Ahmet FİDAN - Buhara Medya

Transkript

Ahmet FİDAN - Buhara Medya
EDİTÖRDEN...
Buhara Dergisi ailesi olarak yeni ışıltımızla sizlerle tekrar buluşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Burcu DEMİRSOY
[email protected]
+90 (533) 085 43 11
Bu sayımızda müzik dünyasının asi ve asil sanatçısı Niran Ünsal ‘ın başarılı müzik hayatından, aile yaşantısına kendi dünyasının kapılarını araladık. Keyifli ve samimi sohbeti ile dergimize
konuk ettik. Eskimeyen duygusal şarkıların altına başarılı imzasını atan Metin Özülkü ve Başkentimizin her geçen gün besteleri ve yorumuyla dikkatleri üzerine çeken Veli Erdem Karakülah ile keyifle
okuyacağınız söyleşilere yer verdik.
İş dünyasından; Otomotiv sektörünün önde gelen isimlerinden Ali Uğurlu Fiat Ana Bayisi
‘nin Yönetim Kurulu Üyesi başarılarıyla adından söz ettiren genç iş adamı Ali Uğurhan Uğurlu araç
alımı ve servis ağı hakkında bilgiler verdi.
Meddata yazılım firması Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait Sarı ile yazılım ve bilişim sektörü
üzerine çalışma alanları ve yazılım sektörünün incelikleri üzerine sohbet ettik.
Yatırımcıların dikkatine! Kazançlarını doğru yatırımlarla değerlendirmek isteyen okurlarımız
için Nüve Emlak Gayrimenkul Yatırım Uzmanı Yaşar Kaplan ile yatırımcıların arsa alım ve satımı üzerine dikkat etmeleri gereken bütün püf noktalarına yer verdik.
Eğitim ve öğrenim hayatımız aslında bütün yaşantımızın temelini oluşturan ve bütün yaşam
sürecimizi etkileyen önemli bir unsurdur. Dershanelerin kapanmasıyla birlikte artış gösteren Kolej
sayısı ile anne ve babaların olduğu kadar çocuklarımızın da kafası karışmış durumda. Doğru adresten net bilgiler almak adına Kıraç Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıraç ile eğitim ve
öğrenim üzerine aydınlatıcı bilgiler edindik.
Van’da dünyaya gelerek doğduğu topraklara yatırım yaparak istihdam yaratan, kazandığı
ekmeğini toprağının kardeşleriyle paylaşan güçlü ve başarılı iş adamı Ahmet Fidan ile Van ve ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesi’nin sorunları sıkıntılarına üzerine söyleşi düzenledik.
Doğuştan var olan ya da sonradan oluşan konuşma bozuklukları ve işitsel kayıplar üzerine
Odyolog Başak Özkişi ile işitme kaybı, buna sebep olan etkenler ve tedavi süreci hakkında bütün
merak edilenleri sorduk.
Bizler yeni sayımız için hırslarımızı aklımızın önüne geçirmeden, kendi doğrularımızla harmanlanmış ahlak anlayışımızdan ödün vermeden her kişiye değil doğru kişilere ulaşmaya devam
edeceğiz.
Tabi ki, saygıdeğer siyasetçilerimiz ile iş dünyasının dev isimlerini buluşturmaya devam ederek sizlerle yeni sayımızda yeniden bir araya geleceğiz.
Sevgiyle kalın...
BUHARA SAYI: 33
MEDYA GRUP
8
26
MURAT KIRAÇ
14
METİN ÖZÜLKÜ
20
NİRAN ÜNSAL
ALİ UĞURHAN UĞURLU
34
58 BUHARA
MEDYA GRUP
Sayı:33
İmtiyaz Sahibi
Berçin Hava Öztürk
Yazı İşleri Müdürü
Berçin Hava Öztürk
Yazı İşleri
Ali Kocabel
Genel Yayın Yönetmeni
Serkan GENÇTÜRK
AHMET FİDAN
VELİ ERDEM
KARAKÜLAH
50 44
Editör
Burcu DEMİRSOY
Reklamlar
Çağrı Yılmaz
Kapak Fotoğrafı ve Diğer Fotoğraflar
Serkan Gençtürk
Grafik Tasarım
Tolga Toktaş
Tamer Bozdemir
Katkıda Bulunanlar
Ahmet Sağlam
Sevda Türksev
Hukuk Danışmanları
Av. Gül Sunay Afşar
Av. Gamze Kurban
Yönetim Yeri
Bahriye Üçok Caddesi No:9/4
Bahçelievler/ANKARA
Tel: 0312 213 80 20
Fax: 0312 213 80 30
Baskı
Grup Matbaacılık İletişim ve Yönetim
Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
Yazıların sorumluluğu yazarlara aittir
YAŞAR KAPLAN
BAŞAK ÖZKİŞİ
RÖPORTAJ
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
Özel Onur Kolejİ Yönetim Kurulu Başkanı
MURAT KIRAÇ
10
SAYI 33
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde 37
yıl çalışmış bir bürokrat olarak hayatım eğitim odaklı
devam edegelmiştir. 1986 – 2000 yılları arası kamuda
geçen hizmetim Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü bünyesinde özel okulların Türkiye’deki mevzuatını hazırlama sürecinde genel müdür yardımcısı
olarak görev aldım aynı süreçte bir çok özel okulla
fahri danışmanlık yaparak, Türkiye’de özel okulculuğun gelişiminde aktif rol oynadım. Eğitimde duayen tanımlamanız için teşekkür ederim. Eğitim ömür
boyu süren heyecanı ve gelişimi yönüyle muhatabını hep canlı tutan bir sektördür. Ben de bu sektörün
içinde aktif olarak bulunmaya devam etmektedir.
Özel okulculuğun gelişiminde oynadığınız aktif rolü
okuyucularımız için biraz açar mısınız?
Özel Öğretim Kurumları çerçevesinde; Eğitim Yönetimi, Teftiş Teknikleri, Kalite, Ders Geçme ve Kredi Sistemi, Uluslararası Kalitesi gibi konularda özel
okullara katkı kazandıran sempozyumlar, seminerler
ve konferanslarda konuşmalarım , sunumlarım oldu.
Türkiye’de Özel Öğretim Kurumlarının Geleceği ve
Özel Öğretim Kurumlarının Dünü ve Bugünü, 4306
Sayılı Kanununun Azınlık ve Yabancı Okullara Yansıması başlıkları altında bildiriler hazırladım.Dünden
Bugüne Özel Öğretim Kurumları, Ders Geçme ve Kredi Sistemi Mevzuatı, Özel Öğretim Kurumları Mevzuatı gibi konularda yayınlarımla katkı sağladım. Aslında
hayatımın her döneminde özellikle Türkiye’de özel
okulculuğun gelişmesi ve yaygınlaşması merkezinde
eğitime adanmış bir ömür sürdürdüğümü rahatlıkla
söyleyebilirim.
Bildiğiniz gibi son zamanlarda dershanelerin de kapatılma süreci ile birlikte özel okul sayısında fark edilir
bir artış başladı. Bu sayısal artış uzmanlık ve profesyonellik boyutunda da beklentileri karşılık gelecek mi
endişesini de beraberinde getirdi. Çünkü özel okulculuk her ne kadar da ticari bir kurum olsa da bir hizmet
sektörü olmasından dolayı sosyal sorumlulukları ve
toplumsal beklentileri olan bir boyuta da sahiptir. Buna
bağlı olarak özel eğitim kurumlarında kurucularının
eğitimin içinden gelen , deneyimleri ile geniş vizyona
sahip bireylerden olması kuruma artı bir avantaj sağlar
mı sağlarsa bu kuruma nasıl yansır?
Ülkelerin bilgi toplumuna dönüşmesiyle birlikte,
meydana gelen hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler
özel okulların, yönetim ve uygulanan programlar açısından önemli anlayış ve yapılanma alanında radikal
değişimini de zorunlu kılmaktadır. Özellikle eğitimin
büyüyen en önemli paydaşlarından biri olan özel sektör bunu inovasyon ve paradigma alanında gerçek-
ten başarabilmesi için yapısını eğitim geçmişi olan bir
kurucu ile başlatması sektörde güçlü farklı ve sağlam
bir yer edinmesine yardımcı olacaktır. Unutmayalım
ki bir kurum sahibinin geleceğe yönelik bakış açısını onun sahip olduğu vizyon belirler. Okul kurucusu
okulun kültürel, politik, akademik, moral, ekonomik
ve sosyal amaçlarını belirleyecek bir bilgi birikimi donanım ve tecrübeye sahip olması bu yönüyle öğrenci ve veli için gerçek bir avantaj sağlayacaktır. Sonuç
olarak okul sahibi olan kişi , eğitim alanında hangi
yenilikler yenilikler gerçekleştirilebilir, uluslar arası düzeyde hangi projeler kabul görür, küreselleşen
dünyanın seyrine eğitim sistemimiz nasıl ayak uydurabilir gibi sorulara cevap verecek vizyon ve misyona
sahip olmalıdır. Bundan dolayıdır ki okul kurucusu
hem öğrencilerin hem de velilerin gelecekte beklentilerine cevap verebilecek bir eğitim öğretim ortamı
hazırlanmasında , planlanmasında uygulanma ve yenilemesinde yeterli alt yapıya sahip olmalıdır. Doğal
olarak böyle bir kurucunun sahip olduğu kurumundaki veliler ve öğrenciler gerçek bir ayrıcalık ve avantajların sahibi olacaktır.
durum, öğrencilerin okuldaki programlardan daha
çok, okul dışı öğrenme ortamlarının fonksiyonları gelişti. Toplumsal beklentiler ve ihtiyaçların farklılaşması da, okulun yeniden tanımlanma ihtiyacını ortaya
çıkardı. Şu ana kadar geçerli olan okul teorileri ihtiyaçları karşılar nitelikte değil. Zaten Türk Eğitim Sistemi, yıllarca gelişen şartlar ve değişen ihtiyaçlar göz
önünde tutulmadan statik ve dar kalıplarla sürdürülmeye çalışıldı. Bu süreç ben dahil herkesi yıllarca etkisi altına altı. Bu statik yapı ve dar kalıplar bizi öylesine kontrol ediyordu ki 20 yıl öncesine kadar şu anda
eleştirdiğim uygulamalar ve kararlar çerçevesinde
RÖPORTAJ
Özel Onur Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Murat Kıraç uzun zamandır aktif olarak eğitim dünyasının
içinde bulunan bir duayen olarak öncelikle okurlarımıza sizi tanıtmak istiyoruz. Özellikle eğitim merkezli yönüyle Murat Kıraç kimdir.
Ülkemizde uygulanan Özel Okullara devlet teşvikini
Özel okul kurucusu bir duayen olarak nasıl yorumluyorsunuz? Bu teşviğin özel kurumların özğrenci mevcuduna ciddi katkıları oldu mu- olacak mı?
Öncelikle bu soruyu sayısal verilerle değerlendirelim. Özel okula devam edecek öğrencilere yönelik
eğitim-öğretim desteğinden yararlanan
-Özel okul sayısı: 3 bin 859
-Öğrenci sayısı: 167 bin 942
Devletin yapacağı katkının maliyeti ise: 534 milyon 326 bin 500 TL
Söz konusu teşvikle öğrenci sayımızda elbette artış oldu. Ancak, Eğitim-Öğretim Desteğine Mayıs-Haziran ve Eylül aylarında olmak üzere 2 dönemde müracaat edilmesi sağlanır ve destekten özel okulda
halen teşvik olmadan önceden beri okuyan öğrencilerin de faydalanması için gerekli düzenlemelerin
yapılırsa teşvik daha yerinde ve daha geniş bir çapta
yapılmış olur. Bunun sonucunda da eğitim sektöründe artan öğrenci sayısıyla beraber özel okulculuğun
payının da yadsınamayacak düzeyde artmış olduğunu görürüz.
Özel okulculuğun gelişiminde oynadığınız aktif rolü
okuyucularımız için biraz açar mısınız?
Toplumsal değerlerin en önemli özelliklerinden
birisi, dinamik oluşudur, toplumunun değerlerini,
okulun paradigmalarını belirler. Dört duvarlı, bir tavanlı, bir tabanlı sınıfları ve okul modellerini artık pek
çok ülke tartışmaya açmış durumda. Çünkü bu okul
profili, artık beklentilere cevap veremiyor. Okul dışındaki gelişmeler, okuldaki eğitim-öğretim süreçlerinden daha ilginç ve daha dikkat çekici hale geldi. Bu
hükümler veriyor raporlar hazırlıyordum. Ama itiraf
etmek gerekirse bildiğimiz şeyleri yapmak bizi rahatlatıyor riskten uzak tutuyordu belki ama sorunumuzu
çözmüyordu. Son yirmi yıldır en yeni okul teorisi nasıl
olabilir? Eğitim öğretim dünyasında yeni yaklaşımlar
yeni beklenti ve çözümler nelerdir? Dünya eğitimde
nereye gidiyor? Eğitimde inovasyon nasıl olmalıdır?
Nasıl bir paradigma değişikliği çağa ayak uyduracaktır? Sürekli beni meşgul eden sorulardı. Yeni bir okul
teorisini nasıl yaratabiliriz?’ sorusu temelinde buna
SAYI 33
11
RÖPORTAJ
cevap olacak ilk başlık bu okulun sahip olacağı
özellikleri netleştirdim. eni bir okul teorisinde, okula
has bir yapılanma ihtiyacı vardı. Estetik olarak da uyum
sağlayıcı olması gerekir. Öğrenci, okula geldiği zaman
‘Bu fiziksel mekânlar, bu eşyalar, bu dizayn hakikaten
güzel ve hoş, ben burada kalmalıyım’ algısına sahip olmalıydı. Yeni okul teorisi, fikir temelli ve manevi bağlara dayalı olarak odaklanılması gerekiyordu. Neden?
Çünkü Okul teorisinde örgütlenme biçimini, müfredat,
sınıf ortamına ilişkin tüm faktörler , disiplinler arasındaki güçlü bağlara, şartlara göre yenilenen ilkelere ihtiyacı vardı. Uzmanlardan oluşturduğum Ar-Ge birimi
kurmakla başladım. Sağlam bir Proje oluşturuldu. Altı
aylık bir süreç sonunda Onur Koleji’ni hayata geçirme
aşamasına geldik. Buradan hareketle, mimarla birlikte
fiziki mekânlarımızı oluşturduk ve bu fiziki mekânlara
uygun eğitim, öğretim, program, araç, gereç, donatım,
yönetici, öğretmen, personel istihdam ederek Onur
Koleji’nin bugünkü yapısını oluşturduk.
Onur Koleji ayrıcalıklarını sizden dinlemek isteriz?
Edindiğiniz deneyimlerin kurumsal yapımızda
doğru, yararlı, memnuniyet verici takdir ve kabul görücü sonuçlar sağlıyorsa evet diyorsunuz bu yaptığımız
herkesi mutlu ediyor. Yılların deneyimi ile süzdüğümüz
ve biriktirdiğimiz edinimleri kurumumuza yerleştirirken o güne kadar ki gözlemleriniz hep size rehberlik
eder. Onur Koleji hem bizler için hem çalışanlar , öğrenciler , veliler için motive edici beklentileri sağlayıcı
olmalı anlayışı ile yola çıktık. Güzel bir okul inşa ettik.
Okulumuzu asıl malzememiz insanı bütünüyle kapsayıcı ve geliştirici yapmalıydık bunun için hiçbir masraftan kaçınmadık. Sosyal , kültürel ve akademik ihtiyaç
ve beklentileri en yüksek düzeyde karşılamalıydık.
Konseptimizi oluştururken ayrıcalıkların okulu olmayı hedefledik. Mekanlarımız da kaliteden konfordan
maksimum hizmet veriminden ödün vermedik. Ortaya
drama salonundan bale salonuna, buz paten pistinden
dart odasına kadar mekan çeşitliğinin yanı sıra hijyenik
lavabolardan, aydınlık ve ferah galeri boşluğu iç açıcı
yemek salonundan kendi mutfağımıza kadar gerçekten gururlandığımız bir eser ortaya çıktı.
Eğitim kadronuz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Konseptimiz az sayıdaki öğrenciye en yüksek hizmeti sunmak. Bir anlamda VIP kurum olmak. Tabi ki
bu konsepte asıl enstrüman olan eğitim kadrosu ister
istemez yüksek beklentilere karşılık gelecek düzeyde
olmalıdır. Ülkemizde herkesin mezun olup öğretmen
etiketi ile iş aradığı ama bu adayların hepsinin gerçek
bir öğretmen beklentilerine karşılık geldiğini söylemek
mümkün değil. Kadromuz bu açıdan ince eleyip sık dokuduğumuz süreç sonunda oluştu. Kadromuza iki yönden baktık. Sınav odaklı ortaokul ve lise grubumuz için
sınav deneyimi yüksek eğitimcileri bir araya getirdik.
Bunu en iyi ifade eden dershane deneyimi olan aynı
zamanda kurumsallık geçmişine de sahip eğitimciler.
12
SAYI 33
Ön okulumuz ve ilkokulumuzda ise takım ruhuna ve kurumsal geçmişe sahip
öğretmenlerimizi bir araya getirdik. Tabiki bu sürecimizi gerçekleştirirken görüşmeler , sunumlar , örnek dersler, zümre gözlemleri gibi kurumsal basamaklarımızdan da adaylarımızı geçmesi gerekti.
RÖPORTAJ
Öğrenimin yanı sıra öğrencileriniz için bir çok sosyal aktiviteler düzenlediğinizi
biliyoruz. Bunlar hakkında bilgi verir misiniz?
Eğitim ve öğretim faaliyeti yapıyorsanız ana malzemenizin insan olduğunu
hep göz önünde tutmalısınız. Her insan ayrı bir dünya kendine özgü özellikleri
ile ayrı bir malzemedir. Bu sizi her öğrencimiz tek öğrencimiz anlayışı ile kişisel
odaklı programlamalara dikkat etmenizi gerekli kılıyor. Dinamik sınıf ortamını
esnek ve çeşitli mekan ve uygulamalarla destekledik. Öğrencimiz sınıfına sabitlenmiş bir öğrenme sürecinden uzak sınıf dışı öğrenme ortamları ile yetenek ve
becerilerine uygun bir eğitim öğretim süreci yaşamaktadır. Akademik derslerimizi destekleyen teknolojik donanımımız üç boyutlu sinema salonumuz , laboratuvarlarımız, kişisel öğrenme taleplerinin dikkate alındığı bireysel etütler, akademik
sürecimizin köşe taşlarıdır. Mutlu insan öğrenir. Buna inandığımız için öğrencilerimizi mutlu edecek zengin aktiviteler uygulamaktayız. Bale salonu, dart salonu
, drama salonu, satranç sınıfı, buz pateni, zeka oyunları odamız, yaşam becerileri
evi, ayrıcalıklı mekanlarımızdandır. Spor salonumuz , tiyatro ve konferans salonumuz , kafeteryamız, resim , müzik ve görsel sanatlar atölyemiz öğrencimizin
hizmetindedir. Okçuluk yüzme gibi sportif keman , piyano gibi enstrüman çalma,
ebru , takı tasarımı robotik gibi sanatsal bilimsel uygulama, gibi bir çok program
ve uygulamalar kulüpler sosyal etkinlikler ve ders dışı kurslar aracılığıyla öğrencimize sunulmaktadır.
Onur Koleji olarak yeni şubelerin projeleri söz konusu mudur?
Onur Koleji aynı anda bir çok şube ile ani çoğalma taraftarı değildir. Evet yeni
projelerimiz şubelerimiz planlandı ve süreç içinde uygulamaya koyulacak. Fakat
standartlarımız yüksek olduğu için bir şubenin planlanması ve kurulma sürecini titizlikle takip etmeniz gerekmektedir. Mekanın lokasyonu iyi edüt edilmeden
lansmanını profesyonelce hazırlamadan şubeleşmeye gitmemekteyiz. Eryaman’da arsamızı aldık. Projemizi hazırlanmasına başladık. 2016- 2017 yılında hayata geçirecek şubemizin müjdesini şimdiden verebiliriz.
Son olarak okurlarımıza ve özellikle anne babalar için söylemek istedikleriniz nelerdir?
Eğitim bir toplumun yenilenme ve ilerleme sürecinde temel lokomotiftir.
Böylesi hayati öneme sahip olan eğitim ve öğretim faaliyetinde ilgili tüm paydaşlar hassas ve dikkatli olmak zorundadır. Biz kendi çocukları torunları da bu
sürecin içinde olan insanlarız. Özellikle çocuklarının eğitimi için sıklıkla karar değiştiren sorunlarla uğraşmaktan yorulan ve okul beklentisi daima düşüren anne
ve babaların temel hareket noktası doğru eğitim doğru bir kurumda sağlanır.
Gelecek seçimizi eğitim temelinden etkiliyorsa ki etkiliyor bunda okul seçiminin
de payını doğru değerlendirmeliyiz. Yanlış bir seçim zincirleme olarak toplumu
etkiler. Anne ve babalar çocuklarının eğitimi konusunda kesinlikle seçici hassas
ve talepkâr olmalılar. Kurumların doğru değerlendirmeli. En iyi okul yakın okuldur anlayışını sorgulamalılar. Çocukları için talep ve beklentilerinin arkasında olmalılar. Eğitimde hata yapma lüksü olmadığı gibi yapılanların göz ardı edilmesinin de haklı gerekçesi olamaz. Bunun için veliler şeffaf kurumlar tercih etmeliler.
Kadro , alt yapı , anlayış program her yönden incelenmeli akla yatmayan konular
sorgulanmalıdır. Sıradan bir alışverişte bile ince eleyip sık dokurken çocukları konusunda hassa davranmaktan hiç vazgeçmesinler.
Toplumsal değişim süreci içerisinde eğitim sistemi ve özel okullardan kısaca bahseder misiniz?
Eğitim dinamik ve sürekli gelişen değişen yaşayan bir olgudur. Ve öyle bir etkiye sahiptir ki toplumun temel yapı taşlarını etkiler. Bu itibarla eğitim meselesi
toplum meselesidir. Özel ya da kamu kurumları bu sorumluluk ve bilinçle hareket
etmelidir. Özel okul yönünden baktığımızda kurumlarımız Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimi ve gözetimi altında olan ve 5580 Sayılı Kanun gereğince kurulup yönetilen eğitim öğretim müesseseleridir. Bu kurumlar faaliyetlerini sadece
kazanç sağlamak için düzenlemezler. Türk Milli Eğitiminin kalitesini yükseltmek,
gelişmelerine fırsat ve imkân verecek yatırımlar ve hizmetler yapmak üzere faaliyetlerini sürdürürler. Ayrıca T.C. Anayasasının 42. Maddesinde “Özel ilk ve orta
dereceli okulların bağlı olduğu esaslar devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir” denmektedir. Onur Koleji’ne devam eden
öğrenci okulun hayatına kalite kattığına inanmaktadır. Öğretmenlerimiz öğrencilerinin ihtiyacı olan bilgileri doğru verdiği konusunda güven sağlamaktadır. Bu
okulda en iyi okul iklimi karşılıklı güven ve saygıdır. Öğrencilerimiz okul eğlencelidir diyorsa bundan mutlu oluruz. Oluşan okul kültürü ile Onurlu olmak Onur
Kolejinin öğrencisi olmak bir markaya dönüştüğünde işimizi hakkıyla yapmış olacağız.
SAYI 33
13
RÖPORTAJ
İ
ey
m
v
e
s
’
’
e
m
v
u
kı
ş
‘ ‘A e v İ yor
s
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
METİN ÖZÜLKÜ
Romantik şarkıların bestecisi denilince aklımıza gelen ilk isimler arasında hep O vardı.
‘ ‘Yaptığım bestelere gelince yalnızca kendi hayatım ilgili değil
bütün çevremde olan biten herşey beni etkiliyor’ ’
16
SAYI 33
Romantik şarkıların bestecisi denilince aklımıza gelen ilk isimler arasında hep oldunuz. Albüm çalışmalarınıza ara verdiğiniz dönemlerde dahi bu hiç değişmedi. Bunun sırrı nedir?
Albüm çalışmalarınıza neden bu kadar uzun
soluklu ara verdiniz?
Aslında albüm çalışmalarına hiç ara vermedim ama
işin mutfağındaki yoğunluğumuzdan, başka sanatçı
arkadaşlarımızın albümlerini yaparken kendi albümlerimizi biraz aksatmış gibi durduk. Fakat bu nisan ayı
ortalarında güzel bir sürprizle sevenlerle buluşacağız
RÖPORTAJ
Herhalde karakterimle ilgili birşey. Aşkı ve sevmeyi
seviyorum. Yaptığım bestelere gelince yalnızca kendi
hayatım ilgili değil bütün çevremde olan biten herşey beni etkiliyor.
Bence bugünkü Türkçe pop müziğin atasıdır. Birçok
ilke imza atmıştır. Ve ömrünün son anına kadar yeni
şeyler üretmek ve topluma birşeyler katabilmek için
uğraşmıştır. Bugünkü gençliğin, onun yaptıklarının
farkında olmadıklarını düşünüyorum. muş olacağız.
Düzce ekonomisine can vereceğine inandığımız bir
diğer projemiz ise “Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi Projesi.”
Kültür ve sanat şehri olma yolunda ilerleyen Düzce
için heyecan verici bir proje olduğunu düşündüğümüz “Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi Projesi” ile
Düzce’nin uluslararası kongrelere, fuarlara ev sahipliği yapmasını amaçlıyoruz.
Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi’nin yanında
Medya Center, Bilim Merkezi ve 15.000 kişilik büyük
Metin Özülkü Büyük Orkestrasını kurdunuz. Çalışmalarınız ve ekibiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Metin Özülkü Orkestrası aslında 7-8 senedir var. Bütün TV yarışma programlarında, özel günlerde Metin
Özülkü Orkestrasını seyrettiniz. Ama bu sene, uzun
yıllardır beraber çalıştığımız müzisyen arkadaşlarımızla birlikte dünya ve Türk müziklerinden örneklerin
yer aldığı nefis bir sahne repertuar hazırladık. Ve televizyon projelerinde yer alan orkestramızı sahneye
taşımaya karar verdik.
Özel Kanalların bilhassa özel müzik kanallarının açılmasıyla birlikte,Türk pop müziğinde de gelişme
yaşandığını söyleyebiliriz sanırım.Bununlar birlikte ‘’Bir
başka gece’’ gibi TRT yapımı kaliteli müzik eğlence programlarının yaşamını sürdüremediğini gördük.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sanat toplumların aynasıdır. Sosyal anlamda bütün
konularda halkımızın geldği nokta, sanattaki gelişmeleride artılarıyla eksileriyle yansıtır. Bu durumun
sebeblerini sosyolojik olarak incelersek sorunun cevabını bulabiliriz.
Sizce Türk Müziğine katkı sağlayan en değerli
müzisyenlerimiz kimdir?
O kadar değerli isim varki. Bestecisi, söz yazarı, aranjörü yorumcusu saymakla bitmez
Yakın bir tarihte kaybettiğimiz bir döneme
damga vuran sanatçımız Erol Büyükburç’un Türk pop
müziğinde yeri nedir?
Babam, müzik hocam, hayat hocam ve sahne arkadaşım. Daha 7 yaşındayken onun sahnesinde mandolin sonrada bass gitar çalarak müzik kariyerime
başladım. O dönemleri yaşadığım ve gördüğüm için
Erol Büyükburç’un müziğe ve hayata bakış açısı çok
farklıydı. Türkçe sözlü pop müziği başlatan adamdır.
SAYI 33
17
RÖPORTAJ
Bence bugünkü Türkçe pop müziğin atasıdır. Birçok
ilke imza atmıştır. Ve ömrünün son anına kadar yeni
şeyler üretmek ve topluma birşeyler katabilmek için
uğraşmıştır.
Bazı TV kanalların da müzik yarışmaları yapılıyor. Bu yarışmalardan çıkan başarılı sanatçı örnekleri
çok az. Sizce yarışmalar amacına ulaşıyor mu?
Bence bunun en büyük sebebi hemen meşhur olma
isteği, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte insanların
hızlı tüketimi. Ve sizin sorunuzdada belirtiğiniz gibi
tek bir şarkı ile patlaması yani alt yapısı olmayan bir
başlangıç.
2000’li yıllarda itibaren birçok kanalda yarışma programı seyrediyoruz. Bunları iki taraftan da düşünürsek. Yapımcı için bunlar müzikden daha çok show
ağırlıklı programlardı. Eğer reyting iyiyse başarılılardı. Ama katılan yarışmacıların tarafından bakarsak
sabun köpüğü gibi meşhur olan birçok genç hafızalardan silindi. Ama hepsini de bir kefeye koymamak
gerek. İçlerinde hem görsel hem de ses kalitesine
dikkat eden, yarışmacılarının sosyal ve psikolojik
hasar görmemesi için ellerinden geleni yapan bazı
yapımcılar var. Onların yaptığı programlardan, sayısı
azda olsa gençlerimiz çıkıyor.
Sizin gibi usta bir sanatçıdan genç arkadaşlara tavsiyeleriniz neler olacaktır?
Mutlu evliliğiniz ile örnek çiftler arasındasınız.
Mutlu evliliğin sırrı sizce nedir?
Ben tekrar dünyaya gelsem yine müzikle ilgilenirdim
çünkü çok seviyorum. Gençlerimizede naçizane tavsiyelerim. Sabılı olmaları, duygulu olmaları ve çok
sevmeleri. Ayrıca bıkmadan usanmadan ve yılmadan çalışmaları. Elbet bir gün bir kapı aralanacaktır,
ve bu kapı aralandığında siz hazır olmalısınız.
Sevgi, saygı, huzur ve beklentilerin mümkün olduğu
kadar ortak bir noktada buluşabilmesi.Bütün bunların oluşması içinde gerektiği zaman bireylerin özel
çaba gösterebilmesi çok önemlidir.
Gün geçmiyor ki yeni bir sanatçı yeni bir albüm
çıkmıyor. Bunların hemen hemen hepsi tek bir şarkı ile
patlıyor ve kısa bir süre içinde unutuluyor. Bunu neye
bağlıyorsunuz?
Eda Hanım ile birlikte tekrar düet albümü düşünüyor musunuz?
Tabiki düşünüyoruz. Nisanda çıkacak albümde
ayrı ayrı 2 parça seslendiriyoruz. 1-2 sene içinde düet
18
SAYI 33
yapıcağımız bir albümde düşünüyoruz, ama sahne
programlarımız ve hayatımız hep düet.
Volkan ve Baran ikizlerinizle beraber hayata
bakış açınızda değişiklik oldu mu?Çocuklarınızın sanata karşı bir ilgisi var mı ?
Volkan ve Baran evliliğimizin 16. yılında hayatımıza girdi. Tabi evin düzeninden tutun, hayatımızda
birçok şey değişti. En başta hayattaki beklentilerimizin 1. Sırası onlar oldu. İkisinin de müzikle arası çok
iyi. Yaklaşık 4 senedir solfej ve piyano eğitimi alıyorlar. Kendi çaplarında söz yazıyorlar beste yapıyorlar.
Bu da hem annelerini hemde beni çok mutlu ediyor.
METİN ÖZÜLKÜ
SANAYİ
Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı kuruluyor
AK Parti’nin seçim beyannamesinin ayrıntıları ortaya çıktı.
Gümrük ve Ticaret ile Ekonomi, Sanayi ile Kalkınma Bakanlıkları
birleştirilecek. Kalkınma icranın içine girecek
7 Haziran seçimleri öncesinde siyasi partiler tek tek
seçim beyannamelerini açıklamaya başladı. AK Parti
de seçim beyannamesiyle ekonomide yeni bir modeli
hayata geçirmeye hazırlanıyor. Önümüzdeki dönemde
Türkiye ekonomisi 4 ana kolon üzerinde yükseltilecek.
Bu model için kalkınma ve sanayi ağırlıklı bir dizi reform hamlesi yapılacak. Ekonomiyi taşıyan kolonlar,
“kalkınma, istihdam, sanayi-ticaret ve Ar-Ge” olacak. Bu
çerçevede bakanlıkların yapısı da değişecek. Kalkınma
için farklı bakanlıklarda çalışan birimler yeni kurulacak
bakanlıkta birleşecek. Ekonomide en önemli değer
olan insan kaynağı için eğitim ve Ar-Ge özel olarak ele
alınacak. Tüm ekonominin önceliği sanayide sıçrama
ve yenilikçilik olacak.
AR-GE’YE YENİ BAKANLIK
Ekonomideki reform kapsamında bakanlıklar da yeniden düzenlenecek. Bakanlıkların sorumluluk alanla-
20
SAYI 33
rı, daha uyumlu çalışma ve sonuç odaklı planlamayla
yeniden ele alınacak. Sanayi ve kalkınma hamlesi için
Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Kalkınma Bakanlıkları birleşecek. Ekonominin bel kemiğini oluşturacak “Sanayi
ve Kalkınma Bakanlığı” kurulacak. Kalkınma daha fazla icranın içine girecek. Bilim ve teknoloji alanında ise
diğer bakanlıkların içindeki birimleri de kapsayacak ve
kamunun Ar-Ge yükünü üstlenecek yeni bir bakanlık
kurulacak.
GÜMRÜK-EKONOMİ BİRLEŞECEK
Ekonomi Bakanlığı da yeniden ele alınacak. Gümrük
ve Ticaret ile Ekonomi Bakanlığı tek çatı altında birleştirilecek. İç ve dış ticaret bir bütün olarak ele alınarak
daha etkili bir model oluşturulacak. Artık iç ticaret ayrı
bir bakanlıkta, dış ticaret ayrı bir bakanlıkta olmayacak.
Gümrük bir bakanlık alanından çok, güçlü bir destek
birimi haline getirilecek. Bu birim, ekonomik kurumlar
kadar güvenlik birimleri ile yoğun koordinasyon içinde
olacak.
BALTIK ÜLKELERİ MODELİ
AK Parti iktidarlarının 12 yılda gerçekleştirdiği yükselişte büyük rol oynayan “kazanımın eğitime yatırılması”
prensibi daha etkili uygulamaya geçecek. Ar-Ge yükünü üstlenecek yeni bakanlık, bilim ve teknoloji alanlarını da bünyesine alacak. Yatırım ve kalkınma odaklı
yaklaşım, teknoloji ve istihdam odaklı gündemle desteklenecek. Eğitimde Fatih Projesi ve akıllı tahta uygulamalarının ileri seviyeye taşınması, teknoloji öncelikli
müfredat uygulanması, basit yazılım dili ve programlamanın üniversitelerden önceki aşamalarda öğretilmesi
ile yazılım alanında sıçrama yapılması öncelikli hedefler arasında olacak. Özellikle Baltık ülkelerindeki gibi
bilişim teknolojilerine önem veren bir planlama hayata
geçirilecek.
ENFLASYON HERKESİ ŞAŞIRTTI
HABER
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
martta yüzde 1,19, Yurt İçi Üretici
Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,05
arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 7,61, yurt içi üretici
fiyatlarında yüzde 3,41 oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, mart ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre tüketici fiyatları yüzde 8,7, yurt içi üretici fiyatları yüzde 8,03 arttı.
Beklentiler
AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, TÜFE’de martta yüzde
0,86 artış öngörmüşlerdi. Ankete katılan 21 ekonomistin yıl sonu enflasyon beklentileri en yüksek yüzde 8, en düşük yüzde 5,9 aralığında yer almıştı.
Bu arada, şubatta TÜFE yüzde 0,71, Yİ-ÜFE yüzde 1,2 artmıştı. Yıllık enflasyon ise
söz konusu ayda TÜFE’de yüzde 7,55, Yİ-ÜFE’de ise yüzde 3,10 olarak gerçekleşmişti.
Zam şampiyonu karnabahar
Tüketici fiyatları bazında mart ayında en yüksek fiyat artışı yüzde 31,31 ile karnabaharda gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, fiyat artışında karnabaharı yüzde
30,59 ile sivri biber, yüzde 23,89 ile portakal izledi.
Fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler arasında yüzde 22,21 ile beyaz lahana,
yüzde 21,25 ile patates, yüzde 15,67 ile yer fıstığı, yüzde 12,57 ile yurt dışı bir hafta
ve daha fazla süreli turlar, yüzde 9,42 ile ayva, yüzde 9,36 ile zeytinyağı, yüzde 9,32
ile LPG dolum ücreti, yüzde 9,17 ile muz yer
aldı.
En çok salatalık ucuzladı
Geçen ay fiyatı fazla düşen ürünlerin başında ise salatalık geldi. Martta salatalığın
fiyatı yüzde 17,86 düştü. Bu ürünü, yüzde 16,50 ile kabak, yüzde 6,52 ile erkek
kazağı, yüzde 5,72 ile kadın botu, yüzde 5,60 ile erkek yünlü kaban, yüzde 5 ile
erkek ceketi, yüzde 4,90 ile kadın çizmesi, yüzde 4,68 ile kadın hırkası, yüzde 3,67
ile kadın kazağı izledi.
SAYI 33
21
RÖPORTAJ
ALİ UĞURHAN UĞURLU
ALİ UĞURLU FİAT ANA BAYİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ
22
SAYI 33
Fiat sıfır araç kampanyalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Öncelikle ziyaretiniz ve gerçekleştirdiğiniz röportaj için teşekkür ederim. 1987 Ankara doğumluyum.
Lisans eğitimimi 2009 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünde tamamladıktan sonra İngiltere’de işletme bölümü yüksek lisansı yaptım. Ardından aile şirketlerimizden, Fiat Ana
Bayi olarak hizmet vermekte olan Ali Uğurlu A.Ş ‘de çeşitli görevlerde bulundum. Şu anda aynı şirketin
genel müdürü pozisyonundayım. 1930’lu yıllardan bu yana çeşitli sektörlerde ticaretle uğraşan bir ailenin 4. nesil üyesi olarak ticaret hayatına girmiş bulunmaktayım. Firmamız 13 bin metrekare kapalı, 3 bin
metrekare açık alanda, 150 çalışanıyla, Fiat marka sıfır araç satış ve servisi, kaporta, boya, toptan yedek
parça, sigorta ve 2. el araç satışı konularında hizmet vermektedir.
Geçmişinde sıfır model Fiat ticari araç sahibi olan müşterilerimize 1000TL’ye kadar araç kaskosu hediye
ediyoruz.
Ticari taksilere özel Linea modelimizde %8 indirim uyguluyoruz. Bu oran yaklaşık 5000TL’ye varan indirim sağlıyor.
Kobi ve esnaflara yönelik ticari araçlarda %4 ve %6 arasında indirim kampanyamız da bulunuyor.
Ayrıca nakliye firmalarına, çeşitli gıda bayilerine ve Denizbank ile ortaklaşa emlak ofislerine yönelik de
kampanyalarımız var.
Gecen yıllara göre sıfır araç satışları hakkında kıyaslama yapabilir misiniz?
Otomobil ve hafif ticari araç satışları geçen yılın ilk 3 ayına göre yaklaşık %50 civarında bir artış gösterdi.
Bu oranı belirttikten sonra 2014 yılının ilk çeyreğinin otomotiv yetkili satıcıları için zorlu geçtiğini de
söylemek gerekir ki sağlık bilgi vermiş olalım. Bildiğiniz gibi 2014 yılında BDDK’nın yaptığı uygulamalar
nedeniyle kredi kullanım oranının düşmesi, faizlerin artması ve yıla ÖTV zammı ile başlamamız o dönemki satışları çok olumsuz etkilemişti. Dolayısıyla bu yıl ilk çeyrekte böyle bir artış bekleniyordu. Tabi bunda
bir önceki seneden ertelenmiş taleplerin ve kurdaki dalgalanmaların da etkisi var. Dövizdeki dalgalanma
müşterilerde, olası fiyat artışı öncesinde aracı erkenden alma yönünde bir eğilim sağladı.
Bu yılın ilk çeyreğini 2013 yılının ilk çeyreğiyle kıyasladığımızda ise %13’lük bir artış söz konusu.
Fiat sıfır araçlar için oluşturduğunuz kredileriniz hakkında bilgi alabilir
miyiz?
RÖPORTAJ
Uğurhan Bey okurlarımız için öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ticari araçlarda 24.000TL, 24 ay, sıfır faiz veya 60.000TL, 36 ay, %0.79 faizli kredi seçeneği sunuyoruz.
Otomobillerde ise 20.000 TL 20 ay sıfır faizli kredi kampanyamız bulunuyor.
Sıfır araçlarda kaç yıl garanti veriyorsunuz?
Ducato aracımızın garantisi 2 yıl sınırsız kilometredir. Ducato dışındaki araçlarımıza mekanik 3 yıl ya
da 150.000 km (hangisi önce biterse) garanti veriyoruz. Ayrıca tüm araçlarımızda 3 yıl boya, 8 yıl da
paslanmazlık garantisi var. Müşterilerimize 150.000 km sınırı geçerli olmak kaydıyla 1 veya 2 yıl daha
garantilerini uzatma imkanı da sunuyoruz.
SAYI 33
23
RÖPORTAJ
Sizce sıfır araçlarda devletin uyguladığı vergi oranı yüksek
mi? Bu oran satış rakamlarınız üzerinde etkili midir?
Sıfır araçlarda devletin motor hacmine ve aracın mahiyetine göre uygulamış olduğu
kademeli bir vergi sistemi bulunmakta. Özel Tüketim Vergisi olan bu vergi, Fiat marka
araçlarda genelde otomobilde %45, ticari araçlarda ise %15 oranında gerçekleşiyor. Bunun yanında yüzde 18 katma değer vergisi de mevcut. Devletimiz cari açık konusunda
bazı önlemler almak amacıyla ithal mal yoğunluğunun bulunduğu sektörlerde diğer
sektörlere nispeten yüksek vergilendirmeler uyguluyor. Bu yüksek oranlar ve satışlar
üzerinde mutlaka olumsuz bir etki oluşturuyorlar. Daha önceki yıllarda uygulanan vergi
indirimleri satışlarımızda ciddi artışlar yaşanmasını sağlamıştı ve eski model araç sahiplerini sıfır araç almaya teşvik etmişti.
Fiat araçlarının ülke içinde üretimi hakkında bilgi verebilir
misiniz? Yedek parça üretimi ülke içinden destekleniyor mu?
Fiat marka araçların %40’ı yerli üretimdir. Markamız geçen sene iç pazarda 92.000 adetlik bir satışa ulaştı ve bunun %84’ünü Bursa fabrikada üretilen modeller oluşturuyor. Bu
da demek oluyor ki sattığımız her 5 arabanın 4’ü yerli üretim.
Doblo , Fiorino , Linea ve Pratico modellere ait olan yedek parçaların büyük çoğunluğu
Tofaş tarafından imal edilmekte ve bir kısmı ise dünya çapında isim yapmış global
firmalardan tedarik edilmektedir. Dolayısı ile iç pazara destek olunmakta, bulunabilirlik
ve temin sürecinde sorun yaşanmaksızın kaliteli ve uygun fiyatlı parça nihai tüketiciye
ulaştırılmaktadır.
Diğer araç markalarıyla kıyaslayınca pazarın yüzde kaçına sahipsiniz? Bunun artırımı için uyguladığınız çalışma politikanız
hakkında bilgi alabilir miyiz?
Fiat markası pazarda %12’lik bir paya sahip. Biz de bayi olarak 2014 yılında yüzde 5’lik
bir penetrasyona sahip olduk. Bu payı artırmak adına yakın zamanda piyasaya çıkan
ve yılın son çeyreğinde çıkması beklenen yeni modellerimiz mevcut. Yılbaşında lansmanı yapılan sınıfının en çok satılan aracı olan Doblo yeni yüzüyle satışa sunuldu. Yine
lansmanı yakın zamanda yapılacak 500 ailesinin yeni üyesi 500X B-SUV segmentinde
daha güçlü ve çok daha geniş bir kitleye hitap eder hale gelecek. Yılın son çeyreğinde ve
2016 yılının ilk çeyreğiyle çıkacak yerli modellerimizle pazarda daha güçlü bir pozisyon
hedefleniyor.
Sıfır model Fiat ticari araç sahibi olan müşterilerimize 1000TL’ye kadar araç kaskosu hediye ediyoruz.
Ticari taksilere özel Linea modelimizde %8 indirim uyguluyoruz. Bu
oran yaklaşık 5000TL’ye varan indirim sağlıyor.
Kobi ve esnaflara yönelik ticari araçlarda %4 ve %6 arasında indirim
kampanyamız da bulunuyor.
Ayrıca nakliye firmalarına, çeşitli gıda bayilerine ve Denizbank ile ortaklaşa emlak ofislerine yönelik de kampanyalarımız var.
24
SAYI 33
RÖPORTAJ
Mazot ve benzin arasındaki makasın giderek daralması sıfır araç satışlarında ne gibi bir etki yaratıyor?
Bölgenizdeki müşteri profili kimlerden oluşuyor? En çok ilgi gören modeller hangileri?
Benzinli araçlar bu daralma sayesinde öncekine kıyasla daha çok tercih edilir hale geldi. Ancak bizim
ürün gamımızdaki araçların ticari ve dizel ağırlıklı olması nedeniyle bu durumun araç satışlarımızı çok
fazla etkilediğini söyleyemeyiz. Genel tabloya baktığımızda petrol fiyatlarındaki düşüş ilk çeyrekte dizel
araç payında hafif bir düşüş oluşturdu denebilir
Müşteri profilimizi ağırlıklı olarak esnaf, küçük ve orta ölçekli şirketler oluşturmaktadır. Dolayısıyla,
en çok ticari araç modellerimiz talep görmektedir. Faaliyet bölgemizi ise sırasıyla Keçiören, Altındağ,
Mamak, Çankaya ve Yenimahalle ilçeleri oluşturmaktadır. Tercih edilen modellerimiz arasında Doblo ilk
sırada yer alıyor. Doblo modelini ise Linea, Fiorino ve Ducato takip ediyor.
Sıfır araçların periyodik bakım ücretleri hakkında okurlarımıza bilgi verebilir misiniz?
Müşteri memnuniyeti için bayiinizin yapmış olduğu özel uygulamalar var
mı?
Orijinal yedek parça kullanılarak eğitimli personel tarafından yapılan periyodik bakım ücretlerimiz
araçların motor gücüne göre değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık olarak 400 TL ile 600 TL arasında
değişiklik göstermektedir.
Müşteri memnuniyetinin en başta bilinçli ve eğitimli personelle daha sağlam oluşturulacağını
Yılın ilk çeyreğindeki ikinci el piyasasıyla ilgili genel bir değerlendirme
yapabilir misiniz ?
Bildiğiniz gibi aralık ayı sıfır araç satışlarının zirve yaptığı aydır. Bu nedenle 2 el araç satışlarının nispeten
düşük olduğu, araç parkındaki stokların arttığı bir dönem olur. 2015 yılının ilk çeyreği, ocak ayı yüksek
stok maliyeti ile geçti. Şubat ve mart aylarında talep artışı ile stoklarımızı önemli ölçüde azalttık. İkinci
el araç satışları için yaptığımız yatırımlar ve ikinci el plazamız, geniş 2. el portföyümüz, müşterilerimize
sunmuş olduğumuz kampanyalı kredi desteği, 2. el araç garantisi ve firmamıza olan güven 2015 ilk çeyreğinde ön görmüş olduğumuz hedefleri yakalamamızda önemli rol oynamıştır. Bu durumun şirketimizi,
Ankara’da ikinci el konusunda iddialı bir pozisyona getirdiğini söyleyebilirim.
düşünüyoruz. Bu nedenle Tofaş eğitimlerine ek olarak kendi bünyemizde mutfaktan satışa, servisten
sigortaya tüm personelimizin beden dili ve motivasyon eğitimleri almasını sağladık.
Bayimize ulaşan müşteri şikayetlerini en kısa sürede değerlendirerek ilgili birimlerle işbirliği içerisinde
çözüme ulaştırıyoruz. Gerektiği noktada müşteri ilişkileri sorumlusu ve ilgili birim müdürü müşterilerimize aktif ziyaretlerde de bulunuyorlar.
Ayrıca birimler arası müşteri bilgi akışının kolaylığını sağlamak ve müşterilerimizin en rahat ve hızlı şekilde ilgili tüm birimlerden hizmet alabilmesini kolaylaştırmak adına 2014 yılı itibariyle yeni bir yazılım
geliştirmekteyiz. Bu program sayesinde müşteri portföyünü daha güncel ve aktif tutup, şirket içi tüm
verilere hakim olacağız. Şirket içi bilgi bütünlüğü bize daha iyi bir yönetim ve hedef planlaması için yol
gösterecektir.
SAYI 33
25
RÖPORTAJ
n
a
r
i
N
l
a
s
n
Ü
n
ü
ün
Sektör
m
ik
iyi
z
l
ü
a
M
en
ener
B
G
Hür
28
SAYI 33
RÖPORTAJ
SAYI 33
29
Subliminal Tehlike projeniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
RÖPORTAJ
14 ağustos 2014 ‘te Niran Ünsal Farkındalık ve Uyanış
kapsamında Niran Ünsal Sivil Hareketi olarak bilinen
başlattığım bir uyanış projesidir
Niran Ünsal Farkındalık ve Uyanış Projenizi
oluşturdunuz. Peki sizin hayatınızdaki uyanış ne
zaman oldu ve bu uyanışı oluşturmanızın nedeni
neydi?
Bu farkındalığı oluşturmamın nedeni; Türkiye ‘de sanat
kisvesi altında medya da ya da sanal medya da yoğunlukla kullanılan erotik pornografik materyallerin sıklıkla her
alanda işleniyor olmasıdır. Medyadaki yazılı, görsel ve
işitsel basın bunun içerisine izlediğimiz reklamlar diziler
klipler, çizgi filmler bunların hepsi maalesef subliminal
içeriklidir. Subliminal mesaj yanı ; başka bir objenin içine
gömülü olan bir işaret ya da mesajdır ve normal insanın
algısı limitlerinin altında kalmak, o anda fark edilmemek üzere tasarlanmıştır. Türkiye ‘de sanat kisvesi altında erotizmin ve pornografik şiddetin çok yoğun biçimde
kullanıldığını görüyorum. 14. Ağustos 2014 benim , ailemin ve türk örf ve adetlerimize tamamen uzaktan olan
ama bize içten içe aşılanmaya çalışan bu mesajlar için artık taşma noktam olmuştu.tizmin pornografinin şiddetin
çok yoğun bicimde kullanıldığını görüyorum ve artık bu
rahatsızlığımın tasma noktası ıdı. 14 Ağustos 2014
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘a Ulusal Algıyı Koruma Yasası projenizi sundunuz. Sunduğunuz yasa projesinin içeriği ve oluşum sürecinden bahseder misiniz?
BBu yasa onaylandığı ve tüzüğü girdiği anda artık çocuklarımızın eline rahatlıkla bilgisayarları verebileceğiz.
Ailemizle utanmadan televizyon programlarını, reklamları ve klipleri izleyebileceğiz. Utanmadan diyorum dikkatinizi çekerim. Sayın cumhurbaşkanımıza 48 sayfadan
oluşan yasa taslağı hazırladık. Türkiye’nin önde gelen
akademisyenleri 2003 yılında bu taslağı hazırladılar aslanda. Bu proje meclise kadar o yıllarda geldi. Fakat ülkemin o dönem ki kargaşası sonucunda maalesef ki bu
yasa taslağı ötelendi. Biz ekibimizle ile ve Sayın akademisyenlerimiz ile birlikte oluşturulan bu taslağı tozlu raftan indirdik güncelleyerek doğru kişiye Sayın Cumhur-
30
SAYI 33
başkanımıza sunduk.
‘Ahlaklı ve düzgün siyaset yapan tek isim; Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’dır.
RÖPORTAJ
Sunmuş olduğunuz yasa taslağına Sayın
Cumhurbaşkanımızın tepkisi nasıl oldu?
Türk toplumunu ilgilendiren projemiz ile 7 aydır uğraşıyorum. Mücadelem zor ve ağır. Cumhurbaşkanımız ile olan görüşmemiz çok olumlu ve verimli geçti.
Desteklerini bizden esirgemeyeceklerini dile getirdiler.
Cumhurbaşkanımız çok zarif ve sağduyulu bir insan.
Siyaset yapan bir çok siyasetçimiz var fakat ülkemde
ahlaklı ve düzgün siyaset yapan tek bir isim var o da
Sayın Tayyip Erdoğan dır. Ülkemizde çok büyük devrimlerin altına imza atmıştır. Kendisine ve eşi Emine
Hanım ‘a sevgi ve saygım sonsuzdur. Reis, usta, başkan... gönülden gelen kutsal en güzel tanımların tek
sahibidir. Savunduğum davam da yanımda olduğu ve
desteklerini esirgemediği için sonsuz minnettarım kendilerine.
Peki ileride sizi siyasette görecek miyiz?
Ben çok açık söyleyebilirim ki siyasetten anlamıyorum.
Siyaseti seviyorum ve yakından takip ediyorum ama bu
demek değil ki içerisinde yer alıyım. Siyaset gerçekten
çok zor ve meşakkatli bir zanaat. Herkes en iyi olduğu
işi yapmalı. Ben bestelerimi yapıyım sanatımı düzgün
ve ahlaklı icra edebileyim. Tek gayem bu.
Nü Müzik Yapım Organizasyon ‘u kurdunuz.
Müzik piyasasında ihtiyaç olduğunu düşündüğünüzden kurduğunuz şirketinizi sizden dinleyelim?
Müziğe 8 yaşında Trt İzmir radyosu çocuk korosu
daha sonra ileri koro çok sesli koro ile Türk Musikisi
üzerine eğitimler aldım. İlk sahne deneyimim 91 yılında oldu. 100 ‘ün üzerinde bestem var. Türkiye2nin bir
çok önemli yorumcusuna beste verdim. 1995-2006 yılları arasında bir çok firmayla albüm yaptım. Maalesef
müzik yapım şirketleri birlikte iş yapacağı yorumculara birçok vaatlerde bulunuyorlar ve bunun sonucunda
sözleşme imzalatıyorlar. O sözleşmenin yılı bitse dahi
geçerlilik süresi bitmiyor. Böylelikle icra ettiğiniz ve
bestelediğiniz şarrkılar5 üzerinde bile hak talep ede-
mediğiniz gibi köle izohara muamelesi görüyorsunuz. Firmalarla aramda yaşadığım sıkıntılar sonucunda 2006 yılında 42
bin dolar ‘a özgürlüğümü satın aldım. Ben bizim sektörün hür
generaliyim..
Peki ileride sizi siyasette görecek miyiz?
Babam Ahmet Canevi ile Hafız Burhan kardeş çocukları idi.
İstanbul Üsküdar da Kuşlu Camiinde çok uzun yıllar müezzinlik yapmıştır. Ailem akrabalarım Kuran-ı Kerim ‘i Arapça
okurlardı. Ben böyle güzel yürekli insanların arasında yetiştim. Tabiki tasavvufla yakından ilgileniyorum. Çocukluğumda
İzmir ‘de başörtülü hanımlarımızla şapkalı beylerimiz yolda
karşılaştıklarında birbirlerine selam verirlerdi. Şimdi maalesef
açıklığın adı özgürlük kapalılığın adı yobazlık oldu. Böyle düşünen ve yaşayan zihniyeti kınıyorum. Dünyada hala ülkeler
arasında dahi sınırlar varken sınırsız özgürlük diye bir tanım
ve yaşayış bizim hayatımızda yer alamaz. Dil, din, ırk, mezhep ayırmaksızın lazı, çerkez’i, kürtü, abazası, boşnağı aklınıza gelebilecek aklınıza gelebilecek bütün kültür ve inançlarla
renkli bir mozaiğimiz var. Kendi özümüze köklerimize birlik
ve beraberlik içinde devam ederek yaşamalıyız.
SAYI 33
31
RÖPORTAJ
Eşarp size çok yakıştı bunu gördük.
Peki tamamen kapanmayı düşünüyor musunuz?
Örtünmek Allah’ın ayetidir. Bunu hayatıma geçirmeyi tabiki düşünüyorum. 38 yaşındayım ve dört tane evlat sahibi bir anneyim. Dünya ya gelen her yavrum benim hayata
ve yaşantıma dair farkındalığımı arttı. Çocuklarım bana
çok şey kattı. Hepimiz ölümlüyüz geriye ne bırakacağız.
Sanata ve insanlığa dair bunu sorgulamaya başladım.
Dostluklarım maalesef beni hayal kırıklığına uğrattı. Ben
sanat için soyunma dediğim gün yanımda uzaklaşacak
kadar acizleşen arkadaş dost bildiklerim. Sanat için soyunun deseydim beni alkışlarlardı. Artık dünya çapında bir
yarışma olan Miss World Güzellik yarışmasında bikinili
defile kaldırıldı buna sebep olarak biz onların dış görüntüleriyle değil onların düşünceleriyle ilgilenmeyiz diyerek bir karar alındı. İşte bu bir devrimdir. Aynı devrimi
sektörel bazda da biz gerçekleştirmeyi istiyoruz.
‘Kendi işimin hem işçisi
hem de patronuyum
Ben müzik sektörünün
hür generaliyim.’
32
SAYI 33
Aileniz ile birlikte köy evine yerleştiniz. Şehrin kalabalığından uzak durmayı mı tercih ediyorsunuz?
RÖPORTAJ
Ben her zaman sakin ve sesiz bir hayat tercih ettim ve öyle yaşadım. Çok gürültülü bir hayatın içinden geldim. 38 yaşındayım ama ruhum yaşlanmış gibi hissediyorum. Yine de içimdeki çocuk tarafımı öldürmemeye çalışıyorum. Hayatın getirdiği
olumlu ya da olumsuz her şeyi tevekkül ederek yaşamaya çalışıyorum. İnancımızı kaybetmeyerek, dürüst yaşayarak, ahlaklı
ve düzgün yaşamaya çalışıp yaşadığım her şey Rabbimdendir
diyorum. Sıkıntılar üzüntüler her şey insan için mesela ben
babam vefat ettiği gün sahneye çıkmak zorunda kaldım acımı
dahi yaşayamadan. Ama yine de sabır ettik şükrettim. Nefsimi
içimde öldürmeye çalışıyorum. Allah’ım nefsimizi ayak altı etmeyi nasip etsin herkese.
4 çocuk sahibi olmak kariyerinizi etkiledi mi?
İlk iki çocuğumda annem ve anneannem hayattaydı. Dolayısıyla iki çocuğumun büyümesi sürecinde biraz daha rahattım.
Şimdi ise bebeklerimin büyümesinde en büyük yardımcım sağ
olsunlar eşim ve kıymetli ailesidir. Uzun süredir aileme ve evlatlarıma vakit ayırdığım için albüm çalışmam olmadı. Ama
yakın zamanda çalışmalara başlayacağız.
* Röportajımıza ve çekimlerimize ev sahipliği yapan Mavi Tuna’ya ve sahibi Metin
Gülbahar’a teşekkür ederiz
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
SAYI 33
33
RÖPORTAJ
Memleketimi çok seviyorum.
Van benim sevdam.
Şirketlerimde 3.200 kişiye iş verdim
Türkiye’yi ve Van’ı büyütme mücadelesinde
daha çok ter dökmek istiyorum.
Van’a, yurduma; iş,aş, huzur getirmek istiyorum
Bu,evlatlarıma bırakacağım en güzel miras olacak.
Paraya, şöhrete ihtiyacım yok
Van’ın kaderini değiştirecek, refahı büyütecek bir
katkım olursa, dünyalar benim olur .
Özel ekiplerle, uzmanlarla Van üzerine
sorunları ve çözüm yolları üzerine çalışıyoruz.
Çünkü hayali ‘Van Canavarı’na değil
projelere ihtiyacımız var.
Ahmet FİDAN
İş Adamı
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
“VAN CANAVARI’NA DEĞİL,
PROJEYE İHTİYACIMIZ VAR”
36
SAYI 33
Ahmet Fidan kimdir?
Neden siyaset?
Memleketimi çok seviyorum. Van benim sevdam. Şirketlerimde 3.200
kişiye iş verdim.. Türkiye’yi ve Van’ı büyütme mücadelesinde daha
çok ter dökmek istiyorum. Van’a, yurduma; iş,aş, huzur getirmek istiyorum. Bu, evlatlarıma bırakacağım en güzel miras olacak. Paraya,
şöhrete ihtiyacım yok. Van’ın kaderini değiştirecek, refahı büyütecek
bir katkım olursa, dünyalar benim olur. Özel ekiplerle, uzmanlarla Van
Somut olarak neler olabilir?. Projelerinizde neler yer alıyor?
üzerine ; sorunları ve çözüm yolları üzerine çalışıyoruz.Çünkü hayali
‘Van Canavarı’na değil, projelere ihtiyacımız var...
Sınır ticaretinin kapsamı genişletilecek. Bunu Ankara’da önemli bir
mesele olarak iletiyorum yetkili mercilere 2)İhracata konu olacak üreKentinizin en önemli sorunları nelerdir? Özel ekiplerle, uzmanlarla timi teşvik edeceğiz. Burada üretilen , bize özgü ürünlerden katma
çalıştığınızı söylediniz biraz açar mısınız?
değer yaratmamız lazım. Bal bizim balımız, bunu Türkiye’ye tanıtacak
entegre tesisleri getirmeliyiz.
Önce, iş ve aş meselesini daha iyi noktaya taşımalıyız. Van’ın nüfusu 3) İnci kefalini ticari bir ürün olarak işleyip satışı yapmalıyız 4) YY Üni1.5 milyona doğru gidiyor. Ak Parti çözüm projesiyle, huzurla, istikrar- versitesi’nin TEKNOKENT’ini cazip hale getirmeliyiz 5) Tekstilkent’i
la, turizmle bölgeyi önemli bir noktaya taşıdı. 10 yıl öncesine göre 6-7 canlandırmalı, büyütmeliyiz.
kat büyüdük. Huzur ortamı tesis edildi. Bu kök saldığında, artık bizi 6)İhratacatımız 2013’te 30 milyon doları geçti. Ve ilk kez 1.7 milyon
kimse tutamaz. İşte bu noktada, akademisenlerden, bürokratlardan, dolarlık kısmını ,tarım ve ormancılık ürünlerinden elde ettik. Bunu büsiyasal iletişimcilerinden oluşan bir ekiple proje üretiyoruz.
yütmeliyiz.İhracatı çeşitlendirmeliyiz. Sınır ülkelerle daha büyük ticaret hacmi hedeflemeliyiz. İlk hedef 3 yıl içinde 250 milyon dolara çıkarmalıyız. 7) Erciş’e Organize Sanayi Bölgesi kazandırmalıyız.
RÖPORTAJ
Vanlıyım. Burada doğdum burada okudum.
13 çocuklu bir ailenin evladıyım. İlkokul, ortaokul ve liseyi Van’a bitirdim.
Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’nden mezunum.
Kurduğumuz aile şirketleri, hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor.
Şu anda 3.200 sigortalı personelimiz var. Evli ve 4 çocuk babasıyım.
Bu yıl nasıl bir beklentiniz var ? Turist sayısı ne olur?
Bu yıl çok şükür harika başladık. Ocak’ta Van’a 55 bin turist geldi
Geçen yıla göre yüzde 20 artış var,aylık bazda. Bu yıl 1 milyonu geçeceğiz inşallah. 5 yıl içinde hedef 3 milyon turist. Buna göre planlama
yapıyoruz. Turizm altyapısı , turistik tesisler, nitelikli personel yetiştirme, restorasyon, inanç turizmi gibi önceliklerimiz olacak. Ayrıca Van
Kalesi çevresindeki eski Van’ın tarihi mirasını yeniden canlandıracak
projeler üzerinde çalışıyoruz.
Turizme önem veriyorsunuz anlaşılan. Nedir kentteki son turizm
hareketliliği?
Biliyorsunuz, bacasız sanayidir turizm. Her hane, turizmden payını alır.
Çocuk kartpostal satar, ablası nakış işler, abisi taksicilik yapar, annesi
yoğurt yapar, baba otelde iş bulur... Böyle zincirleme olumlu etkileri
olur. Şimdi çok iyi gidiyor maşaallah. 2004 yılında 178 bin kişi gelmişti. Bunun 18 bini yabancıydı. 10 yıl içinde bu rakamı 5 kat büyüttük.
Geçen yıl Van’a gelen turist sayısı 847 bine çıktı. Bunun içindeki yabancı turist sayısı 187 bini buldu. Yabancı turistte 10 kat büyüme var.
Bu muazzam bir gelişme. Bu Ak Parti’nin barış için sürdürdüğü kararlı
adımlarla oldu. Önce OHAL’i kaldırdık, yol kesmelere son verdik, seyahat etme özgürlüğü sağlandı. Yasaklara son verdik, yatırım yaptık,
yol yaptık. İnkar politikaları sona erdi, kardeşlik iklimi geldi bölgeye.
SAYI 33
37
RÖPORTAJ
Van AMATEM’i daha etkin hale
getirmenin yanında gençlerimizi
rehabilite edecek birimler
oluşturmayı planlıyoruz!
Komşu ülke İran’ın Van’a ilgisi artıyor mu ?
Evet, bu çok önemli. Van Shopping Fest Nevruz
döneminde çok önemli bir etkinlik olarak göz doldurdu. İranlılar şehrimize akın etti. Van kazandı,
misafirlerimiz mutlu ayrıldı kentten. Böyle projeleri artıracağız. Sınır kapısı Kapıköy’ün modernize
edilmesi var önümüzde..Yetmiyor. Burada memur
takviyesi ve fiziki iyileşmeler yapacağız. Ankara’da
takipçisi oldum, Bakanlığa bu konuda resmi başvuru yaptım. Başkale’den Gelincik sinır kapısı açılması için çalışmalar var bunu hızlandıracağız. Çaldıran’dan da Çili sınır kapısı açılması planlanıyor.
Bunları önemsiyoruz, takipçisi olacağım.
Van hayvancılıkta bir zamanlar liderdi. Şimdi durum nedir?
Hayvancılıkta bir dönem en önemli 3 kentten biriydik. Terör ve çatışma ortamı vurdu hayvancılığı..
Şu anda canlı hayvan zenginliği olarak Türkiye’nin
5.büyük şehriyiz. Canlı hayvanlarımızın değeri; Erzurum, İzmir, Balıkesir ve Konya’dan sonra 5.sıradayız. Terör nedeniyle canlı hayvancılık doğudan
batıya kaydı. Biz yine birinci sıraya çıkmalıyız. Et
işleme tesislerine önem vereceğiz. Teşvik ve prim
sistemi hayata geçirilecek.
Sosyal konularda neler var gündemenizde?
Van uzun süre göç aldı, büyüdü ve nüfusu 1 milyon
100 bine çıktı. Sonra göç vermeye başladı. Türkiye’nin en büyük 19.’uncu iliyiz. Böylesine hareketliliğin yaşandığı, dönemsel olarak müthiş değişimin
gözlendiğiı kentte gençler mağdur oldu. Yüzlerce
genç, komşu ülkelerden getirilen uyuşturucu ile
tuzağa düşürüldü. Madde bağımlılığı hızla arttı.
Başlama yaşı 14, maalesef.. Ve ortalama yaş 23.
Bir yılda binden fazla genç tedai için AMATEM’e
başvurdu. Bununla mücadele edeceğiz. Van AMATEM’i daha etkin hale getirmenin yanında gençlerimizi rehabilite edecek birimler oluşturmayı planlıyoruz. Eğitim dünyası ve aileleri birlikte hareket
etmek için buluşturacağız. Gençlere, becerilerini
göstereceği kurslar açacağız. Spor yapmalarını
teşvik edeceğiz
38
SAYI 33
RÖPORTAJ
Kent halkı ne talep ediyor? Ekipleriniz neler tespit etti?
Evet halkın nabzını tutmaya özen gösteriyoruz. Kentte, ilçede, köyde
arkadaşlarımız kendilerini tanıtmadan, dostca gündemi öğrenmeye
çalışıyor. Halk, vergi terkini istiyor. Deprem sonrası borçlarını ödeyemiyorlar. Sıkıntı var. Sakarya depremi sonrası çıkarılan kanun gibi bir
kanun çıkarmamız şart. TOKİ borçları da var. Nisan 2015’te başlayacak ödemelerde ayda 8 milyon TL ödenmesi gerekiyor. Van’dan bu
paranın çıkması, şehri, ekonomiyi olumsuz etkiler. Geri ödemelerin
yeniden yapılandırılması gerekiyor. Kentin, esnafın, deprem sonrası
TOKİ’den konut alanların böyle bir süreye ihtiyacı var. Borcu ötelemeyiz. Bu konuda Van’ın da özel bir ilgiye ihtiyacı var. Kentin nefes
alması, sosyal problemlerin en aza inmesi için bunlar çok önemli.
Ankara’ya bu sorunların çözümü için gitmeyi istiyorum.
AHMET FİDAN KİMDİR?
Vanlıyım. Burada doğdum burada okudum.
13 çocuklu bir ailenin evladıyım.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Van’a bitirdim.
Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nde
Mimarlık Fakültesi’nden mezunum.
Kurduğumuz aile şirketleri,
hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor.
Şu anda 3.200 sigortalı personelimiz var.
Evli ve 4 çocuk babasıyım.
SAYI 33
39
GEZİ
GEZMEK
BRÜKSEL
bahane
LEZZET
sahane
Brüksel yeme-içme açısından
Avrupa’nın en zengin şehirlerinden
birisi ve şanı Dünya’ya yayılmış
fazlasıyla ürünleri var...
Brüksel şehir içi ulaşımın oldukça kolay sağlandığı bir şehir.
Geniş bir metro hattına sahip olmasının yanısıra şehir merkezindeki çoğu yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Şehir hakkında ilk izlenim olarak şehrin Avrupa’nın bir kavşak noktası olduğunu söylemek fazlasıyla mümkün. Fransızca
ile Felemenkçe’nin iki ana dil olduğu Belçika’nın başkentinde
her milletten insan görmek oldukça doğal, metrolarında farklı
milletlerden insanların konuştuğu birbirinden farklı diller kendinizi Brüksel’de dışarıdan gelmiş bir yabancı değil tam tersine
bu kavşaktaki insanlardan herhangi biri gibi hissedip şehrin
havasına bir anda adapte olmanızı sağlıyor.
Bulunduğum dönem içinde (Şubat ayının ilk günleri) fazlasıyla rüzgarlı ve kar yağışlıydı, bu mevsimde gidecek olanların her türlü donanımla gelmesi oldukça gerekli.
2015
42
SAYI 33
GEZİ
Şehrin merkezi Grand Place( Gross Markt)
Cathedral of Our Lady
Öncelikle Brüksel’e Türkiye’den nasıl erişebileceğinden başlayalım.Brüksel’e
İstanbul üzerinden Pegasus ve THY’nn uçuşlarıyla erişilebiliyor. Pegasus Brüksel’e
daha uzak olan(otobüsle bir saat) Charleroi Havaalanı’nı tercih ederken Türk Hava
Yolları daha yakın olan (otobüsle ve trenle ortalama 25-30 dk) Brüksel Havaalanı’nı
tercih ediyor. Charleroi Havaalanı’ndan gelecekler Bruxelles-Midi’ye giden otobüsü (17 euro) kullandıktan sonra metro (2 euro- 4 dk) ile şehrin merkezi Grand
Place’e geçebilir. Brüksel Havaalanı’ndan gelecekler ise 12 numaralı otobüsle (2
euro) veya tren vasıtasıyla ( 8 euro) Bruxelles-Schuman’a eriştikten sonra metro
ile şehrin merkezine geçebilir.Brüksel şehir içi ulaşımın oldukça kolay sağlandığı
bir şehir. Geniş bimetro hattına sahip olmasının yanısıra şehir merkezindeki çoğu
yere yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Şehir hakkında ilk izlenim olarak şehrin
Avrupa’nın bir kavşak noktası olduğunu söylemek fazlasıyla mümkün. Fransızca ile
Felemenkçe’nin iki ana dil olduğu
Belçika’nın başkentinde her milletten insan görmek oldukça doğal, metrolarında farklı milletlerden insanların konuştuğu birbirinden farklı diller kendinizi
Brüksel’de dışarıdan gelmiş bir yabancı değil tam tersine bu kavşaktaki insanlardan herhangi biri gibi hissedip şehrin havasına bir anda adapte olmanızı sağlıyor.
Bulunduğum dönem içinde (Şubat ayının ilk günleri) fazlasıyla rüzgarlı ve kar
yağışlıydı, bu mevsimde gidecek olanların her türlü donanımla gelmesi oldukça
gerekli.
Kalacak yer konusunda ise oldukça fazla seçenek mümkün, ulaşımın kolaylığı da
gözönüne alındığında şehrin merkezinde olmayan oteller veya hosteller de
Brüksel’de tercih edilebilir. Kalacak yer olarak şehrin kuzeybatısında Jette bölgesinde(Simonis durağından metroyla şehir merkezine ulaşım 15 dk) bir oteli tercih
ettim ve oldukça memnun kaldım.Temel bilgilerden sonra biraz daha şehrin içine
girip gezmeye başlayabiliriz. Şehrin merkezi Grand Place, diğer adıyla Gross Markt
çevresinde şekillenmiş pozisyonda. Grand Place şehir kulesinin ve 300 yıllık tarihi
binaların çevrelediği oldukça görkemli bir meydan, ve turistlerin en uğrak yeri.
Meydanda yüzlerce fotoğraf çekinen turiste rastlayabilirsiniz.
Grand Place’den ufak bir yürüyüşle şehrin sembolü Manneken Pis ( işeyen çocuk) heykelini görebilirsiniz. Heykelin kökenine dair oldukça rivayet mevcut ve bildiğim kadarıyla ciddi bir kaynak bulunamamakta, o sebeple kökenini
sorduğunuz insanların hepsinden birbirinden oldukça alakasız yanıtlar almanız
oldukça olası.
2015
SAYI 33
43
GEZİ
Brüksel yeme-içme açısından Avrupa’nın en
zengin şehirlerinden birisi ve şanı Dünya’ya
yayılmış fazlasıyla ürünleri var.
Öncelikle patates kızartmasından başlayalım. Normalde “French Fries” denilen patates kızartmasına “French” ekinin gelme sebebi bu, çünkü patates
kızartması Belçika menşeili aslında.
Şehrin her bölgesinde adım başı binbir çeşit sosla patates kızartması satan
dükkanlar bulabilirsiniz, genelde büyük bir külahın içinde patates ve yanında soslarla servis ediliyor. Denediklerim arasında dükkan olarak diğerlerine
göre daha salaş olmakla beraber mükemmel bir tada sahip olan Rue Di Midi
sokağındaki Manneken Frites’i önerebilirim.
Patates kızartması ve soslar Brüksel’de kaçırılmaması gereken şeylerden biri
Rue Di Midi Grand Place’e
Yakın olmasının yanısıra şehrin en zevkli sokaklarından birisi,
oldukça uzun olan bu sokakta ikinci el çizgi roman satan mağazalara, Erkin
Koray plaklarına kadar geniş koleksiyonlara sahip plakçılara rastlayabilirsiniz.
Midye ( Moules Frites)
44
SAYI 33
Brüksel Çikolataları
GEZİ
Ve tabii ki, Brüksel’e tatile gelmeden önce araştırma yapan herkesin karşılaşacağı ilk şey, çikolatalar. Çok fazla çikolata seven biri
olmamama rağmen söyleyebilirim ki cidden çok lezzetli ve binlerce çeşit çikolataları var ve burada adım başı çikolata dükkanlarına rastlamak mümkün, ve aynı zamanda bir
çoğunda içeride fotoğraf çekmek yasak.
Her yerde çikolata dükkanı olduğu için tavsiyem birkaç
yerde denedikten sonra almaya karar vermeniz. Klasik bir
seçim olmakla birlikte en çok Godiva’yı öneririm, ama benim
tatlı zevkimin çok da iyi olmadığını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Zevkime güvenmediğim bir diğer konu da waffle. Brüksel sokaklarında yürürken waffle kokusuna alışacaksınız. Waffle Factory bu konuda nam salmış bir firma ama, çevremdeki
insanların da fikirlerini ekleyerek Dandoy’u öneririm.
Brüksel, Türkiye ile karşılaştırdığımızda Avrupa’nın çoğu
yerinde olduğu gibi bizim için çok da “mükellef” olmayan bir
kahvaltı kültürüne sahip, ancak Dansaert’teki Le Pain Quotiden’e gitmenizi şiddetle öneririm. Özellikle kahve, marmelat ve reçellere ilgisi olanların burayı kesinlikle kaçırmaması
lazım.
Brüksel’de müzeleri gezmek isterseniz, Brussels Pass
kullanmanız size oldukça yararlı olacaktır, bu kart ayrıca şehir içi ulaşımda ve bazı restoranlarda indirimli
olarak ödeme yapmanızı sağlıyor. İnternet üzerinden
satın almak için http://visitbrussels.be/bitc/front/content/displayDetail/group/CONTENT/id/529.do sitesini
kullanabilirsiniz.
Ve son olarak Brüksel’in diğer bir sembolü olan Atomium’a gitmenizi şiddetle öneririm. Şehir merkezinden
metroyla Heyzel durağına giderek erişilebilir. 1958 yılında bir fuar için Andre Waterkeyn tarafından tasarlanmış
, demirin kristal kafes yapısından esinlenerek dokuz
çelik kürenin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bu yapı sadece 6 ay durması planlanırken şu anda Brüksel’in sembolü haline gelmiştir. Kürelerin arası geçişlerin yürüyen
merdivenlerle sağlandığı bu müzeden tüm Brüksel’i rahatlıkla izleyebilir, aynı zamanda uzay çağına gönderme
yapan geleceğe dair tasarım sergilerinde birbirinden ilginç eserlere rastlayabilirsiniz.
Brüksel sembolü Atomium
SAYI 33
45
RÖPORTAJ
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
BAŞAK ÖZKİŞİ
ODYOLOJİ VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI UZMANI
İşitme kaybı,zamanla oluşturduğu gibi doğuştan da var olabilen kişinin
tüm hayatını etkileyen bir hastalık türüdür. Sahibken bize ait olan zenginliklerimizin farkına varmadığımız gibi maledef duyma duyumuzun da
kıymetini bilemiyoruz. İşitme engelli kişiler duymadıkları içinkonuşma yetilerini de gün geçtikçe kaybediyorlar. Dilleri parmakları,sesleri ise parmak
işaretleri oluyor. Ama artık bize parmaklarda önce sesinize yönelin diye
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Sayın Başak Özkişi var. Peki bu
yöneliş nasıl olmalıdır? İşitme kaybı etkenleri nelerdir?Hastalık süresi kaybı
etkenler nelerdir? Hastalık süreci nedir? Biz sorduk Başak Hanım bilgi ve
tecrübelerini aktardı. Keyifli okurlar.
46
SAYI 33
Başak Hanım okurlarımız için sizi tanıyabilir miyiz?
RÖPORTAJ
4 Temmuz 1982’de Diyarbakır’da doğdum. Lisansımı Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İşitme Engelliler Öğretmenliği bölümünde tamamladım.
2010-2013 yıllarında Gazi Üniversitesi bölümünden mezun oldum. Diyarbakır’da İşitme-Konuşma Bozuklukları olan çocuklarla bir yıl süreyle çalıştım.
Ankara ‘da işaret dili eğitimlerine katıldım ve
özel bir merkezde işitme engelli çocukların rehabilitasyon sürecinde işitme-konuşma üzerine
terapiler yaptım.
Türkiye Odyoloji ve Konuşma Bozukları Derneğinde aktif alarak görevime devam etmekteyim.
Sahibi olduğum işitme cihazı uygulama merkezinde, duyma ve konuşma sorunları ile ilgili
yetişkin ve çocuk hastalara hizmet vermekteyim.
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı olarak `Odyoloji` nedir?
Odyoloji işitme ve denge ile ilgili çalışmaların
yapıldığı , işitme ve denge kayıplarının tespit ve
rehabilitasyonuyla ilgilenen bilim dalıdır.
Odyologlar derneği hakkında bilgi verir misiniz?
Odyologlar, master (bilim uzmanlığı) yada
doktora (bilim doktorluğu) lisansı almış olan
profesyonellerdir. Ülkemizde yaklaşık 40 yıldır
üniversitelerin bahsettiğimiz programlarını tamamladıktan sonra elde edilen bu unvan , 2012
yılından itibaren üniversitelerin lisans programlarına yerleşerek odyolog ünvanı alınabilmektedir. Odyoloji konuşma ses uzmanları derneği
İstanbul merkezli olarak 1995 yılında kurulmuştur.2003 yılında Ankara merkezli oarak çalışmaya
başlamıştır.Yeni dönem başkanımız Özlem Konukseven hanım beraberlğinde odyoloji nedir
tanıtmak, yaygınlaştırmak ve üniversitelerde bilgilendirme faaliyetleri ile genç odyolog arkadaşlarımız için çalışmalarını sürdüren bir dernektir.
Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı olarak `Odyoloji` nedir?
Odyoloji işitme ve denge ile ilgili çalışmaların
yapıldığı , işitme ve denge kayıplarının tespit ve
rehabilitasyonuyla ilgilenen bilim dalıdır.
SAYI 33
47
RÖPORTAJ
İşitme kaybının tipinin ve
derecesinin tespiti , orta kulak
koklear , retrokoklear patolojilerin ayırıcı tanısı , vestibüler sistemin değerlendirilmesi
işitme taraması , uygulaması
endüstri odyolojisi alanında
işitme taraması ve gürültü
tespiti çalışmaları , işitme cihazı uygulamaları , rehabilitasyon koklear implant aday
değerlendirme , rehabilitasyon süreci programlama ve
takibi bilgilendirme ve danışmanlık.
İşitme kaybı tanılanan hastaları nasıl süreçler beklemektedir?
İşitme kaybı oluşum zamanı olarak 3 ayrı dönem vardır :
a) Doğum öncesi
b) doğum esnası
c) Doğum sonrası
Doğum sonrası dönem için yüksek ses , ototoksik ilaçlar
, kulak enfeksiyonları gibi nedenleri sayabilirim.
Erken tanı ve rehabilitasyon tedavisi her hastalıkta olduğu
gibi işitsel sorunlarda da önem kaydediyor mu?
Tanı alan hasta öncelikle işitme cihazı uygulaması alabileceği,bünyesinde uzman odyolog bulunan doğru cihaz
uygulaması yapabilecek,güvenilir olması çok önemli olan
bir merkez seçmelidir.Sonrasında psikolojik ve bilşsel olarak alışma ve kabullenme süreci başlar.Ülkemizde hastalar
işitme kaybının derecesine göre rehabilitasyon merkezlerinede yönlendirilebilirler. Erken tanı işitme kaybının ilerlemesinin kontrol altına alınarak tıbbı medikal müdahalede
, ve daha önemlisi duyduğunu anlama zorluğunun önüne
geçmek için oldukça önemlidir.Hastalar duyduğu sesleri
ayırt etmekte güçlük çekerken,erken tanı ve erken rehabilitasyon tedavisine başlayan hastalar anlama zorluğunu en
alt seviyede yaşarlar.
48
SAYI 33
RÖPORTAJ
İşitme engelliler kendi içinde doğuştan işitme engelli
ve sonradan işitme engelli olarak ayrıldığını biliyoruz.
Peki konuşma ihtimali olarak hangi grubu daha sanslı
buluyorsunuz?
İşitme kaybı ile tanılanan hastaların, ne zaman işitme kayıplı olduğu kadar işitme kaybından etkilenme
dereceleride önemlidir.İşitme kaybında her iki grupta
sözlü iletişim sağlayabilir.Tabi bunun için ne zaman
tanılandıkları, işitme kaybı teşhisinden sonra uygun cihazla cihazlandırılmış olmaları,rutin takiplerinin yapıldığı merkezin donanımı,rehabilitasyon süreci oldukça
önemlidir.Sonradan işitmesini kaybetmiş ve İşitme
kaybından uzun süre etkilenen bir hasta doğru cihazlandırılıp,rehabilitasyon eğitimini doğru alamamışsa
erken tanı alıp doğru tanılanan doğuştan işitme kayıplı
bir hastaya göre dil gelişiminde ve telafuzunda yetersizlikler yaşayabilir.
Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz, lütfen?
Ülkemizde sağlık güvencesi olan her hasta işitme
cihazı ve rehabilitasyon süreçlerinde ücretsiz destek
alabilmektedir.Bununla ilgili doğru uzmanlara ulaşmak,hastanın işitme kayıplı olarak yaşadığı süreci daha
kaliteli yaşaması için oldukça önemlidir.
SAYI 33
49
SAĞLIK
BAHAR AYLARINDA
DEPRESYON RİSKİ YÜKSEK
50
SAYI 33
BAHAR AYLARINDA DEPRESYON RİSKİ YÜKSEK
Bahar mevsimi, kişinin psikolojik durumunu da etkiliyor.
Bahar depresyonu, mevsimsellik göstermesi dışında genel olarak diğer depresyonlara benzer belirtiler taşıyan
bir hastalık. Yetersiz güneş ışığı almanın beyinde bazı kimyasal maddelerin düzeylerini ve dağılımlarını bozduğunu
hatırlatan Dr. Bos’un, hem bahar depresyonuyla hem de
baharda artan diğer hastalıklarla başa çıkma yolları hakkında söyledikleri şöyle:
SAĞLIK
zenini olumsuz etkiler. Uyku düzenindeki bu değişiklikler;
vücudun yeterince dinlenememesine, sürekli yorgunluğa, konsantrasyon bozukluklarına ve unutkanlığa yol
açar. Özellikle yoğun iş temposuna sahip olanlar, stresli
kişiler sadece baş ağrısı değil; sırt, boyun, omuz kaslarında ve vücudun çeşitli eklemlerinde ağrılar hisseder” diyor.
“Bu hormonlar kişinin vücut ısısı ayarlanması ve uyku-uyanıklık düzeninde önemli rol oynar. Biyolojik saatin
bozulması ile kişi depresyona daha açık hale gelir. Güneşli
havalarda daha neşeli, kapalı havalarda cansız ve melankolik olan kişilerde, çoğu zaman biyolojik saatte aksamalar söz konusudur. Genetik yatkınlığı olan kişilerde bu durum daha çabuk ortaya çıkar, intihara kadar gidebilir
Dikkat, bahar çarpmasın!
Kıştan bahara geçiş döneminde, havadaki ısı, nem, basınç, rüzgar gibi etkenlerin ani değişimi, bağışıklık sistemini etkiliyor, bu da hastalıklara yatkınlığı
artırıyor. Halsizlik, yorgunluk ve mutsuzluk hissi, tüm vücutta özellikle kaslarda
ağrılar, uykuya dalamamak, uyanamamak ve sürekli sıkıntı hali bahar yorgunluğunun belirtileri arasında. Bu da, iş performansının ve hayat kalitesinin düşmesine sebep olabiliyor. Bahar yorgunluğu zannedilen bazı belirtilerin altından
kansızlık, hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) gibi başka
hastalıkların da çıkabileceğini belirten Dahiliye Uzmanı
Dr. Serap Bos, bu nedenle belirtiler uzadığında mutlaka bir doktora gidilmesi gerektiğini söylüyor. Bahara uyum sağlamaya çalışan vücudun, daha uzun
süre gün ışığına maruz kaldığını vurgulayan Dr.
Bos, “Gecelerin kısalması ve günlerin uzaması,
saatlerin ileriye alınması gibi faktörler vücudun hormon dengesini değiştirerek uyku dü-
MİDE HASTALIKLARI DA ARTIYOR
Özellikle bahar ve yaz aylarında en sık rastlanan sorunların başında; ülser, reflü ve gastrit gibi mide hastalıkları gelir. Mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri
de bahar aylarında daha çok görülür. Nem ve güneş ışığı faktörleri, ülser şikayetlerini artırır. Hazımsızlık sorunu yaşayan bazı hastalarda ise bahar aylarında daha
fazla tüketilen çiğ sebze ve meyvenin bu soruna neden olduğu düşünülmektedir. Bazen bu sorunlar mide kanamasına kadar gidebilir.
DÜZENLİ BANYO YAPMAK SOĞUK ALGINLIĞINDAN KORUR
Mevsim değişikliğine uyum sağlayamayan vücudun soğuk algınlığına
yakalanma riski de bahar aylarında yüksektir. Özellikle risk gurubunda
bulunan bebekler, 65 yaşın üzerinde olan kişiler, astım dahil kronik akciğer hastaları, kalp ve böbrek hastalıkları olanlar ve bağışıklık sistemini
zayıflatan ilaç kullanan hastalar risk grubundadır. Hastalıktan korunmanın yolu bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasıdır. Dengeli beslenmek, düzenli uyumak, stresten uzak durmak, spor yapmak, her gün
düzenli banyo yapmak ve sigara içmemek en önemli korunma faktörleridir.
ALERJİK HASTALIKLARA DİKKAT
Bahar aylarında polenlerin ortaya çıkmasıyla beraber alerjik
astım ve alerjik rinit de sık görülür. Burun hücrelerindeki alerjik
değişimler; burun akıntısı, tıkanıklık, gözlerde yaşarma gibi belirtilere yola açar. Tedavi edilmeyen kişiler çok yüksek
oranda (%20 civarında) astıma yakalanabilir. Alerjiyi oluşturan sebebin bulunması durumunda,
hedefe yönelik tedavi yapılabilir.”
SAYI 33
51
RÖPORTAJ
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
YAŞAR KAPLAN
GAYRİMENKUL YATIRIM DANIŞMANI
52
SAYI 33
Yaşar Bey sizi tanıyabilirmiyiz?
RÖPORTAJ
1970 Ankara Güdül doğumluyum. İş hayatıma 24 yaşında bayan ayakkabı ve ayakkabı özel tasarımı yaparak başladım. 17
yıl ayakkabı sektöründe hizmet verdim. Daha sonrasında Nüve
Restaurant ve Nüve Gayrimenkul ile hizmet vermeye başladık.
Şimdi ise ailemize yeni üyemiz Risus katıldı. Onun heyecanını
yaşıyoruz. İncek’te kapalı ve açık düğün salonu yoktu. Var olan
ihtiyacı karşılama adına Risus düğün Salonunu hizmete açmaya karar verdik.
Yaşar Bey, iş hayatınızdaki başarınızın temelinde yatan aslında gayrimenkul danışmanlığı. Peki yatırımcılar arsa alırken nelere dikkat etmelidirler?
Arsa günümüze Türk halkının tercih ettiği yatırım araçlarından biridir. Bunun en önemli nedeni ise; arsanın bitmiş bir
gayrimenkule göre daha ucuz ve farklı gelir gruplarına hitap
etmesidir. Ayrıca arsa bir çok etkene bağlı olarak gayrimenkul
araçları içerisinde çoğunlukla en hızlı prim yapan grubu oluşturuyor.
Yatırımcılara önereceğiniz püf noktaları nelerdir?
Gayrimenkul danışmanları tarafından yatırımcılara önerilen arsaların fizibilite raporuna dikkat etmelidirler. Tapu sicil
müdürlüğünde gösterilen arazinin aynı yerde olup olmadığı
sorulmalıdır. Tapu kütüğüne bakarak arsa’nın üzerinde satışla
ilgili aleyhte şer ve icra olmadığını kontrol etmelidirler. Satış
bedeli emlak beyan değerinin üzerinde yapılmalıdır. Arsa’nın
hisseli olup olmadığı sorulmalıdır. Arsa ve arazinin imar durumu da belediye ye sorulması da önemlidir. Mümkün oldukça
ana yollara yakın düz ve az eğilimli yola cephesi uzun alanlar
tercih edilmelidir. Özellikle belirtmek isterim ki ; Emlak Meslek
Odalarına kayıtlı sözleşme olmalıdır ve kesinlikle sözleşmesiz
işlem yapılmamalıdır.
Satış esnasında hangi belgeler gerekmektedir?
Alıcı ve satıcı nüfus cüzdanları, her iki tarafında güncel fotoğrafları ve belediye raiş bedeli alınmak zorundadır.
Nüve Gayrimenkul olarak yatırımcıların sizi tercih etmelerindeki en önemli etken nedir
Nüve Gayrimenkul olarak ve Gayrimenkul Uzmanı Yaşar
Kaplan olarak dikkat ettiğim temel prensibimiz; gayrimenkul
satışa çıkarıldıktan sonra satıcı müşterimi satış sürecindeki gelişmelerde konusunda bilgilendirmek temek görevimdir. Böylelikle yatırımcımızın kazancını kendinden daha çok düşünme
politikamız ile onun için en doğru hamleleri yaparak, içinin rahat ve güvenli olmasını sağlarız.
Cevaplarınız için teşekkür ederiz.
2015
SAYI 33
53
HABER
AKYURT
56
SAYI 33
HABER
YERİNDEN OYNADI
D
ünya Kadınlar Günü sebebiyle Belediyemizin düzenlediği konserde Veli Erdem Karakülah ve ünlü şarkıcı Alişan İlçemizdeydi. Ankara ilçeleri içerisinde tek
kadın başkan yardımcısı olan Ayla Can konser öncesi konuşma yaptı. Can konuşmasında “8 Mart 1857 yılında Abd’nin New York kendinde başta 16 saatlik
çalışma süresi ve düşük ücretler olmak üzere verdikleri ve kan ve gözyaşı ile sona eren mücadelenin yıldönümüdür. O günün mücadelesi adına 1910 yılından
beri emekçi kadınlar günü olarak anılmaktadır. 8 Mart dünya emekçi kadınların eşitlik, bağımsızlık, özgürlük politik ve ekonomik haksızlıkların giderilmesinde,
cinsel ayrımcılığın sona erdirilmesi, kadınlara uygulanan her türlü şiddetin önlenmesi, saygın yaşam ve insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması
yolunda verdikleri mücadelenin simgesi olduğuna inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle kadınlar gününüzü kutluyor, iyi eğlenceler diliyorum.” Diye konuştu.
SAYI 33
57
HABER
Konsere katılan ve İlçemizdeki kadınlarla bu günü kutlayan Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’in eşi ve Sosyal Hizmetler Eğitim ve Yardım Vakfı Onursal Başkanı
Nevin Gökçek de konuşma yaptı. Nevin Gökçek kadınların annelik yönüne vurgu yaparak
“Vakıf çalışmalarında karşılaştığımız manzaralar, kadınlarımızın zorluklarla evlerini geçindirdiğini, eşlerinden şiddet gören kadınların hayattan kopma noktasına geldiğini, çocuklarının
karınlarını doyuramadan yattıkları geceleri bize gösterdi. Elimizden geldiğince her kapıyı çalıp, yardıma ihtiyacı olan kadınlarımıza sosyal ve ekonomik yardımlarda bulunmaya çalışıyoruz. Bu zor koşullardan daha iyi duruma gelen insanlarımız, ailelerimiz oldu. Sizlerin sevgisi,
yardımı ve inancıyla bunu başarıyoruz. Hepinizin kadınlar gününü kutluyorum.” İfadelerini
kullandı.
58
SAYI 33
HABER
K
onuşmaların ardından genç kızların yoğun ilgisiyle karşılaşan Veli Erdem Karakülah sahne aldı. O anlarda deyim yerindeyse
salon adeta yıkıldı. Merdivenlere taşan izleyiciler oyun havalarıyla kendinden geçip, hep bir ağızdan türkülere eşlik ettiler.
Sahnesini tamamlayan Veli Erdem Karakülah, ilgiden ve türkülerini tekrar söylemesini isteyenlerden dolayı sahneden uzun
süre ayrılamadı. Konserin asıl beklenen kısmı ünlü şarkıcı Alişan’ın sahne almasıydı. Alişan yeni albümünden parçalar söylediği
konserde Akyurtlulara unutamayacakları bir gün yaşattı. Çocuklarla sahnede halay çeken Alişan sahneden ayrılırken yazın
halk konserine gelme sözü verdi. Belediye Başkanımız Gültekin Ayantaş’ın eşi Şenay Ayantaş’ın, Nevin Gökçek ve Alişan’a tablo
hediye edip ve plaket vermesiyle bu büyük gün son buldu.
SAYI 33
59
RÖPORTAJ
Veli Erdem Karakülah
‘‘Yaşantımı ve yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek
eserlerimde bunların birer dalı ve yaprağıdır’’
Her eserimin ayrı ayrı bir anısı olduğunu düşünmüyorum.
Yaşantımı ve yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek eserlerimde
bunların birer salı ve yaprağıdır.
Ankaralı sanatçıların oyun havaları şarkılarındaki şarkı sözleri nedeniyle eleştirilere maruz kaldığını biliyoruz.
Konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ankara oyun havası örf adet ve etik kurallara uygun bir süreçle oluşmuştur.. Yalnız son dönemlerde argo ve bel altı
nitelikle anılması ben ve benim gibi eser yazan kardeşlerimizi bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya itmiştir.. Bende
Ankara’ya yakışır eserler yapmak için elimden ve gönlümden gelen çabayı gösterdiğimi söylemek isterim.
Yakında yeni bir albüm çalışması düşünüyor musunuz?
Yeni bir albüm çalışmalarına yaklaşık 1 ay önce start verdik.. Çok güzel bir repertuar hazırladık her kesimin dinleyeceği kendinden bir şeyler bulacağı bir albüm olmasını umut ediyoruz
60
SAYI 33
Veli Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Turizm sektöründen müzik hayatına geçiş sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Dediğim gibi aldığım eğitimden dolayı turizm işiyle uzun bir süre ilgilendim. En son olarak Ankara da bir otelde resepsiyonistlik yaparken ani bir kararla işi bıraktım. Müzikte mutlu olacağımı düşünüp bu işe baş koydum.
Kaç yıldır müzik sektöründesiniz?
Aslında kendimi bildim bileli müzik ile ilgileniyorum ama profesyonel olarak 3 senedir diyebilirim
Ankaralı sanatçılar içerisinde son zamanlarda en çok ismini duyduğumuz
isim sizsiniz. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle dinleyenlerime beni sevenlere teşekkürü borç bilirim.. Kendilerine yakın görmeleri yazdığım eserleri benimsemeleri ve değişik bir tarzım ve
görüntüm olduğunu bu soruya cevap olarak verebilirim.
Ahtım var o nazlı yardan... Belli ki nazlı yar’ın bir anısı var. Şarkının bestecisi
olarak hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Her eserimin ayrı ayrı bir anısı olduğunu düşünmüyorum. Yaşantımı ve
yaşanmışlıklarımı bir ağaç olarak görürsek eserlerimde bunların birer salı ve
yaprağıdır
Aslında yazdığım oyun havası adı altındaki eserler çoğunlukla slow olarak
yazılmış bestelenmiş oyun havası formatına çevrilmiş eserlerdir.. İlerleyen zaman ne gösterir bilemeyiz Ama işimle ilgili önemli gelişmeler ve değişmeler
oluyor.. Bunu da zamanla nasipse hep beraber göreceğiz.
Yakında yeni bir albüm çalışması düşünüyor musunuz?
Yeni bir albüm çalışmalarına yaklaşık 1 ay önce start verdik.. Çok güzel bir
repertuar hazırladık her kesimin dinleyeceği kendinden bir şeyler bulacağı bir
albüm olmasını umut ediyoruz.
RÖPORTAJ
1987 Ankara doğumluyum ilk ve orta öğrenimimi Sincan da yaptım üniversite yıllarım samsunda geçti. Oradaki eğitimim bittikten sonra Ankara’ya
geri dönüş yaptım. Türkiye’nin çeşitli tatil bölgelerinde çeşitli departmanlarda
Turizm işiyle uğraştım son 3 senedir de profesyonel olarak müzikle uğraşıyorum
Ahtım Var, Balım gibi Ankara havası şarkılarınızın yanında Alda Git gibi de
Duygusal şarkıları besteliyorsunuz. İleriki süreçte tarzınızı değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Ankaralı sanatçıların oyun havaları şarkılarındaki şarkı sözleri nedeniyle
eleştirilere maruz kaldığını biliyoruz. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz.?
Ankara oyun havası örf adet ve etik kurallara uygun bir süreçle oluşmuştur.. Yalnız son dönemlerde argo ve bel altı nitelikle anılması ben ve benim
gibi eser yazan kardeşlerimizi bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya itmiştir..
Bende Ankara’ya yakışır eserler yapmak için elimden ve gönlümden gelen çabayı gösterdiğimi söylemek isterim.
Şarkıcı kimliğinizin yanı sıra Ankara Oyun Havası sanatçılarıyla birlikte
çekmiş olduğunuz internet diziniz var. “Ankara Kepçe Biz Kazan” dizinin oyuncuları ve genel hikayesi hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ankara kazan biz kepçe sanatçı abi ve kardeşlerimle beraber ortak projemizdir.. Sefa Özçelik hocamızın bizleri bir araya topladığı birlik ve beraberliğimizi sağladığı bu dizi Hüseyin Kağıt ve kadrosunun başında geçen trajik
ve gerçekçi bir konuyu ele almasıdır.. İyi kötü denkleminin hesaplaşmalarını
göstermektedir. Nasip olursa sinema filminde de gerçekleri hepimiz izleyip
görmüş olacağız.
Cevaplarınız için teşekkür ederiz.
SAYI 33
61
HABER
TÜRKİYE’NİN İLK ENERJİ ÇOCUK MÜZESİ YAPILIYOR
Çocukları enerji verimliliği konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Türkiye’nin ilk Enerji Çocuk
Müzesi’nin yapımına başlandı. ENVER ile Ankara Çocuk Müzesi arasında imzalanan protokol
çerçevesinde kurulacak merkez, sadece ülkemiz için değil dünya için anlam taşıyor.
62
SAYI 33
YAŞAYARAK ÖĞRENECEKLER
HABER
Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) ile Ankara Çocuk Müzesi arasında, geleceğimizi yakından ilgilendiren çok
önemli bir anlaşma imzalandı. Anlaşma çerçevesinde küresel ısınmadan sera gazı etkisine, iklim değişikliğinden enerji verimliliğine kadar birçok konuda öğrenmeyi kalıcı kılmak adına Türkiye’nin ilk Enerji Çocuk Müzesi’nin yapımına başlandı. Söz konusu müze, MTA Genel Müdürlüğü yerleşkesinde yer alan Enerji Park içinde
kurulacak. İmza töreninde bir konuşma yapan Enerji Verimliliği Derneği Ankara Şube Başkanı Av. Süleyman
Boşça, yaşadıkları mutluluğu şu sözlerle dile getirdi
“Çocuklarımızın enerji verimliliği konusunda bilinçlenmesinin tüm dünya için çok olumlu sonuçları olacak. Daha
yaşanabilir bir dünya için Türkiye’nin bu ilk projesini hayata geçirmekten gurur duyuyoruz.” Proje yüklenicisi
olan Ankara Çocuk Müzesi ve Bilim Merkezi Kurucusu Kubilay Yalçın da törendeki konuşmasında, yaşayarak
öğrenmenin önemine dikkat çekti. Yalçın, “Öğrenmenin yaparak, yaşayarak mümkün olduğu çağımızda Enerji
Çocuk Müzesi’nin, çocukların farkındalığının arttırılmasına katkıda bulunacak bir proje olduğuna inanıyoruz.
Ülkemiz için örnek proje olmasını umduğumuz Enerji Çocuk Müzesi sayısının artması, hepimizin ortak dileği”
dedi.
SAYI 33
63
RÖPORTAJ
Röportaj: Burcu DEMİRSOY
Fotoğraflar: Serkan GENÇTÜRK
Çalışmış olduğumuz yaklaşık 400 civarı kurumun büyük çoğunluğunu özel sağlık kuruluşları oluşturmaktadır.
DR.SAİT SARI
MEDDATA YÖNETİM KURULU BAŞKANI
64
SAYI 33
Sait Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
RÖPORTAJ
Merhaba 1971 Tarsus doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Radyasyon Onkolojisi uzmanlığını aldım. Meddata şirketinin kurucusuyum.
Doktorluğu bırakıp neden yazılım sektöründe yer almayı tercih ettiniz?
Tarafımdan kutsal bir meslek olarak gördüğüm doktorluğun yanı sıra kendimi yazılım bölümünde de geliştirmek
amacıyla Meddata şirketini kurdum. Sağlık sektöründeki bilgi
ve tecrübelerimin etkisiyle yazılım sektöründe güzel bir seviyeye geldim. Şirkette daha uzun süre çalışabilmek ve işin
koordinasyonunu tam anlamıyla sağlayabilmek amacıyla hekimlik görevimi belli bir süreliğine ara verdim
MedData olarak yazılım sektöründeki hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yazılım sektöründe şu an Türkiye’de faaliyet gösteren özel
sağlık kuruluşların yaklaşık %25 ine hizmet vermekteyiz.
Amacımız bu sayının daha da artırılması ve “Meddata” marka
değerinin daha da ileri bir noktaya taşınmasıdır. Aynı zamanda yazılımımızı yeni teknolojilere uygun ve müşteri memnuniyeti üst seviyede bir duruma getirmeyi hedefliyoruz.
Türkiye genelinde sağlık sektöründe yazılım sorunları var
mıdır? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Evet. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 150 civarı hastane
yazılımı mevcut. Bu programlardan birçoğu sadece yazıldığı
merkezin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş durumda. Bu sebeple
merkezlerin yazılımda hareket alanlarının dar olduğunu düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun
akredite yazılımlar sistemini devreye aldığında bu sorunların
ortadan kaldırılabileceğini düşünüyorum
Çalışmış olduğunuz hastaneler genellikle devlet hastaneleri mi yoksa özel hastaneler midir?
Çalışmış olduğumuz yaklaşık 400 civarı kurumun büyük çoğunluğunu özel sağlık kuruluşları oluşturmaktadır. Özel sağlık
kuruluşlarının da önemli bir kısmını hastaneler oluşturuyor
SAYI 33
65
Yazılımsal sorunlar her zaman oluşur. Yaşanılan problemi hızlı şekilde çözecek çalışma ekibiniz var mıdır?
RÖPORTAJ
Yazılım ve ar-ge ekibimiz çalıştığımız kurum ve kuruluşların
talepleri ve mevzuatsal gerekleri hızlı bir biçimde çözmekte ve
yani versionları duyurmaktadırlar.Dinamik bir yapı olduğu için
tabiki talepler yaşanmakta. Önemli olan bu sorun ve taleplere
hızlı çözümler geliştirebilmekte. Ar-Ge ekibimiz bu konuda
fazlasıyla hassas ve profesyonel bir çalışma yürütüyor.
Çalışma şekilleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Meddata Hastane Otomasyon Programımızın satış ve görüşmelerini Satış ekibimiz titizlikle yürütmektedir. Yapılan demo
ve görüşmeler sonucu protokoller yapılmakta ve Eğitim Destek
ekibimize iletilmektedir. Eğitim Destek Müdürümüz tarafından
yapılan analiz ve fizibilite çalışmalarıyla bir proje ekibi belirlenir. Proje ekibi gerekli eğitim ve kurulum çalışmalarını kurum
büyüklüğü dikkate alınarak tamamlanır. Program hastanede
başlatıldıktan belli bir süre sonra merkeze dönerler. Bu aşamadan itibaren kurumlarımızın tüm sorunlarını çağrı merkezi ve
eğitim destek ekibi yerinde veya uzak bağlantılarla çözmektedir.
Destek verdiğiniz hastaneler ve polikliniklerde her hastane için ayrı bir ekiniz var mıdır yoksa tek ekip çalışma yaptığınız
bütün hastanelere mi bakıyor?
Genel olarak desteği Call center ekibimiz yapmakta. Aynı zamanda proje bazında sorumlu personellerimizde bulunmakta
ve Tüm ekip koordine bir şekilde çalışmaları yürütmekte.
Veri tabanı depolama gibi hassa bir konu üzerinde çalışmalar yapıyorsunuz. Firma çalışanlarınız da güvenilirlik esasını ön
planda tutuyor musunuz?
Evet. Teknolojik olarak güvenlik üst düzey olacak şekilde
server larımızda veriler tutulmakta. Tüm personellerimiz yetkileri dahilinde ilgili birimlere ve dosyalara ulaşabilmekte. Aynı
zamanda personel birimimiz gerekli prosedür ve kontrolleri
anlık olarak yapmakta.
Yazılım dışında hastanelere özel projeler sunduğunuzu
biliyoruz. Bu konu hakkında bilgi alabilir miyiz?
Meddata hastane Otomasyonu yanı sıra Meddata Pacs,
muhasebe entegrasyonları, personel insan kaynakları, web
modülleri tabletlere özel uygulama yazılımları ve entegrasyonlarıyla da hizmet vermekteyiz
Bünyenizde çalışan toplam eleman sayınız nedir?
Bünyemizde 50 personel çalıştırmaktayız. Ancak Türkiye
çapındaki iş ortaklarımız ve bölgelerimiz dikkate alındığında
toplam personel sayımızı 100 olarak belirtmekte fayda görüyorum.
66
SAYI 33
TEKNOLOJİ
Zaman… Sabır… Beceri ve hayal gücü…
3D STUDIO MAX
Kısaca bu 4 unsuru bir araya getirirseniz
önünüzde engel yoktur!
68
SAYI 33
3D Studio Max şu anda dünyada en çok kullanıcısı bulunan programdır. Diğer
programlara göre kullanım kolaylığı ve öğrenmede bulunabilecek kaynak bilgiler
açısından oldukça doyurucudur. 3 Boyut dünyasına ilk girdiğinizde karşınıza çıkacak sorulardan biri de “hangi programı kullanmalıyım ?” sorusu olacaktır. TR3D
sitesi olarak size bu konuda yardımcı olamayız. kullanmak istediğiniz programı
seçecek olan sizsiniz. Çeşitli zamanlarda bu programlarda birbirine üstün olacak
yenilikler yapmaktadır, fakat bir sonraki sürümleri çıktığında bu özellikler diğer
programlara da eklenmektedir. Programların özelliklerini öğrenmeye başladığınızda çok fazla ortak yönleri olduğunu siz de göreceksiniz. Birbirlerine olan üstünlüklerini anlamanız için ise ileri seviye bir kullanıcı olmanız gerekmektedir. O
seviyeye geldiğinizde ise komutları öğrendikten sonra diğer programları da kolayca kullanabilirsinizProgramın şu andaki satıcısı Discreet firmasıdır. Ülkemizde
şu anda 3D Studio Max ile ilgili firma ise Sayısal Grafik firmasıdır. firmadan demo
sürüm istediğinizde büyük ihtimalle sizi geri çevirmeyeceklerdir
Gelişmiş eklenti desteği ve kolay kullanımı ile 3DS Max, 3B modelleme yazılımları arasında en yaygın kullanıma sahip uygulamalardan biridir. Gelişmiş karakter modelleme özellikleri ile oyun geliştiricilerinin gözdesi haline gelmiştir. Film
özel efektleri, mimari sunumlar ve endüstriyel tasarım sunumları gibi alanlarda da
yaygın olarak kullanılmaktadır.DS Max, parçacık sistemleri, karakter modelleme
araçları, hareket yakalama araçları ve gelişmiş denetçiler gibi özellikleriyle tek bir
pakette çok sayıda özelliği sunmaktadır.
Ayrıca MAXScript adında tümleşik bir programlama dili vardır.3DS Max çok
sayıda temel nesneyi hazır olarak sunar. Mimari tasarımlar için de duvar, kapı, pencere ve merdiven gibi bileşenleri ölçülerini kolayca değiştirerek projeye eklemek
mümkündür. 3DS Max ayrıca poligonal modelleme, NURBS modelleme, yüzey
modelleme gibi teknikleri destekler.
3DS Max’in animasyon kontrolleri ile nesnelerin tüm özellikleri, materyaller,
kameralar, ışıklar ve çevre özellikleri zaman içinde değiştirilebilir ve Curves Editor
ile tüm bu özellikler üzerinde tam bir kontrol sağlanabilir. Değişken grafiklerinin
Bezier eğrileriyle kontrol edilebildiği bu editör ile karmaşık animasyonların üstesinden gelmek mümkündür.Ters Kinematik çözümleyicisi ile birbirleriyle bağlantılı hareket eden objeler arası ilişkiler kolayca çözümlenir ve kare anahtarlama yöntemi ile kompleks mekanizmaların animasyonu yapılabilir. Ayrıca, pozisyon, bakış,
yüzey, bağlanma, tutunma ve yönelme kısıtlayıcılarıyla gelişmiş animasyonlar
yapılabilir.Animasyon için kullanılabilecek diğer özellikleriyse uzay saptırıcıları ve
niteleyicilerdir. Uzay saptırıcıları kendilerine bağlanan objelere, bükme, patlatma,
rüzgar ve yerçekimi gibi etkileri uygularlar. Niteleyiciler ise modellemede kullanıldıkları gibi animasyon için de objeleri zaman içinde değiştirmede kullanılabilirler.
3DS Max’in en güçlü özelliklerinden biri de Havoc tarafından yazılan ve pek çok
oyunda kullanılan ünlü fizik motoru Rreactor’dür. Reactor ile yerçekimi etkisiyle
düşme, esneme, sıçrama gibi fizik benzetimleri yapılabilir.
SAYI 33
TEKNOLOJİ
3D Studio Max dünyada en çok kullanılan üç boyutlu grafik ve animasyon
programıdır. Üç boyutlu programlar ile filmlerde ve reklamlarda gördüğünüz birçok görsel efekt yapılabilir. Bu alandaki diğer programlardan en çok kullanılanlar
Maya , LightWave, SoftImageXSI ‘dir. Bu programların birçok ortak yönü ve birini
diğerine üstün kılan ince noktaları vardır. Fakat amaçları aynıdır “Hayallerinizi gerçek dünyaya taşımak”.
69
GEZİ
EDREMİT / GÜRE
G
üre, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Edremit Körfezi’nde bulunan küçük bir
beldedir. Edremit’e 12 kilometre uzaklıktadır
.
Beldede yerleşim, MÖ 300’lü yıllara dayanmaktadır. Güre Kaplıcası, Tahtakuşlar Etnografya Müzesi, Pınarbaşı ve Kazdağı Millî Parkı beldenin bilinen yerleridir. Bölge
dünyanın en çok oksijen üreten ikinci yeri olan Kazdağı Millî Parkı’ nın eteklerinde
bulunması ve Ege Denizi’ ne kıyısı olması sebebiyle turistler tarafından oldukça
rağbet görmektedir. Ayrıca ülkemizin dört bir yanından sağlık turizmi için gelen insanlar da bulunmaktadır.
Çamlıbel Köyü
Çamlıbel Köyü
70
Güre Aqua Park
SAYI 33
Kaz Dağları
GEZİ
Güre Balıkçıları
E
ge’nin kuzeyinde Marmara denizine doğru uzanan, Çanakkale ile
Edremit arasında bulunan Güre huzur dolu bir kaçamak yapmak
isteyenlerin ilk uğrayacağı beldedir. Güre’de faaliyet gösteren tüm işletmeler doğal yapının bozulmaması için el birliği yapmaktadır. Doğayla
uyuma özen göstermiş Güre’de zeytin ağaçları ile kaplanmış konaklama yerleri herkezin huzur içinde tatil yapabilmesi için tasarlanmıştır.
Güre sahilinde bwulunan Termal tesisler yılın 12 ayı konuklarına kaplıca hizmeti vermektedirler. Son yılarda Güre’nin sembolü haline gelen
kaplıcalar 10 günlük kürler uygulamaktadırlar.Güre kaplıcalarının şifalı
suyu bir çok rahatsızlığa iyi gelmektedir. Güre sahilde bulunan zeytinevi yörede yetişmiş her tür zeytin çeşidi ve zeytinyağını, baharatları
bulabileceğiniz Güre zeytin evi adeta bir zeytin müzesi. Kazdağları’nın
yeşili sahilde Ege’nin masmavi denizi ile buluşur. Güre Belediyesi’nin
yapmış olduğu yürüyüş yolu ile istediğiniz yerden denize girebilirsiniz.
Güre çevresinde bir çok doğa güzelliği yer alıyor. Geniş vadiler arasında
çam, söğüt, ıhlamur ağaçlarının yoğun bulunduğu bölgelerin başında
Pınarbaşı gelmektedir. Pınarbaşı piknik yapabileceğiniz mesire yeri.
Pınarbaşı, Güre’ye gelmeden Taşköprü mevkiinden kıvrılarak buraya
ulaşabilirsiniz.
Güre’de kanyon ve şelaleri keşfetmek yapabileceklerinizden bazıları.
Güre sahildeki balıkçılar her sabah erken saatlerde denize açılır ve
bölgenin en nefis balıkları tezgahlarında sunarlar. Güre ‘de her yıl Sarıkız
şenlikleri yapılmaktadır. Güre amfi tiyatro da ise her yıl ünlü tiyatro
grupları sahne almaktadır. Güre her yıl düzenlenen Geleneksel deve
güreşlerinede ev sahipliği yapmaktadır. Güre’nin Tahta Kuşlar köyünde
Türkiye’nin ilk etnoğrafya müzesi yer almaktadır. Güre’de geceleri,
birçoğu eski zeytinyağı fabrikalarında kurulmuş bar, disco ve restauranlarda her tür eğlenceyi bulmanız mümkündür. Güre 11 km. sahil şeridi
ile Kazdağları ve Termal kaynakları ile tam bir cennet. Güre, Edremit
körfezinde Kazdağları’nın eteklerinde yeşilin mavi ile kucaklaştığı,
oksijen cenneti yörenin kalbinde şifalı sıcak ve soğuk suları ile her tür
turizm faaliyetine imkan sağlayacak koşullara sahip cennet bir beldedir.
Güre, köyden kente dönüşüm yapan şirin bir beldedir. Güre’de tabiat oldukça bonkördür. Yeşili zeytin ağaçları, endemik bitkiler, çam ve
köknar ağaçları oluşturur. Güre’de Patlak Çınar, Ağlayan Şelale, Pınarbaşı görülmesi gereken mesire yerlerindendir.
Sütüveren
Hasan Boğuldu Şelalesi
Çamlıbel
Çamlıbel Köyü
Hasan Boğuldu
Güre Beldesi
SAYI 33
71
Güre, Çamlıbel Köyü
G
GEZİ
üre nin küçük,sakin ve huzurlu köyü,
Bu üç kelime ile anlatabilirim sanırım Çamlıbel Köyü nü.Güre ye yaklaşık 5 km
uzaklıktadır.Buraya gitmek için once kavisli dik bir yokuşu geçmek zorundasınız..
Korkmayın !! okadar da zor değil,yokuşu yarıladığınız zaman arkanıza dönün ve
bakın,muhteşem bir manzaranın size doğru baktığını göreceksiniz.Edremit in bütün
beldeleri ayaklarınızın altın da olacak.Köye doğru yaklaştığınız da bir mezarlık
gözünüze çarpacak bildiğimiz köy mezarlığı demek isterdim ama Usta sanatçı
büyük tiyatrocu Tuncer Kurtiz in mezarını görene kadar.Mezarına bir su dökmek de
bana nasip oldu.
İstanbul’daki evinde fenalaşıp hayatını kaybeden Türk sineması ve tiyatrosunun usta ismi Tuncel Kurtiz’in vasiyetini doğrultusunda ailesi, cenazeyi
Edremit Devlet Hastanesi’nden alıp Edremit İlçesi’nde, Kazdağları eteklerindeki
Çamlıbel Köyü’ndeki evine getirdi. Ünlü oyuncunun sevenleri ve bir çok sanatçı
da köye akın etti. Türk sineması ve tiyatrosunun usta isimlerinden Tuncel Kurtiz’in
cenazesi vasiyeti üzerine Kazdağları eteklerindeki bu köhne,ufak ve sakin köy de
toprağa veriliyor.
Kurtiz için köy mezarlığında yine vasiyetinde belirttiği gibi deniz manzaralı yola
yakın bir mezar kazıldı.
Sabah erken saatte kalkın ve bu köye gidin.Sıcaktan uzaklaşmış bir ortam da
doğa ile iç içe olan bu köyü ziyaret edin.
İstanbul daki evinde fenalaşıp hayatını kaybeden
Türk sineması ve tiyatrosunun usta ismi Tuncel Kurtiz’in vasiyetini doğrultusunda ailesi, cenazeyi Edremit Devlet Hastanesi’nden alıp Edremit İlçesi’nde, Kazdağları eteklerindeki
Çamlıbel Köyü’ndeki evine getirdi. Ünlü oyuncunun sevenleri ve bir çok sanatçı da köye akın etti.
Türk sineması ve tiyatrosunun usta isimlerinden Tuncel
Kurtiz’in cenazesi vasiyeti üzerine Kazdağları eteklerindeki
bu köhne,ufak ve sakin köy de toprağa veriliyor.
Kurtiz için köy mezarlığında yine vasiyetinde belirttiği gibi
deniz manzaralı yola yakın bir mezar kazıldı.
Sabah erken saatte kalkın ve bu köye gidin.Sıcaktan uzaklaşmış bir ortam da doğa ile iç içe olan bu köyü ziyaret
edin.
Çamlıbel SaklıBahçe
72
SAYI 33
Tuncel Kurtiz
GEZİ
Çamlıbel Köyü
Çamlıbel Köyü
Güre iskelesi
SAYI 33
73
GEZİ
Hasan Boğuldu
Hüzünlü bir hikaye
Onların türküsü İda dağında,
Sutüven şelalesinde, Zeytinlik’te halen
söylenir durur.
Yeryüzünde karasevdaya tutulan
bütün sevdalıların türküleri gibi…
Sütüveren Şelalesi
Sütüveren Şelalesi
Hasan Boğuldu ya da diğer adıyla Sutüven Şelalesinin türküsü yürek yakan bir ezgiyle söylenir Kaz dağlarında. Öyküsü
de yürek yakıyor çünkü. Hasan Boğuldu Şelalesi, Güre yakınlarındadır. Altınoluk-Edremit yolunun 20. km’de sola dönen
yol kavşağından önce Zeytinlik köyüne ulaşılır. Zeytinlik’ten, Sutüven’e ulaşımı dolmuşlar sağlıyor. Şelale, Kaz Dağlarına tırmanınca, Beyoba köyüne varmadan sola sapan yolun sonundadır. Yukarılardan gelen ak köpüklü sular, ulu çınar
ağaçlarının serin gölgesinde uçuşuyor, bir ferahlık veriyor insana. Kuş sesleri, yaprak hışırtıları, kayalara çarpan suların
sesi alıp insanı başka diyarlara götürüyor. Bir akşamüstü çıktım Sutüven şelalesine. Yol boyunca yaşlı adamın anlattığı
Hasan ile Emine’nin öyküsü şelalede daha bir anlaşılır oldu. Yukarıdan gelen, kayalara çarparak gizemli sesler çıkaran su
sesinde Hasan’ın, Emine’nin çığlıklarını duydum. Koca çınarların dallarında intihar izleri aradım. Aşıkların öyküsü şöyledir;
74
SAYI 33
E
Gel zaman git zaman, iki genç evlenmeye
karar vermişler. Ancak oba kızı olan Emine’nin ailesi, ovada yaşayan delikanlıya kızlarını vermek istememiş, delikanlıyı bir sınavdan geçirmeye karar vermişler. Eğer Hasan,
altmış kiloluk tuz çuvalını sırtlayıp Zeytinlik
köyünden obaya kadar taşıyabilirse kızla
evlenebilirmiş. Hasan çuvalı sırtlamış, dağı
çıkmaya başlamış. Kızılkeçili çayı üzerinde
bulunan Sutüven şelalesine geldiğinde dermanı kalmamış, ayakları titremeye başlamış,
ayrıca tuz çuvalı sırtını fena halde yakıyormuş. Emine’ye yalvarmış, “Gel, buralardan
gidelim, kendimize başka yerde, yeni bir hayat kuralım,” demiş. Emine obasını karşısına
almaya yanaşmamış, onun bu teklifini kabul
etmemiş. Çuvalı sırtlayarak dağa tırmanmaya
devam etmiş. Hasan ardından, “Emine! Emine!” diye bağırmış, çığlıkları şelalede, vadide
yankılanmış. Emine ardına bile bakmamış.
Ancak obaya ulaştığında çok pişman olmuş,
Hasan’ı orada bıraktığı için kendini suçlamış
durmuş. Sonunda yeniden şelaleye koşmuş,
“Hasan! Hasan!” diye bağırmış ama ses
veren olmamış. Şelalenin kenarında Hasan’ın
çevresini görmüş. Almış koklamış, ağlamış.
Oğlanın bu durumu gururuna yediremeyip,
suya atladığını, boğulduğunu anlamış. O da
Hasan’nın çevresini bir çınarın dalına bağlayarak kendini asmış.
SAYI 33
GEZİ
dremit pazarı her Çarşamba günü kurulan, yörenin en büyük pazarıdır. Eski
zamanlardan beri İda dağının eteklerindeki
tüm dağ köyleri, mallarını bu pazara getirir,
satar, karşılığında ihtiyaçlarını alır, obalarına
dönermiş. Kazdağının doruğuna yakın bir
yerde kurulu çadırlarında yaşayan obanın
en güzel kızı Emine de pazara süt, peynir,
yoğurt, bal gibi yiyecekleri götürür, satar,
ihtiyaçlarını alarak yeniden obaya dönermiş.
Emine, bir gün Zeytinlik köyünün yakışıklı
delikanlısı Hasan ile karşılaşmış. İki genç
bakışmışlar, ilk görüşte birbirlerine aşık
olmuşlar. İkisi de Çarşamba günlerini iple
çeker olmuş. Pazarda buluşur, konuşurlarmış. Emine getirdiği malları Hasan’a verir,
karşılığında ondan sebze, meyve alırmış.
Pazardan Zeytinlik köyüne kadar birlikte
yürürlermiş. Hasan köyde kalır, Emine üç
dört saat daha sürecek yolculuğuna devam
edermiş.
75
ADVERTORIAL
Özel Okullar için
Akıllı Çözümler
Günümüzde sıkça rast geldiğimiz ifadelerden biri de “akıllı” cihazlar…
A
kıllı telefonlar, ev eşyaları, otomobiller derken, her
geçen gün bir öncekini hızla geride bırakan bir akıllı teknolojiler çağında yaşıyoruz. Eğitim ve öğretim
kurumlarının da bu hızlı değişime ayak uydurma çabaları
Kaçınılmaz görünüyor. “Akıllı Okul Yenilenebilir Enerji Koleji” Türkiye’de bu yeniliğin öncülüğünü yapan kurumların
Başında geliyor. Akıllı Eğitim İş Geliştirme Koordinatörü
Serkan Uğur ile yeni nesil okullarının diğer eğitim kurumlarından farklı yanlarını ve enerji sektörüne yönelik istihdam potansiyelini görüştük.
Öncelikle, “Akıllı Okul” başlığını biraz daha açalım isterseniz. Neden “Akıllı okul” ve bu okullar diğer eğitim kurumlarından farklı olarak öğrencilerine ne gibi olanaklar sunuyor?
Akıllı Okullar Türkiye çapında Villa, Stüdyo ve Tematik konseptine sahip 14 adet okulumuz ve diğer illerdeki isim hakkı verdiğimiz okullarımızla birlikte Akademik ve Mesleki/
Teknik eğitimde referans olan büyük ve kurumsal bir okul
zincirini oluşturmaktadır.
“Akıllı Eğitim Kurumları” olarak; birey, aile, kurum ve kuruluşlara profesyonel hizmet götürebilecek altyapısı, donanım ve 18 yıllık tecrübesiyle “Özel Okullar için Akıllı Çözümler” sunarak Kurumların yeni tesis süreçleri ve gereksinim
duyduğunuz ürün ve hizmetleri Paket halinde veya anahtar teslimi olarak karşılamaktadır.
Türkiye’nin ilk akıllı okul projesi olan “Yenilenebilir Enerji Teknik Lisesi”nin açılma kararı nasıl alındı? Kuruluş süreci
hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ülkemizde tüketilen toplam enerjinin % 74’ünün ithal edildiği ve fosil yakıtlara dayandığı; ayrıca cari açığımızın hemen hemen tamamının ithal edilen bu enerjiden kaynaklandığı düşünüldüğünde, sürdürülebilir bir yaşam ve çevre
için enerji kaynaklarının yenilenebilir kaynaklara dayandırılması önem arz etmektedir. Ülkemiz de 2023 hedeflerine
yenilenebilir enerjinin payının %30’lara varan oranlarda
arttırılması “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi”nde duyurmuştur. “Elektrik Piyasası Kanunu” ile
birlikte Ülkemizde enerji üretiminde kaynak çeşitliliğine
gidilmesinin yolu açılmış, bu politikaya paralel 18 Mayıs
2005 tarihinde ülke tarihinde ilk defa Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarına İlişkin Kanun yayınlanmıştır.
Hem rüzgar hem de güneş enerjisi yatırımlarının hızla
artış gösteriyor olması kamu ve özel sektör tarafında ara
eleman ihtiyacını had safhaya çıkarmaktadır. Farklı uzmanlıklarda yetişmiş kişiler şu an bu görevleri üstlenmekte,
verimlilik ve performans açısından bu durum tolere edile-
76
SAYI 33
memektedir. İhtiyaçların karşılanmasını için her yıl sektöre
1000-2000 arasında yeni istihdam arzı gerektiği hesaplanmaktadır. Akıllı Okul Yenilenebilir Enerji Koleji sayesinde
sektörel kaliteli iş gücünün karşılanması amaçlanmaktadır.
Yenilenebilir Enerji Teknik Lisesi’nde verilen belli başlı
dersler ve çalışma alanları nelerdir?
9. sınıfta temel verilmektedir. 10. Sınıf itibariyle güneş
enerjisi ve rüzgar enerjisi olarak öğrenciler bölüm seçimlerini gerçekleştirmektedirler. Atölye çalışmaları, yabancı
dil dersleri ve temel derslerden oluşan oldukça zengin bir
içeriği öğrencilerimize sunmaktayız.
“%100 Eğitim Burslu Enerji Koleji” başlığı ile pek çok
önemli tanıtımda sizleri görüyoruz. Okulunuza başvuru süreci ve burs imkanları hakkında bilgi alabilir miyiz? Kayıt sürecine hazırlanan öğrencilerin ve velilerin yapması gerekenler
nelerdir?
Okulumuza kayıt süreci şu şekilde gerçekleşiyor. Kayıt kabulde TEOG sınav sonucu aramıyoruz. Aradığımız temel 2
kriter var. Birincisi disiplin diğer ise uzman psikologlarımızın yaptığı testler sonucunda öğrencinin okula uygun olup
olamadığı kriteridir. Kayıt süreci ile ilgili ayrıntılı bilgilere
ulaşmak isteyen veliler ve öğrenciler http://www.enerjikoleji.com/v1/ web adresimizi ziyaret edebilir veya 444 31
25 nolu telefonumuzu arayarak bize ulaşabilirler. Bu arada
2015 yılı kayıtlarımız başladı. Erken kayıt için başvurularını
şimdiden yapabilirler.
Ülkemizde gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetleri son
yıllarda hızla artıyor. Siz de enerjiye özgü eğitim başlıklarınızın yanı sıra “Uluslararası Mesleki Yeterlilik” konusuna yer
veriyorsunuz. Bu konunun önemi ve ülke istihdamına katkısı
sizce nedir?
Avrupa Birliği uyum yasaları ve uluslararası standartların
her geçen gün gelişip önem kazanması eğitimde kaliteyi
artırıcı unsurlar olmuşlardır. Bu bağlamda Mesleki Yeterlilik
Kurumu ile yakın temas içerisindeyiz. “Uluslararası Mesleki
Yeterlilik” kapsamında İş güvenliği, iş bilgisi ve iş ahlakı gibi
konularda önem verdiğimizden dolayı ülkemizde birçok
kuruma örnek olduğumuzu düşünüyoruz.
Akıllı Okulların oldukça interaktif bir eğitim anlayışı ile
hareket ettiğini söylemek mümkün. Bu kapsamda planlanan
yurt dışı ile bağlantılar, teknolojik destek ve mesleki geziler
hakkında bilgi alabilir miyiz?
“Akıllı Okul” öğrencilerin sınav kaygısı taşımadan, yaparak,
yaşayarak öğrendiği bir eğitim ortamı sunulmaktadır. Ez-
berden uzak, öğrenmeyi öğrenen, eleştiren, sorgulayan,
değerlendiren, analiz eden ve sentezleyen bir eğitim anlayışını benimsemektedir.
Bu bağlamda Genel Müdürlüğümüz bünyesinde proje ofisi ve bu ofiste bağlı çalışan koordinatör öğretmenlerden
oluşan bir yapı kurduk, öğrencilerimize de aktif görevler
verdik. Avrupa Birliği, TÜBİTAK ve Kalkınma Ajansları için
projeler hazırlıyoruz. 2015 Yaz mevsiminde bir grup öğrencimiz Almanya’da teknik eğitim programına katılacaklar ve
bu program 20 gün sürecek. Her sene bu programları tekrar etmeyi düşünüyoruz.
Ayrıca yurtiçinde oldukça yoğun teknik ve mesleki gezi
programlarına katılım gösteriyoruz. Fuarlar , müzeler ve
üniversitelerde gibi bir çok yerde teknik gezi programı uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz.
Yenilenebilir Enerji Lisesi’nden mezun olan bir öğrenci ne
tür vasıflara sahip olarak sektöre dahil olacak? Özellikle ülkemiz yenilenebilir enerji alanındaki iş potansiyeli açısından
konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yenilenebilir Enerji Lisesi’nden mezun olan bir öğrenci
teknoloji etkili şekilde kullanan, yeterli düzeyde İngilizce
bilgisine sahip, stajını tamamlamış ve sektörü yakından
tanıyan bir birey olarak iş hayatına atılacaktır. Mezuniyet
sonra akademik eğitimine devam edebileceği gibi enerji
sektöründe iş başı yapabilir. Ayrıca yapılan istihdam analizlerinde 2030’lu yıllara kadar sektörde ciddi bir insan kaynağı gereksinimi olduğunu söyleyebiliriz.
Enerjinin yanı sıra pek çok başlık altında eğitim veren
okullarınız var. Genel olarak baktığımızda, akıllı okulların
ülke istihdamına katkısı sizce nasıl olacak?
Enerji Lisesi dışında Sağlık Lisesi, Sivil Havacılık Lisesi ve
Teknik Liselerimizde bulunmaktadır. Zaten okullarımızı
açarken gelecekte ihtiyaç duyulan meslek gruplarını tespit
edip ona göre planlama yapıyoruz. Akıllı Okullardan mezun olacak öğrenciler ekonomideki kilit sektörler olan sağlık, havacılık ve üretim sektörlerinde faaliyet gösterecekler.
Kariyerine enerji sektöründe başlamayı düşünen birine
önerileriniz nelerdir?
Bu konudaki önerilerimi ancak lise çağına gelmiş gençler
için yapabilirim. İvedik OSB Yenilenebilir Enerji Lisesi enerji
sektörüne kaliteli ara iş gücü ve geleceğin yönetici adaylarını yetiştirmeyi amaç edinmiştir. Enerji sektörünün 2030’lu
yıllara kadar istihdam açığı olduğu göz önüne aldığımızda
gençleri parlak bir kariyerin beklediğini söyleyebilirim.
HABER
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK VE
EŞİ NEVİN GÖKÇEK’İN EV SAHİPLİĞİNDE GERÇEKLEŞEN
KUTLAMAYA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN EŞİ
EMİNE ERDOĞAN, AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM, DANIŞTAY BAŞKANI ZERRİN
GÜNGÖR VE ÇOK SAYIDA DAVETLİ KATILDI
EMİNE ERDOĞAN: BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN KADINLARA YÖNELİK PROJELERİ BİRÇOK
BELEDİYEYE ÖRNEK OLDU
BAKAN AYŞENUR İSLAM: KADINA ŞİDDET KONUSUNDA HERKESİN MÜCADELE ETMESİ GEREKİR”
BAŞKAN GÖKÇEK: KADINA UYGULANAN ŞİDDET, BİZ ERKEKLERİ UTANDIRIYOR”
NEVİN GÖKÇEK: KADINLARIN ÖTELENMESİNE, DIŞLANMASINA, TACİZE VE ŞİDDETE MARUZ
KALMASINA BİRLİKTE ENGEL OLMALIYIZ
78
SAYI 33
A
EMİNE ERDOĞAN’DAN BAŞKAN GÖKÇEK VE NEVİN
GÖKÇEK’E TEŞEKKÜR
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün Türkiye
Dünya Kadınları için hayırlara vesile olması dilekleriyle
konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Bu güzel programı
düzenleyerek bizleri bir araya getiren Sayın Melih
Gökçek ve değerli Hanımefendi Nevin Gökçek’i tebrik
ediyor, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle tüm vefakar, cefakar, çilekeş mazlum ve mağdur
kadınları yürekten selamlıyorum” dedi. Kadınlar Günü
vesilesiyle bir hafta süreyle kadın sorunlarının tartışılacağını ifade eden Emine Erdoğan, “Kadın sorunları bir
haftaya sığdırılamayacak kadar önemlidir. Özellikle kadın
sözcüğünün şiddetle yan yana geldiği böylesi bir çağda,
kadına karşı şiddet başta olmak üzere mücadele etmemiz gereken nice meseleler var” diye konuştu.
‘’MAĞDURLARA ÜLKEMEZİN YAPTIĞI YARDIMLARDAN ONUR DUYUYORUM’’
Emine Erdoğan Suriye’de bir insanlık dramı
yaşandığına dikkat çekerek, “Ben her şeyden önce
bir vatandaş ve kadın olarak mazlum ve mağdurlara
ülkemizin yaptıklarından onur duyuyorum. Ülkemiz Suriye’den Irak’tan ölümden kaçıp bize sığınan bu insanlara
sadece kapı açmakla kalmadı. Çocuklara eğitim, kadın
ve gençlere meslek edindirme kursları açarak savaşın
mağdur ettiği insanlara cömertçe el uzattı” dedi.
EMİNE ERDOĞAN’DAN BÜYÜKŞEHİR’E ÖVGÜ
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 20 yıla
yakın bir süredir Ankara’nın yanı sıra kadınlara da çok
özel hizmetler yaptığını hatırlatan Emine Erdoğan,
konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Büyükşehir Belediyesi’nin kadınlara yönelik pek çok
projesi diğer belediyelerimize örnek oldu. Hayat karşısında direncini yitirmiş kadınlarımıza sunduğu konukevi
hizmetleri, engellilere hizmet ve rehabilitasyon merkezleri
ve yaşlılara destek ünitelerine kadar sosyal belediyecilik
anlayışının en güzel örneklerini verdi. 18 yaş üstü kadınlarımızın sosyal kültürel ihtiyaçlarına cevap veren Hanım
Lokalleri önemli hizmetlerden biridir. Bu mekanlar, kadınlarımız için önemli sosyalleşme alanları olmuştur. Belediyemizin çok önemsediğim bir diğer hizmeti ise BELMEK
projeleridir. ‘Her ev bir atölye olacak’ sloganıyla toplumumuzda kültür, sanat, estetik bilincini yaygınlaştırarak,
ebrudan, gümüş işlemeciğine kültürel zenginliklerimizi
koruyup geliştirmeye büyük katkı sağlamaktadır.”
BAKAN İSLAM’DAN ŞİDDETLE MÜCADELE MESAJI
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam
da yaptığını kısa konuşmasında kadına yönelik şiddetin,
toplumsal şiddetin çok önemli bir parçası olduğuna
dikkat çekerek, Bakanlık olarak bu çalışmaların koordinatörü durumunda olduklarını ifade etti. Sadece kendi Bakanlığı’nın bu kadar yaygın bir
toplumsal sorunu ortadan kaldırmasının mümkün olmadığına değinen İslam, “Onun için Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı özellikle şiddet konusunda mücadelesini sürdürürken başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız olmak üzere ilgili tüm bakanlıkların yardım ve
desteğini almaktadır. Kurumsal çalışmaları biraz daha
sıkılaştırabilmek için fiili uygulamaları daha görünür
hale getirebilmek için yaptığımız bir dizi çalışmanın
önümüzdeki dönem sonucunu alacağımızı umuyorum”
dedi.
BAŞKAN GÖKÇEK: “KADINA ŞİDDET BİZ ERKEKLERİ
UTANDIRIYOR” Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek
konuşmasına, “Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
Teşriflerinizden dolayı hepinize teşekkür ederim “diyerek
başladı. Kadına şiddetin, gündemin en önemli konularından
birisi olduğunu ifade eden Başkan Gökçek, “Biz
erkekleri utandıran, kadınlara karşı şiddet kullanma
olayı bizi derinden etkiledi. Bu konudaki Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın hassasiyetleri
için bütün kadınlarımız adına ben de buradan teşekkür
ediyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi olarak kadınlara yönelik pek çok
faaliyetleri olduğunu kaydeden Başkan Gökçek, “Bu
sene itibariyle bitirilen bir proje var. Bu projeyi de Emine
Erdoğan’ın isteği üzerine başlattık. Gazi Üniversitesi ile
yaptığımız Anne Üniversitesi projemizden de ilk mezunları verdik. Hanım Lokalleri’nde her türlü rehabilitasyonu
bulabilirsiniz.Dar gelirli kadınların da belediye olarak her
zaman yanlarında olduğunu ve her zaman desteklediklerini kaydeden Başkan Gökçek, “İnşallah bundan
sonraki günlerde de hayatınız hep güzel olur. Bu vesile
ile Dünya Kadınlar Gününüzü bir kez daha kutlar, hepinize saygılar sunarım” diye konuştu.
HABER
nkara Büyükşehir Belediyesi, Dünya Kadınlar
Günü etkinlikleri kapsamında bu yıl da kadınlara özel bu günü muhteşem bir programla kutladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile eşi
Nevin Gökçek’in ev sahipliği yaptığı kutlama programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslam, Danıştay Başkanı Zerrin
Güngör, büyükelçi ve bürokrat eşleri, kadın milletvekilleri, her meslekten bürokrat ve iş kadınları,
sanatçılar ve çok sayıda davetli katıldı.
NEVİN GÖKÇEK: “KADINA ŞİDDETE BİRLİKTE ENGEL
OLMALIYIZ” Programda konuşan Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek’in eşi ve SOS Onursal Başkanı
Nevin Gökçek de “Ne zaman bir kadının cesaret ve
inancıyla yol alırsa başarıya ulaşır” sözleriyle başladığı
konuşmasında, kadınların; çocuğun, ailenin, toplumun
ve ülkelerin gelişimde başrol sahibi olduğunu söyledi. Bu
nedenle kadınların sadece bir gün değil 367 gün hatırlanması gerektiğini ifade eden Nevin Gökçek, yıllardır
ev ev dolaşarak çaresiz ve hayat mücadelesini yarıda
bırakmış kadınları güçlendirdiklerini söyledi. Bu çabaların yeterli olmadığının da altını çizen Nevin
Gökçek, şunları söyledi: “2015’in ilk ayında kadınlar yüzde 70 oranında kendi
hayatına dair karar almak isterken, öldürüldü. Geçtiğimiz
yıl öldürülen kadın sayısı ise 300’e yakın. Kadınların
yüzde 40’ından fazlası ise, fiziksel ve cinsel şiddet kurbanı. Kimi ayrılmak, kimi çalışmak, kimi sadece fotoğraf
çekmek istedi. Sarai Siera isimli kadın sadece turist
olarak geldi ve fotoğraf çekmek istedi ve öldürüldü.
Ayşe Paşalı, eski kocası tarafından şiddete uğradı yetmedi, öldürüldü. Üniversiteli Fatma Nur Çelik ise eve gelen bilgisayar tamircisi tarafından öldürüldü. Son olarak
da Özgecan kızımız evine giderken erkek terörüne
maruz kaldı ve öldürüldü” dedi. Kadınların ötelenmesine, dışlanmasına, tacize ve şiddete
maruz kalmasına birlikte engel olunması gerektiğinin
altını çizen Nevin Gökçek, “Erkek olsun, kız olsun,
çocukların aklının karanlık yerine, ayrımcı söylemleri
kazımadan, adaleti, merhameti ve Allah korkusunu
öğreterek, yetiştirilmeliyiz” diye konuştu.
IŞIN KARACA KONSERİ
Konuşmaların ardından ünlü ses sanatçısı Işın
Karaca’nın muhteşem konseriyle devam eden programa
katılan tüm Başkentli kadınlar, Karaca’nın şarkılarına eşlik ederek, unutulmaz bir gün yaşadılar. Konserde sahneye çıkarak, gelini Hülya Gökçek’in bugün doğum günü
olduğunu ifade eden Nevin Gökçek, konuklar içinde
doğum günü olanları da sahneye davet ederek, geliniyle
birlikte konukları içinde sürpriz doğum günü pastasını
hep birlikte kestiler.
SAYI 33
79
HABER
BİNGÖLLÜ BALCILAR, SEMİZ’İ
YILIN KADIN YÖNETİCİSİ SEÇTİ
Bingöl Ulusal Altın Bal Ödülleri,
Ankara’da düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu.
ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de törende,
“Yılın Kadın Yöneticisi” ödülünü aldı.
80
SAYI 33
YURDUN HER KÖŞESİ BİZİM İÇİN DEĞERLİ
HABER
Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı
Fatma Semiz, aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi. Göreve geldiği süre zarfında yurt içinde ve yurt
dışında çeşitli kuruluşlar tarafından “Yılın İş Kadını”,
“Yılın STK Başkanı” veya “Yılın Kadını” seçilen Başkan Semiz’e bu defa da Bingöllülerden ödül geldi.
Bingöl SAYDES İl Başkanlığı, Bingöl Arıcılar Birliği ile
Ankara İNYAR tarafından organize edilen ve komite başkanlığını Rıdvan Tartar’ın yaptığı Bingöl Ulusal
Altın Bal Ödülleri, Ankara Hilton Otel’de sahiplerini
buldu. Törende, ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de
“Yılın Kadın Yöneticisi” ödülünü aldı.
Bu yıl ilki gerçekleşen Bingöl Ulusal Altın Bal Ödülleri
etkinliğini geleneksel hale getirmeyi amaçladıklarını
söyleyen Komite Başkanı Rıdvan Tartar, “Amacımız
balı ile ünlü Bingöl’ü ulusal alanda tanıtmak” dedi.
Ödüle layık görülen isimler arasında bulunan ANGİAD Başkanı Fatma Semiz de Türkiye’nin her köşesinin kendileri için çok değerli olduğunu ifade etti.
Semiz, “Kentlerin sahip oldukları potansiyeli ortaya
çıkararak kalkınmasına katkıda bulunmak zorundayız. Bingöl de balıyla ünlü bir kentimiz. Ancak bu
ününün daha fazla ekonomiye yansıması gerekir”
diye konuştu. Başkan Semiz, kendisini “Yılın Kadın
Yöneticisi” seçenlere de teşekkür ederek, “Çalışma
azmimiz, tempomuz, üretkenliğimiz devam edecek”
dedi.
SAYI 33
81
SAĞLIK
DİŞE DOKUNUR ŞEYLER
Can Engin DURMAZ
Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı
Özel Çankaya Hikmet BOZYEL
Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği
Tel:312-4422057-58
http://hikmetbozyelankara.com
A
D
UMA
R
O
NI K
SAĞLIĞI
DİŞ
R
LLA
O
Y
N
İ
K
T
E
Geçen ayki sayımızda ülkemizde ağız ve diş sağlığının durumundan bahsetmiş ve
genel durumun pekde iç açıcı olmadığını vurgulamıştık. Aslında ağızımızda başlayan
iki temel sorun, diş çürüğü ve dişeti problemleridir. Her iki majör probleminde çözümü
aslında yeterli ve etkin diş bakımı ile zamanında diş hekimi kontrolüdür. Kişisel olarak yapacağımız en etkin koruma yolu ise diş fırçalamadır. İçinde fırçalama olmayan hiçbir bakım,
diş sağlığımız için yeterli değildir. Fırçalama ile ilgili üç temel şey, uygun diş fırçası,uygun
diş macunu ve doğru diş fırçalama tekniğidir.
Aslında piyasada satılan diş fırça ve macunlarının çoğu bizim için uygundur ve çok
ucuza kaçılmazsada yeterli olacaktır. Bu fırçalardan kimisi yumuşak kıllara, kimisi sert veya
orta sert kıllara sahiptir. Ayrıca diş fırçasının başlık büyüklüğü de değişmektedir. Büyük
başlıklı veya orta büyüklükte ya da çocuklar için küçük başlıklı fırçalar vardır. Fırça seçimi,
alışkanlıklara bağlı değişebilir. Dişlerini farkında olmadan çok bastırarak fırçalayanlar,
hassas diş ve diş etine sahip bireyler, düzenli fırçalıyorlarsa, yumuşak kıllı fırçaları tercih etmelidirler. Bende genel olarak hastalarıma yumuşak bir diş fırçası önermekteyim. Sert kıllı
fırçalar,bu kişiler de dişetlerinde çekilmelere neden olur. Çünkü sert kıllı fırçalar, dişetlerini
daha çok travmaya uğratır ayrıca dişlerde de aşınmalar yapabilir. Bu kişilerin yumuşak
kıllı fırçalar kullanmaları daha doğru olur. Sert kıllı fırçaları,daha çok sigara kullanan yada
diyetinde, çay- kahve gibi boyayıcı gıdaları fazla
tüketen kişilerde, tavsiye edebiliriz. Bazı kişilerin ağız
yapıları küçüktür ve arka kısımları fırçalarken bulantı
ve öğürtü refleksleri fazla olabilir.
Böylesi durumlarda, büyük başlıklı fırçalar yerine, orta boy yada küçük başlıklı fırça kullanmak, ağzın arka
bölgelerine ulaşmayı kolaylaştırır. Ayrıca fırça saplarının elden kaymayan, kolay kavranabilir, ergonomik olması avantajlıdır. Fırça kıllarının diş eti ve diş yüzeyi gibi girintili çıkıntılı bölgeleri rahat temizlemesi için asimetrik farklı şekil ve
yüzey özellikleri, temizleyiciliği arttırır. Bazı fırçalarda temizlenmesi gereken dil yüzeyi temizleyici, kısımlarda vardır.
Ayrıca döner başlıklı fırçalarda tercih edilebilir. Bu tarz fırçaları özellikle ekstra hijyen gerektiren, ortodonti ve implant
tedavileri sırasında ve el manüplasyonunu yeteri kadar kullanamayan hastalarda özellikle tavsiye ederiz. Bu fırçalarla
elle kullanılan standart fırçalara göre arka bölgedeki dişlere ulaşmak daha rahat olur. Ayrıca dişlerin arka kısımlarını
yani dil yüzeyine bakan kısımlarını temizlemek daha kolay ve etkin olur.
Fırçalamada en önemli husus fırçanın üst çenede aşağıdan yukarı, alt çenede ise aşağıdan yukarı doğru
hareket etmesidir. Yani hep kırmızı dişetinden beyaz olan dişe doğru olamalıdır. Kısaca kırmızıdan beyaza diye tarif etmek doğru olacaktır. Diş fırçası dişetine 30 derecelik açıyla ve sert bir püskürtme hareketi ile artıkları dişetinden dişe ve oradanda ağız boşluğuna doğru
süpürmelidir. Mümkünse susuz ve mercimek büyüklüğünde bir macun kullanmak yeterli olacaktır. Her bir yüzeyde toplam üç kez süpürme hareketi ve
toplamda ağızda üç dakikalık bir fırçalama yeterli olacaktır.
Bu temel ve günde üç kez yapabileceğimiz basit temizleme işlemi tüm ağız ve diş sağlığının temelidir. Bunun yanında diş ipliği kullanımı,özellikle karbonhidratlı yiyeceklerden sonra hemen ağız çalkalama,ve altı aylık diş hekimi kontrolleride son derece önemlidir. Hepinize sağlıklı dişler,sağlıklı gülüşler.
82
SAYI 33
HABER
ÜNLÜ DİYETİSYENDEN
VEKİL ADAYLARINA “BESLENME” UYARISI
-
Kahvaltıyı atlamayın, mutlaka yumurta yiyin
-
Ziyaretlerdeki ikramları mümkün olduğunca geri çevirin
-
Bol su tüketin, çay-kahveyi abartmayın…
Seçimlere kısa süre kala çok yoğun bir tempoda siyasi faaliyetlerini yürüten
milletvekili aday adaylarına, Uzman Diyetisyen Duygu Öztürk Güner’den uyarı
geldi. Güner aday adaylarına, 8 beslenme önerisinde bulundu.
84
SAYI 33
Seçimlere kısa süre kala çok yoğun bir tempoda siyasi faaliyetlerini yürüten milletvekili aday adaylarına, Uzman Diyetisyen Duygu Öztürk Güner’den uyarı geldi.
Güner aday adaylarına, 8 beslenme önerisinde bulundu.
-
“Güne çok erken saatlerde başlanan bu süreçte kahvaltı yapmadan çalışmaya başlamayın. Yoğun ve stresli bir tempoda kahvaltı sizi güne daha enerjik
başlatacaktır. Kahvaltınızda yumurta tüketmeye özellikle özen gösterin. Çünkü
yumurta hem sizi uzun süre tok tutacak hem de vücut direncinizi koruyacaktır.
-
Ana öğünleri atlamamaya özen gösterin. Ana öğünleri düzenli tüketmek
yorulan bedeniniz ve zihniniz için size gerekli olan enerjiyi sağlayacaktır. Böylelikle daha az yorgunluk hissedecek, daha yüksek konsantrasyonda çalışabileceksiniz. Ayrıca ana öğünleri atlamamak bir sonraki öğüne sizi çok acıkmadan taşıyacak ve fazla yemenize engel olacaktır. Ancak ana öğünlerinizde sağlıklı tercihler
yapmanız da son derece önemlidir. Öğünlerinizde tavuk, balık, hindi, bakliyat ve
sebze yemeklerine sıklıkla yer verebilirsiniz ama bunların sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmiş olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir. Kırmızı eti ise daha seyrek ve yağsız halde tüketmeniz sizin için sağlıklı olacaktır.
-
Mümkün olan zamanlarda ara öğün yapmaya gayret gösterin. Ara öğünlerinizi sağlıklı tercihler olan süt, yoğurt, ayran, yaş ya da kuru meyveler, çiğ badem, fındık, ceviz gibi kuruyemişlerden oluşturabilirsiniz. Bu besinler sizin için
gerekli olan enerjiyi sağlayacak, zihinsel fonksiyonlarını arttırarak unutkanlıkları
azaltacaktır.
-
Yemek yemeyi stresten uzaklaşmak için bir araç olarak düşünmeyin.
Stresten uzaklaşmak için beslenmek aşırı miktarda yemek yemenize neden olurken bilincinizde de böyle bir alışkanlık yaratmanıza neden olabilir.
-
Günlük su tüketiminizi 2-3 litre civarında tutun. Yeterli miktarda su tüketmek yaşamın devamlılığı için elzem bir unsurdur. Suyun vücuttan toksinlerin
atılması, besinlerin sindirilmesi, vücut ısısının dengesi, kilo kontrolü, eklemlerdeki kayganlığın sağlanması gibi birçok görevi vardır. Yetersizliğinde vücutta birçok
nokta sinyal vermeye başlar. Yetersiz su tüketiminin unutkanlığı arttırması, vücut
direncini düşürmesi sebebiyle temponun arttığı bu dönemde de performansı
düşürmesi kaçınılmazdır. Yeterli suyu tüketip tüketmediğinizin en güzel göstergesi ise idrar rengidir. İdrar renginin koyu olması yeterli su tüketilmediğinin göstergesidir.
HABER
Ankara’nın tanınmış diyetisyenlerinden Duygu Öztürk Güner, milletvekilliği genel seçimlerine hazırlanan adayların yoğun tempo içinde ciddi enerji harcadıklarını ve uykusuz kaldıklarını söyledi. Bu dönemde alınabilecek bazı beslenme
önlemleri ile süreci daha enerjik ve sağlıklı tamamlamanın mümkün olduğuna
dikkat çeken Güner, adaylara beslenme konusunda şu tavsiyelerde bulundu:
-
Sizlere ikram edilen yüksek kalorili besinleri geri çevirmeye özen gösterin. Biliyoruz ki bu dönemde fazlaca yapılan ziyaretler ve bu ziyaretlerde sunulan
besinlerin kalorileri çok yüksek. Özellikle kuru pastalar ve çikolatalar çok yaygın.
Gün içinde bu ikramları sıkça tüketmek kilo almanıza (özellikle bel çevresinden)
hatta kan kolesterol seviyelerinizin yükselmesine sebebiyet verebilir.
-
Çay ve kahve miktarını abartmayın.. Çay ve kahveyi fazla tüketmenin taşikardi, besin öğelerinin emiliminde bozukluk, uykusuzluk gibi sorunlara neden
olduğu bilindiğinden ılımlı miktarlarda tüketmeye özen gösterin.
-
Bahaneler üretmeyin… Ana öğün ya da ara öğünleri tamamlamamak,
yeterli miktarda su tüketmemek için bahaneler üretmeyin. Zamansızlık, yoğun
tempo, aç hissetmemek bahaneleriniz olmasın. Unutmayın sağlığımız en önemli
sorumluluğumuzdur.”
SAYI 33
85
SİNEMA
SİNEMANIN İKİ FARKLI TADI
KOCAN KADAR KONUŞ VE THE GUNMAN
Hayatın en renkli anlarından birisidir SİNEMA.Düşledimiz,
ama bir yandan da yaşadığımız şeyleri bizlere gösterir.
Hani ‘‘Bir film izledim,hayatım değişti.’’ diye bir söz
vardır ya,aslında onu ‘‘Bir film izledim,hayatıma ayrı
bir renk geldi.’’diye değiştirebiliriz.Her filmin ayrı
bir rengi ayrı bir yadı var aslında.Buhara Dergisi’nin bu yazısının sinema köşesinde sizlere,
Birbirinden farklı tadlara sahip iki ayrı ülkenin
filmlerinden bahsedeğim.Bunlardan birisi,
bizim ülkemizden bir yapım.Yönetmenliğini
Kıvanç Baruönü’nün yaptığı ‘‘Kocan Kadar
Konuş’’ adlı film vizyona girmiş bulunuyor.
Bir diğeri de ünlü aktör Sean Penn de
başrolde olduğu 2015 Fransa yapımı
’‘The Gunman’’yani Silahlı Adam.
90
SAYI 33
SİNEMA
Şebnem Burcuoğlu’nun aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan öykü, çevresindeki her kadın hızla evlilik hazırlığına girişip gelinlik giyme hayalleri kurarken; hayatına girmesini istediği doğru adamı
bir türlü bulamayan bir kadının, Efsun’un hikayesini anlatıyor!
Efsun 30lu yaşlara gelmiş ve halen evlenememiş biridir. Kendinden yaşça
küçük kuzeninin de evlenme hazırlıklarına başlaması ile kendi aşk hayatını sorgulamaya başlıyor ve koca arayışları içine giriyor.
Buna mahalle baskısı da diyebilirsiniz yada her gittiğiniz misafirlikte yada
düğünde o yaşta bekar bir kıza koca bulma muhabbetleri de diyebilirsiniz.
Efsun’un hayatında sevgilileri olmuştur. Ya evlenilemeyecek kadar kapa
yada kendi deyimi ile hanzo yada kendisin aldatmış kişilerdir. Koca arayışına girince de hem komik hem de depresif olaylar geliyor başına. Tabi burada
çevresindeki herkesin mükemmel bir sevgili yada evlilik uzmanı olmasının etkisi
büyük. Herkes her şeyi en iyi bildiği için başlıyor tavsiyeler vermeye. Tabi olan
Efsun’a oluyor.
Kocan Kadar Konuş aslında Türkiye’de her kızın başına gelen bir evliliğe
yönlendirme macerası diyebiliriz. Sanki Türkiye’de gizli bir güç kızları evlendirmek
için var ve herkes bu gücün kontrolü altına girmiş bekar bir kız görünce başlıyorlar evlilik muhabbetlerine. Bu da ister istemez kızlar üzerinde bir baskı yaratıyor.
Efsun İzmirli bir ailenin en büyük kızıdır. Annesi Gönül, babası Oktay ve
kardeşleri Ceren ve Tuğçe ile birlikte küçük yaşlarda İstanbul’a gelmişler ve orada yaşamaya başlamışlardır. Aynı apartmanda anneannesi Peyker, teyzesi Nur ve
kızları Merve ve Alara, anneannesinin ikiz kardeşleri Üresin ve Türesin de oturmaktadır. Efsun’un ailesindeki tüm bu kadınların ortak özelliği Efsun’a evlenmesi
için baskı yapmalarıdır. Efsun 30 yaşına gelmiş ama hala bekâr olduğu için onların gözünde artık evde kalmıştır ve hayırlı bir kısmet bulabilmek için daha fazla gecikmemelidir. Kendinden küçük olan kardeşleri bile ona bu konuda öğüt
verirler.
Efsun ise bekâr halinden memnundur. Bir yayınevinde çalışır ve tüm
zamanını kitaplarla birlikte geçirir. Başucu
kitabı ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu
Madonna adlı eseridir. Sabahattin Ali ile
hayali bir arkadaşlığı vardır. Birkaç erkek
arkadaşı olmuş ama hepsi Efsun’u aldatmış ve aldattıkları kızlarla da evlenmişlerdir. Efsun erkeklere evlilik bakısı yapmadığı için kimsenin kendisiyle birlikte
olmak istemediğini düşünür.
SAYI 33
91
SİNEMA
THE GUNMAN
Filmin Konusu : The Gunman, eski bir ajan olan Jim Terrier geçmişte bulaştığı tehlikeli işleri bırakmak üzereydi.
Geçmişte örgütlerin emrinde çalışmış veba örgütler tarafın- dan ihanete uğratılmıştır.
Kendi dünyasında yeni sayfalar açmaya başlayan Terrier
,sevgilisi Anne ile evlenmeye hazırlanırken, örgütlerden adam- lar yani eski iş arkadaşları ve patronları tarafından izlendiğini
fark eder. Terrier için artık durumlar değişti. Düşmanlarıyla yü- zleşip hayatta kalmaya çalışacak.
Dünyanın en güçlü ve donanımlı kadrolarından oluşan
örgütün kara listesinin en başında yer almaktadır. Terrier hayat- ta kalmaya çalışırken, canı tehlikede olan kişinin yalnız kendisi
değil, sevgilisi Anne de artık aynı durumdadır. Artık bütün mü- cadelesi sevgilisi Anneyi korumak olacaktır. Terrier’in müthiş aksiyon dolu sahneleriyle beyaz perdede.
92
SAYI 33
Filmin Künyesi
Filmin Türü : Aksiyon , Dram , Gerilim
Filmin Yapımı : 2015 - ABD , Fransa , İspanya
Filmin Süresi : 1 Saat 55 Dakika
Filmin Senaristi : Pete Travis
Filmin Yönetmeni : Pierre Morel
Filmin IMDB Puanı : 7.3
Filmin Vizyon Tarihi : 20 Mart 2015
Filmin Başrol Oyuncuları : Javier Bardem , Sean Penn ,
Iris Elba , Ray Winstone , Jasmine Trinca
Filmin Orrijinal Adı : Prone Gunman, The Gunman
SİNEMA
SAYI 33
93
SİNEMA
94
MART 2015
ASTROLOJİ
2015
AstrolojI
KOÇ ( 21 MART-19 NİSAN )
BOĞA ( 21 NİSAN-20 MAYIS )
Tam ay tutulmasının görünümlerine baktığımızda Koç’lar için iş hayatı oldukça
önemli. Bu ay tutulmasında başkalarının fikirlerine ve iş hayatının sorumluluklarına aldırış etmeden hareket edersek, Koç’lar ay
tutulmasında problem yaşayabilir. 20 Nisan
tarihinde güneş boğa burcuna seyrine başlıyor. Maddi ve manevi güvenlik konularında mutlaka dikkatli olunmalı, hesabınızı bilmeli ve ilişkilerinizde yaşadığınız kıpır kıpır enerjinin arka planında
güvenilirliği önemsemelisiniz.
Sağlık konusunda kilo verme isteği olurken
insanlarla olan ilişkiler de uyumlu olmaya
çalışılacak. Gerginlik sağlık açısından olumsuz durumlar yaratacağından sakin olunmaya çalışılmalı ve etrafınızdaki insanları
nazikçe uyarmalısınız. 20 Nisan tarihinde
güneş Boğa burcunda olacak. Kişisel merkezinizde sağlamlık ve güvenilirlik ilkesini
yerleştirecek ve kendinizi daha iyi ifade edebileceksiniz. Yeni ayın
görünümlerine baktığımızda ailevi konular üzerinde etkili olacağını
göreceğiz. Ev değiştirmek, ev yatırımına girmek gibi konularda artıyı eksiyi iyi hesap etmeniz gerekecek.
İKİZLER ( 21 MAYIS-21 HAZİRAN )
YENGEÇ ( 21 HAZİRAN-22 TEMMUZ )
Tam ay tutulmasının görünümlerine baktığımızda, özellikle maddi konularda zorlayıcı bir etki söz konusu olacak. Yaklaşık 6
aylık süre içerisinde sizlere tavsiyem hedeflerinizi, toplumsal ve özel ilişkilerinizi
belli bir forma getirmeniz yönünde olacak.
Acele ve çabuk karar vermeye alışmış olan
İkizler için bu etki biraz sıkıcı gelebilir fakat
bu etki yanlış karar vermenin önüne geçecektir. Nisan ayının genelinde fikirsel alışverişler, kararlar, her anlamda bekle ve gör hali
etkili olacak.
Evli Yengeçler için eş ile olan paylaşımlar
kıymetli olurken, huzur duygusu hissedilmek istenecek. Önümüzdeki 6 ay içerisinde aile içerisinde bir rahatsızlık var ise
huzuru iyi kurgulamanız gerekecek. Tam ay
tutulmasındaki başka bir görünüm ise aile
içindeki güvenlik ve emniyetin son derece
önemli olduğunu vurgulamakta. 20 Nisan
tarihinde güneş Boğa burcunda seyrine
başlayacak. Riskten uzak bir şekilde ilerlemenizi sağlayan bu etki
huzur verir ve Nisan ayını rahat geçirmenizi sağlar.
ASLAN (23 TEMMUZ-22 AĞUSTOS
BAŞAK (23 TEMMUZ-22 EYLÜL )
Sağlığa da özen gösterilecek bir dönem
olmakla birlikte iş hayatınızda da yeni bir
karar dönemi olabilir. 13-19 Nisan arası: 15
Nisan tarihindeki Venüs-Satürn karşıt görünümü nedeniyle, şu sıralar iş, eğitim, yolculuklar, yakınlarımızla ilgili konular nedeniyle
hem sosyal hayatta hem de aşkta ilgisiz ve
mesafeli davranabiliriz. Aklımız daha ciddi
konulara takılmıştır. Öylesine konuşmak, dışarı çıkmak,
yeni biriyle tanışmak istemeyiz. Merkür-Boğa burcunda
ilerlediği için, iş hayatında huzurlu, mali açıdan doyurucu işlere yöneliyoruz.
96
SAYI 33
13-19 Nisan arası: 14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda ilerleyecek ve sizler
eğitimden iş hayatına kadar olan geniş bir
alanda kendi görüşlerinize uygun olan kişilerle konuşmayı, onlarla ilişki içinde olmayı
tercih edebilirsiniz. Hatta bazen oldukça
mesafeli davranabilirsiniz. Ancak bu geçişi
yöneten Venüs-İkizler burcunda ilerlediğine göre, karşınıza farklı seçenekler çıkabilir. İletişime açık olmak, sosyalleşmek, dinlemek, tanımak, görmek
ilgi çekici olabilir. Tutkulusunuz. Kafanızın içindeki soru işaretleri
gideren gelişmeler yaşanabilir.
2015
ASTROLOJİ
TERAZİ ( 23 EYLÜL-22 EKİM )
AKREP ( 23 EKİM-21 KASIM )
Beraberliği olmayanlar etkin rol oynayan
partnerlerden pek hoşlanmadıkları için
farklılıkların güzelliklerini dengeli bir şekilde kurguladıkları kişilerle beraber olmayı
tercih edecekler. 13-19 Nisan arası: 18 Nisan tarihinde Koç burcunda oluşacak Yeniay, yeni hedefler belirlemek, ilişkinizle ilgili
meseleleri çözüme kavuşturmak arzunuzu
işaret eder. Fakat partnerinizin de bencil
düşünmek yerine, Biz olma prensibine saygı göstermesi gerekir.
Eğer problemli bir ilişki yaşıyorsanız, ilerisini göremiyorsanız, sürdürmekte zorlanıyorsanız Yeniay, bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğünüz bir zamandır sorun yaratabilir.
13-19 Nisan arası: 18 Nisan tarihinde Koç
burcunda oluşacak Yeniay başta kariyerinizi ilgilendiren konular olmak üzere, iş ortamınızdaki ilişkilere, görev dağılımına, sizden beklenenlere, üstünüze düşen ne varsa
ona özenle eğilmeniz gerekecek. Yeniayın,
Mars-Jüpiter ile olan görünümü, işveren
konumundaki kişilerle veya iş ortaklıklarında huzursuzluk ve inatlaşmalara neden olabilir. Partnerimiz kendi
görüşlerini bize dayatmaya, ısrarla kabul ettirmeye çalışabilir. Ancak böyle yaklaşımlarda bulunması ilişkimizi zorlayabilir.
YAY ( 22 KASIM-21 ARALIK )
OĞLAK ( 22 ARALIK-19 OCAK )
Yeniayda, genel olarak kendimize göre hareket etmek arzumuzun işaretçisidir. Sosyal
yaşamınız renklensin, dostluk ilişkileriniz
güçlensin, arzu ettiğiniz gibi özgür bir şekilde hayatınızı yaşamayı tercih edersiniz.
Bu aşk hayatınızla ilgili konularda da böyledir. Ancak bu Yeniay, Mars-Jüpiter görünümüyle örtüştüğü için, aceleci olmamak,
enine boyuna düşünmek, artı ve eksilerine iyi bakmak gerektiğini
gösteriyor. İlişkilerimizde gerek bizim gerekse karşı tarafın belli bir
mesafe koyarak düşünme halidir.
14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda
ilerleyecek. Aşkta gerçekçi, dürüst, güvenilir, sağlamcıyız. Bu yönde düşüneceğiz
ve buna göre ilişkileri değerlendireceğiz.
Düşünce yapımıza uyan kişiyi tercih edebiliriz. Fikirlerimizin doğruluğundan taviz
vermeyiz. Huzur ararız ve ilişkilerde belli
ölçümüz vardır. Bu ölçünün şaşmamasına
gayret ederiz. Ancak bu geçişin yöneticisi
Venüs-İkizler burcunda ilerliyor. Biraz daha rahat olmak, sohbetler
etmek, sosyalleşmek, inatlaşmamak lazım. Öyle insanlar karşımıza çıkar ki, farklı görüş yapıları, düşünceleriyle bizi şaşırtabilirler.
KOVA (21OCAK-18 ŞUBAT )
BALIK (19 ŞUBAT-20 MART )
15 Nisan tarihindeki Venüs-Satürn karşıt
görünümü, aşk hayatımız ve sosyal ilişkilerimizde mesafeli davranmaya neden
olabilir. İçe yönelerek, belli bir tavır alarak
hatta oldukça seçici davranarak karşı cinsle veya diğerleriyle aramıza sınır koyabiliriz.
Fikirlerimizi, duygularımızı belli etmekten
çekinebiliriz. Kriterlerimiz, önceliklerimiz,
düşündüklerimiz ve planlarımız gereği bize
uymayan, güven vermeyen, köklü olmayan hiçbir şeyin
içinde yer almak istemeyeceğiz. Bunun biraz da nedeni,
hayatımızı garanti altına almak arzumudur. Boşa zaman
kaybetmek istemeyeceğiz.
14 Nisan tarihinde Merkür-Boğa burcunda
ilerleyecek. Çevremizde bulunan kişilerle
veya genel olarak insanlarla belli bir mesafeye özen göstererek iletişimde bulunabiliriz. Sağlam ve tutarlı işlere yöneliriz ve
başarılı sonuçlandırmak isteriz. Bu geçişin
yöneticisi Venüs-İkizler burcunda ilerlediği
için, konusunda uzman kişilerle konuşmak, onların izlediği yöntemleri öğrenmek
yararlı olur. Sonra da topladığımız tüm bu bilgiler çerçevesinde
ilerleyebiliriz. Bu dönemde ev içinde, ofis ortamında hareketlilik bir
hayli yoğunlaşacağa benziyor.
SAYI 33
97

Benzer belgeler