İlk iki sayfa için lütfen tıklayınız

Transkript

İlk iki sayfa için lütfen tıklayınız
LİSANSÜSTÜ ADAYLARININ “ÇOKLU ZEKA TEORİSİNE” DAYALI KİŞİSEL ZEKA
ALGILAMALARI İLE BAŞVURUDA BULUNDUKLARI BİLİMDALI ARASINDAKİ
İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Prof. Dr. Şadi Can SARUHAN
T.C. Marmara Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü,
Yönetim ve Organizasyon Anabilimdalı
[email protected]
Öğr. Grv. M. Volkan TÜRKER
T.C. Marmara Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü,
Yönetim ve Organizasyon Anabilimdalı
[email protected]
ANAHTAR SÖZCÜKLER
Yüksek Lisans ve Doktora Eğitimi, Çoklu Zeka Teorisi, Marmara Üniversitesi.
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, Yüksek Lisans ve Doktora adaylarının kendi kişisel zeka alanlarına ilişkin algılamaları
ile, başvurdukları bilimdalı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yapılan anket çalışmasında, adayların
başvurdukları bilimdalını nasıl algıladıkları da araştırılmıştır. Bunun nedeni, adayların bir bilimdalına ilişkin
algılamalarının farklılıklar arz etmesinin araştırmanın temel amacındaki ilişkiyi etkileyecek olmasıdır. Bu
çalışma kişilerin aşağıda belirtilen zeka alanlarından hangisinde veya hangilerinde daha kuvvetli olduklarına
ilişkin bir veri sağlamak amacını taşımamaktadır.
ÇOKLU ZEKA TEORİSİ
Çalışmada esas alınan teori, Howard Gardner’in bir dizi çalışma ile ortaya çıkarmış olduğu ve zeka
konusunda kabul gören, “Çoklu Zeka Teorisi”dir. Bilindiği gibi, insan zekası hakkında daha önceden ileri
sürülen geleneksel görüşün sınırlılığını fark eden Gardner, 1983 yılında yayımladığı, “Frames of Mind” adlı
eserinde bir insanın en az yedi temel zeka alanı çeşitlemesinden oluşan geniş bir yetenekler yelpazesine sahip
olduğunu öne sürmüştür (Saban, 2004, Armstrong, 1994).
Gardner’a göre zeka, değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak amacıyla her insanda
kendine özgü bulunan yetenekler ve beceriler bütünüdür. Ayrıca zeka, yaşam boyu karşılaşılan farklı
durumlarda problemleri çözme ve yeni ürünler ortaya çıkarma kapasitesidir.
Gardner teorisini oluştururken, söz konusu alanların insan yeteneklerinin tamamını ifade etmekte yeterli
olmadığını ve daha fazla zeka alanının teoriye eklenebileceğini belirtmiştir. Nitekim Gardner, 1999 yılında
yayımladığı “Intelligence Reframed” adlı eserinde, yeni bir zeka alanını da ekleyerek çoklu zeka teorisini
güncellemiş ve zeka alanları sayısını sekize çıkartmıştır (Gardner, 1999, Saban, 2004). Daha yakın tarihli
çalışmalarda, bazı bilim insanları tarafından yeni zeka alanlarının da teoriye eklenmeye çalışıldığını
görmekteyiz. (Armstrong, 1999). Ancak bu çalışmada Gardner’ın kendi güncellemesi ile oluşturduğu yapı
dikkate alınmıştır. Bundaki neden son eklenen alanların, henüz yazına yerleşme sürecinde bulunmasıdır.
Gardner’ın teorisi birçok platformda tartışılmış ve bir takım eleştirilere de uğramıştır (Shearer, 2004, Perry,
2003). Ancak eğitim psikolojisinde bugün hala geçerliliğini sürdüren bir teoridir (Shearer, 2004, Shore,
2004).
Sözü edilen zeka alanları; Sözel-Dilsel Zeka, Mantıksal-Matematiksel Zeka, Görsel-Uzaysal(Mekansal)
Zeka, Bedensel-Kinestetik Zeka, Müziksel-Ritmik Zeka, Sosyal Zeka ve Doğacı Zeka alanlarıdır (Gardner,
2004a,b, Saban, 2004, Erçetin, 2004). Bu zeka alanları özünde, insanların sahip oldukları beceri ve
yetenekleri sembolize eder, Gardner bu kavramları sadece yetenek veya beceri olarak değil de, “zeka
alanları” olarak sınıflandırmasının nedenini şu şekilde belirtmiştir; “Eğer ben de “insanlarda sekiz farklı
yetenek vardır deseydim”, bir çok kimsenin de halihazırda sahip olduğu zeka anlayışına farklı bir bakış açısı
kazandıramamış olacaktım. Diğer yandan, bütün bu alanları “farklı zekalar” olarak tanımlamakla, daha
önceden tekil olarak algılanan fakat gerçekte çoğul olan zeka olgusuna yeni bir yorum ve bakış açısı
getirerek insanların dikkatlerini bu yöne çekmeyi başardım” (Saban, 2004).
1
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ADAYLARININ BAŞVURU TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER
Bu çalışmada araştırma sorusunun ortaya çıkışında başlangıç noktası, “zeka” olgusu değil, “yüksek lisans ve
doktora adayları başvuru tercihlerini yaparken nelere dikkat ederler?” sorusudur. Elbetteki bir lisansüstü
eğitim-öğretim adayının, başvuru tercihini etkileyen birçok etken sayılabilir. Bunların başında, o
bilimdalının; mesleki kariyer tercihlerine uygunluğu, iş dünyasındaki değeri, günün koşullarında sahip
olduğu popülarite veya sunacağı akademik kariyer imkanı gelmektedir. Ancak bu saydığımız faktörler
arasında olması gerektiğine inandığımız bir faktör daha bulunmaktadır. Bu faktör; yukarıda da belirtmiş
olduğumuz, insanların kişisel zeka alanlarına ilişkin algılamalarıdır, basit bir deyişle, kişinin kendi zekasının
hangi yönde daha gelişmiş olduğuna ilişkin inancıdır. Burada altını çizmemiz gereken husus, söz konusu
faktörün kişinin gerçekte hangi zeka alanında daha kuvvetli olduğu değil, bu yöndeki algılaması bir başka
deyişle önyargısı olduğudur. İlk bakışta bu faktörün önemsiz olduğu düşünülebilir. Sonuçta kişinin
algılaması değil, gerçekte hangi zeka alanında kuvvetli olduğu, performansını ve belki de kariyerini
etkileyecektir. Ancak unutulmaması gereken şudur ki, insanlar kişisel kariyer planlamalarında veya sadece
hangi lisans üstü programa başvuracağına karar verme aşamasında genellikle geçerli bir zeka testine
başvurmamaktadırlar. Bununla beraber, hayatında hiçbir zeka testine girmemiş olsa da bir insan kendi
zekasıyla ilgili bir algıya veya yoruma sahiptir. Bizim bu araştırma ile incelediğimiz husus söz konusu
algının veya yorumun yüksek lisans veya doktora için program seçim kararına olan olası etkisidir. Bu
noktada hipotezimiz; “Farklı Bilimdallarına ait yüksek lisans programlarına başvuran adayların, kendi kişisel
zekalarına ilişkin algılamalarında fark vardır” şeklinde ifade edilebilir.
Başvuru tercihleri incelendiğinde üzerinde durulması gereken bir diğer husus da, adayların bilinçsiz tercih
yapmaları hususudur. Bu durumun tespit edilebilmesi için incelenebilecek hususlardan biri, adayın eğer
varsa başvuruda bulunduğu birden çok programın birbirleriyle yakınlığı bulgusudur. Bu bulgu kanımızca, bir
adayın bilinçli bir tercih yapıp yapmadığını anlamak adına önem taşımaktadır. Birbirinden hem içerik, hem
kapsam, hem de düşünce sistemi açısından önemli derecede farklılık gösteren iki veyahut daha fazla
programa aynı anda başvuran bir adayın, ders içeriği, kariyer hedefi gibi bilinçli bir tercih sebebi yerine, her
hangi bir lisans üstü eğitim programına kayıt olma amacı güttüğü söylenebilir. Araştırmamızda, bu bulgu da
elde edilmiş, sonuçları değerlendirilmiştir.
YÖNTEM
Araştırma, T.C. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne, 2004-2005 Eğitim ve Öğretim yılında
lisans üstü öğrenim görmek üzere başvuruda bulunan adaylar üzerinde yapılmıştır. Araştırma anakütlesinin
büyüklüğü, veri değerlendirmesinin zorluğu nedenleriyle örneklem, İşletme Anabilimdalındaki sekiz
bilimdalı ve Kamu Yönetimi Anabilimdalındaki bir bilimdalı ile sınırlandırılmıştır.
Bu doğrultuda 07-14 Eylül 2004 tarihleri arasında anket tekniği ile yürütülen araştırma; Yönetim ve
Organizasyon, Muhasebe Finansman, Üretim Yönetimi ve Pazarlama, Sayısal Yöntemler, Kooperatifçilik,
Uluslararası İşletmecilik, Muhasebe Denetimi, İnsan Kaynakları Yönetimi ve Human Resources and
Development adlı bilimdallarında olmak üzere toplam dokuz bilimdalında, dokuzu tezli yüksek lisans ve üçü
doktora programı olmak üzere toplam 12 programda uygulanmıştır. Söz konusu bilimdallarına başvuruda
bulunan ve mülakat listelerinde yer alan toplam aday sayısı 1289’dur. Bu adaylardan mülakat sınavına katılıp
isteğe bağlı olarak dağıtılan anketimize cevap verenlerin sayısı toplam 1002 kişi olmuştur. Bu durumda
örneklemin % 77,73’ünden geri bildirim alınabildiği görülmektedir.
Araştırmada kullanılan anket temel olarak üç bölümden oluşmuştur. İlk bölümde, 5’li Likert ölçeği
kullanılarak, adayların kişisel zeka algılamaları ölçülmeye çalışılmıştır. Bunun için 80 önermeden oluşan
“Çoklu Zeka Alanları Envanteri” kullanılmıştır (Saban, 2004). İkinci bölümde, mezuniyet bilgileri,
başvurulan diğer programlar ve açık uçlu sorularla adayların söz konusu programa neden başvurdukları ve
beklentilerinin neler olduğu sorulmuştur. Son bölümde de adayların başvurdukları programı nasıl
algıladıkları ölçülmeye çalışılmıştır. Böylece adayların program hakkındaki algılamaları, kendi amaç ve
beklentileri ile zeka algılamaları arasındaki ilişkiler incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacında ve test
edilecek hipotezde yer almamaları nedeniyle cinsiyet, yaş, vb. gibi temel demografik özellikler anket
formunda yer almamıştır. Bu kararı etkileyen bir başka etken de, önerme sayısının çokluğu nedeniyle anket
formunun mevcut halinin bile, adaylarda yanıtlamaya karşı isteksizlik uyandırma tehlikesidir. Bu nedenle
anket formu öncelikle hipotez testine yönelik verilerin elde edilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
2

Benzer belgeler

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I mesleki kariyer tercihlerine uygunluğu, iş dünyasındaki değeri, günün koşullarında sahip olduğu popülarite veya, sunacağı akademik kariyer imkanı, adayın kişisel zeka algılaması.

Detaylı