Naviga Magazine May 2010 (TR)

Transkript

Naviga Magazine May 2010 (TR)
TEKNE HİKAYESİ LEVANTİN
Levantin
köklerine
döndü
İki yıldan uzun bir serüvenin meyvesi olan Levantin,
pontonlar arasında biraz ilerledikten sonra lacivert
rengi ve asil görünümü ile karşımızda çıktı. Alanında
usta isimlerin ortak imzasını taşıyan ‘motor yelkenli’nin
tasarım ve mühendisliğini gerçekleştiren Karataş
Yacht Design’dan İbrahim Karataş ve tekne sahibi Eric
Dermond, Göcek seyrimizde bizlere eşlik etti.
Yazı: Fatma Özay Fotoğraflar: Gizem Demirel
042 naviga
Fotoğraf: İbrahim Karataş
Göcek sularında arz-ı endam eden
upuzuun, 36 metrelik bir kızla buluşmak
için İbrahim Karataş ile günler öncesinden
yaptığımız planın gerçekleşme vakti geldi.
Teknenin sahibi Eric Dermond’un nazik
davetine seve seve icabet edecektik.
Geçtiğimiz yıl suya indirilen Levantin’i
görmek için sabırsızlanıyordum...
Kısa Türkiye ziyaretinde bir gününü
bize ayıran Bay Dermond ile ufak bir
tanışma, kaynaşma faslından sonra artık
aynı dili konuşuyorduk. Mecazi anlamda
değil, Bay Dermond gerçekten; Türkçe
konuşuyordu. Gururla motor yelkenlisini
ve yapım sürecinde yaşadıkları maceraları
anlatmaya koyuldu. Baktık ki böyle sözlerle
olmayacak içini, dışını, kuytusunu, köşesini
gözümüzle görelim dedik.
Teknolojinin cömertçe kullanıldığı tekne,
aynı zamanda şık ve sade işçiliği ile dikkat
çekiyor. Süvari merdiveninden tekneye
çıkıldığında, üzerinde aslan ve lila çiçekleri
bulunan, dökme alüminyumdan bir arma
göze çarpıyor. Bay Dermond’un ailesine
ait olan, gücü ve asaleti temsil ettiğini
öğrendiğim bu sembol, iskele-sancakta
görülebiliyor. Hemen solunda ise bir kapı
yer alıyor. Nereye açıldığını sorduğumda
Bay Dermond’un gözleri parlıyor. Pantograf
kapıyı açtığında, pek görmeye alışık
olmadığımız günlük tuvalet karşımıza
çıkıyor. Tuvaletin ilginç bir hikayesi var
ama bunu benden değil yazının ilerleyen
sayfalarında kendisinden ve İbrahim
Bey’den dinleyeceksiniz.
Şaşkınlığımız geçmeden teknenin
kıç tarafını kaplayan bangaçayı görüp
büyüleniyoruz. Minderlerle kaplı bu ferah
dinlenme alanı Bay Dermond’un da
favori yeri imiş. Yakıcı güneşten koruyan
tentesi de bangaçanın konforunu ikiye
katlıyor. Üzeri yine tente ile örtülmüş
havuzluktaki büyük yemek masası da
doğanın keyfini çıkarmanız için birebir.
Salona açılan sürgülü giriş kapısının
iskelesinde ufak bir oturma yeri ve üst
tarafında LCD TV bulunuyor. Sancakta
ise servis asansörü ve güverte barı
konumlandırılmış.
İç mekanlara girmeden önce baş
tarafı anlatmak daha uygun olacak
zira Levantin oldukça heybetli
bir motor yelkenli. İskele taraftan
yürürken iki kapıyı geçiyorum. İlkinden
girip birkaç basamak inildiğinde
mürettebatın yaşam mahalli, mutfak,
depolama alanları ile motor dairesine
ulaşılıyor. Yazının ilerleyen satırlarında
okuyacağınız gibi teknenin ilginç
bir yerleşim planı var. Söz konusu
alanlar ve ana kamara ile diğer üç
misafir kamarası, vasatta yer alan
motor dairesi aracılığıyla birbirinden
naviga 043
TEKNE HİKAYESİ LEVANTİN
ayrılmış durumda. Girişleri de farklı
konumlandırıldığı için apayrı iki mekan
yaratılmış. Baş taraftaki diğer kapı ise
dümen mahalline ve oradan salona
erişim sağlıyor. Yürüme yolundan
teknenin pruvasına ilerlediğimde geniş
güneşlenme yerini, oturma grubu ile
masasını görüyorum. Direk ve güverte
ekipmanını incelediğimde ise kaliteli
seçimler yapıldığını anlıyorum. Dökar
Yat, Harken, Doyle Sails, Navtec, Data
Hidrolik vb.
Teknenin bir diğer sürprizi de
flybridge’i
Aklınıza, böyle bir teknede flybridge
nasıl duruyor, gibi sorular geliyorsa
hemen söyleyelim, bal gibi oluyor. Hem
de güzel oluyor. Flybridge, Levantin’in
apayrı bir keyif alanı. Havuzluktan çok
şık bir geçişle ulaşılabilen bu alanda
hem denizin keyfini üst seviyede
çıkarıyorsunuz hem de kaptan sıcak
havalarda tekneyi buradan idare
edebiliyor. Geniş oturma grubu
ve masanın yanı sıra buraya Bay
İsmail Acar’ın nar temalı tablolarından biri
044 naviga
Dermond’un sporcu kişiliğini yansıtan
bisiklet ve çok amaçlı bank sabitlenmiş.
Gelelim teknenin iç mekanlarına...
Sürgülü kapıdan girince İsmail Acar imzalı
nar tabloları samimi bir ortamın ipuçlarını
veriyor. Karşılıklı konumlandırılmış, krem
renkli koltuklar tamamen rahatlık için
düşünülmüş. Eric Dermond’un, Kalemkar
Mimarlık ve Dekorasyon firmasının
ortaklarından, iç mekan tasarımcısı
Kesibe Karaosmanoğlu ile birlikte seçtiği
aksesuarlar da bu konforu destekler
nitelikte. Rıfat Özbek markasını taşıyan
lale işli yastıklar, yalın çizgilere sahip
abajurlar, Acar’ın narları mekan ile
bütünlük içinde. Plazma lift ve Bose müzik
sistemi, Bay Dermond’un özel kavından
parçaların saklandığı şarap soğutucu (bu
nadide şarap ve şampanyaların diğer
kısmının, teknenin muhtelif köşelerinde
gizlendiği duyumunu aldık) salonu yaşayan
bir alan haline getiren diğer ekipman.
Salondan beş-altı basamak aşağıda
kamaralar önüme çıkıyor. Eski İzmir,
Çeşme resimleriyle bezenmiş koridordan
geçip tam karşımdaki çift kişilik misafir
kamarasını inceliyorum. Her kamarada
banyo, plazma TV olmakla birlikte güvenlik
de elden bırakılmamış. RINA Charter klasa
ve uluslararası sularda ticari kullanımı için
alınan MCA LY2 sertifikasının tüm gerekleri
teknede mevcut. Örneğin bu kamarada,
can yelekleri ve yangın tüplerinin dışında,
duvarın bir yerinde ‘exit’ (çıkış) ibaresi var.
Herhangi tehlike anında bu bölge giriş-çıkış
imkanı veriyor. Bu önlemlerin yanı sıra
Bay Dermond’un isteği üzerine lumbozlar
konmuş. Deniz seviyesine oldukça yakın
lumbozlar sayesinde misafirler, denizi
rahatça görebilme lüksüne sahip oluyorlar.
İskele taraftaki iki adet tek kişilik yataklı
ve sancak taraftaki yine çift kişilik misafir
kamaraları da oldukça sade döşenmiş;
Levantin ile seyahat edenlerin denizi
hissedebilecekleri şekilde tasarlanmış.
Ana kamara ise teknenin enini baştan
başa kaplayan, özel bir banyo tasarımı
barındıran bir cennet mekan. Makine
dairesi ile bitişik olan kamaranın sessizliği
cabası. ‘Nasıl bu kadar sessiz olabiliyor’
sorusunun cevabını İbrahim Bey veriyor.
Tıpkı bir önceki proje Sailing Nour’da (Bknz.
Naviga Temmuz 2008, sayı 58, syf. 170)
olduğu gibi o kadar profesyonel bir ses ve
titreşim yalıtımı yapmışlar ki şaşkınlığımı
gizleyemiyorum. Hayretim banyosunu
görünce ikiye katlanıyor. Ortada kocaman
bir duş, iki yanında ise kapıları duşa açılan
tuvalet ve lavabo bulunuyor. Özgün bir
tasarıma sahip bu alana aslında duş
ya da banyo demek biraz haksızlık olur
çünkü istendiğinde, özel sistemi sayesinde
tamamen buhar kaplanarak tipik bir
saunaya dönüşebiliyor.
Levantin ile seyrimiz sürerken İbrahim
Karataş ile söyleşimize başlıyoruz.
Levantin’in tohumları ilk ne
zaman atıldı?
Eric Dermond ile ilk temaslarımız 2005
sonu, 2006 başı gerçekleşti. 20 yaşına
kadar İzmir’de yaşamış, Fransız levanten
bir ailenin üyesi. Hâlâ Türkçe konuşuyor ve
“Türkiye’ye geldiğim zaman eve dönmüş
gibi oluyorum” diyerek özlemini dile
getiriyor. Bay Dermond, Karataş Yacht
Design’a referans üzerine geldi. Zaten
tekneleri bilen biri, istediği tekneyi bize
anlattı. Levantin’den önce de yıllardır
tekne kiralayarak gezilere çıkıyormuş. En
sonunda kendi teknesini yaptırmak istemiş.
Bay Dermond’un sizi seçmesinde diğer
projeleriniz etkili oldu mu?
Biz Dragon Fly’ı yaparken Eric Dermond
projeyi görüp “Ben de böyle bir tekne
istiyorum” dedi. Guletlerin görüntüsünün
çok hoşuna gittiğini ifade etti. Biz de ilk
etapta kendisine 33,50 metreye tekabül
eden bir plan sunduk. Sonraki aşamalarda
teknenin boyu büyüdü. Temaslarımız,
aramızdaki ilişki ilerledikçe 36 metrelik,
gulet temeline dayalı bir motor yelkenlide
karar kıldık. Hepimiz guletlerin şeklini ve
klasik görüntüsünü sevmekle birlikte yeni
bir formla ilerlemek istedik. Bodoslama
formunu düz ve daha modern bir hat
haline getirip arkaya da şık bir ayna
ekledik. Bu sayede genel konfor konseptine
dokunmadan özgün bir form oluşturduk.
Çalışmalara hemen başladınız mı?
Hemen start verildi tabii. İlk çizimler ile
Amerika’da yapılan toplantının ardından
yerleşime karar verildi. Ancak teknenin
boyu, kullanılacak malzeme, hangi
tersanede inşa edileceği gibi ana konular
netleşmemişti. Hemen iki boyutlu farklı
çizim ve kıyaslama süreçlerine geçildi.
Sonra birkaç pencere şekli denedik. Modern
görünümlü, tek parça pencere formunda
karar kıldık.
Teknenin yerleşim planı da farklı. İki
ayrı yaşam mahalli olmasına nasıl
karar verildi?
Ana kamara ile üç misafir kamarasının
bulunduğu alan ile mürettebat ve
depolama yerlerini, makine dairesini
ortada konumlandırarak ayırmış olduk. Bay
Dermond’un istekleri bunda çok büyük rol
oynadı elbette. Kendisi çalışanları ile resmi
olmayı tercih ettiği için teknede iki ayrı
yaşam alanı oluşturuldu. Öyle ki Levantin’e
iki ayrı çamaşırhane konuldu. Böylece
mürettebat için de özel, müstakil bir saha
yaratılmış oldu.
Arka kısmı depo, soğuk malzemelerin
saklandığı oda ve çalışanların hem
iş mekanları hem de konaklama ve
sosyal yaşamlarını sürdürdükleri yer
olarak tasarlandı. Bu yerleşim şeklinden
mürettebat da oldukça memnun.
Motor dairesinin ortada
konumlandırılmasından dolayı
meydana gelen gürültüyü bertaraf
etmek için neler yapıldı?
Makine dairesi ana kamara ile bitişik
olduğu için ses yalıtımı çok önem kazandı.
Teknenin ana yapısal malzemeleri metal
olduğu için titreşimi ve sesi fazlaca iletiyor.
Bunun üzerine Hollanda’da bir şirket ile
anlaştık. Tüm yapıyı kurduktan sonra
onlara teknenin 3D modelini gönderdik.
Gelen rapor ve izolasyon detaylarına göre
her bir bölge için ayrı ayrı tarif edilen
izolasyon kompozisyonu uygulandı.
Buradan yola çıkarak ana kamara ile
motor dairesi arasındaki çepere yaklaşık
22 santimetre kalınlığında, içinde kurşun,
sünger, taş yünü vb. bulunan izolasyon
katmanı eklendi.
Ayrıca mobilyanın bağlandığı ahşap
yüzeylerin ara katmanlarında mantar
görünümünde, sesi yutan bir malzeme
kullanıldı. Tabanlar çelik konstrüksiyona bir
sünger katmanıyla bağlandı. Bu tekniğe
yüzen taban (floating floor) deniyor.
Teknenin kabuğu ile iç mobilyası bağımsız
çalışıyor; titreşim ve gürültü iç mekana
iletilmiyor. Mega yatlarda kullanılan bu
sistemi Levantin’e uyguladık.
2009’da tekneyi suya indirdik ve test
seyrine çıktık. Tüm yalıtım uygulaması
tamam olmasına rağmen sebebini
anlayamadığımız bir gürültü vardı.
Araştırdık ki sorun, ana kamaradaki duş
tahliyesinin, plastik boruyla makine
dairesindeki bir tanka bağlanmasından
kaynaklanıyor. Yani gürültü noktası
o plastik boru. Deliği kapatınca ses
tamamen kesildi. Boruya başka bir
güzegâh bulunduktan ve tüm perde
geçişleri kontrol edildikten sonra çok sessiz
bir tekneye sahip olduk.
yakın bir hal almıştı. Artık imal
etme yolunda ilerliyorduk. Ancak
Bay Dermond, iç mekan konusunda
kararsız kaldı. 2007 yazında, teknenin
imalatına geçilmişken içinin şekli
belli idi ama konsept tamamıyla
oturmamıştı. Kapıların şekli, rengi,
ne tür kumaşlar, malzemeler
kullanılacağı belirlenmemişti. Birkaç
iç mekan tasarımcısı ile görüşüldü.
Sonuçta Rıza Tansu ile anlaşıldı.
İmalatta epeyi zaman harcandığı
için hızlı çalışmak gerekiyordu. Rıza
Bey, yerleşim planında da birtakım
olumlu değişiklikler yaptı. Mürettebat
alanındaki en arkadaki eğimli kısmı
çamaşırhane ve soğuk oda olarak
yeniden tasarladı. Teknenin enini
kaplayan ana kamaradaki simetrik
banyo ve ortadaki duş yerleşimi yine
Rıza Bey’in önemli katkılarından. Gizli
gardırop ve kütüphane ünitesi de şık ve
kullanışlı.
Levantin’i özel kılan detaylar
arasında neler var?
Üst yapıdaki en büyük farklılık,
dış mekan yemek masası ve salon
girişi üzerindeki sabit gölgelik. Burası
sosyal yaşamın daha canlı olduğu bir
mekan. Ankastre bir uzatma yapılarak
burada korunaklılık sağlandı. Ayrıca bu
gölgelik, akışkan hatlarıyla teknenin
genel tasarımının ana elemanı olarak
oluşturuldu.
Eric’in teknede en sevdiği yerlerden
biri kıç tarafta yer alan ‘bangaça’ yani
dinlenme yeri. Buradaki minderler
gerçekten çok rahat ve cezbedici.
Sonradan bangaça, flybridge ve diğer
dış mekan dinlence alanlarının üstüne
tenteler eklendi.
Teknenin ilk çizimlerinde flybridge
olmadığını biliyorum. Pekiyi neden
sonradan ekleme kararı aldınız?
Haziran 2006’dan sonra tasarım
kontratı yapıldı ve üç boyutlu
modellemelerine geçildi, kesin
yerleşimlerini çizmeye, hesaplamalara
İç mekanlarda Rıza Tansu ismini
görüyoruz. Rıza beyin projeye ne gibi
katkıları oldu?
2007’nin başında proje gerçeğe
naviga 045
041
TEKNE HİKAYESİ LEVANTİN
Şeffaf yapılı paravan sistemi, kaptan
mahalli ile salonu ayırmak istediğinizde bir
düğmeyle mat hale getiriliyor
başladık. Bu sırada Bay Dermond,
flybridge istediğini söyledi. Başta
itiraz ettik, “Bu tekneye flybridge
olmaz” dedik. Silueti bozulmasın,
suya yakın görünümü kaybolmasın
diye tekneyi alçak tutmak istiyorduk.
Her müşterimizde olduğu gibi Eric
Dermond’dan da birçok şey öğrendik.
Bunlardan en önemlisi ısrardı. Çok
ısrarcı bir kişi olarak sonunda flybridge
konusunda bizi ikna etmeyi başardı.
Nihai tasarım ne zaman
ortaya çıktı?
2006 yılının sonunda kesin tasarıma
başladık. % 90 tasarım 2007 baharında
tamamlanmıştı, iç mimari ise 2007
sonlarında tamamlandı.
Yapı malzemesi olarak ne
kullanıldı?
Üst bina alüminyum, gövde
çelikten inşa edildi. Bu esnada
Bay Eric, baş taraftaki güneşlenme
minderlerinin motoryatlardaki
gibi zemine gömülmesini istedi.
Alüminyum malzeme bunu kolayca
gerçekleştirmemize izin verdi. Ayrıca
alüminyum kullanımı teknenin daha
hafif olmasını sağladı. Toplam 7 ton
üst bina ağırlığından kazandık. Bu
aynı zamanda balast miktarında da
azaltma demek.
Performansı artırmak için
neler yapıldı?
Guletlerin performansını artırmak
üzerine, 1992’de bir tez hazırladım.
Bulgularımızı, sonuçlarımızı 2003’te
doğrulama şansı bulduk. Shanti
adlı projemizde teknenin sahibi
046 naviga
hız garantisi istedi. Sonuçta tekneyi
bu doğrultuda geliştirdik. Üniversitede
teknenin boyutlarının 1/10 ölçeğinde,
3 metrelik modeli yapıldı. Deney
havuzundaki gerekli ayarlardan sonra
şu anda uygulamakta olduğumuz gulet
formunun üstün performans özellikleri
İTÜ Gemi İnşaatı Fakültesi deney havuzu
raporuyla tescillenmiş oldu.
Levantin’i ve önceki tasarımlarınızı
klasik guletlerden ayıran bu
performans detaylarını açar mısınız?
Tasarladığımız teknelerin sualtındaki
yapısı, klasik gulet formundaki gibi değil.
Salması akışkanlık sağlayan, uçak kanadı
görünümünde. Alışıldık kutu formlu, sactan
yapılan salma tipinden farklı. Bu özellikleri
uyguladığımız 11 teknelik serimiz var.
Levantin ise bu serinin dokuzuncu teknesi.
Her tekneden geçerli bir özellik,
performansı zenginleştirici unsurları alıp
diğer tekneye taşıdık. Levantin’e gelene
kadar çok yol aldık, bilinmezlerimiz oldukça
azaldı. Ana hatlarındaki akışkanlık ile
daha çok modern bir motor yelkenli olarak
tanımlayabilirim Levantin’i. Temelleri, artık
İbrahim Karataş, Eric Dermond (soldan sağa)
çok iyi bildiğimiz gezi amaçlı, modernize
gulet projelerimize dayalı olsa da, onu
özgün, kendi yolunda giden bir proje olarak
tanımlayabiliriz.
Levantin donatımı sayesinde zorlu
sulara da girebiliyor...
Evet, Levantin’i okyanus geçişlerine
uygun şekilde tasarladık. İlk olarak, tekneyi
ticari olarak kullanabilmeye izin veren
‘RINA Charter’ klasa sahip. Bir de MCA
(Maritime Coastguard Agency) sertifikası
bulunuyor. Teknenin can güvenliğine uygun
şekilde donatıldığını gösteren standartların
hepsi Levantin’de mevcut. Öyle ki 14
tonluk yakıt kapasitesi ile rüzgârsız
kalındığında bile Atlantik Okyanusu
geçilebiliyor.
Yelken performansı hakkında
neler söylersiniz?
Teknenin iyi yelken yapabilmesi önem
verdiğimiz noktalardan idi. Hidrolik
furling’ler ile kumanda edilen cenova ve
flok, full batten ana ve mizana, tümüyle
hidrolik vinçlerle kumanda edilebildiğinden
yelken açmayı çok kolay hale getirdik.
Tabii hidrolik arka yaka gergisi, vang ve
pupa çarmıh ayar pistonlarının verdiği ayar
imkanlarını da unutmamak gerek. Ana ve
mizana yelkenler, park avenue bumbalar
üzerinde çalıştığından gereği halinde
müdahalesi bumba üstünden yapılabiliyor.
Sualtı formu da son derece denizci ve
yelken seyirlerinde simetrik su hatları
verdiğinden uygun hava koşulunda
mutlaka yelken seyrini teşvik ediyor.
TEKNE HİKAYESİ LEVANTİN
tuvalet konusunda epey kafa yorduk
İbrahim ile. Birçok Türk arkadaşım salonun
içinden tuvalet girişi olmasını eleştirdi ve
tamamen iptal etmemi önerdiler. Sonunda
bir dostum, giriş kapısını güverteden
yapma fikrini ortaya atınca “tamam” dedik.
Doğru seçimler
Tasarım tamamlandıktan sonra tekneyi
inşa edecek firma aramaya başladık.
2006’da, Tuzla’daki Evadne Yachts kalitesi
ve güvenirliği ile bizi ikna etti. Fazlasıyla
esneklik sağladılar ve son dakika
değişikliklerimizi hoşgörüyle karşıladılar. İç mekan tasarımı için Rıza Tansu’nun
da doğru bir seçim olduğunu biliyordum.
Klasik yelkenli malzemelerini kullanarak
modern bir görünüm sağlayabilecek bir
isimdi.
Alüminyum direkler ve radyal kesim
hydranet yelkenleri ile hemen her
havada yelken seyri hem konforlu hem
güvenli.
Üretim sürecine ne zaman
başlandı?
Daha önce de birlikte çalışmış
olduğumuz Evadne Yachts teknenin
üretimini üstlenmişti.
2007’nin ortalarında, mühendislik
hesapları ve nihai üretim çizimlerinin
oluşturulmasından sonra inşaya start
verildi.
2008’in nisan-mayıs aylarına kadar
tekne konstrüksiyonunun yaklaşık
yüzde 95’i bitirildi. Donatım 2009’un
başlarına kadar sürdü. Geriye tiklerin
yerleşimi, aksesuarların seçimi gibi
işler kaldı. Tabii biz hep takip ve kontrol
halindeydik.
Eric Dermond anlatıyor...
İzmir’de, Fransız levanten bir ailenin
çocuğu olarak dünyaya geldim. Orta ve
lise öğrenimimi Fransa’da, üniversiteyi
ise Amerika’da tamamladım. Bu
esnada Türkiye’ye dönme planları
yapıyor, yaz tatillerimi Çeşme’deki
yazlığımızda geçiriyordum. Deniz
sevgim de burada gelişti. Sonraları
denizde daha fazla zaman geçirme
ve kendi yatıma sahip olma rüyasına
kapıldım. Şu anda Amerika’da
yaşıyorum. Ancak kalbim hep
Türkiye’den yana. Böylelikle Türkiye’ye,
köklerime dönme kararı aldım. Yatımın
ismi olan ‘Levantin’ de köklere dönüş
için doğru bir seçimdi.
Tekne arayışları
Bunun öncesinde, yaz aylarında,
048 naviga
yoğun çalışma tempomdan dolayı ancak
bir haftalığına yat kiralama imkanım
oluyordu. İlerleyen süreçte de kendi yatımı
almaya karar verdim. İkinci el fiberglas
motoryatları araştırmaya koyuldum. Bu
süreç yaklaşık dört yıl sürdü ve sonunda
tercihlerimde bazı değişimler oldu.
Motoryatların çok gürültü çıkarması ve
şık salonlarına karşın güvertede yeteri
kadar açık alan olmayışı düşüncelerimin
değişmesine yol açtı. Yılın büyük
bölümünü, özellikle kış aylarını zaten
salonlarda geçiren biri olduğum için dış
mekanlar benim için daha önemliydi.
Bu düşüncelerin kafamda oturmaya
başladığı sıralar, bir fuarda Perini Navi ve
Alloy marka yatları gördüm ve o anda ne
istediğimi anladım. Ancak bütçem bunlar
için yeterli değildi. Ben de Türkiye’de kendi
yatımı yaptırmaya karar verdim. Gulet
ve diğer yatlar konusunda duayen kabul
edilen ve birçok kişi tarafından tavsiye
edilen İbrahim Karataş’la tanıştım. Yatın
tasarımına başladığımız ilk zamanlarda
İbrahim, 33 metrelik harika bir gulet çizdi.
Bir gulet istemiyordum fakat konforu ve
ferahlığı aklımı çelmişti. Sonunda motor
yelkenlide karar kıldık. Perini gibi modern
bir motoryatla guletin konforunu birleştiren
bir tasarım olacaktı.
Çok aktif bir spor yaşantım var.
Amerika’da bir futbol takımında
oynuyorum, her yaz triatlon yarışlarına
katılıyorum, dört yıl önce de Tanzanya’daki
Kilimanjaro Dağı’na tırmandım. Bunlar
dışında su kayağı, dalış, bisiklet, ağırlık
kaldırma gibi diğer spor dalları ile de
ilgileniyorum. İbrahim böylesi bir yaşam
tarzına sahip olduğumu bildiği için
geniş bir açık alana ihtiyacım olduğunu
anlamıştı.
Ayrıca salondan girişi olan günlük
Kaptan seçimi işin en zor yanı
Yat sahibi olmanın en zor tarafı yatın
inşası değil kaptanın seçimidir. Şimdiki
kaptanım Ferit bey kazandığı pek çok
yarışın yanı sıra misafirperverliği ve insan
olarak kalitesi onun en büyük artıları.
Bu yaz Levantin ile ilk tam sezonumuzu
yaşayacağız. Şu ana kadar Ferit Kaptan
beklemede olan problemleri giderdi. O ve
taşeronlar kış boyunca detaylı bir inceleme
yaparak motor, jeneratör, elektrik ve boru
tesisatı gibi birçok sistemle ilgili çalışmalar
yaptı. Ayrıca pek çok motor ayarı yaparak
estetik değişiklikler gerçekleştirdi.
Tüm yaz boyunca yelken yapmak ve üç
haftalığına teknemi kiralamak istiyorum.
Sonuçtan çok memnunum. Kendi stilime
ve zevklerime uygun bir tekne yaptırma
kararımın çok doğru olduğunu gördükçe
daha da mutlu oluyorum.
M/S Levantin’in Teknik Özellikleri
Tasarım ve Gemi Mühendisi: Karataş
Yacht Design-İbrahim Karataş
İç Mimari Tasarım: Tansu Design-Rıza
Tansu
Tekne Sahibi Temsilcisi: Yüksel Baytekin
İnşa Eden: Evadne Yachts-Evren
Denizcilik Ltd. Tuzla
Klas: RINA Charter Class+MCA LY2
Tam Boy: 36 metre (Baston hariç)
En: 8,45 metre
Ağırlık: 203 ton
Su Hattı Boyu: 28,99 metre
Su Çekimi: 3,30 metre
Motor: 2X385 HP Caterpillar C12
Teknenin tüm detaylarına ve charter
bilgilerine www.levantinyacht.com
adresinden ulaşılabilir.

Benzer belgeler

Zarif peri kızı

Zarif peri kızı kullanışlı. Levantin’i özel kılan detaylar arasında neler var? Üst yapıdaki en büyük farklılık, dış mekan yemek masası ve salon girişi üzerindeki sabit gölgelik. Burası sosyal yaşamın daha canlı ol...

Detaylı

squadron 78 custom

squadron 78 custom katlıyor. Üzeri yine tente ile örtülmüş

Detaylı