yeni çalışma etiği
Transkript
yeni çalışma etiği
PURITANIZMDEN M/ mm HEDONİZME YENİ ÇALIŞMA ETIGI • V I PÜRİTANİZMDEN YENİ HEDONİZME ÇALİŞMA VEYSEL ETİĞİ BOZKURT PÜRİTANİZMDEN HEDONİZME YENİ ÇALIŞMA ETİĞİ DOÇ. DR. VEYSEL BOZKURT ALESTA - 2000 Alesta: 1 Prütanizmden Hedonizme YENİ ÇALIŞMA ETİĞİ Veysel BOZKURT Birinci Basım - Temmuz 2000 Montaj, Baskı ve C i l t : BAYRAK OFSET Kapak tasarım ve dizgi: İ & N YURTSEVER © Her Hakkı Saklıdır. Kitabın tüm yayın hakları Alesta Basım Yayım Dağıtıma aittir. Yayınevinden yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz. MERKEZ ALESTA Basım Yayım Dağıtım Altıparmak Tahir sokak No: 21 / A BURSA Tel: (0 224) 2230745 ÖNSÖZ M o d e r n / e n d ü s t r i y e l uygarlığın g e l i ş i m i n e paralel olarak, püritan çalışma eriğinin de yükselişine canık olunmaktadır. Pürican e t i k , arzularını bastırmayı, kendini kontrol e c m e y i öğücler; çalışmayı yücelterek bir i b a d e c h a l i n e d ö n ü ş t ü r ü r ; o l a b i l d i ğ i n c e çok üretil) az ti/ketmey'ı t e l k i n e d e r ; meslek k a v r a m ı n ı tanrı b u y r u ğ u sayar; h e d o n i s t y a ş a m b i ç i m i ve gösteriş t ü k e t i m i n e karşı çıkar; yaşama zevkini bırakıp, çileri (asketik) varoluşu cek kabul e d i l e b i l i r y a ş a m b i ç i m i o l a r a k görür. A n c a k g ü n ü m ü z ü n pose-endiiseriyel ( p o s t - m o d e r n y a d a geç-modern) toplumların varlığını dönüşüm simgesi hissettiren denetim altına işlevsellik-lerini bak" diyen, çıkmaktadır. bireyin sürecinde, haline gelen, rasyonel/eştirme, alma ve çok modern/endüstriyel toplumun bu çalışma dünya gibi her için püritan Bir d i ğ e r ifade sahip değerler "hayatın tadına k a y b e t m e y e başlamıştır. O r t a y a hedonist/narsist özelliklere alanında arzularını yeni ile k a p i t a l i z m i y a r a t a n u bir etik modern ideal tip"\ olan p ü r i t a n , yerini karşıtı olan, a r z u l a r ı m ö n e ç ı k a r t a n hedonist (hazcı) tüketiciye b ı r a k m a k t a d ı r . 6 M o d e r n l e ş m e / e n d ü s t r i l e ş m e s ü r e c i n d e g e ç k a l m ı ş bir ülke olan Türkiye, modern toplumun üretim kültürünü i ç s e l l e ş t i r e m e d e n , p o s t - m o d e r n çağın tüketim kültürünün a d e t a istilası ile karşı karşıya k a l m ı ş t ı r . T ü r k i y e ' d e ş i m d i l e r d e ü n i v e r s i t e ö ğ r e n c i s i olan g e n ç l e r , piyasa televizyonun, başarının, köşeyi dönmenin, bireyselleşmenin ve tüketimin y ü c e l t i l d i ğ i (ya da liberal yükselen ekonomisinin, değer haline çok kanallı geldiği), s ü r e c i n e b a ş l a y a n ilk kuşaktır. bir dönemde sosyalleşme Bu k u ş a ğ ı n d e ğ e r ve t u t u m l a r ı , Türkiye'deki kültürel d ö n ü ş ü m ü anlamak bakımından büyük ö n e m taşımaktadır. B u ç a l ı ş m a b e n i m "Bilgi v e T o p l u m " d e r g i s i n i n birinci sayısında yayınlamış o l d u ğ u m Endüstriyel Toplum" makalenin yayınlanmasından "Püritan Etiğin Sonu ve Post- makalesine d a y a n m a k t a d ı r . Adı sonra çok sayıda geçen değerli akademisyenle bu konuları k o n u ş m a imkanı .buldum. B u n l a r ı n b a ş ı n d a Prof. D r . İ h s a n Sezai g e l m e k t e d i r . Prof. Sezai, her zaman olduğu gibi bu çalışmada da teşvik o l m u ş - t u r . Yine Prof. D r . Ali Yaşar Sarıbay, Prof. D r . Berkay ve Doç. Dr. Ahmet Çiğdem'in bazı edici Fügen önerilerinden yararlandım. A n c a k a r a ş t ı r m a n ı n ortaya ç ı k m a s ı n d a e n b ü y ü k d e s t e k Araş. G ö r . M e m e t Z e n c i r k ı r a n ile Araş. G ö r . A ş k ı n K e s e r ' d e n gelmiştir. M e m e t ve Aşkın'ın 49 sorundan oluşan 500 anketi, b ü y ü k bir sabır v e d i k k a t l e bilgisayara i ş l e y e r e k g e r e k l i tabloları o r t a y a ç ı k a r t m a l a r ı , işlerimi b ü y ü k ö l ç ü d e h ı z l a n d ı r m ı ş t ı r . 7 Ayrıca aşamalarda, Kiiçükalp Perspektif bu çalışmanın Araş" Gör. ve Hülya Aksoy Kulübü'nün hazırlanmasında, Feridun Yılmaz, kackıda üyeleri, Araş Gör. bulunmuş; anketlerin değişik Derda Entelektüel uygulanmasında yardımcı olmuşlardır. Adını a n d ı k l a r ı m ı n d ı ş ı n d a d a ç o k sayıda d e ğ e r l i i n s a n ı n katkılarıyla h a z ı r l a n a n b u ç a l ı ş m a ile ilgili olarak, t ü m e m e ğ i geçenlere teşekkür ediyorum. Çalışmanın hataları ya da eksikleri kuşkusuz sadece h a z ı r l a y a n a aittir. Veysel B O Z K U R T BURSA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 İÇİNDEKİLER 9 GİRİŞ 11 BİRİNCİ I. P Ü R İ T A N İ Z M D E N BÖLÜM HEDONİZME YENt Ç A L I Ş M A ETİĞİ A/ÇALIŞMA" K A V R A M ı V K l ' U E - M O D E K N T O I M . I ' M L A R 1. Çalışma Kavramı '. 2. I'rc-Modern Toplumlarda Çalışma H.ENDOSTRİ U Y G A R L I Ğ I N I N Y Ü K S E L İ Ş İ VE l'ÜRİTAN 15 ıS 18 ETİK 1. I'iirican Etik 2 . I'üricanizmiıı Eleştirisi IİEDONİ/.M. EKSİK M O D E R N İ T E İKİNCİ II. P Ü R İ T A N İ Z M D E N BÖLÜM HEDONİZME YENİ EVRENI, 34 34 36 44 VK TI'IRKİYE:....55 ÇALIŞMA ULUDAĞ ÜNIVERSITESI ÖĞRENCILERI ÜZERINDE BIR YARAŞTıRMANıN 21 21 32 C . l ' Ü R İ T A N İ Z M D E N H E D O N İ Z M E ÇALIŞMA ETİĞİ l.l'üritani/.nıin Düşüşü vc I Icdoııi/.ıııin Yükselişi..... l. I'ost-Eııdiistriyel Dönüşüm, l'üritanizm vc Yeni Çalığına Eliği .V Hedonizm, Tüketim Toplumu, Narsisizm ve Eleştirel Söylem D.l'İ'lRİTANİ/M, 15 YÖNTEMI VK ÖRNEKı.EMI ETİĞİ: 65 UYGULAMA.65 65 ».ARAŞTıRMAYA ILIŞKIN B U L G U L A R 6S ı. G E N E L KARAKTERISTIKLER 6H 2. IMIRITAN ÇALIŞMA IÎTICÎİ a Çalışmaya Verilen Önem b.Dersleri İzleme ve Çalışma Düzeyi c. İhtiyaç ve Sıkı Çalışma d. Çilecilik ve Hayatın Anlamı e. Sıkı Çalışma ve Karakter t". Tembellik ve Başarısızlık İlişkisi g. Sorumluluk ve İş Seçimi h. İşinde İyi Olmak ı. Başarı ve Sıkı Çalışma i. Ölümden Sonra Hayat 71 71 76 80 82 85 87 89 93 94 100 3. H E D O N İ S T / N A R S İ S İ S T YENİ ÇALIŞMA ETİĞİ a.BoşZamanın Anlamı..... b.Başarıda Kişisel İlişkiler ve Şans Faktörü c Kurnazlık d. Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek c.Kendini Düşünmek f. İyi Yaşamak g. Her Şey Mubahtır h Günümüz Gençliği Açısından Mizahın Önemi .?. ı. Hayatın Keyfini Çıkartmak i.Siyasete İlgi Düzeyi k. Ücret ve Kariyer LCinsellik , 104 104 111 113 116 120 123 126 130 132 145 148 150 4. O R T A L A M A L A R I M I N TOIM.U l'ıiritan çalışın;! ctigi 153 154 DEĞERLENDİRMESİ 5 . Ü N İ V E R S İ T E Ö Ğ R E N C İ L E R İ N İ N T Ü R K İ Y E ' D E ÇALİŞMA E T İ Ğ İ N E YÖNELİK G Ö R Ü Ş L E R İ 159 a. Liyakat ve Kayırmacılık 159 b. Egoizm ve Toplumsal Sorumluluk 161 c. Karşılıklı Samimiyet ve Sadakat 167 d. Gençler ve Başarı Kavramı 168 e. Çalışma. Çalma ve Kazanç 169 1*. Toplumsal Dayanışma 171 g. Günümüzde Kurnazlığın Takdiri 172 SONUÇ.. PÜRİTANİZMDEN HEDONİZME "YENİ ÇALIŞMA ETİĞİ" ANKET FORMU KAYNAKÇA »75 187 »91 GİRİŞ Post-endüstriyel d ö n ü ş ü m sürecini yaşayan toplumlarda, m o d e m / e n d ü s t r i y e l toplumların simgesi erik", "rasyonelleştinne" dünyanın başka ya "iş disiplininin da bölgelerinde, henüz haline gelen "son"ıı "piiritan tartışılırken, modern /kapitalist t o p l u m u n "olmazsa o l m a z " ı olan " s e r b e s t piyasa d ü z e n i " n i tesis e t m e v e " d ü n y a y a a ç ı l m a " çabası i ç e r i s i n d e k i ü l k e l e r d e , sosyal t e o r i d e k i g e l i ş m e l e r a ç ı s ı n d a n , k a r ş ı m ı z a "ilginç" v e "çelişkili" bir m a n z a r a ç ı k m a k t a d ı r . Günümüz Kırgız dilinde, günlük yaşamda k u l l a n ı l a n k a v r a m l a r d a n birisi "cönele"d\r. Bizim "öylesine" Türkçe'ye olarak çevirebileceğimiz en çok kullandığımız bu "cönele" k a v r a m ı a y n ı z a m a n d a , k ı s m e n "ekonomik modernleşme" s ü r e c i n i n e t k i s i n d e k i Kırgızlar t a r a f ı n d a n , Kırgız k i m l i ğ i n i n bir a l a m c t - i farikası olarak değerlendirilmektedir. VVeber'in "amaca yönelik rasyonel davranış" k a v r a m ı n ı n t a m karşıtı bir a n l a m ihtiva e d e n "cönele" davranış çerçevesinde, b u ü l k e d e ç o k sayıda ü r e t i l m i ş mizahi söylemlere tanık olunmaktadır. Ayrıca dilin ötesinde, "cönele" davranışın etkisi dışarıdan gelen iş arasında, "iş disiplininin günlük yaşamın her baskın gözükmektedir. adamlarının en yetersizliği çok karşılaştığı gelmektedir. alanında Bu ülkeye sorunlar Verilen işin 12 istisnalar dışında "vs/Atinde" yerine getirilmemesinden sıkça şikayet edilmektedir. Yine konuyu olsalar "yabancı ise, püritanlar"ın ekonomik dahi, bu en bakımdan ülkede çok son şaşırdığı derece "göster/ş// insanların bir zor başka durumda eğlence/cı" için m u t l a k a bir y e r l e r d e n k a y n a k b u l a b i l m e l e r i g e l m e k t e d i r . Öte yandan sokaklarda, yöneticilerin "Adamı adam yapan ça/ışmaJttıı" boyutlarda astıkları, şeklindeki, dev modern t o p l u m u n "et/ıosn\x o l a n , bir t ü r "püıitan erik" y a r a t m a y a y ö n e l i k d ö v i z l e r e sıkça t a n ı k o l u n m a k t a d ı r . Aslında bu durum sadece Kırgızistan'a özgü değildir. Pre-cndüstriyel ya da pre-kapitalist toplumların h e m e n h e m e n tümünde buna benzer kültürel özelliklerle karşılaşmak m ü m k ü n d ü r . B u r a d a ilginç o l a n , sosyal t e o r i d e g i d e r e k d a h a ç o k saldırıya u ğ r a y a n m o d e r n p a r a d i g m a n ı n b u ü l k e a ç ı s ı n d a n , özellikle bu çalışmanın konusunu oluşturan "çalışma etiği" b a ğ l a m ı n d a s a h i p o l d u ğ u işlevselliktir. Bu kavramı araştırmanın ve alındıktan pre-modern sonra, birinci bölümde, toplumlarda VVeber'in ünlü öncelikle, çalışmanın "Protestan çalışma anlamı ele Ahlakı ve K a p i t a l i z m i n R u h u " adlı e s e r i n d e n h a r e k e t l e , k u r t u l u ş a e r m e k için, h a z a l m a y a y ö n e l i k h e r t ü r l ü a r z u y u bastıran, sıkı ç a l ı ş m a disiplinini, çok üretip az tüketmeyi savunan, buna karşılık e l i n d e b i r i k e n k a y n a ğ ı r a s y o n e l olarak k u l l a n m a y ı v u r g u l a y a n v e m o d e r n t o p l u m u n e t h o s ' u olan p ü r i t a n i z m s o r g u l a n a c a k t ı r . Aynı z a m a n d a a r a ş t ı r m a n ı n t e o r i k ç e r ç e v e s i n i o l u ş t u r a n b u b ö l ü m d e , m o d e r n p a r a d i g m a n ı n g e r i l e m e s ü r e c i n e paralel 13 o l a r a k , pliritan e t i ğ i n d e y e r i n i h e d o n i s t / n a r s i s i s t bir k ü l t ü r e bırakması Bell ve süreci tartışılmaktadır. Christopher Lasch, Zygmunt püritanizmin Bauman gerilemesine gibi sosyologlardan paralel olarak Daniel hareketle ortaya çıkan h e d o n i s t / n a r s i s i s t y e n i ç a l ı ş m a k ü l t ü r ü (etiği) i n c e l e n m e k t e d i r . Yine birinci b ö l ü m d e , p ü r i t a n i z m v e h e d o n i z m b a ğ l a m ı n d a , kısaca T ü r k i y e ' d e ç a l ı ş m a etiği s o r g u l a n a c a k t ı r . U y g u l a m a y a ilişkin ikinci b ö l ü m d e ise, t e o r i k a l a n d a ileri sürülen etiği iddialar açısından, bağlamında üniversite tutumları, öğrencilerinin yapılan çerçevesinde incelenmektedir. bir alan çalışma araştırması U l u d a ğ Ü n i v e r s i t e s i n d e , farklı ö z e l l i k l e r e s a h i p o l d u ğ u n a i n a n ı l a n İ k t i s a d i v e İdari Bilimler, T ı p , İlahiyat ve Mühendislik ve Mimarlık Fakültelerinden 500 öğrenci üzerinde bir a n k e t çalışması y a p ı l m ı ş t ı r . A n k e t f o r m u n d a , sorular ü ç g r u b a ayrılmıştır v e k i m l i k soruları d ı ş ı n d a 4 2 soru m e v c u t t u r . . Birinci g r u p , ö ğ r e n c i l e r i n püritan etiğe, serbest zamana ikinci ve grup ı7/;ın sorular ise, keyfini sıkı çalışmaktan çıkarmaya n a r s i s i s t / h e d o n i s t bir n i t e l i ğ e s a h i p o l a n vurgu çok yapan, "yeni çalışma e t i ğ i " n e yönelik tutumlarını anlamaya yöneliktir. Anket formundaki üçüncü g r u p sorular ise, üniversite ö ğ r e n c i l e r i n i n T ü r k i y e ' d e k i ç a l ı ş m a e t i ğ i n i nasıl d e ğ e r l e n d i r dikleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Konuyla ilgili akademik l i t e r a t ü r ü n bir ç o k b a k ı m d a n d ı ş ı n a t a ş a n b u s o r u l a r d a k i e n ö n e m l i h a r e k e t n o k t a l a r ı m ı z d a n birisini W e b e r " i n ü n l ü " İ n s a n kalbinde olanı görür" sözü • o l u ş t u r m a k t a d ı r . Doğrudan çalışmaya yönelik k e n d i tutumlarını açıklamakta n i s p e t e n t u t u k olan öğrenciler, T ü r k i y e ' d e yönelik sorularda, içeriden çalışma birisi etiğini olarak, değerlendirmeye oldukça rahat bir 14 b i ç i m d e d ü ş ü n c e l e r i n i ifade e t m i ş l e r d i r . N i t e k i m ilk g r u p t a y e r alan püritanjzm ve hedonizme yönelik cevaplarını d e ğ e r l e n d i r i r k e n , ü ç ü n c ü g r u p t a v e r i l e n soruların d a d i k k a t e a l ı n m a s ı n d a yarar vardır. A r a ş t ı r m a d a , k a n t i t a t i f y ö n t e m i n bazı e k s i k l i k l e r i d i k k a t e alınarak, mümkün olduğunca kalitatif yöntemden de y a r a r l a n ı l m a y a çalışılmıştır. B u a m a ç l a , ç o k sayıda ö ğ r e n c i g r u b u ile yüz yüze görüşmeler yapılarak, çalışma etiğine yönelik t u t u m l a r ı tartışılmıştır. S o n u ç b ö l ü m ü n d e ise, m e y e tabi t u t u l m u ş t u r . b u l g u l a r g e n e l bir d e ğ e r l e n d i r BİRİNCİ BÖLÜM I. PÜRİTANİZMDEN YENİ HEDONİZME Ç A L I Ş M A ETİĞİ A. "ÇALIŞMA" KAVRAMI VE PRE-MODERN TOPLUMLAR 1. Çalışma Kavramı Ç a l ı ş m a k a v r a m ı n ı n etimolojisi, p r e - m o d e r n t o p l u m l a r d a , çalışmaya yüklenilen anlamlar konusunda oldukça önemli ipuçları v e r m e k t e d i r . Ö r n e ğ i n batı d i l l e r i n d e ç a l ı ş m a a n l a m ı n a gelen "travail", Latince işkence aleti t ü r e m i ş t i r . Yine R o m a l ı l a r ı n ç a l ı ş m a için olan "tripalium"dan kullandıkları "labour" (ya da labor) s ö z c ü ğ ü d e , "zahmef\ "yorgunluk", "aci", "tzdırap" gibi çağrışımlara s a h i p t i r . Yani çalışmak bir t ü r c e z a o l a r a k g ö r ü l m e k t e d i r ( A r e n d t , s. 115; Savater,s. 100). 16 Bizde arasında de ilişki Türkçe'sinde bazı yazarlar, "çalışma" k u r m a k t a d ı r l a r (Savaşır, çalışmak yerine ile "çalmak" Lordoğlu, "işlemek", kökü s.l). Azeri Kırgızistan'da da "emgegr (yani e m e k ) s ö z c ü ğ ü k u l l a n ı l m a k t a d ı r . "Emek" s ö z c ü ğ ü de y i n e Batı dilerindekine bezer biçimde, "yorgunluk" a n l a m ı n a g e l m e k t e d i r . "sıkıntı", "zahmef', A n c a k z a m a n l a , g e r e k Batı d i l l e r i n d e g e r e k s e T ü r k ç e ' d e ç a l ı ş m a k a v r a m ı n a farklı a n l a m l a r yüklenmiştir. Bir tür doğayı değiştirme çabası olan "çalışma" k a v r a m ı n ı n t a m bir t a n ı m ı n ı v e r m e k son d e r e c e g ü ç t ü r . N e y i n çalışma sayılacağı, bu hareketin gerçekleştirildiği, spesifik t o p l u m s a l k o ş u l l a r v e b u n l a r ı n nasıl y o r u m l a n a c a ğ ı ile alakalıdır. Belli bir h a r e k e t i n , çalışma, b o ş z a m a n , ikisi b i r d e n ya da hiç biri o l a r a k y a p ı l m a s ı , var olan z a m a n s a l , m e k a n s a l koşullarla sıkı sıkıya ilişkilidir. Çoğu sosyolojik ve kültürel araştırma, ç a l ı ş m a k a v r a m ı ile ü c r e t l i çalışmayı k a s t e d e r . ( G r i n t , s.10-11). Biz bu araştırmada, "çalışma"yı' en geniş anlamıyla k u l l a n m a k t a y ı z . B u n a g ö r e ç a l ı ş m a , bir k u l l a n ı m d e ğ e r i olan m a l v e y a h i z m e t ü r e t e n h e r t ü r l ü e t k i n l i k t i r ; y a n i " i n s a n ı n yarar s a ğ l a m a k a m a c ı y l a aklı, elleri, a l e t v e m a k i n e y a r d ı m ı y l a m a d d e üzerinde uyguladığı ve sonunda insanı etkileyerek onu d e ğ i ş t i r e n e y l e m l e r i n t ü m ü d ü r " 1 . B u a n l a m ı y l a , ufak t a m i r a t , öğrencilerin ya da ev kadınlarının yaptıkları da çalışmadır ( B r e m o n d , G e l e d a n , s.168). ' Bremond ve Geledan (s.168), çalıma kavramının diğer anlamlarını şu şekilde belirtiyorlar: Dar anlamda çalışma, ödüllendirilen çalışmadır. Çalışma belli bir ekonomik çerçevede (ücretli, sanatkar, serbest meslek erbabı...) başkası için değer üreten etkinliktir Ekonomik açıdan dikkate alınan esas itibarıyla ödüllendirilmiş iştir. Ara anlamıyla çalışma ise. "başkası için değeri olan bir şeyler Üreten bir etkinliktir." Bu anlam, örneğin kişisel temizlikle geçirilen zamanı dışarıda bırakarak, ama ailenin diğer bireyleri için bir değeri olan ev kadının çalışmasını dahil etmek suretiyle işin anlamını sınırlamaktadır.,Ekonomik anlamda çalışma ise, çalışanların tümünün üretken eltilikleridir. 17 "Haz ilkesinin karşıt? bir anlam ifade aralarındaki fakın ortaya konulması farklı olan zaman çalışma gerekir. Applebaum'un m o d e r n ç a ğ d a boş zamanı ç a l ı ş m a k (s.50) da belirttiği ş e k i l d e , tan eden boş zaman k a v r a m ı ile k a v r a m ı n ı n d a h a iyi a n l a ş ı l a b i l m e s i için, veya koşul olarak anlama eğilimimiz vardır. Ç a l ı ş m a , gerginlik, ç a b a , g a y r e t ve z a h m e t içerir, oysa boş zaman çabasız, zorlukla rahat yapılır, ve oysa zevk boş vericidir. zaman Çalışma, zorlama zorlamasız ve ve varoluşu s ü r d ü r m e k için z o r u n l u d e ğ i l d i r . Ç a l ı ş m a bir a m a c a y ö n e l i k bir araç olarak g ö r ü l ü r , oysa b o ş z a m a n k e n d i i ç i n d e bir a m a ç olarak k a b u l edilir. Ç a l ı ş m a diğerleri h a r c a n m ı ş z a m a n d ı r , oysa boş zaman insanın kendi için zamanıdır. Ç a l ı ş m a n ı n t o p l u m s a l olarak yararlı ve t o p l u m için z o r u n l u l u k o l d u ğ u n a inanılır, oysa boş z a m a n ı n tadı b i r e y s e l o l a r a k çıkartılır. Ç a l ı ş m a , ö d ü l l e n d i r i l i r , oysa b o ş z a m a n k e n d i kendinin ödülüdür ve kendi kendini tatmin eder. sıklıkla rutin özgürleşme içinde ve veya seçim yeksenaktır, tatildir, yapmaya öte yandan rutinden imkan örgütlenir, sıkı sıkıya tarafından düzenlenmiştir, oysa zaman özgürleşmeye sağlar. başkalarınca boş Çalışma Endüstriyel programlanmış boş ve bir kendi çalışma ve zamanda, saatler insan işvereninden, zamanlamalardan, programlardan ve sistematikl e ş t i r m e l e r d e n k u r t u l m u ş t u r . Ç a l ı ş m a y ı , o y u n y a d a s a n a t gibi başka hoşa giden uğraşlardan ayırt zorunluluk ilkesidir ( S a v o t e r , s. 100). etmenin en iyi yolu, 18 2. Pre-Modern Toplumlarda Çalışma "Çalışma" kavramıdır. ya "çalışma da etiği1" . m o d e r n çağın bir P r e - m o d e r n toplumlarda g ü n ü m ü z d e k i anlamıyla bir ç a l ı ş m a söz k o n u s u d e ğ i l d i r v e p r e - m o d e r n i n s a n S o m b a r t ' ı n "doğal" deyimiyle faaliyetler, bir sadece düzenlenir; insandır. var çiftçiler ya olmak da Bu için toplumlarda yeterlilik zanaatkarlar ekonomik ilkesine çalışmaya, göre sadece "geçimlerini sağlayacakları bir g ö z l e bakarlar ve d a h a fazla da bir şey beklemezler. Buna karşılık iktisadi yaşam, atadan kalma usullerle, g e l e n e k s e l kurallara g ö r e b i ç i m l e n i r ( S o m b a r t , s.39). Ö t e y a n d a n "çalışma" d ü ş ü n ü r l e r a r a s ı n d a ö z e l l i k l e A n t i k çağda köle sınıfa değerlendirilmiştir. "aşağılık" özgü Çünkü çalışma bir "zorunluluk" bir "beden üzerinde bir denetim" k u r m a sürecidir. "zorunluluk" bir "özgürlük" ve değerlendirilmiş ve özgür birinin insanların kavram zıddı olarak gereği Oysa Antik çağda kavramlar olarak zorunlulukların kölesi o l a m a y a c a ğ ı v u r g u l a n m ı ş t ı r . N i t e k i m A n t i k ç a ğ d a filozoflar bir çok konuda kölelere ihtilaf özgü halinde aşağılık olmalarına bir iş olduğu rağmen, çalışmanın konusunda ittifak etmektedirler. "Tembellik belirttiği şekilde Hakkı"nın bu çağda yazarı bir ç o k Lafargue'nin şair de tembelliğe (s.21) övgüler d ü z m ü ş t ü r ; ö r n e ğ i n P l a t o n C u m h u r i y e t adlı e s e r i n d e şunları söylüyor: " D o ğ a , n e k u n d u r a c ı y a r a t m ı ş t ı r n e d e d e m i r c i . B u t ü r uğraşlar, 1 onları uygulayan insanları, o aşağılık ücretlileri, Çalışma etiği, Üretken emeğe ya da çalışmaya, çalışanlar ya da bu emeği harcayanlar tarafından kendi başına bir olgu olarak değer verilmesini: toplumsal baskıların, teşvik primlerinin ya da işverenlerin işgüçlerinden azami çıktıyı elde etmek amacıyla geliştirdikleri başka araçların sağlayabileceğinden daha fazla çaba harcanmasının özendirilmesini anlatan birlerim (Marshall, s. 1 1 0 ) . 19 durumları dolayısıyla siyasal hakları olmayan adsız sefilleri a l ç a l t m a k t a d ı r . Yalan s ö y l e m e y e v e a l d a t m a y a alışık t ü c c a r l a r a gelince, o n l a r a s i t e d e k a ç ı n ı l m a z bir k ö t ü l ü k o l a r a k k a t l a n a biliriz a n c a k . D ü k k a n ticareti ile alçalan y u r t t a ş , b u s u ç için kovuşturulacaktır. çaptırılacaktır. Suçu Suçun belli her olursa bir yıl yenilenişinde hapis ceza cezasına iki katına çıkacaktır." Romalılar ise Antik çağ düşünürlerine göre çalışmak k o n u s u n d a n i s p e t e n d a h a ılımlı g ö r ü n s e l e r bile ö z ü n d e , o n l a r d a d a m o d e r n çağa ö z g ü ç a l ı ş m a y a y ö n e l i k o l u m l u t u t u m m e v c u t değildir. Onlar, soylu askerliği kabul ederler. meslek olarak sadece tarım ve ve ö z g ü r B u n a karşılık b ü t ü n y u r t t a ş l a r g e ç i m l e r i n i s a ğ l a m a k için, yasal o l a r a k k ö l e l e r e ö z g ü hiç bir "aşağılık iş" (meslekleri böyle tanımlıyorlar) y a p m a k zorunda kalmıyorlardı. Çiçero'nun şu sözleri Romalıların görüşlerini yansıtması açısından önemlidir: "Ticaret ne üretebilir namusuyla? D ü k k a n a d ı n ı taşıyan hiç bir şey d ü r ü s t bir i n s a n a y a r a ş m a z . T ü c c a r l a r , yalan s ö y l e m e d e n k a z a n ç e l d e e d e m e z l e r , 'oysa y a l a n d a n d a h a utanç verici ne vardır! Öyleyse emeklerine ve zanaatlarına aşağılık bir ş e y g ö z ü y l e bakabiliriz. Ç ü n k ü , h e r k i m k i e m e ğ i n i p a r a karşılığında verirse, kendini satmış ve köle d u r u m u n a d ü ş m ü ş o l u r " ( A k . L a f a r g u e , s.21). Ç a l ı ş m a , m o d e r n ç a ğ d a e n d ü s t r i l e ş m e s ü r e c i n e paralel olarak, toplumsal yaşamda merkezi için yapılan olmamış ve bir süreçtir "özel alan"a bir "doğal insan"\ Pre-endüstriyel toplumların ve asla önem kazanmıştır. için, ç a l ı ş m a g e ç i m "toplumsal bütünlük" hapsedilmiştir. unsuru "kamusal Çalışmanın alan"da g e r ç e k l e ş t i r i l m e s i , m o d e r n ç a ğ ı n bir ü r ü n ü d ü r . pre-endüstriyel toplumlarda insanlar şimdikinden daha Yine az 20 a t a d a n k a l m a doğal çalışmaktadırlar. Çalışma, b ü y ü k ölçüde yaşama ritmine bağlı sezgisel bir hünerdir. D a h a fazla k a z a n m a k için, k i m s e ç a b a s ı n ı y a y g ı n l a ş t ı r m a k v e y a d e r i n l e ş t i r m e k f i k r i n d e değildir. İşçi m ü m k ü n o l d u ğ u n c a , fazla çalışarak g ü n d e n e k a d a r k a z a n a b i l i r i m d i y e değil, bugüne k a d a r k a z a n d ı ğ ı m geliri, t e m i n için n e k a d a r ç a l ı ş m a l ı y ı m d i y e sormaktadır. Nitekim sanayileşmenin" başlangıç yıllarında işçilerin s ü r e k l i t a m g ü n ç a l ı ş m a y ı i s t e m e m e l e r i ilk fabrikaların çökmesine yol "Çalışmazlarsa, gerekenlere açmıştır (Gorz, dünyanın yoksul sonu diye s.35). Bu konuda geleceği acımaya için, kalkarsak, Burke, çalışması insanlığın d u r u m u n u c i d d i y e a l m ı y o r u z d e m e k t i r . " (Ak. P o l a n y i , s . 131) "iş şeklindeki ifadesiyle, tehlikelerine işaret e t m i ş t i r . girişimcilerin deyimiyle bu disiplini"ndeki Bu sebeple "uyuşuk", yetersizliğin de "tember ilk dönem işgücünü ç a l ı ş t ı r a b i l m e k için a d e t a y a ş a m a d ü z e y i n i n s ı n ı r ı n d a , d ü ş ü k ü c r e t politikası i z l e n m i ş t i r . Bir d i ğ e r ifade ile P ü r i t a n i z m i n ( T a b a l o d a b k . C a l v i n i z m ) öncesinde karşılık "boş zaman" "çalışmak" (leisure) olumlu karşılanmış, olumsuz değerlendirilmiş ya ç a ğ d a k i a n l a m ı y l a asla y ü c e l t i l m e m i ş t i r . buna da m o d e r n 21 Tablo.l.l.Antik Yunan, Roma, Erken Hıristiyanlık ve Calvinizm'de Çalışma ve Boş Zaman Anlayışları. Çalışına Dönemler Boş zaman Antik Yunan kültürü Olumsuz Tefekkür Roma kültürü Amaçlan gerçekleştirmek için gerekli Daha çok çalışmak için dinlenme Krkcıı 1 Iristivanlık İnsan ihtiyaçları için gerekli (ulvini/m C e n n e t e "seçilenler" arasına girebilmek için bir araç \ Hoş /aman:. Tanrının tefekkürü Serbest zaman: Tembellik E. E. Bear , T h e Sensetive I, John YViley&Sons,Inc.,1975, s.l8'den dönüştürülmüştür. Epistemolojik edersek tartışmaları bir tarafa modern/endüstriyel/kapitalist paralel olarak, yüceltilmesi"' ve Horkheimer) ağırlığını daha "püritan etik", ya da bırakarak uygarlığın çok ifade yükselişine "çalışmanın hissettiren "kapitalizmin ideolojisi" ( M a r k s ve "kapitalizmin ethos'ti" (Weber ve Bell ) haline gelmiştir. B. ENDÜSTRİ UYGARLIĞININ YÜKSELİŞİ VE PÜRİTAN ETİK 1. Püritan Etik K a p i t a l i s t / e n d ü s t r i y e l d ü z e n i n i n g e l i ş i m i n e paralel olarak, büyük miktarlarda işgücü pre-endüstriyel toplumun kazancın peşindedir. gereksinimi ortaya ç ı k m ı ş t ı r . "tembeF insanı, y a ş a y a b i l e c e ğ i Kapitalist girişimcinin Oysa kadar fabrikasını ç a l ı ş t ı r a b i l m e s i için ise d a h a fazlasına g e r e k s i n i m i vardır. Ö t e 22 y a n d a n köle e m e ğ i kullanımı, A d a m Smith'in de vurguladığı şekilde, kadar pek rasyonel fazla değildir; yiyip, çünkü çalışabileceği bir k ö l e , kadar da yiyebileceği az çalışmaya b a k m a k t a d ı r ( S e e , s. 152). Eğer endüstri Weber, karşıtı yoldan "çalışma devrimi disiplinim giderek ifade bir zorunluluk g e t i r m i ş t i r . Bazı yazarlara g ö r e ( N i g o h o s i a n , dönemde kapitalist t o p l u m u n etmiştir'; örneğin bir "Papaz haline 1980) kilise, bu "entelektüel ordusu" idarecinin: edersek, gibi hareket sınıfının etkisini alabildiğine g ü ç l e n d i r m e k istiyorum. Ç ü n k ü keyfine bak diyen felsefeyi değil, öğreten iyi o n a b u d ü n y a d a acı ç e k m e k için b u l u n d u ğ u n u felsefeyi yayma bakımından güveniyorum papaz sınıfına" ş e k l i n d e k i sözleri m e v c u t ilişkiyi d e s t e k l e r n i t e l i k t e d i r ( L a f a r g u e , s . 11). Ö t e y a n d a n b u s ü r e ç t e ç a l ı ş m a etiği ile e ğ i t i m a r a s ı n d a k i ilişkiyi d e i h m a l e t m e m e k g e r e k i r ( N a y l o r ; H e l l e r , Ruiz-Quinr,anilla,.s.5080). eğitim, "dakikliğr t a r i h b o y u n c a insanları harekete Özellikle zorunlu ve "disiplini' v u r g u l a m ı ş t ı r . Bilindiği ş e k i l d e > din, g e ç i r m e d e h e p e n g ü ç l ü u n s u r l a r d a n birisi o l m u ş t u r . W e b e r , m o d e r n k a p i t a l i z m i n o r t a y a ç ı k ı ş ı n d a asıl belirleyici u n s u r u n P r o t e s t a n l ı k o l d u ğ u n u ifade e t m e k t e d i r . O ' n u n " P r o t e s t a n E t i k ve Kapitalizmin Ruhu" adlı çalışmasında ortaya attığı tez, ' E. Fromm'un (s.67) da belirttiği şekilde, kapitalizmin ekonomik gelişmesine, ruhsal atmosferdeki önemli değişiklikler etki etmiştir. Ortaçağın sonlarına doğru bu dur durak bilmezlik ruhu yaşamın içine girmiştir. Çağdaş anlamdaki zaman kavramı gelişmeye başlamış ve dakikalar önem kazanmıştır. Bu yeni zaman duygusunun belirtisi, Nürnberg'de saatlerin on altıncı yüzyıldan itibaren çanlarını çeyrek saatte çalması gerçeğidir. Bir çok tatil bir talihsizlik olarak görülmeye başlanmıştır. Zaman öylesine değerliydi ki, bunun yayarlı olmayan hiçbir amaç için harcanmaması gerektiğine inanıldı. Çalışma, giderek en büyük değer durumuna geldi. Çalışmaya yönelik yeni bir tutum gelişti ve öylesine güçlendi ki, orta sınıf kilisenin kurumlarının ekonomik ürelkensizliğine karşı artan bir içerleme duymaya başladı ve beceriklilik en büyük ahlaki özellik halini kazandı. 23 yayınladığı tarihten itibaren, l e h t e ve aleyhte geniş yankılar uyandırmıştır. Braudel (s.65-6) gibi tarihçiler tarafından "yüzeysei ve "abartılı" olarak değerlendirilmiştir. Gerek W e b e r ' d e n ö n c e , g e r e k s e W e b e r ' d e n sonra, ç o k sayıda tarihçi, m o d e r n kapitalizmin o l u ş u m u n u , "sermaye birikimi", "yahudi etiği", "rönesans" "reform hareketleri" ve bunlarla bağlantılı "matematiğin, kantitatiflbilimsel d ü ş ü n c e n i n " gelişimi gibi (Nef, s.93; S e e , s.25) P r o t e s t a n e t i k t e z i n i n d ı ş ı n d a f a k t ö r l e r l e açıklamak yoluna gitmişlerdir4. M a x W e b e r , " P r o t e s t a n E t i k v e K a p i t a l i z m i n R u h u " adı altındaki çalışmasında, reddetmemekle beraber, diğer kendine gerekçeleri özgü bir tümüyle yaklaşım ortaya k o y m u ş t u r ; M a r k s ' ı n (s.20) " b i r e y l e r i n n e o l d u ğ u , ü r e t i m l e r i n i n maddi koşullarına dayanır" şeklindeki anlayışına karşılık, geliştirilmiş "idealisf bir olarak cevap "ekonomik olan, deteimìnìsf "anti-marksisf ve (Turner, s.22; yorumlanmıştır H a m i l t o n , R o s e , s.46; S c h r o e d e r , 1 9 9 6 , s.141) T a w n e y ' e ( I b ) göre ise Weber, psikolojik gelişimindeki Ancak 16. Protestan ve 17 etik koşulların yüzyıldaki tezinde, etkisini genel siyasal, kapitalizmin araştırmaktadır. ekonomik ve t o p l u m s a l k o ş u l l a r d a d i k k a t e a l ı n m a l ı d ı r ( B k z . T a b l o . 1.1). 4 Weber'in çalışmasına yönelik Giddens ve Sprinzak gibi yazarlar başka eleştirilerde getirmişlerdir (Furnham, s.3): a. Weber hem protestan teolojiyi hem de katolik teolojiyi yanlış anlamıştır, b. Weber tezini desteklemek için esasta Anglo Sakson materyallerle sınırlamıştır; buna karşılık Almanya, Hollanda ve İsviçre gibi örnekler alınan diğer Avrupa ülkelerinin verileri onun hipotezini desteklemekte yetersizdir, c. Weberin kapitalizmin ilk formalarıyla modern formu arasındaki ayrımı yersizdir; çünkü, "kapitalizmin ruhu", çok daha önce ortaya çıkmıştır, d. Modern kapitalizm ile püritanizm arasında olduğu varsayılan ilişki, asılsızdır. Gerçekte, püritan ideoloji ve uygulamaları, daha önce tesis edilen ekonomik değişmelerin ikincil bir fenomenidir. 24 Tablo. 1.2. Protestanizm ve Kapitalizm Arasındaki İlişkiye Yönelik Yaklaşımlar YAZAR DÜŞÜNCELERİNİN ÖZETİ Werner Sotnbard l ( >02'dc"kapitalizmin ruhu" kavramını geliştirdi ve Protestanizmin çok öncesinde kapitalizmin köklerinin mev cudiyeti kararına vardı. Sıımbart, kapitalist ruhun ana kay nağının, Yahudi elifti ve uygulamasında yattığını iddia etti. (Ekonomist) R. Stephen Warner (Sosyolog) HM Robertson (İktisat tarihçisi) UH. Tawnty ( iktisat tarif/çişi) Kurt Satnudson ((İktisat tarihçisi ve gazete editörü) H. Stutgard Hughes (Tarihçi) O'na göre, Kapitalizmin gelişiminde dinin önemini ispatlamak için sistematik kanıtlar ileri süren Weber, gelişmede, sınıf mücadelesinin rolü hakkındaki Marks'ın gö rüşlerini genişletti. Weber insan davranışının karmaşıklığını doğru algıladı ve Weber'in iddiasını, kapitalizmin urtava çıkmasında (ek belirleyici kavramdır şeklinde yanlış unlamamız gerektiği görüşünü savundu. Kobcrcson'a göre, dinsel faktörlerin itmesiyle değil, uygarlığın maddi koşullarının sonucunda ortaya çıkmıştır. Fransız Katolik vaizleri, çalışan ve tutumlu yaşamı Protestan papazlardan daha az vurgulamamalardır. Kapitalizmin ortaya çıkmasında Protestanizm önemli bir faktördür ancak, bu süreçte sadece Calvinizm ve l'ütitanizm değil bütün Protestanlar önemlidir. Bunun yanında 16. vc 17 yüzyıldaki genel siyasal, ekonomik ve toplumsal koşullarda dikkate alınmalıdır. Weber'in yaklaşımı Katolik Belçika'nın sanayileşmesini açıklayamaz. Kapitalizmi ortaya çıkartan küçük tasarruflar değil, büyük miktarlarda risk, şans ve doğal kaynaklardan ekle edilen büyük sermayedir. Weber teoriye çok fazla, fakat olgulara (facts) çok az yer veriyor. Weber'in yaklaşımı zor anlaşır ve geniş ölçekli. Weber, dikkatli bir biçimde bilim adamı özelliklerinin yanı sıra ilgili dokümanlar dikkati bir biçimde, yaratıcı Cesaret ile birleştirmiştir. Biz Weber'in çalışmasını, kapitalizmin gelişiminde Protestanlığı, tek belirleyici faktör değil, etkileyen bir faktör olarak anlamalıyız. Kay. Gren'den ak. Furnham, s. 4. 25 Bir a ç ı d a n , W e b e r b u " e n ç o k t a n ı n a n v e e n ç o k yanlış a n l a ş ı l a n " ( S e n n e t t ' i n , s.413) t e o r i s i n d e , k a p i t a l i s t uygarlığının içsel f a k t ö r l e r i n e v e ö z e l l i k l e d e d i n i n i n e t k i s i n e ağırlık ver m e k t e d i r . D i ğ e r taraftan d a W e b e r , P r o t e s t a n e t i k ( d a h a ö z e l d e ifade e d e r s e k P ü r i t a n e t i k ) t e z i y l e , t a r i h s e l bir analiz o l d u ğ u kadar, hatta ondan anlamada bir nedeniyle önem "modernliğin çok analiz daha taşımakta krizi"", önemlisi çerçevesi "endüstri ve (yani modern "ideal günümüzde toplumunun kapitalizmi tip") sunması sosyal sonu" ve teoride "püritantn ölümü" t a r t ı ş m a l a r ı n d a W e b e r çıkış n o k t a s ı n ı o l u ş t u r m a k t a d ı r . tezi, S c h c r o e d e r ' e (1996, s . 141) g ö r e , Weber'in Protestan etik "Batı büyüsünün hakkında, akılcılığı", kendisinin ve "dünyanın "kültürel değişme analizi" bozulması" içerisinde, m e r k e z i bir y e r t u t a n s ü r e ç l e r e ilişkin, bir analizin parçasıdır. Gert ve Mills, Weber* ın Protestan etiği y a z a r k e n ç a ğ d a ş kapitalizmin k ö k e n i n d e düşüncelerin özerk rolünü vurgulamayı a m a ç l a m a s ı n a d i k k a t ç e k i y o r . Weber, ç a ğ d a ş ' k a p i t a l i z m i n d o ğ u ş aşamasında özel bir kişilik tipine (Chalcraft) ihtiyaç duyduğunu d ü ş ü n m e k t e d i r . B u kişilik t i p i n i d e , f a r k ı n d a o l m a d a n k a p i t a l i s t d a v r a n ı ş b i ç i m l e r i n e u y g u n kişilik t i p i n i n g e l i ş m e s i n e , yol a ç a n bir dizi d ü ş ü n c e y e , inanmanın psikolojik sonucu olarak görmüştür'. 5 Protestan izm ve Calvinizmin psikolojik boyutuna ilişkin analizinde Fromm, bu öğretilerin seslendirdiği toplumsal sınıfların ruhsal durumlarını tartışmanın yanında, I ııther'in ve Calvin'in kişilik tiplerini de sorgular. Luther'in, bir insan olarak, tipik bir "otoriter kişilik" olduğuna değinir. O n a göre, Luther, olağandışı ölçülerde katı bir baba tarafından yetiştirildiği ve bir çocuk olarak daha az sevgi ya da güvenlik yaşadığı için, kişiliği otoriteye yönelik değişmez bir ikilikle yoğrulmuştur; otoriteden nefret etmiş ve otoriteye baş kaldırmış, ama aynı zamanda da hayranlık duymuş ve boyun eğme eğilimi göstermiştir. Yaşamının tamamı boyunca her zaman için karşı çıktığı ve hayranlık duyduğu otoriteler olmuştur: gençliğinde babası ve manastırdaki ustalar: daha sonra da papaz ve prensler. İçini aşırı bir yalnızlık, güçsüzlük ve kötülük duygusu, ama aynı zamanda egemen olma tutkusu doldurmuştur. Sadece zorlanımh bir kişiliğin (Devamı arka sayfada)... 26 Ç a ğ d a ş k a p i t a l i z m i n arka p l a n ı n ı n s p i r t u l i s t bir a ç ı k l a m a s ı n ı veren Weber, bir takım dinsel kavramlarla yola çıkmıştır ( G e r t & M i l l s , s . 6 4 ; ) . W e b e r ' d e n ö n c e ç o ğ u yazar, k a p i t a l i z m i n kökenlerinde dinin böylesine önemine az yer vermişlerdir ( G i d d e n s S.729). m o d e r n k a p i t a l i z m i n irrasyonel o l d u ğ u n a ilişkin Marks'ın i d d i a l a r ı n ı n t a m a k s i n e , W e b e r için m o d e r n k a p i t a l i z m i n e n önemli özelliği k a z a n m a açlığı olsa onun rasyonelliğidir. ile a y n ı ş e y o l m a d ı ğ ı n ı , irrasyonel güdülerin dizginlenmesi ( e n Kapitalizmin azından dengelenmesi ile) ö z d e ş l e ş t i r m e k t e d i r . A n c a k , y i n e kazanç süreciyle özdeşleştirmektedir. sürekli y e n i l e n e n , "kazanç" ve sınırsız a n c a k , k a p i t a l i z m i olsa O'na "verimlilik" rasyonel olarak de k a p i t a l i z m i göre Kapitalizm, peşindedir. Böyle o l m a k z o r u n d a d ı r . B ü t ü n bir e k o n o m i k s i s t e m i n kapitalist düzeni içinde verimliliğe ulaşma mahkumdur" ( W e b e r , imkanı taşımayan bir işletme batmaya 1985, s. 14-15). olabileceği ölçüde kuşkular altında kıvranmış ve sürekli olarak da içsel bir güvenlik duygusu verecek ve onu belli bir belirsizlik işkencesinden kurtaracak bir şeyler aramıştır. Başkalarından özellikle de kalabalıklardan nefret etmiş, kendinden yaşamdan nefret etmiştir. Bunca nefretten tutkulu ve umutsuz bir sevilme özlemi doğmuştur. Varlığının tamamını kuşkuyla, korkuyla ve içsel yalıtımla kaplamış ve bu kişisel temelde o. ruhsal açıdan çok benzer olan bir konumdaki toplumsal grubun şampiyonu olmuştur (s. 74). Lııther, vaaz verdiği toplumsal sınıflara zaten yayılmış olan önemsizlik duygusunu açığa çıkartmanın ötesinde bir şey yapmamıştır; onlara bir çözüm önermemiştir. Birey sadece kendi önemsizliğini kabul ederek değil, ayrıca kendi kendisini son kertesine kadar küçük düşürerek, hem bireysel irade kırıntısından vazgeçerek, kendi bireysel gücünü reddedip ayıplayarak, tanrı tarafından kabul edilmeyi umabilir. Luther'in tanrıyla olan ilişkisi tam bir boyun eğme ilişkisidir. Psikolojik terimlerle onun inanç kavramı şu anlama gelir; eğer hepten boyun eğersen kendi bireysel önemsizliğini kabul edersen, o zaman gücü tek olan fanrı seni sevmeye ve kurtarmaya istekli olabilir (s. 87). Böylece Protestanlık öğretileri yoluyla insan, çağdaş sanayi sisteminde oynayacağı rol için ruhsal olarak hazırlanmıştır Lııther ve Calvin, insanı çağdaş toplumda üstlenmek zorunda olduğu rol (yani kendi özünün önemsiz olduğu duygusu ve kendi yaşamını kendine ait olmayan amaçların hizmetine hepten terk etmeye hazır olma), için psikolojik açıdan hazırlamıştır (s. ) 16). 27 E n d ü s t r i uygarlığının ( W e b e r b u n a k a p i t a l i z m diyor) g e l i ş i m i n e paralel o l a r a k ev ile işin bir birinden ayrtlmtşttr. Ö z e l l i k l e ç a l ı ş m a h a y a t ı n d a t o p l u m s a l ilişkiler formelleşmiş, akılcı esaslara g ö r e d ü z e n l e n m i ş b ü r o k r a t i k k a i d e v e n i z a m l a r h a k i m o l m u ş t u r . Ö r g ü t l e r d e duygusal ilişkiler'geri p l a n a itilmiş v e m ü m k ü n o l d u ğ u n c a m e k a n i k bir anlayış ç e r ç e v e s i n d e , i n s a n i l i k t e n u z a k bir d ü z e n e g e m e n k ı l ı n m a y a çalışılmıştır. A s l ı n d a büyü ve sihirden arınma ve rasyonelleştirme, s a d e c e çalışma hayatında göstermektedir. pratik bir O amaca, hesaplanmasıyla, şeklinde farklı değil toplumun rasyonalizmi, eldeki her alanında "Kesin verilerin olarak gitgide kendini belirlenmiş daha doğru s.250). metodik olarak varılmasıdır"(1986, tanımlamaktadır. Weber farklı akılcılaştırma biçimleri dönüştürmeye dünyayı kültür olabileceğini yönelik, çevrelerinde, söylüyor. yukarıdaki r a s y o n e l l e ş t i r m e n i n batıya özgü o l d u ğ u n u belirtir. Ancak anlamda Oysa başka k ü l t ü r l e r d e k i r a s y o n e l l i k (ör. Ç i n ' d e ) , d ü n y a y a egemen o l m a k t a n z i y a d e , o n a uyum s a ğ l a m a s ü r e c i d i r ( Ö z l e m , s.58). Habermas'a kavramı olan ile, göre (s.38) bilimsel-teknik toplumların "modernleştirme" "Weber, "rasyonelleştirme" ilerlemenin "modernleşmekte" kurumsal diye çerçeveleri bilinen etkilerini üzerindeki, anlatmaya ç a l ı ş m ı ş t ı r " . Bir d i ğ e r ifade ile, W e b e r , k ü l t ü r e l m o d e r n l e ş m e s ü r e c i n i , sosyal e y l e m i n , b i ç i m s e l r a s y o n e l l e ş m e s i n d e k i artışı o l a r a k t a n ı m l a m a k t a d ı r ( W a t e r s , s. 181). W e b e r ' e göre b i l i m s e l t e k n o l o j i k g e l i ş m e ( v e dolayısıyla a k ı l c ı l a ş t ı r m a ) s a d e c e e k o n o m i k a l a n d a değil, h a y a t i m i z i n h e r a l a n ı n d a u y g u l a n m a k t a d ı r ( S c h r o d e r , 1997, s.127). Verimlilik ilkesinden toplumsal hareket eden araçsal akıl, bütün 28 eylemleri, fayda/maliyet bedeninin kendi (hatta hesabına cinsel indirgemiştir; buna a r z u l a r ı n ı n ) denetimi de kişinin dahildir ( T u r n e r , 1996, s.86). Batı'da m o d e r n kapitalizmin gelişimini, kökleri P r o t e s t a n etiğe dayanan rasyonelleştirme6 kavramı çerçevesinde açıklayan W e b e r , b u s ü r e c i n , r e f o r m h a r e k e t l e r i y l e a ç ı k l a n m a s ı n a karşı çıkmaktadır. bir O'na göre reform, kilise t ü m ü y l e kaldmlmast o l m a y ı p üzerinden anlamla değiştirilmesidir. otoritesinin Ekonomik yaşam b i ç i m i n farklı var olan açıdan gelişmiş ü l k e l e r d e r e f o r m c u l a r kilise v e d i n i o t o r i t e n i n y a ş a m ü z e r i n d e k i etkisinin çok olmasından değil, tersine çok az olmasından y a k ı n m ı ş l a r d ı r ( W e b e r , 1985, s.29). Ülkenin eğitim daha ile dini havası ve aile kazanılan dini özellikler, sonraki mesleki büyük " ö t e dünyalılığı", kaderini çevresinin yönlendirdiği kişinin meslek seçimini ve etkilemektedir. Katolikliğin e n y ü k s e k ideali o r t a y a k o y a n asketik (çileci) özelliği, taraftarlarına b u d ü n y a n ı n n i m e t l e r i k a r ş ı s ı n d a b ü y ü k bir umursamazlık i ç i n d e o l m a y ı öğretmiştir(1985, s 31). B u n a karşılık İngiliz, H o l l a n d a l ı , A m e r i k a l ı P ü r i t a n l a r d a d ü n y a z e v k l e r i n i n k a r ş ı s ı n d a o l m a özellikleri ile t a n ı n m ı ş l a r d ı r ; a n c a k onlar, K a t o l i k l e r v e d i ğ e r D o ğ u d i n l e r i n i n ç o ğ u n d a n d a h a fazla bu dünyalı o l m u ş l a r d ı r . Bir d i ğ e r ifade ile iki m e z h e p t e b i r e y l e r e arzularım bastırmayı, kendilerini kontrol etmeyi öğütlüyor. Ancak b i r i n c i s i n i n ö t e d ü n y a l ı l ı ğ ı n a karşı ikincisi d a h a sektiler, y a n i bu dünyalıdır. Püritanların asketizmi, d a h a çok üretmek, b u n a karşılık, d a h a az tüketmek ş e k l i n d e k e n d i n i gösterir. Meslek k a v r a m ı tanrı " Weber'in rasyonalite kavramına yönelik tartışmalar için bkz. Ahmet İmkan Olarak Modernité, s. 148-158. Çiğdem, Bir 29 b u y r u ğ u o l a r a k k a b u l edilir ve çok çalışmak kutsal/aştırılır. Adeta b ü t ü n a h l a k i k u r a l l a r bir \m pragmatizme d ö n ü ş t ü r ü l m ü ş t ü r . Protestanlık, Tanrı ile kul arasındaki aracı kurumları d e v r e d e n ç ı k a r t a r a k , kişiyi s a d e c e T a n r ı ile b a ş başa b ı r a k m ı ş t ı r . Dolayısıyla gelişmenin önündeki gelenekten kaynaklana b i l e c e k e n g e l l e r i n tasfiyesi için u y g u n bir o r t a m d o ğ u r m u ş t u r . Hedonist yaşam b i ç i m i n i da modern ve gösteriş tüketimine karşı ç ı k m ı ş t ı r . kapitalizmin kendisini gelenekselliğin gelişme aşamasında, ortaya ayak bağlarından kurtarmış, Bu çıkan, yaşama z e v k i n i b ı r a k ı p , k e n d i s i n i ç a l ı ş m a y a v e r m i ş o l a n , akılcı p ü r i t a n kişilik tipi, m o d e r n k a p i t a l i z m i n g e l i ş i m i için son d e r e c e u y g u n bir e t h o s geliştirmiştir. B ö y l e c e , A y d ı n l a n m a ' n ı n d a e n b ü y ü k ö z l e m i olan " a k l ı n y ö n e t t i ğ i bir t o p l u m " u n h a k i m i y e t i ilan e d i l m i ş t i r . G e l e n e k s e l d o ğ a l insan d e ğ i ş t i r i l m i ş v e a r z u l a r b ü y ü k ö l ç ü d e bastırılmıştır. W c b e r ' i n d e y i m i y l e , b a ş l a y a n a c ı m a s ı z r e k a b e t s a v a ş ı n d a saflık b o z u l m u ş v e b u n a karşılık b ü y ü k servetler kazanılmıştır; ancak k a z a n ı l a n b u s e r v e t l e r , t e k r a r faize yatırılarak, para e k o n o m i k y a ş a m a y e n i d e n s ü r ü l m ü ş t ü r . E s k i r a h a t v e sakin y a ş a m b i ç i m i , yerini katı kurallara bırakmıştır. Bu sürece katılanlar y ü k s e l m i ş l e r d i r ; ç ü n k ü b u n l a r , t ü k e t m e k için değil k a z a n m a k için yola ç ı k m ı ş l a r d ı r (1985, s.55-6). Bir d i ğ e r ifade ile, d ü n y e v i a s k e t i k H ı r i s t i y a n l ı k , sahibi olmanın dünyevi zevkine var gücüyle karşı mal çıkmış, t ü k e t i m i ö z e l l i k l e d e l ü k s t ü k e t i m i sınırlamıştır. B u n a karşılık mal kazancını psikolojik olarak geleneksel ahlakın y a s a k l a r ı n d a n k u r t a r m ı ş , k a z a n ç u ğ r a ş ı n ı n zincirlerini k u r t a r ı p , b u n u y a l n ı z yasal h a l e g e t i r m e k l e k a l m a m ı ş , ayrıca d o ğ r u d a n d o ğ r u y a t a n r ı n ı n isteği olarak g ö r m ü ş t ü r ( W e b e r , 1985, s. 137). 30 A n c a k k a p i t a l i s t r u h ile d o l u o l a n P ü r i t a n l a r , d ü n y a i ş l e r i n d e n uzaklaştırdığı için, zamanla kiliseye karşı da kayıtsız hale g e l m i ş l e r d i r ( W e b e r , 1985, s.56). Sonuçta, kendisini ritüel z e v k l e r d e n arındırmış, b e d e n s e l nazlarını denetim altına almış, çalışmayı/üretimi bir ibadet h a l i n e d ö n ü ş t ü r m ü ş , rasyonel d ü ş ü n m e y i v e d ü n y a y ı amaçları doğrultusunda en ekonomik şekilde dönüştürmeyi kendisine ilke e d i n m i ş p ü r i t a n , m o d e r n / e n d ü s t r i y e l t o p l u m l a r ı n p r o t o t i p i olmuştur7. M o d e r n k a p i t a l i z m i n s i m g e s i olan p ü r i t a n e t i k v e o n u n akılcılaştırma olduğu ilkeleri, 20. ona alternatif kadar, toplumlarda da benzer Yüzyılda kapitalist olarak şekillerde ortaya toplumlarda çıkan uygulamaya sosyalist geçirilmiştir. Örneğin kapitalizmin çehresini değiştiren, Taylor'un "bilimsel yönetim" ilkelerini uygulamak da hiç bir s a k ı n c a g ö r m e y e n L e n i n , şöyle diyor: " S o s y a l i z m i n esas ü r e t k e n k a y n a ğ ı v e t e m e l i olan b ü y ü k ölçekli m a k i n e sanayii, m u t l a k v e katı bir i r a d e birliği 7 ister.... Katı irade birliği nasıl sağlanabilir? Binlerce ICkonomik eylemler yoluyla kurtuluşu ¡1 rayım püritan çalışma eriğini Kumlunu ( s . 2 ) 511 şekilde özetlemektedir:):». Ağır fiziki çalışmayla dolu bir luıyat normal ve dini bir yükümlülüktür. Hu bazıları için sıkı çalışmak ve kendi amaçları için sıkıcı işlere değer verilmesi anlamına gelir, h'iziki haz ve eğlenceden kaçınılmalıdır. Cefa ç e k m e y e dayanan çileci (askerik) varoluş tek kabul edilebilir yaşam biçimidir, b. Kadın ve erkcklcr, kişisel hoş zaman ve aylaklık için çok az zaman ayırması ve uzun süreler çalışmasının beklenilmesi e. İşçiler işe gclıuczlik etmemeli (ya da geç kalmamalı; kurallara riayet etmeli, d. İşçiler mümkün olduğunca yüksek verimli olmalı ve çok sayıda mal ve hizmet üretmeli, e. Çalışanlar işyerlerine , mesleklerine ve işlerine bağlı olmalıdırlar, f. İşçiler, yaptıkları iş ve ürünleriyle gurur duymalıdırlar, g. İşçiler başarı oryantasyonlıı olmalı ve sürekli gelişime sağlamak için çalışmalıdır. Yüksek statülü prestijli işler ve diğer insanların saygısı, iyi bir kişi olmanın en önemli göstergesidir. I>. İnsanlar dürüst çalışarak zenginlik elde etmeliler fakat, onu akıllı yatırımlarla muhafaza etmelidirler. Tutumluluk iyidir; fakat israf ve savurganlıktan kaçınılmalıdır» 31 i n s a n ı n k e n d i i r a d e l e r i n i t e k bir i r a d e y e b a ğ ı m l ı k ı l m a l a r ı y l a " ( A k A l b e r t , s.57). Dolayısıyla şekilde, Gorz'un Weber'in "Hıristiyan" yerine", " k ü ç ü k burjuva anlamı" vs. (s.46-57) tanımladığı haklı olarak belirttiği Protestan ahlakı tezinde, tapınma" yerine" "komünist", "tene bireyciliği", " k u t s a l a m a ç l a r " y e r i n e konulduğunda, tarihsel olarak, "tarihin Stalincilikle, M a o c u l u k l a v e C a s t r o c u l u k l a g e l i ş e n k o m ü n i s t a h l a k ı n , iyi bir tanımını elde ederiz. Puritan etik ile k o m ü n i s t a h l a k ı n bu b e n z e r l i ğ i ö z ü n d e y a ş a m t a r z ı n ı n t ü m olarak akılcılaştırılması h e m b u y a ş a m tarzının, T a n r ı tarafından istenen, d ü n y a n ı n d ü z e n e konmasıyla (püritanizm) u y u m içinde olmasını ve h e m de her kişiler bireyin üstü davranışının k o l e k t i f yararlılığını hedeflerine uygunluğunu ve tarihin gerektirmesinden kaynaklanır. Bir sanayi gereken işletmesinin şeyler, değildir; sadece giderlerini öngörmeye, programlamaya gerekir. ihtiyacı bağlı Sonuçta, " m e s l e k etiği" kendini önceden üretimini, iktisadi akılsa/lığın var o l a b i l m e s i makinalar ham vardır. sosyalist sürmesi hesaplayabilmeye, yatırımlarını olduğu ve maddeler, Bir başka unsurları etik, ve Max el için işçiliği pazarlarını amortismanlarını değişle yönetimin, da hesaplanabilir kılması Weber'in tanımladığı ile çarpıcı b e n z e r l i k s u n a r . Ç ü n k ü p ü r i t a n ' d a mesleğini uygulamaya, sistemli olarak adayarak, m e s l e ğ i aracılığı ile k u t s a l s e ç i m i n i y a ş a y a m a z : H i ç bir ş e k i l d e yarattıkları tarafından güdülenimi, Tanrının dünyanın isteği v e kurtarılamayacaktır. akılcı olarak bu d ü z e n d e , Püritan düzene çileciliğin konulmasını, kendi yücelmesini gördüğü i n a n c ı y d ı ; t ı p k ı sosyalist " e m e k k a h r a m a n ı " n ı n g ü d ü l e n i m i n i n Plan t a r a f ı n d a n i s t e n e n b u ç a l ı ş m a n ı n , Parti vasıtasıyla, e v r e n s e l 32 aklın zaferi için, tarih t a r a f ı n d a n k u l l a n ı l a n bir a l e t o l d u ğ u n a i n a n m a k gibi ( G o r z , s.46-58). 2. Püritanizmin Eleştirisi Endüstriyel gelişme süreci açısından, oldukça olumlu işlevler g ö r e n p ü r i t a n , farklı a ç ı l a r d a n y e n i d e n s o r g u l a n m a y a başlamıştır. Örneğin Marks'ın damadı çalışmayı, her daha olan türlü 19. Yüzyılda, aynı Lafargue, (s.22) düşünsel yozlaşmanın zamanda kapitalist ve Kari toplumda organik b o z u k l u ğ u n s e b e b i saymıştır. M a k i n a y ı ise, insanları aşağılık v e ücretli işlerden kurtaracak, ona boş z a m a n ve özgürlük verecek bir " T a n r ı " o l a r a k d e ğ e r l e n d i r m i ş t i r . B u n a karşılık B. R u s s e l (s. 11), çalışma ya da iş a h l a k ı m , kölelerin ahlakı olarak yorumlamış ve modern dünyanın k ö l e l i ğ e ihtiyacı o l m a d ı ğ ı n ı b e l i r t m i ş t i r . Aslında bir "ideal tip" olarak püritan etik kuramını g e l i ş t i r e n W e b e r , b u k o n u d a k e n d i kişisel tavrını n e t o l a r a k o r t a y a k o y m a m ı ş olsa b i l e ( T u r n e r , 1 9 9 6 , s.87) ç a l ı ş m a l a r ı n d a , p ü r i t a n i z m i n bir türevi olan h e s a p kitaplılığın, ö z g ü r l ü k değil, demir kafes yaratacağını vurgulamıştır. Nitekim özellikle, y i r m i n c i yüzyılın ilk y a r ı s ı n d a , s a d e c e , araçsal aklın v e r i m l i l i k ilkesi ç e r ç e v e s i n d e g e r ç e k l e ş t i r i l e n çalışmalar, aynı zamanda bazı m a l i y e t l e r i n i d e b e r a b e r i n d e g e t i r m i ş t i r . içinde yaşadığımız yüzyılda bir tarafta Marcııse, Habermas, Horkheimer ve Gorz öte yandan da post-modernite tartışmaları ç e r ç e v e s i n d e p ü r i t a n i z m i n bir parçası h a l i n e g e l e n r a s y o n e l l e ş t i r m e s ü r e c i n e y ö n e l i k son d e r e c e g e n i ş , e l e ş t i r e l bir l i t e r a t ü r o l u ş m u ş t u r . Ö r n e ğ i n , r a s y o n e l l e ş t i r m e s ü r e c i n e ilişkin 33 olarak H o r k h e i m e r (s.69) ş u n l a r ı söylüyor: " B i r d ü ş ü n c e y a d a sözcüğün alet "düşünme" haline gelmesiyle birlikte, onu gerçekten g e r e ğ i d e , y a n i o n u sözlü olarak ifade e d e r k e n gerçekleştirilmesi g e r e k e n mantıksal e d i m l e r e duyulan ihtiyaç d a o r t a d a n kalkar. Sık sık v e haklı olarak belirtildiği gibi, b ü t ü n n e o - p o z i t i v i s t d ü ş ü n c e l e r i n m o d e l i olan m a t e m a t i ğ i n avantajı da bu "düşünsel tasamıf tm zaten. Çetrefil mantık işlemleri, matematiksel ve mantıksal simgelerin dayandığı, t ü m zihinsel e d i m l e r i n ü s t ü n d e n atlayarak, y e r i n e g e t i r i l m e k t e d i r . B ö y l e bir m e k a n i z a s y o n , s a n a y i n i n g e l i ş m e s i için g e r ç e k t e n z o r u n l u d u r ; a m a b u , z i h i n l e r i n d e başlıca özelliği h a l i n e g e l d i ğ i n d e , aklın k e n d i s i d e araçsallaşır, bir t ü r m a d d e s e l l i ğ e b ü r ü n ü r v e körleşir, bir fetiş olur, d ü ş ü n s e l olarak y a ş a n m a k y e r i n e , ö y l e c e k a b u l e d i l e n bir b ü y ü l ü varlık h a l i n e gelir." Yine H o r h e i m e r ' (s.161) g ö r e , m ü h e n d i s i n kafası e n g e l i ş m i ş haliyle e n d ü s t r i y a l i z m i n z i h n i y e t i d i r , o n u n h e d e f i insanları a m a c ı o l m a y a n bir araçlar toplamına indirgemektir. Ö t e y a n d a n e s k i d ü z e n l e r i n t e r k e d i l m e s i n i n araçsal aklın y a y ı l m a s ı n d a ç o k etkili o l d u ğ u n u belirten C. T a y l o r ' a göre, (s.12) t o p l u m u n k u t s a l yapısı bir k e z o r t a d a n k a l k t ı ğ ı n d a , sosyal d ü z e n l e m e l e r y a d a e y l e m tarzları Tanrı buyruğu temeline artık varlıkların d ü z e n i y a d a oturmadığında, bunlar çıkar için k u l l a n ı l m a y a d a h a açık h a l e g e l m e k t e d i r ; araçsal aklın i l k e l e r d o ğ r u l t u s u n d a b i r e y l e r i n m u t l u l u ğ u v e ilkeleri d o ğ r u l t u s u n d a istenildiği gibi d ö n ü ş t ü r ü l e b i l i r . B e n z e r b i ç i m d e , ç e v r e m i z d e k i varlıklar varoluş zincirindeki konumlarının getirdiği önemi k a y b e t t i k l e r i n d e , b i z i m tasarılarımız için, h a m m a d d e y a d a araç olarak, g ö r ü l m e y e açık h a l e gelirler. B u n u bir a ç ı d a n özgürleştirici b u l a n T a y l o r , ö t e y a n d a n , araçsal aklın yalnızca alanını genişletmekle kalmayıp, aynı 34 z a m a n d a y a ş a m ı m ı z ı e l e g e ç i r m e t e h l i k e s i g ö s t e r d i ğ i n e ilişkin, yaygın rahatsızlığa dikkat çekiyor. belirlenmesi g e r e k e n şeylerin, ilkesine göre Başka "verimlilik" değerlendirmesi, ölçütlere ya da yaşamımızı göre "fayda-maliyef başlı başına y ö n l e n d i r m e s i b e k l e n e n b a ğ ı m s ı z a m a ç l a r ı n , faydayı m a k s i m i z e e t m e t a l e b i n i n g ö l g e s i n d e b ı r a k m a k t a d ı r . Ö r n e ğ i n gelir d a ğ ı l ı m ı v e ç e v r e gibi k o n u l a r d a s a d e c e kar-zarar y a d a v e r i m l i k ilkesini b a z alan y a k l a ş ı m l a r b u t e h l i k e y i d e s t e k l e r n i t e l i k t e d i r . C. PÜRİTANİZMDEN HEDONİZME ÇALIŞMA ETİĞİ l.Püritanizmin Düşüşü ve Hedonizmin Yükselişi P u r i t a n i ş etiği k o n u s u n a D ; B e l l ' v e C . L a s c h gibi n e o muhafazakarlar düşünürler (S. Lasch, s.42). "tüketim toplumu", playboy" tipini farklı bir a ç ı d a n , y a k l a ş m a k t a d ı r l a r Giderek D. yaratmıştır. hakimiyetini daha B e l l ' i n ifadesiyle, Özellikle çok artıran "gündüz püritan, gece 1950'li yıllardan sonra, A m e r i k a ' d a çalışma eriğinde oldukça ciddi boyutta gerilemeler o l d u ğ u k o n u s u n d a y a y g ı n bir i n a n ç vardır. D a h a ç o k yapısal u n s u r l a r ı i n c e l e d i ğ i " P o s t - E n d ü s t r i y e l T o p l u m u n G e l i ş i " adlı çalışmasında, endüstri sonrası toplumlara ilişkin olarak " i l e r l e m e c i " v e " i y i m s e r " bir t u t u m s e r g i l e y e n Bell, d a h a içsel faktörleri oldukça ele aldığı,. " K a p i t a l i z m i n Kültürel Çelişkileri"nde " ö f k e l i " d i r ( W a t e r s , s.125). P o s t - E n d ü s t r i y e l t o p l u m t e o r i s i n d e çizdiği, A y d ı n l a n m a c ı bir anlayışla, y e n i çalışan sınıfı oluşturan s. 148-154), bilimsel-teknik elitin öne geçtiği (Bell, 1993, i n s a n l a r ı n sıkıcı i ş l e r d e n ö z g ü r l e ş e c e ğ i ş e k l i n d e k i 35 i y i m s e r t a b l o y a karşın, d a h a s o n r a k i k ü l t ü r b o y u t u n u i n c e l e y e n çalışmalarında, modern kapitalizmi oluşturan değerler sisteminin ç ö z ü l d ü ğ ü n e d i k k a t ç e k m e k t e d i r . O ' n a göre püritan değerler kitle meşruiyetini üretimi ve pompalamaktadır. yerine, artık, kaybetmeye kitle tüketimi, Çalışmak ve nasıl harcamak, geçmeye başlamıştır (Ak. başlamıştır. hedonist başarmak Kapitalizmin bir gibi yaşam püritan biçimi değerlerin nasıl eğlenmeli tarzındaki normlar öne Rose, s.37; Türkdoğan, s.256; Ritzer, s. 176). Bir d i ğ e r ifade ile y e n i y a p ı d a , ö n c e k i d ö n e m i y a r a t a n i ş etiği aşınmakta, sorumluluk ve iş disiplini açısından kriz o l u ş m a k t a d ı r . B ö y l e c e y e t e r s i z ü r e t i m v e aşırı t a l e p bir araya g e l m e k t e ve b u n d a n doğan sorunlar oluşmaktadır. D i n temelli veya seküler, rasyonel esasa dayalı, ahlak da değer k a y b e t m e k t e d i r (Yılmaz, s. 105). Çalışma etiğinde en radikal d e ğ i ş m e n i n ortaya çıktığı iddia e d i l e n ü l k e l e r i n b a ş ı n d a A m e r i k a g e l m e k t e d i r . Her ne k a d a r abartıldığı k a d a r o l m a d ı ğ ı n ı o r t a y a k o y a n çalışmalar olsa d a ( Y a n k e l o v i c h , s.28), ç a l ı ş m a e t i ğ i n i n g e r i l e m e s i k o n u s u n d a o l d u k ç a c i d d i kaygılar vardır. Biraz d a b u kaygıların s o n u c u olsa gerek, b u ü l k e d e b u g ü n i ş l e t m e f a k ü l t e l e r i n i n ç o k b ü y ü k bir b ö l ü m ü n d e çalışma/iş etiği d e r s l e r i o k u t u l m a y a b a ş l a m ı ş t ı r v e ç o k sayıda a r a ş t ı r m a e n s t i t ü s ü k u r u l m u ş t u r . Bilindiği ş e k i l d e , ö z e l l i k l e 2 . D ü n y a S a v a ş ı n d a n s o n r a A l m a n y a v e J a p o n y a gibi ülkelerin rekabet güçleri ile iş disiplinleri arasında sık sık ilişkiler k u r u l m u ş t u r . Ancak püritan etiği simgeleyen, iş disiplini, kendini d e n e t i m , ç o k çalışıp a z t ü k e t m e gibi k o n u l a r d a , A l m a n y a v e Japonya'nın da dahil olduğu post-endüstriyel dönüşümün 36 yaşandığı toplumların olunmaktadır. "çalışına Bugün toplumu'1'na "boş zaman work), çoğunda benzer gelişmelere toplumu"ndan (the (the society tanık society of l e i s u r e ) of doğru g i d i l d i ğ i n e dair yaygın bir i n a n ç vardır. N i t e k i m , B a u d r i l l a r d ' a (s.131) g ö r e , e n d ü s t r i t o p l u m u n u s i m g e l e y e n m a k i n a n ı n y e r i n i , post-endüstriyel faydası toplumda, olmayan şey eğlendirici, anlamına Aydınlanma entelektüellerinin gelen, ancak çoğu "gadget" zaman almıştır. k u r m a k ü z e r e yola çıktıkları, aklın y ö n e t t i ğ i bir d ü n y a n ı n s a k i n i n i t e m s i l e d e n puritan, b u g ü n bütün karşıtına ayrıntılarıyla kendini yormaktan kaçınan, dönmüştür. Yani "rahatlık ilkesinin" haz için bile önderlik ettiği, tüketin tipi ( B a u m a n , 1 9 9 6 , s.229). K u m a r (s.196) ise, b o ş z a m a n v e k ü l t ü r e l faaliyetlerin artarak, ç a l ı ş m a n ı n v e dolayısıyla p ü r i t a n e t i ğ i n " ç ö k ü ş ü " ile post-endüstriyel d ö n ü ş ü m ü m b i r b i r i n e eşlik e t t i ğ i n i düşün mektedir. 2. Post-Endüstriyel Dönüşüm, Püritanizm ve Yeni Çalışma Etiği Geçmişte modern/endüstriyel toplumların tanımlanma s ı n d a , g e l e n e k s e l tarım t o p l u m l a r ı n ı n r e f e r a n s n o k t a s ı o l a r a k kullanıldığı tanımlarken, şekilde, bugünde post-endüstriyel modern/endüstriyel Bilindiği şekilde yapısal endüstri toplumları, egemen olduğu toplumlardır. iş/etmeler, vasıfsız ya Marks'ın proleteri), endüstriyel da toplumlar unsurlar yarı açısından toplumları kullanılmaktadır. yaklaştığımızda, mal üretiminin Sermaye birikimi, vasıflı sınıf çatışmalarının, mavi yakalı püritan (manifucture) büyük ölçekli işgücü (yani etiğin yukarıda sıralanan çalışma disiplinin, rasyonelleştirmenin baskın olduğu t o p l u m l a r d ı r ( K u m a r , 64-95; B a d h r m , s.7-25; Aron, s.85-92 ). 37 Oysa post-endüscriyel toplum farklı paradigmalara d a y a n m a k t a d ı r (Bell, s.l 17; Toffler; M a s t ı d a , s.25-65). Endüstri u y g a r l ı ğ ı n d a ü r e t i m s ü r e c i n d e s t r a t e j i k u n s u r u n e n d ü s t r i y e l mal ü r e t i m i , y e r i n i , bilgi üretimine bırakıyor. Dolayısıyla e n d ü s t r i y e l m a l ü r e t i m i n e g ö r e v e mavi yakalı i ş g ü c ü n e g ö r e o l u ş t u r u l m u ş , " b i l i m s e l y ö n e t i m " ilkeleri y a d a "akılcı b ü r o k r a t i k " y ö n e t i m kuralları g e ç m i ş t e k i işlevlerinin t a m a k s i n e , t e ş v i k edici değil, ayak bağı haline akılcılaştırma gelmektedir. sürecinin sürdürebilmek bir isteyen Yine piyasanın sonucu firmalar, olarak, geçmişin dayattığı, varlığını yüceltilen a k ı l c ı l a ş t ı r m a i l k e l e r i n i s o r g u l a m a y a başlamışlardır. Öte yandan modern toplumun ortaya çıkışında işin a i l e d e n a y r ı l m a s ı n a özel bir ö n e m verilmiştir. B ö y l e c e ç a l ı ş m a h a y a t ı n ı n r a s y o n e l kuralları, y e k s e n a k bir b i ç i m d e h e r k e s e a y n ı ş e k i l d e u y g u l a n a b i l i r h a l e g e l m i ş t i r . B u n u n yanı sıra " ü c r e t s i z aile işçiliği" b ü y ü k ö l ç ü d e y e r i n e " ü c r e t l i i ş g ü c ü " n e b ı r a k m ı ş t ı r . O y s a p o s t - e n d ü s t r i y e l d ö n ü ş ü m s ü r e c i n e paralel olarak yeniden "ücretli olunmaktadır". işgücü"nün Kendi işini oranında bir g e r i l e m e y e yapanlarla, evde tanık çalışanların oranlarında şu ana kadar endüstriyel toplumlarda görülmedik * (.'. Ilandy. İşin Geleceği çalışmasında, işin kalıplarındaki değişmeleri şöyle açıklıyor: a. lam istihdam toplumu, kısmi istihdamın bir parçası oldu: b. El/kol işçileri, işin temeli olarak bilgi ile yer değiştiriyor: cEndüslri geriliyor ve hizmetler büyüyor: d. Hiyerarşiler ve bürokrasiler, ağlar ve ortaklılıklarla yer değiştiriyor: e. Tek bir örgüt içindeki kariyer, kariyerdeki değişime ve iş mobilitcsi ile yer değiştiriyor: t°. İstihdam-sonrası hayatın üçüncü aşaması, giderek daha çok önemli hale geliyor: g. İş yerindeki ve evdeki roller arlık çok fazla rijid değil; h. İş hem ülke içinde hem de dışında güneye kayıyor. Yine Handy'yc göre. gelecekte daha az insan örgütlerde, kısa süreler çalışacak: Daha az dev bürokratik örgüt, dalıa çok küçük işletme kalacak: Örgütle daha çok uzmanlara ve profesyonellere ihtiyaç olacak: Sayılanıayan. informel ekonomiye daha çok önem verilecek: Küçük bir imalat sökloriı. fakat daha büyük miktarda Üretim olacak; Daha çok eğitim talebi ve yeni sosyal örgütler olacaktır (Kurnham. s. 245). Külün bunlarda da kuşkusuz çalışma eliğinde köklü değişiklikler yapacaktır. 38 d ü z e y d e artışa t a n ı k o l u n m a k t a d ı r . İnsanlar giderek daha çok k e n d i işlerini y a p m a y a başlamışlardır. Ö r n e ğ i n Toffler, p r o t e s t a n e t i ğ i n gerileyişi ile ü c r e t l i çalışanların o r a n l a r ı n ı n azalması a r a s ı n d a k i ilişkiye d i k k a t ç e k m e k t e d i r . O ' n a g ö r e t ü k e t i m için üretimin gelmesiyle birlikte, kişilik yapısı da etkilenecektir (Toffler, s.348-9). Özellikle mikro elektronik alanındaki gelişmeler, b e d e n işi y a p a n i ş g ü c ü n e d u y u l a n g e r e k s i n i m i b ü y ü k ö l ç ü d e o r t a d a n kaldırmıştır. Ö n ü m ü z d e k i d ö n e m d e m u h t e m e l e n giderek artan b i ç i m d e z i h i n işleri d e bilgisayarlar t a r a f ı n d a n y a p ı l a c a k t ı r . H e r n e k a d a r i ş t ü m ü y l e o r t a d a n k a l k m a s a bile ( A r o n o w i t z , s.56) i ş g ü c ü n e d u y u l a n i h t i y a ç ç o k d a h a azalacaktır. N i t e k i m J a c q u e s A t t a l i ' n i n d e belirttiği ş e k i l d e , (s.159-160), 19. y ü z y ı l d a yılda o r t a l a m a b e ş bin saat çalışan i ş g ü c ü , 1900 y ı l ı n d a y ı l d a ü ç b i n iki y ü z saat ç a l ı ş m a y a başlamıştır. B u o r a n g e l i ş m i ş ü l k e l e r d e , bin s a a t e k a d a r d ü ş e c e k ve i n s a n y a ş a m ı n d a çalışmaya adanan süre on beşte b i r e gerileyecektik. Çalışanların' y a r ı d a n fazlası ücret a l m a y a c a k v e ü c r e t l i l e r n e t a m z a m a n l ı çalışacak n e d e bir i ş l e t m e y e sınırlı s ö z l e ş m e ile bağlı olacaktır. İşyerine gitmeden çalışma, i s t i h d a m ı n yarısını o l u ş t u r a c a k . İ n s a n l a r aynı z a m a n d a h e m bir ç o k ş i r k e t i n ortağı h e m d e k e n d i işvereni o l a b i l e c e k t i r . Bir ç o k s i m g e kullanıcıları, a v u k a t l a r , d a n ı ş m a n l a r , r e k l a m c ı l a r , işletme ortaklan telekomünikasyon giderek ağları daha fazla sayesinde kendi çalışacaktır. evlerinden, İşin yerini a l a c a k olan bir ç o k e t k i n l i ğ e s a h i p olacaklar v e b u n l a r ı bir h i s s e s e n e d i n i y ö n e t i r gibi y ö n e t e c e k l e r d i r . T ü k e t i m ile iş, y e t i ş m e ile h o b i a r a s ı n d a k i fark azalacak, ç ü n k ü b ü t ü n b u e t k i n l i k l e r i n '' Ancak Attali (s.160) yoksul ülkeler için oklukça rahatsı/ edici bir öngörüde bulunmaktadır; O'na göre, gelecekte, ( i ü n e y ' d e yaşayan erkek, kadın ve çocuklar yaşayabilmek için yarı kölelik koşullarını kabul etmek /.orunda kalacaklar. 39 d i ğ e r l e r i y l e o r t a k y ö n l e r i var v e bir t ü r k e n d i k e n d i n e ü r e t i m etrafında diğerleriyle birleşmektedir. Yine yapılan bir başka tahmine göre 2000'li yıllarda ş i m d i k i i ş g ü c ü n ü n a n c a k b e ş t e biri i ş b u l a b i l e c e k t i r . B u d u r u m toplumda ve yaratacaktır (Young, başlamış çalışmanın felsefesinde Gamst). ve püritan uzaklaşmıştır. Çalışma Aslında etik bu çağın disiplininde de bu değişiklikler değişim şimdiden ethos'u olmaktan gerilemeler olurken, boş z a m a n e t k i n l i k l e r i n d e ş i m d i y e d e ğ i n g ö r ü l m e d i k d ü z e y d e artış ortaya ç ı k m ı ş t ı r . T a m i s t i h d a m d a g e r i l e m e l e r ortaya ç ı k a r k e n , p a r t - t i m e ç a l ı ş m a d a artış ortaya ç ı k m a k t a d ı r . Ö z e l l i k l e g e l e n e k s e l bazı işler t ü m ü y l e o r t a d a n k a l k a r k e n , o r t a l a m a ç a l ı ş m a s ü r e l e r i n d e d e k ı s a l m a ortaya ç ı k m a k t a d ı r . meslekler ise tümüyle mesleklerdir. Bu bilgi durum B u n a karşılık o r t a y a ç ı k a n y e n i yoğun doğal v e yaratıcılık olarak gerektiren işgücünün kültürel ö z e l l i k l e r i n d e d e b ü y ü k bir k ü l t ü r e l e v r i m i n ortaya ç ı k m a s ı n a yol a ç m a k t a d ı r . Bazı yazarlar, b u t a d a n h a r e k e t l e g e l e c e ğ i n e t i ğ i n i n "boş zaman etiğF ( F u r n h a m , s.222) olacağını b e l i r t i r k e n , bazıları da "gönüllü çalışma etiği ( L o r d ) olacağını b e l i r t m e k t e d i r . Nitekim post-endüstriyel d ö n ü ş ü m sürecini yaşayan toplumlarda gönüllü çalışma etkinliklerinde olağanüstü artışlar dayanan üçüncü Drucker'ın ortaya da çıkmaktadır. sektörün hızla belirttiği Gönüllü şekilde çalışmaya büyümesine tanık düzeyinde büyük olunmaktadır. Ayrıca oranlarda işgücünün artış ortaya eğitim çıkmış ve ve vasıf motivasyon faktörleri de 40 farklılaşmıştır. İ n s a n l a r a r t ı k bu t o p l u m l a r d a işi y a ş a m a k için g e r e k l i bir araç o l a r a k g ö r m e k t e n z i y a d e , benliğini gerçekleştirme aracı o l a r a k d e ğ e r l e n d i r m e y e b a ş l a m ı ş l a r d ı r ( Y a n k c l o v i c h , s.4). Ö t e y a n d a n , ü r e t i m i n n i s p e t e n sınırlı o l d u ğ u d ö n e m d e gerek kilise, gerekse okullar, çok çalışıp az tüketmeyi y ü c e l t i r k e n , 1950'!i yıllardan s o n r a g e l i ş e n refah t o p l u m u n d a , b u t e l k i n l e r i n işlevsellikleri o r t a d a n k a l k m a y a başlıyor. O n u n yerine, m e v c u t kitle üretimini m a s s e t m e y e yarayacak şekilde, kitle tüketimi v e global d ü z e y d e bir t ü k e t i m t o p l u m u k ü l t ü r ü o l u ş m a y a başlamıştır. U y g u l a m a d a , g ü n ü m ü z ü n e n p o p ü l e r y ö n e t i m guruları, artık firmalara, "otorite"yi, " d i s i p l i n " i, " s t a n d a r t l a ş m a " y ı , salt "akılcılığı" "homojenliği", önermiyorlar. T a m aksine H a m m e r ' i n d e d i ğ i ş e k i l d e , "sıfırdan b a ş l a m a y ı " ö n e r i y o r l a r . İki y ü z yıllık e n d ü s t r i y e l y ö n e t i m s o n u c u , e l d e e d i l e n bilgeliğin bir tarafa b ı r a k ı l m a s ı n ı , işin k i t l e ü r e t i m i ç a ğ ı n d a nasıl y a p ı l d ı ğ ı n ı u n u t u p , ş u a n d a nasıl y a p ı l a b i l e c e ğ i n i d u ş ü n m e y i ( H a m m c r , s . 2 ) v e y a De B o n o gibi, düşüutııe"y\ tavsiye "mantık"\\\ıg\n sınırları d ı ş ı n a ç ı k ı p , "aykırı ediyorlar. Benzer şekilde T o m P e t e r s , " E ğ e r bir y e n i l i k istiyorsanız, bir başka guru geçmişi t ü m ü y l e unutmalısınız tavsiyesinde bulunuyor". Günümüzde "entelektüel sermaye"nin giderek önem k a z a n d ı ğ ı bir d ö n e m d e , "fikri h a k l a r " a ilişkin b ü t ü n k o r u m a ö n l e m l e r i n e r a ğ m e n s o n d e r e c e yaygın v e hızlı bir " k o p y a " s ü r e c i m e v c u t . H e r h a n g i bir a l a n d a b e n i m s e n e n bir ü r ü n ü n benzeri, çok kısa bir sürede rakip firmalarca üretilebiliyor. Dolayısıyla r e k a b e t t e ü s t ü n l ü ğ ü n ü k o r u m a k i s t e y e n , P o r t e r ' ı n deyimiyle sürekli yenilik y a p m a kapasitesini muhafaza e t m e s i gerekiyor. Yeniliğin yolu da önceden belirlenmiş standart üretim 41 yöntemlerinden mümkün ve standart düşünceden yerleşik kuraların olduğunca, geçmiyor. dışında Tam aksine, düşünmekten geçiyor. B u s e b e p l e bir ç o k a l a n d a o l d u ğ u gibi, firmaların i ç i n d e d e " o t o r i t e " , " h i y e r a r ş i " v e katı lıyor; daha anlayış az "hiyerarşik" egemen globalleşen olmaya rekabet "bürokratik kurallar" yumuşatı "farklılıkların ve başlıyor. düzeni içinde teşvik edildiği" "yaratıcılığın" Çünkü varlığını bir teşviki, sürdürebilmenin olmazsa olmazı haline gelmiştir. Birazda temel bu unsuru gerçeklerden olan hareketle, rasyonelliğin t o p l u m l a r d a yaratıcılığa bırakacağı çıkmıştır. puritan yerini, şeklinde etiğin en post-endüstriyel bir d ü ş ü n c e ortaya H a g e ve P o w e r s (s.71) gibi bazı yazarlar, rasyonel p ü r i t a n m e n d ü s t r i t o p l u m u n u n kişilik t i p i n i t e m s i l e t m e s i n e karşılık, "yaratıcı endüstriyel ve toplumun etmektedirler; çünkü birleşik benliğe" kişilik tipini sahip insanın post- oluşturacağını post-endüstriyel çağda iddia daha çok Yaratıcılığa g e r e k s i n i m duyulacağından bu çağ, i n s a n ı , " y a r a t ı c ı v e birleşik belik'Me h a r e k e t e t m e y e zorlayacaktır. Hage ve (creative m i n d ) Povves zeka (inteligence) ile yaratıcı zihni karşı karşıya k o y m a k t a d ı r . O n l a r a g ö r e birincisi e n d ü s t r i t o p l u m u , ikincisi ise p o s t - e n d ü s t r i y e l t o p l u m u t e m s i l etmektedir. ürünlerin Post-endüstriyel icadı, hayati yeni yollar toplumlarda öneme sahip olacaktır; vuku ve yeni bulmamış olaylar h a k k ı n d a s e n a r y o l a r y a z m a i m k a n ı b i z e "yaratıcı z i h i n " ( c r e a t i v e m i n d ) v e r e c e k t i r , z e k a değil; ç ü n k ü z e k a ( i n t e l i g e n c e ) öğrenilmiş kurallara kabiliyetidir. Oysa olanı "yaratıcı sembolleri icat göre, sembolleri post-endüstriyel zihin" etme (creative toplum mind) kabiliyeti manipulc veya için daha etme uygun zekanın aksine, yeni yeni yollarla eski 42 s e m b o l l e r i n u y a r l a n m a s ı n ı k a p s a r . Yaratıcılın var olan ölçütleri ç o k iyi rafine e d i l m e m i ş t i r d e m e k t e d i r l e r . G ö r ü ş l e r i n i d e s t e k l e m e k için d e G e t z e l v e J a c k s o n ' ı ı n araştırmaları s o n u c u n d a ulaştıkları, "belli bir m i n i m u m d ü z e y i n ö t e s i n d e , z e k a ile yaratıcılık a r a s ı n d a ç o k zayıf bir ilişki v a r d ı r " şeklindeki görüşüne yer vermektedirler. Ancak her şeye r a ğ m e n b a ş k a araştırmacıların, yaratıcılık için, e n a z z e k a d ü z e y i n i ( I Q 125) olması g e r e k t i ğ i n i h a t ı r l a t m a k t a fayda vardır ( S u n g u r , s.55). Yaygın k a n a a t , h e r i n s a n ı n ancak, ortalama endüstri insanın toplumun, çok d o ğ a s ı n d a yaratıcılık vardır; yaratıcı yaratıcılı olmamasının nedeni, etmekten ziyade teşvik bastırmasıdır. Oysa post-endüstriyel t o p l u m d a üzerine d ü ş e n i yerine getirebilmek için, yaratıcılığa muhtaç olacaktır. D o l a y ı s ı y l a H a g e v e Povvers'a ( s . l 0 8 ) g ö r e , v a r o l u ş u n r a s y o n e l temelini vurgulayan sözü yerini, varım"& Descardes'in post-endüstriyel "düşünüyorum öyleyse varım" "hissediyorum, öyleyse toplumlarda, bırakacaktır. Öte yandan, beden üzerindeki denetimi ve r a s y o n e l l e ş m e y i s i m g e l e y e n , p ü r i t a n ı n ö l ü m ü k o n u s u n d a , farklı d ü n y a g ö r ü ş l e r i n e m e n s u p bir ç o k y a z a r ı n bir f i k i r birliği olsa bile, "yeni insan tipi" konusunda tam bir uzlaşmadan bahsetmek mümkün görünmemektedir. B u s ü r e c e eleştirel y a k l a ş a n l a r d a n ö r n e ğ i n G o r z ' a dünyanın hissedilebilir maddiliği daha ortadan doğrusu kalkmıştır. göre, Sadece zihinsel faaliyet kalmıştır. tamamen düşünsel, Husserl'in "doğanın matematikleştirilmesi dediği şeyin Bu nihai zaferidir. Yani a n l a d ı ğ ı m ı z b i ç i m i y l e g e r ç e k l i k b ü t ü n hissedilir 43 niteliklerinden yoksun kalır, temel düşüncenin yaşanması d e v r e dışı bırakılır. Ç a l ı ş m a o r t a d a n k a y b o l m u ş t u r , ç ü n k ü , h a y a t evrenden çekilmiştir. duyarsız ve rakamlar dilsiz vardır. Artık kimse oldukları yoktur; tartışmasız, Operatöre yaptığı sadece rakamları işten sessizce, kovalayan günün sonunda k e n d i s i n e h i ç bir şey k a l m a z . G ö r ü l e b i l i r , ölçülebilir hiç bir fiziksel y o k t u r . Hiç bir şty gerçekleştirmemiştir. başarısı duygusu onu tüketir: Çalışma günü Bu (veya g e c e s i ) hiçlik boyunca d u y u m s a l v a r o l u ş u n u bastırarak, k e n d i k e n d i s i n i i n k a r e d e r . Salt zihin olarak bozabileceğini varolur. Yerine düşündüğü getirmesi için gerektiği gövdesiyle ve işlevi gövdesi aracılığıyla y a ş a m a r a s ı n d a k i k u r m u ş o l d u ğ u , b ü t ü n canlı bağları bastırır, y o k e d e r . ( G o r z , s.109-10) Bir d i ğ e r ifade ile G o r z ' u n analizinde "yeni işçi"nin, sahip olduğu zaaflar bakımından p ü r i t a n d a n p e k fazla bir farkı y o k t u r . Yeni i n s a n tipi k o n u s u n d a b u n u n t a m aksi i s t i k a m e t t e y a k l a ş ı m l a r da vardır. Ö r n e ğ i n J o h n Carrol, ,yeni insanı kişilik" ve o n u n tarafından k ü l t ü r " olarak tanımlıyor. üretilen kültürüde, "barışık "barışık bir "Barışık kültür, tanımı gereği ahlak karşıtıdır. P ü r i t a n k ü l t ü r ü n d e o l d u ğ u gibi, a h l a k ç ı bir k ü l t ü r d e t o p l u m u n t a l e p l e r i ile b i r e y i n a r z u s u a r a s ı n d a k i karşıtlık, bir yasağın uygulanması ile çözülür; davranışları yöneten tartışmasız olarak b e n i m s e n m i ş normlar, panik ve u m u t s u z l u ğ u yatıştıran u n s u r l a r olarak, işlev görür. Barışık hazcının tek b i ç i m l i n o r m u , p ü r i t a n karşıtı o l m a k , s i m g e s e l o l a r a k anarşist a h l a k i t a l e p l e r e - n o r m l a r a u y m a m a y ö n ü n d e k i zayıf b u y r u k l a r a uymak, kuşku önceki duymak, kuşaklardan özel önceliğini yadsımaktır. durumudur... Barışık devralınmış herhangi bir tüm örgüt veya değerlerden şahsiyetin B u d u r u m , "kalıcı bir k ü l t ü r d e v r i m i " bir üslup, zorunlu olarak kuralcıdır: İ ç i n d e n geldiği gibi d a v r a n m a y ı , içtenliği, hazcı r a h a t l a m a y ı , 44 d u y g u s a l açıklığı b e n i m s e r , o t o r i t e v e d e n e t i m i b e n i m s e m e / . , kınayıcı konumu kınar... Ahlaksal düzeyde, barışıklık tüm g ü n a h l a r ı n affedilmesi t e m s i l e d e r ; k u r u m s a l d ü z e y d e ise t ü m d e n e t i m l e r d e n k u r t u l m a y ı . . . S u ç u n n e s n e l t e m e l l e r i y o k edilir; s u ç l a n a c a k hiç k i m s e v e h i ç bir ş e y y o k t u r , b i r e y i n taşıdığı t e k sorumluluk, zevklerini başarılı bir şekilde seçmesidir" (ak. B a n m a n , 1996. s. 182-3). Bir b a ş k a bilim "post-modern insan tipi" adamı Rossenau'ya göre ortaya çıkmıştır; bu de yeni post-modeın bir birey, a ş k ı n n o r m l a r d a n v e insani d e ğ e r l e r d e n , g e l e n e k s e l bağlılık v e s a d a k a t l e r d e n , topluluk kurallarından « ^ / / / o l m a y ı post modern yöneliktir. rahat birey ve esnektir. arar. Duygu O n a göre ve hislerine "Kendin ol" t u t u m u n a s a h i p t i r . Aktif bir i n s a n d ı r ve için k e n d i kişisel y o l u n u izler. Gerçek iddiasında bulunmaz. anlam Sürekli plan y e r i n e geçiciyi t e r c i h eder. Gelenek ve eskiyle barışıktır. E g z o t i k , kutsal v e n a d i r o l a n a o l u m l u b a k a r . G e n e l v e e v r e n s e l olan y e r i n e y e r e l e y ö n e l i k t i r . K e n d i y a ş a m ı y l a ilgilidir ve t e k bir referans n o k t a s ı n a s a h i p d e ğ i l d i r (ak.Yılmaz, s. 12-3). 3. Hedonizm, Tüketim Toplumu, Narsisizm ve Eleştirel Söylem Bauman'a göre "tüketiciler toplumu"na, toplumdan, (1999, yani tüketim s. çalışma 10), "üreticiler etiğinin cstetiğiyle yol yönetilen toplumu"ndan, gösterdiği bir bir topluma g e ç i y o r u z ; t ü k e t i m t o p l u m u v e seri i m a l a t artık k i t l e s e l e m e k gücüne ihtiyaç duymuyor ve bir zamanlar "yedek sanayi 45 ordusu" olan yoksullar, şimdi, "defolu tüketiciler"c dönü şüyor" 1 . Ö t e y a n d a n , h e r t ü r l ü t ü k e t i m i n z a m a n alması, t ü k e t i m t o p l u m u için bir f e l a k e t v e t ü k e t i m malları s a n c ı l a n *çin b ü y ü k bir d e r t t i r . N o r m a l d e , t ü k e t i c i n i n t a t m i n i anlık olmalıdır; bu iki a n l a m a gelir. T ü k e t i m malları, ö z e l bir h ü n e r v e u z u n bir t e m e l ç a l ı ş m a g e r e k t i r m e d e n , h i ç g e c i k m e o l m a k s ı z ı n , anında t a t m i n edilmelidir; zamanın ama tatmin bitiminde indirilmelidir. malların sona tüketilmesi ermelidir Tüketim ve bu kapasitelerini için zaman gerekli en aza yükseltmek için t ü k e t i c i l e r e asla rahat v e r i l m e m e l i d i r . S ü r e k l i h e y e c a n v e asla sönmeyen coşkunluk cczbedici yeni halinde isteklere memnuniyetsizlik ve kalmaları maruz için, devamlı bırakılmaları, güvensizlik halinde olarak aslında kalmaları bir gerekir ( B a ı ı m a n , 1999, s.42). T ü k e t i m artık y e n i dünyanın ideoloji h a l i n e g e l m i ş t i r . H e r n e k a d a r " d a h a fazla t ü k e t i m d a h a fazla ü r e t i m v e b u d a daha fazla tüketimin, bağımlı refah demektir" kıldığını, tüketiminden insanların de ve gerçek en mutluluk vardır. "atılmaya ve önemli aldığını, ve varsa refahın olduğunu toplumu, eşyaların da, başkalarına tüketimin unsur Tüketim Aazı/' düşünenler elinden geçmediğini yabancılaşmasından görüşler şeklinde insanın özgürlüğünü nesne insanın ileri süren "atmaya lıazıı}\ toplumu olarak da "' Günümüz şirketlerimi; kazançlarını artırma için daha fazla işçiye ihtiyaçları yoktur. Kğer buna ihtiyaç duyarlarsa onları, başka yerlerden ve yerli işçilere ödediklerinden daha iyi ücretler karşılığında bulabilirler; bu durum, yerli yoksulların daha yoksullaşmasına yol açsa da bunu yaparlar. Büyük şirketlerin dünyasında teknolojik gelişme canlı emeğin elektronik yazılım ile daha çok ikamesi edilmesi anlamına gelirken, gelişme bugün her şeyden önce "küçülme" anlamına gelmektedir (Baııman.. 1999 s. 94). 46 tanımlanmaktadır: " T ü k e t i m t o p l u m u n d a , reklamların ve kitle i l e t i ş i m l e r i n i n yarattığı v e s u n d u ğ u bir d ü n y a d a i n s a n l a r "herkes kral olabilir", "herkes zirveye çıkabilir" illüzyonuna sahiptir; prestij v e s t a t ü yarışını k a z a n m a n ı n d i ğ e r l e r i n d e o l m a y a n ı e l d e etmekten geçtiği davranışlarını yöneltir. anlayışı başkalarının Bir vardır". olumlu "sosyal çeşit Tüketici, tepkilerini onay" da tüketim almaya denilebilir doğru buna ve s e m b o l l e r i n taşıdıkları a n l a m l a r ı n , b e n z e r b i ç i m d e y o r u m l a n ı p anlaşıldığı d u r u m u belirtir. D i ğ e r taraftan t ü k e t i c i bir s e m b o l ü kullanarak kendisi semboldür ve ile de iletişime dolayısıyla geçer. bireyin Ürünler iletişim birer araçlarıdır ( O d a b a ş ı , s.19). Featherstone'a hedonizmi, burada dışavurumsal g ö r e ' (s. 187), tüketim; kültürünün şimdi peşinde koşulmasını, ve hayat zevk tarzlarının narsisistik yeşertilmesini, ve bencil kişilik t i p l e r i n i n g e l i ş t i r i l m e s i n i v u r g u l a m a s ı ç e r ç e v e s i n d e d i n a ç ı s ı n d a n m u a z z a m yıkıcı o l m u ş t u r . G e n e l d e dinin, özel o l a r a k d a p ü r i t a n m i r a s ı n ö ğ r e t t i ğ i çilecilik, çalışkanlık, b a s i r e t ve tutumluluğun felsefesiyle aksi "şimdi istikamette, tüketimciliğin ruhsal yaşa fakirliğe sonra ve öde" hedonist b e n c i l l i ğ e yol açtığı sıkça s a v u n u l m u ş t u r . N a r s i s i s i z m , p ü r i t a n karşıtı h e d o n i s t t ü k e t i m t o p l u m u n , temel karakteristiklerinden birisi haline gelmiştir. Aslında n a r s i s i z m p s i k a n a l i z i n a l a n ı n a g i r e n bir k a v r a m ; a n c a k , s o s y o l o g C. "Narsisizmin Laşch boyutunu ön plana Kültürü" çalışması çıkartmıştır. Lasch'ın ile, bunun kuramı kültür temelde, F r e u d ' u n analizlerine dayanır. F r e u d ' a g ö r e , n a r s i s i z m i n iki ayırt e d i c i özelliği vardır. Bunlardan birincisi megalomani, diğeri ise ilgilerinin dış 47 dünyadan, yani insanlardan ve şeylerden uzaklaşmasıdır. Dış d ü n y a d a n çekilen libido " b e n " e yönelir ve böylece narsisizm adı v e r i l e b i l e c e k t u t u m a yol a ç a r " . "Kişi k e n d i s i n i b e ğ e n m e z s e ö l ü r " a t a s ö z ü n d e o l d u ğ u gibi, b i r e y i n y a ş a y a b i l m e s i için belli bir d ü z e y d e n a r s i s i z m e g e r e k s i n i m i n o l d u ğ u sıkça v u r g u l a n ı r . F r e u d ' u n birincil n a r s i s i z m d e d i ğ i ş e k i l d e , d o ğ u ş t a n h e r i n s a n " Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları çalışmasında Fromm (s. 110), insanlarda narsizmin azaltılmasının insancıl açıdan bakıldığında zorunlu bir şey olduğunu; ancak, biyolojik açıdan insanı yaşamda kalmaya, yaşamaya itmesi bakımından da normal ve arzulanan bir duygu olduğunu belirtiyor. Çünkü kendi amaç ve ihtiyaçlarını başkalarınınkinin önüne almayan insanın hayatını sürdürebilmesi mümkün olmaz. Böyle bir durumda, hayatı koruyan ve sürdüren egoizmin enerjik özellikleri yok olacağından, insanın ölüme mahkum olması kaçınılmazdır. Her canlının kendi türünün devamı için, biyolojik açıdan belli ölçülerde narsisizme ihtiyacı vardır. Ancak insanların dinsel ve ahlaki hedefleri bu narsisizme sınırlar koyar ve onun aşırıya kaçmasını önler (s. 106). Narsisist bir insan için, ona gerçek gelen tek şey, kendi kişiliğidir. Duyguları, düşünceleri, ihtirasları, istekleri, bedeni ailesi, yani kısaca kendisi ve kendine ait olan her şeydir. İnandığı şeyler, sırf o inandığı için doğrudur. Kendi kötü özelliklerini bile, kendi özellikleri oldukları için güzeldir. Onunla ilgili her şey gerçektir ve renklidir. Onun dışında olanlar ve diğer insanlar ise, cansız, tiksindirici ve anlamsızdır; sanki hiç yaşamamaktadırlar. Kendi ihtiyaçları ile karşısındaki insanın yeteneklerini ayırt etme güçlüğü yaşar. Zeki, yetenekli olması halinde durum değişir. Bunlarda narsisisizm bir engel değil, destektir; çünkü kişisel olarak ne hissettiklerini dışa vurmaktadırlar. Narsisist insanı çekici kılan da, zaten onun narsisist oluşudur. Tamamen kedisiyle doludur. Seyircilere, bedenini ve espri gücünü gurur duyarak, değerli bir mücevhermişçesine sunar. Kendisine hayran olanların başında da yine kendisi gelir. Görüntüleri, hep ortalama insanların olmak istediği görüntülerdir. Bu görüntü de onları çekici kılar. Kendine güvenen, her durumda en güçlü olmasını bilen ve içinde en ufak bir kuşku duymayan bir tip çizmeleri, onları diğerlerinden farklı kılar. Yeteneksiz bir kişide görülen narsisizm . gülünç ve iticidir. Narsisist kişiler genellikle politikacılar arasında bulunur. Freud'dan farklı olarak Fromm (s. 109) "kendine aşık olmak" diye tanımlanan narsisizmi, gerçek sevginin karşıtı olarak görür. Çünkü O'na göre gerçek sevgi, insanın kendisini unutup, sevdiği insana kendinden daha çok değer vermesidir. Çoğunlukla egoizmle karıştırılır. Ancak bu yeterli değildir. Egoist bir insan, dünyayı tam olduğu gibi, kafasında çarpıtmadan kavrayabilir. Egoizmde temel olan aç gözlülüktür. Her şeyi kendisi için ister; hiç bir şeyi paylaşmak istemez. Başkalarını rakip olarak görür. Narsisist kişilik en zor tanınanıdır. Kişi kendini yüceltir; kendi yanlışları ile sınırlarını göremez. Mükemmel bir insan olduğuna kendini inandırmıştır. Şüphelenmek için nedeni yoktur. Fedakarlık/ yardım arkasında da gizli narsisizm olabilir. Bilinçsizce kendi narsisist eğilimlerini gizleme çabası da olabilir (s. II3). 48 narsisisttir; benin gelişmesi u z a k l a ş m a y a bağlıdır. olumsuz koşullar nesnelere birincil narsisizmden A n c a k b i r e y i n g e l i ş i m s ü r e c i n d e , bazı yüzünden, yüklenen bu ağır libidosunu, güvensizlik geri durumlarında, kendi bedenine ve b e n l i ğ i n e y ö n e l t m e s i d u r u m u söz k o n u s u d u r ki, b u n a F r e u d ikincil n a r s i s i z m d e r . B u d u r u m d a b i r e y dış n e s n e l e r e olan sevgi ve ilgi bağlarını Çevredeki kendi uyaran ve bedenine nesnelere ve ilgileri, benliğine bağları yöneltir. azalır; içine k a p a n ı r v e g i d e r e k i ç d ü n y a s ı v e k e n d i uyaranları ile ilgilenir (Oztürk, s.29). sosyolojik Onlardan analizlerinin doyum hareket arar. Aslında noktasında da Lasch'ın bu ikincil n a r s i s i z m vardır. H e r ne kadar, gündelik hayatta k e n d i n i sevme, egoizmi ifade e t s e d e ; F r e u d b a ş k a l a r ı n ı s e v m e y e t i s i n i d e ifade e d e n k e n d i n i s e v m e olarak iddia e t m i ş t i r . İ n s a n bir nesneyi/kişiyi b e n l i ğ i n i n bir parçası y a p a r a k k e n d i n i t a n ı m l a m a s ı v e b ö y l e c e k e n d i n i bir b a ş k a s ı s a n m a s ı d ı r . N a r s i s i s t i k n e s n e s e ç i m i , i n s a n ı n k e n d i s i y l e b e n z e r l i ğ i t e m e l i n d e o kişiyle ö z d e ş l e ş m e y i içerir. İMSCII modern kösteklediğini, ailede toplumun insanın modernliğin getirdiği yaşanan değişmelerin sevgi ve bağlılık toplumsal narsisizmin yetisini değişmelerin ötesine ve geçmeyi g ü ç l e ş t i r d i ğ i n i iddia e t m i ş t i r . M o d e r n t o p l u m u n e g e m e n kişilik türü, içsel b a k ı m d a n g ü ç s ü z l e ş t i r i l m i ş t i r . Abartılı bir ş e k i l d e k e n d i n i s e v m e v e k e n d i n d e n n e f r e t e t m e uçları a r a s ı n d a g i d i p gelmektedir. asalakça Kendisine ilişkilere sevgisini ihtiyaç d u y a n güçlendirmek kişiliktir. amacıyla, Ego gelişimindeki n o k s a n l ı k t a n dolayı, h ü s r a n ı , y e t e r s i z l i k d u y g u s u n u v e g ü ç l ü duyguları tolere edebilmesi mümkün değildir. Sağlığa spora v e r i l e n ö n e m , s p o r d a k i başarı, 1960'ların Yeni S o l u ğ u , c i n s e l özgürlük ve m o d e r n feminist hareketler, fenomeni, narsisizmin göstergeleri pek çok kültürel olarak sunulmuştur. 49 N a r s i s i s t kişilik ç o ğ u k e r e dış d ü n y a d a başarılıdır, fakat k e n d i içinde boşluk hisseder ve geleceğe yatırım y a p m a k yerine çoğu k e r e d i k k a t i n i h a y a t t a k a l m a y a yoğıınlaştırır ( M a r s h a l l , s.522). Günümüzde seküler toplumlar daha çok hedonist ve şimdi merkezli olmakta ve boş z a m a n etkinlikleri daha çok ö n e geçmektedir. Lasch'ın ilk baskısı 1970'li yılların sonunda bireyci rekabet kültürü, kendiliğin (self) mutluluk ve narsisistik meşgalesi ile yer değiştiriyor, püritan iş yayınlanan çalışmasına göre, eriği geriliyor ve artan güvensizlik, korku yaratıyor. yer değiştiriyor ve yeni etik, i n s a n l a r ı n hayranlığını, i m r e n m e Ah I a k i kod 1 a r sini v e saygısını ç e k m e y i t e r c i h ediyor, fmajlar v e s e m b o l l e r g e r ç e k b a ş a r ı d a n d a h a ö n e m l i h a l e geliyor. K a p i t a l i s t ü r e t i m d e n t ü k e t i m e d o ğ r u geçiş, insanları y e n i sosyal d a v r a n ı ş kalıpları g e l i ş t i r m e k z o r u n d a bırakıyor. L a s c h , p ü r i t a n ç a l ı ş m a e t i ğ i n i n k a r ş ı n d a ağırlık k a z a n a n narsisistik k ü l t ü r ü n ü n özellikleri ş u başlıklar a l t ı n d a inceliyor: Tarihsel zaman duygusu geriliyor (s..l): Şeylerin sonun geldiği d ü ş ü n c e s i , i n s a n l a r d a z a m a n p e r s p e k t i f i n i s ı n ı r l a m a k t a ; güvenle ileriye engellemektedir. Terapi ya da romantik Narsisistler, Duygusu (s.7): olarak geçmişe bakmasını sadece şimdide, şimdi için yaşarlar. Narsisistler, kendi iyilik (self vvellbeing), sağlık ve fiziki g ü v e n l i k l e r i için, s a ğ a l t ı m ararlar ve t e r a p i s t l e r i , k e n d i n i k o n t r o l , a n l a m v e sağlık için kullanılır. Ö t e IJ R. Senncl'a göre "narsisizm modern çağın protestan ahlakıdır". O'na göre. pürilanizmin çileciliği ile narsisizm arasında ortak noktalar vardır: Her ikisinde de "ne hissediyorum" takıntısı vardır. İler ikisinde de ötekilere kendi hissettiklerine ilişkin denetimleri ve dürtüleri gösterme, benliğin bir değeri olduğunu göstermektedir. Yine ikisi içinde, kişinin denetimi dışında, dünyevi denetime katılmak değil, benliğin dünyevi \ ansıması söz konusudur (s.414). 50 y a n d a n terapistler de, bireyin iradesini k e n d i kaderini belirleyebileceği şeklindeki tezleriyle, izolasyonu ("isolation of t h e şelf) t e ş v i k e t m e k t e l e r . . Siyasetten kendini düşünmeye (s. 13): Siyasal teoriler, s o r u n l a r v e ç a t ı ş m a l a r ö n e m s i z l e ş m i ş t i r . T a r t ı ş m a l a r siyasal g e r ç e k l e r d e n , kişisel v e o t o b i y o g r a f i k f a k t ö r l e r e k a y m a k t a d ı r . İtiraflar eleştirel ve karşı itiraflarfs.lö): düşüncelerden ziyade, Yazarlar kendini ve diğerleri, açıklama yoluna gitmektedirler. Boşluk içinde olmak (21): Psikolojik huzur,. anlam ve bağlılık o l m a k s ı z ı n i n s a n , i ç b o ş l u ğ a d ü ş m e k t e d i r . Özel hayata çekilmenin (privatism) eleştirisi (s.25): Şöhret için k e n d i n i s ö m ü r ü , b a ş a r ı s ı z l ı k t a n k a ç ı n m a , h e r d e r d e d e v a k o n u l a r , i n s a n l a r ı n , sosyal p r o b l e m l e r i kişisel p r o b l e m o l a r a k t a n ı m l a m a l a r ı n a yol açıyor. Aşka, arkadaşlığa, sınırlı bir y a t ı r ı m yapıyor, bağımlıktan kaçınma ve an için yaşama söz k o n u s u . Kaybetmekten koruma etiği, korkan bireyler için, narsisizm m o d e r n y a ş a m d a e n d i ş e l e r ve kendini ve gerilimlerle başa ç ı k m a d a en iyi yol o l a r a k g ö r ü l ü y o r . Sevimlilik, sahte duyarlılık, önüne gelenle yatıp bağımlıktan ölümden kaçınma, korku gibi kalkmak, yas pansexua/ite, korumacı yüzeysellik, tutmak yeteneksizliği, narsisistik kültürel yaşlanmaktan özellikler, ya da ailede ö ğ r e n i l i p , t o p l u m d a t a k v i y e ediliyor. Narsisist, kişiliktir. çıkarlar kendi kurallarım kendi koymayı seven anti sosyal bir Geleceği düşünmek yerine günlük mutluluklar ve arar. Bu çıkarlar u ğ r u n a a l a b i l d i ğ i n e ihtiraslı bir t u t u m 51 Geleceğe de geçmişe takınır. de ilgisi yoktur, geçmişin olumsuz anıları ile y ü z l e ş m e k i s t e m e z ( L a s c h , s. xvi). Yine L a s c h ' a g ö r e narsisistler, umursamaz; gösteriş ritüelleri ihtiyaçları ön p l a n d a d ı r ; Hastalık hastasıdııiar. nezaketi, etiği, şöhretlerle duygusu, geleneksel özdeşleşme yas tutma y e t e n e k s i z l i ğ i söz k o n u s u d u r . psikanaliz Sürekli ihtiyacı duyarlar. D i ğ e r l e r i n i k o n t r o l d e hilekarlık y ö n t e m l e r i n e b a ş v u r u r l a r . Genç olmak t a k ı n t ı l a r ı vardır. Hemen mutlu olma ihtiyacı duyarlar. A ş k ilişkilerinde saygıda samimiyet sadakatten ve uzaktırlar. Kendi kendine rahattırlar. Mutlak doğru Grup inanmazlar. değillerdir. Onlar diye bir için, inanmazlar. sağladığı her yol mubahtır. Suçluluk duygusu duymazlar. konulardaki şeye sadakatinin Herkesi t u t u m l a r ı , püritan Dogmalara güvenliğe de sahip Arzularında sınır yoktur. r a k i p olarak görürler. Cinsel olmaktan ziyade, her şeye açıktır. Abartılı k e n d i n i s e v m e , k e n d i n d e n n e f r e t e t m e a r a s ı n d a g i d i p gelirler. G e n e l l i k l e dış d ü n y a d a başarılı o l m a k l a b i r l i k t e , k e n d i i ç l e r i n d e s ü r e k l i bir boşluk h a k i m d i r . Narsisistik kültürü kışkırtan medya, temel bir s o s y a l l e ş t i r m e aracı olarak, aile ile y e r d e ğ i ş t i r m i ş t i r . M o d e r n y a ş a m ı n h e r a l a n ı n d a narsisistik bir özelliğe s a h i p t i r . M e d y a , şan, şöhret gibi narsisistik hayallere yoğunlaşma mesajları v e r e r e k , o r t a l a m a insanı yıldızlarla ö z d e ş l e ş m e y e ö z e n d i r m e k t e ve narsisistik sosyal karakteri teşvik etmektedir. Yeni bir k ü l t ü r e l s ö y l e m y a r a t m a k t a d ı r ( G o l d m a n , Irvin). Ayrıca m e d y a n ı n y a n ı n d a , y e n i e ğ i t i m m o d e l l e r i n i n d e narsisizmi t e ş v i k e t t i ğ i iddiaları var. B u n l a r a g ö r e , ö r n e ğ i n biz çocuklara ilk amacın kendini sevmek dediğimiz zaman, onlara 52 evrenin merkezi olmayı diğerlerinin ihtiyaçlarını Bu çocuğu öneriyoruz. umursamamaya itebilir. narsisizme ya Kendini da sevmenin ö n e m i tartışamamakla birlikte, sosyalleşme sürecinde o n u n ana hedef olarak alınması tartışılmaktadır. Özellikle orta-üzeri t a b a k a l a r d a n a r s i s i z m i t e ş v i k e d e n e ğ i t i m m o d e l l e r i n i n ortaya çıktığı, a n c a k g ü n ü m ü z d e ise t ü m g r u p l a r a y a y ı l m a y a başladığı iddia e d i l m e k t e d i r ( R y a n , s. 233-8). Bir taraftan m e d y a n ı n ( v e d i ğ e r k u r u m l a r ı n ) kışkırttığı h e d o n i s t / n a r s i s i s t i k k ü l t ü r ü n baskısıyla a ş ı n a n , diğer taraftan d a üretim sürecindeki farklılaşma çıkmaktadır. insanlar, derece günümüzde içerisindedirler. yaşayan son Özellikle ülkelerde eliğinde Özellikle anti-bürokratik post-endüstriyei eğitimliler çalışma dolayısıyla oldukça önemli değişiklikler ortaya dönüşüm arasında artık genç tutum sürecini iş kendini gerçekleştirme yolu olarak g ö r ü l m e k t e ve mali g ü v e n l i ğ i e s a s alan pürican iş etiği değerleri onaylanmamaktadır. Günümüzde kişisel otonomi t a l e p l e r i b ü y ü k ö l ç ü d e a r t m ı ş t ı r ( F u r n h a m , s.ZZ2). Serbest zamana daha çok değer verilmeye başlanmıştır. Ö t e y a n d a n ö z e l l i k l e fınans a l a n ı n d a k i gelişmelerin bir t a k ı m s p e k ü l a t ö r l e r e ç a l ı ş m a k s ı z ı n b ü y ü k paralar k a z a n d ı r m a s ı , sıkı insanlarda çalışmadan da büyük kazanç/ar elde edeceği zaman büyük duygusunu u y a n d ı r m ı ş c ı r . Yeni çalışma eciği k a z a n m a y a başlamıştır. içerisinde boş İnsanlar daha çok kazanmak kendilerine zaman ayırmakcan vazgeçmek Hayatta çalışma her çalışmanın iscemiyorlar. şeyin bağımsızlıklarını Çoğu olmadığını ve çalışmanın iscememekeedirler. düşünüyorlar. özgürlerini olmadığı değer uğruna, Ayrıca engellemesini hayatın daha güzel 53 olacağını ve anlamsız ç a l ı ş m a n ı n d ü ş ü y o r l a r ( F u r n h a m , s.222). Özetle çizilen post-endüstriyel kişilik tipini edilmesine temsil paralel dönüşmeye kültür, eden bir insan püritan, fazla olan modernleşmiş bu için ortadan da olsa toplumunun paradigmasının farklı medyanın üretmek inancı edeceğini farklı endüstri bir Mikro-elektronik spekülasyonlar, daha hasta tipleri sürecinde, biçimde, başlamıştır. piyasasındaki gerekliliğine yeni dönüşüm kendilerini kişilik terk tipine devrim, fınans beraberinde taşıdığı daha fazla kaldırmıştır. çalışmanın Bugün eksik b i z i m gibi ü l k e l e r d e d a h i , m i k r o - e l e k t r o n i ğ i n ç a l ı ş m a hayatı ü z e r i n d e k i e t k i s i y o ğ u n o l a r a k h i s s e d i l m e k t e d i r . E n f o r m a s y o n d e v r i m i s a y e s i n d e , ç o k a z sayıda nitelikli işgücüyle, şimdikiyle karşılaştırılamayacak kadar büyük boyutlarda üretim yapılabilecektir. Bu süreç ş i m d i d e n başlamış ve devam etmektedir. Böyle bir dönüşüm insanlılığın y a ş a m ı n d a k ö k l ü d e ğ i ş i k l i k l e r g e t i r e c e k t i r ; 1 b u n a ç a l ı ş m a etiği de dahildir. Artık h a k i m anlayış p ü r i t a n ı n ( v e dolayısıyla akılcılığın) öldüğü ve kökleri Romantiklere ya da Nietzsche'yc g i d e n , duyularını öne çıkartan, yaratıcı insan tipine ilginin kadar arttığını g ö r ü y o r u z . N i t e k i m p o s t e n d ü s t r i y e l d ö n ü ş ü m s ü r e c i n i yaşayan ülkelerde, eğitimde en çok vurgu disipline değil yaratıcılığa yapılmaya başlanmıştır. Ö t e y a n d a n y e n i l i k v e yaratıcılığın, g e n e l l i k l e d ü z e n l i v e s ü r e k l i ç a l ı ş m a d a n değil, k e s i n t i l i bir çalışma d ö n e m i n d e n v e onun ardından gelen düşünme, okuma, ufak tefek işler, y o l c u l u k l a r , d u y g u s a l v e e n t e l e k t ü e l alışverişin ü s t ü n geldiği 54 d ö n e m l e r d e ortaya sarılmanın, ne çıktığına; ve çalışmaya yaratıcılığa nede sürekli verimliliğe dört elle yarayacağına ( G o r z ; 279) dair y a y g ı n bir i n a n ç vardır. Bir d i ğ e r ifade ile püritan etik, gördüğü post-endüstriyel işlevlerin dönüşüm tam aksine sürecinde ayak geçmişte bağı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. O y s a , d a h a ö n c e d e belirtildiği ş e k i l d e p r e - k a p i t a l i s t y a d a pre-endüstriyel değerlerin baskın olduğu ülkelerde temel s o r u n , p ü r i t a n e t i k v e o n u n s o n u ç l a r ı olan disiplin, ç o k çalışma, aşırı rasyonelleşmenin varlığından değil, tam aksine y o k l u ğ u n d a n k a y n a k l a n m a k t a d ı r . Dolayısıyla b u gibi ü l k e l e r d e , disiplinsiz, denetimsiz, irrasyonel, tüketim eğilimi içindeki zihniyet, yayılması için yetersiz rüşvetin, üretime karşılık aşırı mafyanın ya da anarşinin kolayca zemin hazırlayabiliyor. B ö y l e bir t a b l o i ç i n d e , a r t ı k aklın, çalışma d i s i p l i n i n i n ö l d ü ğ ü y a d a işlevselliğini yitirdiği ş e k l i n d e k i , p ü r i t a n e t i ğ i n r e d d i n e d a y a n a n bir t u t u m , h e n ü z k u r a l l a r m y e r l e ş m e d i ğ i , bazı yazarların eş-dost kapitalizmi dediği, rasyonel örgütlenme modelinin uzağındaki eksik modernleşmiş toplumlarda, "amaca y ö n e l i l T akılcı d a v r a n ı ş " ı n t a m karşıtı m e v c u t "cönele"'(öylesirie) bir a n l a m ifade e d e n y a ş a m tarzınızı m u h a f a z a s ı n ı , m e v c u t k a o s u n ç o k d a h a artışını teşvik edebilir. yani Ekonomik gelişme ve küreselleşme sürecine u y u m bakımında nispeten d a h a g e r i d e olan Kırgızistan gibi ü l k e l e r için söz k o n u s u o l a n k a r a k t e r i s t i k l e r , b a z ı b a k ı m l a r d a n T ü r k i y e için d e söz k o n u s u olabilir; 55 D. PÜRİTANİZM, HEDONİZM, EKSİK MODERNİTE ve TÜRKİYE: T a r i h s e l bir p e r s p e k t i f i ç e r i s i n d e , W e b e r ' i n teorisini T ü r k i y e ' y e u y g u l a y a n ilk ç a l ı ş m a Prof. Ü l g e n e r t a r a f ı n d a n yapılmıştır. O'nun ilk baskısı 1951'de yapılan "İktisadi Ç ö z ü l m e n i n A h l a k v e Z i h n i y e t D ü n y a s ı " eseri, b i z i m z i h n i y e t d ü n y a m ı z ı a n l a m a k b a k ı m ı n d a n hala b ü y ü k ö n e m t a ş ı m a k t a d ı r , Ülgener'e göre, {s. 15), Batıda yeni zamanlar diye a d l a n d ı r ı l a n v e g e r ç e k t e n d e h e r a l a n d a y e n i l e n m e ile b e r a b e r y ü r ü y e n d e v i r b i z d e , p a r l a k bir t i c a r e t d e v r i n i n s o n u , katı v e donmuş ortaçağ değerlerine taşıyor. D e ğ e r anlayışında dönüş da aynı {orta çağlaşma) surette içe karakterini k a p a n m a ve y a n i t e ş e b b ü s f o r m l a r ı n d a y e r alan esna)Hasma söz katılaşma; konusu. B u n u n y a n ı n d a m e s l e k ve s a n a t taassubu {gelenekçilik) ile en küçük ağalık ve bir y e n i l i ğ e efendilik aktardığı zaman bol uzak şuuru göz yurnulmaması dediği, feodal ve nihayet O ' n u n hayatın asırdan t ü k e t i m i n , gösterişin çekici e t k i s i n d e n kalmamakla birlikte, kendini günlük aşıra hiçbir iktisadi kaygıların ü s t ü n d e g ö r m e y e alışık, ü r e t i m i v e d e ğ e r y a r a t m a y ı kendinden başkalarının sırtına yüklenmiş görmek isteyen zihniyet hakimdir. B u n l a r ı n h e p s i d e Batı A v r u p a ' d a 15. v e 16. y ü z y ı l l a r d a n beri tarihe örselenmeden mal olduğu "yeni hâlde zamanlarca d e ğ e r l e r i n d e n başka şeyler değillerdir. bizde bir devredilmiş çok tarafları "Ortaçağ" 1 56 Osmanlı'da, pre-kapitalist, henüz maddeleşmemiş bir d ü n y a g ö r ü ş ü , g ü n d e l i k h a y a t ı n h e r t ü r l ü h a r e k e t v e faaliyet şekillerini iktisadi düşüncenin ayarlanmış görmek isteyen bir dışındaki toplum güdülere anlayışı göre hakimdir. İ M g e n e r ' e g ö r e (s.53-54), m o d e r n d ü n y a y ı y a r a t a n d e ğ e r l e r d e n uzaklığın, hemen hemen her tabakada kendisini fazlasıyla hissettirdiğini görüyoruz: Üst tabaka'. Yüzyıllardan beri d e v a m e d i p g e l e n ağalık ve efendilik şuurunun anlayışını gündelik bu tabaka arasında iktisadi kaygıların dışına, hayat ve uzağına toplum taşımıştır. A n c a k b u ü s t t a b a k a n ı n m a d d i e n d i ş e l e r d e n u z a k bir h a y a t sürdüğü anlamına g e l m e m e k t e d i r . Aksine servetin, özellikle de altın tutkusunun bu t a b a k a d a o l d u k ç a fazla o l d u ğ u n u g ö r ü y o r u z . A n c a k m a l v e s e r v e t e d ü ş k ü n l ü ğ ü n g e r ç e k saiki, m u t a t iktisadi faaliyetlerden birisi ile zenginleşmek, sermayesini ve onun g e t i r d i ğ i geliri a r t ı r m a k d e ğ i l d i r . N ü f u z v e i k t i d a r s a h i p l e r i n i , o l d u m olası, ve m a l v e s e r v e t p e ş i n d e k o ş t u r a n saikleri a l e l a d e kar rantabilite aramalıyız. b ü s b ü t ü n f başka ölçüsünden Bunların Siyasi hayatta paye yerine: olmak; debdebe ve saltanat sürmek; maksatlarda ve itibar sahibi unvan ve asalet satmak; nam ve nişan p e ş i n d e başkaları ile y a r ı ş m a k t ı r . H e p s i d e feodal c e m i y e t d ü z e n i n asırlarca ü s t ü n e yığılıp biriktirdiği, ağalık v e e f e n d i l i k ş u u r u n u n , dışarıya v u r a n akisleridir. A s i l z a d e elini a n c a k paraya h a c e t g e r e k ç e s i y l e sürer. Orta tabaka: T i c a r e t ve s a n a t e r b a b ı n ı , olmayan bir görüyoruz. defter tutma takım Rasyonel alışkanlığı memleketler gönnek, değer ve bir ticari yok. umulmadık idealler iktisadi-rasyonel etrafında sıralanmış i ş l e t m e d e k i , dakik bir hesap ve Macera hevesi, servetten kavuşmak ayak basılmamış merakı, hatta sırası gelince vurgun ve baskın arzusu vs. yok. i k t i s a d i f a a l i y e t t e en 57 fazla başarılı olmaları g e r e k e n s a n a t ve ticarec e r b a b ı da d a h i l olmak üzere, değer görüşünden alıyordu. çok derin ölçülerini Bu g ö r ü ş farklar maddileşmemiş henüz bir dünya bir t a b a k a n d i ğ e r i n e g e ç t i k ç e , az gösterir; fakat hepsi "meta-ekonomik" bir de düşünce t e m e l i n e dayalı k a l m a k t a birleşir. B u t e m e l d ü ş ü n c e y i bir c ü m l e hayatın ile ö z e t l e m e k icapları mümkündür: dışında düşünmemek, günü gününe yaşamak, yavaşlık, hırstan uzaklık, çıkmamak, tevekkül insan-ı maddi kaygısızlığı, iç aleme çekilmiştik, 'kanaatkarlık, sahibi Maddenin ve Gelecek kalabilmek! yatını ağırlık ve alışılmış rutinden dışarıya kamil olmak temel değerler her zaman, kibir, büyüklük ile iktisadi arasında yer almaktadır. Öte yandan ve gösterişle düşünce kazanma her yerde, beraber yürümüştür. son yıllara Bir kadar, diğer ifade modernliğin simgesi olan ortaya çıkan " a k ı l c ı l a ş t ı r m a " s ü r e c i n i n u z a ğ ı n d a kalmıştır. Modern bir toplum yaratma projesi ile C u m h u r i y e t d ö n e m i n d e ise, ö z e l l i k l e e ğ i t i m y o l u y l a p ü r i t a n bir çalışma kültürü yaratma çabasına tanık oluyoruz. Atatürk'ün "gençler sizden bir tek isteğim var, bu çok çabayı veciz olarak ifade Örneğin o da çalışmak" etmektedir. sözü Nitekim C u m h u r i y e t tarihi b o y u n c a d a h e p , ç o k çalışma, ç o k tasarruf v e k a y n a k l a r ı n akılcı olarak k u l l a n ı l m a s ı gibi d a h a s e k ü l e r / p ü r i t a n d e ğ e r l e r sıkça i ş l e n m i ş t i r . Ancak 1980'li yıllar Türkiye'de bazı bakımlardan kırılmanın y a ş a n d ı ğ ı yıllardır. B u d ö n e m aynı z a m a n d a d ü n y a d a 197()'li yılların k r i z l e r i n i n a r k a s ı n d a n g e l e n y e n i d e n y a p ı l a n m a 1980'li yıllardan i t i b a r e n d ü n y a d a küreselleşme s ü r e c i yıllarıdır. hız k a z a n m ı ş v e bir ç o k ü l k e a r t ı k o y u n u k ü r e s e l kurallara g ö r e oynamanın yıllarda yolları Türkiye'de üzerinde ise düşünmeye modernleşmenin başlamıştır. akılcı 1980'li taşıyıcılığını 58 m ü h e n d i s l e r i n t e m s i l ettiği bir d ö n e m ortaya ç ı k m ı ş t ı r ( G ö l e , s . 138). Özellikle ''köşeyi dönmek", severim1'' ve dönemin "Renim "Zengin mühendis memurum müslüman kökenli lideri işini biltf\ fakir "Ren müslümandan Özal'ın zenginleri hayrrhdıf t ü r ü n d e k i sözleri, bazı b a k ı m l a r d a n , b u d ö n e m e ö z g ü bir t ü r a k ı l c ı / p r a g m a t i s t e t i k y a r a t m a arayışları olarak d a d e ğ e r l e n d i r i lebilir. Türkiye'de sürecinde en 1980'li çok yıllardan belirleyici sonra kültürel faktörlerden birisini, dönüşüm şüphesiz t e l e v i z y o n d a d e v l e t t e k e l i n i n kırılması v e ç o k kanallı y a y ı n a geçiş oluşturmuştur. Yaşayabilmesi için ana gelir kaynağı r e k l a m (dolayısıyla r e y t i n g ) o l a n kanallar, t o p l u m u o l a ğ a n ü s t ü bir tüketim Lasch'ın bombardımanına Amerika için tutmuşlardır. söylediği 1970'li yıllarda hedonist/narsisistik kültürel d ö n ü ş ü m e b e n z e r biçimde, biz de bireyler çok e r k e n yaşlardan i t i b a r e n , a r t ı k t ü k e t i m t o p l u m u n kalıpları i ç i n d e sosyalleşir h a l e gelmişlerdir1'. •? Geçmişin gerektiğinde tasarrufu, kendini feda arzularını etmeyi, bastırmayı, dünyaya toplum siyah ve için beyaz " Kozanoğlu, yayınladığı dönemde oldukça ilgi gören "Cilalı İmaj Devri" çalışmasında !980'li yıllardaki değişime ilişkin şunları söylüyor: 80'Ii yılların ortalarından 90 küsurlara uzanan süreçte, Türkiye gerçekten çok değişti. Cumhuriyet ideolojisin nüfuz alanı daraldı. Ortaya çıkan boşluğu, dünyanın kuzeyinde "ideolojiler öldü" sloganıyla pazarlanan ve iyi hasılat yapan tek tip ideolojini yerli versiyonu doldurdu, Özgürlük ve eşitlik projelerinin utkundaki ütopyalar, özel operasyonlarla yıpratıldı. Onların yerini bir tür finansal pragmatizmin servet ütopyaları aldı. Medyanın toplumsal belirleyiciliği ürkütücü noktalara tırmandı. İletişim kanalları, "çağdaş elitistler"in, değişimi sorgulamaktan kaçınan ve hep rüzgarın yönünde seyreden fazla uyanık, hayli asabi bir güruhun eline geçti. Değişim, tüm toplumsal yapıyı diklemesine yaladı süpürdü. Birbirine İngilizce küfreden insanlar ortaya çıktı. Arabesk kültür, ilginç bir çeşitleme sürecinden geçti. Yaşanamayan aşkların biçimi değişti. "Business" kavramı yüceltildi. Tüketim gücü, en tepedeki statü sembolü haline geldi (s. 7). 59 ş e k l i n d e s o n d e r e c e katı k u r a l l a r i ç i n d e b a k m a y ı v u r g u l a y a n kültürünün yerine 1980'lerden pragmatizmi, formüle edilen hazcılığı, tüketimi, önce "'köşe dönmek" itibaren göreceliliği, kendini düşünmeyi ve olarak melezleşmeyi, kültürel bireyin ne v a t a n / m i l l e t n e d e b a ş k a bir şey için feda e d i l m e s i g e r e k t i ğ i n i s a v u n a n (yani bireyi e n y ü c e d e ğ e r olarak g ö r e n ) v e b i z i m için y e n i olan bir anlayış h a k i m o l m u ş t u r . G e ç m i ş i n l i d e r l e r i n i n k a f a l a r ı n d a bir ideal t i p olarak var olan püritan kültürün bastıran/perhizci anlayışı yerine, 1 9 8 0 ' l e r d e n sonra, d a h a ç o k rahatlığa v u r g u y a p a n h e d o n i s t bir anlayış ö n p l a n a g e ç m i ş t i r . Ö z e l l i k l e t o p l u m u n orta ü s t ve. ü s t gelir g r u p l a r ı bu sağlamışlardır. s ü r e c e s o n d e r e c e hızlı bir b i ç i m d e u y u m E k o n o m i k yapıdaki d ö n ü ş ü m de büyük ölçüde b u n a eşlik e t m i ş t i r . Bugünün kültürel gençliği atmosfer de içinde büyük ölçüde şekillenmiştir. yukarıdaki Erken hazcı yaşlardan i t i b a r e n , ç o k kanallı t e l e v i z y o n l a r ı n k a r ş ı s ı n d a , m o d e r n o k u l u n üretim kültüründen daha çok postmodern. medyanın tüketim k ü l t ü r ü n ü içselleştirmiştir. Artık bir e ş a r p r e k l a m ı n ı n k u l l a n d ı ğ ı "seçmek özgürlüktü?' ş e k l i n d e k i anlayışıyla; s e ç m e k (yani tüketmek), ö z g ü r l ü k o l m a k y a d a t o p l u m s a l s t a t ü i ç e r i s i n d e y e r a l m a k için e n belirleyici unsur olmuştur. Bu hedonist tüketim toplumuna yönelik k ü l t ü r e l d e ğ i ş m e s ü r e c i n d e n , e n p ü r i t a n olmaları b e k l e n i l e n muhafazakar çevrelerin etkilenmişlerdir. Onların üst da gelir grupları "tesettür da giyim" büyük adı ölçüde altındaki defileleri, t ü k e t i m t o p l u m u n a geçişin a s l ı n d a bir ara k a d e m e s i n i o l u ş t u r m a k t a d ı r . Mevcut ekonomik gelişme süreci bu şekilde devam ederse, kuşkusuz muhafazakar kesimle, sektiler gruplar arasındaki 60 mesafe çok daha azalacak ve büyük bir bölümü hedonist tüketim toplumu kültüründe bir araya geleceklerdir.. A n c a k b u r a d a asıl s a p m a , b u t ü k e t i m k ü l t ü r ü n e u y u m sağlayamayanlar arasında azımsanamayacak bir olmaktadır. bölümü, Toplumun kısa yoldan hiç büyük de paralar k a z a n ı r k e n , asıl ç o ğ u n l u ğ u o l u ş t u r a n g e n i ş kitleler, bir taraftan tüketim arzusu ile tüketememenin düzene tepki sonunda zaman, doldurulurken, verdiği huzursuzluk hareketlerine yapılan sektiler dürüst/perhizci/püritan oyların Bülent bir taraftan 1990'larınların dağılımına Ecevit'in kültüre da mevcut kurulu yönelmişlerdir. seçimlerde kesimde diğer içinde baktığımız şahsında yönelirken, daha sağda m e r k e z d e n uzaklaşma bu tepki süreciyle yakından ise bağlantılı gözüküyor. A h m e t O k t a y (s. Türk toplumunun altında kaldığını vurgulanması, söylüyor. başarının küçümsenmesi, dönüşmesi baskılardan kuruluş, herkes, öne ve Yazın 12 durumda. geçtiği alanında, ekonomik düzenin siyasetin değerler eğlence Kültür mitinin bu iyiden arzusu, eserin ş ö h r e t estetikjartistik "geçmiş biçiminde" Türkiye'de yaptıklarının içsel ilkliğini medyaya bitişmiş değerinin önüne iyiye düzey amentüye narsisizm, sektöründe, kendi dünyası sonra kuşatma" çıkartılması, bir k ü l t ü r ihtilalin yükselişi Şöhret o l m a için, öne biçimlendirilen darbesinden "narsisistik Durmadan karın kendi başarısını ve biıicikiiğini, sürüyor. Eylül deyimiyle yükselen sürecinde beliriyor. 232-4), Lasch'ın aracılığıyla kazanılır o l m a k t a n çıkıyor, ö n c e d e n e d i n i l m e s i yolları aranıyor. Yazar da şarkıcı da kitabın ya da kasetin tirajtyla övünüyor. Gösterişçilik ve teşhircilik eğilimi, L a s c h ' ı n v u r g u l a d ı ğ ı b i ç i m i y l e , "iş h a y a t ı n d a ve bürokraside organizatörü kumarbaza dönüştürmekle" 61 kalmıyor, "eti iyi oynayan kazanır felsefesi" t ü m k ü l t ü r h a y a t ı m ı z d a e g e m e n oluyor. O k t a y , k e n d i l e r i n i starlaşmış sayan s u n u c u l a r v e p r o g r a m c ı l a r ı n , m ü t h i ş bir k a y b e t m e k o r k u s u i ç i n d e o l d u k l a r ı n ı v e k a y b e t m e m e k için h e r şeyi k a b u l e hazır o l d u k l a r ı iddia e d i y o r . Ö t e y a n d a n T U S İ A D ' ı n yayınladığı Krgiidcr, K s m e r v e Kaiaycıoğlu'nun yapmış oldukları bir çalışmaya göre ise, narsisistik/hazcı anlayışın k a r ş ı s ı n d a y e r alan, p ü r i t a n iş e r i ğ i n e s a h i p olanların (yani bir a n l a m d a hayatı iş olarak g ö r e n l e r i n ) oranını, Türkiye'de toplam yetişkin nüfusun yüzde 10'u c i v a r ı n d a d ı r ( T Ö S İ A D , s.26). Bir d i ğ e r ifade ile bir ç o k s a n a y i l e ş m e ve m o d e r n l e ş m e sürecini t a m a m l a y a m a m ı ş ü l k e l e r d e o l d u ğ u gibi, T ü r k i y e ' d e , belli bir ö l ç ü d e , akılcı, p ü r i t a n d e ğ e r l e r i n u z a ğ ı n d a kalmıştır. Ö r n e ğ i n h a n g i d ü n y a g ö r ü ş ü n e s a h i p olursa o l s u n , ü z e r i n d e t a m bir m u t a b a k a t s a ğ l a n a n k o n u l a r ı n b a ş ı n d a , sön d e r e c e irrasyonel İşleyen bir k a m u idaresi gelmektedir. K İ T zihniyetinin bir t ü r e v i olarak, insanları d a h a akılcı kurallara d a y a n a r a k r e k a b e t e t m e y e zorlayacak olan s e r b e s t r e k a b e t kuralları bir ç o k a l a n d a y e t e r i n c e sağlıklı i ş l e m e m e k t e d i r . Post-endiistriyel dönüşüm sürecini yaşayan ve bugün araçsallaştırmış akılcılığın, a n l a m y i t i m i , n o r m s u z l u k , g ü ç s ü z l ü k , yalnızlık gibi e t k i s i n i d a h a ç o k h i s s e t t i r e n s o r u n l a r karşısında, kimlik ve yaratıcılık arayışının peşine düşülen bir dünyada ( A k . S u n g u r , s.9) T ü r k i y e ' d e s o r u n l a r ı n ö n e m l i bir k ı s m ı n ı . Batı A v r u p a ü l k e l e r i n i n y ü z k ü s u r yıl ö n c e yaşadığı bazı s o r u n l a r ı n benzerleri oluşturmaktadır. Nitekim işgücünün dağılımı gibi yapısal u n s u r l a r a ç ı s ı n d a n d a T ü r k i y e aynı ş e k i l d e g e ç t i ğ i m i z 62 yüzyıldaki Batı toplumları ile benzer oranlara sahip bulunmaktadır. Ö t e y a n d a n , r e k a b e t i n globalleştiği, g e l i ş m i ş A B ü l k e l e r i ile r e k a b e t e t m e k d u r u m u n d a k a l d ı ğ ı m ı z bir s ü r e c i d e yaşıyoruz. T ü r k i y e h e n ü z m o d e r n l e ş m e sürecini tamamlay a m a d a n , m o d e r n l i k sonra kültürel ve e k o n o m i k d ö n ü ş ü m ü n avantajlarıyla b i r l i k t e , sıkıntılarını da y a ş a m a y a başlamıştır. K ü r e s e l l e ş m e , bir ç o k ü l k e d e o l d u ğ u gibi, b i z d e d e m e v c u t yapıları d e r i n d e n s a r s m a k t a d ı r . B u n u n y a n ı n d a g e ç m i ş t e o l d u ğ u gibi, t o p l u m s a l d e ğ i ş m e süreci, birbirini tamamlayan gerçekleşmemektedir. yaşıyor. Türkiye'nin Türkiye, bir kısmı aşamalar şeklinde de bütün süreçleri bir arada adeta ortaçağın toplumsal d ü z e n i n i çağrıştıran k o ş u l l a r i ç i n d e y a ş a r k e n , b a ş k a bir b ö l ü m ü , en gelişmiş gerisinde ülkelerdeki kalmış standartlar içerisindedir. toplumsal g r u p l a r d a , ^en Bu sürecin varlıklılar kadar, t ü k e t i m t o p l u m u n k ü l t ü r e l saldırısı ile karşı karşıyadırlar. Ancak rasyonel geçemeden, karşıya ekonomide kurallara kültürde, örgütlenmiş post-endüstriyel kalan, kalıplarının ve göre çağın rasyonaliteden hakim olduğu ve dünyanın ekonomisine t ü k e t i m . baskısı uzak eksik modern piyasa "cönele" modernleşmiş ile karşı davranış ülkelerde m e v c u t g e l i ş m e l e r , mafyayı v e anarşiyi ç o k d a h a a r t ı r m a riskini de içinde barındırmaktadır. Bu k o n u d a Orta Asyadaki T ü r k C u m h u r i y e t l e r i , çarpıcı bir ö r n e ğ i o l u ş t u r m a k t a d ı r . Ö t e yandan post-endüstriyel ya da post-modern toplum s a v u n u c u l a r ı n ı n sıkça b a ş v u r d u k l a r ı , akıl ile yaratıcılığı birbiri nin karşıtı iki zıt anlayış olarak ele alma tarzlarının da 63 sorgulanması gerekmektedir. M o d e r n dünyayı anlamada, b u g ü n en t e m e l referans noktası haline gelen Weber, " M e s l e k Olarak Bilim" makalesinde şöyle diyor: "Fikirler bize kendiliğinde gelir, biz i s t e d i ğ i m i z z a m a n değil. E n iyi f i k i r l e r i n s a n ı n a k l ı n a gerçektende Iherng'in tanımladığı biçimde: Mesela divanda p u r o i ç e r k e n . Y a d a H e l m h o l t z ' u n b i l i m s e l bir k e s i n l i k l e k e n d i hakkında anlattığı b i ç i m d e : Y u m u ş a k e ğ i m l i bir y o l d a y ü r ü y ü ş yaparken. H e r h a l d e fikirler b i z e onları b e k l e m e d i ğ i m i z bir a n d a gelir; biz kafa y o r a r k e n y a d a m a s a m ı z d a arayış i ç i n d e o t u r u r k e n değil. Yine d e ş u n u b e l i r t m e k g e r e k i r : M a s a m ı z d a kafa yormamış ve tutkulu bir şekilde yanıtlar olsaydık, aklımıza yeni fikirler hiç g e l m e z d i . " aramamış (Weber, 1986, s.133) , Bir d i ğ e r ifade ile y e n i fikirlerin d o ğ u ş u ile b i z i m d a h a ö n c e k i ç a l ı ş m a l a r ı m ı z a r a s ı n d a y a k ı n bir ilişki vardır. Dolayısıyla, p o s t - e n d ü s t r i y e l çağın o l m a z s a olmazı o l a n yaratıcılık, bir başka olmazsa olmazı çalışmayı işlevsellikten uzaklaştırmaz. birbirinin karşıtı gösterilmesi, olarak oluşturan aklı Bugün bu sansasyonel ya da ikisinin beklentiler k a d a r , m o d e r n d ü n y a d a bir tarafın ( a k l ı n , p ü r i t a n d i s i p l i n i n ) , d i ğ e r tarafı (yaratıcılığı, arzuları) olağan ü s t ü d ü z e y d e b a s t ı r a c a k şekilde ö n e geçmiş olmasıdır. endüstriyel çağın İ k i n c i tarafa y a p ı l a n v u r g u , p o s t - ihtiyaçları doğrultusunda, dengelenmesi olarak d e ğ e r l e n d i r i l e b i l i r . Ö z e t l e ifade e t m e k g e r e k i r s e , p o s t - e n d ü s t r i y e l d ö n ü ş ü m s ü r e c i n e paralel olarak, m o d e r n / e n d ü s t r i y e l t o p l u m l a r ı n s i m g e s i haline gelen toplumun rasyonelleştirme, çalışma gibi başlamıştır. bu her dünya alanında için püritan .değerler varlığını arzularını hissettiren denetim işlevselliklerini ve çok kaybetmeye O r t a y a h e d o n i s t / n a r s i s i s t ö z e l l i k l e r e s a h i p y e n i bir ç a l ı ş m a etiği ç ı k m a k t a d ı r . Bir d i ğ e r ifade ile m o d e r n k a p i t a l i z m i 64 y a r a t a n m o d e r n b i r e y i n " i d e a l t i p " i olan p u r i t a n , y e r i n i karşıtı olan, ar/Ailarını ö n e ç ı k a r t a n h e d o n i s t t ü k e t i c i y e b ı r a k m a k t a d ı r . Post-endüstriyel cthos'a sahiptir. yaratıcılığa, çok toplum Bu çalışmaya yapılmaya başlanmıştır. kompütürize nin yerine, farklı toplumlarda değil bir b i r e y e vurgu boş ve artık zaman farklı akla bir değil, etkinliklerine E n d ü s t r i y e l işlerin, g i d e r e k d a h a ç o k olması, e n d ü s t r i y e l m a l ü r e t i m i ( m a n u - f a c t u r e ) entelektüel sermaye (menti-factııre)nin geçmesi kültür alanındaki bu gelişmeleri çok daha hızlandıracaktır. Muhtemelen "yaratıcılık" gibi insanın d o ğ a s ı n d a m e v c u t olan yetenekler, geçmişten farklı "akıl" olarak, ve post- e n d ü s t r i y e l çağın ihtiyaçlarına g ö r e y e n i d e n y o r u m l a n a c a k v e birlikle g e l i ş t i r i l e c e k t i r . "kutsallaştırılan" sorgulanması Bizde ise Aydınlanmacı anlamına bu durum, aynı paradigmanın gelecektir. Ancak da bu zamanda, daha çok sorgulama s ü r e c i n d e p o s t m o d e r n y a d a p o s t e n d ü s t r i y e l d ö n ü ş ü m teorileri kadar, her toplumun kendi özelliklerinin bulundurulması büyük ö n e m taşımaktadır. de göz önünde İKİNCİ BÖLÜM II. P Ü R İ T A N İ Z M D E N HEDONİZME Y E N İ Ç A L I Ş M A ETİĞİ: Uludağ Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Bir Uygulama A. ARAŞTIRMANIN EVRENİ, YÖNTEMİ ve ÖRNEKLEMİ Bu araştırmanın amacı, U l u d a ğ Üniversitesi öğrencilerinin t u t u m l a r ı n d a n h a r e k e t l e , T ü r k i y e ' d e " ç a l ı ş m a e t i ğ i " n i sorgula maktır. Çalışma, b ü t ü n t o p l u m u n ya da gençliğin t u t u m u n u a ç ı k l a m a i d d i a s ı n d a değildir. Ancak araştırmanın uygulandığı dört fakültenin öğrencilerinden e l d e edilen sonuçların, son 20 yıldaki kültürel dönüşüm h a k k ı n d a önemli ipuçları vereceği d ü ş ü n ü l m e k t e d i r . Ç ü n k ü h e n ü z üniversite öğrencisi olan b u 66 kitle, e k o n o m i d e ve k ü l t ü r d e , ekonomisinin, kanallı tüketimin, televizyon yayınlarının sosyalleşme sürecine başlayan Bu kuşağın önemlidir. piyasa yüceltildiği ve 1980'li başladığı çok yılarda ilk kuşağı oluşturmaktadır. değerlerindeki kırılmanın sonrasındaki dışa a ç ı l m a n ı n , s e r b e s t pragmatizmin anlaşılması değişim, aslında bakımdan son 1980 derece N i t e k i m b u k u ş a k , bir ö n c e s i n e g ö r e , dış d ü n y a y a , m e l e z d e ğ e r l e r e , t ü k e t i m e , n a r s i s i z m e , h e d o n i z m e , bireyselliğe daha açık bir kuşaktır. Ancak bu kuşağın, aynı zamanda modernliğin getirdiği püritan kültürü de t ü m ü y l e dışlamadığı varsayılmaktadır. A r a ş t ı r m a d a , 49 s o r u n d a n o l u ş a n beş ölçekli t u t u m a n k e t i , 500 öğrenci ü z e r i n d e u y g u l a n m ı ş t ı r . A n k e t t e kimlik sorulan d ı ş ı n d a ü ç g r u p soru s o r u l m u ş t u r . B u n l a r d a n ilk g r u p t a k i sorular p ü r i t a n i ş e t i ğ i n i b e l i r l e m e y e y ö n e l i k t i r , i k i n c i g r u p t a k i sorular ise, ç a l ı ş m a k t a n v e b a s t ı r m a k t a n d a h a ç o k b o ş z a m a n a v u r g u vapan, h e d o n i s t / n a r s i s i s t k ü l t ü r e l u n s u r h r ı n ağırlık k a z a n d ı ğ ı y e n i çalışma e t i ğ i n i a n l a m a y a y ö n e l i k t i r . Üçüncü görür" grupta sözünden da Weber'in hareketle, ünlü öğrencilerin "insan kalbinde içinde olanı yaşadıkları t o p l u m u n ç a l ı ş m a e t i ğ i n e ilişkin görüşleri s o r u l m u ş t u r . Ç o ğ u k e r e ilk iki g r u p t a k i s o r u l a r d a t u t u m l a r ı n ı t e d i r g i n açıklayan ö ğ r e n c i l e r , b u g r u p t a g ö r ü ş l e r i n i d a h a r a h a t ifade e t m i ş l e r d i r . Bu araştırma, uygulanmıştır. Bu Uludağ Üniversitesinde Fakülteler, İktisadi ve dört fakültede İdari Bilimler Fakültesi (İİBF), Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ( M M F ) , Tıp Fakültesi Fakülteler, (TF) ve öğrencilerinin İlahiyat Fakültesidir özellikleri (İF). bakımından, Bu farklı 67 sosyo-kültürel niteliklere sahip oldukları düşüncesiyle tercih edilmiştir. Özellikle İlahiyat Fakültesi bu kitle içerisinde, aldıkları eğitimin niteliği ve diğer toplumsal k a r a k t e r i s t i k l i l e r i n d e n dolayı, p ü r i t a n k ü l t ü r e ; b u n a karşılık d i ğ e r f a k ü l t e l e r i n h e d o n i s t k ü l t ü r e göreceli o l a r a k d a h a y a k ı n olacakları varsayılmıştır. A n k e t i n u y g u l a n d ı ğ ı d ö r t F a k ü l t e n i n ö ğ r e n c i d a ğ ı l ı m ı şöyledir: İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mühendislik-Mimarlık Tıp Fakültesi ilahiyat d i k k a t e alınmıştır. Bu 12564 2336 1 Fakültesi Araştırmanın örnekleminde, ları 1 Fakültesi 1633 1431 F a k ü l t e l e r i n ö ğ r e n c i sayı amaçla ö n c e 500 a n k e t , öğrenci sayılarına g ö r e F a k ü l t e l e r e p a y e d i l m i ş , s o n r a d a İ İ B F d ı ş ı n d a k i ü ç F a k ü l t e y e 15'er a n k e t f a z l a d a n e k l e n i r k e n , İ İ B F ' d e n d e 4 5 a n k e t eksiltilmiştir. İ İ B F ' n i n ö ğ r e n c i k i t l e s i n i n ç o k fazla o l m a s ı b u n a yol a ç m ı ş t ı r . Aksi takdirde, diğer Fakülteler açısından anlamlı verilere ulaşmanın güçleşeceği d ü ş ü n ü l m ü ş t ü r . Tabakalı bir örneklem yöntemi izlenerek, kız ve erkek öğrenci sayısı eşit tutulmuş ve sınıflar arasında oranlara dikkat edilmiştir. Bunun yanı sıra, anketlerin bir kısmı doğrudan sınıflarda uygulanırken, özellikle İİBF'de devamın olmadığı dikkate alarak kantin ve kampus içerisinde farklı mekanlarda da anketler uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen veriler, Statistica programı kullanılarak değerlendirilmiştir. 68 B. ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN BULGULAR 1. Genel Karakteristikler Araştırmada 500 öğrenciye anket uygulanmıştır. Bunların, yüzde 60'ını İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, yüzde 16'sını Mühendislik, yüzde 13'ünü Tıp, yüzde 11'i de İlahiyat Fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. T a b l o 2.1. Fakültelere G ö r e Dağılım 1 Fakülteler IIBF Mühendislik T,pİlahiyat Toplam Sayı 300 80 65 55 500 Fakültelere G ö r e D a ğ ı l ı m •o .... % 60 16 13 1 1 100 1 69 C i n s i y e c e g ö r e o r a n l a r ı n b i r b i r i n e e ş i t o l m a l a r ı n a karşın, a n k e t u y g u l a n a n l a r ı n y ü z d e 2 3 ' ü b i n c i sınıf, y ü z d e 19'u ikinci v e ü ç ü n c ü sınıf v e y ü z d e 38'i ise 4 . sınıf v e ü z e r i n d e k i l e r d i r . Öğrencilerin gelir düzeylerini belirlemek amacıyla da harcamalarının sorulması yoluna gidilmiştir. Bir diğer ifade ile harcama burada gelir yerine kullanılmaktadır. Aylık h a r c a m a a ç ı s ı n d a n , d ü ş ü k gelirli g r u b u o l u ş t u r a n ların; (Yani aylık harcaması 60 milyonun altında olanların) o r a n ı , yüzde 22'dir, B u n a karşılık, alt-orta o l a r a k a d l a n d ı r a b i l e c e ğ i m i z g r u b u n (Yani 60-120 yüzde 50'dir. 121-200 milyon milyon arası harcayanların) oranı, a r a s ı n d a h a r c a y a n v e b u a r a ş t ı r m a d a üst-orta g r u p olarak d e ğ e r l e n d i r i l e n l e r i n o r a n ı ise, 200 milyonun üzerinde o r a n ı ise, yüzde 7'dir. yüzde 21'dir. h a r c a m a y a p a n ü s t gelir g r u b u n u n T a b l o 2.2 Aylık O r t a l a m a H a r c a m a n ı z HARCAMA 60 Milyondan az 60-120 milyon arası 121-200 milyon arası 200 milyondan fazla TOPLAM SAYI % 110 22.00 250 50.00 105 21.00 35 7.00 500 100.00 70 Bir diğer ifade ile anketin uygulandığı kitlenin büyük çoğunluğunu, orta düzeyde geliri (harcaması) olan öğrenciler oluşturmaktadır. Ancak harcama düzeyleri büyük ölçüde fakültelere göre değişmektedir. Bu çalışmanın önemli değişkenlerinden birisi olan gelir (harcama) açısından baktığımızda, gelir düzeyi en düşük grubu İlahiyat Fakültesi oluşturmaktadır. Bu Fakülte'nin öğrencilerin yarısı 60 milyon ve altında harcama ile geçindiğini söylemektedirler. Buna karşılık yine aynı Fakülte'de, üst-orta ve üst gelir gruplarından kimse yoktur. r 71 Tablo 2.3 -Fakültelere Göre Gelir (Harcama) 60 milyon altı FAKÜLTE 60-120 milyon 121-200 milyon 200 milyon üstü 27 49.09% 0 0.00% 4 5.00% 1 1.54% 30 10.00% 35 500 gelir açısından İlahiyat % Mühendislik % T,p % IIBF % 28 50.91% 20 25.00% 17 26.15% 36 45.00% 45 15.00% 156 52.00% 0 0.00% 20 25.00% 16 24.62% 69 23.00% Toplam 110 250 105 Mühendislik 31 47.69% ve Tıp Fakülteleri Toplam 55 80 65 300 birbirlerine oldukça yakındırlar. Bu fakültelerin öğrencilerinin yaklaşık dörtte biri 60 milyon ve altınca bir harcama ile yaşamaktadırlar. H a r c a m a d ü z e y i n i n e n y ü k s e k o l d u ğ u g r u p ise, İ k t i s a d i v e İdari B i l i m l e r F a k ü l t e s i ' d i r . karşılık, üst gelir grubu Alt gelir g r u b u y ü z d e 1 5 o l m a s ı n a yüzde 10 civarındadır. Fakülteler a r a s ı n d a k i b u gelir ( h a r c a m a ) farklılaşması, t u t u m l a r ü z e r i n d e o l d u k ç a etkili o l m a k t a d ı r . 2. Püritan Çalışma Etiği a.Çahşmaya Verilen Önem P ü r i t a n çalışma e t i ğ i n i n e n ö n e m l i ö z e l l i k l e r i n d e n birisi, i çalışmayı yücelterek ibadet haline dışında, sosyalist, kapitalist ya getirmesidir. da Dini nasyonal kurumların sosyalist bütün 72 y ö n e t i m biçimleri püritan çalışmayı Birinci bakışı yücelten bölümde bir kişilik tipi y a r a t m a k amacıyla, kapsamlı de bir belirtildiği propaganda yürütmüşlerdir. şekilde, Lenin'in çalışmaya ile k a p i t a l i s t l e r i n ç a l ı ş m a y a bakışı a r a s ı n d a p ü r i t a n i z m bağlamında "çalışmak fazla insanı k a m p l a r ı ile bir fark özgürleştir" yoktur. diye Ya yazan da giriş kapılarında Nazilerin toplama m o d e r n bir t o p l u m y a r a t m a i s t e y e n d i ğ e r liderlerin ç a l ı ş m a n ı n k u t s a l l a ş t ı r m a s ı n a y ö n e l i k çabalar a r a s ı n d a bir ç o k b a k ı m d a n paralellikler y a k a l a m a k m ü m k ü n d ü r . Yani rejim b i ç i m i n e o l u r s a o l s u n , m o d e r n d ü n y a n ı n h e m e n h e m e n t ü m ü n d e p ü r i t a n bir k ü l t ü r y a r a t m a çabası söz konusudur. E s m e r ve Kalaycıoğlu'nun " T ü r k i y e ' d e Değerler" a r a ş t ı r m a s ı n ı n s o n u ç l a r ı n a g ö r e b i z d e y ü z d e 9,8'Iik bir g r u p , p ü r i t a n bir anlayışla, işi h a y a t t a k i e n ö n e m l i ş e y o l a r a k tanımlıyor. "Türkiye'de Değerler" araştırmasından farklı bir yöntem uygulayarak bizim üniversite öğrencileri üzerinde yaptığımız bu ankette ise, öğrencilerin büyük bir bölümü (% 74.2), bu fikre karşı çıkmaktır. Sadece yüzde 17.6'lık grup püritan bir anlayışla çalışmanın hayattaki en önemli şey olduğunu söylüyor. Tablo 2.4 Çalışmak Hayatta Her Şeyden Önemlidir SAYI Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum I Kesinlikle katılıyorum İBoş 116 255 34 73 15 % . 23.20 51.00 6.800 14.60 3.00 1.40 H 73 Çalışmak Hayatta Herşeyden önemlidir Öte yoktur", yandan görüşüne "İnşam çalışmak kadar mutlu katılıyorum cevabını verenlerin eden bir şey oranı ise, 44,5'dir. B u s o r u d a d a y i n e ç o ğ u n l u k (bir ö n c e s i n d e k i d ü z e y d e o l m a z s a b i l e ) , o l u m s u z c e v a p v e r m i ş t i r (%47,8). Çalışmayı mutluluk kaynağı olarak görenlerin oranlan özellikle gelir düzeyi yükseldikçe azalmaktadır. Nitekim, gelir oranı en düşük grupta, katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum diyenlerin oranı toplam yüzde 55 iken, en üst gelir gruplarında yaklaşık yüzde 35'e gerilemektedir. Çalışmayı mutluluk kaynağı olarak görmekle gelir arsında istatistiki olarak da anlamlı ilişki bulunmuştur: Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik derecesine göre X2 =28,24'dir. 75 Tablo 2.5. Aylık Harcama * Çalışmak Kadar İnsanı Mutlu Eden Başka Bir Şey Yoktur Kesinlikle katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok 5 37 60 mil. M 33.94% 4.5')'/, % Katılı yorum Kesinlikle katılıyorum Top lam 7 45 15 109 6.42% 41.28% 13.76% 60-120 milyon 22 102 14 83 22 % 9.05% 41.98% 5.76% 34.16% 9.05% 121-200 milyon 15 37 5 38 7 243 102 % 14.71% 36.27% 4.90% 37.25% 6.86% 2 0 0 mil. dan fazla 11 10 1 9 3 » 32.35% 29.41% 2.94%. 26.47% 8.82% Toplum AVtf 8 53 J7 175 34 47 4X,S Y ü z d e 5 a n l a m l ı k ve 12 s e r b e s t l i k d e r e c e s i n e g ö r e X 2 =28,24 İnsanı çalışmak kadar mutlu eden başka bir şey yok diyenler, en çok İlahiyat Fakültesi öğrencileri arasındadır. Bu F a k ü l t e ' n i n ö ğ r e n c i l e r i h a t ı r l a n a c a ğ ı gibi, gelir d ü z e y i olarak d a en düşük grubu oluşturmaktadır. İnsanı çalışmanın mutlu e t t i ğ i n i d ü ş ü n e n l e r i n o r a n ı , İ l a h i y a t ' t a y ü z d e 60'ı b u l m a s ı n a karşılık, Tıp Fakültesi'nde M ü h e d i s l i k ' t e 38'dir. 46, İİBF'de yüzde 44, 76 r Tablo 2.6 Fakülte * Çalışmak Kadar İnsanı Mutlu Eden Başka Bir Şey Yoktur Kesinlik le katıl mıyorum Katıl mıyorum Fikrim yok Katılı yorum Kesinlikle katılıyorum Toplanı 1 1.89% 19 35.85% 1 1.89% 21 39.62% 11 20.75%, 53 % Mühendislik %, 8 10.26% 34 43.59« 6 7.69% 23 29.49% 7 8.97% 78 11 17.1 9% 19 29.69% 4 6.25% 22 34.38% 8 12.50% 64 % 33 11.26% 114 38.91% 16 5.46%. 109 37.20% 21 7.17% 293 % Toplam sayı 53 186 27 175 47 488 | İlahiyat İİBF | | I B u l u n d u k l a r ı sınıfa g ö r e ö ğ r e n c i l e r i n b u s o r u y a v e r d i k l e r i c e v a p l a r a r a s ı n d a a n l a m l ı bir farklılaşma y o k t u r . Cinsiyete göre k a r ş ı l a ş t ı r d ı ğ ı m ı z d a ise, kız ö ğ r e n c i l e r a r s ı n d a , ç a l ı ş m a n ı n i n s a n ı m u t l u e t t i ğ i n i d ü ş ü n e n l e r i n o r a n ı e r k e l e r d e n d a h a fazladır. b.Dersleri İzleme ve Çalışma Düzeyi P ü r i t a n ç a l ı ş m a e t i ğ i n i n e n ö n e m l i ö z e l l i k l e r i n d e n birisi de ç a l ı ş m a disiplinidir. Ö ğ r e n c i l e r i n k e n d i h a y a t l a r ı n d a u y g u l a dıkları b u d i s i p l i n i n ö n e m l i g ö s t e r g e l e r i n i n b a ş ı n d a , d e r s l e r i n e düzenli çalışmaları derslerini olduklarını düzenli gelmektedir. takip eden ifade e t m i ş l e r d i r . Öğrencilerin ve Yüzde düzenli 5'i fikrim y a k l a ş ı k y ü z d e 42'si o l u m s u z c e v a p vermiştir. yüzde çalışan yok 51'i kişiler derken, Tablo 2.7 Düzenli Dersleri Takip Eden ve Derslerine Çalışsan Bir Öğrenciyim r I Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum SAYI % 64 12.80 195 39.00 F i k r i m Yok 27 5.40 Katılıyorum 164 32.80 Kesinlikle katılıyorum 49 9.80 X .20 Boş Derslerine Düzenli Çalışan Bir Öğrenciyim I 1 78 Derslerine yüksek oranı öğrencileri düzenli yaklaşık çalıştığını yüzde oluşturmaktadır. izlemektedir. D ü z e n l i çalışma düşük ise oranı İİBF'de İİBF diğer 53 söyleyenler ile, Bunu arasında İlahiyat Tıp ve Mühendislik k o n u s u n d a y ü z d e 3 9 ile öğrencileri Fakültelerden en Fakültesi en oluşturmaktadır. Bunda farklı devam olarak m e c b u r i y e t i n i n o l m a m a s ı ö ğ r e n c i l e r i n g e v ş e m e l e r i n e yol a ç m ı ş olabilir. Tablo 2.8 Fakülte * Düzenli Dersleri Takip Eden ve Derslerine Çalışan Bir Öğrenciyim Kesinlikle katılmı yorum Katlimi yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesin. katılıyo rum 3 5.45% 22 40.00% 1 1.82% 22 40.00% 7 12.73% 55 10 12.66% 32 40.51% 3 3.80% •27 34.18% 7 8.86% 79 5 7.69% 26 40.00% 2 3.08% 27 41.54% 5 7.69% 65 1 % 46 . 15.33% 115 38.33% 21 7.00% 88 29.33% 30 10.00% Toplam 64 195 27 164 49 İlahiyat % Mühend - % T.p % IIBF Ayrıca düzenli devam çalışanların durumu dikkate oranının daha alındığında da düşük Top lam 1 300 499 İİBF'de çıkması b e k l e n m e k t e y d i . A n c a k a n k e t i n o k u l d a (veya k a t i n d e ) b u l u n a n öğrencilere uygulanmış olması ve okula ö ğ r e n c i l e r i n ö n e m l i bir k ı s m ı n ı n a n k e t t e s o n u c u belli bir d ü z e y d e e t k i l e m i ş olabilir. devam etmeyen yer almaması, bu 79 Tablo 2.9.Aylık Harcama * Düzenli Dersleri Takip Eden ve Derslerine Çalışan Bir Öğrenciyim 60 mil. d an az % 60-120 mil. % 121-200 milyon % 200mil.dan fazla % Kesin. katlimi yorum Katılmı yorum 6 34 5.45% Fikri m yok Katılı yorum Kesin. katılıyo rum Top lam sayı 7 46 17 110 30.91% 6.36% 41.82% 29 102 12 82 24 11.65% 40.96% 4.82% 32.93% 9.64% 19 47 6 27 6 18.10% 44.76% 5.71% 25.71% 5.71% 10 12 2 9 2 28.57% 34.29% 5.71% 25.71% 5.71% 64 195 27 164 49 Toplam 15.45% . 249 105 35 499 2 Y ü z d e 5 a n l a m l ı k ve 12 s e r b e s t l i k d e r e c e s i n e g ö r e X = 2 8 , 3 4 Aylık harcama ve derslere düzenli çalışmayı k a r ş ı l a ş t ı r d ı ğ ı m ı z d a , d ü ş ü k gelirli g r u p l a r ile ü s t gelir g r u p l a r ı arsında belirgin bir derslere düzenli çalışma farlılaşma vardır. azalmaktadır. Bu Gelir düzeyi yükseldikçe fark neredeyse iki katına yaklaşmaktadır. Derslerine düzenli çalışma konusunda, sınıflar arasında anlamlı bir farklılaşma yoktur. Cinsiyete göre karşılaştırdığımızda ise, belirgin bir şekilde, bayan öğrenciler, erkelerden daha düzenli derslerini takip 80 ettiklerini ifade etmektedirler. Bayanlarda olumlu cevap verenlerin oranları yüzde 58, erklerde işe yüzde 37'dir. c.) İhtiyaç ve Sıkı Çalışma Püritan etiğin bir başka önemli özelliğini, maddi ihtiyaç olmadığı durumlarda bile sıkı çalışma oluşturmaktadır. Bu amaçla öğrencilere, piyangodan büyük ikramiye çıksa hala sıkı çalışıp çalışmayacakları sorulmuştur. Bu soruya öğrencilerin yüzde 44'ü olumsuz cevap verirken, yüzde 39.2 'si olumlu cevap vermişlerdir. Buna karşılık yüzde 16'sı ne olumlu ne de olumsuz görüş beyan etmezken yüzde 0.8'i (4 kişi) cevap vermemiştir. Tablo 2.10. Piyangoda Büyük İkramiye Bile Çıksa Yine Sıkı Çalışırdım SAYI 1 Kesinlikle Katılmıyorum 1 Katılmıyorum 1 Fikrim Yok [ Katılıyorum D Kesinlikle katılıyorum İBöş % 81 16.20 139 27.80 80 16.00 141 28.20 55 11.00 4 .80 Fakülteler karşılaştırdığımızda, yüzde 60 ile Tıp ö ğ r e n c i l e r i y i n e sıkı ç a l ı ş ı r d ı m d e r k e n , y ü z d e 5 8 ile o n u İ l a h i y a t öğrencileri izlemektedir. İİBF Bu soruya en y ü k s e k o l u m s u z c e v a p öğrencilerinden gelmiştir. Onu a z farkla M ü h e n d i s l i k öğrencileri izlemektedir. Harcamaya arttıkça, Örneğin yüzde göre karşılaştırdığımızda, gelir düzeyi ç a l ı ş m a y a c a ğ ı n ı s ö y l e y e n l e r i n oranı d a a r t m a k - t a d ı r . 60 34, milyonun 200 altında milyonun harcama üzerinde yapanların harcama yaklaşık yapanların y a k l a ş ı k y ü z d e 66'sı ç a l ı ş m a y a c a ğ ı n ı ifade e t m i ş l e r d i r . ise 82 Tablo 2.11 Aylık Harcama * Piyangoda Büyük İkramiye Bile Çıksa Yine Sıkı Çalışırdım Kesin. Kesin- Katılmı Fikrim Katılı yorum yok yorum 12 25 24 34 14 11.01% 22.94% 22.02% 31.19% 12.84% 31 68 43 77 28 12.55% 27.53% 17.41% 31.17% 11.34% 22 39 13 24 7 20.95% 37.14% 12.38% 22.86% 6.67% 16 7 0 6 6 % 45.71% 20.00% 0.00% 17.14% 17.14% T o p l a m sayı 81 139 80 141 55 Katılmı yorum 60 mil. az % 60-120 milyon % 121-200 milyon % 2 0 0 mil.dan fazla Y ü z d e 5 a n l a m l ı k ve 12 s e r b e s t l i k d e r e c e s i n e Öğrencilerin bulundukları katılıyor um Top lam 109 247 105 35 496 g ö r e X 2 =45,01 sınıflara göre b u konuda da a n l a m l ı bir farklılaşma söz k o n u s u değildir. P i y a n g o d a n b ü y ü k i k r a m i y e bile ç ı k s a sıkı çalışacağını s ö y l e y e n kız ö ğ r e n c i l e r i n oranı (%47) e r k e k l e r d e n ( % 32) d a h a fazladır. d.) Çilecilik ve Hayatın Anlamı W e b e r p ü r i t a n e t i ğ i n özellikleri a n l a t ı r k e n çileciliğe ( a s k e t i z m e ) özel bir ö n e m verir. M o d e r n i t e n i n y ü k s e l i ş i n e paralel olarak, u h r e v i çilecilik y e r i n i d ü n y e v i çileciliğe bırakır. P ü r i t a n anlayış k u r t u l u ş a e r m e k için, b u d ü n y a y ı bir ç i l e h a n e o l a r a k görür. B u a m a ç l a ö ğ r e n c i l e r e " E ğ e r sıkıntı ç e k m e s e y d i k 83 hayatın çok az anlamı o l u r d u " iddiası sorulmuştur. Öğrencilerin b u n u W e b e r y e n çilecilik ş e k l i n d e a n l a d ı k l a r ı k o n u s u n d a - k u ş k u o l m a k l a b i r l i k t e , ağırlıklı bir b ö l ü m ü (74.4) o l u m l u c e v a p v e r m i ş t i r . B u n a karşılık y ü z d e 21'i b u iddiaya karşı ç ı k m ı ş t ı r . Buna göre yaşanan sıkıntıların hayatı d a h a anlamlı hale getirdiğini d ü ş ü n m e k t e d i r l e r . Tablo 2.12 Eğer Sıkıntı Çekmeseydik, Hayatın Çok Az Anlamı Olurdu Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 24 4.80 81 16.20 21 4.20 237 47.40 135 27.00 2 .40 84 Eğer Sıkıntı Çekmeseydik Hayatın Çok Az Anlamı Olurdu Bu fikre a r s ı n d a (%91), katılım oranı en yüksek İlahiyat öğrencileri e n d ü ş ü k k a t ı l ı m ise M ü h e n d i s l i k ö ğ r e n c i l e r i arşındadır (%64). Üst yaşanılan gelir/harcama sıkıntıların konusunda görüş farkları yükseldikçe bu kısmi oranları söz daha ile alt anlamlı konusudur. gruplar hale Gelir arasında, getireceği oranları çileci d ü n y a g ö r ü ş e n e karşı ç ı k a n l a r ı n da a r t m a k t a d ı r . dünya görüşünden grupları hayatı Bir d i ğ e r ifade uzaklaşma söz konusudur. ile gelir arttıkça, çileci 85 Tablo 2.13 Aylık Harcama * Eğer Sıkıntı Çekmeseydik, Hayatın Çok Az Anlamı Olurdu Kesinlikle katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesin, katılıyorum Top lam 109 6 0 mü. az 4 15 5 53 32 % 3.67% 13.76% 4.59% 48.62% 29.36% 60-120 milyon 11 34 5 130 69 % 4.42% 13.65% 2.01% 52.21% 27.71% 121-200 milyon 4 22 9 44 26 % .1.81% 20.95% 8.57% 41.90% 24.76% 2 0 0 mil. fazla 5 10 2 10 8 % 14.29% 24 5.71% 21 28.57% 237 22.86% Toplam 28.57% 81 135 Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e Ö ğ r e n c i l e r i n b u l u n d u k l a r ı sınıflara konuda 249 105 35 498 g ö r e X 2 =26,27 ve cinsiye göre bu a n l a m l ı bir farklılaşama b u l u n a m a m ı ş t ı r . e.) Sıkı Çalışma ve Karakter Yine püritan anlayış içinde sıkı çalışmanın karakteri g ü ç l e n d i r e c e ğ i n e d a i r bir i n a n ç söz k o n u s u d u r . Y a d a t e r s i n d e n g i d e r s e k , sıkı ç a l ı ş m a d a n u z a k l ı k bir t ü r k a r a k t e r zayıflığıdır. 86 Tablo 2.14 Sıkı Çalışmadan Uzaklık Genellikle Zayıf Bir Karakteri Gösterir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI 66 13.20 210 42.00 49 9.80 122 24.40 43 8.60 10 2.00 Sıkı Çalışmadan Uzaklık Genellikle Zayıf Bir Karaketeri Gösterir % 87 Ancak ankete katılanların çoğunluğu, sıkı çalışmadan uzaklığın, zayıf karakterin göstergesi olduğuna inanmıyorlar (%55.2). B u n a karşılık s a d e c e y ü z d e 3 3 ' ü b u g ö r ü ş e k a t ı l d ı ğ ı n ı ifade ediyor. Sıkı ç a l ı ş m a v e k a r a k t e r a r a s ı n d a k i ilişkiye y ö n e l i k , gelir, sınıf v e c i n s i y e t e g ö r e ç o k a n l a m l ı farklılaşma söz k o n u s u değildir. f) Tembellik ve Başarısızlık İlişkisi » Püritan kültürde tembellikten uzaklığın başarıyı g e t i r e c e ğ i n e inanılır. Başarısız i n s a n l a r ise, t e m b e l l e r d i r . A n c a k öğrenciler, başarısızlığın ana nedenin tembellik olduğu g ö r ü ş ü n e b ü y ü k ö l ç ü d e k a t ı l m a m a k t a d ı r l a r (%66.4). B u g ö r ü ş e k a t ı l a n l a r ı n o r a n ı ise s a d e c e 24.6'dır. Tablo 2.15 Hayatında Başarılı Olmayan İnsan , Kesinlikle Tembeldir i 1 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYF % 101 20.20 231 46.20 40 8.00 86 17.20 37 5 • . 7.40 1.00 " 88 Hayatında Başarılı Olmayan İnsan Kesinlikle Tembeldir Bu görüşe katılmayanların Mühendislikte kısmen İİBF ve oranı, İlahiyat ve T ı p ' a göre daha yüksektir. B a y a n l a r d a k a t ı l d ı ğ ı n ı s ö y l e y e n l e r i n oranları e r k e l e r d e n d a h a fazladır. Öğrenciler başarısızlığı daha sonra da tartışılacağı ş e k i l d e , çoğunlukla tembellik dışında faktörlere bağlamaktadır. 89 g) Sorumluluk ve İş Seçimi P ü r i t a n k ü l t ü r ü n bir b a ş k a özelliği ise, s o r u m l u l u k a l m a k konusunda istekliliktir. çalışmaya kendisini Püritan adamış kişidir. bir anlamda sorumluğa Öğrenciler sorumluluk eğilimlerini tespit e t m e k amacıyla, ücret ve benzeri ve alma diğer k o ş u l l a r ı n a y n ı o l m a s ı h a l i n d e , s o r u m l u l u ğ u fazla o l a n işi s e ç i p seçmeyeceğini sorulmuştur. oranı toplam 35.8'dir. Bu soruya olumlu cevap verenlerin Buna karşılık 46.2'lik bir grup ise o l u m s u z c e v a p vermiştir. Tablo 2.16 Eğer Diğer Koşullar Tümüyle Aynı Olsa Bile Sorumluluğu Fazla Olan İşi Seçerdim Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 54 10.80 177 35.40 85 17.00 140 28.00 39 7.80 5 1.00 90 Eğer Diğer Koşullar Tümüyle Aynı Olsa Bile Sorumluluğu Fazla Olan İşi Seçerdim F a k ü l t e l e r a r a s ı n d a b ü y ü k farklar o l m a z s a bile, İ l a h i y a t Fakültesi diğerlerine göre kısmen, sorumluluk almak k o n u s u n d a d a h a istekli bir t u t u m sergilemiştir. Sorumluluk almak konusunda, e n - ü s t gelir ( h a r c a m a ) g r u b u , d i ğ e r l e r i n d e n d a h a istekli g ö r ü l m e k t e d i r . B u d a d ü ş ü k gelirli grupların konusunda nabilir. daha sorumluluk temkinli ve dolayısıyla davrandıkları risk şeklinde almak yorumla 91 Tablo 2. 17 Aylık Harcama * Eğer Diğer Koşullar Tümüyle Aynı Olsa Bile Sorumluluğu Fazla Olan İşi Seçerdim 1 Kesinlik. D kntılmı1 yorum 6 0 mil. az % 60-120 milyon % 121-200 milyon % 2 0 0 mil. fazla % Toplam Kesinlikle katılıyoru Fikrim yok Katıuyorum 43 23 27 7 6.54% 40.19% 21.50% 25.23% 6.54% 27 87 38 78 20 10.80% 34.80% 15.20% 31.20% 8.00% 12 36 19 28 9 11.54% 34.62% 18.27% 26.92% 8.65% 8 11 5 7 3 23.53% 32.35% 14.71% 20.59% 8.82% 54 177 85 140 39 7 Katılmı yorum Top lam 107 250 104 34 .495 | Ö t e y a n d a n bir i n s a n ı n ü s t l e n d i ğ i i ş t e sonuçları k e n d i s i n i t a t m i n e d i n c e y e k a d a r k ö l e gibi çalışması g e r e k t i ğ i iddiasına, a n k e t e k a t ı l a n l a r ı n s a d e c e y ü z d e 27'si o l u m l u c e v a p vermiştir. B u n a karşılık y ü z d e 63.4'ü k a t ı l m a d ı ğ ı n ı b e y a n e t m i ş t i r . Tablo 2.18 Bir İnsan Üstlendiği İşlerde, Sonuçları Kendisini Tatmin Edinceye Kadar Köle Gibi Çalışmalıdır Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 123 24.60 194 38.80 45 9.00 102 20.40 33 6.60 3 .60 Bir İnsan Üstlendiği İşlerde Sonuçları Kendisini Tatmin Edinceye Kadar Köle Gibi Çalışmalıdır . 3&8 . 93 h) İşinde İyi Olmak P ü r i t a n k ü l t ü r , i n s a n l a r ı n i ş l e r i n d e n e k a d a r iyi o l u r s a , gerek Tann'nın gerekse, toplumun gözünde daha iyi o l a c a k l a r ı n a i n a n ı r . İşini iyi y a p a n i n s a n l a r b u k ü l t ü r d e b ü y ü k t a k d i r görürler. " B i r i n s a n ı n d e ğ e r i n i , e n d o ğ r u o n u n i ş i n d e n e k a d a r iyi o l d u ğ u ile ö l ç e b i l i r i z " s o r u s u n a , ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 69.6'sı o l u m s u z c e v a p v e r m i ş t i r . B u n a karşılık 2 5 . 4 ' ü b u g ö r ü ş e katıldıklarını b e y a n etmişlerdir. Bu cevapta ankete katılanların öğrenci olmaları ve yaşlarının e t k i s i d i k k a t e a l ı n m a l ı d ı r . A n c a k y i n e , gruplar halinde yaptlan değer görüşmelerde de öğrencilerin ölçüleri içerisinde, çalışmanın çok önemli bir yere sahip olmadtğı görülmüştür. T a b l o 2.19 B i r İ n s a n ı n D e ğ e r i n i , E n D o ğ r u O n u n İşinde N e K a d a r İyi O l d u ğ u İle Ölçebiliriz 1 SAYI I Kesinlikle K a t ı l m ı y o r u m Katılmıyorum % 110 22.00 238 47.60 22 4.40 Katılıyorum 95 19.00 Kesinlikle katılıyorum 32 6.40 3 .60 Fikrim Boş Yok G e n e l d e fakülteler arsında bu soruya verilen cevaplarda ö n e m l i bir farklılaşma o l m a z s a bile, İ l a h i y a t ö ğ r e n c i l e r i k ı s m e n , daha az olumsuz öğrencileri cevap arasında, vermelerine diğerlerine göre, karşın, az da Mühendislik olsa, karşı ç ı k a n l a r ı n o r a n ı fazladır. ı) Başarı ve Sıkı Çalışma Batı A v r u p a ' d a k i e k o n o m i k g e l i ş m e süreci ile sıkı ç a l ı ş m a arasında bir ilişki başarıyı getireceğine kurulmaktadır. ilişkin Buna göre inanç, önemli sıkı çalışmanın bir motivasyon 95 faktörü olmuştur. Türkiye ve Nitekim İran'ın VVeber'in kuramından karşılaştırmasının da hareketle, yer aldığı M c . C l e l l a n d ' ı n "Başarılı T o p l u m " çalışması, T ü r k i y e ' d e 1950'Ii ve 1 9 6 0 ' h yıllarda başarı m o t i f i n i n , İran'a göre daha y ü k s e k olduğunu ve Türkiye'nin ekonomik gelişme sürecinde İran'dan başarılı o l m a s ı n d a d a b u m o t i f i n e t k i l i o l d u ğ u n u McClellendd'a daha çok iddia e t m i ş t i r . insanlar kişisel başatı elde edecekleri durumda göre, çalışmaktadırlar. Başarının yüceltildiği kültürde insanlar, iyi bir a r k a d a ş l a d e ğ i l d e , g e r ç e k bir u z m a n l a çalışmayı tercih etmektedirler. Türkiye kalmışsa her da, ne kadar, modernleşme günümüzde küçümsenemeyecek düzeydedir. geldiği Nitekim ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 72'si sıkı ç a l ı ş m a n ı n inanmaktadırlar. sürecinde aşama hiç ankete geri de katılan başarıyı g e t i r e c e ğ i n e S a d e c e y ü z d e 19.4'ü b u n u n d o ğ r u o l m a d ı ğ ı n ı düşünmektedir. Türkiye bugün McLelland'ın d ö n e m i n çok ötesine geçmiş ve araştırmasını yaptığı başarıya v e r i l e n ö n e m b ü y ü k ö l ç ü d e artmıştır. Tablo 2.20 Sıkı Çalışırsanız Başarılı Olursunuz Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 17 3.40 80 16.00 28 5.60 235 47.00 126 25.20 14 2.80 96 T ı p F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i a r a s ı n d a , sıkı çalışıldığı t a k d i r d e başarılı o l u n a c a ğ ı n a ilişkin i n a n ç , d i ğ e r l e r i n d e n d a h a g ü ç l ü d ü r ( % 85.72). D i ğ e r i n d e b u o r a n , İ İ B F ' d e 73.54, İ l a h i y a t ' t a 72.22, M ü h e h d i s l i k ' t e ise 6 9 . 2 3 ' d ü r . Sıkı Çalışırsanız Başarılı Olursunuz. k&riüde KAlmymm KEOlrrrjmtn Hkrimttk KJılıyaun KsrtMe taılıyaım T 97 Tablo 2.21 Fakülte * Sıkı Çalışırsanız Başarılı Olursunuz ilahiyat % Kesinlik katılmı yorum 1 1.85% 4 5.13% 0 0.00% Müh. % Tıp % Fikrim yok 12 22.22% 13 2 3.70% 16.67% 8 12.70% 4.12% 47 16.15% 17 80 28 12 Toplam . Kesinlikle katılıyorum Katılıyo rum 26 141 48.45% . 13 24.07% 2J 26.92% 19 30.16% 73 25.09% 235 126 48.15% 33 42.31% 7 8.97% 1 1.59% 18 6.19% IIBF % Katılmı yorum 35 55.56% | | Toplam | 1 54 78 63 • 291 486 G e l i r e v e sınıfa g ö r e v e r i l e n c e v a p l a r a r a s ı n d a ö n e m l i bir farklılaşma o l m a k l a b i r l i k t e , c i n s i y e t e g ö r e ç o k a z söz k o n u s u d u r . bir faklılaşma E r k e k ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 70'i sıkı ç a l ı ş m a n ı n başarıyı g e t i r e c e ğ i n e i n a n m a l a r ı n a karşılık, kız öğrencilerde bu oran y ü z d e 78.28'e y ü k s e l m e k t e d i r . Öğrenciler inanmalarına çalışmamak olduğu oranda sıkı çalışmanın rağmen, başarıyı getireceğine başarısızlığın e n ö n e m l i konusunda, yukarıdaki paylaşmıyorlar. Nitekim yüzde nedenin düşünceyi 48'i bu sıkı aynı görüşe k a t ı l a m a d ı k l a r ı n ı b e y a n e t m i ş l e r d i r . B u n a karşılık y ü z d e 44.8'i başarısızlığın ana göstermektedirler. 1 nedeni olarak sıkı çalışmamayı 98 Tablo 2.22 Eğer Bir İnsan Başarılı Değilse Yeterince Sıkı Çalışmıyordur SAYI 40 200 33 181 43 1 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum İBoş 1 Eğer Bir İnsan B a ş a r ı l ı D e ğ i l s e Y e ter ince 3 % 8.00 40.00 6.60 36.20 8.60 .60 1 Sıkı Çalışmıyordur. Gelir, cinsiyet ve fakülteye göre verilen cevaplar arasında önemli bir fark olmamakla birlikte, 4. sınıf ve üzerindeki öğrenciler, başarısızlık ve sıkı çalışma arsındaki ilişkiye diğerlerinden daha çok katıldıklarını ifade etmişlerdir (%50.80). 99 Sıkı püritan (%63). çalışmanın bir insanı anlayışı, iyi bir öğrencileri kişi yapacağına çoğunluğu ilişkin reddetmektedir K a t ı l a n l a r ı n s a d e c e y ü z d e 26.6'sı sıkı ç a l ı ş m a n ı n i n s a n ı d a h a iyi bir kişi y a p a c a ğ ı n ı d ü ş ü n m e k t e d i r l e r . Tablo 2.23 Çok Çalışmak, İnsanı Daha İyi Bir Kişi Yapar Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş % I SAYI 85 17.00 230 46.00 48 9.60 110 22.00 23 4.60 4 .80 Çok Çalışmak İnsanı Daha İyi Bir Kişi Yapar Kesinlikte Kalı Kaiılmıyorum I Fikrim Yok mjyoruın Kaiılıyomm Kesinlikle katıl iyonim 100 Fakülteler arasında bu görüşe en çok İlahiyat F a k ü l t e s i n d e o l u m l u y a k l a ş ı l m a k t a d ı r (%33). Karşı ç ı k a n l a r ı n oranlarının en yüksek olduğu Fakülte ise Mühendislik ve M i m a r l ı k F a k ü l t e s i ' d i r (%70.88). Tablo 2.24 Fakülte * Çok Çalışmak , İnsanı Daha İyi Bir Kişi Yapar ilahiyat % Müh. % Tıp % Kesinlik katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Kanlı yorum Kesinlik katılı yorum 3 5.56% 28 51.85% 3 5.56% 13 24.07% 7 12.96% 54 18 22.78% 38 48.10% 12 15.19% 0 0.00% 79 17 26.56% 26 40.63% 6 9.38% 11 13.92% 12 18.75% 3 4.69% 64 47 138 46.15% 27 9.03% 74 13 299 15.72% 24.75% 4.35% 85 230 48 110 23 İİBF % Toplam Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e Verilen cevaplarda, cinsiyet ve Toplam 496 g ö r e X 2 =29,32 sınıf gibi değişkenlere g ö r e , a n l a m l ı bir fâklılaşma söz k o n u s u değildir. i) Ölümden Sonra Hayat W e b e r ' i n ü n l ü ç a l ı ş m a s ı n d a d a ortaya k o n u l d u ğ u ş e k i l d e , püritan oldukça k ü l t ü r ü n ortaya ç ı k ı ş ı n d a b a ş l a n g ı ç t a d i n i i n a n ç l a r ı n önemli etkisi olmuştur. Bizde öğrencilerin dini inançlarını ö l ç m e k amacıyla, d o ğ r u d a n inanıp inanmadıklarını s o r m a k y e r i n e , dini i n a n ç l a r ı n t e m e l şartı p l a n , ö l ü m d e n s o n r a hayat olup olmadığı sorulmuştur. 101 A n k e t e k a t ı l a n l a r ı n y ü z d e 70.1 ' i ö l ü m d e n s o n r a h a y a t ı n var o l d u ğ u n a i n a n ı y o r u m d e r k e n , y ü z d e 15.6'sı ö l ü m d e n s o n r a hayatın varlığını reddetmiştir. Yüzde 12'si* ise, fikrim yok demiştir. Tablo 2.25 Ölümden Sonrada Hayat Olduğuna İnanıyorum Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş 47 9.40 31 6.20 60 12.00 122 24.40 233 46.60 7 1.40 Ölümden S o n m Hayat Olduğuna lnanı\orum 50,0 f 102 Ahiret İlahiyat hayatının Fakültesi olduğu görüşüne öğrencilerinin (bir k a t ı l d ı ğ ı n ı b e y a n e t m i ş l e r d i r (%98.19) . hatayatı olduğuna inanların oranı, din kişi eğitimi hariç) alan tümü, B u n a karşılık a h i r e t T ı p öğrencilerinde 84.62, M ü h e n d i s l i k ö ğ r e n c i l e r i n d e 68.36, İ İ B F ö ğ r e n c i l e r i n d e , 6 5 . 3 l ' e gerilemektedir. İİBF B u r a k a m l a r a g ö r e d i n i inançları e n zayıf g r u b u , öğrencileri oluşturmaktadır. Ayıca Tıp öğrencileri a r a s ı n d a fikrim y o k c e v a b ı d a d a h a sınırlıdır. Tablo 2.26 Fakülte * Ölümden Sonrada Hayat Olduğuna İnanıyorum Kesinlik katılmı yorum İlahiyat % Katılmı yorum 1 Müh. 1.82% 10 % 12.66% . Fikrim yok Kanlı yorum Kesinlik katılıyo rum Toplam 0 0.00% 0 0.00% 2 3.64% 52 94.55% 55 2 2.53$ 13 16.46% 22 ' 27.85% 32 40.51% 79 2 3.08% 22 33 50.77% 65 33.85% Tıp 7 1 % 10.77% 1.54% İİBF 29 9.86% 45 15.31% 76 25.85% 116 39.46% 294 9.52% 47 31 60 122 233 493 % Toplam 28 Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre X2 =74,78 Ö t e y a n d a n gelire (harcamaya) göre, dini inancın ayrılmaz parçası o l a n ö l ü m d e n s o n r a h a y a t k o n u s u n d a , b ü y ü k bir g ö r ü ş ayrılığı söz k o n u s u d u r . altında olan düşük Ö r n e ğ i n aylık h a r c a m a s ı 6 0 m i l y o n u n gelirli grupta, ölümden o l d u ğ u n a i n a n l a r y ü z d e 81.65 o l m a s ı n a karşın, sonra hayatın b u o r a n gelir arttığında gerilemektedir. 200 milyon üzerinde harcama yapan 103 üst gelir grubunda ölümden sonra hayatın d ü ş ü n e n l e r i n oranı, y ü z d e 57.14'e d ü ş m e k t e d i r . 1 olduğunu Tablo 2.27 Aylık Harcama * Ölümden Sonrada Hayat Olduğuna İnanıyorum [ 6 0 mil. az % 160-120 milyon % 121-200 milyon % I 2 0 0 mil. | dan fazla J % Toplam | Kesinlik katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlikle katılıyo rum Toplam 10 1 9 28 61 109 9.17% .92% 8.26% 25.69% 55.96% 24 21 33 52 117 9.72% 8.50% 13.36% 21.05% 47.37% 7 6 12 32 45 1 6.86% 5.88% 11.76% 31.37% 44.12% 1 6 3 6 10 10 17.14% 8.57% 17.14% 28.57% 28.57% | 47 31 60 122 233 I 247 102 35 493 B u c e v a p l a r b i z e , sık sık y ü z d e 98'i M ü s l ü m a n o l d u ğ u ifade edilen T ü r k i y e ' d e eğitimli v e ö z e l l i k l e d e varlıklı k e s i m d e dini inançların önemli ölçüde gevşediğini g ö s t e r m e k t e d i r . 104 2. H E D O N İ S T / N A R S İ S İ S T Y E N İ Ç A L I Ş M A ETİĞİ Modern/endüstriyel toplumlarla birlikte gelen bir çok k ü l t ü r e l u n s u r gibi, p ü r i t a n ç a l ı ş m a etiği d e b u g ü n y e r i n i farklı bir anlayışa bırakıyor. Birinci b ö l ü m d e d e ü z e r i n d e d u r u l d u ğ u şekilde modern dünyanın "tüketim toplumu''na çalış(ma)ma etiği hedonist/narsisist "üretim toplumu"'ndan, günümüzün g e ç i ş s ü r e c i n e paralel olarak, y e n i bir tartışılmaya çalışma eriğinin başlanmıştır. en önemli Bu yeni özelliklerinde birisini b o ş z a m a n k a v r a m ı n a v e r i l e n ö n c e l i k o l u ş t u r m a k t a d ı r . a. Boş Zamanın Anlamı Yeni ç a l ı ş m a etiği, p ü r i t a n i z m i n sıkı ç a l ı ş m a a n l a y ı ş ı n d a n ziyade boş zaman etkinliklerine vurgu yapmaktadır. Özellikle post-endüstriyel dönüşüm sürecini fazla b o ş z a m a n t a l e p l e r i ö n amaçla yaşayan plana çıkmaya ülkelerde, daha başlamıştır. Bu öğrencilere boş z a m a n a yönelik tutumları sorulmuştur. A n c a k b u k o n u d a a l ı n a n c e v a p ç o ğ u n l u k l a o l u m s u z d u r . Yani d a h a ç o k b o ş z a m a n ı n h a y a t ı m ı z ı d a h a a n l a m l ı k ı l a c a ğ ı n a ilişkin görüşe öğrenciler katılmamaktadırlar (%57.8). Bu görüşe k a t ı l a n l a r ı n oranı, 2 5 . 4 ' d ü r . Bu cevaplarda olmalarının yanı öğrencilerin sıra, boş iş zaman dünyasının kavramının dışında Batı'daki a n l a m ı n d a n farklı çağrışımı d a e t k i l i o l m u ş olabilir. Yine b i z d e B a t ı ' d a k i a n l a m ı y l a g e ç m i ş t e püritan bir kültür oluşmadığı için, gerçek anlamda boş zaman talebine de ihtiyaç duyulmamıştır. B i z d e boş zaman dendiğinde insanların iş dışı hobilerini g e r ç e k l e ş t i r d i ğ i z a m a n o l a r a k algılayanların sayısı d a sınırlıdır. 105 T a b l o 3.1. E ğ e r D a h a Ç o k B o ş Z a m a n ı m ı z O l s a y d ı , Hayatımız D a h a Anlamlı Olurdu % SAYI 78 15.60 Katılmıyorum 211 42.20 Fikrim Yok 66 13.20 Katılıyorum 95 19.00 Kesinlikle katılıyorum 32 6.40 Boş 18 3.60 Kesinlikle Katılmıyorum Eğer D a h a Ç o k B o ş Z a m a n ı n ı z O l s a y d ı , H a y a t ı n ı z Daha Anlamlı Olurdu. Boş z a m a n k a v r a m ı n a ilişkin olarak, F a k ü l t e l e r a r a s ı n d a farklı y a k l a ş ı m l a r söz k o n u s u d u r . En çok boş zaman talebi, ders 106 programlarının diğerlerine göre çok daha yoğun olduğu sıkça dile getirilen Tıp Fakültesi öğrencilerinden gelmektedir (%45.54). Bunu y ü z d e 26.82 ile İ İ B F v e % 25.64 ile M ü h e n d i s l i k F a k ü l t e s i , ö ğ r e n c i l e r i i z l e m e k t e d i r . Boş z a m a n k o n u s u n d a e n a z t a l e p k â r olan İ l a h i y a t F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i d i r (%5.46). Tablo: 3.2. Fakülte * Eğer Daha Çok Boş Zamanımız Olsaydı, Hayatımız Daha Anlamlı Olurdu Kesinlik katılmıyo mm İlahiyat % Müh. % Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlik katılıyo rum Toplam 55 17 29 6 2 1 30.91% 52.73% 10.91% 3.64% 1.82% 10 35 12.82% 44.87% . 13 17 3 16.67% 21.79%, 3.85% 12 78 8 21 6 15 12.90% 33.87% 9.68% 24.19% 43 126 41 61 • 14.98% 43.90% 14.29% 21.25% 5.57% Toplam 78 211 66 95 32 Tıp % İİBF % 62 19.35% 16 I | 287 | 482 | | | Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre, X2 =39.41. Aylık gelirfharcama) biçimde harcamaya göre düzeyi yükseldikçe çalışmaktan ziyade boş karşılaştırdığımızda gelişmiş zaman ülkelerdekine talebi ise, benzer artmaktadır. Ö r n e ğ i n e n alt gelir g r u b u n d a d a h a ç o k b o ş z a m a n ı n h a y a t ı n d a h a a n l a m l ı h a l e g e l m e s i n e y a r d ı m c ı olacağını d ü ş ü n e n l e r i n oranı y ü z d e 2 0 o l m a s ı n a karşılık, e n ü s t gelir g r u b u n d a b u o r a n yüzde 44.12'ye yükselmektedir. 107 Tablo: 3.3.Aylık Harcama * Eğer Daha Çok Boş Zamanımız Olsaydı, Hayatımız Daha Anlamlı Olurdu 6 0 mil. az % 60-120 milyon % 121-200 milyon % 200 mil.fazla V" Kesinlik, katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlikle katılıyo rum Toplam 21 49 14 21 0 105 20.00% 46.67% 13.33% 20.00% 0.00% 38 110 36 44 16 15.57% 45.08% 14.75% 18.03% 6.56% 13 42 13 21 10 13.13% 42.42% 13.13% 21.21% 10.10% 6 10 3 9 6 17.65% 29.41% 8.82% 26.47% 17.65% 78 211 66 95 32 244 99 34 482 | I Toplam Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre, X2 =20.59 Ayrıca ç o k a z d a olsa e r k e k ö ğ r e n c i l e r d e b o ş z a m a n t a l e b i kız ö ğ r e n c i l e r e g ö r e d a h a fazladır. Öte yandan kısalmaktadır. Bunda günümüzde 150 yıl çalışma önce yıllık süreleri 5000 sürekli saati bulan ç a l ı ş m a s ü r e l e r i , g e l i ş m i ş ü l k e l e r d e b u g ü n 1500 s a a t e i n m i ş t i r v e ö n ü m ü z d e k i d ö n e m d e d e b u o r a n ı n 1000 s a a t e d ü ş m e s i beklenilmektedir. A n c a k b i z d e ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 48'i ç a l ı ş m a s ü r e l e r i n i n k ı s a l t ı l m a s ı n a y ö n e l i k e ğ i l i m e karşı ç ı k m a k t a d ı r . B u n a karşılık y ü z d e 34.8'i ise b u s ü r e c i d e s t e k l e d i ğ i n i ifade e t m e k t e d i r . 108 Tablo: 3.4 Çalışma Sürelerinin Kısaltılmasına Yönelik Günümüzdeki Eğilim Desteklenmelidir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 53 10.60 187 37.40 74 14.80 127 25.40 47 9.40 12 2.40 Ç a l ı ş m a S ü r e l e r i n in K ı s a l t ı l m a s ı n a Y ö n e l i k G ü n ü m ü z d e k i Eğilim 40.0 Desteklenmelidir. | 109 Fakültelere göre baktığımızda, İlahiyat dışındaki f a k ü l t e l e r i n oranları b i r b i r i n e eşittir. B u k o n u d a e n ç o k karşı ç ı k a n l a r İ l a h i y a t ö ğ r e n c i l e r i d i r (% 66.03). Ö t e y a n d a n ç a l ı ş m a n ı n o l m a d ı ğ ı bir h a y a t ı n ö ğ r e n c i l e r tarafından daha kazanmaktadır güzel (%81.8). olmayacağı Böyle bir görüşü hayatın ağırlık daha güzel olacağını s ö y l e y e n l e r i n oranı ise, s a d e c e y ü z d e 10.4'dür. T a b l o : 3.5 Ç a l ı ş m a n ı n O l m a d ı ğ ı H a y a t D a h a Güzel Olurdu SAYI % Kesinlikle Katılmıyorum 158 31.60 Katılmıyorum 251 50.20 Yok 28 5.60 Katılıyorum 29 5.80 Fikrim Kesinlikle katılıyorum »Boş • 23 11 4.60 « Çalışmanın Olmadığı Hayat Daha Güzel Olurdu 2.20 . 110 B u k o n u d a göreceli olarak e n çok olumlu c e v a p T ı p F a k ü l t e s i ( % 14.52); e n a z ise İ l a h i y a t F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i n d e n (% 5.77) g e l m i ş t i r . Tablo: 3.6 Aylık Harcama * Çalışmanın Olmadığı Hayat Daha Güzel Olurdu 6 0 mil. az % 60-120 milyon % 121-200 milyon % 2 0 0 mü. Fazla % \ Toplam ı Kesinlik katlim i y o rum Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesinlikle katılıyo rum Toplam 31 57 6 8 4 106 | 29.25% 53.77% 5.66% 7.55% 3.77% 86 134 10 8 6 244 1 35.25% 54.92% 4.10% 3.28% 2.46% 35 47 8 7 8 33.33% 44.76% 7.62% 6.67% 7.62% 6 13 4 6 5 17.65% 38.24% U.76% 17.65% 14.71% 158 251 28 29 23 105 34 i 489 1 Yüzde 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre X2 =33.22 Ö t e y a n d a n gelire göre karşılaştırdığımızda, arttıkça çalışmanın sayılarında bir artış olmadığı söz bir hayat konusudur. daha güzel Örneğin en oludu gelir düzeyi diyenlerin düşük gelir g r u b u n d a k i ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 11.32'si b u s o r u y a o l u m l u c e v a p v e r i r k e n , ü s t gelir g r u b u n d a b u o r a n y ü z d e 32.36'ya ç ı k m ı ş t ı r . Bir d i ğ e r ifade ile gelir a r t ı k ç a ç a l ı ş m a dışı e t k i n l i k l e r e y ö n e l i k ilgi d e a r t m a k t a d ı r . B u n u n y a n ı n d a ü s t sınıflarda v e e r k e k l e r d e c e v a p l a r ı n s a y ı s ı n d a k ı s m i bir artış söz k o n u s u d u r . olumlu b) Basanda Kişisel İlişkiler ve Şans Faktörü P ü r i t a n k ü l t ü r başarı için sıkı ç a l ı ş m a k a v r a m ı n a v u r g u yaparken, vurgu günümüzde yapılmaya sıkı çalışmanın başlanmıştır. Aslında dışındaki bizim faktörlere kültürümüzde b a ş a r ı d a kişisel ilişkilerin v e ş a n s ı n ö n e m i n e o l a n i n a n ç y e n i değildir. Ancak günümüzün spekülasyonlara dayan finansal kapitalist düzeni ve medya s a y e s i n d e kısa s ü r e d e m e ş h u r o l m a n ı n getirdiği imkanlar, bizim "dayi kavramı içerisinde ettiğimiz kültürel özelliklerimizle de birleşerek, ifade i n s a n l a r ı n sıkı çalışmaya yönelik güvenlerini daha da zayıflatmaktadır. N i t e k i m a n k e t e k a t ı l a n l a r ı n 40.6'sı kişisel ilişkilerin v e ş a n s ı n b a ş a r ı d a ç a l ı ş m a d a n d a h a ç o k rolü o l d u ğ u n u s ö y l e r k e n , y ü z d e 43'ü bu görüşü r e d d e t m e k t e d i r . • Tablo: 3.7 Hayatta Kişisel İlişkiler Ve Şans , Başarı İçin Çalışmadan Daha Önemlidir 1 1 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 54 10.80 161 32.20 75 15.00 145 29.00 58 11.60 7 1.40 112. Kişisel Mühendislik ilişkiler ve Fakültesi şansa en çok öncelik ö ğ r e n c i l e r i d i r (%53.85). verenler En düşük o l u m l u c e v a p ise İ l a h i y a t F a k ü l t e s i n d e n g e l m i ş t i r ( % 27.27). Tıp ve İİBF öğrencileri ise birbirine yakın vermişlerdir. Hayatta Kişisel İlişkiler ve Şans, Basan İçin Çalışmadan Daha Önemlidir. cevaplar 113 Tablo 3. 8. Fakülte *Hayatta Kişisel İlişkiler ve Şans, Başarı İçin Çalışmadan Daha Önemlidir Kesinlik katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok 14 25.45% 22 40.00% 4 7.27% Müh. 6 % 7.69% 18 23.08% Tıp 10 15.63% T İlahiyat Kesinlikle katılıyo rum Katılıyo rum 12 3 12 21.82% 27 5.45% 15 15.38% 34.62% 18 28.13% 11 17.19% 20 31.25% 19.23% 5 % 24 8.11% 103 34.80% 48 16.22% 86 29.05% Toplam 54 161 75 145 % % ÎİBF Toplam ~55 1 . • 7.81% 35 11.82% 58 Yüzde 5 a n l a m h k ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre ı 78 | 1 64 ı 296 1 493 1 I 1 ı 1 J 1 X 2 =29.62 G e l i r , sınıf v e c i n s i y e t e g ö r e d e v e r i l e n c e v a p l a r a r s ı n d a ç o k a n l a m l ı ilişiler b u l u n a m a m ı ş t ı r . c) Kurnazlık McClelland, vurgu yapar. O'na Orîa-Doğu göre, kültürlerinde modern kurnazlık dünyada kavramına sahtekarlık olarak y o r u m l a n a n b u tarz ö z e l l i k l e r O r t a _ D o ğ u ' d a olumlu bir n i t e l i k o l a r a k k a b u l edilir. M c C l e l l a n d ' a g ö r e İ r a n h i k a y e l e r i n i n ikisinde hilekarlık en önemli k o n u d u r . üçte İran'daki kadar olmazsa bile, M c L e l a l l a n d ' a g ö r e T ü r k i y e ' d e d e h i l e k a r l ı k t e m a s ı vardır; ancak olumlu anlamını, uzun yönde değişmektedir. dönemli kişisel başarıya değiştirmişlerdir ( M c C l e l l a n d , s 186-7). Ayrıca katkıda Türk/er hilekarlığın bulunacak biçimde 114 M c C l e l l a n d ' ı n y a k l a ş ı k 4 0 yıl ö n c e s i n i n T ü r k i y e ' s i n e ilişkin belirttiği kültürel m o d e r n l e ş m e sürecinin özellik, etkisinde önemli kalmış düzeyde kültürel öğrenciler arasında hala m e v c u t t u r . N i t e k i m b u ç a l ı ş m a e s n a s ı n d a g ö r ü ş m e y a p ı l a n ö ğ r e n c i l e r b u k o n u y u a ç ı k ç a b e y a n e t m i ş l e r d i r . Ö r n e ğ i n bazı öğrenciler, grup sohbetlerinde mutlaka k e n d i yaptıkları bir kurnazlık hikayesini anlatarak eğlendiklerini dile getirmiştir. Bu amaçla öğrencilere, "İnsan çok çalışarak değil, k u r n a z l ı k l a a k l ı n ı k u l l a n a r a k z e n g i n olabilir" ş e k l i n d e k i i d d i a y a katılıp görüşe katılmadığı sorulmuştur. katıldıklarını beyan Öğrencilerin etmişlerdir çoğunluğu (% bu %50). K a t ı l m a d ı k l a r ı n ı s ö y l e y e n l e r i n o r a n ı ise, y ü z d e 3 4 . 4 ' d ü r . T a b l o : 3.9. İ n s a n Ç o k Ç a l ı ş a r a k D e ğ i l , K u r n a z l ı k l a Aklını K u l l a n a r a k Zengin Olabilir SAYI, % Kesinlikle K a t ı l m ı y o r u m 51 10.20 24.20 Katılmıyorum 121 Fikrim Yok 76 15.20 Katılıyorum 183 36.60 Kesinlikle katılıyorum 67 13.40 2 .40 Boş 115 Yıllarca T ü r k i y e ' d e k a m u k a y n a k l a r ı n d a n b e s l e n e n ç ı k a r ç e v r e l e r i ile s o n d ö n e m l e r c e h a k k ı n d a s ı k ç a yazılar yazılan y e r altı e k o n o m i s i , p r e - m o d e r n d ü n y a y a özgü k ü l t ü r e l Özellikler ile birleşince, oldukça önemli bir kültürel kurnazlığı kültürel hayata taşımaktadır. karakteristik olarak 116 d) Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek T ü r k i y e ' d e ekonomi, kültür ve toplumsal hayatta önemli dönüşümlerin unsuru 1980'lt yaşandığı "köşeyi dönmek" kavramı, yıllarda itibaren, gündeme gelen aslında, yeni çalışma etiğinin olan pragmatizmi ifade ediyordu. En azından önemli bir bu kavramı ortaya atanların y a p m a y a çalıştıklarının bu olduğu söylenebilir. Bu anlayışın Türkiye'de ilk gündeme geldiği yıllarda s o s y a l l e ş m e s ü r e c i n i n h e n ü z b a ş ı n d a olan b u g ü n ü n ü n i v e r s i t e öğrencileri, aslında oluşturmaktadır. çıkarken, yüzde bu yeni Bu görüşe 25.4'ü kolay anlayışın da ilk kuşağını ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 64.8'i yoldan köşeyi karşı dönmenin o l d u ğ u n u ifade e t m i ş l e r d i r . Tablo: 3.10 Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek İyidir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 135 27.00 189 37.80 49 9.80 81 16.20 46 9.20 0 0 iyi 117 Kolay Yoldan Köşeyi D ö n m e k İyidir. K o l a y y o l d a n k ö ş e y i d ö n m e k k o n u s u n d a gelir o r t a l a m a s ı en yüksek grubu oluşturan İİBF öğrencileri %28 oranında k a t ı l d ı k l a r ı n ı b e y a n e d e r k e n , gelir o r t a l a m a s ı e n d ü ş ü k g r u b u oluşturan İlahiyat gerilemektedir. öğrencilerinde bu oran yüzde 10'a 118 Tablo 3. 11 Fakülte * Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek İyidir l _ Kesinlik, katılmıyo rum Katılmı yorum Tıp- 26 21 47.27% • 38.18% 33 18 22.50% 41.25% 25 21 % 32.31% 1İBF 70 23.33% I İlahiyat % Müh. % % 38.46% 110 Fikrim yok 2 3.64% 8 10.00% 3 Katılıyo rum Kesinlik kanlıyor um 6 0 10.91% 11 13.75% 10 0.00% 10 12.50% 80 6 65 15.38% 36.67% 4.62% 36 12.00% 54 18.00% 9.23% 30 10.00% 189 49 81 46 135 Toplam Yüzde 5 a n l a m h k ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e 300 | 500 | göre X2 =24.99 N i t e k i m aylık h a r c a m a y a g ö r e k a r ş ı l a ş t ı r d ı ğ ı m ı z d a , gelir düzeyi arttıkça kolay yoldan köşeyi d ö n m e k iyidir d i y e n l e r i n o r a n ı d a a r t m a k t a d ı r . Aylık h a r c a m a s ı e n d ü ş ü k g r u b u n i ç i n d e b u g ö r ü ş e k a t ı l a n l a r ı n o r a n ı , y ü z d e 20.2 o l m a s ı n a karşın, b u o r a n en üst grupta yüzde %5'lik anlamlılık ve bulunmuştur. 42.86'ya yükselmektedir. Ayrıca yüzde 2 =25.15 12 serbestlik derecesine göre X 119 Tablo 3.12 Aylık Harcama * Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek İyidir 6 0 mü. az % 60-120 milyon % 121-200 milyon % 2 0 0 mil. dan fazla % | Toplam Kesinlik kaülmıyo mm Katılmı yorum Fikrim yok 30 50 7 18 -S. 27.27% 45.45% 6.36% 16.36% 4.55% 80 91 26. 32 21 32.00% 36.40% 10.40% 12.80% 8.40% 21 35 13 23 13 20.00% 33.33% 12.38% 21.90% 12.38% 4 3 13 11.43% 37.14% 8.57% 135 189 49 Katılıyo rum 8 22.86% 81 Kesinlik. katılıyo rum 7 Toplam 110 250 105 35 20.00% 46 500 1 Yüzde %5'lik anlamlılık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre 2 X =25.15 Cinsiyete göre ise, kolay yoldan köşeyi k o n u s u n a e n ç o k itiraz b a y a n l a r d a n g e l m e k t e d i r , dönmek Bayanların y ü z d e 73.6'sı b u n a karşı çıktığını ifade e d e r k e n , e r k e k l e r d e b u oran y ü z d e 56'ya i n m e k t e d i r . 120 Tablo: 3.13 Cinsiyet * Kolay Yoldan Köşeyi Dönmek İyidir Kesinlikle katılmıyo rum Katılmı yorum Fikrim yok Kanlı yorum Kesinlikle Katılıyorum 75 30.00% 109 43.60% 25 10.00% 32 12.80% 9 3.60% 250 60 24.00% 80 32.00% 24 9.60% 49 19.60% 37 14.80% 250 135 189 49 81 46 500 Bayan % Erkek _% Toplam Toplam Y ü z d e 5 a n l a m l ı k ve 4 s e r b e s t l i k d e r e c e s i n e g ö r e X 2 =26.74 e) Kendini Düşünmek Günümüzde narsisistik kültür, giderek artan önüne koyan giderek yaygınlık bireylerin kendileri kazandığı dışındakileri bir biçimde kendi çıkarlarını bir anlayışı ön plana her türlü ifade edilen umursamayan ve toplumsal çıkarın çıkartmaktadır. Nitekim A m e r i k a ' d a 1993 y ı l ı n d a y a p ı l a n bir a n k e t ç a l ı ş m a s ı n d a ( N O R C General Survey), başkalarını" "İnsan şeklindeki önce kendini soruya düşünmeli gençlerin yüzde sonra 58'i katıldıklarını beyan etmişlerdir. B i z d e ise, b u 44.4'ü k o n u y a ilişkin s o r u y a ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e katılıyorum cevabı vermiştir. B u n a karşılık y ü z d e 46'sı b u g ö r ü ş e karşı ç ı k m ı ş t ı r . B u d u r u m b i z d e d e b i r e y s e l çıkarları ö n plana çıkartan k ü l t ü r d e h e m e n h e m e n yolu yarıladığımızı gösteriyor. 121 İnsan Ünce Kendini Düşünmeli, Sonra Başkalarını.. Bu soruya en y ü k s e k olumlu cevap İ İ B F öğrencilerinden gelmiştir (% 50.84); Bunu M i m a r l ı k , y ü z d e 35.77 y ü z d e 42.50 ile Mühendislik ile T ı p v e yüzde" 29.63 ile Fakültesi öğrencileri izlemektedir. Tablo: 3.. 14 İnsan Önce Kendini Düşünmeli, Sonra Başkalarını Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bos I ve İlahiyat SAYI % 69 13.80 161 32.20 46 9.20 155 31.00 67 13.40 2 .40 A s l ı n d a b i z aldıkları e ğ i t i m g e r e ğ i İ l a h i y a t F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i n d e b u o r a n ı n ç o k d a h a a z çıkacağını u m m a k t a y d ı k ; bu ancak kesimleri sonuçlar, bile mevcut kültürel dönüşümün oldukça hatırı sayılır bir en muhafazakâr biçimde etkilediğini göstermektedir. Tablo: 3. 15 Fakülte * İnsan Önce Kendini Düşünmeli, Sonra Başkalarını Kesini. Katılmı yorum Müh. % T.p % IIBF Katılıyo rum Kesinlikle katılıyorum Toplam 13 21 4 7.41% 13 24.07% 3 5.56%- 54 38.89% 9 11.25% . 28 35.00% 9 11.25% 26 32.50% 8 10.00% 80 9 13.85% 30 46.15% 6 9.23% 15 23.08% 5 65 7.69% 82 27 9.03% 101 33.78% 51 17.06% 299 46 155 67 498 38 12.71% % Fikrim yok 24.07% ilahiyat % Katılmı yorum Toplam 69 Ancak asıl 27.42% 161 anlamlı farklılaşma gelir gruplarına 1 göre o r t a y a ç ı k m a k t a d ı r . E n alt gelir g r u b u n d a i n s a n ö n c e k e n d i n i sonra başkalarını d ü ş ü n m e l i diyenlerin oranlan y ü z d e 29.63 olmasına karşılık, çıkmaktadır. kendini düşünme Bir en diğer eğilimi de üst ifade gelir grubunda ile gelir arttıkça, artmaktadır. yüzde 50.84'e insanlarda önce 123 Tablo: 3. 16 Aylık Harcama * İnsan Önce Kendini Düşünmeli, Sonra Başkalarını Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum "Fikrim yok Katılıyo rum ^ ""Kesinlikle katılıyorm 6 0 mil. az 13 21 4 13 % 24.07% 38.89% 7.41% 24.07% 5.56% 60-120 milyon 9 28 9 26 8 % 11.25% 35.00% 11.25% 32.50% 10.00% 121-200 milyon 9 30 6 15 5 % 13.85% 46.15% 9.23% 23.08% 7.69% 80 65. 200 mil.fazla 38 82 27 101 51 % 12.71% 27.42% 9.03% 33.78% 17.06% Toplam 69 161 46 155-^ Toplam 299 67 498 Yine i n s a n ö n c e k e n d i n i s o n r a b a ş k a l a r ı n ı d ü ş ü n m e l i d i y e n kız v e e r k e k ö ğ r e n c i l e r i n oranları h e m e n h e m e n aynıdır. f) İyi Yaşamak Hedonist/narsisisist unsurlarından birisi de yeni çalışma k ü l t ü r ü n ü n en ö n e m l i yartn tüketim eğilimidir. Bizde artıran tüketim toplumun etkilenenler gençler düşüncesinden uzaklık de giderek hakimiyetini kültürel olmaktadır. kalıplarından Bu amaçla en Ankete katılanları yüzde 61.4'ü hızlı öğrencilere " K e f e n i n cebi yok, dolayısıyla'hayatını yaşamaya b a k " sorulmuştur. aşın ve daha çok bu iddiası iddiaya k a t ı l d ı ğ ı n ı , b u n a karşılık y ü z d e 31.4'ü ise k a t ı l a m a d ı ğ ı n ı i f a d e etmiştir. 124 Tablo: 3. 17 Kefenin.Cebi Yok, Dolayısıyla Bu Dünyada İyi Yaşamaya Bak Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok .Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş i' • SAYI % 58 11.60 99 19.80 21 4.20 207 41.40 100 20.00 15 3.00 ' t'. ı|: Kefenin Cebi Yok, Dolayısıyla Bu Dünyada İyi Yaşamaya Bak. 125 Tüketim eğilimi İlahiyat fakültesi dışındakilerde b i r b i r i n e y a k ı n d ı r . B u g ö r ü ş e k a t ı l a n l a r ı n İ İ B F ' d e oranı y ü z d e 68.51 'dir. Bunu Mühendislik yüzde 67.69 izlemektedir. ile Tıp, İlahiyatta yüzde ise bu 66.21 oran ile yüzde 25.92'dir. Tablo: 3. 18 Fakülte * Kefenin Cebi Yok, Dolayısıyla Bu Dünyada İyi Yaşamaya Bak Kesini. Katılmıyo rum İlahiyat Fikrim yok 19 1 1.85% 13 1 24.07% 1.85% 2 2.60% 31 20 40.26% 25.97% 12.31% 20 37.04% % 35.19% Katılıyo Kesini, katılıyoru m Katılmı yorum rum Müh. 10 14 . % 12.99% 18.18% 7 11 3 % 10.77% 16.92% 4.62% 36 55.38% 21 55 19.03% 15 5.19% 127 71 7.27% 43.94% 24.57% 58 99 21 207 Tıp İİBF % Toplam Y ü z d e 5 a n l a m l ı k ve 4 serbestlik derecesine 54 77 8 " Toplam 65 289 100 485 2 göre X =63.99 Gelir grupları arasında b ü y ü k fark o l m a k l a birlikte, en üst gelir k ı s m ı n d a bu görüşe katılanların sayısında kısmi bir artış vardı (%78.78). Bunun yanında eğilimleri erkelerden % bayan öğrenci/erin(%67); 59.5 daha fazla çıkmıştır. tüketime yönelik 126 g) Her Şey Mubahtır M u t l a k d o ğ r u y a d a m u t l a k yanlışın varlığı A n t i k ç a ğ d a n veri s ü r e k l i tartışılan t e m e l s o r u n l a r d a n d ı r . G ü n ü m ü z ü n p o s t modernleri doğru ya antik da çağın mutlak sofistlerine yanlış benzer diye bir biçimde şeyin mutlak olmayacağını s a v u n m a k t a d ı r l a r . Prof. S a r ı b a y ' ı n çevirisi ile h e r şey m u b a h t ı r (anyhings goes) diye ifade edilen post-modern görecelilik t e z i n e b i z i m ö ğ r e n c i l e r i m i z i n katılıp k a t ı l a m a d ı ğ ı s o r u l m u ş t u r . Tablo: 3. 19 Mutlak Doğru Ya Da Mutlak Yanlış Diye Bir Şey Yoktur Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 47 9.40 84 16.80 43 8.60 223- 44.60 99 19.80 4 .80, 127 Mutlak Doğru ya da Mutlak Yanlış Diye Birşey Yoktur. 0,8 O l d u k ç a ilginç bir b i ç i m d e , temel iddiası ile öğrencilerin b i z d e de post-modernlerin bu tutumları arasında büyük paralellik o r t a y a ç ı k m ı ş t ı r . N i t e k i m a n k e t e katılanları y ü z d e 6 4 ' ü m u t l a k doğru ya da mutlak yanlış diye bir şeyin olmadığını düşünmektedirler. D i n e ğ i t i m i alan İ l a h i y a t F a k ü l t e s i ile d i ğ e r f a k ü l t e l e r a r a s ı n d a ç o k belirgin bir farklılaşma vardır. N i t e k i m b u g ö r ü ş e k a t ı l a n l a r ı n oranı M ü h e n d i s l i k e ğ i t i m i alan ö ğ r e n c i l e r d e , y ü z d e 73.42, Sosyal b i l i m l e r e ğ i t i m i alan İ İ B F ö ğ r e n c i l e r i n d e y ü z d e 68.46, T ı p e ğ i t i m i a l a n l a r d a 61.14 o l m a s ı n a karşılık İ l a h i y a t ' t a 3 1 . 4 9 ' a g e r i l e m e k t e d i r . A n c a k a l ı n a n e ğ i t i m d i k k a t e alınırsa b u oranında yine de azımsanmaması gerekir. 128 Tablo: 3. 20 Fakülte * Mutlak Doğru Ya Da Mutlak Yanlış Diye Bir Şey Yoktur Kesini. Katılmıyorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesini. Katılı yorum Toplam ilahiyat 12 22.22% 19 35.19% 6 11.11% 14 25.93% 3 5.56% 54" % Müh. 6 7.59% 9 11.39% 6 7.59% 38 48.10% 20 25.32% 79 6 9.23% 9 13.85% 7 10.77% 37 56.92% 6 9.23% 65 23 7.72% 47 15.77% 24 8.05% 134 44.97% 70 23.49% 298 % Toplam 47 84 43 223 99 496 % Tıp % IIBF Y ü z d e 5 anlamlık ve 12 serbestlik d e r e c e s i n e göre X2 =43.07 üst Ayrıca artmaktadır. gelir Örneğin en gruplarında kültürel görecelilik alt yüzde 55.55 grupta eğilimi olan bu g ö r ü ş t e k i ö ğ r e n c i sayısı, e n ü s t gelir g r u b u n d a , y ü z d e 8 0 ' e çıkmaktadır. Bir d i ğ e r i f a d e ile gelir artıkça insanların dünyaya bakışı çok daha esnek ve kurallardan uzak hale gelmektedir. Yine en ü s t gelir g r u b u t o p l u m s a l k u r a l l a r ı d a h a a z u m u r s a m a k t a v e b u n u n y e r i n e m ü m k ü n o l d u ğ u n c a kendi kurallarını uygulamaya çalışmaktadır. 129 Tablo: 3. 21 Aylık Harcama * Mutlak Doğru Ya Da Mutlak Yanlış Diye Bir Şey Yoktur Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesini, katılıyorum Toplam 108 6 0 mil. az 12 22 14 48 12 % 11.11% 20.37% 12.96% 44.44% 11.11% 60-120 milyon 22 36 19 116 57 % 8.80% 14.40% 7.60% 46.40% 22.80% 121-200 milyon 12 22 8 45 16 % 11.65% 21.36% 7.77% 43.69% 15.53% 200 mil.fazla 1 4 2 14 14 % 2.86% 11.43% 5.71% 40.00% 40.00% Toplam 47 84 43 223 99 Yüzde 5 a n l a m l ı k ve ' 1 250 • | 103 35 İ | 496 | 12 serbestlik derecesine g ö r e X = 2 2 . 8 0 Kız ö ğ r e n c i l e r , e r k e k öğrencilere göre, sonu " h e r şey m u b a h t ı r " a çıkan, göreceli yaklaşıma daha yakın durmaktadırlar (%71.66). E r k e k ö ğ r e n c i l e r d e ise, m u t l a k d o ğ r u y a d a y a n l ı ş y o k t u r d i y e n l e r i n oranı y ü z d e 5 8 . 2 4 ' d ü r . 130 Tablo: 3. 22 Cinsiyet * Mutlak Doğru Ya Da Mutlak Yanlış Diye Bir Şey Yoktur Bayan % Erkek "/< Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesinlikle Katılı yorum 13 5.26% 37 14.98% 20 8.10% 126 51.01% 51 20.65% 247 34 13.65% 47 18.88% 23 9.24% 97 38.96% 48 19.28% 249 47 84 43 223 99 496 Toplam Toplam Yüzde 5 anlamiık ve 4 serbestlik d e r e c e s i n e göre X 2 = 1 4 . 6 3 . Bir başka açıdan da da 1970'lerin günümüz gençliği, dünyayı 1960'larm ya "tek yol" anlayışı çerçevesinde görmemektedir. Onlara göre tek yol diye bir şey yoktur, birden fazla yol vardır ve her yol, kendi bağlamı içerisinde doğrudur. Tek ve mutlak doğru kavramı ç e r ç e v e s i n d e dünyayı değerlendirenlerin sayısı oldukça sınırlıdır:% 26.2. h) Günümüz Gençliği Açısından Mizahın Önemi Günümüz gençliğinin bir başka kültürel özelliği ise, birinci b ö l ü m d e de dile getirildiği ş e k i l d e mizaha verilen b ü y ü k önemdir. Gününüzün üniversite gençliği, geçmişin "büyük idealler" p e ş i n d e koşan, parkalı ve y ü z ifadesine daha bir sertlik katan türden bıyıkları olan g e n ç l i ğ i n d e n farklı bir g ö r ü n ü m e sahiptir. Geçmişin "insanlığı kurtarmaya yönelik" ideolojik tartışmaları g ü n ü m ü z d e daha çok marjinal sayılabilecek gruplar arasında sıkışmıştır. 131 Tablo: 3. 23 İnsanların Mizah Yeteneği Önemlidir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum SAYI % 7 1.40 22 4.40 Fikrim Y o k 34 6.80 Katılıyorum 279 55.80 Kesinlikle katılıyorum 154 30.80 4 .80 Boş İnsanların tvlzah Yeteneği Önemlidir. KntılınyDium kaülıyorum Günümüz üniversite gençliği, püritanizmin ağırbaşlılığından da uzaktır. Onun yerine çoğunluk, hedonist/narsisist kültürün e ğ l e n c e anlayışına daha yakın durmaktadır. Geçmişten farklı olarak insanların mizah 132 yeceneğine b ü y ü k değer v e r m e k t e ve k e n d i dışındakileri çok umursuyor görünmemektedirler. Ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 86.2'si m i z a h ı n önemli olduğunu düşünmektedir. B u g ö r ü ş e k a t ı l m a y a n l a r ı n o r a n ı ise, s a d e c e 5.8'dir. B u k o n u d a F a k ü l t e l e r a r a s ı n d a d a ç o k b ü y ü k fark yoktur; örneğin en d ü ş ü k orana sahip olan İlahiyat F a k ü l t e s i n d e m i z a h y e t e n e ğ i n i n çok ö n e m l i o l d u ğ u n u d ü ş ü n e n l e r i oranı y ü z d e 80'dir. B u n u n y a n ı n d a e n alt gelir g r u b u n d a insanların m i z a h y e t e n e k l e r i ç o k ö n e m l i d i r d i y e n l e r i n oranları y ü z d e 81.65 o l m a s ı n a karşılık, e n ü s t gelir g r u b u n d a b u o r a n y ü z d e 9 4 . 2 8 ' e yükselmektedir. ı) Hayatın Keyfini Çıkartmak R e k l a m l a r d a "hayatın tadına bal? diyen mesajlarla sosyalleşen g ü n ü m ü z ü n i v e r s i t e gençliği, insanın mümkün olduğunca, hayatın keyfini çıkartması gerektiğini düşünüyor. (% 82.4). B u n a karşı çıkanların oranı sadece y ü z d e 11.8'dir. Y ü z d e 4 ise fikrim y o k demektedir. 133 Tablo: 3.24 İnsan Mümkün Olduğunca Hayatın Keyfini Çıkarmalıdır 1 I Kesinlikle Katılmıyorum 1 Katılmıyorum J Fikrim Yok 1 Katılıyorum I Kesinlikle katılıyorum İBoş SAYI % 15 3.00 44 8.80 20 4.00 278 55.60 134 26.80 9 1.80 İnsan Mümkün Olduğunca Hayatın Keyfini Çıkartmalıdır.. 134 İ n s a n h a y a t ı n keyfini ç ı k a r t m a l ı d i y e n anlayış, e n ç o k % 9 2 ile T ı p , y ü z d e 9 1 ile M ü h e n d i s l i k , y ü z d e 8 8 ile İ İ B F için g e ç e r l i d i r . B u soruya o l u m l u v e r i l e n c e v a p l a r a r a s ı n d a e n d ü ş ü k o r a n İ l a h i y a t F a k ü l t e s i ' n e aittir. Bu F a k ü l t e n i n öğrencilerini s a d e c e y ü z d e 4 3 ' ü b u soruya o l u m l u c e v a p v e r m i ş t i r . Tablo: 3. 25 Fakülte * İnsan Mümkün Olduğunca Hayatın Keyfini Çıkarmalıdır Kesinlik katılmı yorum Katılmıyo rum Fikrim yok Katılıyo rum Kesini, katılıyor um 7 12.%% 20 37.(14% 4 7.41% 22 40.74% 1 1.85% 0 • t).(M)% 3 3.80% 4 5.06% 40 50.63% 40.51% 1 1.56% 2 3.13% 2 3.13% 44 68.75% % 7 2.38% 19 6.46% 10 3.40% 172' 58.50% 23.44% 86 29.25% Toplam 15 44 20 278 134 İlahiyat % Müh. 1 % Tıp % İİBF • Toplam ~54 79 32 64 15 I 294 49Î~İ B u n u n y a n ı n d a gelir d ü z e y i y ü k s e l d i k ç e i n s a n m ü m k ü n o l d u ğ u n c a h a y a t ı n keyfini ç ı k a r t m a l ı ş e k l i n d e k i h e d o n i s t k ü l t ü r anlayışını grubunda savunanların insan oranları mümkün artmaktadır. olduğunca En düşük hayatın gelir keyfini ç ı k a r t m a l ı d ı r d i y e d ü ş ü n e n l e r i n oranı y ü z d e 7 3 . 4 ' d e n , alt-ortada 8 4 , 7 4 ' e ü s t - o r t a d a 88,77'ye, e n ü s t gelir g r n b u n d a ise 9 7 , 1 5 ' e yükselmektedir. 135 Tablo: 3. 26 Aylık Harcama * İnsan Mümkün Olduğunca Hayatın Keyfini Çıkarmalıdır Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlik katılıyo rum Toplam 7 15 7 60 20 109 % 6.42% 13.76% 6.42% 55.05% 18.35% 60-120 milyon 7 21 10 150 61 6 0 mil. Az 249 % 2.81% 8.43% 4.02% 60.24% 24.50% 121-200 milyon 1 7 3 56 31 98 % 1.02% 7.14% 3.06% 57.14% 31.63% 200 mil.fazla 0 1 0 12 22 % 0.00% 2.86% 0.00% 34.29% 62.86% 15 44 20 278 134 Toplam — 1 35 491 ! 1 Kız ö ğ r e n c i l e r , e r k e k ö ğ r e n c i l e r e gör,e, az bir farkla da olsa i n s a n ı n h a y a t ı n keyfini ç ı k a r t m a l ı i d d i a s ı n d a ö n d e d i r l e r . Yine mümkün bu soruyla olduğunca şeklinde içinde bir b a ş k a soru benzer anlama bulunduğu anın gelebilecek, keyfini daha sorulmuştur. "insan çıkartmalıdrı*'' Öncellikle yeni anlayışın, yani hedonist/narsisist t ü k e t i m t o p l u m u k ü l t ü r ü n ü n önemli bir parçası yaşamak anlayışı olan geçmişten ve gelecekten kopukluk konusundaki tutumları ve anı belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, yine yukarıdaki cevaplara b e n z e r biçimde, ö ğ r e n c i l e r i n y ü z d e 84.2'si, i n s a n l a r ı n m ü m k ü n o l d u ğ u n c a i ç i n d e bulunduğu görüyoruz. anın keyfini Sadece karşı ç ı k m a k t a d ı r l a r . 11.2'si çıkartmalı püritan düşüncesinde olduğunu bir y a k l a ş ı m l a b u anlayışa 136 Tablo: 3. 27 İnsan Olabildiğince , İçinde Bulunduğu Anın Keyfini Çıkartmalı Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 14 2.80 44 8.80 15 3.00 259 51.80 164 32.80 4 .80 İnsan Olabildiğince, İçinde Bulunduğu Anın Keyfini Çıkartmalıdır. 60,01 137 E n ç o k T ı p F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i y ü z d e 92,19 ile içinde bulunduğu anın g ö r ü ş ü ş e katılıyorlar. Mimarlık keyfini çıkartmalıdır B u n u y ü z d e 91,25 Fakültesi, yüzde 86,92 insanın şeklindeki bir ile M ü h e n d i s l i k v e ile İÎBF öğrencileri izlemektedir. Bu hedonist/narsisistik anlayışta en d ü ş ü k oran ise y ü z d e 57,26 ile g e n e l d e p ü r i t a n niteliği d a h a b a s k ı n o l a n İ l a h i y a t ö ğ r e n c i l e r i n e aittir. Tablo: 3. 28 Fakülte * İnsan Olabildiğince , İçinde Bulunduğu Anın Keyfini Çıkartmalı Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlik katılı yorum 8 14.81% 13 24.07% 1 1.85% 28 51.85% 4 7.41% 54 0 0.00% 4 5.00% 3 3.75% 35 43.75% 38 47.50% 80 0 0.00% 4 6.25% 1 1.56% 37 57.81% -22 34.38% 64 6 2.01% 23 % 7.72% 10 3.36% 159 53.36% Toplam 14 44 15 259 İlahiyat % Müh. % T.p % ™°TTBF , Öte bulunduğu yandan anın az da keyfini olsa gelir çıkarmalıdır . Toplam 100 298 33.56% 164 arttıkça 1 496 insan görüşünde içinde artış söz konusudur. Kız ö ğ r e n c i l e r , e r k e k ö ğ r e n c i l e r e g ö r e i n s a n ı n i ç i n d e b u l u n d u ğ u a n ı n keyfini ç ı k a r m a k k o n u s u n d a d a h a ç o k o l u m l u görüşe sahiptirler. Yine ö ğ r e n c i l e r i n ö n e m l i bir k ı s m ı i n s a n l a r ı n i ç l e r i n d e n geldiği gibi y a ş a m a l a r ı gerektiği d ü ş ü n c e s i n d e l e r (% 73.14). 138 B u n a itiraz e d e n ö ğ r e n c i l e r i n oranı ise, y ü z d e 21.2'dir. Bir d i ğ e r ifade ile g ü n ü m ü z g e n ç l i ğ i p o s t - m o d e r n k ü l t ü r ü n "kendin of anlayışına daha yakın durmaktadırlar; geçmiş kuşaklardan daha rahat ve. doğaldıûat. Tablo: 3. 29 İnsan İçinden Geldiği Gibi Yaşamalıdır SAYI [Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş 24 4.80 82 16.40 20 4.00 234 46.80 133 26.60 7 1.40 İrcaı İçinin CHdğ Oh' YSçmiıck KitıkiMnııı % ladanım 139 E n fazla İ İ B F ö ğ r e n c i l e r i i n s a n l a r ı n i ç l e r i n d e geldiği gibi yaşamaları gerektiğini düşünüyorlar M ü h e n d i s l i k ' t e oranlar, İ İ B F ' e y a k ı n d ı r . (%77.78). Tıp ve E n d ü ş ü k oran ise, İ l a h i y a t ö ğ r e n c i l e r i a r a s ı n d a d ı r (%54.71). Bunun yanında ana büyük vurgu yapan narsisisist k ü l t ü r ü n g e l e c e ğ i p e k fazla u m u r s a m a d ı ğ ı d a h a ö n c e d e ifade edilmişti. Nitekim kaçırmamalıdır "İnsan şeklindeki gelecek soruya için bugünün öğrencilerin keyfini yüzde 40,8'i k a t ı l d ı ğ ı n ı , b u n a karşılık, 41,2'si ise k a t ı l m a d ı ğ ı n ı ifade e t m i ş t i r . Bu da öğrencilerin önemli kısmının geleceği yeterince umursamayan narsisist kültür anlayışına yakın durduğu ş e k l i n d e y o r u m l a n a b i l i r . Tablo: 3.30 İnsan Gelecek İçin Bugünün Keyfini Kaçırmamalıdır Sayı Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Kanlıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş % 66 13.20 190 38.00 37 7.40 136 27.20 68 13.60 3 .60 140 İnsan Gelecek İçin Bugünün Keyfini Kaçırmamalıdır. Özellikle Mühendislik öğrencileri, yüzde 48.1 ile bu g ö r ü ş e katıldığını ifade e t m i ş t i r . E n d ü ş ü k o r a n ise, 2 9 . 0 9 ile İ l a h i y a t ö ğ r e n c i l e r i n e aittir. B u n u n y a n ı sıra gelir arttıkça, ant yaşamaya ilginin artığım ve bir anlamda da gelecek kaygısının da azaldığını görüyoruz. 141 Tablo: 3.31 Aylık Harcama * İnsan Gelecek İçin Bugünün Keyfini Kaçırmamalıdır Kesini. Katılmı yorum 60 mil. az % 60-120 milyon % Fikrim yok Katılıyo rum Kesinlik kanlı yorum Toplam 109 21 41 9 30 8 19.27% 37.61% 8.26% 27.52% 7.34% 31 97 21 70 30 12.45% 38.%% 8.43% 28.11% 12.05% 6 46 7 26 19 5.77% 44.23% 6.73% 25.00% 18.27% 121-200 milyon % Katılmı yorum 200 249 mü. dan fazla 8 6 0 10 ıı % 22.86% 17.14% 0.00% 28.57% 31.43% Toplam 66 190 37 136 68 I Yine Lasçh, "Narsisizmin Kültürü" 104 35 497 1 çalışmasında, g e ç m i ş i n d e a r t ı k u m u r s a n m a d ı ğ ı n ı ifade t e m e k t e d i r . Ö z e l l i k l e yüz y ü z e görüşmelerimizde, öğrencilerin tarihe giderek azalan bir ilgisine tanık olunmuştur. Bazı öğrencilerden "Allah'ın Osmanlısını Öğrenip de ne yapacağız" şeklinde şikayetler d u y d u k . Ancak bunların anketten alınan sonuç azınlıkta olduğunu gösteriyor. T a r i h i n anlamı olmadığını d ü ş ü n e n l e r i n oranı y ü z d e 15.2'dir. Buna karşılık a k s i n i düşünenlerin oranı ise yüzde 79.4'dür. Ancak bu oran bizim yüz yüze görüşmelerden elde e t t i ğ i m i z s o n u ç l a r l a t ü m ü y l e ö r t ü ş m e d i ğ i n i b e l i r t m e k t e yarar var. T a b i i b u r a d a g e ç m i ş t a r a f t a n o l d u ğ u futbol t a k ı m ı n ı n tarihi o l a r a k algılanmışsa, o z a m a n d u r u m d e ğ i ş m e k t e d i r . 142 Tablo: 3.32 Geçmişin (Tarihin) Çok Fazla Anlamı Olmadığını Düşünüyorum SAYI % Kesinlikle K a t ı l m ı y o r u m 176 35.20 Katılmıyorum 221 44.20 30 6.00 Katılıyorum 49 9.80 Kesinlikle 24 4.80 0 0 Fikrim Yok katılıyorum Boş Geçmişin (Tarihin) Çok FAZLA ANLAMı Kesinlikle Kanlmyorum fikrim Yok Kanlmyorum Olmadığını Düşünüyorum Katılıjorum Kesinlikle katılıyorum 143 G e ç m i ş i n (tarihin) ç o k fazla anlamı olmadığına ilişkin en b ü y ü k itiraz İlahiyat öğrencilerinden g e l m e k t e d i r (%96,36). Bu oran biraz da aldıkları eğitimin etkisiyle Mühendislik öğrencilerinde y ü z d e 6 6 , 2 5 ' e gerilemektedir. Ö z e l l i k l e hedonistlnarsistik kültürün etkisinde daha çok kalan en yüksek gelir grubundaki öğrencilerde, tarihin bir anlamı olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 4Û'a yükselmektedir. Oysa bu oran diğerlerinde y ü z d e 15'in altında kalmaktadır. Tablo: 3. 33 Aylık Harcama * Geçmişin (Tarihin) Çok Fazla Anlamı Olmadığını Düşünüyorum Kesini. Katılmı yorum 6 0 mil. Az Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesini. Katılı yorum Toplam 110 44 43 6 12 5 40.00% 39.09% 5.45% 10.91% 4.55% 60-120 milyon 89 123 11 20 7 % 35.60%. 49.20% 4.40% 8.00% 2.80% 35 45 10 9 6 8.57%, 5.71% "A 121-200 milyon % 33.33% 42.86% 9.52% 2 0 0 mil. dan fazla 8 10 3 8 6 % 22.86% 28.57% 8.57% 22.86% 17.14% Toplam 176 221 30 49 24 Ayrıca olmadığını fazladır (% kız öğrenciler düşünenlerin 17.20); oranı arasında erkek erkeklerde ise tarihin 250 105 35 500 fazla öğrencilere bu oran göre yüzde anlamı daha 12'ye gerilemektedir. H e r ş e y e rağmen teorik d ü z e y d e de olsa tarihin anlamı o l d u ğ u n u d ü ş ü n e n l e r i n oranı g e n e l d e yüksektir. 144 Günümüz gençliğine karakteristiklerden birisi, yönelik onların en önemli idealizmden kültürel uzaklaştıkları ş e k l i n d e d i r . Yani o n l a r a r t ı k 6 0 ' l a r ı n y a d a 7 0 ' l e r i n ö ğ r e n c i l e r i gibi d ü n y a y ı d e ğ i ş t i r m e i d d i a s ı n d a d e ğ i l l e r d i r . B u iddialara g ö r e i d e a l i z m g ü n ü m ü z g e n ç l i ğ i için e s k i m o d a bir k a v r a m d ı r . O y s a ö ğ r e n c i l e r e b u k o n u y u s o r d u ğ u m u z d a ö n e m l i bir k ı s m ı i d e a l i s t o l m a n ı n e s k i m o d a bir k a v r a m o l m a d ı ğ ı n a k a t ı l m a d ı k l a r ı n ı i f a d e e t m i ş l e r d i r (%73,2). İ d e a l i s t o l m a n ı n e s k i m o d a bir k a v r a m o l d u ğ u n u d ü ş ü n e n l e r i n o r a n ı ise y ü z d e 15.2'dir, Tablo: 3.34 İdealist Olmak Eski Moda Bir Kavramdır Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bos SAYI % 120 24.00 246 49.20 52 10.40 39 , 7.80 37 7.40 6 1.20 1 İdealizmin görüşe en büyük eski itiraz moda bir kavram olduğuna İlahiyat öğrencilerinden ilişkin gelmektedir. (%88.28). 1 Bu görüşe Mühendislik (%21.52). ve katılanlar Mimarlık arasında Fakültesi eh yüksek öğrencilerine oranda aittir İ İ B F ' d e k a t ı l a n l a r ı n o r a n ı y ü z d e 16.83, T ı p t a ise, 11.11'dir. i)Siyasete İlgi Düzeyi Yine narsisist k ü l t ü r tartışmaları i ç i n d e v u r g u l a n a n bir b a ş k a özellik, s i y a s e t e o l a n ilginin a z a l m a s ı d ı r . B i z d e ü n i v e r s i t e 146 öğrencilerinin yüzde 35,4'ü siyasetin i l g i l e n d i r m e d i ğ i n i ifade e t m e k t e d i r l e r . kendilerini B u n a karşılık y ü z d e 5 6 . 4 ' ü b u g ö r ü ş e karşı ç ı k m a k t a d ı r . Tablo: 3.35. Siyaset Beni Çok İlgilendirmiyor . . . Kesinlikle Katdmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 99 19.80 183 36.60 38 7.60 132 26.40 45 9.00 3 .60 147 Siyaset KantUe KAmıyaun Beni Ktdnıyaun Çok ilgilendirmiyor. BumYok Kahyanın Kontilde kaubyıun B* Siyasete ilginin en düşük olduğu grubu ise Mühendislik öğrencileri oluşturmaktadır (% 47.43). Bunu yüzde 40 ile İlahiyat, yüzde 38,46 ile T ı p ve yüzde 31,11 ile de İİBF öğrencileri izlemektedir. • Tablo: 3.36 Cinsiyet * Siyaset Beni Çok İlgilendirmiyor 37 92 15 80 Kesini. Katılı yorum 25 14.86% 36.95% 6.02% 32.13% 10.04% Kesini. Katı İnli yorum Bayan % Erkek % 1 Toplanı Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum 62 91 23 52 20 25.00% 36.69% 9.27% 20.97% 8.06% 99 183 38 132 45 Toplam 249 248 497 148 Siyasete ilgi bayan öğrenciler arasında erkelere göre daha sınırlıdır. Bayanların yüzde 42,17'si siyasetin kendilerini ilgilendirmediklerini ifade etmektedirler. Erkeklerde bu oran yüzde 29,03'dür. k) Ücret ve Kariyer Günümüzde öğrencilerin yüksek ücret talebini kariyerin önüne aldıklarına ilişkin bir iddia söz konusudur. Bu amaçla, yüksek ücretin kariyerden daha önemli olup olmadığı konusunda ne düşündüklerini sorduğumuzda öğrencilerin yüzde 24.6'sı bu görüşe katıldıklarını ifade ederken, yüzde 64.2'si katılmadıklarını ifade etmişlerdir. Tablo: 3. 37 Yüksek Ücret, İyi Bir Kariyerden Daha Önemlidir Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum 1 Kesinlikle katılıyorum 1 Boş SAYI 76 245 49 84 44 2 % 15.20000 49.00000 9.80000 16.80000 8.80000 .40000 149 Yüksek Ücret, İyi Bir Kariyerden daha Önemlidir. Özellikle de İlahiyat öğrencileri kariyerin yüksek ücretten daha önemli olduğunu düşünmektedirler (%81,8). Tıp Fakültesi'nde kariyere önem verenlerin oranı yüzde 71,8, İİBF'de yüzde 61,33 ve Mühendislikte 58,75'dir. Bunun yanında gelir düzeyi arttıkça kariyere verilen önemde bir gerileme söz konusudur (% 44). Yüksek ücrete atfedilen önem erkek öğrencilerde kısmen de olsa kızlardan fazladır. 150 I) Cinsellik Narsisistik/hedonist kültürün, m o d e r n dünyanın simgesi o l a n p e r h i z c i p ü r i t a n k ü l t ü r d e n e n ö n e m l i f a r k l a r ı n d a n birisini c i n s e l l i k . o l u ş t u r m a k t a d ı r . P ü r i t a n h e r a l a n d a o l d u ğ u gibi b u alanda da arzularını (dolayısıyla cinselliğini) bastırmayı s a v u n u r k e n , g ü n ü m ü z ü n h e d o n i s t k ü l t ü r ü t a m tersi g ö r ü ş t e d i r . Cinsellik konusunda tutumlarını öğrenmek amacıyla "kızların e v l e n m e d e n önce bekaretlerini korumaları, gereksiz e s k i m o d a bir laftır" i d d i a s ı n a y ö n e l i k görüşleri s o r u l m u ş t u r . Öğrencilerin yüzde 30,8'i bastırmanın) gereksizliğini bekaretin (dolayısıyla düşünmektedirler. arzularını Bu gruptaki ö ğ r e n c i l e r , bekaret kavramım savunanlar için "antika" kavramını kullanmaktadırlar. Buna karşılık öğrencilerin yüzde 54.6'sı bu görüşe katılmadıklarını ifade etmektedirler. Tablo: 3.38 Kızların Evlenmeden Önce Bekaretlerini Korumaları, Gereksiz Eski Moda Bir Laftır 1 SAYI % Kesinlikle Katılmıyorum 174 34.80 Katılmıyorum 99 19.80 Fikrim 61 12.20 Katılıyorum 75 15.00 Kesinlikle katılıyorum 79 15.80 Boş 12 2.40 Yok 151 Kızların Evlenmeden Önce Bekaretlerini Korumaları, Gereksiz Eski Moda Bir Laftır. Katılmıyorum Bu edileceği konuda şeklide katılıyorum en büyük Fakülteler farklılaşma arasında kolayca ortaya tahmin çıkmaktadır. İ l a h i y a t F a k ü l t e s i n i n t ü m ö ğ r e n c i l e r i ( % 1 0 0 ' ü ) b u g ö r ü ş e karşı o l d u k l a r ı n ı ifade e d e r k e n , T ı p F a k ü l t e s i ' n d e y ü z d e 6^,54'e, İ İ B F ' d e 4 9 , 4 8 ' e , M ü h e n d i s l i k ' t e 44,16'ya g e r i l e m e k t e d i r . 152 Tablo: 3.39 Aylık Harcama * Kızların Evlenmeden Önce Bekaretlerini Korumaları, Gereksiz Eski Moda Bir Laftır I Kesini. Katılmı yorum Katlimi» yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesinlik katılı yorum Toplam 6 0 mil. az 54 23 15 11 5 108 % 50.00% 21.30% 13.89% 10.19% 4.63% 60-120 milyon 85 46 32 40 44 % 34.41% 18.62% 12.%% 16.19% 17.81% 121-200 milyon 27 24 12 16 20 27.27% 24.24% 12.12% 16.16% 20.20% 8 6 2 8 10 % 23.53% 17.65% 5.88% 23.53% 29.41% Toplam 174 99 61 75 79 12% 0 0 mil. dan fazla 247 99 34 488 Sınıflar yükseldikçe bekaretin eski moda bir görüş olduğunu düşünenlerin sayılarında kısmi bir artış gözleniyor. Bunun yanı sıra gelir düzeyi yükseldikçe, arzularım bastırmanın (yani bekaretin) gereksiz oluğunu düşünenlerin oranında önemli bir artış söz konusudur. Örneğin en düşük gelir grubunda gereksiz eski moda bir laftır diyenlerin oranı yüzde 14.82 iken bu oran en üst gelir grubunda, 52.94'e yükselmektedir. 153 4. ORTALAMALARIMIN TOPLU DEĞERLENDİRMESİ Çalışma etiğinin (dolaysısıyla kültürel dönüşümün) bir yol haritasını çıkartmayı amaçlayan bu çalışmada, sosyal teoride modern dünyanın alamet-i farikası olan püritan çalışma etiği ortalaması (M=2,87), hedonist etik ortalamasının (M=2,94) gerisinde kalmıştır. Tablo: 4.1 Genel Ortalamalar Püritan çalışma etigi Hedonist etik 1 1 M=2,87 M=2,94 Püritanizm v e H e d o n i z m i n G e n e l O r t a l a m a s ı 3T Hedonizm s 2.*4 2.9 Paritanızm *2.»7 2.8 - 2,7 2.6 2.5 C 0.5 1 - POrftanlzm 1.5 •Hedonizm 2 2.5 154 B u d u r u m m e t i n i ç e r i s i n d e k i ayrıntıya ilişkin a n a l i z l e r d e d e g ö r ü l d ü ğ ü gibi T ü r k i y e ' d e t o p l u m u n e n eğitimli k i t l e s i n i o l u ş t u r a n ü n i v e r s i t e ö ğ r e n c i l e r i a r a s ı n d a p ü r i t a n k ü l t ü r belli mesafeye olarak gelmiştir. Yani algılamamakla etmiyorlar. tüketimi Ancak birlikte, gerek kışkırtan gençlerin geneli tümüyle yaşlarının kültürün çalışmayı de umursamamazlık gerekse etkisiyle, yönelik eğilimleri, çalışmanın önüne geçmiştir. ibadet son dönemde narsisistik/haza Yani kültüre hedonist etik ortalaması, püritan etik ortalamasından daha y ü k s e k çıkmıştır. Ö z e l l i k l e gelir arttıkça, arzularını b a t ı r m a y ı , aşırı d ü z e y d e t ü k e t m e k yerine elindeki kaynakları daha rasyonel kullanmayı, yarına yatırım yapmayı öngören püritan k ü l t ü r ü n yerine, daha hazcı bir ölçekte, kültürün en yükselişine düşük gelir ortalaması (M=2,97), tanık oluyoruz. grubunun Nitekim beşli çalışma etiği püritan hedonist etik ortalamasının (M=2,79) ü z e n d e d i r . Yani d ü ş ü k gelirli ö ğ r e n c i l e r , d a h a a z h e d o n i s t , d a h a çok püritandırlari Gelir arttıkça gerilemesine tanık püritan çalışma olunmaktadır. etiğinin 60-120 de milyon sürekli arasında h a r c a m a y a s a h i p o l a n alt-orta g r u b u n p ü r i t a n i z m o r t a l a m a s ı M=2,89'a gerilerkeh, hedonizm ortalaması 3,72'ye yükselmektedir. Buna arasında) karşılık püritan üst-orta etik grupta, biraz (yani 120-200 d a h a . gerilerken milyon (M=2,80), h e d o n i z m d e artış g ö z l e n m e k t e d i r . B a s t ı r m a y ı e s a s alan p e r h i z c i p ü r i t a n k ü l t ü r ü n e n zayıf o l d u ğ u g r u b u ise, e n y ü k s e k gelirliler o l u ş t u r m a k t a d ı r . B u g r u p t a p ü r i t a n ç a l ı ş m a e t i ğ i n e y ö n e l i k soruların o r t a l a m a s ı e n 155 düşük düzeyde (M=2,69) olmasına karşılık, hedonizm ortalaması en y ü k s e k d ü z e y d e çıkmıştır (M=3,36). Tablo: 4. 2. Gelire Göre Ortalamalar [ 1 Gelir/Harcama Düzeyler Püritanizm Hedonizm 60 milyondan az 2,97 2,79 60-120 arası 2,89 121-200 arası 2,80 2,91 3,04 2 0 0 m i l y o n d a n fazla 2,69 3,36 ^ Püritanizm ve Hedonizmin Ortalamaları (Harcama/Gelire 4.5 4 3.5 3,04 3 2,5 2,79 2 .89 2,8 2 1,5 1 0,5 0 60 milyondan az 60-120 milyon arası 121-200 milyon ara» — Püritanizm - Hedonizm 156 Araştırmanın düzeyinin püritan yapıldığı düşüklüğü, çalışma etiğinin dört gerekse en Fakülte aldıkları güçlü çıktığı içinde g e r e k gelir eğitimin Fakülte, etkisiyle İlahiyat o l m u ş t u r ( M = 3 , 1 0 ) . B u n a karşılık narsisist/hazcı k ü l t ü r d ü z e y i en d ü ş ü k yine aynı F a k ü l t e d e d i r (M=2,41). P ü r i t a n ç a l ı ş m a e t i ğ i n i n g ü ç l ü o l d u ğ u ikinci g r u b u ise T ı p Fakültesi oluşturmaktadır (M=2,98). Bu F a k ü l t e d e h e d o n i z m püritanizmin gerisindedir (M=2,92). Tablo: 4.3 Fakültelere Göre Ortalamalar Fakülteler PUritanizm Hedonizm İlahiyat 3,10 2,41 Tıp 2,98 2,92 İİBF 2,85 3,01 2,73 3,14 Mühendislik 157 Hedonist kültürün, püritan çalışma etiğinden güçlü o l d u ğ u iki F a k ü l t e y i ise, İ İ B F v e M ü h e n d i s l i k o l u ş t u r m a k t a d ı r . İİBF'de püritanizm ortalaması Mühendislikte M=2,73'dür. 2,85 olmasına karşın, Yine h e d o n i z m ortalamaları iki Fakültede de 3'ün üzerindedir. Daniel Bell'in "gündüz püritan, gece playboy" b e n z e t m e s i n e u y g u n bir b i ç i m d e b a y a n ö ğ r e n c i l e r , h e m p ü r i t a n çalışma eriğinde, h e m d e h e d o n i z m d e e n y ü k s e k ortalamayı almışlardır'. E r k e k l e r i n püritanizm ortalaması M = 2 , 8 0 olmasına karşılık, b a y a n l a r d a b u o r a n M = 2 , 9 5 ' e ç ı k m ı ş t ı r . Tablo: 4.4 Cinsiyete Göre Cinsiyet Püritanizm Erkek Bayan 2,80 2,91 2,95 2,97 1 Hedonizm 1 ' Bir yazar, kadınlar ve erkekler arasındaki değer farklılıklarını şu şekilde ifade ediyor: Kadın Erkek Nitel değerler ve hedefler Nicel değerler ve hedefler İnsani gelişme Ekonomik büyüme Örgütsel değerler ve hedefler . Kişisel ve kişiler arası değerler ve hedefler Para değeri Gerçek ihtiyaçlar ve istekler Sözleşme ilişkileri Karşılıklı değişim ve ilişkiler Entelektüel, rasyonel, yansız Sezgisel, deneyime dayalı ve empatik Eril öncelikler Dişil öncelikler Çok yönlü yetenek Uzmanlaşma/yardım istememe Kendine güven Teknoloj i/bağıml 11 ık Lokal Merkezileşme Kent Ülke çapında Avrupalı Yeryüzüne ait İnsan merkezli Ekolojik Furnham, s. 246. 158 Pürjlani/m * e H « d o n u m ia O r u l o m a s ı ( C ı ıı s t\ c ı c ü d rc l 3 ,5 3 .2 2 .9 2 .» 1 2 6 1 3 Purilarıı?m Hedonizm - •• K a d ı n E rte e k Yurc d ı ş ı n d a y a p ı l a n bazı ç a l ı ş m a l a r d a b a y a n ö ğ r e n c i l e r i n ahlaki değerlerle daha çok ilgili olduğuna ilişkin bulgular ( G a l b r a i t h , S t e h e n s o n , s.227) y a n ı n d a F u r n h a m (s.246) gibi d o ğ r u d a n p ü r i t a n e t i k k o n u s u n d a ç o k sayıda ç a l ı ş m a y a p m ı ş araştırmacılara göre, p ü r i t a n i z m b a ğ l a m ı n d a k a d ı n ve e r k e k l e r i n değerleri arasında önemli bir farklılaşma olmadığı iddia e d i l m i ş t i r . Bizim ç a l ı ş m a m ı z d a kız ö ğ r e n c i l e r i n h e m p ü r i t a n i z m h e m d e h e d o n i z m eğilimlerinin y ü k s e k çıkması, birer ö n e r m e biçimde sunulan sorulara, kızların birazda yetiştirilmesi b i ç i m l e r i g e r e ğ i e r k e k l e r d e n d a h a a z karşı g ö r ü ş b e y a n e t m e özellikleri, rol o y n a m ı ş olabilir. 159 5. Ü N İ V E R S İ T E Ö Ğ R E N C İ L E R İ N İ N T Ü R K İ Y E ' D E Ç A L I Ş M A ETİĞİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ İlk iki grupta püritan ve hedonist çalışma etiği konularında doğrudan öğrencilerin kendi tutumları sorulmuştur. Üçüncü gruptaki sorularda da öğrencilerin (özellikle de öğrenciler arasındaki) Türkiye'deki çalışma etiğine yönelik görüşleri sorulmuştur. a) Liyakat ve Kayırmacılık M o d e r n l e ş m e s ü r e c i a i t a m l a y a m a m ı ş t o p l u m l a r d a , kişisel ilişkilerin ve kabile bağların, ç o ğ u ger/iği sıkça ifade e d i l m i ş t i r . k e r e kurumsal ilişkilerin önüne B i z d e de "dayı" k a v r a m ı y l a ifade e d i l e n v e kayırmacılığı e s a s alan, rasyonaliteclen u z a k s i s t e m i n m e v c u d i y e t i n e ilişkin y a y g ı n bir k a n a t vardır. N i t e k i m b u a m a ç l a " B i z d e ç o k çalışan değil, dayısı o l a n k a z a n ı r " ş e k l i n d e k i i d d i a y a ö ğ r e n c i l e r i n ç o k b ü y ü k bir b ö l ü m ü (%72) katıldığını ifade e t m i ş t i r . " D a y ı " faktörünün önemimi r e d d e d e r e k ç a l ı ş m a y ı ö n e p l a n a g e ç i r e n l e r i n o r a n ı y ü z d e 17.2 gibi ç o k k ü ç ü k bir g r u p l a sınırlı k a l m ı ş t ı r . 160 Tablo: 5.1 Bizde Çok Çalışan Değil, Dayısı Olan Kazanır Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok 1 Katılıyorum 1 Kesinlikle katılıyorum İBoş SAYI % 32 6.400 54 10.800 26 5.200 208 41.600 152 30.400 28 5.600 Bizde Çok Çalışan Değil Dayısı Olan Kazanır. 45,0 161 Bu büyük anlayış ölçüde "Çalışmadan 19 gençlerin kırmaktadır. çalışmaya yönelik Örneğin bir motivasyonu İİBF da kazanmak mümkünse neden çalışayım" yaşında bir başka erkek öğrenci, öğrencisi, diyor. "Çalışarak Yine bir yere gelinemeyeceğini öğrenen öğrenciler, gününü gün edip sadece (benim gibi) hayatın tadım çıkarmaya bakıyorlar" Yine yıllardır h a k i m olan gençlerde bu düşünceyi demektedir.. "yağmacı siyaset" pekiştirmektedir. anlayışı Oysa da gençlerin gerçek potansiyelinin h a r e k e t e geçirilmesi, b ü y ü k ölçüde bu anlayışın kırılması ile y a k ı n d a n ilişkilidir. b) Egoizm ve Toplumsal Sorumluluk G ü n ü m ü z d e i n s a n l a r ı n e s k i s i n d e n d a h a fazla k e n d i s i n i d ü ş ü n d ü ğ ü n e ilişkin b i r iddia vardır. Ö z e l l i k l e g e ç m i ş i n p ü r i t a n anlayışı i ç e r i s i n d e r e d d e d i l e n k e n d i n i d ü ş ü n m e , genel k a b u l g ö r e n bir anlayış h a l i n e g e l m i ş t i r . öğrenciler "Günümüzde düşünüyorlar" iddiasına insanlar ilişkin sadece görüşlerini günümüzde Bu amaçla kendilerini sorduğumuzda, y ü z d e 86'sı b u g ö r ü ş e k a t ı l d ı k l a r ı m b e y a n e t m i ş l e r d i r . S a d e c e y ü z d e 9,2'lik bir g r u p b u n a k a t ı l m a d ı ğ ı n ı ifade e t m i ş t i r . 162 Tablo: 5.2 Günümüzde İnsanlar Sadece Kendilerini Düşünüyorlar SAYI % 6 1.20 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum 40 8.00 Fikrim 19 3.80 Katılıyorum 284 56.80 Kesinlikle 146 29.20 5 1.00 Yok katılıyorum Boş i G ü n ü m ü z d e İnsanlar S a d e c e Kendilerini Düşünüyorlar. j 163 Öte üniversite yandan öğrencileri, kendi sorumluluk sahibi olmadığını düşünüyorlar (%67'.8). yaşında bir gününü gün İlahiyat öğrencisi etmeye şöyle çalışıyorlar. diyor: Çalışan yaşıtlarının Örneğin 19 "Öğrencilerimiz ve ideal sahibi ö ğ r e n c i l e r i m i z i n sayısı ç o k az. D a h a r a h a t bir y a ş a m için ( y a n i m a d d i y a t için) her türlü yola, b a ş v u r u y o r l a r . Gençliğimizde m a t e r y a l i s t bir d ü ş ü n c e h a k i m " . Yine 2 4 y a ş ı n d a p ü r i t a n bir İİBF öğrencisine göre, disiplinsiz, ilkesiz, tembel, idealsiz, e z b e r c i , y o z bir e ğ i t i m i n ç a r k ı n a k a p ı l m ı ş , t o p l u m s a l k o n u l a r a d u y a r s ı z g ü n ü n ü g ü n e t m e y e çalışan bir g e n ç l i k yetişiyor. Tablo: 5.3 Günümüzde Gençlerin Yeterince Sorumluluk Duygusuna Sahip Olduklarına İnanmıyorum ™——™—* SAYI ' % 8 Kesinlikle K a t ı l m ı y o r u m 28 5.60 1 Katılmıyorum 104 20.80 1 Fikrim Yok 26 5.20 1 Katılıyorum 218 43.60 121 24.20 3 .60 1 Kesinlikle katılıyorum İBos 1 •" 164 Günümüzde Gençlerin Yelerince Sorumluluk Duygusuna Sahip Olduklarına inanmıyorum Özellikle yeterince İlahiyat sorumluluk d ü ş ü n ü y o r l a r (%80). sorumluluk sahibi M ü h e n d i s l i k t e 62.53, Sonuçta çoğunluk desteklemektedir. Fakültesi duygusuna öğrencileri, sahip yaşıtlarının olmadıklarını Diğer F a k ü l t e l e r d e , öğrencilerin yeterince olmadığını düşünenlerin oranı T ı p t a 68,74, İ İ B F ' d e ise y ü z d e 67,56'dır. bütün fakültelerde ı bu görüşü 165 Tablo: 5.4 Fakülte * Günümüzde Gençlerin Yeterince Sorumluluk Duygusuna Sahip Olduklarına İnanmıyorum Kesini. Katılmı yorum Katılmı yorum Fikrim yok Katılı yorum Kesinlikle katılıyorum 3 5.45% 6 10.91% 2 3.64% 27 49.09% 17 30.91% 4 5.06% 16 20.25% 10 12.66% 32 40.51% 17 21.52% 1 2 3.13% 15 23.44% 3 4.69% 33 51.56% 11 17.19% I 19 6.35% 67 22.41% 11 3.6H% 126 42.14% 76 25.42% 299 28 104 26 218 121 497 ilahiyat % Müh. % Tıp % ÜBF L * 1 Toplam Toplam 55 79 64 G e l i r d ü z e y i b a k ı m ı n d a o r t a d a y e r alan gruplar, ü s t v e alttaki gruba göre öğrencilerin yüzde bu görüşe daha çok katılmaktadır. 75.6'sı günümüzde gençlerin Ayrıca günü e t m e y e çalıştıklarını d ü ş ü n ü y o r l a r . Tablo: 5.5 Günümüzde Gençler Çoğunlukla Gününü Gün Etmeye Çalışıyor r~ Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok [Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 14 2.80 73 14.60 35 7.00 249 49.80 129 25.80 0 0.00 gün Bayan bir İİBF öğrencisi, "Günümüzde öğrenciler g e r ç e k t e n d e g ü n ü g ü n e t m e y e çalışıyorlar. K o l a y y o l d a n n o t , kolay yoldan para p e ş i n d e l e r " d e m e k t e d i r . 167 c) Karşılıklı Samimiyet ve Sadakat Çağımızda yaygınlık kazandığı kültürün bir başka yoksunluktur. Buna özelliği göre, de ifade e d i l e n n a r s i s i s t i k samimiyet samimiyet ve ve sadakatten sadakatin g i d e r e k " s a h t e d u y a r l ı l ı k l a r " a l m a y a başlamıştır. yerini, Öğrenciler " g ü n ü m ü z d e insanların ilişkilerinde samimiyet ve sadakat diye bir ş e y y o k " ş e k l i n d e k i i d d i a y a ilişkin görüşleri s o r u l d u ğ u n d a , y ü z d e 69,6'sı b u n a k a t ı l d ı ğ ı n ı ifade e t m i ş l e r d i r . Günümüzde İnsanların İlişkilerinde Samimiyet ve Sadakat Diye Birşey Yok. 50,0 -ı 45,0 40,0 35,0 30,0- 21,8 . 168 Günümüzde düşünenler en Fakültesindedir. samimiyet çok yaklaşık Yine bayan ye sadakatin yüzde 70 ile öğrencilerde olmadığını ÎİBF bu ve Tıp düşünceye k a t ı l a n l a r ı n o r a n ı , e r k e k ö ğ r e n c i l e r d e n d a h a fazladır. d) Gençler ve Başarı Kavramı Öğrenciler, kendilerine köşeyi dönmek konusunda fikirleri s o r u l d u ğ u n d a d a h a sınırlı d ü z e y d e k a t ı l ı y o r u m c e v a b ı vermelerine karşılık, diğer gençlerin başarı için büyük bir ç o ğ u n l u k l a h e r şeyi y a p a c a ğ ı n ı d ü ş ü n ü y o r l a r (%56,6). A s l ı n d a başarı motifi e k o n o m i k g e l i ş m e a ç ı s ı n d a n son d e r e c e ö n e m l i bir f a k t ö r olarak d e ğ e r l e n d i r i l m i ş t i r ; a n c a k t o p l u m s a l s o r u m l u l u k l a yeterince donatılmamış bireylerde, bu motif bazen toplumsal s a p m a l a r a yol a ç a b i l m e k t e d i r . Tablo: 5.6 Günümüzde Gençler Kendi Başarıları İçin Herşeyi Yaparlar Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 15 3.00 115 23.00 83 16.60 222 44.40 61 12.20 4 .80 169 Günümüzde Gençler Kendi Başarılan İçin Herşeyi Yaparlar. e) Çalışma, Çalma ve Kazanç E k o n o m i k gelişme sürecinin gerisinde kalmış ve rasyonel bir e k o n o m i k ö r g ü t l e n m e y i tesis e d e m e m i ş t p p l u m l a r d a k a z a n ç genellikle çok çalışmaktan değil, siyasi nüfuz kullanarak haksız kazanç e l d e e t m e k t e n geçer. vb yolları 170 N i t e k i m b i z d e d e ü n i v e r s i t e ö ğ r e n c i l e r i n i n y ü z d e 60,8'i Türkiye'de çok çalışanın değil, çok çalanın kazandığı görüşündedir. B ö y l e bir g ö r ü ş ü p e k i ş t i r e n u n s u r l a r ı n b a ş ı n d a da rasyonel kuşkusuz, gelmektedir. Siyaset kurallardan neredeyse uzak gençlerin yönetim anlayışı gözünde, kamu kaynaklarını yağmalaması sanatı şeklinde yorumlanmaktadır. Tablo: 5.7 Bu Toplumda Çok Çalışan Değil, Çalan Kazanır Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 49 9.80 105 21.00 39 7.80 185 37.00 119 23.80 • 3 Bu Toplumda Çok Çalışan Değil, Çalan Kazanır. .60 171 f) Toplumsal Dayanışma İçinde yaşadığımız çağın bir başka toplumsal karakteristiği de dayanışmanın giderek çözülmesidir. N i t e k i m ankete katılanlar, öğrenciler arasında dayanışmanın son derece zayıf o l d u ğ u n u d ü ş ü y o r l a r (%68.8). Bu görüşe katılmayanların oranı ise y ü z d e 2 4 , 4 ' d ü r . Y ü z d e 5.8 ise f i k r i m y o k c e v a b ı n ı v e r m i ş t i r . Tablo: 5.8 Öğrenciler Arasında Dayanışma Son Derece Zayıf Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum 1 Fikrim Yok 1 Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş SAYI % 21 4.20 102 20.40 29 5,80 245 49.00 99 19.80 4 .80 öğrenciler Arasında Dayanışma Son Derece Zayıf. . 172 Öte yandan Kazakistan'dan dayanışmanın yüz gelen yüze görüşmelerde öğrenciler mevcut olduğu arasında gözlenmiştir. özellikle büyük Örneğin bir bursu k e s i l e n bir K a z a k ö ğ r e n c i n i n masrafları, y i n e a y n ı e v d e k a l a n diğer Kazak öğrenciler karşılanmaktadır. g) Günümüzde Kurnazlığın Takdiri Sıkı ç a l ı ş m a k t a n d a h a ç o k , k u r n a z l ı ğ ı n t a k d i r g ö r m e s i n i n b i z i m k ü l t ü r ü m ü z d e ö n e m l i bir yeri o l d u ğ u d a h a ö n c e d e d i l e getirilmiştir. çoğunluğu, Nitekim kumazltğtn öğrencilerin yüzde bizde takdir gördüğünü 72,4 gibi ifade büyük bir etmektedir. Tablo: 5.9 Günümüzde Kurnazlık Çok Çalışmadan Daha Çok Taktir Görüyor Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Boş I I 1 SAYI 13 2.60 82 16.40 41 8.20 242 48.40 120 24.00 2 .40 % | 173 Gümüzde Kurnazlık Çok Çalışmadan Daha Çok Takdir Görüyor. B u s o n u ç l a r a s l ı n d a b i z i m bazıların p o s t - m o d e r n b a z ı l a r ı n ı n d a geç-modern değerlerimizle dedikleri bu bir çağda, çağın birleştirdiğimizi g ö s t e r m e k t e d i r . pre-modern değerlerini büyük kültürel ölçüde SONUÇ Genel Değerlendirme P o s t - e n d ü s t r i y e l ( p o s t - m o d e r n y a d a g e ç m o d e r n ) çağ, farklı bir b i r e y e v e e t h o s ' a s a h i p t i r . akla değil, yaratıcılığa, etkinliklerine çok yapılmaya Bu toplumlarda vurgu artık çalışmaya başlanmıştır. boş zaman Endüstriyel değil işlerin, giderek daha çok kompütürize olması, endüstriyel mal üretimi (manu-facture) entelektüel nin yerine, sermaye (menti- facture)nin geçmesi kültür alanındaki bu gelişmeleri çok daha hızlandırmaktadır. gelişmeler, sıkı Özellikle çalışmaya ve mikro işgücüne elektronik alanındaki duyulan gereksinimi azaltmıştır. Bazılarına göre de modern göre "post-modern birey, "gündüz püritan, gece playboy", insan tipi" aşkın ortaya normlardan, çıkmaktadır; geleneksel s a d a k a t l e r d e n , topluluk kurallarından özgür o l m a y ı esnektir; duygularını ön plana çıkartır. bazılarına "Kendin arar; of1 bu post- bağlılık ve rahat ve tutumuna 176 s a h i p t i r . A k t i f bir i n s a n d ı r v e a n l a m için k e n d i kişisel y o l u n u izler. Gerçek iddiasında bulunmaz. tercih eder. Kendi yaşamıyla Sürekli ilgilidir y e r i n e geçiciyi plan ve tek bir referans noktasına sahip değildir Mevcut kültürel yaklaşan yazarlara artıran tüketim ise, toplumu, pompalamaktadır. yerine, dönüşüm göre Çalışmak artık, nasıl sürecine giderek hedonist/narsisist başarmak ve harcamalı, daha eleştirel hakimiyetini gibi nasıl bir daha yaşam çok biçimini püritan değerlerin eğlenmeli tarzındaki anlayışlar ö n p l a n a g e ç m i ş t i r . Hedonist/narsisist arayışları ön plana tüketim geçmeye anlık toplumunda, başlanmıştır. tatmin Eşyaların ve d e ğ e r l e r i n e s k i a n l a m l a r ı k a l m a m ı ş ; h e r ş e y işlevsellik a ç ı s ı n d a n d e ğ e r l e n d i r i l m e y e b a ş l a n m ı ş t ı r . T o p l u m s a l bağlar v e s o r u m l u k d u y g u s u zayıflamış, narsisistik v e b e n c i l bir kişilik tipi o r t a y a çıkmıştır. ve Püritan tutumluluğun felsefesiyle ö ğ r e t t i ğ i çilecilik, çalışkanlık, kültürün aksi "şimdi istikamette, tüketimciliğin, hedonist yaşa basiret sonra öde" yol açtığı bencilliğe savunulmaktadır. Çağımızın mutlak yanlış diye Hedonist/narsisist sınır yoktur. görürler. hedonist/narsisist bir şeyin bireyler için, kültürü, varlığını her yol Suçluluk duygusu duymazlar. Cinsel konulardaki mutlak ve reddetmektedir. mubahtır, Herkesi t u t u m l a r ı , püritan doğru hmulartnda rakip olarak olmaktan ziyade, her şeye açıktır. G e n e l l i k l e dış d ü n y a d a başarılı o l m a k l a b i r l i k t e , kendi içlerinde sürekli bir boşluk hakimdir. Bu boşluğu d o l d u r m a n ı n en iyi a r a ç l a r ı n d a n birisi ise d a h a ç o k tüketimdir. 177 Bir taraftan' m e d y a n ı n ( v e d i ğ e r k u r u m l a r ı n ) kışkırttığı h e d o n i s t / n a r s i s i s t i k k ü l t ü r ü n baskısıyla a ş ı n a n , d i ğ e r taraftan d a üretim sürecindeki oldukça önemli'değişikliklerortaya Çağımızda farklılaşma insanlar çalışma dolayısıyla eriğinde çıkmaktadır. daha çok kazanmak uğruna, kendilerine zaman ayırmaktan vazgeçmek istememektedirler. Hayatta her şeyin çalışmanın çalışma olmadığım bağımsızlıklarını ve düşünüyorlar. özgürlerini Ayrıca engellemesini istemiyorlar. Özellikle post-endüstriyel dönüşüm ülkelerde, özellikle eğitimli gruplar sürecini yaşayan artık iş kendini arasında gerçekleştinne yolu olarak g ö r ü l m e k t e ve mali g ü v e n l i ğ i e s a s alan püritan iş etiği değerleri onaylanmamaktadır. Günümüzde kişisel otonomi t a l e p l e r i b ü y ü k ö l ç ü d e a r t m ı ş t ı r Öte yandan elektronik devrim, medyanın post-endüstriyel fınans beraberinde toplumlarda piyasasındaki taşıdığı kültür, mikro- spekülasyonlar daha fazla üretmek ve için daha sıkı çalışmanın gerekliliğine olan inancı z a y ı f l a t m a k t a d ı r . Ancak, pre-kapitalist ya da pre-endüstriyel değerlerin baskın olduğu ülkelerde t e m e l sorun, püritan etik ve o n u n sonuçları disiplin, olan varlığından değil, Dolayısıyla bu yetersiz rüşvetin, üretime tam gibi hazırlayabiliyor. çalışma, a k s i n e yokluğundan rasyonelleşmenin aşırı kaynaklanmaktadır. ü l k e l e r d e , disiplinsiz, denetimsiz, karşılık mafyanın ya çok da aşırı tüketim eğilimi anarşinin yayılması irrasyonel, içindeki için kolayca zihniyet, zemin 178 B ö y l e bir t a b l o i ç i n d e , a r t ı k aklın, ç a l ı ş m a d i s i p l i n i n i n ö l d ü ğ ü y a d a işlevselliğini yitirdiği ş e k l i n d e k i , p ü r i t a n e t i ğ i n reddine dayanan eş-dost modelinin uzağındaki y ö n e l i k akılcı h e n ü z kuralların yerleşmediği, bir t u t u m , yazarların kapitalizmi dediği eksik rasyonel modernleşmiş davranış"ın tam mevcut "cönele"(öylesine) karşıtı bazı örgütlenme toplumlarda, bir a n l a m "amaca ifade e d e n yaşam tarzının muhafazasını, yani m e v c u t kaosun ç o k d a h a artışını t e ş v i k e d e b i l i r . Türkiye Açısından Değerlendirme Türkiye'de, geçmişin tasarrufu, arzularını bastırmayı, t o p l u m için g e r e k t i ğ i n d e k e n d i n i f e d a e t m e y i , d ü n y a y a siyah v e beyaz şeklinde son derece katı kurallar içinde vurgulayan kültürün yerine 1980'lerden itibaren olarak pragmatizmi, formüle edilen melezleşmeyi, hazcılığı, tüketimi, ne vatan/millet ne de başka "köşe dönmek" göreceliliği, kültürel önce kendini düşünmeyi ve bir şey için feda bakmayı bireyin edilmemesi g e r e k t i ğ i n i s a v u n a n (yani bireyi e n y ü c e d e ğ e r o l a r a k g ö r e n ) ve b i z i m için y e n i o l a n bir anlayış y ü k s e l i ş t r e n d i n e girmiştir. G e ç m i ş i n l i d e r l e r i n i n k a f a l a r ı n d a bir i d e a l t i p o l a r a k var olan püritan kültürün, bastıran/perhizci anlayışı yerine, 1 9 8 0 ' l e r d e n sonra, d a h a ç o k rahatlığa v u r g u y a p a n h e d o n i s t bir anlayış ö n p l a n a g e ç m i ş t i r . Ö z e l l i k l e t o p l u m u n o r t a - ü s t v e ü s t gelir g r u p l a r ı b u s ü r e c e s o n d e r e c e hızlı bir b i ç i m d e u y u m sağlamışlardır. E k o n o m i k yapıdaki d ö n ü ş ü m de b ü y ü k ölçüde b u n a eşlik e t m i ş t i r . 179 Günümüzün yukarıdaki üniversite hedonist kültürel gençliği de atmosfer büyük içinde ölçüde şekillenmiştir. E r k e n yaşlardan itibaren, çok kanallı televizyonun karşısında, modern okulun üretim k ü l t ü r ü n d e n daha çok post-modern m e d y a n ı n t ü k e t i m k ü l t ü r ü n ü içselleştirmiştir. Alan Araştırmasına ilişkin Bulgular Uludağ Üniversitesinde, üzerinde yapılan dört fakülteden 500 öğrencisi v e s o n u ç l a r ı a ş a ğ ı d a v e r i l e n alan a r a ş t ı r m a s ı , aynı z a m a n d a son 20 yılda ortaya çıkan kültürel d e ğ i ş m e n i n de y ö n ü n ü orta k o y m a k t a d ı r . Ç ü n k ü b u k u ş a k , dışa a ç ı l m a n ı n , serbest piyasa yüceltildiği ekonomisinin, dönem olan tüketimin 1980 ve pragmatizmin sonrasında sosyalleşmeye b a ş l a y a n ilk k u ş a k t ı r . A l a n a r a ş t ı r m a s ı n d a n e l d e e d i l e n b u l g u l a r şunlardır: Ortalamalar • a r a s ı n d a y a p ı l a n ç a l ı ş m a d a , hedonizm Üniversite öğrencileri ortalaması (m=2,94), ,daha yüksek çıkmıştır. tamamlamaya aynı püritanizm Bir çalışan zamanda taraftan Türkiye'de, post-modern hedonist/narsisist ortalamasından (ya kültüründen (m=2,87) modernleşme üniversite da geç büyük sürecini öğrencileri, modern) ölçüde çağın etkilenmiş görülüyor. • Özellikle gelir hedonist/narsisist arttıkça kültürün püritan kültürün yükselişine tanık yerine, oluyoruz. daha Yani d ü ş ü k gelirli ö ğ r e n c i l e r d a h a ç o k p ü r i t a n ( m = 2 , 9 7 ) , d a h a a z hedonist (2,79) olmalarına karşın, en üst gelir grubundakiler, daha çok hedonist (m=3,36), daha az püritan (m=2,69) çıkmıştır. 180 • F a k ü l t e l e r a ç ı s ı n d a n b a k ı l d ı ğ ı n d a ise, g e r e k gelir d ü z e y i e n d ü ş ü k ö ğ r e n c i l e r i n y e r aldığı, g e r e k s e aldıkları e ğ i t i m g e r e ğ i d a h a m u h a f a z a k a r bir k a r a k t e r e s a h i p o l a n İlahiyat öğrencileri püritanizmde en yüksek o r t a l a m a y ı ( m = 3 , 1 0 ) e l d e e t m i ş l e r d i r . B u n a karşılık h e d o n i z m d e d e e n d ü ş ü k o r t a l a m a ( m = 2 , 4 1 ) y i n e b u F a k ü l t e ö ğ r e n c i l e r i n e aittir. P ü r i t a n i z m b a ğ l a m ı n d a Tıp ikinci sıradadır. Mühendislik ve Buna Mimarlık karşılık Fakültesi İİBF ve öğrencileri özellikle büyük de ölçüde hedonist d e ğ e r l e r i n b a s k ı n o l d u ğ u g r u p l a r ı o l u ş t u r m a k t a d ı r . Püritan Elik Sonuçlan: • "Çalışmak hayatta her şeyden önemlidir" g ö r ü ş ü n e katılanların o r a n ı s a d e c e .yüzde 17.6, b u g ö r ü ş ü r e d d e d e n l e r i n oranı ise, y ü z d e 74,2'dir. • "Çalışmak kadar inşam mutlu eden o r a n ı ise, 4 4 . 5 ' d i r . Y ü z d e 47,8 İlahiyat öğrencilerinde katılanların gruplarla oranları ve bir şey yoktur^ düşük artmasına diğer fakültelerde diyenlerin b u g ö r ü ş e karşı ç ı k m a k t a d ı r . bu geliflilerde karşılık, görüşe bu görüşe yüksek gelirli katılanların oranı gerilemektedir. • Öğrencilerin yüzde çalışmayacaklarını 44'ü ifade ihtiyaçları etmektedir. Buna olmazsa karşılık sıkı ise, y ü z d e 39,2'si p i y a n g o d a n b ü y ü k i k r a m i y e çıktığı t a k d i r d e d a h i çalışacaklarını ifade e d i y o r l a r . • Öğrencilerin büyük bölümü, eğer sıkıntı çekmeseydik hayatın çok az anlamı olurdu d i y e d ü ş ü n ü y o r l a r (%74,4). A n c a k gelir yükseldikçe bu görüşe katılanların oranlarında gerileme o r t a y a çıkıyor. • Sıkı çalışmadan uzaklığın, genellikle zayıf bir karakterin göstergesi olduğu ş e k l i n d e k i p ü r i t a n anlayışa ise, ö ğ r e n c i l e r i n ç o ğ u n l u ğ u karşı ç ı k m a k t a d ı r l a r (%55,2). 181 • • Yine hayatta başarılı görüşünü kabul çoğunlukla tembellik "Diğer koşulların olamayan insanların etmemektedirler dışı faktörlere aynı da tembel oldukları Başarısızlığı (%66,4). bağlamaktadırlar. olması halinde sorumluluğu yüksek olan işi seçerdim" d i y e n ö ğ r e n c i l e r i n o r a n ı ise (%35,8), s e ç m e z d i m d i y e n (%46,2) ö ğ r e n c i l e r i n g e r i s i n d e k a l m a k t a d ı r . • "Bir insan üstlendiği işlerde, kadar köle gibi çalışmalıdır" sonuçlan kendisini tatmin şeklindeki püritan anlayışa edene da ö ğ r e n c i l e r i n ç o ğ u n l u ğ u karşı ç ı k m a k t a d ı r (%63,4). • Ankete katılanların sıkı çoğunluğu çalışmanın başarıyı getireceğini düşünüyorlar (%85,72). • "Eğer bir insan görüşüne başarılt değjlse katılanların yeterince oranı sıkı (%44,8), çaltşmtyordur" katılmayanların o r a n ı n d a n (%48) d a h a geridir. • Öğrencilerin kişi "Sıkı çalışmanın çoğunluğu yapacağı" şeklindeki insanı püritan daha görüşü iyi bir kabul e t m e m e k t e d i r l e r (%63). • Ö l ü m d e n sonra hayatın o l d u ğ u n a inanıyorum diyenlerin o r a n ı , 70,1 o l m a s ı n a karşılık, i n a n m ı y o r u m d i y e n l e r i n oranı yüzde 15.6'dır. farklılaşmaktadır. Bu durum Gelir fakültelere arttıkça bu ve gelire inancın göre zayıfladığına tanık olunmaktadır. Hedonist/narsisist Etik Sonuçlan • Boş zaman kavramına yönelik olarak, post-endüstriyel d ö n ü ş ü m sürecini yaşayan toplumlarda gözlenen t u t u m l a r ile ç o k fazla paralellik o r t a y a ç ı k m a m ı ş t ı r . G e r e k a n k e t e katılanların öğrenci geçmişinde koşulların püritan olmaları, bir kültürü teşekkül etmemesi gerekse toplumsal dolayısıyla, boş zaman talebine ihtiyaç ortaya çıkmamıştır. Benzer kısaltılmasında da konusudur. söz Türkiye'nin oluşturacak d u r u m çalışma sürelerinin Nitekim çalışma 182 sürelerinin kısaltılmasına yönelik günümüzdeki eğilim d e s t e k l e n m e l i d i r d i y e n l e r i n o r a n ı (%34,8), karşı ç ı k a n l a r ı n o r a n ı n d a n (%48) d a h a geridir. Yine ö ğ r e n c i l e r i n ç o ğ u n l u ğ u çalışmanın olmadığı hayat daha güzel olurdu görüşüne k a t ı l m a m a k t a d ı r . A n c a k gelir a r t t ı k ç a ç a l ı ş m a n ı n o l m a d ı ğ ı h a y a t d a h a g ü z e l o l u r d u d i y e n l e r i n oranları d a a r t m a k t a d ı r . • "Hayatta kişisel ilişkiler ve şans, önemlidir'' görüşüne başarı katılanlarla için (%43) oranı b i r b i r i n e o l d u k ç a y a k ı n d ı r . önemli aklını bir "İnsanın kısmı, kullanarak zengin çalışmadan (%40,6), çok Ancak öğrencilerin çalışarak olabileceğini" daha katılmayanların değil, düşünüyor kurnazlıkla (%50). Bu g ö r ü ş e k a t ı l m a y a n l a r ı n o r a n ı ise, y ü z d e 34.4. • Bunun yanında oranı ise, oram belirgin grubunda Gelir yükseldikçe bir şekilde kolay oranı y ü z d e • "kolay yoldan köşeyi dönmek iyidir" d i y e n l e r i n 25,4'dür. artmaktadır. yoldan köşeyi bu görüşe Örneğin dönmek katılanların en üst iyidir gelir diyenlerin 42,86'ya çıkmaktadır. G ü n ü m ü z d e arttığı sıkça ifade e d i l e n . n a r s i s i s t i k k ü l t ü r ü n önemli unsurlarından düşünmesi gerektiği fikri birisi olan öğrenciler k a b u l g ö r m e k t e d i r (%44,4). insanın arasında önce kendisini önemli oranda E h y ü k s e k gelir g r u b u n d a b u oran, yUzde 50,84'e çıkmaktadır. • Yine h e d o n i s t / n a r s i s i s t k ü l t ü r ü n b i r b a ş k a özelliği o l a n iyi yaşamak düşüncesi, görmektedir. dolayısıyla öğrencilerden Öğrencilerin iyi genel bir çoğunluğu, kefenin bak şeklindeki yaşamaya kabul cebi yok görüşe k a t ı l m a k t a d ı r ( % 6 İ , 4 ) . B u n a karşı ç ı k a n l a r ı n oranı ise, y ü z d e 31.8'dir. Özellikle bayan öğrencilerin tüketim eğilimleri, e r k e k ö ğ r e n c i l e r d e n d a h a fazla ç ı k m ı ş t ı r . • Öğrenciler çoğunlukla mutlak doğru ya da mutlak yanlış yoktur ş e k l i n d e k i , k ö k l e r i sofistlere k a d a r g i d e n g ü n ü m ü z ü n post-modemlerinin temel iddiasına katılmaktadır. Sonu her 183 ş e y m u b a h t ı r a ç ı k a n b u g ö r ü ş e k a t ı l a n l a r ı n o r a n ı y ü z d e 64,4; k a t ı l m a y a n l a r ı n o r a n ı ise y ü z d e 26,2'dir. B u o r a n f a k ü l t e l e r e göre değişmektedir. Günümüz üst Ayrıca göreceliliği destekleyenlerin oranı üniversite gelir gruplarında kültürel artmaktadır(%80). gençliği, geçmişin insanlığı kurtarmaya yönelik b ü y ü k iddialarından uzak durmaktadır. Çok daha günümüz kendilerine gençliğinin gelmektedir. en ve çok Öğrencilerin duygularına yüzde 86,2'si Mizah dönüktür. değer verdiği özelliklerin basında "İnsanların mizah yeteneğinin önemli olduğunu" düşünmektedirler. "hayatın tadına bak" Ö t e yandan gençlerin çoğunluğu bir anlayışa olduğunca oranı daha hayatın yüzde yakın "İnsanın durmaktadırlar, keyfini çıkartması gerektiğini 82,4'dür. Özellikle gelir k o n u d a d a k a t ı l a n l a r ı n oranı a r t m a k t a d ı r . diyen mümkün düşünenlerin yükseldikçe bu Yine ö ğ r e n c i l e r i n ç o k b ü y ü k bir b ö l ü m ü i n s a n ı n i ç i n d e n geldiği gibi y a ş a m a s ı g e r e k t i ğ i n i s a v u n m a k t a d ı r l a r (%73,14). bir b a ş k a özelliği olan, gelecek Hedonist/narşisist kültürün için bugünün keyfini öğrencilerin 40,8'i kaçırılmaması gerektiği görüşüne ise, Özellikle de katılmaktadırlar. M ü h e n d i s l i k ö ğ r e n c i l e r i b u h e d o n i s t / n a r s i s i s t anlayışa y a k ı n durmaktadırlar. geçmişin Ancak öğrencilerin (tarihin) fazla katılmamaktadırlar(%79,4). ise,15,2'dir. farklar anlamı Bu bir olmadığı görüşe bölümü görüşüne katılanların oranı B u k o n u d a f a k ü l t e l e r v e gelir grupları a r s ı n d a vardır. Osmanlısını bir önemli Özellikle öğrenip de üst gelir ne yapacağız" gruplarında, şeklinde "Allahın ifadeler söz konusudur. Yine günümüzün görünmelerine idealizmin (%73,2). öğrencileri rağmen, eski moda bir olduğu idealizmden ankette fikrine büyük karşı çok uzak çoğunlukla çıkmaktadırlar B u k o n u d a F a k ü l t e l e r a r a s ı n d a farklılaşma söz 184 konusudur. Yine siyaset beni ilgilendirmiyor diyenlerin oranı 3 5 , 4 ' d ü r . S i y a s e t e ilginin e n d ü ş ü k o l d u ğ u g r u b u ise M ü h e n d i s l i k F a k ü l t e s i ö ğ r e n c i l e r i o l u ş t u r m a k t a d ı r (47,43). • Yüksek ücretin kariyerden daha önemli olduğunu d ü ş ü n e n l e r i n oranı ise y ü z d e 24,6'dır. Ö t e y a n d a n y ü z d e 64,2'si bu görüşe katılmadıklarını ifade etmişlerdir. Özellikle İlahiyat ve T ı p F a k ü l t e l e r i n d e kariyere daha çok ö n e m verilmektedir. B u n a karşılık k a r i y e r e e n a z ö n e m Mühendislik Fakültesi'nde verilmektedir. B u n u n yanında gelir a r t t ı k ç a k a r i y e v e r i l e n ö n e m d e a z a l m a söz k o n u s u d u r . • H e d o n i s t / n a r s i s i s t k ü l t ü r ü n , p ü r i t a n k ü l t ü r d e n ayrılan e n ö n e m l i ö z e l l i k l e r d e n birini cinsellik o l u ş t u r m a k t a d ı r . her alanda olduğu savunurken, hedonistler konusunda evlenmen görüşlerini önce iddiasına gibi, aksi korumaları görüşleri de Püritan bastırmayı görüştedir. öğrenmek bekaretlerini yönelik Öğrencilerin cinselliğini Cinsellik "kızların amacıyla, eski moda öğrencilere bir laftır" sorulmuştur. y ü z d e 30,8'i, b e k a r e t i n (dolayısıyla a r z u l a r ı n ı bastırmanın) eski savunmaktadırlar. moda Buna bir karşılık y ü z d e görüş olduğunu 54,6'sı bu görüşe karşı ç ı k m a k t a d ı r l a r . En üst gelir grubunda bekaretin eski moda bir laf olduğunu Ayrıca düşünenlerin Fakülteler Örneğin İlahiyat çıkmaktadırlar. oranı yüzde 52,94'e yükselmektedir. arasında da öğrencilerinin Bu oran farklar söz tümü bu Mühendislikte konusudur. görüşe yüzde karşı 44,16'ya gerilemektedir. Türkiye'de Çalışma Etiğine Yönelik Görüşleri: • Ankete katılan üniversite öğrencileri Türkiye'de çok çalışan değil, dayısı olanın kazanacağını d ü ş ü n m e k t e d i r (%72). Biraz 185 da bu kazanmak anlayışın etkisiyle mümkünse, neden çalışayım" bazı "çalışmadan öğrenciler demektedirler. Yine ö ğ r e n c i l e r i ç o k b ü y ü k bir b ö l ü m ü günümüzde insanların sadece kedilerini düşündükleri görüşündedirler (%86). Bu g ö r ü ş e k a t ı l m a y a n l a r ı n o r a n ı s a d e c e y ü z d e 9.2'dir. Üniversite olmadığını Ankete öğrencileri katılanların günümüzde Nitekim bir günü İİBF sorumluluk sahibi (%67,8). yüzde gençlerin yaşttlanntn kendi düşünmektedirler 75,6 gün gibi büyük ettikleri öğrencisi, bir çoğunluğu görüşündedirler. "Günümüzde öğrenciler g e r ç e k t e n d e g ü n ü g ü n e t m e y e çalışıyorlar. Kolay y o l d a n n o t , kolay y o l d a n para p e ş i n d e d i r l e r " d e m e k t e d i r . Y i n e a n k e t e k a t ı l a n l a r ı n y ü z d e 69,9 gibi b ü y ü k bir o r a n ı , günümüzde, insanlar şeyin olmadığını arasında samimiyet ve sadakat diye bir düşünmektedirler. Günümüzde gençler başatı için her şeyi yaparlar şeklindeki i d d i a y a ilişkin o l a r a k ise, ç o ğ u n l u k k a t ı l d ı ğ ı n ı ifade e t m i ş t i r (%56,6). Ancak belki cevaplardan kazanır" yüzde de üzerinde birisini, sorusu 60,8'i en çok "günümüzde düşünülmesi çalışan oluşturmaktadır. Türkiye'de çalışanın değil, Üniversite değil, gereken çalan öğrencilerinin çalanın kazandığı görüşündedir. B ö y l e bir anlayışı p e k i ş t i r e n u n s u r l a r ı n b a ş ı n d a kuşkusuz rasyonel kurallardan uzak yönetim anlayışı öğrenciler arasında gelmektedir. Yine ankete dayanışmanın katılanlar, son derece çoğunlukla zayıf olduğu görüşündedirler (9668,8). Nihayet öğrenciler kurnazlığın günümüzde sıkı daha çok takdir gördüğü d ü ş ü n c e s i n d e d i r l e r (%72). çalışmadan 186 Kısaca ifade tutumları, Püritan e t m e k gerekirse, püritanizmden değerleri daha bütünüyle üniversite ziyade öğrencilerinin hedonizme dışlanmamakla yakındır. birlikte; post- m o d e r n (ya d a g e ç - m o d e r n ) ç a ğ ı n h e d o n i s t / n a r s i s i s t k ü l t ü r ü n ü , b ü y ü k ö l ç ü d e kendi kültürel özelliklerimizle k a y n a ş t ı r m a k t a d ı r l a r . PÜRİTANİZMDEN HEDONİZME "YENİ ÇALIŞMA ETİĞİ" ANKET FORMU Not: Bu anket, çalışma sosyolojisi alanında, sadece bilimsel amaçlarla yapılmaktadır. Elde edilen veriler, tümüyle gizli kalacak ve anonim olarak değerlendirilecektir. Lütfen anket formuna isminizi yazmayınız. Katkılarınız için teşekkür ederiz Yaşınız. Cinsiyetiniz . . A ) Kız B) Erkek Fakülteniz. Kaçıncı sınıftasınız. Aylık ortalama harcamanız: A) 60 milyondan az... B) 60-120 milyon arası.... O 1 2 1 - 2 0 0 arası.. D) 200 milyondan,fazla Aşağıda belirtilen konulardaki görüşlerinizi, lütfen karşısına işaretleyiniz. Çalışmak kadar insanı Mutlu eden başka bir şey yoktur. Kesinlikle . katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katı'mıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Piyangoda büyük ikramiye bile çıksa,yine sıkı çalışırdım. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Eğer sıkıntı çekmeseydik, hayatın çok az anlamı olurdu. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Sıkı çalışmadan uzaklık genel likle, zayıf bir karakteri gösterir. Kesinlikle kalı İm iyonun Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Hayatında başarılı olamayan insan, kesinlikle tembeldir. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Düzenli dersleri takip eden < ve derslerine çalışan bîr öğrenciyim. Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum 188 Eğer diğer koşullar tümüyle aynı olsa bile, sorumluluğu fazla olan işi seçerdim. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum başarılı Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Eğer bir insan başarılı değilse, yeterince sıkı çalışmıyordun Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Çok çalışmak, insanı daha iyi bir kişi yapar. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Ölümden sonra da olduğuna inanıyorum hayat Kesinlikle katılmıyorum Katilmıyorum Fikrim yok Katılıyorum • Kesinlikle kanlıyorum şeyden Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bir insan üstlendiği işlerde, sonuçları kendisini tatmin edinceye kadar, köle gibi çalışmalıdır. Kesinlikle katılmıyorum Kaı ılınıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle' katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum İnsan önce kendini düşünmeli, sonra başkalarını. Kesinlikle katılmıyorum Katıl iniyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kefenin cebi yok, dolayısıyla bu dünyada iyi yaşamaya bak. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Mutlak doğru ya da mutlak yanlış diye bir şey yoktur. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum İnsanların önemlidir. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bir insanın değerini, en doğru onun işinde ne kadar iyi olduğu ile ölçebiliriz. Sıkı çalışırsanız olursunuz., Çalışmak hayatta önemlidir. her Eğer daha çok boş zamanımız olsaydı, hayatımız daha anlamlı olurdu. Çalışma sürelerinin kısal tılmasına yönelik günümüzdeki eğilim desteklenmelidir. Çalışmanın olmadığı hayat daha güzel olurdu. Hayatta kişisel ilişkiler ve şans, başarı için çalışmadan daha önemlidir. Kolay yoldan "köşeyi dönmek" iyidir. mizah yeteneği 189 İnsan mümkün olduğunca hayatın keyfini çıkarmalıdır Kesinlikle kahlrniyorum İnsan olabildiğince içinde bu lunduğu anın keyfini çıkartmalı Katılmıyorum Fikrîm yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum İdealist olmak eski moda bir kavramdır Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Siyaset, ben i çok ilgilendirmiyor; Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum İnsan içinden geldiği gibi ya şamalıdır. Kesinlikle katıl m t yorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Kanlıyorum ' Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim . yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum ' Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bizde çok çalışan değil, dayısı olan kazanır. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum •ünümüzde insanlar kendilerini düşüyorlar. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Bu toplumda çok çalışan değil, ;alan kazanır. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum öğrenciler arasında son derece zayıf Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Kızların evlenmeden önce bekaretlerini korumaları, gerek siz ve eski moda bir laftır. İnsan gelecek için bugünün keyfini kaçırmamalıdır. Yüksek ücret, iyi bir kariyerden daha önemlidir. İnsan çok çalışarak değil, kur nazlıkla aklını kullanarak zengin olabilir. Geçmişin (tarihin) çok fazla an lamı olmadığını düşünüyorum. sadece •ünümüzde gençlerin yeterince sorumluluk duygusuna sahip olduklarına inanmıyorum. •ünümüzde insanların ilişkilerinde samimiyet ve sadakat diye bir şey yok. •ünümüzde gençler kendi başarıları için her şeyi yaparlar. •ünümüzde çalışmadan görüyor. dayanışma kurnazlık, daha çok çok takdir 190 Günümüzdeki gençler çoğunlukla günü gün etmeye çalışıyorlar. Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum N o t . "Çalışma" ve "yaşama" ikileminde, öğrencilerin tutumları h a k k ı n d a , varsa, g ö r ü ş l e r i n i z i ilave e d i n i z . KAYNAKÇA Albert, M.;Hahnel, R. (1994); Geleceğe Bakmak, Çev. O. Akınhay, Ayrıntı yayınları, İstanbul. Applebaum, H.; (1997), İş Ve Boş Zaman, Cogito, s.12. Aronowitz, S.; Difazio, W. (1995); The Jobless Future, Sci-Tech and the Dogma, of Work, University of Minesota Press. Attali, J.; İstanbul. (1999J 21. Yüzyıl Sözlüğü, Çev. K. Sarıogıu,ouncel Yayıncılık, Badham, R.,(1984); T h e Sociology Societies, Curret Sociology, Vol.32, N . l . of Industrial and Post-industrial Bauman, Z., (1993); Post-modern Ethics, Blackwell Publishers. Bauman, Z., (1996);. Yasa Koyucular ile Yorumlayıcılar, Metis Yayınları, İstanbul Bauman, Z.; (1999); Çalışma, Tüketicilit ve Yeni Yoksullar, Çev. Ü. Ökçem, Sarmal Yayınları, İstanbul. Bear,E.E.,(1975);7/feSensitive I:People in Business, John Wjley&Sons, Inc. Bell, D. (1973) The Camming of Post-Industrial Society, A Venture in Social Forecasting, Basic Boks, Inc., Publisher, Newyork. 192 Bell, D., (1989), Communication Thecnology; For Beter or For Worse? The Information Society, Edit. Jerry L. Savaggio, Lawrence Erlbaum Assciates, London. Boudrillard, J. (1997), Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yayınlar.İstanbııl. Bozkurt, V.,(1997); Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayınları, İstanbul Braudel, F., (1996); Medeniyet ve Kapitalizm, Çev. M. Özel, 2. Baskı. İz Yayıncılık. Bremond J./Geledan, A.; (1981), İktisadi Ve Toplumsal Kavramlar Sözlüğü, çev. E. Özkök, Remzi Kitapevi, İstanbul. Chalcraft, D., (1994),; Bringing t/ıe Text Back im On the Ways of Reading in Iron Cage Çiğdem, A.; (1997), İstanbul. Bir İmkan Olarak Modernité, İletişim Yayınları, Drucker, P.F.;(1994); Managing The Non Profit Organizations, Buttenworth Ltd. ,Oxford. Erkal, M.; (1992); İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, İstanbul. Featherstonc, M.; (1996), Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, Çev. M. Küçük, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. Freud, S.; (2000), Narsizın Üzerine ve Schreber Vakası, Metis Yayınları, İstanbul. Fromm, E.; (1997), Özgürlükten Kaçış, Çev. S. Budak, Öteki Yayınevi, Ankara. Fromm, E.; (1997),; Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları, Çev. A. Arıtan, Arıtan yayınları, İstanbul. Fıırnham, A., (1990); The Protestant Work Ethic, T h e Psychology of WorkRelated Beliefs and Behaviours, Routledge. 193 Galbraich, S.; Stephenson, H.B.; (1993), Decision Rules Used by Male and Female Business Students in Making Ethical Value Judgements: Another {oak. Journal of Business Ethics, 12. Gamse, F.C., (1995); Cosiderations of Wort, in Meaning Considirations for Twenty-first Centry, Edit. By F.C. Gamst. of Work, Giddens, A,, (1993) Sociology, Polity Press, Printed in Germany. Goldman, I.; (1991), Narcissism/Social Character, and Communication: A. Q-methodological Perspective, Psychological Record, Summer 1991, Vol. 41. ' Gorz, A. (1995), iktisadi Aklın Eleştirisi, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. Göle.N. (1986); Mühendisler ve İdeoloji, İletişim Yayınları, İstanbul. Grint, K. ; (1998), Çalışma Sosyolojisi Çev. Ed. V. Bozkurt, alfa Yayınevi, İstanbul. Haarmon, R.L., ( 1 9 % ) ; İsi İstanbul. Yeniden Yaratmak, Çev. Z. Dicleli, Töfaş, Habermas, J., (1993); İdeoloji Olarak Bilim Teknik, Yapı Kredi yayını, İstanbul. Hage, J.H.; Powes, C.H.; (1992); Post-industrial Lives, Relationships in the 21 st Century, Sage Publications. Roles and Hamilton, R.F., (1995); Max Weber's T h e Protestant Ethic, A Commentary on the thesis and Its Reception in the Academic Community, Centre for Advenced Study in the Social Science,WorkingPaper, Internet: http!//home.march.es/ijm/ceacs/HAMILTON.HTM Hammer, M.;Champy, J., (1994), Değişim Mühendisliği, Çev. S. Gül, Sabah Yayınları, İstanbul. Heller, F.; Ruiz-Quintanilla, (1996) Work ethic, international Encyclopedia of Business and Management. Horkheimcr, M., (1190), Aid Tutulması, Metis Yayınları, Istanbul. 194 Kozanoğlu, C; (1995), Cilalı İmaj Devri, İletişim Yayınları, İstanbul. Kumar, K., (1978); Prophency and Progress, T h e Sociology of Industrial and Post-Industrial Societies, Penguen Press. Lafargue, P., (1998); Tembellik Hakkından Seçmeler, Cogito, Sayı.12. Lasch, C; (1979); The Culture of Narcissism: American Life in an Age of Diminishing Expectations, W.W. Noıton&Company, N e w York. Lasch, S., (1992); Sociology of Past-modernizm, Routledge, London. Lord, S.C. (?) Redifining the Protestant Work Ethic for the Year 2000. Depauw University. Internet: http-Jlwww.depauw.edulvoluteerlslordeth.htm Lordoğu, K. (vd.); (1999), Çalışma Ekonomisi, Beta Yayınları, Istanbul. Marks, K., Engels, F.;(1990); Alman İdeolojisi, Çev. H.Erbil, Melsa Yayıcılık, Istanbul. Marshall, G.;(1999) Sosyoloji Sözlüğü, Çev. O. Akınhay ve D. Kömürcü, Bilim ve Sanat Yayınevi, Ankara. McClelland, D.; (1974), Ulusal Özellik ve Türkiye ve İran'da Ekonomik Gelişme, TODAİE Dergisi, c.7, s.3. Nef, J. (1980); Sanayileşmenin Kültür Temelleri, Çev. E. Güngör, Kalem Yayınları, İstanbul. Nigohosian, R.H., (1980); T h e Effect of the Protestant Work Ethic on Capitalism and Poor, Rodos, İnternet: http://www.slcc.edu/distance/ İnet/ecn274/paper2.html Odabaşı, Y.; (1999) Tütelim Kültürü, Sistem Yayınları, Sistem Yayınları, İstanbul. Oktay, A.; (1995), Medya ve Hedonizm, Yön Yayıncılık, İstanbul. Öztürk, O.; (1998), Psikanaliz ve Psikoterapi, Ankara. Bilimsel T ı p Yayınları, 195 Polanyi, K.(1986); Büyük Dönüşüm, Çev.A.Buğra, Alan Yayıncılık, İstanbul. Pool, R., (1993); Modernlik ve Ahlak, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. Ray; L.J., Reed.; Metaphor in the T w o Editions of Protestant Ethic, in Organizing Modernity, New Weberian Perspectives on Work, Organization and Society,, Routledge, London. Ritzer, F., (1997); Postmodern Social Theory, T h e Mc Graw Hill Companies Inc. Rose, M.A., (1992); The Post-modern and Post-industrial, A critical Analysis, Cambridge University Press. Ryan, F.J.; (1997), Narcissism And T h e Moral Sense: Moral Education In T h e Secondary Sociology Classroom, Social Studies, Sep/Oct97, Vol.88. Savaşır, İskender, (2000), Çal...(ış...) ma..., Yeni BinyılIBinyıl Pazar,, 4 Haziran, 2000. Savater; F. ; (2000) Gençlerle Politika Üzerine, Çev. Ş. Karadeniz, İletişim yayınları, İstanbul. ' Schroder, R., (1996); Max Weber ve Kültür Sosyolojisi, Çev.M. Küçük.Bilim ve Sanat Yayınevi, İstanbul. Schroder, R., (1997); T h e Sociology of Science and Technology after Relativism, in Sociology After Postmodernizn, Edit. D.Oven, Sage Publications. S e e , H., (1972); Modern Kapitalizmin Oluşumu, Çev. S.Özmen, İstanbul. Senge, P., (1993); Besinci Disiplin, Çev. A. İldeniz, A. Doğu kan. Yapı Kredi Yayını, İstanbul. Sennect, R., ( 1 9 % ) Kamusal insanın Çöküşü, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. Sombart, W., (1993); Kapitalizm Öncesi İktisadi Görüş, Der. M. Özel, Kapitalizm ve Din içinde Ağaç yayınları, İstanbul. Sungur, N.; (1997), Yaratıcı Düşünce, Evrim Yayınevijstanbul. 196 Tawney, R.H., (1971), Foreword to The Protestant Ethic and the Spirit of Capitatizm,, M. Weber, Unwin University Press. London. Taylor, C, (1991), Modernliğin Sıkıntıları, Ayrıntı Yayınları, İstanbul. Turner, B.S.(1996); The Body and Society, Explonations in Social Theory, Sage Publications, Second edition-. Türkdoğan, O., ( 1 9 % ) ; İslam Ekonomik Sistemi ve VVeberci Görüşler, Turan yayıncılık, İstanbul. T Ü S İ A D , (1991); Türk Toplumunun Diğerleri, İstanbul. Ülgener, S.,(1981); İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, Der Yayınları, İstanbul. Waters, M.,( 1994); Modern Social Theory, Sage Publications Watwrs, M., (1996), Daniel Bell, Routledge. Weber, A.; (1993), Felsefe Tarihi,Çev. H.V. Eralp, Sosyal Yayınları, İstanbul. Weber, M., (1986), Sosyoloji Yazıları, Çev. T. Parla, Simavi Yayınları, İstanbul. Weber, M., (81985); Protestan Ahlatı ve Kapitalizmin Ruhu, Çev. Z. Anıoba, Hil Yayınları, İstanbul. Yankelovich, D.; vd.. 1984); US Industry and T h e Work Ethic, Dialog, N.66-4 Yılmaz, A. (1995); Modernden Postmoderne Siyasal Arayışlar, Vadi Yayınlaarı, Ankara. Young.R., Reconstituting Technology: Chips, Genes.Spaces. Internet: http://www.shef.ac.uk Modem, endüstriyel uygarlığın gelişimine paralel olarak, püritan çalışma eliğinin de yükselişine tanık olunmaktadır. Kırılan ctık, aızulannı bastırmayı, kendini kontrol etmeyi Ö£'ll!ı.> , d >#• </ <(• > ;i'k OİJ.VİulL-l'.l t '.'•> < • ' . ' . İM! '! l ' . l ' V ı l n i ı •. I • . i J ı C I l ) «.«-.i .lılJUl lllck-lı krvramım tanrı buyruğu sa>ar: hedonist yaşam biçimi ve gö.sieriş tüketimine karşı çıkar: yaşama zevkini bırakıp, çileeı (asketik) varoluşu tek kabul edilebilir yaşam biçimi olarak görür. Ancak günümu/ün post-endüstriyel (post-modern ya da geç-modern) dönüşüm sürecinde, modern/endüstriyel toplumların simgesi haline gelen toplumun her alanında varlığını hissettiren ras>onelleştirme, bu dün>a için arzulanın denetim altına alma ve çok çalınma gibi püritan değerler, işlevselliklerini kaybetmeye başlamıştır. Ortaya "hayatın tadına bak "diyen, hedonist/narsisist özelliklere sahip yeni bir etik çıkmaktadır. Bir diğer ifade ile kapitalizmi yaratan modern bireyin "ideal tip"i olan püritan, yerini karşıtı olan. arzularını öne çıkartan hedonist (hazcı^nyÂtfnaVcbırakmaktadır. Modcrnlcşmc'endüstrileşme sürecinde geç kalmış bir ülke olan Türkiye, modern toplumun üretim kültürünü içselleştircnıedeıı, post-modem çağın tüketim kültürünün adeta isti lası ile karşı karşıya kalmıştıı. Mevcut Mii.Mİ.tiVı kültürel dönüşüm bağlamında > e s n ı J i l c d e en: 1 e . M U - nuıc \:s< tutumları .»lan je-V-kı. piyasa ekonomisinin, çok kanallı televizyomın. başarının, / f n "'• /'••. ı - t 'r.rmın< ' n t u ı c I ı l l ı ' ı Ç ' i (ya da yükselen değer haline geldiği), bir dönemde »osyulleşme sürecine başlayan ilk kuşaktır Bu kuşağın değer •<. 11Jı• 11r> 1 ıi'. l ı ı r M U ı i . l 1 L.ıllıııJ bakımından büyük önem taşımaktadır •loniMnııu •II'J:Ü.<I