kürd televizyonları ve daha doğru bir deyiş ile kürdistan

Transkript

kürd televizyonları ve daha doğru bir deyiş ile kürdistan
KÜRD TELEVİZYONLARI VE DAHA DOĞRU BİR DEYİŞ İLE
KÜRDİSTAN TELEVİZYONLARI İŞLEVİNİ YERİNE
GETİRİYOR MU?
Medeni AYHAN
KurdistanTv, Kurdsad Tv, Gali Kurdistan Tv, Roj Tv, Komala Tv, Tihsk Tv, Rozhılat
Tv, Zagros Tv, Mezopotamya (mezopotamia) Tv, Vin Tv, Newroz Tv, Kurd 1 Tv, Ary
Digital Tv, Kurd(Aso) Tv, Jad Tv, KnnTv, Kürtçe yayın yapan Kürt televizyonlarıdır.
Thisk Tv son süreçte yayınına ara vermiş bulunmaktadır. Bu televizyonlar yanında,
yöresel olarak yayın yapan Kürt televizyonları da bulunmaktadır. Ezîdî Kürtlerin kurduğu
ve Internet üzerinden yayın yapan Ezîdî Tv mizde yayındadır. Süreç ilerledikçe,
televizyonculuk yoğunlukla Internet siteleri üzeriden yapılır durma gelecek, ve Internet
televizyonculuğu esas olacaktır. Hatta yakın bir zamanda günlük gazete ve dergi çıkarma
da, yerini Internet gazete ve dergilerine bırakacaktır. Internet teknolojisinin pratik
olması ve Internet üzerinden yapılacak yayınların maliyetinin ucuz ve kitlelere ulaşımının
da kolay olması toplumun önemli bir bölümünün yaşantısını Internet ekranına haps
ederek, monotonlaştırma riskini de otaya çıkarabilecektir. . Ancak Internet teknolojisinin
daha da gelişimi ve yaygınlaşması ile birlikte, bireylerin televizyon, gazete, dergi gibi
yayın araçlarına sahip olması kolaylaşacak ve bu durumda söz konusu araçlarda oran
bazında olabildikçe artışı ortaya çıkaracaktır Ayrıca. Asurice yayın yapan Istar Tv gibi
Kürdistan televizyonları da vardır, bu televizyonu da ülkemizin televizyonu olarak
görüyoruz, sahipleniyoruz. Asuri, Ermeni, Arap Türkmen, Fars ulusal azınlıkların
Kürdistan´daki nüfusu ne kadar az olursa olsun, bütün ulusal azınlıkların dillerinde yayın
yapan televizyonlarını kurmalı, gazete ve dergi çıkarmaları sağlanmalı, üniversitelerde
kültür ve tarihlerine ilişkin araştırma yapılmalıdır. Aidiyetleri yanında dinleri yasal
güvenceye bağlanmalıdır. Kürt ulusu yanında bütün etnik ve dini azınlıklar Kürdistan´ın
sömürge statüsünde tutulmasından dolayı sömürülmekte ve zarar görmektedir. Kürt
ulusu yananda bütün bu ulusal azınlıklar, Kürdistan ulusunu oluşturur. Kürt ulusunun
tarihsel hakları yanında, Kürdistanlı bu ulusal azınlıkların haklarına sahip çıkıp
gerçekleştirmek,
Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin temel görevlerindendir.
Kürdistan´daki bütün sömürgeci devletlere ve uluslararası ortaklarına karşı, Kürtlerin
bütün toplumsal sınıf ve kesilmelerin birliğini Kürt ulusu şemsiyesi altında sağlamak ve
bunun yanında, bütün ulusal azınlıklar ile Kürt ulusunun birliğini de Kürdistan ulusu
şemsiyesi altında gerçekleştirerek,
ülkemiz Kürdistan´ın bağımsızlığını sağlamak
vazgeçilmez hedefimizdir. Kürdistan´daki bütün ulusal azınlıkların özgürlük ve varlıklarını
yasal güvence altına alıp sağlamak, Kürdistan ulusal iktidarının görevi olduğu gibi,
sömürgeci devletlerin metropollerine gönüllü olarak gitmek isteyenlere ise bir engel
çıkarmamak ve bu tercihe sahip olanlar açısından gönüllü-barışçıl bir mübadeleye açık
olmakta görevimizidir. Yazımın bu girişinden sonra, Kürt televizyonlarından öte, daha
geniş ve doğru bir deyişle Kürdistan televizyonlarının işlevlerini yerine getirip
getirmediklerini irdeleyelim. Turnusol kağıdı olarak Kürdistan televizyonlarının,
ulusumuzu,
sömürgeci devletlerin Türkçe,
Farsça,
ve Arapça yayın yapan
televizyonlarından alı koymayı başarıp başarmadığını, diğer bir değişle asimilasyon ve
ideolojik-politik-kültürel kuşatmayı durdurup durdurmadığına bakalım.
Kurdistan TV de ve müzik kanalları dışındaki diğer televizyonlardaki haber
saatlerinin olabildikçe yoğun olması nedeniyle,
bir kanalın günde kaç kez haber
programı sunduğunu saydım. Kürdistan TV de, haberler ve bir haber programı olan
Panorama ile birlikte, 24 saatte 14 kez haber verildiğini tespit ettim. Kürdsad Tv, Roj
Tv ve müzik kanalı olmayan diğer televizyonlarda da aynı veya benzer sayıda haber
1
verilmektedir. Televizyonların yönetimleri, ulusumuzun içini dışını haberle doldurma
çabasındayken, halkımız haklı olarak bundan kaçmaktadır. Aynı şeyleri bir günde
defalarca dinleyecek kişinin zihinsel yapısında ve bilincinde bir gelişme ortaya çıkması
mümkün olmadığı gibi, bir tahribata maruz kalacağından da kuşku duymuyorum.
Televizyon yayınını haberlerle doldurmak; televizyonculuğu bilmemektir. Televizyon
yayınlarını haberlerle doldurmak,
televizyon kanallarını işlevsiz bırakmak ve
asimilasyona katkı sağlamaktır. Bir televizyon kanalı bir günde yarımşar saatten dört kez
haber veriyorsa yeterlidir. Sabahleyin saat 07 veya 08 de bir, öğlen 12. 00 veya 13. 00
ikinci, akşam 19. 00 veya 20. 00 de üçüncü ve gece 24. 00 veya 01 00 dördüncü kez
haber verilmesi yeterlidir. Fazlası fazladır ve anlamsızıdır. Fazlası, televizyonları bir
radyonun gerisinde kullanmak ve tutmaktır. Sürekli ve aralıklarla haberleri vermek,
aslında her Kürt örgütünün kendi denetimindeki televizyon kanalını gerçekleşen olayları
kendi siyasi görüşü çerçevesinde yoğurup yorumlayarak, Kürtlere empoze etme ve
propagandasını yapma ihtiyaçlarından da kaynaklanmaktadır. Oysa televizyon kanallarını
örgütlerde kursa,
örgütsel dar ihtiyaçlardan öte,
ulusal bir kurum olarak
konumlandırılması ve genel ulusal ihtiyaçlara yanıt veren bir araca dönüştürülmesi
gerekmektedir. Televizyonlar örgütsel propaganda da dahi kullanılacak olsa, yayın akışını
haberler ile doldurmak, yetenek ve zeka ile bağlantısı en az olan, bütünüyle kaba, ucuz
yayıncılık arzıdır. Tarihi, coğrafi siyasi konulardaki belgeseller, filimler, diziler, kaliteli
müzik ve gelence programları, siyasi ve sosyal konularda farklı çevrelerden aydın
akademisyen ve siyasetçilerin katılacağı tartışma programları, skeçler, tiyatro oyunları,
tarih ve dil derslerine ilişkin programlarla ulusumuzun her açıdan bilincinin yükseltilmesi,
aidiyet
duygusunun
güçlendirilmesi,
sömürgeci
devletlerin
asimlasyonist
televizyonlarından alıkonulması, her açıdan güzel vakit geçirtilerek eğitilmesi
mümkündür. Ancak bu çerçevede büyük kitlelere ulaşmak mümkündür. Halk kitleleri
bazında düşünüldüğünde ; yaşam politika için değildir, politikanın bir aracına
düzüştürülemez. Yine yaşam politika değildir ve politikadan ibaretmiş gibi düşünülemez.
Aksine politika yaşam içindir, yaşam alanını genişletmek ve varolan yaşama yeni
anlamlar katarak güzelleştirmek ve daha güzel yaşanır kılmak içindir. Televizyonların
yayın akışında sık sık haberlere başvurulduğundan televizyonlarımızın izlenebilme oranı
olabildikçe düşük olmakta ve Kürdistanlılar çok büyük çoğunlukla Arapça, Farsça ve
Türkçe yayın yapan sömürgeci devletlerin televizyonlarını izlemektedirler. Bu nedenle de
sömürgeci ideolojik politik kültürel kuşatma ve asimilasyon süreci durdurulamamakta,
tersine varolan işlevsizlikle asimilasyon ve ideolojik politik kuşatmaya katkı yapılmış
olmaktadır. Aynı şeyleri haberler şeklinde her kanalda günde 12 kez tekrarlamak,
ulusumuzun bilincinin yükselmesine,
diline,
kütürtüne,
aidiyetine daha fazla
sarılmasına yol açmadığı gibi, bu hususlarda tahribata yol açmaktadır. Halk kitlelerinin
bir bölümü, Televizyon ve radyo gibi kültürü aktarma araçlarında,
kültürünün
büyüklüğünü görmediğinde, yanlışta olsa, büyük ve temel ulusal kültürümüzün zayıf ve
alt kültür olduğu kanısına kapılarak, sömürgeci devletlerin kültürüne öykünmeye
başlayabilmektedir. O zamanda varolan Kürdistan televizyonları, yeni kuşakları(özelilikle
gençleri) yada eğitimsiz kitlelerimizi, sömürgeci devletlerin kültürünü edinip yansıtmayı
modernite görebilecek bir sapkınlığa dahi götürebilmektedir. Ayrıca Türk ordusunun
Apo ve demokratik
kanalizasyonundan çıkma olan alt kültür kavramını,
cumhuriyetçilerin ideolojik politik anlamda kullanmaları da,
sömürgeci devletlerin
kültürüne öykünmeye ve kendi ulusal kültüründen kaçmaya yol açan bir diğer faktördür.
Kurdistin Tv de Bedirxanîlere ilişkin, Roj Tv de Hz Zerdeşt ve Zerdeştliğe ilişkin ve
Kurd 1 Tv de ise, Şivan Perver in sunucusu olduğu hayvanlar alemine ilişkin birer
belgesel dışında (ki Şivan seslendirmeyi de çok iyi yapmaktadır) Kürdistan
televizyonlarının kurulduğu günden bugüne nitelikli bir belgesel yayımlayabildiklerini
görmedim. Oysa belgeseli yapılacak çok sayıda Kürt filozofu, . edebiyatçısı, dengbejî
siyasetçisi mevcuttur. İster belgesel film, ister dizi film şeklinde 40 yakın Kürt ulusal
ayaklanmasının çekilmemiş olması önemli bir eksikliktir.
Kürdistan televizyonlarında pek film yayımlanmamakta ve istisnai olarak
yayınlandığında da,
genelde niteliksiz,
ilgi çekmeyen çok eski yapımlara yer
2
verilmektedir. En önemlisi istisna olarak yayımlanan filimler; ulusumuzun kültürünü,
yaşayışını, tarihsel ve sosyal sorunlarını eğlence anlayışını yansıtamamaktadır. Oyuncu
kadrosu da haliyle yabancı olmaktadır. Çünkü Kütlerin çekmiş oldukları filimler iki elin
parmaklarını geçmez. Sinema endüstrisinin kurulmaya başlanarak, kurumsallaştırılması
ve aynı şekilde tiyatronun kurumsallaştırılması gerekmektedir. Televizyon, sinema ve
tiyatrodan
beslenmedikçe
ve
televizyon
dizileri
üretilmedikçe
kaliteli
bir
televizyonculuğun gerçekleşme sansı yoktur. Kürdistan televizyonları dizlerden
skeçlerden ve tiyatrodan başlayarak eğlence ve eğitme sürecini iç içe geliştirmeye
çalışmalıdır. Örgütlerin denetimindeki televizyonlar sinema, tiyatro, dizi, skeç kadrosu
oluşturmak için kaynak ayırmaktan ve bu alanlarda çalışacak adamları çekip önlerini
açma perspektifinden yoksundur. Demokratik Cumhuriyetçilerin, işbirlikçilik süreçlerinin
birer yansıması ve propagandacısı olan cılız bir kaç film dışında, hiçbir çabaları
görülmemiştir. Sanat ve kültürel üretim ile politikanın nüfus etmediği, giremediği her
alana girmek ve nüfuz etmek olanaklıdır. Büyük halk kitlelerinin düşünsel ve duygusal
yükseltilmesinin en etkili, en ince ve en eğitici aracı kültürel ve sanatsal üretimdir.
Kürdistan televizyonlarında yabancı filmlerin ve belgesellerin seslendirmesi çok
kötü durumdadır. Çoğu zaman bütün filimler bir kadın ve bir erkek olmak üzere iki kişi
tarafından seslendirilip çevirisi yapılıyormuş gibi bir his verilmektedir. Filimdeki oyuncu
ve kişiler ne kadar çok olursa olsun ve aksiyon ile reaksiyon sahnelerine de geçilse pek
ses tonu değişmemektedir. Filimi yabancı dillerden Kürtçe ye seslendirenler tonlama
yapma ve simana dili kullanma yerine, çoğunlukla bir düz metini(teksti) okur gibi
seslendirip çevirmekte ve tonlama görülmemektedir. Hatta çoğunlukla çevirip
seslendirecek ekip olmadığından yada yetersiz olduğundan film orijinal seslendirmesini
yabancı dillerde verip alt yazılı olarak izletmektedirler.
Kürdistan televizyonlarında toplumun izleyebileceği doğru dürüst bir müzik
programı yok. Kürdistan, müziğin ve folklörün vatandır. Kürt ulusu da müziğin ve
folklorun halkıdır. Folklor ve müzik iç içe ortaya çıkar ve iç içe gelişir. Kürdistan´daki
büyük müzikal ve folklorik zenginliğe rağmen, Kürdistan televizyonlarında halkı çeken
önemli bir müzik programının olmayışını, varolan televizyonların yayın politikalarının,
televizyonculuk anlayışlarının yetersizliği dışında hiçbir şey ile açıklanamaz. Varolan
televizyonları kontrol eden örgütlerin yayıncılık politikalarıyla televizyonculuğu da kültür
ve sanatı da kısırlaştırdığını söyleyebiliriz. Şivan Perver, Reşo, Nizamettîn Arîç, Leyla
Ferîqî, Hani, Aynur Doğan, Koma Komkaran, Nazî Azizî, Aras, Copy, Canê, Fatê, Tara
Qaf, Nazdar, Dilşad, Şehram Nazerî Kanî, Dashnî, , Baxan, Wehbî Sedîq, Seyda,
Mihemed Taha Akreyî, Rozan, Melek Rozhat, Mikail Aslan gibi, ses ve müzikal kalite
açısından dünya çapında olan sanatçılarımız olmasına rağmen, bunlara haftada bir
herhangi bir müzik kanalında sürekli program yaptıran bir televizyon yok. Her televizyon
kanalı haftalık olarak bu sanatçılardan birkaç kişiye müzik eğlence programı yaptırsa,
ulusumuzun sömürgeci devletlerin televizyonlarını izlemeye devam edeceğini
sanmıyorum.
Sanatçılarımıza
düğünlerde
stran
söylemeyi
layık
görüyorlar.
Sanatçılarımızın müzikal aktiviteleri varken,
her hafta halkla buluşturmayanlar
halkımızın güzel vakit geçirmesine, kültürüyle övünmesine, sömürgeci televizyonlardan
kopmasına da imkan verememektedirler. Ancak bu sanatçılarımız fizikken aramızdan
ayrıldığında, bütün televizyon kanallarımızın gözyaşı ile haber vereceğini de biliyoruz.
Tıpkı büyük ses sanatçısı Mêrzîye Rezazî nin durumu gibi. Sanatçılarımız yaşarken halkla
buluşturmayan ve gerekli değeri vermeyenlerin, ancak ölü sevici bireyler gibi ölülerine
ağıt yakmasına da anlam vermiyorum. Her örgüt ulusal bir yaklaşımdan öte örgütsel dar
anlayışı ile kendisine yakın olan, ancak pekte müzikal kalitesi olmayan kişileri ekrana
çıkarmaya yönelmektedir. Tahsîn Taha, Mihemed Sêxo, Seid Yusuf, Hesen Cizrewî
Meryemxan, Cemîl Hero, Resul Gerdî, Kavis Ağa, Nesrîn. Gulbihar. Mêrzîye Rezazî,
Hesen Zîrek, Mirado gibi bugün fizikken aramızda olmayan, ancak Kürt müziğine büyük
değer katmış sanatçılarımızın kliplerinin dahi müzik kanallarında doğru dürüst
dönmediğini, buna karşın pek bir müzikal kalitesi olmayanların sıkça döndüğünü
görmekteyiz. Büyük müzisyenler ile Kürt kültürünün büyüklüğü ortaya konabilir. Mahalli
sıradan bir sesi ve müzikal üretimi olanlar tam anmamı ile sanatçı olamadığı için her
3
türlü siyasi çizginin progpagandisti olarak bir şey olmaya çalışır. Bu tür durumdakilerin
başka türlü kendilerini halka kabul ettirmeleri , gündemde kalmaları, hatta stran
söyleyecekleri bir televizyon bulmaları, yada bir miting bulabilmeleri mümkün değildir.
Karşılıklı olarak birbirlerini kulanım noktasındaki ihtiyaçları onları buluşturmaktadır.
Ancak bunların sahsında Kürt kültürü büyüklüğü içinde görünmemekte, küçük
gösterilmektedir. Bu durumdakilerle aidiyet duygusu güçlenmez. Kürdistan televizyonları
sömürgeci devletlerin televizyonlarındaki müzik ve eğlence programlarının birer benzerini
yaparak, yani folklor ve ses yarışmalarını içeren programlar dahi yapsalar ulusumuz ayni
saatlerde kendi dilinde televizyon seyretmeyi seçeceği açıktır.
Kürdistan televizyonlarında dizi filimler yayımlanması bir tarafa, sıradan skeçler
dahi yapılamamaktadır. Zagros Tv de yayımlanan müzik eğlence programın da skeç
yapmaya çalışanlar becerememektedir. Roj Tv de, sanırım adı Berzan Şahşivar olan
sunucu ve partnerinin Hındık u Rındık ismi ile yapmaya çalıştıkları skeçleri izler izlemez;
yetenekten,
komedi zekasından ve eğitiminden yoksun olduklarını anlıyoruz. Ses
tonlarını kalınlaştırarak konuşmayı komedyenlik zan edecek kadar bilgisizdirler. Herhalde
gülümsetebildikleri insan yoktur. İnsan, yaptıkları programı izlediğinde bir kerecik olsun
gülme yada gülümseme yerine, bu kadar yeteneksiz bireylerin Kürtlerden çıkmasına ve
bunların sahsında sanat yapılıyormuş gibi yapılarak, komedinin ayaklar altına alınmasına
üzülmekle yetinmek durumunda kalmaktadır. Hatta komedinin en ilkel düzeyini bile
tutturamamaları ve buna rağmen program yapmaları nedeniyle utanç duyuyorum.
Savaş ve siyasette; ister istemez talimat ilişkisi vardır, olacaktır. Ancak Demokratik
Cumhuriyetçilerin sanat alanını da talimatla ve atayarak yönettiklerini anlıyoruz. Çünkü
eleştiriye konu ettiğimiz kişilerde komedyenlik,
yada oyunculuk anlamında hiçbir
yetenek olmadığı açık olduğundan, televizyonda program yapabilmeleri için ya insan
kıtlığının başlamış olması,
yada talimatla espri yapmak üzere atanmış olmaları
gerekmektedir. Oysa bu tür etkinlik alanlarında talimatla iş yaptırmak ve sonuç almak
olanaklı değildir Bu tür etkinlik alanlarında insanın eğitim ve yeteneği konuşur. Her insan
yapabileceği ve yeteneklerinin elverdiği işi yaparak hizmete bulunmalıdır. Kürdistan
ulusunun bu tür yeteneksizlerin şahsında komedi kültüründen yoksunmuş gibi
gösterilmesi de yanlıştır. Komedi sesini kalınlaştırıp konuşmakla yapılmaz, büyük ve hızlı
kurgu gücü, ince zeka, mimik ve vücut dilini iyi kullanabilme üzerinden yapılabilmektedir.
Büyük kültür temeline sahip ulusumuzun ağır ezilmişlik koşulları güçlü ve yaygın espri
kültürünün temelidir. Sömürge düzeni altıdaki bütün uluslar maruz bırakıldıkları çarpık
koşulları ve yer yer kendilerini dalgaya alır, bu da komediyi ve espri kültürünü ortaya
çıkarır. Kürdistan´ın her yerleşim biriminde doğal komedyen satandapçılar var. Örneğin
Nusaybin de yaşayan Hebîbo, Karabaş ve Gözelê gibi pek çok kişi espri yapmaya
başladığında ortamda bulunan insanları yerde süründürecek kadar güldürebilmekte ve
istedikleri mesajı da verebilmektedirler. İzleyici yeteneği olan insanla dilini ve kültürünü
daha çok sevebilmektedir. Sanat edebiyat ve kültürel etkinlik alanlarında yeteneği
olmayan insanların ise izleyiciye kültürünü sevdirmeyi,
tanıtmayı,
aidiyetini
güçlendirmeyi sağlayabilmesi bir tarafa,
sıkıntıya yol açmaktadırlar. Demokratik
Cumhuriyetçilerin bağlı-bağımlı olsunda ne olursa olsun anlayışı ile yetenekli insandan
korkmaları pek çok alanın kurumasına ve her alanda kadro kıyımına yol açtı. Sistemleri
gereğince hiçbir zaman liyakat,
yetenek,
başarı ölçülerini esas almadılar,
alamamaktadırlar. Dalkavuk,
riyakar,
pohpohçu, her söylenen düşünmeden he
diyebilen mürit kişilik her alanda aranan tip olduğundan, yetenekli ve birikimli kadroların
hiçbir alanda tutunması, yada yetiştirilebilmesi mümkün olmamaktadır. Diğer televizyon
kanallarının ise ufuk genişliğinden ve zenginliğinden yoksun olduklarını söyleyebiliriz.
Her televizyon kanalında(müzik kanaları hariç), haftada en az iki siyasi tartışma
programının olması gerekmektedir. Siyasi tartışma programı derken, kuşkusuz her
birkaç günde bir PKK yürütme kurulundan birinin saatlerce televizyonda ayni şeyleri
tekrar etmelerini kastetmiyorum. Televizyonlarda doğru dürüst bir siyasi tartışma
programı yok. Daha doğrusu tartışma programı yok. Yetersizlikleri de olsa, Sami Erguşi
nin Kürdistan Tv de hiç olmazsa bir konukla yaptığı bir siyasi diyalog vardı. Kürdistan Tv
de bu program da yayından kaldırıldı. Kurdsat Tv, Rozhilat Tv ve Komala Tv de ise,
4
geçmişten beri siyasi tartışma programı yok. Diğerlerinde de yok. Roj Tv de, Düzgören
nin, uzun süredir sunduğu bir program olmakla birilikte, bu programın katılımcıları aynı
yüzler olmakta ve dünsel düzeyde de demokratik cumhuriyetçi çizgiye tezat
konuşmayacaklar konuşturulabilmektedir. Bu durumda tartışma programı olabilmesi
mümkün değildir. Daha doğrusu bunların işbirlikçi ideolojik politik çizgisine aykırı görüş
bildirmemek kaydı ile söz konusu program tertiplenebilmektedir. Aynı paralelde aynı
yüzlerin söylemlerini sürekli dinlemenin bir cezp ediciliğinin olması olanaklı değildir.
Kürdistan sorunu,
uluslararası bir sorun durumundadır, Ortadoğu ve dünyanın
sorunudur. Kürdistan ulusu, en ağır siyasi sorunları bulunan ulustur. Aynı zamanda
koşulları ve 40 yakın ayaklanması nedeniyle dünyanın en politik halkıdır. Bütün bunlara
Kürdistanlı televizyonlarda doğru dürüst siyasi tartışma programlarının
rağmen,
olmamasını maliyet yada teknik zorluklar ile açıklayabilir miyiz?
Her programa birkaç aydın ve siyasetçi katarak konuları tartışmak maliyeti az ve
basit bir iştir. Her örgüt kendisinin kurduğu ve kontrolü altında bulundurduğu televizyon
kanallarında,
parti ideolojisi ve siyasetine aykırı düşecek bir düşüncenin dile
getirilmemesi için hassa davrandığından, aslında siyasi tartışma programlarından ve
özgür düşünceden korkmaktadırlar. Siyasi tartışma programlarından korkmak; ayını
zamanda televizyon kanallarını kontrol eden PKK, KDP, İ-KDP, YNK, KOMALA gibi
örgütlerin düşünce özgürlüğünden korkmasından, ideolojik politik açından kendilerine
tam anlamı ile güvenememelerinden ve ideolojik açıdan zayıf bir temele sahip olmaktan
kaynaklanmaktadır. Diğer açıdan Kürdistan´daki bütün eğilimlerin mensupları Basçı,
ittihatçı-Kemalist ve molla fundamentalizmi gibi totaliter rejimlerin içinde ve sömürge
baskısı altında büyümüş durumdadır. Bu totaliter sistemlere karşı mücadele edenlerin
tümünün ve bütünü ile söz konusu sistemlerin kendilerinde bıraktığı izlerden kesin kopuş
sağladığını da mevcut bağlamda söyleyebilmek zor olmaktadır. Düşüncenin özgürce ifade
edilmesinden en çok korkan ve en tahammülsüz olan kişilik ise Apo ve PKK si oldu.
Düşüncenin özgürce ifade edilmesinden kokması ideolojik politik açıdan kendisine
güvensizliğinden de kaynaklanmaktadır. Apo nun işbirlikçi demokratik cumhuriyetçiliğine
hiçbir koşulda tenezzül edip düşmeyecek kadrolar, kendisine güvensizliği ve
tahammülsüzlüğü çerçevesinde biçildi. Geriye iradesiz, pohpohçu ve düşünce geliştirme
irade ve kapasitesi olmayan başkanlık konseyi üyeleri kaldı. Bu durum nedeniyle de Apo
nun iki dudağı arasındaki iki sözcükle örgütün bir hafta önce yaptığı kongrenin bütün
akarları ve programı ile stratejisi ortadan kaldırılıp çöpe atılabilmekte, eline verilen
herhangi bir kitabı özetlemesine rağmen, trajik- komik biçimde Marks ı, Lenin i, Hegel i
aştığını söyleyebilmekte, sayıkladığı zırvaları da mürit sistemi sayesinde dünyanın
manifestosu olarak kabul edilebilmektedir. Çünkü bu tür ön kabullerle yaklaşan
insanların ufukları iradeleri ve dünyayı yorumlayabilme yeteneği sistem içinde ortadan
kaldırılmış, kendi başına bir şey düşünebilme özelliği öldürülmüştür. Oysa kadro demek
dünyayı her açıdan değerlendirme güç ve iradesi olan insandır. Sistemleri fizikken veya
manevi açıdan kadroyu ve düşünceyi öldürüp kurutan bir sistemdir. Bilim, felsefe ve
politik sorunların en iyi çözümü ise, düşüncenin özgür olabildiği şartlarda ortaya
çıkabilmektedir. Ulusumuzun bilinicinin yükseltilmesi de televizyonlarda çeşitli görüş
sahiplerinin düşüncelerini özgürce dile getirebilmesi ile gerçekleşebilir. Farklı düşünceler
çatışmaksızın ve buna olanak vermeksizin düşünsel gelişim ve zenginliğin sağlanması
mümkün değildir.
Örneğin her kanaldaki çok sayıda haber verme saatinin bir kaçını hızla ilk çağdaş
günümüze kadar Kürdistan tarih ve uygarlığını ders olarak aktaran bir programa
dönüştürmek dahi çok daha verili ve ilgi çekici olacaktır. Kürdistan ın dört parçasındaki
halka yönelik tarihimizi uygarlığımızı kültürümüzü ülkemizin coğrafyasını ve edebiyat ile
siyaset adamalarını anlatan programlar olmalıdır. Kürtçe dil gramer derslerini bir saate
vermelidir.
Kürtçe nin Kurmançî(Behdinanî) ve Soranî lehçelerinde televizyon yayınları
yapılmaktadır. Ancak Kürtçe nin Zazakî(Hevremanî) ve Lorani lehçelerinde de birer
televizyon kanalının kurulması gerekmektedir. İran ve İrak ın kendi aralarındaki sınır
5
çizgisi olarak belirledikleri Hevreman dağlarının iki tarafında yaşayan Zaza Kürtleri
konuştukları lehçeye Zazakî değil, Hevremanî demektedir. Bu iki kanal kurulana kadar
varolan kanalarda daha yoğun oranda Zazakî ve Loranî lehçelerine yer verilmeye
başlanması gerekmektedir. Kürdistan siyasi eğilimleri Lorîstan ı tümden boş vermiş
durumdadır, Lorîstan ve Lor Kürtlerine yönelik siyasi çalışmalar yürütmede daha fazla
geç kalınmaması gerekmektedir.
Hz Musa Kürdistan´ın Ruha(Urfa) şehrinde doğmuş ve krsal alanında çobanlık
yapmıştır. Kürtçe konuşmaktadır, Kürt tür ve Kürdistanlı bir Zerdeştî dir. Medli bir
Zerdeştî rahip olan Ratro(Kürtçe de söçük anlamda güneş seren, güneş uzatan
anlamındadır) yanında dini eğitim görmüştür. Bu rahibin kızı Sipora(Kürtçe de sözcük
anlamında gölgeli saç demektir) evlenmiştir. Hz Musa, tarihin ilk tek tanrılı ve kitaplı dini
olan Zerdeştîliği çöl yaşamında olan ve daha geri bir sosyo ekonomik formasyonda
bulunan İbranilerin sosyal koşullarına uyarlamış ve Zerdeştî bir Kürt olarak İbranilere
önderlik etmiştir. Bununla birlikte kurulan Yahudiliği İbranilerin bir yaratımı olarak kabul
ediyoruz. Hz İsa, İbrani ve Yahudi dir, anacak Yahudiliği doğduğu çağın koşullarına
yeniden uyarlamaya çalışırken, İbrani Yahudiler tarafından öldürülmüştür. Bu çerçevede
ortaya çıkan Hıristiyanlık, Roma nın,
Bizans ın ve bugünkü ardılları olan batı
toplumlarının dini ve yaratımı olmuştur. Hz. Muhammed Yahudi din adamlarından dini
bilgileri almıştır ve aldığı bilgileri Arap toplumunun koşullarına uyarlayarak İslam ı
kurumuştur. İslam temelde Arapların kültür ve yaratımıdır. Yaratım ve aidiyet kurulduğu
gün itibari ile gerçekleşmiyor, bir süreç olarak gerçekleşiyor. Yahudiliğin, Hıristiyanlığın,
İslam’ın çeşitli mezhepleri bulunmaktadır. Güneşe tapınmaya dayanan Mitra ulusal
inancından sonra, güneş, tanrının kutsal nuru olarak görülerek tek dinli ve kitaplı din
olarak kurulan Zerdeştîlik dini ve bu diyanettin birer yol ve yorumu olan Alevilik(SersorKızılbaş, Bektaşi, Tahtacı), Ezîdîlik, Kakaîlik(Yaristanî), Mazdekilik, Manîlik, Dürzilik ise,
Kürt ve Kürdistan kültür ve yaratımdır. Zerdeştîlik dini ve bu dinin birer yol ve yorumu
olan bu inançlar Kürt ve Kürdistan ulusal kütür ve uygarlığının önemli bir parçasıdır.
Ayrıca Zerdeştilik ve devamı olan bu yolların, tarihsel olarak gerçekleşen soykırımlar
nedeniyle örtü altına girmiş olması karşısında, dinlere seküler yaklaşım çerçevesinde bu
dinsel kesimlerin inançlarına özgürlük alanı yaratmak, korumak tanıtmak, bilinir duruma
getirmek, bayram ve ritüellerini aktarabilmek için, Zerdeştîlik ve birer yolu olan söz
konusu ulusal inanç sahiplerine de bir televizyon kurmalıdır. Kürt siyasi eğilmeleri bu
konuda da siyasetsiz durumdadır. Aleviliğin, bir büyücülük tekniği olan Şamanizim ile ve
İslamla hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen. ayrıca Alevilere yönelik 72 soykırımın tümü
olmasa da tümüne yakını Türkler gerçekleştirmesine rağmen kendilerine yönelik
asimilasyon sürecinin yoğunlaştırıldığı bu süreçte, onları Kemalizmin temel dayanağı
olmaktan çıkarmak ve maruz kaldıkları asimilasyonu durdurmak gerekmektedir. Bu
çerçevede Alevilere yönelen asimilasyonun foyasını ortaya çıkarmak, ritüleleri ve tarihsel
dayanaklarıyla aktarmak, gerçekleşen soykırımları teşhir etmek, Aleviliğin ayrı bir inanç
olduğunu ve Cem evlerinin ibadethaneleri olduğunu, diyanet teşkilatının devlet içinden
kaldırılması gerektiğini ve zorunlu din derslerinin olmaması gerektiğini ve alevi köylerine
cami yapılması gerektiğini, ayrıca hizmet almada ve herhangi bir kademede çalışmada
ayrımcılık yapılmaması gerektiğini savunmalı ve bu çerçevede yayınlar yapmalıdır.
Sömürgeci devletlerin dili yaygınlaşan televizyonların sayesinde ve çocuklar aracılığı
ile köy ve kasaba sokaklarında dahi konuşulur oldu. Kürdistan televizyonlarının Kürtçe
dublajlı ve günlük dile dayanan çizgi filmleri her gün sabah 07 00 ile 18. 000 saatlerine
olmak üzere iki kez koyması gerekmektedir. Çizgi filmlerin 40 -50 yıl öncesinin yavaş
hareket eden işlevsiz ve ilgi çekmeyen yapımları içinden değil, güncel ve modern olanlar
arasından seçilmesi gerekmektedir. O zaman çocuklarımız anasından öğrendiği dilde
televizyon seyredecektir.
Kürdistalıların katılacağı spor aktiviteleri düzenlemeli, ligler oluşturmalı ve haftada
bir de olsa bir spor programı yaparak söz konusu aktiviteleri aktarmalıdır. Yine sporda
önde bulunan ve sportif başarıları ilgi çeken ülkelerin çeşitli branşlardaki aktiviteleri de
haftada bir verilmelidir. Kürdistan televizyonlarında bu tür programlar olmadığından aynı
6
ve benzer programların gençlik tarafından sömürgeci devletlerin kanallarından takip
edildiği bilinmektedir.
Bu durumda bütün Kürdistanlılar ilgi alanlarına göre izleyecekleri programlar bulur,
sömürgeci devletlerin dilinde televizyon seyretme yerine, kendi ana dillerinde televizyon
seyreder duruma gelir ve asimilasyon ile ideolojik politik kuşatma da durdurulmuş yada
aşılmış olacaktır. Ancak eleştirdiğimiz eksikliklerin varlığı nedeniyle çok büyük çoğunlukla
Kürdistanlıların, Kürdistan televizyonlarını izlemediklerini ve sömürgeci devletlerin
televizyonlarını izlemeye devam ettiklerini söyleyebiliriz. Asimilasyon her zamankinden
daha büyük bir hızla ilerlemektedir. Bu makalemi Kürtçe yazmam halinde bir elin
parmakları kadar insanımızın okuyabileceğine dahi inanmamaktayım. Şu anda
televizyonlar asimilasyonu durdurabilecek en etkili araçlar olmasına rağmen, adı geçen
ve geçemeyen bütün
Kürdistan televizyonları işlevsizidir. Şu anda geçer not
verilebilecek bir televizyon kanalı ve yayıncılık tarzı yoktur. İşlevsizlikleri bu kanalları
kontrol eden örgütlerin yayıncılık politikasının çarpıklığından ve tam anmamı ile ulusal bir
çerçeveye
oturmamasından
kaynaklanmaktadır.
Yetenekli
kadroların
yetiştirilmemesinden veya yetenekli onların önünün açılmasından kaynaklanmaktadır.
Kürdistan televizyonları gittikçe artmaktadır. Elbette daha da artmasını isteriz Ancak
işlevsiz olan 15 televizyon kanalı yerine işlevini yerine getiren 5 televizyon kanalını da
tercih ederim. Önemli olan sayısal ve dolayısı ile niceliksel artış değil, niteliktir. Kürdistan
televizyonlarında nitelik görülmemektedir, niteliği öne çıkarmak gerekmektedir.
Bu makalede ortaya koyduğumuz çerçevede televizyonculuk yapmanın
gerekebilecek maliyet nedeniyle mümkün olmadığı söylenemez. KDP ve YNK nin gayri
safi hasılası yada birlikte oluşturdukları hükümettin gayri safi hasılası bir çok devletin
gayri safi hasılasından fazladır. PKK nin elde ettiği gelirler Kuba nın gayri safi
hasılasından az değildir. Her örgütün bir yerine 3 televizyon kurmuş olması da temel
sorunun maliyet ve ekonomik olmadığını göstermektedir. Kaldı ki maliyetsiz yada komik
maliyetlerle hazırlanabilecek program ve aktiviteleri dahi yapmadıkları açıktır. Temel
sorun anlayışlarından ve tarzlarından kaynaklanmaktadır.
Bazı istisnai kişilikler, her şeyi ve herkesi eleştirdiğimi ve televizyonculuk gibi
alanım olmayan pek çok konuda yazdığımı erekçe göstererek eleştirebilir. Halkın önemli
bir bölümünün takip ettiği eğilimin ülkemizin ve halkımızın yararına olmadığını, yani
halkın yanlış yolda olduğunu düşünebiliyorsam, hiç kuşkusuz ülke ve halkın çıkarına
bağlılığım çerçevesinde halka da eleştiri götürürüm. Halka ve ülkemiz Kürdistan a sadık
kalmak ile, halk dalkavukluğu yapmak ayrı şeylerdir. Dalkavukluk; devrimcilerin işi
değildir. Devrimciler, devrimci çizgilerini takip ederler. Bu durumda istisnai kişiliklerin ne
söyleyeceğinin bir önemi yoktur. Tartışılması gereken; analiz ve eleştirilerimin doğru
olup olmadığıdır. Ülke-ulus –bağımsız iktidar üçlüsü;
benim algılayışımda en üst
tartışılmaz değerlerdir. Bu en üst değere paralel olmayan her kes ve her şeyi eleştiririm.
Çünkü partiler, liderler ve sınıflar geçici, ancak ülke- ulus- bağımsız iktidar kalıcıdır.
Televizyonculuğun çalışma ve uzmanlık alanım olmadığı doğrudur. Ancak ülkemizdeki
mevcut televizyoncuların görünen hazin durumu(anlayış ve donanım açısından
televizyonculuk alanında çalışmayan birinden dahi daha geri de olmaları) ve bu alanda
pek kimsenin kalem oynatmaması, yada oynatmaması karşısında, boşluk dolduruyorum.
Biz Kürdistanlı yurtsever devrimciler,
ülkemizde hiçbir alanda boşluk kabul etmeyiz,
boşluk bulunan her yere müdahale ederiz. Bu makalemde bir müdahalenin ifadesidir.
Yakında Kürt sineması yada daha doğru bir değişle Kürdistan sineması üzerine de
yazabilirim. Matematiğim iyi olmadığı gibi, sevmem de. Ancak ülkemizin ve ulusumuzun
güncel ihtiyaçları arasında matematik öğreniminin bulunduğuna inansam, matematiğe
sevgilim der,
matematik çalışarak anlatmaya başlarım. Biz Kürdistanlı yurtsever
devrimciler, durumdan vazife çıkartmaktayız. Her mesele de sorumluluk düşünce ve
ahlakını esas almaktayız. Sorunları görmeyen yada göremeyenler siyasi kör oldukları için
onlardan sorunların çözüne katkı sunmaları beklenemez. Görüpte, sorunları kendisine
dert edinmeyenler yada kendisine konu edinmekten korkanlarda sorunların çözümüne
7
katkı sunamazlar. Sadece ve sadece sorunları görenler ve kendisine konu edinenler
sorunların çözümüne ve girdirilmesine katkı yapar.
Medeni Ayhan
01 06 2009
www.gelawej.net © 2006
Yazışma Adresi: [email protected]
8