halk bülten pdf 49 için tıklayınız

Transkript

halk bülten pdf 49 için tıklayınız
HALK
insanca bir yaþam yolunda
NÝ
LTE
BÜ
30 Mart 1972
Emperyalizme
ve
Ýþbirlikçilerine
Karþý Bir Savaþ
Manifestosudur
Birleþen halk yenilmez!
8 Mart Dünya
Emekçi Kadýnlar Günü’nde
Cinsel, Ulusal, Sýnýfsal
Sömürüye Son Demek Ýçin
8 Mart dünya emekçi kadýnlar günü
yüzyýlý aþkýn bir süredir bütün dünyada emekçi kadýnlarýn birlik ve mücadele günü olarak kutlanýyor.
Hak için, adalet için, eþitlik için, dünyanýn dört bir köþesinden kadýnlarýn sesi yükseliyor, bizim sesimiz yükseliyor.
Kanla, emekle örülmüþ bir gündür 8
Sf:9 Mart.
8 Mart 1857 tarihinde Amerikalý emekçi
Maltepe HKM ikinci kuruluþ
kadýnlar, bize bugünü armaðan ettiler. Hayýldönümü etkinliði 25 Þubat 2007
yatlarýný ortaya koydular ve muhteþem bir
Pazar gün yapýldý.
mücadele gününü ortaya çýkardýlar.
Þimdilerde, kadýnlarýn sesi biraz yükseSÝSTEMÝN lince, bir defalýðýna onlarýn “gönlünü almak”
KARANLIK isteyen düzen þaklabanlarý, gericiler, emperyalizmin iþbirlikçileri, ellerinde çiçeklerle
YÜZÜ bin türlü hokkabazlýk yapsalar da 8 Mart bizimdir, emekçi kadýnlarýndýr. 1 Mayýs nasýl
Ýnsanýn Aþaðýlama
“Bahar Bayramý” saçmalýðýna sýðmýyorsa,
Yöntemi Olarak FUHUÞ Sf:10
8 Mart da sýradan bir “kadýn günü” sahtekârlýðýnýn çerçevesine sýðmýyor.
Ýnsan bedeni üzerinden para kazan364 gün kadýnlarýn emeðini, iliðini sömak ve bunun yasalara baðlanmasý
m ü r e n l e r,
onlarý ikinci sýnýf
kadýna yönelik bir aþaðýlamadýr...
insan
konumunda göreKAÐITHANE HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
rek köleleþtiTel: 0212 321 02 58
renler,
8
e-mail: [email protected]
MALTEPE HKM
2. KURULUÞ
YILDÖNÜMÜNÜ
KUTLADI
sa
1
7
yý 1
sf: 4
NEWROZ
PÝROZ BE
YAÞASIN
NEWROZ
sf: 6
Alanlardayýz
YAÞASIN
HALKLARIN
KARDEÞLÝÐÝ
Bizim Gücümüz Her Þeye Yeter
Mart günü geldiðinde bir yandan sýrýtarak “kadýnlara
saygý” belirtiyorlar, diðer yandan ise polis ordularýný kadýn mitinglerine yýðýyorlar, birkaç yýl önce Beyazýt’ta olduðu gibi onlarý yerlerde sürüklüyorlar.
sosyalist barikat 26
Güç bizdedir. Bizim emekçi ellerimizdedir.
Yalanlara son!
Mücadele etmeyen hiçbir þey kazanamaz!
Bugünkü düzenin hiçbir temsilcisi, kadýnlara hiçbir
þey
veremez.
8 Mart Bizim Günümüzdür
Ýslami
hareketin kadýnlara sunduðu þey, kölelikten
8 Mart, bizim günümüzdür! Emekçi kadýnlarýn gübaþka
bir
þey deðildir. Ýslami hareket ve bugün hükünüdür!
8 Mart, atölyelerde, evlerde yok pahasýna çalýþtýrý- mette olan yanar-döner iþbirlikçi dinciler, bir gün olsun
lan, üç kuruþ için kanýný, iliðini ortaya koyarken hiçbir emekçi kadýnlarýn sorunlarýyla ilgilenmiþ deðillerdir. Kakaydý ve sosyal güvencesi olmayan, “iþçi”den bile sayýl- dýnlar, onlar için yoktur. Yalnýzca seçim zamanlarýnda
bu büyük oy deposuna yönelik yaðcýlýk yaparlar; onun
mayan emekçi kadýnlarýn günüdür.
dýþýnda kadýnlara layýk gördükleri þey, Ortaçaðýn ka8 Mart, tarlalarda, bahçelerde yük hayvaný gibi kulranlýðýdýr, ev köleliðidir, çifte sömürüdür.
lanýlan, hayata iliþkin hiçbir konuda en küçük bir söz
Onlarla karþýt cephedeymiþ gibi görünen sözde “lahakký olmaksýzýn bir eþya gibi görülen kadýnlarýn günüik” ve “özgürlükçü” kesimler zaten emekçi kadýnlarýn býdür.
rakýn sorunlarýný, yaþadýðýný bile bilmezler. Ne atölye8 Mart, “eve gelen kadýn” adý altýnda hiçbir yasal
ler, ne kölelik ücretleri onlarýn ilgisini çekmez. “Yasalagüvenceye, hiçbir sosyal hakka sahip olmaksýzýn onur
rýn kadýnlara tanýdýðý haklar”dan bol bol söz ederler akýrýcý koþullarda çalýþtýrýlan ev hizmetçilerinin günüdür.
ma milyonlarca güvencesiz kadýn iþçi onlarýn defterin8 Mart, aileleri tarafýndan bir mal gibi alýnýp satýlan
de yazýlý deðildir. Töre vahþeti üzerine acýklý manþetler
ve sonra sözde “namus” adýna kurþunlanan, intihara
atarlar, ama kapitalizmin iþsizliðe ve yoksulluða iten
sürüklenen Güldünya’larýn günüdür.
“töresi” üzerine tek bir sözcük bile söylemezler.
8 Mart, hiç durmadan yoksulluðu artýran, toplumsal
Irkçý-faþist çeteler ise her þeyden önce kadýnlarýn
yapýyý yozlaþtýran düzen tarafýndan fuhuþa zorlanan, ve bütün özgürlük mücadelelerinin düþmanýdýrlar. Ciinsan tüccarlarý tarafýndan bedeni alýnýp satýlan kadýn- nayet ve katliamdan baþka bir iþleri yoktur, zaten emlarýn günüdür.
peryalist efendilerinden aldýklarý görev de budur.
8 Mart, ticarethaneye döndürülmüþ okullarda güçNutuklara son!
bela okumaya çalýþýrken bir de ýrkçý-faþist çeFuhuþ konusunda söyledikleri yalandýr!
telerin saldýrýsýna uðrayan öðrenci kadýnlarýn
Serbest piyasa ekonomisi içersinde her
günüdür.
þeyin alýnýp satýlabileceðini
8 Mart, uyuþturucularla geleceðimizi zeborazanlarla ilan ehirleyen, çocuklarýmýzý ve hayatýmýzý yozlaþdenlerin kadýn bedetýrýp çürüten bu çamur deryasýna karþý duninin satýlmasý konuran kadýnlarýn mücadele günüdür.
sunda söyleyebilecek8 Mart, emperyalizme, Ortadoðu’daki
leri tek bir söz bile yokAmerikan iþgaline karþý yumruklarýmýzý
tur. Bugünün dünya dühavaya kaldýrdýðýmýz, iþgalciler tarafýndan
zeni, yalnýzca yetiþkin
katledilen on binlerce kadýnýn acýsýný yükadýnlarýn deðil, çocuk
reklerimizde duyduðumuz gündür.
bedenlerinin bile satýþa
8 Mart, Siyonist Ýsrail’in iþgali altýnda
çýkarýldýðý bir düzendir.
yýllardýr zulme uðrayan, yerlerinden
Bugün milyonlarca kýz ve
yurtlarýndan edilmiþ, bir yandan kamperkek çocuk bedeni yoksul
larda açlýk ve hastalýklarla boðuþurken,
ülkelere özel turlar düzendiðer yandan ülkelerini savunmak için
leyen patronlara satýlmakcanlarýný ortaya koyan kahraman Fitadýr ve bunlar BM raporlarýnda bile açýk açýk yazýllistin kadýnlarýyla dayanýþma günümaktadýr.
dür.
Sokak çeteleri ve uyuþ8 Mart, köyleri yakýlmýþ, kentlerin
turucu konusunda söylevaroþlarýna sürülmüþ, özgürce kendikleri yalandýr!
di kaderini tayin etme hakký gasp eBütün emekçi mahallelerini
dilmiþ ve buna raðmen direnmekte
Halk Kültür Merkezleri, bildirilerle bütün
kumarla,
uyuþturucularla zehirolan yiðit Kürt kadýnlarýnýn günüemekçi kadýnmarý 8 Mart’a çaðýrdý
leyenler, emekçi çocuklarýný sodür.
8 Mart, en son marifetini Hrant
Dink cinayetinde ortaya koyan ýrkçý-faþist çeESENLER HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
telere karþý halklarýn kardeþliði ve özgürlüðüTel: 0212 629 31 36
e-mail: [email protected]
nü savunanlarýn günüdür.
sa
2
7
yý 1
kak çetelerinin aðýna itenler onlardýr. Ayaða kalkmasýn
diye, isyan etmesin diye kadýnlarýmýzýn, çocuklarýmýzýn
beynini dumanla dolduranlar onlardýr. En küçük bir demokratik tepkiyi polis sürüleriyle boðmak için ellerinden
gelenleri yapanlarýn yozlaþma ve uyuþturucularý önlemek için parmaklarýný bile oynatmadýðýný herkes bilir.
Kardeþlik ve özgürlük konusunda söyledikleri
yalandýr!
Yýllardýr Kürt evlerini aðýtlarla dolduranlar, Ýncirlik’ten ve bütün üslerden havalanan Amerikan uçaklarýnýn Irak’lý kadýnlarý katletmesine suç ortaðý olanlar,
çocuk katili Ýsrail’le anlaþma üzerine anlaþma yapanlar
onlardýr. Faþist katilleri cinayetlerden sonra tebrik edip
kollayanlar onlardýr.
Kendi sözümüz var, onu söyleyeceðiz!
8 Mart, kendi sözümüzün çýðlýklara dönüþtüðü gündür!
8 Mart’ta alanlardayýz; baskýya, þiddete, sömürüye,
yozlaþtýrma politikalarýna karþý kendi bayraðýmýzýn altýndayýz!
Halk Kültür Merkezleri, bütün kadýnlarý alanlara çaðýrýyor.
Halk Kültür Merkezleri, emekçi kadýnlarýn kendi evidir; onlarýn mücadele ve örgütlenme aracýdýr.
Örgütsüz halk köle halktýr!
Artýk Yalanlara Ýnanmýyoruz!
Örgütsüz kadýn köledir!
Artýk sokaklara çýkmak ve kendi doðru bildiðimizi
haykýrmak istiyoruz!
8 Mart’ta alanlara!
Bizler emekçi kadýnlarýz; dünyayý yaratan bizim ellerimizdir.
8 Mart’ta Halk Kültür
ÇUKUROVA HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
Tel: 0322 363 18 37
e-mail: [email protected]
sa
3
7
yý 1
sosyalist barikat 27
Merkezi saflarýna!
30 MART KIZILDERE
Emperyalizme Karþý
Bir Savaþ Manifestosu
30 Mart 1972 yaþadýðýmýz topraklarda emperyalizme
ve iþbirlikçilerine karþý mücadelenin zirvelerinden biridir.
30 Mart 1972 günü, Kýzýldere'de katledilen Mahir
Çayan, Ahmet Atasoy, Nihat Yýlmaz, Saffet Alp,
Sebahattin Kurt, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan
Saruhan, Sinan Kazým Özüdoðru, Hüdai Arýkan, Türkiye
devriminin gerçek öncüleri ve yol açýcýlarýdýr.
sosyalist barikat 28
Kýzýldere’ye Uzanan Yol
35 yýl önce Kýzýldere'de ne oldu? Tokat'ýn Niksar
ilçesinin basit bir köyü olan Kýzýldere'yi bu kadar tarihsel
bir olayýn merkezine yerleþtiren neydi? Nasýl oldu da,
bütün kadrolarý ve önderleri katledilmiþ olan bir parti sonradan kendi küllerinden milyonlarca insaný þöyle ya da
böyle etkileyen bir siyasi akým yarattý? Nasýl oldu da bu
fiziksel yok oluþ, politik bir var oluþun temellerini oluþturdu
ve Türkiye'nin yakýn tarihine damgasýný vurdu?
Bu sorularýn yanýtý aslýnda Türkiye devrimci hareketinin tarihinin özeti gibidir. Çünkü Kýzýldere'ye giden irade,
bu topraklarýn tarihi içersinde filizlenip büyüyen bir
mücadelenin Mahir Çayan ve arkadaþlarýnýn þahsýnda
cisimleþmesidir. 1960'larýn ortalarýndan itibaren geliþmeye
baþlayan ve eski reformist kalýplarý parçalayan devrimci
mücadele sürecin belli bir olgunluk noktasýnda partiye
dönüþmüþ, Türkiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi halklarýn
öncüsü olarak doðmuþtur.
Bu, boþ laflarla, yalnýzca yazýp çizerek kazanýlmýþ bir
öncülük deðildir. Ýþin baþýndan itibaren hayatlarýný bu
uðurda ortaya koyan Mahir Çayan ve arkadaþlarý bir
düzen örgütü deðil bir savaþ örgütü yaratmýþ ve buna
uygun davranmýþlardýr. Amerikan emperyalizmi ve iþbirlikçi oligarþiye karþý baþlattýklarý savaþ, kenardan köþeden, çizmeyi aþmamak için gayret eden bir düþük yoðunluklu mücadele deðildir. Onlarýn yaptýðý þey, tam
cepheden ve merkezi olarak savaþ açmak ve kararlýlýkla
sürdürmektir.
Þimdilerde "ulusalcýlýk" adý altýnda en kötüsünden ve
en ucuzundan faþist milliyetçilik örgütlenirken, dönüp
THKP-C'nin mücadelesine baktýðýmýzda gerçek bir antiemperyalizmin ne olduðunu da görürüz. Mahir Çayan ve
yoldaþlarýnýn hedefi, daha ilk baþtaki parti bildirisinde de
ifade ettikleri gibi Amerikan emperyalizmi ve iþbirlikçileridir. Amerikan botlarýna ve TUSLOG gibi, Amerikan
Haberler Merkezi gibi ajanlýk kurumlarýna eylemlerle
baþlayan çizgi, nihayet Siyonist Ýsrail'in Türkiye'deki ajanlarýndan Baþkonsolos Efraim Elrom'a kadar uzanmýþ ve
nihayet Kýzýldere öncesinde de Ünye Radar Üssünde
dinleme ve casusluk faaliyeti yapan Ýngiliz ordusunun görevlilerine dek varmýþtýr.
Bütün bu eylemler, bugün milliyetçilik edebiyatý
yapan Amerikan iþbirlikçisi faþistlerin aklýnýn hayalinin
yetiþmeyeceði eylemlerdir. Ve Mahir Çayan'la yoldaþlarý
bütün bunlarý yaparken onlar üniversitelerde antiemperyalist öðrencileri öldürmekle, 6. Filo'yu Protesto mitinglerine saldýrýp katliamlar düzenlemekle meþguldürler!
Son Deðil, Baþlangýç...
Kýzýldere'yi bir son deðil baþlangýç yapan iþte bu kararlý ve tutarlý mücadele çizgisidir. Bol keseden atýp tutan
deðil, bizzat kendi yaþamýný ortaya koyarak yürütülen bu
mücadele çizgisi, Türkiye devrimci hareketinin tarihinde
tam anlamýyla bir çýðýr açmýþ ve daha sonradan gelen binlerce devrimcinin yolunu aydýnlatmýþtýr. Denilebilir ki Mahir
Çayan, kendisiyle ayný yýllarda dünyanýn dört bir
köþesinde emperyalizme karþý elde silah savaþan diðer
devrimci önderlerle ayný kumaþtan, ayný hamurdandýr.
Bolivya'da Che Guevara, Nikaragua'da Carlos Fonseca,
Ýran'da Bijan Cezani ve diðerleri… Bu, haklý olarak
edinilmiþ bir halk kahramanlýðý sýfatýdýr.
Bugün, aradan 35 yýl geçtikten sonra günümüze baktýðýmýzda, 1972 Mart'ýnda olup bitenlerin önemini kavramak daha kolaydýr. Aradan geçen zaman içersinde
emperyalizme baðýmlýlýk ve iþbirlikçilik öyle bir noktaya
gelmiþtir ki, emperyalizm artýk tam da Mahir Çayan'ýn o
zamanlar dediði gibi "içimizdeki bir þey" olmuþtur. Üstelik
artýk iþbirlikçilik, yüzsüzlük ve piþkinlik gibi özellikler de
kazanmýþ ve ülkeyi yönetenler uþaklýk iliþkilerini gizlemeye bile gerek duymaz olmuþlardýr. 12 Eylül cuntasýnýn
yapýldýðý gece "bizim çocuklar iþi becerdi" diyenler bizzat
CIA yetkilileridir. Her seçimden önce ABD'ye gidip akýllar
fikirler almak, Türkiye'de artýk bir siyaset geleneðidir ve
üstelik yalnýzca politikacýlar deðil Genelkurmay Baþkanlarý
bile ayný yoldan geçmektedir. Türkiye'nin son 50 yýlýnda
ABD üniversitelerinde ABD bursuyla okumamýþ bir
baþbakan yoktur; bu furyaya yetiþemeyenler de çocuklarýný okutuyorlar! NATO eðitimi almamýþ bir generalin de
bu ülkede Genelkurmay baþkaný olma ihtimali yoktur.
Dahasý, artýk bu ülkede "ben ülkemi pazarlamakla
mükellefim" demek ve "gelin garantiniz benim" diyerek
uluslar arasý þirketlerin iþ takipçiliðini bizzat yapmak
baþbakanlarýn en temel niteliklerinden olmuþtur. Fýndýk fiyatlarýnda ortaðý olduðu Amerikan þirketini kollamak,
Dünya Bankasý'nýn emirleriyle bazý tarým ürünlerinin ekimini yasaklamak, tarýma verilen desteði kesip üretici
köylünün gýrtlaðýný kesmek, gizlenen iþler de
deðildir. Siyonist Ýsrail kasaplarýyla anlaþma
sa
HALK KÜLTÜR MERKEZÝ DERNEÐÝ
4
7
yý 1
Tel: 0212 244 01 91
e-mail: [email protected]
üstüne anlaþma yapmak, Amerikan emperyalizminin iþgal operasyonlarýna katýlmak için yanýp tutuþmak, bu olmadýðýnda da
bütün havaalanlarýný savaþ uçaklarýna açmak yine hükümetlerin ve ordunun baþta gelen görevleridir.
Bugün Kýzýldere’nin Anlamý
Ýþte bugünün Türkiye'si böyle bir Türkiye'dir.
Ve iþte böyle bir Türkiye'de Kýzýldere'yi anýyoruz.
Onlarýn kahramanlýklarý böyle bir Türkiye manzarasý içinde bir kez daha anlam kazanýyor. Kýzýldere'de kerpiç bir evin
damýndan emperyalizme ve iþbirlikçilerine meydan okuyan irade, bugün yeniden düþünüldüðünde muazzam bir önem arz
ediyor. Kendileri için, kendi çýkarlarý için hiçbir þey istemeyen, yaþamlarýný ortaya koyarak halklarýn davasýný savunan bu
insanlar, bugün emperyalizme tepki duyan, ona karþý savaþmak isteyen herkes için güçlü bir örnek oluþturuyorlar.
Kýzýldere iþte bu yüzden bir son deðil, baþlangýçtýr.
Kýzýldere iþte bu yüzden emperyalizme ve iþbirlikçilerine karþý bir savaþ manifestosudur.
Türkiye'de emperyalizme karþý savaþmak isteyen herkes bu milat noktasýný ilk kilometre taþý olarak seçmek zorundadýr.
Devrimci sosyalist hareket, bu manifestonun ve baþlangýcýn mirasçýsý ve takipçisidir.
Devrimci sosyalist hareket, onlarýn açtýðý ýþýklý yoldan yürümekte kararlýdýr.
Kýzýldere'yi unutmak bu topraklarýn havasýna suyuna ihanet etmekle eþdeðerdir.
Yolumuz Kýzýldere'de Düþenlerin Yoludur
Ya Özgür Vatan Ya Ölüm
Kurtuluþa Kadar Savaþ
Ulaþ'tan, Bedrettin'e ve
Serpil'e....
Devrimci Kurtuluþ
Mücadelemiz Sürüyor...
KAÐITHANE
Þubat ayýnda þehit düþen Ulaþ Bardakçý, Bedrettin
Þýnnak ve Serpil Polat Yoldaþlar; Kaðýthane Halk
Kültür Merkezi emekçilerinin 18 Þubat 2007 Pazar
günü saat 16:00'da KHKM'de düzenlenledikleri etkinlikle anýldý.
Etkinlik, farklý günlerde ve yýllarda, ama ayný ayýn
içinde ve ayný partinin mücadelesinde þehit düþen
yoldaþlarýmýz için yapýlan bir dakikalýk saygý
duruþuyla baþladý. Ulaþ Bardakçý, Bedrettin Þýnnak
ve Serpil Polat yoldaþlar hakkýnda yapýlan konuþmalardan sonra türküler söylendi ve Cephe Marþý’nýn
hep bir aðýzdan okunmasýyla anmaya son verildi.
MALTEPE
Maltepe Halk Kültür Merkezi emekçileri, 19 Þubat
2007 Pazartesi günü saat 19:30'da Þubat ayýnda
aramýzdan ayrýlan Ulaþ Bardakçý, Bedrettin Þýnnak
ve Serpil Polat Yoldaþlarýn anmasýný gerçekleþtirdi.
Anmaya HKM bünyesinde çalýþmalarýný sürdüren
Grup Diyar da katýlarak, ezgilerini Ulaþ Bardakçý,
Bedrettin Þýnnak ve Serpil Polat için seslendirdi.
MHKM emekçilerinin hazýrladýðý þiir dinletisinin de
yapýldýðý etkinlikte, þehit düþen yoldaþlarýmýzýn bizim
için örnek alýnacak hayatlarý anlatýldý. Anma Cephe
Marþýnýn okunmasýyla son buldu.
AVCILAR
Avcýlar HKM'de 24 Þubat 2007 cumartesi günü saat
17.00’da baþlayan etkinlikte öncelikle Serpil, Ulaþ ve
Bedrettin yoldaþlar þahsýnda bir dakikalýk saygý
duruþu yapýldý. Daha sonra söz alan bir HKM
emekçisi 3 yoldaþ hakkýnda bir konuþma yaptý. 'Ben
Ýhtilal' þiirinin ardýndan Ulaþ'a Aðit türküsü söylendi.
Daha sonra Avcýlar HKM emekçisi bir arkadaþ Ulaþ,
Serpil ve Bedrettin yoldaþlar ve Devrimci Sosyalist
hareketimizin tarihi ile ilgili bir sunum yaptý. Ayrýca
etkinliðe katýlanlardan bir kiþi de söz alarak, devrimci
sosyalist hareketimiz ve þehit yoldaþlarýmýz hakkýnda
kýsa bir konuþma yaptý. Yapýlan sunumun ardýndan
etkinlik sona erdi.
18 Þubat 2007 günü yapýlan anma saygý duruþu ile
baþladý ve konuþmalar yapýldý. Ulaþ, Bedrettin ve
Serpil yoldaþlarýn kiþiliklerinin ve davaya sarýlmalarýnýn örnek alýnmasý gereken özellikler olduðu
vurgulandý. Önder ve kurucu yoldaþlarýn yaþamlarý
anlatýlarak anma sonlandýrýldý.
MALTEPE HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
Tel: 0216 441 75 44
e-mail: [email protected]
sa
5
7
yý 1
sosyalist barikat 29
DERSÝM
Newroz Kutlu Olsun
Newroz Kutlu Olsun
Newroz
Kutlu
Olsun
Newroz Piroz Be
Newroz Piroz Be
Newroz Piroz Be
sosyalist barikat 30
Yine Newroz geliyor, ateþlerle, halaylarla… Yine
Newroz geliyor ve inkârcýlar, imhacýlar daha þimdiden
felaket tablolarý çizmeye baþladýlar bile. 21 Mart, ayný
zamanda Dünya Irkçýlýkla Mücadele Günü olduðundan
olsa gerek, bütün ýrkçýlar Newroz'dan pek gocunuyorlar.
Ama Newroz'a söz geçmiyor yine de; her yýl bahar
baþlangýcýnda çýkýp geliyor ve isyan ateþlerini körüklüyor.
Newroz, Kürt halký baþta olmak üzere Ortadoðu
halklarýnýn bayramýdýr.
Newroz, aydýnlýk bir gelecek umudunun yüzyýllardýr sönmeyen ýþýðýdýr.
***
Yine Newroz geliyor ve ýrkçýlar arasý komiklik yarýþmalarý baþlýyor. Artýk yumurta tokuþturanlar mý
ararsýnýz, kýmýz içenler mi, örs üzerinde zor bela demir
dövmeye çalýþarak gülünç duruma düþen bakanlar, milletvekilleri mi… Ne ararsanýz var!
Newroz'un bir Türk bayramý olduðunu yüzyýllar
sonra birdenbire keþfettiler! Daha düne kadar Türk tarihinde "yok" sayýlan bir bayram Kürtlerin demokratik
hareketi yükselince birdenbire hatýrlanýverdi.
Üstelik iþin daha da komik yaný, bu bayramýn
"keþfedilmesi" de gerekmiyordu. Yüzlerce yýldýr, bütün
Ortadoðu'da (ve muhtemelen Orta Asya dahil baþka
yerlerde de) baharýn geliþi þöyle ya da böyle bir bayramdýr ve halklar bu bayramý kutlarlarken kimsenin fikrini
sormaya da gerek duymamýþlardýr.
Ama Newroz, Kürtler için özel bir anlam taþýr ve
zaten oligarþinin temsilcileri asýl rahatsýz eden de zaten
o özel anlamdýr.
Newroz, Demirci Kawa'nýn ezilenlerin temsilcisi
olarak ortaya çýkýp Zalim Dehak'ýn sarayýný baþýna yýktýðý gündür. Kürt halkýný zulüm altýnda inleten
Dehak'ýn saltanatý, böylece Kawa'nýn öfkeli
çekiciyle daðýlýp gitmiþ ve daðlarda özgürlük
ateþleri yanmaya baþlamýþtýr.
Bu yüzdendir ki Kürt halký, yüzlerce yýldýr
sa
her 21 Mart'ta daðlarda, ovalarda ve her yerde ateþler
yakarak Kawa'nýn zaferini kutluyor.
***
Bu yýlýn Newrozu bütün Ortadoðu halklarý ve özellikle Kürtler için son derece kritik koþullarda geliyor.
Bugün bütün Ortadoðu kan ve ateþle yoðrulmakta, tarihin en aðýr koþullarý altýnda yaþamaktadýr. Amerikan
emperyalizminin iþgali altýndaki Afganistan ve Irak'ýn
yanýnda, Siyonist Ýsrail tarafýndan kana boyanan Filistin
topraklarý, hem derin acýlar çekiyor, hem de direniþ
destanlarý yazýyor.
Öte yandan Kürt halký için ise durum daha da kritiktir. Bir yanda Güney'de 2003'ten bu yana Amerikan
emperyalizminin iþgalinin yarattýðý durum vardýr. Ýþgal
güçleriyle iþbirliðinden medet uman Güneyli Kürt liderler bu karmaþýk tablo içersinde bir fiili durum yaratmýþlardýr. Bu, bir yandan emperyalistlerden özgürlük
dilemek gibi onursuz ve onursuz olduðu kadar da
sonuçsuz bir durumu ortaya çýkarýrken, diðer yandan
ise Kürt halkýnýn yüzlerce yýllýk haklý umutlarýný da canlandýrmaktadýr. Kuþkusuz Kürt ulusunun hiç yok
olmayan umudu baðýmsýzlýk ve özgürlüktür ve bu umut
her þeye raðmen ayaktadýr.
Bu arada kendi Kürtlerine zulmetmekle yetinmeyen
Türkiye oligarþisi Güney Kürdistan'a da tehditler
yaðdýrmakta, ABD ile anlaþarak bölgedeki Kürt ulusal
direniþini bitirmeyi amaçlamaktadýr. Bütün iliþkiler
bugün son derece hassas dengeler arasýna sýkýþmýþ
durumdadýr.
Kuzey'de ise, Kürt ulusal hareketinin düzen içinde
çözüm arayýþlarýna karþý Türkiye oligarþisinin yanýtý
daha çok baský ve daha çok operasyon olmaktadýr.
Geleneksel inkâr ve imha anlayýþý bir milimetre bile
deðiþmemiþtir. Daha geçen yýl Diyarbakýr sokaklarýný
kana bulayan sömürgeci oligarþi, en küçük bir
6
7
yý 1
AVCILAR HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
e-mail: [email protected]
kýpýrdanýþý ayný biçimde boðmakta tereddüt etmemektedir. Ýstedikleri,
tam ve kesin bir teslimiyet, onursuz bir razý oluþtur. Egemenlerin arasýnda çeþitli çeliþkiler olsa da en iyi anlaþtýklarý nokta budur: Kürt halkýnýn
mücadelesini kolunu kanadýný kýrmak ve mücadele azmini bitirmek…
Bu konuda duvarlara Kürtlere hakaret yazýlarý yazan kontra çeteleriyle
en yumuþak görünen liberaller tamamen hemfikirdir.
Ancak buna karþýn, Kürt halkýnýn ve özellikle de metropollere savrulmuþ olan yoksul Kürtlerin mücadele azmi, özgürlük isteði kýrýlamamýþtýr.
Derin bir öfke gitgide birikmekte ve deðiþik yerlerde sýk sýk patlak vermektedir. Halkýn kendi kaderini tayin etme, kendi istediði biçimde yaþama isteði bütün engelleri aþýyor, bütün barikatlarý zorluyor.
Kürt halký iþte bu koþullar altýnda yeni bir özgürlük bayramýna,
Newroz'a hazýrlanýyor. Yeniden alanlara çýkmak, yeniden ateþler yakýp
özgürlük ve baðýmsýzlýk isteðini dile getirmek Kürt halkýnýn en doðal
isteðidir. Yumurta tokuþturucusu komik adamlar ne yaparlarsa yapsýnlar, Newroz bu amacýndan sapmamýþtýr, sapmayacaktýr.
***
Bugün gelinen nokta kritiktir ve halklarýn kaderlerini derin baðlarla
birbirine baðlamaktadýr. Bütün Ortadoðu ateþler içinde yanarken, kimsenin içine kapanarak bencillikle hareket etmesi mümkün deðildir.
Bugün Demirci Kawa'nýn çekici bütün Ortadoðu emekçilerine gereklidir. Bölgenin tamamýnda büyük bir ateþ akmak, bütün emperyalist soyguncularý ve sömürgeci iþbirlikçilerini, zalimleri defetmek ve özgür,
kardeþçe iliþkileri yeniden kurmak bütün Ortadoðu halklarýnýn ortak
görevi haline gelmektedir. Kendi yollarýndan kendi siyasal örgütleniþleriyle yürüseler de bütün emekçi halklar yollarýný kesiþtirmek, zumla
karþý devrimci bir dayanýþma yaratmak zorundadýrlar.
Öte yandan, Türkiye cephesinde oligarþi tarafýndan beslenip
büyütülen þovenizm, halklarýn mücadelesiyle püskürtülmelidir. Hrant
Dink cinayeti düzen cephesindeki iç hesaplaþmalarla da ilgilidir belki
ama asýl iþlevlerinden biri bütün emekçilere, ezilenlere gözdaðý vermek,
sindirmektir. Bu koþullarda halklarýn kardeþliðini ve devrimci dayanýþmasýný öne çýkarmak, þovenizme karþý tereddütsüz bir mücadele yürütmek ve Newroz günü Kürdüyle, Türküyle, Ermenisiyle, Lazýyla, faþizmin
karþýsýna dikilmek hayati bir sorun haline gelmiþtir.
Kawa'nýn çekicini bütün katillerin tepesine indirmek, Dehaklarýn
karþýsýna tek bir yürek gibi çýkmak hepimizin görevidir.
Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði
KALAN HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
TEL: 0428 212 26 85
e-mail: [email protected]
sa
7
7
yý 1
sosyalist barikat 31
21 Mart günü alanlardayýz.
21 Mart günü, faþizme ve sömürgeciliðe karþý halklarýn
kardeþliði için Newroz ateþlerinin baþýndayýz.
21 Mart günü, özgürlük isteðini bir kez daha haykýrmak, halklarýn gücünü ortaya koymak için alanlardayýz.
Halk Kültür Merkezleri, emperyalizme, sömürgeciliðe ve faþizme
karþý tereddütsüz, net bir tutumla yürüyor.
Halk Kültür Merkezleri, uluslarýn kendi kaderlerini tayin etme
hakkýnýn kararlý bir savunucusudur ve bundan hiçbir biçimde taviz vermemektedir.
Halk Kültür Merkezleri, bütün uluslardan ve inanýþlardan bütün
emekçileri Newroz alanlarýna çaðýrýyor.
sosyalist barikat 32
HALEPÇE...
SÖZÜN TÜKENDÝÐÝ YER...
Halepçe... 16 Mart 1988...
Umudun ve Özgürlüðün Bayramý Newroz’dan
birkaç gün önce... Saddam þöyle emir veri
yordu yardýmcýsýna: “Geriye dönüþsüz olsun;
ki oradan çýkýp gitsinler...”
“Geriye dönüþsüz” oldu gerçekten de, çoðu
çocuk ve kadýn beþ binden fazla Kürt, bir
daha hiç geri dönemediler! Sokaklar ceset
doluydu Halepçe’de, çocuklarýný korumak
isteyen anneler-babalar, kamyonet kasalarýnda öylece katýlýp kalmýþ çocuklar...
BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan raporda,
Irak'ýn silahlandýrýlmasýnda 1991 yýlýna deðin
en çok ABD ve Alman þirketlerinin adý
geçmekteydi. 80'den fazla Alman ve 75
Amerikan þirketi Irak'a çeþitli silahlarý satmýþtý.
Irak, biyolojik silah programý için antraks
maddesini bir Amerikan laboratuarýndan
saðlamýþtý. Nükleer silah programýnýn önemli
parçalarýný Amerikan enerji Bakanlýðýna baðlý
Los Alamos ve Lawrence Livermore nükleer
silah üretim atölyelerinden almýþtý. Bu teslimatlar, "Pentagon ya da Amerikan Ticaret,
Enerji ve Tarým Bakanlýklarýnýn resmi izniyle
yapýlýyordu." (Dw-World'de, Andreas Zumach,
10.1.2003).
Kullanýlan silahlar ve kimyasal malzemeler
ABD malýydý, hani þu Saddam’ýn boynuna
dolanan ip gibi...
Kürt halký unutmayacak...
Ortadoðu unutmayacak...
Demirci Kawa’nýn çekici bütün zalimlerin
tepesine inene dek...
BÝJÝ BRATÝYA GELAN
sa
8
7
yý 1
YAÞASIN HALKLARIN KARDEÞLÝÐÝ
Maltepe Halk Kültür Merkezi:
Yýlda Ýnanç ve Kararlýlýkla…
2.
AHKM'den Birinci Yýl Yemeði...
Avcýlar Halk Kültür Merkezi; kuruluþunun birinci
yýlýnda tüm dostlarýyla düzenlediði yemekte buluþtu.
17 Þubat 2007 Cumartesi günü, Avcýlar Sahilde
bulunan Beygen Restoran’da düzenlenen yemek,
saat 19:00 sularýnda baþladý. Avcýlar Halk Kültür
Merkezi adýna tüm katýlýmcýlara yapýlan konuþmada
AHKM'nin bundan bir yýl önce, emekçi halký örgütlemek, varoþlarda ki iþçi ve emekçilerle buluþmak
için yola çýktýðýna deðinildi.
ÖZGÜR ÜLKE, ÝNSANCA YAÞAM ÝÇÝN
HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝNDE
BÝRLEÞÝYORUZ
sa
Halk Kültür
Merkezleri
bünyesinde çalýþmalarýný yürüten
Grup Diyar'ýn da
sahne aldýðý
gece, sýcak sohbetler, türküler,
halaylar
ve
kafkas
oyunlarýyla saat 23:00 sularýnda son buldu.
9
7
yý 1
sosyalist barikat 33
"Emperyalizme, Uyuþturucu, Çeteleþme ve Yozlaþmaya Karþý
Özgür Ülke Ýnsanca Bir Yaþam Ýçin Halk Kültür Merkezleri'nde
Birleþiyoruz" þiarýyla çalýþmalarý yürütülen Maltepe HKM ikinci
kuruluþ yýldönümü etkinliði 25 Þubat 2007 Pazar günü, Ýstanbul
Maltepe'de yapýldý.
Atalar Serenad düðün salonunda saat 13:00'de selamlama
konuþmasýyla etkinlik baþladý. Þubat ayýnda þehit düþen Ulaþ
Bardakçý, Serpil Polat ve Bedrettin Þýnnak Yoldaþlarýn þahsýnda
tüm devrim ve sosyalizm þehitleri için yapýlan bir dakikalýk saygý
duruþunun ardýndan Halk Kültür Merkezleri Dönüm Sözcüsü Alev
Çevik bir konuþma yaptý. Çevik, konuþmasýnda; emperyalizmin
dünya halklarýna yönelik
saldýrýsýna, iktidarlarýn
iþbirlikçi tutumuna, halklara yozlaþtýrmak için
yapýlan uyuþturucu, çeteleþme, fuhuþ vb. saldýrýlara yer verdi. Çevik;
bütün emekçileri HKM saflarýnda mücadeleye çaðýrdý.
Sonrasýnda, Maltepe Halk Kültür Merkezi Halk Oyunlarý Ekibi sahne
aldý. Antep yöresinin oyunlarýný sergileyen halk oyunlarý ekibi, zýlgýtlarla
ve alkýþlarla oyunlarýný bitirdi. Daha sonra, HKM Sinema Kolektifi'nin
Betül Altýndal için hazýrladýðý film sunuldu ve Grup Diyar sahne aldý.
Arapça ve Türkçe halk türkülerini seslendiren Grup Diyar, söylediði
marþlarla geceyi renklendirdi. Bu arada Grup Diyar'ýn tutuklu solisti
Kahraman Ay ve Ýsrail karþýtý eylemde tutuklanan Sevda Göktaþ
mesajlarýyla etkinliði selamladýlar.
Maltepe Halk Kültür Merkezi Kadýn Komisyonu üyesi yoldaþýn yaptýðý
konuþmada, bütün emekçi kadýnlar, sýnýfsal, ulusal, cinsel sömürüye karþý, 4 Mart'ta Ýstanbul Kadýköy'de yapýlacak
olan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü kutlamasýna çaðrýldý. Bir kadýn emekçi Nazým Hikmet'in "Kadýnlarýmýz"
adlý þiirini okudu. Ardýndan sahne alan MHKM Halk Korosu da halk
türküleri seslendirdi. MHKM Tiyatro Topluluðu’nun oyununun
konusu ise oligarþinin gecekondu mahallelerinde yaptýðý yýkýmlardý.
En son olarak sahneye Hilmi Yarayýcý çýktý. Bütün kadýnlarýn 8
Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü Kutlayan ve bu etkinliði
düzenleyen Halk Kültür Merkezi emekçilerine çalýþmalarýnda
baþarýlan dileyen Hilmi Yarayýcý, türkü ve marþlarý seslendirdi.
Yarayýcý'nýn dinletisinin sonlanmasýnýn ardýndan kapanýþ konuþmasýyla etkinlik sonlandýrýldý.
Konuþmada; bütün emekçiler
Halk Kültür Merkezi saflarýnda mücadele etmeye
çaðýrýldý.
sistemin
karanlýk
yüzü
ÝNSANLIK ONURUNU AÞAÐILAMANIN EN KÝRLÝ YOLLARINDAN BÝRÝ:
sosyalist barikat 34
FUHUÞ
Bu sayýmýzdaki Sistemin Karanlýk Yüzü adlý köþemizi Dünya Emekçi Kadýnlar Günü dolayýsýyla kadýn bedeninin en iðrenç aþaðýlanmasý olan “fuhuþ”a ayýrdýk. Bu köþemizi yayýnlamaya baþladýðýmýzdan bu yana kapitalizmin insanlarýn yaþamýna soktuðu çirkeflikleri inceledik. Bundan sonra da bunlarý
yazmaya devam edeceðiz. Ama bu sayýda özel olarak insanlýk için kara leke olarak varlýðýný sürdüren
fuhuþu inceleyeceðiz. Özellikle, son yýllarda, fuhuþun yaygýnlaþmasý ve kapitalizmin fuhuþtan elde ettiði kâr, yazýmýzý daha önemli kýlýyor.
Fuhuþ ve Gerçeklik
Fuhuþun tarihi sýnýflý toplumlar tarihi kadar eskidir. Fakat insan bedeni üzerinden kâr edip para kazanmak ve bunun yasalara baðlanmasý tam anlamýyla ve tüm kurumlarýyla kapitalizm döneminde gerçekleþmiþtir. Bu konuyu açmadan fuhuþun sözlük anlamýna bakarsak, meslek ya da alýþkanlýk olarak
para ya da baþka deðerler karþýlýðýnda genellikle eþ ya da arkadaþ dýþýndaki kiþilerle ve hemen hiç ayrým gözetmeksizin cinsel iliþkide bulunmadýr. Ancak bu taným olayýn gerçek anlamýný vermemekte, hatta fuhuþu sýradan bir olgu haline sokmaktadýr. Oysa fuhuþ, tamamen bilinçli bir þekilde yapýlan sömürünün ta kendisidir. Hayatýn her alanýnda kendine kâr alanlarý açan kapitalizm, kadýnlarý reklam ve ticari kar amaçlý cinsel bir obje görmesiyle fahiþeliði de sömürü alaný haline getirmiþtir.
Bugün dünyada milyonlarca kadýn kapitalizmin bu sömürü çarký arasýnda ezilmektedir. BM raporlarýna göre dünyada satýlan kadýn ve çocuk sayýsý 1.7 milyondur. Ülkemizde ise genelevlerde kayýtlý olarak üç bin`den fazla kadýn fuhuþ yapmaktadýr. Yüz bin`den fazla kadýn ise kayýt dýþý fuhuþ yapmaktadýr. Fuhuþun kayýtlý yapýlmasý ve “sektör” olarak görülmesi; devlet ve mafya zincirinin bu organizasyonlar içindeki ortaklýðýný, pastadan aldýðý payýn büyüklüðünü göstermektedir.
Fuhuþun Sebepleri
Bilindiði gibi, kapitalizm eþitsizlikler düzenidir. Azýnlýðýn daha rahat bir yaþam sürmesi çoðunluðu
sömürmesine baðlýdýr. Geçimini saðlayacak kadar ücret bile alamayan çoðunluða yaþatýlan hayat, yaþamýn içinde farklý anlamlarda karþýlýðýný bulur. Bu ekonomik durum insan kiþiliðinden tutalým da, en ufak insan iliþkisine bile nüfuz eder. Toplumu oluþturan bireyler birbirine benzemeye baþlar. Hayatta kalma mücadelesi artýk bir yarýþ kulvarýdýr. Herkes birbirinin sýrtýna basarak, birbirini ezerek bunu gerçekleþtirir.
Kadýn ve erkeðe yüklenen misyonlar, kapitalizmin eþitsizlikler dünyasýný yansýtýr. Kadýný cinsel bir
obje, çocuk yetiþtirme aracý ve ev iþlerini yapan, erkeðe hizmet eden bir meta olarak görmeye baþlamýþtýr. Bu da aile içi gizli köleliðin ortaya çýkýþý ve ilk özel mülkiyet olarak kadýnýn görülmesini ifade etmektedir. Ve böylece kadýnýn cehennemi baþlamýþ olur. Kadýn “özgürleþirken” erkek egemen sömürünün en köklü malzemesi haline gelir. Fabrikada, büroda, tarlada, aile içi yaþamda vb. yaþamýn sürdüðü her alanda kadýn artýk metadýr. Erkek egemen anlayýþ tarafýndan alýnýr, satýlýr. Fuhuþ da bunun en
“meþrulaþtýrýlmýþ” halidir. Burada fuhuþun sebeplerini madde madde sýralarsak;
- Yoksulluk; yoksulluðun zorla
KADININ KURTULUÞU DEVRÝMDE,
sokaða ittiði insanlar bir süre sonSOSYALÝZMDE
ra zorla ve tehditle fuhuþun bir
10
sa
7
yý 1
parçasý haline geliyor.
- Emperyalist iliþkiler ve militarizm; kadýnlar öteki ganimetler gibi el konulabilir olarak görüldüðünden, iþgal altýndaki ülkelerde tecavüz ve zorla fuhuþ çok
yaygýndýr.
- Aile içi fiziksel þiddet (vurma, dövme, yaralama, öldürme vb.)
- Ekonomik istismar (kadýnýn çalýþmasýna, maaþýna, gelirine, mal varlýðýna el
koymak vb)
- Psikolojik istismar (baðýrmak, aþaðýlamak, hakimiyet kurmak, iþe yaramazmýþ gibi davranmak vb.)
- Namus cinayetleri adý altýnda gerçekleþtirilen kadýnýn yaþam hakkýna yönelik ihlaller.
- Yaþamýn her alanýnda ( iþ yerinde, okulda vs.) tecavüz, cinsel taciz, sarkýntýlýk, fuhuþa zorlama gibi fiziksel ve psikolojik þiddet.
Rakamlarla Fuhuþ
Bundan 3 yýl önce yapýlan bir araþtýrmaya göre, fuhuþ yaptýrýlan kadýnlarýn
sayýsý 100 bini buluyor. Günümüzde ise bu rakamýn ikiye katlandýðýný söyleyebiliriz. Yine bu araþtýrmaya göre ülkemizde 56 genelevde 3 bin kadýn fuhuþ yapmaktadýr. Bugün fuhuþ yapma yaþý 7-8’lere kadar düþmüþtür. Ülkemize fuhuþ
mafyasýnýn eline geçen para ilk belirlemelere göre 3-4 milyar dolarý bulmaktadýr.
Kapitalizmin insan bedeni üzerinde saðladýðý kârýn sýnýrý yoktur. Dünyada bugün 1,7 milyon kadýn ve çocuk, fuhuþ yapmaya maruz býraktýrýlýrken, dünyanýn
çeþitli merkezleri tarafýndan Asya’ya düzenlenen turlarda kadýn ve çocuk bedeni
1 dolara satýlýyor. Her yýl 50 bine yakýn kadýn ve çocuk hizmetçilik, fuhuþ vb. iþlerde çalýþtýrýlmak için ABD’ye getiriliyor.
Örneðin 1996 yýlýnda, ABD baþta olmak üzere, dünyanýn çeþitli yerlerinden
Tayland’ý fuhuþ için ziyaret eden 5 milyon kiþidir ve böylece fuhuþ turizminden elde edilen para da 26.2 milyar dolardýr.
Bir baþka araþtýrmaya göre, fuhuþ, Endonezya, Malezya, Tayland ve Filipinler’de gayrisafi milli hasýlanýn yüzde 2 ila 14’ünü oluþturuyor. ILO’ya göre, bu ülkelerde fuhuþ, artýk “ekonomik, sosyal ve siyasi yaþama entegre” olmuþtur.
Japonya’da fuhuþ mafyasýnýn yýllýk kârý 83 milyar dolardýr. Hollanda’da ise ayný gelirin 1 milyar dolar olduðu söyleniyor.
Almanya’da 400 bin kiþinin bedeni üzerinden para kazanýlýyor; her gün 1.2
milyon erkek fuhuþ alanýnda müþteri olarak yer alýyor ve bu kirli alanýn yýllýk cirosu 18 milyar dolardýr. Bu arada hayatýmýzýn bir parçasý olan Ýnternet üzerinden
de fuhuþta çok büyük paralar dönmektedir. Ýnternet’in yüzde 70’ine yakýn bir kýsmýnýn seks içerikli olduðu sanýlýyor. Buradaki pazarýn yürütülüþ tarzý da kredi kartý üzerinden yapýlýyor.
Kadýn vücudu üzerinden yapýlan sömürü ve kâr, kapitalizmin hüküm sürdüðü
her yerde kanýksanýr olmuþtur. Bu sömürü biçimi topluma kabul ettirilerek “meþru” hale getirilmiþtir. Kapitalizmin insan bedeni üzerinden elde ettiði kâr, bu sistemin insanlýða yabancýlaþmýþ olduðunu gösterir. Kadýn bedeni üzerindeki bu sömürü artýk çirkef haline gelmiþtir. Devletiyle, mafyasýyla, çakalýyla, insanlýk onuru ayaklar altýna alýnmýþtýr. Bu durumda biz devrimcilerin iþi iki kat daha fazla zorlaþmýþtýr. Bütün insanlýðý fuhuþ üzerinden dönen ranta karþý örgütlemenin, fuhuþa hayýr demenin yollarýný bulmalýyýz. Bunun için 8 Martlar yetmemektedir. Ýnsanlýðýn onurunu teslim etmek de sadece ve sadece devrimin yapabileceði bir iþtir.
FUHUÞ ÝNSANLIK SUÇUDUR
11
sa
7
yý 1
sosyalist barikat 35
Kapitalist Sömürüye Karþý Kadýn-Erkek Elele
Kapitalizmin Acýmasýzlýðý ve Kadýn
KARANLIKTA DANS
er
n
Vo
i
Tr
sosyalist barikat 36
ne
ri se
e
r
s
th o
ar
Ca d M
L
, i
.:
rk av
ö
ön
Bj , D
Y
.: ve
n
u
olmadýðýný
y
O ene
"Müzikaller hep mutlu sonla biter."
anlayan,
D
Böyle biliriz. Ama eðer dans karanlýkta
yapýlýyorsa, ýþýl ýþýl bir dünya kararmaya
baþlýyorsa...
Ve bu dünyadaki tek varlýðýnýz olan oðlunuzun
dünyasý da zamanla kararacaksa, bu müzikal
neþeyle ve mutlu sonla bitmeyebilir.
Karanlýkta Dans; 1960 yýllarda Çekoslovakya'dan
Amerika'ya göç eden Selma'nýn, fabrikada çalýþan
iþçilerin, hayatýn her alanýný müzikalleþtiren bir
kadýnýn ve onun yavaþ yavaþ kararmaya baþlayan
dünyasýnýn film karelerine sýðdýrýlmýþ þekli...
Filmin baþrolünde müzik ve sinema sanatçýsý
Björk; gözleri yavaþ yavaþ görme yeteneðini kaybeden ve bu hastalýðý genetik bir þekilde oðlunda da
bulunan bir annenin yaþamýný canlandýrýyor.
Fabrikada makinalarýn ritmik seslerine kendini kaptýrýp, kendi iç dünyasýndaki hayalleriyle bütün iþçilere
müzikal konseri veren, sürekli müzikalleri düþünen bir
kadýn.
Selma; kendinde baþlayan ve çocuðunda da
ilerleyen süreçlerde ortaya çýkacak olan hastalýðýn
engellenebildiðini, ancak yapýlmasý gereken tedavi
için çok yüksek bir miktarýn gerekli olduðunu öðrenir.
Her þeyini Çekoslovakya'da býrakarak Amerika'ya
gelir. Burada bir polisin sahip olduðu arsa içinde
bulunan yýkýk dökük bir karavanda çocuðuyla birlikte
yaþamaya baþlar.
Filmin bu baþlangýç sahnelerinden itibaren sorgulanmaya baþlanan Amerikan rüyasý, ortaya konulan
ise bu rüyanýn sistemin devamlýlýðýna ve dizginsiz
bir sömürüye hizmet ettiði.
Selma; çalýþmaya baþladýðý andan
itibaren aslýnda bir rüyanýn içinde
çocuðunun
ameliyatýnýn yapýlabilmesi için en temel gidelerin
dýþýnda kesinlikle hiç bir harcama yapmayan, sürekli
olarak para biriktirmeye çalýþan bir kadýn. Ve müzikal
onun tutkusu, yaþamý...
Ancak Selma'nýn gözleri gitgide görme yeteneðini
kaybetmeye baþlamýþtýr. Ve çalýþtýðý fabrikada yaptýðý
iþ, kesinlikle bir yoðunlaþma ve muazzam bir dikkat
ister. Ama Selma paranýn hepsini toplayabilmek için
çalýþmaya devam etmek zorundadýr. Fabrika buna
izin vermez. Ve tüm bu duygular içinde yýkýk dökük
karavanýna dönen Selma, burada karavanýn bulunduðu arazinin sahibi olan polis memuruna herþeyi
anlatmaya baþlar.
Burdan sonra, bütün annelik duygusu, bütün
saygý, müzikal tutkusu ve hareketli kamera çekimleriyle bütünleþen filmin asýl konusu baþlamaktadýr.
Sonuçta, hiç gücü kalmadýðý anda, yine hayallerinde canlanan müzikallerle idam sehpasýna
yürüyen Selma, müzikalin belirlenmiþ sonunu
deðiþtirir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü'nü kutlayacaðýmýz bu ayda, bu film, iþçi kadýnlarýn yaþadýðý
sýnýfsal, cinsel sömürüyü gözlerimizin önüne sermesi,
bütün sömürü biçimlerine farklý bir düþünce ve farklý
bir çekimle yer vermesi nedeniyle izlenmeye deðer
bir filmdir.
12
sa
7
yý 1
DEVRÝMCÝ SANAT VE KÜLTÜR
ÝÇÝN HKM’LERDE ÖRGÜTLEN
Devrimin özgürleþtirdiði kadýnlarý karþý-devrim köleleþtirir
sandino’nun kýzlarý
Sandino'nun Kýzlarý kitabý, Margaret Randall adlý ABD asýllý yazarýn röportajlarýndan
oluþuyor. Uzun yýllar Küba'da yaþayan yazarýn 1979 Kasým'ýndan 1980 Ocak sonuna
kadar yaptýðý söyleþilerden oluþan bu kitap, devrimden 4-5 ay sonraki günlerin ruh hali-
YAZAR: MARGARET RANDALL
YAYINEVÝ: METÝS YAYINEVÝ
ni yansýtmasý açýsýndan da önemli.
"19 Temmuz 1979'da, Sandinist Ulusal Kurtuluþ Cephesi (FSLN) önderliðindeki
Nikaragua halký, hemen hemen yarým yüzyýldýr verdikleri mücadele Anastasio
Somoza'nýn korkunç diktatörlüðünün alaþaðý edilmesiyle son bulduðunda, sesini bütün
dünyaya duyuran bir zafer kazanýlmýþ oldu. Sandino'nun Kýzlarý, Somoza'yý bozguna
uðratmak için verilen mücadelede erkek kardeþlerinin yanýnda yer alan, Nikaragualý iþçi,
köylü, burjuva ve meslek kadýnlarýný anlatýyor. Bu kadýnlar bize, Somoza döneminde,
Devrim sonrasýnda ve bugün özgür bir ülke kurmaya çalýþýrken sürdürdükleri yaþamý
açýklýyorlar. Eski rejimin vahþetini, zorbanýn altedilmesiyle son bulan harekete katýlmalarýný dile getiriyorlar. Kiþisel korkularýndan ve yitirdiklerinden de söz etmekle birlikte, daha çok kadýn ve militan olarak zaferlerini anlatýyorlar." (sayfa: 3)
Kitabýn ilk bölümü devrimci savaþýn son birkaç yýlýnda kurulan AMPRONAC (Ulusun
Sorunlarýný Göðüsleyen Nikaragualý Kadýnlar Birliði) örgütünün geliþim sürecinden
deðiþik kesitler veriyor. Devrimden sonra savaþýrken yaþamýný yitiren ilk kadýn FSLN
üyesinin adýndan hareketle Luisa Amanda Espinosa Nikaragualý Kadýnlar Birliði adýný
alan örgüt, kadýnlarýn toplumla tam ve eþit bir bütünleþmeye girmelerinin önündeki
engellerin yýkýlmasýna öncülük etmek için kurulmuþ.
Daha sonraki bölümlerdeki röportajlarda ise örgütlenen, savaþan ve bu savaþta
bambaþka bir kimliðe kavuþan, bu yepyeni eþit ve özgür konumlarýný týrnaklarýyla
söküp alan kadýnlarla tanýþýyoruz. Çok tanýdýk geliyor bazýlarý; bir devrim hareketinin nasýl potansiyelleri ortaya çýkarabildiðine tanýk oluyoruz bir kez daha. Bir
kez daha çocuðuna sahip çýkmakla iþe baþlayan militanlarla karþýlaþýyoruz.
Sýradan bir köylüden gerillalar çýkaran bir devrim ateþinin barýndýðý topraklarda açmýþ çiçekler sýralanýyor sayfalar boyunca. Direnen, savaþan kadýnlarýn
güzelliðinde yeþeriyor umudun filizleri.
Devrimin özgürleþtirdiði kadýnlarý karþý-devrim köleleþtirir. Bu kitabýn
yazýlmasýndan yýllar sonra devrimle aldýðý iktidarý seçimle teslim eden
FSLN, daha sonrasýnda esaslý bir ideolojik erozyona uðrayarak bugünuygun olarak) uzlaþtýðý katolik kilisesine verdiði tavizle kadýnlara kürtaj hakkýný kýsýtladý. Bu bile kadýnlarýn devrimden baþka bir kurtuluþu olmadýðýný ispatlaHKM’LER HER ZAMAN
YANIBAÞINIZDA MÜCADELEDE
maya yeter.
13
sa
7
yý 1
sosyalist barikat 37
lerde yeniden "seçimle" iktidara gelirken (iktidara geliþ biçimine de
A
RAF Önderlerinden Brigitte Mohnhaupt Serbest
D A N. . .
IN
R
YA
N
Ü
H A L KL
Alman Kýzýl Ordu Franksiyonu (RAF) örgütünün
önderlerinden Brigitte Mohnhaupt hakkýnda þartlý
tahliye kararý verildi.
1970'lý yýllarýn sonunda Federal Baþsavcý Sigfried
Buback'ý cezalandýran örgüt timine üye olmak, Dresdner
Bank Baþkaný Jürgen Ponto'yu cezalandýrmak ve Alman
Ýþverenler Sendikasý Baþkaný Hans-Martin Schleyer'i esir
alarak cezalandýrma eylemlerini organize etmek suçlamalarýyla 1985 yýlýnda yakalanarak tutuklanan Brigitte
Mohnhaupt, 5 kez ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýldý.
24 yýl hapis cezasý yatan Mohnhaupt; Stuttgart Yüksek Mahkemesinin verdiði
þartlý tahliye ile Mart ayý içinde serbest býrakýlacak. Tahliye kararýnýn bu kadar
uzun bir süre sonra verilmesinin sebebi; Mohnhaupt'un 'piþmanlýk belgesini' imzalamayý reddetmesinden kaynaklanýyor.
Bilindiði gibi Alman Kýzýl Ordu Franksiyonu (RAF) 1990'larýn sonlarýna kadar
eylemlerini ve varlýðýný sürdürmüþ, 1998 yýlýnda yayýnladýðý bir bildiriyle de
örgütün daðýldýðýný halklara bildirmiþti.
Örgütün kurucusu ve yöneticisi olan Andreas Baader ve Ulrike Meinhof ise
ömür boyu hapsa mahkum edildikleri cezaevinde öldürülmüþtü.
D
Fidel Castro Ýyileþiyor
Küba Devlet Baþkaný Fidel Castro'nun Durumu Ýyileþiyor.
Uzun zamandan beri hasta olan Fidel Castro 2006 Temmuz
ayýnda bütün yetkilerini kardeþi Raul Castro'ya devrederek
ameliyat olmuþtu. O zamandan bu yana kamuoyunun önüne
çýkmayan Fidel Castro'nun Venezüella Devlet Baþkaný ile çe
kilmiþ görüntüleri Küba devlet televizyonu tarafýndan yayýnlandý. Uzun süredir görüntülenemeyen Fidel hakkýnda söylentilerin fazlaca çoðaldýðý, hatta Fidel’in kanser olduðu yönünde
iddalarýn ortaya atýldýðý günlerde, Hugo Chavez'in de Fidel'in
saðlýðýnýn iyi olmadýðýný söylemesi, karmaþýk bir durumu ortaya çýkarmýþtý. Ancak yayýnlanan görüntülerde
Fidel'in halsiz olduðu ama eskisinden daha iyi durumda olduðu göze çarpýyor. Fidel'in doktoru, kanser söylentilerini yalanlarken, bütün dünya halklarý devrimci önder Fidel Castro'nun bir an önce iyileþmesini bekliyor
Operasyonlara ve ABD Üslerine Karþý;
sosyalist barikat 38
Ýtalyan Halký Sokaklarda
Ýtalya halklarý; yoðunlaþan Kýzýl Tugaylar baskýnlarýna
ve ABD üssünün geniþletilmesine karþý tepkilerini ortaya
koyuyor. Ýtalya çapýnda Kýzýl Tugay'lara yönelik tutuklama furyasýnýn baþlamasý, yönetici konumundaki
sendikacýlarýn operasyon kapsamýnda tutuklanmasý,
evlere baskýnlar düzenlenmesi, devrimci güçler tarafýndan protesto edildi. Protestolarda "kim terörist" vurgusu
yapýldý. Tutuklananlar sendikacýlar da olduðu için, Ýtalya
Baþbakaný Prodi sendikalara, üyeleri konusundaki denetimlerde dikkatli olmasýný söylemesi, ULÝ Genel Sekreteri
Luigi Angeletti tarafýndan, “kimse sendikacýlara ders veremez” sözleriyle yanýtlandý. Yapýlan bu operas
yonlar ve ABD'nin Vicenza'daki üssünün büyütülmesine karþý 18 Þubat 2007 Pazar günü yaklaþýk 100
bin kiþinin katýlýmýyla gerçekleþen eylemde
Prodi Hükümetine ve Amerikan emperyalizmine karþý öfke egemendi.
14
sa
7
yý 1
DÜNYA HALKLARININ
KURTULUÞU SOSYALÝZMLE
GELECEKTÝR
Aþaðýdaki metin, bir bölge kadýn çalýþmasýnýn 8 Mart konulu toplantýsý için emekçi
bir kadýn yoldaþ tarafýndan hazýrlanmýþ ve sunulmuþtur.
YAÞASIN 8 MART
DÜNYA EMEKÇÝ KADINLAR GÜNÜ!
8 MARTIMIZA ALANLARA
ÇIKARAK SAHÝP ÇIKALIM
15
sa
7
yý 1
sosyalist barikat 39
Deðerli Emekçiler Sevgili Dostlar..!
Hoþ geldiniz,
Bu gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nü kutlamak ve 8 Mart'ýn önemini anlamak için buradayýz.
8 Mart Bundan yaklaþýk 150 sene önce Amerika'da New York'lu kadýn iþçilerin, tekstil fabrikasýndan sokaða çýkmasýyla ve
seslerin yükseltmesiyle baþladý.
Tek istekleri, eþit iþe eþit ücret ve günde 16 saat olan iþgününün azaltýlmasý idi. Hayvan gibi çalýþtýrýlmak istemiyorlardý.
Onlarýn tek istekleri ve amaçlarý insanca çalýþma þartlarý talep etmekti.
Ama patronlarýn ve Amerika devletinin yanýtý hayvanca oldu. Fabrika kadýn iþçilerin içeride olmasýna raðmen ateþe verildi
ve yüzlerde kadýn iþçi yakýlarak öldürüldü. Ancak emekçi kadýnlarýn mücadelesi devam etti. Yaklaþýk 50 yýl sonra, 8 Mart
1908'de bu kez Chicago'da kadýnlar yine sokaða çýktý. Bu defa talepleri daha da ileri idi. Artýk azýcýk iyileþtirmeler onlara
yetmiyordu. Kadýnlarýn bu kez talepleri 8 saatlik iþ günü, oy hakký, kreþ ve çocuk emeðinin sömürülmemesiydi.
Ama katil Amerika'nýn yanýtý yine gecikmedi. Sokaklarda haklarý için gösteri ve yürüyüþ yapan kadýnlarýn üstüne ateþ açýldý.
Ve bir günde 140 kadýn iþçi öldürüldü, yüzlercesi tutuklandý, sürüklendi, dövüldü. Ölümler, gözaltýlar, dayaklar cesur ve
onurlu kadýnlarý yýldýrmadý. 1910 yýlýnda toplanan 2. Uluslararasý Sosyalist Kadýn Konferansýnda Clara Zetkin'in önerisiyle 8
Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü olarak ilan edildi. Bu kadýnlar emeklerinin kavgasýný verirken kurþunlananlar, yakýlanlar,
öldürülenler, emeðiyle geçinmeye çalýþan, savaþan kadýnlardý. 8 Mart'ýn tarihi, iþte böyle kanlý bir mücadele geçmiþine
dayanýrken, bu kadar acý bedeller ödenmiþken, bu gün ülkemizde burjuvazi tarafýndan içi boþaltýlmaya çalýþýlýyor. Politikacý
eþlerinin, elini sýcak sudan soðuk suya sokmayan, kendi evini bile toplamaktan aciz, iþlerini hizmetçilere yaptýran kadýnlarýn, sanki doðum günü, evlilik yýldönümü gibi 8 Mart kutlamasýný þahsen ben hazmedemiyorum. 8 Mart'ý yaratan ve bu
uðurda þehit düþen emekçi kadýnlarýmýza ihanet sayýyorum. 8 Mart maskeli balolarda, eðlence mekanlarýnda ortaya çýkmadý. Yangýnlarda, kurþun sesleri arasýnda, iþkencelerde tarihe yazýldý. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü
ezilen, hor görülen, Kürt illerinde töre cinayetlerine kurban giden, din olgusuyla sindirilip korkutulan, sokakta, iþyerinde, toplu taþýma araçlarýnda, hatta evinde bile cinsel tacize
uðrayan, tv programlarýnda, gazetelerin arka sayfalarýnda cinsel obje olarak gösterilip sýrtýndan para kazanýlan, kadýn programlarýnda acýlarý üzerinden reytingler yapýlan kadýnlarýn günüdür. 8 Mart dünyaya getirdikleri çocuklarýna
bile analýk edemeyecek hale getirilen, çocuklarýný istedikleri gibi okutamayan, hatta barakalarda, gecekondularda, çocuklarýna sýcacýk bir
ortam yaratamayan, ciðerleri parça parça olan analarýn günüdür. Ýþ yerlerinde ahlaký ile çalýþmak isteyip de tacize uðrayan kýzlarýmýzýn ve
kadýnlarýmýzýn artýk yeter deyip isyan ateþinin yaktýðý, insanca yaþam,
iþ ve aþ talep ettikleri gündür. Yani bizim günümüzdür.
Öyleyse 8 Mart'ýn;
-Resmi tatil olmasý için
-Medeni haklarýmýzý hayata geçirmek için
-Ýnsanca yaþam hakký için
-Ev iþlerinde, hiçbir sosyal hakký olmayan kadýn emekçilerimiz için,
yani kendimiz için, gelin dostlar biz de meydanlara çýkalým. Çocuklarýmýza, geleceðin emekçi kadýnlarýna daha güzel, daha iyileþti
rilmiþ, miras býrakmak için sesimizi
yükseltelim, haykýralým. Yanan meþaleyi
söndürmeyelim.
8 Mart’ýmýza sahip çýkalým.
sosyalist barikat 40
Kalpazanlar veKahramanlar
dünden yarýna mektuplar...
Bugünlerde az kalsýn yine þu
kalpazan çetesi baþýmýza bela
oluyordu; hani þu Ýtler Vadisi diyorlar ya… Kaldýrýldý da ucuz kurtulduk
diye sevinme sakýn, yakýnda daha beteri gelir ve
ayrýca gelmesi de gerekmez, þu anda da televizyonlarda ondan daha kötüleri var.
Peki ama ne bunlar dostum, ne anlatýyorlar
bize? Teknik bir deyim olarak hani roman ve
film karakterlerine "kahraman" denir ya, þu
Polat'lar, Aras'lar filan, nasýl "kahraman"lardýr
bunlar?
Her þeyin sahtesi var artýk biliyorsun; peki
"kahraman"ýn sahtesi olmaz mý?
Bir bak þunlara hele sevgili dostum, þu
kalpazanlara, þu somun pehlivanlarýna bir bak.
Meðer biz Malkoçoðlu'nun Karamurat'ýn boþ
yere günahýný almýþýz. Bir atýþta dokuz kfir haklayan o eski Cüneyt abiler meðer biraz da masal
kahramanlarýymýþ. Daha doðrusu esasýnda onlar
biraz komik olduklarý için çocukluðumuzun
dünyasýndan geçip giderken geride öyle derin
izler filan býrakmamýþlar.
Ama þimdikiler hiç komik deðil! Her yanýndan
tiksinti verici kokular sýzan katil çetelerini allayýp
pullayýp bize "kahraman" diye satýyorlar. Birkaç
kamera numarasý, birkaç yandan bakýþ…
Sokakta görsen adam yerine koymayacaðýn
tipler, çocuklarýmýzýn hayatýnda "örnek" alýnan
"kahramanlar" haline geliyorlar. Üstelik yalnýzca
öyle soyut bir özenme de deðil bu; gerçekten
kendisini "vatan kurtarýcýsý" zannedenler de
çýkýyor aradan.
Ama ne kahramanlar! Þiþli'nin en iþlek caddesinde yüreðinden baþka bir silahý olmayan bir
adama yaklaþýp ensesine ateþ etmek… Ýþte bütün
yapabildikleri bu! Hayatlarýnda bir kez olsun
emperyalist güçlerin temsilcilerinin burnunu
kanatmayý akýllarýndan geçirmemiþlerdir.
Hayatlarýnda bir kez olsun bir dava için hayatlarýný ortaya koymayý akýllarýndan
geçirmemiþlerdir. Her zaman bilirler ki, abileri
karakollarda onlarýn sýrtýný sývazlayacak, hatta
iþi iyice abartýp hatýra fotoðrafý çektireceklerdir!
Kürdün tepesine bin (binebilirsen tabi!),
Ermeni'yi sokak ortasýnda kurþunla (bak bu
biraz daha kolay oluyor!), rahipleri vur (bu en
kolayý!) en küçük bir korunmasý olmayan
kiliselerin duvarlarýna çatapat býrakýp tabanlarý
yaðla (eh bu zaten serbest!) Ne büyük cesaret!
Bu topraklar üzerinde Ýncirlik diye bir kasaba
var örneðin! O kasabada Ortadoðu'nun ve hatta
dünyanýn en önemli Amerikan üslerinden biri
výzýr výzýr çalýþýyor. Kimsenin itirazý var mý?
"Kahraman"larýmýz "uðruna ölürüz" dedikleri þu
bayraðýn dalgalandýðý topraklarda ekonomiyi
kimin yönettiðini, ekilecekleri-biçilecekleri
kimin belirlediðini hiç akýllarýna getirirler
mi?
Kýzýldere, Tokat'ýn Niksar ilçesinin
bir köyüdür. "Biz buraya dönmeye deðil ölmeye geldik" sözü, 30 Mart 1972'de orada, kerpiç
bir evin çatýsýndan söylenmiþtir.
"Biz burada þerefimizle bir kez ölüyoruz;
sizler bizleri asanlar þerefsizliðinizle her gün öleceksiniz."
Bu sözler de Ankara'da bir cezaevi avlusunda,
idam sehpasýnýn üstünde söylenmiþtir.
Ýlkini söyleyen, Mahir Çayan'dýr; ikincisi,
Yusuf Aslan!
Yönetmen "motor" diye emir verdiðinde rol
keserek yamuk bakýþlar fýrlatmak, keramet
dolu(!) laflar etmek, duvarlardan atlayýp saða
sola kuru sýký ateþ etmek kolaydýr. "Filim icabý"
kahramanlýklar özel bir cesaret de gerektirmez.
Çekim biter, üstünüzü silkeleyip kahvenizi
yudumlarsýnýz. Hepsi o kadar!
Ama Kýzýldere öyle deðildir. CIA'sýndan MÝT'ine
askerinden polisine binlerce silahlý adamýn kuþattýðý bir evde, çatýda dimdik durup "gelin de teslim alýn" demek, baþka bir þeydir.
Boynunuzu ilmeðe uzatýrken dimdik durmak
da baþka bir yetenektir ve böyle yetenekler, yalnýzca gerçek kahramanlarda vardýr. O gerçek
kahramanlar da senaryo sayfalarýndan deðil,
emekçi halklarýn baðrýndan, þu bizim çamurlu
sokaklarýmýzdan çýkar.
"Birçoklarý bana maceracý diyecekler" diye
yazýyordu yýllar önce Che Guevara, "Evet öyleyim, ama postunu tehlikeye atan türden!"
Ýþte tam da bunu anlatmak istiyorum sana
dostum; postunu tehlikeye atmak, inandýðý þeyler
için daha otuz yaþýna varmamýþken ölmeyi göze
alabilmek... Kýzýldere'ye giden yolu bir
düþünsene… Ýdam edilmek istenen üç
arkadaþlarýný (Deniz, Yusuf, Hüseyin) kurtarmak
için kendi hayatlarýný ortaya koyan þu insanlarý
düþün. Daha ilk sorguda birbirlerini satan þu
soytarýlarýn hangisiyle kýyaslayabilirsin onlarý?
Nazilerin idam mangalarýnýn önünde kaya gibi
dimdik duran partizanlarý bir düþün; gerçek
mermilerle vuruluyordu onlar ve ölümleri de
gerçekti. Derisi yüzülürken ah bile etmeyen eski
Anadolu isyancýlarýný düþün; bu saray dalkavuklarýnýn çapý nedir ki onlarýn karþýsýnda?
Sonuçta, bizim gerçek kahramanlarýmýz var
sevgili dostum ve onlar olaðanüstü insanlar da
deðiller. Her emekçinin, her onurlu insanýn
içinde var olan cevherdir onlarý kahraman
yapan.
O cevher, hiç yitmedi ve yitmeyecek.
Ve o cevher, gerçek bir köyde, gerçek bir evin
çatýsýnda, gerçek bir insanýn sözlerinde kendisini
ortaya koyar; ekranda deðil.
Bunu unutma. Kendine iyi bak, umudunu diri
tut. Gelecek, sen nasýl istiyorsan öyle gelecek.
16
sa
7
yý 1
Sosyalist BARÝKAT/Aylýk Sosyalist Dergi Sayý:49 / Mart 2007
Anka Yayýncýlýk Adýna Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:Evrim Opuz
Yönetim Yeri: Çakýraða Mah. Abdüllatif Paþa Sk. No: 4/5
Aksaray/Ýstanbul Tel/Fax: 0212 632 23 19

Benzer belgeler

halk bülten pdf 46 için tıklayınız

halk bülten pdf 46 için tıklayınız Dahasý, artýk bu ülkede "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" demek ve "gelin garantiniz benim" diyerek uluslar arasý þirketlerin iþ takipçiliðini bizzat yapmak baþbakanlarýn en temel niteliklerinde...

Detaylı

Bir kız çocuğu çığlığı

Bir kız çocuğu çığlığı Örgütsüz halk köle halktýr!

Detaylı