iç dünyasını tahlil ederek felsefi
romanlar yazmıştır ve eserlerinde kendi ruhi durumunu da tahlil etmiştir.
Safa batıcı ve devrimcidir, fakat geçmişle gerekli bağların kopmasını istemez.
Çünkü bu Doğu- Batı sentezi fikrine aykırıdır. Safa Türk milletinin manevi değerlerini,
inançla, bilgi ve şiddetle savunmuştur. Safa birçok romanlarında Doğu- Batı
çekişmelerini ve bunların çözüm tarzlarını ele almıştır.
Bu araştırmada önce Türk edebiyatının büyük romancılarından Peyami Safa'nın
hayatı, romancılığı ve eserleri hakkında kısa bir şekilde bilgi verdim. Ardından Türk
edebiyatında büyük yankılar yaratan ve beni de en içten etkileyen Safa'nın, 9. Hariciye
koşuğu, Mahşer, Fatih- Harbiye ve Matmazel Noraliyanın koltuğu adlı bu dört
romanındaki piskolojik yönlerini ele aldım, ve yazarımız Safa'nın kendi piskolojisi ile
bağlaştırmaya çalıştım. Son olarakta bu araştırmamın okuyuculara yararlı olma
dileklerimle.
Peyami Safa 1899'da Ġstanbul'da doğdu. Tanzimat devri
Ģairlerinden Ġsmail Safa ile Server Bedia hanımın oğludur. Babasının
Sivasa sürgünü sırasında Peyami Safa bir yaĢındadır. Sivas'ta hem
abla hem de babasını kaybeder.
Annesi iki oğlunu alarak Ġstanbul'a döner. Peyami MenbaulĠrfan iptidai mektebinde ilköğrenimine baĢlar dokuz yaĢında iken
sağelinin ekleminde kemik hastalığının baĢlaması.1
Ön üç yaĢında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması
yüzünden düzenli okul öğrenimi göremdi. Kendi kendini yetiĢirdi.
Birinci dünya savaĢı yıllarında öğretmenlik etti. SavaĢ sonunda
kardeĢiyle birlikte çıkardıkları (Yirminci Asır) adlı bir akĢam
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
gazetesinde (Asrın Hikayeleri) genel baĢlığı altında halk için gazete
hikayeleri yazdı.2 Bundan sonrada Peyami Safa ömrünün sonuna
kadar hiç durmadan yazmıĢtır. Safa ve Server Bedii imzalarıyla
hikaye, roman, tiyatro, fıkra, ilmi, içtimai ve fikir makale çeĢitleri
binlerce eser vermiĢtir. Bu arada kendi kendine Fransızca öğrenir ve
tercümeler yapar.3 Safa, 1961'de Erzincanda yedek subay öğretmen
olarak görev yapmakta olan tek evladı Merve Safa'yı kaybettikten bir
kaç ay sonra 1961'de geçirdiği bir kalp krizi sonunda Ġstanbul'da öldü.
Mezarı Edirnekapı Ģehitliğindedir.4
Safa geçmiĢini özetlediği bir ifadesinde söyle diyor: benim
Ģuurum bir facia atmosferi içinde doğdu. Ben iki yaĢında iken babam
ve kardeĢim Sivas'ta on ay içinde öldü. Böyle kısa bir fasıla ile hem
kocasını hem çocuğunu kaybeden bir kadının hıĢkırıkları arasında
kendimi bulmaya çalıĢtım. Belki bütün kitaplarımı doldoran bir facia
beklemek vehmi ve yaklaĢık her ayak sesinde bir tehlik sezmek
korkusu böyle bir baĢlangıcın neticesidir. Dokuz yaĢımda baĢlayan bir
hastalık ve on üç yaĢında baĢlayan hayatımı kazanmak zarureti, beni
hayyattan evvel kendimi anlamağa ve yetiĢtirmeğe mecbur bir küçük
insanın tamamiyle hayatı zaruretlerden doğma bir terbiye, psikoloji ve
felsefe tecessüsü ile doldurdu.
Peyami Safa 1920-1930 yılları arasında yüzden fazla öykü
yayımlamıĢtır. Esasen bu yıllarda daha çok hikaye olarak tanınmıĢtır.
Fakat Safa'nın asıl yaratıcı yanı ve ustalığı romanlarında gözlemlenir.
ĠĢlediği konular bir yana kullandığı ve o güne kadar Türk
edebiyatında kullanılmayan anlatım teknikleriyle birçok ilkin de sahibi
olmuĢtur. Bilinç akıĢı tekniği, iç diyalog, iç monolog, anlatıcının rolü ve
psikanalitik durumlar romancının yenilikleri arasındadır. EĢya ile
kahramanların ruh halleri arasında bir iliĢki kurmak yeni roman
anlayıĢının nesnelere yüklediği anlam ve önem onun romanlarında ilk
denenen tekniklerdir.5
Safa mevzuuna hakim, kuvvetli üslubu ve eserlerini ören zengin
fikir unsurlar ile Türk edebiyatında ateĢli ve enerjik sanat hamleleri
göstermiĢ kudretli bir muharrirdir. Daha çok gayreti ile bilhassa
Garbin fikir hareketlerini yakından takip ederek felsefe ve psikoloji
vadilerinde esaslı bir kültür edinmiĢ Ģahsi zeka ve kabiliyeti ile birleĢen
bu kültür, onun sanat kalitesini ciddi bir Ģekilde yükseltmiĢtir.6
Peyami Safa'nın romancılığının 1930 sonrasındaki aĢamasında
(Sözde Kızlar) ile gelen çizgide bazı değiĢiklikler olur. Batı-doğu
çatıĢması romanlardaki temel konulardan biri olma özelliğini
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
sürdürür. Safa'da romanın geliĢme romandaki teknik cephede
gerçekleĢir. Yazar 9. Hariciye koğuĢu (1930). Yalnızız (1950) çizgisinde
roman tekniği bakımından sürekli kendini yenileyen bir tarzda
karĢımıza çıkar.7
Safa daha ilk hikayelerinden baĢlayarak son romanlarına kadar.
KonuĢma dilini üstün bir baĢarıyla kullanmıĢtır. Güzel yazı
gösteriĢlerinden, yapmacıklardan, gereksiz söz oyunlarından kaçınan
sanatçı.
Safa romanlarında konuĢma dilini üstün bir baĢarıyla
kullanmıĢtır. Güzel gösteriĢlerinden, yapmacıklardan, gereksiz söz
oyunlarından kaçınan sanatçı, genellikle kısa cümlelerle ve klasik
denebilecek kadar sade aynı zamanda kıvrak bir anlatımla yazmıĢtır.
Eserleri: Romanlar:
Sözde kızlar, MahĢer, Canan, Bir akĢamdı, ġımĢek, 9.uncu
Hariciye koğuĢu, Fatih-Harbiye, Attila, Bir tereddüdün Romanı, Biz
Ġnsanlar, Matmazel Noraliyanın koltuğu yalnızız.
Hikayeleri:
Bir Mekteplinin Hatırat; Karanlıklar Kralı, Siyah Beyaz
hikayeler, Ġstanbul hikayeleri, AteĢ böcekleri, AĢk oyunları,
Gençliğimiz, Süngülerin Gölgesinde.8
DOKUZUNCU HARĠCĠYE KOĞUġU ÖZET
Peyami Safa, "Dokuzuncu Hariciye KoğuĢu" adlı romanında
kendi hayatını kaleme almıĢtır.
Yazar uzun yıllardan beri bacağıyla ilgili sorun yaĢamaktadır.
Kemik veremine tutulmuĢtur ve iyi bakılmazsa ayağının kesilmesi
adına Erenköy'de yaĢayan akrabaları olan PaĢa, yazarı evine alır.
PaĢa'nın Nüzhet adında yazardan büyük bir kızı vardır. Yazar,
PaĢa'nın evinde kaldığı sürede Nüzhet'e aĢık olur ve aralarında sıcak
bir iliĢki baĢlar. Fakat arada bir engel vardır. PaĢa'nın karısı, Nüzhet'i
Doktor Ragıpla evlendirmek ister. Bunu duyan yazarın ayağının
durumu daha da kötüye gider. Nüzhet ise bu konuda ne düĢündüğünü
belli etmeyerek yazarın duygularıyla oynar. Yengesi, yazarı ayağının
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
mikrobunun Nüzhet'e de geçebileceği konusunda uyarır ve yazar evine
döner.
Ġlerleyen günlerde hastalığı ileri derecede ağırlaĢır. Hastahaneye
yatmak zorunda kalır. Onun için hapishaneyi andıran "Dokuzuncu
Hariciye KoğuĢu"nda zor günler geçirir. En sonunda ameliyatı
gerçekleĢir, fakat bacağının üstüne basamayacağını öğrenerek çok
üzülür.
Bu arada Nüzhet'in düğün davetiyesini alan yazar yıkılır. Nüzhet
De. Ragıp beyle evlenip, Berlin'e yerleĢecektir. Yazarın da
hastahaneden taburcu olma günü gelip çatmiĢtır. YaĢam onu
korkutmaktadır. Ancak kuvvetli olması gerektiğinin farkındadır.
Yanında annesi, Dr. Mithat ve arkadaĢı vardır. O odada daha bir çok
hastanın inleyeceğini düĢünerek hastahaneden ayrılır.
Kitabın Ana Fikri:
Bize verilen öğütleri kulak ardı etmemeliyiz. Hayallerden çok
gerçeklerin peĢinden koĢmalıyız. Yoksa kaybeden yine biz oluruz.
Kitaptakilerle Peyami Safa'nın Psikolojisi Arasında BenzeĢen
Yönler
Dokuzuncu Hariciye koğuĢu Türk edebiyatında bugüne değin
yazılmıĢ en baĢarılı romanlardan biridir. Bu baĢarıda anlatımdaki
özgünlük ve samimiyetten gelir. Kimi acıların yazar tarafından
yaĢanmıĢ olmasından kaynaklanan gerçeklik duygusu okuyucuyu
kendine çekmiĢtir. Bu romanda hayata yalnız savunmasız ve hasta
olarak atılan bir iradenin direncini buluruz. Bu roman hem ilginç
konusuyla hem de karakterlerin psikolojik tahlilleriyle çok önemli ve
ilginç bir roman sayılmıĢtır. Romana doğal bir nitelik vermiĢtir.
Bunları da romanı ilk okuduğumuzda net bir Ģekilde belli olur.
Kısacası Safa, romanında kendi gerçek hayatında yaĢadığı,
hastalık, yalnızlık ve yoksulluğu çok net bir Ģekilde anlatmıĢtır. Bu
roman (9. Hariciye koğuĢu) Peyami Safa'nın annesiyle birlikte yaĢadığı
hastane çilelerini yansıtan en güzel ve en etkileyici romandır. Peyami
Safa hastane çilesini bu romanda bakın nasıl anlatıyor:
"Hepsi konuĢmadan süratle iĢlerini yapıyorlar. Asistanlar
deftere bir Ģeyler yazıyorlar, camlı dolaplar karıĢtırıyorlar. Hasata
bakıcılar benimle meĢgul ve tımarcı yerdeki kanlı pamukları
süpüüyor. Tısyok. Arada bir madeni aletlerin tepsilerde ince ve kırık
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
sesler ve bir Ģırıltı, diğer kokuları bir iyodofarm kokusu ve beyazlıklar.
Beyaz duvarlar, beyaz demir masa, beyaz dolaplar, beyaz örtüler,
beyaz sargılar, beyaz pamuklar, beyaz gömlekler... Dizimdeki sargıyı
çözüyorlar. Her kat açıldıkça bacağım o kadar hafifliyorki, sargı
tamamiyle çözüldükten sonra dizim uçu verecek yerinde
bulunmayacak sanıyordum. Sargı çıktı. Sonra pamuk ve sonra gazbezi
çıkacak. Bu korku anı müthiĢtir. Dikildim hasta bakıcının elini tutmak
istiyordum..."9
Bu satırlarda Peyami Safa'nın hastane köĢelerinde nasıl
çürüdüğünü ve ne acılar çektiğini çok net bir Ģekilde görebiliyoruz.
Çünkü hiç kimse bu acıları yaĢamadan böyle etkileyici ve ayrıntılı bir
Ģekilde sunamazdı.
Peyami Safa romanın diğer bir sayfasında bakın yeniden hastane
köĢlerini nasıl anlatıyor.
"Dehlizin sonlarında, görünmeden açılıp kapanan bir kapının
gıcırtısı. MuĢambalar sürtünen bir ayak sesi köpüklenerek uçan ve
uzaklarda kaybolan bir beyaz gömlek ve iyot, yağ, ifrazat ve saire
kokulardan mürekkep, terkibi tamamıyla anlaĢılmayan bir hastane
kokusu".10
Safa bu satırlarında hastahanenin tedavi görülmeyecek kadar
kötü bir yer olduğunu vurgulamaktadır. Kendi yaĢamında bu görüntü
ve koku onu öyle etkilemiĢtirki okuyucuya bunu bire bir yanıstmıĢtır.
".... Bennde o muayene odasının ve nice muayene odalarının
önünde senelerce bekledim. Benim yanımda büyüğm de yoktu. Yalnız
baĢıma demir parmaklıklı kapıdan içeriye giremedim. Dokuzuncu
Hariciye koğuĢuna doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm.
Camlı kapıların garip bir beyazlıkla gözlerime vuran ve içimde korku
ile karıĢarak yuvarlanan parıltıları arasında o dehlize girerdim ve
yalnız baĢıma bir köĢeye iliĢirdim. Kımıldamazdım, susardım,
beklerdim, korkudan büzülürdüm, rengimin uçtuğunu hissederdim".11
Kendisiyle özdeĢtirilen romanın bu satırlarında Peyami Safa,
Korkulu o günlerini ve psikolojisinin çatırdadığı o sıkıntılı dönemini
gözler önüne sermektedir. 14- 15 yaĢlarındaki çocuktan duyulmayacak
bir cümledir. Bu "Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm" orda
salmıĢ, aynı yerde duran bir ağacın neyine özenilirdiki. Bu yaĢtaki bir
çocuğun derdi dehliz olmamalıydı.. Top oynamak, ipatlamak, mahalle
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
maçı yapmak, koĢmak varken koĢmak.. onun için en büyük bir
hayaldir bu.
"...dünyanın bütün tavanlarına lanet olsun. Arka üstü
yatmaktan usandım ıstırabın derinlerine indikçe sevincimizi
kaybetmek korkusu kalmadığı için, yeni bir sevinç baĢlıyor. Ġstırabın
ilacı ıstıraptır. Ġkisinin haslı-ı zarbı; sevinç..."12
Yazarın sıkıntıları bitmek tükenmek bilmez. Dünyadan
usanmıĢtır. Ruhunun karanlığından dolayı tavana bile isyan
etmektedir. Neden bu isyan? Kimsemiz olmadığında bile tavan
değilmidir dostumuz. Yastığımıza baĢımızı koyup, gözlerimizi
dikmezmiyiz tavana? Sevdiğimizin suretini bile orda görmez miyiz?
Annesinden baĢka kimsesi olmayan Peyami Safa bu satırlarında da
yalnızlığı tekrar tekrar vurgulamıĢtır.
Bu buhran onu iyice karanlığa götürüyordu. Bu da yetmezmiĢ
gibi derdinden daha çok önem verdiği Nüzhet de o evlilik haberini
göndererek yakmıĢtır canını Peyami Safa bu arada da hastalığından
dolayı yalnızlığı ve hastalığının engellerini bu Ģekilde dile getirmiĢtir.
YaĢadıkları onu bu yaĢta derinden etkilemiĢtir.
Gerçekten de Safa'nın tüm yaĢadıkları küçük bir çocuk için çok
zor bir hayat sartı sayılır.
Yazar 9. Hariciye koğuĢu 13. sayfasında güneĢin ıĢığını kendi
içinde nasıl kararıp söndüğünü bakın nasıl anlatıyor:
"Fakat bu ıĢığa çok bakamıyordum, bu güneĢ bile gözlerimden
içeriye girince, kendimden daha büyük bir karanlık denizine düĢmüĢ
gibi derhal sönüyor ve içimin rengini alıyordu".13
GüneĢin ıĢığıyla ruhu aydınlanmayan bile yazarımız Peyami
Safa bu satırlarda nasıl bir karamsallık içinde yaĢadığını çok net
gösteriyor. Bundan fazla ne olurki?
MAHġER
ÖZET
Nihad 8 sene cephelerde savaĢır ve yaralanır. Terhis edilir.
Memleketi Ġstanbul'a döner. Tek varlığı olan teyzesinin vefat ettiğini
öğrenir. Kalacak yeri olmayan Nihad, arkadaĢı Faik'in yanına gider.
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Ertesi gün iĢ aramaya baĢlar. Her yerden red cevabı alan Nihad,
rastgele bir hana girer ve Seniha Hanımla tanıĢır. Seniha Hanım,
Nihad'dan kızı için öğretmenlik yapmasını ister. Nihad da kabul eder.
Nihad çalıĢtığı köĢkte Muazzezle tanıĢır. Küçük kızın doğum
günü için balo verilir ve Nihad'ı da davet ederler. O ortam çok sosyetik
olduğundan Nihad haz duymaz ve Muazzez, Nihad'ı oradan
uzaklaĢtırır. Muhabir Kerim Bey'le tanıĢırlar. Bu ara bir odadan
seseler gelmektedir. Seniha Hanım ve Aleddin Bey odada uygunsuz
davranıĢ içindedirler. Muazzez ve Nihad gözlerine inanmazlar. Seniha,
Aleddin Bey'den kanunsuz iĢler yapmasını istemektedir. Vagon
ticareti yapıp, masum insanları soymaktadırlar. Bu olanlara Nihad ve
Muazzez hayretler içinde kalır.
Günler geçtikçe Muazzez ve Nihad birbirlerine aĢık olmaya
baĢlarlar. Seniha da Nihad'ı kötü iĢlerine ortak etmek ister. Zaten onu
iĢe bu amaçla almıĢtır. Nihad durumun farkındadır. Ama idare eder.
Çünkü paraya ihtiyacı vardır. Aleddin Bey, Muazzezle evlenmek ister.
Seniha Hanımdan izin alır. Nihad'la Muazzez'i ayırmak ister. Bunun
üzerine Nihad ve Muazzez kaçarlar. ArkadaĢı Faik'in evine sığınırlar.
Sonrasından kendilerine bir ev kiralarlar. Nihad iĢ arar; fakat
bulamaz. Ona muhabir Kerim Bey yardım eder. Gazetede yazı
yazmasını ister.
Nihad ihtilal olmasını istediği için devlet hakkında ileri geri
konuĢtuğundan tutuklanır dört gün sonra serbest kalır. Muazzez
olanlardan yorulmuĢtur. KöĢke gitmek ister. Ġzinsiz olarak köĢke
gittipinden dolayı döndüğünde Nihad onunla konuĢmaz. Muazzez de
köĢke geri döner. Nihad tam anlamıyla çökmüĢtür. Kiralanan evden
baĢka bir eve taĢınır. Nihad iyice durulmuĢ intihar planları
yapmaktadır.
KöĢke Muazzez'i görmeye gider. Onu dekolteli kıyafetlerle alkol
alırken görür. Ve orada gizlice izler. Oradakiler de Nihad'ı görüp
gülmeye baĢlarlar. Nihad kaçar. Ġntihar edecektir. Ayağına kemer ile
bir taĢ bağlar. Denize atlar. Atlar atlamaz ölmek istemediğini anlar ve
çırpınıp kurtulur. Birgün kerim Beyle karĢılaĢırlar. Muazzez'in onu
aradığını öğrenir. Sonunda barıĢırlar. Bankada iĢi olduğunu söyler.
Ġntihar planını anlatır. Ayağına bağladığı kemeri denize bırakırlar ve
ufka doğru bakarlar. Hayat ikisi için yeniden baĢlamıĢtır.
Kitabın Ana Fikri; Ġnsan ne kadar kötü duruma düĢerse düĢsün
hayatından bezmemeli, aĢkını, sevgisini kaybetmeyip sabretmelidir.
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Kitaptakilerle Safa'nın Psikolojisi Arasında BenzeĢen Yönler
MahĢer romanı Çanakkale savaĢında gazi olan Nihad'ın vatanı
uğruna verdiği mücadeleden sonra, Ġstanbul'a dönüĢünde yaĢadığı
dramı anlatır. Nihad umutla sevinçle geldiği Ġstanbul'dan beklediğini
ve umduğunu malesef bulamaz. Bundan sonra da Nihad'ın Ġstabul'da
yaĢayacağı hayal kırıklığı, hayatta kalma mücadelesi "MahĢer"
çizgisinde anlamlanır.
Çanakkale savaĢında gazi olan Nihad, uzun yıllar cephede
kalmıĢ, vatanı için savaĢmıĢ ve büyük mücadele etmiĢtir. Cephedeyken
Nihad'ın tek umudu ve avuntusu kendisinin döndüğünde bambaĢka
bir hayat yaĢayacağını ümit etmiĢtir. Herkes onu sevip takdir
edeceklerini düĢünür ve herkes onun geleceği için yol açacaktır. Çünkü
ona göre o bir gazidir, halkı için savaĢmıĢ ve büyük mücadele etmiĢtir.
Ancak Nihad umduğunu bulamaz. Ġstanbul ve Ġstanbul'lular malesef
onun gazi oluĢunu umursamaz ve Nihadın asıl trajedisi buradan sonra
baĢlayacaktır. Nihad Ġstanbul'un içine girdikçe malesef daha da
yalnızlaĢacak ve derin umutsuzluklara kapanacaktır.
"görünüyorki askerim, sırtımda eĢya... burası benim mahallem
Çanakkale'den geliyorum. Vapurdan yeni çıktım... gaziyim ben... Bey
efendi düĢününüz ki cepheden geliyorum yaralandım... yani gaziyim...
vaziyetim... Efendim hep gaziyiz... cephede vazifenizi yapmıĢsınız bana
ne?"14
Nihad'ı en çok hayal kırıklığına uğratan ne iĢsizlik ne
parasızlıktı, Nihad emin olduğu davanın hiçe sayılmasına tepkilidir.
Nihad cephede vatanı ve halkı için mücadele ederken ölüm korkusu
çekerken, bu kutsal değerlerin farkına varmayıp bu Ģuuru hiçe sayan
Ġstanbul'luların rahat uykusu onu üzerdi. Nihad'ın tek beklentisi Ģu
cümle ile özetlenebilir:
"Ġstanbul'u müdaffa edenlerden biri de sen değilmisin? BaĢım
üstünde yerin var, dile benden ne dilersen".15
ġüphesiz onun bu dileğinin yatak, yastık ve yorgandan baĢka bir
Ģey değildi. Tabii bunların baĢında da yaptığı kutsal görevin takdir
edilmesidir.
Devletine bunca yıl değer veren Nihad kimse değer vermiyordu.
Namusuyla para kazanmaya çalıĢıyor dahi bile olsa Peyami Safa bu
romanda içinde bulunduğu savaĢ dönemini ve milletin halini
yansıtmıĢtır. Yazar Nihad'ın gözüyle Ġstanbul'un siyasi, sosyal,
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
ekonomik ve ahlakı çöküntüleri özellikle yanlıĢ batılaĢma veya batının
kötü yüzünü diğer taraftan milli değerlerimizin ve doğunun güzel
yüzünü anlatmaktadır.
Nihad hiç kimse iĢ vermiyordu. Ġstanbul'lular Nihad’a bir gazi,
bir kahraman olarak değil, ezik, periĢan baĢkalarının yardımına
muhtaç ve sosyal hayyatta acız biri olarak bakıyorlardı.
Seniha Hanımın kocasının iĢbirliği ile baĢka erkeklerle beraber
oluĢana ve bunun kocasına fazladan servet getirmekten baĢka bir
faydasının olmayıĢına Ģahit olan Nihad, kimler için savaĢtığına isyan
ediyordu. ĠĢte Nihad'ın isyanı:
"Üç senedir, meğer biz kimler için harbedip durmuĢuz. Vatan,
millet, fazilet kelimeler üç soytarının isimleriymiĢ gibi onu
güldürmüĢtü".16
Nihad, namusuzca, dolandırıcılıkla yükselen Mahir, Seniha ve
Aleddini soytarı ilan etmiĢtir. Devlet için boĢuna harp ettiğini ve
devletinin ona gereken değeri vermemesinden yakınmaktadır.
Safa, kendi hayatında da yoksulluğu en acı Ģekilde yaĢamıĢ bir
yazardır. Bu romanında da yoksulluğu, çaresizliği en açık haliye gözler
önüne sermiĢtir. Kendi yaĢamında hastalığından dolayı engellerle
karĢılaĢan Safa, ezikliğini, çaresizliğini, bu romanında da engel olarak
göstermiĢtir.
Safa, MahĢer romanındaki baĢ kahraman Nihad'ın çaresizliğini
intihar fikriyle anlatacaktır. Ġntihar etmeden önce Muazzeze yazdığı
mektup Ģöyle baĢlamaktadır:
"Muazzez, çok eziyet çektim. Bunların ne olduklarını anlarsın.
Bugün seni aradım. Bulsaydım belki yaĢardım. Düğünlere, eğlencelere
gitmiĢsin. Ne iyi. Hiç bir serzeniĢ maksadıyla söylemiyorum.
Mazursun. Bir ıztırabdan kurtulmak elimizde oldukça daima
kendimizi düĢünürüz. Hakkın var... Fakat senin gibi yapamadığım için
buna karar verdim".17
Peyami Safa kendi hastalığında da annesidir, onun tek varlığıdır.
Hastalığından kendinden çok annesi için kurtulmak istemiĢtir. Tıpkı
Nihad'ın intihar ettiği esnada Muazzez'in ona ıĢık olması,
kurtulmasının nedeni olması gibi.
313
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
"Akıntılar vücudunu atıyor, sürüklüyor. Kah iniyor, kah
çıkıyor. Muazzez gözlerinin önüne geldi.... Nihad'ın gözünün içine
bakıyor ve ona acıyor".18
Nihad Muazzeze intihar sırasında boğuĢtuğu acıları bu
satırlarında anlatır.
"ĠĢte... ayağıma bağladım kemer! Hala ıslak. Bu suyun yüzü
böyle sakin fakat içi...".19
Böylece hastalığını annesi için atlatan Safa, Muazzez sayesinde
de yaĢama yeniden baĢlamıĢtır.
MATMAZEL NORALĠYA'NIN KOLTUĞU
ÖZET
Ferit birçok olaydan sonra psikolojik bunalım yaĢar. Babasının
Avurpaya gitmesinden sonra kendisinden haber alamamıĢtır. Küçük
kız kardeĢiyle kalan Ferit bir pansiyonda, Nilüfer ise teyzesi Necmiye
Hanım'ın yanında kalmaktadır.
Ferit'in kaldığı pansiyonda hemen herkes psikolojik sorunlar
yaĢamaktadır. Ferit bu pansiyonda gece çıplak gezenlerle, gaipten
haber ve seslerle, uyurgezer ve hasta tiplerle karĢılaĢır. Psikolojisi, ruh
hali iyice allak bullak olmuĢtur.
Kendisini sokakta siyah bir köpeğin takip ettiğini zanneder.
Uykuları kaçar. Bir gece de boğazının sıkıldığını duyarak bağırır, oda
komĢusu Zehra'dır, oda olacak olaylar önceden haber veren biridir.
Aralarında sadece Yahya Aziz aklı baĢında birisidir. O da odasından
pek çıkmayan kitap okuyarak zamanını geçiren biridir. Ferit'e iyi
gelen tek kiĢi belki de odur.
Pansiyon dıĢında da kız kardeĢiyle, sevgilisi Selma'yla ve biri
milliyetçi diğeri komünist Seza olan adını Suzi, Cevat olan adını Joe
olarak değiĢtiren sevgilisinin arkadaĢlarıyla görüĢmektedir.
Sevgilisiyle de kavga eden Ferit, ondan ayrılır. Bu ayrılığa
dayanamaz ama gururuna yedirip özür de dileyemez. Nilüfer, abisi
Ferit'e zaman zaman gelir teyzesinin ona yaptığı eziyetleri anlatır.
Ferit bu duruma sinirlenir ve onu öldüreceğini söyler. Pansiyondaki
Tosun da bu duruma içlenir.
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Bu olaylardan sonra Zehra bir gece ağlayarak kalkar birinin
bıçaklanarak öldürüldüğünü anlatır ama kimse onu dinlemez. Ertesi
gün Tosun, Ferit'i odasına çağırıp bir sürü altın ve para verir.
Profesyonel katil olan, Ferit'in kız kardeĢinin durumuna dayanamaz
ve teyzesini öldürmüĢtür.
Feri'in gün gitikçe psikolojisi daha da bozulur. Gözle
görülmeyen varlıkların dolaĢtığını söylemeye, kilitli kapıların ardında
bir Ģeyler olduğunu düĢünmeye baĢlar, iyice kuĢkucu ve paranoya
olmuĢtur.
Ferit, Tosunun ona verdiği parayla Büyük adada Matmazel
Noraliya'nın evine taĢınır. Bu evde ilk geceden garip olaylar olur. Gece
kilitli kapı açılır ve bir ses 'Gel' der. Ferit koltuğa oturan kadına doğru
Matmazel Noraliya der. Fakat o 'hayır Nuriye' der. Bu olay kabus mu?
Gerçek mi? Ferit çözemez. Hizmetçi, Matmazel Noraliya'yı ona anlatır
ve özel hatıra defterini ona verir. Bunu okuyan Ferit, bir inanma ve
bağlanmaya yönelir. Bir kaç gece sonra dine saygılı, inançlı bir birey
olur.
Nilüfer iyileĢir. Aziz Beyle aralarında bir yakınlaĢma olur. Ferit
de Selma'yla barıĢır. Ferit bu olaylardan sonra manevi duygularını
bulur ve hidayete erer.
Kitaptakilerle Safa'nın Psikolojisi Arasında BenzeĢen Yönler
Peyami Safa bu romanda ikinci dünya savaĢının insan ruhu ve
toplum üzerindeki kötü izlerini göstermiĢtir. Bu roman ruh huzuru
arama ve sosyal yıkımlardan felsefi kurtuluĢa geçme yolları arayan bir
romandır.
Safa eserlerinde psikoloji çözümlemeleri baĢarılı bir Ģekilde
uygulayan sanatçıdır. KiĢilerin içinde bulunduğu karmaĢık
ruhhallerini baĢarılı ve güzel bir Ģekilde yansıtabilmiĢtir. Tabi bunun
kaynağı da onun özel hayatında yaĢadığı hastalık, yoksulluk ve
yalnızlık duygusudur. Safanın küçük yaĢtan beri yetim olması Ferit'in
burada babasını kaybetmesiyle bağdaĢtırdığını görüyoruz. Gerçek
hayatında sadece annesi olan Safa, burada da Ferit'in tek varlığı kız
kardeĢi olduğunu göstermiĢtir.
"Babam Londrada ya bombardımanda ya peĢinden koĢtuğu
parayı kazanıp Ġstanbul'a milyoner dönecek. Mektup yollamıyor ve
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
sefarethane onu bulamıyor. Oturduğu mahalle yıkılmıĢ, kendisi de
ölmüĢ olacak muhakkak. Anamı ve ablalarımı sorma, onlar çoktan
sizlere ömür. Benim bir teyzem ihtiyar senden ihtiyar, cimri senden
cimri, müslüman senden müslüman fakat hain. Onun evine sığınmıĢ
bir kız kardeĢim var. Ölen ablaları gibi veremli ve ölen ablaları gibi
ölecek galiba yapayalnızım ben".20
Ferit peĢpeĢe veremden kaybettiği ablasının ardından annesini
de aynı hastalıktan kaybetmesi, maddi sıkıntılar ve babasının yaĢayıp
yaĢamadığı bilmemesi onu iyice yıpratmıĢtır.
Ferit üzücü olayların ardarda gelmesiyle psikolojik olarak
bunalıma düĢmüĢtür. Kendisinde ruhsal ve fiziksel hastalık belirtileri
gösteren ne yapacağını bilmez Ģüpheci bir kiĢi olmuĢtur.
Ferit maddi zorluklar yüzünden tek varlığı olan kız kardeĢini
teyzesine bırakmak zorunda kalmıĢtır. Kendisi de çok kötü Ģartlar
altında pansiyona yerleĢmiĢtir. Yazarımız Safa gibi maddi zorluklar
yüzünden eğitmini tamamlamadan hayata atılması gibi bu konuyu
kendisiyle de yine bağdaĢtırmıĢtır.
ġüpeci, korkak, ezik, kendisine güveni olmayan bir kiĢi
olmuĢtur. Ferit'in ruhsal bir karmaĢa içinde bulunduğunun ve bunun
uzun yıllara dayanan bir geçmiĢi olduğunu göstergelerinden bir diğeri
de roman boyunca zaman zaman karĢımıza çıkan siyah köpek
tarafından takip edildiğini zannetmektedir. Bakın romanda Ferit ne
diyor:
"On sene evvelince kadar siyah bir köpek peĢimden gelir, yatak
odama ve yatağıma girerdi".21
Bakın diğer bir sayfada da Ferit arkadaĢına sinirinden kendisini
nasıl niteliyor. Tabi bu da Ferit'in ruhsal halinin ne kadar kötü
olduğunu belirtiyor.
"Ben Türk değilim, insan değilim, hayvan değilim, tıbbiyeli
değilim, felsefeci değilim, aĢık değilim, zengin değilim, fertçi değilim,
cemiyetçi değilim, Vafi beyin ecinneleri arasında oturan iradesi
çarpılmıĢ bir hafta sonra ne yapacağını bilmeyen tenbel hiçbir Ģeye
yaramaz ve ömrünün yarısı Avrupa'da hariciye memurluklarında
geçmiĢ, ayyaĢ, zampara, Hedonist.. yarı sanatkar, yarı deli, erkek
düĢkünü veremli ve veremden iki yetiĢken kızını kaybetmiĢ, ayyaĢ
kokainman, Paris'te okuduğu için kültürlü genç yaĢında ölmüĢ bir
ananın... degenere bir oğluyum".22
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Ancak yazarımız bu romana güzel bir son koymuĢtur. AĢağı
yukarı diğer çoğu romanları gibi; Mesela 9. Hariciye KoğuĢu
romanındaki hasta çocuğun bacağaı kesilmekten kurtuluĢu, MahĢer
romanında Nihad'ın intihar teĢebbüsünden vazgeçmesi ve sevdiğine
kavuĢması gibidir. Bu romanda da Peyami Safa Ferit'i kötü ruh
halinden kurtarıp huzura erdirmesi gibi.
FATĠH HARBĠYE
ÖZET
Neriman'la ġinasi lise döneminden beri lise arkadaĢlarıdır. Ġlk
baĢtan birbirlerini seviyorlardır. Üniversitede bile beraberdirler.
Neriman'ın babası Faiz bey, ġinasi'yi çok sevmektedir. Bazı
geceler Faiz beyin evinde saz çalar ve sohbet ederler. Herkes bir gün
ġinasi'yle Neriman'ın evlenceğini düĢünmektedir. Fakat Neriman
ġinasi'den soğumaya baĢlamıĢtır. Neriman oturduğu semti olan Fatih'i
sevmemektedir. Çünkü Fatih, doğuyu geliĢmemiĢliği ve eskiyi temsil
etmektedir. Oturduğu mahallede evler virane gibidir. Neriman batıyı
simgeleyen Beyoğlu'na her gün gidip gelmektedir.
Bir gün Macit adında zengin yakıĢıklı bir gençle tanıĢır. Macit
onun için geliĢmiĢliği ve batıyı simgelemektedir. ġinasi'den habersiz
bir kaç kere buluĢurlar. Macit, Neriman'ı baloya davet eder fakat
aradaki tek engel babasının izin vermeyecek olmasıdır. Eve gittiğinde
babası ona ġinasi'yle evlenmesini teklif eder. Neriman reddetmez 2-3
ay mühlet ister ve baloya ġinasi'yle gitme Ģartıyla izin alır. Baloda
giyeceği elbise için vitrinleri gezmeye çıktığında dayısının kızlarına
uğrar eve gittğinde bir kadının, kızının intiharı sebebiyle harap
olduğunu görür. Kızı Rus gitariste aĢık olmuĢtur. Fakat fakirlik zengin
bir adama itmiĢtir onu. Artık her istediğini alıp balolara
gidebilmektedir. Fakat gerçek aĢkı ve mutluluğu bulamamıĢtır. Oysaki
bunları Rus gencinde bulabilmiĢtir. Yaptığı hatanın farkına varıp Rus
gitariste dönmek ister; Fakat gururu kırılan Rus, kız kabul etmez ve
kız bunun verdiği üzüntüyle intihar eder. Hikayeden çok etkilenen
Neriman evine döner ve babasına baloya gitmek istemediğini ve iki üç
ay mühlet istediği ġinasi'yle hemen evlenmeyi kabul eder.
Kitaptakilerle Peyami Safa'nın Psikolojisi Arasında BenzeĢen
Yönler
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
Peyami
safa,
hastalığının,
fakirliğinin,
yetimliğinin,
kimsesizliğinin, içinde bulunduğu ruh halini ve akımlar arasında gidip
geldiği dönemlerini yansıtan romanlarının dıĢında doğu-batı
çatıĢmasını iĢleyen "Fatih-Harbiye" romanını kaleme almıĢtır.
Peyami Safa milliyetçi bir yazardır. Fatih-Harbiye romanında
da batıya özenilmemesi, kendi kültürümüzün ölmemesi gerektiğini ve
içinde bulunduğumuz çevreyle mutluluğa ulaĢmamız gerektiğini
vurgulamıĢtır.
Pyami Safa'ya göre batı uygarlığının değerleri, para, maddi
baĢarı ve hazza dayanmaktadır. Doğu uygarlığına özgü değerler ise
Türk- Ġslam uygarlığından gelen manevi değerlerdir. Peyami Safa bu
batı kültürünü "Macit" karakteriyle, doğuyu ise "ġinasi" karakteriyle
yansıtmaktadır.
"Lozan Sulhundan sonra resmi Türkiye'nin kanunla herkese
kabul ettirdiği bu asrileĢme, Neriman'ın ruhunda gizli gizli yaĢayan bu
iĢtiyaka en kuvvetli gıdasını vermiĢti. Akraba ve arkadaĢlardan
örneklerden, gittikçe medeniyetleĢen Ġstanbul'un dekorundan,
kitaplardan, resimlerden, tiyatro ve sinemalardan
gelen bu telkinler
yeni kanunlarda müeyyidisi bulmuĢ oluyordu".23 Bu alıntı Neriman ve
onun gibi kızların neden bu duruma geldiklerine örnektir.
"Of... bu elimdeki ud da sinirime dokunuyor, kıracağım
geliyor... Bunun benim elime neden musallat ettiler? Evdekiler hey hey
yetmiyormuĢ gibi bir de 'Dar-ül Elhan' Ģu alaturka musikiyi
kaldıracaklar mı ne yapacaklar? Yapsalar da bende kurtulsam. Hep
ailenin tesiri. Babam 24
Ģark terbiyesi almıĢ, akrabam öyle... Fakat artık
sinirime dokunuyor". Neriman'ın bu sözlerinde bıktığı yaĢam tarzını
dile getirmektedir. Bulunduğu yaĢam tarzını eleĢtirmektedir.
Ġstediği yaĢamı ve çevreyi de Ģu sözleriyle anlatır. Onlara
özenmektedir. "Dün tünel'den Galatasaray'a kadar dükkanlara
baktım. Esnaf bile zevk sahibi. Ġnsan bir bahçede geziniyormuĢ gibi
oluyor. Her dükkan çiçek gibi... sonra halkı da bambaĢka. Dönüp
bakmazlar,
yürümesini, giyinmesini bilirler, her Ģeyi bilirler
canım..."25
"Çünkü ben bir Fatih kızı olmak istemiyorum, anlıyor musun?
Böyle yaĢamaktan nefret ediyorum, eskilikten nefret ediyorum, yeniyi
güzeli istiyorum, anlıyor musun? Eski, pis, iğrenç ve yırtık bir elbiseyi
üstümden atar gibi bu hayattan ayrılmak, çıkmak istiyorum. Ġhtiyar
adam, boĢ sokak, salaĢpur ve gıy gıy, hey hey
ezan, helvacı... bıktım
26
artık, ben baĢka bambaĢka anlıyor musun?".
Bunları ġinasi'de bulamayan Neriman, Macit'e yönelir. Fakat
ondan da maddiyattan baĢka bir duygu bulamaz. Maneviyata önem
veren ġinasi'nin kıymetini anlar...
DıĢarıdan güzel gibi görünen yaĢam tarzı. Aslında görüldüğü
gibi olmadığını anlamıĢtır. Saadet lükste değil, birlikte olduğumuz
çevrelerdir.
311
AL-USTATH
No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH
SONUÇ
Edebiyat dünyasının psikolojik roman üstadı olan Peyami Safa,
romanlarında kendi yaĢamından, ruh halinden ve çevresinden kesitler
vermiĢtir.
Otobiyografik romanı olan 'Dokuzuncu Hariciye KoğuĢu'nda
kendi hasta psikolojisini ele almıĢtır. Hasta bir çocuğunun durumunu,
aĢkını ve çaresizliğini anlatmıĢtır.
MahĢer adlı eserinde ise Çanakkale SavaĢı'nın izleri vardır.
Gazi, olan namusuyla çalıĢmak isteyen Nihad karakterini gözler önüne
sermiĢtir. Psikolojik bunalımlarını konu edinmiĢtir. Bunu yazarken o
dönemin buhranlı halini ve kendi psikolojisini anlatmıĢtır.
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu romanında akımlar arasında
gidip gelen bir çocuğu ele almıĢtır. Ve sonunda huzura eriĢini,
ermeden önceki beyin sancılarını iĢlemiĢtir.
Burada iĢlediğimiz son roman olan Fatih-Harbiye adlı
romanında Doğu-Batı çatıĢmasını simgesel değerler üzerinden
anlatmıĢtır. Neriman'ın yaĢadığı değiĢim ve dönüĢümler zengin bir
dille anlatılmıĢtır.
Peyami Safa, fakirliğini, hastalığını, psikolojik çöküntülerini,
ruhçuluğunu, o dönemde yaĢadığı çevreyi, çevresinden gördüklerini,
yetimliğini, yalnızlığını, annesine tutunuĢunu, kendi kendisini
yetiĢtirmesini ve bütün bunlara rağmen hayata umutla bağlanmasını
romanlarında açık bir Ģekilde gözler önüne sermiĢtir.
1
Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı, 3. Cilt, Türk Edebiyatı Yayınları, Ġstanbul, 1966,
S. 439.
2
Halil Açıkgöz, Peyami Safa Hikayeler, Ötüken Basımevi, Ġstanbul, 1980, S. 5.
3
Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, Onur Basımevi, Ġstanbul,
1981, s. 335.
4
Ahmet Kabaklı, a.g.e., S. 439.
5
Halil Açıkgöz, a.g.e., S. 5.
6
Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, 2. Cilt, Milli Eğitim
Basımevi, Ġstanbul, 1998, S. 1242.
7
Yakup Çelik, Türk Edebiyatı Tarihi, 8. Cilt, Atatürk Kültür Merkezi BaĢkanlığı
Yayınları, Ankara, 2007, S. 559.
8
Cevdet Kudret, a.g.e., S. 336.
9
Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye KoğuĢu, Ötüken NeĢriyatı, Ġstanbul, S. 8.
10
Peyami Safa, a.g.e., S. 5
11
Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye KoğuĢu, S. 7.
311
‫‪AL-USTATH‬‬
‫‪No 209 volume Two 2014 AD, 1435 AH‬‬
‫‪12‬‬
‫‪Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye KoğuĢu, S. 112.‬‬
‫‪9. Hariciye KoğuĢu, S. 13.‬‬
‫‪14‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, Ötüken NeĢriyatı, Ġstanbul, S. 11-21.‬‬
‫‪15‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, a.g.e., S. 3.‬‬
‫‪16‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, a.g.e., S. 53.‬‬
‫‪17‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, a.g.e., S. 286.‬‬
‫‪18‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, a.g.e., S. 296.‬‬
‫‪19‬‬
‫‪Peyami Safa, Mahşer, a.g.e., S. 312.‬‬
‫‪20‬‬
‫‪Peyami Safa, Matmazel Naraliyanın Koltuğu, S. 64.‬‬
‫‪21‬‬
‫‪Peyami Safa, Matmazel Naraliyanın Koltuğu, S. 61.‬‬
‫‪22‬‬
‫‪Peyami Safa, Matmazel Naraliyanın Koltuğu, S. 61.‬‬
‫‪23‬‬
‫‪Peyami Safa, Fatih Harbiye, S. 60.‬‬
‫‪24‬‬
‫‪Peyami Safa, Fatih Harbiye, S. 28-29.‬‬
‫‪25‬‬
‫‪Peyami Safa, Fatih Harbiye, S. 29.‬‬
‫‪26‬‬
‫‪Peyami Safa, Fatih Harbiye, S. 71.‬‬
‫‪13‬‬
‫التأثيــرات النفسـية في روايــات بيـامي صفـا‬
‫المستخمص‬
‫مدرس مساعد‪ :‬منال عمي حسين‪ /‬ماجستير لغة تركية‬
‫تناولت في بحثي (التأثيرات النفسية في روايات بيامي صفا) في البداية نبذة مختصرة عن حياة االديب والقاص‬
‫والصحفي الكبير بيامي صفا والذي كان لو الدور الكبير في تاريخ االدب التركي الحديث بروياتو وحكاياتو ومقاالتو‬
‫االدبية والسياسية والفكرية واالجتماعية‪ .‬وتطرقت كذلك الى اىم اثار ىذا الشاعر وتكممت بأختصار عن اسموب‬
‫الشاعر الروائي واخذت ‪ 4‬روايات لبيامي صفا وتعد ىذه الروايات من اىم واروع كتاباتو والتي كان ليا انذاك‬
‫وليومنا ىذا صدى كبير في تاريخ االدب التركي الحديث‪.‬‬
‫والروايات التي تمت الدراسو عنيا ىي (‪, Mahşer, Matmazel Dokuzuncu Hariciye Koğuşu‬‬
‫)‪ Noraliya’nın Koltuğu, Fatih Harbiye‬وبعد قرأتي ليذه الروايات اعطيت مستمخص لكل واحدة منيا‬
‫ومن ثم بدأت بالجمع والبحث بين ىذه الروايات وبين الحالة النفسية التي كان يعيشيا الكاتب عند كتابتو ليذه‬
‫الروايات‪ ،‬حيث ان اديبنا ىذا كان يعاني الكثير من المصاعب والمأسي في حياتو االجتماعية‪ ،‬وكان يعاني من‬
‫مرض في يده منذ صغره وكان يتيماً اضافة الى سوء حالتو المادية وكيف أنو عاش حياة صعبة خصوصاً بعد وفاة‬
‫والده واختو وتربى مع والدتو وعانوا الكثير الكثير والذي ادى بو الى ترك مدرستو والعمل من اجل اعانو نفسو‬
‫ووالدتو‪.‬كل ىذه الظروف القاسية وحياة الطفولة الصعبة التي عاشيا االديب والروائي بيامي صف ــا أثرت بشكل كبير‬
‫بنفسيتو وىذا ما انعكس بشكل واضح في اغمب كتاباتو ورواياتو االدبية حيث انو كان يجسد شخصيتو وما عاناه ىو‬
‫وامو من ظروف اجتماعية ونفسية صعبة في كتاباتو‪ ...‬وىذا بالتحديد ما قمت بو من ايجاد العالقة بين حياتو‬
‫ورواياتو ودراسة ىذا الموضوع في كتاباتو مع بعض االمثمة من رواياتو‪.‬‬
‫‪311‬‬

Benzer belgeler

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Peyami Safa

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile Peyami Safa romanlarına da geçirmesi sanatını az çok zedelemiştir. Ancak çağdaş fikir konularındaki derinliği, ona benzersiz bir kişilik kazandırmıştır. 1940 ta Cahit Sıtkı Tarancı'ya: "Benim şuurum bir facia ...

Detaylı

Fatih-Harbiye Romanına Edebiyat Sosyolojisi Açısından Bir Bakış

Fatih-Harbiye Romanına Edebiyat Sosyolojisi Açısından Bir Bakış yazabilmiştir. Siyasi, iktisadi, edebi ve felsefi fikirler savunmuş görüşler ileri sürmüştür. Peyami Safa, psikolojik roman tarzının önemli temsilcilerinden biridir. İnsan ruhunu çok etkili ve güze...

Detaylı