Elazığ ili, Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat

Transkript

Elazığ ili, Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat
Elazığ ili, Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat Bölümünde yer almaktadır. 9153 Km2 yi bulan yüzölçümü
ile Türkiye topraklarının % 0 12’ sini oluşturmaktadır. 40 0 21’ ile 380 30’ doğu boylamları, 38 0 17’ ile 39 0 11’ kuzey
enlemleri arasında kalan İl, doğudan Bingöl, kuzeyden (Keban Baraj Gölü aracılığı ile) Tunceli, batı ve güney batıdan
(Karakaya Baraj Gölü aracılığıyla) Malatya, güneyden ise Diyarbakır illerinin arazileri ile çevrilidir. İl, merkez ilçe ile
birlikte 11 ilçe, 537 köy ve 709 mezra yerleşmesinden oluşmaktadır.
Coğrafya :
Elazığ ili, Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat Bölümünde yer almaktadır.
9153 Km2 yi bulan yüzölçümü ile Türkiye topraklarının % 0 12’ sini oluşturmaktadır. 40 0
21’ ile 380 30’ doğu boylamları, 38 0 17’ ile 39 0 11’ kuzey enlemleri arasında kalan İl,
doğudan Bingöl, kuzeyden (Keban Baraj Gölü aracılığı ile) Tunceli, batı ve güney batıdan
(Karakaya Baraj Gölü aracılığıyla) Malatya, güneyden ise Diyarbakır illerinin arazileri ile
çevrilidir. İl, merkez ilçe ile birlikte 11 ilçe, 537 köy ve 709 mezra yerleşmesinden
oluşmaktadır.
Topografya :
Dağlar :
Elazığ, doğusundan, batısından ve güneyinden, Güneydoğu Torosların batı uzantıları ile
çevrili olup, Güneydoğu Toroslar, Malatya ili sınırları içinde doğuya doğru uzanarak
Elazığ’dan geçer. Van gölünün güneyine doğru kıvrımlar halinde devam ederek ülkemizin
sınırlarını terk ederler. Bu dağların en yüksek noktasını İl’in batısındaki Hasan Dağları
(2118 mt) oluşturur. Hasan Dağının güneyinde Bulutlu Dağı (2004 mt.) , Karga Dağı (1925
mt.) ve Kamışlık Dağı (2016 mt.) yer alır.
Elazığ ovasının güneyinde bulunan Meryem Dağının yüksekliği 1490 metredir. Sıra dağlar Elazığ ovasının kuzeyinde ,
yeniden yükselir. Beydoğmuş yöresinde 1724 metreye çıkarak, Keban Barajı çöküntü alanına dek sürer. Çöküntü
alanından sonra doğuya doğru, önce Asker Dağını, sonra Palu İlçesinin doğusunda Gökdere Dağını oluşturur. Kuzeye
doğru açılarak İl’in Bingöl ile olan sınırını çizer. Burada bulunan Karaboğa dağlarının en yüksek noktaları, Elazığ İl sınırları
içinde kalır. Hazar Gölünün kuzeyinde 2140 metre yüksekliğindeki Mastar Dağı yer alır. Güneyinde ise en yüksek dağ
silsileleri Hazar baba (2230 metre) dağını meydana getirir.
Nehirler :
Elazığ, akarsu havzası açısından açısından İlin güney kesimi dışında bütünü ile Fırat
Havzası içinde kalmaktadır. Fırat Havzası, Basra Körfezi Havzası’nın bir parçasıdır. Fırat
Irmağı ile anılan havzanın sularını boşaltır. Fırat Doğu Anadolu’nun en önemli akarsuyudur.
Keban ilçesine kadar olan bölümü başlıca iki ana koldan oluşur. Bunlar Karasu ve Murat
Nehirleridir. Elazığ ilinin sularını ise Murat ve onun kolları boşaltır.
Murat Nehri :
Murat nehrinin Palu İlçesi civarında Keban Baraj Gölü’ne karıştığı noktaya kadar olan uzaklığı yaklaşık 500 Km.dir. 42000
km2’lik akaçlama havzasıyla, Fırat’ın en önemli koludur. İlk kaynaklarını İl sınırları dışından, Van Gölünün kuzeyindeki
Aladağ’ın kuzey eteklerinden alır. Gülizar Yaylalarından gelen pek çok suyuda toplar. Murat nehri, Ağrı’dan geçtikten
sonra Güneybatıya yönelir. Bingöl’ün Genç İlçesini geçerek Elazığ topraklarına girer. Sürekli batı yönünde akarak Palu
ilçesine ulaşır ve Keban Baraj Gölüne dökülür.
Fırat Nehri :
Fırat nehrinin kolları olan Murat Irmağı ile Karasu, Keban İlçesinin kuzeyinde birleşir. Bu noktadan sonra oluşan Fırat
Nehri, önce güneybatı yönünde akar. Keban İlçesinin Dummu yöresinden sonra Elazığ-Malatya İl sınırlarını oluşturacak
şekilde geniş bir yay çizer ve Elazığ-Diyarbakır sınırına kadar gelir. Toplam uzunluğu 2800 Km.’dir.
Dicle Nehri :
Hazar Gölü’nün Güneydoğusundan süzülen sular, Dicle Havzasının üç deresinden biri olan Behremaz Deresi ile birleşerek
Dicle Nehrinin ilk kaynağını teşkil eder. Maden dağlarından ve Behramaz ovasının ortasından kuzeydoğu yönünde akan
nehir, önce doğuya, sonra güneydoğuya yönelerek Maden İlçesini geçer ve İl sınırları dışına çıkar.
Peri Çayı :
Murat nehrinin en önemli kollarından biridir. Saniyede ortalama 100-200 m3su akıtan Peri Çayı, Bingöl’ün Şeytan
dağlarından doğar. Munzur dağlarından çıkan Munzur suyu ile birleşerek İl sınırlarımız içerisinde Murat Nehrine katılır.
Ovalar :
Elazığ İlindeki ovalar genellikle depresyon alanlarına karşılık gelmektedir. Bu çöküntü alanlarının akarsuların taşıdığı
maddelerle dolması sonucu oluşmuşlardır. Genellikle alüvyal topraklarla kaplı bu verimli ovaların, İl tarımında önemleri
büyüktür.
Elazığ Ovası :
Güneybatı- kuzeydoğu yönünde uzanan küçük bir depresyondur. Denizden yükseltisi 1000-1050 m.dir. 36 Km2 lik alanı
kaplayan ova, bir çöküntü havzasının alüvyonlarla dolması sonucunda meydana gelmiştir. Ovanın kuzeyinde üzerinde
tarihi Harput şehrinin yer aldığı eski bir aşının yüzeyine karşılık gelen geniş dalgalı yüksek bir düzlük bulunur. Elazığ
Ovası, yükselmiş, yükselirken çarpılmış ve genel olarak güneye meyilleşmiş bu yontukdüz (Penelen) sahasından dik
yamaçlarla ayrılmıştır. Ovayla bu yontukdüz arasındaki yamaçların dik oluşu ovanın kuzeyinde çok belirgin birikinti
konilerinin meydana gelmesine yol açmıştır. Etrafı dağlarla çevrili ova güneye doğru eğilimlidir. Elazığ ovasının sularını
Uluova’ya taşıyan Elazığ Deresi, Gümüşkavak boğazından geçer. Ovayı, Uluovadan ayıran eşik güneybatıda yer alan
Meryem Dağı ile birleşir. Meryem Dağı ile Elazığ ovasının batı ve kuzeybatısındaki Sarını (Cip Çayı) suyunun direne ettiği
Kuzova’ dan ayıran bir tepelik alan yer alır. Bugün Elazığ kentinin kurulmuş olduğu ova, gerçekte geniş depresyon
dizilerinden biri olan Uluovanın bir parçasıdır.
Uluova :
Güneydoğu Torosların uzanış yönüne bağlı ve Hazar depresyonuna paralel olarak, Güneybatı-Kuzeydoğu yönünde uzanır.
Elazığ’ın en geniş ovasıdır. Kuzeyden kırık hatlar halinde uzanan, yükseltisi az Karakaya dağları ile çevrilidir. Güneyden
Çelemlik, Mastar ve Kamışlık dağları dizisi ile sınırlanmıştır. Kuzeydoğuda Keban Baraj gölüne kadar uzanır. Ovanın
uzunluğu yaklaşık 56 Km., genişliği l5 Km. kadardır. Yüzölçümü 325 Km2 yi bulur. Yükseltisi azalarak Keban Baraj Gölüne
kadar sokulan bu ova, kalın bir alüvyal toprak tabakası ile örtülüdür. Ovanın ortasından Haringet Suyu geçer. Bu akarsu
sağdan ve soldan kaynak suları ile beslenen birçok dereden oluşur. Haringet Suyu, yazın sulamada yoğun olarak
kullanılır. Bu nedenle genellikle yaz aylarında Keban’a Baraj Gölüne ulaşmadan kurur. Uluovanın uzun ekseni boyunca
yerleşmiş bulunan Haringet Çayının kuzeyinde tipik bir Piyetmont kuşağı (Dağeteği ovası) uzanmaktadır. Meryem Dağı
kütlesinden Uluova’ya inen kolların oluşturduğu bu dağ eteği ovası kuşağı, aynı zamanda yoğun tarımsal faaliyetlerin
görüldüğü bir alandır. Yerleşmeler, bu birikinti konileri üzerinde yer alırlar.
Kuzova :
Kuzeye akarak Murat Nehri ile birleşen Cip (Sarını) Çayının iki yanında yer alan uzun bir ovadır. Kuzeye gidildikçe
genişleyen denizden 900-1000 metre yükseklikte olan ovanın, yüzölçümü yaklaşık 110 Km2’ dir. Basamaklı bir durum
gösteren Kuzova verimli bir ovadır. Sadece Sarını çayı vadisinde alüvyal topraklara rastlanır. Bu ırmağın suyu az
olduğundan sulamaya yetmez. Bu nedenle ovada sulama amacına yönelik Cip Barajı yapılmış, birçok kuyu açılmıştır.
Kuzova, Güneyde Tilki Tepe Karşıdağ-Kurt tepe-Kızıldağ ve Kekliktepe’den oluşan ve güneybatı ve kuzeydoğu yönünde
uzanan ve bir sırtı andıran tepeler dizisi ile adeta iki bölüme ayrılmıştır.
Çok daha geniş bir alanı kaplayan asıl Kuzova’ya karşılık gelen ovanın kuzey bölümü bir senklinal halindedir. Kuzova
havzasının doğusu volkanik bir araziden meydana gelir. Yaklaşık 48 Km2’ bir alan kaplayan bu volkanik arazi, Elazığ’ın 810 Km. kadar kuzeybatısında yer alan kısım “Karayazı” adıyla anılır. Burada doğu-batı yönlü bir kırık çizgisinden çıkmış
olan olivinli bazaltlar kuzeye doğru ova eğimi yönünde akarak bir lave yelpazesi meydana getirmiştir.
Behremaz Ovası :
Sivrice İlçesinin güneyindeki Hazar baba Dağı ile Maden dağları arasındaki Behremaz Deresinin iki yanında yer alan bir
ovadır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Hazar Gölüne yaklaştıkça genişler. Alüvyonlarla kaplı olan ovada, daha çok
buğday, arpa, mısır ve fasulye ekimi yapılır.
Palu (Yarımca) Ovası :
Palu ilçesinin batısında Murat Nehrinin taşımış olduğu eski alüvyonlarla kaplıdır. Daha çok buğday, şeker pancarı, mısır,
arpa ve baklagiller ekimi yapılır.
Elazığ ilinde bu ovaların dışında, Harput’un kuzeyinde genellikle üzüm bağlarının yaygınlık kazandığı, meyve ve
sebzeciliğin yapıldığı Mürüdü Ovası ile Harput’un kuzeyinde yaz aylarında suyu kuruyan Çakıl Deresi çevresinde Zahini
Ovası vardır. Bu ovalarda nohut, arpa, buğday ve burçak ekimi yapılmaktadır.
Platolar (Yaylalar) :
İl alanı daha çok dağlar ve platolarla kaplıdır. İl toplam alanının çoğunu platolar oluşturur.
Platolara Elazığ’ın kuzeyinde Harput çevresinde Murat Nehrinin kuzey kesimlerinde ve Ağın
yöresinde rastlanır. Hayvancılık faaliyetinin yoğunluk kazandığı alanlar, İl’in doğusunda
Bingöl ile sınır oluşturan Karaboğa Dağlarında Gökdere ve Akdağ üzerindedir. Urfa
yöresinde kışlayan göçerler, Mayıs sonu ve Haziran ayı başlarında Siverek ve Ergani
üzerinden Palu çevresine gelirler. Bir bölümü yöredeki yaylalarda kalır, bir bölümü ise Bingöl dağlarındaki yaylalara
göçerler.
Göller :
Hazar Gölü (Gölcük) :
İlin Güneydoğusunda bulunan ve İl merkezine 25 Km. uzaklıkta, Elazığ-Diyarbakır Karayolu’na paralel olan Hazar Gölü,
tektonik bir göldür. Güneyinde Hazar baba Dağı bulunan göl, Uluova’dan Mastar Dağlarıyla ayrılır. Denizden 1250 mt.
yükseklikteki gölün uzunluğu yaklaşık 22 Km. en geniş yeri ise 5-6 Km. ‘dir Yüzölçümü 86 Km2.’yi bulan gölün derinliği
200-250 metre arasında değişmektedir. Hazar Gölünden turistik ve ekonomik olarak
yararlanılmaktadır.
Keban Baraj Gölü :
Keban Baraj Gölü Türkiye’nin en büyük yapay gölüdür. Doğal Göller arasında 675 km2’lik
alanıyla 3. sırada yer almaktadır. Baraj Gölünün Murat vadisi boyunca uzunluğu 125
km.dir. Genişliği yer yer değişmektedir. Keban baraj gölünde elektrik üretiminin yansıra
su avcılığı yapılmakta ve balık üretimi de gerçekleştirilmektedir.
Cip Baraj Gölü :
İlimizin 10 km. batısında bulunan Cip Barajı, Murat Nehri ile birleşen Cip Çayı üzerinde ve
Cip Köyünün güneyinde yer almaktadır. Barajın yapımıyla oluşan göl sularıyla 800 hektar alan sulanmaktadır. Göl çevresi
ise mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
İklim :
Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında yer alan Elazığ İlinde bölgenin diğer bölümlerinden oldukça farklı ve
karakteristik bir iklim dikkati çekmektedir. İlin gerek coğrafi konumu, gerekse morfolojik özellikleri bu elverişli durumun
ortaya çıkmasında en büyük etken olmuştur. İlde karasal iklim egemen olup, kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve
kurak geçmektedir. Ancak il çevresinde oluşturulan baraj gölleri, iklimde kısmen sapmalar göstermektedir.
ULAŞIM :
Elazığ, Doğu Anadolu’yu batıya bağlayan yolların bir kavşak noktası konumundadır. Elazığ’dan; Elazığ-Bingöl, Muş, Van,
Elazığ-Diyarbakır, Elazığ-Tunceli, Erzincan, Erzurum, Elazığ- Malatya karayollarıyla; Elazığ-Muş,Tatvan ve ElazığDiyarbakır tren hattı geçmekte olup, hava yolu ile ulaşım Ankara’ya ve Ankara bağlantılı İstanbul, İzmir ve Antalya’ya
yapılmaktadır.
Batıdan gelen karayollarını, doğunun çeşitli illerine bir yelpaze gibi bağlayan Elazığ, bu bölgenin önemli bir ulaşım
merkezidir. Genel olarak; Ankara, Kayseri, Malatya yönünden Elazığ’a gelen, Bingöl, Muş yönüne giden; Adana,
Kahramanmaraş, Malatya yönünden Elazığ’a gelen, Tunceli, Erzurum yönüne giden; Mardin, Diyarbakır yönünden Elazığ’a
gelen ve Keban-Arapkir-Sivas yönüne giden devlet yolları Elazığ’ın başlıca ana yollarıdır.
Hava Yolu Ulaşımı :
Elazığ’dan, haftanın her günü , Türk Hava Yolları uçakları ile Ankara’ya Salı, Perşembe ve
Cumartesi günleri ise Ankara bağlantılı İstanbul, İzmir ve Antalya’ya tarifeli uçak seferleri
yapılmaktadır.
Karayolu Ulaşımı :
İlde karayolu ile ulaşım, hemen hemen tüm bölgelere (bu bölgelerdeki bazı illere) özel
otobüs işletmeleri tarafından sağlanmaktadır.
Demiryolu Ulaşımı
Elazığ İl merkezi Malatya’dan gelerek Maden ve Ergani ilçesi üzerinden Diyarbakır’a giden
demiryoluna 1934 yılında açılan Yolçatı - Elazığ hattıyla bağlanmış, bu hat Elazığ İlinden
geçerek Tatvan’a ulaşmaktadır. Bununla birlikte Elazığ’dan İstanbul’a ve Adana’ya
demiryolu ile yolcu ve yük taşımacılığı yapılmaktadır.
Feribot Ulaşımı
Keban Baraj gölü üzerinde, Elazığ-Pertek, ElazığÇemişgezek, Elazığ-Ağın arasında ulaşım feribotla sağlanmaktadır. Bu feribotlar belirtilen
ilçe belediyeleri tarafından işletilmektedir.
Tarihçe
Elazığ, Doğu Anadolu’da Tarihi Harput Kalesinin bulunduğu tepenin eteğinde kurulmuş
bir şehirdir. Deniz seviyesinden 1067 metre yükseklikte bulunan şehir hafif meyilli bir
zemin üzerindedir. Elazığ’ın yerleşim yeri olarak tarihi yeni olmakla beraber bölgenin
tarihi oldukça eskidir. Bu nedenle Elazığ’ın tarihini devamı olduğu Harput’un tarihi ile
birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput’un en eski sakinleri M.Ö. 2000 yıllarından itibaren
Doğu Anadolu’ya yerleşen Hurrilerdir. Hurrilerden sonra bölgenin, Hitit hakimiyeti
altına girdiğini görmekteyiz. Çok uzun sürmeyen Hitit hakimiyetinden sonra M.Ö. 9.
Asırdan itibaren Doğu Anadolu’da devlet kuran Urartular Harput’ta uzun süre hüküm
sürmüştür. Bugün bile tarihi heybetiyle ayakta duran Harput Kalesi Urartu devrinin
izlerini taşımaktadır. Kale’de kaya içine oyulmuş merdivenler, tünel ve hücrelerle su
yolu bulunduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 9. Asırdan beri bu kalesiyle müstahkem mevkii
olarak bilinen Harput, en az 4000 yıllık bir maziye sahip bulunmaktadır.
Harput isminin ilk hecesi olan Har, taş (kaya) anlamına, son hecesi olan put (berd) ise kale anlamına gelmektedir.
Günümüz Türkçe si ile Taş Kale anlamını taşımaktadır.
Harput’un; M.S. 1. asırdan 3. asra kadar, zaman zaman Romalıların siyasi ve askeri nüfuzunda kaldığını görmekteyiz.
Ancak Romalıları Anadolu’dan çıkarmak için uzun ve çetin mücadeleler yapan Pontus Kralı Mithradates devrinde ve
ondan sonraki zamanlarda el değiştirdiği de bilinmektedir. Bununla beraber, Miladi 3. asırda, İmparator Dioclatianus
zamanından itibaren Harput bölgesi tamamen Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır.
Daha sonra Sasanilerle, Bizanslılar arasında devam eden harplerde daima ihtilaf hududu olarak görülen ve kimi
zaman Sasanilerin, kimi zaman Bizanslıların hakimiyetine girerek el değiştiren Harput’ta Bizans hakimiyetinin ilk
devresi 7. asrın ortalarına rastlar. Ancak Hz. Ömer zamanında Suriye ve Irak’ı ele geçiren Arapların 7. asrın ortalarına
doğru Harput ve çevresini de zapt ettiklerini görüyoruz. Bu şekilde başlayan Arap hakimiyeti, 10. asrın ortalarına
kadar devam etmiştir.
Harput’ta, Romalılar devrinde olduğu gibi, Araplar devrinde de etkin bir ize rastlanmamıştır. Bölge, daha çok Bizans
ve Arap siyasi ve askeri gücünün gövde gösterilerine sahne olmuştur.
Harput’un Bizanslıların hakimiyetine ikinci defa geçişi 10. asra rastlar. Bizanslıların İslam
alemine karşı giriştikleri büyük seferlerin ilk hedefi daima Harput olmuştur. Nitekim, ilk
taarruzda Bizanslılar Harput’u ele geçirmişler ve burada bir vilayet teşkilatı kurarak
kaleleri tahkim etmişlerdir.
Bizans tarihinde Harput, bugünkü söyleyişe çok yakın olarak “Harpote” diye
geçmektedir. Aslında Harput bölgesi de “Mesopotamia” olarak adlandırılmaktadır.
Harput’ta Bizans hakimiyeti aşağı yukarı 11. asrın sonuna kadar devam etmiştir.
Harput’un Türklerin Eline Geçişi :
Harput ve çevresi, 26 Ağustos 1071 Malazgirt muharebesinden sonra 1085 yılında
Türklerin eline geçmiştir. Bu ise Selçuklular devrine rastlamaktadır.
Harput’un ilk Türk hakimi Çubuk Bey’dir. Çubuk Bey, burada diğer Selçuk ümerası gibi
Selçuklu Sultanına bağlı olmak şartıyla bir hükümet kurmuştur. Kendisine oğlu Mehmet
Bey, halef olduğu içindir ki, Harput tarihinde bu devire “Çubukoğulları Devri” denir.
Çubukoğulları ve onlarla birlikte gelen Türkmenlerin Harput halkının ecdadını teşkil ettiğine şüphe kalmamıştır.
Harput’un Türkler tarafından alınmasına kadar sadece müstahkem bir kale hüviyetinde kalan bu yer, Türklerle
beraber büyüyen bir şehir haline gelmiştir. Çubukoğulları devrinden sonra Harput’ta “Artukoğulları Devri” başlar. 12.
asrın ilk yıllarında başlayan bu devir, 1234 yılına kadar devam etmiştir.
Artukoğullarının, Türkmenleriyle beraber Doğu Anadolu’ya gelip yerleşmelerinden sonra bir kol da Harput’a gelmiştir.
Bunlara bu sebeple “Harput Artukluları” denmektedir.
Artukoğulları devrinde; adı hala Harput ve Elazığ’da anılan Belek (Balak) Gazi’nin Harput’un yetiştirdiği en ünlü Türk
Fatihi olduğu bilinmektedir. (1965 yılında Harput Turizm Derneği tarafından Belek Gazi’nin, at üstünde güzel bir
heykeli yaptırılmıştır.) Onun en önemli hizmeti, Haçlı seferleri sırasında görülmüştür. Selahattin Eyyubi ile mukayese
edenler bile olmuştur. (Tarihçiler son araştırmalar ışığında Balak Gazi’nin asıl isminin “Belek Gazi” olduğunu ifade
etmektedirler.)
Balakgazi’den sonra 1185 yılına kadar Harput’ta yine Artukoğullarından gelen Prensler, hüküm sürmüşlerdir.
Bunlardan Fahrettin Karaaslan’ında Harput tarihinde unutulmaz yeri ve eserleri vardır. 1148-1174 yılları arasında
Harput’ta hüküm sürmüş ve burada bulunan Ulu Camiyi yaptırmıştır.
1234 yılında Harput’ta Artuk Hanedanının hakimiyeti son bulur ve Harput Selçuklu Hanedanına ilhak olunur.
Selçuklular devrinde Harput, bir Subaşı tarafından idare edilmiş ve bu devirde “ Arap Baba Camii ”ve bitişiğindeki
türbe hariç önemli bir eser bırakılmamıştır.
Anadolu Selçuklularının bölgedeki hakimiyeti sona erince, 14. asırda Harput’ta bir müddet İlhanlıların daha sonra da
Dulkadiroğullarının hüküm sürdüklerini görüyoruz. Dulkadiroğulları devrinden sonra da Harput, 1465 de Uzun Hasan
tarafından zapt edilmiş ve 40 yıl kadar Akkoyunluların idaresinde kalmıştır.
Akkoyunlulardan sonra 1507 yılında Harput, Şah İsmail’in idaresine geçmiştir. 1516 yılında Çaldıran muharebesinden
sonra Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir.
Osmanlı İdaresine geçen Harput, başlangıçta Diyarbakır Eyaletine bağlı bir sancak halinde teşkilatlandırılmıştır. 1530
tarihli bir kayda göre Harput’ta o zaman 14 Müslüman, 4 ermeni mahallesi vardı. 19. Asrın sonlarında Harput’ta 2670
ev, 843 dükkan, 10 cami, 10 medrese, 8 kütüphane ve kilise, 12 han ve çeşitli büyüklükte 90 hamam bulunduğu
Kamus-ül-a’lam’da belirtilmektedir.
Yukarıda tarihi devirlerinden kısaca bahsettiğimiz Harput, birbirine benzeyen sebeplerle tarihe karışan birçok eski
Türk şehirleri gibi nihayet terk edilmiş ve yerini bugünkü Elazığ’a bırakmıştır. Bugünkü Elazığ, II. Mahmut zamanında,
1834 yılında şark vilayetlerinde ıslahata ve devlet otoritesini yeniden kurmaya memur edilen Reşit Mehmet Paşa
zamanında halk arasında “ Mezra ” denilen şimdiki yerinde kurulmaya başlanmıştır.
Aynı yıl içinde (1834) hastane, kışla ve cephane binaları yapılmış Vilayet Merkezi Harput’tan buraya nakledilmiştir. Bu
nakilde Harput’un artık bir hudut şehri olmaktan çıkması, gelişmeye elverişli olmaması, ana yollara sapa kalması,
bilhassa kış mevsiminde ulaşım güçlüğü ve mezranın güzel bir şehir kurulmasına elverişli bulunması rol oynamıştır.
Yeni kurulan şehir önceleri eyalet ve bilahare vilayet merkezi olmuş, bir ara Diyarbakır vilayetine bağlı bir Sancak
haline getirilmiştir. 1875’de Müstakil Mutasarrıflık, 1879’da da tekrar vilayet olmuştur. Osmanlı devletinin son
yıllarında Malatya ve Dersim Sancakları da buraya bağlanmış 1921’de bu iki sancakta Elazığ’dan ayrılmıştır.
Sultan Abdulaziz’in tahta çıkışının 5. yılında Hacı Ahmed İzzet Paşa devrinde buraya tayin edilen Vali İsmail paşanın
teklifi ile 1867 yılında “Mamurat ul -Aziz” adı verilmiştir. Fakat telaffuzu güç olduğundan halk arasında kısaca
“ELAZİZ” olarak söylene gelmiştir.
Atatürk’ün 1937 yılında şehre teşrifleri sırasında Atatürk’ün teklifi ile “Azık İli” anlamına gelen “ELAZIK” adı verilmiş,
bu isim daha sonra “ELAZIĞ” a dönüşmüştür.
İlçeler
İlin merkez ilçe ile birlikte 11 ilçesi bulunmaktadır.
İlçe adları : Ağın, Alacakaya, Arıcak, Baskil, Karakoçan, Keban, Kovancılar, Maden, Palu ve Sivrice,
Ağın:İlçenin tarihinin M.Ö. XVI-XIV yüzyıllarda yöreye yerleşen Hurrilere kadar uzandığı
bilinmektedir. Yörede hakimiyet kuran çeşitli kavimlerin egemenliğinde kalan Ağın, 1071
yılından sonra Türklerin Anadolu ya girmesiyle 1115-1234’e kadar Artukoğulları yönetiminde
kalmış, 1514 Çaldıran savaşından sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır.
“Kamus-ül Alam”da İlçeye ilişkin şu bilgiler yer almaktadır. “ Mamuret-ül Aziz” (Elazığ)
sancağında Eğin İlçesine bağlı bir bucaktır. 52 köyden oluşmuştur.“
Ağın doğudan Çemişgezek, batıdan Arapkir, güneyden Keban, kuzeyden yine Arapkir ve
Kemaliye ile çevrilidir. Yüzölçümü 526 km2’ dir. Fırat’ın bir kolu olan Karasu, İlçenin doğu sınırı
boyunca uzanmakta ve Keban civarında Murat Nehri ile birleşerek asıl Fırat’ı teşkil etmektedir
İlçenin en önemli gelir kaynağını tarım teşkil eder. Ancak ekim yapılan arazinin bir bölümü Keban Baraj Gölü
sahasında kaldığından tarım alanı daralmıştır.
Elazığ’dan 77 km. Uzaklıkta olan Ağın’a ulaşım , karayolu ile yapılmakta olup, Keban baraj gölü üzerinden de feribotla
sağlanmaktadır. İlçe Roma devrinden kalma kaya mezarları ve leblebisi ile ünlüdür.
Alacakaya : Elazığ’ın güneydoğusunda ve İl merkezine 85 km. uzaklıkta bulunan
Alacakaya’nın ilçe olarak geçmişi yenidir. Yörede bulunan krom cevherinin çıkarılması
ve işlenmesi amacıyla 1935 yılında Etibank tarafından İşletme Tesisi kurulması ve
işletmede istihdam edilen insanların bölgeye yerleşmeleri ile oluşmuş bir yerleşim
merkezidir. Krom İşletmesinin zamanla faaliyet alanının genişlemesi ile birlikte gelişen
ve büyüyen Alacakaya 1987 yılında Belediye 1990 yılında da İlçe olmuştur. 12 köyü
bulunmaktadır.
İlçede zengin krom yataklarının yanı sıra , “ Elazığ Vişnesi ” adı ile anılan dünya çapında kalitesi ve rengi ile özel bir
yere sahip zengin mermer yatakları da vardır.
Alacakaya İlçesi , Maden , Palu , Arıcak , Ergani ve Dicle İlçeleri ile çevrelenmiş olup il merkezine asfalt bir yol ile
bağlanmıştır. İlçede ‘Murat Hanı’ adını taşıyan tarihi bir yapı bulunmaktadır. Doğal güzelliklere sahip ilçede (ElazığAlacakaya karayolu üzerinde Sori mıntıkasında) görülmeye değer bir şelale ile ilçe merkezine 3 Km. Mesafede ‘
Gölalan’ adında bir gölcük mevcuttur.
İlçe , Dicle Kral Kızı Barajının tamamlanmasıyla yaşanmaya ve görülmeye değer bir sayfiye yeri olmaya aday
durumdadır.
Arıcak : 1972 yılında Belediye olmasından sonra 1987 yılında ilçe olan Arıcak’a halen
belediye olan Erimli, Bükardı ve Üçocak kasabaları ile 26 köy bağlıdır. İlçenin İl
merkezine olan uzaklığı 125 km.dir. İlçe topraklarının çoğunluğu dağlıktır. İlin en yüksek
dağı olan 2517 metre rakımlı Hacı Ali Dağı ilçe sınırları içerisindedir. İlçe ekonomisi
tarıma ve özellikle hayvancılığa dayanmaktadır. Dicle nehrinin kaynağını oluşturan
Mirvan Çayı ilçe merkezinden geçer. Yaz aylarında bu çayın kıyıları mesire yeri olarak
tercih edilir. Ayrıca ilçenin Erimli Kasabasında enfes doğal güzelliğe sahip bir şelale bulunmaktadır.
Baskil : Elazığ’a 25 km. Uzaklıkta bulunan İlçenin batısında Malatya, kuzeyinde Keban ilçesi
yer almaktadır. Yüzölçümü 1525 km2 olup , İlçeye 2 teşkilatsız bucak ve 60 köy bağlıdır.
İlçe dağlık bir bölge olup, Haroğlu ve Hacı Mustafa önemli dağlardır. İlçede yapılan kazılarda
buranın Roma ve Bizans döneminde de yerleşim merkezi olduğu ortaya çıkmıştır. Ulaşım
kara ve demiryolu ile sağlanmaktadır.
Karakoçan : Cumhuriyet döneminde kurulan İlçelerimizdendir. 1934 yılında ilçe
olmuştur. İlçe yeni bir yerleşim yeri olduğundan merkezinde ve çevresinde tarihi
önem taşıyan herhangi bir yapıya rastlanmamaktadır. İlçenin 2 bucağı, 88 köyü , 5
mezrası bulunmaktadır. Kuzeyde Kiğı , doğuda Bingöl , batıda Mazgirt ve Nazimiye ,
güneyde Palu ve Kovancılar ilçeleri ile komşu olan Karakoçan’ın ilçe merkezi ovalık bir
alanda yer almasına rağmen genellikle dağlık bir araziye sahiptir. İlçenin kuzeyinde yer alan dağlık kesimler meşe
ormanlarıyla kaplıdır. Peri Çayı’da ilçenin içlerine kadar uzanmaktadır. Asfalt bir yolla ulaşılan ilçenin İl Merkezine
olan uzaklığı 105 Km. dir. İlçe ekonomisinde tarım ve hayvancılık önemli bir yer tutmakla birlikte, halkın büyük bir
çoğunluğunun 1960’lı yıllardan itibaren yurt dışında (Avrupa ülkelerinde) çalışmaları sosyo-ekonomik yapıyı olumlu
yönde etkilemiştir.
Zengin doğal güzelliklere sahip olan ilçede, Peri çayı kenarında bulunan Kolan kaplıcalarını her yıl binlerce kişi sağlık
amacıyla ziyaret etmektedir. Yine ilçe merkezinde Kalecik Barajı Çamlığı, Beyaz Çeşme Mesire Yeri, Güzel baba
Ormanı yaz aylarında halkın rağbet ettiği dinlenme yerleridir.
Keban : İlçenin hangi tarihte kurulduğu kesin olarak bilinememekle birlikte X. Yüzyıla
ait bir yerleşim yeri olduğu , Keban Barajının yapımı nedeniyle yörede gerçekleştirilen
kazılar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. İlçenin kendisini çevreye duyurması ise
Osmanlı İmparatorluğu dönemine rastlamaktadır. Harput’un tarihin çeşitli
devrelerinde doğunun stratejik öneme haiz bir kale şehri olmasına rağmen, Keban’ın
1700’lü yıllardan itibaren ekonomik yönden (simli kurşun madeni üretimi ve işletmesi
dolayısıyla) canlanmaya başladığı hatta 1834 yılına kadar Eyalet Merkezi olduğu bilinmektedir Keban 1830’lu
yıllardan itibaren eski önemini yitirmiş ve eyalet merkezi Harput’a nakledilmiştir.
IV. Murat , Bağdat seferine giderken yöreye uğramış ve Denizli köyü yakınlarında bir kervansaray yaptırmıştır.
Tanzimat sonrası idari düzenlemelerde “ Mamuret-ül Aziz Vilayeti” merkez sancağına bağlı bir kaza olmuştur.
İlçe, doğudan Elazığ, batıdan Arapgir İlçesi kuzeyden Ağın İlçesi ,güneyden Baskil İlçesi ile çevrili olup, yüzölçümü 543
km2 dir. Elazığ’a 45 km. uzaklıkta bulunan İlçeye ulaşım karayoluyla sağlanmaktadır.
30 köyü, 21 mezrası bulunan İlçede ülkemizin en büyük barajlarından birisi olan Keban Barajı ile Yusuf Ziya Paşa
tarafından inşa ettirilen ve kendi adıyla anılan bir camii ve çocuklarına ait bir tarihi türbe bulunmaktadır.
Kovancılar : 1987 yılında ilçe olmuştur. İlçeye bir teşkilatsız bucak ile 76 köy bağlıdır.
Ekonomisi genelde tarıma dayalı olan ilçede, son yıllarda endüstri bitkileri de
yetiştirilmektedir.
Elazığ- Bingöl karayolu üzerinde bulunan ilçe, İl merkezine 67 km. uzaklıktadır.
Maden : Bilinen tarihi kaynaklara göre , İlçenin tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanır.
Bölgeye M.Ö. 1450 yıllarında Mitanni Krallığı, M.Ö. 30, M.S. 180 yıllarında Roma
İmparatorluğu , M.S. 1077’de Selçuklular hakim olmuşlardır. 1515 yılında doğuya sefer düzenleyen Osmanlı
Hükümdarı Yavuz Sultan Selim tarafından Maden , imparatorluk topraklarına katılmıştır. Maden ilçesi, Doğu
Torosların devamı olan Mihrap dağı eteklerinde , dar bir vadinin yamaçlarında kurulmuştur.
Elazığ - Diyarbakır yolu üzerinde bulunan ilçeye bir belde (Gezin) , 37 köy bağlıdır. Elazığ’a 80 km. uzaklıkta olup,
ulaşım kara ve demiryolu ile sağlanmaktadır.
Palu : İlçenin tarihi oldukça eskidir. Yörede ilkçağ ve ortaçağdan kalma birçok eser vardır.
Palu ve çevresi Urartu, Roma ve Bizans hakimiyetlerinde kalmış, Halife Hz. Ömer devrinde
İslam orduları buraları fethetmiştir (634). Bir müddet sonra Bizanslılar Palu ve Çevresini
yeniden alarak Selçuklu akınlarına kadar bölgede varlıklarını sürdürmüşlerdir. Palu
yakınlarındaki Şimsat kalesi, o dönemde oldukça önem arz etmiştir.
Selçuklular bu toprakları ele geçirdikten sonra önce Çubukoğullarının daha sonra da
Artukoğullarının bölgede hakimiyetleri görülür. Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in
komutanlarından Karaçinoğlu Ahmet’in 1515 yılında bölgeyi fethiyle yeni bir dönem
başlamıştır.
İlçenin doğusunda Bingöl İli, batısında Elazığ, kuzeyinde Kovancılar İlçesi, güneyinde Arıcak ve Alacakaya ilçeleri
bulunmaktadır. Elazığ’a 76 km. uzaklıkta, Murat nehri vadisinde bulunan İlçeye bir teşkilatsız bucak ve 34 köy
bağlıdır.
Sivrice : İlçenin tarihi ile ilgili olarak Selçuklu öncesine dayalı çok kesin bilgi ve belgeler
yoktur. Öyle ki Hazar Gölü altındaki Batık Şehrin tarihi bile kesin olarak ortaya
çıkarılamamıştır. Sivrice, 1936 yılında ilçe olmuştur. Gözeli adında bir bucağı ve 49
köyü vardır.
Doğu Torosların bir parçasını teşkil eden Hazar baba ve Mastar dağları arasına sıkışmış
olan Hazar Gölünün batı sahiline kurulmuş olan Sivrice ilçesi, doğudan Maden, batıdan Baskil, güneyden Pötürge,
kuzeyden ise Elazığ ile çevrilidir.
Sivrice ilçesinin en büyük varlığını teşkil eden Hazar Gölü, eşine ender rastlanan göllerden biridir. Özellikle Elazığ ve
çevre illerin eğlence, dinlenme ve tatil merkezi durumundadır. Göl çevresinde 25’e yakın Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının kamp ve dinlenme tesislerinin yanı sıra halka açık tesislerde bulunmaktadır. Son yıllarda çeşitli siteler,
yazlıklar ve ikinci konutlarla çevresi bir hayli renklenen Hazar gölü, turizmin yanı sıra balıkçılık için de elverişli olup,
İlçeye ekonomik yönden bir katkı sağlamaktadır. İlçe Elazığ’a 25 km. uzaklıktadır.

Benzer belgeler

Elazığ Şehrinin Gelişmesi - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi

Elazığ Şehrinin Gelişmesi - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Türk şehirleri gibi nihayet terk edilmiş ve yerini bugünkü Elazığ’a bırakmıştır. Bugünkü Elazığ, II. Mahmut zamanında, 1834 yılında şark vilayetlerinde ıslahata ve devlet otoritesini yeniden kurmay...

Detaylı